Özel Eğitim \ 1-3
June E. Downing, Amy Hanreddy, Kathryn D. Peckham-Hardin Eğitimciler ve terapistler ağır ve çoklu yetersizliği olan öğrenciler için etkili iletişimi nasıl destekleyebilirler? Günümüzün en iyi araştırmaları ve stratejileri bu güvenilir ders kitabının ve öğretim rehberinin üçüncü basımında yer almaktadır. Günümüzün ve geleceğin eğitim uzmanları, iletişim becerilerini değerlendirmekten akranları ve yetişkinleri müdahaleye katmaya kadar, tüm yaşlardaki öğrenciler için iletişimi desteklemenin bütün süreçlerine yönelik en güncel bilgileri ve kullanışlı yönlendirmeleri elde edecektir. Önemli bir ders kitabı ve profesyonel bir kaynak olarak bu kapsamlı kitap eğitimcilere, paraprofesyonellere, dil ve konuşma terapistlerine ve okuldaki diğer görevlilere her öğrencinin iletişim kurma hakkını desteklemede yardımcı olacaktır.
KAPSANAN KONULAR: İletişim değerlendirmesi, müdahale stratejileri, becerileri öğretmek için doğal fırsatları belirleme, alternatif ve destekli iletişim sistemleri (ADİS), iş birlikçi öğretim, problem davranış, işlevsel iletişim öğretimi, okuma yazma öğretimi, yorumda bulunmadan dikkati çekmeye kadar basit talep etmenin ötesinde birçok farklı becerinin öğretimi.
Ann Turnbull, H. Rutherford Turnbull, Elizabeth J. Erwin, Leslie C. Soodak, Karrie A. Shogren Bu kitap, aile ve uzman iş birliği alanında en tanınmış yazarlar tarafından kaleme alınan, öğretmenlerin ve ailelerin iş birliği içinde özel gereksinimli çocuklar için nasıl birbirlerini güçlendirebileceklerine ve birlikte savunuculuk yapabileceklerine odaklanan bir rehber olarak nitelendirilebilir. Bu kitapta yazarlar, yetersizliğin engele dönüşmemesi için çaba gösteren ailelerin hayat hikâyelerini paylaşarak iyi, hoşgörülü, cömert, kararlı ve olumlu yaklaşımın nelerle sonuçlanabileceğini gözler önüne sermektedirler. Aileler, Uzmanlar ve Farklılık, hem genel eğitim hem de özel eğitim ortamlarında aile üyeleri ve uzmanlar arasında kalıcı ortaklıkların nasıl oluşturulabileceği konusunda okuyucularına yön göstermektedir. Yazarlar, aile sistemleri teorisinden yola çıkarak özel gereksinimli bireylerin aile sistemini nasıl etkilediği, özel eğitim alanındaki yasa ve yönetmeliklerin tarihsel gelişiminde ailelerin rolü, kalıcı ortaklıklar kurabilmenin ilkeleri ve bu ilkelerin öğretmenler ve diğer uzmanlar tarafından nasıl uygulanacağı gibi konuları ele almışlardır. Bu kitabın, özel gereksinimli bireyler ve aileleriyle güven ilişkisine dayalı ve çocuğun yararının ön planda tutulduğu ortaklıklar geliştirebilmeleri ve sürdürebilmeleri için öğretmenleri ve diğer uzmanları destekleyici bir kaynak olması umut edilmektedir.
Beth M. Schwartz, R. Eric Landrum, Regan A. R. Gurung Yeni bir yere seyahat etmek heyecan verici olabilir ancak herhangi bir yere ilk kez gitmenin her zaman zorlukları vardır. Yeni bir şehir, yeni bir okul veya yeni bir iş olsun, yerin içini ve dışını, kurallarını ve geleneklerini öğrenmek zaman alır. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) Stilinde yazmayı öğrenmek de benzer bir süreçtir.
Bu kitap, akademik yolcuğunuzda yanınızda bulunması gereken bir harita olacaktır.
İçerikte, akademinin her düzeyinde kullanılabilir bilgiler yer almaktadır.
Lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde ödevler hazırlarken ya da makale taslaklarınızı oluştururken bu kitap, önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.
Dilek Şahin, Hale Çiftçi Sağlık problemi nedeniyle örgün eğitim kurumlarından doğrudan yararlanamayacak durumda olduğunu sağlık raporu ile belgelendiren okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise çağındaki özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler için evde sunulan eğitim hizmetidir.
"Evde eğitim" kavramı kulağa ilk geldiği anda rahatlığı çağrıştırır ancak bu çocuklar söz konusu oldu mu daha çok zorunluluğu... Özel durumları sebebiyle evden dışarı çıkamayan çocukların en büyük hayali diğer çocuklar gibi okula gidebilmektir. Ve çoğumuzun ayak sürüyerek yaptığı işler kimilerinin tek hayalidir gerçekte.
Türkiye çapında yapılan bir proje kapsamında hayatlarına bir nebze de olsa dokunduğumuzu zanneden çocuklardır aslında bizim hayatlarımıza dokunan. Unutulmaz, paha biçilmez bir hayat tecrübesi olur. Hayatın en hoş yanı hiç beklenilmeyen anda ve planlanılmayan güzelliklerin içine aniden çekilivermektir kimileri için. Bu bir şans değil takdir olsa gerek. Varlıklarından hep haberdar olup da nasiplenemediğin kapılar bir anda açılıverir. Seni nasıl içine çektiyse etrafındakileri yavaş yavaş çeker. Kime, nasıl faydalı olacağını bilemeyen kişiler buluverirler kendilerine uygun bir rol. Onlarla geçirilen bir günün sonundaki yastık üstü hesaplaşmaya bir de kendini karşısındakinin yerine koyma da eklenirse... Hele bir de aklının bir köşesine kocaman gözlerine sığdırdıklarının yanına dudaklarına ekledikleri ve hiç düşmeyen "Beni merak etme, ben çok iyiyim." tebessümü takılırsa... işte şimdi bu kitapla onlarla tanışan kişi olma rolü sende. Evlerinde seninle tanışmayı bekleyen, kendi evlerinden başka dünyaları olmayan çocukların hayatına kapı aralamak inan ki hayatın rutininde olmayan gizli güzellikleri de barındırıyor. İşte bu yüzden...
YAKLAŞ

Funda Aksoy Bu kitapta da ebeveynlerin ve öğretmenlerin çocuklarla çalışırken öncelik verdiği günlük yaşam becerilerinin öğretimine ilişkin bilgiler, alanda etkili ve verimli öğretim yöntemi olarak bilinen ve araştırma bulgularıyla desteklenen yanlışsız öğretim yöntemleri ile birleştirilerek verilmiştir. Bu yapılırken özellikle ebeveynlerin ve öğretmenler için hem ihtiyaç duyulan bir beceri alanına ilişkin bilgiler hem de alanda etkili ve verimli öğretim yöntemine ilişkin uygulamaya dönük pratik bilgiler verilmeye çalışılmıştır.
Ramazan Karataş Braille yazı, günümüzden yaklaşık iki yüz yıl kadar önce, kendisi de görme engelli bir birey olan Louis Braille tarafından keşfedilen yazıdır. Görme engelli bireylere bilgi dünyasının kapısını açan ve altı noktalı sistemle ifade edilmekte olan bu yazı, keşfinden çok kısa bir süre sonra evrensel görme engelli yazısı olarak kabul edilmiştir. Evrensellik özelliğini kazanmasının da etkisiyle, yıllar içinde -bilimsel gelişmelerin ışığında- kendini güncellemiş ve ifade gücünü arttırmıştır.
Bu kitapta da görme engelli bir bireyin bağımsız yaşaması ve bilgiye erişmesinin en önemli unsurlarından birisi olan Braille yazı, en güncel hâli ile ele alınmaya çalışılmıştır. Türkçe Braille, Nemeth Code Braille, Matematik ve İngilizce Braille konuları bağımsız üniteler şeklinde sırasıyla işlenmiştir.
Beyza Nur Dükar, Eda İyigün, Elif Meryem Ünsal, Nur Seda Saban Dülger, Seda Esersin, Sema Acar Ünalgan, Şükriye Kayhan Aktürk Doğumundan itibaren diğer insanlarla etkileşim içinde olan bebek, gelişimi boyunca giderek karmaşıklaşan kodlarla bu kişilerle iletişim kurmaktadır. Çocuk, gelişimsel basamakları tırmanarak göz temasından babıldamalara, jestlerden ilk sözcüklere ve basit cümle birleşimlerinden karmaşık cümlelere uzanan beceriler bütününe sahip olur. Nihayetinde okuryazarlık becerileri kazanan çocuk, okuma ve yazma yoluyla da dil gelişiminde yol almaya devam eder. Ancak bazen biyomedikal, bazen çevresel nedenlerle çocuğun gelişim sürecinde bazı farklılıklar olabilmektedir. Dil ve konuşma terapistleri farklı bir dil gelişimi serüveni olan çocuklara ve ailelerine bu serüvenleri boyunca eşlik etmektedirler.
Bu kitap, Türkiye'de hâlen gelişmekte olan dil ve konuşma terapisi alanı öğrencileri ve uzmanları için güncel ve Türkçe kaynak ihtiyacından ortaya çıkmıştır. Ayrıca her biri bu alanda akademik çalışmalarına devam eden uzmanlar tarafından dil ve konuşma terapistlerine yönelik olarak ve çocuğun dil gelişim basamakları göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır. Bu anlamda bir başucu kaynağı olma amacı da gütmektedir.
D. Melek Er Sabuncuoğlu, Duygu Korkem, Eren Şahin, Fikriye Eda Karaçul, Filiz Aslan, Hale Dere Çiftçi, Manfred Pretis, Yasemin Çırak Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), sağlığın sınıflandırılma sistemine 2001 yılında yeni bir bakış açısı getiren İşlevsellik, Yeti Yitimi ve Sağlığın Uluslararası Sınıflandırma (International Classification of Functioning, Disability and Health – ICF) sistemini yayınlamıştır. ICF, biyopsikososyal temele dayalı bir sistemdir. Sınıflandırmanın temel amaçları;
1. Sağlık çalışanları, araştırmacılar, siyasetçiler gibi toplumda farklı kullanıcılar arasında sağlık ve sağlıkla ilgili iletişimi artırmak için ortak bir dil oluşturulması,
2. Ülkelerin hastalık yanında sağlık durumunu yansıtması ve ülkeler ya da toplumlar arası karşılaştırma fırsatı yaratması,
3. Hastalıklarla ilgili araştırmaların kapsamının genişletilmesi,
4. ICF’nin sigortacılık, sosyal güvenlik, çalışma, eğitim, ekonomi, sosyal politika gibi farklı sektörler tarafından yasaların hazırlanmasında ve çevresel düzenlemelerde kullanılmasıdır.
