Eğitim Bilimleri \ 2-22
Kürşad Polat Ebeveynlik dünyasına hoş geldiniz! Ebeveynlik, hayatınızın en güzel ve en zorlu deneyimlerinden biridir. Size ebeveynlik yolculuğunuzda rehberlik edecek bir kaynak olan bu kitapta; çocuğunuzun fiziksel, zihinsel ve duygusal gelişimini destekleyecek bilgiler, ipuçları ve öneriler yer almaktadır. Sadece teorik bilgilerle değil aynı zamanda bilimsel araştırmalarla da desteklenen bu eser; ebeveynlik becerilerinizi geliştirmenize, çocuğunuzla sağlıklı bir iletişim kurmanıza, çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayabilmenize ve potansiyelini ortaya çıkarmanıza yardımcı olacaktır. Ebeveynlerin yanı sıra ruh sağlığı çalışanları için de değerli bir rehber olan bu kitap, ebeveynlik konusunda güncel ve doğru bilgilerle donatılmış bir başucu kitabıdır.
Kitabınızı açın ve şu konularda detaylı bilgi edinin:
- Gelişim dönemleri: Çocuğunuzun yaşına uygun gelişim dönem ve beklentileri, gelişimsel sorunlar veya takılma belirtileri, gelişimi desteklemek için yapılması gerekenler.
- İletişim: Çocuğunuzla etkili bir iletişim kurmanın yolları, iletişimin önemi, iletişim engelleri, iletişim becerilerini geliştirmek için farklı perspektifler.
- Yalan: Çocukların neden yalan söyledikleri, yalan söylemenin gelişimsel rolleri, yalan söylemeyi önlemek veya azaltmak için stratejiler.
- Küfür/argo/hakaret: Çocukların neden küfür, argo veya hakaret içerikli sözcükleri kullandıkları, bu davranışların nedenleri ve sonuçları, bu davranışları değiştirmek için yöntemler.
- Teknoloji/bilgisayar/diğer bağımlılıklar: Çocukların teknoloji, bilgisayar veya diğer bağımlılık yapıcı unsurlara neden ilgi duydukları, bu ilginin asıl sebepleri, bu ilgiyi kontrol altına almak için kurallar ve sınırlar.
- İçe kapanıklık: Çocukların neden içe kapanık oldukları, içe kapanıklığın belirtileri ve riskleri, içe kapanık çocuklara nasıl yaklaşılacağı, içe kapanıklığı aşmak için öneriler.
Aylin Aras, Ayşe Büşra İplikçi, Ayşen Maraş, Belgin Üstün Güllü, Beyza Ünal, Burcu Pınar Bulut, Derya Özbek Şimşek, Didem Türe, Ece Bekaroğlu, Elif Usta, Emine İnan, Gökçen Bulut, Hatice Işık, Huri Gül Bayram Gülaçtı, Muhammed Seyid Raşid Bağçivan, Nur Taluy, Tuğba Yılmaz, Yağmur Ar Karcı, Zulal Törenli Kaya Anne babalık deneyimini anlamlandırabilmek için disiplinler arası bir bakış açısıyla çalışılması gerekmektedir. Annelik ve babalık ile ilgili bilişsel süreçleri, duygu ve davranışları inceleyen psikoloji alanındaki çalışmalar da oldukça önem arz etmektedir. Kitap, bu alandaki farklı konuları güncel araştırmaların ışığında teorik ve pratik bilgilerle incelemektedir. Kitapta; bağlanma, doğum travması, anne duyarlığı, baba katılımının çocuk gelişimindeki etkisi, postpartum dönemde kaygı bozuklukları, babalarda doğum sonrası depresyon, zorlu başlayan annelik deneyimleri, annenin nesnesi olarak çocuk, ebeveynlik mükemmeliyetçiliği, annelikte beden imajı, annelikte suçluluk ve utanç, anne ve çocuk arasında simbiyotik ilişki, psikosomatik aileler, aile bağlamında toplumsal cinsiyet rolü gelişimi, farklılaşan ebeveyn yaklaşımları, nesiller arası annelik deneyimleri ve boşanma sürecinde anne baba olma deneyimleri gibi farklı konular ele alınmaktadır. “Anne Babalığa Psikolojik Bakış” kitabı psikoloji alanında çalışan uzmanlar için önemli bir başvuru kitabıdır. Eser, psikoloji bölümlerinde klinik psikoloji ve gelişim psikolojisi ana bilim dalındaki derslerde; psikolojik danışmanlık ve rehberlik, sosyal hizmet uzmanlığı gibi bölümlerde anne babalık ile ilgili açılan tüm seçmeli derslerde okutulabileceği gibi anne baba olan okuyucuların da ilgiyle takip edebileceği konuları içermektedir.
Oya Mortan Sevi, Güliz Şan Etgür Son yıllarda yapılan çalışmalar, ebeveyn ve çocuğun düşünce yapıları arasındaki ilişkiye ve ebeveynin çocuğun düşünce yapısı üzerindeki etkisine odaklanmanın bilişsel davranışçı terapiler başta olmak üzere tüm kanıt temelli tedavilerin başarısını artırdığını göstermektedir. Bu terapi yöntemlerini içeren ve ev ortamında uygulanabilen etkinlik kitapları Batı'da oldukça yaygınken ülkemizde bu kitapların sayısı oldukça azdır. Covid-19 pandemisi itibarıyla içinden geçtiğimiz bu zor zamanlarda, araştırmacılar tarafından özenli bir çalışmanın sonucu olarak hazırlanmış olan anne-çocuk etkileşimli Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT) yönelimli bu etkinlik kitabında yer alan düşünce-duygu-davranış-beden duyumları gibi BDT'nin temel ögelerini öğreten çalışmalar aracılığıyla anneler ve çocuklarının olumsuz bilişleri ve depresif bulgularını azaltmak amaçlanmıştır.
Bu kitabın araştırmacılar tarafından anne-çocuk çiftlerine uygulandığı etkililik çalışmasında bu amaçlarına ulaştığı istatistiksel bulgularla gösterilmiş ve kitaba esas olan araştırma, 2023 yılında Türk Psikologlar Derneği tarafından Prof. Dr. Işık Savaşır Klinik Psikoloji Araştırma Birincilik Ödülü'ne layık görülmüştür.
Dolayısıyla bu kitap, klinisyenler tarafından bireysel ya da grup oturumlarına yardımcı bir müdahale kaynağı olabileceği gibi aileler tarafından da bir el kitabı olarak rahatlıkla kullanılabilir. Ancak tek başına tanıya yönelik bir tedavi aracı değildir, yalnızca belirtileri azaltmaya yardımcı bir kaynak olabilir.
Alanda çalışan herkese yararlı olması dileğimizle...
Beth M. Schwartz, R. Eric Landrum, Regan A. R. Gurung Yeni bir yere seyahat etmek heyecan verici olabilir ancak herhangi bir yere ilk kez gitmenin her zaman zorlukları vardır. Yeni bir şehir, yeni bir okul veya yeni bir iş olsun, yerin içini ve dışını, kurallarını ve geleneklerini öğrenmek zaman alır. Amerikan Psikoloji Derneği (APA) Stilinde yazmayı öğrenmek de benzer bir süreçtir.
Bu kitap, akademik yolcuğunuzda yanınızda bulunması gereken bir harita olacaktır.
İçerikte, akademinin her düzeyinde kullanılabilir bilgiler yer almaktadır.
Lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde ödevler hazırlarken ya da makale taslaklarınızı oluştururken bu kitap, önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.
Gary R. VandenBos APA tarafından hazırlanmış olan Yaşam Boyu Gelişim Psikolojisi Sözlüğü'nün dilimize çevrilmesinin; gelişim psikolojisi alanında çalışan araştırmacılara, öğrencilere ve bu alana ilgi duyan herkese çok önemli bir katkı sağlayacağı inancındayız.
Sözlük; gelişimin biyososyal, bilişsel ve psikososyal alanlarına odaklanarak ve yaşam boyu gelişim anlayışı içerisinde yaklaşık 7.500 kelimeyi ayrıntılı olarak sunmaktadır.
Sözlüğümüzün, camiamıza ve ilgilenen herkese faydalı olmasını dileriz.
Robert A. Barauch Bush, Joseph P. Folger Toplumsal etkileşimin olduğu her yerde, anlaşmazlıkların olması doğal ve kaçınılmazdır. Kişiler, gruplar ve toplumlar arası anlaşmazlıklar; doğru bir biçimde yönetildiğinde gelişimin, ilerlemenin, dönüşümün, barışın ve bütünleşmenin hem enerji kaynağı hem de motoru olabilmektedir. Ancak, anlaşmazlıklar yanlış ve yıkıcı yaklaşımlarla yönetildiğinde ise; yıkımın, şiddetin, zulmün ve acının kaynağına dönüşmektedir.
