Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi \ 3-7
Akın Karaca, Bahattin Uzunlar, Banu Alan Sümer, Emine Canlı, Erdem Baykal, Eylem Yolsal-Murteza, Ezgi Demir Oralgül, Fatma Betül Tatlı, Ferda Yıldırım, Fikriye Gözde Mocan, Kurtul Gülenç, Melike Durmaz, Murat Satıcı, Öner Güler, Özgür Emrah Gürel, Utku Özmakas Michael Hardt, Ernesto Laclau, Chantal Mouffe, Giorgio Agamben, Axel Honneth, Walter Benjamin, Jacques Derrida, Jürgen Habermas, Hannah Arendt, Seyla Benhabib, Michel Foucault, Gilles Deleuze, Jean-Luc Nancy, Antonio Negri, Antonio Gramsci, Judith Butler
Felsefenin konuları arasında, etkilemek-belirlemek bakımından yaşamımızla en çok iç içe olanı -etik tarafından kapsandığı ve etiği de içerdiği göz önüne alınırsa- siyasettir. Bu alanda çağdaş dönemin güncel ve verimli tartışmalarının “iktidar” ve “demokrasi” kavramlarının etrafında döndüğü söylenebilir. Öyle ki siyaset felsefesinin merkezî kavramlarından biri olan iktidar, politikayı konu eden diğer disiplinlerde de sorunsalların ve tartışmaların düğüm noktası olagelmiştir. Türlü varyantlarıyla övülen ya da yergilere hedef olan demokrasiye ilişkin açmazların merkezinde ise ekseriyetle farklı iktidar kavramsallaştırmaları bulunur. İktidar ve demokrasiye ilişkin sorunların anlaşılmasına, bu sorunların nasıl aşılabileceği konusunda farklı bakış açıları kazanılmasına katkı sağlayacağı umut edilen bu eser, Cumhuriyetimizin 100. yılına armağan olsun.
Selahaddin Bakan Bazen hükümranlığı ve baskısı dolayısıyla bazen de eksikliği dolayısıyla şikâyet ettiğimiz devlet, siyaset biliminin en göreceli konularından birini teşkil etmektedir. Devletin değişen üretim modellerine ve araçlarına göre rolü daima değişiklik göstermiştir. Bu nedenle liberallerin, muhafazakârların ve Devletçiliği savunanların temel arayışı, devletin siyasi rolünün belirlenmesinin yanında, iktisadi rolünün ne olması gerektiğidir. Bu kitapta bahsedilen teoriler ışığında devletin iktisadi rolünün ne olması gerektiği konusunda güncel örneklerle fikir beyanına çalışılmıştır. Aristo, Eflatun ve hatta Farabi gibi devletçi muhafazakâr düşünürler, devleti insanların eksiği olarak gören Seneca, "Ne kadar az kanun o kadar çok adalet." demek suretiyle kanun devletine karşı gelen Çiçero, liberal düşünceleri ile muhafazakâr düşüncelerini harmanlamaya çalışan Edmund Burke ve kitaptaki diğer liberal düşünürler, karşılaştırılarak ele alınmaya çalışılmıştır. Devletin serbest piyasa akışını bozmadan ekonomiye ne kadar, nasıl, niçin, ne zaman ve ne aşamada müdahale edebileceği, örneklerle anlatılmaya çalışılmıştır.
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Anlamak için de anlatmak için de anlaşmak için de vazgeçemediğimiz bir şey iletişim… Anladıklarımızı, anlattıklarımızı, anlaşmalarımızı sürdüren ve yanıtlayan kaçamadığımız bir döngü… Bizden bize, bizden size, sizden bize, kısaca insandan insana sürekli giden ve gelen bir yürüyen merdiven… Yaşamın temel bir taşı iletişim…
İletişimsizlikten yakındığımız, iletişimin önemli olduğunu fark ettiğimiz bugünlerde toplumdaki tüm bireylere yol gösteren bir kitap… İletişim becerilerinin neler olduğunun öğrenilmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda da kişilerin nerede hata yaptığını görebilmesine ışık tutuyor… Akıllara takılan şu sorulara yanıt oluyor:
Beni anlamıyorlar, kendimi anlatamıyorum, ne yapmalıyım?
Ben empati kurduğumu düşünüyorum, yoksa kurmuyor muyum?
Sürekli bir çatışma var aramızda, nasıl çözerim?
Grup çalışmalarında başarısızım, neden kendimi ifade edemiyorum?
Bir türlü ikna edemiyorum… Nasıl yapsam?
Ailede iletişim kopuk… Neden?
İş yerimde arkadaşlarımla iletişimim çok kötü, nasıl düzelir ki?
İyi bir dinleyici miyim?
Mustakim Arıcı İslâm ilim ve düşünce mirasının 16. yüzyıla kadar ulaşan ana akımları-nı ve nazarî düşüncenin temel tartışma noktalarını Taşköprîzâde’nin eserlerinde bulmak ve onun bu akımları farklı düzeylerde sahiplendi-ğini, söz konusu tartışmalarda dirayetini ortaya koyduğunu görmek mümkündür. Bu yönüyle o, dönemine intikal eden ilmî birikimi har-manlayan, tek bir düşünce ekolünün içerisinde ele alınması pek de imkan dahilinde olmayan bir Osmanlı âlimidir. Taşköprîzâde’nin bu özelliğinin belki de en belirgin olarak görüldüğü sahalardan biri ah-lâktır. Bu çalışmada Taşköprîzâde’nin farklı sahalarda kaleme aldığı eserlerden yola çıkarak ve aynı zamanda kaynakları ve dönemindeki literatürle mukayese ederek onun ahlâk ve siyasete dair görüşlerini tartışmayı amaçladık.
Adisa Avdiç Küsmüş, Beyza Barçın Bağırıcı, Cem Şafak Çukur, Egemen Ünal, Emrah Akbaş, Gülşen Yılmaz, Hatice Öztürk, İbrahim Demir, Muhammed Nazmul İslam, Muhammet Enes Kala, Ülkü İstiklal Ortakaya İnsani yardım, tarih boyunca olduğu gibi günümüzde de karmaşık olgulardan biridir. Özellikle afetler, çatışmalar/savaşlar, göçler/yerinden edilmeler, yoksulluk ve aşırı iklim olayları nedeniyle yüz milyonlarca insan, insani yardıma muhtaç hâle gelmiştir. Bu durum, bilimsel/akademik insani yardım çalışmaları ihtiyacını ve bu çalışmaların önemini artırmıştır. Küresel insani yardım ihtiyacı, daha çok Türkiye'nin etki/çekim alanındaki coğrafyalarda yoğunlaştığı için insani yardım Türkiye için özel bir öneme sahiptir. Türkiye, stratejik insani yardım hamlesiyle dört bir yandan sıkıştırıldığı küresel arenada kendine alan açmış, insanlığa karşı vicdani sorumluluğunu yerine getirmiş ve yumuşak gücünü artırmıştır. Bu bağlamda, insani yardım olgusunu daha iyi anlamak, küresel insani yardım ihtiyacını minimize etmek ve mevcut insani krizleri etkili ve etkin bir şekilde yönetmek için insani yardım olgusunun disiplinlerarası bir yaklaşımla teorik ve pratik bakımdan incelenmesi gerekmektedir. Alanında uzman akademisyen araştırmacılar tarafından kaleme alınan bu kitap, tam da bu amaca hizmet etmektedir. Kitap, insani yardım olgusunu felsefe, etik, ekonomi, halk sağlığı, kamu diplomasisi, psikoloji, çatışmalar, göç ve lojistik araştırma alanları bakımından teori ve uygulamayı birleştiren bir yaklaşımla ele almaktadır. Kitap, insani yardım alanında mevcut tartışmalara ışık tutup yeni tartışmalar başlatırken lisans ve lisansüstü düzeyde ders kitabı ihtiyacını da karşılama amacındadır.
Ahmet Duran Çelik, Ahmet Evis, Ali Karakuş, Ali Rıza Can, Aylin Salıcı, Azra K. Nazlı, Banu Özdilek, Berna Çatıkkaş, Bilge Çakır, Bircan Kara, Cenk Güner, Çağrı Ünal, Derya Atamtürk, Erdal Dağıstan, Ergin Canpolat, Esra Doğru Hüzmeli, Evrim Tekeli, F. Mine Temiz, Fatma ÖZ, Ferhat Arık, Gülşah Ayvazoğlu, Gülşen Keskin, H. İbrahim Çelebi, Hasan Hallaçeli, Hasibe Utku Çelik Gençoğlu, Hasret Duman, Hatice Pamir, Hilal Öz, İbrahim Arısal, İbrahim Tapkı, İlbey Dölek, İlknur Karakaya, İzzet Duyar, Kazım Mavi, Keriman Aytekin Kanadlı, Mehmet Duruel, Mehmet Pınar, Mehmet Turan, Mehmet Turan, Meryem Altun Ekiz, Mesut Şimşek, Metin Reyhanoğlu, Muhammet Topuz, Muhene Habiboğlu, Mustafa Polat, Müge Çiftyürek, Necat Ağca, Nuran Tapkı, Nurhayat İflazoğlu, Oğuz Parlakay, Oğuzhan Çalışkan, Orhan Oğuz, Ömer Faruk Coşkun, Reşat Geçen, Sabiha Bezgin, Safder Bayazıt, Selva Ezgi Aşkar, Senem Etyemez, Servet Özkan, Sezai Demir, Soner Akın, Songül Demir, Tacettin İnandı, Tuğçe Sarıoğlu, Tülay Öcal, Yücel Dinç, Zeynel Abidin Emir, Zeynep Eraldemir Kuşkusuz, genelde afetler özelde ise depremler, doğa olayı olmanın ötesinde sosyal ve beşerî sonuçlar doğuran olgulardır. Bu açıdan afetler, doğal bir savunmasızlık hâline bağlı olarak ortaya çıkan felaketler olarak tanımlansa da insanın doğa ile münasebetinde sorumluluklarını ihlal ya da ihmal ettiği durumların çarpıcı sonuçlarına işaret etmektedir. Depremi salt bir doğa olayı olarak görmekten uzaklaşabilmek; deprem öncesi ve sonrasında ortaya çıkan toplumsal, tarihsel, kültürel, ekonomik, idari, mimari, çevresel, yapısal, ekolojik olmak üzere yaşanan afetin doğurduğu sonuçları, nedenleri ile birlikte anlamayı ve yorumlamayı gerektirir. Afetleri “doğal” olaylar ve olgular olarak görmekten ziyade sosyal, kültürel, idari, mekânsal ve tarihsel olarak analiz etmek, toplumsal dirençlilik ve iyileşme bakımından son derece önemlidir.
İçinden geçmiş olduğumuz bu büyük felaketin izlerini, nedenlerini ve sonuçlarını bilimsel bir anlayışla ortaya koyan eser, 6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen depremler sonrası ortaya çıkan durumu, çok boyutlu ve interdisipliner bir anlayışla ele almaktadır.
Nuriye Niğdelioğlu Happani İntihar Saldırısı Eylemlerinin Anatomisi; günümüz dünyasının en önemli siyasal olayları arasında yer alan, bir öldürme eylemi olarak kullanılan intihar terörizminin stratejisini, demografik yapısını, hedef kitlesini, amaç/yöntem ilişkisini, nedenlerini, hangi dönemlerde intihar saldırısı gerçekleştirildiği ve terör örgütlerine olan katkılarını değerlendirmektir. Bu kitapta, terör örgütlerinin hangi siyasi, dinî veya ideolojik olaylara karşı intihar terörizmi faaliyetlerini gerçekleştirdiği incelenmiştir. İntihar terörizmi başta Orta Doğu olmak üzere İspanya, İngiltere, Rusya, Sri Lanka ve Türkiye dâhil birçok farklı ülkede görülen bir terör çeşididir. Bir kişinin kendi bedenini, hayatını silah olarak kullanmasını gerektiren bir yöntemin nasıl bu kadar popüler hâle geldiği ise araştırmacılar tarafından hâlâ sorgulanmaktadır.
