Mimarlık ve Güzel Sanatlar \ 3-6
Erhan Yıldırım Toplum Politika Sinema, İdeolojik ve Estetik Boyutu ile Sinema,Türkiye'de Politik Sinema, Politik Film Çözümleri
Ferruh Yıldız Bugünün şehirlerindeki birçok problem; fakirlik, eşitsizlik, kirlilik, işsizlik, işe, mallara ve hizmetlere erişim zorlukları, toplumsal bağlılığın azlığı, konut ve diğer alanlardaki düşük kalite ile ilişkilidir. Öte yandan şehir planlamasının sosyal, ekonomik ve fiziksel çevreler ile şehirlerin işleyiş şekilleri üzerinde de etkisi bulunmaktadır.
Ülkemizde imar faaliyetlerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren 200'den fazla yasa, tüzük, yönetmelik mevcuttur. Dolayısıyla bu kadar fazla mevzuatın uygulayıcısı ve denetleyicisi olarak da ulusal ve bölgesel düzeyde 20'den fazla kuruluşun yetkisi vardır. İşte ülkemizde etkin bir planlama ve uygulama yapılamamasının temel nedenlerinden biri; mevcut planlama sisteminin, planlama ve uygulama kademeleri arasındaki yapısının oluşturduğu kurumsallaşamama, koordinasyon ve etkin denetimsizlik sorunudur.
Bu eserde; ülkemizdeki şehirleşme politikalarına paralel olarak nüfusun ihtiyaç duyduğu yeterli kalitede konut ve konut çevresinin üretilebilmesi için gerekli olan planlama, uygulama ve yasal dayanaklar verilmeye çalışılmıştır.
Ayda Yörükan, Turhan Yörükan Bu kitap, “Atina Anlaşması” denen şehircilik esasları ile aile ve konut konusunda Fransız mimarların ve konut yapımcıların görüşlerini bir araya getiren, insani açıdan şehirlerimize çeki düzen vermekte faydalı olacak olan iki önemli kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım Atina Anlaşması olarak bilinen Milletlerarası Modern Mimari Kongresi’nde alınan 95 şehircilik kararını açıklamalarıyla birlikte sunmaktadır. Aile ve Konut konusunda Fransız mimarların bugünkü eğilimleri adını taşıyan ikinci kısım ise ünlü bir şehir sosyologu olan Chombart de Lauwe ve arkadaşlarının bir dizi mülakat ile çeşitli öneri ve değerlendirmelerden oluşmaktadır. Şehirlerde yaşamak isteyen her insanın arayacağı olumlu şartları veciz ifadelerle vermekte olan bir bu kitap her meslekten şehirciye, mimarlara, sosyologlara, psikologlara, sağlık elemanlarına ve şehirleri yaşanılır bir hale getirmek isteyen Belediyelere sağlam bir görüş açısı kazandırmada yardımcı olacaktır.
Nail Ünsal İnşaat Mühendisleri İçin Jeoloji kitabı, 1991 yılından bu yana Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünde okuttuğum dersleri kapsamaktadır.
Jeolojinin uygulama alanında hızlı bir gelişme göstermesi, kita­bımızın bu dördüncü basımında yeni konuları işleme ve öğretme imkânı vermiştir. Jeoloji verilerinin İnşaat Mühendisliğinin Geoteknik, Deprem Mühendisliği ve Hidrolik anabilim dallarının farklı alanlarında kullanımının yaygınlaşması, jeolojinin önceki yıllara göre daha da hızlı gelişmesini sağlamıştır. Çağımızda gelişmiş ülkeler jeoloji bilimine gerekli önemi vermekte, buna bağlı olarak her türlü petrol, maden ve yeraltı suyu gibi servetlerini en iyi şekilde kullanmakta, bunun yanında üzerinde yaşadığı yeryüzeyini çok iyi tanıması sayesinde deprem, heyelan ve volkanlar gibi doğal afetlerden de en az zararla kurtulmayı başarmaktadır. Ülkemizin aktif bir fay hattında olmasından dolayı jeoloji biliminin çok daha iyi şekilde öğretilmesi gerekmektedir. Bu baskının son bölümlerinde özellikle mühendislik işlerine, jeolojik olayların etkisi açısından değerlendirilmesine yer verilmiştir.
Kitabımızın inşaat ve jeoloji mühendisliğinde araştırıcı, uygulayıcı olarak çalışan elemanlara ve özellikle geoteknik anabilim dalında yetişmek isteyen öğrencilere yararlı olduğunu görmek, bize zevk ve mutluluk verecektir.
İlkay Uyar Bu kitap,“ İyi öğretmen sadece öğretmez, sevdirir; bilgiyi kullanmayı kolaylaştırır.” sözünden hareketle ve yeni eğitim anlayışı esas alınarak hazırlanmıştır. Kitapta, öğrencinin yaparak, yaşayarak öğrenmesini sağlamak için; yaratıcılığı ön plana çıkaran, proje yaklaşımı ile derslerin işlenmesini kolaylaştırıcı etkinlik ve örneklere yer verilmiştir. İş eğitimi dersi verecek olan öğretmenler için bulunmaz yardımcı bir eser olan çalışmada konular yaratıcılık, atık malzeme (rekreasyon) çalışması, çocukların gözüyle iş eğitimi, iş eğitimi 6. sınıf 1. yarıyıl ortak ünitelerle ilgili uygulama örnekleri, iş eğitimi (ev ekonomisi, iş teknik, ticaret, tarım) dersi paket üniteler ile ilgili uygulama örnekleri, proje uygulamaları, ölçme- değerlendirme başlıkları altında ele alınmıştır.
Zeynep Çetin - Binhan Koyuncuoğlu Kitabımıza, birinci basımında, Rollo May'in “Yaratma Cesareti”nden yola çıkarak, “Sanatçı ya da yaratıcı bilim adamının hissettikleri kaygı veya korku değil, coşkudur!” diyerek başlamıştık.
Gözden geçirilmiş bu ikinci basımında da yine aynı coşkuyla, güzel değişikliklerle, çok kapsamlı ama bir o kadar da artık daha yakın hâle gelen yaratıcılık kavramını önce çeşitli boyutlarda ele aldık. Devamında yaratıcılığı kendisinden ayrı düşünülemeyecek sanat boyutunda inceleyip, konuya bu alanın vazgeçilmez önemdeki bileşeni duyularımızı da katarak ve çocuklarımızın çevrelerindeki yetişkinlere yönelik bazı fikirleriyle tamamladık.
Umarız bu kitapla, hâlihazırda çok eğlenceli ve kritik bir konu olan yaratıcılığı sizlere bir adım daha yakına getirebilmişizdir. Çünkü…
Bizler de çocukları çok seviyoruz! Tıpkı sizler gibi…
O zaman bırakalım “İz bıraksınlar”!
H. Filiz Alkan Meshur, Fatih Eren, Hale Öncel İzmir’de bütünleşik afet yönetimi, akıllı şehir uygulamaları, platform şehirciliği, ulaşım politikaları ve lojistik, ikinci konut alanları, kentsel dönüşüm uygulamaları, sanayi alanları yer seçimi, gemi geri dönüşüm faaliyeti, yeraltı ve yerüstü su kaynakları, turizm alanları taşıma kapasitesi, tarihi kent merkezi, atık yönetimi, kırsal nüfus kaybı, yöresel ürünlerin sürdürülebilirliği, suç üreten mekanlar, kent ve kıyı ilişkisi gibi şehir ve bölge planlama disiplininin ilgi alanına giren konular kitapta detaylıca ele alınmaktadır. İzmir’in kentsel sorunlarının çözüm önerileri ile beraber tartışıldığı kitapta özgün ve ilgi çekici araştırma makaleleri yer almaktadır.

Aydın Uğurlu, Feyzan Göher, H. Nurgül Begiç, Hava Selçuk, Onur Köksal, Recep Özkan, Selcen Gültekin, Servet Senem Uğurlu, Yahya Akyüz, Yonca Gül Uğurlu Toplumu oluşturan insan unsuru, bir taraftan coğrafya ve kültürü etkilerken diğer taraftan da coğrafya ve kültürden etkilenmektedir. Kadından ve erkekten oluşan toplumsal yapının insan unsuru, bu iki cinsin yapı içerisindeki konumuna göre de toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Toplum içerisindeki kadının ve erkeğin konumu, o toplumun diğer toplumlar içerisindeki yerini belirlemede en önemli faktörlerdendir.
Toplumun kadına ve erkeğe yüklediği anlamlar, cinslerin toplumsal hayata sağladıkları katkıları farklılaştırmakta, ayrıştırmakta hatta keskin sınırlar çizerek bazen görünür bazen de görünmez engeller/yasaklar koymaktadır. Bu durum; cinsiyete göre düzenlenmiş aile hayatından bireysel ilişkilere, iş yaşamından eğitim durumuna kadar toplumsal yapının her alanına etki etmektedir.
Biri olmadan diğerinin varlığının mümkün olmadığı bu iki cinsin, zaman içerisinde ortaya çıkan toplumsal rollerindeki farklılıkların temel kaynağını oluşturan kültürel ritüeller, bazen kadını bazen de erkeği öne çıkararak diğerine hükmetme hatta onu her türlü haklardan yoksun bırakma durumuna kadar getirmiştir. Bu yoksunluk ve hükmetme insanlık tarihinde daha çok erkek lehine olmuş, kadın hemen her devirde ve toplumda erkeğin gölgesinde kalarak ikincil plana itilmiştir.
Bu kitap; “Türklerde Kadın”, “Anadolu'da Kadın”, “Göçebe Kültüründe Kadın”, “Bacıyan-ı Rum ve Anadolu'da Kadın Zanaatkârlar”, Batı'da Kadın”, “II-IX. Yüzyıllarda- Türklerde Kadın ve Müzik”, “Kadına Yönelik Şiddet”, “İstatistiklerle Kadın”, “Osmanlı'da Kadın Öğretmenli Ev Sıbyan Mektepleri", “Osmanlı Son Döneminde Kızların Eğitimi ve Öğretmen Faika Ünlüer'in Yetişmesi ve Meslek Hayatı” konularını içermektedir.
