Sosyal Bilimler \ 33-41
Ayşe Zişan Furat, İbrahim Özcoşar, M. Nesim Doru, Mehmet Alıcı, Melahat Boran, Murat Köse, Musa Öztürk, Sümeyye Akça, Vehbi Bayhan, Zafer Çelik Kitapta, sosyal bilimler alanında ’araştırma esnasında’ ve ‘yayın sürecinde’ yaygın olarak karşılaşılan etik sorunlar ele alınmaktadır. Çalışmanın içeriği, başta sosyal bilimler olmak üzere tüm disiplinlerde etik kurallara uygun biçimde bilimsel bilgi üretmek isteyen araştırmacılara kılavuzluk edebilecek nitelikte tasarlanmıştır.
Dokuz bölümden oluşan kitapta; Bilimsel Araştırma ve Bilim Etiği, Bilimsel Araştırmalarda Mahremiyet, Gizlilik ve Etik, Arşiv Araştırmalarında Etik, İnternet ve Veritabanı Araştırmalarında Etik, Akademik Okur-Yazarlık, Bilimde Etik Dışı Davranış Türleri, Yayın Etiğinin Temel İlkeleri, Fikrî Mülkiyet Hakları ve Korsan Yayıncılık ve Yayın Etiğiyle İlgili Yasal Mevzuat gibi konular alanın uzmanları tarafından etik perspektifinden okuyucunun istifadesine sunulmaktadır.
Kitapta, sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri ve teknikleri kitaplarında pek değinilmeyen editörlük, hakemlik, yazarlık hakları, telif hakları, korsan yayıncılık vb. konular da derinlemesine ele alınmaktadır. Kısacası kitap, hem ele aldığı konular hem de bunları tartışma düzeyi itibarıyla bu alanda önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Adem Bölükbaşı, Ayfer İlyas, Fatıma Firdevs Adam Karduz, Fikri Keleşoğlu, Hülya Aksakal Kuc, M.Ferit Duman, Mehmet Atasayar, Tuğşat Ercan Bu kitap, farklı disiplinlerin bir araya getirilmesi ile oluşturulmuş ve güncel sosyal ve beşeri konuların referans alındığı bir kaynaktır. Farklı disiplinlerde Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik, Sosyal Hizmetler, Psikoloji ve Sosyoloji bilimleri bir araya getirilerek sentezlenmiştir. Kitabın yazılmasında her bir başlıkta konu alanı ile ilgili farklı yayınların taranmasına özen gösterilmiş, özellikle 21. yy'da güncel hayatımızda ön plana çıkan ve büyük çoğunlukla da gelecekte de önemli olacak olan konuların seçimine öncelik verilmiştir. Yüksek öğretim programları müfredatlarında son sınıflarda okutulmaya başlanan "güncel içerikli dersler"de yararlanılabilecek ve aynı zamanda sosyal-beşeri bilimlere ilgisi olan ve kendini geliştirmek isteyen her bireyin okuyabileceği bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Haluk ALKAN, A. Teyfur ERDOĞDU, Tony LAWSON, Songül DEMİR, Necati ANAZ, Erol YILDIRIM, Hediyetullah AYDENİZ Bugüne kadar sosyal bilimlerin her bir disiplininde çok sayıda farklı teori geliştirilmiş ve birçok kavram üretilmiştir. Sosyal bilimlerde devam eden tartışmalar ise her geçen gün farklı bakış açılarıyla yeniden şekillenmektedir. Bu bakış açılarının sonucunda sosyal bilimlerin her bir farklı disiplini kapsamında yeni sorular sorulmakta, yeni yöntemler geliştirilmekte ve çalışma alanları açılmaktadır. Bu gibi nedenlerden ötürü sosyal bilimlerde ortaya çıkan yeni yaklaşımları tüm detaylarıyla incelemek elzemdir.
Bu ihtiyaca binaen, sosyal bilimler disiplinlerindeki yeni eğilimleri sorgulamak üzere 2011-2012 yıllarında İlmi Etüdler Derneği (İLEM) bünyesinde 'Yeni Eğilimler' seminerleri düzenlendi. Bu seminerlerin temel amacı disiplinleri en geniş anlamda ele alarak günümüzde geliştirilen yeni yorumlar ve eğilimleri ortaya çıkarmak ve yeni imkânları tartışmaktı. Elinizdeki bu kitap bu seminler bildirileri üzerinden derlenerek, sosyal bilimlerdeki yeni eğilimler hakkında bir literatür çerçevesi oluşturmak üzere hazırlanmıştır.
Nihat AYTÜRK Sosyal yaşamda insan ilişkileri ve sosyal etkinlikler davranış kurallarıyla düzenlenmiştir. Bu kurallar; ailede, toplumda ve iş ortamında karşılıklı sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörü içinde birlikte yaşamanın sosyal ve kültürel normlarıdır. Bu kuralları bilen ve bunlara uyan kişiler toplumda ve iş hayatında her zaman takdir edilir; sevilir, sayılır ve itibar kazanır; başarılı ve saygın bir insan olurlar.
Türk toplumunda sosyal davranışları oluşturan saygı, görgü ve nezaket kuralları bu kitapta, Türk toplumunun sosyokültürel yapısına uygun olarak ele alınmış ve açıklanmıştır. Nobel Yayınevi.
“Nihat Aytürk'ün Nobel Yayınlarından çıkan Sosyal Davranış -Sosyal Yaşamda Davranış Kuralları isimli eserini okudum. Bu değerli kitabı sizin de okumanız gerektiğini düşünüyorum. Bu kitap insan kalitemizin, davranış edebimizin gelişmesine ve atalarımızın düzeyine yükselmesine büyük katkı sağlayabilir. Sokakta nasıl yürümeli, araca nasıl binmeli, kişilere nasıl davranmalı, nasıl selamlamalı, uğurlamalı; giyimde kuşamda, davranışta nelere dikkat etmeli… Evde, otelde, sokakta, cenazede, sofrada, törenlerde, davetlerde, ziyaretlerde, telefon ederken, mektup yazarken hangi saygı ve edep kurallarına ihtiyacımız var? Anne-babalar sorumludur. Millî Eğitim Bakanlığı sorumludur. İnsana davranış edebi kazandırılamıyorsa fizik, kimya öğretmek hayırlı bir nesil yetiştirmeye yetmez.” Dr. Muhammed Bozdağ. (Yazar. Star Gazetesi, 09.11.2007)
Sayın Nihat Aytürk. Protokol Bilgisi kitabınız iş yaşamımda; Sosyal Davranış kitabınız sosyal yaşamımda, “Ne yapmam, nasıl davranmam gerekiyor” dediğim zamanlarda bana hep yardımcı oldu. Benim en çok yararlandığım bir kitap oldu ve olmaya devam ediyor. Her iki kitap, insan yaşamının bütün zamanlarında faydalanılacak bilgi birikimiyle dolu. Emeğinize teşekkür ederim. Saygılarımla.
M. Gökdeniz. İstanbul.
Vivien Burr / Çeviren: Sibel Arkonaç "Vivien Burr sosyal inşacılığı en üst düzeyde mükemmel bir şekilde
özetleyen önceki kitabını takip etmekte ve düğümleri uyumlu
bir goblen dokuma haline getirmektedir."
Rom Harré, Georgetown University, Washington,
and Linacre College, Oxford.

"Sosyal İnşacılık geniş bir kitle tarafından okunmayı hak eden,
doyurucu, kapsamlı bir kitaptır. Yazar bu materyalden, herhangi
bir okuru dahi şevke getirecek bir güvenle bahsetmektedir."
Richard Mallows, Head of Psychology, York St.John College.

Bu kolaylıkla ulaşılabilir bilimsel giriş kitabı öğrencilere, sosyal
inşacılık olarak bilinmeye başlanan sosyal bilim teorisini ve
araştırma alanını takdim etmektedir. Gündelik yaşantılardan ve
kişilik, cinsellik, sağlık gibi alanlarda var olan araştırmalardan
çeşitli örnekler kullanarak sosyal inşacılığın temel teorik
faraziyelerini açık bir şekilde izah etmektedir. Bilginin statüsü,
doğası, hakikat, gerçeklik, benlik gibi kilit tartışmalar, anlaşılabilir
bir şekilde derinlemesine bir analizle verilmektedir. Sosyal inşacı
araştırma ile ilişkili teorik ve pratik meseleler ve sosyal inşacı
araştırmadaki farklı yaklaşımlar açık bir şekilde izah edilmektedir.
Metin sosyal inşacılığa yaygın bir sempati ile yaklaşmakla birlikte
yaklaşımın zayıflığına, eleştirel bir yaklaşımla hitap etmekte ve
son bölümde teoriye daha da yoğun bir eleştiri yöneltmektedir.

Sosyal İnşacılık (ikinci baskı) birinci baskıdaki materyali
genişletmekte ve güncellemektedir, kitap lisans ve lisansüstü
psikoloji, psikopatoloji ve psikiyatri öğrencileri kadar sağlık,
sosyal hizmet ve eğitim gibi ilişkili alanların öğrencileri için de
kullanışlı ve bilgilendirici bir kaynak olacaktır.

Vivien Burr, Birleşik Krallık'ta Huddersfield Üniversitesi
Psikoloji Bölümünde öğretim üyesidir.
Aydın Kudat, Ayşegül Yılmaz, Bülent Çelik, Ceyhun Akyol, Ekrem Zahid Boyraz, Emine Enise Yakar, Fatiha Bozbaş, Fatma Şeyma Boydak, Hasan Telli, Mehmet Müftüoğlu, Muhammet Aydoğan, Mücahit Yüksel, Osman Ülkü, Özkan Dayı, Tanju Demir, Yakup Özsaraç, Yasin Yılmaz, Zehra Gözütok Tamdoğan Tarih boyunca dünyanın hiç bir yerinde tam manasıyla çözülemeyen sosyal adaletsizlik, yoksulluk ve gelir dağılımındaki eşitsizlik gibi toplumsal sorunlar, günümüzde de insanlığın gündeminde yer almaktadır.
Ferdin maddi ve manevi hayatının iyileşmesi ile toplumun refah düzeyinin artması anlamında sosyal kalkınma ameliyesi, sadece sosyoekonomik düzeyi değil dinî, dünyevi, maddi, manevi, ferdî, içtimai ve sosyal hayatın bütün unsurlarına yansıyan refah ve felahı içermektedir.
Modern çağın klasik iktisat anlayışı çerçevesinde yapılan tanım ve girişimler, kendine has değerleri, inançları ve dünya görüşü olan her toplum için bunu karşılayamaz.
Yoksullukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma, gelir dağılımındaki adalet, zaruri hizmetlere ulaşım, imkân ve kaynakları kullanabilme ve entegrasyon gibi hususlar, sosyal kalkınma adına her toplumda üzerinde durulan önemli konulardır.
İslam medeniyetinde mesele, kendine özgü infak müesseseleri aracılığıyla düzenlenmeye çalışılmaktadır. Bu medeniyete ait olan vakıf kurumlarının, tarihi seyir içerisinde sosyal kalkınmada çok önemli rol oynadıklarına dair birçok örnek vardır. Bir vakıf medeniyeti kuran Osmanlı'nın para vakıfları tecrübesi, bu konuda günümüze ışık tutacak mahiyettedir.
Kalıcılığı temel vasıf edinen vakıf ameliyesinin özünde, devamlılık, sürdürülebilirlik ve üretkenlik vardır. Sadaka-i cariye olan bu ameliye, hem kendi dönemine hem de gelecek nesillere katkı sağlamaktadır.
Yoksullukla mücadele, sürdürülebilir kalkınma ve sosyal refah gibi alanlarda strateji vakıf tecrübesinin sürece katılmasında fayda vardır. Eserin bu bağlamda bir bakış açısı sağlayacağı kanaatindeyiz.
Betül Duman Bay, Mustafa Kemal Bayırbağ, Osman Alacahan Kürt meselesi, uzun yıllardır memleketimizin politika ve siyaset gündemini belirleyen ana maddelerinden biri olarak önemini koruyor. Farklı taraflarca siyasi söylem alanında inşa edilen ve ezber hâline gelmiş kanaatler ve ön kabullerden beslenen savlar, suçlamalar ve gerilimlerin bu meselenin çözümüne bugüne kadar bir katkıda bulunmadığı açıktır. Kendileri hakkında inşa edilmiş olan ve genellemelere dayanan “Kürt” ve “Türk” imgeleri/algıları siyaset alanında üretilmekte, bu meseleyi memleketin evlatlarının nasıl algıladıkları ve deneyimledikleri ise kendilerine nadiren sorulmaktadır. Sorulduğu durumlarda ise kutuplaştırmaya dayalı bir siyaset ortamında inşa edilen söylemlere, imgelere ve kanaatlere nasıl baktıkları ele alınmakta; kendilerinin neyi nasıl deneyimlediği sorusu havada kalmaktadır. Ayrıca bu konu, Anadolu'da asırlarca birlikte yaşamış Kürt ve Türk etnik kesimlerin evlilik, akrabalık, komşuluk yaparak hâlihazırda kopmaz bağlarla bir diğerine bağlı olduğu varsayımından hareketle uzunca bir süre sosyal kaynaşma bağlamında ele alınmamıştır.
Bu çalışma, yukarıda anılan eksikliklere bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır. Araştırmacılar, siyasi ezber ve kanaatlerden önce, “gerçek insanlar”ın kendilerini ve (eğer gerçekten varsa) ötekilerini nasıl gördüklerini, meselenin temelinde yatan dışlanma/ayrışma olgularını hangi temellerde ve nasıl deneyimlediklerini, bir diğerinden maddi ve duygusal bir kopuş içinde olup olmadığını (ve eğer böyleyse bunun ne düzeyde olduğunu) ve ayrışma/kaynaşma olgusunun memleketin tüm coğrafyasında tek tip bir biçimde ortaya çıkıp çıkmadığını sormanın daha yerinde ve çözüme katkı sağlayacağı düşüncesini benimsemişlerdir.
Erdem Başhan, Fatih Sinan Esen, Ferihan Ayaz, Gizem Parlayandemir, Gül Dilek Türk, İbrahim Halil Yaşar, İhsan Eken, Nurettin Parıltı, Osman Çalışkan, Serkan Bayrakcı, Şebnem Özdemir, Ülkühan Bike Esen, Yeşim Esgin Günümüzde 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun yaklaşık yarısının sosyal medya kullandığı tahmin edilmektedir. İnsanın telgraf ile başlayan iletişim teknolojilerini kullanma yolculuğunun günümüzdeki durağı, sosyal medya olarak görülmektedir. Gittikçe daha hızlı bir şekilde dijitalleşen dünyada sosyal medya, insanları kuşkusuz ki hayatlarının her alanında etkilemektedir. Tüketici, müşteri, ebeveyn, iş insanı, sevgili, seçmen… Hangi kimliğe sahip olursa olsun insan, sosyal medya ile az ya da çok ilişki içerisinde bulunmakta, sosyal medyada birilerini az ya da çok etkilemekte, yine sosyal medyada birilerinden az ya da çok etkilenmektedir.
Bu kitap, sosyal medyanın insan ve kitle psikolojisi üzerindeki rolü ile ilgili teorik ve deneysel çalışmalardan oluşan bir seçki sunmaktadır.
Aslıhan Zinderen, Erdoğan Akman, Hakan Yılmaz, İbrahim Etem Zinderen, M.Ferhat Sönmez, Niyazi Ayhan, Savaş Keskin, Seçil Düztepe, Serpil Kır Elitaş, Sümeyra Ayık, Türker Elitaş Çevrim içi bireyi sosyal medyada rasyonel bir yön bulma/tanıma deneyimine çağıran bu rehber, modern geçmişin sahip olduğu geleceğin yetersizleşmesine karşı telafi içerir. Descartes'in ifade ettiği gibi; “Gelecek, insanlığın hızına yetiştiği zaman geçmişin artık bir geçerliği olmayacaktır!”. Sosyal medya insanlığı, “geçmişinin umduğu geleceğin” hızına yetişemediği bir jenerasyondur. Sosyal medya geleneksel olmadığı gibi, onun insanı da geleneksel değildir. Dolayısıyla geçmişin tahayyül ettiği gelecek yerine yeni bir geleceği tercih etmiştir. Bu rehber, sosyal medyanın hızını bir metnin zamansallığında durduran tarihsel ve kültürel bir yol gösterici olmayı da amaçlar. Tanıttığı platformlar ve onların birbirleriyle ilişkisi üzerinden sosyal medyanın geleceğine ilişkin bir geçmiş/tarih kurmayı dener.
A. Bahadır Darı, Atalay Bahar, Ayşen Yalman, Demet Yalçın, Dilara Nergishan Koçer, Duygu Odabaşı, Ebru Sönmez Karapınar, Esra Demirci, Fatma Yiğit Açıkgöz, Gizem Parlayandemir, Gül Dilek Türk, Hüseyin Aşkın, İbrahim Halil Yaşar, Osman Çalışkan İletişim, toplumla var olan, toplumla birlikte gelişen ve değişen bir süreçtir; toplumsal değişimlere paralel şekillenir. Sosyal medya, toplumsal bir iletişim sürecidir ve toplumsallaşmanın sanallaşmış biçimidir. Yüz yüze iletişimden bugün sanal iletişime kadar ilerleyen; her hâli ve şekli ile hayatımızda yer alan iletişim, günümüzde özellikle COVİD-19 pandemisi ile yoğun olarak kullanmaya başladığımız sosyal medya biçimiyle de hayatımızın merkezinde yer alır. Pandemi nedeniyle eve kapandığımız, tüm sosyalleşme etkinliklerimizi ve hayata dair tüm süreçleri dijital hâli ile yaşadığımız günümüzde, insan ve topluma dair hemen hemen tüm konular sanallaşarak ve sosyal medyanın da etkisi ile kitleselleşerek fiziksel dünyadaki hayatımızın sanallaşan versiyon hâlini almıştır. Sanal toplum hâline gelen sosyal medyaya dair cevaplar sunmayı amaçlayan bu kitap, sosyal medya ve toplumsallaşma süreçlerine yönelik olarak toplumsal yaşamı oluşturan, topluma dair olan ve sosyal medyaya taşınarak sanal yaşamlarımızı ve gündemlerimizi de belirleyen süreçleri içeren başlıklardan oluşmakta ve sosyal medyanın sosyolojisine yönelik farklı bakış açıları sunmaktadır.
Abdürrahim Güler, Ahmet Burak Kahraman, Ali Erdem Akgül, Cem Koray Olgun, Cevdet Yılmaz, Erdi Demir, Eyyüp Ensar Taşkın, Ferhat Arık, Hasan Hüseyin Aygül, Levent Taş, Mehmet Çakır, Muharrem Kılıç, Nilüfer Öztürk Aykaç, Oya Eryiğit Günler, Seda Taş Sosyoloji, yapı ve fail arasında gerçekleşen mücadeleyi bilimsel, sistematik ve eleştirel bir düzlemde anlamaya ve açıklamaya çalışan bir disiplin olarak değerlendirilmekte iken sosyolog, bu anlayışın icracısı konumundadır. Herkesin “toplum” hakkında bir şeyler söylemeye kendini ehil hissedebildiği bir düzlemde ihtiyaç duyulan iki ana şey ise sosyolojik perspektif ve sosyolojik tahayyül gücüdür. Mills'in yorumuyla sosyolojik bakabilme ve sosyolojik tahayyül gücü sayesinde bireylerin belirsiz kişisel huzursuzlukları net bir biçimde “sıkıntı” olarak ortaya konmakta ve kamusal “sorunlar” konusunda politik adımlar atılması beklenmektedir. Burada açıklığa kavuşturulması gereken önemli bir konu da “sıkıntı” ve “sorun” kavramlarıdır. “Muhitlerle ilişkili kişisel sıkıntılar” ile “toplumsal yapıyla ilişkili kamusal sorunlar” olarak adlandırılan bu iki ayrım, sosyolojik tahayyülü anlamak adına önemli işaretleyicilerdir. Örneğin, A karakterinin zararlı madde kullanıyor olması kendi muhitinde bir eylem icra ettiğinden bir “sıkıntı”dır. Ancak, zararlı madde kullanma yaşının ilkokul çağı yaşına kadar düştüğü bir toplumda bu kamusal bir “sorun” olarak görülmektedir. Bu ve buna benzer sıkıntı ve sorunları ortaya koyabilmek sosyolojik tahayyül gücüne sahip olmayı gerektirmektedir. Bu eser, kişisel sıkıntı ve kamusal sorunları merkeze alarak toplumbilimsel bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.
