Psikopatoloji \ 5-5
Hasan Bacanlı Kavramsal gelişim, kavramsal analiz ve kavramsal tercih olarak üç kısımdan oluşan çalışma; “İnsan kavramları nasıl kazanır?”, “Kavramlar nasıl ölçülür?”, “Türk toplumunda yaşlı-genç, Türk-Müslüman, Tanrı-Peygamber kavramlarına hangi özellikler yükleniyor?”, “Türk toplumunun değer tercihleri ve eşlerinde aradıkları özellikler neler?” gibi soruların cevaplarını aramaktadır. Bu arayış içerisindeki kitabın birinci kısmında kavramların ne zaman ve nasıl kazanıldıkları ortaya konulmaktadır. İkinci kısımda kavramsal analiz başlığı altında çeşitli kavramların özellikleri belirlenip analiz edilmektedir. Kavramsal tercih adlı üçüncü kısımda kavramların bilişsel temellendirilmelerinden sonraki aşama olan duyuşsal tercihler ele alınmıştır. Sonuç olarak burada yer alan yazılar kavramların oluşumundan, büyüyüp olgunlaşmalarına ve hayata yön vermelerine kadar geçen süreçte yol kenarındaki taşlara benzemektedir. Eğer bir yolcuya yol gösterebilirse, amaçlarına ulaşmış olacaklardır.
Elif Güneri Yöyen Bilim dalları arasında en genç olanlarından biri olmasına rağmen her geçen gün artarak çoğalan onlarca makale, kitap ve araştırma ile baş döndürücü bir üretime sahip olan psikoloji bilimi; gelişen, değişen, dönüşen dünya ve insan olgusunda olağanüstü bir hızda üretmeye devam etmektedir. Bu müthiş bilimsel üretim hızında psikoloji biliminin doğasında insanın olmasının şüphesiz büyük bir payı vardır, bir diğer pay da teknolojinin gelişimine paralel olarak kaynaklara hızlı ulaşılmasının getirdiği kolaylıktır. Dünyanın neresinde psikoloji üzerine bir çalışma yapılırsa yapılsın, internet üzerinde aynı gün geniş bir araştırmacı kitlesi bu çalışmadan haberdar olabiliyor ve bilgi aynı gün dünyanın her yerinde kullanıcısına ulaşabiliyor. Ancak internette her zaman var olan bilginin gerçeği yansıtmadığı, kirli bilginin de yer aldığı bir gerçektir. Özellikle pratikte gerek akademisyenlerin ve gerekse psikoloji lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin veya psikoloji üzerine çalışma yapan diğer bilim dalları mensuplarının internette var olan ölçek, envanter, test gibi psikolojik ölçme değerlendirme araçlarını kullandıkları ancak bu araçların yanlış, eksik veya yetersiz bilgi içerdiği ve bu sebeple çalışmalarda zorluk yaşandığı sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
İki yıllık bir araştırma ve emeğin ürünü olan bu kitap, bu gerekçeyle ve ihtiyaçla kaleme alınmıştır. Amaç, yapılacak olan çalışmalarda psikolojik ölçme değerlendirme araçlarına doğru kaynaktan erişimi sağlamak üzere bilimsel ve kişisel bir katkı sunmaktır. Elbette psikolojide kullanılan ölçme ve değerlendirme araçları bu kitaptakiler ile sınırlı değildir. Ancak kitapta yer alan 167 ölçme ve değerlendirme aracı klinik, adli, eğitim, gelişim, sağlık psikoloji alanında sıklıkla kullanılan, geçerlilik ve güvenilirliği yapılmış örneklerdir.
İlyas Göz Yalın gözle göremediğimiz bir yıldız bize yol gösteremez, ta ki bir astronom o yıldızı etraflıca inceleyip bize tanıtıncaya kadar; işte o zaman o yıldızın parıltısı, entelektüel dünyamıza nüfuz ederek ufkumuzu aydınlatır. Giriş bölümünde ben bir astronomun yaptığını yaptım: Rahle-i tedrisine oturduğum ve uzun yıllar yakınında bulunduğum Yılmaz Özakpınar'ı ve onun bilimi nasıl ayrı bir değer hâline getirdiğini kendisine dair anılarımla anlattım.
İkinci bölümde ise Yılmaz Özakpınar'ın verdiği psikoloji doktora dersleri esnasında tutmuş olduğum ders notlarım yer almaktadır. Bu notları okuyan psikoloji öğrencileri, çok farklıymış gibi görünen derslerde edindikleri psikoloji bilgilerini, bir bilgisayarın yaptığı gibi belleklerinde “muhafaza etmek” yerine psikoloji bilimini var eden teorik eksen etrafında birbiriyle bağlantılı şekilde örgütleyebilecektir; böylece ilişkisiz gibi görünen söz konusu bilgiler, ansiklopedik bilgiler olmaktan kurtularak kalıcı bir anlayışa dönüşebilecektir. Psikoloji alanında yüksek lisans ve doktora yapan öğrencilerin böyle bir teorik donanıma daha fazla ihtiyaç duyacakları açıktır. “Tez Hazırlayacak Olanlara Öneriler” alt başlığı özellikle onlara yöneliktir.




Aydın Ankay Psikopati, bilimsel adıyla antisosyal kişilik bozukluğu; toplumda çok az bilinen, empati yeteneğinden yoksun olan, bu nedenle suç işleyen ancak pişmanlık duymayan insanların oluşturduğu bir kişilik bozukluğudur. Bu kitapta psikopati, diğer kişilik bozuklukları ve cinsel sapmalarla birlikte, onlarla örtüşen ve ayrışan yönleriyle ele alınmış; kurbanlarının oluşturduğu örnek olaylara ve bu kişilerin tanınmasını sağlayan testlere yer verilmiştir.
Zekâ düzeyi yüksek olan lider konumundaki psikopatlar, ulusların yazgısını olumsuz yönde etkilemekte, buna karşın medyada bir kurtarıcı olarak yer almaktadırlar. Bu durum, Dostoyevski'nin "Bir kişiyi öldüren katil, milyonlarca kişiyi öldüren kahraman oluyor." ifadesini hatırlatmaktadır. Bu psikopat liderlere kitaptaki örnek olaylarda ayrıca yer verilmiştir.
Ünlü psikiyatrist Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, bu kişiler için “Ceza kanunları bunlar için yapılmaktadır.” demiştir. Uygarlığa koşut olarak bu kişilik bozukluğu hızla artmakta; kurbanları özellikle depresyon, alkolizm, suç, uyuşturucu bağımlılığı ile tanışmaktadır.
Psikopatlar ve Kurbanları adlı eser, elli yıllık psikologluk ve 31 yıllık avukatlık deneyimlerinin bir ürünü olarak Türkiye'de bu alanda yazılmış ilk kitap olma özelliğini taşımaktadır.
Hatice Demirbaş Psikopatoloji ve Suç, yasal konulara ve sorunlara genel psikolojinin bilgilerini ve ilkelerini uygulamak üzere, hukuk ile psikoloji arasında kurulan ilişkiden doğan adli psikoloji alanına katkı sağlayacak bir kitaptır. Adli psikoloji, son yıllarda hızla gelişmekte olan bir alan olmasına rağmen bu alanda yazılan kitapların sayısı sınırlıdır. Psikopatoloji ve Suç, bu sınırlılığı ortadan kaldıracak kaynaklardan biridir.
Kitapta, ruhsal bozuklukların suç ile ilişkisi; adli sistemde bilirkişiliğine başvurulan uzmanlardan olan adli psikologlara, psikiyatristlere, adli süreçlerde görev alan/alacak uzmanlara, cezaevlerinde psikososyal serviste çalışan uzmanlara ve yasa yapıcılara rehber olacak şekilde farklı boyutlarıyla aktarılmıştır. Çeşitli ruhsal bozukluklar; şizofreni, duygudurum bozuklukları, alkol kullanım bozuklukları (alkol/madde bağımlılığı), zihinsel gelişim geriliği, kişilik bozuklukları, demans, epilepsi ve yaşlılık dönemi suç bağlamında ele alınmıştır.
Bu kitap; suçlularda ruhsal bozuklukların yaygınlığı, onları tanımlayıcı özellikler, işledikleri suç türleri, cezai sorumlulukları, tedaviler, alınması gereken önlemler gibi konu başlıkları ile önerilerin bulunduğu her zaman başvurulabilecek yeni bir Türkçe kaynak olma özelliği taşımaktadır.

Aydın Ankay Bu kitabın diğer psikopatoloji kitaplarından farkı, olguları sadece bireysel boyutta değil sosyoekonomik, kültürel ve tarihsel boyutlarla da irdelemesidir. Çünkü bireysel olaylar sosyoekonomik, kültürel ve tarihsel olayların bir uzantısından ibarettir. Örneğin Freud’un erkeği başat görmesi, yaşamış olduğu 19. yüzyılın bir ürünüdür.
Kitabın bu üçüncü basımı; sistematiği ve içeriği ile yeniden yazılmış, içeriğinde yer alan örnek sayısı yaklaşık 70’ten 100’e çıkarılmıştır. Yine hiçbir psikopatoloji kitaplarında yer almayan şu konular incelenmiştir: teknoloji ve ruh sağlığı, suç ve çocuk mahkemeleri (hukuki mevzuat dâhil), boşanma ve ruh sağlığı (hukuki boyut dâhil), ile saldırganlık, disiplin, okulda başarısızlık sorunu.
Kitapta klasik görüşlerin yanı sıra çağdaş yaklaşımlardan DSM-4 ve DSM-5’e yer verilmiş; genel yetenek, kişilik testleri eklenmiştir.
Yazarın elli yıllık psikoloji ve otuz bir yıllık avukatlık deneyimleri rehberliğinde hazırlanan kitap; psikolglar, psikiyatristler, sosyal bilimciler ve PDR’cilerin yanı sıra bu alandan olmayanlar için de aydınlatıcı bilgiler içermektedir.
Ayşen Maraş, Elif Kuş Saillard, Elif Ünal, Göklem Tekdemir, Sevda Sarı, Sinem Baltacı, Yağmur Ar Karcı Nitel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı psikoterapi araştırmaları ile terapi süreci incelenebilmekte; terapist ve danışan arasındaki ilişkisel sorunlar, duygusal konular, terapi ilişkisi, direnç, danışanın değişiminde neyin etkili olduğu keşfedilebilmektedir. Bu kitapta uygulama bölümlerinde terapi sürecini inceleyen psikoterapi araştırmalarına yer verilmiştir. Bölümlerde psikoterapi seansı ya da psikolog-danışan görüşmelerinin analizini içeren uygulamalar bulunmaktadır. Bunu yaparken gerçek bir seans alıntısı ya da görüşmesi üzerinden araştırma sorusunu oluşturmak, görüşme sorularını hazırlamak, örneklemi oluşturmak gibi araştırmanın nasıl yapılacağı, seçilen nitel araştırma yöntemine uygun olarak açıklanmaktadır. Bölümlerdeki uygulamalar nitel analizleri de adım adım gösteren bir rehber özelliği taşımaktadır.
