Halkla İlişkiler ve İletişim \ 5-8
Tülin Ural

Türkiye’de marka üzerine yazılmış kitaplara baktığımız zaman tercüme ya da popülist yüzlerce esere rastlamaktayız. Elinizde tuttuğunuz bu kitap ise, başarılı marka yaratmak ve sürdürmenin yollarını hem bilimsel temellere dayanarak ele almakta hem de uygulamaya yönelik dünya ve Türkiye’den örnekler vermektedir. Yeni ekonomi ve bilişim teknolojilerinin pazarlamada yol açtığı açılımlar ve markalamaya etkilerine de değinilmektedir.
Bu kitabın hedefi, marka yaratma görevini üstlenmiş ya da üstlenecek tüm aktörlerin marka anlayışlarını başarıyı yakalayacak biçimde değiştirmelerini sağlayacak bir pencere açmaktır. Markalamada Yol Haritası, içerdiği somut bilgilerle markalama sürecinde izlenecek adımlar ve halen geçerliliğini koruyan markalama stratejilerinin anlaşılabilmesi bağlamında okurlara ışık tutmaktadır.

Gloria Degaetano Çeviren: Nilüfer Pembecioğlu Öcel Gloria Degaetano’nun Parenting Well in a Media Age Keeping Our Kinds Human adlı eserinin İngilizce aslından çevrilerek dilimize ve bilim dünyamıza kazandırılan Medya Çağındaİyi Anne Baba Olmak, okuyucularına anne-baba-çocuk ilişkileri açısından çok farklı bakış açıları kazandıracak ender çalışmalardan biridir. Kitap; Günümüzde anne baba olmanın zorlukları, Anne babalık kimliğimizi geri istiyoruz, İlk temel gereksinim: Sevgi dolu bir anne-baba-çocuk bağı, İkinci temel gereksinim: İç yaşam, Üçüncü temel gereksinim: İmaj oluşturma, Dördüncü temel gereksinim: Yaratıcı anlatım, Beşinci temel gereksinim: İlişkiye katkıda bulunma ve son olarak da Bireysel üretilmiş bir kültüre doğru bölüm başlıklarından oluşmaktadır. Çeviri her anne babanın okuması gereken öncelikli çalışmalardandır.
Alev Ayyıldız, Ali Çakır, Barışkan Ünal, Bülent Öztürk, Eray Aydın, Erkam Temir, İlknur Kılınç, Veysel Karani Şüküroğlu, Zülfiye Acar Şentürk Bu kitap, medya çalışmalarını tarih, dijitalleşme ve dönüşüm perspektifinden ele almaktadır. Kitapta; Osmanlı'da yayımlanan ilk gazete olan Bulletin Des Nouvelles'den Anglo Amerikan liberal basının dönüşümüne, medyanın etkisiyle “modern çağın dijital vahşisi” hâline gelen insandan dijital etiğe, sosyal medyanın stratejik öneminden kültürel dijitalleşmeye, kriz haberciliğinden medyada siyasallaştırılan hastalıklara kadar birçok konuda geniş, farklı ve kapsayıcı bakış açıları sunulmaktadır. Her bölüm özgün içeriklere değinmektedir. Bütüncül olarak değerlendirildiğinde ise kübist bir yaklaşım odaklı bir medya portresi çizilmektedir. Bu bağlamda “MEDYA ÇALIŞMALARI Tarih, Dijitalleşme ve Dönüşüm” adlı eser, medyayı derin okumaya imkân tanımaktadır.
Necla Mora Elinizdeki kitap, medya metinlerinden haberin çok katmanlı okumayla analiz edildiğinde, yüzeyde görünenin altındaki gerçek söyleminin nasıl çıkarılabileceğini ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Yine küresel hegemonik güçlerin, medya ile ilişkilerini, bunun toplumsal dönüşüme olan etkilerini ayrıntılı bir şekilde tartışmaktadır. Bu bağlamda, eleştirel medya okuryazarı olabilmenin önemine vurgu yapmaktadır. Bilimsel bakış açısıyla, medya-iktidar-sermaye ilişkileri ve küresel söylem olgusuna ışık tutan bu başarılı çalışmanın, medya takipçilerine yeni bir perspektif kazandıracağını umuyorum.
Arthur Asa Berger Arthur Asa Berger, başkalarının medyayı nasıl yorumladıkları ile yetinmeyip kendi medya çözümlemelerini yapmak isteyen okuyuculara uygulamalı öneriler sunan, örnekli, kullanıcı dostu bir rehber oluşturmuştur. Medya yorumlamalarını; göstergebilimsel bakış açısı, Marksist kuram, psikanalitik kuram ve toplumbilimsel kuram çerçevesindeki incelemelerle açıklayan ve popüler kültürü bu dört kurama bağlayan Berger, yaratıcı insanların eleştirel düşünceleriyle gerçek dünyayı nasıl dönüştürebileceklerini anlayabilmeleri için bu kuramları bilmelerinin gerekli olduğunu vurguluyor. Beşinci baskısı yapılan kitap, kuramsal açıklamaların yanı sıra, uygulamalı bölümleri, karmaşık kavramları örnekleyen çevrimiçi alıştırmaları, sözlüğü ve çalışma kılavuzları ile yazarın kendi çizimlerini de içermektedir.

“Geçmişin ve geleceğin dünyasını metinlerle kavramaktayız. Aslında tüm dünyanın metinlerden oluştuğunu bilen bizler, metinlerin nelerden oluştuğunu görmek istedik. Bu metinleri görmek, anlamak, izleyerek kavramak, çözmek ve yeniden kurmak istedik. Bize aynı metine dört farklı pencereden bakabilmeyi gösteren Berger'in açıklamalarında ve örneklerinde, bu yapıbozumu, neye göre gerçekleştirebileceğinizi bulabilirsiniz.”
Nilüfer Pembecioğlu
Meltem Bostancı, Aslı Yapar Gönenç, Ayhan Küngerü, Güliz Uluç, Hacer Dolanbay, Hatice Irmaklı, İbrahim E. Bilici, Meltem Bostancı, Murat Özgen, Nezih Orhon, Nilüfer Pembecioğlu, Sıla Aydemir Korkmaz Günümüzde medya etki, kapsam ve/veya yönlendirme gibi özellikleri nedeniyle özellikle çocuk ve gençlerin üzerinde önemli bir kontrol gücüne sahiptir. Medyanın kontrol etkisinin olumsuz sonuçlara yol açmaması için bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi son derece önemlidir. Medyanın manipülasyon, dezenformasyon, propaganda, yanlış bilinç oluşturma, gerçekleri çarpıtma gibi olumsuzluklarına karşı bir farkındalık yaratmak ve bilinç kazandırmak adına medya okuryazarlığının önemi günümüzde giderek daha fazla ön plana çıkmaya başlamıştır.
İbrahim E. Bilici Okuryazarlığın ülkelerin gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olmaktan çıktığı 21. yüzyılda, geleceğimizin teminatı gençlerin informal öğrenmelerinde medya başat role sahiptir. Medyanın kendisine ve yaşadığımız dünyaya dair bize öğrettiklerini tersten okuyabilme becerisi, bilgi toplumunun en kritik donanımlarından biridir. Medya okuryazarlığı eğitimi ile 7'den 70'e, 7/24 günlük hayatımıza eşlik eden medyanın dilini doğru anlayıp doğru okumak için sağlam bir temel atılmaktadır.
Ekran bağımlılığından madde bağımlılığına kadar çeşitli bağımlılıklar, şiddet, cinselliğin kötüye kullanılması, duyarsızlaşma gibi sorunlar ve bu sorunların doğurduğu sonuçlar, çözüm arayışında doğal olarak medya okuryazarlığı eğitimini karşımıza çıkarmaktadır. Bu yüzden medya okuryazarlığı tüm dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde son otuz yıldır temel ders olarak önem görmekte ve yaygınlaşmaktadır.
Mesleki olarak medya pratiklerinin öğretildiği iletişim fakültelerinde de medyayı okuma becerisi ön plana çıkmıştır. İletişim öğrencileri için medya okuryazarlığı artık en çok tercih edilen derslerden biri olmuştur.
Eğitimin “Neyi öğreteceğiz? Nasıl öğreteceğiz?” temel sorularına yanıt veren bu kitap; iletişim öğrencileri, öğretmen adayları ve öğretmenlerin medya okuryazarlığını tanımından uygulamasına kadar her ayrıntının öğrenilebilmesi için önemli bir kaynak niteliğindedir.
“İbrahim E. Bilici, kitle iletişim araçları, popüler kültür ve dijital medyanın sunduğu fırsatları ve sorunları açıklayarak; tüm gücü, zenginliği ve karmaşıklığına rağmen, medya okuryazarlığı eğitimini açık seçik ve anlaşılır bir şekilde ele almaktadır. Bu kitap, sınıf ile çağdaş yaşam arasındaki bağlantıyı kurabilme, eleştirel düşünme becerisi kazandırarak öğrencileri başarılı bir şekilde 21. yüzyıla hazırlama konularında eğitimcilere yararlı olacaktır.”
Prof. Dr. Renee Hobbs
(Hobbs, Harvard Institute on Media Education adlı ilk eğitmenlerin eğitimi programının ve Media Education Lab adlı medya okuryazarlığı laboratuvarlarının kurucusu; Rhode Island Üniversitesi (ABD) Harrington İletişim Fakültesi kurucu dekanıdır.)
Kubilay Çelik * 2022 yılı itibarıyla Türkiye'de bulunan devlet ve vakıf üniversitelerinin sayısı 208'dir. Bunlardan 73 tanesinde iletişim fakültesi bulunmaktadır.
* İletişim fakültelerinde toplam 80 bine yakın öğrenci okumakta ve her yıl 8 bine yakın öğrenci bu fakültelerden mezun olmaktadır.
* Medya sektöründe ulusal, bölgesel ve yerel, toplam istihdam sayısı ise 24-25 bin civarındadır.
Son yıllarda Türkiye'deki medya sektörü, birkaç büyük şirketin elinde toplanmıştır. Bu da birtakım sorunları beraberinde getirmiştir. Bu tekelciliğe, ekonomik krizler ve küçülmeler de eklenmiştir. Bunun sonucu olarak da medya sektöründe, istihdam açısından yarı yarıya bir azalma görülmüştür. Bir de buna, iletişim fakültelerinden her yıl mezun olan 8 bin civarında kişinin eklendiği düşünülürse istihdam sorununun büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Bunların yanı sıra ayrıca medya sektörü ile iletişim fakülteleri arasında yıllardan beri süregelen diyalog eksikliği de büyük bir sorun oluşturmaktadır. Medya; iletişim fakültelerinin, sektörün isteğine uygun bir müfredat ve eğitim vermediğinden yakınırken fakülteler de aralarındaki kopukluğun sorumlusu olarak medya sektörünü göstermektedir.
