Mimarlık ve Güzel Sanatlar \ 2-6
Jamie Combs - Brenda Hoddinott Çizim Teknikleri For Dummies “size sadece kendinizin resim yapmayı öğretebileceği” felsefesine sıkı sıkıya bağlı kalarak, çizim yapmanın temellerini keşfetmeniz ve daha gelişmiş tekniklere ilerlemeniz için ihtiyaç duyacağınız gereçleri sizlere sunmaktadır. İçinizdeki ressamı serbest bırakmak için asla geç kalmış sayılmazsınız… O yüzden hemen bir kalemle kâğıt alıp bu uygulamalı ve dost canlısı rehberin size kendinizi ifade etme yolunda eşlik etmesine izin verin.
• Çizim tekniklerine dair her şey... Resim yapmaya başlamak için çizim gereçlerinden ilham fikirlerine kadar ihtiyaç duyacağınız her şeyi burada bulabilirsiniz.
• Kaleminizi (ve becerilerinizi) keskinleştirin. Kâğıt parçası üzerinde boyut yaratmayı, ışık ve gölge oluşturmak için tonlama yapmayı, derinlik eklemeyi ve çok daha fazlasını öğrenin.
• Biraz dijitalleşelim. Dijital çizim dünyasını keşfedin; kişisel bilgisayarınızla eskizler ve katmanlar yaratmanıza imkân tanıyan araçlar ile yazılımlar hakkında rehberlik edecek kaynaklara ulaşın.
• Çiziminize canlılık katın. Natürmortlar, doğa manzaraları, insan ve hayvan çizimleri yapmak için resminizin konusu üzerinde çeşitli denemeler yapın.
Kitabı açın ve
• Birbirinden farklı türlerde çizimler yapabilmeniz için ihtiyacınız olan gereçler ve teknikleri
• Çizim projeleri ile baş etmek için fikirler ve stratejileri
• İndirilebilir ücretsiz dijital çizim araçlarını
• Şekilleri nasıl dengeleyeceğiniz konusundaki bilgileri
• Hat çizimleri yaratmak için ipuçlarını
• Ortaya üç boyutlu çizimler koymak için yardımcı olacak yönergeleri
• Çiziminizi güzelleştirebilecek dokular ve desenleri
• Resimlerinize perspektif eklemek için gerekli bilgileri öğrenin.
Aynur Şadiye Şahin Çocuğun ruhsal dünyasına kısa bir giriş yapılan “Çocuk Resimlerindeki Yaratıcılığın Plastik Açıdan Analizi” konusu araştırılırken, çocuğu anlamanın; ayrıca, çocuğun sevgi, güven ve hoşgörülü bir aile ortamında yetiştirilmesinin önemine değinilmiştir.
Yaratıcılık insana özgüdür ve her insana doğuştan gelen bir armağandır. Ancak bu yetinin geliştirilmesinde öğretmenlerin üzerine büyük bir görev düştüğü vurgulanmıştır. Çocuk yaratıcılıkla resim yaptığında, zaman içinde bunun etkileri kişiliğine de yansımaktadır.
Sanatsal açıdan bakıldığında yalınlık ve özgünlük ile dikkati çeken çocuk resmi, sıradan bir etkinlik gibi görülse de bazı durumlarda birtakım kavramsal karmaşıklıklar da gösterebilmektedir. Bu çalışmada, çocukların kendilerini fark ederek keşfetmeleriyle özgün bir birey olma yolculuklarına dikkat çekilmiştir. Çocukların resim aracılığı ile kişilik ve yaratıcılıkları gelişirken evrensel bir birey olma düşüncesinin de oluştuğunun önemine yer verilmiştir. Bu açıdan ele alındığında çocuk resimleri iyi analiz edilmelidir.
Çocuk resimleri, onların gelişim ve becerilerinin genel bir göstergesidir. Çocuğun iç dünyasını bize ayrıntılarıyla anlatır.
Jill Englebright FOX, Robert SCHIRRMACHER, Wadsworth Çocuklarda Sanat ve Yaratıcılığın Gelişimi kitabı, alanında uzman olan üniversite öğretim elemanları tarafından çevrilmiştir. Kitabımız çocuklarda sanat ve yaratıcılık alanında görülen boşluğun doldurulması ve doğru uygulamaları göstermesi açısından titizlikle hazırlanmıştır.
Kitap Yaratıcılık, Sanatçı Olarak Küçük Çocuklar: Gelişimsel Bir Bakış, Sanat ve Estetik, Sanat Deneyimleri Sağlamak, Rol ve Stratejiler olmak üzere beş üniteden ve 16 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm eleştirel düşünmeyi teşvik eden, grup tartışmalarını destekleyen, okuyucuyu motive eden fotoğraflarla birlikte, farklı düşünceleri açığa çıkaran sorular içerir. Bölümlerin sonunda yer alan özet, anahtar sözcükler, önerilen etkinlikler ve gözden geçirme çalışmalarıyla okuyucunun öğrendiklerini uygulaması ve sorgulaması hedeflenmiştir.
Kitabın hedef kitlesi sadece öğrenci, öğretmen ya da akademisyenler değil, çocukları ile yaratıcı sanata ilgi duyan tüm yetişkinlerdir. Çocuklarda Sanat ve Yaratıcılığın Gelişimi kitabının ülkemiz çocuklarına, ailelerine ve eğitimcilerine faydalı olması en büyük dileğimizdir.
Abdullah AYAYDIN Çağımıza kadar sözel ve sayısal zekâ ile sınırlı kalmış eğitim- öğretim ortamlarında Çoklu Zekâ Kuramı ile çok daha geniş ufuklara yelken açılmıştır. Zekânın aslında yetenekten farklı bir şey olmadığı ve her öğrencinin dikkatini çekecek bir yöntemin olabileceği, eğitimcileri yeni arayışlara yönlendirmiştir.
Çoklu Zekâ anlayışının eğitim ortamına sunduğu yeniliklerden en çok etkilenen derslerden biri olarak görsel sanatlar dersi de öğrencilere çok çeşitli etkinliklerin sunulabileceği alanlardan biridir. Bu alanı renkli ve eğlenceli hâle getirmek ise öğretmenlerin hayal gücünün genişliği ile orantılıdır.
Bu kitabın amacı, Görsel Sanatlar öğretmenlerine hem Çoklu Zekâ Kuramı'nı tanıtmak hem de bu alanda yapılabilecek etkinlikler hakkında ön bilgi sunmaktır. Kitapta yer alan örnekler hem öğrencilere hem de öğretmenlere fikir vermek ve örnek oluşturmak düşüncesiyle hazırlanmıştır. Bu örnekler aynen uygulanabileceği gibi okulun sosyal ve fiziksel imkânlarına göre düzenlenebilir ve çeşitlendirilebilir niteliktedir.
Ahsen Karagöl, Ali Kılıç, Bora Yerliyurt, Emine Çoban Şahin, Ercan Koç, M. Doruk Özügül, Özgün Arın, Özlem Belir, Pınar Erkan Bursa, Sevda Duygu Kolbay, Yağmur Saluk İstanbul, yüzyıllardır devam eden bir mimari ve kentsel değişim içindedir. Geçmiş yüzyıllardan günümüze kadar dünyada eşine az rastlanır kapsam, hız ve yoğunlukta, sürekli değişmektedir. Bu süreçte rol oynayan aktörlerin ve dinamiklerin anlaşılması, hor kullanılan bu kıymetli şehrin devamlılığını sağlamak için elzemdir. Bu bakımdan bu kitap, küçük bir çabadır. Kentsel ve mimari açıdan değişimlere doğrudan odaklanan ender bir yayın olarak kitabın, literatüre katkı sunacağını düşünüyoruz.
Sevan Nart Kdz. Ereğli’de doğdu. İlkokulu Kdz. Ereğli TED Kolejinde, ortaokul ve liseyi Kdz. Ereğli Anadolu Lisesinde tamamladı. 1989-1993 yılları arasında Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi, Müzik Eğitimi Bölümünde lisans eğitimi aldı ve Şan Anasanat Dalında Prof. Dr. Gülşen Şimşek ile çalıştı. Eğitimi süresince yurt içi ve yurt dışında birçok etkinlikte korist ve solist olarak yer aldı. 1995’te Süleyman Demirel Üniversitesi, Burdur Eğitim Fakültesi, Müzik Eğitimi Bölümünün açmış olduğu sınavı kazanarak, burada bir buçuk yıl süresince “Ses Eğitimi Araştırma Görevlisi” olarak görev yaptı.
1995-1999 yılları arasında Gazi Üniversitesi, Gazi Eğitim Fakültesi, Müzik Eğitimi Bölümünde yapmış olduğu Yüksek Lisans (Master) Eğitimini “6-9 Yaş Çocuklarında Bireysel Ses Eğitimi” konulu tez; 2004 yılında Gazi Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsünde başladığı doktora programını Kasım 2010’da “Deşifre Şarkı Söyleme Eğitimine Yönelik Deneysel Bir Öğretim Metodu” başlıklı tez ile tamamladı.
1993’ten 2006’ya dek özel çocuk yuvaları ve liselerde müzik öğretmenliği yapmış, 2003’ten beri “müzik ve çocuk müzik eğitimi”ne yönelik pek çok seminere de katılmıştır. 1991'den bu yana bestecilik, stüdyo müzisyenliği, reklam, jingle seslendirme çalışmalarının yanı sıra müzik eğitimi alanındaki akademisyenliğini de sürdürmektedir. Solo ve koro için çok sayıda beste ve düzenlemesi; çocuk şarkıları, müzikli çocuk oyunları ve çeşitli yarışmalardan kazandığı dereceleri bulunmaktadır. “Güneş’e Şarkılar” adlı piyano ve karaoke CD eşlikli çocuk şarkıları kitabı; şan için seçme düetlerden derlediği üç kitabı; Türkçe ve İngilizce olarak yayınlanmış makale ve bildirileri de bulunan Sevan Nart, 2011-2013 yılları arasında Gazi Üniversitesi GSEB Müzik Eğitimi ABD’de “Bireysel Ses Eğitimi Öğretim Görevlisi” olarak çalışmıştır. 2014’te Bartın Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, GSEB, Müzik Eğitimi ABD’de başladığı öğretim üyeliği ve ABD Başkanlığı görevini sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk annesidir.
Ajda Aylin Can, Alaattin Canbay, Behzat Cem Günenç, Cihan Tabak, Gonca Ece Geniş, Hüseyin Cevahir Ünal, İsmet Arıcı, Kutbettin Kuyumcu, Mehmet Serkan Çakır, Özgül Gök, Özgün Gülhan, Sadık Yöndem, Sezer Dinçer, Sonat Başpınar, Uğur Doğan, Ümit Kubilay Can, Yavuz Durak Küreselleşen dünyamızın şekillendirdiği yeni yaşam biçimini bu noktaya getiren en önemli etmen hiç şüphesiz ki dijitalleşmedir. Farklı disiplinleri etkileyen bu süreç, yaşamın her alanında toplumlara hız kazandırarak bu büyük dünyada yaşayan insanları birbirine yakınlaştırmayı sağlamıştır. Bu süreçten en çok etkilenen alanlardan birisi de Sanat'ın en önemli dallarından olan müzik olmuştur. Bu bağlamda sanat eğitimcileri olarak bizlere düşen görev de bu konuyu ele almak ve irdelemek olduğunu düşünerek, yazarlarımızla bir araya gelip uzmanlık alanlarımız doğrultusunda çeşitli konuları paylaşıp görüşlerimizi ve dünyada olan gelişmeleri siz okurlarımızla paylaşmak istedik.
