Eğitim Programları ve Öğretim \ 5-6
Ahmet Akın, Ümran Akın, Banu Yıldız, Fatih Usta, Taner Demir, Nihan Çitemel, Eyüp Çelik, Serhat Arslan, Mehmet Emin Turan, Recep Uysal, İbrahim Demirci, Halime Güngör Güncel psikolojik kavramlar kitabını oluştururken son yıllarda ortaya çıkmış ve daha önceki kaynak kitaplarda yer almamış yeni kavramları keyifli bir anlatımla tanımlamaya çalıştık. Güncel kavramları tanımlarken bu kavramların tarihsel gelişimine, hangi kavramlarla ilişkili olduğuna, daha önceden yapılan araştırmalara değinerek teorik altyapısını inceledik. Ayrıca kitapta yer alan kavramların ölçülebilir olmasına dikkat ettik. Daha önceden yayınladığımız Psikolojide Kullanılan Güncel Ölçme Araçları: 1-2-3 adlı kitabımızı inceleyerek bu kitapta yer alan kavramların ölçme araçlarını bulabilirsiniz. Sonuç olarak yaklaşık beş senelik bir çalışmanın ve azimli bir ekibin ürünü olan bu kitabın, güncel psikolojik kavramların anlaşılmasına yardımcı olacağını, yeni araştırmalar hakkında fikir vereceğini ve yapılacak araştırmaların teorik altyapısının tasarlanmasına katkı sağlayacağını umuyoruz.
Hasan ŞEKER, Başaran GENÇDOĞAN Bu çalışma, başarı, tutum, yetenek, psikopatolojik durumları ölçmede ve araştırma sürecinin planlanmasında kısa bir yol haritası oluşturmaktadır. Doğru kestirimlerde bulunmak hazırlanacak testin sağlamlığına, dayanıklığına bağlı olacaktır Testler, aynı zamanda bilimsel amaçlı akademik araştırmaların da en önemli araçlarındandır.
Özgün bir test geliştirme, test uyarlama, duyuşsal özellikli bir test sorusu yazımında uyulacak ilkeler, temel test geliştirmede kullanılabilecek temel istatistikler ve araştırmayı planlama gibi konulara kitapta yer verilmiştir. Ayrıca çalışmada, giriş niteliğinde olduğunu düşündüğümüz başarı ve tutum ölçmelerine yönelik SPSS programıyla soru ve test analizleri kitapta yer almaktadır.
Çalışma, duyuşsal ve bilişsel özelliklerin ölçümü ile ilgili ilkeleri içermektedir. Bu kitabın hazırlanmasındaki temel amacımız, sosyal bilim araştırmalarında test hazırlayacak, kullanacak araştırmacılara, psikolog ve eğitimcilere az da olsa yardımcı olabilmektir.
İsmail Şan, Mustafa Akdağ "Bu yapıt, öğretmen adayları ile hâlen öğretmen olarak çalışanlar için hazırlanmıştır. Eserde, mevcut öğretim yöntemleri ile merkezi sınavlar arasındaki uyumsuzluk neticesinde ortaya çıkan Sınav Yoluyla Öğrenme Yöntemi hakkında bilgi paylaşımı yapılmıştır. Eserin ortaya çıkma gerekçesi, paydaşların mevcut öğretim yöntemleriyle hedeflere ulaşmada zorluk yaşıyor olmaları ve alternatif yöntemlere gereksinim duymalarıdır.
Kitap, kuram ve uygulama olmak üzere iki temel boyuttan oluşmaktadır. İlk boyutta, sınavların öğretim sürecindeki yeri ve sınav yoluyla öğrenme hakkında bilgilere, ikinci boyutta ise daha çok işlem becerisi gerektiren derslere yönelik ders planı örneklerine yer verilmiştir. Verilen örnekler, sınıf içinde denenmiş olup, uygulamada başarıya ulaşanlardan seçilmiştir. Bilimsel temele oturtulan bu uygulamaların öğretmen adaylarına ve öğretmenlere ilham kaynağı olacağı umulmaktadır. Diğer taraftan, öğretimsel çeşitliliğe katkı sağlayacağı ve özellikle işlem becerisinin hedeflendiği konuların öğretiminde kavram bilgisine sahip olan öğrencilerin işlem kabiliyetini artıracağı da öngörülmektedir."
Harry K. Wong, Rosemary T. Wong, Sarah F. Jondahl, Oretha F. Ferguson Yıllardır yapılan araştırmalar sonucunda etkili öğretmenlerin üç temel özelliği belirlenmiş ve tanımlanmıştır: sınıf yönetimi, derse hâkim olma ve olumlu beklentiler. İlk özellik olan sınıf yönetimi, bu kitabın temel konusudur. Sınıf yönetimi; öğretmenin, eğitim ve öğretiminin meydana gelebileceği çevreyi elde etmek için kullandığı uygulama ve prosedürleri kapsamaktadır.
Sınıf Yönetimi kitabının amacı; öğrencinin öğrenmesi ve başarması için güvenli ve olumlu bir ortamın oluşturulmasında ihtiyacınız olan uygulama ve becerileri kazandırmaktır.
Kitap dört ana bölümden oluşmaktadır:
GİRİŞ: Sınıf yönetiminin önemi hakkında ön bilgiler sunulmaktadır.
HAZIRLIK: Okulun ilk günü veya herhangi bir günü için nasıl bir hazırlık yapılması gerektiği konusunda açıklamalar sunulmaktadır.
PROSEDÜRLER: İstikrarlı bir öğrenme ortamı yaratmak için kullanılan 50 prosedür detaylı olarak işlenmektedir
PLANLAR: Okulun ilk gününde öğretmenler tarafından uygulanan altı farklı plan ele alınmaktadır.
Kitapta sunulan prosedürler ve planlar; okul öncesi, ilköğretim ve ortaöğretim düzeylerindeki okullarda kullanılabilecek ve ülkemiz uygulamalarına ve ihtiyaçlara göre uyarlanabilecek niteliktedir.
Nevin GÜNER YILDIZ Bu kitap, özellikle mesleğe yeni başlayanlar olmak üzere tüm öğretmenlere sınıf yönetimi konusunda destek olmak amacıyla hazırlanmıştır.
Öğrencilerinin başarısını artırmak isteyen bir öğretmen, sınıf yönetimi tekniklerini iyi bilmeli ve uygulamalıdır. Bu teknikler, öğretmenin sınıfta güvenli bir öğrenme ortamı oluşturmasını, öğrencilerin problem davranışlarıyla baş etmesini ve öğrencilerle arasında olumlu ilişkiler kurabilmesini destekleyecek niteliktedir.
Kitabın hazırlanmasında öğretmenlerin kolay okuyabilmeleri amacıyla kuramsal bilgilere çok fazla atıf yapılmadan sınıf yönetimi tekniklerinin neler olduğu ve nasıl uygulanacağı üzerinde durulmuştur. İyi bir sınıf yönetimi sistemi kurmada etkili olduğu araştırmalarca kanıtlanmış olan bu tekniklerin tüm öğretmenler tarafından sınıf düzeyine ve dersin özelliklerine göre uyarlanarak kullanılabilmesi mümkündür. Kitap, tekniklerin açıklanmasındaki sadelik ve pratik önerilere odaklanan içeriği ile üniversitelerde sınıf yönetimi derslerinde okutulan sınıf yönetimi kitaplarından farklılaşmaktadır.
Kitabın amacı, öğrencilerin öğrenmekten sıkılmadığı ve ilgiyle derse katıldığı; öğretmenlerin ise öğrencilerin problem davranışlarıyla uğraşmaktan yorulmadığı sınıfların oluşturulmasına kılavuzluk etmektir. Bu nedenle kitap, öğretmenlerin her ihtiyaç duyduklarında başvurabilecekleri bir kılavuz kitap-el kitabı- olarak hazırlanmıştır.
Asiye Parlak Rakap, Aysun Turupcu, Belkıs Tekmen, Emine Hande Aydos, Fatma Yalçın, Funda Eda Tonga Çabuk, Gamze Bilir-Seyhan, İkbal Tuba Şahin Sak, İrem Gürgah Oğul, Nasibe Kandemir Özdinç, Ramazan Sak, Selda Aras, Sinem Güçhan Özgül, Zeliha Demirci Ünal Sınıf yönetimi, sınıf içerisindeki bütün faktörleri içine alan çok boyutlu bir yapıdır. Ancak sınıfı doğru ve etkili bir şekilde yönetebilmenin tek bir yolu yoktur. Öğretmenin eğitim felsefesine ve amaçlarına bağlı olarak, benimseyeceği sınıf yönetimi model(ler)i ve stratejileri de değişip şekillenecektir. Bu kitapta Etkili Öğretmen Modeli, Disiplin Ötesi Model, Akran Arabuluculuğu Modeli, Etkili İletişim Odaklı Model, İçsel Disiplin Modeli, İşbirlikli Öğrenme Modeli, Dalga Etkisi Modeli, Grup Dinamiği Modeli, Seçim Kuramı, Sosyal Disiplin Modeli, Saygıya Dayalı Disiplin Modeli, Olumlu Disiplin Modeli, Davranış Değiştirme Modeli ve Güvengen Disiplin Modelini kapsayacak şekilde sınıf yönetimine farklı bakış açıları sunan 14 model ele alınmıştır. Her biri üzerinde keyifle çalıştığımız bu modellerin insana, disiplin ve sınıf yönetimine bakışı farklı olmakla birlikte, kitabımızın başta öğretmenler ve öğretmen adayları olmak üzere, öğrencilerin hayatlarına dokunan ve eğitimin paydaşı durumunda olan herkeste bir farkındalık yaratacağına, değerli bir rehber olacağına inanıyoruz.
