Psikoloji \ 9-19
Ahmet Turan Işık, Alan Walker, Andrea Helmer-Denzel, Ayşe Canatan, Carlos Chiatti, Dena Shenk, Elif Yeliz Tozluoğlu, Emine Aksoydan, Emre Şenol Durak, Fatma Sıla Ayan, Francesco Barbabella, Gerhard Naegele, Giovanni Lamura, Güzel Dişcigil, Hatice Reyhan Özgöbek, Işıl Kalaycı, Kamile Kukulu, Karen A. Roberto, Meral Bilgilisoy Filiz, Mirko Di Rosa, Monika Reichert, N. Füsun Toraman, Nil Tekin, Ikuko Murakami, Öznur Körükcü, Sara Carmel, Selahattin Fehmi Akçiçek, Sema Oğlak, Suzan Yazıcı, Terence Seedsman, Thomas Klie, Zuhal Güler Tarihsel açıdan bakıldığında, yaşlılık iki açıdan değerlendirmek zorunda olduğumuz bir kavramdır. Bir taraftan değişen sınırlarını, diğer taraftan geçmişteki enderliğini göz önüne almadan yaşlılığın bugünkü anlamlarını kavramakta zorluk çekebiliriz. Hatta buna bir “gerontokratik” olarak tanımlanan toplumları da eklemeliyiz. Yaşlılara saygının vurgulandığı toplumlarda da tüm yaşlılar aynı saygıyı görmemiş, aynı iktidar gücüne layık görülmemişlerdir. Aksine yaşlıya saygı kavramının göreli olduğu anlaşılmaktadır. Değer atıfları, bakış tarzları, kişisel tecrübeler, anlamlandırmalar ve ideolojiler yaşlının konumu ve kaderini tayin etmiştir ve etmeye devam etmektedir. Kafalarda canlanan yaşlı görüntülerinin oluşumunda sosyokültürel koşullar rol oynamaktadır.
Henüz bir alfabesi olamayan arkaik toplumlardaki yaşlı algılarını bugünkü toplumun yaşlı algıları ile karşılaştırırken dikkatli olunmalıdır. O toplumlarda yaşlılar tecrübe ve geleneksel bilgilerin taşıyıcıları olarak algılandıkları için yüksek saygınlık sahibiydiler. Ama belirtildiği gibi hepsi değil, sadece din adamları ve kâhinler buna layık görülmüşlerdir. Fakat çok çabuk da bu saygınlığı yitirdikleri bilinmektedir. Çünkü bulundukları yüksek pozisyonu, yaşları ilerlediği için elde etmemişlerdir. Arkaik toplumlarda tek başına bırakılıp ölüme terk edilen, boğularak veya döve döve öldürme olayları normal gelenekler arasında yer alıyordu. Soğuk ve verimsiz topraklarda göçebe hayatı yaşayan toplumlarda yaşlıların katli; besin kıtlığı, ekonomik kıtlık ve yaşlıların “sihirli gücünden” korkan gençlerin uyguladıkları bir yöntemdi. Bu yüzden eskiden beri kadın erkek ayrımı yapılmadan yaşlılara saygı duymakla övünen toplumların yaşlılığın tarihsel süreçteki değişen anlamlarını iyi kavramaları gerekmektedir. Özellikle bugün ileri yaşlıların hızla çoğaldığı, aralarında bizim de yer aldığımız toplumlar açısından bu tavsiyenin önemi, bu ciltte ele aldığımız yaşlılıkta bakım ve sağlık konusu açısından apayrı anlamlar kazanmaktadır.
Bir ansiklopedi niteliği taşıyan elinizdeki kitap, geceli gündüzlü üç yıllık yoğun bir emeğin sonucudur. Gerontoloji alanının dünya çapında tanınan ve duayen olarak kabul gören uzmanlarının bölüm yazarları olarak eşsiz bilgilerini ve tecrübelerini aktardığı iki ciltten oluşan bu kitaptaki bölümleri büyük bir heyecanla ve keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz. İki cilt olarak hazırlanan bu kitapta demografiden psikolojiye, antropolojiden sosyolojiye, ekonomiden yaşam ve çevre bilimlerine, eğitimden teknolojiye, siyasetten sosyal refaha, biyolojiden psikiyatriye, uzun dönemli bakımdan koruyucu sağlığa, beslenmeden engelliliğe, aile yapılarından yaşlılara yönelik şiddete geniş bir yelpazede Gerontoloji Biliminin konuları ele alınmıştır.
İsmail Tufan Yaşlılık, bugün, bir taraftan yaşam süresinin sonu diğer taraftan yaşam süresinin uza­ması olmak üzere iki anlama gelmektedir. Çocukluk, 14 yıllık süreyi; yaşlılık ise 20 yıl veya daha uzun süreyi kapsamaktadır. Yaşlılık döneminin uzamaya devam edeceği bazen umut, bazen kaygı verici bir beklenti olarak görülmektedir.
İnsanlık tarihine baktığımızda, yaşlı insanlarla ilgili pek çok bilgiye rastlıyoruz. Efsanelerde, masallarda, destanlarda, roman ve şiirlerde yani edebiyatın her türünde yaşlı figürleri hakkında görüşler yer alıyor. Din ve felsefede de yaşlılar hakkında pek çok düşünce dile getirilmektedir. Yaşlılık, bu açıdan bakıldığında, uzun bir geçmişe sahiptir ama yaşlanma ve yaşlılıkla bilimsel olarak henüz yeni ilgilenilmeye başlandı. Türkiye'de bu alandaki bilimsel çalışmalar diğer endüstri ülkelerinden çok daha yenidir. 2009 yılında yükseköğretim kapsamına alınabilmiş ve ilk mezunlarını 2013 yılında verebilmiştir. Yani Yaşlılık Bilimi diğer ifadeyle Gerontoloji ülkemizin en genç bilim dalıdır.
Bu kitapta yaşlanma ve yaşlılığı çeşitli perspektiflerden değerlendirmeye ve yorumlamaya çalıştım. Amacım, okuyucuma bu perspektifleri göstermek, kendi değerlendirmelerine ve yorumlarına erişmelerini sağlamaktır. Yaşlılığa yönelik toplumsal bir duyarlılık yaratmaya çalışıyorum. Gerontolojik çalışmalarım sırasında aldığım notlarımdan derlediğim yaşlanma ve yaşlılık üzerine bu söyleşi kitabının ilgi duyanlara ulaştırılma fikri ve çabası Sayın Uzman Gerontolog Yeliz Güçer'e aittir ve onun gayreti ile okuyucuya ulaşan bu eserin, ömür boyu yaşlananlara fay­dalı olacağını umuyorum.
İsmail Tufan Prof. Dr. İsmail Tufan, kitabında, Gerontolojinin arka planındaki teorik ve metodik temel kavramlar hakkında bilgi vermektedir. Gerontolojiyi geniş bir açıdan ele alarak bu alana yeni adım atanlara yardımcı olurken, Gerontolojiyi ilginç perspektiflerden tanıtmaktadır. Gerontoloji öğretimi kapsamında öğretilmeyen ama Gerontolojiyi anlamak için gereken ön bilgilerden bir demet hazırlayan Prof. Dr. Tufan, bu kitabın amaç ve hedefinin yaşlanma konusunda kamuoyunun doğru bilgiyle aydınlatılması olduğunu vurgulamaktadır. Gerontolojiye iyi bir hazırlığın ise karmaşıklığı azaltmakla ve konuya açıklık kazandırmakla olabileceğinin altını çizmektedir. Diğer taraftan Gerontolojiyi tanımayan ve gerontolog olmayı düşünmeyen çoğunluğun gerontolojik bilgi ihtiyacının karşılanmasına da çalışırken, “Gerontolojik Kafalarımızın çok üstünde veya yabancı bir ülkede veya başkalarında değil, şimdi burada başlamaktadır.” düşüncesini çıkış noktası olarak kabul etmektedir. Bu kitapta Gerontolojinin yanı sıra, demografi, yaşam dönemlerinin anlamları, sosyal risk olarak yaşlılığın anlamı, yaşlılıkta sağlık, hastalık ve bakım kavramlarının anlamları ama aynı zamanda bilim, bilimsellik, bilgi gibi herkesin bildiğini kabul ettiği kavramlara da gerontolojik bakış açısından açıklamalar getirmekte, böylece “bilimsel Gerontoloji” dediği ve “gayri bilimsel Gerontolojiden” ayırt ettiği Gerontolojiyi kamuoyuna tanıtmaktadır.
Nilüfer VOLTAN ACAR Gestalt terapinin kavramlarının şekillerle açıklandığı, Gestalt terapinin Türk kültürüne uyarlamasını içeren, Gestalt terapi örneklerinin verildiği hem ders kitabı niteliğinde hem de kişisel gelişim kitabı niteliğinde olan bir çalışma.
“Gestalt Terapi Ne Kadar Farkındayım?” adı üstünde farkındalık, kutuplar, bitmemiş işler, kaygı, anı yaşamayı vurgulayan şiirlerle bezeli bir çalışma.
Abbas Türnüklü, Aysun Doğan, Demet Vural Yüzbaşı, Derya Göğebakan Yıldız, Dilek Yelda Kağnıcı, Ece Önder, F. Cansu Pala, Filiz Künüroğlu, Özlem Karaırmak, Sabahat Çiğdem Bağcı Bu kitabın amacı, çocuk ve ergenlerin göç deneyimlerini aile, akranlar ve okul gibi farklı bağlamlarda ele alarak özellikle kültüre duyarlı ve çokkültürlü eğitimi benimseyen okullardaki olumlu uygulamaları ve müdahaleleri incelemektir. Bu amaçla göçmen çocuk ve ergenlerin kültürleşme ve psiko-sosyal uyum sürecinde karşılaştıkları riskler ve koruyucu faktörler, yaşadıkları travmatik olayların etkileri, kültürleşmenin önemli yapı taşlarından birisi olan dil ve zihin gelişimi süreçleri, kültüre duyarlı okul iklimi ve çokkültürlü eğitim oluşturma konusunda öğretmenlerin ve psikolojik danışmanların rol ve sorumlulukları, okul ortamında gruplararası temasın arkadaşlık ilişkilerine olan etkisi ve göçmen çocukların yaşadıkları akademik, bilişsel, sosyal ve duygusal problemlerin önlenmesi için geliştirilen müdahale programları konuları detaylı olarak ele alınmıştır.