Richard S. SHARF Theories of Psychotherapy and Counseling Concepts and Cases’in uluslar arası basımı olan elinizdeki bu kitap, psikolojik danışma ve psikoterapi alanında var olan ve hatta yapılandırmacı kuramlarda dahil olmak üzere bir çok kuramı kapsamaktadır. Kitapta, okuyucunun kendi kuramını oluşturması için bütünleştirici bir bakış açısına sahip olması amaçlanmıştır. Bunun için bir konu ayrılmıştır.
Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramlarını kapsamlı bir şekilde içeren Sharf'ın Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları Kavramlar ve Örnek Olaylar adlı bu kitabı, çevrilirken dil birliğine dikkat edilmiş, anlaşılır olmasına özen gösterilmiştir. Çevirmenlerden gelen metinler, orijinal metinle karşılaştırılarak tek tek okunmuştur. Ayrıca, Sharf'la yazışarak bazı cümleler düzeltilerek Türkçe'ye çevrilmiştir; çünkü Sharf bazı paragraflardaki cümleleri birinci tekil kişi ile yazmış, bazılarındaysa üçüncü tekil kişi ve edilgen fiil kullanmıştır. Bu cümlelerin hepsinde, üçüncü tekil kişi edilgen fiil olarak cümleler Türkçeye tercüme edilmiştir.
Zevkle okuyacağınız ve Psikolojik danışma ve psikoterapi alanında bir boşluğu dolduracağı umuduyla.
Bahar Akoğlu Resim, çocuğun iç dünyasını anlamak ve ruhsal yaşamını yorumlayabilmek için en önemli araçlardan biridir. Sanatsal uygulamalar, çocuğun kendini ifade etmesini kolaylaştırırken bastırılan arzuların, çatışmaların da güvenli ve rahatlatıcı bir yoldan dışa vurumunu mümkün kılar. Bu kitap, çocuklarla çalışan uzmanların sanatın psikoterapilerdeki dışa vurumunu anlaması ve ebeveynlerin resim sayesinde çocuklarının iç dünyası hakkında farkındalık kazanması için hazırlanmıştır. Kitapta, çocuğun çizdiği resimlerde renklerin anlamı, beden uzuvlarının yorumlanması, duygusal öğelerin neler olduğu ve klinisyenlerin kullanabilecekleri test örneklerine yer verilmiştir. Çocuk resimlerinin klinik değerlendirmedeki yeri aktarılmış ve yolu psikoterapiden geçmiş onlarca çocuğun ruhsal dünyasına resim örnekleri ile ışık tutulmuştur. Bir çocuğun dünyasına dokunan herkesin bu kitaptan fayda görmesi umulmaktadır. Bu yolculuğa birlikte çıkmaya hazır mısınız?
Ayşe Handan Özkan Selim, Betül Gülcan Çakmak, Büşra Ünverdi Demir, Elif Bestenigâr Mert, Esra Altınışık, Ferah Çekici, Khalil Center, Neslihan Arıcı Özcan, Neslihan Yaman, Özgür Tönbül, Özlem Haskan Avcı, Selin Nur Önel, Sevde Kurt Akkoyun, Zeynep Aydın Sünbül, Zeynep Pınar Cohen İnsanoğlu yaşadığı sürece birçok deneyim elde etmektedir. Bu deneyimlerin bazılarını birey kolaylıkla ele alırken bazılarını ele alırken zorlanmaktadır. Bireyi zorlayan yaşam deneyimleri, bireyin biyolojik işletim sistemi olan sinir sisteminin dengesini bozan yaşam olaylarıdır. Bu olaylara travmatik yaşantılar denilmektedir. Travmatik yaşantılar bireyin yaşamını ve anlamını doğrudan etkileyen deneyimlerdir.
Travmatik yaşantıların birçok türü bulunmaktadır. Bu türler kendi aralarında belli özellikler doğrultusunda kategorileştirilmektedir (Süre, maruz kalma şekli, kim tarafından yapıldığı ve olayın içeriği). Bu kategoriler altında yer alan her bir travma türü, bireylerde farklı etkiler oluşturmaktadır. Bu yüzden ruh sağlığı çalışanları her bir travma türüne göre özgü müdahale şekli belirlemektedir.
Yazarlar, bu kitapta siz ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara; farklı türdeki travmatik yaşam olaylarını, bu olayların etkilerini ve olaylara müdahale etme şekillerini ele alan kuramları, teknik ve ilkelerini sunmaktadır.
Burcu Güdücü Cinsellik insanlara ne kötülük etti ki kimse utanmadan söz edemiyor ondan, ciddi ve edepli konuşmalarda yer verilmiyor ona? Hiç sıkılmadan öldürmek, çalmak, aldatmak diyebiliyoruz da, ona geldi mi kısıveriyoruz sesimizi.”
Montaigne

Cinsellik, ilk insandan beri var olan ve yine ilk insandan beri üzerine konuşmaktan, yorum yapmaktan kendimizi alamadığımız bir olgu. Birbirinden farklı cinsel yönelimler, cinsel ilişki tarzları, sadomazoşist pratikler, yer ve zaman ayırt etmeksizin bütün kültürlerde vardır. Kitapta; sadizm, mazoşizm, sadomazoşizm kavramları, sosyolojik, psikolojik ve cinsel bağlamlarında incelenmiştir. Kitap boyunca sadizm ve mazoşizm kavramlarının sosyolojik ve siyasi yansımaları, konu ile ilgili çalışan teorisyenler ve tartışmalar kronolojiye uygun olarak günümüze kadar getirilmiştir.
Kitapta; sadist ve mazoşist eylemlere yaklaşım, farklı cinsel yönelimlerin yaklaşımları arasındaki farklılıklar ve bu seksüel davranış biçimlerini uygulayan grupların, kendi cinselliklerini nasıl değerlendirdikleri, eylemlerini hangi koşullarda suç olarak algıladıkları sorgulanmıştır. Sadizm, mazoşizm, sadomazoşizm kavramları cinsel yönelimlere bağlı olarak tartışılmıştır. Bu sebeple, çalışmanın ilk bölümünde, cinsel kimlik, cinsel yönelim konularına yer verilmiştir. Sadizmin ve mazoşizmin, toplumsal olarak nasıl yorumlandığı, cinsel yönelimlere göre değişkenlik gösterip göstermediği ve bu konudaki adli, tıbbi uygulamalar kitabın temel problemidir.
Erika Leeuwenburgh, Ellen Goldring Her yıl binlerce çocuk 18 yaşına gelmeden sevdikleri birini kaybetmekte ve bu çocukların yaklaşık yüzde 10 ila 15'i bunun sonucunda depresyon gibi ruh sağlığı sorunları yaşamaktadır. Araştırmalar, çocuklukta yaşanan yasın; düşük notlar, uyku sorunları, huysuzluk, davranış sorunları ve konsantre olamama ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Sevdikleri biri öldüğünde çocuklar; duygular, düşünceler, mitler ve sorulardan oluşan bir kaleydoskopla karşı karşıya kalırlar. Bu çalışma kitabı, hayatınızdaki kederli bir çocuğun duygularıyla başa çıkmasına yardımcı olmak için kullanabileceğiniz araçlar sunmaktadır.
Sen Neden Öldün? kitabının ilk bölümü yetişkinler içindir. Bir çocuğun yas tutma sürecini ve bu süreçte nelerin beklenebileceğini açıklar. İkinci bölümde ise yas tutan bir çocukla birlikte yapabileceğiniz aktiviteler yer almaktadır. Aktiviteler, sanat terapisi yaklaşımını kullanarak çocuğa eninde sonunda yüzleşmesi gereken konularda rehberlik eder. Farklı aktiviteler çocuğun zor duygularını ifade etmesine, efsaneleri gerçeklerden ayırmasına ve ölümün kesinliğini anlamasına yardımcı olur. Doğrudan ama tehditkâr olmayan bu seküler yaklaşım, çocukların; öğrenmesine, büyümesine ve gelişmesine yardımcı olacaktır.
Kemal Ertaş Sertleşme bozukluğu, çoğu erkeğin kâbusu olmaya devam ediyor. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, kırk yaş üstü erkeklerin %69.2'sinde değişik derecelerde sertleşme sorunu olduğu ve bunun görülme sıklığının ve derecesinin yaşla birlikte arttığı tespit edilmiştir. Cinselliğin bir tabu olmaktan kurtulamadığı günümüz dünyasında cinsel bilgiye ulaşmak kolay olsa da sağlıklı cinsel bilgiye ulaşmak hiç de kolay değildir. Erkekler, cinsel organlarını tanıma konusunda çoğu zaman yetersiz kalmaktadırlar. Çoğu erkek cinselliği kulaktan dolma bilgilerle ve pornografiden öğrenmektedir. Hâl böyle olunca erkeklerin çoğu, sertleşme sorununun önüne nasıl geçeceğini ve bu sorunun üstesinden nasıl geleceğini bilmemektedir.
Maksimum penis performansı, her erkeğin kolayca elde edebileceği ve bir ömür boyunca partneriyle paylaşabileceği paha biçilmez bir lükstür. İnsanların hayatlarında gerçekten en çok istedikleri şey bir tür mutluluktur. Eğer partneriyle karşılıklı mutluluğa nasıl ulaşacağını öğrenip yapabilirse hayatın gerçekten ne kadar güzel bir deneyim olduğunu görecektir. Maksimum penis performansı, kaygıyı azaltmak ve varlığının kalitesini her açıdan artırmakla ilgilidir. Bu; egzersiz, diyet ve olumlu tutum ile sağlığını korumayı gerektirir. Maksimum performans, takdir edilmeyen bir penise sahip olmak yerine sahip olunan organın değerini bilmek ve onu takdir etmekle ilgilidir. Bunun farkına varıldığında penisin hayatın en büyük hediyelerinden biri olduğu görülecektir.
Ali Engin Uygur - Hilal Bebek - Resimleyen: Nur Yılmaz Değişim Ajandası bir akıl verme, nasihat etme ya da gaza getirme ajandası değildir. Psikoterapi hiç değildir! Fakat biz bu ajandayı hazırlarken psikoloji biliminin ve psikoterapi kuramlarının temel bilgilerini baz aldık. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapiler, Duygu Odaklı Terapi, Pozitif Psikoloji ve Mindfulness gibi ekollerin ekseninde hareket ederek sizi teorik bilgiye boğmadan akıl yürütme ve duygu düzenleme becerilerinize katkıda bulunmayı ve psikolojik esneklik düzeyinizi arttırmayı amaçladık.
Ortaöğretimden üniversiteye kadar hangi gruptan olursa olsun, sınavla haşır neşir olan öğrencilerin yararlanabileceği Değişim Ajandası’nı yıl boyunca kullanabileceğiniz şekilde dizayn ettik. Temel amacımız sınav ve performans süreçlerinde kaygı duyan öğrencilere rehberlik ve destek sağlamak olsa da bu ajanda içerisinde düşünceleri, davranışları ve duyguları düzenleme becerilerini geliştirmeye yönelik birçok egzersiz var.
