Halkla İlişkiler ve İletişim \ 3-8
Serhat Kaymas Kapitalizmin geç döneminde kültür ve ekonomi arasındaki ilişkiyi anlaşılır kılma yönündeki çalışmalara gerçekten de ihtiyaç duyulmakta. Ekonomiler geliştikçe ve kapitalizm yeni uğraklarına, üstelik gittikçe doğal karşılanan ölçülerde taşındıkça ekonomi ve kültürün birlikte nasıl konuştuğunu anlamaya dair çabalar, bugüne değin mutlu mesut bir yürüyüşün adımlarını tek başına gerçekleştirdiği düşünülen ekonomi bilimine yöneltilen yeni sorgulamalar ile birlikte yükseliyor. Bu kitapta amaçlandığı üzere, yaratıcı endüstriler tam da kültürün ekonomi ile birlikte nasıl ilişkilendiğini siyasa, kuram ve ekosisteme dair bir alan ekseninde okumayı amaçlıyor. Bu yönüyle de hiç değilse Türkiye'de erken dönemli tartışmanın ekseninde kurarken art alanında önemli bir soruya da yer veriyor. Ülkelerin gelişmesi için yaratıcı endüstriler yeni refah ve istihdam kaynakları olarak öne çıkarken yaratıcı endüstrilerin ülkelere üzerinde yürünmesi gereken nasıl bir patika bıraktığı tartışmanın ilk sorusunu oluşturmakta. Bu kitapla birlikte, gelişmekte olan ülkeler için tam da söz konusu patika, erken dönemli bir yürüyüşün adımları olarak üç ana uğrak içinden bakılarak tartışılmakta. Yeni düşüncelere güç vermesi dileği ile...
Pınar Tokal Gelişen teknolojiye paralel olarak artan veri işleme ihtiyacı ile birlikte karmaşık simülasyonların yapılması ve gelişmiş yapay zekâ teknolojilerinin kullanılarak temel kriterlere dayalı olarak geleceğe dönük öngörümleme modellemelerinin gerçekleştirilmesi mümkün hâle gelmiştir. Bu modellemelerin gerçekleştirilmesini sağlayan önemli bir uygulama alanı ise “yapay sinir ağları”dır. Normallik, doğrusallık gibi bir takım varsayımlara bağlı kalmayan ağlar, bu esneklikleri ile geleneksel yöntemlere tercih edilmektedir. Özellikle gürültü verisi ve karmaşık modelleri incelemek için son derece kullanışlı olan yapay sinir ağları, sosyal bilimler alanındaki veri analizlerinde kullanışlı bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan, değişen tüketici profili, satın alma davranışlarını ve alışkanlıklarını fazlasıyla etkilemiştir. Bunun sonucunda, yeni pazarlama stratejilerinin geliştirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Tüketicilerin istek ve ihtiyaçlarına göre belirlenen stratejilerden oluşan modern pazarlamacılık anlayışı çerçevesinde yapay sinir ağları ve lojit model gibi güçlü analiz yöntemlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Online gazete tüketicilerinin tercihlerine yönelik çıkarsamalarda bulunan bu çalışmanın, başta akademisyenler olmak üzere lisansüstü öğrencilerine, pazarlama ile ilgili kişilerin yanı sıra basın sektörüne ve konuya ilgi duyanlara faydalı olacağını düşünmekteyiz.
Recep Tayfun Dünyanın diğer ucu ile iletişim kurabilen ve yaşananlardan anında haberdar olan insan, aynı binada oturan komşusunu tanımıyor olmasını doğal karşılamaktadır. Her gün yeni bir teknolojinin, insanlığın hizmetine sunulduğu günümüzde, yaşanan bu tür olumsuzluklar, etkili iletişimin üstlendiği rolün her zamankinden daha fazla ve artan bir biçimde önem kazandığını göstermektedir.
Anlatılanlar, son söz ya da kesin hükümler oluşturma iddiasından uzak, iletişim ve özellikle beden dili konusunda, her insanın sahip olduğu cevherin keşfine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Çevrenizdeki insanlarla iletişiminizde, olumlu ve farklı bir bakış açısına sahip olma yönünde yapacağı en ufak bir katkı, eserin amacına ulaşmasını sağlayacaktır.
Atıl Emre Coşkun, Ayda Taştekin, Banu Davun, Celal Karaca, Hamit Coşkun, Meral Tosun, Mücahit Öztürk, Öznur Göçmen, Şükran Kılıç, Tuncay Çorak, Veysel Çakmak İnsan, daima yeni teknikler ve yeni araçlar arayışı içerisindedir. Yazının bulunmasını; matbaanın icadı, gazete ve kitapların yazılması, radyo ve televizyonun icadı, internetin ortaya çıkışı ve son olarak Metaverse'ün oluşturulması takip etmiştir. Her icat, insanları yeni bir yaşam tarzına, farklı bir boyuta sürüklemiştir. Günümüzde de son teknolojik araç olan Metaverse'ün de toplumu değiştireceği ve dönüştüreceği öngörülmektedir.
Metaverse, son yıllarda yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmış bir kavramdır. Fakat uzmanlar arasında tam olarak tanımlanamamakta ve toplum da Metaverse kavramının ne olduğunu net olarak anlayamamaktadır.
Kısaca evren ötesi olarak adlandırılan Metaverse teknolojisi bu kitapta, müzik, öğretim teknolojileri, uzaktan eğitim, çocukların gelişimi, psikoloji, nft ve vfx tasarımı, platform kapitalizmi, blokzincir teknolojisi ve iletişim mekânı açısından değerlendirilmektedir.
Burcu Eker Akgöz, Canan Tiftik, Dilek Esenel Eyüpoğlu, Eda Öztürk, Hüseyin Dikme, İpek Sucu, N. Gamze Ilıcak, Nagihan Çakar Bikiç, Sarp Bağcan, Sevinç Koçak, Sezgin Savaş, Ş. Güzin Ilıcak Aydınalp, Zuhal Akmeşe Modernleşen dünyada gittikçe yalnızlaşan insan, özellikle ilerleyen teknoloji ile makinelere hapis olarak yaşamaktadır. Yaşamda karşılaşılan acılar, kayıplar, ölümler, hastalıklar, ayrılıklar, boşanmalar, makineleşmiş hayatlar insanların birçoğunun ruhsal durumunu altüst ederken, uyum yapısı ve kişilik yapısına göre çeşitli kriz boyutlarını da ortaya çıkarmaktadır.
Kriz, yalnızca insanların bireysel olarak yaşadıkları durumlara karşı verdikleri tepkiler değildir, Neolitik Çağ'dan beri depremler, seller, yağmurlar, yanardağ patlamaları kısacası doğal felaketler de büyük krizler olarak düşünülür. Destanlara, efsanelere, şiirlere konu olan bu krizler, nesilden nesile aktarılmaktadır. Zamanla gelişen insan hayatında artık siyasal, sosyal, ekonomik krizlerden de söz edilmeye başlanmıştır.
İnsanların, örgütlerin, ülkelerin yaşadıkları krizler, olağan yaşam döngüsünün bir parçası olarak karşımıza çıkar. Düzenli giden durumda ortaya çıkan beklenmedik değişimler stresli durumlar ortaya koyar. Bu nedenle bu olağandışı durumlar ile baş etme, kapasite ve beceri gerektiren yönetimsel bir süreçtir. Krizlerin çoğu örgütün yaşamını tehdit eder ve büyük sorunlar olarak ortaya çıkar. Mali tabloyu, insan kaynaklarını, araştırma geliştirme yatırımlarını, iletişim stratejilerini, satış ve pazarlamayı doğrudan ya da dolaylı olarak etkileyebilir. Krizlerin tehdit edici ve sonradan tekrar edebilme özellikleri vardır. Bu yüzden kriz yönetiminde kriz iletişimini de yönetmek ayrıca çok önemlidir. TV yapım yönetiminde, sosyal medyada, insan kaynaklarında, reklamda, işletme yönetiminde, edebiyatta, halkla ilişkilerde daha birçok alanda kriz iletişiminin yapıldığı görülmektedir.
Bu kitapta; kriz, kriz yönetimi ve kriz iletişiminin faklı boyutları, konularında uzman olan akademisyenler tarafından irdelenmeye çalışılmıştır. Kitap, “İdeal kriz iletişimi nasıl olmalı?” sorusuna da farklı bakış açılarıyla cevap vermesi açısından önem kaydetmektedir.
Nilay Başok Yurdakul


Küreselleşme ve bilgi teknolojilerinin gelişmesi ile birlikte yoğun rekabetin yaşandığı pazar ortamında kurumlar, rakiplerinden farklılaşmak ve her alanda yaşanan gelişmeleri takip ederek kurum stratejilerini güncel gelişmeler ışığında yapılandırmak durumundadır. Kurumsal başarıyı yakalamak ancak bu şekilde mümkün olabilecektir. Günümüzde özellikle iletişim, pazarlama ve halkla ilişkiler alanında yapılan çalışmalar ve yaşanan gelişmeler, dikkat çekmektedir. Son yıllarda, kurumsal başarıyı gerçekleştirecek bu konuların, uygulamaların ve bunu taşıyacak kurumsal iletişim tarzlarının kendiliğinden ortaya çıkan bir süreç olmadığı, rekabette farklılaştırıcı üstünlük sağlayan yönetilebilir bir süreç olduğu fikri kabul edilmiştir. Bu bağlamda kurumsal başarı, farklı olanın gelişebileceği bir ortamın yaratılması ve tüm hedef kitlelerin farklılığı yaratmaya, algılamaya ve sahiplenmeye odaklanmasıyla yakından ilgilidir. Farklılaşma çağında kurumsa başarıyı yakalamak için iletişim, pazarlama ve halkla ilişkiler alanında yaşanan gelişmelere ve uygulamalara ilişkin bilgileri içeren bu kitap; kurum yöneticileri, yönetici adayları, çalışanlar, akademisyenler ve öğrenciler için yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.


