İşletme ve İktisadi Bilimler \ 5-36
Merve Gerçek Teknolojik gelişmelerin yaşamlarımızın her alanını etkilediği bir çağda, sürekli değişen iş çevrelerinde hayatta kalmaya çalışan örgütler, yeni yaklaşımlara yönelmektedir. İlerleyen yıllarda değişimin hızının daha da artacağı, örgütlerin değişime uyum sağlama becerisinin her zamankinden daha önemli hâle geleceği bir dünyada belirsizliği aşmanın, değişimi kucaklamanın ve yenilikçiliği teşvik etmenin yolu çeviklikten geçmektedir. Dünyaca ünlü çok uluslu işletmelerden, küçük ölçekli yerel işletmelere kadar birçok örgüt, yoğun bir şekilde çevik yönetim anlayışı ve örgüt çevikliği hakkında bilgi sahibi olmaya çalışmaktadır. Bu nedenle, çevikliği anlamlandırabilmek için çeviklik ile ilişkili kavramları gözden geçirmek ve güncel araştırmaları derinlemesine inceleyebilmek önem taşımaktadır. Bu eserde, çevik yönetim anlayışı çerçevesinde çeviklik kavramının üretim, tedarik zinciri, proje yönetimi ve çevik yöntemlerden oluşan altyapısı hakkında temel bilgiler sunulmuştur. Ayrıca kuramsal temelleriyle iş gücü çevikliği ve çevik liderlik konularına yer verilmiş; örgütlerde çevik dönüşüm için yaklaşımlar ve uygulamalar farklı bakış açılarından ele alınmıştır. Bu eserin, değişimin hızlı olduğu iş çevrelerinde çalışanlar ile yöneticiler için olduğu gibi endüstri mühendisliği, işletme, iktisat, örgüt psikolojisi ve insan kaynakları yönetimi gibi alanlarda çalışan araştırmacılar, lisans ve lisansüstü öğrencileri için de faydalı olacağı düşünülmektedir.
Mevlüt TÜRK Yeşil pazarlama uygulamalarında, “ürünlerin çevreci özelliklerini abartarak pazarlamak” yerine (yeşil boyama), çevreci bir anlayışın bütünüyle benimsenerek uygulanması; tüketicilerde çevre bilincini geliştirici çabalara önem verilmesi; orta ve uzun vadede yeşil ürün talebinin büyümesine katkı sağlayacak ve firmalar da bundan yarar sağlayacaklardır. Diğer taraftan, toplumda bu şekilde çevre bilincinin gelişmesiyle, toplum hem kamunun hem de özel sektörün uygulamalarının denetçisi olacaktır. Yani örgütlü ve tepkili bir toplum olma yolunda daha hızlı mesafe alınması mümkün olacaktır. Yasaların uygulanması, kamu görevlilerinin ve denetçilerinin tutumuna ve insafına bırakılmamış olacak, sorunu içselleştiren bireyler ve toplum bu konudaki tepkilerini hemen ortaya koyacaktır. Çevreyi koruma ve geliştirme düşüncesi bir hayat tarzı haline gelecek ve tüketicilerin çevreyi kirletici davranışları da azalacaktır. Öte yandan, kirletenler karşılarında, yasalardan ve kamu görevlilerinden önce toplumu göreceklerdir. Ayrıca, “kirleten öder” kuralı çerçevesinde yapılan bazı pervasızlıkların da önüne geçilebilecektir. Tüketicinin satın alma davranışı ve oy kullanma hakkı sebebiyle, genel ve yerel yönetimlere ve firmalara karşı kullanabileceği çok önemli bir yaptırım gücü vardır. Bu gücün farkına varan herkes, onun çevresini kirletmemeye özen gösterecektir.
Bu çalışmada; çevrenin korunması ve geliştirilmesinde, sadece yasal düzenlemelerin ve kamu gücüne dayalı bir koruma anlayışının yeterli olmadığının; bunların yanı sıra toplumda çevre bilincinin geliştirilmesinin ve bu bağlamda da işletmelerin çevreye karşı sosyal sorumluluk bilinci ile hareket etmelerinin; ayrıca, pazarlama faaliyet ve uygulamalarında çevreci pazarlama anlayışı yoluyla, tüketicilerde çevre bilincinin gelişmesine katkı sağlamalarının önemi ve gerekliliği vurgulanmıştır.
Burcu Güvenek, Doğan Uysal, Erdem Ateş, Ezgi Mert, Fatma Ünlü, Gazi Polat, Gülbahar Kabaloğlu, Haldun Soydal, Hayriye Sağır, Mahmut Sami Duran, Mustafa Serdar Acar, Mücahide Küçüksucu, Pınar Yardımcı, Sevilay Konya, Sevim Dilekoğlu Çalca, Sumru Bakan, Şerife Gamze Albayrak, Zeynep Karaçor Çevre ekonomisi, makroekonomik sitem ile çevre arasındaki ilişkileri inceleyen iktisat biliminin alt dalıdır. Kirlilik sorunları, ekosistem hizmetlerinin ve biyolojik çeşitliliğin kaybı, atık yönetimi, ormansızlaşma, kentsel yayılma, genel olarak kaynakların tükenmesi ve özel olarak enerji kullanımını çevre ekonomisinin konuları olarak ifade etmek mümkündür. Ekonominin alt dalı olarak ifade ettiğimiz çevre ekonomisi, çevresel sorunlar ve doğal kaynakları analizlerine konu etmektedir. Bu kitapta, çevre ekonomisinin teorik ve kavramsal temelleri hakkında bilgi verilerek çevre ekonomisi ile ilgili güncel araştırmalar ele alınmakta ve çevre ekonomisine yönelik politikalar incelenmektedir. Çevre ekonomisinin her bir boyutunun ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, sürdürülebilir kalkınma için büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda çevre ekonomisi alanında son yıllarda artan araştırmalar ile birlikte ulusal literatürde eksikliği hissedilen bir edit kitap boşluğunun doldurulmasının hedeflendiği eserimizde, konu akışına göre sıralanmış ve alanında uzman akademisyenler tarafından kaleme alınan on bir bölüm bulunmaktadır. Kitap; lisans ve lisansüstü öğrencilerinin yanı sıra disiplinler arası bir yaklaşım olan çevre ekonomisi konusuna ilgi duyan bütün okuyucu ve araştırmalar için de yararlı bir referans kaynaktır.
Cennet Gürbüz, Ferhat Bitlisli, Hakkı Kıymık, Özlem Nilüfer Karataş Aracı Sanayi devrimiyle başlayan bilim ve teknolojide yaşanan gelişmelerin etkisiyle artan dünya nüfusu ve refah talebi, çevreye duyarlı olmayan üretim ve tüketim, çarpık kentleşme, ormansızlaşma gibi birçok neden atmosfere salınan insan kaynaklı sera gazı emisyonlarının ve küresel iklim değişikliğinin artmasına neden olmaktadır. Otoriteler küresel iklim değişikliğinin ve buna baş neden olarak gösterilen sera gazı salınımının insanlığın son yüzyılda karşı karşıya kaldığı en önemli problemlerden biri olduğunu söylemektedir. Bu problemin kontrol edilmesinin öneminin anlaşılması ile kontrol ve azaltım çalışmalarının ekonomik ve finansal boyutlarıyla da ele alınması gerekliliği, muhasebe alanında da önemli gelişmelere sebep olmuştur.
Sera gazlarının azaltım çalışmaları sonucu ortaya çıkan maliyetlerin izlenmesi, çevresel yaptırım ve cezaların artmasının işletmeye olası mali sonuçları, emisyon azaltımları sonucu elde edilen kredi ve sertifikalara ilişkin alım, satım işlemelerinin kayıt altına alınması, çevresel karbon vergilendirmelerinin kayıt altına alınması gibi durumlar çevre muhasebesi ve bir alt birim olarak da karbon muhasebesine ihtiyacı gündeme getirmiştir. Karbon Muhasebesi; emisyon miktarlarının hesaplanmasını ve mali işlemlerini, emisyon ticaretine ilişkin alım satım işlemlerini, vergisel karbon işlemlerini kayıt altına almayı ve raporlamayı ifade etmektedir.
Bu kitap çalışması öncelikle karbon muhasebesinin, çevre muhasebesinin bir alt dalı olması hasebiyle çevre ve çevre sorunları kavramıyla birlikte kısaca çevre muhasebesi hakkında bilgiler vermiştir. Sonrasında karbon muhasebesinin çıkış noktasını oluşturan karbon ticaretine detaylı olarak değinerek uygulamada ve literatürde yer alan muhasebe uygulamalarını örneklerle açıklayarak ortak bir muhasebe dilinin oluşması için önerilerde bulunmuştur. Son olarak da karbon uygulamalarına vergisel açıdan değinerek araştırmacılara karbon ticareti ve muhasebesi konularını her yönüyle değinerek bir rehber niteliğinde olmayı amaçlamıştır.
Yunus Kutval, Özgür Kanbir İslam iktisadının temel kurum ve meselelerinin ele alındığı kitaplardan oluşan Cep Kitapları dizisinin yedinci kitabı olan bu eserde, çevre ve ekoloji konusu teorik bir derinlikten ziyade her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir içerikte anlatılmaya çalışılmıştır. Günümüzde kapitalizm, büyük ölçüde ahlaki değerlerden soyutlanmıştır. Bunun zararlarını insanlık, küresel ısınma ve çevre felaketleri olarak görmektedir. İslam dininin esasları çerçevesinde şekillenen İslam iktisadı ise insanı ve tabiatı sömürme temelli bu yozlaşmış üretim ilişkilerine alternatif olarak yükselmektedir. İslam dinine göre Allah'ın yeryüzündeki halifesi insandır. İslâmî prensipler çerçevesinde şekillenen İslam iktisadının tanımladığı insan modeline göre tabiat, yaratıcının bir emaneti olarak görülmeli, canlı-cansız tüm varlığa saygı duyulmalı ve üretim-tüketim odaklı değil de etik değerler taşıyan iktisadi faaliyetler yürütülmelidir. Kitap bu anlamda ekoloji ve çevre konusuna İslam iktisadı perspektifi ile yaklaşmakta ve konuya dair çözüm önerileri sunmaktadır.
Abdulgazi Yıkıcı, Aslı Bek, Berivan Özay Acar, Enes Yalçın, Fergül Özgün, Hande Saraçoğlu, İbrahim Aytekin, İbrahim Eseroğlu, İhsan Oluç, Kader Aksoy, Kenan Koç, Öznur Doğan, Perihan Dutlu Erten, Selçuk Efe Küçükkambak, Selvi Vural, Volkan Turan Yaşanabilir çevre, bütün dünyayı ilgilendiren küresel bir konudur. Ülkelerin kalkınma arzusu, sanayileşme ve kentleşmenin durdurulamaz bir hızla ilerlemesi, nüfusun giderek artışı, çeşitli çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir. Ekonomik gelişmişlik ve ilerleme için gerçekleştirilen faaliyetler, çevre sorunlarına neden olurken bu durum aynı zamanda ekonomik bir külfet olarak geri dönmektedir. Dolayısıyla çevre konusu son derece karmaşık bileşenleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenledir ki çevre ve ekonomisine yönelik etki ve sonuçlar, ulusüstü kuruluşların, devletlerin ve yerel yönetimlerin etkin ve yerinde politikalar geliştirip uygulamasını zorunlu kılmaktadır.
Söz konusu politikaların geliştirilmesine akademik bir bakış açısıyla rasyonel tespitlerde bulunmak, bilimsel metot ve öneriler geliştirmek oldukça önemlidir. Bu kitap, çevre ve ekonomisine yönelik politika, yönetim ve uygulamaların yanı sıra konuya ilişkin sorunlara yönelik çözüm önerilerini de içermektedir.