James S. Cangelosi “Öğrencilerinizin, planladığınız etkinliklere istekli bir şekilde yoğunlaşmasını nasıl sağlayabilir ve onlarla nasıl iş birliği yaparsınız?” Bu soru, Sınıf Yönetimi Stratejileri: Öğrencilerin İş Birliği Yapmalarını Sağlama ve Bu İş Birliğini Devam Ettirme (7. Baskı) kitabının cevap aradığı sorudur. James Cangelossi'nin yedinci baskı yapan kitabı, öğretmenlerin öğrencileri derslere ilgili olmaları ve odaklanmaları için başarılı bir şekilde kullandıkları sınıf yönetimi stratejileri ile ilgili bol miktarda bilgi içerir. Bu stratejiler, geniş öğretim tecrübeleri ile öğrenme teorisi, sosyal etkileşim, iletişim, gelişimsel psikoloji, çok kültürlü eğitim, davranışçı psikoloji, motivasyon, öğrencilerin etkinliklere yoğunlaşmaları ve şiddet önleme gibi konular temelinde hazırlanmıştır.
Sınıf yönetiminde kuram ile uygulamayı bütünleştiren, daha çok uygulamadan kurama giden bir yol izleyen James Cangelossi'nin bu kitabı, ülkemizde öğretmen adayları, öğretmenler ve akademisyenlere yol göstericidir. Bu kitap, üniversitede lisans ve yüksek lisans düzeyi dersler için tasarlanmış olup; öğretmen adaylarının ve öğretmenlik yapanların öğrencilerini iş birlikçi, ilgili ve prososyal davranışlara yönlendirebilmelerine yardımcı olabilmek hedeflenmiştir.
Susan M. Brookhart Eğitimciler, öğrencilerin "üst düzey düşünme"lerinin önemli olduğunu biliyor. Peki üst düzey düşünme nasıl bir şeydir? Farklı branşlardaki öğretmenler bunu nasıl belirleyebilir? Yazar, danışman ve geçmişte bir sınıf öğretmeni olan Susan M. Brookhart bu soruları yanıtlıyor ve dahası öğrencilerin, öğretim programlarında vurgulanan bu karmaşık düşünme türünü gösterip göstermediğini belirleyebilmeleri için öğretmenlere basit ve kullanışlı bir rehber sunuyor.
Brookhart, durum belirlemenin genel ilkeleri ve üst düzey düşünmeyi belirlemenin ilkelerine değinerek başlıyor. Ardından, sık kullanılan taksonomilerin basamakları ışığında üst düzey düşünmenin farklı yönlerini tanımlayıp açıklıyor ve aşağıdaki alanlarda durum belirlemenin nasıl yapılabileceğine ilişkin bir rehber sunuyor:
• Analiz, değerlendirme ve yaratma • Problem çözme
• Mantık ve akıl yürütme • Yaratma ve yaratıcı düşünme
• Muhakeme
Kitapta, Ulusal Eğitsel Süreçlerin Belirlenmesi’nden (NAEP) ve sınıf öğretmenlerinin hazırladığı çoktan seçmeli ve açık uçlu maddeler ile performans görevlerinden örnekler verilmiştir. Okuyucular, öğrencilerinin gelişimini izlemede biçimlendirici durum belirlemeyi ve puan vermek için değer biçici durum belirlemeyi nasıl kullanacaklarını öğrenecekler.
Tüm branşlardan ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerini hedefleyen “Sınıfınızda Üst Düzey Düşünme Becerilerini Nasıl Belirlersiniz?"; artan bir öneme sahip olan öğrencinin okuldaki -ve hayattaki- başarısı ile ilgili temel bir öz geçmiş, sağlam öneriler ve özenli bir anlayış sunmaktadır.
A Halim Ulaş, Muharrem Tusun Öğrenmek, tıpkı sevmek gibi en doğal yanımız. Doğal olan öğrenmeyi yapay öğrenme ortamlarında arıyoruz. Bunun için toplum olarak bütün çabamızı yapay öğrenme üzerine odaklıyoruz. Tabi ki hâl böyle olunca yapaylık dolu tuhaf bir öğrenme ilişkisi ortaya çıkıyor. Bu ilişki sonucunda oluşan öğrenme anlamlı olmadığı gibi süreç de anlamlı olamıyor ne yazık ki. Ve hep birlikte sisteme atıp tutuyoruz.
Öğrenme çabasına buradan başlamak gerekiyor sevgili öğrenen. Yiğit düştüğü yerden kalkar çünkü. Öğrenmenin düştüğü yer tam da burası. Hadi el ele verip kaldıralım hep birlikte. Öğrenme doğasına geri dönsün. Kendiliğinden öğrenelim. Öğrendiğimizi fark etmeden. Sistem aracılığıyla öğrenme ve öğretme adı altında birbirimize zulmederek değil, eğlenerek zevk alarak daha doğrusu yaşayarak yaşayalım. Ve bütün yaşamdan öğrenmeler biriktirelim.
Sonrası mı? Sonrasını bırakalım TEOG ve benzeri sınavlar düşünsün. Öğrenme doğasına dönünce emin olun ne bu sınavlar kalacak ne de sınav korkusu.
Hülya Yıldızlı, Mehmet Raci Demir, Tuba Acar Erdol, Gülçin Zeybek Bu kitap, eleştirel düşünmenin kavramsal yapısını ortaya koymanın yanında bölüm sonlarında sunulmuş ders planları ile eğitmenler için eleştirel düşünme öğretimine yönelik önemli öneriler içermektedir. Kitapta, eleştirel düşünmenin kavramsal çerçevesi temelinde eleştirel düşünmenin tanımı, bileşenleri, bu beceriyi sınıflandıran yaklaşımlar, eleştirel düşünmenin öğretimi ve ölçülmesi ele alınmıştır. Ayrıca eleştirel düşünmenin engelleyicileri; ön yargılar, kalıp yargılar otoriteye bağlılık, benmerkezcilik ve rasyonalizasyon unsurları çerçevesinde tartışılmıştır. Kitapta, eleştirel düşünmenin önemli alt becerileri olan bilgi kaynaklarının güvenirliğini ve varsayımları belirleme becerilerinin önemine değinilmiştir. Yine eleştirel düşünmenin önemli bir alt becerisi olan argüman analiz etmede ise argümanın eleştirel düşünme için önemi açıklanmış; argümanların özellikleri, argüman türlerinden tümdengelimsel ve tümevarımsal argümanların yanı sıra dışaçekim ve analojik argümanlara da özel bir vurgu yapılmıştır. Ayrıca eğitim alanında sıkça kullanılan iki önemli argümanstasyon modeli olan Toulmin Argümantasyon Modeli ve Riddle Üçlü Argümantasyon Modeli örneklerle ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Argüman analizine bağlı olarak kitapta, safsataların-yanıltıcı akıl yürütmelerin eleştirel düşünme açısından önemine değinilmiş, yanıltıcı akıl yürütme çeşitleri açıklanmış ve örneklerle anlaşılır hâle getirilmiştir. Safsatalara ek olarak retorik tuzakların da eleştirel düşünme için öneminden bahsedilmiş ve retorik tuzak çeşitleri açıklanmış ve örneklendirilmiştir. Okuyuculara faydalı olması dileğiyle…
Sevil Büyükalan Öğretim ilke ve yöntemleri içinde yer alan “Soru Cevap Yöntemi” konusu tüm eğitim kademelerinde ve hemen tüm derslerde görevli öğretmenler tarafından çok sık kullanılmaktadır. Bunun nedeni öğrencileri düşünmeye yönlendiren en önemli yöntemlerden birisinin soru cevap yöntemi olmasıdır. Bu öneme haiz yöntem çalışmada öğretmen adaylarına soru sorma düzeyleri ve soru sorma teknikleri çerçevesinde ayrıntılı olarak sunulmuştur. Kitapta verilen soru sorma basamağına ilişkin örnekler ve soru sorma tekniğine ilişkin uygulamaların özellikle öğretmen yetiştiren kurumların programlarına yansıması yönünde ve öğretmen olacak adayların soru ve cevap yöntemine ilişkin yeterlilik kazanmaları yönünde öğrenme öğretme süreçlerine katkı sağlayacağı umulmaktadır. Ayrıca halen görevli öğretmenlerin de bu kitaptaki soru örneklerinden faydalanarak her konuda ve her düzeyde rahatlıkla soru hazırlayabilecekleri ve böylece dersleri daha etkili işleyebilecekleri umut edilmektedir.
Eray Alaca, Tercan Yıldırım Türkiye’de ilk kez 1968 tarihli ilkokul öğretim programında yer alan Sosyal Bilgiler dersi, uygulamadan olumlu sonuç alınması üzerine ortaokulların programında da yer almıştır. Ardından programlara paralel olarak ilk kez Sosyal Bilgiler ders kitapları da yazılmış ve öğrenime alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından kabul edilen Sosyal Bilgiler öğretim programları ve ders kitapları zaman içerisinde eğitim alanındaki gelişmelere paralel olarak değişim ve dönüşüm geçirmiştir. Bu eserde Sosyal Bilgiler öğretim programları ve Sosyal Bilgiler ders kitapları ayrıntılı olarak verilirken, aynı zamanda Sosyal Bilgiler dersinin tarihsel süreci de verilmiştir. Siyasi iktidarların değişimi ile değişen eğitim politikaları ekseninde Sosyal Bilgiler dersinin öğretim programlarına eklenmesi ve/veya programlarından çıkarılmasının sebepleri ve sonuçları üzerinde durulmuştur. Böylece alana yönelik çalışma yapan başta akademisyenlere, öğretmenlere ve öğrencilere katkı sunmak amaçlanmıştır.
Helene Snee, Christine Hine, Yvette Morey, Steven Roberts, Hayley Watson Bu derleme kitap, araştırmacılara, ilgili, etkili ve yenilikçi dijital yöntemleri kullanma konusunda ilham vermektedir. Kitabın temel sorunsalı; araştırma yöntemi olarak dijital yöntemlerin, ana akım sosyal bilim araştırma yöntemleriyle karşılaştırılabilir yöntemler olarak görülmesi konusuna odaklanmıştır. Kitap, dijital yöntemlerin ana akımlaştırılması konusundaki tartışmalara öneriler getirmesi bakımından, sosyal bilim araştırmaları alanına eşsiz katkılar sağlamaktadır. Aynı şekilde kitap, sosyal bilim araştırmalarındaki sayısal yöntemlerin; etik, pratik, ampirik, yöntemsel ve kuramsal sorgulamaları hakkında geniş tartışmaları içermektedir. Kitabın yazarları, sosyal bilimlerde dijital yöntemlerin ana akımlaştırılması ile ilgili zorlukları ve düşünsel şüpheciliği başarılı bir şekilde tartışmaktadırlar.