Anlaşmazlıkları ortadan kaldırmak, farklılığı ortadan kaldırmaktır. Doğa ve insanlık, farklılığı ve çokluğu kabul etmeyi ve anlamayı gerektirir. Farklılığı ortadan kaldırmaya çalışmak yerine; onu anlamaya ve nasıl yöneteceğimizi keşfetmeye başladığımızda, yolumuz anlaşmazlıklarımızı nasıl yöneteceğimizden geçmektedir. Anlaşmazlıkları nasıl yöneteceğimiz üzerine odaklandığımızda, karşımıza en temel yaklaşım ve paradigma olan "dönüşümsel arabuluculuk" çıkmaktadır. Dönüşümsel arabuluculuğun alanyazına en önemli katkısı, anlaşmazlık çözüm sürecinin toplumsal değerlerden ve kültürden bağımsız olmadığı, ideolojimizin ve inanç tarzımızın anlaşmazlıklara ilişkin değerlendirmelerimizi, tutumlarımızı ve anlaşmazlıklarımızı ele alış tarzımızı etkilediği düşüncesidir. Yine, dönüşümsel arabuluculuğun en ayırt edici özelliği, anlaşmazlıkları yönetim sürecinin, kişileri dönüştürebileceğine, geliştirebileceğine ve güçlendirebileceğine yönelik yapıcı ve olumlu duruşudur.
Bush ve P. Folger tarafından geliştirilen "dönüşümsel arabuluculuk modeli" ülkemizde, her sene mahkemelere taşınan yüz binlerce anlaşmazlığı, çekişmeyi ve ayrışmayı yüz yüze müzakere ederek yapıcı ve barışçıl olarak çözme kapasitesini güçlendirmek için bir fırsat ve araç olacaktır. Cezalandırıcı adalet anlayışından, onarıcı adalet anlayışına dönme çabalarına ışık tutacaktır.
Bu eser, içerdiği alternatif paradigma çerçevesinde hukuk sistemimize yeni giren arabuluculuk modelinin doğru ve amacına uygun kullanılması için de referans olacak anlamlı ve önemli bir eserdir. Buna ek olarak, anlaşmazlık çözümü üzerine çalışan hukukçulara, psikologlara, psikolojik danışmanlara, eğitimcilere, psikiyatristlere ve sosyal çalışmacılara hem kuramsal anlamda hem de somut anlaşmazlıkların ve çatışmaların yapıcı ve barışçıl yönetimi konusunda yol gösterecek temel bir başvuru kaynağı olacaktır.
Özlem Alikılıç Kitap, arabuluculuk uygulamalarına, iletişim disiplini çerçevesinden bakılmasını sağlayan, arabuluculuk yapan ve yapacak olanlara bir rehber olmakla birlikte; çatışmaların barışa dönüştürülmesi, arabuluculukta iletişim sürecinin yönetimi ve etkili iletişim çözümleri hususunda bir araç olması için hazırlanmıştır. Etkili iletişim yönetimlerini kullanarak nasıl daha başarılı arabuluculuk süreci yönetilir konusuna vurgu yapan bir çalışmadır. Bununla birlikte bu çalışma, Türkiye’de arabuluculuk sertifika eğitimlerindeki deneyimlerden, uygulamalı vaka çalışmalarından, avukatların ihtiyaçlarından ve mesleki deneyimlerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Mevcut çalışma, arabulucular için bir iletişim rehberi olmakla birlikte, arabuluculuk ile ilgili tüm hususları içeren bir değerlendirme değildir. Keza bu çalışma, sadece arabulucular için değil, uzlaştırmacılar, avukatlar için de birer iletişim öğretisi geliştirmeyi amaçlamıştır. O yüzden hukuk alanında boşluğu ve önemi hissedilen, sözlü ve sözsüz iletişim alanlarını geliştirmeye yöneliktir.
Yukarıda da değinildiği gibi, bu sürece genel iletişim alanından ve özellikle de kişiler arası iletişim çerçevesinden bakılarak; “rıza üretimi, ikna yönetimi, iş birliğinin sağlanması için gerekli olan etkili iletişim becerileri, sözlü iletişim, sözsüz iletişim, çatışma iletişimi, müzakere yöntemleri, mekik diplomasisi, arabuluculuk sürecinde uygulanacak iletişim yöntemleri, iletişimde güç dengesizliği durumlarında mücadele yöntemleri” gibi ileri iletişim çözümleri aktarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma hukuk uyuşmazlıklarıyla ilgili çözüm süreçlerine doğrudan katkı sağlayacak iletişim çözümlerini barındırmaktadır. Kitap, daha ziyade arabuluculuğa duyulan profesyonel bir ihtiyaca, bu bağlamda giderek kalabalıklaşan yeni bir meslek ve disiplin alanı olan arabuluculuk için gerekli iletişim donanımına ve tamamlayıcılığa duyulan gereksinime yönelik hazırlanmış olup arabuluculuk iletişimi konusunda gerekli olan bilimsel kaynak oluşumuna katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Cansu Ayan, Esin Yılmaz Koğar, Esra Kınay Çiçek, Hakan Koğar, Neslihan Tuğçe Özyeter, Selda Örs Özdil Bu kitap ile aracılık ve düzenleyicilik analizlerinin kavramsal, istatistiksel ve metodolojik yönlerini kapsamlı bir şekilde açıklamak; araştırmacıların aracılık, düzenleyicilik ve her iki değişken türünün de modelde yer aldığı koşullu süreç analizlerini gerçekleştirebilmesini sağlamak ve araştırmacılara analiz çıktılarını yorumlamalarına yardımcı olacak bilgi ve becerileri kazandırmak amaçlanmaktadır. Kitap sekiz bölümden oluşmaktadır. Her bölümde bir özet ve sonuç bölümü yer almaktadır. Bu kitap boyunca sağlıktan eğitime, sosyolojiden psikolojiye çeşitli alanlardaki araştırma örneklerine de yer verilmiştir. Ayrıca kavramlar ve analizler, bunların altında yatan matematiğe çok fazla girilmeden en sade ve anlaşılır şekilde açıklanmaya çalışılmıştır. Analiz sonucunda elde edilen bulguların nasıl raporlanacağına ilişkin örneklere de yer verilmiştir. Her bölümdeki uygulama örneklerinin veri setlerine, altta yer alan QR kodu okutularak ulaşılabilir ve bu veri setleri üzerinden bölümlerde anlatılan adımlar takip edilerek çıktı dosyaları oluşturulabilir. İstatistikte en iyi ve kalıcı öğrenme uygulayarak öğrenmedir. Araştırmacılar, tüm bölümleri sırasıyla okuyabilecekleri gibi doğrudan araştırma sorularına uygun olan analizin teorik temellerini ve uygulamasını içeren bölümü de okuyabilirler.
Wayne C. Booth - Gregory G. Colomb - Joseph M. Williams “…yanlış fikirler hatta tehlikeli olanlar yayılıyor çünkü çok fazla insan; çok fazla fikri, çok az kanıtla kabul ediyor.”
Nitelik göreceli bir kavram olmasına rağmen nitelikli bilimsel araştırmayı, kısaca yaşamın herhangi bir bölümünde toplum yararına kullanılacak öneme sahip bir bilgiyi üretmek şeklinde tanımlayabiliriz. Nitelikli toplumların, sayıca az olsalar bile, büyük kalabalıklardan çok daha büyük işler başardıklarını tarihten biliyoruz. Bu, aynı zamanda çokluğu yani niceliği, niteliğin önüne yerleştiren toplumların da her zaman geri kalmaya mahkûm olduğu anlamına gelmektedir.
Nitelikli araştırmanın temel felsefesinin anlatıldığı bu kitapta, başkalarının araştırmalarını nasıl değerlendireceğimiz, kendi araştırmamızı nasıl nitelikli hâle getireceğimiz ve kaliteli bir raporu/makaleyi nasıl hazırlayacağımız konularında bize yol gösterilmektedir. Bazen akademik unvanlara sahip kişilerin bile ulusal televizyon kanallarında oldukça rahat bir şekilde son derece zayıf iddialarda bulunabildiğini gördüğümüzde sağlam bir argümanın sahip olması gereken beş bileşen konusunda bu kitapta verilen tavsiyenin ne kadar gerekli olduğu fark edilmektedir:
“…okurlarınız adına kendi kendinize sormanız gereken sorular:
1. İddiam nedir?
2. Hangi nedenler iddiamı desteklemektedir?
3. Hangi kanıtlar nedenlerimi desteklemektedir?
4. Alternatifleri/yan etkileri/itirazları kabul ediyor muyum ve nasıl cevaplıyorum?
5. Nedenlerimin iddiamla ilgisini hangi prensip oluşturmaktadır?”
John W. Creswell, J. David Creswell Araştırma metodolojisi alanında en çok satan kitap özelliğine sahip Araştırma Tasarımı isimli bu çeviri kitap; nitel, nicel ve karma yöntem araştırma yaklaşımlarının karşılaştırılmasına öncülük etmektedir. John W. Creswell ve J. David Creswell her üç yaklaşımın felsefi varsayımlarını, araştırma sürecinin temel unsurlarını, literatürün gözden geçirilmesini, araştırmalarda teori kullanımı ile bilimsel bir araştırmada yazma ve etiğin önemini ele almışlardır. Beşinci basımından çevrilen kitap, araştırma sorusu ve seçilen metodoloji ile ilgili epistemolojik ve ontolojik konumlandırma; nitel araştırmada vaka çalışması, görsel ve çevrim içi yöntemler; nitel ve nicel veri analiz yazılımı; nicel yöntemlerde örneklem büyüklüğünü belirlemek için güç analizi; karma yöntem araştırmaları için en son gelişmeleri içine alacak bir kapsama sahiptir. Bu bakımdan yalnızca bir ders kitabı değil aynı zamanda araştırmaya ilgi duyan herkesin merakla okuyabileceği eşsiz bir kaynaktır.
