Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları \ 3-3
Mehmet Fidan Siyaset ve maj ilişkisi siyasal arenada halkla ilişkiler siyasal reklamın kurumsal boyutları siyasal ikna siyaset konuşma ve hitabet siyasal pazarlama siyaset ve sosyal medya alanlarını incelemektedir
Bruce I. Newman “Onlarca yıl siyasi kampanyalar ticari kurumların gelişimine yönelik tasarlanan pazarlama ilke ve tekniklerini kendilerine göre uyarlamaya çalışmışlardır. Ancak yine, onlarca yıldır kampanyaların bu mantık üzerine kurulu olması siyasal alanda kullanılan pazarlamanın, ticari dünyayla rekabet edebilmesine adeta engel teşkil etmiştir. Bu süreç Obama'nın 2008 ve 2012 yıllarındaki kampanyalarına kadar da böylece devam etmiştir. Siyasal pazarlama akademisyenlerinin üstadı olan Bruce Newman bu aydınlatıcı çalışmasıyla Obama Modeli üzerinden ticari ve siyasi kurumlara yönelik başarılı kampanya yürütme konusunda değerli derslerle birlikte pazarlamada yaşanan paradigma kaymasını gözler önüne sermiştir. Bu eseri okumanın tam sırası; şiddetle tavsiye ederim”.
DENNIS W. JOHNSON
Emekli Profesör (George Washington Üniversitesi), Siyasi Danışmanlar ve Amerikan Seçimleri kitabının yazarı
“Amerikan başkanlık kampanyalarının analizinde 'ne oldu' sorusuna sıkça değinilirken, sadece Newman bunun ötesinde 'niçin' ve 'nasıl' sorularına da açıklık getirmiştir. Newman, Madison Bulvarının uyarlama savaşı verdiği siyasal pazarlamayı sofistike seviyeye iten inovasyon ve stratejileri gözler önüne sermiştir”.
TOM EDMONDS
Amerikan Siyasi Danışmanlar Birliği ve Uluslararası Siyasi Danışmanlar Birliği eski başkanı
“Eğer ticari bir faaliyet yürütüyorsanız bu kitabı okumalısınız. Siyasal kampanya yönetiminde yer alıyorsanız bu kitabı okumalısınız. Kâr amacı gütmeyen bir örgüt yönetimindeyseniz bu kitabı okumalısınız. Bu eser, bahsi geçen üç alanda kullanılabilecek yeni pazarlama stratejileri konusunda aydınlatıcıdır”.
RICK RIDDER
Siyasi danışman ve profesör (Denver Üniversitesi)
Ayşe Nur Çırak, Burak Doğangün Engin Aydın, Fatma Çıtak, Hakan Yıldırım, Hatike Koçar Uzan, Hilal Öztürk Küçük, Mukaddes Güler, Mustafa Kurt, Neslihan Arslan, Nurettin Bilmez, Selcen Altınbaş-Umut, Selma Özcan, Tülay Demir, Yasin Karadeniz, Yusuf Pala, Zeynep Öztürk Toplumsal yaşamın ayrılmaz bir parçası olan etik, tarih boyunca tartışılagelen ve günümüzde de revaçta olan kavramlardan biridir. Kamuoyunda çokça tartışılan etik meselesi, son yıllarda akademik çevrelerce de yoğun bir şekilde işlenmeye başlamış ve etik farkındalığın oluşturulması amacıyla kaleme alınan bilimsel çalışmaların sayısında artış yaşanmıştır. Ancak çeşitli alanlarla ilişkisi bulunan ve bu açıdan disiplinler arası bir nitelik taşıyan etik konusunun bütüncül yaklaşımlarla ele alındığı eser sayısı oldukça sınırlıdır. Bu bağlamda meseleyi farklı boyutlarıyla tartışma gayesiyle telif edilen bu kitapta etik konusu; işletme, çevre, siyaset bilimi, kamu yönetimi, iktisat, bankacılık, maliye ve muhasebe gibi alanlar çerçevesinde bir bütün içerisinde ele alınmaktadır. On altı bölüm hâlinde okuyucunun dikkatine sunulan bu kitap, sosyal bilimlerin çeşitli alanlarındaki güncel araştırmalarla etik konusunu bilimsel açıdan tartışarak gündelik pratiklerle akademik yazın arasında ilişki kurma amacını taşımaktadır.
John J. Macionis Sosyoloji öğrenmek; toplumu, toplumları ve kendimizi anlamaktır. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki insanların çoğu, özellikle ekonomik gelecekleri konusunda kaygılı. Toplumu oluşturan kurumlar ve sosyal sorunlar hakkında bilgi edinerek çözümler üretmemiz kolaylaşır. Sosyoloji, toplumun bütün birimlerinde artan bir hızla gerçekleşen sosyal değişmeyi de yansıtır. Kısaca dünyayı daha iyi algılamak, işleyişini anlamak için bu eser, hem bilgilendirici hem de eğlencelidir.
Bu kitap, üniversite öğrencilerine hitap etmekle birlikte sosyolojiyle ilgilenen herkesin bir şeyler bulabileceği bir eserdir. Eğer aktif bir sosyoloji öğrencisi ve sosyolojik düşünce tasarımcısı olmak istiyorsanız, bu kitap sizin için çok iyi bir başlangıç olacaktır.
Sebiha Kablay, Çiğdem Görgün Akgül, Muhammed Onur Çöpoğlu, Gülten Çakmak, Mehmet Kocal, Murat Cem Demir Türkiye'de üniversite-toplum ilişkileri üzerine odaklanan güncel literatür, daha çok üniversitelerin kentlere yaptığı ekonomik katkılar üzerine odaklanmakta, bu katkılar ise öğrencilerin gelir ve harcama ilişkileri üzerinden ölçülmektedir. Ülkemizde özellikle son on beş yılda her ile bir üniversite açılmasına yönelik proje, üniversitelerin kente ne gibi katkılarının olduğunu bilimsel olarak inceleyen çalışmaların da sayıca artmasına neden olmuştur. Buna karşın yükseköğretim kurumlarının genişlemesinin sosyal etkisine dair çok az araştırma bulunmaktadır. Bu kitap, üniversitenin kente sadece ekonomik katkı sağlamadığını aynı zamanda kurulduğu toprağı ve mekânı soylulaştırma ve öğrencileştirmedeki rolünü Ordu Üniversitesi özelinde ele almaktadır. Üniversite öğrencilerinin kentin yapısını değiştirme yönündeki etkisi incelenirken gözden kaçmaması gereken diğer bir konu ise üniversite öğrencilerinin yoksullaşmasıdır. Kitapta, soylulaştırmanın madalyonun sadece bir yüzü olduğu, diğer yüzünde ise öğrencilerin yoksullaşmasının yer aldığı ortaya konulmaktadır.
Ayşegül Kanbak, Bilge Hamarat Yalçın, Cihan Necmi Günal, Fatih Akbulut, Günay Gönüllü, İrem Nart, Makbule Şiriner, Müslüm Yıldız, Nahide Işıl Çetinkaya İstikbal, Nihal Şirin Pınarcıoğlu, Özkan Filiz Hayatın sürekliliği ve tüm canlılar için önemli bir kaynak olan su ile ilgili politikaları ele alan çalışma, okuyucularına bu politikalarda su hakkı, su güvenliği ve su yönetişimi konularını sunmaktadır. Su güvenliğinin sağlanamaması, suya erişimin önündeki engeller ve suyun korunması alanlarında dünyada ve Türkiye'de mevcut güncel sorunların sunumu yapılmaktadır. Çalışmada, bu sorunların nasıl çözülebileceği konusunda OECD tarafından ortaya konulan ve “su yönetişimi” olarak da ifade edilen çerçeve üzerinden somut uygulamalar paylaşılmaktadır. Bu çerçeve; su hakkı, su güvenliği ve suyun korunması alanlarında yukarıdan aşağıya bir idareciliğin olmamasını ve mümkün olan tüm paydaşların bu sürece dâhil olması gerektiğini bizlere söylemektedir.
