Uygulamalı Psikoloji \ 2-5
Medera Halmatov, Sultanberk Halmatov Bu kutuda tam olarak 100 kart bulunmaktadır ve her bir kartta çocuklara sorulacak bir soru vardır. Anne babalar bu soruları çocuklarına sorarak çocukları hakkında daha derin bilgiler edinebileceklerdir. Bu sorular sayesinde çocuklarının duyguları, düşünceleri hakkında şaşırtıcı gerçekler ile karşılaşarak çocuklarını daha yakından tanıma fırsatı bulabileceklerdir. Oyun kartı şeklinde hazırlanan sorular her ortamda kullanılabilir: evde, yolculukta, okulda, doğada...
Ayrıca çocuklarla çalışan uzmanlar da çocuklar ile görüşme sırasında bu sorulardan faydalanabilirler.

Doç. Dr. Medera Halmatov Doç. Dr. Sultanberk Halmatov

Mustafa Ün, Sinem Yegül, Burcu Çoşanay, Ramazan İnci, Mehmet Akit Kay, Oğuz Emre, Rukiye Arslan, Ramazan inci, Oğuz Emre, Ruhigül Turan, Merve Betül Ataş, İlhan Çiçek, Ayşegül Ulutaş, Serpil Pekdoğan, Merve Yıldız, Şahin Göğebakan, Mine Ayanoğlu, Burcu Çoşanay, Ayşegül Ulutaş, Ayşenur Kurçak, Mehmet Akil Kay, Oğuz Emre, Cihangir Kaçmaz, Nurcan Alagöz, Neda Akçalı, Suna Tarkoçin, Oğuz Emre Bu kitap, hastanede görev yapan çocuk gelişimcilere, pediatri hemşirelerine ve bu mesleklerin adaylarına çocuk hasta ile çalışmalarında rehberlik edecek niteliktedir. Kitapta, hastane sürecindeki çocuğa yaklaşım ile ilgili genel bir bakış kazandırmanın yanı sıra hastanede kalış ve yatış sürecinde çocuklarla ve ebeveynleriyle nasıl bir yol izleneceği ile ilgili gerekli bilgi ve uygulamalar yer almaktadır.
Çocukluk döneminde hastanede yatış hem ebeveyn hem de çocuk için zor bir süreçtir. Hastaneye yatış sürecinde çocukların korku ve endişelerini azaltmak için ve karşılaşacakları sorunlarla başa çıkmayı öğrenmeleri için yapılan çalışmalar önemli rol oynamaktadır. Tüm bu süreçlerde çocuk gelişimcilere, pediatri hemşirelerine ve ebeveynlere önemli görevler düşmektedir. Hastanede görev yapan çocuk gelişimciler, pediatri hemşireleri hem çocuk hem de anne babalar için sağlık hizmetlerinde önemli rol oynayan kişilerdir. Bu noktadan hareketle, çocuk gelişimcilerinin ve adaylarının, pediatri hemşirelerinin ve adaylarının hastanede çalışmalarına ışık tutacak şekilde hazırlanan bu eser alanda önemli bir kaynak niteliğindedir.
Robert C. Pianta İnsanın en önemli gelişimsel özelliklerinden biri, etkileşimler yoluyla nitelikli kişilerarası ilişkiler kurması ve bunları sürdürmesidir. Bu bağlamda, günümüzde, erken çocukluk döneminde kurulan ilk ilişkilerin önemi giderek daha fazla vurgulanmaya başlanmış ve sosyal gelişim alanında dikkat çeken temel çalışma konularından birisi haline gelmiştir. Bu kitap, çocuğun yıllar boyunca devam eden gelişim sürecinin şekillenmesine önemli katkılar sağlayan öğretmenlerin, öğrencileriyle kurdukları ilişkileri nasıl geliştirebileceklerine yönelik temel bakış açılarını ve yaklaşımları ele almakta, olgular bağlamında bu yaklaşımları incelemekte ve ilişkilerin zenginleştirilmesi için etkili teknikler sunmaktadır.
Alagün Belce Bahşi, Nilüfer Özkan, Nur İnci, Neslihan Zabcı, Pelinsu Bulut, Gülgün Uzunoğlu Azman, Sevim Berin İnci İzmir, Eda Yardımcı Çocukluk çağı travması neydi? Erken dönemde yaşanan travmalar yaşam boyu etkilerini sürdürebilir miydi? Peki, bir çocuk hayatının tüm renklerini kaybetmesine sebep olacak ne yaşamış olabilirdi?
Tüm bu soruların acı karanlığına ışık tutmayı hedefleyen bu kitapta sekiz küçük çocuğun hikâyesiyle karşılaşacaksınız. Kiminin sığındığı güvenli limanında, kiminin koca bir yıl heyecanla beklediği doğum gününde, kiminin hiç beklemediği sarsıntılı bir gecenin karanlığında ve kiminin sevgi ve güvenle sarıldığı bir kucakta tüm renklerini nasıl kaybettiğine şahit olacaksınız. Sonra kaybolan o renklerin birbirine karışarak nasıl bir karanlığa dönüştüğüne...
Peki, bu derin karanlığa bir kibrit çakmak mümkün mü? Bu karanlık bir nebze de olsa aydınlanabilir mi? İçinde kaybolduğumuz bu derin karanlıkları aydınlatmanın bir zamanı var mı? Peki ya kaybedilen tüm renkleri yeniden kazanmanın bir yolu?
Bu kitabın bir diğer amacı da tüm bu soruları yanıtlarken erken dönemde gelişen travma sürecinde uygulanabilecek psikoterapi müdahalelerini okuyucuya tanıtmak ve söz konusu müdahalelerin travma sürecine nasıl katkı sağladığına dair farkındalığı arttırarak kaybedilen her bir rengin çocuk ruhuna yeniden işlenmesi sürecini okuyucuya aktarmaktır.
Adnan Taşgın, Ali Aytemür, Aylin Özdeş, Bahtım Kütük, Berna A. Uzundağ, Dilara Keşşafoğlu, Ferhat Karaman, Gizem Koç Arık, İlknur Çoban, İlmiye Seçer, Merve Nur Altundal, Mine İmren, Nilgün Türkileri, Sevda Küçük, Şıvganur Kirman Güngörer, Şükran Okur Ataş, Tolga Kargın, Tuğba Bahçekapılı Özdemir, Tuğba Koçak Özel Dijital çağın çocuklar üzerindeki derin etkilerini keşfetmeye hazır mısınız? Dijital ekranların, internetin ve akıllı ev cihazlarının yaygın kullanımı hayatımızda derin bir dönüşüme yol açmaktadır. Bu dönüşüm, iletişim şeklimizi, bilgiye erişimimizi ve günlük aktivitelerimizi büyük ölçüde etkilemektedir. Bu paradigma değişimi, özellikle bilişsel becerileri henüz oluşum aşamasında olan çocukların gelişim süreçleri üzerinde yetişkinlere oranla daha derin bir etki yaratmaktadır. Önceki nesillerden farklı olarak dijital yerliler doğdukları andan itibaren dijital ekranlarla etkileşime giriyor, işitsel çevreleri üzerinde benzeri görülmemiş bir kontrol uyguluyor, sanal iletişim yoluyla coğrafi sınırların ötesindeki bireylerle bağlantı kuruyor, uluslararası mentorlar aracılığıyla yeni diller öğreniyorlar ve akıllı ev cihazlarıyla etkileşime geçiyorlar.
Gelişim psikolojisi, bilişsel psikoloji ve eğitim gibi farklı disiplinlerden uzman araştırmacılar tarafından titizlikle kaleme alınan bu kitap, teknoloji ile çocuk gelişimi arasındaki dinamik etkileşime ışık tutmayı amaçlamaktadır. Kitapta, dijital teknolojilerin bilişsel, dilbilimsel ve sosyoduygusal yönleri dâhil olmak üzere çeşitli gelişim alanları üzerindeki etkileri ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır. Ebeveynler, öğretmenler, öğrenciler ve araştırmacılar için önemli bir kaynak olan bu kitap, çocuk gelişimi alanındaki temel teorileri güncel uygulamalarla bir araya getiren çağdaş ve yetkin bir derleme niteliği taşımaktadır. Dijital çağın çocuklarına daha iyi bir anlayış sunmak ve onların başarılı bir geleceğe hazırlanmalarına katkıda bulunmak ümidiyle “Değişen Dünyanın Gelişen Çocukları” isimli kitabımızı okurların beğenisine sunuyoruz.
Hande Çelikay Söyler Demans; kişinin günlük yaşantısını sürdürmesini engelleyen ve normal yaşlanmaya göre beklenenden daha yüksek bilişsel ve davranışsal bozukluklar ile karakterize çeşitli hastalıklar için kullanılan şemsiye bir terimdir. 2019 yılında dünya çapında 55,2 milyon olduğu varsayılan demans hastasının; 2030 yılında 78 milyon, 2050 yılında ise 139 milyona ulaşacağı tahmin edilmektedir.
Demans, her ne kadar hastalığı yaşayan kişiyi etkilese de, bu hastalığa şahit olan ve bakım veren yakınlarında da sıkıntılara sebep olmaktadır. Hastalığın ilerleyişine tanık olmak ve psikolojik, fiziksel ve maddi anlamda sorumlulukların artması, hem yakın aile üyeleri hem de hastalıktan etkilenen sevdikleri için oldukça zorlu bir süreç olarak kendini göstermektedir.
Bu kitap kapsamında demans tanısı almış 15 hasta yakınıyla görüşmeler yapılmıştır. Demans hastalığının ne olduğu, bu hastalığın bakım verenleri nasıl etkilediği, hastalıkla baş etmek için neler yapılabileceği ve benzer durumları yaşayan hasta yakınlarının deneyimlerini kendi ağızlarından dinleyeceksiniz.
Fatma Gül Cirhinlioğlu Bu kitap, din psikolojisine giriş niteliğindedir. Genel olarak din psikolojisi konularına ilişkin kuramsal yaklaşımlar, açıklamalar ve görgül çalışmalar doğrultusunda elde edilen bulgular sunulmaya çalışılmıştır. Kitapta, dinî kabuller ve değerler hakkında sayıltılar ileri sürülmeksizin psikolojinin bakış açısından dine yaklaşılmıştır.