Dijitalleşmenin Müzik sanatına etkileri, Müzik teknolojilerinin gelişimi, enstrüman gelişimine katkıları, Eğitim teknolojilerinin etkin kullanımı, bestecilik dinamiklerinin değişimi gibi birçok konuda görüşlerimizi kalıcı hale getirmek ve bu kitapta toplamak, bilgi paylaşımı açısından bizler için çok önemliydi. Analog taş plaktan dijital ses teknolojisine kadar uzanan bu baş döndürücü gelişimi farklı bakış açılarıyla irdelemek, hem çok yorucu hem de bir o kadar keyifliydi. Kitap, müzikle mesleki ya da hobi olarak uğraşan, müzikteki değişim, dönüşüm ve yeni gelişmeler hakkında bilgilenmek ve bu alanda araştırma yapmak isteyen araştırmacı ve okurlar için kaynak olarak tasarlanmıştır.
Ortaya çıkan bu ürünümüzü beğenmeniz ve faydalı olması dileklerimizle.
Oğuz Tunç Bu çalışma, dijital tasarıma yeni geçiş yapan lisans birinci sınıf grafik ve görsel iletişim tasarımı öğrencileri için aynı isimde tasarlanmış Dijital Teknoloji ve Görüntü dersinde işlenen konular olan bilgisayar teknolojisinin tarihsel gelişimi, bilgisayar ve ardılı aygıtların donanımsal ve yazılımsal çalışma prensipleri ve dijital görüntü hakkındaki temel teknik-teorik bilgiler ile dijital tasarım yazılımlarının türleri, genel özellikleri, işlevleri, arayüzleri hakkında bilgiler içermektedir. Bu çalışma ile, yapay zekâ destekli dijital tasarım dâhil olmak üzere güncel ve gelecekte ortaya çıkabilecek dijital tasarım atılımları göz önünde bulundurularak grafik ve görsel iletişim tasarımı öğrencilerinin, eğitimlerinin ve kariyerlerinin başlangıcında dijital tasarımın teknik ve teorik boyutları hakkında temel bir öğrenim almaları hedeflenmiştir.
Ali Kalkan Dikte Bankası (Dictation Bank), müziksel işitme, okuma ve yazma alanlarında kendini geliştirmeyi amaçlayan ve dikte yazmaya yeni başlayanlara yönelik kolaydan basite doğru bir anlayışla oluşturulmuş bir kaynaktır. Kitap; 150 adet sol anahtarı tek sesli, 20 adet sol anahtarı çift sesli, 20 adet fa anahtarı tek sesli, 10 adet fa ve sol anahtarı (piyano partitürü) çift sesli olmak üzere 200 adet özgün ezgiden oluşmaktadır. Başlangıçta yer alan ezgiler, yakın seslerden ve basit sürelerden oluşmaktadır. İlerleyen ezgilerde, kademeli olarak zorluk derecesi artmaktadır. Kitapta, aşamalı olarak değiştirici işaret olmayan tonlardan başlanarak (do major / la minör) 5 bemol ve 5 diyez major ve minör ezgiler yer almaktadır ve bazı bölümlerdeki etütlerde, öğrenmenin kalıcı olması amacıyla daha önce işlenen tonalitelere dönüşler bulunmaktadır. Çalışmada, usul ve ölçü sayısı olarak farklı ölçü opsiyonlarından; 2/4'lük, 3/4'lük, 4/4'lük, 3/8'lik, 6/8'lik ve 9/8'lik ölçü sayıları kullanılmıştır. Dikte yazma ve kulak eğitiminin uzun bir süreç olduğu düşünüldüğünde, kitabı kullanacak olan eğitimcilerin uygun gördükleri seviyelerde etkili bir öğrenme için öğrenci durumuna göre daha çok çeşitlendirme yapmaları önemlidir. Son olarak yaşadığımız sürecin en önemli teknolojik yeniliklerden faydalanılarak kitaptaki tüm ezgiler, dikte yazım ve uygulama prensiplerine göre düzenlenerek YouTube kanalına kitap basım sürecinden sonra eklenecektir. Kitabın iç bölümünde yer alan karekod ile ezgilere erişim sağlanabilecek, bu sayede bireysel olarak ezgiyi çalan bir ikinci kişiye ihtiyaç duyulmadan dikte çalışmaları sürdürülebilecektir.
Dictation Bank is a resource created with an easy to simple approach aimed at self-improvement in the areas of musical hearing, reading and writing, and for beginners in dictation writing. The book consists of 200 unique melodies, 150 of which are monophonic in the sol key, 20 in the sol key of the double voice, 20 pieces of the key of fa are monophonic, 10 pieces of the key of fa and the sol key (piano score) are double voiced. The melodies in the beginning consist of close sounds and simple durations. The difficulty level gradually increases as the melodies progress. In the book, there are 5 flat and 5 sharp major and minor melodies, starting with the tones that are not modifiers gradually (C major / A minor), and in some sections there are returns to the previously studied tonalities in order to make the learning permanent. In the study, 2/4, 3/4, 4/4, 3/8, 6/8 and 9/8 measurement numbers from different measurement options were used as the number of methods and measures. Considering that dictation writing and ear training is a long process, it is important that educators who will use the book make more diversification according to the student situation for effective learning at the levels they deem appropriate. Finally, by making use of the most important technological innovations of the process we live in, all the tunes in the book will be arranged according to the principles of dictation writing and practice, and will be added to the YouTube channel after the book printing process. Access to melodies will be provided with the QR code located in the inner part of the book, thus dictation studies can be continued without the need for a second person playing the tune individually.
Sandra Willauer Bir yürüyüşte topladığın malzemelerle neler yapabileceğini hiç düşündün mü? Bahçeni keşfet, parklarda, plajlarda dolaş. Ağaçların dibindeki sürprizleri gözden kaçırma. Bu kitapta daha önce doğada gördüğün malzemelerle yepyeni nesneler yapacağız. Sana fikir vermesi için kitapta tam 8 atölye bulunuyor.
Pan American Health Organization İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açan afetler; doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylardır. Çağlar boyunca toplumların en önemli problemlerinden birisi olarak normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkilemiştir.
Ülkemizin jeolojik, topografik yapısı ve iklim özellikleri doğal afetlerin çok sık yaşanmasına neden olmaktadır. Özellikle, önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunmamız, gelişen bilim ve teknolojiye rağmen birçok tahribat ve zarara yol açmaktadır.
Afetler önemli bir halk sağlığı sorunudur çünkü sadece yiyecek, su, ilaç yokluğuna değil; sıcak, soğuk, kanserojen kimyasal maddelere, ruhsal etkilere maruz kalmaya neden olabildikleri için insan sağlığını olumsuz olarak etkilemektedir.
Bu kitabın afet konusunda çalışanlara yararlı bir kaynak kitap olması dileği ile herkese afetsiz bir yaşam diliyorum.
Aylin Aras, Özge Sever İslamoğlu, Saffet Lüleci, Serap Faiz Büyükçam, Tülay Zorlu, Zeynep Sadıklar Turizm, günümüzün en büyük ekonomik etkinliklerinden biri olarak kabul edilmektedir. Bu bağlamda kırsal turizm de o bölge için tarımsal faaliyetlere ek olarak farklı ekonomik girdiler oluşturmaktadır.
Köyden kente göçün giderek ıssızlaştırdığı kırsal bölgelerde hem kırsal kalkınmanın gerçekleşebilmesinde hem de kırsal mimari mirasın korunarak yaşatılmasında kırsal turizmin önemli bir araç olacağı savı üzerine temellenen bu çalışmanın ilk bölümünde, Doğu Karadeniz Bölgesi’nin eşsiz güzellikteki yörelerinden biri olan Çamlıhemşin yöresi hakkında bilgiler yer alıyor. İkinci bölümde ise Çamlıhemşin yöresinin kırsal mimari mirasının çok önemli bir bileşeni olan geleneksel Çamlıhemşin konutları hakkında ayrıntılı bilgiler aktarılıyor. Üçüncü bölümde, genel olarak kırsal turizm kavramı ve Doğu Karadeniz Bölgesi’nin kırsal turizm potansiyeline ilişkin bilgiler verildikten sonra son bölümde Çamlıhemşin yöresi konutlarının kırsal turizm odaklı yeniden kullanımında yaklaşım ve proje önerileri yer alıyor.
Cenk Berkant, Csilla Balogh, H. Meltem Gündoğdu, Hande Günözü Ulusoy, İbrahim Çeşmeli “Doğudan Batıya Yükselen Eski Uygarlıklarda Arkeolojik ve Sanatsal Yansımalar İle Etkileşimler” başlıklı kitap, eski çağlarda Asya'dan Avrupa'ya varolan ve tarih boyunca kültürel, bilimsel, siyasi ve ekonomik açılardan etkileşimler içinde bulunan, doğu ile batının zengin kültürel değerlerinin harmanlandığı büyük ve etkili uygarlıklara ait arkeolojik ve sanatsal eserlerin akademisyenler tarafından değerlendirildiği bilimsel beş bölüm yazısından oluşmaktadır. H. Meltem Gündoğdu, insanlık tarihi için son derece hayati olan şehirleşme öncesi yerleşimlerin öncülerinden olan Neolitik Çağ Anadolu'sunda Göbeklitepe ve çevresindeki arkeolojik buluntuları inceleyerek yer seçimini etkileyen etkenleri incelemiştir. İbrahim Çeşmeli, insanoğlunun varoluşu ve sürekliliği üzerinde önemli etkisi olan ve tarih boyunca bereket ve koruyuculuk ile ilişkili görülen Pleiades yıldız kümesini, Yunan-Roma, Mısır, Mezopotamya, İran, Hint, Çin ve Türk gibi eski büyük pagan uygarlıklardaki kozmoloji, din, mitoloji, astroloji ve astronomi ile bağlantılı ikonografik açıdan incelenmiştir. Csilla Balogh, erken Orta Çağ'da Avrupa'nın kültürel ortamına önemli etkileri olan ve doğu-batı kültürlerinin sentezini yapan Asya kökenli Avarların arkeolojik buluntuları çerçevesinde Türk kültürü ile ilişkili olarak değerlendirmiştir. Hande Günözü Ulusoy, doğu ve batı kültürleri arasında köprü kuran Orta Çağ'ın etkili ve güçlü bir uygarlığı olan Bizans İmparatorluğu'nun hakim olduğu Anadolu'da Kapadokya bölgesi kiliseleri duvar resimlerinin yapım tekniklerinin belirlenmesinde kullandığı analiz sonuçlarını değerlendirmiştir. Cenk Berkant, Geç Orta Çağ'da doğu ve batı kültürleri arasında etkin rol oynamış önemli bir Hristiyan askerî tarikatı olan Rodos Şövalyeleri'nin doğu ve batının kesiştiği İzmir Liman Kalesi'ndeki armalarını incelemiştir.
