Halkla İlişkiler \ 3-4
Lisa Gezon, Conrad Kottak, McGraw-Hill KÜLTÜR, insanlık tarihinden, günümüzde küreselleşmenin ve iklim değişikliğinin toplum üzerindeki etkilerine; kimliklerimizin oluşum ve ifade ediliş şekillerine; ritüel ve törenlerin anlamlarına; iktidar ve güç ilişkilerine; geçim kaynaklarımızdan yaşam biçimlerimize kadar insan yaşamının toplumsal dinamiklerini bütüncül bir yaklaşım ve geniş bir yelpaze içinde analiz ediyor. Günümüzde antropoloji bilim dalının bakış açısını örnekleriyle sunuyor. Aynı zamanda, ele aldığı konularla iş dünyasının, güvenlik sektörünün, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerin, tıp ve sağlık dünyasının; edebiyat, tarih, ekonomi ve coğrafya meraklılarının, kısaca kendisini ve dünyayı merak eden düşünürlerin ilgi duyacağı, heyecan verici bir kaynak. Kültür, balığın içinde yaşadığı su gibidir: bizi sarmalar, içinde yaşarız ve çoğu zaman farkında olmayız. KÜLTÜR çevrenizdeki dünyayı fark ettirecek.
Necla Mora Kültürlerarası iletişim, farklı kültürel aidiyetlere mensup bireyler veya kendilerini farklı gruplara /etnisitelere ait olarak algılayan topluluklar ya da bu topluluklara aidiyet hisseden bireyler arasında, anlamın yaratımını, paylaşımını ve müzakeresini içeren her türlü iletişim olarak kavranmaktadır. Dolayısıyla kültürlerarası iletişim, toplumların kendi kültürlerini diğer toplumlara anlatması ve birbiriyle anlaşıp kaynaşması ve barış içinde yaşaması için en doğru araçtır.
“Kültürlerarası İletişim”, “Ritüeller ve Duygular”, “Gelenekler ve Görenekler” kavramlarını içeren makalelerden oluşan bu kitap, hem üniversitelerde Kültürlerarası İletişim, Medya ve Kültürlerarası İletişim, Kültürlerarası Diyalog dersleri için ders kitabı olarak öğrenciler için hem de kültürlerarası farklılıkların bireylerin, grupların ve toplumların yaşamında nasıl farklı algılamalara yol açabileceğini anlamak açısından diğer okurlar için de ilginç makalelerden oluşan bir kitaptır.
Mürüvvet Çıkın Dijital teknolojilerle gelişen alternatif mecralar, dünyanın farklı bölgelerindeki insanları aynı platformlarda buluşturarak kamusal bir mesele üzerine fikir belirtme, tepki gösterme veya müzakere edebilme imkânı sağlamaktadır. Müzakereci demokrasinin yeni formu olarak değerlendirilen bu platformlar, pratik söylemleri harekete geçirebilme noktasında elverişli bir konumdadır. Bu düşünceden hareketle ilgili okumalarda kavramların tıpkı matruşka bebekler gibi birbiri içerisinde gelişim gösterdiği görülmektedir. Öyle ki sivil toplumun özel alanında bireylerin politik alana dâhil olma çabalarının, kamusal alanı; bu alanda gerçekleşen eleştirel düşünceye dayalı tartışmaların, müzakereci demokrasiyi; gayriresmî ilişkilere dayalı yurttaşlar arasındaki müzakereci tartışmaların ise demokrasiyi arzulayan toplumsal hareketleri doğurduğu anlaşılmaktadır. Bu eserde, kamusal alanlarda gerçekleşen müzakerelerin küresel müzakerelere dönüşmesinde dijital teknolojilere önemli bir güç atfedilerek müzakereci demokrasi; toplumsal hareketler ve dijital aktivizm bağlamında incelenmiştir.
Bilgehan Gültekin, Leyla Budak Son dönemlerde pek çok ülkenin parlamentolarında gündeme gelen sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısı, tamamen Ermeni Lobisinin bir lobicilik illüzyonudur. Tarihin lobi tarafından saptırılması gerçeğine rağmen, bir teknik olarak lobiciliğin ve de özellikle Amerikan siyasi yaşamı üzerinde hayli etkin olan Ermeni Lobilerinin kullanılmasıyla Türkiye aynı zamanda bir kara propaganda saldırısına maruz kalmaktadır. Bu çalışmalarda Rum Lobisi, Ermeni Lobisine en büyük desteği vermektedir. Kitabımızda Ermeni ve Rum lobilerinin kullandığı iletişim teknikleri açımlanmaya çalışılmıştır. Kitap, Lobicilik üzerine araştırma yapan ve konuyla ilgili olan kişilere dönük temel bir referans kitabıdır. Baskı grupları, kamuoyu oluşumu, sivil toplum, propaganda ekseninde lobicilik ile ilgili kavramlara giriş yapılmış olup konuyla ilgili temel bir bilgilendirme amaçlanmıştır.
Azra K. Nazlı, Berk Ful, Büşra Çetin, Eda Arslan, Ekin Ergüven, Ekin Karakuyu, Ekin Karakuyu, Emet Gürel, Ezgi Kuloğlu, Neslihan Özmelek Taş Markalarla örülü bir evrende, markalarla birlikte ve kendisini “marka” olarak konumlayarak yaşıyor insan. Günümüz dünyasında marka, gereksinimlerimiz için tükettiğimiz ürün ve hizmetler ile ilgili bir kavram değil artık. Öyle ki kendimiz bizzat markayız. Böylesi bir dönemde marka, pazarlama iletişimi disiplininin ilgi odağından çıkarak tüm yaşam alanlarına yayılıyor; “kişisel marka” gibi görece yeni marka türleri ve uygulamaları gündeme geliyor.
Alanyazındaki gelişmelere koşut olarak insanın “marka” olup olamayacağı ile ilgili sorgulamalar devam ediyor. Tüm tartışmalara rağmen ise insan, marka olarak konumlanmayı ve markalaşarak kendini var etmeyi tercih ediyor.
Marka ve markalama ile ilgili çalışmaların önem arz ettiği düşüncesinden hareket eden bu çalışma kapsamında, marka ile kişisel marka kavram ve uygulamaları mercek altına alınmaktadır. Kitabın; araştıran öğrenme arzusu duyan ve marka evrenini anlamlandırma arayışında olan tüm okurlar için yararlı olması dileklerimizle…
Kubilay Çelik * 2022 yılı itibarıyla Türkiye'de bulunan devlet ve vakıf üniversitelerinin sayısı 208'dir. Bunlardan 73 tanesinde iletişim fakültesi bulunmaktadır.
* İletişim fakültelerinde toplam 80 bine yakın öğrenci okumakta ve her yıl 8 bine yakın öğrenci bu fakültelerden mezun olmaktadır.
* Medya sektöründe ulusal, bölgesel ve yerel, toplam istihdam sayısı ise 24-25 bin civarındadır.
Son yıllarda Türkiye'deki medya sektörü, birkaç büyük şirketin elinde toplanmıştır. Bu da birtakım sorunları beraberinde getirmiştir. Bu tekelciliğe, ekonomik krizler ve küçülmeler de eklenmiştir. Bunun sonucu olarak da medya sektöründe, istihdam açısından yarı yarıya bir azalma görülmüştür. Bir de buna, iletişim fakültelerinden her yıl mezun olan 8 bin civarında kişinin eklendiği düşünülürse istihdam sorununun büyüklüğü ortaya çıkmaktadır. Bunların yanı sıra ayrıca medya sektörü ile iletişim fakülteleri arasında yıllardan beri süregelen diyalog eksikliği de büyük bir sorun oluşturmaktadır. Medya; iletişim fakültelerinin, sektörün isteğine uygun bir müfredat ve eğitim vermediğinden yakınırken fakülteler de aralarındaki kopukluğun sorumlusu olarak medya sektörünü göstermektedir.
Bu kitapta; tüm bu sorunları ve çözümlerini bulacaksınız. Ayrıca, kendileri de iletişim okumuş olan, 31 ünlü medya mensubunun önerilerini, hatalarını ve de pişmanlıklarını okuyacaksınız.
Sevil Yıldız Toplumsal ve bireysel amaçlara ulaşmak için kitle iletişim faaliyetlerinin hukuk sınırları içinde gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle iletişim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi, bu faaliyetlerin düzenlenmesi, sınırlarının ve uyulması gereken kuralların ve yasakların belirlenmesi gerekmektedir.
Hukuk sistemimizdeki düzenlemeler incelendiğinde kitle iletişim araçlarının çeşitlerine göre ayrı ayrı düzenlemeler yapma yolunun seçildiği görülebilmektedir. Anayasal düzenlemelerin yanı sıra kanunlardaki düzenlemelerin tek tek incelenmesi ve her bir kitle iletişim aracının bağlı olduğu kuralların ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Aytuğ Mermer Üzümlü Siyasi iktidara talip olanlar, kamuoyunun desteğini ancak onlarla etkili iletişim kurarak kazanabilir. Bu nedenle özellikle seçim öncesi süreçte ekranlar, miting meydanları, sosyal medya ve meclis kürsüleri adayların beğeni kazanma çabalarına sahne olmaktadır. Çoğu zaman yurttaşlara kendiliğinden oluşan kesitlermişçesine yansıyan bu süreç esasen arka planında profesyoneller ordusu barındıran bütüncül bir halkla ilişkiler kampanyasıdır.
Bu kitapta ilkin dünyada siyaset yapma biçiminin dönüşümü, bu dönüşüme yol açan ekonomik ve toplumsal dinamikler ile siyasal alandaki eğilimlerin neden ve sonuçları ele alınmakta; ardından medya, kamuoyu araştırmaları, reklamcılık ve pazarlama alanlarının halkla ilişkiler çatısı altındaki profesyonel iş birliğinden doğan modern seçim kampanyaları, çıkış noktası olan Amerika'da görünür hâle geldiği günden bugün ulaştığı noktaya kadar örnekler ile değerlendirilmektedir. Ortaya çıkan yeni siyaset yapma biçiminin Türkiye özelindeki tezahürü yapılan genel seçimler, halk oylamaları ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kazanan kampanyalar üzerinden ayrı ayrı değerlendirilmektedir.
Bu kitap, etkili bir halkla ilişkiler kampanyasının günümüzde siyasal iktidar yaratacak oranda belirleyici olduğu iddiası üzerinde yükselmekte; okuruna dünyadan ve ülkemizden örneklerle kazanan kampanyaların ilkelerini sunmayı vadetmektedir.
