Yönetim Bilimleri \ 5-12
Tamer KEÇECİOĞLU, Ece KURTULUŞ Yetkinlik kavramı, insan kaynakları yönetiminin en temel ve bu ölçüde “gizemli” konusu olmuştur. Yetkinlik, insan kaynakları uygulamalarını belirleme açısından en devrimci çalışmadır. Operasyonel ve stratejik anlamda, tüm uygulamaların ve süreçlerin biçimlenmesine katkıda bulunmaktadır. Bu açıdan baktığımızda Türkçe yazılmış ilk eser olan bu yapıt akademisyenlere, öğrencilere ve uygulamacılara yararlı olacaktır.
Hasan Kurtboğan, Murat Ak Yapay zekâ, insanlık tarihinin en heyecan verici keşiflerinden biri olarak günümüzde öne çıkmış hatta hayatımızın neredeyse her alanında etkisini hissettiğimiz bir teknoloji hâline dönüşmüştür. Öyle ki “yapay zekâ”, gelecekte daha da yaygın bir şekilde “İnsanlığın pi noktası” olmaya hiç şüphesiz devam edecektir. Bu bağlamda bu eser, yoğun bir emek ve araştırma sonucu hazırlanmış ve değerli okurların ve araştırmacıların kullanımına sunulmuştur. Öte yandan bu eserle birlikte yapay zekânın, günümüzdeki ve gelecekteki önemini vurgulamak ve okuyucuların, bu alandaki temel kavramları, teknolojileri ve uygulamaları anlamalarına yardımcı olmak için yapay zekânın temel prensiplerinden başlayarak tarihçesine, farklı türlerine, amaçlarına yer verilmektedir. Aynı zamanda okuyucuların konuya daha derinlemesine hâkim olmalarını sağlayabilmek için yapay zekâ uygulama örneklerine dair de geniş bir perspektif sunulmaktadır. Ayrıca eserin ikinci bölümünde, yapay zekâ algısının, çalışan performansına etkisini belirlemeyi amaçlayan kapsamlı bir araştırma ile birlikte yazarlar tarafından geliştirilen ve araştırma kapsamında kullanılan yapay zekâ algısı ölçeğine de yer verilmektedir.

Yapay zekâ teknolojisinin önemini anlamak ve bu teknolojileri etkin bir şekilde kullanmak, günümüzün ve geleceğin iş dünyasında hayati bir öneme sahiptir. Dolayısıyla bu eserin, yapay zekâ konusunda okurlar ve araştırmacılar için önemli referans kaynaklardan biri olması, böylelikle yapay zekâ alanındaki temel bilgi birikiminin artırılması hedeflenmektedir.

Perihan Abay İstisnalarla yönetim, bir sorunu belirleme ve iletişim sistemidir. Yönetimin araya girerek sorunu çözme noktasında ilgili konunun yöneticiye bildirilmesi gerekiyorsa iletilecektir ve önemli olmayan hususlar ise bildirilmeyecektir. İstisnalarla yönetimin uygulamasıyla aynı zamanda yüksek kademelerdeki yöneticilerin ayrıntılı kararlar vermesi zahmeti ortadan kalkmakta ve organizasyondaki bireylerin inisiyatif kullanabilme becerileri de gelişebilmektedir. Böylece bir kuruluş; iş bölümü, yetki devri ve sorumluluk alma ile ilgili yaygın bir kontrol düzeni üzerine oturtulur.
İstisnai yönetim, yöneticinin bütün dikkatinin en önemli ve acil konulara odaklanmasını sağlamak için mükemmel bir yönetim tekniğidir. İstisnai yönetim ile günlük aktivitelerin organize edilmesi, uygun güç yapılarının oluşturulması ve görevlerin öncelik sıralaması ile belirlenmesi açısından yararlı olacaktır. Yöneticiler hiç kuşkusuz daha büyük sapmaları ele alarak düzeltme yapmak için daha fazla zaman ayıracak ve küçük sapmaları ise alt düzey yöneticilerin dikkatine sunmak üzere bırakacaklardır. Böylece işin beklenmeyen yönü veya performansında en önemli büyük sorunlar doğrudan üst yönetime bildirilecektir.
Bu kitapta, istisnalarda yönetimin; kavramsal çerçevesi, ilkeleri, fonksiyonları, türleri, alt boyutları, sonlandırma yöntemleri, uygulamaları ve istisnalarla yönetimin istatistiksel analizlerinin türleri üzerinde durulmuştur. Bu çalışma küresel rekabet piyasasında faaliyet gösteren işletmelerin, alanda çalışma yapan araştırmacıların ve tüm ilgili okuyucuların bilgisine ve yararına sunulmak üzere hazırlanmıştır.
Margaret A. Neale - Thomas Z. Lys Müzakere öğrenilebilir...
Stanford GSB Hocası Margaret A. Neale ile Northwestern Kellogg mezunu, IBM ve GE'de danışmanlık yapmış Thomas Z. Lys hem teorik hem de uygulamaya yönelik olarak müzakerenin inceliklerini bu kitapta vermektedir.
Pek çoğumuz iyi müzakere yapamadığımız için fırsatları ve/veya iyi imkânları kaçırmaktayız. Hatta huzurlu ve mutlu olmamızı sağlayacak pek çok imkânı kaybetmekteyiz.
Hâlbuki bu kitapta öğrenebileceğimiz müzakere yöntemleri ile kaybettiklerimizi kabullenmek yerine çok hızlı bir şekilde yaşamamızda fark yaratabilir ve değer oluşturabiliriz.
Müzakere ile doğru bir sosyal etkileşim sağlayarak öncelikli olarak kayıplarımızı, huzursuzluklarımızı ve mutsuzluklarımızı önleyebiliriz. Hatta süreç içinde çok önemli gündelik beceriler elde ederek daha büyük ve değerli uzlaşmalar sağlayabiliriz.
Müzakerenin gizli sırrı olarak bilinen empati ile psikolojik anlamda karşımızdaki kişileri daha iyi anlayarak ön yargıları aşmak mümkün olmaktadır. Bu sayede ihtiyaçları görmek uygulanabilir çözüm bulmada çok etkili olmaktadır. İşte bu kitap, bu sırrın çok daha uygulanabilir hâle gelmesinde önemli bir altyapı oluşturmaktadır.
Sosyal, ekonomik, kültürel, eğitsel, psikolojik, davranışsal ve teknolojik anlamda ‘İstediğine (Hatta Fazlasına) Sahip Ol’mak için ortak bir noktada buluşmak ve değer oluşturmak bu kitabın özünü oluşturmaktadır.
Sistemli ve stratejik olarak müzakere yöntemi geliştirilebilir... Bu sayede daha fazlasını elde etmek mümkün olabilir...
Başarıya giden yolda, müzakere ile mevcut durumlar değiştirilebilir, iyileştirilebilir ve taraflara değer kazandırılabilir...
Farkındalık sağlanarak fark oluşturulabilir. Karşılıklı güven oluşturulabilir. Yaşanan ortamda aranan mutluluk ve huzur sağlanabilir....
Şenay Çaylan Bilgileri birçok yönden değerlendirme yeteneği olarak kabul edilen eleştirel düşünme becerisinin önemi, 21. yüzyılda hemen hemen tüm meslek grupları tarafından daha iyi anlaşılmaktadır. Bu araştırma ile, eleştirel düşünme becerisinin Türk istihdam dünyası için ne ifade ettiği ve çalışanlarda bu beceriye ne düzeyde rastlandığı ile ilgili bir farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. Araştırma, söz konusu becerinin istihdam tarafında geliştirilmesinde izlenen süreçlerin anlaşılması bakımından da ayrıca önem taşımaktadır.
Eleştirel düşünme becerisi bugünün iş dünyası tarafından “statükoyu değiştiren, çalışma şeklini ve şirket kültürünü mevcut alışkanlıkların dışına çıkaran” bir değer olarak görülmektedir.
Peki işletmeler tarafından “on üzerinden on kadar önemli” görülen “eleştirel düşünme becerisi” yeni mezun adaylarda ve/veya çalışanlarda istenilen seviyede midir?
Mine Afacan Fındıklı, Muhammet Fatih Şengüllendi, Ali İbrahim Balın Yönetim biliminin önceki dönemlerinde organizasyon yapılanmaları ağırlıklı olarak merkezî, hiyerarşik ve mekanik iken günümüzde sosyal sistem olarak kabul edilmektedir. Bu yönüyle, kuruluşlarından faaliyetlerinin sonlandırılmasına
-kapanışlarına- kadar geçen süreçte örgütler birer canlı organizma gibidirler. Onlar da tüm yaşayan organizmalar gibi doğar, büyür, olgunlaşır ve entropi sebebiyle varlıkları son bulur.

Kitabımızda, ekosistem kavramının başlangıcından iş ekosistemlerine kadar örgütlerin çevreleriyle olan ilişkileri ve karşılıklı etkileşimlerinden doğan yapılar incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, iş ekosistemleri kavramının akademik dünyada ne ölçüde ilgi çektiğine yönelik çeşitli sektörlerde yapılmış araştırmaların sonuçları konunun teorik temelleri üzerinden tartışılmıştır. Son olarak, kitabın hazırlanma sürecinde dünyanın karşı karşıya kaldığı COVİD-19 pandemi krizinde meydana gelen gelişmelerin öne çıkan sektörleri nasıl etkilediği gözler önüne serilerek kriz döneminde beliren yeni ekosistemlere örnekler verilmiştir.

Günümüzün sürekli değişim odaklı ve belirsizlik içerisindeki rekabet ortamı, girişimcileri ve yöneticileri çevik, esnek ve iş birlikçi olmaya itmektedir. İşletmelerin hayatta kalabilmek için değer zincirlerine tüm paydaşlarını dâhil etmeleri, değerin yakalanması yerine değerin yaratılmasını hedeflemeleri yeni ve geniş kapsamlı iş modellerinin ortaya çıkışına temel teşkil etmektedir.
Özgür Demirtaş Liderliği, yöneticiliği veya lider yöneticiliği öğrenmek için tekil bir özellik veya davranış modeli yoktur. Lider yöneticiler, başarılı ve etkili olmaları için gerekli olduğu genel olarak kabul edilen ortak becerileri, özellikleri ve nitelikleri kendileri belirlerler. Bu kitap, başarılı bir liderin iş dünyasında zirveye çıkmak için sahip olması gereken birçok özelliği içermektedir. Yöneticilere liderlik etmelerinde de önemli bir artı sağlayacak bu kaynak kitap, başarılı lider yöneticileri akranlarından ayıran temel nitelikleri ve uygulamaları derinlemesine inceleyerek etkili lider yöneticilik vasıflarına ulaşmada bir rehber niteliğinde çeşitli öneriler de sunmaktadır. Bu kapsamda kitapta; çeşitli vaka çalışmaları, deneysel araştırmalar ve gerçek dünya örneklerinden yararlanarak yönetimsel bağlamda liderlik sanatında ustalaşmak için kapsamlı bir rehber sunulmaktadır. Yöneticilerin veya kendisini yönetsel pozisyonlara hazırlayanların lider yönetici olmalarındaki yol haritasında kendilerine stratejik bir vizyon geliştirme, bir inovasyon kültürü oluşturma ve organizasyonel değişimin karmaşıklıklarında gezinme konusunda içgörüler elde etmeleri sağlanmıştır.