Bu ajandayla çalışırken “endişeyi azaltma” kadar “endişeyi faydalı hâle getirme” ve “en dişeye toleransı arttırma” becerilerinizi de geliştirebileceksiniz. Dolayısıyla Değişim A jandası’nda sorunların nedenlerini keşfedebileceğiniz, iç ve dış dünyanızdaki olumsuz duyguları harekete geçiren unsurları fark edeceğini z ve bunların nasıl düzenlenebileceği ile ilgili uygun stratejiler geliştirebileceğiniz bölümler bulacaksınız. Haydi, siz de kendinize güveninizi arttırmak ve gerçek potansiyelinizi açığa çıkarmaya odaklanmak için bizimle gelin!
Selma H. Fraiberg Kitap, 1950’lerin sonunda okuyucu ile buluşmuş ve üzerinden 60 yıl geçmiş olmasına karşın çağını yakalıyor. Kitabın en büyük katkısı düşünme biçiminin şekillenmesinde dilin belirleyiciliği rolünü vurgulaması; kendi çağının ötesine geçip dil öncesi dönemin sır ve sınırlarının belirlenmesinin bir terapist için ne kadar kıymetli olduğuna işaret etmesidir. Kitap, olguların öğreticiliğini hikâyelerin gölgesinden çıkartması; alt metni okuyabilmenin kuramsal bakış açısına sahip olmak ve birkaç kuramı sentezlemek olduğunu vurgulaması açısından bir başyapıttır. Bu açıdan sadece ailelere değil, uzmanlara da farklı bir bakış açısı getirecektir.
Ibodullayev Zarifboy Rajabovich Bu kitabın 3. basımı, Özbekistan'da 2018 yılında yayımlandıktan sonra çok sayıda veli, çeşitli eğitim kurumunda çalışan öğretmenler, eğitmenler tarafından ilgiyle karşılandı ve kitapla ilgili pek çok öneri ve yorum yapıldı. Okuyucular, benden sadece akıl hastalığı ve ruhsal bozukluklar hakkında değil aynı zamanda sağlıklı bir insanın psikolojik sorunları hakkında da yazmamı istediler. Bu yüzden bu kitapta insan psikolojisiyle, özellikle de gençlik psikolojisiyle ilgili konuları ele almaya çalıştım. Ebeveynler ve çocuklar arasındaki çatışma durumları, intiharlar, öğretmenler ve öğrenciler arasındaki anlaşmazlık temelinde hangi yönlerin göz önünde bulundurulması gerektiği gibi psikolojik durumlar hakkında önemli bilgiler verildi.
Bu basımda; “Kendimi tanımak istiyorum!”, “Ergen saldırganlığının nedeni nedir?”, “Distimi (Süregen Depresif Bozukluk) bu bir duygudurum bozukluğu mudur?”, “Zihinsel engelliler kimlerdir?”, “Psikolojik bağışıklık nedir?”, “Ben kendi kendimin psikoterapistiyim. Bu mümkün müdür?”, “Bir insan neden intihar eder?”, “Modern Mowgli sendromu”, “Korkaklığın sonucu bir felakettir”, “Benim düşüncem mi kötü yoksa davranışım mı?”, “Psikolojik portre nedir?”, “Lüks yaşam sendromu (Kaliforniya sendromu)”, “Egoist ne tür bir insandır?”, “Aile psikoterapisti. O kimdir?”, “Rüşvet Psikolojisi” gibi yeni ve ilginç konulara yer verildi.
Sevgili Okuyucular, yukarıdaki noktaları okurken çalışmanın yalnızca tıp bölümü öğrencileri veya doktorlar tarafından kullanıldığını düşünmeyin. Bu kitap, geniş kitlelere hitaben yazılmıştır. Siz veya sevdikleriniz, sinirsel ve ruhsal bozuklukların yanı sıra psikosomatik hastalıklardan muzdaripseniz ve nasıl davranacağınız konusunda tereddüt ediyorsanız, bu kitabı mutlaka okumalısınız. Çalışmada tüm hastalıklar sade ifadelerle açıklanmaktadır. Kitabı beğeneceğinizi umuyor, hepinize ruhsal ve fiziksel sağlık diliyorum!
Nöroloji Profesörü
Ibodullayev Zarifboy Rajabovich
Pooky Knightsmith “Bu muhteşem kitap ailelerin çocuklarına verebileceği harika bir kaynak.”
-Vicki Shotbolt, Parent Zone CEO

“Bu kitap, hayat acımasız olduğunda ona tahammül etmekte zorlananlar için mükemmel bir destek programı.”
-Julia Skinner, Emekli Öğretmen

Özellikle 8-12 yaş arasındaki çocukların daha fazla yararlanabileceği bu kitap, ruh sağlığı uzmanlarının da çocuklarla psikolojik danışmada kullanabileceği harika etkinlikler içermektedir.
Psk. Dan. Dr. Nilüfer Koçtürk

Yaratıcı etkinliklerle ve sorunlarla başa çıkma stratejileri ile dolu bu günlük ve boyama kitabı, baş etmesi zor duygu ve düşüncelerle karşı karşıya kaldığımızda size harika bir arkadaş olacaktır.
Bu kitap, günlük yaşamda stres altında olduğunuz, kaygı hissettiğiniz ya da biraz rahatlamaya ihtiyaç duyduğunuz zamanlarda duygularınızı ifade etmenize olanak sağlar.
Boyayarak, günlük tutarak ve çizimler yaparak kişiselleştirebileceğiniz bu kitap, ilham veren şiirler ve pratik tavsiyelerle öfke ve kaygı gibi zor duygularla baş etmenize yardımcı olacak sağlıklı yollar sunar.
Kâmile Bahar Aydın Dünya Mutluluk Raporu'nda (WHR 2022) mutluluğun ölçütlerinden biri sosyal destektir. Bilimsel alan yazın bulgularına ek olarak bu küresel rapordan da anlaşılacağı üzere sosyal destek herkese lazımdır. WHR 2022'ye göre 146 ülke arasında Finlandiya 5. kez dünyanın en mutlu ülkesidir; Türkiye ise 112. sırada yer almaktadır. Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Jeffrey Sachs'a göre, “Dünya Mutluluk Raporu’nun yıllar boyunca verdiği ders; sosyal desteğin, birbirine cömertliğin ve hükümette dürüstlüğün esenlik (well-being) için çok önemli olduğudur.”
Türkiye'de yalnızlık bakanlığı kurulabilir. Yalnızlık bakanlığı; bilimsel, demokratik anlayış ve kamu yararını esas alarak başta dezavantajlı (kronik hasta, engelli, yaşlı ve yalnız) bireyler olmak üzere her insanın ihtiyaç duyduğu sosyal desteği etkin bir şekilde sunabilir.
Yalnızlık bakanlığı, her birey için gerektiği kadar sosyal destek sunarak doğurganlık ve nüfus artış hızının düşük düzeyde tutulmasında rol oynayabilir. Böylece doğal dengelerin korunmasına (iklim krizini önlemek ve çözmek gibi) ve sosyal adalete de katkı sağlayabilir.
Koray Akkuş Sosyal fobi veya diğer adıyla sosyal kaygı bozukluğu, en yaygın görülen ruhsal sorunlardan birisidir. Genellikle ergenlik öncesinde başlamakta ve tedavi edilmediğinde, uzun yıllar boyunca bireyin hayatını ciddi şekilde kısıtlamaktadır. Bu kitap, sosyal fobi konusunda yapılan çok sayıda bilimsel araştırmayı ve geliştirilen kuramları temel alarak sosyal kaygı sorunu yaşayan bireylerin kendi başlarına veya bir terapist eşliğinde uygulayabilecekleri bir rehber olmayı amaçlamaktadır. Kitabın ilk bölümünde, sosyal fobinin kökenleri, belirtileri ve tedavi seçenekleri hakkında bilgi verilirken ikinci bölümünde, sosyal kaygının üstesinden gelmede kullanılabilecek çeşitli teknikler ve uygulamalar sunulmuştur. Sade ve anlaşılır bir dil kullanılarak yazılan kitabın, hem sosyal kaygı sorunundan muzdarip olan bireyler için hem de ruh sağlığı çalışanları ve öğrencileri için yararlı bir kaynak olacağını umut ediyoruz.
Allen Elkin Stresin hayatınızda negatif bir etkisi olmasından sıkıldınız mı?
Stres Yönetimi for Dummies, vücudunuz ve zihninize stresle düzgünce baş etmeyi öğretme üzerine size güvenilir, süre sınırlı rehberlik sunar. Sizi kırmızı çizgiye getiren aşk, iş, aile, mali durum veya kanıtlanmış başka bir şey olsa da bu güncellenmiş basım Stres Yönetimi for Dummies hayatınızdaki stres tetikleyicilerini belirlemenize ve onları yok etmenize yardımcı olacak.
• Stresli misiniz? Stresin ne olduğu ve sizi zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak nasıl etkileyebileceğiyle ilgili bütün gerçekleri öğrenin.
• Kurtulun! Stresin fiziksel belirtilerine nasıl yaklaşacağınızı, zihninizi dinginleştireceğinizi ve strese yol açabilen günlük meselelerle baş edeceğinizi öğrenin.
• Stresten kurtulmanın sırları! Potansiyel olarak stresli durumlarda olduğunuzda düşünme biçiminizde değişiklikler yapmak gibi hayatınızdaki stres düzeyini azaltmada kullanabileceğiniz teknikleri keşfedin.
• Gerçek dünyada mücadele edin! Esneme hareketleri yapmak, bir hobiyle vakit geçirmek gibi daha az stresli bir hayat yaşamanıza yardım edecek evde ve işte edinebileceğiniz günlük alışkanlıklar edinin.
Kitabı açın ve
• Stresin nereden kaynaklandığını ve bununla nasıl başa çıkacağınızı anlamanıza yardımcı olacak çeşitli bireysel değerlendirmeleri,
• Kas geriliminden kurtulma ve zihninizi dinginleştirme tavsiyelerini,
• Zaman yönetimi, öfke, iş yeri stresi ve daha fazlasıyla baş etmek için tavsiyeleri,
• Doğru beslenmenin, egzersiz yapmanın ve uykunun önemini,
• Düşünmenin sizi nasıl strese soktuğunu,
• On büyük stres kaynağını inceleyin.
Halime Şenay Güzel Sıradan bir günde, sabah yataktan çıkar çıkmaz, sizi bekleyen işlerin arasında kaybolup gittiğiniz olmuştur. İşe gidenler için hazırlanma telaşı, çalışmayanlar için çocuğu okula götürme sorumluluğu, öğrenciyseniz eğer, derse yetişme telaşı şeklinde bu liste uzayıp gider. Hayat akıp giderken yapılması gerekenler, işler, sorumluluklar, ödevler derken günün sonunda yorgun, bazen keyifsiz ve büyük ihtimalle stres düzeyi yükselmiş bir şekilde eve vardığınızda bu kitap sizlere iyi gelecektir. Bunun yanı sıra eğer ruh sağlığı alanında çalışıyorsanız, danışanlarınıza yardımcı olabilmek adına stres ve stres yönetimi konusunda yeterince bilgi sahibi olmanız gerekmektedir. Dolayısıyla stresin psikolojisini farklı açılardan anlatan bu kitap, size rehber olacaktır.