ICF, bu çerçevede günümüzde Avrupa'da bazı ülkelerde (İsviçre, İtalya, Portekiz, Almanya, Avusturya, Bulgaristan’da farklı düzeylerde yasal düzenlemeler ve ülkelerde farklı alanlarda uygulamalar) özel gereksinimi olan bireylerin değerlendirilmesi ve/veya eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinde, yasal düzenlemeler çerçevesinde uygulanmakta ve kullanılmaktadır. ICF, yapısı ve içeriği gereği bireyi yetersizliklerinin yanında becerileri ile çevresel faktörlerin birey üzerindeki etkisine yönelik olarak da ele almakta ve bireyin sosyal, eğitim vb. yaşama katılımı önceliklemektedir. Bu yaklaşım, profesyonellere yeni bir bakış açısı kazandırırken, hizmet alan birey ve ailesinin kazanımlarını da arttırmaktadır. Bu kitap; transdisipliner yaklaşım çerçevesinde çocuklar ile çalışan çocuk gelişimci, ebe, fizyoterapist, hemşire, hekim, odyolog, dil ve konuşma terapisti, okul öncesi eğitimcisi, özel eğitim öğretmeni, psikolog, psikolojik danışman, sosyal çalışmacı vb. tüm profesyonellere ve ayrıca politika yapıcılar ile yöneticilere sistemi tanıma ve kullanımında yol gösterici olacaktır.
Gökhan Töret, Gözde Akoğlu, Gülden Bozkuş Genç, Meral Çilem Ökcün Akçamuş, Zeynep Bahap Kudret Taklit, erken dönemden itibaren insan gelişiminde hem sosyal gelişim açısından hem de yeni davranışların edinilmesi açısından önemli bir rol oynamaktadır. Taklidin insanların gelişimindeki bu önemli rolü konusunda araştırmacılar arasında ortaya çıkan fikir birliği alanyazında belirgin olarak yerini almıştır. Taklidin, sosyal etkileşim ve öğrenme olmak üzere insan sosyo-bilişsel gelişiminde rol oynayan iki işlevi bulunmaktadır. Sosyal etkileşim işlevi ile taklit, bebeklik döneminde bir bebeğin çevresi ile etkileşiminde kullandığı ilk araçlardan biriyken; öğrenme işlevi ile taklit, bebeklerin araç kullanımı, sosyal normlar, kültürel kurallar, sözel dil gibi davranışları gözlemleyerek öğrenme sürecinde kullandığı bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Taklit becerilerinin insan gelişiminde oynadığı kritik roller, taklidin alanyazında sıkça araştırılan bir konu olmasının önünü açmıştır. Bu kitapta, tipik gelişim gösteren ve otizm spektrum bozukluğu olan bireylerde taklit gelişimine ve ilerletilmesine ilişkin araştırma bulguları doğrultusunda bilgilerin sunulması, tartışmalara ışık tutulması ve ileri araştırma önerilerine yer verilmesi amaçlanmıştır. Türkiye’de taklit gelişimi ve eğitimi konusunu bilimsel araştırmaların bulguları ışığında derleyerek ele alan ilk kitap olma özelliği taşıyan bu kitapta; özel eğitim, okul öncesi eğitimi, çocuk gelişimi ve psikoloji bölümlerinde çalışan akademisyenlerin yanı sıra lisansüstü ve lisans eğitimi alan öğrencilere, bilimsel araştırmaların bulgularının eşliğinde taklidin gelişimsel serüveninin sunulması amaçlanmıştır.
Figen Karaceylan Çakmakcı “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu” (DEHB), bireyin sosyal yaşantısı, akademik hayatı ve aile içi ilişkilerini bozabilen nöropsikiyatrik bir hastalıktır. Tedavi edilmediği ve doğru müdahale edilmediği takdirde çocuğun geleceğini tamamen değiştirebilen bir hastalık olmasına rağmen doğru yaklaşım ve uygun müdahaleler sonucunda yüz güldürücü cevaplar hızlıca ortaya çıkmaya başlar.
Çocuk ve Ergen Psikiyatristi olarak çalıştığım 20 yıllık meslek hayatımda Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğununun tedavisinde sadece ilaç tedavisinin yeterli olmadığını birçok kez deneyimledim. Aile içi tutumların, öğretmenin sınıf içi yapacağı müdahalelerin en az psikofarmakolojik tedavi kadar önemli olduğu gerçeği bende böyle bir kitap yazma motivasyonu oluşturdu.
Bu kitapla birlikte herkes tarafından duyulan, belki de günümüzün moda hastalığı olarak tanımlanan Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu hakkındaki doğru bildiğimiz yanlışlar hakkında bilgilendirme yapmak amaçlanmıştır. Ayrıca, yanlış anlama ve ön yargılara neden olan DEHB ve öğrenme ilişkisi hakkında aile ve öğretmenlerimize doğru bilgiler ve ipuçları vererek hem DEHB olan çocukların anlaşılmasını sağlamak hem de aile ve öğretmenler için etkili davranış yönetimini güçlendirmek hedeflenmiştir.
Geleceğimiz olan çocukların ihtiyaçlarına uygun çözüm önerilerinin sunulduğu bu kitabın okuyan herkes için faydalı bir kaynak olması dileğiyle…
A. Meltem Üstündağ Budak, Ahmet Gül, Aktan Acar, Alişan Burak Yaşar, Arzu Erkan Yüce, Arzu Hergüner, Aslı Bahar İnan, Aybüke Halime Yaldız, Aylin İlden Koçkar, Ayşe Irkörücü Küçük, Azime Şebnem Soysal Acar, Başak Karateke, Belgin Üstün Güllü, Bilge Uzun, Bilgen Işık Karaşahin, Birgül Ural Bayoğlu, Burcu Akın Sarı, Buse Ekren, Bülent Elbasan, Cemil Özal, Deniz Menderes, Devran Tan, Ebru Arhan, Ece Eryılmaz, Elgiz Henden, Elif Güldemir, Elif Ünver, Elmas Gülcan Atalar, Emel Kalınkılıç, Ercan Demir, Erhan Aksoy, Esra Döğer, Esra Güney, Esra Kısacık, Ezgi Özalp Akın, Ezgi Tuna, Fatih Hilmi Çetin, Fatma Mahperi Uluyol, Ferah Çekici, Figen Paslı, Filiz Sayar, Gamze Şen, Gizem Sarıgül, Gonca Bumin, Gönül Hazneci, Gözde Emik Aksoy, Gülnur Tanyeri Kesgin, Gülşah Sevinç, Güney Erkılıç, H. Tuna Çak Esen, Halime Şenay Güzel, Hande Kaynak, Hasra Avcı, Hatice Kafadar, İdil Alaftar, İdil Alaftar, İlay Aktoprak Şanda, İlbilge Ertoy Karagöl, İlkiz Altınoğlu Dikmeer, İlyas Okur, Kıvılcım Gücüyener, Kızbes Meral Kılıç, Leman Tekin Orgun, Makbule Esen Öksüzoğlu, Meltem Çiğdem Kirazlı, Metehan Irak, Mine Cihanoğlu, Mintaze Kerem Günel, Müşerrefe Nur Keleş, Nakşidil Torun Yazıhan, Nalan Mastar Akduman, Nevin Eracar, Nilay Evirgen, Nilgün Pekçağlıyan, Obelya Eşbah, Özge Kantaş, Özge Şahin, Özlem Sürücü, Pervin Oya Taneri, Pınar Bıçaksız, Rukiye Bozbulut, Sabri Hergüner, Seda Tan, Sencan Sertçelik, Serkan Şahin, Sevgi Kılınç, Seylan İmre, Sibel Düzakın, Yasemin Taş Torun, Zehra Çakır, Zekiye Küpçü, Zeynep Aydın Sünbül, Zeynep Maçkalı, Zeynep Öztürk Dünyayı değiştirmek, onu deneyimleme biçimimizle ilgilidir.
Meraklısına dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu konusunda rehber olmaya aday bu kitap, aslında çok katmanlı bir halk sağlığı sorunuyla tanışmamızı sağlıyor. Şimdiye kadar bu konuda yazılan diğer kitaplardan farklı olmasının nedeni ise konuyu ele alış biçiminde saklı. 23 farklı meslek grubundan 96 bilim insanı, 86 bölüme imza atarak günümüzün en sık görülen nöropsikiyatrik bozukluğunu kucaklamaya çalıştılar. Bu buluşmadaki amaç, çocukluk çağının en sık görülen nörogelişimsel sorununa ilişkin genel bir çerçeve çizebilmek, “farklı” bakışları “olağan”a çevirebilmektir. Bu transdisipliner buluşma hiçbir zaman sorunu reddetmek ve/veya indirgemek değil çok katmanlı bir durumla mücadele ederken, mevcut tüm kaynakları yeterince etkin kullanabilmek için bir yol haritası oluşturabilme çabasıdır.
Kızbes Meral Kılıç, A. Şebnem Soysal Acar Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuklar İçin Etkinlikler: Öz Düzenleme, Sosyal Beceri ve Bilinçli Farkındalık Etkinlikleri kitabı içinde yer alan aktiviteler, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu olan çocukların kendi kendilerine veya bir yetişkinle birlikte öğrenebileceği, yaşamında karşılaşacağı durumlarda bir rehber olabilecek bilgi ve becerileri içermektedir. Kitapta, dikkat türleri; kendi davranışlarının farkına varma; duyguları tanıma, anlama ve kontrol edebilme; kendini ifade edebilme; plan yapabilme; karşılaşılan sorunları çözebilme; zamanı etkin kullanabilme; beklemeyi öğrenme; dürtüselliğin neden olduğu olumsuz durumlarla baş edebilme; zorbalıkla baş edebilme; dijital ekranları etkin kullanabilme; uyku ve beslenmenin önemini anlama gibi aktiviteler yer almaktadır.
Gavin Reid “Kitabın bu güncellenmiş ve genişletilmiş baskısı, disleksili çocukları olan ebeveynlere kesinlikle önemli katkılarda bulunacak! Gavin Reid uygulamaya ve araştırmalara dayanan çok temel bilgiler, stratejiler, değerlendirme ve etkili müdahale yöntemleri sunuyor. Ebeveynler, aileler, destek sağlayanlar ve uzmanlar için ellerinden bırakamayacakları bir kaynak.”
Marcia K. Henry, Uluslararası Disleksi Derneği Eski Başkanı

“Yaşadıkları süreçte tükenmiş bir ebeveyn ya da çıkış yolu bulamayan bir uzman da olsanız, bu kitap disleksili ile ilgili bilmeniz gereken her şeyi içinde barındırıyor. Disleksili çocuklarına, potansiyellerini gerçekleştirebilmeleri için nasıl destek sağlayabileceklerine yönelik ebeveynlere iç görü sağlayabilecek temel bir kaynak.”