Kitabın ruh sağlığı uzmanlarından eğitimcilere, sosyal hizmet uzmanlarından sivil toplum kuruluşlarında çalışanlara ve akademisyenlerden öğrencilere kadar uzanan geniş bir okuyucu kitlesine hitap etmesini hedefliyoruz. Göç eden veya göç etmek zorunda kalan tüm çocuklara faydalı olabilmemiz ümidiyle…
Abbas Türnüklü, Aysun Doğan, Derya Göğebakan Yıldız, Dilek Yelda Kağnıcı, Filiz Künüroğlu Bu kitap; kuramsal bir eser olan “Göçmen Çocuk ve Ergenler: Kültürleşme, Uyum ve Eğitim” (Nobel Yayıncılık, 2020) kitabının devamı niteliğinde, okul ve sınıf etkinliklerine odaklanan uygulamaya yönelik bir kitaptır. Kitap, göçmen öğrencilerin eğitim gördüğü okullarda görev yapan öğretmenler ve göçmen çocukların uyumu alanında çalışan akademisyenlerin katkılarıyla oluşturulan etkinliklerin ve ilgili kuramsal altyapının alanda çalışan akademisyen, öğretmen, öğrenci, psikolog, psikolojik danışman, program geliştirme ve sosyal hizmet alanında çalışan tüm uzmanlara ulaştırılması amacıyla kaleme alınmıştır. Bu amaçla ilk olarak göçmen öğrencilerin kültürleşme süreçlerini, psikolojik ve sosyokültürel uyumlarını etkileyen faktörler, göçmen öğrencilerin Türkiye'deki eğitim yaşantıları, göçmen çocukların ve ergenlerin arkadaşlık ilişkileri, okul temelli gruplar arası temas kuramı ele alınmış, ardından toplumsal bütünleşmeyi hedefleyen okul ve sınıf temelli etkinlikler sunulmuştur.

Leslie COOLEY, CORWIN Okullarda çalışan psikolojik danışmanlardan “Okulda grupla danışma yapmak istiyorum, ama grubu nasıl oluşturacağım, ilerleyeceğim ve sonladıracağım konusunda kaygılar yaşıyorum.” “Okulda grupla danışma yaparken bir kuramsal yönelimle nasıl ilerleyeceğimi bilmiyorum.” “Grupla danışma konusunda kendimi tam olarak yeterli hissetmiyorum.” gibi serzenişler duyabilirsiniz.
Okullarda grupla danışma sürecini kısa süreli çözüm odaklı yaklaşım açısından anlatan bu kitap, psikolojik danışmanların bir grup oluşturma ve yürütme konusundaki olumsuz düşüncelerini değiştirmelerinde ve grupla danışma becerileri kazanmalarında etkili olacağı düşüncesindeyiz. Çeviri editörlüğü yaptığımız bu kitap; etkili, uygulanabilir, işlevsel, çözüm odaklı, okullarda yaşanan sorunlara yönelik olarak bir grubun tüm aşamalarını örneklerle açıklamaktadır. Böylece kitabı okuyan bir psikolojik danışmana kısa süreli çözüm odaklı bir bakış açısıyla grupla danışma yapabilmede açık ve anlaşılır bir yol haritası sunulmaktadır.
Okullarda uygulama çalışmalarına ağırlık verilmesi, kısa ve etkili çözüm odaklı yaklaşımların ön plana çıkması nedeniyle bu kitabın alanda çalışan psikolojik danışmanların ihtiyaçlarını kısmen de olsa karşılayacağını söylemek mümkündür. Uzun yıllar okullarda çalışan yazarın deneyim ve bilgisinden süzülerek gelen bu kitap psikolojik danışmanlar için faydalı ve değerli olacaktır. Okullarda çalışan psikolojik danışmanlar gibi daha bu yolun başında olan psikolojik danışman adayları için de bu kitap önemli bir başucu kaynağı olacaktır.
Bernard A. Nijstad İnsanlar, yaşamın her alanında, grup ortamlarında etkileşime girmekte ve performans göstermektedir. Organizasyonlar ve işletmeler, gruplar ve takımlar etrafında giderek daha fazla yapılanmaktadır. Her gün aileler, arkadaşlık grupları, toplumlar ve spor takımı gibi gruplar hâlinde, kararlar almak ve planlar yapmak, problemleri çözmek, fiziksel işler yapmak, yaratıcı fikirler üretmek ve daha fazlası için çalışıyoruz.
Grup Performansı, grupların performansına ilişkin mevcut sosyal psikolojik kuramları ve bulguları özetlemektedir. Bu kitap, grup etkileşimini ve gelişimini çevreleyen temel kuramları incelemektedir ve grupların, üyelerini nasıl etkilediğini araştırmaktadır. Bernard Nijstad, bu konuları, fiziksel işler, düşünce üretimi ve beyin fırtınası, karar verme, problem çözme, muhakeme ve tahminde bulunma gibi grupların gerçekleştirebileceği pek çok farklı görevle ilgili olarak ele almaktadır. Son olarak kitap, takım çalışmasının derin bir tartışması ve grupların etkileşime girdiği ve performans gösterdiği bağlam ile tamamlanmaktadır.
Grup üyeleri, grup görevi, etkileşim süreçleri ve bağlam arasındaki karşılıklı ilişkilere vurgu yaparak bütüncül bir yaklaşım sunan; sosyal psikoloji kuram ve araştırmalarına modern bir bakış açışı getiren bu kitap; lisans, lisansüstü öğrencileri ve sosyal psikoloji, örgütsel davranış ve işletme alanlarında araştırma yapanlar için oldukça yararlı olacaktır.
Bernard Nijstad, bu alanın “genç aslanlarından” biridir ve kitabın kapsamı içinde yer alan birçok konuya çok önemli katkılarda bulunmuştur. Grup Performansı, kavramsal ve deneysel materyali iyi bir şekilde ele almakta ve grup içindeki ve gruplar arasındaki davranış psikolojisine ilişkin son zamanlarda bildiklerimizin neler olduğu konusunda okuyucuda çok iyi bir izlenim bırakmaktadır. Genel olarak, alana mükemmel bir giriş…
R. Scott Tindale, Loyola Üniversitesi, Chicago, ABD
Parlak ve hevesli bir araştırmacı olan Bernard Nijstad, sosyal psikolojinin heyecan verici bir alanında kapsayıcı ve modern bir yaklaşım sunmaktadır. Bu kitap, klasikler arasındaki yerini alacaktır. Son sayfasına kadar kitabı elimden düşüremedim. Kesinlikle tavsiye ederim.
Andreas Mojzisch, Göttingen Üniversitesi, Psikoloji Enstitüsü, Almanya
Profesör Nijstad, grup performansı konusundaki klasik ve güncel araştırmaları harmanlayarak harika bir iş yapmıştır. Ben, Nijstad'ın alanyazını, organize ve usta bir şekilde aktarma becerisinden özellikle etkilendim. Nijstad'ın bu çalışmaya yönelik hevesi, konuyu ilk defa okuyacak öğrencilerde yeni bir heyecan yaratmaya yardımcı olacaktır.
Robert B. Lount, Jr., Ohio State Üniversitesi, ABD
Pervin Nedim Bal Bu kitapta; grup psikoterapisi alanındaki düşünceler, modeller ve bazı kuramlar ayrıntılı olarak ele alınmış, teorik bilgilerin ardından örnek uygulama çalışmalarına yer verilerek bu bilgiler somutlaştırılmıştır. Böylelikle hem akademik alanda başlangıç düzeyindeki öğrencilere, anlaşılır bir dille iyi bir grup psikoterapisinin nasıl olacağı anlatılmış hem de tecrübeli grup psikoterapistlerine, uygulamaya yönelik örnekler sunulmuştur. Kitap, alanda eğitim almakta olan üniversite öğrencilerinin ve meslek elemanlarının grup psikoterapisi konusunda derin bir bakış açısı kazanmalarına ve etkin uygulama becerileri edinmelerine katkıda bulunmak amacıyla özenle yazılmıştır. Aynı zamanda akademisyenlerin ve profesyonellerin yararlanması için de önemli bir kaynak niteliğindedir. Kitabın; hastanelerde, aile danışmanlığı, rehabilitasyon ve akıl sağlığı merkezlerinde, ıslahevlerinde, üniversitelerde, okullarda ve grup psikoterapisinin gerektiği diğer alanlarda çalışan psikoterapistlere, psikologlara, aile danışmanlarına, psikiyatristlere, psikolojik danışman ve rehber öğretmenlere, uyuşturucu ve alkol danışmanlarına oldukça faydalı olacağı düşünülmektedir.
Aslı Eyrenci, Ayşenur Aktaş, Elif Bestenigar Mert, Emel Genç, Engin Fırat, Ezgi Deveci, F. Elif Ergüney Okumuş, H. Özlem Sertel Berk, Hale Nur Kılıç Memur, İhsan Çağatay Ulus, Nur Başer Baykal, Selin Karaköse, Z. Deniz Aktan, Zeynep Turhan Grup psikoterapisi, etkili bir klinik müdahale alanı olarak çok çeşitli uygulamaları içermektedir. Bu kitabın, grup psikoterapisine dair başlangıç seviyesinde bilgi almak isteyen kişilere temel bir çerçeve sağlaması amaçlanmaktadır. Bu bağlamda kitapta; grup psikoterapisinin tanımı ve tarihçesine, gruptaki terapötik faktörlere, gruba hazırlık sürecine, grubun yaşam döngüsüne, grup psikoterapisiyle ilgili öne çıkan kuramlara, çocuk, ergen, kronik hastalık tanılı ve dezavantajlı bireyler gibi çeşitli popülasyonlara dair uygulama örneklerine değinilmektedir. Ayrıca grup psikoterapisindeki etik meseleler ele alınmakta ve Türkiye'deki grup psikoterapisi çalışmaları kapsamlı bir şekilde derlenmektedir. Son olarak bu alanda kariyerini ilerletmeyi düşünenler için grup psikoterapisti olma yolculuğu aktarılmaktadır. “Grup Psikoterapisine Giriş: Kuram ve Uygulama Örnekleri” kitabının, grup psikoterapisine ilgi duyanlara giriş düzeyinde kuramsal bilgi ve uygulama örnekleri sağlayacağı; ülkemizde yürütülen çalışmalar ve kültüre özgü önemli konulara dair kapsamlı ve güncel bir temel kaynak olabileceği düşünülmektedir.
Beyza Kırca, Halil Ekşi, Kübra Kaplaner, Osman Hatun, Serra Dinç Grupla psikolojik danışma, danışanların birbirine yardım etmesini cesaretlendiren, iş birliğini teşvik eden, problem çözme konusunda adım atması için yönlendiren, ilişkilerde yeni ve farklı yaşantılar deneyimlemeleri için olanaklar sağlayan, hem bireyin hem de grubun sürekli gelişiminin psikolojik danışman tarafından izlenmesi ve bunun etkili biçimde kullanılması için gerekli kaynakları sunan dinamik bir süreçtir. Grupla psikolojik danışma uygulamaları danışanların ruh sağlığı ve psikolojik iyi oluşunu destekleyen güçlü ve etkili bir terapötik süreçtir.
Psikolojik iyi oluş ve ruh sağlığı açısından insanın kend'özünü bilmesi ve öz-gürleşmesi son derece önemli bir husustur. Kend'özü bilmek, öz-gürleşmek, ancak insanın fiziksel/biyolojik varlığının maneviyatıyla buluşması ve bütünleşmesi ile mümkün olabilir. Maneviyat, yaşamdaki anlamdan bağımsız olarak düşünülemez. Victor Frankl, anlam arayışının doğuştan geldiğini, insan yaşamının doğal ve sağlıklı bir güdüsü olduğunu ifade eder.