Martha Davis - Elizabeth Robbins Eshelman - Matthew McKay Elinizdeki “Gevşeyin ve Stresten Kurtulun” adlı bu kitap, ilk defa 1980 yılında yayınlandığında bu alanda bir çığır açtı çünkü kocaman bir sorun yumağı hâline gelmeye başlayan bir dünyada bedenimizi ve ruhumuzu sakinleştirmek üzere kullanılabilecek birçok tekniği tane tane ve tüm ayrıntılarıyla anlatan ilk kitaptı. Bugün ise elinizdeki 6.basımı ile bu rehber, birçok ruh sağlığı uzmanı ve onların danışanları tarafından büyük bir saygı görmekte. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise koşturmaca içindeki gündelik yaşam tempomuza kolaylıkla dâhil edebileceğimiz birçok farklı strateji ile yaşadığımız stresi azaltmak için pratik bir kaynak olması.
Bu rehberin Türkçe'ye çevrilen en son basımı, en son yapılan bilimsel çalışmalara dayanan oldukça etkili gevşeme yöntemlerinin yanı sıra aşamalı gevşeme, otojenik egzersizler, kendi kendine telkin, görselleştirme, farkındalık ve kabul terapisi gibi güncel birçok farklı tedavi yöntemini de içeriyor.
İlk bölümde kişisel stresinizin tetikleyicilerini, stres belirtilerini ve de stresinizi azaltmak için nasıl bir kişisel planlama yapacağınızı göreceksiniz. Her bir bölüm önce gevşemek ve stresinizi azaltmak için kullanabileceğiniz farklı bir yöntemi tanıtıyor; ardından o yöntemin nasıl çalıştığını anlatıyor. En sonunda da o yöntemi, stres altındayken hemen uygulamanızı kolaylaştıracak bir dizi egzersiz yer alıyor. Nihayetinde bu kitapla, stresi azaltmanıza ve daha huzurlu bir yaşam sürdürmenize yardımcı olabilecek kapsamlı bir kaynağa ve rehbere kavuşmuş olacaksınız.
Alişan Burak Yaşar Bu kitapta, en temel insani özelliğimiz olan yas süreci üzerinden insanı anlama yolculuğumuzdan bazı kesitleri göreceksiniz. İnsanı insan yapan, kimi zaman yok saydığımız veya çoğu kez görmezden geldiğimiz varoluşsal temel gerçekliğimizle ufak bir teması, şairlerin ve psikoterapistlerin gözünden irdelemeye çalıştık. Bu kitapta, yalnızca bir terk veya kayıp ile ilgili değil, hayatımızdaki olumlu değişimlerin bile temelde bir yas süreci olduğunu, yas süreci gerektirebildiğini göreceksiniz. Nörobilim ve ayna nöronlar ile hayvanların yas sürecinin de irdelendiği bu kitapta, yas ile ilgili tüm süreçleri biraz psikanalizden biraz Lacan'dan biraz Şükrü Erbaş, Borges, Lablo Neruda, Turgut Uyar ve tabii ki Nazım Hikmet’ten anlatmaya çalışacağız.
Oya Mortan Sevi, Serap Tekinsav Sütcü Şizofreni, tedavisi çoğu zaman medikal uygulamalarla sınırlı kalmış psikiyatrik bir rahatsızlıktır. Çok eski zamanlardan beri varlığını sürdüren yanlış inançlar nedeniyle şizofreni hastalarının psikolojik tedavilerden pek yarar göremeyeceği düşünülmüştür. Belki de bu nedenle ülkemizde şizofreninin psikolojik tedavisine yönelik az sayıda çalışma yapılmıştır. Batı'da ise yıllar içinde bu alana ilgi artmış ve pek çok farklı ruhsal sorunun tedavisinde kullanılan Bilişsel Davranışçı Terapilerin, şizofreninin tedavisinde de etkililiği çok sayıda çalışma ile kanıtlanmıştır.
Bu kitap, yazarların 10 yılı aşkın süredir bu alanda yaptıkları araştırma ve uygulamaları içermekte olup şizofreni tanısıyla izlenen bireylerle çalışan klinisyenlere psikososyal tedavi konusunda bir rehber olacağı inancıyla yazılmıştır. Bu rehberde şizofreninin nedenleri, temel özellikleri, bu özellikleri değerlendirmek için gerekli olan başlıca ölçüm araçları ve psikososyal tedavisinde kullanılan farklı tekniklerin yanı sıra özellikle Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) üzerinde durulmuştur. BDT tekniklerinin grup ortamında uygulanmasına ilişkin bilgiler sunularak yazarların oluşturmuş ve etkililiğini bilimsel araştırmalarla sınamış oldukları bir terapi programı detaylı olarak anlatılmıştır. Son olarak bu alanda çalışan klinisyenlerin sıkça karşılaştıkları soru ve bu sorulara yardımcı olabilecek cevaplara da yer verilmiştir.
Alanda çalışan herkese yararlı olması dileğimizle…
A. Esin Yılmaz, Aycan Kapucu, Ayşe Altan Atalay, Belgüzar Nilay Türkan, Burcu Kaya Kızılöz, Ceren Gökdağ, Elif Yüvrük, F. Cansu Pala, Gamze Şen Pakyürek, Nihan Osmanağaoğlu, Nur Başakhan Uzun, Onuray Güney, Orçun Yorulmaz, Özge Erarslan İngeç, Pelin Bintaş Zörer, Rukiye Kızıltepe, Seda Arıtürk, Sedat Batmaz, Servet Kaçar Başaran, Sıla Derin, Sidar Kıran, Türkan Yılmaz Irmak, Yasemin Sohtorik İlkmen, Zeynep Erdoğan Yıldırım, Zeynep Maçkalı Ruhsal bozuklukların sınıflandırılmasına duyulan ihtiyacın kökenleri oldukça eskiye dayansa da “sınıflandırma” meselesi hâlen tartışmaların odağındadır. Özellikle kategorik sistemlere getirilen eleştiriler, değişimi tetiklemiş ve psikopatolojilere bakışın derinleşmesini sağlamıştır. Bu bağlamda farklı psikolojik sorunların ve psikopatolojilerin altında yatan ortak faktörleri belirlemeyi ve bunlara müdahale ederek psikolojik tedavideki etkililiği artırmayı amaçlayan “tanılar üstü yaklaşım” ortaya çıkmış ve psikopatolojilere dair anlayış güçlenmiştir.
Bu kitapla, tanılar üstü yaklaşımın kapsamlı bir şekilde ele alınması ve mevcut durumun Türkiye'deki okuyucuyla buluşturulması hedeflenmiştir. Kitap üç kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda tanılar üstü yaklaşımın kuramsal arka planı ve güncel durumu, ikinci kısımda tanılar üstü risk faktörleri, her birinin psikopatolojilerin oluşumu, sürmesi ve nüks etmesindeki rolleri ve hangi süreçler üzerinden psikopatolojilere yol açtıkları, üçüncü kısımda ise tanılar üstü ortak psikoterapi yaklaşım ve teknikleri aktarılmıştır.
••••••
“Psikopatolojinin kavramsallaştırılması, değerlendirilmesi ve tedavisine yönelik tanılar üstü yaklaşımlar ruh sağlığı alanında devrim yaratmıştır. Kendimizi katı ayrımlar yapan tanı sistemlerinden kurtarmak, bunun yerine psikopatolojinin etiyolojisini ve sürdürülmesini daha iyi açıklayan boyutları dikkate almamız, insanların iyileşmesini ve gelişmesini destekleyebilecek müdahaleler tasarlamamız son derece önemlidir. Bu kitap, psikopatolojilere tanılar üstü bakmakla ilgili güncel durumu kapsamlı bir şekilde özetlemektedir. Bu kitabı, danışanları için daha sofistike ve etkili vaka formülasyonları ve müdahaleler geliştirmek isteyen klinik araştırmacılara ve uygulayıcılara şiddetle tavsiye ediyorum”.
Prof. Dr. Peter M. McEvoy
Curtin Üniversitesi, Avusturalya

“Bu kitapla yazarlar, sınıflama ve tedaviyi kategorik ve herkese uyan tek bir formata dayandırmak yerine bir dizi sorunu sürdüren tanılar üstü mekanizmaları tanımlamanın ve tedavi etmenin faydasını vurgulayarak modern bilimin ön saflarında yer alıyorlar. Bu değişimin, ruh sağlığı tedavisinin etkinliğini ve gücünü artırma potansiyeline sahip olduğunu düşünüyorum”.
Doç. Dr. Shannon Sauer-Zavala
Kentucky Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri

“Son zamanlarda klinik psikolojide oldukça etkin ve popüler olan tanılar üstü yaklaşımı ele alan bu kitabın Türkçe yazında yer alması çok kıymetli… Eski öğrencilerim ve şimdi yeni meslektaşlarım Ceren ve Servet'i bu anlamlı katkılarından ötürü yürekten kutlarım”.
Prof. Dr. Haluk Arkar
Ege Üniversitesi Emekli Öğretim Üyesi
Ayhan Özkan, Ayten Doğan Keskin, Azize Nilgün Canel, Betül Ulukol, Bilal Tanrıtanır, Cengiz Şahin, Ece Bekâroğlu, Esra Bulanık Koç, Fedai Kabadayı, Gül Karaçetin, Hatice Kumcağız, Kemal Öztemel, Mehmet Çakıcı, Mehmet Tekden, Meryem Karaaziz, Neriman Aral, Nuran Yardımcı, Selim Günüç, Serkan Ökten, Tuğba Yılmaz Alınacak tüm tedbirlerin yanında her yaştan vatandaşımızın ama öncelikle ve özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin, bilişim teknolojilerini bilinçli, güvenli, sağlıklı ve yerli yerinde, ahlaki ve insani değerleri yitirmeden, sadece bir araç olarak kullanmayı öğrenerek, gerçek ve sanal dünya arasındaki dengeyi doğru kurabilmelerini sağlayacak bir eğitim seferberliğini de bir an evvel başlatmak zorundayız.
Prof. Dr. Nâbi Avcı

Şu anda, internet ile ilgili bozuklukların kavramsallaştırılması ve teşhisine ilişkin uluslararası bir fikir birliği bulunmamaktadır. Ancak bu kitap, teknoloji bağımlılıklarının en çok araştırılan alanlarından bazılarına ilişkin bilimsel bakış açıları sunmakta ve 1990'larda başlamasına yardımcı olduğum büyüyen bir alana katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Prof. Dr. Mark D. Griffiths

Artık her zamankinden daha çok teknoloji bağımlılıkları hakkında bilimsel çalışmalara, bu alanda yetişmiş uzmanlara ve tedavi yöntemlerine ihtiyaç duyulmakta ve bu bağlamda toplumca farkındalık seferberliğinin ilan edilmesi gerekmektedir. Bu kitap, farklı teknoloji bağımlılık türlerini bir arada toplaması nedeniyle hem aradaki benzerliklerin hem de farklılıkların daha net anlaşılmasına olanak vermektedir.