Joseph A. Maxwell İnformel bir dille -serbest jargonla- yazılan Nitel Araştırma Tasarımı: Etkileşimli Bir Yaklaşım nitel araştırma planlaması için araştırmacılara ve öğrencilere kullanışlı ve adım adım rehberlik sağlamaktadır. Bu, tasarımın bileşenlerinin birbirleri ile nasıl bir etkileşim içinde olduğunu gösterir ve temel tasarım konularına dikkat çekerek bu bileşenler arasında pratik ve tutarlı ilişkilerin oluşturulmasını sağlayan bir strateji sunar. Eser lineer ya da tipolojik bir yapıdan ziyade araştırma tasarımı ve araştırma önerisi yazımı için oldukça uygun sistematik bir yapıya dayanan orijinal ve yenilikçi bir model önermektedir.
“Eser, inanılmaz derecede kullanışlı ve ilgi çekici. … Ayrıca bünyesinde nitel araştırmanın merkezinde yer alan ve henüz ‘herkese açık’ ortamlarda açıkça tartışılmamış birçok konuyu barındırmakta.”
David Carlone, North Carolina Üniversitesi, Greensboro
Ben özellikle öğrencilerin nitel araştırma tasarımı ile daha gerçekçi bir şekilde ilgilenmesine katkı sunacağını düşündüğüm etkileşimli odaklanmayı beğendim. Kuşkusuz bu özellik eserin bir kılavuz kitap olmasını sağlamaktadır ve yazarın eserde kapsamlı teori tartışmaları yerine oldukça yararlı içeriklere, alıştırmalara, görüş ve örneklere odaklanmasını değerli buluyorum.
Emrah Altuntecim The book in your hands is a kind of a key. “Opening Doors to Success” addresses the working principles of our sensory organs and brain, effectiveness of feelings and thoughts in people’s behaviour which are indispensable in the field of communication and psychology.
When the main subject of the book is read, digested, and observations are made in the field, it will be possible for you to directly reap the benefit of the book on the following:
Naturalness in body language and communication techniques,
An apparent and gradual increase in your sales,
An increase in employee satisfaction and the sense of belonging to the company,
A reduction in costs as a result of more wisely and accurate investments into environments of business,
A reduction in employee and customer fatigue,
Planning the marketing, advertising and image activities in a more accurate way and with lower costs,
Positive communication and more happiness in your professional and private life.
Enjoy your reading!
Richard L. DAFT, South Western Cengage Learning Daft'ın “Örgüt Kuramları ve Tasarımını Anlamak” kitabının genişletilmiş ve güncellenmiş 10. basımı örgüt kuram ve tasarımı alanına oldukça farklı, okuyucuların dikkatini çeken, okuyucuları düşündüren ve uygulamalarla yol gösteren bir yöntemle yaklaşmaktadır. Örgüt kuramları ve tasarımına ilişkin temel kavramları, klasik ve çağdaş düşünce ve fikirleri, önemli öge ve faktörleri, aralarındaki ilişkileri geniş ve detaylı bir bakış açısı ile ele almaktadır. Kitap, çağdaş düşünce ve yaklaşımları klasik düşünce ve kuramlarla bütünleştirirken okuyucunun aktif olarak katılımını sağlayan eğlenceli yöntemi ile okuyucuyu sarmalayarak cezbetmektedir.
Yazar, kitaba önceki baskıdan farklı olarak iki yeni özellik eklemiştir: Birincisi, “Hazırlık Soruları” kısmıdır. Burada, okuyuculara, kendilerini bölümün ana konusuna hazırlamalarını sağlayan kısa sorular sorulmaktadır. Daha sonra, bölümün sorularla ilgili kısımlarında okuyucunun kendi düşüncesi ile doğru olanı karşılaştırmasına olanak tanıyan “Yanıtınızı Değerlendirin” uygulamaları yer almaktadır. “Hangi Büyüklükteki Örgüt Size Uygun?” özelliği okuyucunun kendi tarzı ve tercihleri ile bölüm materyali arasında bağlantı kuran kısa soru formlarını içermektedir. Bu iki özellik, okuyucuların kendilerini değerlendirmeleri için onlara katkı sağlayan özellikler olarak görülmektedir.
Her bölüm, bu iki yeni özellikle birlikte en güncel düşünceleri, yeni örnek olayları, yeni kitap incelemelerini ve uygulamadan örnekleri içermekte, örnek olayları analiz ederken ve örgütleri yönetirken kavramların nasıl kullanılacağını anlatan “Evrak Çantası” kısmı ile bölüm sonlarında yer verilen “Bütünleştirici Örnek Olaylar”dan oluşmaktadır.
Bu kitabın, örgüt kuramları ve tasarımı alanındaki zengin kuram ve araştırmaların uygulamaya dönük çalışmalarla harmanlanarak sunulma biçiminin her alandan okuyucu için son derece yararlı olacağı düşünülmektedir. Kitap, gerek akademik alana gerek uygulamacılara yönelik katkı sağlayan dikkat çekici bir eserdir.
Halit Keskin, Ali Ekber Akgün, İpek Koçoğlu Örgüt Teorisi kitabı, örgüt teorisi disiplinini okuyucuya tanıtmak, bu alandaki farklı bakış açılarını, konuları ve teorileri aktarmak ve bunları değerlendirebilecek bir altyapı oluşturmak amacıyla yazılmıştır. Kitapta, sosyal bilimlerde pozitivist yaklaşımla birlikte ortaya çıkan modernizmin örgüt teorisine ışık tuttuğu 19. yy.dan itibaren örgüt teorisinde postmodernist yaklaşımın hâkim olduğu 21. yy.a kadar örgüt teorisinin nasıl gelişim gösterdiğinin, örgüt teorisinin farklı zamanlarda hangi yaklaşımların hâkimiyeti altına girdiğinin, yaklaşımlar arası çatışmaların örgüt teorisine nasıl yansıdığının ve örgütleri anlama konusunda ne gibi zorluklar oluşturduğunun sistemli bir şekilde okuyucuya aktarılması amaçlanmıştır. Kitap, örgüt teorisinin nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini tarihsel bir bakış açısıyla açıklarken aynı zamanda toplumsal değişimin diğer bilim alanlarındaki gelişmelerle nasıl örtüştüğünü ve kronolojik olduğu kadar felsefi gelişimini de aydınlatmayı hedefler.
Örgüt teorisinin etkin bir biçimde öğrenilmesi için öncelikle alanın çeşitliliği ve karmaşık doğası kabul edilmelidir. Örgüt teorisini tek bir bakış açısına indirgemeye çalışmak yerine birçok paradigmanın farklı bakışları çerçevesinde incelemek ve zenginleştirmek gerekmektedir. Bu kitapta, örgüt teorisinin karmaşıklığı ve yönetim uygulamalarıyla olduğu kadar sosyal hayatla bağlantısı, birçok kitaptaki eş biçimli yaklaşımların bu alana getirdiği uyumlu ve tamamlayıcı açıklamaların ötesinde farklı yaklaşımların eleştirel ve farklılık yaratan değerlendirmeleri ile ortaya konmuştur. Örgüt teorisinde kalıpları yıkmak, tek bir paradigma esasına dayalı analizin önüne geçmek, tartışmaya ve eleştiriye açık, dönüşsel düşünceye uygun bir zemin hazırlamak ve paradigmalar üstü bir anlayışı cesaretlendirmek hedeflenmiştir. Nihai olarak, okuyucunun örgütü farklı bakış açıları çerçevesinde anlayabilmesi, eleştirel düşünebilmesi, örgüt teorisini mevcut düşünce kalıplarının ötesine taşıyabilmesi ve zenginleştirici teorik diyaloglar geliştirebilmesi beklenmektedir.
Henry MINTZBERG, Pearson Örgütler ve Yapıları, örgüt ve yönetim politikası alanında klasik eserler arasında gösterilmekte olup en temel kaynaklardan biridir. Yazarı Henry Mintzberg, Harvard Business Review tarafından dünyanın en etkili 50 yönetim düşünürü arasında gösterilmektedir. Bu eser, alanda akademik çalışmalar yapacaklar için bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Kitap, ayrıca örgütleri analiz etmede çok faydalı analitik inceleme araçları sunmaktadır. Türkçede yönetim, liderlik ve örgütsel davranış alanında birçok kaynak yayımlanmış ve çevrilmiş olmasına karşın bu çalışmalar, ya teorik bir perspektiften yoksun ya da tamamen pratik uygulamalara odaklanmaktadır. Bu kitap, hem teorik bilgiye ihtiyaç duyanlar hem de pratik olarak örgütlerin nasıl çalıştığını anlamak isteyen herkese yeterince kavramsal ve teknik bilgi sağlamaktadır. Kitap, örgüt ve yönetimi yeni öğrenmeye başlayanlarla, kendini bu konuda yeterli hissedenlere ve kendini akademik olarak oldukça yetkin hissedenlere de okudukça farklı bakış açıları kazandırabilecek bir kaynaktır. Örgüt ve yönetim alanında Türkçe yayımlanan en önemli birkaç kaynak arasında rahatlıkla gösterilebilir çünkü bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.
Bu kitap, örgüt yapısının çözümlenmesi üzerine derin bir teorik bilgi içermekte olup söz konusu yapılara ait bilgileri oldukça yalın bir şekilde, çizimler, şekiller, akışlar ve örneklerle anlatmaktadır. Yazar, bu kitapta örgütlere yönelik basit yapı, makine bürokrasisi, profesyonel bürokrasi, bölümlenmiş biçim, esnek yapı ve sonuç beşgeni olarak adlandırılan farklı türdeki yapılardan bahsetmektedir. Buna ek olarak bu örgüt yapıları arasında farklı ihtiyaç ve baskılar altında ortaya çıkabilecek melez yapıları da açıklamaktadır. Bu kitap, söz konusu yapıları koordinasyon mekanizmaları, iletişim sistemleri, uzmanlaşma, davranışın biçimlenmesi, eğitim ve doktrinleme, birimlerin oluşumu, birimlerin büyüklüğü, karar, planlama ve kontrol mekanizmaları aracılığıyla; örgütün yaşı, büyüklüğü, çevresi gibi durumsal faktörler bağlamında detaylı bir biçimde açıklamaktadır. Bu açıdan özellikle işletme, kamu yönetimi, eğitim yönetimi, endüstri mühendisliği, sağlık idaresi, insan kaynakları alanlarında yararlı olabilecek bir kaynaktır. Kısaca organizasyonlar ile ilgili her alanda; kamu ve özel sektör çalışanları, akademisyenler, lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim alan öğrenciler, yaşadıkları toplumda yer alan kurumların yapısı ve işleyişini merak eden ve anlamak isteyen kişiler için faydalı olabilecek bir eserdir.
