Uygulamalı Psikoloji \ 3-5
A. Elif Yavuz Sever Bu kitap, en önemli belirtileri kronik yaygın kas iskelet sistemi ağrısı ile yorgunluk olan fibromiyalji sendromunu, projektif testlerin katkısıyla negatif kavramı ve ölüm dürtüsü kapsamında psikanalitik olarak açıklamayı hedeflemektedir. Genellikle kadınlarda ortaya çıkan bu “yeni” hastalığın nedenlerinin tam olarak bilinmemesi hastalığın gizemini artırmakta ve etkili olabilecek ruhsal faktörleri akla getirmektedir. Hastalığın nedenlerine ilişkin belirsizliğin devam ediyor olması, tedavi konusunda da yeni yaklaşımların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Projektif testler aracılığıyla fibromiyalji hastalarıyla çalışarak ruhsal ve bedensel acının anlaşılmasına yönelik yeni bir bakış açısı sunmayı hedefleyen bu kitabın birinci bölümü, psikanalitik kuramın da katkısıyla tarihsel olarak ağrıya yönelik yaklaşımlar ile başlayarak fibromiyalji sendromunun açıklanmasını içermektedir. Güncel tanı ve teşhis kriterleri ile tedavi modeli de bu bölümde yer almaktadır. Ayrıca projektif testler ile fibromiyalji sendromuna ilişkin güncel psikanalitik çalışmalardan da söz edilmektedir. İkinci bölüm, yaşamın erken dönemindeki anne kız ilişkisini psikanalitik kuram içinde değerlendirmektedir. Üçüncü ve dördüncü bölümler ise ölüm dürtüsü ile negatif kavramlarının psikanalitik kuram bağlamındaki öneminden bahsetmektedir. Beşinci bölüm, fibromiyalji hastalarının projektif test sonuçlarının negatif kavramı ve ölüm dürtüsü bağlamında psikanalitik kurama göre yorumlandığı ve psikosomatik kuramın da katkısıyla değerlendirildiği olgu örneklerini içermektedir. Kitabın son bölümü ise araştırmanın sonuçlarına dair genel bir değerlendirmeyi içermektedir.
Gülşen Filazoğlu Çokluk Engellilik, sadece bir sağlık sorunu değildir; aynı zamanda özel gereksinimli bireyler ile kişisel ve çevresel faktörlerin etkileşimidir. Engelli bireylerin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek, çevresel ve sosyal engelleri ortadan kaldıracak müdahaleleri gerektirmektedir. Bu noktada yapılacak müdahaleler içerisinde yer alan eğitim ve rehabilitasyon sürecinde psikolojinin büyük bir önemi bulunmaktadır. Psikoloji; insanların nasıl düşündüğünü, davrandığını ve öğrendiğini etkileyen biyolojik, sosyal ve çevresel etkilerin incelenmesidir. Psikolojinin özel gereksinimli bireyleri anlama, açıklama, tahmin etme, kontrolü sağlamalarına destek olma ve sorunlarını çözmede önemli katkıları vardır. Bu kitabın en önemli amaçlarından biri, özel gereksinimli bireylerde psikolojiye dikkat çekmek ve sahip oldukları tanının özelliklerini öğrenmek suretiyle psikolojik destek ihtiyacının da karşılanması konusunda planlamalar yapılmasına ışık tutmaktır. Bu kitap, fiziksel engellilere ait tanı ve tedavi ile birlikte okuyuculara özel eğitim ve psikoloji alanında da kaynak sağlayacaktır. Kitap; aileler, psikologlar, özel eğitim uzmanları ve özel gereksinimli bireyler ile çalışan tüm profesyoneller için bir rehber niteliğindedir.
Ahmet Tuncay Erdem, Ahmet Türkmen, Asude Yasemin Zengin, Burhan Günay, Cem Karayalçın, Çiğdem Uludağ Güler, Kerim Çetin, Mehmet Altınöz, Menekşe Şahin, Sercan Dereli, Süheyla Erikli Selek, Ufuk Bingöl, Volkan Işık, Zeki Parlak Bu kitap, çalışma hayatının iki temel sacayağını oluşturan emek ve yönetim üzerinde kurgulanmıştır. İki ana kısım ve on bir bölümden oluşan kitabın “Gelecekte Çalışma Hayatı” isimli birinci kısmında çalışma hayatının geleceğine ilişkin değerlendirmeleri emek ekseninde yapan beş bölüm yer almaktadır. Bu bölümlerde; çalışmanın değişen anlamı ve çalışma hayatının nasıl bir değişime uğrayacağı soruları geniş bir perspektiften değerlendirilmekte, dijitalleşmenin geleceğin iş gücünden beklentileri sorgulanmakta, “işsiz gelecek” tartışmaları ekseninde robotik teknolojiler değerlendirilmektedir. Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) “decent work” yaklaşımı, geleceğin çalışma hayatında insana yakışır iş ekseninde sorgulanmakta ve geleceğin yeni tehlikeli sınıfları tartışılmaktadır.
Kitabın, “Gelecekte Yönetim” isimli ikinci kısmında ise işletme yönetiminin geleceğine odaklanan altı bölüm bulunmaktadır. Söz konusu bölümler; gelecekte yetenek yönetimi, dijitalleşme ve müşteri ilişkileri yönetiminde dönüşümler, geleceğin iş dünyasında bulut bilişim teknolojisi, dijital ürünler ve gelecekte pazarlama, geleceğin iş dünyasında ödeme araçları, blokchain ve kriptoparalar ile metaverse çağında markalaşma konularını kapsamaktadır.
Marjorie J. Kostelnik, Anne K. Soderman, Alice Phipps Whiren, Michelle L. Rupiper Gelişime Uygun Eğitim Programı: Erken Çocukluk Eğitiminde En İyi Uygulamalar kitabı, ilk yayımlandığı tarihten itibaren erken çocukluk eğitim ortamlarındaki gelişime uygun uygulamaların yapısı ve uygulamaları hakkında eğitimcilere yol göstermektedir. Kitabın içeriği, 0-8 yaş arasındaki çocukların gelişimi ve öğrenimi için gerekli olan kültürel/bireysel farklılıklarına dayalı bütünleşik bir yaklaşımla, gelişime uygun programların oluşturulmasını kapsamaktadır. Kitabın içeriğinde; erken çocukluk alanındaki eğitimcilerin çocukların gelişimlerine uygun olarak etkinlikleri nasıl tasarlaması, uygulaması ve değerlendirmesi gerektiği konularında bilgiler yer almaktadır. Ayrıca kitapta, eğitimcilerin, çocukların bireysel farklılıklarını gözeterek eğitim programlarını nasıl uyarlaması gerektiği üzerinde de durulmaktadır.
Bu kitap, 16 bölüm içeriğine sahip 4 kısımdan meydana gelmektedir:
I. Kısım: Erken Çocukluk Eğitiminin Temelleri,
II. Kısım: Öğrenme için Hazırlık,
III. Kısım: Erken Çocukluk Eğitim Müfredatı (Eğitim Programı),
IV. Kısım: Müfredatı Bütünleştirme.
Kitabın çeviri ekibi Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde görev yapmakta olan erken çocukluk eğitim veya gelişim uzmanlarından oluşmaktadır.
Gelişime Uygun Eğitim Programı: Erken Çocukluk Eğitiminde En İyi Uygulamalar kitabının, çocuğun gelişimini göz önünde bulundurarak en iyi ve etkili etkinliklerin nasıl hazırlanması gerektiğine vurgu yapması bakımından erken çocukluk eğitimi alanında önemli bir açığı kapatacak rehber bir kitap olacağını düşünmekteyiz.
Abbas Türnüklü, Aysun Doğan, Demet Vural Yüzbaşı, Derya Göğebakan Yıldız, Dilek Yelda Kağnıcı, Ece Önder, F. Cansu Pala, Filiz Künüroğlu, Özlem Karaırmak, Sabahat Çiğdem Bağcı Bu kitabın amacı, çocuk ve ergenlerin göç deneyimlerini aile, akranlar ve okul gibi farklı bağlamlarda ele alarak özellikle kültüre duyarlı ve çokkültürlü eğitimi benimseyen okullardaki olumlu uygulamaları ve müdahaleleri incelemektir. Bu amaçla göçmen çocuk ve ergenlerin kültürleşme ve psiko-sosyal uyum sürecinde karşılaştıkları riskler ve koruyucu faktörler, yaşadıkları travmatik olayların etkileri, kültürleşmenin önemli yapı taşlarından birisi olan dil ve zihin gelişimi süreçleri, kültüre duyarlı okul iklimi ve çokkültürlü eğitim oluşturma konusunda öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların rol ve sorumlulukları, okul ortamında gruplararası temasın arkadaşlık ilişkilerine olan etkisi ve göçmen çocukların yaşadıkları akademik, bilişsel, sosyal ve duygusal problemlerin önlenmesi için geliştirilen müdahale programları konuları detaylı olarak ele alınmıştır.
Kitabın ruh sağlığı uzmanlarından eğitimcilere, sosyal hizmet uzmanlarından sivil toplum kuruluşlarında çalışanlara ve akademisyenlerden öğrencilere kadar uzanan geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmesini hedefliyoruz. Göç eden veya göç etmek zorunda kalan tüm çocuklara faydalı olabilmemiz ümidiyle…
Abbas Türnüklü, Aysun Doğan, Derya Göğebakan Yıldız, Dilek Yelda Kağnıcı, Filiz Künüroğlu Bu kitap; kuramsal bir eser olan “Göçmen Çocuk ve Ergenler: Kültürleşme, Uyum ve Eğitim” (Nobel Yayıncılık, 2020) kitabının devamı niteliğinde, okul ve sınıf etkinliklerine odaklanan uygulamaya yönelik bir kitaptır. Kitap, göçmen öğrencilerin eğitim gördüğü okullarda görev yapan öğretmenler ve göçmen çocukların uyumu alanında çalışan akademisyenlerin katkılarıyla oluşturulan etkinliklerin ve ilgili kuramsal altyapının alanda çalışan akademisyen, öğretmen, öğrenci, psikolog, psikolojik danışman, program geliştirme ve sosyal hizmet alanında çalışan tüm uzmanlara ulaştırılması amacıyla kaleme alınmıştır. Bu amaçla ilk olarak göçmen öğrencilerin kültürleşme süreçlerini, psikolojik ve sosyokültürel uyumlarını etkileyen faktörler, göçmen öğrencilerin Türkiye'deki eğitim yaşantıları, göçmen çocukların ve ergenlerin arkadaşlık ilişkileri, okul temelli gruplar arası temas kuramı ele alınmış, ardından toplumsal bütünleşmeyi hedefleyen okul ve sınıf temelli etkinlikler sunulmuştur.

