Psikoloji \ 12-20
Erhan Akın, Oğuzhan Yıldırım, Aykut Narin Masalların Terapötik Gücü adlı kitap, masalın büyüleyici yönünü ve insan yaşamına sunduğu benzersiz katkıyı farklı bir disiplinden incelemeyi amaçlamaktadır. Masalın binlerce yıl öncesindeki konumu ile modern çağdaki görünümünü bir arada inceleyerek özellikle masalın terapötik süreçteki uygulamalarından söz etmektedir.
Bu kitap, barındırdığı farklı masallar aracılığıyla çocuk, ergen ve yetişkinlik dönemindeki bireylerle çalışan ruh sağlığı profesyonellerine bir rehber görevi görebilir. Bunun yanında öğrencilerinin ve çocuklarının dilsel, ruhsal, duygusal, sosyal ve zekâ gelişimine fayda sağlamak isteyen eğitimcilerin ve ebeveynlerin masalı etkin şekilde kullanmasına destek sunabilir.
Masal ve psikoloji gibi çok sayıda ortak özelliğe sahip olan farklı iki disiplinin bir arada incelendiği ilk kaynaklardan biri olan kitabın hem masal ve edebiyat hem de psikoloji ve dil eğitimi alanına önemli katkılar sunacağı öngörülmektedir.
Masallar, yalnızca çocukları uyutmak için değil aynı zamanda yetişkinleri uyandırmak görevini de görür. Tolstoy'un da söylediği gibi “Bir insanı bedenen ameliyat etmek için uyutmak, ruhen ameliyat etmek için ise uyandırmak gerekir”.
Yaşamın zorluklarına karşı uyanık kalabilmek dileği ile…
Ayşe Nur Demirci, Ayşen Köse, Buse Çetinkaya, Halil Tayyip Uysal, İbrahim Erensoy, Merve Dilbaz Gürsoy Kekemeliği olan bireyler, konuşmalarıyla ilişkili fizyolojik, psikolojik ve davranışsal problemlerle karşı karşıyadırlar. Bu problemler, dil ve konuşma terapistlerinin yönetiminde değerlendirilir ve müdahale edilirler.
Bu kitapta, dil ve konuşma terapistlerinin kullandığı değerlendirme yöntemleri, direkt ve indirekt terapi yaklaşımları yer almakta, ayrıca belirtilen yöntemlerin uygulama adımları, ipuçları, vaka örnekleri ve materyaller bulunmaktadır.
Ülkemizde dil ve konuşma terapisi alanında teorik ve pratik bilgilerin yanı sıra materyallerle zenginleştirilmiş güncel kaynaklara ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu kitap; kekemelik terapilerinde her yaş grubunda kullanılabilecek 50'den fazla içerdiği materyal ile bu ihtiyacı karşılamaktadır.
Kitabın, dil ve konuşma terapistleri ve bu alandaki lisans öğrencilerine yönelik kekemelik müdahalesini içeren bir kaynak olması hedeflenmektedir.
Cennet Şafak Öztürk Menopoz, kadın yaşamının üreme işlevlerini yitirdiği bir zamanıdır ve birçok bedensel ve ruhsal değişikliği beraberinde getirmektedir. Son yıllarda menopoz belirtileriyle baş etmede psikolojik yaklaşımların ön plana çıktığı görülmektedir. Bu kitap, psikodramayı menopoz belirtileriyle baş etmede kullanılabilecek bir psikolojik yaklaşım olarak sunmak üzere hazırlanmıştır. Kitapta; menopoza, menopoz belirtilerine, bu belirtileri kadınların nasıl gördüğüne, menopozda kullanılan çok çeşitli tedavi yaklaşımlarına, psikoterapiye, grup psikoterapisi olan psikodramaya ve menopoz belirtileriyle baş etmede psikodramanın kullanımına dair konular yer almıştır. Okuyucular, kitabın son bölümünde bir grup menopozal kadın ile gerçekleştirilen psikodrama grup çalışmasından çeşitli oturum örnekleri bulabilirler. Tüm bu yönleriyle kitap, menopoz ve psikodramaya yeni bir bakış açısıyla bakmak isteyen profesyonel meslek elamanlarının, kadınların ve konuya meraklı kişilerin ilgisini çekecektir.
Deniz Güler, Pınar Algedik Demirayak, Duygu Hiçdurmaz, S. Gülfem Çakır Çelebi, Zeynep Ayça Terzioğlu, Volkan Demir, Günseli Orhon, Melike Tekindal, Semanur Öztemiz, Öznur Bayar, Özlem Haskan Avcı, Saadet Zümbül, Mine Aladağ Değerli ruh sağlığı çalışanları,
ruh sağlığı meslek elemanı yetiştiren alan uzmanları
ve bu alanda eğitimine devam eden aday ruh sağlığı çalışanları,
kısacası şimdiki ve gelecekteki meslektaşlarım,
bu kitap SİZİN İÇİN, BİZİM İÇİN tasarlandı.

UNUTMAYIN!
EĞER RUHSAL, ZİHİNSEL VE FİZİKSEL OLARAK YETERİNCE “İYİ” DEĞİLSENİZ
BAŞKALARININ “İYİLİĞİNE” DE
YETERİNCE KATKI SAĞLAYAMAZSINIZ.

Bu kitap iyilik hâlinizle ilgilenmeniz için geliştirilmiş,
kuram ve uygulamayı birleştiren
bir öz bakım rehberi niteliğindedir.
Ali Eryılmaz Günümüzde, bireylerin sorunlarının yanında onların yetenekleri ve güçlü yanları üzerinde duran psikoterapi yaklaşımlarına ihtiyaç duyulduğu belirtilmektedir. Bu yöntemlerden biri de pozitif psikoterapidir. Pozitif psikoterapi, Peseschkian tarafından kavramsallaştırılan ve kuramsallaştırılan bir psikoterapi modelidir ve olumluya odaklanan, içerisinde eklektik yaklaşımları barındırabilen, analitik psikoterapilere dayanan kültürlerarası bir yaklaşım olarak tanımlanabilir. Pozitif psikoterapinin temel kavramları ve ilkeleri, insan imgesine dayandırılmıştır. Pozitif psikoterapiye göre insan, çeşitli yeteneklere sahip bir varlıktır. Pozitif psikoterapi, bireylerin davranışlarının bütününün psikopatolojik olmadığını savunur. Pozitif psikoterapi yaklaşımına göre bireyler, gelişim süreçlerinde çeşitli basamaklardan ilerleyerek geçerler.
Psikoterapi sürecinde; danışanların yetenekleri, çatışmayla başa çıkma kaynakları, model boyutları, etkileşim süreçleri, temel çatışmaları, anahtar çatışmaları ve gerçek çatışmaları incelenir. Böylece danışanların çatışmaları çözümlenir. Çatışmayla başa çıkma kaynakları genişletilir. Psikoterapi sürecinde bireyin semptomları ile yetenekler arasında ilişki kurulurken öte yandan bireyin işlevselliğini ortaya çıkaran yeteneklerin neler olduğu üzerinde de durulur. Bu yöntem; danışanı ve çevresindekileri, var olan problemlerle daha etkin yollarla uğraşmaya hazırlar.
Pozitif Psikoterapi Modeli, hem nicel hem de nitel anlamda danışanları inceleme olanağı sunan bir psikoterapi modelidir. Bu modelle, gerek deneysel gerek ilişkisel gerekse nitel boyutta pek çok bilimsel araştırmanın yapıldığı görülmektedir. Tüm bu çalışmalar, pozitif psikoterapi yaklaşımının; önleyici, geliştirici ve çare bulucu bir yöntem olarak Türk kültüründe de kullanılabileceğini göstermektedir.
Deneyimlerden ve bilimsel literatürden edinilen bilgilerden sentezlenerek yazılan “Meta Teori: Bir Gelişim ve Psikoterapi Kuramı Olarak Pozitif Psikoterapi” kitabından; pek çok alanda ruh sağlığı hizmeti sunan (psikologlar, psikiyatristler, psikolojik danışmanlar, psikiyatri hemşireleri ve sosyal hizmet uzmanları vb.) kişiler; ayrıca insan gelişimini pozitif psikoterapi açısından incelemek ve kendi kendine yardım etmek isteyen herkes yararlanabilir. Kitabı okuyanların, kitaptan faydalanması umudu ve dileğiyle...