Ahmet Tuğrul Tuğer Küresel iklim değişikliği, okyanusların asitlenmesi, kuraklık tehlikesi, doğal kaynakların ve biyolojik çeşitliliğin kaybı, dünyadaki bütün paydaşların çözümüne katkı yapması gereken ortak sorunlar arasındadır. Devletler, uluslararası örgütler ve işletmeler gibi tüketici olarak bireylerin de mevcut sorunların farkında olarak, gündelik hayatlarındaki davranışlarını gözden geçirmelerine ihtiyaç duyulmaktadır. Yeryüzünde olumsuz etkileri daha da hızlı hissedilen ekolojik çöküşün önlenmesi, gelecek nesillerin düşünülerek tüketim kararlarının alınması tüketici bireyler için bir ahlaki zorunluluk olmuştur. Bu kapsamda, bireysel tüketicilerin çevresel hassasiyetlerinin, bireysel değerlerinin, ahlaki zorunluluklarının çevreci tüketim davranışına etkilerini incelemek önem taşımaktadır. Çevreci tüketim davranışı, kaynak tüketme esaslı olabilmesi nedeniyle çelişkili bir kavram olarak algılanabilir ancak tüketimin farklı aşamalarında toplumsal ve çevresel sürdürülebilirliği desteklemektedir. Dolayısıyla, çevreci tüketimin kapsamının ve sürdürülebilirlikle ilişkisinin anlaşılması önemlidir. Bireylerin ahlaki zorunluluk hislerini yansıtan bireysel normlar, farklı satın alma öncesi, sırası ve sonrasındaki kararlarında tüketicilerin çevreci tutumlarını ve davranışlarını olumlu etkileyebilmektedir. Bu aşamada, bireysel değerlerden başlayarak inançlara ve sonrasında normlara etki eden bir zincirin, çevre dostu davranışları daha etkili açıklayabileceğini öneren Değer-İnanç-Norm (D-İ-N) Teorisi, bireysel normların olumlu etkisinin kalıcı olabileceğini savunmaktadır. Bu kitapta, farklı çevreci tüketim davranışları gözden geçirilmiştir ve (D-İ-N) teorisi kapsamında, değerlerden başlayan bir bilişsel zincirle tetiklenen bireysel normların gündelik hayattaki çevreci tüketim davranışların üzerindeki etkisi üzerine olan bir araştırmaya yer verilmiştir.
Seçil Mine Türk Çevresel güvenlik kavramı, Soğuk Savaş sonrası dönemde önemi giderek artan insan güvenliği, ortak güvenlik ve kaynak çatışması yaklaşımlarını da içine alan çok geniş bir kavramdır. Geleneksel güvenlik anlayışı dar bir bakış açısına sahiptir ve güvenlik politikaları geleneksel anlayışın yanısıra çevre ile ilgili politik yaklaşımları da içine alacak şekilde genişlemelidir. Bu doğrultuda, çevre konusu ve çevre ile ilgili temel sorunlar yüksek politika alanı olarak kabul edilmelidir. Çevre sorunları askeri yöntemlerle çözülememekte, devletler bu sorunların çözümünde yetersiz kalmaktadırlar. Çevresel güvenlik yaklaşımı bu sorunlar karşısında bir araç olarak görülmektedir.
Yeni güvenlik anlayışı çerçevesinde Marmara Denizi'nde gerek fiziki gerekse hukuki açılardan birçok çevresel güvenlik riski vardır. Bu riskler, deniz ekosistemini ve bölgede yaşayanları tehdit etmektedir. Marmara Denizi ve Bölgesi hem Türkiye'nin ulusal hakları hem de buradaki ortak değerler bağlamında korunması gereken bir alan olarak kabul edilmektedir.
Bu çalışma esas olarak çevresel güvenlik yaklaşımları ekseninde Marmara Denizi'nin çevresel güvenlik sorunsalını irdelemek ve bu bölgede ortaya çıkan çevre sorunlarının çözümü için bir çerçeve oluşturmak üzere yazılmıştır.
Zübeyir Çelik, Aypar Uslu Tüketicilerin çevrim içi bilgi arama sürecinde, bilgi edinme araçlarından vlog ve blog temalı içeriklerin satın alma niyetine etkisine yönelik çalışmalar yapılmış olmasına rağmen bilgi teorisi, teknoloji kabul modeli ve akış teorisinin bütünleşik çerçevesini kullanan bir çalışma bulunmamaktadır. Bu doğrultuda, bilgi teorisi, teknoloji kabul modeli ve akış teorisinin bütünleşik çerçevesini kullanarak çevrim içi bilgi arama sürecinde bilgi edinme araçları olarak vlog ve blog’ların satın alma niyeti üzerindeki etkisini incelemek isteyen araştırmacılar için bu kitabın faydalı olacağı düşünülmektedir.
Mehtap Sümersan Köktürk, Emine Çobanoğlu, Taşkın Dirsehan Güçlü bir pazarlama yönetimi, bir firmanın finansal performansını artırır. Çünkü satışı kolaylaştırır. Günümüzde ise satış, platform değiştirerek bilgisayar ortamına geçmiş ve yeni iş kolları oluşturmuştur. Dolayısıyla, satış biçimleri de değişmiştir. Mağazalar İnternet’e taşınmış; dinamik, interaktif, 24 saat açık dükkânsız perakendecilik uygulamaları başlamıştır. Artık, çok daha düşük yatırımlarla girişimcilere yeni fırsatlar doğmaktadır.
Bu çalışma, gelecekte de potansiyeli yüksek görünen çevrimiçi satışa yönelecek girişimcilerin ihtiyaç duyacağı; arama motoru optimizasyonu, lojistik, vergilendirme, ödeme yöntemleri, sosyal medya, e-tüketici gibi konuları örnek olaylarla ele alarak ilgilenenlere bir alet çantası sunmaktadır.
Fatma Demirci Orel, Naz Demirkılıç Çocuklar, tüketici olarak alışverişte kullanacakları bilgi ve davranışları sosyalleşme süreci içinde öğrenirler. Bu süreç, küçük yaşlarda başlar ve ömür boyu devam eder. Çocukların tüketici rolü kazanmasında ebeveynlik tarzı ve medyanın etkisi yadsınamaz.
Çocuklarının tüketim davranışlarını çocuk yetiştirme tarzlarına göre belirleyen ebeveynler, aynı zamanda onların etkisi altında kalarak satın alma davranışı gerçekleştirirler. Bu etki daha çok çocukların usandırıcı davranışları ile ebeveynlerini baskı altına almaları şeklinde ortaya çıkar. Bezdirme gücü olarak nitelendirilen bu gücün gelişmesinde, ebeveynlik tarzlarının yanı sıra çocukların medyada yer alan gıda reklamlarına maruz kalma durumu da önemli yer tutar. Reklamların etkisiyle özellikle küçük yaştaki çocukların endüstriyel gıdalara yönelik satın alma taleplerinde ebeveynleri üzerinde bezdirme gücünü kullanmaları yaygın görülen bir davranıştır. Ne yazık ki bu baskı altında kalan ebeveynlerin satın aldıkları gıdaların tüketimi, çocukluk çağı obezite problemine davetiye çıkarmaktadır. Bu problemin çözümüne katkı sağlamak meselenin sosyal boyutuyla ilgilenmeyi de gerektirir.
Bu kitapta, çocukların tüketici olarak sosyalleşme süreci endüstriyel gıdalar bakımından incelenmiş, bu gıdaların talebine yönelik geliştirilen bezdirme gücünde ebeveynlik tarzları ve medyanın rolü ebeveyn ara buluculuğu ile ilişkilendirilmiştir.
Seda Taş Günümüzde tüketimin toplumsal ilişkiler üzerindeki belirleyiciliği artmaktadır. Bu durum tüketici gruplarını ve davranışlarını çeşitlendirmektedir. Hiç şüphesiz ki bu gruplardan biri de çocuklardır. Kâr artırma hedefinde olan tüketim kültürü çocukları yeni tüketiciler olarak üreticilerin hedef kitlesi hâline getirmektedir. Üretici firmalar, tüketim mekânlarında çocuklara yönelik tüketim ürünlerine daha çok yer vermektedir. Bununla birlikte çocuk modası ve çocuklara yönelik pazarlama stratejileri önem kazanmakta, çocukların istek ve ihtiyaçlarını belirlemek amacıyla pek çok araştırma yapılmaktadır.
Çocuklar, geleceğin tüketicileri olarak birer yetişkin olduklarında çocuklarına kazandıracakları satın alma alışkanlıkları ile tüketim döngüsünün devam etmesini sağlayacaklardır. Bu nedenle yeni oluşan çocuk pazarı ve çocukların pazardaki durumu her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Çocuklar yeni tüketim davranışlarıyla birlikte yeni roller edinmektedir. Edinilen bu yeni roller çocuğu, çocukluğu, çocukluk kültürünü yani çocukların dünyasını değiştirmektedir.
Bu kitapta, çocukların tüketici bireyler hâline gelip gelmedikleri sorusuna yanıt aranmaktadır. Bu doğrultuda çocukların tüketim sosyalleşmesi aile, arkadaş grubu, kitle iletişim araçları ve boş zaman değerlendirme gibi sosyalleşme araçları gözetilerek değerlendirilmektedir. Çocukların tüketim toplumsallaşması sürecinde hangi tüketim değer ve davranışlarını edindikleri incelenerek çocukların dünyasındaki değişmeler yine onların gözünden ortaya konulmaktadır.
Uğur T. Kaplancalı Bilgisayar ve benzeri elektronik cihazlara erişebilirlik oranı o kadar yüksek bir ivme kazandı ki artık “Teknolojiye Doğan Çocuklar” diyebileceğimiz bir nesil ile karşı karşıyayız. Günümüzde çoğu çocuk; her türden elektronik cihazları kullanmayı, okumayı ve yazmayı öğrenmeden önce öğrenir hâle geldi.
Teknolojinin tüm sektörlere yaygın ve baskın şekilde hâkim olduğu bir dünya ekonomisine doğru ilerliyoruz, artık dünyanın en değerli şirketleri arasında teknoloji geliştiren veya teknolojiyi en iyi şekilde kullananlar çoğunlukta. Teknoloji ve yazılımın (ya da kodun) artan bu hâkimiyeti iş gücü piyasasındaki dengeleri de bozmakta. Genç işsizlik oranlarının yüksek olduğu gelişmiş ya da gelişmekte olan ülkelerin çoğunda, kodlama kaynaklı bilgisayar becerileri; teknolojiye dayalı mevcut işlerin sayısı ile bu pozisyonlara uygun vasıflı kişi sayısı arasındaki “beceri boşluğu”nu doldurduğu için gereklidir. “Maker” hareketinin daha yaygın hâle geldiği günümüzde, gençlerdeki bu tür becerilerin −özellikle de kodlamanın− eksikliği, genelinde robotik, makineler ve hatta oyunlar gibi çok çeşitli dijital yapımcı projelerinde yer alanlarla kurulabilecek bağlantıları ve iş birliklerini olumsuz yönde etkileyecektir.
Bu kitap, iki ayrı Türkçe kodlama kütüphanesi tanıtmanın ötesinde çocuklara yönelik temel bilişim kavramlarına ve teknolojilerine dikkat çekmektedir. Ebeveynler ve eğiticiler çok küçük yaşlardan itibaren bilişim teknolojilerine ve kodlamaya merak saran çocuklardan korkmamalı, tam tersine doğru temellere dayandırılmış ve her yaşa özgü, yaygın bilişim programlarının savunucusu olmalı!
