Psikoloji \ 10-20
John D. Bransford, Ann L. Brown, Rodney R. Cocking, M. Suzanne Donovan, John D. Bransford, James W. Pellegrino Bebekler ne zaman öğrenmeye başlar? Uzmanlar nasıl öğrenir ve yeni başlayanlardan farkı nedir? Öğrencilerin daha etkili öğrenmelerine yardımcı olmak için, öğretmenler ve okullar müfredat, sınıf ortamı ve öğretim teknikleri ile ne yapabilir?

Bu kitap; zihin, beyin ve bu ve diğer sorulara cevap veren öğrenme süreçleri hakkında heyecan verici yeni araştırmalar sunuyor. Birçok bilim dalından gelen yeni bilgiler; bilmenin ne anlama geldiğini anlamak, öğrenme sırasında meydana gelen sinirsel süreçler, kültürün insanların gördükleri ve özümsediği şeylere olan etkisini anlamamızı önemli ölçüde etkiliyor.

İnsanlar Nasıl Öğrenir; bu bulguları ve ulaştığımız sonuçlar üzerindeki etkilerini, bunların nasıl öğretildiğini, çocukların ve yetişkinlerin ne öğrendiklerine nasıl ulaşacağımızı inceler. İnsanlar Nasıl Öğrenir, sınıf aktiviteleri ve öğrenme davranışları arasında gerçek bir bağlantı kurar.
Richard G. Erskine, Janet P. Moursund Richard Erskine İntegratif Psikoterapi Kuramı’nı geliştirirken İnsancı Kuram’dan, Gestalt’ten, Psikanaliz’den, Transaksiyonel Analiz’den, fizyolojik yaklaşımdan ve daha pek çok yaklaşımdan öğrendiklerinin sentezini yaparak çok işlevsel bir kuram oluşturdu.
Terapi seanslarından çok değerli vaka seçkileri ile hazırlanan 12 bölümden oluşan “İntegratif Psikoterapi Uygulamaları” kitabı; klinik psikologlara, psikiyatristlere, psikolojik danışmanlara, psikologlara, bu alanlarda eğitim alan öğrencilere rehber olacak ve onların aracılığı ile danışanlarının yollarını aydınlatacak.
Mehmet Eskin İntihar var olan tüm toplumlar için giderek ciddi bir halk sağlığı sorunu halini almaktadır. Dünya Sağlık Örgütü hemen her toplumda ilk on ölüm arasında intihar vakalarının olduğunu ifade etmiştir. Bu oran 15-35 yaş aralığında ilk üç ölüm nedeni sıralamasına çıkmaktadır. İntihar sonucunda yaşanan kayıplar hem bireysel hem de toplumsal kayıplar olarak değerlendirilmelidir. İntiharın sebep olduğu kayıpların başında bireyin yakınları için sevdikleri birinin kaybı yer almaktadır. Sevdiği birinin intihar yoluyla kaybı kişinin üzerinde daha derin bir kedere sebep olmaktadır. Bu durum yaşadığımız toplumda da farklı değildir. Kendini yetiştirmiş ve değerli birçok insan kendini öldürmeyi düşünecek düzeye gelmekte hatta bu girişimde bulunacak kadar mutsuzluk ve çaresizlik hissetmektedir. Medya da karşılaştığımız intihar vakaları buz dağının yalnızca görünen kısmını oluşturmakta, görmediğimiz kısımlarda ise daha da derinleşmektedir. Ülkemizde intihar konusunu bilimsel olarak değerlendirip ele alan kaynak sayısı oldukça azdır. Konunun önemi ve alandaki eksikliğin fark edilmesi sebebiyle bu kitap ortaya çıkmıştır. Kitabın iki temel amacı vardır. Birincisi içerik olarak hala belli başlı bilgi eksikliklerine sahip olduğumuz intihar konusunu daha anlaşılır kılmak, ikincisi klinik ve sosyal uygulamalardaki yaklaşımları incelemektedir. İkinci kısım tedavi kurumlarında çalışan meslek gruplarına yönelik klinik uygulamalarda kullanabilecekleri yöntem ve ilkeleri içermektedir.
Ahmet Keskin, Bengü Sare Sevda Pelin Kılıç Özer, Büşra Bahar Balcı, Deniz Şarlak, Dilara Kuru, Esra Oras, Fatih Ordu, H. Deniz Özdemir, Mehmet Yıldırım, Merve Ergüney, Mustafa Kemal Yöntem, Mücahit Yıldırım, Nagihan Tepe, Nur Yılmaztürk Dağaslanı, Özge Bektaş, Özgür Kıran, Peyami Safa Gülay, Tuğçe Elif Taşdan Doğan, Zeynep Anaforoğlu Bıkmaz İntihar, tüm toplumlar için giderek daha da ciddiye alınması gereken bir sorun hâline gelmektedir. Hem akademik anlamda hem de müdahale çalışmaları çerçevesinde intiharın anlaşılması büyük önem taşımaktadır. Günümüzde intihar, ölüm nedenleri sıralamasında ilk onda yer alıyor. Özellikle genç bireylerin ölümleri mercek altına alındığında oran üçte bire kadar çıkmaktadır. İntiharın neden olduğu kayıplar, kaybedilen hayatlarla da sınırlı kalmaz. İntihar, ardında bıraktığı enkaz sebebiyle ölen kişinin yakınlarını da dalga etkisi altına alır. Bu yanıyla bakıldığında intihar, bireyden topluma doğru yayılan bir kayıp, acı ve ümitsizlik kaynağıdır. Üstelik tüm zorlayıcılığıyla intihar, daha gizli ve konuşulmayan bir boyutun ortaya çıkmasına da neden olur. Bu çalışma, çok katmanlı ve derinden anlaşılması gereken intiharın, farklı bakış açısı ve disiplinler çerçevesinde incelenmesi gerektiğine olan inançtan doğmuştur. Ayrıca bu çalışma ile söz konusu alana katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Bu doğrultuda hazırlanan ve yirmi farklı başlıktan oluşan bu kitabın üç temel önermesi vardır: intihar anlaşılabilir, intihar önlenebilir, gerçekleşmesi durumunda intihara müdahale edilebilir. Kitabın ilk on bir bölümü klinik yaklaşımları, psikolojik müdahale ve önleme tekniklerini içermektedir. Sonraki dokuz bölüm ise intiharı farklı disiplinler bağlamında okuma ve anlama amacını taşır. İntihara dair bu çok disiplinli kitabın, farklı alandan kişilerin ihtiyaçlarına cevap vereceği düşüncesindeyiz. Alana ilgi duyan tüm okuyucular, lisans ve lisansüstü öğrencileri, akademisyenler, konu ile ilgili kavramsal ve kuramsal araştırma yapan tüm meslek mensupları (sağlık bilimleri, sosyal hizmet, sosyoloji, iletişim ve medya çalışanları vb.) kitabın yarar sağlayacağı gruplar içerisinde sayılabilir.
Aşkın Keser, Selver Yıldız Bağdoğan Bu kitapta, bireyin yaşadığı iş stresi tüm yönleriyle ele alınmaya çalışılmıştır. İş stresi kaynakları, geleneksel ve güncel iş stresi kaynakları şeklinde açıklanmıştır. Bu ayrım, çalışmamızı diğer çalışmalardan ayıran önemli bir özelliktir. Evden çalışmanın sebep olduğu stres faktörleri, iş stresinin birey ve örgüt üzerindeki etkileri ve mücadele biçimleri de anlatılmaya çalışılmıştır. Kitap aynı zamanda iş yaşamındaki strese yönelik farkındalık oluşturma hedefini gütmektedir. Kitapta yer alan öneriler, bireylerin farklılıkları da göz önünde bulundurularak çeşitlendirilmeye çalışılmıştır.
“Stresle yaşamak gerek.” gerçeğinden yola çıkarak kitabın okuyuculara katkı sağlaması dileğimizle...
Zeynep Oktuğ İş yaşamı herkes için farklı anlamlar barındırsa da çalışanların birçoğu iş yerindeki stresli ortamdan, zorlayıcı koşullardan söz eder. İşin birey tarafından nasıl algılandığı çeşitli etkenlere bağlıdır. Yaş, kıdem, deneyim gibi unsurların yanı sıra bireysel özellikler de önemli roller üstlenir. İşe yüklenen anlam yıllar içinde değişse de iş yaşamının yıpratıcı yanlarıyla hiç karşılaşmamak pek mümkün görünmemektedir.
Bireyin yaşam olaylarını algılayış biçimi, düşünce ve duygularının ne yönde gelişeceğinin en önemli belirleyicisidir. İş yaşamının bazen stresli bazen de keyifli olarak algılanması son derece doğaldır. Stresli ya da keyifli olarak algılanmasını sağlayan unsurlar üzerinde çalışmak ise bireyin bakış açısının hangi koşullarda değişiklik gösterebileceğine ışık tutar. Zorlayıcı iş deneyimlerinin, geliştirici deneyimler olarak görülmesi mümkündür. Ancak bireylerin alıştıkları biçimde düşünmeleri otomatik olarak gerçekleşir. Çoğu zaman farkında dahi olmazlar. Bu yüzden düşünce alışkanlıklarını değiştirmek zordur.
Mizah, alışılagelmiş düşünme biçimlerini sorgulamak ve bireyin iyi oluşuna olumsuz yansıyanları değiştirmek için önemli bir kaynaktır. Mizahi bakış açısını yaşamın her anında ve her alanında sürdürmek mümkün olmaz. Ancak mizah, iş yeri gibi zorlayıcı koşulların var olabileceği ortamlarda, bireyin iyi oluşunu koruyucu ve geliştirici bir unsur olarak işlev gösterebilir. Bu kitap, mizahın çalışma yaşamında hangi koşullarda ve ne şekilde etkili olabileceğinin belirlenmesine katkı sağlamayı hedeflemekte, aynı zamanda mizahın çalışan tutumlarıyla ve örgütsel sonuçlarla ilişkisini ortaya koyarak, yapıcı yönde kullanıldığı takdirde iş yerinde verimliliği artıran bir unsur olabileceğinin altını çizmektedir.
Afife Başak Ok, Aslı Göncü-Köse, Derya Karanfil , Dilara Çavdar, F. Pınar Acar , H. Canan Sümer, Meltem Düzgün, S. Arzu Wasti, Yonca Toker-Gültaş Nezaketsizlikten istismara, ayırımcılıktan cinsiyetçiliğe, cinsel tacizden kurumsallaşmış kötü muameleye… “İş hayatında kötü muamele” çok farklı biçimlerde karşımıza çıkabilmektedir. Bu kitapta, kötü muamelenin ülkemizde yaşanan farklı biçimleri ayrıntılı bir şekilde mercek altına alınırken bir yandan da nasıl önlenebileceği ve müdahale edilebileceğine ilişkin perspektiflere ışık tutulmaktadır. Kitap aynı zamanda sadece iş hayatında kötü muameleyi merak edenler için değil, aynı zamanda bir konunun nasıl etraflı, akademik titizlikle çalışılması gerektiğini öğrenmek isteyenler için de çok önemli bir referans niteliği taşımaktadır.