Merih TEKİN BENDER Nedir sanatsal yaratmanın özünde yatan ve onu bunca cazip kılan giz? Yaratmadan ve yaratılanları duyumsamadan yaşamak kuru ve tatsız ise, beynimiz nasıl bir yol göstericidir bütün sanatsal aktivitelerde? Hangi tür zekâ tanımlar sanata ilişkin eylemlerimizi? Duygularımız yaşamımıza değer kattığı kadar, sa¬natsal yaratmaya da değer katmakta mıdır? Duygularının izinden giden sanatçı sonuçta nereye varmaktadır?
Duyguların İzinde Sanatsal Yaratma bu soruların cevaplarını merak eden herkesin okuması gereken bir kitap, içeriğinde duygusal zekâ, yaratıcılık ve sanatsal yaratmaya dair bilimsel çalışmalar değerlendirilmekte, özve¬rili bir sentez ve özgün bir yorum sunulmaktadır. Sözü edilen alanlara ilgi duyan, bu alanlarda araştırma yapan ve sanata dair yeni keşiflerde bulunmayı uman kişiler için doyurucu olacağına ve okunacağına inanıyoruz.
Aybegüm Güngördü Belbağ, Cihat Erbil, Oğuz Bilge Güngördü, Sedat Belbağ Günümüzde ülke ve şehirler, turistlerin yanı sıra yatırımları, işletmeleri, istihdamı, o ülke ya da şehirde yaşayacak sakinleri de çekmek için rekabet etmektedir. Bu rekabet üstünlüğünü sağlamada kullanılacak araçlar içerisinde ülke ve şehir markalama da yer almaktadır. Yöneticiler, tüm paydaşları da markalama sürecine katarak ülke ve şehir markalamayla vatandaşların ya da turistlerin zihnindeki olası negatif imajı, pozitife çevirebilecektir. Kitabın amacı, özellikle şehir markalamaya detaylı biçimde yer vermektir. Bu kitapta ulus ve şehir markalamaya girişe yer verildikten sonra ulus ve şehir markalamaya ait literatüre yer verilmekte, kapsayıcı ve katılımcı şehir markalamadan söz edilmekte, akıllı ve sürdürülebilir şehirler anlatılmakta, yerel yönetimler ve marka şehirlere yer verilmekte ve son bölümde Bartın şehrinin güçlü bir şehir markası olma potansiyelini inceleyen nitel bir çalışmaya yer verilmektedir. Kitaptaki anlatımlar, dünya şehirlerinden vakalarla desteklenmektedir. Bu kitabın ele aldığı konular, yerel yöneticilere şehirlerini daha çekici kılabilmeleri konusunda yol göstermekte ve disiplinler arası çalışmaları da teşvik etmektedir.
Ali Burak Aslan, Ali Gökmen, Aslı Altanlar, Ayşegül Kanbak, Betül Ertoy Sarıışık, Ceren Ercoşkun, Deniz Yardım, Esra Zengin Gengörü, İnci Gökmen, Selin Mutdoğan, Şeyda Bülbül, Şeyma Elif Dincer, Ümmügülsüm Dağlıoğlu, Zeliha Özel Mazlum, Zeynep Özdemir Petrole bağımlılıktan kaçıp dirençliliği teşvik etmeye, daha yerel, enerji etkin ve üretken yaşam tarzlarını benimsemeye geçiş sadece bir tercih değil; insanlık için gerekli bir yoldur. İklim değişikliği ve petrole bağımlılık, her ikisi birleşince, tek başına olduklarından daha büyük bir tehdit olmaktadır. En büyük arzumuz, bu tehditlere karşı bakış açımızı dönüştürmek ve ortaya çıkan sorunlarla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmektir. Kent ve bölge planlama perspektifinde, Covid-19 salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı, yaşanan büyük depremler ve ekonomik krizden sonra gıda ve enerji krizine karşı yerelde dirençli çözümler bulmalıyız. Kentsel yaşam kalitesini artırmak için alternatif ekolojik yaşam tarzlarını benimsemeliyiz. İşlevsel karma kullanım, toplu taşımayı güçlendirme ve kamusal alanları düzenleme önem kazanmaktadır. Düşük karbonlu yerleşimlere geçişte, sürdürülebilir ulaşım ve yenilenebilir enerji desteklenmelidir. Ayrıca, döngüsel ekonomi ve yeşil mimari teşvik edilmelidir. Karbon azaltımı üzerine farkındalık ve eğitim çalışmaları da bu süreçte kritik rol oynamaktadır. “Düşük Karbonlu Yerleşmelere Geçiş” kitabı yazarları, iklim değişikliğine, petrol krizine karşı çok branşlı yaklaşımın kapısını açan kapsamlı çalışmalar ile Türkçe literatüre katkıda bulunmaktadır.
Serdar Toka Felsefe ve mimari arasında “durup düşündüğü görünen” çalışma, sentetiaya ek olarak analitik özelliğe kavuştu. Hem insan bilgisi ve sezgisi/duyumsamasını içeren epistemolojik bir analitik kurgu hem de düşünürler ve düşüncelerin (sanat ve teolojinin de) bir kurgusunu tasarlıyor, üstelik onların sentezini tartışıyor. Bunu biçimsel olarak da kurgulamayı amaçlıyor; biçimleri bilgisel ve duyumsal veya bunların karakteristik sentezleri olarak bir analitik kurguyla ele alıyor.
Ülkü Sevim Şen, Levent Türkel Bu kitap çalışmasıyla ortaya çıkan müzik eserlerinin; Türk eğitim müziği dağarına çeşitlilik katması, var olan şarkılara, marşlara, türkü düzenlemelerine yenilerinin eklenmesiyle müzik kültürümüze katkı sunması amaçlanmıştır. Kitap, eğitim fakülteleri güzel sanatlar eğitimi bölümlerinin müzik öğretmenliği ana bilim dallarında alan eğitimi kapsamında Eğitim Müziği Dağarı veya Okul Müziği Dağarı adı altında okutulan derslerde müzik öğretmeni adaylarının repertuvarlarının genişletilmesi ve öğretmenlik süreçlerinde öğretebilecekleri yeni eserler için bir alternatif kaynak olma özelliği taşımaktadır. Yine hazırlanan kitabın güzel sanatlar liseleri, müzik öğretmenliği bölümleri, güzel sanatlar fakülteleri ve konservatuvarların müzik bölümlerinde öğrenim gören öğrencilerin seslendirebilecekleri düzeyde piyano için yazılmış bir özgün eser ile sözlü beş eser ve dört türkü düzenlemesiyle mesleki müzik eğitiminde kullanılabileceği düşünülmektedir. Müzik eğitiminde Türk müziğine ait unsurların kullanımı genel olarak ilgi ve beğeniyle karşılandığından bu ihtiyaca da cevap verebilmek arzu edilmiştir. Umarız somut hâle getirmekten heyecan duyduğumuz müzik eserleri aynı heyecanı duyabilecek yüreklerle kucaklaşabilir… Müzik eğitimcilerine, bestecilerine, dinleyicilerine, öğrencilerine ve müziğin büyüleyici sanat diline inanan herkese saygılarımızla…
Rasim Başak Sanat eserini anlama ve anlamlandırma süreci olarak da tanımlanabilecek sanat eleştirisi, yapısı gereği çok boyutlu ve çok katmanlı bir alandır. Bir kültürel grubun parçası olan insanın yarattığı sanat eseri, çoğu zaman içinde bulunduğu kültürel yapı bütününden ayrı nesnel bir olgu olarak düşünülemez. Sanat eseri, ait olduğu sosyal grup, ait olduğu kültürel yapı ve içinde yaratıldığı bağlam ile doğrudan veya dolaylı ilişkilerin işaretlerini taşır. Bu sebeple, sanat eleştirisi sadece biçimsel bir değerlendirme değil sosyal, kültürel, psikolojik, tarihsel, çoklu bağlam ilişkilerinin değerlendirmelerini de kapsar. Sanat kavramının tarih boyunca farklılaşan anlamları ve estetik tartışmalar, sanat eserine bakış ve beklentileri de şekillendirmiştir. Batılı anlamda sanata bakış ve estetik prensipler ise Antik Yunan dönemine dek uzanan estetik tartışmalardan kökenini alır. Eleştirinin karmaşık yapısı gereği öğretim süreçlerinde sanat eleştirisi uygulamaları ve sanat eğitiminde bu sürecin nasıl yapılandırılacağı tartışmalı konulardır. Bu kitapta, sanat eserini anlama ve anlamlandırma sürecinde dikkate alınması gereken bakış açıları, estetik kuramsal yaklaşımlar ve değerlendirme boyutları pedagojik yaklaşımlar temelinde incelenmiştir.
H. Turgay Ünalan İnsan, yazının keşfinden sonra bilgi birikimini; yaşadığı coğrafyalarda bulunan kemik, taş, kil tablet, metal, papirüs, parşömen gibi malzemeler üzerine aktarmıştır. Yaklaşık 2000 sene önce Çin'de diğer malzemelere göre daha kolay üretilip çoğaltılabilen bir malzeme olan kâğıt keşfedilmiş, böylece kâğıdın günümüze kadar süregelen serüveni başlamıştır. Günümüzde kâğıt, yazma çizme aracı olmasının ötesinde yaşamın her alanında kullanılmaktadır. Sosyal yaşamdaki kullanımının yanı sıra kâğıt, sanatsal etkinliklerde tasarım elemanı ve sanat ürünü olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle el yapımı kâğıt, dünyanın her yerinde önemli bir zanaat ve sanat malzemesi olarak kabul edilmektedir. Kâğıt hamuru ile istenilen dokuda, büyüklükte ve renkte, iki ya da üç boyutlu çalışmalar yapılabilir. Bu kitapta; evde, okulda, iş atölyesinde kolaylıkla bulunabilecek malzeme ve ekipmanlar ile her yaş seviyesinde uygulacek etkinlikler ve teknikler anlatılmaktadır.
Alaettin SABANCI, Sarp K. SÜMER, Sait M. SAY Bütün üretim sistemlerinde, teknolojik gelişime paralel olarak, iş verimliliğindeki artış ile iş güvenliği dikkate alınarak insanın görev alanı ve fonksiyonlarının detaylı olarak tanımlanması bir zorunluluktur.
Ortam ve alet/makinalarla etkileşim içerisinde üretimin en önemli parçası konumundaki insana ilişkin özelliklerin değerlendirilip üretim sistem gerekleri ile tümleşik ve kusursuz bir tasarım için ergonomi biliminin ilkelerinden yararlanılmaktadır.