Angela Fawcett, Emeritus Profesör, Swansea Üniversitesi, Birleşik Krallık

“Disleksinin üzerindeki sır perdesi aralandı! Gavin Reid son derece gerçek problemlere, ebeveynler ve alan uzmanlarının ellerini daha da güçlendiren son derece gerçekçi çözüm önerilerinde bulunuyor. Çocuklarla ilgili herkese şiddetle tavsiye edilir.”
Stephen Rees, Japari Okulu Müdürü, Johannesburg

“Bu kitabın en önemli niteliklerinden biri, disleksi ile mücadelelerine tanık oldukları çocuklarına destek vermeye çalışan ebeveynlerin elini güçlendirmesi. Bu kitap disleksili çocuklar ve aileleriyle birlikte çalışan ebeveynler, öğretmenler ve diğer alan uzmanları için bir kazan-kazan örneği.”
Iva Strnadova, Kıdemli Okutman, Özel Eğitim Bölümü, New South Wales Üniversitesi, Avustralya

“Ebeveynler ve uzmanlar için önerilen bu kitap, disleksili çocukların ve gençlerin desteklenmesinde uygulamadan süzülen bir bilgelik, destek ve kaynak sağlayan temel bir araç; Gavin Reid karmaşık bir konuyu daha yalın hâle getiren bir kaynak sunuyor.”
Deirdre Machlntyre, Yönetici, Avrupa Çocuk Eğitim ve Psikoloji Enstitüsü

“Gavin Reid'in sağduyusuyla yalın bir biçimde yazılan, güncellenen ve genişletilen bu kılavuz disleksili çocukların ebeveynlerine bilmeleri gereken her şeyi sağlamaktadır. Sadece ebeveynler ve aileler için değil aynı zamanda eğitimciler, bakım verenler ve uzmanlar için de temel bir araçtır.”
Marilyn Day, Hong Kong Disleksi Derneği, Hong Kong

“Gavin Reid'in disleksiye ilişkin sorunları müthiş bir beceri ve tutkuyla ele aldığı bu kitabı, ebeveynler, eğitimciler ve uzmanlar için ellerinden düşüremeyecekleri bir kitaba dönüşüyor. Tebrikler Gavin!”
Patrizia Piccinini, Öğretmen ve Özgül Öğrenme Güçlüğü Uzmanı VI Circolo Didattico, Lucca, Italya
Bahaddin Demirdiş This book assists researchers, educators, and policymakers in gaining a better understanding of mathematics teachers' attitudes towards the inclusion of children with SEN in Turkish lower secondary schools. Earlier research on teachers' attitudes towards the inclusion of children with SEN in Turkey has not comprehensively investigated teachers' attitudes towards inclusion and the impact of various factors on these attitudes. In addition, the book used a valid and trustworthy instrument that has been implemented several times globally, assisting in narrowing the gap between prior research findings and helping to explain some of the discrepancies.
Besides, the book provides a well-informed viewpoint and understanding that could aid in reforming and refining inclusive practices and the identification and process of inclusion of students with SEN in regular classes. It adds to the body of knowledge by supplementing the limited number of existing studies on teachers' attitudes towards the inclusion of students with SEN in Turkey. Finally, it stimulates other researchers to duplicate the research to corroborate its findings or to do additional research into the many factors that impact teachers' attitudes, both positively and negatively.
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Ahmet Bilal Özbek, Ahmet Bildiren, Alev Girli, Arzu Tanrıverdi, Atilla Cavkaytar, Ayşe Dolunay Sarıca, Devrim Çimen, Emel Sardohan Yıldırım, Fatma Elibol, Gözde Akoğlu, Hasan Gürgür, Helin Yaban, Mehrizar Yakın, Meral Çilem Ökçün Akçamuş, Pınar Şafak, Tahir Mete Artar, Tamer Karakoç, Yakup Sarıca Eğitimde bütünleştirme, özellikleri ne olursa olsun tüm öğrencilerin kabul gördüğü ve gereksinimlerinin en üst düzeyde karşılandığı bir ortam oluşturmaya yönelik bir felsefeyi içermektedir. Bu açıdan kaynaştırma uygulamalarından farklılaşan ve yasal boyutta da gündeme gelmiş olan eğitimde bütünleştirme uygulamalarının alanda çalışan öğretmenlere, idarecilere, ailelere ve çeşitli ana bilim dallarında görev yapan akademisyenlere tanıtılması önemli görünmektedir. İki ana kısma ayrılmış olan bu kitabın ilk kısmında, eğitimde bütünleştirmenin genel ilkeleri olan bireysel farklılıklara duyarlılık, destek hizmetler, evrensel tasarım ve Bireyselleştirilmiş Eğitim Programları; ikinci kısımda ise farklı özel gereksinimleri olan öğrencilere yönelik okul ve sınıf içi öğretimsel ve sosyal uyarlamalar ile erken çocukluk ve yetişkinliğe geçiş sürecinde gerekli olan uygulamalar ele alınmıştır.
Pelin Piştav Akmeşe Toplum içinde anlamlı ve başarılı bir hayat sürmede iletişim temel bir rol oynar. Nitekim kendimizi ifade ettiğimiz oranda anlaşılabilir, istek ve arzularımızı gerçekleştirebiliriz. Bireysel farklılıklar, gereksinimler ve kişiye ait özellikler iletişim sürecini şekillendirmektedir. Doğum öncesi, sırası ve/veya sonrasında oluşan bir nedene bağlı işitme kaybı ile doğan, büyüyen işitme engelli ve sağır bireylerin; toplum içinde mutlu ve üretken bir hayatı sürdürme sürecinde aşmaları gereken en önemli engel iletişim sorunudur.
Doğuştan ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocuklara iletişim için gereken yolları öğretmek aileler, ilgili uzmanlar ve eğitimcilerin en temel önceliğidir. Erken dönemden itibaren işitsel-sözel eğitimle dili kazanamayacak olan grupta yer alan çocuklar ile erken tanı ve cihazlamayı takiben işitsel-sözel dil ile eğitim almaya başlayan çocuklara da ikinci bir dil olarak işaret dili öğretmek son derece önemli bir noktadır. Unutmamalıyız ki doğuştan ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocukların ana dili işaret dilidir.
Türk İşaret Dili (TİD), Türkiye’deki sağır bireylerin kullandığı, görsel ve jestsel biçime dayalı olan en eski işaret dillerinden biridir. İşaret dilleri de konuşma dillerinin sunduğu benzer bilişsel ve sosyal işlevleri etkili bir biçimde yerine getirmektedir. Bu nedenle doğuştan ileri ve çok ileri derecede işitme kayıplı bebeklerin, yaşamın ilk yıllarında mevcut ihtiyaçlarını iletebilmesini ve daha fazla dil kavramı öğrenmeye devam edebilmesini sağlayan işaret dilinin, sözel dille birlikte sunulması çocuğun ana dilini temellerinin atılmasını sağlamaktadır.
İşitme engelli ya da sağır birey, hangi yaşta olursa olsun öncelik aile içi ve toplumsal yaşamdaki iletişim kurma sürecinin niteliğini desteklemektir. Elbette bu yolculuk, yalnız aile ve çocuğun katılımıyla değil, birçok paydaşın eşliğinde olacaktır. Unutmamalıyız ki işitme engelli ve sağır çocuklarımızın söyleyecek çok şeyi, anlatacak çok sözü vardır.
Üç milyona yakın sağır bireyin bulunduğu ülkemizde son yıllarda toplumda işaret dilini öğrenme çabası ve işaret dili üzerinde yapılan akademik çalışmaların sayısının hızla artması sevindirici bir ilerlemedir. Sağır ve işitme engelli bireylerin ulusal ve uluslararası her alanda akademiye ve hayata tam katılımlarının sağlanması açısından işaret dilinin doğru öğrenilmesi, öğretilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması önem arz etmektedir. Bu süreçte en önemli eksiklerden birisi materyal eksikliğidir. Türk İşaret Dili eğitimlerine destek sunmak amaçlı hazırlanan bu kitap, eğitim alanında bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Kitabın özel eğitim öğretmenlerine, işitme engelliler öğretmenlerine, odyologlara, dil ve konuşma terapistlerine, odyoloji ve konuşma bozuklukları uzmanlarına, özel eğitim öğretmenliği, odyoloji, dil ve konuşma terapistliği lisans ve yüksek lisans öğrencilerine, TİD tercümanlarına, TİD öğrenmek isteyen ya da bu alanda akademik çalışma yapacak çok geniş bir kitleye, TİD’nin yaygınlaştırma çalışmalarına, işitme engelli ve sağırlar ile onların ailelerine katkıda bulunmasını umut ediyorum.
Alperen Şanal Başarı duygusu, engelliler sporunun en temel özelliğidir. Hangi engel sınıflamasında olursa olsun her özel gereksinimli bireyin yapabileceği bir spor vardır. Bu eser ile ülkemizde ve dünyada engelli bireylerin yapabilecekleri tüm spor branşlarını en güncel hâliyle ve sistematik bir yaklaşımla ortaya konulmuştur.
Kitabın hedef kitlesi; beden eğitimi ve spor öğretmenleri, öğretmen adayları, özel beden eğitimi ve spor alanında lisansüstü araştırmacılar, antrenörler, antrenör adayları, politika yapıcılar, tüm engelli spor federasyonlarının çalışanları, rekreasyon liderleri ve makro ölçekte engelliler sporu mekanizması içerisinde yer alan ve yer alma hayali olan tüm bireylerdir.
Eser 8 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, engellilik ile ilgili tanımlar ve kavramsal çerçeve; ikinci bölümde engellilik tarihi ve engelliler sporunun tarihi; üçüncü bölümde, engelliler sporunun toplumdaki yeri, engellilerin karşılaştıkları sorunlar; dördüncü bölümde, engellilerin medyada nasıl temsil edildiği, basılı ve dijital medyada engelliler sporu beşinci bölümde, engelliler sporunun uluslararası yapısı; altıncı bölümde, engelli sporlarının organizasyonel yapısı; yedinci bölümde, engelli spor branşlarındaki sınıflandırmalar; sekizinci bölümde, engelli bireylerin yapabilecekleri spor branşları her engel grubu için farklı alt başlıklar altında ele alınarak engelliler sporunun tarihsel çerçevesi özetlenmiş, engelli spor branşlarının kuralları ve uygulanışları somut olarak anlatılmaya çalışılmıştır.
Bu eserin tamamlanması 6 Şubat 2023'te dünyada yüzyılın afeti olarak anılan ve ülkemizde 10 ilimizi doğrudan etkileyen “an itibarıyla” 50.399 insanımızı yitirdiğimiz son derece can yakıcı günlere denk gelmektedir. Bu depremde yitirdiğimiz on binlerce vatandaşımıza Allah'tan rahmet, yakınlarını kaybedenlere başsağlığı dileriz. Hayatta olan her birey için spor, bir rehabilitasyon ve yaşama tutunma aracıdır.