Adnan Bülent Baloğlu, Alev Çakmakoğlu Kuru, Ayşe Canatan, Ayten Er, Ayten Koç Aydın, Banu Metin, Fulya Bayraktar, Hacer Tor, Hale Fatma Şıvgın, Huriye Reyhan Demircioğlu, Pelin Öztürk Göçmen, Selin Ertürk Atabey, Tuba Tokuçoğlu Yumuşak, Ülfet Görgülü, Zeliha Kayahan, Zeynep Merve Şıvgın “Kadın ve Kültür” adlı bu kitap, kültürü oluşturan farklı disiplinlerde kadın konusunun ele alındığı makalelerden oluşmaktadır. Alanında uzman
akademisyenler tarafından kaleme alınan bölümlerde kadın; felsefe, sosyoloji, hukuk, edebiyat, tarih, sanat, sanat tarihi, iktisat, politika, din, bilim, medya gibi pek çok alan açısından İncelenmektedir. Bu kitapta, olabildiğince geniş ve akademik bir perspektif olması, kadın çalışmalarının ufkunu genişletmektedir. Eser, problematik ve tematik zenginliği ile kadın konusunda nitelikli okumalar ve araştırmalar yapmak isteyenler için kapsamlı bir kaynaktır.
l'atelier Terrains Vagues Sadece kağıt kullanarak neler yapabilirsin? Bu kitapta, sadece kâğıt kullanarak ortaya çıkarabileceğin kartlar, 3 boyutlu şeyler, dekorlar oyunlar gibi sevimli tasarımlarını gerçekleştirmende sana yardım edeceğiz. Doğaçlama yapmakta, yeni şekiller hayal etmekte ve sana keşfetme yolu göstereceğimiz atölyeleri değiştirmekte özgürsün. Kağıtlar hazırsa hadi başlayalım!
Arya Biçen, Serbülent Vural Diyarbakır'da gelenekselden "modern" olana geçiş süreci ile başlayan, geçmişle bağ kurmaya çalışan, sonrasında şekil değiştirerek hedonik tüketim nesnesi konumuna gelen konut ve konut yapılaşması süreci, kent yaşamı içinde yer alan kırılma noktalarının etkisiyle belirli dönemler için ayrı ayrı şekillenmiştir. Önemli ekonomik, siyasi ve sosyal değişimlerin yaşandığı Diyarbakır, 1960'larda başlayan doğal göç, 1980 sürecinde yaşanan zorunlu göçün oluşturduğu kaos ortamı ile 2000'lerden sonra değişen tüketim alışkanlıklarının mekâna yansıması arasında gelişim göstermiştir.
Göçlerin, konut ve konut dokusu üzerinde sadece kırsaldan gelenlerin kırsal üretim/tüketim biçimlerini konut ve kent kullanımına yansıtmasının yanında, kırsalda yerinden olanların, kent sakinlerini yerinden etmesi sorunsalı çerçevesinde mekânsal ayrışma durumu betimlenmiştir. "Köyünde hatırı sayılır insan statüsünden" kentte "hiç" olmaya zorlananlarla beraber kent sakinlerinin "yerinden olmaları" durumunun yabancılaşma, kaçma ve güvende hissetme eğilimi ile konut ve konut yapılaşmasına verdiği yön aktarılmıştır.
Modern ihtiyaçtan metaya dönüşen konut örgütlenmesinde dilsiz hiyerarşi ile kentsel gelişim, alanda güncel olan yeni nicel ve nitel yöntemler ile dillendirmeye ve kaosun iki farklı kutbunun hikâyesin anlatılmaya çalışılmıştır. Böylece sosyolojik çıkarımlar somut izlerle ifade edilmiştir. "Avlulu Geleneksel Diyarbakır Evleri’nden, yapı kooperatiflerine ve sonrasında kent merkezinin önemli bir bölümünü oluşturan "kapalı yüksek güvenlikli sitelere" doğru konutların çok katlı bloklar biçiminde yaygınlaşması ve kat planlarında işlevini kaybeden ve ek işlev yüklenen mekanlara göre oluşan organizasyonel değişim anlatılmıştır."

İnci Yakut Bu kitabın öncelikli amacı, Osmanlı Dönemi'ni konu alan dönem filmi ve epik fantastik filim tasarımcılarının (senarist, storyboard tasarımcısı, sanat yönetmeni, kostüm tasarımcısı, mekân tasarımcısı, yönetmen vs.) ve sinema tasarımı ile kostüm tasarımı konularında eğitim alan öğrencilerin sinema anlatısı için karakter tasarımları oluştururken sanatlar arası etkileşim anlayışına sahip olarak hareket etmelerine ve buna göre tarihte geçmiş dönemlerin toplumsal gerçekliğini çeşitli düzeylerde irdeleme gereksinimi içinde olarak sinemaya döneme özgü sanat, tasarım ve toplumsal yaşantı anlayışları bakımından veri sağlayıp kaynaklık yapabilecek toplumu görsel olarak bir şekilde yansıtmaya çalışan döneme özgü sanat alanlarına (19. yy. ve öncesi minyatür, tezhip ve diğer Geleneksel Türk Sanat alanları ) ilgi duymalarına katkıda bulunmaktır. Sanatlar arasında kurulacak ilişki ile günümüz sinema sanatı tasarımcıları Osmanlı Dönemi’ne özgü görsel sanat eserlerinin karakter, mekan, nesne, öykü, kompozisyon, renk, desen ve biçim gibi pek çok unsurlarının toplumsal gerçekliği kurgulama özelliklerinden esinlenerek günümüz bakış açısıyla gerçekliğin yeniden inşasını oluşturabileceklerdir.

Bu kitapta tarafımdan üretilmiş olan kostüm illüstrasyonu (kostüm ve kostümle bağlantılı mekân ve desen) uygulamaları, Osmanlı Dönemi gerçekliğini çeşitli düzeylerde konu alan epik nitelik taşıyan dönem filmi ve epik fantastik film anlatıları için senarist, sanat yönetmeni, kostüm ve dekor tasarımcısı, storyboard tasarımcısı, yönetmen gibi sinema tasarım grubunun üyeleri ve bu alanlarda eğitim alan öğrenciler tarafından yapılacak geçmiş döneme özgü karakter tasarımı çalışmalarında önemli bir yere sahip olan kostüm tasarımı uygulamalarına katkıda bulunmak ve örnek oluşturmak üzere, bu tür uygulamaların hangi anlayış ve ilkeler içinde gerçekleştirilmesi gerektiği hakkında açıklamalar yapan illüstrasyon örneklerini sunmak amacıyla yapılmıştır.

Kitabın hedef kitlesini sinema tasarımcıları, kostüm ve moda tasarımcıları, diğer sanat ve tasarım alanlarında çalışmalar yapanlar ve tüm bu alanlarda eğitim alan öğrenciler ile konuya ilgi duyan başka çalışma alanlarında bulunanlar oluşturmaktadır.
Fatma Ceyda Çınardal “Kars ve Ardahan Beşik Türküleri" kitabı,” Türklerin Anadolu'ya açılan kapısı konumunda olan Kars-Ardahan bölgesi müzik kültürüne ait laylaları/ninnileri derinlemesine ele alan bir eserdir. Gelenek aktarımında büyük role sahip layla/ninni, kültürel müzik ögesi olmasının yanı sıra bilinen en eski sözlü kültür ürünlerindendir. Bu kadim sözlü kültür ürünleri, yaratıldıkları toplum hakkında ipuçları taşımakta ve nesiller arasına köprü kurmaktadır.
Sözleri ve ezgileriyle bir bütün olan bu anne şarkıları, müzikal yapısı ile bebekleri sakinleştirir, rahatlatır ve bebeklikten itibaren müzik kulağını geliştirir. Ninniler sayesinde bebek, ilk müzik eğitimini ana dilde ve ana kucağında alır.
Kültürel değerlerin önemli bir ifade biçimi olan ve toplumu kültürel olarak besleyen ninniler, söz konusu özelliklerine rağmen günümüz sosyokültürel hayattaki değişimlerden olumsuz yönde etkilenmekte, söylenmemekte, her geçen gün unutulmakta ve yok olmaya yüz tutmaktadır.
Bu kitap, bu bölgedeki müzik kültürünün yaşatılmasına katkı sağlamak amacıyla yazılmıştır. Bu bağlamda, Kars-Ardahan il merkezleri, ilçeleri ve buralara bağlı köylerde söylenen 32 layla/ninni ezgileriyle notaya alınmıştır. Türkü nitelikli bu ninnilerin müzikal analizi yapılmıştır.
Kırık hava ve uzun hava türünde literatüre kazandırılan bu özgün türküler, Türk müzik kültürü açısından gün yüzüne çıkarılmış bir hazinedir.
Gül Sakarya Keman Eğitiminde Bedensel Farkındalık “Yoga, Nefes ve Meditasyon” isimli bu kitap, keman çalma yolculuğunda bedenin işlevini derin bir farkındalıkla vurgulamak ve geliştirmek adına yazılmıştır. İnsan bedeni, keman çalmak gibi zorlu bir görevi yerine getirmeye yarayacak bazı fonksiyonları bizlere doğal olarak sunmuştur. Bedeni tanımak, yönlendirmek ve gerektiğinde ona hükmetmeyi başarabilmek, keman öğrenimi sürecinde karşılaşılan engelleri ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecek bir yol olarak karşımızda durmaktadır.
