Sosyal Bilimler \ 32-41
Abdullah Elcan, Ali Balcı, Emin Erdem Özbek, Gökçen Bilgin Aksoy, Gülsüm Killi Yılmaz, İlker Tosun, Mehmet Fatih Kirişçioğlu, Mehtap Solak Sağlam, Mustafa Can Teziç, Nadejda Tıdıkova, Nükhet Okutan Davletov, Sergen Çirkin, Tamara Nikolayevna Borgoyakova, Timur B. Davletov Göz alabildiğine geniş, uçsuz bucaksız bir coğrafyada, zorlu doğa koşullarıyla çevrelenmiş; bozkırın, taygaların, nehir ve göllerin kucaklaştığı, bağrında; yazılı taşları, taş heykelleri, kurganları saklamış Sibirya... İşte Sibirya halklarının dilleri ve kültürleri, bu koşullarla yoğrulmuş, yüzyıllar boyunca varlığını korumuştur. Ancak büyük Sibirya coğrafyası, barındırdığı bu zenginliği daha yüzyıllarca koruyabilecek midir? Küçük yerli diller ve kültürler, her gün yavaş yavaş yaklaşan tehlikede olma ve kaybolma olgusundan ne kadar uzak kalabilecektir? UNESCO'nun dünya üzerinde tehlikedeki diller atlasında azımsanmayacak bir oranın, Sibirya coğrafyasındaki diller olduğu bilgisiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla Sibirya dilleri, kültürleri üzerine yapılan çalışmaların önemi bu açıdan büyüktür. İşte bu çalışmalara bir damla daha… Bu kitapta; dilden edebiyata, etnografyadan tarihe, arkeolojiden sinemaya ve inanç sistemlerine kadar Sibirya halklarını her yönüyle inceleyen alanın uzmanlarınca kaleme alınmış bilimsel yazılar bulacaksınız.
Adem Yılmaz, Aslı Ekici, Betül Hande Doğan, Deniz Kurtyılmaz, Dilan Çiftçi, Enderhan Karakoç, Erhan Hancığaz, Fatma Göksu Tor, Fevzi Kasap, Filiz Soyer, Hasan Hüseyin Toydemir, Mehmet Köprü, Mehmet Sefa Doğru, Murat Pehlivanoğlu, Mustafa Evren Berk, Nedim Serhat Bilecen, Nermin Küçüksönmez, Neslihan Göker, Onur Taydaş, Özgür Yılmazkol, Salih Gürbüz, Seher Şeylan, Süleyman Duyar, Ümmühan Molo, Vildan Keleşoğlu, Zafer Akar Sinema, 1890'lı yılların sonunda ortaya çıkmış ve kısa sürede tüm dünyada ilgi ile karşılanmış, kitle iletişim aracı olarak kabul görmesinin yanında bir sanat formu olarak da tanımlanmıştır. Yeni bir gerçeklik evreni oluşturan bu sanat formuna felsefe kayıtsız kalmamıştır. Çünkü sinema, felsefenin merkezinde yer alan düşünme etkinliğini yansıtan ve harekete geçiren, yeni görme ve düşünme biçimleri üreten bir sistemdir. Hugo Münsterberg tarafından da ilk kez dillendirilen bu sistem, Rudolf Arnheim, André Bazin ve Deleuze gibi birçok düşünür tarafından da incelenmiştir. 1970'li yıllardan itibaren Batı felsefe geleneği, sinema felsefesini akademik bir disiplin olarak kabul etmiş, sinema ile ilgilenen araştırmacılar da filmsel anlatıları farklı çözümleme yöntemleri ile bulgulamışlardır. Buna rağmen sinema felsefesi çoğu zaman ihmal edilmiş bir alan olarak karşımıza çıkmaktadır. Prof. Dr. Enderhan KARAKOÇ ve Doç. Dr. Onur TAYDAŞ'ın editörlüğünü yaptığı bu kitap; filmsel anlatıların felsefi arka planı sorgulanmakta, akademik araştırmaların öznesi olma konusunda hak ettiği değer çoğu zaman göz ardı edilen sinema felsefesini farklı bakış açıları ile ele alan bir grup seçkin akademisyenin çözümlemelerini içermektedir. Sinemaya gönül vermiş olanların ama özellikle de sinema felsefesine ilgi duyan herkesin zevkle ve çok şey öğrenerek okuyacağı bir çalışma “Sinema Felsefesi”.
Doç. Dr. Özlem ÖZGÜR
Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesi



Banu Erdoğan Çakar, Enderhan Karakoç, Gökhan Demirkol, Hasan Hüseyin Toydemir, Konur Alp Koz, Mehmet Sezai Türk, Mustafa Aslan, Onur Taydaş, Ozan Özpay, Serhat Yetimova, Tunç Boran, Yasin Bulduklu Sinema sosyolojisi, filmsel anlatıların sosyal bağlamlar içerisinde nasıl inşa edildikleri üzerinde dururken toplumsal gerçekliğin filmler aracılığıyla nasıl yansıtıldığı ve nasıl yeniden üretildiği üzerinde durmayı da gerektirir. Filmleri sosyolojik bakış ile çözümleyen araştırmacılar, tarihsel ve toplumsal koşulları göz önünde bulundururken izleyiciyi de ihmal etmeyerek temsiller aracılığıyla toplumsal yaşamı anlamaya ve anlatmaya gayret eder. Bu kitapta, Türkiye'nin farklı üniversitelerinden bir grup seçkin akademisyenin, başta Türk sineması olmak üzere farklı ülke sinemalarının yetkin örneklerini merkeze alan; tarihsel, toplumsal ve izleyici odaklı çalışmaları bir araya getirilmiştir. Kitap, sadece sinemanın kuramsal boyutuna ilgi duyan akademisyenlerin değil anlatısal dünyaların büyüsüne kapılarak heyecanlanan sinemaseverlerin de ilgiyle okuyacakları bir derlemedir.
Arslan TOPAKKAYA Platon ve Aristoteles felsefe tarihinin en önemli iki filozofudur. Onlarsız bir felsefe tarihi düşünmek mümkün değildir. Bugün itibarıyla hâlâ aşılamamışlardır ve felsefeye onlarsız başlamak da pek mümkün gözükmemektedir. Platon ve Aristoteles felsefe tarihi kadar diğer beşeri bilimler ve hatta doğa bilimleri için de vazgeçilmez iki büyük düşünürdür.
Sistematik felsefe bağlamında her iki filozofun görüşlerini karşılaştıran bir telif eser maalesef şimdiye kadar yazılmamıştır. Felsefe bölümlerindeki lisans, yüksek lisans ve doktora derslerinde Platon ve Aristoteles ya sistematik felsefe ya da felsefe tarihi bağlamında ayrı dersler olarak okutulmaktadır. Bu eser, özellikle lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin söz konusu filozofları daha iyi anlamalarına yönelik fayda sağlayacağı düşüncesinden hareketle kaleme alınmıştır. Elinizdeki eser kendisine her iki filozofu sistematik felsefe bağlamında mukayeseyi amaç edinmiş, felsefenin bütün alt disiplinlerini ele alarak bu hedefi gerçekleştirmeye çalışmıştır. Alt disiplinler yanında filozoflarımızın anlaşılması açısından önemli bulduğumuz, ruh, zaman, mekân gibi kavramların da mukayesesi yapılmış, bu anlamda genel bir karşılaştırma çerçevesi sunulmaya çalışılmıştır.
Eser bu yönüyle başta felsefe bölümü olmak üzere, sosyoloji, psikoloji, ilahiyat, siyasal bilimler, uluslararası ilişkiler, iktisat, hukuk gibi bölümler için başvuru kitaplarından biri olarak değerlendirilebilir. Bu iki büyük düşünürü tam olarak bilmeden sosyal bilimlerde yol almak çok mümkün değildir. Bu bağlamda elinizdeki kitap söz konusu düşünürleri karşılıklı ve derli toplu mukayese ederek felsefelerini tanıtmayı, tanıyanların ise bilgilerini biraz daha derinleştirmeyi kendisine amaç olarak seçmiştir.
Berat Sarıkaya, Hikmet Şavluk, Hilmi Karaağaç, İbrahim Toprak, Kılıç Aslan Mavil, Muhammet Aydın, Muzaffer Barlak, Özcan Taşcı, Sabri Yılmaz Kaynağını Kur'an, akıl ve doğru haberden alan Kelam ilmi, hicrî birinci asrın sonları ile ikinci asrın başlarında ilim olarak kurulmaya başlanmasıyla diğer İslami disiplinlerden ayrılmaktadır. Şu hususun mutlaka belirtilmesi gerekir ki Kelam ilmi, aksi görüşlere rağmen, Müslümanların eliyle Kur'an kaynaklı olarak kurulan bir ilimdir. Kur'an, Müslümanlardan akıllarını kullanmalarını ve delille hareket etmelerini talep etmektedir. İşte, Kelam ilmi de İslam'ın temel inanç ilkelerini sadece nakil aracılığı ile değil, akıl ile de savunmasıyla ön plana çıkmaktadır. Bu da onun sistematik yönüne zemin teşkil eden bir husustur. “Sistematik” genel anlamda belli bir yöntem ve metottan hareket etmek suretiyle bir konuyu araştırmak, incelemek ve en sonunda da bir sonuca/hükme varmak şeklinde tanımlanabilir. Buna dayalı olarak Kelam ilminin konuları türlerine göre, bilhassa İmâmü'l-Harameyn el-Cüveynî'den (ö. 1085) itibaren ilahiyat, nübüvvat ve sem'iyyât şeklinde temel üç kısımda tasnif edilmiş; bunun ardından her bir konu da kendi içerisinde yine sistematik bir şekilde sınıflara ayrılmıştır. Kelam ilminin sistematik olmasında bir diğer faktör de onun her bir delili, bir önceki delil üzerine bina etmek suretiyle bir sonuca gitmesi dolayısıyladır. Bu husus, o, nazar ve istidlal ilmi olarak isimlendirmesinde etkili olan bir faktördür. Başka bir ifadeyle onun, bireyin özgür iradesiyle yürüteceği zihinsel bir faaliyet alanını öngörmesi dolayısıyla bu şekilde isimlendirilmiştir. İşte, konuların takdim edildiği bu eser, Kelam ilmini sistematik temelde ele alıp işlemektedir.
