Üretim Yönetimi \ 4-6
Hüseyin Şenerol Günümüzde pazarlamanın hâkim amacı, tatmin edilen tüketim olarak ön plana çıkmaktadır. Tüketim seviyelerinin yükselmesi, pazarlama için bir başarı hâline gelmiştir. Başarı elde etmek adına işletmeler, müşterileri dışında yer alan diğer paydaşları görmezden gelmişlerdir. Tüketim çılgınlığı beraberinde riskleri, maliyetleri ve ahlaki karmaşıklıkları da ortaya çıkarmaktadır. İşletmelerin görmezden geldikleri paydaşlar, teknolojik gelişmelerden yararlanarak kendilerini organize etmeye ve ifade etmeye başlamışlardır. İşletmelerin müşteriler dışındaki paydaşları görmezden gelmesi imkânsız hâle gelmiştir. Yaşanan bu durumdan pazarlama literatürü duyarsız kalamamış ve paydaşlıkla ilgili çalışmalara yer vermeye başlamıştır. Bunun sonucunda literatüre paydaş odaklılık kavramı ortaya çıkmıştır. Müşteri dışındaki diğer paydaşları görmezden gelmeyen paydaş odaklılık perspektifi bu kitabın ana konusunu oluşturmaktadır.
Barry Berman - Joel R. Evans - Patrali Chatterjee Perakende Yönetimi Stratejik Bir Yaklaşım kitabı; stratejik perakende yönetimine genel bakış, durum analizi, hedef müşteriler ve bilgi toplama, mağaza yer seçimi, perakende işletme yönetimi, ürün yönetimi ve fiyatlandırma, müşteriyle iletişim kurma ve son olarak hepsini bir araya getirme olmak üzere sekiz kısım ve yirmi bölümden oluşmaktadır. Kitapta; her bölümle ilintili olarak perakendecilikte etik, perakendecilikte kariyer, dünya çapında perakendecilik ve perakendecilikte teknoloji konuları ele alınmıştır. Ayrıca her kısım sonunda verilen gündelik yaşamdan somut kısa vakalar ve kapsamlı vaka örnekleri konuların daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamaktadır.
Kitap; lisans ve lisansüstü öğrencilerine, akademik çalışma yapan öğrenci ve akademisyenlere, perakende yöneticilerine ve son olarak kendini bu alanda geliştirmek isteyen herkese yararlı olacak temel bir kaynaktır.
Kenan AYDIN Perakende sektörü, Türkiye’deki sosyo-ekonomik gelişmelere bağlı olarak özellikle 1980’li yılların ortalarından itibaren belirli bir ivme kazanmış ve bugün ABD ve AB perakendeciliği ile boy ölçüşebilecek duruma gelmiştir. Perakendeciliğin gelişim sürecinde bazı temel olgulara vurgu yapmak yerinde olacaktır:
• Türkiye’de başlangıçta süpermarket, hipermarket ve AVM’lerin gelişimi ön planda iken, son yıllarda indirimli mağazalar (discount stores) daha popüler olmuş; departmanlı (bölümlü) mağazalar ya yok olmuş ya da boyut değiştirerek bağımsız mağaza yerine AVM’lerde konuşlanmışlardır.
• Yabancı sermayenin pazara girişi yanında yerel perakendeciler de önemli bir konuma gelmişlerdir. Toplam perakende pazarı içerisinde organize perakende yanında geleneksel perakendeciler hâlâ önemli bir paya sahiptirler.
• Dünya’da ve Türkiye’de toplam perakende satışlar içerisinde e-ticaretin payı hızlı bir biçimde artmaktadır. 2020 yılında dünyada e-ticaretin payının % 14.60 olacağı tahmin edilmektedir.
• Geleneksel tek kanallı perakendecilik, tüketici ihtiyaçlarını karşılamakta yeterli olamamaktadır. Bu nedenle birbiriyle uyumlu çok kanallı (omnichannel) perakendecilik bir zorunluluk hâline gelmiştir.
• Çin, 2013 yılında açıkladığı “Bir Kuşak Bir Yol” projesi ile yeni dönemde yeni bir düzen arayışı ile küresel stratejisini geliştirme peşindedir. Çin’in bu yeni stratejisi, dünyada ekonomik ve siyasi dengelerin yeniden kurulacağına işaret etmektedir. Proje, Asya’nın en doğusu ile Atlas Okyanusu'nun Avrupa kıyılarını birbirine bağlayacak olması yanında Türkiye'nin de dâhil olduğu 65 ülke ve 3 milyardan fazla nüfusu hedeflemektedir. Bu pazarlar, Başta Walmart ve Carrefour olmak üzere doyuma ulaşmış, ABD ve Batı’nın başlıca perakendecilerini harekete geçirmiştir.
• 2015 yılında Almanya tarafından ortaya konulan “Endüstri 4.0” ile Japonya'nın geliştirdiği “Toplum 5.0” yeni yaklaşımları öngörmektedir. Bu yeni yaklaşımlar, diğer sektörlerde olduğu gibi, perakende iş yapma biçimlerini de değiştirecektir. Perakende karar vericileri, tüketicilerin eğilim ve davranışlarını anlayabilmek için, yapay zekâ ve büyük veri analizi gibi konulara daha fazla önem vereceklerdir.
S. Onur Karlık If we raise our heads and look around us carefully, we can see where consumerism has reached in the world. The opportunities created by all this consumption volume cause companies to compete with each other. The more customers they can attract, the more competitive advantage they will have. At this point, understanding consumer behavior is crucial. Since behavior is directly related to an individual's personality, analyzing personality traits might help in understanding the behaviors that consumers will display. Marketing practitioners who establish a relationship between personality traits and consumer behavior and recommend sales promotions according to this relationship will always be one step ahead of their competitors. This book aims to analyze the relationship between personality traits and consumer decision-making styles and predict how consumers are likely to choose sales promotions that are framed. Moreover, marketing practitioners can find an informative Executive Summary at the end of the book. The book gives a general idea about personality traits, personality theories and consumer decision-making process that may help undergraduate and graduate students interested in this field.
Bahar Türk İnsanın istek ve ihtiyaçlarından ödün vermeden yaşayabileceği bir gelecek için sürdürülebilirlik anlayışının benimsenmesi şarttır. Bireylerin çevreyle olan etkileşimleri bu süreçte önemli rol oynamaktadır. Sürdürülebilir davranışları hayata geçirme konusunda faklı hassasiyetleri bulunan bireylerin bir takım araç ve yöntemlerle motive edilmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
Bu durumu çıkış noktası kabul eden kitapta, bireylerin nasıl daha çevreci olabilecekleri sorusuna yanıt aranmaktadır. Çevreci davranış sergileme bakımından aynı düzeyde bulunmayan bireylerin davranış kalıplarını çıkartmak ve etkin stratejiler sunabilmek için pazar bölümlendirilmektedir. Pazar bölümlerini bulundukları çevrecilik düzeyinden daha ileriye taşımanın çözümünü ise yine aynı bölümlerin politik ve sosyal önerilerini alarak sunmaktadır. Sonuçları ileri düzey istatistiki yöntemlerle ortaya koyan yazar, tüm süreci literatürde çevreci davranışların anlamlandırılmasında kabul görmüş Planlı Davranış Teorisi perspektifinden ele almaktadır. Karar alma süreci kapsamında sürdürülebilir tüketici davranışlarını şekillendiren teoriler incelenmekte ve çevreci davranışları etkileyen faktörlere geniş yer verilmektedir.
Hulûsi Demir, Hüseyin Avunduk, Mehmet Emre Güler "Bu kitap konu ile ilgili değişik kitapların fikirlerinden yararlanılarak, işletme ve endüstri mühendisliği lisans ve lisansüstü öğrencileri, kendi başlarına konu ile ilgili bilgi almak isteyenler ve daha önce bu konuyu öğrenip bilgilerini tazelemek isteyenler için hazırlanmıştır. Öğrenimleri sırasında istatistik ve sayısal yöntemler derslerini alanlara bu kitap ilginç ve yararlı olacaktır.

Konularda teorik bilgiler fazla işlenmemiş, daha çok temel proje yönetimi bilgisi kolay okunabilir, kolay anlaşılabilir biçimde ele alınmıştır. Başka bir deyişle, güdülen amaç proje planlama ve yönetimi sorunlarını çözecek nicel araçları öğrencilere/okurlara öğretebilmektir. Çalışmada sunulan ve incelenen yöntemler gerçek yaşam problemlerine uygulanabilir niteliktedir. Bu amacın ışığı altında, işletmecilik ve mühendislik bilimlerinin bu ilginç alanına proje planlamasını kolayca anlatabilecek ve öğretebilecek katkıda bulunmaktır."
Mehmet Ali KÖSEOĞLU, Erdal AKDEVE "Başarının temeli olan stratejiyi geliştirmek ve uygulamaya dönüştürmek, sahip olunan bilginin düzeyine bağlıdır. Bu kitap ile bu bilgiyi kazanmadaki en etkili yollardan biri olan rekabet istihbaratının bütün örgütler için ne anlam ifade ettiği ve nasıl kullanılabileceği derinlemesine ve kuşatıcı bir şekilde tarif edilmektedir."
Prof. Dr. Mehmet BARCA, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İşletme Fakültesi Dekanı

"Bir işletme olarak hayatta tutunmak ve bunu devam ettirebilmek için rakiplerde, müşterilerde, hükümet ve diğer etkileyici unsurlarda neler olup bittiğini zamanında, doğru bir şekilde betimlemek gerekir. Bunun nasıl yapılacağını tarif eden bu eser işletmeler için alanda önemli bir boşluğu gidermektedir."
Adnan DALGAKIRAN, OAİB Makine ve Aksamları İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı

"Kitap, önemi gittikçe artan rekabet istihbaratı konusunu analiz etmekle kalmıyor, yönetim teorileri, bilgi yönetimi ve etik konularıyla bağlantısını ustaca kuruyor".
Prof. Dr. Şükrü ÖZEN, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, İşletme Fakültesi
F. Belma Güneri Fırlar - İ. Pelin Dündar Rekabet, kişisel açıdan hırslanmaya ya da sürekli gelişmeye gitmenin bir nedeniyken, işletmeler açısından bakıldığında da; hem pazarın kaymağını almanın hem de pazara derinlemesine nüfuz etmenin yolunu açan önemli bir belirleyici. İletişim ise; bu yolu arama çabası ve tabiî ki yolu ararken engelleri aşabilme yetisi.
