Eğitim Programları ve Öğretim \ 2-6
Gaston MIALARET Eğitim bireyin davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla, kasıtlı bir biçimde istendik değişiklikler meydana getirme süreci olarak tanımlanmaktadır. Bireyde eğitim yoluyla gerçekleştirilecek olan tüm değişikliklerin, bireyin içinde yaşadığı toplumun değerlerine uygun düşmesi, toplum tarafından istenilen ve beğenilen davranışlar olması gerekmektedir. Bu nedenledir ki eğitim, belli amaçlar doğrultusunda, bireyin davranışlarını planlı bir biçimde değiştirmeye yönelik yasaları, ilkeleri ve teknikleri bulmaya çalışan bir bilim dalı olarak gelişimini sürdürmek zorundadır. Her bilim dalı için olduğu gibi, eğitimin de işlevlerini etkili bir biçimde gerçekleştirebilmesi, bir başka deyişle bireylerin davranışlarında istendik davranışları yeterli bir düzeyde gerçekleştirilebilmesi, eğitim alanındaki bilimsel araştırma ve geliştirme çabalarına bağlı bulunmaktadır.
Ahmet Yıldırım, Cansu Kocamaz, Emine Aruğaslan, Erdoğan Kose, Hanife Civril, Kemal Çinçin, Kurşat Kunt, Nesrin Kaplan, Şahin Filiz Bilim tarihi ve felsefesi alanında yapılan çalışmalar genellikle eğitim bilimlerini kapsayıcı nitelikten yoksundur. Benzer biçimde eğitim bilimleri de bilgi aktarımı ve davranış eğitimi konularında beşerî bilimlerden kopuk bir tutum içerisindedir. Eğitim bilimleri, doğrudan doğruya insanı ve toplumu hedef alan amaçlar doğrultusunda işleyen süreçleri kendisine konu edindiği için felsefenin de doğrudan ilgi alanına girmektedir. Teknoloji alanında yaşanan muazzam değişim epistemolojik ve ontolojik birtakım problemleri de eğitim alanına dâhil etmiştir. Eğitimin bilgi alışverişinin ötesinde sahip olduğu etik, kültürel, sosyolojik ve psikolojik süreçler ve bu süreçler üzerindeki tartışmalar gün geçtikçe daha çok önem kazanmaktadır.
Bu çalışmada, eğitim bilimleri ile felsefe birlikteliğinde güncel birtakım problemlere değinilmiş ve çözüm önerilerinde bulunulmuştur. Elbette çok daha fazla problem vardır ve uzmanlar bu problemler üzerinde çalışmaktadırlar. Ayrıca değişimin sürekliliğine bağlı olarak yeni problemlerin de ortaya çıkması olasıdır. Genel okuyucuya ulaşmak amacıyla kitapta, felsefe ve eğitim bilimlerine özgü teknik ve ağır bir dil kullanımından kaçınılmıştır.
Hasan ÇELİKKAYA Öğretmenliğin meslek olarak kabul edilmesi ile birlikte öğretmenlik bilgisi dersleri önem kazandı. Eğitim derslerinin ortak amacı olaylara, bir eğitimci gibi bakabilme ve bir eğitimci gibi yorumlayabilme alışkanlığı kazandırmaktır. Kısa sürede 5. basımını yaptığımız bu eserde; eğitim, eğitim bilimleri ve eğitimin diğer bilimlerle ilişkileri hakkında ön bilgi verilmiş, konulara fonksiyonel açıdan yaklaşılmıştır. Konuların işlenişinde yaşanmış olaylardan faydalanılmıştır. Konular ağırlıklı olarak, öğretmen ve öğretmenliğe yönelik işlenmiştir. Bu hususta da “Öğretmenlik; öncelikle bir ruhtur, bir vasıftır, bir istatistik değildir.” prensibine bağlı kalınmaya özen gösterilerek okuyucuya (özellikle öğretmen adaylarına), rakama dayalı bilgi yüklemekten ziyade, eğitim görüş açısı ve niteliği kazandıracak bilgi ve konular verilmeye çalışılmıştır. Bazı konularda geniş bilgiye ihtiyaç duyabilecekler için, “ek” bölümünde metinler verilmiştir.

İrfan Çağlar - Sabiha Kılıç İletişim; sosyal evrende ilişkiler sisteminin temel bağlantı köprülerinden birisi ve belki de en önemlisidir. İletişim sayesinde insanlar kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebildikleri gibi, öteki konumunda bulunanların da duygu ve düşüncelerini anlayabilmektedirler.
İnsanların ilişki dünyalarındaki ortak bağlantı aracı olan iletişimin etkinleştirilmesi, ortak yaşam alanını daha da anlamlı hâle getirecektir. Bağlantı işlevinin kuvveden fiile dönüşmesine katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma; kavramların tanımlanması, iletişim modellerinin anlaşılması, iletişim sürecinin daha iyi algılanması, iletişimde bilgi teknolojilerinin rolünün kavranması gibi değişik boyutları içermektedir.
İletişimin temel işlevleri; bilgilendirme, denetleme, yönlendirme, bilgi ve becerileri iletme, eğitme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma, sorun çözüp kaygıları azaltma, eğlendirme, uyarma ve gerekli rolleri üstlenme olarak sıralanabilir.
İletişim, kişiler arası duygu ve düşünce alışverişine dayanan kültürel bir süreçtir.
İbrahim Arslanoğlu Türkiye’de yazılan eğitim felsefesi kitaplarında, hep Batı’daki filozoflar işlenip Türk Eğitim Sisteminin gelişmesine etki eden Türk eğitim düşünürleri ders konusu yapılmıyor. Oysa bu kitapta, Yusuf Has Hacip, Farabi, İbn Sina ve Şeyh Bedrettin gibi filozoflar ile Mevlana, Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre gibi mutasavvıflar da yer aldı.
Yine Türkiye’de yazılan eğitim felsefesi kitaplarında, sadece filozofların düşüncelerine yer verilmekte fakat Türkiye’nin eğitim problemlerine ve bunların çözümlerine pek değinilmemektedir. Bu kitapta; eğitim sorunları ele alınıp tartışılarak çözüm yolları gösterilmeye çalışıldı.
Kitapta, filozoflara ait özlü sözler ile okuma parçaları ve filozoflar geçidi yer almaktadır. Bunlar, hem öğrenmeyi kolaylaştıracak hem de öğrencilerin bunlardan zevk alarak eğitilmelerini sağlayacaktır.
Felsefe kitaplarında, güncel bilgiler ile tablo ve resim gibi görselleri kullanmak pek olanaklı değildir. Buna rağmen ekler kısmında yer alan Türk Eğitim Sistemine Felsefi Yaklaşım başlıklı kısımda güncel bilgiler ile tablolara yer verilmiştir. Ayrıca ilgili yerlere filozof resimleri de konulmuştur. Bunlar, öğrencilerin ilgisini çekecektir.
Kitabın en önemli özelliklerinden biri, dilinin son derece sade ve anlaşılır olmasıdır. Bu durum, öğrenci başarısını büyük ölçüde etkiler.
Remzi Y. Kıncal Alanlarında uzman olan farklı üniversitelerden öğretim üyelerinin bölüm yazarlığı yaptığı Eğitim Felsefesi kitabı, Prof. Dr. Remzi Y. Kıncal'ın editörlüğünde hazırlanmıştır. Eğitim Felsefesi kitabının içeriği oluşturulurken konuya ilişkin olarak Batı toplumlarındaki verilerin yanı sıra başta İslam medeniyeti olmak üzere Çin ve Hint medeniyetlerini de kapsayacak biçimde küresel bir bakış açısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Özellikle günümüz dünyasının temel özellikleri dikkate alındığında, öğretmen adaylarının eğitim felsefesine olan gereksinimleri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Eğitim Felsefesi kitabı, başta Eğitim Fakültesi öğrencileri olmak üzere, konuya ilgi duyan bireylerin yararlanabileceği bir eser olarak tasarlanmıştır. Kitapta yer alan bilgilerin, okuyucuların eğitim felsefesine ilişkin temel bir kültür ve bakış açısı kazanması sürecine katkıda bulunması amaçlanmaktadır.
Eğitim Felsefesi kitabı, Felsefe ile İlgili Temel Kavramlar, Eğitim ve Temel Felsefe Akımları, Eğitim Felsefesi ve Eğitim Akımları, Batı Düşünürlerinin Eğitim Düşünceleri ve Eleştirel Pedagoji, Hindistan ve Çin'de Eğitim Felsefesi ve Eğitim Düşüncesi, İslam Dünyasında Filozofların Eğitimle İlgili Görüş ve Düşünceleri, İnsan Doğası, Bireysel Farklılıklar ve Eğitim, Farklı Siyasi ve Ekonomik İdeolojiler Açısından Eğitim, Türk Eğitim Sisteminin Felsefi Temelleri, Türkiye'de Modernleşme Sürecinde Etkisi Olan Düşünce Akımları ve Eğitim, Düşünen Okul, Bilgi Toplumu ve Yapay Zeka Uygulamaları Çerçevesinde Eğitim olmak üzere on iki bölümden oluşmaktadır.
Sefer Ada Günümüzde örgün eğitim kurumları başta olmak üzere eğitim çevrelerinde felsefe ve eğitim felsefesi alanlarına giderek artan bir ilgi söz konusudur. Elinizdeki bu kitap da eğitim felsefesi dersi için kaynak oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitabın öncelikli amacı, felsefe ve eğitim alanlarındaki sıkça karşınıza çıkabilecek kavramları, ilkeleri, ekolleri vb. argümanları eğitimle ilişkilendirerek tanımlamaktır. Kitabın bir diğer amacı ise düşünürlerin eğitim ve felsefe konularındaki görüşlerini değerlendirmek ve bunların günümüz eğitim sistemlerinde uygulanabilirliğini analiz etmektir.
Kitap, altı ana bölümden ve bu bölümlere ait alt başlıklardan oluşmaktadır. Giriş niteliği taşıyan ilk bölümden sonuç niteliği taşıyan son bölüme kadar kitapta bir bakış açısı kazandırılmak istenmiş, ayrıca eğitim sistemini oluşturmada eğitim felsefesinin rollerine değinilmiştir.
Nel Noddings Nel Noddings’in Eğitim Felsefesi, Teaching Philosophy tarafından “alandaki en iyi giriş eseri” olarak ilan edilmiştir ve Educational Theory tarafından “eğitim felsefesinde klasik bir metin” olarak değerlendirilmiştir. Felsefe ve eğitim tarihi içerisindeki en temel isimlerden günümüzdeki teorisyenlere kadar uzanan süreçte eğitimsel düşüncenin gelişim serüvenini felsefi tartışmalar içerisinde ele alan önemli bir kitaptır. Bununla beraber, alandaki en güncel konuların titiz bir felsefi tartışmasını sunmasıyla da oldukça önemlidir. Yalnızca eğitim öğrencileri için değil, aynı zamanda tüm eğitim araştırmacıları ve politikacıları açısından da temel bir kaynak niteliğindedir.


“Nel Noddings hem klasik hem de çağdaş eğitim filozoflarının kompleks düşünceleri hakkında açık ve anlaşılır bir şekilde yazar… Eğitim felsefesinin zengin içeriği hakkında bundan daha ideal bir giriş kitabı düşünmek zordur.”
Richard J. Bernstein

“Kesinlikle mükemmel ve ihtiyaca cevap veren bir katkı.”
Lynda Stone

“Eğitim felsefesinin ne olduğuna dair canlı ve çekici bir analiz.”
