Yönetim Bilimleri \ 1-12
Meriç E. Bebitoğlu Mete Bey'in "go" tuşuna basmak yerine telefon ahizesine "Goo!" diye bağırması o yıllar için her ne kadar acayip ve komik olsa da aslında önemli bir ihtiyacı tanımlıyordu. Bugün sesli yanıt sistemiyle ortaya konan insan-makine birleşimi yapay zekâ tam da budur.
Akademi ile günlük yaşamdan kesitleri birleştiren bu kitap, bir teknoloji güzellemesi niteliği taşımıyor. Değişim, dijital dönüşüm ve sanallığın hayatımıza katacaklarını araştırırken gelecekte örgüt yapılarının nasıl olacağını, yönetim işlevlerinin nasıl değişeceğini ve sosyal medyada iletişim dâhil olmak üzere yeni dünya düzeninde sanal yönetimin işleyiş ve kurallarını ortaya koyuyor.
Sanal Yönetim ile başarılı olmanız dileğiyle...
Ahmet Günay, Ahmet Sait Özkul, Ali Murat Alparslan, Birsen Özalp, Dilruba İzgüden, Funda Kıran, Furkan Özkul, İnan Eryılmaz, Mehmet Ali Taş, Mehmet Özmen, Ömer Faruk Oktar, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Ramazan Erdem, Rukiye Çelik, Seher Yastıoğlu, Sema Polatcı Günümüzün yitiği, herkesin aradığı, peşinden koştuğu, uzakta olduğunu varsayarak ona varmak için kendi kendine yapay engeller ürettiği, ertelediği, göremediği “mutluluk” artık nice akademik çalışmanın gündeminde. Mutlu insanların başarılı olduğu, mutlu insanların daha fazla çaba gösterdiği ve mutlu insanların mutlu ettiği üzerine nice kanıt birikti. İş dünyasının içeriği çok çeşitli ve detaylı kanıtları görmesi ve bilmesi gerekiyor. Bu yüzden Dünyanın en iyi dergilerinde yayınlanan en güncel araştırma bulgularını hikâye tadında sunduğumuz “İş'te Mutluluk Araştırmaları” kitabının iş dünyasına önemli bir çerçeve sunacağını düşünüyoruz.
Ayrıca Türkiye'deki örgütsel davranış alanı akademisyenlerinin, bu alanda eğitim gören yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin; mutluluk literatüründeki araştırma makalelerini güncel olarak takip etmeleri ve üzerine tartışmalar yapmaları için bir zemin hazırlamış oluyoruz. Yine çeşitli akademik düzlemlere, konferanslara, seminerlere, irticali konuşmalara ve sohbetlere entelektüel nitelik kazandırmak adına önemli bir kaynak ortaya koyuyoruz.
Araştırma konu tasarımlarında çok zorlanan öğrencilerin, hatta kimi zaman araştırma konusu-fikri bulma noktasında akademik kısırlık yaşayan akademisyenlerin yeni araştırma makaleleri inceleyerek ufuklarının uzayacağına inanıyoruz.
William G. Castellano “Yeni Normal” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yeni dönem, çalışma hayatını kökten değiştiren yapısal dönüşümlere neden olmuştur. Küreselleşme, teknolojideki hızlı gelişmeler ve değişen işgücü yapısı, geleneksel insan kaynakları uygulamalarını yetersiz kılmaktadır. İş dünyasında başarı ve sürdürebilirlik ancak yeni yöntemleri araştırmak, uygulamak ve işgücü adanmışlığını sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu kitapta, 21. yüzyılda sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü yakalamak isteyen ve bunun için sahip oldukları işgücü adanmışlığı ve yetenek yönetimini önemseyen örgütler için birçok uygulamaya yer verilmiştir.
İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çalışmalarına devam eden pek çok değerli öğretim üyesisinin katkılarıyla Türkçeye kazandırılan bu eserin, akademisyenler, öğrenciler ve uygulamacılar için önemli bir referans olacağına inanıyoruz.
Hüseyin Yılmaz 21. yüzyıl girişimciliği; sürekli değişen ve gelişen teknolojilerin, yapıların, eğilimlerin, pazarların, bilgiye dayalı örgüt uygulamaları ve bilgi yönetimi stratejilerinin etkisi altında şekillenmektedir. Bugünün girişimcileri, işletmelerini ve karşılarına çıkan değişimleri bilgi odaklı davranış ve süreçlerle yönetmek durumundadır. 21. yüzyıl, girişimciler için zorlu ve heyecanlı rekabet koşullarını ortaya çıkarmaktadır. Günümüz şirketleri için bilgi aktifleri, bilgi girişimleri ve bilgi çalışanları önemli kavramlar hâline gelmiştir. İnternetin temel altyapısını oluşturan elektronik ticaret ortamı, bilgiye dayalı girişimciler için para kazandıran yeni iş modelleri geliştirilmesine, özgün değer yaratma yöntemlerinin keşfedilmesine ve bütün dünyadaki pazarlara hızla erişilmesi konusunda önemli olanaklar sunmaktadır. Bilgi faktörü, girişimcilerin iş kurmasında ve oluşturulan iş modeline ilişkin operasyonel faaliyetleri devam ettirmelerinde önemli bir entelektüel sermaye unsuru hâline dönüşmüştür. Bilgiye dayalı girişimciler, bilim ve teknoloji alanlarında üretilen bilgilerin ticari uygulamalara dönüştürülmesini sağlayan başarılı bireylerdir. Bilgiye dayalı girişimci davranışı; yeni teknolojilerin, ürünlerin, süreç ve bileşenlerin üniversiteler ve dış finansman kaynaklarıyla geliştirilmesi çabalarına odaklıdır. Günümüz girişimcilik alanının yeni sınırı, bilgiye dayalı girişimcilik davranışıdır. Bu davranışın parametreleri bu kitabın konuları olarak belirlenmiştir. Geleneksel girişimcilik uygulamalarının sürekli devlet teşvikleriyle ayakta kalmaya çabalayan cadde üstü işletmelerle sınırlanmış olduğu günümüz geleneksel girişimcilik gerçeği karşısında bu kitabın temel misyonu; bilgiye dayalı girişimcilik yaklaşımının teorik temelleriyle, süreçleriyle, stratejileriyle, davranış ve uygulama örnekleriyle işletmeler ve ekonomi için ortaya çıkan beklentileri karşılayabilecek özelliklere sahip olduğunun ortaya konulmasıdır. Bu misyon doğrultusunda kitapta; bilgiye dayalı girişimcilik sürecinin temel konu bileşenlerini oluşturan yüksek performanslı ekonominin şekillendiricisi olarak girişimcilik, bilgiye dayalı girişimcilik yaklaşımı, örgütsel öğrenme, öğrenen organizasyon modeli, entelektüel sermaye, bilginin uygulanması ve bilgi yönetimi, bilgiye dayalı organizasyonla değer yaratma, girişimcilik ekosistemi ve bilgiye dayalı girişimcilik etkileşimi, bilgiye dayalı girişimciliğin gelişim alanı olarak bilim ve teknoloji parkları, bilgiye dayalı girişimcilik modeli olarak üniversite ilişkili (spin-off) şirketler, bilgiye dayalı girişimcilik mimarisi olarak startup şirketler, bilgiye dayalı girişimciliğin kritik fonksiyonu olarak inovasyon ve bilgiye dayalı girişimciliğin performans parametresi olarak yapay zekâ şeklinde ele alınarak her konu hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler sunulmuştur. Kitap bu kapsamlı içeriğiyle; konuyla ilgili akademisyenler, araştırmacılar ve uygulayıcılar ile üniversitelerin önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde öğrenim gören öğrenciler için temel bir başvuru kaynağı ve ders kitabı özelliğindedir. Özellikle ülkemizdeki teknokent yöneticileri ve paydaşları ile üniversitelerde startup şirket kurmak isteyen genç girişimci adayları ve güçlü öğretim üyesi şirketi kurmak isteyen akademisyenler için bu alandaki benzersiz bir kılavuz özelliğini taşımaktadır.
Mehmet Akif Özer Çalışma hazırlık aşamalarıyla birlikte yaklaşık 3 yıllık bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.
Çalışma hazırlanırken temel hareket noktası, özelikle lisans ve yüksek lisans derslerinde ve tez çalışmalarında böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulması olmuştur. Çalışma Gazi Ün. İİBF’de Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, ÇEKO ve İşletme bölümlerinde okutulan İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Bilimi (I-II), Mahalli İdareler, Kamu Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar ve Örgüt Yönetim Teorileri derslerinde ders kitabı ve yardımcı ders kitabı olarak okutulabilecek niteliktedir. Çünkü Çalışma kapsamındaki modern yönetim konuları, söz konusu derslerde belli dönemlerde mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca seminer ödevleri, yüksek lisans derslerinde verilen ödevler ve tez çalışmaları hazırlanırken, söz konusu modern yönetim konularını ele alan, derli toplu ve teorik çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmada ele alınan konular, alanında öne çıkmış yerli ve yabancı literatüre çok sayıda atıf yapılarak tamamen teorik olarak hazırlanmış ve herhangi bir alan araştırmasına yer verilmemiştir.
Çalışma bölümleri doğrudan çalışma sahibi tarafından yazılmıştır. Çalışmada herhangi bir şekilde başka birinin çalışmasına yer verilmemiştir.
Çalışma ortalama 25 ile 45 sayfadan oluşan toplam 15 bölümden oluşmaktadır. Bölümler:
1. Algılama Yönetimi
2. Bilgi Yönetimi
3. Çatışma Yönetimi
4. Değişim Yönetimi
5. İmaj Yönetimi
6. Kalite Yönetimi
7. Kariyer Yönetimi
8. Kriz Yönetimi
9. Performans Yönetimi
10. Risk Yönetimi
11. Strateji Yönetimi
12. Stres Yönetimi
13. Süreç Yönetimi
14. Vizyon Yönetimi
15. Zaman Yönetimi
Çalışmanın ele aldığı konular özellikle son yıllarda gerek gelişmiş ülkelerde gerekse ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla tartışılan popüler modern yönetim konulardan oluşmaktadır.
Bu durum çalışmanın ülkemizdeki üniversitelerde, meslek yüksek okullarında ders kitabı ve yardımcı kaynak olarak okutulabileceğini göstermektedir. Çünkü mevcut literatürde bu tür konuları böylesine ayrıntılı ele alan ve öğrencinin anlayabileceği şekilde ortaya koyan derli toplu ve kapsayıcı başka bir kaynak bulunmamaktadır.