İbrahim Aslan, Osman Demir, Sinan Öge Elinizdeki eser, on üç asrı aşan bir tarihsel derinliğe sahip olan Kelam düşüncesini, klasik yapısı ve sistematik dokusu (usûli selâse) içerisinde ortaya koymaya çalışmaktadır. Ana kurgusu, büyük ölçüde klasik literatüre ve bu disiplinin tematik yelpazesine (ulûhiyet, nübüvvet ve meâd) dayansa da, muhtevasında, modern dönemin ilgi alanı içerisinde önem kazanan, insan ve Kur’an gibi yeni bölümler de yer almaktadır. Toplamda yirmi bir bölümden oluşan eser, Kelam düşüncesini, kronolojisi, mesâili ve vesâili açısından tanımlayan bir girişle başlamakta, mukaddime vasfına sahip bilgi ve yöntem bölümleriyle ilerlemektedir.
Eser, klasik Kelam şemasında, ulûhiyet, nübüvvet ve meâd meseleleri içinde önem kazanan tamamlayıcı bölümlerle sona ermektedir. Böylece klasik Kelam düşüncesi, yetkin akademisyenlerin müşterek çabasıyla, mesâili ve vesâili açısından ihatalı bir şekilde ve mukayeseli bir yaklaşımla ortaya konmaya çalışılmaktadır.
Katkıda bulunanlar: İbrahim Aslan, Hayrettin Nebi Güdekli, Osman Demir, Ahmet Mekin Kandemir, Hülya Terzioğlu, Ulvi Murat Kılavuz, Yunus Cengiz, Sinan Öge, Orhan Şener Koloğlu, Muzaffer Barlak, İbrahim Toprak, Fikret Soyal, Mustafa Ünverdi, Veysi Ünverdi, Rıza Korkmazgöz.



Merve Demir Modern Batı kültürünün demokrasi, insan hakları, eşitlik gibi önde gelen kavramlarının siyasal olarak en üst seviyesine çıktığı iddia edilen Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülkedeki ırkçı uygulamalara karşı sembol olmuş bir olay üzerinden bu kitapta ele alınmaya çalışılan sivil itaatsizlik kavramı, yine Batı kültürünün tarihsel süreçte tecrübe ettiği sebep ve sonuçların bir neticesidir.
Nasıl ki Sosyoloji, Batı'nın kendini tanımak için geliştirdiği bir bilim dalı ise ve “sosyolojik bakış” eyleminde kaçınılmaz bir Batı bakış açısı varsa, sivil itaatsizliğin Antik Yunan'da adı konmamış olarak başlayan hikâyesi yine temelinde bu medeniyeti barındıran Batı'da devam etmektedir. Bu yüzden kullanılan kaynakların ve bu kaynakların sahiplerinin öncelikli hedefleri, kendi toplumları ve kendi yöneticileridir.
Sosyoloji'de yapılan en büyük hatayı burada fark etmeden tekrarlayıp, bu kaynaklardaki iddiaların küresel bir geçerliliği olduğunu iddia edersek, her şeyden önce bu kitabın yazıldığı dil olan Türkçe'nin yaşadığı kültüre ve töreye büyük bir haksızlık etmiş oluruz. Her kültürün ve bu kültüre mensup toplulukların kendilerine özel şartları olduğunu ve bu şartların da zamanın değişkenliğinden etkilendiğinin altını çizmek gerekmektedir.
Dr. Can Ceylân - Editör
Ahmet Gedik, Bilgen Sütçüoğlu, Fahri Erenel, Hazerfen Gültekin, Levent Ürer, Murat Arslan, Ozan Örmeci, Suat Eren Özyiğit, Tolga Sakman 12 Eylül kaos ve anarşisini yöneten ana kumanda, Türk'ü Türk'e, kardeşi kardeşe kırdırdı. Çünkü sağ ve sol düşünceye bir araya gelip konuşma fırsatı vermediler. Eğer verselerdi Türkiye'de anarşiyi zaten tezgâhlayamazlardı. Sağ ve solu birbirine kırdıran bazı isimler, ABD'deki müesses nizamdan direktif alıyorlardı.
Evren, hükûmeti kurma görevini ANAP'a vermezse diye endişeleniliyordu. Turgut Özal da ANAP kurucusu Bedrettin Dalan'a düşüncesini sordu. Dalan “Milletimiz bize bu görevi tevdi etti. Eğer bu iradeyi başkasıyla paylaşırsak milletimize ihanet etmiş oluruz. Velev ki böyle bir şey derlerse biz de o zaman 'Milleten aldığımız emaneti yine millete geri veriyoruz.' diyerek Çankaya'da ayrılırız.” dedi. Ardından Özal da Dalan'dan güç alarak “Evet, ben de senin gibi düşünüyorum.” dedi.
Kitapta, 12 Eylül Darbesi sonrası kurulan ve 1983 genel seçimlerine katılan partilerin; kuruluş süreçleri, politikaları ve 12 Eylül öncesi ile benzeyen veya ayrışan taraflarının incelenmesi hedeflenmektedir. Bu süreci anlayabilmek için de 12 Eylül Darbesi öncesi siyasal ve ekonomik durum, 24 Ocak Kararları analiz edilecektir.
Ayhan Biber Hem sivil toplum örgütü hem de halkla ilişkiler kavramı henüz ülkemizde sağlıklı bir zemine oturamamıştır. Üç bölümden oluşan bu kitap, sivil toplum örgütlerinin halkla ilişkiler kapsamındaki temel sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik hazırlanmıştır.
Aykut Aras, Bulut Doğan, Çağla Mavruk, Derya Seymen, İsmail Akbal, Mehmet Darıcı, Muharrem Şen, Nercü Durmuş Aydın, Seçkin Baykal, Talip Kurşuncu Sosyal bilimler içerisinde bazı kavramlar vardır ki çeşitli dönemlerde ön plana çıkmaktadır. Bu kavramlardan birisi de "sivil toplum"dur. Devlet dışındaki sivil ve örgütlü yapı diyebileceğimiz sivil toplum, demokratik ülkeler açısından çok büyük önem arz etmektedir. Sivil toplum kavramı, kökenleri Antik Yunan'a kadar dayanan ancak günümüzün de en önemli kavram ve araştırma konularından birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Sivil toplum düşüncesinin ortaya çıkardığı yapılanmalar ise sivil toplum kuruluşları/örgütleridir. Sivil toplum kuruluşlarının ortaya çıkması durumu, demokratik ülkelerde siyasal toplum karşısındaki örgütlenmeyle başlamıştır. Bu örgütlenme özellikle yirminci yüzyılın son çeyreği ile yirmi birinci yüzyılın ilk çeyreğinde önemli ölçüde hızlı olmuştur. Bu hâli ile sivil toplum kuruluşları, çeşitli yönleriyle topluma hizmet etmektedirler. Bu hizmet, sivil toplum kuruluşlarının bazen bir demokrasiye geçiş sürecinde üstlendikleri görevler bazen karar alma süreçlerine dâhil olmaları bazen afet yönetiminde üstlendikleri sorumluluk ve toplumsal çıkarlar doğrultusunda üstlendikleri birçok rolle kendisini göstermektedir.
Okuyucusuna sivil toplum düşüncesinin tarihçesi, Türkiye açısından sivil toplum düşüncesinin gelişimi ve sivil toplum kuruluşları hakkında açık ve sade bir anlatım sunan bu kitap, aynı zamanda günümüzün popüler kavramları olan yönetişim, karar alma süreçlerine katılım, afet yönetimi, demokrasi, yerel yönetimler gibi kavramlarla sivil toplum kuruluşlarını ilişkilendirmekte ve spesifik sivil toplum kuruluşu örneklerini de içermektedir.
Osman Meşe Tüm modern sosyal düzenler şiddet problemi ile yüz yüzedir. Buna karşın modern sosyal düzenler şiddet problemi ile farklı şekillerde ilgilenirler. Ancak hiçbir modern sosyal düzen şiddet problemini yok etmiş değildir. En iyi yol şiddeti meşruiyet ve faydalılık hakkında olan demokrasi gereği sınırlandırmak, yönetmek ve yönlendirmektir. Çalışmada şiddet problemi hakkında olan sivil-asker etkileşiminin demokratikleşmesi Yeni Kurumsal Yaklaşım ile incelenmekte, askeri etkililiği teminat altına almanın yolu demokratik kontrolü güvence altına almaktır tezi ispatlanarak şiddetin nasıl kısıtlanacağı, yönetileceği ve yönlendireceği sorusuna sözleşme kuramı ile cevap verilmektedir. Siyasetçilere, askerlere ve güvenlik konuları ile ilgilenen bilim insanlarına hitap eden ve özgün bir teorik teşebbüsü ifade eden çalışma sivil-askeri ayrı dünyaların insanları olarak gören ve sivil-asker ilişkisini sıfır toplamlı bir güç oyunu olarak açıklayan geleneksel teorilere karşı sivil-asker etkileşiminde hem demokratik kontrolü hem de askeri etkililiği garanti altına alan sözleşme kuramını Türk sivil-asker etkileşimi üzerinden açıklamaktadır. Çalışma Türk sivil-asker etkileşimini çerçeveleyen sözleşmeyi kamu yararı-özel çıkar dengesi, erkler arası kontrol ve denge sistemi, yönetişim yapıları dengesi ve sivil-asker güven dengesi olmak üzere Yeni Kurumsal Yaklaşımın sunduğu dört düzeyde analiz ederek şiddetin sınırlandırılması, yönetilmesi ve yönlendirilmesinde demokratik kontrol ve askeri etkililik etkileşimini irdelemektedir.
Ferihan Polat İnsanlığın bugün hâlâ deneyimlemeye devam ettiği savaş, vahşet, şiddet gibi tüm olumsuz ve tahrip edici edimlerinin arkasında, kolektif bilinç dışından köklerini alan travmatik duygu deneyimlerinin önemli bir etkisi vardır. Kolektif bilinç dışının bilince çıkamaması irrasyonel aklın edimlerini yaygınlaştırmış, insanın kendini güvende hissetmek için yöneldiği egemen olma tutkusu sonuçta tüm insanlığı nevrozlu bir gelişmenin batağına sürüklemiştir. Bu nedenle, modern dünyanın ruhen sakatlanmış insanın yarattığı medeniyet, gruplar, dinler, etnik kimlikler ve milletler arasında her an patlamaya hazır bir çatışma potansiyelini içinde taşır. Bu çalışma, siyasal hayatta hoşa giden ya da hoşa gitmeyen davranışların, bir; grup, din, millet ya da ırka aidiyet ile açıklanamayacağı, insanlığa ait üyeler olarak hepimizin aynı özden, güdülerden ve deneyimlerden ilham alarak bireysel ve toplumsal hayatımıza yön verdiğimizi ortaya koymaya çalışmaktadır. Siyasal davranışın tarihsel ve sosyolojik boyutlarına ek olarak psikolojik nedenlerini açıklamaya çalışan Siyasal Davranışın Psikolojisi adlı bu eser, sosyal psikoloji ve siyaset psikolojisine ilgi duyan okurların başvuracağı bir kaynak olma iddiasını taşımaktadır.