Günümüz rekabetçi koşulları altında insan sağlığı ve güvenliğini esas alarak birim kaynaktan en yüksek çıktıyı elde edebilmenin temel yollarının, ergonomi bilimi ilkeleri doğrultusunda değerlendirildiği bu kitap, güncel bilgilerle zenginleştirilmiş içeriği ile alanında ilk olma özelliği taşımaktadır
S. Benan ÇELİKEL Endüstriyel tasarım disiplininin varlık koşullarının irdelenmesini amaçlayan bu çalışmada, disiplinin ne türden ön-kabullerin üzerinde temellendiği ortaya konulmaya çalışılmış ve bu ön-kabuller sorgulanarak, tasarım kavrayışımıza ilişkin yeni bir bakış açısının olanaklılığı 'paradigma kayması'kavramı üzerinden tartışmaya açılmıştır. Endüstriyel tasarım disiplininden özgün bir tarzda bahsedebilmenin yolunun, kendi uzmanlık alanımız dışındaki alanlarla girişeceğimiz düşünsel etkileşimlerden geçtiği yönündeki anlayış, amaçlanan yeni bakış açısının olanaklılığının, genelde bilim felsefesi, özelde ise Bruno Latour düşüncesi dolayanında aranması¬na neden olmuştur. Endüstriyel tasarım disiplinine, bu güne dek yapılan çalışmalarda söz konusu olduğu gibi 'epistemolojik' olarak değil, 'ontolojik' olarak yaklaşan bu çalışmada, endüstriyel tasarım alanına ilişkin modernist olmayan bir bakış açısının olanaklılığı tartışılmıştır.
Gökhan Uşma Enerji etkin konutlar; tasarımı, inşa süreci ve tüm yaşam döngüsü boyunca enerji tüketimi en aza indirilen binalardır. Ayrıca kullanıcıları için sağlıklı ve verimli çevreleri sağlayan binalar olarak tanımlanmaktadır. Çalışmanın amacı, enerji etkin konut tasarımında ve uygulama çalışmalarında enerji tüketim değerlerinin, ekolojik ve ekonomik etmenlerin olduğu kadar kullanıcı memnuniyetinin de detaylı bir şekilde belirlenmesi ve bunların bir bütün olarak ele alınması gerekliliğini ortaya çıkarmak ve bu amaç doğrultusunda tasarım/inşa sürecinde ve sonrasında kullanılabilecek bir kullanıcı memnuniyeti değerlendirme modeli geliştirmektir. Enerji etkin konutlarda kullanıcı memnuniyeti modeli; konfor koşulları, konut-çevre ilişkisi, sağlık, sistemsel özellikler ve servis/hizmet özellikleri olmak üzere dört temadan oluşmaktadır. Modeldeki her tema, bu temayı pratikte gerçekleştirmek için göstergeler içermektedir. Konfor Koşulları Teması; görsel konfor, işitsel konfor, ısısal konfor, mekânsal konfor ve hava kalitesi göstergelerini içermektedir. Konut-Çevre İlişkisi Teması; konum, ulaşım, tesislere erişim, erişilebilirlik, sosyal donatılar ve açık, yeşil alanlar, çevre mahalle kalitesi ve manzara/görsel etki, yoğunluk/kalabalık, yaşam biçimine uygunluk/homojenlik, topluluk içindeki ilişkiler ve komşuluk ilişkileri göstergelerini içermektedir. Sağlık Teması; mevsimsel hastalıklar, göz kuruluğu/yaşarması/kızarıklıklar, boğaz, burun kuruluğu ve tıkanıklığı, baş ağrısı/baş dönmesi/bulantı, tanımlanamayan alerjik reaksiyonlar, öksürük problemi, bulaşıcı hastalıklar ve yorgunluk göstergelerini içermektedir. Sistemsel Özellikler ve Servis/Hizmet Özellikleri Teması; kullanıcı kontrolü ve zorluklar, sistemlere aşinalık ve bilgi sahibi olma, bina bakımı, su döngüsü ve bertaraf/drenaj sistemleri, güvenlik, işletme maliyetleri, sistem arızalarının ve şikâyetlerin bildirilmesi ve çözümü göstergelerini içermektedir.
Kemal Üçüncü, Hulusi Acar Ergonomi bilimi, tarihi süreç içerisinde çeşitli coğrafyalarda farklı adlarla ifade edilse de temel amacı üretim ve yaşam verimliliği olmuştur. Üretim, insan refahı için temel bir gereklilik olarak benimsenmiş, ergonomi de kapsadığı insan, makina ve çevre etmenlerinin koordinasyonu ile üretimde verimliliğin artırılmasına odaklanmıştır. Bu yönüyle bakıldığında ergonominin birçok bilimsel disiplinden yararlandığı ve birçok disipline katkı sağladığı görülecektir.
Bu kitapta, ergonominin temel teorileri ve ilkeleri ile birlikte uygulamalarına ilişkin bilgiler, güncel uluslararası yayınlarla desteklenmiştir. Kitap, ergonomik ilkelerin ve teorilerin yanında uygulamalara yönelik yazımı ile akademik, mühendislik ve işletmecilik alanlarında araştırmacılara ve uygulayıcılara katkı sağlayabilecektir.
Kitap, beş ana bölümde ele alınmıştır;
1. Temel kavramlar
2. İnsan faktörü
3. Çevre faktörleri
4. Tasarım faktörleri
5. Verimlilik artırma teknikleri
Temel kavramlar bölümünde; verimlilik, ergonominin temel kavramları, ergonomik iş ve ergonominin temel ilkeleri, insan faktörü bölümünde; insan anatomisi ve fizyolojisi, insan biyomekaniği, insan antropometrisi, insan enerji tüketimi, yorulma ve dinlenme, insan performansı ve insan davranışları, çevre faktörleri bölümünde fiziksel çevre faktörleri, kimyasal çevre faktörleri, biyolojik çevre faktörleri, radyasyon, teknik çevre faktörleri, örgütsel çevre faktörleri ve sosyal çevre faktörleri, tasarım faktörleri bölümünde; insan – makina sistemleri, ergonomik iş yeri düzenleme ve ergonomik ofis düzenleme, verimlilik artırma teknikleri bölümünde; endüstri mühendisliği teknikleri, davranışsal teknikler ve yönetsel teknikler sunulmuştur.
Ali Gürsan Saraç Okul Öncesi Programlarında Plandan Uygulamaya Genel Yaklaşımlar ile hazırladığımız ERKEN ÇOCUKLUK DÖNEMİNDE MÜZİK EĞİTİMİ adlı kitabımız; Belirli Gün ve Haftalar çerçevesinde, Ben Kimim?, Atlı Arabaya Binelim, Günde Üç Öğün Yerim, Cumhuriyet Ben Demek, Kırmızıdır Ayımız, Kutlu Olsun Doğum Günün, Canımsın Öğretmenim, Haydi Uçurtma Yapalım, SaklaMbaç ve Körebe, Tutumlu Olmak Gerekli, Beslenme Türküsü, Evim Evim Her Şeyim, Arkadaşım Kitap, Bugün Benim Bayramım, Bisiklete Binerken, Bugün Anneler Günü, Temizlik Görgü Düzenimiz, Şimdi Heykel Olalım, Yaz Tatili Başlıyor, Canımsın Babacığım gibi yirmi bir konuyu yarım günlük eğitim akışıyla sizlere sunmaktadır.
Çocuğun eğitiminde müziğin kullanımını konu alan genel bir bakış açısıyla giriş yapılmış, belirli gün ve haftalara göre de yirmi bir bölüm oluşturulmuştur. Her bir konuda öğrenme merkezleri kapsamında; Matematik Etkinliği, Drama Etkinliği, Okuma Yazmaya Hazırlık Etkinliği, Sanat Etkinliği, Türkçe Etkinliği, Oyun Etkinliği, Müzik Etkinliği, Fen Etkinliği, Hareket Etkinliği ve Alan Gezisi etkinlik çeşitleri örneklerinden yola çıkarak Kazanımlar ve Göstergeleri ile Materyaller, Sözcükler, Kavramlar, Öğrenme Süreci, Aile Katılımı, Uyarlama ve Değerlendirme işlenişleri aşamalarında çalışma yapraklarıyla düzenlenmiştir. 36-48, 48-60 ve 60-72 aylık çocukların; bilişsel, dil, motor, sosyal ve duyuşsal gelişim kazanımlarına göre konular belirlenerek şarkılar günün anlamına göre bestelenmiştir.
Kitabımızın dağarcık bölümünde, yirmi şarkımızın bulunduğu CD’ye yabancı dilde ve dilimizde söylenmesi için beş şarkı playback olarak ilave edilmiştir. Kitabımız ayrıca erken çocukluk dönemi müzik eğitimi kapsamında en son öğretim programına göre eğitim fakülteleri müzik öğretmenliği programlarına, okul öncesi öğretmenliği programlarına, meslek yüksek okulları çocuk gelişimi programları ve kız meslek liseleri müzik derslerine göre hazırlanmıştır.
“Erken Çocukluk Dönemi Müzik Eğitimi” adlı çalışmamızın okul öncesi ile ilgili tüm birimlerde öğretmenlerimize yararlı ve faydalı olabilmesi umudumla sevgili meslektaşlarımız ve öğrencilerimize, meslek yaşamlarında her zaman kullanabilecekleri konserlere ve gösterilere dönüştürebilecekleri bir kaynak olarak armağan ediyorum.
Geleceğin umut çiçekleri çocuklarımıza sevgilerle…
Dr. Ali Gürsan Saraç
Pınar Dinç Kalaycı Bu kitap, mimarlık eğitimi içinde gerçekleşen bir stüdyo uygulamasını anlatır. Yakın geçmişte yaşanan deneyim üzerine bir “yeniden-düşünme” denemesidir. Deneyimin unsurlarını tek tek ve olabildiğince detaylı olarak ele alırken, zamanın hızlı akışı içinde yeterince söze ve kavrama dökülememiş olanı da aydınlatmaya çalışır. Yaşanan stüdyo uygulamasını olası etkiler bağlamında inceler, deneyimin unsurlarını bu bağlamla ilişkilendirir.
Mimarlık eğitiminin her yarıyılında farklı ortamlarda farklı stüdyo deneyimleri yaşanadururken, bunlardan bir tanesi üzerinde anatomik bir inceleme yapma girişimi, bir stüdyonun çalışma ve ürünlerinin sergilenmesinden / betimlenmesinden fazlasını içerir. Tasarım stüdyoları, mimarlık eğitiminin en yoğun ve özgün ortamlarıdır. Bu ortamlar üzerine çok düşünülmüş, modeller geliştirilmiştir. Bugünün tasarım stüdyoları ise yoğun çeşitlilik gösterir. Stüdyo içerikleri birbirinden çok farklı denemelere sahne olurken, eğitimin diğer bölümüyle ilişkileri ve meslek eğitimine katkıları da sürekli olarak sorgulanır. Tasarım stüdyoları bir anlamda kilit taşıdır. Bu taşın tanımı, içeriği ve nerede durduğu, kendisine bağlı diğer taşlar için de belirleyicidir. Bu nedenledir ki, tasarım stüdyolarında yaşanan deneyimlerin, ürün sergilemesi ve takdir beklentisinden öte bir anlayışla tartışmaya açılmaları gerekir. Her stüdyo bir şekilde ürün verir. Gerekli olan, ürüne biçimini veren, çağa, mimarlığa ve eğitime bakışı yansıtan düşüncelerin açıklanması, bu düşüncelerin kavramsallaştırılması ve ürünle olan karşılıklı ilişkisinin izlenebilir kılınmasıdır. Bu tip ele alışlar çoğaldıkça tasarım stüdyolarının gerçek anlamı ve içeriği de aydınlanacaktır.