A. Taha İmamoğlu, Ahmet Okumuş, Haluk Alkan, Hızır Murat Köse, İlker Kömbe, Lütfi Sunar, Ömer Türker, Özgür Kavak, Süleyman Güder, Şenol Korkut İnsan bir topluluk içerisinde yaşayan, kendisini bir topluluk içerisinde anlamlandıran siyasi bir varlıktır. Ancak bu zorunlu birlikteliğin iyi ve adil bir sisteme dönüşmesi için arayışlar olagelmiştir. Tarih boyunca böyle bir düzenin kurulması ve sürdürülmesi için çeşitli siyasal sistemler geliştirilmiştir.
Günümüzde de insanlığın karşılaştığı en önemli ve acil sorunlardan biri herkes için iyi, faydalı ve adil bir düzenin teşekkülüdür.
Elinizdeki eser, çağdaş siyaset biliminin ve siyaset felsefesinin imkânlarını ve araçlarını da kullanarak İslam siyaset düşüncesine kuramsal bir çerçeve çizmek maksadıyla hazırlanmıştır. Alanında yetkin akademisyenler tarafından yazılan bu kitap yeni bakışlar oluşturmayı amaçlamaktadır.
“Adil devlet", "erdemli şehir" ve "mükellef insan" kavramsallaştırmaları etrafında şekillenen İslam siyaset düşüncesini yeni bir bakışla kavramak için bu kitap rehber niteliği taşımaktadır.

Ali Haydar Başer, Serdar Şahin, Birsen Banu Okutan, Yunus Vehbi Karaman,Jan Markus-Vömel, Hüseyin Arslan Türkiye siyasal ve düşünsel hayatının en canlı alanlarından birini teşkil eden İslamcılık düşüncesi tabana yayılmış, farklı formlara sahip bir fikriyat olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer ideolojilerle çatışma ya da uzlaşma bağlamında dahi olsa sürekli halde iletişim halinde olmuş ve tam bu nedenle Türkiye tarihinde siyasal alana hapsedilmeyecek genişlikte bir zemin açmıştır. İslamcılığın kendi dönemini kurma, yönetme ve yönlendirme çabası, pratiğini sürdürdüğü "şimdi" ile irtibatlıdır.
Şimdilik iddiası İslamcı düşünceyi tarihsel bir vaka olmaktan çıkararak toplumsal bir tez olarak sunulmasına imkan tanımaktadır. Bu tez, İslamcı düşünceyi siyasal bir deneyimden kültür dünyasına, kitlenin gündelik hayatını belirleyen konumdan düşün dünyasının şekillenmesine kadar geniş bir yelpazede değerlendirmeye ihtiyaç duymaktadır.
İslamcı düşüncenin tarihsel deneyimi ve bugüne aktarımı üzerine çok sayıda çalışma yapılmış olsa da teorik zeminde değerlendirilecek metinlerin azlığı dikkat çekmektedir. Bu kitapta, alanda çalışan isimler tarafından hazırlanmış, birbirini destekleyen ve/veya şerh eden, teorik tartışma yürüten altı başlık bulunmaktadır.
İslamcı düşüncenin son zamanlarda öne çıkan tartışmalı meseleleri üzerine güncel literatürü takip eden bu altı başlığın çalışmalara katkı sunması ve yeni tartışmalar açması hedeflenmektedir.
H. Alpay Karasoy Bu kitap, insanın hayatını idame ettirebilmesinde ilk iki ihtiyaç arasında sayılan güvenliğe dair belli başlı konu başlıklarını bir bütün halinde sunmayı amaçlamaktadır. Günümüz açısından bakıldığında güvenlik, kendisine yönelik tehditlerin genişlediği, sadece askeri güvenlikle sınırlı olmayıp sağlık, ekonomi ve çevre gibi alanları da kapsayan ve üzerinde yapılan akademik çalışmaların sayısının arttığı geniş kapsamlı bir kavram haline gelmiştir. Güvenliğe yönelik tehditlerin kapsamının genişlemesi, güvenliğin yönetimi ve güvenliğin sağlanmasına yönelik ilk müdafaa hattı olan istihbarat gibi konuları da ön plana çıkarmaktadır. Bu nedenle istihbarat olmadan incelenen bir güvenlik kavramının eksik kalacağından hareketle, kitapta istihbarat konusu da bütüncül bir yaklaşımla sunulmaya çalışılmıştır.
Kitabın hedef kitlesi, geleceğin güvenlik yöneticileri olan lisans ve lisansüstü öğrencilerdir. Bunun yanı sıra kitabın, güvenlik ve istihbarat konularıyla ilgilenen araştırmacılar için de yararlı olabilmesine özen gösterilmiştir.
Sebahattin Asal, Kadir Murat Altıntaş 21. yüzyılda, çağın hastalığı ne kanser ne pandemi ne de bitip tükenmek bilmeyen açlık ve sefalettir. Bütün bu olumsuz gelişmeler, aslında olağan dışı sermaye birikiminin gözlendiği birkaç Batılı gelişmiş devletin bütçe harcamalarının çok cüzi bir kısmını, çözüm için ayırması neticesinde ortadan kalkacak meselelerdir. İnsan hayatını yüzyıllardır tabiri caizse zehreden zengin-fakir, genç-yaşlı, kadın-erkek istisnasız tüm insanları derinden etkileyen yegâne problem, bireylerin yüzyıllardır devam edegelen güvenlik açlığı ve huzurlu bir yaşam beklentisidir. Güvenlik ihtiyacının âdeta ekmek-su gibi vazgeçilmez bir gereksinim olduğu yönündeki haklı ve yaygın kanaat, ne yazık ki geçtiğimiz yüzyılın başından itibaren sık sık yaşanan savaş ve çatışmalar nedeniyle kesintiye uğraması sonucunda, daha da önem ve anlam kazanmıştır.
Son yıllarda küresel ölçekte gözlenen hadiseler, esasında sadece savaş ve çatışma içeriğinin bir değişimi ve felsefi dönüşümü olup, dünya ölçeğinde asimetrik mücadelelerin yoğunluğu gözle görülür biçimde artmıştır. Hibrit Savaş, Yeni Nesil Savaş ya da Vekâletten Savaş gibi tanımlamalar yardımıyla ifade edilmeye çalışılan bu yeni (tarihsel kökenleri çok eskiye dayanan) kavramsal model, içinde bulunduğumuz yüzyılın yalın bir gerçeği olarak gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkeyi derinden etkilemiştir. Bu yönelim ise uluslararası ilişkilerin gri alanlarını daha etkin bir şekilde değerlendirecek ve mevcut diplomatik ilişkilere esneklik kazandıracak yapısal strateji ve yeni oluşumların ön plana çıkmasına neden olmuştur.
Bu çalışmada, askeri ve istihbari hizmetler gibi geleneksel devletçi ve güvenlikçi bakış açılarının en çok önem verdiği iki stratejik kavramın, yakın geçmişte tecrübe edilen siyasi, iktisadi ve sosyal dönüşümler yanında neoliberal ekonomi politikalarının muhtemel etkileri doğrultusunda ortaya çıkan özelleşme serüveni sorgulanmaktadır. Bu anlamda günümüz diplomasi dünyasının bir gerçeği olarak özel askeri şirketler, farklı bakış açıları çerçevesinde ayrıntılı olarak incelenmiş, mevcut uluslararası tecrübeler ışığında sistemin kurgulanmasına yönelik öngörüler ve öneriler paylaşılmıştır.
Ahmet Cülük, Ali Burak Darıcılı, Ali Gök, Cenker Korhan Demir, Çağla Mavruk, Engin Avcı, Erol Başaran Bural, Mahmut Seçkin Alışverişci, Mehmet Kurum, Serkan Yenal İstihbaratın, politika yapıcıların karar verme mekanizmalarına ve dış politikaya etkisi bilinen ve popüler tarihte tartışılan bir konu olmakla beraber akademik alanda karşılığının çok da eski olduğu söylenemez. Öte yandan uluslararası güvenlik boyutları ve aktörlerindeki çeşitlenmenin güvenlikle ilgili çalışmaları teşvik etmesinin etkisinin son dönemde istihbarat alanında yaşanan akademik zenginlikte etkisi olduğu görülmüştür. Uluslararası ortamda bu etkinin; araştırma merkezleri, lisans ve lisansüstü programlar gibi alanlarda ispatlarını bulmak mümkündür. Ülkemizde de uluslararası alandaki gelişmelere paralel gelişmelerin yaşandığı görülmektedir.
Bu eserle uluslararası akademik ortamda bir disiplin olma yönünde ilerleyen istihbarat çalışmalarına ele aldığı konular itibarıyla katkıda bulunmak amaçlanmıştır. Konunun tüm boyutlarının tek bir kitapta toplanmasının güçlüğünün farkında olarak temel konular ile tartışmalı ve gündemde olan alanlar içeriğe dâhil edilmeye çalışılmıştır.
İstihbarat çalışmalarına giriş niteliğinde görülebilecek bu kitapta, istihbarat ve ilgili kavramlar, istihbarata kuramsal yaklaşım, toplama ve analiz disiplinleri, istihbarata karşı koyma, örtülü faaliyetler, istihbaratta hesap verebilirlik, istihbaratın politikleşmesi ve dış politika yapımı, istihbaratın özelleşmesi, istihbarat örgütlerinde yapılanma ve reformasyon gibi konuları görmek mümkündür. Kitabın okuyucuya faydalı olması ve bundan sonra yapılacak akademik çalışmaları teşvik etmesi, yazarlarının ortak dileğidir.
H. Alpay Karasoy Bu kitap, istihbarat alanındaki en güncel bilgi birikimini bir araya getirmektedir ve bu yönüyle, istihbaratla ilgilenen herkes için temel bir eserdir. Kitap; istihbaratın teorik boyutuna, istihbarat alanındaki temel kavramlara, istihbarat kaynakları ve istihbarat türlerine ve ayrıca Türkiye, ABD, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa, Rusya, Çin, İran ve İsrail’in istihbarat topluluklarına odaklanmakta ve son zamanlarda istihbarat alanında ilgi çeken örtülü eylem, beşinci kol faaliyeti ve sahte bayrak operasyonu gibi konulara da değinmektedir. Kitabın amacı, istihbarat alanındaki zengin bilgi birikimini hem kapsamlı hem de anlaşılır bir şekilde okuyucuya sunmaktır.