Hiç şüphe yok ki din, insan yaşamının önemli bir parçasıdır. Din ve dinsel kurumlara ilişkin bilgi olmaksızın toplumların tam olarak anlaşılamayacağı genel kabul görmektedir. Bu bakımdan psikologların da dinin, insan duygu, düşünce ve davranışlarını nasıl etkilediğini öğrenmeleri bir zorunluluk olarak ortada durmaktadır. Kitap boyunca din taraftarlığına veya din karşıtlığına yönelik bir tutum içinde olmamaya özel bir önem gösterilmiştir. Dinî duygu, düşünce ve davranışlarımız, bilimsel bakış açısıyla anlaşılmaya ve anlatılmaya çalışılmıştır. Özellikle konunun uluslararası literatürde nasıl ele alındığı üzerinde durulmuş, sıkça kuramsal ve görgül araştırmalara atıflar yapılarak ayrıntılara inilmeye çalışılmıştır.
Din psikolojisi alanındaki uluslararası literatürü Türkçeye kazandırdığı göz önünde tutulduğunda bu kitaptan özellikle eğitim hizmeti verenlerin rahatlıkla yararlanabileceği söylenebilir. Kitap; psikologlar, din psikolojisi alanında çalışan ilahiyatçılar, din psikolojisi alanında ders alanlar ve konuyu öğrenmek isteyenler için değerli bilgiler içermektedir.
Ahmet Celalettin Güneş, Ahmet Selman Baktı, Ali Aslan, Cüneyd Aydın, Ebru Morgül, Fatma Baynal, Kenan Sevinç, Muhammed Kızılgeçit, Mustafa Ulu, Nevzat Gencer, Saliha Uysal, Ümit Horozcu, Yahya Turan Din, insan hayatının tüm alanlarını renklendiren ve zenginleştiren önemli ve evrensel bir olgudur. İnanç ve değerler, insanın kendisine, diğer bireylere, topluma ve yaşadığı çevreye yönelik bakış açılarını ve tutumlarını şekillendirir. Din aynı zamanda, bireyin mutluluğunu ve ruh sağlığını da etkiler. Din Psikolojisi ise din ve bireyi karşılıklı ilişki içinde ele alan, diğer araştırma konularının yanı sıra bireyin ruh sağlığı ve mutluluğu üzerinde araştırmalar yapan önemli ve etkili bir alandır.
Bu kitap, öncelikle Din Psikolojisi alanındaki araştırma eğilimlerinin yurt dışında ve ülkemizde hangi konularda yoğunlaştığını belirlemekte; özellikle son yıllarda ülkemizde yapılan çalışmaları farklı perspektiflerden analiz ederek sunmakta ve alanın sorunlarına ve çözümlerine ışık tutmayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede hazırlanan Din Psikolojisi Güncel Durum Analizi, birçok araştırmacının katkılarını içermektedir. Kitap, Din Psikolojisi alanında akademik çalışma yapacak kişiler için bir yol haritası oluşturacağı gibi din ve insan arasındaki ilişkileri merak eden tüm okurlara da özel katkılar sunacaktır.
Ali Köse İnsan edimlerinin tüm kurguları, tüm icatları, tüm yenilikleri din dışı alandan geliyor. Din bu yeniliklere, olsa olsa şeklen eklemlenebiliyor. Resim, din dışının üretimi; din ancak eline verilen resmi boyayabiliyor. Din eğer bugüne kadar güçlü, dirençli olmayı başardıysa bunu; kültüre nüfuz etme, kültürel semboller, söylemler oluşturma kabiliyetine borçludur. Ama artık dinin elinde bu güç yok gibi. Geleneksel dinî söylem, nüfuz kaybı yaşıyor. Sosyokültürel desteği olmayan, sembollerini diri tutamayan dinlerin varlıklarını devam ettirme kabiliyeti azalıyor. Her nesil bir öncekine göre dinî kültüre bir kat daha yabancılaşıyor; entelektüel, sosyal ve duygusal anlamda biraz daha uzaklaşıyor. 21. yüzyılda dinin geleceğini belirleyecek temel nokta; kültürü ne kadar etkilediğiyle, geleneksel sembolleri ne kadar canlı tutabildiğiyle doğru orantılı olacak. “Gelenek sadece külleri savurmak değil, ateşi canlı tutmaktır”. Ateşi canlı tutmak da öyle görünüyor ki zamanın ruhunu yakalayabilmekle, dinin tarihsel formlarını yenide yaşatabilmenin yollarını bulmakla mümkün. Aksi takdirde din, post tarihsel bir görüntü sergileyen 21. yüzyıla yabancılaşma ve marjinalleşme kaderini yaşamaktan kurtulamayacak.
Jane Ogden Neden bazılarımız fazla kiloludur?
Neden kilo vermek çok zordur?
Sağlıklı beslenme alışkanlığını nasıl benimseyebiliriz?
Diyet Psikolojisi kilo alımı ve diyet yaparken karşılaşılan zorlukların nedenlerini, detaylı ve düzenli bir şekilde inceler. Kitap, yanlış beslenmemizi tetikleyen kavramsal, duygusal ve sosyal nedenleri incelerken aynı zamanda iyi beslenmenin ne anlama geldiğini değerlendirir. Ruh hâlimizi çözümlerken, sağlıksız alışkanlıklarımızı nasıl değiştirebileceğimizi ve nasıl kilo verebileceğimizi bize gösterir.
Hülya Yeltepe İlerleyen teknoloji sebebiyle azalan fiziksel aktivite ve bunun sonucunda ortaya çıkan obezite, tansiyon, kolesterol ve kardiyovasküler gibi fiziksel rahatsızlıkların yanı sıra stres, kaygı bozuklukları, depresyon gibi zihinsel rahatsızlıklar da son zamanlarda çok sık ve yaygın olarak görülmektedir. Dünya çapındaki başlıca on iş görmezlik sebebinden beşini depresyon, alkol kullanım bozukluğu, şizofreni ve kompulsif bozukluklar gibi psikiyatrik bozuklukların oluşturduğu bilinmektedir.
Zihinsel rahatsızlıkların tedavi harcamalarının ekonomik boyutunun dünya çapında oldukça yüksek olduğu bilinmektedir. Bu sebeple zihinsel sağlık bozukluklarının tedavisinde, klinik hastalara rehabilitasyon süreçlerinin bir parçası olarak önerilecek, daha basit, yaratıcı ve sağlık masraflarının düşmesine yardımcı olacak az masraflı yeni stratejilere ihtiyaç olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Egzersiz, bu az masraflı ama etkili stratejilerden birisi olarak görülmektedir.
Yapılan araştırmalar fiziksel olarak aktif bir yaşam tarzı ile fiziksel ve zihinsel sağlık arasında pozitif ilişki olduğunu ortaya koymuştur. Egzersizin zihinsel sağlık ve yaşam kalitesi üzerindeki etkisi ve bu etkiyi elde etmek için nasıl, ne kadar, hangi şiddette ve ne sıklıkta egzersiz yapılması gerektiği hakkında merak ettiklerinizi bu kitapla anlaşılır bir şekilde bulacaksınız.
Ziya SELÇUK Eğitim psikolojisi, öğretmenlik mesleğinin kavramsal temelleri bakımından son derece önemli bir derstir. Bu derste edinilen kuramsal bilgiler öğretmen adaylarının kurgulayacağı zihinsel modellere temel teşkil edecektir. Geliştirilen modeller ise meslek hayatında gerçekleştirilecek uygulama stratejilerinin ana kaynağını oluşturacaktır. Bu nedenle öğretmen adaylarının kitapta geçen kavram, terim, ilke ve stratejileri şimdiden yaşantısal bir yaklaşımla tecrübe etmeleri oldukça mühimdir. Bu ders, bir sınav mecburiyetinin nesnesi olarak algılanırsa potansiyel yeteneklerin beceriye dönüşmesi imkânı doğmayacaktır. Kitabımın, tüm öğrencilerime yani meslektaşlarıma şimdiden yararlı olması dileğiyle...
Ayşen BAKİOĞLU, Halil EKŞİ, Orhan AKINOĞLU, Müge AKBAĞ, Süleyman AVCI, Azize Nilgün CANEL, Seval ERDEN, Faruk LEVENT, Mustafa OTRAR, Ayşin SATAN, Makbule KALI SOYER, Semai TUZCUOĞLU, Müge YÜKSEL, Meral SERT AĞIR, Ahmet KATILMIŞ, Tuncay AKINCI, Dilek PEKİNCE Eğitim Psikolojisi kitabı, öğretmenlere sınıf içindeki aktivitelerinde öğrencilerini tanıyabilmelerine, gelişim özelliklerini görebilmelerine, farklılıklarını anlayabilmelerine, düşünme stillerinin fark edebilmelerine, problem çözebilmelerine, ilişkilerini düzene koyabilmelerine, bireyi öğrenme ve öğretme boyutlarıyla anlamlandırabilmelerine yardımcı olacak şekilde teori ve uygulamayı dengelenmek suretiyle tasarlanmıştır. Kitabın sadece öğretmenlere değil, okulda öğrenci davranışlarını anlamlandırmaya çalışan yönetim ekibine, rehber danışmanlara, eğitim politikası üretenlere, çocukları büyürken davranışlarını ve özelliklerini anlamaya çalışan ebeveynlere katkı sunması beklenmektedir. Kitap üç ana kısımdan oluşmaktadır: (1) Öğrenciler, (2) Öğrenme-Motivasyon ve (3) Öğretim. Öğrenciler Kısmı'nda; bilişsel gelişim, duygusal ve sosyal gelişim bağlamında kişilik gelişimi, ahlak gelişimi ve eğitimi, gelişim dönemleri ve görevleri ve bireysel farklılıklar konuları incelenmiştir. Öğrenme-Motivasyon Kısmı'nda; öğrenmede davranışçı yaklaşım, bilişsel yaklaşım - bilgiyi işleme modeli, sosyal bilişsel teori, derslere öğrenci merkezli yaklaşım, motivasyon, özel eğitime muhtaç öğrencilerin öğrenmesi konuları yer almaktadır. Öğretim Kısmı'nda ise öğrenme-öğretme ortamında sınıf iklimi, etkili öğrenme-öğretme ortamı, okulda zorbaca yaklaşımlar ve iş birliği ile müdahale edilmesi (iş birliğine dayalı öğretim yöntemleri) konuları ele alınmıştır.