Bülent Şen Bugün hız ve teknoloji dünyasında yaşıyoruz. Ancak her geçen gün yaşamımız biraz daha karmaşıklaşıyor ve bu nedenle birçoğumuz giderek daha fazla mutsuz oluyoruz. İnsan, konforu artarken, duygusal dünyasından her geçen gün biraz daha uzaklaşıyor. Bugüne kadar insanın yaşamda başarısı ve mutluluğu için; düşünen beyin, mantık ve bilişsel zekâ önemseniyordu. Son 30 yılda yapılan araştırmalar duygusal zekânın önemini ortaya çıkarmıştır. Duyguların akıllıca kullanımı ve olgun insan olma yolculuğu olarak tanımlayabileceğimiz duygusal zekâ; kişinin hem kendi hem de başkalarının duygularını fark ederek onları doğru bir şekilde okuyabilmesinde, bu süreçten elde ettiği bilgiyi, düşünce ve davranışlarında kullanarak karşısındakilerle olumlu ilişkiler kurabilmesinde ve çevresinden gelen baskı ve taleplerle başarılı bir şekilde baş edebilmesinde kişiye yardımcı olan; kişisel, duygusal ve sosyal yeterlik ve beceriler dizinidir. Duygusal zekâsı yüksek bireylerin iş ve sosyal yaşamlarında daha dengeli, başarılı ve mutlu oldukları görülmektedir.
Kitapta; duygusal zekânın aile, eğitim ve iş yaşamında daha kolay anlaşılıp uygulanabilmesi için metaforlardan ve hikâyelerden faydalanılmıştır. Yeni bir bakış açısı getirerek bizi yeni diyarlara götürecek her düşünce, söz metaforiktir. Metaforlar, bizim zaten doğrularını bildiğimiz, ancak bir şekilde hayatımıza uygulayamadığımız güzel davranışları, somut bir örnekten hareketle - bize farkındalık yaşatarak - soyut bir anlam çıkarmamıza ve içselleştirerek onları hayatımızda kolayca uygulayabilmemize olanak veren ifadelerdir.
Bülent Şen Bu kitap, evlenme olgunluğuna ulaşmış bireylerin evlilik ve eş seçimi ile ilgili merak ettikleri hususları akademik bilgiler ışığında aktarmayı amaçlayan bir kitaptır. Konunun uzmanına açık uçlu sorular sorularak elde edilen bilgi ve görüşler, soru cevap tekniği ve metaforlar eşliğinde, kolay okunur ve kolay anlaşılır bir şekilde yazıya dökülmüştür.
Latince “metaphora”dan gelen “metafor” kelimesi, meta: öte phrein: taşımak kelimelerinden oluşmakta olup “bir yerden başka bir yere götürmek” anlamına gelir. Yeni bir bakış açısı getirerek bizi yeni diyarlara götürecek her düşünce, söz metaforiktir. Metaforlar; bizim zaten doğrularını bildiğimiz, ancak bir şekilde hayatımıza uygulayamadığımız güzel davranışları, somut bir örnekten hareketle -bize farkındalık yaşatarak- soyut bir anlam çıkarmamıza ve içselleştirerek onları hayatımızda kolayca uygulayabilmemize olanak veren ifadelerdir.
Bülent Şen Günümüzde teknoloji alanında meydana gelen hızlı gelişmeler sosyal, ekonomik, kültürel alanları da etkilemektedir. Bireyler, dünyada ve toplumda değişen değerlere ve rollere uyum sağlamada zorlanmaktadır. Bu durum bireylerde yeni stres kaynaklarını oluşturarak yetersizlik, yalnızlık, çaresizlik, engellenme ve kaygı duygularının ortaya çıkmasına ve sonrasında bu duyguların hem bireyin kendi biyopsikososyal durumuna hem de kişiler arası ilişkilerine olumsuz etki eden öfke duygusunun daha fazla yaşanmasına neden olmaktadır.
Öfke duygusunun bireyler için olumsuz yanları olduğu gibi olumlu yanları da bulunmaktadır. Yaşanan olumsuz herhangi bir durum sonucu oluşan bu duygu, bazı şeylerin değişmesi gerektiğini ve kişiye birey olduğunu hatırlatarak kendi değer ve ilkelerini sahiplenme sorumluluğunu hatırlatır. Öfke kontrolü ve yönetimi konusunda kapsamlı bilgi kitabın ilk bölümlerinde verilerek okuyucuda farkındalık oluşturulmaya çalışılmıştır. Öfke kontrolü ve yönetiminin aile, eğitim, iş yaşamında ve trafikte daha kolay anlaşılıp uygulanabilmesi için kitabın ilerleyen bölümlerinde metaforlardan ve hikâyelerden faydalanılmıştır.
Aleyna Beyiş, Aleyna Türkergin, Betül Çakır, Ceren Güler, Hande Çelikay Söyler, İlker Çevik, Nisa Ece Elçin, Ozan Tepe, Yaren Merve Dursun “Psikolog: Madde kullandığın dönemlerin senin için farklı bir özelliği mi vardı?
Danışan: O zamanlar… Yani eskiden ben böbrek hastasıydım. Her yıl 5 kere hastaneye yatırılıyordum. Kortizon kullanıyordum günde 12 tane. Sonraki ay 9'a düşüyordu, sonra 6'ya düşüyordu. 3'e, 0'a düşüyordu. Sonraki ay tekrar başlıyordum. Relaps yaşıyordum. Tekrar hastaneye yatıyordum. 24 yılım böyle geçti. Hep koydum, koydum, yıkıldı. Bu işte beni biraz etkiledi. Ailemde de sorunlar vardı. Babam annemi aldatıyordu. Annem bu konuda çok üzülüyordu.
Psikolog: Sen şahit oldun mu böyle bir şeye?
Danışan: Şahit oldum, evet. Onlardan dolayı birazcık maddeye kaydım. MET içtiğimde erkek arkadaşım beni terk etmişti. Ben arabamı sattım. Sattıktan 3 hafta sonra araba fiyatları 3 katına çıkmaya başladı. Yüksek lisansa gidecektim Polonya'da. Okulun parasını ödedim, her şey hazırdı. Elimde az para vardı ama orada çalışıp idare edecektim. Sonra korona oldu. Ondan dolayı da yüksek lisansa gidemedim. Yine hakkım var ama ben şu an bu hâldeyim. MET kullanıyordum bu sırada da. O yüzden gidemedim.
Psikolog: Lisans eğitimini tamamladın o zaman?
Danışan: Evet.
Psikolog: Çok büyük bir şans.
Danışan: Üniversiteyi birincilikle bitirdim”.
Metamfetamin kullanan danışanların hayatına kısa bir yolculuk yaptığımız bu kitap, metamfetamin ile ilgili bilinmeyenlere, kullananların ve yakınlarının neler yaşadığına, neler hissettiklerine ışık tutmaktadır.
Hakan Coşkunol, Hande Çelikay Söyler After methamphetamine was introduced in our country in 2009, the prevalence of its use has increased rapidly in recent years. The fact that methamphetamine use has become the main reason for applications to addiction centers has pushed us ali to have information about this substance. In the first part of the book, information about what methamphetamine is and how addiction treatment is carried out is given, and in the second part, the transcripts of the interviews with 13 people who are addicted to methamphetamine or relatives of addicts are included. The main purpose of including the interviews in the book is to reflect the experiences of addicts during treatment and to reveal how methamphetamine use affects daily life, social life, family and work life. We hope that this book will be beneficial for individuals struggling with methamphetamine addiction, their relatives, and psychiatrists working in this field.
Ronald D. Siegel "Mindfulness yaklaşımına dair yazılmış kitapların çoğu oldukça genel olsa da bu kitapta Siegel, mindfulness yaklaşımının çeşitli alanlarda uygulanmasına ilişkin detaylı bölümler sunuyor. Bu kitap yoluyla Siegel, okuyucuların, alışkanlıklarını daha iyi belirlemelerine, düşüncelerini daha net görmelerine, ilişkilerine daha iyi uyumlanmalarına, kişisel acılarını hafifletmelerine ve ruhsal/psikolojik iyilik hâllerini güçlendirmelerine yardımcı oluyor. Bu kitap harika!”
Kütüphane Günlüğü (Library Journal)

"Basit, gerçekçi ve yardımsever. Bu kitapta Dr. Siegel, dönüştürücü mindfulness sanatına dair uygulanabilir bir eğitim sunuyor.”
Jack Kornfield, PhD, Bilge Kalp'in (Wise Heart) yazarı

"Hem pratik hem de derin bilgelikle dolu olan bu kitap, hayatımızın anlarını, anda ve yüreğimizle yaşamaya bir davettir." -Tara Brach, PhD, Radikal Kabul'ün (Radical Acceptance) yazarı

"Şimdi zamanıdır. Şimdi, kaygıyı, stresi ve korkuyu azaltabilecek, hayatınızdaki neşe, şükran ve esenliği arttırabilecek yeni bir varoluş biçimine dair bir zamandır. Bu kitap sizi "şimdi"ye adım atmaya davet ediyor.”
Daniel J. Siegel, MD, Zihin Görüşü'nün (Mindsight) yazarı

"Bu açık ve pratik rehber, mindfulness geliştirmek için kendi potansiyelinizi keşfetmenize yardımcı olabilir. Formel meditasyon pratiği oluşturmak için rehberlik ederken günlük yaşamla başa çıkmak için araçlar sunar.”
Sharon Salzberg, Sevgi Dolu Nezaket'in (Lovingkindness) yazarı
Derya Bayram, Didem Turgut Çönkü “Mindfulness-Bilinçli Farkındalık; bizim kültürümüze, Mevlana'nın hoşgörü, kabul ve açık olmaya dayalı felsefesiyle örtüşmesi nedeniyle de uyum sağlamaktadır. Bunun yanı sıra bilinçli farkındalık, bilişsel bir esnekliği barındıran duygusal bir denge ve içsel süreçleri kabullenme, duygu durumunu regüle edebilme yeteneği olarak da görülebilir.
Farkına varamadığımız duyguya sahip çıkamayız, bedenimizdeki etkisini hissetmeden dönüştüremeyiz. Ancak kendimizle ilişkimizi yeniden düzenleyerek ihtiyaçlarımızı anlamaya başlayabiliriz. Kendimize ve diğerlerine nazikçe yargılamadan bakabilmeyi öğrenebiliriz. Böylece, doğayla, insanlarla ve çevremizle olan ilişkimiz yeniden şekillenir.
Bu kitabın hedefi kısaca; Mindfulness-Bilinçli Farkındalık'ın ne olduğunu, faydalarını anlatabilmek, aynı zamanda basit pratik uygulamalarla, koruyucu ruh sağlığının temellerini çocukluk döneminde atabilmek, aileler ve eğitimcileri bu konularda bilinçlendirmek ve sadece çocukları değil yetişkinlerin de içindeki çocukları şifalandırabilmektir.
Chris Calland, Nicky Hutchinson Eğer bütün çocuklar uzun boylu veya düz saçlı olsaydı ve tüm köpekler fino köpeği gibi görünseydi dünya daha mutlu bir yer olur muydu?
Bu keyifli neşe veren hikayede, Mine ve onun eğlenceli arkadaşı Maksi kendi bedenlerini sevmeyi öğreniyorlar.
Emmi Smid’in keyifli çizimleri ile hayat bulan Mine ve Maksi Her Şey Yolunda, ebeveynlerin olumlu beden imajları hakkında onlara nasıl yardımcı olacağı konusunda da rehber niteliğinde.
Oğuzhan Herdi Ağız şapırdatma nasıl olur da büyük bir öfke nöbetini tetikleyebilir? Yanınızda oturan birisinin çekirdek çitlemesi ya da sakız çiğnemesi sizi nasıl çileden çıkarabilir? Daha da ilginci, siz de çekirdek çitlemeye ya da sakız çiğnemeye başladığınızda neden öfkeniz kaybolur? Evet, tüm bunlar mizofoni hastalığının tipik belirtileri… Nöropsikiyatrik bir hastalık olan mizofoni hakkında her şey, sevgili meslektaşım Dr. Oğuzhan Herdi tarafından bu ilk niteliğindeki eserde gözden geçirildi… Kendi klinik araştırmalarının yanı sıra literatürün tamamını inceleyerek mizofoni hakkında bilinmesi gerekenleri akıcı bir dille okuyucuya sunduğu bu kitaptan; kendisinde ya da bir yakınında mizofoni belirtilerinin varlığından şüphe edenler, yeni tanınmakta olan bu ilginç nöropsikiyatrik hastalık hakkında bilgi edinmek isteyenler ve bu alanda araştırma yapmak niyetinde olanlar yararlanabilirler.
Aliye Mavili, Fatih Şahin, İlhan Tomanbay, Meshut Başak, Sema Oğlak, Harun Ceylan, Şeyda Yıldırım, Serap Daşbaş, Güler Güneş, Yasemin Çölgeçen Modernleşme süreciyle birlikte meydana gelen göç, kentleşme, tıp ve teknoloji alanındaki yenilikler, kadınların istihdam piyasasında daha yoğun yer almaları, doğum oranlarının azalması ve yaşam süresinin uzaması gibi gelişmelerle insan yaşamının doğal bir dönemi olan yaşlılık, bireysel ve kültürel boyutlarından daha çok sosyoekonomik ve demografik boyutlarıyla gündeme gelen sosyolojik bir olgu hâlini almıştır. Artan yaşlı nüfusa paralel olarak yaşanan toplumsal değişim süreci, geleneksel yaşlılık algısını dönüştürdüğü gibi yaşlıların ihtiyaç duyduğu bakım, sağlık ve sosyal hizmet alanlarını da farklılaştırmıştır. Aynı şekilde ailenin, geleneksel destek ve refah sağlayıcılık rolünün giderek zayıflaması, yoksulluk, yalnızlık ve artan yaşlılık dönemi hastalıkları yaşlılara yönelik kurumsal ve modern bakım-destek mekanizmalarına daha fazla ihtiyaç duyulmasını beraberinde getirmiştir. Bu süreçte, daha çok sosyoekonomik ve tıbbi yönleriyle ön plana çıkan yaşlılık olgusu bireyin yaşlanmasından çok toplumun yaşlanması ekseninde “sosyal bir sorun” olarak algılanmaya başlamıştır.
Bu bağlamda toplumsal değişme ve modernleşmeyle birlikte yaşlılığın geçirmiş olduğu dönüşümü daha iyi anlamak adına yaşlılık olgusunu sağlık, bakım ve sosyal hizmetler perspektifinden sosyolojik bir düzlemde ele alan bu kitabın yaşlı bakım, gerontoloji, sosyal hizmet ve sosyoloji başta olmak üzere farklı disiplinlerden yaşlılık konusuna ilgi duyan akademisyenlere, öğrencilere ve alanda çalışan uzmanlara faydalı olması umulmaktadır.