“Örgütlerin Yapılanması konusundaki kitabımın Türkçeye çevrilmiş olmasına çok memnun oldum. Türkiye gibi enerjisi yüksek bir ülkede bu konunun canlı olduğunu bilmek çok güzel.”
Henry Mintzberg
Cleghorn Yönetim Profesörü
McGill Üniversitesi
Steven L. McShane - Mary Ann Von Glinow, McGraw Hill Türkçe yazında “Örgütsel Davranış” alanında eserler olmakla birlikte; disiplinler arası anlatım ve güncel örnekler ile birlikte teori ve pratiği bütünsel bir şekilde sunan çalışmaya pek de rastlanmamaktadır. Prof. Dr. Steven L. Shane ile Prof. Dr. Mary Ann Von Glinow`un Örgütsel Davranış kitabı; bölümlerin düzenlenmesi, anlatım biçimi, klasik ve güncel kavram ve kuramlar, bunların günlük çalışma hayatına nasıl yansıdığına dair örnekler, okuyucuyu içeriğe hazırlayan soru ve kazanımlar ile birlikte Türkçe yazına önemli bir katkı sağlayacaktır. “Örgütsel Davranış” disiplinini; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin çalışma hayatına etkileri, takım çalışması, uluslararası araştırmalar, örnek olaylar, güncel örnekler ve tartışmalar ile ele alan bu kitabın hem akademisyenlere hem lisans ve lisansüstü öğrencilere hem de merak eden herkese faydalı olması dileğiyle…
Stephan Robbins, Timothy A. Judge Çalışma ve iş yaşamıyla ilgili olan, bu konularda bilgisini artırmak, konulara bakış açısını genişletmek ve uygulamalarını analiz edip geliştirmek isteyen herkesin yararlanabileceği bu kitap, dört ana başlık altında toplanmıştır. Giriş başlıklı birinci bölümde, "örgütsel davranış" kavramı genel hatlarıyla ele alınmış; ilgili olduğu diğer alanlar ile ilişkisi irdelenirken, aynı zamanda kavramıı bekleyen zorluklar ve fırsatlara yer verilmiştir. İkinci bölüm, birey konusuna odaklanmıştır. Davranışın oluşmasında etkili olan algılar, duygular, tutumlar, kişilik ve değerler ile öğrenme ve motivasyon gibi bireysel süreçler ele alınarak konular derinlemesine incelenmiştir. Üçüncü bölüm ise grubun birey davranışına olan etkisi ve grup davranışlarına ayrılmıştır. İletişim, liderlik, çatışma ile güç ve politikalar bu bölümde incelenmiştir. Dördüncü ve son bölüm olan örgüt sistemi bölümünde ise örgüt yapısının temelleri, örgüt kültürü, insan kaynakları politikaları ve uygulamaları ile örgütsel değişim ve stres konuları işlenmiştir.
Kapsamlı örnek olaylarla zenginleştirilen kitap, her bölümde yer alan uygulama soruları, konuyla ilgili güncel yazılar, uygulamalar ve örnek olaylar ile farklı görüşlere yer veren kıyaslama yazılarını içermektedir.
Uluslararası uygulamaların da yer aldığı bu kapsamlı kitap, hem öğrencilere hem de konuyla ilgili herkese yararlı bir kaynak olacaktır.
Stephen P. Robbins, Timothy A. Judge Bir filozof “Çözebileceğin düğümü kesme.” der.
Bu kitap, işletme adını verdiğimiz örgütlerin etkin ve verimli bir şekilde amaçlarına ulaşabilmesi için gerekli üretim faktörleri içinde yer alan en önemli kaynak olan insan kaynağının iyi yönetilmesi,
ilişkilerin düğüm olmadan, olduğunda da kesmeden, kırmadan nasıl daha iyi hâle getirilebileceği konusunda
yöneticilere rehber olmayı
amaçlamaktadır.
Aysel Aziz, Ülkü Dicle İletişim ve örgüt, günümüzde birbirinden ayrı düşünülmeyen iki alan. İletişim, hemen her disiplinle ilişkili olduğu gibi örgütlerde de gerek içte gerekse örgütün dışla ilişkilerinde olmazsa olmaz niteliğindeki bir olgu ve süreç… Toplumsal yapının önemli dinamiklerinden olan her türlü örgüt/kurum ve kuruluş, amacına ulaşmak için iletişim olgusundan yararlanmak, onu en verimli şekilde kullanmak durumundadır.
Örgütsel İletişim kitabının amacı da örgütlerde kullanılan, kullanılması gereken iletişim olgu ve sürecinin nerelerde, nasıl, hangi içerikte kullanıldığını anlatmaktır. Bu amaçla kitapta önce temel bilgi olarak iletişim olgu ve süreci ve örgüt yapısına kısaca değinildikten sonra şu konulara yer verilmektedir:
• Örgütsel iletişimin yapısı ve nitelikleri,
• Tarihsel süreçteki gelişim, değişim; klasik, neo-klasik dönemler,
• Günümüz örgütsel iletişimin amaçları, işlevleri
• Örgütlerde iletişim türleri, modelleri ve ağları,
• Farklı iletişim kanallarının örgüt yönetimine, örgüt kültürüne katkısı, etkililiği,
• Örgütlerdeki iletişimi etkileyen etmenler,
• Sanal, dijital ortamda kullanılan iletişim kanalları.
Soner POLAT, Yaser ARSLAN Nicelik ve niteliğin günden güne arttığı rekabet çağında, kişisel ve örgütsel yaşamda fark yaratmak için “imaj” kavramı önemli bir yere sahiptir. Bu bağlamda bu kitap;


• İmaj nedir? İmaj düzeyleri nelerdir?

• Kişisel, örgütsel ve kurumsal imaj neden önemlidir?

• İmaj nasıl oluşturulur? İmaj yönetilebilir mi? Olumlu bir imaj yaratmak için imaj çekicileri nelerdir? Oluşturulmuş bir imajın kırıcıları nelerdir?


sorularına cevap aramaktadır.


Örgütsel ve bireysel başarı açısından oluşturulması ve yönetilmesi gereken bir değişken olan “imaj” kavramını tanıtmayı amaçlayan bu kitap; örgüt, yönetim, iletişim alanlarında öğrenim gören öğrencilere, bu konuda öğretim ve araştırma yapan akademisyenlere, araştırmacılara, örgütsel yaşamda fark yaratmak isteyen çalışanlara ve özellikle de yöneticilere yardımcı olacak bir kaynaktır.
Abuzer Çetinkaya, Ali Arıcı, Bahar Öztürk, Beyler Yetkiner, Elif Kütükoğlu, Esra Dudu Karaman, Eylem Şentürk Kara, Fatma Nisan, Mevlüt Akyol, Muhammet Ali Bal, Neva Doğan, Nurcan Yılmaz, Özgür Kılınç, Safa Atmaca, Serkan Açıkgöz, Sevil Bayçu, Vefalı Enserov Covid-19 salgınının tüm dünyayı evlerde kalmaya zorunlu kılması, internet kullanımının artmasına, eğitim, ticaret, sağlık, iletişim, bankacılık gibi sektörlerin tamamen çevrim içi ortamlardan yürütülmesine sebebiyet vermiştir. Dünyada ve ülkemizde yaşanan salgın ile ilgili gündemi takip etme aracı ise yine medya olmuştur. Bu kitap, 2020 yılında yaşanan Covid-19 pandemisi perspektifinde; geleneksel ve yeni medya, halkla ilişkiler ve sosyal medya konuları kapsamında, salgının bu mecralarda ne şekilde yer bulduğu, toplumu nasıl yönlendirdiği, medyanın salgın noktasında topluma sağladığı avantaj ve dezavantajlarının analiz edildiği bölümlerden oluşmaktadır. İletişim alanından yazarların katkı sunduğu bu kitapta; risk iletişimi, dijital kamu spotları, telesağlık uygulamaları, halkla ilişkilerde kriz iletişimi ve kriz iletişimi yazarlığı gibi konuların pandemi ile ilişkilendirilerek incelendiği bölümler yer almaktadır. Kitapta ayrıca Covid-19 salgınının ulusal basında yayınlanan karikatürlerde nasıl yer aldığının analizi, pandemi sürecinin mizah dergilerine yansıması, bir sosyal medya aracı olan Twitter üzerinden pandeminin haberleştirilme biçimi, Facebook'ta Dünya Sağlık Örgütüne ve Sağlık Bakanlığına karşı üretilen nefret söylemi ve pandemi ile birlikte Türk televizyon dizilerinde yaşanan içerik ve teknik değişikliklerin örneklerle aktarıldığı bölümler de bulunmaktadır. Geniş bir çerçevede hazırlanan kitap, pandemi ve medya ilişkisini, kavramlarla ve kuramlarla sorgulamayı amaçlamaktadır. Pandemiye dair iletişim alanındaki büyük bir boşluğu doldurmaya aday olan Pandemi Döneminde İletişim Çalışmaları kitabı, okurlar için kapsamlı bir rehber niteliği taşımaktadır.
Emine Şardağı Dünya, insanlık için sonsuz kaynaklar sunmuyor. Bu gezegen, sınırlı bir ekosistemde var olan tüm canlıların evi. Ancak son yıllarda, doğanın sunduklarına duyduğumuz ihtiyacı aştık. Hızla tükenen kaynaklarımız, artan çevre sorunları ve iklim değişikliği, hepimizi daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru adım atmaya zorlamaktadır.
Sürdürülebilirlik, geleceğimizi şekillendirmek ve daha iyi bir dünya inşa etmek için atılması gereken adımları belirleyen önemli bir araçtır. Toplumlar, hükümetler, işletmeler ve bireyler olarak, sürdürülebilirlik ilkeleri doğrultusunda hareket ederek daha yaşanabilir bir gezegen yaratma sorumluluğunu taşıyoruz. Sürdürülebilirlik, kaynakların sınırlı olduğu bir dünyada, ekonomik, çevresel ve sosyal açıdan dengeli bir geleceğin unsurudur. Ancak sürdürülebilir bir geleceğe ulaşmak, sadece bir grup insanın sorumluluğunda değil, birçok paydaşın işbirliğini gerektiren karmaşık bir çaba gerektirir. Bu nedenle sürdürülebilirlik, dünya üzerindeki her canlının ortak sorumluluğudur.