Bu kitabın temel amacı, insanın kendini bulma, kend'özünü gürleştirme yolculuğunda manevi gelişimini destekleyerek ona eşlik etmektir. Elinizdeki bu kitapta ergenler, gençler ve yetişkinler için hazırlanmış manevi yönelimli grupla psikolojik danışma uygulamalarına yer verilmiştir. Kitapta Logoterapi, Bilişsel Davranışçı Terapi, Gerçeklik Terapisi, Pozitif Psikoloji, Hümanistik Psikoloji, Narrative Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi, Farkındalık Terapisi, Sanat Terapi gibi psikolojik danışma yaklaşımlarının psikospiritüel bir perspektiften nasıl ele alınabileceğinin örnekleri sunulmuştur. Kitabımızın ruh sağlığı çalışanlarına, psikolojik iyi oluşunu artırmak ve manevi gelişimini desteklemek isteyenlere değerli katkılar sağlaması dileğiyle.
Nilüfer Voltan Acar Psikolojik danışma sürecinin “törensel oyunları” olan araştırma ve deneylerin konu edildiği bu kitap alanda çalışanlar için yararlı bir uygulayıcı niteliği taşımaktadır. Kişisel Çalışma ve Evlilik Aile Danışması alanlarında MSW derecesi alan ve Gestalt terapisti olan yazar, deneylerin de çoğunu Gestalt terapi anlayışıyla okuyucuya sunmaktadır. Kitap hem yazarın hem de alandan değerli isimlerin geliştirdiği alıştırmaları kolaylaştırıcı resimlerle ayrıntılandırmakta ve grup liderlerini yaratıcılığa teşvik etmektedir.
Nilüfer Voltan Acar, Behnam Molaei Kitapta, bütünleştici birey odaklı olarak geliştirilen bu psikolojik danışma modelinin grupla psikolojik danışma alanındaki psikolojik danışma oturumlarına yer verilmiştir. Kitap, alanda olan ve grupla psikolojik danışma öğrenmek isteyen ve/veya grupla psikolojik danışmaya gönül vermiş kişilere örnek olabilecek bir içeriğe sahiptir. Birey odaklı, iki ayrı grubun, on iki oturumluk süpervizyonlu süreci verilmiştir. Oturumlara ilişkin, kullanılan metaforlara ve sürece ilişkin resimler de kitapta bulunmaktadır. Her bir oturumu romanın bir konusuymuş gibi de okuyabilirsiniz. Ayrıca, örnekler bibliyoterapi niteliğindedir, kendinizi irdelemeniz, farkındalıkların artması, oturumlar aracılığıyla sağlanır.
Mesut Baş Psikolojik Danışma ve Rehberlik hizmeti, okullarda eğitim kalitesini olumlu etkilemiştir. Eğitimin amacı gençlerin zihinsel gelişimleri ile fiziksel, kişisel, duygusal ve sosyal gelişimlerini sağlamaktır.
Psikolojik danışma yoluyla ögrencilerin, kendilerini daha iyi tanıması ve bilmesi, değerlendirmesi, kendisiyle barışık, sevecen, mutlu, humanist, çağdaş, evrensel görüşlü, kendinden emin, duygularının farkında olan, bilimsel düşünen, kişilikli gençler yetiştirilebilir.
Bu kitapta; grupla psikolojik danışmanın (psikoterapinin) kaygı düzeyleri, cinsiyetleri ve sınıf düzeyleri farklı lise ögrencilerinin kişisel, sosyal ve genel uyumları ile durumluk ve sürekli kaygıları üzerindeki etkileri incelenmiştir.
Bu kitaba konu olan çalışma, deney gruplarında 48 ve kontrol gruplarında 48 ögrenci olmak üzere toplam 96 kişi üzerinde yapılmıştır.
Elde edilen bulgulara göre grupla psikolojik danışmanın etkisiyle deney gruplarındaki bireylerin kontrol gruplarındakilere oranla genel olarak durumluk ve sürekli kaygıları önemli ölçüde azalmış ve kişisel, sosyal ve genel uyumları artmıştır.
Gürsen Topses - Nergüz Bulut Serin Bu kitap, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin en önemli ve işlevsel olarak kabul edilen grupla psikolojik danışma alanının hemen tüm boyutlarını eski ve yeni, özgün ve aktarmalı en yeni kaynaklara dayanarak, tanıtmaya, incelemeye, açıklamaya çalışmıştır. Kitap, grupla psikolojik danışmanın temel kavramlarının temel niteliklerini, güdümlü ve güdümsüz hemen tüm grupla danışma türlerini, grup sürecine temel olacak ana kavramları, kuramsal ve uygulamalı temelleriyle tanıtma konusu yapmıştır.
Grupla psikolojik danışmanın içeriklerinde yer alan grup ortamının özellikleri, çeşitli kuramların ve kuramcıların yaklaşımları ışığında grup sürecinin evreleri, grubun özel ve genel davranışsal amaçları, grup ortamları içinde gerilim, direnç, danışman nitelikleri, grup liderliği stratejileri, grup içinde güçlüğü olan danışanların duyguları ve baskın nitelikleri, gruba başlama ve sonlandırma sürecinin özellikleri, grup içinde kullanılabilecek çeşitli teknikler vb. inceleme konusu yapılmıştır.
Kitapta, grup çeşitlerinin yanında çağdaş teknolojiler içinde yer alan görüntülü psikolojik danışmanın içerikleri ve nitelikleri de genel çizgileriyle tanıtılmaya çalışılmıştır. Ayrıca, grupla psikolojik danışma uygulamalarına temel olabilecek çeşitli psikolojik danışma kurumlarıyla grup türleri ilişkilendirilmeye çalışılmış, grupla danışmanın özel ve genel amaçlara ulaşma sürecinde daha etkili ve verimli olmanın koşulları tartışma konusu yapılmıştır.
Grupla Psikolojik Danışmanın Temel Kavram ve İlkeleri adlı kitabımızın lisans ve lisansüstü öğrencilerine yönelik olarak, rehberlik ve psikolojik danışma hizmetleri içinde önemli bir boşluğu doldurabilecek nitelikte olduğu kanısındayız. Alan içinde yazılmış her kaynağın, o alanın ufuk zenginliğini genişletebildiği, kimsenin kuşkusunun olmadığı açık bir gerçekliktir. Kitabın tüm öğrencilerimize ve alanda hizmet yapan sayın meslektaşlarımıza katkı getirebileceği dileğiyle, hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ederiz.
Claude Steiner - Muzaffer Şahin KİMSE MASUM DEĞİL:
Bu kitapta ülkeler arasında, politika arenasında, kurumlar arasında, eşler arasında, ebeveynler ve çocuklar arasında, kardeşler arasında, gelin kaynana arasında, öğretmen öğrenci, işçi patron, amir memur arasında her alanda oynanan güç oyunlarının nasıl oynandığına ilişkin örnekler göreceksiniz. Sıradan insanların (bizlerin) güç oyunlarına nasıl başvurduğunu, bizimle başkalarının nasıl güç oyunları oynadığını, güç oyunlarının yerine iş birliğinin nasıl konabileceğini herkesin anlayabileceği bir dille, örnek olaylarla sunulan bu kitaptan herkesin, hepimizin çok yararlanacağını düşünüyoruz.
Ali Fatih Babal, Aysu Mutlutürk, Dalga Derya Teoman, Duygu Gürleyik, Ece Ünlü, Ela Arı, Erol Yıldırım, Fatma Girgin Kardeş, Gizem Cesur Soysal, Gökçen Duymaz, Gökhan Malkoç, Hande Gündoğan, Hasan G. Bahçekapılı, K. Fatih Yavuz, Reyhan Arslan Babal, Seher Cömertoğlu, Sena Çobanoğlu, Sevda Numanbayraktaroğlu, Şükufe Pak, Tuğba Doğaslan, Uzay Dural, Yağmur Gözde Yerlikaya, Zeynep Temel Yıldız, Zübeyir Bayraktaroğlu Duygu ve güdülenme ile ilgili çalışmalara sinir bilimi, fizyoloji, biyoloji, genetik, bilgisayar bilimleri, ekonomi, örgüt çalışmaları gibi psikoloji dışındaki pek çok alanda rastlanmaktadır. Bu çeşitlilik ve bu alandaki literatürün her geçen gün zenginleşmesi, duygu bilimi ve güdülenme bilimi olarak adlandırılan kendi başına çalışma alanlarının varlığını da beraberinde getirmiştir. Ülkemizde de duygular ve güdülenme, pek çok üniversitede farklı bölümlerde zorunlu ve seçmeli ders olarak okutulmaktadır.
Bu kitabın yazarları ağırlıklı olarak üniversitelerin Psikoloji bölümlerinde görev yapan öğretim üyeleridir. Güdülenme ve Duygular: Biyo-Psiko-Sosyal Yaklaşımlar kitabında duygunun ve güdülenmenin ne olduğu ele alınmakta; güdülenmeye ve duyguya biyolojik, evrimsel, bilişsel, davranışçı ve analitik gibi farklı yaklaşımlara odaklanılmakta; sosyal bir varlık olan insanın diğer insanlarla ilişkilerinde duygu ve güdülenmenin rolü ele alınmakta ve son olarak duygu ve güdülenme farklı uygulama alanları bağlamında irdelenmektedir.
Bu kitap, başta lisans öğrencileri olmak üzere duygu ve güdülenme konusuna ilgi duyan herkes için bu alandaki bilimsel çalışmalara ve kuramsal bilgilere bir giriş niteliğindedir.
Barış Bostancı, Benan Kurt Yılmaz, Buket Kılıç, Cansu Ceviz Doğrar, Cansu Erol, Ebru Tolay, Ela Burcu Uçel, Evrim Mayatürk Akyol, F. Nazlı Sayğan Yağız, Ferhat Ağçay, Füsun Toros, İlkay Güleryüz, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Okan Ernur, Olca Sürgevil Dalkılıç, Oytun Boran Sezgin, Sahra Sayğan Tunçay, Yıldız Tenteriz GÜNCEL İK kitabı, insan kaynakları yönetimi alanı ile güncel ve farklı bakış açılarını bütünleştirme çabasının bir sonucudur. Klasik uygulamalardan elde edilen bilgi birikiminin yanında dijital çağa ve Covid-19 pandemisi gibi değişimlere ayak uydurabilmek için yeni yaklaşımları ele alan bu kitap; insan kaynakları yönetimi uygulamalarına pozitif, etik, eşit ve insancıl bir açıdan bakmaktadır. İnsan kaynakları yönetimi alanında kendilerini geliştirmek isteyen öğrenciler, akademisyenler ve uzmanların keyifle okuması dileğiyle...
Jan Warner Günden Güne Yas: Kayıplarla Yaşamak İçin Basit Uygulamalar ve Günlük Rehberlik, yasın değişken doğasını anlayabilmek ve nihayetinde “Yasa Fısıldayan Kişi” olabilmek için size 52 haftalık bir serüvende eşlik edecek.
YAS DOĞRUSAL DEĞİLDİR.
YASIN BİR STANDARDI YOKTUR.
HER İNSAN İÇİN FARKLIDIR.
Bu kitap sizi yasla ilgili her hafta, içerdiği alıntılarla farklı bir tema üzerinde düşünmeye davet ediyor. Her bir alıntı, söz konusu temayı çeşitli açılardan incelemenize yardımcı olmayı amaçlıyor.
BU, SİZİN YAS KİTABINIZDIR VE ONU KULLANMANIN DOĞRU YA DA YANLIŞ BİR YOLU YOKTUR.
• Sırayla her gün bir alıntı kullanarak 1. haftadan başlayıp 52. haftada bitirebilirsiniz.