Aliye Atay, Alper Sinan, Anıl Eralp, Belgin Akın, Bilal Barış Alkan, Büşra Altınel, Deniz Görgülü, Esme Özdaşlı, Fırat Kıyas Birel, Gül Kadan, M. Petek Dinçman, Mehmet Ali Hamedoğlu, Mehmet Sabir Çevik, Mehtap Akçil Ok, Metin Karaca, Nihan Potas, Nilay Neyişci, Rıdvan Küçükali, Rukiye Dağalp, Sait Akbaşlı, Selim Kanat, Şahika Gökmen, Şefika Şule Erçetin, Şuay Nilhan Açıkalın Bilimsel araştırma; yoğun bir çaba ve sonsuz bir emek tutkulu bir merak ve hiç bitmeyen bir arayışla öğrenme, diğer araştırmacılar ve alanlarla etkili bir biçimde iş birliği yapabilme ve tüm bunları müthiş bir heyecana dönüştürebilme sürecidir.
İşte bu kitap, size böylesi bir süreçte de zengin içeriği ve yetkin yazarlarıyla yol arkadaşlığı yapmak üzere hazırlanmıştır.
Cemil Alkan, Seda Demir, Demet Şahin Kalyon, Dilara Çaycı Karaköse Emel Tüzel, Esma Emmioğlu Sarıkaya, Gülay Bedir, Muhammet Fatih Alkan, Neslihan Çıkrıkçı, Özge Maviş Sevim, Özkan Çıkrıkçı, Sevgi Bektaş Bedir, Yasemin Özdem Yılmaz, Yunus Emre Karakaya Üretkenlik, her alanda olduğu gibi akademik alanda da olmazsa olmaz gereklilikler arasında yer almaktadır. Bilimsel alanda kendisini geliştirmek ve alana katkı sağlamak isteyen bireylerin, alanlarıyla ilgili yeterliklerinin yanı sıra akademik anlamda üretken olabilmeleri için farklı bilgi, tutum ve becerilere de sahip olmaları gerekmektedir. Bu kitap kapsamında, lisansüstü eğitim alan ve akademik camiada çalışan araştırmacıların üretkenliklerinin artırılmasında gerekli olacak bilgi ve becerilere ilişkin ipuçlarından bahsedilmektedir. Kitapta; literatürde araştırma üretkenliğini etkileyen etmenler arasında sıklıkla yer bulan akademik yazma becerilerini geliştirme ve yayın süreci, nitel ve nicel araştırma yöntemleri, araştırma sürecinde yılmazlık ve stres yönetimi, zaman yönetimi, iş birliği ve akademik ağ kurma, yabancı dil becerilerini geliştirme, finansal kaynaklara erişim, öğrenme stilleri ve stratejileri, düşünme becerilerini geliştirme, iletişim ve sunum becerilerini geliştirme ve etik konularıyla ilgili bilgilerin verilmesinin yanı sıra bu konularda başarıyı artırmak adına yapılabileceklerle ilgili ipuçları ve önerilere yer verilmektedir. Kitabın, lisansüstü eğitim alan tezsiz/tezli yüksek lisans ve doktora öğrencileri ve farklı alanlarda araştırmacı olarak çalışan akademisyenler için faydalı bir el kitabı olacağı düşünülmektedir.
Rauf Arıkan Araştırma soru sormakla başlar. Bilgiye erişmek ve bilginin doğru kullanımı araştırmacının temel uğraşlarından biridir. Araştırma yapma ve sonuçlarını doğru yorumlamanın önemi günümüzde daha da artmıştır. Sekiz milyona yakın öğrencisi bulunan üniversitelerimizin başlıca görevi, araştırma yapmak ve bilimsel yöntemi yaygınlaştırmaktır. Deney, gözlem, anket ve kütüphane çalışması, bilimsel araştırma yöntemlerinin en yaygın olanlarıdır. Üniversitelerin yanında bankalar, siyasi partiler, firmalar, elçilikler, yerli ve yabancı kuruluşlarla pazarlama uzmanları her alanda araştırma faaliyetinde bulunmaktadır.
Fen ve teknoloji alanında yapılan araştırmalar kadar, insanlar, toplumlar ve örgütlerle ilgili araştırmalar da yaygınlaşmaktadır. Günümüzün öne çıkan konularından araştırma geliştirme faaliyetleri ve inovasyon olgusunun temelinde de araştırmacılık kapasitesi yer almaktadır. Sayıları 200'ü aşan Üniversitelerimizde her yıl 75 bin kadar master ve doktora tezi tamamlanmaktadır.
Bilgi çağında yaşıyoruz. Bilginin üretimi, yayılması ve kullanımı hız ve yaygınlık kazandığı için çağımıza bilgi çağı diyoruz. Diğer yandan, bilgi çağının bir sonucu da bilgi kirliliğinin ortaya çıkmış olmasıdır. Bilgi bombardımanı altında doğru ile yanlış bilgiyi, iyi niyetli ile sömürme niyetli bilgiyi birbirinden ayırt etmek zorlaşmıştır. Bu zorlukların çaresi bilimsel araştırmacılık eğitimini yaygınlaştırmaktır.
Elinizdeki bu kitap, öğrenen ve inceleme yapan tüm öğrencilere, gerçek ve güvenilir bilgi peşinde olan araştırmacılara, özellikle de akademik tez hazırlayan adaylara yöneliktir. Araştırma yöntemlerini tanıtan, veri kaynaklarını, veri toplamayı, anket yapmayı, örnekleme tekniklerini açıklayan; veri analizinin tablolar, grafikler ve istatistiksel araçlarla nasıl yapıldığını uygulamalı olarak gösteren; bir araştırma raporunun nasıl yazılması gerektiğini ve buna ilişkin bilimsel ve etik kuralların neler olduğunu anlatan bir eserdir.
Ayşen BAKİOĞLU, Özlem KURNAZ İyi bir araştırmanın özellikleri:
İyi tanımlanmış bir araştırma sorusu; konuya ilişkin mevcut bilginin aktarılması; çeşitli bakış açılarının göz önünde bulundurulması; veri analizleriyle tekrarlanır olması; alternatif yorumların tartışılması; ulaşılan yargı ve sonuçların irdelenmesi; orijinal kaynaklar, yeterli referans, alternatif yaklaşım ve eleştiri içermesi.
Araştırmada kaliteye ilişkin 5'li derecelendirme ölçeğine göre kalite düzeyleri:
5. Orijinallik, önem ve güçlülük bakımından dünya çapında önde gelen kalite örneği;
4. Orijinallik, önem ve güçlülük bakımından uluslararası düzeyde mükemmellik sergileyen, ancak en yüksek mükemmellik standartlarını yakalayamamış kalite örneği;
3. Orijinallik, önem ve güçlülük bakımından uluslararası düzeyde tanınan kalite örneği;
2. Orijinallik, önem ve güçlülük bakımından ulusal düzeyde tanınan kalite örneği;
1. Değerlendirme dışı: Ulusal düzeyde tanınan standardın altında yer alan kalite örneği ya da değerlendirme amacına uygun araştırma tanımına uymayan çalışmalar.
Türkiye'de araştırma ve proje yapmanın önündeki temel sorunlar:
Mali yardım sağlanamaması, kütüphane imkânlarının kısıtlı olması, öğretim elemanlarının ders yükü fazlalığı, kurumlar arası iletişim yetersizliği, araştırma merkezi eksikliği, zaman kısıtlılığı, yurt dışı çalışma imkânsızlığı, araştırma görevlisi sayısı azlığı, öğrenci sayısı fazlalığı, idari kadronun yetersiz olması, İnternet altyapısının yetersizliği, öğretim üyesinin yetersizliği, yabancı dil hazırlık sınıflarının olmayışı, bürokratik engeller, dil sorunu, araştırmalarda psikolojik teşvikin olmaması, fakülte yönetiminin kaliteye odaklanmaması, iş birliği yetersizliği, hakemli uluslararası dergilere ulaşım sorunu. Türkiye'de, araştırmada orijinallik konusu, akademisyenlere göre dördüncü sırada önemli görülmektedir. Evrensel literatüre yukarıda beşinci, dördüncü, üçüncü sıradaki kalite düzeylerinde büyük ölçekte katkı yapılamamasının ana nedenlerinden en önemlisi; akademisyenlerin araştırmada orijinalliği dördüncü sırada önemli olarak değerlendirmesi olduğu düşünülebilir. Toplumda her düzeyde ve özellikle üniversitelerde araştırmada kalitenin gözetilmesi kültürü; akademisyen ve birim yöneticileri eli ile oluşturulmalıdır.
Niyazi Karasar Araştırmaların izlenen süreçlerle değerlendirilebileceğine inanan ve bu nedenle geleneksel bilimsel yöntem algısına raporlaştırma basamağı ekleyen Yazar’ın yaklaşık elli yıllık bir AR-GE titizliği ile hazırladığı bu kitap, araştırma raporları ile ilgili temel kavram, ilke ve tekniklerin uygulamalı bir modelidir.