Sibel ECEMİŞ KILIÇ Şehir plancısı, basit bir bakış açısıyla yerin üstündeki kentsel gelişimi planlayan, yönlendiren kişidir. Ancak altyapısız bir kentin var olamayacağı gerçeği, plancının altyapı ile zorunlu ilişkisini kurar. Plancı; hem doğrudan kendisinin ürettiği kararlarla altyapıya ilişkin projelerinin biçimlenişini, maliyetlerini etkiler, hem de altyapıya ilişkin gelişimler planlamanın nesnesi olan kenti etkilediği için kenti kavramaya yönelik analizlerinde altyapının mevcut durumunu ve olası gelişim potansiyelini değerlendirmek zorundadır.
Kentsel altyapı tarihinin, kent tarihi kadar eski olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü altyapısız bir kentin varlığından söz etmek mümkün değildir. Bununla birlikte kentlerin gelişimden daha hızlı bir biçimde altyapı gelişmiş/çeşitlenmiştir ve bu gelişme eğilimi giderek hızını artırarak devam etmektedir. Bu gelişim eğilimi kentin mekânsal yapısı kadar kentte var olan sosyal-ekonomik yaşantıyı dönüştürmektedir. Bu durum kent plancılarının altyapı-kent ilişkisini daha doğru saptamaya/kavramaya yönelik bilgi birikimini artırmasını zorunlu kılmaktadır.
Diğer yandan kentleşmenin bugün ulaştığı boyutla, sadece yakın çevresinde değil küresel düzlemde çevreye etkileri önemli bir tartışma konusudur. Bu durum, kentsel teknik altyapıya ilişkin konuların sadece mühendislik boyutu ile değil ekolojik boyutu ile de ele alınması gerekliliğini gündeme taşımaktadır. Altyapı daha sürdürülebilir/yaşanabilir kentlerin planlanması ve tasarlanması hedefi içerisinde önemli bir parametre olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kitap, özellikle kent plancılarının, altyapı ile kent, kentsel altyapı ile kent planlama ilişkisi üzerine bu paralelde düşünmesini sağlamaya yönelik olarak hazırlanmıştır.
Alpaslan Aliağaoğlu, Abdullah Uğur Şehirler, bünyelerinde barındırdıkları yoğun nüfusla birlikte merkezî konumları ile ürettikleri mal ve hizmetlerin çeşitli olması nedeniyle çevresindeki nüfusu da kendilerine bağlayarak, dünyadaki nüfusun çok büyük bir bölümünü doğrudan ya da dolaylı olarak etkilerler. Bu nedenle şehirler, doğası gereği kompleks ve hızla değişen bir yapıya sahiptirler. Bu yüzden şehirlerin planlanması zor, sorunları da fazla ve çeşitli olmaktadır. 1990’lardan itibaren gittikçe etkisini artıran küreselleşme de şehirlerin bu yapısını daha da karmaşık hâle getirmiştir.
Şehirlerin sorunlarının çözümü ve sağlıklı bir şehir gelişiminin sağlanması ancak şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesiyle mümkündür. Eldeki bu çalışma, uzun bir geçmişe ve hızlı bir değişime sahip olan şehri ve bunu konu alan şehir coğrafyası konularını güncellemeyi ve şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Fahri APAYDIN Günümüz dünya ekonomi sisteminde şehirlerin üstlendiği misyon daha da gelişmekte ve ülkelerin kalkınmasında şehirlere önemli görevler yüklenmektedir. Buna bağlı olarak ülkelerin önde gelen şehirleri arasında, turizmden ve ulusal ve uluslararası yatırımlardan daha fazla pay alma konusunda yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Bu rekabet daha fazla kaynak elde etme, başka yerlerdeki iş yerlerinin şehirlere taşınması, daha fazla yatırım çekme, daha fazla ziyaretçi çekme ve hatta daha fazla yerleşimci çekme alanlarında yoğun olarak görülmektedir. Bu yoğun rekabet ve insanların, paranın ve ürünlerin ülkeler ve şehirler arasında serbestçe dolaşabilmesi, şehirleri daha cazip yerleşim birimleri haline getirerek yukarıda sayılan unsurların gerçekleştirilmesinin yanında, yerli halkın şehirden ayrılmaması için tatmin ve mutlu edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda şehir yöneticilerinin, şehre değer katmada önemli rolü olan pazarlama ilke ve yöntemlerinden daha fazla yararlandıkları görülmektedir.
Bu kitap, pazarlama biliminin geliştirdiği ilkelerin ve yöntemlerin şehir pazarlamasında ve şehirlerin markalaştırılmasında nasıl uygulanabileceğini incelemektedir. Bu amaçlinsanların bir şehre yatırım, şehri ziyaret etme ya da yerleşme kararı alırken geçirdikleri karar verme süreçleri incelenmektedir. Kitapta ayrıca şehirlerin pazarlanmasında uygulanabilecek stratejik pazarlama planlamasına değinilmektedir. Buna ilave olarak şehrin stratejik imaj yönetiminin nasıl etkin bir şekilde yapılabileceği de analiz edilmektedir. Kitapta ayrıca, şehirlerin insanlarla kurdukları iletişim biçimleri, iletişimde kullandıkları araçlar ve bunların planlanması anlatılmaktadır. Dünya ekonomilerinde yaşanan değişiklikler şehirler için yeni fırsatlar doğururken bir taraftan da tehditler yaratmaktadır. Şehirlerin yönetiminde etkili olan kişilerin rekabetçi bir ortamda ortaya çıkan yeni fırsatları ve tehditleri nasıl yönetebilecekleri de kitapta analiz edilmektedir. Bir hizmet endüstrisi olan turizmin şehirlerin pazarlanmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle kitapta aynı zamanda turizmle ilgili gelişmekte olan bazı trendlere ve gelişmelere de değinilmektedir. Şehirlerin markalaşmasına ve pazarlanmasına şehirlerde düzenlenen kültürel faaliyetlerin nasıl katkıda bulunduğu ve bazı şehirlilik kavramları ve onların şehir pazarlamasındaki rolleri de kitapta incelenen konular arasındadır.
Filiz Aslan Çetin Şehirlerin bulundukları ülkelerden daha öne çıktığı günümüzde, pazarlama biliminin şehirler için de kullanılması tesadüf değildir. Şehrin kişilere sunduğu olanaklar o şehir için çekicilik yaratır ve kişilerin o yeri tercih etmesinde rol oynar. Kişiler şehirleri tercih ettikçe o şehirlere yapılması gereken yatırımlar artar ve ekonomik anlamda büyümenin adımları atılır. Bu sebeplerden dolayı artık sadece ülkeler arasında değil şehirler arasında da yoğun bir rekabet yaşanmaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye'de kilit bir konumda bulunan Kars şehrinin sahip olduğu mevcut ve potansiyel değerler kitap içerisinde irdelenmeye çalışılmıştır. Turizm Bakanlığı'nın “Marka Kent Projesi” içerisinde de yer alan Kars ilinin hak ettiği yeri alabilmesi için şehir yöneticileri ile birlikte şehirde bulunan tüm grupların şehir pazarlaması kavramını içselleştirip desteklemesi gerekmektedir. Bu anlamda kitabın temel amacı okuyuculara, araştırmacılara ve yöneticilere değerli katkılar sunmaktır.
Ahmet Uçar, Asmin Kavas, Azize Serap Tunçer, B. Hamza Eryiğit, Bilge Kağan Şakacı, Ece Ceylan Baba, Ekrem Türker Fidan, Elif Bayramoğlu, Elif Karakurt Tosun, Fatih Gökyurt, Gökçenur Sayın, Güzin Konuk, Harun Şahin, İsmail Başaran, Kamil Taşcı, Köksal Alver, Mehmet Emin Özsan, Mehmet Tahsin Şahin, Melda Açmaz Özden, Metin Erol, Mustafa Bakır, Mustafa Gül, Müge Akkar Ercan, Öner Demirel, Rasim Akpınar, Savaş Zafer Şahin, Saygın Can Oğuz, Sühal Şemşit, Volkan İdris Sarı Şehir; içinde barındırdığı insan sayısı, sosyoekonomik işlevleri ve idari kapasitesi ile sürekli yenilenen canlı bir organizmadır. Kalkınmanın zemini olarak görülen şehirler merkezî idareler tarafından uygun bir planlama ölçeği olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte salgın hastalıklar, afet, göç, kriminal suçlar, kente karşı işlenen suçlar, iklim değişiklikleri, kentsel yoksulluk gibi çok katmanlı ve teknik birtakım sorunlarla da yüz yüze kalan şehirleri yönetmek ziyadesiyle zorlaşmaktadır. Bugün ülkemizde kentleşme oranının yüzde 92 seviyesinde olduğunu göz önüne aldığımızda şehir ve şehir yönetimi konusunun önemli bir politika alanı olduğunu söyleyebiliriz.