Bölümler arası referans verilerek konunun açılımlarına işaret edilmeye dikkat edilmiş, bölüm metinlerinin aralarına yeri geldiğinde düşünme ve tartışmaya yol açacak sorular, bölüm sonlarına çoktan seçmeli değerlendirme soruları yerleştirilmiştir. Teori ve uygulama kısımları birbirini tamamlayacak şekilde yeri geldiğince vakalara, örnek olaylara, diyaloglara ve çizimlere yer verilerek hazırlanmıştır. Çocuğun ve öğrencinin dünyayı, hayatı, çevreyi, öğrenmelerini anlamlandırma çabalarının ve ona destek ve yardım ilişkilerinin daha iyi anlaşılması sağlanmaya çalışılmıştır. Kitap; teori ve araştırma temelli altyapı vermesi, uygulama içinden ilginç vakalar sunması, okunmasının kolay olması, sorularla düşünmeye yol açması, çağdaş-güncel gelişmeleri içermesi ve çeşitli pencerelerden olaylara yaklaşması açısından yararlı bir hizmet sunma amacıyla hazırlanmıştır.
Gülten Ülgen Bu kitap; tüm öğretmen ve öğretmen adaylarına, eğitimle ilgilenen insanlara bireyin davranışlarını anlama ve onlara destek vermek amacıyla yazılmıştır. İçeriğin oluşturulmasındaki temel görüşler giriş bölümünde açıklanmıştır.
İsveçli Psikolog Jean Piaget’nin söylediği gibi “İnsanı eğitmek ya da insana öğretmek, onun doğasının kendi yönünde gelişmesine yardım etmekten başka bir şey değildir”. “Öğretim sanatı öncelikle, içinde bulunduğumuz anda çocuğun bireyin güçlerine ahenkli bir mesajla dayanak oluşturmaya dayalıdır”. Bu kitaptaki bilgiler, reçete niteliğinde değildir. Bilgilerin, bu ahenkli mesaja seçenekler ve öğretmenin yaratıcılığına olanak tanıyan bir dayanak oluşturacağı umulmaktadır. Öğretmen özgürce seçeneklerden tercihini yapabilir.
John W. Santrock John Santrock’un Eğitim Psikolojisi kitabı, kuramsal bilgilerin araştırma bulgularıyla desteklenmesinin yanı sıra öğretmen hikâyeleri, vaka sunumları ve okurların her bir bölümdeki konuya ilişkin öz değerlendirmelerini yapmalarını sağlayacak şekilde oldukça kapsamlı olarak hazırlanmıştır.
Bu kitabın sadece öğrencilerin eğitim psikolojisine ilişkin yeni bilgiler öğrenmesine değil aynı zamanda eğitimcilerin var olan bilgilerini zenginleştirmesine ve bazı konulara ilişkin yeni bir bakış açısı kazanmalarına katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Betül Aydın, Müge Akbağ, Semai Tuzcuoğlu, Levent Yaycı, Meral Ağır Döllenmeden ölüme kadar süregelen gelişim serüveni, bebeklik ve ergenlik dönemi eğitim yıllarını da kapsadığından büyük önem içermektedir. Son çocukluk ve ergenlik çağındaki bireylerle meşgul olacak meslekler grubu ve ebeveynlerin bu çağları bilimsel bir bakış açısı ile inceleyebileceği, onları daha net görüp anlayabilecekleri, yardımcı bir kitap hazırlamaya gayret ettik. Yaşamın bu gizemli yolculuğuna rehberlik edeceği umudunu taşıyoruz. Gençlerimize, öğretmen adaylarımıza ve ebeveynlere öğrenmenin temel ilkelerini de sunuyoruz.
Robert E. Slavin Ünlü eğitim psikoloğu Robert Slavin'in Eğitim Psikolojisi kitabının onuncu baskısı, kuramı uygulamaya aktarma konusunda önemli bir eksikliği gidermekte ve öğretmenlerin sınıfta ihtiyaç duyabilecekleri alanlarda uygulayabilecekleri bilgileri içermektedir.
Kitap, düşünen ve bilinçli bir öğretmenin uygulayabileceği en yeni araştırmaları sunarak, bilinçli öğretmen üzerine odaklanmaktadır. Slavin'e göre bilinçli öğretmen, uygulamasını devamlı surette yansıtan ve bu uygulamaların öğrencileri nasıl etkilediği hakkında net bir düşünceye dayalı olarak öğretim kararları veren kişidir.
Bu kitapta okuyucular alanda önemli ve yeni ortaya çıkan bazı konular ile karşılaşmaktadır. Bu konulardan bazıları; 21. yüzyıl becerileri, ilk yıllarda dil ve okuma yazmanın gelişimi, iki dilli eğitim, nöroloji alanındaki yeni araştırmalar, iş birliğine dayalı öğrenme konusundaki son araştırmalar, okuma sorunu yaşayan okuyucular için özel yardım, küçük gruplarla çalışma ve bilişim alanındaki en yeni araştırmalar, gelişmeler ve uygulamalardır. En ince ayrıntısına kadar güncel olan alıntılar, kitabın en güncel araştırmalar üzerine temellendirildiğinin bir göstergesidir. Bu kitapta, 656 yeni ve güncellenmiş kaynak bulunmaktadır. Bu kaynakların % 55'i 2000 yılı sonrasına aittir.
Robert Slavin, akademik derinliğini sergilerken aynı zamanda sanki ders anlatır gibi okuyucuları ile yüz yüze buluşmayı da amaçlamaktadır. Kitap yeni ve farklı bir yaklaşımla pek çok teorik bilgiyi uygulamalı olarak sunan, teorik bilgilerin kavramsal olarak uygulamaya nasıl dönüştürüleceğini göstererek öğretmeyi amaçlayan ve bunda başarılı olduğu açıkça belli olan iyi bir başvuru ve ders kitabı olarak öğrencilere ve eğiticilere önerilmektedir.
Abdullah Sürücü, Ali Eryılmaz, Binnaz Kıran Esen, Birol Alver, Cengiz Şahin, Davut Aydın, Fikret Gülaçtı, Güldener Albayrak, Habib Hamurcu, Halük Ünsal, Hatice Kumcağız, Kemal Baytemir, Kemal Öztemel, Mücahit Dilekmen, Remziye Ceylan, Rezzan Gündoğdu, Zeynep Karataş Eğitim Psikolojisi, eğitim ile psikolojinin birleştiği alanı ifade eden ve psikoloji bulgularının bireyin eğitiminde nasıl kullanılacağını araştıran bir psikoloji dalıdır. Bu bakımdan eğitim psikolojisi bulgularından, öğretmenlerden anne-babalara kadar herkes yararlanmalıdır. Kitabımız, üniversitelerimizin eğitim fakültelerinde ders veren öğretim üyelerinin ortak çalışmasının bir ürünüdür. On yedi bölüm hâlinde düzenlenen kitap, üniversitelerin farklı fakülte, yüksekokul ve meslek yüksekokulları ile pedagojik formasyon eğitimi sertifika programlarında öğrenim gören öğrencilerin teorik ve uygulamaya yönelik gereksinimlerini karşılamak amacıyla yalın ve anlaşılabilir bir dil ve uygulanabilir bir içerikle “ders kitabı” ve “kaynak kitap” olarak hazırlanmıştır. İnsan eğiten kim olursa olsun, bu kitabı okusun diyoruz.
Ramazan Arı Bu kitabın hedef kitlesi öncelikle öğretmen adayları, öğretmenler ve eğitim psikolojisine ilgi duyan kişilerdir. Kitap hazırlanırken “eğitim işinin, bilimsel bilgiye dayalı profesyonelce yapılması gereken bir meslek olduğu” prensibiyle hareket edilmiştir. Bu bağlamda, yazarın ne anlatmak istediğinden çok, okuyucunun nasıl anlayacağı dikkate alınmıştır. Bu nedenle kitap, “gelişim” ve “öğrenme” olmak üzere iki bölüm olarak tasarlanmıştır. Kitabın gelişimle ilgili bölümü hazırlanırken kuram temelli anlayış yerine çocuk ve ergenin gelişim dönemlerini temel alan bir yaklaşım benimsenmiştir. XI. konu ve sonrası, “güdülenme” ve “sınıf yönetimi”ne ayrılmıştır. Güdülenme ve sınıf yönetimi konuları ayrıntılı olarak ele alınarak uygulayıcıya rehberlik edilmiştir. Bu yolla kitaba bir bütünlük kazandırmak amaçlanmıştır.
Hülya Aksakal Kuc Bu kitapta, eğitim ve gelişim psikolojisinin kapsamına giren bazı konu başlıklarına yer verilmiştir. Kitap, eğitim ve gelişim psikolojisine ilgi duyan her kesimden bireylere yönelik olarak hazırlanmıştır. Araştırmacı, öğretmen, ebeveyn ve psikoloji, PDR, sosyal hizmet, sosyoloji alanında öğrenim gören öğrencilerin faydalanabilecekleri bu kitapta eğitim ve gelişim psikolojisinde güncel konular hem alan yazın bağlamında hem de öneriler bağlamında zenginleştirilmiş bir şekilde işlenmiştir.
Problem çözme becerisi, duygularımızın farkında olma, duygularımızı yönetme yani kısaca duygusal yeterlilik, psikolojik sağlamlık, stres yönetimi gibi bizleri hayatta daha güçlü kılabilecek birtakım yöntem ve teknikleri öğrenmemiz, çocukluk çağında yaşadığımız travmalarımız ve bağlanma stillerimizi bilmemiz, duygularımız ve yaratıcılığımızın farkında olmamız gibi bizlerin gelişimi için önemli konuların yanı sıra gelişimimizi olumlu yönde etkileyecek olumlu çocukluk yaşantıları ve yaratıcılık konusu da kitapta yer almıştır. Ayrıca toplumların yüzde ikilik bir kısmını oluşturan üstün yetenekli bireylerin tanılanması, eğitimi ve günümüzde ikiz ya da diğer çoklu doğumların fazlalaşması ile ortaya çıkan ikiz çocukların sınıf yerleşimi gibi konular da kitabın içinde yer alan diğer bölümleri oluşturmaktadır.