Leslie COOLEY, CORWIN Okullarda çalışan psikolojik danışmanlardan “Okulda grupla danışma yapmak istiyorum, ama grubu nasıl oluşturacağım, ilerleyeceğim ve sonladıracağım konusunda kaygılar yaşıyorum.” “Okulda grupla danışma yaparken bir kuramsal yönelimle nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum.” “Grupla danışma konusunda kendimi tam olarak yeterli hissetmiyorum.” gibi serzenişler duyabilirsiniz.
Okullarda grupla danışma sürecini kısa süreli çözüm odaklı yaklaşım açısından anlatan bu kitap, psikolojik danışmanların bir grup oluşturma ve yürütme konusundaki olumsuz düşüncelerini değiştirmelerinde ve grupla danışma becerileri kazanmalarında etkili olacağı düşüncesindeyiz. Çeviri editörlüğü yaptığımız bu kitap; etkili, uygulanabilir, işlevsel, çözüm odaklı, okullarda yaşanan sorunlara yönelik olarak bir grubun tüm aşamalarını örneklerle açıklamaktadır. Böylece kitabı okuyan bir psikolojik danışmana kısa süreli çözüm odaklı bir bakış açısıyla grupla danışma yapabilmede açık ve anlaşılır bir yol haritası sunulmaktadır.
Okullarda uygulama çalışmalarına ağırlık verilmesi, kısa ve etkili çözüm odaklı yaklaşımların ön plana çıkması nedeniyle bu kitabın alanda çalışan psikolojik danışmanların ihtiyaçlarını kısmen de olsa karşılayacağını söylemek mümkündür. Uzun yıllar okullarda çalışan yazarın deneyim ve bilgisinden süzülerek gelen bu kitap psikolojik danışmanlar için faydalı ve değerli olacaktır. Okullarda çalışan psikolojik danışmanlar gibi daha bu yolun başında olan psikolojik danışman adayları için de bu kitap önemli bir başucu kaynağı olacaktır.
Claude Steiner - Muzaffer Şahin KİMSE MASUM DEĞİL:
Bu kitapta ülkeler arasında, politika arenasında, kurumlar arasında, eşler arasında, ebeveynler ve çocuklar arasında, kardeşler arasında, gelin kaynana arasında, öğretmen öğrenci, işçi patron, amir memur arasında her alanda oynanan güç oyunlarının nasıl oynandığına ilişkin örnekler göreceksiniz. Sıradan insanların (bizlerin) güç oyunlarına nasıl başvurduğunu, bizimle başkalarının nasıl güç oyunları oynadığını, güç oyunlarının yerine iş birliğinin nasıl konabileceğini herkesin anlayabileceği bir dille, örnek olaylarla sunulan bu kitaptan herkesin, hepimizin çok yararlanacağını düşünüyoruz.
Barış Bostancı, Benan Kurt Yılmaz, Buket Kılıç, Cansu Ceviz Doğrar, Cansu Erol, Ebru Tolay, Ela Burcu Uçel, Evrim Mayatürk Akyol, F. Nazlı Sayğan Yağız, Ferhat Ağçay, Füsun Toros, İlkay Güleryüz, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Okan Ernur, Olca Sürgevil Dalkılıç, Oytun Boran Sezgin, Sahra Sayğan Tunçay, Yıldız Tenteriz GÜNCEL İK kitabı, insan kaynakları yönetimi alanı ile güncel ve farklı bakış açılarını bütünleştirme çabasının bir sonucudur. Klasik uygulamalardan elde edilen bilgi birikiminin yanında dijital çağa ve Covid-19 pandemisi gibi değişimlere ayak uydurabilmek için yeni yaklaşımları ele alan bu kitap; insan kaynakları yönetimi uygulamalarına pozitif, etik, eşit ve insancıl bir açıdan bakmaktadır. İnsan kaynakları yönetimi alanında kendilerini geliştirmek isteyen öğrenciler, akademisyenler ve uzmanların keyifle okuması dileğiyle...
Cem Malakcıoğlu Kişiler arası ilişkilerde sağlıklı bir devamlılık, karşılıklı gelişen güvene dayanır. Güven kazanmanın ve kazandırmanın başlıca yolu, karşı tarafa güven veren, diğer bir deyişle güvengen bir ilişki kurmaktır. Güvengenlik; karşısındakine üstünlük kurmaya kalkışmadan, kendisini ve diğerini zorlayan bir davranış içerisine girmeden, kişinin kendi duyguları, düşünceleri ve davranışları arasındaki bağlantıyı kurması ve bunu doğrudan ifade etmesidir. Güvengenlik, kişiler arası ilişkilerde ve iletişimde önemli bir yeri olan İngilizce “assertiveness” kavramının karşılığıdır. Kavram, Türkçeye ilk olarak “atılganlık” şeklinde çevrilmiştir. Daha sonraları ise “girişkenlik” kavramı ile anılmaya başlanmıştır. Özellikle insana yardım eden meslek elemanı yetiştiren tıp, diş hekimliği, hemşirelik, psikolojik danışma ve rehberlik, öğretmenlik, psikoloji, sosyal hizmetler, beslenme ve diyetetik vb. alanların kariyer gelişim süreçlerinde güvengenlik eğitimine yer verilmesi, o alanda hizmet veren ile hizmet alan arasında daha etkili bir iletişim kurulmasına katkı sağlayacaktır.
Güven Kazanma Kılavuzu, bir ihtiyaçtan doğdu. Sağlık hizmetleri için iletişimde güvengenlik (assertiveness in health communication) son yıllarda gittikçe önem kazanan bir konu hâline geldi. Güvengenlik ile ilgili bir rehber kitaba, bir başucu kaynağına ihtiyaç duyuluyordu. Güvengenliğin temelini oluşturan güven ihtiyacı, güven duygusu, ilişkilerde güven, benlik saygısı ve kendine güven, kitabın içeriğini oluşturan konulardır. Kitapta 20 adet güvengenlik senaryosu da bulunuyor. Güvengenliği gerçek yaşam olayları aracılığıyla anlatmanın en etkili yöntem olduğuna inanıldığından, kitabın son bölümü güvengenlik ile ilgili yaşantıların paylaşıldığı senaryolara ayrılmıştır. Bu senaryoların oluşmasında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünden değerli öğrencilerin katkıları vardır. Kitabın bu baskısına diğer güncellemelerin yanı sıra yeni geliştirilen Güvengenlik, Edilgenlik ve Saldırganlık Ölçekleri de eklenmiştir.
Bu kitap, aslında güven duygusunu önemseyen herkese hitap ediyor. Daha güvengen olmak için kendini geliştirmeyi hedefleyen herkes bu kitaptan yararlanabilir. Kendisine ve başkalarına daha fazla güvenmek isteyen, güven kazanmak-kazandırmak ihtiyacı duyanlara kitabın katkı sağlaması ve faydalı olması dileğiyle...
Üzeyir Ok, Zümrüt Gedik, Zehra Erşahin Din psikolojisinin uygulama alanlarından manevi bakım ve danışmanlık, değişik koşullarda insana yönelik hizmette güçlü bir potansiyele sahiptir. Dinler ve manevi geleneklerin; onlara mensup olan insanlar için yaşamın zorluklarıyla başa çıkmada, hayatı anlamlandırmada, kendini bir sosyal gruba ait hissetmede, bir kimlik oluşturmada ve sağlıklı yaşamı seçmede önemli rollere sahip olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan, zor koşullarda yaşayan insanlara yönelik yardım etme ve bakım verme evrensel bir insan güdüsüdür. Gönüllülük esasına bağlı olarak karşılıksız yardım etmek, hemen hemen bütün yaşam felsefelerinde ve dinî-manevi geleneklerde erdem olarak görülür.
Türkiye'de, insana yardım hizmeti ile din-maneviyat konusunu bir araya getiren manevi bakım ve danışmanlık alanında yapılan çalışmalar son 10 yılda bir ivme kazanmıştır. Ancak konuyu bütüncül ve derinlemesine ele alan ve de bilimsel temele vurgu yapan çalışmalar oldukça azdır. Hastanelerde hastalara yönelik manevi bakımla ilgili bu kitap, hem ampirik bir zemin oluşturma bakımından hem de belirli bir alana tahsis edilmiş olması bakımından mevcut çalışmaları bir adım ileriye taşıma niyetindedir.
Kitapta maneviyatın insan ruh ve beden sağlığı üzerindeki etkisi detaylı açıklandıktan sonra çalışmada hastaların manevi bakım ihtiyaçları hasta olmayan gruplarla karşılaştırılmış, hâlen manevi bakım uygulaması yapan din görevlilerinin kendilerini ve yaptıkları işleri algılama düzeyleri, yeterlilikleri, yeterliliklerde etkili olan kişilik boyutları ve alan deneyimleri derinlemesine ele alınmıştır. Bunların yanında bu kitapta, elde edilen ampirik bulgular ve literatür bilgisi doğrultusunda bir hastane manevi bakım çalışma modeli oluşturulmaya çalışılmıştır.
Sıddık B. Yarman, İnci Zaim Gökbay, Şebnem Özdemir Hayata Bir Çocuk Bir Çocuğa Hayat projesi çocuk ve ergenlerde riskli davranışların tespiti ve önlenmesine yönelik tasarlanan matematiksel karar verme modeli ile çalışan bir programın önleyici atölyelerinin yapıldığı saha çalışmasıdır. Karar verme modellerine dayanarak, multidisipliner çalışma ürünü olarak gerçekleştirilen matematiksel model; güvenirlik çalışması yapılmış ölçme ve değerlendirme, Bisis altyapısına uygun çalışan riskli davranışların tespit edilmesiyle uzmana yönlendirilmesinde araç olarak kullanılabilecek mobil bir uygulamadır. Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Sıddık Yarman, Yürütücü Yardımcısı ve Genel Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. İnci Zaim Gökbay'dır. Bu kitap, mobil uygulama tasarımı öncesinde gerçekleştirilen multidisipliner bir çalışmanın konu ile ilgili çalışanlar için başucu niteliğinde çıktısıdır.
Yıldırım Beyatlı Doğan Sağlık ve hastalık aynı devamlılık süreci içinde yer alır. Bu süreç sağlığın hastalığa doğru dönüşüp değiştiği niteliksel özler taşımaktadır. Sağlığın hastalığa doğru dönüşüp değiştiği bu süreci en iyi biçimde açıklayan yaklaşım biyopsikososyal yaklaşımdır. Hastalıkları açıklarken kullanılan tümleştirilmiş nedensellik, hastalığa müdahale ve hastalığı iyileştirmede kullanıldığında toplamında tümleştirilmiş sağlık hizmeti ortaya çıkmaktadır.
