Psikoloji \ 11-19
Mehmet Eskin, Çiğdem Günseli Dereboy, Nuray Karancı Yurdumuzda, genelde psikoloji özelde de klinik psikoloji eğitimine olan talepteki artış psikoloji alanında nitelikli ve ülkemizdeki uygulamaları da kapsayacak ders kitaplarının hazırlanmasını gerekli kılmıştır. Bu kitap böyle bir gereksinmeyi hisseden öğretim üyelerinin bir araya gelerek oluşturduğu bir sonuçtur. Klinik psikolojinin hem evrensel hem de Türkiye’deki durumunu ele alan bu kitabın klinik psikoloji derslerinde ve konuya ilgi duyan meslektaşlarımıza yararlı olacağı kanısındayız.
Wolfgang Linden, Paul L Hewitt Ülkemizde ve dünyada klinik psikologların sayısı hızla artmaktadır ancak bu alanda yazılmış klinik psikologların çalışma alanları, çalışma koşulları, çalışma yöntemleri veterapi süreçleri hakkında toplu bir bakış sunan temel kaynaklar konusunda ciddi bir boşluk bulunmaktadır.
Bu kitap bu dersi veren öğretim üyeleri için, öğrenciler için temel bir kaynak olacak ve bu alandaki boşluğu dolduracaktır. Bu kitapta; klinik psikolojideki gelişmeler, kullanılan araçlar, objektif testler, projektif teknikler, etik ilkler ve bunların değerlendirilmesi, tedavi sonuçlarının detaylı bir şekilde incelenip terapide neyin işe yarayıp neyin yaramadığı hakkında bilgiler sunulmaktadır.
Bu kitabın amacı, sadece klinik psikoloji hakkındaki gerçekleri öğretmek değil; aynı zamanda öğrencilerin adeta bir klinik psikolog gibi düşünmelerini teşvik etmek ve bilimin, deneyimin, ahlaki davranışların yanı sıra önsezilerin, profesyonel kimliğin nasıl işlediğiyle ilgili bütünleşmiş bir algı oluşturmalarına yardımcı olmaktır.
Füsun Aygölü, Melis Seray Özden Klinik psikolojide bebek, çocuk ve ergenlerle yapılan psikoterapötik çalışmalarda ilk görüşme hem vakanın gelişimsel öyküsünün alınması hem de kurulan ilk ilişki bakımından önem taşımaktadır. İlk görüşmelerde, terapötik sürecin ileride nasıl şekilleneceği ve terapinin hangi yaklaşımla devam edeceği saptanabilmektedir.
Bu kitabın yazılmasındaki amaç, klinik alanda çalışan psikologların vaka paylaşımlarıyla teori ve pratiğin bir araya getirilerek alanda çalışan meslektaşlarımıza katkıda bulunmaktır. Kitapta; bebek, çocuk ve ergen danışanlarla üç yıl süren süpervizyon çalışmaları süresince yapılan ilk görüşmelerden esinlenilerek kurgulanmış on beş vaka örneği sunulmuştur.
Beril Zeynep Hacıosman, Berk Efe Altınal, Didem Dilge Yıldırım, Elif Çarpar, Elif Güneri Yöyen, Elif Mutlu, Esra Akcan, Fatih Bal, Fatma Biçer, Gizem Selcan Arslandoğdu, Hale A. Kahyaoğlu Çakmakcı, Hasan Sezeroğlu, İlhan Bozkurt, Kahraman Güler, Merve Çalık, Mesut Yavuz, Nuşin Bilgin, Ömer Akgül, Onur Okan Demirci, Pelin Hazer, Rıdvan Üney, Sevcan Karakoç Demirkaya, Tuncay Barut Bu kitap; günümüzde en yaygın şekilde karşılaşılan vaka örneklerine yönelik klinik psikolojide kullanılan psikoterapi yöntemlerini güncel açıklamalarıyla sunmaktadır.
Kitap; psikoloji, psikolojik danışma ve rehberlik, aile danışmanlığı ve benzeri alanlarda çalışan ve psikoterapi yöntemleri hakkında bilgi sahibi olmak isteyenler için geniş bir bilgi yelpazesini içermektedir. Danışman ya da terapiste; danışan veya hasta için yapılması gereken etkili teknikleri tanı ve tedavi ile birlikte ele alarak yol gösteren bu eser, terapi sürecini okuyucuya somut işlemlerle nitelikli bir şekilde sunmaktadır.
Terapi yöntemleri, hikâyeleştirilmeden, doğrudan ve etkili yöntem ve uygulama örnekleriyle detaylı bir şekilde verilmektedir. Bu sayede okuyucu, psikoterapi yöntemlerinin uygulanma aşamalarında nelere dikkat etmesi gerektiği konusunda bilgi sahibi olmaktadır.
Her bir psikolog, psikoterapist; danışan karşısında “Ne yapabilirim?” sorusunun cevabını somut olarak bu eserde bulacak ve bu eser ile eğitim seminerlerinde zaman harcamadan ev ya da kütüphane ortamında klinik psikolojide kullanılan psikoterapi yöntemlerini öğrenme imkânına sahip olacaktır.
Bahar Akoğlu, Bahar Kaya, Burçin Akçer, Cansel Solmaz Öztaş, Cemile Topbaş, Deniz Senem Demir, Elif Kurtuluş, Emel Aner Aktan, Hasibe Canan Yılmaz, İbrahim Şahin Ateş, Kaantan Adar, Kader Bahayi, Merve Bilgili, Mukaddes Zeynep Uçar, Mune Aktay, Neriman Terzi, Neslihan Ateşkan, Pırıl İpekçioğlu, Recep Dirican, Rümeysa Üçüncü, Sena Erbay, Yeliz Aydın İlhan, Yeşim Tarım Yirmi üç farklı konu üzerinde, uluslararası boyutta kabul görmüş etik kılavuzlarla ülkemizdeki mevcut uygulama süreçleri ve yaşanmış etik ihlal vakalarından yola çıkılarak oluşturulmuş elliden fazla kurgu vakayı birleştiren ilk ve tek kitap olma özelliği taşıyan bu kitabın yazılmasındaki temel amaç; üniversitelerde lisans ve lisansüstü düzeyde etik ilkeler konusunda eğitim veren akademisyenler, meslek mensupları ve öğrenciler için uluslararası alanda kabul gören yeni yaklaşımlarla Türk kültür ve yaşantısını birleştirme desteği verebilecek bir kaynak oluşturmaktır. Bir psikoloğun meslek hayatında ortaya çıkabilecek sorunlara karşı hazırlıklı olması, sorunları çözebilecek yetkinlik ve donanıma sahip olması, psikoloji ve psikoloji etiğinin gelişim sürecini bilmesi, ulusal ve uluslararası temel metinleri tanıması, etik duyarlılığının yüksek olması gerekmektedir. Bu kitap, bir psikoloğun eğitim sürecinde ihtiyaç duyacağı bir kılavuz, meslek hayatı boyunca karşılaşacağı ikilemlerin çözümünde yol gösterici bir rehber olacaktır.
Mehmet Ak, İsmet Kırpınar, Murad Atmaca, Arzu Erkan Yüce, Özkan Güler, Şahin Kesici, Neslihan Akkişi Kumsar Psikiyatrik bozukluklar yanında diğer tıbbi hastalık ve sosyal sorunlarda da en faydalı terapi yöntemi olduğu gösterilmiş olan Bilişsel Davranışçı Terapi'ye (BDT) ilgi her geçen gün artmaktadır. Ruh sağlığı çalışanlarının BDT'ye yönelik artan okuma ve öğrenme çabası bu alanda yazılan kitap sayısının artması ihtiyacını doğurmuştur. Bu kitap, BDT eğiticisi olarak görev alan ve aynı zamanda klinik uygulama yapan akademisyenler tarafından BDT'yi öğrenmek ve uygulamak isteyenler için kaynak kitap olması hedeflenerek yazılmıştır.
Yazarlar, BDT'nin uygulanmasına yönelik bilgileri aktarırken çeviri kitaplardan farklı olarak yaşadığımız toplumun değerleri ve kültürel yapısı gibi etkenleri de göz önünde bulundurmuşlardır. Kitapta BDT'nin temel kavramları ele alındıktan sonra klinik pratikte en çok karşılaşılan ruhsal bozukluklardan Depresyon, Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Panik Bozukluk, Obsesif Kompulsif Bozukluk, Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Fobilerde BDT uygulamasına yönelik bilgiler sunulmuştur. Her bölümde yazarlar tarafından takip edilen olgulardan uyarlanan örnekler sunulmuştur. Teorik ve pratiğin harmanlanarak sade bir dille sunulduğu eserin ruhsal acılara dokunan sizlere yol göstermesi dileğiyle…


Mehmet Ak, İsmet Kırpınar, Murad Atmaca, Arzu Erkan, Özkan Güler, Şahin Kesici, Neslihan Akkişi Kumsar Bilişsel davranışçı terapi (BDT) alanında çalışanlara yönelik hazırlanan ve yoğun ilgi gören Klinik Uygulamada Bilişsel Davranışçı Terapi-1 kitabının devamı niteliğinde tasarlanan bu eserde, ilkinde yer almayan farklı psikiyatrik bozukluklarda BDT anlatılmıştır. BDT'de kullanılan metaforlar, psikotik bozukluklar, somatizasyon ve somatoform bozukluklar, travma sonrası stres bozukluğu, bağımlılık ve dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunda BDT yazarlar tarafından kaleme alınmıştır. Ayrıca “Bilişsel Davranışçı Sanat Terapisi” bölümü alanda çalışanlar için ufuk açıcı olacağı düşünüldüğünden eklenmiştir.
Psikoterapi ile ilgilenen, ruh sağlığı alanında çalışan ve BDT öğrenme ve uygulama hevesinde olan sizler için faydalı olmasını diliyoruz.