 

Ahmet Cevizci Felsefeye Giriş, bir disiplin ve entelektüel faaliyet olarak felsefeye bir giriş yapmayı amaçlayan kimseler için kaleme alınmıştır. Eser, bu girişi felsefenin kendisini, temel kavram, akım ve konularını, felsefeye özgü düşünme ve akıl yürütme biçimlerini tanıtmak suretiyle yapmayı amaçlamaktadır. Sekiz bölümden oluşan eserde, felsefeyle bir tanışıklık tesis etmeyi amaçlayan bir ilk bölümün ardından, epistemolojiyle, bilim felsefesi, varlık felsefesi, etik, siyaset felsefesi, din felsefesi ve sanat felsefesiyle ilgili konulara yer verilmektedir.
Felsefeye Giriş felsefeyle tanışmak isteyen, “büyük sorular üzerine argümantatif ve sorgulayıcı bir tarzda düşünme” olarak tanımlayabileceğimiz felsefeyi hayatlarına bir şekilde dâhil etmek isteyen herkese hitap etmekle birlikte, esas orta öğretim kurumlarında belli bir felsefe kültürü aldıktan sonra bu kültürü biraz daha zenginleştirmek isteyen eğitim fakültesi öğrencileri, geleceğin öğretmen adayları için kaleme alınmıştır. Eserin en önemli özelliği, felsefenin konularını yapılandırmacı bir yaklaşımla ele almasıdır; yani, Felsefeye Giriş kitabı, felsefenin konu ve problemleriyle ilgili olarak hazır bilgi aktarmak yerine, öğrencinin felsefi sorular ve problemler üzerine düşünmesini ve gerekli sorgulamaları yapmasını temin edecek tarzda, şemalar ve görsel malzemeden yararlanılarak oluşturulmuştur.
Çiğdem Canatan, Ekin Taçalan, Eray Kemeç, Fatma Peker, Filiz Er, Gülşah Gül, Halil İbrahim Bulguroğlu, İpen İlknur Ünlü, İrem Terin, Merve Öztürk, Nilay Bektaş Akpınar, Nur Dikmen, Pınar Akyüz Dağlı, Sezen Dinçer, Süfeyla Ulaş, Şeyma Karaderili, Şükran Erten, Ulviye Özcan Yüce, Yüksel Maraş Günümüzde sağlığına yeniden kavuşmak isteyen hastalar için medikal ve cerrahi girişimler kadar fizik tedavi de önemli bir yere sahiptir. Fizik tedavi ile bireyin travma sonucu, doğuştan ya da sonradan edinim ile faaliyetlerini kaybetmesi sonucu zayıf kalmış ya da fonksiyonunu tamamıyla yitirmiş kas-iskelet sistemi uzuvlarını iyileştirmek hedeflenirken rehabilitasyon ile kişinin ruhsal, psikolojik ve motivasyon açısından optimum düzeyde kalması amaçlanır. Bu doğrultuda kitabımız, fizik tedavi ve rehabilitasyon hastaları ile çalışacak profesyoneller için yararlı bir kaynak olması amacıyla hazırlanmıştır.
Kitapta; fizik tedavi ve rehabilitasyon alanında sağlık profesyonellerinin uygulamakta oldukları tedavi sürecinde gerek hastalarla gerekse hasta yakınlarıyla olan iletişim, etkileşim ve empati becerilerinin geliştirilmesi, bu sayede hastalara sunulan hizmetin kalitesini artırmaya katkıda bulunması amaçlanmaktadır. Kitabın; tüm FTR sağlık profesyonellerine ve ilgi duyan herkese rehberlik edeceği, mesleki bilgi birikimlerine katkı sağlayacağı ve ayrıca bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılayacağı düşünülmektedir.
Aslı Yılmaz D. Ülkemizde konuşma eğitimi sunan okul ve kursların sayısında çarpıcı bir artış var. Buna karşılık konuşma ile ilgili her tür eğitimin zorunlu altyapısı olarak nitelenen Fonetik alanında kapsamlı çalışmalar çok sınırlı. Bu durum, eğitimlerin bilimsel ve nesnel zeminden uzaklaşması riskini de beraberinde getiriyor. Ders içeriklerinin bireysel ifade becerisini beslemekten ziyade iyi sosyal izlenimler uyandırmak üzere tasarlanan subjektif önerilerle sınırlı kalmasına neden olabiliyor.
Bu bakımdan fonetik alanındaki temel bilgileri anlaşılır bir dille sunacak yayınlara ihtiyaç var. Bu ihtiyacı karşılamak üzere hazırlanan Fonetiğe Giriş, başta konservatuarlardaki oyunculuk bölümleri olmak üzere mesleki ve genel amaçlı konuşma okulları için temel ve pratik bir kaynak niteliği taşıyor.
Oyuncu ve akademisyen Aslı Yılmaz, Fonetik disiplinini eğitmen perspektifinden ele alarak tanıtıyor. Kitapta, eğitmenlerin ve öğrencilerin fonetikle ilgili olarak bilmek istedikleri her şey ve daha fazlası, bilimsel verilerle ve mesleki deneyimlerle güçlendirilerek sunuluyor. Okuyucu, konuşma seslerini yeniden dinlemeye davet ediliyor.
İrfan ÇAĞLAR, Sabiha KILIÇ, Savaş MUTLU, Mustafa Emre ÇAĞLAR, Emrah AYDEMİR, Kübra Müge DALDAL Bu kitap, okuyucunun kafasında iletişim ile ilgili bilgi birikimi oluşturmak, onlara iletişim yeteneği kazandırmak ve onlarda empati duygusu oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır. Genel iletişim kitabını okuyan kişi; önce iletişimin sosyal evrende bir zorunluluk olduğunun farkına varacak ve kendisinin işletişim ile sosyalleşebileceğini öğrenebilecektir. Sosyalleşmenin temel harcı, iletişim ve karşılıklı etkileşimdir. Etkileşim; insanın kendisinin dışında da en az kendisinin varlığı kadar anlamlı bir dünyanın olduğunun farkına varmasını sağlayacaktır. Bu farkındalık büyük oranda iletişimle oluşturulabilir. Sosyal evrenin anlamlı dünya olarak sürdürülebilirliğinin iletişime ve empatiye bağlı olduğu ifade edilebilir. Bunu kavrayan birey, iletişime daha fazla önem verecek ve ihtiyaç duyduğu bu bilgileri söz konusu bu kitapla kazanabilecektir.
Aysel Cetinkaya, Banu İnanc Uyan Dur, Belgin Yazıcı, C. Bora Sezer, Cihan Oğuz, Engincan Yıldız, Esennur Sirer, Feride Zeynep Guder, Gizem Celik, Hatice Oz Pektaş, Manolya Kavakli-Thorne, Nigar Posteki, Oytun Kal, Ozlem Vargun, Seher Şeylan, Sevil Bektaş Durmuş, Suat Gezgin, Şukru Arslan, Ummuhan Molo, Yalcın Kırdar, Zeynep Benan Dondurucu İletişim, her dönemin en önemli meselelerinden biri olmuştur. Yaşamı tanımlayan unsurlar, değişimin kaçınılmazlığında farklılaşıp yenilendikçe iletişim araçları ve iletişime geçme biçimleri de başkalaşmaktadır. Ancak teknoloji, toplum ve iletişim arasındaki bağ her geçen gün daha da güçlenmektedir. Bugün, dijitalde birer temsile dönüşmüş yaşamlarımız, gerçekliğimiz üzerine uzun düşünme eylemleri var ederken sanallık en temel sorgularımızdan biri hâline gelmektedir.
Bu kitap, gerçekliğimizin bir ön tanımı niteliğindeki yeni kavramları, teknoloji etrafında tartışarak “Genişletilmiş Gerçeklik” (GG) teknolojilerine odaklanmaktadır. Sanal, artırılmış, karma gerçeklik gibi kavramları bir çatı altında toplayan ve açan genişletilmiş gerçeklik; disiplinlerin birbirine eridiği bu dönemde, iletişimi yeni boyutlarıyla tartışmayı anlamlı kılmaktadır. Böylece kitap, GG teknolojilerini meydana getiren teknik unsurlara ve kuramsal açılımlara yer vermekte; iletişim araçlarını bu çerçevede analiz etmektedir.