PROF. DR. G. CANAN ERGİN
Özyeğin Üniversitesi, Psikoloji Bölümü
Berna Turna KARA Can iş yaşamından o kadar bunalmıştı ki artık ne maaş verdiği personelleri, ne bir zamanlar azimle gittiği iş yeri umurundaydı.
Yeniden eski günlerine dönmesi, işinde mutlu olması mümkün müydü acaba?
Yine işe gitmenin zor geldiği anlardan birinde onu yeniden canlandıracak, tekrar “Can” olması için yol açacak kitabıyla tanıştı:
Siz,
Olamayacakları başarmış
Olumsuzluklara kulak tıkamış,
Azmetmiş
Sabretmiş
Çok çalışmış…
Az kazanmış, çok kazanmış…
Ama hep ayakta kalmış
Morali bozulsa da vazgeçmemiş
“Yapamazsın” diyenlere başarılarıyla yanıt vermiş,
'Meyve veren ağaç' olmayı kabullenmiş,
Kendileri gibi başkalarını da peşlerinden sürüklemiş,
Onlara ekmek kapısı açmış,
Meslek edindirmiş,
Yaratıcılığıyla mesleğine yenilikler katmış…
Değişim gerektiği zaman değişim,
Para gerektiği zaman para,
Bilgi gerektiği zaman bilgi,
Eleman gerektiği zaman eleman
İş gerektiği zaman iş
Hazırlamış, bulmuş…
İşini sevmiş
Siz…
Özgürlüğü seçmiş,
Kendi özgür yurdunun kralı / kraliçesi olmuş,
Başarının simgesi güzel insanlar…
Ya da
Gelecekteki versiyonlarını okuyanlar,
Sizlere anlatacaklarım var.
Merhaba Sevgili Anne ve babalar, iyi bir çocuk yetiştirmek iyi ve mutlu bir aileden geçmektedir. Bebeklikten yetişkinliğe giden 0-18 yaş çocukluk dönemi; çocukların bütünsel gelişimini şekillendirmede ve gelecek için temel oluşturmada kritik bir süreçtir. Bu süreçte aile ve çocuk arasında yaşanabilecek krizler kronikleşmeden çözülebilir. Elinizdeki bu eser, ailelerin çocuklarıyla yaşayabilecekleri muhtemel krizlerde farkındalıklarını artırmak adına; iletişim, duygu düzenleme, cinsel gelişim, öfkeyle başa çıkma, kardeş kıskançlığı, problemli davranışlar ve bu davranışlarla baş etme süreçlerine ek olarak engelli çocukların sosyal-duygusal gelişimi ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna ilişkin bilgileri de kapsamaktadır. Ebeveynler çocuklarını büyütürken onlar için her zaman en iyi ve en doğru olanı isterler ancak bu süreçte gelişimsel krizler kaçınılmazdır. “İyi Aile İyi Çocuk”, ailelere bu krizlerle etkin bir şekilde baş edebilme yollarını göstererek; aile üyelerinin duygularını daha rahat ifade edebilecekleri, birbirlerini daha iyi duyup anlayabilecekleri bir iletişim ortamına nasıl ulaşılacağını öğretiyor
Koray Karabekiroğlu İyi düşünüp iyi yaşayalım, peki ama nasıl? “İyi düşün.” derken “Doğru düşün.”, “Derin düşün.”, “Sağlıklı düşün.”, “Titiz düşün.”, “Düşüncelerinin farkına var.”, “Düşüncelerini yönetmeye çaba göster.”, “Düşüncelerin seni esir almasın, sen düşüncelerine yön ver.” demek istiyorum. Bazen sadece iyi düşünmek yetmez. İyi hissetmek veya iyi olmak için profesyonel destek gerekebilir, biliyorum. Tamam da düşünmeden de olmaz. Önce bir “Düşünelim bakalım.” diyorum.
Düşünce sağlığımız yerinde olursa hemen her alanda sorun çözme becerimiz gelişir. Yaşamın her alanında -her an karşımıza çıkıp duran- sorunları doğru/net görebiliriz. Böylelikle daha sağlıklı/üretken/yapıcı çözümleri hayata geçirmek için donanım kazanmış oluruz. Hayatta daha fazla anlam bulabilir ya da ona daha fazla anlam katabiliriz. Ruh sağlığımızı daha iyi koruyabilir, daha iyi tedavi edebiliriz. Hem kendimizle (benle) hem de çevredekilerle (senle) daha barışık, uyumlu, bütünleşmiş olarak sıhhat ve muhabbetle yol alabiliriz…
Bu kitap, üç kitaptan oluşan bir kitap serisinin parçasıdır. Ruh, irade, düşünce sağlığı, felsefe ve psikiyatrinin kesiştiği alanda; Ben ve Sen isimli roman, Ben Kimim? Ruh ve İrade isimli felsefe denemesi ve İyi Düşün: Düşünce Sağlığı Yolunda isimli psikiyatri denemesi yer almaktadır. Üç kitap, birbirini tamamlayıcı olarak tasarlanmıştır.
“Sen çağı” bitmişti. “Ben çağı” da bitecek elbet. “Ben ve Sen çağı” başlasın o zaman…
Noreen WETTON, Peter CANSELL Benlik saygısı başka bir deyişle özsaygı ya da kendine saygı, kişinin kendisi ile ilgili düşünceleri, çevresindekilerin o kişi ile ilgili düşünceleri, her iki düşüncenin bileşkesi ve bu üç düşüncenin bir araya gelmesiyle oluşmaktadır.
Düşük ve yüksek benlik saygısı, insanlar arası ilişkilerde problem oluşturabilecek durumlara yol açmaktadır. Benlik saygısını ideal bir düzeye getirmek küçük yaşlarda öğrenilecek stratejilerle başarılabilir. Wetton ve Cansell, ilköğretim öğrencilerinin kendilerini iyi hissetmelerine yardımcı olacak teknikleri yıllarca denemiş ve bir araya getirerek bu kitapta toplamışlardır. İlköğretim öğretmenlerinin ve öğretmen adaylarının kaynak bir kitap olarak kullanabilecekleri bu eser, Türk Eğitim Bilimlerinde öncü Nobel Yayınları farkıyla ilköğretim öğrencilerinin kendilerini iyi hissetmeleri için hazırlanmıştır.
Ayşe Şahin, Beyza Nur Buyrucu, Gökhan Arslantürk, Hüseyin Çil, İbrahim Nacak, İbrahim Uslu, Mehmet Burak Acar, Meliha Senem Duran, Meryem Karacan, Sabire Merve Bıçakcı, Seval Yücetürk, Sinem Yaşar Sarı, Ş. Dilara Özdemir, Tevfik Çalkayak, Tuğba Batmaz, Yasemin Demirel, Zeynep Mete, Zeynep Noyan “Kötülük endüstrisinin güçlü olduğu bir dünyada, iyiliğin hayatiyet bulması çoğu zaman meşakkatli bir yolcuğun sonucunda mümkündür. Günümüz iletişim dünyasında gündemimizi meşgul eden olaylar, kötülüğün sıradan ve iyiliğin ise hayret verici olduğunu gösteriyor. Çünkü modern zamanların yarattığı bireyci kişilik, iyilik değerini “kendine iyilik” formuna indirgediği için bireysel menfaatlerden feragat etmek nadiren karşılaşılabilecek bir durum olmaktadır. Dolayısıyla iyi insanlar, konfor akıntısının tersine yüzmeye çalışan iradeleri ve şahsiyetleriyle hayat bulmaktadır.
İyi İnsanlar Ansiklopedisi; bir grup genç bilim insanının, iyiliğin hayat bulduğu örneklerin peşinde gittiği mütevazı bir girişimin iddialı bir çıktısıdır. İyi bir insan olmanın nasıl bir deneyim olduğunu anlamak, bu deneyimlerin sosyal ve psikolojik bağlamlarını keşfetmek ve bunu ilmî bir çerçevede ortaya koymak bu eserin temel motivasyonu olmuştur. Ayrıca iyi insanların hayat hikâyelerini sadece haber değeriyle aktarmaktan ziyade bunu metodolojik usulle gerçekleştirerek iyiliğin toplumsallaşmasına dair bilimsel bir gayreti ortaya koymuştur. Nihayetinde eser, okuyuculara karınca misali ateşe su taşıyor izlenimi verebilir. Fakat bu inanca sahip olanlar olmasaydı, ateşin/kötülüğün sönme ihtimali hiç olmayacaktı”.
İbrahim Nacak
Şengül Mertol İlgar Dijital çağda ebeveyn olmak, güçlü olmanın yanında farklı olmayı da gerektirmektedir. Bilinçli ve duyarlı anne ve babanın hedefi sağlıklı, huzurlu, mutlu, başarılı ve öz güvenli çocuklar yetiştirmek olduğundan, etkili ebeveynlik bu noktada çok önemli olmaktadır.
Bu kitap; annelere ve babalara çocuklarını yetiştirirken ebeveynlik rol ve tutumlarında, sorun yaşadıkları bazı alanlarda destekleyici olup günümüz çocuklarını yeni çağın gereklerine uygun olarak modern bir dünya insanı olarak yetiştirmelerine yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Günümüz çocuklarını yetiştirirken ebeveynlerin zorlanacağı konular ele alınmış ve her bölümde annelere ve babalara öneriler getirilmiştir. Kitapta; yeni ebeveynlik rolleri, iletişim, sosyal beceri, okul başarısı gibi konuların yanı sıra kaygı, okul başarısı, hayat başarısı, dijital çağda öğrenme ve kitap okuma gibi konular yer almıştır. Teorik temelli bilgiler ışığında dijital çağın çocuğunu yetiştirmede ebeveynlere yol gösterici bilgiler sunularak yaşanmış gerçek örneklere yer verilmiş, bu yolla bilgilerin daha anlaşılır ve kalıcı olması sağlanmaya çalışılmıştır.
Gökhan Arslantürk İyilik ve kötülük… Antikçağdan günümüze değin sanattan edebiyata, felsefeden gündelik dile pek çok alanda tezahür eden bu karşıtlık, nesnel gerçekliği ile gündemimizde pek az yer alır. “İyi” ve “kötü” kavramları çoğu zaman sosyal ilişkilerimizi değerlendirdiğimiz kullanışlı kategorilerdir. Bazen de hayatı anlamlandırırken müracaat ettiğimiz işlevsel kalıplardır. Filmlerin, romanların ya da diğer sanatsal kurguların tanıtım sloganlarında varoluşun “iyinin ve kötünün bitmek bilmez mücadelesi” olarak betimlendiği kulağımıza çalınmıştır. Bununla birlikte iyiliğin ve kötülüğün mahiyetini, nedenlerini ve sonuçlarını anlama çabası tüm bunların ötesinde konumlanır. İşte bu anlama çabasının izinde elinizdeki kitapta, iyilik ve kötülük olguları psikoloji bakış açısıyla irdelenmiştir.
