Halkla İlişkiler \ 2-4
Aslı İcil Tuncer Bu kitap; halkla ilişkiler kampanyalarının nasıl üretileceği, kampanya sürecinde hangi aşamaların planlanması gerektiği ve bu aşamaların nasıl uygulamaya dönüştürüleceği sorularını yanıtlamak amacı ile yazılmıştır.
Halkla ilişkiler kampanyalarındaki adımlar; farklı araştırma biçimleri, araştırmalara ilişkin sorular, kısa-uzun süreli hedefler, etkileşim kurulacak grupların içgörüleri, iletişim konsepti ve etkinliklerin üretiminde yaratıcılık, etkinlik hazırlıkları ve takvimleme, bütçenin oluşturulması, değerlendirme gibi başlıklarla açıklanmaktadır. Kitap, halkla ilişkiler kampanyaları sürecindeki soruları, yöntem ve yaratıcılığa ilişkin örnekleri ile bir rehber niteliğindedir.
Ahmet Tarhan, Aydan Başçalışkan Devli, Beyza Beşikci, Göker Gülay, Hasan Altincik, Hasan Güllüpunar, Kahraman Kağan Kaya, Melis Yalçın, Meryem Okumuş, Murat Başarır, Mustafa Akdağ, Nedim Karaduman, Nur Banu Ateş, Nuray Yılmaz Sert, Özer Silsüpür, Pınar Güner Koçak, Sema Yıldırım Becerikli Halkla ilişkiler disiplininin en önemli eksikliklerinden birisi kuramsallaşma sorunudur. Halkla ilişkiler kuramları, tarihteki uygulamaların gruplandırılması ve dönemin spesifik özelliklerine göre sınıflandırılmaktadır. Bu kitap, halkla ilişkiler kuramlarının P. T. Barnum, Ivy Lee ve Edward Bernays'ın yürüttükleri halkla ilişkiler uygulamalarının ötesinde olduğunu ve farklı tekniklerin ve kuramsal araştırmaların olduğunu ortaya koymaya çalışmaktadır. Kitapta halkla ilişkiler disiplininin kuram ve yaklaşımları ana akım ve eleştirel akım olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Ana akım halkla ilişkiler kuram ve yaklaşımlarında halkla ilişkiler disiplinine ilişkin temel kavramlar, Basın Ajansı modeli, Kamuoyu Bilgilendirme modeli, İki Yönlü Asimetrik model, İki Yönlü Simetrik model, Karma Motifli Halkla İlişkiler modeli, Diyalogsal Halkla İlişkiler modeli, Mükemmellik Yaklaşımı, Oyunlaştırma kuramı, Kişisel Etki kuramı ve Kültürel Yorumsamacı/Tercüman kuramı yer almaktadır. Eleştirel halkla ilişkiler kuram ve yaklaşımlarında halkla ilişkiler disiplininin genel bir eleştirisi, Demokrasi kuramı, Spin Doktorluk ve Kara (Black PR) Halkla İlişkiler yaklaşımları ortaya koyulmuştur. Kitabın önsözü Kişisel Etki kuramını geliştiren Prof. Dr. Kristinamurthy Sriramesh tarafından yazılmıştır.
E. Pelin BAYTEKİN Pazarlama neredeyse insanlık tarihinin başlangıcından bu yana söz konusu olan bir kavramdır. Zaman içerisinde küreselleşme, beraberinde oluşan rekabet olgusu, bilgi iletişim teknolojilerinde ve tüketicilerde meydana gelen değişimler pazarlamanın da bir evrim içerisine girmesini beraberinde getirmiştir. Son yıllarda ilişkisel pazarlama, veri tabanlı pazarlama, niş pazarlama, nöropazarlama, pazarlama amaçlı ağızdan ağıza iletişim, amaca yönelik pazarlama, sosyal pazarlama, doğrudan pazarlama, deneyimsel pazarlama ve etkinlik pazarlaması sıkça ele alınan pazarlama yaklaşımları olarak karşımıza çıkmaktadır.
Kökeni çok eskilere dayanan bir kavram olan halkla ilişkiler ise planlı, karşılıklı etkileşime dayalı, ilişki yönetimini temel alan, uzun soluklu çabalar bütünü olarak tanımlanmaktadır. Yaklaşık 500'e yakın tanımı olan halkla ilişkiler ile pazarlama arasında nasıl bir ilişki olduğu uzun yıllardan beri tartışılmaktadır. Literatür incelendiğinde, iki disiplin arasındaki bağ ile ilgili farklı yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Fakat özellikle bütünleşik pazarlama iletişimi ile birlikte, pazarlama ve halkla ilişkilerin eşit işlevlere sahip yapılar olduğunu kabul eden yaklaşımların varlığı dikkatleri çekmeye başlamakta; bu bakış açısına sahip olanlar, günümüz rekabetçi ortamında iki disiplinin ayrı bir biçimde hareket etmesinin, ayrı plan ve programlara sahip olmasının mümkün olmadığını dile getirmekte ve bütünleşik bakış açısını tercih etmektedirler.
Bu çerçevede çalışma içerisinde, güncel pazarlama yaklaşımları irdelenmeye çalışılmış, halkla ilişkilerin pazarlama ve güncel pazarlama yaklaşımlarıyla ilişkisi ele alınmıştır.
Engin Çelebi Halkla ilişkiler stratejileri, kuruluşların önemli hedef kitleleriyle olan ilişkilerinin kalitesini geliştirebilmeleri için teorik bir çerçeve sunmaktadır. Halkla ilişkiler uygulayıcıları için hedef kitleler oluşturma ve her bir hedef kitle grubuna yönelik mesajlar tasarlama doğal bir yöntemdir. Ancak hedef kitle grupları her zaman belirli normlara uygun davranmayabilir. Bu yüzden hedef kitle gruplarını belli kalıplara katmak ve klişelere sığdırmak doğru olmayabilir. Bu kitapta, halkla ilişkilerde ilişki geliştirme stratejilerinin farklı kuruluşlarda, farklı ortamlarda ve farklı hedef kitle grupları üzerinde nasıl uygulanacağının anlatılması, hedef kitleler ile etkili ve uygun bir biçimde ilişkilerin geliştirilmesi için gerekli olan bilgi ve beceri ihtiyacının karşılanması amaçlanmıştır.

Fraser P. Seitel, Fraser Seitel'ın kaleme aldığı bu kitap, halkla ilişkiler çalışmalarını kuram ve uygulama iş birliği içinde profesyonel bilgi birikimi ile ele almaktadır. Sosyal medya, etik ve kurumsal iletişim alanına giren bütün çalışmalarla ilgili detaylı birçok bilgiyi bulabileceğiniz bir kitap olan Halkla İlişkiler Uygulaması'nda samimi, neşeli ve gerçekçi bir üslupla anlatılan olaylar; sizleri halkla ilişkilerin heyecanlı dünyasına sürükleyecek.
Sorun yönetimi, kriz iletişimi, sponsorluk, sosyal sorumluluk, itibar ve imaj yönetimi, yeni teknolojiler ve etik vb. ile ilgili konular nedenleri, sonuçları ve etkileriyle farklı halkla ilişkiler yöntem ve araçları bağlamında tartışılarak içselleştirilmeye çalışılmaktadır.
Akademik alana, öğrencilerimize, kurumlarının kapasitesini iyileştirmeye ve yükseltmeye çalışanlara, bu kurumların kamu kuruluşlarıyla dürüst ve etkin bir biçimde muhatap olan liderlerine yönelik yararlı ve gerekli bir rehberdir.
Ahmet Yatkın, Ümmühan Nazan Yatkın Bu kitapta, halkla ilişkiler ve genel olarak iletişim kavramları ve uygulama alanları üzerinde durulmuştur.
Yönetici ve orta kademe yöneticilere, halkla ilişkiler faaliyetlerinde ve iletişimlerinde yararlı olacak konular kitapta ifade edilmeye çalışılmıştır. Halkla ilişkilerin gelişimi ve günümüzdeki önemi, bir yönetim işlevi olarak iletişim, iletişim engelleri, bu engellerin giderilmesi, örgütsel iletişim ve iletişimde kalite başlıkları altında konular detaylı ele alınmıştır.
Kitabın konuyla ilgili eğitim gören öğrencilere ve alanda çalışanlara yardımcı olacağına inanılmaktadır.
Emel Tanyeri Mazıcı, Kürşad Gölgeli, Murat Başarır, Mustafa Akdağ, Mustafa Cıngı, Mustafa Koçer, Nilay Akgün Akan Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneğinden ödün vermeden günümüz ihtiyaçlarını karşılamak anlamına gelen sürdürülebilir kalkınma, son yıllarda dünyanın öncelikli konuları arasında yerini almaktadır. Ekonomik büyüme ile refahın artacağı felsefesiyle yola çıkan ve kapitalist anlayışla büyük değişim ve gelişmelerin yaşandığı dünyada doğal çevre göz ardı edilmiştir. Doğal kaynakların dünyanın kendini yenileyebilme kapasitesinin üzerinde tüketilmesi, dünyanın zamanla yıpranmasına, kırılgan hale gelmesine ve felaketin eşiğine doğru sürüklenmesine yol açmaktadır. Bu kırılganlık ekosistemdeki tüm paydaşları olumsuz yönde etkilemiş, gerilimlerin artmasına ve yaşam kalitesinin düşmesine neden olmuştur.