Çalışmanın yaygın bir okuyucu kitlesine hitap edeceği öngörülmektedir. Bunlar arasında en önemli kısmı gerek merkezde gerekse taşrada lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, konularla ilgili araştırmacılar ve akademisyenler, tez, alan araştırması hazırlamak isteyenler ve kamu/özel sektör yöneticilerinden bu konulara ilgi duyanlardır. Ülkemizde gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe klasik yönetim anlayışından modern ve daha etkili yeni yönetim anlayışına geçiş sürecinde bu tür eserlere büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

Duygu Hıdıroğlu Yenilikçi girişim başlatma oranları incelendiğinde, kadın ile erkek girişimciler arasında belirgin bir farkın olduğu gözlenmektedir. Bu farkı ortaya çıkaran en büyük etkenlerden birinin ise fırsat eşitsizliği olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla kadınlar ile erkekler arasında fırsat eşitliği sağlandığında kadınların yenilikçi girişimde bulunma oranlarının ciddi şekilde artması beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, finansal gelişmişliğin fırsat eşitliği sağlamada etkin olup olmadığını anlamaktır. Dolayısıyla bu amaç doğrultusunda, çalışmada, yenilikçi girişimcilik faaliyetlerini etkileyen birçok mikro ve makro düzeyde dinamik arasında bir girişimcinin harekete geçmesinde etkili olduğu düşünülen finansal gelişmişlik dinamikleri üzerinde durulmuştur. Böylelikle bu finansal gelişmişlik göstergelerinin cinsiyet ile yenilikçi girişimcilik arasındaki ilişkide düzenleyicilik rolleri test edilmektedir. Bu çalışmanın kapsamında, finansal gelişmişliğin fırsat eşitliği sağlamak suretiyle yenilikçi girişimciler arasında kadınların oranını arttıracağı öngörülmektedir. Küresel Girişimcilik Monitörü 'nün (GEM) anketine katılan Toplam Erken Aşama Girişim Aktivitesi (TEA) sınıfına giren girişimler, çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Örneklem, 2007-2013 yıllarını kapsamakta ve 87 ülkeden 92.947 birey düzeyinde veri içermektedir. Bu çerçevede geliştirilen hipotezler, karışık etkili lojistik regresyon yöntemiyle test edilmiştir. Analizler neticesinde beklenenle paralel sonuçlara ulaşılmıştır. Regresyon sonuçları, finansal gelişmişliğin ve gelişmişliği belirlediği düşünülen finansal etkinlik ve finansal güvenilirlik dinamiklerinin kadınların yenilikçi girişimcilik başlatmalarına katkılarının önemli derecede etkili olduğu neticesini ortaya koymuştur.
Özetle çalışma, ekonomilerin büyümesinde engel teşkil eden yenilikçi girişimcilik oranlarının az olması durumu ve kadın erkek arasındaki fırsat eşitsizliğinden kaynaklı kadınların yenilikçi girişimciliğinin erkeklerden düşük olması probleminin çözümü için gerek okuyuculara gerekse politika yapıcılara yol gösterebilecek önemli bulgulara yer veren önemli bir bilimsel kaynak niteliğindedir.
Işın Çelebi Ekonomide ve işletme sürecinde özellikle sorunlu dönemlerde ve zor zamanlarda stratejik yönetim ve değişim anlayışı içinde sistematik düşünmek, etkin ve verimli bir yönetim sağlamak önemlidir.
Bu ilkeler çerçevesinde çalışmalarınızı yürütürken üç insan tipi ile karşılaşırsınız:
1. Düşünen, yeni fikirler üreten ve çalışmayı sevenler. Karınca gibi çalışan, sorumluluk sahibi insanlardır.
Bu gruptakiler er ya da geç başarılı olurlar.
2. Yapılan işten, projeden kendilerine pay çıkaranlar ve bununla övünenler.
Bu gruba dahil olanlar; hayatı kolay yaşayan, kopya çeken ve benmerkezci insanlardır.
3. La Fontaine'in “Ağustos Böceği ile Karınca” örneğinde olduğu gibi hazıra konmaya alışmış, çok laf, az iş yapan kulisçilerdir.
Bu gruptakiler; iş yapmadan, yapılan çalışmaların kendilerine ait olduğunu, ne kadar vazgeçilmez ve önemli olduklarını sık sık anlatan kişilerdir.
Ben, kitabımı birinci gruba dahil insanların görüşüne sunmak için hazırladım. Diğer gruptakiler de çalışmamdan yararlanırlarsa memnun olurum.
Hayri KOZANOĞLU Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla gündelik yaşamımızı değiştiriyor. “Akıllı telefonların” bulunmadığı bir dünyayı düşleyemiyoruz bile. Hemen her gün önümüze “yapay zeka”, “Endüstri 4.0”, “blockchain”, “paylaşım ekonomisi” gibi yeni kavramlar çıkıyor. Bazen bunları anlamakta, anlamlandırmakta zorlanıyoruz. Çoğu zaman da göz açıp kapatana kadar teknoloji ile ilgili bilgilerimizin ve becerilerimizin günün gerisinde kaldığını şaşkınlıkla fark ediyoruz. “Teknolojik Gelişmeler ve Hayatımız” çalışması, teknolojinin gerek işleyişini gerekse de ekonomik ve toplumsal sonuçlarını 50 soruda yanıtlamaya çalışıyor. Böylelikle meraklı okuyucuya insanlığın geldiği teknolojik aşamayı güncel ve canlı örneklerle aktarmayı amaçlıyor.
Fahri Erenel, Ebru Caymaz Afetlerle mücadelede, özellikle de ülkemizde afet denilince akla ilk gelen deprem sonrası arama ve kurtarma çalışmalarında ilk 72 saat “Altın Saatler” olarak adlandırılır. Araştırmalar, ilk 30 dakikada hayatta kalma oranı %93 iken, bu oranın 3. günde %33’e, 5. günde ise %7’ye kadar indiğini göstermektedir. İlk 72 saati çok iyi değerlendirebilmek için afet yönetiminin ilk iki aşaması olan “Risk ve Zarar Azaltma” ile “Hazırlık” aşamasını çok iyi değerlendirmek ve planlamak gerekmektedir.
Kitap, özellikle ilk iki aşamaya yönelik çalışmalara katkı sağlamak maksadıyla afet ve acil durum yönetimi konusunda akademik ve uygulama boyutunda tecrübe sahibi iki yazar tarafından kaleme alınmıştır. İçeriğinde güncel yaklaşımlara yer verilmek suretiyle kitabın; bu alanlarda yöneticilik ve eğiticilik yapanlara, uzmanlara, eğitim alanlara, planlama birimlerinde çalışanlara, kamu ve özel sektör ayrımı gözetilmeksizin farkındalık sağlaması hedeflenmiştir.
Beyza Gültekin, Cuma Ercan, Ertuğrul Mıhçıoğlu, Hatice Doğukanlı, İbrahim Halil Ekşi, Levent Şahin, Osman Sesliokuyucu, Yavuz Akçi, Zekayi Kaya Ülkeler, diğer ülkelerle gerek siyasi gerek ticari ve gerekse ekonomik ilişkiler içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda dış ticaret, mal ve hizmet ticaretini kapsamaktadır. Daha ucuz, daha hızlı ve daha kaliteli üretimin gerçekleşmesi rekabeti artırmış; yeni üreticilerin, yeni iş alanlarının yaratılmasına imkân vermiş ve bu durum ekonominin küreselleşmesine zemin hazırlamıştır. Küreselleşen ekonomi sayesinde piyasalara, müşterilere ve tedarikçilere ulaşmak daha da kolaylaşmıştır. Tüm bu gelişmeler, dış ticaretin öneminin de artmasına neden olmuştur.
Dış ticaret esnasında bir ürünün nasıl pazarlanabileceğinden başlayıp bu ticaretin muhasebeleştirilmesine kadar yaşanan süreci inceleyen bu çalışma, öğrencilerin ve eğitimcilerin yararlanabileceği teorik bir ders kitabı özelliği taşımasının yanı sıra dış ticareti “meslek” edinmeyi planlayan ya da bu konuda faaliyet gösteren firmaların daha etkin yöntemleri keşfedebilmeleri açısından da faydanabilecekleri pratik bir kaynaktır.
Cihat Kartal, Demet Özcan, Derya Yayman, Dilek Eren, Esma Ebru Şentürk, Gönen İlkar Dündar, Mehmet Ali Akkaya, Mehmet Bağış, Mesut Öztırak, Münevver Bayar, Necmiye Tülin İrge, Okan Güray Bülbül, Özge Demirkale, Serdar Çakan, Sibel Aybar, Simge Selvitopu, Tülay Yel, Umut H. İnan, Vasfi Kahya Bugün bizler, insanlığın dönüşümünü içeren yeni bir teknolojik devrime tanıklık ediyoruz. Sanayileşmenin gelişim yolculuğunda dördüncü kırılımı yaşadığımız bu süreci; “Dijital Devrim” olarak tanımlıyoruz. Baş döndürücü bir hızla dijitalleştiğimiz bu dönemde işletmeler için hayatta kalma reçetesi olarak teknolojik rekabete uyum sağlamak gösterilmektedir. Özellikle geleneksel yapıda inşa edilen aile işletmelerinin bu adaptasyonu edinmeleri çok kritik bir önem taşıyor. Nitekim bir ülke ekonomisinin %80'inden fazlası aile işletmelerinden oluşmaktadır. Dijitalleşmenin kazandırdığı hız ve esneklik, aile işletmelerinin yenidünya düzeninde sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde etmelerine yardımcı olmaktadır.
Bu kitapta farklı üniversitelerden akademisyenlerin kendi uzmanlık alanlarına bağlı olarak aile işletmelerinin dijital dönüşümü irdelenmektedir. Bu dönüşüme tümüyle adapte olmak üzere işletmelerin insan kaynaklarından finansal yönetime tüm temel fonksiyonlarının dijitalleşme yolunda nasıl şekil değiştirdikleri ele alınmaktadır. Bu yönüyle kitap, aile işletmelerine yol gösterici bir nitelik taşıyor. Diğer taraftan aile işletmeleri yazınına katkı sağlanması, kitabı akademik olarak zenginleştirmektedir. Bu kitap, aile işletmeleri için dijitalleşmenin anlamı üzerine ve uygulamaya konmak üzere farklı düzey ve konularda pek çok stratejiyi tartışan, zengin bir içerik sunmaktadır. Önemli olan husus, bu işletmelerin dijitalleşme doğrultusunda yeni stratejiler geliştirerek dijital devrime uyum sağlamasıdır.
Özgür Çark, Gökben Bayramoğlu, Elif Hasdemir, Esin Ceylan, Ufuk Karadavut, Deniz Zeren, Nilüfer Kapukaya, Burcu Sarı, Gökhan Korkmaz, Ufuk Karadavut, Yaşar Akça, Gülten Demiral, Begüm Çimen, Taylan Tutkunca, Mustafa Aslan, Selda Özbey, Selda Fındıklı, Erkin Nevzat Güdelci Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sosyoteknik pek çok değişim ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Endüstri 4.0 paradigması ile birlikte bulut bilişim, yapay zekâ, nesnelerin interneti, yapay sinir ağları ve robotik gibi pek çok yeni nesil dijital teknolojiler iş dünyasında sahneye çıkmış; iş zekâsı, yapay sinir ağları, karanlık - insansız fabrikalar ve bulut ERP gibi ileri işletme uygulamalarının doğuşuna zemin hazırlamıştır.
1960'lı yıllarda başlayan ve bugün tüm sürati ile devam eden dijital dönüşümün bu baş döndürücü hızından dünya iktisadi hayatının en önemli figürlerinden biri olan aile işletmeleri de derinden etkilenmiştir. Türkiye'deki işletmelerin yaklaşık %95'ini oluşturan aile işletmelerinde bugün tedarikten pazarlamaya kadar tüm süreçlerin hızla dijitalleştiği görülmektedir.
Aile işletmelerinde dijital teknolojilerin etkisini ele alan üç kitaplık seriden ilki olan bu kitapta endüstri 4.0 ekosisteminde yer alan dijital teknolojiler ve bu teknolojilerin işletme süreçlerine etkileri, alanında yetkin bilim insanları tarafından ele alınmış; bilim camiası, aile işletmeleri ve sektör temsilcilerinin istifadesine sunulmuştur.