Abdülhakim Bahadır Darı, Erdal Bilici, Esra Yıldırım, Lütfiye Yaşar, Muhammet Emin Sözkesen, Serdar Gezer, Simge Ünlü, Şakir Güler, Yusuf Şahin Post-hakikat, post-gerçek, hakikat sonrası gibi kavramlarla dilimize tercüme edilen “post-truth” kavramı, somut gerçeklikler yerine duygu ve kanaatlerin referans alındığı bir dönem olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla içinde yaşadığımız gerçek ötesi arenada; sosyal, siyasal, ekonomik alanlardaki hemen her söylem gerçekliklerden ziyade yalan/yanlış durumları referans alabilmektedir. Böylesi bir iklimde dinleyicilerin “neyin gerçek olup olmadığına inanacağına” dair tutumları gerçeğin kendisinden daha önemli hâle gelmektedir. Üstelik yalnızca yönetim kademesinde politikacılar ve üst düzey şirket yöneticileri değil kamuoyunu oluşturan yurttaşlar da post-gerçek çağın birer öznesi hâline gelmiş durumdadır. Kamuoyunu oluşturan grupların çoğu, kendi desteklediği ya da dile getirdiği düşüncenin söylemlerini doğru olarak nitelemektedir ya da maruz kaldıkları mesajların/söylemlerin aslını yeterince irdelememektedir. Bu durum kişiler arası ilişkilerden sosyal ilişki ağlarına varıncaya dek birçok alanı kapsamaktadır. Üstelik hakikat ötesi çağda gerçeği referans almayan söylemler, çoğu zaman belirli bir karşı yaptırıma da maruz kalmamaktadır. Kanıksanmış bir iletişim problemi, üzerine yeterince eğilmeksizin ve çözüm arayışına girilmeksizin ortadadır. Taraflar gerçeklikten ziyade kendi gerçek olduğuna inandıkları söylemlerin peşinden gitmektedir. Bu açıdan bakıldığında, sosyal ve siyasal arenada artık “gerçek” olgusu önem sırasını farklı unsurlara devretmiş olarak görülmektedir. Söz konusu unsurlardan hareketle bu kitap, post-gerçek zeminde gerçekleşen iletişim örüntülerini siyasal, felsefi ve iletişime özgü alt bağlamlarda ele alarak etraflıca bir bakış açısı ortaya koymaktadır.
Ayşe Aslı Sezgin, Derya Öcal, Hıdır Polat, Samet Kavoğlu, Sümeyra Tüzün, Tuğba Alagöz Özger, Tuğba Yolcu, Ümmügülsüm Talipoğlu Temelinde insan olan göçün, iletişim unsurları dikkate alınmadan tartışılmasının eksik ve hatalı sonuçlar doğuracağı düşüncesinden hareketle kaleme alınan bu çalışma, merkezine Türkiye'yi almakla birlikte olguyu evrensel ölçekte tartışmaya açmaktadır.
Nüfus yapısı 93 Harbi, Balkan Savaşları, Lozan Mübadelesi gibi büyük göç hareketleriyle şekillenen Türkiye Cumhuriyeti, uzun stabilizasyon süreci sonrasında dış göçü iki farklı yönde yaşamıştır.
Madalyonun bir tarafında, artan nüfusa paralel olacak düzeyde iş gücü pazarı gelişemediği için 1960'lardan başlayarak Avrupa ülkelerine iş gücü anlaşmalarıyla giden Türkler; diğer tarafında ise ülkelerindeki zulümden ya da iktisadi nedenlerden dolayı Türkiye'ye göçen, bölge coğrafyasından dikkate değer sayıda insan bulunmaktadır. Bu durum, Türkiye'yi göç olgusu özelinde birçok ülkeye göre farklı bir pozisyona yerleştirmekte; göçü tartışırken derinlikli sorgulamaları da gerekli kılmaktadır.
Göç ve İletişim, göç olgusunu iletişim düzleminde farklı açılardan sorgulayan bölümleriyle, ifade edilen ihtiyaca, sınırları dâhilinde cevap verme arayışındadır.
Ed. Selda İçin Akçalı Gündelik Hayat ve Medya kitabının içerisinde, tüketim kültürü perspeksifinden okumalar şeklinde yedi makale bulunmaktadır. Makale içerikleri tüketim, tüketim kültürü, tüketim ideolojisi çerçevesinde medya ortamı ve medya uyugulamaları ile Türkiye’deki kültür sembollerinin medyaya yansımaları çerçevesinde şekillenmektedir.
Nuri TORTOP, M. Akif ÖZER Halkla ilişkiler, günümüz dünyasında kamu yönetimlerinin ve özel sektör işletmelerinin en önemli yönetim fonksiyonlarından biri haline geldi. Küresel dünyada yönetime katılmanın, hedef kitleye ulaşmanın ve algıda fark yaratmanın yolu halkla ilişkilerden geçmektedir. İletişim teknolojisinde yaşanan devrim niteliğindeki gelişmeler örgütlerin hem yapısını hem de yönetim usullerini değiştirmiş halkla ilişkileri yönetim aygıtının vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir. Üniversite dünyamızın duayen isimlerinden Nuri Tortop'un öğrencileri ve halkla ilişkiler görevini üstlenmiş çalışanlar için yol gösterici bir kaynak olarak hazırladığı bu çalışma, dünyada ve Türkiye'de Halkla İlişkiler uygulamalarını anlatıyor.
Yıldız Dilek Ertürk Halkla İlişkiler Alanına Örgütsel Davranış Yansımaları kitabında; örgüt psikolojisi alanındaki kuramsal yazın bilgileri nedensel ilişkiler eşliğinde tartışılırken ortak konular halkla ilişkiler ve insan kaynakları çerçevesinde, örgütsel davranış boyutuyla çözümlenmeye çalışılmıştır. Günümüzde disiplinler arası bir yerde duran halkla ilişkiler alanında farklı bakış açılarının her gün yeniden güçlenen mücadelesine tanık oluyoruz. Bu çalışma ile halkla ilişkiler boyutlu okumalarından iç halkla ilişkiler zemininde indirgenen örgütsel iletişim, insan kaynakları ve çalışan psikolojisi terminolojisi, örgütsel davranış boyutuyla açımlanarak var olan ortak yazın bir arada sunulmaktadır. Kitap, Bölümler ve Makaleler genel başlığı altında iki kısımdan oluşmaktadır. Bölümler kısmında, Örgütsel Davranış Açısından Halkla İlişkiler ve İnsan Kaynakları Yönetimi İlişkisine Örgüt Psikolojisi Yelpazesinden Bir Bakış; Etkin Örgütsel İletişim İçin Örgütsel Davranışın Analizi; Örgüt Teorilerinin Halkla İlişkiler Alanında Yansımaları: Paradigmalar, Oyun Teorisi, Sistem Teorisi ve Halkla İlişkiler; Örgüt Kültürü, Halkla İlişkiler ve Liderlik; Halkla İlişkiler Rolleri ve Yansımaları; Örgütsel İletişimde Halkla İlişkiler Nerede? Stratejiden Uygulamaya İç İletişimde Yenilikler başlıkları irdelenmiştir. Makaleler kısmında da on bir makale altında yine örgüt, kültür, motivasyon ve çalışan bağıntısı yeni yüz yılın getirdikleriyle işlenmiştir.


Çalışma, öğrenci odaklı çalışmalarda, akademik incelemelerde, işletmelerin işleyişine yönelik uygulamalı ve teorik alanlarda, bireysel ve grup olarak iş yaşamında hız almak isteyenler için halkla ilişkilerden insan kaynaklarına örgütsel davranış odaklı bir kaynak olarak okuyucuya sunulmuştur.
Aslı İcil Tuncer Bu kitap; halkla ilişkiler kampanyalarının nasıl üretileceği, kampanya sürecinde hangi aşamaların planlanması gerektiği ve bu aşamaların nasıl uygulamaya dönüştürüleceği sorularını yanıtlamak amacı ile yazılmıştır.
Halkla ilişkiler kampanyalarındaki adımlar; farklı araştırma biçimleri, araştırmalara ilişkin sorular, kısa-uzun süreli hedefler, etkileşim kurulacak grupların içgörüleri, iletişim konsepti ve etkinliklerin üretiminde yaratıcılık, etkinlik hazırlıkları ve takvimleme, bütçenin oluşturulması, değerlendirme gibi başlıklarla açıklanmaktadır. Kitap, halkla ilişkiler kampanyaları sürecindeki soruları, yöntem ve yaratıcılığa ilişkin örnekleri ile bir rehber niteliğindedir.
Ahmet Tarhan, Aydan Başçalışkan Devli, Beyza Beşikci, Göker Gülay, Hasan Altincik, Hasan Güllüpunar, Kahraman Kağan Kaya, Melis Yalçın, Meryem Okumuş, Murat Başarır, Mustafa Akdağ, Nedim Karaduman, Nur Banu Ateş, Nuray Yılmaz Sert, Özer Silsüpür, Pınar Güner Koçak, Sema Yıldırım Becerikli Halkla ilişkiler disiplininin en önemli eksikliklerinden birisi kuramsallaşma sorunudur. Halkla ilişkiler kuramları, tarihteki uygulamaların gruplandırılması ve dönemin spesifik özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır. Bu kitap, halkla ilişkiler kuramlarının P. T. Barnum, Ivy Lee ve Edward Bernays'ın yürüttükleri halkla ilişkiler uygulamalarının ötesinde olduğunu ve farklı tekniklerin ve kuramsal araştırmaların olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Kitapta halkla ilişkiler disiplininin kuram ve yaklaşımları ana akım ve eleştirel akım olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Ana akım halkla ilişkiler kuram ve yaklaşımlarında halkla ilişkiler disiplinine ilişkin temel kavramlar, Basın Ajansı modeli, Kamuoyu Bilgilendirme modeli, İki Yönlü Asimetrik model, İki Yönlü Simetrik model, Karma Motifli Halkla İlişkiler modeli, Diyalogsal Halkla İlişkiler modeli, Mükemmellik Yaklaşımı, Oyunlaştırma kuramı, Kişisel Etki kuramı ve Kültürel Yorumsamacı/Tercüman kuramı yer almaktadır. Eleştirel halkla ilişkiler kuram ve yaklaşımlarında halkla ilişkiler disiplininin genel bir eleştirisi, Demokrasi kuramı, Spin Doktorluk ve Kara (Black PR) Halkla İlişkiler yaklaşımları ortaya koyulmuştur. Kitabın önsözü Kişisel Etki kuramını geliştiren Prof. Dr. Kristinamurthy Sriramesh tarafından yazılmıştır.