Teknolojinin yaşam dengemizi bozmaması dileğiyle…
Prof. Dr. Cengiz Şahin, Doç. Dr. Selim Günüç
Jenna Lejeune, Jason B. Luoma Terapide değerleri ele almak ve değerlerle çalışmak, danışanların psikolojik esneklik geliştirmelerine, hayatlarında anlam inşa etmelerine ve olumlu değişiklikler gerçekleştirmelerine yardımcı olmak açısından güçlü bir araç sağlayabilmektedir. Ancak değerler konusunu çalışmak teorik olarak basit görünse de terapi seanslarında bunun uygulanması noktasında zorluk yaşanabilmektedir. Bu yüzden ister deneyimli bir kabul ve kararlılık terapisi (ACT) klinisyeni olun, ister sadece terapinize değerleri dâhil etmeye çalışan bir terapist olun, bu kitap, danışanlarınızın kişisel gelişimlerine katkı sağlamanız açısından önemli bir işlev görebilmektedir. Danışanlarınızın daha derin bir amaç ve motivasyon duygusuna sahip olabilmeleri için ihtiyacınız olan her şeyi sunabilmektedir.
Terapide Değerler, terapi sürecinde işe yarayan değerleri etkili bir şekilde bütünleştirmenize ve uygulamanıza yardımcı olabilecek kolay stratejiler sunmaktadır. Bu kitapta; seçim, şimdiki anın farkındalığı ve hassasiyet gibi değerlerin doğasında yer alan temel niteliklere ve özelliklere dair genel bir bakış açısı bulabileceksiniz. Ayrıca seans içinde kullanılabilecek alıştırmalar ve egzersizler için ayrıntılı yönergeler, danışanlar için bilgiler, ev ödevleri, değerlendirme ve izleme araçları, vaka örnekleri ve daha fazlasını görebileceksiniz. Son olarak, bir terapist olarak kendi değerlerinizle yeniden bağlantı kurmanın ipuçlarını keşfedebilecek, böylece yaptığınız işle daha anlamlı ve ödüllendirici bir şekilde ilgilenebileceksiniz.
Debra L. Safer - Christy F. Telch - Eunice Y. Chen Uzmanlar, klinisyenler ve araştırmacılar, yeme bozukluklarının duygusal düzensizliklerden kaynaklandığı vakalarda Diyalektik Davranış Terapisinin etkin olacağı konusunda hemfikirdi. Alanda yapılan pek çok adaptasyon çalışması olmasına rağmen Debra Safer, Christy Telch ve Eunice Chen bunu deneysel bazda yapan ilk kişilerdir. Standart diyalektik davranış terapisinin, tıkınırcasına yeme bozukluğu ve bulimia nervoza semptomlarını tedavi etme yollarının yapılandırılmış bir özetini sunan bu kitap ile alandaki ihtiyaca cevap vermişlerdir. Bu alanda çalışan klinik psikologların ve danışmanların mutlaka okuması gereken önemli bir kaynak olmakla birlikte bu alanda okuyan öğrenciler için de farklı bir bakış açısı kazandırmaktadır.
Dokuz bölümden oluşan bu kitapta konular, tedavi kapsamlı olarak ele alınmıştır. Genel çerçevede olumsuz duygularla başa çıkmanın daha uyumsal yollarını öğreten becerilerin kazanımı ile tıkınırcasına yeme ve boşaltmayı durdurma hedefine ulaşma yolu adım adım çizilmiştir. Bulimia nervoza ve tıkınırcasına yeme bozukluğuna sahip insanların karşılaştığı sorunlar ve mevcut tedavi yöntemleri ele alınarak okuyucuya genel bir bakış açısı kazandırılır. Standart terapinin detaylı bir şekilde tanıtımından sonra bunun adaptasyonunun neden gerekli olduğu, adapte etmenin mantığı mevcut kanıtlar ile sunulur. Daha sonra, tedavi öncesi ve başlangıç oturumlarından tedaviyi sonlandırmaya kadar olan süreç aşama aşama ele alınır. Nüksetmeyi önleme kısmına değinilir. Son olarak kapsamlı vaka örnekleri ile anlatılanların sağlam temeller üzerine oturması sağlanır.
Amacına uygun şekilde düzenlen bu kitap, diyalektik davranış terapisi adapte edilirken belirli sınırlar çizmek yerine okuyucuya geliştirilebilir bir zemin hazırlar. Bu yönüyle tedaviyi uygulamaya ve geliştirmeye teşvik eder. Açıklayıcı vaka örnekleri ve kanıtlar ile tedaviyi tüm ayrıntılarıyla sunarak farklı alanlardan okuyuculara hitap eden bu titiz çalışma özellikle alandaki uzmanlara, klinik psikologlara, danışmanlara ve araştırmacılara bir rehber olacak niteliktedir.
Tarık Solmuş Bu kitap yaşamımızın ayrılmaz bir parçası olan travmalara ışık tutmak için kaleme alınmıştır. Bebeklikten hatta doğum öncesinden yetişkinliğe ve doğal felaketlerden işkenceye, cinsel tacizden terörizme, mobbingden Koronavirüs’e kadar pek çok travmatik yaşantıyı aydınlatmayı, bir farkındalık kazandırmayı amaçlamıştır.
Ayrıca, her gün dizilerde, filmlerde izlediğimiz ünlü oyuncuların, şarkılarını dinlediğimiz müzisyenlerin, siyasi figürlerin, sporcuların ya da kitaplarını hayranlıkla okuduğumuz yazarların hayatları incelenmiştir. Her biri türlü yoksunluklar, çaresizlikler, hayal kırıklıkları, tacizler, istismarlar, tecavüzler yaşamış bu insanların hayata nasıl da tutunduklarına, mücadele ettiklerine, sıfırdan zirveye nasıl ulaştıklarına yer verilmiştir. Bütün bu hayatların örneğin zorlu bir çocukluk geçirmiş olup kendine güvenmeyen, kendini yetersiz hisseden, başarısızlık korkusu yaşayan, “Acaba olur mu! Bir gün ben de yapabilir miyim! Başarabilir miyim ki!” diye düşünen herkes için öğretici, motive edici, cesaretlendirici olması dileğiyle.
Richard G. Tedeschi, Jane Shakespeare-Finch, Kanako Taku, and Lawrence G. Calhoun Psikolojik travma konusunun farklı bir yüzü olan “travma sonrası gelişim”, ülkemizde ve dünyada, araştırmaların hızla artmakta olduğu bir alandır. Konunun öncüleri olan bilim insanları tarafından yazılan bu kitap, travma sonrası gelişim kavramını tüm yönleri ile ele alarak okuyucuya yeni bakış açıları kazandıracak niteliktedir. Travma Sonrası Gelişim kitabı; psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, sosyoloji, tıp, hemşirelik, sosyal hizmet gibi sosyal bilimlerin ve sağlık bilimlerinin birçok alanındaki öğrenciler, araştırmacılar ve uygulamacılar için önemli bir kaynak olacaktır.
Sezin Öner Travma; aşırı korku, dehşet, çaresizlik duyguları uyandıran, çoğu kez olağan dışı ve beklenmedik olayların yol açtığı etkiler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Bu travmatik olayların ardından yaşanan uyum sorunları kaçınılmazdır, ancak bazı kişilerde bu sorunlar kısa süreli olmaktan çıkıp aylarca hatta yıllarca sürebilmektedir.
Bu kitapta, farklı dönemlerde travmanın nasıl tanımlandığı, açıklayıcı modelleri ile risk ve koruyucu faktörler derlenmiştir. Ayrıca psikolojik müdahalelerin etkinlik çalışmaları ışığında en etkili tedavi planı olduğu ortaya konan Bilişsel İşleme Terapisi tanıtılarak, bu yaklaşımın farklı çalışma modülleri sunulmaktadır. Bilişsel-Davranış terapilerinin bir kolu olan bu müdahale planında travma ile baş etmekten ziyade travma belleğinin farklılaştırılmasına ve travma sonrası büyüme süreçlerine odaklanılmaktadır. Kitabın sonunda sunulan vaka çalışmasında da müdahale planının bu odak noktaları ve tedavi planı örneklenmiştir.
Mehmet Ali Yıldız Uzun süreli maruz bırakma terapisi, ilk geliştirildiği dönemde anksiyete sorunlarına karşı kanıta dayalı bir yaklaşım sunarak etkili sonuçlar göstermiştir. Daha sonrasında uzun süreli maruz bırakma terapisi, travma sonrası stres bozukluğuna (TSSB) yönelik geliştirilen kuramı ve uygulamalarıyla oldukça etkili sonuçlar vermiş ve TSSB'nin tedavisinde kullanılan yaklaşımlar arasında önde gelen yerini almıştır.
Bilindiği kadarıyla ülkemizde uzun süreli maruz bırakma terapisi üzerine yazılmış herhangi bir kitap çalışması bulunmamaktadır. Bu yönüyle bir ilk kaynak olma özelliği taşımaktadır. Bu anlamda kitabın, ülkemizde uzun süreli maruz bırakma terapisi ve TSSB'nin terapisi konusunda önemli bir boşluğu dolduracağına ve ruh sağlığı alanında terapilerle ilgili yazılı olan kaynaklar arasında bir zenginlik yaratacağına inanılmaktadır. Bu kitapta uzun süreli maruz bırakma terapisinin TSSB'ye yönelik yaklaşımının ve uygulamalarının vaka örnekleriyle verilmesinin yanı sıra kitap boyunca terapinin teorik yapısı ve uygulaması ile yöntem ve tekniklerine dair oldukça açıklayıcı bilgilere yer verilmiştir. Kitapta, uygulamaların etkisini güçlendirmek için terapi seanslarında sıklıkla yararlanılan çok sayıda görsele ve özgün metafora yer verilmiştir. Ayrıca kitapta ayrı bir bölüm olarak anksiyete sorunlarında ve TSSB'de kullanılabilecek etkili bazı metaforlara genişçe yer verilmiştir.
Uzun süreli maruz bırakma terapisinin oldukça yapılandırılmış, nispeten kısa süreli ve kanıt temelli etkili bir terapi olması, terapinin öne çıkan önemli bazı özelliklerini oluşturmaktadır. Ayrıca anksiyete bozuklukları, TSSB, obsesif kompulsif bozukluk, fobiler, öfke ve karmaşık yas gibi birçok sorunda etkili olan bu terapiyi öğrenmede başta psikolojik danışmanlar, çocuk ve ergen psikiyatristleri, psikiyatristler, klinik psikologlar ve psikologlar olmak üzere tüm ruh sağlığı çalışanları, kaynak niteliğindeki bu kitaptan yararlanabilirler. Kitabın, ruh sağlığı alanında çalışan uygulamacılara ve danışanlarına faydalı olması dileklerimle...