Bu kitapta; tüm bu sorunları ve çözümlerini bulacaksınız. Ayrıca, kendileri de iletişim okumuş olan, 31 ünlü medya mensubunun önerilerini, hatalarını ve de pişmanlıklarını okuyacaksınız.
Sefer DARICI Bu kitap; enstitüler, İletişim fakülteleri, meslek yüksekokullarının ilgili bölümlerindeki hoca ve öğrencilerin, iletişim ve ilgili diğer alanlarda faaliyet gösteren firmaların, bireysel olarak çalışan grafiker, editör, gazeteci, fotoğrafçı, foto muhabiri ve diğer kişilerin, medya mensuplarının, televizyoncu, gazeteci ve muhabirlerin, baskı ve baskı teknikleri üzerine faaliyet gösteren kurumların kullanılan terimlerin bir arada olmaması nedeni ile yaşadıkları sıkıntılara bir son vermek amacıyla hazırlandı.
Medya Terimleri Sözlüğü mesleğe yeni başlayacaklar ve eğitimini alacaklar için yardımcı bir kaynak olmak üzere her zaman başvurulabilecek bir eser olma özelliği taşıyor. Kitap medya ve ilgili sektörde çalışanların uzmanlık alanlarına göre sınıflandırıldı. İçeriğinde yer alan polis muhabirliği, yargı muhabirliği, ekonomi muhabirliği, parlamento muhabirliği, sağlık muhabirliği, spor muhabirliği, kültür-sanat muhabirliği, magazin muhabirliği, foto muhabirliği, TV muhabirliği, dış haberler, kameramanlık, tasarım, montaj, baskı, sinema-tiyatro gibi uzmanlık alanlarında hem uygulamada hem de teoride karşılaşılabilecek terimler özenle seçildi.
Ciddi bir kaynak taramasının yapıldığı kitapta, teoride olmayan fakat yazarın uzun yıllar iletişim sektöründe görev yapmış olması nedeniyle uygulamadan eklediği birçok terim de yer alıyor.
Elinizdeki bu önemli eser, Türkiye'de bu alandaki bir eksikliği gidermekle birlikte, yeni çalışmaları da kaynak oluşturma amacını taşıyor.
Sevil Yıldız Toplumsal ve bireysel amaçlara ulaşmak için kitle iletişim faaliyetlerinin hukuk sınırları içinde gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle iletişim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi, bu faaliyetlerin düzenlenmesi, sınırlarının ve uyulması gereken kuralların ve yasakların belirlenmesi gerekmektedir.
Hukuk sistemimizdeki düzenlemeler incelendiğinde kitle iletişim araçlarının çeşitlerine göre ayrı ayrı düzenlemeler yapma yolunun seçildiği görülebilmektedir. Anayasal düzenlemelerin yanı sıra kanunlardaki düzenlemelerin tek tek incelenmesi ve her bir kitle iletişim aracının bağlı olduğu kuralların ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Huriye Kuruoğlu - Mikail Boz Dünyada olduğu gibi ülkemizde de akademik çevrelerde insan duygularına dair pek çok çalışma olmasına karşın gülmeye dair çalışma yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni ise genellikle 'gülme'nin avam bulunması ve ciddiye alınmayışıdır. Acı ve üzüntü daha evrensel olma özellikleri taşırken mizah daha yerel ölçeklerdedir. Çünkü her toplumun kültürel geçmişi ve birikimi önemli ölçüde neye gülüneceğine dair uzlaşımları içinde taşır. Ülkemiz örneğinde olduğu gibi insanlık tarihinde de pek çok ülkeye bakıldığında siyasal ve toplumsal baskılarla mizah arasında doğru bir orantı göze çarpar. Ciddiyet, tarihte her zaman soylular ve devlet kurumlarıyla özdeşleştirilmiştir. Buna karşın gülmek ve komedi ise daha alt sınıflara ait bir edim olarak halkla ilişkilendirilmiştir. Öte yandan kahkaha bozguncu ve tehlikeli olma potansiyelini de içinde taşıması nedeniyle her şeyden daha büyük bir güçle, iktidarı sarsabilir. Bu yüzden iktidardakiler, tarih boyunca bu tehlikeli sesi susturmanın yollarını aramışlardır. Halklar ise mizahı iktidarlara karşı kullanmıştır.
Bu çalışmada, mizahı farklı boyutlarıyla inceleyen metinler ve yine mizahın farklı kitle iletişim araçlarında dönemsel olarak nasıl yer aldığını inceleyen makaleler yer almaktadır.
Sedat Cereci İnsanların doğal toplumsal ve kültürel gereksinimlerini karşılamak amacıyla küçük girişimcilerin çabalarıyla başlayan meydanın serüveni, medya unsurlarının kapitalizmin ve küreselleşmenin başlıca araçları olarak kullanılmasıyla işlev ve içerik değiştirmiştir. Yeryüzündeki tüm insanların “medyasız yaşamanın olası olmadığı” yaşam biçimlerine alıştırılması, devletlerin ve özel sektör girişimcilerinin de bu yaklaşımı desteklemesiyle medya, insan yaşamının zorunlu bir gereksinimi olarak konumlanmıştır. Mezralardan metropollere kadar dünyanın her yerinde yaşayan tüm insanlara ulaşabilen medya, yaşamları biçimlendirme, yönlendirme ve denetleme konusunda da egemen konuma gelmiştir.
Bu kitapta, iletişim, medya ve güzel sanatlar eğitimi gören öğrencilere yol göstermesi için medya ile ilgili genel bilgiler, yaklaşımlar ve görüşler bulunmaktadır. Medyayı doğru kullanmak ve ondan yararlanmak için medyanın niteliğini anlamak, onun amaçları konusunda bilgi sahibi olmak ve medyanın içeriğini değerlendirmek gerekmektedir. Öğrenciler kadar yetişkinlerin de ihtiyacı olan bilgilere değinirken, medyanın çağdaş yaklaşımlar, akımlar, oluşumlar, kuruluşlar ve toplumsal unsurlarla ilintisini de açıklamaya çalıştık. Her gün yenilenen iletişim teknolojisine koşut olarak gelişen yeni medya teknolojileri ve üretimlerinin açıklaması için belki yeni bir çalışma yapmak gerekmektedir.
Bu çalışma, medya terminolojisinden medyanın kökeni olarak iletişime; medyanın gündem oluşturmadaki rolünden medya etiğine kadar medyayla ilgi konuları ve medya yapımlarının hazırlık süreçlerini içermektedir. Çalışmada medyanın kültürel boyutuna, küreselleşmeyle ve teknolojiyle ilgisine özellikle vurgu yapılmış medyanın kapsamlı biçimde anlaşılması amaçlanmıştır.
Ayhan Küngerü, Didem Narmanlı, Didem Narmanlı, Duygu Çeliker Saraç, Seyfi Kılıç, Seyhan Aksoy, Şefika Özdemir, Tülin Sepetçi İletişim alanında 1970'li yıllardan itibaren başlayan ve “teknolojik devrim” olarak da adlandırılan değişimin en önemli adımını dijitalleşme süreci oluşturmaktadır. Sunduğu olanaklar sayesinde başta iletişim alanı olmak üzere, ekonomi ve siyaset gibi toplumsal yaşamın en temel alanlarını etkileyen dijitalleşme, bu yönüyle günümüzde hemen her tartışmanın odağında yer almaktadır. Dijitalleşmenin bu denli kapsamlı bir etkiye sahip olması, özellikle yakın gelecekte yaratacağı dönüşüme dair beklentileri de beraberinde getirmektedir. Genellikle olumlu bir biçimde ifade edilen söz konusu beklentiler, tarihsel ve toplumsal arka planından bağımsız biçimde ele alınmaktadır. Oysa kendisi de teknolojik bir yenilik olan dijitalleşme, tarihsel bakımdan toplumsallaşmış üretim ilişkisinin bir ürünüdür. Bu nedenle teknolojinin getireceği yeniliklere dair beklentilerin en temelde tarihsel ve toplumsal ilişkiler çerçevesinde tüm boyutlarıyla ele alınması gerekmektedir. Buradan hareketle bu kitapta, bir teknolojik yenilik olarak dijitalleşme ve internet; tarihsel ve toplumsal boyutları da göz önüne alınarak gazetecilik pratikleri, yeni televizyon içerik biçimleri, emek ve üretim süreçleri, kamusal alanın dönüşümü, e-katılım, dijital yerlilerin tüketim alışkanlıkları ve transhümanist bölünme kapsamında ele alınmaktadır.
Ahmet Eker, Aysel Ay, Ayşen Akyüz, Bahadır Kapır, Bahar Öztürk, Bârika Göncü, Bilge Altuntaş, Burak İli, Canan Arslan, Çiler Dursun, Emel Uzun Yedekci, Erdem Yedekci, Erkan Saka, Erkan Saka, Filiz Aydoğan, Hazal Sena Karaca, Marco Boschele, Mehmet Özkan Yıldırım, Mehmet Türkcan, Mesut Aytekin, Neslihan Bulur, Oğuz Şentürk, Onur Akyol, Özgü Yolcu, Özlem Arda, Recep Ünal, Serkan Karatay, Seyedmorteza Mousavi, Uğur Baran Hanağası, Ümit Sarı, Vural Özdemir Günümüz medyası, sürekli gelişen teknolojinin kendisine sağladığı özellikleri sayesinde gündelik hayattaki pek çok etkinlikten siyasal kararlara kadar “insan davranışına etki edebilen” bir araç durumuna gelmiştir. Teknolojideki hızlı değişikliklerin yarattığı bu yeni toplumsal yaşamda artık tekno-politikanın, yapay zekânın, robot gazeteciliğin, algoritmanın, metaverse'ün, NFT'nin, platform kapitalizminin, enfokrasinin, bolluk ekonomisinin, popülizmin, dijital vatandaşlığın, ne anlama geldiğini, ne anlamlar yaratabileceğini bilmek hem akademisyenler hem de iletişim öğrencileri için önem kazanmıştır.
Ülkemizin en saygın akademisyenlerinin bir araya gelerek hazırladığı bu kitap, teknolojik özelliklerin medyaya eklemlenmesiyle karşımıza çıkan yeni pek çok kavramı açıklamaya çalışmaktadır. Bu amaçla ortaya çıkan bu kitapta, 50'ye yakın güncel medya kavramı incelenmiş ve ülkemizin medya çalışmalarına katkıda bulunmak erek edinilmiştir.