Eyüp Yurt Bu kitap, sosyal bilimler alanındaki geniş ve karmaşık nicel araştırmalara rehberlik etmeyi hedefliyor. Temel varsayımlardan başlayarak istatistiksel analizlerin doğru yapılması, verilerin güvenilir ve geçerli sonuçlar üretebilmesi için önemli adımları öğretiyor. Birinci bölüm, analizlerin temel varsayımlarını anlamak ve kontrol etmek için gereken bilgileri içeriyor.
Kitabın ikinci bölümü, açımlayıcı ve doğrulayıcı faktör analizi, aracı ve düzenleyici değişken analizi, kanonik korelasyon analizi ve çok değişkenli varyans analizi gibi önemli çok değişkenli analiz yöntemlerini kapsamlı bir şekilde ele alıyor. Her bir analiz yöntemi adım adım açıklanarak uygulama örnekleriyle destekleniyor.
Okuyuculara veri ön işleme, varsayım kontrolü ve çeşitli çok değişkenli analiz yöntemleri konusunda kapsamlı ve pratik bilgiler sunan kitabın; sosyal bilimlerde istatistiksel analizlerde kendini geliştirmek isteyen okuyucular için değerli bir kaynak olması hedeflenmektedir.
Ayşe Zişan Furat, İbrahim Özcoşar, M. Nesim Doru, Mehmet Alıcı, Melahat Boran, Murat Köse, Musa Öztürk, Sümeyye Akça, Vehbi Bayhan, Zafer Çelik Kitapta, sosyal bilimler alanında ’araştırma esnasında’ ve ‘yayın sürecinde’ yaygın olarak karşılaşılan etik sorunlar ele alınmaktadır. Çalışmanın içeriği, başta sosyal bilimler olmak üzere tüm disiplinlerde etik kurallara uygun biçimde bilimsel bilgi üretmek isteyen araştırmacılara kılavuzluk edebilecek nitelikte tasarlanmıştır.
Dokuz bölümden oluşan kitapta; Bilimsel Araştırma ve Bilim Etiği, Bilimsel Araştırmalarda Mahremiyet, Gizlilik ve Etik, Arşiv Araştırmalarında Etik, İnternet ve Veritabanı Araştırmalarında Etik, Akademik Okur-Yazarlık, Bilimde Etik Dışı Davranış Türleri, Yayın Etiğinin Temel İlkeleri, Fikrî Mülkiyet Hakları ve Korsan Yayıncılık ve Yayın Etiğiyle İlgili Yasal Mevzuat gibi konular alanın uzmanları tarafından etik perspektifinden okuyucunun istifadesine sunulmaktadır.
Kitapta, sosyal bilimlerde araştırma yöntemleri ve teknikleri kitaplarında pek değinilmeyen editörlük, hakemlik, yazarlık hakları, telif hakları, korsan yayıncılık vb. konular da derinlemesine ele alınmaktadır. Kısacası kitap, hem ele aldığı konular hem de bunları tartışma düzeyi itibarıyla bu alanda önemli bir boşluğu doldurmaktadır.

Ayşen Bakioğlu, Özge Karaevli Sözleşmeli Devlet Okulları, Kanada, ABD, İngiltere, Yeni Zelanda, Avustralya, Hindistan vb. ülkelerde, farklı adlarla da olsa bir sözleşme çerçevesinde, toplum tarafından kurulup devlet tarafından finanse edilen ve çocuğa seçme şansı veren okulları ifade etmektedir. Bu okullarda, öğretmen seçimi ve görevlendirilmesi okul yönetim kurulu tarafından yapılmakta olup eğitim programının içeriğinin hazırlanması konusunda öğretmenlerin daha aktif ve hesap verebilir kılındığı bir felsefi yaklaşım söz konusudur.
Sözleşmeli okul fikri ilk ortaya atıldığı zamandan bu yana yaklaşık 45 yıl geçmiş ve bazı ülkeler bu fikri, kendi eğitim sistemleri bünyesinde sürdürmeyi başarabilmiştir. Sözleşmeli okullar; sistem içerisinde hem öğrenci, veli seçimi ve memnuniyeti açısından hem de akademik başarı yönünden alternatif bir yol sunmaktadır. Başarılı olan ve eleştiri alan örnekleri bulunmakla birlikte ana düşünce yapısı ve yönetilmesinde hesap verebilirliği temele koyması, okulların bir ölçüt olmaksızın varlığını sürdürmesi sakıncasını gidermesi bakımından dikkate alınabilir bir model sunmaktadır. Bu fikir; evrensel değerler çerçevesinde, Millî Eğitim Bakanlığının kazandırılmasını hedeflediği temel beceriler ışığında, millî ve manevi değerlerimize, toprak ve millet bütünlüğümüze zarar verilmesini önleyecek denetimler eşliğinde, ülkesini seven bireyler yetiştirme gayesiyle ve günümüz bilimine dayalı olarak oluşturulan eğitim içerikleriyle Türkiye için modellenebilir bir yapı olarak değerlendirilebilir.
Ayhan Doğan, Betül Balkar, Emrah Berkant Patoğlu, Eyüp Cücük, Resul Köse, Resul Köse, Sadık Çetin Osmanlı modernleşme sürecinin en önemli alanlarından biri olan maarif sahasındaki yenilikler, devletin değişen dünya ile rekabet etme ihtiyacının bir sonucudur. 18. yüzyıldan itibaren başlayan kötü gidişatın önüne geçme hedefi, tarihî süreç içerisinde Osmanlı'yı yeni politikalar üretmeye teşvik etmiştir. Modernleşme olarak nitelendirilen bu süreçte devlet adamları, karşılaşılan sorunları çözme konusunda maarifi esas faktörlerden birisi olarak değerlendirmiştir. Bu çerçevede politika belirleyiciler için maarifin sorun çözen bir mekanizma olarak değerlendirilmesi ile birlikte maarif alanında çok yönlü bir yapılanma gerçekleştirilmiştir. Nitekim bu yaklaşımın bir sonucu olarak ihtiyaç duyulan yeni mekteplerin açılması ve dönemin ifadesiyle tamim-i maarif olarak adlandırılan eğitim öğretimin yaygınlaştırılması öne çıkan uygulamalardandır. Bu doğrultuda 1857 yılında kurulan Maarif Nezareti gerek kurumsal yapısı gerekse görev yapan nazırların ortaya koyduğu politikalar bakımından eğitim tarihi araştırmalarının ilgi çekici bir konusudur. Oluşturulan politikalar, karşılaşılan sorunlar ve üretilen çözümler eğitim tarihimizin daha iyi anlaşılması hususunda önem arz etmektedir.
Özellikle Osmanlı arşiv vesikaları temel alınarak hazırlanan bu çalışmada; Tanzimat'tan Cumhuriyet'e modernleşen Osmanlı maarifinin geçirdiği değişim, maarif nazırlarının profilleri ve ortaya koydukları eğitim politika ve uygulamaları kapsamında analiz edilmiştir. Söz konusu çalışma ve ortaya çıkan değerlendirmeler sadece tarihsel bir bilgi ve durum tespiti olmanın ötesinde günümüz eğitim öğretim sorunlarının kökenlerinin ortaya konulması ve eğitim politikalarının şekillendirilmesinde de dikkate alınması gereken tarihsel bir birikimin olduğunu göstermektedir.
Özetle bu kitap; eğitim alanındaki akademisyen, araştırmacı, politika üreticileri ile birlikte bu eğitim politikaları tarihine ilgi duyan tüm okuyuculara tarihsel bilginin yanı sıra özgün bir bakış açısı sunmaktadır.
Soner Sözler Tasarımsal Düşünce, bir girişimcinin fikri olarak ortaya çıkışından beri küçük ya da büyük çaplı birçok işletme, eğitim kurumu ya da kuruluşta kendisine yer bulmuş bir yaklaşımdır. Son derece uygulanabilir olması ile birlikte oldukça sistematik bir yaklaşımdır. Fiziki eğitim ortamlarını ya da çevrim içi eğitim ortamlarını zenginleştirmek için geleneksel yolların dışında çoğulcu yaklaşımlar benimseyerek son derece etkili çözümler sunabilmektedir. Bununla birlikte, araştırmacılara hedef kitlelerini daha iyi anlama ve ortama onların penceresinden bakan bir bakış açısı kazandırmaktadır. Kullanıcı odaklı ve insancıl bir yaklaşım olması Tasarımsal Düşünceyi her ortama uyarlanabilir bir yaklaşım kılmaktadır. Bu kitapta ise bir dil okulu örneği ele alınmış ve güncel sorunların açık ve uzaktan öğrenme ışığında nasıl çözülebileceğine yer verilmiştir. Ayrıca okuyucuya kendi kurumlarında bu yaklaşımı uygulayabilmeleri adına basit ama etkili örnekler sunulmaktadır.
Fatma Özüdoğru, İbrahim Delen, İbrahim Tanrıkulu, İbrahim Yıldırım, Kevser Eryılmaz, Mahmut Kalman, Mehmet Başaran, Sedat Şen, Serkan Uçan, Sevilay Çırak Kurt, Tuncer Akbay Öğretim sürecinde teknolojinin etkin kullanımı öğretimin niteliğini artıracaktır. Etkin teknoloji kullanımının sınıf içi ile sınırlı olmaması bu kitabın ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır. Her biri birbirinden değerli ve alanında uzman bölüm yazarları ile ortaya koymuş olduğumuz bu kitap, teknoloji destekli öğretim sürecini bütüncül olarak ele alan önemli bir akademik kaynak mahiyetindedir. Bu kitap; sınıf içinden okul yönetimine, öğretim tasarımından ölçme değerlendirmeye, öğretmen yeterliklerinden çevrim içi öğretmen topluluklarına, teknoloji ortamındaki düşünme biçimlerinden öğretim modellerine, etkin teknoloji kullanımından teknolojinin olumsuz etkilerinden korunma yollarına kadar geniş bir yelpazede ve bütüncül bir bakış açısıyla hazırlanmıştır. Teknoloji Destekli Öğretim: Güncel Gelişmeler kitabı akademik bir kaynak olmasının yanı sıra lisans ve lisansüstü derslerde de kullanılabilecektir.