Ludy T. Benjamin İnsan olmanın koşullarını anlamak isteyenlere, psikoloji tarihi iyi bir başlangıçtır. Bu kitap, modern psikoloji tarihinin kısa ama etkili bir anlatımıdır. Geçmişten günümüzde psikoloji temelde üç biçimde var olmuştur. Birincisi, eğitim kurumlarında konumlanmış olan akademik psikoloji; ikincisi, bir mesleki uzmanlık alanı olarak psikoloji ve üçüncüsü ise halk psikolojisi veya popüler psikoloji olarak adlandırılabilir. Günümüzde psikologlar, popüler psikolojiyi olduğu gibi benimsemezler. Yine de popüler psikoloji, diğerleri gibi psikoloji tarihinin ayrılmaz bir parçasıdır ve insanlar dünya üzerinde ilk belirdiklerinden beri varlığını sürdürmektedir. Öte yandan, akademik ve mesleki psikolojiler ise kökenlerini ancak 19. yüzyılın son çeyreğinden almaktadır.

Bu kitap, bir bilim ve mesleki uzmanlık alanı olarak modern zamanlarda gelişen psikolojinin hikâyesidir ancak bunların popüler psikolojiyle ilişkisini de ele almaktadır. Günümüzde psikologların çok büyük bir çoğunluğu araştırma laboratuvarlarında veya akademik kurumlarda çalışmaz. Onun yerine, psikolojinin çeşitli uzmanlık alanlarında insanlara doğrudan hizmet verirler. Bu kitap, psikoloji biliminin ve mesleki uygulamalarının her ikisinin de hikâyesini, üstelik kökenlerini ve birlikte gelişimlerini göstererek ele almaktadır. Kitabın isminden anlaşıldığı üzere, bu kısa bir tarih anlatımıdır çünkü böyle olmasının geçerli nedenleri vardır: Bazı okurlar için ansiklopedik psikoloji tarihi kitaplarına bir seçenek olması; bazı okurlar için daha detaylı psikoloji tarihi anlatımlarına ulaşmayı heveslendirmesi amaçlanmıştır.
Richard G. Erskine Eric Berne’ün büyük katkıları ile oluşturulan Transaksiyonel Analiz (TA) Kuramı, Berne’den sonra onun kurduğu temeller üzerinde bu alanda çalışan çağdaş yaklaşımlarla gelişmeye devam etmektedir. Bu kitapta, alandaki değerli uzmanların TA konusundaki yeni ufuklara doğru derin yolculuklarında edindikleri deneyimleri ve vaka örnekleri ile çok farklı tarzda terapi yaklaşımlarını bulacaksınız. Sizler bu yeni yaklaşımları, karşılaştığınız farklı tür bozuklukların terapisinde etkili bir şekilde uygulayabileceksiniz.
Bu kitapla, özellikle tedavisi çok zor olan obsesyonun nasıl tedavi edilebildiğini; kişilik bozukluklarının tedavisinde çok farklı tedavi biçimi olan ekip yaklaşımını; danışanla terapinin tıkandığı yerde kuşaklar arası terapinin nasıl işe yaradığını ve bireylerin tedavisinde regresyonun (yaş gerilemesinin) nasıl kullanıldığını; bireyleri raydan çıkaran çocukluk komutlarını ve yeniden karar alma süreci ile danışanların nasıl iyileşebileceğini vb. çok değerli bilgileri öğrenecek, bunların nasıl uygulandığını görecek ve kendi terapötik yaklaşımlarınızı geliştirme ayrıcalığına sahip olacaksınız.
Paul HOLMES, Marcia KARP, Michael WATSON, Routledge Moreno'dan bu yana psikodrama nasıl gelişti?
Psikodramayı bu kadar etkili bir grup psikoterapisi yöntemi yapan nedir?
J. L. Moreno psikodramanın öncü figürüdür. Fikirleri ve uygulamaları tüm psikoterapi alanında büyük bir etki yaratmıştır. Moreno'dan Bu Yana Psikodrama'da, çoğu Moreno'nun kendisi tarafından eğitilmiş olan ve uluslararasında tanınmış bir çok psikodrama uygulayıcısı, Moreno'nun 1974'teki ölümünden beri psikodrama yöntemi ve teorisindeki yenilikleri tartışıyor. Bu güçlü grup psikoterapisinin anahtar kavramlarını açıklıyor, terapistler olarak bu fikirlerin kendi uygulamalarını nasıl geliştirdiğini ve esin kaynağı olduğunu anlatıyor. Bu kitap J. L. Moreno'nun grup psikoterapisinin gelişimindeki yerine yeniden bir değerlendirme sağlıyor. Tüm psikodramatistlerin, grup psikoterapistlerinin ve ruh sağlığı alanında çalışan diğer profesyonellerin ilgisini çekecektir.
Bülent Ağbuğa, Emine Büşra Yılmaz, Fatma Ağbuğa, Sevim Akşit, Şehmus Aslan Bir yazarı daha üretken yapan, bir sanatçıyı mükemmelliğin peşinden koşturan, bir öğrenciye ders çalıştıran, bir sporcuyu şampiyon yapan nedir? Ya da yorgun olduğumuzda, sıkıldığımızda veya herhangi bir nedenden dolayı dikkatimiz dağıldığında, kendimizi toplayıp devam etmemizi sağlayan şey nedir? Yanıt: Motivasyon! Motivasyon, yaşamı sürdürmek için gerekli olan temel ihtiyaçlardan kendini gerçekleştirmeye kadar farklı etkenlerden etkilenir. Bununla birlikte motivasyon kişisel ve karmaşık bir süreçtir. Her insanın ihtiyacını karşılamak için de farklı yaklaşımlar kullanmak gerekir. “Hayata olumlu bak!”, "Yapabilirsin!" ya da "Sen herşeyden değerlisin." gibi kalıp sözler yerine sağlam, bilimsel temelli motivasyon yöntemlerini kaynakları ile beraber bilmek zorundayız. Bu kitap da motivasyonun ne olduğu, motivasyonun farklı teorilerle nasıl açıklandığı, motivasyonun farklı disiplinlerle olan ilişkisi, çalışanı, sporcuyu, öğrenciyi vb. nasıl motive edeceğimizi ya da öz motivasyonun nasıl sağlanacağı açıklarken, motivasyon ile ilgili aklınıza gelebilecek soruları yanıtlarıyla birlikte bilimsel açıdan ancak herkesin çok rahat anlayabileceği bir yazım diliyle anlatmaya çalışmıştır. Kitap, bu özellikleriyle ilgilenenler için değerli bir kaynak kitap olma özelliği taşımaktadır.
Johnmarshall Reeve Davranış oluşumunda motivasyon süreçlerini ve duyguları anlamayı amaçlayan bu kitap, insan davranışının temellerine ilgi duyan, Psikoloji başta olmak üzere sosyal bilimler alanında çalışan profesyonellerin gerek akademide ders kitabı olarak gerekse alanda bir rehber olarak kullanabileceği niteliktedir.
“Davranış nasıl oluşur?”, “İnsanlar ne ister?”, “Motivasyon ve duygunun altında yatan dinamikler nelerdir?” gibi soruları teorik bakış açılarıyla ele alan Johnmarshall Reeve’in yazarı olduğu bu kitap, dört kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda; fizyolojik, psikolojik ve sosyal “ihtiyaçlar”ın, davranışın oluşum sürecindeki rolü ele alınmaktadır. İkinci kısım, “Bilişler” başlığı altında, motivasyonun bilişsel süreçlerine odaklanmaktadır. “Duygular” başlığı altındaki üçüncü kısım, duygu-davranış ilişkisinde biyolojik, bilişsel ve sosyal perspektiflerden yola çıkarak güdülenmede duyguların rolünü anlamaya çalışmaktadır. “Uygulamaya yönelik İçerikler” başlıklı dördüncü kısımda ise, kitabın bütününde aktarılan yaklaşımların, eklektik bir bakış açısıyla, alan uygulamalarındaki karşılığı ele alınmaktadır.
Her bölüm içerisinde bulunan tartışma alanlarıyla zenginleştirilen kitapta, alana dair güncel görüşlere de yer verilmektedir. Dolayısıyla bu kitap hem öğrencilere hem de eğitim, sağlık, işletme gibi farklı disiplinlerde çalışan uzmanlar için yararlı bir kaynak niteliğindedir.
David L. GALLAHUE, John C. OZMUN, Jackie D. GOODWAY Gün sabahından, insan çocukluğundan belli olur. (John Milton)