İlk olarak felsefede iyiliğin ve kötülüğün nasıl ele alındığına değinilmiş, ikinci ve üçüncü bölümlerde ise iyilik ve kötülük olguları ayrı ayrı ele alınmıştır. İzleyen bölümlerde gelişim penceresinden iyilik ve kötülüğe bakılmış, akabinde din ile iyilik ve kötülük arasındaki ilişki sosyal psikoloji çalışmaları gözünden mercek altına alınmıştır. Böylelikle “İyilik nedir ya da ne iyiliktir?”; “İyilik nasıl ortaya çıkar?”; “Neler iyiliği kolaylaştırır, artırır, görünür kılar?”; “Kötülük nedir ya da neler kötülüktür?”; “Kötülük nasıl azaltılabilir, önlenebilir?” gibi sorulara karşılık olarak kuramsal açıklamalara ve psikoloji araştırmalarından elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Bu kitap, özetle, iyiliği ve kötülüğü anlama gayreti içindeki herkes için bilimsel bir resim sunmaktadır.
Mehmet Ak, Şahin Kesici Maus, “Çok varlıklı olabilirsiniz; sayısız mücevherleriniz, küp küp altınlarınız olabilir. Benim hiçbir zaman olamayacağım kadar varlıklı olabilirsiniz ama ben de bana öyküler anlatan birini tanıyorum.” der. Biz de öyküler anlatan birilerini tanımanın zenginlik olduğuna inandığımız için sizlere bize yakın gelen, duygu yüklü farklı yazarlara ait öyküler anlattık bu kitapta. “Anekdot ve özdeyişler dağarcığı, görgülü insan için en büyük hazinedir; eğer birincileri yeri geldikçe sohbetlerinde kullanmayı, ikincileri de yeri geldikçe hatırlamayı bilirse.” der Goethe. Biz de bol anekdot ve özdeyiş sunduk sizlere. Huxley'in tanımladığı gibi; deneyim, insanın başına gelen bir şey anlamına gelmez. Deneyim, insanın başına gelenle nasıl başa çıktığı anlamına gelir. Hayat yolculuğumuzda hepimizin olumsuz deneyimleri var ve olacak. Ölüm, hastalık, kayıplar gibi deneyimleri kabullenerek, değişim için rehber olan keder, öfke ve kaygı gibi duygularımızı fark edip sabırla, cesaretle büyümenin ipuçlarını sunmaya çalıştık. Yaşayarak ve danışanlarımızdan edindiğimiz tecrübelerimizi bilgilerimizle harmanlayıp yalın bir dille aktardık. Faydalı olması dileğiyle…
Barışhan Erdoğan, Başak İnce, Can Çalıcı, Cemre Gunes Vautier, Doğa Eroğlu-Şah, Ezgi Ildırım, Gizem Hüroğlu, Özge Akgül, Özge Sarıot, Özgün Özakay, Özlem Tuzcu, Sinem Cankardaş, Umut Şah Kadınların ortalama yaşam beklentisi daha uzun olmasına rağmen yapılan çalışmalar, paradoksal olarak kadınların psikolojik ve fiziksel sağlıklarının erkeklere göre daha kötü olduğunu ve daha düşük yaşam kalitesine sahip olduklarını göstermektedir. Ruh sağlığı alanındaki çalışmalar; kadın ve erkek arasında sosyal olarak inşa edilmiş rol, sorumluluk, statü ve güç gibi farklılıkların cinsiyetler arasındaki biyolojik farklılıklarla etkileşime girerek kadınların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki yarattığını göstermektedir. Bu kitap, cinsiyete dayalı toplumsal ve biyolojik farklılıkların kadınların ruh sağlığı üzerindeki etkisini multidisipliner bir bakış açısıyla ele almaktadır. Özellikle ruh sağlığı alanında çalışanların konuyu farklı perspektiflerden incelemelerine olanak sağlamayı hedefleyen bu kitap, üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, cinsiyet temelli ayrımcılığın ruhsal bozuklukların etiyolojisinde nasıl bir rol oynadığı ele alınmaktadır. İkinci bölüm; psikolojik problemlerin tanı, değerlendirme ve belirlenmesinde toplumsal cinsiyetin etkisini tarihsel perspektiften ele alarak toplumsal cinsiyete dayalı faktörlerin klinik karar verme süreçlerine etkisini güncel literatür bağlamında değerlendirmektedir. Son olarak üçüncü bölüm, cinsiyet eşitsizliği kaynaklı olumsuz yaşam deneyimlerinin kadınların psikolojik sağlığına nasıl etki edebileceğini farklı sistemler ve bağlamlarda tartışmaktadır.
Nicole M. Else-Quest, Janet Shibley Hyde Son derece açık, kapsayıcı ve güncellenmiş içeriğiyle Kadın Psikolojisi ve Toplumsal Cinsiyet: İnsan Deneyiminin Yarısı ve Daha Fazlası isimli bu eser, feminist ve psikolojik bakış açısıyla klasik ve yakın zamandaki araştırmalara yönelik oldukça doyurucu bir inceleme sunmaktadır. Yazarlar, Nicole M. Else-Quest ve Janet Shibley Hyde, (toplumsal) cinsiyetler arasında kültürel ve biyolojik benzerlikleri ve farklılıkları incelerken bunların çoğu zaman eşitsizliğin bir sonucu olduğunu belirtirler. Kendisini kanıtlamış bu kaynak toplumsal cinsiyetin, cinsel yönelimin, etnik kökenin kesişimselliğinin dinamik etkilerinin psikoloji ve toplum bağlamında anlaşılmasına yardımcı olmak için hazırlanmıştır. Aynı zamanda popüler kültürle ilgili eleştirel düşünceyi, psikoloji biliminin bireylerin yaşamını geliştirmesini ve toplumsal cinsiyet eşitliğini teşvik etmeyi amaçlar. Bu nedenlerle, psikolojinin yanı sıra psikoloji alanı dışındaki araştırma ve uygulama alanları için de güncel bir kaynak olmaya adaydır. Her biri kendi alanında uzman akademisyenlerin katkısıyla dilimize kazandırılan, bilimsel çalışmalara dayalı bu kitabın, açıklığı ve anlaşılırlığı sayesinde bu konularla ilgilenen tüm okuyucular için dikkate değer bir kaynak olacağını umuyoruz.
Öne çıkan konular:
• Kadın psikolojisi ve toplumsal cinsiyet üzerine güncel teorik yaklaşımlar
• Cinsiyetler arası farklılıklar, bu araştırmalara yönelik eleştiriler ve cinsiyet ayrımı içermeyen araştırma yaklaşımları
• Cinsiyet, etnik köken, sosyal sınıf ve cinsel yönelim gibi sosyal kategorilere dayalı kesişimsel yaklaşım
• İletişimde cinsiyetçi dil kullanımı
• Yaşam boyu cinsiyet gelişimi
• İş hayatında kadınlara yönelik ayrımcılık
• Davranış üzerindeki biyolojik etkiler ve ikili cinsiyet sistemine dâhil olmayan bireylerle ilgili araştırmalar
• Cinsiyetle ilişkili sağlık sorunları ve sağlık sistemi içinde trans bireylerin yaşadığı zorluklar
• Cinsellik ve cinsel yönelimle ilgili güncel yaklaşımlar
• Taciz, istismar ve bu kapsamda geliştirilen müdahale programları
• Feminist açıdan erkek psikolojisi ve erkeklik

Gonca Üstün Bu kitap, kadın ruh sağlığı ve psikopatolojisini ele almaktadır. Yaşam döngüsü içerisinde ve üreme sürecinde kadının doğumdan ölüme kadar yaşadığı ruhsal değişimleri; her bir dönemin ruh sağlığı açısından önemi ve döneme özgü yaşanan ruhsal sorunları tanımlamaktadır. Ruhsal bozuklukları, kadınlara özgü epidemiyoloji ve etiyoloji kapsamında açıklamakta; kronik hastalıklar, kanserler ve şiddet gibi önemli konuların kadın ruh sağlığına etkisi üzerinde durmaktadır. Kadın ruh sağlığının değerlendirilmesi, genel tedavi yaklaşımları ve koruyucu hizmetlere yer vermektedir. Kitabın tüm bölümleri cinsiyet bağlamında tartışılmakta, kadınlara özel durumlar geniş bir literatür çerçevesinde sunulmaktadır. Alanında uzman çeşitli disiplinlerdeki yazarların katkısı ile hazırlanan bu kitap, ders kitabı olarak öğrencilere ve akademisyenlere derin bir teorik bilgi sunacak, araştırmacılara ise kadın ruh sağlığı konusunda açığa çıkmamış konuları fark ettirecek ve yeni çalışmaları için ışık tutacaktır. Sağlık profesyonellerinin kadın ruh sağlığını tanılamasına, ruhsal sorunlara uygun yaklaşımda bulunmasına ve kadınların ruh sağlığını güçlendirmesine katkı sağlayacaktır.
Ahmet Gökbel, Ayfer Şahin, Ayşegül Turan, Cemalettin İpek, Emine Şener, Ertuğrul Yaman, Hüseyin Kurt, Hüseyin Şimşek, İsa Kanik, Nur Çetin, Oktay Aktürk, Refik Balay, Sultan Selen Kula, Suzan Yıldırım “Asırlar boyu toplumların sağlıklı dönüşümünde anahtar rol oynayan, temel değerlerin nesilden nesile aktarılması noktasında vazgeçilmez bir unsur olan aile ve onun ruhunu oluşturan kadın konusunu ele alıp inceleyen bu çalışma, özgün duruşuyla, değerlerimizin aktarılmasında aracı rolü yüksek bir potansiyel taşımaktadır. Tarihin her döneminde olduğu gibi bu döneminde de toplumların gelişmişliğinde en önemli gösterge, insani unsurların ve değerlerin göz ardı edilmemesidir. Tarihsel ve kültürel birikimimizin, bu gösterge noktasında sergilemiş olduğu yüksek nitelik, bizden sonraki nesillere de şevkle aktarılmaya devam ettiği sürece gelişerek dönüşen kültürümüzün her türlü olumsuz duruma yüksek mukavemet göstermesi kaçınılmazdır.
Fatma Bacı Kadın Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezimiz tarafından gerçekleştirilen bu kitap projesi, tarihsel ve kültürel birikimimize katkı sağlayacak bir zihniyet oluşturma noktasında önemli bir adımdır. Kitabın bu yüksek nitelikli gaye ile oluşturulmuş içeriği; Türk-İslam tarihi ve kültüründe kadın ve ailenin vazgeçilmez yerine ilişkin katkıda bulunmasının yanı sıra kadının çalışma hayatındaki yeri ile toplumun güçlendirilmesinde oluşturduğu esası hassas bir şekilde dile getirmesi ile de dikkat çekicidir.”
Prof. Dr. Vatan KARAKAYA
Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi Rektörü
Özlem Güllü Burası Hollanda’daki bir kadın hapishanesi.
Küçücük hücrelerine büyük bir yaşam sığdıran kadınlar…
Yaklaşık beş senedir burada mahkûm olarak yaşamını sürdüren hapishanenin belki de en yaşlı teyzesinin tanımladığı gibi:
“ Burası bir üniversite, burada her gün yeni bir şey öğreniyorum...”
Feride 39 yaşında, dört çocuklu bir kadın. 12 yıl ceza aldığı günkü dirayeti unutulacak gibi değil. “Çok zor tabii ama hak ettim”, derken aslında kendine karşı ne kadar dürüst olduğunu dile getiriyor...
Mina’nın derdi ise çok büyüktü. Ne protez koluydu ona ızdırap veren ne de hapishanede olmasıydı...