Mary Anne Raywid
Zekeriyya Uludağ İnsanlık tarihi, varlığın kendi idrakine ulaştığı zamanın adıdır. Bu ise göreceli olan bir anın içinde sürekli olanı yakalama ve kendini sonsuzluğa adama çabasıdır. Bu tarihin bir yönü düşüncenin şekillendirdiği ruh, diğer yönü ise aklın ve iradenin somutlaşmasına, âdeta beden kalıbına girmesine yardımcı olan eğitimdir. İnsan kendisine verilen zaman dilimi içerisinde mutluluk ve hakikate ulaşmak isterken bunları elde etmede üç temel disiplinden faydalanmıştır. Bunlar; din, felsefe ve bilimdir. Dolayısıyla insana ait olan hiçbir faaliyet, bu üç disiplinin dışında değildir. Bunlardan birincisi duyguya, ikincisi akla, üçüncüsü ise görmeye yani bedene aittir ve hiçbiri diğerinden ayrı düşünülemez. Her kim sadece birini temel alarak kendine bir dünya, bir zihniyet oluşturmak isterse bütünü yakalayamayacaktır. Çünkü varlık parçalardan meydana gelmiş bir bütündür.
XVIII. yy.dan beri Batı’dan naklettiğimiz teorilerle düşünce dünyamızı ve buna dayalı olarak eğitimimizi şekillendirmeye çalışıyoruz. Ancak kültürümüzün asli unsurlarını dikkate almadığımız için kendimize ait bir eğitim düşüncesi geliştiremediğimiz gerçeği ile karşı karşıyayız. Medeniyetleri meydana getiren kültürün asli unsurları gözden ırak tutulduğu için uzun zamandır “Nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz?” sorusuna anlamlı bir cevap bulunamamıştır.
Bu çalışma, ülkemizde klasikleşmiş eğitim felsefesi kitaplarında temas edilen konuları ele almakla birlikte eğitim felsefemiz açısından bütüncül bir anlayışı dile getirme gayreti içerisindedir. Bunun için tarih içerisinde Batı’da eğitim için etki gücü fazla olan filozofların düşüncelerine zaman zaman farklı bir gözle yaklaşırken aynı zamanda bizi biz yapan, asli unsurların oluşmasına vesile olan Türk-İslam medeniyetinin gelişme sürecini ve buna katkı sağlayan bazı şahsiyetlerin konu ile ilgili düşüncelerine yer vermiştir. Ayrıca eğitimimizin düşünce boyutuna katkıda bulunan bazı çağdaş düşünürlerimiz de ele alınmıştır. Hasılı bu çalışma, hem eğitim ile ilgilenen öğretmen adaylarının hem de bu sahaya ilgi duyanların zihninde bir soru ortaya çıkarmak için kaleme alınmıştır.
Emine Feyza Aktaş, Erdoğan Tezci, Eyüp Yünkül, Fahri Sezer, Halil Çoban, Hüseyin Fırat Şenol, Mehmet Akif Erdener, Nihat Uyangör, Sabiha Bilgi, Serdan Kervan, Sümer Aktan, Ünal Deniz, Vefa Taşdelen, Yalçın Dilekli, Yusuf Ceylan Tarihsel bir perspektiften insanlığın gelişim sürecine bakıldığında her toplumsal yapının temel bazı problemleri olduğu görülür. Bu problemler içinde o toplumun geçmişten geleceğe varlığını nasıl devam ettireceği temel ve hayati bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Her toplumsal yapı ilk olarak “Nasıl bir insan istiyoruz?” sorusuna cevap arar. Bu cevap, o toplumun geleceğinin ve gelişim çizgisinin ulaşacağı sınır noktalarının ufuk çizgilerini belirler. İşte eğitim felsefesi bir toplumun geleceğinin ulaşacağı sınır noktasına ilişkin spekülasyonda bulunan ve bu sınır noktasının doğasını tartışarak geleceğe ilişkin net bir vizyon kurgulanmasına yol gösteren en temel entelektüel faaliyetin adıdır. Felsefi bir eylem olarak eğitim felsefesi, eğitime ilişkin alınan tüm kararların merkezinde yer alır. Öyle ki eğitim felsefesi eğitim bakanlığında yüksek politikaların belirlenmesinde soyut bir yapı olarak yol gösterirken küçük bir köy okulunun sınıfında eğitim programı, öğretim metodolojisi ve öğretmen ile ete kemiğe bürünür. Bir öğretmenin okulda geçirdiği tüm zamanının ve okul dışında eğitime ilişkin her eyleminde eğitim felsefesi tüm haşmeti ile öğretmenin hemen yanı başındadır. Fakat çoğu zaman gündelik hayatın hızı, telaşesi ve koşuşturma ile geçen yoğun bir mesai gününde öğretmenler ve okul yöneticilerinin felsefi düşünceye ayıracakları pek bir zaman yoktur. Bununla beraber öğretmenler odasında öğrenciler ile ilgili her konuşma, müdür odasında alınan her karar, zümre toplantılarında ileri sürülen her bir fikir eğitim felsefesinin canlı bir şekilde okulda yaşadığını gösterir.
Bu kitabın temel gayesi de işte tam da bu! Bu kitap, okul koridorlarında canlı bir şekilde yaşamını sürdüren eğitim felsefesinin ne olduğu, nasıl bir yapıdan oluştuğu, temel problemlerine verilen cevapların farklılaşarak hangi ekollerin oluştuğu sorusuna bir cevap bulma gayesini taşıyor. Eğitim felsefesinin en köklü düşünce okullarından modern adını verdiğimiz düşünce okullarına kadar pek çok farklı gelenekle tanışırken neden bu ekollerin ortaya çıktığına ilişkin okuyucuda bir perspektifin gelişmesine katkı sunuyor. Eğitime ilişkin düşünen herkesin yaralanabileceği bir şekilde tasarlanan bu çalışmanın esas kitlesini ise doğal olarak öğretmenler ve eğitim fakültesi öğrencileri oluşturuyor. Felsefe ile ilgili metinler genelde zor olarak nitelendirilir. Bu belki de ele alınan konuların oldukça karmaşık doğasından kaynaklanmaktadır. Bu eserde konular tartışılırken olabildiğince yalın bir anlatım tercih edilmiş ve verilen örneklerle konular oldukça berrak bir şekilde işlenmiştir. Eser, bu yönü ile eğitim fakülteleri programında yer alan eğitim felsefesi dersleri için temel bir metin olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda bu alana ilgi duyan herkes için temel bir başlangıç metni olarak da okunabilir.
Murat Bülbül Eğitim sisteminde yaşanan sorunların önemli bir kısmı, ilgili hukuki çerçeve ve işleyişin tam olarak bilinmemesine dayanmaktadır. Öğrenciler, veliler ve eğitim çalışanlarının önemli mağduriyetler yaşamasına neden olan ve genellikle çözümsüz kalan güncel örnekler bu durumun en büyük kanıtıdır.
Eğitim Hukuku, bu alanda hissedilen eksikliği gidermek ve yükseköğretim de dâhil olmak üzere eğitim sistemindeki tüm paydaşların bu bilgi ve donanıma sahip olmaları amacıyla yazılmıştır.
Eğitim hukuku, Türkiye’de yeni oluşmakta olan bir hukuk disiplinidir. Hem eğitim bilimleri hem de hukuk alanında bilgi ve birikime sahip olunması gereken böylesine yeni bir hukuk alanının sınırlarını ve içeriğini belirlemek kolay bir süreç değildir. Bu açıdan kitabın yazarının hukukçu olmasının yanı sıra yıllarca öğretmenlik ve müfettişlik yaparak saha deneyimi kazanmış eğitim bilimci bir akademisyen olmasının hem kitabın içeriğine hem de dilinin sadelik ve anlaşılırlığına önemli katkılar sağladığı düşünülmektedir.
Ayşegül Çetin, Ayşen Bakioğlu, Bahar Doğan, Erkan Göktaş, Esra Yazıcı, Gözde Türkmenoğlu, İsmail Karsantik, Mehmet Uğuz, Mithat Korumaz, Mustafa Aksar, Münevver Başman, Pelin Karaduman, Semih Çayak, Sitar Keser, Şehkar Fayda Kınık, Şeyma Nur Didin Ala Eğitim politikaları; bir ülkenin geleceğini, eğittiği insanları yoluyla ilerletmek hedefine uygun olarak makro ve mikro düzeyde, mevcut eğitim sisteminin korunması veya değiştirilmesine yönelik gücün kullanımını içeren kararlar olarak ifade edilebilir. Eğitim politikaları; sadece devletin işleyiş süreci ve resmî ilişki ağları ya da okullar, eğitim programları, öğretmenler ve hukuki düzenlemeler değil aynı zamanda, ülkenin politik, sosyal ve ekonomik bağlamından etkilenen insan ve grupların isteklerini gerçekleştirmek temelinde detaylı, amaç odaklı, hiyerarşik, uzmanlığa dayalı alınan kararlar ve uygulamalar olarak görülmektedir.
Eğitim politikalarının belirlenmesinde, kanıta dayalı kararlar alınması günümüz dünyasında önemle vurgulanmaktadır. Ancak hem ülkemizde hem de Batı ülkelerinde araştırmalara dayalı politika belirlemek pek mümkün olamamakta; eğitim politikası kararları pazarlamacı, geleneksel ve hâkim siyasi söylem ve çoğu kez sivil toplum ve medyanın yaptığı çarpıtılmış haberler etkisinde alınmaktadır. Politika belirleyiciler ve eğitimcilerin, sistematik araştırmaların sonuçlarına göre program yapmaları ve kararlar vermeleri yerinde olmakta, bu nedenle belirli bir kararı uygulamanın gerekçesi olan kanıtların olabildiğince ikna edici düzeyde, geniş ve sistematik bilimsel araştırmalarla desteklenmiş olması gerekmektedir.
Eğitim Politikaları'nın birinci kısmında, “Eğitim Politikasının Temel Kavramları ve Süreçler”, “Eğitim Politikasının Çerçevesi”, “Eğitim Politikasının Temel Teorileri”, “Türkiye'de Eğitim Politikasının Bağlamı ve Politika Oluşturma Süreci” genel bir giriş mahiyetinde incelenmektedir. Çalışmanın ikinci kısmı; “Eğitim Politikası Belirlemede ve Analizde Kullanılan Yöntemler” başlığını taşımaktadır. Bu yöntemler, “Uluslararası Karşılaştırmalar”, “Üçgenleme”, “Aşamalı Doğrusal Modeller”, “Meta-Analiz”, “Kıyaslama” olarak detayıyla açıklanmıştır. Eğitim politikası belirleme ve uygulanan kararların başarısının değerlendirilmesinde bilimsel araştırma yöntemlerinin kullanılmasına vurgu yapan ikinci kısımda kanıt temelli politika oluşturma ve değerlendirmenin önemi vurgulanmıştır. Üçüncü kısım; “Eğitim Politikasında Gösterge ve Etkiler” başlığını taşımaktadır. “Eğitimde Hesap Verebilirlik”, “Eğitimde Eşitlik Kapsayıcılık ve Eğitimin Finansmanı”, “Üniversite Açma ve Geliştirme Politikaları”, “Yabancı Uzman ve Danışmanların Türk Eğitim Politikasına Etkileri”, “Medyanın Eğitim Politikalarına Etkisi” farklı bölümler altında çeşitli bakış açılarıyla değerlendirilmiştir. Eğitim politikalarına yön veren temel yaklaşımlar, felsefeler, ölçütler, etki eden unsurların incelenmesiyle, toplumu ilerleten eğitim politikasının hangi ölçütlerde çalıştığı ve çeşitli etkilerle bu ölçütleri ve göstergeleri nasıl göz önünde bulundurduğu veya gözden kaçırdığının izlenmesi hedeflenmektedir. Dördüncü kısımda; “Evde Okul Politikası: Amerika Kanada ve Avustralya Örneği”, “Göç ve Mülteci Eğitim Politikaları: Kanada, Hollanda, Amerika”, “Araştırma Üniversiteleri Açma Politikası: Batı Deneyimi” başlıklarında bölümler yapılandırılmıştır. Ülkemizin öne çıkan eğitim politikası sorunları, öncelikleri ve uygulamaları konusunda, gelişmiş ülkelerin hangi yaklaşımlar sergiledikleri, kurumlar oluşturdukları, ne gibi önlemler ve değerlendirme mekanizmalarına başvurdukları incelenmektedir.