Sağlık meslek alanı içinde farklı meslekler vardır. Ortak amaç sağlık hizmeti sağlamaktır. Sağlık hizmetinin odağında insan vardır. İnsan farklı sağlık meslek kişileri açısından farklı görünürlükler taşımaktadır. Farklı görünürlükleri tek bir hasta kimliğinde tümleştirebilmek sağlık hizmeti açısından önemlidir. Söz konusu önem yaşama yansırken Davranış Bilimleri anlamlı bir rehberdir.
Hekim ve Diğer Sağlık Meslek Kişileri İçin Davranış Bilimlerine Giriş isimli bu eser; değişik meslek alanlarında (hekim, hemşire, psikolog psikolog vb.) çok yönlü pek çok gereksinimi karşılayacak niteliktedir.
Ali Turan Barniç Satışı psikolojiden, psikolojiyi bedenden, bedeni insandan, insanı tüketimden ayrı ele alan bir yaklaşım başarıya ulaşamaz. Dolayısıyla işletmeler satışlarını artırmak için bütüncül bir yaklaşımı uygulamak durumundadır.
Bu bütüncül yaklaşım ise diğer satış yaklaşımlarına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bütüncül yaklaşım, satış sürecinde aktif olan tüm faktörlerin karşılıklı ilişkisine dayanmaktadır. Bu ilişki ise satış hedeflerinin gerçekleşmesi için tüm faktörlerin kendi aralarında olan etkileşimini esas almaktadır.
Biyopsikososyal yaklaşımdan hareketle, satışçıların satış sürecindeki başarıları onların müşterilere bir psikolog gibi yaklaşmasına bağlıdır diyebiliriz. Bu yaklaşım ise satış sürecini biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenler olmak üzere üç faktöre ayırmaktadır.
Böylece tüm faktörler ayrı ayrı incelenerek sürecin bütününe odaklanılmaktadır. Günümüzün rekabet koşullarına göre satışçıların müşteri ile daha iyi bir iletişim sağlaması, onların birer psikoterapist gibi yetiştirilmelerini bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu zorunluluk, işletmelerin globalleşen piyasalarda rekabetin zor koşullarına uyum sağlayabilme mücadelesidir.
Dilek Bal Koçak Yaşlılık, psikolojik, fiziksel, duygusal, kronolojik ve ruhsal anlamda bireylerin olgunlaşma sürecidir. Bu yaş alma ve olgunlaşma sürecinin manevi anlamda mutlu, huzurlu ve başarılı şekilde sürdürülebilmesi için farklı teoriler ortaya konulmuştur. İlgili teoriler çerçevesinde yürütülen manevi bakım çalışmalarının yaşlıların iyi oluş seviyelerine ciddi katkı yaptığına dair tespitler gün geçtikçe artmaktadır.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre huzurevinde yaşayan bireylerin manevi destek sürecinde kendilerini daha iyi ve huzurlu hissetmeye başladıkları; bununla birlikte hayat ve ölüm gibi sıklıkla sorgulanan konulara dair farkındalıklarının arttığı görülmüştür. Manevi bakım sürecine dâhil olan yaşlılar, yaşadıkları olumsuz deneyimlere farklı açıdan baktıklarını, yaşanan pişmanlıklarla bunlara bağlı bazı iç sorunlarını çözme fırsatı elde ettiklerini ve iç huzura kavuştuklarını ifade etmişlerdir. Manevi bakım eşliğinde gerçekleştirilen manevi ritüellerin katılımcılar tarafından önemli görüldüğüne ve olumlu etkiler uyandırdığına dair bulgular elde edilmiştir.
Bu kitap; huzurevinde manevi bakım, hayatı anlamlandırma süreci ve yaşlılık ile ilgilenen tüm okuyucular için detaylı bilgiler sunmaktadır. Huzurevlerindeki manevi bakım desteği sürecinde kullanılan görüşme teknikleri, kuram ve yöntemler ışığında hazırlanan bu çalışma, manevi bakım alanında yeni bir bakış açısı sunması açısından önemlidir.
Ahmet Akgül, Ahmet Turan Işık, Aslı Gözde Akış, Aslı Kılavuz, Ayşe Dericioğulları Ergun, Barış Kılıç, Bülent Karakuş, Büşra Yıldırım Uz, Cem Ergun, Deniz Say Şahin, Ebru Acarbaş, Elif Çömlekçi, Emre Birinci, Emre Kol, Fatma Banu Demirdaş, Fatma Hastaoğlu, Fatma Özge Kayhan Koçak, Fatma Sena Dost, Fatma Sıla Ayan, Feyza Mutlay, Furkan Ulusal, Gökçe Yağmur Güneş Gencer, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan Hüseyin Başıbüyük, Hilal Seki Öz, Ikuko Murakami, Işıl Kalaycı, Işıl Kaleli, İsmail Tufan, Jülide Yılmaz, Melis Aslan, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Nisa Yıldız, Nur Elçin Boyacıoğlu, Özge Kutlu, Özge Pehlivan, Özgen Yılmaz, Özlem Özgür, Recep Esengil, Saadet Tiryaki, Seda Topgül, Sera Çetingök, Serhat Bozkurt, Sevcan Toptaş Kılıç, Sevde Aksu, Sevinç Sütlü, Sümeyra Mihrap İlter, Tahsin Barış Değer, Teslime Atlı, Volkan Atmış, Zeynep Esengil Ceylan İkinci Türkiye Yaşlılık Raporu, Türkiye'deki yaşlı nüfusun sosyal ve ekonomik durumunu ve yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörleri kapsamlı bir şekilde analiz eden bir çalışmadır. Bu rapor, yaşlanan nüfusun Türkiye'nin karşılaştığı önemli demografik ve sosyal bir sorun olduğunu vurgulamakta ve yaşlıların karşılaştığı zorlukların anlaşılmasına yardımcı olmak için ayrıntılı bir bakış sunmaktadır.
Raporda, yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin yanı sıra, yaşlıların sağlık, yoksulluk, iş gücü piyasasına katılımı ve sosyal yaşamları gibi konular da ele alınmaktadır. Ayrıca, rapor, yaşlı nüfusunun artışına bağlı olarak Türkiye'nin gelecekteki sağlık ve sosyal hizmet ihtiyaçlarını da tartışmaktadır.
İkinci Türkiye Yaşlılık Raporu, yaşlanan nüfusun önemi ve yaşlıların karşılaştığı zorluklar hakkında toplumda farkındalık yaratmak için önemli bir kaynak olarak hizmet etmektedir. Bu rapor, yaşlı nüfusunun Türkiye için önemine ve gelecekteki zorluklarına ışık tutmakla kalmayıp aynı zamanda yaşlıların yaşam kalitesini artırmak için atılacak adımlara dair politika önerileri de sunmaktadır.
Elvan Kiremitçi Canıöz, Erkan Dikici, Gülin Yazıcı Çelebi, Haşim Demirtaş, Hatice Epli, Neva Doğan “Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir.” T. S. Eliot

İletişim ve psikoloji iç içe geçmiş iki kavram. İnsanın her nerede ve her kimle olursa olsun istemsiz olarak harekete geçirdiği iki temel yapıtaşı: iletişim ve psikoloji. İnsan dediğimizde sadece türü içerisinde evrimleşmiş, gelişmiş aletleri kullanabilen, gülebilen, düşünebilen, kendine özgü kültürü ve dili olan bir türden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda duyguları olan karmaşık bir beyin ve onun bizi yönlendirdiği davranış örüntülerinden bahsediyoruz. Anlamlandırıyor, algılıyor ve karşılaştırıyoruz. Bütün bunları gerçekleştirirken hissediyor, etkiliyor ve etkileniyoruz. Bazen bunları dile döküyoruz bazen vücuda. Ama her koşulda bir şekilde gösteriyoruz. Sürekli bir kendini ifade etme derdinde insan ya da diğerini anlama... Bu kitap; iletişim ve psikolojinin kesişim noktalarından, iletişimin psikolojik temellerinden, kişilik özelliklerinden, algıdan, empatiden, kültürden, diğerleri ile olan iletişimlerden, bizleri yansıtan filmlerden ve aile içi iletişimden bahsediyor. Hissettiklerimiz ve algıladıklarımız üzerinden bireyin kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişim sürecini irdeliyor. Yaşam kurgusu içerisinde sağlıklı iletişimin psikolojiden bağımsız gerçekleşmeyeceğinin ipuçlarını veriyor. Genç akademisyen arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bu kitap, insanın kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişimlerin süreçsel bir sentezidir aslında. Varoluşumuza bir anlam arayışıdır iletişim psikolojisi. Parçası olduğumuz bütünün anlamını aradığımız bu yolda bizlere eşlik etmeniz umuduyla…
Adrienne Katz Bir çocuğun gelişimi için ev, okul ve sosyal çevre arasında önemsenmesi gereken bir ilişki ağı vardır. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında, çocuk için önemli olan bu ilişki ağı artık dijitalleşmektedir. İletişim dilinde yeni biçimler ortaya çıkmaktadır. Bu dil olumlu ve geliştirici olduğu kadar olumsuz ve tehlikeli bir yapıda da olabilmektedir. Çocuklar gelişimsel olarak öğrenmeye ve öğretilmeye ihtiyaç duymaktadır. Karşılaşacakları olumsuz deneyimler karşısında da hazır olmaları önemlidir. Bunlardan bir tanesi de e-güvenlik kavramıdır. Gerçek yaşamdaki güvenlik kaygılarının birçoğu çevrim içi ortama taşınmış durumdadır. Çocukların kendilerini nasıl koruyacaklarına ilişkin eğitilmeleri oldukça önemlidir ve içinde bulunduğumuz çağda okulların en önemli görevleri arasında yer almaktadır. Bu kitap; öğretmen, öğrenci ve bu konuda çalışan tüm alan uzmanlarına uygulamalı örnekler, etkinlikler ve formlar içermektedir. Aynı zamanda aileler için de çalışma yaprakları muhteva etmektedir. Bu çalışmalar oldukça basit bir dille ele alınmış ve nasıl değerlendirileceği anlatılmıştır. Okul yöneticilerinden ailelere uzanan sorumluluk ağı düşünüldüğünde, çocukların e-güvenlik konusunda kendilerini daha iyi koruyabildikleri bir çevrim içi dünyanın varlığı için herkesin üzerine düşen tüm görevleri yapması gerektiği kanaati oluşmaktadır. Tüm alan uzmanlarına faydalı olması dileğiyle…
Yıldız Kuzgun, Serdar Erkan, Yadigar Kılıçcı, Ziya Selçuk, Nilüfer Voltan Acar, Hasan Bacanlı, Uğur Öner, Feride Bacanlı, Füsun Akkök, Metin Pişkin Bu kitap, her biri belirli bir rehberlik ve psikolojik danışma alanında uzmanlaşmış olan bir grup yazar tarafından, ilköğretim düzeyinde çalışacak öğretmen adayları için verilen Rehberlik dersine yönelik olarak hazırlanmıştır. Kitapta rehberlik sadece yönelmeye yardım hizmeti olarak değil bir bütün olarak kişiliğin sağlıklı gelişimini gerçekleştirme hizmeti olarak ele alınmış ve bun gerçekleştirmek için öğretmenlere düşen görevler açıklanmış, bu görevleri etkili bir biçimde yerine getirmede yararlanılabilecek etkinlik örneklerine yer verilmiştir. Bu özellikleri ile kitabın halen görev yapmakta olan öğretmenlere de yararlı olabileceğine inanılmaktadır. Buna ek olarak belirtilmesi gereken bir diğer husus da kitabın gelirinin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’ne bağışlanmış olması ve ülkemizde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin gelişimine katkıda bulunacağına olan inançla böyle bir çalışmanın hayat bulduğudur.