Barbara G. Tabachnick, Linda S. Fidell Çok Değişkenli İstatistiklerin Kullanımı kitabı, 1200 sayfadan fazla ve 18 bölümde orta ve ileri düzeyde ihtiyaç duyulabilecek istatistiksel analizleri içermektedir. Kitabın bölümlerinden 12'si teknik bölümdür (Çoklu Regresyon, Kanonik Korelasyon, Kovaryans Analizi, Çok Değişkenli Varyans ve Kovaryans Analizleri, Ayrıştırıcı Analiz, Temel Bileşenler Analizi/Faktör Analizi, Lojistik Regresyon, Sağkalım/Başarısızlık Analizi, Yapısal Eşitlik Modellemesi, Çok Düzeyli Doğrusal Modelleme, Çok Yönlü Frekans Analizi ve Zaman-Serileri Analizi).
Kitaptaki istatistiksel analizler; iki istatistik paket programı (IBM SPSS 19. sürüm ve SAS 9.2. sürüm) söz dizimleri, menü seçenekleri ve program çıktıları üzerinden örneklendirilmiştir. Ancak, bu programların Türkçe sürümleri bulunmadığından, okuyucunun bu bölümleri takibi biraz daha müşkül olacaktır. Okuma ve kullanım kolaylığı sağlamak amacıyla IBM SPSS ve SAS menü seçenekleri ve söz dizimleri İngilizce olarak bırakılırken; çıktı örnekleri Türkçe'ye çevrilmiştir.
Kitabın bölümlerinin iskelet yapısı şu şekildedir: Kullanılan istatistiklerin hangi tür araştırma sorularına cevap verebileceği, kullanılan istatistiğin kuramsal ve pratik sınırlılıkları, tekniğin temel matematiksel yapısı, küçük bir veri seti üzerinde örnek çözümler, istatistiksel paket programların kapsanan teknikte nasıl kullanılacağı ve sonuçları bilimsel dergi formatında rapor etme örneği.
Orta ve ileri düzey istatistikleri kapsamasına rağmen kitap, uygulamaya yönelik yazılmasından dolayı, orta düzey istatistik bilgisine sahip okuyucu tarafından rahatlıkla takip edilebilecek bir yapıdadır.
İstatistik alanının temel eserlerinden olan kitap istatistiklerin kullanımına pratik bir yaklaşım sergilediğinden özellikle sosyal bilimler, fen bilimleri ve sağlık bilimleri başta olmak üzere birçok alanda yüksek lisans ve doktora programında en çok tercih edilen eserlerdendir. Ülkemizde de bu alandaki büyük bir boşluğu dolduracağı umulmaktadır.
Ahmet Aytekin Karar analizi, karşılaşılan problemlere matematiksel açıdan yaklaşarak akılcı çözümler üretilmesini içeren süreçleri konu almaktadır. Problemlerin bilimsel temellere dayalı olarak ele alınması araştırmacılara, yöneticilere, mühendislere, analistlere veya karar sorumluluğunu taşıyan kişi ya da gruplara; karşılaştırılabilir, parametre değişimleri izlenebilir, geçerlilik ve güvenirliği sınanabilir çözümlere erişme olanağı sağlar. Bu kapsamda kitap, Karar Analizi alanında çalışan veya çalışmak isteyen araştırmacılara, karşılaşılan problemlere akılcı çözümler üretme arayışında olan bireylere ya da gruplara ve konuya ilgi duyan herkese yarar sağlaması amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada öncelikle Karar Analizi içinde önemli yer edinen kavramlara, kuramlara ve bu kuramlarla ilişkili paradoks ve eleştirilere yer verilmiştir. Ardından, Çok Kriterli Karar Analizi yöntemlerinden öne çıkanlar ve farklı özelliklere sahip olanlar, karar probleminin çözümünden beklenen sonuç türüne göre ayrı bölümler altında ele alınmıştır. Bu bölümler içinde söz konusu yöntemler, açıklayıcı örneklerle incelenmiştir. Örnek uygulamaların gerçekleştirilmesinde ağırlıklı olarak MS Excel'den yararlanılmış ve kitap içinde sunulan karekod ile okuyucunun uygulamalara erişimine olanak sağlanmıştır. Ayrıca bazı yöntemlere yönelik geliştirilen Super Decisions, Visual PROMETHEE, J-Electre, M-MACBETH, Rstudio-deaR, DEA Spreadsheet gibi çeşitli yazılım ya da eklentilerden faydalanılmıştır. Söz konusu yazılım ya da eklentilerin kullanımı kitap içinde detaylı biçimde anlatılmıştır. Kitabın sahip olduğu özelliklerle Çok Kriterli Karar Analizi alanında, Türkçe literatüre önemli katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Ejder Ayçin Karar verme süreçlerinde yer alan her seviyedeki karar vericinin, karşılaşılan problemlerin çözümünde daha etkin ve doğru kararlar alabilmelerine destek olan “Çok Kriterli Karar Verme” yöntemleri, kitapta detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Kitabın üçüncü basımında, literatürde yaygın şekilde kullanılan 28 farklı yöntem, teorik anlatımı ve güncel uygulama örnekleriyle birlikte yer almaktadır. Örnek uygulamaların çözümünde, yöntemler için geliştirilen Super Decisions, M-MACBETH, VISUAL PROMETHEE, QM for Windows, EMS, LINGO gibi paket programlardan, MS Excel'den ve MS Excel'in çözücü eklentisi kullanılarak geliştirilen çözüm dosyalarından yararlanılmıştır. Tüm örnek uygulamalar, çözümün her aşaması ekran görüntüleri ile destekli bir şekilde anlatılarak, yöntemlerin okuyucu tarafından en iyi şekilde anlaşılması hedeflenmiştir. Kitabın özellikle lisansüstü ve doktora düzeyinde öğrenim gören araştırmacılar, nicel karar verme alanında çalışmaları olan akademisyenler ve karar verme süreçlerinde bilimsel yöntemlerden yararlanan tüm karar vericiler için önemli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Mehmet Şahin Çok kriterli karar verme yöntemleri, uygulama alanlarını her geçen gün artırmaktadırlar. Bunun temel nedenlerinden bir tanesi, disiplin ya da alan fark etmeksizin karşılaşılan karar verme problemleridir. Çok kriterli karar verme problemlerinin çözümlenmesi sürecinde kriter önem düzeylerinin (ağırlıklarının) belirlenmesi önem arz etmektedir. Kriter ağırlıklarının elde edilmesinde farklı özelliklere sahip olan çok sayıda yöntem mevcuttur. En uygun kriter ağırlıklandırma yönteminin tercihi, her bir kriterin göreceli öneminin doğru şekilde belirlenmesi konusunda, alternatiflerin doğru şekilde değerlendirilmesi konusunda ve karar verme sürecini kolaylaştırma konusunda belirleyici olduğundan, çok kriterli karar verme problemlerinde kritik bir aşamadır. Bu bağlamda, kriter ağırlıklarının belirlenmesinde uygulanan çok kriterli karar verme yöntemleri bu kitabın temel konusunu oluşturmaktadır.
Bu kitapta, kriter ağırlıklarının elde edilmesinde kullanılan BWM, CILOS, CRITIC, ENTROPY, IDOCRIW, ITARA, LBWA, LOPCOW, MEREC, MW, PIPRECIA, PSI, ROC, SD, SV ve SWARA olmak üzere 16 adet çok kriterli karar verme yöntemine yer verilmiştir. Özellikle uygulandıkları problemlerde başarılı sonuçlar sağlayan, yaygın olarak kullanılan ve güncel olan yöntemler dikkate alınmıştır. Geniş yelpazedeki okuyucu kitlesi dikkate alınarak, ilgili yöntemlerin özellikleri ve prosedürleri tanıtılmış, yöntemler farklı problemlere uygulanmış ve yapılan işlemlere detaylı olarak yer verilmiştir.
Bu kitabın; lisans ve lisansüstü seviyedeki öğrenciler, çok kriterli karar verme alanında çalışmakta olan veya çalışmayı planlayan araştırmacılar, akademisyenler ve her düzeydeki karar vericiler için bir yol gösterici, bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Ahmet Sel, Gülay Demir, Hüseyin Haste, Rahim Arslan, Salt Bardakçı İşletmeler ve yöneticiler, günlük hayat içerisinde personel seçimi, makine seçimi, tedarikçi seçimi, malzeme seçimi vb. konularda birçok kez karar verme problemleri ile karşılaşmaktadırlar. Birden fazla kritere sahip olan çeşitli alternatifler arasından yapılacak olan seçim işlemlerinde karara etki eden en önemli faktör, söz konusu kriterlerin alternatif üzerindeki önem derecelerinin belirlenmesidir. Her bir kriterin farklı önem düzeyine sahip olması sebebiyle, alternatifler arasında yapılacak seçim kararının sıralaması da bu kriterlerin ağırlıklarına bağlı olarak değişmektedir. Çok kriterli karar verme yöntemlerinin uygulanmasında kriterlerin alternatif üzerindeki önem derecelerine göre ağırlıklandırılması işlemi bu sebeple önemli bir yere sahiptir.
Kitapta, çok kriterli karar verme problemlerinde dikkate alınan kriterlerin ağırlıklandırılmasında kullanılan ve literatürdeki çalışmalarda yaygın olarak yer alan SWARA, ENTROPY, CILOS, IDOCRIW, DEMATEL, SIMOS, CRITIC, LBWA, SMART ve ROC yöntemleri ayrı birer bölüm olarak ele alınmış, her bir yöntemin kullanım amacına, diğer kriter ağırlıklandırma yöntemlerine göre üstün ve zayıf yönlerine ve teorik uygulama adımlarına yer verilmiştir. Ayrıca her bir yöntemin uygulama adımları örnek problemler üzerinde ayrıntılı olarak gösterilmiş, çözümü Microsoft Excel programında yapılabilen örnek problemlerin Excel programındaki çözümleri de ayrıca okuyucuya sunulmuştur.
Kitabın, çok kriterli karar verme alanında bilimsel araştırmalar yapan araştırmacılara ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrencilere yol gösterici bir eser olacağı düşünülmektedir.
Yakup Çelikbilek, Muhlis Özdemir “İnsan yaşamında ve iş dünyasında sıkça karşımıza çıkan karar verme olgusu, bir amacı gerçekleştirmek ve hedefe ulaşmak için alternatif davranış biçimleri veya eylemler arasından önceden belirlenmiş kriterlere göre seçme, sıralama veya sınıflandırma yapmaktır. Her ne kadar bazıları tarafından karar verme bir sanat olarak ifade edilse de bu tanımlama sadece basit, derinliği olmayan, verilerle desteklenmeye ihtiyaç duyulmayan ve keyfi verilen sezgisel kararlar için geçerli kabul edilebilir. Oysaki günümüzün karmaşık ve bilgi gerektiren karar durumları düşünüldüğünde, çoğunlukla birbirleriyle çatışan değişik faktörleri bir arada değerlendirerek, tüm bunları tatmin eden sonuçlara ulaştırabilmek ve bu sonuçların geçerliliğini zaman içinde korumak gerekmektedir. Bu yönüyle değerlendirildiğinde de karar verme bir bilim olarak karşımıza çıkmaktadır.
Doğada karar verme sadece insanlar tarafından gerçekleştirilmemekle beraber rasyonel karar verme sadece insana özgü bir özelliktir. Bilimsel açıdan bakıldığında da rasyonel bir karar tüm amaçları en iyi şekilde karşılamayı, tüm mevcut kaynakları kullanmayı, tüm olası alternatifleri değerlendirmeyi ve eldeki karar problemine uygun bir sayısal yöntem veya model kullanmayı gerektirmektedir. Ele alınan karar probleminin çözümü için uygun karar yöntemini seçmenin bile bir karar problemi olduğu düşünüldüğünde, bu yöntemlerin iyi bir şekilde anlaşılması gereği ortaya çıkmaktadır.
Bu eserin, tam da bu noktada konuya ilgi duyan öğrencilere, araştırmacılara ve iş dünyasının profesyonellerine en çok kullanılan çok kriterli karar verme yöntemlerinin tanıtılması, kavranması ve uygulanması konusunda oldukça yararlı olacağını düşünmekteyim.”