Şehir ve şehir yönetimi konusunun önemini hatırda tutarak hazırlanan bu eserde, aynı şehir mefhumunun en mümeyyiz vasfı olan heterojenlik vurgusunda olduğu gibi eserin yazarlarında da benzemezlik ön plana çıkmaktadır. Yazarları arasında şehir ve şehir yönetimi konusunu dert edinmiş bürokratlar da bulunmakta; iktisat, şehir ve bölge planlaması, siyaset bilimi, kamu yönetimi, mimarlık gibi disiplinlerden gelen akademisyenler de eserde yer almaktadır.
İnsan noksandır, elbette insan ürünü olan bu eser de nakıstır. Fakat biliyoruz ki ilim bu noksanlıklar tamamlanarak eleştirel düşünceyle olgunluğa erişiyor. Eserin şehir ve şehir yönetimi konusunda fikir yoranların, akademisyenlerin, öğrencilerimizin, politika yapıcıların bu konularda ortaya koyacaklarına mütevazı bir katkı sunmasını ümit ediyoruz.
Ali Şahin Türk Kamu Yönetiminde Yapısal Dönüşüm E-Devlet Kavramının Anlamı Kapsamı Türkiye’de E Devlet Uygulamaları Dünyada E-Devlet Uygulamaları Dünyada ve Türkiye’de E-Belediye Uygulamaları E-Devlet ve Güven Konularını İçermektedir
Burhan Aykaç - Şenol Durgun - Hüseyin Yayman Türkiye'de Kamu Yönetimi kitabı, alanında önemli bir işlevi yerine getirirken aynı zamanda disiplinin temel metinlerini bir araya toplayarak tarihi bir iş yapmıştır. Farklı yayınlarda dağınık halde bulunan ve unutulmaya yüz tutmuş makaleleri gün yüzüne çıkararak okuyucunun dikkatine sunan çalışma kısa zamanda literatürün kült eserlerinden biri haline gelmiştir.
Türkiye'de kamu yönetimi disiplininin gelişimi, yönetim-siyaset ilişkisinin irdelenmesi, yönetimin yeniden yapılandırılması ve kimlik tartışmalarına ayrıntılı cevaplar arayan eser, farklı bakış açılarını yansıtan çok sayıda makaleyi bir araya getirerek önemli bir tartışma platformu oluşturmuştur.
Bu eser, bir anlamda siyaset biliminden kopan kamu yönetiminin, yönetim mühendisliğinin çekim alanına girdiğinin ve aynı ölçüde devlet teorisinden kopmakta ve teknik bir disiplin haline gelmekte olduğunun kanıtı gibidir.
Gamze Çürüksulu Usta Dünyada hızla artan kentleşme hareketleri doğrultusunda şehirlerin aşırı nüfusu barındırmakta zorlanmasıyla hizmet alanları genişlemiş, yetki ve sorumluluklarıyla birlikte karşılaştıkları sorunlar gittikçe artmış ve yönetim modellerinde değişiklik yapılması kaçınılmaz olmuştur. Bu kapsamda büyük ölçekli şehirlerin yönetim sistemini daha işlevsel hale getirebilmek için metropoliten şehirlere özgü farklı yaklaşımlar geliştirilmiştir. Uluslararası deneyimler, herkese uyan tek bir metropoliten yönetim modeli olmadığını, oluşan yeni yaklaşımların farklı modeller ortaya çıkardığını göstermektedir. Büyük ölçekli şehirleri genelleştirmek yerine her bir şehri, kendi ayırt edici özellikleriyle değerlendirmenin önemine istinaden her ülke sahip olduğu sosyoekonomik, siyasi ve yönetsel özelliklere göre güçlü ve tek kademeli bütüncül yönetim modellerinden, parçalı ve çoğulcu sistemlere kadar çok sayıda farklı yönetim modelleri geliştirmiştir. Bu modeller günümüzde hâlen dinamik bir süreç olarak gelişerek değişmeye devam etmektedir. Türkiye'nin yerel yönetim sisteminde önemli bir yere sahip olan büyükşehir belediyelerine yönelik son düzenleme olan 6360 sayılı Kanun değişikliğinin üzerinden sekiz yıl geçmiştir. Belirli uygulama tecrübelerinin oluşmuş olacağı düşüncesinden hareketle, bu çalışmada Türkiye'de büyükşehir belediyeleri ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasındaki hizmet ve gelir paylaşımının olumlu ve olumsuz yönleri çok yönlü analiz edilerek daha iyi bir paylaşım modeli için öneriler geliştirilmektedir. Çalışma kapsamındaki hizmet alanları; katı atık yönetimi ve temizlik, zabıta, mezarlık ve defin, su ve kanalizasyon, imar ve planlama, ulaşım, otopark ve toptancı hal olarak belirlenmiştir. Çalışmanın çok yönlü analizini desteklemek amacıyla çalışma kapsamındaki büyükşehir belediyeleri ile büyükşehir ilçe belediyeleri arasındaki hizmet ve gelir paylaşımının ortaya çıkardığı uygulama sonuçları üst düzey yöneticiler ile gerçekleştirilen mülakat verileri üzerinden analiz edilmiştir.
Recep Kıvanç Arslan Kamu politikası, devletin/siyasal iktidarın bir şeyi yapmayı ya da yapmamayı tercih etmesidir. Devletlerin/siyasal iktidarların ulusal ve uluslararası arenada hemen hemen her konuda geliştirdikleri ve uyguladıkları bir kamu politikası söz konusudur. Metropoliten alan yönetimi/anakent yönetimi ve büyükşehir belediyesi kurma ve/veya genişletme politikası da bu kamu politikalarından bir tanesidir.
Bu kitapta; Türkiye'de büyükşehir belediyelerinin kuruluş ve genişletme politikası, klasik/öncü bir kamu politikası çözümleme modeli olan “Süreç Analizi” çerçevesinde; gündeme geliş, formüle ediliş, kanunlaştırma, uygulama ve değerlendirme evreleri perspektifinde incelenmiştir.
Uluslararası düzeyde literatür taraması yapıldığında kamu politikası olarak özelde bir ülkenin büyükşehir belediyesi kurma ve/veya genişletme politikasını ana konu olarak ve tüm ülkenin metropollerinin birlikte irdelendiği kamu politikası çözümlenmesine/analizine dair akademik çalışmalar pek bulunmamaktadır. Bundan dolayı bu kitap, alanda yayınlanmış ilk kitaplardan biridir.
Muammer Tuna Çevre sosyolojisi, sosyoloji bölümlerinde genellikle seçmeli ders olarak yaygın şekilde okutulmaktadır. Buna karşın Çevre sosyolojisinin sosyoloji disiplini içerisinde yaygın olarak kabul gördüğünü söylemek zordur. Bu alanda yer alan kişiler genellikle sonradan bu alanı seçmiş kişilerdir. Dolayısıyla çevre sosyolojisi alanında Türkçe yayınların sınırlı olduğunu söylemek abartı olmaz. Bu çalışma, işte bu noktadan hareketle, çevre sosyolojisi alanında bir kaynak kitap olması amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada bir yandan çevre sosyolojisinin teorik ve tarihsel temellerine değinilirken, diğer yandan bir çevre sosyolojisi araştırması olarak Türkiye’de çevreye ilişkin toplumsal eğilimler araştırılmış ve bu çalışma kapsamı içerisinde bulgular tartışmaya açılmıştır.