Hareket yaşamdır. İşimizde ve oyunumuzda yaptığımız her şey hareketi kapsar. Varlığımız; kalbimizin atışına, akciğerlerimizin nefes alıp vermesine, otomatik ve yarı otomatik hareket süreçlerine ve yaşamımıza dâhil olan diğer istemli hareketlere bağlıdır. Motor kontrolünü ve motor koordinasyonunu nasıl kazandığımızı anlamak, nasıl yaşa-dığımızı anlamanın temelidir. Etkili bir öğretim ve öğrenme süreci için atılacak ilk adım tipik olarak gelişen bireyin gelişimsel sürecini anlamaktan geçer. Bu anlayış, sınıfta, spor salonunda ya da oyun alanında eğitimin çekirdeğini oluşturur.
Gelişimsel yetersizliği olan bireylerin motor gelişim özelliklerinin bilinmesi, uygulanacak müdahale, terapi ve tedavi programlarına sağlam bir temel oluşturur. Motor gelişimi gebelikle başlayan, yaşam boyunca devam eden bir süreç yaklaşımı içinde ele alan bu kitap; spor bilimleri, fizyoterapi, ergoterapi, özel eğitim, erken çocukluk eğitimi ve sınıf öğretmenliği alanlarında çalışan öğretim elemanlarına ve öğrencilere yönelik hazırlanmıştır.
Emine Yılmaz Simit Bu kitapta; sinir sistemi ile ilgili hiçbir şey bilmeyen birinden tıp, diş hekimliği, eczacılık, hemşirelik öğrencilerine kadar geniş bir yelpazeye hitap edildi.
Karikatürle ve mizahla eğlenceli hâle getirilen kitapta; Merkezi Sinir Sistemi (MSS) ve Periferik Sinir Sistemi (PSS) en sade, en anlaşılır ve en basit şekli ile anlatıldı. Anlaşılmayı kolaylaştırmak için resimler bile en basit şekilde çizildi. Düz yazı şeklinde anlatılan konular, akılda kalıcılığı kolaylaştırmak adına, üşenilmeden bir de madde madde yazıldı.
Geriye ayaklarınızı uzatıp zevkle okumak kalıyor sizlere.
İyi eğlenceler…
Abdulkadir Yıldız, Deniz Say Şahin, Fatma Başalan İz, Fatma Hastaoğlu, Ferdi Başkurt, Gökhan Kurt, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan H. Başıbüyük, Hatice Oğuz Özgür, Işıl Kalaycı, İbrahim Eroğlu, İbrahim Kaygusuz, Meral Timurturkan, Mert Usta, Metin Özkul, Meyrem Tuna Uysal, Özge Kutlu, Özlem Özgür, Saadet Tiryaki, Sevinç Sütlü, Ümit Akca Yaşlı bireylere yönelik istismar ve ihmal davranışı, toplumun tüm sosyal ve ekonomik düzeylerinde yaygın olarak görülmektedir. Yaşlı istismarı; ahlak, ideoloji, kültürel durum, eğitim özellikleri ve günlük yaşam deneyimleriyle şekillenebilen, tıbbi, sosyal, kültürel, ekonomik, yasal ve etik bir sorundur. Yaşlı istismar vakalarında mağdurların güvenliğini sağlamak, failleri eylemlerinden sorumlu tutmak, konuyla ilgili politika geliştirmek için disiplinler arası çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bu kitap, multidisipliner bir anlayıştan hareketle yaşlı istismar ve ihmali kuramları, demografik özellikleri, istismarın biyolojik temelleri, beden politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, engellilik gibi konu başlıkları ile olguyu ortaya koymakta; istismarın medyadaki görünümlerini, etik ve yasal süreçlerini, sağlık üzerine olan etkilerini tartışmakta ve bilim insanları tarafından çözüm önerileri sunan yazıları bir araya getirmektedir.
“Yaşlı bireyler, kendilerini güvende hissedecekleri ortamlarda onurlu bir şekilde yaşamalı, istismar ve ihmalden korunmalıdır”.
Sue Atkins Çocuklarınızla sürdüğünüz hayatı daha kolay ve cazip kılın
Emekleme çağındaki çocuklardan ergenlere; erkeklerden kızlara bütün çocukları kapsayan Mutlu Çocuklar Yetiştirmek For Dummies, çocuğunuzu daha iyi anlamanıza ve çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu ebeveyn olmanıza yardım eder. Yazarı hem ebeveyn koçu, hem anne olduğundan, çocuğunuzla kurduğunuz ilişkinizi güçlendirmenize ve geliştirmenize yarayacak adımları keşfetmenizi sağlar. Böylece çocuğunuzun öz saygısını geliştirmesine, bağımsızlık kazanmasına ve hayatın iniş çıkışlarıyla baş etmesine yardımcı olabilirsiniz.

Kitabı açın ve
• Çocuğunuzun davranışlarını anlamayı
• Her yaştan çocukla etkili iletişim kurmayı
• İşe yarayan disiplin yöntemlerini kullanmayı
• Okulda başarılı olmasına yardım etmeyi
• Kardeş rekabetiyle başa çıkmayı
• Çocuğun özgüvenini inşa etmeyi inceleyin