Joanne R. Smith, S. Alexander Haslam Bu kitap, sosyal psikoloji tarihini şekillendirmiş ve klasikleşmiş bazı deneysel ve saha çalışmalarını en geniş kapsamıyla ele almakta ve yeniden değerlendirmektedir. Bu çalışmaların yapıldığı dönemin toplumsal ve siyasi bağlamının çalışmaların yapılışına veya yorumlanışına etkisini ve bu yorumlamaların günümüze gelene kadar nasıl dönüşümlerden geçtiğini görmek, bu klasik çalışmalar hakkında bildiğimizi zannettiğimiz pek çok şeyin aslının farklı olabildiğini anlamak şaşırtıcıdır. Bu özellikleriyle, bu kitap akademisyenler ve öğrencilerin yararlanabileceği eşsiz bir kaynaktır. Öte yandan yalnızca bir ders kitabı veya akademik bir kitap da değildir; aynı zamanda sosyal psikolojiye ilgi duyan herkesin merakla okuyabileceği bir kitaptır.
David Myers, McGraw-Hill "Elinizdeki bu kitap, sosyal psikolojinin konularını en geniş kapsamıyla ele almakta, klasikleşmiş deneysel ve saha araştırmalarını en güncel bilimsel çalışmalarla harmanlamaktadır. Bu bakımdan, akademisyen ve öğrencilerin yararlanabileceği eşsiz bir kaynaktır. Kitapta, sosyal psikoloji konuları bölüm bölüm ele alınmıştır; ilgili kavram, terim, kuram ve araştırmalar aktarılırken her bölüm kendi içinde bir bütünlük arz edecek şekilde akıcı bir öyküsel kurguyla ve dille yazılmıştır ayrıca bu kitap; tarihsel olaylarla, edebî ve felsefi metaforlarla zenginleştirilmiştir.
Ayrıca bu kapsamlı çalışma, sadece bilimsel bir disiplinin temel konularını okuyucuya aktarmakla kalmamakta, aynı zamanda savaş, açlık, çevre gibi gerçek dünya sorunlarının sosyal psikolojik boyutlarıyla ilgili çözüm önerileri de getirmektedir. Bu bakımdan elinizdeki kitap yalnızca bir ders kitabı değil, aynı zamanda sosyal psikolojiye ilgi duyan herkesin merakla okuyabileceği bir kitaptır."
Celil Ünal, Emel Poyraz, İbrahim Kiçir, Ömer Erdoğan, Sümeyra Tüzün, Ümmügülsüm Talipoğlu İnsan, hayatını idame ettirebilmek için diğer insanların varlığına ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç, insanları bir arada yaşamaya itmiştir. İletişim ve etkileşim sayesinde insanlar, medeniyetler kurarak modern toplumları oluşturmuşlardır. Modern toplumun var olması ile günümüzde, toplumu inceleyen birçok bilim dalı ortaya çıkmıştır. Sosyal psikoloji ise bu bilim dallarının en önemlilerinden birisidir. Akademik çalışmalarda, sosyal psikoloji; bireyleri grup içinde inceler, onların nasıl etkileşimde bulunduklarını ve kimliklerini nasıl inşa ettiklerini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışır. Tam olarak bu süreçte, iletişim bilimleri; toplumun kültürel değerleri, bireysel roller, grup dinamikleri gibi unsurlar açısından önem arz eder. Çünkü iletişim bilimleri, bir toplumda var olan kültürel ve toplumsal değerlerin nasıl var olduğunu, kültürel etkileşimi ve bireylerin birbirleriyle iletişimini inceler. Bu bakımdan iletişim, bireylerin; duygusal, bilişsel ve kültürel süreçlerini anlamak açısından sosyal psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir.
Bu kitapta, sosyal psikoloji paradigmaları perspektifinden, iletişim çalışmalarına yeni bir boyut kazandırılmaya çalışılmıştır. İletişim bilimleri ile ilintili olan çeşitli sosyal psikoloji kuramları, derlenmiş ve açıklanmaya çalışılmıştır. Kitabın, sosyal psikoloji ve iletişim alanına ilgi duyan herkes için faydalı olması umulmaktadır.
Adam Karduz, Adem Bölükbaşı, Ceylan Sülü Akgül, Elif Nagihan Türköz, Ersin Eraslan, Fatıma Firdevs, Fikri Keleşoğlu, M. Ferit Duman, Naci Türker Yimsek, Onur Bayrakcı, Reşide Solmaz, Seyit Karaburçak, Şükrü Türköz Ortak yaşamın doğası gereği tüm eylemler, toprağa nüfuz eden kökler gibi saçaklanarak tüm yaşamı kuşatmaktadır. Ortak yaşamda yapılan her eylemin kıymeti, uzmanlığı ile ölçülmektedir. Uzmanlaşmaların en yumuşak karnı ise uzmanlık alanlarına ilişkin bakış açılarının daralmasıdır. Giderek daha spesifik bir alana yoğunlaşan çalışmalar yapmak doğru sonuçlar doğursa bile aynı zamanda alanın genelinden giderek uzaklaşmak anlamı taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki bir yaprağa 10-15 oranında yaklaşarak incelemek o yapraktan 10+15 uzaklaşmak olacaktır. Yaşadığımız doğanın göreceliğinin yaratmış olduğu bu durumun en basit çözümü, araştırma alanlarına yönelik ne kadar derinlemesine çalışmalar yapılırsa yapılsın, bir yanı ile sürekli araştırma alanının nesnel gerçekliğinden kopmamaktır. Bunun için alana ilişkin bütünlüklü çalışmaların önemi büyüktür.
Bu kitap çalışmasının temel motivasyonu işte tam bu noktada aranmalıdır. Kitap; giderek uzmanlıklara ayrılan ve her araştırmacının kendi spesifik alanına odaklandığı bir süreçte, sosyal bilimlerin farklı disiplinlerinden araştırmacıları sosyal sorunlar ortak zemininde bir araya getirmektedir. Böylelikle sosyal sorunlar alanının nesnel gerçekliğinin en net görünebileceği bir yükseklikten panoramik bir bakış sunulmak istenilmiştir.
Eyyüp SANAY Sosyoloji kelimesi, ilk defa Fransız düşünür Auguste Comte tarafından 19. yüzyılda kullanıldı.
Sosyolojinin konusu, sosyal olaylar ve sosyal varlıklardır. Sosyal varlıkların en önemlilerinden ve şüphesiz en süreklilerinden biri ise toplumdur.
Bu kitap, bir öğretim yöntemiyle hazırlanmış ve konular, mümkün olduğunca bu yönteme uygun olarak ele alınmıştır. Daha önceki çalışmalarımdan yararlanarak hazırladığım bu kitapta, okuyucunun gerekli sosyolojik bir alt yapıya sahip olması, sosyolojik tartışmalar ve aşırı sosyal içerikli görüşlerle ilgili bilgi sahibi olması hedeflenmiştir. Sosyoloji konusunda merak sahibi kişiler, burada, genel sosyoloji bilgilerini bulabileceği gibi, grup-birey ilişkisi, gruplar arası çatışma gibi konular hakkında da bilgi edinebilecektir.
Bir cümle ile ifade edilecek olursa bu kitap, sosyolojinin bir bilim olarak ortaya çıkışından günümüze kadar geçirdiği serüveni anlatmaktadır.
Emine Zeynep Suda Sosyolojiye giriş niteliğindeki bu kitabı, üniversitenin en değerli unsuru olan öğrencilerimiz için hazırladık. Öğrencilerimizin akademik yaşamına en baştan itibaren eşlik etmek, onlarla birlikte düşünmek ve birlikte üretmeye yönelmek ne güzel…
Sosyoloji nedir, beşeri bilimler içerisindeki konumu nasıl tarif edilir, disiplinin kendine özgü nitelikleri nelerdir gibi temel sorulara çağdaş bir yanıt aradığımız bu kitapta bir sosyal bilim olarak sosyolojinin kuruluşunu hazırlayan toplumsal koşulları, toplum düşüncesini mitolojik, ütopik, felsefi ve tarihsel açıdan ele alan öncülleri ve 19. yüzyılda sosyolojik düşünceyi besleyen sorunları ve öncüleri tanıtmayı hedefledik.
Kitabımızda, klasik sosyolojik perspektifleri ve bu alanda çağdaş katkıları tanıtmayı istedik. Aşina olunmayan kavramları açıklamak amacıyla öğrencilerimizin yararlanabileceği kutularla hem sosyolojinin kurucularına dair bilgiler vermeyi hem de pozitivizmden organizmacılığa kadar sosyolojik tartışmalarda önemli yer tutan çeşitli kavramlara ışık tutmayı istedik.
Sosyoloji eğitiminde klasik olarak takip edilen izlek ile güncel tartışmalar ve yeni yaklaşımları sentezlemeyi önemsedik. Bu amaçla Batı'da önde gelen üniversitelerde okutulan sosyolojiye giriş niteliğindeki kitapları taradık, özellikle de eğitim açısından kolaylıklar sağlayan Amerikan sosyolojisi kitaplarını incelemeyi ihmal etmedik. İçeriği oluştururken Kıta Avrupa'sının değerli birikimini de yapı taşı olarak değerlendirdik. İngiltere'de ve Fransa'da okutulan giriş kitaplarını bu gözle yeniden inceledik.
Sosyolojide yöntem konularını, öğrencilerimizin bu alana giriş yapabileceği ve kendi çalışmalarında yararlanabileceği pratik bilgilerle oluşturmaya çalıştık. Bu çerçevede sosyolojik araştırmalarda kullanılan araçları; alan araştırması, etnografi, katılımcı gözlem başta olmak üzere temel başlıkları anlaşılır bir dille aktarmayı amaçladık. Kentler ve kentsel alanların dönüşümünü ele alan bir bölüm ekledik.
Türkiye'de sosyolojinin gelişimini ele alan bölümde Doç. Dr. Güven Gürkan Öztan'ın yazdığı bölüm, kitabımızı bu alanda yazılmış diğer kitaplardan ayıran önemli bir katkı sağladı.
Daha güzel bir dünya kurma umuduyla kitabımızı öğrencilerimize armağan ediyoruz.
David M. Newman Newman'ın da vurguladığı gibi, toplumu insanlar inşa eder. Toplum, bizden kopuk ve çok uzağımızda olmayıp aksine yanı başımızdadır. Günlük hayatımızın her bir detayında, toplumu gözlemleyebiliriz. Toplumu biz insanlar inşa ederiz. Sonra da toplumun bizim eserimiz olduğunu unutup onun görkemli yapısı altında hayatımızı sürdürürüz.