Gizem’in şu sözleri ise ibret verici: “İyi ki gelmişim buraya.”
Gaye, İstanbul’da yaşayan, bir seyahat sırasında Hollanda’da tutuklanan genç bir mahkûm. Türkiye’de manken ve dizi oyuncusu olduğunu söylüyor ve yine birçok kişi gibi suçsuz olduğunu, haksız yere burada olduğunu vurguluyor.
Bu kitapta, mahkûmların gerçek yaşam hikâyelerini “hayat dersleri” tadında okuyacaksınız.
Tarık Solmuş Annelik, insanın tüm sosyal ilişkileri içerisinde belki de en özel, kendine has, özgül olanı. Bu kitabın da temelini oluşturan araştırmaya katkı sağlayan, birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip 326 anneden sadece birinin; beş aylık hamile olan ve bebeğini kucağına alacağı anı iple çeken bir annenin söylediği tek bir cümle bile anneliğin ne kadar özel bir deneyim olduğunu anlatmaya yeterlidir: “Bazen ağlamıyorum, sesimi duyar da üzülür diye.”

Bu kitap iki temel bölümden oluşuyor: Öncelikle, kadınlığın "kırılma noktaları" olduğuna inanılan deneyimlere ve sorunlara; yani menstruasyona, hamileliğe/doğuma, anneliğe, menopoza, çocukluk döneminde yaşanan istismara-tacize, yetişkinlikte yaşanan şiddete, tecavüze, boşanma ya da eşin ölümü gibi kayıp yaşantılarına, cinsel sorunlara ve yeme bozukluklarına değiniliyor. İkinci bölümde ise, 16 ilde 326 hamile ya da anne olmuş kadınla yüz yüze görüşmelerle ya da anketlerle gerçekleştirilen "Mozaiğin Anneleri" araştırması aracılığıyla; anneliğin, anne olma güdülerinin, bir kadının neden anne olmayı istediğinin ya da bundan kaçındığının ve anne - çocuk bağlanmasının nasıl bir yapısının olduğu aktarılıyor.

Kitapta, üzerinde yaşadığımız bu müthiş renkli ve zengin mozaik olabildiğince yansıtılmakta; bunun için de farklı sosyokültürel özelliklere sahip anne - çocuk bağlanması anlatılmaktadır.
Abdullah Tunç, Ahmet Furkan Yılmaz, Berfin Demirtepe, Beyza Naile Ömerca, Feride Boğazkesen, İlknur Duğan, İlvenur Soyutürk, Melike Dur, Nisa Nur Ünal, Nisanur Yıldızeli, Nur Sena Gülsoy, Oğulcan Tanrıverdi, Oğuzhan Coşkun, Sefa Boyraz, Sude Yiğit, Suna Tekin, Şeyma Erbaş, Şule Kaya, Tuğba Özer Uzun soluklu bir serüvendir yaşam. Doğumla başlayan ve her anında "yolda" olunan, bizim düşünüp eylediklerimizle mayalanan ve yoğrulan; düşünülenin aksine ölümle sonlanmayıp ardımızda bıraktıklarımızla sonsuz bir döngü hâlinde yaşayan... En çok da "yolda olmak" ile kendi anlamını arayan, kimi zaman bulan, sürdüren, yaşayan...
Öyle bir şey ki yaşam; kimi zaman bir yönetmenin kadrajına yansıyan hatta bir senaristin yazdıklarında hayat bulan, belki de bir dizinin nefes kesen bir sahnesinde vurgulanan ya da bir şairin kaleminden dökülüp dizelerine akan... Veyahut bir roman karakteri olup bir gün karşımıza çıkan/çıkacak olan... Bir yazarın kaleminde ilmek ilmek örülüp kitaplara sığdırılmaya çalışılan... Aslında tam da bu kurmaca "gerçekliği" ile bu yolda, bu yolculukta hepimize dokunan, hepimizde izler bırakan...
Bu kitap, siz değerli okurlarımıza; adından sıkça söz ettiren dizi, film ve romanların, psikoloji disiplininin popüler kuram ve kavramları doğrultusunda bir incelemesini sunmaktadır.
Psk. Suna Tekin
Scott Temple “Dr. Temple, etkileyici ve anlamlı bir kitap yazmıştır. İnsanlığı ve empatisi, yazılarında parlıyor. Metnin bu tür hastalarla çalışmayı tarif etmedeki kayda değer faydası bir yana bu çalışma aynı zamanda günümüzün BDT'sinin temel ilkelerini ustaca açıklıyor ve orijinal modeli güçlendiren ve geliştiren KAT, DDT ve FTBT'den perspektifleri birleştiriyor. Ayrıntılı vaka örnekleri ve net özetler, ilkelerin anlaşılmasını kolaylaştırıyor; mutlaka okunmalı!”
-Donna M. Sudak, MD, Drexel Üniversitesi Tıp Fakültesinde psikiyatri profesörü, kıdemli yardımcı eğitim direktörü ve psikoterapi eğitim direktörü ve Bilişsel Terapi Akademisinin eski başkanı
“Bu kitap, bilişsel davranışçı terapinin tüm yönleriyle ilgili bilimsel ve klinik bilgilerin benzersiz bir karışımını sunuyor. Son derece iyi yazılmış ve etraflıca düzenlenmiş. Okumaktan büyük keyif aldığım bu kitabı, kanser hastalarının bakımıyla ilgilenen tüm sağlık uzmanlarına şiddetle tavsiye ediyorum.”
-Eduardo Bruera, MD, FT McGraw Kanser Tedavisi Kürsüsü ve Texas Üniversitesi
MD Anderson Kanser Merkezi Palyatif, Rehabilitasyon ve Bütünleştirici Tıp Bölümü Başkanı
“Bu kusursuz kitapta Dr. Temple, kanserden muzdarip olanlara paha biçilmez bir klinik rehberlik sağlıyor. Onun uzman tavsiyeleri, modern BDT'ye dayanıyor ve şefkatli ve ilgi çekici bir tarzda sunuluyor. Bu, onu; literatüre önemli, çok ihtiyaç duyulan ve kalıcı bir katkı yapan bir eser yapıyor. Birçok çalışma sayfası, vaka kavramsallaştırması ve vaka örneği, hastalara ızdırabın ve umutsuzluğun bir kısmını hafifletmek için somut araçlar sağlıyor. Kitabı şiddetle tavsiye ederim.”
-Stefan G. Hofmann, PhD, Boston Üniversitesinde psikoloji ve beyin bilimleri profesörü ve
"Emotion in Therapy: From Science to Practice" adlı kitabın yazarı
Kanser Hastaları için Kısa Bilişsel Davranışçı Terapi: BDT Paradigmasının Yeniden Gözden Geçirilmesi; net bir kavramsal temel ve vaka kavramsallaştırması etrafında organize edilmiş, çok sayıda yeni BDT modelinden tekniklerin bütünleştirilmesine olanak sağlayan pratik, klinik bir kılavuzdur. Kitap, araştırmalar tarafından psikolojik ızdırabın sürdürülmesinde aracı olduğu öne sürülen bilişsel, duygusal ve davranışsal süreçleri hedefliyor. Yazar Scott Temple, ayrıca güçlü yönler ve psikolojik sağlamlık üzerine kurulu daha yeni modellerden yararlanıyor ve canlı vaka örnekleri, çalışma sayfaları ve vaka kavramsallaştırma formları aracılığıyla klinik çalışmaya canlılık getiriyor. Ayrıntılı örnekler, klinisyenlere, tedaviye rehberlik eden vaka kavramsallaştırmasının nasıl oluşturulacağını ve Beck'in teknikleri ile daha yeni BDT tekniklerinin nasıl bütünleştirileceğini gösteriyor.
Esra Savaş Kanser sürecindeki bireylerin yaşadığı psikolojik etkilerle baş edebilmeyi kolaylaştırmak hem hastalık hem hastalık dışındaki stresörleri yönetmekle ilgilidir. Kanser Sürecinde Kognitif Davranışçı Temelli Stres Yönetimi kitabı, kanser ve kanserden bağımsız konuları içererek günlük yaşamda karşılaşılabilecek sorunların yarattığı psikolojik etkilerle baş edebilmek, problemlere farklı açılardan bakıp çözümleyebilmek ve yaşanan fiziksel etkileri rahatlatabilmek üzerine teknikler içermektedir. Hikâyeler, otomatik düşüncelerin işlevsel bakışla değişimi, değiştirilebilecek durumlar ve değiştirilemeyecekler için sunulmuş kognitif davranışçı terapi teknikleriyle okuyucular kanserden bağımsız olan stresörlerini de yönetebilir, yaşamları daha kaliteli yaşayabilirler.
Birçok kendine yardım kitabı olmasına rağmen kansere özgü olan bir Türkçe kaynak yoktu. Bu kitabın bilime ve kütüphanelere yerleşiyor olması, kognitif davranışçı psikoterapi tekniklerini kanser sürecine uyarlanan ilk kaynak olma özelliğini taşıyor. Program bilimsel yöntemlerle deneysel çalışması gerçekleştirilmiş olup aktif olarak grupta yer alan kişilerin kaygılarında ve depresif duygularında azalma, problemlerle baş etme ve çözebilme becerilerinde artma, uyum sağlama gibi birçok alanda psikolojik iyilik hâllerinin yükseldiği görülmüştür. Kitabı okurken her bir oturumun seans gibi değerlendirilmesi, sesli okunup uygulamaların yapılması, ev çalışmalarının ciddiyetle ve özenle tamamlanmasıyla kitap okuyucularının da kanser sürecinden bağımsız, yaşadıkları stres yönetimlerine ek teknikler ve yaklaşımlar eklemeleri hedeflenmiştir.
Ahmet Katılmış, Ayşe Öztürk Samur, Bahadır Kılcan, Birgül Küçük Turgut, Bülent Dilmaç, Ebru Ay, Fatih Yazıcı, Feride Ersoy, Gül Tuncel, Halil Ekşi, Mustafa Şeker, Özlem Lala, Seher Yarar Kaptan, Sevgi Coşkun Keskin, Taha Yazar, Tuğba Sömen, Yaşar Kop, Yusuf Keskin, Zeynep Şimşir Milletlerin geleceği ile milleti oluşturan fertlerin nitelikleri arasında doğrudan bir ilişki vardır. Bu nedenle içinde yaşadıkları toplumunun kültü­rel değerleri ile temel insani değerleri kendi kişiliklerinin bir parçası hâline getirmiş; bilgiye ulaşma, bilgiyi üretme ve yayma yöntemlerini bilen ve uygulayan üyelerinin yüksek miktarlara ulaştığı toplumlar, geleceğe daha yüksek bir özgüvenle bakabilirler.
İnsanların düşünce ve davranışlarında temel insani değerleri yeterince önemsemediklerine ilişkin yargının yoğun bir biçimde dile getirildiği şu günlerde, okulların hem akademik açıdan başarılı hem de iyi karakter nitelik­leriyle bezenmiş bireyler yetiştirmeyi asıl varlık sebebi olarak görmesi iktiza etmektedir. Başka bir anlatımla okullar sadece akademik açıdan yeterlikleri gelişmiş, merkezî sınavlarda başarılı olan öğrenciler yetiştirmekle yetinme­yerek hayatın her aşama ve boyutunda başarılı bireyler yetiştirmeyi amaç edinmelidir. Söz konusu bu amaç, karakter ve değerler eğitimine yönelik gerçekleştiri­len faaliyetlerin de en önemli dayanağını teşkil etmektedir.