Çevrede meydana gelen felaketler, sosyal ve ekonomik sorunlar artmaya başladığında dünyadaki yaşam biçimlerinin aynı yöntemlerle sürdürülemez olduğu artık hissedilir biçimde ortaya çıkmaktadır. Tüm çabalara rağmen yıllar itibariyle yapılan değerlendirme toplantıları, hedeflerin çok gerisinde kalındığını, alınan tedbirlerin ve uygulamaların dünyanın kurtuluşu için yeterli olmayacağını göstermektedir. Bu konuda farklı bilim alanlarında çalışmalar yapılarak sürdürülebilir kalkınma anlayışının toplum tarafından daha iyi benimsenmesi ve yaşam biçimlerinin buna göre tasarlanması gerekmektedir. Halkla ilişkiler ve iletişim çalışmalarının sürdürülebilir kalkınmanın çevresel, ekonomik ve sosyal hedeflerinin benimsenmesinde ve sürdürülebilir yaşam felsefesinin oluşturulmasında önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Kitapta yer alan çalışmalar bu bakış açısı ile hazırlanmıştır. Başta araştırmacı, öğrenci ve meslek profesyonelleri olmak üzere sürdürülebilirlik ve halkla ilişkiler konusuyla ilgilenen tüm okuyuculara faydalı olması ümidiyle…
G. Banu Dayanç Kıyat Krize yakalanmamak veya krizlerden fırsat yaratmak için gerekli olan yol haritasını bu kitapta bulacaksınız. Unutmayın: Öncelikle kendinizi iyi tanıyın ve itibarınızı artırmak için algıyı doğru yönetin!
Aslı İcil Tuncer, Benita Steyn, Çiğdem Karakaya Şatır, Fulya Erendağ Sümer, Zuhal Gök Demir Bu kitap; halkla ilişkiler için öngörülen ve bir sirk organizatörü olan P. T. Barnum'un uygulamaları ile halkla ilişkilerin nasıl ortaya çıktığına odaklanan iletişim uygulamalarının yönetiminden halkla ilişkilerin gerçekte ne olduğuna odaklanan sosyal (enterprise) strateji düzeyindeki stratejik iletişim yönetimi işlevine dönüşümü anlatır.
Halkla ilişkilere bu perspektiften bir bakış; halkla ilişkilerin algılanışına salt halkla ilişkiler pratisyeninin (halkla ilişkiler eğitimi almamış ve yaptığı her işin medya görünürlüğüne odaklanan) oynadığı rol üzerinden değil aynı zamanda halkla ilişkileri ortaya çıkaran, şekillendiren birbirine bağlı birçok etken üzerinden açıklayan bir paradigmayı yansıtır.
Bilgehan Gültekin Kurum ile hedef kitleleri arasında en az ve en sağlıklı iletişim kanalı olarak da nitelendirebileceğimiz etkinliklerin, beklenen neticeye ulaşabilmesi için, politika ve stratejiler doğrultusunda yapılacak planlamaların, belirli bir disiplin içinde realize edilebilmesi, etkinlik yönetiminin temel prensiplerinin bilinmesi ile mümkündür. Hazırlanan bu çalışma, uygulamacılara rehber olacak düzeyde, etkinlik yönetiminin en ince unsurlarına kadar değinen ve okuyucusunu bilinçlendirme kapasitesi olan bir çalışma olup bu alanda yapılmış çok nadir çalışmalardan biridir.
Berkan Bayındır Teknolojik gelişmeler ve internetin sağladığı yeni olanaklarla iletişim alanı da tüm bu gelişim ve değişimle türevlerini üretirken hem bireylere hem de kurumlara yeni imkânlar sunmaktadır. Tarih boyunca iletişim, üzerine düşünülen ve araştırma yapılan bir alan olmuştur. Özellikle Web 2.0'ın sağladığı etkileşimli dijital iletişim şüphesiz ki kurum ve kuruluşların da ilgisini çekmektedir ve kaçınılmaz olarak kendilerini bu sürecin içinde bulmaktadırlar. Temel olarak bir kurumla onun paydaşları arasındaki iletişimin yönetilmesinden sorumlu olan halkla ilişkiler birimlerinin de bu değişim ve gelişime uyum sağlaması gerekmektedir.
Dijitalleşmenin görünür kıldığı ve son yıllarda daha da popülerleşen diğer bir olgu da oyunlaştırmadır. Oyun olgusundan hareketle temelde oyun olmayan ortamlara oyun mekanik ve dinamiklerinin eklenerek bir sürecin katılımcılar için daha motive edici hâle getirilmesi oyunlaştırma olarak ifade edilmektedir. Halkla İlişkilerde Oyunlaştırma: Procter & Gamble Mobil Uygulamasının İncelenmesi isimli bu kitap; iletişim, halkla ilişkiler, oyun ve oyunlaştırma olgularını adı geçen mobil uygulama ve uygulamayı kullananların etkileşimini halkla ilişkiler bağlamında oyunlaştırma olgusu çerçevesinde değerlendirmektedir.
Ayhan Biber Halkla İlişkiler, kavramsal çerçevesi henüz çok net şekilde çizilebilmiş bir akademik çalışma veya uygulama alanı olmadığından, kavram kargaşası bu alanın önemli bir sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Diğer yandan, halkla ilişkiler kapsamında değerlendirilen birçok yöntem ve tekniğin, farklı amaç ve yapıdaki farklı örgütlerde uygulama alanı bulması, halkla ilişkilerin bu farklı örgütlerin amaçlarıyla ilişkili olarak farklı şekilde algılanıp tanımlanmasına neden olmaktadır. Tüm bu sorunların aşılması sürecine katkı sağlamaya yönelik olarak hazırlanan bu çalışmada, alfabetik bir şekilde sıralanmış olan kavramlar hakkında kısa açıklamalar yapılarak okuyucuya ön bir bilgi vermek ve onu daha ayrıntılı bilgi edinebileceği kaynaklara yöneltmek amaçlanmaktadır.
Burak Özçetin, Deniz Sezgin, Duygu Alptekin, Esra Karakuş, Hatice Yıldız, Jason K. Holdsworth, Meltem Gökmen Tol, Nadir Suğur, Nurşen Adak, Özgür Arun, Saygın Vedat Alkurt, Temmuz Gönç, Yasemin İnceoğlu Son yıllarda sağlıkla ilgili çalışmalar, biyolojik ve tıbbi boyutun yanı sıra sosyal bilimlerin konuya yaklaşımları ile daha mozaik bir yapıya bürünmüş ve eleştirel bir düşünce akımı yaratmıştır. Bu akıma destek olma amacıyla sosyoloji, iletişim, sağlık ve gerontoloji gibi farklı disiplinlerdeki sosyal bilimcileri buluşturan bu kitapta, sağlığın toplumdaki farklı görünümleri üzerinden yapılan analizler bulunmaktadır. Sağlıklı ve hasta olma hâllerinin tartışmasını; erkek ve kadın bedenlerinin tıbbileştirilmesi konusunu; yaş, cinsiyet ve sosyoekonomik statüye bağlı ortaya çıkan sağlık eşitsizliklerini içeren bu kitap çalışmasının, toplumsal cinsiyet ayrımcılığı, sağlık kanaat önderlerinin ve bilgisinin gündelik hayata nüfuzu ve tüketim toplumunda sağlık tartışmaları ile literatüre farklı alanlardan katkı sağlaması hedeflenmiştir. Bununla beraber çalışmada, Türkiye'ye ilişkin genel sağlık profilleri eşliğinde yaş ve cinsiyete dayalı karşılaştırmalı analizlerin yanı sıra, madde bağımlılığı ve kullanımı, yaşlılık sürecinde karşılaşılan sağlık sorunları ve eşitsizlikleri, yaşlı bakımı, kent ve kır yaşamında sağlık hizmetlerinden yararlanma koşulları gibi güncel ve önemli sağlık sorunlarına da yer verilmiştir.