Paydaş yaklaşımı, sürdürülebilirlikle ilgili kararlar alırken ve uygularken etkilenen tüm paydaşları dikkate alan bir stratejidir. Bu paydaşlar, işletmeler, toplumlar, çevre, tedarikçiler, müşteriler ve hatta gelecek nesilleri içermektedir. Sürdürülebilirlik ve paydaş yaklaşımı, birlikte daha iyi bir geleceğe ulaşmanın temel taşlarıdır. Bu yaklaşım, insanlar, şirketler ve toplumlar arasında işbirliği ve anlayışın artırılmasına katkı sağlayarak dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirmeye yardımcı olmaktadır. Sürdürülebilirliği paydaş yaklaşımı çerçevesinde ele alan bu kitap, bu konuda çalışma yapan ve konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere yol gösterici olacaktır.


Mehmet Serdar Erciş Hızla artan iletişim olanakları karşısında hedef kitleye en etkin şekilde ve doğru kanaldan ulaşmanın güçleşmesi ve maliyetlerin artması ve buna karşın tüketicilerin değişen ve artan iletişim talepleri, şirketlerin iletişim konusundaki arayışlarını hızlandırmış ve bu arayışlar sonucunda pazarlama iletişimi kavramı doğmuştur. Bu çalışmada pazarlama iletişimi kavramlarının sunulması temel amaç olmakla birlikte, pazarlama iletişiminden soyutlanamayacak ve pazarlama iletişimini doğrudan destekleyen iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler ve reklam kavramları, pazarlama iletişimi kavramları ile birlikte derlenmiştir. Ayrıca İngilizce olan iletişim, pazarlama, halkla ilişkiler, reklam ve pazarlama iletişimi ile ilgili kavramlarına Türkçe karşılık bulmada yaşanan zorluk ve bu kavramların çoğunluğunu tek bir yayın altında toplama isteği de bu yapıtın hazırlanmasında etkin olmuştur.
Bu amaçlara ek olarak, çalışmanın geniş bir kapsam içermesine paralel olarak, hedef kitlenin büyüklüğü göz önüne alınmış ve insanların bu konudaki kavramsal dağarcıklarını geliştirmeleri amaçlanmıştır.
Pazarlama iletişiminin devingen ve gelişmelere açık yüzü nedeniyle, gerek dünyada ve gerekse Türkiye'de profesyonel ilgililer ve alanı merak eden kişiler yanında, İletişim Fakülteleri başta olmak üzere, tüm fakülte ve okullarda okutulan ilgili dersleri destekleyen kapsamlı bir başvuru ve yardımcı kaynak niteliğindedir.

J. Paul Peter, James H. Donnelly, Jr., McGraw-Hill Son yıllarda pazarlama ve pazarlama faaliyetlerinin önemi giderek daha fazla vurgulanmaya başlamıştır. Üniversitelerde de pazarlama ile ilgili dersler çoğalmış ve daha çok sayıda öğrenci pazarlama ile ilgili dersleri seçmeye başlamıştır. Bunun yanı sıra, programlarında işletme ile ilgili ders bulunmayan fakülte ve yüksekokullar da işletme ve pazarlamayla ilgili dersleri programlarına dâhil etmeye başlamıştır.
Pazarlama ile ilgili farklı konuları incelemeden ve bu konularda eğitim almadan önce pazarlamanın temel ilkelerini açık ve özlü bir şekilde anlayabilmek, sağlam bir temel atmak için son derece önemlidir. Pazarlama çerçevesinin anlaşılması, temel kavram ve yaklaşımların öğrenilmesi pazarlama alanında başarılı olmanın ilk adımıdır. Pazarlama literatüründe değerli bir yere sahip bu kitap sayesinde, okuyucular küresel bir bakış açısı kazanma şansına da sahip olabilecektir.
Pazarlama Yönetimine Giriş kitabı, her biri pazarlama alanında çalışan başarılı akademisyenler tarafından özenli ve titiz çalışmanın sonucunda mümkün olduğunca aslına sadık kalarak Türkçeye kazandırılmıştır. Böyle bir kitabın Türkçeye çevrilmesi, pazarlama alanında kaynakların zenginleşmesine de değerli katkılarda bulunacaktır. Bu nedenle hem pazarlama bölümü öğrencilerine hem de farklı bölümlere seçmeli derse olarak verilen Pazarlamaya Giriş dersleri için uygun bir ders kitabıdır.

Öğrenmek istiyorsanız doğru adrestesiniz… Pazarlama Yönetimine Giriş kitabına hoş geldiniz…
Ahmed Melik İlbeği, Ahmet Kırcalı, Ali Kansu Tehçi, Anıl Çilem Çelik, Asburçe Olgaç Kılıçkaya, Ayça Türkmen, Ayşe Akyol, Ayşegül Subaşı Yılmaz, Candan Terzioğlu, Derya Ayverdi İncedere, Duygu Özbek Siddiqui, Ekin Özsaydı Aktaşoğlu, Ekin Taçalan, Emine Polat, Funda Çenesiz, Gizem Arslan, Gözde Gençer Kiraz, Halil Mehdi Turan, Hanım Şükürlü, Hatice Sonışık, İlknur Elif Aydın, Kübra Tarazan Türk, Muhammed Çağrı Daharlı, Neşat Tolga Akbaş, Nilden Ünsal, Nur Dikmen, Nursel Muratoğlu Şahin, Onur Can Karagöz, Özgür Barış Yıldırım, Özlem Gürz Eker, Özlem Suveren, Semra Çetinkaya, Sevim Şeyma Oğuzalp, Tülin Çataklı, Uzmanı Hülya Şeker Yıkmaz, Veli Eldem Sağlık profesyonellerine çocuklarla ve aileleriyle etkili iletişim kurma becerilerini geliştirmeyi amaçlayan bir rehber niteliğindeki bu kitap, pediatri alanında çalışan doktorların çocuk hastalarla nasıl empati kurabileceklerini, onların duygusal ve psikolojik ihtiyaçlarını nasıl anlayabileceklerini ve bu ihtiyaçlara nasıl cevap verebileceklerini anlatır.
Kitapta; çocukların yaşlarına ve gelişim düzeylerine uygun dil kullanımı, beden dili gibi konular üzerinde durulmaktadır. Ayrıca ebeveynlerle etkili iletişimin önemi vurgulanırken ailelerin kaygılarını ve sorularını anlamaya yönelik yöntemler tartışılmaktadır.
Farklı yaş gruplarındaki çocuklarla iletişim kurmanın püf noktalarını, hasta çocukların zor sorularına yanıt verme tekniklerini ve kriz durumlarında doğru iletişim kurmanın yollarını detaylandıran kitap, pediatri pratiğinde empati ve etkili iletişim kurmanın çocukların tedavi süreçlerindeki olumlu etkilerini ortaya koyan kapsamlı bir kılavuzdur.
Ebru Belkıs Kamanlıoğlu - Aylin Göztaş Son zamanlarda kafanızda yer alan her şey gündeminizi oluşturur. Bireysel sorunlardan sosyal konulara kadar, çevrenizle paylaşmayı planladığınız her satır gündeminizin bir parçasıdır. Bireysel gündemler kadar, medyanın, politikanın, politik aktörlerin, sivil toplum kuruluşlarının ve özel kuruluşların da gündemleri vardır. Ve bir konu ne kadar gündemdeyse hakkında o kadar çok konuşulur, üzerinde kafa yorulur. Halkla ilişkiler profesyonellerinin gündem oluşumundaki en açık rolü, gündem konularının seçimi ve sıralanmasında bir etki unsuru olma çabalarıdır. Peki bu nasıl mümkün olabilir? Medya etki çalışmalarına katkı koyan yerli ve yabancı çok sayıdaki araştırmacı tarafından ele alınan gündem belirleme şimdi halkla ilişkiler uzmanlığı konuları arasında öne çıkıyor. Elinizdeki kitapta halkla ilişkilerin gündem oluşumunda nasıl işlev üstleneceği politik gündem odağında ve vaka örnekleriyle ele alınıyor. Kitap, halkla ilişkiler uygulayıcılarının gündemleri nasıl etkileyip yönlendirebileceğine ilişkin ipuçları sunuyor.nbsp;
Doğan Korkmaz Çağımızdaki teknolojik gelişmeler, hayatın her alanını etkilemekte ve bu konuya bağlı olarak bireylerin birbirleriyle iletişim biçimleri doğal olarak değişmektedir. Geleceğimizin tamamen dijital temeller üzerine kurulacağı düşünülürse hayatımızın her alanında yeni dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Dijital alanlardaki radikal değişiklikler nedeniyle Z kuşağı, artan dijital okuryazarlık sorunundan doğrudan etkilenmektedir. Sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler sonucunda postmodern dünyada nelerin değişip dönüştüğünü gözlemlemek, kuşak araştırmalarının ana konusunu oluşturmaktadır. Bu değişimi yaşayan Z kuşağını anlamak, onları hayata baktıkları pencereden ve perspektiften değerlendirmek, kuşak kavramını anlamamıza yardımcı olacaktır. Postmodern dünyada tüketim çılgınlığı, oyun ve etkinliklerin bolluğu, Z kuşağı için dijital mecraların daha da cazip hâle gelmesini sağladığı gibi günümüzde dijital okuryazarlığa hâkimiyet zorunluluk hâline gelmiştir. Bu eser de bu zorunluluktan hareketle Z kuşağının postmodern çağda yaşadığı dijital okuryazarlık sorununa değinmektedir.
Nilay BAŞOK, Gül COŞKUN DEĞİRMEN Halkla ilişkiler mesleğinin gelişimine paralel olarak halkla ilişkiler alanında gerçekleştirilen projelerde, günümüze gelene değin birçok gelişim ve değişim yaşandığı görülmektedir. Bu noktada geçmişte gerçekleştirilen halkla ilişkiler projeleri incelediğinde, araştırma ve planlama yapılmadan hatta çoğu zaman bütçe ve zaman tablolarına gerek duyulmadan çalışmaların yapıldığı görülürken, günümüzde araştırma aşamasına çok fazla önem verildiği ve projenin bu aşamasında elde edilen verilere göre yapılandırıldığı dikkat çekmektedir. Bu noktada halkla ilişkiler projelerine ilişkin detaylı stratejik planlama ve ölçümlemelerin yapılmasının, halkla ilişkiler çalışmalarından elde edilecek başarı için bir anahtar niteliği taşıdığı ifade edilebilir.