Abdulkadir Bilen, Burak Levent, Cengiz Atlı, Çağatay Balcı, Didem Konya, Erkan Bostancı, Erkin Başaran, Ferit Malkara, Furkan Torlak, Hakan Erten, Hilal İfaket Akbaş, Hüseyin Sürücü, İsmail H. Demircioğlu, İzzet Koncagül, Kadir Murat Altıntaş, Mehmet Kahya, Mehmet Mert Çam, Mehmet Serdar Güzel, Muhammet Yasin Karakaş, Muharrem Tuncay Gençoğlu, Murteza Hasanoğlu, Nurullah Yazar, Orçun Küçükyılmaz, Özlem Özdemir, Salih Yılmaz, Semih Sevinç, Sultangül Özsoy, Tarık Ak, Tolga Tellan, Tufan Babur, Ümit Şevik, Yunus Karaağaç, Yusuf Can Ayaz, Zeynep Müjde Sakar Teknolojinin gelişimi ve değişimi, günümüzde güvenliğin boyutunu değiştirerek siber ortamlara taşımış ve tesisini iyice zorlaştırmıştır. Diğer taraftan küreselleşmeyle birlikte tehdidin nereden geleceğinin belirsizleşmesi, güvenliği sağlamada, devletlerin ve uluslararası örgütlerin iş birliğini zorunlu hâle getirmiştir. Ülkemizde, son dönemde istihbarata yönelik ilgi artmıştır ve istihbarat olmadan güvenliği sağlamanın zor olacağı sıklıkla dile getirilmeye başlanmıştır. İstihbarata yönelen bu ilgi, onun kapsamını ve boyutlarını değiştirdiği gibi istihbari bilgiye ihtiyaç duyan aktörlerin de çeşitlenmesine yol açmıştır. Bu nedenle istihbarat ve güvenlik alanındaki ilişkinin incelenerek yapılan güncel çalışmaların ortaya konulması ihtiyacı gün yüzüne çıkmıştır.
Bu ihtiyaç, bizi bu alandaki çalışmaları bir araya getirerek akademik çalışmalarda istifade edilebilecek bir kaynak ortaya koymaya ve alan yazına kazandırmaya yönlendirmiştir. Bu düşünceden hareketle her bir bölümü alanında uzman akademisyen ve çevreler tarafından hazırlanan, istihbarat ve güvenlik alanında yapılan çalışmaların bir araya getirilerek yedi ana tema altında bölümlere ayrılmasıyla ortaya çıkan bu kitabın, alan yazına katkı sağlaması ve okuyuculara faydalı olması dileğiyle…
Serkan Yenal, Aytekin Cantekin Bu kitapta; son dönemde giderek yaygınlaşan isyan hareketleri, terörist faaliyetler, bu hareketlere hasım devletlerin desteği ve bu faaliyetlere ilişkin ülke tecrübeleri, ayrıca bu faaliyetlere maruz kalan devletlerin meşru müdafaa hakkı incelenmektedir.
Kitap, alana ilgi duyan akademisyen ve öğrencileri, güvenlik kuruluşları personelini ve konu hakkında bilgi birikimini artırmak isteyen genel okuyucuyu kapsayan geniş bir kitleye hitap etmektedir.
Richard P. Rumelt İyi Strateji/Kötü Strateji, pek çok stratejiyi felakete sürükleyen günümüz düşünsel karmaşasına okur açısından netlik kazandıran bir kitap. Rumelt, burada gerçek dünyada uygulamaya konacak eylem yönelimli güçlü bir stratejinin nasıl yaratılıp pratiğe döküleceğinin yolunu gösteriyor.
“Bir stratejinin geliştirip uygulamaya konması bir liderin en temel görevidir; iyi bir strateji ilerlemenin önündeki engellere onların üstesinden gelme yolunda yaratılan bir tepki, özgün ve tutarlı bir yaklaşımdır; iyi bir stratejide, güç en etkili olacağı şekilde elde edilmeli ve yine o şekilde uygulanmalıdır.” denilen kitapta, Rumelt bir yandan da “strateji”yi salt motive edici sloganlar, şişirme amaçlar, finansal hedefler, herkesin tartışmasız biçimde kabul edeceği cinsten yuvarlak ve uzlaşmacı hedefler olarak değerlendiren günümüz eğilimlerinin yarattığı olumsuz sonuçlara da ışık tutuyor.
İyi Strateji/Kötü Strateji’de tüm bu olgulara “kötü strateji” damgasını vuran Rumelt “iyi strateji”nin gücünü sergilemeyi de ihmal etmiyor. Kaldıraç kullanımından tutun da büyüme için sağlıklı bir odaklanmaya kadar uzanan, hem faydacı hem de ilk Pazartesi günü hemen uygulamaya konabilecek türden dokuz adet güç kaynağına işaret ediyor. Yazar kendi özgün ve faydacı yaklaşımlarını yaşama geçirmiş şirketler, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve askerî kurumlardan etkileyici örnekler sunuyor. Ama bununla da kalmıyor ve Apple’dan General Motors’a, Irak Savaşı’ndan Afganistan Savaşı’na, küçük bir yerel marketten Wall Mart'a, Nvidia’dan Silicon Graphics’e, Getty Trust’tan Los Angeles Bölge Okullar Birliği’ne, Cisco Sistemleri’nden Paccar’a ve Global Crossing’den 2007-2008 finansal krizine kadar daha detaylı örnekleri de kitabın zengin içeriğine katıyor.
İyi Strateji/Kötü Strateji’de ekonomi, finans, teknoloji, tarih alanlarından olduğu kadar insan karakterinin başarı ve kusurlarına dair de çarpıcı bir şekilde bir araya gelmiş engin bir bilgi ve deneyim birikimi söz konusu. Bu birikimi, en zor sorulara yanıt verebilmek için yüzeyi yıllarca büyük bir azim ve kararlılıkla kazıyıp durmuş Rumelt'in sebatkâr çalışmalarına borçlu olduğumuz da aşikârdır.
Zehra Çubukcu, Mehmet Göküş Kamu Değeri Yönetimi (KDY), Yeni Kamu İşletmeciliği (YKİ) yaklaşımının özel sektör değerlerini öncelemesi ve kamu değerlerinin aksatılmasına paralel olarak ortaya konulan yaklaşımlar arasında yer almaktadır. Günümüzde, KDY'nin tam olarak anlaşılabilir ve yaygın olarak kullanılabilir olduğunu iddia etmek oldukça zordur. Bu noktadaki en önemli engel ise KDY ile ilişkili tanım ve kavramların literatürde karmaşık bir şekilde yer alması olarak gösterilebilir.
Kamu değeri kavramı, kamu yönetimi literatüründe ilk defa Moore tarafından (1994, 1995) dillendirilmiştir fakat kendisi de net bir tanımlama yapmamıştır. Kamu değeri kavramının tanımlanmasında yaşanan muğlaklık, kamu değerinin ölçülmesine ilişkin süreçlerde de belirsizlik yaşanmasına neden olmaktadır. Ancak kamu değerinin ölçülmesi, kamu hizmetlerinin değer odaklı bir çerçeveden bütüncül olarak değerlendirilmesini sağlamak açısından önem arz etmektedir. Bununla birlikte kamu değeri ölçümü, kamu kurumlarının sunmuş oldukları hizmetlerin iyileştirilmesinde, kamu yöneticilerine ve personeline yol göstermektedir. Kitapta, kamu değerini kavramsal ve kuramsal olarak inceleyen ve alan yazında yer alan çalışmalardan faydalanılarak, kamu değerinin nasıl ölçümlenebileceğine ilişkin çıkarımlarda bulunulmuştur.
Handan Boyalı Karar verme kavramının insanların ve örgütlerin hayatında önemli bir rolü bulunmaktadır. Çalışmanın çoğu bölümünde karar verme kavramının insan ve örgütlerin hayatı açısından önemi farklı açılardan açıklanmaya çalışılmıştır. Karar verme konusunun bu kadar önemli olduğunun bilincinde olmak da karar verme konusu kadar önemlidir. Yapılan araştırmalar neticesinde karar verme olgusu; bir eylemin merkezinde, kalbinde yer tutmakta ve gerçekleştirilen eylemler verilen bu kararlar doğrultusunda şekillenmektedir. Bu bağlamda gerek insanların günlük yaşantılarındaki davranışlarının gerekse kamu örgütlerinin faaliyetlerinin kararları temel aldığını söylemek yerinde olacaktır. Kanunla verilmiş yetki ve sorumluluklar çerçevesinde hareket eden yöneticilerin yönetsel etkinlik ve başarılarında, onların bu yetkilerini kullanmaları ve kullanırken vermiş oldukları kararlar etkili olmaktadır. Bu nedenle karar vermedeki esas amaç, doğru sonuca erişmektir.
Vatandaşın şikâyetleri üzerine kamu örgütlerini devlet adına denetleyen ve denetimi neticesinde bir karara varan Kamu Denetçiliği Kurumunun karar verme yöntem ve uygulamaları, çalışmamızın örnek konusudur. Bu çerçevede başdenetçi ve denetçilerin yöneticiliğin en önemli unsuru sayılan karar verme ile ilgili tutum ve davranışları gözlemlenmiştir. Yönetim sürecinin bir işlevi olarak yer edinen, ayrıca diğer bütün süreçleri de doğrudan etkileyen karar verme sürecinin Kamu Denetçiliği kurumunda nasıl işlediği ve alınan kararların ne şekilde uygulamaya konulduğu, mevcut özellikleri ve mevzuatı doğrultusunda kuramsal olarak değerlendirilmiştir.
Mustafa Canbey Günümüzde kamu diplomasisi, ülkeler arası ilişkilerde çağdaş dünyanın en önemli iletişim yöntemleri arasındadır. Bu yöntemi, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere, yeryüzündeki birçok ülke ilişkide bulunduğu diğer ülkelerdeki hedef kitlelerini etkilemek için kullanmaktadır. Türkiye de bu ülkeler arasında bulunarak son dönemde diplomasi araçlarını arttırmaya başlamıştır. Ancak tam anlamıyla rayına oturmuş, bütün unsurlarıyla dört dörtlük bir kamu diplomasisi çalışmasının nasıl yapılacağı karşımızda bir problem alanı olarak durmaktadır. Bu bakımdan Türkiye'nin diplomasi alanında attığı ve bundan sonraki süreçte atması gereken adımlar, elinizdeki bu kitapta ifade edilmeye çalışılmıştır.
Kamu diplomasisinin en önemli araçlarından birisi tartışmasız medyadır. Birleşik Krallık'ta BBC ve Reuters, Fransa'da AFP ABD'de AP ve VOA, Almanya'da ise Deutsche Welle haber diplomasisi anlamında önemli bir işlevleri yerine getirmektedir. Bu bağlamda Türkiye'de diplomasi faaliyetlerini yürüten kuruluşlara baktığımızda TRT ve AA'yı görmekteyiz. Bölgede yaşanan gelişmeleri tüm dünyaya duyurma noktasında önemli görevler üstlenerek adından söz ettiren TRT ve AA, bundan sonraki süreçte bölgedeki gücünü sürdürebilmek ve kamu diplomasi bağlamında bir merkez olabilmek için dönemin koşullarına uygun girişimlerle yeniliklere açılmalıdır.
Elinizdeki kitap, ülkemizdeki kamu diplomasisi faaliyetlerinin üst düzeye çıkması için atılması gereken adımları ele almıştır. İletişim çalışmalarına dayandırılan bu kitabın ilk bölümünde diplomasi kavramı, tarihsel gelişimi, kuramsal alt yapısı incelenerek güç kavramına değinilmiştir. Böylece kamu diplomasinde sıklıkla kullanılan "yumuşak güç" kavramı çeşitli örneklerle incelenmiştir. İkinci bölümde kamu diplomasisi ve medya ilişkisi ele alınırken hangi medya aracında nasıl bir diplomasi faaliyetinin uygulanabileceği tartışılmıştır. Üçüncü ve son bölümde kamu diplomasisinde medyanın rolü 15 Temmuz darbe girişimi örnek olayı üzerinden ele alınarak kamu diplomasisine yönelik kurumsal yapı önerisinde bulunulmuştur.