Doç. Dr. Fatih Tüysüz
Gülay Demir, Ahmet Turan Özyalçın, Hüdaverdi Bircan Karar verme sorunlarına etkili ve akılcı bir çözüm üretmek için, yapılan görevin amacı net bir şekilde formüle edilmeli, bir takım kriterler tanımlanmalı ve seçilen kriterler en uygun yöntemle ağırlıklandırılmalıdır. Araştırmacıların mevcut alternatifler arasından en etkili ve en uygun çözümü seçmesine olanak tanıyan bilimsel temelli çok kriterli karar verme yöntemleriyle analiz edilmelidir.
Bu kitabın birkaç özelliği bulunmaktadır. Birincisi, yöntemleri kriter ağırlıklandırması yapanlar ve alternatiflerin sıralamasını yapanlar şeklinde kategorize ederek araştırmacılara veya karar vericilere analiz etmeleri gereken problemler için gerekli yöntemleri bulmada yardımcı olacaktır. İkinci olarak, belirli bir yöntem hakkında derinlemesine bilgi edinmek isteyenler, her yöntemin “genel bilgi” kısmından ulaşabilirler. Üçüncü olarak, ağırlıklandırma ve sıralama için kullanılan toplam 27 yöntem geliştirilen ÇKKV yazılımı ile çözülmüştür. Bunun okuyucuya iki büyük faydasının olacağı düşünülmüştür. Okuyucular, bilgi ve teorik içeriği birleştirerek yöntemin uygulamada nasıl işlediğini örnek aracılığıyla kolayca görebilirler. Ayrıca, yöntemin uygulamada nasıl kullanılabileceğini de görerek çözmek durumunda kaldıkları karar verme süreçlerini kolaylaştırabilirler. Dördüncüsü, çevrim içi platform olarak kurulan web sitesine üye olarak çözülmüş alıştırmaların cevaplarından yararlanabilirler ve yeni problem girişi yaparak sistemde tanımlı 27 yöntem ile herhangi bir karar probleminin çözümüne saniyeler içinde ulaşabilirler.
Abdullah Yıldızbaşı, Ahmet Aktaş, Ahmet Çalık, Aslı Çalış Boyacı, Aylin Adem, Babak Daneshvar Rouyendegh (B.Erdebilli), Barış Özkan, Billur Ecer, Burcu Yılmaz Kaya, Cevriye Gencer, Cihat Öztürk, Elif Kılıç Delice, Emel Kızılkaya Aydoğan, Emine Nur Nacar, Emre Çalışkan, Erdem Aksakal, Eren Özceylan, Ergün Eraslan, Erkan Köse, Gökhan Özçelik, Gülçin Canbulut, Hüseyin Avni Es, Mehmet Akif Yerlikaya, Mehmet Kabak, Metin Dağdeviren, Mihrimah Özmen, Neşe Yalçın, Nimet Yapıcı Pehlivan, Özer Eroğlu, Serhat Aydın, Tolga Genç, Yetkin Çınar, Yusuf Tansel İç, Bu kitapta, Çok Nitelikli Karar Verme (ÇNKV) yöntemlerinin 21 tanesi belirli bir sistematik içerisinde hem matematiksel alt yapıları hem de yönetimsel uygulamaları ile sunulmaktadır. İncelenen yöntemler: AHP, ANP, DEMATEL, ELECTRE, PROMETHEE, TOPSIS, VIKOR, MOORA, ENTROPI, COPRAS, SWARA, WASPAS, SMAA, GRA, MABAC, ORESTE, TODIM, ARAS, EDAS, CODAS, MACBETH. Kitapta, ÇNKV'de yaygın olarak kullanılan bu yöntemlerin teorik kısmı detaylı açıklanmış ve gerçek problemler için MS Excel çözümlü uygulamaları verilmiştir. Uygulamalara yayınevinin internet sitesinden kolayca ulaşılabilmektedir. Bazı ÇNKV yöntemleri için ücretsiz/ücretli yazılımlar mevcut olsa da okuyucuların teorik kısmını özümsedikten sonra MS Excel çözümlü uygulamaları incelemelerinde fayda bulunmaktadır. Hâlihazırda mevcut yazılımı olmayan yöntemlerle yapılacak uygulamalar için kitap ile birlikte sunulan MS Excel çözümlü uygulamalar, problem özelinde geliştirilebilir. Yazılımı olan yöntemler için ise bu süreci bitiren araştırmacılar/yöneticiler, yazılımların sonuçlarını kolaylıkla yorumlayabilir ve analiz edebilir.

“Çok Kriterli Karar Verme Yöntemleri: MS Excel® Çözümlü Uygulamalar kitabını, bu alanda şimdiye kadar yayımlanmış en kapsamlı kitaplardan biri olarak değerlendiriyorum. Kitapta, en çok bilinen ve kullanılan yöntemlerden son yıllarda geliştirilmiş birçok yeni yönteme kadar geniş bir yelpazede ele alınmış ve konunun uzmanları tarafından hazırlanmış 22 adet bölüm bulunmaktadır. Her bir bölümde güncel konular üzerine hazırlanmış çözümlü problemlerin bulunması kitaba ayrı bir değer katmaktadır. Türkçe bilim dilinde hazırlanmış böyle nitelikli bir çalışmanın yapılmış olması beni gerçekten memnun etmiştir.
Kitabın editörlüğünü yapan Prof. Dr. Mehmet Kabak ve Doç. Dr. Yetkin Çınar'ı farklı üniversitelerde çok kriterli karar verme konularında çalışan uzmanları bir araya getirmekteki başarılarından dolayı tebrik ediyorum. Her biri başarılı şekilde hazırlanmış bölümlerin yazarlarını, Türk bilim dünyasına yapmış oldukları katkıdan dolayı kutluyorum. Kitabın hazırlanma sürecinde emeği geçmiş tüm hakemlere teşekkür ediyorum.”
Prof. Dr. Cengiz Kahraman
İTÜ Endüstri Mühendisliği Bölümü
“Karar verme, insanın her an karşı karşıya kaldığı bir seçme ve nitelendirme işlemidir. Ele alınan kararın boyutuna göre sistematik bir analitik akışa ciddi seviyede ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca karar probleminin ekosistem içerisindeki kriterler ile beraber dikkate alınması ve bu kriterler nezdinde değerlendirilmesi ,kararın doğruluğu ve geçerliliği açısından büyük önem arz etmektedir. Bu kitap kapsamında; karar sürecinin sistematik bir şekilde ele alınması, en uygun yöntemin belirlenmesi ve sistematik bir analitik akış ile değerlendirilmesi başarılı şekilde gerçek hayat uygulamaları ile ele alınmıştır. Özellikle analitik karar verme yaklaşımları detaylı ve anlaşılabilir bir şekilde izah edilmiştir. Kitabın karar sürecinde yer alacak her değerlendirici için önemli bir başvuru kaynağı olacağını, bu süreci irdelemek isteyen öğrenciler için de bir başyapıt olacağını düşünüyorum.”
Prof. Dr. İhsan Kaya
Yıldız Teknik Üniversitesi
Ahmet Aytekin, Fatih Ecer, Gözde Koca, İrfan Deli, Mahmut Bakır, Melih Yücesan, Muhammet Gül, Ömer Faruk Görçün, Sema Kayapınar Kaya Çok kriterli karar verme, karmaşık gerçek yaşam problemleriyle başa çıkmak için kullanılan bir modelleme ve metodolojik araç olarak değerlendirilebilir. Bununla birlikte, karşılaşılan problemlerde karar vericiler, eksik ve muğlak bilgilerle karşı karşıya kalmaktadırlar, çünkü bu problemlerin nitelikleri genellikle bu tür bilgileri içerir. Dolayısıyla kesin sayılar temelli klasik mantık böylesi durumlarda yetersiz kalır. 1965 yılında Lotfi Zadeh, bu sorunu aşmak için bulanık küme teorisini geliştirdi. Bulanık kümeler, insan bilgisinin modellenmesine ihtiyaç duyulduğunda oldukça etkin çözümler üretir. Yaklaşık altmış yıllık sürede bulanık kümeler mühendislik, işletme, sağlık, ekonomi gibi çeşitli alanlarda çok kriterli karar problemlerine yönelik uygulama alanları bulmuştur. Çok kriterli karar verme yöntemlerinin bulanık küme uzantılarını ve uygulamalarını konu alan bu kitap ise on bölümden oluşmaktadır.
Bu kitabın, çok kriterli karar verme alanında bulanık kümelerin türevlerinin nasıl kullanılabileceğine ışık tutacağını ve gelecekteki araştırmalar için yararlı fikir ve kaynak sağlayacağını ümit ediyoruz. Ayrıca kitap, endüstri mühendisliği ve işletme bölümlerinde verilen yöneylem araştırması, karar analizi, sayısal yöntemler vb. derslerde kaynak olarak kullanılabilecek niteliklere sahiptir.
Ali Tanış Günümüzde işgörenlerin günlük yaşamlarının büyük bir bölümü iş ortamında geçmektedir. Sağlıklı ve güvenlikli çalışma ortamı, işgörenlerin motivasyonunu yükseltmekte ve işlerinden tatmin olmalarını sağlamaktadır.
İş yaşamı tekdüze parametrelerden ziyade çok boyutlu kriterlere göre dizayn edilmektedir. Ulusal ve uluslararası piyasalarda çok kültürlü örgütlerin oranı gittikçe artmakta ve işgörenler, farklı kültür ve anlayıştaki iş arkadaşları ile aynı örgüt iklimini paylaşmaktadırlar.
Örgütlerde farklılıkların yönetimi, işgörenlerin fiziksel/psikolojik özellikleri ile etnik/kültürel farklılıklarının dikkate alınmasını vurgulamakta ve onların işe/örgüte karşı tutum ve davranışlarının organize edilmesini ifade etmektedir.
İş yaşamında açık iletişim kanallarının oluşturulması, adil yönetim ve detaylandırılmış rol gerekleri çatışmayı azaltmakta, örgütsel uyuma katkı sağlamakta ve verimliliği arttırmaktadır.
Pelin DÜNDAR Kaliteli, zamanında ve uygun maliyetli sonuçlar elde edebilmenin yolu bütünün onu oluşturan parçalardan daha fazla anlam yüklü ve bir o kadar da değerli olduğunu idrak etmekten geçmektedir.
Bütünü temsil eden sinerji; nefes aldığımız her nokta da keza doğanın her kesitinde mevcuttur. Dikkatli yapılan gözlemlemeler, bileşenlerin, parçaların, unsurların hatta ve hatta canlıların birbirlerinden aldıkları güçle çok daha büyük oluşumlara zemin hazırlayabildikleri gerçeğini göstermektedir.
Çözümlerin Ortak Şifresi: Sinerji ismini verdiğim bu kitap; altı çizilen rasyonel gerçekliğe dikkatleri çekmek ve pek çok soruna çözüm getirme noktasında da sinerji olgusunun adeta ortak bir şifre vazifesi gördüğü gerçeğini, seçilen farklı konulara bağlı kavramlar ve örnekler paralelinde irdelemek gerekçesiyle yazılmıştır.