John Bessant, Joe Tidd Üçüncü Baskı için gözden geçirme
“Bu kitap inovasyon ve girişimcilikle ilgilenenler için bir referanstır. İkinci baskıya dayanarak Bessant ve Tidd, sürdürülebilirliğe yönelimli inovasyon, yaratıcı girişimcilik, inovasyon modelini şekillendiren ICT’lerin büyüyen önemi, biriken kaynaklama, biriken fonlama ve inovasyon toplulukları güncel tartışmaları kitabın bünyesinde toplamıştır. Teorilerin örnek vakalarla birleştirilmesi, medya bağlantıları ve diğer online öğrenme materyalinin revizyonu bu baskıyı seçkin hâle getirmektedir.”
Dolores Anon Higon, Doçent Dr. Ekonomi Fakültesi, Valéncia Üniversitesi, İspanya

İkinci Baskı için gözden geçirme
“Bessant ve Tidd’in İnovasyon ve Girişimcilik 2. Baskısı ideal bir lisans kitabıdır. Önceki sınıflandırılmış ilgili araştırmaları çerçeveleyerek mantıklı şekilde sunmakta ve görsel materyali, öğrenmeye yardım edecek tarzda başarı ile sentezlemektedir.”
John Storey, Yönetim Profesörü, Açık Üniversite İşletme Okulu

Bu kapsamlı ve saygı uyandıran metin güvenilir bir takım olan John Bessant ve Joe Tidd tarafından hazırlanmıştır. Her ikisi de mükemmel temelleri ve güvenilir varlıklarıyla inovasyon çalışmalarının içindedir ve pek çok senedir araştırmaların başını çekmektedirler.
Bu metin inovasyon ve girişimcilik hakkındaki sezgileri en üst düzeyde zamana uygun şekilde karıştırmaktadır. Bugün dünyada özel sektörün ve kamu sektörünün her ikisinde de yeni fikirleri ticarileştirmeye ısrar etmek olan inovasyon ekonomik ve sosyal refahı geliştirmek için vardır. Aynı zamanda büyüyen etkili ve başarılı inovasyon, organizasyonel hazırlıkların yapılmasını ve bireylerin potansiyellerini inovasyona aktarmak için enerji ve bağlılığını gerektirmektedir. Bu metin bunun nasıl yapılacağını, ulaşılabilir şekilde örneklemektedir. Bu alandaki lisans dersleri için ve gerçekten de otoritelerini ispat etmek isteyen araştırmacılar ve uygulamacılar için etkili bir bağ oluşturacaktır.
Zeynep Oktuğ İş yaşamı herkes için farklı anlamlar barındırsa da çalışanların birçoğu iş yerindeki stresli ortamdan, zorlayıcı koşullardan söz eder. İşin birey tarafından nasıl algılandığı çeşitli etkenlere bağlıdır. Yaş, kıdem, deneyim gibi unsurların yanı sıra bireysel özellikler de önemli roller üstlenir. İşe yüklenen anlam yıllar içinde değişse de iş yaşamının yıpratıcı yanlarıyla hiç karşılaşmamak pek mümkün görünmemektedir.
Bireyin yaşam olaylarını algılayış biçimi, düşünce ve duygularının ne yönde gelişeceğinin en önemli belirleyicisidir. İş yaşamının bazen stresli bazen de keyifli olarak algılanması son derece doğaldır. Stresli ya da keyifli olarak algılanmasını sağlayan unsurlar üzerinde çalışmak ise bireyin bakış açısının hangi koşullarda değişiklik gösterebileceğine ışık tutar. Zorlayıcı iş deneyimlerinin, geliştirici deneyimler olarak görülmesi mümkündür. Ancak bireylerin alıştıkları biçimde düşünmeleri otomatik olarak gerçekleşir. Çoğu zaman farkında dahi olmazlar. Bu yüzden düşünce alışkanlıklarını değiştirmek zordur.
Mizah, alışılagelmiş düşünme biçimlerini sorgulamak ve bireyin iyi oluşuna olumsuz yansıyanları değiştirmek için önemli bir kaynaktır. Mizahi bakış açısını yaşamın her anında ve her alanında sürdürmek mümkün olmaz. Ancak mizah, iş yeri gibi zorlayıcı koşulların var olabileceği ortamlarda, bireyin iyi oluşunu koruyucu ve geliştirici bir unsur olarak işlev gösterebilir. Bu kitap, mizahın çalışma yaşamında hangi koşullarda ve ne şekilde etkili olabileceğinin belirlenmesine katkı sağlamayı hedeflemekte, aynı zamanda mizahın çalışan tutumlarıyla ve örgütsel sonuçlarla ilişkisini ortaya koyarak, yapıcı yönde kullanıldığı takdirde iş yerinde verimliliği artıran bir unsur olabileceğinin altını çizmektedir.
Afife Başak Ok, Aslı Göncü-Köse, Derya Karanfil , Dilara Çavdar, F. Pınar Acar , H. Canan Sümer, Meltem Düzgün, S. Arzu Wasti, Yonca Toker-Gültaş Nezaketsizlikten istismara, ayırımcılıktan cinsiyetçiliğe, cinsel tacizden kurumsallaşmış kötü muameleye… “İş hayatında kötü muamele” çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu kitapta, kötü muamelenin ülkemizde yaşanan farklı biçimleri ayrıntılı bir şekilde mercek altına alınırken bir yandan da nasıl önlenebileceği ve müdahale edilebileceğine ilişkin perspektiflere ışık tutulmaktadır. Kitap aynı zamanda sadece iş hayatında kötü muameleyi merak edenler için değil, aynı zamanda bir konunun nasıl etraflı, akademik titizlikle çalışılması gerektiğini öğrenmek isteyenler için de çok önemli bir referans niteliği taşımaktadır.
PROF. DR. G. CANAN ERGİN
Özyeğin Üniversitesi, Psikoloji Bölümü
Berna Turna KARA Can iş yaşamından o kadar bunalmıştı ki artık ne maaş verdiği personelleri, ne bir zamanlar azimle gittiği iş yeri umurundaydı.
Yeniden eski günlerine dönmesi, işinde mutlu olması mümkün müydü acaba?
Yine işe gitmenin zor geldiği anlardan birinde onu yeniden canlandıracak, tekrar “Can” olması için yol açacak kitabıyla tanıştı:
Siz,
Olamayacakları başarmış
Olumsuzluklara kulak tıkamış,
Azmetmiş
Sabretmiş
Çok çalışmış…
Az kazanmış, çok kazanmış…
Ama hep ayakta kalmış
Morali bozulsa da vazgeçmemiş
“Yapamazsın” diyenlere başarılarıyla yanıt vermiş,
'Meyve veren ağaç' olmayı kabullenmiş,
Kendileri gibi başkalarını da peşlerinden sürüklemiş,
Onlara ekmek kapısı açmış,
Meslek edindirmiş,
Yaratıcılığıyla mesleğine yenilikler katmış…
Değişim gerektiği zaman değişim,
Para gerektiği zaman para,
Bilgi gerektiği zaman bilgi,
Eleman gerektiği zaman eleman
İş gerektiği zaman iş
Hazırlamış, bulmuş…
İşini sevmiş
Siz…
Özgürlüğü seçmiş,
Kendi özgür yurdunun kralı / kraliçesi olmuş,
Başarının simgesi güzel insanlar…
Ya da
Gelecekteki versiyonlarını okuyanlar,
Sizlere anlatacaklarım var.
Özlem Güllü Burası Hollanda’daki bir kadın hapishanesi.
Küçücük hücrelerine büyük bir yaşam sığdıran kadınlar…
Yaklaşık beş senedir burada mahkûm olarak yaşamını sürdüren hapishanenin belki de en yaşlı teyzesinin tanımladığı gibi:
“ Burası bir üniversite, burada her gün yeni bir şey öğreniyorum...”
Feride 39 yaşında, dört çocuklu bir kadın. 12 yıl ceza aldığı günkü dirayeti unutulacak gibi değil. “Çok zor tabii ama hak ettim”, derken aslında kendine karşı ne kadar dürüst olduğunu dile getiriyor...
Mina’nın derdi ise çok büyüktü. Ne protez koluydu ona ızdırap veren ne de hapishanede olmasıydı...
Gizem’in şu sözleri ise ibret verici: “İyi ki gelmişim buraya.”
Gaye, İstanbul’da yaşayan, bir seyahat sırasında Hollanda’da tutuklanan genç bir mahkûm. Türkiye’de manken ve dizi oyuncusu olduğunu söylüyor ve yine birçok kişi gibi suçsuz olduğunu, haksız yere burada olduğunu vurguluyor.
Bu kitapta, mahkûmların gerçek yaşam hikâyelerini “hayat dersleri” tadında okuyacaksınız.
Scott Temple “Dr. Temple, etkileyici ve anlamlı bir kitap yazmıştır. İnsanlığı ve empatisi, yazılarında parlıyor. Metnin bu tür hastalarla çalışmayı tarif etmedeki kayda değer faydası bir yana bu çalışma aynı zamanda günümüzün BDT'sinin temel ilkelerini ustaca açıklıyor ve orijinal modeli güçlendiren ve geliştiren KAT, DDT ve FTBT'den perspektifleri birleştiriyor. Ayrıntılı vaka örnekleri ve net özetler, ilkelerin anlaşılmasını kolaylaştırıyor; mutlaka okunmalı!”
-Donna M. Sudak, MD, Drexel Üniversitesi Tıp Fakültesinde psikiyatri profesörü, kıdemli yardımcı eğitim direktörü ve psikoterapi eğitim direktörü ve Bilişsel Terapi Akademisinin eski başkanı
“Bu kitap, bilişsel davranışçı terapinin tüm yönleriyle ilgili bilimsel ve klinik bilgilerin benzersiz bir karışımını sunuyor. Son derece iyi yazılmış ve etraflıca düzenlenmiş. Okumaktan büyük keyif aldığım bu kitabı, kanser hastalarının bakımıyla ilgilenen tüm sağlık uzmanlarına şiddetle tavsiye ediyorum.”