Doğallık ilkesinin, beden farkındalığının ilk ve en önemli unsuru olarak benimsendiği bu kitapta, yoga disiplini içerisinde yer alan duruşlar (asanalar), nefes teknikleri, meditasyon çalışmaları ve hatta el yogası olarak da bilinen mudra uygulamaları bilimsel temellere dayandırılarak sunulmuştur.
Keman öğrenimi sürecindeki bireylere ve alan yazına katkı sunması temennisiyle...
Gökalp Parasız, Ozan Gülüm Keman eğitimi süreçlerinde seslendirilen Türk müziği eserlerinin çalımına katkı sunması amacıyla oluşturulan bu kitap, keman eğitiminde dizi seslendirmenin öneminden hareketle hazırlanmıştır. Bu kitap, başta örgün eğitim kurumlarında keman eğitimi alan öğrenciler olmak üzere keman çalan herkese yöneliktir. Bu kitapta 14 farklı makamda farklı çalışma şekillerinin yer aldığı 14 dizi çalışmasına yer verilmiştir. Diziler öncelikle usul ve ölçü çizgisi olmadan gösterilmiştir. Ardından 4/4'lük usulde ve aksak usullerde çalım şekillerine yer verilmiştir. Aksak usuller gösterilirken usul gruplamaları göz önüne alınmıştır. Bunun yanında makamın karar sesinin seslendirme boyunca merkezde kalmasına özen gösterilmiştir. Bu nedenle aksak usuldeki gösterim şekilleri basit usuldeki gösterim şekillerinden farklı tasarlanmıştır.
Çalgı eğitimi alanına katkı sunması dileğiyle…
Ozan Gülüm Keman eğitimi sürecinde Türk halk müziğine yer verilmesi ve eşlikli çalışmaların yapılması keman eğitimcileri tarafından önemli görülmektedir. Bu kitapta, öğrencilerin teknik ve müzikal gelişimi ve uyarlanan eserlerin yöresel üslubu düşünülerek keman için düzenlenmiş ve uyarlanmış beş Türk halk müziği eseri bulunmaktadır. İki, üç, dört ve beş kemandan oluşan toplulukların seslendirebileceği eserlerin bulunduğu bu kitapta, örgün keman eğitimi verilen kurumlardaki öğrenciler başta olmak üzere bir keman topluluğu olarak Türk halk müziği eserleri seslendirmek isteyen herkes için birlikte çalma-çalışma etkinlikleri yapabilecekleri bir çeşitlilik sağlamak amaçlanmıştır.
Keman eğitimcileri ve öğrencilerinin faydalanacağı yararlı bir kaynak olması ümidiyle…
Gürol Banger e-Kent, tüm yerel yönetim hizmet ve faaliyetlerinde bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımı, vatandaş ve işletmelere internet üzerinden etkin bir biçimde hizmet sunumu, kurum içi birimlerin bilgisayar ağları ile entegrasyonu ve ilgili dış birimlerle iletişimin sağlanmasıdır.
e-Kent sistemini oluşturan her ayrı proje, özel uzmanlık gerektiren projelerdir. Bu tür projelerde eksik bilgi ile yaklaşımlar yanlış tercihlere neden olacaklardır. Bu yüzden yöneticilerin en azından konu hakkında genel bir ön bilgiye sahip bulunmaları projenin başarısını doğrudan etkileyecektir. Elinizdeki kitap bu maksatla hazırlanmıştır.
Kitapta, kente yönelik projeleri planlayacak kent yöneticilerine doğru bir ön bilgi verebilmek maksadıyla temel bilgiler aktarılmakta, bu konuda bir ufkun oluşmasına yardımcı olma hedefi izlenmektedir. Bir taraftan kamu yönetimi ve sosyal bilimci, diğer taraftan bilgi ve iletişim teknolojisini içeren iki ayrı görev disiplininin aynı bir konunun içinde yer alması ve bu farklılığın esasen birbirine benzememesi konunun önemini göstermektedir. Kitap iki ana bölümden oluşmaktadır.
a. Kent ve Yönetim: Bu bölümde kent ve kent yönetimi, sosyal bilimci ve kamu yönetimi tanımlarıyla açıklanmış, yaşanan sorunlar üzerinde durularak gereken temel bilgiler aktarılmıştır.
b. Kent Bilgi Sisteminin Esasları ve Uygulamalar: Yerel nitelikli kamu hizmetlerinin görülmesinde belediye birimleri ile eşgüdümlü olarak çalışan diğer kamu kuruluşları arasında, coğrafi bilgi sisteminin kurulması ile bütünleşmenin sağlanması ve hizmetlerin daha sağlıklı yöntemlerle ve kısa sürede verilmesi fonksiyonları bilgi iletişim teknolojisi esaslarına göre açıklanmış, temel bilgiler verilmiş ve bazı alanlarda sistem tasarım örnekleri verilmiştir.
Aynur Erdoğan Coşkun, Ayşen Şatıroğlu, Betül Kızıltepe, Büşra Turan Tüylüoğlu, Elif Altundere, Mehmet Ali Akyurt, Melek Kırtıl, Merve Ayar Yılmaz, Murat Şentürk, Nursen Tekgöz, Salih Ünüvar, Şefika Aydın, Yusuf Adıgüzel "Antik kentler, orta çağ kentleri ve modern kentler, kapitalist ülkelerdeki kentler, sosyalist ülkelerdeki kentler ve Üçüncü Dünya ülkelerindeki kentler; işte bunların hepsi geniş entelektüel çerçevemizde yer alıyordu. Bunların sonucunda ortaya çıkan kentsel sosyoloji aklınıza gelen her şey olabilirdi; eğer bunun kentlerde meydana geldiğini görebildiyseniz, o zaman kentsel sosyoloji literatürünün herhangi bir yerinde tartışıldığını da görebilirdiniz." Saunders, R (2013). Sosyal teori: Kentsel sosyoloji (S. Doğru Getir, Çev.). ideal Kültür Yayıncılık.
Kentin inşası ve kentlerin neredeyse dünyanın her köşesine yayılması tüm zamanların en başarılı insan yaratımlarından biri olmuştur. Bugüne
kadar pek çok açıdan tartışılmış, farklı disiplinlerle ilişkilendirilmiş ve üzerine yazılmış zengin bir literatür bulunan kent ve kent çalışmaları hakkında bir sınıflandırma yapmak oldukça zor olsa da bu kitabın çerçevesi nüfus biliminden kentleşme olgusuna, kır pratiklerinden gecekondulaşma sürecine, toplumsal hareketlilikten göç çalışmalarına kadar geniş bir perspektifle ve aşamalı olarak geliştirildi.
Kent Çalışmalarına Giriş, bugün hâlâ önemini koruyan ve gündemden düşmeyen kent, kirve göç konularına adım adım yaklaşarak geçmişin ve
günümüzün dinamiklerini aydınlatmayı amaçlıyor. Hem kent çalışmalarına ilgi duyanların hem de uzmanların başvurabileceği bu eser, bir
başlangıç kitabı olması ve akademik bağlamda bütünlük oluşturması açısından önem arz ediyor.
Ufuk Fatih Küçükali “İnsan tabiatın misafiridir ve ona uygun davranmalıdır."
Friedensreich Hundertwasser
Günümüzden yaklaşık 300 bin yıl önce ortaya çıkan insanlardan bu yana doğal kaynaklar kullanılmaktadır. İnsanın sayıca az, arazi ve kaynakların ise çok bol olduğu o dönemlerde var olan doğal denge bozulmadan sürdürülebilmiştir. Medeniyetin sıçrama taşları olan tarımın keşfi, endüstri devrimi ve bilgi çağı ile ortaya çıkan nüfus artışı, insan ihtiyaçlarının çeşitlenmesi ve kentleşme beraberinde doğal kaynakların tükenmesi ve çevre kirliliklerine neden olmuştur. Günümüzde artık çevresel problemler çerçevesinde aşırı hızlı ve plansız kentleşme beraberinde doğal kaynak yönetimi, doğal kaynakların taşıma kapasiteleri, kent konforu, yaşanabilir kentler ve kent ekolojisi gibi yeni kavramları gündeme getirmiştir. Bu kitabın konusu olan ve kentleri birer insan ekosistemi olarak inceleyen kent ekolojisi araştırmaları da tam bu dönemin ürünü olup yer bilimleri, toprak bilimleri, biyoloji, planlama, şehircilik, mimarlık, ekoloji, botanik, zooloji, iklim bilimleri, sosyoloji, ekonomi, politik bilimler gibi birçok disiplinden yararlanmakta ve disiplinler arası bir çalışma sahası ortaya koymaktadır. Kent ekoloji, ülkesel ve bölgesel kalkınma modellerinin belirleyiciliğinde yeni gelişim alanları için ekolojik parametrelere uyumlu planlamaların yapıldığı, koruma-kullanma dengelerinin sağlandığı yöntemleri kullanır. Kısaca kent ekolojisi kentsel büyümenin ekolojik yaklaşımla planlamasıdır. Bu bağlamda bu kitabın; akademisyenler, öğrenciler, politikacılar, yerel yöneticiler ve kent çalışmaları yapan araştırmacılar için bir kılavuz olacağı düşünülmektedir.

