Yönetim Bilimleri \ 10-12
Erdal Nebol Gereksinimimiz olan bütün mal ve hizmetlerin, gereksinimimiz olduğu anda yakınımızda hazır olmasını sağlayan işlemlerin tümü, Tedarik Zincirinin özünü oluşturur. Tedarik Zinciri, müşterileri, perakendeci ve toptancıları, üreticileri ve onların tedarikçilerini birbirine bağlayan bir ilişkiler ağı ve kişilerle kuruluşlar arasındaki düzenli, mal, para ve bilgi akışıdır.
Müşteriler; kendilerine daha uygun, daha iyi ve daha düşük maliyetli ürünler istemektedir. Mal ve hizmet sunucuları arasındaki rekabet de global boyutlara ulaşmıştır. Artık rekabette başarılı olabilmek için tedarik zinciri içinde yer alan kuruluşların koordineli ve etkin bir iş birliği kurmaları ve yürütmeleri bir zorunluluk hâline gelmiştir.
Bu kitap; ham maddeden son kullanıcıya uzanan tedarik zinciri içindeki işlemler ile bu işlemleri yerine getiren kuruluşların rollerini, çeşitli iş modelleri çerçevesinde incelemektedir. Ardından yerel ve küresel ölçekte tedarik zinciri üyeleri arasında entegrasyon kurulması üzerinde durmaktadır.
Ahmet Yatkın, Ayşin Konak, Benan Kurt Yılmaz, Bora Yenihan, Büşra Gül, Cem Ayden, Doğa Başar Sarıipek, Ebru Tolay, Edagül Çoban, Emine Elif Ayhan, Enes Kaya, Eray Ekin Sezgin, Erdoğan Kaygın, Erkan Turan Demirel, Esra Çiğdem Cezlan, Esra Tani-Yıldız, Ethem Topçuoğlu, Fatma Gökçen Atuk, Firdevs Koç Baykara, Gökçe Cerev, Gözde Yeşilaydın, Gülay Ekren, Gülfem Kurt, Gürhan Yıldız, Hasan Uzun, İsmail Kavaz, Metin Gelmez, Nurettin Gürcan, Özgür Kılınç, Seda İşgüzar, Sibel Tokatlıoğlu, Tuba Akpınar, Utku Demirci, Üftade Muşkara, Yasemin Hancıoğlu Başköy, Yeter Demir Uslu, Yunus Zengin, Zahide Peker, Zübeyde Demircioğlu Teknolojik Determinizm: Geleceğe Bakış ve Çok Boyutlu Analiz adlı bu eser, teknolojinin toplumu nasıl şekillendirdiğine ve toplumun teknolojiyi nasıl yönlendirdiğine ilişkin bazı tartışma konularını içeriyor. Teknolojik determinizm kavramı, teknolojinin toplum üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğunu iddia eder. Kitap, bu ilişkiyi çok boyutlu bir perspektifle ele alarak farklı alanlardaki etkileşimleri inceliyor.
Teknolojik Determinizm: Geleceğe Bakış ve Çok Boyutlu Analiz, teknolojinin sadece bir araç olmadığını aynı zamanda insanlığın geleceğini şekillendiren önemli bir güç olduğunu vurguluyor. Kitap, bu gücün nasıl yönlendirilebileceği konusunda sorular sorarken okuyucuları farklı düşünme ve analiz becerileri kazanmaya teşvik ediyor. Teknoloji ve toplum arasındaki etkileşim konusuna ilgi duyan herkes için bu kitap, geniş kapsamlı bir rehber oluşturma amacını taşıyor. Yazarlar, teknolojik determinizmin karmaşık doğasına odaklanarak okuyuculara teknolojiyle ilgili farklı bir bakış açısı sunmaya çalışıyor.
Ahmet Koçyiğit, Benan Kurt Yılmaz, Büşra Gül, Dilay Teke, Eray Ekin Sezgin, Erdoğan Kaygın, Ersin Diker, Gözde Yeşilaydın, Halise Miray Say, M. Akif Yenikaya, Onur Oktaysoy, Seda İşgüzar, Tuğba Gücenmez, Yasemin Hancıoğlu Başköy Teknolojik determinizm, teknoloji ve toplumsal değişim arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceleyen önemli bir konudur. İlk cildi, ilgi gören "Teknolojik Determinizm: Geleceğe Bakış ve Çok Boyutlu Analiz" kitabının ikinci cildi, dijital dönüşüm ve toplumsal dinamikler temasıyla bu konuyu daha da genişleterek ve derinleştirerek okuyuculara sunmaktadır. Bu ikinci ciltte, teknolojik determinizm kavramı, ağırlıklı olarak dijital determinizm ve yeni medya ekseninde ele alınmaktadır. Kitap, dijitalleşmenin bireyler, toplumlar ve kültürel yapılar üzerindeki etkilerini çok boyutlu bir perspektifle analiz etmektedir. Dijital teknolojilerin hızla yayılması ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin toplumsal yapılar üzerindeki dönüştürücü etkisi, bu çalışmanın odak noktalarından birini oluşturmaktadır.
"Teknolojik Determinizm – II: Dijital Dönüşüm ve Toplumsal Dinamikler" dijital dönüşümün toplumsal dinamiklere etkisini inceleyen bir eser olarak karşınıza çıkıyor. Bu kitap, dijitalleşmenin bireyler, toplumlar ve kültürel yapılar üzerindeki etkilerini çok boyutlu bir perspektifle ele alarak, dijital çağın getirdiği toplumsal dönüşümleri anlamayı amaçlıyor. Alanında uzman akademisyenlerin katkılarıyla şekillenen eser, dijital teknolojilerin hızla yayıldığı bu dönemde, bireysel, toplumsal ve kültürel değişimlerdeki belirleyici rolünü ortaya koyarken, geleceğe dair öngörüler sunuyor. Kitap, teknolojik determinizmin sınırlarını ve teknolojinin toplumsal yapılarla nasıl etkileşimde bulunduğunu ve bu etkileşimlerin nasıl yeni yapılar oluşturduğunu irdeleyerek, dijitalleşmenin etkilerini anlamak isteyen araştırmacılar, öğrenciler ve bu alana ilgi duyan herkese yönelik bir kaynak olma iddiasını taşıyor.
Sinem Yeygel Çakır Günümüzün imajlarla çevrili dünyasında bireyler sadece kişilerarası iletişim bağlamında ilişki ağlarını kurmakla kalmamakta, markalar da bireyler için kendi kişiliklerini tanımladıkları ve iletişim kurdukları yapıları oluşturmaktadır. Pazarlama iletişimi stratejileri ile markalara kazandırılan kimlikler, onları soyut ve somut değerler açısından tanımlanabilen yapılara kavuşturmakta, bu durum da birer tüketici olan bireyler için iletişim kurulabilecek yeni tarafların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bilgi iletişim teknolojileri; özellikle markaya rekabet üstünlüğü sağlamak, çok işlevli yapıları ile işletmeler için pazarlama ve pazarlama iletişiminin birçok alanı ile ilgili çok yönlü aktiviteleri gerçekleştirebilmek fırsatını sunmak, yeni nesil teknoloji ile uyum içindeki hedef kitleleri yakalamak ve onları teknolojinin etkileşimli yapısı ile pazarlama iletişiminin sadece hedefi değil süreçte mesajı oluşturan kaynak haline de getirerek hem üreten hem tüketen konumunu kazandırmak (sosyal medya uygulamaları ve kullanıcı merkezli reklam içerikleri vb.) ve pazarlama iletişiminde mesajın gücünü artıracak farklı medya kullanımlarına imkan vermek gibi birçok avantajı markalara sunmaktadır. Dile getirilen bu temel kapsam bağlamında oluşturulan kitap çalışması, pazarlama iletişimi sürecine bilgi iletişim teknolojilerinin meydana getirdiği yeni boyutları ortaya koymayı amaçlayan sekiz bölümden oluşmaktadır. Söz konusu bölümler; e-pazarlama karması ve e-pazarlamanın stratejik boyutu, bilgi çağında yenilik ve teknolojinin bu yeniliklere etkisi, sosyal medya ve bir sosyal medya unsuru olarak blogların pazarlama iletişimi ve halkla ilişkiler sürecine etkileri ile kurumun tanıtım elçileri olarak da görülen çalışanların blogları kullanma nedenleri, internette kullanıcıların ürettiği reklam içerikleri ile teknolojinin internet reklamcılığına etkisi ve teknolojinin katkısı ile ortaya çıkan üç boyutlu sıra dışı reklamlar (ambient medya) konularından oluşmaktadır.
Salih Güney Temel ve Genel İşletme kitabı, günümüzün işletme ve yönetim anlayışına uygun olarak yazılmıştır. İşletmenin kuruluşu, sorumluluğu, devamlılığı ve değerlendirme kriterleri kitabın temel noktalarıdır. Kitabın konuları, sistematik bir yazım tekniği izlenerek açıklanmıştır. Temel ve Genel İşletme kitabının üç temel amacı vardır. Birinci amaç, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinin öğrenci ve hocalarına sistematik bilgi sunmak; ikinci amaç, işletme açmak ve idare etmek isteyenlere temel bilgiler vermek; üçüncü amaç ise işletme alanında akademik çalışma yapmak isteyenlere düzenli bilgiler sunmaktır.
Nihat Erdoğmuş Kişiler açısından kariyer; değerler, ilgiler, kişilik ve yetkinlikler ile içinde bulunduğu zamanı ve gelecek yılları dikkate alarak yeniden anlamlandırma gereken bir olgudur. Kariyer kavramını belli bir zaman diliminde bir kere seçim yapılan bir olgu yerine hayat boyu devam eden bir süreç olarak ele almak gerekmektedir. Bu süreç değişik evrelerden oluşan, her evresinde kişiyi yönlendiren farklı güdülerin olduğu ve zaman içinde değişim geçiren bir niteliğe sahiptir. Kariyer birbiriyle etkileşim halinde ve dengeli götürülmesi gereken dışsal ve içsel unsurları içerir. Kariyerin ekonomik ve sosyal getirisi dışsal (objektif), kariyerinde bulunduğu yerden memnuniyet ve iç huzur ise içsel (sübjektif) yönünü gösterir. Bu unsurların ağırlığı kişilere göre belli ölçüde değişmekle beraber bu ikisinin dengeli yürütülmesi hem kişisel üretkenliğin devamını hem de kişisel tatmini getirecektir. Kariyer kişiler için hayattaki diğer rolleri ve sorumlulukları bakımından da doğru konumlandırılması ve dengeli yürütülmesi gereken bir olgudur. Kariyer kişilerin daha fazla sorumluluk aldığı ve buna göre tercihlerde bulunduğu, aynı zamanda toplumsal yapı ve kuramların ise destekleyici ve kolaylaştırıcı olduğu bir ortamda daha sağlıklı geliştiği görülmektedir.
Ali Halıcı, Ali Tayyar Eray, Begüm Şahin, Mustafa Kemal Topçu, Ömer Erkan Erdeve, Rıza Bayrak, Salim Çalışkan, Ümit Ercan, Ünsal Sığrı Girişimcilik, tarihsel süreç içerisinde üretim kaynaklarından biri olarak tanımlanmış ve daha çok istihdam kavramıyla bütünleştirilmiştir. Entelektüel sermayenin kolektif kullanımını organize eden, yöneten, dönüştüren ve geleceğini tasarlayan, üretim sürecini baştan sona yöneten bu değerli kaynağın eğitimi şüphesiz çok önemlidir. Bilgi Devrimi sonrasında Endüstri 4.0 ile önceden tek yeteneğe odaklı olarak yapılan “Girişimcilik Eğitimi” yerini birden fazla sosyal ve teknik yeterliliği öne çıkaran disiplinlerarası anlayışla hazırlanan bir eğitim modeline bırakmak durumunda kalmıştır.