Gökhan Aydın Dünya genelinde gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde hizmetlerin ekonomiden aldıkları pay artmaktadır. Çeşitlenen hizmet sektörleri ve hizmet pazarlarının hızlı gelişimi bu alana uygun farklı pazarlama stratejilerine ihtiyaç doğurmaktadır. Hizmetleri iyi anlamak ve hizmetlerin pazarlanmasındaki zorlukları ve önemli unsurları bilerek pazarlama stratejilerini ve faaliyetlerini yönetmek, hizmet sunan işletmelere önemli rekabet avantajları sağlayacaktır. Bunun için ilk olarak hizmetleri mal ve mamullerden ayıran özelliklerin iyi anlaşılması ve bu farklılıkların pazarlama bakış açısından ne anlama geldiğinin irdelenmesi gerekmektedir. Ayrıca hizmet pazarlamasıyla ilgili kavramların ve hizmet ürünlerinin pazarlanmasında kullanılan genişletilmiş pazarlama karmasının yedi farklı öğesinin iyi biçimde anlaşılması gerekmektedir. Kitap içerisinde, bu bakış açısından pazarlama faaliyetlerinin etkin şekilde yönetimi ve pazarlama stratejileri belirlenmesi için detaylı bir teorik çerçeve sunulmaktadır. Teorik çerçeveye ek olarak hizmet sunan çeşitli sektörlerde faaliyet gösteren firmaların uygulamalarına da değinilerek stratejinin hayata geçirilmesi konusunda yol gösterici olunacaktır.
Bu kitap uluslararası literatürde yer alan hizmet pazarlaması alanında öne çıkan eserler doğrultusunda ülkemizden uygulamalı örneklerle birlikte hazırlanmıştır. Her bir bölümde konuyla ilgili teorik bakış açısı ve uygulamaya yönelik tavsiyeler okuyucuyu yormayacak şekilde aktarılmaktadır.
İşletme ve pazarlama yönetimi alanında bilgisini genişletmek isteyen herkesin faydalanabileceği bu eser özellikle müşterilerine hizmet ürünleri sunan pazarlamacılar, yöneticiler ve işletme sahipleri için faydalı olacaktır.
Mükerrem Önlü Teknolojik gelişmeler insanlık tarihinin seyrini hızlandırırken iletişim pratiklerinde ve iletişim kültüründe değişimi beraberinde getirmiştir. Dijital devrim olarak adlandırılabilecek günümüzde yaşanan gelişmeler, madalyonun bir yüzünde insan hayatını kolaylaştıran bir yön barındırırken madalyonun diğer yüzünde çeşitli etik sorunlar ve davranışsal bağımlılıklar yer almaktadır. Günümüzde iletişim pratiklerini, sosyal ilişkileri, gündelik yaşam alışkanlıklarını daha geniş bir perspektifte ise insana dair tüm yaşam alanlarını tahakküm altına alan sosyal medya, sağladığı çeşitli yararlarla beraber birçok olumsuzluğu da beraberinde getirmektedir. Gözetim, mahremiyet, siber zorbalık ve bağımlılık bu olumsuzluklardan sadece birkaçıdır. Bu kitap, öncelikle sosyal medya kavramının kuramsal temelini açıklamaktadır. Ardından davranışsal bir bağımlılık olarak sosyal medyanın aşırı kullanımı ve bu kullanımın gelişmeleri kaçırma korkusu ile bağlantısı ele alınmıştır. Bu bağlamda kitap, disiplinler arası bir eksende sosyal medya ile ilgilenen araştırmacı ve öğrenciler başta olmak üzere ilgililere önemli bilgiler sunmaktadır.
Wendy Leeds-Hurwitz “Kişilerarası iletişimin entelektüel kaynaklarını ve ilgili sosyal yaklaşımları bir araya getiren ve ampirik araştırmaların sonuçlarındaki verimliliği ortaya koyan kapsamlı bir derleme… İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, sosyal bilimlerin yöntemleri ve amaçları üzerinde yapılan mevcut mütalaalara önemli bir katkı sağlamaktadır.”
Ian Angus, Simon Fraser Üniversitesi
“Bu kitap, bir mihenk noktasıdır. Bu kitaba destek veren mümtaz isimler, ortaya sosyal bilimler alanının yeniden ele alınmasını mümkün kılan bir eser çıkarmıştır… Bu kitap, kişilerarası ilişkiler araştırmalarında yol gösterici önemli bir çalışmadır.”
John Shotter, New Hampshire Üniversitesi
Çok eskiden resmî kurumlar, yayın kuruluşları ve yüz yüze iletişim vardı; bunlar iletişim çalışmalarının çekirdeğini oluşturan uygulamalardı. Ancak son zamanlarda, kişilerarası iletişim alanındaki araştırmalar, deneysel sosyal psikoloji ile çok sıkı bir uyum içindeki davranış biliminin hâkimiyeti altına girmiştir. Tam vaktinde yapılan bu teşvik edici çalışma, iletişimin güncelleşmesine yardım eden “sosyal yaklaşımlar”ı geniş bir bakış açısıyla inceleyerek eski modellerin sınırlarını tenkit etmektedir.
Kişilerarası iletişim çalışmalarındaki mevcut teorik yeniliklere eşsiz bir bakış açısı sağlayan İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, iletişim konusundaki bütün profesyonellerin ve öğrencilerin raflarında bulunması gereken bir kitaptır. Bu çalışma, özellikle iletişim teorisi, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim konularıyla ilgilenenler için çok değerli bir kaynaktır.
İlgar Seyidov İletişim çalışmaları; felsefe, sosyoloji, psikoloji, siyaset bilimi, sanat gibi çeşitli farklı bilim ve araştırma alanlarından beslenmektedir. Bu anlamda geniş yelpazede bir konu içeriğine sahiptir. Bu da alan ile ilgilenen araştırmacılar için bilgiye ulaşma ve yorumlama açısından zorluklar ortaya çıkarmaktadır. Bu kitap, iletişim araştırmalarında bir bilimsel çalışmanın temel altyapısı olan araştırma yöntem ve tekniklerinin doğru kullanımı için rehber olma niteliğini taşımaktadır. Bu bağlamda alanda sıklıkla kullanılan veri toplama araçlarının sistematik uygulanmasına yönelik pratik bilgiler sunmaktadır. Bu alanda görev alan ve çalışmalar yapan genç iletişimciler tarafından yazılan bölümlerde farklı veri toplama araçları anlatılmakta ve uygulanmaktadır.
Âlâ Sivas Gülçur, Elgiz Yılmaz Altuntaş, Erdem Tatlı, Gözde Öymen, Gülay Öztürk, Hilal Özdemir Çakır, Mehmet Gülnar, Nihal Kocabay Şener, Oya Şakı Aydın, Sena Aydın, Zeliha Hepkon İnsanlık tarihinin kadim geleneği olan hikâye anlatıcılığı teknolojik, ekonomik, toplumsal dönüşümler sonucunda farklı biçimler alarak varlığını sürdürmektedir. Sinemadan reklamcılığa, siyasal iletişimden dijital oyunlara birçok alanda hikâye anlatıcılığı teknik ve yöntemlerinden yararlanılmaktadır. İletişim Çalışmalarında Hikâye Anlatıcılığı başlıklı bu kitapta, hikâye anlatıcılığı uygulamalarının iletişimin farklı alanlarında aldığı biçimler incelenmektedir. Her bir bölüm, ilgili alanda çalışmalar yürüten akademisyenler tarafından kaleme alınmıştır.
Ali Efe İralı, Barış Erkan Yazici, Burak Aşık, Duygu Dumanlı Kürkçü, Esma Gültüvin Gür Omay, Görkem İldaş, İnci Tarı, İrem Yeniceler Kortak, Kenan Ateşgöz, Mustafa Eren Akpınar, Nurhayat Yoloğlu, Özgül Dağlı, Pınar Tuğçe Yelki, Rezal Koç, Yelda Şenkal İletişim Ekonomisi; gazetecilik, halkla ilişkiler ve bu iki disiplinin ekonomi ile kesişimi bağlamındaki alanlara odaklanan, derlemelerden ve araştırmalardan oluşan bir çalışma şeklinde hazırlanmıştır. İlk bölümde gazetecilik mesleğine ve basılı ortamın ekonomik süreçlerine dair araştırmalara yer verilmektedir. İlgili çalışmalar, teknolojik gelişmelerin hem çalışanlar hem de teknoloji doğrultusunda ortaya çıkan sonuçlar bağlamındaki değerlendirmelerine odaklanmaktadır. İkinci bölümde, halkla ilişkiler ve pazarlama odaklı çalışmalara yer verilmektedir. Kavramsal yapılardan yola çıkılarak sadakat programları ve benzeri ekonomik süreçler özelindeki pazarlama faaliyetlerinde görülen yeniliklere, teknolojik gelişim odağında değinilmektedir. Üçüncü bölümdeyse iletişim sektörünün adaptasyon süreci içine girdiği oyun endüstrisinin, yeni medya bağlamındaki ekonomik sahalara yansımaları ele alınmaktadır. Farklı sektörlerin entegrasyon aşamalarında görülen ve toplumsal değişimle beraber şekillenen oyun endüstrisinin iletişim ekonomisi bakımından önemli noktaları incelenmektedir.