Esin Şengün, Çiğdem Akman Sosyal belediyecilik; kadın, çocuk, genç, yaşlı, işsiz, yoksul, engelli ve sığınmacılara yönelik yardım ve hizmetleri kapsayan, oldukça geniş faaliyet alanına sahip bir anlayıştır. Bu anlayış çerçevesinde belediyeler; halkın beklenti ve ihtiyaçlarını karşılamak, belediye hizmetlerine yönelik vatandaş memnuniyetini yükseltmek, sosyal yardım ve hizmet politikalarının adil dağılımını sağlamak, ihtiyaç duyan herkese ulaşmak gibi amaç ve hedefler doğrultusunda pek çok önemli proje gerçekleştirerek sosyal sorunların çözümünde önemli bir rol üstlenmektedirler.
İçinde bulunduğumuz pandemi süreci de bugün bize sosyal belediyecilik anlayışının ne kadar önemli olduğunu göstermektedir. Sosyal belediyecilik konusunda etkin projeler üreten ve hayata geçiren belediyeler, bu süreçte de yaptıkları çalışmalarla ön plana çıkmaktadır. Türkiye'de sosyal belediyeciliği ele alan bu kitapta; “sosyal belediyecilik ve sosyal belediyecilik ile ilişkili kavramlar”, “sosyal belediyeciliğin temel fonksiyonları ve sorunları”, “dünyada ve Türkiye'de sosyal belediyeciliğin gelişimi”, “Türkiye'de sosyal belediyeciliğin yasal çerçevesi”, “ulusal ve uluslararası iş birliklerinin sosyal belediyeciliğe etkisi” ve “Türkiye'de sosyal belediyecilik uygulamaları” konuları ele alınmıştır. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi çalışanları ve Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı ile yapılan görüşmeler ile de Türkiye'de sosyal belediyecilik anlayışı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Kitap kapağında görülen görsel de bu görüşmelerin sözcük sıklığının kelime bulutu ile gösterimi neticesinde ortaya çıkmıştır.
İlgi duyan akademisyenlere, öğrencilere ve uygulamacılara faydalı olması umulmaktadır.
Binnaz Çinar, Cansu Yetimoğlu Kapıcıbaşı, Cüneyt Telsaç, Çağrı Çolak, Damla Mursül, Emre Savut, Eray Göç, Erden Kişi, Fatih Güler, Filiz Aydın Koç, Günay Koyuncu, İlke Bezen Tozkoparan, İsmail Dursunoğlu, Kübra Öztürk, M. Yusuf Cinkara, Mesut Koç, Mustafa Alp, Rabia Bahar Üste, Recep Kaya, Selçuk Balı, Yıldız Atmaca, Yusuf Uysal, Zeynep Yıldırım Seçmen davranışları ile ilgili genel kabul, “genel seçimlerde parti, yerel seçimde aday” faktörünün daha çok önem kazandığı yönündedir. Esasen bu genel kabul, bir öngörü olmasının yanında bir temenniyi de içermektedir. Zira bireyler, aldıkları kamusal hizmetlerde, seçtikleri merkezî otorite temsilcilerine yönelik hesap verilebilirlik mekanizmalarını sınırlı şekilde işletebilmelerine rağmen yerel yönetim organlarında bu husus daha esnek bir süreç içerisinde ilerleyebilmektedir. Bunun yanında bireyler, yerel yönetim organları tarafından verilen hizmetlerden daha çok faydalanmakta ve bu hizmetleri sunacak idari mekanizmanın yöneticisi olan belediye başkanı ve hizmetlerinden daha çok etkilenmektedir.
1930-2019 yılları arasında Türkiye'de gerçekleşen yerel seçimlerin ele alındığı bu çalışmada, seçmen davranışlarına ilişkin bu varsayımın genel itibarıyla doğrulanmadığı görülmektedir. Gerçekten de Türkiye'de gerçekleşen yerel seçim sonuçları, önemli ölçüde yakın zamanda gerçekleşen genel seçim sonuçlarıyla benzeşmektedir. Bu durumun ayırdında olan politika yapıcılarının da yerel seçimlere ilişkin seçmen davranışlarını etkilemeye yönelik propaganda unsurlarında yerel ölçekteki hususlardan ziyade genel ölçekli sorunlara ve konulara odaklandığı ifade edilebilir.
Ali Serdar Yücel, Ahmet Atalay, Murat Korkmaz Spor hizmetleri, mahalli ve müşterek nitelik taşıyan hizmetler grubunda değerlendirilebilir. Yerel yönetim birimlerinin temel misyonlarından birisi de bu hizmetsen etkin ve verimli bir şekilde halka ulaştırmaktır. Bu bağlamda bu eser, spor hizmetlerinin mahalli düzeyde yerel yönetim birimleri tarafından sunulmasının yasal dayanakları ile sosyal devlet anlayışının mahalli idareler tarafından spor özelinde işlerlik kazanma sürecini konu edinmektedir Büyükşehir belediyesi, belediyeler, il özel idareleri ve köy yönetimlerinin spora ilişkin görev ve sorumluluklarının yasal çerçevesinin çizildiği bu eser Türkiye'de sporun yerel yönetimler perspektifinden gürü nü mü nü ortaya koymaktadır
Abdulvahap Akıncı, Bahar Özsoy, Belgin Uçar Kocaoğlu, Bilge Kağan Şakacı, Buket Ökten Sipahioğlu, Duru Şahyar Akdemir, Duygu Aksu, Elvettin Akman, Erman Akıllı, Esra Banu Sipahi, Fikret Çelik, Hakan Candan, Harun Kırılmaz, Hüseyin Çağrı Çorlu, Kemal Gökçay, Levent Yiğittepe, M. Serdar Erbaş, Mehmet Dağ, Mustafa Kocaoğlu, Niyazi Karabulut, Orhan Battır, Osman Nacak, Ömer Kavrar, Önder Aytaç Afşar, Önder Kutlu, Seda Çankaya Kurnaz, Sefa Usta, Selçuk Özkaya, Sema Müge Özdemiray, Sinem Şahnagil, Şadiye Arslan, Taner Güney, Vasfiye Çelik, Yusuf Sayın Küreselleşmenin dünyayı küçük bir köye dönüştürmesiyle birlikte ulusal hükûmetleri aşarak küresel boyuta taşınan politika belirleme ve karar verme süreçleri uluslararası kamu politikalarının önemini daha da artırmıştır. Küresel aktörler ile birlikte küresel ölçekte politika belirlemenin gerekliliği ve hatta zorunluluğu hükûmetlerin öncelikli konuları arasında yer almıştır. Bu çalışmada, uluslararası kamu politikaları, “kavram, teori, aktörler ve uygulamalar” çerçevesinde farklı boyutlarıyla birlikte ele alınmaktadır. Birinci bölümde; kavramsal analizle birlikte anahtar kavramlardan söz edilerek kamu politikası analizi üzerinde durulmuş, uluslararası sosyoekonomik politikalar bağlamında uluslararası kamu politikaları incelenmiş ve küresel ölçekte değişen ve dönüşen kamu politikaları incelenmiştir. İkinci bölümde; uluslararası kamu politikalarının öznesi aktörler alınmış uluslararası kuruluşlar, uluslararası sivil toplum kuruluşları ve uluslararası şirketlerin politika belirleme sürecindeki rolleri üzerinde durularak hükûmetlerin nasıl etkilendiği ele alınmıştır. Üçüncü ve son bölümde ise uygulamalara yer verilerek uluslararası kamu politikalarının siyasi katılımın artırılmasında, demokrasinin yaygınlaştırılmasında, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanmasında, çevresel duyarlılığın artırılmasında, yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde ne denli etkin bir rol oynadığı örnekler çerçevesinde ele alınmıştır.