E. Pelin BAYTEKİN Pazarlama neredeyse insanlık tarihinin başlangıcından bu yana söz konusu olan bir kavramdır. Zaman içerisinde küreselleşme, beraberinde oluşan rekabet olgusu, bilgi iletişim teknolojilerinde ve tüketicilerde meydana gelen değişimler pazarlamanın da bir evrim içerisine girmesini beraberinde getirmiştir. Son yıllarda ilişkisel pazarlama, veri tabanlı pazarlama, niş pazarlama, nöropazarlama, pazarlama amaçlı ağızdan ağıza iletişim, amaca yönelik pazarlama, sosyal pazarlama, doğrudan pazarlama, deneyimsel pazarlama ve etkinlik pazarlaması sıkça ele alınan pazarlama yaklaşımları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kökeni çok eskilere dayanan bir kavram olan halkla ilişkiler ise planlı, karşılıklı etkileşime dayalı, ilişki yönetimini temel alan, uzun soluklu çabalar bütünü olarak tanımlanmaktadır. Yaklaşık 500'e yakın tanımı olan halkla ilişkiler ile pazarlama arasında nasıl bir ilişki olduğu uzun yıllardan beri tartışılmaktadır. Literatür incelendiğinde, iki disiplin arasındaki bağ ile ilgili farklı yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Fakat özellikle bütünleşik pazarlama iletişimi ile birlikte, pazarlama ve halkla ilişkilerin eşit işlevlere sahip yapılar olduğunu kabul eden yaklaşımların varlığı dikkatleri çekmeye başlamakta; bu bakış açısına sahip olanlar, günümüz rekabetçi ortamında iki disiplinin ayrı bir biçimde hareket etmesinin, ayrı plan ve programlara sahip olmasının mümkün olmadığını dile getirmekte ve bütünleşik bakış açısını tercih etmektedirler.
Bu çerçevede çalışma içerisinde, güncel pazarlama yaklaşımları irdelenmeye çalışılmış, halkla ilişkilerin pazarlama ve güncel pazarlama yaklaşımlarıyla ilişkisi ele alınmıştır.
Engin Çelebi Halkla ilişkiler stratejileri, kuruluşların önemli hedef kitleleriyle olan ilişkilerinin kalitesini geliştirebilmeleri için teorik bir çerçeve sunmaktadır. Halkla ilişkiler uygulayıcıları için hedef kitleler oluşturma ve her bir hedef kitle grubuna yönelik mesajlar tasarlama doğal bir yöntemdir. Ancak hedef kitle grupları her zaman belirli normlara uygun davranmayabilir. Bu yüzden hedef kitle gruplarını belli kalıplara katmak ve klişelere sığdırmak doğru olmayabilir. Bu kitapta, halkla ilişkilerde ilişki geliştirme stratejilerinin farklı kuruluşlarda, farklı ortamlarda ve farklı hedef kitle grupları üzerinde nasıl uygulanacağının anlatılması, hedef kitleler ile etkili ve uygun bir biçimde ilişkilerin geliştirilmesi için gerekli olan bilgi ve beceri ihtiyacının karşılanması amaçlanmıştır.

Fraser P. Seitel, Fraser Seitel'ın kaleme aldığı bu kitap, halkla ilişkiler çalışmalarını kuram ve uygulama iş birliği içinde profesyonel bilgi birikimi ile ele almaktadır. Sosyal medya, etik ve kurumsal iletişim alanına giren bütün çalışmalarla ilgili detaylı birçok bilgiyi bulabileceğiniz bir kitap olan Halkla İlişkiler Uygulaması'nda samimi, neşeli ve gerçekçi bir üslupla anlatılan olaylar; sizleri halkla ilişkilerin heyecanlı dünyasına sürükleyecek.
Sorun yönetimi, kriz iletişimi, sponsorluk, sosyal sorumluluk, itibar ve imaj yönetimi, yeni teknolojiler ve etik vb. ile ilgili konular nedenleri, sonuçları ve etkileriyle farklı halkla ilişkiler yöntem ve araçları bağlamında tartışılarak içselleştirilmeye çalışılmaktadır.
Akademik alana, öğrencilerimize, kurumlarının kapasitesini iyileştirmeye ve yükseltmeye çalışanlara, bu kurumların kamu kuruluşlarıyla dürüst ve etkin bir biçimde muhatap olan liderlerine yönelik yararlı ve gerekli bir rehberdir.
Ahmet Yatkın, Ümmühan Nazan Yatkın Bu kitapta, halkla ilişkiler ve genel olarak iletişim kavramları ve uygulama alanları üzerinde durulmuştur.
Yönetici ve orta kademe yöneticilere, halkla ilişkiler faaliyetlerinde ve iletişimlerinde yararlı olacak konular kitapta ifade edilmeye çalışılmıştır. Halkla ilişkilerin gelişimi ve günümüzdeki önemi, bir yönetim işlevi olarak iletişim, iletişim engelleri, bu engellerin giderilmesi, örgütsel iletişim ve iletişimde kalite başlıkları altında konular detaylı ele alınmıştır.
Kitabın konuyla ilgili eğitim gören öğrencilere ve alanda çalışanlara yardımcı olacağına inanılmaktadır.
Emel Tanyeri Mazıcı, Kürşad Gölgeli, Murat Başarır, Mustafa Akdağ, Mustafa Cıngı, Mustafa Koçer, Nilay Akgün Akan Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden günümüz ihtiyaçlarını karşılamak anlamına gelen sürdürülebilir kalkınma, son yıllarda dünyanın öncelikli konuları arasında yerini almaktadır. Ekonomik büyüme ile refahın artacağı felsefesiyle yola çıkan ve kapitalist anlayışla büyük değişim ve gelişmelerin yaşandığı dünyada doğal çevre göz ardı edilmiştir. Doğal kaynakların dünyanın kendini yenileyebilme kapasitesinin üzerinde tüketilmesi, dünyanın zamanla yıpranmasına, kırılgan hale gelmesine ve felaketin eşiğine doğru sürüklenmesine yol açmaktadır. Bu kırılganlık ekosistemdeki tüm paydaşları olumsuz yönde etkilemiş, gerilimlerin artmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olmuştur.
Çevrede meydana gelen felaketler, sosyal ve ekonomik sorunlar artmaya başladığında dünyadaki yaşam biçimlerinin aynı yöntemlerle sürdürülemez olduğu artık hissedilir biçimde ortaya çıkmaktadır. Tüm çabalara rağmen yıllar itibariyle yapılan değerlendirme toplantıları, hedeflerin çok gerisinde kalındığını, alınan tedbirlerin ve uygulamaların dünyanın kurtuluşu için yeterli olmayacağını göstermektedir. Bu konuda farklı bilim alanlarında çalışmalar yapılarak sürdürülebilir kalkınma anlayışının toplum tarafından daha iyi benimsenmesi ve yaşam biçimlerinin buna göre tasarlanması gerekmektedir. Halkla ilişkiler ve iletişim çalışmalarının sürdürülebilir kalkınmanın çevresel, ekonomik ve sosyal hedeflerinin benimsenmesinde ve sürdürülebilir yaşam felsefesinin oluşturulmasında önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Kitapta yer alan çalışmalar bu bakış açısı ile hazırlanmıştır. Başta araştırmacı, öğrenci ve meslek profesyonelleri olmak üzere sürdürülebilirlik ve halkla ilişkiler konusuyla ilgilenen tüm okuyuculara faydalı olması ümidiyle…
G. Banu Dayanç Kıyat Krize yakalanmamak veya krizlerden fırsat yaratmak için gerekli olan yol haritasını bu kitapta bulacaksınız. Unutmayın: Öncelikle kendinizi iyi tanıyın ve itibarınızı artırmak için algıyı doğru yönetin!
Aslı İcil Tuncer, Benita Steyn, Çiğdem Karakaya Şatır, Fulya Erendağ Sümer, Zuhal Gök Demir Bu kitap; halkla ilişkiler için öngörülen ve bir sirk organizatörü olan P. T. Barnum'un uygulamaları ile halkla ilişkilerin nasıl ortaya çıktığına odaklanan iletişim uygulamalarının yönetiminden halkla ilişkilerin gerçekte ne olduğuna odaklanan sosyal (enterprise) strateji düzeyindeki stratejik iletişim yönetimi işlevine dönüşümü anlatır.