Bu eserin spor evrenindeki tüm paydaşlara bir nebze olsun katkı sunmasını temenni ediyoruz.
Hakan Sarı, Tuğba Pürsün Sosyal hizmet mesleği, engelli bireylerin sosyal engellilik modeli çerçevesinde vatandaşlar olarak çalışmaya yönelik kaydettiği ilerlemenin yansıtılması açısından önemlidir. Kapsayıcı bir toplum oluşturmaya yönelik süregelen mücadelede engelliler ve sosyal çalışanlar için bir kaynak işlevi göreceğinin umut edildiği bu kitap, özünde engelli bireyleri refahı hak eden bir grup olarak görmenin ötesinde engelli bireylerin toplumsal hayata sosyal, ekonomik ve politik olarak katılma konusunda bütün haklara sahip olan vatandaşlığa geçişini içermektedir. Sosyal engellilik modeli ile engelli bireylerle sosyal hizmet potansiyelini teşvik etmeye devam eden ancak aynı zamanda bireysel model içinde uygulamanın neleri kapsadığını açıkça ortaya koyan bu kitapta; sosyal politika, mevzuat ve yeni araştırmalar açısından güncellik sağlanmaya çalışılmış en güncel alan yazınına ve alıntılara da yer verilerek içeriğin güncel bilgi olması sağlanmıştır. Bu sayede engelli bireylerin refah sistemindeki değişiklikler için mücadele edilen zamanın uzunluğu ve kapsamı hakkında okuyucuya bilgi verilmesi ve sosyal hizmet içinde ne ölçüde değişikliğin olduğunun ortaya konulması amaçlanmıştır. Engelliler ve sosyal hizmet konusunda ilk ve temel olan bu kitabın, alana katkı sağlayacağına gönülden inanılmaktadır.
Behçet Kaldık Engelli bireyler, toplumsal yaşamın gündelik pratiğinde bütün çağlarda çeşitli sorunlar deneyimlemişlerdir. Tarihsel bağlamda, dinamik bir özne olarak görülmekten ziyade edilgen bireyler olarak görülen engelliler, zorlu bir yaşam mücadelesinden geçmişlerdir. Temel hak ve özgürlükleri genellikle ihlal edilerek ikinci plana atılan engelli bireylerin toplumsal katılım ve bağımsız yaşam sorunsalı, daima gündelik yaşam pratiklerinin bir parçası olmuştur. Oysaki birçok alanda hakları ihlal edilen ve sorun yaşayan engelli bireylerin de diğer bireyler gibi toplumsal yaşama katılım sağlama hakları bulunmaktadır.
Toplumsal düzlemde inşa edilen ekonomik, kültürel ve siyasal bariyerler, engelli bireylerin çeşitli sorunlar yaşamalarına neden olmaktadır. Bazı yeti yitimleri olan engelli bireylerin yaşadıkları sorunların asıl kaynağı, bu yeti yitimlerinden ziyade toplumsal ön yargılar, stereotipler ve damgalamalardır. Bu olumsuz kültürel tanımlama biçimleri neticesinde bireyler; çalışma yaşamı, erişilebilirlik, eğitim, sağlık ve kültürel yaşam gibi alanlarda sosyal dışlanmaya maruz kalmaktadır.
Bu kitapta engellilik olgusu, temelde sosyal bir perspektiften ele alınmıştır. Bu kapsamda engelli bireylerin deneyimledikleri sosyal dışlanma boyutları ekseninde ele alınmış, ayrıca bireylerin başta sosyal dışlanma olmak üzere karşılaştıkları sorunlarla nasıl başa çıkmaya çalıştıkları da incelenmiştir. Dolayısıyla mevcut çalışma, engellilik alanında çalışan bütün akademisyenlere, araştırmacılara, öğrencilere ve konuya ilgi duyan herkese hitap etmektedir.
Ahmet Tayfun, Betül Garda, Elif Acuner, Eren Yalçın, Erkan Akgöz, Filiz Özlem Çetinkaya, Gamze Temizel, Hakan Sarı, Hatice Sarı Gök, M.Abdülbaki Karaca, Melih Aydın, Olcay Özışık Yapıcı, Refika Atalay, Sinan Uslu, Şafak Ünüvar, Şeyda Sarı Yıldırım, Yasin Bilim Erişilebilir turizm, evrensel olarak tasarlanmış turizm ürünleri ve ortamları aracılığı ile hareket, görme, işitme ve erişimin bilişsel boyutları dâhil olmak üzere erişim gereksinimleri olan kişilerin bağımsız ve saygın bir şekilde fırsatlara erişimlerini sağlamak için devam eden bir çabadır. Son yıllarda erişilebilir turizme verilen önemin artması ile hem kamu hem de özel sektörde çok sayıda yapılan düzenleme, ulusal ve uluslararası projeler ile sadece engelli bireylerin değil yaşlılık, hamilelik gibi birçok sebepten dolayı da turizm ve seyahat olanaklarına erişim sağlayamayan bireyleri de kapsadığı görülmektedir. Erişilebilir turizm, hükümetler, ulusal ve uluslararası kuruluşlar, turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmeler, engelliler ve engelli kuruluşları dâhil olmak üzere kullanıcılar arasında başarılı bir ortaklık ve iş birliği sürecini gerekmektedir.
Bu kitap, günümüzde giderek önemi artan erişilebilir turizm olgusu ile ilgili konular dikkate alınarak hazırlanmış, tüm paydaşların anlayabileceği ve faydalanabileceği bir anlatım tarzında oluşturulmaya çaba gösterilmiştir. Türkiye'de eksikliğini hissettiğimiz kitabımızın uygulayıcılara, kullanıcılara ve ilgilenen herkese çok faydalı olacağını umuyoruz.
Eylem Özten Özsoy, Bedia Kalemzer Karaca “DEHB çocukluktan başlayarak var olsa da klinik bir durum olarak karşımıza çıkıp çıkmayacağı; kişinin bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim özelliklerine, içinde büyüdüğü ev ve okul ortamlarına ve değişik noktalarda yaptığı hayat seçimlerine bağlıdır. Özellikle gençlik ve sonrasında ilk kez farkına varıldığı durumlarda, yıllar içinde kişinin gelişiminin hangi alanlarını ne kadar ve nasıl etkilemiş olduğu DEHB’nin gidiş yönünün belirleyicisidir. Elinizdeki kitabın konuya ilişkin temel birçok bilgiyi anlaşılır biçimde aktarması yanı sıra DEHB’nin doğrudan yetişkin yaşama yansımalarını ve düşünüş tarzından romantik ilişkilere kadar olan alanlardaki etkilerini de ele almış olması en ayırıcı özelliği. Kitabı okuyanlar, DEHB’den ibaret olmayan yaşamlarını değerlendirebilecekleri birçok ipucu bulacaklar”.
Dr. Yankı Yazgan
Hiperaktif Çocuk Okulda kitabının yazarı
S. Sunay Yıldırım Doğru, Neslihan Durmuşoğlu Saltalı Erken çocuklukta özel eğitim kitabı-nın önemini vurgulamak ve bu alanda çalışan kişilere ve engelli çocuk sahibi olan ailelere ışık tutmak açısından önemli bir kaynak olduğu düşünülmektedir.
Erken çocukluk eğitimin başlıca kat-kısı engelli bireyin gelişim hızına uygun programlar aracılığıyla olumlu davranışlar kazandırmasıdır. Bu durum genelde bağımlı yaşamdan gittikçe bağımsız yaşama doğru bir geçiştir. Hiç kuşkusuz bu yol uzun ve zorlu bir süreçtir. Büyük sabır ve işbirliği gerektirir. Özellikle aile ve eğitim kurumu arasında oluşan olumlu işbirliği sayesinde daha kısa sürede olumlu sonuçlar alınabilmektedir. Özürlü çocukların temel becerileri kazanmasında, sosyal kabul görmede erken çocukluk eğitimin önemi büyüktür. Ancak yasal düzenlemelere rağmen Türkiye’de erken çocukluk eğitim henüz yeterince yaygın değildir. 6 yaştan küçük engelli bebekler ve çocuklar için alınması gereken önlemler yetersizdir.
Bu kitap Eğitim Fakültelerinin Özel Eğitim ve Okulöncesinin Eğitimi Bölümlerinde, Orta Öğretim Meslek Lise-lerinin Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümlerinde, Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlere, engelli çocukların ailelerine ve konuya ilgi duyan kişilere bir kaynak kitap niteliğindedir.
Ellen McGinnis, Research Press Sosyal beceriler; bir bireyin olumlu tepkileri meydana çıkarıp, olumsuz tepkilerden kaçınmasına yardımcı olacak şekilde diğerleriyle etkileşimini mümkün kılan, sosyal açıdan kabul gören davranışlar olarak tanımlanabilir. Engelli öğrenciler sıklıkla yetersiz sosyal beceriye sahip olarak tanımlanırlar ve normal gelişen yaşıtlarına nazaran genellikle daha az kabul görürler. Yapılan çalışmalar; sosyal yeterlilik ve akademik başarı arasında önemli bir ilişki olduğunu ortaya koymaktadır. Çocukluk döneminde, akran gruplarında gözlenen sosyal uyumun, yetişkinlikte gösterilen uyumun, hatta yetişkinlikteki ruh sağlığının ve duygusal problemlerin yordayıcısı olduğu ifade edilmektedir. Engelli öğrencilerin yapılan öğretimler sonucunda kazandıkları sosyal beceriler, sadece çevresindeki kişilerle olan ilişkilerini değil, okula uyum becerilerini ve akranları tarafından kabul edilmesini de olumlu yönde etkileyecektir. Aynı zamanda öğrencilikten yetişkinliğe geçerken, işe girmesini, toplumun bir üyesi olmasını kolaylaştıracak ve hayatlarının ileriki dönemlerindeki zorlukların da üstesinden gelmesine yardım edecektir.
Eğitimcilerin ve ailelerin sosyal beceri programının ögelerinde uyarlamalara giderek çocuklara kazandırmaları mümkün olacaktır. Erken Çocukluk Döneminde Sosyal Beceri Öğretim Programı, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci Bölüm'de sosyal beceri ile ilgili temel bilgiler; İkinci Bölüm'de ise uygulama ve değerlendirme ölçeklerinden oluşmaktadır. Kitap, erken çocuklukta özel gereksinimli çocuklar için uygulamaya yönelik önemli bir yardımcı kaynaktır.