A. Pınar Vural, Ayhan Öztürk, Belma Doğan Güngen, Cem Gökçen, Fatih Dağdelen, Gülis Kavadar, İdris Kaya, İsmet Melek, Murat Güntel, Pınar Karadeniz, Selenay Yücel, Sevda Dolapçıoğlu Eğitim alanında yaşanan değişimlerin hızlı yükselişi, öğrenme konuları üzerinde farklı disiplin bakış açılarına ihtiyaç duyulmasını ortaya çıkarmıştır. Değişim; anne-baba ve eğitimcilerin bazı konularda çözüm yolu bulmak için zorlanmalarına neden olmuştur. Ayrıca öğretmenler pandemi döneminden sonra öğrenme sorunlarının farklılaştığı üzerine görüş bildirmektedir. Tüm bu ihtiyaçlardan dolayı bu kitapta, farklı disiplinlerden gönüllü birçok uzman, bir araya gelerek eğitim konuları üzerine çözüm önerilerini, görüşlerini ve tecrübelerini sunmuşlardır. Kitap, öğrenme konuları içerisinde en çok ihtiyaç duyulan konuların neler olduğu üzerine öğretmen ve öğrencilerden görüş alınarak oluşturulan başlıkları kapsamaktadır. Kitabın amacı, bu öğrenme konularını birden fazla uzman hekim ve eğitimcinin iş birliği ile değerlendirmektir. Ayrıca eğitim fakülteleri öğretmenlik uygulamaları dersi için fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Anne, baba ve eğitimcilerin iyi nesil yetiştirme gücünü artırmak üzere yazılan bu kitabın “çocuklara” fayda sağlaması dileğiyle...
Yıldız Kuzgun, Deniz Deryakulu, Ali Şimşek, Binnur Yeşilyaprak, Balaban Salı, Metin Pişkin, Fatma Hazır Bıkmaz, Berrin Eylen Özyurt İnsanlar arasında sayılamayacak kadar çok farklılık olması, eğitimcilere hem her öğrencinin bireysel yetenekleri ve isteklerine hem de toplumun olanakları ve gereklerine uygun eğitim ortamları ve öğretim programları hazırlama sorumluluğu yüklemektedir. Eğitim ortamlarında bireylere tasarlanan davranışları kazandırmak için yapılan işlemlerde başarı, her birinin yapısının böyle bir uygulamaya ne derece uygun olduğunun bilinmesine bağlıdır. Bu gerçeği gören eğitimciler, öğretme/davranış değiştirme işlemlerinde etkili olan belli başlı kişilik özelliklerinin belirlenmesi, ölçülmesi ve eğitim ortamlarında uygulanması konularında araştırmalar yapmışlardır ve yapmaya devam etmektedirler.
Bu eserde; bilişsel özellikler olarak zekâ, öğrenme biçimi, önbilgi, ilgi, güdülenme, duyuşsal özellikler olarak öz yeterlik inançları, denetim odağı, içe dönüklük/dışa dönüklük, epistemolojik inançlar ve cinsiyet algısı gibi eğitimde başarıyı etkileyen konular ele alınmıştır. Her konu, alanında yetkin yazarlar tarafından, yurt dışında ve yurt içinde yapılmış araştırmaları içerecek şekilde kapsamlı ve kolay anlaşılır bir üslupla yazılmıştır. Bu niteliği ile “Eğitimde Bireysel Farklılıklar”, eğitim ve psikoloji alanında öğrenim gören lisans ve lisansüstü öğrenciler için yararlı bir kaynaktır.
Ayşe Büşra Subaşı Yurtçu, Başak Çalık, Cengiz Alacacı, Çiğdem Kılıç, Emine Ayyıldız, Hande Arslan Çiftçi İbrahim Hakan Karataş, Ömer Avcı, Özcan Erkan Akgün, Yeşim Güleç Aslan, Zeynep Çiğdem Özcan Eğitimin en temel bileşenlerinden biri olan motivasyon, Türkçe alan yazında hak ettiği şekilde yerini bulmuş değildir. Bu kitapta, eğitimin olduğu tüm ortamlarda eksikliği hissedilen motivasyon konusu hem kuramsal olarak ele alınmış hem de nasıl uygulanabileceği tartışılmıştır. Üç bölümden müteşekkil kitabın ilk kısmında motivasyon kuramları irdelenirken, ikinci kısımda motivasyona gelişimsel olarak yaklaşılarak erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde motivasyon ele alınmıştır. Kitabın üçüncü kısmında ise öğrenme ve öğretme süreçlerinde motivasyona odaklanılarak özel eğitim, matematik eğitimi ve öğretmen motivasyonu konularına değinilmiştir.
Kendi alanlarında uzman olan akademisyenlerin kaleme aldığı bölümler gerek konuları ele alma tarzıyla gerekse de akademik dili itibarıyla daha ziyade araştırmacılara hitap etmektedir. Ancak motivasyon konusuna ilgi duyan ve bu konuda bilimsel çalışmalardan yararlanmak isteyen herkes için faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Samantha Garner Ruh sağlığı ve iyi oluş konusundaki artan araştırma, farkındalık ve uygulamalar göz önüne alındığında, bu kitabın alanda ihtiyaç duyulan bir boşluğu dolduracağını söylemek mümkündür.
Öğretmenler ve okullarda çalışan psikolojik danışmanlar için erişilebilir, rahatlıkla takip edilebilir bir kaynak olmasının yanı sıra bu kaynak kitap, öğretmenin duygusal özbakımına dikkat çekerek hem öğretmenin hem de çocuğun iyi oluşunu güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Okullarda sağlam başlangıçlar yapabilmek, bir bütün olarak tüm paydaşları ile okulun esenliğini sağlamak için farkındalık geliştirmek ve ruh sağlığı okuryazarlığını desteklemek üzere örnek uygulamalar içermesi kitabın en güçlü yanıdır. Akıcı dili ve mizahi unsurlara yer vermesi ise kitabın ruh sağlığına olumlu bakış açısının kanıtıdır.
Julie HAY, Sherwood Bu eserin çevirisine nasıl karar verdik? 24-26 Mayıs 2013'te İzmir'de katıldığımız çalıştayda Julie Hay'in özgün anlatımından, Transakiyonel Analiz (TA) alanındaki değerli bilgilerini yalın ve anlaşılır biçimde sunmasından çok etkilendik. Onun en önemli eserlerinden biri olan bu kitabı psikoloji, işletme, endüstri ve örgüt, insan kaynakları alanlarında çalışanlara, akademisyenlere, öğrencilere sunmanın çok yararlı olacağını düşündük.
Bu kitap, kendini tanımak ve anlamak isteyenlere; ego durumları ve yaşam örüntülerinin nasıl oluştuğunu, bugünkü yaşamlarımızı nasıl etkilediğini, nasıl psikolojik oyunlar oynadığımızı, oyunların avantaj ve dezavantajlarını açıklıyor. Özellikle iletişim sürecinde karşımızdakilere verdiğimiz ve aldığımız iletilerin, mesajların şifrelerini çözmemizde bizlere yardımcı oluyor.
Bu kitaptan, eğitim ortamlarında neler olduğunu, gruptan ve çalışma arkadaşlarımızdan nasıl etkilendiğimizi ve onları nasıl etkilediğimizi, yönetirken, yönetilirken, liderlik ederken neler yapıldığını, neler yaptığımızı ve iş ortamındaki çalışma sitillerimizi öğreniyoruz.
Ülkemizin insanlarının sağlık ve mutluluk içinde yaşamalarını; demokrasi ve barış ortamında hem kendilerini hem de diğer insanları mutlu edecek bilgilerle donanmalarını dileriz.
Ali Turan Barniç Bir işletmeyi, geleceğin markası yapan en önemli unsur insan kaynağıdır. Yani bir işletmenin en değerli varlığı çalışanlarıdır. İşletmeler, müşterilerin düşünce, duygu ve davranışlarına verdiği önemi, aynı şekilde çalışanlarına da göstermelidir. Böylece çalışanlar; olumlu düşünce, duygu ve davranışlarla müşterilere hizmet ederler.
Çalışanların yaptıkları işlerle ilgili düşünceleri, onların duygu ve davranışlarını da doğrudan etkilemektedir. Müşteriye olumlu düşüncelerle yaklaşan bir çalışan, olumlu davranışları da beraberinde getirmektedir. Ayrıca bu olumlu düşünceler, çalışanların olumlu duygularını da müşteriye yansıtmasını sağlar.
Müşterilerin bir işletmeden memnun bir şekilde ayrılması, çalışanların onlara hissettirdiği olumlu duygu ve davranışlara bağlıdır. Bu duygu ve davranışların kökeninde ise olumlu düşünceler vardır. Yani işletmeler, çalışanlarına olumlu düşünceler verebildiği sürece başarılı olabilmektedir. Çalışanların olumlu düşünceleri, onların duygu ve davranışlarını da bu yönde etkilemektedir.
İbrahim Ethem Özgüven Psikoloji, insan davranışlarını inceleyen bir bilimdir. Endüstri psikolojisi, psikolojinin iş ortamına uygulanmasını ve çalışan kişilerin, iş veriminin, işe olan uyumunun ve iş doyumunun maksimum düzeye ulaştırılmasını amaçlar. 20. yüzyılın sonlarında, endüstride olan hızlı gelişim ve değişmeler, yeni teknolojiler ve artan rekabet koşulları, üretim ve yönetim biçiminde yenilikleri de beraberinde getirmiştir. Bu durum, çalışan insanların ve örgütlerin değişime ayak uydurmalarını ve yeniden yapılanmalarını zorunlu kılmış, insan kaynaklarının önemini, sosyal ve davranış bilimlerine olan gereksinimleri de artmıştır. Günümüzde endüstri psikolojisi, psikolojinin en çok rağbet gören alt dallarından biri durumuna gelmiştir.
Çalışma ve iş ortamındaki örgüt ve insan kaynaklarına ilişkin davranışları hem teorik hem de pratik boyutları ile inceleyen Endüstri Psikolojisi, Amerika’da 20. yüzyılın ikinci yarısında, üniversitelerin psikoloji ve işletme programlarında bir ders, sonra lisans ve daha sonra da lisans üstü uzmanlık ve doktora programları şeklinde bir gelişim göstermiştir. Endüstri psikolojisi de ülkemizde benzer bir gelişim izlemektedir.
Nursel Telman, Fatma Çam Kahraman, Duygu İrem Çam Bu kitap, özellikle İnsan Kaynaklarında görev yapan psikologların eleman seçimleri için “uygun yere uygun adam” prensibini esas alarak, bu seçimlerde kullanılacak gerekli psikoteknik test uygulamalarındaki “zihinsel ve bedensel becerileri”nin nasıl kullanılacağı konusunda bilgiler içermektedir.