Belirlenen konuya ilişkin sinerji hususunda hassasiyet gösterilmesi gereken bazı noktalar da değişmekte hiç şüphesiz. Ancak bunları öğrenmek veya anımsamak için sayfaları çevirmek gerekmekte…
Erdal Güvenoğlu Günümüzde çok değişik amaçlar için geliştirilmiş çok sayıda programlama dili bulunsa da bunlar arasında C dili ayrıcalıklı bir yere sahiptir. İşletim sistemlerinden oyunlara, gömülü sistemlerden yapay zekâ uygulamalarına, özellikle hız ve yüksek performans gerektiren hemen her alanda C vazgeçilmez bir programlama dilidir. Ayrıca programlamanın temeli olan algoritma kavramının öğrenilmesi için de C dili oldukça elverişli bir dildir. Bundan dolayı C programlama diline dair çok sayıda kitap yazılmıştır ve yazılmaya devam edilecektir. Ancak bu kitaplar yer darlığından dolayı yeteri kadar örnek uygulama sunma imkânına sahip olamamaktadır. Bu kitap, bu alandaki eksikliği kapatmaya yönelik olarak hazırlanmış olup, “Yılın her günü için bir program yaz!” sloganı ile ikinci baskısına ulaşmıştır. Kitapta temel düzeyden başlayarak ileri düzey konulara kadar toplam 365 soruya ve bu soruların çözümlerine yer verilmiştir. Ayrıca kitabın son bölümü temel sıralama ve arama algoritmalarına ayrılmıştır. Bu özelliği ile kitap, veri yapıları dersine de başlangıç oluşturma özelliğindedir. Verilen çözümlerin her biri tek tek yazılarak çalıştırılmış ve test edilmiştir. Kitabın; programlamaya yeni başlayanlara, öğrencilere ve eğitimcilere yardımcı kaynak olarak faydalı olması dileğiyle...
Hakan Eygü Günümüzde pek çok alanda yaygın olarak kullanılan olasılık ve istatistik alanları, anlaşılması zor teoremler içermekte ve öğrenciler tarafından karmaşık bulunmaktadır. Dolayısıyla bu kitabın amacı; üniversitelerin başta fen, sosyal, sağlık olmak üzere tüm bölümlerinde eğitim gören öğrencilere, olasılık ve istatistik alanlarını kolay anlaşılabilecek bir anlatımla ve sade bir dil kullanarak daha kolay öğretebilmektir. Bunu sağlayabilmek için kitabın bölüm içlerinde ve bölüm sonlarında günlük hayattan birçok çözümlü örnek verilmiştir.
Kitap, üniversitelerin birçok bölümünde genelde iki dönemde okutulan Olasılık ve Matematiksel İstatistik derslerinin içeriklerine uygun olarak hazırlandığı için lisans seviyesinde ders kitabı, lisansüstü programlarda da yardımcı kaynak olarak kullanılabilir.
Çiğdem Çakır, Metin Özkan Liderlik, “her insanın doğuştan var olan potansiyelini ortaya çıkarma” ve bunu kullanma süreciyle ilgilidir. Alan yazına göre iyi bir lider olabilme, “iyi bir insan olabilme süreci” olduğu kadar çalıştığı kurumu ve çalışanlarını belli bir amaç doğrultusunda yönlendirme kabiliyetine sahip insan tipolojisine göndermede bulunur. Dağıtılmış liderlik ise kurumlarda tek bir kişiyi aramak yerine bütün paydaşların hâlihazırda var olan potansiyelini birlikte kullanabilme, sinerji üretebilme ve geliştirme sürecini öne çıkarır. O bakımdan yeni okul liderlerinin, bütün okul paydaşlarının birlikte çalışabilme kapasitesini geliştirmeye odaklanması gerekmektedir. Bu kitap; dağıtılmış liderliğin ne olduğunu ve önemini, ayırt edici unsurlarını, öncülerini, boyutlarını, uygulanmasına etki eden değişkenleri farklı açılardan ele almaktadır.
Kitabın başta okul yöneticileri ve öğretmenler olmak üzere, eğitimde politika yapıcılar ve eğitimle ilgilenen herkese farklı ve yeni bakış açıları kazandırması beklenmektedir.
Bilgehan Tekin, Derya Yayman, Dr. Emre Bilgin Sarı, Duygu Hıdıroğlu, Erdal Şen, Esin Ceylan, Esra G. Kaygısız, Gözde Mert, İbrahim Yıkılmaz, Kadir Özdemir, Kazım Karaboğa, Kübra Mert, Mine Aksoy, Mustafa Aslan, Mükerrem Bahar Başkır, N. Tülin İrge, Nour El Hoda Tarabah, Nuran Varışlı, Osman Özdemir, Osman Yılmaz, Remzi Reha Durucasu, Semih Serkant Aktuğ, Serhat Erat, Serkan Demirdöğen, Sibel Aydoğan, Ufuk Karadavut, V. Lale Tüzüner, Vasfi Kahya, Yüksel Yalçın In today's world, information is one of the most important resources in the management of individuals, institutions, societies and systems. When considered in this regard, concepts in the field of management have a more vital value with the development of digitalization and the increase in its domain. At this point, information management stands out and becomes increasingly important. The evaluation of variables such as human, process, structure, technology and culture, which have a very valuable place in the field of management, using data, information and knowledge, emerges as a very important reality.
Relatively increasing competition in economic activities has an important place in determining and implementing strategies of all institutions and organizations, global, national and local.
In order to be sustainable, the design of innovative and creative structures and processes using information management systems and applications forms the foundations of the future ecosystem.
The production and processing and use of information are considered as one of the most important ways of creating value within the scope of the new paradigm emerging as a result of developments in information, communication and production technologies. The ecosystem of the information society comes to life on this basis.
In this study, the application areas of the relevant conceptual framework and different variables are explained in three main sections, which are considered as ‘’data, information and knowledge”.
Salih Güney Davranış Bilimleri, kendilerini tanımak, sergilenen tutum ve davranışların nedenlerini anlamak, insan ilişkileri alanında kişisel gelişimlerini tamamlamak isteyen herkesin yararlanacağı bir kitaptır. Kitap, 19 üniteden oluşmaktadır. 1 ve 2. ünitelerde davranış bilimlerinin gelişimi ve temel kavramları, 3, 4, 5 ve 6. ünitelerde kültür, kültürel değişme, sosyal etki ve uyma davranışı, sosyal yapı, sosyal ilişki ve sosyal kurumlar üzerinde durulmuştur. 7 ve 8. ünitelerde öğrenme ve algılama, 9. ünitede sosyal gruplar, 10 ve 11. ünitelerde duygusal zekâ , kişilik ve benlik konuları detaylı olarak açıklanmıştır.
12. ünitede tutum ve ön yargı, 13, 14 ve 15. ünitelerde bireysel iletişim, uyum sorunları ve savunma mekanizmaları, davranış bozuklukları, 16, 17 ve 18. ünitelerde stresle başa çıkma yöntemleri, motivasyon ve liderlik, 19. ünitede ise zaman yönetimi konuları üzerinde detaylı bir şekilde durulmuştur.
Güncel örneklerle zenginleştirilmiş ünitelerde, okuyan herkesin kolayca anlayabileceği sade bir dil kullanılmıştır.

Salih GÜNEY, Birecik’te doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Birecik’te tamamladı. Birecik Lisesini birincilikle (Ed. Bölümünü) bitirdi. 1980 yılında Hacettepe Üniversitesi, Sosyoloji Bölümünden mezun oldu. Kuleli Askeri Lisesinde Sosyoloji ve Mantık dersleri veren Güney, 1986-1987’de İstanbul Üniversitesi, İşletme Fakültesi Davranış Bilimleri Anabilim Dalında yüksek lisans eğitimine başladı ve Ekim 1987’de bitirdi. Şubat 1988’de doktora programına başladı ve Kasım 1990’da doktor unvanını aldı. 1991 yılında Kara Harp Okuluna tayin oldu. 1995 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesinde Yabancı Dil Kursunu bitirdi. 2003 yılı atamalarında Eğitim Yöneticisi ve Öğretmen Yetiştirme Okulu Öğretim Başkanı oldu. 2005 atamalarında Kara Harp Okulu Temel Bilimler Bölümünde Sosyal Dersler Anabilim Dalı Başkanı oldu. 24/09/2007 tarihinden itibaren İstanbul Aydın Üniversitesi İşletme Bölümünde Yönetim ve Organizasyon Anabilim Dalında tam zamanlı öğretim üyesi olarak yeni görevine başladı. Kara Harp Okulunda Davranış Bilimleri ve İletişim Teorisi, Polis Akademisinde Adalet Psikolojisi, Şükrü Balcı Polis Meslek Yüksekokulunda Problem Çözme Teknikleri, Jandarma Eğitim Okulları Komutanlığında Davranış Bilimleri ve Halkla İlişkiler, GATA Hemşirelik Meslek Yüksekokulunda Sosyolojiye Giriş, GATA Sağlık Astsubay Meslek Yüksekokulunda Davranış Bilimleri, Hacettepe Üniversitesi Vakfında Motivasyon, Liderlik ve İletişim derslerini de vermiş olan GÜNEY, 1997 yılında doçent oldu. İş kazaları, motivasyon, liderlik, yönetim, örgüt kültürü, insan psikolojisi, stresle başa çıkma yöntemleri, iletişim, kişilik, iş tatmini, duygusal zekâ, yönetim psikolojisi, toplam kalite ve kriz yönetimi, girişimcilik alanlarında makaleleri yayımlandı.
Hâlen İSTANBUL AYDIN ÜNİVERSİTESİ’nde Davranış Bilimleri, Örgütsel Davranış ve Değişim Yönetimi, İşletmeye Giriş, Stratejik Yönetim, İnsan Kaynakları, Tüketici Davranışları, Müzakere Teknikleri derslerini vermeye devam etmektedir.

KİTAPLARI
1. Davranış Bilimleri ve Yönetim Psikolojisi Terimler Sözlüğü, Ankara, 1998.
2. Davranış Bilimleri Açısından Atatürk’ün Liderliği, Ocak Yayınevi, Ankara, 1999.
3. Davranış Bilimleri, Nobel Yayınevi, Ankara, 2000.
4. Yönetim ve Organizasyon El Kitabı, Nobel Yayınevi, Ankara, 2000.
5. Yönetim ve Organizasyon, Nobel Yayınevi, Ankara, 2001.
6. Yönetim Tarzımıza ve Davranışlarımıza Yön Veren Özlü Sözler, Siyasal Yayınevi, Ankara, 2002.
7. Açıklamalı Yönetim-Organizasyon ve Örgütsel Davranış Terimler Sözlüğü, Siyasal Yayınevi, Ankara, 2004.
8. Sosyal Psikoloji, Nobel Yayınevi, Ankara, 2009.
9. Örgütsel Davranış, Nobel Yayınevi, Ankara, 2011.
10. Liderlik, Nobel Yayınevi, Ankara, 2012.
11. İnsan Kaynakları Yönetimi, Nobel Yayınevi, Ankara, 2014.
12. Sosyal Psikoloji 2, Atatürk Üniversitesi Yayınları, Erzurum, 2015.
13. Temel ve Genel İşletme (Nobel Yayınevi, Ankara, 2020)
Nihat Aytürk İş ortamında ve sosyal yaşamda insan ilişkilerinin ve sosyal etkinliklerin temeli her ülkede örf ve âdet, âdâb-ı muâşeret; saygı, görgü ve nezaket denilen davranış kurallarıdır. Bu kurallar ailede, toplumda ve iş hayatında sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörü içinde birlikte yaşamanın ve çalışmanın hukuksal, sosyal, kültürel ve etik normlarıdır. Bu kuralları bilen, yaşadığı toplumda ve iş hayatında bu kurallara uyan kişiler daima fark edilir; takdir edilir, sevilir, sayılır; başarılı ve saygın iyi bir insan olurlar.
Türkiye'de; iş ortamında ve sosyal yaşamda uygulanan davranış kuralları ve sosyal etkinlikler (kutlamalar, merasimler, ziyaretler, davet ve ziyafetler) ile insan ilişkilerinin temeli olan saygı, görgü, nezaket ve giyim kuralları bu kitapta ”Davranış Sanatı” olarak ele alınmış; Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısına uygun olarak örneklerle açıklanmıştır.