• Kitabı karıştırabilir ve istediğiniz yerden başlayabilirsiniz.
• Bir hafta boyunca tek bir tema üzerinde durabilir ya da içinde gezinebilirsiniz.
• Bir temaya veya alıntıya birçok kez dönebilirsiniz.
• Eğer bir şeyin yararlı olduğunu düşünürseniz onu kullanın. Eğer bir şey size uygun değilse başka bir şeye geçin.
Kederinizin geçeceğine hatta geçmesini isteyeceğinize dair bir söz veremem ama zamanla ve pratik yaparak kederinizin sizi tüketmek yerine ilham vermesine izin vermeyi öğreneceksiniz.
EĞER İZİN VERİRSEK SEVGİNİN ÖLÜM KARŞISINDA ZAFER KAZANACAĞINA İNANIYORUM.
Jan Warner
Cem Malakcıoğlu Kişiler arası ilişkilerde sağlıklı bir devamlılık, karşılıklı gelişen güvene dayanır. Güven kazanmanın ve kazandırmanın başlıca yolu, karşı tarafa güven veren, diğer bir deyişle güvengen bir ilişki kurmaktır. Güvengenlik; karşısındakine üstünlük kurmaya kalkışmadan, kendisini ve diğerini zorlayan bir davranış içerisine girmeden, kişinin kendi duyguları, düşünceleri ve davranışları arasındaki bağlantıyı kurması ve bunu doğrudan ifade etmesidir. Güvengenlik, kişiler arası ilişkilerde ve iletişimde önemli bir yeri olan İngilizce “assertiveness” kavramının karşılığıdır. Kavram, Türkçeye ilk olarak “atılganlık” şeklinde çevrilmiştir. Daha sonraları ise “girişkenlik” kavramı ile anılmaya başlanmıştır. Özellikle insana yardım eden meslek elemanı yetiştiren tıp, diş hekimliği, hemşirelik, psikolojik danışma ve rehberlik, öğretmenlik, psikoloji, sosyal hizmetler, beslenme ve diyetetik vb. alanların kariyer gelişim süreçlerinde güvengenlik eğitimine yer verilmesi, o alanda hizmet veren ile hizmet alan arasında daha etkili bir iletişim kurulmasına katkı sağlayacaktır.
Güven Kazanma Kılavuzu, bir ihtiyaçtan doğdu. Sağlık hizmetleri için iletişimde güvengenlik (assertiveness in health communication) son yıllarda gittikçe önem kazanan bir konu hâline geldi. Güvengenlik ile ilgili bir rehber kitaba, bir başucu kaynağına ihtiyaç duyuluyordu. Güvengenliğin temelini oluşturan güven ihtiyacı, güven duygusu, ilişkilerde güven, benlik saygısı ve kendine güven, kitabın içeriğini oluşturan konulardır. Kitapta 20 adet güvengenlik senaryosu da bulunuyor. Güvengenliği gerçek yaşam olayları aracılığıyla anlatmanın en etkili yöntem olduğuna inanıldığından, kitabın son bölümü güvengenlik ile ilgili yaşantıların paylaşıldığı senaryolara ayrılmıştır. Bu senaryoların oluşmasında İstanbul Medeniyet Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Hemşirelik Bölümünden değerli öğrencilerin katkıları vardır. Kitabın bu baskısına diğer güncellemelerin yanı sıra yeni geliştirilen Güvengenlik, Edilgenlik ve Saldırganlık Ölçekleri de eklenmiştir.
Bu kitap, aslında güven duygusunu önemseyen herkese hitap ediyor. Daha güvengen olmak için kendini geliştirmeyi hedefleyen herkes bu kitaptan yararlanabilir. Kendisine ve başkalarına daha fazla güvenmek isteyen, güven kazanmak-kazandırmak ihtiyacı duyanlara kitabın katkı sağlaması ve faydalı olması dileğiyle...
Alişan Burak Yaşar, Altan Eşsizoğlu, Anıl Gündüz, Arzu Erkan Yüce, Asena Yurtsever, E. Başak Usta Gündüz, Emre Konuk, Emre Sargın, Gonca Soygüt Pekak, Görkem Gökçelioğlu, K. Fatih Yavuz, Kadir Özdel, Levent Sütçigil, M. Hakan Türkçapar, Önder Kavakcı, Şahabettin Çetin, Şenel Karaman, Zeynep Zat Psikolojik sorunlara yaklaşımda psikoterapiler, Freud'dan itibaren büyük yol kat etti. Psikanaliz, nesnel olarak ciddi bir devrimsel gelişmenin ilk işaretiydi. Gözler uzun süre onun üzerindeydi ve kendi dışına da taşarak başka alanları etkileyen bir rol oynadı. Dinamik bir süreç olan yaşam; mevcut kuramın, onun kavramlarının ve yönteminin sınırlarını zorluyordu ve farklı kuramcılar, çeşitli yaklaşımlarla psikodinamik terapileri ortaya çıkardı. Farklı ihtiyaçlar için işlevsel, kullanışlı ve insanın hem karmaşıklığına hem de sadeliğine uygun başka yaklaşımlar da kendini dayatmaya başladı. İşte bu noktada yeni gelişmelerin şafağı ufukta beliriyordu. Davranışçı ve bilişsel yaklaşımların buluşmasıyla olgunlaşan Bilişsel Davranışçı Terapi ve dalları, ülkemizde 1990'lı yıllardan itibaren alanda çalışan uzmanlar tarafından hızla kavranmaya başladı. Bir kurama ve bilimsel yönteme dayanan konuşmanın, sözcüklerin, metaforların ve düşüncenin, meselelere bakışta, davranış ve karar verme süreçlerinde beyni ilaçlardaki kimyasal moleküllere benzeyen şekilde etkileyen işleve sahip olduğu, deneysel çalışmalarla kanıtlandı. Anlamlı ve zengin bir yaşam sürmemize engel olan birtakım içsel yaşantılarımızın önümüze çıkmasında Kabul ve Kararlılık Terapisi, insanı eyleme geçmeye davet etmesi ve engelleri aşmayı sağlayacak yöntemler sunması bakımından kat edilen yolda yeni bir duraktı. İnsanların hayatlarında tekrar eden zorlukların temel yapılarını ortaya koyan ve yaşantısal tekniklerle bu şikâyetlere müdahale eden Şema Terapi ve düşünceler hakkındaki düşüncelerin sorunları kronikleştirmekteki etkisine yoğunlaşarak buralara müdahale eden Metakognitif Terapi, yine bu yolculuğun diğer önemli aşamaları oldu. Tüm bunlarla birlikte travmaların yani olumsuz yaşantı ve psikolojik tehditlerin psikolojik etkilerinin azaltılması veya ortadan kaldırılması için anılarla çalışan EMDR Terapisi de bugün sık kullanılan, bilimsel olarak etkileri araştırmalarla gösterilmiş bir diğer psikoterapi yöntemi olarak karşımıza çıktı.
Günümüzün sık kullanılan, bilimsel olarak etkisi kanıtlanmış ve kanıt değeri yüksek psikoterapi yöntemlerini ele alan bu kitap; çağdaş yöntemler hakkında bilgi vermenin, onların nasıl çalıştığını anlatmanın ötesinde karşılaştırmalı bir psikoloji tarihi olarak da okunmaya değer. Bu bakımdan sadece uzmanlar için değil psikoloji dünyasındaki güncel gelişmelere merak duyanlar için de zengin bir içeriğe sahip olan ve kolay okunabilen ancak bir o kadar da derinlikli bir eser niteliğindedir.
Emrah Maraşo
Bilim ve Ütopya Genel Yayın Yönetmeni
Üzeyir Ok, Zümrüt Gedik, Zehra Erşahin Din psikolojisinin uygulama alanlarından manevi bakım ve danışmanlık, değişik koşullarda insana yönelik hizmette güçlü bir potansiyele sahiptir. Dinler ve manevi geleneklerin; onlara mensup olan insanlar için yaşamın zorluklarıyla başa çıkmada, hayatı anlamlandırmada, kendini bir sosyal gruba ait hissetmede, bir kimlik oluşturmada ve sağlıklı yaşamı seçmede önemli rollere sahip olduğu bilinmektedir. Diğer taraftan, zor koşullarda yaşayan insanlara yönelik yardım etme ve bakım verme evrensel bir insan güdüsüdür. Gönüllülük esasına bağlı olarak karşılıksız yardım etmek, hemen hemen bütün yaşam felsefelerinde ve dinî-manevi geleneklerde erdem olarak görülür.
Türkiye'de, insana yardım hizmeti ile din-maneviyat konusunu bir araya getiren manevi bakım ve danışmanlık alanında yapılan çalışmalar son 10 yılda bir ivme kazanmıştır. Ancak konuyu bütüncül ve derinlemesine ele alan ve de bilimsel temele vurgu yapan çalışmalar oldukça azdır. Hastanelerde hastalara yönelik manevi bakımla ilgili bu kitap, hem ampirik bir zemin oluşturma bakımından hem de belirli bir alana tahsis edilmiş olması bakımından mevcut çalışmaları bir adım ileriye taşıma niyetindedir.
Kitapta maneviyatın insan ruh ve beden sağlığı üzerindeki etkisi detaylı açıklandıktan sonra çalışmada hastaların manevi bakım ihtiyaçları hasta olmayan gruplarla karşılaştırılmış, hâlen manevi bakım uygulaması yapan din görevlilerinin kendilerini ve yaptıkları işleri algılama düzeyleri, yeterlilikleri, yeterliliklerde etkili olan kişilik boyutları ve alan deneyimleri derinlemesine ele alınmıştır. Bunların yanında bu kitapta, elde edilen ampirik bulgular ve literatür bilgisi doğrultusunda bir hastane manevi bakım çalışma modeli oluşturulmaya çalışılmıştır.
Şahin Kesici, Mehmet Ak, Elif Subaşı, Hatice İrem Özteke Kozan İnsan, gurbet olan dünyaya aşamalı bir yolculukla gelir. Ruh, önce dünyaya göre daha güvenli, sıcak, huzurlu bir yuva olan anne karnında misafir olur. Sonra gurbetlik hayatının çetin yolculuğu olan dünya hayatı başlar. Hatırlanmaz ama gizli bir sevdadır gelinen yer ve güvenli ilk durak. Bazen bilerek bazen farkında olmadan arayış devam eder. İnsanlar büyüdükçe, büyüdükleri yuvaya sığmazlar artık, kuşlar ve diğer canlılar gibi. Kendileri bir yuva kurmak zorunda kalır. Önceki yuvada öğrendiklerini modellerler, benzer yuvalar oluştururlar. Kimileri başarılı olur kimileri olamaz. Gerçek huzur ve mutluluk için belli bir yaştan sonra gidilecek bir yuva olmazsa olmaz. İnsanın kendisini güvende hissettiği, girince dinlendiği bir yerdir yuva. Dış dünyanın hengâmesini kapının önünde bırakmak, dışa ait ne varsa bedenden çıkarmak; ve ruhtan, huzuru, sıcaklığı, dinginliği, güveni, ait olmayı hissetmek ancak bir yuva ile olur. Ama maalesef günümüzde yuva kurmak, yuvada huzurlu olmak zorlaştı sanki. Benmerkezcilik sardı ruhumuzu, kapitalizmin kölesi olduk. Geçici konaklamalarda arar olduk o sıcak yuvayı. Özellikle yaş ilerledikçe göreceksiniz neye sahip olursanız olun yuva yoksa eksik olursunuz. Huzurlu bir evdeki çocukların yaşattığı duyguyu, evli iki aşığın yaşadığı bedensel ve ruhsal hazzı, birlikte olmanın huzurunu başka bir şeyde bulamazsınız ve eksik kalır hep.