Karakter ve değerler eğitiminde kuram ve uygulamayı birlikte ele alan bu eser, öğretmen yetiştirme lisans programlarında yer alan Karakter ve Değerler Eğitimi Dersi için bir kaynak kitap niteliğinde hazırlanmıştır. Kitabın hedef kitlesi olan öğretmen adaylarına, öğretmenlere, araştırmacıla­ra ve ebeveynlere faydalı olmasını dileriz.
Aydın Çivilidağ, Şerife Durmaz İnsan yaşamında iki karar hayatidir; kariyer kararı ve evlilik. Yaşamımızın yaklaşık üçte ikisini çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, kariyer kararımızın bizi mutlu ya da mutsuz edebileceği gerçeğiyle karşılaşırız. Aynı zamanda aktif iş yaşamında da bireyler çeşitli nedenlerle kariyer sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla insanın tüm yaşamını etkileyebilen iş yaşamında bireylere doğru ve gerçekçi kariyer kararı verme ve kariyer sorunlarıyla başa çıkmada kariyer danışmanlık süreci destek sağlama misyonuna sahiptir. Kariyer danışmanlığı, kariyer bilgisi ve terapötik becerileri bir arada barındıran etkileşimli bir yardım ilişkisidir.
Bu kitapta; iş yaşamıyla ilgili bazı temel konulara değinildikten sonra kariyer kavramı, kariyer danışmanlığı tarihsel süreci, kariyer teorileri, ergen bireylerde ve aktif iş yaşamında kariyer danışmanlığı ele alınmış, vaka örneklerine yer verilmiş ve son bölümde kariyer danışmanlığı ile ilgili etik açıklamalar yapılmıştır. Kitap, çalışma psikolojisi ve iş yaşamıyla ilgili olan tüm profesyonellere, öğrencilere ve okuyuculara yönelik hazırlanmıştır.
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.
Ahmet Ayaz, Ayşenur Büyükgöze-Kavas, Dünya Şen-Baz, Furkan Kirazcı, Gökçen Aydın, Habibe Bilgili, Hakan Büyükçolpan, Melda Erbaş, Nurten Karacan Özdemir, Özlem Haskan Avcı, Özlem Ulaş Kılıç, Selen Demirtaş Zorbaz, Semra Uçar, Tansu Mutlu Çaykuş Kariyer Psikolojik Danışmanlığında Kuramlar kitabı, kariyer gelişim kuramları ve kariyer psikolojik danışma yaklaşımlarını kapsayacak şekilde, kuramsal ve uygulamaya dönük bilgileri harmanlayan bir yaklaşımla tasarlanmıştır. Bir yandan uygulamalara ışık tutacak ve zemin sağlayacak kuramsal bilgi sağlanırken bir yandan çeşitli yaş gruplarına ve dezavantajlı gruplara dair gelişimsel süreç göz önünde bulundurulmaya çalışılmıştır.
Kitap, ilk olarak kariyer, meslek, iş, uğraşı, çalışma gibi kariyer psikolojik danışması açısından temel oluşturacak kavramları; ekolojik kariyer danışmanlığı, uzaktan çalışma gibi güncel konuları ve kariyer psikolojik danışmanlarının sahip olması gereken yeterlikler ve uygulamalara temel oluşturması gereken etik ilkeleri ele alarak başlamaktadır. Geleneksel Kariyer Psikolojik Danışması Kuramları bölümü (Parsons'ın Özellik-Etmen Kuramı ve Holland'ın Mesleki Tipoloji Kuramı gibi), kariyer psikolojik danışmasının gelişiminde ilk öncü yaklaşımların alana sağladığı temellerin anlaşılmasına ve aynı zamanda hâlâ aktif ve güçlü bir şekilde uygulama ve araştırmada yer buluyor olmalarının olası nedenleri üzerinde düşünülmesine katkı sağlayabilecektir. Kariyer Psikolojik Danışmasında Psikodinamik Kuramlar, temelleri çocukluk dönemine dayanan ihtiyaçların ve kişilik gelişiminin kariyer gelişimi ve meslek seçimi üzerindeki olası etkilerinin anlaşılmasına ışık tutabilecektir. Kariyer Psikolojik Danışmasında Gelişimsel Kuramlar bölümü, geleneksel ve psikodinamik kuramların görece sınırlayıcı bakış açısının ötesine geçerek kariyer gelişimini gelişimsel bakış açısı ile tüm yaşam boyu süren bir yaşam görevi olarak ele alması açısından önem taşımaktadır. Ayrıca bu kuramların toplumsal cinsiyet rolleri ve sosyoekonomik düzey gibi bağlamsal değişkenlerin kariyer gelişimine nasıl yön verebildiğinin anlaşılmasına ve günümüzde de hâlâ kariyer gelişimini etkileyebilen bu dinamiklerin sorgulanmasına katkı sağladığı söylenebilir. Kariyer Gelişiminde Sosyal Bilişsel ve Öğrenme Kuramları; fırsatlar, destekler, engeller, çeşitli öğrenme deneyimleri gibi çevresel ve bağlamsal değişkenlerle bireysel-bilişsel faktörlerin etkileşiminin kariyer gelişimine nasıl yön verebildiğinin anlaşılması açısından önem taşımaktadır. Son olarak, Kariyer Psikolojik Danışmasında Güncel Kuramlar, özellikle 21. yy. ile gelen hızlı ve sürükleyici değişimlerin kariyer gelişimi üzerindeki etkilerinin anlaşılması ve bu değişimlerin yönetilmesinde ihtiyaç duyulacak umut, iyimserlik, kariyer uyumu, çalışma iradesi gibi becerilerin ele alınması ve bu süreçte nasıl bir kariyer psikolojik danışması yürütüleceğine dair sundukları güncel yaklaşımlar açısından alan yazına katkı sağlamaktadır.
Kitap; ilgili kuramlara dayalı temel kavramlardan ölçme araçlarına, dezavantajlı gruplarla çalışmaya yönelik bakış açılarından kariyer psikolojik danışmanlığı model ve uygulamalarına dair kapsamlı içeriği ile alanında uzmanlaşmak ve kendi kariyer gelişimine dair farkındalık kazanmak isteyen herkes için faydalı bilgiler sunmaktadır.
Donna Yena Kariyer yönetimi becerilerinizi geliştirmeyi hedefleyen bu kitap, gizil güçlerinizi ortaya çıkarmanızı, kendi potansiyelinizi ortaya koymanızı ve onlarca öz geçmiş arasında sizin öz geçmişinizin öne çıkmasını sağlayacak ipuçlarını içermektedir. Bu kitapta yer alan alıştırmalar, kariyer hedeflerinizi gözden geçirerek yeni kariyer hedefleri belirlemenize de yardımcı olacaktır.
Vicki L. Plano Clark, Nataliya V. Ivankova “Bu kitabın yaklaşımını seviyorum. Karma yöntemler araştırmasına (KYA) ilişkin geniş bir görünümü gözler önüne sermekte ve okuyucunun KYA'yı işlevsel hâle getirmesi için bir durak noktası sunmaktadır. KYA'nın geniş ve karmaşık dünyasına bir alan rehberi olarak hizmet edebileceğine inanıyorum.”
-Theresa A. Beery, Cincinnati Üniversitesi
“[Bu metin], uygulamalı ve kuramsal olarak karma yöntemlerle ilgili alana (ve önemli tartışmalara) katılmak için mükemmel bir başlangıç noktası sağlamaktadır.”
-Holly Thomas, Carleton Üniversitesi
“Tabloları ve metin kutularını çok sevdim. Çok fazla bilgi doluydu ve anlatıyı okurken üzerinde düşünmek çok yararlıydı.”
-Deborah Gioia, Maryland Üniversitesi, Baltimore

Karma yöntemler araştırması alanına ve uygulamasına kısa bir giriş
Bu uygulamalı kitap, karma yöntemler araştırması alanını ve farklı bakış açılarını anlamaya yönelik özgün bir sosyoekolojik çerçeve sunmaktadır. Çerçeveyi kullanarak aşağıdaki konulara ilişkin temel bazı soruları ele almaktadır: Karma yöntemler araştırma süreci nedir? Karma yöntemler araştırması nasıl tanımlanır? Neden kullanılır? Hangi desenler mevcuttur? Karma yöntemler araştırması diğer araştırma yaklaşımlarıyla nasıl kesişir? Karma yöntemler araştırmalarında nitelik ne anlama gelir? Karma yöntemler araştırması kişisel, kişiler arası ve sosyal bağlamlarda nasıl şekillenir? Karma yöntemler araştırması alanında ortaya çıkan konulara, bakış açılarına ve tartışmalara odaklanan bu kitap, öğrencilerin, akademisyenlerin ve araştırmacıların kendi araştırma uygulamalarını şekillendirmek için bu söylemleri tanımlamasına, anlamasına ve bunlara katılmasına yardımcı olur.
Ahmet Katılmış, Cahide Kayış, Halil Ekşi, Koray Onur, Köksal Muç, Mehtap Koldaş, Serdar Erdem Karşılaştırmalı Değerler Eğitimi: Uygulama Örnekleri ile Farklı Kültürlerde Değerler Eğitimi isimli bu kitap, farklı ülkelerin eğitim sistemlerini ve kültürel bağlamlarını inceleyerek değerler eğitimi alanında farkındalığı artıran türünün yegâne kaynağıdır.
Kitap; Türkiye, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Avustralya, Brezilya, Çin, Finlandiya, Fransa, Güney Afrika Cumhuriyeti, Hindistan, İngiltere, İran, İsrail, Japonya ve Rusya gibi çeşitli ülkelerdeki değerler eğitimi uygulamalarını detaylı bir şekilde ele almaktadır. Her bölümde, ilgili ülkenin eğitim sisteminin tarihsel arka planı ve o dönemlerdeki değerler eğitimi uygulamaları incelendikten sonra günümüze kadar uzanan süreçte ülkenin nasıl değiştiği ve değerler eğitimi alanında ne tür gelişmeler yaşadığı irdelenmektedir.
Kitapta, farklı kültürel ve sosyal yapıların değerler eğitimine etkisinin derinlemesine anlaşılmasına katkı sunan bu yaklaşımla birlikte öğretmenlerin rolüne de odaklanılmaktadır. Böylelikle okuyucular, çeşitli ülkelerdeki değerler eğitimine dair gerçek hayat örneklerine dayanan etkinlikleri ve senaryoları inceleyerek farklı yaklaşımları daha iyi kavrayabileceklerdir.
Okuyucusuna, farklı ülkelerdeki değerler eğitimi uygulamalarını aynı zamanda derinlemesine deneyimleme ve anlama fırsatı sunan kitabın her bir bölümü, o ülkenin eğitim sistemi ve toplumsal yapılarına odaklanarak değerlerin nasıl şekillendiği ve kuşaktan kuşağa nasıl aktarıldığı hakkında berrak bir resim çizmektedir. Bu sayede değerler eğitiminin sadece bireyleri değil aynı zamanda toplumları nasıl etkilediğinin de anlaşılmasına katkı sunmaktadır.