Suna Tevrüz - İnci Erdem - Tülay Bozkurt İnsanı konu alan, gerek birey olarak gerekse sosyal ve iş ortamında onun davranışlarını inceleyen bu kitabın temel amacı; çalışma yaşamına girmiş ve girecek olanlara insan davranışlarının çeşitli yönleri hakkında bilgi sunmaktır.
Yazarlara, kitabın içinde yer alan konuların seçiminde öğrencilerin sordukları sorular ve onların anlattıkları yönlendirici olmuş ve yazarları Türkçe literatürdeki bazı boşlukları doldurmaya sevketmiştir. Bu açıdan sınırlı konular içinde kalsa da temelinde insanın yer aldığı alanlarda bu kitap, öğrenciler için önemli bilgiler veren tamamlayıcı bir kaynaktır.
Bu kitap; konuların işlenişi ve davranışların bireysel, sosyal ve kurumsal düzeylerde ele alınışı açısından insan davranışıyla ilgilenen, onu ve kendini anlamak isteyen herkes için ilgi çekici ve katkı sağlayıcıdır.
Ali Kemal Başbuğ, Aras Yolusever, Ayberk Nuri Berkman, Derya Bilgin, Eyyüb Ensari Cicerali, Fırat Cem Doğan, Gizem Turna Cebeci, Gözde Bozkurt, Lütfiye Kaya Cicerali, Nazlı Şahanoğulları, Sefa Erkuş, Timuçin Yalçınkaya, Zafer Yıldız 1930'lu yıllarda “homo-economicus” kavramının sorgulanmaya başlaması ile neoklasik iktisadın bireyin rasyonel davranması gibi varsayımlarını farklı bir şekilde ele alan davranışsal iktisat, psikoloji ve iktisat bilimlerinin birlikte ele alınmasını savunur. Davranışsal iktisat, psikolojik faktörlü değişkenlerin karar vermede önemini ele alır ve deneylerle yanıtlar bularak, insanları duygu ve dürtüselliğe maruz kalan, çevre ve koşullardan etkilenen insanlar olarak kabul eder. Özellikle bireyin karar sürecinde farklı değişkenlerin rol oynaması ve ampirik bulgular günümüze dek davranışsal iktisadın birçok araştırmacı tarafından ele alınmasını sağlamıştır. Davranışsal iktisat araştırmalarından, iktisatçıların bireyin ekonomik davranışını daha iyi anlamalarına yardımcı olan çeşitli teoriler ortaya çıkmıştır. Bunlardan yola çıkarak, hükümetler ve işletmeler, insanları belirli seçimler yapmaya teşvik etmek için politika çerçeveleri geliştirmektedir.
Bu bağlamda, bu kitap 1980'lerden beri gelişmekte olan Davranışsal iktisat literatürüne katkıda bulunarak bu alanda teorik ve ampirik çalışmaları bütünleştirmektedir. Dürtme (nudge), seçim mimarisi, sınırlı rasyonellik, güven, nöroiktisat, mutluluk ekonomisi, beklentiler gibi temel alt başlıklarla birlikte toplumsal cinsiyet eşitsizliği, yapay zeka, hayırseverlik, felsefe, finans konuları ile Davranışsal iktisat ilişkisi ele alınmaktadır.
Peter Diamond - Hannu Vartiainen Editörlüğünü Nobel ekonomi ödüllü iktisatçı Peter Diamond’ın Hannu Vartiailen ile yaptığı davranışsal iktisat alanında temel yapı taşı olan bu kitabın Türkçeye çevrilmesiyle birlikte Türkçe davranışsal iktisat literatürüne önemli bir katkı sağlanmıştır. Davranışsal iktisat alanında uzmanların araştırmaları sonucunda oluşturulmuş bu çalışma, davranışsal iktisadı hem kapsamlı bir şekilde açıklamakta hem de davranışsal kamu ekonomisinden, kalkınma iktisadına, davranışsal hukuktan, ücretlerin belirlenmesine, karşılıklılığa ve adalete, sağlık ekonomisinden, örgütlerin iktisadi davranışlarıyla olan ilişkisine kadar geniş bir yelpazede sunmaktadır.


Kitaplar ve Bir TV Dizisi
4 Şubat 2017 Cumartesi
Mahfi Eğilmez
Davranışsal İktisat ve Davranışsal İktisadın Uygulamaları, editörler: Peter Diamond, Hannu Vartinian, çeviri editörü: Hatime Kamilçelebi, Nobel Yayınları, 2016
Son dönemin öne çıkan yaklaşımlarından birisi psikolojiyi ekonomi alanına daha fazla uygulamak. İnsan odaklı bütün bilimlerde psikoloji önemli bir yer tutuyor. Ekonomide psikoloji öteden beri belirli bir yer tutmakla birlikte bu konu son yıllarda iyice öne çıktı ve davranışsal ekonomi diye ayrı bir yaklaşım yaratıldı. Kitap, bu alanda öne çıkmış bazı akademisyenlerin makalelerini derliyor. Makaleler arasında davranışsal kamu ekonomisi, psikoloji ve kalkınma iktisadı, örgütlerin davranışsal iktisadı benim en çok ilgimi çekenleri oldu. Bu alanda önemli bir yazın oluştuğuna dikkatinizi çekmek isterim. Özellikle ekonomi ve finansla ilgilenenlerin, insanların ekonomik ve finansal olaylar karşısında verdiği tepkileri daha kolay anlayıp analiz edebilmeleri için bu alandaki yazını izlemelerinde yarar var. Bu kitap bu açıdan iyi bir fırsat sunuyor.

Şerife Kuzgun 21. yüzyılın yıkıcı, yoğun ve değişken rekabet koşullarında işletmelerin sürdürülebilirlik performansı, işletmelerin varlıklarını devam ettirebilmelerinin yanı sıra gezegenimizin makro boyuttaki sorunları aşabilmesi ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir dünya bırakmak için de kilit bir rol oynamaktadır. Özellikle 1970 ve sonrasındaki yıllar, dünya genelinde politikalarda yaşanan değişimler, artan rekabet ile insan, çevre, kalkınma ve ekonomi konularının dengeli yönetilmesi üzerinde tartışmaların hız kazandığı yıllardır. Ayrıca zor koşullar altında bazı işletmelerin diğerlerinden daha güçlü olması, zorluklarla başa çıkabilme yetenekleri, daha önce yaşanan benzer zorluktaki olayların yeni olayları çözme becerilerine olan katkısı gibi konular artık daha sık irdelenmektedir. Bu çerçevede belirsizliklerin yoğun olduğu bu yeni düzende, işletmelerin sürdürülebilirliği sağlayabilmelerinde; yeşil yenilik faaliyetlerinde bulunmaları, yeşil davranışlar göstermeleri, dayanıklılık kapasiteleri önem kazanmaktadır.
Bu çalışma, 2020 yılı Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu (İSO Birinci 500 ve İSO İkinci 500) listesinde yer alan firmalarda çalışan yöneticilerin katılımıyla ve anket yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Literatürde daha önceki çalışmalarda araştırılmayan birkaç boşluğu dolduran bu çalışmada; örgütsel dayanıklılık kapasitesi ve algılanan yeşil örgütsel davranışın yeşil yenilik ve sürdürülebilirlik performansı üzerindeki etkilerinin yanı sıra yeşil yeniliğin sürdürülebilirlik performansı üzerindeki etkileri araştırılmıştır. Ayrıca yeşil yeniliğin sürdürülebilirlik performansı ile olan ilişkisinde ve örgütsel dayanıklılık kapasitesinin yeşil yenilik ile olan ilişkisinde çevresel belirsizliğin düzenleyici etkisi incelenmiştir. Teorik ve pratik açıdan ele alınan bu çalışma; özel ve kamu sektörü yöneticileri, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları, uygulayıcılar, danışmanlar gibi geniş bir disiplinlerarası kitleye yönelik bilgiler içermektedir.
Ali Bayram, Arzu Uğurlu Kara, Berat Çiçek, Edip Doğan, Emine Karakaplan Özer, Erman Akıllıbaş, Erman Kılınç, Gökhan Kenek, İbrahim Yalçın, İnan Kaynak, Kadir Aktaş, Meral Çalış Duman, Neslihan Şimşek Ilkım, Osman Benk, Resul Güleç, Seda Bahadır, Seval Aksoy Kürü, Vedat Almalı Organizasyonların amaç ve hedeflerine ulaşmasında liderler ve davranışları hayati öneme sahiptir. Kendi çıkarlarını önceleyen ve ferdî hareket eden liderler, birçok olumsuzluğa sebep olabilirken, ortak yaşamın kazanımlarından olan kültürel değerleri benimsemiş ve birlikte hareket etmeyi ilke edinmiş liderler hem kendileri hem de organizasyonları için faydalı çıktılar sunabilmektedir. Buradan hareketle hayatın tüm alanları için önemli olan değer kavramı, bu kitapta liderlik kavramıyla birlikte araştırılmıştır. Alan yazınında liderlik çalışmalarına sıklıkla rastlanmaktadır fakat değer temelli liderliği konu alan çok az çalışma bulunmaktadır. Kitapta; demokratik, hizmetkâr, fedakâr, karmaşık, paylaşılan, ruhsal, otantik, etik, bilgi odaklı, babacan, ilham verici, yenilikçi, küresel, mizahi ve sorumlu liderlik kavramları değer temelli olarak ele alınmıştır.
İsa Yılmaz İslam iktisadının temel kurum ve meselelerinin ele alındığı kitaplardan oluşan Cep Kitapları dizisinin beşinci kitabı olan bu eserde değer konusu teorik ve pratik boyutlarıyla birlikte her seviyeden insanın anlayacağı bir içerikte anlatılmaya çalışılmıştır. Günümüz dünyasında kapitalizm olarak adlandırdığımız, küresel düzeyde egemen hale gelmiş, evrensel nitelikte ve alternatifsiz görünen bir iktisadi anlayış hâkimdir. Dolayısıyla, modern dünyanın içine doğmuş insanlar olarak iktisadi ilişkilerimizi kapitalist üretim, tüketim ve dağılım tekniklerinin bizim için belirlediği sınırlar içerisinde kuruyoruz. Zorunlu olarak hâkim iktisadi anlayışın diliyle konuşmaktan ve pratik üretmekten başka alternatifimiz olmadığını düşünüyoruz. Oluşturulan bu dilde bazı kavramların toplum içerisinde yerleşmesinin tarihsel bir sürece ve bağlama sahip olduğunu ve bunların sürekli bir anlam değişimi ve dönüşümüne uğramaya devam ettiğini göz ardı ederek bu kavramlara tarih üstü bir rol atfedebiliyoruz. Bu tutum bizi iktisadi ilişkilerde edilgen hale getirmekte ve alternatif iktisadi sistemlerin inşası konusunda elimizi kolumuzu bağlamaktadır. Bu eser iktisatta temel kavramların yeniden yorumlanmasını esas alan Cep Kitapları dizisinin bir parçasıdır. İktisadın en önemli kavramlarından biri olan değer kavramını ele alan çalışma ile pek çoğumuz için sorgusuz sualsiz kabule dayanan "değer bağımsız" bir iktisat düşüncesinin iktisadi açıdan ne anlam ifade ettiği, bu düşüncenin gündelik ilişkilerimize etkisi ve mevcut iktisadi anlayışın ötesinde değer yüklü bir iktisadi sistemin inşası için başlangıç noktaları ele alınmaktadır.
Suna Tevrüz Bir yandan değer kuramlarının, öncü kuramcıların hayatlarından kesitlerle bütünleştirilerek ve diğer yandan yazarın akademik yaşamının ve Türkiye'de yapmış olduğu uzun soluklu değer çalışmalarının soru soran ve sorduran eleştirel bakış açısıyla sunulduğu bu kitap, derin bir kavrayış sağlıyor; öğretmen ve akademisyenler için sağlam bir rehberlik ile kapı açıyor. Esasen ve sahiden her daim öğrenci kalanı içine çeken hikâyesel anlatımıyla ilham, heves, coşku ve anlam uyandıran bir bilimsel kitap.