Açelya Telli Danışmaz, Ahmet Erkasap, Birkan Tapan, Burcu Yiğit, Gamze Aydın Toprak, Gamze Kutlu, Gökçe Sönmez, Harika Özkan, Meryem Turgut, Sevcan Fırın, Tuğçe Elbüken, Tuğçe Kumral Yürek, Günlük hayatımızda olduğu gibi iş hayatımızda da iyi ve kötü olmak üzere pek çok davranış ile karşı karşıya kalıyoruz. Editörün, kurumsal eğitimlerinden yola çıkarak projelendirdiği bu kitap, iş hayatının iyi ve kötü yanlarını yansıtan pek çok davranışa değinmektedir. Kitaptaki tüm bölümler bilimsel olarak ele alınmış olup, her bölümün sonunda örnek olay ve çalışma sorularına yer verilmiştir. Böylelikle bölümlerin örnek olay uygulamaları ile desteklenmesi konuların uygulamaya yönelik tarafının da görülmesi bakımından değerlidir.
Bu kitabın; Örgütsel Miyopi, Çalışan Yıpranması, Yeşil Örgütsel Davranış, İş Yeri Yalnızlığı, Mobbing, Tükenmişlik Sendromu, Örgütsel Kıskançlık, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Örgüt Kültürü, Örgütsel Güven gibi iş hayatının pozitif ve negatif yanını vurgulayan başlıkları ile birlikte hem akademiye hem de iş dünyasındaki profesyonellere katkı sunacağı düşünülmektedir. Bu değerli kitabı okuyacak olan akademisyen, öğrenci ve iş dünyasındaki profesyonellere şimdiden keyifli okumalar dileğiyle...
Selahattin Kanten “İş sağlığı ve güvenliği” ya da alan yazındaki önceki yaygın kullanımı ile “iş güvenliği ve işgören sağlığı” disiplini, işgücünün çalışma ortamındaki risklerden/tehlikelerden korunmasına ilişkin politika ve uygulamalardan oluşmaktadır. Klasik bir yaklaşımla ifade etmek gerekirse, işgücünün çalışma ortamında fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak; bununla beraber, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşumunu önlemek, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) disiplininin temel amacını oluşturmaktadır. Çağdaş İSG yaklaşımı, ulusal ve örgütsel düzeyde yürütülecek politika ve uygulamalardan ibaret bir sisteme odaklanmaktadır. Böylesine bir sistemin temel amacı, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlayan koşul, risk ve tehlikelerin önleyici ve proaktif bir yaklaşımla belirlenmesiyle beraber, işgücünün etkili bir şekilde korunmasına yönelik ulusal ve örgütsel mekanizmaların bir sistem çerçevesinde işleyişinin sağlanmasıdır. Kitabımız bu temel amaç çerçevesinde ulusal ve örgütsel İSG sisteminin işleyişine ve çağdaş İSG uygulamalarına odaklanmaktadır. Üniversitelerimizin ön lisans, lisans ve lisansüstü programları için temel ders kaynağı olarak hazırlanan kitabımızın, uygulamacılara da yararlı olması amaçlanmıştır.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi: Ulusal ve Örgütsel Bağlam
• İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Süreci: Türkiye Örneği
• Çalışma Koşulları ve Tehlikeler
• Psikososyal Riskler ve Tehlikeler
• İş Stresi ve Tükenmişlik
• İş Kazaları
• Meslek Hastalıkları
• İş Kazalarını ve Meslek Hastalıklarını Önleme Yaklaşımları
• Güvenli Davranışlar
• İş Güvenliği Kültürü
• Ergonomi
• İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi
• İş Sağlığı ve Güvenliğinde Risk Yönetimi
Güler Tozkoparan 21. yüzyılın iş dünyası, önceki yüzyıllara göre çok daha rekabetçi, daha hızlı, daha dinamik ve teknoloji ile daha iç içedir. Yaşanan hızlı ve keskin gelişmeler, işletmeleri ve çalışanlarını da etkilemekte, önceleri daha çok bireysel stresten söz edilirken günümüzde yoğun şekilde hem bireysel hem de örgütsel stresten söz edilmektedir. İş yaşamındaki stresi anlatan örgütsel stres kavramı, özellikle de hastalıklar, devamsızlıklar, verimsizlik, düşük performans, iş doyumsuzluğu, tükenmişlik ve iş gücü devrinin yol açtığı maliyetler nedeniyle sadece işletmeleri değil, çalışanları ve çalışanların ailelerini de etkileyen, bireysel, örgütsel ve toplumsal düzeyde önemli sonuçlar doğuran bir olgu hâline gelmiştir.
Stresin, iyi yönetildiğinde harekete geçirici ve motive edici etkisi nedeniyle davranış ve sonuçlara olumlu yansımaları söz konusu olurken iyi yönetilemediğinde ise tam tersi bir etkisi ortaya çıkmaktadır. Bu kritik dengede, bireylerin stresi tolere etme düzeyleri önemli olduğu kadar işletmelerin stresle mücadele konusunda aldığı önlemlerin de büyük rolü vardır. Ancak uygulamada, ne yazık ki yöneticilerin çoğu, stres kaynaklarını ya görmezden gelmekte ya bu stres kaynaklarının hiç farkına varamamakta ya da çok geç farkına varmakta, farkına vardığında ise önlem alma konusunda geç kalmaktadırlar. Stresle mücadele konusunda geç kalınmasının maliyetinin ise çok yüksek olduğu, yapılan araştırmalarla da kanıtlanmış durumdadır. Bu nedenle öncelikle stres kaynaklarının tanınması, konuyla ilgili önlem alınmasında anahtar rol oynamaktadır. Böylece, “sivrisineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmak” metaforunda olduğu gibi görünen sebeplere değil, kaynağa yönelik önlemler alınarak yaşanan sıkıntıların giderilmesi daha akılcı ve kalıcı olacaktır. Bu doğrultuda çalışmada, öncelikle stres olgusu açıklandıktan sonra, stres kaynaklarının neler olduğu, sonuçları ve stresin azaltılması konusunda yardımcı olacak yöntem ve teknikler detaylı şekilde anlatılmıştır.
Ünsal Sığrı • Gerçek lider, mutlaka büyük işler başaran değil insanların büyük işler başarmasını sağlayan kişidir.
• Küçük insanlar, kişileri; normal insanlar, olayları; büyük insanlar, fikirleri.
• İstediğinizi elde edemediğiniz anda, elde ettiğiniz şey tecrübedir.
• Cevapların hepsini öğrendiğiniz zaman, sorular değişmiş olur.
• Kaynaklarınızı genişletemiyorsanız ufuklarınızı genişletin.
• İyi bir konuşma, gerektiği kadar ve kısa olmalıdır.
• Değişim, bir slogandan, bir cümleden ya da bir kitaptan dolayı gerçekleşmez, eylem ile gerçekleşir.
• Gözlerinizi hedefinizden ayırırsanız engelleri görmeye başlarsınız.
• Başarılı insanlar, problemleri kabullenir, onlara çözüm bulurlar. Başarısızlar, çözümleri kabullenir, problem bulurlar.
• Birisine güvenmiyorsanız onunla çalışmayın, çalışıyorsanız güvenin.
• Kendilerine ait hiçbir hayali olmayanlar, sizinkileri de göremezler.
• Ne zaman karşıma çok zor gözüken bir problem çıksa aklıma hep, kolay olmadan önce her şeyin ne kadar zor gözüktüğünü getiririm.
• Bir insanın sahip olabileceği en büyük hazine, tutkuyla yaptığı bir iş için para ödeniyor olmasıdır.
Hale Eda Akduru Kıskançlık, uzun vadede hem bireylere hem de örgütlere zarar verebilen, örgütsel işleyişi sekteye uğratan, çoğu zaman verimsizlik, motivasyon düşüklüğü, huzursuzluk ve çatışmalara neden olabilen bir kavramdır. İnsanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bu güçlü duygunun doğru yönetilmesi için kişilerin kıskançlık davranışlarının arkasında yatan temel nedenlerin anlaşılması gerekmektedir.
Bu kitapta, negatif örgütsel davranışların bir türü olarak kıskançlık kavramı, kuramsal temelleri, bireylerde kıskançlık duygusunun oluşumuna neden olan faktörler, bir kıskançlık türü olarak iş yeri kıskançlığı ve başa çıkma yöntemleri anlatılmıştır.
Ayrıca bilgi üretmekle sorumlu olan akademik örgütlerde iş yeri kıskançlığı metaforunun varlığına, sebeplerine, hangi şekillerde göründüğüne, yarattığı neticelere, bireysel ve örgütsel anlamda akademik kıskançlığı önlemeye yönelik önerilere yönelik yapılan bir araştırmanın sonuçları da paylaşılmıştır.
Zeynep Oktuğ İş yaşamı herkes için farklı anlamlar barındırsa da çalışanların birçoğu iş yerindeki stresli ortamdan, zorlayıcı koşullardan söz eder. İşin birey tarafından nasıl algılandığı çeşitli etkenlere bağlıdır. Yaş, kıdem, deneyim gibi unsurların yanı sıra bireysel özellikler de önemli roller üstlenir. İşe yüklenen anlam yıllar içinde değişse de iş yaşamının yıpratıcı yanlarıyla hiç karşılaşmamak pek mümkün görünmemektedir.
Bireyin yaşam olaylarını algılayış biçimi, düşünce ve duygularının ne yönde gelişeceğinin en önemli belirleyicisidir. İş yaşamının bazen stresli bazen de keyifli olarak algılanması son derece doğaldır. Stresli ya da keyifli olarak algılanmasını sağlayan unsurlar üzerinde çalışmak ise bireyin bakış açısının hangi koşullarda değişiklik gösterebileceğine ışık tutar. Zorlayıcı iş deneyimlerinin, geliştirici deneyimler olarak görülmesi mümkündür. Ancak bireylerin alıştıkları biçimde düşünmeleri otomatik olarak gerçekleşir. Çoğu zaman farkında dahi olmazlar. Bu yüzden düşünce alışkanlıklarını değiştirmek zordur.