Nasıl ki toplum bireyleri şekillendiriyor ve onların hayatına yön veriyorsa; bireyler de toplumu planlamada, korumada, geliştirmede ve toplumsal sorunların çözümünde aktif ve belirleyici rol oynar. Bu kitapta, ırk ve etnisite temelli olaylardan, tüketim çılgınlığına; siber gelinlerden, tek ebeveynli ailelere; medyanın hayatımızdaki manipülatif gücünden, çok uluslu şirketlerin küresel gücüne kadar, hayatın her yönünden güncel ve zengin örneklerle karşılaşacaksınız. Irk, sosyal sınıf ve toplumsal cinsiyet ile ilgili olguların, günlük hayatımıza etkileri konusunda aydınlanırken belki sizler de sıkıntı ve ıstırap duyacaksınız.
Sosyoloji, son yaşanan küresel ekonomik krizin bireysel, toplumsal ve küresel etkilerinden Arap Baharına (?!) ve Mısır'daki olaylara; Madagaskar yerlilerinin kültürel geleneklerinden, Facebook'taki “ayrılık habercisi” uygulamasına kadar, ilginç ve çarpıcı örneklerle yaşadığınız gerçekliğin kapılarını sizlere aralamakta; günlük hayattaki en küçük deneyimlerimizin bile toplum denilen gerçeklikle yakından ilişkili olduğunu, etkili bir şekilde ifade etmeyi hedeflemektedir.
Okuyucuya, sosyolojik bir bakış açısı kazandırma görevini, hakkıyla yerine getireceği düşünülen bu kitap, yalnızca kitabın kaleme alındığı Amerikan toplumuna ilişkin değil; küresel düzeydeki toplumsal, ekonomik ve siyasal olaylarla ilgili olarak da zengin ve güncel bilgiler ile istatistiki veriler içermektedir. Çok boyutlu ve karmaşık toplumsal gerçekliği, anlaşılır bir dil ve üslup ile okuyucuya anlatan, son derece faydalı ve eşine az rastlanan bu eseri okurken en az, çevirisini yaparken benim aldığım kadar keyif alacağınızı düşünüyorum.
John J. Macionis Sosyoloji öğrenmek; toplumu, toplumları ve kendimizi anlamaktır. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki insanların çoğu, özellikle ekonomik gelecekleri konusunda kaygılı. Toplumu oluşturan kurumlar ve sosyal sorunlar hakkında bilgi edinerek çözümler üretmemiz kolaylaşır. Sosyoloji, toplumun bütün birimlerinde artan bir hızla gerçekleşen sosyal değişmeyi de yansıtır. Kısaca dünyayı daha iyi algılamak, işleyişini anlamak için bu eser, hem bilgilendirici hem de eğlencelidir.
Bu kitap, üniversite öğrencilerine hitap etmekle birlikte sosyolojiyle ilgilenen herkesin bir şeyler bulabileceği bir eserdir. Eğer aktif bir sosyoloji öğrencisi ve sosyolojik düşünce tasarımcısı olmak istiyorsanız, bu kitap sizin için çok iyi bir başlangıç olacaktır.
İbrahim Arslanoğlu Sosyolojinin dallarından hangisinde uzmanlaşmak istenirse istensin sosyoloji teorilerini bilmek gerekir. Her bilimde olduğu gibi sosyolojide de alan çalışmaları ancak doğru bir teorik çerçevenin kurulması ile gerçekleştirilebilir. Bunun için sosyoloji teorileri dersinden öğrenilecek bilgiler son derece önemlidir.
Türkiye’de yazılan kitaplarda iki şey dikkati çeker. Birincisi, yazan kişinin söylediklerinin anlaşılmamasıdır. Diğeri ise sözü çok uzatarak okurları bıktırmalarıdır. Bu nedenle kitaptaki konular öz olarak anlatıldığı için görece küçük hacimli bir kitap ortaya çıkmıştır. Ayrıca kitabın dili, son derece sade ve anlaşılır olduğu için okurları sıkmayacağı gibi zevkle okuyacaklardır.
Kitap, başta lisans öğrencileri olmak üzere lisansüstü öğrencilere araştırmacılara ve meraklı okurlara son derece faydalı olacaktır.
Ayşegül Kip, Bahar Küçük, Beyza Oğuz, Büşra Kara, Cennet Feyza Cömert, Fuat Araz, Hayrunnisa Dokuyucu Solak, İsmail Zeyrek, M. Ahmet Kurum, Mehmet Emin Sarıkaya, Meryem Sümeyye Atmaca, Özcan Güngör, Yusuf Yaralıoğlu, Zekiye Demir Dünya ve Türkiye'de dinin toplumsal hayattaki etkileri son yüzyıllarda hep tartışılagelmiştir. Kimi zaman yok olacak kimi zaman etkisini yitirecek ve kimi zaman da torbadan düşerek yeniden güç kazanacak bir kurum olarak dinin toplumsal hayatta çok farklı değerlendirmelere konu olduğu bilinmektedir. Din ve sekülerleşme konularında derinlemesine bir anlayışa sahip olmak isteyenler için kapsamlı bir kaynak olan bu kitap, öğrencilerin, akademisyenlerin ve normal okuyucunun bu etkileşim üzerine ilgisini çekecek bir içeriğe sahiptir. Kitap, temel kavramları anlamak isteyenlere sağlam bir giriş sunmanın yanı sıra farklı perspektiflerden konuya yaklaşma imkânı sunarak okuyucuların çok yönlü bir bakış açısı kazanmalarını sağlamaktadır. Ayrıca din ve sekülerleşme konularını ele alırken güncel olaylara da odaklanarak okuyucunun teorik bilgilerini pratik uygulamalara dönüştürmelerine yardımcı olacaktır. Yine okuyucuya, eleştirel düşünme becerilerini geliştirme ve farklı yazarların görüşlerini değerlendirme yeteneği kazandırma açısından da önemli bir rol oynayacak niteliktedir.
Kitap, din ve sekülerleşme ilişkisine dair sadece Türkiye ile sınırlı kalmayarak dünya çapında çeşitli örnekler sunmaktadır. Ayrıca eser, modernleşme sürecinin din, dinin de modernleşme süreçleri üzerindeki etkilerini incelerken sosyolojik bir derinlik sunarak akademik alanda var olan boşlukları doldurma potansiyeline sahiptir. Bunun yanında sosyolojik teorilerin din ve sekülerleşme konularına, sekülerleşme teorilerinin de Türk toplumsal hayatına nasıl uygulandığını göstererek okuyuculara teorik çerçevelerle çalışma yeteneği kazandırmaktadır.
Abdullah Yargı, Ali Ermiş, Ayşe Taşkın Demiralay, Ayşegül Kip, Beyza Oğuz, M. Halit Ateş, Maşite Sevimli, Mehmet Emin Sarıkaya, Mustafa Özer, Münteha Çağatay, Özcan Güngör, Sevde Öztürk, Yasemin Özsoy, Yusuf Yaralıoğlu Bu kitap, her ne kadar din sosyolojisi bilimi çerçevesinde yürütülmüşse de esas olarak siyaset sosyolojisi, siyaset bilimi, tarih ve teolojinin temel konu ve argümanları bağlamında tamamlanmıştır. Gerçekte siyasal olan ile toplumsal olan iç içedir ve siyaset, doğası gereği “ilişkiseldir”. Bu ilişkisellik bağlamında hem teolojik hem düşünsel manada dinin siyasetle ilişkisi de önem arz etmektedir.
Din ve siyaset ilişkisini nasıl anlamalı? Bu, modern zamanlarda her din mensubunun, özellikle Müslümanların zihnini fazlasıyla meşgul eden bir soru(n)dur. Yaşanan siyasi, tarihî, sosyal, kültürel ve bilhassa Batı hegemonyasının etkin olduğu dönemlerde ve adalet arayışı içinde geçen zamanlarda insanların bu konuya dair soruları devam etmektedir/edecektir.
Bilindiği kadarıyla tarih boyunca geleneksel toplumlardan başlayarak bütün toplum biçimlerinde siyasal yapılanmaların din ile ilişkisi olmuştur. Bu, bazen din adamlarının doğrudan yönetme talebini ve erkini kullanma şeklinde bazen de siyasi liderlerin, din adamlarının desteğini alarak devlete ve yasaya dini meşruiyet kazandırma şeklinde işlerlik kazanmıştır. Bu tecrübeler sonucunda ortaya çıkan bazı ideolojiler ve bunların pratik sonucu olan bazı siyasal hareketler dünyanın her tarafında gündeme gelmiştir. İdeolojiler ve siyasal hareketler dünyada çözüm üretme, adına pek çok düşünce ve mücadele ortaya koyarak iddialarını ispatlama derdine düşmüşlerdir.
İşte bu kitap; siyaset ve din ilişkisini, teorik, teolojik ve tarihî temelde ele alırken siyasal ideolojiler, Türkiye'de siyasal partiler ve siyasal parti seçmenlerinin eğilimlerini tartışmıştır. Böylesi kompleks yapıda bir ilişkisellik barındıran din ve siyaset alanında akademik üretim yapmak kolay değildi ancak her şeye rağmen kitap genç akademisyenlerin cesareti, titizliği, okumaları ve geleceğe bir iz bırakma düşünceleri sayesinde vücut buldu.
Abdullah Yargı, Ali Ermiş, Ayşe T. Demiralay, Burcu Türk, Büşra Ortakaya, Hayrunnisa Solak, İsmail Zeyrek, İsmail Kaya, Maşite Gençaslan, Mehmet Emin Sarıkaya, Merve Betül Çiftçi, Nazife Yılmaz, Özcan Güngör, Yasemin Kırlangıç, Yusuf Yaralıoğlu, Zeliha B. Ayata, Zeynep Katmer, Zeynep T. Albakır Sosyoloji, tarihi değişimin bir yönünü sürekli din ile ilişkilendirmektedir. Bu yüzden bütün toplumlar için din ve değişim ilişkisi çeşitli boyutlarıyla derinlemesine inceleme gerektiren bir konudur. Zamanın akışı içerisinde büyük müesses dinler ve her türden inanç, insanların sosyal, ekonomik, politik vb. pek çok görüş ve hareketinde kaynak olma işlevi üstlenmiştir. Bu bağlamda dinin dönüştürücü gücü ve dinin değişim gücünden ve dönüşümünden bahsedilebilir. Aynı zamanda insan, vahiy kaynaklı dinler açısından kendisine vahyolunanı veya beşerî dinler açısından sezgiye konu olan bilgileri, içinde yaşadığı toplumun şartları itibarıyla yorumlayarak farklı mekân ve zamanlarda insanileştirerek yaşanır kılmıştır. Her iki yönüyle
-dinin etkilediği değişim yahut değişimden etkilenen din- bu ilişki din sosyologlarının ana ilgi alanlarından birini oluşturmaktadır.