Halkla ilişkiler alanında öğrenilen tüm teorik bilgileri pratik ile birleştiren bu kitapta, proje yönetimi süreci ele alınmaktadır. Kitap, proje yönetimi kavramını, proje yönetim ekibi ve hakla ilişkiler profesyonellerinin özelliklerini, proje yönetiminde stratejik planlama unsurlarını, “araştırma, planlama, uygulama, ölçme ve değerlendirme” basamaklarını bu basamakların içerisinde yer alan aşamaları, proje sunumunda dikkat edilmesi gereken hususları ve sanal ortamda halkla ilişkiler projelerinin yönetimi ve örneklerini içermektedir. Tüm bu teorik bilgiler kapsamında, danışmanlıkları her iki akademisyen tarafından yürütülmüş ve kitap içinde yer verilmiş örnek projeler ile gerek akademik anlamda gerekse sektörel anlamda halkla ilişkiler alanına katkı sağlanmakta, teorik bilgilerin uygulama ile nasıl birleştiği ortaya koyulmaktadır.
Bu kitabın hem kurumlar hem de halkla ilişkiler alanında çalışan akademisyenler ve öğrenciler açısından halkla ilişkiler projelerine ilişkin bir ışık tutacağı, halkla ilişkiler projelerinde nasıl “uygulanabilir ve tutarlı çalışmalar” ortaya koymaları gerektiğine dikkat çekeceği ortadadır. Bu içeriği ile eser, başarılı proje yönetimi sürecine örnek uygulamaları ile yol gösterici bir nitelik taşımaktadır.
Nihat Aytürk Kamusal ve kurumsal yaşamda (iş ortamında) resmî yazışma, konuşma ve görüşmeler; toplantı, tören ve törensel etkinlikler; davet, ziyaret ve ziyafetler; resmî iş, işlem ve etkinlikler biçim ve yöntem olarak protokol ve sosyal davranış kurallarına uygun biçimde yürütülür. Bu yüzden protokol ve sosyal davranış kurallarını bilmek ve bu kurallara uymak temsil ve itibar açısından önemli ve gereklidir. Çünkü protokol ve sosyal davranış kurallarını bilen, bu kurallara uyan ve bunları uygulayan kişi ve kurumlar kamusal ve sosyal yaşamda daima takdir edilir ve tercih edilirler.
Kitabın amacı; üniversitelerde okuyan tüm öğrencilere, kamu kurumlarında ve özel kuruluşlarda (işletmelerde) çalışan bütün yöneticilere, yönetici adaylarına, yönetici asistanlarına, uzmanlara, halkla temas noktasında olan ve halka hizmet sunan bütün görevlilere yönetim ve iş hayatlarında ve sosyal yaşamlarında kullanacakları protokol bilgi ve becerileri kazandırmak; bu bilgileri başarıyla uygulamalarını sağlamak; böylece bireysel, kurumsal, ulusal ve uluslararası düzeyde başarılarını, etkinlik ve saygınlıklarını artırmaktır.
Bu kitap; üniversitelerin Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Meslek Yüksekokullarında okutulan Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları ders programına uygun olarak hazırlanmıştır.
Nihat Aytürk Protokol, kamusal yaşamda yöntem ve biçim yönünden uyulması ve uygulanması gereken davranışsal kurallar bütünüdür. Protokol kurallarını bilmek ve bu kurallara uymak; işe girme, iş hayatında yükselme, kurumsal ve ulusal temsil, onur ve itibarı koruma açısından önemlidir.
Kamusal yaşamda uygulanan protokol ve davranış kuralları bu kitapta aşağıdaki bölümlerde uygulamaya yönelik biçimde örnekler ve örnek olaylarla ayrıntılı olarak açıklanmıştır:

• Kamusal Yaşamda Protokol ve Protokol Mevzuatı
• Protokolde Temel İlke ve Kurallar
• Protokol Türleri ve Protokol Listeleri
• Konuşma ve Davranış Protokolü
• Makam (Yönetim) Protokolü
• Ulusal ve Kurumsal Tören Protokolü
• Giyim ve Bakım Protokolü
• Davet ve Ziyafet Protokolü
• Kamusal Protokol Etkinlikleri:
o Konuk ve Ziyaret Protokolü
o Toplantı Protokolü
o Taşıt Protokolü
o Bayrak Protokolü
o Protokol Yazıları
o Resmî Yazılarda Protokol Kuralları

Wayne Weiten - Elizabeth Yost Hammer - Dana S. Dunn “Psikoloji ve Çağdaş Yaşam: İnsan Uyumu” kitabının amacı, günümüzde her alanda yaşamı kolaylaştırdığı düşünülen gelişmelere rağmen, insanların daha yaygın olarak sosyal problemler, kişisel sıkıntılar ve zorlanma yaşamalarının yarattığı çelişkiye ışık tutmaktır. Bu doğrultuda; uyum, kişilik kuramları, stres, sağlık psikolojisi, benlik, sosyal etki, iletişim, yakın ilişkiler, evlilik, cinsellik, iş yaşamı, anormal davranış, psikoterapi ve pozitif psikoloji konularına yer veren 16 bölüm aracılığıyla hem sizlerin yön ve mutluluk arayışına ışık tutmakta, hem de temel psikoloji kavramlarını ve konularını güncel araştırmalar, okuma önerileri, internet bağlantıları, karikatürler, şekiller, sözlük gibi öğrenme kolaylaştırıcı araçlarla sunmaktadır.
Öğrenci dostu bir mantıkla, espirili ve akıcı bir anlatımla sunulan bu kitap, yukarıda verilen konulara paralel olarak onlarca psikolojik envanteri içeren, okuyucunun kendini keşfetmesini sağlayacak etkinlikler, uygulamalar ve testlerin de yer aldığı “Kendini Keşfetme Çalışma Kitabı” da sunmaktadır. Dahası, her konuda öğrenilenlerin değerlendirilmesi amacıyla ve istendiğinde ödev olarak kullanılabilecek çoktan seçmeli testler ve cevap anahtarı içeren “Ek” bölümü de bulunmaktadır.
Yukarıda nitelenen özellikleri ve kapsamı sebebiyle kitap, sizin için, aileniz, iş hayatınız, çevreniz ve çocuklarınız için yararlanabileceğiniz bir kişisel gelişim kitabı olarak başucu kaynağınız olacaktır.
“Psikoloji ve Çağdaş Yaşam: İnsan Uyumu” kitabı “psikolojiye giriş”, “yaşam dönemleri ve uyum problemleri”, “kişilik” gibi pek çok farklı konuyu içeren temel alan derslerine uygun bir ders kitabı olarak kullanılabileceği gibi, kapsadığı 16 farklı konuyu içeren “pozitif psikoloji”, “psikoterapi”, “benlik”, “sosyal psikoloji”, “cinsel sağlık bilgisi”, “kişilik kuramları”, “davranış bozuklukları”, “klinik psikoloji”, “mesleki danışma”, “eğitim psikolojisi” içerikli derslerin ve dahasının kapsamında da kaynak kitap olarak kullanılabilecektir.
Mutluluğa ulaşma reçetelerini içeren sayısız kişisel gelişim kitapları bulunmaktadır. Literatürde ilk kez bu kitap, popüler psikolojinin varlığını tanıyarak getirdiği katkılara eleştirel olarak bakabilmeyi sağlamaktadır. Popüler psikoloji kitaplarının çekici ve ayartıcı yüzlerinin altında olana öğrenciyi götürmeye çalışmakta ve tipik kusurlarını analiz etmektedir. Amacı, öğrenciye akademik ve popüler psikoloji arasında ortak yüzü ve bağı göstermek, öğrencinin bu tür alanyazının daha ciddi ve dikkatli tüketicisi olmalarını sağlamaktır.
Ayça Çekiç Akyol, Mevlüt Akyol Kurumsal yaşamın önemli iletişim araçlarından reklam ve halkla ilişkiler birbirini bütünleyen iki önemli alandır. Ortaya çıktıkları günden itibaren iletişim anlamında hem kaynağın hem de alıcının birçok ihtiyacını karşılayan reklam ve halkla ilişkiler çabaları günümüzde çok daha profesyonel, daha yaratıcı ve rekabetçi bir boyuta gelmiştir. Geleneksel araçlardan yeni medya araçlarına geçişle çehresi değişen bu iki alan özünde farklı amaçlara yönelik olsalar da yeni dünyada aynı amaçlara hizmet eden araçlara ihtiyaç duymakta ve orada varlık göstermeye çalışmaktadır. Bu çalışma, reklam ve halkla ilişkiler alanında bugünkü çerçeveyi çeşitli alanlar açısından ortaya koymayı hedeflemiş araştırmalardan/çalışmalardan meydana gelmektedir. Reklam ve halkla ilişkiler alanında günümüze kadar çok sayıda çalışma yapılmış olmakla birlikte dijital dünyanın etkisiyle her çalışma çok hızlı bir şekilde eskimektedir. Çünkü teknolojinin bu hızlı değişimiyle birlikte insan ihtiyaçları, toplumsal yapı ve bunları şekillendiren olgular, olaylar ve değerler hızla değişmektedir.
Bu kitap; reklam ve halkla ilişkiler alanında yapılmış güncel konu ve kavramları araştıran çalışmalardan oluşmaktadır. Reklam ve halkla ilişkileri; sosyal medya, sürdürülebilirlik, medyada hikâye anlatımı, siyasal iletişim, kamu yönetimi, tüketici davranışı ve dijital medya gibi yönleriyle ele alan bu kitap, 12 ayrı çalışmadan oluşmaktadır. Kitabın reklam ve halkla ilişkiler alanına yeni bir bakış açısı getirmesini temenni eder, keyifli okumalar dileriz.
Özal Karadeniz Birincil kaynaklara başvurularak yazılmış olan bu kitapta, reklam ve halkla ilişkiler alanlarında en çok kullanılan kuram ve modeller yer almaktadır. Bu kuramlar; neden-sonuç zinciri kuramı, bilgi işleme kuramı, çift süreç kuramları, şema kuramı, uyum kuramı, sosyal yargı kuramı, sosyal öğrenme kuramı, atıf kuramı, çifte tehlike kuramı, denge kuramı, ayırt edilebilirlik kuramı, klasik koşullanma kuramı, öğrenme kuramı, sosyal karşılaştırma kuramı, göstergebilim kuramı, sistem kuramı, oyun kuramı, diyalojik kuram ve mükemmellik kuramı olarak; modeller ise geleneksel etki hiyerarşisi modelleri, alternatif etki hiyerarşisi modelleri, FCB ızgarası, Rossiter-Percy ızgarası, ayrıntılandırma olasılığı modeli, durumsal model, halkla ilişkilerin dört modeli ve kişisel etki modeli olarak sıralanmaktadır. Kuram ve modellerin akabinde hisseleri Borsa İstanbul'da işlem gören 71 şirketin 5 yıllık bir periyottaki 2 milyona yakın TV reklamı ve 10 bine yakın basın bülteni verileri üzerinden yapılmış olan dinamik panel regresyon analizi yer almaktadır. Bu iletişim unsurları ile marka değeri arasında güçlü bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir. Analiz sonuçlarının literatür bölümünde yer alan bazı kuramların temel argümanlarıyla belirgin bir şekilde uyumlu olduğu görülmektedir.