Yolu bulmak için tek bir giriş yok şüphesiz. Birçok başlangıç yerinin bizleri aynı noktada buluşturacağı kesin. Ancak bu noktaya ulaşmanın sırları var: O da kitabın içinde saklı…
Didem Zeynep Bayazıt, Figen Yıldırım Reklamlar, yaratıcılığın tanıdığı sonsuz imkânlarla, akılcı ve duygusal içeriklerle donatılmış özgün kurgulardır. Reklam çekicilikleri ise yaratıcı sunumlarla insana dair duygu ve düşünceleri mesaja doğal akışında yerleştirir. Birer sihirli anahtar olarak sunulan reklam çekicilikleri markalara, hedef kitleleri ile sürdürülebilir ve yaşayan bir bağ oluşturmalarında yardım eder.

Odaklan… İlişkili Ol… Tutarlı Ol… Bilgilendirici Ol… Hisli Ol…

…yol haritasıyla reklam çekicilikleri tipolojilerinden hangisinin, kiminle ve nasıl yaratıldığında etkili bir yaratıcı araç olacağı sorularına net cevaplar veren bu kitapta, reklam etkinliğinin uygulama ve amaçlarının sektörlere göre nasıl farklılıklar gösterdiği anlatılmaktadır.
Bugün marka-reklam-tüketici dengelerinde bambaşka bir oluşum ve dönüşümle karşı karşıyayız. Oyunun dışında kalmamak için oyun kurucu, kurtarıcı veya değiştirici olarak geleceğe ayak uydurmak zorundayız. Bu amaçla yazılmış olan Reklam Çekicilikleri Marka İletişiminin Sihirli Anahtarı kitabımızı keyifle okumanız dileğiyle...
Fikret YAMAN Nasıl ki su insanların yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli ise, günümüzde reklam da işletmenin devamını sağlayabilmek için gereklidir. Bizim reklama ihtiyacımız yok diyen işletmeler için artık sonun başlangıcı gelmiş demektir. Çünkü bir işletme için reklam olmazsa olmazdır. Reklam sayesinde tanınılırlığı artan işletme ürünlerini daha iyi pazarlayabilecek ve kamuoyunda bir imaj oluşturabilecektir.
Reklamda işletmeler bazı kavramlara daha fazla önem vermeli ve bu kavramları bir bütün olarak düşünmelidirler. Bu çalışma işletmelere, reklamcılara ve paydaşlara reklamda; müşteriler, mesaj, medya, mal ve hizmetler ve maliyet kavramlarının gözardı edilmemesi gerektiği ve bu kavramların bir bütün olarak değerlendirildiğinde başarıya ulaşılacağını göstermek amacıyla hazırlanmıştır. Sayılan bu kavramlar “Reklamın 5 M”'si olarak ifade edebileceğimiz bir reklamı oluşturan bütünleyicilerdir.
Dilaver Tengilimoğlu, Vahit Yiğit Sağlık işletmelerinde insan kaynaklarına yapılan giderler dışında en büyük gider kalemini oluşturan malzeme, cihaz ve araç gereçlerin etkin bir şekilde yönetilmesi sağlık işletmeleri arasında rekabet avantajı sağlamada önemli hâle gelmiştir. Her türlü malzeme ve teknolojinin üreticiden kullanıcıya akışının yönetimini içeren tedarik zinciri yönetimi gelecekte daha da önemli hâle gelecektir. İstenen malzemelerin istenen zaman, miktar ve kalitede uygun fiyattan sağlanabilmesi tedarik zinciri içerisinde yer alan tüm partnerlar arasında iyi bir işbirliği ile çağdaş malzeme yönetim tekniklerinin kullanılması ile mümkün olmaktadır. Bu kitapta özellikle hastanelerde yöneticiler için eksikliği fazlasıyla hissedilen tedarik zinciri ve malzeme yönetiminin temel işlevleri yanı sıra tıbbi teknoloji yönetimi, malzeme güvenliği, malzeme bilgi sistemleri, malzeme yönetimde barkod, karekod, RFID ve ilaç yönetiminde PYXIS kullanımı, çekirdek kaynak yönetim sistemi, malzeme yönetiminde geri ödeme sistemleri, malzeme yönetimde performans yönetimi ve malzeme yönetiminde etik konuları ele alınmıştır.
Sade ve anlaşılabilir dille hazırlanmaya çalışılan kitabın, Sağlık Kurumları İşletmeciliği ve Yöneticiliği alanında eğitim alan yönetici adaylarının yanı sıra sağlık yöneticileri, sağlık araç gereç üreticileri, lojistik ve tedarik firma yöneticileri açısından da başvurulacak temel bir eser niteliğinde olduğu kanaatindeyiz.
Ahmet Aktaş, Ahmet Kâhiloğulları, Ali Kılıç, Ali Kul, Ali Murat Boyraz, Ali Uçucu, Arda Sezen, Arzu Uğurlu Kara, Aslı Dolu, Ayhan Aydoğdu, Bozkurt Kağan Aktürk, Cihat Karslı, Dilara Gökçen Paç, Ersin Sünbül, Esra Kumaş, Ezgi Aktaş Potur, Fikret Bostan, Göksel Korkmaz, Hakan Eren, Hakan Karabacak, Hamide Özyürek, Hüseyin İkizler, Kemal Eroğluer, Köksal Hazır, Levent Özdemir, Mehmet Kabak, Memduh Begenirbaş, Merve Asiloğulları Ayan, Merve Kurt Kıral, Metin Ocak, Muhammed Serkan Pasinlioğlu, Murat Görmen, Mustafa Bekmezci, Mustafa Kemal Topcu, Mustafa Kemal Topcu, Nazlı Aydın, Necmettin Çelik, Oğuzhan Pehlivan, Öğretim Görevlisi Fuat Kıpırtı, Pınar Fayganoğlu, Ramazan Azak, Rukiye Can Yalçın, Seray Kağıtçı, Serdar Çelik, Serhat Çakır, Soner Çelik, Şeyda Ok, Tamer Işın, Tamer Kılıç, Tuğrul Oğuzhan, Turgay Çağlayan, Uzay Özder, Ünsal Sığrı, Wasim Ul Rehman, Zeynep Baysal Beşinci Endüstri Devrimi olarak adlandırılan Endüstri 5.0 Devrimi, insan merkezli bir yaklaşım ile günümüzün dinamik ve süratle değişim gösteren örgüt yaşantısında, iş hayatında ve sanayi yönetiminde etkilerini göstermeye başlamış, sosyal ve çevresel ihtiyaçları önemseyen konseptleriyle bir önceki devrim sonrasında meydana gelen teknolojik çerçeveyi insanla uyumlaştırmak için yeni bir başlangıç oluşturmuştur. Bu nedenle Endüstri 5.0 Devrimi ile birlikte yönetim bilimleri üzerinde ne gibi değişimler olacağını anlayabilmek; sektörel olarak yapay zekâ, arttırılmış gerçeklik, nesnelerin interneti, büyük veri, iş birlikçi robotlar gibi pek çok dijitalleşme unsurunu barındıran yetenek ve teknolojilerin insanla uyumunun nasıl sağlanabileceğini ortaya koyabilmek; elde edilecek bu yetkinliği sektörlerin kârlılığını ve verimliliğini arttırmak için kullanabilmek önemli konular hâline gelmiştir.
Çok kıymetli akademisyenlerin değerlendirmeleri ile bu doğrultuda hazırlanan kitapta, yeni endüstri devrimi ile sanayi yönetiminde önem arz eden konular disiplinler arası bir anlayışla incelenmiş ve incelenen konularla ilgili olarak yeni devrimin etkilerini öngören sonuç ve önerilerde bulunulmuştur.
Kitabın sanayi yönetimine emek vererek ülkenin kalkınmasına hizmet eden tüm yöneticilere, mühendislere, çalışanlara, akademik olarak sahaya tecrübe ve bilgilerini aktaran akademisyenlere, girişimci bir ruh ile sanayi ve endüstrinin kalbinde eğitim alan tüm öğrencilere ve böyle dinamik bir ortamda dahi bilimin rehberliğini her zaman vurgulayan alan yazına katkılar sunmasını diliyoruz.
W. C. Benton "Satınalma ve Tedarik Zinciri Yönetimi " kitabının üçüncü basımı, gelecek nesil profesyonellere yönelik olarak konu ile ilgili tüm güncel yöntemleri detaylı olarak açıklamaktadır. W. C. Benton'ın adım-adım yaklaşım metodu ile hem öğrenciler hem de profesyoneller analitik satınalma becerileri kazanabilmektedir. Kitaptaki gerçek vaka çalışmaları ve uygulamalarının amacı, açıklanan satınalma teorilerinin uygulamaya dönüştürülmesine yardımcı olmaktır. Mevcut konu başlıklarının bazıları; satınalma iş süreçleri, fiyat-maliyet analizleri, sağlık ve profesyonel hizmetler ile nakliye ve küresel satınalmalardır.
Stratejik Dış Kaynak Kullanımı (outsourcing) ile ilgili yeni bir bölüm bu basımda ilave edilmiştir. Çünkü bu konu, küreselleşme için temel yapı taşı olmaya hâlen hızla devam etmektedir.
Elektronik satınalma konusuna geniş bir yer verilmesinin nedeni, geleneksel dolaylı satınalma işlevinin artık çoğunlukla e-satınalmaya dönüşmesi ve bu şekilde önemli maliyet tasarrufları ile verimlilik artışı sağlanmasıdır.
Her bölüme eklenen beş adet şirket vakası, öğrenilen konuları pekiştirmek amacı ile ayrıca ilave edilmiştir.
Dr. Benton, satınalma yönetimi, envanter kontrol, tedarik zinciri yönetimi, kalite güvence ve malzeme yönetimi alanlarında yüzden fazla makale yayımlamıştır. Üretim ve işlemler yönetimi alanında 753 araştırmacı arasında kalite ve nicelik açısından birinci durumundadır. IBM, RCA, Frigidaire ve Amerika Ulaştırma Bakanlığında danışman olarak çalışmış ve ayrıca Fisher College İşletme Bölümü bünyesindeki Satınalma ve Tedarik Yönetimi Derneğini (PSMA) de kurmuştur.

İlknur Bilgen, Aynur Acer, Vahap Önen, Adnan Kara, Ruhi Gürdal, Akın Özdemir, Ümit Pan Talebi karşılama ve tatmin etmede temel sorumluluk dağıtımın özellikle de lojistiğindir. Ürün/hizmet teslimatının eksik, hatalı vb. olması durumunda yaşanan gerginliğin yarattığı tatminsizliğin insan yaşamında ne kadar önemli olduğu açıktır. Aynı duygular işletmeler açısından da son derece önemlidir. İşletmelerin başarılı bir sürdürülebilirlik sağlamaları yönetim beceri ve yetenekleriyle orantılıdır. Somut/soyut ürün üretiminde bulunan işletmelerin etkin ve verimli olabilmeleri farklı birimlerin (tedarik ve satın alma, ürün/hizmet geliştirme, üretim, finans, dağıtım/lojistik, satış, pazarlama vb.) güçlerini birleştirmesi ve eşgüdümlü hareket etmesine bağlıdır. Tedarik zinciri paydaşları her ne kadar farklı işletme kültürlerine sahip olsa da bunun üstesinden gelmek, rekabeti karşılayabilmek, ortak hedefe koşmak ve sonuçları paylaşmak için birlikte aynı inançla, güvenle hareket etmek durumundadır.