Erkan Göktaş Eğitim örgütlerinin belirledikleri hedeflere ulaşmaları bütün süreçlere yön veren eğitim politikasına ve uygulamayı şekillendiren öğretim yöntemlerine bağlıdır. Bu kitapta, eğitim politikası ve öğretim yöntemlerinin hedeflere ulaşmadaki rolü, deneysel olarak ele alınmıştır. Elde edilen sonuçlar, kanıta dayalı eğitim politikası belirlemek için gerek duyulan veri tabanına katkı sağlayacak niteliktedir.
Jon Wiles, Corwin Press Eğitim programlarının etkinliğinin artırılması okullar, okul yöneticileri ve eğitim liderlerinin eğitim programı geliştirme sürecine katılımı ve liderlikleriyle mümkündür. Türkiye’de program geliştirme çalışmalarının önemli oranda merkezi yönetimce yapılıyor olması program geliştirme sürecine katılımı oldukça kısıtlamaktadır. Ancak son yıllarda hazırlanan eğitim programlarının daha az ayrıntı içeren çerçeve program şeklinde tasarlanması bu sorumluluğu daha çok yerele devretme arayışının bir parçasıdır. Bu durumda eğitim liderleri kendi eğitim programlarını tasarlama, uygulama, değerlendirme ve geliştirme için daha fazla sorumluluk almak durumda kalacaklardır.
Kitap, eğitim programının tasarlanması ve uygulanması süreçlerinde gerekli bilgi ve beceriler örnekler üzerinden uygulayıcılara hitap edecek şekilde hazırlanmış olup eğitim liderlerine veya program liderlerine gerekli bilgileri sunmanın yanında uygulama için pratik öneriler de sunmaktadır. Program felsefesini nasıl oluşturmaları gerektiğini açıklayan teorik destek sunmanın yanında toplantı tasarımı ve yönetimi için gerekli pratik tavsiyeler gibi bilgileri de sunması bakımından eğitim liderlerine katkı sağlayacak potansiyel içermektedir.
“Okul idareciliğini ve eğitim yöneticiliğini bürokratik bir iş olmanın ötesine taşıyarak daha nitelikli bir eğitim ile geleceğimizi kurgulayabileceğimizi hatırda tutarak, okul yönetiminde sınıfların kapı gıcırtısını gidermenin yanında öğrencilerin beyin çarklarının gıcırtısı önemseyen ve katkı getiren bir anlayışa doğru yol almamız gerektiği unutulmamalıdır.”
Abdullah Çetin, Betül Yanık, Birsen Bağçeci, Devrim Ertürk, Erol Çetin, Fahrettin Korkmaz, Mikail Aydemir, Musa Öztürk, Mustafa Gül, Serkan Ünsal, Zülfü Demirtaş Bu kitap, YÖK’ün 2018 yılında güncellediği öğretmen yetiştirme programında yer alan ders içeriği ve alanda öne çıkan konular göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.
Kitapta; hem öğretmen adaylarına hem de eğitim sosyolojisine ilgi duyanlara, sosyolojiyle ilgili temel kavramlar, eğitim sosyolojinin anlamı ve işlevi, eğitim sosyolojisindeki yaklaşımlar, eğitim-toplum ilişkisi, toplumsal değişim ve eğitim, ahlaki bir sistem olarak okul, yabancılaşma ve eğitim, küreselleşme ve eğitim, toplumsal tabakalaşma ve eğitim, eğitim sosyolojisinin Türkiye’deki gelişimi konularında temel bilgiler verilmektedir. Kitapta güncel konulara ve örneklere yer verilerek, eğitimin sosyal boyutu ön plan çıkartılmıştır.
Mehmet Devrim TOPSES Üniversitelerde okutulan eğitim sosyolojisi dersleri için en geçerli yol, kuramsal yaklaşımları pratikle desteklemektir. Pratik, kuramsal bir yaklaşımı destekler ya da onu yaşamın yeni gerçekleri doğrultusunda değiştirir. Kitabımızın temel özelliği, eğitimin diğer toplumsal kurumlarla olan ilişkisini içeren kuramsal değerlendirmelerin pratiklerle desteklenmiş olmasıdır. Her bir bölümün hazırlanması için konuyla ilgili çok sayıda bilimsel makale, doktora ve yüksek lisans tezi taranmıştır. Eğitim sosyolojisi alanındaki diğer kitaplar ve uzman görüşleri, kitabımızın genel gidişine katkı sağlamış, yön vermiştir.
Kitabımız, YÖK'ün kur tanımlarına bağlı kalınarak hazırlanmış ve eğitimin diğer toplumsal kurumlarla ilişkisini inceleyen sekiz temel bölüme ayrılmıştır. Her bölümün sonunda, ilgili konunun öğrenciler tarafından anlaşılmasını pekiştirecek özet, bölüm soruları ve okuma parçaları yer almaktadır. Ülkemizin aydınları olmaya aday öğrencilerimize iyi okumalar ve başarılar dileriz.
Mine Gözübüyük Tamer Bir Afrika atasözünde denildiği gibi “Müzik değişince dans da değişir”.
Kadim bir geçmişe sahip eğitim olgusu da zaman ve mekâna bağlı olarak değişmekte, Durkheim'in ifadesiyle her çağda o döneme özgü eğitim anlayışı ortaya çıkmaktadır. İnsan neredeyse her şeyi eğitim sayesinde edinebilmekte böylelikle kültür dünyasına dâhil olup bütün yönleriyle gelişebilme imkânı bulabilmektedir. Toplumsal sorunların çözümünde ve değişim sürecinde temel bir mekanizma olarak karşımıza çıkan eğitim olgusu, eğitim sosyolojisinin merkezinde yer almaktadır. Her meselenin sosyolojik bir yönü olduğu vurgusundan hareketle aslında topluma ait tüm birlikteliklerin eğitimle kesişen yolları birlikte düşünülmektedir.
Eğitim sosyolojisi, sosyoloji disiplininin uzmanlık alanlarından biridir. Sosyolojinin kendine özgü analitik perspektifini, sosyal teorilerini ve araştırma yöntemlerini kullanmak suretiyle sosyoloji disiplininin gelişimine katkıda bulunarak insan ve toplumsal yaşamı hakkında eleştirel düşünmemizi ve eğitimdeki sosyolojik sorunlarla ilgili sorular sormaya devam etmemizi sağlar. Her türden eğitim anlayışı öncelikle şu sorulara cevap vermekle işe başlar: Eğitim nedir? Niçin eğitiyoruz? Nerede eğitiriz? Neyi bilmemiz gerekiyor? Kimi eğitiriz? Nasıl eğitiriz? Her dönemde bu sorulara verilecek cevaplar değişmekle birlikte toplumsal sorunlar, eğitim yoluyla çözülür mü? Toplumların sürdürülebilirliğinde eğitimden nasıl yararlanılır? Toplumun amaçlarının gerçekleştirilmesinde eğitimden nasıl yararlanılır? İstenilen durum ve davranışlar, eğitim yoluyla nasıl sürdürülebilir? Eğitimin içeriğini oluşturan düşüncenin, değerlerin ve politikaların toplumsal kaynakları nelerdir? Eğitimin bireysel ve toplumsal değişime etkileri nelerdir? Dijital dönüşüm ve yapay zekânın eğitime etkileri nelerdir? Bu ve bunun gibi sorulara makro ya da mikro boyutta çalışmalar yapmak suretiyle elde edilen verilerden hareketle cevap verilebilmektedir.
Kavramsal ve kuramsal zeminde eğitim ve toplum olgusunu farklı sosyolojik perspektiften ele alan bu kitap; toplum ve eğitimin birlikteliğini felsefi, tarihi ve sosyal zeminde anlamlandırmaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Kitapta; eğitim olgusunu biçimlendiren önemli felsefi sistemler, kuramlar ve bu eğitim kuramlarını temsil eden belli başlı düşünürler düşünceleri, kuramları ve bu kuramları temellendiren ilkeleri ile birlikte ele alınmakta; farklı kuramsal yaklaşımlar ışığında eğitimin odağındaki konular ve çalışma alanları gözler önüne serilmektedir. Eğitim sosyolojisinin, dünyada ve Türkiye'de ortaya çıkış süreci ve gelişimi aktarılarak öncü düşünürlerin görüşlerine yer verilmektedir. Son olarak PISA sonuçlarından hareketle öne çıkan ülke eğitim sistemlerinin genel özellikleri okuyucuya sunulmaktadır.
İsmail Doğan Bu kitap, “Eğitimin Sosyal ve Tarihî Temelleri”ne vakfedilen uzun yılların tecrübe ve birikiminin bir ürünüdür. Prof. Dr. İsmail Doğan, bu çalışmasında, eğitim sosyolojisinin teorik ve kavramsal boyutunu Türk toplumunun eğitim ve kültürel gerçekleriyle buluşturmaktadır. Batılı sosyolog ve teorisyenlerin yanı sıra ülke ve toplum sorunlarına eğitim koridoru açan Türk aydın ve mütefekkirleri de sosyolojik tarz ve yönteme yakınlıkları ve yatkınlıkları oranında kitabın münderecatında önemli yer tutmaktadır. Ali Suavi, Münif Paşa, Prens Sabahattin, Ziya Gökalp, İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Mümtaz Turhan, Nurettin Topçu, Nusret Köymen ve birçok Türk aydınının eğitim sosyolojisine katkıları bu bağlamda düşünülmüştür.
İbn-i Haldun'dan Emile Durkheim'a, Max Weber'den Paulo Freire'a uzanan öykü, eğitim sosyolojisinin akademik sorunlarına evrensel bir bakış ve deneyim kazandırır. Bu çerçevede öne çıkan içerik ise eğitim sosyolojisinin geleneksel ve güncel sorunlarına nesnel bir yolculuk imkânı vermektedir.


İsmail Doğan Eğitim tarihi, eğitimin farklı kültür ve medeniyetlerden aldığı etki ve deneyimleri tarihsel dönemler ekseninde ele alan bir disiplindir. Böyle bir tanım denemesi bu bilim dalına özgü bir tezin varlığına da işaret eder. Buna göre “eğitim tarihi bir pedagoji tarihi değildir.” O nedenle bu kitapta, eğitim mirasının paydaşlarını tarihî dönemler, kültürler ve uygarlıklar boyutunda ele almak suretiyle zengin bir kapsamda sunan tarihsel-sosyolojik bir tarz denenmektedir.
Kitabın Uzakdoğu kültür ve uygarlıkları ile başlayan eğitim yolculuğu, Ortadoğu ve Anadolu coğrafyası üzerinden antikitenin site devletleriyle Eski Roma'da zirve yapan Antik Dünya'nın birikimine ışık tutmaktadır. Yolculuğun ikinci evresi Ortaçağ toplumlarıdır. Tek tanrılı dinlerin Hristiyanlık ve İslamiyet deneyimleri, bu çağda Batı Avrupa ve İslam Dünyası örneklerine odaklanmaktadır. Bu çerçevede 12. Yüzyıl Rönesans'ını yaratan İslam düşüncesi ile sürece katkı veren Türklerin eğitim ve bilime katkıları bu dönemin özgün bir tecrübesi olarak ele alınmaktadır. Modern zamanlardaki eğitim ise bu kitapta, eğitimin tarih içindeki uzun yolculuğunun üçüncü ve son evresidir.
Mustafa Gündüz Hafızası, tarihinde saklanan bilimin sıhhat derecesini yöntemi belirler. Tarih, bilimler hiyerarşisindeki mevziini kuvvetlendirmek için tarihyazımına, ürettiği verilerden daha çok önem verir. Eğitim, tarih ve sosyolojinin kesiştiği kavşakta anlam bulan eğitim tarihi, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bakir sahalardan biridir. Çok az topluma nasip olan özgün kurum, tecrübe ve eserlere sahip olmasına karşın, biriken sorunlar karşısında çözümsüzlük ve çaresizlik girdabında bunalan eğitim sisteminin temel krizlerinden biri, tarihine duyarsızlığıdır.