Eser, din sosyolojisi alanında daha önce yapılan çalışmalardan farklı olarak değişim ve din ilişkisini farklı konu başlıkları altında detaylı ve kapsamlı bir şekilde ele almaktadır. Kitabın din sosyolojisi alanında çalışma yürüten araştırmacılara sağlayacağı en önemli katkı; din ve değişim ilişkisine dair sunduğu sistematik içerik, zengin kaynakça ve özgün anlatımdır. Eserin genel okuyucuya hitap eden yönü yanı sıra din sosyolojisi alanında lisans ve lisansüstü çalışmalar yürütenler için özellikle başucu kitabı olması en büyük dileğimizdir.
Yaşar Suveren Sosyolojik araştırmalarda karşılaşılan en temel sorunların başında araştırmanın başlangıç, hazırlık ve tasarlanma aşamalarında yaşanan özellikle kuramsal ve araştırma modellerinin seçimi gibi konular ve bunlarla ilgili kimi zorluk ve belirsizlikler gelmektedir. Bu belirsizlikler aşılamadığı ölçüde araştırmanın uygulama düzeyine nasıl aktarılacağı konusunda sorunlar ortaya çıkmakta ve bu, çoğu deneyimsiz araştırmacıda ve özellikle de sosyal bilim öğrencilerinde kaygı ve yılgınlığa neden olabilmektedir. Bu kitap belirtilen bu belirsizliklere ve araştırma süreçlerinde yaşanan kimi zorluklara açıklık getirmeyi, mümkün olabildiğince pratik araştırma sürecine rehberlik etmeyi ve aydınlatmayı amaçlamaktadır. Bu yanıyla sosyal bilimsel araştırma sürecine ve pratiğine yönelik temel konularda aslında bir tür “Nasıl başlanmalı?” kitabı olarak da düşünülebilir. Kitabın esas kaygısı da bu “Nasıl?” sorularına anlamlı ve yararlı karşılıklar ve yanıtlar üretebilmek olmuştur. Araştırma pratiğinde en sık karşılaşılan sorun ve belirsizlikler ise bir araştırmanın hazırlık ve tasarımında temel zeminler olan kuram, kavramsal çerçeve, araştırma tasarımına temelde yön veren felsefi kabul ve önermeler ve bunların somut araştırma süreçleriyle ilişkileri, araştırma modellerinin doğru bir biçimde konumlandırılması, araştırma modelleri arasındaki farklılaşmalar, kuram ile pratiğin eklemlenme sorun ve zorlukları, literatürle nasıl ilişki kurulacağı ve sosyal bilimsel metin yazımı gibi konulardır. Bu bakımdan kitap, değinilen bu konularla ilgili temel belirsizlik ve sorunların aşılmasına yönelik bir işlev görmeyi amaçlamaktadır.
Ahmet Kar, Cuma Sungur, Fatih Budak, Fatih Şantaş, Gülcan Şantaş, Kenan Gözlü, Melek Zubaroğlu Yanardağ, Meltem Saygılı, Nurdan Oral Kara, Özlem Özer, Sümeyye Özmen, Umut Yanardağ, Ümit Çıraklı Sosyolojik olguların sağlık ve hastalık üzerindeki etkileri, tartışılmaz bir gerçektir. Bu etkiler, dünyada ve Türkiye'de her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Dolayısıyla, sosyolojik olguların ortaya çıkardığı bu etkilerin ayrıntılı bir şekilde ele alınarak incelenmesi, bilimsel açıdan son derece önemli bir gerekliliktir.
• Sağlık Sosyolojisinde Temel Kavramlar
• Sağlığı Etkileyen Faktörler
• Hekim-Hasta, Hasta-Hastane İlişkileri
• Cinsiyet ve Sağlık
• Yaşlanma ve Sağlık
• Kültür ve Sağlık
• Yoksulluk ve Sağlık
• Göç ve Sağlık
• Etnik Köken, Irk, Sosyal Sınıf ve Sağlık
• İşsizlik ve Sağlık
• Kentleşme ve Sağlık
konularını ele alan bu kitabın; sağlık sosyolojisi alanına ilgi duyan okur ve araştırmacılara, ilgili eğitim programlarında kullanılacak bir eğitim materyali olarak akademisyen ve öğrencilere ve sağlık sektöründe çalışan her bir bireye faydalı olacağı düşünülmektedir.
Turhan Yörükân Şehir, Konut ve Mahremiyet’i oluşturan yazıların büyük bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış yazılardan seçme yapılarak sosyolojik ve sosyal psikolojik, daha belirgin bir ifade ile sosyolojik bir sosyal psikoloji görüş açısıyla şehirsel yapı, şehir yenilenmesi, kentsel dönüşüm ve yarattığı problemler, normsuzluk, suçluluk, nüfus yoğunluğu, şehirsel yozlaşma, şehir çevresinin bozulması, konut, konutta yoğunluk, beden ve ruh sağlığı, kişisel ve kamusal alan ile mahremiyet konularına; şehir ve konutlarda pek farkına varmadan yaşadığımız çeşitli problemlere dikkat çekmek ve halkımızı aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitabın yazarı Turhan Yörükân, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde eğitim görmüş, Felsefe Bölümü’nde Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın uhdesinde faaliyet gösteren İlim Tarihi Kürsüsü’nden 1950 yılında mezun olmuş ilk kişidir. Mezun olduğu yıl açılan asistanlık sınavını pekiyi derece ile kazanarak Psikoloji ve Pedagoji Kürsüsü’nde göreve başlamıştır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde psikoloji ve pedagoji, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde sosyoloji, sosyal psikoloji ve araştırma metodolojisi dersleri vermiştir. Edebiyat Fakültesinde bulunduğu sırada başladığı Yüksek Savunma Akademisi'ndeki konferanslarına İmar ve İskân Bakanlığında görev yaptığı dönemde de devam etmiştir. 47 yaşında emekliye ayrıldıktan sonra da ilmî çalışmalarını sürdürmüştür. Turhan Yörükân, otuzun üzerinde kitabın yazarı ve editörüdür. Bilimsel dergilerde yayımlanmış pek çok makalesi bulunmaktadır.
Ensar Çetin Kendi tarihimizi unutarak sosyolojinin Batılı bir bilim olduğuna inandık. İtalyanlar, Giambatista Vico'yu tarih felsefesi ve sosyolojinin kurucusu; Fransızlar, Jean-Jacques Rousseau, Montesquieu, Saint Simon, Auguste Comte veya Emile Durkheim'ı sosyolojinin kurucusu; Almanlar, Karl Marx veya Max Weber'i sosyolojinin kurucu ilan ederken biz sadece bunların hangisinin haklı olabileceğine odaklandık ve sosyolojinin aslında bizim toplumumuzdan doğan bir bilim olduğunu görmedik.
Evet, bu konuda da ışık doğudan yükselmiş ve sosyoloji Doğu'da yani bizim toplumumuzda ortaya çıkmış bir bilimdir. Ne Doğu'da ne de Batı'da henüz sosyolojinin olmadığı bir dönemde (14. yüzyılda) yaşamış olan İbn-i Haldun, “el-İber” (Dünya Tarihi) isimli devasa eserinin birinci kitabı olan “Mukaddime”de (Başlangıç) çok açık bir şekilde, “umran bilimi”nin (sosyolojinin) inceleme konusunu tanımlamış, yöntemini belirlemiş ve temel kavramlarını ortaya koymuş ve bu yeni bilimin kurucusu olmuştur.
Eser, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; İbn-i Haldun'un Mukaddime isimli eserinde yer alan; sosyal bilim yöntemi, toplumsal dayanışma teorisi (asabiye), toplumsal yapı teorisi (bedevi-hadari toplum), toplumsal değişme teorisi (tavırlar nazariyesi), umran bilimi (sosyoloji) ve sosyoloji alt disiplinlerine (siyaset sosyolojisi, iktisat sosyolojisi, çevre (kır-kent) sosyolojisi, din sosyolojisi, beslenme sosyolojisi, müzik sosyolojisi) yaptığı katkılar incelenmiştir. İkinci bölümde; Mukaddime'de geçen sosyoloji ile ilgili bölümler yer almaktadır. Bu bölümde yer alan görüşler, aslı korunarak, herhangi bir yorumlama yapılmaksızın aktarılmıştır. Üçüncü bölümde ise modern dönemde yaşamış birçok Batılı sosyal bilimcinin toplum üzerine dile getirdiği görüşlerinin önemli bir kısmının, İbn-i Haldun'un 14. yüzyılda ortaya koyduğu toplum ile ilgili görüşlerine çok büyük oranda benzediği ve hatta bu görüşlerin bazı noktalarda İbn-i Haldun'un görüşlerinin bir tekrarı olduğu örneklerle ortaya konulmuştur.
A. R. Momin Sosyoloji, Avrupa'dan önce İslam dünyasında bilinen ve üzerinde çalışılan bir ilim. Sosyal ilimlerin karakteri, ait olduğu toplum ve medeniyetin özelliği ile önemli ölçüde bağlantılı. Fakat Batı'da bu ilmin, tüm toplumları bağlayıcı ve açıklayıcı bir özellik içinde sunularak ciddi bir hata yapılmıştır. Bir manada, olanı olmayanla açıklamak gibi bir durum ortaya çıkmıştır.
Hâlbuki, her sosyal yapı, kendine has dinamikler ve özellikler içinde ortaya çıkar ve orijinal bir nitelik kazanır. Bu durum aslında o toplum ve medeniyetin fotoğrafının çekilmesi demektir. Fotoğraf doğru ve net çekildiği ölçüde, toplumların işleyiş ve gelişmeleri de bu özelliğe bağlı olarak çözüme kavuşur.
Sosyal hayat, toplumların bütün yaşayışlarını inceleyen ve cevap veren komplike bir sistemdir. Bu sistemi ancak o toplumların tarihi, edebiyatı ve inanç sistemleri içerisinde ele alarak gerçek durumunu tespit etme imkânına sahibiz.
Sosyolojiye Giriş -İslami Perspektif- kitabı, sadece Batılı perspektiften olayları ele almakla kalmamış, İslam dünyasının bilgi, düşünce ve sosyal gerçekleriyle olaya daha geniş bir şekilde bakarak yeni bir anlayış ve kültür ile sosyolojiye farklı bir perspektif getirmiştir.