Ferudun Yayman Küreselleşen dünyamızda değişim ve gelişim hızı her geçen gün artmaktadır. Bu değişime ayak uyduramayan şirketlerin varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
General Electric efsane CEO'su Jack Welch, “Bir kuruluşun değişim hızı, dış dünyanın değişim hızından düşük ise o kuruluşun sonu yakındır.” diyerek şirketlerin hayatta kalmalarının önemini vurgulamıştır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şirketlerin çoğunluğunu “aile şirketleri” oluşturmaktadır. Dünyada aile şirketlerinin oranı %65 iken Türkiye'de bu oran %95 civarındadır ve dünya ortalamasına göre oldukça yüksektir. Aile şirketlerinin yaşam ömürleriyle ilgili istatistiki veriler incelendiğinde sürdürülebilirliğin oldukça zayıf olduğu görülmektedir.
Ülkemizde aile şirketlerinin ortalama ömürleri 25-30 yıldır. Bunların ikinci nesile ulaşma oranı %30, üçüncü nesile ulaşma oranı %12, dördüncü nesile ulaşma oranı ise %3 civarındadır. Bu veriler bize, şirketlerimizin Kuşaklar arası devrinde problem yaşandığını ortaya koymaktadır. Buna karşın nesilden nesile yaşamını sürdüren şirketlerin ortak özellikleri ise, “kurumsallaşmış” olmalarıdır. Bu da bize aile şirketlerimizin varlıklarını sürdürebilmesi için kurumsallaşmanın kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.
İşletmelerin temel amaçları arasında kâr elde etmek, büyümek ve paydaşlarına değer yaratmak vardır. Burada bahsettiğimiz paydaşlar, sadece şirketin hissedarları değil; topluma hizmet bağlamında çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, yerel yönetimler ve kamu kuruluşlarını sayabiliriz. Ancak tüm bu paydaşlara değer üretebilmesi için işletmenin öncelikle varlığını sürdürebilmesi gerekir. Yani, işletmenin bütünleşik bir organizasyon olarak faaliyetleri “Sürdürülebilir” olmalıdır. Bir başka ifadeyle işletme planlı bir organizasyon yapısına sahip olmalıdır.
“Kurumsallaşma” tüm işletmeler için hayati bir önem taşımaktadır. İngiltere Başbakanı Churcill'in, ülke olarak içinde bulundukları dönemin koşullarını betimleyen “This is a matter of life or death!” diye ünlü bir sözü vardır. Evet, benzetmek gibi olmasın ama “kurumsallaşma” da işletmeler için tıpkı bu sözle ifade edildiği üzere “Bir ölüm kalım meselesidir”. Çünkü kurumsallaşma olmadan işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri mümkün değildir.
Kitapta ayrıca kurumsallaşan şirketlerin başarılı olabilmeleri için “stratejik yönetim” ve “çağdaş liderlik” yöntemlerinin önemi, gerekliliği ve nasıl uygulanacağından bahsedilmektedir.
İlgilenenlere ve uygulayıcılara keyifli okumalar…
Mahmut Özgün Ülkemizde aile ilişkilerinin güçlü, ortaklık/paydaşlık kültürünün zayıf ve aile şirketlerinin ömrünün oldukça kısa olduğu bir gerçektir. Sermayedar birinci kuşak aile üyelerinin hızlı karar verebilmek, hızlı büyüyebilmek, fırsatları değerlendirebilmek için “işin başında” olmayı elzem gördüklerini ancak ikinci kuşakta stratejik iş birlikleri, satın almalar, birleşmeler doğrultusunda ileriye ve geriye doğru büyümeler, holdingleşme, halka arzlar nedeniyle şirketin kurumsallaşmasının hızlandığını ve ister istemez işin başında bizzat durmak düşüncesinden uzaklaştıklarını söyleyebiliriz.
Kurumsallaşmış bir aile şirketi yönetiminde asıl belirleyici olan kurallardır. Buna göre şirketin mülkiyeti, yönetici kadrosu ve denetleyiciler yazılı kural ve sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Şirket yöneticilerinin şirkete ve pay sahiplerine karşı doğrudan sorumlulukları ve hesap verme yükümlülükleri bulunmaktadır. Bununla birlikte şirket yöneticileri iş ve işlemlerini yaparken şeffaflık ilkesini göz önünde bulundurmalıdır.
Ailenin kurumsallaşmasının genellikle şirketin kurumsallaşmasının gerisinde kaldığını birinci kuşağın (kurucuların) vefatından sonra genellikle mirasçılar arasında aile şirketlerinin paylaşılması bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle, aile şirketlerinin kurumsallaşmasının çok daha bütüncül bir perspektifle ele alınması ve öncelikle ailenin kurumsallaşması aşamasından başlaması ve bunu şirketin kurumsallaşması aşamasının izlemesidir.
Ali Murat Alparslan, Arzu Yiğit, Aslı Metin, Ayşe İspirli, Dilek Kocabaş, Dilruba Uğurluoğlu, Durmuş Gökkaya, Elif Kaya, Erdal Eke, Hatice Güneş, Kevser Sezer Korucu, M. Hamdi Mücevher, Mehmet Özmen, Merve Kişi, Muazez Demir, Necla Yılmaz, Nezihe Tüfekci, Osman Şenol, Pınar Öke Karakaya, Ramazan Erdem, Ramazan Kaya, Rukiye Yorulmaz, Selin Eroymak, Selma Doğanalp Çoban, Seyhan Özdemir, Sümeyye Özmen Akademi denildiğinde diğer toplumsal kurumlara kıyasla elitist, saygın ve ayrıcalıklı bir örüntü, bu örüntünün içerisinde de somut bir yapı olarak üniversiteler akla gelmektedir. Üniversiteler, ortaya çıkışlarından bu yana bu “müstesna” vasfını korumakla birlikte son birkaç yüzyıldır etkili bir şekilde toplumsal gelişim ve değişimin merkezinde yer almışlardır. Günümüzde üniversitelere bu denli önem atfedilmesinin arkasında, bu kurumların insanın ilgili olduğu ve erişebileceği tüm alanlara dair bilgi üretme ve bu bilgiyi insanlar için kullanışlı hâle getirme potansiyeli bulunmaktadır. Bugünün üniversitelerinden; bilimsel araştırmalar yapması, öğrencilere eğitim ve öğretim aracılığıyla mesleki ve entelektüel beceriler kazandırması ve kendi sorumluluk alanıyla ilgili toplum yararına olacak faaliyetlerde bulunması beklenmektedir. Akademi için çizdiğimiz bu çerçeve, daha çok idealize edilmiş bir manzarayı yansıtmaktadır. Ancak bir de madalyonun diğer yüzü bulunmaktadır. Bu tarafta da yüzleşmemiz gereken gerçekler vardır.
Bu kitapta, yine ana caddelerden çıkarak Türkiye’de akademinin arka sokaklarında neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.
McGraw-Hill Psikoloji alanında en güncel bilimsel bilgileri okuyucuya sunmayı hedefleyen bu kitap, her biri kendi alanında ve çeviri konusunda uzman olan psikologlar tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
Aklımın Aklı: PSİKOLOJİ kitabı; psikoloji biliminin temel konularını yalın, açık, net ve kolay anlaşılır şekilde okuyucuya aktarmasının yanı sıra renkli içeriği ile de son derece ilgi çekicidir. Okuyucu, kitabı ilk incelediği andan itibaren kitabın gerçek dünyadan örneklerle zenginleştirildiğini ve baştan sona etkileşimsel ve dinamik öğrenme yöntemlerinin etkin şekilde kullanıldığını fark edecektir. Kitapta içerik ve biçim dengesinin korunmasına özel bir duyarlılık gösterilmiştir.
Öğrenme alışkanlıklarının günümüzde değişmiş olması nedeniyle Aklımın Aklı: PSİKOLOJİ kitabında, "Ne?", "Neden?" "Nasıl?" ve "Ne zaman?" sorularına etkileyici şekilde yanıt verme hedeflenmiştir. Aynı zamanda, merakı, düşünmeyi ve yaratıcılığı destekleyen yeni öğretim yöntemlerinin kullanılmış olması özellikle öğrenciler için yararlı olacaktır. Öğrencilerin derse hazırlanma, derse katılma ve ders sonrası gözden geçirme etkinliklerinde kendi akıllarına bu kitabı eşlikçi kılmaları kitabın yapısı gereği kaçınılmaz görünmektedir.
Okuyucunun merak düzeyini yüksek tutmasının ötesinde onun kendi iç dünyasında ve sosyal çevresinde olup bitenleri anlamlandırmasını hedefleyen Aklımın Aklı: PSİKOLOJİ kitabının, satışa çıktığı tüm ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de psikoloji alanının en temel kaynaklarından biri olacağına inanıyorum.
Doç. Dr. Mithat Durak
Serkan Deniz, Selva Staub, Mesut Çimen Altı sigma yaklaşımının 1980’li yıllara dayanan yakın bir geçmişi olmasına rağmen bugün farklı sektörlerde faaliyet gösteren büyük şirketlerce yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Yaklaşımın sağlık sektörüne girişi yavaş ve geç olmuştur; ancak dünya örnekleri incelendiğinde sağlık kuruluşlarının yaklaşım ile önemli kazanımlar elde ettiği görülmektedir. Sağlık harcamalarında ve maliyetlerde yaşanan artış, sağlık sektörü için önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu durum, sunulan hizmetlerin verimli hâle getirilmesi, kaynakların doğru kullanılması, değişkenliğin ve israfın önlenmesi gibi çalışmaları önemli hâle getirmiştir. Bu noktada sektörün başvurabileceği önemli araçlardan biri de altı sigma yaklaşımıdır.
Bu kitap, sağlık hizmetlerinde altı sigma örneklerine yer veren ülkemizdeki ilk kaynaklardan biri olma niteliğindedir. Kitapta; altı sigma yaklaşımı ile ilgili genel bilgilere, yararlarına, uygulanmasındaki kritik başarı faktörlerine, uygulanma aşamalarına, kullandığı araç ve tekniklere ve yaklaşım ile sağlık sektöründe sağlanan başarı örneklerine yer verilmiştir. Kitap; öğrencilere, araştırmacılara, akademisyenlere, uygulayıcılara, yöneticilere, girişimcilere, sağlık ve kalite konusuna ilgi duyanlara yararlı olacaktır.
Christopher W. Moore Güncelleştirilmiş, Arabuluculuk Yazın Klasiği
Neredeyse 30 yıldan bu yana anlaşmazlık çözümü uygulayıcıları, üniversite öğretim elemanları ve öğrenciler alandaki en kapsamlı rehber olarak Arabuluculuk Süreci'ne başvurmaktadır. Arabuluculuk üzerine yazılmış en kapsamlı kitap olarak bu metin, anlaşmazlık çözümünün herhangi bir alanında—aile, toplum, istihdam, iş dünyası, çevre, kamu politikaları, çok-kültürlü veya uluslararası—çalışan yeni ve deneyimli anlaşmazlık çözüm uygulayıcıları için biçilmiş kaftandır. Bu kitap, uzmanlar için bir rehberdir ve dördüncü basım, alandaki gelişmelere ayak uyduracak şekilde genişletilmiş ve yenilenmiştir. Bu basım, arabuluculukta mükemmelliği sağlayacak ve anlaşmazlık yaşayanların kalıcı anlaşmalara varmalarına ve ilişkilerini sürdürmelerine yardımcı olacak yeni kaynaklar içermektedir.
