İşletme ve İktisadi Bilimler \ 18-35
Anıl Zekiye Göker, Bekir Aşık, Candide Çulhaoğlu Uludağ, Hakan Bal, Hande Sağlam, Mehmet Naci Efe, Murat Sağbaş, Okan Yaşar, Reyhan Başaran Strategies that managers can follow to keep up with the developments of the digital world and to understand the era of digital transformation... Clarifying the difference between digital transformation and digitization... Sharing information with academics interested in digital transformation...
The advantages and business practices that digital transformation will provide to enterprises in the disciplines of business management, finance, human resources, and information systems were been discussed in this book. In addition, it will support the understanding of the effects of digital transformation in terms of academia. In the journey from "Digitalization" to "Digital Transformation", the chapters in the book have been brought together with the synergy of 9 academicians working in 6 different universities in Turkey. It has been written by combining the sectoral and academic experiences of our academicians and presented to the interest of our esteemed readers.
İlhami Akkum Kentlerin yeniden imar ve inşa sürecinde etkin rol oynayan “Kentsel Dönüşüm” projeleri alternatif finansal modellere ihtiyaç duymaktadır. Kentsel dönüşüme özgü risklerden kaynaklanan risk maliyetleri konvansiyonel yöntemlerle finansmanı zorlaştırmaktadır.
Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına göre yönetilen gayrimenkul yatırım fonları kentsel dönüşüm projelerine yatırım yapamamaktadırlar. Diğer yandan Blokzincir teknolojisi tek merkeze dayalı güven sistemlerindeki merkezi güven yapısını dağıtarak, bu sistemlerin daha verimli çalışmasını sağlamaktadır.
Yazar kentsel dönüşüm projelerinin geliştirme risklerinden kaynaklanan konvansiyonel finansman sorunlarına, Blokzincir tabanlı, kitlesel fonlama kaynaklı, yenilikçi ancak akıllı sözleşmeler aracılığıyla uygulanabilir bir gayrimenkul girişim sermayesi yatırım fonu modeli önermektedir.
Kentsel dönüşüm projeleri finansman ihtiyacını finansal ekosistemdeki para ve sermaye piyasalarından sağlamaktadır. Bu süreçte çeşitli modeller kullanılmaktadır.
Bilinen finansal olanakların yanı sıra, 2010 sonrasında Blokzincir tabanlı araçlar yeni finansman olanakları karşımıza çıkmıştır.
Yayılmasını Blokzincire borçlu olduğumuz Akıllı Sözleşmeler “güven” amaçlı aracı kurumlara duyulan ihtiyacı azaltmaktadır, daha az insan girdisine/takibine ihtiyaç duymasından dolayı daha düşük maliyetlidir.
Tezin konusunu oluşturan modelin bir SPK fonu olması öngörülmektedir. Yatırımcılardan temin edilecek fonların girişimciye aktarılması portföydeki gayrimenkulün fiziki tamamlanmasıyla mümasil olacak, projenin usulünce yönetilmesi yatırım komitesince risk yönetimi esaslarıyla sağlanacaktır.
Önerilen Gayrimenkul Girişim Sermayesi Kitle Yatırım Fonu Modeli ile ilgili tüm yapı Blokzincir üzerinde Akıllı Sözleşmelerle tasarlanacak, kurgulanacak, yapılacak, sürdürülecek, denetlenecektir.
Vural Fuat Savaş İktisat, son çeyrek yüzyıldır bir kaosa sürüklenmiştir. 1970’li yıllarda ortaya çıkan “stagflasyon”, Keynesyen iktisata duyulan güveni önemli ölçüde sarsmış ve yeni teorilerin aranmasına başlanmıştır. Sırasıyla moneterizm, arz iktisadı, rasyonel beklentiler teorisi ve yeni klasik iktisat sahneye çıkmıştır. İktisatın içine sürüklendiği bu karmaşa ortamında ışık tutmak amacıyla hazırlanan kitapta, yeni okulların temel varsayımları, modelleri ve vardığı politika sonuçları anlatılmış ve aralarındaki farklar belirtilmiştir. Çağdaş iktisatın nereden nereye gittiği veya nasıl olup da tekrar en başa döndüğü(!) bu kitabı okuyanlar tarafından kolayca anlaşılacaktır.
Tamsen Webster “Bu, empatiyle nasıl değişim yaratılacağına dair temel (ve ulaşılabilir) bir metindir.
Yayılmaya değer fikirler, fark yaratma yolculuğunda bizi etkileyenlerdir.”
This is Marketing kitabının yazarı, SETH GODIN

Büyük fikirlerinizi karşı konulamaz hâle getirin

Muhteşem bir fikriniz var. Bu o kadar güçlü ki bir yaşamı, bir pazarı ve hatta dünyayı değiştirebilir. Ancak bir sorun var: Diğerleri henüz bu gücü görmüyorlar. Eğer fikrinizin gerçekleşme olasılığını gerçekten değerli buluyorsanız o zaman -fikrinizi hedef kitlenizin kalpleri ve zihinleriyle bağlayan bağlantıyı- kırmızı ipliğinizi bulmaya hazırsınız.
En güzel yanı da kırmızı ipliğin zaten var oluşudur. Bu, hedef kitlenin sorunu ile çözümünüzü birbirine bağlayan görünmez bağlantıyı somut ve işlenebilir hâle getirir. Kırmızı İplik ile hedef kitlenizi harekete geçireceksiniz ve hem siz hem de hedef kitleniz, aradığınız sonuca ulaşacaksınız.
Ünlü konuşmacı, danışman ve TEDX strateji uzmanı Tamsen Webster, yüzlerce müşterisine öğrettiği bu süreç sayesinde unutulmaz sunumlar, toplantı açılış konuşmaları, pazarlama kampanyaları, TED konuşmaları ve daha fazlası gibi adım adım süreçleri paylaşıyor. Bu süreci kavradığınızda, hedef kitlenize fikirler ve seçenekler labirenti -ve kendi zihinlerinin labirenti- içinden rehberlik edebileceksiniz.
“Çoğu zaman, fikirlerinizde gördüğünüz potansiyel ile
diğerlerinin duyduğu arasında bir boşluk olur. Kırmızı İpliği Bulmak, piyasada dikkat çekmek ve bu boşluğu kapatmak için pratik bir yaklaşımdır.”
Reinventing You kitabının yazarı, DORIE CLARK
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Kişilerarasındaki iletişim, iki kişinin birbirini fark etmesi ve birbirlerinin varlığını kabul etmesi ile başlar. Bu süreç içinde kişi; tutumları, kişiliği, davranışları, yaptıkları ve yapmadıkları, söyledikleri ve söylemedikleri ile mesajlar iletmektedir.
İletişim çağındayız… Hâlâ konuşuyor ama anlatamıyorsak, anlatıyor ama anlaşılmıyorsak, konuşuyor ama dinlemiyorsak, konuşuyor ama dinlenmiyorsak, konuşuyor ve dinliyor ancak yine de anlaşamıyorsak… sözlü ve sözsüz mesajlarımız, iletişimimizi etkileyen ve engelleyen faktörler iletişimimiz sona ermeden sorgulanmalı.
Anlatamadım galiba…
Beni yanlış anladın…
Keşke öyle söylemeseydim…
Ah şu önyargılarım…
Sesinin tonu kızgın gibi geldi…
Öyle bir vurgulama yaptı ki…
Gözlerin öyle söylemiyordu ama…
Parmaklarımı kırar gibi tokalaştı…
Nasıl bir duruştu o, çok şey anlattı…
Kişilerarası İletişim -Bilgiler-Etkiler-Engeller-, kişilerarası iletişim sürecinin çok çeşitli yönlerini örneklerle ele alarak değerlendirmektedir. Bu anlamda kitap, hem akademik çalışmalarını sürdüren araştırmacılara hem de etkili iletişim kurmak isteyen herkese ışık tutacaktır.
Ahmet Fidan, Çağla Özgen, Duygu Topal Yıldırım, Hilal Öztürk, Melike Sercan Sevimli, Nesibe Manav, Seval Aksoy Kürü, Tugay Ülkü, Zafer Saygılı Başlıca kişilik teorilerinden modern araştırmalara, "Kişilikte Güncel Çalışmalar", kişilik psikolojisinin derinliklerine dalmak isteyenler için benzersiz bir kaynaktır. Bu kapsamlı kitap, alanın önde gelen uzmanlarının katkılarıyla şekillenen, son derece detaylı bir bakış sunar.
Kitap, psikolojik teorilerin temellerinden başlayarak, kişilik psikolojisinin gelişimini ve çağdaş perspektifleri ele alır. Okuyucular, kişilik yapısını anlama, gelişimini etkileyen faktörleri keşfetme ve farklı kişilik tipleri üzerinde derinlemesine düşünme fırsatı bulacaklar.
Alanındaki en yeni araştırmalara dayanan "Kişilikte Güncel Çalışmalar", karmaşık konuları anlaşılır bir dille aktarırken, örnek vakalar ve interaktif öğrenme araçlarıyla okuyucuyu etkilemeyi hedefler. Her bir bölüm, okuyucuların kişilik psikolojisinin çeşitli yönlerini anlamalarına ve derinlemesine düşünmelerine olanak tanıyan interaktif sorular ve uygulamalı örneklerle zenginleştirilmiştir.
Bu kitap, öğrenciler için harika bir kaynak olmasının yanı sıra, psikoloji alanında çalışan profesyonellerin de güncel bilgiye erişimini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. "Kişilikte Güncel Çalışmalar", kişilik psikolojisinin karmaşıklığını keşfetmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir rehberdir.


Zülal Günal Bu kitapta; hayatın her safhasında tüm kuşaklar ile kurulan iletişim sonucu hissedilen duyguların portföyünden çıkan tecrübeleri, kişisel gelişim ve davranış teorilerine paralel 51 yıllık bir yaşamın ve 30 yıllık iş hayatının getirdiği akademik bilgileri, gizli bir koçluğu, geleceğe yönelik bir mentorluk ışığını bulacaksınız.