Meral Çakır Berzah Medyanın içinde yer aldığı ekonomik ve siyasal yapı çerçevesinde tek yönlü ve eksik sunduğu enformasyon ile farklı bir gerçeklik tasarladığı varsayımından hareketle yapılan ve Küreselleşme sürecinde medya sisteminin irdelenmesi ve küreselleşmenin siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel boyutlarına yer veren bu çalışma, araştırma verilerine dayanması nedeniyle özgün ve dikkate almaya değerdir.
Aslı Yapar Gönenç, Ceren Bilgici, Fatma Nazlı Köksal, Gülsün Bozkurt, Hakan Sağlam, Nur İnci Namlı, Özge Özkök Şişman, Selin Kiraz Demir, Serdar Kuzey Yıldız, Serdar Kuzey Yıldız, Tuğçe Ayçin, Umur Bedir, Zuhal Sönmezer İnsanın varoluşu teknolojik devamlılığa bağlıdır ve ikisi arasında bir kader birliği vardır. Teknolojik devamlılık âdeta bir fetişe dönüşmüştür. İnsan bununla beslenir ve güçlenir; kendini teknoloji ile tanımlar, dönüştürür ve geleceğe taşır. Teknolojik devamlılığın yeni çıktısı olan metaverse, henüz inşa edilmekte olan bir sanal dünyayı ve yazılmakta olan bir literatürü ifade ediyor. Dijital yolculuğumuzdaki en büyük değişikliğe, metaverse ekosistemine katılırken gerçek bir paradigma kayması yaşayacağımız ortada. Bu kolektif eser, Türkçe alanyazındaki büyük bir boşluğa katkı sunabilme hayali ile doğdu. Multidisipliner bir yapıyla karşınıza çıkan ve akademi dünyasından farklı isimleri barındıran bu kitap; felsefeden sosyolojiye, yayıncılıktan retoriğe, psikolojiden reklam ve pazarlama dünyasına, ekonomiden sanata kadar pek çok başlıkta çarpıcı tartışmalar başlatıyor.
Kubilay Çelik Metaverse nedir, nereden çıktı?
Metaverse'e Türkiye hazır mı? Metaverse'e geçmek için ne gerekli?
Dünyada hangi ülkeler metaverse'a geçti?
Metaverse çağında günümüzdeki kaç meslek ortadan kalkacak, şu anda bilmediğimiz kaç yeni meslek hayatımıza girecek?
Metaverse, oyun, eğlence, e-ticareti geliştirmek için ortaya atılmış bir meta mıdır?
Metaverse'ü hızlandırmak ve insanları ev hapsetmek için corona virüsü mü ürettiler?
Metaverse, hayatımızda olumlu ve olumsuz neyi değiştirecek?
Metaverse'teki anlaşmazlıkları çözecek olan metaverse hukukçuları nasıl yetişecek?
Metaverse, medyayı nasıl etkileyecek?
Metaverse'le dünya sanal bir evrene mi geçiyor?
Metaverse, birilerinin bahsettiği gibi tehlikeli midir?
Metaverse'te block chain nedir? NFT nedir, nasıl üretilir ve satın alınır?
Metaverse'te Ayasofya, Eyfel Kulesi, ABD Özgürlük Anıtı, arsa, bina nasıl satın alınır?
Metaverse'te cinsel taciz olur mu, oldu mu?
Yapay zekâ nedir, iyi ve kötü yanları nedir?
Yapay zekâ insanlığa nasıl hizmet edecek?
Yapay zekâ ile yabancı dil bilme sorunu ortadan
kalkacak mı?
Yapay zekâ iyi ellerde şifa, kötü ellerde ölüm mü saçacak?
Yapay zekâ ölümcül virüs üretebilir mi?
Yapay zekâ, insanlığın sonunu mu getirecek?
Yapay zekâyla robot asker yapılabilir mi?
Yapay zekâ kadın CEO ve haber sunucuları kimlerdir?
Yapay zekâ; ahlaki ve dinî açıdan nasıl değerlendirilir?
Metaverse ve Yapay zekâ sebebiyle dünyada kaç milyon kişi işini kaybedecek?
Dark web ve deep fake nedir?
Aysel Tapan Milliyetçilik, popülizm ve muhafazakârlık gibi farklı ideoloji ve söylemlerle iç içe geçerek hem seküler anlam ve semboller hem de etno-semboller üzerinden eklektik bir biçimde yeniden üretilerek, günümüz dünyasının politik iklimini şekillendiriyor. Reklamlar ise toplumu bir arada tutacak duygu, davranış, algı, inanç ve değerlerin temin edilmesi sürecinde toplumsal bağları ve anlamı metalar ve fikirler dolayımıyla kuran bireyin kimlik inşasında üstlendiği işlevler sebebiyle ideolojik ve kültürel bir araç olarak gündelik hayatı biçimlendiriyor. Milliyetçilik ve reklamların kesişiminde ise tüketici olarak vatandaşın, milli sembolleri ve retoriği nasıl algıladığını, milli kimlik ile ürün ve hizmetler arasında nasıl bir bağ kurduğunu ve milli kimliğin etkisiyle tüketim kalıplarını nasıl şekillendirdiğini açıklayabilmek için öncelikle milliyetçilikle ilişkili toplumsal duyguları anlamamız önem kazanıyor. Bu kitapta, milliyetçiliğe yönelik kuramsal yaklaşımlar, milliyetçiliği biçimlendiren kimlik örüntüleri ve gündelik hayat bağlamında reklamlarda milliyetçilikle ilişkili kolektif duygusal çekicilikler; etnosentrizmle ilişkili olarak diğer milletlere karşı üstünlük hissi ve kendi milletine karşı koruyucu davranışın bir ifadesi olarak kolektif narsisizm ve korku; “ressentiment” olgusunun ürettiği fırsat eşitliği illüzyonu, mağduriyet, öfke ve hınç duyguları; bir kişinin milletine bağlılığının, sevgi ve sadakatinin ifadesi olarak saygıdeğer, ahlaki ve kutsal değerlere dayanan vatanseverlik etrafında tartışılıyor.
Eda Er Günümüzde, bedenin korunması ihtiyacının ötesinde giysinin toplumsal amaçlarla giyilmesiyle ilişkili bir kavram olarak görülen moda; insanların toplumsallaşmalarında, özellikle toplumsal cinsiyet rollerine ilişkin kodlamaların iletilmesinde çok önemli bir role sahiptir. Simgesel anlamların inşasında oynadığı bu rol nedeniyle moda, reklamcılık açısından da büyük bir pazara hitap eden ve toplumsal cinsiyet rolleri açısından toplumun değişik kesimlerini temsil eden geniş bir tüketici kesimini barındıran bir alandır. Bir endüstri olması nedeniyle toplumsal bir altyapı kurumu, kültürel bir öge olması nedeniyle de bir üstyapı kurumu olarak kabul edilen moda; bu konumuyla toplumsal değişimin maddi koşulları bağlamında incelenen bir olgu olarak dikkat çekmektedir. Bu açıdan moda, değişen insanlar arası ilişkilerin olduğu kadar değişen toplumsal değerlerin ve anlamların da görünürlük kazandığı kültürel bir üretim alanı olarak görülmektedir. Bu kitap, moda alanını ve moda reklamlarını toplumsal değişim bağlamında ele alırken toplumsal cinsiyet temsilleri açısından insanların farklı tarihsel dönemlerde meydana gelen dönüşümleri giyim tarzları yoluyla nasıl ifade ettiklerini ve bu ifade biçimlerinin moda reklamlarında nasıl yansıtıldığını ortaya koymayı amaçlamaktadır.
Aytuğ Mermer Üzümlü Siyasi iktidara talip olanlar, kamuoyunun desteğini ancak onlarla etkili iletişim kurarak kazanabilir. Bu nedenle özellikle seçim öncesi süreçte ekranlar, miting meydanları, sosyal medya ve meclis kürsüleri adayların beğeni kazanma çabalarına sahne olmaktadır. Çoğu zaman yurttaşlara kendiliğinden oluşan kesitlermişçesine yansıyan bu süreç esasen arka planında profesyoneller ordusu barındıran bütüncül bir halkla ilişkiler kampanyasıdır.
Bu kitapta ilkin dünyada siyaset yapma biçiminin dönüşümü, bu dönüşüme yol açan ekonomik ve toplumsal dinamikler ile siyasal alandaki eğilimlerin neden ve sonuçları ele alınmakta; ardından medya, kamuoyu araştırmaları, reklamcılık ve pazarlama alanlarının halkla ilişkiler çatısı altındaki profesyonel iş birliğinden doğan modern seçim kampanyaları, çıkış noktası olan Amerika'da görünür hâle geldiği günden bugün ulaştığı noktaya kadar örnekler ile değerlendirilmektedir. Ortaya çıkan yeni siyaset yapma biçiminin Türkiye özelindeki tezahürü yapılan genel seçimler, halk oylamaları ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanan kampanyalar üzerinden ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Bu kitap, etkili bir halkla ilişkiler kampanyasının günümüzde siyasal iktidar yaratacak oranda belirleyici olduğu iddiası üzerinde yükselmekte; okuruna dünyadan ve ülkemizden örneklerle kazanan kampanyaların ilkelerini sunmayı vadetmektedir.
Bekir Özkan, Buket Bora Semiz, Deniz Akgül, Esen Şahin, Fahri Apaydın, Filiz Eren Bölüktepe, Hayriye Nur Başyazıcıoğlu, İbrahim Aydın, Leyla Leblebici Koçer, Meftune Özbakır Umut, Metin Sürme, Murat Toksarı, Umut Kubat Dokumacı, Vildan Güneş, Yasemin Yavuz, Yasin Aksoy Müşteri Şikâyet Yönetimi kitabı, iş dünyasında ve pazarlama alanında büyük bir boşluğu doldurmak için hazırlanmıştır. Müşteri şikâyetlerinin şirketler için öneminin yeterince anlaşılmadığı ve müşteri şikâyetlerinin bir yönetim süreci olarak ele alınmadığı görüldüğünden böyle bir kitap hazırlanarak müşteri şikâyetleri yönetimsel bir süreç olarak geliştirilmiştir. Kitabın hedef kitlesi oldukça geniştir ve farklı kitlelerin bu kitaptan büyük oranda yararlanacakları düşünülmektedir. Bu kitapla öncelikle iş dünyasındaki yöneticiler ve çalışanların müşteri şikâyetleri ile ilgili bilgileri geliştirilmektedir. Ayrıca tüketimleri esnasında mağdur olan tüketiciler de bu kitaptan yararlanabilirler. Kitapta tüketici hakları geniş bir şekilde incelenerek ve şikâyet süreci etraflıca anlatılarak tüketicilere yön gösterilmektedir. Kitap aynı zamanda müşteri ilişkileri yönetimi konusunda da önemli bilgileri ihtiva ettiğinden çeşitli pazarlama derslerinde kaynak kitap olarak kullanılabilir. Kitabın hazırlanışında araştırmacılar da hedeflenerek onlara da müşteri şikâyetleri gibi önemli bir konuda araştırma yapmalarına katkıda bulunacak öneriler de sunulmaktadır.