Eğitim Tarihinin Peşinde, Türkiye’de eğitim tarihçiliğinin tarihine yönelik özgün bir birikim sunarken, bu çok disiplinli sahanın avantajlarına, sınırlılıklarına ve temel meselelerine ışık tutarak, eğitimin tarihi, sosyal ve kültürel temelleriyle ilgilenenlere rehber olmayı denemektedir.
Bilimin katalizör güçlerinden biri, hasbi tenkittir. Eleştirisiz ortamda uzmanlıktan, ilmî derinlikten, yenilik cesaretinden ve meslekî etikten bahsetmek güçtür. Alanıyla ilgili tarihî birikim yanında, kitapların güvenirlik derecesini, niteliğini, zayıf ve güçlü yönlerini tefrik edip, kaynaklar arasında sınıflamalar yapabilmek her bilim adamından beklenen bir vasıftır. Bilimsel araştırmalarda yaratıcılığın filizlenmesi söz konusu yetkinlikte içkindir. Bu realiteye istinaden, elinizdeki kitap eğitimin tarihi, sosyal ve kültürel temellerine ilişkin güncel kitaplar üzerine serinkanlı ve uzun değerlendirmeler de sunmaktadır.
Cihad Şentürk, Kasım Karataş, Gülçin Zeybek, Bünyamin Han, Abdulkadir Haktanır, Sedef Süer, Aziz Teke, Elif Kurşunlu, Feyza Gün, Nagihan Oğuz Duran, İsmail Kuşci, Yavuz Ercan Gül, Ömür Çoban Her yüzyılda insanların yaşamını etkileyen ve toplumları dönüştüren olay ve durumlar meydana gelmiştir. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda yaşanan küreselleşmenin etkisi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, ülkeler arası ulaşımın hızlanması gibi olay ve durumlar; bu yüzyılda yaşayan insanların çağa ayak uydurabilmesi ve yaşamlarını sürdürebilmesi için yeni beceriler kazanmasını zorunlu hâle getirmiştir. 21. yüzyıl insanının gerekli bilgi, beceri ve donanıma sahip olabilmesi ise ancak nitelikli bir eğitim sistemine dâhil olmasıyla mümkündür. Eğitim programından ders programına, öğrenme - öğretme uygulamalarından öğretmen yeterliklerine kadar eğitim sistemindeki her bir unsurun 21. yüzyılın koşullarına uygun ve hazır hâle getirilmesi gerekmektedir. Özellikle eğitim sistemine hayat veren ve sistemi ete kemiğe büründüren öğretmenlerden 21. yüzyıl becerilerine sahip olmaları beklenmektedir. Çünkü ancak 21. yüzyıl becerilerine sahip olan öğretmenlerin, öğrencilerine 21. yüzyıl becerilerini kazandırabileceğine inanılmaktadır. Nihayetinde bu inancın ürünü olarak “Eğitim ve 21. Yüzyıl Becerileri” kitabı ortaya çıkmıştır. Bu kitapla hem öğretmenlerin hem öğretmen adaylarının 21. yüzyıl becerileriyle ilgili bilgi, beceri ve anlayış kazanmaları hem de mesleki formasyonlarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca kitabın, içeriği ve sunduğu kuramsal çerçeveyle lisansüstü öğrenciler ve araştırmacıların da yararlanabileceği bir başvuru kaynağı olması hedeflenmiştir.
Adnan Taşgın, Ahmet Yayla, Emine Merve Uslu, Emre Yılmaz, Fatih Mutlu Özbilen, İbrahim Arpacı, Kasım Karataş, Merve Pesen, Recai Doğan, Rüştü Yeşil, Salih Zeki Genç, Serdar Yeşil, Sevinç Çırak Karadağ, Uzm. Muhammed Salihoğlu, Ümit Polat, Yavuz Ercan Gül, Yusuf Yıldırım 21. yüzyıl, yaşamın her alanında büyük değişim ve dönüşümler meydana getirmiştir. Bu değişim ve dönüşümlere uyum sağlayacak ve zorluklarıyla yüzleşebilecek bireylerin yetişmesi, eğitimde de paradigma değişimlerine neden olmuştur. Bu paradigma değişimi, özellikle yükseköğretimde kendi başına bilgi edinen öz yönetimli öğrenciler yetiştirmeyi amaçlamaktadır. Küreselleşmenin eğitimde meydana getirdiği değişimler, teknolojik gelişimler ve iş gücü piyasasındaki talepler ile toplumun dönüşümü, eğitim ve öğretimin eskisi gibi devam edemeyeceğini göstermiştir. Bu kitapla; temel yeterlikler, yaratıcı ve eleştirel düşünme, takım çalışması gibi yalnızca olgusal değil aynı zamanda problem çözmeye dönük bir eğitim-öğretim ortamlarının oluşturulmasına katkı sağlanması amaçlanmıştır. Ayrıca bu eserin başta lisans ve lisansüstü öğrencileri ile öğretmenler olmak üzere tüm eğitim camiasına önemli bir katkı sunacağı düşünülmektedir. Kitap içeriğinde; postmodernizm ve postmodern eğitim, yapılandırmacı yaklaşım, çoklu zekâ kuramı ve yeni beş akıl, duygusal zekâ kuramı, yapay zekâ ve eğitim, eleştirel düşünme, farklılaştırılmış öğrenme, harmanlanmış eğitim, e-öğrenme ve uzaktan eğitim, proaktif eğitim, çoklu öğrenme ortamları, kapsayıcı eğitim, eğitimde fırsat eşitliği ve yaşam boyu öğrenme gibi çeşitli güncel eğitim ve öğretim yaklaşımları/modelleri yer almaktadır.
A. Faruk Levent, A. Nehir Özdemir, Durmuş Ümmet, Etem Levent, Gözde Türkmenoğlu, Hasan Özdemir, Pelin Karaduman, Sıtar Keser, Sinem Şahin, Tuba Akpolat Ahlak felsefesini ciddi ve kapsamlı olarak ele alan ilk düşünür olan Sokrates’in önemle vurguladığı “Kendini bil!” sözü, etiğin iki temel dayanağını oluşturur. Bunlar, insan için bilginin önemi ve her türlü bilgi edinmede kendini bilmenin (tanımanın) gerekliliğidir. Günümüzde yaşanan pek çok etik sorun, insanın kendini bilme konusunda yetersiz kalmasından, böyle bir bilgi arayışını ihmal etmesinden kaynaklanmaktadır. İnsanın kendini tanıması ve başkalarını anlamasının en önemli yolu ise eğitimdir.
Bu kitapta, eğitimde ahlak ve etikle ilgili güncel araştırmalar, çağdaş tartışmalar, geçmişteki gelişmeler de göz önünde bulundurularak verilmeye çalışılmıştır. Kitapta, bilimsel ve akademik yazım ilkeleri dikkate alınarak konular ele alınmıştır. Kitapta her bir bölüm, teorik olarak ele alındığı gibi yer yer uygulamaya dönük örnekler de verilmiştir. Bölümler, okuyucuların konuyla ilgili etraflı ve derin düşünmesini sağlayacak şekilde tartışma sorularını içermektedir.
Murat Gökalp Hedefsiz insan rotasız gemiye benzer. Başarmak ve yükselmek isteyen her insan öncelikle bir hedef belirlemek zorundadır. Hedefini açık ve net belirleyen bir insan her şeyden önce inanmak ve güvenmek zorundadır. Bu inanç ve güven duygusu o kişiye güçlü bir motivasyon sağlar. Hedefini belirgin biçimde ortaya koymuş birey kendini planlı ve programlı davranmaya zorlar. Büyük bir hedef aşamalı bir şekilde gerçekleşen küçük hedefler zincirinden oluşur. Bu zincirin halkalarının tamamlanabilmesi için planlı ve programlı olmak gerekir. Bir toplumun sahip olduğu kaynakların en değerlisi insan kaynağıdır. İnsan kaynağını verimli kullanma eğitimle mümkün olabilmektedir. Eğitimin temel ve en önemli görevi ise kültürel değerleri yeni nesillere aktarıp, toplumsal devamlılığı, bütünlüğü sağlayarak bilimsel teknolojik gelişmelere bağlı kalıp kültürün gelişimini sağlayacak yeni bireyler yetiştirmektir. Eğitimin amacı, kişileri yaşadığı toplumun ve toplumun bağlı bulunduğu çağdaş dünyanın uyumlu bir üyesi haline getirerek onları çağın gerektirdiği bilgi ve beceriyle donatılmış, sağlam ve iyi karakterli bireyler yetiştirmektir. Toplumsal yaşamın sürekliliği, bir ülkede hâkim olan eğitim programlarının o ülkede etkili olarak uygulanabilirliğine bağlıdır. Eğitimin toplum için önem taşıyan bu sorumluluğunu yerine getirmesi, öğretim programlarında öncelikli rolü olan amaçların ortaya konulması ve yaşama geçirilmesi ile mümkün olabilecektir. Bu anlamda eğitim sistemi, toplumun ulusal ve evrensel değerlere uygun nitelik kazanmış birey yetiştirme görevini eğitim sisteminin öncelikli hedefi olarak görmek ve bu sorumluluğunu yerine getirmek durumundadır. Hedef öğrenciyi başarıya götüren en önemli motivasyon kaynağıdır. Hedefe, ulaşmak için çaba gerekir. Bu çabayı uygun şekilde yönlendirebilen eğitimcilerin olması, öğrencinin hedefe ulaşmasını kolaylaştırır.
Bu kitapta; eğitim hedeflerinin oluşturulmasında temel belirleyicilerin neler olduğu, hedefler ve değerler ilişkisi, Bloom'un aşamalı hedef taksonomisi, hedef yazma ilkeleri, Bologna süreci, öğrenme çıktısı, dersler ve öğrenme çıktısı ilişkisi öğrenci iş yükü ve AKTS (Avrupa Kredi Transfer Sistemi) kredisi ile ilgili geniş bilgilere yer verilmiştir.
Özellikle öğretmen ve öğretmen adayları eğitim amaçlarını belirlerken zorluklar yaşamaktadır. Öğrenme ve öğretme sürecinin olmazsa olmazı öğrenenlerin kazanımlarını (hedeflerini) doğru belirleyerek iyi bir planlama yapmalarından geçmektedir.
Bu kitap, Bologna Süreci kapsamında eğitim amaçlarının belirlenmesi ve öğrenme çıktılarının hazırlanmasında öğretim elemanlarına yol gösteren bir kaynak olacaktır. Kitabın hazırlanmasında 10 yıllık KPSS tecrübem ve 30 yıllık üniversite öğretim elemanlığı deneyimim sonucu (Amerika, Danimarka, Hollanda, Kırgızistan, Kazakistan, İsveç, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Azerbaycan, Bosna Hersek, İtalya, Belçika, İran, İsviçre) gibi çeşitli ülkelerde verdiğim seminer ve derslerden elde edilen bilgiler sonucu hazırlanmış ve okuyuculara kaynak olarak sunulmuştur.