Bu eser, işletme, ekonomi, hukuk ve eğitim bilimleri yönüyle alanda öncül nitelik taşıyan bir kimliğe sahip, disiplinlerarası yaklaşımla yazılmış bir eserdir.
Uluslararası ortamlarda uygulanan iki farklı “Girişimcilik Eğitimi” kitaba dâhil edilmiş ve kitap saha uygulamaları temelinde kaleme alınmıştır.
Bölüm yazarları, kitabın esasını oluşturan uluslararası projelerde de aktif eğitici, planlayıcı ve uygulayıcı olarak yer almışlardır.
Kitabın; akademik altyapının saha çalışmaları ile örtüştürüldüğü, farklı bilim alanlarından ve iş dünyasından gelen bölüm yazarlarının oluşturdukları sinerji ile ortaya çıkarılan, kendine özgü bir çalışma olarak yazına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Prof. Dr. Ali Halıcı - Prof. Dr. Ünsal Sığrı
Eylem Bayrakçı, Murat Kayalar Bu kitapta; bir organizasyonda gerçekleşen etik dışı, kanun dışı ve/veya gayrimeşru eylem ve uygulamaların, bu uygulamaları düzeltme veya önleme gücü ve yetkisine sahip, organizasyon içindeki veya dışındaki kişi veya kurumlara bildirilmesini ifade eden ifşa (whistleblowing) davranışı üç ayrı alanda görev yapan katılımcıların bakış açılarıyla değerlendirilmiştir.
Kitabın ilk bölümünde, ifşa davranışının kavramsal incelemesi yapılmış ve ifşa ile ilgili mümkün olabildiğince detaylı ve geniş bilgi verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde; araştırma alanları olan sağlık çalışanları, akademisyenler ve banka çalışanlarının ifşa davranışlarına ve bu alanlarda ifşa ile ilgili daha önce yapılan çalışmalara ve araştırma sonuçlarına yer verilmiştir. Kitabın araştırma bölümünde; çalışma grubunu oluşturan sağlık çalışanları, akademisyenler ve banka çalışanlarının ifşa davranışı ile ilgili görüşlerine ve bu görüşlerden elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Katılımcıların bakış açılarıyla ifşa davranışı derinlemesine ve bütüncül bakış açısıyla değerlendirilmeye çalışılmış ve bulgular literatür bağlamında kategoriler hâlinde sunulmuştur. Ayrıca, elde edilen bulgulardan yola çıkılarak ifşa süreci ifade edilmiş ve uygulayıcılara ve araştırmacılara katkı sağlayabilme düşüncesiyle öneri ve görüşlere yer verilmiştir.
Gül T. TEMUR, Berk AYVAZ, Bersam BOLAT Son yıllarda artan çevresel yaptırımların etkisiyle kamu ve özel kuruluşlar, içerisinde bulundukları tüm sistem ve süreçleri, ekonomik, çevresel ve sosyal amaçları bir arada sağlayan “sürdürülebilirlik” yaklaşımına uygun olarak yapılandırma çabası içerisine girmişlerdir. Sürdürülebilirlik anlayışını benimseyen firma yöneticileri ve bu konu ile ilgilenen araştırmacılar açısından, “zamanla eskiyerek kullanılamayacak hâle gelen veya yaşam döngüsünün özellikle son aşamalarında olan ürün ya da bileşenlerin nasıl yeniden değerlendirilebileceği” konusu, önemli bir problem olmaya başlamıştır. Bu nedenle, bir ürünün ya da bileşenin müşterilerden alınarak tekrar yeni müşterilere kazandırılması sürecindeki fiziksel akışla ilgili olan “tersine lojistik” kavramı, gerek iş dünyasında gerekse akademik alanda oldukça rağbet görmeye başlamıştır.

Elinizdeki bu kitap, “tersine lojistik” kavramına odaklanan ilk Türkçe kitap çalışması olup konu ile ilgilenen sektörel ve akademik aktörler için bir kılavuz niteliği taşımaktadır. Kitap üç ana bölüm ve değerlendirme bölümünden oluşmaktadır. İlk bölümde tersine lojistik kavramı üzerine genel bilgiler verilmiş, ikinci bölümde dünyada ve Türkiye'de tersine lojistiğin durumuna ilişkin örnekler aktarılmış, üçüncü bölümde ekonomik olarak en yüksek getiri sağlayan atık grubu olan elektronik atıkların “tersine lojistik” süreçlerine değinilmiştir. Değerlendirme bölümünde ise sektörel ve akademik kimi çözüm önerileri ve ihtiyaçlara dikkat çekilmiştir.
Adem Özdemi̇r, Fatma Zehra Tan The rapid development in technology in recent days has led to changes in businesses. While new technologies reveal competitive advantage, those who cannot keep up with this rapid transformation cannot benefit from this advantage. Technologies such as artificial intelligence, blockchain, internet of things, virtual and augmented reality, sensors and smart manufacturing, which emerged with Industry 4.0, are among the leading innovations used for businesses.

It has become important for businesses to obtain data by utilizing all these innovations and gain competitive advantage by processing this data. Digital transformation involves change and transformation in all production processes in business functions using these innovations.

This book presents a maturity model that predicts how to determine the digital transformation level of a business. The maturity model covers manufacturing enterprises in all sectors. How digital transformation affects the agility of businesses is also among the topics addressed. This book is presented for the benefit of businesses and managers who want to start digital transformation.
Ahmet Diken İşletmeler, bir yandan minimum maliyetle maksimum kar elde etmeye çalışırken ; diğer yandan acımasız rekabet koşullarında rakiplerine karşı üstün konuma gelebilmek, kar maksimizasyonu elde edebilmek ve sürekli piyasada kalabilme uğraşı vermektedirler.
Işte işletmelerimiz, bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için, japon firmalarının sihirli gücü olan toplam kalite yönetim sistemine eğilimleri, bu sistemi anlamaları ve uygulamaları gerekmektedir.
Toplam kalite yönetimi, üst, orta ve alt yönetim gurubu tarafından sahip çıkılan ve önderlik edilen, müşterilerin ihtiyaçlarını en düşük maliyette ilk kez ve sürekli karşılayan ve işletmede herkesin ilgilendiği bir konu şeklinde tanımlanabilir.
Toplam kalite yönetimi sadece sanayi işletmelerde değil, aynı zamanda hizmet işletmelerinde de uygulanabilen ve firmaya değer katan bir yönetimi sistemidir. Ülkemiz ekonomisinde en az sanayi işletmeleri kadar önemli olan hizmet işletmeleri için de TKY’den yararlanılabilir.
David L. Goetsch, Stanley B. Davis Kalite arayışı gerek üretim gerekse hizmet alanında faaliyet gösteren işletmeler için kaçınılmaz hale gelmiştir. Pek çok işletme hem pazarda bir yer edinmek ya da yerini sağlamlaştırmak, hem de kendi iş yapma şeklini ve sistemini iyileştirmek için kaliteyle ilişkili uygulamalara bünyesinde yer vermektedir. Bu konuda 1950'li yıllarda Dr. W. Edwards Deming tarafından ortaya atılan ve o zamandan bugüne işletmecilik ve yönetim alanında ortaya çıkan pek çok yeni kavramı bünyesine katarak genişleyen Toplam Kalite Yönetimi, kalite arayışında olan işletmelerin yararlandıkları en önemli yaklaşım olmuştur. Toplam Kalite Yönetimi tek başına bir uygulama olmaktan çok içerisinde pek çok uygulama aracını barındıran bir yönetim düşüncesidir. Bu kitabın amacı kalite konusuna yeni başlayanlar için Toplam Kalite Yönetimi düşüncesini nasıl yerleştirebileceklerine, bu yolda yararlanılan kavramları ve araçları nasıl kullanabileceklerine yönelik bir anlayış kazandırmak olduğu kadar, kalite konusunda çalışan profesyonellere de mevcut uygulamalarını iyileştirmekte kullanabilecekleri ipuçları sunmak ve kalite uygulamalarında kolaylıkla gözden kaçabilen konulara dikkatlerini çekerek daha kaliteli bir örgüte, dolayısıyla da daha yüksek bir rekabet gücüne ulaşabilmeleri konusunda yol göstermektir. Bu amaç doğrultusunda kitapta kalitenin anlamına, kapsamına, felsefesine yer verildiği kadar Toplam Kalite Yönetimi içerisinde daha kaliteli bir ürüne, hizmete ve örgüt sistemine ulaşmak ve bunu da sürekli iyileştirmek için kullanılabilecek olan araçlara da değinilmiştir.
Kenan Özden Eklenen yeni 5 bölümle 14 bölüm ve 2 ekten oluşan bu kitap, yazarın iş ve akademik yaşamındaki deneyim, birikim ve araştırmaları çerçevesinde 2 temel amaca yönelik olarak hazırlanmıştır. İlk amaç; devlet, kamu kuruluşları, belediyeler ve her türlü işletme ve örgütlerin yöneticilerine krize yönelik olarak organizasyon bütünü ve bölümleri bakımından yararlanacakları ve uygulayacakları model, stratejiler, politikalar ve önlemler konusunda bir başvuru kılavuzu ve el kitabı sağlamaktır. İkinci amaç ise üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler, iletişim, siyasal bilimler ve başta Endüstri Mühendisliği bölümleri olmak üzere mühendislik bilimleri fakülteleri öğrencilerine; çalışma yaşamlarında küresel, ülkesel ya da örgütsel etkenlerle birçok kez karşılaşacakları ve örgütsel ya da bireysel anlamda etkilenecekleri krizlerin, kriz öncesinde, kriz sürecinde ve sonrasında etkin ve verimli bir biçimde yönetilmesiyle ilgili bilgileri, model ve yaklaşımları akademik anlamda öğrenebilecekleri ders kitabı veya yardımcı ders kitabı olanağını sunmaktır.
Bu amaçlar çerçevesinde kitapta, tüm işletme ve organizasyonların kolayca kendilerine uyarlayabilecekleri şekilde krizi algılamaları, krizi yönetme organlarını kurmaları ve başta finansal ve ekonomik krizler olmak üzere karşılaşılan krizleri işletme/organizasyon bütünü ve departmanlar temelinde sistemli bir yaklaşımla aşma yönünde krizin şiddetine göre alacakları sıralanmış önlemleri de içeren bir yaklaşım izlenmiştir. İşletme bütünü, bölümleri, fonksiyonları, birimleri ve çalışanlarıyla tüm organizasyonu birtakım kurul ve takımlar aracılığıyla yönetim süreçlerine sokarak, toplam yönetimin içinde ve tamamlayıcısı anlayışıyla krizi yönetmeyi temel alan “Toplam Kriz Yönetimi Yaklaşımı” benimsenmiştir. Bu yaklaşımın bir gereği olarak krizin öncesinde ve sonrasında krizin yönetilmesiyle ilgili stratejiler, politikalar, araçlar ve önlemler, işletme/organizasyon bütünü ve Finansman, Pazarlama-Satış, Üretim, İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler işlev ve bölümleri açısından ayrı ayrı incelenmiştir. İş yaşamındaki krizlere yönelik uygulamalar, departmanlara göre yapılan farklı anketler ve alan çalışmalarıyla ölçülmeye çalışılmış, anket soruları ve yanıtların analizleri tablolar yardımıyla kitapta ayrı bölümler hâlinde verilmiştir.