Bu bağlamda uzman akademisyenlerce özenle hazırlanmış bu kitabı; hedef kitlemiz olan sevgili öğretmen adaylarının, kıymetli öğretmenlerin, değerli akademisyenlerin ve tüm akademi camiasının beğenisine sunuyoruz.
Ayşe Kökcü, Ayşe Sönmez Düzen, Batuhan Akgündüz, Bihter Türkmenoğlu, Çiğdem Özbay, Deniz Saygı, Doğan Seyfi Şen, Gizem Dinçer, Gökalp Çiftcioğlu, Hanife Ofluoğlu, Harun Çakan, İnan Kalaycıoğulları, İrem Aslan Seyhan, İrfan Elmacı, Levent Çankaya, Mete Cankaya, Mücella Çavuşoğlu, Nazan Karakaş Özür, Nazime Tamdoğan, Pınar Ünal, Remzi Demir, Semiha Betül Takıcak, Serpil Timur, Vural Başaran, Yavuz Unat Teknoloji ve Sanayi Tarihi (1923-2023) adını vermiş olduğumuz bu araştırma, bir asırlık bir süreç içinde ülkemizin kalkınma yolunda katetmiş olduğu mesafenin anlaşılması ve anlatılması maksadıyla hazırlanmıştır. Bunun için sanayinin kurulmasına ve gelişmesine katkıda bulunan resmî ve gayriresmî kurumlar, bunların mevcudiyetine hukuki zemin hazırlayan kanunlar ve kanun hükmünde kararnameler, kurumların fonksiyonlarını icra etmelerini sağlayan bilginler, mühendisler, planlamacılar, iktisatçılar, eğitimciler, bürokratlar gibi şahıslar, bunların gerçekleştirmiş oldukları teknolojik faaliyetler, yazmış oldukları eserler ve daha birçok konu çalışmamızda yer almıştır. Elbette bu çaptaki bir girişimde unutulmuş birçok olay ve kişi olabilir; önümüzdeki yıllarda yapılacak uyarılar ve eklemeler ile bu eksiklikler de giderilecek ve böylece bu dönemin tam bir envanteri çıkarılacaktır.
Çalışma, okuyucularımızın da ayırt edebilecekleri üzere iç içe girmiş iki anlatım biçiminden oluşmaktadır: Birinci anlatım, ilgili yılda meydana gelen gelişmeleri kronolojik olarak bildirmekte, ikinci anlatım ise bunlardan önemli görülenler hakkında kısa açıklamalar, değerlendirmeler, yorumlar, eleştiriler, anekdotlar ve biyografiler sunmaktadır; böylece iki anlatım birlikte okunduğunda hadiseler hakkında etraflı bir fikir edinmek mümkün olmaktadır.
Ayşe İnan Kılıç, Ayşegül Gün, Bayramali Nazıroğlu, Bayramali Nazıroğlu, Faruk Kanger, Fatih Kaya, Hasan Dam, İbrahim Turan, Mehmet Korkmaz, Mevlüt Kaya, Mustafa Köylü, Osman Taşkın Son birkaç asırdır tüm dünya ülkelerinin eğitim ve öğretim faaliyetlerinde hem nitelik hem de nicelik açısından önemli gelişmelerin yaşandığı bir gerçektir. Belki insanlık bir bütün olarak dünya tarihinde ilk kez bu kadar geniş, yaygın ve üst düzeyde bir eğitim imkânına sahip olmuştur. Ancak dini ve ahlaki değerlerden uzak bu eğitim sisteminin doğurduğu medeniyetin meyveleri barış, sosyal adalet, mutluluk, eşitlik gibi insani değerler olacağına; açlık, yoksulluk, sömürü, şiddet, yalnızlık, nefret ve sosyo ekonomik adaletsizlik gibi pek çok insanlık dışı değerler olmuştur. Artık bugün çağdaş medeniyetin kurucuları olan batılı bilim insanları bile tüm Batı medeniyetinin, çok derin ve geri çevrilemez bir sosyal kriz içine girmiş olduğunu itiraf etmektedirler.
Dünyada ve ülkemizde yaşanan ve geleceğimizi ciddi olarak tehdit eden tüm bu ahlaki olumsuzluklar sonucunda, Milli Eğitim Bakanlığı da örgün eğitim aşamaları için bir “Değerler Eğitimi” çalışması başlatmıştır. Milli Eğitimi Bakanlığı’nın attığı bu olumlu adımdan sonra, bu alandaki çalışmalar ivme kazanmış, bir taraftan teorik çalışmalar bir taraftan da alan araştırmaları daha sık gündeme gelmeye başlamıştır. Ancak alan henüz çok yeni olduğundan, kimi çalışmalar tamamen teorik düzeyde yer alırken, kimi çalışmalar da sadece alan araştırmalarıyla sınırlı kalmaktadır.
İşte bu kitap değerler eğitimi alanındaki bu eksikliği ve boşluğu dikkate alarak, konunun hem teorik hem de pratik boyutunu birleştirerek bir arada bulundurmayı amaçlamıştır. Bu eser sadece örgün eğitim kurumlarında görev yapan meslektaşlarımız için değil, aileden başlamak üzere toplumun her kademesindeki insan ve kurumların faydalanabileceği bir eserdir.
Hayrünisa Alp Osmanlı Devleti'nden devralınan çoklu eğitim yapısına Cumhuriyet Hükûmeti Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile son verdi. Tevhid-i Tedrisat Kanunu ile tüm okulların yönetim ve denetimi dönemin Millî Eğitim Bakanlığına devredilmiş oldu. Misak-ı Millî sınırları içindeki tüm okulların, öğretmen ve öğrencilerin tespiti için yurt genelinde istatistiksel verilere ulaşıldı. Tüm il ve ilçe maarif idareleri bakanlıkla sıkı bir iletişime geçtiler. Böylece bakanlık ihtiyaçları daha iyi tespit edebilecek ve gerekli yasal düzenlemeleri ona göre yapacaktı. 3 Mart 1924 sonrası hummalı bir bilgi belge akışı sayesinde yeni nesillerin millî değerlerin bilincinde ve Cumhuriyet'in temel niteliklerine sahip çıkabilecek olgunlukta yetişmelerini sağlamak üzere yasal düzenlemelere geçildi. 1926 yılında eğitim faaliyetlerini düzenlemek amacıyla “Maarif Teşkilatına Dair Kanun” kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti dâhilindeki tüm öğretim kurumlarının işleyişi bu kanunla sağlandı. Bu yasayla örgün eğitim teşkilat yapısı 8 ayrı eminliğe ayrıldı. Eğitim teşkilatı yeniden düzenlendi. Bütçeden eğitime ayrılan pay arttırıldı. 29 Ekim 1923 tarihinde büyük mücadeleler sonrasında Cumhuriyet ilan edildiğinde tahminî 12 milyon nüfusun yalnızca %10'a yakını okuma ve yazmayı bilmekteydi. 1928'de ise Osmanlı Devleti'nin kuruluşundan 1928'e kadar kullanılan Arap alfabesinin kullanımından Batı uygarlığının kullanmakta olduğu Latin alfabesine geçiş sağlandı. Cumhuriyet'in hedeflediği eğitim altyapısının temellerinin atıldığı bu dönemde ilköğretime ait çeşitli düzenlemeler, yeni yapılanmalar, ilkokul öğretmenleri ve öğrencilerin yetiştirilmesinde çeşitli gayeler gerçekleştirilmeye başlandı. Yokluklar içinde verilen eğitim mücadelesi günümüz ilköğretim politikalarına ışık tutması açısından örnek ve ibret alınması gereken bir dönem olarak eğitim tarihimizdeki yerini aldı.
Bu kitap, 1924 yılından 1928 yılının sonuna kadar olan dönemde ilköğretime ait yapılan yoğunlukla yasal düzenlemeleri içermekte ayrıca Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki örgün eğitimin ilk evresi ve dönemin eğitim tarihine ışık tutmaktadır. Ayrıca dönem itibarıyla eğitimi nicel ve nitel olarak geliştirme çabalarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlamaktadır. Bu bakımdan okuyuculara kuşkusuz, eğitimin dünü ve bugünü arasında bir mukayese yapma olanağı da sunmaktadır.
Ramazan Özbek Vatandaşlık ve insan hakları kavramları, günümüz toplumlarının yaşam biçimlerini ve ilişkiler sistemini belirleyen sihirli kavramların en önemlilerindendir. İnsan, tüm canlılar içerisinde kendi sistemini kendi özelliklerine göre belirleyerek diğer insanlar, diğer toplumlar ve çevresi ile etkileşim içinde yaşayan ve buna zorunluluk duyan en değerli canlı türüdür. İnsanlar tarafından oluşturulan toplumların meydana getirdiği sistem, tüm evreni derinden etkilemektedir. İnsanoğlunun varlığı sonsuza kadar devam edecekse bu var oluşun da bağlı olması gereken güçlü bir sisteme entegre olması gerekmektedir. Bu entegrasyon içerisinde, vatandaşlık olarak niteleyeceğimiz bir devlete bağlılık ve bu devlet içerisinde de sahip olduğu haklar ön plana çıkmaktadır. Aksi durumda bir kaos ortamı oluşacaktır ki bu da yaşamı olumsuz yönde etkileyecektir.
Vatandaşlık ve insan hakları eğitimi; sadece okullarda verilen eğitim ile değil, yaşamın tüm alanlarında insanın bulunduğu her ortamda verilmesi gereken bir anlayışı gerektirir. Vatandaşlık ve insan hakları bilinci ailede başlayan, okulda resmîleşen ve çevrede hayat bulan ilişkiler bütünüdür. Vatandaşlık ve insan hakları konusunda hiçbir kimse ya da toplum “Bu benim iç meselem, dilediğim gibi düzenler, dilediğim gibi uygularım.” deme hakkına sahip değildir. Genel anlamda hem belirli bir toplum içerisinde bireyler ve hem de tüm dünyadaki toplumlar birbirlerinin hak ve sorumluluklarına karşı duyarlı olmak zorundadırlar. Bu kitap insanın sadece insan olması nedeniyle sahip olduğu hakları ve bir insan olarak da belirli bir toplum içerisinde yaşama mecburiyetinden dolayı görev bilincinin kazandırılmasına yönelik kavramları ve eğitim etkinliklerini açıklamaya yönelik olarak hazırlanmıştır. Kitabın tüm eğitim çevrelerinde yararlı olabileceği düşünülmektedir.