Aysun Turupcu, Derya Evran, Durmuş Aslan, Emel Çilingir Altıner, Ezgi Akşin Yavuz, Hüseyin Kotaman, İbrahim Yıldırım, İrem Gürgah Oğul, Meltem Emen Parlatan, Merve Ersal Üncü, Nihal Özdemir, Ömer Şahin Aslan, Reyhan Basık, Salih Göcen, Sedat Şen, Seval Ördek İnceoğlu, Yakup Burak Bu kitap, erken çocukluk eğitiminde ölçme ve değerlendirmeye gereksinim duyan tüm eğitimcilere yönelik hazırlanmıştır. Erken çocukluk döneminde ölçme ve değerlendirme, çocukların henüz okuma yazma bilmemesi ve dikkat sürelerinin kısalığı gibi nedenlerden dolayı diğer kademelerden farklı şekilde yapılmalıdır. Kitabımızda, küçük çocukların gelişimsel ve eğitsel süreçlerinin ve öğrenme çıktılarının nasıl yorumlanabileceğine yönelik kullanılabilecek ölçme ve değerlendirme uygulamalarına; araç, yöntem ve tekniklerine yer verilmiştir. Her bölümde ele alınan konular hem kavramsal olarak açıklanmış hem de örnek durumlar üzerinden uygulamaları ile birlikte yorumlanmıştır.
Susan B. Neuman, David K. Dickinson Yapılan çalışmalar, farklı öğrenme deneyimlerine sahip çocukların başarılarını artırmayı hedefleyen uygulamaların ve politikaların artan önemine işaret etmekte, bu uygulamalar arasında erken okuryazarlık becerileri önemli yer tutmaktadır. Bu konuyu farklı boyutları ile ele alan Erken Okuryazarlık Araştırmaları El Kitabı, erken okuryazarlık becerilerinin kazanımına ilişkin çok yönlü bir bakış açısı ortaya koymaktadır. Bu kitapta, alanın önde gelen araştırmacıları tarafından gerçekleştirilmiş olan temel araştırmalara yer verilmiş; erken okuryazarlığın kavramsallaştırılması, erken okuryazarlık gelişiminin ögeleri, ev ortamı ve toplumun etkileri, okullaşmanın etkileri, okul öncesi dönemde erken okuryazarlık, destekleyici öğretim materyalleri ve sınıf uygulamalarının yanı sıra özel eğitim çabaları araştırma bulguları eşliğinde kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
Abdül Vefa DEMİRKIRAN, Adnan KULAKSIZOĞLU, Aydan AYDIN, Barış KORKMAZ, Bülent MADİ, Gülden UYANIK BALAT, Gülsevim KINALI, Levent YAYCI, Müge YUKAY YÜKSEL, Nevin ERACAR, Oktay TAYMAZ SARI, Tuna ŞAHSUVAROĞLU, Ümran KORKMAZLAR, Yıldız GÜVEN Bu kitap farklı nitelikleri ile özel eğitim gerektiren çocukları tanıtmak ve ailelerine ve özel eğitimcilere yeni farkındalıklar kazandırmak için yazıldı. On dört farklı yazar normal, otistik, down sendromlu, spastik, zihin engelli ve özel öğrenme bozukluğuna sahip bireylerin özelliklerini tanıtmakta ve bunlara yapılacak özel eğitime ilişkin bilgi vermektedir. Davranış değiştirme, kavram ve beceri öğretimi, beden, resim, müzikle ve diğer sanatsal yollarla engelli çocukların eğitimi ve ailelerinin bu çocuklarla nasıl iletişim kurmaları gerektiği de bu kitapta ele alınmaktadır. On bir yıl boyunca kitapçılarda satılmakta olan bu kitap, genişletilerek Nobel Akademik Yayıncılık tarafından okurlarına ulaştırıldı. Kitapta makalesi olan yazarlara, geniş¬letilmiş makalelerin bir araya getirilmesinde yardımları olan Dr. Aydan Aydın’a, kitap kapağını hazırlayan Sevgi Pınar’a, dizgi ve baskıyı yapan diğer yayınevi ilgililerine teşekkürlerimi suna¬rım. Bu kitabın okurlarına yararlı olması yazarlarının ortak dileğidir.
İpen İlknur Ünlü Otizmli çocuğunuz varsa yalnızsınız!
Otizm: dışlanmak, çaresizlik, hayattan soyutlanmak…
Otizmli çocuğunuz varsa akrabanız yoktur, kimseniz yoktur yani.
Otizm, dışarıdan göründüğü gibi değil. Bütün hayatınızı otizmli çocuğa yönlendiriyorsunuz.
Öcüymüşüz gibi bakıyorlar.
Herkes çocuğunu çekiyor bir kenara, deli gözüyle bakıyorlar.
---
Birçok otizmli çocuk ve ailesi, sosyal dışlanmaya maruz kalmaktadır. Bu durum, aileler ve otizmli çocuklarının, zamanla çevreyle olan bağlarının kopmasına, toplumdan kendilerini soyutlamalarına neden olmaktadır. Sağlık hizmetleri, eğitim, ekonomik, sosyal ve toplumsal ilişkiler gibi çeşitli alanlarda sorunlar yaşayan ailelerin, birçok alanda sosyal destek gereksinimlerinin olduğu söylenebilir.
Otizm, sadece bireylerle sınırlı kalmayıp onların bakımıyla ilgilenen ailelerini ve içerisinde yaşadıkları toplumu da derinden etkilemektedir. Çocuğun otizmli olduğunun fark edilmesinden itibaren bu duruma bağlı her kişi, kalıcı ve sürekli olarak etkilenir.
Bu kitapta, otizmli çocuğa sahip ailelerin, toplumsal yaşam içerisinde karşılaştıkları sorunlar ve sosyal dışlanmaya ilişkin deneyimlerine odaklanılmıştır. Sosyal dışlanma sorununun farklı boyutları ile irdelendiği bu çalışmada; ailelerin deneyimledikleri sorunlarla başa çıkma becerileri, ailenin destek sistemi, alınan hizmetler ve ailelerin bu hizmetlere ilişkin beklentileri, ayrıntılı olarak incelenmiştir. Kitapta, nesiller boyu devam eden sosyal dışlanmanın önlenmesi ve sosyal bütünleşmenin sağlanmasında, sosyal hizmet perspektifinden çözüm önerileri ortaya konulmuştur. Bu kitabın hem akademisyenler ve uygulayıcılar için hem de bu alana ilgi duyan herkes için önemli bir kaynak kitap olmasını diliyorum.
Gülşen Filazoğlu Çokluk Engellilik, sadece bir sağlık sorunu değildir; aynı zamanda özel gereksinimli bireyler ile kişisel ve çevresel faktörlerin etkileşimidir. Engelli bireylerin karşılaştığı zorlukların üstesinden gelmek, çevresel ve sosyal engelleri ortadan kaldıracak müdahaleleri gerektirmektedir. Bu noktada yapılacak müdahaleler içerisinde yer alan eğitim ve rehabilitasyon sürecinde psikolojinin büyük bir önemi bulunmaktadır. Psikoloji; insanların nasıl düşündüğünü, davrandığını ve öğrendiğini etkileyen biyolojik, sosyal ve çevresel etkilerin incelenmesidir. Psikolojinin özel gereksinimli bireyleri anlama, açıklama, tahmin etme, kontrolü sağlamalarına destek olma ve sorunlarını çözmede önemli katkıları vardır. Bu kitabın en önemli amaçlarından biri, özel gereksinimli bireylerde psikolojiye dikkat çekmek ve sahip oldukları tanının özelliklerini öğrenmek suretiyle psikolojik destek ihtiyacının da karşılanması konusunda planlamalar yapılmasına ışık tutmaktır. Bu kitap, fiziksel engellilere ait tanı ve tedavi ile birlikte okuyuculara özel eğitim ve psikoloji alanında da kaynak sağlayacaktır. Kitap; aileler, psikologlar, özel eğitim uzmanları ve özel gereksinimli bireyler ile çalışan tüm profesyoneller için bir rehber niteliğindedir.
H. Pelin KARASU, Ümit GİRGİN, Yıldız UZUNER Okuma, yazar ve okuyucu arasındaki amaçlı ve dikkatli bir etkileşimi gerektiren aktif bir süreçtir. Bu nedenle öğrencilerin okuma becerilerini değerlendirmeye yönelik yapılan girişimlerin sadece bilgi toplamak değil, süreci incelemek amacına da hizmet etmesi gerekmektedir. Öğrencinin sözcük tanıma ve okuduğunu anlama düzeyi ile kullandığı stratejilere ilişkin bilgiye ulaşılmasına olanak sağlayan Formel Olmayan Okuma Envanteri, okumayı değerlendirmede birebir gözlem yapılabilmesine, yanıtların incelenmesine ve verilerin doğal ortamında toplanabilmesine hizmet eder. Öğrencilerin bağlam içindeki sözcükleri tanırken kullandıkları stratejileri, okuduğunu anlatma, sorulara cevap verme ve boşluk doldurma yoluyla kullandıkları anlama stratejilerini ve bu stratejilerin birbiriyle ilişkisini değerlendirmek, öğretimi destekleyecek etkinliklerin belirlenmesine, uygulamada öğretilecek ve pekiştirilecek stratejilere karar verilmesine olanak sağlamaktadır.
Aysun Çolak, Candan Hasret Şahin, Esin Pektaş Karabekir, Esra Orum Çattık, Gizem Yıldız, Naime Güneş Özler, Özgül Aldemir Fırat, Serap Doğan, Süleyman Çelik, Uğur Yassıbaş, Yasemin Ergenekon Gelişen ve değişen dünyada insanların hayatta kalmaları ve bağımsız yaşayabilmeleri için güvenlik becerilerine sahip olmaları gerekmektedir. Teknolojinin ilerlemesi, doğal afetlerin artması ve birçok yabancı ve olumsuz faktörün yaşam alanımıza kolaylıkla girmesiyle birlikte her ortamda güvenlik becerilerine sahip olmak tipik gelişen bireyler kadar gelişimsel yetersizliği olan bireyler için de büyük önem taşımaktadır. Toplumun her alanında; ev, okul, iş, sokak, sanal ortam vb. yerlerde gelişimsel yetersizliği olan bireylerin güvenli bir şekilde yaşamlarını sürdürebilmeleri için güvenli davranışta bulunmaları, tehlikeleri tanımaları ve önlemeleri, tehlikeden uzaklaşmaları ve tehlikeyi uygun yetişkine iletmeleri gerekmektedir. Böylesine çok beceriyi içerisinde bulunduran güvenlik becerilerinin gelişimsel yetersizliği olan bireylere kazandırılmasının yaşamsal önem taşıdığı güvenlik becerileri kitabımızın güvenli geçirilecek günlere ışık tutması dileğiyle...