-Eduardo Bruera, MD, FT McGraw Kanser Tedavisi Kürsüsü ve Texas Üniversitesi
MD Anderson Kanser Merkezi Palyatif, Rehabilitasyon ve Bütünleştirici Tıp Bölümü Başkanı
“Bu kusursuz kitapta Dr. Temple, kanserden muzdarip olanlara paha biçilmez bir klinik rehberlik sağlıyor. Onun uzman tavsiyeleri, modern BDT'ye dayanıyor ve şefkatli ve ilgi çekici bir tarzda sunuluyor. Bu, onu; literatüre önemli, çok ihtiyaç duyulan ve kalıcı bir katkı yapan bir eser yapıyor. Birçok çalışma sayfası, vaka kavramsallaştırması ve vaka örneği, hastalara ızdırabın ve umutsuzluğun bir kısmını hafifletmek için somut araçlar sağlıyor. Kitabı şiddetle tavsiye ederim.”
-Stefan G. Hofmann, PhD, Boston Üniversitesinde psikoloji ve beyin bilimleri profesörü ve
"Emotion in Therapy: From Science to Practice" adlı kitabın yazarı
Kanser Hastaları için Kısa Bilişsel Davranışçı Terapi: BDT Paradigmasının Yeniden Gözden Geçirilmesi; net bir kavramsal temel ve vaka kavramsallaştırması etrafında organize edilmiş, çok sayıda yeni BDT modelinden tekniklerin bütünleştirilmesine olanak sağlayan pratik, klinik bir kılavuzdur. Kitap, araştırmalar tarafından psikolojik ızdırabın sürdürülmesinde aracı olduğu öne sürülen bilişsel, duygusal ve davranışsal süreçleri hedefliyor. Yazar Scott Temple, ayrıca güçlü yönler ve psikolojik sağlamlık üzerine kurulu daha yeni modellerden yararlanıyor ve canlı vaka örnekleri, çalışma sayfaları ve vaka kavramsallaştırma formları aracılığıyla klinik çalışmaya canlılık getiriyor. Ayrıntılı örnekler, klinisyenlere, tedaviye rehberlik eden vaka kavramsallaştırmasının nasıl oluşturulacağını ve Beck'in teknikleri ile daha yeni BDT tekniklerinin nasıl bütünleştirileceğini gösteriyor.
Ahmet Katılmış, Ayşe Öztürk Samur, Bahadır Kılcan, Birgül Küçük Turgut, Bülent Dilmaç, Ebru Ay, Fatih Yazıcı, Feride Ersoy, Gül Tuncel, Halil Ekşi, Mustafa Şeker, Özlem Lala, Seher Yarar Kaptan, Sevgi Coşkun Keskin, Taha Yazar, Tuğba Sömen, Yaşar Kop, Yusuf Keskin, Zeynep Şimşir Milletlerin geleceği ile milleti oluşturan fertlerin nitelikleri arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu nedenle içinde yaşadıkları toplumunun kültü­rel değerleri ile temel insani değerleri kendi kişiliklerinin bir parçası hâline getirmiş; bilgiye ulaşma, bilgiyi üretme ve yayma yöntemlerini bilen ve uygulayan üyelerinin yüksek miktarlara ulaştığı toplumlar, geleceğe daha yüksek bir özgüvenle bakabilirler.
İnsanların düşünce ve davranışlarında temel insani değerleri yeterince önemsemediklerine ilişkin yargının yoğun bir biçimde dile getirildiği şu günlerde, okulların hem akademik açıdan başarılı hem de iyi karakter nitelik­leriyle bezenmiş bireyler yetiştirmeyi asıl varlık sebebi olarak görmesi iktiza etmektedir. Başka bir anlatımla okullar sadece akademik açıdan yeterlikleri gelişmiş, merkezî sınavlarda başarılı olan öğrenciler yetiştirmekle yetinme­yerek hayatın her aşama ve boyutunda başarılı bireyler yetiştirmeyi amaç edinmelidir. Söz konusu bu amaç, karakter ve değerler eğitimine yönelik gerçekleştiri­len faaliyetlerin de en önemli dayanağını teşkil etmektedir.
Karakter ve değerler eğitiminde kuram ve uygulamayı birlikte ele alan bu eser, öğretmen yetiştirme lisans programlarında yer alan Karakter ve Değerler Eğitimi Dersi için bir kaynak kitap niteliğinde hazırlanmıştır. Kitabın hedef kitlesi olan öğretmen adaylarına, öğretmenlere, araştırmacıla­ra ve ebeveynlere faydalı olmasını dileriz.
Aydın Çivilidağ, Şerife Durmaz İnsan yaşamında iki karar hayatidir; kariyer kararı ve evlilik. Yaşamımızın yaklaşık üçte ikisini çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, kariyer kararımızın bizi mutlu ya da mutsuz edebileceği gerçeğiyle karşılaşırız. Aynı zamanda aktif iş yaşamında da bireyler çeşitli nedenlerle kariyer sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla insanın tüm yaşamını etkileyebilen iş yaşamında bireylere doğru ve gerçekçi kariyer kararı verme ve kariyer sorunlarıyla başa çıkmada kariyer danışmanlık süreci destek sağlama misyonuna sahiptir. Kariyer danışmanlığı, kariyer bilgisi ve terapötik becerileri bir arada barındıran etkileşimli bir yardım ilişkisidir.
Bu kitapta; iş yaşamıyla ilgili bazı temel konulara değinildikten sonra kariyer kavramı, kariyer danışmanlığı tarihsel süreci, kariyer teorileri, ergen bireylerde ve aktif iş yaşamında kariyer danışmanlığı ele alınmış, vaka örneklerine yer verilmiş ve son bölümde kariyer danışmanlığı ile ilgili etik açıklamalar yapılmıştır. Kitap, çalışma psikolojisi ve iş yaşamıyla ilgili olan tüm profesyonellere, öğrencilere ve okuyuculara yönelik hazırlanmıştır.
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.
Ahmet Ayaz, Ayşenur Büyükgöze-Kavas, Dünya Şen-Baz, Furkan Kirazcı, Gökçen Aydın, Habibe Bilgili, Hakan Büyükçolpan, Melda Erbaş, Nurten Karacan Özdemir, Özlem Haskan Avcı, Özlem Ulaş Kılıç, Selen Demirtaş Zorbaz, Semra Uçar, Tansu Mutlu Çaykuş Kariyer Psikolojik Danışmanlığında Kuramlar kitabı, kariyer gelişim kuramları ve kariyer psikolojik danışma yaklaşımlarını kapsayacak şekilde, kuramsal ve uygulamaya dönük bilgileri harmanlayan bir yaklaşımla tasarlanmıştır. Bir yandan uygulamalara ışık tutacak ve zemin sağlayacak kuramsal bilgi sağlanırken bir yandan çeşitli yaş gruplarına ve dezavantajlı gruplara dair gelişimsel süreç göz önünde bulundurulmaya çalışılmıştır.
Kitap, ilk olarak kariyer, meslek, iş, uğraşı, çalışma gibi kariyer psikolojik danışması açısından temel oluşturacak kavramları; ekolojik kariyer danışmanlığı, uzaktan çalışma gibi güncel konuları ve kariyer psikolojik danışmanlarının sahip olması gereken yeterlikler ve uygulamalara temel oluşturması gereken etik ilkeleri ele alarak başlamaktadır. Geleneksel Kariyer Psikolojik Danışması Kuramları bölümü (Parsons'ın Özellik-Etmen Kuramı ve Holland'ın Mesleki Tipoloji Kuramı gibi), kariyer psikolojik danışmasının gelişiminde ilk öncü yaklaşımların alana sağladığı temellerin anlaşılmasına ve aynı zamanda hâlâ aktif ve güçlü bir şekilde uygulama ve araştırmada yer buluyor olmalarının olası nedenleri üzerinde düşünülmesine katkı sağlayabilecektir. Kariyer Psikolojik Danışmasında Psikodinamik Kuramlar, temelleri çocukluk dönemine dayanan ihtiyaçların ve kişilik gelişiminin kariyer gelişimi ve meslek seçimi üzerindeki olası etkilerinin anlaşılmasına ışık tutabilecektir. Kariyer Psikolojik Danışmasında Gelişimsel Kuramlar bölümü, geleneksel ve psikodinamik kuramların görece sınırlayıcı bakış açısının ötesine geçerek kariyer gelişimini gelişimsel bakış açısı ile tüm yaşam boyu süren bir yaşam görevi olarak ele alması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bu kuramların toplumsal cinsiyet rolleri ve sosyoekonomik düzey gibi bağlamsal değişkenlerin kariyer gelişimine nasıl yön verebildiğinin anlaşılmasına ve günümüzde de hâlâ kariyer gelişimini etkileyebilen bu dinamiklerin sorgulanmasına katkı sağladığı söylenebilir. Kariyer Gelişiminde Sosyal Bilişsel ve Öğrenme Kuramları; fırsatlar, destekler, engeller, çeşitli öğrenme deneyimleri gibi çevresel ve bağlamsal değişkenlerle bireysel-bilişsel faktörlerin etkileşiminin kariyer gelişimine nasıl yön verebildiğinin anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Son olarak, Kariyer Psikolojik Danışmasında Güncel Kuramlar, özellikle 21. yy. ile gelen hızlı ve sürükleyici değişimlerin kariyer gelişimi üzerindeki etkilerinin anlaşılması ve bu değişimlerin yönetilmesinde ihtiyaç duyulacak umut, iyimserlik, kariyer uyumu, çalışma iradesi gibi becerilerin ele alınması ve bu süreçte nasıl bir kariyer psikolojik danışması yürütüleceğine dair sundukları güncel yaklaşımlar açısından alan yazına katkı sağlamaktadır.
Kitap; ilgili kuramlara dayalı temel kavramlardan ölçme araçlarına, dezavantajlı gruplarla çalışmaya yönelik bakış açılarından kariyer psikolojik danışmanlığı model ve uygulamalarına dair kapsamlı içeriği ile alanında uzmanlaşmak ve kendi kariyer gelişimine dair farkındalık kazanmak isteyen herkes için faydalı bilgiler sunmaktadır.
Donna Yena Kariyer yönetimi becerilerinizi geliştirmeyi hedefleyen bu kitap, gizil güçlerinizi ortaya çıkarmanızı, kendi potansiyelinizi ortaya koymanızı ve onlarca öz geçmiş arasında sizin öz geçmişinizin öne çıkmasını sağlayacak ipuçlarını içermektedir. Bu kitapta yer alan alıştırmalar, kariyer hedeflerinizi gözden geçirerek yeni kariyer hedefleri belirlemenize de yardımcı olacaktır.