Mehmet Fidan İletişim herkes tarafından üzerinde fikir yürütülen bir şeyler söylenen ancak az kişinin kişinin doyurucu bicimde tanımlaya bildiği bir olgudur yazılı iletişim ve en önemlisi sözsüz iletişim unutulmamaktadır bu kitap bu vurgulamalar üzerine iletişim sürecinini incelemektedir
Elvan Kiremitçi Canıöz, Erkan Dikici, Gülin Yazıcı Çelebi, Haşim Demirtaş, Hatice Epli, Neva Doğan “Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir.” T. S. Eliot

İletişim ve psikoloji iç içe geçmiş iki kavram. İnsanın her nerede ve her kimle olursa olsun istemsiz olarak harekete geçirdiği iki temel yapıtaşı: iletişim ve psikoloji. İnsan dediğimizde sadece türü içerisinde evrimleşmiş, gelişmiş aletleri kullanabilen, gülebilen, düşünebilen, kendine özgü kültürü ve dili olan bir türden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda duyguları olan karmaşık bir beyin ve onun bizi yönlendirdiği davranış örüntülerinden bahsediyoruz. Anlamlandırıyor, algılıyor ve karşılaştırıyoruz. Bütün bunları gerçekleştirirken hissediyor, etkiliyor ve etkileniyoruz. Bazen bunları dile döküyoruz bazen vücuda. Ama her koşulda bir şekilde gösteriyoruz. Sürekli bir kendini ifade etme derdinde insan ya da diğerini anlama... Bu kitap; iletişim ve psikolojinin kesişim noktalarından, iletişimin psikolojik temellerinden, kişilik özelliklerinden, algıdan, empatiden, kültürden, diğerleri ile olan iletişimlerden, bizleri yansıtan filmlerden ve aile içi iletişimden bahsediyor. Hissettiklerimiz ve algıladıklarımız üzerinden bireyin kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişim sürecini irdeliyor. Yaşam kurgusu içerisinde sağlıklı iletişimin psikolojiden bağımsız gerçekleşmeyeceğinin ipuçlarını veriyor. Genç akademisyen arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bu kitap, insanın kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişimlerin süreçsel bir sentezidir aslında. Varoluşumuza bir anlam arayışıdır iletişim psikolojisi. Parçası olduğumuz bütünün anlamını aradığımız bu yolda bizlere eşlik etmeniz umuduyla…
Arzu Kızbaz, Fedayi Yağar, Kemal Deniz, Mehmet Emin Balcı, Mehmet Serkan Demirci, Merve Özdemir, Nihan Gizem Kantarcı Ateş, Özgün Arda Kuş, Safa Atmaca, Sema Dökme Yağar, Sibel Gökçe İletişim; sosyoloji, siyaset, ekonomi, sağlık, hukuk, kentleşme, teknololoji gibi birçok konuyla iç içe geçen eklektik bir alandır. İnsanın sosyal bir varlık olması ve toplumdan bağımsız düşünülememesi, iletişim ve sosyolojinin birbirinden ayrılmayacağını bizlere göstermektedir. Aynı zamanda, bu ikili ilişkide, kitle medyasının rolü ve işlevi oldukça önemlidir. Medya teknolojilerinin büyük bir hızla gelişmesi; içerik, etki ve kontrol açısından konunun, sosyolojik bir bağlamda düşünülmesini gerekli kılmaktadır. Bu sebeple toplum temelli çalışmaların gittikçe önem kazandığı günümüz dünyasında insanı ve toplumu derinlemesine anlamak için iletişim sosyolojisine büyük ihtiyaç duyulur. Akademisyenler, uygulayıcılar ve öğrenciler açısından önemli bir kaynak niteliği taşıyan bu kitabın, alanda çalışmak isteyen kişilere faydalı olması ümit edilmektedir.
Şenay Yavuz Bu kitap; sözel alanda eğitim görmüş, büyük veri kavramının doğduğu ve geliştiği bilgisayar mühendisliği ve matematik alanlarına uzak ancak, büyük veri kavramına ilgi duyan iletişim uzmanları için yazılmış, konuya giriş niteliği taşıyan bir kitaptır. Büyük veri alanı hızla gelişmektedir. Her geçen gün veri toplanmasını, depolanmasını, işlenmesini ve analiz edilmesini sağlayan çeşitli yazılımlar, var olanların üzerine eklenmektedir. Bu yazılımların birçoğu web üzerinden ücretsiz olarak kullanıma sunulmaktadır. Ancak bu yazılımları geliştiren mühendislerin her alana hâkim olmaları, alanın gerektirdiği koşulları yazılımlarına dâhil etmeleri ya da o yazılımlar ile alandan topladıkları verinin analizini anlamlı bir şekilde yorumlamaları mümkün değildir. Bu çaba ancak alandan uzmanların sürece dâhil olabilmesi ile gerçekleşebilmektedir. Büyük verinin yoğunlukla kullanıldığı alanlardan biri işletme ve yönetim bilimleri, bir diğeri ise iletişim bilimleridir.
İletişim alanında çalışan uzmanlar ve akademisyenler, eğitim süreçleri içinde sözel yeterliliklerini geliştirirken sayısal alandan uzaklaşmaktadırlar. Bu sebeple, birçok iletişim uzmanı büyük veri ile ilgili metinlerde bol miktarda geçen matematik terimleri, algoritmalar, program isimleri, sistemlerin çalışma şekline dair karmaşık bilgilerden dolayı büyük veri alanını anlaşılamaz bir alan olarak etiketlemekte ve bu alanda çalışma motivasyonlarını kaybetmektedirler. Oysaki büyük veri alanı, iletişim bilimleri için merkezî önemdedir. Bu kitap, bu anlayışla hareket etmekte, büyük veri ile ilgili temel bilgileri sözel terimlerle, anahtar bağlantılarla ve uygulamadaki örnekleriyle ifade etmeyi amaçlamaktadır.
Bilgehan Gültekin - Elif Yıldız

“İletişimde Çocuk Figürü” adlı kitap çalışmasında, çocuk kavramı farklı boyutlarıyla irdelenmekte ve sorunların çözümüne dönük iletişim merkezli öneriler sunulmaktadır. Kitabın temel çerçevesi, toplumda, çocukla ilgili sorunlar genelinde, sosyal farkındalık oluşturma üzerine odaklanmaktadır. İletişim uzmanlarının sorunların çözümünde güvenilir bir kaynak olarak yüklenebilecekleri kolaylaştırıcı misyon bağlamında özgün yaklaşımlar sunulmuştur.


Kitapta çocuk polisliği, çocuk-suç ilişkisi, suça dönük toplumsal bazda önleyici tedbirler, çocuk yaşta uyuşturucu kullanımının art alanı, nedenleri ve yıkıcı etkileri çerçevesinde yoksulluk ve çocuk yoksulluğunun boyutları, halkla ilişkilerin toplumsal sorumluluk anlayışı ekseninde irdelenmiştir.


Çocuğun bir aktör olarak reklam, sinema ve genel anlamda medya sektörü içinde kullanımı, çocukların yer aldığı uluslararası etkinlik ve yarışmalar eleştirel yönleri ile de vurgulanarak, çocukların uluslararası diplomaside etkinliği örneğinde olduğu gibi konuyla ilgilenenlere yol gösterecek, özgün ve yaratıcı modeller sunulmuştur.

Aysel Aziz İletişim, insanın dünyada var olmasıyla başlayan, günümüze kadar gelen ve yarınlarımızda da devam edecek uzun bir süreç… Kişinin yaşamında ise, doğumuyla başlayan ve yaşamının sona ermesiyle biten bir olgu... Bu denli geniş sınırları olan bir konunun bir kitabın sayılı sayfalarında anlatılmasının da o denli zor olacağı açık! Ancak yine de belli sınırlamalar koyarak, bu uzun serüvenin önemli kısımları alınarak giriş bilgileri çerçevesinde okuyucuya aktarılmaya çalışıldı.
Bu tür sınırlama içerisinde iletişimin tanımından başlayarak, süreci, diğer disiplinlerle ilişkisi, iletişim türleri, işlevleri, modelleri gibi iletişim ile ilgili genel bilgilerden sonra iletişim türlerinden kişilerarası iletişim, kitlesel iletişim ve kitle iletişim araçları, haber ajansları, Türkiye’de iletişim ve kitlesel iletişimin tarihsel gelişimi, örgütsel iletişim, internet ve sosyal medya ilgili bilgilere yer verildi. Kitabın son iki bölümünde ise iletişimin topluma olan etkilerine ve yapılan iletişim araştırmalarına değinildi.
Giriş niteliğindeki bu bilgilerin her biri; başka akademisyenler, yazarlar, araştırmacılar tarafından ayrı başlıklar altında araştırılıyor, inceleniyor, yayınlanıyor. İletişime Giriş başlıklı bu kitabın amacı da bu tür çalışmalar hakkında ön hazırlık niteliğinde genel bir bilgi vermek, konularında derinleşmek isteyenleri bu tür çalışmalara yönlendirmektir.
Nur Emine Koç Giderek daha fazla ağ bağlantılı bir toplumda yaşamaktayız. Cep telefonu kullanıcılarının sayısı fazlaca artarken video akışı ve sosyal ağlar, veri hacmi taleplerini zorlamakta, nesnelerin interneti gibi yeni uygulamaların sadece insanların değil makinelerin de birbirleriyle iletişim kurduğu yeni paradigmalar yaratmasıyla devrim yaratacak gelişmeler yaşanmaktadır.