Aysel Aziz Siyasal İletişim kitabı, ilk çıktığı 2003 yılından bu yana sürekli gözden geçirilmiş, genişletilmiş ve güncellenmiştir. Kitabın bu basımında da 8. basımda hem biçim hem de içerik olarak yapılan değişiklikler; yapılan güncellemeler aynen korunmuştur
Kitapta iletişim olgu ve süreci, iletişim olgusu temeline dayanılarak ancak siyasal söylemin de özellikleri dikkate alınarak anlatılmaktadır. Geniş tanımı ile tüm siyasal iletişim aktörleri, siyasal söylemdeki özellikler, türler, yöntem ve teknikler ile siyasal iletişimde kendine özgü bir yeri bulunan medya ve siyasal iletişim ilişkisi; kitabın üzerinde özellikle durduğu olguları oluşturmaktadır.
Kitap, siyasal iletişim aktörlerinden siyasal partilerin iletişimine özel bir yer vermekte ve siyasal partilerin gerek geniş ve gerekse dar zaman dilimleri içerisinde yapılan siyasal kampanyaları ve özellikle seçim kampanyaları üzerinde ağırlıklı olarak durmakta; Türk siyasal yaşamından örnekler vererek çok yakın tarihin siyasal kampanyalarını yorumlayarak anlatmaktadır.
Kitabın son kısmında ise siyasal iletişim ile ilgili olarak dünyada ve Türkiye'de yapılan araştırmalara değinilerek genel bir değerlendirme yapılmaktadır.

Adem Doğan, Göksel Göker Siyasal İletişim Araştırmaları kitabı, teorik ve uygulamalı araştırmaları içeren makalelerden oluşmaktadır. Bu kitapta; yerel ve genel seçimlerdeki seçmen davranışını etkileyen faktörler, siyasal iletişim sürecinde kullanılan temel stratejiler, siyasal reklamların yerel seçimlerde kullanımı ve etkileri, basın ve siyaset ilişkisi değerlendirilmektedir.
Kitabın önemli ayrıcalıklarından biri, genel ve yerel seçimlerde seçmen davranışına ilişkin araştırmaların bir arada bulunmasıdır. Ayrıca buna ek olarak siyasal iletişim çalışmaları kapsamında kullanılan siyasal reklamların çözümlenmesi ile siyasal iletişim çalışmalarında kullanılacak temel stratejilerin sunulmasıdır. Yine, siyasal iletişimin, özellikle bugüne kadar çalışılmamış bir saha olarak Elazığ ilinde uygulamalı olarak araştırılması kitabın en temel ayırıcı özelliklerinden biridir. Bu sebeple kitap, yerel siyaset bağlamında da önemlidir.
Rafet Aykut Akay Siyasal iletişim uygulamalarındaki gelişim,
toplumların demokrasi yapısındaki gelişime
ve kitle iletişim araçlarının gelişimine paralel bir
seyir sunmaktadır. İlk önemli örnekleri Amerika Birleşik
Devletleri’nde görülen siyasal iletişimin dünyaya yayılımı
ise yine bu ülke önderliğinde gerçekleşmiştir.

Siyasal iletişimin ülkemizdeki gelişim seyri, Amerika Birleşik Devletleri'nin
ve Batı Avrupa demokrasilerinin aksine yavaş gerçekleşmiştir. Siyasal iletişimin
sistemli, sürdürülebilir uygulama örneklerine çok az rastlandığı ülkemizde, bilinen bazı
yanlışların yıllarca tekrarı ve beraberinde getirdiği yanlış algılar 2000’li yıllara
kadar süregelmiştir.

Tüm bu yanlış algı ve uygulamaların tespit edilerek siyasal iletişimin daha doğru bir çizgide
seyretmesi gerektiği fikrinden yola çıkılan bu çalışmada, Siyasal İletişim Danışmanı
anlayışı ele alınmıştır. Ülkemiz siyaseti içinde doğru tanımlanamamış, kendine uygun
doğru bir alan bulamamış olan siyasal iletişim danışmanı anlayışı, bu çalışma kapsamında
ele alınmış ve öne sürülen fikirleri güçlendirmek amacıyla Türkiye’den alanlarında uzman
olan farklı isimlerin görüşleriyle daha doğru tanımlanmaya ve bu doğrultuda da daha
uygun bir konuma kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Cihat POLAT 'Siyasal propaganda', 'siyasal iletişim' ve 'siyasal pazarlama' kavramları bir arada kullanıldığında 1900'lerin ilk çeyreğinden günümüze kadar siyasal alanda kullanılan tanıtım, iletişim ve ikna yaklaşımlarının kısa bir özeti ve bu yaklaşımların gelişim seyri ortaya çıkar. Ancak siyasal yaşam gibi son derece dinamik ve her gün yeni doğuşlara, yeniliklere ve sürprizlere gebe bir alanda yüz yıl ya da elli yıl öncesinin anlayışları ve yöntemleriyle yola devam edilebilir mi? Elbette 'Hayır!' Çünkü bu, yaşamın akışına ve doğasına aykırı bir durumdur. Bu nedenle tek taraflı, tek yönlü ve tek özneli propaganda yaklaşımı 1950'lerden sonra –siyasal iletişimin getirdiği radikal paradigma değişimine bağlı olarak- yerini yavaş yavaş iki taraflı ve iki yönlü bir yaklaşım olan siyasal iletişime bırakmıştır. Ancak siyasal iletişim de siyasal alana (mesaj odaklı) belli bir perspektiften bakmaktadır.
Hâlbuki, 21. yy'da söz konusu alana bütün unsurları ve çevresiyle birlikte daha sistematik, çok yönlü, seçmen odaklı, seçmen memnuniyetini merkeze alan ve bütüncül yöntem ve yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Asli enstrüman olarak iletişimi kullanan siyasal pazarlama (parti ve aday gibi), siyasal unsurların amaçlarına siyasal alanın asli yapı taşları olan seçmeni merkeze alarak ve seçmen memnuniyetini sağlayarak ulaşabileceklerine inanır. Siyasal alanı bir pazar olarak görür ve ona yaklaşımında pazarın bütün unsurlarını, birbirleriyle ilişkilerini, etkileşimlerini ve bütün çevresel faktörleri birlikte ele alır; belirlenen amaçlara siyasal pazarlamanın araçlarını, yöntemlerini ve kendine özgü bakış açısını kullanarak ulaşmayı önerir. Bu öneri demokratik ülkelerde hızla kabul gördüğünden, bugün siyasal pazarlama yaklaşımı siyaset alanında yoğun olarak kullanılmaktadır.
Türkiye'de bu konularla ilişkili, siyaset bilimi ve siyasal iletişim alanlarında kendine özgü bakış açılarıyla yazılmış çeşitli kitaplar bulunmakla birlikte, siyasal pazarlamanın özgün ve sistematik bakış açısını ortaya koyan kapsamlı çalışmalar konusunda ciddi bir ihtiyaç vardır. Buradan hareketle bu kitap, tamamen fiili bir ihtiyaçtan kaynaklanarak yazılmıştır ve kitabın Türkiye'de siyasal pazarlama ve iletişim alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanılmaktadır.
Fatih Ceylan, Naci İspir Modern Çağ'la birlikte siyasal yönetimlerde temsilî demokrasi, en yaygın yönetim şekli olarak benimsenmiştir. Demokrasi ile yönetilen toplumlarda siyasal iktidarın yapılanmasını belirleyen en önemli faktör siyasal hayata katılma davranışı iken temsilî demokrasilerde bu katılma davranışının en basit ve en önemli şekli, seçimler aracılığıyla gerçekleştirilen “oy verme” eylemidir. Bu durumun sonuçlarından biri olarak temsilî demokrasilerde siyasal iktidarı ele geçirme noktasında seçmenin oy verme davranışının anlaşılması ve yönlendirilmesi, politika biliminin en temel konularından biri hâline gelmiştir. Bu açıdan oy verme, karar sürecinde seçmenin siyasal rızasının anlaşılması, “oy verme” eyleminin anlaşılması ve yönlendirilmesi noktalarında şüphesiz ki çok önemli bir olgu durumundadır. Bu bağlamda ele alınan bu çalışmada, araştırmacılar tarafından literatürde ilk kez geliştirilen Siyasal Rıza Ölçeği'nin de kullanımıyla seçmenin oy verme kararındaki siyasal rızası ortaya konulmaya çalışılmıştır. Siyasal rıza konusunda ilk saha araştırmalarından biri olan bu çalışmanın, konuyla ilgili araştırmacılara ilham kaynağı olması ve gelecekte konunun daha farklı boyutlarda ele alınmasına vesile olması umulmaktadır.
Ahsen Saçlı, Aşkın İnci Sökmen Alaca, Aytekin Cantekin, Ergenekon Savrun, Fulya Köksoy, Gökhan Çapar, Halil Emre Deniş, Halil Kanadıkırık, Hasan Acar, İbrahim İrdem, Mehmet H. M. Bektaş, Ozan Kavsıracı, Serkan Yenal, Süleyman Temiz, T. Gökhan Özçelik, Yunus Karaağaç “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Bu sözle Herakleitos, zamanının çok ötesine bir mesaj göndermekteydi. Günümüzde zamana yenik düşen dünya ve insanlık, bu sözü her geçen saniyede yaşayarak doğrulamaktadır. Bir saniye öncesine dönmenin imkânsızlığı, pek çok alanda olduğu gibi uluslararası politikada da sürekli değişen ve dönüşen bir ortamı doğurmaktadır. Terörizm de uluslararası politikadaki diğer her şey gibi değişmektedir. Özellikle 11 Eylül Saldırıları, dünyada terörizmin değişim ve dönüşümünde katalizör etkisi yaratmış ve yeni bir başlangıç oluşturmuştur.
Siyasal şiddet, toplum ya da devlet kanalıyla gerçekleşen politikanın şiddet yoluyla işletilmesini ifade ederken radikalizm (köktencilik), bilim, din ve politikada temelden değişiklik yapma eğilimini ifade etmektedir. Bu kitapta terörizm, siyasal şiddet ve radikalleşme boyutuyla işlenmiştir. Alanında uzman akademisyenlerden oluşan yazar kadrosuyla ve uzun uğraşlarla hazırlanan bu kitabın, öğrencilere, akademisyenlere, güvenlik kuvvetlerine ve konuya ilgi duyan genel okuyucuya hitap etmesi amaçlanmıştır.