Endüstri ve örgüt alanında “doğru yere doğru adam” seçilmesi hem çalışanın uygun becerileri sayesinde işin gereği gibi yapılmasını sağladığından hem de zihinsel ve bedensel becerileri ile uyumlu olması nedeniyle çalışana iş memnuniyeti getirdiğinden dolayı bir nevî “koruyucu hekimlik” içerdiğinin altını önemle çizmek gerekir.
Türkiye’de endüstri psikolojisini çok fazla bilmeyen olduğu gibi bir o kadar da psikoteknik kullanımını ve insana getirdiği koruyucu özellikleri bilmeyen vardır.
Türkiye ekonomisinin gelişmesinin iş hayatını yürüten yöneticilerin elinde olduğu dikkate alındığında, bu kitabın bütün yöneticilerimiz tarafından okunması ve bellenmesi gerektiği düşünülmekte ve önerilmektedir.
Suna Tevrüz İşletmelerde insan faktörünün giderek önem kazandığı bugünlerde Endüstri/Örgüt Psikolojisinin çalışma hayatındaki önemi gün geçtikçe artmaktadır. Çalışma hayatını incelerken hem teorik hem de pratik bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 1996 yılında Türk Psikologlar Derneği ve KalDer’in işbirliği ile hazırlanan “Endüstri ve Örgüt Psikolojisi” kitabının uzantısı niteliğinde “Endüstri ve Örgüt Psikolojisi II” olarak bu kitap piyasaya sürülmüş ve çalışan veya bu alana yönelmek isteyen uzmanlara yol göstermesi amacıyla hazırlanmıştır. Kitap içeriğine bakıldığında önemli konu başlıklarına göre bölümlere ayrıldığını görmekteyiz. Her bölümün içinde hakim olduğu konu ile ilgili makaleler bulunmaktadır. Bölümler içerisinde dikkat çeken ve önemi gün geçtikçe artan Endüstri/Örgüt Psikolojisinin toplumsal kültürünün yeri üzerine değerli çalışmalar aktarılmıştır. Yine işletme içi ve işletmeler arası rekabet konusu incelenmiş, toplum kültürüne ve değerlerine uygun olacak şekilde bu rekabetten yararlanmak amacıyla yapılan çeşitli araştırmalara yer verilmiştir. İşletmeler ve örgütler içerisindeki en önemli unsur olma özelliğine sahip insan faktörünün öneminin kavranması hızla artmaktadır. Bu doğrultuda bazı kavramlar ortaya çıkmış ve bu kavram üzerinden dikkat edilmesi gereken konular ayrı bir bölüm olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Geniş bir konu yelpazesine sahip bu kitap ile birlikte hem bu alanda çalışanlara hem de bu alana ilgi duyan ve gelecekte çalışmayı planlayanlara yararlanabilecekleri çok değerli bir kaynak sunulmaktadır.
Aydın Çivilidağ Bu kitap; hangi alanda, hangi örgütsel yapıda çalışırsa çalışsın herkesin, kendi iş yaşamından izler bulabileceği bilimsel nitelikli bir eserdir. İster beyaz yakalı olarak adlandırılan CEO veya yönetici konumundaki bir profesyonel olun, ister en alt düzeyde beden gücüyle, el emeğiyle çalışan mavi yakalı bir emekçi olun kitabı okudukça kendinize ait yaşantılar bulabileceksiniz. Kitabı okuduğunuzda iş yaşamıyla, örgütsel süreçlerle ilgili bilginizi geliştirirken aynı zamanda “Ben bunu yaşamıştım.” “Bu durumla ben de karşılaştım.” ya da “Böyle bir durumda ben ne yapardım?” gibi değerlendirmeler yapabileceksiniz.
Kitapta; iş yaşamında sıklıkla karşılaşılan ve örgütsel yapılarda terörize edici durum olarak adlandırılan “İş yerinde psikolojik taciz (mobbing), “İş stresi”, “Örgütsel zehirlenme (örgütsel toksisite)”, “Örgütlerde çatışma” gibi güncel konuların yanı sıra “liderlik, kişilik, motivasyon, iş doyumu, örgütsel adalet, kayırmacılık (favoritizm), nepotizm, açığa çıkarma (whistleblowing) ve iş yaşamında etik” konularına da yer verilmiştir.
Kitap; içerdiği başlıklar bakımından endüstri ve örgüt psikolojisinin yanı sıra, yönetim bilimi, işletme, çalışma ekonomisi, insan kaynakları alanlarında ve insanla çalışan tüm profesyonelleri de kapsamaktadır. Ömrümüzün 30-40 yılını çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, iş yaşamında bizleri etkileyen unsurları bilmemiz ve bilinçlenmemiz son derece önemli ve gereklidir. Bu kitap akademik, bilimsel bir çalışma olmakla birlikte her düzey çalışana kaynaklık edecek şekilde kapsamlı literatür taraması yapılarak oluşturulmuş, özgün bir eserdir.
Nursel Telman - Ülfet Uzunkoca Türkiye alan yazında ilk ve tek örnek olarak yayın hayatına geçen ilk ölçek kitabının (Endüstri Örgüt Psikolojisi Alanında Kullanılan Ölçekler El Kitabı) ardından, bilim dünyasının iş ve yönetim dünyasını hızlı bir şekilde şekillendirmesi, paralelinde akademisyenlerin de değişen gereksinimleri göz önünde bulundurarak yeni ölçek geliştirme ve uyarlamaları sonucu, serinin ikinci kitabı Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ve İlişkili Alanlarda Kullanılan Ölçekler Başvuru Kitabı oluşturulmuştur.
İlk seride olduğu gibi kitap; alanla ilgili yeni ölçekler, E/Ö Psikolojisi, Örgütsel Davranış, Davranış Bilimleri, Yönetim ve Organizasyon ve ilgili diğer dallarda yüksek lisans, doktora ve ileri düzey akademik çalışmalar yapanların ihtiyacını duyacağı ölçek bilgilerini, orijinal kaynakları ile birlikte, Türkiye’de gerçekleştirilen geçerlilik ve güvenilirlik çalışmalarını içermektedir.
İlk kitaptan farklı olarak ölçeklerin tamamı, yazarların Endüstri ve Örgüt Psikolojisi kullanımına ilişkin görüşleriyle birlikte verilmiştir. Böylece alanla ilgili çalışan araştırmacı ve akademisyenlerin yanında, ölçeklerin, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında; sahada, yani bilfiil işletme ortamında, ilgili insan kaynakları profesyonelleri ve konusunda uzman kişiler tarafından da kullanılabilir olması sağlanmıştır.
Ronald E. Riggio Geçtiğimiz yüzyıl, endüstrileşme sürecinin bir tarihini sunar. Üretim tarzındaki değişim, çalışan sınıfının doğuşu ve fabrikalarda yaşanan sorunlar bu yüzyılın ilk yarısına damga vurmuştur. Üretim örgütlerinde ve daha sonraları yaygınlaşan hizmet örgütlerinde, çalışanlar ve örgütlerin yönetimi arasında büyük bir mücadele sahnelenmiştir. Bir yanda örgütlerin amaçlarını başarmaları, çalışanların daha çok gayret göstermelerine bağlıyken öte yanda çalışanların kişisel amaçlarını başarmaları, gelirleri, fiziksel ve ruhsal sağlıkları örgütlerin sundukları koşullara bağlıdır. Her iki tarafın da amaçlarını başarmaları örgüt ve çalışan arasında uyum olmasını gerektirir.
Endüstri ve örgüt psikolojisi çalışanlar; bulma, seçme, yerleştirme, eğitme, performans değerlendirme gibi uygulamalarla örgütün beklentileriyle çalışanların özelliklerini uyumlaştırmaya destek sağlar. Örgüt yapısı; motivasyon, iletişim, gruplar ve liderlik gibi örgütsel süreçlerle çalışanların beklentileriyle örgütün yapı ve süreçlerini uyumlaştırmaya destek sağlar. Ayrıca örgütlerdeki ortak yaşamın bir sonucu olan olumlu ve olumsuz tutum ve davranışların anlaşılmasına katkıda bulunur. Bu kitap; örgütün insani unsuruna, emek faktörüne odaklanarak hem örgütlerin başarısı hem de çalışanların tatmini ile olumlu bir çalışma ortamı oluşturmak için gerekli bakış açısı ve yöntemleri sunmaktadır.
Duysal Aşkun Çelik, Nursel Telman Endüstri/Örgüt Psikolojisi Alanında Kullanılan Ölçekler El Kitabı, psikolojinin günümüzde popülaritesi oldukça yükselen alt dallarından biri olan “Endüstri/Örgüt Psikolojisi Ölçekleri”ni içeren bir başvuru kaynağı olarak Türkiye alanyazınında ilk ve tek örnek olarak yayın hayatına geçmiş ve 2. basımına ulaşmıştır.
Özellikle alandaki araştırmacıların ihtiyaçlarına cevap verebilmek için kaleme alınan bu kitap; Endüstri/Örgüt Psikolojisi, Örgütsel Davranış, Davranış Bilimleri, Yönetim Organizasyon ve ilgili diğer dallarda yüksek lisans, doktora ve ileri düzey akademik çalışmalar yapan meslektaşlarımızın ihtiyaç duyabileceği, alana ait önemli ve temel kavramları ölçen ölçek bilgileri, orijinal kaynakları ile birlikte Türkiye'de gerçekleştirilen geçerlilik ve güvenilirlik çalışmalarını içermektedir.
Kitaptaki ölçek bilgileri, her bir kavrama ait kuramsal bir giriş yapıldıktan sonra verilmekte, dolayısıyla tez yazma aşamasına geçmekte olan öğrenciler ya da araştırma konusu arayan akademisyenler için yararlı bir başvuru kaynağı olma özelliği taşımaktadır.
Kitabın ana bölümleri; Endüstri/Örgüt Psikolojisi Alanı, İş Yaşamında Birey, İş Yaşamında Birey ve İş, İş Yaşamında Birey ve Örgüt ve son olarak da İş Yaşamında Birey ve Lider olarak sıralanmaktadır. Söz konusu bölümler, ilgili ana başlıklara duyulan akademik ilgi doğrultusunda öğrenci ve akademisyenlere yararlı bir kılavuz olması amacıyla oluşturulmuştur.