İşletmelerin iş stratejilerini ilgili tedarik zinciri stratejileriyle uyumlu hâle getirmemesi, departmanlara, süreçlere, teknolojiye yeterli yatırım yapmaması yanlış kararların alınmasına ve talep yanıt hızının gecikmesine (hizmet seviyeleri, nakit akışı, inovasyon döngüsü, kârlılık vb.) yol açmaktadır.
Kanalların çeşitlenmesi, ürün/hizmetlerin sayı, çeşit, kalite vb. artması, küreselleşme, tedarik zincirlerini işletmenin stratejik hedefleriyle bütünleştirmesini gerektirmektedir. Satış ve Operasyon Planlaması (S&OP ya da Entegre İş Planlaması/IBP), yanıt verme yeteneğinin yanı sıra ileriye dönük görünürlüğü artırarak sürdürülebilir rekabet avantajı sağlama ve değer yaratmada en önemli “planlama kabiliyeti”dir.
Bu kitapta:
Müşteri odaklı pazarlama yönetimi ve tedarik zincirinin bütünleştirilmesi ve operasyonların stratejik açıdan yönlendirilmesiyle rekabet üstünlüğü sağlayan satış ve operasyon planlama işlenmiştir.
Satış ve Operasyon Planlama, “Herkes, Biri, Herhangi Biri ve Hiç Kimse”yi sorumlu tutma mantığıyla çeşitli işlevler arasındaki hedefleri ve teşvikleri göz önünde bulundurmayı, hesap verebilirliği geliştirmeyi, bilgi paylaşımını teşvik etmeyi, teknoloji yatırımının önemini ve işlevsel karar vermenin üst düzey etkilerinin anlaşılması için geniş bir kapsam sunulmuştur.
Satış ve Operasyon Planlama sürecinin genel görünümü, yönetimsel boyutları ve yürütülmesinde operasyonların aşamalarına açıklık getirilmiştir.
Kitabın yazımında işletmelere kuramsal olarak iş ve tedarik zinciri stratejisiyle uyumlu olmaları, işlevsel olarak iş birliğinin kurumsal hedeflere ulaşmada örgütsel yapıdan nasıl yararlanacakları konusunda yol haritası sunulmuştur.
Fahri Apaydın Pazarlama, hayatımızın her alanında kendini hissettirmekte ve bizi etkilemektedir. Bu açıdan pazarlama biliminin sosyal ve ticari hayatımızdaki yerinin çok iyi tanınması gerekmektedir. Pazarlama çok alanda önemli gelişmeleri doğurmakta ve insanların köklü sorunlarına çözüm üretilmesinde rol almaktadır. Denebilir ki pazarlama başarısı diğer sektörlerin ve bilim alanlarının gelişmesinde etkili olabilmektedir. Pazarlama biliminde gelişen ve pazarlamayı iş hayatında etkin bir şekilde kullanan ülkelerin çok hızlı geliştiğini söylersek yanılmayız. Bugün süper güç olan ABD'nin belki de en başarılı olduğu alan pazarlamadır. ABD'nin pazarlama bilimini silah, ilaç gibi sektörler de dâhil olmak üzere her sektörde etkin bir şekilde kullandığı görülmektedir.
Bu kitapla farklı sektörlerde pazarlama stratejilerinin ve uygulamalarının nasıl geliştirilebileceği ve kullanılabileceği incelenmektedir. Bazı sektörlerle ilgili pazarlama kitapları yazılmış olmakla birlikte çoğu sektörlerle ilgili pazarlama kitabının olmadığı görülmektedir. Bu kitap bu açıdan önemli bir boşluğu dolduracak. Özellikle de yazarların farklı üniversitelerden olmaları ve onların bilgi birikimlerini ve deneyimlerini kitapta paylaşıyor olmaları kitabı daha da değerli kılmaktadır. Kitaptan sektör temsilcilerinin, pazarlamaya ilgi duyanlar ve pazarlama eğitimi alanların yararlanması amaçlanmıştır.
Emre Bilgin Sarı Seru Üretim Sistemi kitabı, üretim yönetiminde bir inovasyon olarak kabul edilen Seru Üretim Sistemi’ni tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Seru Üretim Sistemi, konveyör hatların hücresel üretim alanlarına dönüştürülmesi ilkesi üzerine yapılanmaktadır. Üretim yönetiminde yeniden zanaatkâr etkeni üzerinde duran bu üretim sistemi, atölye tipi üretimin “esneklik” ve seri üretimin “verimlilik” avantajlarını bir arada bulundurmaya odaklanmaktadır. Başta elektronik endüstrisi olmak üzere hızla değişen müşteri isteklerine ve talep dalgalanmalarına çözüm sunan bu üretim sistemi “Yalın’ın Ötesinde” kabul edilmektedir. Üretim sistemlerinin geliştirilmesinde, endüstri ihtiyacına yönelik hızlı adaptasyon sağlayan değiştirilebilir ve yeniden yapılandırılabilir özellikleri ile Seru Üretim Sistemi, Japon Hücresel İmalat Sistemi olarak da bilinmektedir.
Seru Üretim Sistemi kitabı on bir bölümden oluşmaktadır ve bu bölümler Seru Üretim Sistemi'ni anlamak, diğer üretim sistemleri ile ilişkilendirmek ve Seru Üretim Sistemi uygulama yapısı ile ilgili bir çerçeve sunmak üzerine organize edilmektedir. Kitap, üretim yönetimi literatürü için bir kaynak olmayı amaçlamaktadır ve üretim sistemleri yönetimi konusuna ilgili okuyucuların beğenisine sunulmaktadır.
Hakan Bütüner Sonuç-Odaklı Sistematik Operasyonel İyileştirme, her bir projenin geçtiği altı adımın oluşturduğu prosedürler şablonundan ve her iyileştirme projesinde yer alan üç temel unsurdan oluşmaktadır.
Bu kitap uygulamaya yönelik ve pratik bir biçimde iyileştirme tekniklerinin önemli bir kısmını sunmaktadır. Gerektiğinde bazı teknikler daha kullanıcı dostu ve etkili olmaları için ayrıntılandırılmıştır (orijinal kaynaklarına dayalı olarak). Ancak belki de en önemlisi, belirli teknikleri hangi koşullarda ve nasıl kullanabileceğinizin tespiti ve bunların nasıl doğrudan etkili sonuçların elde edilmesi yönünde odaklandırılabileceği konularında size rehberlik sağlanmaktadır.
Kitap, iyileştirme sistematiği konusunda detaylı bir çerçeve sunmayı amaçlamaktadır. Sunulan yöntem ve teknikler, örnek olaylar ve çalışma formları sizi işletmenizin iyileştirme planını hazırlamaya başlatacaktır.
Kitabın birinci bölümünde, sonuç-odaklı iyileştirme ve bilhassa sonuç-odaklı sistematik iyileştirme planlamasının genel çerçevesinden ve özelliklerinden bahsedilmektedir.
İkinci bölümde, sistematik iyileştirme planlamasının adımları detaylı bir biçimde işlenmektedir.
Bu kitap temel olarak üç grup için yazılmıştır:
Birinci grup, iyileştirme gerçekleştirmek isteyen bireylerdir. Bu kişi gerekli becerilere sahip olabilir ancak farklı işletmelerin iyileştirme planlarının farklı prosedürler gerektirdiğinin tam olarak bilincinde olmayabilir. Geleneksel yaklaşımının yerini daha geniş kapsamlı analiz almalı ve ayrıntılara ilişkin bireysel ve olgusal analizi grup fikirlerinin ve uygunluk veya tercih değerlendirmesinin yolunu açmalıdır.
İkinci grup, iyileştirme proje ekibidir. Uyumlu bir yaklaşımı takip etmekle, iletişimler büyük ölçüde basitleştirilecek ve ekip, projesini daha kısa zamanda daha iyi bir sonuçla tamamlayacaktır.
Üçüncü grupta küçük işletme sahipleri yer almaktadır. Bu grup, tipik olarak iyileştirme projeleri için, istekleri ve ihtiyaçları olduğu hâlde, büyük miktarda bütçe ve geniş zaman ayırmak konusunda gönülsüzdür.
Aylin Erdoğdu, Aylin Gözen, Aynur Acer, Berk Küçükaltan, Çağla Arıker, Çiğdem Kaya, Derman Küçükaltan, Ebru Gözükara, Eda Özgül Katlav, Esra Aydın Göktepe, F. Oben Ürü, Gönen İlkar Dündar, Havana Sevcan Kurt, Hüseyin Arı, İ. Melih Baş, İsmet Bihter Karagöz Taşkın, İzlem Gözükara, Lina Karabetyan, Merve Tarım, Nurdan Çolakoğlu, Özlem Öncel Güneş, Pınar Daloğlu, Sema Yolaç, Tuğba Karabulut, Ülkü Özbay, Yasemin Acar Uğurlu, Yasin Akkuş, Yasin Aksoy Geleneksel ekonomideki zenginleşmenin toprak ve sermaye olarak kabul edilmesinin aksine günümüzde, bilgi birikimine ve beceriye sahip kişilerin, sermayesi olmasa dahi zenginleşebileceklerine dair inancı, ekonominin en önemli dinamiği hâline gelmiştir. Bu yolda önemli riskler alan, fırsatların peşinden koşarak yenilik arayanların sayısı her geçen gün artmaya başlamıştır. Fakat gelenekselden bugüne değişmeyen bir husus var ki zenginleşmek ve zengin kalabilmek hâlâ çok zor. Bu nedenledir ki yenilik ve farklılık yaratacak bir fikir ile işe koyulan girişimcinin doğası her ne olursa olsun başarabilmesi için her olaya farklı perspektiflerle bakabilmeyi başarabilmesi gerekmektedir. Girişimcilerin veya girişimci adaylarının farklı perspektifler kazanmasının, izledikleri yolun risklerini daha iyi tespit etmelerine yardımcı olacağı kesindir.
Yeni bir işe koyulmak, bu işle ilgili finansal ve yönetsel kararlar almak önemli oranda sosyal bilimlerin alanına girmektedir. Bu nedenledir ki girişimcilerin, sosyal bilimler araştırmalarından çıkarımlarının önemli kazanımları olacaktır. Sosyal Bilimler Perspektifi ile Girişimcilik: Kavramsal ve Sayısal Araştırmalar kitabı, girişimcilere, akademisyenlere ve öğrencilere bu çerçevede ışık tutmak amacıyla muhasebe, finans, insan kaynakları, iktisat, sayısal yöntemler, pazarlama ve yönetim alanlarında yapılmış çalışmalardan derlenmiş bir rehber niteliğindedir.