Salih Çakmak Bu kitap, görme duyusunu kullanamayan çocuklara ilk okuma yazma öğretimini verecek özel eğitim öğretmen adayları ve özel eğitim öğretmenleri için hazırlanmıştır. İlk okuma yazma öğretimi içeriğini barındıran kitapta, Braille alfabesinin kısaltmalarına ve kısaltma öğretimlerine yer verilmemiştir. Görme duyusunun yokluğu okuma yazma aracı olarak Braille alfabesinin kullanımını zorunlu kılmaktadır. Bu alfabe, dokunsal duyu girdisi ve bu girdilerin adlandırılması işlem süreçleri ile öğrenilmektedir. Braille alfabesi, gören yazıyla mukayese edildiğinde çok daha zor öğrenilebilen bir alfabedir. Görme engeli olan bütün öğrencilerin bu alfabeyi okuma yazma aracı olarak kullanması gerekmemektedir. Bu alfabeyi kullanacak olan görme engelli öğrencilerin muhakkak işlevsel görme düzeyleri ve aktif olarak kullanılan duyu kanallarının değerlendirilmeleri gerekmektedir. Bu değerlendirmeler neticesinde görme engeli olan öğrenci birincil duyu kanalı olarak dokunma ve işitmeyi kullanıyorsa Braille alfabesi öğretilmelidir.
Abdülmenaf Gül, Cahit Şahin, Cem Aslan, Demet Tiryaki, Derya Başer, Gülistan Yalçın, Mehmet Özkaya, Mustafa Doğuş, Tuğba Kamalı Arslantaş Günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası hâline gelen teknoloji, baş döndürücü hızla gelişmekte ve bizleri yepyeni bir dünya ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu teknolojiler çalışma, öğrenme ve boş zaman etkinliklerini sürdürme şeklimizi değiştirerek hayatımızda devrim niteliğinde bir dönüşüme yol açmaktadır. Dahası bilgiye erişim ve iletişim konusunda da pek çok engeli ortadan kaldırmakta, görme yetersizliği olan bireylerin hayatında da köklü değişiklikler meydana getirmektedir. Görme yetersizliği olan bireylerin eğitiminde yardımcı teknolojiler ve erişilebilirlik konularını derinlemesine inceleyen, açık ve anlaşılır bir dille yazılan bu kitap, 8 bölümden oluşmaktadır. Birbirinden değerli akademisyenler tarafından kaleme alınan bu kitabın, özel eğitim alanıyla ilgilenen herkese ışık tutması dileğiyle…
Mustafa Ak, Ali Erbaşı
Burcu Durmaz, Derya Can, Duygu Arabacı, Hüseyin Mertol, KibarSungurGül, Mahmut Çitil, Meltem Yurtçu, Neşe Kutlu Abu, Nisa Gökden Kaya, Şerafettin Gedik, Terzi İlhan Doğada nadir olarak bulunan, teknolojiden sağlık alanına çok geniş bir sahada kullanılan değerli ve bir o kadar da kırılgan bir element: bizmut kristali. Bizmutun, gökkuşağı rengini göstermesi ve parlak özelliğini devam ettirmesi ancak belirli şartlar altında mümkündür. Aksi takdirde bu şartlar sağlanmadığında bahsedilen özellikler kaybolur. Benzer şekilde, toplumların yer üstü zenginliği olan üstün yetenekli çocuklar da farklılıklarını kaybetmemek için farklı müdahale ve uygulamalara ihtiyaç duyarlar. Dolayısıyla bu çalışma, üstün yeteneklilerin etkin ve çok yönlü desteklenmesi sürecinde izlenecek yollar, fikirler ve etkinlik örnekleri ile bu ihtiyaçlarına cevap vermeyi amaçlamaktadır. Kitabın içeriğinde; farklılaştırılmış öğretim tasarımı, çeşitli teknikler, fende Grid modeli, STEM eğitimi, yaratıcılık, matematik ile çocuk edebiyatının bütünleştirilmesi, sosyal bilimler, bilişim ve teknoloji entegrasyonu gibi konular odağa alınmıştır. Bu bağlamda öğretmenlerin üstün yetenekli öğrencileri çok boyutlu desteklemeleri hedeflenmiştir. Diğer taraftan, alana özgü temeller, yasal dayanaklar, alternatif değerlendirme, okul-aile iş birliği ve psikolojik destek konularında bilgilendirmelerle üstün yeteneklilerin kaynaştırılmasında bütünsel bakış açılarının kazandırılması amaçlanmıştır. Üstün yetenekli çocukların potansiyellerinin körelmesine izin verilmemesi ve onların çocuk olduklarının unutulmaması için minik bir kıvılcım olmasını ümit ediyoruz.
Şakir CANÖZ, Nilay ATKIN, Hasan AVCIOĞLU, Hakan ÖZAK, Sevda CEBECİ, Özge ELİÇİN İlköğretimde Özel Eğitim adlı bu kitap, özel eğitime gereksinim duyan öğrenciler ve onlara sunulacak olan eğitim hakkında bilgiler içermektedir. Özel eğitime gereksinim duyan öğrencilere en iyi eğitimi vermek için öğretmenlerin ihtiyaç duyduklarında başvurabilecekleri ya da var olan bilgilerini pekiştirmek amacıyla “İlköğretimde Özel Eğitim” adlı kitap hazırlanmıştır. Bu kitapta; özel eğitim hizmetleri, kaynaştırma, bireyselleştirilmiş eğitim programı, beceri ve kavram öğretimi, davranış değiştirme ve aile eğitimi konularına yer verilmiştir. “İlköğretimde Özel Eğitim” adlı bu kitabın, Millî Eğitim Bakanlığında görev yapan tüm yönetici ve öğretmenler başta olmak üzere; üniversitelerin özel eğitim, okulöncesi, ilköğretim bölüm öğrencileri ile özel eğitim ve özel eğitime gereksinim duyan çocuklarla ilgili bütün kişilere yararlı olacağı düşünülmektedir.
Esra Nur Tiryaki Gelişen dünyada teknolojinin ilerlemesiyle iletişim kurma, çok yönlü bir boyut kazanmıştır. İletişim, alıcı ile kaynak arasındaki mesaj alışverişidir. Bu alışverişi sağlayan unsur ise dildir. Doğuştan dil yetisi ile dünyaya gelen birey, çevreden gelen uyarıcılarla etkileşim sonucunda ana dilini edinir.
Ana dili edinimi sürecini kapsayan örgün eğitimde dil öğretiminin temel amacı, kişinin dili kullanmasıyla duygularını, düşüncelerini çeşitlendirmelerini ve kendilerini ifade edebilmelerini sağlamaktır. İşiten birey, dil becerilerinin gelişimiyle bu eylemi aşamalarıyla kazanırken işitme engelli kişi bu durumda gecikmeler yaşamaktadır.
Erken teşhisle bebeklik ve çocukluk döneminde uygulanan özel eğitim programları çocukların toplumdaki işlevselliğini önemli ölçüde arttırmaktadır. İşitme engelli bireylerin topluma kazandırılması ve akademik yönde başarılı olabilmelerinin koşulu için dil eğitiminden geçer. İşitme engelli öğrencilerin iletişim kurmada geliştirilmesi gereken dil becerileri, okuma ve yazmadır. Bu becerilerin geliştirilmesinde engelin yarattığı en büyük olumsuzluk, çocukların öğrendikleri bilgileri uzun süre hatırda tutamamalarıdır. Bu sorunların giderilmesi veya en aza indirilmesi için hedef kitlenin özellikleri hakkında eğitimcilerin bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bu kitap bu amaçla kaleme alınmıştır. Siz sevgili okuyucularımıza ışık olabilmek dileğiyle…
Banu Müjdeci, Cahit Şahin, Demet Tiryaki, Fatma Önalan Akfırat, Gülce Kirazlı, Gülistan Yalçın, Gülten Şen, Hilal Dinçer D'Alessandro, Necla Işıkdoğan Uğurlu, Nilay Kayhan, Onur Emre Kocaöz, Önder İşlek, Pelin Piştav Akmeşe Çocuklar, doğumdan itibaren birçok bilgiyi işitme ve görme duyularını kullanarak öğrenirler. Özellikle bebeklik döneminde görülen duyusal yetersizlik, çocuğun bilişsel, sosyal, dil ve motor alanlarındaki gelişimini olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Bebeklik döneminden yetişkinliğe doğru giden süreçte yapılacak nitelikli uygulamalar, duyusal yetersizliğin yarattığı sınırlılıkların olumsuz etkilerini en aza indirerek, çocukların gelişim ve akademik alanlarına önemli katkıda bulunmaktadır.
Kapsayıcı bir bakış açısıyla ve güncel bilgiler doğrultusunda on dört bölüm olarak hazırlanan İşitme Yetersizliği ve Görme Yetersizliği Olan Çocuklar ve Eğitimleri kitabının ilk yedi bölümünde işitme yetersizliğine, sonraki yedi bölümünde ise görme yetersizliğine ilişkin konular ele alınmıştır. Alt bölümler genel olarak işitme ve görme yetersizliği alanlarında temel konular, tarama çalışmaları, tanı ve değerlendirme süreçleri, müdahale yaklaşımları, sosyal beceri, okuma yazma, aile eğitimi ve genişletilmiş müfredat uygulamaları, eğitim ortamları, program ve materyale yönelik öğretimsel düzenlemeler ile iş birliği süreçlerini kapsamaktadır.
İşitme yetersizliğini ve görme yetersizliğini farklı yönleriyle ele alan bu kitap, özel eğitim öğretmenlerine, işitme engelliler, görme engelliler öğretmenlerine, odyologlara, dil ve konuşma terapistlerine, kaynaştırma öğrencilerine eğitim veren sınıf öğretmenleri ve branş öğretmenlerine, özel eğitim, işitme engelliler, görme engelliler, odyoloji, dil ve konuşma terapistliği lisans ve yüksek lisans öğrencilerine, bu alanda akademik çalışma yapacak araştırmacılara, işitme yetersizliği ve görme yetersizliği olan çocukların ailelerine katkı sağlayacaktır.
Farklı üniversiteler ve farklı uzmanlık alanlarından akademisyenler tarafından hazırlanan çok boyutlu ve zengin içeriği ile bu kitap, öğrenciler, akademisyen ve konuya ilgi duyan tüm bireyler için temel referans kaynaklarından biri olmaya adaydır.