Disleksi, Dikkat Eksikliği Bozukluğu ve Dikkat
Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu gibi durumların zorluklarıyla baş etmenizi kolaylaştıracak tavsiyeler içerir.
Ali Murat Alparslan, Seher Yastıoğlu, Mehmet Ali Taş Pragmatizm akımının önerdiği yolda yürüyerek oluşturulan bu eser, doğrudan sahanın sesine kulak vererek sistematik bir derleme ile sunulan, günümüz yöneticilerinin çalışanlarını nasıl mutlu edebileceklerine dair açık bir reçete niteliğindedir. Bu reçete; işyeri mutluluğunun ne anlama geldiği, çalışanları mutlu ve mutsuz eden yönetici davranışları, çalışanları mutlu eden geri bildirimlerin özellikleri ve doğrudan geribildirim söylemleri (kelime ve cümleler) ve arzu edilen yönetici erdemlerine dair 2000 kişinin üzerinde yapılan ve keşifsel nitelik taşıyan araştırmalar ile oluşturulmuştur. Bu yüzden sahadaki yöneticilere katkısı oldukça güncel gerçekler üzerinedir. Bu çalışmanın oldukça önemli bir katkısı da çalışan mutluluğu/ıyi oluşu üzerine araştırma yapan/yapmayı düşünen araştırmacılaradır. Keşifsel bir bakış açısına sahip olan araştırmalarımız; önemli boyutlandırmalar, modellemeler ve isimlendirmeler oluşturmuştur. Tüm bu bulgular, nicel araştırmalarla; nice yeni modellemelere, ölçek geliştirme çalışmalarına ve teorik zeminlere altyapı niteliğindedir.
Bu yüzden eserin güncel olarak sahanın nabzı ile, teorik bir zemin dahilinde, sistematik boyutlandırmalar üretmesi, hem sahaya hem de akademik araştırmalara somut katkılar sunmaktadır. Mutluluğun performanstan öte insan için, insanlık için üretilmesi ve paylaşılması dileği ile...
Peter Warr Mutluluk tamamen şansa mı bağlı?
Hayatımızdaki olaylar kendimizi ne kadar mutlu hissettiğimizi etkiliyor mu?
Çok fazla iyi şey daha az mutlu olmamıza mı neden olur?
Mutluluk Psikolojisi, mutlu hissetmenin, olumlu düşünme ve günlük yaşamdaki sosyalleşme ile bağlantılı olduğunu anlatmanın yanı sıra kişisel mutluluğumuzu sınırlayan şaşırtıcı faktörleri de ele almaktadır. Kişiliğimiz ve öz değer duygularımızdan tutun da fiziksel sağlığımız, istihdam durumumuz ve mutluluğumuza kadar hepsi yaşamlarımız boyunca değişebilen öznel deneyimlerdir.
Hepimiz mutlu yaşamak isteriz. İşte Mutluluk Psikolojisi bize, mutluluğu hem şans yoluyla hem de doğrudan kendi hareket ve etkilerimizin bir sonucu olarak elde edebileceğimizi göstermektedir.
Ahu Tunçel, Asiye Yıldırım, Başak Bahtiyar, Dilek Arlı Çil, Güncel Önkal, Gürkan Doğan, Hülya Şimga, Kuntay Arcan, Meral Bozdemir, Psikolog Mine İlhan, Tuğba Sevinç Mutluluk, her zaman insan için çok önemli bir duygu olmuştur. Günümüzde bu duygu bir arzu, neredeyse bir ihtiyaç ya da yaşamın amacı olarak ele alınmaktadır. Mutluluktan sıkça bahsedilmesine rağmen bu duygunun ne olduğuna, insan için önemine ve değerine ilişkin kavrayışın açıklaştırılması amacıyla yetkin ve kapsamlı bir inceleme ihtiyacı hâlâ devam etmektedir. Bu kitapta, mutluluk kavramını psikoloji ve felsefe penceresinden ele alan çok yönlü bir inceleme yapılması planlanmıştır. Böylece hem kavramsal olarak hem de günlük hayattaki pratiklerde, bireysel ve toplumsal düzeyde mutluluğun tanımına, belirleyicilerine ve deneyimlenmesine dair merak uyandırıcı, sorgulayıcı ve bilgilendirici bir okuma imkânı yaratılması amaçlanmaktadır. Bu eserin, hem konuya ilgi duyan kişilerin mutluluğu anlama biçimlerine yönelik ezber bozan ve mutlulukla ilişkilerini yeniden düşünme imkânı sağlayan bir çalışma olması hem de farklı disiplinlerden araştırmacıların güncel tartışmalara ulaşabileceği ve gelecek çalışmalar için fikir alabileceği bir kaynak niteliği taşıması hedeflenmektedir.
Gérard Ducourneau Bakıma yönelik uygulamalar ve yardım ilişkisi arasındaki sınırda yer alan müzik terapisi, hastanelerde ve pek çok sağlık biriminde (pediatri, gerontoloji, anestezi, diş hekimliği, vb.) yaygınlaşmaktadır. Ayrıca, çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan psikoterapötik bir yöntemdir. Bilimsel temellere dayalı bir disiplin olarak dünya çapında kabul görmesine katkıda bulunan ülkelerden birinin de Fransa olduğu göz önünde bulundurularak, bu alana yıllarını adamış olan Gérard Ducourneau'nun tarihsel kaynak ve profesyonel günlük niteliğindeki yapıtı, Türkçeye kazandırılmıştır. Sağlık uzmanlarının, terapistlerin, öğrencilerin, kısaca konuya ilgi ve merak besleyen herkesin yararlanabileceği bu kılavuz, ilk Türkçe baskısıyla karşınızda.
Ayşe Kaya Göktepe Tarihsel geçmişimize baktığımızda çeşitli toplulukların, benliğimizin en güçlü yanı olan duyguları ifade etmek için bir sanat formu olarak müziğe başvurdu­ğunu görmekteyiz. Müziğin dinî duyguların bir ifade biçimi olarak tercih edilmesi de karşımıza çıkan bir diğer durumdur. Yahudilik, Hristiyanlık dinlerinde ve çeşitli grupların (Süryani, Rum, Ermeni, Presbiteryen) dinî geleneklerinde müzikal uygu­lamalar göze çarparken İslam dini ve Türkiye özelinde beş vakit okunan ezan, hac ve umre ibadeti esnasında melodik ton ile söylenen tesbihat, Mevlevi tarikatının sema ayinleri, müziğin ve dinin günlük yaşamda iç içe geçmiş formlarına birer örnektir. Tolstoy'a göre ”Sanat, ne keyiftir ne avuntu ne de eğlence; sanat, yüce bir iştir. Sanat insan yaşamında bilinçli bilgiyi duygulara aktaran organdır”. Gerek kolektif dinî değerlerin taşıyıcısı olarak gerekse dinî tecrübe im­kânı sunması bakımından psikoloji ile iç içe geçmiş dinî müziğin insan psikolojisi üzerinde meydana getirdiği etkiler, merak uyandırıcı niteliktedir. Bu yüzden iç içe geçmiş olan din ve psikoloji ilişkisinden hareketle dinî içerikli müziğin uzun süreli bir müzik terapi çalışmasına konu edinilme­si, bu çalışmayı özgün kılan niteliklerden birisidir.
Bu çalışmada; müzik terapinin hem Avrupa'da hem de Türkiye'de gelişim tarihçesi, müzik terapide kullanılan yaklaşım ve modeller, müzik terapi yöntemleri ve uygulama prensipleri detaylı bir biçimde işlenmektedir. Literatürdeki güncel araştırma bulguları ışığında müzik terapinin etkileri ve kullanım alanları incelenmektedir. Ayrıca müzik terapi konusuna ilişkin geniş bilgiler sunmasının yanı sıra müzik terapi ve din ilişkisi ile dinî içerikli müzik terapi konusunda dünyada ve Türkiye'de yapılmış güncel araştırmalara yer verilmesi, bu çalışmayı özgün kılan niteliklerinden bir diğeridir.
Susan C. Gardstrom, James Hiller Bu kitap, Müzik terapinin dört ana yönteminden biri olan "doğaçlama"nın seçimi, planlanması ve uygulanmasıyla ilgili bazı prosedürel değerlendirmeleri ve kararları özetlemektedir. Bu prosedürel tavsiyeler, yazarların klinik müzik doğaçlamadaki eğitimlerine, onlarca yıllık klinik, öğretim ve danışmanlık deneyimleri ve profesyonel literatürde tarif edildiği gibi doğaçlama prosedürleri sentezlerine dayanmaktadır.
Eğitimdeki müzik terapistler, müzik terapi eğitim ve öğretim programlarında öğreten ve denetleyen kişiler ve klinik müzik doğaçlamadaki klinik uygulamalarına dâhil etmek isteyen müzik terapistler tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış olan bu kitap; müzik terapistlerinin, klinik uygulamada müziği bazen danışanın önceden belirlenmiş, müzikal olmayan amaçları başarmasına yönelik bir araç olarak ve diğer zamanlarda terapötik sorunların aydınlığa çıktığı ve daha ileri araştırıldığı bir ortam olarak kullanmak gibi çeşitli yönelimleri benimsediği gerçeğini dikkate alır. Her çalışma şekli, klinik müzik doğaçlama ile ilgili kendi prosedürel değerlendirmelerini ve kararlarını önerir.
Konuyla ilgili olanların gelişimlerinde katkısının olması, kanıta dayalı müzik terapi uygulamalarında yol göstermesi dileğiyle...
Kenneth E. Bruscia Müzik terapi kendine özgü metotları, terminolojisi, sınırları, çalışma alanları, eğitim programları, pratisyenleri, gereklilikleri, sorunları vb. bileşenleriyle başlı başına büyük bir disiplindir. Batı dünyasında profesyonel veya amatör merakın yönlendirmesiyle bu disiplinle karşılaşan pek çok kimsenin öncelikli olarak müzik terapinin tanımlanması aşamasında edindiği bir başvuru kaynağı olan bu kitap, 1970'lerden itibaren Bruscia'nın müzik terapiyi tanımlama arzusuyla çıktığı yolun bir sonucudur. Bu kitapta müzik terapiye ilişkin çok şey bulacaksınız; ancak hangi makamın ya da tonun hangi hastalığa iyi geldiği, insanların hangi müziği dinleyerek kanseri yeneceği, ya da hamilelerin hangi müzikleri dinlediklerinde bebeklerinin dahi olabileceği gibi soruların cevapları ne bu kitapta ne de müzik terapi disiplininde bulunur. Aksine bu kitap, vibroakustik terapi, tıpta veya terapide müziğin kullanımı, müzik eğitimi ve müzik terapi disiplini arasındaki farkları gösteren temel bir kaynaktır. Elinizdeki bu çalışma, çok disiplinli bir alan olan müzik terapiye giriş aşamasında en önemli eserlerden birisi olarak, dünyada satıldığı tüm ülkelerde olduğu şekliyle ülkemizde de hem doktorlar, hemşireler, psikolojik danışmanlar gibi sağlık çalışanlarına, hem müzik alanında çalışanlara, hem de konuya ilgi duyan herkese hitap eder. Böyle bir kitabı kaleme aldığı için Kenneth E. Bruscia'ya ne kadar teşekkür etsek azdır.
Fahri Sezer Ruhun gıdası olarak adlandırılan müzik, tarih boyunca fizyolojik ve psikolojik sorunların tedavisinde kullanılmış ve tedavi uygulamalarının merkezinde yer almıştır. Türk-İslam tarihinde de önemli bir tedavi yöntemi olarak benimsenen müzikten ve onun tedavi edici gücünden yararlanılmış, sağlık merkezleri inşa edilmiştir. Müzik, Türk-İslam tarihinde, yirminci yüzyıla kadar büyük önem verilerek tedavi amaçlı kullanılmış olmasına karşın son yüz yılda Türkiye'de layık olduğu değeri yeteri kadar görememiştir. Müzikle tedavi alanında dünyadaki çalışmalara yol göstermiş bilim adamlarını yetiştirmiş ve müzikle tedavinin uygulandığı hastaneler inşa etmiş bir bilimsel tecrübeye sahip olmamıza karşın yakın tarihimizde bu alana yeterli değerin verilememesi bu kitabın hazırlanmasında motive edici bir rol üstlenmiştir. Müziğin tedavi edici rolünün ve psikolojik etkilerinin, kullanılan teknik ve modellerin neler olduğunun anlatılmaya çalışıldığı bu kitap; rehberlik ve psikolojik danışma alanındaki uzmanlara, psikologlara, sağlık çalışanlarına faydalı olması temennisi ile hazırlanmıştır.

Sharan B. Merriam Son çeyrek yüzyılda, nitel araştırma yöntemlerini konu edinen birçok makale ve kitap yazılmıştır. Bir başka ifadeyle -güncel bir paradigma olarak- nitel araştırma akademik çevrelerde giderek önem kazanmaya başlamıştır. Yeniden gözden geçirilmiş ve yayıma hazırlanan bu klâsik kitap; nitel araştırmaların desenlenmesi, verilerin toplaması, analiz edilmesi ve raporlanması hususunda başta akademisyenler olmak üzere bütün araştırmacılar için bilgiler veren bir başucu kaynağı niteliğindedir. Diğer yandan nitel araştırma paradigmasının teorik ve felsefî temelleriyle ilgili okuyucuya farklı bakış açıları kazandırması bakımından dikkate değer bir çalışmadır.
Özetle, bu kitapta, nitel araştırma hakkında aradığınız her şeyi öz ve anlaşılır bir şekilde bulabilirsiniz. Ayrıca, bu eser, yüksek lisans, doktora tez çalışmaları yapan öğrenciler ile araştırma projeleri hazırlayanlar için bir rehber niteliği taşımaktadır.
Joseph A. Maxwell İnformel bir dille -serbest jargonla- yazılan Nitel Araştırma Tasarımı: Etkileşimli Bir Yaklaşım nitel araştırma planlaması için araştırmacılara ve öğrencilere kullanışlı ve adım adım rehberlik sağlamaktadır. Bu, tasarımın bileşenlerinin birbirleri ile nasıl bir etkileşim içinde olduğunu gösterir ve temel tasarım konularına dikkat çekerek bu bileşenler arasında pratik ve tutarlı ilişkilerin oluşturulmasını sağlayan bir strateji sunar. Eser lineer ya da tipolojik bir yapıdan ziyade araştırma tasarımı ve araştırma önerisi yazımı için oldukça uygun sistematik bir yapıya dayanan orijinal ve yenilikçi bir model önermektedir.
“Eser, inanılmaz derecede kullanışlı ve ilgi çekici. … Ayrıca bünyesinde nitel araştırmanın merkezinde yer alan ve henüz ‘herkese açık’ ortamlarda açıkça tartışılmamış birçok konuyu barındırmakta.”
David Carlone, North Carolina Üniversitesi, Greensboro
Ben özellikle öğrencilerin nitel araştırma tasarımı ile daha gerçekçi bir şekilde ilgilenmesine katkı sunacağını düşündüğüm etkileşimli odaklanmayı beğendim. Kuşkusuz bu özellik eserin bir kılavuz kitap olmasını sağlamaktadır ve yazarın eserde kapsamlı teori tartışmaları yerine oldukça yararlı içeriklere, alıştırmalara, görüş ve örneklere odaklanmasını değerli buluyorum.
Anıl Özge Üstünel, Ayca Aksu, Bahar Tanyaş, Betül Kanık, Büşra Alparslan, Cağatay Çoker, Doğa Eroğlu-Şah, Elif Ünal, Emir Üzümceker, Fatih Köseoğlu, G. Deniz Derin, Gonca Soygüt Pekak, Hale Bolak Boratav, Hilal Peker-Dural, Latif Karagöz, Mehmet Karasu, Pelin Karakuş Akalın, Sami Çoksan, Sercan Balım, Sercan Karlıdağ̆, Umut Şah, Yasin Koç Her biri kendi alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanan "Nitel Araştırma Yöntemleri: Psikoloji Uygulama Örnekleriyle" başlıklı bu eserde; yazılı metinler, konuşma içerikleri ve görselliğe dayalı uygulamalarla insan deneyimini temsil etmenin çeşitli biçimleri ele alınmaktadır.
Kitapta; nitel yöntemlerin tarihsel gelişimi ve Türkiye'deki kısa tarihi, nitel araştırmanın temelleri, nitel verinin elde edilme sürecindeki temel nitelikler, nitel araştırmada klasik veri toplama teknikleri, nitel çalışmalar için çevrim içi materyaller ve paket programları, tematik analiz, şablon analizi, yorumlayıcı fenomenolojik analiz, gömülü teori, anlatı analizi, söylemsel psikoloji ve konumlandırma teorisi, eleştirel söylemsel psikoloji, eleştirel söylem analizi, fotoanlatı yöntemi, vaka çalışması ve feminist nitel araştırma konuları kuramsal olarak açıklanmakta ve uygulama örnekleriyle okuyucuya sunulmaktadır.
Nitel yöntemler, psikoloji ve ilişkili alanlardaki bilgi üretim süreçlerinde hem başlı başına bir yöntem olarak hem de araştırma sürecinin bir parçası olarak kullanılmaktadır. Bu açıdan sosyal bilimler alanındaki öğrenciler, araştırmacılar, uygulayıcı/eğitmenler için oldukça güçlü bir potansiyel sunmaktadır.
Aslı Kılıç, Aşağıdan Yukarı, Barbaros Yet, Buse Merve Ürgen, Dicle Dövencioğlu, Didem Kadıhasanoğl, Dilay Z. Karadöller, Episodic Memory, Levels of Analysis, Müge Çavdan, Nedim Göktepe, Retrieving Effectively from Memory, Yukarıdan Aşağı Bu kitabın her bir bölümünde; algı, bellek, dikkat ve dil gibi bilişsel becerileri gösteren insan davranışları farklı analiz seviyelerinde ele alınmıştır. Kitabın bölümlerinin bir başka ortak özelliği ise bölüm yazarlarının çoğunun yurt dışında çeşitli üniversitelerde çalıştıktan sonra Türkiye’de kendi kurdukları laboratuvarlarında araştırmalarına devam etmeleridir. Burada bahsedilen örneklerden de görülebileceği üzere davranışı çalışmak için çeşitli analiz seviyelerinde çok farklı metotlar kullanılmaktadır. Durum böyle olunca, belirli bir iddia, birçok paralel bulgu ile kanıtlanıp güçlenebilir ve yerleşik bir kavram olarak alan yazına geçebilir. Günümüzde son teknolojiyi kullanan metotlar hızla gelişse de bunlar hiçbir zaman tek başlarına yeterli olmamıştır. Temel kavramları 150 yıldan fazladır kullanılan yöntemlerle incelerken bunlardan çıkan sonuçları son teknoloji metotlarla tamamlamak gerektiği her yeni çalışmada görülmektedir. Bu durum değişeceğe benzemediğinden Marr’ın bir karmaşık sistemin ancak birçok seviyeden analiz edilerek anlaşılabileceği önermesi de gelecekte geçerliliğini koruyacak gibi durmaktadır.