KİTABIN BÖLÜMLERİ: Kriz Kavramı, Krize Yol Açan Etmenler ve Kriz Süreci / Sürdürülebilir Performans ve Verimlilik / Genel Olarak Kriz Yönetimi / Toplam Kriz Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Finansal Yönetim / Toplam Kriz Yönetiminde Pazarlama ve Satış Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Halkla İlişkiler Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Üretim ve İşlemler Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Yönetimi / Kriz Yönetiminde Üretim Yönetimi Stratejileri ve Politikalarının Kullanılmasıyla İlgili İmalat Firmalarında Bir Alan Araştırması / Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Yönetimi Stratejileri ve Politikalarının Kullanılmasıyla İlgili Bir Alan Araştırması / Bişkek'teki KOBİ'lerde Kriz Yönetimi ve Kriz Yönetiminde Pazarlama ve Halkla İlişkiler Fonksiyonlarının Yeri ve Önemi / Küresel Krizin Girişimciliğe Etkileri: Bişkek ve Ankara'da Faaliyet Gösteren KOBİ'ler Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma / Kırgızistan'da Yaşanan “Mart 2005 Halk Devrimi” ve Krizde İki Türk Firması Örneği. EKLER: Stratejik Finansal Analiz Planlaması / Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği.
Nuran Öztürk Başpınar - Nuray Keskin Tarih boyunca yapılagelen toplantılar kişilerin bir araya gelerek belli konularda görüşmelerine olanak vermiştir. Toplantılar, katılımcıların bir sorunun çözümü için katkıda bulunmasına ve politikalar önermesine olanak sağlar.
Toplantılar yöneticilerin en etkin yöneltme aracı ve yönetim biliminin temel taşıdır. Yapılan araştırmalar iş yaşamında çalışanların kariyerleri geliştikçe daha çok toplantıya katıldığını göstermektedir. Buna göre bazı yöneticiler günlük çalışma saatlerinin onda dokuzunu toplantılarda geçirmektedir. Bu nedenle etkin ve verimli bir toplantı düzenlemenin ilkeleri mutlaka öğrenilmelidir. Üstelik diğer toplantı türlerinin yanı sıra kriz değerlendirme toplantıları yönetimde ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Çünkü krizi aşmak için gerçekleştirilecek toplantılarda kullanılacak bilgi ve iletişim teknolojisi araçları, örgütlerin karşılaştıkları krizleri fırsata dönüştürebilmelerinde önemli bir rol oynar.
Başarılı toplantı yönetimi ilkelerinin benimsenmesini hedefleyen bu eser, gerçek iş yaşamı izleriyle dolu örnek olayları içermekte ve öğrenilenleri pekiştirme fırsatı da sunmaktadır.
Sadık Kartal İnsanlar sosyal birer varlık olarak bildiklerini birbirleriyle paylaşma, ortak karar alma, plan yapma, fikir alışverişinde bulunma gibi çok değişik amaçlarla bir araya gelirler. Toplanmak örgütlerde daha çok hissedilen bir durumdur. Toplantı demokratik değer ve kurallara uygun davranışlara önem vermenin ve sergilemenin zeminini de sunar. Katılanların ortak bilgi, deneyim, yargı ve fikirleri toplantılarda oluşur. Sonuçta katılımcılar kendilerine değer verildiğini düşünürler ve üzerlerine düşen görevleri daha iyi yaparlar.
Toplantılar yöneticinin kullandığı bir yönetme aracı ve yönetimin temel ögelerinden birisidir de. Toplanmanın bir organizatörü, planlayıcısı, yönlendiricisi ve katılımcıları vardır. Bu kitabın amacı daha çok iş yerlerinde, resmî/özel kurumlarda yapılan toplantıların nasıl olması gerektiği ile ilgili toplantı yöneticisine kılavuzluk yapmaktır.
Randall COLLINS, Michael MAKOWSKY, Mc Grew Hill McGraw Hill Yayınevi tarafından ilk kez 1972 yılında basılan ve sekizinci basımı 2010'da çıkarılan Collins ve Makowsky'nin hazırladığı bu eser, modern toplumun oluşmasına katkıda bulunan ve bugün de önemini koruyan düşünürler konusunda karmaşık bir dil kullanılmadan büyük bir titizlik ve incelikle öykü tadında hazırlanmıştır. 19. yüzyıldan çağdaşımız olan düşünürlere kadar yaşam öykülerinin yanı sıra kavramsal düşüncelerini yaşanmış büyük dönüşümlerle birleştirerek günümüze kadar ustalıkla dokuyan bu eser, sosyal bilimlerin her alanında kullanılabilir bir özelliğe sahiptir. Özellikle hem temel hem de yardımcı kitap olarak sosyal/sosyolojik teori, sosyal düşünce tarihi, sosyoloji tarihi ve sosyolojiye giriş derslerinde rahatlıkla kullanılabileceği gibi 19. ve 20. yüzyılı anlamak isteyen özgür okuyucular için de iyi bir kaynak kitap olabilir.
Toplumun Keşfi, bu alanda yazılan diğer eserlere kıyasla kısa ve kapsamlı bir kitap özelliğinde olup lisans ve lisansüstü çalışmalarda öğrencilere rahatlıkla okutulabilir.
Stephen J. Page Turizm, Türkiye'nin gündemini sürekli meşgul eden önemli konu başlıklarından biridir. Turizm bir yandan uluslararası ilişkiler, dış ticaret, küresel siyaset gibi ana konuların bir bileşeni olarak en üst düzey temasların gündemini oluşturmakta; diğer yandan da ülkeleri ve insanları ekonomik, kültürel, sosyal, çevresel, politik bakımlardan derinden etkilemeye devam etmektedir. 20. yüzyılda, önceki asırlarla mukayese edilemez derecede hızlanan ve kolaylaşan insan hareketliliği günümüzde temel insani haklardan biri olarak benimsenmiştir. Turizm, Türkiye gibi dünyada en çok ziyaret edilen ülkeler liginde en üst sıraları hedefleyen bir ülkede daha iyi anlaşılmalıdır. Teori ve uygulaması ile turizmi temel düzeyde tanıtmak bu kitabın temel amacıdır. On iki bölümden oluşan bu kitap; turizmin önemini, tarihini, geleceğini, insanların seyahate ilgilerini, endüstriyel katmanlarını (ulaştırma, konaklama, tur operatörlüğü-seyahat acenteliği, çekim merkezleri ve etkinlikler), işletmeciliğini, kamusal yönlerini ve ziyaretçilerin yönetimini açıklamaktadır.
Bu kitap; Türkçe eğitim veren kurumlarda Turizme Giriş, Temel/Genel Turizm, Turizm Endüstrisine Giriş, Turizm İşletmeciliği, Turizmin Temelleri gibi isimler altında verilen derslerde temel kaynak olarak kullanılabilecek niteliktedir. Sa-dece öğrenciler için değil, turizm olgusunu ve endüstrisini tanımak isteyen herkesin başucu eseri olarak kullanabileceği bir kaynaktır. Bunlarla birlikte kitap, turizm uygulayıcılarının (yatırımcı ve işletmecilerin) ve kamuda turizmle ilgili karar vericilerin bilgi gereksinimlerini karşılamak gibi bir amaç da taşımaktadır.
Murat Gümüş, Burcu Öksüz Kurumların itibarları stratejik bir önem taşımaktadır. Rakiplerinden farklılaşmak ve başarılı olmak isteyen bir kurum, itibarını korumak, geliştirmek ve yöneterek sürdürülebilir kılmak zorundadır. Bunun için sabırlı, tutarlı olmak ve sürekli çaba göstermek gerekmektedir.
Bu yapıt, insanlık tarihi için çok eski, kurumlar için yeni sayılabilecek ya da önemi yeni anlaşılan itibar olgusunu ele almaktadır. Bir kurumun toplam çekiciliğini belirleyen geçmişteki davranışlara ve gelecekteki beklentilere ilişkin algısal betimleme olarak kurumsal itibar, “damlaya damlaya göl” oluşumunun bilinçli yönetimini ifade etmektedir. Bu bağlamda, çalışmada, turizm işletmeleri açısından kurumsal itibarın önemi ve etkileri irdelenmektedir.
Michael R. Solomon “Müşterilerimizi bir partiye davetli misafirler olarak görüyoruz ve biz de ev sahipleriyiz. Müşteri deneyiminin önemli her yönünü daha iyi hâle getirmek bizim her gün yaptığımız işimizdir.”
(Jeff Bezos)
Günümüz pazarında, modern tüketici profili hızla değişmekte ve marka kalabalıklığı her geçen gün artmaktadır. Bu noktada, tüketicilerin duygusal, zihinsel ve davranışsal tepkilerini derinlemesine anlamak ve gerekli yenilikleri pazarlama stratejileri ile hayata geçirmek gerekmektedir. Tüketici davranışı sadece satın alma eylemi ile ilgili değildir. Satın almak kadar sahip olmak ya da olmamak da önemlidir ve bu nedenle incelemeye değerdir. Bunun yanında “dijital dünya”da da ortaya çıkan gelişmeler dikkate alınarak dijital alandaki davranışlar da araştırılmalı ve izlenmelidir.
20. yüzyılın son dönemleri ve 21. yüzyılın başlangıcından itibaren tüm ekonomik faaliyetlerin odak noktasında yer alan tüketiciler ve onların pazarlama ile ilgili kararları ve bu kararlara yönelik davranışlar daha dikkatli bir biçimde incelenmeye başlanmıştır. Michael R. Solomon tarafından 12 bölüm olarak kaleme alınmış Tüketici Davranışları kitabı, alanına önemli bir katkı sağlamaktadır. Tüketici davranışları ile ilgili olarak bütün psikolojik, sosyal ve durumsal faktörler ve birçok yeni kavram ve model açıklanmış ve uygulamadan birçok örneğe yer verilmiştir. Konu dizininde, birçoğu alanyazınında ilk defa yer alan yaklaşık iki bin beş yüz kavram bulunmaktadır. Kitap, hem akademik hem de sektörel kullanıcılara ışık tutacaktır.
Tunç Biçer Örgüt içerisinde, her bir çalışanın, ne denli değerli olduğu, örgütsel başarı ya da başarısızlığa kritik seviyelerde katkı sunma potansiyeli bulunduğu bilinmektedir. Liderlerin ise çalışanları etkileme potansiyeli göz önüne alındığında önemleri daha da artmaktadır. Örgütün bir liderden beklentisi, genel olarak örgüte olumlu katkılar sağlamasıdır. Fakat günümüzde görülme sıklığı pek de az olmayan olumsuz bir lider tipi olan toksik liderler ise örgütün beklentilerinin tam tersi yönde hareket etmekte ve bu süreç, örgütün hayatını kaybetmesine kadar uzanabilmektedir. Elbette bu süreç, çalışanlar üzerinde de onların özel hayatını bile negatif olarak etkileyen derin hasarlar bırakabilmektedir.
Bu kitapta, toksik davranışın ne olduğu ve toksik liderlik kavramı detaylı bir şekilde ele alındıktan sonra toksik liderin hem örgüte hem de çalışanlara yönelik olumsuz sonuçları üzerinde durulmuştur. Son olarak ise toksik liderle örgütün ve çalışanların nasıl mücadele etmesi gerektiği noktasında önerilerde bulunulmuştur. Aslında bu çalışmada, bir anlamda örgüt ve çalışanlara, toksik lideri nasıl tanıyacakları, onunla karşılaşmaları hâlinde ise nasıl hayatta kalacakları açıklanmıştır.