Bekir GÜNDOĞMUŞ Seçmenlerin siyasal tercihlerini belirleyen etkenler üzerine yapılan çalışmalar Türkiye’de çok da uzun sayılamayacak bir süredir araştırmacıların ilgisini çekmektedir. Ancak demokrasiyi özümsemeye çalışan Türkiye’de siyasal yapının belirli bir düzene oturamamış olması nedeniyle bu çalışmaların tam olarak sağlıklı sonuçlar verdiğini söylemek zordur. Bu nedenle, yapılan araştırmalar¬da çıkan sonuçlar belirleyici olmaktan çok, fikir verici özellikte olmaktadır.
Şükrü Türköz Toplumsallaşma, bireyin içinde yaşadığı toplumun kültürünü kazanma sürecidir. Bu süreç, kişiye birçok alanda olduğu gibi toplumsal siyasal kültür hakkında da bilgi sahibi olma imkânı tanımaktadır. Başka bir ifadeyle birey, genel toplumsallaşma sürecinin bir parçası olarak siyasal açıdan da toplumsallaşmaktadır. Bu bakımdan siyasal toplumsallaşmayı bireyin üyesi olduğu topluma ait siyasal kültürü içselleştirme süreci olarak tanımlamak mümkündür. Siyasal toplumsallaşma süreci, çok erken yaşlarda başlayan ve hayat boyu devam eden bir süreçtir. Bu süreçte kişi üzerinde; aile, okul, akran grupları, siyasal olaylar, siyasal örgütler ve medya gibi birçok aracı değişen oranlarda etkili olabilmektedir. Bu kitapta, bireyin siyasal toplumsallaşma sürecine etkisi bakımından okulun, daha özelde ise eğitim-siyaset ilişkisi bağlamında Türkiye'de kuruluşundan bugüne siyasal tartışmaların değişmez bir öznesi olan İmam Hatip Liselerinin rolüne odaklanılmıştır. Bu çerçevede İmam Hatip Liselerinin mezunlarının siyasal kültürü, siyasal tutumları ve siyasal davranışları üzerindeki olası etkilerinin boyutlarını mümkün olduğunca geniş bir perspektiften ele alarak tespit edebilmek temel amaç olarak belirlenmiştir.
Ahmet Tarık Türkmenoğlu Bireysel yaşam pratiklerinden sosyal yaşam pratiklerine, sosyokültürel yapıdan siyasal yapıya kadar toplumsal yaşamın birçok yönünü etkileyen medya, günümüzün temel tartışma konuları arasında yer almaktadır. Medyanın siyasete yönelik etkileri bu tartışmaların içinde önemli bir yere sahiptir. Siyasal alanı birçok yönden etkileyen medya siyasal toplumsallaşma sürecinin de önemli bir aktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Modern toplumlarda medyanın birçok insan için en başat vakit geçirme aracı hâline gelmesi ve bundan dolayı zamanlarının çoğunu medyayı takip ederek geçirmesi, her türlü bilgiye medya vasıtasıyla ulaşabiliyor olmaları ve bunun karşılığında da medyanın kültürden sanata, ekonomiden siyasette kadar birçok alandaki bilgi ve içeriği çok kısa bir zamanda çok geniş kitlelere ulaştırabilmesi medyanın bu konudaki önemini arttırmaktadır. Bu kitap, medyanın siyasal hayat üzerindeki etkisini siyasal toplumsallaşma özelinde teorik ve ampirik olarak ele almaktadır.
Ali Fuat Gökçe Siyaset bilimi, 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra bağımsız bir bilim dalı olarak akademik alanda incelenmeye başlanmış ve üniversitelerin önemli kürsülerinden biri olmuştur. Siyaset bilimi diğer bilim dalları ile birlikte çalışıldığında oldukça geniş bir alana hitap etmektedir. Her bilim dalında olduğu gibi siyaset biliminin de kendisine ait kavramları ve tanımlamaları mevcuttur. Bu kavram ve tanımların siyaset bilimine ilgi duyanlar ve siyaset bilimine yeni başlayanlar ile siyaset bilimi öğrencileri tarafından öğrenilmesi ve siyaset biliminde ileri okumalar yapmak isteyenlerin bu temel kavramları bilmesi gerekmektedir.
Bu kitapta, modern siyaset biliminin temel kavramları yeni araştırmalar ve gelişmeler ekseninde incelenmektedir. Bu kavramlar arasında klasik siyaset bilimi kitaplarında yer alan; siyaset ve siyaset bilimi, devlet, siyasal iktidar, egemenlik, meşruiyet, siyasi partiler, seçim sistemleri, elitizm, demokrasi, siyasal katılma, siyasal kültür, baskı ve çıkar grupları ve kamuoyu gibi kavramların yanı sıra ideoloji ve ideolojilerin kısa açıklamaları ile günümüzde siyaset biliminde kullanılmaya başlanan küreselleşme kavramı yer almaktadır.
Funda Gençoğlu Siyaset, bize zannettiğimiz kadar uzak mı? Siyasal meseleler, söylendiği kadar karmaşık ve anlaşılması zor mu? Siyaset kötü ve kirli bir alan mı? Bu kitap, bu sorulara “Hayır.” yanıtını verirken siyasetin en nihayetinde birlikte yaşamanın insanlık onuruna yakışır yollarını bulma çabası olarak görülebileceği düşüncesine yaslanır. Böyle bir yaşamı kurmak ve onu koruyabilmek için ihtiyaç duyacağı kuralların neler olması gerektiğine karar vermekle ilgili her türlü insani eylem, gündelik hayata dair sıradan süreçler de dâhil olmak üzere, siyaset kavramına içkindir. Bu kitap, bu eylemlerden düşünmenin ve bilmeye çalışmanın değerine, düşüncelerin ve kavramların daha iyi bir dünyayı kurma çabasındaki önemine inananlara katkı sunmak istemektedir.
Ahmet Çoymak, Binnur Özkeçeci Taner, Cengiz Erişen, Elif Erişen, Elif Sandal Önal, Evanthia Lyons, Irmak Olcaysoy Ökten, Mirona Gheorghiu, Nagihan Taşdemir, Nebi Sümer, Nevin Solak, Onurcan Yılmaz, Özden Melis Uluğ, Özlem Dirilen Gümüş, Reşit Kışlıoğlu, S. Adil Sarıbay, Serkan Pakhuylu, Ulrike Niens, Vamık Volkan Bu kitap, her biri kendi alanında uzman öğretim üyeleri ve uzmanlar tarafından kaleme alınmıştır. Özellikle bu ülkede yaşayan okuyucuları hedef kitle olarak belirlemiş ve bu alanda şimdiye kadar yazılmış olan yerel ve uluslararası ders kitaplarında yer alan konuları, daha güncel bir bakış açısıyla ele almış kaynak bir kitaptır.
Bu kitap yazılırken aslen siyaset bilimi, kamu yönetimi, psikoloji, sosyoloji ve uluslararası ilişkiler gibi çeşitli bölümlerde açılan özellikle "siyaset psikolojisi" ve "siyasal davranış" gibi derslerde kullanılabilecek Türkçe yazılmış kaynak sıkıntısına bir ölçüde çözüm üretebilmek amaçlanmıştır.
Kitabın bu ilk cildinin içerisinde sırasıyla şu konular yer almaktadır: siyasal ideolojiler, araştırma yöntemlerine genel bakış, nitel ve karma araştırma yöntemleri, büyük grup kimliği, etnik çatışma, ırkçılık ve soykırım, siyasi liderlik, politik sistem algısı ve duygular, kolektif eylem, vatandaşlık ve politik güven, politik iletişim, kamuoyu ve medya.
Konuların anlaşılmasını kolaylaştırmak adına, yine bu ülkenin okuyucusuna hitap eden, güncel hayattan ve ülke meselelerini ilgilendiren örnekler seçilmiş; böylece okurların, kitapta siyasal davranışları anlatılan aktörlerin yerine kendilerini koyabilmelerine yardımcı olmak hedeflenmiştir.
Banu Cingöz Ulu, Beril Türkoğlu, Demet İslambay, Elif Çelebi , Eric A. Zillmer, Gülden Sayılan , Gülseli Baysu , Müjde Peker, Nazan Avcı , Özgen Yalçın , Özgür Güldü, Özlem Dirilen Gümüş , Reşit Kışlıoğlu, Robert W. Booth, Vanessa Tinker, Yasemin Gülsüm Acar Kitabımızın birinci cildinin basımının ardından geçen yaklaşık bir buçuk yıl sonra şimdi de ikinci cildi sizlerle buluşturmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşıyoruz. Umarız bu cildimiz de ilk cildin gördüğü ilgiyi görür ve ileriki basımlarla alan yazında en çok bilinen, okunan ve okutulan kitaplar arasında yerini alır.
Bu cilt de yine ulusal ve uluslararası alanda siyaset psikolojisinin en temel konularını ele almaktadır. Konuları arasında; göç, milliyetçilik, sosyal toplumsallaşma, terörizm, toplumsal cinsiyet, çatışma yönetimi, barış, biyolojik yaklaşımlar, temsil ve dil, grup, kişilik ve kültür yer almaktadır. İlk cildin konularıyla birlikte düşünüldüğünde alanda çalışılan konuların neredeyse tamamını alanın uzmanlarıyla birlikte inceleme fırsatı yakalamış bulunmaktayız.
Özellikle alanı bilen ve bu alandaki bilgi birikimine yatırım yapma arayışında olanların gereksinimlerini büyük ölçüde karşılama iddiasında olan bu kitabın her iki cildinin etkisinin zaman içerisinde daha da yaygınlaşacağına inanıyor, alanın uzmanları olarak bizlerin çabalarının bunlarla sınırlı kalmayacağına inancınızın tam olmasını istiyoruz.
Daha sade ve güncel bir dille siyaset psikolojisini anlatmaya devam etmek en öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Umuyoruz bir gün bu hedefe de ulaşmış olarak bu satırlarda buluşuruz.