Ayda Tekok Kılıç, Banu Değirmencioğlu, Banu Elmastaş Dikeç, Barışhan Erdoğan, Beril Yaffe, Bernis Sütçübaşı, Ceren Hıdıroğlu Ongun, Çiğdem Ulaşoğlu Yıldız, Deniz Büyükgök, Derya Durusu Emek Savaş, Elif Yıldırım, Elvin Doğutepe, Emel Erdoğan Bakar, Ezgi Ildırım, Ezgi Soncu Büyükişcan, Gökçer Eskikurt, Gülin Kaça, Hale Ögel Balaban, Hatice Kafadar, Itır Kaşıkçı, İnci Birincioğlu, Jbid Dursun Uncu, Öget Öktem Tanör, Pınar Uysal Cantürk, Pınar Yiğit, Sanem Sultan Yörük Öner, Selin Akdere, Selin Yağcı Kurtish, Serra Şandor, Simay İkier, Simge Şişman, Şükriye Akça Kalem, Tuğçe Şentürk, Tülay İzmitligil, Zeynep Gültekin Ahçı, Zeynep Küçük Günümüzde, beynin yapısı ve işlevlerini anlamaya yönelik araştırmaların sayısı arttıkça, bu alanda disiplinler arası birliktelik önem kazanmıştır. Beyin ve davranış arasındaki ilişkiyi inceleyen bir bilim dalı olan nöropsikoloji, disiplinler arası kavşakta yer alan önemli bir alandır. Bu alanın temel ölçüm araçlarından birisi olan ve bilişsel işlevlerin geçerli ve güvenilir olarak değerlendirilmesini kapsayan nöropsikolojik değerlendirmenin temel nöropsikoloji araştırmalarında kullanılmasının yanı sıra klinikte, ayırıcı tanıdan tedavi ve rehabilitasyonun düzenlenmesine kadar kullanım alanları oldukça genişlemiştir.
Psikolojinin bu özel uzmanlık alanını güncel araştırma bulgularına dayanarak kapsamlı bir şekilde ele alan bu kitap, nöropsikoloji ve nöropsikolojik değerlendirme ile ilgili farklı konularda araştırma yapan ve deneyimi olan akademisyenler ile klinik nöropsikologların çok boyutlu perspektifinden yararlanılarak hazırlanmıştır. Kitapta, özellikle teorik konuların uygulanmasına dair net bir anlayış oluşturmak için hem değerlendirme hem de rehabilitasyonla ilgili klinik konularla bağlantılar kurularak teori ve pratik arasındaki boşluğun doldurulmasına açık bir vurgu yapılmaktadır.
Kitabımızın; nöropsikoloji ve nöropsikolojik değerlendirme alanında sınırlı olan Türkçe alanyazına katkıda bulunmasını, kendini bu alanda geliştirmek isteyen psikoloji bölümü lisans ve yüksek lisans öğrencileri için temel bilgi sağlamasını ve nöropsikolojik değerlendirmenin kullanıldığı çeşitli alanlarda çalışan profesyoneller için güncel bir başvuru kitabı olmasını umuyoruz.
Sirel Karakaş, Emel Erdoğan Bakar, Elvin Doğutepe Bilişsel Potansiyeller İçin Nöropsikolojik Test Bataryası, kısa adıyla BİLNOT Bataryası, alan yazınımıza 1996 yılında girmiştir. İlk yayınlandığında (2004) yedi nöropsikolojik testten oluşan tek ciltlik BİLNOT Bataryası kitabı, yetişkinlere ilişkin bulgu, değerlendirme ve malzemeleri içeriyordu. İzleyen yıllarda çocuklar için ve iki ciltten oluşan BİLNOT – Çocuk kitabı, BİLNOT-Yetişkin’in gözden geçirilmiş 2.baskısı (2006), ardından da güncellenip genişletilmiş iki ciltlik 3. Baskı (2013) yayınlandı.

Elinizdeki iki ciltlik dördüncü baskıda, BİLNOT- Yetişkin Bataryası, AR-GE çalışmaları tamamlanmış dokuz, AR-GE çalışmaları sürmekte olan dört, toplamda 13 nöropsikolojik teste genişlemiştir.

2004 yılında, BİLNOT Bataryası ; çeviri, uyarlama, güvenirlik, geçerlik ve sağlıklı örneklemelerde normalizasyon çalışmaları tamamlanmış ilk ve tesk psikometrik araç idi. BİLNOT Bataryası, günümüzde de ilk ve tektir. Tanı, izlem, tedavinin etkisini değerlendirme ve rehabilitasyon programı düzenleme gibi uygulamalı alan süreçlerinde öncelikle yararlanılan BİLNOT Bataryası ; sinirbilimin egemen olduğu günümüz temel bilim araştırmalarının olmazsa olmazıdır.
Sirel Karakaş, Emel Erdoğan Bakar, Elvin Doğutepe Bilişsel Potansiyeller İçin Nöropsikolojik Test Bataryası, kısa adıyla BİLNOT Bataryası, alan yazınımıza 1996 yılında girmiştir. İlk yayınlandığında (2004) yedi nöropsikolojik testten oluşan tek ciltlik BİLNOT Bataryası kitabı, yetişkinlere ilişkin bulgu, değerlendirme ve malzemeleri içeriyordu. İzleyen yıllarda çocuklar için ve iki ciltten oluşan BİLNOT – Çocuk kitabı, BİLNOT-Yetişkin’in gözden geçirilmiş 2.baskısı (2006), ardından da güncellenip genişletilmiş iki ciltlik 3. Baskı (2013) yayınlandı.

Elinizdeki iki ciltlik dördüncü baskıda, BİLNOT- Yetişkin Bataryası, AR-GE çalışmaları tamamlanmış dokuz, AR-GE çalışmaları sürmekte olan dört, toplamda 13 nöropsikolojik teste genişlemiştir.
Emre Öztürk Bugün, nörososyoloji ve nöropragmatizm, sosyal araştırmanın mahiyetini farklı kaynaklarla güçlendirme ve daha canlı, daha diri ve daha etkili söylemlerle ayağa kaldırmak adına oldukça önemli gündem maddeleri sunan özgün iki başlık olarak öne çıkıyor. Nörososyoloji, nörobilimsel incelemelerin son derece gelişkin olduğu çağımızda, sosyolojiyi nörobilimlere yaklaştırmanın avantajları üzerinde odaklanırken sosyolojiye yeni teorik ve pratik açılımlar kazandırmanın yollarını sorgulamaktadır. Nöropragmatizm ise bir yandan felsefeyi nörobilimlerle birlikte düşünmenin indirgemeci olmayan alternatiflerini üretirken öte yandan nörobilimleri de insanı pragmatist felsefe ışığında etkileşimsel bir vukufla anlamaya davet etmektedir. Bu kapsamda elinizdeki metin; nörososyoloji ve nöropragmatizmi anlamak, temel içerimlerini yansıtmak, öne çıkan tezlerini tartışmaya açmak ve nörobilim incelemelerini sosyoloji ve felsefenin teorik mirasıyla birlikte değerlendirme iddialarında ne ölçüde başarılı olduklarını sorgulamak maksadındadır.
Koray Akkuş, Belemir Şule Samar, Gamze Kılıç, Serap Tekinsav Sütcü Obezite, son yıllarda yaygınlığı giderek artan ve çeşitli psikolojik ve fiziksel hastalıklarla yakından ilişkili olan önemli bir halk sağlığı sorunudur. Obezitesi olan bireyler diyet ve egzersiz gibi çeşitli tedavi yöntemleri sayesinde kilo verebilmelerine rağmen yeniden kilo alımı yaygın bir sorun olmaya devam etmektedir. Tedavi yöntemlerinin uzun vadede etkilerinin görece düşük olması, psikolojik faktörlerin de tedavi süreçlerine dâhil edilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Bu kitabın temel amacı, ülkemizde de oldukça yaygın olan kilo sorununa yönelik bir tedavi programı geliştirmektir. Bu bağlamda kitap üç bölümden oluşmaktadır: İlk bölümde obeziteyle ilgili güncel bilimsel alan yazın özetlenmiştir. İkinci bölümde hem ilgili alan yazından hem de kitabın yazarlarının uygulama deneyimlerinden hareketle tedavi programının uygulanmasında göz önünde bulundurulması gereken faktörler açıklanmıştır. Üçüncü bölümde ise obezitenin tedavisine yönelik geliştirilen bilişsel davranışçı grup terapisi detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Yazarlar tarafından gerçekleştirilen etkililik çalışması sunulan tedavi programının obezitesi olan bireylerin kilo vermesine yardımcı olduğunu ve elde edilen kazanımların tedavi sonrasında da devam ettiğini göstermektedir. Kitabın kilo sorunu olan bireylerle çalışan profesyonellere yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Charles H. Elliott, Laura L. Smith Siz - ya da sevdiğiniz biri - OKB ile mi uğraşıyorsunuz? Bu güvence verici, kapsamlı rehber, tanıdan tedaviye olan yolculuğunuzda size yardım etmek için tedaviyle ilgili en yeni bilgileri sunarak bu bozukluğu açık bir dille anlatmaktadır. Değişmek için gereken motivasyonu, gündelik hayatı ele almak için ipuçlarını, ve sevdiklerinize destek sunmanın en iyi yollarını bulacaksınız.