Hasan Acar Modern çağda devletlerin ve toplumların yaşadığı değişim süreci, kamu düzeninin korunmasını ve kamu güvenliğinin sağlanmasını giderek zorlaştırmıştır. Küreselleşmenin tüm hızıyla arttığı ve dünyanın giderek küçüldüğü bir çağda, güvenliği tehdit edici unsurlar sadece ülke iç dinamikleriyle bağlı kalmamakta ve dış dinamiklerin de etkili olduğu bir dönem yaşanmaktadır. Toplumlar; kültürel, sosyal, yönetsel ve ekonomik kültürleri yönüyle farklılık göstermekle birlikte bazı küresel olaylar bütün dünyadaki toplumların geleceğini ve güvenliğini etkilemektedir. Avrupa’da meydana gelen bir olay Asya’daki bir toplumun geleceğini ve kaderini değiştirebildiği gibi tam tersi bir şekilde dünyanın geri kalmış bölgelerindeki terör vb. olaylar da gelişmiş ülkelerdeki kamu düzenini ve kamu güvenliğini birincil derecede etkileyebilmektedir.
Bu nedenle devletler, güvenlik politikalarını sürekli olarak gözden geçirmektedir ve içinde yaşanılan çağa adapte etmeye çalışmaktadır. Bu eser, çok değerli akademisyenlerin katılımı ile ülkemiz Türkiye Cumhuriyeti’nin kamu güvenliği politikaları ve bu alandaki yenilikler başta olmak üzere Avrupa’da artan terör olayları ve buna bağlı olarak yükselen aşırı sağ hareketlerin tehdit ettiği kamu düzeni ve kamu güvenliği konularını ele almıştır. Bu alanda çalışmalar yapacak araştırmacılara ve akademisyenlere, hem teorik hem de güncel olaylar yoluyla yardımcı bir eser olacağını umut etmekteyiz.

Prof. Dr. Mesut Hakkı Caşın
T.C. Cumhurbaşkanlığı
Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi
Hasan Alpay Karasoy Eskiden bir komutan, gelecekteki bir savaşın geçmiş veya şimdiki savaşlara benzeyeceğinden emin olabilirdi. […] Bugünün asker ve komutanı artık bu imkâna sahip değildir. Sadece bilinen şey, son savaşın deneyimlerini benimsemekte başarısız olanın bir sonrakini kesinlikle kaybedecek olacağıdır.
Bu kitabın konusunu, 21.yüzyılda kamu güvenliği politikalarını yeniden düşünmeyi gerektiren “savaş, terör ve istihbarat” konuları oluşturmaktadır. Savaşın değişen doğası; terör, terörle mücadele ve istihbaratın geçirdiği değişim ve dönüşüm bu kapsamda incelenecek konu başlıkları arasındadır. Kitap, bu konularla ilgili yerli ve yabancı literatürdeki güncel bilgileri, lisans ve lisansüstü öğrencilerinin yararlanabilmesine yönelik bir bütün halinde bir araya getirmiştir. Ayrıca konu ile ilgilenen araştırmacılar için de yol gösterici olması amaçlanmıştır
Alisa Çiçek Akyol, Burcu İlbay, Emre Gürkaş, Sedef Göç İç denetim, günümüzde, Uluslararası İç Denetçiler Enstitüsünün [The Institute of Internal Auditors (IIA)] öncülüğünde, işletme ve kurumlarının faaliyetlerine değer katmaktadır. Bu kitapta, Türkiye'de 2003 yılında 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile kamu mali yönetim yapısına giren iç denetim uygulamasının mevzuatı ve standartları ile uygulama pratiği ve yöntemi, kamu kurumları ve işletmelerden uygulama örnekleriyle anlatılmıştır. Kitapta, dört farklı yazarın iç denetim ve iç denetim uygulamaları konusundaki örnek çalışmaları yer almaktadır. Çalışmalarda; iç denetimin genel konuları içinde iç denetimin tanımı ve standartları yer alırken Türkiye'de iç denetim mevzuat ve standartları ile iç denetimle geleneksel denetimin farkları ele alınmıştır. Kitapta, kamu kurumlarındaki iç denetim uygulamaları anlatılmış ve örnek bir iç denetim raporu ile iç denetim faaliyet raporuna yer verilmiştir. Bir kamu kurumu örneğinde iç denetim biriminin kurulması ve yönetilmesi süreçleri anlatılmıştır. Bir işletmede iç denetim plan ve programının hazırlanış aşamaları ile iç denetim görevinin örnek çalışma planı çıkarılmasının yanı sıra kamusal hizmet sunan bir kurumda, iç denetim plan ve programının hazırlanış aşamaları ile iç denetim görevinin örnek çalışma planı çıkarılmıştır. Türkiye'de, kamu kurumlarında iç denetim uygulaması, denetim anlayışına uluslararası standartlara dayalı ve risk analizlerini kullanan bir metodoloji kazandırmış olup denetimde kritik alanların önceliklendirilmesine dayanan bu yöntem, kaynakların etkin ve verimli kullanılmasını amaçlamaktadır.
Fadime Korkut, Aydın Usta Ülkemizde, uluslararası ve Avrupa Birliği standartlarına uyum çalışmalarına, 2003 yılında, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile başlanmıştır. Uluslararası uygulamalar ve denetim standartlarıyla uyumlu risk değerlendirme yöntemlerini geliştirmek de kamu organizasyonlarının görevleri arasında sayılmış, böylece kamu organizasyonlarının kendi risk yönetim prosedürlerini geliştirmeleri zorunlu hâle gelmiştir. Doktora tezi olarak hazırlanan bu araştırmada, çalışma alanı olarak Bingöl ili kamu hastaneleri seçilmiş ve sekiz sağlık kurumundan doksan yönetici ile anket çalışması yapılmıştır. Bu kapsamda, yöneticilerin risk algılama ve refleksleri ile risk yönetim birimlerinin varlığı, risk yönetim süreçleri, riskle başa çıkma biçimleri ve becerileri incelenmiştir. Kitap, kurumsal risk yönetim kültürünün oluşturulması, risk yönetimi yöntem ve tekniklerinin nasıl kullanılabileceği konusunda, alanda çalışanlara, öğrencilere ve yöneticilere rehberlik etmek amacıyla yayına sunulmuştur.
Abdullah Aydın, Ali Somel, Alican Kaptı, Aslı Yönten, Ayça Çekiç Akyol, Aziz Belli, Begüm İsbir, Belma Tokuroğlu, Bülent Akbaba, Cenk Temel, D. Alper Çamlıbel, Ecehan Somuncuoğlu, Elif Emmioğlu, Emine Erden Kaya, Ender Akyol, Eylem Şentürk Kara, F. Burak Yerlikaya, F. Zeynep Özkurt, Fahri Bakırcı, Fatih Demir , Fatih Sanoğlu, Fatih Tombul, Fatma Gül Gedikkaya, Gülçin Eroksal Ülger, H. Hüseyin Çevik, Hakan Olgun, Hamza Bahadır Eser, Hatice Altunok, Hikmet Kavruk, Hülya Ağcasulu, İlhan Aksoy, İrfan Neziroğlu, Jülide Gül Erdem, Kutay Karaca, Mehmet Barış Yılmaz, Mehmet Güneş, Merve Suna Özel, Muhammed T. Gedikkaya, Murat Duran, Mustafa Altunok, Mustafa Lamba, Nazlı Nalcı Arıbaş, Ömer Güler, Ömer Özkaya, Rahime Süleymanoğlu Kürüm, Sebahattin Gültekin, Sedat Karakaya, Selma Karatepe, Selman Kesgin, Sevcan Güleç Solak, Sezai Öztop, Süleyman Çelik, Süleyman Sıdal, Süleyman Tülüceoğlu, Şenol Durgun, Tuncay Durna, Turgut Göksu, Uysal Kerman, Veysel Eren, Yakup Altun, Yakup Bulut Kamu Politikaları Ansiklopedisi, kamusal meselelerin süreçler, aktörler ve siyasal sistem etkileşimi içeresinde ele alınmasında yardımcı bir kaynak niteliğini taşımaktadır. Ansiklopedinin kapsamında; kamu politikasına ilişkin temel kavramlar, çeşitli politika alan örnekleri, modeller ve teorisyenlerin alana katkıları incelenmiştir. Kamu politikası sürecine ilişkin kavramları, analiz modelleri, politika aktörleri (bürokrasi, siyasi partiler, yasama, yürütme, yargı..), politika oluşum süreçlerine etki eden düşünce kuruluşları, sivil toplum örgütleri, kamu-özel ortaklıkları, lobicilik faaliyetleri, medya bu bağlamda incelenmiştir. Siyaset bilimi, yönetim bilimi, hukuk, yerel yönetimler, kentleşme, maliye, spor, sosyal politika, iletişim, sosyoloji gibi farklı boyutlara yer verilerek kamu politikasının interdisipliner özelliği yansıtılmıştır. Eserde bulunan politika alanlarını; afet yönetim politikası, bölgesel kalkınma politikası, çevre politikası, dış politika, eğitim politikası, enerji politikası, göç politikası, güvenlik politikası, ilaç politikası, istihdam politikası, kentleşme politikası, konut politikası, koruyucu ve temel sağlık hizmetleri politikası, kriz yönetim politikası, kültür politikası, maliye politikası, orman politikası, personel politikası, sağlık politikası, sanayi politikası, savunma politikası, sosyal güvenlik politikası, spor politikası, su politikası, toplumsal cinsiyet politikası, vergi politikası ve yerel politika oluşturmaktadır.
Elvettin Akman Başta Amerika Birleşik Devletleri (ABD) olmak üzere dünyanın farklı ülkelerinde yakın zamanda hızla gelişerek büyük önem kazanan Kamu Politikası, ismini taşıyan fakülte ve bölümler ortaya çıkararak ayrı bir disiplin hâline gelmiştir.
Kamu Politikası, Türkiye’de de yakın zamanda önem kazanmaya başlamıştır. Farklı disiplinlerde bulunan akademisyenler bu alana ilgi duymaya başlamış ve zamanla başta kamu yönetimi programları olmak üzere çeşitli programlar bünyesinde dersler açılmaya başlanmıştır. Bunun yanı sıra Türkiye’de birkaç üniversitede Kamu Yönetimi bölümlerinin altında kamu politikası ana bilim dalı açılmış ve açılma girişimleri de devam etmektedir. Farklı üniversitelerde tezli ve tezsiz yüksek lisans programları da faaliyete girmiştir.
Bu kitap, Türkiye’de kısa zaman zarfında oldukça fazla mesafe kat eden kamu politikasına olan ilgiyi arttırmayı amaçlamaktadır. Kitapta; kamu politikasına ilişkin kavramsal çerçeve, kamu politikasının önemi, doğuşu ve gelişimi, nitelikleri, kamu politikasında rol oynayan aktörler, kamu politikası oluşturma süreci ve kamu politikası uygulama modelleri ele alınmıştır.
Kitabın; kamu politikasına ilgi duyan öğrencilere, akademisyenlere ve araştırmacılara faydalı olması umulmaktadır.
Cenay Babaoğlu, Fırat Harun Yılmaz Küresel gelişmelere paralel olarak Türkiye’de de yaygınlaşan kamu politikası analizi çalışmaları hem karar alma süreçleri hem de politika önerileri geliştirme sürecinde yeni yöntemler ve teknikler kullanmayı gerektirmektedir. Kamu Politikası Analizi: Yöntemler ve Teknikler kitabı da bu amaçla özellikle analiz süreçlerinde teknik bilgi aktarımlarını içerecek şekilde hazırlanmıştır.