Bu kitabın hazırlanmasında kapsamlı bir yazın taraması yapılmıştır ve müşteri şikâyet yönetimiyle ilgili çok az araştırma yapıldığı görülmüştür. Müşteri şikâyet yönetiminin yazında yeterince ve kapsamlı bir şekilde ele alınmadığı ve nasıl olması gerektiği konusunun da incelenmediği belirlenmiştir. Bu boşluğu doldurmak için müşteri şikâyet yönetiminin farklı boyutları ayrı bölümlerde detaylıca işlenerek pazarlama alanına büyük bir katkı sağlanmaktadır. Kitap, 15 bölümden oluşmakta ve 14 farklı üniversiteden pazarlama alanında uzman akademisyenler tarafından müşteri şikâyet yönetiminin değişik boyutları kitapta detaylıca anlatılmaktadır. Bu özelliği ile kitap, pazarlama yazınında müstesna bir yere konumlanmaktadır. Kitap, müşteri şikâyet yönetimini yönetimsel bir süreç alarak ele almakta ve bu sürecin etkili ve etkin bir şekilde nasıl yürütülebileceğini açıkladığından pazarlama alanındaki önemli bir boşluğu doldurmaktadır.
Joseph A. Maxwell İnformel bir dille -serbest jargonla- yazılan Nitel Araştırma Tasarımı: Etkileşimli Bir Yaklaşım nitel araştırma planlaması için araştırmacılara ve öğrencilere kullanışlı ve adım adım rehberlik sağlamaktadır. Bu, tasarımın bileşenlerinin birbirleri ile nasıl bir etkileşim içinde olduğunu gösterir ve temel tasarım konularına dikkat çekerek bu bileşenler arasında pratik ve tutarlı ilişkilerin oluşturulmasını sağlayan bir strateji sunar. Eser lineer ya da tipolojik bir yapıdan ziyade araştırma tasarımı ve araştırma önerisi yazımı için oldukça uygun sistematik bir yapıya dayanan orijinal ve yenilikçi bir model önermektedir.
“Eser, inanılmaz derecede kullanışlı ve ilgi çekici. … Ayrıca bünyesinde nitel araştırmanın merkezinde yer alan ve henüz ‘herkese açık’ ortamlarda açıkça tartışılmamış birçok konuyu barındırmakta.”
David Carlone, North Carolina Üniversitesi, Greensboro
Ben özellikle öğrencilerin nitel araştırma tasarımı ile daha gerçekçi bir şekilde ilgilenmesine katkı sunacağını düşündüğüm etkileşimli odaklanmayı beğendim. Kuşkusuz bu özellik eserin bir kılavuz kitap olmasını sağlamaktadır ve yazarın eserde kapsamlı teori tartışmaları yerine oldukça yararlı içeriklere, alıştırmalara, görüş ve örneklere odaklanmasını değerli buluyorum.
Şükrü Arslan, Osman Özdemir, Ali Toker, Bülent Demirağ, Cesim Behremen, Damla Yılmazoğlu, Güneş Açelya Sipahi, Murat Fatih Tuna, Rıdvan Kocaman, Selçuk Efe Küçükkambak, Ahmet Neca Gökgül, Gökhan Alper Figen, Fatma Kömürcüoğlu Soytürk, Merve Kaplan, Evren Bilge Kutlay Son yıllarda dijitalleşmenin de artan etkisiyle birlikte sürekli olarak evrilen tüketici davranışlarına ilişkin önemli içgörüler elde etmenin önemli bir yolu, pazarlama araştırmalarında multidisipliner yöntemleri daha sık kullanmaktan geçmektedir. Nörobilimin de bir parçası olarak düşünülebilecek olan nöropazarlama araştırmaları yöntemleri sayesinde tüketici davranışlarına ilişkin önemli ipuçları sağlayan biyometrik ve nörometrik bulgular elde edilebilmektedir.
Nöropazarlama üzerine kavramsal ve teorik içerikler sunan bilimsel bir kaynak niteliğindeki bu kitap ile özellikle ulusal çapta henüz emekleme aşamasında olan nöropazarlama literatürüne ve araştırmacılarına katkı sağlanması hedeflenmiştir. Bu hedef doğrultusunda etik, tüketici karar süreçleri, duygular ve beyin, renkler, müzik, marka, alışveriş, sosyal medya, paylaşım ekonomisi, kâr amaçsız örgütler ve kamu politikaları gibi başlıklar ile nöropazarlama araştırmalarının ilişkisi, alanında uzman akademisyenler tarafından ele alınmıştır.
Bezgin Leyla, Kılıç Sabiha. Pazarlama araştırmacılarının tüketicilerin çeşitli özelliklerini dikkate alarak gerçekleştirdikleri faaliyetler ürün ve hizmet satışlarının artırılmasında önemli bir yere sahiptir. Bu özelliklerin arasında tüketici davranışlarını belirleyebilmek amacıyla kullanılan demografik faktörlerden yaş en etkili unsurlardan biridir. Dolayısıyla aynı yaş grubuna hitap eden ürünlerin sunulmasında o yaş grubunun kişilik özelliklerinin dikkate alınması, yaş gruplarının birbirinden ayrılmasına ve çeşitli kuşakların oluşmasına neden olmuştur. X, Y, Z gibi çeşitli isimlerle adlandırılan bu kuşaklar farklı kişilik özelliklerine sahiptirler. Farklı özellikler gösteren bu kuşakların algıladıkları marka imajı ve kalitesi farklılıklar gösterebilmektedir.
Bu amaçla kitabın araştırma bölümünde öncelikle X, Y, Z kuşağı tüketicilerinin marka denkliği ögelerini algılama düzeyleri belirlenmiştir. X, Y, Z kuşağı tüketicilerinin marka denkliği ögelerini içinde bulundukları kuşağa göre farklı olarak algıladıkları ve böylece bu algı farklılıklarının yeniden satın alma kararlarını farklı düzeyde etkilediği varsayılmaktadır. Günümüzde klasik araştırma yöntemleri arasında yer alan anket tekniğine dayalı tüketici araştırmaları yaygın olarak kullanılmakta olup, çağdaş araştırma yöntemlerinden biri olan nörogörüntüleme teknikleri de giderek artan oranda kullanılmaya başlanmıştır. Bu kapsamda kitapta, X, Y, Z Kuşakları, Marka Denkliği Ögeleri, Yeniden Satın Alma Kararı anket ve nörogörüntüleme tekniklerinden Elektroensefalografi (EEG) ve Göz İzleme tekniği kullanılarak incelenmektedir. Kitap, nöropazarlama konusunda araştırma ve çalışmalar yapan akademisyenler, profesyoneller ve iş adamları için yol gösterici kaynak niteliği taşımaktadır.
Emrah Altuntecim The book in your hands is a kind of a key. “Opening Doors to Success” addresses the working principles of our sensory organs and brain, effectiveness of feelings and thoughts in people’s behaviour which are indispensable in the field of communication and psychology.
When the main subject of the book is read, digested, and observations are made in the field, it will be possible for you to directly reap the benefit of the book on the following:
Naturalness in body language and communication techniques,
An apparent and gradual increase in your sales,
An increase in employee satisfaction and the sense of belonging to the company,
A reduction in costs as a result of more wisely and accurate investments into environments of business,
A reduction in employee and customer fatigue,
Planning the marketing, advertising and image activities in a more accurate way and with lower costs,
Positive communication and more happiness in your professional and private life.
Enjoy your reading!
Engin Coşkun Oyunlar hayatımızın her döneminde bizlerle birlikte olmakta, kültürün bir parçası hâlinde yer almaktadır. Hayatımızla böylesine iç içe geçmiş olan oyunlar, günümüzde teknolojinin vermiş olduğu imkânlar ile dijital ortamlara taşınarak ekranlar vasıtasıyla sosyal yaşantımıza konuk olmaktadır. Oyunların kültürel boyutu yanı sıra ekonomik boyutu da göz ardı edilemeyecek düzeydedir. Özellikle pandemi sürecindeki insan psikolojisi de düşünüldüğünde oyun sektörü, ekonomik büyüklük olarak birçok sektörü geride bırakır hâle gelmiştir. Dolayısıyla oyunlar ve oyunlar içerisinde yer alan reklamlar ile markalar değerlerine değer katmakta, değişen tüketici davranışlarını doğrudan gözlemleyebilme ve tüketici dinamizmine adapte olmaktadır. Bu kitapta; değişen tüketici ve reklam ilişkisi bağlamında dijital reklamcılık kavramı, dijital reklam türleri, oyun içi reklamcılık kavramı ve türleri detaylı bir biçimde incelenmiştir.
Donald L. Anderson ÖRGÜT GELİŞTİRME

Örgüt Geliştirme kişisel, takım ve örgüt düzeyindeki değişimleri yönlendirme konusunda öğrencilerin, yöneticilerin, değişim uzmanlarının ve uygulayıcıların ilgisine sunulmuş rehber bir kitaptır. Donald L. Anderson, klasik örgüt geliştirme teknikleri ile günümüze uygun ve farklı örgüt kademelerinde uygulanabilecek müdahaleleri anlatırken örgüt geliştirme etiği ile ilgili tartışmalara da yer vermektedir. Temel içeriği ve süreçleri izleyen bölümlerin sonundaki vaka incelemeleri ve örnek olay çalışmaları da öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaya aktarabilmelerine yardımcı olmaktadır. Küreselleşmenin arttığı, teknolojilerin hızla değiştiği, ekonomik baskıların ve çalışanların beklentilerinin arttığı günümüzün rekabetçi çevrelerinde bu kitap, yararlı bir araç olacaktır.

Kitabın Temel Özellikleri
• Örgüt geliştirme sürecinin her aşaması detaylı şekilde açıklanmaktadır: giriş, sözleşme/kontrat, veri toplama, teşhis ve geri bildirim, müdahaleler ve değerlendirme.
• Hem geleneksel örgüt geliştirme uygulamaları hem de değişime uyumlu yeni stratejilerin uygulanabilmesi için teori, araştırmalar ve danışmanlık teknikleri açıklanmaktadır.
• Özel işletmeler, kamu kurumları, eğitim ve sağlık örgütleri gibi çalışma ortamlarında örgüt geliştirme uygulamalarının yararları gösterilmektedir.
• En iyi örgüt geliştirme pratiklerinin (kişisel, takım ve örgüt düzeyinde müdahalelerle) gerçek dünyada uygulanmasına ilişkin yönlendirmeler yapılmaktadır.