Volkan Demir Ruhsal bozuklukların yanında diğer tıbbi hastalıklarda da kanıta dayalı bir terapi yöntemi olan sanat terapisine olan ilgi her geçen gün artmaktadır. Ruh sağlığı uzmanlarının sanat terapisine yönelik artan ilgisi bu alanda yazılan eser sayısının artmasına ilişkin bir gereksinim doğurmuştur. Bu kitapta, yalnız sanat terapisinin teorik temelleri değil aynı zamanda uygulamalı olarak tekniklerin nasıl kullanılacağının bilgisi de sunulmaktadır. Kitapta, sanat terapisinin temel kavramları ele alındıktan sonra klinik pratikte en çok karşılaşılan ruhsal bozukluklardan depresyon, kaygı, özgül fobi, somatik belirti bozukluğu, cinsel işlev bozukluğu, travma ve şizofreni tedavisinde sanat terapisinin uygulanmasına ilişkin bilgilere yer verilmiştir. Her bölümde, yazar tarafından takip edilen olgulardan uyarlanan örnekler sunulmuştur. Teorik ve pratiğin harmanlandığı bu kitabın, danışanlarını anlamaya ve hayatlarına dokunmaya kendisini adamış, sanatın iyileştirici gücü ile onlara yardım etmek isteyen tüm ruh sağlığı profesyonellerine katkı sağlaması dileğiyle…
Jan-Willem van Prooijen Komplo teorilerine kimler inanır?
Bazıları komplo teorilerine inanmaya neden başkalarından daha yatkındır?
Böyle inançların sonuçları nelerdir?
Gerçeğe dönüşen bir komplo teorisi hiç oldu mu?
Komplo Teorilerinin Psikolojisi, komplo teorilerini politikadan iş hayatına kadar uzanan geniş sosyal bağlamlarda inceleyerek, bu inançların çağımıza özgü olduğu efsanesini çürütür. Bu kitapta, bazılarının komplo teorilerine inanmaya başkalarından daha yatkın olmalarının sebeplerini, komplo teorilerinin tanımlanabilir ve tahmin edilebilir psikolojik süreçlerle nasıl üretildiklerini anlatacağız.
11 Eylül terör saldırıları ve iklim değişikliği gibi örnekleri de sunan Komplo Teorilerinin Psikolojisi, bu gibi inançların her zaman mantıksız olmadığını, patolojik olmaktan uzaklığını ve bireylere, toplumlara zarar verebileceğini göstermektedir.
M. Cengiz YILDIZ, Mustafa GÜNDÜZ Komşuluk, sosyal etkileşimin farklı boyutlarıyla yoğun bir şekilde yaşandığı toplumsal bir olgudur. Bu olgu, sosyal bilimlerin pek çoğunun inceleme alanına girmesine rağmen, daha çok sosyolojiyi ilgilendiren boyutlara sahiptir. Bu toplumsal gerçekliğe karşın, komşuluk Türkiye'de, sosyologlardan gerekli düzeyde ilgi görmemiştir. Bunun en önemli nedenlerinden biri, Türkiye'deki sosyoloji anlayışının, Batı'nın etkisinde olmasıdır. Geleneksel komşuluk ilişki biçimlerinin izleri, modern Batı toplumlarında büyük oranda kaybolmaya yüz tutmuş olmasından dolayı, komşuluk konusu, Batı sosyolojisinde göz ardı edilmiştir. Buna karşılık, geleneksel komşuluk ilişkilerinin, Türkiye'de hâlâ canlı bir şekilde varlığını sürdürdüğü gözlenmektedir.
Komşuluğun ele alındığı bu eser, sözü edilen alandaki boşluğu doldurmak amacına yönelik olarak hazırlanmıştır. Eser, TÜBİTAK tarafından desteklenen bir proje çalışmasının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Bir yönüyle; akademisyenlerin, bağımsız araştırmacıların ve sosyal bilimlerin farklı alanlarında öğrenim gören öğrencilerin istifade edebilecekleri veriler içermektedir. Bunun yanında, bir “araştırma projesi örneği” olarak da araştırmacıların ilgisini çekebilecek özelliklere sahiptir.
Don Dinkmeyer Jr., Jon Carlson, Rebecca E. Michel Konsültasyon kitabında; Don Dinkmeyer Jr., Jon Carlson ve Rebecca Michel tarafından sunulan yöntemler, ev ve sınıftaki sorunların yalnızca yıkıcı öğrencilerin doğrudan eylemlerinden değil aynı zamanda öğretmenlerin ve ebeveynlerin beklentilerinden de kaynaklandığı varsayımına dayanmaktadır. Bu yeni genişletilmiş dördüncü basım, sözde “sorunlu” çocuklardaki değişimi teşvik etme geleneğini sürdürerek otorite figürlerinin olumsuz davranışları arttırmada oynayabilecekleri rolü fark etme ve değiştirmelerine yardımcı olmaya devam etmektedir. Yeni ilaveler şunları içermektedir: değerlendirme ve farkındalık üzerine iki yeni bölüm, çok kültürlü ve çeşitli vaka örnekleri ve metne eşlik eden çevrimiçi video oturumlarına erişim.
Kızbes Meral Kılıç, Hasan Tahsin Kılıç, A. Şebnem Soysal Acar Öfke, duygularımızdan sadece birisidir. Olumsuz durumlarla ve özellikle saldırganlıkla ilişkili olan öfke, anormal bir duygu değildir ancak kontrol edilemediğinde “anormal” durumlara neden olur. Son yıllarda ülkemizde, hemen her alanda öfke duygusu ile ilişkili olarak saldırganlık, kavga ve şiddet gibi durumlarda çok ciddi artışlar söz konusudur. Bu artışın birçok nedeni olmakla birlikte, temelde çocukluk döneminden itibaren öfkenin nasıl kontrol edilebileceğinin öğrenilememesi de önemli bir etkendir.
Kontrol Edilebilir Öfke kitabı, çocuklarımızın ileride karşılaşacakları problemleri öfke krizleri yaşamadan çözebilmeleri ve ailelere yardımcı olabilmesi amacıyla yazılmıştır.
6-12 yaş dönemi çocuklarının bilişsel, sosyal, duygusal ve motor gelişim düzeyleri göz önünde bulundurularak bilişsel davranışçı yaklaşım doğrultusunda hazırladığımız kitabımızın yararlı olmasını dileriz.
Asuman Alnıaçık, Aynur Akıncı Aydoğan, Berkin Özyılmaz Kırcali, D. Melek Er Sabuncuoğlu, Demet Gülaldı, Funda Elmacıoğlu, Gülberk Benan Özan, Meryem Bulut, Neslihan Kuloğlu Türker, Sema Acar, Şaziye Senem Başgül, Şebnem Gümüşcü, Tuba Eren Çocuk konusunda yapılan çalışmalar sosyolojik ve teknolojik yenilikler, toplumsal değişiklikler ve olağanüstü yaşam deneyimlerine bağlı olarak değişiklikler göstermekte ve alanlar arasında bilgi akışı yeterince sağlanamayabilmektedir. Bu kitap; konu, çocuk olunca, özveri ile çalışan pek çok bilim alanından küçük bir ekiple ve konu, çocuk olunca, ortak hareket noktası olmayı hedefleyen bir anlayışla hazırlanmıştır.
Konu, çocuk olunca, profesyonellerce birleşilen nokta, olası en yüksek yararı sağlamak için çocuğa bulunduğu çevrede verilecek disiplinler üstü hizmetlerin belirlenmesi, planlanması ve sunulmasıdır. Bu anlayışla, yeni doğan, bebek, erken çocukluk, okul çağı, ilk-orta-son ergenlik dönemlerini içeren 0-18 yaşları arasındaki çocukları kapsayan içerikte her biri kendi bilim alanında deneyimli akademisyenler, çocukluğun tarihsel süreci, dil gelişimi, işitme gelişimi, oyun, bibliyoterapi, bağlanma, beslenme, pozitif disiplin, davranış sorunları, dikkat eksikliği ve baş etme yolları, ölümün doğru şekilde anlatılması konularını olgu paylaşımları ile hazırlamışlardır.
Konu, çocuk olunca, okuyucusu olan profesyonellere, ebeveynlere ve çocuk konusunda eğitim alan ve bilgi edinmek arzusunda olanlara, “çocuk” konusuna farklı bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır.
Mandie Holgate BAŞARINIZLA ARANIZDA NEYİN DURDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? SİZ! KORKULARINIZLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRİN VE BAŞARI ŞANSINIZI ARTTIRIN.
Hata yapma korkusu, toplum içinde konuşma korkusu, kendiniz olma korkusu, ne istediğinizi dile getirme korkusu, HAYIR deme korkusu, değişiklik korkusu ve daha nicesi. Hepimizin, bizi geri çeken korkuları vardır.
Korkunu Yen, size adım adım korkularınızı yenerek istediğiniz sonuçlara ulaşmanızda yardımcı olacak. Kısa, okuması kolay, mesleki terimlerden uzak bölümlerde; hepimizin dehşete düştüğü hayır demek, kibirli değil öz güvenli görünmek, ne istediğinizi dile getirmek, toplum içinde konuşmak gibi konuları aşmanız için yazılmış birçok kanıtlanmış strateji, yetenek ve araç keşfedeceksiniz.
GÜNLÜK DAVRANIŞ, DÜŞÜNCE, İNANÇ VE DEĞERLERİNİZİ DEĞİŞTİREREK HAK ETTİĞİNİZ SAYGIYI KAZANIN.
Hasan G. Bahçekapılı “Dünyadaki kötülüklerin varlığı, geleneksel teizmdeki Tanrı inancı için bir problem oluşturur mu?”
2000 yıldan fazla zamandır çok çeşitli geleneklerden gelen düşünürleri meşgul eden bu çetrefilli soruya bu kitap, en güncel tartışmalardan hareketle cevap vermeye çalışıyor. Kötülük probleminin tarihsel gelişimini, mantıksal ve delilci kötülük argümanlarını özetledikten sonra kitap, geleneksel ve modern teist çözüm önerilerini ele alıyor:
Özgür iradenin varlığı veya manevi gelişim potansiyeli, kötülüklerin varlığını meşru hâle getirir mi?