Bu kitap; mutlu bir evlilik, huzurlu bir yuva için çiftlere, yaşanmış öykülerden yola çıkarak neler yapmaları neler yapmamaları gerektiğini, evlilik yaşamında çiftlerin psikolojik ve fizyolojik ihtiyaçlarını, sağlıklı bir iletişim ve cinsel hayatı aktarmak amaçlı hazırlanmıştır. Hayat yolunda yoldaş olabilmek için bilgilenmeniz amacıyla kitabımızın kılavuz olabilmesi dileğiyle.
Sıddık B. Yarman, İnci Zaim Gökbay, Şebnem Özdemir Hayata Bir Çocuk Bir Çocuğa Hayat projesi çocuk ve ergenlerde riskli davranışların tespiti ve önlenmesine yönelik tasarlanan matematiksel karar verme modeli ile çalışan bir programın önleyici atölyelerinin yapıldığı saha çalışmasıdır. Karar verme modellerine dayanarak, multidisipliner çalışma ürünü olarak gerçekleştirilen matematiksel model; güvenirlik çalışması yapılmış ölçme ve değerlendirme, Bisis altyapısına uygun çalışan riskli davranışların tespit edilmesiyle uzmana yönlendirilmesinde araç olarak kullanılabilecek mobil bir uygulamadır. Proje Yürütücüsü Prof. Dr. Sıddık Yarman, Yürütücü Yardımcısı ve Genel Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. İnci Zaim Gökbay'dır. Bu kitap, mobil uygulama tasarımı öncesinde gerçekleştirilen multidisipliner bir çalışmanın konu ile ilgili çalışanlar için başucu niteliğinde çıktısıdır.
Michael D. BREED, Janice MOORE, Elsevier Davranış; duyusal, sinirsel, endokrin ve etkileyici bileşenlerin bütünleşmesini müteakiben bir eylem, çevre, kişi veya uyarana karşı, bir hayvan veya insan bireyinin veya grubunun yanıtıdır. Yanıtın başarısı, canlıların hayatta kalma değeri üzerinde önemli etkiye sahiptir. Bu yüzden, canlıların uyumlarında ve yönetilmelerinde önemli bir yol gösterici olarak işlev gören davranışın öğrenilmesi vazgeçilmez bir konudur.
Böyle bir konunun öğretimine ve Türkçe yazılmış kaynak kitap sorununun çözümüne katkı sağlamak amacıyla Michael D. Breed ve Janice Moore tarafından yazılan “Animal Behavior” adlı eserin sunulan bu Türkçe çevirisinde; hayvan davranışının incelenmesinde önemli ilkelere, anahtar kavramlara, mekanizmalara ve tartışmalara çeşitli örneklerle erişilebilir bir yaklaşım sunulur. Bu bağlamda nedensellik, hayatta kalma değeri, ontogeni ve evrim sorularının yanıtları eleştirel düşünmeye teşvik edilerek bulunmaya çalışılır. Ayrıca, bu ders kitabını kullanan eğitmenler ve öğrencilerin yazarların ifadelerine eleştirel olarak yaklaşmaları ve hipotezlerin test edilmesinde soru sormaları teşvik edilir.
On beş bölümden oluşan bu eserde; giriş bölümünden sonra, davranışın fizyolojik ve genetik destekleyici unsurlarının verildiği bölümlerde mekanizma odaklı hayvan davranışı dersleri için yeterli temel oluşturulur ve mekanizmalar üzerine davranışsal homeostazi işlenir. Öğrenme ve biliş bölümlerinde hayvanın kendi davranışı ile sinirsel işlemlerini bağlayan hayvan davranışının vasıfları verilir. Yönelim ve göç bölümlerinde mekanizmalardan davranışsal ekolojiye bir köprü oluşturulur. Besin arama, öz savunma, çiftleşme sistemleri, ebeveyn bakımı ve sosyal davranış hakkındaki bölümlerde davranışsal ekolojinin anahtar elemanlarının güncel içeriği sunulur. Son bölümde koruma davranışının heyecan verici ve esas alanı takdim edilir.
Okuyucuların doğaya bakışını değiştirecek bir potansiyele sahip olan bu eserin; hitap ettiği biyoloji, veterinerlik, ziraat, psikoloji, sosyoloji, çevre bilimleri ve peyzaj mimarlığı alanlarında eğitimlerini sürdüren lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrencilere, eğitmenlere ve hayvan meraklılarına faydalı olacağını ümit ederiz.
Kasım Hakan Emanetoğlu Kendi ilkel hayvani dürtülerinizi karanlık bir odaya kapattığınızı, kapısını da en sağlam kilitlerle kilitleyerek hapsettiğinizi düşünün. Muhtemelen, toplum tarafından da kabul görmeyeceğine inandırıldığınız ve bu derece sizi rahatsız eden malzemenin olduğu o odaya bir daha uğramayacaksınızdır. O odanın bir süre sonra ne hâle geleceğini, nasıl pisleneceğini, etrafına koku yayacağını bir düşünmenizi dilerim. Tabii bunun yanında o izbe odada kilitli kalan bir hayvanın gün geçtikçe nasıl canavarlaşacağını ve hatta kendiniz dâhil dışarıdakilere karşı nasıl öfkeyle dolacağını bir düşünün. Hepimizin iç dünyasında olan bu karanlık oda; en büyük sırlarımızı sakladığımız, yalnız kaldığımızda yüzleştiğimiz ve unutmamızın asla mümkün olmadığı, değersizleştirmeye çalışmamıza rağmen hayatımızı yönlendiren en değerli hazinemizdir. Odanın kapısını sıkı sıkıya kapatmış olsanız da oraya sakladığınız her şeyin orada olduğunu bilir ve bir gün ortaya çıkacağından kaygılanırsınız. Bu kaygı, olmasından korkmaktan ziyade olmamasını dilemektir. Zira bu hayvan aslında odada değil bizzat içinizdedir.
Bu kitapta; içinizdeki hayvan, metaforik bir anlatımla, biraz mizahi, biraz düşündürücü kelimelerle ifade edilmeye ve günümüz insan davranışıyla bağlantılar kurulmaya çalışılmıştır.
Yıldırım Beyatlı Doğan Sağlık ve hastalık aynı devamlılık süreci içinde yer alır. Bu süreç sağlığın hastalığa doğru dönüşüp değiştiği niteliksel özler taşımaktadır. Sağlığın hastalığa doğru dönüşüp değiştiği bu süreci en iyi biçimde açıklayan yaklaşım biyopsikososyal yaklaşımdır. Hastalıkları açıklarken kullanılan tümleştirilmiş nedensellik, hastalığa müdahale ve hastalığı iyileştirmede kullanıldığında toplamında tümleştirilmiş sağlık hizmeti ortaya çıkmaktadır.
Sağlık meslek alanı içinde farklı meslekler vardır. Ortak amaç sağlık hizmeti sağlamaktır. Sağlık hizmetinin odağında insan vardır. İnsan farklı sağlık meslek kişileri açısından farklı görünürlükler taşımaktadır. Farklı görünürlükleri tek bir hasta kimliğinde tümleştirebilmek sağlık hizmeti açısından önemlidir. Söz konusu önem yaşama yansırken Davranış Bilimleri anlamlı bir rehberdir.
Hekim ve Diğer Sağlık Meslek Kişileri İçin Davranış Bilimlerine Giriş isimli bu eser; değişik meslek alanlarında (hekim, hemşire, psikolog psikolog vb.) çok yönlü pek çok gereksinimi karşılayacak niteliktedir.
Merle J. Crawford, Barbara Weber Etkili erken müdahale, erken müdahale hizmeti veren uzman, ailenin evinden ayrıldığında son bulmaz. Bu nedenle, her erken müdahalecinin; ebeveynlerin ve bakıcıların, küçük çocukların gelişimini desteklemede tutarlı ve aktif bir rol almalarına yardımcı olmaları için onları yönlendirebileceği araştırmaya dayalı stratejilerle dolu bu pratik kaynak kitaba ihtiyacı vardır. Çocukların doğuşundan 3 yaşına kadar altı temel gelişim alanına yönelik 80 beceriyi hedefleyen bu okuyucu dostu rehber; profesyonellere, ailelere ve bakıcılara yardımcı olmaları için onların günlük rutinlerine gömülü öğrenme fırsatlarını kullanacağı düzinelerce hazır fikir verir.
AİLELERİ GÜÇLENDİRMEK İÇİN:
• Market alışverişi, arabaya binme veya kitaplara bakma gibi yaygın rutinler ve etkinlikler sırasında BAHP hedefleri üzerinde çalışın.
• Çocuk gelişimini bilin ve çocukları için uygun beklentiler saptayın.
• Gelişimsel büyümeyi, ortak etkinlikler ve ailenin katılımını artıracak kritik becerileri destekleyin.
• Günlük materyalleri ve rutinleri güçlü yeni öğrenme fırsatlarına dönüştürün.
• Çocuklara gün boyunca yeni beceriler uygulamaları ve onları pekiştirmeleri için birçok fırsat verin.
Erken müdahale uzmanları, çocuğun gelişimini artıran, bağlanmayı güçlendiren ve gelişimsel gecikmeler yaşayan çocuklara aile yaşamına tam olarak katılmalarına yardımcı olacak stratejiler için bu kitaba defalarca dönecektir.

“Çalıştığım yerdeki her çalışana bir kopyasını vermeyi planlıyorum ... Erken müdahale alanını ileriye götürecek yararlı, pratik ve iyi yazılmış bir rehber.”
-Cherly D. Tierney, M.D., M.P.H., Penn State Hershey Children's Hospital

“Bu önemli kaynağın, her erken müdahale terapisti için sayfaları kıvrılmış arkadaş hâline gelmesi muhtemeldir.”
-David W. Hammer, M.A., CCC-SLP, President, Hammer Speech Products and Services, LLC; Manager,
Outpatient Speech and Language Services, Children's Hospital of Pittsburgh of UPMC

“Erken müdahale konusunda muazzam bir deneyime sahip yazarlardan iyi organize edilmiş ve bol bol örneklerle tanımlanmış mükemmel bir kaynak ...”
-Linda King Thomas, M.H.S., OTR/L, C/NDT, Director, Developmental Therapy Associates
Ali Turan Barniç Satışı psikolojiden, psikolojiyi bedenden, bedeni insandan, insanı tüketimden ayrı ele alan bir yaklaşım başarıya ulaşamaz. Dolayısıyla işletmeler satışlarını artırmak için bütüncül bir yaklaşımı uygulamak durumundadır.
Bu bütüncül yaklaşım ise diğer satış yaklaşımlarına bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Bütüncül yaklaşım, satış sürecinde aktif olan tüm faktörlerin karşılıklı ilişkisine dayanmaktadır. Bu ilişki ise satış hedeflerinin gerçekleşmesi için tüm faktörlerin kendi aralarında olan etkileşimini esas almaktadır.