• Örnek olay incelemeleri ve vaka çalışmaları aracılığıyla öğrencilerin örgüt geliştirme kavramlarını analiz etmeleri, uygulamaları ve tartışmaları sağlanmaktadır.
• Konularla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için ek okuma önerileri sunulmaktadır.

Örgüt Geliştirme: Örgütsel Değişime Yön Veren Süreç kitabı işletme ve yönetim alanında; örgüt geliştirme, örgütsel değişim, liderlik ve örgütsel değişim gibi derslerde kullanılabilir.
Richard L. DAFT, South Western Cengage Learning Daft'ın “Örgüt Kuramları ve Tasarımını Anlamak” kitabının genişletilmiş ve güncellenmiş 10. basımı örgüt kuram ve tasarımı alanına oldukça farklı, okuyucuların dikkatini çeken, okuyucuları düşündüren ve uygulamalarla yol gösteren bir yöntemle yaklaşmaktadır. Örgüt kuramları ve tasarımına ilişkin temel kavramları, klasik ve çağdaş düşünce ve fikirleri, önemli öge ve faktörleri, aralarındaki ilişkileri geniş ve detaylı bir bakış açısı ile ele almaktadır. Kitap, çağdaş düşünce ve yaklaşımları klasik düşünce ve kuramlarla bütünleştirirken okuyucunun aktif olarak katılımını sağlayan eğlenceli yöntemi ile okuyucuyu sarmalayarak cezbetmektedir.
Yazar, kitaba önceki baskıdan farklı olarak iki yeni özellik eklemiştir: Birincisi, “Hazırlık Soruları” kısmıdır. Burada, okuyuculara, kendilerini bölümün ana konusuna hazırlamalarını sağlayan kısa sorular sorulmaktadır. Daha sonra, bölümün sorularla ilgili kısımlarında okuyucunun kendi düşüncesi ile doğru olanı karşılaştırmasına olanak tanıyan “Yanıtınızı Değerlendirin” uygulamaları yer almaktadır. “Hangi Büyüklükteki Örgüt Size Uygun?” özelliği okuyucunun kendi tarzı ve tercihleri ile bölüm materyali arasında bağlantı kuran kısa soru formlarını içermektedir. Bu iki özellik, okuyucuların kendilerini değerlendirmeleri için onlara katkı sağlayan özellikler olarak görülmektedir.
Her bölüm, bu iki yeni özellikle birlikte en güncel düşünceleri, yeni örnek olayları, yeni kitap incelemelerini ve uygulamadan örnekleri içermekte, örnek olayları analiz ederken ve örgütleri yönetirken kavramların nasıl kullanılacağını anlatan “Evrak Çantası” kısmı ile bölüm sonlarında yer verilen “Bütünleştirici Örnek Olaylar”dan oluşmaktadır.
Bu kitabın, örgüt kuramları ve tasarımı alanındaki zengin kuram ve araştırmaların uygulamaya dönük çalışmalarla harmanlanarak sunulma biçiminin her alandan okuyucu için son derece yararlı olacağı düşünülmektedir. Kitap, gerek akademik alana gerek uygulamacılara yönelik katkı sağlayan dikkat çekici bir eserdir.
Halit Keskin, Ali Ekber Akgün, İpek Koçoğlu Örgüt Teorisi kitabı, örgüt teorisi disiplinini okuyucuya tanıtmak, bu alandaki farklı bakış açılarını, konuları ve teorileri aktarmak ve bunları değerlendirebilecek bir altyapı oluşturmak amacıyla yazılmıştır. Kitapta, sosyal bilimlerde pozitivist yaklaşımla birlikte ortaya çıkan modernizmin örgüt teorisine ışık tuttuğu 19. yy.dan itibaren örgüt teorisinde postmodernist yaklaşımın hâkim olduğu 21. yy.a kadar örgüt teorisinin nasıl gelişim gösterdiğinin, örgüt teorisinin farklı zamanlarda hangi yaklaşımların hâkimiyeti altına girdiğinin, yaklaşımlar arası çatışmaların örgüt teorisine nasıl yansıdığının ve örgütleri anlama konusunda ne gibi zorluklar oluşturduğunun sistemli bir şekilde okuyucuya aktarılması amaçlanmıştır. Kitap, örgüt teorisinin nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini tarihsel bir bakış açısıyla açıklarken aynı zamanda toplumsal değişimin diğer bilim alanlarındaki gelişmelerle nasıl örtüştüğünü ve kronolojik olduğu kadar felsefi gelişimini de aydınlatmayı hedefler.
Örgüt teorisinin etkin bir biçimde öğrenilmesi için öncelikle alanın çeşitliliği ve karmaşık doğası kabul edilmelidir. Örgüt teorisini tek bir bakış açısına indirgemeye çalışmak yerine birçok paradigmanın farklı bakışları çerçevesinde incelemek ve zenginleştirmek gerekmektedir. Bu kitapta, örgüt teorisinin karmaşıklığı ve yönetim uygulamalarıyla olduğu kadar sosyal hayatla bağlantısı, birçok kitaptaki eş biçimli yaklaşımların bu alana getirdiği uyumlu ve tamamlayıcı açıklamaların ötesinde farklı yaklaşımların eleştirel ve farklılık yaratan değerlendirmeleri ile ortaya konmuştur. Örgüt teorisinde kalıpları yıkmak, tek bir paradigma esasına dayalı analizin önüne geçmek, tartışmaya ve eleştiriye açık, dönüşsel düşünceye uygun bir zemin hazırlamak ve paradigmalar üstü bir anlayışı cesaretlendirmek hedeflenmiştir. Nihai olarak, okuyucunun örgütü farklı bakış açıları çerçevesinde anlayabilmesi, eleştirel düşünebilmesi, örgüt teorisini mevcut düşünce kalıplarının ötesine taşıyabilmesi ve zenginleştirici teorik diyaloglar geliştirebilmesi beklenmektedir.
Henry MINTZBERG, Pearson Örgütler ve Yapıları, örgüt ve yönetim politikası alanında klasik eserler arasında gösterilmekte olup en temel kaynaklardan biridir. Yazarı Henry Mintzberg, Harvard Business Review tarafından dünyanın en etkili 50 yönetim düşünürü arasında gösterilmektedir. Bu eser, alanda akademik çalışmalar yapacaklar için bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Kitap, ayrıca örgütleri analiz etmede çok faydalı analitik inceleme araçları sunmaktadır. Türkçede yönetim, liderlik ve örgütsel davranış alanında birçok kaynak yayımlanmış ve çevrilmiş olmasına karşın bu çalışmalar, ya teorik bir perspektiften yoksun ya da tamamen pratik uygulamalara odaklanmaktadır. Bu kitap, hem teorik bilgiye ihtiyaç duyanlar hem de pratik olarak örgütlerin nasıl çalıştığını anlamak isteyen herkese yeterince kavramsal ve teknik bilgi sağlamaktadır. Kitap, örgüt ve yönetimi yeni öğrenmeye başlayanlarla, kendini bu konuda yeterli hissedenlere ve kendini akademik olarak oldukça yetkin hissedenlere de okudukça farklı bakış açıları kazandırabilecek bir kaynaktır. Örgüt ve yönetim alanında Türkçe yayımlanan en önemli birkaç kaynak arasında rahatlıkla gösterilebilir çünkü bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.
Bu kitap, örgüt yapısının çözümlenmesi üzerine derin bir teorik bilgi içermekte olup söz konusu yapılara ait bilgileri oldukça yalın bir şekilde, çizimler, şekiller, akışlar ve örneklerle anlatmaktadır. Yazar, bu kitapta örgütlere yönelik basit yapı, makine bürokrasisi, profesyonel bürokrasi, bölümlenmiş biçim, esnek yapı ve sonuç beşgeni olarak adlandırılan farklı türdeki yapılardan bahsetmektedir. Buna ek olarak bu örgüt yapıları arasında farklı ihtiyaç ve baskılar altında ortaya çıkabilecek melez yapıları da açıklamaktadır. Bu kitap, söz konusu yapıları koordinasyon mekanizmaları, iletişim sistemleri, uzmanlaşma, davranışın biçimlenmesi, eğitim ve doktrinleme, birimlerin oluşumu, birimlerin büyüklüğü, karar, planlama ve kontrol mekanizmaları aracılığıyla; örgütün yaşı, büyüklüğü, çevresi gibi durumsal faktörler bağlamında detaylı bir biçimde açıklamaktadır. Bu açıdan özellikle işletme, kamu yönetimi, eğitim yönetimi, endüstri mühendisliği, sağlık idaresi, insan kaynakları alanlarında yararlı olabilecek bir kaynaktır. Kısaca organizasyonlar ile ilgili her alanda; kamu ve özel sektör çalışanları, akademisyenler, lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim alan öğrenciler, yaşadıkları toplumda yer alan kurumların yapısı ve işleyişini merak eden ve anlamak isteyen kişiler için faydalı olabilecek bir eserdir.
“Örgütlerin Yapılanması konusundaki kitabımın Türkçeye çevrilmiş olmasına çok memnun oldum. Türkiye gibi enerjisi yüksek bir ülkede bu konunun canlı olduğunu bilmek çok güzel.”
Henry Mintzberg
Cleghorn Yönetim Profesörü
McGill Üniversitesi
Steven L. McShane - Mary Ann Von Glinow, McGraw Hill Türkçe yazında “Örgütsel Davranış” alanında eserler olmakla birlikte; disiplinler arası anlatım ve güncel örnekler ile birlikte teori ve pratiği bütünsel bir şekilde sunan çalışmaya pek de rastlanmamaktadır. Prof. Dr. Steven L. Shane ile Prof. Dr. Mary Ann Von Glinow`un Örgütsel Davranış kitabı; bölümlerin düzenlenmesi, anlatım biçimi, klasik ve güncel kavram ve kuramlar, bunların günlük çalışma hayatına nasıl yansıdığına dair örnekler, okuyucuyu içeriğe hazırlayan soru ve kazanımlar ile birlikte Türkçe yazına önemli bir katkı sağlayacaktır. “Örgütsel Davranış” disiplinini; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin çalışma hayatına etkileri, takım çalışması, uluslararası araştırmalar, örnek olaylar, güncel örnekler ve tartışmalar ile ele alan bu kitabın hem akademisyenlere hem lisans ve lisansüstü öğrencilere hem de merak eden herkese faydalı olması dileğiyle…
Stephan Robbins, Timothy A. Judge Çalışma ve iş yaşamıyla ilgili olan, bu konularda bilgisini artırmak, konulara bakış açısını genişletmek ve uygulamalarını analiz edip geliştirmek isteyen herkesin yararlanabileceği bu kitap, dört ana başlık altında toplanmıştır. Giriş başlıklı birinci bölümde, "örgütsel davranış" kavramı genel hatlarıyla ele alınmış; ilgili olduğu diğer alanlar ile ilişkisi irdelenirken, aynı zamanda kavramıı bekleyen zorluklar ve fırsatlara yer verilmiştir. İkinci bölüm, birey konusuna odaklanmıştır. Davranışın oluşmasında etkili olan algılar, duygular, tutumlar, kişilik ve değerler ile öğrenme ve motivasyon gibi bireysel süreçler ele alınarak konular derinlemesine incelenmiştir. Üçüncü bölüm ise grubun birey davranışına olan etkisi ve grup davranışlarına ayrılmıştır. İletişim, liderlik, çatışma ile güç ve politikalar bu bölümde incelenmiştir. Dördüncü ve son bölüm olan örgüt sistemi bölümünde ise örgüt yapısının temelleri, örgüt kültürü, insan kaynakları politikaları ve uygulamaları ile örgütsel değişim ve stres konuları işlenmiştir.