Yazarın, çalışma hayatı boyunca birlikte görev aldığı X, Y, Z olmak üzere her kuşaktan yönetici, iş arkadaşı, öğrenci ve özel hayatında karşılaştığı her alandaki yaşanmışlıkların yarattığı saygı, hayranlık, duygu-davranış-gelişim hedefleri ışığında keşfedilmiş bir buketi koklayacak ve kendi kuşağınızda bu kokuyu değerlendirme imkânı bulacaksınız. Yazarın sizlerde oluşturmaya çalıştığı profesyonel davranış ve sürekli kişisel gelişim odaklı yaşam tarzını istenilen düzeyde bir özveri ile yakalayabilmeniz dileği ile zevkli ve düşündürücü okumalar dileriz.
İlkay Karaduman HER İNSAN BİR MARKADIR. Bu markanın ne kadar başarılı olacağı tamamen nasıl yönetildiğiyle ilgilidir. Kişisel Marka Yönetimi kitabı; yapmakta olduğunuz işi daha iyi yapmanızı sağlayacak, sizi rakiplerinizin arasından sıyrılarak daha üstün bir konuma getirecek bilimsel, sistemli ve düzenli bir süreç sunmaktadır.
Eşsiz ve kendine özgü bir kişisel marka yaratarak ya da başka bir deyişle kendinizi markalaştırarak hedef kitlenizdekilerin markanızla ilgili deneyimlerini unutulmaz kılabilir ve onların zihninde güçlü bir marka olarak konumlanabilirsiniz. Kişisel markanızı yönetmeye başlamak için henüz geç kalmış sayılmazsınız. Harekete geçebilmek için önünüzde hâlâ fırsatınız ve zamanınız var. Bu fırsatı kaçırmayın! Bir marka hâline gelmenin getirilerinden hemen faydalanmaya başlayın.
Ceyda Özdemir Bu kitap; dünyada yeni bir finansman yöntemi olarak hızla gelişmekte olan kitle fonlamasını her yönüyle ele almakta ve çeşitli ülkelerdeki çalışmalarda ödüle ve paya dayalı kitle fonlaması modelleri için tespit edilmiş başarı faktörlerini kalite sinyalleri ve diğer faktörler şeklinde sınıflandırırken, paya dayalı modelde gerçekleştirilen ampirik bir çalışmanın sonuçları ışığında da kampanya başarısına ulaşmak isteyenler için çeşitli öneriler sunmaktadır.
Kitle fonlamasında girişimciler, projelerini dijital platformlar vasıtasıyla tanıtarak çok sayıda bireyden finansman sağlayabilmektedirler. Yöntem sayesinde yeni girişimlerin risk sermayesine ulaşmaları öncesindeki fonlama açığı kapatılabilmekte ve böylelikle girişimciler için projelerini gerçekleştirmek hayal olmaktan çıkmaktadır.
Dünyanın her alanda dijitalleşme ihtiyacında olduğu ve ekonomik gelişmişlik için yenilikçi ve sürdürülebilir girişimcilik konularının çokça tartışıldığı bu dönemde startuplara ve KOBİ'lere fon sağlayabilecek paya ve borçlanmaya dayalı modellerin de ülkemizde mevzuat değişiklikleriyle hayata geçirilmiş olması çok önemli bir gelişmedir.
Öte yandan girişimciliğin finansmanındaki bilgi asimetrisi probleminin paya dayalı modelde kampanya başarısı önündeki en önemli engel olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bilgi asimetrisini azaltan kalite sinyallerinin ve diğer başarı faktörlerinin bilinmesi girişimciler açısından olduğu kadar paya dayalı modelin ülkemizde gelişebilmesi açısından da oldukça büyük önem arz etmektedir.
Kitabın zengin içeriğiyle girişimciler, KOBİ'ler, kitle fonlaması platformlarını kurmak ve işletmek isteyenler, finans alanındaki profesyoneller ve akademisyenler gibi tüm ilgili taraflar için faydalı olması dileğiyle...
Volkan Demir KOBİ Yazıları isimli bu çalışma, Prof. Dr. Volkan Demir'in 2010 yılından itibaren çeşitli dergilerde genelde şirketlere özelde de KOBİ'lere faydalı olması amacıyla yazılan makalelerinin konular itibarıyla sistematik bir sıraya dizilmesi, güncellenmesi, ekleme ve çıkarmalarla daha da zenginleştirilmesi ile oluşturulmuştur.
Kitaptaki konularda akademik bilgiyle pratik bilgi harmanlanmış ve konuların okuyucu tarafından en iyi şekilde anlaşılmasına odaklanılmıştır.
Kitapta; KOBİ'lerin hukuki yapısının etkileri, stratejik yönetim, finansal muhasebe, şirket değerinin ölçümü, risk yönetimi, denetim, bilgi sistemleri yönetimi ve kadınların iş yaşamına daha etkin katılmasının gerekliliği gibi birçok farklı konu ele alınmıştır.
Kitabın amacı, ülkemizdeki KOBİ'lerin özellikle finansal ve buna bağlı yönetsel konularda farkındalıklarının artmasına ve onların sürdürülebilir olmalarına katkıda bulunmaktır.
KOBİ'lerin gelişmesi, faaliyetlerinin devam etmesi, nesilden nesile geçmesinin aynı zamanda sağlıklı bir ekonomik sistemin oluşmasına da büyük katkıda bulunacağına inanılmaktadır.
Abdullah Çalışkan, Ali Kılıç, Beyhan Kılınçer, Egehan Özkan Alakaş, Gökdeniz Kalkın, Gülşen Kırpık, Hakan Eren, Hasibe Aysan, Kemal Eroğluer, Mustafa Polat, Sercan Edinsel, Sinan Babaçoglu, Sinem Sönmez, Tanyel Çakmak, Tolga Türköz, Tuğrul Oğuzhan Toplumun, sistemlerin, eğitimin, endüstrinin ve tüm iş dünyasının aynı anda ve benzer şekilde değişime uğradığı çağımızda, sistemler arası koordinasyon ve iş birliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. kuruluş yılında; iş yaşamını, bireysel yaşamı, toplum-devlet ilişkilerini, teorileri ve pratikleri, endüstriyi, devleti ve üniversiteyi, aynı çözüm perspektifi etrafında bir araya getirerek yeni başarı hikâyeleri yazma ihtiyacı bulunmaktadır. Bu eserde, bu başarı hikâyesinin bir parçası olarak iş dünyasının can damarı olan KOBİ'ler ele alınmaktadır.
KOBİ'lerin karşılaştığı özel zorluklara odaklanan bu çalışma, aynı zamanda yönetim ve liderlik prensiplerine de vurgu yapmaktadır. Çünkü yönetim stratejileri ve liderlik, sadece büyük işletmelerin değil aynı zamanda KOBİ'lerin de başarısını belirleyen faktörlerdir.
Başarılı bir yönetim yaklaşımı, etkili iş geliştirme stratejileri ve liderlik nitelikleri, sadece bir işletmenin hayatta kalmasına değil aynı zamanda tüm işletmelerin rekabet ortamında öne çıkmasına ve büyük başarılar elde etmesine yardımcı olmaktadır. Bu kitap, yönetim ve liderlik konularını bir araya getirerek okuyuculara, evrensel yönetim yolculuklarında, kapsamlı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.
Nevzat ERASLAN Turizm, dünyamızda her geçen yıl gelişen, büyüyen bir hizmet endüstrisidir. Konaklama işletmelerin, gelir getiren diğer yan departmanlarının işleyebilmesi; oda satışında gösterilen başarıya bağlıdır. Çünkü konuk tesiste kaldığı sürece işletme içerisinde bu mekânlarda harcama yapacaktır. Konaklama işletmelerinde ön büronun en önemli işlevi oda satışı yapmak ve satışları artırmaktır. Bu yüzden ön büro personeli konuk psikolojisini çok iyi analiz etmeli ve hangi odayı kaça satacağını çok iyi bilmelidir. Oda satışı sanıldığı gibi sadece konuğun işletmeye gelip oda talep etmesi ve odayı olduğu gibi kabul ederek odaya yerleşmesi anlamına gelmez.
Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde, artan arz talep dengelerine bağlı olarak konaklama işletmelerinde de otomasyona geçme zorunluluğu doğmuştur.
Bu işletmelerinde kendine özgü tanımları, kavramları ve kısaltmaları vardır. Turizm sektöründe, konaklama hizmetleri eğitimini almış personelin, standart bilgi ve becerinin yanı sıra, konaklama sektöründeki konuk tipleri ve davranışları ile konukla birebir ilişkilerde uyulacak ilkeler ve konuk sorunlarına çözüm bulma yeteneğine de sahip olabilmelidir. Sağlıklı ilişkiler kurabilen, dikkat edilmesi gereken kuralları bilen ve uygulayan insan, toplum tarafından sevilen, saygı duyulan birisidir.
Bu kitap turizm eğitimi veren yüksekokullarda okutulan; Ön Büro Hizmetleri, Ön Büroda Oda İşlemleri, Ön Büroda Vardiya İşlemleri, Ön Büroda Konuk Giriş-Çıkış İşlemleri, Ön Büroda Raporlama İşlemleri, Ön Büro Yönetimi, Konukla İletişim, Turizmde Bilgi Teknolojileri, Getiri Yönetimi, Müşteri Yönetimi ve Bütçeleme derslerine kaynaktır.
Dori Finley Dennison, Melvin R. Weber Bu kitap, konaklama sektöründe stratejik insan kaynakları yönetimine yönelik bir iklim oluşturmak ve bir taraftan geleneksel insan kaynakları fonksiyonlarını bu örgütsel iklim içinde incelerken; diğer taraftan da konaklama sektörü yöneticilerinin etkin bir insan kaynakları programı uygulayabilmeleri için ihtiyaç duydukları birikim ve becerileri ortaya koymak amacıyla yayımlanmıştır.
Konaklama İşletmelerinde Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi kitabı üç kısma ayrılmıştır. Kısım 1’de konaklama sektöründe uygulanan stratejik insan kaynakları yönetimi işlenmektedir. Kısım 2’de insan kaynakları yönetiminin geleneksel fonksiyonları konuları yer almaktadır. Kısım 3’te ise insan kaynakları yönetiminde başarılı olabilmek için gereken beceriler işlenmiştir. On iki bölümden oluşan bu kitabın her bölümünde, konaklama yöneticiliği için gereken bilgilerin yanı sıra, bu bilgilerin kullanılabilmesi için gereken becerilerin ve yeteneklerin geliştirilebilmesine yönelik uygulamalar bulunmaktadır.