Fikret YAMAN Nasıl ki su insanların yaşamını devam ettirebilmesi için gerekli ise, günümüzde reklam da işletmenin devamını sağlayabilmek için gereklidir. Bizim reklama ihtiyacımız yok diyen işletmeler için artık sonun başlangıcı gelmiş demektir. Çünkü bir işletme için reklam olmazsa olmazdır. Reklam sayesinde tanınılırlığı artan işletme ürünlerini daha iyi pazarlayabilecek ve kamuoyunda bir imaj oluşturabilecektir.
Reklamda işletmeler bazı kavramlara daha fazla önem vermeli ve bu kavramları bir bütün olarak düşünmelidirler. Bu çalışma işletmelere, reklamcılara ve paydaşlara reklamda; müşteriler, mesaj, medya, mal ve hizmetler ve maliyet kavramlarının gözardı edilmemesi gerektiği ve bu kavramların bir bütün olarak değerlendirildiğinde başarıya ulaşılacağını göstermek amacıyla hazırlanmıştır. Sayılan bu kavramlar “Reklamın 5 M”'si olarak ifade edebileceğimiz bir reklamı oluşturan bütünleyicilerdir.
Ali Arslanoğlu, Arzu Beycan, Eda Dilfiroz Pancar, Fevzi Zeyrek, Nilay Gemlik, K. Burcu Tümerdem Çalık, Merve Akbaş, Onur Yarar, Ramazan Özgür Çatar, Şirin Özkan, Zehra Kaşka Üreten İnsanın sosyal bir varlık olması, kendisini ve diğer insanları anlama ve anlaşılma isteği, iletişim kurmayı zorunlu hâle getirmiştir. Bu noktada “Sağlık çalışanı, sağlığın tüm paydaşları ile özellikle kriz anlarında anlamak ve anlaşılmak gayesi içinde olduğu için iletişim becerileri daha da güçlü olmalıdır.” varsayımı ile kaleme alınan bu kitapta iletişim sürecini kolaylaştıracak konulara vurgu yapılmaya çalışılmıştır. Bu kitabın ilgili herkese kaynak olmasını temenni ederiz.
Ali Yılmaz, Esra Öz, Gamze Çan, Hakan Değerli, Hakan Hakeri, Hasan Güllüpunar, Havvana Değerli, Haydar Sur, Hilal Seki Öz, İlker Köse, Murat Topbaş, Nazlı Şenyuva, Necla Yılmaz, Nesrin Çobanoğlu, Ramazan Erdem, Saniye Vatandaş, Turgut Şahinöz, Yunus Emre Öztürk Bu kitapta, sağlık ve hastalığın toplumsal yansımalarının iletişim zemininde incelenmesi amaçlanmıştır.
Konunun çok disiplinli çalışma gerektirdiği açıktır. Bu çerçevede kitap; tıp, hukuk, iletişim, sağlık yönetimi gibi farklı alanlarda çalışan uzmanların katkılarıyla ortaya çıkmıştır.
Her alanın kendine özgü bir araştırma ve inceleme geleneği bulunduğu için şekil ve içerik olarak bölümler arasında ortak bir standardizasyon hedefi güdülmemiştir. Böylelikle her alan kendi özgün bakış açısını kitaba yansıtabilmiştir.
Konuyu örgütsel perspektiften inceleyen yine ekibimizin editörlüğünde tamamlanan Sağlık Kurumlarında İletişim kitabı ile birlikte bu kitabın; sağlık hizmeti sunumunda görev alan sağlık personeline, bu alanda çalışacak araştırmacılara ve eğitim gören ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilerine faydalı olacağı düşünülmektedir.
Kitap, sizlerden gelecek eleştiri ve katkılarla sonraki baskılarında kendini yenileyecek ve geliştirecektir.
Zekiye Tamer Gencer İnsanlık tarihi kadar eski bir kavram olan iletişimin sağlık alanında hayati bir öneme sahip olduğu yeni binyılda mücadele ettiğimiz yoksulluk sorunsalı bağlamında geniş bir tartışma alanına sahip olan bu kitap kavramsal tanımlamalara yer vermektedir. Dünyanın en önemli sorunlarından olan sağlık haklarının eşitsizliği ve yoksulluk kavramlarının tanımlandığı bu çalışmada, iletişimin gücü ile bu meselelerle başa çıkmanın yol ve yöntemleri tartışılmaktadır. Son yılların popüler konusu olan sağlık iletişimi alanında üretilen bilimsel ve akademik çalışmalarda bahsedilen kavramların detaylı biçimde ele alındığı bu kitapta tüm kavramsal tanımlar yer almaktadır. Ayrıca ülkemizde sağlık ve yoksulluğa ilişkin güncel veriler ile konu derinlemesine tartışılmaktadır. Tüm okuyuculara ve sağlık iletişimi alanına katkı sağlaması dileğiyle...
Dilaver Tengilimoğlu, Perihan Şenel Tekin Teknoloji ekseninde dönen günümüz dünyası pandemi ve ekonomik krizlerin etkisi ile küresel, ulusal ve bireysel anlamda artık geriye dönemeyeceğimiz yeni bir gelecek inşa etmeyi zorunlu hâle getirmiştir. Dijitalleşme ve yeni iletişim araçlarında yaşanan gelişmeler, sağladığı fırsatlar yanında kurumlar için bir takım riskleri de beraberinde getirmiş ve birçok sektör köklü değişikliklerle karşı karşıya kalmıştır. Bu sektörlerin başında sağlık sektörü de yer almaktadır. Bu değişim süreci ile sağlık işletmeleri de tıpkı bireyler gibi iletişimi, tüm süreçlerinin merkezine koymak zorunda kalmıştır. Bilginin sınırsızca ve hızla arttığı ve paylaşıldığı bu yüzyılda çevreye uyum, etkin bir hakla ilişkiler ve iletişim gücü ile sağlanabilir. Kısaca yeni koşullara uyum, çevre ile etkili iletişim, rekabete dayanma ve varlığını devam ettirme eskisine göre daha fazla uzman iletişim becerilerini gerekli kılmaktadır. Bu gelişmelerden sağlık endüstrisi de payını almıştır.
Günümüz sağlık işletmelerinde yönetim dinamik bir süreçtir. Bu süreçte gerek sağlık kurumlarının çalışanları ile gerekse hasta, hasta yakını, tedarikçiler, rakipler ve diğer dış paydaşlar ile sağlıklı ilişkiler kurma ve sürdürme en önemli konulardan biridir. İşletmeyi, çevresi ve alt sistemleri ile birlikte bütüncül bir bakışla ele alan yönetim yaklaşımında;, iç ve dış hedef kitle ile etkili bir iletişim ortamı yaratma ve işletmenin çevreye uyumunu sağlama, rekabetin yoğun biçimde yaşandığı sağlık hizmetleri ekosisteminde halkla ilişkiler ve iletişim, işletmelerin en önemli stratejik silahıdır. Bu stratejik silah ise ancak etkili bir hakla ilişkiler departmanı ile hedefine ulaşabilir.
Bu kitapta, 21. yüzyılın getirdiği değişimin ışığında sağlık kurumlarında halkla ilişkiler ve iletişim ile ilgili öne çıkan konular ele alınmaktadır. Kitabın; sağlık hizmetleri yöneticilerine, yönetici adaylarına ve bu alanda faaliyet gösterecek olan öğrencilere katkı sağlamasını dileriz.
Aslı Ayaz, Atikullah Ghiasee, Ayhan Özkan, Bahar Atıcı, Burcu Arıcı, Burhan Albay, Ceren Gökçe , Ceren Işık, Dilek Dilli, Ekrem Baş, İpek Altınbaş, İshak Şan, Mehmet Taşar, Murat Çevik, Nur Dikmen, Özge Korkmaz, Seda Kurtaran, Serçin Taşar, Zeynep Uysal Dünyanın en zor yönetim alanlarından birisi olan sağlık yönetimi konusu gerek ülkemizde gerekse uluslararası çevrelerde son derece önemli bir çalışma alanı hâline gelmiştir. Sağlık kurum ve kuruluşları; çok sayıda meslek mensubunu istihdam etmek, bireylerin ihtiyaçlarını karşılamak, insan kaynaklarının planlanması ve yönetimi, finansal yönetim gibi birbirinden farklı pek çok faaliyetin bir arada yürütülmesini sağlamak zorundadır. Bu noktada insan ilişkilerinin çok yoğun olduğu sağlık sektöründe, gerek çeşitli sağlık sorunları nedeniyle hizmet bekleyen hasta ve hasta yakınları gerekse hizmet veren sağlık meslek mensuplarının yönetimle kurduğu iletişim önemli rol oynamaktadır. Etkili ve sonuç doğurucu bir iletişim için doğru iletişim teknikleri, dikkatli dinleme, anlaşılabilir konuşma, empati yapma, sempatik bir yaklaşım ve etkin bir beden dilinin sergilenmesi sağlık yönetimi iletişiminde oldukça önem arz etmektedir.
Kitap; Sağlık Çalışanları ile Mülki İdare Amirleri Arasındaki İletişim, Kişiler Arası İlişkiler ve Empati: İdarecilerin Empatik Eğilim Düzeylerinin Belirlenmesi, Hastanelerde Yöneticiler ve Sağlık Çalışanları Arasında İletişim: Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Hastane Klinik Sorumlu Hekimleri ile Hastane Yöneticileri Arasında İletişim, Hekimler Arası İletişimde Yaşanan Sorunlar ve Çözüm Önerileri, Hekim ve Hemşireler Arasındaki Etkili İletişimin Analizi, Hemşireler Arası İletişimde Sorunlar ve Çözüm Odaklı Yaklaşım, Yoğun Bakımlarda Çalışan Hemşireler ile Sağlık Personelleri Arası İletişim, Çocuk Hastalıkları Kliniklerinde Sağlık Çalışanları Arası İletişim, Ameliyathane Çalışanları Arasındaki İletişim Sorunlarına Genel Bakış, Hastane Öncesi Acil Sağlık Hizmetlerinde İletişim, Aile Hekimliğinde Hasta İletişimi, Aile Hekimleri Arasında İletişim başlıklı 13 bölümden oluşmaktadır. Bölümler ayrıntılı ve akıcı bir dille işlenmiş, güncel kaynaklar kullanılmıştır.