Adem Sağır, Ali Babahan, Armağan Öztürk, Bülent Kara, Damla Topçu, Fahri Çakı, Gamze Aksan, Hakan Arıkan, M. Yavuz Alptekin, Mehmet Zeki Duman, Nazmi Avcı, Olgun Közleme, Taner Tatar, Ümmet Erkan Bu kitap; Siyaset Sosyolojisi dersini veren akademisyenlerin öğrencilerine tavsiye edebilecekleri bir ders kitabı içeriğinin yanı sıra sosyal bilimlerin çeşitli alanlarından araştırmacıların, akademisyenlerin ve meraklı okuyucuların konuyla ilgili sorularına cevap verebilecek içeriğe de sahip kapsamlı bir kitaptır. İçeriğindeki bu konu zenginliğinin tüm okurlarına faydalı olması dileğiyle...
• Siyaset ve Toplum
• Siyasetin Bağımlılığı ve Özerkliği: Ortodoks/Neo/Post-Marxizm
• Site-Toplumlarından Modern Uluslara Siyasal İktidar, Otorite, Hegemonya ve Meşruiyet
• Toplumsal Sözleşme Kuramları ve Siyaset Sosyolojisi İçin Önemi
• Ulus, Ulusçuluk, Ulus-Devlet ve Ulus İnşası
• Siyasal Rejimler ve Toplumsal Bağlamı
• Siyaset ve Toplum Yaşamında Seçkinler
• İdeoloji, Siyasi İdeolojiler ve Toplum
• Din ve Siyaset
• Sivil Toplum, Siyaset ve Devlet
• Toplumsal Hareketlerin Mahiyeti Dünü, Bugünü ve Geleceği
• Siyasal Kültür
• Siyasal Sosyalleşme ve Siyasal Katılım
• Kamuoyu, Propaganda ve Siyasal İletişim
Bruce I. Newman “Onlarca yıl siyasi kampanyalar ticari kurumların gelişimine yönelik tasarlanan pazarlama ilke ve tekniklerini kendilerine göre uyarlamaya çalışmışlardır. Ancak yine, onlarca yıldır kampanyaların bu mantık üzerine kurulu olması siyasal alanda kullanılan pazarlamanın, ticari dünyayla rekabet edebilmesine adeta engel teşkil etmiştir. Bu süreç Obama'nın 2008 ve 2012 yıllarındaki kampanyalarına kadar da böylece devam etmiştir. Siyasal pazarlama akademisyenlerinin üstadı olan Bruce Newman bu aydınlatıcı çalışmasıyla Obama Modeli üzerinden ticari ve siyasi kurumlara yönelik başarılı kampanya yürütme konusunda değerli derslerle birlikte pazarlamada yaşanan paradigma kaymasını gözler önüne sermiştir. Bu eseri okumanın tam sırası; şiddetle tavsiye ederim”.
DENNIS W. JOHNSON
Emekli Profesör (George Washington Üniversitesi), Siyasi Danışmanlar ve Amerikan Seçimleri kitabının yazarı
“Amerikan başkanlık kampanyalarının analizinde 'ne oldu' sorusuna sıkça değinilirken, sadece Newman bunun ötesinde 'niçin' ve 'nasıl' sorularına da açıklık getirmiştir. Newman, Madison Bulvarının uyarlama savaşı verdiği siyasal pazarlamayı sofistike seviyeye iten inovasyon ve stratejileri gözler önüne sermiştir”.
TOM EDMONDS
Amerikan Siyasi Danışmanlar Birliği ve Uluslararası Siyasi Danışmanlar Birliği eski başkanı
“Eğer ticari bir faaliyet yürütüyorsanız bu kitabı okumalısınız. Siyasal kampanya yönetiminde yer alıyorsanız bu kitabı okumalısınız. Kâr amacı gütmeyen bir örgüt yönetimindeyseniz bu kitabı okumalısınız. Bu eser, bahsi geçen üç alanda kullanılabilecek yeni pazarlama stratejileri konusunda aydınlatıcıdır”.
RICK RIDDER
Siyasi danışman ve profesör (Denver Üniversitesi)
Cihat POLAT Siyaset kendine özgü bir alandır ve hata kaldırmaz. Siyasi adayların ve siyasetçilerin ise hataların çoğunu çoğu zaman basit ve sıradan konularda yaptıkları görülüyor. Ancak bazı hataların telafisi olmuyor. Bu alana çıkan birinin yapacağı küçük bir hata, onu yarışın dışına itebiliyor ve bütün emeklerin boşa gitmesine neden olabiliyor. Gereksiz bir hatadan dolayı ancak uzun yıllar sonra yakaladığı bir fırsatı elinden kaçıran çok sayıda siyasetçi bulunuyor. Benzer şekilde, birçok kişi aynı sebepten dolayı siyaset sahnesinden ayrılmak zorunda kalırken, birçoğu da gereksiz yere prestij kaybına uğruyor.
Hangi iş ve uğraşı ile meşgul olunursa olunsun, onun temel ilkelerini ve kurallarını öğrenmek esastır. Özellikle siyaset düşüncesi ve planı olan, siyasete yeni atılan, hâlen siyasetle uğraşan veya bu alanda kendini geliştirmek isteyen kişilerin 'siyasetin temel kurallarını ve olmazsa olmazlarını' mutlaka öğrenmeleri gerekir ki istenmeyen durumlarla karşılaşmasınlar.
Ancak her biri yüksek bürokrat, akademisyen, doktor, mühendis, avukat, ticaret erbabı, memur, esnaf, sendikacı vb. çok farklı mesleklerden ve yine çok farklı öğrenim altyapılarından olan siyasilerin, adayların ve ilgililerin, uzun uzun kitap okuyacak ve siyaset öğrenecek ne zamanları ne de imkânları oluyor. Onların ihtiyacı olan şey, siyaset sahasındaki temel ihtiyaçlarını karşılayacak, istedikleri zaman açıp bakabilecekleri, kolayca ve hızlıca okuyup anlayabilecekleri ve hemen uygulayabilecekleri bir başvuru kaynağı. Bu kitap tam da bunu sağlıyor.
Colin FLINT, Peter J. TAYLOR, Pearson Çok hızlı değişen günümüz dünyasında süreklilik ve süreksizlikleri anlaşılır kılmak, sağlam bir odak noktası ile birlikte esneklik de gerektiriyor. ColinFlint ve Peter J. Taylor entelektüel açıklık, titizlik ve vizyonlarıyla bu entelektüel gerekliliği karşılayacak bir metin ortaya koyuyorlar. Flint ve Taylor, küresel düzeyde deneyimlediğimiz değişimleri dünya-sistemleri çerçevesinde bir teorik bağlama yerleştirerek, politik şiddetten terörizme, çevre felaketlerinden emperyalizme, ekonomik eşitsizliklerden dışlayıcı ve köktenci milliyetçi ve dini politikalara, toplumsal cinsiyetten kentlerin küresel politikalara etkisine kadar çok sayıda sorunu doğrudan ele alıyor ve bizlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Siyasi Coğrafya: Dünya-ekonomisi, Ulus-devlet ve Yerellik, başta uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, siyasi coğrafya ve ilişkili alanlarda çalışanlar ve öğrenciler olmak üzere dünya politikasının işleyişini geleneksel ve alışılmış bakış açılarından farklı bir tarihsel ve coğrafi çerçevede anlamlandırmaya çalışan herkese temel bir metin sunmaktadır.
Tarık Demir Sosyal bilimler alanında ortaya konulan çalışmalarda çoğunlukla tarih ve coğrafya disiplinlerine ait bulguların birbirinden bağımsız ve ilintisiz bir şekilde kullanıldığı ve yine bu iki disiplinin kesişim noktasını oluşturan siyasi coğrafya konusuna gerekli ve yeterli ilginin gösterilmediği müşahede edilmektedir. Tarih ve coğrafya disiplinlerine ait bulguların birbirleriyle ilişkilendirilmek suretiyle analiz edildiği bu monografik çalışmada, sıra dışı sınır konusu coğrafi fragmanlar üzerinden incelenmiştir. Bu çerçevede, uluslararası ilişkiler tarihinde önemli yer teşkil etmiş olan ve/veya teşkil eden otuz iki adet coğrafi fragman örneği, siyasi coğrafya ışığında jeopolitik perspektiften analiz edilmiştir. Uç topraklar, koridorlar, kıstaklar ve bölünmüş adalar şeklinde dört kategoride gruplandırılan bu coğrafi fragman örnekleri aynı zamanda tarihsel açıdan da incelemeye tabi tutulmuştur. Çalışmada Alaska, Caprivi, Wakhan, Tenasserim ve Transnistria uç toprakları; Petsamo, Zengezur, Danzig, Antofagasta, Dobruca, Kongo, Amazon, Eritre, Adriyatik, Eilat, Akabe, Ege, Trieste, Neum-Klek, Siliguri ve Gansu koridorları; Kra, Panama, Orta ve Doğu Avrupa ile Perekop kıstakları; Yeni Gine, Borneo, Éire, Timor, Ateş Toprakları, Hispaniola ve Kıbrıs adaları incelenmiştir.
Odiléa Rocha ERKAYA Smoothing Your Way for Academic Writing provides intermediate-level students with the necessary requirements that they need to master academic writing. Smoothing Your Way for Academic Writing introduces students to sentence structure, paragraph/essay development and organization, mechanics, grammar, vocabulary, etc. Smoothing Your Way for Academic Writing helps to make students’ path easier for academic writing. And, the knowledge that they acquire using the book will be useful not only in college but also, hopefully, once they become professionals.
Features:
A step-by-step approach serves as a guide to students through the writing process.
Easy, clear, and brief explanations help students to move through the process without difficulties.
Samples of paragraphs and essays, and exercises help students to strengthen their learning.
Samples of activities assigned in the Department help students to place their learning of academic writing in a real context.
A vocabulary list with clear explanation fits the needs of the specific group of students.
Unknown vocabulary presented throughout the units allows students to learn new vocabulary without wasting time.
Relevant pictures throughout the units help to convey messages and make the book enjoyable.























Senem Zaimoğlu, Şehnaz Şahinkarakaş The objective of educational research has always been to better understand language learning. However, as research on learning psychology and other related fields has progressed, people's perceptions of language learning have shifted. The purpose of this book is to shed new light on the understanding of social-emotional aspects of language learning together with core issues among young adults in a variety of language learning contexts. The particular feature of this book is to integrate the socially and the emotionally oriented perspectives of language learning. It brings the current situation among young adults to the light by focusing on the necessity of social-emotional competences for young adults in a rapidly changing society that requires them to deal with a variety of problems, stressful situations, and competing goals. In particular, the book offers unique insights into the new framework of social-emotional foreign language learning together with its theoretical foundations. Additional feature of this book is its discussion of different social-emotional assessments used in social-emotional learning. The book concludes by calling for SEL programs for young adults, which will support their social and emotional well-being in their language learning journey.