Etrafımızda gördüğümüz kötülüklerin gerekçesi konusunda şüpheci tavır takınıp Tanrı'nın hikmetinin, insanın kısıtlı zihni tarafından sorgulanamayacağı sonucuna mı varmalıyız?
Özel olarak İslami gelenek içinde kötülük problemini çözmemizi sağlayacak kaynaklar bulabilir miyiz?
Kitap, tüm bu önerilerin yetersiz kaldığını iddia ederken karşı cevap olarak modern "kötü tanrı" argümanını ele alıyor. Buna ek olarak ilahi adaleti tehdit eden ilahi gizlilik ve benzeri argümanlar, kötülük problemini daha da çözümsüz hâle getiriyor. Kötülük probleminin çözümsüzlüğü, evrenin bizim acılarımıza ve isyanımıza kayıtsız olduğu ihtimali ise bizi daha üst düzey bir probleme, anlam problemine taşıyor. Anlam problemi, herkesin problemi olduğuna göre kötülük karşısında kimsenin rahat olmaması, anlamlı hayat konusunda herkesin kafa yormaya devam etmesi gerekiyor.
Richard PAUL, Linda ELDER Tüm yaşamımız, duygu ve düşüncelerimiz tarafından yönetilmektedir. Çoğumuz ağırlıkla gerçeğin farkına varmadan yaşadığımızdan düşünce becerilerimizi geliştirmeyi önemsemeyiz. Ancak düşünme; eğitim, psikoloji ve daha birçok alandaki bilim insanının üzerinde çalıştığı ve geliştirmeyi hedefledikleri becerilerden bir tanesidir. Eleştirel düşünme ise en temel ve önemli düşünme türleri arasındadır. Pek çok kişi tarafından bilinç dışı bir eylem olarak kabul edilen "düşünme"yi bilinç alanına çekip özel eğitim teknikleri ile geliştirmek mümkündür. Bu kitap; eleştirel düşünme becerileri kapsamında, kişinin tarafsız düşünür hâline gelme, düşünme seviyesinden haberdar olma, temel akıl becerileri, yetenekleri, içgörülerinin gelişmesine destek olma, sunulan düşüncenin zayıf ve güçlü manasını keşfetme vb. gibi becerilerini geliştirme, kendi düşünme standartlarını bilme, soru sorma ve düşünmedeki yerini anlama, düşünme içeriğini öğrenme, iyi düşünme becerilerini edinme, karar alma, problem çözme, mantık dışı düşünce ile başa çıkma, ulusal ve uluslararası propaganda yolları, zihinsel kandırmaca ve manipülasyonun farkına varma, etik akıl yürütme, stratejik düşünme becerileri ve ileri düşünür olma başlıklarında bilgi ve beceri kazandırmayı amaçlamaktadır. Buraya kadar sözü edilen bu becerileri kapsayan kitabın hem bilgi vermesi hem de Türkiye'deki akademisyen ve düşünürler tarafından bu konuda yeni eserlerin kaleme alınmasını, araştırma yapılmasını teşvik etmesi hedeflenirken matematik bilimlerinde ve sosyal bilimlerde eğitim gören öğrencilere, politikacılara, medya mensuplarına faydalı olacağı düşünülmektedir ve kişisel gelişimi bir yaşam biçimini hâline getirenlere geliştirici bir okuma serüveni olacağına inanılmaktadır. (Kim ile? Kim için?..)
21. yüzyıl becerileri arasında ilk sıralarda yer alan eleştirel düşünme becerisinin stratejik ve sistematik olarak nasıl geliştirilebileceğini anlatan bu kitap, okuyucular için hem günlük yaşamda hem de profesyonel hayatta kullanabilecekleri önemli reçeteler vermektedir. Bilgi çağının getirdiği bilgi bombardımanı içinde hangi bilgiye nerede, nasıl, niye, ne zaman ve kim ile kim için ulaşılır sorularının cevaplarını çok gelişmiş tablolar ve şekiller ile anlatarak görsel anlamda hatırlanır ve uygulanabilir kılmakta; sol beynin işlevi olan eleştirel düşünceyi çok daha ileriye götürerek bilginin yaratıcılığa dönüştürülmesinde önemli rol oynamaktadır. Basitliğin getirdiği mükemmellik ile değişen ve devrim niteliğinde yaşanan teknolojik gelişimlerde okuyucuların uygulamalı olarak karar verme becerilerini geliştirmekte ve okuyuculara bulundukları ortamda farkındalık oluşturarak fark yaratmalarını sağlayacak donanım vermektedir. Bu kitabın okuyucuları sadece eğitim dünyasındaki değişimi sağlamak isteyen kişiler değil profesyonel dünyada da dönüşümü sağlamak isteyen oyuncular ve liderler olmalıdır.
Tammi D. Kolski ,Arthur E. Jongsma, Jr. Rick A. Myer Kriz Danışması ve Travmatik Olaylarda Tedavi Planlayıcı, ulusal ya da yerel sağlık kurumlarının, sağlık şirketlerinin, bakım merkezlerinin ve sağlık örgütlerinin taleplerini yeterli bir şekilde karşılayacak somut tedavi planlarının hızlı bir şekilde ve kolayca geliştirilmesi için gerekli bütün özellikleri taşımaktadır. Kitap;
Ampirik/görgül olarak desteklenmiş, kanıta dayalı tedavi müdahalelerini içermekte,
Çocuk istismarı ve ihmali, yetişkin ve çocuk intiharı, iş kaybı, felaket, TSSB, cinsel istismar, zorbalığı da kapsayan okulda travma, ani ya da kazara ölüm ve iş yeri şiddeti gibi yaklaşık 27 davranış temelli problem içermekte,
Önceden belirlenmiş 1.000'den fazla tedavi amacı, hedefi ve müdahalesi sıralamakta, ek olarak uygulayıcının kendi tedavi planı seçeneklerini yazabileceği boş alanlar içermekte,
Kullanımı kolay referans formatı ile uygulayıcının tedavi planındaki bileşenleri, ilgili davranışsal problemle eşleştirebilmesini sağlamakta,
Psikolojik yardım hizmeti için ödeme yapan ve akreditasyon/denklik sağlayan kurumların gerekliliklerini karşılayacak örnek bir tedavi planı
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
Ayla Hocaoğlu Uzunkaya, Bükre Kahramanol, Ece Bekaroğlu, Esin Temeloğlu Şen, Ezgi Deveci, F. Elif Ergüney Okumuş, İbrahim Yiğit, Melike Guzey, Seda Aritürk Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT), pek çok psikolojik sorun ve zorluk için bir çalışma rotası belirlemekle birlikte bu terapi yönteminin kronik sağlık sorunlarını nasıl ele aldığı ve klasik BDT tekniklerinin ve stratejilerinin sağlık sorunlarında nasıl uygulandığıyla ilgili uzmanlıklarımız sınırlı düzeyde kalmaktadır. Bu kitabın ortaya çıkma fikri, tam da bu doğrultuda oluşmuştur. Amacımız, terapi odasında kronik sağlık sorunu yaşayan kişilerle karşılaştığımızda ya da hâlihazırda çalıştığımız kişiler bir sağlık sorunu deneyimlediklerinde bu durumların BDT ile nasıl ele alınabileceğiyle ilgili bir yol göstermektir. Bu kapsamda BDT'nin kronik sağlık sorunlarını ele alış biçimini yansıtan genel bir giriş bölümünün ardından fibromiyalji, HIV/AIDS, kanser, obezite, uyku sorunları ve infertilite başlıklarına odaklanılmış ve söz konusu sorunları yaşayan bireylerle BDT uygulamalarının nasıl gerçekleştirildiğine ilişkin kapsamlı ve uygulamaya dönük bilgiler sunulmaya çalışılmıştır. Kitabın öncelikle kronik sağlık sorunları yaşayan kişilerle çalışan terapistler için BDT temelli bir rehber niteliği taşımasını umuyoruz.
T. Erhan Coşan, Abdullah Alğın Tavşan deliğinin ötesindeki gerçekliği aydınlatacak olan bilinç ve kuantum evrenine yolculuk yapmaya hazır olun. Bu öyle bir yolculuk ki beyin, bilinç, yapay zekâ, kuantum bilgisayarlar ve daha nice merak uyandıran konuları kuantum penceresinden aralamaya çalışıyor.
Bu kitaptaki bilgiler; kuantum biyolojisi penceresinden içeri girebilmeyi, bilinç ve gerçekliğe dair anlayışımızda yeni ufuklar açabilmeyi amaçlamaktadır. Yaşamın merkezinde bilincin ve evrenin temel yapı taşlarının ortaklaşa kullanıldığı, aynı özü yansıtan kuantum evrenine tanık oldukça gerçekliğe bakış açınızda hiçbir şey eskisi olmayacak.
Ali Ammar Kurt, Alper Karababa, Ayten Bölükbaşı Uygur, Birsen Şahan, Burhan Çapri, Bülent Gündüz, Dilaram Billur Örnek, Fatoş Bulut Ateş, Ferah Çekici, Fulya Cenkseven Önder, Hatice Deveci Şirin, Oğuzhan Kırdök, Ozan Korkmaz, Raşit Avcı, Sena Karakuş, Seval Kızıldağ Şahin, Sezai Demir, Sinem Evin Akbay, Suat Kılıçarslan, Yeliz Saygın Ülkemizde yazılmış kitaplar içinde yer verilmemiş birçok kuramsal yaklaşım ve içeriğiyle hem lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrenciler hem de aile danışmanlığı alanında çalışan profesyoneller için temel bir başucu kaynağı olarak hazırlanan Kuram ve Uygulamadan Özel Temalara AİLE DANIŞMANLIĞI kitabı, her biri alanlarında oldukça yetkin yirmi uzman yazar tarafından kaleme alınmış yirmi dört alt bölümden oluşmaktadır.