Ayşe Tuğba Öner, Berna Karakoç, Beyza Aksu Dünya, Erkan H. Atalmış, Esen Turan Özpolat, Halil İbrahim Sarı, Hülya Yürekli, İbrahim Delen, İbrahim Yıldırım, Kevser Eryılmaz, Lokman Akbay, M. Fatih Karacabey, Mahmut Kalman, Mesut Yıldırım, Murat Doğan Şahin, Ragıp Terzi, Sedat Şen, Serkan Uçan, Sevilay Çırak Kurt, Tuncer Akbay Doğayı anlama ve bilinmeyeni keşfetme arayışı içerisinde olan insana bu süreçte en çok ışık tutan şüphesiz bilimsel yöntem olmuştur. Bilimsel yöntem tarih boyunca farklı safhalardan geçmiş; bilim insanlarının üzerinde uzlaştığı bir bilimsel araştırma sürecinin netleşmesi çok uzun yıllar almıştır. Bu süreçte bilim farklı felsefelerden etkilenmiş ve farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Fen ve sosyal bilimlerin pozitivist bakış açısı ortak olmakla beraber sosyal bilimlerde post-pozitivist, sosyal yapılandırmacı ve pragmatist bakış açıları da bilimsel bir yaklaşım olarak kabul görmektedir. Sosyal bilimler çatısı altında yer alan eğitim bilimleri de sosyal bilimlerdeki metodolojiyi takip etmektedir. Eğitim bilimcilerin kendi alanlarına hâkim olmaları kadar bilimsel metodolojiye de hâkim olmaları gerekmektedir. Bu alanda yayımlanacak kitaplar, eğitim araştırmacılarının ihtiyaçlarını gidermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda hazırlanan “Eğitimde Araştırma Yöntemleri” kitabı, eğitim alanında örnekler ve ayrıntılar ile zenginleştirilmiş bir bilimsel araştırma yöntemleri kitabıdır.
Bu kitap, Eğitim Fakültelerinde ve Enstitülerinde lisans ve lisansüstü düzeyde ders kitabı olarak okutulabilecek niteliktedir. Kitabın kapsamı ve içeriği dikkate alındığında, ders kitabı olarak kullanılabilmesinin yanı sıra eğitim araştırmacıları için bir kılavuz niteliğinde akademik bir kaynak olduğu da görülecektir. Alanyazında yer alan araştırma yöntemleri kitaplarının çoğu, tek bir yaklaşıma odaklanma eğiliminde iken bu kitapta her yaklaşıma detaylı bir şekilde yer verilmeye çalışılmıştır.
Kitabın ilk kısmında bilimsel araştırmanın temelleri, bilmenin yolları, bilimsel araştırma süreçlerine yön veren paradigmalar, bilimsel araştırma süreci ve etik kurallar yer almaktadır. İkinci kısımda araştırma probleminin tanımlanması ve literatür taraması ile örneklem ve örnekleme yöntemleri konularına değinilmiştir. Kitabın üçüncü kısmında araştırma yöntemleri detaylı bir şekilde sunulmuş olup her bir yöntem eğitim alanından bir örnek ile desteklenmiştir. Dördüncü ve beşinci kısımda sırasıyla veri toplama ve analiz tekniklerinden bahsedilmiştir. Kitabın son kısmında ise bilimsel araştırmaların raporlanması ayrıntıları ile sunulmuştur.
Abdurrahman Ekinci, Abdurrahman İlğan, Ali Gökalp, Aydan Ordu, Ceren Mutluer, Çetin Toraman, Deniz Gülmez, Duygu Şallı, Hasan Fehmi Özdemir, Murat Tekin, Münevver Çetin, Müslim Alanoğlu, Nedim Özdemir, Osman Aktan, Ömer Seyfettin Sevinç, Servet Üztemur, Sevim Bezen, Ümit Çağatay, Zülfü Demirtaş Bilimsel bilgiye ulaşmanın önemli motivasyonlarından biri, merak ve anlamlandırma dürtüsüdür. İnsanoğlu fıtratı gereği anlama, sorgulama ve yeniden tanımlama çabası ile hareket eder. Bu yönüyle bilimsel araştırma çabasını, bireyin; kendisini, çevresinde vuku bulan olayları ve dış dünyayı anlama ve anlamlandırma çabasına yönelik sistematik eylemleri olarak ifade etmek mümkündür.
Bu bakımdan belirli yöntemsel süreçlere dayalı olarak geçerliliği test ve kabul edilmiş sistemli bilgiler bütünü ve “entelektüel bir etkinlik çıktısı” olarak tanımlanabilecek olan bilimsel bilginin; eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, her türlü gelişmenin ve kalkınmanın en kritik ve itici gücü olduğu, kabul gören bir gerçektir. Bu bağlamda bilimsel anlayış ile kalkınmayı sağlayan bilimsel üretim düzeyi arasında pozitif bir korelasyon olduğunu ifade etmek mümkündür. Bilimsel düşünme ve değerlendirme becerisi gelişmemiş bireylerden oluşan toplumsal kesimlerin; veri temelli, akıl ve sağduyuya dayalı çözümler geliştirmesi beklenemez. Bu durumun, toplumsal çatışmalar, bölünmeler ve karşıtlıklar üzerinden beşerî ve sosyal sermayenin tükenişine yol açan bir süreci doğurması kuvvetle muhtemeldir.
Sağlıklı bir toplum açısından her bireyin temel düzeyde düşünme ve araştırma becerilerine sahip olması ve aklın öncülüğünde, bilim ve veri temelli bir yaklaşımla olay ve olguları değerlendirmesi, hayati öneme sahiptir. Özellikle eğitimcilerin bu bağlamda sahip olacağı yeterliklerin, toplumun geleceğini belirleyecek nesillerin yetişmesi açısından kritik bir değere sahip olduğunu ifade etmek mümkündür.
Bu kitap, yukarıda ifade edilen temel hususlara dayalı olarak öncelikle eğitimciler olmak üzere bilimsel araştırmaya ilgi duyan bireyleri hedef alarak hazırlanmıştır. Bu bakımdan kitabın, lisans ve lisansüstü öğrenciler başta olmak üzere araştırma sürecine ilişkin yeterliklerini geliştirmek isteyen hizmet içindeki öğretmenler ve tüm araştırmacı adayları için bir başlangıç ve başvuru kaynağı olarak önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektir.
Metin Özkan, Yeşim Özer Özkan, Şule Betül Tosuntaş, Nuray Yıldırım, Zehra Keser Özmantar, Metin Özkan, Yeşim Özer Özkan, Ramazan Cansoy, Muhammet Emin Türkoğlu, Selahattin Turan, Yeşim Özer Özkan, Sabiha Dulay, Elif Aydoğdu Eğitimde Araştırma Yöntemleri, bilimsel araştırmaların desenlenmesi, verilerin toplanması, analiz edilmesi ve raporlanmasına dair bilgiler veren bir başucu kaynağı niteliğindedir. Kitabın birinci bölümünde; “Araştırmaya neden ihtiyaç duyarız?” sorusuna cevap aranmış, bir öğretmen adayının veya eğitim bilimcinin araştırmacı kimliğinin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde; eğitim araştırmalarının planlanması süreçleri bütün yönleriyle tartışılmış, söz konusu süreçler örneklerle desteklenmiştir. Üçüncü bölümde; “Araştırmaya nereden başlamalıyım?” sorusu cevaplandırılmaya çalışılmış, alanyazın taraması, birincil kaynaklara ulaşmanın yol ve yöntemleri, eğitim bilimleri alanının belli başlı veri tabanları, dergileri ve internet kaynaklarına yer verilmiştir. Dördüncü bölümde; araştırmaların ilk adımı olan problem, problem seçimi ve yazım süreçleri etraflıca açıklanmıştır. Beşinci bölümde; eğitim araştırmalarında sık kullanılan araştırma türleri; altıncı bölümde, eğitim araştırmalarında problemin çözümü için kimlere ve nereye başvuracağınıza dair yol ve yöntemler tartışılmıştır. Yedinci bölümde, verilerin çözümü için ihtiyaç duyulan verileri elde etme usulleri; sekizinci bölümde, verileri analiz etme teknikleri; dokuzuncu bölümde, ulaşılan sonuçların doğruluğunu ve inandırıcılığı kontrol etme hususları etraflıca ele alınmıştır. Bu kitabın onuncu bölümü ise öğretmen ve öğretmen adayları için çok önemli olduğunu düşündüğümüz “bir eylem araştırmacısı olarak öğretmen” konusunu detaylı olarak ele almaktadır. Bu kitabın on birinci ve son bölümünde ise eğitimde etnografi araştırma ve süreçleri açıklanmıştır.
Selma DÜNDAR Bilim kendi değerini bilemez. Mantık, matematik ve teknoloji gibi diğer bilgi türleri bu değerin anlaşılmasında kontrol görevi görür. Olgular topluluğuna farklı tasvir ve açıklamalar getiren çeşitli teoriler, felsefe tarihi içerisinde doğru bilginin olanaklılığı, kaynağı ve ölçütü ile ilgili sorgulamalarla gelişmeye devam eder. Eğitim bilimleri de diğer tüm disiplinler gibi bu sorgulamalardan nasibini alır. Bu noktada elinizdeki kitap, eğitim bilimlerine etki eden yaklaşımları bilim felsefesi zemininde ele almaktadır.
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Halis Sakız “Ülkemizde kapsayıcı eğitim genel olarak özel gereksinimli bireylerin genel eğitim ortamlarına bireysel farklılıkları temelinde desteklenerek erişimlerini ifade eden bir yaklaşım olarak ele alınmaktadır. Bu kitapta Doç. Dr. Halis Sakız, kapsayıcı eğitim yaklaşımını farklılıklarıyla tüm çocukları içine alacak şekilde daha bütüncül olarak ele almış ve kapsayıcı eğitim için bir nitelik modeli önermiştir. Bu bağlamda yazar, kapsayıcı eğitimin başarısı için önemli olan faktörler bağlamında niteliğin nasıl ele alınması gerektiğini ve ilişkili nitelik göstergelerini bilimsel araştırma sonuçlarına atıfta bulunarak kapsamlı bir şekilde anlatmıştır. On bölümden oluşan bu kitap, ülkemizde genel olarak sınıf ya da birey düzeyinde ele alınan kapsayıcı eğitim uygulamalarındaki nitelik sorununu sosyopolitik, okul yönetimi, okul kültürü, sınıf ve okul uygulamaları ile bireysel düzeyde ayrıntılı olarak incelemekte ve kapsayıcı eğitim uygulamalarının niteliğinin artırılması bağlamında öneriler sunmaktadır. Bu kitabın ülkemizdeki kapsayıcı eğitim uygulamalarının geliştirilmesine ve bu yolla genel eğitim sisteminin niteliğinin artırılmasına katkı sunması dileğiyle… “
Doç. Dr. Salih Rakap

Türkiye dâhil olmak üzere dünyanın çoğu ülkesinde eğitimin kalite/nitelik düzeyi artırılmaya çalışılmakta, bireylerin eğitimden anlamlı düzeyde yararlanabilmeleri adına çeşitli reformlar gerçekleştirilmektedir. Öte yandan eğitim sistemleri kendi bünyelerinde kapsayıcılığı geliştirmeye çalışmakta, bu doğrultuda yeni eğitim politikaları ve okul uygulamaları geliştirmektedir. Buna rağmen eğitim süreçlerinin ve çıktılarının mevcut kalite düzeyi ile kaliteli eğitimden yararlanan öğrenci oranına bakıldığında yerel, ulusal ve uluslararası değerlendirme sonuçları söz konusu hedeflere istenen düzeyde erişilemediğini ortaya koymaktadır. Bu kitap, kapsayıcı eğitim modelinin eğitimde kalite düzeyinin artırılması bağlamında değerlendirildiği ve kalitenin kapsayıcı eğitim ilkeleri çerçevesinde ele alındığı bir içerik sunmaktadır. Bu kitapta eğitimde kalite, kapsayıcı eğitim ilkeleri etrafında yeniden tanımlanmakta; kalitenin, bireylerin eğitim süreçleri boyunca ve bu süreçler sonunda anlamlı yaşantılar edinmesini sağlayan bir kavram olarak anlaşılması gerektiği önerilmektedir. Kapsayıcı eğitimin böyle bir kalite anlayışına ve düzeyine erişilebilmesi adına uygulanabilir, eğitim sisteminin her boyutuna dair argümanları olan ve bu boyutların her birinin kalite düzeyini geliştirebilecek bir model olduğu savunulmaktadır.