Halkla ilişkilere bu perspektiften bir bakış; halkla ilişkilerin algılanışına salt halkla ilişkiler pratisyeninin (halkla ilişkiler eğitimi almamış ve yaptığı her işin medya görünürlüğüne odaklanan) oynadığı rol üzerinden değil aynı zamanda halkla ilişkileri ortaya çıkaran, şekillendiren birbirine bağlı birçok etken üzerinden açıklayan bir paradigmayı yansıtır.
Bilgehan Gültekin Kurum ile hedef kitleleri arasında en az ve en sağlıklı iletişim kanalı olarak da nitelendirebileceğimiz etkinliklerin, beklenen neticeye ulaşabilmesi için, politika ve stratejiler doğrultusunda yapılacak planlamaların, belirli bir disiplin içinde realize edilebilmesi, etkinlik yönetiminin temel prensiplerinin bilinmesi ile mümkündür. Hazırlanan bu çalışma, uygulamacılara rehber olacak düzeyde, etkinlik yönetiminin en ince unsurlarına kadar değinen ve okuyucusunu bilinçlendirme kapasitesi olan bir çalışma olup bu alanda yapılmış çok nadir çalışmalardan biridir.
Berkan Bayındır Teknolojik gelişmeler ve internetin sağladığı yeni olanaklarla iletişim alanı da tüm bu gelişim ve değişimle türevlerini üretirken hem bireylere hem de kurumlara yeni imkânlar sunmaktadır. Tarih boyunca iletişim, üzerine düşünülen ve araştırma yapılan bir alan olmuştur. Özellikle Web 2.0'ın sağladığı etkileşimli dijital iletişim şüphesiz ki kurum ve kuruluşların da ilgisini çekmektedir ve kaçınılmaz olarak kendilerini bu sürecin içinde bulmaktadırlar. Temel olarak bir kurumla onun paydaşları arasındaki iletişimin yönetilmesinden sorumlu olan halkla ilişkiler birimlerinin de bu değişim ve gelişime uyum sağlaması gerekmektedir.
Dijitalleşmenin görünür kıldığı ve son yıllarda daha da popülerleşen diğer bir olgu da oyunlaştırmadır. Oyun olgusundan hareketle temelde oyun olmayan ortamlara oyun mekanik ve dinamiklerinin eklenerek bir sürecin katılımcılar için daha motive edici hâle getirilmesi oyunlaştırma olarak ifade edilmektedir. Halkla İlişkilerde Oyunlaştırma: Procter & Gamble Mobil Uygulamasının İncelenmesi isimli bu kitap; iletişim, halkla ilişkiler, oyun ve oyunlaştırma olgularını adı geçen mobil uygulama ve uygulamayı kullananların etkileşimini halkla ilişkiler bağlamında oyunlaştırma olgusu çerçevesinde değerlendirmektedir.
Ayhan Biber Halkla İlişkiler, kavramsal çerçevesi henüz çok net şekilde çizilebilmiş bir akademik çalışma veya uygulama alanı olmadığından, kavram kargaşası bu alanın önemli bir sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan, halkla ilişkiler kapsamında değerlendirilen birçok yöntem ve tekniğin, farklı amaç ve yapıdaki farklı örgütlerde uygulama alanı bulması, halkla ilişkilerin bu farklı örgütlerin amaçlarıyla ilişkili olarak farklı şekilde algılanıp tanımlanmasına neden olmaktadır. Tüm bu sorunların aşılması sürecine katkı sağlamaya yönelik olarak hazırlanan bu çalışmada, alfabetik bir şekilde sıralanmış olan kavramlar hakkında kısa açıklamalar yapılarak okuyucuya ön bir bilgi vermek ve onu daha ayrıntılı bilgi edinebileceği kaynaklara yöneltmek amaçlanmaktadır.
Burak Özçetin, Deniz Sezgin, Duygu Alptekin, Esra Karakuş, Hatice Yıldız, Jason K. Holdsworth, Meltem Gökmen Tol, Nadir Suğur, Nurşen Adak, Özgür Arun, Saygın Vedat Alkurt, Temmuz Gönç, Yasemin İnceoğlu Son yıllarda sağlıkla ilgili çalışmalar, biyolojik ve tıbbi boyutun yanı sıra sosyal bilimlerin konuya yaklaşımları ile daha mozaik bir yapıya bürünmüş ve eleştirel bir düşünce akımı yaratmıştır. Bu akıma destek olma amacıyla sosyoloji, iletişim, sağlık ve gerontoloji gibi farklı disiplinlerdeki sosyal bilimcileri buluşturan bu kitapta, sağlığın toplumdaki farklı görünümleri üzerinden yapılan analizler bulunmaktadır. Sağlıklı ve hasta olma hâllerinin tartışmasını; erkek ve kadın bedenlerinin tıbbileştirilmesi konusunu; yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik statüye bağlı ortaya çıkan sağlık eşitsizliklerini içeren bu kitap çalışmasının, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, sağlık kanaat önderlerinin ve bilgisinin gündelik hayata nüfuzu ve tüketim toplumunda sağlık tartışmaları ile literatüre farklı alanlardan katkı sağlaması hedeflenmiştir. Bununla beraber çalışmada, Türkiye'ye ilişkin genel sağlık profilleri eşliğinde yaş ve cinsiyete dayalı karşılaştırmalı analizlerin yanı sıra, madde bağımlılığı ve kullanımı, yaşlılık sürecinde karşılaşılan sağlık sorunları ve eşitsizlikleri, yaşlı bakımı, kent ve kır yaşamında sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları gibi güncel ve önemli sağlık sorunlarına da yer verilmiştir.
Aşina Gülerarslan Özdengül Zaman hikâyelere hapsolmuştur...
Ne yalnız çocukluğa özgüdür ne de yetişkinliğe. Ne düne aittir ne de bugüne. Kökleri başka âlemde, dalları yeryüzüne uzanmış, gölgesine sığındığımız, meyveleri hiç tükenmeyen bir ağaçtır o. Hepimiz için heybesi hep dolu, zengin, cömert, vakur ve yaşını hiç göstermeyen genç bir bilge gibi dolaşır aramızda. Ve ona dokunan herkesi, her şeyi inşa eder, dönüştürür. Bağ kurmanın, ikna etmenin ve yönetmenin anahtarını binlerce yıldır elinde saklar hikâye. İletişimdeki büyülü gücü hiç değişmez. Ancak formu değişir zamanda ve bağlamda. Bu nedenledir ki yeniden tanımak, tanımlamak gerekir onu yaşadığı her çağda, girdiği her kılıkta. “Hikâyenin İletişimi” tam da bunu yapıyor.
XXVI ayrı bölümden oluşan bu kitap, “hipnotik” gücünden başlayarak; İnsan Fizyolojisinden Kişilerarası İletişime, Pazarlama, Reklam ve Marka İletişiminden Gazeteciliğe, Dijital Oyunlardan Kurumsal İletişime, Tüketici Deneyiminden Fotoğrafçılık ve Tasarımcılığa, Siyasal Pazarlamadan Sinema, Televizyon ve Audio Visual mecralardaki formlarına değin hikâyeyi çok boyutlu ele alıyor. İletişimin hikâyeyle, hikâyenin iletişimle temas ettiği neredeyse her konuyu “anlatıyor. Tam da bu nedenle biricik ve özgün, tam da bu nedenle iletişim alanında ülkemizdeki ilk bütüncül başucu eseri olmaya aday.
Gaye Topa Çiftçi 21. yüzyıl çalışma hayatında, kurumların gelişimi ve devamlılığı için hizmet içi iletişim eğitimleri kaçınılmaz unsurlardan biri hâline gelmiştir. Buna karşın iş hayatındaki yoğunluk nedeniyle bu eğitimlerin etkili bir şekilde verilmesi konusunda çeşitli sınırlılıklar oluşmaktadır. Teknolojik gelişmelerle çeşitlilik kazanmış olan uzaktan eğitim yöntemleri, hizmet içi eğitimlerde oluşan bu sınırlılıklara farklı açılardan çözümler sunmaktadır. Bu kitapta, dijital iletişim platformlarından biri olan blog tabanlı hizmet içi iletişim eğitimlerinin geliştirilebilmesi için bir model açıklanmaktadır.
Gökhan Aydın Dünya genelinde gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde hizmetlerin ekonomiden aldıkları pay artmaktadır. Çeşitlenen hizmet sektörleri ve hizmet pazarlarının hızlı gelişimi bu alana uygun farklı pazarlama stratejilerine ihtiyaç doğurmaktadır. Hizmetleri iyi anlamak ve hizmetlerin pazarlanmasındaki zorlukları ve önemli unsurları bilerek pazarlama stratejilerini ve faaliyetlerini yönetmek, hizmet sunan işletmelere önemli rekabet avantajları sağlayacaktır. Bunun için ilk olarak hizmetleri mal ve mamullerden ayıran özelliklerin iyi anlaşılması ve bu farklılıkların pazarlama bakış açısından ne anlama geldiğinin irdelenmesi gerekmektedir. Ayrıca hizmet pazarlamasıyla ilgili kavramların ve hizmet ürünlerinin pazarlanmasında kullanılan genişletilmiş pazarlama karmasının yedi farklı öğesinin iyi biçimde anlaşılması gerekmektedir. Kitap içerisinde, bu bakış açısından pazarlama faaliyetlerinin etkin şekilde yönetimi ve pazarlama stratejileri belirlenmesi için detaylı bir teorik çerçeve sunulmaktadır. Teorik çerçeveye ek olarak hizmet sunan çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmaların uygulamalarına da değinilerek stratejinin hayata geçirilmesi konusunda yol gösterici olunacaktır.