Kitabın I. Kısmı’nda yer alan Aile Danışmanlığına Giriş ve Aile Danışmanlığının Tarihi ve Kuramsal Temelleri alt bölümlerinde aile danışmanlığı konu alanı, temel kavramları ile tarihî ve kuramsal temelleri çerçevesinde kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. II. Kısım ile XI. Kısım arasındaki toplam on altı bölümde, aile danışmanlığı alanına açıklık getiren klasik kuramlardan postmodern kuramlara çok sayıda kuramcının kuramsal açıklamalarına ayrıntılı bir biçimde yer verilmiştir. Ayrıca XII. Kısım’daki Aile Danışmanlığında Terapötik Süreç başlığı altında yer alan Aile Danışmanlığının Aşamaları, Müdahale ve Stratejileri alt bölümü; XIII. Kısım’daki Aile Danışmanlığında Farklı Problem Alanları başlığı altında yer alan Ailede Kriz alt bölümü; XIV. Kısım'daki Çift Danışmanlığı başlığı altında yer alan Çift Danışmanlığına Uyarlanmış ve Çift Danışmanlığı Odaklı Oluşturulmuş Yaklaşımlar' alt bölümleri ile XV. Kısım’daki Aile Danışmanlığında Özel Temalar başlığı altında yer alan Cinsel Aile Danışmanlığı ve Aile Danışmanlığında Mesleki, Etik ve Yasal Konular' alt bölümlerinde yer alan ve aile danışmanlığı alanının özel yanlarını tema eden konu başlıklarının, oldukça kapsamlı ve ayrıntılı bir biçimde ele alınması, bu kitabın, benzer örneklerinden ayrılan yanlarından birini oluşturmuştur.

Arzu Özyürek, Ayşen Yalın, Derya Atalay, Fatma Güngören, Habibe Tokuşlu, Hatice Keser, Kübra Aldırmaz, Meryem Esra Öztabak, Nagihan Yıldırım, Neslihan Akçay Karapınar, Şenay Şirin, Zeynep Sena Derdiyok Gelişim ve öğrenmeyle ilgili pek çok kaynakta, kuramsal yaklaşımlara ve kuramcıların görüşlerine yer verilmektedir. Bilim insanları, kuramsal çalışmalarını ortaya koymadan önce doğdukları aile ve büyüdükleri ortam, yaşam şartları ve deneyimlerinin etkisiyle bu sürece hazırlanmaktadırlar. Akademik çalışmaların temelinde çocukluk yaşantıları ve deneyimlerinin yer alması nedeniyle bu kitapta kuramcıların çocukluktan itibaren yaşantıları ve sonrasında kuramsal çalışmalarına yer verilmiştir. Gelişim alanı odaklı diğer kaynaklardan farklı olarak bu kitabın çıkış noktası kuramcılar olmuştur. Kitapta, gelişim alanlarıyla ilgili kuramcıların kronolojik bir sırayla ele alınmasının ardından alanda öne çıkan kuramcılar soyadına göre alfabetik olarak sıralanmış, çocukluğu ve aile yaşamı, eğitimi ve çalışmaları, kuramsal yaklaşımları, gelişimsel konulara bakışı, etkilendiği ve etkilediği diğer bilim insanlarıyla ilgili bilgilere yer verilmiştir. Kitap; gelişimle ilgili alan çalışanlarına, öğrenciler ve akademisyenlere, kuramcılarla ilgili bilgileri çalışma notları şeklinde sunmaktadır.
Arzu Aydın, Betül Kıraçcı, Emre Han Alpay, Güleycan Akgöz Aktaş, Hatice Bakkaloğlu, Hilal Karabulut, İlknur Çoban, Melisa Ebeoğlu Duman, Özüm Seda Duran Kuramdan Uygulamaya Anne Bekçiliği ve Baba Katılımı isimli bu kitap, gelişim psikolojisi ve klinik psikoloji alanında uzman iki akademisyenin editörlüğünde kitabın konusu olan anne bekçiliği, baba katılımı, ebeveyn-çocuk ilişkileri odağında çalışmalar yürüten akademisyenlerin bölüm yazarı olarak katkılarıyla ortaya çıkmıştır. Kitapta, annenin teşvik edici ya da engelleyici davranışları olarak tanımlanan anne bekçiliğinin, baba-çocuk ilişkisini yönlendirerek babanın katılımını nasıl biçimlendirdiği, çocuğun uyumu ve anne babanın evlilik ilişkisinin annenin bekçilik davranışlarından ve baba katılımından nasıl etkilendiği, ailede özel gereksinimli çocuklar olduğunda ya da boşanma durumunda nasıl değiştiği ele alınmaktadır. Dahası bu iki yapının değerlendirilmesinde kullanılan yöntemlerin, annelerde engelleyici bekçilik davranışlarını azaltmak ve baba katılımını artırmak için önerilen müdahalelerin derlendiği bölümleri içermektedir. Kitap hem alanda çalışan akademisyenlerin hem de anne babaların yararlanabileceği bir kaynak niteliğindedir.
A. Rıfat Kayiş, Banu Yıldız, Begüm Satıcı, Deniz Güler, Emine Göçet-Tekin, Hüseyin Öztürk, İbrahim Demirci, İsmail Yelpaze, Kerem Coşkun, Mehmet Sarıçalı, Metin Beşaltı, Salih Birişçi, Seydi Ahmet Satıcı, Tuba Aydın-Güngör, Ümit Kul, Zeki Aksu, Zübeyde Ender Sarıçalı Yaşam bir öğrenme sürecidir. Bunun farkına varan canlılar kendilerini geliştirme ve yaşamlarını zenginleştirme noktasında kilit rolün kendilerinde olduğunu bilirler. Çok farklı şekillerde kazanılabilen öğrenme için bilim insanları onlarca teori ortaya çıkarmışlardır. Bu kitapta da geniş bir perspektiften öğrenmenin doğası, kuramları ve pratikteki yansımaları konu edinilmiştir. Öğrenme psikolojisi alanında kült bir kitap olabilmesi hevesi ile kaleme alınan kitabın fayda getirmesi umulmaktadır.
A. Asuman Akdoğan, Aşkın Keser, Alptekin Develi, Ayşe Gökçen Kapusuz, Ceyda Taşçıoğlu, Çetin Bektaş, Deniz Dirik, Elif Baygın, Emre Gençay, Erkan Turan Demirel, Esra Kızıloğlu, Eylem Bayrakçı, Eylem Şimşek, Faruk Şahin, Fatih Sobacı, Funda Kıran, Gülten Gümüştekin, Hakkı Aktaş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Ünüvar, Hasan Hüseyin Uzunbacak, Hüseyin Yılmaz, İfakat Atak, İlknur Çevik Tekin, İnan Eryılmaz, İrge Şener, Mehmet Biçer, Mehmet Dinç, Mihriban Cindiloğlu Demirer, Muhammet Saygın, Mustafa Bekmezci, Mustafa Canbek, Nazmiye Ülkü Pekkan, Onur Köksal, Osman Yalap, Özgür Demirtaş, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Pelin Kanten, Pınar Erdoğan, Selahattin Kanten, Selen Doğan, Sema Polatcı, Senay Yürür, Serap Kalfaoğlu, Soner Taslak, Şenay Karakuş Uysal, Tahir Akgemci, Tahsin Akçakanat, Tayfun Doğan, Tugay Ülkü, Tuğba Erhan, Utku Demirci Bu kitap, bir ölçek derleme kitabı değildir çünkü örgütsel davranış alanındaki ölçeklerin bir araya getirilmesinden çok daha fazlasını içermektedir. Yazarların deneyimleriyle harmanlanan teorik bilgiler, araştırmacılara özgün ve faydalı bir bakış açısı sunmaktadır. Her bir kavramla ilgili literatür özeti sunulduktan sonra kavramlara ilişkin geliştirilmiş olan toplam 161 ölçeğe yer verilmektedir. Her bir ölçeğin geliştirilme aşamasından örneklemine, geçerleme ve güvenilirlik çalışmalarına, kullanımı ve yorumlanmasına kadar gerekli olan tüm bilgiler büyük bir titizlikle anlatılmıştır. Ayrıca, farklı ölçeklerin birbirlerine göre üstün ve zayıf yönleri ile ölçeğin uygulanmasına yönelik öneriler de sunulmuştur. Amacımız, nicel bir çalışma yapacak olan araştırmacıya soru formunu sağlamak verine kuramsal temelinden, literatürdeki gelişmelerinden, ölçeklerinden, kaynakçasına kadar örgütsel davranış kavramları ile ilgili bir araştırma rehberi sunmaktır.
Daha nitelikli ve daha özgün bilimsel çalışmaların ortaya çıkmasında bir kilometre taşı olabilirsek ne mutlu bize
Alev Önder, Arzu Özyürek, Binnur Yıldırım Hacıibrahimoğlu, Ceren Arı Arat, Filiz Erbay, Gülşen İlçi Küsmüş, Gülümser Gültekin Akduman, Hande Güngör, Hatice Erten Sarıkaya, Hülya Gülay Ogelman, Meral Taner Derman, Nazife Koyutürk Koçer, Neslihan Durmuşoğlu Saltalı, Özlem Gözün Kahraman, Seda Saraç, Tuğba Abanoz Küçük Çocuklarda Saldırganlık ve Zorbalık isimli bu kitap kapsamında; saldırganlık ve zorbalığın ilişkili oldukları kavramlar, türleri ve etkileri ele alınmıştır. Ek olarak yaşamın ilk yıllarındaki saldırganlık ve zorbalık kavramları, bireysel ve ailesel değişkenler, arkadaşlık, sosyal-bilişsel unsurlar, öğretmen ve eğitim ortamı, kitle iletişim araçları, engelli çocuklar, okulda ve evde önlenmesi ve değerlendirilmesine yönelik konu başlıklarına yer verilmiştir. Ayrıca son bölümde, akran saldırganlığı konulu iki ölçme aracının geliştirilme süreci yer almaktadır. Küçük Çocuklarda Saldırganlık ve Zorbalık kitabının; araştırmacılara, uzmanlara, öğretmenlere ve öğretmen adaylarına yararlı olmasını ümit ediyoruz.