Kamu politikası analizlerinde kullanılan farklı yöntem, teknik, çerçeve, yaklaşım ya da modelden söz etmek mümkündür. Öte yandan bu araştırma araçlarının sınıflandırılmasında farklı yaklaşımlardan söz etmek mümkündür. Yazarlar, sıralanan araçları ikili bir ayrımla; karar verme modelleri ve kamu politikası analiz yöntemleri olmak üzere iki ana eksende ele almıştır. Bu kapsamda; rasyonel aktör modeli, arttırımcı model, karma modeller, grup yaklaşımı, elit/seçkinci model, kamu tercihi modeli, siyasal sistem yaklaşımı, süreç yaklaşımı başlıkları altında karar verme modelleri incelenmiştir. Analiz yöntemleri başlığı altında ise; kurumsal rasyonel tercih, kesintili denge teorisi, politika ağbağları yaklaşımı, savunucu işbirliği çerçevesi, sosyal inşacılık kuramı, çoklu akış çerçevesi ile yenilik ve yayılım modelleri ele alınmıştır.
Kamu Politikası Analizi: Yöntemler ve Teknikler kitabının, lisans ve lisansüstü derslerde analiz yöntemlerinin öğretimi için kullanılması ve araştırmacılar için analiz tekniklerinin öğrenimi noktasında faydalı olması ümit edilmektedir.
Abdullah Uzun, Adil Çamur, Adnan Karataş, Ahsen Saçlı, Ali Rıza Savaş, Aytaç Duran, Beytullah Sürücü, Canan Tercan, Cengiz Ekiz, Cihan Erdönmez, Cihangir Kanat, Coşkun Karaca, Coşkun Karaca, Cuma Yıldırım, Cüneyt Telsaç, Çağrı Çolak, Dilek Alma Savaş, Ebru Tekin Bilbil, Elif Genç-Tetik, Elif Gözler çamur, Engin Korkmaz, Erhan Örselli, Eser Gemici, Esin Aslanpay Özdemir, Faruk Ataay, Fatma Albayrak Altun, Fatma Eda Çelik, Fevzi Kaçer, Feza Solak Tuygun, Filiz Tepecik, Fuat Bozyel, Gamze Sinem Özer, Hakan Gökhan Gündoğdu, Hasan Tezcan Yıldırım, Hüseyin Özgür, İbrahim Ethem Taş, İbrahim Hüseyin Cansever, İlke Bezen Tozkoparan, İnci Çoban İnce, Kıvanç Demirci, Lutfi Yalçın, Mehtap Çakmak Barsbay, Merve Kayaduvar, Metin Işık, Mustafa Demirkol, Mustafa Doğanoğlu, Nergiz Başeğmez Bolaman, Niyazi İpek, Nuray E. Keskin, Onur Yerlikaya Şaşmaz, Ömer Özkaya, Özer Köseoğlu, Sabrina Kayıkcı, Sadegül Durgun, Samed Kurban, Seda Çankaya Kurnaz, Sefa Mertek, Seyida Erkek, Songül Demirel Değirmenci, Tuğçe Gür Türkdoğan, Tunç İnce, Tülay Demir, Vedat Yılmaz, Veysel Erat, Yakup Özkaya, Yaşar Orçun Küçükyılmaz, Yıldız Atmaca, Yunus Düger, Yunus Savaş, Yusuf Çınar, Zeynep Karhan
Levent Demirelli Ödediğimiz vergilerin miktarı; sunulan kentsel ulaşım, eğitim veya sağlık hizmetlerinin kalitesi; tarım, sanayi veya bilişim sektörlerine ayrılan devlet teşviklerinin dağılımı ve düzeyi; ülkeden göç eden ve etmeyi düşünen bireylerin sayısı… Bir ülkede yaşayan çok sayıda yurttaşı ilgilendiren ve etkileyen bu ve daha bunun gibi birçok konu, doğrudan kamu politikalarının birer sonucudur. Kamu politikaları her ne kadar devlete atfedilen "kamu yararı" misyonundan dolayı "sorun çözücü" bir işlev temelinde tanımlansalar da çoğu durumda kamusal sorunların bizatihi kaynağı veya sürdürücüsü rolünü de üstlenebilir. Kamu politikalarına dair sözü edilen bu olumlu veya olumsuz roller, kamu politikalarının oluştuğu süreçte şekillenir. Çünkü en basit ifadeyle, belli bir alandaki bir kamu politikası, siyasi ya da siyaset dışı aktörler arasındaki mücadelelerin somut bir çıktısıdır. Bu nedenle kimi çıkarları gerçekleştirirken ve bu anlamda/ölçekte sorunları çözerken diğer çıkarları görmezden gelebilir ve bu yönüyle de mevcut sorunların sürmesini yahut yeni sorunların ortaya çıkmasını beraberinde getirir. Kısaca ifade etmek gerekirse, kamu politikası aynı anda hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurur. Elinizdeki kitap, kamu politikalarına salt "sorun çözücü" bir işlev atfeden, dolayısıyla madalyonun diğer tarafını görmezden gelen ana akım "kamu politikası analizi" yaklaşımlarını eleştirel bir çözümlemeye tâbi tutmayı ve kamu politikasına içkin "sınıfsal" ve "yapısal" bileşenlerin de hesaba katılması gerektiği görüşünü dile getirmeyi amaçlamaktadır.
Ömer Fuad Kahraman Gelişmiş her toplumun kalbinde, zamanımızın çok yönlü zorluklarına çözüm bulmak için titizlikle hazırlanmış, iyi yapılandırılmış bir kamu politikaları çerçevesi yatar. Bu politikalar; ulusların kaderini şekillendirme, dışlanmış toplulukları yükseltme, çevreyi koruma ve ekonomik refahı artırma gücüne sahiptir. Onlar bizi daha iyi bir geleceğe yönlendiren görünmez ellerdir. Kamu Politikasında Başarı ve Başarısızlık başlıklı bu kitap, sizi dünyamızı dönüştüren karmaşık kamu politikaları ağının büyüleyici bir keşfine davet ediyor.
Peki, bazı politikalar başarılı olurken diğerlerinin başarısız olmasını sağlayan şey nedir? Bir politikanın, yalnızca zorlu siyasi tartışmalardan sağ çıkabilmesi için değil aynı zamanda uygulanmasında da başarılı olması için hangi bileşenler gereklidir? Kamu politikası başarı öykülerini araştırdıkça vizyon sahibi liderliğin, veriye dayalı karar vermenin, halkın katılımının ve uyum sağlama yeteneğinin dünyamızı daha iyiye doğru şekillendirmedeki derin etkisini ortaya çıkarmak mümkün.
İklim değişikliği, enerji güvenliği ve sürdürülebilir kalkınmaya ilişkin endişelerin arttığı bir dönemde, etkili yenilenebilir enerji politikalarının rolü ve başarısı hiç bu kadar kritik olmamıştı. Yenilenebilir enerji politikalarının benimsenmesi ve uygulanması; enerji ortamımızı yeniden şekillendirme, iklim değişikliğinin etkilerini hafifletme, sonlu fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı azaltma ve ekonomik büyümeyi artırma potansiyeline sahip. Bu vesileyle “yenilenebilir enerji” alt başlığında, kamu politikasında başarıya giden olası yolların daha derinden inceleneceği bir labirentte gezinmeye davetlisiniz!
A. Muhammet Banazılı, Aziz Belli, Berat Akıncı, Cansu Birin Atılgan, Cenay Babaoğlu, Cüneyt Telsaç, Çetin Çildir, Çiğdem Akman, Demet Dönmez, Elvettin Akman, Emrah Aydemir, Fatma Neval Genç , H. Alpay Karasoy, Halil Çakır, Hamza Ateş, Harun Kırılmaz , Konuralp Sezgili, Levent Memiş, Mehmet Duruel, Nil Çokluk, Vedat Yılmaz, Veysel Eren Kriz yönetimi; kriz durumlarının tanımlanması, analizi, krizle başa çıkma stratejilerinin geliştirilmesi, karşı önlemlerin başlatılması ve izlenmesini de içeren sistematik bir süreçtir. Krizlerle başa çıkabilmek ve kriz öncesi, esnası ve sonrasında yapılacakların etkisini artırabilmek, kurumsal kapasiteleri güçlendirmeye, hukuksal altyapıyı sağlamlaştırmaya, iyi bir kriz iletişimi kurmaya ve toplumsal bilinci geliştirmeye bağlıdır. Tüm bu çalışmalarda politika belirleyici konumdaki siyasetçilere, politika uygulayıcısı olan bürokrasiye, devlet yönetiminde dördüncü güç olduğu herkesin malumu olan medyaya ve her bir yurttaşa önemli görevler düşmektedir.
Etkili kriz yönetimi ve kalıcı çözümler için kriz yönetimine ilişkin bilimsel bilgi birikimimizin kapsamlı, bütüncül, derli toplu, açık, anlaşılır, erişilebilir nitelikte olması gerekmektedir. Toplumun geniş kesimlerinin krizlerle ilgili bilgi ve bilinç düzeylerinin artırılması, kriz yönetim kapasitemizin güçlenmesini olumlu yönde etkileyecektir. Bu amaçlara katkı sağlamak düşüncesiyle, ülkemizin seçkin üniversitelerinde görev yapan yirmi iki akademisyen tarafından kaleme alınan ve on altı bölümden oluşan “Kamu Sektöründe Kriz Yönetimi” kitabı, konuyu kavram, kuram ve uygulama örnekleriyle bütüncül bir bakış açısıyla ele almaktadır. Kitap, okurların ve kamu yöneticilerinin, temel meseleleri ve tartışmaları anlamaları için bilgi ve becerilerini geliştirmelerine hizmet etmenin yanı sıra riskleri ele almalarına ve kriz dönemlerine daha iyi hazırlanmalarına, krizlerle başa çıkma kapasitelerinin geliştirilmesine de katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Abdullah Özdemir, Akan Yanık, Cevahir Başdalan, Çağrı Köroğlu, Ece Armağan, Emre Akcagündüz, Esma Durukal, Gülşah Sezen Akar, Güven Deniz, Hakan Arslaner, Hayri Kemiksizoğlu, Hüseyin Şenkayas, Namık Kemal Öztürk, Onur Durukal, Özge Sivrioğlu, Seda Tapdık Blokzincir Teknolojisi son yıllarda giderek bilinen bir teknoloji hâline gelmekte olup “Bu teknoloji yaşamımızın hangi alanlarında kullanılabilir?” sorusunun cevabı, araştırmacıların gündemini meşgul etmektedir. “Kamu ve Özel Sektörde Blokzincir Teknolojisi” ismini taşıyan bu eser; giderek dijitalleşen dünyada blokzincir teknolojisinin sadece kripto paralarda kullanılmadığını, yaygın bilinenin aksine gelişime açık olan bu teknolojinin tüm dünyada hem kamu hem de özel sektörde kendine rahatlıkla kullanım alanı bulabileceğini ortaya koymaktadır. Eser, yönetim süreçlerinde blokzincir teknolojisinin varlığını nasıl geliştirebileceğini dünya örnekleriyle ortaya koyarak ilgililerine ilham kaynağı olmayı amaçlamaktadır. Blokzincir teknolojisinin kullanım alanlarına ilişkin Türkçe literatürdeki eksikliğin giderilmesi ve bu alanda çalışan araştırmacılara ve ilgililere katkı sunması dileğiyle…
Ahmet Cemil Soylu, Elif Gürdal, Emre Cengiz, Hasan Mahmut Kalkışım, Kadir Caner Doğan, Metin Aksoy, Muhammet Cemal Şahinoğlu, Münevver Demir, Ömer Uğur Kamu yönetimi, bir akademik disiplin olarak oldukça farklı bir epistemoloji ve metodolojiye sahiptir. Bu kitapta, kamu yönetimini daha geniş manada bir disiplin hâline getiren farklı kavramlar ve konulara yer verilmiştir. Bunun neticesinde de kamu yönetimi denildiğinde ilk akla gelen konular derin bir biçimde açıklanmıştır. Bu sayede, bu kitap ile sosyal bilimlerin 20. yüzyılın ikinci yarısından sonra maruz kaldığı interdisipliner karakter de karşılık bulmuş olmaktadır. Bu kitapta; devlet, bürokrasi, kamu politikası, e-devlet, kent bilimi, kamu personel yönetimi ve afet yönetimi gibi konular üzerinden kamu yönetimi ile ilgili kavramlar ifade edilmiştir. Kitabın başta lisans öğrencileri olmak üzere konuya ilgi duyan tüm ilgililer için başlangıç bir kaynak niteliği sunduğu düşünülmektedir.