Kitap, yirminci basım ile birlikte, yazarın geliştirdiği “Bilimsel İrade Algı Çerçevesi” ışığında yeniden yazıldı. Bu ikinci yazımda (“2. edition”), birinci yazımdaki temel yapı korunmakla birlikte, yeni bir bölüm eklendi ve uygulamayı kolaylaştırıcı önlemlere yer verildi.
Yeni yazımda, kitaba eklenen “Araştırma ve Yayın Etiği” bölümünde, evrenselden ulusala ve kurumlara kadar farklı düzeylerde önemsenen etik kurallardan örnekler verildi; intihal (benzeşim) denetimleri işlev ve süreçleri açıklandı.
Bilgisayar teknolojisi ile gelen teknik kolaylıklar büyük ölçüde modele yansıtıldı. Bu bağlamda somut kılavuz ve şablonlar hazırlandı. Bölüm ve altbölüm başlık tanımlamaları, içindekiler sayfası, kaynak gösterme ve kaynakça oluşturma gibi konularda önemli yenilikler ve kolaylıklar örneklendirildi. Kaynak göstermelerde, Microsoft Word’a monte edilebilen özgün bir Karasar formatı geliştirilip kullanıma sunuldu. Kitaptaki örneklere ek olarak, önerilen uygulamaların kurgulandığı ve erişimin/indirimin ücretsiz olduğu internet site adresleri verildi.
Bilimsel yöntemin önceki basamakları, 2016 yılında, Bilimsel İrade Algı Çerçevesi ile 2. yazımı ve 30. basımı (2017’de 32. basımı) yapılan “BİLİMSEL ARAŞTIRMA YÖNTEMİ: Kavramlar İlkeler Teknikler” kitabında verildi. Böylece, birbirini tamamlayan bu iki kitap arasındaki uyum da korunmuş oldu.
Paddy C. Favazza, Michaelene M. Ostrosky, Chryso Mouzourou “Bu kitap öğretmenlerin tüm çocukları kucaklayarak onların farklılıklarını anlamaları, kabul etmeleri ve arkadaşlığı teşvik etmelerini sağlayan denenmiş ve bilimsel araştırmalara dayalı stratejiler sunuyor.”
Karen E. Diamond, Ph.D., Emekli Profesör, Purdue Üniveristesi
“Anaokulu ve ilkokul öğretmenlerinin, her bir çocuğun sınıfa anlamlı bir şekilde dâhil edilmesinin desteklenmesine yardımcı olacak çok sayıda kaynak ve pratik stratejiler [içermektedir.]."
Laurie A. Dinnebeil, Ph.D., Toledo Üniveristesi; Journal of Early Intervention editörü
“Çeşitli erken çocukluk ortamlarını sosyal kabul ve eğitimsel başarı için daha adil ve etkili alanlara dönüştürmeye hazır bir şaheser.”
Donald Wertlieb, Ph.D., Erken Çocukluk Gelişimi ve Engellilik Hakları Ortaklığı (PECDDR), Emekli Profesör, Eliot-Pearson Çocuk Çalışmaları ve İnsan Gelişimi Bölümü, Tufts Üniversitesi


Çocuklar arasında zorbalığı önlemek, küçük çocukların çeşitliliği anlamasına ve kabul etmesine yardımcı olmakla başlar; ne kadar erken o kadar iyi. Okul ekibinizin kullanıma hazır bu kaynağa ihtiyacı olmasının nedeni budur, tutum gelişiminin kritik ilk yıllarında sosyal kabulü teşvik etmenin basit, eğlenceli ve etkili bir yolu.
Anaokulu, birinci ve ikinci sınıflar için mükemmel olan bu kitap, normal okul gününe uygun, uyarlanabilir, pratik stratejilerden oluşan bir araç olan, alanda test edilmiş, araştırmaya dayalı Arkadaş Edinme Programı’nı sunmaktadır. Öğrencilerin, üç farklı yöntemle birbirlerinin farklılıklarına saygı duymalarına ve onları kabullenmelerine yardımcı olacaksınız: 1) farklılık temalı hikâyeler okumak ve kısa sınıf tartışmaları yapmak, 2) farklı geçmişlere sahip çocukları oynamaya ve etkileşime girmeye teşvik eden küçük öğrenme grupları oluşturmak ve 3) evde tartışmaya devam edebilmeleri için okuduğunuz hikâye kitaplarını ailelerle paylaşmak.
BU PROGRAMI AŞAĞIDAKİLERİ YAPMAK İÇİN KULLANIN:
Mevcut sınıf etkinliklerinizi -çember zamanı, sınıf tartışması, işbirlikli oyun– sosyal kabul ile ilgili önemli derslerle zenginleştirin.
Öğrencilerin okuryazarlık becerilerini, onlar farklılıkları kabul etmeyi ve takdir etmeyi öğrenirke, güçlendirin.
Farklı yeteneklere, geçmişlere ve aile yapılarına sahip çocuklar arasındaki arkadaşlığı destekleyin.
Farklı dünyamızı yansıtan kitapları, oyuncakları ve diğer materyalleri seçin.
Farklı öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak için evrensel öğrenme tasarımı (EÖT) uygulayın.
Kabul etme ile ilgili küçük öğretilebilir anlar için “anlık tepki verin”.
Ailelerin çocuklarıyla birlikte kullanabilecekleri stratejilerle ev-okul bağlantısını artırın.
Öğretmenler ve okuldaki ekipler için yansıtıcı faaliyetler yoluyla kabulün nasıl geliştirildiğinin anlaşılmasını güçlendirin.

DEC / NAEYC tarafından önerilen uygulamalar ve İngilizce Dil Sanatları Ortak Temel Devlet Standartları ile uyumlu olan bu kanıtlanmış program, konuksever, kapsayıcı ve kültürel olarak duyarlı bir sınıf oluştururken öğrencilerin sosyal ve akademik becerilerini artıracaktır.
Burak Erdeniz Yeni anlamlar öğrenmemiz söz konusu olduğunda çağrışımlar çeşitlilik gösterir. Zihinsel temsillerin çağrıştırdığı ödül ve cezaların çeşitliliği göz önüne alındığında, bu çağrışımlardan yararlanarak geleceği öngörme becerisi bizlere evrimsel olarak avantaj sağlar. Bu kitapta, beynin çağrışımları öğrenmeden sorumlu bölgeleri ve bu bölgelerin beyindeki ödül merkezleriyle olan karmaşık etkileşimleri anlatılmıştır. Bu etkileşimlere beynin, duygulardan ve bilişten sorumlu pek çok bölgesi de dâhildir. Ayrıca insanlar, maymunlar ve fareler üzerinde yapılan çalışmalardan elde edilen bilgilerin yanı sıra, koşullamadan sorumlu öğrenme mekanizmaları ve bu işlemleri gerçekleştiren farklı beyin bölgeleri tarafından yürütülen işlemlere dair tartışmalara yer verilmektedir. Bu kitap her ne kadar bir nörobilim kitabı gibi gözükse de felsefe, bilişsel bilimler, nörobiyoloji ve psikanalizi içeren disiplinlerarası bir araştırmanın okuyucu dostu bir sentezini içerir.
Yıldırım B. Doğan Babaanne; merak eden, merak ettiğini kovalayan, öğrenen, öğrendiklerini bildikleri ile sınayan sonra bilgi dağarına yerleştiren birisi. Açık ve seçik, keskin, nezaketi eksik etmeyen biri. Torunu ise ruh hekimi bir psikoterapist. Babaanne 1965 yılında böbrek hastalığından ölmüş. Sene 2020'ler... Babaanne ve torun buluşuyorlar. Nerede? Torunun hiç boş kalmayan ve boş kalmayacak görünen zihninde. Öte zamandan bu zamana konuk olarak torununun zihnine yerleşen Fahriye Tomris, torununun mesleği ile yakından çok ilgili. Sanal kavuşmaları beraberinde hareketli bir söyleşmeyi getiriyor. Soran-yanıtlayan rollerinin hızla değiştiği bu söyleşmede neler konuşmuyorlar ki: Çökkünlük (depresyon) saplantılı-zorlantılı hâl (obsesif-kompulsif zorluk) bağımlılık, cinsellik, iletişim süreci… Kısaca çağcıl psikiyatrinin belli başlı konuları. Konuşmaları Türkçenin yetkinliğinin bir başka kanıtı değerinde. Tıbbi terimlerin uzak tutulması şeklindeki asal benimseme hem babaannenin hem de torunun özen gösterdikleri bir tutum.
Bu söyleşmede yeriniz hazır. Söyleşmeye tanık olurken kimi zaman Fahriye Tomris'in, kimi zaman torunun sandalyesini paylaşacaksınız. Ancak çoğu zaman kendi sandalyenizde kalmayı yeğ tutacaksınız. Hadi! Başlıyor!...
Ayşen Bakioğlu - Özge Hacıfazlıoğlu Yükseköğretimde uluslararasılaşma sürecinin etkilerinin yoğun olarak hissedildiği, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının kültürler arası paylaşımın önemli birer aracı oldukları bir dönem yaşanmaktadır. Bu sürecin doğal bir sonucu olarak araştırma, öğretim, öğrenci destek hizmetleri ve uluslararasılaşma başta olmak üzere yükseköğretimi ilgilendiren tüm boyutlarda kalite göstergelerinin uygulanması önem kazanmıştır.