Rıza Batur Bülbül İnternetin sunduğu sınırsız iletişim imkânı ile işletmeler sosyal medya aracılığı ile küresel pazarda daha kolay yer alabilmektedirler.
Bu eserin temel amacı, “sosyal medyanın satın alma davranışı üzerindeki etkisinin tespit edilmesi”dir. Bu amaç doğrultusunda örneklem olarak alınan katılımcıların internet ve sosyal medya kullanım alışkanlıkları, sosyal medya üzerinden alışveriş yapma durumları, sosyal medya kanallarının satın alma kararını etkileme durumu, sosyal medya ile ilgili ifadeler ve bu ifadelerin satın alma davranışı üzerindeki etkisi eser kapsamında yer almıştır.
Eserin birinci bölümünde sosyal medya kavramı, gelişimi, geleneksel medyadan farkları ve araçları; ikinci bölümünde pazarlama ve sosyal medya pazarlaması ve satın alma davranışı hakkında temel bilgiler verilmiştir. Üçüncü bölümde ise araştırmanın amacı, kapsamı, modeli, hipotezleri, evreni ve örneklemi, veri toplama yöntem ve araçları ile sosyal medyanın satın alma davranışına etkisini ortaya koyan bulgular sunulmuştur. Eser , sonuç ve öneriler ile sonlandırılmıştır.
Ayben Ceyhan Kitapta dijital pazarlama, sosyal medya pazarlaması, marka bağlılığı ve satın alma niyeti konularının yanı sıra, tüketicinin artık üretici olduğu sosyal medyada, markaların uyguladıkları sosyal medya pazarlama uygulamalarına ilişkin tüketici algısının, marka bağlılığı ve satın alma niyetine etkisinin ortaya koyulduğu kapsamlı bir çalışmaya yer verilmiştir. Instagram'da belirli bir markayı takip eden 1078 kullanıcıyla yapılmış olan bu çalışma, markaların sosyal medya pazarlama uygulamalarını oluştururken, bu uygulamaların tüketicide oluşturabileceği algıların marka bağlılığı ve satın alma niyetini ne yönde etkileyebileceği konusunda fikir sahibi olabilmeleri için faydalanabilecekleri ve akademik dünyanın da bu alandaki çalışmalarına ışık tutabilecek bir kaynak olarak sunulmaktadır.
Cem Şen, Göksel Korkmaz, İrfan Akkoç, Kemal Eroğluer, Kenan Orçanlı, Korhan Arun, Levent Özdemir, Murat Görmen, Mustafa Bekmezci, Olcay Okun, Serhat Saylam, Suat Begeç, Yaşar Köse, Zafer Mehmet Fırat Günümüzde lojistik; çok aşamalı, hızlı değişen, birçok işletmeyi ve müşteriyi kapsayan, altyapı da dâhil süreçlerin tamamını kapsayan şebeke bir yapıdır. Lojistik yönetimi için bunların hepsinin sentezinden oluşan kavramsal bir bakış açısına sahip olmak gerektiğinden stratejik düzeyde yönetilmesi, sürdürülmesi ve uygun stratejilerin geliştirilmesi hayati derecede öncelik kazanmıştır. Dolayısıyla stratejik lojistik yönetiminde temel hedef, maliyet tasarrufu sağlamanın yanı sıra teknolojideki ve ekosistemdeki değişimi öngörerek öncü, yenilikçi bir özellik kazanacak lojistik yönetiminin planlanması, sistemsel bütünleşmesi ile müşterilerinin dâhil olduğu rekabet üstünlüğünün elde edilmesidir.
Stratejik lojistik yönetimi alanındaki eksikliği karşılamak amacıyla 14 bölüm olarak kaleme alınan Stratejik Lojistik Yönetimi kitabında; lojistik yönetiminin gelişimi ve önemi hakkında genel bilgiler, karar verme yöntemleri, yönetim ve lojistik ilişkisi, stratejik lojistik fonksiyonları, yeni bilişim teknolojilerinin sağlayacağı fırsatlar, mali ve insani unsurların lojistiğin stratejik açıdan yönetiminin etkinliği ve verimliliğini artırmadaki rolü konularına yer verilmiştir. Bu kapsamda söz konusu kavramlar ayrıntılı bir şekilde incelenerek okuyuculara, profesyonellere ve akademiye stratejik lojistik yönetimi alanına ilişkin yeni bakış açıları kazandırılması ve kavramsal bilgilerinin artırılması hedeflenmiştir.
A. Zafer Acar Çok değil bundan 20-25 yıl önce işletmelerin yönetim ofislerinde sözü dahi edilmeyen bir kavram olan lojistik, tedarik zinciri içinde oynadığı rol ile tedarikçi ve tesis yeri seçimiyle tedarik zincirinin tasarımına ve tedarikçilerle olan ilişkilere, doğru ürünlerin, doğru zamanda, doğru müşteriye, doğru şartlarda ve doğru maliyetlerde ulaşmasına katkı sağlayarak dağıtım operasyonlarına ve dolayısıyla işletmenin müşteri memnuniyetine, rota ve yük optimizasyonuyla işletmenin maliyetlerine ve stok yönetimiyle üretim fonksiyonuna etki ederek değer yaratan stratejik bir bileşendir. Dolayısıyla lojistik, günümüzde işletme stratejilerini reaktif olarak destekleyen bir fonksiyon olmaktan çıkarak işletmenin rekabet avantajı kazanmasında önemli rol oynayan stratejik bir yetenek alanı hâline gelmiştir.
Bu nedenle gerek bir işletmenin lojistik departmanının gerekse bir lojistik hizmet sağlayıcı firmanın yöneticisi olsun lojistik kavramıyla ilgili tüm yöneticiler strateji, stratejik yönetim ve lojistik stratejileri hakkında iyi düzeyde bilgi sahibi olmak ve lojistik çerçevesindeki stratejik uygulamaları işletme stratejileriyle uyumlandırmak zorundadırlar. Bu bağlamda lojistik fonksiyonuna stratejik bir bakış açısıyla yaklaşan bu eser, lisans ve lisansüstü seviyelerinde yer alan öğrenciler kadar şirketlerin lojistik departmanları ile lojistik firmalarının yöneticilerine de faydalı olacak bir başucu kitabı niteliğindedir.
Kevin Lane Keller Son yıllarda giderek artan rekabet çerçevesinde pek çok şirket ve kuruluş, müşteri ve tüketicilere sunulan ürün ve hizmetlerle ilgili en değerli varlıklarından birinin marka olduğunun bilincindedir. Sunulan ürünlerin ve hizmetlerin çeşitlenmesi yanında sayısının da artması müşterilerin/tüketicilerin karar vermesini zorlaştırmaktadır. Karar vermeyi kolaylaştırmada, riski azaltmada ve beklentileri karşılamada güçlü bir markanın etkisi oldukça fazladır. Bu nedenle marka, üründen daha fazlasını ifade eden özelliğe sahiptir çünkü marka, belirli bir ürünün aynı ihtiyaca cevap vermek üzere tasarlanan diğer ürünlerden ayrılmasını sağlayan boyutlara sahiptir. Marka, aynı zamanda, düşünceleri, duyguları ve davranışları etkileyen, duygusal ve sembolik bir algıdır.
Markalar, firmalar için son derece büyük oranda değerli yasal mülkiyet sunmakta, tüketici davranışlarını etkileyebilmekte, alınıp satılabilmekte ve gelecek için istikrarlı gelir elde etme imkânı sunmaktadır. Bundan dolayı güçlü markalar inşa edilmesi, marka bilinirliğinin müşteri üzerinde markaya yönelik pazarlama faaliyetlerinin sonucu oluşan farklılaştırıcı etki olarak tanımlanabilen marka sermayesinin artırılması ve markaların başarılı bir şekilde yönetimi son derece önemlidir.
Bu kitabın temel amacı, marka sermayesini inşa etmek, ölçmek ve yönetmek için gerekli olan pazarlama programlarının ve etkinliklerinin tasarımı ve uygulanması konularında kapsamlı ve güncel bir uygulama fırsatı sağlamaktır. Pazarlama literatüründe son derece değerli bir yere sahip bu kitap sayesinde okuyucular, marka ile ilgili konulara derin ve küresel bir bakış açısı kazanma şansına da sahip olabilecektir. Kitap, hem temel marka ilkeleri hem de klasik ve çağdaş marka oluşturma uygulamalarıyla ilgilenen öğrencilere; pazarlama kararlarının marka performansı üzerindeki etkileri ile ilgili yöneticilere ve analistlere; marka imtiyazlarının uzun vadeli getirisi ve ürün veya hizmet portföyleri ile ilgilenen üst düzey yöneticilerin yanı sıra pazarlama stratejileri ve taktikleriyle ilgili yeni fikirleri öğrenmek isteyen herkese hitap etmektedir. Kitap, her biri pazarlama alanında çalışan başarılı akademisyenler tarafından özenli ve titiz çalışmanın sonucunda Türkçeye kazandırılmıştır. Tüm bölümler arasında anlatım, dil ve akış birliğinin sağlanması amacıyla çeviri üzerinde özenli bir çalışma yürütülmüştür. Bunun yanında daha önce Türkçe literatürde olmayan bazı sözcük ve kavramlar dilimize kazandırılmıştır. Bu eserin Türkçeye çevrilmesi, pazarlama ve marka alanında kaynakların zenginleşmesine de önemli ve değerli katkılarda bulunacaktır.
Murat YALÇINTAŞ Küçük ve orta boy işletmelerde yönetim, özellikle de işletmede alınan temel kararları belirleyen stratejik yönetim, büyük önem taşımaktadır. İşletmenin verimli ve etkin olması, büyüyerek rekabetçiliğini sürdürmesi, ancak başarılı bir stratejik yönetim uygulamasıyla olabilir. Ne yazık ki Türkiye'de, özellikle küçük işletmelerde, stratejik yönetim uygulamalarına pek fazla rastlanmamaktadır.
Bu kitap, KOBİ'lerdeki stratejik yönetim uygulamalarını hem teorik hem de pratik boyutlarıyla irdelemektedir. Kitaptaki konuların açıklanması ve örneklerin verilmesinde, akademik bilgi ve deneyimin yanı sıra, özel sektör işletmelerindeki üst düzey yöneticilik, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşundaki başkanlık ve ekonomi tabanlı sivil toplum örgütlerindeki yönetim kurulu üyeliği tecrübelerinden faydalanılmıştır. Böylece okura, konunun teorisini kavrayabileceği, Türkiye'deki örnek uygulamalardan ilham alabileceği ve de kendi kurumundaki tatbikatında yol gösterebilecek bir bakış açısı sunulmaya çalışılmıştır.