Eğitimde kalite/nitelik ve kapsayıcılık düzeyinin artırılmasında karşılaşılan zorluklardan başka biri, söz konusu kavramlara dair bir “kavram kargaşası” yaşanmasıdır. Bu kitap, eğitimde kalite ve kapsayıcı eğitim kavramlarına dair kuramsal bir açıklık geliştirmeyi hedeflemekte, kapsayıcı eğitimin bir kalite modeli çerçevesinde ele alındığı metodolojik bir içerik sunmaktadır.
Marilyn Friend Çevirisini yaptığımız Eğitimde Etkileşimler kitabı, uzmanlara, tüm öğrencilerle iş birliği yoluyla nitelikli eğitim gerçekleştirebilmek için teoriler ve pratik uygulamalar sunmaktadır. Marilyn Friend, başarılı iş birliğinin temelini oluşturan temel iletişim becerilerini tanıtmakta ve bununla birlikte problem çözmeyi ve onun ortak iş birlikçi uygulamalarını vurgulamaktadır. Kitap; ekip oluşturma, iş birliği ile öğretim, danışmanlık, koçluk, mentorluk, çatışma ve direnç gibi kritik konuları incelemektedir. Ayrıca her bölüm; yeni konuları öğrenmek, öğrenilenleri pekiştirmek ve konular hakkında eleştirel düşünmek için sayısız fırsat sunmaktadır. Etkileşimlerimiz sırasında neden iş birliğini bir tarz olarak kullanmamız gerektiğini kuramsal ve uygulamalı bir şekilde açıklayan Marilyn Friend'in bu kitabının; ülkemizde öğretmen adaylarına, öğretmenler ve akademisyenlere yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
Ahmet Durmaz, Ali Duran, Ali Yakar, Bahar Yakut Özek, Besim Can Zırh, Betül Bulut Şahin, Davut Sarıtaş, Emin Tamer Yenen, Erdem Oklay, Fatih Mutlu Özbilen, Fatma Başarır, Fikriye Kanatlı Öztürk, Hale Kızılcık, İrem Namlı Altıntaş, Mehmet Özcan, Nur Ütkür, Seda Ata, Seda Okur, Selçuk Yusuf Arslan, Sevda Dolapçıoğlu, Sümeyye Konuk, Yeliz Bolat Türkiye’nin eğitim sisteminin arzu edilen düzeye gelmesi uzun ve emek isteyen bir süreçtir. Bu süreçte birçok paydaşın önemli görevleri vardır. Eğitim sisteminin paydaşları; politikacılar, akademisyenler, eğitim yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrenciler olarak sıralanabilir. Sistemin yönünü bilimsel anlamda çizecek olan kişilerin akademisyenler; bu yönün yasal anlamda varlığının oluşturulmasında politikacılar; sahada sistemin güçlü ve verimli olmasında eğitim yöneticileri ve öğretmenler önemli rollere sahiptirler. Bu bağlamda eğitim sisteminin verimli ve güçlü bir duruma gelmesinde birden fazla paydaşın ortak çabası gereklidir.
Yukarıdaki düşünceler ışığında ortak çalışmaların bilim temelli yapılması, sistemi istenilen noktaya ulaştıracaktır. Bu kapsamda eylem araştırmaları sadece bir yöntem kitabı değil aynı zamanda paydaşların uyumlu bir şekilde çalışmasında bilimsel bir yol göstericidir. Eserin başta akademisyenler, lisansüstü araştırmacılar ve öğretmenler olmak üzere eğitim sistemindeki tüm paydaşlara, özellikle program geliştirme çalışmalarına faydalı olması temennimizdir.
Aykut Karahan, Aziz Teke, Bünyamin Han, Cemal Tatlı, Ceyda Aydos, Çiğdem Çelik Şahin, Gizem Engin, Göksu Çiçekli Koç, Harun Reşit Yel, Hasan Aykut Karaboğa, Hüseyin Miraç Pektaş, İpek Saralar-Aras, Mehmet Ali Kalyon, Muhammet Ü. Öztabak, Murat Polat, Nejdet Çelik, Orhan Karamustafaoğlu, Özlem Üzümcü, Seda Şahin, Tuğba Karaboğa, Yaşar Dilber Bugün hayatın her noktasını etkilemeye başlayan “Metaverse”, “Yapay Zekâ”, “Dijitalleşme”, “Uzaktan Eğitim”, “Eğitim 4.0”, “Alfa Kuşak”, “Z Kuşağı” gibi gerçekliklerden bahsedilmektedir. Bahsi geçen konularla birlikte insanlığın “Dijital Çağ” olarak adlandırılan yeni bir dönemi yaşamaya başladığı düşünülmektedir. Elbette insan hayatının her köşesini etkileyen böylesine bir dönüşümün eğitim ve eğitimin yapı taşları olan okullar ve eğitim öğretim faaliyetleri üzerinde de önemli etkileri olması kaçınılmazdır. Öte yandan her dönemin olduğu gibi bahsi geçen bu dönemin de kendine has bir ruhu vardır. Bu bağlamda bu dönemi nev-i şahsına münhasır karakteriyle, ruhuyla anlayabilmek önem arz etmektedir. Bu noktada dijital çağın ve bu dönemin öğrencilerini oluşturan kuşakların öğretim faaliyetleri de değişikliğe uğramaktadır.
Ahmet Kurnaz, Ali Arslan, Bayram Gökbulut, Birsen Güneri, Buket Kısaç, Cevat Eker, Derya Orhan Göksun, Esen Turan Özpolat, Hakkı Kontaş, Hasan Meydan, Kerim Karabacak, Muhammet Özdemir, Murat İnce, Okan Bilgin, Özgür Murat Çolakoğlu, Özlem Kuuk Eğitimin niteliğini arttırmaya dönük birçok yaklaşım bulunmaktadır. Bilimin ve teknolojinin hızla gelişmesiyle, eğitim alanındaki bu yaklaşımlara sürekli olarak yenileri eklenmektedir. Bu kitap; öğretmen adaylarının, öğretmenlerin ve eğitim uzmanlarının ülkemizde ve dünyada eğitim alanında ortaya çıkan güncel konuları ve yeni yaklaşımları takip edebilmeleri için onlara önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır.
Özlem Erden Başaran, Merih Uğurel Kamışlı Dünyada olduğu gibi ülkemizde var olan ve farklı nedenlere bağlı olarak artan kültürel çeşitlilik, beraberinde kültürlerarası iletişim gerekliliğini getirmektedir. Özellikle okul ve sınıflarda artan kültürel çeşitlilik, daha yakından gözlenmekte ve eğitim faaliyetlerinin kapsayıcı bir şekilde yürütülmesi için kültürlerarası iletişim yaklaşımı gibi sürdürülebilir barışı destekleyici eğitim yaklaşımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitimde Kültürlerarası İletişim kitabı, bu konu ile ilgili temel kavramları, kültürlerarası iletişimin önündeki engelleri, sınıf ve okullarda uygulanan başarılı ve başarısız uygulamaları, kültürlerarası iletişimde yaygın şekilde kullanılan eğitim yaklaşımları ve bu yaklaşımlara dayalı uygulama örnekleri sunarak kültürlerarası iletişim konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltmeyi ve kültürlerarası iletişim uygulamalarını yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma, kültürel çeşitlilik ve iletişim konusunda farkındalık oluşturmak ve bu yönde eğitim öğretim faaliyetlerini zenginleştirmek isteyen eğitimcilere destek olmak için tasarlanmıştır.
Ayşe Büşra Subaşı Yurtçu, Başak Çalık, Cengiz Alacacı, Çiğdem Kılıç, Emine Ayyıldız, Hande Arslan Çiftçi İbrahim Hakan Karataş, Ömer Avcı, Özcan Erkan Akgün, Yeşim Güleç Aslan, Zeynep Çiğdem Özcan Eğitimin en temel bileşenlerinden biri olan motivasyon, Türkçe alan yazında hak ettiği şekilde yerini bulmuş değildir. Bu kitapta, eğitimin olduğu tüm ortamlarda eksikliği hissedilen motivasyon konusu hem kuramsal olarak ele alınmış hem de nasıl uygulanabileceği tartışılmıştır. Üç bölümden müteşekkil kitabın ilk kısmında motivasyon kuramları irdelenirken, ikinci kısımda motivasyona gelişimsel olarak yaklaşılarak erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde motivasyon ele alınmıştır. Kitabın üçüncü kısmında ise öğrenme ve öğretme süreçlerinde motivasyona odaklanılarak özel eğitim, matematik eğitimi ve öğretmen motivasyonu konularına değinilmiştir.
Kendi alanlarında uzman olan akademisyenlerin kaleme aldığı bölümler gerek konuları ele alma tarzıyla gerekse de akademik dili itibarıyla daha ziyade araştırmacılara hitap etmektedir. Ancak motivasyon konusuna ilgi duyan ve bu konuda bilimsel çalışmalardan yararlanmak isteyen herkes için faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Ömer Cem Karacaoğlu Eğitimde program geliştirme, daha çok öğretmen eğitiminde lisansüstü ve lisans düzeyinde karşılaşılan bir disiplindir. Bu disiplin, formal eğitimin gerçekleştiği her konuda temel bir çalışma alanı olarak işlev görür. Bu nedenle, program geliştirme alanını sadece öğretmen eğitimi ile sınırlamak da doğru olmayacaktır. Öğretmenlerin hizmet öncesi ve hizmet içi eğitimlerinde yer alabilecek bir eğitim programı hazırlayıp uygulayan her bireyin, temel bir program okuryazarlığına sahip olması beklenir. Programları hazırlayan program geliştirmecilerin ve programların uygulanmasında görev alan yönetici ve öğreticilerin; program geliştirme sürecinin aşamalarını ve ilkelerini bir ihtiyaç olarak gördüğü sürece, istenen eğitim programlarının hazırlanması hep söz konusu olacaktır.
Eğitimde program geliştirme sürecinin öğrenilmesi ise, program okuryazarlığı bilgi ve becerilerine sahip olma ile gerçekleşir. Program okuryazarlığı, bir programın uygulanmasında gerekli olan bilgi ve becerileri anlayıp gerçekleştirebilmeyi gerektirir. Bu kitabın temel amacı da bir eğitim programının uygulanabilmesi için gerekli bilgi ve becerilerin kazanılmasına yardımcı olmak, program okuryazarlığını geliştirmek, bir programı hazırlama, uygulama ve değerlendirme becerilerini kazandırmaya katkı sağlamaktır.
Murat Gökalp Eğitim, insanın doğuştan ölünceye kadar çevreyle etkileşime geçerek davranışlarındaki değişme sürecidir. Değişen davranışların olumlu yönde istendik olabilmesi için iyi bir planlama ve programa ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitim öğretim süreci uzun bir yolculuktur. Öğrenenlerin öğrenme yolculuğunda etkin bir rehberliğe ve iyi organize edilmiş bir eğitim öğretim programına ihtiyaç duyulmaktadır. Öğretme temelli programlar etkisini kaybetmiş, yerini öğrenmeyi öğrenme yaklaşımına bırakmıştır. Öğrenenin öğrenmesini gerçekleştirebileceği güvenli öğrenme ortamları oluşturacak, öğrenenlerin üst düzey zihinsel düşünme becerilerini kullanabilecekleri, araştırma, inceleme, sorgulama, bilgiyi keşfetme, yaparak yaşayarak tecrübe edineceği, problem çözme, yaratıcılık ve eleştirel düşünme becerileri geliştirebilecekleri nitelikli eğitim öğretim programları ile mümkün olacaktır.
Dünyadaki hızlı değişim ve gelişmeler ülkemizi de etkileyerek yeni bilgi ve bulguların eğitim programlarına yansıtılmasını zorunlu kılmaktadır. Eğitim programlarının toplumun, bireyin ve konuların ihtiyaçlarına göre düzenlenmesi ve güncellenmesi kaçınılmaz bir gerçektir. Programlar, eğitim sisteminde olumlu gelişmeler yaratmak için planlı, amaçlı ve sistematik bir süreç olarak düzenlenmektedir.