• Arabuluculuk hizmeti sunma konusunda daha fazla bilgi ve en güncel yaklaşımlar
• Hem yaygın hem de özgün sorunlar için doğru stratejiyi seçme konusunda kapsamlı rehberlik
• Her türlü anlaşmazlıkla ilgili güncellenmiş yeni vakalar
• Gelişmekte olan kültürler arası ve uluslararası arabuluculuk alanı ve uygulamaları hakkında daha fazla bilgi
Rauf Arıkan Araştırma soru sormakla başlar. Bilgiye erişmek ve bilginin doğru kullanımı araştırmacının temel uğraşlarından biridir. Araştırma yapma ve sonuçlarını doğru yorumlamanın önemi günümüzde daha da artmıştır. Sekiz milyona yakın öğrencisi bulunan üniversitelerimizin başlıca görevi, araştırma yapmak ve bilimsel yöntemi yaygınlaştırmaktır. Deney, gözlem, anket ve kütüphane çalışması, bilimsel araştırma yöntemlerinin en yaygın olanlarıdır. Üniversitelerin yanında bankalar, siyasi partiler, firmalar, elçilikler, yerli ve yabancı kuruluşlarla pazarlama uzmanları her alanda araştırma faaliyetinde bulunmaktadır.
Fen ve teknoloji alanında yapılan araştırmalar kadar, insanlar, toplumlar ve örgütlerle ilgili araştırmalar da yaygınlaşmaktadır. Günümüzün öne çıkan konularından araştırma geliştirme faaliyetleri ve inovasyon olgusunun temelinde de araştırmacılık kapasitesi yer almaktadır. Sayıları 200'ü aşan Üniversitelerimizde her yıl 75 bin kadar master ve doktora tezi tamamlanmaktadır.
Bilgi çağında yaşıyoruz. Bilginin üretimi, yayılması ve kullanımı hız ve yaygınlık kazandığı için çağımıza bilgi çağı diyoruz. Diğer yandan, bilgi çağının bir sonucu da bilgi kirliliğinin ortaya çıkmış olmasıdır. Bilgi bombardımanı altında doğru ile yanlış bilgiyi, iyi niyetli ile sömürme niyetli bilgiyi birbirinden ayırt etmek zorlaşmıştır. Bu zorlukların çaresi bilimsel araştırmacılık eğitimini yaygınlaştırmaktır.
Elinizdeki bu kitap, öğrenen ve inceleme yapan tüm öğrencilere, gerçek ve güvenilir bilgi peşinde olan araştırmacılara, özellikle de akademik tez hazırlayan adaylara yöneliktir. Araştırma yöntemlerini tanıtan, veri kaynaklarını, veri toplamayı, anket yapmayı, örnekleme tekniklerini açıklayan; veri analizinin tablolar, grafikler ve istatistiksel araçlarla nasıl yapıldığını uygulamalı olarak gösteren; bir araştırma raporunun nasıl yazılması gerektiğini ve buna ilişkin bilimsel ve etik kuralların neler olduğunu anlatan bir eserdir.
Michael Armstrong(çeviri editötü Yonca Deniz Gürol) Yönetim kurulu düzeyinde İK temsilinin stratejik önemini vurguladığı ve İK stratejisinin her yönünün global iş stratejisine mükemmel bir şekilde nasıl bağlanması gerektiğini gösterdiği için insan kaynakları yöneticilerine büyük bir değer katacaktır.
Training Journal

Stratejik insan kaynakları yönetimi akademisyenler, danışmanlar ve uygulamacılar tarafından benzer şekilde ele alınmıştır. Bununla birlikte, insan kaynakları stratejisinin genel iş stratejisi ile entegrasyonu teoride uygulamaya göre daha kolaydır. Armstrong’un Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi El Kitabı, teori ve pratik arasında bir köprü kurarak hem insan kaynakları stratejilerini formüle etmek hem de bunları uygulamak için rehberlik eder.

Bu tamamen gözden geçirilmiş altıncı basım, İK stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması, bireysel performans stratejilerinin uygulanması ve kurumsal bir sosyal sorumluluk stratejisinin oluşturulması ve yürütülmesi konularındaki yeni bölümlerin yanı sıra uluslararası İKY stratejileri üzerine de tartışmalar içermektedir. Armstrong'un Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi El Kitabı örnek olay incelemeleri, kontrol listeleri ve pratik örneklerle dolu olup, olumlu ve verimli bir değişiklik gerçekleştirmek için karmaşık bir strateji uygulamaya koyan herkes için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Özlen Çetin Günümüzde işe alım, terfi, atama ve potansiyellerin keşfedilmesi aşamalarında kullanılan Değerlendirme ve Gelişim Merkezi (Assessment Center) uygulamalarına ilişkin bu kitap, insan kaynakları profesyonellerinin görüşlerinden hareketle, kişilik envanterleri ile değerlendirme merkezi uygulama sonuçları arasındaki ilişkiyi irdelemekte; değerlendirme ve gelişim merkezi uygulama süreçlerinin öncesi, uygulama sırası ve uygulama sonrası aşamaları ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır.
Dr. Özlen Çetin’in akademik birikimi ile bu alandaki sayılı değerlendiricide bulunan uygulama tecrübesini birleştirerek hazırladığı bu kitabının, değerlendirme ve gelişim merkezi uygulamasına başlamak isteyen ya da kendi kurumları bünyesinde böyle bir merkez kurmayı planlayan meslektaşlarım için çok faydalı bir kaynak olacağını düşünüyorum.
ONGUN CAN ÖZKAYA / Aselsan / Kariyer ve Yetenek Yönetimi Müdürü

“Doğru işe doğru çalışan” mottosu için yol haritasını olacağını düşündüğüm ve sadece insan kaynakları profesyonellerinin değil tüm insan yönetimi işlevini gerçekleştiren yönetim ekibinin başucu kitabı olması gereken bu çalışma için Dr. Özlen Çetin’e ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.
BARIŞ GÜL / Faveo Danışmanlık / Genel Müdür

Sevgili Özlen Çetin’in birikim ve tecrübelerini paylaştığı bu kitabın, insan kaynakları sahasının ihtiyaçlarına çok güçlü bir ışık olacağına eminim. Yolu açık olsun.
MUSTAFA KODAZ / Bayer Türk/Saha Eğitim Müdürü

İş hayatı için kaynak niteliği taşıyan bu kitabın okuyucularına, değerlendirme merkezi uygulamalarının aslında korku ve stres dolu süreçler olmadığını, aksine kişinin kendisini keşfetme noktasında yol gösterici olduklarını gösteriyor.
ÖZGE KARVAN / Kahve Dünyası/İnsan Kaynakları Müdürü

İnsan kaynağına yapacağımız stratejik yatırım açısından, kurum için vazgeçilmez bir süreç olan değerlendirme merkezi uygulamaları her zaman kabul gören araçlardır. Çalışanların insan kaynakları departmanına bakış açılarını saygı ve kabul bakımından arttıran bu araç hakkındaki süreçlerin anlatıldığı bu kitabı, bir başucu kaynağı olarak görüyorum.
SEVİNÇ DURMUŞ / A&Y/İnsan Kaynakları Departman Yöneticisi

Dr. Özlen Çetin’i, değerlendirme merkezi danışmanlığı ve akademik uzmanlığın gücü ile uzun yıllardır biriktirdiği deneyimlerinden hareketle yazdığı bu kaynak eser için kutluyorum. Kitap, başta insan kaynakları profesyonelleri olmak üzere değerlendirme ve gelişim merkezi uygulamasına başlamak isteyen herkes için bir başucu kaynağı…
AYKUT BORA / Abora/İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanlığı-Kurucu/Danışman
Mustafa Özseven, Akansel Yalçınkaya Bu eser, Türk sanayisinde hayata geçirilen yönetim uygulamalarının kökenlerini ve yayılımını kamu bursu ile yurt dışında eğitime gönderilen Promethe'lerin kariyer güzergâhlarını analiz ederek araştırmaktadır. Bu çalışma “bağlam” mefhumunun aktörlerin kariyer güzergâhlarındaki etkisini de konu almakta ve Türk sanayisindeki yönetim uygulamalarının yayılımını bu minvalde incelemektedir. Araştırmada yönetim uygulamalarının yayılımında bağlam ve aktörlerin etkileşiminin daha net ortaya konulabilmesi için 1930-1950 ve 1950-1970 olmak üzere iki ayrı dönemde eğitime gönderilen iki farklı nesil araştırmaya dâhil edilmiştir. Bu çalışmada, 1930-1950 döneminde Almanya ve Fransa başta olmak üzere daha çok Avrupa'daki ülkelere eğitime gönderilen nesil Promethe-1, 1950-1970 döneminde ABD ve İngiltere ağırlıklı olacak şekilde yurt dışında eğitime gönderilen nesil ise Promethe-2 olarak anılmaktadır. Bu doğrultuda Promethe-1 ve Promethe-2 nesillerinin kariyer güzergâhlarının kapsamlı bir karşılaştırması yapılarak araştırma bulgularına ulaşılmıştır. Bu boyutlarıyla çalışma, 1930-1980 yılları arasında Türk sanayisinde etkin olmuş yönetim uygulamalarının kökenlerini ve yayılımını bağlam ve aktörler özelinde ortaya koyabilmiştir.
Arzu Baloğlu Bu kitaba başlama nedenimiz, öncelikle ülkemizin özellikle çocuklarını daha sonra gençlerini yenilik peşinde koşan ve icat çıkaracak şekilde yetişmesi gereken bir nesil olmasına duyduğumuz inanç ve güvendir.
Bugünlerin çocukları, yeni tabiriyle Z kuşağı gençleri olarak eğitim görecekler. Kimi küçük yaştan itibaren iyi eğitim imkânları ile yetişiyor kimi ise son derece zor şartlarda okuyor veya okuyamıyor.
Bir çocuk icat çıkararak büyürse inanın hem kendisi hem ailesi ve yakınları için hep farklı ve yetenekli olarak ayırt edilecek, arzu ettiği imkânları yaşamak istediği hayatı daha kolay elde edebilecektir. O hâlde çocukları geleceğin araştırmacısı ve yenilikçisi olarak serbest bırakmak hatta sürekli teşvik etmek gerekir. Küçüklüğünde oyuncaklarını bile seçerken eğitici ve yönlendirici olmasına dikkat ediniz. Bu ana fikirden yola çıkarak, gerek ülkemizde gerekse dünyada farklılık yaratmış kâşif, vizyoner, araştırmacı ve fikir insanlarını örnekleyerek bu hedefin başlangıcını oluşturduk. Daha sonra ise merak ve araştırmaya yönelik ilgileri başlayan küçüklerin, sürekli arz ederek yenilik peşinde koşan bireylere evrilmesi adına, bunun pazar, teknoloji, ülkeler, teşvikler, fırsatlar açısından bakışını yine gerçek vakalarla anlatmaya çalıştık. Burada mümkün olduğunca örneklere yer verdik. Ve nasıl başarılı olunduğunu analiz etmeye çalıştık.
Son günlerde en çok konuşulan teknolojilerin yani yapay zekâ, robot, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojilerin yaratıcılarının yine meraklı insanlar olduğunu ve bu ürünlerin araştırmacı bir zihinle üretildiğini özellikle vurguladık. Bunlar son teknolojik gelişmeler değildir, hiçbir zaman gelinen nokta da son olmayacaktır. Teknoloji sürekli yenilik ve evrilme hâlindedir.
Bu gibi teknolojilerin ve dünyaca tanınacak yeni ürün ve markaların yaratıcıları neden sizlerden biri olmasın! Aslında başarılı olmak için gereken her şey sizde yeterince var. O hâlde sizden beklentimiz, icat çıkararak büyüyünüz, büyütünüz ve çevreniz için rol model olunuz!
Aslan ŞENDOĞDU Bankacı olmayı mı düşünüyorsunuz? Ya da Bankacılık sektöründe çalışan olarak iş performansınızı artırmak mı istiyorsunuz? Elinizdeki kitabı okuyarak mevcut bilgi dağarcığınızı daha da geliştirebilirsiniz. Siz de iş hayatının yoğunluğunu, Thomas Edison'un dediği gibi “Hayatımda bir gün bile çalışmak zorunda kalmadım, her şey eğlenceydi” şeklinde, keyifli bir yolculuk olarak duyumsayabilirsiniz.