Angela Losardo, Angela Notari Syverson Erken çocukluk eğitimcileri; kültürel, dilsel veya gelişimsel olarak farklı çocuklarla çalışmaya hazırlanırken alternatif değerlendirmelerin temellerini bilmeye ihtiyaç duyarlar. Bu nedenle, bu çok satan ders kitabının ikinci basımı, her eğitimcinin profesyonel hazırlığının bir parçası olmalıdır. Erken çocukluk özel eğitiminde üst düzey yetkililer tarafından geliştirilen ve 2001'de ilk basımından bu yana yaygın olarak benimsenen bu eser; demografik, araştırma, teknoloji ve mevzuattaki değişiklikleri yansıtacak şekilde dikkatlice güncellendi. Sekiz yaşına kadar olan çocukların eğitimcileri;
• altı popüler alternatif değerlendirme yöntemini (doğal, odaklanmış, performans, portfolyo, dinamik ve müfredat temelli dil) öğrenecek,
• her yaklaşımın avantajlarını ve sınırlamalarını keşfedecek,
• değerlendirme ve müdahale arasında etkili bağlantı kurabilecek,
• ailelerle işbirliği ve fikir birliği oluşturabilecek,
• farklı ihtiyaçları olan çocukların kısa öyküleriyle uygulamadan değerlendirme yöntemlerini görebilecek,
• kapsayıcı ortamlarda öğretim için başarılı stratejiler keşfedebilecek,
• kapsamlı, çok boyutlu değerlendirme yaklaşımları sağlamak için disiplinler arası bir çerçeve uygulayabilecektir.
Bölüm değerlendirme soruları, olgu çalışmaları, bir sözlük ve örnek içerik gibi geliştirilmiş öğrenci dostu özelliklerle, kolej ve üniversite eğitmenleri bu kitabı alternatif değerlendirmeleri tanımak için ideal bulacaklardır. Güvenilir araştırma ve en iyi uygulamalara dayanan bu ikinci basım, çocuklara hizmet sunan eğitimcilerin tüm küçük çocukların güçlü yönlerinin ve ihtiyaçlarının tam resmini yakalamasına ve onlara uygun, bireyselleştirilmiş eğitim sağlamasına yardımcı olacaktır.
Yıldırım B. Doğan Öyküdeki yalancılar, mumlarını ceplerinde taşıyanlardır. Kullanma şansı arayıp dururlar. Bulunca yakmak isterler. Cepte taşınan mum küflenir. Yanmaz. Yanar gibi olsa da anında söner.
Yanmamış ama sönebilen mumlar ancak ve ancak bir öykünün konusu olabilir. Bu tür öykülere şerbetli iki kulağım, konuşanı dinlemenin yorgunluk vermeyeceği bir aklım var. Bu nedenle kimse öykülerine beni tanık kılmak istemez. Gene de belleğime bulaşmasına engel olamadığım öyküler yok değil.
Bu kitap, belleğime bulaşmış sayıca az öykülerden bir kaçını içerir. Seçtiklerim, evliliklerde kendini en sık yineleyen türden öykülerdir. Yaşayan kişilerle yaşanan olaylarla benzerliği rastlantıdır. Dedim ya öyküsü böyle!
Ya yaşamışsınızdır ya da okumuşsunuzdur.

Lisa Gezon, Conrad Kottak, McGraw-Hill KÜLTÜR, insanlık tarihinden, günümüzde küreselleşmenin ve iklim değişikliğinin toplum üzerindeki etkilerine; kimliklerimizin oluşum ve ifade ediliş şekillerine; ritüel ve törenlerin anlamlarına; iktidar ve güç ilişkilerine; geçim kaynaklarımızdan yaşam biçimlerimize kadar insan yaşamının toplumsal dinamiklerini bütüncül bir yaklaşım ve geniş bir yelpaze içinde analiz ediyor. Günümüzde antropoloji bilim dalının bakış açısını örnekleriyle sunuyor. Aynı zamanda, ele aldığı konularla iş dünyasının, güvenlik sektörünün, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerin, tıp ve sağlık dünyasının; edebiyat, tarih, ekonomi ve coğrafya meraklılarının, kısaca kendisini ve dünyayı merak eden düşünürlerin ilgi duyacağı, heyecan verici bir kaynak. Kültür, balığın içinde yaşadığı su gibidir: bizi sarmalar, içinde yaşarız ve çoğu zaman farkında olmayız. KÜLTÜR çevrenizdeki dünyayı fark ettirecek.
Geert Hofstede, Gert Jan Hofstede, Michael Minkov Yetmişten fazla ülkede kırk yıldan uzun süredir yürütülen çalışmalara dayanarak kaleme alınan Kültür ve Örgüt kitabı, iş birliği yapmak herkesin çıkarına
olduğunda dahi insanların neden birbirinden uzaklaştığını incelemektedir. Michael Minkov'un Dünya Değerler Araştırması'ndan elde edilen verilerden
çıkardığı analizlerin yanı sıra Gert Jan Hofstede'nin kültürlerin evrimine ilişkin açıklamalarına dayanan bu çalışma:
• Ulusal toplumların inşa edildiği "ahlaki daireleri" ve insanların düşünme, hissetme ve hareket etmelerini sağlayan incelenmemiş kuralları ortaya koyar.
• Ulusal kültürlerin eşitsizlik, girişkenliğe karşı alçak gönüllülük ve belirsizliğe tolerans durumlarında nasıl farklılaştığını araştırır.
• Örgüt kültürlerinin ulusal kültürlerden nasıl ayrıştığını ve bunun nasıl yönetilebileceğini açıklar.
• Kalıp yargıları, dildeki farklılaşmayı, 2009 ekonomik krizinin kültürel kökenlerini ve diğer kültürler arası dinamikleri analiz eder.
Conrad Phillip Kottak Kültürel Antropoloji – Kültürel Çeşitliliği Takdir Etmek, bugün antropolojinin temel sorunsallarını, kavramlarını ve kuramlarını güncel örnekleri ve tartışmaları ile ele alan bir temel kaynak niteliğindedir. Kitap, özellikle ABD'de antropolojinin nasıl şekillenmiş olduğunu ve antropoloji eğitiminin hangi konular üzerinde durduğunu belgeleyen bir ders kitabı özelliği taşımaktadır.
Columbia Üniversitesinden doktorasını almış olan Amerikalı antropolog Konrad Phillip Kottak (d. 1942); Brezilya ve Madagaskar'da araştırma yürütmüş ve ders kitabı niteliğindeki eserleri en çok okunanlar listesine girmiş, ödüller almış ve birçok dile çevrilmiş bir yazardır. Yazar, Amerikan toplumunu da antropolojinin bakış açısı ile izlemekte ve modern mitolojilerin gelişmekte olduğunu savlamaktadır.
Kottak, kitapta; antropolojinin küçük ölçekli toplumları derinlemesine inceleme geleneğini günümüzde küreselleşme, çevre sorunları ve hareketleri gibi güncel oluşum ve sorunlarla birlikte değerlendirmektedir. Etnisite, sosyal sınıf, azınlık toplulukların konumu, cinsel kimlik gibi kültürel çeşitliliklerin sosyal bilimlerin bakış açısı ile nasıl değerlendirildiğinin farkında olmak, bizim coğrafyamız açısından da gerekli bir uğraştır. Kitap; sadece antropologlar için değil her yaştan siyaset bilimciler, medya ve iletişim uzmanları, uluslararası ilişkiler ve tarih, psikoloji “öğrencileri” için de değerli bir kaynaktır.
A. Selami Sargut, Cem Şafak Çukur, Deniz Börü, Deniz N. Şahin, Doruk Uysal Irak, Ebru Günlü, H. Canan Sümer, Ömer Aytaç, Ramazan Erdem, Tuncer Asunakutlu, Zehra Şahin, Zeynep Aycan Eser örgüt ve yönetim alanında yaygın olan kuramsal altyapıyı ve pratik çalışma alanlarını kültürel bakış açısıyla sunmaktadır. Kültürün kendine özgü dokusunun yansımaları tüm çalışmalarda olduğu gibi yönetsel ve örgütsel çalışmalar alanında da kendini göstermektedir. İşletme, psikoloji, sosyoloji gibi farklı alanlardan akademisyenlerin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan kitap disiplinler arası bir eser olma özelliği taşımaktadır. Her biri kendi alanında uzman ve kültürel özgünlüğe hâkim akademisyenlerin ortak çalışması eser uzun zaman alan emekler sonunda okuyucusuyla buluşmuştur.
John W. Berry, Ype H. Poortinga, Seger M. Breugelmans, Athanasios Chasiotis, David L. Sam Bu eser, kültürlerarası psikoloji alanına önemli katkılar sunmuş araştırmacıların, kendi çalışma alanlarını psikoloji öğrencilerine ve meraklılarına kapsamlı biçimde tanıtmayı amaçlayan değerli bir çalışmadır.
Kitabın Giriş Bölümü, alandaki temel kavramları ve araçları tanıtarak takip eden materyali anlayabilmek için gerekli olan kuramların ve yöntemlerin ilk sunumunu yapma hizmetini görmektedir. Birinci Kısım'da, gelişimden sosyal davranışa, kişilikten bilişe, duyguya, dile ve algıya kadar bir dizi alanda farklı kültürlerdeki insan davranışları üzerine yapılan karşılaştırmalı çalışmaların görgül bulgularından örnekler sunulmaktadır. İkinci Kısım'da, disiplinin temellerinden derinlere doğru inilmiş ve kültürlerarası psikoloji araştırmaları, kültürel antropoloji ve biyolojideki kökleri ile ilişkilendirilmiştir. Üçüncü Kısım'da; Birinci ve İkinci Kısım'da sunulmuş olan pek çok bulgu ve fikirden yola çıkan, uygulamalı niteliği olan bölümler toplanmıştır. Bu bölümlerde okuyuculara hepsi “gerçek yaşam” ile ilgili olan yeni görgül alanlar ve konular (kültürleşme, kültürlerarası ilişkiler, kültürlerarası iletişim ve eğitim, iş ve örgütleri, sağlık gibi) tanıtılmıştır.