Fatma Ökde Gelişen ve değişen dünya düzeni ile birlikte şekillenen kent hayatı, beraberinde yeni ihtiyaçlar ve beklentiler getirmektedir. Yaşanan gelişmelere ve sürece ayak uydurmak durumunda kalan kentlerin ve toplumun beklentilerini karşılamak için kentsel dönüşüm uygulamaları yaygınlaşmakta ve bugün tüm dünya kentlerinde güncelliği koruyan konular arasında yer almaktadır. Kentsel alanlarda yaygınlaşan yenileme ve dönüşüm uygulamalarının temel amaçları arasında kentsel yaşam kalitesinin artırılması yer almaktadır. Bu kapsamda, kitapta kentsel dönüşüm ve kentsel yaşam kalitesi kavramlarına ilişkin tanımlamaların ardından, bu kavramlara ilişkin tüm boyutlar (ekonomik, fiziksel, sosyal, çevresel) ele alınarak kentsel yaşam kalitesine ilişkin göstergeler belirlenmiştir. Belirlenen bu göstergeler, alan araştırması için seçilen Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Proje Alanını kapsayan altı mahallede yaşayanlar üzerinde incelenerek sosyal hayatlarında ve yaşam alanlarında meydana gelen farklılıklar, dönüşüm öncesi ve sonrası karşılaştırılmasıyla tespit edilmiştir. Araştırma ile kentsel dönüşümle değişen yaşam çevresinin alan kullanıcıları olan kiracı ve hak sahiplerinin memnuniyeti, kentsel dönüşüm uygulamalarından neler bekledikleri, yapılan dönüşümün yaşadıkları alanı ve yaşam kalitelerini nasıl etkilediği ayrıntılı şekilde değerlendirilerek toplumsal algı ölçülmüştür.
Ahmet Faik Oktay KENTSEL DÖNÜŞÜM VE ARABULUCULUK
“Kazanmak İçin İki Büyük Fırsat”
“Avukat ve Arabulucu Ahmet Faik Oktay’ın bu kitabı sayesinde Kentsel Dönüşüm ve
Arabuluculuk hakkında aradığınız bilgilere ulaşmak için yüzlerce sayfa arasında kaybolmayacak, sizin için önemli olmayan bilgileri okumakla zaman kaybetmeyeceksiniz. Tecrübeli bir hukukçu olan Oktay, en önemli ve kritik bilgilerin özünü bu eserde sizin için bir araya getirdi.”
1-Kentsel Dönüşüm
• Daha sağlıklı, daha huzurlu, daha mutlu bir yaşam alanına kavuşmak istiyormusunuz?
• Kentsel dönüşüm kapsamında bunlara nasıl ulaşabileceğinizi merak ediyormusunuz?
• Eviniz veya işyeriniz kentsel dönüşüm kapsamına girdiğinde ne yapacaksınız?
• Kentsel dönüşüm sürecinin önünü açabilecek veya sürecin önünü tıkayabilecek hak ve imkânlar konusunda ne kadar bilgi sahibisiniz?
• Kentsel dönüşüm kapsamında ne gibi maddi destek ve avantajlardan yararlanabileceğinizi biliyor musunuz?
2-Arabuluculuk
• Hukuki uyuşmazlıklarınızı çok kısa sürede kolayca sona erdirmek ve kendi çözümünüzü kendiniz üretmek mi istiyorsunuz?
• Hukuki uyuşmazlığınız çözülürken, ortaya koyduğunuz tüm bilgilerin gizli kalmasını mı istiyorsunuz?
• Davalarınızın yıllarca sürmesinden ve sürekli masraf yapmaktan sıkıldınız mı? Zamandan ve masraftan tasarruf etmek mi istiyorsunuz?
• Hukuki uyuşmazlıkları, karşı taraf ile dostane ve yaratıcı çözümler üretmek suretiyle anlaşarak çözmek, ilişkiyi sürdürmek ve hatta kuvvetlendirmek mi istiyorsunuz?
• Tüm bunları Arabuluculuk yoluyla sağlayabileceğinizi ve hukuki uyuşmazlığınızın anlaşma ile sonuçlanması durumunda, mahkeme kararı niteliğinde bir belgeye sahip olabileceğinizi biliyor musunuz?
Bu kitap her iki konuda da sizler için pratik bir kılavuz olacak. Akıcı üslubu ve konuları anlamayı kolaylaştıran sistematiği ile aklınızdaki birçok soruya cevap bulabileceğiniz bu eseri, keyifle okuyacaksınız.
Zeynep Peker Bu kitap, Şehir ve Bölge Planlama bölümünde öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenciler ve kentsel ekonomiye ilgi duyanlar için ders kitabı ve temel başvuru kaynağı olarak hazırlanmıştır. İktisat, Kamu Yönetimi, İşletme ve Coğrafya bölümü öğrencileri açısından yardımcı kaynak niteliği taşımaktadır.
2006 yılından günümüze değin Kentsel Ekonomik Analiz ve Şehir Ekonomisi I adlarıyla verilen lisans dersleri kapsamında hazırlanan ders notlarının geliştirilmesiyle ortaya çıkan bu kitapta; mikroekonomi kavramları ve ekonomik analize dayalı olarak “Kentler neden vardır? Kentler nasıl büyür? Kentler sistemi nasıl çalışır? Kentsel arazi nasıl dağıtılır? İşletmeler pazarı nasıl paylaşır? Hanehalkları nerede yer seçer? İşletmeler nerede yer seçer?” soruları yanıtlanmaktadır.
Kitabın yazımında konuların açık ve anlaşılır kılınması adına yer yer basit ders anlatım dili benimsenmiş olmakla birlikte yapılan aktarımlar grafik diliyle de desteklenmiştir.
Burcu İmren Güzel, Bülent Uçele, Gamze Özer, Hülagü Kaplan, Leyla Alkan Gökler, Mehmet Nazım Özer, Mehmet Tunçer, Mine Özdemir, Özge Yalçıner Ercoşkun, Perihan Kiper …Eğitime olumlu katkı sunma yanı sıra, dilimizde planlama yazınında önemli bir eksikliği gidereceğini düşündüğüm bu yapıtlardan biri daha, “Kentsel Tasarım” konusundaki bu kitap.
…Kentsel mekân oluşumunda, süregelen yeni yapılanmada izlenen 'kişilik yoksunluğu', bellek mekanlarının yitirilmesiyle sürekli değişen, değiştirilen “Kentgörünüm” sorunsalları ile belirginleşen; mekanı, tanımlı-anlamlı 'özgün yer'e dönüştürmede, değerleri korunmuş, kimlikli-kişilikli kentsel mekan üretimi için “Kentsel tasarım”ın gerekliliğini ortaya koyan bu yapıtlarda, kentli insan ve toplumun sağlığı, mutluluğu ve “Yaşanılabilirlik” için, kentsel mekan kalitesinin iyileştirilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Prof. Dr. S. Güven Bilsel (Önsözden)
Tüzin Baycan, Pınar Deniz, Fatma Doğruel, Mahmut Tekçe Bu kitap, farklı alanlarda çalışan araştırmacıların kentsel ve bölgesel gelişme ve mekân sorununu el aldıkları ortak bir çabayı yansıtmaktadır. Bu ortak çabanın, her bilim dalının kendi içinde kalma sorununu aşmaya küçük de olsa bir katkı sağlayabilmesi amaçlanmıştır.
Kitabın bölümleri, okumayı ilginç kılacak şekilde birbirini izleyen bir sıralama ile verildi ve okuyucunun odaklanarak okuyabilmesi için makaleler üç ayrı kısım altında gruplandırıldı. Birinci kısımda bölgesel kalkınma dinamiklerine ve bölgesel gelişmişlik farklılıkları ile ilgili konulara odaklanan bölümlere yer verildi. Kentsel sistemlerin değişim ve dönüşüm sorunları ikinci kısımda toplandı. Son kısımda yer alan bölümler ise sektörel gelişme ile çevresel ve mekânsal yansımalarını içeren konuları kapsadı. Kitabın; şehir ve bölge planlama, iktisat, sosyoloji, coğrafya, siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerden araştırmacılar için değerli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Aytekin Can İletişim Fakültelerinde Ders Kitabi Olarak Okutulan Kısa Film, Kısa Film Türleri, Kısa Film Yapımı Türkiye’de Kısa Film Türlerini içermektedir.
Muzaffer Kahveci Global Konum Belirleme Sistemi (GPS) 20’nci yüzyılın, yaşantımızın her alanına girmiş en önemli teknolojik gelişmelerinden biri olarak düşünülebilir. Uydu sistemlerinin bilimsel, navigasyon ve askeri amaçlı kullanımlara getirdiği sınırsız olanaklar ve büyük ekonomik getirisi teknolojik olarak gelişmiş diğer ülkeleri de kendi uydu sistemlerini kurmaya yöneltmiştir. Bu bağlamda Rusya GLONASS, Avrupa Birliği (AB) Galileo, Çin Beidou/Compass, Hindistan GAGAN ve Japonya ise QZSS uydu programını gerçekleştirmiş ve geliştirmeye devam etmektedirler. Böylece, mevcut tüm uydu sistemleri ile diferansiyel sistemlerin (WAAS, EGNOS, SBAS vb.) tamamına Global Uydu Navigasyon Sistemleri (GNSS) adı verilmiştir. Uydularla konum belirleme sistemlerine ilave olarak diferansiyel sistemlerin (SBAS, CORS vb.) de faaliyete geçmesiyle kullanıcıların gerçek zamanlı kinematik uygulamalardan yararlanması olanağı önemli ölçüde artmıştır. Bu gelişmelerden en önemlisi ise artık nokta ve oturum bazlı ölçüm yapılan GNSS noktalarının yerini 7 gün 24 saat sürekli ve aktif şekilde en basit konfigürasyonda koordinat düzeltmeleri yayınlayabilen sabit GNSS ağlarının (CORS) almış olmasıdır. Günümüzde, LBS (Location Based Services), IoT (Internet of Things), Büyük Veri (Big Data), e-Sağlık, e-Ulaşım, Akıllı şehirler, AR (Augmented Reality) gibi gelecek vadeden teknolojilere bakıldığında hepsinin alt yapı teknolojisinin GNSS olduğu görülecektir. Kitapta SBAS uydu sistemleri ile CORS ağlarına yönelik son gelişmeler ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.

Konum belirleme uydu sistemlerindeki bu gelişmeleri yakından takip eden bir yazar olarak bütün temennim ve beklentim ülkemizin de bu hızlı gelişmelerin dışında kalmaması için Türkiye’de de en kısa sürede bir Ulusal Uzay Merkezinin kurularak faaliyete geçirilmesi ve en azından bölgesel konum belirleme uyduları konusundaki çalışmalara bir an önce başlanmasıdır.