Tüm dünya özellikle COVID-19 salgını boyunca dijital iletişimin ne derece önemli olduğunun farkına varmıştır. Toplantılar, video konferans görüşmelerine dönüşürken sosyal medya platformları; iş arkadaşlarının, okulda öğrenci ve öğretmenlerin, akrabaların birbirleriyle iletişim kurmasının tek yolu hâline gelmiştir. Sosyal mesafenin korunması zorunluluğunun, aynı zamanda bireylerin eskisi gibi bir araya gelmelerini engellemesi, iletişim kurmak için yüz yüze görüşmelerin yerini metinlere, sosyal medyaya ve görüntülü aramalara bırakmasına neden olmuştur. Dolayısıyla dijital iletişimin, bu alanda yapılan akademik çalışmaların ve sonucunda elde edilen verilerin ne denli önemli olduğu da bu vesileyle daha iyi anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, Dr. Öğr. Üyesi Nur Emine Koç’un editörlüğünü yapmış olduğu ve değerli akademisyenlerin araştırmalarından derlenmiş olan 15 makalenin yer aldığı “İletişimin Dijital Hâli” başlıklı kitap, alana önemli katkılar sunmaktadır.
Prof. Dr. Mine Demirtaş
Müjde Ker Dincer Hayallerimiz, beklentilerimiz, umutlarımız bizi yaşama bağlayan, zorlu sınavlardan geçmemize ve yaşantımıza devam etmemize yardımcı olan en büyük destekçilerimiz… Bunları gerçekleştirirken huzurlu, mutlu, başarılı ve sağlıklı olmayı da istiyoruz. Peki, tüm bu isteklerin hayalden gerçeğe dönüşmesindeki en büyük yardımcımız ne olacak? “Tabii ki iletişim becerimiz” dediğinizi buradan duyuyor gibiyim. Haklısınız, iletişim becerimiz sosyal ilişkilerimizdeki başarının yüzde 85’lik diliminde söz sahibi. İletişim becerimiz sayesinde ilişki kurabiliyor, sürdürebiliyor, gerektiğinde ise sonlandırabiliyoruz. Hayatımızı kapsayan iletişim becerimizi başarılı bir şekilde sergilerken de birçok alt dalına özen gösteriyoruz. Sözel, yazılı ve sözsüz becerilerden oluşan bu alt dallar kendi içlerinde birçok kola ayrılıyor ve biz burada sözsüz dalın kollarına bakacağız.
Sözsüz iletişim becerisi her ne kadar, konuşma ve yazma becerilerinin ortaya çıkmasından önce tarihin ilk dönemlerinden yaşantımıza giren bir becerimiz ise de, bilimsel açıdan ele alınarak, inceleme konusu olması daha yakın dönemlere dayanıyor. Sözsüz iletişimin sessiz yönü olan kinezik (beden dili) başta olmak üzere, sesli yönü olan para-linguistik ve duyulara dayanarak biçimlenen nesnel iletişim bu kitapta sizin karşınıza çıkacak. Kinezik başlığı altında jestler ve mimikler incelenirken, para-linguistik çerçevesinde ses özellikleri ve susma, son olarak ise nesnel iletişim başlığıyla proksemi (uzamsal iletişim), haptik (dokunarak iletişim), kroksemi (zamanla ilgili iletişim), estetik, fiziksel ve genel görünümle ilgili okumalar yapacaksınız. Yaşantımızı çevreleyen bu iletişim becerimiz hakkında gelişim sağlarken hepimize kolay gelsin.
Michel Bourse, Halime Yücel İletişimin sözcükleri üzerine olan bu kitap okuru, her iletişim durumunu kapsayan, çok çeşitli etkenlerin işin içine girdiği karmaşık iletişim durumlarına göndermede bulunan yöntemler ve sorunsallar üzerine düşünmeye de yöneltmeyi hedefliyor. Sözlük biçiminde sunulması, tanımların bütününe hemen ulaşma olanağı tanıyor. İletişim alanının hem kavramlarını ve tanımlarını hem de bilimsel olmayan güncel terimlerini kapsıyor. İletişimin kavramlarının yalın bir sunumundan çok daha fazlasını ele alarak düşünceler tarihinde önerilen farklı iletişim kavramlarının ve modellerinin eleştirel bir incelemesine girişiyor, böylece özgünlüklerini ve varsıllıklarını gösteriyor. Akımların ve kuramların karşılaşmasının hareketli tarihinin ötesinde iletişimin düşünceler çekirdeğini ve oluşturucu değerlerini ortaya koyuyor.
Kitap, öncelikle iletişimsel etkinliğin uygulanmasıyla karşı karşıya kalan kişilere -öğrenciler, araştırmacılar, meslek çalışanları- sesleniyor. İletişimi daha iyi anlamayı isteyen okuyucuların; bilgilerini derinleştirmelerine, bakış açılarını genişletmelerine katkıda bulunmayı, günümüzde önem kazanan bu araştırma alanının farklı akımlarını ve eğilimlerini değerlendirmeyi amaçlıyor.
Nursel Telman - Ülfet Uzunkoca Bu kitap; yaşamın her alanında önemli bir yeri olan "iletişim"e dairdir. İletişimin ilgi çeken tarihi sürecini, insanın içinde yaşadığı bölge ve toplumla ilgili iletişimini, dijitalleşmenin iletişime ilişkin özel boyutlarını, etkili iletişimin sağlanmasına yönelik teorik ve pratik bilgilerle birlikte değerlendirmekte; ayrıca aile, eğitim, örgütsel iletişim gibi farklı platformlardaki gereksinimlerden yola çıkarak insan ilişkilerini, insan psikolojisi açısından ele almaktadır.
Gerçek yaşam vakaları ve uygulanabilir egzersizleriyle akademik çalışmaların yanında yaşamın her alanında, hem kendi iletişimini geliştirmek isteyen hem de diğerlerine iletişim tekniklerini öğretmek isteyenler için kaynak bir rehber niteliğindedir.
Gönül BUDAK, Gülay BUDAK Sosyal medya, sanal ağlar ve kitlesel iletişimin dev adımlarla ilerlediği iletişim çağına, imaj çağı da demek yanlış olmayacaktır.
Bireysel, örgütsel ve ülkesel düzeyde imaj yapılandırmalarının önem kazanması, imajın kurulabilen ve yönetilebilen bir olgu olmasıyla ilintilidir. Halkla ilişkilerin odak noktasında imaj çalışmaları yer alır. Tüm diğer çalışmalar, bu odak noktasının etrafında şekillenir. Bu nedenle imaj oluşturmak için yapılan faaliyetleri halkla ilişkiler olarak nitelendirmek, yapılan faaliyetleri adlandırmada yetersiz kalacaktır. Bunun yerine “İmaj Mühendisliği” demek daha doğru olacaktır.
İşletmeler 1997 yılında belirlenen SA 8000 Sosyal Sorumluluk standardı çerçevesinde, sosyal sorumlulukları kapsamında, dezavantajlı konumdaki insanları destekleyerek, toplumun refahına sürdürülebilir bir katkı sağlamak ve “kazan kazan” mantığı ile çalıştıklarını hedef kitlelerine kanıtlayıp olumlu imaj yaratmayı da hedefleyen Sosyal Girişimcilik alanlarına katkı vermeye başlamışlardır.
Halkla ilişkiler kapsamında tanımlanan hedef kitleler oldukça geniştir. İşletme içinden, çalışanlardan başlar, müşteriler, potansiyel müşteriler, rakipler, devlet, vb. ulusal ve uluslararası düzeyde birçok halk topluluğuna uzanır. Geniş halk kitlelerine ulaşmada en önemli araçlardan birisi; medya, diğeri ise, sanal ortamdır. Sanal ağlar ve sosyal medya sayesinde işletme bizzat kendi haberlerini yönetebilme özgürlüğüne sahip hâle gelebilmiştir. Üstelik 7 gün 24 saat düzenlenebilen, son derece dinamik bir ortamda istediği görselliğe ve içeriğe, istediği zamanda şekil verebilen işletmenin imajını yönetmek daha kolay hâle gelmiştir. Ancak iletişim çağında bilgilerin yaratılması kadar, yayılmasının da ne kadar hızlı olabileceği düşünülürse, imajın korunmasının eskisinden zor hâle geldiği kabullenilmelidir.
Halkla ilişkiler faaliyetlerinin önemi, imajın nasıl istenilen doğrultuda yapılandırılacağının yanında, imajın nasıl korunacağına yanıt aranması nedeniyle giderek artmaktadır.