Turgay Merih Sadako, Hiroşima8217;ya atılan atom bombası kurbanlarından biridir. Bomba atıldığında iki yaşında olan bu küçük kız çocuğu o gün ölümden kurtulur ve on iki yaşına kadar sağlıklı bir yaşam sürer... Ancak radyasyona maruz kalmıştır; 1955 yılında aniden hastalanır ve yatağa düşer. Hastanede ölümle pençeleşirken acı sonunu kendisi de biliyordur. Ama bir Japon efsanesine göre, kâğıttan 1000 tane turna kuşu yapan kişinin dilekleri gerçekleşecektir; arkadaşlarından biri bu efsaneyi anlatır kendisine... Son bir umutla işe koyulur Sadako... Günlerce kâğıtları katlayarak turna kuşları yapar... Ne yazık ki 25 Ekim 1955 günü yaşama gözlerini kapattığında yapabildiği kuş sayısı 644\8217;tür. Eksik kalan turnaları Sadako8217;nun arkadaşları tamamlayıp onunla birlikte gömerler... Ve o günden sonra da turna kuşu barışın ve nükleer silahsızlanmanın simgesi olur. Yazar bu alanda alışıla gelmemiş bir anlatım tarzıyla yaklaşık yarım asır devam eden bir mücadeleyi derli toplu ve yeniden kurgulanmış biçimde okuyucularımıza sunuyor.
Gülten Uçan Neoliberalizmin hüküm sürdüğü çağımızda sol, çoktan rafa kaldırılmış nostaljik anıların etiketi hâline dönüşmüştür. Günümüz siyasetinde “ideolojilerin sonu”nun geldiğini, sol ve sağ ayrımının belirsizleştiğini hatta ve solun tamamen ortadan kalktığını savunanlar vardır. Çünkü sosyal demokrat partiler küreselleşme sürecine uyum sağlama çabaları sonucunda sağ siyasetçilerle neredeyse aynı dili konuşur hâle gelmiştir.
Bu çalışmada “Sol düşüncenin ve eylemin tarihsel süreç içinde değişmeden kalan unsurları var mı?” sorusunun yanıtı aranmaktadır. Aynı zamanda solun yok olmadığı, kapitalizmin aldığı çok merkezli ve dağınık iktidar biçimine uyumlu örgütsüz kitlesel tepkiler şeklinde canlanmaya, muhalif düşünce ve siyasi hareket hâline yani Küreselleşme Karşıtı Hareketlere dönüşmeye çalıştığı savunulmaktadır. Diğer yandan da Türkiye’de solun, bu değişim sürecinin gerisinde kaldığı, seçim döneminde televizyon haberlerinde nasıl temsil edildiğini inceleyen niteliksel araştırma bulgularına dayanılarak anlatılmaktadır.
Sosyal demokrat partilerin ve kısır kadroların içine hapsolmuş sol düşünce ve eylem, sivil topluma sarılarak mı düşmekten kurtulabilir?
Adnan Öztürk, Ali İhsan Uygun, Altan Demirel, Ayşe Gül Demirel, Ayşe Nur Canbolat, Dilara Bahtiyar Sarı, Duygu Metin, Eda Koçak, Eyup Atılgan, Fatih Çavuşoğlu, Gamze Yorulmazer, Gül Damla Kılıç, Gülçin Karataş Baran, Hacer Arslan Kalay, Hazal Babur, İbrahim Halil Erdoğan, İlker Günay, Kadir Faik Küçüktopuzlu, Mehmet Halit Akın, Mehmet Nuri Sevgin, Mehmet Umur, Merve Sucu, Mustafa Said Kocabıyık, Müge Kardeş, Nihat Çeşmeci, Onur Selçuk, Özge Büyük, Pınar Işıldar, Serkan Pamuk, Sezer Yersüren, Şule Betül Demirkol, Ümit Gaberli, Yağmur Can Gaberli, Yakup Özkan, Yaşar Mert Demiral, Yenal Yağmur, Zeynep Gençer Kültürel miras, bir toplumun yaşamını ve düşüncesini belirten gelenek, görenek, obje ve yapılardan meydana gelmektedir ve bu varlıkların aktarımıyla canlı kalan dinamik bir unsurdur. Yapılar, anıtlar, binalar, objeler, kentler ve daha niceleri “somut kültürel miras” kapsamında değerlendirilirken, atalarımızdan miras kalan ve nesilden nesle aktarılan sözlü gelenekler, gösteri sanatları, ritüeller, şölenler, toplumsal ve evrenle ilgili uygulamalar, el sanatları ve düşünürler “somut olmayan kültürel miras” kapsamında yer almaktadır. Somut veya somut olmayan kültürel mirasa sahip çıkarak onları gelecek kuşaklara aktarabilmek insanlığın geleceği için önemlidir. Dolayısıyla bu aktarıma en büyük katkı somut ve somut olmayan kültürel mirasın kayıt altına alınmasını sağlayan nitelikli eserlerden geçmektedir. Konuyla ilgilenen araştırmacılara ve öğrencilere yönelik bir kitap oluşturmak ve kültürel mirasımız ile ilgili birikime katkı vermek, bu değerli çalışmanın amacını oluşturmaktadır. Bu amaç doğrultusunda eserde; Anadolu'da yaşamış, Anadolu'ya etki etmiş, insanlara yeni ufuklar açmış düşünürlerin yaşamlarından kesitler sunulmuştur.
Abdullah Musab Şahin, Batuhan Ustabulut, Hamdi Çilingir, Hüseyin Önal, Meryem Yetkin, Mücahide Engin, Sümeyye Şimşek Osmanlı İmparatorluğu için 19. yüzyılı "en uzun yüzyıl" yapan unsurlardan biri hiç şüphesiz hukuk alanında yaşanan değişim ve dönüşümlerdir. Bu yüzyıl, diğer birçok alandaki gibi hukukun çeşitli veçhelerinde önemli değişimlere sahne oldu. Daha da önemlisi hukuk bu dönemdeki değişim ve dönüşümlerin hem bir aracı hem de itici bir gücü hâline geldi. 19. yüzyılda hukuk alanında olup biteni anlamak hukukun hem bu değişen yüzünü hem de bir araç olarak değiştirici yüzünü dikkate almakla mümkün olabilir. Bu çalışma, hukukun bu iki yüzünü dikkate alarak son dönem Osmanlı hukuk düşüncesinin belli temel konularını ele alıyor. Birbirinden farklı araştırmacılar Tanzimat'tan Meşrutiyet'e suç ve ceza, II. Meşrutiyet sonrası şer'iye mahkemeleri ve kanun
tadilleri ile medhal-i ilm-i hukuk gibi meselelere dair hayli ilgi çekici tartışmalara yer veriyor.
Hakan AKPINAR Son Vapur, tarihimizde modern ordunun ilk darbesini anlatıyor.
Bu roman, 1876 yılında Sultan Abdülaziz'e karşı yapılan askerî darbeyi ve sonrasındaki siyasi gelişmeleri sürükleyici bir üslûpla ele alıyor. Dolmabahçe Sarayı'nda sabaha karşı yağmur altında yapılan bu isyan aslında Türk tarihinde modern ordunun ilk darbesidir. Bu darbeyle Osmanlı bir mevsimde üç padişah görüyor. 30 Mayıs 1876 sabahı Sultan Abdülaziz askerî bir darbeyle tahttan indirilirken yerine V. Murat geçer. V. Murat amcası Sultan Abdülaziz'i darbecilerle işbirliği yaparak tahttan indirmenin kefaretini ödercesine bilincini kaybedince 93 gün sonra tahttan indirilir. Yerine Sultan II. Abdülhamit tahta çıkarılır. Yani bir darbe 93 günde iki biata yol açar.
Son Vapur, meşrutiyet mücadelesi veren Yeni Osmanlılar ile taht-ı saltanatını korumaya çalışan Sultan II. Abdülhamit arasındaki siyasi mücadeleyi de anlatıyor. Tanzimat sonrası yüzünü Batı'ya dönen pozitivist Osmanlı aydınları ile gelenekçi aydınlar arasındaki mücadelenin, ilk kıvılcımların parladığı yıllar yine bu romanın satırları arasındaki temel siyasi ve felsefi mesaj olarak göze çarpıyor. Son Vapur, ilk işaretleri Tanzimat'tan başlayıp günümüze kadar süren bir siyasi ve felsefi kavganın da romanıdır.
Son Vapur, günümüzdeki siyasi ve felsefi kavgalar ile geçmişte yaşananların pek de farklı olmadığının çarpıcı bir kanıtı…
Bülent Keçeli, Murat Üstübal Sorgusual’siz, Ücra şiir dergisinde Bülent Keçeli ve Murat Üstübal’ın günümüz şairleriyle yapmış oldukları söyleşileri içeriyor. Dergide çeşitli aralıklarla şiir söyleşilerine yer verildi. Ücra’nın atölye dergisi olarak yayın hayatına başladığı 2002-2005 yılları arasındaki ilk döneminde şairlerle yaptığı söyleşiler daha çok bu şairlerin şiir teoriğine ilişkin bilgi ve deneyimlerinden yararlanmak içindir. Atölye döneminde söyleşileri yayımlanan şairlerin çoğu yalnızca şiir yazmıyorlar, aynı zamanda şiir düşüncesi üzerine de önemli yazılar yazıyorlardı. “Sorgusual’siz” başlığı altında soruşturma ve söyleşi arası bir formatta gidip gelen ilk dönemdeki sorularda amaçlanan Ücra’nın yenilikçi arayışlarında önlerine dikilen meseleleri günümüz şairleriyle tartışmaktı. Yapılan soruşturma / söyleşiler Ücra’nın atölye ruhuna uygun, arayışlarına dayanak oluşturan söyleşilerdi. İkinci dönem ise (2009-2015) daha çok arayışların ortaya koyduğu verilerin değerlendirildiği, şiir teorisine ilişkin düşüncelerin iyiden iyiye olgunlaştığı ve otantik şiirsel pratiklerin yoğun bir biçimde yayımlandığı dönemdir. İkinci dönemde yayımlanan “Sorgusual’siz” metinleri soruşturma anlayışından uzak, daha çok bazı şairlerin dikkat çeken şiir kitapları üzerine yapılmış söyleşilerdi. Söyleşilerdeki ilgi ve arayışların merak edilen güncel şairlerin özgün şiir kitaplarının çözümlenmesine doğru evrildiği görülecektir.