Ahmet Berkan Korkmaz Türk Tasavvuf Musikisi hiç şüphesiz Türk Klasik Müziğinin en önemli ve en eski kollarından biri olarak bilinmektedir. Batı müziğinin kiliselerden çıkarak dünyaya yayılmasına benzer şekilde Türk Klasik Musikisi de dergâh, meşk, zikir ve ayinlerde doğup büyüyen Türk Tasavvuf Musikisi temelinde gelişimine başlamıştır. 19. yy'dan itibaren globalleşmeye başlayan müzik dünyasından nasibini Türk Klasik Müziği de almıştır. Birçok Batılı müzisyen, Batı enstrümanları ile Türk müzik kültürünü keşfetmeye başlamış ve çeşitli sentezlerle Türk müziğini modern dünya ile tanıştırmıştır. Benzer şekilde ülkemizin büyük müzisyenleri de Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve diğer Türk Musiki eserlerini orkestralara ve oda müziğine uygun şekilde düzenleyip ulusal/uluslararası birçok konserler vermiştir.
Elinizdeki bu kitap ise ülkemizde butik camialardan biri olan klasik gitar emekçileri için hazırlanmış bir Türk Tasavvuf Musikisi aranjmanı kitabıdır. Daha önce hiç çalışılmamış olan bu alanda kitabımız hem klasik gitar öğrencileri hem de profesyoneller için 13 adet aranjman içermektedir. Aranjmanların kalben icrası için bestelerin orijinalleri ile alakalı çeşitli bilgiler de her notanın arka sayfasında bulunmaktadır. Umarız tüm ilgililerin keyifle faydalanacağı bir kitap meydana getirebilmişizdir. Klasik Gitar camiasına hayırlı olması dileğiyle takdirlerinize sunuyoruz.
Ayça Akdüz Mercanoğlu Bu kitap, nota öğrenmek isteyen herkesin kolaylıkla yapabileceği çalışmalarla nota okuryazarlığına sağlam bir başlangıç sunar.
Ücretsiz sesli-görüntülü materyallerle okuma, yazma, söyleme ve işitme becerilerini en temel seviyede destekler.
Kitabın ritim ve nota kısımları kendi içinde sıfırdan başladığı için ihtiyaç duyulan her sıralama ile kullanılabilir.
Kısaca ister çalgı çalsın ister şarkı söylesin, yedi yaşında ya da yetmiş yaşında olsun, Kolay Nota Öğrenme Kitabı herkes için!
Mine Artu Mutlugün Komedi belki de türler içerisindeki en karmaşık ve kendine özgü mekanizmaya sahip olandır. Herkes komik anekdotlar anlatabilir, şaka yapabilir ve çevresindekileri güldürebilir ancak bunu mizah yolu ile yapabilmek ve komedi dediğimiz üst yapıyı kurgulayabilmek farklı özellikleri gerekli kılar. Mizahı, komediyi ve gülmeyi tam anlamıyla tanımlayan şeyi bugün hâlâ aramaya devam ediyoruz.
Mizah, felsefenin gülen hâlidir ve tıpkı matematik gibi çeşitli kombinasyonlara dayanır. Matematik bu kombinasyonları sayılarla, mizah ise kelimelerle yapar. Mizah zihinsel bir hesaplamanın yanı sıra göndermelere, paradoksa ve dil bilgisine dayanır. Matematiğin olduğu bir dünya daha az gizemli olsa da kesinlikle daha zarif ve büyüleyicidir. Komedinin olduğu dünya da öyle!
Turhan Yörükân KONUT İHTİYAÇ TAHMİNİ KONUT TALEBİ VE KONUT PAZAR ANALİZİ - Kavramlar, Metotlar ve Yapılması Gereken Sosyal Araştırmalar
Vahap Candan Spor ya da kültür amaçlı gezilerim sırasında mimarlık alanında daha önce duymadığım Türkçe ifadeler, köy yapılarına daha dikkatle bakmama neden oldu. Yapı sanatına ilişkin zengin bir söz varlığına sahip olduğumuzu seziyordum. Eski kaynaklara bakınca o sözcüklerin, zaman tünelinde bizi geziye götüren birer rehber olduklarını fark etmeye başladım.
Eski kaynaklarda doğrudan doğruya köy yapı sanatına ilişkin bir çalışmaya rastlayamadım. Köye ilgi, İkinci Meşrutiyet Devri'nde Türkçü aydınlar tarafından başladı; Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün Türk dili, tarihi ve kültür tarihi araştırmalarını özellikle teşvik etmesiyle hızlandı. Ben de Atatürk'ün buyruk ve teşvikleriyle dönemin aydınlarınca halkın ağzından, arının bal topladığı gibi derlenen derleme sözlüklerini taradım. Merakım derinleşti ve tarama sözlüklerini de taradım. Karşılaştırma yapılması faydalı olur, düşüncesiyle Göktürk, Uygur ve Karahanlı devirlerinin konuya ilişkin başvuru kaynaklarını da inceledim. Söz konusu sözcüklerin sadece bir yapıyı ya da yapı ögesini temsil etmediğini; bir kısmının kültür şifrelerimizin izlerini taşıdığını anladığımda ise not almaya başladım. Bu notların Yapı Sanatı Sözlüğü’ne dönüşmesi ise beş yıl süren bir araştırma ve inceleme emeğinin sonucudur.
Sözlüğün, kültür şifrelerimizin anlaşılmasına katkı sağlaması ve faydalı olması dileğimle...
Ebru Güller, Ayça Tokuç, Gülden Köktürk, Kutluğ Savaşır Küçük Tasarımcılar İçin Doğa ve Mimarlık Projemiz, 2017 yılında 206 proje arasından öne çıkarak TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları tarafından desteklenmeye değer görülmüştür. 2018 yılında da ikinci kez desteklenmeye hak kazanmıştır. Bu başarıdaki en büyük payın samimi, içten bir proje olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Sonuç odaklı değil süreç odaklı bir çalışma olup birçok etkinlik bütününde kurgulanmıştır. Burada amaç, çocukların oynarken eğlendiği ve eğlenirken öğrendiği interaktif bir süreç deneyimlemeleridir. Çocuklarımız 1,5 saat gibi kısa bir zaman diliminde büyük bir özveriyle 2 ve 3 boyutlu tasarım çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. Harika fikirleri, çevre sorunlarına karşı geliştirdikleri özgün çözüm önerileri ve başarılı tasarımları için hepsini ayrı ayrı tebrik ediyoruz…
Alper Dündar, Belma Yön, Elvan Ada, Merve Kurt Kaptan, Merve Yücetürk, Orkunt Turgay, Salim İbiş, Selin Sıcakkan Özerden, Sezer Volkan Öztürk, Şennur Günay Aksoy, Tane Doğan, Volkan Erol Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan mekânın, insana özgü davranış, tutum gibi tüm niteliklerden etkilenerek gelişen, onun düşünce gücü ve becerisi ile ürettiği tüm birikimleri içine alan kültür kavramı ile olan kesişiminin, mimari ve sanatsal anlamının ötesinde gerek felsefi gerek toplum bilimsel gerekse tasarım kavramları çerçevesinde ortaya çıkan disiplinler arası etkileşimlerin zenginliği bu kitabın ortaya çıkış fikrini oluşturmaktadır.
Kaleme alınan metinlerde; tasarlanan mekânların iletişim unsuru olarak yaşamdaki yerleri, değişen ve dönüşen toplumların üretimi olan mekânların nasıl ve ne şekilde tüketildiği, bu tüketim ve üretim kültürünün insan psikolojisi ve algı üzerindeki etkileri irdelenmiş olup mekânın insan ve toplum tarafından üretilen, dönüşen ve kullanıcısının yaşamı ile biçimlenen kapsamının bir kez daha sorgulanması amaçlanmaktadır. Değerli hocalarımızın destek ve katkılarıyla hazırlanan Kültür ve Mekân Araştırmaları kitabı; mimarlık, iç mimarlık, kentsel tasarım, sinema, halkla ilişkiler ve iletişim, psikoloji, felsefe, pazarlama, gastronomi gibi farklı disiplinlerin bakış açılarının birbiri ile kesişen ve örtüşen birçok unsuru barındırdığına bir kez daha tanıklık edilmesine imkân sağlamaktadır.
Yazarları için keyifli ve heyecanlı bir yolculuk olan bu kitabın, okurlarında da aynı merakı uyandırması ve yeni bakış açıları sunması dileğiyle…
Ahmet Yusuf Yüksek, Alev Erkilet, Elif Merve Gürer, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Meryem Küçük, Ömür Nihal Karaarslan, Özlemnur Ataol-Akpınar, Rumeysa Çavuş, Yunus Çolak Kent, yalnızca mimarinin ya da planlama yaklaşımlarının ko­nusu olan bir gerçeklik değildir. Kentlere dönük her üretimi ya da mimar/plancı müdahalesini çeşitli toplumsal nedenler çerçevesinde anlamak ve toplumsal etki ve maliyetleri çerçe­vesinde değerlendirmek de gerekir. Bu açıdan bakıldığında, değerlerin analize katılması ayrı bir önem taşımaktadır. Ki­taptaki yazıların ana fikri, kentsel yaşamın kalitesinin yük­seltilmesi, toplumsal adalet, eşitlik ve katılımın artırılması, yoksulluğun azaltılması gibi pek çok konunun aynı zamanda insanca yaşamanın asgari gerekleri olduğu ve kentsel sorun­lara dair analizlerin eylemsel sonuçları bulunması gerektiği kabulüne yaslanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, kitapta yer alan makaleler hem toplumsal politika yapıcıların hem de kentin sakinleri olarak bizlerin bu konularda ne yapma­mız gerektiğine dair ipuçlarını da içinde barındırmaktadır.