Kapsamlı örnek olaylarla zenginleştirilen kitap, her bölümde yer alan uygulama soruları, konuyla ilgili güncel yazılar, uygulamalar ve örnek olaylar ile farklı görüşlere yer veren kıyaslama yazılarını içermektedir.
Uluslararası uygulamaların da yer aldığı bu kapsamlı kitap, hem öğrencilere hem de konuyla ilgili herkese yararlı bir kaynak olacaktır.
Stephen P. Robbins, Timothy A. Judge Bir filozof “Çözebileceğin düğümü kesme.” der.
Bu kitap, işletme adını verdiğimiz örgütlerin etkin ve verimli bir şekilde amaçlarına ulaşabilmesi için gerekli üretim faktörleri içinde yer alan en önemli kaynak olan insan kaynağının iyi yönetilmesi,
ilişkilerin düğüm olmadan, olduğunda da kesmeden, kırmadan nasıl daha iyi hâle getirilebileceği konusunda
yöneticilere rehber olmayı
amaçlamaktadır.
Aysel Aziz, Ülkü Dicle İletişim ve örgüt, günümüzde birbirinden ayrı düşünülmeyen iki alan. İletişim, hemen her disiplinle ilişkili olduğu gibi örgütlerde de gerek içte gerekse örgütün dışla ilişkilerinde olmazsa olmaz niteliğindeki bir olgu ve süreç… Toplumsal yapının önemli dinamiklerinden olan her türlü örgüt/kurum ve kuruluş, amacına ulaşmak için iletişim olgusundan yararlanmak, onu en verimli şekilde kullanmak durumundadır.
Örgütsel İletişim kitabının amacı da örgütlerde kullanılan, kullanılması gereken iletişim olgu ve sürecinin nerelerde, nasıl, hangi içerikte kullanıldığını anlatmaktır. Bu amaçla kitapta önce temel bilgi olarak iletişim olgu ve süreci ve örgüt yapısına kısaca değinildikten sonra şu konulara yer verilmektedir:
• Örgütsel iletişimin yapısı ve nitelikleri,
• Tarihsel süreçteki gelişim, değişim; klasik, neo-klasik dönemler,
• Günümüz örgütsel iletişimin amaçları, işlevleri
• Örgütlerde iletişim türleri, modelleri ve ağları,
• Farklı iletişim kanallarının örgüt yönetimine, örgüt kültürüne katkısı, etkililiği,
• Örgütlerdeki iletişimi etkileyen etmenler,
• Sanal, dijital ortamda kullanılan iletişim kanalları.
Abuzer Çetinkaya, Ali Arıcı, Bahar Öztürk, Beyler Yetkiner, Elif Kütükoğlu, Esra Dudu Karaman, Eylem Şentürk Kara, Fatma Nisan, Mevlüt Akyol, Muhammet Ali Bal, Neva Doğan, Nurcan Yılmaz, Özgür Kılınç, Safa Atmaca, Serkan Açıkgöz, Sevil Bayçu, Vefalı Enserov Covid-19 salgınının tüm dünyayı evlerde kalmaya zorunlu kılması, internet kullanımının artmasına, eğitim, ticaret, sağlık, iletişim, bankacılık gibi sektörlerin tamamen çevrim içi ortamlardan yürütülmesine sebebiyet vermiştir. Dünyada ve ülkemizde yaşanan salgın ile ilgili gündemi takip etme aracı ise yine medya olmuştur. Bu kitap, 2020 yılında yaşanan Covid-19 pandemisi perspektifinde; geleneksel ve yeni medya, halkla ilişkiler ve sosyal medya konuları kapsamında, salgının bu mecralarda ne şekilde yer bulduğu, toplumu nasıl yönlendirdiği, medyanın salgın noktasında topluma sağladığı avantaj ve dezavantajlarının analiz edildiği bölümlerden oluşmaktadır. İletişim alanından yazarların katkı sunduğu bu kitapta; risk iletişimi, dijital kamu spotları, telesağlık uygulamaları, halkla ilişkilerde kriz iletişimi ve kriz iletişimi yazarlığı gibi konuların pandemi ile ilişkilendirilerek incelendiği bölümler yer almaktadır. Kitapta ayrıca Covid-19 salgınının ulusal basında yayınlanan karikatürlerde nasıl yer aldığının analizi, pandemi sürecinin mizah dergilerine yansıması, bir sosyal medya aracı olan Twitter üzerinden pandeminin haberleştirilme biçimi, Facebook'ta Dünya Sağlık Örgütüne ve Sağlık Bakanlığına karşı üretilen nefret söylemi ve pandemi ile birlikte Türk televizyon dizilerinde yaşanan içerik ve teknik değişikliklerin örneklerle aktarıldığı bölümler de bulunmaktadır. Geniş bir çerçevede hazırlanan kitap, pandemi ve medya ilişkisini, kavramlarla ve kuramlarla sorgulamayı amaçlamaktadır. Pandemiye dair iletişim alanındaki büyük bir boşluğu doldurmaya aday olan Pandemi Döneminde İletişim Çalışmaları kitabı, okurlar için kapsamlı bir rehber niteliği taşımaktadır.
Emine Şardağı Dünya, insanlık için sonsuz kaynaklar sunmuyor. Bu gezegen, sınırlı bir ekosistemde var olan tüm canlıların evi. Ancak son yıllarda, doğanın sunduklarına duyduğumuz ihtiyacı aştık. Hızla tükenen kaynaklarımız, artan çevre sorunları ve iklim değişikliği, hepimizi daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru adım atmaya zorlamaktadır.
Sürdürülebilirlik, geleceğimizi şekillendirmek ve daha iyi bir dünya inşa etmek için atılması gereken adımları belirleyen önemli bir araçtır. Toplumlar, hükümetler, işletmeler ve bireyler olarak, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hareket ederek daha yaşanabilir bir gezegen yaratma sorumluluğunu taşıyoruz. Sürdürülebilirlik, kaynakların sınırlı olduğu bir dünyada, ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan dengeli bir geleceğin unsurudur. Ancak sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak, sadece bir grup insanın sorumluluğunda değil, birçok paydaşın işbirliğini gerektiren karmaşık bir çaba gerektirir. Bu nedenle sürdürülebilirlik, dünya üzerindeki her canlının ortak sorumluluğudur.
Paydaş yaklaşımı, sürdürülebilirlikle ilgili kararlar alırken ve uygularken etkilenen tüm paydaşları dikkate alan bir stratejidir. Bu paydaşlar, işletmeler, toplumlar, çevre, tedarikçiler, müşteriler ve hatta gelecek nesilleri içermektedir. Sürdürülebilirlik ve paydaş yaklaşımı, birlikte daha iyi bir geleceğe ulaşmanın temel taşlarıdır. Bu yaklaşım, insanlar, şirketler ve toplumlar arasında işbirliği ve anlayışın artırılmasına katkı sağlayarak dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmeye yardımcı olmaktadır. Sürdürülebilirliği paydaş yaklaşımı çerçevesinde ele alan bu kitap, bu konuda çalışma yapan ve konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere yol gösterici olacaktır.


Alvin C. Burns, Ronald F. Bush, Pearson Pazarlama Araştırması, öğrencilere yönelik olarak tasarlanmış, pazarlama araştırmasının temellerini açıklayan alanında iyi bir kitaptır. Ayrıca, konuların işleniş biçimi uygulayıcılara da yol gösterici niteliktedir. Kitap, pazarlama araştırması süreci, araştırma tasarımı, nitel ve nicel araştırma teknikleri, ölçme, örneklem seçimi, örnek hacmi belirleme, hipotez testleri, veri analizi, rapor hazırlama vb. pazarlama araştırması konularına ek olarak pazarlama araştırması sektörü, test pazarlaması, paketlenmiş bilgi hizmetleri ve veri kalitesi konularının detaylı olarak incelendiği 16 ayrı bölümden oluşmaktadır. Hemen her bölüm,“etik düşünce”, “sosyal medya pazarlaması”, “gerçek yaşamdan uygulama”, “aktif öğrenme” ve “küresel uygulama” başlıkları ile ana metinden bağımsız olarak oluşturulmuş ve pazarlama araştırmasını daha iyi kavramaya yönelik çeşitli içerikler sunmaktadır.
Kitap, her bölüme ilişkin sorular, öğrendiklerinizi birleştirin adı altında çeşitli alıştırmalar ve örnek olay çalışmaları içermekte ve birçok istatistiksel analizin SPSS ile nasıl gerçekleştirileceğine yer vermektedir.
Zengin içeriği ile sadece öğrencilere değil, konu ile ilgilenen herkese yararlı bir kaynak olacaktır.
Jeanette McMurtry, Alexander Hiam Pazarlama alanında devrim niteliğinde değişiklikler yaşanmaktadır. Bu kitaptaki tavsiyeleri kullanarak pazarlama için harcadığınız her kuruşun karşılığını en iyi şekilde alabilmeniz mümkün! Aile şirketi, kısıtlı bütçeye sahip kâr amacı gütmeyen bir işletme, evrensel bir marka veya büyümeyi hedefleyen orta ölçekli bir firma da olsanız bu kitap tam size göre! Kitaptaki pratik, yararlı tüyolar ve teknikler sizin müşterileriniz ile satışa ve başarıya ulaşacak şekilde etkileşime geçmenize yardımcı olacaktır. Bütçeniz büyük de olsa kısıtlı da olsa arama motoru optimizasyonunu, gerilla pazarlamasını, evrensel ve davranışsal pazarlamayı nasıl uygulayacağınızı, sosyal medyayı ve istatistikleri nasıl kullanacağınızı ve dahasını öğreneceksiniz.