Ahmet Katılmış, Cahide Kayış, Halil Ekşi, Koray Onur, Köksal Muç, Mehtap Koldaş, Serdar Erdem Karşılaştırmalı Değerler Eğitimi: Uygulama Örnekleri ile Farklı Kültürlerde Değerler Eğitimi isimli bu kitap, farklı ülkelerin eğitim sistemlerini ve kültürel bağlamlarını inceleyerek değerler eğitimi alanında farkındalığı artıran türünün yegâne kaynağıdır.
Kitap; Türkiye, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Brezilya, Çin, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, İngiltere, İran, İsrail, Japonya ve Rusya gibi çeşitli ülkelerdeki değerler eğitimi uygulamalarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Her bölümde, ilgili ülkenin eğitim sisteminin tarihsel arka planı ve o dönemlerdeki değerler eğitimi uygulamaları incelendikten sonra günümüze kadar uzanan süreçte ülkenin nasıl değiştiği ve değerler eğitimi alanında ne tür gelişmeler yaşadığı irdelenmektedir.
Kitapta, farklı kültürel ve sosyal yapıların değerler eğitimine etkisinin derinlemesine anlaşılmasına katkı sunan bu yaklaşımla birlikte öğretmenlerin rolüne de odaklanılmaktadır. Böylelikle okuyucular, çeşitli ülkelerdeki değerler eğitimine dair gerçek hayat örneklerine dayanan etkinlikleri ve senaryoları inceleyerek farklı yaklaşımları daha iyi kavrayabileceklerdir.
Okuyucusuna, farklı ülkelerdeki değerler eğitimi uygulamalarını aynı zamanda derinlemesine deneyimleme ve anlama fırsatı sunan kitabın her bir bölümü, o ülkenin eğitim sistemi ve toplumsal yapılarına odaklanarak değerlerin nasıl şekillendiği ve kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığı hakkında berrak bir resim çizmektedir. Bu sayede değerler eğitiminin sadece bireyleri değil aynı zamanda toplumları nasıl etkilediğinin de anlaşılmasına katkı sunmaktadır.
Kitap; değerler eğitimi alanında çalışan eğitimciler, öğretmenler ve eğitim yöneticilerinin yanı sıra kültürel çeşitlilikle ilgilenen araştırmacılar, öğrenciler ve eğitim politika yapıcıları için vazgeçilmez bir rehber olma iddiasındadır.
Margo A. Mastropieri - Thomas E. Scruggs, İçinde tüm renkleri ve farklılıkları barındıran doğa, insanoğluna tüm ihtişamı ve cömertliğiyle sınırsız bir çeşitlilik ve zenginlik sunmaktadır. Keşfedilen ve henüz keşfedilmemiş gizemiyle doğadaki bütün unsurlar, birbiriyle uyumlu bir harmoni sunmaktadır bizlere… Tüm güzelliklerin yanında aşılması güç engelleri de barındıran hayat, tüm canlılar için her şeye rağmen yaşamaya değerdir. İşte elinizde bulunan bu eser, insan yaşamını olumsuz etkileyen tüm koşullarla nasıl başa çıkılabileceği konusunda bizlere yol göstermektedir. İnsan fizyolojisinde, kaynağı çok farklı nedenlere dayalı olan ve bireyin yaşamını güçleştiren çok çeşitli engeller mevcuttur. Kalıtımsal, çevresel, kültürel ve gelişimsel vb. nedenlerden dolayı, normal bireylerden farklılık gösteren milyonlarca insanla doğanın bize sunduklarını paylaşmak ve eşit yaşamak zorundayız. Her insana sunulan onurlu yaşam hakkı, çeşitli nedenlerden dolayı farklı özelliklere haiz bireylere de aynen sunulmaktadır. Bu kaynakta, doğanın hizmetinden herkesin eşit şekilde yararlanabilmesine yönelik stratejiler bulunmakta ve farklı engel gruplarındaki bireylerin; normal yaşama daha hızlı ve uygun bir şekilde adapte edilebilmeleri için normal eğitim sınıflarında akranlarıyla birlikte eğitim-öğretim ve öğrenme faaliyetlerinden daha etkili fayda sağlayabilmelerinin yolları gösterilmektedir.
Kaynaştırma Sınıfı kitabında, bütünleştirici eğitim olarak da nitelendirilen kaynaştırma eğitiminin teorik temelleri hakkında bilimsel bilgilere erişebileceğiniz gibi, tüm seviyelerdeki tüm engel gruplarına yönelik öğretim stratejileri ve konu alanlarına uygun öğretme ve öğrenme tekniklerine yönelik pratik ve uygulamaya dönük bilgi ve örneklere de ulaşabileceksiniz. Eserin, tüm farklılıkları ve çeşitlilikleri zenginlik olarak gören, kendini eğitime adamış tüm sınıf, özel eğitim, branş, okul öncesi öğretmen ve öğretmen adaylarına; rehberlik ve psikolojik danışmanlara, uzman, eğitimci, aileler ve gönül elçilerine ışık tutacağı umut edilmektedir.
Yıldız Kuzgun Kendini Değerlendirme Envanteri; ortaöğretimde olan, yükseköğretimde fakülte/bölüm seçme durumunda olan öğrencilerin kişilik özellikleri hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmeleri amacıyla geliştirilmiş bir ölçme aracıdır. Envanterde yirmi üç özellik tanımlanmış olup, bunların her biri için on soru olmak üzere toplam iki yüz otuz soru bulunmaktadır. Soruları yanıtlayan kişi, puanını kendisi hesaplayabilir; bu puanların, ne anlama geldiğini yine kendisi değerlendirebilir.
Ekte verilen CD formu, kişinin yanıtlama ve puanlama işlemlerini bilgisayar ortamında yapabilmesine olanak sağlamaktadır. Soruları gerçekçi bir tutumla yanıtlayanlar, kişilikleri hakkında oldukça nesnel bir fikir edinebilecekleri gibi, daha sonra sorularda sözü edilen durumlardaki davranışlarını daha iyi değerlendirme ve bazı özelliklerini daha da geliştirme isteği duyabileceklerdir.
Adnan KULAKSIZOĞLU Bu kitap; kendini tanıma, gerginliklerle baş etme, öfke kontrolü kazanma, kendine güveni geliştirme, ahlaki değerler geliştirme, iletişim becerileri kazanma ve zamanı verimli kullanma konularında grupla yapılacak eğitim programlarını içermektedir. Yedi eğitim programında, toplam elli oturum yer almaktadır. Kurumların eğitim ve insan kaynakları birimlerindeki uygulamalarında ve okullardaki eğitimci ve psikolojik danışmanların yapacakları grup çalışmalarında yararlanılacak kaynak eksikliği, kitabın yazılmasına dayanak oluşturmuştur. Çalışma, bu konuda eğitim sorumluluğu olan tüm bireylere iyi bir referans niteliğinde; hem öğretmenlere hem anne babalara hem de rehber ve psikolojik danışmanlara faydalı olacak niteliktedir.
Jan-Willem van Prooijen Komplo teorilerine kimler inanır?
Bazıları komplo teorilerine inanmaya neden başkalarından daha yatkındır?
Böyle inançların sonuçları nelerdir?
Gerçeğe dönüşen bir komplo teorisi hiç oldu mu?
Komplo Teorilerinin Psikolojisi, komplo teorilerini politikadan iş hayatına kadar uzanan geniş sosyal bağlamlarda inceleyerek, bu inançların çağımıza özgü olduğu efsanesini çürütür. Bu kitapta, bazılarının komplo teorilerine inanmaya başkalarından daha yatkın olmalarının sebeplerini, komplo teorilerinin tanımlanabilir ve tahmin edilebilir psikolojik süreçlerle nasıl üretildiklerini anlatacağız.
11 Eylül terör saldırıları ve iklim değişikliği gibi örnekleri de sunan Komplo Teorilerinin Psikolojisi, bu gibi inançların her zaman mantıksız olmadığını, patolojik olmaktan uzaklığını ve bireylere, toplumlara zarar verebileceğini göstermektedir.
Hasan G. Bahçekapılı “Dünyadaki kötülüklerin varlığı, geleneksel teizmdeki Tanrı inancı için bir problem oluşturur mu?”
2000 yıldan fazla zamandır çok çeşitli geleneklerden gelen düşünürleri meşgul eden bu çetrefilli soruya bu kitap, en güncel tartışmalardan hareketle cevap vermeye çalışıyor. Kötülük probleminin tarihsel gelişimini, mantıksal ve delilci kötülük argümanlarını özetledikten sonra kitap, geleneksel ve modern teist çözüm önerilerini ele alıyor:
Özgür iradenin varlığı veya manevi gelişim potansiyeli, kötülüklerin varlığını meşru hâle getirir mi?
Etrafımızda gördüğümüz kötülüklerin gerekçesi konusunda şüpheci tavır takınıp Tanrı'nın hikmetinin, insanın kısıtlı zihni tarafından sorgulanamayacağı sonucuna mı varmalıyız?
Özel olarak İslami gelenek içinde kötülük problemini çözmemizi sağlayacak kaynaklar bulabilir miyiz?
Kitap, tüm bu önerilerin yetersiz kaldığını iddia ederken karşı cevap olarak modern "kötü tanrı" argümanını ele alıyor. Buna ek olarak ilahi adaleti tehdit eden ilahi gizlilik ve benzeri argümanlar, kötülük problemini daha da çözümsüz hâle getiriyor. Kötülük probleminin çözümsüzlüğü, evrenin bizim acılarımıza ve isyanımıza kayıtsız olduğu ihtimali ise bizi daha üst düzey bir probleme, anlam problemine taşıyor. Anlam problemi, herkesin problemi olduğuna göre kötülük karşısında kimsenin rahat olmaması, anlamlı hayat konusunda herkesin kafa yormaya devam etmesi gerekiyor.
Hasan Hüseyin Kara Geçmişte tragedyalar, Haçlılar, oryantalistler ve karikatürler aracılığıyla ötekileştirilmiş olan Doğu toplumu ve İslam medeniyeti, günümüzde ise simge ve sembollerin istilasına uğramış ve "sosyopsikolojik" soykırıma maruz bırakılmıştır. Simge ve semboller, görsel bir öğrenme modeli sunması, pratikliği, etkisi ve açık uçlu özellikleri itibarıyla basınyayın organlarının önemli bir subliminal mesaj kaynağıdır. Bu durum ayrıca ''Söz uçar yazı kalır.'' düsturunu modernize ederek ''Yazı uçar sembol kalır.'' formatında bize sunmuştur. Batı dünyası söz konusu bu durumu, kadim İslamofobik ve oryantalist gayeleri için bulunmaz bir yöntem olarak değerlendirmiş ve sembolleri istismar etmiştir. İslamofobik Batı zihniyetinin fail, basının ise araç olduğu bu olay örgüsünde simgeler ve semboller kriminalize edilmiştir.