Bu kitap uluslararası literatürde yer alan hizmet pazarlaması alanında öne çıkan eserler doğrultusunda ülkemizden uygulamalı örneklerle birlikte hazırlanmıştır. Her bir bölümde konuyla ilgili teorik bakış açısı ve uygulamaya yönelik tavsiyeler okuyucuyu yormayacak şekilde aktarılmaktadır.
İşletme ve pazarlama yönetimi alanında bilgisini genişletmek isteyen herkesin faydalanabileceği bu eser özellikle müşterilerine hizmet ürünleri sunan pazarlamacılar, yöneticiler ve işletme sahipleri için faydalı olacaktır.
Selen Bilginer Halefoğlu İletişim teknolojilerinin tümüyle baştan yapılandırıldığı son yıllarda sosyal medya araçları, teoride ve pratikte geleneksel medyanın etkisini yitirmeye başlamasına neden olmakta ve pazarlamacıları doğru kanallara yönelmeye mecbur bırakmaktadır. Daha fazla insan akran onayına ve elektronik ağızdan ağıza pazarlama yöntemlerine yönelmeye başladıkça müşteriler otantik görüş ve incelemeler talep etmeye başlamış ve geleneksel reklamlara daha etkili bir alternatif bulma gereği doğmuştur.
Günümüzde pazarlama uzmanları, kalabalığın içinde seslerini duyurabilmek için yoğun bir mücadele vermekte, ayrıntılı ve özenli reklam kampanyalarına daha fazla bütçe ayırmaktadırlar. Ancak reklam mesajlarına aşırı yüklenmenin tüketicileri şüpheci kıldığı da bir gerçektir. Tüketiciler artık reklamlardan kaçmak için daha fazla para harcayarak özel hizmetlere yönelmekte (Netflix, Spotify) ve reklamları engelleyen çeşitli programlar (adblockers) kullanmaktadırlar. İşte bu karmaşık ortamda tüketicinin satın alma davranışı üzerinde oldukça büyük bir etkiye sahip olan tek şey, güvenilir bulunan bir kaynaktan duyulacak bir söz ya da tavsiyedir.
Ürününü ya da hizmetini sosyal medyada tanıtmak isteyen bir firmanın artık sadece kendi profesyonel profilini veya web sayfasını kullanması yeterli olmamaktadır. Ürün ya da hizmetin bir sosyal medya fenomenince paylaşılıp tavsiye edilmesi çok daha büyük bir etkileşim sağlamaktadır. Bu şekilde firma çok özel nişlerde daha büyük ağlara erişebilmekte ve daha da önemlisi, birçok alıcının nezdinde reklam yapıyor gibi algılanmamaktadır.
Mükerrem Önlü Teknolojik gelişmeler insanlık tarihinin seyrini hızlandırırken iletişim pratiklerinde ve iletişim kültüründe değişimi beraberinde getirmiştir. Dijital devrim olarak adlandırılabilecek günümüzde yaşanan gelişmeler, madalyonun bir yüzünde insan hayatını kolaylaştıran bir yön barındırırken madalyonun diğer yüzünde çeşitli etik sorunlar ve davranışsal bağımlılıklar yer almaktadır. Günümüzde iletişim pratiklerini, sosyal ilişkileri, gündelik yaşam alışkanlıklarını daha geniş bir perspektifte ise insana dair tüm yaşam alanlarını tahakküm altına alan sosyal medya, sağladığı çeşitli yararlarla beraber birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Gözetim, mahremiyet, siber zorbalık ve bağımlılık bu olumsuzluklardan sadece birkaçıdır. Bu kitap, öncelikle sosyal medya kavramının kuramsal temelini açıklamaktadır. Ardından davranışsal bir bağımlılık olarak sosyal medyanın aşırı kullanımı ve bu kullanımın gelişmeleri kaçırma korkusu ile bağlantısı ele alınmıştır. Bu bağlamda kitap, disiplinler arası bir eksende sosyal medya ile ilgilenen araştırmacı ve öğrenciler başta olmak üzere ilgililere önemli bilgiler sunmaktadır.
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Anlamak için de anlatmak için de anlaşmak için de vazgeçemediğimiz bir şey iletişim… Anladıklarımızı, anlattıklarımızı, anlaşmalarımızı sürdüren ve yanıtlayan kaçamadığımız bir döngü… Bizden bize, bizden size, sizden bize, kısaca insandan insana sürekli giden ve gelen bir yürüyen merdiven… Yaşamın temel bir taşı iletişim…
İletişimsizlikten yakındığımız, iletişimin önemli olduğunu fark ettiğimiz bugünlerde toplumdaki tüm bireylere yol gösteren bir kitap… İletişim becerilerinin neler olduğunun öğrenilmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda da kişilerin nerede hata yaptığını görebilmesine ışık tutuyor… Akıllara takılan şu sorulara yanıt oluyor:
Beni anlamıyorlar, kendimi anlatamıyorum, ne yapmalıyım?
Ben empati kurduğumu düşünüyorum, yoksa kurmuyor muyum?
Sürekli bir çatışma var aramızda, nasıl çözerim?
Grup çalışmalarında başarısızım, neden kendimi ifade edemiyorum?
Bir türlü ikna edemiyorum… Nasıl yapsam?
Ailede iletişim kopuk… Neden?
İş yerimde arkadaşlarımla iletişimim çok kötü, nasıl düzelir ki?
İyi bir dinleyici miyim?
Banu Denizli Öztürk, Ferdi Selim, Mikail Batu, Özcan Batcı, Rümeysa Nalbant, Selçuk Sağlam, Şebnem Özdemir İletişim araştırmaları, günümüzde sosyal ağlar üzerine yoğunlaşmıştır. Sosyal ağların iletişim bilimlerine getirdiği yenilikler, gelişmeler ve farklılaşmalar, bu disiplinde yapılan araştırmaların çeşitliliğini artırmıştır. Çünkü insanların iletişim kurma biçimleri değişmiştir. Sosyal ağlara yönelik yapılan araştırmaların çıkış noktasını, bir bilim dalı olan iletişim oluşturmaktadır. Fakat sosyal ağ araştırmalarının genel itibarı ile sosyal bilimler konularında yayımlanan kitapların içerisinde yer aldığı görülmektedir. Buradan hareketle sosyal ağlara yönelik yapılan araştırmaların ayrı bir kitapta literatüre sunulması beklenmektedir. Bu kitap, temel olarak sosyal ağların, iletişim ile ilişkisini hemen hemen tüm yönlerden betimlemek üzere yapılandırılmıştır. Kitabın, özellikle iletişim fakülteleri başta olmak üzere yüksek öğretim kurumlarının ders müfredatında yer alan “Sosyal Ağ, Yeni Medya, Sosyal Medya” dersleri için yol gösterici olabileceği, alanda uzmanlaşmak isteyen lisansüstü öğrenciler ve akademisyenlere de platformların tüm yönleri hakkında fikir sunabileceği düşünülmektedir.
Wendy Leeds-Hurwitz “Kişilerarası iletişimin entelektüel kaynaklarını ve ilgili sosyal yaklaşımları bir araya getiren ve ampirik araştırmaların sonuçlarındaki verimliliği ortaya koyan kapsamlı bir derleme… İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, sosyal bilimlerin yöntemleri ve amaçları üzerinde yapılan mevcut mütalaalara önemli bir katkı sağlamaktadır.”
Ian Angus, Simon Fraser Üniversitesi
“Bu kitap, bir mihenk noktasıdır. Bu kitaba destek veren mümtaz isimler, ortaya sosyal bilimler alanının yeniden ele alınmasını mümkün kılan bir eser çıkarmıştır… Bu kitap, kişilerarası ilişkiler araştırmalarında yol gösterici önemli bir çalışmadır.”
John Shotter, New Hampshire Üniversitesi
Çok eskiden resmî kurumlar, yayın kuruluşları ve yüz yüze iletişim vardı; bunlar iletişim çalışmalarının çekirdeğini oluşturan uygulamalardı. Ancak son zamanlarda, kişilerarası iletişim alanındaki araştırmalar, deneysel sosyal psikoloji ile çok sıkı bir uyum içindeki davranış biliminin hâkimiyeti altına girmiştir. Tam vaktinde yapılan bu teşvik edici çalışma, iletişimin güncelleşmesine yardım eden “sosyal yaklaşımlar”ı geniş bir bakış açısıyla inceleyerek eski modellerin sınırlarını tenkit etmektedir.
Kişilerarası iletişim çalışmalarındaki mevcut teorik yeniliklere eşsiz bir bakış açısı sağlayan İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, iletişim konusundaki bütün profesyonellerin ve öğrencilerin raflarında bulunması gereken bir kitaptır. Bu çalışma, özellikle iletişim teorisi, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim konularıyla ilgilenenler için çok değerli bir kaynaktır.