Margo A. Mastropieri - Thomas E. Scruggs, İçinde tüm renkleri ve farklılıkları barındıran doğa, insanoğluna tüm ihtişamı ve cömertliğiyle sınırsız bir çeşitlilik ve zenginlik sunmaktadır. Keşfedilen ve henüz keşfedilmemiş gizemiyle doğadaki bütün unsurlar, birbiriyle uyumlu bir harmoni sunmaktadır bizlere… Tüm güzelliklerin yanında aşılması güç engelleri de barındıran hayat, tüm canlılar için her şeye rağmen yaşamaya değerdir. İşte elinizde bulunan bu eser, insan yaşamını olumsuz etkileyen tüm koşullarla nasıl başa çıkılabileceği konusunda bizlere yol göstermektedir. İnsan fizyolojisinde, kaynağı çok farklı nedenlere dayalı olan ve bireyin yaşamını güçleştiren çok çeşitli engeller mevcuttur. Kalıtımsal, çevresel, kültürel ve gelişimsel vb. nedenlerden dolayı, normal bireylerden farklılık gösteren milyonlarca insanla doğanın bize sunduklarını paylaşmak ve eşit yaşamak zorundayız. Her insana sunulan onurlu yaşam hakkı, çeşitli nedenlerden dolayı farklı özelliklere haiz bireylere de aynen sunulmaktadır. Bu kaynakta, doğanın hizmetinden herkesin eşit şekilde yararlanabilmesine yönelik stratejiler bulunmakta ve farklı engel gruplarındaki bireylerin; normal yaşama daha hızlı ve uygun bir şekilde adapte edilebilmeleri için normal eğitim sınıflarında akranlarıyla birlikte eğitim-öğretim ve öğrenme faaliyetlerinden daha etkili fayda sağlayabilmelerinin yolları gösterilmektedir.
Kaynaştırma Sınıfı kitabında, bütünleştirici eğitim olarak da nitelendirilen kaynaştırma eğitiminin teorik temelleri hakkında bilimsel bilgilere erişebileceğiniz gibi, tüm seviyelerdeki tüm engel gruplarına yönelik öğretim stratejileri ve konu alanlarına uygun öğretme ve öğrenme tekniklerine yönelik pratik ve uygulamaya dönük bilgi ve örneklere de ulaşabileceksiniz. Eserin, tüm farklılıkları ve çeşitlilikleri zenginlik olarak gören, kendini eğitime adamış tüm sınıf, özel eğitim, branş, okul öncesi öğretmen ve öğretmen adaylarına; rehberlik ve psikolojik danışmanlara, uzman, eğitimci, aileler ve gönül elçilerine ışık tutacağı umut edilmektedir.
Kimber L. Wilkerson, Aaron B. T. Perzigian, Jill K. Schurr Promoting Toplumsal yaşam için gerekli sosyal becerileri öğrenen engelli bireyler, içinde bulundukları toplum tarafından kabul edileceklerdir. Farklı sosyal ortamlara giren bireyler, karşılaştıkları problemlerle nasıl baş edebilecekleri konusunda çevresindeki kişileri model alacaktır. Bu sayede sosyal kabul artacak ve içinde bulunduğu topluma katılımı sağlanacaktır. “Kaynaştırma Sınıflarında Sosyal Becerilerin Desteklenmesi” adlı bu kitap engelli bireylere ailelerine ve onların eğitimine destek sunacak eğitimcilere iyi bir kaynak olacaktır.
Kitap İngilizceden Türkçeye çevrilmiş bir yayın olup, yedi bölümden oluşmaktadır. İçerik; sosyal becerilerin önemi, sosyal yeterliliğin gelişimi, okul çapında sosyal beceri gelişim yaklaşımları, akran destekleri, bireysel beceriler ve gelişimin değerlendirilmesi ve bireysel müdahale planlarını geliştirme ve uygulama konularından oluşmaktadır. Bu eserin yukarıda bahsedilen konunun önemini vurgulamak ve bu alanda çalışan kişilere ve engelli çocuk sahibi olan ailelere ışık tutmak açısından önemli bir kaynak olduğu düşünülmektedir.
Bu kitap Eğitim Fakültelerinin Özel Eğitim, İlköğretim ve Okul Öncesi Eğitimi bölümleri öğrencilerine; Orta Öğretim Meslek Liselerinin Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Bölümleri ile Rehabilitasyon Merkezlerinde çalışan öğretmenlere, engelli çocukların ailelerine ve konuya ilgi duyan kişilere bir kaynak kitap niteliğindedir.
Muzaffer Üzümcü İnsan her ne kadar mükemmel olma arzusuna sahip olsa da bu emeline ulaşması mümkün değildir. Aslında özel gereksinimlerin olması, her insanın bizzat tecrübe ettiği bir durumdur. Farklı boyutlarda veya şekillerde birtakım yetersizliklere sahip olması da insan olmanın bir hususiyetidir. Böyle bakıldığında özel gereksinimli bireylerin, yetersizliklerinin belirlenmiş olması dışında normal gelişim gösteren bireylerden farkları yoktur.
Özel gereksinimli bireyler tarih boyunca birçok güçlükle mücadele etmek zorunda kalmış ve çoğu zaman toplumda hak ettikleri saygıyı görememişlerdir. Yirminci yüzyılın özellikle ikinci yarısından itibaren demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerdeki gelişmeler sonucu bu bireylere yönelik iyileştirici düzenlemeler yapılagelmiştir. Bilhassa teknolojideki gelişmeler sayesinde bu bireyler kendilerini kuşatan zorluklardan bir derece kurtulabilmiş ve daha iyi şartlarda eğitim alma imkânına kavuşmuştur.
Bir normalleşme süreci olarak kabul edilen kaynaştırma eğitimi uygulamaları, özel gereksinimli bireylerin akranlarıyla aynı öğretim ortamlarında bulunmalarına fırsat vermekte ve onların topluma adapte olmalarına katkı sağlamaktadır. Din eğitimi alanında da öğrenme ihtiyaçları olan özel gereksinimli bireyler Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin rehberliğinde dinin birey ve toplum hayatındaki yeri ve önemi hakkında bilgi sahibi olmaktadır.
Feyzullah Şahin Eseri okumadan bu fotoğrafa baktığımızda ilk yorum, mutlu bir aile tablosu olacaktır. Eseri okuduktan sonra fotoğrafa bakanların aklında ise şu sorular belirecektir: Zekânın kalıtımsal boyutunu göz önünde bulundurduğumuzda birinci kuşak sonraki kuşakların zekâsının ortaya çıkışını ne kadar etkiledi? İkinci ve üçüncü kuşağın sergiledikleri zekânın ne kadarı kültürel ve ne kadarı diğer çevresel etmenlerden etkilendi? Kalıtım, sonraki kuşakların günlük yaşamsal tercihlerini etkiledi mi? Etkilediyse ne kadar etkiledi? Her üç erkek kardeş fiziki görüntüsüyle birbirinden oldukça farklı iken acaba zekâ ve yetenek düzeyleri de birbirinden bu kadar farklı mı? Şüphesiz soruların sayısı eseri okurken edindiğimiz bilginin derinlik düzeyine bağlı olarak artacaktır.
Eserde, zekâ ve üstün zekâ kavramlarının kuramsal olarak açıklanmasının yanı sıra zekâ ve gelişimini etkileyen etmenlere ilişkin merak edilen genel konular güncel araştırmalar ışığında tartışılmıştır. Böylece okuyucuların geniş bir aralıkta zekâ gelişimini etkileyen etmenlere ilişkin bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. Bu eseri okunduktan sonra, okuyucuların zekâ ve üstün zekâ alanına ilişkin başka kaynaklara yönelerek derinlemesine okumalar yapması, bu eserin hazırlanma amacına ulaştığının en önemli göstergesi olacaktır.
Ahmet Sami Konca, Bahar Uyaroğlu, Berna Aygün, Bilal Özçakır, Buket Demir Mertek, Duygu Arabacı, Duygu Özdemir, Hilal Genç Çopur, İbrahim Burak Ölmez, Muhammet Arıcan, Oğuz Köklü, Okan Kuzu, Osman Raşit Işık, Raziye Yüksel Doğan, Tuğba Uygun, Ufuk Özkubat, Yasemin Sipahi Matematikte üstün yetenekli öğrenciler, matematiksel anlamda akranlarından farklılaşan çok özel bir potansiyele sahiptirler ve bu potansiyelin farkına varılması, açığa çıkarılması ve maksimum düzeyde faydalanabilmesi için onlara sunulacak olanakların zenginleştirilmesi ve farklılaştırılması çok önemlidir. Bu ihtiyaçtan yola çıkarak kitap içeriğinde birçok farklı üniversiteden akademisyenlerin ve eğitimcilerin uzun uğraşları ve emekleri ile kaleme alınan çok değerli teorik bilgiler ve bu bilgilere ek olarak “Bu çocuk için daha fazla ne yapabilirim?” diyen öğretmenlerimizin elinden tutmak, “Haydi, bu yolda birlikte düşünelim, birlikte yürüyelim.” diyebilmek amacıyla sınıf içinde kullanabilecekleri stratejiler, uygulama önerileri ve örnekleri de sunulmuştur.
On üç bölümden oluşan kitabımızda; üstün yetenekli öğrenci çerçevesinden başlayarak matematikte üstün yetenekli öğrencilerin özellikleri ile matematik eğitimi adına ihtiyaç duyabilecekleri öğrenme alanlarına yönelik önerilere, sınıf içi örnek etkinliklere ve farklılaştırılabilecek, zenginleştirilebilecek matematiksel görevlere vurgu yapılmıştır.
Matematikte üstün yetenekli öğrenciler ve eğitsel ihtiyaçları anlamında hem uluslararası hem de ulusal alanda var olan bu önemli boşluğu doldurabilmek adına bir adım da biz atalım diye çıktığımız bu yolda, oturduğu sırasında gözleriyle “Bana biraz daha bir şeyler ver, ben almaya hazırım öğretmenim.” der gibi bakan çocuklarımızın matematik derslerinde gözlerinin içini güldürmek dileğiyle…
Ayşe Nur Demirci, Ayşen Köse, Buse Çetinkaya, Halil Tayyip Uysal, İbrahim Erensoy, Merve Dilbaz Gürsoy Kekemeliği olan bireyler, konuşmalarıyla ilişkili fizyolojik, psikolojik ve davranışsal problemlerle karşı karşıyadırlar. Bu problemler, dil ve konuşma terapistlerinin yönetiminde değerlendirilir ve müdahale edilirler.
Bu kitapta, dil ve konuşma terapistlerinin kullandığı değerlendirme yöntemleri, direkt ve indirekt terapi yaklaşımları yer almakta, ayrıca belirtilen yöntemlerin uygulama adımları, ipuçları, vaka örnekleri ve materyaller bulunmaktadır.
Ülkemizde dil ve konuşma terapisi alanında teorik ve pratik bilgilerin yanı sıra materyallerle zenginleştirilmiş güncel kaynaklara ihtiyaç bulunmaktadır.
Bu kitap; kekemelik terapilerinde her yaş grubunda kullanılabilecek 50'den fazla içerdiği materyal ile bu ihtiyacı karşılamaktadır.
Kitabın, dil ve konuşma terapistleri ve bu alandaki lisans öğrencilerine yönelik kekemelik müdahalesini içeren bir kaynak olması hedeflenmektedir.