Bu çalışma, bir tasarım stüdyosu deneyiminin anlatılma biçimi ve bu anlatım üzerinden gündeme gelen eğitim ve mimarlık sorunları üzerine gönüllü bir denemedir. Deneme, kendini anatomik bakışla ortaya koyarak, ortaya çıkan resim üzerinden kendini geliştirmeyi hedefler, bu anlamıyla bir öz-değerlendirme çabasıdır. Okuyucunun tanıklığıyla tamamlanacak olan bu çalışmanın, günümüz mimarlık eğitiminin çeşitlilik gösteren alanlarında emek vermekte olan genç akademik kadrolarına, her kademedeki mimarlık öğrencilerine ve gönlünde mimarlık yatan tüm meraklılara ışık tutabileceği düşünülmüştür.
Kendi yapıp etmelerimizi usa vurmak, kendini değerlendirerek gelişmenin ilk adımıdır. Bu düşünüşten hareketle, mimarlık eğitimi içinde gerçekleşmekte olan stüdyo deneyimlerinin her birini kendi anatomik irdelemelerini ortama sunmaya davet ediyorum. Etkileşimden Bütünleşmeye kitabının ülke mimarlık kültürüne ve mimarlık eğitimine katkısı olması dileği ile …

Aslıhan Alyıldız Uğurlu, Ayşegül Oğuz Namdar, Berrin Genç Ersoy, Bilge Bağcı Ayrancı, Bircan Eyüp, Caner Özdemir, Demet Gülçiçek, Elif Aktaş, Elif Kır Cullen, Ezgi İnal, Fatma Kırmızı, Metin Akyüz, Özge Metin Aslan, Pınar Bulut, Tolga Erdoğan, Tülin Tümtürk Türkçenin ana dili ve yabancı dil olarak öğretiminde alternatif uygulamalar giderek önem kazanmaya başlamıştır. Drama, yaratıcı drama, eğitimde drama, eğitsel oyun ve tiyatro bir yaklaşım ya da öğretim yöntemi olarak Türkçe derslerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Drama etkinlikleriyle çocuğun yaratıcılığını ve iletişim becerilerini geliştirerek insanlarla sağlıklı ilişki kurabilen, özgür düşünen, hoşgörülü, saygılı ve demokratik bireyler yetiştirmek amaçlanmaktadır. Drama ve tiyatronun Türkçe öğretiminde kullanımı, öğrencilere dinleme/izleme, konuşma, okuma ve yazma becerileri kapsamında yaşayarak öğrenme olanağı sunmaktadır. Ayrıca Türkçe Öğretim Programı'nda belirtilen kök değerlerin kazandırılmasında drama uygulamalarının etkin rolü bulunmaktadır.
On dört bölümden meydana gelen bu kitap, Türkçe öğretmenliği lisans programı için YÖK tarafından belirlenen zorunlu ders kapsamında yer alan “Türkçe Eğitiminde Drama ve Tiyatro Uygulamaları” ve meslek bilgisi seçmeli dersler kategorisinde yer alan “Eğitimde Drama” derslerinde kullanılacak temel bir kaynak/ders kitabı niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte söz konusu kitapta uygulama/etkinlik örneklerine yer verilmesi de kitabın sadece lisans öğrencilerine değil öğretmenlere de yol gösterici bir kaynak olmasını sağlamaktadır. Kitabın yazar kadrosunun lisans ve lisansüstü düzeyde drama ve tiyatro dersini yürütmeleri ve drama liderliği eğitimine sahip olmaları, kitapta yer verilen uygulama ve etkinlik örneklerinin güçlü yönünü oluşturmaktadır. Türkçe eğitimi, Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi, temel eğitim, okul öncesi eğitimi alanlarında çalışan akademisyenler, bilim insanı adayları, bağımsız araştırmacılar ve öğretmenler, bu kitabın hedef kitlesini oluşturmaktadır.
Eda Can, Göksenin İnalhan, Hülya Soydaş Çakır, Özlem Belir, Özlem Belir, Rana Kutlu Mimarlık, yapım faaliyetlerinin ötesinde aslında bir tasarlama teknikleri bütünü ve kendi özelinde sanat dalı olarak tanımlanmalıdır. Kullanıcıların temel gereksinimlerinin karşılanmasının yanı sıra insan hakları bağlamında her bireyin her hizmetten eşit koşullarla yararlanma hakkının kabulü ve bu koşullara erişimin temel noktasında mimarlığın dolayısıyla mimarın sorumluluğunun önemi yadsınamamaktadır. Bireyler her yaşam koşulunda, içinde bulundukları ve bulunmak isteyecekleri mekânlarda refah içinde, sağlıklı ve bağımsız olarak korkmadan, güven içinde yaşamak ihtiyacı duymaktadır. Evrensel Tasarım, mimarlık kavramı içinde insan çeşitliliğinin tasarım süreci boyunca ele alınması ve bu çeşitliliğin göz ardı edilmemesi ile sağlanabilecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kitapta, mimarlık eğitimi içinde farklı alanlarda uzmanlaşmış akademisyenler tasarım kavramının içini doldurmak üzere somut veri ile Evrensel Tasarım ana teması altında mimari erişilebilirlik konusunu ele almışlardır. Kitap, Evrensel Tasarım alanında çalışan ve eğitim gören mimarların, şehir plancıların ve diğer tasarımcıların konuya daha geniş bir perspektiften bakmalarını sağlamak amacıyla atılan önemli bir adımdır.
Ahmet Ali Artun, Ali Kuru, Bilge Kağan Şakacı, Cenay Babaoğlu, Erkan Çakır, Esra Banu Sipahi, Hasan Alpay Karasoy, Hayriye Şengün, İhsan Korhan Başer, Levent Memiş, Mohamadan Abdulkasan, Murat Küçükşen, Murat Yaman, Nesrin Açıkgöz, Oğuzhan Erdoğan, Onur Kulaç, Ozan Yetkin, Özgür Vural, Recep Fedai, Tekin Avaner, Türken Çağlar, Yunus Düger, Zeliha Erol Bu kitabın kaleme alındığı günlerde ülkemizin dört bir yanında meydana gelen doğal felaketler, Türkiye’nin coğrafi açıdan taşımış olduğu afet risklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Elazığ merkezli 6,8 büyüklüğündeki depremde ve Van’ın Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketinde toplam 82 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, kamu politikaları açısından afet ve acil durum yönetiminin yanı sıra afetlere dirençli bir toplum oluşturabilmek için vatandaşlara verilmesi gereken afet eğitimlerinin önemine dair de kamuoyundaki farkındalığı arttırmıştır. Bu amaçla gerçekleştirilmesi elzem olan faaliyetlerden bir tanesi de bu çalışmanın odak noktasını oluşturan, afetlere bütüncül ve interdisipliner bir bakış açısıyla yaklaşılmasıdır. Bu kapsamda, özellikle afet ve acil durum yönetimi ile ilgili çeşitli disiplinlerin ortak yönleri çalışma içerisinde derinlemesine ele alınmıştır.
“Bizler, bilim insanları olarak afetlerde hiçbir vatandaşımızın zarar görmemesi için akademik katkı bağlamında kazanımlarımızı paylaşarak sunmaya çalışmaktayız. Kitabımızı, Elazığ depreminde ve Van’ın Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aziz anılarına armağan ediyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.”
Prof. Dr. Sedat CERECİ İmgelemindeki sınırsız dünyayı çekici ve etkileyici biçimde görsel tekniklerle somutlaştıran insan, yaşanmış ve imgesel öyküleri filmle gerçeğe dönüştürmüş, filmlerin görkemli atmosferinde kendi öyküsünü anlatmış ve filmlerin görüntüsüyle sonsuzluğa ulaşmanın yolunu seçmiştir. Kendine özgü bir teknik ve çaba gerektiren film yapımı; teknik bilgileri ve sanatsal mahareti bir araya toplayan, insanların düşünce ve duygu dünyalarına bir arada seslenen kapsamlı bir uğraştır. Film yapımını ciddiye alan toplumlarda yüksek getiri sağlayan bir endüstriye dönüşen film yapımı, eğitimin her düzeyinde yer alırken kültürel oluşum ve gelişim için de sayısız materyal sağlamaktadır. Gelecekte uluslararası alanda söz sahibi olmak isteyen toplumlar, stratejilerinde mutlaka film yapımına yer vermekte, uluslararası alana aktarmak istedikleri iletileri filmlerle tasarlamaktadır. Film yapımının tekniği ve içeriği de bu bağlamda gündeme gelmektedir.
Serdar Toka Hiç(lik) her(liğ)e dalgalanır; her(lik) de hiç(liğ)e. Her(lik)sonsuzca hiç(lik)ten; hiç(lik) de sonsuzca her(lik)den olur. Hiç(lik) her(lik), her(lik) de hiç(lik) olma eğilimindedir. Hiç(lik) parçasal, her(lik) yapısaldır. İç içe birbirlerine dönüşüp dış dışa ayrışırlar. Aralıkta sonsuzca çoğullaşırlar. Dalgalanmaya yayılırlar.
Aslı Yılmaz D. Ülkemizde konuşma eğitimi sunan okul ve kursların sayısında çarpıcı bir artış var. Buna karşılık konuşma ile ilgili her tür eğitimin zorunlu altyapısı olarak nitelenen Fonetik alanında kapsamlı çalışmalar çok sınırlı. Bu durum, eğitimlerin bilimsel ve nesnel zeminden uzaklaşması riskini de beraberinde getiriyor. Ders içeriklerinin bireysel ifade becerisini beslemekten ziyade iyi sosyal izlenimler uyandırmak üzere tasarlanan subjektif önerilerle sınırlı kalmasına neden olabiliyor.
Bu bakımdan fonetik alanındaki temel bilgileri anlaşılır bir dille sunacak yayınlara ihtiyaç var. Bu ihtiyacı karşılamak üzere hazırlanan Fonetiğe Giriş, başta konservatuarlardaki oyunculuk bölümleri olmak üzere mesleki ve genel amaçlı konuşma okulları için temel ve pratik bir kaynak niteliği taşıyor.
Oyuncu ve akademisyen Aslı Yılmaz, Fonetik disiplinini eğitmen perspektifinden ele alarak tanıtıyor. Kitapta, eğitmenlerin ve öğrencilerin fonetikle ilgili olarak bilmek istedikleri her şey ve daha fazlası, bilimsel verilerle ve mesleki deneyimlerle güçlendirilerek sunuluyor. Okuyucu, konuşma seslerini yeniden dinlemeye davet ediliyor.
Uğurcan Ayik Kentsel dönüşüm, projeleri 1999 Marmara Depremi'nden sonra gündemimizdeki yoğunluğunu artırmıştır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizdeki yapılar son yıllarda kentsel dönüşüm projelerine konu olmaktadır. Bu kitapta, bölgesi için önemli bir kent olan Gaziantep'in dönüşüm projelerine odaklanılmaktadır. Kitap kapsamında son üç yıldaki saha çalışmaları ile edinilen verilerin çıktıları okuyucuyla paylaşılarak tartışmaya açılmıştır. Ayrıca kitapta sadece dönüşüm uygulamaları ele alınmamakta aynı zamanda kentsel dönüşüm projelerinin bağlamlarından koparılmadan Türkiye'nin kentleşme sürecine etkilerine de ışık tutulmaktadır.