Biyopsikososyal yaklaşımdan hareketle, satışçıların satış sürecindeki başarıları onların müşterilere bir psikolog gibi yaklaşmasına bağlıdır diyebiliriz. Bu yaklaşım ise satış sürecini biyolojik, psikolojik ve sosyal etkenler olmak üzere üç faktöre ayırmaktadır.
Böylece tüm faktörler ayrı ayrı incelenerek sürecin bütününe odaklanılmaktadır. Günümüzün rekabet koşullarına göre satışçıların müşteri ile daha iyi bir iletişim sağlaması, onların birer psikoterapist gibi yetiştirilmelerini bir zorunluluk haline getirmiştir. Bu zorunluluk, işletmelerin globalleşen piyasalarda rekabetin zor koşullarına uyum sağlayabilme mücadelesidir.
Dilek Bal Koçak Yaşlılık, psikolojik, fiziksel, duygusal, kronolojik ve ruhsal anlamda bireylerin olgunlaşma sürecidir. Bu yaş alma ve olgunlaşma sürecinin manevi anlamda mutlu, huzurlu ve başarılı şekilde sürdürülebilmesi için farklı teoriler ortaya konulmuştur. İlgili teoriler çerçevesinde yürütülen manevi bakım çalışmalarının yaşlıların iyi oluş seviyelerine ciddi katkı yaptığına dair tespitler gün geçtikçe artmaktadır.
Bu çalışmanın sonuçlarına göre huzurevinde yaşayan bireylerin manevi destek sürecinde kendilerini daha iyi ve huzurlu hissetmeye başladıkları; bununla birlikte hayat ve ölüm gibi sıklıkla sorgulanan konulara dair farkındalıklarının arttığı görülmüştür. Manevi bakım sürecine dâhil olan yaşlılar, yaşadıkları olumsuz deneyimlere farklı açıdan baktıklarını, yaşanan pişmanlıklarla bunlara bağlı bazı iç sorunlarını çözme fırsatı elde ettiklerini ve iç huzura kavuştuklarını ifade etmişlerdir. Manevi bakım eşliğinde gerçekleştirilen manevi ritüellerin katılımcılar tarafından önemli görüldüğüne ve olumlu etkiler uyandırdığına dair bulgular elde edilmiştir.
Bu kitap; huzurevinde manevi bakım, hayatı anlamlandırma süreci ve yaşlılık ile ilgilenen tüm okuyucular için detaylı bilgiler sunmaktadır. Huzurevlerindeki manevi bakım desteği sürecinde kullanılan görüşme teknikleri, kuram ve yöntemler ışığında hazırlanan bu çalışma, manevi bakım alanında yeni bir bakış açısı sunması açısından önemlidir.
Aslıhan Örs Gevrekci, Bahar Bahtiyar Saygan, Didem Sevük, Dilay Eldoğan, Leman Korkmaz, Nesrin Hisli Şahin, Okan Cem Çırakoğlu • Hücre Düzeyinde Stres (Aslıhan Örs Gevrekci)
• Stresin Fizyolojisi: Ortası Karar (Nesrin Hisli Şahin)
• Çocukluk Döneminde Stres ve Bağlanma (Bahar Bahtiyar Saygan)
• Kişilik ve Stres (Dilay Eldoğan)
• Bir İletişim Tuzağı Olarak Stres (Okan Cem Çırakoğlu)
• Stres ve Psikopatoloji (Didem Sevük)
• Stres Kaynağı ve Stresten Koruyucu Faktör Olarak Sosyal Kimlik (Leman Korkmaz)
Lisa M. Schab Sana böyle söylenmesine rağmen, mücadele ettiğin yoğun üzüntü ve umutsuzluk duyguları büyük bir olasılıkla ne “sadece geçici bir evre” ne de “büyürken başına gelen olağan bir şey”dir. Akranlarının yaklaşık olarak yüzde 20'sinde ciddi depresyon belirtileri var, ancak pek çok genç ve hatta birçok yetişkin bu belirtilerin farkına varamıyor. Bu nedenle depresyonda olan gençlerin sadece yarısı bu duyguları aşmak için ihtiyaç duydukları yardımı alabiliyor. Eğer depresyon rahatsızlığın varsa, bu çalışma kitabı, kendini daha iyi hissetmen için kendi kendine ve psikoloji alanında uzman bir danışmanla birlikte yapabileceğin etkinlikleri içeriyor.
Hüznün Ötesindeki etkinlikler; üzücü ve zor duygularla baş etmene, arkadaş edinmenin yeni yollarını bulmana ve çatışmaların üstesinden gelmene yardımcı olabilir. Yaşamında küçük değişiklikler yaparak planlarında yavaş yavaş daha parlak ve daha keyifli bir geleceğe yönlenebilirsin.
Zeynep Hasırcı Geçmişten günümüze kişiliği açıklamakta içedönüklük ve dışadönüklük kavramları kullanılmaktadır. İçedönüklük kavramı, utangaçlık veya içe kapanıklık kavramlarıyla karıştırılmaması gereken, doğuştan gelen bir mizaç özelliği, anlaşılması güç ve derin bir kişilik yapısıdır. İçedönük çocukların duygularını bastırmaları, sessiz bir şekilde iç dünyalarındaki anlamlara odaklanmaları ve dış dünyaya karşı güvensiz olmaları, sosyal açıdan kapalı bir tutum sergilemelerine neden olmaktadır. Dışavurum kavramı, çocukların resim yoluyla kendini ifade etme ihtiyacını karşılamaktadır. Bu çalışmada, içedönük çocukların psikolojik işlevlerini dışavurumcu resimlerinde yer alan biçim ve içerik özellikleri yoluyla keşfetmek amaçlanmıştır. Psikolojik işlevler, içedönük çocuklar hakkında duyum, düşünme, duygu ve sezgi yönünden ayrıntılı ve ayırt edici bilgi sağlamak için temel kuramsal bir çerçeve olarak ele alınmıştır. Böylece içedönük çocukların yakından tanınması, olası problem veya sorunlarının anlaşılabilir hâle gelmesi, aile ve sınıf ortamına daha kolay dâhil edilmeleri beklenmektedir.
Tammy Nelson Beden algısı ve şeklini takıntı hâline getirmiş bir kültürde yaşamak, görünüşünden memnun olmanı zorlaştırabilir. Ancak, gerçekçi olmayan beden algısı ideallerinin ortaya çıkardığı yeme bozuklukları, çok daha önemli sorunlara neden olmaktadır—düşük öz güven, sağlıksız yeme ve spor alışkanlıkları, kendini bir skala üzerindeki sayı yerine bir birey olarak görememe gibi.

Bu çalışma kitabı, yiyeceklerle kurduğun ilişkinin ardalanındaki ilişkileri anlamayı ve yediklerinin seni kontrol etmesi yerine senin yediklerini kontrol etme gereksinimini daha iyi anlamana yardım etmeyi amaçlamaktadır. İçim İçimi Yiyor Çalışma Kitabı’nın içinde yer alan çalışma sayfalarını tamamladığında, yeme bozukluğuna yol açan inançlarını ve deneyimlerini daha iyi öğreneceksin. Her çalışma sayfası, yiyeceklerle kurulan işlevsiz ilişkinin temelinde yatan kültürel mitleri, mükemmeliyetçiliği, stresi ve düşük öz güveni ele almayı hedefleyen sorular ve alıştırmalar içermektedir. Bu konular ele alındığında bedeninle barışmak, öz güvenini açığa çıkartmak ve sağlıklı bir yaşam sürdürmek için gereksinim duyduğun gücü kendinde bulabileceksin.
Gerard Kaduson, Donna Cangelosi, Charles E. Schaefer Özgül sorunları olan çocukların ihtiyaç ve özellikleri birbirlerinden farklı olduğundan tedavi süreç ve müdahaleleri de değişiklik göstermektedir. Tek bir ölçü herkese uymayacağından danışanlara müdahale edilirken danışanların ihtiyaçları doğrultusunda uyarlamalar yapılması gerekmektedir. Bu doğrultuda farklı kuram ve tekniklerden yararlanılarak danışan için en uygun müdahale oluşturulmaktadır. İhtiyaç odaklı oyun terapisi -yeni olmasa da- son yıllarda popüler hâle gelmiştir. Özgül çocukluk sorunlarına yönelik ihtiyaç odaklı bir yaklaşım öneren bu kitabın ilk iki bölümünde ihtiyaç odaklı oyun terapisi yaklaşımının gerekçesi ve danışanın kapsamlı değerlendirilmesi yer almaktadır. Sonraki bölümlerde, sırasıyla; çocuklarda içselleştirilmiş bozukluklara (depresyon, korku ve fobi, obsesif kompulsif bozukluk, seçici konuşmazlık), stres ve travma tepkilerine (afet, terörizm ve diğer trajik olaylardan kurtulma, ebeveyn boşanması, cinsel istismara uğrama) dışsallaştırılmış bozukluklara (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, sorunlu cinsel davranış, saldırgan davranışlar) ve diğer bozukluklara (otizm, bağlanma bozukluğu ve okul davranış sorunları) yönelik vaka örnekleri ile birlikte tedavi uygulamaları yer almaktadır.
Ahmet Akgül, Ahmet Turan Işık, Aslı Gözde Akış, Aslı Kılavuz, Ayşe Dericioğulları Ergun, Barış Kılıç, Bülent Karakuş, Büşra Yıldırım Uz, Cem Ergun, Deniz Say Şahin, Ebru Acarbaş, Elif Çömlekçi, Emre Birinci, Emre Kol, Fatma Banu Demirdaş, Fatma Hastaoğlu, Fatma Özge Kayhan Koçak, Fatma Sena Dost, Fatma Sıla Ayan, Feyza Mutlay, Furkan Ulusal, Gökçe Yağmur Güneş Gencer, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan Hüseyin Başıbüyük, Hilal Seki Öz, Ikuko Murakami, Işıl Kalaycı, Işıl Kaleli, İsmail Tufan, Jülide Yılmaz, Melis Aslan, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Nisa Yıldız, Nur Elçin Boyacıoğlu, Özge Kutlu, Özge Pehlivan, Özgen Yılmaz, Özlem Özgür, Recep Esengil, Saadet Tiryaki, Seda Topgül, Sera Çetingök, Serhat Bozkurt, Sevcan Toptaş Kılıç, Sevde Aksu, Sevinç Sütlü, Sümeyra Mihrap İlter, Tahsin Barış Değer, Teslime Atlı, Volkan Atmış, Zeynep Esengil Ceylan İkinci Türkiye Yaşlılık Raporu, Türkiye'deki yaşlı nüfusun sosyal ve ekonomik durumunu ve yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörleri kapsamlı bir şekilde analiz eden bir çalışmadır. Bu rapor, yaşlanan nüfusun Türkiye'nin karşılaştığı önemli demografik ve sosyal bir sorun olduğunu vurgulamakta ve yaşlıların karşılaştığı zorlukların anlaşılmasına yardımcı olmak için ayrıntılı bir bakış sunmaktadır.