M. Sıtkı Aras Söğüt Anadolu'nun sembolüdür. Tüm milli değerlerin sanal alandaki buluşların zalim istilaları karşısında teslimiyet bayraklarını çekmiş oldukları gini hakiki söğütte (salkım söğüt farklıdır) hem cinsleri ile rekabet edememiş, binlerce yıl şenlendirmiş oldukları otaklardan taslarını, taraklarını toplayıp terki diyar etmişlerdir. Maalesef gerçek anadolu insanının hali de bundan pek farlı değildir. Kitap ruh kökümüzün bağlı olduğu Söğüt ile de irtibatlandırarak biyogrefiler, sosyal içerikli mesleki yazılardan bahsetmektedir.
Mehmet Âkif Ersoy Söyleşiler, deneme-eleştiri ve inceleme kitapları kadar önemlidir. Bir yazarın bazen bu tür çalışmalarına yansımayan ayrıntılar söyleşilerde dile gelebilir. Bu açıdan Mehmet Âkif'le yapılmış söyleşilerin de bir araya getirilmesi bir ihtiyaç olarak ortada duruyordu. Kitap asıl itibariyle üç bölümden oluşuyor: Âkif'le yapılmış ilk söyleşi; kendisiyle hasta döşeğindeyken yapılmış röportajlar; çeşitli gazeteci ve yazarların Âkif'le olan muhavereleri. Bir ek bölümde ise yakınlarıyla yapılmış röportajlar yer alıyor. Âkif'le sanat telakkisi hakkında bir Dârülmuallimîn talebesinin yaptığı ilk söyleşi, hasta döşeğinde gerçekleştirilmiş ve Âkif'in “dedikodu mevzuu olmak istemeyen bir hasta adam” hassasiyetiyle verdiği cevapları barındıran söyleşiler sağlam bir Âkif portresinin çizilebilmesi açısından son derece zengin ayrıntılar barındırıyor.
“Muhavereler” başlığı altında yer alan metinler ise kendi içinde teşkil ettikleri bütünlükle söyleşi metinlerinden bazı yönleriyle ayrılıyor. Bu metinler Âkif'le dost olmuş, bu vesileyle görüşmüş bazı kişilerin bu görüşmelerde gerçekleşen konuşmaları kayda geçirmeleri suretiyle oluşturulmuştur. Bu sebeple de klasik anlamda birer röportaj sayılmayabilirler ama karşılıklı konuşma havası içinde âdeta birer röportaj metni gibidirler.
Âkif'in İstiklâl Harbi içinde Hâkimiyet-i Milliye gazetesi bürosunda genç bir gazeteciyle konuşmaları, Türkiye'ye dönüşü sonrası yaşananlar, Kur'an Meâli hakkında ayrıntılar, roman, şiir ve vezin, felsefe, tasavvuf, Mevlânâ ve İbn-i Arabî gibi konulardaki görüşleri bu söyleşi/muhavere/hasbihallerden izlenebilir durumdadır.
“Ekler” bölümünde toplanan röportaj metinleri ise gazetecilerin Âkif'in aile fertleriyle görüşmelerinden oluşmaktadır. Söyleşiler Muhavereler Mehmet Âkif Ersoy kitabı, Âkif hakkında orijinal çalışmalarıyla tanıdığımız Yusuf Turan Günaydın'ın emek mahsulü eserlerinden biridir. Söyleşiler Muhavereler, Âkif'in kitaplarda kalmış bir yönünü daha gün yüzüne çıkarıp belirginleştirmektedir.
Murat Güneşdoğdu, Yeliz Üstel Aydın Türkçe sözcük bilgisi testlerinden oluşan bu kitap; ileri düzey (C1-C2) Türkçe söz varlığı bilgisini ölçmek için tasarlanmıştır. Eser; ileri düzey bir söz varlığı kitabı olmasıyla, seçilen ögelerin ifadesinde kullanılan dille, oluşturulan özgün cümlelerin gündelik hayatımıza dair incelikli ipuçları içermesiyle ve içindeki soru tiplerinin farklılığıyla ülkemizde bir ilk olma özelliğine sahiptir. Tamamı özgün cümle ve sorulardan oluşan çoktan seçmeli 20 testlik bölümde, 1000 soru yer almaktadır. Ayrıca kitapta eş ve zıt anlamlı sözcüklerden oluşan 200 soruluk bölüm, 25'er soruluk hata saptama ve cümle tamamlama bölümleri, değişik etkinliklerden oluşan şipşak testlerin yanı sıra sözlükçe ve başvuru bölümleri de yer almaktadır. Kitap; kişisel sohbetlerden haber diline, çarşı pazar alışverişinden resmî işlemlere kadar uzanan geniş bir yelpazede çok çeşitli bir söz varlığı ağıyla örülmüştür. Alanında bir ilk olan bu çalışmanın hedef kitlesi öncelikle formal bir dil öğrenimi sürecindeki C1 ve C2 öğrenirleridir. Ancak Türkçeyi yabancı/ikinci dil olarak öğrenmiş ve hâlihazırda herhangi bir formal öğrenme sürecine dâhil olmayan yaşam boyu dil öğrenirleri de ulaşılmak istenen gruptadır. Özetle kitabın Türkçe ve dil eğitimi üzerine çalışan öğretim üyelerine ve araştırmacılara, Türkçeyi yabancı dil olarak, ikinci dil olarak ve Türk soylu vatandaşlara öğreten eğitimcilere, Türkçe eğitimi alanındaki lisans ve lisansüstü öğrencilerine, yabancı dil eğitimi alanında çalışanlara ve Türkçeye gönül veren herkese çok yararlı bir kaynak olacağı şüphesizdir.
Arzu Cebe Son yıllarda hemen hemen her alanda İbraniceye olan ilginin artması, hem özel eğitim merkezlerinde hem de akademik düzeyde İbranice eğitiminin verilmesi ve yürütülen çeşitli diğer araştırmalar, İbrani dili eğitimine yönelik bilimsel çalışmalara olan ihtiyacı artırmıştır. Ülkemizde İbranice dil bilgisi çalışmaları oldukça yeni bir alan olduğundan çalışma bu alanda yapılacak yeni araştırmalara bir kapı açmak üzere bu kitap kaleme alınmıştır.
Sözcük türleri esasında hazırlanan bu çalışma akademik düzeyde Türk öğrencilerinin İbrani dili eğitimi sürecinde anlatma/anlama hususunda karşılaştıkları zorluklara göre anlatım kolaylığı sağlamak amacıyla geliştirilen yöntemler dikkate alınarak hazırlanmıştır.
Çalışma, on iki bölümden ibarettir. İbrani dilinin tarihçesiyle ilgili kısa bilginin yer aldığı giriş kısmından sonra “İbrani Alfabesi”, “İbranice Belirlilik: Artikel”, “İsim Kategorisi”, “Vav Bağlacı”, “İsmin İyelik Hâli”, “Segolat İsimler”, “Sıfatlar”, “Zamirler”, “Edatlar”, “Zarflar (Belirteç)”, “Sayılar”, “İbranice Cümle Yapısı: İsim ve Fiil Cümlesi” başlıklı konular örneklerle izah edilmiştir.
Akademik düzeyde öğretim tecrübesine, araştırmalara ve alanında uzman yazarların yayınlarına dayanarak özenle hazırlanan bu kitap, hem İbranice dil bilgisi alanında çalışmalarını yürütecek araştırmacılara hem de İbranice akademik düzeyde bilgi sahibi olmak isteyenlere fayda sağlayacaktır.
Hikmet Turkay Birçok insan araştırmayı, bilinenden bilinmeyene doğru bir hareket olarak görür fakat araştırma, aslında bir keşif yolculuğudur. Hepimiz bilinmeyen doğal bir içgüdüye sahibiz. Bilinmeyen bizimle yüzleştiğinde merak ederiz ve merakımız bizi bilinmeyene karşı sorgulayıcı, daha kapsamlı bir anlayışa kavuşturur. Bu merak tüm bilginin temelidir ve insanın bilinmeyen ne varsa onu elde etmek için kullandığı yöntem, araştırma olarak adlandırılır.
Bilimsel araştırma; problemleri tanımlamak, hipotez veya önerilen çözümleri formüle eetmek, veri toplamak, değerlendirmek, kestirimler yapmak, bulgulara varmak ve formül hipotezine uyup uymadıklarını belirlemek için sonuçları dikkatlice test etmektir. Bu çerçevede kitap, bilimsel araştırma süreci kavramına dayanmaktadır. Araştırma sürecini kavramsallaştırmanın nedeni de spor araştırması anlayışını geliştirmeye faydalı olacağı düşüncesidir. Bu kapsam dâhilinde; kitabın birinci bölümünde bilim ve bilimsel araştırma ile ilgili bilgiler, ikinci bölümde araştırma süreci, üçüncü bölümde spor araştırmalarındaki yöntemler ve bu yöntemlere ilişkin örnekler, dördüncü bölümde verilerin analizi, beşinci bölümde de bulgular ve yorumlara yer verilmiştir.
Kitabın birincil kitlesi spor bilimleri alanındaki lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileridir. Sonrasında bilimsel araştırma dersleriyle ilgili akademisyenleri ve genel anlamda bakıldığında da spor bilimleri alanındaki tüm araştırmacıları kapsamaktadır.
Nesrin Kale, Pero Duygu Dumangöz Diğer bilim dallarında olduğu gibi beden eğitimi ve spor biliminin gelişiminde de felsefenin çok büyük bir etkisi olmuştur. Spor bilimi, felsefenin bilgi ve bilim felsefesi, ontoloji ve etik gibi alanlarından yararlanmaktadır.
Felsefenin temel alanlarından biri olan etik, eylemlerimizle ilgili olup değerleri ve bu değerlere dayalı hakların eyleme dönüştürülmesinin gereğini irdeleyen bir alandır. Bu değerlerin çıkış noktası ise “insanın değeri’dir”. İnsanın değeri, insanın diğer canlılar arasındaki özel yeridir.
Etik değerler, yazılı norm sistemleri ya da norm kodlarıdır; insan hakları etiksel norm kodlarıdır. Meslek etikleri, bu normlardan oluşur. Mesleklerini icra ederken kişilerin ideolojilerinden, kültürlerinden, dünya görüşlerinden bağımsız olarak bu normlara uymaları beklenir.
Sporda etik kodlar, mesleğin çalışma ilkelerini ortaya koyan ve spor insanlarının davranışlarını yöneten birer kılavuzdurlar.