06 Şubat 2023 depremlerinden sonra kentsel dönüşüm projelerinin gündemimizde daha fazla yer edineceği aşikârdır. Böyle bir süreçte bu kitap geçmişten dersler almamız gerektiğini temel önerme olarak sunmaktadır. Bu açıdan kentsel dönüşüm projeleri, gelecek nesillere daha yaşanabilir kentler bırakılması görevini sürdürmektedir. Kitap, depremden en fazla etkilenen kentlerden olan Gaziantep'teki uygulamaların bundan sonra nasıl olması gerektiğine dair kıymetli okuyuculara, kent yöneticilerine önemli hatırlatmalar da yapmaktadır.
Turhan Yörükan Bu kitap, düşük standartlı konut ve yerleşme alanlarını fizik ve özellikle sosyal yönden incelemeyi amaçlayan birtakım araştırmaların sonuçlarını sunmanın yanında bu sonuçları teorik bir zemine oturtmaya ve konunun içerdiği metodolojik problemlere ağırlık vermeye çalışan bir kitaptır.
Kitabımız, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olarak ortaya çıkmış bulunan gecekondu problemini, işaret ettiğimiz üzere, sosyokültürel ağırlıklı olarak ele almakta; bir anlamda, düşük standartlı veya nizamî olmayan konut arzı, dolayısıyla konut açığı şeklinde ortaya çıkmış olan gecekondunun ve gecekondu bölgelerinin sosyokültürel özelliklerinin neler olduğunu göstermeye çalışmakta ve gecekondu bölgelerinin ve sefalet bölgesi olarak nitelendirdiğimiz slum bölgelerinin olumsuz yanlarının daha iyi anlaşılabilmesi için yapılması gerekli olan araştırmalara ışık tutmaktadır.
Bu karmaşık konu, aynı zamanda, başka ülkelerde yapılmış birtakım çalışmalardan verdiğimiz örneklerle karşılaştırmalı bir incelemeye de tâbi tutulmuştur. Şehirleşme ve yerleşme tarihine katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.
Müzik: Ali Gürsan Saraç - Piyano Eşlik Düzenleme: Selçuk Bilgin Birinci kitabımız “Geçmişten Günümüze Türk Halk Ozanları ve Şairleri Müzikali” başlığında Kültür ve Turizm Bakanlığımızın GENÇ-DES Projesi kapsamında 19-29 yaş gurubuna yönelik olarak yazılmış olup 8 büyük şair ve ozanın güftelerinin Türk Müziği Makamlarımızla bestelenmesi ve senfonik altyapılı CD'si ile ülkemizde bir ilke daha imza atmaktadır. Bu proje ile gençlerimize kendi kültürümüzü tanıyabilecekleri uygulama imkânları vererek onların yaşamlarında, okul yaşantıları ve çevrelerinde sergileyebilecekleri bir müzikal hazırlamış bulunuyoruz. Böylece kültürümüzün temel taşı olan halk şairi ve ozanlarımızın şiirleri ve güfteleri müzikli bir oyunla okullarımızda Kültür ve Edebiyat Kulübü ile Tiyatro Kulüpleri ve ülkemiz tiyatrolarımızda kolaylıkla sahnelenebilecektir.
“CANEVİ” adlı müzikalimizde halk şairi ve ozanlarının ortak noktasından yola çıkılarak gönül gözüyle görme esası işlenmiştir. Gönülden akla yolculuk yapan hikâyelerde insan sevgisi, abdallarımızın diliyle temel alınmıştır. Müzikalimiz ünlü ozanların sözleri ve deyişlerinden yola çıkmış bir orta oyunu gibidir. Farklılıkları bir bilen, dili ve gönlü sevgi olanda birleşmiştir.
Yazılan sahneleme metinleri okullarımızda eğitim-öğretim programlarında temel bir kaynak olabilecek nitelikte olup seçilen Türk Müziği Makamlarını içeren yepyeni besteler, gençlerimiz tarafından başta Kültür Bakanlığımız ve tiyatrolarımız olmak üzere ülkemizde gençlik korolarında kolaylıkla sahnelenebilecektir.
1.Kitap+CD olarak hazırlanan Müzikalimiz ülkemiz sanat kurumlarında, Devlet Opera Bale ve Tiyatroların programlarında da kullanılacak içerikte olup, Bakanlığımızın arşivlerinde her daim seslendirilebilecek yepyeni bir repertuvar gelişimine de katkı sağlamıştır.
Bu projede Hacı Bektaş-i Veli, Yunus Emre, Mevlana Celaleddin Rumi, Pir Sultan Abdal, Karacaoğlan, Hammamizade İsmail Dede Efendi, Âşık Veysel Şatıroğlu ve Neşet Ertaş gibi tarihi şahsiyetlerin öz geçmiş ve eserleri de özetlenerek sözleri kendilerine ait olan güfteleri yeniden bestelenerek eğitim amaçlı kullanımla ülkemiz gençlerine sunulmaktadır.
“Geçmişten Günümüze Türk Halk Ozanları ve Şairleri Müzikali” adlı Birinci Kitabımız GENÇ-DES Projesi kapsamında 2017 yılında 10 aylık sürede hazırlanmış ve TC. Kültür ve Turizm Bakanlığımızca maddi olarak desteklenmiştir.
Projemizin yaşama geçmesinde bizlere imkân veren başta TC. Kültür ve Turizm Bakanımıza, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüze ve Genç-Des Projesi destekçilerine ve tüm emeği geçenlere teşekkürlerimizle…



İkinci kitabımız “GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK HALK OZANLARI ve ŞAİRLERİ MÜZİKALİ PİYANO EŞLİKLİ GENÇLİK ŞARKILARI ” başlığında Kültür ve Turizm Bakanlığımızın GENÇ-DES Projesi kapsamında 19-29 yaş gurubuna yönelik olarak yazılmıştır. Bu proje tarihimizde büyük şair ve ozanlarımızın seçilen güftelerinin Türk Müziği Makamlarımızla bestelenmesi ve piyano eşlikli altyapılı CD’si ile ülkemizde bir ilke daha imza atmaktadır. Bu proje ile gençlerimize kendi kültürümüzü tanıyabilecekleri, uygulama imkânları vererek onların yaşamlarında, okul yaşantıları ve çevrelerinde seslendirebilecekleri yepyeni şarkılar hazırlamış bulunuyoruz. Böylece kültürümüzün temel taşı alan halk şairi ve ozanlarımız şiirleri ve güfteleriyle okullarımızda Hoş Sada Musıki Kulüplerinde ve ülkemiz korolarında kolaylıkla seslendirilebilecektir.
Yazılan piyano eşlik düzenlemeleri okullarımızda eğitim-öğretim programlarında temel bir kaynak olabilecek nitelikte olup seçilen Türk Müziği Makamlarını içeren yepyeni besteler, gençlerimiz tarafından başta Kültür Bakanlığımız ve TRT korolarımız olmak üzere ülkemizdeki gençlik korolarında kolaylıkla seslendirilebilecektir.
2.Kitap + CD olarak hazırlanan Piyano Eşlikli Albümümüz Ülkemiz sanat kurumlarında, konserlerde, koroların ve orkestraların programlarında da kullanılacak içerikte olup, Bakanlığımızın ve Devlet Koro ve Topluluklarının arşivlerinde her daim seslendirebilecekleri yepyeni bir repertuar gelişimine de katkı sağlamıştır.
Bu projede Hacı Bektaş-i VELİ, Yunus EMRE, Mevlana Celalettin RUMİ, Pir Sultan ABDAL, Karacaoğlan, Hammami Zade İsmail DEDE EFENDİ, Âşık Veysel ŞATIROĞLU ve Neşet ERTAŞ gibi tarihi şahsiyetlerin özgeçmiş ve eserleri de özetlenerek sözleri kendilerine ait olan güfteleri yeniden bestelenerek eğitim amaçlı kullanımla ülkemiz gençlerine sunulmaktadır.
“GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE TÜRK HALK OZANLARI ve ŞAİRLERİ PİYANO EŞLİKLİ GENÇLİK ŞARKILARI” adlı İkinci Kitabımız GENÇ-DES Projesi kapsamında 2017 yılında 10 aylık sürede hazırlanmış ve TC. Kültür ve Turizm Bakanlığımızca maddi olarak desteklenmiştir.
Projemizin yaşama geçmesinde bizlere imkân veren başta TC. Kültür ve Turizm Bakanımıza, Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğümüze ve Genç-Des Projesi destekçileri ve tüm emeği geçenlere teşekkürlerimizle…
Derya Çakır Aydın, Berivan Özbudak Akça, Aysun Aydın Öksüz, Bahar Aras Baylan, Berfin Eren Modern dünyanın var olma sebeplerinden biri de geleceğin merak edilip gelecek hakkında soru sorulmasıdır. Gelecek hakkındaki her soru manipülatif bir üretim süreci içermekte ve geleceğin zihinsel tasarımına yön vermektedir. Bugünün oluşmasını sağlayan şey; var olana getirilen eleştiriler, var olanı değiştirmek ya da geliştirmek için hayal edilenler ve bu hayalleri gerçeğe dönüştürmek için bulunan yollardır. Bugün kurulan düşler ve yapılan eleştiriler ise geleceği şekillendirecektir.
Bu bağlamda “GELECEK VE KENT” başlıklı kitapta asıl ele alınan konu, gelecek kavramını ve gelecekteki kentleri farklı bakış açılarıyla düşündürecek olan görüş ve değerlendirmeleri birleştirerek bir altlık oluşturmaktır. Bunu yaparken tabi ki günümüz kentlerinin içinde bulunduğu mekânsal koşullar ve problemler göz önünde bulundurulmuştur. Bu amaçla Dicle Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümlerine mensup öğretim elemanları ile öğrencileri tarafından “Diyarbakır & Trabzon Kentlerinde Gelecek İçin (Fütüristik) Yaşam Alanları Tasarlama ve Mekân İhtiyaçlarını Belirleme Atölye Çalışması” gerçekleştirilmiştir. Kitapta detaylarıyla anlatılan atölye sürecinde, tasarlama aşamasında farklı kültür ve bölgelerde yaşayan öğrencilerin çalışma alanlarında yaptıkları ortak çalışmalarla bir araya gelmeleri sağlanmıştır. Atölye konusu, günümüz kentlerinin içinde ya da sınırında bulunduğu mekânsal problemlerin 100 yıl sonraki biçiminin ne olabileceği sorusu üzerine kurgulanmıştır. Keyifle ve sabırla yaşanan bu deneyimi tüm tasarım camiasının görmesi dileği ile…
Oğuzhan Uzun, Emine Ketencioğlu, Derya Nil Karadağlı, Ahmet Şen Bu kitapta geleneksel motiflerin yeniden yorumlanarak, günümüz mobilya tasarımlarında kullanılması ile geçmiş ve gelecek arasında olumlu bir bağın mobilya ve ahşap ürün tasarımları aracılığıyla kurulması hedeflenmiştir.