• Tüketicinin pazarlamadaki önemini öğrenin! Günümüzde tüketiciler için önem arz eden konuları ve insanların tercihlerini nasıl bir psikoloji ile gerçekleştirdiğini bilmenin gerekliliğini kavrayın.
• Yaşam boyu değeri oluşturmak için çabalayın! Bu yolda, müşterilerinizi, rakiplerinizi ve sektörü tanıyın; ardından başarılı bir pazarlama planı oluşturun.
• İnsanların karşısına çıkın! Alışılmış biçimdeki basılı reklamların yanında dijital dünyada da şube açın ve potansiyel müşterilerinizin gezindiği çevrim içi sokaklarda yer edinin.
• Markanızın dikkat çektiğinden emin olun! Doğru tanıtımlar yapmanın yanında doğru fiyat yaklaşımını bulun ve ürün veya hizmetinizin yola güvende devam etmesini sağlayın.
• Pazarlamanın nasıl başarısız olduğunu fark edin! Yaygın olarak yapılan yanlışları öğrenin ve yolunuzdaki çukurlardan sakınarak ilerleyin.
Kitabı açın ve
• Harika bir pazarlama planı oluşturmayı,
• Seçim psikolojisini nasıl kullanacağınızı,
• Hayal gücünün ne kadar değerli olduğunu,
• Dijital araçlar ve taktiklerde ustalaşmayı,
• Sürdürülebilir bir marka oluşturmayı,
• Fiyatlandırma ve satış stratejilerini,
• Kişiselleştirme için veriyi yönetmeyi ve kullanmayı öğrenin.
Mehmet Serdar Erciş Hızla artan iletişim olanakları karşısında hedef kitleye en etkin şekilde ve doğru kanaldan ulaşmanın güçleşmesi ve maliyetlerin artması ve buna karşın tüketicilerin değişen ve artan iletişim talepleri, şirketlerin iletişim konusundaki arayışlarını hızlandırmış ve bu arayışlar sonucunda pazarlama iletişimi kavramı doğmuştur. Bu çalışmada pazarlama iletişimi kavramlarının sunulması temel amaç olmakla birlikte, pazarlama iletişiminden soyutlanamayacak ve pazarlama iletişimini doğrudan destekleyen iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler ve reklam kavramları, pazarlama iletişimi kavramları ile birlikte derlenmiştir. Ayrıca İngilizce olan iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, reklam ve pazarlama iletişimi ile ilgili kavramlarına Türkçe karşılık bulmada yaşanan zorluk ve bu kavramların çoğunluğunu tek bir yayın altında toplama isteği de bu yapıtın hazırlanmasında etkin olmuştur.
Bu amaçlara ek olarak, çalışmanın geniş bir kapsam içermesine paralel olarak, hedef kitlenin büyüklüğü göz önüne alınmış ve insanların bu konudaki kavramsal dağarcıklarını geliştirmeleri amaçlanmıştır.
Pazarlama iletişiminin devingen ve gelişmelere açık yüzü nedeniyle, gerek dünyada ve gerekse Türkiye'de profesyonel ilgililer ve alanı merak eden kişiler yanında, İletişim Fakülteleri başta olmak üzere, tüm fakülte ve okullarda okutulan ilgili dersleri destekleyen kapsamlı bir başvuru ve yardımcı kaynak niteliğindedir.

Ayşen Temel Eğinli, Bektaş Sarı, Berkant Yılmaz, Burcu Yaman Akyar, Didem Özşenler, Erdem Geçit, Murat Çelik, Nahit Erdem Köker, Nevzat İnan, Özen Okat, Sevgi Akça Güleş, Zöhre Akyol Tüketmek nedir? Tüketimin kendine özgü psikolojik dinamikleri nelerdir? Tüketim davranışlarının psikolojik temellerini açıklamada hangi kuramlar yol gösterici olabilir? Tüketim davranışı ve karar süreçleri ile ilgili güncel tartışmalar nelerdir? Tüketerek mutlu olmak mümkün müdür? Tüketme eyleminin psikolojik tetikleyicileri ve bu eylemden etkilenen psikolojik süreçler nelerdir? Bu soruların yanıtları, tüketme eylemini anlamak ve bu eyleme yön vermek isteyen pek çok kişi ve kurum için oldukça değerlidir. Bu kitabın temel amacı; pazarlama iletişimi çalışmalarına yön veren tüketim süreçlerini psikolojik dinamikleriyle açıklayarak tüketme eylemini, nedenleri ve nasılları ile birlikte derinlemesine ele almak, okuyucuya gerek teorik altyapısıyla gerekse de güncel tartışmalar çerçevesinde zengin bir içerik sunmaktır.
Seher Er Bilimsel çalışmaların yöntemleri giderek aynılaşmış durumda, daha doğrusu epistemoloji (bilimlerin bilimi) ve gnoseoloji (bilgilerin bilimi) ne denli geniş ancak sınırları çizilmiş yöntem ve yöntemler bütünü içerse de bilimlerin de kendi içerdikleri ve yöntemleri de beraberlerinde taşıdığı daha da ötesi yeni yöntem önerileri içerdikleri de düşünülebilir. Kuşkusuz sözünü ettiğimiz aynılaşma daha yerleşmiş bir yaklaşım içermektedir. Ancak nasıl epistemoloji ve de gnoseoloji alanları, bilim ve bilgi bütünleri için birer üst-bilim özelliği taşımaktaysa da yapılan bilimsel çalışmalar, araştırmalar için de birer üst-analiz ve üst-metin kapsar diyebiliriz ya da daha açık bir anlatımla hangi bilim, hangi araştırma alanı söz konusu olursa olsun bir üst-analiz veya bir üst-metin aracılığıyla irdelenir, doğrulanır, yanlışlanır ve de kimileyin daha geniş bir bakış açısı altında, eleştirel gözlemle çalışmalarda bir varsıllaşmaya yönlendirilmiş olur. Dr. Seher Er'in Pazarlama ve Kamuoyu Araştırma Alanları adlı yapıtı işte bu bağlamda büyük bir önem taşımakta
ve hiç kuşkusuz alanına büyük bir katkı sağlayacak niteliktedir.
J. Paul Peter, James H. Donnelly, Jr., McGraw-Hill Son yıllarda pazarlama ve pazarlama faaliyetlerinin önemi giderek daha fazla vurgulanmaya başlamıştır. Üniversitelerde de pazarlama ile ilgili dersler çoğalmış ve daha çok sayıda öğrenci pazarlama ile ilgili dersleri seçmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra, programlarında işletme ile ilgili ders bulunmayan fakülte ve yüksekokullar da işletme ve pazarlamayla ilgili dersleri programlarına dâhil etmeye başlamıştır.
Pazarlama ile ilgili farklı konuları incelemeden ve bu konularda eğitim almadan önce pazarlamanın temel ilkelerini açık ve özlü bir şekilde anlayabilmek, sağlam bir temel atmak için son derece önemlidir. Pazarlama çerçevesinin anlaşılması, temel kavram ve yaklaşımların öğrenilmesi pazarlama alanında başarılı olmanın ilk adımıdır. Pazarlama literatüründe değerli bir yere sahip bu kitap sayesinde, okuyucular küresel bir bakış açısı kazanma şansına da sahip olabilecektir.
Pazarlama Yönetimine Giriş kitabı, her biri pazarlama alanında çalışan başarılı akademisyenler tarafından özenli ve titiz çalışmanın sonucunda mümkün olduğunca aslına sadık kalarak Türkçeye kazandırılmıştır. Böyle bir kitabın Türkçeye çevrilmesi, pazarlama alanında kaynakların zenginleşmesine de değerli katkılarda bulunacaktır. Bu nedenle hem pazarlama bölümü öğrencilerine hem de farklı bölümlere seçmeli derse olarak verilen Pazarlamaya Giriş dersleri için uygun bir ders kitabıdır.

Öğrenmek istiyorsanız doğru adrestesiniz… Pazarlama Yönetimine Giriş kitabına hoş geldiniz…
Doğuş Yüksel Pazarlama ve görsel iletişim tasarımı bilim alanları, özellikle marka yönetimi ve dijital pazarlama süreçlerinde iç içe geçmektedir. Dijitalleşme ile birlikte pazarlama için görsel iletişim tasarımı vazgeçilmez bir unsur hâline gelmiştir. Her geçen gün daha da rekabetçi hâle gelen iş dünyasında, markaların, kendilerini görsel olarak ifade etmeleri ve hedef kitlelerine ulaşmaları daha da karmaşık hâle gelmektedir. Klasik iletişim tasarımları, sıradanlaşmış ve yerini daha küçük hedef grupları için özelleştirilmiş kreatif tasarımlara bırakmıştır. Sosyal medyanın insan hayatının yoğun bir bölümünü kaplaması, kreatif çalışmaların hedef kitle tarafından hızlıca tüketilmesine sebep olmuştur. Buradan hareketle markaların çok daha fazla içerik üretmeye ihtiyaç duyduğu bir dijital pazarlama dünyası ortaya çıkmıştır.
Tasarımlar, dijital pazarlamanın operasyonel faaliyetleri değerlendirildiğinde ilk ihtiyaç duyulan hususlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Dijital bir kampanyanın display reklamlar, sosyal medya paylaşımları, web sliderları, banner tasarımları gibi onlarca versiyonu hazırlanmadan yürütülebilmesi mümkün değildir. Pazarlama alanı, hedef kitleyi çok iyi tanımasına rağmen tasarım alanı, yüksek teknik bilgi ve becerisine rağmen hedef kitleye yönelik strateji oluşturma konusunda pazarlama alanına kıyasla eksik kalmaktadır.
Kitapta, görsel iletişim tasarımının gücü, pazarlama dinamikleri ile birlikte keşfedilmektedir. Günümüz trendlerine özellikle yapay zekâ destekli yöntemler kapsamında değinilmiştir.
Pazarlama literatüründeki görsel iletişim tasarımı boşluğunu dolduran bu kitap, öğrenciler için eğitim materyali olarak da kullanılabilir. Pazarlama profesyonelleri ve aynı zamanda bu alanlara ilgi duyan herkes için kılavuz niteliği taşımaktadır.