Agâh Başdeğirmen, Ali Şimşek, Berk Küçükaltan, Elif Gilanlı, Ferhat Baş, Gökhan Turan, H. Handan Öztemiz, K. Kaan Göncü, Muhammet Atalay, Necdet Özçakar, Rasih Boztepe, Tülin Mercan Bu kitap tedarik zinciri yönetimi ile karar verme arasındaki ilişkinin ÇKKV teknikleri ile açığa çıkarılması için kaleme alınmıştır. Birçoğunun tedarik zinciri alanına vakıf olduğu değerli yazarların uzun süre çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan bu kitap, tedarik zinciri yönetimi kapsamında değerlendirilen birbirinden farklı konu uygulamalarının subjektif ağırlıklandırma temelli ÇKKV yöntemleri ile nasıl uygulanacağını anlatmaktadır. Kitapta birinci bölüm hariç tüm bölümlerde kullanılan veriler uzman görüşü alınarak oluşturulmuş gerçek verilerdir.
Kitapta sırasıyla ÇKKV, ASS, AHP, BULANIK FUCOM, DEMATEL, FUCOM, LBWA, MACBETH, SIMOS ve SWARA yöntemleri ayrıntılı olarak açıklanmış ve yöntemlerin uygulama adımları verilmiştir. Kitapta yöntemlerin yanı sıra bölüm konuları da literatüre dayandırılarak anlatılmıştır. Kitabın bu alandaki öğrencilere, araştırmacılara, akademisyenlere ve ilgi duyan herkese katkı sağlaması dileğiyle...


İbrahim Akben, Bilal Mızrak Kentler, değişip geliştikçe kent hayatı da bu değişime ayak uydurarak farklılaşmaktadır. Bu gelişme ile eş zamanlı olarak kent sakinlerinin yeme-içme, barınma ve ulaşım gibi gereksinimlerinin karşılanması için bazı lojistik faaliyetler de gerçekleşmektedir. Kent içinde yük ve yolcu taşımacılığı, kentlerin önemli faaliyetlerinden biridir. Bu faaliyetlerin sayısı ve kapsamı genişledikçe bunlar zaman içerisinde büyüyen ve çözülmesi gereken bir problem hâaline gelmektedir.
Günümüz modern kentleri; kötü hava kalitesi, yeşil alanların eksikliği, aşırı nüfus yoğunluğu, betonlaşma, su kaynaklarının ve açık alanların yetersizliği gibi problemler ile karşı karşıyadır. Kentlerde, yük ve yolcu taşımacılığının durumunu iyileştirmek için sürdürülebilir kent lojistiği uygulamalarının vizyoner bir biçimde iyi planlaması gerekmektedir.
Kentsel lojistik, lojistiğin özel bir alanı olarak etkin bir şekilde kentlerde yaşamını sürdüren insanların hayat şartlarını kolaylaştırarak yaşam kalitesinin ve çevrenin sürdürülebilir bir şekilde belirli bir standartta olmasını hedeflemektedir. Kent lojistiğinin paydaşları olan kent sakinleri ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerin en aza indirilmesi için iş birliğine dayalı bir yaklaşıma gereksinim duyulmaktadır.
Bu kitap, sürdürülebilir kent lojistiği alanındaki teorik bilgiler ve dünyadaki sürdürülebilir kent örnekleri ile bu alanda çalışan araştırmacılara akademik çalışmalar için önemli bir kaynak olmayı ve kentsel lojistik planlamacılarına ve uygulamacılarına bir perspektif kazandırmayı amaçlamaktadır.
Sedat Belbağ Sürdürülebilirlik kavramı, insanlığın ihtiyaçları karşılanırken gerek doğayı gerekse gelecek nesilleri tehlikeye atmadan gerçekleştirilecek faaliyetleri devamlı kılma gerekliliğini ifade etmektedir. Sürdürülebilir üretim faaliyetleri ekonomik, çevresel ve sosyal faktörleri göz önünde bulundurarak tüketici ihtiyaçlarını en uygun şekilde karşılamayı amaçlamaktadır. Çevrenin korunumuna yönelik artan toplumsal ilgi ve yasal düzenlemeler, işletmeleri ürünlerin üretiminden kullanım sonrası bertaraf edilmesine kadar olan tüm süreçlerden sorumlu hâle getirmiştir.
Bu eserde, işletmelerin ekonomik, çevresel ve sosyal faktörleri dikkate alarak gerçekleştirdiği sürdürülebilir üretim ile ilgili temel bilgilerin sunulması amaçlanmaktadır. Sürdürülebilirlik kavramının ülkeler ve endüstriler için neden önemli olduğu detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Sürdürülebilir üretim faaliyetlerinin doğru bir şekilde uygulanmasını sağlayacak göstergeler belirtilmektedir. İşletmeler ürünlerini tekrardan ekonomiye kazandırırken çevresel kirliliğin azalmasına katkı sağlayan tamir, yeniden kullanım, yeniden üretim ve geri dönüşüm gibi sürdürülebilir üretim faaliyetleri güncel örnekler yardımıyla detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Sürdürülebilir üretim faaliyetlerinin otomotiv, havacılık ve elektrik-elektronik gibi çeşitli sektörlerdeki durumu detaylı olarak incelenmektedir. Son olarak, akademik çalışmalardan derlenerek hazırlanan örnek olaylar yardımıyla sürdürülebilir üretim faaliyetlerinin gerçek hayattaki işletmelerde nasıl uygulandığına dair bilgilere yer verilmektedir.
Ali Erhan Zalluhoğlu, Anıl Savaş Kılıç, Aykan Candemir, Cem Duran, Cihat Karslı, Esra Bayhantopçu, Fatih Kiraz, Hande Arbak, Levent Arslan, Levent Sümer, Melik Ertuğrul, Özlem Nur Besler, Sefer Aydoğan, Ümit Deniz İlhan “Yeşile Davet…
Ekolojik ayak izleri, dünyayı tükenme noktasına getiren ve bugüne kadar 680 omurgalı hayvan türünün yok olmasına neden olan insanın çevreye verdiği yıkıcı etkiyi azaltmak ve sıfırlamak için hâlen bir ümidimizin var olduğunun haykırışıdır, bu kitap!
Silahlanma için 2019 yılında yaklaşık 2 trilyon doların hiç çekinmeden harcandığı ve çatışmalar yolu ile kaynakların hızla tüketildiği dünyanın, gelecek kuşaklara bırakılacaklar konusunda bir yol ayrımını tarif etmektedir, bu kitap!
Herhangi bir savaş veya çatışma olmaksızın her gün 30 bin çocuğun kıtlık ve önlenebilir hastalıklar nedeniyle öldüğü, 2,8 milyar insanın günlük 2 doların, 1,2 milyar insanın ise 1 doların altında yaşamaya çalıştığı ve 45 milyon insanın açlık sınırı altında olduğu dünyada, yeşil uygulamalar yolu ile daha barışçı, adaletli ve sürdürülebilir bir geleceğin hayal olmadığının yol göstericisidir, bu kitap!
Son 130 yılda küresel sıcaklıkların ortalama 0,85 derece arttığı, bu durumun devam etmesi halinde 80 yılda bu artışın 4 dereceye ulaşabileceği, yaşanmakta olan iklim değişikliğinin etkisi ile aşırı sıcaklık, su kıtlığı ve ekosistem hasarlarının yaşandığı dünyada hâlen geri dönüşün bilimsel açıdan mümkün olduğunun kanıtı niteliğindedir, bu kitap!
Bu çalışmada emeği geçenleri, gelecek kuşaklar saygıyla anacaklardır. Ellerinize sağlık…”
Belgin Bahar “…İşte şimdi bir beyaz sayfa var önümüzde. Hamuru etik olabilecek bu sayfada hangi iş modelleri gelecek için bizi umutlandıracak? Akademik çalışmalarını yakından takip ettiğim ve özellikle Bordeaux Üniversitesindeki doktora çalışmaları kapsamındaki araştırmaları ve makaleleri ile bu sorunun cevabına yoğunlaşmış olan Dr. Belgin Bahar, sürdürülebilirlik anlayışının içinden etik iş modellerine geçişin nasıl olabileceğine dair somut örneklere bu kitabında yer veriyor.
Sadece iş dünyasının değil, konuyla ilgili akademik çevrelerin ve özellikle çevre, insan hakları alanındaki yerli ve yabancı sivil toplum kuruluşlarının sayfalarını özenle çevireceğini düşündüğüm bu kitap için Dr. Belgin Bahar'a ne kadar teşekkür etsek az.”
Salim Kadıbeşegil (Sunuş yazısından)


21. yüzyılın rekabetçi dünyasında etik, işletmeler için bir seçenek ya da yasal bir zorunluluk olmanın ötesinde kurumsal bir öncelik hâline gelmelidir. Günümüzde çevreye olan olumsuz etkilerini göz ardı eden geleneksel iş modellerinin bırakılması gerektiği açıktır. Bu nedenle şirketlerin yönetim anlayışında köklü bir dönüşüm gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu dönüşüm kâr maksimizasyonuyla beraber doğaya zarar minimizasyonunu içeren bir yapıda olmalıdır. Peki bu dönüşüm sürecinde şirket yöneticilerine ne gibi sorumluluklar düşüyor? Her geçen gün önem kazanan yenilikçi iş modelleri neler? Mevcut iş modellerine sürdürülebilirlik nasıl entegre olabilir? Elinizdeki bu kitapta bu sorulara yanıtlar sunmak amacıyla şirketlerde yeni bir paradigma olarak yerleşmeye başlayan etik ve sürdürülebilirlik odaklı yönetim uygulamaları ve yeni nesil iş modelleri ele alınmıştır. Ayrıca çeşitli markalardan güncel uygulama örneklerine yer verilmiştir.
Gonca Gül Özer Sosyal, politik ve kültürel anlamda çok geniş etkilere sahip olan sürrealizm felsefesi, moda endüstrisi üzerinde de etkilerini gösterir. Sürreal ideolojinin modayla olan etkileşimi, sanatsal boyutta algıda farklılık yaratırken ilerleyen süreçlerde ticari tasarım stillerinin oluşmasının önde gelen yapı taşlarından birini meydana getirmiştir. Sürrealist sanatçılar ile moda tasarımcıları arasındaki iş birlikleriyle başlayan bu etkileşim, günümüz çağdaş modacılarının modaya olan bakış açısını da değiştirerek moda alanında yeni ifade şekillerinin yolunu açar. Sanatsal kimliği yeniden şekillenen tasarımcının özgürleşmesiyle, markalaşma süreci ivme kazanır. Daha özgür ve daha yaratıcı tasarımların ortaya çıkışı, modanın yorumlanışı ve algılanışını da değiştirir. Sürrealist düşünce sistemi, zihinde ayırıcı algılamalar oluşturmasıyla, bireysel ve kurumsal markaları günümüz ticaret ortamında daha tercih edilir kılarak etkin bir markalaşma stratejisi yaratma sürecinde önemli bir konum elde etmiştir.