Farklı sosyopolitik ve dinî altyapıya sahip Batı dünyasının iki ülkesindeki -Almanya ve Polonya- 8 popüler basın yayın organında yapılan araştırmada toplam 17 farklı İslamofobik sembol tespit edilmiştir Bu sembollerin ortak yönü ise İslam'ı ve Müslümanları içeren sözde olumlu veya olumsuz haberlerde mükerreren kullanılmaları ve farklı birçok dijital mecraya da kolayı satın aldırıyor olmalarıdır. Kullanılan bu 17 sembolün bir başka özellikleri ise Popüler kültürde korku, panik ve endişe içeren görsel niteliklere sahip olmaları ve birçok platformda da bu şekilde konumlandırılmalarıdır.
Ayla Hocaoğlu Uzunkaya, Bükre Kahramanol, Ece Bekaroğlu, Esin Temeloğlu Şen, Ezgi Deveci, F. Elif Ergüney Okumuş, İbrahim Yiğit, Melike Guzey, Seda Aritürk Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), pek çok psikolojik sorun ve zorluk için bir çalışma rotası belirlemekle birlikte bu terapi yönteminin kronik sağlık sorunlarını nasıl ele aldığı ve klasik BDT tekniklerinin ve stratejilerinin sağlık sorunlarında nasıl uygulandığıyla ilgili uzmanlıklarımız sınırlı düzeyde kalmaktadır. Bu kitabın ortaya çıkma fikri, tam da bu doğrultuda oluşmuştur. Amacımız, terapi odasında kronik sağlık sorunu yaşayan kişilerle karşılaştığımızda ya da hâlihazırda çalıştığımız kişiler bir sağlık sorunu deneyimlediklerinde bu durumların BDT ile nasıl ele alınabileceğiyle ilgili bir yol göstermektir. Bu kapsamda BDT'nin kronik sağlık sorunlarını ele alış biçimini yansıtan genel bir giriş bölümünün ardından fibromiyalji, HIV/AIDS, kanser, obezite, uyku sorunları ve infertilite başlıklarına odaklanılmış ve söz konusu sorunları yaşayan bireylerle BDT uygulamalarının nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin kapsamlı ve uygulamaya dönük bilgiler sunulmaya çalışılmıştır. Kitabın öncelikle kronik sağlık sorunları yaşayan kişilerle çalışan terapistler için BDT temelli bir rehber niteliği taşımasını umuyoruz.
Arzu Özyürek, Ayşen Yalın, Derya Atalay, Fatma Güngören, Habibe Tokuşlu, Hatice Keser, Kübra Aldırmaz, Meryem Esra Öztabak, Nagihan Yıldırım, Neslihan Akçay Karapınar, Şenay Şirin, Zeynep Sena Derdiyok Gelişim ve öğrenmeyle ilgili pek çok kaynakta, kuramsal yaklaşımlara ve kuramcıların görüşlerine yer verilmektedir. Bilim insanları, kuramsal çalışmalarını ortaya koymadan önce doğdukları aile ve büyüdükleri ortam, yaşam şartları ve deneyimlerinin etkisiyle bu sürece hazırlanmaktadırlar. Akademik çalışmaların temelinde çocukluk yaşantıları ve deneyimlerinin yer alması nedeniyle bu kitapta kuramcıların çocukluktan itibaren yaşantıları ve sonrasında kuramsal çalışmalarına yer verilmiştir. Gelişim alanı odaklı diğer kaynaklardan farklı olarak bu kitabın çıkış noktası kuramcılar olmuştur. Kitapta, gelişim alanlarıyla ilgili kuramcıların kronolojik bir sırayla ele alınmasının ardından alanda öne çıkan kuramcılar soyadına göre alfabetik olarak sıralanmış, çocukluğu ve aile yaşamı, eğitimi ve çalışmaları, kuramsal yaklaşımları, gelişimsel konulara bakışı, etkilendiği ve etkilediği diğer bilim insanlarıyla ilgili bilgilere yer verilmiştir. Kitap; gelişimle ilgili alan çalışanlarına, öğrenciler ve akademisyenlere, kuramcılarla ilgili bilgileri çalışma notları şeklinde sunmaktadır.
A. Asuman Akdoğan, Aşkın Keser, Alptekin Develi, Ayşe Gökçen Kapusuz, Ceyda Taşçıoğlu, Çetin Bektaş, Deniz Dirik, Elif Baygın, Emre Gençay, Erkan Turan Demirel, Esra Kızıloğlu, Eylem Bayrakçı, Eylem Şimşek, Faruk Şahin, Fatih Sobacı, Funda Kıran, Gülten Gümüştekin, Hakkı Aktaş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Ünüvar, Hasan Hüseyin Uzunbacak, Hüseyin Yılmaz, İfakat Atak, İlknur Çevik Tekin, İnan Eryılmaz, İrge Şener, Mehmet Biçer, Mehmet Dinç, Mihriban Cindiloğlu Demirer, Muhammet Saygın, Mustafa Bekmezci, Mustafa Canbek, Nazmiye Ülkü Pekkan, Onur Köksal, Osman Yalap, Özgür Demirtaş, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Pelin Kanten, Pınar Erdoğan, Selahattin Kanten, Selen Doğan, Sema Polatcı, Senay Yürür, Serap Kalfaoğlu, Soner Taslak, Şenay Karakuş Uysal, Tahir Akgemci, Tahsin Akçakanat, Tayfun Doğan, Tugay Ülkü, Tuğba Erhan, Utku Demirci Bu kitap, bir ölçek derleme kitabı değildir çünkü örgütsel davranış alanındaki ölçeklerin bir araya getirilmesinden çok daha fazlasını içermektedir. Yazarların deneyimleriyle harmanlanan teorik bilgiler, araştırmacılara özgün ve faydalı bir bakış açısı sunmaktadır. Her bir kavramla ilgili literatür özeti sunulduktan sonra kavramlara ilişkin geliştirilmiş olan toplam 161 ölçeğe yer verilmektedir. Her bir ölçeğin geliştirilme aşamasından örneklemine, geçerleme ve güvenilirlik çalışmalarına, kullanımı ve yorumlanmasına kadar gerekli olan tüm bilgiler büyük bir titizlikle anlatılmıştır. Ayrıca, farklı ölçeklerin birbirlerine göre üstün ve zayıf yönleri ile ölçeğin uygulanmasına yönelik öneriler de sunulmuştur. Amacımız, nicel bir çalışma yapacak olan araştırmacıya soru formunu sağlamak verine kuramsal temelinden, literatürdeki gelişmelerinden, ölçeklerinden, kaynakçasına kadar örgütsel davranış kavramları ile ilgili bir araştırma rehberi sunmaktır.
Daha nitelikli ve daha özgün bilimsel çalışmaların ortaya çıkmasında bir kilometre taşı olabilirsek ne mutlu bize
Geert Hofstede, Gert Jan Hofstede, Michael Minkov Yetmişten fazla ülkede kırk yıldan uzun süredir yürütülen çalışmalara dayanarak kaleme alınan Kültür ve Örgüt kitabı, iş birliği yapmak herkesin çıkarına
olduğunda dahi insanların neden birbirinden uzaklaştığını incelemektedir. Michael Minkov'un Dünya Değerler Araştırması'ndan elde edilen verilerden
çıkardığı analizlerin yanı sıra Gert Jan Hofstede'nin kültürlerin evrimine ilişkin açıklamalarına dayanan bu çalışma:
• Ulusal toplumların inşa edildiği "ahlaki daireleri" ve insanların düşünme, hissetme ve hareket etmelerini sağlayan incelenmemiş kuralları ortaya koyar.
• Ulusal kültürlerin eşitsizlik, girişkenliğe karşı alçak gönüllülük ve belirsizliğe tolerans durumlarında nasıl farklılaştığını araştırır.
• Örgüt kültürlerinin ulusal kültürlerden nasıl ayrıştığını ve bunun nasıl yönetilebileceğini açıklar.
• Kalıp yargıları, dildeki farklılaşmayı, 2009 ekonomik krizinin kültürel kökenlerini ve diğer kültürler arası dinamikleri analiz eder.
A. Selami Sargut, Cem Şafak Çukur, Deniz Börü, Deniz N. Şahin, Doruk Uysal Irak, Ebru Günlü, H. Canan Sümer, Ömer Aytaç, Ramazan Erdem, Tuncer Asunakutlu, Zehra Şahin, Zeynep Aycan Eser örgüt ve yönetim alanında yaygın olan kuramsal altyapıyı ve pratik çalışma alanlarını kültürel bakış açısıyla sunmaktadır. Kültürün kendine özgü dokusunun yansımaları tüm çalışmalarda olduğu gibi yönetsel ve örgütsel çalışmalar alanında da kendini göstermektedir. İşletme, psikoloji, sosyoloji gibi farklı alanlardan akademisyenlerin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan kitap disiplinler arası bir eser olma özelliği taşımaktadır. Her biri kendi alanında uzman ve kültürel özgünlüğe hâkim akademisyenlerin ortak çalışması eser uzun zaman alan emekler sonunda okuyucusuyla buluşmuştur.