Güzin ILICAK AYDINALP, Sinem TUNA, Burcu EKER AKGÖZ, Gülay ÖZTÜRK, Ceyda DENEÇLİ, Aygül ERNEK ALAN, Erdem TATLI, Elif ENGİN, Öykü Ezgi YILDIZ, Ürün Anıl ÖZDEMİR, Sevda DENEÇLİ, BORA ÇAVUŞOĞLU, ESEN KUNT, YAKUP SAĞIROĞLU Görünürlük ve imajın önem kazandığı günümüzde, popüler kültür imaj üretimini zorunlu hale getirmiştir. Gerçeklerin yerini imajlara bıraktığı bu dönemde, bireyler gibi kurumlar da imajları ile farkındalık yaratmaya çalışmaktadır. Halkla ilişkiler, reklam, sinema, marka, spor gibi birçok alanda imaj üretimi yapılırken, farklı disiplinlerde imajlar yeniden yeniden çeşitli biçimlerde üretilmektedir. Bu çalışma Dr. Güzin ILICAK AYDINALP editörlüğünde İstanbul Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, İstanbul Kültür Üniversitesi, Maltepe Üniversitesi, Nişantaşı Üniversitesi, Gelişim Üniversitesi, İstanbul Aydın Üniversitesi, İstanbul Ticaret Üniversitesi'nde çalışan kendi alanlarında uzman doktorlar, imaj üretimi konusunda uzman görüşlerini paylaşmaktadır.
Halime Yücel Günümüzde imge, hem çekici hem de sakınılması gereken, evrenimizi işgal eden bir varlık ya da kavram gibi değerlendirilir. İmgeden Yoruma başlıklı bu kitap; öncelikle imgeyi tanımlayarak imge türlerini sınıflandırıyor, imge ve algılama ilişkisini ele alıyor. İmgenin toplumsal yaşamda giderek artan önemini kavrayabilmek için imge ve insan bağıntısının kısa bir tarihine yer veriyor. Böylece imgeyle ilgilenmenin, insanlıkla ve kültürle ilgilenmek anlamına geldiğini ortaya koyuyor. İmgenin insanlığın doğuşundan bu yana düşünceye, simgeselliğe ve estetik gereksinimlere eşlik ettiğini gösteriyor. İmgenin bu kadar tartışmalı bir kavram olmasının nedeninin gerçeklikle bağıntısından kaynaklandığı düşüncesinden yola çıkarak imge konusundaki sakınımlarını dile getiren dinlerin, düşünürlerin savları ışığında imge ve gerçeklik bağıntısını irdeliyor, imge konusundaki güncel sorgulamalara yer veriyor.
İmgeden Yoruma tükettiğimiz imgeleri daha iyi anlayarak yöntemsel bir biçimde yorumlamanın, ona edilgen olarak maruz kalmamak için gerekliliğini savunuyor. İmgeleri anlamanın, günümüzde yaygın görülen imge korkusuna ya da sakınımına bir çözüm oluşturabileceğini ileri sürüyor. İmgeyi; olası olumsuz etkilerinden korunmanın en iyi yolunun onu çözümlemek olduğu düşüncesiyle ele alıyor. İmge çözümlemesinde kullanılabilecek yaklaşımlar arasından çok anlamlı ve açıklayıcı bir yöntem olan göstergebilimsel yöntemi ele alarak imgenin bir söylem gibi okunmasının anahtarlarını sunuyor. Göstergelerin değerlendirilmesini somutlaştırmak amacıyla birçok imge çözümlemesine de yer veriyor.
Günlük yaşamın imgeleri, ilginç bir biçimde gerçekliğimizi de yorumlarlar. Evrenimiz zihinsel ve algısal imgelerle sarılıdır. Bu durumda imgeleri çözümlemek, politik ve toplumsal olgularla ilgilenmek anlamına gelir. Asıl tehlike, imgelerin ne olduklarını bilmek istememekten kaynaklanır. Bu kitap da imgeleri mistiklikten arındırıp onlara verilen büyülü gücü geri almaya katkıda bulunmayı amaçlıyor.
Salih Güney Tüm işletmeler için vazgeçilmez unsur insandır. Bu nedenle çalışanların seçimine, işe yerleştirilmesine, eğitimine, terfi ettirilmesine, değerlendirilmesine ve emekliliğine önem veren işletmeler iş yaşamında her zaman başarılı olmuştur.
İnsan kaynakları yönetimi kitabı, personelin işe alımından emekli edilinceye kadar geçen süreçlerde başarılı olmak isteyen kişi ya da kurumların başvuracakları bir kaynak niteliğindedir.
R. Wayne Mondy, Judy Bandy Mondy İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY), işletmelerde; planlama, seçme ve yerleştirme, eğitim ve geliştirme, performans değerleme, ücret ve diğer ödemeler yönetimi, kariyer yönetimi, iş ve işveren ilişkileri, sendikalarla ilişkiler, sağlık ve güvenlik konuları, yasalara uygunluğun gözetilmesi, iş analizi, stratejik planlama, işgücü çeşitliliği gibi çeşitli konularda stratejiler oluşturan ve uygulayan bir işlevdir.
İKY, hızla değişen teknolojiye paralel olarak her geçen gün kendini yenilemektedir. Dolayısıyla İKY ile ilgili tüm konuları, güncel gelişmeleri, yasal gereklilikler ile uluslararası İKY’yi de ele alan, kavramsal bilgilerin yanında çeşitli araştırma sonuçları ve örnek olaylara da yer veren bu eser, akademik çalışmalara ve İKY alanındaki uygulamalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Kitabı benzer kitaplardan ayıran özelliği, İKY ile ilgili konuları kuramsal, araştırma odaklı ve uygulamalı olarak ele almış olmasıdır. Bu doğrultuda, on dört bölümden oluşan kitapta, her bölüm sonrasında yer verilen bölüm özeti, konuyla ilgili anahtar kavramlar, tartışma soruları, okuyuculara bilgilerini ölçme olanağı sunan test soruları, örnek olaylar, bölüm kaynakçası ve İKY ile ilgili web sayfaları konuların özümsenmesine destek olmaktadır.
David A. DeCenzo, Stephen P. Robbins, Susan L. Verhulst Kapak resmindeki yelkenlinin kaptanı, tahmin edilemez bir iş ortamındaki herhangi bir örgütün yüz yüze geldiği hedeflerin ve zorlukların birçoğunun aynısıyla karşılaşmaktadır. Örgütler zorluklarla karşılaştıkları zaman, ortamdaki değişikliklere çabuk tepki veren ve başarı stratejileri geliştiren iyi eğitimli uzmanlara güvenirler. İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY), stratejiyi etkili bir biçimde sürdürmek için gereken becerilere sahip kişileri seçmekten ve eğitmekten sorumludur. İnsan Kaynakları Yönetiminin Temelleri, örgütün her seviyesinden çalışan için işe alma, eğitim, motivasyon, çalışanları elde tutma, güvenlik ve yasal çevre gibi İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) unsurlarını anlamayı sağlamak amacıyla kaleme alınmıştır.
Dilaver Tengilimoğlu, Yüksel Öztürk Çağımızın popüler mesleklerinden biri hâline gelen halkla ilişkiler mesleği gerek kâr amacı güden işletmelerde gerekse kâr amacı gütmeyen örgütlerde, organizasyon şemaları içeresinde daha fazla yer almaya başlamıştır. Halkla ilişkiler, işletmeler ile toplumun birbirlerini daha yakından anlamalarına/tanımalarına imkân sağlayarak sağlıklı ve sürdürülebilir bir ilişki kurumalarında yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, halkla ilişkiler konusunda temel teorik bilgi ve yöntemler yanında çağdaş halkla ilişkiler işlevleri ve örnek olaylara yer verilmiştir. Bu kapsamda; halkla ilişkiler ile ilgili kavram ve ilkeler, halkla ilişkiler araçları, iletişim, lobicilik, imaj, sponsorluk, tanıma, tanıtma, kriz yönetiminde halkla ilişkiler ve itibar yönetimi kavramları üzerinde durulmuştur.
Ebru Güzelcik Ural, Nurgül Soydaş Bu kitap, liderliğin anlık fotoğrafıdır.
İletişimde en önemli yaklaşım, Peter Drucker'a göre söylenmeyeni duymaktır. Liderlikte ise duyulmayanı fısıldayabilmek ve fısıldananların duyulması için gereken cesareti gösterebilmektir. Liderlik, teknik becerilerin çok daha ötesinde bir kavramı tanımlamaktadır. “Yaşam demek, insanlara ilgi göstermek, bütünün bir parçası olmak, elden geldiğince insanlığın esenliğine katkıda bulunma demektir”. Liderlik de tam olarak bu esenliğe katkı sunan olabilmektir. Başkalarının esenliğini düşünerek hareket eden; yaptıkları her işte, attıkları her adımda fark yaratan isimlerle “iz bırakanları”, iz bırakan yönlerini ve bir çıktı olarak iz bırakan liderliğin kodlarını bu kitapta bulabileceksiniz.
Bu kitap, lider olmak isteyen, “Benden lider olur mu, lider miyim?” sorusuna yanıt arayan; etkili liderlik, stratejik liderlik, liderlik iletişim becerilerinin neler olduğunu merak eden ve kendi liderlik yolculuğunda bir veri setine ihtiyaç duyan ve iz bırakan liderlerin tecrübe, uzmanlık ve özgünlüklerini öğrenmek isteyen her değer için yazılmıştır.