A. Taner Demiroğlu, Abdulsemet Yaman, Ali Rıza Savaş, Ali Turan, Alkım Aktaş, Aytaç Duran, Aytuğ Altın, Azer Ebru Mutlu, Çağrı Sevinçli, Didem Erdoğan, Eda Akgül Arslan, Emin Koç, Emine Yelken, Emrah Gökmen, Emre Savut, Engin Şahin, Eral Topçu, Eser Gemici, Fatih Güler, Fatma ALBAYRAK Altun, Fuat Bozyel, Gülnihal Ahter Yakacak, Güven Süslü, Habibe Hilal Çakar, Hakan Özdemir, Hatice Kübra Ecemiş Yılmaz, Haydar Albayrak, Hürol Çankaya, İlknur Rabia Türkölmez, İnci ÇOBAN İnce, İsmail Sarıteke, Kıvanç Demirci, Korhan Yeğrim, Lale Burcu Önüt, Mehmet Çatlı, Melike Orçin, Muhammed Esat Emek, Murat Buğra Tahtalı, Mustafa Demirkol, Mustafa Karataş, Oğuz Sancakdar, Olcay Işık, Ömer Özkaya, Rana Safarlı, Rukiye Mehtap Özlü, Taner Eken, Tuba Nergiz, Türkan Melis Parlak, Ünal Küçük, Veysel Erat, Yahya Demirkanoğlu, Yakup Korkmaz, Yakup Özkaya, Yeliz Karadeniz, Yurdanur Ural Uslan
Abdullah Metin, Abdullah Torun, Ahmet Ali Ugan, Ahmet Hikmet Zabun, Ali Rıza Savaş, Aydoğan Kutlu, Behlül Altınışık, Berna Deniz Demir Sargut, Burak Başkan, Canan Katılmış, Cengiz Gürbüz, Cihan Palancı, Dilek Alma Savaş, Elif Gözler Çamur, Emre Aydilek, Emre Mete, Emre Savut, Erdal Şahin, Evşen Altun Aslan, Fatih Güler, Fethi Çiftçi, Feza Solak Tuygun, Fuat Bozyel, Funda Kemahlı Garipoğlu, Gamze Turgaylı Zengin, Görkem Birinci, Gülmelek Doğanay, H. Şirin Ak, Hakan Özdemir, Hasan Faruk Uslu, Hatice Dönmez, İpek Coşgun, İsmail Yazıcı, Kenan Şahin, Kürşad Özkaynar, Mehmet Arı, Mehmet Cihan Toker, Mehmet Murat Payam, Mehmet Salih Ökten, Merve Kayaduvar, Mustafa Demirkol, Mustafa Karahöyük, Niran Cansever, Onur Türkölmez, Önder Canveren, Özkan Ayık, Rabia Sare Aslıyüksek, Rana Safarlı, Sefa Mertek, Selin Tokgöz, Taner Eken, Tuba Nergiz, Tuğba Salman, Umut Yukaruç, Veysel Başusta, Veysel Erat, Yavuz Yıldırım, Yunus Savaş, Yusuf Gocuk, Yücel Özden
Abdulsemet Yaman, Adnan Karataş, Ahmet Uslu, Arzu Polat, Aydoğan Kutlu, Ayşenur Öktem Özgür, Bengi Demirci, Cantürk Caner, Cem Angın, Cengiz Ekiz, Cihan Arslan, Cuma Yıldırım, Cüneyt Telsaç, Çağrı Çolak, Demokaan Demirel, Derya Aktaş, Duygu Yılmaz, Efe Çınar, Elif Genç-Tetik, Emre Savut, Erhan Örselli, Erkan İlhan, Esin Benhür Aktürk, Fatma Eda Çelik, Ferda Koç, Fuat Bozyel, Gamze Koçak Erat, Gaye Berna Agun Poyrazoğlu, Gizem Kabasakal, Hakan Gökhan Gündoğdu, Hakan Özdemir, Hande Tek Turan, Haydar Albayrak, Hüseyin Aras, İbrahim Ethem Taş, Kıvanç Demirci, Kubilay Düzenli, Kürşad Emrah Yıldırım, Lutfi Yalçın, Mehmet Emirhan Kula, Mehmet Salih Ökten, Mehtap ÇAKMAK Barsbay, Merve İzci, Metin IŞIK, Muhammed Z. Çığman, Murad Duzcu, Murat Semerci, Murat Yusuf Uçan, Mustafa Demirkol, Nazlı NALCI Arıbaş, Nilgün Kahraman, Nur Şahin, Nur Şat, Nuray E. Keskin, Onur Durukal, Onur Kemal Yılmaz, Osman Karacan, Özer Köseoğlu, Recep Aydın, Sabrina Kayıkcı, Sadegül Durgun, Samed Kurban, Senem Demirkıran, Serhat Saatci, Serkan Doru, Songül Demirel Değirmenci, Süha Oğuz Albayrak, Taner Eken, Taylan Gülaslan, Tuba Nergiz, Tuğçe GÜR Türkdoğan, Tülay Demir, Ünal Küçük, Vedat Yılmaz, Veysel Babahanoğlu, Veysel Erat, Yahya Demirkanoğlu
Ahmet Coşkun Türkiye'de halkın daha kaliteli hizmet talebi doğrultusunda kamu yönetiminin reforma tâbi tutulması her dönemde gündemde olan bir husus olmuştur. Akademik camiada da konuya ilgi hemen hemen hiç kesintiye uğramamıştır. Buna karşın yapılan çalışmalarda reformu başarılı bir şekilde hayata geçirmek üzere hangi faktörlerin gerekli olduğu hususu belirli bir bütünsellik içerisinde pek ele alınmamıştır.
Bu kitapta öncelikle Türkiye'deki kamu yönetimi reformu uygulamasının ulusal literatür temelli genel bir değerlendirmesi yapılmıştır. Ardından, başarılı bir reform uygulamasının ulusal ve uluslararası literatür kaynaklı temel sac ayakları ortaya konulmaya çalışılmış, buradan hareketle Türkiye için somut nitelikte kimi çözüm tekliflerinde bulunulmuştur.
Bu kitap, ulusal ve uluslararası platformlarda edinilen kişisel tecrübenin yanı sıra uzun yıllar alan inceleme ve muhtelif fikir teatileri sonucu ortaya konulmuştur. Bu haliyle kitabın, normatif nitelikli değerlendirme ve somut önerilere, diğer bir deyişle “köşeli lâflar”a pek rastlanılmayan Türk kamu yönetimi literatüründe önemli bir boşluk dolduracağı düşünülmektedir.
Fatih Demir Kamu yönetimi ve kamu politikası, birbiriyle çok yakından ilişkili iki kavramdır. Siyaset biliminin merkezinde yer alan bu iki kavram, karar verme ve uygulama süreçleri arasındaki ilişkiyi açıklama noktasında büyük bir önem taşımaktadır. Kamu yöneticileri ve kamu görevlileri, kamu politikalarıyla sürekli etkileşim hâlindedir. Kamu politikaları hükûmet kuruluşlarının çeşitli programlarını yürütmek ve eşgüdümlemek için kullandığı ilkeleri ifade eder; kamu yönetimi teşkilatı ise bu politikaların üretilmesi ve idaresinden sorumludur. Bu görevi yapanlar, toplumsal sorunların nasıl ele alınacağını bilen, politikaya dayalı çözümlerle ilgili fikir yürütebilen ve kamu politikalarının etkin, verimli ve kurallara uygun şekilde uygulanmasını sağlayan kamu görevlileridir. Bu bağlamda, kamu yönetimi ile ilgili temel kavramları tartışmak, kamu politikalarının aşamalarını ortaya koymak ve kamu yönetimi (bürokrasi) ile kamu politikaları arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışmak, bu kitabın temel amacıdır.
Abdullah Aydın, Ahmet Tunç, Aziz Belli, Bekir Gündoğmuş, Berat Akıncı, Demet Dönmez, Ferit İzci, Gökhan Uludağ, Hatice Ay, İsmail Sarıteke, Mehmet Mecek, Ömer Fuad Kahraman, Tuğçe Kurtağzı, Vedat Yılmaz, Yıldız Atmaca 20. yüzyılın son çeyreğinde kamu yönetim anlayışında yaşanan kuramsal ve kavramsal tartışmalar, akabinde paradigmatik bir dönüşüme kapı aralamıştır. Bu dönüşüme sebep olan birçok faktör bulunmakla birlikte sosyoekonomik ve teknolojik gelişmeler ile neoliberal politikaların yaratmış olduğu toplumsal dönüşüm başat rol oynamıştır. Sürekli artan ve çeşitlenen toplumsal beklentileri karşılamak adına yapısal ve işlevsel olarak büyüyen kamu örgütleri; döneme özel, geçmiş sorunlara benzemeyen ve var olan örgütsel yapı ve anlayışla çözülemeyen meydan okumalarla karşı karşıya kalmıştır. Geleneksel yönetim anlayışından farklı örgütsel ve ilişki ağı gerektiren bu dönemde, kamu yönetimi ile işletme yönetimi arasındaki işbirliğine dönük yaklaşımlar ön plana çıkmıştır. Birey ile devlet, kamu örgütleri ile siyasi otorite arasında değişen ilişkiler, kamu hizmet ve vatandaş algısını da özel sektör bileşenleriyle açıklanmasını gerektirmiştir.
Reformist bir anlayışın ürünü olan yeni kamu yönetimi anlayışı, toplumsal dönüşümün tetikleyici unsurlarıyla zamanla girdiği tepkimeden farklılaşarak çıkabilmiştir. Yeni anlayışa ve akabinde başlayan reform uygulamalarına yönelik ortaya çıkan eleştirel yaklaşımlar, kamu yönetimi alanındaki mevcut paradigmanın hâkim pozisyonunu da dönüştürme kapasitesi taşımaktadır. Bununla birlikte 21. yüzyılda etkisini sürdüren dönüşüm rüzgârı, kamu yönetim düşüncesindeki dinamik yapıyı da sürekli canlı tutmaktadır. Bu noktadan kamu yönetim anlayışındaki değişim olgusunu; geleneksel, yeni kamu yönetimi ve sonrasında gelişen global trendler ve yeni paradigmalar üzerinden ele almayı amaçlayan çalışma, kamu yönetiminin geleceğine yönelik projeksiyon çizmeyi de barındırmaktadır. Farklı üniversite ve kurumlarda görev yapan alanında yetkin 15 değerli yazarın özverili çalışmalarıyla kaleme alınan kitabın, okuyuculara faydalı katkılar sunması temennisiyle...
Metin Karadağ Bu çalışma, Kamu Yönetiminde Değişim ve Gelişim-I ve Kamu Yönetiminde Değişim ve Gelişim-II şeklinde iki seri eser olarak planlanmıştır.
Yazarının doktora tezi, akademisyenlik ve bakan danışmanlığı hatıraları, deneyimleri ve yeni fikirleri temelinde kalem aldığı bu kitap serisi; akademisyenler, bürokratlar, öğrenciler, uygulayıcılar ve hatta tüm sosyal kesimlerin faydalanabileceği bir içeriğe sahiptir.