Kitap; değerler eğitimi alanında çalışan eğitimciler, öğretmenler ve eğitim yöneticilerinin yanı sıra kültürel çeşitlilikle ilgilenen araştırmacılar, öğrenciler ve eğitim politika yapıcıları için vazgeçilmez bir rehber olma iddiasındadır.
Gülten Ülgen Dünyamızdaki obje ve olaylarla etkileşmek, bu etkileşim sürecinde bilgi edinmek ve edinilen bilgilerle karşılaşılan problemleri çözmek, insan olmanın temel fonksiyonudur. İletişimin hızla geliştiği, bilgi yükünün inanılmaz hızla arttığı bu günlerde, bilgiyi seçerek edinmek ve etkili biçimde kullanmak gerekli görülmektedir. Bu nedenle bilişsel süreçlerin geliştirilerek etkin biçimde kullanılması öncelik kazanmaktadır.
Bu kitapta; bilgilerin sınıflandırılmasına, insanların bu bilgileri kendi doğalarına uygun olarak nasıl edindiklerine ve kendi bilişsel süreçlerini denetim altına alarak nasıl geliştirebileceklerine ve az da olsa bilişsel süreçlerin nasıl değerlendirilebileceğine yer verilmiştir. Denetlenebilirlik açısından kavram konusu ön plana çıkarılmış, kavram öğrenmenin hangi bağlamda ve/veya hangi koşullarda gerçekleşebileceği konusunda olasılıklara işaret edilmiştir.
Eserin, öğrenci öğretmen ve ebeveynlere yararlı olacağı düşünülmektedir.
Lisa M. Schab, Lcsw Genellikle kaygılı hissediyorsan, yalnız değilsin. Senin yaşındaki her üç kişiden biri kaygı, korku ve panikle savaşıyor. Korkutucu olan; kaygıyla baş etmenin yolunu bulamazsan, büyüdükçe kaygının seni ele geçirebilecek kadar artabilmesidir. İyi haberse; kaygını azaltmak ve hayatından onu nasıl uzak tutacağını öğrenmen için kendi kendine ve danışmanının yardımıyla kullanabileceğin pek çok etkili teknik olduğudur. Bu çalışma kitabı, bunu gerçekleştirebilmen için sana yapabileceğin basit çeşitli etkinlikler sunmaktadır.

Kaygı-Ergenler için Çalışma Kitabı, kaygının zorlukları ile günlük yaşamında nasıl baş edeceğin konusunda sana yol gösterecektir. Bu, kaygılı düşüncelerini tanımana, onların yaşamındaki etkisini kontrol edebilmene ve olumlu benlik algısı geliştirmene yardımcı olacaktır. Bu kitap ayrıca, ihtiyaç duyduğunda ek yardım ve destek için başvurabileceğin kaynakları da içeriyor. Ne bekliyorsun? Zamanını, yapabileceğin birçok keyifli ve verimli etkinlik varken, daha fazla kaygıdan hareket edemez halde yaşama. Kaygı yüzünden ketlenerek zamanını boşa harcama!
Kelsey Torgerson Dunn İnsanlar size öfkeli göründüğünüzü mü söylüyorlar?
Kendinizi, başkalarına bağırırken veya yıkıcı davranışlar sergilerken mi buluyorsunuz?
Gençlik yılları; okul stresinden üniversite kaygısına, arkadaş sorunlarından ebeveynlerle sınırların sınanmasına kadar zorluklarla doludur. Ve bazen tüm belirsizlikler, kaygılar ve aksiliklerle baş etmek zor olabilir. Kaygı veya stres soğukkanlılığınızı kaybetmenize neden oluyorsa bu kitap size yardımcı olabilir.
Temeli bilişsel davranışçı terapiye (BDT) dayanan bu ilgi çekici rehber, öfkenizin temelindeki kaygıyla başa çıkmanıza yardımcı olacak ve böylece siz de yeniden kendiniz gibi hissetmeye başlayabileceksiniz. Zorlu duygularla savaşmaya veya onları görmezden gelmeye çalışmak yerine bunları kabullenmenize ve bunlarla çalışmanıza yardımcı olacak güçlü başa çıkma becerileri bulacaksınız. Ayrıca tepki vermeden önce durup düşünmek ve kaygınızla öfkenizi tetikleyen şeylerle karşılaştığınızda sakinliği tercih etmek için “beyninizi nasıl eğiteceğinizi” keşfedeceksiniz. Duygularınızın kontrolünü elinize almaya ve hayatınızı güvenle ve temiz bir kafayla yaşamaya hazırsanız, bu arkadaş canlısı rehber sizi kollayacaktır!
Aykut Günlü, Bülent Dilmaç, Durmuş Ümmet, Esat Şanlı, Esra Teke, Hasan Kütük, Hatice İrem Özteke Kozan, İsmail Kuşci, Sinan Okur, Tuncay Oral, Vedat Bakır, Yakup İme Sevilen birinin kaybı ile başlayan yas süreci tıpkı ölüm gibi her insan için kaçınılmaz bir gerçektir. Yas süreci evrensel bir olgu olmasına rağmen etkileri her birey için farklı olabilmektedir. Bu süreçteki tepkiler, bireyin kişisel özellikleri başta olmak üzere birçok faktöre bağlı olarak değişebilmektedir. Bu kitap; kayıp ve yas kavramlarını, yas sürecini etkileyen faktörleri, yas sürecini ele alan kuram ve modelleri, uyum sürecini, yurt dışında uygulanan yas destek programlarını, kültürümüzdeki yas ritüellerini, alanda çalışan uzmanların kendi yaslarını, çocuklar özelinde bu sürecin dinamiklerini ve yas danışmanlığında uygulama örneklerini ele almaktadır. Bu anlamda yas süreçlerine ilişkin birçok konuyu ele almasıyla, yas tutan veya yas sürecini yaşayan yakınları olan bireyler, alanda çalışan uzman ve uygulayıcılar başta olmak üzere farklı okuyucu kitlesine seslenebilen bir başucu eser olma özelliği taşımaktadır.
Keren M. Humphrey Yas, duygusal olarak bağlandığımız, bizim için önemli bir şeyi (gençlik, iş vb.) ya da özellikle birini kaybetmemiz (ölüm) öncesinde ya da sonrasında gösterdiğimiz çok yönlü bir tepkidir. Kayıp sonrasında duygusal tepkiler öne çıksa da yas fiziksel, bilişsel, davranışsal, sosyal, kültürel ve felsefi boyutları da içeren çok yönlü bir süreçtir. Kayıplara bağlı olarak yaşanan kederin bir göstergesi olarak kaybettiklerimize ağlamak, kayıplarımız hakkında konuşmak yas tutmanın normal ve doğal bir parçasıdır. Buna karşın, ağlamanın olmaması, aynı zamanda koruyucu doğal ve sağlıklı bir reaksiyon da olabilir veya esneklik belirtisi olarak da görülebilir. Ağlamak ya da kültürel herhangi bir davranış için içsel veya dışsal bir baskıya maruz kalmak yas sürecini karmaşıklaştırır ya da yası erteleyebilir.
Kayıp yaşayan biriyle konuşmak; söylenmesi veya yapılması gerekeni belirlemek çoğumuza zor gelir. Ne yapacağımızı, ne söyleyeceğimizi bilemeyiz. Söylenecek ya da yapılacak her şeyin kayıp karşısında anlamını yitirdiğini, kişiye bir yardımı olmayacağını düşünürüz. Yas tepkilerinin kültürel ve kişiye özgü olması da verilecek tepkileri belirlemede önemli zorluklar sunmaktadır. Özellikle psikolojik destek sunmada uzmanlaşmış profesyonellerin, kayıp yaşayan bireylere yardım etmede özel becerilere sahip olmaları gerekmektedir. Elinizdeki bu kitap, kayıplarına uyum göstermeleri konusunda danışanlara yardım edebilmeleri için danışmanlara kayıp ve yas danışmanlığı alanına yönelik çok özel beceri ve stratejiler sunmaktadır.
Bahar Gökler, Banu Yılmaz, Deniz Okay, Emrah Keser, Esra Güven, Fatma Mahperi Uluyol, Gizem Cesur Soysal, Gün Pakyürek, Ilgın Gökler Danışman, Mübeccel Yeniada Kırseven, Tuğba Faden Yiğit, Özge Şahin, Özge Yüksel, Özlem Kahraman Erkuş, Samet Baş, Yasemin Kahya, Zuhal Yeniçeri Var olmak; hayatımızda yer tutan insanların, ilişkilerin, anıların ve mekânların günbegün yitimine tanık olmak demektir. Anne karnının kaybedilmesiyle başlayan yitimler silsilesi; anne memesinin, çocuk olmanın, gençliğin, aile evinin, okulun, akrabaların, ebeveynlerin ve en nihayetinde de kişinin kendi yaşamının kaybıyla son bulur. Yaşam, bir bakıma, kayıplar karşısında yapıp ettiklerimizden ibarettir. Kayıpların hayatın her anına bu denli sinmiş olması, onların sükûnetle karşılanacağı veya kolayca atlatılacağı anlamına gelmez. İnsan zihni, her türlü kaybı önlemeye yönelik dirence, önleyemediği zaman ise yas tutmaya ilişkin doğal bir donanıma sahiptir.
Bu kitap, kayıp yaşantısının çeşitlerini, insanların neden ve nasıl yas tuttuğunu ve yas tutmanın ne zaman bir psikolojik sorun hâline geldiğini ele almaktadır. Kitap, yalnızca alanda çalışan uzmanların bilgi birikimine katkı sunmak için değil, aynı zamanda, kendisi veya bir yakını yas tutmakta olan ve bu yası anlamlandırmak isteyen herkes için hazırlanmıştır.
Margo A. Mastropieri - Thomas E. Scruggs, İçinde tüm renkleri ve farklılıkları barındıran doğa, insanoğluna tüm ihtişamı ve cömertliğiyle sınırsız bir çeşitlilik ve zenginlik sunmaktadır. Keşfedilen ve henüz keşfedilmemiş gizemiyle doğadaki bütün unsurlar, birbiriyle uyumlu bir harmoni sunmaktadır bizlere… Tüm güzelliklerin yanında aşılması güç engelleri de barındıran hayat, tüm canlılar için her şeye rağmen yaşamaya değerdir. İşte elinizde bulunan bu eser, insan yaşamını olumsuz etkileyen tüm koşullarla nasıl başa çıkılabileceği konusunda bizlere yol göstermektedir. İnsan fizyolojisinde, kaynağı çok farklı nedenlere dayalı olan ve bireyin yaşamını güçleştiren çok çeşitli engeller mevcuttur. Kalıtımsal, çevresel, kültürel ve gelişimsel vb. nedenlerden dolayı, normal bireylerden farklılık gösteren milyonlarca insanla doğanın bize sunduklarını paylaşmak ve eşit yaşamak zorundayız. Her insana sunulan onurlu yaşam hakkı, çeşitli nedenlerden dolayı farklı özelliklere haiz bireylere de aynen sunulmaktadır. Bu kaynakta, doğanın hizmetinden herkesin eşit şekilde yararlanabilmesine yönelik stratejiler bulunmakta ve farklı engel gruplarındaki bireylerin; normal yaşama daha hızlı ve uygun bir şekilde adapte edilebilmeleri için normal eğitim sınıflarında akranlarıyla birlikte eğitim-öğretim ve öğrenme faaliyetlerinden daha etkili fayda sağlayabilmelerinin yolları gösterilmektedir.