Ülkemizde psikoloji bölümlerinin lisans ve lisansüstü programlarına 'Kültürlerarası Psikoloji' dersinin seçmeli veya zorunlu bir ders olarak yerleşmesinin giderek yaygınlaşmaya başladığını göz önüne alırsak, bu çalışmanın Türkçeye çevrilmesinin ülkemizdeki psikoloji eğitiminde önemli bir ihtiyaca karşılık geldiğini düşünmekteyiz.
Neslihan Zabcı Çocuğun ruhsal gelişiminin önemli bir evresi olan latans dönemi (6-11 yaş), dürtü kontrolünün ön plana çıktığı bir denge dönemidir. Çocuğun cinsellik ve saldırganlıktan uzaklaştığı bu sakinlik dönemi, ergenliğe doğru ilerleyen ruhsal gelişimin sağlıklı bir biçimde biçim alması için son derece önemlidir. “Gizil dönem” veya “okul çağı dönemi” olarak da tarif edilen ve üstbenliğin güçlendiği bu dönem, çocuğu, ergenlikte karşılaşacağı dürtüsel sarsıntıları ruhsal olarak işlemeye ve onlarla baş edebilmeye hazırlayacaktır.
Rorschach, CAT ve TAT testleri klinik değerlendirmede çocuklarla kullanılan en yaygın projektif değerlendirme araçlarıdır. Bu kitapta; ergenliğin öncüsü konumundaki latans döneminde dürtü denetimini ve üstbenlik gelişimini ölçmek için projektif testlerde kullanılacak değerlendirme kriterleri ele alınacaktır. Latans döneminin farklı yaşlara göre gelişimini testlerle ayrıntılı bir biçimde inceleme ölçütlerini de sunan bu kitabın, ruh sağlığı alanında projektif testlerle çalışan okuyucuya katkı sağlaması hedeflenmektedir.
Kitabın ilk bölümünde latans dönemi ile ilgili kuramsal bilgiler ele alınacaktır. İkinci bölümde savunma düzenekleri; üçüncü bölümde projektif değerlendirme kriterleri ve latans döneminin iki evresindeki çocuğun (6-7 yaş ve 9-10 yaş) projektif testlere göre ruhsal işleyiş özellikleri -özellikle dürtü denetimi ve üstbenliğin içselleştirilmesi bağlamında- vaka yanıt analizleri ve yorumları ile birlikte incelenecektir. Son kısım ise aile yapısının değiştiği ve teknolojik araçların öne çıktığı günümüzde latans döneminin nasıl yaşandığına ait değerlendirmeleri içermektedir.
Ahmet Metin, Aliye Göçmen, Ayşe Eken, Ayşegül Özcan, Begüm Kıryar, Burak Okumuş, Burcu Ünlü Endirlik, Feride Acar, Gül Fahriye Evren, Gürkan Moralı, İ. Afşin Kariper, Kasım Büyükvezirci, Mehmet Emin Öztürk, Nur Derin Madde bağımlılığı, geçmişte olduğu gibi günümüzde de insanlığın mücadele etmesi gereken büyük problemlerinden biridir. Her geçen gün madde bağımlısı sayısının hızla artması, bağımlılık konusunun özenle dikkate alınması gerektiğine işaret etmektedir. Bu konuyu dikkate alan kurumlardan biri de YÖK'tür. YÖK yenilenen öğretmenlik programlarında madde bağımlılığı konusuna gereken hassasiyeti göstererek öğretmen adaylarının bu konudaki farkındalıklarını ve yetkinliklerini geliştirmeye çalışmaktadır. Bu kapsamda öğretmenlik programlarında seçmeli olarak “Bağımlılık ve Bağımlılıkla Mücadele” dersine yer vermektedir. Bağımlılıkla mücadelenin hem eğitim gerektiren hem de eğitim yoluyla sürdürülebilen bir uğraş olduğu görülmektedir.
Okuyacağınız bu kitap, Türkiye'de madde bağımlılığına yönelik çeşitli konuları disiplinler arası bir yaklaşımla sunmayı amaçlayan özgün bir kaynaktır. Bu yönüyle madde bağımlılığına çoklu bakış açısı sağlamaktadır. Kitapta yer alan her bölüm, değişik disiplinlerde madde bağımlılığının farklı bir boyutuna vurgu yapılmasını sağlamaktadır. Kitapta; bağımlılık, bağımlılıkla mücadele yolları, madde bağımlılığı türleri, flakka, ergenlerde madde kullanımının yol açtığı bozukluklar, maddeyi kötüye kullanmada PDR'nin işlevi, özel gereksinimli bireyler ve madde kullanımı arasındaki ilişki, madde bağımlılığıyla mücadelede bibliyoterapi, yaratıcı drama ile madde bağımlılığına yönelik farkındalık geliştirme, bağımlılıkla mücadelede müzik eğitimi gibi farklı içerikte konular sunulmaktadır. Kitabın hedef kitlesini ise öğretmen adayları, öğrenciler, öğretmenler, araştırmacılar ve madde bağımlılığı konusuna ilgi duyanlar oluşturmaktadır. Bu yönüyle de bu kitap, akademik bir kitap gibi görünse de, geniş bir kesime hitap eden bir kaynaktır.
Christine Demars Madde Tepki Kuramı (MTK) modelleri eğitimde ve psikolojide uygulanan testlerin psikometrik özelliklerini belirlemek amacıyla geliştirilen ve örtük değişkenlerin modellenmesi yaklaşımına dayanan modelleridir. MTK modelleri bireylerin testle ölçülen özellikleri ve test maddelerine verdikleri tepkiler arasında ilişki kurmaktadır. Bu özelliğinden dolayı MTK, birey ve madde düzeyinde Klasik Test Kuramından daha ayrıntılı ve güvenilir bilgiler vermektedir.
Kitapta, Madde Tepki Kuramı hakkında kısa bir girişten sonra iki kategorili ve çok kategorili modeller, MTK kestirimlerinin yapılabilmesi için verilerin ve örneklemin sahip olması gereken özellikler, kuramın varsayımları ve varsayımların test edilmesi ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Yetenek ve madde parametrelerinin kestirim yöntemleri ile test güvenirliği hakkında bilgi verilmiştir. Kitapta iki kategorili ve çok kategorili veriler için örnek verilere dayanan araştırma soruları yer almış ve bu verilerin analizi, yorumlanması ve raporlaştırılması açıklanmıştır.
Bu kitabın MTK modelleri ile çalışan araştırmacılar, MTK ile ilgili kavramlar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyen lisans üstü öğrencileri için önemli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Dilek Bal Koçak, Mehmet Şirin Ayiş, Metin Çınaroğlu, Mustafa Atak, Mustafa Merter, Mustafa Naci Kula, Mustafa Ulusoy, Nevzat Tarhan, Nihâl İşbilen, Okan İmre, Rumeysa Biçer, Sümeyra Arıcan, Yunus Altundağ Psikoloji alanında son yıllarda yüzlerce teknik ortaya çıkmış ve psikoterapide önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Psikiyatrist, psikolog ve psikolojik danışmanların sayısı her geçen gün artmasına rağmen psikolojik kökenli rahatsızlıklarda büyük artışlar görülmüş ve Amerika'da olduğu gibi Türkiye'de de yığınlar, prozac toplumuna dönüşmeye başlamıştır. Her türlü maddi imkâna ulaşılmasına rağmen mutsuzluk, huzursuzluk ve intiharların artışı önlenememiştir. Victor Frankl'ın ifade ettiği nöojenik (varoluşsal) depresyon, gençler arasında iyice yaygınlaşmıştır. Uzun yıllar -tabiri caizse- maneviyata kendini kapatan psikoloji alanında narrativ terapi ve kabul-kararlılık terapisi gibi kültüre dayalı psikoloji yaklaşımları ortaya çıkmıştır. 2014 yılından beri düzenlenen Maneviyat Psikolojisi sempozyumları ve bilimsel yayın çalışmaları ile birlikte psikoloji ile ilgili tüm alanlarda maneviyat ve aşkınlığın önemi vurgulanmıştır. Bu çalışmada manevi danışmanlık ve rehberlik; psikiyatri, psikoloji, rehberlik ve psikolojik danışmanlık, din psikolojisi, din eğitimi ve tasavvuf gibi alanlardan çok kıymetli akademisyen ve uzmanların katkılarıyla, disiplinlerarası bir yaklaşımla ele alınmıştır.
İsa Ceylan İnsanın; sağlıklı, dengeli, güvende ve mutlu bir biçimde yaşamını sürdürebilmesi için “biyopsikososyal ihtiyaçları”nın asgari düzeyde karşılanması gerekir. Maneviyat da insanın varoluşunu şekillendiren söz konusu bedensel, zihinsel ve sosyal boyutlarından ayrı düşünülemez. Çünkü maneviyat hem bu boyutlara kaynaklık ve rehberlik etmektedir hem de onların ahenkle işleyebilmesini sağlayan bir konumdadır. Manevi kaynaklar yaşamın amacını keşfetmek, sonsuzluğu arzulamak, vicdanın rehberliğinde hareket etmek, sorumluluk almak, başarmak gibi varoluşsal ihtiyaçların giderilememesinden kaynaklı krizlerin açtığı boşluğu doldurma ve anlamı yeniden keşfetme konusunda koruyucu/önleyici bir işlev görür. Manevi kaynaklar bireylerin içsel güçlerini beslemelerine yardımcı olur, umudunu canlı tutar, güçlenme ve iyileşme potansiyelini artırır.
Bu çalışmada sunulan “Manevi Temelli Psikososyal Değişim Modeli (MADEM)” holistik ve eklektik bir yaklaşıma sahiptir. Değer odaklılık, psikososyal destek ihtiyaçları, maneviyatın bağlamı, dinî kaynakların kullanımı, aile birlikteliğini güçlendirme, sosyal etkiler ve ilişkiler ağını dikkate alma, bilinçlilik ve farkındalık ile otantiklik gibi zengin bir içeriğe sahiptir. Modelin güçlü yanlarının “mevcut eksiklikleri giderme, yenilikçi yaklaşımlar sunma, kolay uygulanabilirlik ve değerlendirilmeye uygun olma, politika önerileri getirmeye elverişli olma, etki ve sonuç ölçümü yapma ile çeşitli bakış açılarını içerme” gibi faktörler olduğu söylenebilir.