Mizah, alışılagelmiş düşünme biçimlerini sorgulamak ve bireyin iyi oluşuna olumsuz yansıyanları değiştirmek için önemli bir kaynaktır. Mizahi bakış açısını yaşamın her anında ve her alanında sürdürmek mümkün olmaz. Ancak mizah, iş yeri gibi zorlayıcı koşulların var olabileceği ortamlarda, bireyin iyi oluşunu koruyucu ve geliştirici bir unsur olarak işlev gösterebilir. Bu kitap, mizahın çalışma yaşamında hangi koşullarda ve ne şekilde etkili olabileceğinin belirlenmesine katkı sağlamayı hedeflemekte, aynı zamanda mizahın çalışan tutumlarıyla ve örgütsel sonuçlarla ilişkisini ortaya koyarak, yapıcı yönde kullanıldığı takdirde iş yerinde verimliliği artıran bir unsur olabileceğinin altını çizmektedir.
Ahmet Erkuş, Ebru Günlü Küçükaltan, Engin Deniz Eriş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Sinem Ergun, Olcay Bige Aşkun, Pınar Süral Özer Bu kitap, her insanın yaşamının en az bir döneminde bir şekilde deneyimlediği, ne olduğunu bildiği ancak tanımlamakta güçlük çektiği, bugün bireysel bir sorun olmanın ötesine geçerek toplumsal boyutta bir soruna dönüşmüş yalnızlık olgusuna odaklanıyor.
İnsanlık tarihi boyunca felsefeden sanata izlerini sürebileceğimiz, pek çok farklı disiplinden araştırmalara konu olan ve son dönemde özellikle örgütsel davranış alanında da artan oranda ilgi gören yalnızlığın örgütlü ortamda farklı görünümlerini çok yönlü tartışmaya duyulan gereksinim bu kitabın yazarlarını bir araya getiren itici güçtür.
Amaç, yalnızlığa bugüne kadar üzerinde odaklanılmamış farklı pencerelerden bakarak iş yerinde yalnızlık olgusuna ilişkin alan yazındaki boşlukların doldurulması için güçlü bir zemin yaratabilmek olduğu kadar iş yaşamında konumu ne olursa olsun yalnızlık deneyimleyenlere bu deneyimde yalnız olmadıklarını anımsatarak yaşadıkları sıkıntıyı bir nebze olsun hafifletebilmektir.
Kitabın, alandaki bilim insanlarına yeni araştırmalar için taze bakış açıları kazandırmanın ötesinde iş dünyasının önemli açmazlarından biri olan yalnızlığa bireysel ve kurumsal düzeyde iyileştirici etkiler yaratmaya katkı vermesi beklenmektedir.
Bu doğrultuda alanında uzman yedi akademisyen kaleme aldıkları her biri birbirinden bağımsız ancak birbirini bütünleyen bölümlerden oluşan eser ile okuyucularının yalnızlıklarına dokunarak, onları iş yaşamındaki deneyimleri üzerine düşünmeye davet ediyor ve iş yerinde yalnızlığı öncelikli gördükleri boyutlarda tartışmaya açıyor.
Abdullah Yılmaz, Alptekin Develi, Cihat Erbil, Ebru Ertürk, Ebru Gökalp, Engin Deniz Eriş, Hande Ulukapı Yılmaz, Meral Çalış Duman, Müge Klein, N. Öykü İyigün, Selma Kılıç Kırılmaz, Serdar Çakan, Tuğba Karaboğa, Zehranur Sanioğlu Tanış Bu eser, işletmelerin tüm yapı ve süreçlerini gözden geçirmelerini sağlayan dijitalleşme ve dijital dönüşüm sürecini farklı boyutlarıyla ele alma amacıyla ortaya çıkmıştır. Ülkemizin birbirinden güzide on iki farklı üniversitesinden, alanlarında ve özellikle dijitalleşme ile dijital dönüşüm konularında yetkin on dört bilim insanının imzasını attığı eserde; dijitalleşme ve dijital dönüşümün temelleri, e-iş ve akıllı işletmeler, dijital dönüşüm ve yönetimi, dijital dönüşümün işletme yapı ve süreçlerine yansımaları arasında yer alan DAO'lar, dijital liderlik, dijital girişimcilik ve dijital sermaye kavramları ile değişen çalışma yaşamı bağlamında dijital insan kaynakları yönetimi, dijital kariyer ve yönetimi, dijital çalışma şekilleri, çalışma yaşamının geleceği, diğer yandan dijital olgunluk ve sürdürülebilirlik, siber güvenlik ve son olarak eleştirel yönetim çalışmaları perspektifinden dijitalleşme başlıkları ele alınmıştır.
Eserin; işletme ve yönetim organizasyon literatürüne, lisans ve lisansüstü düzeyinde eğitim gören öğrencilere, kamu ve özel sektör temsilci ve yöneticilerine ve konuya ilgi duyan okuyucularına faydalı olması umulmaktadır.
Afife Başak Ok, Aslı Göncü-Köse, Derya Karanfil , Dilara Çavdar, F. Pınar Acar , H. Canan Sümer, Meltem Düzgün, S. Arzu Wasti, Yonca Toker-Gültaş Nezaketsizlikten istismara, ayırımcılıktan cinsiyetçiliğe, cinsel tacizden kurumsallaşmış kötü muameleye… “İş hayatında kötü muamele” çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu kitapta, kötü muamelenin ülkemizde yaşanan farklı biçimleri ayrıntılı bir şekilde mercek altına alınırken bir yandan da nasıl önlenebileceği ve müdahale edilebileceğine ilişkin perspektiflere ışık tutulmaktadır. Kitap aynı zamanda sadece iş hayatında kötü muameleyi merak edenler için değil, aynı zamanda bir konunun nasıl etraflı, akademik titizlikle çalışılması gerektiğini öğrenmek isteyenler için de çok önemli bir referans niteliği taşımaktadır.
PROF. DR. G. CANAN ERGİN
Özyeğin Üniversitesi, Psikoloji Bölümü
O.C. Ferrell - Geoffrey A. Hirt - Linda Ferrell, McGrawHill Alanın temel kavramlarını verirken girişimcilikten, işletme yönetimine, iş etiğinden, yönetimin doğasına, örgüt kültürü ve yapısına, sosyal ağlardan, pazarlama ve finansal sistemlere kadar birçok konuya değinen bu kapsamlı kitap, 16 bölümden ve 6 ana kısımdan oluşuyor. İlk kısımda, 'değişen dünyada işletme' kapsamında okuyucular temel ekonomik bilgileri, iş etiğinin önemini ve küresel ticareti ilgilendiren üç önemli bölüm bulacaklar. İki bölümden oluşan ikinci kısım, iş kurmak ve büyütmek isteyenlerin yararlanacağı önemli bilgiler içeriyor. Yönetimin temelleri, örgüt teorisi temelleri, üretim ve işlemler yönetimi üçüncü kısımda yer alıyor. İnsan kaynakları ile ilgili iki bölüm ve pazarlama alanını irdeleyen üç bölüm dördüncü ve beşinci kısımların konularını oluşturuyor ve son olarak altıncı kısım; finans, muhasebe ve sermaye piyasaları konularına değinirken okuyuculara güncel bilgiler aktarıyor.
Her bölümün sonunda yer alan kariyer öğütleri ile öğrencileri ayrıca işletme alanında değişik kariyer imkânları ile de tanıştırmayı amaçlayan İŞLETME, özellikle 4. basımında çeşitli yenilikler eklenerek ve güncellemeler yapılarak örnekler ve yeni uygulamalar ile daha da zenginleştirilmiştir.
Müge Klein İşletme 4.0; içinde bulunduğumuz Dördüncü Sanayi Devrimi sonucu, üretimden pazarlamaya tüm tedarik zincirindeki temel süreçlerde ve bunları destekleyen yardımcı fonksiyonlarda, robotlardan bulut bilişime, sosyal medyadan yapay zekaya kadar uzanan geniş bir dijital teknoloji yelpazesinin kullanıldığı dijital çağın işletmesini ifade eder. Web 2.0 ile ortaya çıkan İşletme 4.0'ın yapı taşı teknolojilerinden biri olan sosyal medya, kullanıcılar arası etkileşimi merkeze koyan çeşitli sosyal yazılımlardan oluşur. Bu kitabın konusu olan Şirket 2.0; sosyal ağlar, bloglar ve mikrobloglar, wikiler gibi çeşitli sosyal medya yazılımlarının şirket içinde çalışanlar arasında ve şirket dışında şirket ile potansiyel çalışanlar ve tüketiciler arasında kullanılması anlamına gelir. Bu kitap, sosyal yazılımların şirketlerde kullanımına farklı bir perspektiften bakar. Bu bağlamda şirketlerin sosyal yazılım kullanımına uygun iş süreçleri belirlenir ve bu süreçlerin hangi aşamasında, hangi sosyal yazılımın kullanılabileceği gösterilir. Teorik bilgiler, çeşitli kaynaklardan elde edilen Şirket 2.0 vaka örneklerinin sosyal yazılım kullanımının iş süreçleri açısından incelenmesiyle desteklenir. Kitabın sunduğu bu teorik ve pratik bakış açısı onu hem öğrenciler ve araştırmacılar için, hem de İşletme 4.0 ile dijital dönüşüm yolculuğunda sosyal medya stratejisi belirlemekte olan şirketler için yararlı kılar.