Uluslararası kamu politikalarını farklı üniversitelerden akademisyenlerin ve farklı kurumlardan uzmanların hemen hemen her yönüyle tartışarak kaleme aldıkları yirmi üç değerli çalışmadan oluşan bu eser, Covid-19 gibi küresel bir salgın döneminde çalışılmasıyla daha da anlam kazanmakta, ele alınan konularla birlikte uluslararası kamu politikalarının önemini irdeleyen somut bir çalışma olarak literatüre önemli bir katkı sağlamakta ve kamu politikaları alanı ile ilgilenenler başta olmak üzere tüm disiplinlerde araştırmayı seven ve literatüre katkı sağlamayı hedefleyen araştırmacılara ilham verecek bir kaynak olarak alanda yerini almaktadır.
Prof. Dr. Hacer Tuğba EROĞLU
Kıvanç TOPÇUOĞLU İnşaat malzemelerinin ve uygulama tekniklerinin hızla değişip geliştiği günümüz koşullarında şantiyelerde görev alan ara elemanların da bu değişime ayak uydurması gerekmektedir. Her ne kadar bir yapım işinde karar süreçleri mühendis teknik adamlarca belirlense de uygulamanın ve iş takibinin büyük oranda diğer ara elemanlarca yapıldığı bilinmektedir.
Şantiye ve arazide bilgi ve donanımı yüksek ara teknik adamların varlığı imalatlara yönelik doğru uygulamaları ve hatalar için hızlı geri dönüşleri sağlamaktadır. Daha nitelikli imalatların ortaya çıkabilmesi için üretim süreci içindeki tüm personelin eğitimi mühendislik eğitimi kadar önemlidir.
Yapı denetim firmaları adına yada şantiyelerde bağımsız kontrol elemanı olarak çalışan teknik adamların arsa işlemlerinden, imar ve inşaat ruhsatı işlemlerine, projelendirmeden, proje uygulama ve imalat işlemlerine kadar ihtiyaç duyabileceği bilgiler bu kitapta toplanmaya çalışılmıştır. Bu kitabın inşaat teknikerliği yada yapı denetim programı öğrencileri için bir ders kitabı ve uygulama klavuzu olarak kullanılabilmesi amaçlanmıştır.
Duygu Yıldız Karakoç Tarım ve gıda sektöründeki eşitsizliklerin ortaya çıkmasında uluslararası ticaretin önemli bir rolü bulunmaktadır. Uluslararası ticaret eşitsiz değişimle sömürü mekanizmalarına temel hazırlayarak eşitsiz gelişime neden olmaktadır. Sömürü ilişkilerinin biçimi ve araçları değişse de sömürü güdüsü her daim aynı kalmıştır. Gelişmiş ülkeler diğer ülkeleri artık işgal yoluyla ve zorla el koyarak değil kural tanımayan ve baskıcı politikalarla sömürmektedir. 20. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve neoliberalizm olarak adlandırılan bu politikalar, tarım ve gıdaya yönelik yeni emperyalist politikaların kurumsal, hukuki ve stratejik araçlarına dayanak sağlamaktadır. Bu araçlarla birlikte güçlenen gıda alanındaki tahakkümün ve sömürünün son halkasını modern biyoteknolojinin tarım ve gıda alanında kullanılmasıyla elde edilen “genetiği değiştirilmiş tarımsal ürünler” oluşturmaktadır. Bu eser böylesine güncel ve hassas bir konunun izini sürmektedir. Bu esere temel olan sav uluslararası ticarete konu olan genetiği değiştirilmiş tohum ve ürünlerin tekelleşmesinin neoliberal ekonomik düzen ve serbest ticaret sistemi içerisinde gıda güvenliğine yönelik büyük bir tehdit oluşturmanın ötesine geçerek küresel düzeyde gıda adaletsizliğine neden olduğu üzerinedir. Böyle bir tartışma transdisipliner bir çalışma gerektirdiğinden bu eser sadece çevre politikası çalışmalarına değil, tarım, ticaret, sağlık, uluslararası ilişkiler ve ekonomi politikaları çalışmalarına da önemli bir açılım sağlamakta ve daha geniş kitlelere ulaşmayı hedeflemektedir.
Umut Üzmez Umut; azmi ve gayreti ile hep göz doldurmuştu. Yerel seçim sistemini incelediği bu çalışmasında da oldukça başarılı bir esere imza atmış.
Türkiye'de yerel seçimler, genellikle ulusal siyasetin gölgesinde kalmıştır. Bu durum yerel seçim sistemiyle ilgili tartışmalar için de geçerlidir. Seçim sistemine dair tartışmalarda, yerel seçim sisteminin sorunları çok az gündeme gelmiştir. Bu bağlamda Umut'un çalışması, çok önemli bir boşluğu dolduruyor; hem yerel seçim sistemindeki sorunları başarıyla ortaya koyuyor hem de bu sorunları aşmaya yönelik kayda değer öneriler getiriyor.
Prof. Dr. Erbay ARIKBOĞA

Türkiye'de seçim sistemi denilince ulusal düzeydeki seçimler akla gelir, akademik ve siyasi tartışmalar da bu bağlamda yürütülür. Son dönemde gerçekleştirilen yerel yönetim reformlarında bile yerel seçim sistemi göz ardı edilmiştir. Ancak yerel demokrasinin dinamizmi, yerel siyasetin belirleyiciliği ve güçlü belediyecilik geleneği dikkate alındığında yerel seçim sisteminin temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkeleri arasında dengeli bir şekilde yeniden dizayn edilmesine duyulan ihtiyaç ortadadır.
Genç akademisyen Umut Üzmez'in çalışması, Türkiye'de yerel seçim sisteminin belediyeler ve büyükşehir belediyeleri özelinde temel sorunlarını isabetli bir şekilde tespit etmekle kalmıyor, bu sorunlara ilişkin uygulanabilir çözümler de ortaya koyuyor.
Doç. Dr. Özer KÖSEOĞLU

Adem Doğan Siyasal iletişim, iletişim çalışmalarının merkezinde yer almasının yanı sıra üzerinde yoğun bir şekilde araştırmaların yürütüldüğü, her geçen gün önemi ve değeri artan bir alandır. Demokrasinin gelişmesiyle birlikte siyasal iletişim faaliyetleri daha fazla önem kazanmıştır. Bu durum, siyasal iletişim üzerine yapılan çalışmalarda da kendini göstermiştir. Siyasal iletişim bağlamında gerçekleştirilen faaliyet ve uygulamaların niteliği, bu faaliyetlerin seçmen davranışına etkisi gibi hususlarda yapılan çalışmalar yoğunluk kazanmıştır.
Siyasal iletişim çerçevesinde yapılan çalışmalar genellikle genel seçimler düzeyinde yoğunlaşmış, yerel seçimler üzerine yapılan çalışmalar daha sınırlı sayıda kalmıştır. Özellikle yerel seçimlerde gerçekleştirilen siyasal iletişim faaliyetlerini bütüncül bir yaklaşımla inceleyen çalışmalar, literatürde nadir olarak görülmektedir.
Bu kitap, yerel seçimlerde siyasal iletişimi bütüncül bir yaklaşımla ele almaktadır. Yerel seçimlerde siyasal iletişime ilişkin kuramsal değerlendirme ile Türkiye'de yerel seçimlerin tarihsel sürecine ve bu süreçte yapılan yerel seçimlerin kampanyalarının analizine ilişkin değerlendirmelerin ardından 2019 Yerel Seçimlerinde Türkiye'nin altı bölgesinde gerçekleştirilen yerel seçim kampanyaları ayrıntılı bir şekilde analiz edilmiştir.
Hakan Yaş - Sedef Zeyrekli Yaş Yerel siyasette başarılı olmanın temel yollarından biri siyasetçilerin, seçmenlerini iyi tanımalarından geçmektedir. Seçmenlerin sosyoekonomik durumları, demografik özellikleri, dünya görüşleri, siyasetle ne düzeyde ilgilendikleri ve siyasete katılım tarzları onları etkilemek ve kullanacakları oyu kendi lehlerine çevirmek isteyen siyasetçilerin bilgi sahibi olmak istedikleri niteliklerdir. Edirne kent merkezinde seçmenlerin yerel siyasete ne düzeyde katıldıklarını açıklamaya çalışan bu kitap, 2016 yılında yapılan bir bilimsel araştırma projesinin sonuçlarını okuyuculara farklı açılardan göstermeyi amaçlamaktadır. Katılım düzeyleri açısından seçmenlerin ilgi, önemseme, bilgi ve eylem olarak sınıflandırıldığı, mahallelere göre katılım haritalarının çıkarıldığı ve seçmenlerin genel niteliklerinin siyasete katılım tipleri üzerindeki etkileri gibi konuların araştırıldığı kitabımızın, özellikle benzer konularda akademik çalışmalar yapan araştırmacılar ve yerel siyasetçilere yararlı olmasını diliyoruz.