Kitabın konaklama sektörü uygulamalarına yer vermesi ve beceri kazandırması açılarından önemli bir boşluğu dolduracağı; kitabın akademik öğrenimin yanı sıra, konaklama sektöründe yönetici ve çalışanlar için de faydalı olacağı düşünülmektedir.
Burhan KABADAYI Ekonomik değişkenlerde zamana bağlı ve uzun dönemli dalgalanmalar meydana geldiği gibi anlık şokların etkisinden kaynaklanan kısa dönemli dalgalanmalar da meydana gelebilir. İktisat alanında uzun dönemli dalgalanmalar konjonktür teorileri başlığı altından incelenirken, kısa dönemli ve şok etkisine neden olan dalgalanmalar ekonomik krizler başlığı altında analiz edilmektedir. Bu kitapta konjonktür dalgalanmaları ve ekonomik kriz kavramları birlikte incelenmiştir. Ekonomik krizlerin dünya ekonomileri ve Türkiye özelindeki etkileri araştırılmıştır. Kitabın son bölümünde ise konjonktür dalgalanmaları teorileri ışığında Türkiye ekonomisi zaman serisi analizleriyle tetkik edilmiştir. Krizler ise rejim değişimi analizleriyle incelenmiştir.

Kitabın lisans düzeyinde üniversitelerde okutulan İktisada Giriş, Makro İktisat, Uluslararası İktisat ve Ekonometri dersleri için yardımcı kitap olarak kullanılabileceği gibi ilgili alanda akademik çalışma yürüten yüksek lisans, doktora öğrencileri ve akademisyenler için yardımcı bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Hüseyin Mert, Bilalettin Topluk Konkordato; finansal yönden sorunlu işletmelerin eğer imkân varsa yaşatılabilmelerine olanak sağlanması amacıyla icra ve iflas kanununda yer verilmiş önemli bir düzenlemedir. Konkordato uygulamasının amacı; finansal yönden sorunlu işletmelerin borçlarının uzlaşmak yoluyla yeniden yapılandırılması ve böylelikle mümkünse işletmenin devamlılığının sağlanmasıdır.
Konkordato süreci, bu kitapta, mali boyutlarıyla incelenmiştir. Konunun mali boyutlarıyla açıklanmasında her başlık altında konuyu açıklayan uygulama ve örnek belgelere yer verilmesi yöntem olarak esas alınmıştır. Bu yaklaşımın uygulayıcılara pratikte önemli katkılar sağlayacağı inancındayız.
Özgün Sarıoğlu Uluslararası ticaretin gelişmesi limanlarda elleçlenen yük miktarını her geçen gün arttırmaktadır. Bu nedenle liman işletmeleri de müşteri taleplerini karşılayabilmek ve verimliliklerini arttırmak adına operasyonlarını geliştirmektedir. Özellikle, limanlardaki konteyner yüklerin sayılabilir ve büyüklüklerin uluslararası standarta sahip olması, liman operasyonlarında performansı ölçmeye ve iyileştirmeye olanak tanımaktadır. Bu kitapta, bir konteyner terminalinde lojistik operasyonlar için gerekli ekipman ve araçlar, konteyner terminalinde gerçekleşen lojistik operasyonlar ve bu
operasyonların verimliliğinin ölçülmesi ve izlenmesinde kullanılabilecek simülasyon tekniği hakkında bilgi verilmiştir. Kitabın son bölümünde örnek bir operasyonel verimlilik ölçümüne ve değerlendirilmesine yer verilerek bu alanda öğrenim gören öğrencilerin ve yine bu alanda çalışan operasyonel yöneticilerin çalışmalarına yol gösterici olması hedeflenmiştir.
Gülen Özdemir Kitapta öncelikle örgütlenme kavramı ele alınarak kooperatifçilikle ilgili temel kavramlar ve ilkeler açıklanmıştır. Dünyada ve Türkiye'de kooperatifçilik, kooperatif işletmeciliği, tarım kooperatifleri incelenen diğer başlıklardır. Daha sonra ülkemizde daha önce diğer kooperatifçilik kitaplarında ele alınmayan ancak dünyada önemi giderek artan insan kaynakları ve örgütsel bağlılık konuları kooperatifçilik açısından irdelenmiştir. Burada yazarın bizzat araştırmalarından ve dünyadaki bu konudaki kaynaklardan yararlanılarak değişik yaklaşım getirilmiştir.
Kooperatifçilik dersi ziraat fakülteleri tarım ekonomisi bölümlerinde zorunlu olarak okutulmakta, ayrıca iktisat fakültelerinin işletme bölümlerinde de anabilim dalı olarak yer almakta ve seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Ayrıca yüksek lisans ve doktorada da bu ders seçilmektedir. Ülkemizde iki yıllık ön lisans eğitiminde kooperatifçilik bölümleri de bu kitaptan yararlanabilirler.
Kooperatifçilik ülkemizde ekonomik alanda son derece önemli olup, çok değişik kesimlerde uygulama olanağı bulan bir alandır.
Tüm bu nedenlerle Kooperatifçilik kitabı hem öğrencilere hem de uygulamada bu konuya ilgi duyanlara rehber ve kaynak kitap olacaktır.
Hakan Çelenk, Yusuf Sungur Kooperatiflerin değişen ve gelişen yönüyle ele alındığı bu kitapta, günümüz kooperatifçilik anlayışının hangi noktaya geldiği, meydana gelen bu değişim ve gelişimin kavramsal çerçevesi, Yapı Kooperatifleri, Tüketim Kooperatifleri, yeni gelişen Elektrik Enerjisi Üretim ve Tüketim Kooperatifleri ile Sigorta Kooperatifleri işletme modelinin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu karşısındaki durumları, 6098 Borçlar Kanun ile Diğer Vergi Kanunları ve T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nca düzenlenmiş bulunan Yönetmelikler ve Genelgeler kapsamında, uygulamada karşılaşılan problemler ortaya konularak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Yapı Kooperatifleri, Sigorta Kooperatifleri, Tüketim Kooperatifleri ve diğer kooperatif türlerinde muhasebe sistemi Tek Düzen Hesap Planı çerçevesinde Muhasebe kayıtlarına ve dönem sonu işlemlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan Kooperatifçilik, Ziraat Fakülteleri'nin Tarım Ekonomisi bölümlerinde zorunlu ders olarak verilmekte olup İktisat ve İşletme Fakültelerindeyse bilim dalı olarak yer almaktadır. Bazı üniversitelerdeyse yüksek lisans ve doktora programları şeklinde yer almaktadır. Yaklaşık olarak 14 üniversitede Kooperatifçilik bölümü ön lisans eğitimi şeklinde verilmektedir. Kooperatifçilik kitabı öğrencilere eğitici bir kaynak, konuya ilgi duyanlara da bir rehber olmasının yanı sıra akademik çalışamalar yapanlarında önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.
Sebahattin Karanlık Kooperatifler, kâr amacından uzak, karşılıklı dayanışma ilkesi içerisinde çalışan kuruluşlar olarak, ticaret şirketlerinden farklı bir yapıya sahip olduklarından incelenmeleri zaruri bir konum arz etmektedirler. Bu çerçevede hazırlana kitapta kooperatifçilik hakkında genel bilgiler verilerek bu kuruluşların daha yakından tanınmasına çalışılmış, ayrıca çeşitli kooperatiflerde günlük muhasebe kayıtları, dönem sonu işlemleri ve mali tabloların düzenlenmesi gibi konularda ayrıntılı bilgi ve örnekler verilmiştir. Bununla birlikte çalışma kooperatif muhasebesi konusunda yeni bilgi ve kaynaklara olan ihtiyacı karşılayarak kooperatif muhasebeciliğinin gelişimine katkı sağlamaya çalışmaktadır. Çalışma, konuyla ilgilenen herkese yardımcı olacaktır.
Mandie Holgate BAŞARINIZLA ARANIZDA NEYİN DURDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? SİZ! KORKULARINIZLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRİN VE BAŞARI ŞANSINIZI ARTTIRIN.
Hata yapma korkusu, toplum içinde konuşma korkusu, kendiniz olma korkusu, ne istediğinizi dile getirme korkusu, HAYIR deme korkusu, değişiklik korkusu ve daha nicesi. Hepimizin, bizi geri çeken korkuları vardır.
Korkunu Yen, size adım adım korkularınızı yenerek istediğiniz sonuçlara ulaşmanızda yardımcı olacak. Kısa, okuması kolay, mesleki terimlerden uzak bölümlerde; hepimizin dehşete düştüğü hayır demek, kibirli değil öz güvenli görünmek, ne istediğinizi dile getirmek, toplum içinde konuşmak gibi konuları aşmanız için yazılmış birçok kanıtlanmış strateji, yetenek ve araç keşfedeceksiniz.
GÜNLÜK DAVRANIŞ, DÜŞÜNCE, İNANÇ VE DEĞERLERİNİZİ DEĞİŞTİREREK HAK ETTİĞİNİZ SAYGIYI KAZANIN.
Süleyman Orhun Altıparmak, Tahsin Yamak, Zana Baykal, Abdullah Sayın, Birkan Kemal Ertan, Hazal Muslu-El Berni, Sinem Cengiz, İsmail Akdoğan, Rumeysa Ayverdi, Betül Doğan-Akkaş, Erhan Akkaş Bu kitapta, Irak, İran, Yemen ve Körfez İşbirliği Konseyi üyesi altı petrol monarşisinin ekonomik yapıları, toplumsal sınıf ve emek piyasası üzerinden ele alınmaktadır. Arap yarımadasında birbirine komşu bu ülkeler, temelde tarihi ve kültürel olarak pek çok ortak noktaya sahip olsalar da çeşitli toplumsal gelişmeler sonucunda farklı iktisadi yapılara evirilmişlerdir. Petrol monarşileri ağırlıklı olarak rantiyer ekonomik sistemleri ve doğal kaynak gelirleriyle ele alınırken; Irak ve Yemen bölünmüş siyasi ve ekonomik yapıları; İran ise yaptırımlar ve doğal kaynak gelirleri arasında sıkışmış kalkınma modeli ile ön plana çıkmaktadır. Bu çalışma ise, Körfez ülkelerinin ekonomik yapılarının bu bilenen ve temel unsurlarının yanında ülkelerin emek piyasasını oluşturan sınıflar, işçiler ve yıllara yayılan sosyoekonomik dönüşümleri üzerinden tahlil etmektedir. Körfez Bölgesinin Politik Ekonomisi ve Emek Piyasası kapsamlı ve toplumsal unsurları içeren bir incelemeyle, okuyucularının Körfez bölgesine bakışına güncel ve akademik bir katkı sunacaktır.