Alper Karavardar, Arif Çilek, Burcu Akkaya, Gülşah Karavardar, İbrahim Atiksoy, Onur Şeyranlıoğlu, Sonay Akar, Tülin Nal Karademir, Yusuf Aker İşletmelerin rekabet ettiği çevrenin giderek daha hızlı bir biçimde değişimi, işletmeleri değişen koşullara daha dinamik tepkiler üreterek sürekli değişen strateji ve faaliyetler üretmeye zorlamaktadır. Günümüz iş dünyası, doğal ekosistemlere benzer bir şekilde, organizasyonların hayatta kalmak için birbirleriyle rekabet içinde olduğu bir mücadele sahası durumundadır. İşletmeler, tıpkı vahşi doğadaki bitki ve hayvanlar gibi bir başarı ve hayatta kalma mücadelesi içindedir. Sanıldığının aksine bu mücadele, en büyüğün, en güçlünün veya en zekinin hayatta kaldığı bir yarış olmayıp gerçekte dinamik iş hayatına en fazla uyum sağlayanın kazanacağı bir mücadeledir. İşletmeler açısından bakıldığında, ancak sürekli evrilen, iş dünyasına en iyi şekilde uyum sağlayan organizasyonlar hayatta kalabilir. Bir organizasyonun içinde bulunduğu ortama uyum başarısı her şeyden önce en önemli kaynak olan beşerî sermayeye bağlıdır. Bu bağlamda, işletmenin içinde bulunduğu gerçekliği kavrayamayan profesyoneller en önemli engeldir. Bu kitap, bu zorunluluğun bir sonucu olarak işletme bilimini ve işletme eğitimini etkileyen güncel konu başlıklarını ele alarak, bu konuların tartışılmasını hedeflemektedir. Kitapta, işletme bilimini oluşturan tüm ana bilim dallarına yönelik güncel gelişmeler ele alınmıştır. Kitap, başta bu konularla ilgilenen öğrenciler, bilim insanları ile profesyoneller olmak üzere tüm okuyuculara yeni bakış açıları sunulmaya çalışılmıştır. Tüm okuyuculara ve insanlığa faydalı olması temennisiyle…
Alper Karavardar, Ayşegül Yalçın Özyurt, Burcu Divarcı Güney, Gülşah Karavardar, Harun Karadağ, Hülya Köse, Melis Kırımlıoğlu, Muhammet Yüksel, Şifa Kırhasanoğlu, Yusuf Aker Rekabet, iş dünyasının bir gerçeğidir. İşletmeler açısından iş dünyasında hayatta kalabilme değişimlere hızlı yanıtlar verilebilmesiyle mümkündür. Etkin bir piyasa sistemi içinde işletmeler sürekli bir mücadele süreci içindedir. İşletmeler diğer ekonomik birimlere karşı rekabet üstünlüğü sağlamak mecburiyetindedir. Günümüz iş dünyasında ünlü filozof Herakleitos'un "Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir." sözü hâlen geçerliliğini korumaktadır. İş dünyasında önemli olan güçlü olmak değil, değişimi doğru bir biçimde yönetmek, yani değişen koşullara hızlıca uyum sağlayabilmektir. İnsan sürekli bir değişim içinde gelişmekte, evrilmektedir. Ticari hayatın temel ögesi insan olduğu için örgütler de tıpkı diğer canlı organizmalar gibi dönüşüm içerisindedir. Örgütler değişimi kucaklayarak değişen pazar koşullarına yanıt verebilirler. İşletme disiplini ilhamını iş dünyasından alır. İş dünyası, işletme disiplinine öncülük eder. İşletmeler gibi işletme disiplininin de sürekli değişen koşullar karşısında kendisini yenilemesi gerekmektedir. Akademinin, iş dünyasının beklentilerine cevap verebilmesi için iş dünyasının güncel sorunlarına ilişkin kavrayışlar geliştirmesi bir zorunluluktur. İşletme bilimini etkileyen güncel meselelerin ele alınması hem eğitim müfredatının güncellenerek iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine hem de iş dünyasındaki uygulayıcıların rekabet avantajı elde etmelerine katkı sağlayacaktır. Kitapta, işletme disiplinindeki güncel konular ele alınarak, bu konular ışığında öğrencilere, akademisyenlere ve uygulayıcılara farklı bakış açıları kazandırılması hedeflenmiştir. İşletme disiplini başlığı altında yer alan farklı bilim dallarına yönelik çalışmaların yer aldığı bu kitabın tüm okuyuculara ve insanlığa faydalı olması dileğiyle…
Alper Karavardar, Burcu Akkaya, Emine Keskin Günaydın, Gülşah Karavardar, Mehmet Bayrak, Murat Aydın Günümüzde giderek yoğunluğunu arttıran belirsizlik ortamı, değişimler karşısında dinamik aksiyomlar alabilecek nitelikli profesyonellere olan ihtiyacı arttırmıştır. Değişen şartlar ve ihtiyaçlar işletme bilimini yeni koşullar altında kendisini yenilemeye zorlamaktadır. İşletmelerin ekonomik kalkınmanın itici güçleri oluğu hatırlandığında yeni yöntem ve perspektiflerin tartışılmasının üzerinde durulması gereken bir konu olduğu ortaya çıkmaktadır. İşletme bilimini etkileyen değişimlerin tartışılması bu konudaki profesyonellerin bilgi ve becerilerini geliştirecektir. Bu çalışmada işletme bilimini etkileyen farklı konular çok disiplinli bütünleşik bir anlayışla ele alınmaya çalışılmıştır. Bu kitabın temel gayesi modern işletmecilik anlayışına günümüzde yaşadığımız değişimler ışığında farklı kavrayışlar getirmektedir. Kitap; işletme bilimi çatısındaki farklı uzmanlık alanlarının mümkün olduğu kadar geniş bir kısmını güncel tartışmalarla yeniden değerlendirmek amacıyla siz değerli okuyucuların takdirine sunulmuştur.
Vasfi Haftacı İşletme adı verilen ekonomik ve teknik birimler, sonsuz nitelikteki insan gereksinimlerini giderecek mal ve hizmetlerin üretim ve pazarlamasını kaynakların sınırlı olması nedeniyle sürekli olarak gerçekleştirirler. Faaliyet gösterdikleri sektör ve hukuki yapıları başta olmak üzere çeşitli şekillerde ortaya çıkan işletmeler, kuruluşundan yönetimine kadar çeşitli işlevleri; kâr elde etmek, topluma hizmet, süreklilik, büyüme ve sorumluluk gibi amaçlar doğrultusunda yerine getirirler. Yönetim işlevleri doğrultusunda planlama, örgütleme, yöneltme ve uyumlaştırmayı kapsayan yürütme ile denetleme işlevini karşılamak durumunda olan işletmeler, yürüttükleri faaliyetler çerçevesinde temel işlev olarak üretim ve pazarlamanın yanında destekleyici nitelikte muhasebe-finansman, insan kaynakları gibi işlevleri de yerine getirirler.
Sosyal sistemde gördüğü önemli işlevler bağlamında işletmeler, gerçekleştirdikleri faaliyetler ile tüm toplumu etkilerler. İşletmelerin gerçekleştirdiği bu faaliyetlerin ortaya çıkardığı işletmecilik anlayışı, teknoloji, iletişim ve ulaşımda ortaya çıkan baş döndürücü değişikliklerin sürekli olarak gelişme gösterdiği bir dünyada işletme bilimini dinamik özelliklere sahip bir alan hâline getirmiştir. Bu nedenle işletmelerin iyi ya da kötü yönetilmesinde işletmecilik bilgisinin özel bir önemi ve rolü vardır.
İşletme Bilimine Giriş adıyla sunulan bu kitapta işletme ile ilgili alanlarda öğretim gören bugünün öğrencisi ve geleceğin yöneticisi olacak olan kişilere işletme ile ilgili ilke, politika ve yöntemlere ilişkin konularda bilgi ve yön vermek, yol göstermek amaçlanmıştır.
Muammer Doğan Trabzon Lisesinden mezun olduktan sonra lisans öğrenimini Ankara Üniversitesinde, master ve doktora öğrenimlerini de ABD’de tamamlamıştır. Türkiye’ye dönüşünde 1975 yılında Ege Üniversitesi, İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi Üretim Bölümünde Dr. Asistan olarak göreve başlayan Muammer Doğan, 1981 yılında “İşletme Ekonomisi” bilim dalında “Doçent” ve 1989 yılında “Üretim Yönetimi ve Pazarlama” Anabilim Dalında “Profesör” olmuştur. 1975 yılından itibaren EÜ ve DEÜ’nün çeşitli birimlerinde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde İşletmecilik, İşletme Ekonomisi ve Yönetimi, Üretim Yönetimi ve İşletmelerde Karar Verme Teknikleri derslerini vermiştir. 1987-1988 ve 1997-1998 yıllarında iki kez kazandığı Fulbright burslarıyla ABD, University of Florida’da 2 yıl süreli misafir profesör olarak akademik çalışmalarını sürdürmüştür.
Doğan’ın “İşletmelerde Karar Verme Teknikleri” ve ilk baskısı 1982 yılında gerçekleşen “İşletme Ekonomisi ve Yönetimi” adlı tek adla yayınlanmış iki kitabı “Reklamcılığın Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi ve Verimlilik Üzerindeki Etkileri” ve “Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler ve Uygulanan Ekonomik, Mali ve Sosyal Politikaların Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Açısından Değerlendirilmesi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” adlı iki adet ortak eseri, değişik bilimsel dergi ve yayınlarda çıkmış birçok makale, araştırma ve inceleme yayınları bulunmaktadır.
Prof. Dr. Muammer Doğan, Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde 1989-1998 ve 2001-2004 yılları arasında İşletme Bölüm Başkanlığı, 1990-1996 yılları arasında Dekan Yardımcılığı görevlerini üstlenmiştir. Hâlen İşletme Bölümünde Öğretim Üyeliği görevini yürüten Muammer Doğan evli ve 2 çocuk babasıdır.
İşletme Ekonomisi ve Yönetimi adlı bu eserde kuruluşundan işleyişine kadar işletmecilik kapsamına giren tüm konular, yeni bir yaklaşımla, özellikle 2000'li yıllarda gerek literatürdeki gelişmeler gerekse iş dünyasındaki yeni uygulamalar dikkatle değerlendirilerek hazırlanmıştır. Eserde çağdaş işletmecilik alanında uluslararası nitelik kazanmış en son kavramlar, bilgiler, ilkeler, teknikler ve stratejiler sistematik bir şekilde incelenmiştir. Özellikle işletmeciliğin temel konuları ve kavramları, işletmenin kurulması faaliyetleri, yönetim, üretim, pazarlama ve finans fonksiyonları ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Eser, programlarında işletme, işletme ekonomisi, işletme yönetimi, yönetim ve organizasyon, üretim, pazarlama ve finansman gibi derslerin yer aldığı İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri, İşletme ve Mühendislik Fakülteleri ve Meslek Yüksekokulları öğrencilerine yönelik bir referans kaynağı niteliğindedir.