Hikmet Kavruk Yerel Yönetimlerin Temel Kavramları
Yerel Yönetim Sisteminin Gelişimi
Köy Yerleşimi ve Yönetimi
İl Özel İdaresi
Belediye Yönetimi
Büyükşehir Belediye Yönetimi
Mahalle Yerleşimi ve Yönetimi
Yerel Yönetim Seçimleri
Yerel Yönetim Birlikleri
Yerel Yönetimler Maliyesi
Yerel Yönetim Şirketleri
İki Binli Yıllarda Yerel Yönetimlerde Reform
Kalkınma Ajansları
Özel Statülü Alanlar ve Özel Alan Yönetimleri
Serdal Akyurt Ulusal ve uluslararası alanda, kamu veya özel sektör eliyle yönetilen yerel turizm yönetimlerinin kent turizmine, politika, ekonomi, iletişim, pazarlama, güvenlik, tanıtım, strateji, yatırım, marka, sanat, imaj, medya, standartlar, denetim, seçim, eş güdüm ve yönetim modeli açısından yaklaşımları kitapta konu edinilmektedir.
Yerel turizm yöneticilerinin, kentlerin ihtiyaç ve politikalarını belirleyebilmesi, kamu veya özel sektörün yerel ve merkezî yönetim yöneticileri ile sağlıklı iletişim ve işbirlikleri kurabilmesi, yönetici ile sektör ve kent sakini arasındaki taleplere uygun yaklaşım biçimlerini belirleyebilmesi gibi süreçler kitabın farklı alanlardaki anlatımlarından birkaçıdır.
Kitap; üniversitelerin turizm, kamu yönetimi, siyaset bilimi, ekonomi, iletişim, medya, pazarlama, sanat ve tasarım, reklamcılık, uluslararası ilişkiler ve yerel yönetimler gibi bölümlerinin yanı sıra kamu ve özel sektörde yerel ve merkezî yöneticiler için faydalı bilgiler içermektedir.
Zerrin Toprak Günümüz bilgi toplumunda yerleşikler, yaşadıkları mekânda eriştikleri hizmetin kalitesi ile ilgilendikleri kadar yerel siyasetin biçimlenmesine toplumsal kapasite olarak da katılmak istemektedir. Stratejik merkez-yerel yönetim bütünlüğü modelinde, yerleşimlerin sağlıklı sürdürülebilirliği; kurumsal olarak yerel yönetimler kadar küresel ilişkilerden haberdar olan ve etkilenen halka da aittir. Yerelin başarması gereken; insan onuruna yakışan, evrensel yaşam kalitesi göstergelerinin gereğini “yerel ve müşterek” kamusal faydayı gözeterek ve katılımcı yönetim modeli içinde en üst düzeyde sağlama sorumluluğudur. Merkezi yönetimin de “devletin gözü” olarak sürdürebilir toplum kalkınması hedefi bulunmaktadır. Bu kitap, yerel yönetimlerin çok yönlü hizmet ilişkileri ağındaki yenilenen değişim ve gelişmeleri incelemektedir. Özellikle iklim değişiklikleri ile mekânın coğrafi özellikleri bütünlüğünde; yerel hizmetlerin tipi, yerine getirilme yöntemlerinin işlevselliği, demokratik hukuk devleti felsefesi bağlamında sorgulanmakta ve global değerlendirilmektedir.
Ahmet Uçar, Arzu Yılmaz Aslantürk, Bekir Parlak, Bengü Öztan, Burak Hamza Eryiğit, Demokaan Demirel, Görkem Yaz, Gülnur Ataklı, Hande Nur Balcı, Hikmet Kuran, İsmail Başaran, Mücahit Sami Küçüktığlı, Ramazan Tiyek, Rasim Akpınar, Selim Yücel Güleç, Senem Ertan, Sercan Yavan, Süha Oğuz Albayrak, Süleyman Toy, Uluç Çağatay, Umut Berker Sevilmiş, Ülke Devrim Uysal, Vahide Dönmez İnce Dünya nüfusunun sanayi, teknoloji ve hizmet sektöründeki gelişmelere paralel son iki yüzyılda çok hızlı şekilde artması, ortak yaşam alanlarındaki sorunlar ile ortak yaşamdan kaynaklı ihtiyaçların giderilmesine yönelik kamusal mal ve hizmetlerin sunumunda yeni modellemeleri ve uygulamaların gelişimini beraberinde getirmiştir.
Türkiye, her ne kadar sanayi reformunu ve bunun sonuçlarına dair sorunları özellikle mekânsal düzlemde Batı’ya nazaran geç yaşamaya başlamış olsa da bu sorunların bilgi toplumu düzleminde zaman ve mekân sıkışmasına paralel olumsuz yansımaları, siyasal ve yönetsel boyutta birçok uygulamayı beraberinde getirmiştir.
Toplumsal olarak ortaya çıkan ihtiyaçlar ile kamu otoritelerince yapılan düzenlemelerin mukayeseli olarak ele alınmaya çalışıldığı “Yerel Yönetimler Teori, Uygulama ve Yeni Yaklaşımlar” başlıklı bu kitapta, bahsi geçen değişim ve dönüşüme paralel biçimde teorik ve uygulama çerçevesinde ortaya koyulan sorunlar ve bu sorunlara ilişkin çözümlemelere yer verilmeye çalışılmıştır.

Dilek Topcu Mumlu Su, sonsuz olmayan kıt kaynaktır. Suyun bu niteliğinden kaynaklanan problemler ise homojen değildir. Bu tespit, suyun insan hakları bağlamında evrensel bir değer taşıması yanında sorunları boyutuyla yerel bir mesele olduğunu işaret etmektedir. Yönetim, ekoloji ve adalet kavramlarıyla ilişki kurularak açıklanan su, fiziksel olma özelliği dışında idari ve siyasi boyutlarıyla politika geliştirilmesi gereken bir yönetim konusu olarak her ülkenin yönetim koşullarında, hakim paradigmalar ışığında şekil almakta; ülkeler özelinde suyun sürdürülebilir yönetim modeline yönelik arayışları gündemde tutmaktadır. “Yerel Yönetimler Bağlamında Türkiye'de Su Yönetimi: Ordu ve Giresun İlleri Örneği” başlığıyla inceleyeceğiniz bu kitap çalışması, aynı isimli doktora tezinin düzenleme ve güncellemeler içeren ürünüdür. Kapsamına aynı coğrafi bölgede sınır komşusu olan Giresun ve Ordu illerini örneklem alan çalışma yerel yönetimler bağlamında su yönetiminin mevcut durumunu karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemi kullanılmış; yerel düzeyde su yönetiminden sorumlu su yöneticileriyle yarı yapılandırılmış görüşme tekniği ışığında görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda; yerelde merkezileştirilmiş kurumsal yapılarla, stratejik planlama temelinde ilerleyen su yönetiminin suyun sürdürülebilir niteliğini su yatırımları, su tasarrufu, atık su yönetimi, su yönetişimi bakımından olumlu yönde etkilediği; yerel yönetimler düzeyinde su yönetimindeki mevcut parçalı yapının bütünleştirilmesi ve su yönetim ölçeğinin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç duyulduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Berkan Karagöz Günümüzde yerel yönetim politikalarının nasıl olması gerektiği konusu tüm ülkelerde tartışılmaktadır. Teorik eğilim, kamu ekonomisi içerisinde yerel kamusal mal üretici birimlerine daha fazla finansman sağlanarak kamu ekonomisinin yerelleşmesi yönündedir. Diğer bir ifadeyle, teorik olarak, yerel yönetimler ekonomisi oyunu, merkezi yönetim üretimi ile yerel yönetim üretimi arasındaki değiş tokuşta yerel yönetim üretimi lehine kullanır. Yerel yönetimler ekonomisi, yerel kamusal mal üretici birimlerine kamu ekonomisinin üretiminde ilk sırayı verir ve literatüre göre kamu ekonomisinde kaynakların etkin dağılmasının yolu, yerel kamusal mal üretici birimlerinin üretiminden geçmektedir. Kitap, bu bağlamda yerel yönetimler ekonomisinin temel teorisi olan mali federalizm teorisi üzerinde durmakta; birinci nesil teorileri ve ikinci nesil teorileri incelemektedir. Bununla beraber, söz konusu teoriler ışığında yerel yönetimler ekonomisine ilişkin güncel teorik, ekonomik ve politik tartışma konularına da yer verilmiştir.