Katkıda Bulunanlar
Alev Erkilet, Ahmet Yusuf Yüksek, Ömür Nihal Karaarslan, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Yunus Çolak, Meryem Kü­çük, Rumeysa Çavuş, Elif Merve Gürer, Özlemnur Ataol-Akpınar
Hikmet Kavruk Osmanlı'da kentsel yerleşimler, her biri sosyal ve idari bir bütün olarak gelişen mahallelerden oluşmaktaydı. Osmanlı mahallesi herkesin birbirini tanıyabileceği ve komşuluk hukukunu yaşayabileceği bir büyüklükte idi. Mahalle yerleşimi ve yönetimi, müteselsil kefalet sistemi ve müşterek sorumluluk esası üzerine kuruluydu. Bir mahalleye yerleşmek için iyi ahlak sahibi olmak yanında, o mahallede yerleşik bir ailenin kefilliği gerekmekteydi. Her bir mahalle kendi hizmetini kendisi görmek durumundaydı. Yönetsel olarak 1829 yılına kadar mahallenin dinî liderleri yetki sahibiyken, 1829 yılından itibaren yetki kurulan muhtarlık birimlerine geçmeye başlamıştır.
Cumhuriyet dönemi boyunca mahalle, kimlik sorunu yaşamaktaydı. Mahalle, yerel düzeyde bir yönetsel birim olsa da, bir yerel yönetim birimi değildir ve dolayısıyla tüzel kişiliği de yoktur. Muhtarlık, yetki ve statü olarak mahalleyi temsil etmekten uzaktır ve mahallenin hizmetinden ziyade, mahallede devletin işlerini görmektedir. Son dönemlerde mahalle yönetiminin zayıf bağlarla da olsa belediye ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Büyükşehirlerde mahalleler aşırı büyümüştür. Mahalle içinde sosyal dayanışmayı, komşuluğu teşvik edecek mekanizmalar oldukça azalmıştır. Kiracılık ve sık taşınma yaygınlaşmıştır. Sayıları hızla artmakta olan ve sakinlerince yeterince sahiplenilemeyen mahallenin, muhtarlıklarınca da temsili ve yönetimi yetersiz kalmaktadır.
Bu kitapta, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde mahalle yerleşimi ve yönetiminin gelişimi işlenmekte, iki binli yıllarda mahallenin sorunları ve bu sorunlara karşı çözüm önerileri araştırılmaktadır.
Katie Lloyd Thomas, Routledge Mimarlıkta malzeme, fonksiyon, form hep birlikte tartışılagelen üç kavramdır. Malzemenin, fonksiyonun, formun birbirleriyle ilişkisi, birinin diğeri üzerindeki etkisi, hangisinin daha önemli olduğu ya da hangisinin diğerleri için belirleyici unsur olduğu bu tartışmaların ortak temaları olmuştur ve mimarlık mesleği icra edildiği sürece de tartışılmaya devam edilecek konulardır.
Günümüz mimarlık uygulamalarına bakıldığında, yapıda seçilen fonksiyon ne olursa olsun malzemenin form üzerindeki belirleyici etkisini görmemek imkânsızdır. Özellikle Sanayi Devriminden sonra artan bir ivme ile gelişen yenilikçi malzeme teknolojisi, önce betonarme sonra çelik, cam, alüminyum, çok fazlı ve faz değiştiren malzemeler ile mimarların özellikle malzemeye bağımlı form arayışlarına sınırsız kolaylıklar sunmuştur. Hatta öyle ki, Salminen'in eleştirel bir yaklaşımla ifade ettiği gibi günümüzde birçok mimar önce bir form tasarlayıp sonra mühendise giderek onun nasıl ve hangi malzeme ile inşa edilebileceğini konuşmaktadır.
Bu kitap, mimarlıkta malzeme ve uygulamaları üzerine mimari, felsefi, politik, sosyal ve sanatsal açılardan ele alınmış, uzman kalemlerin yazdığı kapsamlı makalelerden oluşturulmuş bir eserdir. Okurken mimarlıkla ilgili çok farklı bakış açıları edinme imkânı bulacağınız sanatçı ve mimarlar ve eserleri ile tanışacaksınız. Bu sanatçı ve mimarlardan tanıdık isimler de karşınıza çıkacaktır, ilk kez duyacağınız isimler de. Bu isimler için internette kısa gezintiler yapmak, kitapta verilen siyah-beyaz ve sınırlı sayıdaki örneklerin üzerine ilave edeceğiniz yeni kazanımlarınız olacaktır.
Bu değerli kitabın, akademisyen, mimar, öğrenci, araştırmacı ya da sanatçı, mimarlıkla ilgilenen tüm paydaşlar için ufuk açıcı bir kaynak olarak kitaplığınızdaki yerini alması ümidi ile…
Huriye Kuruoğlu - Mikail Boz Dünyada olduğu gibi ülkemizde de akademik çevrelerde insan duygularına dair pek çok çalışma olmasına karşın gülmeye dair çalışma yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni ise genellikle 'gülme'nin avam bulunması ve ciddiye alınmayışıdır. Acı ve üzüntü daha evrensel olma özellikleri taşırken mizah daha yerel ölçeklerdedir. Çünkü her toplumun kültürel geçmişi ve birikimi önemli ölçüde neye gülüneceğine dair uzlaşımları içinde taşır. Ülkemiz örneğinde olduğu gibi insanlık tarihinde de pek çok ülkeye bakıldığında siyasal ve toplumsal baskılarla mizah arasında doğru bir orantı göze çarpar. Ciddiyet, tarihte her zaman soylular ve devlet kurumlarıyla özdeşleştirilmiştir. Buna karşın gülmek ve komedi ise daha alt sınıflara ait bir edim olarak halkla ilişkilendirilmiştir. Öte yandan kahkaha bozguncu ve tehlikeli olma potansiyelini de içinde taşıması nedeniyle her şeyden daha büyük bir güçle, iktidarı sarsabilir. Bu yüzden iktidardakiler, tarih boyunca bu tehlikeli sesi susturmanın yollarını aramışlardır. Halklar ise mizahı iktidarlara karşı kullanmıştır.
Bu çalışmada, mizahı farklı boyutlarıyla inceleyen metinler ve yine mizahın farklı kitle iletişim araçlarında dönemsel olarak nasıl yer aldığını inceleyen makaleler yer almaktadır.
Ali Barışık Dinleyememek ve düşünmek... Oyuncu, sahnede dinleyemediği için düşünen, düşündüğü için dinleyemeyen bir hâle geldiğinde, “gerçekten yaşamak” fikrinden uzaklaşarak kendini içinden çıkılması zor bir döngünün içine sokar. İşte Meisner tekniği, oyuncuyu bu döngüden kurtarmak için üretilen egzersizler bütünüdür. Meisner egzersizleri; oyuncuları yapaylıktan kurtarmak, onları aktif hâle getirerek sahnede olan her şeyi gerçekten yaşamaları için cesaretlendirmek, onların partnerlerini görerek ve dinleyerek onlara verdiği cevaplarla uyumlu eylemler geliştirebilmeleri için yaratıldı. Bu tekniğin temel aracı olan tekrar egzersizlerinde amaç, oyuncuların aktif dinleme yeteneklerini geliştirerek iki oyuncu arasındaki bağı ve ilişkiyi kuvvetlendirmektir. Meisner tekniğinde oyuncular, partnerlerinde gördükleri her değişimi, en yüksek ayıklık seviyesiyle anbean yorumlayarak, yarattıkları bir andan beklemedikleri başka bir ana geçerek “gerçekten yaşamak” adında bir yolculuğa çıkıyorlar. Bir sonraki adımda ne olacağının bilinmediği, dürtülerin sansürlenmediği, oyuncunun içinde var olan her şeyin serbest bırakıldığı bu oyunculuk tekniğinde, bilinmeyen çok şeyin keşfedilmesi sağlanacak.
Ayhan Bekleyen, Beritan Ocaklık, Büşra Erkoç, Ebru Harman Aslan, Emine Ekinci Dağtekin, Evin Akmaz Bilgiç, Fatma Meral Halifeoğlu, Gülin Payaslı Oğuz, Hale Demir Kayan, Havva Özyılmaz, İlhami Ay, Latife Ölker, Mehmet Cebe, Mevlüde Kaptı, Muhammet Kurucu, Mukaddes Işık, Murat Çağlayan, Mücahit Yıldırım, Nursen Işık, Sevcan Aslan Kılıç, Şefika Ergin, Şeyma Bil Zaman akışında oluşan mekân, çevre ve kültür insan için en temeldeki barınma gereksiniminden doğmuş, mekân oluşturma süreci de sosyolojik bir olguya dönüşmüştür. Gereksinimlerin oluşturduğu ortak payda, yerini estetik arayışlara bırakmıştır. Geçmişin izleri, geleceğin yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu kitap ise mimarlık disiplinine göre geçmiş ve günümüzdeki mekân, çevre ve kültürün mimari unsurlarına ait söylemlerini içermektedir. İnşa edilen yapılar hem kültürel miras hem de modern mimari açısından değerlendirilmektedir. Eser, "modern" ve "tarihî" kent ölçeğindeki mekân-kültür-çevre üzerine çalışmalar sunmaktadır.
Bilgehan Yılmaz Çakmak Zaman içinde biriken ve mekânla birlikte değişen insan hareketleri görünür ve hesaplanabilir veri haline gelebilir mi? Matematiksel bir değeri var mıdır? Ya da grafikle ifade edilebilir mi?
Bir mimari mekânı üretmeden o mekânda oluşacak tahmini yaya hareketlerini görebilir miyiz?
Eğer soyut bir kavramı somutlaştırıp sayısal bilgi haline dönüştürebilirsek, kıyaslayabilir, arttırabilir ya da azaltabiliriz… Bu değişimlerde nelerin etkili olduğunu test edip mekânda düzenlemeler yapabilir, bu sayede değişen insan hareketlerini gözlemleyebiliriz.