Turgay Geçer Kredi sistemi; kredi enformasyon sistemi, kredi derecelendirme sistemi, kredi kuruluşları, kredi sigorta sistemi, kredi türev piyasası ve kredi garanti programlarından oluşan bir sistemler bütünüdür. Kredi analizi, kredi sisteminin temel parçasıdır ve işletmelerin kredibilitelerinin tespitinde kullanılabilecek tek çözümdür. Bu kitap, kredi analizine farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlamaktadır. Kredi analizinin teorik çerçevesi akabinde finansal tabloların kredi analizine hazır hâle getirilmesi için gerekli düzeltme ve düzenleme işlemleri ele alınmaktadır. Kredi analizinde kullanılabilecek bir tool set sunulmakta, tek düzen hesap planında listelenen hesaplar esas alınarak geleneksel hesaplama yöntemleri yanı sıra yenilikçi hesaplama yöntemleri de incelenmektedir. Oran analizinin analizi yapılarak bir oranın karmaşık bir matris yapıdan oluşan çok boyutlu bir olgu olduğu ifade edilmektedir. Geleneksel oranlar ve önerilen yeni oranlar kitapta ele alınmaktadır. Finansal analizin yanı sıra kredi analizinin bir bileşeni olan kredi istihbaratı teknik olarak sunulmaktadır.
Adnan Güzel, Aslan Aydoğdı, Begüm Çimen, Beyhan Yaslıdağ, Ebru Aydoğan, Hülya Boydaş Hazar, Merve Paker, Osman Yılmaz, Selçuk Balı, Serkan Durmaz 2008 yılında “Satoshi Nakamoto” adını kullanan, bilinmeyen bir kişi veya grup tarafından icat edilmiş bir kripto para olan ve ilk defa 3 Ocak 2009 yılında aktif hâle getirilen Bitcoin ağı günümüze kadarki süreçte gerçekleşen değer hareketleri ile yoğun bir talep görmeye başlamıştır ve bu talep hızla devam etmektedir. Özellikle değerinde meydana gelen yükselmelerin hız kazanması bilinmezliklerin ve soru işaretlerinin çok olmasına rağmen kripto varlıklara olan ilginin artmasını engellememektedir. Geçen süre içerisinde kripto varlıklar çeşitlenerek artmakta ve bu artışlar beraberinde yeni platformlar, işlem yöntemleri, yasal düzenlemeler ile ilgili gereklilikleri de getirmektedir. Yasal düzenlemelerinin olmayışı ya da eksik oluşu konu ile ilgili bilinmezlikleri ve sorunları arttırırken zaman içerisinde fiyatlarında meydana gelen hareketler ise talep konusunda artışlara neden olmaktadır.
Kripto paralar öncülüğünde Bitcoin ile hayatımıza giren Blockchain teknolojisi ise günümüzde pek çok alanda kullanılmakta ve etkisini hızla arttırmaktadır. Zincirleme bir modelle inşa edilen, takip edilebilen ama kırılamayan Blockchain teknolojisi, bir merkeze bağlı olmaksızın işlem yapılmasına izin vermektedir. İşlemler direkt olarak alıcı ile satıcı arasında ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Blockchain teknolojisi ile hesaptan hesaba aktarımı şifreler aracılığı ile gerçekleşen ve resmi otoriteler tarafından kontrol edilmeyen kripto paraların üretimi için büyük çaplı yatırımlar yapılmaktadır. Devletler de kripto para yapısını düzenlemek, yasal önlemler almak konularında çalışmalarda büyük ilerlemeler kaydetmektedirler. Bazı ülkelerde kripto paralar tanınarak ilgili yasal düzenlemelerin yapılmaları ön plana çıkartılırken bazı ülkelerde ise kripto paralar yasaklanmaktadır.
Tüm bu gelişmeler karşısında bilinen önemli bir durum ise kripto paraların gün geçtikçe daha fazla bilinmeye, tanınmaya ve talep görmeye bunlara bağlı olarak da kullanım alanları bulmaya çalışmakta olduğudur.
Bu çalışmada, Blockchain teknolojisinden başlayarak kripto paralar ile ilgili olarak konu ile ilgili olanların bilmeleri gereken başlıklara yer verilmiştir. Herhangi bir alım/satım yani işlem önerisi olmaksızın sadece konu ile ilgili genel anlamda bilgileri aktarıcı nitelikte bir çalışma olarak tasarlanmıştır.
Yararlı olması dileği ile…
Richard PAUL, Linda ELDER Tüm yaşamımız, duygu ve düşüncelerimiz tarafından yönetilmektedir. Çoğumuz ağırlıkla gerçeğin farkına varmadan yaşadığımızdan düşünce becerilerimizi geliştirmeyi önemsemeyiz. Ancak düşünme; eğitim, psikoloji ve daha birçok alandaki bilim insanının üzerinde çalıştığı ve geliştirmeyi hedefledikleri becerilerden bir tanesidir. Eleştirel düşünme ise en temel ve önemli düşünme türleri arasındadır. Pek çok kişi tarafından bilinç dışı bir eylem olarak kabul edilen "düşünme"yi bilinç alanına çekip özel eğitim teknikleri ile geliştirmek mümkündür. Bu kitap; eleştirel düşünme becerileri kapsamında, kişinin tarafsız düşünür hâline gelme, düşünme seviyesinden haberdar olma, temel akıl becerileri, yetenekleri, içgörülerinin gelişmesine destek olma, sunulan düşüncenin zayıf ve güçlü manasını keşfetme vb. gibi becerilerini geliştirme, kendi düşünme standartlarını bilme, soru sorma ve düşünmedeki yerini anlama, düşünme içeriğini öğrenme, iyi düşünme becerilerini edinme, karar alma, problem çözme, mantık dışı düşünce ile başa çıkma, ulusal ve uluslararası propaganda yolları, zihinsel kandırmaca ve manipülasyonun farkına varma, etik akıl yürütme, stratejik düşünme becerileri ve ileri düşünür olma başlıklarında bilgi ve beceri kazandırmayı amaçlamaktadır. Buraya kadar sözü edilen bu becerileri kapsayan kitabın hem bilgi vermesi hem de Türkiye'deki akademisyen ve düşünürler tarafından bu konuda yeni eserlerin kaleme alınmasını, araştırma yapılmasını teşvik etmesi hedeflenirken matematik bilimlerinde ve sosyal bilimlerde eğitim gören öğrencilere, politikacılara, medya mensuplarına faydalı olacağı düşünülmektedir ve kişisel gelişimi bir yaşam biçimini hâline getirenlere geliştirici bir okuma serüveni olacağına inanılmaktadır. (Kim ile? Kim için?..)
21. yüzyıl becerileri arasında ilk sıralarda yer alan eleştirel düşünme becerisinin stratejik ve sistematik olarak nasıl geliştirilebileceğini anlatan bu kitap, okuyucular için hem günlük yaşamda hem de profesyonel hayatta kullanabilecekleri önemli reçeteler vermektedir. Bilgi çağının getirdiği bilgi bombardımanı içinde hangi bilgiye nerede, nasıl, niye, ne zaman ve kim ile kim için ulaşılır sorularının cevaplarını çok gelişmiş tablolar ve şekiller ile anlatarak görsel anlamda hatırlanır ve uygulanabilir kılmakta; sol beynin işlevi olan eleştirel düşünceyi çok daha ileriye götürerek bilginin yaratıcılığa dönüştürülmesinde önemli rol oynamaktadır. Basitliğin getirdiği mükemmellik ile değişen ve devrim niteliğinde yaşanan teknolojik gelişimlerde okuyucuların uygulamalı olarak karar verme becerilerini geliştirmekte ve okuyuculara bulundukları ortamda farkındalık oluşturarak fark yaratmalarını sağlayacak donanım vermektedir. Bu kitabın okuyucuları sadece eğitim dünyasındaki değişimi sağlamak isteyen kişiler değil profesyonel dünyada da dönüşümü sağlamak isteyen oyuncular ve liderler olmalıdır.
Mustafa Aslan, Mübeyyen Tepe Küçükoğlu, Doğan Uzun, Şayan Berber, Duygu Hıdıroğlu, Serdar Çakan, Caner Günaydın, Ayhan Aksu, Edanur Çelik, Fatih Yaman, Ayhan Bayram, S. Öznur Sakınç, Fatma Temelli, Bilgehan Tekin, Ufuk Karadavut, Neslihan Özdemir, Hüseyin Şenerol, Yusuf Yıldırım, Halil Özcan Özdemir, Ufuk Karadavut, Demet Çakıroğlu, Kürşad Özkaynar, Cihan Tınaztepe, Özlem Şenlik, Kriz; söylemesi kolay ama tecrübe etmesi zor ve hatta acı bir olgu. Krizler sadece iş hayatına has bir olgu da değildir. Sağlıktan siyasete, eğitimden evliliğe hayatın her alanında krizler yaşanmaktadır. Bazı krizler az hasar bırakırken bazıları çok büyük travmalara sebep olabilmektedir. İyi yöneten örgütler ise yaşanan krizlerden büyüyerek çıkmaktadırlar.
Tüm ülkelerin ve hayatların birbirlerine daha çok bağlı olmaya başladığı günümüz dünyasında, artık krizin sadece kendi bölgemizde, ülkemizde ya da işletmemizde olması gerekmemektedir. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir sebepten dolayı ortaya çıkan bir kriz, tüm dünyayı etkileyebilmektedir. Krizi fırsata çevirmek ise tümüyle ona hazırlıklı olma ve onu yönetme ile ilgili bir olgudur.
Kriz ve Yönetimi kitabı, hem kriz hem de kriz yönetim sürecinin anlaşılması ve yönetilmesi hususunda bir başvuru kaynağı olmaya adaydır.
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
Ayşe Nihan Arıbaş, Ayşegül Düzgün, Bayram İlter, Çiğdem Çakır, Ebru Özer Topaloğlu, Erol Tekin, Esin Bengü Ceran, Esra Ulukök, Ethem Merdan, Makbule Hürmet Çetinel, Mustafa Şeker, Oğuz Demirel, Seval Aksoy Kürü, Tuba Aydın Güngör, Tuğçe Şimşek, Ufuk Karadavut, Uyum Elitok, Vural Akar, Yavuz Elitok Krizlerin hiç ortaya çıkmadığı bir dünyanın mümkün olmaması nedeniyle hiç beklenmedik bir anda işletmelerin çeşitli krizlerle karşı karşıya kalma ihtimali çok yüksektir. Krizlerle baş edebilmede en önemli faktörlerin başında kriz yönetme becerisine sahip bir lider gelmektedir. Öyle ki herhangi bir tür krizle karşı karşıya kalan lider, krizi nasıl yöneteceği ya da krizle nasıl baş edebileceği noktasında bilgi sahibi değil ise kriz anında paniğe kapılacak ve bu durum da krizi başarılı bir şekilde yönetememesi ile sonuçlanacaktır. Hâlbuki krize karşı hazırlık yapmış, kriz yönetim planını oluşturmuş, kriz yönetim ekibini kurmuş bir lider ise söz konusu kriz durumu ile daha kolay bir şekilde baş edebilecek hatta belki de kriz durumunu işletme adına fırsata dönüştürecektir. Kriz durumunda herhangi bir liderlik tarzının en doğru olacağını söylemek mümkün olmamakla birlikte bu kitap, çeşitli liderlik tarzları ile kriz yönetimi arasındaki ilişkileri sunarak işletme üst düzey yöneticilerine ve akademi dünyasına yol göstermeyi amaç edinmektedir. Bu amaç çerçevesinde kitapta; kriz yönetimi ile kriz yönetiminde stratejik, vizyoner, paternalist, karizmatik, hizmetkâr, otantik, transformasyonel, katılımcı, etik, otokratik, girişimci, eğitici, dijital, manevi, demokratik, sinerjik, kriz liderliği ve politik liderliğin etkilerinden söz edilmiştir.
Rukiye Can Yalçın, Pınar Fayganoğlu Kriz, neredeyse bireysel düzeyde insanların birbirine bağlı ve bağımlı olduğu yeni dünya düzeninde, bir ihtimal olmaktan öte kaçınılmaz bir olgu hâline gelmiştir. Dünyanın herhangi bir yerinde, farklı bir düzeyde ya da konuda yaşanan bir krizin, zincirleme bir reaksiyon ile tüm insanlığı etkileyerek tehdit edebileceği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle bir sistem içerisinde de toplumların krizleri önleme çalışmalarından öte krizin doğasını anlama ve olumsuz etkilerini en aza indirebilme çabasına girecekleri açıktır.
Bu kitap öncelikle krizleri ve gelişimlerini ortaya koymak, ardından kriz yönetimine yön verebilecek farklı unsurları incelemek maksadıyla kaleme alınmıştır. Risk ve risk yönetimi, kriz ve kriz yönetimi, krizler ile liderlik, iletişim, devlet, insan kaynakları yönetimi ve lojistik ilişkileri bölümlerinden oluşan kitabın, alan yazına katkı sağlaması dileğimizle…
İdil Özlem Koç 2000'li yıllarda yaşanan şirket skandalları, kurumların itibarlarının bir gecede yerle bir edilmesine neden olmuştur. Hem şirketler, hem sistem hem de paydaşlar maddi ve manevi zarar görmüştür. Bugün ise kurumsal yönetim artık bilinen ve istenen bir can simididir. Çünkü kurumsal yönetim sermayeyi temsil eden pay sahibi, yönetimi sağlayan yöneticiler, onların denetim ve gözetimini yapan yönetim kurulu ve komiteler ve onların faaliyetlerinin etkilerinin yansıdığı paydaşlar dörtgeninde gelişmektedir.
Kurumsal yönetim uygulamaları şirketlerde bir takım sistemlerin işlevinden ve onlara nasıl işlerlik kazandırılacağından bahsetmektedir. Böylece sistemin kendi kendini yönetebilir ve denetleyebilir bir kurgusu söz konusu olacaktır. Şirketleri şekillendirmek ve emniyetli hale getirmek, istikrarın teminatıdır. Bunların da kamuoyu ile paylaşılması ve her şeyde olduğu gibi, dürüstçe, şeffafça kamunun aydınlatılması gerekmektedir.
Kurumsal yönetim hem reel hem de finans sektöründe uygulanmalıdır. Risk odaklı olan, güvenin çok önemli ve bulaşıcılığın hızlı olduğu finans ve özellikle sigortacılık sektöründe, kurumsal yönetim ile istikrara kavuşulması ve piyasalarda güvenin yaygınlaşması, sigortacılık sektörünün alacağı payın büyümesini sağlayacaktır.
Sigortacılık sektöründe güçlü bir kurumsal yönetim için, hem içsel hem de dışsal tedbirlere (bileşenlere) gereksinim vardır. İçsel olanlar; şirketin kendi içinden kaynaklanan yönetim kurulu, risk yönetimi, iç denetim ve iç kontrol sistemleri ile tüm bunları denetim altında tutan komiteleri kapsamaktadır. Dışsal tedbirler ise, hem sigorta şirketlerini denetleyen hem de piyasaları izleyen dış denetim otoritesidir. Sektörde yüksek düzeyde şeffaflık ve hesap verebilirlik olabilmesi için her iki tedbire de gereksinim duyulmaktadır.
Doç. Dr. İ. Özlem Koç, “Kurumsal Yönetim ve Sigortacılık Sektörü” çalışmasında, kurumsal yönetime tüm yönleri ile değinirken, ayrıca sigortacılık sektöründe kurumsal yönetim uygulamalarından bahsetmektedir. Kitapta halka açık sigorta şirketleri de “zorunlu olmayan kurumsal yönetim ilkeleri” açısından analiz edilmiştir.
A. Asuman Akdoğan, Aşkın Keser, Alptekin Develi, Ayşe Gökçen Kapusuz, Ceyda Taşçıoğlu, Çetin Bektaş, Deniz Dirik, Elif Baygın, Emre Gençay, Erkan Turan Demirel, Esra Kızıloğlu, Eylem Bayrakçı, Eylem Şimşek, Faruk Şahin, Fatih Sobacı, Funda Kıran, Gülten Gümüştekin, Hakkı Aktaş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Ünüvar, Hasan Hüseyin Uzunbacak, Hüseyin Yılmaz, İfakat Atak, İlknur Çevik Tekin, İnan Eryılmaz, İrge Şener, Mehmet Biçer, Mehmet Dinç, Mihriban Cindiloğlu Demirer, Muhammet Saygın, Mustafa Bekmezci, Mustafa Canbek, Nazmiye Ülkü Pekkan, Onur Köksal, Osman Yalap, Özgür Demirtaş, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Pelin Kanten, Pınar Erdoğan, Selahattin Kanten, Selen Doğan, Sema Polatcı, Senay Yürür, Serap Kalfaoğlu, Soner Taslak, Şenay Karakuş Uysal, Tahir Akgemci, Tahsin Akçakanat, Tayfun Doğan, Tugay Ülkü, Tuğba Erhan, Utku Demirci Bu kitap, bir ölçek derleme kitabı değildir çünkü örgütsel davranış alanındaki ölçeklerin bir araya getirilmesinden çok daha fazlasını içermektedir. Yazarların deneyimleriyle harmanlanan teorik bilgiler, araştırmacılara özgün ve faydalı bir bakış açısı sunmaktadır. Her bir kavramla ilgili literatür özeti sunulduktan sonra kavramlara ilişkin geliştirilmiş olan toplam 161 ölçeğe yer verilmektedir. Her bir ölçeğin geliştirilme aşamasından örneklemine, geçerleme ve güvenilirlik çalışmalarına, kullanımı ve yorumlanmasına kadar gerekli olan tüm bilgiler büyük bir titizlikle anlatılmıştır. Ayrıca, farklı ölçeklerin birbirlerine göre üstün ve zayıf yönleri ile ölçeğin uygulanmasına yönelik öneriler de sunulmuştur. Amacımız, nicel bir çalışma yapacak olan araştırmacıya soru formunu sağlamak verine kuramsal temelinden, literatürdeki gelişmelerinden, ölçeklerinden, kaynakçasına kadar örgütsel davranış kavramları ile ilgili bir araştırma rehberi sunmaktır.
Daha nitelikli ve daha özgün bilimsel çalışmaların ortaya çıkmasında bir kilometre taşı olabilirsek ne mutlu bize
Minâ Özevren Kurum kimliği, yönetimin temel konularından biri olduğu için bu kitap, bir kurumu yöneten veya yönetecek her seviyedeki insan için yazılmıştır. Bu bir ders kitabı değil bir uygulama kitabıdır. Kitabı okurken hem bilgilenecek hem de adım adım kurumunuzun kimliğini belirleyebileceksiniz.
Kitapta; kurum kimliğinin ne olduğunu ve nasıl belirleneceğini, kurum kimliğine uygun örgüt yapısının nasıl düzenleneceğini, kurum kimliğine ve tarihsel süreçlere bakarak kurumun plan ve projelerinin nasıl yapılacağını öğreneceksiniz.
Kurum kimliği; kurumun imajını arttırır. İmajı artan işletme daha kalifiye eleman alabilir. Kurum kimliği sayesinde çalışanlarının bilinçliliği ve kendine güveni, motivasyonu ve aidiyet hissi artar. Çünkü insanlar, imajı ve tanınırlığı artan kurumlarla iş yapmak isterler. Bu durum da kurumun imajını, pazar payını ve kârlılığını dolayısıyla hisse senetlerinin değerini arttırır.
Siz de başarılı bir yönetici olarak tanınırsınız!
Güler İslamoğlu Bu kitap; hatalar ve olumsuzluklar üzerine odaklanıp bunları cezalandırmak yoluyla düzeltmek yerine, pozitif psikoloji yaklaşımı doğrultusunda, olumlu davranışları teşvik edip bunları güçlendirmenin çok daha uygun ve yerinde olduğu inancıyla girişilen bir çalışmanın ürünüdür. Çalışmaya tutkunluk, örgütsel vatandaşlık, güven eğilimi vb. gibi bazı davranışların ve yaşantıların kurumlar açısından olumlu sonuçlarını sergilediği gibi insan ilişkileri açısından da ışık tutan bilgiler içermektedir.
Turgut Karaköse Kurumları, sosyal paydaşlar nezdinde rakiplerinden farklı kılan en temel unsur itibarlarıdır. Her kurumun mutlaka bir itibarı vardır; itibarın iyi veya kötü, güçlü ya da zayıf olması onun nasıl yönetildiğiyle yakından ilişkilidir. İtibar, iç ve dış paydaşların takdiri ile kazanılır ve altın kadar değerlidir. İtibarın inşası, uzun bir süreci almakla birlikte, iyi yönetilemediği takdirde kısa bir sürede erozyona uğrayabilmektedir. İtibarın yitirilmesinin maliyeti, kurumun ekonomik olarak değer kaybetmesinden çok daha yüksektir. Bunun için örgütler, görünmeyen en değerli varlık olan itibarın önemini kavrayarak buna yatırım yapmalıdır.
Bu eserin temel amacı; kurumsal itibarın örgütler açısından önemini tartışmak ve bu varlığın yönetimiyle ilgili bazı ipuçları vermektir. Bununla birlikte kitapta, yurt içinde ve yurt dışında yapılan çalışmalar çerçevesinde itibar yönetiminin genel bir panoraması sunulmuştur. Kitabın, tüm araştırmacılara ve yöneticilere yararlı olması dileğiyle…
Beril Akıncı Vural, Burcu Öksüz, Cudi Kaan Okmeydan, Elif Korap Özel, Evrim Mayatürk Akyol, Ferah Onat, Mikail Bat, Mustafa Yalçın, Özlem A. Alikılıç, Selin Türkel, Sema Misci Kip, Sevilay Ulaş, Volkan Altıntaş, Z. Beril Akıncı Vural Kurum kültürü, kurumların başarılarının arttırılmasında etkili olan en önemli değerlerden biridir. Kültür, bir kurumda neyin nasıl yapıldığına ilişkin ipuçları sunar, kurumun önceliklerini aktarır ve davranışları yönlendirir. Kurumların diğerlerinden farklılaşmasını sağlayan kültür örgütsel bağlılık, çalışan motivasyonu, müşteri memnuniyeti ve sadakati gibi pek çok konuda rekabet avantajı sağlar.
On iki bölümden oluşan bu eserde, kurum kültürünün birçok kavramla ilişkisi farklı perspektiflerden detaylı şekilde irdelenmiş ve örnekler sunulmuştur. Kitabın öğrencilere, araştırmacılara ve uygulamacılara faydalı olması hedeflenmiştir.
Armağan Macit, Bekir Elmas, Burak Büyükoğlu, Doğan Kutukız, Ebru Bağçı, Eda Nur Suyabatmaz, Hacı Yusuf Güngör, Hatice Cenger, Mehmet Cem Danacı, Mehmet Fatih Mutlu, Muhammet Sait Işıldak, Mustafa Düzenli, Nevzat Çalış, Nuri Hacıevliyagil, Osman Yılmazcan, Selim Tartan, Sultan Gedik Göçer, Yasin Erdem Çevik Kurumsal finans; bir kurum tarafından yürütülen tüm finansal faaliyetleri içeren, temel ilgi alanları, sermaye yapısı kararları, işletme sermayesi kararları ve sermaye bütçeleme kararları ve temettü kararları olan finansın temel dallarından biridir. Küresel rekabetin hızla arttığı günümüz finans dünyasında şirketlerin kurumsal finans yönetimindeki başarıları şirketleri öne çıkarmada oldukça önemli bir rol üstlenmektedir. Bu doğrultuda şirketleri küresel rekabette ön plana çıkarmaya yardımcı olmak amacı ile hazırlanan bu kitap; her bir bölümüyle gerek imalat sektörü gerekse hizmet sektörlerinde çeşitlilik göstermesi, güncel finansal, politik ve ekonomik riskleri ön planda tutmak sureti ile kurumsal finansa yön vermesi açısından finans literatürüne önemli bir katkıda bulunacaktır.
Necmiye Tülin İrge Dünyanın iklim krizi gerçeği, küreselleşme, yoğun rekabet koşulları vb. pek çok zorlukla karşı karşıya olduğu günümüzde insanlığın temel değerlerini hatırlamak zorunlu hâle gelmiştir. Kişiler ve kurumlar etik değerlere uygun davrandıkları sürece çevrelerinde saygınlık kazanmakta ve rekabette öne çıkmaktadır. Bu nedenle toplumların, işletmelerin ve devlet kurumlarının hem bireysel hem de kurumsal başarı ve mutluluk açısından önemli bir değer olan itibar ve itibar yönetimi gibi soyut kavramlara gereken ilgi ve özen göstermelerinin ve bu yönde bir yönetim anlayışı geliştirmelerinin önemi artmıştır.
Kurumsal itibar yönetimi, finansal ve stratejik hedeflere ulaşmak, hissedarlar, müşteriler, çalışanlar vb. tüm paydaşlardan olumlu tepki almak, kuruluşun itibarının oluşmasını ve korunmasını sağlamak için gerekli faaliyetlerde bulunmak olarak ifade edilebilir. Kazanılan itibarın geçici ve yüzeysel değil kalıcı ve sürdürülebilir olması açısından itibarı kazanmak kadar korumak da önemlidir çünkü kaybedildiğinde tekrar kazanılması çok zordur. Bu nedenle, itibar özenle ve sabırla yönetilmesi gereken uzun soluklu stratejik bir süreç olarak düşünülmelidir.
Bu kitap farklı sektörlerde çalışan her düzeyde yöneticiler, kurum çalışanları, akademisyenler, lisansüstü eğitim yapanlar, sivil toplum örgütleri ve konuya ilgi duyan herkes için hem teorik hem de pratik açıdan yararlı olacağı düşünce ve temennisi ile hazırlanmıştır.
Seda Kayapalı Yıldırım Değişken rekabet unsurlarının yer aldığı gelişmekte olan pazarlarda kurumlar, sürdürülebilir rekabet avantajı kazanabilmek için farklı arayışlara yönelmektedir. Son zamanlarda yabancı yazında bu arayışlar içerisinde en çok dikkat çeken konulardan birisi “kurumsal itibar” kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan birçok araştırma, kurumların da tıpkı bireyler gibi itibar sahibi olduğunu göstermektedir. Kurumların itibarları, en genel anlamda, paydaş algılarının somut hâlini ifade etmektedir. Kurumlar bu algıyı; belirledikleri amaç ve hedefleriyle, gerçekleştirdikleri faaliyetleriyle, yarattıkları değer algısıyla ve rekabetteki prestijli etkileriyle sağlarlar. Aynı zamanda kurumsal itibar, yönetim tarafından öncelikli olarak ele alınması ve doğru yönetilmesi gereken bir süreçtir. Esasında kurumsal itibar yönetimi, daha çok paydaşlar nezdinde kurumun olumlu itibarının sağlanması ve yönetilmesidir. Kurumsal itibarın ve onun yönetiminin teorik olarak ele alındığı ve öneminin detaylı olarak açıklandığı bu kitap ile okuyucularda konuya yönelik farkındalık oluşması amaçlanmıştır. Ayrıca kitabın ikinci kısmında, son yıllarda özelleştirilen Şeker Fabrikalarında yapılan alan araştırması ile elde edilen bulgular doğrultusunda sunulan sonuç ve önerilerle, kurumlar için büyük önem arz eden kurumsal itibar ve kurumsal itibar yönetimi hakkında faydalı somut bilgiler sunulmaktadır.
Mehmet Polat, Ali Şahin Kapasite ve kapasite geliştirmenin bireysel, kurumsal ve çevresel olmak üzere üç farklı boyutta ele alınması konusunda fikir birliği vardır. Bireysel düzeyde, kapasite unsurları bilgi, nitelikler ve becerileri içerebilir; kurumsal düzeyde fiziksel varlıklar (tesisler, ekipman ve malzeme) ve finansal sermaye, liderlik, örgütsel stratejiler, yönetim ve iş bilgisi ve örgütsel oluşumu ile çevre/ toplum düzeyinde, piyasa ekonomisi, hukuk sistemleri hatta sosyal gelenekler çerçevesini de içermektedir.
Emel Yontar, Süleyman Ersöz Bilişim teknolojileri alanındaki en büyük gelişmelerden biri olan ve firmaların vazgeçilmezleri arasında yer alan sistem, Kurumsal Kaynak Planlama (Enterprise Resource Planning (ERP)) yazılımlarıdır. ERP, işletmelerin kaynaklarını bir araya getirerek uçtan uca yönetilmesini ve kaynakların verimli olarak kullanılmasını sağlamak için geliştirilmiştir. Hem öğrenciler hem de uygulayıcılar için yararlı olacak bu kitapta geniş çapta ERP hakkında bilgiye yer verilmiştir. ERP kurulumunda gerekli adımlara dikkat çekilmek istenen kitabın içeriğinde asıl olarak ERP sistemlerinin kurulum süreçleri, şirketlerde kurulum aşamasında nasıl bir yol izlenmesi gerektiği belirtilmiş, örnek bir firmaya ERP sisteminin uygulaması gerçekleştirilmiş ve başarıya etki eden kritik başarı faktörleri detaylı olarak aktarılarak uygulayıcılara rehber olması hedeflenmiştir. Bu kitabın diğer bölümlerinde ise, işletme ve işletme yönetimi kavramı işletmenin amaçları, fonksiyonları detaylı bir şekilde anlatılarak işletmenin önemine dikkat çekilmek istenmiştir.
Müge Elden, Sinem Yeygel Çakır Kurumsal marka kavramı, pazarlamanın ürün ilgilikleri üzerine kurulu yapısının değişerek ürünü de kapsayan daha geniş bir bakış açısından tanımlanan marka algılarının kurum ilgililikleri kapsamında tanımlanması ile ortaya çıkmıştır. Bir işletmenin tüm işletme fonksiyonları, sahip olduğu somut ve soyut kurumsal varlıklarına yönelik anlayış, tanımlama ve bunlara yönelik geniş paydaş gruplarında ortaya çıkan algılamaların bütünsel yorumlamalarını içeren kurumsal pazarlama, çok kapsamlı bir perspektife sahip bir yönetim alanıdır. Kurum kültürü, kurum iklimi, kurum kimliği ve kurum imajından oluşan kurumsal pazarlama karmasının tüm bileşenlerinin birbiriyle uyumlu ve eşgüdüm ile yönetilerek, tutarlı ve güçlü bir kurumsal itibara ulaşılması olarak tanımlanan kurumsal pazarlama, stratejik bir yönetim sürecidir.
“Kurumsal Reklamın Anlattıkları” isimli kitabımızın geliştirilmişi ikinci baskısı olarak hazırladığımız “Kurumsal Pazarlama” isimli bu kitap çalışmasında; kurum ilgilikleri üzerine odaklanan kurumsal pazarlama ve bu süreçte inşa edilmeye çalışılan kurumsal marka kavramları ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Kurumsal pazarlama yönetim sürecinin tanımlandığı bu çalışmada; kurumsal pazarlamanın bileşenleri olarak kurum kültürü, kurum iklimi, kurum kimliği ve kurum imajı kavramları, aralarındaki karşılıklı ilişki ve etkileşim bağlamında açıklanırken kurumsal pazarlama yönetim sürecinde üstlendikleri rol kapsamında da ayrıntılı olarak ele alınmışlardır. Kurumsal pazarlama yönetiminin tüm bileşenleri ile eşgüdümlü ve tutarlı bir şekilde yürütülmesi ile hedeflenen nihai sonucu ifade eden kurumsal itibar ve kurumsal itibar yönetim süreci de çalışmada, kavramı oluşturan faktörler, kapsam, kurumsal itibarı değerlendirmeye yönelik ölçekler, işletmeye sağladığı faydalar ve kurumsal itibar yönetimi süreci alt başlıkları kapsamında detaylı olarak irdelenmiştir.
Gül Coşkun Değirmen Teknolojinin gelişmesi, sadece kurumların gelişmesini değil hedef kitlelerin bilinçlenmesini de beraberinde getirmiştir. Aynı ürün ya da hizmetin birçok farklı çeşidini bulabilen, bilgi teknolojileri ile dünya üzerinde sınırsız bilgiye ulaşabilen hedef kitlelerin kurumlardan beklentileri her geçen gün artmakta ve farklı bir boyut kazanmaktadır. Bu durum, kurumları farklı arayışlara yöneltmektedir.
Kurumlar bu nedenle imaj, itibar, iletişim, paydaş yönetimi, marka yönetimi, kurum kimliği, kurum kültürü uygulamalarına yönelmektedir. Kurumsal pazarlama, kurum kimliği, kurum kültürü, kurumsal iletişim, kurumsal itibar, pazarlama ve paydaş yönetimi, kurumsal marka yönetimi bileşenlerinden oluşmaktadır. Bu bileşenler kurumsal pazarlama karması olarak adlandırılmakta ve kurumsal pazarlama hepsinin üzerindeki çatı olarak tanımlanmaktadır.
Günümüzde kurumlar sosyal sorumluluk konusu üzerinde önemle durmaktadır. Sosyal sorumluluk, kurumların itibar ölçümleme kriterleri içerisinde yer almakta ve bu alanda yapılan çalışmalar çeşitli mekanizmalar tarafından çeşitli ilkeler çerçevesinde denetlenmektedir. Dernekleşme şeklindeki kurumsallaşma hareketleri de kurumsal sosyal sorumluluğun önemini ortaya koymaktadır. Kurumsal pazarlama ve sosyal sorumluluk konularının ele alındığı bu kitap, her iki konuyu ve aralarındaki ilişkiyi ortaya koymaktadır. Kurumsal pazarlama ve sosyal sorumluluk konularına ilişkin akademik bilgileri ve başarılı sosyal sorumluluk örneklerini içeren çalışma, gerek akademik gerekse sektörel alanda başvuru kaynağı niteliği taşımaktadır.
A. Banu Bıçakçı, Anne Linke,Ceren Altuntaş Vural, Duygu Türker, Emrah Koparan, Fırat Coşkun, Huriye Toker, İlker Yılmaz, Seçil Deren van het Hof, Sibel Hoştut, Stefan Jarolimek, Yeşim Çelik “Kurumsal Sosyal Sorumluluk her zaman önemliydi. Ancak yeni gelen nesillerin değer yargıları ve dünyayı, markaları algılayış biçimleri çok değişti. Çevresindeki dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için çalışan, fedakarlık yapan ve bu konuda hayal kuran bir nesilden söz ediyorum. Artık markaların kendilerine sokaktaki insanla birlikte düşünüp, çözmek üzere birlikte hareket edebilecekleri bir dert, ulaşılması gereken yüce bir amaç bulmaları neredeyse şart. Dünya değişti… İnsanlar değişiyor… Kurumsal Sosyal Sorumluluk anlayışının değişmemesi olanaksız. Bu kitap, yeni sorulara yeni cevaplar vererek kendi sorumluluğunu çok iyi yerine getiriyor."
Tuğbay Bilbay
CEO & CCO Manajans JWT

Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakma hedefine giden en akılcı yol olan sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda kurumsal sorumluluk bilincinden beslenmesi gerektiği editörler tarafından profesyonelce ele alınmış. Kurumsal Sosyal Sorumluluk kavramını tüm disiplinleriyle birlikte ve derinlemesine ele alan bu değerli kitabın bugüne kadar cevabı tam olarak verilememiş birçok konuya açıklık getireceğine inanıyorum. Bütün bu kapsayıcılığı ile okuyucuların hafıza payında oldukça değerli bir yere sahip olacağı ve gerek akademik çevre, gerekse iş dünyasının ihtiyaç duyduğunda başvuru yaptığı bir eser olacağı kanaatindeyim.

İlker Çelik
VİKO by Panasonic - Kurumsal İletişim ve Sosyal Sorumluluk Yöneticisi
Ş. Gül Reis Pay senetlerinin likiditesi (hisse senedi likiditesi), sermaye yapısı kararları ve sermaye maliyeti açısından firmaları; getiri, varlık fiyatlaması ve portföy oluşturma konusunda yatırımcıları; etkinlik ve işlem maliyeti yönüyle de sermaye piyasalarını yakından ilgilendirmektedir. Kurumsal yatırımcı işlemleri dikkate alınarak hesaplanan likiditenin, firmaların finansal performansları ile pay senedi getirisine nasıl etki ettiği bu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Araştırma bulgularının yatırımcılara, firmalara, sermaye piyasasına ve tüm araştırmacılara katkı sağlaması beklenmektedir.
Dilek Yılmaz, Merve Gerçek Baş döndürücü bir hızla değişen çalkantılı, belirsiz ve karmaşık iş dünyasında ayakta kalmaya çalışan örgütler, birbirleriyle kıyasıya rekabet etmeye çalışmaktadırlar. Bu eser, türbülans şartlarındaki günümüz iş çevresinde örgütlerin varlığını yalnızca bir defalığına değil sürekli olarak tehdit eden tüm zorluklar ve sınamalar karşısında nasıl ayakta kalınabileceğine ve sürdürülebilir performans elde edilebileceğine yönelik yol gösterici bir kavram olan “örgütsel rezilyans” konusunu ele almaktadır. Örgütsel rezilyans, bir örgütün karşılaşabileceği olumsuzluklarla gerektiğinde mevcut durumu koruyarak gerektiğinde ise değişimden korkmadan radikal kararlar alarak mücadele etmesi için elinde bulunan tüm kaynakları kullanma becerisi ve süreci olarak ifade edilmektedir. Eserde, örgütsel rezilyans çerçevesinde örgütlerin hem olağan dışı büyük çaplı hem de günlük rutin prosedürleri ilgilendiren krizlere yanıt verebilmek için neler yapabileceği birey, grup, lider ve örgüt düzeyinde derinlemesine ele alınmıştır. Bu eserin, rekabetin çetin olduğu iş çevrelerinde faaliyet gösteren kurumlarda çalışanlar ve her kademeden yöneticiler için olduğu gibi endüstri mühendisliği, işletme, iktisat, örgüt psikolojisi gibi alanlarda çalışan akademisyenler, lisans ve lisansüstü öğrencileri için de faydası olacağı düşünülmektedir.
Serdar Eldemir Finansal açıdan çok sağlam görünmesine rağmen çok büyük ulusal veya uluslararası bir şirket aniden iflas edebilir mi? Ne yazık ki evet. Son yıllarda bazı şirketlerin üst düzey yöneticileri maaş, prim ve diğer menfaatlerini sürdürmek için hissedarları, denetim şirketlerini ve kamuoyunu yanıltıcı bilgi ve belgeler sunarak buna sebep olmuşlardır. İşte bu nedenle, son yirmi yıldır, şirketin mali verileri ve performansı kadar şirketin kurumsal yönetiminin de çok önemli olduğu ortaya çıkmaya başlamıştır. Hissedar hakları, adillik, eşitlik ve hesapverebilirlik bir şirket üst yönetiminden beklenen en önemli kurumsal yönetim göstergeleri olmuştur. OECD tarafından 1999 yılında uluslararası kurumsal yönetim ilkeleri ilan edilmiş ve dünyada pek çok ülke bu ilkeler ışığında, kendi yerel uygulamalarını geliştirmiştir. Bununla birlikte, bu ilkelere uyulup uyulmadığını ölçmek amacıyla kurumsal yönetim uyum derecelendirmesi ortaya çıkmıştır. Böylece yatırımcılar, tedarikçiler veya diğer menfaat sahipleri bir şirketin finansal göstergelerinin yanında şirketin kurumsal yönetim notunu da öğrenerek hareket etme şansı bulmaktadırlar.
Buradan hareketle, bu kitapta; özel sektör firmaları ve çok uluslu şirketlerde giderek çok daha fazla uygulama alanı bulan kurumsal yönetim ilkeleri ve derecelendirme sisteminin kamu sektöründe de uygulanmasına yönelik bir model önerilmiştir. Bu derecelendirme modeli ile; kamu kuruluşlarının hizmetlerini yerine getirirken daha eşitlikçi, şeffaf ve hesap verebilir olması, etik değerlere, sürdürülebilirliğe ve kurumsal liderlik kapasitesine sahip olması, yaptığı tüm hizmetlerde kamu yararını gözetmesi amaçlanmaktadır.
Bu kitap sayesinde; kurumsal yönetimin ne olduğunu, kurumsal yönetim ilkeleri ışığında derecelendirme sisteminin nasıl çalıştığını, kamu kurumlarında böyle bir yaklaşıma neden ihtiyaç duyulduğunu anlama açısından önemli bir rehber edinmiş olacaksınız.
Boray Uğraş Saydamlık, hesap verebilirlik, sorumluluk, eşitlik ve adalet, katılımcılık/yayılım ilkelerinin birleşiminden oluşan kurumsal yönetim kavramı iş dünyasında ve akademik çevrelerde günümüzde de merak uyandırmaktadır. Keyfi yönetim anlayışından kurallara dayalı yönetim anlayışına geçiş niteliği gereği organizasyonlarda düşük maliyetli bir sermaye yapısı, insana yaraşır bir çalışma ortamı, paydaş çıkarlarının uyumlaştırılmasını sağlamaktadır. İyi yönetim (good corporate governance) kaliteli bir iş çevresi, sağlam bir organizasyon yapısı kurmayı kolaylaştırmaktadır.
Bu kitapta, okuyucularımıza kurumsal yönetim ilkelerinin kadın istihdamına etkileri test edilerek açıklanmaktadır. Ataerkil müesses nizamın kadın istihdamına etkileri kurumsallaşma ve kurumsal yönetim ilkeleri açısından değerlendirilmiştir. Araştırmamızda ilginç bulgulara ulaşılmıştır. Kitabın özgün değeri, Türkiye'de kurumsal yönetim pratiğine ilk kez kadın istihdamı açısından yaklaşması ve yazında yoğunlaşan şirket performansı araştırmalarının dışına çıkmasıdır. Ataerkil iş ilişkilerinin kurumsallaşma süreci ile kurumsal yönetim ilkelerine yansımaları ayrıca değerlendirilmiştir.
A. Tuğba Karabulut, Aslı Aybars, Ayşe Atılgan Sarıdoğan, Duygu Celayir, Gürol Baloğlu, Hasan Türedi, Hüseyin Öcal, M. Hanifi Ayboğa, Mehtap Öner, Özlem Ayaz Arda, Pınar Başar, Sabri Öz, Seçil Taştan, Tuğçe Aslan Kurumsal yönetim; kurumsal yatırımcıların gücü ve işletmelerin toplum üzerindeki etkisi arttıkça, kamuoyunun ilgisini çeken bir konu hâline gelmiştir. İşletmelerin sürdürülebilir başarılarında öne çıkan unsurlar arasında, etkin kurumsal yönetim ile risk yönetimi bulunmaktadır. Son dönemlerde kurumsal yönetim, sürdürülebilir değer açısından işletmeleri yakından ilgilendiren bir konu hâline gelmiştir. Toplum ile işletmeler arasındaki ilişkiler geliştikçe, kurumsal yönetim kavramı ve ilkeleri de daha fazla tartışılmaya başlanmıştır.
Sürdürülebilir işletmeler ve sürdürülebilir değer için işletmelerin risklerini sistematik bir biçimde izleyerek yönetmeleri gerekmektedir. Risk yönetimi, kurumsal yönetimin kilit unsurlarından biri olduğu gibi stratejik yönetimin de önemli bir parçasıdır. Bugün kurumsal yönetimin risk yönetimi üzerinde etkisi olduğu konusunda artan bir farkındalık bulunmaktadır. Dünya çapında pek çok büyük işletmenin artık mevcut olmadığı, bu işletmelerin risk yönetimi ve kontrolün temel kurallarını ihmal ettikleri için başarısız olduğu bir gerçektir. Kurumsal yönetimde etkinliğin sağlanabilmesi ve iyi yönetişim uygulamalarının oluşturulması açısından, etkin ve güvenilir risk yönetimi uygulamalarının işletme içerisine yerleştirilmesi önemlidir. Bu çalışma, kurumsal yönetim ve risk yönetimi süreçlerini hem teorik hem de uygulamalarla birlikte ayrıntılı bir şekilde ele almış ve okuyucular için önemli bir kaynak sunmuştur.
İlhan Keskin Kurumsal, Küresel ve Teorik Yönleri ile İktisadi Gelişme adlı bu kapsamlı çalışma; iktisadi gelişmenin çok boyutlu doğasını derinlemesine inceleyerek iktisadi gelişmenin kurumsal yapılar, küresel dinamikler ve teorik çerçeveler bağlamında nasıl şekillendiğine dair geniş bir perspektif sunmaktadır. Kurumsal yönlerin, ekonomik performansı etkileyen yönetim ve düzenleme mekanizmalarının yanı sıra günümüzde kurumlar arası etkileşimlerle ülkelerin ekonomik gelişmişlikleri üzerindeki önemini vurgulamaktadır. Küresel boyutta ise uluslararası ticaret, finansal akımlar ve ekonomik entegrasyonun ekonomik gelişmelere nasıl yön verdiği ele alınıyor. Teorik açıdan bakıldığında, ekonomik büyüme ve kalkınma teorilerinin tarihsel evrimi ve günümüz koşullarındaki geçerliliği, karşılaştırılması ve sorgulanması üzerine detaylı bilgiler vermektedir.
Kitap, hem akademik araştırmacılar hem de uygulayıcılar için geniş bir kaynak olup iktisadi gelişmenin çeşitli yönlerine dair kapsamlı bir anlayış kazandırmayı amaçlamaktadır. Çalışmanın, güncel ekonomik sorunlar ve teorik yaklaşımlar arasındaki bağlantıları kurabilmek için önemli bir başvuru kaynağı olmasını ümit ederiz.
Ali Bayrakdaroğlu, Aysel Gündoğdu, Burcu Kümbül Güler, Burçak Boz Yaman, Çağatay Mirgen, Çağlar Özbek, Ekim Akkuş, Funda Bayrakdaroğlu, Hatice Hicret Özkoç, Hilmi Etci, Levent Karadağ, Meryem Tekin Epik, Müge Adnan, Onur Doğan, Özge Korkmaz, Özlem Güzel, Serap Özen, Taner Dalgın, Ümit Deniz İlhan, Yusuf Tepeli, Zeki Atıl Bulut “Yeni nesil turistlere yönelik ne tür hizmetler sunmak gerekir?”
“İnternetten alışveriş hiç bana göre değil!”
“Ben öyle sanal paraya filan yatırım yapamam.”
“Bu işten çok sıkılırsam hemen istifa ederim.”
“Gelecek beni o kadar çok korkutuyor ki…”
“Bizim zamanımızda hiç böyle dersler yoktu!”

Birbirini anlayabilmek! İşte bütün mesele bu. Ancak o kadar kolay olmuyor çünkü dünya değişiyor ve bu değişim her kuşaktan insanı kökten etkiliyor. Genç kuşaklar yaşlıları eleştiriyor, yaşlı kuşaklar gençleri… İlk kitabımızda kuşaklar arası farklılıkları anlayabilmek ve çeşitli “çatışmaları” tatlıya bağlayabilmek üzere yola çıkmıştık. Ortaya çok farklı disiplinlerden güzel bir çalışma çıkmıştı.
İlk kitabımızın devamı niteliğindeki bu kitapta yeni konulara değinmeye çalıştık. Umarız siz okuyucular için verimli ve değerli bir çalışma olmuştur. Biliyoruz ki; kuşakları anlamak için bu kitapta ele alınan bakış açılarından başka perspektifler de incelenmeye değerdir.
Ümit Deniz İlhan Bu kitap, örgütsel bağlılık üzerinde önemli bir etkisi olduğu düşünülen çalışma değerlerinin kuşaklar bağlamında incelenmesini içermektedir. Kitabın, özellikle günümüz çalışma hayatının sayıca ağırlıklı aktörlerinden X ve Y Kuşağı çalışanlarının sahip oldukları çalışma değerleri açısından farklılıkları ile örgütsel bağlılıkları açısından farklılıklarını ortaya koymak olarak iki temel amacı bulunmaktadır. Böylece hangi çalışma değerlerinin örgütsel bağlılığı açıklamada önemli olduğunu yorumlayabilmek amaçlanmaktadır.
Hem uygulamacılar ve hem de çalışma psikolojisi literatürü için önemli bir kavram olan örgütsel bağlılık ancak kuşaklar arası çalışma değerleri farklılıklarının iyi anlaşılıp stratejik bir şekilde yönetilmesiyle sağlanacaktır. Bu noktada bir yanda insan kaynakları yöneticileri önderliğinde tüm yöneticilere bir yanda da iş yeri psikologları ile bu konular hakkında bilimsel araştırma yapan akademisyenlere hayli görev düşmektedir. Öyle ki bu paydaşların çalışma hayatında yer edinmeye başlayan Y Kuşağının ve hatta sonrasında gelecek olan Z Kuşağı­nın çalışmaya yönelik ihtiyaç, tutum ve değerlerinin anlaşılmaya çalışılması yö­nünde yapılacak olan araştırmalara öncelik vermeleri önem arz etmektedir. Daha da ötesi, sadece araştırmalara öncelik verme ile yetinmeyip araştırmalardan elde edilen bulguların yönetim politikası hâline getirilmesi yoluyla örgütsel bağlılığın arttırılmasını takip etmelidirler.
Dikkat çekmek gereken bir konu da ortaya çıkan farklılığın sadece kuşak olgusundan kaynaklanamayabileceği, aynı zamanda yaşam evrelerinin de bu farklılık üzerinde etkisi olabileceğidir. Yapıla­cak olan araştırmalarda ve araştırma bulgularını uygulamada bu ikili varsayım bir arada gözetilmeli, hem kuşak olgusunun hem de yaş olgusunun ortaya koyabile­ceği farklılıklar gözden kaçırılmamalıdır.