Dilek Bal Koçak, Mehmet Şirin Ayiş, Metin Çınaroğlu, Mustafa Atak, Mustafa Merter, Mustafa Naci Kula, Mustafa Ulusoy, Nevzat Tarhan, Nihâl İşbilen, Okan İmre, Rumeysa Biçer, Sümeyra Arıcan, Yunus Altundağ Psikoloji alanında son yıllarda yüzlerce teknik ortaya çıkmış ve psikoterapide önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Psikiyatrist, psikolog ve psikolojik danışmanların sayısı her geçen gün artmasına rağmen psikolojik kökenli rahatsızlıklarda büyük artışlar görülmüş ve Amerika'da olduğu gibi Türkiye'de de yığınlar, prozac toplumuna dönüşmeye başlamıştır. Her türlü maddi imkâna ulaşılmasına rağmen mutsuzluk, huzursuzluk ve intiharların artışı önlenememiştir. Victor Frankl'ın ifade ettiği nöojenik (varoluşsal) depresyon, gençler arasında iyice yaygınlaşmıştır. Uzun yıllar -tabiri caizse- maneviyata kendini kapatan psikoloji alanında narrativ terapi ve kabul-kararlılık terapisi gibi kültüre dayalı psikoloji yaklaşımları ortaya çıkmıştır. 2014 yılından beri düzenlenen Maneviyat Psikolojisi sempozyumları ve bilimsel yayın çalışmaları ile birlikte psikoloji ile ilgili tüm alanlarda maneviyat ve aşkınlığın önemi vurgulanmıştır. Bu çalışmada manevi danışmanlık ve rehberlik; psikiyatri, psikoloji, rehberlik ve psikolojik danışmanlık, din psikolojisi, din eğitimi ve tasavvuf gibi alanlardan çok kıymetli akademisyen ve uzmanların katkılarıyla, disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Ayşenur Yabanigül, Berra Keçeci, Beyza Kırca, Bilge Nuran Aydoğdu, Çınar Kaya, Çiğdem Demir Çelebi, Dilek Akça Koca, Figen Kasapoğlu, Gökhan Özcan, Gülşen Özgen, Halil Ekşi, Hatun Sevgi Yalin, Kübra Kaplaner, M. Şerif Keskinoğlu, Neslihan Yaman, Nesrullah Okan, Özge Erduran Tekin, Tuğba Türk, Vildan Saruhan, Yahya Şahin, Yakup İme, Zehra Eminoğlu Maneviyat, insan deneyiminin önemli unsurlarından biridir. Psikoloji ve başta psikolojik danışma olmak üzere alt alanlarında maneviyat, maneviyat ile ilişkili yapı ve davranışlar iyi oluş açısından yadsınamayacak bir potansiyele sahiptir. Manevî deneyimi, hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle insan işlevselliğinden ayırmak mümkün değildir. Psikoloji alanındaki uygulamalı ve kuramsal birçok çalışmada, alanın oluşumunun ilk yıllarından beri maneviyatın insan bilişi, davranışı ve duygusal süreçlerinde nasıl bir işlev gördüğü merak edilmiş ve incelenmiştir. Özellikle son yıllarda uygulamalı psikoloji araştırmalarında ve psikolojik yardım alanlarında da maneviyat; psikolojik iyi oluş ve işlevsellik açısından potansiyel bir kaynak olarak ele alınmaya başlanmış ve psikolojik yardım sürecinde maneviyatı hesaba katan birçok yaklaşım ve yöntem geliştirilmiştir. Kitap; psikolojik danışma kuramlarının manevî boyutlarından çeşitli dinî geleneklerin manevî psikolojik danışma ile ilişkilerine danışanların manevî açıdan değerlendirilmesinden kurumlarda manevî danışma hizmetlerine kadar oldukça kapsamlı bir içerikle Türkiye'de alanda ilk olma özelliğini taşımaktadır. Başta PDR ve Psikoloji olmak üzere tüm ruh sağlığı alanında eğitim gören öğrenciler ve hizmet veren çalışanlar için insanın aşkın boyutuna ışık tutmayı amaçlayan kitap, vaka örnekleri ile zenginleştirilmiştir.
Halil Ekşi, Dilek Günel, Ece Yağcı Akgündüz, Emre Gürkan, Fadile Zeynep Çavuş, Yasemin Altıntaş Maneviyatın Keşfi: 21 Boyutta Kendi Kendine Yardım Kılavuzu adlı bu kitap, modern dünyanın karmaşasında manevi dengelerini bulmak isteyen bireyler için eşsiz bir rehber sunmaktadır. Maneviyatın derinliklerine inerek 21 maneviyat boyutunu keşfetmenizi sağlayacak olan bu eser, farklı manevi yönelimlerinizi anlamlandırmanıza ve geliştirmenize yardımcı olacaktır. Her bir bölümde, bireylerin ihtiyaç duyduğu manevi boyutlar ele alınmakta ve bu boyutlara yönelik pratik egzersizlerle okuyucunun kendi yolculuğunu keşfetmesi hedeflenmektedir.
Kitap, manevi deneyimlerinizi zenginleştirmek için güzelliğin takdirinden etik gelişime, inanç ve aidiyetten mistik birlik hislerine kadar geniş bir yelpazede maneviyatın alt başlıklarına odaklanmaktadır. Ayrıca öz keşif ve öz dönüşüm gibi kişisel gelişime yönelik derinlemesine çalışmalarla kendinize yeni kapılar açmanızı sağlamayı hedeflemektedir. Maneviyatın çok boyutlu yapısını anlamaya ve hayatınıza entegre etmeye yönelik bu yolculukta size rehberlik edecek olan bu kitap, hayatınıza ilham ve anlam katmayı amaçlamaktadır. Manevi ihtiyaçlarınıza yönelik bir başucu kitabı olarak manevi gelişim yolculuğunuzda yanınızda olacaktır.
Aleyna Beyiş, Aleyna Türkergin, Betül Çakır, Ceren Güler, Hande Çelikay Söyler, İlker Çevik, Nisa Ece Elçin, Ozan Tepe, Yaren Merve Dursun “Psikolog: Madde kullandığın dönemlerin senin için farklı bir özelliği mi vardı?
Danışan: O zamanlar… Yani eskiden ben böbrek hastasıydım. Her yıl 5 kere hastaneye yatırılıyordum. Kortizon kullanıyordum günde 12 tane. Sonraki ay 9'a düşüyordu, sonra 6'ya düşüyordu. 3'e, 0'a düşüyordu. Sonraki ay tekrar başlıyordum. Relaps yaşıyordum. Tekrar hastaneye yatıyordum. 24 yılım böyle geçti. Hep koydum, koydum, yıkıldı. Bu işte beni biraz etkiledi. Ailemde de sorunlar vardı. Babam annemi aldatıyordu. Annem bu konuda çok üzülüyordu.
Psikolog: Sen şahit oldun mu böyle bir şeye?
Danışan: Şahit oldum, evet. Onlardan dolayı birazcık maddeye kaydım. MET içtiğimde erkek arkadaşım beni terk etmişti. Ben arabamı sattım. Sattıktan 3 hafta sonra araba fiyatları 3 katına çıkmaya başladı. Yüksek lisansa gidecektim Polonya'da. Okulun parasını ödedim, her şey hazırdı. Elimde az para vardı ama orada çalışıp idare edecektim. Sonra korona oldu. Ondan dolayı da yüksek lisansa gidemedim. Yine hakkım var ama ben şu an bu hâldeyim. MET kullanıyordum bu sırada da. O yüzden gidemedim.
Psikolog: Lisans eğitimini tamamladın o zaman?
Danışan: Evet.
Psikolog: Çok büyük bir şans.
Danışan: Üniversiteyi birincilikle bitirdim”.
Metamfetamin kullanan danışanların hayatına kısa bir yolculuk yaptığımız bu kitap, metamfetamin ile ilgili bilinmeyenlere, kullananların ve yakınlarının neler yaşadığına, neler hissettiklerine ışık tutmaktadır.
Hakan Coşkunol, Hande Çelikay Söyler After methamphetamine was introduced in our country in 2009, the prevalence of its use has increased rapidly in recent years. The fact that methamphetamine use has become the main reason for applications to addiction centers has pushed us ali to have information about this substance. In the first part of the book, information about what methamphetamine is and how addiction treatment is carried out is given, and in the second part, the transcripts of the interviews with 13 people who are addicted to methamphetamine or relatives of addicts are included. The main purpose of including the interviews in the book is to reflect the experiences of addicts during treatment and to reveal how methamphetamine use affects daily life, social life, family and work life. We hope that this book will be beneficial for individuals struggling with methamphetamine addiction, their relatives, and psychiatrists working in this field.
Abdulkadir Yıldız, Deniz Say Şahin, Fatma Başalan İz, Fatma Hastaoğlu, Ferdi Başkurt, Gökhan Kurt, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan H. Başıbüyük, Hatice Oğuz Özgür, Işıl Kalaycı, İbrahim Eroğlu, İbrahim Kaygusuz, Meral Timurturkan, Mert Usta, Metin Özkul, Meyrem Tuna Uysal, Özge Kutlu, Özlem Özgür, Saadet Tiryaki, Sevinç Sütlü, Ümit Akca Yaşlı bireylere yönelik istismar ve ihmal davranışı, toplumun tüm sosyal ve ekonomik düzeylerinde yaygın olarak görülmektedir. Yaşlı istismarı; ahlak, ideoloji, kültürel durum, eğitim özellikleri ve günlük yaşam deneyimleriyle şekillenebilen, tıbbi, sosyal, kültürel, ekonomik, yasal ve etik bir sorundur. Yaşlı istismar vakalarında mağdurların güvenliğini sağlamak, failleri eylemlerinden sorumlu tutmak, konuyla ilgili politika geliştirmek için disiplinler arası çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bu kitap, multidisipliner bir anlayıştan hareketle yaşlı istismar ve ihmali kuramları, demografik özellikleri, istismarın biyolojik temelleri, beden politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, engellilik gibi konu başlıkları ile olguyu ortaya koymakta; istismarın medyadaki görünümlerini, etik ve yasal süreçlerini, sağlık üzerine olan etkilerini tartışmakta ve bilim insanları tarafından çözüm önerileri sunan yazıları bir araya getirmektedir.
“Yaşlı bireyler, kendilerini güvende hissedecekleri ortamlarda onurlu bir şekilde yaşamalı, istismar ve ihmalden korunmalıdır”.
Ali Murat Alparslan, Seher Yastıoğlu, Mehmet Ali Taş Pragmatizm akımının önerdiği yolda yürüyerek oluşturulan bu eser, doğrudan sahanın sesine kulak vererek sistematik bir derleme ile sunulan, günümüz yöneticilerinin çalışanlarını nasıl mutlu edebileceklerine dair açık bir reçete niteliğindedir. Bu reçete; işyeri mutluluğunun ne anlama geldiği, çalışanları mutlu ve mutsuz eden yönetici davranışları, çalışanları mutlu eden geri bildirimlerin özellikleri ve doğrudan geribildirim söylemleri (kelime ve cümleler) ve arzu edilen yönetici erdemlerine dair 2000 kişinin üzerinde yapılan ve keşifsel nitelik taşıyan araştırmalar ile oluşturulmuştur. Bu yüzden sahadaki yöneticilere katkısı oldukça güncel gerçekler üzerinedir. Bu çalışmanın oldukça önemli bir katkısı da çalışan mutluluğu/ıyi oluşu üzerine araştırma yapan/yapmayı düşünen araştırmacılaradır. Keşifsel bir bakış açısına sahip olan araştırmalarımız; önemli boyutlandırmalar, modellemeler ve isimlendirmeler oluşturmuştur. Tüm bu bulgular, nicel araştırmalarla; nice yeni modellemelere, ölçek geliştirme çalışmalarına ve teorik zeminlere altyapı niteliğindedir.
Bu yüzden eserin güncel olarak sahanın nabzı ile, teorik bir zemin dahilinde, sistematik boyutlandırmalar üretmesi, hem sahaya hem de akademik araştırmalara somut katkılar sunmaktadır. Mutluluğun performanstan öte insan için, insanlık için üretilmesi ve paylaşılması dileği ile...