Mizrap Polat Sosyal bir varlık olan insanın eylemi, diğer bir varlığa doğrudan veya dolaylı olarak dokunduğu için ahlaki bir nitelenmeye müstahaktır. Bu vecihle ahlak, sosyal bir olgudur. Ahlakın fikrî arka planını oluşturan ve insana birlikte yaşam bağlamında yol gösteren değerler ise içtimai yaşamın bir nevi şuurunu inşa eder.
Günümüz meta yönelimli hayat tarzında faziletin, diğer bir ifadeyle değerlerin arka plana itildiğine, sıklıkla suistimale uğratıldığına, sabiteleri az olan, eyyamcı, hazcı ve faydacı bir ilişki ve iletişim biçiminin giderek daha fazla kendini hissettirdiğine şahit olunmaktadır. Bu anlamda değerler ve onlardan doğan müspet eylem biçimi olan ahlakilik; sosyal yaşamın insanileşmesi, gücü elinde bulunduranların zalim olmaması ve insan onuruna uygun yaşam tanzimi açısından daha da önem kazanmaktadır.
Değerler sadece ferdî davranışlara yön veren düşünceler olmayıp aynı zamanda kamu vicdanının oluşmasında ve kanunların tesisinde etkili olan şiarlar bütünüdür. Bu yönleriyle onlar, toplumun birlikte yaşama imkânının fikrî ve manevi temelini de oluşturur.
Hanifi PARLAR Bu kitabın yazılmasındaki temel amaç eğitim sisteminin en önemli ögesi olan okullarda okul geliştirme literatürünün modeller ve yeni yaklaşımlar açısından önemini irdeleyerek 1980 sonrası okul geliştirme model ve yaklaşımlarını ortaya çıkarmaktır. Bu çalışma, okul geliştirme modellerini ortaya çıkarmanın yanında, 21. yüzyıl eğitim gereksinimlerini, insan tipini, bilgi toplumunda ve postmodern toplumda okulun fonksiyonlarını yeniden tanımlamayı, ayrıca farklı okul geliştirme yaklaşımlarını ve bunların okul geliştirmeye katkılarını göstermeyi de amaçlamaktadır.
Okul geliştirmedeki temel amaç, gelecek yılların toplumunu oluşturacak insanları, o dönemde ihtiyaç duyacakları bilgi, beceri ve yeterliliklerle donatmak olmalıdır. Çünkü günden güne iş ve toplum hayatında, beceriler karmaşıklaşmakta, uzmanca düşünce ve karmaşık iletişim becerileri, iyi fikirleri etkin iletme becerileri ön plana çıkmaktadır. Okullar, bunun farkında olmalı ve eğitim sistemlerini sürekli geliştirmelidir.
Okul geliştirme bir süreçtir. Modellerin oluşturulmasında; okul ikliminin, okulun kurumsal hafızasının, toplum beklentilerinin, küresel bakış açılarının, okul yöneticilerinin bilgi, beceri ve uygulama yeterliliklerinin, öğretmenlerin işlerindeki ve insan ilişkilerindeki uzmanlıklarının, bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin, uluslararası sınavların/iş birliklerinin etkisi yadsınamayacak kadar güçlüdür.
Esin Kâhya Türklerin bilime yaptığı katkıların başlangıcı, Asya’da tarih sahnesinde ilk görüldüğü dönemlere kadar gidebilir. Bunlara bir örnek olarak On İki Hayvanlı Türk Takvimi verilebilir. Daha sonraki tarihlerde, İslam Dünyası’ndaki bilimsel faaliyetler içinde de Türklerin önemli katkılarına rastlamaktayız. Bunlara örnek olarak Harezmi, Farabi, Biruni ve İbn Sina’nın çalışmalarını verebiliriz.
Osmanlılar döneminde bilimsel çalışmalar önemini korumuştur. Bilimsel faaliyetin temelini teşkil eden yükseköğretim kurumları ve tedavi kurumlarında faaliyet gösteren bilim insanlarının birçok bilim dalında değerli çalışmalar yaptığı bilinmektedir: Kadızade-i Rumi, Ali Kuşçu, Takiyüddin vb.
Her ne kadar belli tarihten sonra Osmanlı Devleti’nde bilimsel faaliyetler yavaşlamışsa da varlığını sürdürmüş ve XVIII. yüzyıldan başlayarak yeni bir yapılanma içine girmiştir. XX. yüzyılda ise yeni bir ruhla kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti gelişen bilim ve teknolojinin ruhuna uygun bilim insanlarının yetişmesinde öncülük etmiştir. Bu dönemde yetişen Cahit Arf, Hulusi Behçet gibi bilime katkı yapan bilim insanlarımızı zikredebiliriz.

Bu kitap, Türklerin erken tarihlerden itibaren bilim dünyasındaki yerlerini ve bilime yaptıkları katkıları bazı örneklerle kısaca belirtmek için kaleme alınmıştır.
Burada genel çerçeveye uyularak her bir bilim insanı hakkında çok kısa bilgi verilmekle yetinilmiş; ayrıntıdan kaçılmıştır. Bu kitapta amaç, Türklerin genel anlamda bilime yaptıkları katkıları ayrıntılarıyla ele alıp anlatmak olmayıp, kısaca tarihi süreç içinde Türklerin bilime yaptığı katkıları vurgulamaktır.
Hikmet Yıldırım Celkan Bir bilim dalı ve sosyal kurum olarak eğitim; modern toplumların organizasyonu, değişimi ve değer yargıları açısından hayati bir önem taşımaktadır. Sadece tarihî boyutuyla kalınmayıp sosyal, dinamik yapısal yönüyle de düşünüldüğünde devlet ve toplum düzeninde anahtar bir role sahip olduğu anlaşılır.
Kronolojik açıdan eğitimin bu rolünün İslamiyet Öncesi, Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde farklı özellikler arz ettiği görülür. Cumhuriyet'ten evvel geleneksel, dogmatik ve gayrimillî bir eğitim sistemi söz konusudur. En büyük yanlış bilim ve edebiyatta Türkçenin yok sayılmasıydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte eğitimi millî, çağdaş, bilimsel temellere dayandırma çabaları hız kazanmıştır. Ancak bu süreçte eğitim devletçi, hümanist, liberal ve ideolojik zeminlerde kayıp durmuştur.
Eğitimin amaçları, içeriği, metodolojisi, yasal düzenlemeleri, okul kuruluş sistemleri bu kaygan zeminde taklitçilikten kurtarılamamış, istikrara kavuşturulamamıştır. İlköğretim kademesinde daha tutarlı uygulamalara karşılık orta ve bilhassa yükseköğretim kademelerindeki politikalar eğitim sistemini tanınmaz hâle getirmiştir. Bunun en tipik örneği ise öğretmen yetiştirme politikalarıdır. Devlet, Millî Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu, özel sektör ve vakıflar maalesef bu yanlışın ortaklarıdırlar.
Aycan Çiçek Sağlam, Bilal Yıldırım, Ekber Tomul, Gülay Aslan, Habib Özkan, İbrahim Halil Çankaya, İsmail Zencirci, M. Akif Helvacı, Mahmut Kalman, Selda Polat Hüsrevşah, Sevim Öztürk, Zafer Kiraz Bu kitap; eğitim sisteminin genel yapısını ve teşkilat yapısını tanıtmakla başlayıp geçmişten bugüne yönetim kuramlarının gelişimini ve bunların eğitim örgütlerine yansımalarını ele almakta ve okul yönetimini tüm boyutları ile irdelemektedir.
Öğretmen olarak göreve başlayan eğitim işgörenleri, ilerleyen zamanda eğitim yöneticiliği ya da denetmenliği görevlerine de talip olma hakkına sahip oldukları için türk eğitim sistemi ve okul yönetimi dersi, onlara temel bilgi ve bakış açısı kazandırmak bakımından büyük katkı sağlayacaktır.
Ortaklaşa çalışmanın bir ürünü olan bu kitap, türk eğitim sistemi ve okul yönetimi dersinin içeriğine uygun olarak hazırlanmıştır. Kitabın temel amacı, öğretmen adaylarına Türkiye eğitim sistemini bütün olarak tanıtmak, eğitim sisteminin sorunları üzerinde düşünebilme becerisi kazandırmaktır.
Ayşen Bakioğlu Eğitim yönetimi, toplumun hemen hemen her kesimini ilgilendirmekte olup bulunduğu toplumdan etkilenmekte ve aynı zamanda toplumu da etkilemektedir. Günümüzde yaşanan hızlı değişimler, eğitimi ve eğitim örgütlerini de değişmeye zorlamaktadır. Bu durum, eğitim yönetiminin de değişimlere ayak uyduracak bir yapıda olmasını gerektirmektedir. Gerek toplumun gerekse bireyin eğitim ihtiyacını ve talebini karşılamak için eğitim örgütlerinin çağdaş yönetim yaklaşımları ve bilimsel bilgiler ışığında yönetilmesi önemlidir. Bu kitapta eğitim yöneticisi, okul yöneticisi, okul yönetici yardımcısı, zümre başkanı, rehber öğretmen, sınıf ve branş öğretmenlerine okul ve sınıf yönetiminde gereken anlayış, bilgi, beceriler sunularak ülkemiz eğitim sisteminin güncel boyutları irdelenmektedir.
Kitapta; eğitim yönetiminin teori ve uygulama alanları, eğitim yönetimi modelleri, eğitim yönetiminin temel felsefesi ve değerleri, eğitim yönetiminin politika alanları ve okula dayalı eğitim yönetimi anlayışı hakkında temel kavramlar ve bakış açıları tanıtılmıştır.