MADEM Modeli, madde bağımlısı bireyler başta olmak üzere dinî/manevi kaynakları ve inanç sistemlerini aktif bir biçimde yaşamlarında kullanmayı arzulayan; yaşamlarının tüm yönlerinde bütüncül bir değişim sağlama ihtiyacı duyan bireyler ve gruplar için tasarlanmıştır. Bu çalışmanın din psikolojisi, maneviyat psikolojisi, bağımlılık psikolojisi, sosyal hizmet, hemşirelik gibi alanlarda yapılabilecek çalışmalar için bir başlangıç olması dileğiyle…
Ayşenur Yabanigül, Berra Keçeci, Beyza Kırca, Bilge Nuran Aydoğdu, Çınar Kaya, Çiğdem Demir Çelebi, Dilek Akça Koca, Figen Kasapoğlu, Gökhan Özcan, Gülşen Özgen, Halil Ekşi, Hatun Sevgi Yalin, Kübra Kaplaner, M. Şerif Keskinoğlu, Neslihan Yaman, Nesrullah Okan, Özge Erduran Tekin, Tuğba Türk, Vildan Saruhan, Yahya Şahin, Yakup İme, Zehra Eminoğlu Maneviyat, insan deneyiminin önemli unsurlarından biridir. Psikoloji ve başta psikolojik danışma olmak üzere alt alanlarında maneviyat, maneviyat ile ilişkili yapı ve davranışlar iyi oluş açısından yadsınamayacak bir potansiyele sahiptir. Manevî deneyimi, hem olumlu hem de olumsuz yönleriyle insan işlevselliğinden ayırmak mümkün değildir. Psikoloji alanındaki uygulamalı ve kuramsal birçok çalışmada, alanın oluşumunun ilk yıllarından beri maneviyatın insan bilişi, davranışı ve duygusal süreçlerinde nasıl bir işlev gördüğü merak edilmiş ve incelenmiştir. Özellikle son yıllarda uygulamalı psikoloji araştırmalarında ve psikolojik yardım alanlarında da maneviyat; psikolojik iyi oluş ve işlevsellik açısından potansiyel bir kaynak olarak ele alınmaya başlanmış ve psikolojik yardım sürecinde maneviyatı hesaba katan birçok yaklaşım ve yöntem geliştirilmiştir. Kitap; psikolojik danışma kuramlarının manevî boyutlarından çeşitli dinî geleneklerin manevî psikolojik danışma ile ilişkilerine danışanların manevî açıdan değerlendirilmesinden kurumlarda manevî danışma hizmetlerine kadar oldukça kapsamlı bir içerikle Türkiye'de alanda ilk olma özelliğini taşımaktadır. Başta PDR ve Psikoloji olmak üzere tüm ruh sağlığı alanında eğitim gören öğrenciler ve hizmet veren çalışanlar için insanın aşkın boyutuna ışık tutmayı amaçlayan kitap, vaka örnekleri ile zenginleştirilmiştir.
Erhan Akın, Oğuzhan Yıldırım, Aykut Narin Masalların Terapötik Gücü adlı kitap, masalın büyüleyici yönünü ve insan yaşamına sunduğu benzersiz katkıyı farklı bir disiplinden incelemeyi amaçlamaktadır. Masalın binlerce yıl öncesindeki konumu ile modern çağdaki görünümünü bir arada inceleyerek özellikle masalın terapötik süreçteki uygulamalarından söz etmektedir.
Bu kitap, barındırdığı farklı masallar aracılığıyla çocuk, ergen ve yetişkinlik dönemindeki bireylerle çalışan ruh sağlığı profesyonellerine bir rehber görevi görebilir. Bunun yanında öğrencilerinin ve çocuklarının dilsel, ruhsal, duygusal, sosyal ve zekâ gelişimine fayda sağlamak isteyen eğitimcilerin ve ebeveynlerin masalı etkin şekilde kullanmasına destek sunabilir.
Masal ve psikoloji gibi çok sayıda ortak özelliğe sahip olan farklı iki disiplinin bir arada incelendiği ilk kaynaklardan biri olan kitabın hem masal ve edebiyat hem de psikoloji ve dil eğitimi alanına önemli katkılar sunacağı öngörülmektedir.
Masallar, yalnızca çocukları uyutmak için değil aynı zamanda yetişkinleri uyandırmak görevini de görür. Tolstoy'un da söylediği gibi “Bir insanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir”.
Yaşamın zorluklarına karşı uyanık kalabilmek dileği ile…
Ayşe Nur Demirci, Ayşen Köse, Buse Çetinkaya, Halil Tayyip Uysal, İbrahim Erensoy, Merve Dilbaz Gürsoy Kekemeliği olan bireyler, konuşmalarıyla ilişkili fizyolojik, psikolojik ve davranışsal problemlerle karşı karşıyadırlar. Bu problemler, dil ve konuşma terapistlerinin yönetiminde değerlendirilir ve müdahale edilirler.
Bu kitapta, dil ve konuşma terapistlerinin kullandığı değerlendirme yöntemleri, direkt ve indirekt terapi yaklaşımları yer almakta, ayrıca belirtilen yöntemlerin uygulama adımları, ipuçları, vaka örnekleri ve materyaller bulunmaktadır.
Ülkemizde dil ve konuşma terapisi alanında teorik ve pratik bilgilerin yanı sıra materyallerle zenginleştirilmiş güncel kaynaklara ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu kitap; kekemelik terapilerinde her yaş grubunda kullanılabilecek 50'den fazla içerdiği materyal ile bu ihtiyacı karşılamaktadır.
Kitabın, dil ve konuşma terapistleri ve bu alandaki lisans öğrencilerine yönelik kekemelik müdahalesini içeren bir kaynak olması hedeflenmektedir.
Cennet Şafak Öztürk Menopoz, kadın yaşamının üreme işlevlerini yitirdiği bir zamanıdır ve birçok bedensel ve ruhsal değişikliği beraberinde getirmektedir. Son yıllarda menopoz belirtileriyle baş etmede psikolojik yaklaşımların ön plana çıktığı görülmektedir. Bu kitap, psikodramayı menopoz belirtileriyle baş etmede kullanılabilecek bir psikolojik yaklaşım olarak sunmak üzere hazırlanmıştır. Kitapta; menopoza, menopoz belirtilerine, bu belirtileri kadınların nasıl gördüğüne, menopozda kullanılan çok çeşitli tedavi yaklaşımlarına, psikoterapiye, grup psikoterapisi olan psikodramaya ve menopoz belirtileriyle baş etmede psikodramanın kullanımına dair konular yer almıştır. Okuyucular, kitabın son bölümünde bir grup menopozal kadın ile gerçekleştirilen psikodrama grup çalışmasından çeşitli oturum örnekleri bulabilirler. Tüm bu yönleriyle kitap, menopoz ve psikodramaya yeni bir bakış açısıyla bakmak isteyen profesyonel meslek elamanlarının, kadınların ve konuya meraklı kişilerin ilgisini çekecektir.
Deniz Güler, Pınar Algedik Demirayak, Duygu Hiçdurmaz, S. Gülfem Çakır Çelebi, Zeynep Ayça Terzioğlu, Volkan Demir, Günseli Orhon, Melike Tekindal, Semanur Öztemiz, Öznur Bayar, Özlem Haskan Avcı, Saadet Zümbül, Mine Aladağ Değerli ruh sağlığı çalışanları,
ruh sağlığı meslek elemanı yetiştiren alan uzmanları
ve bu alanda eğitimine devam eden aday ruh sağlığı çalışanları,
kısacası şimdiki ve gelecekteki meslektaşlarım,
bu kitap SİZİN İÇİN, BİZİM İÇİN tasarlandı.

UNUTMAYIN!
EĞER RUHSAL, ZİHİNSEL VE FİZİKSEL OLARAK YETERİNCE “İYİ” DEĞİLSENİZ
BAŞKALARININ “İYİLİĞİNE” DE
YETERİNCE KATKI SAĞLAYAMAZSINIZ.

Bu kitap iyilik hâlinizle ilgilenmeniz için geliştirilmiş,
kuram ve uygulamayı birleştiren
bir öz bakım rehberi niteliğindedir.
Ali Eryılmaz Günümüzde, bireylerin sorunlarının yanında onların yetenekleri ve güçlü yanları üzerinde duran psikoterapi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir. Bu yöntemlerden biri de pozitif psikoterapidir. Pozitif psikoterapi, Peseschkian tarafından kavramsallaştırılan ve kuramsallaştırılan bir psikoterapi modelidir ve olumluya odaklanan, içerisinde eklektik yaklaşımları barındırabilen, analitik psikoterapilere dayanan kültürlerarası bir yaklaşım olarak tanımlanabilir. Pozitif psikoterapinin temel kavramları ve ilkeleri, insan imgesine dayandırılmıştır. Pozitif psikoterapiye göre insan, çeşitli yeteneklere sahip bir varlıktır. Pozitif psikoterapi, bireylerin davranışlarının bütününün psikopatolojik olmadığını savunur. Pozitif psikoterapi yaklaşımına göre bireyler, gelişim süreçlerinde çeşitli basamaklardan ilerleyerek geçerler.
Psikoterapi sürecinde; danışanların yetenekleri, çatışmayla başa çıkma kaynakları, model boyutları, etkileşim süreçleri, temel çatışmaları, anahtar çatışmaları ve gerçek çatışmaları incelenir. Böylece danışanların çatışmaları çözümlenir. Çatışmayla başa çıkma kaynakları genişletilir. Psikoterapi sürecinde bireyin semptomları ile yetenekler arasında ilişki kurulurken öte yandan bireyin işlevselliğini ortaya çıkaran yeteneklerin neler olduğu üzerinde de durulur. Bu yöntem; danışanı ve çevresindekileri, var olan problemlerle daha etkin yollarla uğraşmaya hazırlar.