Sağlık Yönetiminde İletişim kitabı; eğitimciler, sağlık kurumları yönetimi alanına ilgi duyan öğrenciler, bu alandaki bilgi ve becerilerini geliştirmek isteyen profesyoneller ve ilgi duyan herkesin yararlanabileceği bir kaynak kitap niteliğindedir.
Ahmet Uyar, Ahmet Yalçın Kaya, Alpaslan Öngel, Fırat Ata, Hamdi Şahin, İsmail Şan, Mahmut Kutlu, Mesut Coşkun, Murat Birol, Sanem Bengü, Vahit İlhan, Vahit Özdemir “Sanal Dünya Sosyal Medya: Metalar ve Metaverse” isimli bu kitap; “Sanal Dünya ve Metaverse”, “Sanal Dünyada Habercilik ve Enformasyon” ve “Sanal Dünyada Kültür ve Metalaşma” ana bölümlerinden oluşmaktadır. Kitapta; sanal dünyanın sunmuş olduğu evren ile gerçeklik kavramları kapsamında tartışmalar yürütülmekte, görselliğin arkasındaki algıya verilen değer örnekler üzerinden eleştirel paradigmada değerlendirilmektedir. Türkiye'nin farklı üniversitelerinden ve alanlarında uzmanlaşmış akademisyenlerin katılımlarıyla oluşturulan çalışmanın yeni medya hakkında merak edilenlere farklı bir bakış açısı sunacağı düşünülmektedir.
Ayhan Biber Hem sivil toplum örgütü hem de halkla ilişkiler kavramı henüz ülkemizde sağlıklı bir zemine oturamamıştır. Üç bölümden oluşan bu kitap, sivil toplum örgütlerinin halkla ilişkiler kapsamındaki temel sorunlarına ve çözüm önerilerine yönelik hazırlanmıştır.
Aysel Aziz Siyasal İletişim kitabı, ilk çıktığı 2003 yılından bu yana sürekli gözden geçirilmiş, genişletilmiş ve güncellenmiştir. Kitabın bu basımında da 8. basımda hem biçim hem de içerik olarak yapılan değişiklikler; yapılan güncellemeler aynen korunmuştur
Kitapta iletişim olgu ve süreci, iletişim olgusu temeline dayanılarak ancak siyasal söylemin de özellikleri dikkate alınarak anlatılmaktadır. Geniş tanımı ile tüm siyasal iletişim aktörleri, siyasal söylemdeki özellikler, türler, yöntem ve teknikler ile siyasal iletişimde kendine özgü bir yeri bulunan medya ve siyasal iletişim ilişkisi; kitabın üzerinde özellikle durduğu olguları oluşturmaktadır.
Kitap, siyasal iletişim aktörlerinden siyasal partilerin iletişimine özel bir yer vermekte ve siyasal partilerin gerek geniş ve gerekse dar zaman dilimleri içerisinde yapılan siyasal kampanyaları ve özellikle seçim kampanyaları üzerinde ağırlıklı olarak durmakta; Türk siyasal yaşamından örnekler vererek çok yakın tarihin siyasal kampanyalarını yorumlayarak anlatmaktadır.
Kitabın son kısmında ise siyasal iletişim ile ilgili olarak dünyada ve Türkiye'de yapılan araştırmalara değinilerek genel bir değerlendirme yapılmaktadır.

Fatih Değirmenci Siyasal iletişim, siyasetin kadim bilgi birikimini iletişimsel bir bakışla yeniden değerlendirmenin sağlayacağı çok boyutlu ve katmanlı ilişkiler ağını ifade eder. Siyasal iletişim konusuna gün geçtikçe artan ilgi, büyük ölçüde uzmanlar ve profesyonel politikacıların belirlenen amaçlara ulaşmada bu alanı araçsallaştırma temayülünden kaynaklanır. Oysa siyasal iletişim politik düzlemde anlama, anlatma, çatışma, uzlaşma, dayanışma gibi edimlerin hakikiliği ve sürekliliğiyle anlam kazanır. Böylesi bir yaklaşım, siyasal iletişimi toplumun ortak iyisini bulmanın temel parametrelerinden biri hâline getirebilir.
Bu kitap, siyasal iletişim konusunda teorik ve pratik perspektifteki çalışmaların derlendiği bir seçki mahiyetindedir. Bu çerçevede kitapta, siyasal iletişimin kavramsal ve kuramsal temellerinden pratikteki en güncel uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede birbirinden farklı ama birbirini bütünleyen çalışmalar yer almaktadır. Siyasal iletişim bağlamında medya, retorik, propaganda, small data, beden dili, dezenformasyon, dijital diplomasi gibi konuların yanı sıra çeşitli siyasal kurum/aktörlerin siyasal iletişim etkinliklerinde yeni medya kullanım pratikleri, yönetim bilişim sistemlerinin siyasal iletişimdeki yeri gibi güncel yaklaşımlar ile konuyla ilgili bibliyografik araştırmalar kitabın kapsamı dahilindedir.
Rafet Aykut Akay Siyasal iletişim uygulamalarındaki gelişim,
toplumların demokrasi yapısındaki gelişime
ve kitle iletişim araçlarının gelişimine paralel bir
seyir sunmaktadır. İlk önemli örnekleri Amerika Birleşik
Devletleri’nde görülen siyasal iletişimin dünyaya yayılımı
ise yine bu ülke önderliğinde gerçekleşmiştir.

Siyasal iletişimin ülkemizdeki gelişim seyri, Amerika Birleşik Devletleri'nin
ve Batı Avrupa demokrasilerinin aksine yavaş gerçekleşmiştir. Siyasal iletişimin
sistemli, sürdürülebilir uygulama örneklerine çok az rastlandığı ülkemizde, bilinen bazı
yanlışların yıllarca tekrarı ve beraberinde getirdiği yanlış algılar 2000’li yıllara
kadar süregelmiştir.

Tüm bu yanlış algı ve uygulamaların tespit edilerek siyasal iletişimin daha doğru bir çizgide
seyretmesi gerektiği fikrinden yola çıkılan bu çalışmada, Siyasal İletişim Danışmanı
anlayışı ele alınmıştır. Ülkemiz siyaseti içinde doğru tanımlanamamış, kendine uygun
doğru bir alan bulamamış olan siyasal iletişim danışmanı anlayışı, bu çalışma kapsamında
ele alınmış ve öne sürülen fikirleri güçlendirmek amacıyla Türkiye’den alanlarında uzman
olan farklı isimlerin görüşleriyle daha doğru tanımlanmaya ve bu doğrultuda da daha
uygun bir konuma kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Abdulkadir Gölcü, Ahmet Tarık Türkmenoğlu, Aysu Uğur Balcı, Betül Hande Doğan, Betül Karadeniz, Elif Kaya, Enderhan Karakoç, Fatma Çakmak, Hamide Sarıtaş, Hasan Rençber, Murat Başarır, Mustafa Akdağ, Nurullah Zafer Kartal, Onur Taydaş, Pınar Güner Koçak, Salih Gürbüz, Şükrü Balcı, Ümit Arklan, Zakir Avşar, Zühal Fidan Baritci İletişimin farklı alanlarına yönelik ulusal ve uluslararası boyutta her yıl çok sayıda bilimsel araştırma ve yayın yapılmaktadır. Çalışılan alanlar içerisinde, iletişimin hemen her safhasında izlerini bulabileceğimiz siyasal iletişim kavramı, ayrı bir öneme sahiptir. Günümüzde değeri artarak devam eden böylesine kapsamlı bir olguya yönelik çalışmalar, özellikle 21. yüzyılla birlikte daha fazla ilgi görmeye başlamıştır. Bu durumun nedenlerini geniş bir yelpaze içerisinde, bir dizi sıralamaya tabi tutmak mümkündür. Öyle ki yeni dönemle birlikte teknolojideki gelişmeler ve bunun iletişim alanına etkileri, demokrasinin gelişmesi ve iletişim özgürlüğüne ilişkin normların daha geniş boyutlu olarak kabul görmesi, medya ve iktidar ilişkilerindeki gelişmeler bu alana yönelik ilgi ve çalışmaların yoğunlaşmasının sebepleri arasında gösterilebilmektedir.
Siyasal iletişim kavramının disiplinlerarası bir çalışma alanı olması, alanın iletişim bilimcilerin yanı sıra diğer bilim dallarında da araştırma konusu olmasına imkân sağlamaktadır. Bu durum, aynı zamanda farklı araştırmacılar tarafından siyasal iletişim başlığı altında çok sayıda araştırma yapılmasına zemin hazırlamaktadır. Bu perspektiften bakıldığında, siyasal iletişimle ilgili araştırmalar yapan akademisyenlerin siyasal iletişimin teorik boyutu ile ilgili çalışmalarının bilimsel bir kitapta toplanması, sadece iletişim alanı ile ilgili değil, diğer bilim dallarında çalışanlar için de önemlidir. Bu çalışmanın, sayılan nedenlerin yanı sıra siyasal iletişimin teorik boyutuna ilişkin literatüre de büyük katkı sağlaması beklenmektedir.
Adem Doğan, Bayram Oğuz Aydın, Cengiz Anık, Enderhan Karakoç, Erdal Dağtaş, Göksel Göker, Halil Şeker, Konur Alp Koz, Lütfü Pınar, Mehmet Sezai Türk, Mustafa Bostancı, Neslihan Göker, Oğuz Göksu, Oğuz Güner, Onur Bekiroğlu, Onur Taydaş, Salih Gürbüz, Semay Buket Şahin, Şükrü Balcı, Türkay Türkan Ünlü Demokratik toplumlarda siyasetçilerin seçmenleriyle olan iletişimi büyük önem arz etmektedir. İktidarı elde etmeyi amaçlayan her kişi ya da siyasi parti, siyasal alandaki aktörlerin büyük çoğunluğunun rızasını almalı, yanı sıra da iktidarı devam ettirebilmek için yine bu aktörlerle olan bağlarını sürdürebilmelidir. Çünkü siyasetçilerin başarılı bir siyasi mücadele sürdürebilmesi, seçmenini iyi analiz etmesi ve etkili bir seçim stratejisi geliştirmesine bağlıdır.
İşte burada devreye siyasal iletişim girmektedir. Ne zaman hangi iletişim araçlarının kullanılacağı, kısa ve uzun vadede nasıl hareket edileceği, siyasi aktörlerin kamuoyuna nasıl sunulacağı, medya araçlarında hangi resim ve görüntülerin kullanılacağı, konuşma içeriklerinin ve süresinin nasıl olacağı ve bunların genel ve belli gruplara göre değişip değişmeyeceği, siyasal iletişim uzmanlarının önemle üzerinde durduğu konular arasında yer almaktadır. Siyasal iletişim, etkili bir tanıtımı getirebileceği gibi doğru stratejilerin izlenmemesi, günümüz iletişim kanallarının anlık ve hızlı dağılımı ile seçmen kaybına da neden olabilmektedir.