Ali Kuzu, Güner Çöl Pek çok insan için hayatın önemli bir bölümü, iş ile aile ortamlarında geçmektedir. Günümüzde, çalışma sürelerinin uzaması, trafikte geçen vakit, kadın istihdamının artması ve evde de işle ilgili çalışmaların devam etmesi gibi sebeplerle işin eve, aile sorumluluklarının da işe yönelik müdahalesi giderek artmaktadır. Aile saadeti için yapılması gerekenler ile iş/kariyer için yapılması gerekenler, çoğu zaman insanları zorlamakta ve rol çatışması yaşamalarına sebep olmaktadır.
İş-aile çatışması, son dönemlerde sosyal bilimlerin pek çok alanından ilgi görmüş bir başlıktır. İş ve aile ortamları arasındaki dengenin sağlanması, hem iş hayatındaki başarı ve performans, hem de toplumsal huzurun sağlanması bakımından önemli görülmektedir.
Elinizdeki kitapta bu konu tüm yönleriyle ele alınarak çatışma türleri, çatışmanın sebepleri ve sonuçları ayrıntılı olarak incelenmiş, ayrıca çatışma ile başa çıkma yöntemleri üzerinde de durulmuştur.
Hiçbir çalışmanın kusursuz olamayacağının bilincinde olarak okuyucuların eleştirileri ve katkıları yolumuzu aydınlatacaktır.


A. Asuman Akdoğan, Ahmet Cevat Acar, Ahmet Günay, Anıl Boz Semerci, Azize Ergeneli, Azmi Yalçın, Deniz Elber Börü, Dursun Bingöl, Esengül İplik, Esra Aydın, Fatih Çetin, Fatma Nur İplik, H. Nejat Basım, İlker H. Çarıkçı, İpek Kalemci Tüzün, Kutay Özdemir, Onur Köksal, Rıza Demir, Rukiye Çelik, Selda Limon, Selen Doğan, Tina Shabsough, Umut Uyan, Zeyyat Sabuncuoğlu Kariyer planlaması ve yönetimi, bireyin kariyerine dair istenen sonuçları elde etmesi ve dolayısıyla hayatını olumlu etkilemesidir. Bireyin; kariyeriyle ilişkili olarak beklenen sonuçlar üzerinde nispeten kontrol kazanması ve bunu sürdürmesi kariyerini yönetmesidir. Hangi becerilere, yeteneklere ve eğilimlere sahip olduğunu; bunları hangi meslekte değerlendirebileceğini, ne kadar ilerleyeceğini ve profesyonel iş hayatında ne yapmak istediğini herkes düşünmüştür. Bu noktada profesyonel destek ya da bireysel planlama önemli hâle gelmektedir.
Bu kitap; örgütsel ve bireysel anlamda kariyer yönetimine dair ayrıntılı bir değerlendirmenin ürünüdür. Kariyer kavramının tarihî arka planı, kavramı çerçeveleyen majör teoriler, kariyer aşamalarına geleneksel ve çağdaş yaklaşım, kariyer planlaması, kariyer yönetimi, kariyer yaklaşımları, kariyer geliştirme yöntemleri, yaşam boyu kariyer, kariyer başarısı, bireysel kariyer planlaması, kariyer ve iş-aile ilişkisi, örgütlerde kariyer planlaması ve yönetimi, gelecekte kariyer yönetimi, kariyer yönetiminde güncel sorunlar ve dezavantajlı gruplarda kariyer yaklaşımları gibi birçok konuyu ayrıntılı ve güncel referanslarla inceleyen kitap; bireysel ve örgütsel anlamda başucu kaynağı niteliğindedir. Ayrıca yerli yazındaki diğer yayınlara nispeten oldukça kapsayıcı oluşuyla da yeterli ve güncel bir ders kitabı olacaktır.
Ali Erbaşı İnsanların hırsları, çevreye zarar vermeye ve çevreyi olabildiğince tahrip etmeye hızla devam etmektedir. İklimlerde önlenemeyen değişiklikler, artan tabiat olayları, daha çok kâr edebilmek için ucuz girdilere aşırı yönelim gibi çok çeşitli faktörler, çevreye verilen zararın boyutunu her geçen gün artırmaktadır. Ancak tüm olumsuzluklara rağmen çeşitli alanlarda çevreye zarar vermeyen yöntemler-deki arayış, az da olsa umut vericidir. Dünyada sera gazı salımının ve karbon ayak izinin her alanda azaltılmasına katkı sağlayacak ve bu sayede gelecek nesillere daha yaşanabilir yeşil bir dünya bırakabilmek için çaba sarf edecek iklimlerin oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın odak noktasında yer alan birimlerden biri de işletmelerdir. Kitabın ortaya çıkarılmasındaki amaç, yeşil kavramını işletme bilimi bakışıyla kuramsal ve kavramsal açıdan tüm yönleriyle ele almaktır. Kitap, yeşil kavramı ile ilgilenen tüm bilim alanlarında öğrencilerin kaynak ihtiyacını işletme bilimi perspektifiyle karşılamayı, yeşil kavramını inceleme konusu yapan araştırmacılara referans olmayı, iş dünyasının farklı sektörlerindeki yöneticilerin yeşil uygu-lamalarına yön vermeyi mümkün kılmaktadır. Kitap, yeşil kavramına ve ilişkili alanlara ilgi duyan herkese fayda sağlayacak içerikleri barındırmaktadır.
Kader Şahin, Ekrem Tatoğlu, Birol Karakurt, Kübra Mert, Tuğba Kaplan Türkiye'de baskın örgütsel form, 1960'lı yıllardan beri işletme gruplarıdır. Ülkemizde “holding” olarak isimlendirilen bu gruplar, sadece ekonomik alanda değil reklamları, sponsorlukları, bursları ve diğer faaliyetleri ile günlük yaşamda da sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Ulusal arenadaki bu baskınlıklarını uluslararası pazarlara da taşıyan Türk işletme grupları, doğrudan yabancı yatırım faaliyetleri ile oldukça başarılı bir tablo çizmektedir. Ancak bu derece görünür olmalarına rağmen alan yazında Türk işletme gruplarına dair yapılan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır.
Bu çalışma; Kader Şahin'in yürütücülüğünde hazırlanan 215K261 numaralı ve “Türkiye'deki Holdinglerin Uluslararasılaşma Motivasyonlarının Lokasyon Seçimi Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülkeler Açısından Bütünleştirici Bir Yaklaşım” adlı proje kapsamında TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı tarafından desteklenen araştırmanın bir çıktısıdır. Çok boyutlu olan çalışmada; Türk işletme gruplarını dış pazarlarda yatırım yapmaya yönlendiren motivasyonlar, bu motivasyonların işletme gruplarının lokasyon tercihlerini ne şekilde etkilediği ve bu ilişkide giriş stratejisinin ve kurumsal bağlamın moderatör etkisi bütüncül olarak incelenmektedir. Bu araştırmada, alan yazındaki tartışmalara bir katkı olarak gelişmekte olan ekonomi kökenli işletme gruplarının OLI Paradigması ve LLL Modeli açısından bütünleştirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Çalışma bu bağlamda her iki paradigmanın bütünleştirilmesi çabasına teorik bir destek sağlamakla birlikte Türkiye'den çıkan dış yatırımların stratejileri açısından da pratik, sosyal ve ekonomik katkı sunmaktadır.
Tüm ilgililere faydalı olması dileğimizle...
Seher Yastıoğlu Yalnızca aklı ile değil aynı zamanda kalbiyle hareket eden “erdemli lider", sahip olduğu iyi karakteri ve erdemleri sayesinde ahlaki hedeflere yönelen, yüksek güven inşa eden, iyi olma ve iyilik yapmaya yönelik davranışlarıyla örnek teşkil eden, başkalarının aşkın bir amaca bağlanmasına yardımcı olan ve sonuç olarak tüm taraflar için refah ve değer yaratmayı optimize etmeye çalışan kişidir. Erdemli liderliği geliştirmenin yolu, iyi karakter özelliklerinin ve erdemlerin bizatihi sergilenmesinden ve alışkanlık hâline getirilmesinden geçer. Bu kitap, içerisinde detaylı şekilde sunulan bir dizi araştırma sonuçlarını dayanak alarak Türk kültürü bağlamında ve insanın iyi yanı olan erdemler temelinde yöneticiyi erdemli bir lider yapan özellikleri tespit etmeyi, Türk kültürüne özgü erdemli liderlik ölçeğini geliştirmeyi ve erdemli liderlik modelini ortaya koymayı amaç edinmiştir.
Türkiye bağlamında geliştirilen erdemli liderlik ölçeği ve erdemli liderlik modelinin, konuya ilgi duyan araştırmacılara kaynak niteliği taşıyacağı düşünülmektedir. Ayrıca modelde yer alan ve çalışan/insan odağı ve başarı/sorumluluk odağı olmak üzere iki temel boyutta ortaya konulan erdemli liderlik özellikleri, yöneticilerin erdemli bir lider olma yolunda hangi karakter güçlerine ve erdemlerine odaklanmaları gerektiği konusunda bir kılavuz olabilir.
Abdullah Turhan, Ahmet Alkan, Ali Murat Alparslan, Aydın Karabay, Ayhan Bıçak, Betül Okudur Sabuncu, Ebru Yıldız, Emine Şener, Erdal Eke, Esin Yılmaz, Feyzanur Alkan, Hilal Ekim, Hüseyin Çırpan, İbrahim Kocabaş, İlker Hüseyin Çarıkçı, İrem Şengün, Kevser Hüsna Özyıldız, Kevser Sezer Korucu, Kübra Ağırkaya, Mete Burak Sönmez, Metin Karaca, Mihriban Güder, Muazzez Yelsiz, Necla Yılmaz, Necla Yılmaz, Pınar Öke Karakaya, Ramazan Erdem, Rukiye Çakmak, Seda Koyuncu, Seher Yastıoğlu, Sema Polatcı, Sümeyye Güngör, Sümeyye Özmen, Şeyma Parlak Ulu, Tunahan Erdem, Umut Baran Ocakdan, Zeynep Kuh İnsan fıtratındaki çatışma ve uzlaşma potansiyeli sebebiyle yönetme ve yönetilme meselesinin ilk insan gruplarından bu yana gündemde olduğunu söyleyebiliriz. Tarihin akışı içinde farklı insan topluluklarının teorik ve pratik anlamda karşılaştığı sorunları, bu sorunları çözümlemede kullandıkları yaklaşım ve teknikleri kavrayabilmek için onları kendi anlam dünyaları ile birlikte değerlendirmek gerekmektedir. Her topluluk zaman içinde yaşama dair elde ettiği tecrübelerle kendi inanç ve değerlerini oluşturur ve yapıp ettikleriyle bu inanç ve değerleri pratiğe döker. Sosyal bir varlık olan insanı anlayabilmek, içinde yaşadığı toplumun kültürel özelliklerini tanımaktan geçer. Yönetim meselesini de sosyal bir problem olarak gördüğümüzde onu dışarıdan bakarak etik (etic) bir yaklaşımla ele almak eksik kalacaktır. Doğasında insanlar arası etkileşimin olduğu yönetim gibi sosyal konuların, topluluk ya da toplum düzeyinde bağlamı ile birlikte, içeriden emik (emic) bir yaklaşımla incelenmesi; konunun anlaşılması, açıklanması ve anlamlandırılması açısından önemlidir. Bu kitap, yönetim kültürümüzü (Türk yönetim kültürünü) anlamaya ve açıklamaya yönelik bir bakış açısı sunmaktadır.