Hem kamudaki yönetim uygulamaları hem yönetimin siyasal yönünü ele alan kitaplar; bu yönleriyle kamu yönetiminde planlanan, tasarlanan ve mevzuatla desteklenen modellerin siyasal eğilimlerin hâkim olduğu ortamda nasıl şekillendiği ortaya koymakta ve bu anlamda kaleme alınan ilk işletme-kamu-siyaset yaklaşımlı eser özelliği göstermektedir.
İki eser birlikte değerlendirildiğinde kamu yönetimi anlayışının seyri ortaya konabilecektir. Bu sayede okurların Türk kamu yönetiminin yaşadığı gelişim sürecini tarihsel bir yaklaşımla algılayabilmesi sağlanacaktır. Eserler tarihsel süreçte bir yandan Türk kamu yönetiminin evrilme yönünü belirlerken diğer yandan da dünyada yaşanan evrilmeyi karşılaştırmalı analizle anlayabilmeye katkı sunacaktır.
Metin Karadağ Bu çalışma, Kamu Yönetiminde Değişim ve Gelişim-I ve Kamu Yönetiminde Değişim ve Gelişim-II şeklinde iki seri eser olarak planlanmıştır.
Yazarının doktora tezi, akademisyenlik ve bakan danışmanlığı hatıraları, deneyimleri ve yeni fikirleri temelinde kalem aldığı bu kitap serisi; akademisyenler, bürokratlar, öğrenciler, uygulayıcılar ve hatta tüm sosyal kesimlerin faydalanabileceği bir içeriğe sahiptir.
Hem kamudaki yönetim uygulamaları hem yönetimin siyasal yönünü ele alan kitaplar; bu yönleriyle kamu yönetiminde planlanan, tasarlanan ve mevzuatla desteklenen modellerin siyasal eğilimlerin hâkim olduğu ortamda nasıl şekillendiği ortaya koymakta ve bu anlamda kaleme alınan ilk işletme-kamu-siyaset yaklaşımlı eser özelliği göstermektedir.
İki eser birlikte değerlendirildiğinde kamu yönetimi anlayışının seyri ortaya konabilecektir. Bu sayede okurların Türk kamu yönetiminin yaşadığı gelişim sürecini tarihsel bir yaklaşımla algılayabilmesi sağlanacaktır. Eserler tarihsel süreçte bir yandan Türk kamu yönetiminin evrilme yönünü belirlerken diğer yandan da dünyada yaşanan evrilmeyi karşılaştırmalı analizle anlayabilmeye katkı sunacaktır.
Ahmet Apan, Aydın Akpınar, Burak Hamza Eryiğit, Dilek Memişoğlu Gökbınar, Emre Akcagündüz, Fatma Neval Genç, Filiz Tufan Emini Kurtuluş, Gökben Demirbaş, Güldenur Aydın, H. Tuğba Eroğlu, Hüseyin Gül, Levent Memiş, Mehmet Koca, Murat Önder, Mustafa Kocaoğlu, Müzeyyen Bilge Çıragöz, Osman Kürşat Acar, Ömür Aydın, Selim Çapar, Tahir Baysal, Tekin Avaner, Ümit Şimşek, Yasemin Mamur Işıkçı “Kamu Yönetiminde Güncel Sorunlar, Tartışmalar ve Çözüm Önerileri” başlıklı bu eser, yapıcı eleştirilerle kamu yönetimindeki mevcut sorunlara çözüm üretmek amacıyla hazırlanmıştır. Eseri, kamu yönetimi alanındaki diğer eserlerden farklı ve özel kılan bazı özellikler mevcuttur. Öncelikle eserin içeriğini oluşturan başlıklar, yaklaşık üç yıllık bir zihin çalışmasının ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Eser hazırlanırken kamu yönetimi alanındaki öğretim üyelerinden ve bürokratlardan yardım alınmıştır. Esere katkı sunan bilim insanlarına uzman oldukları konular özel teklif ile sunulmuştur. Eserde “seçme yazı” tekniği uygulanarak her başlık, daha önce o konuda çalışmış uzman kişilere dağıtılmıştır. Esere, 13 farklı üniversiteden 19 bilim insanı ve 4 bürokrat katkı sağlamıştır.
Eser oluşturulurken hedef kitlesi olarak kamu yönetimi disiplinindeki tüm paydaşlar ve özellikle de lisans ve lisansüstü öğrenciler seçilmiştir. Bu nedenle esere “kısaltmalar” ve “dizin” başlıkları eklenmiştir. Böylece eser “öğrenci dostu”, anlaşılması kolay bir hâle getirilmiştir. Ayrıca eser, farklı ve güncel sorunları incelemesi nedeniyle kamu politikası yapımında etkili olan Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarına da katkı sağlayacak şekilde tasarlanmıştır. Yani eser sadece bir ders kitabı olarak değil kamu politikası yapımında yol ve fikir gösterici nitelikte hazırlanmıştır. Eserde son olarak “Kamu Yönetiminde Sorunlar” başlığı altında daha önce yazılmış eserlerin tersine farklı başlıklar seçilmiştir. Türkiye'de kamu yönetimi sorunları denilince akla genellikle “bürokrasi merkezli” sorunlar gelmektedir. Özellikle merkeziyetçilik, yönetimde katılık vb. Bu eser bunlarla beraber kamu yönetimi alanında çağın ürettiği güncel sorunları da tespit ederek bunlara ilişkin analizler sunma amacıyla da hazırlanmıştır. Yazarlardan ilgili alandaki sorunların tespiti ve bu sorunların çözümü için somut öneriler talep edilmiştir. Bu talep doğrultusunda eser şekillendirilmiştir.
Taylan Gülaslan İnsanlığın var oluşundan günümüze kadar yaşanan süreçte, uygulama biçimi farklılık göstermiş olsa da geçerliliğini hâlen korumakta olan en önemli konulardan birisi, bireyin iletişim kurma (mesajını iletme) ve bir topluluğa/gruba ait olma ihtiyacıdır. İnsanlar için vazgeçilmez olan iletişim kurma ihtiyacı kurumlar için de geçerli olup, kurumların bulundukları çevrede kendilerine yer edinebilmesi, gelişimini sürdürebilmesi ve gerek kurum içerisinde gerekse dışarıda bulunan paydaşları ile sağlıklı bir etkileşimin tesis edilmesinde iletişim önemli bir araç olarak görülmektedir.
Günümüzde kamu ve özel kesim ayrımı yapmaksızın tüm kurumlar iletişim şemsiyesi altında sosyal medya platformlarının gücünden yararlanmaya çalışmakta, bu gücü kurumsal hedeflerin gerçekleştirilmesi ve rakiplerine karşı avantaj sağlamak için kullanmaktadırlar. Ancak, yarattığı faydaların yanı sıra, kurumlar bu sürecin içerdiği risklerin gerçekten farkında mıdır? Yaşanabilecek krizlere karşı sosyal medya kullanım planlamaları var mıdır? Ülkemizin bilgi toplumuna dönüşüm yolculuğunda, sosyal medya mecrasında yer almamayı tercih etmek kabul edilebilecek bir yaklaşım değildir. Dolayısıyla, sosyal medya tarafından yeni iletişim dünyasının kurallarının adeta baştan yazıldığı bu oyunda ayakta kalabilmek için şimdi harekete geçme zamanıdır.
Bu kitap sayesinde; kurum içerisinde başarılı bir sosyal medya yönetiminin tesisinde ve sosyal medyayı çevreleyen risk labirentinde yolunuzu bulmanızda, içerisinde pratik bilgilere ve örneklere de yer verilen önemli bir rehber edinmiş olacaksınız.
Selami Özkan Kamu yönetimi birçok alan ve disiplinle ilişkilidir. Özellikle siyaset bilimiyle olan yakınlığı onu kendi başına bir disiplin olarak ele almayı zorlaştırmaktadır. Dolayısıyla kamu yönetimini başta siyaset bilimi olmak üzere diğer alanların ve bilimlerin etkisinden arındırılmış bir kimliğe kavuşturmak zordur. Aynı zamanda kamu yönetiminin uğraş alanının tespiti ve uğraş alanına giren konuların önem sırasının belirlenmesi de ayrı bir meseledir. Yine kamu yönetiminin kimliğinin oluşturulması için onu pozitifçi bilim sınırlarına sığdırmak da mümkün değildir. Zira değerler kamu yönetiminde çok önemlidir.
Kamu yönetimi kimlik krizi, kamu yönetiminin özellikle siyaset bilimiyle olan ilişkisinde yaşadığı kendi başına olup olamama sorunu, esas uğraş alanının ne veya neler olması gerektiği konusundaki belirsizlik ve kamu yönetiminin salt pozitifçi anlayışa dayanan bilimsel bir anlayışla ele alınmasının mümkün olamamasıyla ortaya çıkan bir kriz olarak yorumlanabilir. Bu çalışmadaki yönetim yaklaşım ve uygulamaları bağlamında da ağırlıklı eğilime bakıldığında kamu yönetiminde değerlerin öneminin teyit edildiği anlaşılmaktadır.
Kamu yönetimi kimlik krizini altı yaklaşım ve iki uygulama örneği üzerinden değerlendiren bu çalışma, aynı zamanda kamu yönetiminde ağırlıklı olarak klasik dönemden günümüze yaşananları genel manada anlatmakta, kamu yönetimi kimlik krizini açıklamakta, kimlik krizini belli köklere dayandırmakta, kriz kökleri bağlamında kamu yönetiminin kimliğini yorumlamaktadır.
Fatih Demir Dijital çağda, küresel nüfusun artmaya devam ettiği, kirliliğin korkutucu boyutlara ulaştığı, doğal kaynakların tükendiği ve büyük sosyal zorlukların ortaya çıktığı, sürekli değişen bir dünyada yapısal dönüşümler yaşanıyor ve kamu yönetiminde yeni yaklaşımlar ortaya konuyor. Merkezi ve yerel yönetimler, bu sürece uyum sağlamak için kendilerini yeniden konumlandırmaya çalışıyorlar. Yeni yaklaşımların, daha insan merkezli bir şekilde yeni sosyal sözleşmeler ve ekonomik modeller yaratmak için teknolojilerden faydalanmayı da amaçlamaları gerekiyor.
Bugün “akıllı olmak”, teknolojik yenilikler yoluyla sosyal zorlukları yönetmek olarak anlaşılıyor. Nesnelerin interneti, yapay zekâ, makine öğrenimi, sinir ağları ve büyük veri gibi olgular fiziksel dünya hakkında bilgi edinmede önemli bir rol oynuyor. Bugün fiziksel dünyadan toplanan veriler siber uzay simülasyonunda analiz edilebilir ve sonuçlar daha iyi çözümler için fiziksel dünyaya yansıtılabilir; böylece insanların yaşamları daha güvenli, daha kolay, daha adil ve daha sürdürülebilir hâle gelebilir.
Kamu yönetimi alanında inovasyon denince ne anlaşılmaktadır? Çeşitli ülkelerin kamu hizmeti ve kamu yönetimi ile ilgili olarak uygulamaya koydukları yenilikler ve akıllı uygulamalar nelerdir? Kamu sektöründe inovasyonu mümkün kılan faktörler nelerdir? Bir inovasyon kültürü nasıl yaratılabilir? Hükûmet kaynaklarını yönetme, kamu politikaları üretme ve vatandaşlarına kamu hizmetleri sunma biçimlerinde yeni yaklaşımlar geliştirmeleri ve uygulamaları nasıl sağlanabilir? Kitap örnek uygulamalara değinerek bu sorulara cevap vermeyi amaçlamaktadır.