Hande Çelikay Söyler Esrar, dünyada en yaygın kötüye kullanılan yasa dışı maddedir. Kullanımı, çeşitli nörobilişsel bozukluklara yol açar; belli bir kelimenin veya belli bir hikâyenin belleğe geri çağrılarak aktarılmasını olumsuz yönde etkiler. Sorun, öğrenilerek kısa süre için bellekte tutulan bilgilerin geri çağrılması yani kısa süreli bellek ile ilişkilidir. Esrar ve türevlerini kullananlarda elli dakikadan daha fazla dikkat gerektiren görevlerin yerine getirilmesi esnasında uyanıklık ve dikkatin sürdürülmesinde sorunlar meydana gelir. Dozuna, kullanılış yoluna ve kullanan kişinin duyarlılığına göre özellikle dikkat gerektiren görevlerin yerine getirilmesi ile ilişkili performansı olumsuz yönde etkiler.
Sentetik kannabinoid (Jamaika, Bonzai) ilk olarak 1990'larda tıbbi amaçlı olarak laboratuvar ortamında üretilmiştir. Fakat sentetik kannabinoidler (SK) zaman içinde psikoaktif etkileri nedeniyle “yasal uyuşturucular” adı altında kullanılmaya başlanmış ve yaygınlaşmıştır. SK, kullananlarda farklı etkiler oluşturabilir. Bazı kişilerde aşırı sedasyon (uyuşukluk ve uyku hâli), kendinden geçme, hissizleşme ve zaman-mekân algısının bozulması gibi etkiler oluştururken bazı kişilerde şizofreniyi taklit eden aşırı hezeyanlar, ajitasyon, kendine ve çevresine zarar verme ve gerçeğe yakın hayaller görme gibi belirtiler ortaya çıkarabilir. Öte yandan SK kullanımı sonrası ani beyin kanamaları, kalp krizleri ve bunlara bağlı ölümler de görülmektedir.
Bu kitapta, esrar ve sentetik kannabinoidler ile ilgili temel bilgilerin yanı sıra bilişsel işlevlerde sebep oldukları kayıplar üzerinde durulmuştur.
Ahmet Dinç, Bayram Özer, Bünyamin Han, Cihat Yaşaroğlu, Eyüp Bozkurt, Faysal Özdaş, Hakkı Kalaycı, Hüseyin Fazlı Ergül, Mustafa Özmen, Mustafa Tekke, Rıza Korkmazgöz, Volkan Duran İnsanın değer sahibi olması ya da değer üretmesi, insanı insan yapan en büyük özelliklerinden biridir. İnsan, değerleri ile “insan” olur, insani özellikler sergiler. Bir insan olarak hayatı nasıl yaşayacağımızı, birden fazla seçenek karşısında nasıl tercihte bulunacağımızı veya neleri tercih edeceğimizi belirleyen temel unsurlardan biri olan değerler, hayatımızın her anında, her aşamasında devreye girmektedir. Hayata gözlerimizi açtığımız, ilk sosyalleşme ve eğitim ortamı olan aileden başlayarak okulda, günlük hayatta ve hatta medyada olmak üzere değerlerin etkisini görür veya hissederiz.
Bu kitap, hem Batı hem de Doğu kültüründe karşılığı olan, insana ait ve insani olan on iki değeri ele almaktadır. Ele alınan her bir değerin önemi, bireysel ve toplumsal işlevlerine değinilmiş ve değerin nasıl kazandırılacağına ilişkin genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Kitabın; değerler ile ilgili çalışmalar yapan araştırmacılara; nesilleri değerlere bağlı bir biçimde yetiştirmek isteyen ailelere, eğitimcilere; lisans ve lisansüstü öğrencilere; değerler alanına ilgi duyan tüm okurlara faydalı olacağı ve literatüre katkı sağlayacağı umut edilmekte ve beklenmektedir.
Gray D. Borich Gerek mevcut öğretmenler gerekse yeni yetişen öğretmen adaylarının, gündelik yaşamda, eğitim sistemlerinde ve teknolojik anlamda ortaya çıkan değişim ve dönüşümlere hazırlanması, yeni beceri ve yetilerle geleceğin öğretmeni olma konusunda kendilerini yenilenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum, öğretim temel becerilerinin yanında çağcıl gelişmelere uyum sağlamaya dönük yeni beceri alanlarını tanıma ve edinmeyi de gerektirmektedir.
Elimizde çevirisi bulunun “Etkili Öğretim Yöntemleri” kitabı, bu temel ilke çerçevesinde hazırlanmış, araştırma temelli bir öğretim kitabıdır. Yazar, öğretim sürecinin düzenlenmesinde uygulanacak stratejilerden, sınıfta öğrenmelerinin yönetimine; öğrencilerle kurulacak iletişime ilişkin stratejilerden, değerlendirme sürecinde kullanılacak yöntem ve stratejilere kadar öğrenme sürecinin önemli konu alanlarını uygulama temelli olarak açıklamaya çalışmıştır. Kitabın bu anlamda en önemli üstünlüğü teori ve uygulamayı bütünleştirirken, çağcıl gelişmeleri sürece yansıtmaya çalışmasıdır. Bu nedenle kitabın öğretmen adaylarının, gelecekte icra edecekleri mesleğe hazırlanmaları konusunda önemli beceriler kazanmalarında destek sağlama potansiyelinin yanında, hâlen mesleğini icra eden öğretmenlerin de kendilerini yenileme ve geliştirme için başvuracağı temel bir eser olacağı inancındayız.
İ. Volkan Gülüm, Gonca Soygüt Pekak Günümüzde sayısı giderek artan ve belli bir kuramsal alt yapıya dayanan veya birbirinden türetilen bir çok psikoterapi yaklaşımı doğmaktadır. Ancak hangi psikoterapi yaklaşımının diğerinden üstün olduğu henüz çözülememiştir. Yine de bazı terapistlerin diğer uygulamacılara göre daha etkili olduğu araştırmalarla gözler önüne serilmektedir. Psikoterapi yaklaşımlarını ana iki başlığa ayırdığımızda teknik yönelim ve ilişkisel yönelim olarak konumlandırabiliriz. Kitabın içerik yapısında ilişkisel bir psikoterapi yaklaşımı sunulmakta ve bu yönelimin arka planı tarihsel araştırmalarla desteklenmektedir. İki ana yapıya sahip olan bu kitabın ilk bölümünde terapötik ittifak ile ilgili nitel araştırmaların bilgileri sunulmaktadır. İkinci bölümde ise ilk bölümde bahsi geçen zengin çalışmaların bilgileri doğrultusunda uygulama örnekleri incelenmektedir. Ülkemizdeki psikoterapistlerin ilişkisel yönelim ve yaklaşımlarının incelendiği, terapi seansları arasındaki süreçlerin gözden geçirildiği, görüşmeler içerisindeki tıkanma anlarında kullandıkları tekniklerin incelendiği bir dizi psikoterapi araştırması yürütülerek hazırlanan bu kitap içeriği Türkiye’nin ilklerinden olma özelliğini taşımaktadır.
Süleyman AVCI, Arzu YÜKSEL Bu kitap, yazarların 10 yıllık süreçte farklılaştırılmış öğretim üzerine yürütmüş oldukları çalışmalarının bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Yazarların temel amacı, farklılaştırılmış öğretimin tüm öğrencilerin öğrenmelerini sağlama açısından faydalı olduğunu düşünmeleri ve bunu öğretmenlerle paylaşmak istemeleridir. Kitapta farklılaştırılmış öğretim hakkında temel kuramsal bilgiler verildikten sonra en çok kullanılan stratejiler çeşitli örnekleriyle birlikte açıklanmıştır.
Bizce bu kitaptan en çok fayda sağlayacak kesimi; sınıfında gerek akademik gerekse sosyal açıdan birbirinden farklı özellikteki öğrencilerine daha verimli olabilmek adına, farklı öğretim yolları arayışı içerisinde olan öğretmenler oluşturmaktadır. Eğer sınıfınızda düşük, orta ve yüksek akademik beceriye sahip üç seviye öğrenci grubu olduğunu düşünüyor, her birinin başarılı olmasını istiyor ama bunu yaparken hiçbirini sıkmak veya geride bırakmak istemiyorsanız, bu kitapta örnekleriyle birlikte bazı yararlı çözüm önerileri bulunmaktadır.
Kitaptan fayda sağlayacak diğer gruplar; öğretmen eğitimi alanında çalışan öğretim elemanları, öğretmen adayları, yüksek lisans ve doktora düzeyinde akademik çalışma yapan öğretmenlerdir. Bu çalışma, “Öğretim İlke ve Yöntemleri” ile “Özel Öğretim Yöntemleri” derslerinde yardımcı kaynak olarak, özel eğitim öğretmenliği alanında temel ve yardımcı kitap olarak kullanılabilir. Farklılaştırılmış öğretim, bir yüksek lisans dersi olacak kadar geniş içeriğe sahiptir. Ayrıca, yüksek lisans ve doktora tez çalışmaları için fikir verici olduğu düşünülmektedir.
Jawad Syed, Mustafa Özbilgin Bu kitap, farklı disiplinlerden ve kültürlerden akademik çalışmaları sayısız örgütsel örnekle birleştirerek farklılık ve kapsayıcılık üzerine birçok deneyim ve bakış açısını bir araya getiriyor. İlgili alanda oldukça ihtiyaç duyulan bu kitap, akademisyenlere ve uygulamacılara farklılıkları anlamaları ve daha öz güvenli, proaktif ve kapsayıcı bir yaklaşım benimsemeleri konusunda yeni bir bakış açısı sağlıyor.
Dianah Worma, FCIPD, Personel Geliştirme Enstitüsü Farklılık Yöneticisi, Birleşik Krallık.

Kitap, çağdaş örgütlerde ve toplumlarda farklılıklarla ilgili önemli eleştirel yansımaları içeriyor. farklılık konularına ilgi duyan ve bu konuyla ilgili çalışan herkesin okumasını hak ediyor.
Prof. Dr. Jean-François Chanlat, Paris-Dauphnie Üniversitesi, Farklılık Anabilim Dalı Başkanı, Fransa.

Hızla değişen iş gücü demografisi, haberlerde yer alan ayrımcılık olayları ve yürürlüğe giren yeni yasalarla birlikte yalnızca örgütsel sonuçlar için değil aynı zamanda iş yerinde sosyal sorumluluk bağlamında da yaratıcı ve kapsayıcı bir ortam yaratmak için örgütlerin farklılığı anlamaları ve etkin bir şekilde yönetmeleri her zamankinden daha önemli hâle geliyor.