Siyasal iletişim sadece seçim ve referandum süreçlerinde hatırlanması gereken bir konu olmaktan öte sürekli canlı tutulması gereken siyasal alanın önemli bir kanalıdır. Bu noktada siyasal iletişim alanında kimi zaman farklı uygulamalara ve yöntemlere de başvurulduğu görülmektedir. Siyasal iletişim alanına ilişkin analizlerin, incelemelerin ve örnek çalışmaların yer aldığı bu kitap, siyasal iletişime ilgi duyan, bu alanda çalışmak isteyen kişilere de bir kaynak olarak hazırlanmıştır.
Cihat POLAT 'Siyasal propaganda', 'siyasal iletişim' ve 'siyasal pazarlama' kavramları bir arada kullanıldığında 1900'lerin ilk çeyreğinden günümüze kadar siyasal alanda kullanılan tanıtım, iletişim ve ikna yaklaşımlarının kısa bir özeti ve bu yaklaşımların gelişim seyri ortaya çıkar. Ancak siyasal yaşam gibi son derece dinamik ve her gün yeni doğuşlara, yeniliklere ve sürprizlere gebe bir alanda yüz yıl ya da elli yıl öncesinin anlayışları ve yöntemleriyle yola devam edilebilir mi? Elbette 'Hayır!' Çünkü bu, yaşamın akışına ve doğasına aykırı bir durumdur. Bu nedenle tek taraflı, tek yönlü ve tek özneli propaganda yaklaşımı 1950'lerden sonra –siyasal iletişimin getirdiği radikal paradigma değişimine bağlı olarak- yerini yavaş yavaş iki taraflı ve iki yönlü bir yaklaşım olan siyasal iletişime bırakmıştır. Ancak siyasal iletişim de siyasal alana (mesaj odaklı) belli bir perspektiften bakmaktadır.
Hâlbuki, 21. yy'da söz konusu alana bütün unsurları ve çevresiyle birlikte daha sistematik, çok yönlü, seçmen odaklı, seçmen memnuniyetini merkeze alan ve bütüncül yöntem ve yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Asli enstrüman olarak iletişimi kullanan siyasal pazarlama (parti ve aday gibi), siyasal unsurların amaçlarına siyasal alanın asli yapı taşları olan seçmeni merkeze alarak ve seçmen memnuniyetini sağlayarak ulaşabileceklerine inanır. Siyasal alanı bir pazar olarak görür ve ona yaklaşımında pazarın bütün unsurlarını, birbirleriyle ilişkilerini, etkileşimlerini ve bütün çevresel faktörleri birlikte ele alır; belirlenen amaçlara siyasal pazarlamanın araçlarını, yöntemlerini ve kendine özgü bakış açısını kullanarak ulaşmayı önerir. Bu öneri demokratik ülkelerde hızla kabul gördüğünden, bugün siyasal pazarlama yaklaşımı siyaset alanında yoğun olarak kullanılmaktadır.
Türkiye'de bu konularla ilişkili, siyaset bilimi ve siyasal iletişim alanlarında kendine özgü bakış açılarıyla yazılmış çeşitli kitaplar bulunmakla birlikte, siyasal pazarlamanın özgün ve sistematik bakış açısını ortaya koyan kapsamlı çalışmalar konusunda ciddi bir ihtiyaç vardır. Buradan hareketle bu kitap, tamamen fiili bir ihtiyaçtan kaynaklanarak yazılmıştır ve kitabın Türkiye'de siyasal pazarlama ve iletişim alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inanılmaktadır.
Başak Solmaz, Bilgehan Gültekin, Faruk Ataay, Kasım Karaman, Süleyman Karaçor, Zakir Avşar Kitle iletişimi ve medya alanında son 50 yılda yaşanan büyük gelişmeler, demokratik siyasi faaliyetleri de büyük ölçüde etkilemiştir. Akıllı telefonları, tabletleri veya bilgisayarlarıyla her tür enformasyona, habere, kültür-sanat ürününe ve eğlenceye çok kolay bir biçimde ulaşabilen günümüz insanı, artık ülke sorunlarından ve siyasi gelişmelerden çok çeşitli kaynaklardan haberdar olabilmenin yanı sıra siyasi tartışmaları, uzman görüşlerini ve çözüm önerilerini de medya aracılığıyla izleyebilmektedir. Medyanın siyasetin asıl sahnesine dönüştüğü böyle bir dünyada, sosyal medya da insanların siyasi tartışmalara katılabildiği ve görüşlerini ortaya koyabildiği yeni bir kamusal alan niteliği kazanmaktadır.
Siyasi faaliyetlerin büyük ölçüde medya ve sosyal medya üzerinden gerçekleşmeye başladığı bir çağda, demokrasinin siyasi katılım, siyasi iletişim, seçim kampanyaları ve propaganda, siyasi pazarlama ve reklam, kamuoyu oluşumu gibi pek çok ögesi yeni biçimlere bürünmektedir. Ancak, bu süreçte seçmenleri yönlendirmeye yönelik algı yönetimi çabalarının da artmış olması, siyasi güven sorununu en önemli başlıklardan biri hâline getirmektedir.
Siyaset, medya ve seçmen konusundaki yeni gelişmeleri farklı boyutlarıyla tartışmaya açan bu kitap, Siyaset Bilimi ve Siyasi İletişim bilim dallarında araştırmalar yapan uzman akademisyenlerce hazırlanan 12 bilimsel makaleden oluşmaktadır.
Mehmet Fidan Siyaset ve maj ilişkisi siyasal arenada halkla ilişkiler siyasal reklamın kurumsal boyutları siyasal ikna siyaset konuşma ve hitabet siyasal pazarlama siyaset ve sosyal medya alanlarını incelemektedir
Kamuran Gülarslan Değer Siyasetin zihinlerde oluşan algılara dayandığı düşünüldüğünde korkunun insan bilincini etkisi altına alarak araçsallaştırdığı, diğer bir ifadeyle korku ile manipüle eden zihinlerin kolayca yönlendirilebildiği söylenebilir. Bu durumda insan aklının, mantığının ve iradesinin saf dışı bırakıldığı ortamlarda özgür bir toplumdan değil sürü psikolojisinin hâkim olduğu bir kitle toplumunun varlığından söz edilebilir. Kitle toplumlarının genel yapısını ise dışlanma korkusu oluşturur, dolayısıyla korkuların esaretinde yaşayan kitlelerin gönüllü üyeleri, kendi kaderlerini çizme yetilerinin ötesinde kendileri için çizilen kaderi yaşamak zorunda kalırlar.
Bu kitapta, insanlık tarihinin ilk dönemlerinden günümüze bireylerin ve toplumların yaşadığı korkuların yanı sıra psikolojik, sosyolojik, siyasal ve iletişim bilimleri açısından korkuya yönelik yaklaşımlar üzerinde durulmaktadır. Farklı siyasal sistemlerde korkunun üretilmesi ve kitleler üzerinde denetim mekanizması aracı olarak kullanılması, Türkiye'de kitlelerin yönetiminde korkunun üretilmesi ve kullanılmasında kitle iletişim araçlarının rolü ortaya konulmaktadır. Siyasal iktidarların korkuyu oluşturma nedenleri ve korkuyu toplumda yayma yöntemlerinin de ele alındığı kitapta, Cumhuriyet'in kuruluşundan günümüze (1923-2011) Türk toplumunun siyasal, ekonomik, sosyokültürel korkuları incelenmektedir. 1983 Genel Seçimi'nin başlangıç noktası olarak seçildiği çalışmada, 1987, 1991, 1995, 1999, 2002, 2007, 2011 genel seçimleri'nde ANAP, DYP, CHP, DSP, MHP, SHP, RP, FP, AKP, BDP ve BBP'nin siyasi liderlerinin miting konuşmalarının gazete haberlerine yansımaları, içerik analizi yöntemiyle incelenerek toplumu ikna etmek amacıyla kullanılan korku iletileri belirlenmektedir.
Aysel Aziz Sosyal bilimlerde araştırma nasıl yapılır? Kitap, bu soruyu A'dan Z'ye cevaplamaya çalışıyor; araştırmanın düşünce aşamasından başlayarak hangi süreçlerden geçtiğini, tasarımının nasıl yapıldığını, araştırma ile ilgili veri kaynaklarının nasıl toplandığını, ne gibi gözlem tekniklerinin bulunduğunu anlatıyor. Bu gözlem teknikleri içerisinde, zamanımızda hem akademik çalışmalarda hem de toplumsal amaçlı araştırmalarda kullanılan dolaylı ve dolaysız yöntem ve veri toplama teknikleri anlatılıyor. Pek çok alanda ihtiyaç duyulan yaygın gözlem tekniklerinden anket (sormaca) hazırlamanın özellikleri üzerinde duruluyor. Yaygın ve yoğun gözlem teknikleri olarak kullanılan monografi, içerik ve söylem çözümlemeleri ile farklı disiplinlerde giderek yaygınlaşan dolaysız gözlem yöntemlerinden sözlü tarih çalışmaları ve eylem araştırmalarına da yer veriliyor. Araştırmanın son bölümünde ise bir araştırmanın bulgularının ve sonuçlarının yazımındaki kurallar anlatılıyor.
Araştırmanın “Ekler” kısmında ise kitabın içinde anlatılan veri toplama teknikleri ile ilgili güncelleştirilen örnekler ile alana ilişkin jargon tanımlamaları yer alıyor.
John J. Macionis Sosyoloji öğrenmek; toplumu, toplumları ve kendimizi anlamaktır. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki insanların çoğu, özellikle ekonomik gelecekleri konusunda kaygılı. Toplumu oluşturan kurumlar ve sosyal sorunlar hakkında bilgi edinerek çözümler üretmemiz kolaylaşır. Sosyoloji, toplumun bütün birimlerinde artan bir hızla gerçekleşen sosyal değişmeyi de yansıtır. Kısaca dünyayı daha iyi algılamak, işleyişini anlamak için bu eser, hem bilgilendirici hem de eğlencelidir.
Bu kitap, üniversite öğrencilerine hitap etmekle birlikte sosyolojiyle ilgilenen herkesin bir şeyler bulabileceği bir eserdir. Eğer aktif bir sosyoloji öğrencisi ve sosyolojik düşünce tasarımcısı olmak istiyorsanız, bu kitap sizin için çok iyi bir başlangıç olacaktır.