Rauf Arıkan Bu kitapçık genç araştırmacılara ve öğrencilere yönelik olarak derlenmiş; araştırma yapma, rapor yazma ve araştırmayı sunma rehberi olarak tasarlanmıştır. Sorular ve cevaplarla anlatımların açık, kısa ve kolay anlaşılır olması esas alınmıştır. Konuların teorik kısmı ya da geniş anlatımı başka kaynak kitaplara bırakılmıştır. İsimlerine kaynakçada yer veremediklerimiz dâhil fikirlerinden yararlandığımız, alıntılar yaptığımız ya da esinlendiğimiz tüm araştırmacılara candan müteşekkiriz. Örnek çözümlerde gerçek veriler kullanılmış ise kaynağı belirtilmiştir, kaynak belirtilmemiş ise veriler hipotetik demektir. Bu kitapçık, öğrenmek ve araştırmak isteyenlere bilgi odasının basit bir maymuncuğu gibidir.
Odaya girdikten sonraki uzun süreç gençlere kalmıştır. Temel kavramlar, bilimsel araştırmanın çerçevesi, olanakları, sınırlılıkları, özellikle sosyal bilimlerde gerçeklere ulaşma, bunları yazı ve sözle ifade etme araştırma odamızın envanteridir. Böyle demekle araştırmaları planlama, bilgi kaynaklarından haberdar olma, örneklemeye baş vurma, uygun verileri toplayıp analiz etme, tablo ve grafikler düzenleme, sınıf ortamında veya jüri önünde araştırmayı sunma ve savunma, bilim kongresinde araştırmayı anlatma ya da dergi makalesi hâline getirme, tüm bu aşamalarda bilimsel etik kurallar içerisinde kalmayı ifade etmek istiyoruz. Bunu küçük sorular ve bunlara verdiğimiz basit yanıtlarla sağlamayı amaçladık. Konularımızı ve örneklerimizi, daha çok sosyal bilim dalları çerçevesinde kalarak ele almaya çalıştık. Fizik ya da kimya değil de insani ve toplumsal sorunların eskiye göre daha büyük boyut kazanması bu sonucu doğurdu. Yoksulluk, işsizlik, enflasyon, eğitimsizlik, verimsizlik, beslenememe, gelir dağılımında adaletsizlikler, adil yönetim, israf, temel insan hakları, barış, göçmenler, sığınmacılar, mutsuzluk, çevre sorunları vb. konular araştırmacıların daha çok dikkatini çekmeye başladı ve bu tür araştırmalar aranır hâle geldi. Bunların tümü “Ne araştıracağız?” diye soran gençlere hazır araştırma konuları. Yeni teknolojiler ve küreselleşme olgusu işin boyutlarını genişletti. İnternet literatürü ve sanal veri üretimi ve paylaşımı birçok kolaylık sağladı ancak karmaşıklığı ve bilgi kirliliğini de artırdı.
Bugün Türkiyemizde 200’den fazla üniversite, 8 milyon kadar üniversite öğrencisi olup yılda tamamlanan akademik tez sayısı 75 bin kadardır (2019 yılı verisi). Yine ülkemizde 185 TV kanalı ve 10 bin internet haber sitesi bulunmaktadır. Bilgisayar ve akıllı telefonun yaygınlığını da hatırlamakta yarar var. Bu devasa sistemi, eğitimli insan kaynağı ile, bilimsel araştırmalarla ve doğru bilgi ile takviye etmenin ve desteklemenin önemini kitabımızda vurgulamaya çalışıyoruz.
Mehmet Zeki Aydın Sevgili Öğretmenler;
Değer Sandığı Okulda Değerler Eğitimi Materyalleri adını verdiğimiz seri çalışmamız, öğrencilerinize değerleri zevkle ve ilgiyle öğretebileceğiniz çeşitli uygulamalara sahiptir.
Bu set, eğitimcilerimize ilgi ve yeteneklerine göre etkinlik seçme imkânı sağlamaktadır. Ayrıca sette, eğitimcilerimizin, öğrencilerine fotokobi vererek uygulayabileceği birçok etkinlik yer almaktadır. Bu etkinlikleri; Drama, Yaşayarak Öğrenme, Klüp Etkinlikleri, Öykü, Kavram Açıklaması, Beyin Fırtınası, Röportaj Yapma, Gezi Gözlem, Materyal Üretme, Meslekler ve Değerler, Yaratıcı Yazma Etkinlikleri, Metafor, İstasyon, Jigsaw, Bilmece Bulmaca, Fıkra, Film Tavsiye / Yorumlama, Eğitsel Oyun, Örnek Olay, Şarkı, Şiir, Poster / Afiş, Proje Hazırlama, Resim Yorumlama, Karagöz ve Hacivat, Geleneklerimizde Değerlerimiz, Tekerleme, Mânilerde Atasözü ve Deyimlerde Değerler, Kitap Tavsiyeleri, Mevlana'dan, Nükte ve Örnek Kişilik olarak sıralayabiliriz.
Bu seri çalışma ile farkında olduğumuz ya da farkına varmadan uyguladığımız değer kalıplarını öğrencilerinize, size sunduğumuz materyal ve yöntemlerle öğrettiğinizde, onların farkındalıklarını arttıracak problem çözebilen, alternatif öneriler sunabilen, erdemli bireyler hâline gelmelerine yardımcı olacaksınız.
Çalışmamızda, öğrencilerin değer bilincini test etmelerine yardımcı olacak Ölçme Değerlendirme testleri yer almakta ayrıca eğitimde önemli bir payı olan ailelerin, eğitimin içine çekilmesini böylece öğrencilerin öğrendiği bilgileri evde de uygulayabilmesini amaçlayan Veli Mektubu ve Aile Katılımı bölümleri de bulunmaktadır.
Ali Sadi Gitmez Doğa ve fen bilimlerinde “araştırma”ya verilen önemin de sonucu olarak, özellikle son 70-80 yıldır tüm gelişmiş dünyada “Sosyal Bilimlerde Araştırma” konusuna ilişkin ilgi/bilgi/uygulamada çok büyük sıçramalar olduğu gibi, insan doğası ve ilişkilerinin açıklanmasında da büyük gelişmelere tanık olunmaktadır. Ne var ki en sıradan kamuoyu yoklamasından, en kesin sonuçlara götüren çıkarımsal sosyal bilim araştırmalarına dek her türlü sosyal/bilimsel bilgi ve açıklama, belli düzeyde kuşku ve çekince ile karşılanmaktadır. Bu kuşku ve çekincenin temelinde, sosyal alanlarda doğa/fen bilimlerindeki sonuçların “kesinliği”nin tartışılır olmasının yanında ilgili bilgi ve açıklamaya varmada uygulanan sosyal araştırma yönteminin yeterlik ve inandırıcılığına duyulan çekince de yatmaktadır.
Bu kitap; temelde, her düzeyde sosyal araştırmacılar için bir rehber kitap olmakla birlikte, daha çok üniversitelerin özellikle yüksek lisans programlarındaki “Araştırma Yöntemleri/Teknikleri” derslerinde ele alınan konulara, tartışmalara ve karşılaşılan bilimsel sorunlara, birçok ders kitabından daha fazla ayrıntıya inerek açıklamalar getirmektedir. Bu amaç ve içeriği ile kitap; lisans ve yüksek lisans düzeyinde standart bir “ders kitabı” olduğu kadar konu ile ilgili her bölümde daha derinliğine bilgiler içermesi dolayısıyla aynı zamanda bir “başvuru kitabı” niteliğini de taşımaktadır. Kitabın konuları ve kapsamları her iki amaca da hizmet edecek şekilde düzenlenmiştir. Kitabın, araştırma derslerini veren (ya da vermeye aday olan) öğretim elemanlarına da yardımcı olacak bir kaynak olması umut edilmektedir.
Ahmet Mete Çilingirturk, Ayşe Oğuzlar, Ayşegül İşcanoğlu Çekic, Burcu Kocarık Gacar, Ceren Camkıran, Dilek Altaş Karaca, Duygu Usta, Elçin Timur Çakmak, Elif Çiğdem Keleş, Gülen Arıkan Kokkaya, Gülsen Kıral, Hasan Arda Burhan, Haydar Ekelik, İ. Esen Yıldırım, İpek Deveci Kocakoç, Kevser Tüter Şahinoğlu, Kubilay Erişlik, Meryem Pulat, Mine Aydemir Dev, Münevver Turanlı, Naciye Tuba Yılmaz Soydan, Nuran Bayram Arlı, Nurdan Çolakoğlu, Özgur Çakır, Özlem Deniz Başar, Özlem Ergut, Özlem Yorulmaz, Seda Bağdatlı Kalkan, Selay Giray Yakut, Serpil Kılıç Depren, Sevda Gürsakal, Şahamet Bülbül, Turgut Un, Tutku Tuncalı Yaman, Ünal Halit Özden, Yasemin Koldere Akın Sosyal bilimler alanında yapılan çalışmalarda incelenen birimlerin çeşitli özelliklere sahip olması nedeniyle veri birden fazla değişken ile tanımlanır. Çok sayıda değişken olması durumunda, bunları birlikte analiz etmek için çok değişkenli istatistiksel analiz tekniklerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Lisans ve lisansüstü düzeyde bir ders kitabı olarak hazırlanan bu kitapta; çok değişkenli istatistiksel analiz teknikleri hem teorik hem de uygulamalı bir şekilde ele alınmıştır. Kitapta başlıca çok değişkenli istatistiksel analiz tekniklerinin yanı sıra ileri çok değişkenli istatistiksel analiz tekniklerine de yer verilmiştir. Kitabın içeriğinde yer alan analiz teknikleri temel düzeyde kavramsal bilgiler çerçevesinde açıklanarak Stata, SPSS ve R programları ile uygulamalar yapılmıştır.
Kitapta, çok değişkenli istatistiksel analiz tekniklerini uygulayacak öğrencilere ve araştırmacılara yol göstermek amacıyla sosyal bilimler alanındaki çeşitli konularda uygulamalara yer verilmiş, analiz sonuçlarının detaylı yorumlanmasına da özen gösterilmiştir. Bu uygulamalarda çeşitli araştırma sorularına gerçek veriler kullanılarak cevap arandığından kitap aynı zamanda araştırma kitabı özelliği de taşıdığından sektörel araştırmacılar, lisans ve lisansüstü öğrencileri tarafından çok değişkenli analiz tekniklerinin uygulandığı tüm alanlarda kullanılabilir.
Yirmi bir bölümden oluşan bu kitap; uzmanlık alanı istatistik, ekonometri ve yöneylem araştırması olan ve Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinde görev yapan akademisyenler tarafından hazırlanmış olup aşağıdaki konuları içermektedir.