Barış Güntürkün, Candide Çulhaoğlu Uludağ, Davut Yücel, Ezgi Yıldırım, Hülya Yelkenci, İlkay Özalp, Senem Aslan, Zeynep Bakar Dünyada önemi giderek artan lojistik sektörü, özellikle içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde müşteri istek ve beklentileri doğrultusunda değişim sürecine girdi. Süreç içerisinde ham madde tedarikinden nihai tüketiciye varıncaya kadarki süreç eski yapıya göre daha çevreci ve daha döngüsel bir yapıya dönüştü. Bununla beraber firmalar, rekabet avantajı kazanıp rakip firmaları geride bırakmak adına bu gelişim sürecinin içine dâhil olarak daha döngüsel daha az kimyasal içeren daha çevreyle dost, geri dönüşümü olan ve sürdürülebilir ürünler üretme yoluna girdiler. Bunun sonucunda da her sektöre bağlı tedarik zincirinde değişimler yaşandı.
Güncel bir bakış açsıyla yazılmış olan kitabımızda okuyucularımız, değişen dünya düzeninde lojistik sektöründe yaşanan yeşil ve çevreci yaklaşımları bulacaklardır.
Arif Yıldız, Burak Leblebicioğlu, Gülsüm Vezir Oğuz, İlknur Bilgen, İnci Erdoğan Tarakçı, Kazım Kılınç, Meysure Evren Çelik Sütiçer, Pınar Bacaksız, Ramazan Aslan, Sadık Çalışkan, Sema Mercanoğlu Erin, Vahap Önen, Yavuz Akçi Bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı, müşterinin her zamankinden daha değerli görüldüğü bu dönemde, uygun pazarlama anlayışının benimsenmesi ve uygulanması büyük önem arz etmektedir. Günümüz pazarlama dünyasında her geçen gün yeni anlayışların ortaya çıkması, araştırmacıların da bu yaklaşım ve anlayışları yakından takip etmesini gerekli kılmaktadır.
Kitabın hazırlanma nedeni; işletme yöneticilerinin, pazarlama elemanlarının, araştırmacıların ve ilgili diğer paydaşların yararlanabilecekleri, günümüz yeni pazarlama yaklaşımları hakkında bilgi edinebilecekleri bir kaynak oluşturmaktır. Bu kitap; Doç. Dr. Yavuz AKÇİ editörlüğünde hazırlanmış olan “Değişen Pazarlama Anlayışı: Yeni Pazarlama Yaklaşımları” kitabının devamı niteliğindedir. Bir önceki kitapta ele alınan 13 farklı pazarlama anlayışının ardından, yine birbirinden önemli 13 farklı pazarlama anlayışı ve konusuna bu kitapta yer verilmiştir. Bu kapsamda; İslami pazarlama, içsel pazarlama, sinsi pazarlama, sosyal medya pazarlaması, ağ pazarlama, holistik pazarlama, sürdürülebilir pazarlama, influencer pazarlama, mobil pazarlama, izinli pazarlama, pazarlama 4.0, pazarlama araştırmalarında etnografi, pazarlama-lojistik bütünleşmesi, kitapta kapsamlı olarak ele alınan bölümleri oluşturmaktadır.
Türkiye'nin farklı üniversitelerinde görev yapan, alanında uzman birçok akademisyenin, deneyim ve bilgilerinin kaleme aldığı bu çalışmayı okurlarıyla buluşturmanın heyecan ve mutluluğunu yaşıyor, keyifli okumalar diliyoruz.
Hakan ERKAL, Nazlı Ayşe AYYILDIZ ÜNNÜ, Jülide KESKEN, Derya KELGÖKMEN İLİC, Burak ÇAPRAZ, Tamer KEÇECİOĞLU Hayatın her anında olduğu gibi işletmelerin de hayatlarında kaçınılmaz olan değişim konusunu farklı perspektiflerden ele alarak sunmak istedik. Özellikle yönetim alanında farkındalığını arttırmak isteyen her kesimden çalışan, yönetici ve işletme sahibinin başvuracağı bir değişim yönetimi kaynağı yanında akademinin de ihtiyaç duyduğunu düşündüğümüz bir eseri sizlere sunuyoruz. Değişimin felsefesinden insan kaynakları yönetimine kadar farklı perspektiflerden değişimi keşfetmeniz için ...
Mehmet Yavuz Kankavi Ülkeler arası ticaretin etkin ve verimli yapılabilmesi için yüzyıllardır çeşitli ticaret/ulaştırma koridorları oluşturulmaktadır. Tarihin en uzun süre devam eden ticaret yolu İpek Yolu’dur.
Sovyet sisteminin çözülüşü, Asya ülkelerinin küresel ekonomik sistemle bütünleşmesini hızlandırıp dünya ekonomik dengelerini değiştirerek dünya ticaretinin ağırlık merkezini Asya'ya kaydırdı. Bu durum Asya-Avrupa arasında ulaştırma koridorlarının gelişimini tetikleyerek tarihî İpek Yolu'nun yeniden canlandırılmasını sağladı. Bu projelerden TRACECA Projesi, Avrupa Birliği'nin desteği ile devam etti.
Bu çalışmalar Asya Kıtası'nda en çok Çin'in gündeminde oldu. Çin Devlet Başkanı Xi Jinping, 2013 yılında OBOR olarak adlandırılan daha sonra ismi Kuşak Yol olarak revize edilen yeni İpek Yolu projesini açıkladı. OBOR Kuşak, (kara) ve yol (deniz) iki önemli ticaret güzergâhını kapsamaktadır.
Kuşak kavramı, Orta Çin'den başlayıp Orta Asya ve Rusya üzerinden Avrupa'da Varşova, Duisburg, Riga, Rotterdam ve Londra gibi güzergâhlara kadar uzanan karayolu, demiryolu, petrol ve boru hatları ve ilgili altyapı projelerinden oluşan ulaştırma ağları bütününü ifade etmektedir. Ülkemiz bu altı koridordan Orta ve Güney koridorlarında yer almaktadır.
Ülkemizdeki mevzuat ve altyapı eksikliğine de işaret eden bu çalışmamızda, Ukrayna-Rusya Savaşı'nın da etkileriyle gündemde daha da çok yer alan orta koridor ele alınacaktır.
Orta koridor, Çin'in Xian şehrinden başlayıp Kazakistan Aktau Limanı'na oradan Azerbaycan'ın Bakü Limanı, (Bakü-Tiflis-Kars) demiryolu ile ülkemiz üzerinden Marmaray’ın da desteği ile Avrupa'ya ulaşan bir hattır.
Bu çalışmanın amacı; kuşak yol (belt and road) inisiyatifi çerçevesinde özellikle projenin kuşak kısmında yer alan Demir İpek Yolu'ndaki fırsatlardan Türkiye ekonomisinin maksimum faydayı elde edebilmesi için Demir İpek Yolu'nda Türkiye geçişi için en uygun güzergâhların belirlenmesidir.
Selminaz Adıgüzel Ülkelerin gelişmişlik düzeyi; yer üstü, yer altı kaynakları ve taşıma modlarının en elverişli, en verimli kullanılması ile ölçülür. Bugün siyasette söz sahibi olmak isteyen ülkeler, uluslararası ticarette etkin rol almaktadır. Uluslararası ticaretin en önemli unsuru olan lojistik hizmetinin istenilen kalite standartlarında, en kısa sürede ve en kârlı şekilde verilebilmesi için çok modlu (multi modal, kombine) taşımacılığın yapılması gerekir.
Denizyolu ile limana getirilen bir emtianın, limandan teslim alınarak demiryolu ile alıcıya ulaştırılması; fabrikadan alınan bir ürünün, demiryolu ile limana teslim edilmesi gelişmiş ülkelerde uluslararası ticarette sıklıkla karşılaşılan bir durumdur.
21. yüzyıl insansız araçların rol aldığı teknoloji çağıdır. Endüstri 4.0'dan, lojistik sektörü de payını alarak lojistik 4.0 devri yaşanmaktadır. Robotlarla, IoT, RFID, akıllı lojistik sistemleri, insansız araçlar, nihayetinde uzayda gezintiler yapılırken, demiryolu taşımacılığı kendini revize ederek bugünün şartlarında memleket meselesi olarak kabul edilmeli; uluslararası standartlara uygun olarak donatılmalı ve insan hayatını tehlikeye sokmayan, güvenilir, kârlı bir yatırım olarak görülmelidir.
“Dünyayı zaman zaman din adamları, bazen asker, bazen tüccar idare etti. Haçlılar döneminde papalık hüküm sürdü. Onların saltanatını büyük bir asker olan dedem Fatih Sultan Mehmet bitirdi. Osmanlı dört asır dünyaya hükmetti. Filhakika o dönemler artık geride kaldı. Bundan sonra dünyayı tüccar yönetecek. O sebeple bu demir yolu meselesi mühim.” Sultan Abdülhamit Han
“Demiryolları toptan ve tüfekten daha mühim bir emniyet silahıdır.” Mustafa Kemal Atatürk
Mehmet Gök Demokratik toplumların en etkin sivil toplum kuruluşlarından olan sendikalar; içtimaî siyasetle ilgili hemen her konu ile ilgilenen, bir başka ifade ile üyelerinin ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için ilgili bütün konularda çalışma ve mücadele veren kuruluşlardır. Sosyoekonomik hayatın her alanında var olmaları, çalışanlar ve yakınları ile birlikte toplumun önemli bir çoğunluğunu oluşturmaları nedeniyle de hemen hemen her dönemde siyasetin ve gündemin önemli aktörlerinden olmuşlardır. Bu etkinlik ve güçleri nedeniyle faaliyetleri ve statüleri gerek ulusal ve gerekse de uluslararası mevzuatta düzenlenerek bir takım güvence ve sınırlamalara tabi tutulmuştur.
Türkiye'de Batı tipi bir sendikal süreç yaşanmamasına, bir başka ifade ile hızla gelişen sanayileşmeyle birlikte sanayi kuruluşlarının çevresinde gelişen gayriinsani yaşam koşulları ve kapitalizmin acımasız yüzüyle mücadele şeklinde ortaya çıkmamasına rağmen, sendikal kurum ve geleneğin Batı tipi sendikacılıkla benzeştiğini söyleyebiliriz.
Sendikalar, toplumdaki etkinlikleri nedeniyle her dönemde siyasi partilerin oy deposu olarak gördükleri, gerek seçim öncesi ve seçim sürecinde desteklerini almaya çalıştıkları en önemli kesimlerden olmuşlardır. Bu nedenle hemen hemen her seçim döneminde sendika ve konfederasyonların liderlerinin bazılarının siyasete ve farklı partilerin listelerinde başarılı olarak TBMM'ye girdiklerini görüyoruz. Bunlar arasında Yasin Hatiboğlu, Necati Çelik, Bayram Meral, Salim Uslu, Rıdvan Budak, Hüseyin Tanrıverdi ve Ağah Kafkas'ı örnek olarak verebiliriz.
Bu kitapta, demokratik bir devlet olan ülkemizde sendika siyaset ilişkisi; kavramsal, tarihsel, siyasal ve hükümet programları ekseninde işçi sendikacılığı ile sınırlı olarak incelenmeye çalışılmıştır.
Alvin A. Arens, Randal J. Elder, Mark S. Beasley, Chris E. Hogan Muhasebe dünyasının en hızlı gelişen ve değişen alanı olan Denetim ve Güvence Hizmetleri'nin Türkiye'de de her geçen gün önemi artmaktadır. Özellikle yapılan yasal düzenlemelerle denetim kapsamı giderek genişlemekte ve güvence hizmetlerine duyulan ihtiyaç giderek artmaktadır. Denetim alanında yaşanan bu gelişmeler gerek eğitimcileri gerekse de meslek mensuplarını bu konuda farklı ve zengin kaynak arayışına doğru yönlendirmektedir. Bu bağlamda ABD'de ve dünyada en çok tercih edilen başvuru kitaplarından birisi olan Denetim ve Güvence Hizmetleri kitabı İngilizce dışında pek çok dile çevrilmiş olup Türkiye’de de temel başvuru kitabı olmaya aday bir kitaptır.