Ruhlarını kaybetmeden başkalarının ruhuna ilham olmayı başarabilen, bilgisiyle egosunu değil yaşamı besleyebilen, kendi ruhunun tutuşturucu özelliklerini başkalarıyla paylaşarak büyütmeyi bilen gerçek liderlere… "Lider miyim?" sorusu soranlara, kendi liderlik yolculuğunda arayış içinde olanlara…
Kitapta yer alan iz bırakan liderler:
• Aslıhan Koruyan Sabancı (Sürdürülebilir Sağlıklı Yaşam ve Sağlıklı Beslenme Lideri, Uluslararası Ödüllü Yazar, TuluVital Holistik Sağlık İç ve Dış Tic. Ltd. Şirketi ve Aslıhan Koruyan Sabancı Wellness Markalarının Kurucusu, Ekonomist)
• Ataman Özbay (Girişimci İş Lideri, Islak Mendilin Mucidi, Eczacı, TEDX Konuşmacısı)
• Haldun Dormen (Sanat Lideri, Tiyatro Sanatçısı/Duayen)
• Huzur Devletşah (Global İş Lideri/İlaç Endüstrisi)
• Monik İpekel (Sivil Toplum Kuruluşları ve Toplumsal İyilik Lideri)
• Nurten Öztürk (Girişimci İş Lideri, OPET Kurucu Üyesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı)
• Serdar Evcin (Global İş Lideri, Pakmaya Genel Müdürü ve Yönetim Kurulu Üyesi)
• Seval Bahçıvan (Girişimci İş Lideri, Bahçıvan Gıda AŞ Yönetim Kurulu Üyesi)
Arzu Bostancı Durmuş, Ayşe Ayvacı, Çağanay Soysal, Çiğdem Canatan Gençer, Dilek Ergin, Dilek Menekşe Beşer, Eda Adeviye Şahin, Fatma Doğa Öcal, Gökçe Gökkaya, Hacer Duygu Yeşilkayalı, Hakan Arslan, Hande Esra Koca, Hanifi Şahin, Işılay Ece Sapmaz, İpen İlknur Ünlü, İsmail Burak, Mehmet Alican Sapmaz, Mehmet Alican Sapmaz, Mehmet Taşar, Murat Cansever, Nefise Bayındır, Nur Dikmen, Oğuz Özdemir, Osman Aşıcıoğlu, Sezin Oral Yıldız, Sinem Ayşe Duru Çöteli Özel bir alan olan kadın hastalıkları ve doğum alanı uygulamalarında sağlık profesyonelleri ile hasta iletişimi oldukça önemlidir. Kadın Doğumda İletişim adlı kitabımız, kadın doğum hastaları ile çalışacak profesyoneller için yararlı bir kaynak olması amacıyla hazırlanmıştır.
Kitap; Gebelerle İletişim, Lohusa İle İletişim, Preoperatif Hasta ve Hasta Yakınlarıyla İletişim, Postpartum Depresyon ve İletişim, Riskli Gebelikli Hastalarla İletişim, Tekrarlayan Düşükleri Olan Hastalarla İletişim, İstenmeyen Gebeliklerde İletişimin Önemi Menopozlu Hastalarda İletişim, Jinekolojik Onkolojide Hastayla İletişim, Pandeminin Sağlık Hizmetlerine Ulaşımına Etkisi ve Tele-tıp, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde Hasta Yakınları İle Hemşireler Arasındaki İletişim, Yenidoğan Yoğun Bakım Ünitelerinde Hasta Yakınları İle Hemşireler Arasındaki İletişim, Cinsel İstismar Mağduru Adolesan Gebelerle Mesleki İletişim, Cinsel Yolla Bulaşıcı Hastalıklarda İletişim, Cinsel Yolla Bulaşıcı Hastalıklarda İletişim, Endometriozisli Hastalarla İletişim, Çocuk Kalp ve Damar Cerrahisi Kliniklerinde Aydınlatılmış Onam Süreci, Gebelik ve Doğum Komplikasyonlarında Kadınlar ve Aileleri İle İletişim, Polikistik Over Sendromlu Hastalarla İletişim, İnfertil Çiftler İle İletişim, Göçmen Kadın Sağlığında Kültürlerarası İletişimin Önemi başlıklarını taşıyan 21 bölümden oluşmaktadır. Bölümler ayrıntılı ve akıcı bir dille işlenmiş, güncel kaynaklar kullanılmıştır. Kadın Doğumda İletişim adlı kitabın; tüm sağlık profesyonelleri, eğitimciler, öğrenciler ve ilgi duyan herkesin yararlanabileceği bir kaynak kitap olmasını diliyoruz.
Ali Okan Ferik, Buse Uçurum, Coşkun Şahin, Fatma Avcı, Hüseyin Özkaya, İ. Pelin Dündar Günümüzde kalitenin anlam ve yerini bulmasında en önemli belirleyicilerden olan müşteri, birçok yeni başlangıcın ya da faaliyetin esas nedenini teşkil etmektedir. İşletmelerin eskisinden farklı olarak pazarda sağlam yer edinebilmeleri ve uzun yıllar varlıklarını sürdürebilmeleri açılarından bakıldığında da gelişen ve değişen müşteri beklentilerini düşünmeksizin atılan her adımın, işletmeleri çıkmaza sürükleyeceği aşikârdır. Belirtilen noktalar temel alınmak suretiyle Kalite Denilince Her şey Müşteri Adına ismini taşıyan bu kitapta; günümüzde kalite algısının oluşturulma sürecinde müşterinin taşıdığı pozisyonun önemini aydınlatmak temel alınmakta ve bu pozisyonun yerini koruması adına hangi olguların ya da anlayışların işletmelerin öncelikleri arasına yerleştirilmesi gerektiğinin kaçınılmaz olduğu noktasına açıklık getirilmektedir.
Aylin Göztaş - E. Pelin Baytekin Bugünkü rekabet koşullarında ve tüketicinin güçlenen konumu karşısında kalite sadece kârlılık için değil örgütlerin hayatta kalabilmesi için zorunlu hâle gelmiştir. Dünyada örgütler arasında yoğun bir rekabet ile ürün ve hizmetlerde üretim fazlası söz konusu iken iç - dış pazarlarda rekabet edebilmenin tek koşulu düşük maliyet / tam zamanlı üretim / sıfır hatadır. Rekabet sağlamada kalite son derece önemli bir avantaj haline gelirken kâr marjını ve pazar payını doğrudan etkilemeye başlamış ve stratejik yönetimin olmazsa olmaz koşulu hâline gelirken örgütsel iletişimin taşıyıcısı olan halkla ilişkiler yönetimine yeni işlevler yüklemiştir.
Kalite, toplam kalite yönetimi ve toplam kalite yönetimi ile ilintili alanları (kalite çemberleri, öneri sistemleri, hizmet içi eğitim, liderlik, çatışma yönetimi, motivasyon, ergonomik faktörler, zaman yönetimi, problem çözme yöntemleri gibi) ele alan kitap; toplam kalite yönetimine halkla ilişkiler yönetiminin katkısını irdelemesi noktasında da çalışanlar, akademisyenler ve öğrenciler açısından yol gösterici olacaktır.
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.
Sevil Yıldız Basın Kanunu
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun
Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu
Matbaalar Kanunu
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun
İlgili Yönetmelikler
Eyyüp Sanay Tarih boyunca düşünürler, yazarlar sosyal olaylar ve toplum üzerine hep yazmışlardır. Ancak sosyoloji, sosyal bilimler alanında çok geç ortaya çıkmış bilim dallarından biridir.
Adını pek açık olarak kullanmamakla birlikte sosyal olaylar ve toplumun bu günkü sosyolojik anlamda ele alınması İbni Haldun ile başlamıştır dersek, yanılmış olmayız.
ibni Haldun toplumsal olayları, sosyolojik manada ele almış, incelemiş, sadece sosyoloji adını kullanmamıştır. “Mukaddime” adlı eserinde sosyal olayları ve toplumu ele almış, gözlemleyerek anlatmış, olayları sebep-sonuç ilişkileri çerçevesinde incelemiştir. Bu durum çağdaş sosyoloji anlayışı ile özdeş olmasına rağmen, sosyoloji biliminin Augustus Comte tarafından kurulduğu genel kabul görmüştür.
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
Beril Akıncı Vural, Burcu Öksüz, Cudi Kaan Okmeydan, Elif Korap Özel, Evrim Mayatürk Akyol, Ferah Onat, Mikail Bat, Mustafa Yalçın, Özlem A. Alikılıç, Selin Türkel, Sema Misci Kip, Sevilay Ulaş, Volkan Altıntaş, Z. Beril Akıncı Vural Kurum kültürü, kurumların başarılarının arttırılmasında etkili olan en önemli değerlerden biridir. Kültür, bir kurumda neyin nasıl yapıldığına ilişkin ipuçları sunar, kurumun önceliklerini aktarır ve davranışları yönlendirir. Kurumların diğerlerinden farklılaşmasını sağlayan kültür örgütsel bağlılık, çalışan motivasyonu, müşteri memnuniyeti ve sadakati gibi pek çok konuda rekabet avantajı sağlar.