Eğer zaman içinde biriken insan hareketlerini görünür çizgisel grafiklere dönüştürebilirsek, tüm alternatifleri bir arada görebilir baskın ya da yoğun olan izi çıkarabiliriz.
Eğer önceden tahmin edebilirsek yoğunlukları görebilir, sıkışmaları önceden fark eder, öneriler getirebiliriz.
İşte bu sorular ve yanıtları, mekânın üretiminin tespit edilebilir anlamları olduğunu, mekânın dizimsel bir bakış açısına sahip olduğunu ve her biçimsel düzenlemenin ve eylemin altında yatan sosyal bir sebep olduğunu göstermiştir.
Biz mimarlara kalan ise bu göstergeleri okumak, mekân-insan ilişkisini karşılıklı bir süreç olarak yorumlamak ve elde ettiğimiz anlamsal verileri somut bilimsel verilere dönüştürerek tekrar kullanılmasını sağlamaktır.
Bu kitabı okurken ve hatta sadece grafiklere bakarken bile mekânlar içinde hareket edecek ve değişimi hissedeceksiniz. İki uç noktada yer alan, soyut ve yorumlanabilir bilgilerin nasıl somut ve hesaplanabilir bilgiler haline dönüştüğünü izleyebileceksiniz. Matematiği kullanarak yorum yapabilmenin keyfine varabilmeniz dileğiyle…
Ayşe Özbil Torun, Devrim Çimen, Ebru Firidin Özgür, Hatice Ayataç, İdil Akyol Koçhan, Müge Akkar Ercan, Olgu Çalışkan, Özgür Bingöl, Şebnem Gökçen, Şevkiye Şence Türk, Tolga Ünlü, Tülin Selvi Ünlü Bu kitabın kurgulanmasında “kentsel tasarım”; kentsel mekânda niteliğin artırılmasını sağlayacak, mekâna ilişkin farklı disiplinlerin bir araya geldiği ve mekânın biçimlendirilmesi süreçlerinin tanımlandığı bir alan olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla kentsel tasarım belirli bir disiplinin egemenliğine alınmamakta, ortak katkılar ile Türkiye'de kentsel tasarım tartışmalarının geliştirilmesi, uygulama örneklerinin incelenmesi ve eleştirel bir yaklaşıma yönelik temel ilkelerin ortaya konması amaçlanmaktadır. Günümüzde Türkiye kentlerinin nitelik kaybının çok çeşitli nedenleri olmakla birlikte özellikle son dönemde imar anlayışının genelleştirici, tektipleştirici ve niceliksel yaklaşımı etkili olmuştur. Oysa kentsel tasarım, 1950'lerden itibaren bir disiplin olarak gelişmeye başlarken bu nitelik kaybının önüne geçmek için ortaya çıkmıştır. 1956 yılında yapılan konferansta kentsel tasarım üç temel özelliği ile tanımlanmıştır. İlki, kent planlamanın nitelikli mekânlar üretmeye yönelik bir boyutu olması, ikincisi disiplinler arası olması ve üçüncüsü proje elde etmenin bir aracı olmanın ötesinde süreç yönetimi gerektirmesi. Günümüze dek kentsel tasarım hem kuramsal hem de uygulama birikimi olarak sürekli gelişmiştir ve gelişmektedir. Kitap üç ana bölümde bu gelişimi Türkiye deneyimi ile buluşturmaktadır. İlk bölümde kentsel tasarım kuramına ilişkin tartışmalar ele alınmıştır; ikinci bölümde güncel yaklaşımlar kentsel morfoloji, kimlik, yürünebilirlik, sözlü tarih yöntemi, evrensel tasarım ve katılım tartışmaları üzerinden irdelenmiştir ve üçüncü bölümde Türkiye deneyimi mevzuat, yarışmalar ve bir uygulama projesi ile ele alınmıştır.
Nur Çamlıca Şendemir Tarihî yapılarını ve kültürel varlıklarını korumasındaki başarıları nedeniyle "Korumanın Başkenti", "Kendini Koruyan Kent", "Açık Hava Müzesi" gibi ünvanlarla anılan Safranbolu, UNESCO "Dünya Miras Listesi"nde yer almaktadır.
Türkiye'de ve dünyada tarihî kentlere bakıldığında, sahip oldukları farklı tarihî ve kültürel zenginlikleri korumak maksadıyla çevre sorunlarına karşı çözüm arayışı içerisinde oldukları görülmektedir.
Benzer sorunlarla karşı karşıya olan dünya miras kenti Safranbolu'nun, tarihî kent kimliğini sürdürebilmesi için yerel yönetimlerin, meslek sahiplerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun her kesimindeki insanların görüşlerinin alınmasına ve birlikte koordineli olarak çalışılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu kitap; Safranbolu'nun önemini geniş kitlelere yaymak, "yaşayarak korumanın" önemli örneklerinden biri olan Safranbolu ve diğer tarihî kentlerin daha iyi korunmalarına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Stelios Antoniou “Kitap mantıksal olarak iki ana bölüm hâlinde düzenlenmiştir. Bunlardan ilki, mevcut be­tonarme yapılarda bulunan yaygın zayıflıklara ilişkin mevcut durumu (Bölüm 2), bir bina­nın özellikleri ve karakteristikleri hakkında bilgi edinmek için mevcut yöntemleri (Bölüm 3) ve bu tür yapıları güçlendirmek için uygulayıcıların elindeki tipik teknikleri (Bölüm 4) tanıtmaktadır. Ancak diğer kitaplardan farklı olarak bu genel bakış, Dr. Antoniou tarafın­dan gerçekleştirilen gerçek bina ve güçlendirme uygulamalarına ait onlarca fotoğraf yardı­mıyla verilmekte ve açıklanmaktadır ki bu da kitabı gerçekten eşsiz ve anlaşılır kılmaktadır. Kitabın bu ilk bölümü daha sonra değerli bir bölümle kapatılmaktadır. Yazar, bir güçlen­dirme stratejisini diğerine tercih ederken göz önünde bulundurulması gereken kriterlere ilişkin tecrübelerini aktarmaktadır (Bölüm 5).
Kitabın ikinci bölümü, mevcut bir betonarme binanın depreme karşı tepkisini değer­lendirmek ve ardından uygun ve yönetmeliklerle uyumlu bir depreme karşı güçlendirme müdahalesi tanımlamak için uygulayıcıların izlemesi gereken prosedüre odaklanmıştır. Bu nedenle doğal olarak sadece uygun depreme karşı performans hedeflerinin seçimini (Bö­lüm 6) ve yapısal analiz tekniklerini (Bölüm 7) kapsamaz aynı zamanda gelişmiş yapısal modelleme konularını (Bölüm 8) ve gerekli yapısal performans yönetmelik uygunluk kont­rollerini (Bölüm 9) de tartışır. Bu dört adımın depreme karşı değerlendirme ve güçlendirme sürecinde nasıl bir araya getirilebileceği ve getirilmesi gerektiği, Dr. Antoniou tarafından geliştirilen çok pratik yazılım araçlarından mükemmel bir şekilde yararlanarak gerçek bir vaka çalışmasına (Bölüm 10) baştan sona bir uygulama ile gösterilmektedir.
Kısacası bu kitap, sadece mevcut betonarme binaların depreme karşı performansı ile uğ­raşırken karşılaşılan zorlukların türüne ilişkin sağladığı paha biçilmez ve benzersiz içgörü değil aynı zamanda bu tür yapılara potansiyel olarak nasıl müdahale edileceğine dair ak­tardığı çok net ve pratik rehberlik göz önüne alındığında, tüm yapı mühendisliği uygulayı­cılarının yanı sıra öğrencilerin ve akademisyenlerin kitap raflarında bulunması gerektiğine inandığım bir kitaptır”.
Rui Pinho
Yapı Mühendisliği Profesörü Pavia Üniversitesi, Italya
Şengül ÖYMEN GÜR, Kathryn BEDETTE, Semra AYDINLI, Jon LANG, Nilgün KULOĞLU, Gamze KAYMAK-HEİNZ, Mine HAŞHAŞ-DEĞERTEKİN, Mustafa Orkun ÖZÜER, Rabia KÖSE DOĞAN, Serap DURMUŞ, Asu BEŞGEN Elinizde tuttuğunuz rastlantısal gibi görünen bu seçki ben değişim üzerine düşünmeye başladığımda oluştu. Çarpışan, örtüşen, çevremizde çelişki ve tansiyonları arttıran değişim dalgaları üzerine düşünmeye başlamam öncelikle benim meslekî algımı gözden geçirmeme neden oldu. Her alanda yaşanan değişimler arasında kozmetik olanlar ve geçmişimizin uzantısı olanlar ile gerçek anlamda devrimsel olanlar arasında ayrım yapmanın önemli olduğunu düşünmeye başladım. Ama hiçbir mecaz tek başına tüm bu olan biteni açıklayamıyor, sadece gerçeğin bir parçasının üzerini aralıyor gibi göründü bana. Bu durumda, mimari değişimi genel olarak ele almak yerine onu çözümlemek ve değişimi anlamada önemli olan paradigmalarına öncelik vermek gerekiyordu. Ayrıca, yanlış sorulara doğru yanıtlar arayan yazılar yerine, bu derlemede doğru soruları soran, irdeleyen ve böylece yeni bir bakışla gündeme taşıyan yazılar olsun istedim. Sorular ve saptamalar taze, yerinde ve güncel olmalıydı.