Kaynaştırma Sınıfı kitabında, bütünleştirici eğitim olarak da nitelendirilen kaynaştırma eğitiminin teorik temelleri hakkında bilimsel bilgilere erişebileceğiniz gibi, tüm seviyelerdeki tüm engel gruplarına yönelik öğretim stratejileri ve konu alanlarına uygun öğretme ve öğrenme tekniklerine yönelik pratik ve uygulamaya dönük bilgi ve örneklere de ulaşabileceksiniz. Eserin, tüm farklılıkları ve çeşitlilikleri zenginlik olarak gören, kendini eğitime adamış tüm sınıf, özel eğitim, branş, okul öncesi öğretmen ve öğretmen adaylarına; rehberlik ve psikolojik danışmanlara, uzman, eğitimci, aileler ve gönül elçilerine ışık tutacağı umut edilmektedir.
Rengin Karaca Kitabın temel amacı insanın kendi olabilmesine, “gerçek ben”i bulabilmesine, olumsuz düşüncelerini değiştirip gerçekçi ve olumlu düşüncelere ve beraberinde de gerçeğe uygun ve olumlu duygular yaşamasına, davranışlarının olumlu yönde değişmesine yardımcı olmaktır. Özüne dönmek, olumsuzdan olumluya doğru yol almak kolay değildir. Bu yolda yaşanan sıkıntılar, olacaktır. Ancak bu başarılabilir ve bizler, kendimiz olarak mutlu, doyumlu ve kendi olmanın dayanılmaz hazzını yaşayan bireyler olabiliriz.
Yani suçluluk, utanç, değersizlik, güvensizlik, aşağılanma duyguları yerine kendimize güvenmeyi, değerli hissetmeyi, sevmeyi, sevilebilmeyi ve “gerçek ben”in gerçekteki gereksinim ve isteklerine göre yaşantımızı şekillendirmeyi ve mutlu olmayı hak ediyoruz. Kendi düşüncelerimizle cehenneme çevirdiğimiz dünyamızı, cennete çevirmek bizim elimizde. Düşünceler, değiştirilebilir. Ancak bu yolla hak ettiğimiz kendimiz olmayı başarabiliriz.
Bu nedenlerden dolayı kitapta ağırlıklı olarak pozitif psikolojinin temel kavramları, bilişsel psikolojinin, akılcı duygusal davranışçı terapinin, insancı psikolojinin ve psikanalitik kuramın üzerinde özellikle durduğu erken çocukluk dönemi, ebeveyn etkileri ve psikodinamik temelli anlayış egemendir. Olumsuz düşüncelerden kurtulup olumlu ve gerçekçi düşüncelere yönelebilmek ve güçlü düşünebilmek için “İÇSEL KONUŞMA EĞİTİMİ” başlığı altında konuya ilişkin teknikler, örnekler verilmektedir.
Kitabımızın ana başlıkları arasında; düşünme tarzları, olumlu ve olumsuz düşünceler, olumsuz düşüncelerden kurtulmak, düşüncelerin tetiklediği duygular, bunların oluşumunda rol oynayan erken çocukluk dönemi ve ebeveyn etkileri, kusurlu tutumlar ve çocuğa iletilen gerçek dışı ve olumsuz mesajlar, çocuğun ve daha sonra yetişkinin düşünce ve duygularının şekillenmesindeki etkileri, bunların değiştirilmesi ve kişinin mutlu olabilmesi, etkili düşünme ve beraberinde gerçeğe uygun, olumlu duygulara sahip olabilmesi, kendi “gerçek ben”imizi, kendi özümüzü bulmamız, onunla yüzleşmemiz ve bununla birlikte yaşanan sıkıntılar, kendimize karşı merhametli, samimi, içten, dürüst, cesur, hoşgörülü olmamız, mükemmeliyetçilik takıntısı, kendine yabancılaşma, incinme korkusuyla değişime gösterilen direnç, utanç ve bunların nedenleri, psikolojik sağlıklılığın kriterleri ve bunu besleyen kaynaklar, bağışıklık sistemimiz, sevgi, bağ kurmak, nevrotik yaşam tarzı, depresyon, anksiyete (kaygı) ve nedenleri, olumlu ve olumsuz benlik kavramı, maneviyatın, ümit etmenin tanımı ve önemi, yaşadığımız duyguların anlamı, çeşitleri, nedenleri, duygu, düşünce ve davranış ilişkisi, güçlülük, yeterlilik, dayanıklılık ve kendimize yardım edebilmenin yolları, bulunmaktadır.
Bütün bunlar ve kitapta sözü edilenler; olumsuzdan olumluya, “gerçek ben”e, özümüze dönme yolculuğunda, bize yardım edecek olan temel ögelerdir.
Tarık Solmuş Bir kendini keşfetme, yüzleşme, içgörü kazanma yolculuğu bu kitap…
Kendimizden ve hayattan ne bekliyoruz, ne istiyoruz?
Kendimizi korumak için bile olsa arkasına sığındığımız duvarlar, çektiğimiz setler?
İçimizde bizim bile bilmediğimiz, farkında olmadığımız başka kişilikler de mi var?
Aslında hayat bir tiyatro sahnesi ve biz de oyuncuları mıyız?
Neden maskeler takarız, kendimizi saklarız?
Neden başarılı olmaktan korkarız?
Duygularımızdan neden ve nasıl kaçarız? Duygularımızı nasıl yönetebiliriz?
Neden bağlanmaktan, sevmekten, aşık olmaktan korkarız?
Çocukken yaşadığımız travmalar hayatımızı nasıl etkiler?
Önyargılarımızdan kurtulabilir miyiz?
En sağlıklı ve en anormal romantik ilişkiler hangileridir?
Peki en tehlikeli, en acı veren ilişki, evlilik hangisidir?
İşte düşüncelerimiz, duygularımız, kişiliğimiz, ilişkilerimiz, cinselliğimiz, travmalarımız ve psikolojik sorunlarımızla kendimiz, hayatımız…
Yıldız Kuzgun Kendini Değerlendirme Envanteri; ortaöğretimde olan, yükseköğretimde fakülte/bölüm seçme durumunda olan öğrencilerin kişilik özellikleri hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmeleri amacıyla geliştirilmiş bir ölçme aracıdır. Envanterde yirmi üç özellik tanımlanmış olup, bunların her biri için on soru olmak üzere toplam iki yüz otuz soru bulunmaktadır. Soruları yanıtlayan kişi, puanını kendisi hesaplayabilir; bu puanların, ne anlama geldiğini yine kendisi değerlendirebilir.
Ekte verilen CD formu, kişinin yanıtlama ve puanlama işlemlerini bilgisayar ortamında yapabilmesine olanak sağlamaktadır. Soruları gerçekçi bir tutumla yanıtlayanlar, kişilikleri hakkında oldukça nesnel bir fikir edinebilecekleri gibi, daha sonra sorularda sözü edilen durumlardaki davranışlarını daha iyi değerlendirme ve bazı özelliklerini daha da geliştirme isteği duyabileceklerdir.
Şule İzgi Şahin Psikolojik Polisiyenin K Hâli üçlemesinin bu son kitabında okuru yine psikolojik olay çözümlemeleri, karakter analizleri ve ruhsal çatışmalar içinde müthiş bir macera ve gerilim bekliyor. Arka plandaki derin psikolojik analizleriyle okurda psikoterapi etkisi yaratan bu polisiye gerilim romanında Şule İzgi Şahin, önceki ilk iki psikolojik kadın polisiyesinde olduğu gibi yine akıl oyunlarının oluşturduğu sonsuz bir labirentte, okuru ile birlikte yol alıyor.
Hızlı bir tempo, akıcı olaylar zinciri ve psikolojik altyapısıyla bir solukta okunacak bu romanda; üçlemenin ilk romanı olan Kopmuş İp'in kahramanı Psikolog İpek Güngör ve üçlemenin ikinci romanı olan Kocama Tuzak Kurdum'un kahramanı fitness hocası Bahar Aktan ve her iki romanın vazgeçilmez karakteri Emniyet Teşkilatının Organize Suçlar Dairesi Müdürü Ahmet Demirtaş, bu romanın kahramanı Ömür Akkaya ile buluşuyor ve geçmişi 30 yıl öncesine dayanan bir cinayetin sırrını, şifreli dizeler ve psikolojik analizler eşliğinde hep birlikte çözüyor.
Kırmızı Kadifenin Sırrı, polisiye gerilimin psikolojik analizler ve terapi teknikleriyle harmanlanmış en ustaca yorumu.
Inger Maier Küçük kuzu Kırpık, annesinden ayrılmaktan korkmaktadır. Gelin Kırpık’ın bu korkuyla nasıl başa çıkacağını birlikte görelim.
Kırpık Annesinden Ayrılmaktan Korktuğunda, ayrılma kaygısı gibi çeşitli korkuları olan çocuklar için destekleyici ve yol gösterici bir kitaptır.
Durmuş Ümmet İnsan olmak demek ya da yaşıyor olmak demek hayatın içinde kaçınılmaz olan problemlere çözüm üretmek demektir. İnsan, dünyaya geldiği andan itibaren yaşamda birçok zorlukla karşılaşır. Karşılaşılan zorluklarda iki türlü düşünme seçeneğimiz vardır: ya problemin ne olduğuna, neden olduğuna, yani detaylarına, odaklanırız ya da problemin nasıl ortadan kaldırılabileceğine, problemle nasıl baş edilebileceğine odaklanırız. Hangisine odaklanacağımız ise düşünme alışkanlıklarımızla ilgilidir. İlk ifade edilen tarzda düşünmek, insana problemin ayrıntılarını fark ettirir ki bu, kişiyi problemin içine daha çok çeker. İkinci şekilde düşünmek ise insana problemin çözümlerini fark ettirir ki bu da değişim için onu harekete geçirir. Frederick Langbridge'ın “Dünya, insanların bakışına göredir: Aynı pencereden bakan iki insandan biri, çamuru görür; öteki, yıldızları” sözünde olduğu gibi. Kısa süreli çözüm odaklı yaklaşım da bu şekilde danışana problemin detaylarını düşündürmek yerine çözümlerin neyle ilgili olabileceğini fark ettirmeye odaklanmış bir yaklaşımdır. Bu kitapta; çözüm odaklı psikolojik danışma yaklaşımının temel felsefesi, ilkeleri, çalışma usulleri, kullanılan teknikler ve farklı kullanım sahalarının neler olduğu ile ilgili bilgiler aktarılmıştır. Ayrıca yaklaşıma dair her bir önerme vaka örnekleriyle somutlaştırılmaya çalışılmıştır. Kitabın bir yandan saha çalışanlarına, diğer yandan akademik çalışmalara katkı sağlaması amaçlanmıştır.