Tüm okuyuculara bilgi ve ilham kaynağı olması dileğiyle…
Ahmed Melik İlbeği, Ahmet Kırcalı, Ali Kansu Tehçi, Anıl Çilem Çelik, Asburçe Olgaç Kılıçkaya, Ayça Türkmen, Ayşe Akyol, Ayşegül Subaşı Yılmaz, Candan Terzioğlu, Derya Ayverdi İncedere, Duygu Özbek Siddiqui, Ekin Özsaydı Aktaşoğlu, Ekin Taçalan, Emine Polat, Funda Çenesiz, Gizem Arslan, Gözde Gençer Kiraz, Halil Mehdi Turan, Hanım Şükürlü, Hatice Sonışık, İlknur Elif Aydın, Kübra Tarazan Türk, Muhammed Çağrı Daharlı, Neşat Tolga Akbaş, Nilden Ünsal, Nur Dikmen, Nursel Muratoğlu Şahin, Onur Can Karagöz, Özgür Barış Yıldırım, Özlem Gürz Eker, Özlem Suveren, Semra Çetinkaya, Sevim Şeyma Oğuzalp, Tülin Çataklı, Uzmanı Hülya Şeker Yıkmaz, Veli Eldem Sağlık profesyonellerine çocuklarla ve aileleriyle etkili iletişim kurma becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir rehber niteliğindeki bu kitap, pediatri alanında çalışan doktorların çocuk hastalarla nasıl empati kurabileceklerini, onların duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını nasıl anlayabileceklerini ve bu ihtiyaçlara nasıl cevap verebileceklerini anlatır.
Kitapta; çocukların yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun dil kullanımı, beden dili gibi konular üzerinde durulmaktadır. Ayrıca ebeveynlerle etkili iletişimin önemi vurgulanırken ailelerin kaygılarını ve sorularını anlamaya yönelik yöntemler tartışılmaktadır.
Farklı yaş gruplarındaki çocuklarla iletişim kurmanın püf noktalarını, hasta çocukların zor sorularına yanıt verme tekniklerini ve kriz durumlarında doğru iletişim kurmanın yollarını detaylandıran kitap, pediatri pratiğinde empati ve etkili iletişim kurmanın çocukların tedavi süreçlerindeki olumlu etkilerini ortaya koyan kapsamlı bir kılavuzdur.
Ebru Belkıs Kamanlıoğlu - Aylin Göztaş Son zamanlarda kafanızda yer alan her şey gündeminizi oluşturur. Bireysel sorunlardan sosyal konulara kadar, çevrenizle paylaşmayı planladığınız her satır gündeminizin bir parçasıdır. Bireysel gündemler kadar, medyanın, politikanın, politik aktörlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel kuruluşların da gündemleri vardır. Ve bir konu ne kadar gündemdeyse hakkında o kadar çok konuşulur, üzerinde kafa yorulur. Halkla ilişkiler profesyonellerinin gündem oluşumundaki en açık rolü, gündem konularının seçimi ve sıralanmasında bir etki unsuru olma çabalarıdır. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Medya etki çalışmalarına katkı koyan yerli ve yabancı çok sayıdaki araştırmacı tarafından ele alınan gündem belirleme şimdi halkla ilişkiler uzmanlığı konuları arasında öne çıkıyor. Elinizdeki kitapta halkla ilişkilerin gündem oluşumunda nasıl işlev üstleneceği politik gündem odağında ve vaka örnekleriyle ele alınıyor. Kitap, halkla ilişkiler uygulayıcılarının gündemleri nasıl etkileyip yönlendirebileceğine ilişkin ipuçları sunuyor.nbsp;
Doğan Korkmaz Çağımızdaki teknolojik gelişmeler, hayatın her alanını etkilemekte ve bu konuya bağlı olarak bireylerin birbirleriyle iletişim biçimleri doğal olarak değişmektedir. Geleceğimizin tamamen dijital temeller üzerine kurulacağı düşünülürse hayatımızın her alanında yeni dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Dijital alanlardaki radikal değişiklikler nedeniyle Z kuşağı, artan dijital okuryazarlık sorunundan doğrudan etkilenmektedir. Sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler sonucunda postmodern dünyada nelerin değişip dönüştüğünü gözlemlemek, kuşak araştırmalarının ana konusunu oluşturmaktadır. Bu değişimi yaşayan Z kuşağını anlamak, onları hayata baktıkları pencereden ve perspektiften değerlendirmek, kuşak kavramını anlamamıza yardımcı olacaktır. Postmodern dünyada tüketim çılgınlığı, oyun ve etkinliklerin bolluğu, Z kuşağı için dijital mecraların daha da cazip hâle gelmesini sağladığı gibi günümüzde dijital okuryazarlığa hâkimiyet zorunluluk hâline gelmiştir. Bu eser de bu zorunluluktan hareketle Z kuşağının postmodern çağda yaşadığı dijital okuryazarlık sorununa değinmektedir.
Nilay BAŞOK, Gül COŞKUN DEĞİRMEN Halkla ilişkiler mesleğinin gelişimine paralel olarak halkla ilişkiler alanında gerçekleştirilen projelerde, günümüze gelene değin birçok gelişim ve değişim yaşandığı görülmektedir. Bu noktada geçmişte gerçekleştirilen halkla ilişkiler projeleri incelediğinde, araştırma ve planlama yapılmadan hatta çoğu zaman bütçe ve zaman tablolarına gerek duyulmadan çalışmaların yapıldığı görülürken, günümüzde araştırma aşamasına çok fazla önem verildiği ve projenin bu aşamasında elde edilen verilere göre yapılandırıldığı dikkat çekmektedir. Bu noktada halkla ilişkiler projelerine ilişkin detaylı stratejik planlama ve ölçümlemelerin yapılmasının, halkla ilişkiler çalışmalarından elde edilecek başarı için bir anahtar niteliği taşıdığı ifade edilebilir.
Halkla ilişkiler alanında öğrenilen tüm teorik bilgileri pratik ile birleştiren bu kitapta, proje yönetimi süreci ele alınmaktadır. Kitap, proje yönetimi kavramını, proje yönetim ekibi ve hakla ilişkiler profesyonellerinin özelliklerini, proje yönetiminde stratejik planlama unsurlarını, “araştırma, planlama, uygulama, ölçme ve değerlendirme” basamaklarını bu basamakların içerisinde yer alan aşamaları, proje sunumunda dikkat edilmesi gereken hususları ve sanal ortamda halkla ilişkiler projelerinin yönetimi ve örneklerini içermektedir. Tüm bu teorik bilgiler kapsamında, danışmanlıkları her iki akademisyen tarafından yürütülmüş ve kitap içinde yer verilmiş örnek projeler ile gerek akademik anlamda gerekse sektörel anlamda halkla ilişkiler alanına katkı sağlanmakta, teorik bilgilerin uygulama ile nasıl birleştiği ortaya koyulmaktadır.
Bu kitabın hem kurumlar hem de halkla ilişkiler alanında çalışan akademisyenler ve öğrenciler açısından halkla ilişkiler projelerine ilişkin bir ışık tutacağı, halkla ilişkiler projelerinde nasıl “uygulanabilir ve tutarlı çalışmalar” ortaya koymaları gerektiğine dikkat çekeceği ortadadır. Bu içeriği ile eser, başarılı proje yönetimi sürecine örnek uygulamaları ile yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.
Merve Özdemir Propaganda, iktidarların kazanılmasında ve kaybedilmesinde önemli bir işleve sahiptir. Propaganda; siyaset, sosyoloji, psikoloji, iletişim gibi birçok disiplinle iç içe geçen bir konudur. Bir ideolojiyi ya da fikri kitlelere yaymaya çalışan propaganda, kamuoyunun desteğini kazanmayı hedefler. Kitlelerin düşüncelerini ve davranışlarını şekillendirmeyi amaçlayan propaganda, birçok medeniyet tarafından da kullanılmıştır. Propagandanın ilk kurumsal uygulanışına Hitler Almanya'sında rastlanmaktadır. Hitler, o dönemde Propaganda Bakanlığı kurarak, kitleleri sistematik bir şekilde etkilemeye başlamıştır. Yine Sovyetler Dönemi'nde de propaganda faaliyetlerinin yoğun olarak kullanıldığı görülmektedir. Küreselleşmenin artmasıyla, iktidara gelmeyi hedefleyen liderlerin ve partilerin de propaganda faaliyetlerine büyük önem verdiği görülmektedir. Bu kitap, propagandaya dair bilgiler sunmakla beraber kamuoyu, reklam, halkla ilişkiler ve ikna gibi konularla da propagandayı ele almaktadır.
Nihat Aytürk Kamusal ve kurumsal yaşamda (iş ortamında) resmî yazışma, konuşma ve görüşmeler; toplantı, tören ve törensel etkinlikler; davet, ziyaret ve ziyafetler; resmî iş, işlem ve etkinlikler biçim ve yöntem olarak protokol ve sosyal davranış kurallarına uygun biçimde yürütülür. Bu yüzden protokol ve sosyal davranış kurallarını bilmek ve bu kurallara uymak temsil ve itibar açısından önemli ve gereklidir. Çünkü protokol ve sosyal davranış kurallarını bilen, bu kurallara uyan ve bunları uygulayan kişi ve kurumlar kamusal ve sosyal yaşamda daima takdir edilir ve tercih edilirler.
Kitabın amacı; üniversitelerde okuyan tüm öğrencilere, kamu kurumlarında ve özel kuruluşlarda (işletmelerde) çalışan bütün yöneticilere, yönetici adaylarına, yönetici asistanlarına, uzmanlara, halkla temas noktasında olan ve halka hizmet sunan bütün görevlilere yönetim ve iş hayatlarında ve sosyal yaşamlarında kullanacakları protokol bilgi ve becerileri kazandırmak; bu bilgileri başarıyla uygulamalarını sağlamak; böylece bireysel, kurumsal, ulusal ve uluslararası düzeyde başarılarını, etkinlik ve saygınlıklarını artırmaktır.
Bu kitap; üniversitelerin Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Meslek Yüksekokullarında okutulan Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları ders programına uygun olarak hazırlanmıştır.
Nihat Aytürk Protokol, kamusal yaşamda yöntem ve biçim yönünden uyulması ve uygulanması gereken davranışsal kurallar bütünüdür. Protokol kurallarını bilmek ve bu kurallara uymak; işe girme, iş hayatında yükselme, kurumsal ve ulusal temsil, onur ve itibarı koruma açısından önemlidir.
Kamusal yaşamda uygulanan protokol ve davranış kuralları bu kitapta aşağıdaki bölümlerde uygulamaya yönelik biçimde örnekler ve örnek olaylarla ayrıntılı olarak açıklanmıştır:

• Kamusal Yaşamda Protokol ve Protokol Mevzuatı
• Protokolde Temel İlke ve Kurallar
• Protokol Türleri ve Protokol Listeleri
• Konuşma ve Davranış Protokolü
• Makam (Yönetim) Protokolü
• Ulusal ve Kurumsal Tören Protokolü
• Giyim ve Bakım Protokolü
• Davet ve Ziyafet Protokolü
• Kamusal Protokol Etkinlikleri:
o Konuk ve Ziyaret Protokolü
o Toplantı Protokolü
o Taşıt Protokolü
o Bayrak Protokolü
o Protokol Yazıları
o Resmî Yazılarda Protokol Kuralları