Aykan Uncu, Banu Açıkgöz, Cansu Aksu, Fatma Zehra Tan, Halime Göktaş Kulualp, İbrahim Müjdat Başaran, İlknur Uncuoğlu Yolcu, Kürşat Taştan, Mehmet Yolcu, Mehpare Tatlı Yöndem, Melda Erdoğan, Meryem Aybas, Nalan Sabır Taştan, Nurdan Gürkan, Ozan Büyükyılmaz, Özlem Bahadır, Sinan Yılmaz, Tahsin Erme, Ümit Başaran Küresel rekabetin artması ve bilişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla işletmeler varlıklarını devam ettirebilmek için değişimi kucaklamak zorunda kalmışlardır. Çağdaş işletmecilik bakış açısından yaklaşıldığında bu dönüşümün ayrıntılarını bilen ve uygulayan işletmelerin ayakta kalabildiği görülmektedir. Bizleri bu kitabı yazmaya yönelten motivasyon, araştırmacı ve uygulayıcılara işletmelerin 21. yüzyılda geçirdiği dönüşüm neticesinde değişen işletme yapıları, fonksiyonları ve uygulama alanlarına dair güncel bilgilerin yer aldığı bir kaynak sunmak olmuştur. Bu güncel kitapta, son yıllarda öne çıkan ancak kökleri daha uzun bir geçmişe dayanan işletme alanındaki bazı gelişmelere dikkat çekilmiştir. İşletmelerin yaşamış olduğu dönüşüm bir bütün oluşturacak şekilde 17 bölümde ele alınmıştır. Kitapta işletme yönetimi, pazarlama, tedarik zinciri, halkla ilişkiler ve finans alanındaki güncel gelişmeler bilimsel düzeyde incelenerek ilgili literatüre katkı sağlanması amaçlanmaktadır. Kitabın araştırmacılar, profesyoneller ve mevcut konulara ilgi duyan tüm okuyuculara rehber olmasını dileriz.
Gülay Budak, Gönül Budak Faaliyet alanı ve ölçek (büyüklük) farkı gözetmeksizin tüm işletmeler ve kurumlar açısından yönetim olgusu, evrensel bir nitelik taşımaktadır. Yönetim olgusunun önemi, örgütlerin amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak konuları kapsamasından gelmektedir. Kuşkusuz, yöneticinin etkinliği, bilimsel bir içeriğe sahip konularda bilimsel bilgi ve tecrübeye sahip olmaya devam ettikçe artmaktadır. Böylece yöneticiler, örgütün kıt kaynaklarını, etkili ve verimli bir biçimde kullanarak örgütü hedeflerine ulaştırmaktadır.
Yöneticilik mesleğinin en zor yanı, “insanı yönetmek”tir. Beklentileri, gereksinmeleri ve yetkinlikleri sürekli olarak değişen insan, giderek daha da karmaşıklaşan bir kaynak olarak yöneticileri farklı yönetim arayışlarına yöneltmektedir.
Yönetim, oldukça hızlı değişen ve gelişen bir bilim alanıdır. Bir yandan yeni kavramlar, teknikler, modeller ve kuramlar yönetim alanına kazandırılırken diğer yandan bir dönem doğruluğu ve geçerliliği savunulan birçok kuram eleştirilere uğrayarak devre dışı kalabilmekte ya da dönüşüme uğrayabilmektedir.
İşletme Yönetimi kitabımız, işletmecilik dalında eğitim gören lisans, yüksek lisans ve doktora programlarındaki öğrencilerin, aynı zamanda, iş dünyasının değişik kademelerinde görev yapan yöneticilerin ve yönetici adaylarının bilgi birikimlerine katkı sağlayacak birçok güncel konuyu kapsamaktadır.
Nilüfer Rüzgar İşletmeler, ülke ekonomilerinin vazgeçilmez temel ögeleri olmalarının yanı sıra aktif oldukları şehirde ve ülkede katma değer yaratarak hem yerel hem de ulusal kalkınmada büyük rol oynamaktadırlar. Yönetim ise başkaları vasıtasıyla iş yapma sanatıdır. Bu noktada, örgütleme ile ilgili birtakım zorluklar ortaya çıkmakta ve çözüm beklemektedir. Takım çalışmasına yatkınlık, tatmin düzeyinin yüksekliği, motivasyon düzeyinin yüksekliği, işletme içerisindeki stresörler gibi birçok etken, işletmenin yönetimini zorlaştırmaktadır.
On beş bölümden oluşan bu kitabın amacı, işletme yöneticilerine ve yönetici adaylarına yol göstermenin yanında hem akademisyenlere hem de öğrencilere güncel bir kaynak sağlamaktır. Kitapta işletme ve yönetim ile ilgili temel kavramlar ve yönetime ilişkin güncel teorilerin yanı sıra son dönemlerde literatürde yer alan çağdaş örgütsel davranış kuramlarına da yer verilmiştir. Bu bağlamda sadece akademisyenlere ve öğrencilere değil, iş dünyasındaki profesyonellere de katkı sağlaması beklenmektedir.
Salih Ercan Bu araştırma, içlerinde Fortune Türkiye tarafından yayımlanan COVID 19 sürecinde "En etkin 50 CHRO" arasında yer alan Yıldız Holding İnsan ve İş Destek Başkanı Bahattin Aydın'ın da bulunduğu, her biri alanında uzman altı etkin ve başarılı iş insanıyla gerçekleştirilen mülakatlar sonucunda ortaya çıkmıştır. Kitabın temel amacı Dördüncü Sanayi Devrimi'nin hangi teknolojileri içerdiği ve bu devrim ve teknolojilerde etkin yönetimin nasıl sağlanabileceği konularında açık ve akademik içerik sunmaktır.
Başarılı doktora öğrencim Salih Ercan'ın işletmeci gözüyle sanayi devrimini incelediği bu çalışması, bizi tarihsel bir yolculuğa çıkarıyor. Hem detaylı bir teorik inceleme içeren hem de derinlemesine mülakatlarla uzman görüşlerini yansıtan bu çalışmanın meraklıları için faydalı olacağı kesin. Şirketini geleceğe hazırlamak isteyen herkesin okuması gereken bir kitap.
İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. A. Ercan Gegez
Endüstri 4.0 uygulamalarının tüm yönlerini kapsamlı olarak inceleyen, başarısızlığa neden olan hataların çözümlerinin yanında başarı için motivasyon ve yönetimde bütünsel yaklaşımın öneminin altını çizen, deneyimli uzmanlardan uygulamaya yönelik önerileri içeren röportajları ile başarı kılavuzu niteliğindeki bu özgün kitabı patronlar, yöneticiler ve uygulamacılar için öneriyorum.
Bağımsız İşletme ve Yönetim Danışmanı, Akademisyen Abdullah Bozgeyik
Endüstri 4.0 tsunamisi imalat sanayinden başlayarak lojistik, sağlık, tarım, sanat gibi nerdeyse her alana çok hızlı yayıldı. Biz mühendisler, konuya hep dijital teknolojiler gözlüğü ile baktık. Hâlbuki sadece teknolojiler değil iş yapış biçimlerimiz de kökten değişiyor idi. İşte Dr. Ercan'ın bu kitabı, ülkemizde bu boşluğu doldurmaya aday bir eser.
Dijitalleşme ve Endüstri 4.0 Derneği Başkanı, Ali Rıza Ersoy
Erdoğan TAŞKIN Bu kitap, bir solukta okunabilir üslubu ile yönetim faaliyetlerini, işletme uygulamalarından gelen kavramları ve yöneticilerin düşüncelerini kapsamaktadır:

Yönetim Stratejisi
İşletme Yöneticisinin Görevi
Planlama İlkeleri
Örgüt Yapıları
Eğitim ve Geliştirme
Karar Verme Becerileri
Yöneltme İşlevi
İnsan Kaynakları
Koordinasyon Süreci
Kontrol ve Denetim
Yönetimde Güncel Yaklaşımlar

Yine bu kitap, işletmelerde yöneticiliğe yeni başlayanlar kadar yönetim ilkelerini öğrenmek isteyen bütün okurlara yönelik olarak hazırlanmıştır.
Aysun Varan, Behiye Beğendik, Bilge Baykal, Emrah Özbakır, Ezgi Yağmur Şimşek Demirci, Haydar Mücahit Şişlioğlu, Nesli Çankırı, Nigar Çağla Mutlucan, Nilüfer Kapukaya, Pınar Seden Meral, Serap Bozkurt, Sevcan Pınar, Şafak Gündüz Değişimin değişmeyen tek gerçek olduğu günümüzde klasik işletmecilik anlayışı da yerini daha duyarlı bir işletmecilik anlayışına bırakmaktadır. Artık işletmeler ne pahasına olursa olsun kâr elde etme amacını gütmeye devam etmemelidir. Sanayi Devrimi'nden yirminci yüzyılın sonlarına kadar hüküm sürmüş bu anlayış değişmeli, daha sürdürülebilir ve duyarlı bir yönetim felsefesine dönüşmelidir. Gezegenimizin kaynakları gözetilmeli, çevreye zarar vermeden ve toplumların sosyal yapısında bozulmalara yol açmadan üretim yapılmalıdır. Herkesin çıkarlarının korunduğu ve refah artışının tabana yayıldığı bir ekosistem oluşturulmalıdır. Aksi takdirde sonraki nesillere aktarılabilecek mutlu bir gelecek olmayacaktır.
İçinde yaşadıkları ekosistemle barışık yaşamayan işletmeler, bizzat o ekosistemlerin üyelerinden tepki göreceklerdir. Dolayısıyla işletmeler artık çeşitli paydaşlarının taleplerini dikkate almak, iş çevrelerindeki değişimlere ayak uydurmak, trendleri takip etmek ve değişimlere yön vermek zorundadırlar. Bu nedenle çevrelerinden gelen değişim sinyallerine duyarlı olmak, sorunları anlamak, bunları zamanında algılamak ve gerekli aksiyonları almak stratejilerin oluşmasında dikkate alınması gereken unsurlardır. Yani artık işletmeler üyesi oldukları ekosistemlerin diğer bileşenleriyle simbiyotik bir ilişki sürdürmek durumundadırlar
Bundan sonraki yüzyıllarda duyarlı işletmecilik anlayışını benimseyen, ben yerine biz diyen, insanları, gezegeni ve karı birlikte göz önünde bulunduran işletmeler ayakta kalmayı başaracaklardır. Bu görüşler çerçevesinde oluşturduğumuz duyarlık işletmecilik ekosistemleri anlayışının akademik literatüre katkıda bulunması ve okuyucularına yol göstermesi en büyük dileğimizdir.
Kadriye Ay İki binli yıllar, işletme etiğinin işletme kararlarını etkilediği, işletme yöneticilerinin etik ve sosyal sorumluluk konularında stratejiler geliştirmek zorunda kaldıkları bir dönemdir. Bu kapsamda kurumsal etik kod uygulamaları, günümüzde kilit önemdedir.
Kitabın birinci bölümünde, etik evrensel yönüyle açıklanmıştır. İşletmelerde uygulanan kurumsal etik kodlara ilişkin bulgulara yer verilmiştir.
İkinci bölümde, kurumsal işletmelerin rekabet avantajı elde etmeye yönelik oluşturdukları stratejik yönetim süreci incelenmiştir. Rekabet avantajı kuramlarına yer verilmiştir.
Üçüncü bölümde, temel kişisel değerlere ilişkin araştırmalara yer verilmiştir. Değer kuramlarından biri olan Schwartz’ın değer kuramı detaylı incelenmiştir. Schwartz’ın Portre Değer Ölçeği devam eden bölümde alan araştırmasında kullanılmıştır.