Yükseköğretimde Kalite, tarihsel süreç içinde ele alınarak, Kalite ve Uluslararasılaşma başlığı altında Bolonya Süreci, Avrupa Yükseköğretim Alanı, Erasmus ve Erasmus Plus hakkında bilgiler verilmiştir. AB Yükseköğretim Kalite Göstergeleri, Kalite Denetim Mekanizmaları, Dış Denetimde AB Standartları gibi özgün bölümler içeren bu kitap aynı zamanda Türkiye’de yükseköğretim kurumlarında kalite çalışmaları konusunda güncel durumu yükseköğretimde yeni eğilimler bağlamında değerlendirmiştir.
Yükseköğretimde kalite yolculuğunu Avrupa Birliği bağlamında ele alan bu çalışmanın yükseköğretim kurumlarında görev yapan akademik yöneticilere ve öğretim elemanlarına uygulama odaklı bakış açıları sunması beklenmektedir.
Mustafa Kılınç Bu eser, Avrupa ülkelerinden İsveç, Yunanistan, Hollanda, İtalya, Portekiz, Finlandiya, İngiltere, İrlanda, İskoçya ve Fransa ile Türkiye eğitim sistemlerinin; anaokulu, ilkokul, ortaokul, ortaöğretim, yükseköğrenim, öğretmen yetiştirme, yaygın eğitim ve mesleki ve teknik eğitimle ilgili okulların, eğitim süreçlerindeki konumlarını ifade etmek amacıyla oluşturulmuştur. Eğitim sistemleri ifade edilen ülkelerin, eğitim sorunları ve bu sorunlara çözüm önerisi şeklinde bir değerlendirme sunulmamış ve ismi geçen ülkelerin eğitim sistemleri birbirleriyle karşılaştırılmamıştır. Bu eser, eğitim tarihi araştırmasıdır. Bu bağlamda ülkemiz eğitim tarihini ve Avrupa ülkelerinin eğitim tarihlerini bilmenin; dünü bilmek, bugünü anlamak felsefesi bağlamında faydalı olacağı umulmaktadır.
Nezir Ekinci, Erdal Hamarta Eğitim kurumlarının temel amacı, tarih boyunca tartışılan en önemli konulardan biridir. Örgün ve yaygın eğitim kurumlarının genel olarak iki temel amacı vardır: Hem akademik becerileri hem de sosyal ve duygusal becerileri geliştirmek. Akademik olarak başarılı olmanın ya da kendine ve topluma karşı sorumlu olmanın iki farklı amaç olduğunun anlaşılmasıyla, eğitimciler; okulların vizyonunda, misyonunda ve öğrenme hedeflerinde farklı öğrenci hedeflerini belirleyebilmelidir. Akademik olarak başarılı olan bir öğrenci; standart sınavlarda yüksek puanlar alabilen, derslerde mükemmel bir performans sergileyen, iyi okuyabilen ve açıkça yazabilen öğrencidir. Diğer yandan iyi bir öğrenci; kendine ve topluma karşı sorumluluk duyan, kişisel karakteri ile ailesinde ve toplumunda bir değişim aracı hâline gelebilecek kişidir. Her iki amacın gerçekleşmesi, ideal olana ulaşmak, insanın temel istekleri arasındadır. Fakat isteklerimizin gerçekleşmesi için hedef ile gerçekler arasında köprü vazifesi gören ''çaba'' gerekmektedir. Hayat, çabaladığımızın karşılığından ibarettir. Bu nedenle Azim Psikoeğitim Programı, öğrencilerin tutku ile çaba göstermelerine yardımcı olması için hazırlanmıştır.
Hülya YELTEPE ERCAN Bağımlılık bir beyin hastalığıdır ve tedavisi, hasta için olduğu kadar ailesi ve yakınları için de oldukça zor ve sabır isteyen bir süreçtir. Süreç içerisindeki en ufak hata beraberinde nüks riskini getirir. Nüks, bütün çabaların boşa gitmesi ve en başa dönülmesi demektir. Bu sebeple, bağımlılık tedavisi sadece hastanın bağımlılık yapan maddeden arınmasını değil aynı zamanda onun maddesiz bir yaşama hazırlanmasını ve bu yaşam karşısındaki endişe, kaygı, korku ve çaresizliğiyle başa çıkabilme becerilerinin öğretilmesini de hedeflemelidir.
Egzersizin madde bağımlılığı tedavisine dâhil edilmesi fikrinin temelini, egzersiz bağımlılığının bu pozitif yapısı ile sıklıkla bağımlılıkla birlikte görülen ve nüks riskini artıran kaygı ve depresyonun iyileştirilmesindeki rolü oluşturur. Bağımlılıklar bazen birbirleri ile yer değiştirebilmektedir. Pozitif bir bağımlılık olarak görülen egzersiz bağımlılığının, alkol ve madde bağımlılığı tedavisine eklenmesi ile benzer mekanizmalara sahip olan bu bağımlılıkların yer değiştirebileceği düşünülmektedir.
Bu kitabın amacı, bağımlılık ve tedavisi hakkında ayrıntılı bilgiler vermek, egzersizin bağımlılığı iyileştirici bir etkisi olduğu konusunda iddialarda bulunmak ve okuyucuyu bu konuda yönlendirmek değildir. Bu kitabın amacı, zor bir süreç olan bağımlılık tedavisine ek olarak uygulanabilecek ve hastaların maddesiz yaşama geçişlerini kolaylaştırmaya, kaygı, depresyon ve düşük yaşam kalitesi gibi sorunlar sebebiyle ortaya çıkan nüks riskini azaltmaya yardım edecek bir ek terapi seçeneği olarak egzersizin yararlarından bahsetmektir.
Carlo C. DiClemente, The Guilford Press Siz ya da çevrenizdeki insanlar:
Sigara içiyor musunuz?
Alkol veya başka maddeleri kullanıyor musunuz?
Bağımlı mısınız? Bağımlılık riskiniz var mı ya da bağımlılığın hangi aşamasına doğru gidiyorsunuz?
Kumar bağımlılığı için de bağımlılık sürecindeki aşamalar geçerli mi?
Bırakmayı mı düşünüyorsunuz?
Bırakma sürecinde hangi aşamadasınız?
Tüm bu soruların cevabını bu kitapta bulacaksınız.
Dr. DiClemente, Dr. James Prochaska ile birlikte 20 yıllık bir çalışmanın sonunda davranış değişikliğinin Transteorik Modeli’ni (TTM) geliştirmiştir.
Bu kitap, bağımlılığa gidiş ve bağımlıktan dönüş sürecinde neler yaşandığını, bu süreçlerde döngünün nasıl değişebileceğini gösteren çok değerli bir eser.
Tüm çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin bağımlılıktan korunmasını, sağlıklı ve güzel bir yaşam sürdürmesini dilerim...
Vahide Ulusoy Gökçek Bağlanma Serüveni, doğumdan itibaren başlayan ve hayatımızın çok daha ileriki dönemlerinde dahi etkisini sürdüren bağlanma sürecini konu alıyor. Okurun kendini daha kolay değerlendirmesi ve yer yer özdeşim kurması amacıyla vaka örnekleri ve ortak kültürden alınan film, biyografi gibi örnekleriyle anlatım derinleşiyor.
Bu kitapla bağlanmanın dinamiğini kavrayacak, ebeveynlik tavsiyeleri bulacak ve belki de kendinizi tanıdığınız bir serüvene atılacaksınız.
A. Şebnem Soysal, Aslı Candan Kodalak, Ayça Atila, Aylin Demirli Yıldız, Aylin İlden Koçkar, Aysima Özçelik, Başak Karateke, Bilge Yağmurlu, Birgül Ural Bayoğlu, Dan. Ani Eryorulmaz, Derya Şahin, Didar Kantarcı, Eda Arduman, Elvan İşeri, Gül Şendil, Gülçin Karadeniz, Hilal Çelik, İlkay Demir, Mehmet Harma, Mehmet Z. Sungur, Mine Cihanoğlu, Nilgün Öngider Gregory, Nilüfer Kafesçioğlu, Özden Bademci, Özenç Ertan Öztekin, Selen Demirtaş Zorbaz, Şebnem Kuşçu Orhan, Şeniz Pamuk, Tarık Solmuş, Türkan Yılmaz Irmak, Zuhal Gültekin Bağlanma; hayatımızın özüdür, içimizde büyüttüğümüz çok büyük bir ağacın gövdesi gibidir.
Annemiz, babamız, eşimiz, çocuklarımız, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz ya da mesleğimiz de aslında bu ağacın dalları gibidir.
Bu kitapta öncelikle sorunlara değiniyoruz.
Terk edilme, reddedilme, sevme, âşık olma ya da yalnızlık gibi konulardaki kaygılara, korkulara açıklık getiriyoruz. Tabii ki hayat, farkında olmakla başlar. Örneğin, acaba bu kaygılar, korkular ne zaman, neden ve kime yönelik olarak ortaya çıkıyor ve bundan sonra da çıkmaya devam edebilir mi?
Daha sonra da bütün bu kaygıların, korkuların nasıl üstesinden gelinebileceğine, sorunların nasıl çözülebileceğine ışık tutuyoruz.
Özellikle de birebir psikoterapi seanslarını, gerçek vaka analizlerini, teşhis ve tedaviyi içeren bu bölümün çok yararlı olacağını söyleyebiliriz.