Abdullah Eravcı Son yıllarda, şehirlerin cazibesinin artırılmasına yönelik pazarlama güdümlü araştırma ve çalışmalar dikkat çekmektedir. 1970'lerden bu tarafa şehirlerin kamu yararına pazarlanabileceği fikri, 2000'li yıllardan sonra bir ürün gibi markalanarak pazarlanabileceği fikrine dönüşmüştür. Fikir, yerel yöneticilerin adaylık çalışmalarında “Bu şehri, marka şehir yapacağım.” şeklinde slogan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Akademik çalışmaların yönü ile yerel yöneticilerin söylemleri şehir pazarlaması noktasında buluşmuştur. Bu noktada kitap, aşağıdaki konularda akademik araştırmalara ve yerel yöneticilerin çalışmalarına fayda sağlayacaktır:
• Şehir pazarlama stratejisi olarak şehir markalaması önemli bir stratejidir.
• Şehir, kamu ve özel sektörün sunduğu mal ve hizmetleriyle geniş bir ürün yelpazesine sahiptir.
• Şehir pazarlamasıyla oluşacak fayda ile şehir sakinlerinin mutluluğu arasında olumlu ilişki bir vardır.
• Şehir pazarlaması için şehir sakinlerinin memnuniyeti önemlidir.
• Şehir pazarlaması için şehir sakinleri başta olmak üzere yatırımcılar, girişimciler, ziyaretçiler, turistler ve öğrenciler gibi hedef kitlelerin ilgisini çekecek mal ve hizmetlerin marka değeri kazanması önemlidir.
Bu kitapta, şehir pazarlaması ve markalamasının hassas tarafı işlenmektedir. Şehir sakinlerinin mal ve hizmetlerdeki memnuniyeti diğer hedef kitlelere yansımaktadır. Şehir pazarlaması süreçlerine bütün paydaşlar dâhil edilmelidir. Sonuç olarak; literatür ve saha çalışmasına dayandırılan bu çalışma, akademisyenlere ve yerel yöneticilere şehir pazarlaması ve markalaması konusunda önemli fikirler verecektir.
Abdullah Eravcı Rekabetin ülkelerden ziyade şehirler arasında gerçekleştiği çağımızda, pazarlama stratejisiyle şehirleri ön plana çıkarmak ve bu yolda yeni yaklaşımları izlemek önemli bir ihtiyaçtır. Günümüzde şehirler; kaynaklarını kendileri üretmek, mevcut kaynaklarını daha etkili kullanmak, yaşanabilir mekânlar yaratmak, tüketicilerin fonksiyonel, sembolik ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak ve cazibe merkezleri oluşturmak durumundadır. Bunların gerçekleştirilebilmesi başarılı bir şekilde şehirlerin pazarlanmasına bağlıdır.
Şehir pazarlamasında öncelikle tüketici odaklı pazarlanabilir varlıkların doğru bir şekilde belirlenebilmesi için ontolojik sorgulamaya ve liderliğe ihtiyaç vardır. Lider veya yöneticinin işletmesi adına örgütünü pazarlama odaklı oluşturması, bütçe ve muhasebe işlemlerini sağlam tutması, nöropazarlama, halkla ilişkiler gibi yeni yaklaşımlardan yararlanması ve duruma göre tarım ve sanayi potansiyelinden yararlanması gerekmektedir.
Bu kitap, kısa bilgilerle şehir pazarlamasına ışık tutması amacıyla hazırlanmıştır. Her şehir coğrafyasına ve diğer özelliklerine göre özgündür. Bu nedenle pazarlama bağlamında her şehrin özgün çalışmaya ihtiyacı vardır.
Yalçın Altunkaynak Eğitimin kalitesini artıran en önemli faktörlerden birisi öğrenme ve öğretme sürecinin oluşturulması, bu sürecin işleyişi, dersle ilgili gerekli materyal ve kitapların bulunması ve bunlardan etkin bir şekilde yararlanılmasıdır.
Bu kitapta genel olarak Taşımacılık, Petrol Taşımacılığı ve Çeşitleri (Çeşitli Petrol Boru Hatlarının Tanımı); Tanker, Kamyon, Demir Yolu Taşımacılığı ve Güvenlik; Rafinerideki Tehlike Kaynaklarının Belirtilmesi (Rafineride Kullanılan Güvenlik Donanım Çeşitleri ve Kullanımı); Rafinerilerde Yangınla Mücadele, Kalite Kontrolü Örgütleri; Şirketin Yönetimi ve Örgütü İçerisinde Kalite Sağlamanın Önemi (Denetim Sistemleri); Müşteri Tatmini İçin Denetimin Doğası ve Kapsamı konuları ele alınmıştır.
Donald Waters “Tedarik zinciri riski yönetiminin önemli alanlarını kapsamlı bir şekilde kapsayan mükemmel bir kitap... Bu kitabı, akademisyenlerden uygulayıcılara kadar tedarik zinciri risk yönetimine ilgi duyan herkese şiddetle tavsiye ediyorum”.
Profesör Alen Waller, OBE, FCILT,
Birleşik Krallık Lojistik ve Taşımacılık Enstitüsü Başkanı
Etkili, sürdürülebilir tedarik zinciri ağları, herhangi bir organizasyonun başarısının ayrılmaz bir parçasıdır. Bununla birlikte, türbülans ve belirsizlikle dolu küresel, hızla gelişen bir ortamda tedarik zincirleri her zamankinden daha savunmasızdır.
İkinci basımına ulaşan Tedarik Zinciri Risk Yönetimi isimli bu kitap; riskin tedarik zincirleri üzerindeki artan etkisi, yönetimi ve etkilerinin nasıl azaltılacağı hakkında bilgi edinmek isteyen herkes için temel bir okumadır. Jargon içermeyen, erişilebilir bir dil kullanarak, trafik sıkışıklığından büyük çevresel felaketlere kadar değişen riskleri tartışarak hem aksamaların neden olabileceği olası etkileri hem de bunun için nasıl planlama yapılması gerektiğini tanımlar.
Bu pratik kitap:
• Risk ve tedarik zinciri yönetimi tanımlarını,
• Tedarik zincirlerini etkileyen mevcut eğilimleri,
• Tedarik zincirlerine yönelik çeşitli risklerin nasıl tanımlanacağı ve analiz edileceği konusunda ayrıntılı bir rehberliği,
• Risk yönetimi yaklaşımlarını ve uygulanması için gereken adımları,
• Esnek bir tedarik zincirinin nasıl oluşturulacağı ve en kötü durumda nasıl planlanacağı konusunda pratik tavsiyeleri,
• Afetler için ve afetlere müdahaleyi,
• BP petrol sızıntısı ve Şili maden felaketi gibi güncel vaka çalışmalarını
içermektedir.
Erdal Nebol Gereksinimimiz olan bütün mal ve hizmetlerin, gereksinimimiz olduğu anda yakınımızda hazır olmasını sağlayan işlemlerin tümü, Tedarik Zincirinin özünü oluşturur. Tedarik Zinciri, müşterileri, perakendeci ve toptancıları, üreticileri ve onların tedarikçilerini birbirine bağlayan bir ilişkiler ağı ve kişilerle kuruluşlar arasındaki düzenli, mal, para ve bilgi akışıdır.
Müşteriler; kendilerine daha uygun, daha iyi ve daha düşük maliyetli ürünler istemektedir. Mal ve hizmet sunucuları arasındaki rekabet de global boyutlara ulaşmıştır. Artık rekabette başarılı olabilmek için tedarik zinciri içinde yer alan kuruluşların koordineli ve etkin bir iş birliği kurmaları ve yürütmeleri bir zorunluluk hâline gelmiştir.
Bu kitap; ham maddeden son kullanıcıya uzanan tedarik zinciri içindeki işlemler ile bu işlemleri yerine getiren kuruluşların rollerini, çeşitli iş modelleri çerçevesinde incelemektedir. Ardından yerel ve küresel ölçekte tedarik zinciri üyeleri arasında entegrasyon kurulması üzerinde durmaktadır.
M. Hakan KESKİN Elinizdeki kitap, Tedarik Zinciri Yönetimi konusunda Türkçe ve İngilizce iki kitap olacak şekilde tasarlanan projenin Türkçe versiyonudur. Bahsedilen projenin amacı, “Tedarik Zinciri Yönetimi” konusunda daha çok İngilizce veya birebir Türkçeye tercüme edilmiş kitapların kullanıldığı lojistik bölümlerine, Türkiye özelinde kaleme alınmış bir ders kitabı ve temel kaynak kazandırmaktır.
Bu nedenle çalışmanın içeriği, bir sömestirde kullanılacak şekilde 14 haftaya uyumlu olarak tasarlanmıştır. Öğretim üyelerine kolaylık sağlaması amacıyla, kitabın sonuna [Bologna sürecine uygun] bir ders izlencesi [syllabus] ayrıca her bölüme “Öğrenme Hedefleri”, “Tartışma ve Araştırma Konuları” ile “Değerlendirme Soruları” eklenmiştir.
Lojistik bölümlerinden mezun olan öğrencilerin öncelikle Türkiye’de istihdam edileceği öngörüsünden hareketle her bölümün içeriği, Anadolu gerçeklerine uygun alan örnekleri ve uygulamalarla zenginleştirilmiştir.
Tedarik zincirlerinin uluslararası doğası nedeniyle, ulusal seviyedeki örneklere çok uluslu şirketlerin ulus sınırlarını aşan küresel tedarik zinciri pratikleri ve uygulamaları da eklenmiştir.
Kitabın Türkçe ve İngilizce olarak iki lisanda hazırlanmasının nedeni, Türkiye’deki lojistik programların büyük bir çoğunluğunun İngilizce eğitim vermesidir. Böylece Türk ve [bu bölümlerde eğitim alanların çoğunluğu, geleceğini Türkiye’de şekillendirmeyi düşünen] yabancı uyruklu öğrencilerin ana dilinden farklı bir dilde ders alırken karşılaştıkları sorunların çözümüne ve lojistik jargonda farklı dillerde yaşanan karmaşanın aşılmasına, aynı konunun hem Türkçe hem İngilizce versiyonlarına erişebilmelerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
David Blanchard Şirketler her sene envanter yönetimine, dağıtımına, depolamaya ve taşımacılığa bir trilyon dolardan fazla para harcamaktalar. Bu maliyetleri yönetmek kimin görevi? Eğer bu kitabı okuyorsanız cevabı da bilmeniz gerekiyor- o sizsiniz -tedarik zinciri profesyoneli. Çalıştığınız yere bağlı olarak sorumluluklarınız değişebilir, fakat küresel pazarda tedarik zinciri oluşturmak ve sistemi kurmak her şirketin ortak amacıdır ve bu oldukça zor bir iştir.