Sürekli öğrenen, araştıran ve inceleyen, daha iyi öğretim gerçekleştirmeyi ve öğrencilerinin daha iyi öğrenmesini amaçlayan eğitim yöneticisi ve öğretmenler, hem Türk eğitim sistemini geliştirmeye ilişkin fikirler üretecek hem de okullarındaki öğrencilerinin yetenek ve ilgilerinin en üst noktasına çıkmalarını sağlayabileceklerdir.
Bu kitabın; eğitim yöneticisi ve öğretmenlerin kendi gelişim süreçleri üzerine daha derin düşünceler üretmelerine ve profesyonel gelişim ihtiyaçlarına cevap vermelerine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Arslan Bayram, Dilek Yıldırım Bilgen, Gökhan Uyanık, H. Eren Suna, İlhan İlter, Muhammet Özdemir, Olcay Özdemir, Selda Polat Hüsrevşahi, Seyithan Demirdağ, Yasemin Kalaycı Türk Bu kitapta, Türk eğitim sistemi farklı yönleri ile ele alınarak açıklandıktan sonra okul yönetimi ve ilgili süreçlere odaklanılmıştır. Kitapta ayrıca okuyucuların okul yönetimini daha iyi anlamalarını sağlamak için okulları ilgilendiren mevzuatlar ilgili eklerde gösterilmiştir. Kitabın; öğretmen adaylarına, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine, öğretmenlere ve okul liderlerine yararlı olması hedeflenmiştir.
İsmail Doğan Bu çalışma, “Eğitimin Sosyal ve Tarihi Temelleri (ESTT) Anabilim Dalı”na vakfedilen uzun yılların tecrübe ve birikiminin bir ürünüdür. Eğitimi, Tarih, Felsefe ve Sosyoloji disiplinlerinin tecrübe ve tahlil denemesine uygun hâle getiren bu alan, eğitim bilimlerinin özel bir alanı olarak bu yapı ve işleviyle disiplinler arası çalışmanın da Türk üniversitelerinde kadim bir örneğini teşkil eder. Böyle bir akademik tecrübe ile eğitimi ve eğitim olgusunu sayısal düzlemde anlama ve açıklama gibi tek boyutlu, indirgemeci ve öykünmeci girişimler yerine sosyolojik ve kültürel bağlamı esas alan eklektik ve yorumcu bir yaklaşım denenmektedir. Türk Eğitim Tarihi, bu tür bir akademik hareketlilik alanına çok zengin bir malzeme sunmaktadır.
Bu kitap, Türk eğitim hayatının tarihsel bağlamda ortaya çıkan zengin tecrübe ve birikiminde pay sahibi olan temel unsurlarını, kurum ve kuruluşları; mütefekkir ve aydınları; Türk eğitim düşünce ve geleneğini ESTT ekseninde inceleyen ve takdim eden bir çalışmadır. Tarihte ve Türk Eğitim Tarihi’nde Araştırma Yöntem ve Teknikleri, Türk Eğitiminin Karakteristik Dönemleri ve Gelişme Eğilimleri, Türk Eğitiminin Öncü ve Bilge Şahsiyetleri, Cumhuriyet öncesinde Üniversite (Darülfünun) Girişimleri, Türk Dünyası Eğitim Birliği, Bilimin Coğrafi Hareketlilik Kabiliyetinde Türklerin Yeri, Kadın Eğitiminin Tarihsel Gelişimi gibi konular bu kitabın özgün bölümleri olarak öne çıkmaktadır.
Salih Özkan Eğitim ve öğretim işi toplumsal bir ihtiyacın sonucu olarak doğmuştur. Eğitim ve öğretimin toplum hayatında oynadığı rol nedeniyle, eğitim ve öğretime ilişkin kurumlar diğer bütün kurumların önünde yer almıştır. Denilebilir ki, eğitim öğretim sistemi bir toplumun yükselmesinde önemli olduğu gibi bazen geri kalmasında da etkili olur.
Bilgi çağı olduğu iddia edilen 21. asırda toplumlar bilgiyi üretip pazarlayabildiği ölçüde dünya devletleri içerisinde seçkin bir yere sahip olabilmektedir. O yüzden çağdaş devletler eğitime büyük paylar ayırmakta, bilgiyi üretmenin en geçerli yolu olan eğitimlerini üst düzeye taşımak amacıyla sürekli arayış içine girmektedirler.
Bugün Türkiye'de de eğitimi daha ileri düzeye taşımak için, hem teşkilat hem de müfredat bakımından bir arayışın olduğu bilinmektedir. Eğitimin geleceğini belirlemek adına yapılan bu çalışmalar için geçmişin mirasını bilmek önemli bir tecrübe olacaktır. Cumhuriyet Türkiyesi'nin eğitimine tevarüs eden silsileyi içeren Türk Eğitim Tarihi, eğitime ilişkin fikir yürütecek olanlara tecrübe teşkil edecek niteliktedir.


Ahmet Uysal, Bahattin Çatma, Birol Bulut, Cengiz Taşkıran, Danyal Tekdal, Erkan Göksu, Erkan Göksu, Erol Koçoğlu, Fatih Kaya, Hasan Aydemir, Hülya Çelik, Mert Şen, Mesut Aydın, Muhammed Bilal Çelik, Mustafa Yılmaz, Orhan Yazıcı, Remzi Kılıç, Sena Coşğun Kandal, Sevgi Kübra Akdemirel, Turan Kaçar, Yalçın Karalı, Zafer Çakmak İnsanlık tarihi ile başlayan çeşitli kurumlar vardır. Aile, din, felsefe ve eğitim bu kurumlardan bazılarıdır. Eğitim öğretim olgusu ilk insan toplumlarından modern toplumlara kadar var olan bir gerçekliktir. İnsanlık tarihi kadar eski olan eğitim öğretim süreci bütün zamanlarda, bütün toplumlarda ve bütün coğrafyalarda, insan topluluklarının var olduğu her yerde eğitim ve eğitim kurumları olagelmiştir. İnsanlık âlemini kavim kavim, farklı diller konuşan, farklı inançlar taşıyan ayrı ayrı topluluklar hâlinde yaratan ve yaşatan bizzat Yaratıcı'dır. Allah'ın yarattığı milletler ailesinden tarihi en köklü ve en eski olan milletlerden biri de Türklerdir.
Türklerin bilinen tarihi yaklaşık on bin yıl kadar gerilere gitmektedir. Türk eğitim tarihi Türk adının, soyunun, dilinin, kültürünün, aile geleneklerinin, hayat tarzının, örf ve âdetlerinin nesilden nesile nasıl aktarıldığı ve yaşandığı konuları barındırır. Ulu önder Atatürk'ün “Türk gençliği, ecdadını tanıdıkça daha büyük işler yapmak için kendinde güç bulacaktır.” sözü ile genç nesilleri geleceğe hazırlamak durumundayız. Eğitim öğretim tarihi içerisinde, insanlık ailesinin seçkin ve önde gelen bir temsilcisi olan Türk milletinin eğitim tarihinin de bu bağlamda ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. İnsanlık tarihine ışık tutan, öncülük eden, binyıllar boyu yüzlerce farklı dil ve kültürden milletleri ve toplulukları, huzur ve barış içerisinde yöneten, sevk ve idare eden büyük bir medeniyetin eğitim tarihini ana hatları ile ortaya koymaya çalıştık.
21. yüzyılın Türk dünyası için birlik, beraberlik, kardeşlik ve dostluk yüzyılı olması dileğiyle…
Ayşegül Nihan Erol Şahin, Can Abdullah Günay, Ercenk Hamarat, Fatih Şahin, Filiz Evran Acar, Halük Ünsal, Mehmet Yavaş, Osman Sabancı, Özden Demirkan, Pınar Bilasa, Resul Sahetmammedov, S. Tunay Kamer, Sümeyya Çalık, Şahin Oruç, Tuğba Belenli Hazırladığımız bu kitabımızda uzun tarihî bir geçmişe sahip Türk eğitimi ile ilgili tarihî aşamalarını ortaya koymaya çalıştık. Kitap, tarihsel gelişimine uygun bir biçimde Türk eğitim tarihi ile ilgili bilgiler verecek biçimde hazırlanmıştır.
Türk Eğitim Tarihi kitabımızda eğitim tarihinde öne çıkan devletler, dönemler, kavramlar, kişiler, olaylar ve kurumların durumları detaylı incelenmiştir.
Nail Yıldırım - Mehemmed Yüzbaşıyev Eğitim tarihi insanlık tarihidir. Eğitime tarih boyunca birçok insan hizmet etmiştir. Eğitimin önemi tartışma götürmeyecek kadar önemli olduğuna göre eğitime tüm kesimlerin hizmet etmesi gerekmektedir. Bu çalışmada eğitime hizmet etmiş insanların bazı boyutlarıyla incelenmesi amaçlanmıştır. Eğitim tarihine hizmet etmiş insanları tarihi dönemleri açısından incelemek eğitim bilimleri açısından önemli görülmektedir. Bu amaçlarla hazırlanan kitapta eğitime hizmet etmiş 49 insanın portreleri ve hizmet alanları yer almaktadır. Kitapta eğitime hizmet etmiş insanlar çağlara göre kategorileştirilmiştir. Kitaba konu olan insanların bazıları devlet adamı, bazıları sanatçı, bazıları da bilim insanıdır. Görülmektedir ki eğitime hizmet ederek tarihe mal olmuş insanlar sadece eğitimciler değildirler. O insanlar hala yaşamaktadırlar ki, hayatları incelemeye değer bulunmuştur.
Dünya ve Türk eğitim tarihine hizmet etmiş insanlar açısından eğitim tarihinin ele alındığı kitap; daha sonraki çalışmalara, bu alanda çalışan akademisyenlere ve öğrencilere ışık tutacak içeriktedir. Kitap, aynı zamanda eğitim fakülteleri programında yer alan Türk Eğitim Tarihi dersinde yardımcı kaynak olarak kullanılabilir.