Jay M. Shafritz, E. W. Russell, Christopher P. Borick Shafritz, Russell ve Borick’in kamu yönetimine giriş amacıyla yazılmış kitabı çeşitli açılardan ilgi çekici. Öncelikle ihtiva ettiği başlıklarla kamu yönetiminin nesne arayışına bir cevap. İkinci olarak kuramsal anlatımın yanında, uygulamayı ele alışı, örnek olayları, tartışma soruları, sözlüğü, takdim ettiği internet siteleri, tavsiye ettiği okumalarıyla zengin bir materyal. Eserin bir diğer dikkate şayan yanı, Amerikan kamu yönetimini anlatan bu eserin Anglo-sakson geleneği içerisinde yer almasına rağmen şaşırtıcı düzeyde yasama süreçlerine, hukuk kurallarına ve yüksek mahkeme kararlarına atıfta bulunmasıdır. Bir başka ilginç yanı ise birörnek olmayan çok katmanlı Amerikan idari yapısına etkinlik bakış açısıyla olduğu kadar, özgürlükler, insan hakları, etik kaideler, otoriteryenleşme temayülleri, denge ve denetleme mekanizmalarının aksaklıkları, siyasi popülizm, yolsuzluk ve yozlaşma pencerelerinden bilim adamında bulunması gereken ilkelilik ve entelektüel derinlikle yaklaşmasıdır. Her ne kadar Amerikan kamu yönetimini öncelikle Amerikalılar için anlatan bir eser olsa da akademik olarak istifade edilebilecek bir çalışma olduğuna şüphe yoktur.
Ahmet YATKIN Bu çalışmada, bilimsel ve işlevsel olarak Kamu Yönetimi ve Etik ile ilgili temel değerler analiz edilerek, daha hızlı hareket edebilen, doğru kararlar alıp doğru uygulamalar ortaya koyabilen, dinamik ve esnek bir yapıya sahip, ihtiyaç ve beklentileri karşılayabilen, etik merkezli bir yönetim anlayışı ortaya koymak hedeflenmiştir.
Kamu Yönetiminde ahlaklı ve dürüst davranışları egemen kılabilmek, her tür kişisel ve toplumsal ilişkilerde olduğu gibi temelde insana, onun haklarına, kutsallığına, onuruna ve tüm ana değerlerine yönelmekle ve bunları sürekli olarak geliştirmekle mümkündür. Bu düzenlemeler, görevlilerin niteliklerini ve görevlerini yerine getirme koşullarını geliştirmeyi, kamu hizmetlerinin demokratiklik ve etkinlik ilkelerine göre yürütülmesini ve halkın kamu yönetimine karşı duyduğu güven ve bağlılığı arttırmayı amaçlamaktadır.
Çalışmanın, araştırma yapan uzmanlara, her kademe yöneticilerimize ve bu alanda eğitim alan öğrencilerimize yardımcı ve kaynak olması temennilerimle...
Abdullah Aydın, Ahmet Taner, Aydın Usta, Aziz Belli, Berat Akıncı, Burak Karaoğlan, Çiğdem Akman, Elvettin Akman, H. Tuğba Eroğlu, Hamza Ateş, Kamil Ufuk Bilgin, Konuralp Sezgili, M. Serdar Erbaş, Masood Nawaz Kayar, Mehmet Göküş, Murat İnce, Mücahit Bektaş, Naime Merve Karacaoğlu, Namık Kemal Öztürk, Ömer Fuad Kahraman, Önder Kutlu, Serdar Vural Uygun, Şerife Pekküçükşen, Vasfiye Çelik, Veysel Eren Performans yönetimi, 1980'li yıllarda yaygınlaşan neo-liberal politikalarla birlikte kamu sektörünün reform ajandasının temel enstrümanlarından biri olmuştur. Bu süreçte çoğu özel sektör yönetim alanına ait olan stratejik planlama, stratejik yönetim, performans ölçümü, performans yönetimi, hesap verebilirlik, müşteri memnuniyeti gibi kavram ve teknikler Yeni Kamu İşletmeciliğinin de etkisiyle kamu yönetimi alanında kullanılmaya başlanmıştır. Performansın kamu yönetimi reformlarının vazgeçilmez kavramlarından biri hâline gelmesinde kuşkusuz kronikleşen finansal sorunlar, değişen toplumsal talepler ve büyük verileri toplayıp analiz etmeyi mümkün kılan teknolojik gelişmeler etkili olmuştur. Ne var ki savunucularının gözünde kurtarıcı gibi görünen performans yönetiminin; karmaşık, yaygın ve birbirinden farklı beklentilerle ilgili kamu politikalarını oluşturma ve yürütme sorumluluğunu üstlenen kamu yönetiminde uygulanması birçok zorluğu da içinde barındırmaktadır.
Kavramsal ve kuramsal temelleri, yasal dayanakları, kullanım alanları, uygulama örnekleri, karşılaşılan sorunlar ve eleştirilere odaklanan ve 19 başlık altında ülkemizin farklı üniversitelerinden alanında yetkin 25 değerli yazarın katkılarıyla ortaya çıkan “Kamuda Performans Yönetimi” isimli bu kitap; başta akademik çalışma alanlarına olmak üzere kamu bürokrasisinin çeşitli kademelerinde kamu politikası oluşturma ve kamu hizmeti görme sorumluluğunu üstlenmiş olanlara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Adem Levent Genel kanının aksine kapitalizmle ilgili çalışmalar sosyal bilimlerde iktisat disiplininde çok fazla yer almamaktadır. İktisat disiplininde yerleşik akımın dışında, heterodoks iktisat okulları ve heterodoks iktisatçılar, kapitalizmle ilgili çalışmalara yer vermektedirler. Bununla beraber sosyoloji disiplini, kapitalizme dair çalışmaların yapıldığı en yaygın sosyal bilim disiplinidir. Elinizdeki kitap hem iktisatçı ve sosyolog yönleri olan hem de 20. yüzyılın en önemli kamusal entelektüellerinden biri olan John Kenneth Galbraith’in düşünceleri üzerinedir. Galbraith’in düşüncelerinin araştırılması, hem iktisattaki ortodoks-heteredoks ayrımının anlaşılmasına hem de iktisadi düşüncenin gelişimine katkı yapmaktadır. Bu bağlamda Galbraith’in iktisadi düşünceleri üzerine yazılmış bu kitap, bir farkındalık yaratmayı amaçlamaktadır. Bu farkındalık kapitalizmin daha iyi anlaşılmasını sağlama iddiasındadır.
Hem sosyoloji hem iktisat hem de genel okur için bir kapitalizm çözümlemesi yapan Galbraith’in düşüncelerinin anlaşılması, Türkiye’de kapitalizm tartışmalarına katkı sunacaktır. Bu yönleriyle elinizdeki kitap, konunun uzmanlarının yanında kapitalizmle ilgili araştırma yapan okurlara da seslenmektedir. Ayrıca okuyucu bu kitapta Galbraith’in düşünceleriyle beraber 20. yüzyıl iktisadi düşünce tartışmaları ile ilgili de faydalı bilgiler de bulacaktır.
Yavuz Çilliler Yeni yüzyılın ilk çeyreğinde, mevcut siyasal sistemlerin otoriteryanizme doğru genel bir sürüklenme içerisinde oldukları, ilgili uluslararası araştırma kuruluşlarının raporları ve akademik çalışmalar ile de doğrulanmış, gözlemlenebilir bir olgudur. Buna karşın, bu siyasal sistemler içerisinde yaşayan toplumların demokratikleşme talepleri ise her geçen gün ve ne pahasına olursa olsun artma eğilimi göstermektedir. Çeşitli dinamikleri olmakla beraber, ana motifin demokrasi talebi olduğu ve siyasi krizlere neden olan kitlesel hareketler, devlet-toplum arasındaki bu gerilimin meydanlara yansıması olarak yorumlanabilir. Dolayısıyla günümüzde, siyasal iktidarların yönetilenlerin “rıza”sına dayanması gerekliliği kaçınılmaz hâle gelmiş, diğer bir ifadeyle meşruiyetin yegâne zemini olan demokratik bir rejim tesisinin siyasal istikrar açısından önemi artmıştır.
Bu bağlamda Türkiye'de de yaklaşık 150 yıldır kalkınma, modernleşme ve demokratikleşme adına siyasal sistem sürekli revize edilmektedir. Nihai olarak, 2017 referandumu ile hükûmet sistemi değişikliği yapılmış ve Parlamenter hükümet sisteminden Başkanlık hükümet sistemine fiili geçiş 2018 seçimleri ile tamamlanmıştır. Değişiklik taraftarları, değişiklik sayesinde yönetimde istikrar ve sürat sağlanacağını, ayrıca güçlü Başkan modelinin Türk geleneklerine daha uygun olduğunu savunurken; karşıtları değişikliğin “tek adam rejimi” getireceğini ve bunun monarşi tarihimize geri dönüş olduğunu ileri sürmüşlerdir. Referandum üzerinden geçen iki yıla rağmen, konuya dair tartışmalar hâlâ siyaset arenasının ana gündemlerinden birini teşkil etmektedir. Akademik temel ve teori üzerinden anılan tartışmaya katkı sağlamanın hedeflendiği bu kitabın amacı, yapılan hükûmet sistemi değişikliği sonrası, Türk siyasal rejiminin otoriteryanizme sürüklenme riski ile karşı karşıya kalıp kalmadığını anlamak ve açıklamaktır.
Fatih Tümlü Günümüzde dünya üzerinde görülen önemli gelişmelerden biri de kentleşme olarak ifade edilen, kentlerdeki hem nüfus hem sayı hem de fiziki yapı yoğunluğunun artışıdır. Önümüzdeki dönemde, dünya nüfusunun 2/3'ünün kentlerde yaşayacağı değerlendirilirken kentler devletler ile terör örgütlerinden vekâlet savaşçılara, özel askerî şirketlerden paralı askerlere, savaş ağalarına, suç örgütlerine çok değişik perspektifte Devlet Dışı Silahlı Aktör (DDSA)'ler arasında gerçekleşen savaş ve çatışmalara mesken olmaktadır.
Kentleşmenin etkileri, savaş ve çatışmaların şehirlere kayması ile şehirlerde asimetrik tehdit oluşturan DDSA'lara karşı ortaya koyulan askerî harekât ve operasyonlarda etkili olan faktörlerin ortaya koyulması önem arz etmekte ve başarıyı doğrudan etkilemektedir.
Bu kapsamda çalışmada; Rusya'nın Grozni'de, İsrail'in Gazze'de ve ABD'nin de Felluce ve Musul'da DDSA'lara karşı gerçekleştirdiği altı kentsel askerî harekât incelenmiştir. Bu inceleme ile askerî, politik, sosyolojik, ekonomik ve iç kamuoyuna dair konularla ilgili içsel özellikler ile coğrafi, hukuki, kültürel, insani, uluslararası ilişkiler ve diplomasi nezdindeki dışsal özellikler çerçevesinde kentsel alan askerî harekât ve operasyonlarının; hazırlık, icra ve yönetimine etki eden faktörler tespit edilmiştir.
Son dönemde dünya üzerinde kesin sonuçlu muharebeler yerine uzun süreli ve yıpratmaya dayalı düşük yoğunluklu çatışmaların daha çok yaşanacağı tahayyül edilmekte olup kontrolsüz bir şekilde büyüyen, genişleyen günümüz kentlerinde vuku bulabilecek savaş ve çatışmalara dikkat çekebilmek adına bu kitabın önemli bir yer tutacağı tasvir edilmektedir.