• OKB'nin tüm detaylarını öğrenin nedenlerini, çeşitli şekillerini, belirtilerini ve tedaviye yönelik temel yaklaşımları
• Düşünme biçiminizi geliştirin tetikleyiciler, düşünceler ve duygular arasındaki noktaları birbirine bağlayın ve OKB inançlarını çözün
• OKB davranışını geri alın korkularınızı tanımlayın, kendinizi değişime açın, ritüelleri geciktirin veya değiştirin ve gerilemeleri ele alın
• İlaçları değerlendirin artıları ve eksilerini keşfedin, seçenekleri görün ve ilaçları ne zaman kombine edeceğinizi, azaltacağınızı veya durduracağınızı bilin
• OKB zihnini yönetin olumsuz düşünce ve hisleri kabul edin ve burada ve şimdiye bağlanın
• Belirli semptomları hedefleyin şüphe ve kontrol etmeden simetri ve saymaya utanç ve batıl düşünceye kadar her türlü OKB'yi yenmek için teknikler uygulayın
• OKB'li kişilere yardımcı olun çocuklarda semptomları tanıyın ve uzman yardımı bulun, aile ve arkadaşlarınızı destekleyin ve doğru şeyleri pekiştirmek

Kitabı açın ve
• Bozukluğun basit bir Türkçeyle anlatımı ve semptomları
• Saplantılarla kompulsiyonlar arasındaki farkı
• OKB düşünce ve davranışını değiştirme yolları
• Doğru ruh sağlığı uzmanını seçmeyi
• Tedaviye ilişkin en son bilimsel temelli araştırmayı
• İlerlemenizi izlemenize yardımcı olacak araçları
• Nüksün uyarı işaretleri ve bununla nasıl başa çıkılacağını
• OKB ile ilişkili bozuklukların tedavisinde ipuçlarını inceleyin
Eren Murat Dinçer Belki de bu başlık size tuhaf gelebilir. İngilizcede bu ifade, ortada olan ama konuşulmayan sorunlar için kullanılır. Bu kitap da çok yaygın olduğu hâlde nadiren konuşulan bir konunun, pornografinin, perde arkasına sizi davet ediyor. Türkiye'de pornografi kullanımı ve ruh sağlığı arasındaki ilişkiyi irdeleyen ilk doktora çalışmasından üretilen bu eser, konunun önemini, tanımını ve tarihsel gelişimini kapsamlı bir biçimde ele alırken pornografi kullanımının toplum üzerindeki etkilerini de gözler önüne seriyor. İnternet öncesinden internet sonrasına pornografinin evrimine tanık olacak, porno endüstrisinin karmaşık yapısını ve pornografik materyalin tanımlama zorluklarını keşfedeceksiniz.
İçerdiği kapsamlı akademik perspektifler ve ideolojik tartışmalarla, pornografi kullanımının genel popülasyon ve özellikle çocuklar ile gençler arasında nasıl bir yaygınlık gösterdiğini öğrenecek, Türkiye'deki durumu da değerlendirme fırsatı bulacaksınız. Kullanım motivasyonlarından problemli pornografi kullanımının tanımına, özelliklerine ve yaygınlığına dair derinlemesine analizler sunan kitap, problemli kullanımın nedenleri ve ilişkili faktörlerini de göz ardı etmiyor.
"Odadaki Fil: Pornografi"; pornografik içeriklerin bireylerin ruh sağlığı, ilişkiler ve cinsellik üzerine olan etkilerini ele alırken, bu kullanımın nörobiyolojik açıklamalarına ve demografik, psikolojik, kültürel faktörlere kadar geniş bir yelpazede bilgiler sunuyor. Pornografi kullanımının halk sağlığı perspektifinden değerlendirildiği bölümler ise konunun toplum üzerindeki etkilerine ışık tutmaktadır. Akademik çevreler ve genel okuyucu kitlesi için pornografi üzerine Türkiye'de yapılmış en kapsamlı çalışmalardan birini sunan bu kitap, alanda yeni çalışmalar yapacak araştırmacılar için de bir ilham kaynağıdır.
Torrey A. Creed, Jarrod Reisweber, Aaron T. Beck Okul ortamlarında Bilişsel Terapi (BT) uygulamalarına yönelik ilk kısa özlü kılavuz olan bu kitap, detaylı bir şekilde ele alınan olgu örnekleri ve uygulamaya dönük klinik araçlar içermektedir. Aralarında BT'nin kurucusu olan ünlü Aaron T. Beck'in de yer aldığı yazarlar, bilişsel modele anlaşılabilir bir giriş sunmakta ve spesifik terapötik teknikleri sergilemektedirler. Stratejiler, terapiye kendini adamış ergenler, kolay bir şekilde olgu formülasyonu oluşturmak ve 6-12. sınıflar arasında sıklıkla karşılaşılan klinik sorunlara çözüm bulmak amacıyla açıklanmıştır. Okul temelli BT'nin zorlukları ve ödülleri detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Kolay kullanım için büyük punto ve kolayca çoğaltılabilmesi için tam açılabilir formatı ile kitap, 16 çoğaltılabilir dinleyici kopyası, çalışma çizelgesi ve form içermektedir.

“Okul deneyimlerine ve araştırmalarca kanıtlanmış terapötik tekniklere dayalı olarak hazırlanan bu kitap, pratik açıklamalar, olgu çalışmaları ve çoğaltılabilir materyaller içermektedir. Öğrencilerin sosyal, duygusal ve akademik başarılarını olumsuz yönde etkileyebilecek davranışlarda neden bulundukları gibi zor bir soruyu ele almaktadır. Daha önemlisi, sistematik olarak, öğrencilerin dünyayı algılama ve etkileşim tarzlarında daha sağlıklı ve üretken değişimler yaratabilmeleri için gerekli donanımı kazanmalarını sağlayacak somut stratejiler sunmaktadır.”
Jerry McMullen, PhD,
Okul psikoloğu/davranış yönetimi danışmanı, Exton, Pennsylvania

“Olgu örnekleri okuyucuya ergenlerle etkili bilişsel terapinin tüm yönlerinde oldukça açık ve etkili bir şekilde rehberlik eder. Dahası, kitap, tipik ortamlarda bilişsel tedavi tekniklerinin nasıl uygulanabileceğine ilişkin belirgin öneriler sunar. Bu kaynak, tüm okul psikologlarının ve danışmanlarının kitaplığında bulunması gereken bir kaynaktır.”
Diane Smallwood, PsyD,
Okul Psikoloji Programı, Philadelphia Osteopatik Tıp Fakültesi

“Yazarlar, ergenlerle terapi alanındaki en son gelişmeleri sunmakta ve bu gelişmelerin okuldaki “gerçek yaşamlara” nasıl uyarlanılabileceğini göstermektedirler. Yazarlar, klinisyeni olgu kavramsallaştırması boyunca adım adım yönlendirmekte ve klinik çalışmalar açısından esnek, pratik ve etkili bir kılavuz görevi gören bir dizi farklı tedavi tekniği tanımlamaktadırlar. Bu yaklaşım eşsiz ve son derece ilgi çekicidir.”
Mark A. Reinecke, PhD, ABPP,
Psikiyatri ve Davranış Bilimleri Bölümü, Northwestern Üniversitesi