Nâfi Atuf Kansu Nafi Atuf Kansu'nun Türkiye Maarif Tarihi adlı eseri, genç Cumhuriyet kadrolarının en çok önemsediği, ülkenin maarif meselesiyle ilgilidir. Eser, günümüzde de yaşanan birçok eğitimsel sorununun tarihsel kökenlerini göz önüne sermiş ve devralınan bakiyenin aslında çok da yeterli ol(a)madığı gerçeğini de bizlere göstermiştir.
Unutulmamalı ki tarih ders alanlar için asla tekerrür etmez. Eğitim tarihi de alınacak dersler ile doludur.
Anıl Özge Üstünel, Aylin İlden Koçkar, Aysuda Kölemen Luge, Demet Kara, Derya Yorgancıoğlu, Gülçin Balamir Coşkun, Öznur Işır Yarkataş, Tuba Demirci Yılmaz Çocukların eğitim ve kendilerini geliştirme olanaklarının sadece okullarda sınırlı kalmaması, okul harici zamanların yapılandırılmış aktivitelerle değerlendirilmesi çocukların bilişsel, sosyal ve duygusal gelişimlerine önemli katkılarda bulunmaktadır. Bunun önemi dünya genelinde birçok ebeveyn tarafından fark edilmiştir. Ebeveynler çocuklarının bu boş zamanlarında çocuklarının yeteneklerini geliştirecek ve onlara yeni ufuklar açacak etkinliklere yönlendirmeye başlamışlardır.
Çocuk Üniversitesi, zenginleştirilmiş eğitim modelini 18 yaşa kadar taşıyan etkili bir modeldir. Dünyada ve ülkemizde henüz bu modelin uygulamalarının yöntem ve etkilerine dair yeterli sayıda araştırma yapılmamıştır.
Elinizdeki kitap bu eksikliğe bir miktar da olsa yol göstermesi amacıyla oluşturulmuştur.
Çocuk ve gençlerin, düşünen, sorgulayan, mantık yürüten, bilinç düzeyi yüksek bireyler olarak yaşamlarına devam etmelerinin önemli bir yolu olan Çocuk Üniversitelerinin sayı ve niteliğinin artması ümidiyle…
Mustafa Baloğlu, Şerife Bilgiç Günümüze kadar akademik personelin performansları çok çeşitli değişkenler kullanılarak yapılmıştır. Bu kitapta, Türkiye'deki üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinin uluslararası alandaki yayın performansları ilk defa Web of Science (WoS) veri tabanı kullanılarak incelenmiştir. Kitap ayrıca öğretim üyelerinin bireysel performans göstergelerini de içermektedir.
Z. Duygu Yeniay Üsküplü Günümüzde insanlık, kimilerinin yenilenme coşkusu kimilerinin değişim sancısı şeklinde deneyimlediği büyük bir toplumsal dönüşüm sürecinin içerisinde bulunmaktadır. Üretimden yönetime, ekonomiden toplumsal yaşama her alanda değişimin zemini eğitim olarak görülmektedir. Güncel eğitim tartışmalarına 21. yüzyıl becerileri yaklaşımı yön vermekte, başarılı bir uygulama örneği olarak çocuk üniversiteleri dikkat çekmektedir.
Bu çalışmada, tarihsel ve güncel bakımdan belirleyici olan eğitim sosyolojisi kuramları, eğitim tartışmalarına ışık tutacak yönleriyle ele alınmıştır. 21. yüzyıl becerileri yaklaşımını ortaya çıkaran olgular, eğitim sosyolojisi kuramları çerçevesinde tartışılmıştır. Sekiz uluslararası organizasyonun 21. yüzyıl becerilerine ilişkin tespitleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Dünyada ve Türkiye’de çocuk üniversitelerinin tarihsel gelişimi, kurumsal yapıları, işleyişleri ve uygulamaları değerlendirilmiştir. Türkiye’de çocuk üniversitelerinin kuruluş amaçları, örgün eğitimden farkları, geliştirmeyi hedefledikleri 21. yüzyıl becerileri ve toplumsal etki alanları araştırılmıştır.
Muhsin Hesapçıoğlu, Alparslan Durmuş Bu kitapta; eğitim bilimi alanında, alanın gelişmesini sorgulamak ve ülkemizde bu alanda çalışan ve bu alanın gelişmesine katkı yapan bilim insanlarımızın çalışmalarını değerlendirmek ve onları takdir etmek amaçlanmıştır. Çalışmada, ülkemizde eğitim bilimlerinin/pedagojinin alt alanlarıyla ilgili, her biri kendi alanlarında yetkin öğretim üyelerinin yazılarını bulacaksınız. Bu çalışmanın Türkiye’de eğitim bilimlerinin gelişimine katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Arife Gümüş Sarı, Mustafa Gündüz, Nezir Akyeşilmen, Safinaz Asri, Ünal, Akyüz, Fuat Güllüpınar, Senanur Avcı, Erdoğan Tezci, Zafer Çelik, Bekir, S. Gür, Murat Özoğlu, Yusuf Alpaydın, Mehmet Gürol, Bünyamin Bavlı, Mehmet Bahçekapılı, Mehmet Hakkı Suçin, Yakup Altan, Tolga Tosun Eğitim Politikası, içine doğduğu ülkenin sosyal refahı ve gelişmişlik seviyesinin hem göstergesi hem de düzenleyicisidir. Eğitim politikası planlaması ve uygulamasında; sağlık, ekonomi, siyaset ve kültür gibi pek çok etken belirleyici rol oynar. Birbirini besleyen ve yeniden üreten bu sarmalın doğru okunması ve anlaşılması hem kültürel hem de sosyoekonomik açıdan toplumun sağlıklı bir şekilde ilerlemesini sağlar. İkinci baskısını yapan Türkiye’de Eğitim Politikaları kitabında; eğitim politikasında olması gerektiği düşünülen tüm basamaklar irdelenmeye çalışılmış, okuyucuların tartışılan ve değerlendirilen perspektiflerden istifade etmesi amaçlanmıştır. Alanında uzman yazar kadrosunun vücuda getirdiği Türkiye’de Eğitim Politikaları kitabı, Türkiye’de eğitim meselesine çok yönlü bir bakış sağlamayı amaçlıyor.

Mustafa Baloğlu, Şerife Bilgiç Günümüze kadar akademik personelin performansları çok çeşitli değişkenler kullanılarak yapılmıştır. Bu kitapta, Türkiye’deki üniversitelerde görev yapan öğretim üyelerinin uluslararası alandaki yayın performansları ilk defa Web of Science (WoS) veri tabanı kullanılarak incelenmiştir. Kitap ayrıca öğretim üyelerinin bireysel performans göstergelerini de içermektedir.
İsmail Tufan Yaşlıları da okutmak, aydınlatmak ve yaşlı eğitimini memleketi saran bir harekete dönüştürmek amacıyla Prof. Dr. İsmail Tufan tarafından 2016 yılında kurulan 60+Tazelenme Üniversitesi, ilk mezunlarını 2020 yılında vermiştir. Türkiye için yeni bir alanda yeni bir eğitim modeli ile sadece dört yılda yazılan bu başarı hikâyesinin tüm detaylarıyla anlatıldığı bu kitapta, 60+Tazelenme Üniversitesi; fayda teorisi çerçevesinde mercek altına alınmakta, ayrıca yaşlıların bakış açısından ölçülen performansının araştırma bulguları da ortaya konulmaktadır. Felsefesi “yaşama refakat eden eğitim” olan 60+Tazelenme Üniversitesi fikrinin doğuşundan kuruluşuna ve bugüne erişmesine kadar olan tarihsel gelişiminin anlatıldığı kitap, kolay anlaşılan üslubuyla dikkat çekmekte ve gerontoloji alanına değerli bir katkı yapmaktadır.
Mahmut Özer Ülkeler, toplumlarının refah seviyesini yükseltmek için eğitime önemli yatırımlar yapmaktadır. Nitelikli bir beşerî sermayenin yetiştirilmesinde eğitim kritik işlev görmektedir. Günümüzde ülkeler, artık beşerî sermayelerinin niteliği üzerinden rekabet etmektedir.
Beşerî sermayeye yapılan vurgular nedeniyle II. Dünya Savaşı sonrası dönemde çoğu ülkenin eğitim sistemi kitleselleşme evresine girmiş ve tüm kademelerde okullaşma oranları büyük ölçüde artmıştır. Bu yaklaşımla kitlelerin eğitime erişimleri kolaylaşmış ve artmıştır. Eğitimde kitleselleşme, sadece temel ve ortaöğretimle sınırlı kalmamış; yükseköğretimi de kapsamına almıştır. OECD ülkelerinde bu önemli eğitim atılımları gerçekleşirken ülkemizde eğitime erişim bağlamında kitleselleşme adımları, gecikmeli bir şekilde ancak 2000’li yıllarda atılabilmiştir. Eğitime yapılan yatırımlarla ülkemizde eğitime erişim konusunda çok önemli iyileştirmeler yapılmıştır.
Türkiye’nin Eğitim Serüveni kitabı, son yıllarda okul öncesinden yükseköğretime kadar eğitimde yapılan iyileştirmeler ve eğitim sisteminin tüm kademelerinde alınan mesafeleri değerlendirmekte; ayrıca mevcut sorunlara da işaret ederek çözüm önerileri sunmaktadır. Prof. Dr. Mahmut Özer’in Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörlüğü, ÖSYM Başkanlığı, MEB Bakan Yardımcılığı ve Millî Eğitim Bakanlığı görevleri sırasındaki deneyimleri göz önüne alındığında Türkiye’nin Eğitim Serüveni, ülkemizde eğitim sisteminin kalitesinin artmasına katkı sağlayacak değerli görüş ve önerileriyle araştırmacılar ve politika yapıcılar için bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
Mustafa Yılman Bu kitapta, ülkemizde öğretmen eğitiminin son 20–30 yılda sosyal, kültürel ve bilimsel yönden içine sürüklendiği ortamın yetersizliği, ilkesizliği ve belirsizliği vurgulanmakta, öğretmenlik gibi stratejik bir mesleğin, meslekten olmayan akademisyenlerin eline bırakılmasının sakıncası anlatılmaya çalışılmaktadır. Bu vurgunun iyi yapılmasını sağlamak için eser, masa başında ve sadece kitaplar, yazılı kayanlar ve eğitim malzemeleri taranarak meydana getirilmiş soyut bir çalışma olarak değil, farklı öğretim basamaklarında bilfiil çalışarak elde edilen deneyimlerin ve gözlemlerin akademik çalışmalarla elde edilen bulguların ve bilgilerin somut bir sentezi olarak hazırlanmıştır.