Program geliştirme, eğitim programlarının tasarlanması, uygulanması, değerlendirilmesi ve değerlendirme sonucu elde edilen veriler doğrultusunda yeniden düzenlenmesi sürecidir.
Gelecekte güçlü toplum olmanın en önemli göstergesi, toplumun sahip olduğu insan ve madde kaynaklarını akılcı bir sistemle ve iyi planlanmış programla sağlamak olacaktır. İyi yetişmiş insan gücü sağlama ve kalkınmanın temeli iyi organize edilerek düzenlenmiş eğitim öğretim programlarının dinamikliğine ve sağlamlığına bağlı olacaktır.
Otuz yıllık tecrübenin birikimiyle yazılan bu kitap; Temel Kavramlar, Program Geliştirmenin Kuramsal Temelleri, Eğitim Programı Tasarımı ve Modeller (Yaklaşımlar), Program Geliştirme Sürecinin Planlanması, Eğitimde Program Geliştirme Modelleri, Program Geliştirmede İhtiyaç Geliştirme Modelleri, Eğitim Hedeflerinin Belirlenmesi ve Bloom Taksonomisi, İçerik Düzenleme, Eğitim Durumları, Program Değerlendirme Modelleri, Bologna Süreci ve Öğrenme Çıktıları, Program Geliştirmede Yeni Yaklaşımlar konularını kapsayan on iki bölümden oluşmaktadır.
Aydın Aslan, Faysal Özdaş, Özgür Anıl, Şenel Elaldı, Veli Batdı, Yunus Doğan Hızla değişen ve gelişen dünyada her alanda olduğu gibi eğitim sistemlerinde de bu değişimin yansıması beklenmektedir. Eğitim alanındaki gelişmelerin ise plan, düzen, tasarım, gelişme ve değerlendirme süreçleri kapsamında eğitim programlarıyla hayata geçirilebildiği kabul edilebilir. Hedef, içerik, öğrenme/öğretme durumları ve değerlendirmenin açık ve net oluşturulduğu programlarda öğrenme sürecinin daha verimli sonuçlanabileceği düşünülebilir. Ancak eğitim programlarının, toplumsal, bireysel ve konu alanı ihtiyacı dikkate alınarak düzenlenmesi ve güncellenmesi gerektiği bilinmelidir. Dolayısıyla eğitim programlarındaki gelişmelerin takip edilmesi, güncellemelerin programlara yansıtılması ve yeniliklerin program çerçevesinde değerlendirilerek uygulanması gerekmektedir.
Bu bağlamda program geliştirme kavramı ile eğitim programlarının tasarlanması, uygulanması ve değerlendirilmesi sonucunda ulaşılan bulgular programların yeniden düzenlenmesini içermektedir. Eğitim programının temel ögeleri arasındaki dinamik ilişkinin sağlanmasını esas alan program geliştirme süreci, özelde bireysel genelde ise toplumsal gelişimi sağlamaktadır. Ülkelerin eğitim düzeylerinin yükselmesi, iyi planlanmış ve nitelikli eğitim öğretim programlarıyla mümkün olabilmektedir. Mevcut kitap ile bu noktada yapılan gelişmelere yer verilerek araştırmacı, öğretmen, akademisyen, öğrenci ve eğitime ilgi duyan herkesin kitaptan faydalanması beklenmektedir.
Thomas W. Hewitt Eğitim programının temel unsurlarının yer aldığı eserde ayrıca program geliştirmeye yönelik perspektifler, kuramsal yaklaşımlar, tarihî geçmiş, sosyokültürel boyutlar ve eğilimler; yüzlerce yıldır eğitim bilimcilerin cevap aradığı “Neyi, neden öğretiyoruz?” sorusu açısından ele alınmıştır. Eğitim sistemlerinin başarısı eğitim programlarının tüm boyutları ile düşünülerek geliştirilmesi, uygulanması ve değerlendirilmesi açısından çok büyük öneme sahiptir. Nitelikli insanın yetiştirilmesinin yanı sıra bilgi çağının gereksinimleri ve bireylerin ilgi yönelimlerine uygun olarak “Ne öğretiyoruz?” ve öğretilenlerin ne kadar anlamlı olduğuna odaklanan “Neden öğretiyoruz?” sorularına ilişkin eleştirel bir perspektif kazandırmak amaçlanmaktadır. Bu eserin Türkçeye kazandırılması, eğitim bilimleri alanında çok sayıda lisans ve lisansüstü öğrenci bulunması ve ülkemizdeki lisansüstü programları alanındaki kaynak sayısının arttırılması açısından önemlidir.

Arcan Aydemir, Atilla Özdemir, Bahadır Yıldız, Bekir Güler, Erdinç Çakıroğlu, Fatma Aslan Tutak, Firdevs İclal Karataş Aydın, Gökşen Üçüncü, İlker Turaçoğlu, İsmail Satmaz, Kader Arkan Sezgin, Leyla Ayverdi, Melike Nur Köroğlu, Merve Öztaş Cin, Seçil Yücelyiğit, Serdar Danış, Serkan Demir, Süleyman Sadi Seferoğlu, Turhan Çetin, Vakkas Yalçın, Yasemin Hacıoğlu, Yeşim Sürmelioğlu, Yunus Emre Avcu, Zerrin Toker 21. yüzyılın karmaşık ve hızla değişen dünyasında eğitimcilerin ve öğrencilerin; esneklik, yaratıcılık ve problem çözme yetenekleriyle donanmış olmaları, giderek daha fazla önem kazanmaktadır. Bu noktada, eğitimcilere ve öğrencilerin esnek düşünme, yaratıcı düşünme ve problem çözme gibi becerileri kazanmaları için yeni araçlar sunmak her zamankinden daha önemli hâle gelmiştir. Eğitimde Tasarım Odaklı Düşünme ve Uygulama Örnekleri kitabı, tasarım odaklı düşünmenin temellerini inceleyerek eğitim alanında bu yenilikçi yaklaşımın etkili bir şekilde nasıl kullanılabileceğine dair çeşitli örnekleri içermektedir. Kitabın ilk kısmında, tasarım odaklı düşünme kavramı çeşitli açılardan ele alınmakta, ikinci kısımda ise farklı eğitim kademelerinde ve farklı disiplinlerde tasarım odaklı düşünmenin uygulanabileceğine dair hâlihazırda sınıflarda uygulanmış olan örnekler sunulmaktadır. Kitap, teoriden uygulamaya giden bu akış ile araştırmacılara, eğitimcilere ve öğrencilere bu yaklaşımı kullanarak daha iyi bir gelecek inşa etmeleri için gerekli araçları örneklendirmeyi hedeflemektedir.
Ahmet Melih Güneş, Alp Kaan Kılınç, Aysel Kocakülah, Ayşe Bağrıacık Yılmaz, Ayşe Gül Çirkinoğlu Şekercioğlu, Ayşe Zeynep Şen, Ayşen Karamete, Barış Esmer, Dilek Altun, Duygu Işık Erol, Erdoğan Tezci, Eyup Yünkül, Eyüp Yılmaz, Fahri Sezer, Gülcan Öztürk, Hakan Selvaslı, Hasene Esra Yıldırır, Hülya Gür, Kıvanç Topraklıkoğlu, Mehmet Akif Erdener, Mehmet Ali Kandemir, Mehmet Emin Korkusuz, Mehtap Pıtıraklı Erdoğan, Muhammet Özdemir, Nazlı Ruya Taşkın Bedizel, Olcay Özdemir, Özkan Çelik, Ruhan Benlikaya, Serhat Güzel, Sümer Aktan, Taner Özcan, Tuba Özgül, Yasemin Kuşdemir, Zeynel Abidin Mısırlı "Eğitimde Yeni Paradigmalar" kitabı, çağımızın baş döndürücü bir biçimde değişen eğitim ortamında bir rehber olması amacıyla kaleme alınmıştır. Diğer bir deyişle bu kitap, eğitim alanındaki gelişmeleri ve dönüşümleri ele alarak eğitimcilerin, öğrencilerin ve eğitim kurumlarının geleceğe daha iyi hazırlanmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Kitap, okuyucusuna, çağdaş eğitim anlayışının temelini oluşturan ve geleneksel yaklaşımları yeniden değerlendiren yeni fikirleri ve paradigmaları sunmaktadır. Eğitim yöneticileri, öğretmenler ve eğitim politika yapıcıları için güçlü bir kılavuz niteliği taşıyan bu eser, öğrenme süreçlerinde öğrencilerin bireysel potansiyellerini açığa çıkarmak için özgün ve yenilikçi yöntemler sunmaktadır.
Yazarlar, deneyimleri ve araştırmalarıyla desteklenen çalışmalarında, teknolojiyle zenginleştirilmiş öğrenme ortamları, düşünme becerileri, sosyal beceri eğitimi, yapay zekâ okuryazarlığı ve daha pek çok önemli konuyu derinlemesine incelemişlerdir. Eğitimcilerin ve eğitim kurumlarının mevcut uygulamaları gözden geçirerek yeni perspektifler kazanmalarını sağlayacak olan bu kitap, eğitim alanındaki gelecek yönelimleri için aydınlatıcı bir kaynaktır.
Brent DAVIES, Barbara J. DAVIES, Sage 'Brent ve Barbara Davies okullarda personel geliştirilmesine yönelik bir yeni 21. yüzyıl paradigması sunmuştur. Onlar çeşitliliği, kişiselleştirmeyi, etik olmayı ve paylaşılan sorumluluğu desteklemektdir. Zor zamanlarımızda, ihtiyaç duyduğumuz büyük okulları tanımlayan yaratıcılık, yenilik ve okul personelinin uyumunu sağlamak için bu kitabı okumamız gerekecektir. Biz yeteneğin ve her çocuğun potansiyelinin geliştirilmesinin gerekli olduğunu biliyoruz. Şimdi ihtiyaçlarımızın okul personeliyle aynı olduğunu kabül etmeliyiz. Bu kitap, okullarımızın sürekli gelişimini sağlama kapasitesinin nasıl kurabileceğini göstermektedir.
LizReid, Başkan, Uzman Okullar ve Akademiler Tröstü
Yetenek yönetimi başarılı örgütlerin geliştirilmesinde önemli bir faktördür. Okullarımızın geleceğe yönlendirilmesi ve liderlik yapabilmesi için örgütler nitelikli personelden oluşan 'yetenek havuzları' geliştirme ihtiyacı duymaktadır.
Bu kitap, liderlere örgütlerinde yetenek yönetimi fikirlerini uygulayabilmelerine yönelik yapı ve kavramları açıklamaktadır. Yazarlar okullarda derinlemesine liderliği kurmak ve yüksek bir performansa sahip öğrenme ortamları oluşturmak gibi stratejik amaçların nasıl gerçekleştirileceği ve yetenek yönetimi üzerine odaklanmaktadır.
Yeniden şekillenen okulların ve liderlik rollerini ve sorumluluklarını yerine getirecek yetenekli bireylerin nasıl geliştirileceği gösterilirken yazarlar;
- Okulunuzdaki yetenekli bireylerin tanımlanması
- Okulunuzdaki yetenekli bireylerin ve liderlerin geliştirilmesi
- Okulda bir yetenek kültürü oluşturulması konularına odaklanmaktadır.
Bu kitap, okulun dönüşüm ihtiyaçlarını karşılayacak yenilikçi ve hayal gücü kuvvetli liderler geliştirilmesi güçlüğü ile karşılaşan okullar için çok önemlidir. Ayrıca bu kitap, İngiltere'de ve diğer ülkelerde eğitim örgütlerinde görev yapan okul müdürleri, uzman liderler, okul işletme yöneticileri ve lider olmaya aday öğretmenler için faydalı olacaktır.