Abdulkadir Haktanır, Aslı Kartol, Bülent Dilmaç, Cem Gençoğlu, Durmuş Ümmet, Elif Nur Bozer Özsaraç, Hatice Yıldız Durak, Kamil Arif Kırkıç, Menşure Alkış Küçükaydın, Mustafa Sarıtepeci, Olcay Yılmaz, Sebahat Sevgi Uygur, Seher Esen, Selim Gündoğan, Serhat Arslan, Sinan Okur, Tolga Seki, Vedat Bakır, Yusuf Bayar, Yücel Gelişli, Zeynep Şimşir Gökalp Alanında büyük başarılar gösteren kişilerin her birinin kendine özgü bir hikâyesi vardır. Bu başarı hikâyelerinin ise birtakım ortak noktaları bulunmaktadır. Bu ortak noktaları bir araya getirerek matematiksel bir başarı formülü elde etmek mümkün olmasa da başarıya giden yolu kolaylaştıran unsurları belirlemek mümkündür. Bu doğrultuda, geçmişten günümüze filozoflar, bilim insanları ve politikacılar, başarıyı etkileyen faktörleri açığa çıkarmaya çalışmıştır.
Geçmiş yıllarda bireylerin, özellikle de öğrencilerin başarıya ulaşmasını sağlayan temel unsurların zekâ ve yetenek gibi bilişsel beceriler olduğu kabul edilmekteydi. Ancak son yıllarda eğitim bilimleri ve sosyal bilimlerdeki gelişmeler, zekâ ve yeteneğin başarıya ulaşmada yeterli olmadığını, birtakım bilişsel olmayan becerilere de ihtiyaç duyulduğunu ortaya koymuştur. Hatta bazı araştırmacılar, duyuşsal faktörlerin başarıya ulaşmada zekâdan çok daha etkili olabileceğini iddia etmiştir.
Duyuşsal faktörler; motivasyondan öz disipline, mutluluktan duygusal zekâya, benlik saygısından empatiye kadar uzanan pek çok beceriyi kapsamaktadır. Bu beceriler öğrenilebilen ve öğretilebilen beceriler olduğu için başarıya giden yolu açan birer anahtar olarak düşünülebilir. Öğrencilerin başarının anahtarlarını elde edebilmesi için ailelere, öğretmenlere, araştırmacılara, yöneticilere ve politika yapıcılara birtakım görev ve sorumluluklar düşmektedir. Bu kitap, araştırmacılar olarak bu konudaki sorumluluklarımızı yerine getirmenin bir ürünüdür. Bu kitap aracılığı ile araştırmacıların, öğretmenlerin, öğretmen adaylarının ve ailelerin başarıyı etkileyen duyuşsal faktörler ile ilgili farkındalık kazanmaları ve birtakım bilgileri edinmeleri amaçlanmaktadır.


Bernard Roth, HarperBusiness Stanford Üniversitesindeki d.school kurucularından olan Bernard Roth, gerçekleşeceği konusunda umudumuzun olmadığı hedeflerimize ulaşmamız için bize, tasarımcı düşünme gücünü tanıtarak başarma alışkanlığını nasıl edinebileceğimizi anlatıyor.
Tek kelime ile bu kitap muhteşem.
Başarma Alışkanlığı, çağın gerektirdiği değişimi sağlamak için son zamanlarda kaleme alınan en yalın kitaplardan biri. Kolaylıkla ve sistemli bir şekilde değişimi ve dönüşümü sağlayarak kişideki kararlılığın ortaya çıkmasını hedefliyor ve başarıya giden yolun haritasını veriyor.
Sorunları, farklı bir strateji izleyerek yeni fikirlere dönüştürüyor; başarının, mutluluğun ve huzurun sürdürülebilir olmasını sağlayacak önemli bilgiler ve uygulamalar sunuyor.
Roth, hayatımızda farklı bir deneyim yaratıyor; tasarlanmış bir dizi tartışmayla, hikâye, öneri ve egzersizle başarı alışkanlığı oluşturuyor. Değişime ihtiyacı olan her bir kişinin, kurumun, yatırımcının ve girişimcinin rahatlıkla uygulayabileceği tasarım kaynakları sunuyor. Hepimizin içinde var olan, olumlu değişim için gereken gücü farkına vardırıp, uyandırmaya ve harekete geçirmeye yardımcı oluyor.
Bernard Roth, kendi içimizde oluşturduğumuz engelleri kaldırıp, kendimize güvenmemizi sağlıyor. Dikkatsizliklerimizi ve kayıplarımızı ortadan kaldıran metotlar öneriyor.
Mazeretleri bir tarafa koy...
Artık senin zamanın... Denemelisin... Yapmalısın...
İstediğin ne varsa vakit kaybetmeden harekete geç...
Başarılı, mutlu ve huzurlu ol... Haydi! Ne duruyorsun...
Laura E. Berk, Pearson Bebekler ve Çocuklar: Doğum Öncesinden Orta Çocukluğa kitabı; yaşamdan örneklerle, açık ve öyküleştirilmiş etkileyici anlatımıyla çocuk gelişimine ışık tutmakta; çocuk gelişimi ile ilgili güncel bilgileri net, tutarlı ve bilimsel yaklaşım içerisinde okuyucusuna sunmaktadır.
Kitap; çocukların gelişim dönemleri çerçevesinde fiziksel, bilişsel ve sosyal/duygusal gelişim alanlarının birbirleriyle olan etkileşimini özgün ve doyurucu bir tarzla ele almıştır. Çocuk gelişimindeki kuramsal, kültürel, bireysel ve toplumsal çeşitlilikler örnekleriyle ortaya konulmuş ve bu çoğulcu bakış açıları karşılaştırmalı bir şekilde tartışılmıştır. Ayrıca, çocuk gelişimi ile ilgilenen öğrenciler, araştırmacılar, akademisyenler ve anneler-babalar kendi yaşantılarıyla okudukları arasında ilişkiler kurarak çocuk gelişimi ile ilgili yararlı bilgileri öğrenme fırsatına bu kitapla sahip olacaklardır.
Bebekler ve Çocuklar: Doğum Öncesinden Orta Çocukluğa, çocuk gelişimi alanında yazılmış geniş kapsamlı ve dünyada en çok okunan sayılı kitaplardan biridir.
Öge Çultu Kantaroğlu, Birgül U. Bayoğlu Çocuk Gelişimi Serüveni, çocuğunuzu büyütürken sık karşılaştığınız sorunlara çözüm önerisi sunmakla kalmıyor, gelişimini nasıl destekleyeceğiniz konusundaki endişelerinizi de gideriyor. Bu kitap, bizlere bir birey yetiştirmenin sadece beslemek, uyutmak ve korumaktan ibaret olmadığını bir kez daha hatırlatıyor. Üstelik bunu yaparken de konuyu son derece sade ve net bir şekilde sunuyor ve dayanağını bilimden alıyor.
Bu şahane rehberi tüm anneler ve babalar okumalı.
Dr. Elif Pınar Çakır - Çocuk Sağlığı Hastalıkları Uzmanı, Yazar

Biz acemi annelerin çocukları için hiç bitmeyen soruları ve bu sorular ile birlikte gelen kaygıları vardır. Ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı bilemediğimiz veya merak ettiğimiz durumlarda bizi yönlendirebilecek bir kaynağa ihtiyaç duyarız. Herkesin anlayabileceği şekilde sade ve akıcı bir dil kullanılarak yazılmış olan bu başucu niteliğindeki kitapta, eminim ki siz de benim gibi birçok sorunun cevabını bulacaksınız.
Bahar Yanbolulu - Anne

Anneler ve babalar çocuk sahibi olmaya niyet ettikleri anda başlar çocuk gelişimi serüveni. Çocuğunu sağlıkla ve huzurla kucağına almak isteyen annelerin ve babaların aklında sorular belirir: "Çocuğumiçin çevresel uyaranları nasıl düzenlemeliyim?", "Oyuncak tercihinde nelere dikkat etmeliyim?", "Gelişimsel bir gecikme ile karşı karşıya kalırsam bunu nasıl fark edebilirim?"... Tuvalet alışkanlığı süreci, okul sorunları, yemek ve uyku düzeni, akran zorbalığı, sınav kaygısı derken bu liste uzayıp gider. Çocuk Gelişim Serüveni kitabı, bu anlamda tam bir el kitabı niteliğinde hazırlanmış. Çocuk gelişimi alanına ait teorik bilgiler, anneler ve babalar ile sohbet edilircesine yalın bir dille anlatılmış. Örnekler hayata dair, çözümler uygulanabilir nitelikte. Sadece anneler ve babalar için değil, çocuklarla çalışan tüm meslek elemanları için rehber olacağını düşünüyorum.
Emine Ergün - Çocuk Gelişimi Uzmanı
Elizabeth Kuhnke Tek bir kelime etmeden istediğinizi söyleyin
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz derler, gerçekten de öyle. Fakat eğer siz karşınızdaki kişinin hareketlerini anlamazsanız bu hareketlerin anlamları rüzgarla uçup gidebilir ya da daha kötüsü olur ve yanlış anlaşılabilir. Eğer kendinizi başkalarının hareketleri yüzünden kafanız karışmış bir şekilde bulursanız veya başkaları üzerinde yarattığınız izlenimi geliştirmek isterseniz bu samimi rehber aslında hiçbir şey söylemeseler bile, insanların gerçekte ne demek istediklerini anlamanızı kolaylaştırır.