A. Kadir Tuna Kurumsal yönetim, şirketin yönetimi ile yönetim kurulu, hissedarlar ve diğer pay sahipleri arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Özellikle son yıllarda artan şirket skandalları ve krizler, şirketlerin kurumsal yapılarına ilişkin sorunların daha fazla tartışılmaya başlanmasını sağlamıştır. Bu çerçevede İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, 1999 yılında üye ülkelerdeki şirketlere yol göstermesi amacıyla, Kurumsal Yönetim İlkeleri rehberini yayımlamıştır. Temelde halka açık şirketlere yönelik ilkelerden oluşan rehber zamanla tüm şirketleri ilgilendiren unsurları içermiştir.
Söz konusu ilkeler; adillik, sorumluluk, hesap verebilirlik ve şeffaflık unsurlarını içine alan hissedar haklarının korunması, yönetim kurulunun yapısı, paydaşlarla ilişkiler ve şeffaflık unsurlarından oluşmaktadır. Diğer taraftan, Basel Bankacılık Komitesi tarafından OECD ilkeleri referans alınarak 1999 yılında “Bankalarda Kurumsal Yönetim İlkeleri” yayımlanmıştır.
Bankalarda kurumsal yönetim, bankaların ekonomik sistemde üstlendikleri rol ve mevduat toplama imtiyazına sahip olmaları nedeniyle ayrı bir önem arz etmektedir. Bu nedenle Türk Bankacılık Sisteminde etkin kurumsal yönetimin uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Selva Staub Başarılı Bir Strateji Oluşturmanın Temel İlkeleri, kurumların başarılı olmaları için temel olan stratejik planlama ve etkili uygulama süreçlerini ele alır. Zamanla değişen pazar koşulları ve rekabet ortamında başarının sırlarını keşfetmek isteyenler için bir kılavuz niteliğindedir.
Kitap, stratejik planlama sürecinin adımlarını ayrıntılı bir şekilde açıklar ve her bir adımın işletmenin kârlılığına, dayanıklılığına, liderliğine ve başarısına nasıl katkı sağlayabileceğini vurgular. Müşteri ilişkilerinden çevresel etkilere, işletme kabiliyetlerinden organizasyonel yapıya kadar geniş bir yelpazede stratejik öneme sahip konuları ele alır.
Okuyuculara, pazar dinamiklerini anlama, rekabetçi çevreye uyum sağlama ve sürekli iyileşme ve yenilikçilik yoluyla büyümeyi sürdürme konularında derin bir kavrayış kazandırmayı amaçlar. Ayrıca değişim yönetimi ve başarıyı sürdürme stratejileri gibi kritik konuları da inceler.
Bu kitap; işletme liderleri, stratejik planlama uzmanları ve öğrenciler için bir kaynak olarak hizmet etmektedir. Hem teorik bilgiyi hem de pratik uygulama ipuçlarını içeren bu rehber, her seviyeden okuyucunun stratejik planlama ve uygulama süreçlerini daha etkili bir şekilde Yönetmesine yardımcı olacaktır.
Bernard Roth, HarperBusiness Stanford Üniversitesindeki d.school kurucularından olan Bernard Roth, gerçekleşeceği konusunda umudumuzun olmadığı hedeflerimize ulaşmamız için bize, tasarımcı düşünme gücünü tanıtarak başarma alışkanlığını nasıl edinebileceğimizi anlatıyor.
Tek kelime ile bu kitap muhteşem.
Başarma Alışkanlığı, çağın gerektirdiği değişimi sağlamak için son zamanlarda kaleme alınan en yalın kitaplardan biri. Kolaylıkla ve sistemli bir şekilde değişimi ve dönüşümü sağlayarak kişideki kararlılığın ortaya çıkmasını hedefliyor ve başarıya giden yolun haritasını veriyor.
Sorunları, farklı bir strateji izleyerek yeni fikirlere dönüştürüyor; başarının, mutluluğun ve huzurun sürdürülebilir olmasını sağlayacak önemli bilgiler ve uygulamalar sunuyor.
Roth, hayatımızda farklı bir deneyim yaratıyor; tasarlanmış bir dizi tartışmayla, hikâye, öneri ve egzersizle başarı alışkanlığı oluşturuyor. Değişime ihtiyacı olan her bir kişinin, kurumun, yatırımcının ve girişimcinin rahatlıkla uygulayabileceği tasarım kaynakları sunuyor. Hepimizin içinde var olan, olumlu değişim için gereken gücü farkına vardırıp, uyandırmaya ve harekete geçirmeye yardımcı oluyor.
Bernard Roth, kendi içimizde oluşturduğumuz engelleri kaldırıp, kendimize güvenmemizi sağlıyor. Dikkatsizliklerimizi ve kayıplarımızı ortadan kaldıran metotlar öneriyor.
Mazeretleri bir tarafa koy...
Artık senin zamanın... Denemelisin... Yapmalısın...
İstediğin ne varsa vakit kaybetmeden harekete geç...
Başarılı, mutlu ve huzurlu ol... Haydi! Ne duruyorsun...
Kamil Ahat, Muharrem Gezer İlk olarak 2011 yılında Hannover Fuarında internetin üretimde kullanılması sonucunda ortaya çıkacak yeniliklerin yeni bir sanayi devrimi niteliğinde olacağına dikkat çekilmesi ile birlikte ifade edilen ifade edilen endüstri 4.0 günümüzde kendisini her alanda göstermektedir. Fabrikalardaki makineler, bilgisayarlar, sensörler ve diğer entegre bilgisayar sistemleri birbirleriyle bilgi alışverişinde bulunabilmekte ve insanlardan neredeyse tamamen bağımsız olarak kendi kendilerini koordine ve optimize ederek üretim yapabilir hale gelmişlerdir. Bu sayede üretim süresi, maliyetler, harcanan enerji miktarı düşerken, üretim miktarı ve kalitesi artmaktadır. Diğer taraftan üretilen ürünler, tıpkı üretildikleri makineler gibi sürekli internete bağlı bir şekilde, sensörler aracılığı ile bulundukları çevreyi incelerek gerektiğinde yine kendi yetenekleri ölçüsünde fiziksel tepki verebilme kabiliyetlerine kavuşabil¬mekte ve bunu yaparken dünya genelinde internete bağlı olan tüm diğer cihazlarla gerçek zamanlı olarak bilgi alışverişinde bulunabilmektedirler. Dördüncü Sanayi Devrimi’nin dijitalleşme karakteristiği ile birlikte daha fazla otomatikleştirme, siber fiziksel sistemler yapay zeka teknolojilerine giriş gibi yenilikleri ile toplumsal hayatın akışına büyük etki etmektedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde yap-boz’un bir diğer kritik parçasının 2016’da Japonya hükümeti tarafından tanıtılan “Akıllı Toplum 5.0” ile birlikte dünyaya açıklandığını anlamaktayız. Toplum 5.0 sadece imalat sektörü için değil, aynı zamanda tüm fiziksel ve sanal alanların entegrasyonu yardımıyla sosyal sorunları çözmeyi hedeflemiştir. Çünkü dördüncü sanayi devriminin getirdiği dijital dönüşümün insan odaklılık, sürdürülebilirlik ve dayanıklılık unsurlarını içselleştirerek, entegre olabildiği oranda bir sonraki aşamaya yani beşinci sanayi devrimine evrileceği anlaşılmaktadır. Endüstri 4.0 ve ardından toplum 5.0 ile tanışmış olan dünya COVID-19 koşullarının zorlayıcı ikliminde insani değerlerin ve yaratıcılığın ne derece vazgeçilmez olduğunu yeniden deneyimlerken, üretenlerin ve tüketenlerin karşı karşıya geldikleri pazar koşullarını şekillendiren imalat sanayisi endüstri 5.0 ile tanışmaktadır. Ancak anlaşılmaktadır ki öğrenmeye, yeni bilgilere karşı geliştirilen direnç kısacası değişime direnç hiç bu kadar yıkıcı olmayacaktır.
Abdullah Turan, Andaç Toksoy, Buket Çetinkaya Duran, Dilek Dönmez Polat, Ergül Söylemezoğlu, Ersan Dikili, Fadime Sezer, Fatma Kantaş Yılmaz, Fatma Özden, Fuat Ferit Yazar, Gamze Ay, Gökhan Uludağ, Gönül Gül Ekşi, Hasan Saltuk Durak, İnci Fatma Kurtulgan, Kazım Mert, Kemal Temel, Merve Turpçu, Mukadder Bektaş, Nermin Kişi, Onur Doğan, Özlem Özen, Pınar Ünkür, Semra Köse, Tuğba İmadoğlu Kalkan, Zeliha Seçkin Çağımıza damgasını vuran yeni liderlik türleri ve değişim ilişkisinin çok yönlü bir şekilde ele alındığı “Bilgi Çağında Değişim ve Liderlik” adlı bu kitap, kaçınılmaz olan değişim olgusuna yeni liderlerin bakış açısını siz değerli okuyucularla buluşturmaktadır. Bu eserde yeni liderlerin değişime nasıl liderlik ettiği farklı bakış açısıyla sunulmaktadır. Kitapta da yer aldığı üzere bu liderlik türleri arasında dijital, resonant (ahenk yaratan), yeşil, ruhsal, estetik, paradoksal, aşkın (üstün), pozitif, sosyal sermaye, etik, yıkıcı, toksik, stratejik, kapsayıcı ve örtük liderlik konuları yer almaktadır. Günümüz dünyasının karmaşık bir yapıda olması nedeniyle karmaşık olan değişim sürecinin hızlı, etkili ve verimli bir şekilde yönetimi için “liderlik” kavramı kilit bir rolde yer almaktadır. Bu bağlamda yeni çağın gerekleri itibarıyla liderlerin kendini sürekli yenilemesi, hızlı etkileşimle değiştirmesi, sürekli değişimi şekillendirmesi, büyük bir hızla değişen ve gelişen teknolojiye uyum sağlaması gerekmektedir.
Adem Öğüt 21. yüzyılda enformasyon ve yönetim teknolojilerinin insan kaynakları, organizasyon yapıları, yönetim sistemlerine yönelik dönüştürücü etkileri akademik ve pratik platformlarda tartışmaların ön sıralarında yer alıyor. Enformasyon teknolojilerinde yaşanan çarpıcı gelişmelerle birlikte, zihinsel etkinliklerin artık işletmelerde üst yönetimin tekelinden çıktığını ve aksine organizasyon çapında yaygınlaştırıldığını görüyoruz.
Kitapta bilgi yönetimi, küresel sistemde örgüt yapıları, yönetim modelleri, bilgi kalitesi, bilgi ekonomisi, hizmet kalitesi gibi yaygın başlıkların yanı sıra son yıllarda iş dünyasının ana gündem maddeleri arasında yer alan e-ticaret, veri madenciliği, inovasyon yönetimi, entelektüel sermaye, bilişimci girişimcilik, teknoloji yönetimi ve sanal yapılar konularına da derinlemesine yer verilmektedir.
Kitabın; yöneticilere, yönetici adayları olan öğrencilere ve akademisyenlere verinin bilgiye, bilginin yoruma, yorumun karara ve kararın eyleme dönüştürülmesi serüveninde faydalı olması umulmaktadır.