Recep Tekeli, Hüseyin Gül, Emin Kömürcüler, Hakan Hotunluoğlu, Mustafa Özçağ, Hakan Arslaner, Kamil Bircan, Algın Okursoy, Sabiha Keskin, Sercan Yavan, Tarık Ilıman Bu kitapta yerel ekonomiler olarak nitelendirebileceğimiz mahallî idarelerin ekonomik ve mali durumları ile bunların aldıkları kararların analizi, yazında önemli çalışma konuları arasında yer almaktadır. Yerel yönetimlerin önemi ülkeden ülkeye farklılık gösterse de yerel ekonomiler millî ekonominin Türkiye gibi ülkelerde %5'ini oluştururken AB ülkelerinde bu oran %12'lere ulaşmaktadır. Dolayısıyla bu ekonomik birimlerin kavramsal olarak anlamları ve yapılarının ne olduğunun ortaya koyulması kadar bunların gelir kaynaklarının teorik analizinin de yapılması yerel yönetimlerin varlık nedenlerini açıklayabilmek ve aldıkları kararları analiz edebilmek açısından önemlidir.
Çalışmamızda öncelikli olarak yönetim ve yerinden yönetim kavramlarına yönetim bilimi çerçevesinde yer verilmiştir. Yerel yönetimlerin yerel mal ve hizmet sunumunu karşılamak için ihtiyaç duyduğu finansman kaynaklarından vergilerin, ücretlerin, mali yardımların (transferler) ve borçlanmanın teorik analizi yapıldıktan sonra Türkiye'de yerel yönetimlerin gelir giderlerine ve bütçe sürecine yer verilmiştir. Yerel yönetimlerde denetimin, kullanılan kaynakların hesap verilebilirliğini sağlamak ve şeffaflığı temin etmek için nasıl yapıldığı da önemli bir konudur. Dolayısıyla 'denetim' ve 'mali denetim' kavramları açıklanarak yerel yönetim idarelerinin harcama denetiminin usul ve esasları incelenmiştir.
Teknolojik gelişmelere yerel yönetimlerin nasıl uyum sağladıkları ve yeni hizmet sunum yollarında teknolojiden nasıl faydalandıkları da incelemeye değer bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda e-Devlet ve e-Belediyecilik kavramları kısaca açıklanarak ülkemizdeki durumu incelenmeye çalışılmıştır. Her alanda olduğu gibi ulaştırma alanında da en modern, en gelişmiş taşıma araçlarına sahip olmak, teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, yerel ekonomik kalkınmanın ve refahın göstergesidir. Yerel yönetimlerin bölgesel gelişmeye katkılarının azımsanmayacak boyutta olduğu düşünüldüğünde ulaştırma sektörü başta olmak üzere kullandıkları araçlar da bu çalışmada değerlendirmeye alınmıştır.
Çalışmamızın mali desantralizasyon ile ilgilenen akademisyenlerin ilgisini çekeceğini düşünmekle birlikte gerek lisans gerekse lisansüstü öğrencilerinin de başvurabileceği bir kaynak olacağını ümit ediyoruz.
Hüseyin Özgür, Muhammet Kösecik Bu iki ciltlik çalışma ile son dönemde yasalaşan ve yasalaşma sürecinde olan yerel yönetimlerle doğrudan ve dolaylı ilgili yeni yasalar ve taslaklar ile yerel yönetim sistemindeki reformlara ilişkin güncel bilgi ve tartışmaları belirli bir bütünlük ve sistematik içinde ele alan akademik yazılar bir araya getirilmiştir. İlk cildinde kamu yönetimi reformunun temel çıkış noktasını oluşturduğu eser, ikinci cildinde kamu yönetimi ve reformların uygulaması ile okuyucularına geniş bir yelpazeden akademik okumalar sunmaktadır. Bu çalışma; güncel olma, politikacı ve uygulamacılara sınırlı da olsa fikir verme ve genç akademisyenler ile diğer ilgililerin yeni yasaları kavrayıp yorumlaması konusunda yol gösterici olma ve farklı fikirler sunma iddiasındadır. Kitap, Türkiye’de kamu yönetimi bölümleri ve bu bölümlere bağlı lisansüstü programlar başta olmak üzere maliye ile şehir ve bölge planlama bölümleri ve iki yıllık mahalli idareler ön lisans programlarındaki kimi üst düzey derslerde ana ders kitabı, kimi temel derslerde ise yardımcı ders kitabı olarak kullanılabilir.
Nuran Talu Gelinen noktada, AB'nin çevre politikalarına ülke çapında uyumun uzun ve külfetli bir yol olduğu görülmüştür. Ankara'dan yazılan çevre yasalarının ve AB tarafından dikte edilen yönlendirmelerin yerel çevre yönetimi işleyişinde sorgulanmadan kabul edilmesi, yerel yönetimleri daha şimdiden sancılı bir sürece sokmuştur. Yönetsel, teknik ve finansal açılardan olduğu kadar demokratik açılımlar yönünden de zayıf olan taşranın, AB'nin çevre alanındaki fon fırsatlarını kullanmada inisiyatif sahibi olduğu da söylenemez. Tamamı merkezden yönlendirilen bu kaynakların kentsel altyapı projelerine odaklanmış olması da, sürdürülebilir kalkınma politikalarının; çevresel, ekonomik ve sosyal faktörlerin birarada ve dengeli bir şekilde ele alınması gerekliliğinin, merkez de olduğu gibi, yerel düzeyde de gözardı edildiği endişesini haklı çıkarmaktadır. Terazinin kefelerini çevre lehine hassas dengede tutmak için harcanan çabaların yetersiz olduğu görülmekte, üstelik uygulamadaki olumsuz sonuçlar da bu alandaki siyasi kararlılığın ölçüsünü yeterince yansıtmaktadır. Esasen, yerel düzeyde çevre alanında karşılaşılan uygulama zorlukları ile başedebilmek için, kapasiteleri doğru değerlendirmek ve ülke koşullarını dikkate alan bağımsız politikalar üreterek, köklü bir çevre yönetimi ve planlama hiyerarşisini işler hale getirmek lazımdır.
Ahmet Arslan Küreselleşme ile birlikte, tek merkezli yönetim anlayışları yerine çok taraflı ve istişareye dayalı yönetim sistemine doğru bir kayma söz konusudur.
Merkeziyetçi yapının güçlü olduğu ülkeler açısından katılımcılık kültürü, biraz daha yabancı ve alışılmamış bir durum olarak görülse de katılımcılığın gerçekleşmesiyle söz konusu kültürün sağladığı yararlar kendisini hemen hissettirmektedir. Brezilya’nın Porto Alegre kentinde ortaya çıkan katılımcı bütçe uygulaması, ideal bütçe ilkeleri içerisinde saydığımız hesap verebilirlik ve şeffaflık ilkelerini de bünyesinde barındırmakta, ayrıca halkın isteklerinin yetkililer tarafından dikkate alınması konusunda iyi bir aracı rol üstlenmektedir.