• Sessiz iletişimciyle tanışın! Beden dilinin nereden geldiğini, nasıl evrildiğini ve gerçekleştirdiğiniz tüm iletişim ve ilişkilerinizdeki etkisini keşfedin.
• Jestler iş başında! Başınızı eğmenizin, kaşınızı kaldırmanızın ve dudadığınızın titremesinin ağzınızdan çıkan kelimelerden nasıl daha fazla şeyi ortaya çıkardığını fark edin.
• Duruşunuzu düşünün! Duruşunuzun düşünceleriniz, tavrınız ve algınız üzerindeki etkisini, bedenin uzuvlarının ruh hâlini nasıl yansıttığını ve nasıl bir izlenim yarattığını keşfedin.
• Pozisyonların gücü! İlgi ve ilgisizliğin işaretlerini okumayı, potansiyel bir sevgiliyle iletişime geçmeyi ve iş yerinde kendinize olan güveninizi ve olumlu bir duruş sergilemeyi öğrenin.
• Kültürel farklılığın ötesine geçin! Kendi davranışlarınızdan farklı davranışlar hakkında fikir edinin ve olası tehlikelerden kaçınmak için stratejiler geliştirin.
Kitabı açın ve
• Sözsüz jestleri nasıl yorumlayacağınızı,
• Beden dilinin temellerini,
• Duruşunuzun sizin hakkınızda ne söylediğini,
• Beden dilini flört ederken kullanma yollarını,
• Aldatıldığınızı fark etmek için beden dilini nasıl okumanız gerektiğini,
• Hangi göz hareketleri, yüz ifadesi ve diğer jestlerin başkası hakkında ne söylediğini,
• Beden dili yoluyla iletişime geçmenin en iyi yollarını,
• Sessiz iletişiminizi geliştirmek için ipuçlarını inceleyin.
Bessel A. van der Kolk Ne yazık ki şimdiki psikiyatri anlayışı, yakınmalarınızı anlatmanız ve hekimin de bu yakınmaları düzeltecek bir ilaç önermesi üzerine kurulu. Ancak “Hiçbir ilaç, kötü geçmiş bir çocukluğu düzeltmiyor”. Anne babanızın veya eşinizin size nasıl davrandığı, nasıl bir ailede büyüdüğünüz, anne babanızın birbirlerine sevgi dolu ya da düşmanca davranışları, bireysel, ailesel, hatta toplumsal travmaların üzerinizdeki izleri ne yazık ki hiç konuşulmuyor.
Artık biliyoruz ki beynimiz ve bedenimiz karşılıklı etkileşimler üzerinde şekilleniyor. Bu etkileşimlerin değerlendirilmediği bir tanı ve tedavi anlayışı her zaman eksik kalacaktır. Sıklıkla, “Öyle düşünmemelisin… Düşünce şeklin yanlış!” diyen terapistlerle karşılaşıyorum. “Oltaya yakalanmış bir balığın davranışlarını gören arkadaşları, onun çıldırdığını düşünebilir”. Ama balığın yaptığı sadece hayatını kurtarmaya çalışmaktır. İnsanları yaşadıkları ya da yetiştikleri ortamlardan ayrı değerlendiremeyiz, oltayı göremezseniz bu davranışları anlamak ve anlamlandırmak da mümkün olmayacaktır.
Hekimlik, çaresizliğe tahammül etmenizi gerektirir. İnsanlar hastalanır, yaşlanır ve ölürler. Henüz çözümünü bilmiyoruz. Yapabildiğimiz çoğu zaman acıları azaltmak, acı çeken insanların yanında olmak, ölümü geciktirmeye çalışmak, çoğu zaman da çaresizce beklemek… Acı kaçınılmazdır. Yaşam hepimiz için neşe sağlık ve mutluluk kadar, az ya da çok ıstırap ve kayıpla dolu. Kimimiz bunlarla çok erken, çok savunmasızken ve üst üste karşılaşırız, kimimiz daha geç. Bunca yıl sonra psikiyatrinin en önemli görevlerinden birinin bu acı ve kayıplarla baş etmede insanlara yardımcı olmak, yeniden toparlanıp geçmişlerinin etkisinden kurtulup mümkünse daha güçlü bir şekilde yaşamlarına devam etmelerini sağlamak olduğunu düşünüyoruz.
“Beden Kayıt Tutar” var olan psikiyatri anlayışının tıkanmışlığına bir umut ışığı yakıyor, nörobilimdeki gelişmeler sayesinde ruhsal ve hatta bedensel hastalıklarımızın kökeninin daha farklı anlaşılmasını, taşların yerine oturmasını açık, kanıta dayalı ve anlaşılır bir şekilde sunuyor. Yirmi birinci yüzyılın getirdiği yeni terapi yöntemlerini tanıtarak etkili başa çıkmanın nasıl olabileceğinin yollarını gösteriyor. Bunu yaparken, gerçek öykülerle insanın zekâsına, dayanıklılığına, baş etme ve iyileşme gücüne bir kez daha hayran bırakıyor. Büyük zaferlerin büyük yıkımlardan doğması gibi, en çok acıyan yerimizi korumamız gibi travmadan iyileşmenin muhteşem sonuçlarını gösteriyor. Pek çok kez yaşadıkları travmaları, hayatlarının kaynağı yapan hatta bunun ötesine geçip başkaları aynı acıyı yaşamasın diye mücadele eden insanlar tanıdık. Bu kitapta da okuyacağınız yaşamlar gibi…
Zorlayıcı yaşam olaylarında duygudaşlık yaptığımız danışanlara, anılarıyla yaptıkları savaşlarda ateşkes sağlama çabalarımızda, zihinlerindeki olumsuz inançlarıyla, bedenlerindeki rahatsızlık veren duyumlarıyla kavgalarında uzlaştırıcılık yaparken, travmaya tanıklık yapmanın etkileriyle boğuşurken travma çalışanları için bir pusula olduğunu düşünüyoruz. Tekrar tekrar okunmayı hak eden bir başeser.
“Beden Kayıt Tutar” dan en az bizim kadar faydalanmanızı dileriz.
Kâmile Bahar Aydın Bekâr Danışmanlığı kitabının iki temel hedef kitlesi bulunmaktadır. Birincisi, danışmanlığın merkez kitlesini oluşturan farklı bekârlık statülerinden 18 yaş ve üstü bekâr bireyler; ikincisi ise en az lisans düzeyinde temel danışmanlık ve psikoloji eğitimi almış olan profesyonellerdir.
Bilimsel araştırma bulguları ve teoriler temel alınarak bilimsel bir kavram olarak ilk defa Aydın (2017) tarafından tanımlanan Bekâr Danışmanlığı’nın bu kavramsallaştırmasında, ulusal ve uluslararası düzeyde güncel yaşama dair gözlemler ve bekâr bireylerle yapılan danışmanlık uygulamalarından elde edilen deneyimsel bilgiler etkili olmuştur. Kitabın kapsamında yer alan konular, gerek bilimsel literatürden bulgularla gerekse güncel yaşamdan örneklerle desteklenmiş olup kitap, bilim ve pratik yaşamın bir sentezi niteliğindedir. Bekâr Danışmanlığı, toplumun tamamına yönelik ve disiplinler arası bir doğaya sahip olduğundan özellikle üniversite eğitimine sahip insanlar başta olmak üzere evlilik ve aile danışmanları, sosyologlar, sosyal çalışmacılar, hukukçular, mimarlar, şehir planlamacıları ile tıp biliminin psikiyatri, halk sağlığı ve jinekoloji dallarında uzman kişilerin bu kitaptan faydalanabileceği öngörülmektedir.
Bekâr Danışmanlığı, bu kitapta genel olarak açıklanmış olup bir bilim dalı olarak geliştikçe özgün bir literatür de gelişebilecek ve konular daha incelikli olarak açıklanabilecektir. Bekâr Danışmanlığı’nın bir bilim dalı olarak gelişebilmesi için lisansüstü eğitim programlarının açılması ve bu programlar aracılığı ile danışman ve araştırmacıların yetiştirilmesi önerilmektedir. Tüm dünyada bekâr sayısının, boşanmaların ve yalnızlığın artması, yakın ilişki ve özerkliğin önemli ihtiyaçlar hâline gelmesi, eş seçiminin ve kariyerin önem kazanması ve özellikle, Türkiye’de kadın cinayetlerinde görülen artış, Bekâr Danışmanlığı’nı gerektiren önemli nedenler arasındadır.
Sonuç olarak, Bekâr Danışmanlığı olgusu ile bekâr yaşamının kalite standartlarının yükselmesi, daha sağlıklı ailelerin kurulması ve sürdürülmesi, nihayetinde ise sağlık, adalet ve refah standartları yüksek bir toplum oluşturmaya yönelik daha büyük bir vizyona ulaşılması hedeflenmektedir.
Rüya Turna Ben Bana Güveniyorum, seçme sınavlarında büyük heyecanlar yaşayan ve bunun etkisiyle duygusal dengeleri bozulan gençleri düşünerek, roman şeklinde yazılmış bir kitaptır.