Güven Ordun İnsanlar, doğadaki pek çok canlıya göre oldukça çelimsiz olmalarına rağmen zekâları ve ortaklaşa hareket etme becerileri sayesinde dünyada hâkimiyet kurmuşlar, doğanın tehdit ve tehlikelerine karşı çözümler geliştirerek bu çözümleri diğer nesillere aktararak varlıklarını devam ettirmeyi başarmışlardır. Zekâ, kısaca farkındalık ve adaptasyon becerisi olarak tanımlanabilir. Varlığını devam ettirip bilgi ve tecrübelerini diğer nesillere aktarmak isteyen işletmelerin de zeki aynı zamanda değişen koşullara ve ihtiyaçlara hızlı uyum sağlayabilmesi için çevik olması beklenmektedir.
Etkili bir yönetici bilişsel, duygusal, sosyal ve kültürel zekâya sahip olmalıdır. Bilişsel zekâ iş süreçlerinin, duygusal zekâ insan ilişkilerinin, sosyal zekâ görev ekiplerinin, kültürel zekâ ise küresel farklılıkların yönetimi için gereklidir. Etkili yöneticiler, işletmelerinin başarılarında önemli rol oynayabilirler ancak işletmeden ayrıldıklarında genellikle bilgi ve uzmanlıklarını da beraberlerinde götürürler, dolayısı ile uzmanlığın sonraki nesillere aktarılması mümkün olmayabilir. Bu durum da işletmenin etkililik, verimlilik ve özellikle sürdürülebilirlik konusunda sorunlar yaşamasına neden olur. Bu sorunlar, işletmenin küçülmesine hatta yok olmasına neden olabilir. Bu nedenle bilginin, uzmanlığın, sorun çözme becerilerinin diğerlerine ve genel olarak sisteme aktarılması gerekmektedir.
Bu doğrultuda kitabın birinci bölümünde, tarih boyu yönetim yaklaşımları ve bu yaklaşımların içinde insanın yeri açıklanmaktadır. Gelişen tüm teknoloji ve imkânlara rağmen bilginin elde edilmesinde, kullanılmasında ve transfer edilmesinde insan önemli bir rol oynamaktadır. Bu nedenle ikinci bölümde, insan davranışının temelleri incelenmektedir. Üçüncü bölümde, işletme içindeki ekipler ve ekipler içindeki insan davranışları tanımlanmaktadır. Son bölüm zeki ve çevik işletme yapılarına, sistem ve süreçlerine, bu kapsamda insanların temel rol ve yükümlülüklerine odaklanmaktadır.
Veli Denizhan Kalkan Varlıkları ve eylemleriyle yaşamımızı kuşatmış bulunan günümüz organizasyonları, rekabet ortamında hayatta kalabilmek ve etkilerini sürdürebilmek için bilgi üretmek zorundadırlar. Örgüt içinde ve dışında gerçekleşen karmaşık etkileşimler sonucunda açığa çıkan örgütsel bilgi, kuruluşlarda yeniliğe kaynaklık edebilmekte ve zaman zaman örgüt için âdeta bir can simidi işlevi görebilmektedir. Bu çalışmada örgütlerde bilginin nasıl üretildiği, yeni örgütsel bilginin nasıl yaratıldığı üzerinde durulmaktadır. Bilgi üretimi işletmecilik, kamu yönetimi, strateji, örgüt bilimi, teknoloji ve yenilik yönetimi gibi birçok alanın ilgi sahası içinde yer almaktadır. Bilgi üretiminin daha iyi kavranması; örgütlerin, örgütlerdeki insan davranışının, yönetim süreçlerinin, çalışma ilişkilerinin, kısacası çağdaş yaşamın pek çok boyutunun daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Ali Şükrü Çetinkaya Çok yönlü ve çok paydaşlı bir süreç olan uluslararası ticaret işlemlerinin başarılı yönetilmesi etkin bilgi yönetimini gerekli kılmaktadır. Uluslararası ticaret işlemleri yönetim yazılımı olan Bikosoft Exporter Systems; firma ve ürün veri tabanı oluşturma, müşteri ilişkileri yönetimi, pazar araştırması, teklif hazırlama, satış ve pazarlama, üretim ve stok süreci takibi, ihracat-ithalat belgelerinin hatasız ve otomatik hazırlanması, teslim ve ödeme süreçlerinin yönetilmesi, satış sonrası garanti ve servis hizmetlerinin takibi, ülke bazında istihbarat bilgilerinin yönetilmesi, çok yönlü raporlar alınması ve nihayetinde işletmelerin kurumsal hafızalarının hep canlı kalması olanaklarını sağlamaktadır. Günümüz bilgi çağında uluslararası ticaret yapan firmalar ve bu ticarete aracılık eden aracı işletmeler için bilgisayarlı sistemler kaçınılmaz bir gerekliliktir. Bu kitapta, bilgisayarlı uluslararası ticaret işlemleri, bu alanda öncü olan Bikosoft Exporter Systems yazılımının kullanımı ile anlatılmaktadır.
Adem Öğüt - Hasan Güleş - Ali Çetinkaya Çalışmada, turizm işletmelerinde yönetim süreci bağlamında stratejik, taktik ve operasyonel düzeyler enformatik bir bakış açısıyla analiz edilmektedir. Bunun yanında turizm işletmeleri kapsamında odaklanılan konaklama ve seyahat işletmelerinde yönetim süreci ve örgütlenme sorunları bilişim teknolojileri çerçevesinden irdelenmeye çalışılmaktadır. Dolayısıyla kitap, turizm sektörünün temelleri sayılan konaklama ve seyahat işletmelerinde yönetim sürecini sistem ve durumsallık yaklaşımları çerçevesinde enformatik bir bakış açısıyla inceleyen tümleşik bir araştırma niteliği taşımaktadır. Akademik çevre, sektör yöneticileri ve öğrenciler açısından yararlı bir başvuru eseri olması düşünülerek hazırlanmıştır.
Akyay Uygur Bu kitap, örgüt-işgören ilişkisini temel alan örgütsel bağlılık ve işe bağlılık konularını ayrıntılı ve kapsamlı olarak ele almaktadır. Örgütün rekabetçi koşullar altında başarıyla faaliyet göstermesinde örgütsel bağlılığı yüksek düzeyde işgörenlerin önemli katkısı bulunmaktadır. İşe bağlılık ise işgörenin, işine psikolojik olarak bağlanması olarak tanımlanabilir. İşgörenin örgütüne yönelik oluşturduğu duygusal bağ, inanç, özdeşleşme ve temel yaşam ilgisi oluşturma davranışı, her zaman geçerliliğini koruyan ve performans üzerinde önemli etkiye sahip olan bir durumdur.
Bu bağlamda örgütsel bağlılık kavramı, çeşitleri ve yaklaşımları ile işe bağlılık kavramını araştırma ile destekleyen bir içeriğe sahip olan kitap; başta akademisyenler ve öğrenciler olmak üzere ilgili kamuoyunun araştırma ve çalışmalarında fayda ve destek olacak şekilde ilgi ve bilimsel meraklarına sunulmuştur.
İrfan ÇAĞLAR Değişim çağının en önemli eylemlerinden biri, değişimi doğru okuyabilmektir. Bunu yapabilen kişi, örgüt ya da toplumlar; bir taraftan ciddi anlamda kendilerini yenileme olanağını elde ederlerken, diğer taraftan da rakiplerine karşı rekabet avantajı sağlamaktadırlar. Değişimi okumanın bir adım ötesi ise onun yönetimidir. Hayatta her şey yönetilebilir. Dinamikleri farklı (asimetrik) işleyen değişim olgusu dâhil. Burada önemli olan; doğru yerde, doğru zamanda, doğru şeylerin yapılmasıdır. Doğru şeylerin yapılması, değişimin doğru algılanmasına bağlıdır. Bu da ilgili taraflarda güçlü değişim algısı oluşturmakla mümkün olabilir.
Değişim algısı uzun erimli bir süreçtir. Bir günde oluşmadığı gibi, bir günde de değişmez. Aynı zamanda uzun süreli enformasyon çabaları ile oluşturulabilecek bir sonucu ifade eder. Çünkü değişimi taraflar kayıtsız şartsız ve hemen kabul etmezler. Alışkanlıklar, statükoculuk ve değişimi hayatın özgürlüğüne yönelik tehdit olarak kabul etme gibi hususlar, bu algının oluşumunu zorlaştırır. Böylece bu ve benzer sebeplerden dolayı değişime karşı direnç noktaları oluşur. Yukarıda da ifade edildiği üzere, değişim algısının oluşumu ve yönetimi sürecinin beklenen sonuçları üretmesi, ilgili sürecin etkin yönetimine ve doğru değişim algısına bağlıdır. Etkin değişim algısının üzerine inşa edilecek bir değişim yönetimi sürecinin, yanlış yapılmaması durumunda başarılı olma ihtimali artacaktır.
“Değişim ve Değişim Yönetimi” kitabı dikkatli bir şekilde okunursa kitabın değişimi yönetmenin ipuçlarını verdiği anlaşılacaktır. Kitabın konsepti; öncelikle temel kavramların açıklanması ve okuyucunun hafızasında detaylı değişim olgusunun oluşturulması, daha sonra çevresel etkiler bazında değişim-çevre ilişkisinin ele alınması ve farklı boyutlar (modernleşme değişim ilişkisi, postmodern ölçekte değişimin incelenmesi ve makro düzeyde değişim algısının ortaya konmaya çalışılması vb.) çerçevesinde değişimin yorumlanması üzerine inşa edilmiştir. Kitaptaki temel amaç; olumlu anlamda değişim algısı oluşturmak ve değişimin lehinde bir farkındalık meydana getirmektir. Ümit ederiz ki bu, gerçeklik kazanır.
Onur Önel Bir sabah işe mutsuz gidilirken kaleme alınmaya başlanan bu kitap, o mutsuzluğun sebeplerinin gerçekçi bir yaklaşım ile incelenmesi neticesinde ortaya çıkmıştır.
Özel sektör işletmelerinde oluşan işleyiş sorunları incelendiğinde, sorunların kurumsallaşamamaktan ve işletmelerin kilit pozisyonlarında erdemsiz insanların istihdam edilmesinden kaynaklandığı görülecektir.
Sorunların içinden çıkılamaz bir hâl alacağı aşamaya göz göre göre gelindiği bu durumda artan verimsizlik durdurulamayacak ve işletme geri dönüşü mümkün olmayan tehlikeli bir noktaya doğru hızla ilerleyecektir. Bu, işletme için bir kırılma noktası olacak, işletme bu aşamadan sonra ne yaparsa yapsın kötüye gidişatı durduramayacaktır. Kısır döngüye ve ardından girdaba dönüşecek olan bu durum, nihayetinde kurumun işleyişini yutacaktır.
Tüm bunlar yaşanırken gerçeğin karşısında olan her unsur şüphesiz ki bu kötüye gidişatın destekçisi olacaktır. Bu sebeple işletmelerin çoğu 2. ve 3. nesilleri göremeden kepenk kapatmaktadır.
Bu kitap, ısrarla denenmiş ve başarısız olunmuş yöntemleri içermez. Konuları yaşanmışlıklarla ilişkilendirir ve örneklendirir.
Olayları, onlara ayna tutarak tarif etmesi ve farkındalık arttıran mesajlar vermesi bu kitabın farkıdır. Bu mesajlar aynı zamanda çalışanların söylemek isteyip de bir türlü ifade edemedikleri ya da ifade etmelerine olanak tanınmamış düşünce ve hislerini yansıtır. Verilen mesajların, sunulan çözüm yöntemlerinin istisnasız hepsinin gerçekçi, uygulanabilir ve hakkaniyete uygun sonuçlar içermesi hedeflenmiştir.