Mert Akcanbaş İnsanlık tarihi kadar eski olan travmaların ilk olarak Gılgamış Destanı'nda yer aldığını, Homeros'un eserlerinde askerlerde görülen travmatik belirtilerden bahsedildiğini düşündüğümüzde travmatik olaylar ve sonuçlarının, sürekli evrilen olgular oldukları açıktır. Bu kitap, dinamik yapısı ve bilinmezliği nedeni ile hakkındaki bilimsel bilgiler sürekli değişen bu rahatsızlığı elimizdeki son bilimsel veriler çerçevesinde ortaya koymayı amaçlamaktadır. Kitap; travma sonrası stres bozukluğunun tarihçesi, klinik tanı koşulları, travmanın diyalektik yapısı ve biyokimyasını detaylı açıklamakta ve mağdurların bu bozukluğu ve belirtilerini kontrol altında tutabilmeleri ve yöneterek azaltmalarını sağlayacak yaklaşımları tanıtmaktadır. Kitabın bir diğer özelliği de içinde verilen bilgilerin pratikte uygulanabilmesi için gerekli soru listeleri, anket formları ve bireysel tabloları içermesidir.
Duygu Tüzün, F. Sevinç Göral Alkan, Gökhan Özcan, Hasan Turan Karatepe, M. Hakan Türkçapar, Mehmet Dinç, Muhammed Furkan Cinisli, Neslihan Arıcı Özcan, Önder Kavakcı, Selin Tutku Tabur, Zeynep Pınar Cohen Herkesin travması ve travmaya verdiği tepkileri farklı olabildiği gibi her terapistin travmayla çalışma biçimi de farklılaşabilir. Her bir psikoterapi yaklaşımı ve ekolü de travmaya farklı bakış açıları ve çözüm yolları sunar. Bu kitap, ilgili ekol veya yaklaşımda hem terapistlik hem de akademik tecrübesi olan yazarların kaleme aldığı bölümlerden oluşmaktadır. Bu sayede her bir ekol veya yaklaşıma dair teorik bir arka planın yanısıra pratikte uygulamasına ve bir vaka örneğine ulaşmak mümkündür. Terapi sürecinde gerek travma mağdurları gerek meslek profesyonelleri açısından bu zorlu tecrübelerle başa çıkmak için başvurulabilecek birçok yol olduğunu bilmenin herkes açısından umut verici ve faydalı olabileceğine inanılmaktadır.
“Travmatik olayları yani yaşamı tehdit eden düzeydeki olayları bizzat yaşamak veya bizzat tanık olmak, hiç istemediğimiz ama bir yandan da maalesef yaşamın kaçınamadığımız ayrılmaz bir parçası. Psikolojik yapımız çoğu kere yaşanan travmatik olayları atlatabilmek için kendi iyileşme gücünü içinde barındırsa da bazen gerek olaylar ve koşullar gerek psikolojik yapımız nedeniyle bu doğal iyileşme süreci gerçekleşmeyebilir. O zaman da başta travma sonrası stres bozukluğu olmak üzere diğer psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir.
Bu kitap, insan ızdırabını azaltma yönünde bir çalışma olarak özellikle travma sonrası stres bozukluğuna ilişkin güncel psikolojik yaklaşımları ortaya koymayı amaçlıyor. Bu hâliyle kitabın konuyla ilgili çalışan terapistler, öğrenciler, araştırmacı ve akademisyenlere yararlı olacağını umuyoruz. Kitapta her güncel yaklaşım aktarılırken önce o yaklaşımın travma sonrası stres bozukluğunu nasıl anladığı, kavramlaştırdığı, ardından terapide o yöntemin nasıl kullanıldığı olgu örnekleri ile de desteklenerek açıklanmaya çalışılmıştır. Kitabın bu yönde sağlayacağı katkılar yazarları olarak bizim en büyük mutluluğumuz olacaktır.”
Prof. Dr. M. Hakan Türkçapar
“Travma ve Psikoterapiler kitabı; travmaya farklı psikoterapi ekollerinin bakışlarını toplu olarak görme hatta karşılaştırmalı okuma imkânı vererek okuyucunun travma kavramını daha zengin bir düzlemde anlamasını sağlıyor. Bu anlamda kitap hem travma alanında hangi ekolle çalışma kararını verme aşamasındaki kişilere teorik yol gösteriyor hem de travma alanında çalışan terapistlere pratik katkı sunuyor.”
Prof. Dr. Medaim Yanık
Janina Fisher “Pek çok terapistin ümitsiz olduğuna karar verdiği danışanların nasıl tedavi edileceği hakkındaki bu incelikle yazılmış, duyarlı kitabın travmayla çalışanlar tarafından mutlaka okunması gerek. Sizi yeni yerlere götürecek ve danışanlarınız kendilerini bulamazken bile onlara ulaşıp bulmanızı sağlayacak. Tadını çıkarın!”
Sue Johnson, PhD, profesör, araştırmacı ve Aşkın Aklı: Devrim Yaratan Yeni Aşk İlişkileri Bilimi kitabının yazarı
“Travma ve dissosiyasyon alanında seçkin uzmanlardan biri tarafından yazılan Travmadan Hayatta Kalanların Parçalanmış Benliklerini İyileştirmek, karmaşık travma yaşayanlara ve onları tedavi eden terapistlere umudun ve farkındalığın var olduğunu gösteriyor. Janina Fisher'ın son travma psikoterapilerinden en iyilerini sentezlemedeki olağanüstü becerisi, kronik travmayı sağaltmak için göz alıcı ve eşsiz bir yol haritası çizdi. Kalpten, açık ve titizlikle yazılmış bu erişilebilir ve pratik kitap, alana üstün bir katkıdır.”
Pat Ogden, PhD, Sensorimotor Psikoterapi Enstitüsünün kurucusu
“Benlik deneyiminin parçalanmasında birikimli travmanın rolü, klinik görüşmeler esnasında kişiliğin bütünleşmemiş parçalarını danışanla birlikte tespit etmek için stratejiler, psikoterapi diyaloğunun bütünleştirici gücü, bu müthiş kitabın sayfalarında olduğu kadar ikna edici ve özgün biçimde nadiren ele alınmıştır.”
Giovanni Liotti, MD, APC Psikoterapi Okulu, Roma, İtalya
“Janina Fisher'ın İAS (İçsel Aile Sistemleri) 'parçalarını' sensorimotor ve farkındalık temelli terapiyle eşsiz biçimde bir araya getirmesi psikodinamik çalışmada harikulade bir ilerlemedir. Travmadan Hayatta Kalanların Parçalanmış Benliklerini İyileştirmek, yapısal dissosiyasyon kuramı ve travma tedavisini temel almaktadır. Yine de yüksek işlevselliğe sahip olanların yanında ağır travmatize bireyleri de tedavi eden terapistlerin bilgi dağarcığını genişleten iç görüler sunar. Bu dikkat çekici kitabı klinik ufuklarını genişletmek için eşsiz bir fırsat keşfetmek isteyen tüm psikoterapistlere, özellikle de psikodinamik olanlara öneriyorum.”
Kenneth A. Frank, PhD, Psikoterapi Bütünleştirme Eğitimi Programı, Ulusal Psikoterapi Enstitüsü
Travmadan Hayatta Kalanların Parçalanmış Benliklerini İyileştirmek; travma, dissosiyasyon ve bağlanma hakkında nörobiyolojik bilgili bir anlayış ve pratik bir tedavi yaklaşımını birleştirir, tüm bunları hem danışana hem de terapiste erişilebilir, doğrudan bir dille aktarır. Okurlar “çözüm”ü -utanç, kendinden nefret ve suçluluk sanısının yerini şefkatli kabullenmenin aldığı, kişinin benliğiyle ilişkisindeki bir dönüşümü- vurgulayan bir modelle karşılaşacaktır. Kitabın eşsiz müdahaleleri Sensorimotor Psikoterapi, İçsel Aile Sistemleri Terapisi, farkındalık temelli terapiler ve klinik hipnozun dâhil olduğu birçok en yeni terapötik yaklaşımdan uyarlanmıştır. Travmadan Hayatta Kalanların Parçalanmış Benliklerini İyileştirmek'i bitirirken okurlar travmatik bağlanmaya terapötik yaklaşımlar, teşhis edilmemiş dissosiyatif semptomlar ve bozukluklar, “sağ beyinden sağ beyine” tedavi yöntemlerini birleştirmek ve çok daha fazlasına hâkim olacaklardır. En önemlisi, içsel bir güvenlik hissi yaratmak ve en sahipsiz benlikleriyle bile şefkatli bir bağ kurmak konusunda danışanlarına yardım etmek için araçlar edineceklerdir.
Peter Felix KELLERMANN, M. Kate HUDGINS, Publisher “Kuram, modeller, kavramlar, teknikler, örnek olaylar ve tartışma bölümleriyle bir bilgi zenginliği sağlanmıştır. Bu çok iyi kaleme alınmış kitap, insan travmasını oldukça duyarlı ve akıllıca bir şekilde derinliğine ve genişliğine ele almaktadır. Travmatize insanlarla ve kültürlerle çalışan tüm klinisyenlere tüm kalbimle bu kitabı öneririm.”
Avustralya'da Psikoterapi


Doğal, sosyal, politik felaketlerin günlük yaşam gerçeği olduğu bir dünyada terapistlerden giderek artan bir şekilde yas, depresyon, bağımlılık, savaş travmaları, işkence, cinsel saldırıyı da içeren travma mağdurlarını iyileştirecek hızlı ve etkili yöntemler bulmaları istenmektedir. Bu kitaba katkıda bulunanlar, psikodramanın çok şiddetli travmaya uğramışlar da bile güvenli bir değişim oluşturmak için kullanılabileceğine ikna edici kanıtlar sunmakta ve kuşaklar boyu olası geçiş gösteren travma kalıplarındaki etkilerini tartışmaktadır.

Peter Felix Kellermann New York Moreno Enstitüsünden sertifikalı klinik psikologdur. İsrail'de ve tüm dünyada psikodrama öğretmektedir. Jessica Kingsley Yayıncılık tarafından basılmış Psikodramaya Odaklanmak kitabının yazarıdır.
M. K. Hudgkins ABD'de klinik psikolog ve psikodrama eğitimcisidir. Küresel toplumda travma mağdurlarına psikodrama aracılığı ile yardım etmek için kurulan Uluslararası İyileştirme Spirali Yardım Derneğinin yöneticisidir.
Mahsum Avcı, Taşkın Yıldırım Dünyada giderek artan savaşlar, anlık ortaya çıkan pandemik hastalıklar ve afetler, ani ve şiddet içeren ölümlere neden olmaktadır. Bir yandan ani ve şiddet içeren kayıplar diğer yandan kaybedilenin tutulmamış yası, insan yaşamını travmatize etmektedir. Bu kaçınılmaz son, beraberinde bireyin, hem kendi ölümlülüğüne karşı olan tepkisiyle hem de sevdiği bir yakınını kaybetmesiyle oluşan ruhsal bir acı getirmektedir. Kayıp yaşayan kişi, bu acının ortadan kalkmasını ve kendisini yeniden hayata adapte etmeyi ister. Ancak kaybedilenin duygusal varlığı bireyin zihninde durmakta, kaybedilenle yeni ve daha gerçekçi bir ilişki geliştirmesini zorunlu kılmaktadır. Bu durum, kaybedilene ilişkin bir yas sürecinin başladığını göstermektedir. Çünkü sevilen birinin kaybedilmesi, sadece o kişinin kaybedilmesi ile sonuçlanmaz, kaybedilenin bireydeki tamamlayıcı uzantısı olan parçanın ve bu parçayla yakından bağlantılı olan ruhsal durumun iyi olma hâli de kaybedilir.