Spor ortamlarında antrenör, yönetici, hakem, sporcu, mentör, fizyoterapist, sağlıkçı, taraftar, spor gazetecisi, spor bilimci olarak görev icra eden herkesin belirlenen dürüstlük, saygı, haksız rekabete karşı olmak, şeffaflık, objektif olmak, hukuka ve kurallara uygun davranmak, adil olmak, güvenilirlik gibi etik değerler ve kurallar çerçevesinde hareket etmesi gerekmektedir.
Ahlaki normların çatısını etik değerler, etik gramer oluşturmuyorsa kişiler ve toplumlar arasında öncelikle etik iletişimsizlik, ardından da çatışmalar ortaya çıkabilmektedir.
Belirli epistemolojik ve aksiyolojik özellikleri olan bu normlar, özel bir bilgi türü olup ancak eylemsel alanda ortaya çıkıp anlamlı hâle gelmektedir.
Spor ve Felsefe isimli bu kitap, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokullarında, Spor Bilimleri Fakültelerinde ve Spor Liselerinde öğrenim gören öğrenciler için bir ders kitabı; spor, felsefe ve spor felsefesi alanlarında çalışan akademisyenler ve eğitimciler için de başvurabilecekleri bir kaynak kitap niteliğindedir.
H. Murat ŞAHİN, Kenan ŞEBİN, Mehmet YILMAZ, Mehmet ŞAHİN Spor yapmanın amacı, disiplinli, çalışkan, sorumluluk sahibi, sorunlar karşısında
kaçmak ve geçici çözümler arkasına saklanmak yerine doğru çözümler
üretebilen yaratıcı, adil, dürüst, mutlu, zihnen sağlıklı olan ve kaliteli bir yaşam
süren bir birey olmaktır. Çocuklarımızı ve gençlerimizi özellikle spora yönlendiririz,
çünkü spor yoluyla disiplinli çalışmayı, kendilerine inanmayı, dürüst ve
adil bir şekilde mücadele etmeyi, rakibe saygı duymayı, kazanmayı ve kaybetmeyi
sportmence kabullenmeyi öğrensinler ve en önemlisi de
Yalçın Karagöz Bu kitapla araştırmacı; kitabın tamamını incelemeden, sadece ilgilendiği konuya bakarak analizini yapabilecek ve sonuçlarını yorumlayabilecektir. Bu kitap lisans, lisansüstü ve özellikle bilimsel araştırmalar için hazırlanmıştır. Konularla ilgili olarak, örnekler, önce teorik olarak, daha sonrada SPSS, AMOS ve META paket programı ile çözülmüştür. Bu kitapta tek ve çok değişkenli istatistikler tamamına yakını anlatılmıştır. Ayrıca, kitapta teorik bilgiler de bulunduğundan, lisans ve lisansüstü eğitimlerinde de tercih edilebilir.
Yalçın Karagöz Bu kitap lisans, lisansüstü ve özellikle bilimsel araştırmalar için hazırlanmıştır. Bu kitapta nicel, nitel ve karma araştırmada, araştırma sürecinin (araştırma probleminin belirlenmesi, hipotezlerin kurulması, örneklem yönteminin belirlenmesi, verilerin toplanması, güvenilirlik, geçerlilik, verilerin analizi, bulguların değerlendirilmesi, raporlanması yayın etiği vb.) nasıl yürütüleceği, nicel, nitel ve karma analiz yöntemlerinin kullanım şartları, verilerin analizinde paket programların (SPSS-AMOS-META) kullanılması, sağlık alanına özel istatistikler vb. verilmeye çalışılmıştır. Nicel yöntemlerde parametrik ve nonparametrik teknikler ve farklılıkları, bu farklılıklara göre uygulanacak analiz yöntemleri verilmiştir. Benzer şekilde nitel yöntemler arasındaki farklılıklar, bu farklılıklara göre uygulanacak durumlar verilmiştir. Kitabımın araştırmacılara faydalı olması dileğimle…
Buğra Oğuzhan Uluyüz İki farklı ifade, birtakım biçimbilgisel ya da sözdizimsel yöntemler kullanılarak birleştirilebilmektedir. Cümlelerin birleşmesiyle birlikte cümle yapıları, birtakım yönetim ve bağlama ilişkileri bakımından farklılaşabilecekleri gibi bazen her iki ifade de temel yapılarını koruyabilmektedir. Bazı dillerde de tipolojik olarak, cümle birleşmelerinde cümleler temel formlarını korumaktadır. Öte yandan Standart Çuvaşça yan cümleler şimdiye kadar oldukça az dikkat çekmiş olmalarına rağmen evrensel dil bilgisine bile katkılar sağlayabilecek kadar ilginç sözdizimsel davranışlar gösterebilmektedir.
Bu çalışmada da Standart Türkçe ve Standart Çuvaşçadaki adlaştırmalar karşılaştırmalı olarak ele alınmaktadır. Bu dillerdeki sözlüksel ve sözdizimsel adlaştırma türleri birbirinden ayrıldıktan sonra sözdizimsel adlaştırmalar / ad yan cümleleri, biçim-sözdizim ara yüzü bağlamında incelenmektedir.
John A. Pearce II, Richard B. Robinson Jr. Stratejik yönetim alanında yapılan araştırmalar, kavramsal araç ve becerilere vurgu yapmaktadır. Pearce ve Robinson tarafından yazılan Stratejik Yönetim kitabı, akademisyen ve uygulamacılar tarafından stratejik yönetim alanında ortaya çıkan bütün önemli kavram ve araçlara açık bir şekilde yer vermektedir. Genişletilmiş ve geliştirilmiş 12. basımı ile stratejik yönetim alanında yararlanılabilecek en önemli kaynaklardan biri niteliğine kavuşmuş; yüksek bir akademik standart yakalanmıştır. Kitap, uzun bir zaman içerisinde lisans ve lisansüstü program yürütücü ve yararlanıcılarından gelen destek ve uyumlaştırma çalışmaları sonucu şekillenmiştir. Özellikle, okullardan sağlanan geri bildirimler sayesinde stratejik yönetim açısından pratik ve sistematik çözümler ortaya koymasıyla kullanışlı bir hâle kavuşmuştur. 12. basım, küçük ve büyük işletmeleri analiz eden 30 örnek olay içermektedir. Örnek olaylar arasında; yeni kurulan, sektör lideri, yerel pazarlara odaklanan ve küresel ölçekte faaliyet gösteren birçok işletme örneği bulunmaktadır. Bu işletmeler; hizmet, perakende, üretim, teknoloji gibi çok farklı sektörlerde faaliyet göstermektedir. Kitap, özellikle eğitmen ve öğrenciler tarafından kolay bir şekilde anlaşılabilecek ve yararlanılabilecek zengin bir içeriğe sahiptir.
Mehmet Bağış, Mahmut Hızıroğlu Stratejik Yönetimin Kaynaklara Dayalı Yaklaşımı, epistemolojik ve ontolojik temelde statik ve dinamik kaynaklara dayalı yaklaşım şeklinde bir ayrıma gidiyor. Bu ayrım çerçevesinde kitap, yaklaşımın ekonomi, sosyoloji ve psikoloji disiplinlerindeki bilgi kaynaklarını ve temellerini sorgulamaya yönelik bir tartışma yürütüyor. Stratejik olgulara bakışınızı ve bu olguları kavrayışınızı değiştirecek olan bu kitap, buzdağının görünen yüzü altındaki görünmeyen kavramları ortaya çıkararak sizleri disiplinlerarası bir yolculuğa çıkarıyor.
Yazarlar kitapta, “Ekonomi, sosyoloji ve psikoloji disiplinleri, Kaynaklara Dayalı Yaklaşım’ın temellerine nasıl katkı yapmıştır?” sorusuna cevap arıyorlar. Ve bu arayış çerçevesinde Kaynaklara Dayalı Yaklaşım’ın sürdürülebilir rekabet avantajı olgusuna daha iyi açıklama getirebilmesi için gelecek araştırmalarla ilgili önerilerde bulunuyorlar.
Alper Arslan Hem dil bilgisi kurallarının öğrenimi hem de konuşmada akıcılığı yakalama açısından yabancı dil öğrenimi yoğun egzersiz gerektiren bir süreçtir. Herhangi bir gramer yapısının sadece kurallarını öğrenmek ve onunla ilgili üç beş alıştırma yapmak, o yapının günlük hayatta kullanılabilmesi için yeterli değildir. Öğrenciler öğrendikleri her kelime, her yapı ile ilgili cümleler, paragraflar yazabilmeli ya da bu konuları içinde bulunduran küçük metinler, diyaloglar okuma imkânı bulabilmelidirler.
Bu kitaptaki dil bilgisi kuralları ve kelimelerin büyük bir çoğunluğu, öğrenciler tarafından günlük hayatta rahatça kullanılabilsin diye; küçük metinler ve diyaloglar halinde verilmiştir.
“Success in English” bu doğrultuda, üniversitelerimizde öğretilmekte olan İngilizce servis (ortak) derslerinde kolaylıkla uygulanabilecek ve başarıyı yakalayabilecek bir ders kitabıdır. Ortak Avrupa Yabancı Dil Öğretimi Çerçevesine uygun olarak, A1/A2 seviyesinde hazırlanmıştır. Uluslararası bir dil olarak İngilizcenin öğretimini hedeflemektedir. Öğrencilerin dikkat sürelerini göz önüne alan kısa ve dinamik ünitelerden oluşan yapısal bir kurguya sahiptir.
Alper Arslan Hem dil bilgisi kurallarının öğrenimi bakımından hem de konuşmada akıcılığı yakalama bakımından yabancı dil öğrenimi bol bol egzersiz gerektiren bir süreçtir. Herhangi bir gramer yapısının sadece kurallarını öğrenmek ve onunla ilgili üç beş alıştırma yapmak, o yapının günlük hayatta kullanılabilmesi için yeterli değildir. Öğrenciler öğrendikleri her kelime, her yapı ile ilgili cümleler, paragraflar yazabilmeli ya da bu konuları içinde bulunduran küçük metinler, diyaloglar okuma imkanı bulabilmelidirler.
Bu kitaptaki her yapı ve kelimelerin büyük bir çoğunluğu, öğrenciler tarafından günlük hayatta rahatça kullanılabilsin diye; hem dilbilgisi kuralları ile hem de küçük metinler ve dialoglarla verilmiştir.