Dördüncü ve beşinci bölümlerde, şirketlerdeki etik kod uygulamasının rekabet avantajı oluşturmasında, yöneticilerin kişisel değerlerinin etkisi, bilimsel bir araştırma ile ortaya konulmuştur. Söz konusu araştırma Borsa İstanbul pay piyasası bünyesinde yer alan işletmelerin üst ve orta düzey yöneticilerine dönük olarak gerçekleştirilmiştir.
Yöneticilerin değerlerinin düzenleyici etkisine bu çalışmayla ilk kez bakılmıştır. Çalışma sonucunun işletmeler için uygulanabilir nitelikte olduğu düşünülmektedir.
Can Aydın Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı yükselişi ile hemen her alanda bilgi sistemlerinin kullanıldığını görmekteyiz. İşletmeler, iş süreçlerinde bilgi sistemlerini sadece kullanmak yerine bu sistemlerin üretilmesi konusunda da adımlar atmaktadır. Bu adımların atılmasında programlama becerisi hayati bir öneme sahiptir. Veri analizi ve yapay zekâ çalışmaları son yıllarda teorik ortamdan çıkarak birçok işletme probleminin çözümünde kullanılmaktayken sosyal bilimler alanında özellikle işletme, iktisat, maliye ve yönetim bilişim sistemleri bölümlerinde okuyan öğrencilerin gelişen şartlara ayak uydurmak hem de mevcut problemlerini çözmek için programlama eğitim almaları zorunlu hâle gelmiştir.
Hızla gelişen teknoloji dünyasında, aklınıza gelen bir yazılım fikrinin başkaları tarafından gerçekleştirilmesi 30 gün ile sınırlıdır. Yani sadece fikrin düşünülmesi değil hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi de gerekmektedir. Bu kitap, programlama eğitimini kolay ve hızlı bir şekilde, sosyal bilimler alanında yer alan öğrencilere işletme problemlerinin çözümünü örneklerle açıklayarak anlatmakta; Python programlama dilinin kullanım alanları olan web sayfası tasarımından veri analizine, makine öğrenmesinden derin öğrenme alanına kadar geniş bir yelpazede uygulama geliştirilmesine imkân vermektedir. Hiçbir programlama eğitimi almamış birisinin bile Python dilini kullanarak bir uygulama geliştirmesi için bu kitaptaki teorik bilgileri öğrenip uygulamaları tekrarlaması yeterlidir.
Sedat Bostan, Eyyüp Yıldız RİSK YÖNETİRSENİZ, KRİZ YÖNETMEK ZORUNDA KALMAZSINIZ!
İşletme ve kamu kurumlarında ortaya çıkabilecek iş güvenliği sorunlarına karşı önceden tedbirler alarak riskleri yönetmek ve acil durumlara karşı hazırlıklı olmak, günümüz işletme yönetimi anlayışının esaslarından biridir. Ülkemizde iş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler etkin olarak yakın zamanda yapılmış olmakla birlikte, yürürlüğü halen tartışılmaktadır. Hâlbuki her yıl işletmelerde çok miktarda iş kazasıyla birlikte mal ve can kaybı yaşanmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle iş güvenliği ile ilgili gelişmiş bazı ülkelerde ve ülkemizde risk yönetiminin kısa tarihçesini vererek bir kültür oluşturmaya ve mukayese yapmaya imkân tanıyoruz. Kurumsal risk yönetiminin, risk analizinin ve raporlanmasının nasıl yapılacağını bir örnek üzerinden açıklıyoruz. Devamında bir acil durum planı örneği ile yapılması gereken kurumsal risk yönetimi planlamasını gösteriyoruz. Önemli olanın bilmekten öte uygulamak olduğuna işaret ediyoruz.
Bir bilimsel araştırmanın sonucu olan bu çalışmayla, bir tek yöneticide bile iş güvenliğinin risk yönetimi anlayışıyla yönetilmesine katkı sağlamayı büyük bir kazanç sayıyoruz.
Çünkü;
“Risk yönetirseniz, kriz yönetmek zorunda kalmazsınız!”
Süleyman Ersöz, Olcay Özge Ersöz Bilgileriniz geçmişinizdir,
Kararlarınız ise geleceğinizi şekillendirecektir.
İnsanın en temel güdüsü hayatta kalmak ve varlığını devam ettirmektir. Hayatta kalmanın koşulu başarmaktır. Başarmak için de doğru kararları vermek gerekmektedir.
Bilgi belirsizliği azaltan ve doğru Kararların verilmesine destek olan stratejik bir anahtardır. Karar vermek; günlük hayatta bir bireyin kendi geleceğini, ya da bir yöneticinin çalışanların ve işletmenin geleceğini tayin etme işlemidir. İki veya daha fazla seçenekten birisini geleceğimiz için en iyisidir diye seçme faaliyetidir. Bir yol ayrımıdır. Geçmişe bakıp, keşkelerle anıp pişman olmayacağımız ve ne iyi yapmışız diye gururlanacağımız bir dönüm noktasıdır. KARAR anıdır.
Karar anı, örgütün içinden ve çevreden gelen sistematik verilerin, bilimsel ve dinamik bir değişim sürecinde etkili ve doğru karara dönüştürülmesi işlemidir. Yoksa duygusallığın, en iyisini ben bilirim ya da olsa olsa yöntemlerinin hakim olduğu ortamlarda verilen kararlarda hata payı yüksek olacaktır.
Bu kitapta; kararları ile hayatınıza yön verecek siz geleceğin yöneticilerine, veri, bilgi ve karar yolculuğunda hazırlıklı olabilmeniz ve doğru kararlar alabilmeniz için kuracağınız bilgi yönetim sisteminin yol haritası çizilmeye çalışılmaktadır.
Elir Alar Erkal, Fatma Merve Kuşoğlu, Funda Tokucu, Onur Kavak, Salih Serkan Kaleli, Serkan Naktiyok, Sezin Karabulut Çakır, Ülke Hilal Çelik, Yunus Zengin, Yunus Zengin, Zafer Aykanat İşletmelerde Duygu Yönetimi kitabı; işletmelerde duygunun varlığı, işletmeleri nasıl etkilediği ve işletmelerce nasıl yönetilebileceği sorunsalı çerçevesinde duygunun örgütlerdeki temel yansımalarını ele alan on bölümden oluşmaktadır. Duygu temelinde iş hayatında karşımıza çıkan duygusal zekâ, duygusal emek, duygusal tükenme, duygusal sermaye, duygusal şiddet, duygusal olaylar teorisi, kurumsal duygusal hafıza, duygusal öğrenme becerisi ve duygunun dijitalleşmedeki yeri, söz konusu bölümlerin içeriğini oluşturmaktadır. Duygunun iş hayatında kabulü ve yönetimi sürecinde üzerinde en çok durulan ve önemi vurgulanan bu kavramların tüm yönleriyle ele alınarak bir arada değerlendirilmesinin, ilgili yazına katkı sağlaması amaçlanmaktadır. Söz konusu amaçla ortaya çıkan İşletmelerde Duygu Yönetimi kitabının bu bakımdan önemli bir boşluğu dolduracağı ve sahip olduğu özgün bakış açısı ile yeni çalışmalara kaynak olacağı temennisini taşımaktayız.
A. Vecdi Can - Süleyman Uyar Türkiye'de denetim denince akla bağımsız denetim; bağımsız denetim denince de akla genellikle finansal tabloların denetimi gelmektedir. Halbuki muhasebe denetimi, uygunluk denetimi ve faaliyet denetimi gibi alanları da kapsayan geniş bir içeriğe sahiptir. Ancak bugün bağımsız denetim şirketlerince uygulamada ağırlıklı olarak yalnızca finansal tabloların denetlendiği görülmektedir. İşletmelerin faaliyetlerinin kârlılık, verimlilik ve etkinliği üzerine odaklanan faaliyet denetimi ise çok yaygın olarak kullanılmamaktadır. Faaliyet denetiminin çok yaygın olmayışı uygulama sürecinin zor olması ve bu konuda herhangi bir yasal zorunluluğun bulunmayışı ile açıklanabilir. Bu kitapta, muhasebe denetimi türlerinden biri kabul edilen faaliyet denetimi incelenmiştir. Konu, muhasebe bilimi açısından özellikle maliyet ve yönetim muhasebesi ile muhasebe denetimi ekseninde ele alınmıştır. Herhangi bir faaliyet denetimi kendi denetim amaç, süreç ve kapsamına uygun bir performans yönetim sisteminden yararlanmak durumundadır. Faaliyet denetimi sürecinde kendisinden yararlanılabilecek başlıca performans yönetim sistemleri de kitapta ele alınmıştır.
A. Kadir Varoğlu, Ahmet Anıl Karapolatgil, Ahu Ergen, Ayben Koy, Belgin Aydıntan, Berat Birfin Bir, Berk Toyata, Cem Harun Meydan, Demet Varoğlu, Didem Rodoplu Şahin, Ela Özkan Canbolat, Erman M. Demir, Esra Kahya Özyirmidokuz, Gözde Candemir, Gülberk Gültekin Salman, Gülcan Çağıl, Handan Akkaş, Hatice Necla Keleş, Hülya Soytürk, Hüseyin Selimler, İlker Yıldırım, İrge Şener, K. Selçuk Tuzcuoğlu, Kumru Uyar, M. Şebnem Ensari, Melisa Erdilek Karabay, Meral Elçi, Özge Gökbulut Özdemir, Özgür Akpınar, Sefa Mete, Sultan Gedik Göçer, Vildan Durmaz, Yasemin Çiçekçisoy, Yavuz Ercil Tarih boyunca, salgın hastalıkların adları ve etki alanları farklı olsa da büyük toplumsal yıkımlara neden olan küresel salgınların ekonomik, siyasi ve sosyal etkileri olmuştur. 2020 yılı başından itibaren dünya genelinde tüm insanların deneyimlediği Covid-19 pandemisi yaşamın her alanını etkilemiş; elbette iş dünyasını da önemli biçimde değiştirmiştir. Bu pandemi işletmelerdeki çalışanlardan küresel piyasalara kadar geniş çaplı etkileri olan bir salgın olarak kabul edilmektedir. Salgın döneminde önlem amacıyla ortaya çıkan mevcut düzenlemeler geçici bir süreç gibi algılansa da salgın sonrası belirsizliklerin dünya geneli için yeni bir düzen ve sistem anlamına geldiği tartışılmaktadır. Bu nedenle, “yeni normal” olarak tanımlanan söz konusu süreçte, işletmeleri, iş dünyasını ve çalışanları nelerin beklediğinin ortaya konulması ile bu krizin özellikle organizasyonel işlevler üzerindeki etkisini kapsamlı bir çerçevede anlamak önemlidir. Bu doğrultuda, kitabın misyonu, pandeminin ortaya çıkardığı değişimi ve bu değişime sürdürülebilirlik gayesiyle adapte olmak zorunda kalan işletmelerin uygulamalarının incelenmesi yanında, salgın öncesi mevcut olan yeni teknolojilerin ve paradigmaların işletmeler üzerindeki etkilerini de işlevler bazında ortaya koymaktır. Bu kapsamda, kitapta; strateji, örgüt teorisi, insan kaynakları, pazarlama ve finans konularında uzman değerli akademisyenler ile sektör uygulamalarına vakıf uzmanların görüşlerine yer verilmiştir.