Yas, kayıp sonrası sevilen birinin ölümüne; duygusal, fizyolojik, psikolojik ve sosyal boyutuyla gösterilen tepkidir. Travmatik yas ise kaybın aniden ve beklenmedik bir şekilde yaşanmasıyla (örnek: intihar, kaza, kalp krizi), bireyin kayba sürekli maruz kalmasıyla (örnek: yakının kronik bir hastalık olayı) veya vahşet içeren bir ölüm sonrası verilen tepki olarak tanımlanabilir. Travmatik yasın, bireylerde ölümü yadsıma, ölüme ve ölen kişiye olan öfke, tekrarlayan ruhsal acılar, kaybedilenin özlenmesi, kaybedilenle ilgili rahatsız edici düşünceler ortaya çıkmasına neden olduğu vurgulanmaktadır. Dolayısıyla bu kaynak, travmatik yaslı bireylerin ruhsal süreçlerini bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmek ve yaşanılan travmatik kayıpların sonrasında oluşan tepkiyi dinamik odaklı bir formatta anlamlandırmaya yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır.
Ahmet Özmen Zümrüdüanka olmak… Kendi küllerinden yeniden doğmak… İşte travmatik bir yaşantıdan sonra ayakta kalıp hayata yeniden tutunma çabasını anlatan bir benzetme… Zümrüdüanka kuşu, kendi küllerinden yeniden var olmayı temsilen kullanılan mitolojik bir ögedir. Bu benzetmeyi, sosyal medyamda gezinirken yaşadığı doğal afetin üzerinden kırk gün geçmesine rağmen hâlen ağlayamadığını söyleyen bir afetzededen alıntıladım (Beni bağışlasın). Kendisini tanımıyorum… O kadar yerinde bir benzetmeydi ki burada onu kullanmadan edemedim…
Travmatik stres konusunda uygulamaya yönelik sade bir dille yazılmış eser sayısı oldukça azdır. Herkesin okuyarak anlayabileceği ve uygulama imkânı bulabileceği bilgilerin yer aldığı bu eser önemi bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
Evet… Biliyoruz, hiçbir psikolojik travmanın izleri tamamen silinemez. İyi olan şu ki bireyin yaşamına kaldığı yerden devam etmesini sağlamak için yapılması gerekenler var. İşte bu kitapta bunlardan bahsedilmektedir.
Eserde çocuklara özellikle geniş bir yer ayılmıştır. Bu eser özellikle eğitimcilerin, psikolojik danışmanların, psikologların, afet ilk yardım görevlilerinin, arama kurtarma ekiplerinin, kamu idarecilerinin ve anne babaların başvurması için yazılmıştır.
Son bir noktayı bildirmek isterim. O da şudur: Bu kitap, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Hatay depreminin oluşturduğu acil bir ihtiyaçtan doğmuştur; beğenilme kaygısıyla değil işi “insana yardım” olanların faydalanması ümidiyle yazılmıştır.
Vesile Soyyiğit, Ezgi Saylan Bu kitabı oluşturmadaki en önemli nedenlerden biri, ruh sağlığı çalışanlarının ama özellikle psikolojik danışmanların, araştırmacıların, eğitmenlerin, uygulayıcıların ve daha önce travma literatürü hakkında bilgi sahibi olmayan ancak bunun kendi mesleki işlevleriyle ilgisini gören kişilerin başvurabileceği güvenilir bir kaynak oluşturma isteğidir. Diğer yandan lisans ve lisansüstü öğrencilerinin travmaya ilişkin bilgilerini artırabileceği kaynak eksikliği de faydalı olacak bir materyal oluşturma fikrini ortaya çıkarmıştır. Bu nedenlerle kitabı hem bir ders kitabı hem de bireyin kendi kendine öğrenme aracı olarak kullanabileceği bir kaynak hâline getirmeye çalışarak alana katkı sağlaması hedeflenmiştir. Kitabın tüm ulaşanlara yararlı olmasının, verilen emeğin amacına ulaşacağının en önemli göstergesi olduğunu belirtmek isteriz.
Sait Yıldırım İntihar; hemen hemen her toplum yapısında, sosyoekonomik ve eğitsel düzeyde ve her yaş aralığında görülen bir eylemdir. İntihar eylemini bireysel, çevresel, sosyal ve ekonomik anlamda birçok problemin tetiklediği bilinmektedir. Çok yönlü çalışmalar intihar eylemlerini izah etmek ve intihara dair genelgeçer söylemleri ortaya koymak açısından önemlidir. Bu çalışmada, Türkiye'de 2009-2019 yılları arasında gerçekleşen ve medyada yer alan 749 intihar vakası incelenmektedir. Araştırma sürecinde ulusal ve uluslararası alanda yapılmış 40'tan fazla çalışmadan örnekler paylaşılmış olup çalışma verileri ile literatür incelemeleri karşılaştırılmıştır. İntihar çalışmamızda; çocuk, yetişkin ve yaşlı intiharları ayrı ayrı ele alınmıştır. Çocuklarda en çok ailevi sorunlar ve aile baskısı, yetişkinlerde ilişkisel sebepler ve yaşlılarda ise yalnızlık, boş zaman problemleri, hastalıklar ve eş kaybı önemli intihar sebeplerindendir. Vakalar incelenirken ayrıca yaş, cinsiyet, meslek, eğitim seviyesi, yaşanılan yerin yerleşim yeri, intihar yöntemi, intihar biçimi, intihar edilen yer ve intihar sonucu detaylı biçimde değerlendirilmiştir.
Salih Yaşar Özden İnsanlar, asırlardır uyuşturucu maddeleri çeşitli nedenlerle kullanagelmişlerdir. Günümüzde insan, kendini kalabalıklar içinde yalnızlığa mahkûm etmiş, sahipsizlik duygusu ve yalnızlığın ıstırabı içinde yaşam savaşı vermektedir. Gelişen kimya endüstrisi de kullanılan uyuşturucu madde miktarını arttırmıştır. Günümüzde uyuşturucu kullanımı hızla artmaktadır. Bu durumun birçok sebebi vardır. Ancak henüz hiçbir uyuşturucu için radikal tedavi yöntemleri bulunmamıştır. Bu da bağımlılığı önlemede önemli bir eksikliktir.
Bu kitapta, madde kullanım bozuklukları, madde kötüye kullanımı, madde bağımlılığı başlıkları altında; madde kullanımının yol açtığı bozukluklar, madde entoksikasyonu, madde yoksunluğu ve madde kullanımının yol açtığı psikiyatrik bozukluklar hakkında bilgi verilmiştir. Kullanılan uyuşturucu maddeleri, 12 başlık altında anlatılmıştır. Her bir bölümde kullanılan uyuşturucu maddelerinin her biri hakkında imali, kullanımı, etkileri ve kesilme belirtileri hakkında yeterli bilgiler verilmiştir. Özellikle esrar, eroin, kokain ve tütün hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir.
Bir başka bölümde uyuşturucu madde bağımlılığını önlemede kurumlaşma, uyuşturucu maddelere olan isteği azaltma yöntemleri, uluslararası iş birliği, önleme tedbirleri, öğretim tedbirleri, çevre tedbirleri ve bilgi kaynaklarının geliştirilmesi hakkında bilgiler verilmiştir.
Kitabın son bölümünde de bazı ülkelerin uyuşturucu maddelere karşı uyguladığı yasal işlemler ile ülkemiz Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu'nda uyuşturucu maddeler ile ilgili cezai ve hukuki durumlar açıklanmıştır.
Hiçbir uyuşturucu maddenin bulunmadığı bir dünyada yaşayabilmek ümidiyle…
Sal Mendaglio, Jean Sunde Peterson Üstün Yetenekliler Danışmanlık Modelleri, üstün zekâlı ve yetenekli bireylerin danışmanlığı ile ilgilenen uygulayıcılar ve eğitimciler için eşsiz bir kaynaktır. Çığır açan bu kitaba katkı yapan üstün yetenekli eğitimi ve danışmanlığı disiplinlerinde uzmanlaşmış yazarlar, üstün zekâlı ve yetenekli danışanlara karşı danışmanlık yaklaşımlarını detaylı bir biçimde paylaşırlar. Bu kitap, lisans-lisansüstü eğitimine devam edenler, üstün yetenekli danışanlarla çalışmakta olan danışmanlar ve ilgili uzmanlara yardım etmek için tasarlanmıştır.
Danışmanlık Modelleri, mesleğe yeni başlayanlar ile deneyimli danışmanlara, özel ihtiyaçları olan popülasyonla yıllardır danışmanlık yaparak tecrübe sahibi olmuş, uluslararası düzeyde katkıları olan kişiler tarafından uzman rehberlik sağlar. Kitap, üstün zekâlı ve yeteneklilerin danışmanlığı ve üstün yeteneklilik ile ilgili literatüre eleştirisel ve tarihsel bir bakış açısı ve aynı zamanda kitabın ardındaki mantığı tartışan giriş bölümlerini içerir. Her bölüm; ayrı ayrı ilgili yazarın üstün yeteneklilik algısı ve danışmanlık tanımını; danışan ve danışmanın rollerini, danışan-danışman ilişkisini; danışmanlık teknikleri ve vaka örnekleme kısımlarını içerir.
Defne Yılmaz Üstün yeteneklilik gerçekten bir armağan mı?
Farklı algılamak ve hissetmek iyilik ve mutluluğu nasıl etkiler?
Çocuk, genç, yetişkin, olgun üstün yetenekliler. Başkaları tarafından kendilerine yüklenen olumlu ya da olumsuz anlamların ve sorumlulukların içerisinde gerçekten kendileri olabilmek ve kendilerine özgü biçimde yaşayabilmek için neler yapıyorlar? Nasıl sorunlar yaşıyorlar? Nasıl başa çıkıyorlar? “Herkes” gibi hedeflere yönelmeleri, “başarılı olmaları”, “zekalarının hakkını vermeleri”, herkes gibi “kariyer yapmaları”, ama herkesten “daha iyi” yapmaları; “onların iyiliği için” herkesçe beklenirken... Onlara özel düzenlemeler hedeflenirken.
Psikolojik danışmanlar onlara nasıl destek olabilirler?
Bu kitap üstün yeteneklilerin kendilerini anlamalarına, mutlu olmalarına, farklılıklarıyla yaşamda varolmalarına yardımcı olmamız için hazırlandı. Öncelikle psikolojik danışmanlara ve psikolojik danışman eğitimcilerine, eğitim ve gelişim uzmanlarına, üstün yeteneklilerin anne-babalarına, onlarla çalışan, okuyan, oynayan, kısacası üstün yeteneklilerle bir arada yaşayan her birimize onların biricikliklerini anlamada ve etkili yollarla desteklemede yardımcı olması ümidiyle...
Richard Gross Kaybettiğimiz sevdiklerimiz için yas tuttuğumuzda duygusal olarak neler yaşıyoruz?
Yas tutmak için “doğru” bir yol var mıdır?
Yas tutmanın kendimizi nasıl gördüğümüz üzerindeki etkisi nedir?