Pozitif Psikoterapi Modeli, hem nicel hem de nitel anlamda danışanları inceleme olanağı sunan bir psikoterapi modelidir. Bu modelle, gerek deneysel gerek ilişkisel gerekse nitel boyutta pek çok bilimsel araştırmanın yapıldığı görülmektedir. Tüm bu çalışmalar, pozitif psikoterapi yaklaşımının; önleyici, geliştirici ve çare bulucu bir yöntem olarak Türk kültüründe de kullanılabileceğini göstermektedir.
Deneyimlerden ve bilimsel literatürden edinilen bilgilerden sentezlenerek yazılan “Meta Teori: Bir Gelişim ve Psikoterapi Kuramı Olarak Pozitif Psikoterapi” kitabından; pek çok alanda ruh sağlığı hizmeti sunan (psikologlar, psikiyatristler, psikolojik danışmanlar, psikiyatri hemşireleri ve sosyal hizmet uzmanları vb.) kişiler; ayrıca insan gelişimini pozitif psikoterapi açısından incelemek ve kendi kendine yardım etmek isteyen herkes yararlanabilir. Kitabı okuyanların, kitaptan faydalanması umudu ve dileğiyle...

Bülent Şen Bugün hız ve teknoloji dünyasında yaşıyoruz. Ancak her geçen gün yaşamımız biraz daha karmaşıklaşıyor ve bu nedenle birçoğumuz giderek daha fazla mutsuz oluyoruz. İnsan, konforu artarken, duygusal dünyasından her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor. Bugüne kadar insanın yaşamda başarısı ve mutluluğu için; düşünen beyin, mantık ve bilişsel zekâ önemseniyordu. Son 30 yılda yapılan araştırmalar duygusal zekânın önemini ortaya çıkarmıştır. Duyguların akıllıca kullanımı ve olgun insan olma yolculuğu olarak tanımlayabileceğimiz duygusal zekâ; kişinin hem kendi hem de başkalarının duygularını fark ederek onları doğru bir şekilde okuyabilmesinde, bu süreçten elde ettiği bilgiyi, düşünce ve davranışlarında kullanarak karşısındakilerle olumlu ilişkiler kurabilmesinde ve çevresinden gelen baskı ve taleplerle başarılı bir şekilde baş edebilmesinde kişiye yardımcı olan; kişisel, duygusal ve sosyal yeterlik ve beceriler dizinidir. Duygusal zekâsı yüksek bireylerin iş ve sosyal yaşamlarında daha dengeli, başarılı ve mutlu oldukları görülmektedir.
Kitapta; duygusal zekânın aile, eğitim ve iş yaşamında daha kolay anlaşılıp uygulanabilmesi için metaforlardan ve hikâyelerden faydalanılmıştır. Yeni bir bakış açısı getirerek bizi yeni diyarlara götürecek her düşünce, söz metaforiktir. Metaforlar, bizim zaten doğrularını bildiğimiz, ancak bir şekilde hayatımıza uygulayamadığımız güzel davranışları, somut bir örnekten hareketle - bize farkındalık yaşatarak - soyut bir anlam çıkarmamıza ve içselleştirerek onları hayatımızda kolayca uygulayabilmemize olanak veren ifadelerdir.
Bülent Şen Bu kitap, evlenme olgunluğuna ulaşmış bireylerin evlilik ve eş seçimi ile ilgili merak ettikleri hususları akademik bilgiler ışığında aktarmayı amaçlayan bir kitaptır. Konunun uzmanına açık uçlu sorular sorularak elde edilen bilgi ve görüşler, soru cevap tekniği ve metaforlar eşliğinde, kolay okunur ve kolay anlaşılır bir şekilde yazıya dökülmüştür.
Latince “metaphora”dan gelen “metafor” kelimesi, meta: öte phrein: taşımak kelimelerinden oluşmakta olup “bir yerden başka bir yere götürmek” anlamına gelir. Yeni bir bakış açısı getirerek bizi yeni diyarlara götürecek her düşünce, söz metaforiktir. Metaforlar; bizim zaten doğrularını bildiğimiz, ancak bir şekilde hayatımıza uygulayamadığımız güzel davranışları, somut bir örnekten hareketle -bize farkındalık yaşatarak- soyut bir anlam çıkarmamıza ve içselleştirerek onları hayatımızda kolayca uygulayabilmemize olanak veren ifadelerdir.
Bülent Şen Günümüzde teknoloji alanında meydana gelen hızlı gelişmeler sosyal, ekonomik, kültürel alanları da etkilemektedir. Bireyler, dünyada ve toplumda değişen değerlere ve rollere uyum sağlamada zorlanmaktadır. Bu durum bireylerde yeni stres kaynaklarını oluşturarak yetersizlik, yalnızlık, çaresizlik, engellenme ve kaygı duygularının ortaya çıkmasına ve sonrasında bu duyguların hem bireyin kendi biyopsikososyal durumuna hem de kişiler arası ilişkilerine olumsuz etki eden öfke duygusunun daha fazla yaşanmasına neden olmaktadır.
Öfke duygusunun bireyler için olumsuz yanları olduğu gibi olumlu yanları da bulunmaktadır. Yaşanan olumsuz herhangi bir durum sonucu oluşan bu duygu, bazı şeylerin değişmesi gerektiğini ve kişiye birey olduğunu hatırlatarak kendi değer ve ilkelerini sahiplenme sorumluluğunu hatırlatır. Öfke kontrolü ve yönetimi konusunda kapsamlı bilgi kitabın ilk bölümlerinde verilerek okuyucuda farkındalık oluşturulmaya çalışılmıştır. Öfke kontrolü ve yönetiminin aile, eğitim, iş yaşamında ve trafikte daha kolay anlaşılıp uygulanabilmesi için kitabın ilerleyen bölümlerinde metaforlardan ve hikâyelerden faydalanılmıştır.
Aleyna Beyiş, Aleyna Türkergin, Betül Çakır, Ceren Güler, Hande Çelikay Söyler, İlker Çevik, Nisa Ece Elçin, Ozan Tepe, Yaren Merve Dursun “Psikolog: Madde kullandığın dönemlerin senin için farklı bir özelliği mi vardı?
Danışan: O zamanlar… Yani eskiden ben böbrek hastasıydım. Her yıl 5 kere hastaneye yatırılıyordum. Kortizon kullanıyordum günde 12 tane. Sonraki ay 9'a düşüyordu, sonra 6'ya düşüyordu. 3'e, 0'a düşüyordu. Sonraki ay tekrar başlıyordum. Relaps yaşıyordum. Tekrar hastaneye yatıyordum. 24 yılım böyle geçti. Hep koydum, koydum, yıkıldı. Bu işte beni biraz etkiledi. Ailemde de sorunlar vardı. Babam annemi aldatıyordu. Annem bu konuda çok üzülüyordu.
Psikolog: Sen şahit oldun mu böyle bir şeye?
Danışan: Şahit oldum, evet. Onlardan dolayı birazcık maddeye kaydım. MET içtiğimde erkek arkadaşım beni terk etmişti. Ben arabamı sattım. Sattıktan 3 hafta sonra araba fiyatları 3 katına çıkmaya başladı. Yüksek lisansa gidecektim Polonya'da. Okulun parasını ödedim, her şey hazırdı. Elimde az para vardı ama orada çalışıp idare edecektim. Sonra korona oldu. Ondan dolayı da yüksek lisansa gidemedim. Yine hakkım var ama ben şu an bu hâldeyim. MET kullanıyordum bu sırada da. O yüzden gidemedim.
Psikolog: Lisans eğitimini tamamladın o zaman?
Danışan: Evet.
Psikolog: Çok büyük bir şans.
Danışan: Üniversiteyi birincilikle bitirdim”.
Metamfetamin kullanan danışanların hayatına kısa bir yolculuk yaptığımız bu kitap, metamfetamin ile ilgili bilinmeyenlere, kullananların ve yakınlarının neler yaşadığına, neler hissettiklerine ışık tutmaktadır.
Ronald D. Siegel "Mindfulness yaklaşımına dair yazılmış kitapların çoğu oldukça genel olsa da bu kitapta Siegel, mindfulness yaklaşımının çeşitli alanlarda uygulanmasına ilişkin detaylı bölümler sunuyor. Bu kitap yoluyla Siegel, okuyucuların, alışkanlıklarını daha iyi belirlemelerine, düşüncelerini daha net görmelerine, ilişkilerine daha iyi uyumlanmalarına, kişisel acılarını hafifletmelerine ve ruhsal/psikolojik iyilik hâllerini güçlendirmelerine yardımcı oluyor. Bu kitap harika!”
Kütüphane Günlüğü (Library Journal)

"Basit, gerçekçi ve yardımsever. Bu kitapta Dr. Siegel, dönüştürücü mindfulness sanatına dair uygulanabilir bir eğitim sunuyor.”
Jack Kornfield, PhD, Bilge Kalp'in (Wise Heart) yazarı

"Hem pratik hem de derin bilgelikle dolu olan bu kitap, hayatımızın anlarını, anda ve yüreğimizle yaşamaya bir davettir." -Tara Brach, PhD, Radikal Kabul'ün (Radical Acceptance) yazarı

"Şimdi zamanıdır. Şimdi, kaygıyı, stresi ve korkuyu azaltabilecek, hayatınızdaki neşe, şükran ve esenliği arttırabilecek yeni bir varoluş biçimine dair bir zamandır. Bu kitap sizi "şimdi"ye adım atmaya davet ediyor.”
Daniel J. Siegel, MD, Zihin Görüşü'nün (Mindsight) yazarı

"Bu açık ve pratik rehber, mindfulness geliştirmek için kendi potansiyelinizi keşfetmenize yardımcı olabilir. Formel meditasyon pratiği oluşturmak için rehberlik ederken günlük yaşamla başa çıkmak için araçlar sunar.”
Sharon Salzberg, Sevgi Dolu Nezaket'in (Lovingkindness) yazarı