Raporda, yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin yanı sıra, yaşlıların sağlık, yoksulluk, iş gücü piyasasına katılımı ve sosyal yaşamları gibi konular da ele alınmaktadır. Ayrıca, rapor, yaşlı nüfusunun artışına bağlı olarak Türkiye'nin gelecekteki sağlık ve sosyal hizmet ihtiyaçlarını da tartışmaktadır.
İkinci Türkiye Yaşlılık Raporu, yaşlanan nüfusun önemi ve yaşlıların karşılaştığı zorluklar hakkında toplumda farkındalık yaratmak için önemli bir kaynak olarak hizmet etmektedir. Bu rapor, yaşlı nüfusunun Türkiye için önemine ve gelecekteki zorluklarına ışık tutmakla kalmayıp aynı zamanda yaşlıların yaşam kalitesini artırmak için atılacak adımlara dair politika önerileri de sunmaktadır.
Pınar Uysal Cantürk Dikkat, hafıza, planlama, organizasyon, öz farkındalık, empati kurabilme, konuşma, konuşulanı anlama, okuma ve yazma gibi zihinsel becerileri içeren bilişsel işlevlerimiz; kafa travmaları, nörodejeneratif ve psikiyatrik hastalıklar gibi nedenlerle bozulabileceği gibi doğal yaşlanma sürecinde de gerileyebiliyor. Bilişsel rehabilitasyon, gerileyen bu işlevlere yönelik olarak her yaştan kişiye farklı amaçlarla uygulanan bütünsel bir müdahale programıdır.
Başta psikoloji alanındaki lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesindeki öğrenciler olmak üzere bilişsel rehabilitasyon konusunda bilgi edinme ihtiyacı olan herkes için rehber niteliğinde olan "İleri Yaşta Bilişsel Rehabilitasyon" isimli bu kitap aynı zamanda psikologların bu alandaki teoriye ve uygulamaya yönelik sorularına yanıtların yer aldığı ilk kaynak olma özelliğine de sahiptir.
Bilişsel işlevlerdeki gerilemelerin en sık karşılaşıldığı ileri yaş grubuna yer verilen kitabın ilk bölümlerinde, bilişsel rehabilitasyon ve yaşlılık kavramlarının ne anlama geldikleri, sık karşılaşılan hastalıkların neler olduğu, sorularına cevaplar aranırken son bölümlerde konuyla ilgili pratik uygulamalara yer verilmektedir.
Deborah W. Frazer, Gregory A. Hinrichsen, Arthur E. Jongsma, Jr., Wiley İleri Yaştaki Yetişkinlerle Psikoterapi Tedavi Planlayıcısı, ileri yaştaki yetişkinlere psikoterapi hizmetinin sağlanmasında sağlık hizmeti veren kuruluşların, bakım merkezlerinin, sigorta şirketlerinin, resmi ve yerel kurumların taleplerini karşılayacak tedavi planlarının daha ekonomik ve hızlı şekilde hazırlanabilmesi için gerekli bileşenleri açıklamaktadır. Kitap;
• Görgül olarak desteklenmiş, kanıta dayalı tedavi müdahalelerini içermekte,
• Depresyon, çözümlenmemiş yas, yaşam rolü geçişleri ve madde kötüye kullanımı gibi davranış temelli yaklaşık 30 sorunu açıklamakta,
• Önceden belirlenmiş 1.000'den fazla tedavi hedefini, amacını ve müdahalesini sıralamakta, ek olarak okuyucunun kendi tedavi seçeneklerini yazabileceği boş alanlar içermekte,
• Kullanımı kolay referans formatı ile okuyucunun tedavi planındaki bileşenleri ilgili davranışsal sorunla eşleştirebilmesini sağlamakta,
• Ödeme yapan ve denklik (akreditasyon) sağlayan kurumların gerekliliklerini karşılayan örnek bir tedavi planı sunmaktadır.
Elvan Kiremitçi Canıöz, Erkan Dikici, Gülin Yazıcı Çelebi, Haşim Demirtaş, Hatice Epli, Neva Doğan “Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir.” T. S. Eliot

İletişim ve psikoloji iç içe geçmiş iki kavram. İnsanın her nerede ve her kimle olursa olsun istemsiz olarak harekete geçirdiği iki temel yapıtaşı: iletişim ve psikoloji. İnsan dediğimizde sadece türü içerisinde evrimleşmiş, gelişmiş aletleri kullanabilen, gülebilen, düşünebilen, kendine özgü kültürü ve dili olan bir türden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda duyguları olan karmaşık bir beyin ve onun bizi yönlendirdiği davranış örüntülerinden bahsediyoruz. Anlamlandırıyor, algılıyor ve karşılaştırıyoruz. Bütün bunları gerçekleştirirken hissediyor, etkiliyor ve etkileniyoruz. Bazen bunları dile döküyoruz bazen vücuda. Ama her koşulda bir şekilde gösteriyoruz. Sürekli bir kendini ifade etme derdinde insan ya da diğerini anlama... Bu kitap; iletişim ve psikolojinin kesişim noktalarından, iletişimin psikolojik temellerinden, kişilik özelliklerinden, algıdan, empatiden, kültürden, diğerleri ile olan iletişimlerden, bizleri yansıtan filmlerden ve aile içi iletişimden bahsediyor. Hissettiklerimiz ve algıladıklarımız üzerinden bireyin kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişim sürecini irdeliyor. Yaşam kurgusu içerisinde sağlıklı iletişimin psikolojiden bağımsız gerçekleşmeyeceğinin ipuçlarını veriyor. Genç akademisyen arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bu kitap, insanın kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişimlerin süreçsel bir sentezidir aslında. Varoluşumuza bir anlam arayışıdır iletişim psikolojisi. Parçası olduğumuz bütünün anlamını aradığımız bu yolda bizlere eşlik etmeniz umuduyla…
Dilaram Billur Çelik Örnek, Turan Akbaş Uluslararası alanda oldukça çeşitlenen ilişki geliştirme programları ülkemizde de artan ihtiyaç üzerine özellikle araştırmalar kapsamında uygulanmaktadır. Bu uygulamaların çoğu yurt dışında geliştirilmiş bazı programlara dayanır. Dolayısıyla kültürel anlamda örtüşmeyen örnekler ve alıştırmalar içermesi kaçınılmazdır. Türk uzmanlar tarafından geliştirilmiş programların sayısı ise oldukça kısıtlıdır.
Bu program, uluslararası alanda kabul görmüş bir ilişki bağlılığı modeli olan Yatırım Modeli'nin (Rusbult, 1980) ortaya koyduğu ve ilişki bağlılığını şekillendirdiğini savunduğu üç temel faktör olan ilişki doyumu, ilişkiye yapılan yatırım ve alternatiflerin kalitesi unsurlarına dayandırılarak geliştirilmiştir.
Uzun yılların çift ve evlilik terapisi deneyimi ile teorik anlamda tanımlanmış mekanizmaların uygulamada kullanılır hâle getirilmesi amaçlanmış ve çiftlerle çalışan uzmanlara yönelik sekiz oturumluk bir program olarak kullanıma sunulmuştur. Tüm meslektaşlarımıza faydalı olması ve amacına ulaşması dileğiyle...
Richard G. Erskine “İLİŞKİSEL ÖRÜNTÜLER, TERAPÖTİK VAROLUŞ” Psikoloji, Psikiyatri ve PDR alanlarında çalışan meslektaşlarımız ve bu alanlarda öğrenim gören öğrenciler tarafından defalarca okunması gereken bir başvuru kitabı. Kitabın orijinalinde yer almayan ancak eklenmesiyle kitabın araştırma alanını genişleteceğini düşündüğüm, Richard Erskine'in Obsesif Kompulsif Bozukluğun (OKB'nin) psikoterapisi çalışmasını da bu kitaba ekleme isteğim ve bu isteğimin de Richard tarafından kabulü ile Türkçe versiyonu İngilizce versiyonundan daha kapsamlı hâle geldi. Böylece tedavisi çok zor olan ve
uzun süren hem borderline hem de OKB'nin psikoterapisini içeren bu eseri Türkçeye kazandırmış olduk.
Bu kitap, FARKLI SORUNLARLA GELEN HER TÜRLÜ VAKADA danışanlara nasıl yardımcı olabileceğimiz konusunda bizlere oldukça yol gösterici olacaktır. Bununla birlikte Richard Erskine'in 5 kitabını da Türkçeye çevirmiş olduk. Erskine'in kitaplarının en çok çevrildiği dil Tükçe olmuştur.
Türkçeye çevrilen diğer kitapları:
• Empatinin Ötesi: İlişki İçinde Bir Temas Terapisi
• İntegratif Psikoterapi Uygulamaları
• Yaşam Kurguları: Farkında Olunmayan İlişkisel Örüntülerin Transaksiyonel Analizi
• Modern Psikoterapide Transaksiyonel Analiz
Hepsi birbirinden değerli olan bu kitapları çeviri ekibine katkı veren arkadaşlarla Türkçeye kazandırdığımız ve PSİKOLOJİ, PSİKİYATRİ VE PDR alanlarındaki meslektaşlarımıza ve bu alanlarda öğrenim gören klinisyen adaylarına sunduğumuz ve bu muhteşem eserlerdeki bilgileri sizlerle paylaştığımız için çok mutluyuz. İnsanlığın yararına yaptığınız değerli çalışmalarınızda sizlere büyük katkıları olacağına inanıyoruz.

James Morrison İlk Görüşme kitabı, ruh sağlığı alanında çalışan uygulamacıların ve çalışmaya aday olan öğrencilerin eğitimlerinde önemli bir yere sahiptir. Yurt dışında yaygın olarak kullanılan bu kitabın Türkçeye çevrilmesinin psikoloji alanına önemli katkılar sağlayacağını umuyoruz. Özellikle, ülkemizde ruh sağlığı alanında artan ihtiyaç göz önüne alındığında, alanda çalışan tüm meslek gruplarına hitap eden bu kitabın uygulamacıların mesleki bilgi ve becerilerini arttırmada kullanabilecekleri güçlü bir kaynak olacağını düşünüyoruz.
Bu kitap; uzun uğraşlar, araştırmalar ve mesleki deneyimler sonucunda yazılmış ve sürekli olarak güncellenmekte olan The First Interview’in en son basımının çevirisidir. Kitap, teknik bilgileri anlaşılır bir biçimde sunması ve bunu yaparken de örneklerle desteklemesi bakımından değerli ve önemlidir.
Psikoloji alanında çalışan tüm uzmanlar ve uzman adaylarına ufuk açıcı ve yararlı bir kaynak sunmuş olmayı umuyor ve kitabın yazarı Morrison’un da dediği gibi “keyifli” ilk görüşmeler yapmanın imkânsız olmadığının deneyimlenmesini diliyoruz.
Bahar Akoğlu, Ekin Sönmez Güngör, Elif Kurtuluş, Emel Aner Aktan,Kader Bahayi, Mune Aktay, Volkan Demir Anne… Bir çocuğun yaşamına dokunan en önemli varlık. Yaşama gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren anneyle kurulan ilişkinin izlerini hayatın her döneminde görebilmek mümkün. Anne veya birincil bakımı sağlayan kişi ile çocuk arasında kurulan bağ diğer tüm ilişkilerin temelini oluşturmaktadır. Sağlıklı bir anne-çocuk ilişkisinin varlığı, bir çocuğun sahip olabileceği en büyük şanstır. Annenin sesi, kokusu, ilgisi, sevgisi ve çocukla kurduğu temas çocuğun anneye olan bağlanmasını etkiler. Annenin bebekle kurduğu ilişkinin niteliği, kişinin yaşam sürecini etkileyerek yetişkinlikte kurulan ilişkilerde nasıl davranacağını belirler.