Yas Psikolojisi, sevdiğimiz bir kişiyi kaybettiğimizde gösterdiğimiz çeşitli tepkileri vurgulayan ve psikologların bu deneyimi nasıl açıklamaya çalıştıklarını araştıran hümanist bir içerik sunuyor. Kitap, Freud’un öncü psikanaliz yaklaşımından; yas sürecinin “aşamalarından” geçmemiz gerektiğini öne süren başka araştırmacıların fikirlerine kadar yas süreci hakkındaki anlayışımızı çerçeveleyen veya sınırlayan sosyal ve kültürel normları ve onu tanımlamak için kullandığımız dili ele alıyor.
Ahmet Erdem, Aslı Kartol, Bahadır Turan, Eda Ay, Hakan Kırbaş, Hakan Öğütlü, Hanife Kocakaya, Hatice Harmancı, Kasım Karaca, Nuray Savaş, Nurgül Karakurt, Önder Karadeniz, Seher Akdeniz, Selim Gündoğan, Sümeyye Ulaş, Şefika Erdem, Yavuz Koşan, Zehra Topal, Zeynep Karaman Özlü Bireyin doğum öncesinden ölümüne kadar geçen yaşam serüveni içerisinde göstermiş olduğu gelişim süreçleri ve bu gelişim süreçlerinde karşılaşılan olası olumsuzluklara bağlı olarak ortaya çıkan davranış ve uyum problemleri bu eserde neden-sonuç perspektifi ve önleme-müdahale yaklaşımları bağlamında ele alınmıştır. Bu anlamda "psikopatoloji" olarak tanımlanan normal dışı davranışın biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörler başta olmak üzere ana belirleyicileri, bu eserde disiplinler arası bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Elinizdeki eser ile yaşamı; bebeklik, çocukluk, ergenlik, yetişkinlik ve yaşlılık olmak üzere tüm evreleri, bu evrelerin her birinde geçirilen ortak yaşam süreçleri ve olası travmatik durumlar bağlamında ele alarak psikolojik problemlerin ve rahatsızlıkların doğası anlaşılır bir dille ifade edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda hemen her bölümde kaçınılmaz bir şekilde Psikiyatrik Rahatsızlıkların Tanılaması El Kitabı olarak adlandırılan DSM-5 tanı ölçütlerini tartışmaya yer vermeyecek bir şekilde okuyucunun dikkatine sunarak ilgili problemin doğası, epidemiyolojisi, yaşam süreçleri üzerindeki etkileri ve olası müdahale-tedavi seçenekleri geniş bir perspektiften açıklanmıştır.
Bu yönüyle kitap; özellikle ruh sağlığı uzmanları, Psikoloji, Psikiyatri, Psikolojik Danışmanlık vb. bilim alanındaki uzmanlar ile ilgili lisans ve lisansüstü öğrenciler başta olmak üzere insan davranışına ve uyum sorunlarının doğasına ilgi duyan herkesin istifade edebileceği bir eser niteliği taşımaktadır.
Eylem ŞİMŞEK, Faruk ŞAHİN, Fulya Cenkseven ÖNDER, Hakan BAYRAMLIK, Hakkı AKTAŞ, Mecbure YARDIM, Onur KÖKSAL, Pelin KANTEN, Sait GÜRBÜZ, Selahattin KANTEN, Selen DOĞAN, Şenay KARAKUŞ Kendimize Olan Bitmez Yolculuğumuzda Mutluluklarımızı Artırma Çabamız:
Yaşam Doyumumuz…
Yaşam doyumu konusu, çalışma hayatının içinde bulunsun ya da bulunmasın, yaşlı, genç, yetişkin tüm bireyler için aslında çok önemli bir konudur. Çünkü bireyler, yaşamın her alanında sürekli ilişki kurmakta ve bir anlamda kendilerine yolculuk yaparken hayatı anlamlandırma çabası içinde bulunmakta; ister günlük hayatta, isterse de iş hayatında mutlu olmaya ve yaşamdan en çok doyumu sağlamaya çabalamaktadır. Kanımca, bireylerin cevabını aradıkları soru, aslında “Mutluluklarımızı nasıl artırabiliz?” sorusudur.
Geçmişten bugüne kadar yapılan çalışmaların birçoğunda bireyleri nelerin mutsuz ettiği çok fazla tartışılmış olsa da onların mutluluğunu nelerin artıracağı konusundaki araştırmalar sınırlı kalmıştır. Bu anlamda bu kitap, “Yaşam doyumunu ve mutluluğu ne sağlar?” sorusuna dikkat çekmektedir. Mutluluğun tek bir bakış açısıyla, kolaylıkla açıklanamayacağı ve “Mutluluk/yaşam doyumu nedir?” sorusuna her bireyin kendine özgü bir açıklaması olabileceği düşünülse de bu kitapla, bu soruya bir nebze olsun ışık tutabilmek hedeflenmiştir. Yaşam doyumu, bireylerin tatmin olmasında birçok durumun etkili olabileceğini ifade eden bir kavram olduğundan, yaşam doyumuna katkı sağlayabilecek farklı alanlardan söz edileceği de açıktır. Bu kitap, yaşam doyumunu; bireyin hayatını anlamlı bulmasını, kendisini değerli görmesini, mutlu olmasını ifade eden bir kavram olarak açıklamakta ve sizlerin bu konudaki çabalarına destek vermeyi amaçlamaktadır.
Kendinize olan yolculuğunuzda zevkle okuyacağınız bir kitap olması temennisiyle…
Abdulkadir Haktanır, Betül Gökçen Doğan Laçin, Çağla Karademir, F. Zehra Ünlü Kaynakçı, Gökçen Aydın, Hasan Sarıcı, Naciye Güven, Okan Bilgin, Sedef Ünsal Seydooğulları, Süleyman Akçıl, Zeynep Akkuş Çutuk Çok boyutlu bir süreç olan insan gelişimi, alan uzmanları tarafından dönemler hâlinde ele alınarak incelenir. Her dönem içinde birey; fiziksel, sosyal, bilişsel ve duygusal yönden bir bütün olarak gelişim gösterir. Bu kitapta, doğum öncesinden yaşlılığa kadar olan insan gelişimi her dönemin kendine özgü uyum sorunları çerçevesinde ele alınmıştır. Bu kapsamda ilk olarak uyum-uyumsuzluk kavramlarına değinilmiş, sonrasında ise insan gelişiminin tüm dönemleri ayrı ayrı incelenmiştir. Dönemler incelenirken öncelikle farklı alanlarda bireyin gösterdiği gelişim süreçlerinden kısaca bahsedilmiş, ardından bireyin o dönem içinde yaşayabileceği uyum sorunları ele alınmıştır. Son olarak her döneme özgü yaşanabilecek uyum sorunlarına yönelik çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.
Alana katkı sağlaması dileğiyle...
Deniz Işıker Bedir Türkiye'de ve dünyada yaşlı nüfus gittikçe artmakta; dünya gittikçe yaşlanmaktadır. Bu kitabın konusu olan “yaşlılık”, bu demografik değişikliklere de bağlı olarak artık daha çok gündemde olması gereken daha çok çalışılması gereken bir konu hâline gelmiştir.
Yaşlı istismarı ve ihmali, güven beklentisi olan herhangi bir ilişkide ortaya çıkan, yaşlıya zarar veren veya yaşlıyı strese sokan tek ya da tekrarlayan davranışlar ya da uygun davranışın olmayışı olarak tanımlamaktadır. Yaşlıları derinden etkileyen bu konu, yaşlılık hakkında araştırma açığı bulunan konulardan yalnızca biridir. Bu araştırma açığı göz önüne alındığında yaşlı istismarı ve ihmalinin daha çok çalışılmasının bir gereklilik olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu doğrultuda yaşlı istismarı konusunun incelenmesi yaşlıların hangi istismar ve ihmal türüne maruz kaldığı; istismara maruz kalmış yaşlıların istismarla ve yaşadıkları olumsuz yaşam deneyimleriyle başa çıkmak için ne tür stratejiler kullandıkları araştırılmıştır.
Bu kitap, Türkiye'de daha önce çalışılmamış olan istismar türleri ile başa çıka stratejileri arasındaki ilişkiyi inceleyen ve yaşlıların söyledikleri üzerinden bunu değerlendiren ilk çalışma olma özelliğine sahiptir. Bunun yanı sıra yaşlı istismarı ve ihmalini müstakil olarak ele alan ilk kitap olma özelliğini taşımaktadır.
Aslı Kılavuz, F. Sıla Ayan, Fatma Özge Kayhan Koçak, Melis Öztürk, Özlem Kuman Tunçel, Selahattin Fehmi Akçiçek Yaşlı nüfusun dünyada ve ülkemizdeki hızlı artışı nedeniyle depresyonla ilişkili birçok faktörün yönetilmesi ve koruyucu imkânların sağlanabilmesi artışı nedeniyle oldukça önemlidir. Yaşlılık döneminde sık rastlanan ve çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırılan ileri yaş depresyonu, düşünülenin aksine normal yaşlanmanın bir parçası değildir. İleri yaş depresyonu; komorbiditeler, yaşam kalitesinde azalma, sosyal ve fiziksel fonksiyon bozukluğu, sağlık kaynaklarının aşırı kullanımı ve artan mortalite (intihar dahil) ile ilişkili ciddi bir sağlık sorunudur. Depresyonun müdahale sürecinde yaşlı bireyin, birden fazla disiplinin iş birliği ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kitapta; Gerontoloji, Geriatri, Psikoloji ve Psikiyatri bilimlerinin ileri yaş depresyonunu saptama ve değerlendirme yöntemlerine, önleyici ve terapötik yaklaşımlarına yer verilmektedir.
Koray Akkuş Son yıllarda kilo sorunu yaşayan ve fazla kilolarından kurtulmak için çabalayan insan sayısı giderek artmaktadır. Kilo verme çabaları sıklıkla başarısızlıkla sonuçlanmakta veya çeşitli tedavi yöntemleri sayesinde önemli ölçüde kilo verilebilmesine rağmen yeniden kilo alımı yaygın bir sorun olmaya devam etmektedir. Bunun bir sonucu olarak son yıllarda psikoloji alanında yeme davranışları ve kilo sorunuyla ilgili çalışmalarda önemli bir artış olmuş ve ruh sağlığı uzmanları da tedavi sürecinde aktif bir şekilde rol almaya başlamıştır. Bu kitap da kilo sorununu psikoloji bilimi açısından ele almakta, kilolu olmaya neden olan ve kilo verme sürecini olumsuz etkileyen düşünce, duygu ve davranışlar hakkında bilgi vermekte ve kilo vermeye yardımcı olacak birçok farklı stratejiyi açıklamaktadır. Böylelikle kilo sorunu yaşayan insanların sağlıksız düşünce ve davranışlarını değiştirerek, duygularını daha iyi yöneterek kilo vermelerini kolaylaştırmayı ve bunun kalıcı hâle gelmesine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Sade ve anlaşılır bir dille yazılan kitabın hem kilo sorunuyla mücadele eden insanlara hem de bu alanda çalışan uzmanlara yardımcı olacağı düşünülmektedir.