Öğrencilerimize ve öğretmenlerimize faydalı olacağı umuduyla Millî Eğitim Bakanlığı Anadolu Liseleri 10. sınıf müfredat programına paralel olarak hazırladığımız Success in English 10'da, öğrencilerimizin bir önceki kurda edindikleri dil becerilerini pekiştirmeleri ve geliştirmeleri, intermediate düzeyine uygun kelime ve dil bilgisi bilgilerini kolaylıkla bu beceriler üzerine koyabilmeleri, bir üst seviyeye zorlanmadan geçebilmeleri amacıyla her konuyu geniş, açık ve örnekli anlatımlarla okuma parçalarıyla destekleyerek sunduk.
Alper Arslan Hem dilbilgisi kurallarının öğrenimi bakımından hem de konuşmada akıcılığı yakalama bakımından yabancı dil öğrenimi bol bol egzersiz gerektiren bir süreçtir. Herhangi bir gramer yapısının sadece kurallarını öğrenmek ve onunla ilgili üç beş alıştırma yapmak, o yapının günlük hayatta kullanılabilmesi için yeterli değildir. Öğrenciler öğrendikleri her kelime, her yapı ile ilgili cümleler, paragraflar yazabilmeli ya da bu konuları içinde bulunduran küçük metinler, diyaloglar okuma imkânı bulabilmelidirler.


“Success in English” bu doğrultuda Anadolu Liseleri ve dengi okullar ile İngilizce öğrenimine yeni başlayanlar için İngilizce der müfredatına paralel olarak hazırlanmış bir yardımcı ders kitabıdır.


Kitaptaki konuların tamamı günlük hayattaki kullanımlarının görülmesi amacıyla okuma parçaları ile desteklenmiştir. “Vocabulary Focus” bölümündeki kelimeler tamamıyla dil öğreniminde yeni olan öğrencilerin ihtiyaç duyacakları ve kullanacakları kelimelerden seçilerek geniş bir yelpaze içerisinde kullanımları ile beraber sunulmuştur.


Bu şekliyle Success in English’in İngilizce öğreniminde öğrencilere büyük kolaylık ve yarar sağlayacaktır
Muhammed Ferit Duman Bu kitap; sosyolojinin konusuna giren suçun, kamusal ol(a)mayan alan(lar)da oluşan suç habitatlarının ve suçlu habituslarının bir ürünü olduğunu iddia etmektedir. Bunu ispat edebilmek için ise Habermas ve Bourdieu'nün metinlerine ve alan çalışmasına yaslanarak sosyolojik bir yaklaşım önermekte ve bu yaklaşım üzerinden suçu en iyi şekilde anlamamıza imkân sağlayacak kesimi -suçlu gençliği- mercek altına almaktadır.
Bu kitap ile ülkemizdeki suç ve gençlik literatürüne özgün bir katkı sunulmaya çalışılırken aynı zamanda gerçekten “Suçlu gençlik mi?” sorusunun cevabı verilmeye çalışılmıştır.
Zahir Kızmaz Suç, tüm toplumlarda önemli bir problem olarak görülmektedir. Suç oranlarının yüksek düzeyde gerçekleştiği veya toplumsal yaşamı tehdit ettiği ülkelerde suçun önlenmesine yönelik çabalar ve politikalar adeta kaçınılmaz hâle gelmektedir. Ülkemizde ciddi bir toplumsal sorun oluşturduğu varsayılan suç olaylarının/oranlarının zaman zaman toplumda giderek bir korku ve panik atmosferinin oluşmasına yol açtığı bir gerçektir.
Suç önleme çalışmalarının en belirleyici özelliği, suç işlendikten sonraki süreçte gerçekleşen müdahaleden çok suç işlenmeden önceki süreçte yapılabilecek olan faaliyetleri içermesidir. Diğer bir ifade ile suç önleme yaklaşımları genelde suçun ortaya çıkışını önlemeye yönelik yaklaşımlardır. Dolayısıyla günümüz toplumlarında suçun önlenmesi sadece polis birimlerinin çabaları ve cezai yaptırımların caydırıcılığı ile mümkün değildir. Hiç kuşkusuz günümüzde suçlulukla etkin bir mücadelenin yürütülmesine veya suçun önlenmesine odaklanacak yaklaşım ve modellerin çok boyutlu, çok disiplinli ve çok kurumlu nitelikte olması gerekmektedir. Aynı şekilde günümüzde bütüncül bir suç önleme modeli; suçlu odaklı, mağdur odaklı, çevre/ortam odaklı, risk grubu odaklı, suç faktörü odaklı ve yasal yaptırım odaklı olmak zorundadır.
Sonuç olarak elinizdeki bu kitap, ülkemizde ciddi bir gündem konusu teşkil eden suç olayları ile mücadele konusunda; ilgili kuruluşlara, konunun uzmanlarına veya ilgililerine ciddi anlamda katkı sunacaktır. Aynı şekilde kitabın, suç önleme alanında geliştirilecek politika ve uygulamalara da yol göstererek katkı sunacağı düşünülmektedir.
Öner Solak “…Çocuklar, hangi ortamda, hangi çevrede, niçin, nasıl, hangi nedenlerle, hangi suçları işliyorlar; kendilerine verilen cezalar onları nasıl etkiliyor? Bu ve benzeri sorulara kriminolojik, sosyolojik ve psikolojik açılardan yanıt verilmesi gerekir. İşte Dr. Öner Solak, “Suça Sürüklenen Çocuk Olmak” kitabında bu soruların yanıtlarını araştırıyor. Bu kitap, yalnız çok zengin kaynaklardan yararlanarak yapılmış teorik bir inceleme değil; onun yanında suça sürüklenmiş, yargılanmış, hüküm giymiş, denetimli serbestlikten yararlanarak ceza infaz kurumundan çıkmış yirmi çocuk hükümlüyle Adalet Bakanlığının izniyle ayrı ayrı yaptığı görüşmelere dayalı bir araştırmanın sonuçlarını da bir araya getiren bir eserdir.”
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk
Ahu Tunçel, Ayşegül Sili, Cem Şafak Çukur, Cenk Özdağ, Gökhan Gökulu, Güncel Önkal, Halime Ünal, Hümeyra Doğan, Manuel Knoll, Nurgün Oktik, Osman Sümer, Özgür Sarı, Şahin Torun, Şükrü Bilgiç Suç her yerde ve anlaşılmaya çalışılmakta; ceza uygulamaları ise halen tartışılmakta ve ortak bir vicdan yaratılmaya çalışılmaktadır. Çok yönlü ve pek çok etmene bağlı olan suç olgusu ve suçun tanımı ile birlikte değişen ceza uygulamalarını anlamak, analiz etmek için, disiplinler arası bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Suçun sosyolojisini ve cezanın felsefesini ele alan bu kitapta; felsefeci, sosyolog, hukukçu olan çeşitli akademisyenlerin farklı bakış açıları farklı konularla yer almaktadır. Bu kitap, yalnız sosyoloji ve felsefe bölümlerinde değil, hukuk fakültelerinde de hem lisans hem de lisansüstü zorunlu ve seçmeli derslerde okutulabilecek ve bu alanlarda araştırma yapanlara kaynak teşkil edebilecek niteliktedir.
Burçak Özkan, Güncel Önkal, H. Nermin Çelen, Halil İbrahim Bahar, Halime Ünal, Hümeyra Doğan, Narin Bağdatlı Vural, Nurgün Oktik, Özgür Sarı, Tülin Günşen İçli, Verda İrtiş Suç ve cezanın sosyolojik ve felsefi boyutlarının farklı disiplinlerce incelendiği birinci kitabın ardından bu ikinci kitapta, suç ve ceza alanında gerçekleştirilen araştırmalarla alana daha derinden bakılması amaçlanmaktadır.
Kitapta yer alan bölümlerdeki araştırmalar, bir projeden ya da yazarın belli bir metodoloji ile hareket ettiği çalışmalarından bir özet olarak değerlendirilmelidir. Günümüzde, hukuk disiplini dışında suç ve ceza olgularına yönelik bilimsel bakış açılarına duyulan ihtiyaç hâlen devam etmektedir. Disiplinler arası yaklaşımla ele alınan suç ve ceza olguları, ülkemizde hâlâ şekillenmekte ve tartışılmakta olan ceza pratiklerini ve uygulamalarını da yönlendirecektir. Suçun toplumsal düzeyde artan etkisi, suça yönelik toplumsal korkuların yoğunlaşarak devam etmesi hem ülkesel hem de küresel boyutta terör olaylarının artması, risk toplumunda yaşamanın getirdiği belirsizlikler, önleyici politikaların ve etkin ceza-infaz pratiklerinin nasıl olması gerektiği konusunda çok yönlü bir bakış açısı ihtiyacını doğurmaktadır. Bu kitaptaki çalışmaların sözü edilen ihtiyaca bir nebze de olsa cevap vermesi umuduyla.
İbrahim Günaydın Modern Arap edebiyatının duayenlerinden biri olarak kabul edilen Tayyib Salih (1929-2009), yazmış olduğu edebî yazılarıyla okuyucularını büyüleyen, düşündüren ve duygulandıran dünyaca tanınmış bir öykü ve roman yazarıdır. Bu eser, onun hayatına ve edebî kişiliğine yer verirken onlarca dile çevrilmiş eserlerini çeşitli alıntılarla tahlil eden bir inceleme kitabıdır. Bunu yaparken öncelikle Salih'in tarihî ve kültürel kimliğini ortaya koymak adına yaşamış olduğu coğrafyayı tarihten günümüze mercek altına alarak Sudan modern Arap edebiyatının köklerine iner ve günümüze kadar gelen edebî şahsiyetlere ve eserlerine değinir. Böylece bu kitap, bir inceleme kitabı olmasının yanında kültür ve edebiyat tarihi cihetiyle de ön plana çıkar. Nitekim genel olarak edebiyat kültür ve tarihle iç içe geçer.
Ayrıca bu kitap; Tayyib Salih'in yazım sürecine, yaratıcılık kaynaklarına ve edebî ilhamına derinlemesine bir yolculuk sunarak Salih'in eserlerini nasıl oluşturduğunu, karakterlerini nasıl şekillendirdiğini ve okuyucuları etkilemek için nasıl bir dil kullandığını ortaya koymaya çalışmaktadır. Bunu yaparken yazarın yazım yolculuğuna eşlik eden kişisel deneyimlerini ve yaşadığı zorlukları da dile getirmektedir.
Sonuç olarak Tayyib Salih'in edebî dünyasının kapılarını aralayan bu inceleme kitabı, araştırmacıların yanı sıra edebiyat tutkunları ve yaratıcı yazarlar için bir ilham kaynağı olacak ve Salih'in eserlerinin ardındaki büyülü dünyayı keşfetmek isteyen herkes için bir rehber olma niteliği taşıyacaktır.