“Creed, Reisweber ve Beck, ergenlerle birlikte çalışan zihin sağlığı uzmanlarını yakından ilgilendiren bu olağanüstü kitabı hazırlamışlardır. Yazarlar, okul ortamlarında bilişsel terapiyi uygulamayı açık bir şekilde adım adım tanımlamalarının yanı sıra açıklayıcı zengin içerikte kısa öyküler sunmaktadırlar. Yazarlar ek olarak okul temelli pratisyenlerin sıklıkla karşılaştıkları genel tedavi engellerini ele alarak bu sürecin uygulanabilirliğini güçlendirmektedirler. Bu kitap, zengin değerlendirme ve tedavi çalışma çizelgeleri ve yardımcı materyaller sunmaktadır. Mutlak sahip olunması gereken bir kitaptır.”
Christopher A. Kearney, PhD,
Psikoloji Bölümü, Nevada Universitesi, Las Vegas
Joan L. Luby “Kapsamlı bir şekilde yazılmış ve düzenlenmiş bu kitap; beyin gelişimi, duyarlı dönemler ve erken dönemde bakım ortamının gelişime etkisi üzerine öğretici bilgilerle, çocukların ruh sağlığı hakkında temel bir kavramsal çerçeve çizmektedir. Ayrıca okul öncesi dönemde etkili olduğu kanıtlanmış müdahaleleri de içermektedir. Bu nedenle, çocuk ruh sağlığı uzmanları ve gelişim üzerine çalışan araştırmacıların mutlaka okuması gereken kitaplardan biridir."
-Charles A. Nelson III, PhD, Pediatri ve Sinirbilim Profesörü, Harvard Tıp Fakültesi;
Richard David Scott Kürsü Başkanı, Boston Çocuk Hastanesi
"Bu güncel kitap; öğrenciler, klinisyenler ve okul öncesi dönemdeki çocukların ruh sağlığıyla ilgilenen herkes için değerli bir kaynaktır. Erken dönem psikopatolojiler ve tedavilerdeki son gelişmeleri bilimsel bir çerçevede sunması ve akıcı bir şekilde okunabilmesi öne çıkan özellikleridir. Prof. Dr. J. L. Luby, erken çocukluk dönemindeki psikiyatrik durumlar ve terapötik müdahaleler hakkındaki bilgilerin yaygınlaştırılmasına önemli bir katkı sağlamaktadır."
-Alicia F. Lieberman, PhD, Irving B. Harris Bebek Ruh Sağlığı Bölümü,
California Üniversitesi, San Francisco
“Olağanüstü bir çalışmanın incelikli bir şekilde gözden geçirilmesinin sonucu olan bu kitabın, bolca atıf alacağından eminim. Bölümlerde bilimsel veriler anlaşılır bir şekilde özetlendiğinden, okuyucular hem bilimsel hem de klinik açıdan yararlı pek çok şey bulacaklardır. Kitabın en etkileyici yanı, erken çocukluk dönemi normal beyin gelişimini ve önemli klinik sorunları gelişimsel nörobilim zemininde ele almasıdır."
-Lauren S. Wakschlag, PhD, Profesör, Fakülte ve Bilimsel Gelişim Sorumlusu Başkan Yardımcısı,
Tıbbi Sosyal Bilimler Bölümü, Northwestern Üniversitesi
Okul öncesi dönemdeki çocuklarda psikiyatrik bozuklukların gelişimini kapsamlı bir şekilde inceleyen bu kitap, önemli bilimsel ve klinik gelişmeleri içerecek şekilde gözden geçirilmiştir. Alanında yetkin araştırmacılar, hızlı beyin gelişiminin yaşandığı bu dönemde davranışsal ve duygusal sorunların nasıl ortaya çıktığını ve etkili bir şekilde nasıl tedavi edilebileceğini incelemektedir. Küçük çocuklarda davranış bozuklukları, dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu, anksiyete bozuklukları, depresif bozukluklar, otizm spektrum bozukluğu, bağlanma bozuklukları ve uyku bozuklukları hakkında güncel bilgiler sunulmaktadır. Bu kitapta, klinik yaklaşımların tanımları da dahil olmak üzere okul öncesi çocuklar ve bakım verenler için ebeveyn-çocuk etkileşim terapisi, bilişsel-davranışçı terapiler, bağlanma temelli terapiler gibi bir dizi müdahale yöntemi gözden geçirilmekte ve ampirik kanıt temelinin güçlü yönleri ve sınırlılıkları tartışılmaktadır.
Ülkemizde erken çocukluk döneminde yapılan araştırmaların giderek artmasına rağmen bebek ruh sağlığı alanında etkin ve kapsamlı kaynaklar oldukça kısıtlıdır. Bu kitap ile, alandaki bu eksikliğin giderilmesine katkı sağlanması amaçlanmıştır. Erken çocukluk dönemi ve gelişimle ilgilenen tüm profesyoneller için bir başucu kitabı olacağını düşünmekteyiz.
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi,
Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Bölümü, Bebek Ruh Sağlığı Birimi
Asiye Dursun, Ayfer Summermatter, Bircan Ergün Başak, Duygu Çavdar Yağan, Elif Çimşir, Ezgi Ekin Şahin, Ferhat Bayoğlu, Pınar Kütük Yılmaz, Yıldız Kurtyılmaz Dünya Sağlık Örgütüne göre ruh sağlığı, bireylerin stresle baş etmelerini, yeteneklerinin farkında olmalarını, verimli öğrenmelerini, etkili çalışmalarını ve üretken olmalarını sağlayan zihinsel iyilik hâlidir. Bu tanımdan da anlaşıldığı gibi ruh sağlığı, bireylerin; kişisel, sosyal, mesleki ve ekonomik gelişimini doğrudan etkilemekte ve refah düzeyinin ayrılmaz bir parçası olarak görülmektedir. Öğrencilerin yaşamları ile ilgili kararlarında etkili seçimler yapabilmeleri için ruh sağlığı gelişiminin desteklenmesi gerekmektedir. Okulda ruh sağlığı hizmetleri, psikolojik danışmanların koordinatörlüğünde ve psikososyal destek programları yoluyla yürütülmektedir. Buna bağlı olarak okul psikolojik danışmanlarının ruh sağlığı ile ilgili farkındalık sahibi olması, risk oluşturabilecek belirtileri tanımlayabilmesi ve önleme ve müdahale çalışmalarındaki rollerine dair bilgilerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Okul Ruh Sağlığı Hizmetlerinde Güncel Konular ve Öneriler kitabı okul psikolojik danışmanlarının; zorbalık, göç, kriz ve travma, kayıp ve yas, intihar, bağımlılık ve psikolojik ilk yardım ile ilgili bilgi ve becerilerini geliştirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kitapta, okul ortamında sıklıkla karşılaşılan ve öğrencilerin ruh sağlığı gelişimini etkileyen olumsuz yaşantılar hakkında detaylı bilgiler sunularak bu tür yaşantılar ile karşılaşıldığında uygulanabilecek hizmetler, stratejiler ve programlar tanıtılmıştır.


Christopher A. Sink, Cher N. Edwards ve Christie Eppler Bu kitapta, psikolojik danışma grubunun oluşum aşamasından başlayarak her kademeye yönelik açıklamalar, özel ihtiyaçlı öğrenciler için yapılması gerekenler ve çok kültürlü uygulamaya kadar her türlü konu adım adım sunulmuştur. Bu nedenle kitabın okul psikolojik danışmanlarına, okullarda grupla psikolojik danışma ve uygulamaları konusunda tam bir yol gösterici olma özelliğine sahip olduğu söylenebilir. Kitabın dilinin sade, anlaşılır olması ve sunulan örneklerin zenginliği kitabı ayrıca çekici kılmaktadır. Kısacası, Psikolojik Danışma ve Rehberlik alanında eğitim gören ve/veya mesleğe yeni başlamış veya halihazırada bu alanda çalışan psikolojik danışmanların bu kitaptan faydalanacakları yönler bulunacaktır.
Sue Dockett - Bob Perry Okula geçiş hem eğitimsel hem de politik alanlarda ele alınan önemli ve tartışmalı bir konudur. Eğitimsel açıdan okula geçiş, daha sonraki akademik ve sosyal başarı ile ilişkilendirilmektedir. Politik açıdan ise çocukların okul için hazır olmaları ve okul ile eğitim sistemlerinin küçük öğrencilerini destekleme becerisi, eğitimde fırsat eşitliğini ve eğitimsel çıktıları destekleme girişimlerinin odak noktasını oluşturmaktadır.
Dockett ve Perry bu süreçte yer alan herkesin algılarına, beklentilerine ve deneyimlerine odaklanarak okula olumlu geçişle ilişkili karmaşık bir dizi konuyu incelemişlerdir.
Okula Geçiş kitabı, Avustralya’da yapılmış
Okula Başlama Araştırma Projesinin
(Starting School Research Project) süregelen bulgularından yararlanmakta ve bu bulguları kapsamlı bir şekilde sunmaktadır. Ayrıca kitap, bu projeden elde edilen bulguları Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Asya’daki diğer araştırmacıların bulguları ile karşılaştırarak aralarındaki farkları ortaya koymaktadır. Sonuç olarak bu kapsamlı ve araştırmaya dayalı
Okula Geçiş kitabının, erken çocukluk eğitimi alanında çalışan araştırmacılar, bu alandaki uygulamacılar ve okul öncesi öğretmenliği öğrencileri için çok değerli olacağı düşünülmektedir.
Feridun Balcı Akademik başarıya odaklı eğitim sistemimiz, öğrencilerin sosyal yaşam becerilerinin gelişmesine izin vermemektedir. Bu durum gelecekteki mesleki ve aile yaşantılarındaki ilişkilerini sağlıklı yönetebilmelerini engellemektedir. Ne yazık ki akademik becerilerin gelişmiş olması sosyal becerilerin de gelişmiş olacağı anlamına gelmemektedir. Akran arabuluculuk eğitimleri öğrencilerin yaşadıkları anlaşmazlıklardan kaynaklı ortaya çıkan olumsuz duygularını yönetilebilmeleri için değerli bir fırsattır. Okullarımızda öğrencilerimizin duygusal okuryazarlık becerilerini geliştirerek onları yetişkin yaşamına hazırlayabiliriz.
Okullarında fark yaratmayı amaçlayan “maceracı eğitimcilere” katkı yapabilmek umuduyla…
Aslı Tunca, Ayşe Aypay, Bilge Sulak Akyüz, Dilek Gençtanırım Kurt, Emine Durmuş, Emir Tufan Çaykuş, Fatma Dilek Tel, Mehmet Ertuğrul Uçar, Mustafa Eşkisu, Özlem Çakmak Tolan, Seval Kızıldağ Şahin, Tansu Mutlu Çaykuş, Zekeriya Çam Günümüzde PDR lisans programlarında seçmeli ders olarak yer verilen Okulda Ruh Sağlığı, geçmişte öğretmen okullarında ve öğretmen yetiştiren bütün eğitim kurumlarında zorunlu ders olarak okutulmuştur. Bu da ruh sağlığının korunmasında ve geliştirilmesinde okulun rolünü göstermektedir.
Okulda Ruh Sağlığı kitabının her bölümünün, kendi alanında uzmanlaşmış, o konuyla ilgili araştırmaları ve yayınları olan geniş bir akademik kadro tarafından yazılmış olması takdire değer. Bu konuların Okulda Ruh Sağlığı seçmeli dersinin içeriğiyle örtüşmesi de ayrıca belirtilmesi gereken bir diğer husus. Genel olarak bireyin ruh sağlığını etkileyen faktörler ve özellikle de okul ortamında ruh sağlığını etkileyebilecek durumlar bu kitapta ayrı başlıklar hâlinde “okuyucu dostu” bir yaklaşımla ele alınmıştır. Öğrencilere ve alanda çalışan uzmanlara yararlı olacağını umuyorum.
Kitabın yazarlarından birçoğu ile yollarımızın önce öğrenci-öğretim üyesi olarak daha sonra meslektaşlarım olarak kesişmiş olması benim için bir onur ve ayrı bir mutluluk kaynağı. Her birinin ne kadar titiz ve özverili çalıştıklarına bizzat tanık oldum. Bu yazar ekibinin böyle iyi bir iş çıkarmış olması benim için hiç şaşırtıcı olmadı. Okuyucuların da benzer düşüncelerle kitabı okuyacaklarından eminim.
Prof. Dr. Selahiddin Öğülmüş