Semra Ünal, Sefer Ada Günümüzde tüm ülkeler kalkınmanın anahtarının eğitim olduğu görüşünde birleşmektedirler. Zaten eğitimin hedeflerinden biri de toplumu geleceğe hazırlamaktır. Bu da çocuk ve gençleri yetiştirmek, şekillendirmekle mümkün olacaktır. Eskiden beri bireylerin yetiştirilmesi söz konusu olunca ilk akla gelen meslek, öğretmenlik olmaktadır. Çünkü eğitim sistemini işletecek bireyleri eğitecek olan öğretmendir.
Bu durumda eğitim sisteminin başarısı, büyük ölçüde öğretmenin başarısına bağlıdır. Öğretmen yetiştirme konusu bilgi isteyen, hassas ve çok önemli bir konudur. Bu nedenle öğretmenin toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yetiştirilmesi ve geliştirilmesi bir zorunluluktur.
Bu kitabın, öğretmenlik mesleğini seçenler ve bu alanla ilgilenen herkese eğitim bilimleri ve öğretmenlik mesleğini çeşitli yönleriyle tanıtmak amacıyla hazırlanmış bir kaynak kitap olacağı düşünülmektedir.
Durmuş Kılıç Öğretmen yetiştiren eğitim kurumlarında okutulan bu eser, öğretmen eğitiminin temel kavram ve konularını tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu tanıtım ile öğretmen adayları, öğretmenler ve eğitimcilerin, eğitim bilimine daha fonksiyonel açıdan bakmaları sağlanmaya çalışılmıştır.
Konular, Yüksek Öğretim Kurulu tarafından belirlenen kur tanımına uygun olarak seçilmiştir. Bu tanımda; eğitimin temel kavramları, eğitimin diğer bilimlerle ilişkisi ve işlevleri (eğitimin felsefi, sosyal, hukuki, psikolojik, ekonomik, politik temelleri), eğitim biliminin tarihsel gelişimi yer almıştır. Bunun yanında, 21. yüzyılda eğitim biliminde yönelimler, eğitim biliminde araştırma yöntemleri, Türk milli eğitim sisteminin yapısı ve özellikleri, eğitim sisteminde öğretmenin rolü, öğretmenlik mesleğinin özellikleri, öğretmen yetiştirme alanındaki uygulamalar ve gelişmeleri de tanımı kapsamaktadır.
Ayrıca bu eserle, öğretmenlik mesleğine yönelik örnek olaylar verilerek öğretmenlik mesleğinin duygusal yönü ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.
Ali Arslan, Besime Arzu Akıncı, Canan Tunç Şahin, Cevat Eker, Cevdet Epçaçan, Elif Akdemir, Emre Ünlü, İlker Kösterelioğlu, Kerim Karabacak, Selda Polat Hüsrevşahi, Seyithan Demirdağ Eğitime Giriş kitabı, ekip çalışması ve özverili çalışma neticesinde ortaya çıkmış bir kitaptır. Özellikle eğitim fakültelerinde eğitim bilimine giriş dersi öğretimi için yazılmıştır. Kitap; öğretmen adaylarına öğretmenlik mesleğine ilişkin genel bir bakış açısı geliştirmek, öğretmenlik mesleğinin özelliklerini tanıtmak, öğretmenlik mesleği ile farklı alanlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi kurabilmelerini sağlayabilmek amacıyla yazılmıştır.
Kitap, toplam on bir bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, eğitime ilişkin temel kavramlar ve bu kavramlar arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. İkinci bölümde, öğretmenlik mesleğinin özellikleri ile millî eğitim sistemimiz incelenmiştir. Üçüncü bölümde, dünyada ve Türk toplumunda eğitimin nasıl bir gelişim izlediği ortaya konulmuştur. Dördüncü bölümde, eğitimi etkileyen felsefi yaklaşımlar ve bu etki neticesinde ortaya çıkan eğitim akımları ele alınmıştır. Beşinci bölümde, eğitimin toplum ve toplumsal kurumlarla ilişkisi ele alınmıştır. Altıncı bölümde, psikoloji akımlarının eğitime ilişkin görüşleri ve bu görüşler neticesinde ortaya çıkan etkili öğretmenlik becerileri açıklanmıştır. Yedinci bölümde, eğitimde bilimsel çalışma yöntemlerinin neler olduğu ve çalışmaların nasıl rapor edilebileceği ele alınmıştır. Sekizinci bölümde, eğitimin ekonomik yönü incelenirken dokuzuncu bölümde, eğitimin hukuki ve politik yönü incelenmiştir. Onuncu bölümde, teknolojik gelişmelerin eğitime yansımaları ele alınmıştır. Son bölüm olan on birinci bölümde ise eğitim alanında en son ortaya çıkan yaklaşımlar hakkında tanıtıcı bilgiler sunulmuştur.
Ayşegül Şeyihoğlu, Ali Arslan, Bayram Coştu, Fatih Camadan, İbrahim H. Kuğuoğlu, Mehmet Küçük, Osman Albayrak, Selami Yangın, Yılmaz Geçit, Yüksel Gündüz Bu kitap; öğretmen adaylarına, öğretmenlik mesleğinin temel özelliklerini ve özellikle de mesleğin temelini oluşturan eğitim bilimi alanını tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu bağlamda kitapta yer alan konular, belirtilen amaca ulaşabilmek için YÖK tarafından belirlenen yeni kur tanımına uygun olarak seçilmiştir. Kitap on bölümden oluşmuş ve her bölüm ülkemizin farklı üniversitelerinde görev yapan eğitim bilimleri ve alan eğitimcilerinin katkılarıyla hazırlanmıştır. Bu yapıtın, başta hizmet öncesi öğretmen eğitimi programlarında öğrenimlerine devam eden öğretmen adayları olmak üzere, hâlen çalışmakta olan öğretmenlere de faydalı olması arzu edilmektedir.
Sefer Ada Tarihsel süreç içinde her toplum, hedeflediği gelişme ve öngördüğü istenilen değişmeyi gerçekleştirmek için kendine özgü bir eğitim sistemi ve modeli oluşturmaya çalışmıştır. Kimi toplumlar bunu gerçekleştirmiş, kimi toplumlar da bunu başarmanın gayreti içinde bulunmaya devam etmektedir. Bu kitabın temel amacı, Eğitim Bilimleri alanında belirleyici olan temel kavramların doğru bir şekilde ifade edilebilmesi için geniş bir kavramsal çerçeve ve anlayış kazandırmaya çalışmaktır. Bu kitapta; kavramsal çerçevenin yanında, eğitimin felsefi, psikolojik, ekonomik, politik, yasal, tarihsel temelleri de ele alınmıştır. Ayrıca, geleceğin eğitimi konusunda geniş bir ifadeye yer verilmiştir. Bu eser; öğretmen adayları ve öğretmenlere, pedagojinin ilkelerine uygun bir anlayış kazandırmak için iyi bir kaynaktır.
Abdullah Çetin, Ahmet Göçen, Ahmet Kaya, Bayram Bozkurt, Ebru Külekçi Akyavuz, Emrah Berkant Patoğlu, Erkan Dinç, Erol Uğur, Fatih Bozbayındır, Fatime Erol, Feride Öksüz Gül, İbrahim Limon, İlker Dere, Mehmet Özdoğru, Mevlüt Kara, Muhammet Baş, Mustafa Ercengiz, Sedat Alev, Serkan Ünsal, Servet Üztemur İnsan, diğer varlıklardan farklı olarak doğumdan itibaren sürekli olarak eğitime ve öğrenmeye ihtiyaç duyan bir varlıktır. Eğitim, insan hayatının her aşamasında karşısına çıkan önemli bir olgudur. İstendik yönde davranış değiştirme süreci olarak tanımladığımız eğitimin sistemli ve planlı şekilde yapıldığı yerler ise okullardır. Okullarda eğitim sürecinin başat rolünde yer alan öğretmenin eğitim ile ilgili temel kavram ve kuramları bilmesi önem arz etmektedir. Bu bağlamda bu eser, öğretmen adaylarına, öğrenimi sürecinde göreceği mesleki eğitim derslerinde elde edeceği kazanımlara yönelik bir tanıtım ve ön hazırlık olarak değerlendirilebilir.
Bu eser, Yükseköğretim Kurulunun belirlediği ders içeriklerine uygun olarak hazırlanmıştır. Bu bağlamda eserde, eğitim ve öğretimle ilgili temel kavramlar; eğitimin amaçları ve işlevleri; eğitimin diğer alanlarla ve bilimlerle ilişkisi; eğitimin hukuki, sosyal, kültürel, tarihî, politik, ekonomik, felsefi ve psikolojik temelleri; eğitim bilimlerinde yöntem; bir eğitim ve öğrenme ortamı olarak okul ve sınıf; öğretmenlik mesleği ve öğretmen yetiştirmede güncel gelişmeler; yirmi birinci yüzyılda eğitimle ilgili yönelimler gibi konu başlıklarına yer verilmiştir.
Türkiye'nin farklı bölgelerindeki eğitim kurumlarında ve üniversitelerde görev yapan ve eğitim bilimleri alanında uzman olan bir kadro tarafından hazırlanan bu eserin, öğretmen adaylarının ve öğretmenlerin mesleklerinde uzmanlaşmalarına katkı sağlaması beklenmektedir.
Abdurrahman Ekinci, Abdurrahman İlğan, Asiye Toker Gökçe, Ayşe Hilal Batı, Güneş Korkmaz, Hüseyin Çevik, Mehmet Tufan Yalçın, Nedim Özdemir, Osman Aktan, Ömer Seyfettin Sevinç, Sercan Bursa, Servet Üztemur, Şenol Orakcı, Şükran Tok, Türkay N. Tok, Yalın Kılıç Birey ve toplumların gelişiminde önemli bir rolü olan eğitim, geçmişten günümüze her toplumda öncelikli konular arasında yer almaktadır. Bu bağlamda bireyin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda desteklenerek potansiyelinin açığa çıkarılması, ülkenin ihtiyaç duyduğu iş gücüne uygun bireylerin yetiştirilmesi amacıyla eğitim kurumları, eğitim programları ve özellikle öğretmenler önemli görevler üstlenmektedir. Bireyin yetişme sürecini aile ve çevre ile birlikte birçok informel faktör etkilemekle birlikte planlı formel eğitim süreci olan okuldaki öğretimin niteliği bireyin gelişiminde önemli bir dönemdir. Okuldaki öğretimin kalitesi de doğrudan öğretmenin kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda öğretmenlerin hizmet öncesi eğitimleri, sahip olmaları gereken mesleki formasyonu kazanmaları açısından oldukça önemlidir.
Eğitime Giriş başlıklı bu kitap; öğretmen adaylarının hizmet öncesi öğretmenlik mesleğine temel oluşturacak, onların mesleğe hazır ve yetkin bir şekilde yetiştirilmesine katkı sağlayacak bir içerik ile hazırlanmıştır. Kitapta öğretmen adaylarına, eğitim ve eğitim bilimlerine ilişkin temel kavramlar; öğrenme ortamı olarak okulun amaç ve işlevleri; eğitimin sosyal, kültürel, ekonomik, politik, hukuki ve teknolojik temelleri; eğitimde bilimsel bilgi üretimi ve bilgiye erişim; dünyada öğretmenlik mesleği ve öğretmen yetiştirmede güncel eğilimler; geleceğin dünyasında eğitim ile ilgili yönelimler ile Türkiye'nin dünya ülkeleriyle eğitim performansının karşılaştırılmasına ilişkin oldukça güncel ve nitelikli bilgiler sunulmaktadır. Kitabın, eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adayları, öğretmenlik mesleğine kaynak teşkil eden ve farklı fakültelerde öğrenimlerine devam eden veya mezun olup pedagojik formasyon dersleri alan, eğitim ve öğretmenlik mesleğine ilgi duyan herkes için yararlı ve başucu bir kaynak olması beklenmektedir.