Günün sonunda ise kazanan; kurumların varlık sebebi olan “erdemli insanlar” ve “dünden daha doğru işler yapmak isteyen firma sahipleri” olacaktır.
Yaşanan gerçek durumlardan ve deneyimlerden esinlenilerek kaleme alınan bu kitap; mevcut çalışanlara destek, iş hayatına yeni başlayacaklara kaynakça, üst yönetimlere ise bir çıkış yolu olacaktır.
Asuman ÖZDEMİR Sosyal bir varlık olan insan, her şart ve koşulda toplanma ihtiyacı duymuştur. Bu iletişimin sağlandığı en iyi yoldur. Yönetimin en temel süreçlerinden biri olan toplantılar, belli sonuçlara ulaşmak için iki veya daha fazla insanın arasındaki bilgi, görüş ve fikir alışverişi olarak tanımlanır. Toplantılar, ortaya çıkan sorunu çözmek, ihtiyaç duyulan uzmanlık bilgisine ulaşmak, herhangi bir konuda ilgilileri bilgilendirmek, toplu karar almak, sorumluluğu anonimleştirmek veya çalışanların moralini yükseltmek gibi çeşitli nedenlerle düzenlenir. Ancak bir toplantıda yaşanan en yoğun duygular: huzursuzluk, aşırı can sıkıntısı, bıkkınlık ve "ben neden burdayım", "bir an önce bitse de gitsek" düşüncesidir. Ancak, örgütlerin belirleyecekleri ilkelere bağlı olarak oluşturdukları toplantı kültürleri, verimli toplantılar için ilk adım olacaktır.

Verimli, başarılı toplantılar için, bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı bu çalışma; yönetici, çalışan, öğretici, öğrenenler için önemli bir kaynak olacaktır.
Ahmet Erkasap, Burcu Aydın Küçük, Cihat Kartal, Cumali Kılıç, Gözde Mert, İlker İbrahim Avşar, Kerem Kaptangil, Muhsin Halis, Mustafa Coşar, Nur Çağlar Çetinkaya, Recep Palamutoğlu, Serdar Çakan, Taylan Tutkunca, Ufuk Karadavut, Yağmur Yavuz, Yu-Feng L. Lee Businesses that use blockchain technology are undergoing a revolutionary transformation in data storage, digital transactions, and customer relationship management. This technology also represents a significant shift in business processes, with long-term implications for economic progress and sustainability. Blockchain technology provides numerous benefits to the parties because it allows transactions to be made in a decentralized and distributed structure without the use of intermediaries. In this regard, it is worthwhile to investigate the relationship of this technology with various fields. The implications of blockchain technology for innovative business processes and long-term sustainability, as well as how it leads to change, are examined in this book. In this book, we will learn about business processes, organizational structures, sustainable development effects, Industry 4.0 and its relationship with the product, government approaches, supply chains, behavioral advertising, data management, food cold chain management, dirty money relationships, and ethical considerations, among other things. The book, which examines the relationship of blockchain technology to various topics, provides valuable information for readers who are interested in the subject by touching on various aspects of technology, and it also explains what activities businesses can implement by implementing this technology.
Aylin Atasoy, Bilsen Bilgili, Bülent Akkoyun, Demet Özcan Biçici, Duygu Hıdıroğlu, Ebru Kasnak, Esin Ceylan Şaşmaz, Mesut Öztırak, Muhammet Girgin, Seçkin Doğan, Sibel Aybar, Sinem Sönmez, Tülay Yel, Vasfi Kahya Geçmişten günümüze değişim her dönemde yaşanmış olsa da algoritmik olarak son dönemdeki değişimin hızı ve zamanı geçmişe oranla hız olarak artmış, zaman olarak kısalmıştır. Bu açıdan değişim her alanı derinden etkilemektedir. Teknolojinin mevcut iş akış sistemlerine yeni bir bakış açısı kazandırması sebebiyle bilinen eski yöntemleri işlevsiz kılmaktadır. Her ne kadar Blockchain teknolojisini kripto paralar ile duymuş olsak da iki teknoloji arasında 15 yıla varan bir fark bulunmaktadır. Blockchain'in sistemsel özellikleri her alanda ilgi uyandırmıştır. Bankacılık, veri güvenliği, akıllı sözleşmeler, bulut teknolojileri, yapay zekâ ve birçok alanda yeniliğe sebep olmaktadır. Blockchain teknolojisi, üzerinde değişiklik yapılamaması ve buna bağlı olarak güvenilir teknolojisi sayesinde uygulanabildiği her alanda etki oluşturmaktadır. Merkezî bir sisteme sahip olmaması sebebiyle veri üzerinde tek bir kullanıcının değişiklik yapması mümkün olmamaktadır. Yapılan işlemlere bağlı olan tüm bilgisayarlardan ulaşmak mümkün olmasının yanında kime ait olduğu ve tarih gibi detayları da sunması şeffaf bir kayıt sistemini oluşturmaktadır.
Blockchain teknolojileri ile işletme fonksiyonları ve yönetim faaliyetleri daha güvenli ve iş süreçlerinin daha kolay yürütülebildiği bir hâl alacaktır. Stratejik kararlardaki güvensizlik sorununun ortadan kalkması fikrî, mülki ve sınai hakların korunmasında eskiye göre daha kolay olması önemli bir sorunun çözümüdür. Her türlü sürecin daha şeffaf hâle gelmesi yönetim ve işletmecilik için önemli bir adım niteliğindedir.

Ata Kahveci, Ebru Kasnak, Emine Ayhan, Fatoş Bulut, Güneş Topçu, Hüseyin Şenerol, İbrahim Arslan, İpek Özenir, Mehmet Aytekin, Mehmet Tolga Çakan, Nurçin Seymen Aksu, Özge Yalçıner Ercoşkun, Recep Palamutoğlu, Sabiha Kılıç, Seda Karagöz Zeren, Tuğçe Metin, Vasfi Kahya Bu kitap; blockchain teknolojilerini bölüm bölüm ve parça parça sektörel bazda ele almakta ve sektörel etkilerine odaklanmaktadır. Bu yönde kavramsal açıklamaları sektörler süzgecinden geçirmekte olan kitap; her bölümüyle ilgili sektörlere katkı vermekte ve gelecek çalışmalara ilham olmaktadır.
Agâh Başdeğirmen, Ahmet Cengiz Kar, Aydın Bağdat, Aydın Şenol, Aynur Acer, Bihter Karagöz Taşkın, Damla Yalçıner Çal, Dr. Fatih Güzel, Emre Kadir Özekenci, Gülsün Nakıboğlu, Hatice Doğukanlı, İpek Özenir, Jale Sağlar, Jale Sağlar, Mehmet Erdoğmuş, Özer Şen, Recep Palamutoğlu, Serkan Yücel, Sinan Çıkmak, Tülay Yel, Yusuf Işık Dünya ekonomisinin işleyişi ve işletmelerin iş yapış şekilleri üzerindeki büyük etkiye sahip teknolojilerden biri, blockchain (blokzincir) teknolojisidir. Henüz bir teknoloji için başlangıç aşamasında sayılsa bile şimdiden ticari hayattaki kullanımlarına yönelik değerlendirmeler yapılmakta ve gelecekte de yaygın olarak kullanılacağı öngörülmektedir. Blockchain teknolojisinde yapılan ticari işlemlerin güvenilirliği yüksektir, doğrulamalar için merkezî bir otoriteye ihtiyaç duymakta ve onaylanan veriler silinemez niteliktedir. Hemen her büyük teknolojik değişimde olduğu gibi, blockchain teknolojisinde de başarılı örnekler olduğu kadar, uygulama aşamalarını tamamlayamayan, kendisini bu yeni teknolojiye uyumlaştıramayan birçok kurum ve taraf da söz konusudur ve olmaya da devam edecektir. Bu bağlamda teknolojiyi, yapabileceklerini, mevcut iyi örnekleri ve olası riskleri bilmek, yola daha sağlam adımlarla çıkılmasını ve daha iyi sonuçlar alınmasını sağlayacaktır. Kitapta blockchain/blokzincir teknolojisinin işletme faaliyetlerine etkisi, tedarik zinciri, muhasebe, denetim ve finansal açıdan irdelenmektedir. İşletmelere yönelik farklı alanlardaki kullanımlara odaklanan ve her biri alanında uzman akademisyenler tarafından yapılan çalışma ve değerlendirmelerin yer aldığı kitabın okuyuculara yol göstereceğine ve bundan sonra yapılacak çalışmalara da ışık tutacağına inanılmaktadır.
Abdullah Ballı, Abdullah Mohammed, Abdullah Önden, Ahtesham Ali Baig, Ali Özarslan, Ali Tanış, Ali Uçucu, Anisa Mohammed, Arzu Uğurlu Kara, Ayça Avcı, Ayhan Aydoğdu, Ayşıl Zuhal Koç, Bahattin Gökhan Topal, Batuhan Cicikler, Bengisu Vural, Beste Alpaslan, Buket Atalay Aycan, Burcu Gökçe Yılmaz Akın, Büşra Ağan, Büşra Dündar, Cüneyt Dirican, Davut BoztaşÖğretim Üyesi, Ebru Sönmez Karapınar, Eda Nur Serçeoğlu, Egehan Özkan Alakaş, Elif Mutlu Erdoğan, Emre Savcı, Engin Yavuz, Erdem Erciyes, Ersin Sünbül, Esra Kumaş, Ethem Kılıç, Ezgi Gümüştekin, Fatih Canbaz, Fatih Kayhan, Gökhan Karabulut, Gülşen Kırpık, Hafso Mohamed Said, Hamide Özyürek, Hasibe Aysan, Huzeyfe Erkam Candan, Hülya Başeğmez, Hüseyin İkizler, Hüseyin Yurdakul, İhsan Erdem Kayral, İlayda Özkan, Mine Berra Doğaner, Muhammet Emin Dalmış, Murat Başal, Murat Fatih Tuna, Mustafa Kemal Topcu, Natalie Janti Fouad Khemesh, Nurgül İnan, Orçun Geçgel, Ozan Kaban, Özlem Aydın, Reyyan Rabia Deniz, Rıza Bayrak, Roberta Panzu Fako Diaka, Selin Çiftçi, Seray Kağıtçı, Sercan Edinsel, Serdar Çelik, Serkan Bürken, Sinan Babaçoğlu, Syed Ibrahim Bilal Majid, Şeyda Ok, Tolga Türköz, Tutku Tuncalı Yaman, Ünsal Sığrı, Yeşim Arslanoğlu, Yiğit Şener, Zehra Fırat, Zeynep Baysal, Zeynep Beyza Gül, Blok zincir teknolojisinin giderek artan etkisi ve önemi, dünya çapında büyük bir ilgi ve merak uyandırmaktadır. Bu ansiklopedi, blok zincirin derinliklerine inmenize yardımcı olacak kapsamlı bir kaynak sunarak, bu heyecan verici dijital inovasyonun temel kavramlarını ve uygulamalarını aydınlatmayı amaçlamaktadır.
Prof. Dr. Ünsal Sığrı
OSTİM Teknik Üniversitesi

Blok Zinciri Ansiklopedisi; daha akıllı, güvenli, şeffaf, ölçeklenebilir, merkeziyetçi olmayan ve akışkan iş örgütlenmesi ve işbirliklerinin kurulabildiği ağ toplumunu siber-fiziksel dijital ikizlerle inşa etmede kolaylaştırıcı role sahip blok zinciri teknolojilerini ve bu teknolojilere dayalı oluşturulan siber dünyayı anlamamızı kolaylaştıracak teknik, ekonomik, sosyal, örgütsel ve yönetsel kavramları Türkçe önerileriyle keşfetme yolculuğuna çıkarıyor. Alanında boşluk dolduracak bu esere emek veren tüm yazarları ve editörlerini kutluyorum.