Kitap, denetimle ilgili temelleri çok anlaşılır bir şekilde sunarak denetim sürecinin her aşamasını bir bütün olarak ele almakta ve aşamaların birbirleriyle bağlantılarını göstermektedir. Pratik örnekler ve zengin görseller içeren kitap, denetim ve güvence hizmetlerini son derece kapsamlı bir şekilde irdelemektedir. Esasen bir denetçinin denetim sözleşmesinden başlayarak denetim raporunun hazırlanması ve rapor sonrası faaliyetlere kadar denetimin her aşamasında ihtiyaç duyduğu tüm araçlar ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır.
Denetim ve Güvence Hizmetleri kitabında yer verilen konulardan özellikle iç kontrol sistemi, hile denetimi ile ilgili hususlar ve güvence hizmetleri ile ilgili kısımlar sadece denetçiler için değil özellikle işletmelerin yönetim kademelerinin çeşitli düzeylerinde çalışan diğer ilgililer için de son derece yararlı bilgiler içermektedir. Diğer bir ifade ile kitabın sadece muhasebe ve denetim alanında çalışanlar için değil işletme alanı ile ilgilenen herkes için yararlı olacağı düşünülmektedir. Kitap, hem üniversitelerin lisans ve lisansüstü programlarında okutulan Denetim derslerinde hem de bağımsız denetçiler, SMMM'ler ve YMM'lerin mesleki eğitimlerinde kullanılabilecek zengin bir içeriğe sahiptir.
Melissa Nihal Cagle Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin iş hayatına entegre olmaya başlaması ile birlikte şirketlere önemli fırsatlar sunulmuş, günümüz dünyası birçok açıdan dijital bir dönüşüm içerisine girmiştir. Her sektörü etkisi altına alan bu dönüşüm, Pacioli'den bu yana 500 yıllık bir geçmişi olan muhasebe ve denetim mesleğini de destekleyerek inovasyona önemli katkılar sağlamıştır. Blokzincir teknolojisi de potansiyel faydaları ile bu yeni inovatif teknolojiler arasında öne çıkmaktadır. Muhasebe mesleğinde ve meslek mensuplarının rollerinde paradigmatik bir değişime neden olacağı savunulan blokzincir, muhasebeci ve denetçilerin faydalanacağı bir sonraki enstrümanı oluşturmaktadır. Bu çalışma, blokzincir teknolojisinin denetim alanına entegre edilmesi için aşılması gereken temaları (düzenleme ve standart eksikliklerini) incelemektedir.
Mahmut Sami Öztürk Whistleblowing kavramı son yıllarda giderek önem kazanmaktadır. Whistleblowing, organizasyonlarda meydana gelen yanlış durumların veya suistimallerin yetkili kişilere aktarılması olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla hile ve suistimalin ortaya çıkarılmasında whistleblowing eyleminin önemli katkıları bulunmaktadır. Diğer birçok alanda yaygın olarak kullanılan whistleblowing, denetim alanında da sıklıkla tercih edilmekte ve otoriteler tarafından bu mekanizmanın oluşturulması teşvik edilmektedir. Denetim alanındaki etkisinden ötürü bu çalışmada, whistleblowing kavramının denetimdeki önemi araştırılmaktadır. Çalışmada denetçilerin whistleblowing konusundaki algı düzeylerinin ölçülmesi amaçlanmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, literatürde denetim ve whistleblowing konusunda yapılmış diğer çalışmalardan farklılaşmaktadır ve literatüre katkı sağlamaktadır. Yapılan çalışmada öncelikle, whistleblowing kavramı üzerinde durulmakta, sonrasında ise denetim ve whistleblowing ilişkisi açıklanmaktadır. Çalışmanın uygulama kısmında ise denetçilerin whistleblowing konusundaki algı düzeylerinin tespit edilmesi için yapılan araştırma hakkında bilgiler sunulmaktadır. Çalışmada elde edilen temel sonuçlar; denetim sisteminin whistleblowing mekanizmasına ihtiyaç duyduğunu, denetçilerin whistleblowing sistemini desteklemeleri ve ilgili hukuki altyapının geliştirilmesi gerekliliğini, ihbarcının statüsünün whistleblowing konusunda denetçilerin bakış açısını değiştirmediğini, ihbarcıların tam olarak korunmadığını ve denetimlerin genellikle ihbar üzerine yapılmadığını ortaya koymaktadır.
Nuran Bayram Arlı, Sevda Gürsakal, Melih Engin Günümüzde yapay zekânın bir alt kümesi olarak kabul edilen makine öğrenmesi, büyük veri alanının önemli bir bileşenidir. Aynı zamanda makine öğrenmesi, geniş kapsamlı uygulamalarla bilgisayar biliminin en hızlı büyüyen alanları arasında yer almaktadır. Makine öğrenmesi, bilgisayar yazılımlarıyla verilerdeki kalıpları belirlemek için çeşitli algoritmalar kullanarak gelecekteki olayların sınıflanması ve tahmin edilmesinde son yıllarda yoğun bir şekilde hemen hemen tüm bilim dallarında kullanılmaktadır.
Makine öğrenmesi alanında, özellikle sosyal bilimlerde R ve Python uygulamalarında sınırlı sayıda kaynak olması nedeniyle bu kitabın yazılması amaçlanmıştır. Bu nedenle kitapta en yaygın kullanılan denetimli makine öğrenmesi algoritmalarına yer verilmiştir. Kitapta hazırlanan her bir bölüm öncelikle teorik olarak ele alınmış, daha sonra da örnek veri grubu ile R ve Python programlarında adım adım uygulamalara yer verilmiş ve sonuçlar ayrıntılı olarak yorumlanmıştır.
Ali Alsaç, Ayşe Çınar, Burcu Avcı Öztürk, Burcu Öngen Bilir, Elif Kartal, Emine Uçar, Fatma Önay Koçoğlu, Gökçe Karahan Adalı, Hasan Yiğit, Melih Engin, Metin Bilgin, Mine Aydemir Dev, Muhammed Burak Görentaş, Murat Eser, Murat Uçar, Nuran Bayram Arlı, Onur Barca, Serkan Kardeş, Sevda Gürsakal, Toprak Enes Tütüncü, Tuncay Özcan, Yasin Erduran, Zeki Özen Teknolojik ilerlemeler hayatımızı derinden etkilemekte ve birçok alanda yenilikleri beraberinde getirmektedir. Geçmişte elektriğin icadı ile yaşanan teknolojik devrim, bugün yapay zekâ tabanlı ürün ve uygulamalarla günlük hayatımızı, iş görme biçimlerimizi değiştirmektedir.
"Denetimsiz Makine Öğrenmesi Algoritmaları: R ve Python Uygulamaları" başlıklı bu kitap, çok sayıda denetimsiz makine öğrenmesi algoritmasını hem teorik olarak açıklayarak hem de R ve Python uygulamalarıyla örnekleyerek okuyuculara kapsamlı bir rehber sunmayı amaçlamaktadır.
Kitapta 15 bölümde ele alınan algoritmalar arasında Temel Bileşenler Analizi, Tekil Değer Ayrışımı, Apriori Algoritması, OneR Algoritması, k-Medoids Algoritması, k-Ortalamalar Algoritması, Bulanık c-Ortalamalar Algoritması, DBSCAN Algoritması, OPTICS Algoritması, BIRCH Algoritması, CURE Algoritması, Kendini Örgütleyen Haritalar Algoritması, Gauss Karma Modelleri, Saklı Markov Modelleri ve Genetik Algoritmalar bulunmaktadır. Kitaptaki her bir algoritmanın çalışma prensibi, sağladığı avantajlar, güçlü ve zayıf yönleri ve kullanım alanları anlatılmıştır. Algoritmaların anlaşılması için hazırlanan pratik örnekler üzerinden R ve Python kodları adım adım açıklanmıştır. Kitap bölümlerindeki R ve Python kodları kitap için açılan GitHub bağlantısında okuyuculara sunulmuştur.
2022 yılında Prof. Dr. Nuran Bayram Arlı, Prof. Dr. Sevda Gürsakal ve Doç. Dr. Melih Engin editörlüğünde yayınlanan "Denetimli Makine Öğrenmesi Algoritmaları: R ve Python Uygulamaları" adlı kitabın bir devamı niteliğinde olan ve alanında uzman yazarların katkılarıyla oluşturulan bu kitap, özellikle "denetimsiz makine öğrenmesi" ile ilgilenen araştırmacılar, öğrenciler ve sektör profesyonelleri için temel ve kapsamlı bir kaynak niteliğini taşımaktadır.
Ahmet Karakiraz, Berivan Tatar, Büşra Müceldili, Duygu Terzi Çoban, Emine Şener, Emrah Özsoy, Emre Oruç, Gülay Tınmaz, Hilal Baran, Kadir Ardıç, Osman Uslu, Yusuf Akkoca Geçmişten günümüze, çoğu davranış bilimleri alanında olmak üzere yönetim ve örgütsel davranış alanını doğrudan veya dolaylı etkileyen ve sonuçları hâlen güncelliğini koruyan birçok deneysel nitelikli çalışma yürütülmüştür. Bu eserde, alanda en fazla tartışılan deneysel nitelikli çalışmalar detaylıca incelenmiş ve ilgili çalışmaların örgütsel davranış alanına yansımaları ve katkıları ortaya konulmuştur. İlgili çalışmaların tek bir eserde bulunması eserin özgünlüğünü oluşturmaktadır. Sekiz farklı üniversiteden on iki akademisyenin kıymetli katkıları ile ortaya konulan bu eserin, başta örgütsel davranış alanı olmak üzere davranış bilimleri, yönetim, örgütsel psikoloji, araştırma yöntemleri ve örgüt sosyolojisi gibi disiplinlere ve bu alanlarda ilgili konularda araştırma yapan tüm çevrelere katkı sağlaması ümidiyle...
Nilgün Bülbül Toplumların eğitime bağlı olarak değişimi, teknolojinin ve iletişim imkânlarının gelişimi ve küreselleşme gibi faktörlere bağlı olarak pazarlama anlayışı, karması ve fonksiyonları 1800'lü yıllardan günümüze kadar önemli değişimler yaşamıştır. Bu önemli gelişmelerden birisi de deneyimsel pazarlamadır. Bu eserin amacı, zincir kahve mağazaları örneği ile deneyimsel pazarlamanın müşteri sadakati üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda zincir kahve mağazalarında müşterilerin yaşadıkları pazarlama deneyimlerine ilişkin tutumları ve deneyimsel pazarlamanın müşteri sadakati üzerine etkisi incelenmeye çalışılmıştır.
Eser, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde; pazarlama, pazarlamanın önemi, temel fonksiyonları, pazarlama anlayışında yaşanan gelişmeler, deneyim kavramı ve müşteri deneyiminin aşamaları hakkında bilgiler sunularak deneyimsel pazarlamanın kavramsal çerçevesi verilmiştir. İkinci bölümde; müşteri sadakatinin tanımı, amacı ve önemi, faydaları, düzeyleri, modelleri, müşteri sadakatine etki eden faktörler ile deneyimsel pazarlamanın müşteri sadakatine etkisi hakkında bilgiler verilmiştir.
Üçüncü bölümde ise deneyimsel pazarlamanın müşteri sadakatine etkisinin belirlenmesi üzerine zincir kahve mağazaları uygulamasına yer verilmiştir. Sonuç ve öneriler bölümüyle eser sonlandırılmıştır.