• Çok Değişkenli İstatistiksel Analiz Tekniklerinin Temel Varsayımları
• Stata, SPSS ve R Programları ile Veri Girişi ve Çok Değişkenli Analiz Varsayımlarının İncelenmesi
• Çoklu Doğrusal Regresyon Modelleri
• Lojistik Regresyon Analizi
• Çok Değişkenli Varyans Analizi
• Faktör Analizi
• Kümeleme Analizi
• Diskriminant Analizi
• Kanonik Korelasyon Analizi
• Çok Boyutlu Ölçekleme Analizi
• Güvenilirlik Analizi
• Konjoint Analizi
• Uyum Analizi
• Sınıflandırma Karar Ağaçları
• Yapay Sinir Ağları
• Sağkalım Analizi
• Sistem Simülasyonu
• Gizli Sınıf Analizi
• Metin Madenciliği
Helene Snee, Christine Hine, Yvette Morey, Steven Roberts, Hayley Watson Bu derleme kitap, araştırmacılara, ilgili, etkili ve yenilikçi dijital yöntemleri kullanma konusunda ilham vermektedir. Kitabın temel sorunsalı; araştırma yöntemi olarak dijital yöntemlerin, ana akım sosyal bilim araştırma yöntemleriyle karşılaştırılabilir yöntemler olarak görülmesi konusuna odaklanmıştır. Kitap, dijital yöntemlerin ana akımlaştırılması konusundaki tartışmalara öneriler getirmesi bakımından, sosyal bilim araştırmaları alanına eşsiz katkılar sağlamaktadır. Aynı şekilde kitap, sosyal bilim araştırmalarındaki sayısal yöntemlerin; etik, pratik, ampirik, yöntemsel ve kuramsal sorgulamaları hakkında geniş tartışmaları içermektedir. Kitabın yazarları, sosyal bilimlerde dijital yöntemlerin ana akımlaştırılması ile ilgili zorlukları ve düşünsel şüpheciliği başarılı bir şekilde tartışmaktadırlar.
Duygu Koçak Veri dosyaları aşağıdaki linkten indirilebilir.

https://www.nobelyayin.com/sunumlar/sosyal_bilimler_icin_R_ile_temel_istatistik/sosyal_bilimler_icin_R_ile_temel_istatistik.zip


R programının bugün dünya üzerinde üç milyondan fazla kullanıcıya sahip olduğu düşünülmektedir. Kuşkusuz bunun sebebi ücretsiz bir yazılım olması ve birçok istatistiksel tekniği uygulamaya imkân tanımasıdır. Bu kitapta R programında temel istatistiksel analizlerin nasıl kısa ve kolayca gerçekleştirilebileceği anlatılmıştır. Hazır paketler ve kodlar ile yeniden kod yazmaya gerek duymadan analizlerin R'de nasıl yapılabileceği görsellere yer verilerek, aşama aşama ve olabildiğince yalın bir dille anlatılmaya çalışılmıştır.
Okurlara faydalı olması dileğiyle.
Alkan Üstün Bu çalışma, yazarın doktora tezi temel alınarak hazırlanmış olup esas amacı dünyanın çeşitli ülkelerinde yer alan 16 şehri, kentsel dönüşüme götüren süreçleri anlayıp yorumlayabilmektir. Her bir vaka için kentsel dönüşümün tamamlandığı noktadan geriye doğru bakılarak, örneklemdeki şehirleri kentsel dönüşüme taşıyan süreçler incelenmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için karşılaştırmalı vaka analizi yöntemi kullanılmıştır. Çözümleme sürecinde ise bulanık küme ideal tip analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada kentsel dönüşümü etkinleştirdiği düşünülen 12 faktörün (özelliğin) farklı biçimlerde bir araya gelmesiyle beliren çeşitli ideal tiplerin, vakaların kentsel dönüşüm deneyimlerini ne derece temsil ettiğinin anlaşılması amaçlanmıştır. Kentsel dönüşüm, çok sayıda ülkede pek çok kereler deneyimlenmiş sosyal bir olgudur. İlgili literatürde tekil örnekler bazında kentsel dönüşüm vakalarını inceleyen araştırmalar çoğunlukla bulunmasına karşın dünya çapından kentsel dönüşüm örneklerini bir araya getirip karşılaştırmalı vaka analizi yöntemini uygulamak, eşine sıklıkla rastlanmayan bir girişimdir. Analiz sonucunda, örneklemdeki kentsel dönüşüm vakalarına ait faktörlerin eş zamanlı olarak karşılaştırılması yoluyla vakalara ilişkin özellikler, benzerlikler ve ayrımlar ortaya çıkarılmıştır. Örneklemdeki vakalar karşılaştırılırken bulanık küme tekniğinin somut olarak uygulanması bağlamında çalışmanın Türkçe sosyal bilim literatüründe bir ilki gerçekleştirdiği belirtilmelidir. Bu çerçevede araştırmanın ortaya koyduğu kentsel dönüşüm tipleri aracılığıyla kent kuramlarına katkı sağlamanın yanı sıra uyguladığı bulanık küme tekniği yoluyla metodolojik bağlamdaki katkısının da önemli olduğu düşünülmektedir.
Syed Farid Alatas Diğer birçok disiplin gibi sosyal bilimler de Doğu’ya Batı tarafından sunuldu; onaylanma ve meşruiyet için yine Batı'dan medet ummaya devam etmektedir. Günümüzde ise bilim insanları ve öğrenciler arasında, Asya’nın gerçeklerini daha iyi anlamak için Asya merkezli sosyal bilimlerin geliştirilmesi gerektiğine dair artan bir bilinç vardır. Böyle bir arka plana karşı yazılan bu kitap, Doğu’da sosyal bilimlerin durumunu çevreleyen bir dizi sorunu ele almaktadır. Batılı paradigma ve kavramların Doğu sosyal bilimleri üzerinde süregelen tarihsel hâkimiyetine işaret ederek bu sorunları böyle bir bağlama yerleştirmektedir.
Syed Farid Alatas; Doğu’da sosyal bilimlerin durumuna dair şarkiyatçılık, Avrupamerkezcilik, akademik emperyalizm ve entelektüel bağımlılık gibi eleştirilerden ortaya çıkan alternatif söylem önerilerini ciddi bir biçimde değerlendirmektedir. Bu eleştiriler alternatif söylemler, bağımsızlaştırılmış bilgi ve yerlileştirilmiş sosyal bilimler adına çeşitli biçimlerde itiraz ve iddialara yol açmıştır. Ancak yazar sosyal bilimlerde alternatif söylemlere yönelik bu çağrıların da kendi içinde sorunlar taşıdığını savunmaktadır. Bu sebeple elinizdeki kitap sosyal bilimleri kurucu bir biçimde yeniden ele almak üzere kapsamlı bir kavramsallaştırma yapmaktadır.
Bu kitabın önemli özelliklerinden biri, sosyolojinin antropolojinin ve diğer sosyal bilimlerin bakış açılarından beslenerek Pan-Asyacı bir odağa sahip olmasıdır. Bu yönüyle kitap, bütün sosyal bilim disiplinlerinden araştırmacıların, özellikle de sosyoloji, kültürel çalışmalar ve sosyal bilimler kuramı ve felsefesi gibi alanlarda çalışanların ilgisini çekecektir.
Metin Gürcan Sosyal bilimlerde yüksek lisans ve doktora seviyesinde araştırma dizaynı, metot bilgisi ve tez yazımına dair Türkçe basılmış orijinal eser sayısı çok az. Var olanların çoğu da okunması ve anlaşılması zor çalışmalar. İşte bu çalışma bu boşluğu doldurmak amacıyla yüksek lisans ve doktora düzeyinde çok hayati, ama bir o kadar da ihmal edilen araştırma dizaynı, metot bilgisi ve tez yazımı sistematiğine dair pratik bilgiler sunuyor. Çalışma bilimsel altyapıya dair anlaşılması zor konuları basitleştirerek bolca örneklerle destekliyor ve bir dost sohbeti tadında okuyucuya aktarıyor.
İbrahim Arslanoğlu Bu ders notları, çeşitli kaynaklardan yararlanılarak hazırlandı ve buna yazarın bilgi, görgü ve deneyimleri de katıldı. Ayrıca sonraki yıllarda yeniden gözden geçirilerek geliştirilmeye çalışıldı. Yine kitap olarak basılmadan önce de tekrar gözden geçirilerek gerekli düzeltmeler yapıldı ve bilimsel yöntem kısmı eklendi.
Ayrıca bu kitapta, öğrencilerin üzerinde çalışabileceği belli başlı araştırma konularına da yer verildi. Bundan başka araştırma incelemelerinin, hangi ölçütlere göre yapılması gerektiği de açıklandı.
Kitabın asıl amacı, her düzeydeki öğrenciye asgari araştırma bilgi ve becerisi kazandırmaktır. Bu nedenle kitapta çok fazla ayrıntıya girilmedi. Tüm öğrenci ve araştırmacılara faydalı olması dileğiyle...
Aysel Aziz Sosyal bilimlerde araştırma nasıl yapılır? Kitap, bu soruyu A'dan Z'ye cevaplamaya çalışıyor; araştırmanın düşünce aşamasından başlayarak hangi süreçlerden geçtiğini, tasarımının nasıl yapıldığını, araştırma ile ilgili veri kaynaklarının nasıl toplandığını, ne gibi gözlem tekniklerinin bulunduğunu anlatıyor. Bu gözlem teknikleri içerisinde, zamanımızda hem akademik çalışmalarda hem de toplumsal amaçlı araştırmalarda kullanılan dolaylı ve dolaysız yöntem ve veri toplama teknikleri anlatılıyor. Pek çok alanda ihtiyaç duyulan yaygın gözlem tekniklerinden anket (sormaca) hazırlamanın özellikleri üzerinde duruluyor. Yaygın ve yoğun gözlem teknikleri olarak kullanılan monografi, içerik ve söylem çözümlemeleri ile farklı disiplinlerde giderek yaygınlaşan dolaysız gözlem yöntemlerinden sözlü tarih çalışmaları ve eylem araştırmalarına da yer veriliyor. Araştırmanın son bölümünde ise bir araştırmanın bulgularının ve sonuçlarının yazımındaki kurallar anlatılıyor.
Araştırmanın “Ekler” kısmında ise kitabın içinde anlatılan veri toplama teknikleri ile ilgili güncelleştirilen örnekler ile alana ilişkin jargon tanımlamaları yer alıyor.