Hüseyin ERTUĞRUL - Murat TURPÇU Bu eser, hukuk fakültelerinden hukuk eğitimi veren meslek yüksekokullarına kadar geniş bir yelpaze içerisinde, hukuk derslerinde kaynak kitap özelliğine sahip olup temel kanun özelliği taşıyan başta anayasamızı ve yedi temel kanunumuzu ihtiva etmektedir.
Seçil Pelin Aka, Ata Özdemirci Teknoloji ve girişimcilik, bölgesel kalkınma ve refah seviyelerini şekillendiren belirleyici güçlerdir. Bu kitap, Türkiye'nin girişimcilik serüvenini 2001-2020 yılları arasında tarihsel bir bakışla ele alıyor. Bölgesel dinamiklerin ve yerel unsurların etkisiyle şekillenen Türkiye girişimcilik ekosistemi, detaylı bir incelemeye tabi tutuluyor.
Bu çalışma, girişimcilik ekosistemlerinin bölgesel farklılıklarını ortaya çıkararak yerel bağlama uygun yol haritalarının oluşturulmasını hedefliyor. Tükiye'nin girişimcilik ekosistemi içerisinde yer alan paydaşlarla yapılan yüz yüze görüşmelerden elde edilen bulgular, ekosistemin güçlü ve zayıf yönlerini, gelişimini engelleyen faktörleri ortaya koyuyor.
Teknoloji ve kültürün buluştuğu Türkiye girişimcilik ekosistemi, benzersiz dinamikleriyle çarpıcı bir şekilde analiz ediliyor. Bu kitap, girişimcilik meraklılarına ve bölgesel kalkınma savunucularına ilham kaynağı olacak bir bakış sunuyor.
Fuat Oktay Günümüzde girişimciler, kimi zaman ekonomik kazanç sağlamak kimi zaman toplulukların karşı karşıya olduğu bir sorunu çözmek amacıyla risk alıyor ve iş dünyasının ötesinde roller üstleniyorlar. Girişimcilerin, ülkelerin kalkınmasındaki önemleri ve ağırlıkları giderek artıyor. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşılmasında, yeni teknolojilerin kullanılması ve yenilikçi yaklaşımların geliştirilmesinin merkezinde de girişimciler yer alıyorlar. Dijitalleşmenin etkisiyle hızla ivmelenen teknolojik ilerlemenin şekillendirdiği endüstrilerde ve küresel iş ortamında, büyük bir dönüşüm yaşanıyor. Dijital teknolojiler ve girişimcilik arasındaki kesişim ve bu kesişimin yenilikçilikle doğrudan ilişkisi, araştırmacılara ve uygulayıcılara geniş araştırma fırsatları sunmaya da devam ediyor.
Türkiye'deki girişimcilerin girişimcilik davranışı özelliklerini ve teknolojiye hazır oluş düzeylerini araştırdığımız bu çalışmada, günümüz girişimcilerini yakından tanımaya çalıştık. Geleceğin megatrendleri ve küresel iş ortamının geleceğine yönelik öngörülere bakarak da geleceğin girişimcilerinin özelliklerini ortaya koyduk. Bu çalışmanın sonuçlarının, girişimcilerimizin geleceğe hazırlanması için atılacak adımların belirlenmesinde, araştırmacılara, kamu kurumlarına ve girişimcilere bir temel oluşturmasını diliyoruz.
Yalçın Yalman Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), organizasyonların aldıkları kararlar ve buna bağlı olarak gerçekleştirdikleri faaliyetlerin mali, çevresel ve sosyal etkilerini dikkate almak için kullanılan bir kavramdır. KSS, işletmelerin uluslararası pazarlarda daha rekabetçi olabilmesi, çalışanların iş süreçlerine daha etkin katılması, çevrenin korunması, sivil toplum-özel sektör işbirliklerinin gelişmesi, sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi ve toplumsal alanda başarıya ulaşabilmek açısından önemini her geçen gün daha da artırmaktadır. Toplumun kurumsal bireyleri olarak kabul edilen işletmelerin yalnızca tüketici beklentilerine uygun mal ve hizmet üretmeleri yeterli görülmemektedir. İşletmelerin rekabet avantajı elde edebilmeleri, toplum, dolayısıyla tüketiciler nezdinde olumlu bir itibar ve imaj oluşturmaları, buna bağlı olarak da varlıklarını devam ettirebilmeleri için KSS faaliyetlerine de yer vermeleri beklenmektedir.
Kurumsal itibar ise, işletmeyle etkileşim hâlinde olan paydaşları nezdinde beklentilerinin ne kadar iyi karşılandığına bağlı olarak oluşan algıların toplamını ifade etmektedir. Kurumsal itibar, işletmelere uzun vadede önemli rekabet avantajı sağlayabilecek olmasından dolayı üzerinde önemle durulması gerekli maddi
olmayan bir duran varlık olarak kabul edilmektedir. İşletme hakkındaki olumlu kurumsal itibarın, rekabet gücünü olumlu etkileyeceği, nitelikli işgörenlerin işletmeye çekilmesi ve elde tutulmasını sağlayacağı, tedarikçiler karşısındaki prestij ve
gücünü maksimize edeceği, ürünleri için daha yüksek fiyatlar talep etmesine izin vereceği ve basında işletmeye dair farkındalık düzeyini artıracağı öngörülmektedir.
Kitapta, Türkiye genelinde yürütülen bir araştırmadan elde edilen bulgulardan yola çıkılarak, işletmelerin kurumsal sosyal sorumluk kapsamında değerlendirilebilecek uygulamalarının kurumsal itibara katkısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Üç bölümden oluşan kitabın birinci bölümünde kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), ikinci bölümünde kurumsal itibar kavramları üzerinde durulmuştur. Üçüncü bölümde ise araştırma sonucunda elde edilen bulgular, analiz ve yorumlara yer verilmiştir. Kitabın, eğitim-öğretim faaliyetleri, akademik çalışmalar ve iş dünyası için faydalı olmasını diliyoruz.
Muzaffer Aydemir Yönetsel yapılarda hayati öneme sahip stratejik kararlar, üst yöneticiler tarafından alınmaktadır. Üst yöneticiler, sahip oldukları bilişsel yapıları çerçevesinde stratejik kararlar alıp uygulamaktadırlar. Üst yöneticilerin bilişsel yapıları; yaş, cinsiyet, aile üyeliği, aidiyeti, görev süresi, eğitim nitelikleri, fonksiyonel geçmişi gibi demografik özelliklerden oluşmaktadır. Yönetsel boyutta demografik özellikler, ekip dağılımı içerisinde anlamlı olmaktadır. Yönetsel başarı, doğru bir ekip yapısının oluşumu ile mümkündür. Unutmayalım ki her yönetici ancak ekibi kadar başarılıdır. Kitapta, üst yönetim ekibi ve stratejik yönetim kavramlarının detaylı açıklamasını müteakip bu kapsamda ülkemizin Lider konumdaki işletmelerinin üst yönetim ekiplerinin özellikleri analitik yöntemlerle incelenmiştir. Ülkemiz bilim ve iş dünyası için rehber olabilecek bu kitap, ülkemizdeki önemli bir boşluğu dolduracaktır.
Meltem Orhan Son zamanlarda, hızla gelişen dünyada ve Türkiye'de, kadınların çalışma hayatına büyük ölçüde katılmaları ve daha faal görev alarak girişimcilik faaliyetlerinde bulunmaları, gelişen ekonomiler için “stratejik” bir öneme sahip olmuştur.
Kadın girişimciliği, kadınların kendi kazanımlarını elde ederek ekonomik bağımsızlıklarını kazanmalarında önemli bir yol olmasıyla birlikte kadınların iş hayatına ve ülke ekonomisine büyük katkısı yadsınamaz bir gerçektir.
Kadınların toplumdaki yerlerini yükseltme, ekonomik özgürlüklerini gerçekleştirme gibi konularda, kadın girişimciliğinin etkisi oldukça büyüktür. İş dünyasında varlıklı olmanın, kullanılamayan potansiyeli aktif hâle getirmenin ve yeni iş sahaları oluşturmanın yolunun, kadın girişimciliğinin öne çıkmasından ve teşvik edilmesinden geçtiği, gerek akademik çevrede gerekse iş dünyasında ifade edilmektedir.
Yapılan çalışmalarda kadın girişimcilerin kişisel karakteristikleri; bağımsız, öz güvenli, dinamik, rekabetçi ve amaç yönelimli olarak tanımlanmaktadır. Bu açıdan kadınların ekonomik hayatta erkeklerin yanında yer almasını sağlayacak politika ve projelere öncelik verilmesi ile onları ekonomik ve sosyal gelişmeye önemli katkılar sağlayan potansiyel güç hâline getirmek mümkündür. Bununla beraber kadınların girişimcilik faaliyetlerinde önemli engellere maruz kaldıkları ve fazlaca zorlandıkları görülebilir.
Bu çalışma, girişimciliğin hız kazandığı günümüzdeki dünyada, Türkiye'de kadınların girişimcilik faaliyetlerinde karşılaştıkları engelleri ve kadın girişimcilerin yaratacakları fırsatları teorik bir düzlemde ele almayı amaçlamaktadır.
Hızır Konuk “Uluslararası Alanda Yönetim ve Strateji” kitabı, yönetimin önemli unsurlarından olan; örgütlerin ve üyelerinin davranışlarını, örgüt yapılarını, örgütlerin stratejik seçeneklerini uluslararası bağlamda incelediği için “uluslararası” ve “yönetim” ifadeleri kullanılarak adlandırılmıştır. Bununla birlikte, yöneticiler tarafından karar verilmesi gereken, işletmeler açısından önemli seçenekleri derinlemesine incelediği için kitabın adında “strateji” kavramı ayrıca vurgulanmıştır.
Kitap, araştırmacılar için uluslararası alanda işletme yazınının araştırılmaya açık yönlerini vurgulamak, yöneticiler ve çalışanlar için iş hayatına yönelik tehditleri, fırsatları ve seçenekleri göz önüne sermek, öğrenciler için alanı tanıtmak amacıyla yazılmıştır. Kitap, mevcut bilgilerin tekrarlanıp pekiştirilmesi yerine, güncel bilgilerin özgün bir bakış açısı ile aktarılmasına odaklanmıştır. Alanın geniş bir resmini çeken kitap, okuyuculara, uluslararası alanın belirsiz doğasını daha iyi anlayabilmeleri için önemli bir fırsat sunmaktadır.
Kitap, kolay anlaşılır ve sade dili, olguları farklı açılardan ele alan yaklaşımı, konuları açıklamak için kullanılan güncel örnekleri ve metaforlarıyla, okuyucularının “başucu kitabı” olmaya adaydır. Kitabın değeri, bilimin sağladığı nesnel bilgiye dayanmaktadır.