Prof. Dr. Türksel Kaya Bensghir
Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Blok zincir teknolojisine küresel ölçekte artan ilgi konunun her alanda uygulanabilmesi için artarak devam eden olağanüstü bir heves ile birlikte evrilmektedir. Küçücük bir köy haline gelen gezegenimizde her ölçekte gerçekleşen tüm işlemlerin güvenilir, şeffaf ve kişilik haklarını ihlal etmeden kayıt altına alınması çok genel geçer bir ihtiyaç olarak bu teknolojinin motivasyonunu oluşturmaktadır. Olumlu ve olumsuz taraflarıyla küresel bir ihtiyacın giderilmesi için ortaya atılmış bu çığır açan teknolojiyi Türkiye okurları için kolay öğrenilebilir bir konu haline getirmeyi amaçlayan bu ansiklopedinin okuyucu ile buluşmasını önemsiyor, editör ve yazarlara teşekkürü bir borç biliyorum.
Prof. Dr. Ufuk Türen
OSTİM Teknik Üniversitesi
Ahmet Fatih Karakaya, Arda Sezen, Arzu Uğurlu Kara, Ayça Avcı, Büşra Solmaz Dündar, Dicle Naz İnal, Egehan Özkan Alakaş, Engin Yavuz, Erdem Erciyes, Erdoğan Güneş, Gizem Kuçak Toprak, Gökhan Karabulut, Göksel Korkmaz, Hamide Özyürek, Harun Ergen, Hasibe Aysan, İlkay Dinç Uyaroğlu, Kemal Eroğluer, Kevser Çeltik Şahlan, Levent Özdemir, Memduh Aslan, Muhammet Fatih Şengüllendi, Murat Süslü, Nurgül İnan, Sercan Edinsel, Serkan Ağar, Şeyda Ok, Tuğçe Çelik, Ünsal Sığrı, Zehra Fırat, Zeliha Şahin Çağlı İnsanın, dünyayı, daha yaşanabilir hâle getirme ve daha merkeziyetsiz yapılarla yönetme arayışı neticesinde çözüm olarak ifade edilebilecek "ortak aklı"geliştirmeye yönelik ihtiyaç, “Blok Zincir Çözüm Kümesi”ni doğurmuştur. Bu çözüm kümesinin sınırlarının neler olabileceğine ilişkin çalışmalar ise baş döndürücü bir yoğunlukta devam etmektedir. İnsanın yeryüzü yolculuğunda, her dönemde olduğu gibi bu dönemde de “zamanın ruhu”na ilişkin çözümler ve çözümlemeler, yine insanın zihinsel değerlendirme sisteminde sağaltılacak ve ortak çözüm kümesine ulaşılacaktır. İnsanlığın dünyadaki serüveninin bu aşamasında, “pratik uygulamalardan teoriye gidiş”, yoğun olarak yaşanmakta ve “merkeziyetsizlik” ortak aklının, coğrafyadan bağımsız çözümler üretebileceği iddiasında bulunmaktadır. Öyle ki geleneksel ulusal kimliğin yerini “merkeziyetsiz düşün akımları”nın alması ve “çok kimlikli merkeziyetsiz yapılar”ın oluşması, tahmin edilebilir bir gelişme olacaktır. Blok Zincir Dünyası, işte bu izdüşümün tam ortasında, disiplinler arası bir bakış açısıyla ortaya konan, farklı disiplinlerdeki onlarca bilim insanının bir araya gelerek oluşturdukları “ortak aklın” bir ürünüdür...”
Prof. Dr. Mustafa Polat
Abdullah Ballı, Abdullah Önden, Ali Kılıç, Aslı Dolu, Aslı Duman, Ayhan Aydoğdu, Buket Atalay Aycan, Burhan Atalık, Bülent Yılmaz, Çağatay Mirgen, Duygu Şirin, Ece Kır, Ersin Sünbül, Esra Kumaş, Ethem Kılıç, Filiz Bozağaç, Gülşen Kırpık, Gürol Baloğlu, Hamide Özyürek, Hüseyin İkizler, İhsan Erdem Kayral, Kaan Ramazan Çakalı, Melike Aktaş Bozkurt, Mert Aktaş, Murat Atik, Neslihan Turguttopbaş, Nuray Eser, Ozan Gülhan, Serdar Çelik, Süleyman Emir, Tacettin Sercan Pekin, Tolga Türköz, Zeynep Cındık "Blok Zincir ve Kripto Varlıklar kitabı, okuyuculara disiplinler arası bir bakış açısıyla yeni dünyanın kapılarını aralamayı amaçlayan bir çalışmadır. Blok zincir ve kripto varlık teknolojilerinin geniş kitleler tarafından henüz tam anlamıyla anlaşılmadığı bir aşamada gerek teknolojinin çalışma mantığını gerekse kripto varlıklar açısından öneminin herkesin anlayabileceği bir dilde ve sadelikte sunulması büyük önem taşımaktadır. Bu yaklaşımıyla bu kitap, blok zincir ve kripto varlıklar ile ilgilenen kişiler için ufuk açıcı bir niteliği üstlenirken daha önce bu teknolojilerle hiç tanışmamış kişiler açısından berraklaştırıcı ve önyargıları ortadan kaldıran bir misyon da yüklenmektedir. Bu çerçevede söz konusu teknolojilerin sadece teknik boyutlarını değil gerçek hayattaki izlerini de takip edecek şekilde farklı alanlardan pek çok yazarın katkılarıyla zenginleştirilmiş olan bu kitabın okuyuculara blok zincir ve kripto varlıklar dünyasını daha yakından tanıma fırsatı vereceğine inanıyorum".



Prof. Dr. Murat Yülek
OSTİM Teknik Üniversitesi Rektörü
Nuran ÖZTÜRK BAŞPINAR, Ünver ÜNLÜ BAYRAMLI Rekabet ortamındaki örgüt yöneticileri, yoğun veri / bilgi akışı ve gereksinimi ile karşı karşıyadırlar. Örgütlerin başarıları, zamanlı ve doğru bilgi üretmeye bağlıdır. Günümüzde iş dünyasının en değerli varlığı olan bilginin yönetiminde bürolar temel merkezlerdir. İyi tasarlanan bir büro sistemi, en iyi bilgiyi, doğru bir şekilde, doğru zamanda, doğru kişilere ve en düşük maliyetle ulaştırarak verilecek kararların kalitesini yükseltir. Örgütteki faaliyetlerin etkinlik ve verimliliğini artırır.
Bürolarda bilgi üretme işlevini yerine getirmek amacıyla çeşitli kaynaklardan bilgiler toplanır, depolanır, gözden geçirilir, diğer bilgilerle karşılaştırılarak kontrol edilir, kullanım amacına göre düzenlenir, ilgili birimlere dağıtılır ve ihtiyaç duyan kişilerin kullanımına sunulur. Bu süreç esnasında büroda yapılan kayıt işleri bilgi sağlama işlevine yardımcı olur.
Büro Yönetimi kitabında; bilgi işleyen çağdaş bürolarda, büro yöneticilerinin ve büro elemanlarının verimliliğini ve performansını yükseltecek tüm konulara yer verilmektedir.
Nuran ÖZTÜRK BAŞPINAR Örnek Olay Analizi Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında belki de en önemli derstir. Gerçek iş yaşamında karşılaşılan veya karşılaşılması muhtemel sorunlar, programda dört yarıyıl boyunca alınan diğer tüm derslerdeki teorik bilgiler yardımı ile bu derste ele alınır, incelenir ve çözüm yolları önerilir. Örneklerle hangi durumda, nasıl davranmanın, konuyu nasıl ele almanın en iyi yaklaşım olduğu pekiştirilmeye çalışılır.
Bu kitaptaki örnek olaylar Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı konusunda mesleki eğitim alanların öğrendikleri kuramsal bilgileri gerçek iş yaşamından alınan örnek kesitler üzerinde tartışarak pekiştirme yapabilmelerini, eğitimleri boyunca edindikleri bilgiler üzerinde düşünmelerini, yorum yapmalarını sağlamak için hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra çeşitli örgütlerde Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında yaşananları gözler önüne sererek, öğrencilerin bu konuda düşünmelerini, tartışmalarını ve kendilerince çözümler üretmelerini, eldeki bilgilere dayanarak çözüm önerileri üretmelerini, bunları farklı düşünen kişilere karşı savunmalarını ve gerektiğinde başkalarının düşüncelerinden de yararlanarak yeni düşünceler oluşturmalarını sağlamak ve büro çalışanlarının yaptıkları hataları belirleyerek, tartışmak ve çözüm yolları geliştirmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Nilay Başok Yurdakul

Pazarlama ve pazarlama iletişimi kavramı tanımı ve özellikleri, tarihsel gelişim süreci, bütünleşik pazarlama iletişiminin gelişim nedenleri, planlama modelleri, bütünleşik pazarlama iletişiminde stratejik yönetim ve ölçümleme sürecinin değerlendirilmesi çalışmada ele alınan konulardandır. Bu çalışma, pazarlama iletişiminde ölçümleme konusuna gerek akademik ve gerekse profesyonel anlamda ilgi duyan araştırmacı ve kullanıcılar için temel bir başvuru kaynağı olabilecek niteliktedir.

Kenneth E. Clow, Donald Baack, Yolu bir üniversite kütüphanesine düşen, bütünleşik pazarlama iletişimi, reklam, satış ve tüketici davranışları konusunda eli bu alandaki yabancı kaynaklara giden tüm okurların bildikleri meşhur bir kitap vardır: Bu, Pearson yayınevi tarafından çıkarılmış Integrated Advertising, Promotion and Marketing Communications kitabıdır. Şimdi bu kitap, 7. Basımının Türkçe çevirisi ile siz değerli okurlar için raflardaki yerini alıyor. Bugüne kadarki alan kitaplarından en temel farkı; her konunun detaylı, bir o kadar kolay ve derli toplu anlatımı, örnek olay ve görsel zenginliği, eğitici ve öğretici kimliğini yaratıcı şekilde sunması olarak sıralanabilir.
Rengârenk görselleri, her bir konuyu açıklayan örnek olayları, değerlendirme soruları ve eşsiz terimler sözlüğü bu alana ilgi duyan herkesi kitabın sihirli etkisi altına alacak güçtedir. Bu sihri, kitabı okumaya başlayan her okurun anlaması zor olmayacaktır. Bütünleşik pazarlama iletişimi, reklam, tutundurma, satış, dijitalleşme, sosyal medya, tüketici davranışı, yeni trendler ve yasal düzenlemeler üzerine siz soru sorun, kitap cevap versin...
Meriç E. Bebitoğlu You've often read the "zero to hero" success stories of people who have reached the top.
But there are also invisible heroes.
They also have an entrepreneurial spirit. They like to adopt a new concept, event, or idea to the business they work for, considering different perspectives while having a broad vision and courage to re-establish the business if necessary. These employees are referred to as corporate entrepreneurs.
Entrepreneurship is an extremely comprehensive concept, a phenomenon, apart from what we have been told yet.
Dr. Meriç Esat Bebitoğlu as an experienced senior executive and an academician in starting up new business and innovation leadership, mentions the examples of domestic entrepreneurship and innovation practices by harmonizing with his own experiences, especially for readers who do not want to settle for examples from abroad.
The contemporary topics and fluent narrative style of the book appeals to a wide range; from business(wo)man to entrepreneurial candidates, white-collar professionals to recent graduates besides academics.