İlgar Seyidov İletişim çalışmaları; felsefe, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, sanat gibi çeşitli farklı bilim ve araştırma alanlarından beslenmektedir. Bu anlamda geniş yelpazede bir konu içeriğine sahiptir. Bu da alan ile ilgilenen araştırmacılar için bilgiye ulaşma ve yorumlama açısından zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Bu kitap, iletişim araştırmalarında bir bilimsel çalışmanın temel altyapısı olan araştırma yöntem ve tekniklerinin doğru kullanımı için rehber olma niteliğini taşımaktadır. Bu bağlamda alanda sıklıkla kullanılan veri toplama araçlarının sistematik uygulanmasına yönelik pratik bilgiler sunmaktadır. Bu alanda görev alan ve çalışmalar yapan genç iletişimciler tarafından yazılan bölümlerde farklı veri toplama araçları anlatılmakta ve uygulanmaktadır.
Barış Koç, Celil Ünal, Damla Karşu Cesur, İbrahim Kiçir, Mevlüt Sedat Dönmez, Özlem Duğan, Seyfi Kılıç, Şakir Güler Dijitalleşme ve internet teknolojilerindeki gelişmeler, dijital yerliler olarak adlandırılan yeni bir kuşağın biçimlenmesinde etkili olmuştur. Dijital teknolojileri kullanmaya oldukça yatkın olan ve günümüzde Z kuşağı olarak da adlandırılan dijital yerliler; kimliklerini, ilişkilerini, hobilerini, eğitim alanındaki faaliyetlerini ve âdeta tüm yaşamını dijital alana taşımışlardır. Bu bakımdan düşünme, algılama, iş yapma, ilişki kurma ve eğlenme biçimleri de dâhil olmak üzere yaşamın pek çok alanında kendilerinden önceki kuşaklardan farklı özelliklere sahiptir. Bu yeni kuşağa yönelik araştırmalar ise genellikle teknoloji ve internet kullanımı, öğrenme, algılama ve düşünme biçimleri gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Oysa söz konusu kuşağın benlik algıları, iletişim biçimleri, haber alma alışkanlıkları, marka ya da reklam algıları gibi konular kapsamında da incelenmesine ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçtan hareketle bu kitapta, dijital yerliler; iletişim çalışmaları çerçevesinde haber alma alışkanlıkları, bilgi edinme ve yayma pratikleri, benlik algıları, kriz iletişimi, reklam izleme pratikleri ve izleyici metalaşması açısından ele alınmaktadır.
Âlâ Sivas Gülçur, Elgiz Yılmaz Altuntaş, Erdem Tatlı, Gözde Öymen, Gülay Öztürk, Hilal Özdemir Çakır, Mehmet Gülnar, Nihal Kocabay Şener, Oya Şakı Aydın, Sena Aydın, Zeliha Hepkon İnsanlık tarihinin kadim geleneği olan hikâye anlatıcılığı teknolojik, ekonomik, toplumsal dönüşümler sonucunda farklı biçimler alarak varlığını sürdürmektedir. Sinemadan reklamcılığa, siyasal iletişimden dijital oyunlara birçok alanda hikâye anlatıcılığı teknik ve yöntemlerinden yararlanılmaktadır. İletişim Çalışmalarında Hikâye Anlatıcılığı başlıklı bu kitapta, hikâye anlatıcılığı uygulamalarının iletişimin farklı alanlarında aldığı biçimler incelenmektedir. Her bir bölüm, ilgili alanda çalışmalar yürüten akademisyenler tarafından kaleme alınmıştır.
Ali Efe İralı, Barış Erkan Yazici, Burak Aşık, Duygu Dumanlı Kürkçü, Esma Gültüvin Gür Omay, Görkem İldaş, İnci Tarı, İrem Yeniceler Kortak, Kenan Ateşgöz, Mustafa Eren Akpınar, Nurhayat Yoloğlu, Özgül Dağlı, Pınar Tuğçe Yelki, Rezal Koç, Yelda Şenkal İletişim Ekonomisi; gazetecilik, halkla ilişkiler ve bu iki disiplinin ekonomi ile kesişimi bağlamındaki alanlara odaklanan, derlemelerden ve araştırmalardan oluşan bir çalışma şeklinde hazırlanmıştır. İlk bölümde gazetecilik mesleğine ve basılı ortamın ekonomik süreçlerine dair araştırmalara yer verilmektedir. İlgili çalışmalar, teknolojik gelişmelerin hem çalışanlar hem de teknoloji doğrultusunda ortaya çıkan sonuçlar bağlamındaki değerlendirmelerine odaklanmaktadır. İkinci bölümde, halkla ilişkiler ve pazarlama odaklı çalışmalara yer verilmektedir. Kavramsal yapılardan yola çıkılarak sadakat programları ve benzeri ekonomik süreçler özelindeki pazarlama faaliyetlerinde görülen yeniliklere, teknolojik gelişim odağında değinilmektedir. Üçüncü bölümdeyse iletişim sektörünün adaptasyon süreci içine girdiği oyun endüstrisinin, yeni medya bağlamındaki ekonomik sahalara yansımaları ele alınmaktadır. Farklı sektörlerin entegrasyon aşamalarında görülen ve toplumsal değişimle beraber şekillenen oyun endüstrisinin iletişim ekonomisi bakımından önemli noktaları incelenmektedir.
Mehmet Fidan İletişim herkes tarafından üzerinde fikir yürütülen bir şeyler söylenen ancak az kişinin kişinin doyurucu bicimde tanımlaya bildiği bir olgudur yazılı iletişim ve en önemlisi sözsüz iletişim unutulmamaktadır bu kitap bu vurgulamalar üzerine iletişim sürecinini incelemektedir
Elvan Kiremitçi Canıöz, Erkan Dikici, Gülin Yazıcı Çelebi, Haşim Demirtaş, Hatice Epli, Neva Doğan “Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir.” T. S. Eliot

İletişim ve psikoloji iç içe geçmiş iki kavram. İnsanın her nerede ve her kimle olursa olsun istemsiz olarak harekete geçirdiği iki temel yapıtaşı: iletişim ve psikoloji. İnsan dediğimizde sadece türü içerisinde evrimleşmiş, gelişmiş aletleri kullanabilen, gülebilen, düşünebilen, kendine özgü kültürü ve dili olan bir türden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda duyguları olan karmaşık bir beyin ve onun bizi yönlendirdiği davranış örüntülerinden bahsediyoruz. Anlamlandırıyor, algılıyor ve karşılaştırıyoruz. Bütün bunları gerçekleştirirken hissediyor, etkiliyor ve etkileniyoruz. Bazen bunları dile döküyoruz bazen vücuda. Ama her koşulda bir şekilde gösteriyoruz. Sürekli bir kendini ifade etme derdinde insan ya da diğerini anlama... Bu kitap; iletişim ve psikolojinin kesişim noktalarından, iletişimin psikolojik temellerinden, kişilik özelliklerinden, algıdan, empatiden, kültürden, diğerleri ile olan iletişimlerden, bizleri yansıtan filmlerden ve aile içi iletişimden bahsediyor. Hissettiklerimiz ve algıladıklarımız üzerinden bireyin kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişim sürecini irdeliyor. Yaşam kurgusu içerisinde sağlıklı iletişimin psikolojiden bağımsız gerçekleşmeyeceğinin ipuçlarını veriyor. Genç akademisyen arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bu kitap, insanın kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişimlerin süreçsel bir sentezidir aslında. Varoluşumuza bir anlam arayışıdır iletişim psikolojisi. Parçası olduğumuz bütünün anlamını aradığımız bu yolda bizlere eşlik etmeniz umuduyla…
Arzu Kızbaz, Fedayi Yağar, Kemal Deniz, Mehmet Emin Balcı, Mehmet Serkan Demirci, Merve Özdemir, Nihan Gizem Kantarcı Ateş, Özgün Arda Kuş, Safa Atmaca, Sema Dökme Yağar, Sibel Gökçe İletişim; sosyoloji, siyaset, ekonomi, sağlık, hukuk, kentleşme, teknololoji gibi birçok konuyla iç içe geçen eklektik bir alandır. İnsanın sosyal bir varlık olması ve toplumdan bağımsız düşünülememesi, iletişim ve sosyolojinin birbirinden ayrılmayacağını bizlere göstermektedir. Aynı zamanda, bu ikili ilişkide, kitle medyasının rolü ve işlevi oldukça önemlidir. Medya teknolojilerinin büyük bir hızla gelişmesi; içerik, etki ve kontrol açısından konunun, sosyolojik bir bağlamda düşünülmesini gerekli kılmaktadır. Bu sebeple toplum temelli çalışmaların gittikçe önem kazandığı günümüz dünyasında insanı ve toplumu derinlemesine anlamak için iletişim sosyolojisine büyük ihtiyaç duyulur. Akademisyenler, uygulayıcılar ve öğrenciler açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyan bu kitabın, alanda çalışmak isteyen kişilere faydalı olması ümit edilmektedir.
Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA Bu kitapta Yeşiltuna, birçok toplumsal soruna, iletişim ve medya boyutundan ışık tutmaktadır. Ulusal sınırların aşılarak küresel politikaların, medya ve iletişim süreçleri üzerinden toplumlarla buluşturulduğu günümüzde, sorunların kaynağında medyanın rolü, göz ardı edilemeyecek kadar öne çıkmaktadır. Çünkü çeşitli toplumsallıkların medyada temsil edilmesi kadar, çeşitli medya ürünleriyle kurgulanan medya gerçekliğinin, bilinçleri yönlendirdiği hatta sürecin bir bilinç endüstrisi biçiminde işlediği bilinmektedir.