Katılım toplantılarından bütçenin onaylanması ve uygulama süreçlerinin tamamına, sorunların doğru tespit edilmesinden öncelikli ve verimli alanlara yönelik projelerin hayata geçirilmesine kadar her türlü konuda birlikte karar alma ve uygulama ile aslında halkın yöneticilere olan inancı da pekişmektedir. Maliye literatüründe yer alan ve “Bütçe Hakkı” denilen kavramın tam olarak yerleşmesi de aslında böyle bir sistemle daha da mümkün gibi görülmektedir. Çünkü katılımcı bütçe uygulaması ile halkı temsil eden gerçek yetkililerin, gelirlerin toplanması ve giderlerin yapılması konusunda söz sahibi olması mümkün olmaktadır. Türkiye bu konuda henüz yolun başında sayılmaktadır. Fakat Türkiye'nin kendi kültürüne ve değerlerine has bir katılımcı bütçe modelinin de hızla hayata geçilmesi kaynakların etkin ve verimli kullanılması açısından çok önem arz etmektedir.
Bu kitap, demokrasinin gücüne inanan; danışarak, uzlaşarak ve paylaşarak ortak hareket etmeyi kendine misyon edinmiş herkesin yararlanabileceği bir eserdir.
Gencay Karakaya Yerel yönetimler, görev ve yetkileri bakımından kamu kurum ve kuruluşları içerisindeki önemi giderek artan birimlerdir. Yerel yönetimlerin ilgili faaliyet ve hizmet alanlarının nihai amacı, vatandaşlarına ihtiyaçları doğrultusunda hizmet sunmaktır. Öyle ki söz konusu hizmetlerin sürekliliği, ihtiyaca uygunluğu, zamanı gibi birçok etken -kati olmamakla birlikte- ileriki dönemlerde “oy/tercih” olarak geri kazanılabilecektir.
Çeşitlenerek artan toplumsal ihtiyaçlar ve talepler, yerel yönetimler için de artan sorumluluklar, sorunlar ve riskler demektir. Bu konu ile ilgili olarak artan kurumsal çalışmalar ve araştırmalar, bu meselenin aslında ne kadar önemli olduğunun da göstergesidir. “Risk” unsurunun varlığı “amaç” kavramının varlığı ile birlikte doğar ve devam eder. Yerel yönetimler tam bu noktada amaçlarına ulaşmalarının önündeki tüm riskleri -makul güvence seviyesinde- tespit edebilmeli ve yönetebilmelidirler.
Muhasebe biliminin temel parametreleri ile yerel yönetimler özelinde gerçekleştirilen bu çalışmanın, özellikle yerel yönetimler alanında farklı konu ve hususların konuşulmaya ve işlenmeye başladığı bugünlerde, ilgililer için faydalı olması dileğiyle…
Thomas S. Bateman, Scott A. Snell, McGrawHill Yönetim, bilimsel ve sanatsal yanıyla her yerde ve her zaman geçerli olan ve yıllar itibarıyla gelişim gösteren bir olgudur. Bağlam ve koşullar değişmiş olsa da tüm yönetim yaklaşımlarının bugünün küresel rekabet ortamına uyarlanabildiğini görmekteyiz. Ancak her geçen gün yeni yaklaşım ve düşüncelere olan ihtiyaç da artmaktadır. YÖNETİM isimli eser, bu noktada, değişen rekabet ortamında yönetim kavramı, yaklaşımları ve uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmak ve öğrenmek isteyen herkese teorik ve pratik bilgiler sunmaktadır. Thomas S. Bateman ve Scott A. Snell tarafından kaleme alınan kitap, 2013 yılındaki üçüncü basımı temel alınarak Türkçeye aktarılmıştır. Kitapta, yönetim alanının temel çerçevesine giren konular güncel bilgilerle verilmekte, gösterimlerle ve örneklerle akıcı bir metin akışı sağlanmaktadır. Başta bu alandaki öğrenciler olmak üzere ilgilenen herkesin anlayacağı bir içerik ve üslupla yazılmış olması açısından önemli bir eserdir.
Nuri Tortop - Eyüp G. İsbir - Burhan Aykaç - Hüseyin Yayman - M. Akif Özer Yönetim Bilimi kitabında, öğrencilerimizin ihtiyaç duyduğu konular bir sıralama içerisinde; Yönetim Biliminin Tanımı ve Özellikleri, Planlama, Örgütleme, Yönetme, Koordinasyon, Denetleme ve Organizasyon ve Metot konuları şeklinde sunulmuştur. Ardından son yıllarda kamu ve özel sektör yönetiminde etkisini hayli hissettiğimiz modern yönetim teknikleri ayrıntılı incelemeye tabi tutulmuştur. Bu doğrultuda sırasıyla; Sistem Yaklaşımı, Amaçlara Göre Yönetim, Yöneylem Araştırması, Sibernetik, Durumsallık Yaklaşımı, Z Teorisi, Stratejik Planlama ve Yönetim gibi konularda bilgiler verilmiştir.
Kitabın bu basımında, kamu yönetimi ve son gelişmelerle ilgili konulara da ağırlık verilmiştir. Kitabın son kısmında; Genel Kamu Yönetimi, Bürokrasi, Türkiye'de Bürokrasi, Bürokratik Yozlaşma, İdari Reform, Etkin Yönetim, Kamu Yönetiminde Değişim, Yeni Kamu Yönetimi, Yönetişim, Yeni Sağ ve Kamu Sektörü Reformları, Küreselleşme ve Yerelleşme, Toplam Kalite Yönetimi ve Kriz Yönetimi gibi konular ayrıntılı bir şekilde sunulmuştur.
Kitabımızın Türk kamu yöneticilerine ve bu alanda eğitim gören öğrencilerimize yararlı olması en içten dileğimizdir. Eksikliklerimizin bulunacağı muhakkaktır. Okuyucularımızın eleştirileri ile önümüzdeki dönemde yepyeni bir Yönetim Bilimi kitabı hazırlığı içinde olduğumuzu belirtirken, bu eserin yalnız öğrencilerimiz için değil, tüm okuyucularımız için faydalı olmasını dileriz…
Abdullah Aydın, Ahmet Hamdi Aydın, Ahmet Tunç, Ali Farazmand , Aziz Belli, Begüm İsbir, Burhan Aykaç, Durmuş Alper Çamlıbel, Fahri Bakırcı, Fatma Gül Gedikkaya, Fatma Zeynep Özkurt, Gülçin Eroksal Ülger, Hatice Altunok , Merve Suna Özel Özcan, Murat Önder, Murteza Hasanoğlu, Mustafa Altunok, Mustafa Lamba Sezai Öztop, Mustafa Önen , Nazlı Nalcı Arıbaş, Ömer Fuad Kahraman, Sadegül Durgun, Selma Karatepe , Veysel Eren Türkiye'de ülkelere ilişkin incelemeler yapan çalışmaların gittikçe arttığı görülmektedir. Yapılan çalışmalarda ülkelerin hukuki, siyasal, sosyolojik çeşitli yönleri ön plana çıkarılabilmektedir. Bu çalışma çerçevesinde bahsedilen kapsam ana hatlarıyla yönetsel yapı olarak belirlenmiş ve farklı kültürlere sahip ülkelere yer verilmiştir.
Yönetsel Yapı İncelemeleri adını taşıyan bu kitap, Türkiye'de farklı ülkelerin yönetim yapılarına ilişkin temel bilgileri sunmayı amaçlamaktadır. Kitabın kapsamını oluşturan ülkeler; Almanya, ABD, Avusturya, Azerbaycan, Çin, Hindistan, İran, İspanya ve Suudi Arabistan'dır. Bu kapsamda; ülkelerin yönetsel tarihleri, genel siyasal özellikleri, merkezi yönetimi-yerel yönetim yapıları ve işleyişleri, kamu personel sistemleri ile bu ülkelerin kamu yönetimi reform süreçleri hakkında bilgiler sunulmuştur. Yönetim tarihi, siyaset bilimi, hukuk, yönetim bilimi, personel yönetimi gibi çeşitli kapsamlarda yer alan bilgiler çerçevesinde sözü geçen ülkelerin yönetsel yapıları hakkında incelemeler yapılmıştır.