Belli bir birikim ve yaşanmışlıkla ortaya çıkan geleneksel motiflerimizin mobilya ve ürün tasarımlarında sıkça kullanılması ve kullanıcıların hayatlarında belli oranlarda yer almasıyla; orta yaşlarda olup, geleneksel evlerde yaşayıp büyüyenler, eski günlerin sıcaklığını yeniden evlerinde hissedebileceklerdir. Yeni nesil ise, geçmişte atalarının kullanmış oldukları geleneksel motifleri evlerinde görerek dijital dünyanın soğuk motiflerinden biraz uzaklaşacaklardır.
Bu kitapta yer alan tasarımlarda kültüre dair bu yaşamsal unsurların mobilya ve ahşap ürünler üzerinde bir anlatı unsuru olarak kullanılması ile geleneksel motiflerin yeni tasarım biçimlerine dönüştürülmesine bir nebze de olsa katkı sağlayacaktır. Kültürel açıdan sorgulanan yeni form ve biçimlerle günümüzde “Z” kuşağı olarak nitelendirilen gençlere geçmiş ile günümüz arasında köprü kurma bilinci ve farklı öneriler-alternatifler sunularak geçmişle tasarım yönünden kuvvetli bir bağ kurulabilecektir.
Ayrıca kitapla birlikte özgün kimlik arayışı içerisinde olan mobilya sektörü, tasarımlarına farklılık kazandırabilme açılarından geleneksel motiflerle tasarlanacak yeni mobilyalarla bu estetik yaklaşımları kendi ürünlerine aktarırken, çoğu zaman popüler kullanımlardan uzaklaşarak orjinallik, yenilik ve yaratıcılık değerleri yüksek olan koleksiyonlar oluşturabileceklerdir.
Serdar Okur Ud çalgısı ritmik icra özelliği ve bas seslerinin varlığıyla geçmişte ve günümüzde Türk Müziğinin önde gelen çalgısı olma özelliğine sahiptir. Bu özelliğinden dolayı toplu icralarda öncelikle aranan bir çalgı olma durumunu her daim korumuştur. Perdesiz oluşu sebebiyle Türk Müziği ses sistemini kullanmaya çok müsait olmasının yanı sıra Türk Müziğinin diğer bir kolu olan Halk Müziği ve ülkemiz dışındaki tonal müzik başta olmak üzere diğer müzik türlerini de ud ile seslendirmek mümkündür. Udun genellikle gitar, piyano gibi bazı çalgılarda sıkça rastladığımız arpej ve akor icrasına uygunluğu, solo ve eşlik çalgısı olarak kullanılabilme özelliği, gelişmeye ne kadar müsait bir çalgı olduğunu bize göstermektedir. Dolayısıyla bu çalgıyı dinlemek ve çalmak bana her zaman ayrı bir keyif vermiş, aynı zamanda ilham kaynağı olmuştur.
Gelenekten geleceğe odaklı geleneksel tarzın öğrenilmesinden sonra geleneksel yapıyı bozmadan yeni arayışların nasıl olması gerektiği felsefesini hedef alan metodumuz; eğitim fakülteleri müzik öğretmenliği bölümlerinde, konservatuvarlarda ud derslerinde kullanılmak ve ud çalmak isteyen gençlerimize ışık tutmak amacıyla geleneksel ve modern teknikler içerikli hazırlanmıştır.
Müziğin birleştirici özelliğini kullanarak, müziğin estetik değerlere sağladığı katkıyı bilerek duygu yüklü, insan merkezli yetişmeniz ve insan merkezli nesiller yetiştirmeniz dileğiyle…
Sehran Dilmaç Sanat, ilk insanın varlığıyla tartışılan bir kavram olmasına karşın sanatın ifade edilmesinde kullanılan araç gereç bağlamında olsun ya da işlevselliğe sahip bir ev eşyası olsun tasarım kavramı da bu süreç içerisinde varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Sanatın ne olduğunun sorgulanmaya başlanması, sistematik olarak Antik Dönem'e dayanırken bilimsel anlamda varlık kazanması ancak on yedinci yüzyılda olmuştur. Endüstrileşme hareketlerinin on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllarda görülmesiyle birlikte tasarım kavramı yükselen bir olgu hâline gelmiştir. Dolayısıyla sanat ve tasarım, on dokuzuncu yüzyıl ile birlikte birbirine yakınlığı ve uzaklığı tartışılan ve konuşulan iki kavramdır.
Günümüzde ise teknolojinin olanakları, sanatın sadece "güzel" misyonunun ötesinde yaratıcılıkla ilgili boyutunu destekleyip farklı mecralar sunduğu için sanat ve tasarım, önceki dönemlere göre daha fazla diyalog hâlindedir. Bu süreçler, disiplinler arası yaklaşımları ortaya çıkarmıştır. Günümüzde sanatta disiplinler arasılık demek, tasarım alanlarının sanata entegrasyonu anlamına gelmektedir. Bu durum aslında çağımıza ayak uydurmak için sanatın tasarım olanaklarıyla evrilmesi de demektir. Üretilen çalışmalara bakıldığında "Sanat mı tasarım mı?" demek gibi keskin bir ayrımın yapılması da çok doğru gözükmemektedir. Günümüzde sanat ve tasarım iç içe geçmiş ve sınırları bulanıklaşmıştır. Bu nedenle bu kitapta ilk olarak sanat ve tasarım kavramları genel batlarıyla anlamlandırılmaya ve açıklanmaya çalışılmış sonrasında ise ayrılan, benzeşen noktalarına örneklerle değinilmiştir.

Marie- Laure Pham Bouwens Bu kitap, sana geri dönüşümle elde edilmiş malzemelerden yapabileceğin sekiz etkinlik önerisi sunuyor. Her yerde bulabileceğin malzemelerle eğlenmen ya da odanı süslemen için sevimli şeyler yapmanın ne kadar kolay olduğunu göstereceksin. Bu günden itibaren boş pasta kutularını, kahvaltılık gevrek kutularını, şişeleri ve kapakları toplamaya başla!
Zülüf Öztutgan Klasik gitar icrası, birçok farklı tekniğin kullanımını içermektedir. Bu teknikler arasında apoyando, tirando, arpej, tremolo, rasgueado, harmonik, bare, pizzicato, legato, trill, golpe, tambora vb. sayılabilir. Anılan teknikler; müzikal anlatımı daha etkili hâle getirmek, bazı unsurları vurgulamak, eserin yazıldığı dönemin özeliklerini yansıtmak, farklı üsluplara göndermeler yapmak ve çeşitli enstrümanları taklit etmek gibi amaçlarla kullanılmaktadır.
Bu çalışmada; gitar eğitiminin önemli bir boyutu olan ve kaynaklarda dağınık şekilde yer alan klasik gitar tekniklerinin bir araya toplanması, klasik gitara ilgi duyan ya da klasik gitar eğitimi alan kişilere tanıtılması hedeflenmiştir. Bu bağlamda klasik gitar teknikleri ayrı ayrı tanımlanmış ve uygulamaya yönelik ipuçlarıyla belirtilen tekniklerin daha kolay anlaşılması sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca ilgili tekniklere yönelik olarak verilen etütlerle bu tekniklerin pekiştirilmesi, geliştirilmesi ve eserler içerisinde uygulanması amaçlanmıştır.
Bu kitap içerisinde yer verilen tekniklerin; gitar eğitmenleri, besteciler ve gitaristler tarafından bilinmesinin klasik gitar müziğine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca kitap içerisindeki tekniklere yönelik olarak verilen özgün etütler, gitar eğitimi dağarcığına yeni eserler kazandırılması yönünden dikkat çekicidir.
Nuray Bayraktar Nilgün Görer Tamer Ayşe Tekel Nilüfer Gürer Aybike Ceylan Kızıltaş Nihan Oya Memlük Çobanoğlu Bilge Armatlı Köroğlu Temel tasarım; görsel sanatlar alanından mimarlık, kentsel tasarım ve şehir planlama alanlarına kadar tasarımla ilgili tüm disiplinlerde geçerli ve ortak bir eğitimdir. Temel tasarım eğitimi, tasarımın altyapısını oluşturan görsel alfabenin teknik olarak öğrenilmesini zorunlu kılar. Görsel alfabe; tasarlama ve soyutlama becerilerinin, temel tasarım elemanlarının, araçlarının ve ilkelerinin, temel tasarım eğitimi sürecinde içselleştirilmesiyle öğrenilir. Bu çerçevede temel tasarım eğitimi, tasarımın amacına uygun olarak görsel algının geliştirilmesinin yanı sıra tasarımda ortak bir değer yargısı oluşturulmasına da hizmet eder. Temel tasarım eğitiminde ortaya çıkan sonuç ürün yaratıcı eğilimlerin somut ifadesidir. Bu nedenle, yaratıcı düşüncenin geliştirilmesine yönelik arayışlar, temel tasarım eğitiminin öncelikli konusunu oluşturmaktadır.
Görsel Eğitimde Yaratıcılık ve Temel Tasarım kitabı, temel tasarım eğitiminin tüm tasarım disiplinleri için geçerli ve ortak ipuçlarını barındıran bir içerikle hazırlanmıştır. Kitap, eğitimcilere ve öğrencilere yönelik bir başvuru kaynağı olmasının yanı sıra görsel okuryazarlığın toplumda yaygınlaştırılması açısından da önemli bir araç olarak görülmektedir.
Aslı İgit, Bayram Oğuz Aydın, Burcu Gümüş, Derya Ölçener, Doğan Arslan, Elif Atamaz, Ezgi Karaata, İlknur Karahan, Mustafa Aydemir, Özge Sayılgan, Özlem Duğan, Serenay Şahin, Yüce Sayılgan, Yüksel Balaban, Görsel iletişim tasarımını tanımlamanın zorluğu; öncelikle bu alanın içerdiği farklı alt disiplinlerin yan yanalığına mı yoksa fotoğraf, grafik sanatlar, animasyon ve film tasarımı gibi çeşitli disiplinlerin birbirleri ile iç içe geçerek hibritleştiği bir ortaklaşmaya mı dayandığı sorunsalından kaynaklanmaktadır. Görsel iletişim tasarımı, aslında ne içerdiği bir alt alana indirgenebilir ne de bu alt alanların uzmanlıklarından bağımsızdır. Fakat bir disiplin olmaya özgü sınırlara sahip söz konusu özerk alt disiplinlerden farklı olarak bir hibritleşme mekânı olarak tanımlanabilir, bu mekânda mecralar araçsallaşır ve temelde mecra-ötesi ve proje bazlı üretimin önü açılır. Bu durum, alanın kuramsallaşma ve araştırma ayağı için de geçerli sayılabilir. Nitekim bu kitap, birbirinden farklı “disiplin”lerden görsel iletişim tasarımı alanına katkıda bulunan çeşitli yazarların desteği ile oluştu. Grafik tasarım, animasyon, illüstrasyon, dijital oyun, halkla ilişkiler, felsefe ve görsel sanatlar gibi disiplinlerin görsel iletişim tasarımı çatısı altında nasıl bir araya gelebileceğinin de bir örneğini oluşturdu. Bu kapsamda kendini görsel iletişim tasarımı alanı içinde tanımlayan veya bu alanla bir biçimde ilgi kurabilen farklı disiplinlere açık bir çağrı ile yola çıkılan bu derlemenin içinde hem araştırmaya dayalı çalışmalara hem de kuramsal tartışma modelini izleyen makalelere yer verildi.