Yaşam sürecinde karşılaşılan psikolojik veya duygusal problemlerin çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimlerle ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Erken dönemde anne yoksunluğunun varlığı veya bakım sağlayan kişinin çocuğun ihtiyaçlarına duyarsız kalması, bağlanmanın gelişimine zarar vererek farklı psikolojik problemlere zemin hazırlayabilmektedir. Bu yüzden anne ve çocuk arasındaki ilişki, incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken en özel ilişkidir. Anne ve çocuk arasındaki bağın sosyal ve duygusal gelişim sürecinde önemli bir etken olduğu düşünülerek bu eserde bağlanmaya dair tüm süreçler değerlendirilmiştir.
Her çocuğun annesi ile kurduğu ilişki benzersizdir ve en özel ilişkidir.
Adrienne Katz Bir çocuğun gelişimi için ev, okul ve sosyal çevre arasında önemsenmesi gereken bir ilişki ağı vardır. İçinde bulunduğumuz teknoloji çağında, çocuk için önemli olan bu ilişki ağı artık dijitalleşmektedir. İletişim dilinde yeni biçimler ortaya çıkmaktadır. Bu dil olumlu ve geliştirici olduğu kadar olumsuz ve tehlikeli bir yapıda da olabilmektedir. Çocuklar gelişimsel olarak öğrenmeye ve öğretilmeye ihtiyaç duymaktadır. Karşılaşacakları olumsuz deneyimler karşısında da hazır olmaları önemlidir. Bunlardan bir tanesi de e-güvenlik kavramıdır. Gerçek yaşamdaki güvenlik kaygılarının birçoğu çevrim içi ortama taşınmış durumdadır. Çocukların kendilerini nasıl koruyacaklarına ilişkin eğitilmeleri oldukça önemlidir ve içinde bulunduğumuz çağda okulların en önemli görevleri arasında yer almaktadır. Bu kitap; öğretmen, öğrenci ve bu konuda çalışan tüm alan uzmanlarına uygulamalı örnekler, etkinlikler ve formlar içermektedir. Aynı zamanda aileler için de çalışma yaprakları muhteva etmektedir. Bu çalışmalar oldukça basit bir dille ele alınmış ve nasıl değerlendirileceği anlatılmıştır. Okul yöneticilerinden ailelere uzanan sorumluluk ağı düşünüldüğünde, çocukların e-güvenlik konusunda kendilerini daha iyi koruyabildikleri bir çevrim içi dünyanın varlığı için herkesin üzerine düşen tüm görevleri yapması gerektiği kanaati oluşmaktadır. Tüm alan uzmanlarına faydalı olması dileğiyle…
Yıldız Kuzgun, Serdar Erkan, Yadigar Kılıçcı, Ziya Selçuk, Nilüfer Voltan Acar, Hasan Bacanlı, Uğur Öner, Feride Bacanlı, Füsun Akkök, Metin Pişkin Bu kitap, her biri belirli bir rehberlik ve psikolojik danışma alanında uzmanlaşmış olan bir grup yazar tarafından, ilköğretim düzeyinde çalışacak öğretmen adayları için verilen Rehberlik dersine yönelik olarak hazırlanmıştır. Kitapta rehberlik sadece yönelmeye yardım hizmeti olarak değil bir bütün olarak kişiliğin sağlıklı gelişimini gerçekleştirme hizmeti olarak ele alınmış ve bun gerçekleştirmek için öğretmenlere düşen görevler açıklanmış, bu görevleri etkili bir biçimde yerine getirmede yararlanılabilecek etkinlik örneklerine yer verilmiştir. Bu özellikleri ile kitabın halen görev yapmakta olan öğretmenlere de yararlı olabileceğine inanılmaktadır. Buna ek olarak belirtilmesi gereken bir diğer husus da kitabın gelirinin Psikolojik Danışma ve Rehberlik Derneği’ne bağışlanmış olması ve ülkemizde rehberlik ve psikolojik danışma hizmetlerinin gelişimine katkıda bulunacağına olan inançla böyle bir çalışmanın hayat bulduğudur.
John Bessant, Joe Tidd Üçüncü Baskı için gözden geçirme
“Bu kitap inovasyon ve girişimcilikle ilgilenenler için bir referanstır. İkinci baskıya dayanarak Bessant ve Tidd, sürdürülebilirliğe yönelimli inovasyon, yaratıcı girişimcilik, inovasyon modelini şekillendiren ICT’lerin büyüyen önemi, biriken kaynaklama, biriken fonlama ve inovasyon toplulukları güncel tartışmaları kitabın bünyesinde toplamıştır. Teorilerin örnek vakalarla birleştirilmesi, medya bağlantıları ve diğer online öğrenme materyalinin revizyonu bu baskıyı seçkin hâle getirmektedir.”
Dolores Anon Higon, Doçent Dr. Ekonomi Fakültesi, Valéncia Üniversitesi, İspanya

İkinci Baskı için gözden geçirme
“Bessant ve Tidd’in İnovasyon ve Girişimcilik 2. Baskısı ideal bir lisans kitabıdır. Önceki sınıflandırılmış ilgili araştırmaları çerçeveleyerek mantıklı şekilde sunmakta ve görsel materyali, öğrenmeye yardım edecek tarzda başarı ile sentezlemektedir.”
John Storey, Yönetim Profesörü, Açık Üniversite İşletme Okulu

Bu kapsamlı ve saygı uyandıran metin güvenilir bir takım olan John Bessant ve Joe Tidd tarafından hazırlanmıştır. Her ikisi de mükemmel temelleri ve güvenilir varlıklarıyla inovasyon çalışmalarının içindedir ve pek çok senedir araştırmaların başını çekmektedirler.
Bu metin inovasyon ve girişimcilik hakkındaki sezgileri en üst düzeyde zamana uygun şekilde karıştırmaktadır. Bugün dünyada özel sektörün ve kamu sektörünün her ikisinde de yeni fikirleri ticarileştirmeye ısrar etmek olan inovasyon ekonomik ve sosyal refahı geliştirmek için vardır. Aynı zamanda büyüyen etkili ve başarılı inovasyon, organizasyonel hazırlıkların yapılmasını ve bireylerin potansiyellerini inovasyona aktarmak için enerji ve bağlılığını gerektirmektedir. Bu metin bunun nasıl yapılacağını, ulaşılabilir şekilde örneklemektedir. Bu alandaki lisans dersleri için ve gerçekten de otoritelerini ispat etmek isteyen araştırmacılar ve uygulamacılar için etkili bir bağ oluşturacaktır.
Nilüfer Voltan Acar Bu kitapta, neden İnsan İlişkileri dersinin grupla psikolojik danışma süreci içinde verilmesi gerektiğine yer verilmiştir. Konuşur gibi yalın bir dille yazılan kitapta, konuyla ilgili örnekler ve bolca alıştırmalar bulunmaktadır. İletişimde yer alan birçok kavram şematik bir şekilde anlatılmıştır. Konunun anlatımında çizimlerden de yararlanılmıştır.
Adem Levent, Ahmet Karakaya, Esra Kartal Soysal, Hakan Ertin, Kasım Kücükalp, Latif Karagöz, Lütfi Sunar, Metin Özdemir, Mevlüt Göl, Olkan Senemoğlu, Şaban Ali Düzgün İnsanın mahiyetine ilişkin tasavvurlar, tarih boyunca insani eylemlerin etik. politik ve metafizik yönelimlerini tayin etmiştir. Dolayısıyla ahlaki tercihlerden toplumsal örgütlenmelere, devlet düzenlerinden eğitim sistemlerine kadar ortaya çıkan birçok yapının, insanın ne olduğu sorusuna verilen cevabın doğrudan ya da dolaylı bir tezahürü olduğu söylenebilir. Bu sebeple insanın ne olduğu sorusu, her türden alem tasavvuru için merkezi bir mahiyet arz eder. Modernite. insanın mahiyetine dair klasik tasavvurları radikal bir şekilde dönüştürerek insanlık tarihindeki en önemli kırılmalardan birini ortaya çıkarmıştır. Bu sebeple modern döneme ilişkin doğru kavrayışa ulaşmanın bir yolu. insan tasavvurunun bu dönemde geçirdiği dönüşümleri tespit ve analiz etmekten geçer.
Bu kitapta ağırlıklı olarak insanın mahiyetine dair, modern Batı düşüncesindeki tartışmalar ele alınmakta; çeşitli ilmi disiplinlerin oluşumunda ve dönüşümünde bu alanlardaki farklı insan tanımlarının etkisi değerlendirilmektedir. Ayrıca kitap, modernlikle birlikte ortaya çıkan dönüşümlerin islam dünyasındaki insan tasavvurlarını nasıl etkilediği sorusuna cevap sağlayacak şekilde, çağdaş İslam düşüncesinde yer alan çeşitli tartışmalara da yer vermektedir. Bu sayede okuyucular, köklü bir biçimde değişen evren ve insan tasavvurunun eş düzeyli ve eş zamanlı etkilerini takip etme imkanı bulacaklardır.
Gizem Özkunduracı, Muhammed Serhat Semercioğlu, Taşkın Kılıç “İnsanlar başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler.” der Montaigne.
Hepimizin ruhunun, iç dünyasının, duygularının veya bedeninin bilgiyle ama istendik, kullanılan, doğru ve anlaşılır bilgiyle dolması hepimizin yegâne amacıdır. Bu amaçla yazılan kitapta STRES kavramına dair iç dünyanıza dokunacak ve size yol gösterecek bilgiler ve uygulamalar bulmanız umut edilmektedir.
John D. Bransford, Ann L. Brown, Rodney R. Cocking, M. Suzanne Donovan, John D. Bransford, James W. Pellegrino Bebekler ne zaman öğrenmeye başlar? Uzmanlar nasıl öğrenir ve yeni başlayanlardan farkı nedir? Öğrencilerin daha etkili öğrenmelerine yardımcı olmak için, öğretmenler ve okullar müfredat, sınıf ortamı ve öğretim teknikleri ile ne yapabilir?

Bu kitap; zihin, beyin ve bu ve diğer sorulara cevap veren öğrenme süreçleri hakkında heyecan verici yeni araştırmalar sunuyor. Birçok bilim dalından gelen yeni bilgiler; bilmenin ne anlama geldiğini anlamak, öğrenme sırasında meydana gelen sinirsel süreçler, kültürün insanların gördükleri ve özümsediği şeylere olan etkisini anlamamızı önemli ölçüde etkiliyor.

İnsanlar Nasıl Öğrenir; bu bulguları ve ulaştığımız sonuçlar üzerindeki etkilerini, bunların nasıl öğretildiğini, çocukların ve yetişkinlerin ne öğrendiklerine nasıl ulaşacağımızı inceler. İnsanlar Nasıl Öğrenir, sınıf aktiviteleri ve öğrenme davranışları arasında gerçek bir bağlantı kurar.