Merakla beklenen bu yeni çalışma, uluslararası düzeyde alanında uzman kişilerden oluşan bir ekip tarafından yazılmıştır. çalışmada en güncel ve çağdaş teori ve yaklaşımlar derinlemesine incelenmiştir.
Kitap, uluslararası ve kültürler arası örnek olaylar ve ulusal bağlamların alanı nasıl şekillendirdiğine ilişkin açıklamalar ve küresel düzeyde incelemelerle birlikte Birleşik Krallık ve Avrupa politika ve uygulamalarını da özel olarak ele almaktadır.
Kitap, eleştirel analizi teşvik eden ve teoriyi gerçek dünya pratiğine bağlamaya yardımcı olan özelliklerle doludur. bununla birlikte çevrim içi destekleyici kaynaklara erişim olanağı sağlamaktadır.
Kübra Koç Çoğunlukla kadınlarda görülen ve en önemli belirtileri kronik yaygın kas iskelet sistemi ağrısı ve yorgunluk olan fibromiyalji sendromunun tanı kriterleri son yıllarda değişiklik göstermiş olsa da hâlâ gizemini ve anlaşılmazlığını sürdürmekte olup aynı zamanda ruhsallık ve beden arasındaki ayrılmaz ilişkinin çarpıcı bir görünümünü sunmaktadır. Bu kitapta, fibromiyalji sendromlu kadın hastaların ruhsal işleyişlerinde, ağrılı ve acıyan, tükenmiş bir bedene dair deneyimlerinin ruhsal ekonomilerindeki anlamı keşfedilmeye çalışılmıştır. Psikosomatik işleyiş biçimi açısından da düşünüldüğünde fibromiyalji sendromlu kadın hastalarda son derece kritik bir role sahip olan duygulanım ve temsilin önemi ile bunların birbirine bağlanabilme kapasitesi ve duyumsal deneyimin rolü, projektif testlerin de aracılığıyla sorgulanmıştır.
Duyumsallığın, fibromiyalji sendromunda projektif testler aracılığıyla hiç çalışılmamış olması dikkate değer bulunmuştur. Böylece bu kitap; alanında bir ilki gerçekleştirerek, fibromiyalji hastalarıyla duyumsallık kavramı çerçevesinde psikanalitik ve psikosomatik kuramlar ile projektif testler alanını birleştirerek, bu alanda yapılacak yeni çalışmalara yol gösterecektir.
Kitabın ilk bölümünde, fibromiyalji sendromu hakkında psikanalitik psikosomatik açıdan kuramsal bilgiler paylaşılmıştır. İkinci bölümünde, psikosomatik alandan katkılarla fibromiyalji sendromu konusundaki yenilikçi gelişmeler sunulmuştur. Üçüncü bölümde, duyumsallık hakkındaki psikanalitik açıdan görüşler ele alınmıştır. Son bölümde ise fibromiyalji sendromunun projektif testler aracılığıyla duyumsallık ve psikosomatik işleyiş ile olan bağı, kapsamlı olarak ele alınmış ve paylaşılan olgu örneklerinin projektif testlerdeki içerik yorumlarıyla bu bağ zenginleştirilerek sunulmuştur.
A. Elif Yavuz Sever Bu kitap, en önemli belirtileri kronik yaygın kas iskelet sistemi ağrısı ile yorgunluk olan fibromiyalji sendromunu, projektif testlerin katkısıyla negatif kavramı ve ölüm dürtüsü kapsamında psikanalitik olarak açıklamayı hedeflemektedir. Genellikle kadınlarda ortaya çıkan bu “yeni” hastalığın nedenlerinin tam olarak bilinmemesi hastalığın gizemini artırmakta ve etkili olabilecek ruhsal faktörleri akla getirmektedir. Hastalığın nedenlerine ilişkin belirsizliğin devam ediyor olması, tedavi konusunda da yeni yaklaşımların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Projektif testler aracılığıyla fibromiyalji hastalarıyla çalışarak ruhsal ve bedensel acının anlaşılmasına yönelik yeni bir bakış açısı sunmayı hedefleyen bu kitabın birinci bölümü, psikanalitik kuramın da katkısıyla tarihsel olarak ağrıya yönelik yaklaşımlar ile başlayarak fibromiyalji sendromunun açıklanmasını içermektedir. Güncel tanı ve teşhis kriterleri ile tedavi modeli de bu bölümde yer almaktadır. Ayrıca projektif testler ile fibromiyalji sendromuna ilişkin güncel psikanalitik çalışmalardan da söz edilmektedir. İkinci bölüm, yaşamın erken dönemindeki anne kız ilişkisini psikanalitik kuram içinde değerlendirmektedir. Üçüncü ve dördüncü bölümler ise ölüm dürtüsü ile negatif kavramlarının psikanalitik kuram bağlamındaki öneminden bahsetmektedir. Beşinci bölüm, fibromiyalji hastalarının projektif test sonuçlarının negatif kavramı ve ölüm dürtüsü bağlamında psikanalitik kurama göre yorumlandığı ve psikosomatik kuramın da katkısıyla değerlendirildiği olgu örneklerini içermektedir. Kitabın son bölümü ise araştırmanın sonuçlarına dair genel bir değerlendirmeyi içermektedir.
Gülşen Filazoğlu Çokluk Engellilik, sadece bir sağlık sorunu değildir; aynı zamanda özel gereksinimli bireyler ile kişisel ve çevresel faktörlerin etkileşimidir. Engelli bireylerin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek, çevresel ve sosyal engelleri ortadan kaldıracak müdahaleleri gerektirmektedir. Bu noktada yapılacak müdahaleler içerisinde yer alan eğitim ve rehabilitasyon sürecinde psikolojinin büyük bir önemi bulunmaktadır. Psikoloji; insanların nasıl düşündüğünü, davrandığını ve öğrendiğini etkileyen biyolojik, sosyal ve çevresel etkilerin incelenmesidir. Psikolojinin özel gereksinimli bireyleri anlama, açıklama, tahmin etme, kontrolü sağlamalarına destek olma ve sorunlarını çözmede önemli katkıları vardır. Bu kitabın en önemli amaçlarından biri, özel gereksinimli bireylerde psikolojiye dikkat çekmek ve sahip oldukları tanının özelliklerini öğrenmek suretiyle psikolojik destek ihtiyacının da karşılanması konusunda planlamalar yapılmasına ışık tutmaktır. Bu kitap, fiziksel engellilere ait tanı ve tedavi ile birlikte okuyuculara özel eğitim ve psikoloji alanında da kaynak sağlayacaktır. Kitap; aileler, psikologlar, özel eğitim uzmanları ve özel gereksinimli bireyler ile çalışan tüm profesyoneller için bir rehber niteliğindedir.
Ahmet Tuncay Erdem, Ahmet Türkmen, Asude Yasemin Zengin, Burhan Günay, Cem Karayalçın, Çiğdem Uludağ Güler, Kerim Çetin, Mehmet Altınöz, Menekşe Şahin, Sercan Dereli, Süheyla Erikli Selek, Ufuk Bingöl, Volkan Işık, Zeki Parlak Bu kitap, çalışma hayatının iki temel sacayağını oluşturan emek ve yönetim üzerinde kurgulanmıştır. İki ana kısım ve on bir bölümden oluşan kitabın “Gelecekte Çalışma Hayatı” isimli birinci kısmında çalışma hayatının geleceğine ilişkin değerlendirmeleri emek ekseninde yapan beş bölüm yer almaktadır. Bu bölümlerde; çalışmanın değişen anlamı ve çalışma hayatının nasıl bir değişime uğrayacağı soruları geniş bir perspektiften değerlendirilmekte, dijitalleşmenin geleceğin iş gücünden beklentileri sorgulanmakta, “işsiz gelecek” tartışmaları ekseninde robotik teknolojiler değerlendirilmektedir. Ayrıca Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) “decent work” yaklaşımı, geleceğin çalışma hayatında insana yakışır iş ekseninde sorgulanmakta ve geleceğin yeni tehlikeli sınıfları tartışılmaktadır.
Kitabın, “Gelecekte Yönetim” isimli ikinci kısmında ise işletme yönetiminin geleceğine odaklanan altı bölüm bulunmaktadır. Söz konusu bölümler; gelecekte yetenek yönetimi, dijitalleşme ve müşteri ilişkileri yönetiminde dönüşümler, geleceğin iş dünyasında bulut bilişim teknolojisi, dijital ürünler ve gelecekte pazarlama, geleceğin iş dünyasında ödeme araçları, blokchain ve kriptoparalar ile metaverse çağında markalaşma konularını kapsamaktadır.
Marjorie J. Kostelnik, Anne K. Soderman, Alice Phipps Whiren, Michelle L. Rupiper Gelişime Uygun Eğitim Programı: Erken Çocukluk Eğitiminde En İyi Uygulamalar kitabı, ilk yayımlandığı tarihten itibaren erken çocukluk eğitim ortamlarındaki gelişime uygun uygulamaların yapısı ve uygulamaları hakkında eğitimcilere yol göstermektedir. Kitabın içeriği, 0-8 yaş arasındaki çocukların gelişimi ve öğrenimi için gerekli olan kültürel/bireysel farklılıklarına dayalı bütünleşik bir yaklaşımla, gelişime uygun programların oluşturulmasını kapsamaktadır. Kitabın içeriğinde; erken çocukluk alanındaki eğitimcilerin çocukların gelişimlerine uygun olarak etkinlikleri nasıl tasarlaması, uygulaması ve değerlendirmesi gerektiği konularında bilgiler yer almaktadır. Ayrıca kitapta, eğitimcilerin, çocukların bireysel farklılıklarını gözeterek eğitim programlarını nasıl uyarlaması gerektiği üzerinde de durulmaktadır.
Bu kitap, 16 bölüm içeriğine sahip 4 kısımdan meydana gelmektedir:
I. Kısım: Erken Çocukluk Eğitiminin Temelleri,
II. Kısım: Öğrenme için Hazırlık,
III. Kısım: Erken Çocukluk Eğitim Müfredatı (Eğitim Programı),
IV. Kısım: Müfredatı Bütünleştirme.
Kitabın çeviri ekibi Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde görev yapmakta olan erken çocukluk eğitim veya gelişim uzmanlarından oluşmaktadır.