Yunus Bucuka Samuel N. Kramer, "Tarih Sümer'de başlar." der. Bu bağlamda Sümerlerin insanın yaratılış mitolojisi incelendiğinde “Engellilik Sümer'de başlar.” yargısında bulunulabilir. Zira bu mitolojide ilk insan yaratıldıktan sonra Tanrıça Ninmah tarafından engelli altı kişi yaratılır. Ancak yaratılan her bir engelli için Tanır Enki, güzel bir kader belirler. Bununla beraber Mısır mitolojisinde kendilerine çok önemli işlevler atfedilen cüce tanrılar bulunmaktadır. Antik Yunanlılar, on iki tanrı arasına engelli bir tanrı dâhil etmişlerdir. Bu mitolojilerin her birinde bazı tanrılar ve bazı kahramanlar engelli olarak temsil edilmişlerdir. Elbette bunun temelinde çeşitli gerekçeler olmalıdır.
Kadim bir olgu olan engellilik, antik medeniyetlerden beri birçok alanda önemli bir husus olarak mevcuttur. Ancak engellilerin yaşam koşullarının daha iyiye gittiğini söylemek pek kolay değildir. Güncel engellilik araştırmalarında ortaya çıkan toplumsal dışlanma, damgalanma, istihdamdan uzaklaştırılma gibi sorunların bazılarına, mitolojilerin cevap bulduğunu dile getirmek ironik olacaktır.
David L. GALLAHUE, John C. OZMUN, Jackie D. GOODWAY Gün sabahından, insan çocukluğundan belli olur. (John Milton)

Hareket yaşamdır. İşimizde ve oyunumuzda yaptığımız her şey hareketi kapsar. Varlığımız; kalbimizin atışına, akciğerlerimizin nefes alıp vermesine, otomatik ve yarı otomatik hareket süreçlerine ve yaşamımıza dâhil olan diğer istemli hareketlere bağlıdır. Motor kontrolünü ve motor koordinasyonunu nasıl kazandığımızı anlamak, nasıl yaşa-dığımızı anlamanın temelidir. Etkili bir öğretim ve öğrenme süreci için atılacak ilk adım tipik olarak gelişen bireyin gelişimsel sürecini anlamaktan geçer. Bu anlayış, sınıfta, spor salonunda ya da oyun alanında eğitimin çekirdeğini oluşturur.
Gelişimsel yetersizliği olan bireylerin motor gelişim özelliklerinin bilinmesi, uygulanacak müdahale, terapi ve tedavi programlarına sağlam bir temel oluşturur. Motor gelişimi gebelikle başlayan, yaşam boyunca devam eden bir süreç yaklaşımı içinde ele alan bu kitap; spor bilimleri, fizyoterapi, ergoterapi, özel eğitim, erken çocukluk eğitimi ve sınıf öğretmenliği alanlarında çalışan öğretim elemanlarına ve öğrencilere yönelik hazırlanmıştır.
Nuray Mustafaoğlu Çiçek Otizm; biyolojik, gelişimsel, sosyoekonomik ve psikolojik neden ve sonuçları olan ve yaşamın çok geniş bir alanını etkileyen bir bozukluktur. Otizm her ne kadar bireysel bir bozukluk olsa da bir çocuğun Otizm Spektrum Bozukluğu (OSB) tanılanmasıyla birlikte hatta bazen daha öncesinden itibaren tüm aile dinamikleri etkilenmektedir. Psikoloji alanındaki araştırma ve gözlemler de bize ailenin gündemini çokça değiştiren bu bozukluğun anne-baba ve özellikle evdeki diğer çocukların yaşamındaki yansımalarının oldukça önemli olduğunu düşündürmektedir.
Bu kitap da Otizm Spektrum Bozukluğunun (OSB) ailedeki psikolojik boyutuna odaklanmaktadır. Yapılan araştırma bulgularına dayanarak Türkiye'de çocuğu OSB tanılanmış anne-babaların ve sağlıklı gelişim gösteren kardeşlerin deneyimlerini, psikolojik dayanıklılık ve duygu düzenleme kavramları çerçevesinde aktarmayı amaçlamaktadır.
OSB tanılanan çocukların her birinin kendilerine özgü, biricik olduğu ve her ailenin süreci kendine özgü yaşadığını söyleyebiliriz ancak,diğer yandan psikoloji bilimi göstermiştir ki başkalarının deneyimlerinden çıkarımlarda bulunmak yaşamda sıkça kullandığımız ekonomik bir öğrenme yoludur. Bu doğrultuda, kitabın tüm okurlar için otizmin bir eve geldiğinde aile dinamiğini nasıl etkilediğine, özellikle ailede gölgede kalma riski taşıyan kardeşlerin deneyimlerine dair detaylı fikir vermesi amaçlanmıştır.
Ayşe Tuba Ceyhun Otizm spektrum bozukluğu (OSB) olan bireylerde sosyal etkileşim problemlerinin altında yatan mekanizmaların anlaşılması için OSB olan bireylerin göz takibi ve görsel dikkat özellikleri ile birlikte insan yüzlerinin ilgilerini nasıl çekmekte olduğu, dikkatlerini yüze nasıl yönelttikleri, yüzü görsel olarak nasıl inceledikleri, duyguları algılayıp algılamadıkları, doğrudan yüze bakarak bilgi elde edip edemedikleri gibi sorular, otizmli bireylerle temasta olan kişilerin ve araştırmacıların ilgi odağı olmuştur.
Son yıllarda görsel ve sosyal dikkati doğrudan ölçebilme özelliği sunan göz izleme (eye tracking) teknolojilerinin yaygınlaşması ve göz izleme sistemlerine erişimin kolaylaşması, otizmli bireylerin gözünden dünyaya bakmak için bir pencere açmaktadır.
Bu kitapta, OSB olan bireylerin gelişimsel seyrini etkileyen göz kontağı ve görsel tarama ile başlayan yüz işleme becerileri, ortak dikkat becerileri, insan yüzlerinden duygu durumunu algılama ve uyum sağlamayı ifade eden zihin kuramı becerileri ve otizmin ayırt edici özelliği olan sosyal etkileşim becerileri ele alınmaktadır. Ayrıca alan yazında yer alan OSB'li çocuklarda göz izleme, görsel tarama ve yüz işleme becerileri ile ilgili araştırmalara ve bilgilere yer verilmiştir. Otizmin doğasını anlamaya yönelik yapılan bu araştırma sonuçları ve bilgiler; OSB'nin erken belirtilerinin saptanmasına, OSB riski sergileyen çocukların değerlendirmelerine, OSB'li bireylere yönelik geliştirilen eğitim materyalleri ve müdahale programlarının niteliklerine yönelik önemli ipuçları sunmaktadır.
Brooke Ingersoll, Anna Dvortcsak Ebeveynler İçin El Kitabı

Ebeveynler İçin El Kitabı, ebeveynlerin Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocuklarının sosyal iletişim becerilerini artırmaya yönelik etkileşimli ve doğrudan öğretim tekniklerini bir arada kullanmayı öğrenmelerine yardımcı olmaktadır. Programda geliştirilmesi hedeflenen temel sosyal iletişim becerileri; sosyal katılım, dil, sosyal taklit ve oyundur. Kitapta, tanımlanan tekniklerin evde günlük etkinlikler ve rutinler içinde nasıl birleştirileceği gösterilmektedir.
Etkileşimli öğretim teknikleri, çocuğun katılım göstermesi ve iletişim kurması için fırsatlar yaratmaktadır ve çocuğun davranışlarına yönelik ebeveyn yanıtlayıcılığını geliştirmek üzere kullanılmaktadır. Doğrudan öğretim teknikleri ise dil, sosyal taklit ve oyun becerilerini öğretmeye odaklanmaktadır.
Bu el kitabı, programda ele alınan müdahale tekniklerinin her birinin amacını ve işlemlerini açıklamaktadır. Ayrıca kitapta, çizimler ve ev ödevi uygulama sayfaları yer almaktadır.


Ebeveyn Eğitimi İçin Uzman Kılavuzu

Ebeveyn eğitimi, Otizm Spektrum Bozukluğu olan küçük çocuklar için etkili bir müdahale modeli olmaktadır. Uzmanlar ve ebeveynler için hazırlanmış iki kitaptan oluşan bu ebeveyn eğitimi programında, ailelere çocuklarının sosyal iletişim becerilerini artırmaya yönelik stratejilerin günlük etkinler ve rutinler sırasında nasıl kullanılacağı öğretilmektedir. Bu kitap ve ekte yer alan DVD, gelişimsel ve davranışçı yaklaşımların birleşimini sunan bir ebeveyn eğitimi programının ulaşılabilir, kanıt temelli ve uygulanabilir olduğunu göstermektedir.
Etkileşimli ve doğrudan öğretim tekniklerinin birleştirildiği Ebeveyn Eğitimi İçin Uzman Kılavuzu, ebeveyn eğitim programının bireysel veya grup eğitimi şeklinde uygulanabilmesi için kullanıcıya adım adım rehber olmaktadır. Otizm Spektrum Bozukluğu olan çocukların sosyal iletişim becerilerinin geliştirilmesi amacıyla kullanılan ve etkililiği kanıtlanmış teknikler, ebeveynler için basit ama etkili adımlarla verilmektedir.
Eğitim oturumlarında kullanılması amacıyla hazırlanmış olan DVD, ebeveynlerin teknikleri çocuklarıyla uyguladıkları video görüntülerini ve eğitim sunularını içermektedir.

Bekir Serhat Zerey, Betül Yılmaz Atman, Çağla Özgür Yılmaz, Derya Bal, Doğu Sırt, Emre Laçin, Evren Dağlarlı, Gökhan Töret, Gülistan Yalçın, İlyas Gürses, Meral Çilem Ökcün Akçamuş, Neslihan Ünlüol Ünal, Nilüfer Altun, Nuriye Karaman, Onur Emre Kocaöz, Şenol Demirtaş, Yasin Günlü, Zahide Töret Son yıllarda çok sayıda çocuğun, otizm spektrum bozukluğu tanısı aldığı bilinmektedir. Nedenleri belli olmayan bu yetersizlik türünün erken dönemde tanılanması ve erken müdahale programları ile desteklenmesi kritik derecede önemlidir. Güncel bilgiler doğrultusunda hazırlanan ve dokuz bölümden oluşan bu kitabın amacı, okuyuculara otizm spektrum bozukluğu olan çocukların desteklenmesinde kullanılan müdahaleleri tanıtarak örnek uygulamalar ve önermelerle desteklemektir.
Kitabın özel eğitim öğretmen/öğretmen adaylarına, otizm spektrum bozukluğu olan bireylere ve ailelerine, konuya ilgi duyan bireylere ve özel eğitim alanına katkı sağlaması dileğiyle…