Ayşe Sıdıka Türkiye'ye zihniyet, program ve felsefesinden evvel kurumlarıyla giren modern eğitimin bilimsel metinleri 1890'lardan sonra yazılmaya başlanmıştır. Bir azınlık mektebinde tahsil gören ulemadan Mustafa Efendi'nin kızı, felsefeci Rıza Tevfik'in eşi Ayşe Sıdıka Hanım'ın Darülmuallimatta (Kız Öğretmen Okulu) genel eğitim ve öğretim yöntemleri dersi için hazırladığı Usûl-i Talim ve Terbiye Dersleri kitabı eğitim biliminin ülkemizdeki ilk bilimsel (pedagojik) örneğidir. Ayşe Sıdıka, dönemin Osmanlı aydınlarında olduğu gibi, modern bilimin popüler ürünlerinden fazlasıyla etkilenerek yazdığı kitabında, eğitimin psikolojik, bilişsel ve fiziksel temellerini annelik tecrübesinin de sunduğu imkânlarla anlatmıştır. Eğitimi bedenin, zihnin ve ahlakın dengeli bir şekilde geliştirilmesi olarak tanımlayan Ayşe Sıdıka Hanım, geleneksel eğitimden modern eğitime geçiş döneminin bütün zihnî ve ahlaki çelişkilerini yaşamak durumunda kalmıştır. İlk olmanın bazı acemiliklerini taşısa da uzun yıllar öğretmen okullarında meslek kitabı olarak okutulan ve kendisinden sonraki pek çok çalışmaya kaynaklık eden elinizdeki eser, Türkiye'de eğitim biliminin öncü klasiklerindendir.
Jeffrey A. Gliner, George A. Morgan, Nancy L. Leech Bu kitap, nicel araştırma sürecine yönelik geliştirdiği bütüncül bakış açısı ile bir araştırmanın planlanması, projelendirilmesi, yürütülmesi, raporlanması ile araştırma bulgularının yorumlanması konularında oldukça öğreticidir. Dolayısı ile okurların bilimsel eserleri daha bilinçli şekilde incelemelerine olanak sağlamaktadır.
Bu bir istatistik kitabı değildir ve buna bağlı olarak içerikte formüllere çok az yer verilmiştir. Bunun yerine, hangi istatistiğin hangi durumlarda kullanılacağı ve çıkan sonuçların nasıl yorumlanacağına dair açıklamalarda bulunulmuştur. Bilimsel araştırma esnasında nelere dikkat edileceği hususunda ve bilimsel makalelerin nasıl değerlendirilebileceği noktasında kitabın azami faydayı sağlayacağı umulmaktadır. Bölümlerdeki somut örnekler ve araştırma soruları ile farklı disiplinlerdeki bilim insanlarının ihtiyaçlarına mümkün olduğunca hitap etmek amaçlanmıştır.
Öğrencilerin tutarsız terimler nedeniyle kafa karışıklığı yaşamaları sıklıkla şahit olunan bir durumdur. Kafa karışıklığının aşılabilmesi adına beş temel nicel araştırma yaklaşımı (deneysel, yarı deneysel, karşılaştırma türü, ilişkisel ve betimsel araştırma) mantıksal bütünlük içerisinde sunulmuştur. Sonrasında, araştırma yaklaşımlarından yola çıkılarak yeni bir desen sınıflandırmasına gidilmiştir. Bu sınıflandırmadan (gruplar arası desen, bireyler içi desen ve karma desen) doğru ve uygun istatistiğin belirlenmesinde yararlanılmıştır. Böylece, kişilerin araştırma sürecini kavramaları ve uygulama safhasına geçmeleri kolaylaşmıştır. Ayrıca, sayısız uygulama örneği, şemalar ve tablolar vasıtasıyla kitabın okurlara sağlayacağı katkı azami düzeye çıkartılmıştır. Kitap, her ne kadar nicel araştırma odaklı olsa da nitel araştırmanın önemi ve değerine de zaman zaman değinilmiştir.
Eğitim bilimleri, sağlık bilimleri, idari bilimler, ekonomi ve benzeri tüm alanlarda lisansüstü öğrenciler için araştırma ve/veya ders kitabı olarak tasarlanan bu eser, bölümlerin takibiyle alakalı esneklik sağlamaktadır. Bu yönüyle, aynı zamanda akademisyen ve diğer araştırmacılar için de faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Kitaba başlamadan evvel temel düzeyde istatistik ve yöntem bilgisine sahip olunması önerilmektedir.
Mehmet Fırat Açık ve uzaktan öğrenme 21. yüzyıl eğitim gündemini en fazla meşgul eden alanlardan biri olarak durmaktadır. Disiplinlerarası bir bilim alanı olarak açık ve uzaktan öğrenme diğer birçok alandan farklı olarak kuramdan uygulamaya değil uygulamadan kurama doğru bir gelişim süreci sergilemiştir. 1800'lü yılların başında mektupla öğretimden 21. yüzyılın ilk çeyreğinde yapay zekâ teknolojilerine kadar her teknolojik gelişme açık ve uzaktan öğrenmede kendine yer bulmuştur. Kuramsal çalışmalar, uygulamadaki bu hız ve zenginliğin hep gerisinde kalmıştır. Alanın en önemli eksikliği olarak kabul edilen kuramsal kıtlık aslında alanın kendine özgü doğasını yansıtmaktadır. Bu nedenle kitabın adında "uygulamadan kurama" ifadesi kullanılmıştır.
Kitapta alanın çıkış noktası olarak görülen öğrenmenin doğası ve açıklık felsefesi ilişkili bir bütün olarak ele alınmıştır. Bununla birlikte uzaktan eğitimin tarihsel gelişimi, günümüzdeki uygulamaları ve gelecek öngörülerine yer verilmiştir. Özellikle açık ve uzaktan öğrenme alanı ile ilgili kuramsal çalışmalara ve yaklaşımlara geniş yer ayrılmıştır. Açık ve uzaktan öğrenmenin gerçekleşebilmesi için vazgeçilmez olan özerklik ve kendi kendine öğrenme, alana ilişkin disiplin tartışmaları, kavramlar ve tanımlar kitapta yer verilen diğer önemli konulardır.
Bu kitap temelde önemli sorularla başlamış ve daha da önemli sorularla sonlanmıştır. Kitabın son bölümü, kısa ve uzun vadede cevaplanması beklenen sorulara ayrılmıştır. Böylece alanla ilgilenen herkesin yararlanabileceği ve ilham alabileceği zenginlikte bir kaynak oluşturulmuştur.
A. Halim Ulaş, Muharrem Tusun Liderlik, bir bilim ve sanattır. Sadece liderlik bilgisi veya liderlik sanatı tek başına liderliği anlamada yeterli olmayacaktır. Gerçek liderlik, doğuştan getirilen özelliklere liderlik bilimini ekleyerek, liderlik sanatı ortaya koyabilme başarısıdır.
O hâlde nasıl anlaşılır bu liderlik? Profesyonel bir şekilde hazırlanan bu kitapla, birçok kuram ve kaynaktan süzülen kısa ve öz liderlik bilgisine uygulamaya dönük ulaşabilme imkânımız var. Çünkü ne kadar liderlik bilgisine sahip olursak liderliği anlama şansımız artacaktır. Bu şansı gerçeğe dönüştürmekse bizim elimizde.
Kimse bizim yerimize sınıfımıza giremez. Kimse bu şansa sahip değil. O şans sadece öğretmenin. O nedenle uygulayıcı öğretmen için kısa ve öz rehber ifadeleri bu kitapta bulacaksın. Üniversitelerin liderlik bölümleri, anlı şanlı hocalar kuşkusuz çok değerliler ama somut bir sınıfa ve öğretmenin şansına sahip değiller. Kimse dışardan gelip de öğretmenin yerine sınıfta lider olamaz.
Benzer ifadeler okul müdürü ve diğer yardımcı yöneticiler için de geçerli. Okul müdürü olmakla aynı zamanda bir şans elde etmiş oluyoruz. Oysa liderliği en iyi bilen kişi bile bu şansa sahip değil.
Dolayısıyla sevgili öğretmenim, liderlik bu işin kaderinde, doğasında var. Bize düşen sadece ve sadece biraz gayret, farkındalık ve uygulama.
Unutmayalım ki bizim okulumuz veya sınıfımız, şansımızdır.

Fırat Tufan Öğrenme ve öğretme süreci, önemli bir iletişim sürecidir. Bu gerçekle yola çıkıldığında uzaktan öğretimin, esasında bir kitle iletişim ortamı da olan internet yoluyla yapılıyor olması, bu iletişim sürecine gösterilmesi gereken özeni daha da pekiştirmektedir. Kamera, mikrofon, çeşitli mesaj uygulamaları gibi iletişim araçlarıyla gerçekleştirilen uzaktan öğretim sürecinde, iletişim sürecinin etkili işleyebilmesine yönelik gerekliliklerin göz ardı edilmesi, uygulamada olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Öğrencilerin pek çok amaç için kullandıkları internet ortamı, aynı zamanda onların sınıflarıdır da. Bu bakımdan öğrencilerin ortama olan uyumları ve genel internet kullanım alışkanlıkları, öğrenme süreçlerine de yansımaktadır. Bu kitap, uzaktan öğretim yönteminin merkezine iletişim sürecini koymakta ve özellikle bugün en yaygın kullanılan uzaktan öğretim ortamı olan internet ve daha özelde otomasyon programlarında, iletişimin hangi araç ve içeriklerle daha etkin hâle getirileceği ile ilgilenmektedir. Çalışma, uzaktan öğretim yönteminde iyi bir iletişim tasarımı oluşturabilmeye yönelik, öğrencilerin beklentilerini de ortaya koymaktadır.