On iki bölümden oluşan bu eserde, kurum kültürünün birçok kavramla ilişkisi farklı perspektiflerden detaylı şekilde irdelenmiş ve örnekler sunulmuştur. Kitabın öğrencilere, araştırmacılara ve uygulamacılara faydalı olması hedeflenmiştir.
Ali Kerem İngeç “İnsan varlığının ayırt edici özelliği” var olan bir gerçekliği zihinsel dünyasında yeniden var edebilmesidir. İnsan var etme yetisi sayesinde bilim yapmaktadır.
Var etme yetisine yüzyıllardır mantık deniliyor. Mantık “söz” demek ancak bu “söz”, “anlam ifade eden ses yumağı” demek değil. Sözlerin; bir araya getirilmesi, tasniflenmesi, ilişkilendirilmesi, sistematize edilmesi mantıktır ve bu işlemin akademik bir ciddiyetle ifa edilmesi sayesinde bilimsel disiplinler oluşmaktadır. Çok basit: “Yaşam”a ilişkin bütün sözlerin derlenip toparlanması ve sistematize edilmesi sayesinde biyoloji adı altında bir bilim ortaya çıkmaktadır.
Mantık, var olanın tespit ve tasdik edilmesinden ibaret değil. Değil çünkü somut bir karşılığı olmasa da insan zihni, olmayanı hayal edebilir ya da olanı farklı bir biçimde yeniden yaratabilir. Sözlü, yazılı, sessiz dil, böyle bir yaratının eseri. Matematik, geometri gibi disiplinlerin rakamları, çizimleri, formülleri de öyle. Esasen medyatik mekanizma dediğimiz bütün göstergesel sistem, hayallerin kavram ya da göstergelerle ifade edilmesinden ibaret. Bu yaratma eyleminin adı mantık. Ki biz buna insanın iletişim yeteneği diyoruz. Yani iletişim bilimi, kavşak disiplin unvanını, Kant'a istinaden, esasında bu sayede hak ediyor.
Dr. Ali Kerem İngeç, Kurumsal İletişim Etkinliklerinin Mantığı isimli eseri ile mantıktan mahrum bırakıldığı için bilim olma iradesi gösteremeyen alanı, mantıkla donatmayı denemekte. Denemek yürek işi ve bu yürek, Sevgili İngeç'te var.
Prof. Dr. Cengiz Anık

Lina Karabetyan Günümüzde, daha bilinçli bir yapı kazanan toplum, kurumlardan sosyal sorumluluk alanında çalışmalar yürütmesini beklemektedir. Toplumun bu beklentisi ve beklentinin altında yatan gerekçeler, kurumların sosyal sorumluluk faaliyetlerinde bulunmaları için bir motivasyon kaynağı oluşturmaktadır. Kurum ve kuruluşları değerli kılan ya da fark yaratan sadece ürettikleri mal ya da sundukları hizmetin kalitesi değil topluma kattıkları ya da kazandırdıkları değerlerdir. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramı, kuruluşlar için bir değer yaratımı sürecidir. Sosyal sorumluluk bilincini oluşturan kurumlar, ekonomik hedeflerinin yanı sıra sosyal hedefler belirleyip başarılması sonucunda rekabet üstünlüğü, ekonomik fayda, müşteri sadakati, kurumsal itibar gibi pek çok fayda elde etmektedir. Toplum hayatına katkıda bulunmak, hedef kitlenin anlayışını değiştirmek, fikir önderleri ve karar vericilerde iyi niyet yaratmak ve çalışanların bu projelere gönüllü katılımını sağlamak sosyal sorumluluk projelerinin ana çıkış noktasıdır. Kurumsal sosyal sorumluluk kavramının detaylı bir şekilde ele alındığı bu kitapta; kurumsal sosyal sorumluluk modelleri, teorileri ve stratejileri açıklanmış, kurumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri sonucunda elde edilecek faydalar ortaya konulmuş, başarılı bir kurumsal sosyal sorumluluk sürecinde izlenecek adımlara ve kurumdaki sahip, hissedar, yönetici ve çalışanların sorumluluklarına yer verilmiştir.
Seçil Deren Van Het Hof, Sibel Hoştut Şirketlerin vicdanının sesi olarak kurumsal sosyal sorumluluk, dünyayı daha yaşanılabilir ve bizden sonraki kuşaklara gururla bırakılabilir bir yer yapma konusundaki seçenekten yalnızca biridir. Bunun için büyük şirketler samimi ve kapsamlı projelerle ellerini taşın altına koyuyor. Bu da bize, bu seçeneği daha da fazla önemsememiz gerektiğini kanıtlıyor.
Bu kitap, piyasa koşullarını da göz ardı etmeden yürütülen kurumsal sosyal sorumluluk çalışmalarını hayırseverlikten sürdürülebilirlik stratejisine, reklamdan farkındalık yaratmaya, tekil dokunuşlardan ölçülebilir projelere dönüştüren rüzgârın etkisini anlatıyor. Yalnızca iyi niyet bildirmekle kalmayıp anlamlı farklılıklar yaratmayı hedefleyen ve başaran bir iş dünyası, 21. yüzyılın resmini çizecektir. Bugünün güçlü şirketlerinin yarının da güçlü şirketleri olabilmeleri, insanlara, doğaya ve çevreye katkı sağlayan işler yapmayı, dahası bu alanda öncülük için rekabeti gerektirmektedir. Başarının ve gücün yolunun insanlığın geleceğine dokunmaktan geçtiği bilgisi, kitaba imzasını atmaktadır. Gezegenin geleceğine dair vicdani sorumluluk duyan ve bu yolda katkısı olacağına inanan herkesin bu kitaptan ilham alacağına inanıyoruz.
A. Banu Bıçakçı, Anne Linke,Ceren Altuntaş Vural, Duygu Türker, Emrah Koparan, Fırat Coşkun, Huriye Toker, İlker Yılmaz, Seçil Deren van het Hof, Sibel Hoştut, Stefan Jarolimek, Yeşim Çelik “Kurumsal Sosyal Sorumluluk her zaman önemliydi. Ancak yeni gelen nesillerin değer yargıları ve dünyayı, markaları algılayış biçimleri çok değişti. Çevresindeki dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için çalışan, fedakarlık yapan ve bu konuda hayal kuran bir nesilden söz ediyorum. Artık markaların kendilerine sokaktaki insanla birlikte düşünüp, çözmek üzere birlikte hareket edebilecekleri bir dert, ulaşılması gereken yüce bir amaç bulmaları neredeyse şart. Dünya değişti… İnsanlar değişiyor… Kurumsal Sosyal Sorumluluk anlayışının değişmemesi olanaksız. Bu kitap, yeni sorulara yeni cevaplar vererek kendi sorumluluğunu çok iyi yerine getiriyor."
Tuğbay Bilbay
CEO & CCO Manajans JWT

Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakma hedefine giden en akılcı yol olan sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda kurumsal sorumluluk bilincinden beslenmesi gerektiği editörler tarafından profesyonelce ele alınmış. Kurumsal Sosyal Sorumluluk kavramını tüm disiplinleriyle birlikte ve derinlemesine ele alan bu değerli kitabın bugüne kadar cevabı tam olarak verilememiş birçok konuya açıklık getireceğine inanıyorum. Bütün bu kapsayıcılığı ile okuyucuların hafıza payında oldukça değerli bir yere sahip olacağı ve gerek akademik çevre, gerekse iş dünyasının ihtiyaç duyduğunda başvuru yaptığı bir eser olacağı kanaatindeyim.

İlker Çelik
VİKO by Panasonic - Kurumsal İletişim ve Sosyal Sorumluluk Yöneticisi
Lisa Gezon, Conrad Kottak, McGraw-Hill KÜLTÜR, insanlık tarihinden, günümüzde küreselleşmenin ve iklim değişikliğinin toplum üzerindeki etkilerine; kimliklerimizin oluşum ve ifade ediliş şekillerine; ritüel ve törenlerin anlamlarına; iktidar ve güç ilişkilerine; geçim kaynaklarımızdan yaşam biçimlerimize kadar insan yaşamının toplumsal dinamiklerini bütüncül bir yaklaşım ve geniş bir yelpaze içinde analiz ediyor. Günümüzde antropoloji bilim dalının bakış açısını örnekleriyle sunuyor. Aynı zamanda, ele aldığı konularla iş dünyasının, güvenlik sektörünün, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerin, tıp ve sağlık dünyasının; edebiyat, tarih, ekonomi ve coğrafya meraklılarının, kısaca kendisini ve dünyayı merak eden düşünürlerin ilgi duyacağı, heyecan verici bir kaynak. Kültür, balığın içinde yaşadığı su gibidir: bizi sarmalar, içinde yaşarız ve çoğu zaman farkında olmayız. KÜLTÜR çevrenizdeki dünyayı fark ettirecek.