Yazar bu bağlamda; televizyon ve çocuk ilişkilerini, geleneksel ve yeni medyada kadın kimliklerinin ve kadın hareketlerinin temsilini, medya temsilleri üzerinden toplumsal cinsiyetin inşasını, yeni bir toplumsallık biçimi olarak medyatik toplulukları, yurttaşların medya üzerinden kendini ifade edişiyle varlık bulan yeni toplumsal hareketleri, tüketim kültürü ve e-alışverişi, film turizmini, hediye kültürünü vb. konuları ulusal ve küresel düzlemdeki iletişim süreçleri içinde ele alıp değerlendirmektedir.

Kitapta işlenen konular temelinde, toplumsal sorunlara iletişim boyutundan açıklamalar getirilirken, aracılanmış iletişimin ve bilişim sistemlerinin yeni dönemin temel bir değişme dinamiğini oluşturduğu vurgulanmaktadır. Böylelikle, medyanın giderek her türlü sosyal ilişki ve etkileşim biçimini kapsayan, dönüştüren ve yeniden üreten bir iktidar aracı olma durumunun altı çizilmektedir.
Şenay Yavuz Bu kitap; sözel alanda eğitim görmüş, büyük veri kavramının doğduğu ve geliştiği bilgisayar mühendisliği ve matematik alanlarına uzak ancak, büyük veri kavramına ilgi duyan iletişim uzmanları için yazılmış, konuya giriş niteliği taşıyan bir kitaptır. Büyük veri alanı hızla gelişmektedir. Her geçen gün veri toplanmasını, depolanmasını, işlenmesini ve analiz edilmesini sağlayan çeşitli yazılımlar, var olanların üzerine eklenmektedir. Bu yazılımların birçoğu web üzerinden ücretsiz olarak kullanıma sunulmaktadır. Ancak bu yazılımları geliştiren mühendislerin her alana hâkim olmaları, alanın gerektirdiği koşulları yazılımlarına dâhil etmeleri ya da o yazılımlar ile alandan topladıkları verinin analizini anlamlı bir şekilde yorumlamaları mümkün değildir. Bu çaba ancak alandan uzmanların sürece dâhil olabilmesi ile gerçekleşebilmektedir. Büyük verinin yoğunlukla kullanıldığı alanlardan biri işletme ve yönetim bilimleri, bir diğeri ise iletişim bilimleridir.
İletişim alanında çalışan uzmanlar ve akademisyenler, eğitim süreçleri içinde sözel yeterliliklerini geliştirirken sayısal alandan uzaklaşmaktadırlar. Bu sebeple, birçok iletişim uzmanı büyük veri ile ilgili metinlerde bol miktarda geçen matematik terimleri, algoritmalar, program isimleri, sistemlerin çalışma şekline dair karmaşık bilgilerden dolayı büyük veri alanını anlaşılamaz bir alan olarak etiketlemekte ve bu alanda çalışma motivasyonlarını kaybetmektedirler. Oysaki büyük veri alanı, iletişim bilimleri için merkezî önemdedir. Bu kitap, bu anlayışla hareket etmekte, büyük veri ile ilgili temel bilgileri sözel terimlerle, anahtar bağlantılarla ve uygulamadaki örnekleriyle ifade etmeyi amaçlamaktadır.
Bilgehan Gültekin - Elif Yıldız

“İletişimde Çocuk Figürü” adlı kitap çalışmasında, çocuk kavramı farklı boyutlarıyla irdelenmekte ve sorunların çözümüne dönük iletişim merkezli öneriler sunulmaktadır. Kitabın temel çerçevesi, toplumda, çocukla ilgili sorunlar genelinde, sosyal farkındalık oluşturma üzerine odaklanmaktadır. İletişim uzmanlarının sorunların çözümünde güvenilir bir kaynak olarak yüklenebilecekleri kolaylaştırıcı misyon bağlamında özgün yaklaşımlar sunulmuştur.


Kitapta çocuk polisliği, çocuk-suç ilişkisi, suça dönük toplumsal bazda önleyici tedbirler, çocuk yaşta uyuşturucu kullanımının art alanı, nedenleri ve yıkıcı etkileri çerçevesinde yoksulluk ve çocuk yoksulluğunun boyutları, halkla ilişkilerin toplumsal sorumluluk anlayışı ekseninde irdelenmiştir.


Çocuğun bir aktör olarak reklam, sinema ve genel anlamda medya sektörü içinde kullanımı, çocukların yer aldığı uluslararası etkinlik ve yarışmalar eleştirel yönleri ile de vurgulanarak, çocukların uluslararası diplomaside etkinliği örneğinde olduğu gibi konuyla ilgilenenlere yol gösterecek, özgün ve yaratıcı modeller sunulmuştur.

Aysel Aziz İletişim, insanın dünyada var olmasıyla başlayan, günümüze kadar gelen ve yarınlarımızda da devam edecek uzun bir süreç… Kişinin yaşamında ise, doğumuyla başlayan ve yaşamının sona ermesiyle biten bir olgu... Bu denli geniş sınırları olan bir konunun bir kitabın sayılı sayfalarında anlatılmasının da o denli zor olacağı açık! Ancak yine de belli sınırlamalar koyarak, bu uzun serüvenin önemli kısımları alınarak giriş bilgileri çerçevesinde okuyucuya aktarılmaya çalışıldı.
Bu tür sınırlama içerisinde iletişimin tanımından başlayarak, süreci, diğer disiplinlerle ilişkisi, iletişim türleri, işlevleri, modelleri gibi iletişim ile ilgili genel bilgilerden sonra iletişim türlerinden kişilerarası iletişim, kitlesel iletişim ve kitle iletişim araçları, haber ajansları, Türkiye’de iletişim ve kitlesel iletişimin tarihsel gelişimi, örgütsel iletişim, internet ve sosyal medya ilgili bilgilere yer verildi. Kitabın son iki bölümünde ise iletişimin topluma olan etkilerine ve yapılan iletişim araştırmalarına değinildi.
Giriş niteliğindeki bu bilgilerin her biri; başka akademisyenler, yazarlar, araştırmacılar tarafından ayrı başlıklar altında araştırılıyor, inceleniyor, yayınlanıyor. İletişime Giriş başlıklı bu kitabın amacı da bu tür çalışmalar hakkında ön hazırlık niteliğinde genel bir bilgi vermek, konularında derinleşmek isteyenleri bu tür çalışmalara yönlendirmektir.
Demet Gürüz, Ayşen Temel İletişime yeni yaklaşımlar sunmak ve kazandırmak amacıyla; özel yaşamda, iş ilişkilerinde, yaşama uyarlanabilecek bilimsel formatta hazırlanan bu eser, farlılıkları, yenilikleri, değişenleri ve söylenmeyenleri yine bilimsel bir kimlikle okuyucularına sunmaktadır. Çalışma, iletişim alanında çalışan, öğrenim gören ve araştırma yapanlara yeni yaklaşımları sunması açısından önemlidir.


İletişime yeni yaklaşımlar kitabında; Düşünce yönetimi, Kişilerarası iletişimde sorun çözücü bir iletişim becerisi olarak atılganlık, Profesyonel yaşamda kişilerarası ilişkilerde izlenimlerin yönetimi, İnsan kültür ve mitoloji, Bir iletişimsizlik nedeni: Dinliyoruz ama öylesine, Bir kişilerarası iletişim biçimi olarak “Aşk”, Geçmişten günümüze erkeklik rolü algısında meydana gelen değişim, Benlik ve kişilerarası iletişim, Kişilerarası iletişimde algı ve algılama süreci, Kişilerarası ilişkilerde rekabet ve işbirliği, Kişilerarası iletişimde çatışma, Kişilerarası iletişimde sosyal destek kavramı ve önemi başlıklı makaleler bulunmaktadır.
Nur Emine Koç Giderek daha fazla ağ bağlantılı bir toplumda yaşamaktayız. Cep telefonu kullanıcılarının sayısı fazlaca artarken video akışı ve sosyal ağlar, veri hacmi taleplerini zorlamakta, nesnelerin interneti gibi yeni uygulamaların sadece insanların değil makinelerin de birbirleriyle iletişim kurduğu yeni paradigmalar yaratmasıyla devrim yaratacak gelişmeler yaşanmaktadır.
Tüm dünya özellikle COVID-19 salgını boyunca dijital iletişimin ne derece önemli olduğunun farkına varmıştır. Toplantılar, video konferans görüşmelerine dönüşürken sosyal medya platformları; iş arkadaşlarının, okulda öğrenci ve öğretmenlerin, akrabaların birbirleriyle iletişim kurmasının tek yolu hâline gelmiştir. Sosyal mesafenin korunması zorunluluğunun, aynı zamanda bireylerin eskisi gibi bir araya gelmelerini engellemesi, iletişim kurmak için yüz yüze görüşmelerin yerini metinlere, sosyal medyaya ve görüntülü aramalara bırakmasına neden olmuştur. Dolayısıyla dijital iletişimin, bu alanda yapılan akademik çalışmaların ve sonucunda elde edilen verilerin ne denli önemli olduğu da bu vesileyle daha iyi anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, Dr. Öğr. Üyesi Nur Emine Koç’un editörlüğünü yapmış olduğu ve değerli akademisyenlerin araştırmalarından derlenmiş olan 15 makalenin yer aldığı “İletişimin Dijital Hâli” başlıklı kitap, alana önemli katkılar sunmaktadır.
Prof. Dr. Mine Demirtaş