Zeynep Cihangir Çankaya Derslerimde, seminerlerde, yürüttüğüm psikolojik danışma ve rehberlik uygu-lamalarında gençlere ve yetişkinlere; “Nasıl bir dinleyicisiniz?”, “Başkalarını iyi dinleyebiliyor musunuz?”, “Çocuğunuzu nasıl dinlersiniz?” gibi sorular soruyo-rum. Bu soruları yönelttiğim hiç kimse şimdiye kadar “Ben iyi bir dinleyici değilim.” ya da buna benzer bir şey söylemedi. Herkes iyi dinleyici olduğunu ifade etti ve pek çok kişi de başkalarının kendisini dinlemediğinden yakındı.
Bu çelişkinin, iyi dinlemenin neleri içerdiğinin bilinmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Ayrıca insanların başkalarının kendilerini dinlememelerinden yakınmaları da dinlemenin ne kadar önemli bir beceri olduğunu gösteriyor.
Bu anlamda kitabın psikolojik danışmanlara, psikolojik danışman adaylarına, diğer yardım hizmetlerinde çalışanlara/çalışacak olanlara, anne ve babalara, öğretmenlere, dinleme becerilerini geliştirmek isteyen herkese yararlı olacağını umuyorum.
Ayşen Temel Eğinli, Selcan Yavuz Her birey, çocukluğundan itibaren ebeveynleri ya da ebeveyn figürleri tarafından verilen sözlü ve sözsüz mesajlara maruz kalmaktadır. Kimileri bu mesajları olduğu gibi kabul etmekte, kimileri ise reddetmekte ya da tam tersini yapmaktadır. Bu doğrultuda, kişiler, isyan etmek, uyum sağlamak ve kendini eleştirmek gibi birçok davranış geliştirebilmektedir.
Bu kitap, kişiyi iç dünyasında yolculuğa çıkararak kendisini keşfetmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, kendinin ve diğerlerinin kişilerarası iletişim biçimlerini fark etmesini kolaylaştırmakta ve bu doğrultuda kişinin gelişimi ve değişimi için bir yol göstermektedir. Kişinin hem kendisiyle hem de diğerleri ile yaşadığı çatışmaların nedenlerini anlamasına ve bu çatışmaları çözmesine yardımcı olacak anahtarlar sunmaktadır.
Eğer aşağıdaki soruların cevaplarını merak ediyorsanız, bu kitap ile kendinizi daha iyi hissedebilir ve daha özgür bir yaşama adım atabilirsiniz.
• Kendiniz dâhil her şey mükemmel mi olsun istiyorsunuz?
• Hep kendinizi haklı ama karşınızdaki kişileri hatalı mı görüyorsunuz?
• Birisini suçlarken bir anda mağdur konumuna mı düşüyorsunuz?
• Hep kendinizi eksik hissediyor ama karşıdaki kişileri kendinizden daha iyi olarak mı değerlendiriyorsunuz?
• Ne kadar çabalarsanız çabalayın bir türlü istediğiniz noktaya varamıyor musunuz?
• Farklı olaylar karşısında istemediğiniz hâlde aynı davranış biçimlerini mi sergiliyorsunuz?
• Genellikle başkalarını memnun etmeye çalışıyor, kendi ihtiyaçlarınızı görmezden mi geliyorsunuz?
• Kurduğunuz iletişimlerde karşınızdaki kişiyi anlamakta zorluk mu çekiyorsunuz?
• Farklı kişilerle kurduğunuz iletişimlerde hep aynı sorunları yaşıyor ve benzer duyguları mı hissediyorsunuz?
Rengin Karaca Bu kitabın temel amacı, insanın kişilik gelişimine ve içgüdüleriyle gerçek dünya arasında dengeyi kurabilmesine yani vermek ve almak arasındaki dengeyi kurup sağlıklı bir egoya sahip olabilmesine ve içindeki gerçek “ben”i bulabilmesine, uyumu yakalayabilmesine ilişkin anlaşılabilir bir bakış getirebilmektir.
Kişiliğimizi, iç dünyamızı; denize, uzaya benzetiyorum. Ne kadar derine dalmaya çalışsak da analiz etsek de tam olarak anlamamız ve çözümlememiz mümkün değildir. Kişilik; düşüncelerimiz, konuşmalarımız ve nasıl davrandığımızdır. Çevreyle olan uyumumuzdan kişiliğimiz sorumludur. Özelliklerimiz, dürtülerimiz, huylarımız, tavır ve tutumlarımız, ahlaki özelliklerimiz, toplumsal ilişkilerimiz kişiliğimizin bir marifetidir. İnsan doğasını şekillendiren pek çok faktör vardır. Bunların içinde iç dünyamıza ilişkin güçler, manevi güçler, dış dünyanın etkileri, çevremizin bizi koşullandırmaları var. Bu kitapta bütün bunları ele alarak içimizdeki ve dışımızdaki problemli dünyadan daha iyi bir dünyaya yapılacak yolculukta ufacık da olsa bir katkım olsun istedim.
Bütün bu anlatılanların ışığı altında; insanın doğumdan itibaren yaşadığı gelişim serüvenini, dönem özelliklerini, içindeki güçleri, çatışmaları, savunmaları, başa çıkma yollarını, duygularını, davranışını, davranışın altında yatan nedenleri, yaşanan sorunları, ebeveyn-çocuk ilişkisini ve ebeveyn etkilerini, sağlıklı kişiliğe sahip olmanın ve sağlıklı ebeveyn olmanın yollarını; cinsel rolümüzün, kimliğimizin ve cinsel kimliğimizin oluşumunu; yaşadığımız anksiyeteye ilişkin modelleri, toplumun insan ve yaşam tarzları üzerindeki etkilerini, günümüzde yaşanan şiddeti, olgunlaşma ile sahip olduğumuz değerler ilişkisini ve biz orta yaşlılarla gençlerin etkileşimini aktarmaya çalıştım. Bunların nedenlerini, nasıl oluştuklarını anlattım ki önlenebilsin, değiştirilebilsin diye. Bütün bunların dışında psikoloji alanında “normal” kişilikle ilgili yeni kabul edilebilecek bir modeli yani Steven Reiss'ın “Normal Kişilik” anlayışını detaylı bir şekilde açıklamaya çalıştım.
Ayşe Bahar Duyar Akca, Beria Nur Gurkan, Ceren Katip, Deniz Sinanoğlu, Ecem Duydu Altunpala, Elif Guneri Yoyen, Emre Gurkan, Fatih Bal, Feyza Oz, Mehmet Emin Sağan, Rahime Gokboğa, Rana Şan Bizi diğerlerinden ayıran, bize özgü ve tutarlı bir bütün oluşturan, duygularımızda, düşüncelerimizde ve davranışlarımızda ortaya çıkan en özel ve biricik özelliğimiz olan kişiliğimiz aynı zamanda bizim çevreye özgü uyumumuzu belirleyen, diğer insanlar ile ilişkilerimizde rehberlik eden, yapılaşmış ilişki biçimimizdir. Kişiliğimiz; bizim kendimizden kaynaklanan, her zaman ve her durumda olan tutarlı davranış kalıpları ile kişilik içi süreçler dediğimiz nasıl davranacağımızı ve hissedeceğimizi etkileyen ve içimizde gelişen bütün duygusal, güdüsel ve bilişsel süreçleri kapsar.
Bu süreçler, genetik ve çevresel bazı nedenlerle sekteye uğrayabilir ve bir kişilik bozukluğu gelişebilir. Kişilik bozuklukları; uzun süren, kronik, tedavisi zor psikolojik problemleri içermektedir. Kişilik bozukluğuna sahip bireyler; sosyal hayat içerisinde anlaşılamama, diğer bireylerle çatışmaya sebep olacak düşmanca tavırlar, çevreye uyum sağlamakta zorluklar, sosyal ve mesleki işlev kaybı, duygu ve düşüncelerini ifade etmede güçlükler, kişiler arası ilişkilerde bozulmalar ve dürtü kontrol kayıpları gibi birçok sorun yaşarlar. Bu sorunlar gerek birey ve gerekse çevresi için yıkıcı sonuçlar doğurabilir.
Ben ve meslektaşlarım bu kitapta; on kişilik bozukluğunun semptomlarını, etyolojisini, prognozunu, komobiditesini ve tedavi yaklaşımlarını güncel bilimsel çalışmalar ile birleştirip meslektaşlarımız, öğrencilerimiz ve danışanlarımız için bir başucu kitabı hâline getirdik. Bu kitapta amacımız, kişilik bozukluklarına dair bilimsel verileri sade bir dille okuyucularımıza aktarmak ve kişilik bozukluğunun tanınmasına ve tedavi süreçlerine katkı sunmaktır.
Ahmet Taha Can, Asiye Dursun, Asude Özdemir, Ayşe Yılmaz, Ayşegül Özsolak, Cuma Gökçe, D. Billur Örnek, Emine Nur Karataş, Hilal Beyza Ilgın, İbrahim Dadandı, Mehmet Uzun, Melda Meliha Erbaş, Nazlı Can Bayraktar, Özge Gamsız Tunç, Özgür Tönbül, Sema Civan Gökkaya, Semra Uçar, Seval Apaydın, Sultan Yüksel Kişilik Kuramları Örnek Vaka Çözümleri kitabı ile kişilikten söz edildiğinde öne çıkan kuramlar arasında yer alan Psikanalitik Kuram, Analitik Psikoloji, Bireysel Psikoloji, Kişiler Arası İlişkiler Kuramı, Psikanalitik Sosyal Kuram, İnsancıl Psikanalitik Kuram, Bağlanma Kuramı, Psikososyal Gelişim Kuramı, Psikanalitik Davranışçı Kuram, Sosyal Bilişsel Öğrenme Teorisi, Bilişsel Kuramlar, Varoluşçu Kuram, İhtiyaçlar Hiyerarşisi Kuramı, Birey Merkezli Kuram, Pozitif Psikoloji ve Ayırıcı Özellik Kuramı’na yer verilmiştir. Kitap kapsamında, analiz edilen vaka örnekleri ve okuyucunun analizine sunulan vaka örnekleri yer almaktadır. İlk bölümde, vaka analizine yönelik bir çerçeve oluşturulmaya çalışılmış ve sonraki bölümlerde, kuramların vaka analizinde kullanılan kavram ve içeriklerine mümkün olduğunca değinilmiştir. İkinci bir vaka örneği ise vaka analizi için her kuram kapsamında okuyucunun pratiğine sunulmuştur. Ruh sağlığı alanında çalışan meslek profesyonellerine, ruh sağlığı hizmeti sunmaya aday bireylere ve kişilik konusuna ilgi duyan tüm bireylere temel bir başvuru kaynağı olması dileğiyle…

Daniel Cervone, Lawrence A. Pervin Kitap, kişilik alanındaki en baskın belli başlı kuramları ve güncel araştırma bulgularını içermektedir. Kuram ve uygulamayı mükemmel bir şekilde entegre ederek bütüncül bir yaklaşım sunmaktadır. Kitabın genel kurgusu içerisinde ele alınan her bir kişilik kuramı; kapsadığı veri tabanı, sistemliliği, test edilebilir olma derecesi, kapsamlılığı ve uygulamaya katkısı açısından beş noktadan değerlendirilmektedir. Lisans ve lisansüstü dersleri için rahatlıkla kullanılabilecek bir stilde yazılmıştır.