Gelişime Uygun Eğitim Programı: Erken Çocukluk Eğitiminde En İyi Uygulamalar kitabının, çocuğun gelişimini göz önünde bulundurarak en iyi ve etkili etkinliklerin nasıl hazırlanması gerektiğine vurgu yapması bakımından erken çocukluk eğitimi alanında önemli bir açığı kapatacak rehber bir kitap olacağını düşünmekteyiz.
Abbas Türnüklü, Aysun Doğan, Demet Vural Yüzbaşı, Derya Göğebakan Yıldız, Dilek Yelda Kağnıcı, Ece Önder, F. Cansu Pala, Filiz Künüroğlu, Özlem Karaırmak, Sabahat Çiğdem Bağcı Bu kitabın amacı, çocuk ve ergenlerin göç deneyimlerini aile, akranlar ve okul gibi farklı bağlamlarda ele alarak özellikle kültüre duyarlı ve çokkültürlü eğitimi benimseyen okullardaki olumlu uygulamaları ve müdahaleleri incelemektir. Bu amaçla göçmen çocuk ve ergenlerin kültürleşme ve psiko-sosyal uyum sürecinde karşılaştıkları riskler ve koruyucu faktörler, yaşadıkları travmatik olayların etkileri, kültürleşmenin önemli yapı taşlarından birisi olan dil ve zihin gelişimi süreçleri, kültüre duyarlı okul iklimi ve çokkültürlü eğitim oluşturma konusunda öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların rol ve sorumlulukları, okul ortamında gruplararası temasın arkadaşlık ilişkilerine olan etkisi ve göçmen çocukların yaşadıkları akademik, bilişsel, sosyal ve duygusal problemlerin önlenmesi için geliştirilen müdahale programları konuları detaylı olarak ele alınmıştır.
Kitabın ruh sağlığı uzmanlarından eğitimcilere, sosyal hizmet uzmanlarından sivil toplum kuruluşlarında çalışanlara ve akademisyenlerden öğrencilere kadar uzanan geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmesini hedefliyoruz. Göç eden veya göç etmek zorunda kalan tüm çocuklara faydalı olabilmemiz ümidiyle…
Abbas Türnüklü, Aysun Doğan, Derya Göğebakan Yıldız, Dilek Yelda Kağnıcı, Filiz Künüroğlu Bu kitap; kuramsal bir eser olan “Göçmen Çocuk ve Ergenler: Kültürleşme, Uyum ve Eğitim” (Nobel Yayıncılık, 2020) kitabının devamı niteliğinde, okul ve sınıf etkinliklerine odaklanan uygulamaya yönelik bir kitaptır. Kitap, göçmen öğrencilerin eğitim gördüğü okullarda görev yapan öğretmenler ve göçmen çocukların uyumu alanında çalışan akademisyenlerin katkılarıyla oluşturulan etkinliklerin ve ilgili kuramsal altyapının alanda çalışan akademisyen, öğretmen, öğrenci, psikolog, psikolojik danışman, program geliştirme ve sosyal hizmet alanında çalışan tüm uzmanlara ulaştırılması amacıyla kaleme alınmıştır. Bu amaçla ilk olarak göçmen öğrencilerin kültürleşme süreçlerini, psikolojik ve sosyokültürel uyumlarını etkileyen faktörler, göçmen öğrencilerin Türkiye'deki eğitim yaşantıları, göçmen çocukların ve ergenlerin arkadaşlık ilişkileri, okul temelli gruplar arası temas kuramı ele alınmış, ardından toplumsal bütünleşmeyi hedefleyen okul ve sınıf temelli etkinlikler sunulmuştur.

Leslie COOLEY, CORWIN Okullarda çalışan psikolojik danışmanlardan “Okulda grupla danışma yapmak istiyorum, ama grubu nasıl oluşturacağım, ilerleyeceğim ve sonladıracağım konusunda kaygılar yaşıyorum.” “Okulda grupla danışma yaparken bir kuramsal yönelimle nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum.” “Grupla danışma konusunda kendimi tam olarak yeterli hissetmiyorum.” gibi serzenişler duyabilirsiniz.
Okullarda grupla danışma sürecini kısa süreli çözüm odaklı yaklaşım açısından anlatan bu kitap, psikolojik danışmanların bir grup oluşturma ve yürütme konusundaki olumsuz düşüncelerini değiştirmelerinde ve grupla danışma becerileri kazanmalarında etkili olacağı düşüncesindeyiz. Çeviri editörlüğü yaptığımız bu kitap; etkili, uygulanabilir, işlevsel, çözüm odaklı, okullarda yaşanan sorunlara yönelik olarak bir grubun tüm aşamalarını örneklerle açıklamaktadır. Böylece kitabı okuyan bir psikolojik danışmana kısa süreli çözüm odaklı bir bakış açısıyla grupla danışma yapabilmede açık ve anlaşılır bir yol haritası sunulmaktadır.
Okullarda uygulama çalışmalarına ağırlık verilmesi, kısa ve etkili çözüm odaklı yaklaşımların ön plana çıkması nedeniyle bu kitabın alanda çalışan psikolojik danışmanların ihtiyaçlarını kısmen de olsa karşılayacağını söylemek mümkündür. Uzun yıllar okullarda çalışan yazarın deneyim ve bilgisinden süzülerek gelen bu kitap psikolojik danışmanlar için faydalı ve değerli olacaktır. Okullarda çalışan psikolojik danışmanlar gibi daha bu yolun başında olan psikolojik danışman adayları için de bu kitap önemli bir başucu kaynağı olacaktır.
Claude Steiner - Muzaffer Şahin KİMSE MASUM DEĞİL:
Bu kitapta ülkeler arasında, politika arenasında, kurumlar arasında, eşler arasında, ebeveynler ve çocuklar arasında, kardeşler arasında, gelin kaynana arasında, öğretmen öğrenci, işçi patron, amir memur arasında her alanda oynanan güç oyunlarının nasıl oynandığına ilişkin örnekler göreceksiniz. Sıradan insanların (bizlerin) güç oyunlarına nasıl başvurduğunu, bizimle başkalarının nasıl güç oyunları oynadığını, güç oyunlarının yerine iş birliğinin nasıl konabileceğini herkesin anlayabileceği bir dille, örnek olaylarla sunulan bu kitaptan herkesin, hepimizin çok yararlanacağını düşünüyoruz.
Barış Bostancı, Benan Kurt Yılmaz, Buket Kılıç, Cansu Ceviz Doğrar, Cansu Erol, Ebru Tolay, Ela Burcu Uçel, Evrim Mayatürk Akyol, F. Nazlı Sayğan Yağız, Ferhat Ağçay, Füsun Toros, İlkay Güleryüz, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Okan Ernur, Olca Sürgevil Dalkılıç, Oytun Boran Sezgin, Sahra Sayğan Tunçay, Yıldız Tenteriz GÜNCEL İK kitabı, insan kaynakları yönetimi alanı ile güncel ve farklı bakış açılarını bütünleştirme çabasının bir sonucudur. Klasik uygulamalardan elde edilen bilgi birikiminin yanında dijital çağa ve Covid-19 pandemisi gibi değişimlere ayak uydurabilmek için yeni yaklaşımları ele alan bu kitap; insan kaynakları yönetimi uygulamalarına pozitif, etik, eşit ve insancıl bir açıdan bakmaktadır. İnsan kaynakları yönetimi alanında kendilerini geliştirmek isteyen öğrenciler, akademisyenler ve uzmanların keyifle okuması dileğiyle...
Cem Malakcıoğlu Kişiler arası ilişkilerde sağlıklı bir devamlılık, karşılıklı gelişen güvene dayanır. Güven kazanmanın ve kazandırmanın başlıca yolu, karşı tarafa güven veren, diğer bir deyişle güvengen bir ilişki kurmaktır. Güvengenlik, karşısındakine üstünlük kurmaya kalkışmadan, kendisini ve diğerini zorlayan bir davranış içerisine girmeden, kişinin kendi duyguları, düşünceleri, davranışları arasındaki bağlantıyı kurması ve bunu doğrudan ifade etmesidir. Güvengenlik, kişiler arası ilişkilerde ve iletişimde önemli bir yeri olan İngilizce “assertiveness” kavramının karşılığıdır. Kavram, Türkçeye ilk olarak “atılganlık” şeklinde çevrilmiştir. Daha sonraları ise “girişkenlik” kavramı ile anılmaya başlanmıştır. Özellikle insana yardım eden meslek elemanı yetiştiren tıp, diş hekimliği, hemşirelik, psikolojik danışma ve rehberlik, öğretmenlik, psikoloji, sosyal hizmetler, beslenme ve diyetetik vb. alanların kariyer gelişim süreçlerinde güvengenlik eğitimine yer verilmesi, o alanda hizmet veren ile hizmet alan arasında daha etkili bir iletişim kurulmasına katkı sağlayacaktır.
Güven Kazanma Kılavuzu, bir ihtiyaçtan doğdu. Sağlık hizmetleri için iletişimde güvengenlik (assertiveness in health communication) son yıllarda gittikçe önem kazanan bir konu hâline geldi. Güvengenlik ile ilgili bir rehber kitaba, bir başucu kaynağına ihtiyaç duyuluyordu. Güvengenliğin temelini oluşturan güven ihtiyacı, güven duygusu, ilişkilerde güven, benlik saygısı ve kendine güven, kitabın içeriğini oluşturan konulardır. Kitapta 20 adet güvengenlik senaryosu da bulunuyor. Güvengenliği gerçek yaşam olayları aracılığıyla anlatmanın en etkili yöntem olduğuna inanıyorum. Bu yüzden, kitabın son bölümü güvengenlik ile ilgili yaşantıların paylaşıldığı senaryolara ayrılmıştır. Bu senaryoların oluşmasında, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünden değerli öğrencilerimin katkıları vardır. Hepsine teşekkür ederim.
Bu kitap, aslında güven duygusunu önemseyen herkese hitap ediyor. Daha güvengen olmak için kendini geliştirmeyi hedefleyen herkes bu kitaptan yararlanabilir. Kendisine ve başkalarına daha fazla güvenmek isteyen, güven kazanmak-kazandırmak ihtiyacı duyan herkese kitabın katkı sağlayacağına inanıyorum. Faydalı olmasını dilerim.