Dilaver Tengilimoğlu, Yüksel Öztürk Çağımızın popüler mesleklerinden biri hâline gelen halkla ilişkiler mesleği gerek kâr amacı güden işletmelerde gerekse kâr amacı gütmeyen örgütlerde, organizasyon şemaları içeresinde daha fazla yer almaya başlamıştır. Halkla ilişkiler, işletmeler ile toplumun birbirlerini daha yakından anlamalarına/tanımalarına imkân sağlayarak sağlıklı ve sürdürülebilir bir ilişki kurumalarında yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, halkla ilişkiler konusunda temel teorik bilgi ve yöntemler yanında çağdaş halkla ilişkiler işlevleri ve örnek olaylara yer verilmiştir. Bu kapsamda; halkla ilişkiler ile ilgili kavram ve ilkeler, halkla ilişkiler araçları, iletişim, lobicilik, imaj, sponsorluk, tanıma, tanıtma, kriz yönetiminde halkla ilişkiler ve itibar yönetimi kavramları üzerinde durulmuştur.
Zeki Tüyen Üretim ve pazarlama alanında yoğun rekabetin yaşandığı günümüz dünyasında, işletmelerin uzun dönemli amaçlara yönelebilmeleri ve varlıklarını sürdürebilmeleri önemli hâle gelmiştir. Yenilikleri takip edemeyen, rakiplerini, müşterilerini izleyemeyen ve gelişmelere cevap veremeyen işletmelerin rekabetlerini sürdürebilmeleri kadar uzun dönemde varlıklarını sürdürebilmeleri de zorluk arz edebilmektedir.
Bu bağlamda, işletmelerin uzun dönemli olarak varlıklarını sürdürebilmeleri ve sektörlerinde sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlayabilmeleri için uygun rekabet stratejileri oluşturmaları yanında uygun bir örgüt kültürüne sahip olmaları da gerekli bulunmaktadır.
Ayrıca örgüt kültürü, işletmelerin kendi iç yapılarında bütünleşme ve dış çevreye uyum sürecinde karşılaşılan sorunları çözme hususunda etkin bir işleve sahip bulunmaktadır. Bu etkin işlevin sağlanabilmesi için işletmelerin güçlü bir örgüt kültürüne sahip olmaları gerekli bulunmaktadır.
Günümüz dünyasında üretim ve pazarlama alanında sağlanan yoğun rekabet sonucu, işletmelerin klasik ve geleneksel yönetim anlayış ve uygulamalarından öte özgün örgüt kültürü ve rekabet stratejileri ile iç bütünleşme ve dış çevreye uyumlarını sağlamaları önemli hâle gelmiştir.
Böylece işletmelerin örgüt kültürleri ile uyguladıkları rekabet stratejilerinin rekabet üstünlüğü sağlanması hususunda etkisinin araştırılması ve söz konusu etkinin ne düzeyde mevcut olduğunun saptanmasının önem arz ettiği düşünülmüş ve amaçlanmıştır.
Kitapta; işletme yönetimi, örgüt kültürü, rekabet stratejileri ve stratejik yönetim konuları ile ilgili literatür bilgileri yanında örgüt kültürü, rekabet stratejileri ve rekabet üstünlüğü arasındaki etkileşimleri ölçmeye yönelik bir araştırma ve sonuçları yer almaktadır.
Kitap, gerek ulusal ve uluslararası rekabeti hedefleyen işletmeler ve gerek konuyla ilgili akademik camia, şahıs ve kuruluşlar için özgün ve yol gösterici temel bir kaynak eser niteliği taşımaktadır.
Salih Güney Yönetim ve organizasyon kitabı, işletmelerin iç ve dış süreçlerine yönelik temel faaliyetler dikkate alınarak yazılmıştır.
Kitap; akademisyenlerin, araştırmacıların, öğrencilerin, işletme sahiplerinin, yöneticilerin ve çalışanların ihtiyacı olan bilgiler temel alınarak ve sistematik bir yazım tekniği izlenerek yazılmıştır. Kitapta mümkün olduğunca sade bir anlatım tercih edilmiştir. Bunun sebebi, kitabı herkesin rahatlıkla okuyup anlamasını sağlamaktır.
Ali Şahin Örnek İbn-i Haldun'a zamanı sormuşlar:
Bekleyince yavaşlar,
Gecikince hızlanır,
Üzülünce can yakar,
Mutlu olunca
kısalır,
Acı çekince bitmek
bilmez,
Sıkılınca uzar
demiş...
Ahmet Burak Kavak, İrge Şener Alfabenin son harfi Z; sonlanma, bitişleri simgelerken kuşaklar için bunun tersi bir durum söz konusu. Kendinden önceki kuşaklardan oldukça belirgin ve farklı özelliklere sahip olan Z kuşağı; ilkleri, yenilikleri, öncü olmayı, geleceğin temellerini atmayı temsil etmektedir. Yaşamın tüm alanlarında bildiklerimizi sorgulamamıza neden olan Z kuşağının, son zamanda iş yaşamında yer almaya başlaması ile çalışma rutinlerinin de değişimine neden olacağı beklenmektedir. Bu kapsamda bu kitapta, yakın gelecekte iş yaşamında daha fazla yer edinecek olan Z kuşağının çalışma değerlerinin anlaşılması ve bu kuşağın değerlerinin daha iyi tanınması amaçlanmıştır. Bir taraftan Z kuşağının kendi değerlendirmeleri diğer taraftan kendilerinden önceki kuşaklardan olan yöneticilerinin görüşlerini kapsayan bu kitap, Z kuşağını istihdam edecek olan tüm işletmelerin yöneticileri ile insan kaynakları uzmanları için ve ayrıca Z kuşağını anlamak ve tanımak isteyenler için de önemli bir kaynakça niteliğindedir.
Richard P. Rumelt İyi Strateji/Kötü Strateji, pek çok stratejiyi felakete sürükleyen günümüz düşünsel karmaşasına okur açısından netlik kazandıran bir kitap. Rumelt, burada gerçek dünyada uygulamaya konacak eylem yönelimli güçlü bir stratejinin nasıl yaratılıp pratiğe döküleceğinin yolunu gösteriyor.
“Bir stratejinin geliştirip uygulamaya konması bir liderin en temel görevidir; iyi bir strateji ilerlemenin önündeki engellere onların üstesinden gelme yolunda yaratılan bir tepki, özgün ve tutarlı bir yaklaşımdır; iyi bir stratejide, güç en etkili olacağı şekilde elde edilmeli ve yine o şekilde uygulanmalıdır.” denilen kitapta, Rumelt bir yandan da “strateji”yi salt motive edici sloganlar, şişirme amaçlar, finansal hedefler, herkesin tartışmasız biçimde kabul edeceği cinsten yuvarlak ve uzlaşmacı hedefler olarak değerlendiren günümüz eğilimlerinin yarattığı olumsuz sonuçlara da ışık tutuyor.
İyi Strateji/Kötü Strateji’de tüm bu olgulara “kötü strateji” damgasını vuran Rumelt “iyi strateji”nin gücünü sergilemeyi de ihmal etmiyor. Kaldıraç kullanımından tutun da büyüme için sağlıklı bir odaklanmaya kadar uzanan, hem faydacı hem de ilk Pazartesi günü hemen uygulamaya konabilecek türden dokuz adet güç kaynağına işaret ediyor. Yazar kendi özgün ve faydacı yaklaşımlarını yaşama geçirmiş şirketler, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve askerî kurumlardan etkileyici örnekler sunuyor. Ama bununla da kalmıyor ve Apple’dan General Motors’a, Irak Savaşı’ndan Afganistan Savaşı’na, küçük bir yerel marketten Wall Mart'a, Nvidia’dan Silicon Graphics’e, Getty Trust’tan Los Angeles Bölge Okullar Birliği’ne, Cisco Sistemleri’nden Paccar’a ve Global Crossing’den 2007-2008 finansal krizine kadar daha detaylı örnekleri de kitabın zengin içeriğine katıyor.
İyi Strateji/Kötü Strateji’de ekonomi, finans, teknoloji, tarih alanlarından olduğu kadar insan karakterinin başarı ve kusurlarına dair de çarpıcı bir şekilde bir araya gelmiş engin bir bilgi ve deneyim birikimi söz konusu. Bu birikimi, en zor sorulara yanıt verebilmek için yüzeyi yıllarca büyük bir azim ve kararlılıkla kazıyıp durmuş Rumelt'in sebatkâr çalışmalarına borçlu olduğumuz da aşikârdır.
Arif Behiç Özcan, Bilge Afşar, Birol Büyükdoğan, Burcu Doğanalp, Burcu Güvenek, Demet Şefika Mangır, Ebru Ertürk, H. Tuğba Eroğlu, Hayriye Sağır, Serpil Ağcakaya, Süleyman Öğrekçi, Yasin Avcı, Yusuf Çınar Kadın emektir, hem evde sorumluluk yüklenir hem iş yerinde. Eştir, annedir, ailedir; çalışandır, üretime katkı sağlar; girişimcidir; aş verir, ekmek verir. Kadın olmak zordur… İş yaşamındaki ve özel hayattaki sorumlulukların eş zamanlı yerine getirilmesi ağır bir yük getirir omuzlarına… Kadının iş yaşamında hâlâ istenilen düzeyde temsil edilebildiğini söylemek mümkün değildir. Nüfusun yaklaşık yarısını oluşturmasına rağmen, ülkemiz açısından kadının iş gücüne katılım oranının erkeğinki ile karşılaştırıldığında oldukça düşük olduğunu ifade edebiliriz. Aslında belli bir dönem çeşitli nedenlerle sadece evde oturan, çocuk yapan ve hizmet eden Türk kadını, şu anda örnek alınan Avrupalı kadından çok daha önce seçme seçilme hakkı başta olmak üzere daha birçok hakka sahip olmuştur. Fakat uygulamada sahip olduğu hakların çoğunu etkin biçimde kullanamadığı görülmektedir. Bu durumun temelinde toplumda yerleşmiş basmakalıp yargılar etkili olmaktadır.
Birçok konu disiplinler arası bakış açısını gerektirmektedir. Bu çok yönlü görüş; konuyu derinlemesine irdeleme, anlama ve daha nitelikli çözümler bulabilme açısından oldukça yararlı olmaktadır. Bu çalışma ile amaçlanan “kadın girişimciliği” konusuna farklı pencerelerden bakabilmek; bu bağlamda da işletme, iktisat, felsefe, halkla ilişkiler, kamu yönetimi, maliye, uluslararası ilişkiler disiplinlerinden değerli akademisyenlerin kendi uzmanlık alanlarına dayanarak hazırladıkları çalışmalarla literatüre bir nebze de olsa katkı yapmaktır.

Aysun Atagan Çetin, Ebru Onurlubaş, Ebru Z. Boyacıoğlu, Elif Betül Yalçı, Emel Gönenç Güler, Emel Yıldız, F. Pervin Bilir, Fatma Yılmaz, İlke Oruç, İlknur Kumkale, İlknur Taştan Boz, Kadriye Ay, Nilüfer Serinikli, Özden İbrahimağaoğlu, Seyhan Bilir Güler, Sumru Kaleli On altı kadın akademisyen tarafından yazılan bu kitapta, kadının çalışma yaşamına dair çok şey bulacaksınız. Kitapta; genel olarak çalışan kadınların iş yaşamında farklı alanlara girebilme zorlukları, girebilenlerin orada kalabilme gayretlerinin yanı sıra yorulmadan devam eden çok azının da yönetim kademelerinde yer alabilme mücadelesi hakkında değişik bilgilere yer verildi.
Kadının İş Yaşamı ve Etik’te, iş yerinde var olmaya çalışan kadının aynı zamanda kendisine yüklenen toplumsal cinsiyet rollerini oynamak zorunda kalması, siyasette yoluna konulan bariyerler, medyada görselliğinin kullanılması gibi kadının güçlendirilmesinin önündeki engellere yer verilmekte; bunun yanında kadının girişimciliği, sürdürülebilir kalkınmadaki rolü, olimpiyatlardaki madalyaları ve bu başlıkların etik açıdan değerlendirmeleri ele alınmaktadır.
Kısacası bu kitabı okuyanlar, bundan sonra “kadın” konusuna biraz daha farklı bakacaklar...
Abdullah Özdemir, Akan Yanık, Cevahir Başdalan, Çağrı Köroğlu, Ece Armağan, Emre Akcagündüz, Esma Durukal, Gülşah Sezen Akar, Güven Deniz, Hakan Arslaner, Hayri Kemiksizoğlu, Hüseyin Şenkayas, Namık Kemal Öztürk, Onur Durukal, Özge Sivrioğlu, Seda Tapdık Blokzincir Teknolojisi son yıllarda giderek bilinen bir teknoloji hâline gelmekte olup “Bu teknoloji yaşamımızın hangi alanlarında kullanılabilir?” sorusunun cevabı, araştırmacıların gündemini meşgul etmektedir. “Kamu ve Özel Sektörde Blokzincir Teknolojisi” ismini taşıyan bu eser; giderek dijitalleşen dünyada blokzincir teknolojisinin sadece kripto paralarda kullanılmadığını, yaygın bilinenin aksine gelişime açık olan bu teknolojinin tüm dünyada hem kamu hem de özel sektörde kendine rahatlıkla kullanım alanı bulabileceğini ortaya koymaktadır. Eser, yönetim süreçlerinde blokzincir teknolojisinin varlığını nasıl geliştirebileceğini dünya örnekleriyle ortaya koyarak ilgililerine ilham kaynağı olmayı amaçlamaktadır. Blokzincir teknolojisinin kullanım alanlarına ilişkin Türkçe literatürdeki eksikliğin giderilmesi ve bu alanda çalışan araştırmacılara ve ilgililere katkı sunması dileğiyle…
Züleyha Sayın Türkiye'de son yıllarda örgütlerin yönetimi konusunda kurumsal yönetim, yeniden yapılanma, örgütsel performans ve çalışan niteliğinin yükselmesi gibi örgütsel kapasiteyi ve performansı artırmaya yönelik değişimler ve gelişmeler yaşanmıştır. Kâr amacı gütmeyen örgütler için de geçerli olan bu değişimler, günümüzde bu tür örgütlerin kaynakların etkin yönetilmesi, yönetim ve yapılanma, gönüllülere ulaşma, kamu ile ilişkiler, iş birlikleri gibi birçok sorun ve meydan okuma ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Bu çalışma ile birlikte kâr amacı gütmeyen örgütlerde değişim konusu ele alınmıştır. Bu bağlamda kitap, kâr amacı gütmeyen bir örgütte değişimi sağlayan çevresel ve örgütsel faktörleri yakın tarihimizin önemli örneklerinden biri olan, büyüklüğü, kapasitesi ve 150 yılı aşkın geçmişi ile Türk Kızılay örnek olayı üzerinden incelemiştir.
Alpaslan Doğan Taşımacılık, toplumların yaşamsal fonksiyonlarından birisidir. Yolcu taşımacılığı, olabilecek en büyük sorumluğu üstlenmeyi gerektirir çünkü en kutsal olgu olan “can” taşımaktadır. Böylesine büyük bir sorumluluğun yerine getirilmesi ancak yüksek düzeyde liyakat ve mesleki bilgi ile mümkün olabilir ki bu gereklilik kitabın amacını teşkil etmekte, meslek erbapları ve ilgililerin bilgi, liyakat ve mesleki becerilerinin gelişimine katkı sağlamaya yönelik temel bir kaynak olmayı hedeflemektedir.
Bu kitap, kara yolu yolcu taşımacılığı faaliyetlerine ilişkin yasal düzenlemeler, operasyon, maliyet analizleri, fiyatlandırma, müşteri ilişkileri, yönetim gibi önemli tüm hususları etraflıca konu edinmiştir. Kara yolu yolcu taşımacılık faaliyetleri olan tarifeli yolcu taşımacılığı, turizm taşımacılığı, acente işletmeciliği, terminal işletmeciliği, uluslararası ve ulusal alanlarda ayrı ayrı olmak üzere ele alınmıştır.
Yolcu taşımacılığı faaliyetlerinde bulunan yönetici ve çalışanların, akademisyen ve öğrencilerin, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yönetici mesleki yeterli­lik (ÜDY ve ODY) sınavlarına hazırlanan adayların ihtiyaç duyabilecekleri detayda, güncel mevzuat hükümlerine göre hazırlanmış olan kitap; kara yolu yolcu taşımacılığı ile ilgili tüm faaliyetleri ayrı ayrı olmak üzere; Yurt içi ve uluslararası mecralarda yapılan bütün kara yolu yolcu taşımacılığı faaliyetleri için, mevzuat ve teknik hususları, uygulama ve cezaları, sektörel ve akademik bilgileri bir araya getirmiştir.
Ertuğrul Köse Karar verme, alternatifler arasından seçim yapmaktır. Karar verme, yöneticilerin kişiler arası roller ve bilgi paylaşımı gibi temel fonksiyonlarından biridir. Rekabetin kendini iyice hissettirdiği günümüzde, yöneticilerin aldığı kararlar hem bireysel hem de şirket performansı üzerinde yansıma bulmaktadır. Yöneticiler tarafından yerinde alınan isabetli kararlar kuruma değer olarak dönmekte, yanlış kararlar ise işletmeleri batma noktasına kadar götürebilmektedir.
Yöneticilerin kendilerinden beklenen performansı gösterememelerindeki asıl nedenin onların sağlıklı düşünme ve doğru karar verme uygulamalarındaki yetersizlikleri olduğu öteden beri bilinmektedir. Karar verme yetersizliklerinin yol açtığı maliyet ve işletmelere verdiği zararların finansal etkileri dikkate alındığında milyarlarca lirayı bulduğu söylenebilir. Ancak bu tür tam bir ölçüm yapılamadığından yaşanan sorunun büyüklüğü tam olarak tanımlanamamaktadır.

İşletmeler “karar verme yetkinliği” konusundaki yetersizliği gidermeye yönelik olarak yöneticilerin eğitimlerine, kendilerini geliştirmelerine ve çok yönlü düşünen bireyler haline gelmeleri için deneyim kazandırma uygulamalarına ağırlık vermektedirler. Bu uygulamaların onların yetkinliklerini ne ölçüde arttırıp iş performansına yansıttığı bir soru işareti olarak hâlâ girişimcilerin ve iş sahiplerinin zihnini meşgul etmektedir.

Bu kitapta alan yazındaki kuramsal ve amprik çalışmalar göz önünde bulundurularak yöneticilerin karar verme yetkinlikleri ile yönetsel performans sonuçları arasındaki ilişkiler irdelenmektedir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle karar verme ve performansla ilgili kavramlar ele alınmış, ardından da karar verme yetkinliği ve yönetsel performans kavramsal yapıları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Her iki kavramsal yapı alan yazın çerçevesinde incelenmiş ve araştırmacılar tarafından ne tür araştırmalara konu edildikleri gözden geçirilmiştir. Araştırma bulguları karar verme yetkinliği ile yönetsel performans arasında anlamlı bir ilişki olduğuna işaret etmektedir. Kitabın yöneticilere, işletmelere ve araştırmacılara katkı yapması beklenmektedir.
Aydın Çivilidağ, Şerife Durmaz İnsan yaşamında iki karar hayatidir; kariyer kararı ve evlilik. Yaşamımızın yaklaşık üçte ikisini çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, kariyer kararımızın bizi mutlu ya da mutsuz edebileceği gerçeğiyle karşılaşırız. Aynı zamanda aktif iş yaşamında da bireyler çeşitli nedenlerle kariyer sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla insanın tüm yaşamını etkileyebilen iş yaşamında bireylere doğru ve gerçekçi kariyer kararı verme ve kariyer sorunlarıyla başa çıkmada kariyer danışmanlık süreci destek sağlama misyonuna sahiptir. Kariyer danışmanlığı, kariyer bilgisi ve terapötik becerileri bir arada barındıran etkileşimli bir yardım ilişkisidir.
Bu kitapta; iş yaşamıyla ilgili bazı temel konulara değinildikten sonra kariyer kavramı, kariyer danışmanlığı tarihsel süreci, kariyer teorileri, ergen bireylerde ve aktif iş yaşamında kariyer danışmanlığı ele alınmış, vaka örneklerine yer verilmiş ve son bölümde kariyer danışmanlığı ile ilgili etik açıklamalar yapılmıştır. Kitap, çalışma psikolojisi ve iş yaşamıyla ilgili olan tüm profesyonellere, öğrencilere ve okuyuculara yönelik hazırlanmıştır.
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.