Oğuz Dilmaç 21. yüzyıl, bilgi temelli toplum yapısında köklü dönüşümlerin ve değişimlerin meydana geldiği bir dönemdir. Toplumsal hayatın temel dinamiklerinden biri olan eğitim olgusu da bu değişim ve dönüşüm sürecinden etkilenmiş ve geleneksel eğitim pratiklerinin yerine yapılandırmacı, çoklu zekâ, proje tabanlı öğrenme ile problem çözme, eleştirel düşünme, etkili iletişim gibi becerileri ön plana çıkartan kuram ve uygulamalara dayanan bir anlayışa kavuşmuştur. Dolayısıyla benimsenen bu öğrenme teorilerinin doğasına uygun yeni ölçme ve değerlendirme yaklaşımları geliştirilip uygulanmaya başlanması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Oysa geleneksel değerlendirme, öğrencilerin sahip oldukları farklı bilgi, beceri ve gelişmeye açık yönlerini yeterince dikkate almayarak sadece öğrencilerin öğrenme sonunda hangi davranışları hangi düzeyde kazandıklarını tespit etmeye çalışan bir anlayışa sahiptir. Bu nedenle 21. y.y. bireylerinin yetiştirilmesinde gerekli olan estetik duyarlılık, empati yapabilme, yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme, iletişim teknolojileri becerileri, esneklik ve uyum, girişimcilik ve öz yönetim gibi becerileri değerlendirebilecek araç ve yöntemlerin işe koşulması gerekmektedir. Sanat eğitimi doğası gereği bireyin kendini duygu ve düşüncelerini yorumlayarak ortaya koyması yönünde yapılan uygulamaları içeren bir eğitim sürecini kapsar. Elbette bu süreç içinde standart birtakım
ölçme değerlendirme yöntemlerinin kullanılması, sanat eğitiminde belirlenen amaçlara ulaşma düzeyi hakkında doğru dönütler veremeyebilir. Dolayısıyla sanat eğitimcilerinin, öğrencileri öğretim programlarında belirlenen ölçütlere göre doğru ve güvenilir bir şekilde değerlendirebilmeleri için tamamlayıcı değerlendirme yöntem ve araçlarına ihtiyaçları vardır.
Bu kitapta sanat eğitiminde geleneksel değerlendirme yöntem ve uygulamalarının dışında tamamlayıcı değerlendirme yöntemlerinin kullanımına ilişkin örnekler verilerek farklı bakış açıları sunulmaya çalışılmıştır. Okul öncesinden üniversiteye kadar olan geniş bir süreci kapsayan eğitim dönemlerinde verilen sanat eğitimi derslerinde öğrencilerin değerlendirilmesinde kullanılabilecek yardımcı bir kaynak olması ümit edilmektedir.

Anıl Ertok Atmaca, Armağan Konak, Ayşe Çakır İlhan, Burçin Türkcan, Enver Yolcu, Merih Tekin Bender, Meryem Deveci, Serdar Tuna, Suzan Duygu Bedir Erişti “Görsel Sanatlar Öğretimi” kitabı, zengin içeriği ile öncelikle eğitim fakültelerinin temel eğitim bölümü sınıf öğretmenliği lisans programlarında yer alan ilgili dersler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bununla birlikte kitabın bölümleri, eğitim fakültelerinin resim-iş eğitimi programları başta olmak üzere, üniversitelerin tüm sanat ve sanat eğitimi ile ilgili programlarını da kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Sanat, Düşünce Dünyası İçinde Sanat, Tarihsel Süreç İçinde Sanat, Türkiye’de Sanat, Sanat Eğitiminin Gerekliliği ve İşlevi, Yaratıcılık, Görsel Kültür ve Sanat Eğitimi, Disipline Dayalı Sanat Eğitimi Yöntemi, Çocuğun Sanatsal Gelişim Aşamaları, Resimlerine Göre Çocuk Tipleri, Çocuk Resimlerinin Ortak Özellikleri, Sanatsal Yetenekli Çocuklar, Sanatsal Etkinliklerin Sergilenmesi, Müze Eğitimi, Görsel Sanatlar Eğitiminde Ölçme ve Değerlendirme kitabı oluşturan bölümlerdir.
Bu kitabın, öncelikle eğitim fakültelerinin ilgili programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarının ve günümüz öğretmenlerinin, öğrencilerini sanatla ilgili, özgür ve yaratıcı anlatım biçimleri oluşturabilen, nitelikli bireyler olarak geleceğe hazırlamalarında yararlı olacağı düşünülmektedir.
Meltem Demirci Katırancı Görsel Sanatlar Öğretimi kitabı, güncellenen öğretmenlik programları doğrultusunda lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi almakta olan görsel sanatlar öğrencilerinin, öğretmen adaylarının ve görsel sanatlar öğretmenlerinin, alanda detaylı bilimsel verilere ulaşmalarını sağlayabilmek, mesleki gelişimlerine katkıda bulunabilmek ve eğitimin her kademesine yönelik yaratıcı fikirler üretmelerine farklı olanaklar sunabilmek amacıyla bir ders kitabı niteliğinde hazırlanmıştır.
Bu kitap, içeriği ile, çocuğun doğal gelişimine özen göstererek dışa vurumlarında onun cesaretini arttırmak ve onu bir sonraki evreye hazırlayarak daha yüksek bir yorumlamaya doğru cesaretlendirmek için gereken temel bilgilere, Türk kültürüne ve değerlerine sahip olma bilincinin ve Türk toplumuna ait olma hissinin yaşatılabileceği konulara yer vermekte; Görsel sanatlar alanına dâhil edilen farklı sanat türlerinin, teorik ve uygulamalı alanlarını bütünleştirerek, sanatın “Nerede? Ne zaman? Neden? Nasıl? Ne kadar? Ne ile?” öğretilebileceğini, “Nasıl?” değerlendirilebileceğine, sanatın öğretiminde baş vurulan yaklaşım, yöntem, teknik ve yaratıcı etkinlikleri kullanarak yol göstermektedir.
Görsel sanatlar öğretiminde; görünen gerçeğin çizilip boyanmasından ve bilgiyi olduğu gbi kullanmaktan ziyade önemli olan, görünenden hareketle keşfetme isteğinin başlatılması ve ulaşılan sonuçları görsel bir dille ifade edebilme hazzının çocuklara yaşatılmasıdır. Öğretmeyi seven ve öğrencilerini hissedebilen öğretmen, bu mutluluğu yaşatabilmenin arayışı içerisine girebilir.
Murat Yakar, Atilla Karabacak, Şafak Fidan Harita harita türleri yeraltı ölçmeleri tünel ölçmeleri hidroğrafik ölçmeler deformasyonel ölçmeler endüstriyel ölçmeler küresel konumlama sistemleri içermektedir.
Hasan Hakan Okay Beraber müzik yapma eylemi, olasılıkla müziğin en eski uygulanma şekillerinden biridir. Yapılandırmacı programın eğitim yaşantımıza girmesiyle, okul ortamlarında beraber müzik yapmak daha önemli ve farklı bir anlam kazanmıştır. Bu anlam, yapılandırmadığın öğreneni ve rehber göreviyle öğretmeni, müzik yapmaya daha fazla yönlendirmesi ya da bu beklentiyi doğurmasından kaynaklanır.
Bu çalışma, okul müziğinde yoğun olarak kullanılan blokflüt, melodika, Orff çalgıları ve öğretmenin kendi çalgısını, oda müziği yapma anlayışıyla bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Öne konan fikir, çoksesli müziğin önemli figürlerine ait güzel, yalın müzik cümlelerinin, dile getirilen okul müziği çalgılarıyla çalınması; bu sırada öğretmenin de solist kimliğiyle, oluşan bu orkestrayı yönlendirmesine dayanmaktadır.
Çalışmada görülen orkestrasyon anlayışında, armonik temel yapıyı melodika ve/veya blokflüt; ritmik eşliği Orff çalgıları kapsamında değerlendirilen perküsyon çalgıları ve solistik görevi de müzik öğretmeni üstlenmiştir. Aynı zamanda kitap içerdiği 15 eser ile birlikte, okul ortamlarında beraberce nitelikli müzik yapmaya yönelik bir fikri taşımakta ve müzik eğitimcilerine bu yönde bir öneri sunmaktadır.
Sanem Soylu Yılmaz Sinop'ta bulunan Balatlar Kilisesi, Prof. Dr. Gülgün Köroğlu başkanlığında 2010 yılından beri yürütülmekte olan bilimsel arkeolojik kazılar ile gün ışığına çıkartılmaktadır. Arkeolojik kazılarla elde edilen buluntular, yapılar topluluğunun 5. yüzyıldan 20. yüzyıla değin kilise-manastır ve etrafının Hristiyan mezarlığı olarak kullanıldığını göstermektedir. Sinop Balatlar Kilisesi mezarlarından ortaya çıkarılan kazı malzemesi incelenerek Hristiyan mezar geleneklerinin yüzyıllar içerisindeki dönüşümünün anlaşılabilmesi açısından önemli olduğu düşünülen bir “örnek alan” çalışması yapılmıştır.
Ortodoks Hristiyanlığın ölümü kavrayışı, ölümün ve ölümden sonra yaşam fikrinin mezar geleneklerine yansıması, mezar örnekleri üzerinden değerlendirilmeye çalışılmıştır. Kitap, yazarın doktora tezinden üretilerek okuyucuya sunulmuştur.
Oğuz Han Öztay İnsanın özünde her daim “iletişim” vardır aslında. Bir şeyleri “iletmek” veya “iletileni” almak durumunda bulunan insan için vazgeçilmez bir etkileşimdir. Roma döneminde duvarlara asılan ve taş bloklardan oluşan Acta Diurna'dan günümüze değişen haber alma usulleri, “iletişiminin” şeklini değiştirse de esasını değiştirmemiştir.
Haberi veya bilgiyi iletmek-almak kısacası insanın doğasındaki “merak” unsurunu tetikleyen iletişim isteği, zamanla propaganda aracı olarak kullanılmış, yararının ötesinde kimi zaman da telafisi mümkün olmayan zararlar meydana getirmiştir. Propaganda ve propagandanın kötü amaçlarla kullanımı denilince ilk akla gelen Nazi Almanya'sı olduğunda, ideoloji ve iletişimin tehlikeli amaçlarla da kullanılabileceği unutulmamalıdır.
İdeolojinin birçok alanda kullanıldığı görmek ve hatta normalleştirmek, ideolojinin (politik anlamda) girmemesi gereken alanlarda da normal karşılanmasına neden olmuştur. Bu durum en çok sanat ve sanatçıyı etkilemiş, özgür olması gereken bu alanın bağnaz ve bağımlı olmasına yol açmıştır.
Bu eserde, ülkemizde muhafazakâr kesimin içinden çıkarak kendi ideolojik duruşu kapsamında var olmaya çalışmış olan Hasan Nail Canat ekseninde muhafazakâr sanat, ideoloji ve iletişim kavramları ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.