Bu çalışmaya, tedarik zincirinizi "detaylı ve aktif' tutmak için yeni ve alakalı bölümler eklenmiştir ve tedarik zinciri yönetimi en iyi uygulamaları kitabı, "sınıfının en iyi" tedarik zincirini nasıl kurabileceğinizi, uzmanların başarıları ve başarısızlıklarından örnekler vererek anlatır. Yazar David Blanchard-Penton Media tedarik zinciri grubunun editörü, hem üye ve hem de gazeteci olarak benzersiz iki farklı bakış açısını sunmakta olup, üst yöneticilerin dünya standartlarında bir tedarik zincirini kurma konusunda düşündüklerini paylaşır.
Kitapta bol anekdotlar, röportajlar, vaka çalışmaları, araştırma ve analizler mevcut olup ayrıca kitap stratejik olarak üç bölüme ayrılır: 1. bölüm de farklı sanayi sektörlerinden "sınıfının en iyi" tedarik zincirini ve bunların performansını ölçmek için kanıtlanmış yöntemlerden örnekler vererek, kısaca tedarik zinciri anlatılır. 2. bölümde dünyaca ünlü şirketlerin kullandığı yöntemleri göstererek tedarik zincirinin ana süreci anlatılır. Son olarak 3. bölümde ise, ileri gelen şirketlerin büyük işletmeleri kurmak için kullandıkları strateji, çözüm ve ilgili teknolojileri anlatılır.
Sizde bu kitaptan faydalaranarak şirketinizin tedarik zincirini dünya standartlarına çıkartabilirsiniz.
Sunil Chopra, Peter Meindl Tedarik zincirini ilgilendiren birçok konuyu hem teorik hem de vaka çalışmalarıyla ele alan kitabımız, bu alanda eğitim veren üniversitelerde okuyan öğrencilerin tedarik zincirini anlamalarına ve önemini kavramalarına faydalı olacaktır. Ayrıca sektörde çalışan yöneticilerin, şirketlerinin büyümesine sağlayacak stratejiler belirlerken önemli ipuçlarını görmelerine yardımcı olacaktır.
Türkiye gibi çok önemli bir coğrafi konuma sahip ülkede, şirketlerin strateji belirlerken Türkiye'yi ilgilendiren tedarik zincir ağları oluşturmalarını ümit ediyor ve bu kitabın buna yardımcı olacağına inanıyoruz.
Aziz Yurttaş, Mustafa Deste Tedarik zinciri yönetimi, işletmelerin ekonomik olarak güçlü rakiplerle mücadele edebilmeleri ve kendi çevreleri ile bütünleşebilmeleri için hayati öneme sahiptir. Bu kapsamda işletmeler, doğru yerde, doğru zamanda, doğru miktarda ve minimum maliyetle üretim yaparak müşteri memnuniyetini maksimize etmeyi hedeflemektedirler. Ancak işletmeler bu hedeflere ulaşmaya çalışırken tedarik sistemlerinde çeşitli risklerle karşılaşılabilmektedirler.
Bu kitapta, tedarik zincirlerine yönelik kavramsal bir çerçevenin sunulmasının yanı sıra konuyla ilgili kapsamlı bir literatür taramasına ve uygulamalı bir araştırmaya yer verilmiştir. Araştırma kapsamında tedarik zincirindeki risklerin, tedarik zincirinin bütünleşmesine ve performansına olan etkisi incelenmiştir.
Kitap; Türk iş dünyası, tedarik zinciri profesyonelleri, akademisyenler ve konuyla ilgili tüm insanlar için kaleme alınmıştır. Covid-19 salgın hastalığı döneminde zaman mefhumu gözetmeksizin mücadele veren sağlık çalışanları başta olmak üzere hayatta olan ve olmayan tüm emekçilere ithaf edilmiştir.
Eyüp Akçetin Lojistik gibi bilgi ve hizmet yoğun sektörlerde çalışanların, bilgi bakımın- dan çok donanımlı olması gerekmektedir. Lojistiğin pek çok sektörle olan bağ- lantısı, uluslararası alanlarda uzmanlaşmayı zorunlu hale getirmiştir. Tehlikeli maddelerin lojistik sürecinde, insan sağlığına ve çevreye yönelik oluşabilecek tehditler nedeni ile güncel bilgilere ve uluslararası mevzuata hâkimiyet açısın- dan şarttır. Bu çalışmada tehlikeli maddelerin nasıl taşındığı, nasıl elleçlendiği, nasıl istiflendiği, nasıl paketlendiği ve nasıl etiketlendiği ele alınmıştır. Ayrıca tehli- keli maddelerin küresel boyutta lojistiğinin nasıl yapıldığıda ele alınmıştır. Ko- nuya ilişkin Türkiye’deki bazı uzmanların öne sunmuş olduğu görüşler gözden geçirilmiştir. Güvenlik ve Kalite Değerlendirme Sistemini Türkiye’de uygulayan firmalar ile görüşülmüştür. Bu firmalar ile ortak bir çalışma yapılmış ve pratikteki uygu- lamalar birebir bu çalışmaya yansıtılmıştır. Son olarak, Türkiye’de tehlikeli madde lojistik sürecinin mevcut durumu gözden geçirilmiş ve Türkiye'de Güvenlik ve Kalite Değerlendirme Sistemi ile ilgili yapılacak çalışmalar için öneriler sunulmuştur. Bu eser, İstanbul Üniversitesi, Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitü- sü’nde 27.03.2012 tarihinde kabul edilen “Tehlikeli Madde Lojistiğinde Kalite Denetleme Sistemi ve Türkiye Örneği” isimli doktora tezimin geliştirilmesi, gözden geçirilmesi ve kaynaklarının güncellenmesi ile oluşturulumuştur. Kitabın yazımında teşviklerini esirgemeden destek olan; Gökbil Lojistik firmasının değerli ekibine teşekkürü bir borç bilirim. Bu vesile ile başta Sayın Kaan KULGA’ya, Sayın Cafer KURUÇAY’a, Sayın Murat YAŞAR’a, Sayın Murat TÜNERİR’e ve Gökbil Lojistiğin bütün çalışanlarına teşekkür ederim.
Kemal Kamacı, Murat Öz Bu kitap, hem ulusal hem de küresel ticarette önemi giderek artan tedarik zinciri ve lojistik süreçlerdeki teknolojik yenilikleri farklı bir bakış açısı ile ele almıştır. İşletmelerin karşı karşıya kaldıkları üstel teknolojik yeniliklere uyum süreçlerinin ve teknolojiye uyum süreçlerinin başarısındaki en önemli unsurlardan biri olarak gösterilen insan faktörünü birlikte değerlendirerek insan-teknoloji etkileşimine odaklanmıştır. Bu doğrultuda “İnsan-Teknoloji Etkileşimi Ölçeği” geliştirilerek literatüre katkı sunulmuştur. Ekonomik, sosyolojik ve teknolojik kalkınmaya destek olma temelinde, işletmelere ve bundan sonra yapılacak çalışmalara yol gösterici olmak kitabın nihai hedefidir.
Büşra Şimşek Teknolojiye dayalı endüstrilerin ekonomik büyüme üzerindeki etkisi günümüzde daha da belirginleşirken, bu sektörlerdeki firmaların yenilikçi fikirlerini hayata geçirmek için Ar-Ge faaliyetlerine büyük kaynaklar ayırmak zorunda olduğu bir gerçek. Schumpeter'in yeniliklerin finansmanı konusundaki görüşlerinden yola çıkarak bu kitap, Ar-Ge'ye dayalı içsel büyüme teorileri ve asimetrik bilgi problemleri ışığında Türkiye'de teknoloji yoğunluğuna göre sınıflandırılmış imalat sanayi sektörlerinde kredi ile büyüme arasındaki ilişkiyi kapsamlı bir şekilde inceliyor. Ayrıca, Türkiye ve dünyadaki sanayileşme süreçlerini ve Türkiye'deki Ar-Ge temelli imalat sanayinin dinamiklerini ele alarak hem politika yapıcılara hem de bu alandaki araştırmacılara önemli tespitler ve öneriler sunuyor.
Sinem Yeygel Çakır Günümüzün imajlarla çevrili dünyasında bireyler sadece kişilerarası iletişim bağlamında ilişki ağlarını kurmakla kalmamakta, markalar da bireyler için kendi kişiliklerini tanımladıkları ve iletişim kurdukları yapıları oluşturmaktadır. Pazarlama iletişimi stratejileri ile markalara kazandırılan kimlikler, onları soyut ve somut değerler açısından tanımlanabilen yapılara kavuşturmakta, bu durum da birer tüketici olan bireyler için iletişim kurulabilecek yeni tarafların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bilgi iletişim teknolojileri; özellikle markaya rekabet üstünlüğü sağlamak, çok işlevli yapıları ile işletmeler için pazarlama ve pazarlama iletişiminin birçok alanı ile ilgili çok yönlü aktiviteleri gerçekleştirebilmek fırsatını sunmak, yeni nesil teknoloji ile uyum içindeki hedef kitleleri yakalamak ve onları teknolojinin etkileşimli yapısı ile pazarlama iletişiminin sadece hedefi değil süreçte mesajı oluşturan kaynak haline de getirerek hem üreten hem tüketen konumunu kazandırmak (sosyal medya uygulamaları ve kullanıcı merkezli reklam içerikleri vb.) ve pazarlama iletişiminde mesajın gücünü artıracak farklı medya kullanımlarına imkan vermek gibi birçok avantajı markalara sunmaktadır. Dile getirilen bu temel kapsam bağlamında oluşturulan kitap çalışması, pazarlama iletişimi sürecine bilgi iletişim teknolojilerinin meydana getirdiği yeni boyutları ortaya koymayı amaçlayan sekiz bölümden oluşmaktadır. Söz konusu bölümler; e-pazarlama karması ve e-pazarlamanın stratejik boyutu, bilgi çağında yenilik ve teknolojinin bu yeniliklere etkisi, sosyal medya ve bir sosyal medya unsuru olarak blogların pazarlama iletişimi ve halkla ilişkiler sürecine etkileri ile kurumun tanıtım elçileri olarak da görülen çalışanların blogları kullanma nedenleri, internette kullanıcıların ürettiği reklam içerikleri ile teknolojinin internet reklamcılığına etkisi ve teknolojinin katkısı ile ortaya çıkan üç boyutlu sıra dışı reklamlar (ambient medya) konularından oluşmaktadır.
Alper Elitok, Avukat Ferman Kaya, Esma Durukal, Gökçe Çiçek Ceyhun, Hale Fulya Yüksel, Hilal Yıldırır Keser, İlkin Yaran Ögel, Mücahid Yıldırım, Nagehan Akoğlu, Oya Eru, Şakir Özüdoğru, Tolga Torun, Zeki Atıl Bulut, Zeki Atıl Bulut Tekstil ürünleri için dijital ortamda pazarlama son derece önemli hâle gelmektedir. Tüketiciler artık daha fazla online yanı sıra mobil alışverişi ve benzersiz yeni deneyimleri tercih ederken, tekstil ürünleri için de interneti kullanarak arama ve araştırma yapmakta, yeni ürünleri keşfedip satın almaktadır. Bu durum beraberinde tekstil ürünlerinin dijital ortamda pazarlanabilmesi için büyük bir potansiyel yaratmaktadır.
Bu kitap, sadece dijital ortamda pazarlama konularını tekstile yönelik örneklerle ele almayıp aynı zamanda;
Tekstil ürünleri için dijital ortamda görüntü oluşturmayı,
Türkiye'de öne çıkan e-pazaryerleri yoluyla ürün pazarlamayı ve satışını,
E-ihracat ve global anlamda önemli pazaryerlerine ürün yerleştirmeyi ve satışını,
Sosyal medya ve diğer dijital pazarlama araçları aracılığı ile ürün pazarlamayı ve satışını da ele almaktadır.
Ahmet Kocak, Bilgehan Bozkurt, Burcin Kaplan, Derya Yalcın Doğan, E. Başak Tavman, İlay Tilki, İlknur Bilgen, Mehmet Sağlam, Muhammed Fatih Cevher, Murat Aktan, Mustafa Unsalan, Omer Faruk Celebi, Osman Ozdemir, Seyfettin Anmac, Şafak Altay, Vildan Gulpınar Demirci, Yusuf Ozan Yıldırım Pazarlamanın hiçbir döneminde etik, sürdürülebilirlik sosyal sorumluluk gibi kavramların bu kadar öne çıktığını görmedik... Pazarlama, âdeta kendisinden intikam alıyor. Aslında daha doğru bir ifadeyle, yıllardır pazarlamayı yanlış uygulayanların yaptıkları hataların pazarlamanın aslında topluma karşı değil toplumun yararına ve toplumun yanında olduğunu vurgulayarak bir daha yapılmamasını sağlamaya çalışıyor... Değişen dünya dinamikleri bizi gelecek kuşakları düşünmeye zorluyor. Yarının kaynaklarını bugünden tüketmemeye, bugünün kaynaklarından yarına tasarruf etmeye itiyor... Türkçemizde güzel bir ifade var: “Ne oldum değil ne olacağım demeli.” Bu kavramı artık “Bizden sonraki nesiller ne olacak?” şeklinde düşünmek önemli hâle geliyor.
Hayatımızdaki pek çok alanı kapsayan bir kavram olan sürdürülebilirliğin üretim yönetimi ve pazarlama alanına dokunuşunu ele alan bu kitabın sadece akademisyenlere değil uygulamacılara da fayda sağlayacağından eminim. Bugün her firma yöneticisinin verdiği kararların çoğunda sürdürülebilirliği gözetmesi, verdiği kararların gelecek nesillere etkisini çok boyutlu olarak düşünmesi olmazsa olmazdır.

PROF. DR. A. ERCAN GEGEZ
İstanbul Arel Üniversitesi Rektörü
Gül T. TEMUR, Berk AYVAZ, Bersam BOLAT Son yıllarda artan çevresel yaptırımların etkisiyle kamu ve özel kuruluşlar, içerisinde bulundukları tüm sistem ve süreçleri, ekonomik, çevresel ve sosyal amaçları bir arada sağlayan “sürdürülebilirlik” yaklaşımına uygun olarak yapılandırma çabası içerisine girmişlerdir. Sürdürülebilirlik anlayışını benimseyen firma yöneticileri ve bu konu ile ilgilenen araştırmacılar açısından, “zamanla eskiyerek kullanılamayacak hâle gelen veya yaşam döngüsünün özellikle son aşamalarında olan ürün ya da bileşenlerin nasıl yeniden değerlendirilebileceği” konusu, önemli bir problem olmaya başlamıştır. Bu nedenle, bir ürünün ya da bileşenin müşterilerden alınarak tekrar yeni müşterilere kazandırılması sürecindeki fiziksel akışla ilgili olan “tersine lojistik” kavramı, gerek iş dünyasında gerekse akademik alanda oldukça rağbet görmeye başlamıştır.

Elinizdeki bu kitap, “tersine lojistik” kavramına odaklanan ilk Türkçe kitap çalışması olup konu ile ilgilenen sektörel ve akademik aktörler için bir kılavuz niteliği taşımaktadır. Kitap üç ana bölüm ve değerlendirme bölümünden oluşmaktadır. İlk bölümde tersine lojistik kavramı üzerine genel bilgiler verilmiş, ikinci bölümde dünyada ve Türkiye'de tersine lojistiğin durumuna ilişkin örnekler aktarılmış, üçüncü bölümde ekonomik olarak en yüksek getiri sağlayan atık grubu olan elektronik atıkların “tersine lojistik” süreçlerine değinilmiştir. Değerlendirme bölümünde ise sektörel ve akademik kimi çözüm önerileri ve ihtiyaçlara dikkat çekilmiştir.
Gonca Reyhan Akkartal In the last decades, logistics and supply chain management have been the indispensable part of trade. By globalization, supply chains and logistic operations multiplied their importance. There have been many factors affecting logistics today. Not only the operational part but also the planning part has diversified areas. As a matter of fact technology helped the logistics industry too much. Although purchasing and many other transactions can be made via internet, goods must be delivery by the last mile. Finance, warehousing, procurement, management, organization, recycling and transportation of goods and services are parts of logistics and they have many sub-branches.
Ahmet Diken İşletmeler, bir yandan minimum maliyetle maksimum kar elde etmeye çalışırken ; diğer yandan acımasız rekabet koşullarında rakiplerine karşı üstün konuma gelebilmek, kar maksimizasyonu elde edebilmek ve sürekli piyasada kalabilme uğraşı vermektedirler.
Işte işletmelerimiz, bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için, japon firmalarının sihirli gücü olan toplam kalite yönetim sistemine eğilimleri, bu sistemi anlamaları ve uygulamaları gerekmektedir.
Toplam kalite yönetimi, üst, orta ve alt yönetim gurubu tarafından sahip çıkılan ve önderlik edilen, müşterilerin ihtiyaçlarını en düşük maliyette ilk kez ve sürekli karşılayan ve işletmede herkesin ilgilendiği bir konu şeklinde tanımlanabilir.
Toplam kalite yönetimi sadece sanayi işletmelerde değil, aynı zamanda hizmet işletmelerinde de uygulanabilen ve firmaya değer katan bir yönetimi sistemidir. Ülkemiz ekonomisinde en az sanayi işletmeleri kadar önemli olan hizmet işletmeleri için de TKY’den yararlanılabilir.
David L. Goetsch, Stanley B. Davis Kalite arayışı gerek üretim gerekse hizmet alanında faaliyet gösteren işletmeler için kaçınılmaz hale gelmiştir. Pek çok işletme hem pazarda bir yer edinmek ya da yerini sağlamlaştırmak, hem de kendi iş yapma şeklini ve sistemini iyileştirmek için kaliteyle ilişkili uygulamalara bünyesinde yer vermektedir. Bu konuda 1950'li yıllarda Dr. W. Edwards Deming tarafından ortaya atılan ve o zamandan bugüne işletmecilik ve yönetim alanında ortaya çıkan pek çok yeni kavramı bünyesine katarak genişleyen Toplam Kalite Yönetimi, kalite arayışında olan işletmelerin yararlandıkları en önemli yaklaşım olmuştur. Toplam Kalite Yönetimi tek başına bir uygulama olmaktan çok içerisinde pek çok uygulama aracını barındıran bir yönetim düşüncesidir. Bu kitabın amacı kalite konusuna yeni başlayanlar için Toplam Kalite Yönetimi düşüncesini nasıl yerleştirebileceklerine, bu yolda yararlanılan kavramları ve araçları nasıl kullanabileceklerine yönelik bir anlayış kazandırmak olduğu kadar, kalite konusunda çalışan profesyonellere de mevcut uygulamalarını iyileştirmekte kullanabilecekleri ipuçları sunmak ve kalite uygulamalarında kolaylıkla gözden kaçabilen konulara dikkatlerini çekerek daha kaliteli bir örgüte, dolayısıyla da daha yüksek bir rekabet gücüne ulaşabilmeleri konusunda yol göstermektir. Bu amaç doğrultusunda kitapta kalitenin anlamına, kapsamına, felsefesine yer verildiği kadar Toplam Kalite Yönetimi içerisinde daha kaliteli bir ürüne, hizmete ve örgüt sistemine ulaşmak ve bunu da sürekli iyileştirmek için kullanılabilecek olan araçlara da değinilmiştir.
Abdullah Ülkü, Cihangir Kasapoğlu, Hande Uyar Oğuz, Hasibe Yazıt, Hülya Eraslan, Mahmut Barakazı, Mehmet Fatih Kayran, Salim İbiş, Seyit Ahmet Solmaz, Yeliz Solmaz Bir ülkenin uluslararası turizm pazarında istediği pozisyonu elde edebilmesi, en başta o ülkede faaliyet gösteren turizm işletmelerinin etkinliği ile mümkün olabilecektir. Turizm işletmelerinin tüketiciler ile arasındaki köprü ise ancak pazarlama iletişimi araçları ile sağlanabilmektedir. Pazarlama iletişimi karması veya diğer bir deyişle tutundurma karması ögeleri, turizm alanında üretilen ürün ve hizmetler ile destinasyonların tüketicilerin zihninde yer etmesi ve doğru şekilde konumlandırılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu açıdan hem turistik destinasyonlar hem de turizm işletmeleri tarafından pazarlama iletişimi araçlarının bütünleşik bir mantıkla ve entegre bir biçimde kullanılması gerekmektedir.
Pazarlama iletişimi karmasında yer alan araçların her birinin ayrı ayrı fonksiyonları olmakla birlikte tüm bu ögelerin ortak amacının turizm ürününün doğru bir biçimde tanıtılması, potansiyel talebin uyarılması ve nihai olarak satışların artırılması olduğu ifade edilebilir. Aynı zamanda hedef kitleler üzerinde pozitif bir imaj yaratılması ve bunun sürdürülebilir kılınması da pazarlama iletişiminin diğer amaçları arasında sayılabilir.