Hiçbir bilginin tamamına ermiş, hiçbir mecazın tümden kapsayıcı olamayacağının bilincinde olarak belirlenimci bir fantezi de kurmadım. Bu zaten insanlığın evrimine de uymazdı. Toplumlarda yaşananlar ciddi bir kültürel dönüşümdür. Esnekliğini yitirmiş Modern kültürler uyumsuzluk ve çözülme içinde düşüşe geçmişken 1960'lı yıllarda başlayan ve yaklaşık on yıllık aralarla şiddetlenen sosyal hareketler yükselen, yeni, esnek, devamlı evrim halindeki günümüz kültürünün göstergeleridir. Bu farkındalık içinde kaleme alınmış buradaki mimari metinlerin hepsi düzelmeye ve yeniden kurulmaya açık, anlığı özgür bırakan ve bilişsel gelişmeyi teşvik eden yazılardır. İçinde devindiğimiz üçüncü dalganın mimarlıkta daha nice izdüşümleri belirlenip tartışma konusu yapılabilirdi pekâlâ. Belki en yararlılarını atlamış bile olabiliriz. Bunları yeniden düşünüp gelecek sefere başka bir yazı dizisiyle karşınıza çıkmayı planlıyoruz sevgili mimarlık okurları. Şimdilik keyifli okumalar diliyor eleştirilerinizi duymak için sabırsızlanıyoruz.
Ahmet Suvar Aslan, Arya Biçen, Barış Çağlar, Ebru Harman Aslan, Ebru Şanlı, Fatma Meral Halifeoğlu, Fazlı Rohat Acu, Gül Şebnem Tutal, Havva Özyılmaz, İlhami Ay, Melisa Diker, Muhammet Kurucu, Nilhan Vural, Nursen Işık, Oktay Ekici, Selin Oktan, Serbülent Vural, Şefika Ergin, Zelal Akın Bu kitap, mekânın ve zamanın akışının etkilediği bir yolculuğun ürünüdür. İhtiyaçlarımızın, estetik arayışlarımızın ve bilimin şekillendirdiği mimari yansımaları keşfetmeye yönelik bir çabadır. Sanat ve bilimin birbirinden güç alarak buluştuğu yerde; tasarım, planlama ve uygulamalar için çok sesli bir söylem geliştirir. Kitap, bir yönüyle güncel yaklaşımlara değinerek hayal ile pratiği birleştirir ve geleceğin mimarisine bir bakış sunar. Diğer yönüyle de toplumsal kimliğe yerleşen mimari unsurları ve süreçleri hatırlatır, geçmiş ve şimdinin duyumsanan örneklerinden yola çıkarak mimari mirasımız ve sürdürülebilir yapılı çevrenin önemini vurgular. Mimari incelemelerde sürdürülebilirlik, çevresel etkiler ve yerel özelliklere duyarlılık gibi konuları öne çıkarır. Kitap; mimari tutkunları, öğrencileri ve uzmanları için bir kaynak olarak tasarlanmıştır.
Pınar DİNÇ KALAYCI 21. yüzyıl mimarlığı çeşitlilik içerir, çokseslidir. Bu çokluk içinde her bir mimarlık ürünü, kendine özgü içerik ve dinamiklerle biçimlenir. Geçmiş yüzyılların mirası üzerine kurulu ve genellikle farklı disiplinlerden uyarlanan eleştiri yaklaşımları, birbirinden farklı özellikler taşıyan çağdaş ürünleri anlama ve anlamlandırmada ne derece yeterlidir? Genellikle mimarlık teorisi, görece daha az da olsa, mimarlık tarihiyle ilişkilenen geleneksel eleştiriler, mimarlığın eski yeni tüm dinamiklerini ve mimarlık ürününün bu dinamiklere bağlı gelişen özgün bileşenlerini anlamada ne derece etkin olabilir?
Mimarlığı Eleştirmek, söz konusu yeterlilik ve etkinlik konularında duyulan şüphe üzerine kaleme alındı. Kitap, mimarlığın çağdaş ürünlerini daha iyi anlamak ve anlamlandırmak için ürünlere nasıl bakılabileceğine ilişkin kendi yaklaşımını önerir; önerisi bağlamında üretilmiş eleştiri denemelerini (kısa filmler) örnekler ve çözümler. Eleştirinin geleneğinde önemli yer tutan teori ve tarihi dışlamaz; buna karşılık, mimarlığın ve tasarımın bileşenlerini (yer, düşünce, varoluş ve aktörler) önermenin merkezine yerleştirir. Çağdaş mimarlık ürünlerini biçimlendiren dinamikleri kavramanın, ürünlerin ardında olduğu iddia edilen teoriyi/kuramı bilmek ya da tekil ürünün devamlılık ilişkisi içinde olabileceği geçmiş ürünlerle bir arada yorumlanması kadar -ve hatta daha da fazla- gerekli olduğunu savunur. Teorinin ve(ya) tarihin izindeki yoğun terminoloji ve derin uzmanlık bilgisi üzerinden konuşan eleştirmen yerine, mimarlık ürününün kendisine ve bileşenlerine odaklanan eleştiren olmayı önemser. Eleştiren olmayı, eleştirmenliğin ön şartı olarak görür.
Mimarlık salt görsel algımızı değil, dünya üzerindeki varoluşumuzu zenginleştirme gücü yüksek olan bir sanattır. Uğraş alanı mekân olan her tasarımcı, onu deneyimleyecek olanların yaşayışında etkin rol oynar. Tasarımcının eleştiren olması, tarihin ve teorinin öğrettiklerinden fazla ve farklı olarak çağdaşlarının da neyi nasıl yapmakta olduğu üzerine yöntemli ve etkin düşünmesi, bu yolla kendisini de neyi nasıl yapması gerektiği konusunda sorgulaması/yenilemesi, salt kendi gelişimi için değil, yaratacağı mekânların varoluşumuza olumlu katkısı için de önemlidir. Çağdaş mimarlık ürünleri, teori ve tarih kadar öğreticidir; çağı ve insanı anlamanın araçlarıdır. Her biri kendi özgünlüğü ile ön plana çıkmaya aday bu ürünleri anlamak ve anlamlandırmak için önerdiğim yaklaşımı tüm mimarlık meraklılarının ilgisine sunuyor ve kendilerini bu yaklaşımı denemeye davet ediyorum.
Mimarlığı Eleştirmek kitabının ülkemiz mimarlık kültürüne katkısı olması dileği ile…
Hakan Sağlam Mimari dil; kültürel, ekonomik, sosyal vb. çok farklı etkenin mimarlık ürününe yansıması ile meydana gelmektedir. Politika, bu alanların tümünü etkileyen üst yapı kurumu olarak mimari ürünün oluşumundaki en önemli girdilerden biridir. Bu nedenle yapılı fiziki çevrenin politik bir içerik taşıdığı ya da toplumu yönlendiren iktidarın, kendini yansıtma, topluma anlatma biçimlerinden birinin de mimarlık alanı olduğu söylenebilir. Bu bağlamda denebilir ki kamu yapıları başta olmak üzere tüm mimari oluşumlarda politikanın etkisi okunabilmekte, mimarlık ve politika beraberce yapılı fiziki çevreyi oluşturmaktadır. Devletin özellikle en temel işlevi olan ekonomik çıkarları doğrultusunda desteklediği yatırım alanlarında bu etkileşim cok daha güçlü bir biçimde ortaya konabilmektedir. Bu çalışma temelinde esas sorun, önemli bir girdi olarak politik yaptırımların mimariye dolaylı ve dolaysız etkilerinin ortaya konması olmuştur. Ülkemiz özelinde, tarihsel süreçte önemli yatırım alanlarından birini oluşturan “turizm konaklama yapıları” aracılığı ile mimarlık - politika ilişkisinin irdelenmesi Cumhuriyet Dönemi genel mimarlık ortamı için de önemli ip uçları barındırmaktadır.
Adem Ahıskalı, Arzu Özen Yavuz, Elif Çam, Gonca Özer Yaman, Hakan Çağlar, Makbule Özdemir, Merve Başgül, Metin Kurumak, Mithat Coşkun, Semra Arslan Selçuk İnsanlık tarihinin başladığı günden beri en önemli sorunlardan biri barınma olmuş ve bu sorunun giderilmesi için konut üretimine gidilmiştir. Teknolojinin gelişmesi, ihtiyaçların farklılaşması ile birlikte daha planlı ve fonksiyonel yapılar üretilmiş, böylelikle mimarlık kavramı oluşmuştur.
Mimarlığın farklı alanlarının kapılarını açacak bu kitapta yer alan bölümler, çok değerli bilim insanları tarafından özenle ve itinayla hazırlanmıştır. “Mimarlık Alanında Farklı Yaklaşımlar” adı altında hazırlanan bölümler, mimarlığın farklı alanlarına ışık tutmaktadır. Tasarım, malzeme, tarihi çevre ve geleneksel konutlar hakkında yapılan çalışmaları konu alan bu kitap toplamda 6 bölümden meydana gelmektedir. Bilim dünyasına önemli katkılarda bulunacak olan bu kitap, mimarlığa farklı bir pencereden bakılmasını sağlayacaktır.
Francis D.K. Ching Kırk yıldan uzun süredir, Mimarlık: Biçim, Mekân & Düzen hoş çizimleriyle temel mimari tasarım sözlüğüne klasik bir giriş olarak sunulmaktadır. Güncellenmiş ve gözden geçirilmiş Dördüncü Basım, mekân ve biçimin temel öğelerini ön plana çıkarmış ve bir mimari anlayışı tanıtmak için eleştirel düşünceyi teşvik etmek üzere tasarlanmıştır.
Mimarlık: Biçim, Mekân & Düzen karmaşık tasarım kavramlarını anlaşılır bir şekilde çözümler ve zorlu soyutlamaları yaşama geçirir. Kitap, biçim ve mekânın ışık, manzara, açıklıklar ve çevrelenme ile olan ilişkisini açıklar; mekân örgütlenmesi, dolaşım ilişkileri ve öğeleri ile orantı ve ölçeği keşfeder. Buna ek olarak metnin ayrıntılı çizimleri, kitapta sunulan kavramları sergiler ve kültürler ve çağlar boyunca mimarlığın temel öğeleri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarır.