İktisat Teorisi \ 3-3
N. Gregory Mankiw. Bir ekonomide işlerin yolunda gidip gidilmediğini belirlemenin en sağlıklı yolu, o ekonomideki makroekonomik gelişmelere bakmaktır. Eğer makroekonomik gelişmeler iyiyse o ekonomi daha fazla üretir, işsizler iş bulur ve şirketler de daha fazla kâr eder. Aksine makroekonomik gelişmelerde sıkıntı varsa ekonomide üretim düşer, işsizlik artar ve şirket kârları da düşer. Makroekonomik gelişmeleri doğru okuyabilmek, sağlıklı bir biçimde değerlendirebilmek için iyi bir makroiktisat eğitimine; iyi bir makroiktisat eğitimi için de iyi bir makroiktisat kitabına gereksinim vardır. İşte Mankiw'in başyapıtlarından biri olan bu Makroiktisat isimli kitap, harika bir ders kitabı olması yanında her iktisat öğrencisi için okunması gereken bir kitap niteliğindedir.
Yazarın ABD'nin Harvard Üniversitesinde uzun yıllar verdiği ders deneyimlerine dayanan bu kitap, makroiktisat derslerinde yüksek not almak isteyen öğrenciler için biçilmiş bir kaftandır; bundan daha iyi öğrenci dostu bir başka kitap yoktur. Bu kitap sayesinde çok karmaşık olduğunu düşündüğünüz başta millî gelir, millî hasıla, gayrisafi yurt içi hasıla, gayrisafi millî hasıla, enflasyon, bütçe açığı, cari açık başta olmak üzere çok sayıda makroiktisadi konuyu sadece iyi bir şekilde öğrenmeyecek aynı zamanda gerçek iktisadi olayları da rahatlıkla analiz edebilecek düzeye geleceksiniz. Bu kitap sayesinde öğrencilerin örgün makroiktisat derslerini izleyememe kaygıları sona erecek, makroiktisadı kendi kendilerine de en iyi şekilde öğrenebileceklerdir.
Adem Esen Bu eser, iktisat biliminin temel konusu olan mal, mülkiyet ve piyasa mefhumlarını hem İslam iktisadı hem de konvansiyonel iktisat perspektifinden incelemektedir. Mal, iktisadi hayatın temelidir çünkü mal, insanın ihtiyaçlarını karşılayan vasıtanın adıdır. İnsanın maddi ve gayri maddi ihtiyaçları vardır. İnsan, hayatı boyunca bunların peşinde koşar. Maddi ihtiyaçları karşılanırsa refaha, gayri maddi ihtiyaçları karşılanırsa saadete erer. İnsanlar kendini bildiği andan itibaren mal edinmeğe çalışır. Bir mala sahip ve malik olmanın adına mülkiyet denir. Mülkiyet, insanı o mal üzerinde hem hak sahibi kılar hem de üzerinde tasarruf ve kullanım hakkı sağlar. Buna da "zilyetlik" denir. Normal olarak insanlar, malın parasını vererek satın alır. Satış işlemi de çarşıda, pazarda yapılır. İtalyancadan gelen piyasa kelimesi pazar manasında kullanılır. Menkul mallar, çarşıda, dükkânlarda, hafta pazarlarında, borsalarda, eskiden panayırlarda şimdi fuarlarda hem teşhir edilir hem de satılır. Gayrimenkuller ise devletin tapu dairelerinde alınıp satılır.
İşte elinizdeki eserde yazar, altı bölüme yaydığı incelemesinde, malın tanımını ve özelliklerini, ahlaki açıdan değerlendirilmesini, mülkiyet konusunu, üretim faktörlerinin mülkiyetini ve mülkiyetin korunmasını iktisadi ve hukuki yönleriyle hem seküler hem de İslami açıdan tahlile tabi tutmuştur.
Tülin Altun Maliye politikalarının hem kısa vadede ekonomik sorunlara cevap verecek hem de uzun vadede mali disiplini sağlayacak şekilde oluşturulması gerekmektedir. Bununla birlikte hükümetler, politik gerekçelerle, kısa vadeli maliye politikalarına odaklanırken, uzun vadede mali disiplinsizliğe neden olabilmektedirler. Bu kitap kapsamında mali kuralların, mali konseylerin ve mali komitelerin ekonomik istikrara ve mali disipline katkısı incelenmektedir. Sağlam bir kamu mali yönetimi için politik olmayan bu tür kurumların üstlenebileceği önemli roller bulunmaktadır. Politika yapıcılar ve kamuoyu arasında uzlaşma sonucu oluşturulan, ülkeye özgü ekonomik sorunları ele alan politik olmayan mali kurumlar, şeffaflık ve hesap verebilirliği artırabilir. Mali kararların optimal şekilde tasarlanmasına yardımcı olabilir. Bununla birlikte bu kurumlar her derde deva değildir. Her bir kurumun kendine özgü handikapları vardır. Bu bağlamda, kurumların etkinlik koşulları, mali sorunların politik ekonomiği ve ülke deneyimleri ışığında ele alınmaktadır.
Recep Kök, Oğuz Kara, Üzeyir Aydın, A. Elif Ay Yalçınkaya Her iktisat okuru için olabildiğince teorik, edinilen gözlemler çerçevesinde de kazanılan deneyim ve pratik bakış açısı bir gerekliliktir. Elinizdeki mikro iktisat kitabının yazarlarları, özellikle önsöz ve giriş kısmında, kitaplarınının alanla ilgili okutulan mevcut Türkçe kitaplardan neden farklı olduğunu açıklamaktadırlar. Kısa bir ifadeyle, kitapda “yaparak öğrenmeyi” esas alan ve öğrenciye rehberlik oluşturan bir yöntem izlenmektedir: Kitap lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin talebine yanıt verecek teorik bir bütünlük içermektedir. Birbirini tamamlayan konular, öncelikle geometrik şekillerle anlatılmakta; yeri geldikçe cebir yardımıyla da ispat mekanizmasına önem verilmektedir. İçerikteki çözümlü problemler, okuma parçaları, bazen de konu bütünlüğüyle uyumlu örnek olaylar ve bölüm sonu ekleri hem öğretim elamanlarının hem de iktisat okuru olmak isteyen öğrencilerin beklentilerine yanıt verecek düzeydedir. Bilindiği gibi mikro iktisadın teorileri hangi ölçüde içselleştirilir ise mesleğe giriş sınavlar o ölçüde başarılır. İyi bir iktisat okuru olmanın başarısı üzerinden sağlanan refah katkısı ise her zaman hissedilir.
Bu ders kitabının yazarlarından biri olan, halen Nişantaşı Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr.Recep KÖK, Dokuz Eylül Ünivrsitesi'nde (2019) görev yapmakta iken, önceki yıllardan doktora öğrencileri olan Doç.Dr. Oğuz KARA ( Düzce Üniversitesi), Doç. Dr. Üzeyir AYDIN (Dokuz Eylül Ünivrsitesi), Dr. Öğretim Üyesi A. Elif AY YALÇINKAYA (Dokuz Eylül Ünivrsitesi ) ile yeniden “takım ruhu”nu canlandırmıştır: Yazarların alana yönelik çok sayıdaki kitap, makale vb. çalışmaları olup, KÖK'ün kırk yılı aşkın meslek deneyimi, ortak iradenin ve zahmetin bir ünü olan bu eserin yayın hayatına kazandırılmasında temel etkendir denebilir. Yayınevimizin katkısıyla, Türkiye'de yayınlanmış Türkçe ders kitapları listesine giren bu ayrıcalıklı kitap, ümit ederiz ki, iktisat öğretisine önemli destek sağlasın!. Elbette, okuyucularının kitap hakkındaki değerlendirmeleri ve takdirleri her tür kıymetin üzerindedir.

Ali Yılmaz GÜNDÜZ Mikro İktisat alanında çok sayıda yayın olmasına rağmen akademik kitapların en önemli özelliklerinden biri özgün nitelikte hazırlanıyor olmasıdır. Bu kitabı hazırlamaktaki amacım Mikro İktisat dersi bilgilerini ve uzun yıllara dayanan tecrübelerimi öğrencilere aktarmaktır. Ders içeriği yönünden Mikro İktisat kitapları, benzer nitelikte olmasına rağmen eserlerin sunuluş biçimi birbirlerinden tamamen farklıdır.
Mikro İktisat kitabı, birbirini tamamlayıcı nitelikte 14 bölümden oluşmuştur. Gerçek hayatta karşılaştığımız üretici-tüketici dengesi, firma dengesi ve emek arzı-emek talebi dengesinin nasıl oluştuğuna dair bilgiler kitapta en dikkat çekici konular arasında yer almaktadır.
Kitabın sonunda yer alan örnek sorular, öğrencilere girecekleri sınavlarda yardımcı olacağı düşünülerek hazırlanmıştır. Öğrencilerin anlamalarını kolaylaştırmak ve Mikro İktisat dersini sevmeleri için sade bir dil kullanılmıştır.
İnsanca yaşamak ve özellikle herkesin mutlu olduğu bir dünyada yaşamak güzeldir. Bu kitabın öğrencilere ve okuyuculara yararlı olacağını ümit ediyorum.
Edgar K. BROWNING, Mark A. ZUPAN, Wıley Bu kitabın çeviri editörlüğünü kabul etmemdeki ana amacım, akademik ilerleme sürecinin her aşamasını “İktisat Teorisi” anabilim dalında tamamlamış; yirmi beş yılı aşkın zamandır giriş düzeyinden ileri düzeye kadar Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora dersleri vermiş bir öğretim üyesi olarak, hem tüketici ve üretici davranışları hem de çıktı piyasalarının yanı sıra girdi piyasası analizleri açısından teori ile pratiği oldukça dengeli bir şekilde ele almış; özellikle bu yönüyle hayatın içinden seçilen örneklemlerle teori-uygulama bütünlüğünü sağlamış olan bu kitabın pedagojik üstünlüğünü; iktisat öğretisinde Türkçe eğitim alan öğrenciye mikro iktisadı sevdirmek ve öğrencilerin daha ileri düzeyde analitik düşünmesine katkı sağlamaktır.
Kitabın ayırt edici özelliğini tanımak için kitabın yazarlarına ait ön sözü öncelikle okumanızı tavsiye ederim. Ardından da Türkçe yayındaki temel bir eksikliği kısmen de olsa giderme çabamızı destekleyeceğinizi umarım. Elbette bir dilin ve kültürün başka bir dile aktarılmasının zorluğuna bağlı olarak üslûp bütünlüğüne yönelik eksiklikler editöre aittir. Bu kitap incelendiğinde, okuyucunun edindiği intiba ile kendi kanaatim ne kadar birbiriyle kesişiyorsa, çeviri kurulunun emeğinin bir o kadar anlam bulacağını umarım. Ayrıca bu kitabı takdim etme fırsatını bana veren ve iktisat literatürüne yönelik seçicilik içinde uzman bir davranış sergileyen, dolayısıyla çeviri kitap aracılığıyla iktisat bilimine de katkı yapan Nobel Yayınevi yetkililerine, teşekkür ederim.
Arslan Zafer Gürler, Bekir Ayyıldız, Merve Ayyıldız Altı bin baskıya ulaşan “Genel Ekonomi” kitabımız önemli ölçüde talep görmüştü. Yalın dili, sade ve yalın anlatımı ile kitap, gerek okuyucular gerekse okutanlar tarafından takdir gördü. Dolayısıyla Türkiye’de ekonomi dersleri veren bir çok fakültede ders kitabı olarak tercih edildi. Bu gelişmeler, bizi cesaretlendirerek “Mikroekonomi” kitabının yazılması konusunda önemli bir motivasyon aracı oldu.
Mikroekonomi kitabı, piyasalardaki bireysel davranışları tüketici ve üretici temelinde inceleyen analitik bir yaklaşımı ortaya koymaktadır. Bunun yanında; teori ve uygulama bir bütün olarak ele alınarak, dünya ve Türkiye’den örneklerle konular somut hâle getirilmeye çalışılmıştır. İçerikte yer alan matematiksel yaklaşım ve grafiklerle güçlendirilmiş anlatımların çok daha kolay sindirilmesi amaçlanmıştır.
Kitapta yer alan örnekler, 2018 yılına kadar uzatılarak, okuyucunun somutla soyut arasında sıkışması önlenmek istenmiştir. Pek tabidir ki talep ve arz kuvvetlerinin çeşitli piyasalardaki analizleri mikroekonominin olmazsa olmaz konularıdır. Bunun yanında, zengin matematiksel modellerle; elastikiyet, etkinlik, piyasa sınırlamaları ve oyun teorisi gibi konulara da yer verilerek mikroekonomiye daha geniş bir bakış açısı getirilmeye çalışılmıştır.
Savaş Erdoğan Milli gelir hesaplama yöntemlerinden biri olarak harcama yönetimi mill gelir ile ilişkili kavramlar milli gelir hesaplama yöntemleri veri ve yönetim Türkiye’de harcama bileşenleri ve ekonomik büyüme G20 ülkelerinde harcama bileşenleri ve ekonik büyüme içermektedir.
Abdul Azim Islahi Hint coğrafyasının son dönem en önemli İslam âlimlerinden, hukukçu ve tarihçilerinden birisi olan Muhammed Hamidullah; Kur'an'ın çevirisine, hadis edebiyatına, Hz. Peygamberin biyografisine, uluslararası İslam hukukuna, İslam politikalarına ve İslam'ın mirasına dair geniş yelpazede birçok çalışma kaleme almış ve önemli bir başvuru kaynağı olmuştur. Fakat çok az kişi Hamidullah'ın modern İslam iktisadının öncülerinden biri olduğunun hatta disiplinin ismi olan "İslam iktisadı" terimini icat eden kişi olduğunun farkındadır. Bu alandaki birçok ilkler ona aittir: modern dönemde faizsiz finans kurumlarının ilk ve en erken kayıtları, İslâmî sigortanın temeli olarak mütekabiliyetin desteklenmesi, mütekabiliyete dayalı İslâmî finans, uluslararası faizsiz para fonunun kurulmasının teklifi, Müslüman ülkelerin para birliği. Hamidullah'ın İslam iktisadı üzerine yazıları çeyrek asırdan daha fazla bir zaman dilimine ve çeşitli dergilere yayılmıştır. Islahi tarafından düzenlenen bu çalışmanın ilk bölümünde Hamidullah'ın hayatı, İslam iktisadına katkısı ve zekâta dair yaklaşımını ele alan yazılar yazar tarafından kaleme alınmış sonrasında ise İslam iktisadı ile ilgili çeşitli konularda Hamidullah tarafından yazılan on üç makaleye yer verilmiştir.
Abdul Azim Islahi Bu kitap, iktisat alanında medeniyetler arası diyalog için ortak bir zemin arayışına binaen hazırlanmıştır. Bu nedenle, özellikle iktisadi düşünce alanında, İslam medeniyeti ve Orta Çağ Avrupa kültürünün çok boyutlu bağlarına ve birbirleriyle olan etkileşimlerine delil niteliğindedir. Müslüman ilim adamlarının felsefe, bilim, matematik, tıp, coğrafya, tarih, sanat ve kültür alanında Orta Çağ Avrupası üzerindeki etkileri ayrıntılı bir şekilde belgelenmiş ve ilgili konuların çevrelerinde bilinmektedir. Ancak, iktisadi düşünce ve kurumlar üzerindeki etkisi henüz tam olarak araştırılmamış ve kabul de görmemiştir.
Islahi’nin eseri bu bağlamda önemli bir girişimdir. Abdul Azim Islahi, Batılı bilim adamlarının son yıllarda Müslümanların iktisada katkıda bulunduğu yönündeki değişen eğilimlerini ve Avrupa Rönesansı’ndaki Müslüman entelektüel mirasa borçluluk hissinin arttığını gözler önüne sermektedir. Bu eğilim yalnızca iktisadi düşünce tarihinde daha önceki yazarlar tarafından oluşturulan boşluğu kapatmakla kalmayıp, aynı zamanda Doğu ile Batı arasındaki anlayışı artıracak, akademik ve entelektüel düzeyde etkileşimi kolaylaştıracaktır.
Jale Yalınpala Çokgezen Uzun yıllardır çeşitli bölümlerde ayrı dersler olarak verdiğim Para Teorisi ve Para Politikası derslerinin çeşitli kaynaklardan derlenerek bir bütün hâline getirilmesi ihtiyacı üzerine oluşturulmuş bu kitapta, ayrı ayrı anlatılan konuların bir araya toplanması hedeflenmiştir. Anlatılmak istenen tüm konuların bu genişlikte ele alınarak bir arada bulunması gerekliliğinden yola çıkarak oluşturulan kitabın bir bütün olarak sahip olduğu içeriği ile öğrencilere kolaylık sağlayacağı düşünülmüştür. Bu kitapla para teorisi ve politikasına ilişkin konuların özetlenerek bir ders kitabı olarak öğrencilere yardımcı olması hedeflenmiştir. Genel olarak Türkiye ekonomisinde yaşanan gelişmelerin daha iyi analiz edilebilmesi için gerekli teorik bilgilerin yer aldığı kitapta, ilk olarak paranın özelliklerinden ve işlevlerinden yola çıkılarak finansal piyasaların yapısı incelenmiştir. Bunun yanı sıra Merkez Bankasının işlevleri, para talep teorileri ve para politikası amaç ve araçları ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Açık ekonomilerde para ve maliye politikalarının ekonomideki etkinliği ortaya konulmuştur. İktisat okullarının para politikasına yaklaşımları ile Türkiye ekonomisinde para politikası uygulamalarına yer verilmiştir.
Mustafa Erhan Bilman, Sadık Karaoğlan This book we believe opens a new door for a different understanding of one of the most contentious theories in open economy macroeconomics, the Purchasing Power Parity. This work, as far as we are concerned, is the first study which adds space into the relationship between the nominal exchange rates and relative price ratios. Due to the recent advances in spatial econometrics, researchers working in different fields of economics and finance have acquired an enhanced intelligence in respect of the modelling of interdependence which may better account for the genuine relationships among the variables or countries. Our study, we reckon, thanks to its empirical originality would be a guide for open economy macroeconomics and international finance scholars to discover novel dimensions in the areas they are currently studying.
Uğur Emek

Rekabetçi Piyasa Ekonomisi kitabı, küresel ekonomik krizin yaşandığı, devletve piyasalar arasındaki ilişkilerin yoğun biçimde yeniden sorgulandığı bir dönemde, rekabetçi piyasaların geliştirilmesine yönelik kamu müdahaleleri konusunda Türkiye'de yaşanan güncel tartışmalara uluslararası deneyimler ışığında kuramsal açılımlar getirmektedir. Piyasa ekonomisinin etkili işleyişini sağlamaya yönelik kamu müdahalelerinin, Avrupa Birliği ekseninde Türkiye'nin rekabet politikalarının, rekabet ve iktisadi büyüme ilişkisinin, özelleştirme uygulamalarında hukukun öneminin, yolsuzlukların piyasaların işleyişine (olumsuz) etkilerinin, finansal piyasaların denetiminin, telekomünikasyon sektöründe rekabetin geliştirilmesi için gerekli kamu düzenlemelerinin ve suyun yönetiminin incelendiği çalışmada getirilen açıklamaların okuyucuya faydalı olacağı düşünülmektedir.

Abdulkader Thomas, Emad H. Khalil, Iman Abdul Rahim, M. Akram Khan, M. Umer Chapra, Mahmoud A. El-Gamal, Najwa Abdel Hadi, Ruba Alfattouh, Şeyh Yûsuf Talal DeLorenzo, Vincent J. Cornell, Wahba Zuhayli Bu kitap, kişinin bankacılık ve finansa dair tüm bakış açılarının etrafında döndüğü ve birçoğumuz için onu içeren işlemlerden başarılı bir şekilde uzak durmanın ebedi bir mükâfatı olduğu tek bir kelime yani ribâ ربا hakkında yaklaşık 20 kişisel araştırmanın
bir neticesidir. Ribâ kelimesi Hz. Muhammed (s.a.v) tarafından hayatı süresince tanımlanmamıştı. Bu kitap, görüşlerini tamamen sahiplenmesem bile söz konusu kelimenin ne anlama geldiğini, neden sözleşmeleri geçersiz kıldığını ve kişinin onu nasıl anlayabileceğini anlamayı arzu edenlerin yükünü hafifletecek bir şekilde kelimenin tanımına ışık tutan görüşler serdeden bazı âlimlerin önemli katkılarını içermektedir.
George E. Rejda - Michael J. McNamara Günümüz küresel ekonomilerinde risk ve risk faktörleri her geçen gün artmakta, bu da risklerin kontrollü ve planlı bir şekilde ele alınması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Risk yönetimi açısından sigorta bireyler ve işletmeler tarafından, gelecekte karşılaşılması muhtemel risk ve maddi hasarların olumsuz sonuçlarını bertaraf etmek ya da en azından azaltmak amacıyla ortaya çıkan en önemli risk yönetim araçlarından birisidir. Sigorta şirketlerinin risk yönetimine daha fazla odaklanmasının sebepleri; finansal piyasaların hızla küreselleşmesi, uluslararası piyasalarda ortaya çıkan risk yönetimi ihtiyacı, finansal risk ile beklenen getiri hesaplamalarının giderek önem kazanması ve operasyon yapılan piyasalardaki değişim dinamikleri olarak sıralanabilir.
Bu bağlamda sigortacılığın temel ilkeleri ve risk yönetimi ile ilgili yapılan çalışmaların önemi her geçen gün artmaktadır. Bu konuda ulusal literatürde yeni kaynaklara ihtiyaç duyulmaktadır. “Risk Yönetimi ve Sigortacılık İlkeleri” adlı bu eserin bu konuda literatüre önemli bir katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Faruk Taşçı Sabahattin Zaim Hocanın, 1934'te Makedonya'nın İştip kasabasından İstanbul'a göç eden, kendi deyimi ile "göçmen" değil Peygamber efendimizin (sav) hicretini takip eden “muhacir" bir ailenin evladı olarak başlayan hikâyesi, ülkesi için yapmış olduğu sayısızca hizmet, vermiş olduğu eserler ve yetiştirmiş olduğu öğrencilerden sonra, 2007 yılında Hocanın ebediyete intikal etmesi ile son bulmuştur, Bugün Türkiye'de ve dünyanın birçok ülkesinde birçok akademisyen ve öğrenci, Hocanın açmış olduğu yoldan daha müreffeh bir Türkiye, bir İslam dünyası için çalışmaya devam etmektedir.
Bu kitap, hocaların hocası olarak anılan merhum Sabahattin Zaim hocanın çeşitli dergi ve mecralarda çıkmış röportajlarının bir derlemesinden oluşmaktadır. Türkiye'de İslam iktisadı denince akla ilk gelen, adına bir üniversite kurulan, ülkenin geçmiş olduğu en zor dönemlerde bile inandıklarından ödün vermeyen, tarihe şahitlik etmiş bu değerli şahsiyetin kendi ağzından hikâyesini dinlemek ve tecrübelerine kulak vermek isteyen herkesin severek okuyacağı bu eseri, yazın dünyamıza kazandırmış olmaktan gurur duyuyoruz.
Jay Bhattacharya, Timothy Hyde, Peter Tu Sağlık Ekonomisi; ekonomi, halk sağlığı ve tıp okurlarını sağlığın ekonomisi ile tanıştırıyor. Ekonomi kuramı ile sağlık politikası arasındaki bağlantıya vurgu yapan eser, bunun yanı sıra mevcut sağlık sigortası modelleri ve sağlık politikacılarının karşı karşıya kaldığı ikilemlere de yer veriyor.

Merak uyandıran ve heyecanlandırıcı bir üslupla kaleme alınmış, okuyucu dostu bir eser olan Sağlık Ekonomisi, sağlık ekonomisi prensiplerinin gündelik hayatla ilişkisini karikatürler ve görsellerle desteklemektedir. Kitapta, pekiştirme ve anlayışı geliştirmeye yönelik yüzlerce alıştırmaya da yer verilmiştir.

Eserden başlıklar:
Karşılaştırmalı sağlık politikaları ve tüm dünyadan deneysel örnekler,
Obezite salgını, epidemiyoloji, sosyoekonomik sağlık eşitsizlikleri ve davranışsal ekonomi gibi gündemde yer tutan konular,
Oregon Medicaid Araştırması gibi son dönem gerçekleştirilen araştırmalar ile Birleşik Devletler sağlık reformunun potansiyel etkileri.
Fatih Yiğit Finans yöneticileri tarafından verilen en önemli kararlardan biri olan sermaye yapısı kararları, araştırmacıların üzerinde oldukça fazla durdukları bir konu olmuş ve böylelikle sermaye yapısı çalışmaları güncelliğini hiç yitirmemiştir. Bir şirketin sermaye yapısının ne olması gerektiği, işletme finansının en zor sorularından biri olarak durmaktadır.
Sermaye yapısı ile ilgili pek çok çalışma olmasına rağmen sermaye yapısı teorilerinin karşılaştırmalı olarak incelendiği, ampirik çalışmalarda ulaşılan sonuçlara göre bu teorilerin zayıf yönlerinin vurgulandığı çok fazla çalışma olmaması bu kitabın hazırlanmasında motive edici olmuştur.
Kitabın içeriği, hem lisans düzeyindeki öğrencilere kolay anlaşılır teorik bilgi sağlamak hem de yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrencilere teorik bilginin yanında çalışmalarını tasarlamalarını kolaylaştıracak bir kılavuz sunmak amacına uygun olarak hazırlanmıştır. Teorik bilgiler, okuyanı bilgi yükü altında boğmadan sadece gerekli olanı sunmak ve benzerleri karşılaştırarak konuyu netleştirmek üzere kaleme alınmıştır.
Stephen S. Cohen - J. Bradford DeLong “Cohnen ile DeLong’un polemikçi tarzları, ekonomi politikası tartışmalarına seçkin bir ses katıyor. Cüretkâr düşünürlerin cesurca çabalarının eseri olan bu kitap, bir yandan aydınlatırken bir yandan da öfke uyandırıyor.”
LAWRENCE H. SUMMERS
Charles W. Eliot Üniversitesi Profesörü, Harvard Üniversitesi
“Dinamik bir ekonomide, özel girişimcilik ve kamu yönetimi birbirlerinin karşıtları değil, ortaklarıdır. Günümüzün en iyi iki ekonomi düşünürünün tam da zamanında ortaya koydukları bu önemli kitapta geleceğin dersleri geçmişten çıkarılıyor.”
MICHAEL LIND
Yazar, Land of Promise: An Economic History of the United States
Cenk Koşun, Ebru Çağlayan Akay, Halim Kazan, İpek Keskin, İrem Özkütük, Merve Nur Balasar, Müyesser Büşra Coşkun, Nafiye Aydın, Nihat Doğanalp, Ömer Faruk Tekdoğan, S Ahmad Mansoor Sawizı, Sibel Kazan, Sude Aktaş, Tuğba Bingöl, Yunus Ceran Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Öğrenci Kongresi, sosyal bilimlerle ilgilenen ve bu alanda çalışan genç araştırmacılar ve akademisyenler için fikirlerini, araştırma sonuçlarını ve tecrübelerini paylaşabilecekleri bir ortam yaratmakta, öğrencileri akademik anlamda desteklemekte ve güncel bilimsel gelişmeler üzerine kültürel bir tartışma platformu oluşturmaktadır.
Kongreye gönderilen çalışmalar Bilim Kurulu tarafından incelenmekte ve iki hakem tarafından değerlendirilmektedir. Kabul edilen bildiriler programa dahil edilerek sunulmaktadır. Altıncısı 2023 yılında Konya'da düzenlenen Kongre'de 26 farklı üniversiteden 100'ü aşkın lisans ve lisansüstü öğrenci yaptıkları ya da yapmayı planladıkları çalışmalarla ilgili sunum yapmıştır.
Kongrede sunulan bildiriler VI. ISERSC Tam Metin ve Özet Bildiriler Kitabı'nda yayımlanmıştır. Okuyor olduğunuz bu kitapta ise seçilmiş bildiriler kitap bölümü olarak yayımlanmaktadır.
Ebubekir Ayan, D. Aydın Kaan

Yürürlüğe giren ‘Mortgage Kanunu’ sonrası büyük önem kazanan Gayri Menkul Değerleme Uzmanlığı, piyasadaki ihtiyaç düzeyi de göz önüne alındığında ilgililer açısından son derece cazip bir kariyer alanı haline gelmiştir. SPK Gayrimenkul Değerleme UzmanlığıLisanslama sınavlarına ilgi duyan adayların büyük çoğunluğunun sınav içeriğine ilişkin dersleri daha önce lisans düzeyinde almamış olması, bu sınava dönük eğitim yayınlarının çok daha titiz bir biçimde hazırlanmasını zorunlu kılmaktadır.


SPK Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı Lisanslama sınavı kapsamındaki Temel Finans Matematiği ve İnşaat Muhasebesi modüllerine dönük olarak hazırlanan bu çalışma bu dersleri daha önce lisans düzeyinde almamış adayların da rahatça anlamalarına imkan verecek bir üslupla kaleme alınmıştır. Konuların anlatımında formüle boğma ya da bilgi kalabalığı gibi sonuçta öğrenme sürecini son derece olumsuz etkileyecek kolaycı bir anlatım tarzından özellikle kaçınılmış, bunun yerine analitik ve hedef odaklı bir yol izlenmeye çalışılmıştır.

Merter Mert Bu çalışmanın birinci amacı, talep-kısıtlı büyümenin teorik olarak ne anlama geldiğini açıklamaktır. Çalışmanın ikinci amacı ise Türkiye’de 1980 sonrası dönem için doğal büyüme oranının gerçekleşen büyüme oranına olan duyarlılığını incelemektir. Tahmin sonuçlarına göre, Türkiye’de doğal büyüme oranı %4,5’tir. Ayrıca, doğal büyüme oranı, genişleme dönemlerinde yaklaşık olarak %64 oranında artmıştır. Böylece, Türkiye’de, doğal büyüme oranının içsel olduğu saptanmıştır. Nedensellik sınamalarına ilişkin sonuçlar, iktisadi büyümeden istihdama veya yatırıma doğru bir ilişki bulunduğunu göstermemektedir. Bu bulgu, doğal büyüme oranının içsel olmasının arkasında yatan nedenin istihdam ve yatırım dışında kalan unsur olan faktör verimliliği olduğunu ima etmektedir. Dolayısıyla, talep koşullarının iyileştirilmesi odaklı bir iktisat politikasının, faktör verimliliği artışına neden olabileceği tespitinde bulunulması mümkündür.
Arslan Zafer Gürler Tarım Ekonomisi ve Politikası, bir ders kitabı olmanın ötesinde, tarım ekonomisine ilgi duyan her okuyucunun yararlanabileceği bir başvuru kaynağıdır. Eser, genel yapısıyla, tarım ekonomisi ile ilgili konulara güncel ve geniş bir perspektiften bakmaktadır.
Ülkemizde, akademik ilerleme uğraşısı veren genç akademisyenler, genellikle tarım ekonomisinin çeşitli disiplinlere dağılmış bilgilerine ulaşmak için çok farklı literatür içinde çaresiz kalmaktadır. Özellikle yerli literatüre dayanan sınırlı kaynaktaki bilgiler ise genelde kalitatif yaklaşımlara yer vermektedir. “Tarım Ekonomisi ve Politikası” kitabı ile bu açığın ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Eser, kısmen tarım ekonomisi derslerinde, bir öğretim dönemini içeren ders kitabı olarak kullanılabileceği gibi, akademik aşamalarda, hemen her konuyu kapsayan yapısıyla yönlendirici bir görev de üstlenmiştir.
Bilgi dünyası dinamik bir hızla ilerlerken, bilgi kaynaklarının durağanlığı genç araştırmacıları yeterince motive etmeyecektir. Dolayısıyla, kantitatif yönü ağır basan Tarım Ekonomisi ve Politikası, içeriğinde birçok konuya yer verilirken, aşama aşama gösterilen grafiklerle, anlatımlar daha etkin hâle getirilmeye çalışılmıştır.
Üretici toprağa tohum atarken “kurda, kuşa ve daha sonra aşa” deyişini kullanır. Yani tarımsal üretim, doğadaki tüm canlı unsurları kapsar. Bu nedenle, ekolojik ekonomi yaklaşımından başlayarak tarım ekonomisinin iktisadi doktrinler içindeki yeri, tarım ekonomisi ilkeleri, üretim ekonomisi, gıda güvenliği, tarıma dayalı-bağlı işletmeler, organik tarım, tarımsal pazarlama ve politika gibi konulara da kitap içeriğinde yer verilmiştir.
Ziraat fakültelerinin tarım ekonomisi bölümlerinde olduğu kadar, bu konuyu eğitim müfredatlarına almış tüm akademik süjelerin ve lisansüstü eğitim aşamasındaki bireylerin Tarım Ekonomisi ve Politikası kitabından etkin şekilde yararlanacaklarına inanıyorum.
Cennet Oğuz, Zuhal Karakayacı Ülkelerin gelişmesi ve kalkınmasında araştırma geliştirme çalışmalarının büyük bir payı vardır. Günümüz teknolojisinin hızlı gelişimi bir çok alanda olduğu gibi tarım sektöründe de etkili olmaktadır. Kıt kaynakların etkili ve doğru kullanılabilmesi için tarımda teknolojinin kullanılması kaçınılmazdır. Teknolojinin temelinde ise bilimsel araştırmalar vardır. Tarım ekonomisi alanında çağdaş ve kaliteli eğitim vermek isteyen araştırmacılar için yararlı bir kaynak…
Mehmet Alagöz, Sinem Yapar Saçık, Savaş Erdoğan Ekonomi; alaylısından okumuşuna, yedisinden yetmişine herkesin uzman (!) olduğu bir alandır. Bir yerlerde ekonomi hakkında konuşuluyorsa, herkesin mutlaka söyleyeceği bir sözü vardır. Bundan dolayı ekonomi sadece ekonomistlerin uğraş alanı olmaktan çıkmıştır.
Ekonomi gerçekten herkesin kolaylıkla çözüm üretebileceği, stratejiler geliştirebileceği, politikalar sunabileceği bir alan mıdır? Peki herkesin ekonomi alanında uzman olduğu bir ülkede ekonomik sorunlar neden çözülememektedir? Bu soruların cevabı makroekonomik göstergelerin bilinmesinden ve doğru analiz edilebilmesinden geçmektedir. Çünkü ekonomi içerisinde yer alan küçük ya da büyük aktörlerin tamamı, ekonomik durumun belirleyicisidirler.
Volkan Demir Türkiye Finansal Raporlama Standartları ve Uluslararası Finansal Raporlama Standartları'nda (TFRS/UFRS), finansal araçlarla ilgili; TMS/UMS 32: Finansal Araçlar: Sunum, TMS/UMS:39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme, TFRS/UFRS 7: Finansal Araçlar: Açıklamalar, TFRS/UFRS 9: Finansal Araçlar standartları olmak üzere 4 (dört) adet standart bulunmaktadır.
Çalışmada, TMS/UMS 32 ile sunulma ilkeleri, TMS/UMS 39 ile muhasebeleştirme (raporlama) ve değerleme ilkeleri, TFRS/UFRS 7 ile kamuya açıklama ilkeleri ortaya konmuş olan finansal araçları örneklerle incelemek ve finansal araçlara ilişkin uygulamaların tarafsız ve etkin bir biçimde yapılmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
Bu amaçlar doğrultusunda; finansal araçların tanımı, sunumu, sınıflandırılması, değerlemesi (ölçülmesi), dipnot açıklamaları, türev finansal araçların raporlanması ve finansal riskten korunma muhasebesi örneklerle açıklanmaya çalışılmıştır.
Hasan SELÇUK, K. Batu TUNAY Günümüzün çağdaş finansal sistemlerinde dolaylı veya aracılı finansman hayati bir role sahiptir. Hatta doğrudan finansman yapılan piyasalarda bile piyasa katılımcılarının münferiden işlem yapması çoğu kez mümkün olmamakta ve uzmanlaşmış finansal aracılardan hizmet almaları gerekmektedir. Böylece finansal aracıların rolleri ve etkinlikleri hiç olmadığı kadar artmıştır. Finansal aracılar arasında bankaların geçmişten beri çok önemli bir yeri olduğu konuya aşina olanlarca iyi bilinmektedir. Yatırım bankaları, kalkınma bankaları veya katılım bankaları gibi banka türleri arasında ticari bankalar ya da mevduat bankalarının baskın bir rolleri olduğu da iyi bilinen bir başka konudur.
Banka temelli finansal sistemlerin başat oyuncusu ticari bankaların, giderek piyasa temelli finansal sistemlere hâkim oldukları gözlenmektedir. Piyasa temelli sistemlerde yatırım bankalarının önemli ağırlıkları olmasına karşın, finansal serbestleşme eğilimlerinin de etkisiyle ticari bankaların son yirmi yıllık süreçte artan oranda bu alana nüfuz ettikleri görülmektedir. Aynı eğilim banka sigortacılığı gibi uygulamalarla sigorta sektörü başta olmak üzere finansın diğer alanlarında da güçlü bir şekilde kendisini hissettirmektedir.
Ticari bankaların farklı türdeki finans sistemlerinde bile üstün konumda olmalarının en önemli nedenlerinden birisi, bunların zamanla finansal ürün ve hizmet süpermarketlerine dönüşmesi, alan ve ölçek ekonomisi üstünlüklerini kullanarak sistemdeki diğer aracılık türlerini baskılamalarıdır. Günümüzde finansal ürün ve hizmet talep eden müşteriler, büyük zaman ve para tasarrufu sağladıklarından tüm gereksinimlerini ticari bankalar kanalıyla karşılama yoluna gitmektedirler. Gerçekten de yaygın şube ağları, internet şubeleri, mobil ve telefon bankacılığı gibi ileri teknoloji temelli uygulamaları ile ticari bankalar, müşterilerine yedi gün yirmi dört saat esasına göre ve hemen her yerde hizmet verebilmektedir.
Bu kitap günümüzün çağdaş finansal sistemlerinde merkezi bir rolleri olan ve artık neredeyse hâkim aracılık türü haline gelen ticari bankaların yönetimine dair temel ilkeleri ve teorileri konu almaktadır. Bankaların finansal yönetim esasları dairesinde; banka firmasının ve şubelerinin yönetimi, bankaların fon toplama ve kullandırma stratejileri, bankalara özgü fiyatlama ve pazarlama stratejileri gibi konular ele alınmaktadır. Lisans ve lisansüstü düzeyde kaleme alınmış olan kitap, bazı teknik konular göz ardı edilerek önlisans düzeyinde de rahatlıkla kullanılabilecek bir kaynaktır. Ayrıca kitabın bankacılığa ilgi duyan veya bu mesleğe yeni başlayan okurlara da genel bir vizyon kazandırmakta yararlı olacağı inancındayız.
Ömer Faruk Çolak, Aslan Yiğidim

Bu kitap devletin uyguladığı politikalar ile girişimci olmadığı halde banka patronluğuna soyunanların yarattığı kriz sonrası, işsiz kalan BANKACILARA ithaf edilmiştir.

Mehmet Arslan Devletin, ekonomik ve sosyal yapı içerisindeki görevine bağlı olarak izlenen vergi politikaları, değişen ve gelişen zaman seyri içerisinde farklı görünümler ortaya koymaktadır. Devlet, asli fonksiyonlarını yerine getirebilmek için önemli harcamalar yapmak, harcamalarını finanse edebilmek için de yeterli gelir kaynaklarını sağlamak durumundadır.
Kitap, bu yapı içerisindeki duruma göre şekillenmiş olan vergi sistemimizi ve bu sistemi oluşturan bütçe yapımızı esas alan temel nitelikteki vergiler üzerinde durmuştur.
Bu kapsamda vergiler; gelir, mülkiyet ve harcamalar üzerinden alınan üç ana bölümde ele alınmış, kanuni düzenlemeler ile uygulamadaki vergileme süreci ve işleyişi hakkında açıklamalara yer verilmiştir.
Muhittin Adıgüzel Küreselleşen dünyada bir ülkenin kalkınma ve refah düzeyi, iç dinamikler kadar dış dinamiklerce de belirlenen bir olgudur. Günümüzde, Bilgi Ekonomisi ve Küreselleşme eksenlerinde şekillenen dünya ekonomisi ve küresel rekabet ortamı içerisinde, Türkiye'nin; kalkınma ve refah hedeflerini gerçekleştirebilmesinin, sürdürülebilir bir büyümeyi sağlayabilmesinin ve başta cari açık ve işsizlik olmak üzere önemli kronik yapısal sorunlarını çözebilmesinin gerek ve zorunlu koşulu, küresel rekabet gücüne sahip bir ekonomi olmasıdır. Bu düşünce bağlamında, konunun bir proje bütünlüğü içinde çeşitli boyutları ile incelenip irdelendiği beş yıllık çalışmamızın sonuçları bu kitabımızı da kapsayan;
1. Ekonomik, Kültürel ve Politik KÜRESELLEŞME ve SONUÇLARI
2. Bilgi Toplumu ve Küreselleşme Bağlamında KÜRESEL REKABET ORTAMI
3. ULUSLARARASI REKABET GÜCÜ Belirleyici Faktörler ve Ölçülmesi, Türkiye Bağlamında Bir Değerlendirme
4. TEKNOLOJİNİN KÜRESELLEŞMESİ
5. KÜRESEL REKABET GÜCÜ Türkiye için Sistematik ve Eklektik Bir Yaklaşım
6. TÜRKİYE EKONOMİSİ VE STRATEJİK DÖNÜŞÜMÜ
kitaplarımız ile ortaya konularak Türkiye'nin geleceğini ilgilendiren ve belirleyecek önemli konularda katkıda bulunulması amaçlanmıştır.
Güldenur Çetin Telekomünikasyon sistemleri, özellikle de GSM yapılanması, ülkelerin iletişim yöntemleri açısından çok uzun süre lokomotif görevini üstlenen en önemli aktörlerden olmuştur. Günümüzde de GSM sistemlerinin yapısı ve bu sistemlere bağlı çeşitli uygulamalar, toplumların haberleşmesini sağlayan temel aktörlerdendir. Sadece bireysel iletişim alanında değil firma faaliyetlerinin yürütülmesi noktasında da yoğun olarak yararlanılan GSM tabanlı sistemlerin etkin kullanımı ve bu sistemlere yönelik hizmetleri sunan firmaların yer aldığı piyasaların sağlıklı işleyişi için piyasa yapılanması da önemlidir. Sınai ve ticari faaliyetlerin doğru ve etkin ilerleyebilmesi, sürecin yeniliklerle desteklenmesi, oluşan ya da oluşabilecek aksaklıkların önlenip giderilmesi noktasında iletişimin rolü son derece mühimdir. Bugün ise iletişim sistemleri denildiğinde ilk akla gelen GSM sistemlerinin devamlılığı hususunda faaliyet sürdüren GSM operatörlerinin yer aldığı piyasa yapısı ise hem diğer sektörlerle etkileşimi hem de kendi içerisindeki piyasa dinamikleri ile ekonomi üzerinde de son derece mühim etkilere sahiptir. Bu kitapta, Türkiye GSM piyasasının işleyişi ve yapısı açıklanırken aynı zamanda piyasanın rekabet yapısı da piyasa teorileri bağlamında değerlendirilerek incelenmektedir.
Oktay Kızılkaya, Emrah Sofuoğlu Cari işlemler dengesi ülkelerin ekonomik performans göstergeleri arasında sayılan bir konu olması nedeniyle iktisat literatüründe çok fazla tartışılmaktadır. Yüksek miktarda ve sürekli artış halinde olan cari açıklar ekonomiler için ciddi sorunlar doğurabilmektedir. Cari açık sorunu 1980’li yıllara kadar genellikle gelişmekte olan ülkelerin gündeminde olan bir konu iken 1980 sonrasında özellikle liberalizasyon hareketleri ile beraber artık dünya ülkelerinin bir sorunu olmaya başlamıştır. Türkiye ekonomisi için cari işlemler dengesi, özellikle son yıllarda cari açık oranın artmasıyla beraber en çok konuşulan ekonomik olaylar arasında yerini almıştır.
Son yıllarda Türkiye’de enerji açığı ile cari açık arasındaki ilişki “ekonomik büyüme → enerji talebi → enerji açığı → dış ticaret açığı→ cari açık” biçiminde ortaya çıkmıştır. Cari açığın finansmanı ise daha çok dış tasarruflarla sağlanmakta ve bu durum Türkiye’nin dış yükümlülüklerini artırmaktadır.
Bir ülkenin düşük karbonlu bir ekonomiye geçmesi durumunda o ülkede: yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımında ve enerji verimliliğinde artış, teknolojik gelişme anlamında pozitif bir dönüşüm ve ülke vatandaşlarının refahlarında artış gibi gelişmelerin görülmesi muhtemeldir. Unutulmamalıdır ki, düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş demek sürdürülebilir bir kalkınmanın anahtarını cebine koymak demektir.
Almanya, Güney Kore, Japonya gibi ülkeler de enerjide dışa bağımlı, dolayısıyla enerji ithalatı yüksek ülkelerdir. Ancak bu ülkeler, katma değeri yüksek ürünler üretmeyi başarabilmiştir. Teknolojiye yaptıkları yatırım sayesine yüksek teknolojili ürün ihracatı yapmaktadırlar. Dolayısıyla birim başına ihracat değeri miktarı Türkiye’den çok daha yüksek ülkelerdir. Türkiye, gelişen teknolojiye ayak uyduracak reformları yapmalı, Ar&Ge ve patent faaliyetlerini arttırarak katma değeri yüksek ürün üreterek ileri teknoloji ihracatına odaklanmalıdır. Bu anlamda ihracatımızın birim başına değerinde meydana gelecek artış da enerji ithalatı harcamalarımızı telafi ederek söz konusu sorunun çözümünde önemli bir katkı niteliğinde olacaktır.
İbrahim Atilla ACAR, Filiz ALSAÇ, Mine Nur BOZDOĞAN, İsmail ÇİLOĞLU, Habip DEMİRHAN, Taylan KIYMAZ, Şaban KÜÇÜK, Mustafa SAKAL, Burcu KILINÇ SAVRUL, Elif Ayşe ŞAHİN, Özge UYSAL ŞAHİN, Mehmet TARAKCIOĞLU, Mustafa TEZEL Dünyanın ve Türkiye'nin hızla değişen dinamikleri çerçevesinde, bölgesel kalkınma politikaları ekseninde de bir dönüşüm süreci yaşanmakta; her geçen gün yeni teoriler, doktrinler, yaklaşımlar ortaya konulmakta ve alan giderek derinlik kazanmaktadır.
Günümüzde küresel ekonominin önemli aktörü konumundaki bölgelerin kavramsal boyutta içeriği de gelişmekte ve bölgeler, "yeni bölgeselcilik yaklaşımı" çerçevesinde bölgesel kalkınmanın itici gücü olarak önemli fonksiyonlar üstlenmektedir. "Sürdürülebilir bölgesel kalkınma" yönündeki eğilimle, bu alanda izlenen politikalar, politikaların amaçları ve araçları yeniden şekillendirilmekte ve alanın sosyal, kültürel ve çevresel boyutları da en az ekonomik boyutu kadar ön plana çıkmaktadır.
Farklı kesimlerden yazarları buluşturan bu çalışmanın amacı; iktisattan siyaset bilimine, maliyeden sosyolojiye, işletmeden bölge planlamaya kadar birçok disiplinin inceleme alanı kapsamında yer alan bu alanın teorik ve uygulama boyutlarıyla analiz edilebilmesini ve tartışılabilmesini sağlayabilecek yazınsal ortamı oluşturabilmek ve bölgesel kalkınmanın taşıdığı önemin büyüklüğü çerçevesinde, Türkiye'nin kalkınması açısından katkı sağlayabilecek noktalara dikkat çekerek bölgesel kalkınma politikalarının, özellikle kamu ve teşvik politikaları bağlamında etkinleştirilmesine yönelik öneriler geliştirebilmektir.
Yüksel Bayraktar Borçlanmanın bir finansman aracı olarak sıklıkla başvurulan bir yöntem olması ve borçların ödenebilirliğine yönelik kuşkuların artması 1990'lı yıllarla birlikte borçların sürdürülebilirliği olgusunu gündeme getirmiştir. Bu noktada şu sorular sıklıkla sorulmuştur: Bütçe açıklarının cari seviyesi ve kamu borçlarının mevcut seviyesi herhangi bir borçlanma krizine girmeden sürdürülebilir mi? Kamu borçlarının sürdürülebilmesi için cari mali politikalarda bir düzeltme yapılması gerekir mi? Borçlanmanın sürdürülebilmesi için alınması gereken önlemlerin maliyeti ne ölçüdedir? Bu soruların cevabı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından önem arz etmektedir.
Türkiye'de 1980'li yıllarda bozulmaya başlayan kamu kesimi dengesi, özellikle 1994 Krizi ile kendini ciddi seviyede hissettirmiş; 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizleri sonrasında tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Öyle ki Türkiye'nin moratoryum ilan etmesi gerektiği ve borçlanmanın sürdürülemez bir düzeye geldiği sıkça tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu çerçevede çalışmada Türkiye'de kamu borçlanmasının temel nedenleri ve bileşenleri derinlikli bir biçimde ele alınmış; kamu borçlanmasındaki artış süreci incelenmiş ve borçların sürdürülebilir olup olmadığı ele alınarak çözüm önerileri sunulmuştur.
Kamu borç stokunun sürdürülebilirliği tartışmasına esas teşkil eden dinamiklerin doğru belirlenmesi, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması, çözüme ulaşma yolunda uygulanacak iktisat politikalarının etkili olması ve gecikme probleminin yaşanmaması açısından oldukça önemlidir.
Dilek SÜREKÇİ YAMAÇLI Parasal istikrar, paranın değerinin istikrarlı olması, alım gücünün değişmemesidir. Bir ekonomide para değer kaybettiği zaman, o ülke vatandaşlarının veya ilgili para birimi ile yatırım yapan kişilerin reel geliri azalır, refah düzeyi geriler. Günümüzde pek çok para otoritesi gibi Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) da temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.
Türkiye'de 2002 yılına kadarki süreçte, kamu açıklarının kronikleşmesi enflasyonun oluşmasında ve devam etmesinde önemli rol oynamıştır. Bununla birlikte, tarımsal destekleme politikaları, ithal ikameci sanayileşme politikaları ve yüksek girdi maliyetleri gibi nedenler enflasyonun diğer nedenleri olmuştur. Bu süreçte, fiyat istikrarı kalıcı olarak sağlanamamış, Türk Lirası büyük değer kayıplarına uğramıştır.
Türkiye’de 2002 yılından itibaren, denk bütçe politikasının uygulanması ve özelleştirmelerin artması, kamunun TCMB kaynaklarını kullanımını sınırlandırmıştır. Bununla birlikte, esnek döviz kuru rejimine geçilmesi uygulanan para politikalarında enflasyona odaklanılmasına olanak sağlamış, enflasyon hedeflemesi programı ile ekonomideki tüm birimlerin para politikasına olan güvenini artırmıştır. Yaşanan bu gelişmeler, 2002 yılı sonrasında uygulanan para politikalarının enflasyonu düşürmede başarısını artırmıştır.
Kitapta; fiyat istikrarsızlığı, nedenleri, ölçümü, iktisadi okulların enflasyon hakkındaki görüşleri, para politikası, parasal aktarım süreci, para politikasında yaşanan sorunlar gibi temel bilgiler yanında, 1923 yılından günümüze Türkiye'de uygulanan para politikaları ve enflasyonist süreç hakkında ayrıntılı bilgiler sunulmuştur. Kitabın, fiyat istikrarı, enflasyon ve Türkiye'de uygulanan para politikaları alanlarında çalışmalar yapan araştırmacılara katkı sağlaması amaçlanmıştır.
Jeff MADURA, Hatice Doğukanlı, Pearson Bu kitap, Florida Atlantik Üniversitesi öğretim üyesi Jeff Madura tarafından yazılan International Financial Management kitabının kısaltılmış 10. baskısının çevirisidir. Jeff Madura’nın bu kitabı dünyanın birçok ülkesinde ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Bu özelliği nedeniyle farklı ülkelerde görev yapan öğretim üyelerinin ve öğrencilerin görüşleri doğrultusunda bu kitap, Jeff Madura tarafından sürekli geliştirilmiş ve nihayet 10. baskıya ulaşılmıştır. Çeviri editörlüğünü üstlendiğim bu kitap, Türkiye’nin en saygın üniversitelerinde gören yapan, kendi alanlarında yetkinliğini kanıtlamış öğretim üyelerinden oluşan bir ekip tarafından özveri ile çevrilmiştir. Kitap bölümlerini tekrar tekrar okumam nedeniyle uluslararası finansal yönetim konusundaki bilgilerimi pekiştirdiğim ve derinleştirdiğim için ayrıca kendimi mutlu hissetmekteyim. Bu nedenle Nobel Yayınevine böylesine eşsiz bir kitabı çevirerek öğrencilerin ve öğretim üyelerinin hizmetine sundukları için teşekkür ederim.

Toplam 23 bölümden oluşan ve tamamen öğrenci odaklı materyallerle donatılan bu kitap, aynı zamanda öğretim üyelerine de çok önemli ekler sunmaktadır. Temel kurumsal finansman anlayışını esas alan bu kitap hem lisans hem de yüksek lisans düzeyinde verilen uluslararası finansal yönetim dersleri için tasarlanmıştır. Yüksek lisans düzeyinde ileri düzey sorular, örnek olay çalışmaları ve özel proje çalışmalarına daha fazla ağırlık verilmelidir.

Bu kitabın çevirisi 2 cilt olarak tasarlanmıştır. Bir dönemlik derslerde genellikle ilk 12 bölümün okutulduğu gözlemlenmiş ve kitabın ilk cildine 12 bölüm dahil edilmiştir. İzleyen 11. bölüm ise kitabın ikinci cildini oluşturacaktır. Özellikle yüksek lisans ve doktora düzeyinde ve iki döneme yayılmış derslerde her iki cildin de gerekli olacağı düşünülmektedir.

Hem ulusal hem de uluslar arası gelişmeler nedeniyle Uluslararası Finansal Yönetim dersinin gerekliliğinin daha çok hissedildiği günümüzde bu kitabın tüm okurlarımız için yararlı olmasını ve başarılarına ışık tutmasını dilerim.
Bahattin ÇETİN Dünya platformlarında tarımsal faaliyet yönünden tartışılan konu, tarımın “sürdürülebilirlik” ilkelerine dikkat edilerek yapılmasıdır. Gerçekten, son yararlanma sınırlarını çoktan aşmış olan doğal üretim kaynaklarından daha rasyonel ve doğasever olarak yararlanmak insanlığın geleceğinin sağlıklı olarak geliştirilip devam ettirilebilmesinin temellerini oluşturacaktır.
Bu nedenlerle 21. yüzyıl, tarım ve onunla ilintili tüm bilim dallarının öneminin artacağı dönem olacaktır. Tarım eğitimi içerisinde kısaca, üretim kaynaklarının rasyonel kullanılmasını kendine çalışma alanı olarak seçen ''Tarım Ekonomisi'' bilimi de çok önemli gelişmeler göstermiş ve bu bilimin kapsamı genişlemiştir.
Böylesine kapsamlı bir bilim dalının hem de ana temalarından birini ele almaya yönelik kompakt bir kitap hazırlamanın güçlüğünün bilinmesine karşın, özellikle bu alan ile yeni tanışan öğrenciler başta olmak üzere konuyla ilgili tüm bileşenlere, ilgili konuların mümkün olduğunca anlaşılabilir ve olabildiğince araştırma sonuçlarıyla bütünleşmiş örneklerden desteklenmiş bir kitap hazırlanmaya gayret edilmiştir.
Bu bağlamda, kitabın hazırlanışında esas alınan husus, çok şeyi bir arada söylemek ve sunmak yerine isteneni en açık ve anlaşılabilir hâliyle vermek şeklinde olmuştur.
Ele alınan konuların ''Tarım Ekonomisi'' biliminin daha çok işletme ekonomisine yönelik alanlarından olması, lisans/ön lisans düzeyinde iki veya üç saatlik bir süre içerisinde öğrencilere verilmeye ve tanıtılmaya çalışılan dersin uygulamalarda öğrencilerin çok karşılaşabileceği temel konularını ele almak kaygısındandır.

Soner Gökten “Yapılandırılmış finans ana kuruluştaki varlıkların kredi riskini transfer eden, menkul kıymetleştirme ve kredi türevlerini beraberce kullanarak fon temini için hibrit finansal araçlar oluşturan bir sistemdir."
Doç. Dr. Soner GÖKTEN
Yapılandırılmış finans uygulayıcıları bankalar (finansal kuruluşlar), şirketler veya yatırımcılar olabilmektedir. Finansal mühendislik faaliyetleri sonucunda fon talep edenler ve yatırımcılar, geleneksel finansal araçlar ile elde edemedikleri amaçlarına ulaşabilirler. Bu bağlamda yapılandırılmış finansın en az dört temel amacından bahsedilebilir. Bunlar; getiri zenginleştirme, kredi zenginleştirme, özgün ödeme yapısının oluşturulması ve varlık/kaynak yönetimindeki ihtiyaçların karşılanmasıdır.
Bu kitap, yapılandırılmış finans sayesinde söz konusu amaçlara ne şekilde ulaşılabileceğini, finansal kuruluşlar üzerine kurgulanmış modellemelerle ortaya koymaya çalışmaktadır.
Kitabın cevap aradığı diğer bir soru ise şudur: Finansal yenilikçilik her zaman olumlu sonuçlar mı doğurur? Yapılandırılmış finans uygulamaları, 2007 yılının son çeyreğinde ABD'de ortaya çıkan ve bütün dünyayı etkisi altına alan finansal krizin nedeni olarak gösterilmiştir. Ortaya çıkan olumsuz etki, küresel seviyede finans piyasalarında hâlen hissedilmektedir. Bu nedenle yapılandırılmış finans uygulamalarının sınırları, ülkeler tarafından net olarak konulmalıdır. Bu bağlamda kitap, bu sınırların ne olması gerektiğini Türkiye özelinde tartışmaktadır.
Bu kitap ileri düzey finans eğitimleri için kaynak olarak kullanılabileceği gibi kitabın özellikle finansal piyasa uygulayıcıları açısından faydalı olacağı düşünülmektedir. İleri seviye bir uzmanlık olan ve sınırlı sayıda kişiler tarafından çalışılan finansal mühendislik alanıyla ilgili bu kitabın ikinci baskıyı yapıyor olması, Türkiye'de finansal yenilikçiliğe gösterilen ve gittikçe artan ilginin bir sonucu olarak değerlendirilebilecektir.
Mervan Selçuk, Şakir Görmüş Müslümanların zekâtla olan irtibatı gün geçtikçe azalmış ve neredeyse kopma noktasına gelmiştir. Zekâtı aslına uygun olarak hesaplayıp, hak edenlere ulaştıranların sayısında azalma olduğu görülmektedir. İslam ülkelerinin sahip olduğu zekât potansiyeli kolaylıkla gelir dağılımındaki bozuklukları ve fakirlik problemini ortadan kaldırabilecekken, zekâtın günümüzde yeterince kurumsallaşamaması birçok sosyo-ekonomik problemin ortaya çıkmasına ve mevcut problemlerle etkili bir mücadele yapılamamasına neden olmaktadır. Hz. Peygamberin (s.a.v.) sünnetinde olduğu gibi devlet otoritesi altında ve cebrî bir şekilde toplanıp dağıtılamasa da başta Malezya, Endonezya ve Pakistan gibi ülkelerde devlet destekli olarak zekâtın kurumsal bir yapıda uygulanmaya çalışıldığı görülmektedir. Bu çalışmada, zekâtın kurumsal bir yapıda uygulandığı ülkeler hakkında bilgiler verilmiş ve karşılaştırmalı olarak bu zekât kurumları incelenmiştir. Bu bilgiler ışığında, mevcut yasal ve kurumsal yapıları da göz önüne alarak, Türkiye'de modern anlamda uygulanabilir bir zekât kurumu için model oluşturulmuştur.