Ahmet Yıldırım, Burçin Çetin Karabat, Dr. Fatma Büşra Polat, Ebru Aykan, Ebru Sönmez Karapınar, Elif Nisa Yayla, Emine Zehra Turan, Gamze Bozkurt, Gül Karakuş, Korhan Karacaoğlu, Nesrin Kaplan, Nuri Çeliker, Onur Çataltepe, Özgür Demirtaş, Sevgi Dönmez Maç, Şuayyip Çalış, Yasemin Harmancı, Yasemin Özdemir Küreselleşen dünyayı anlamak, zihniyet değişimi oluşturmak, işlevsel, organizasyonel ve kültürler arası zorlukları etkili bir şekilde ele almak ve bu konularda bilinç kazanmak günümüzün iş dünyasının gereklilikleri arasında yer almaktadır. Bu çerçevede uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren işletme çalışanlarının yönetimine ilişkin politika ve uygulamaları kapsayan uluslararası insan kaynakları yönetimi (UİKY), globalleşme, değişim ve gelişim paradigmaları kapsamında irdelenen İKY konularına öncülük etmektedir. UİKY'nin uluslararası ticarette başarı için neden gerekli olduğunu ve UİKY politikalarının ve uygulamalarının uluslararası işletmelerde nasıl işlediğini ortaya koymayı amaç edinen bu kitap, UİKY'nin teori ve pratiğini anlamak için temel bir eser olarak hizmet etmeyi amaçlamaktadır.
İnsan kaynakları yönetimi (İKY) programlarında görev yapan, alanında önde gelen ve yüksek profilli araştırmacılar tarafından düzenlenen ve yazılan bu kitap, uluslararası işletme ve İKY dersleri alan öğrencilere ve uygulayıcılara UİKY hakkında erişilebilir, koordineli ve kapsamlı bilgiler sunmaktadır. Bu kitap bireylerin öğrenme hedefleri çerçevesinde ilgili veriler, şekiller, bölüm sonu vaka çalışmaları, tartışma soruları, güncel içerik ve çok sayıda referansla okuyuculara sunulmaktadır.
John J. Wild, Kenneth L. Wild Küreselleşme olgusu ile birlikte uluslararası işletmecilik faaliyetlerinin etkisini her geçen gün daha da fazla hissediyoruz. Bu kitap uluslararası işlemecilik konularında bilgisini arttırmak, bakış açısını geliştirmek isteyen yöneticiler, işletme çalışanları, lisans ve lisansüstü öğrenciler ile akademisyenlerin yararlanması amacıyla Türkçeye kazandırılmıştır.
Güncel örnekler çerçevesinde uygulamaya dönük olarak hazırlanan bu kapsamlı kitap beş kısım ve on altı bölümden oluşmaktadır. Kitapta, küreselleşme, küresel ve ulusal iş çevresi unsurlarının ayrıntılı olarak anlatıldığı bölümlerden sonra uluslararası ticaret ve yatırım teorileri, uluslararası finansal piyasalar ve para sisteminden bahsedilmiş, son kısımda ise diğer işletme fonksiyonları kapsamında uluslararası işletme yönetimine ilişkin konular ele alınmıştır.
Kitapta dünyanın farklı ülkelerinden örnek olaylar, farklı kültürlere ilişkin uygulamalar, uluslararası alanda iş yaparken yöneticilere yol gösterici olabilecek pratik bilgiler yer almaktadır. Bunların yanı sıra ders materyali olarak kullanılması halinde öğrenciler için hazırlanmış çalışma soruları, etik konulara ilişkin değerlendirmeler, tartışma soruları ve grup etkinlikleri de bulunmaktadır.
Tüm okuyucular için faydalı olması dileğiyle….
Gözde Mert İnsanların avcı ve toplayıcılıktan yerleşik düzene geçmesi, kentleşme ve site devletleri kurması, tohum ve ürünlere sahip olması, iş bölümünü ve ticareti mümkün kılmıştır. Takasla başlayan bu ticaret, kıymetli maden ve paranın bulunmasıyla tüccarların ve ticarethanelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. İpek yoluyla bir hayli gelişen ticaret, uluslararası bir şekil almıştır. Demiryolu ve telgrafın ortaya çıkmasıyla birlikte de ticarethaneler gittikçe devleşen işletmelere dönüşmüştür.
Toprağın, ürünün, teknolojinin, bilginin, refahın kaynağı artık ticari güç olmuştur. Bu güce sahip olmak için askeri birlikler kurulmuş, ittifaklar yapılmış, kanunlar koyulmuş ve savaşlar yapılmıştır. İmparatorluklar yıkılmış, rejimler ortadan kalkmıştır. Her şeyin bir sonu olmuş ama ticaretin sonu gelmemiştir, hâlâ hayattadır.
Bu kitapta; uluslararası işletmeciliğin, teorik ve kavramsal çerçevesi ifade edilmiş ve örnek olaylarla açıklanmıştır. Uluslararası işletmecilik, multi-disipliner bir yaklaşımla, tematik olarak ele alınmıştır.
Çağrı BULUT, İge PIRNAR Uluslararası işletmeler, dünya ticaretini âdeta yönlendiren, büyüklerinin birçok ülkede üretim merkezleri bulunan, farklı ülke ve kıtalarda yönetim, finans, tedarik, pazarlama ve satış faaliyetlerini gerçekleştiren ve farklı ülkelerin yönetmelik ve kanunlarına bağlı olan şirketlerdir. KOBİ'lerden holdinglere ve basit yapılardan matriks yapılara kadar pek çok değişik sanayi, üretim, tarım ve hizmet işletmesi; yeni pazar oluşturma ihtiyacı, üretim, yatırım, pazarlama vb. maliyetlerin artması, üretilen ürünün uluslararası nitelik taşıması, ülkede gittikçe artan iş gücü, taşıma ve vergi maliyetleri, ülke içinde işletmelerin aşırı büyümeleri, sermaye birikiminin değerlendirilmesi ihtiyacı, ülke dışında fırsatların doğması, ülkelerin korumacılıktan uzaklaşmaları, IMF ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar ve ticaret engellerinin kaldırılması, sermaye ve teknoloji dolaşımına konan kısıtlamaların kaldırılması, ürün ve hizmet sektöründe hızla genişleyen dünya ticareti, uluslararası ticari ve mali kuruluşların destekleri, yabancı sermayenin teşvik edilmesi, entellektüel sermayenin yayılması, haberleşme, ulaştırma ve bilgi işlem teknolojilerindeki gelişmeler, uluslararası rekabet, ulusal sınırların anlamını yitirmesi ve coğrafi anlamda küreselleşme, yüksek ar-ge maliyetlerini paylaşma düşüncesi ve konuyla ilgili sınırlı sayıdaki bilim insanından ortaklaşa yararlanma eğilimi ve küresel ölçekte iletişim ağı oluşturma faydası sağlama gibi nedenlerden faaliyetlerini uluslararası hâle getirmektedir.
Bu kurumların işletmecilik yaklaşımları; uluslararası düzeyde artan coğrafik uzaklıklarla birlikte dil, para birimleri, kültürler, hukuki ve siyasal sistemler, kamu politikaları ve düzenlemelerine bağlı olarak farklı temellere ve yapıya sahip yöneticiler ve çalışanların bulunduğu, ekonomik gelişme düzeylerinin ve organizayon kültür ve iklimlerin değişik olabildiği farklılıklara sahiptir. Dolayısı ile uluslararası işletmecilik konusu son derece karmaşık ve değişik uygulama alanları ve bilgi birikimini gerektiren bir bilim alanı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bağlamda, Uluslararası İşletmecilik: Temel Kavramlar kitabı çağdaş ve karmaşık kavramları irdeleyerek ülkemizdeki eksikliği hissedilen bir alana katkı yapmak üzere tasarlanmıştır. Çalışma bir üçüncül yazın (tertiary sources) örneğidir ve bu nedenle de kolay ulaşılabilir formatta özümsenmiş bilgiyi içermektedir. Kapsam olarak uluslararası işletmecilik ile ilgili konu ve kavramlar editörlerce dikkatlice seçilerek alandaki yurt içi ve yurt dışında çalışmakta olan uzmanların katkıları ile hazırlanmıştır.
Douglas Long Lojistik, Taşımacılık ve Tedarik Zinciri Yönetimi Bölümü öğrencileri ile birlikte uluslararası firmalarda çalışan profesyonel yöneticiler; “Uluslararası Lojistik” isimli bu eserin, “Küresel Tedarik Zinciri Yönetimi” çerçevesinde dünya üzerinde hareket eden ve sürekli yer değiştirmekte olan yük ve ürün akışlarına ait tüm lojistik faaliyetler için ne kadar önemli bir referans kaynak olduğunu, okuduklarında anlayacaklardır. “Küresel Tedarik Zinciri Yönetimi”nin teorik ve pratik yönlerini kapsamlı bir şekilde anlatan bu kitap; günümüz endüstrilerinin dayanılamaz derecede hızla koşmakta olan yapılarını, mümkün olabildiğince hızlı ve en uygun tedarikçiyi seçme ve tedarik işlemlerini güncel ve gerçek vaka sonuçları ile birlikte irdelemektedir. Halen, çok önemli olduğu halde net bir şekilde anlaşılamayan “Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi” yaklaşımlarının teori ve uygulamaları, karmaşık içeriğinin daha iyi anlaşılması ve kavranması amacıyla kitabımızda, birlikte incelenip açıklanmıştır.
“Uluslararası Lojistik”; “Tedarik Zinciri Yönetimi”nin aşağıda belirtilen yönleri itibari ile farklılığı olan teori ve gerçek vaka uygulamaları arasındaki dengeli yaklaşımı, kullanılan son teknolojileri, şekil, tablo ve grafiklerin daha iyi açıklanmasına yardım eden kavramsal tanımlamaları içermektedir. Ayrıca isteğe bağlı olarak ders kitabı kullanımı için yazarlar tarafından temin edilen “Eğitimci Kılavuzu” da bulunmaktadır. Pedagojik özellikler ve gerçek vaka çalışmalarının başarılı bir şekilde birleştirilmesinden dolayı, “Uluslararası Lojistik” kitabının, “Tedarik Zinciri Yönetimi” çerçevesinde, konu ile ilgili öğrencilerimizin ve aynı zamanda firma yöneticilerinin vazgeçilemez referans kitabı olacağına inanmaktayız.
İge Pırnar Uluslararası turizm dünyada en hızlı gelişen ve büyüyen sektörlerden biridir. Öyle ki 1950'li yıllarda 25 milyon olan uluslararası turizme katılan turist sayısı, günümüzde 1 milyarı geçmiştir. Dünyada turizm sektörü, gerek uluslararası turizm hareketleri açısından, gerekse uluslararası turizm gelirlerinde istisna yıllar dışında senelik % 4-4.5 oranında sürekli büyüme göstermektedir ve bu büyüme eğiliminin devam etmesi beklenmektedir. Bu bağlamda, Dünya Turizm Örgütü istatistiklerine göre, 2010 yılında 935 milyon olarak gerçekleşen uluslararası turist sayısının 2020 yılında 1.6 milyarı ve uluslararası turizm gelirlerinin de
2 milyar $ aşması hedeflenmektedir.
Küresel ekonomide bu kadar önemli bir yer tutan turizm sektörünün Türkiye verileri küresel genel ortalamalara göre daha da iyidir çünkü son yirmi yıla baktığımızda istisna yıllar dışında Türkiye'nin bu büyüme hızının neredeyse iki katına eriştiği ve yıllık % 7-8 oranında bir gelişme kaydettiği anlaşılmaktadır. Yani Türk turizmindeki büyüme, dünya turizmindeki büyümenin oldukça üstündedir. Ulusal ekonomik veriler incelendiğinde turizm gelirlerinin ihracatımız ile oranının % 25'lerde olduğu görülmektedir. 2009 yılı turizm verilerine göre Türkiye'ye gelen turist sayısı 27.077.114 kişidir, 2010 yılında ise bu sayı 28.632.204 sayısına ulaşmıştır ve bu sayılar ile Türkiye son yıllarda dünya turizm listesinin ilk onuna girmeyi başarmıştır. Bütün bu verilerin göstergesi olarak uluslararası turizmin Türkiye için vazgeçilmez öneme sahip, gerek ekonomik, gerekse sosyal faydaları oldukça fazla olan ana sektörlerden biri olduğu anlaşılmaktadır.
Türkiye için bu kadar önemli olan turizm sektörü, karmaşık ve çok farklı etkilere sahip bir endüstridir. Ekonomik, sosyal, politik ve kültürel etkilerinin farklı ve etkin olduğu turizm, toplumların yaşam kalitesini de doğrudan ilgilendirmektedir. Dolayısı ile karmaşık, kavramsal ve uygulama zorluklarını da içeren çok boyutlu bir konudur. Uluslararası turizm işletmeciliği, uluslararası otel yönetimi, uluslararası turizmde alt sektörler ve güncel yaklaşımlar başlıklı dört farklı bölüm ve 31 konudan oluşan bu çok kapsamlı kitap uluslararası turizme farklı bakış açılarını içermekte, aynı zamanda uluslararası turizmi farklı alt sektörler, güncel yaklaşımlar ve beklenen eğilimler ile ilişkilendirerek gelecekteki küresel konumlandırılmasını da irdelemektedir.
Ahmet Demirden, Başar Demir, Beril Türkoğlu, Cem Şafak Çukur, Derya Karanfil, Emine İnan, Emine Yücel, Gülden Sayılan, Gülten Ünal, Halime Şenay Güzel, Hamit Coşkun, İlknur Dilekler, M. Ozan Altın, Nihal Mamatoğlu, Nur Elibol Pekaslan, Ozan Altın, Özden Yalçınkaya Alkar, Öznur Göçmen, Pelin Sağlam, Sami Çoksan, Selmin Erdi Gök, Sıla Demir, Tuğba Koçak Özel, Yankı Süsen Uygulamalı Sosyal Psikoloji kitabı, bildiğimiz kadarıyla Türkiye’de bu alanda yazılan ilk sistematik kaynak olma özelliğine sahiptir. Uygulamalı sosyal psikoloji, psikolojinin geleneksel uygulama alanlarının dışına çıkarak (sosyal) psikolojinin kuramsal ve görgül birikimini toplumsal sorunların çözümü ve toplumsal refahın arttırılması adına uygulanan müdahale ve uygulamaları bütüncül bir yaklaşım çerçevesinde sunmaktadır. Temel bilimsel yaklaşımdan ziyade uygulama alanlarını ön plana çıkaran bu kitap, psikolojinin farklı disiplinlerindeki yaklaşımları sosyal psikolojik yaklaşımlar ile bütünleştirmektedir.
Konu çeşitliliğinin fazla olması nedeniyle bu kitap, dört ana grupta toplanmıştır: İlk kısımda yer alan bölümler, uygulamalı sosyal psikolojinin temel ilkeleri ve kuramsal temeline odaklanarak uygulamalar için temel oluşturmayı hedeflemektedir. Kitabın ikinci kısmı; göç, yoksulluk, eşitsizlikler, çatışma, tüketim ve sosyal güven gibi toplumsal sorunları çözmek için geliştirilen müdahale programlarına odaklanmaktadır. Üçüncü kısım, sosyal psikolojinin; sağlık, eğitim, iş, hukuk, siyaset, çevre, spor ve trafik gibi alanlarda uygulama geliştirilmesindeki rolünün altını çizen bölümleri içermektedir. Son kısım ise psikolojinin geleneksel uygulama alanı olan klinik psikoloji yaklaşımları ile sosyal psikoloji yaklaşımlarının iş birliğini ele alan bölümlerden oluşmaktadır.
Ahmet Burhan Çakıcı, Akın Abul, Aykut Bedük, Burcu Tosun, Fatih İbrahim Kurşunmaden, Gamze Güner Kibaroğlu, Hüseyin Karagöz, Mehmet Ali Canbolat, Mehtap Öztürk, Meral Kızrak, Nezahat Koçyiğit, Serap Kalfaoğlu, Tuğba Kayıkcıoğlu, Vural Deniz, Waleed Salam Jameel Aleyashi, Zeynep Demirgil Küreselleşme, teknolojik gelişme ve bireylerin değişen beklentileri başta olmak üzere pek çok unsur insan ilişkilerini yeniden şekillendirmekte, dolayısı ile örgüt içinde çalışanların davranışlarını etkilemektedir. Örgütlerin başarısında işgücünün önemi tartışmasız kabul edilen bir gerçekliktir. Etkili bir işgücünün ortaya çıkarılabilmesi ise örgüt içinde hem örgütün kendisi hem de diğer çalışanlar ile uyum halinde çalışan bireyler ile mümkündür. Diğer yandan insanoğlunun benzersiz oluşu, standart tipte çalışanların varlığını imkansız kılmaktadır. Bu durum günümüze değin çeşitli örgütsel davranış kavramlarının doğmasına neden olmuştur.
Bu kitapta, örgütü olumlu ya da olumsuz yönden etkileyebilecek on üç farklı örgütsel davranış kavramı ele alınmaktadır. Schadenfreude (Başkasının Zararına Sevinme), İş Yerinde Kuşaklararası İklim, İş Yeri Nezaketsizliği, Yenilikçi İş Davranışı, İş Yerinde Erteleme Davranışı, Z Kuşağı Salgını: Sessiz İstifa, İş Yerinde Dışla(n)ma, İş Yerinde Kıskançlık, İş Özerkliği, İş Yerinde Sosyal Cesaret, Örgütsel Sessizlik, İş Yerinde Mizah, Çalışan Sesliliği başlıkları altında her bölüm kavramsal çerçevesi, konunun önemi, boyutları ve literatür örnekleri ile okuyucunun ilgisine sunulmaktadır.
Salih Bayraktar Bu kitapta; bir bütünün parçası olarak değerlendirilen iş ve işe dair çalışmaların yeni çağın gelişmelerine nasıl ayak uydurdukları, örnekleri ile birlikte sunularak okuyucunun; kalıplara sığmayan, değişen çalışma koşullarının ve iş veren uygulamalarının görsel ve grafiksel anlatımlarla açıklamasını, uzaktan ve hibrit çalışma modellerine dair örnekler ile dünyanın değişen iş koşullarının iş gören ve işveren niteliklerine etkisini bir arada bulması amaçlanmıştır.
A. Çiğdem Kırel, Abdullah Saykılı, Belgin Boz Yüksekdağ, Belkıs Özkara, Berrin Özkanal, Cem Güçel, Deniz Taşcı, Elif Toprak, Gönül Özsarı, Hilal Tuğçe Lapçın, İrfan Süral, Nihan Vural, Orkun Şen Son yıllarda, bulunduğu sektör ne olursa olsun tüm örgütler, nitelikli insan gücüne sahip olmanın, diğer kaynaklara sahip olmaktan çok daha önemli olduğu ortak anlayışına ulaşmışlardır. Bu kitap, uzaktan eğitimin yönetimi sürecinde de önemli bir etken olduğu düşünülen insan kaynağı konusunun yönetim bakış açısıyla değerlendirilmesi sonucunda ortaya çıkmıştır. İnsan kaynağının etkin yönetilmesi, uzaktan eğitim örgütlerinin de üzerinde yoğun çalışmalar sürdürmeleri gereken bir alan hâline gelmiş ve bu konuda kapsamlı bir bilgi ihtiyacı doğmuştur. İnsan kaynakları alanı, her tür teknolojik ve yönetsel yenilikten etkilenmektedir. Bu konuda genel kavramların değişiminin yanı sıra bazı kavram ve fonksiyonların da içeriklerinde değişiklikler olmuştur. Uzaktan eğitim sürecinin başarılı yönetilmesi ise yalnızca Türkiye için değil tüm dünya için çok önemli bir konudur. Bu kitapta tüm yazarlarımızla birlikte uzaktan eğitim sürecinin daha başarılı ve faydalı bir şekilde yönetilmesini sağlayacak insan kaynağı yönetim konularını bütüncül bir şekilde değerlendirmeye çalıştık.
Hüseyin Yılmaz Şirketlerin, küresel ekonomik süreçlerde yüksek performans gösterebilmeleri için “kârlı icat” ve “kârlı yenilik” olarak inovasyona odaklandıkları çarpıcı bir yükseliş çağında yaşamaktayız. 21. yüzyıl iş dünyasının fırtınalı dönemlerinde rakiplere oranla tek başına verimli olmanın yeterli olmadığı, buna ilave olarak inovasyona önem veren uygulamalara, süreç ve operasyonlara yönelmenin temel zorunluluk olduğu görülmektedir. Günümüzde geçerli işletme yaklaşım, model ve yapılarının, her iki temel yeteneği bir araya getirebilecek mimari ve başarıdan uzakta kaldıkları anlaşılmaktadır. Üstün Yetenekli Şirket Yaklaşımı başlıklı bu kitabımız, verimlilik (Eksplotasyon) ile inovasyon (Eksplorasyon) arasında optimal seçim ve denge oluşturma arayışında kapsamlı rehber özelliği taşımaktadır. Şirketlerin, yönetim ve yatırım sinerjisini sağlamak suretiyle bir yandan rutin üretkenlik süreçlerinde performans elde ettikleri, öte yandan stratejik vizyonlarını besleyen sofistike inovasyon modellerini geliştirdikleri şirket işleyişi bu suretle mümkün duruma gelmektedir. Bu kapsamda kitabımız, geleneksel verimlilik odaklı şirket çabalarının yetersiz kaldığı; işletmelerin karmaşık pazar, teknoloji ve müşteri değişimleriyle yüzleştiği ve köşeye sıkıştığı bir ortamda, şirket yönetimlerinin toparlanabilmesi, verimliliği ve inovasyon kazançlarını başarı hanelerine bol rakamlarla yazabilmeleri amacıyla stratejik yol haritası niteliğindedir. Kitap aynı zamanda stratejik yöneticilerin ve işletme öğretimi alanındaki akademisyen ve öğrencilerin, 21. yüzyıl işletmelerinin temel yönetim mekanizmalarını kavrayabilmeleri, fonksiyonel ve kârlı iş modelini içerisine alan etkin bir akıl seti geliştirebilmeleri konusunda ihtiyaç duydukları bilgi açıklarını gidermelerine ölçülemez katkılar sunacaktır.
Halil İbrahim Özmen Bu kitap neden okunmalı?
“Bu kitap, şirketlerin; hedef belirlemede, başarıya ulaşmada gidecekleri yolu unutmamaları, yoldan çıkıp yön değiştirmemeleri açısından vizyonun önemini en iyi şekilde tarif ediyor. İşletmeler normal rutine daldıkları için ileride gelmek istedikleri hedefleri unutuyorlar. Bu hedefe (vizyona) ulaşmak, büyümek isteyen herkesin bu kitabı okuması gerekir”.
İsmail Naltı, N6 Construction Ltd.
İnşaat Proje Müdürü, Johannesburg, Güney Afrika
“Bu kitabı okumayan vizyonerler ancak hayal edebildikleri yarışın son çizgisini ya da ulaşmak istedikleri duvarı görebilir. Ama okuyan revizyonerlere duvarın öteki tarafını, görülemeyeni görebilme yeteneği ve vizyonu kazandırır”.
Burak Rıza Toraman, Hasta Bina Doktoru (http://hastabinadoktoru.com)
Enerji Yönetimi Danışmanlığı, İstanbul, Türkiye
“Günümüzde birçok işletme; vizyon ve misyon kavramlarını birbirlerinden kopyalayarak veya ISO kalite belgesinin bir gereksinimi olarak gerçek anlamından çok uzak ve sadece yazmış olmak için kullanıyor. Bu kavramların gerçekte şirketinizin stratejisinin belirlenmesinde ne kadar önemli rol oynadığı ise kitapta açıkça, sade bir dil ve akılda kalan örneklerle çok iyi ifade edilmiş. İşletmenizin daha da başarılı olması için yön gösterici, bakış açınıza ışık tutacak değerli bir iş dünyası kitabı”.
Kerem Burhan, Gram Equipment
Proje Müdürü, İzmir, Türkiye
Brant Cooper, Patrick Vlaskovits - WILEY Yalın girişimciliğin ve startup'ların gelişimi, vizyon ve inovatif düşünme yeteneğine sahip bireylere bağlıdır. Girişimcilerin kazancı, yüksek büyümeyi hızlandırmaları için verileri kullanmayı öğrenerek müşteri etkileşimini artırması bakımından çok önemlidir. Bu amaçla, yalın girişimcilik alanında önemli danışmanlardan olan Brant Cooper ve Patrick Vlaskovits, bu kitabı kaleme alarak girişimciliğin inovatif yönüne vurgu yapmış ve alana katkıda bulunmuşlardır. Yazarlar bu kitapta, teknolojinin içinde ve dışında faaliyet gösteren onlarca girişimci ve startup fitma sahipleri ile görüşerek çeşitli vaka incelemelerini paylaşmışlardır.
Yeni bir girişimin oluşumunun ilk aşamalarında belirsizlik vardır. Ancak bu belirsizlik karşısında tahmin ve planlama gibi geleneksel müdahaleler artık yeterli gelmemektedir. İşte Yalın Girişim, tam da bu noktada devreye girmektedir. Bu kitapla Yalın Girişimcilere inovasyon odaklı, bilimsel verilere dayanan, test ve deneylerle ölçümlenebilir yeni bir yönetim anlayışı aktarılması amaçlanmıştır. Bu kitap vasıtasıyla girişimciler; müşterilerle nasıl iletişim kurulacağını, denemelerin nasıl gerçekleştirileceğini ve iş girişimlerinde elverişli verilerin nasıl kullanılması gerektiğini öğrenip bu doğrultuda girişimlerine inovasyon katabileceklerdir.
Bu kitap, kurumların işletme modellerine ilişkin zorlukların belirlenip bunlar üzerinde çalışılmasını sağlayacak yeni düşünme biçimleri, araçlar ve aktiviteler sunmaktadır. Startup'ın ne olduğu, bu doğrultuda vizyon, değerler ve kültürün etkileri üzerinde yeni bir vizyon vermektedir. Ayrıca inovatif bir vizyon için müşteri etkileşimi ve yalınlık, uygulanan gerçek vaka incelemeleriyle detaylandırılmıştır. Bu bakımdan Yalın Girişimci kitabının, sistemli ve inovatif bir girişimin oluşmasına rehberlik etmesi açısından okunması gerekir. Kitap sadece yeni girişimciler için değil, aynı zamanda üniversitelerde girişimcilik kültürü kapsamında da değerlendirilmesi gereken bir kaynaktır. Ayrıca, işletmelerde özellikle araştırma ve inovasyon odaklı çalışmalara önem veren şirket sahiplerinin ve yöneticilerin başvuru kitabı olarak değerlendirebilecekleri bir referans niteliği de taşımaktadır.
Abidin Kemeç, Aydın Bağdat, Buşra Kesici, Damla Yalçıner Çal, Gülaçtı Şen, Havva Nur Atalay, Müge Kınay, Recep Yücel, Remziye Terkan, Salih Aydın, Sinan Çıkmak, Şebnem Yücel, Şükrü Mustafa Kaya, Vildan Bayram, Zeynep Kabadayı Kuşçu, Zeynep Nezaket Köksal Bu kitap, akademik bir perspektiften yapay zekâ ve yönetim ilişkisini derinlemesine incelemekte ve bu alanlardaki güncel araştırmalarla okuyucuya bilimsel bir yol haritası sunmaktadır. Tam anlamıyla interdisipliner bir çalışma olan bu kitap, işletme, ekonomi, bilişim, psikoloji gibi farklı disiplinlerden gelen araştırmacılara, akademisyenlere ve öğrencilere vizyon çizecek, liderlik ve girişimcilik konularında da bilgi birikimlerine katkı koymaya yönelik tasarlanmıştır.
Kitabın içeriği, yapay zekânın işletme faaliyetlerini nasıl etkilediğini ve yönetim süreçlerini hangi yönlerde etkilediğini ele almaktadır. Veri analizi, değerlendirme, risk yönetimi, stratejik karar verme gibi önemli konular, yapay zekânın kullanımı ve sağladığı fırsatlar - tehditler üzerinden incelenmiştir. Ayrıca bu kitapta, yapay zekânın etik boyutu ve iş dünyası ile toplum arasındaki ilişkiler de ele alınmıştır. Yapay zekâ teknolojisinin kullanımıyla ortaya çıkabilecek sorunlar, gizlilik ve güvenlik endişeleri, yapay zekânın insan faktörünün yerini alması gibi konulan içeren kıymetli çalışmalarla gelecekteki yönetim süreçlerinde nasıl etkilerle karşılaşılacağı değerlendirilmiştir.
Prof. Dr. Remziye Terkan
Bayram Coşkun, Devrim Vural Yılmaz, Esen Eser, Kemal Gökhan Nalbant, Murat Aktaş, Necati Sarcan, Nesrin Özcan Akdağ, Nur Esra Bekereci, Pınar Göktaş, Senar Ziyanak, Sibel Çalışkan Ercan, Zeliha Çakıroğlu, Zeliha Tekin Birçok sektörde âdeta devrim yaratan yapay zekâ ve robotlar, okullarda artık öğretmenlik hatta yöneticilik; hastanelerde cerrahlık, hemşirelik, huzurevlerinde bakıcılık yapıyor. Ölümcül hastalıkların teşhis edilmesi, ilaç ve cihazların geliştirilmesinde muazzam imkânlar sunuyor. Büyük miktarda veriyi analiz ederek yöneticilerin daha hızlı ve kesin kararlar almasına yardımcı olacak önemli bilgiler ve avantajlar sunuyor. Bu da birçok konuda kararların çok daha hızlı ve minimum hatayla alınmasına olanak sağlıyor ve birçok sektörde verimliliği artırıyor.
Petrol, doğal gaz ve altın gibi madenlerin arama süreçlerinde kullanılan bu yapay zekâ teknolojileri, okyanusların tabanlarını, uzayın derinliklerini ve dağların içeriklerini keşfetmek ve buralarda daha önce insanoğlunun bilmediği birçok şeyi öğrenmek için kullanılıyor. Ulusal yönetimlerden yerel yönetimlere, özel sektörden okullar ve hastanelere kadar birçok kurum ve kuruluş artık yapay zekâdan yararlanarak hizmetlerini sunuyor. Büyük bir hızla gelişen ve yayılan yapay zekâ, robotik sistemler ve algoritmalar, sundukları kolaylıklar ve yararlar ile bir yandan insanları büyülüyor, diğer yandan korkutuyor. Bazı uzmanlar yapay zekânın hayatımızı giderek daha da kolaylaştırarak refahın yükselmesine neden olacağını söylerken, bazıları yapay zekâ ve robotların yakın gelecekte insanları hizmetçisi yapacağını savunuyor. Peki, hangisi doğru? Yapay zekâ insanoğlu için bir fırsat mı yoksa tehdit mi?
Cumali Yaşar, Esra Duygu Erkol, İpek Saralar-Aras, Murat Keskin, Ramazan Akan, Songül Demirkan, Şerife Büyükköse, Zehranur Yılmaz, Züleyha Afra Beder Günümüzün en heyecan verici ve hızla gelişen alanlarından olan yapay zekâ ve matematik, bilimin ve teknolojinin ilerleyişi için büyük bir öneme sahiptir. Bu kitap, bu iki büyüleyici alanın kesişimini inceleyerek, yapay zekâ ve matematik eğitiminin ne kadar önemli olduğunu vurgulamaktadır. "Yapay Zekânın Matematiği: Teori ve Uygulamalar" başlıklı bu eser, eğitimciler, araştırmacılar ve öğrenciler için tasarlanmıştır ve bu iki disiplinin derinlemesine keşfini sunmaktadır. Kitap, yapay zekâ ve matematik eğitimi alanlarında çalışan araştırmacılara, öğrencilere ve profesyonellere ilham vermek ve bilgi sunmak amacıyla hazırlanmıştır. Her bir yazar, kendi uzmanlık alanında derin bilgi ve deneyime sahiptir ve bu kitap, bu zengin bilgi birikimini sizlerle paylaşmak için bir araya getirilmiştir. Kitabın editörü Dr. İpek SARALAR-ARAS, bu alandaki çalışmalara katkı sağlamış önemli bir isimdir. Yapay zekâ ve matematik arasındaki bu ilişkiyi açıklamak için bu kitabı derlemiş ve size sunmaktan mutluluk duymaktadır. Kitap, yapay zekâ ve matematik alanlarına ilgi duyan herkese hitap etmektedir. Sizlere, bu kitabın içeriğini incelemek ve değerlendirmek için zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Umarız bu kitap, yapay zekâ ve matematik alanlarındaki çalışmalarınıza yeni perspektifler sunar ve ilham verir. Bu kitap, yapay zekâ ve matematik alanındaki bilgiye dair kapsamlı bir kaynak olacaktır.
Faruk Malhan Yaratıcı düşünce, yaşam kültürüne tasarım gözünden bakan bir varoluştur. İfade etmek için değil, ifade bulmak adınadır. Nesnel temellerden ötede, nesnenin maddi yapısından arınıp kullanıcısında anlam bulması üzerinedir. Nesnelliğin uçup öznelliğin kalıcılığı üzerinedir. Sözlüğünde bellek, lütuf, zarafet, inayet, haz, esin vardır. Şimdi dünya daralıyor aileye, düşüncelere, duygulara, bedene dönüş kutlanıyor, yaşam uzuyor, değer kazanıyor.
Düşünmek, düşler kurmak, tasarlamak genç zihnin en bereketli seyridir. Genç bireyler bedenlerine, duygularına, düşüncelerine hitap eden bütünsellikleri sade yaratıcı düşüncenin, toplumcu yaratıcılığın çatısının altında arayabilirler. Varlıkları yaşamın anlamı üzerine gelişmeye hazırdır, yeter ki ışık tutulsun. Varoluşun temsili, yaratıcı düşüncelerde canlanabilir; yaratıcı düşünceler, nesnel varoluşun temsiline, ayırt ediciliği ile öznel temsile kavuştukça huzura, birey ve toplum olarak onurlu yaşama yaklaşılmış olacaktır. Bu ayrım bireye ve topluma özgün varoluşlarını gerçekleştirme, gelişmeler yapabilme olanaklarını verecektir.
Dünyada yaratıcı düşünce alanlarının olduğunu, her yaratıcı düşüncenin içinde kocaman dünyalar olduğunu tanıtmalıyız!