Kitapta sınav kaygısı ile boğuşan bir grup öğrencinin, bir psikolojik danışmanın liderliğinde, kendilerine güvenlerini geliştirmelerinin öyküsü anlatılıyor. Yaşanan yoğun kaygı, bazı öğrencilerde ders çalışmayı engellerken, bazı öğrencilerde kendisine ya da çevresine zarar verme şeklinde ortaya çıkmaktadır. Kitapta bu gruba katılan öğrenciler, kendi yoğun kaygıları ile baş etmeyi öğrenmektedir.
Beyza Boyacı, Burcu Kömürcü Akik, Cem Güney Özveren, Erkin Sarı, Esra Çebi, Gamze Er Vargün, Gökhan Arslantürk, Gülnihal Kafa, Hüseyin Çil, Mehmet Fatih Bükün, Meryem Berrin Bulut, Meryem Şahin, Muhammed Şükrü Aydın, Nihat Durmaz, Rukiye Kızıltepe, Şeyma Begüm Harmancı, Tuğçe Göğer, Volkan Koç, Yağmur İlgün, Yeşim Dellal, Yıldız Bilge Neliğine dair felsefedeki tartışmaları nihayete ermese de psikolojinin her alanında artan bir ilgiyle karşılaşan benlik, insan davranışını anlamak için zengin bir bakış açısı sunmaktadır. Eğitimden çevreye, akıl sağlığından çalışma hayatına kadar her ortamda insanların neden ve nasıl davrandıklarını çözmeye çalışan psikologlar, benlik merkezli yaklaşımlarla alan yazına yeni açıklamalar kazandırmaktadır. Benlik, sosyal bilimlerin konuya yaklaşımları, kuramsal açıklamalar ve uygulama ana başlıkları altında yirmi bölümde ele alınarak mümkün olduğunca kapsamlı bir başvuru kitabı sunmak amaçlanmıştır. Bu çalışma, alanında ilk olma özelliğine sahip olup hem konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular hem de araştırmacıların faydasına sunulmuştur.
Barbara Sher Benlik saygısı oyunları çocuklara duygusal, sosyal, fiziksel ve zihinsel olarak kendileri olabilmenin muhteşem bir şey olduğunu göstermektedir. Benlik Saygısı Oyunlarındaki eğlenceli ve özenle tasarlanmış etkinlikleri paylaşarak, çocuğunuzun olumlu duygularını destekleyebilir ve öğrenmeleri için kalıcı bir temel oluşturabilirsiniz.
Bir anne, öğretmen ve oyun terapisti olan Barbara Sher tarafından otuz yıllık deneyim ile geliştirilen 300 adet benlik saygısı oluşturan bu fikir koleksiyonu, bir ön hazırlık ya da materyal gerektirmez. Siz ve aileniz hemen hemen her yerde oyuncu sayısı önemli olmaksızın istediğiniz sayıda kişiyle bu oyunları oynayabilirsiniz. Öyleyse haydi gelin, rahatlayın ve eğlenceyi keşfedin.

ÖZEL BÖLÜMLER :
Güçlü yanlarınızı ve yeteneklerinizi bilmek
Günlük duygularınızı ve tepkilerinizi ifade etmek
Benzersiz olmaktan keyif almak-herkes gibi!
Arkadaşlık yoluyla ilişkiler geliştirmek ve başkalarına güvenmek
Vücudunuzun ve duyularınızın farkına vararak özgüven geliştirmek
Armağan Özgür, Ayşegül Akıncı Coşgun, Ayşenur Aydın, Beyza Kaviye Ateş, Bilal Şimşek, Büşra Ergin, Emine Ela Şimşek, Esra Ergin, Fatma Gamze Koçak, Fatma Gülten İlavlı, Melek Merve Yılmaz, Nilay Ayşe Günel, Nur Banu Yiğit, Özge Pınarcık Sakaryalı, Rukiye Kılıç Üçgül, Sıla Uzkul Bir çocuğun yaşamının ilk yılları, pek çok gelişim alanı açısından sihirli yıllardır ve birey olma yolunda ilerleyen çocuğun sonraki yaşam dönemlerindeki sağlığı ve gelişimi için oldukça önemlidir. Bu sihirli yıllar diğer gelişim alanlarıyla birlikte beynin gelişimi açısından da oldukça kritiktir. Hamileliğin üçüncü haftasında gelişmeye başlayan ve yaşamın devamı için hayati önem arz eden bir organ olan beynin gelişimi, doğum öncesi dönemden başlayarak erken çocukluk dönemine kadar olağanüstü bir ivmeyle devam eder ve ergenlik döneminden yetişkinliğe kadar uzanan süreçte de hem gelişimini hem de değişimini sürdürür.
Alanında uzman bilim insanları tarafından titizlikle ele alınarak kaleme alınan “Beyin Gelişimi” kitabımız 13 bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde beynin ve sinir sisteminin temelleri; ikinci bölümde glialar, miyelinleşme ve nöroplastisite; üçüncü bölümde serebral korteks ve davranış ilişkisi; dördüncü bölümde beyin gelişimi ve cinsiyet, serebral laterizasyon, beşinci bölümde görsel sistemin genel yapısı, görsel algının gelişimi ve beyin gelişimindeki rolü; altıncı bölümde bellek gelişimi ve nöral gelişim; yedinci bölümde ana dili edinimi ve beyin gelişimi; sekizinci bölümde beslenme ve beyin gelişimi; dokuzuncu bölümde uyku ve beyin gelişimi; onuncu bölümde ihmal, istismar ve beyin gelişimi; on birinci bölümde teknoloji ve beyin gelişimi; on ikinci bölümde erken çocukluk döneminde beyin gelişimi ve son bölümde ergenlik döneminde beyin gelişimi konuları ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
“Beyin Gelişimi” kitabımızın beyin ve beyin gelişimi alanına ilgi duyan ve bu alanda çalışmalar gerçekleştiren eğitimcilere, öğrencilere ve bilgi edinmek isteyen tüm okuyuculara önemli bir kaynak teşkil edeceğine inanıyoruz.
Mete Han Gür Başımızda iki farklı akıl olduğu fikri Hipokrat'a kadar gider. Bilim insanları bilinçli aklın yanı sıra muhakeme yapan, yol gösteren bir diğer aklı anlamada son yıllarda büyük yol kat ettiler: sezgi. Araştırmalar, sezginin sanılandan çok daha önemli olduğunu ortaya koyarken Einstein'ın şu sözünü doğruluyordu: “Sezgisel akıl kutsal bir hediye ve rasyonel akıl sadık bir hizmetkârdır”. Forbes dergisinde anlatıldığı gibi yapay zekâ ve otomasyon hızla yayılırken kişiler, bilgisayara benzeyerek değil insana özgü nitelikler sayesinde fark yaratabileceklerdir: sezgi gibi. Aynı şey kurumlar için de geçerlidir. Ama sezgiden yararlanmak için onu anlamak, sezgimizi eğitmek gerek.
“Beynin Beyni: Sezgi” serisinin bu kitabı; sezgi eğitiminin ilk adımı sezgiyi, diğer zihinsel olgulardan ayırabilme becerisini kazandırır. Sezginin deneylerle nasıl kanıtlandığını, bilinç, içgörü, içgüdü, duygu gibi zihinsel süreçlerle nasıl etkileştiğini, onlardan nasıl ayrıştığını gösterir. Yaşamda sezginin örneklerini veren gerçek öykülerle bilimsel materyali bir araya getirerek bilimle yaşam arasında köprüler kurar. Bir taraftan yukarıdaki konuları derinlemesine incelerken diğer taraftan geniş kapsamlı bir şekilde sezginin evrimini, nörolojisini, psikolojik ve sosyolojik boyutunu araştırır, yönetimde sezgiyi, kadın sezgi ilişkisini ve kadın hakları mücadelesinde sezginin oynadığı önemli rolü anlatır.
Akademisyenler kadar profesyonellerin de yararlanacağı bu kitap; araştırmacıların, karar vericilerin, yöneticilerin, uzmanların, kişisel gelişim okurlarının ve sezgi ile ilgilenen herkesin hizmetine sunulur.
Tracy Packiam Alloway Beyninizin becerisini sınayın ve birinci sınıf zihinsel çevikliğe ulaşın
Beyin vücudunuzun en önemli kasıdır ve düzenli egzersizle onun performansını artırabilir ve onu yaşla bağlantılı kötüleşmeye karşı güçlendirebilirsiniz. Bu rehber, gerek doğru yiyecekleri seçerek gerekse piyano çalarak beyninizi ve hafızanızı en iyi biçiminde tutmak için bilmeniz gereken her şeyi sunmaktadır. Bulmacalardan ve egzersizlerden en iyi günlük alışkanlıklara ve uzun vadeli zihinsel formda olma tekniklerine kadar bu kitap, zihinsel çevikliğinizi artırmanıza ve hafıza kaybını azaltmanıza olanak sağlamaktadır. Dolayısıyla, silkinip o örümcek ağlarından kurtulun ve vakit kaybetmeden beyninizi zinde ve sağlıklı hâle getirin!
 Devam etmek istediğiniz gibi başlayın! Beyin eğitiminin temelleriyle uğraşmaya başlayın ve sizin için nasıl işe yarayacağını keşfedin.
 Zihninizi jilet gibi keskin tutun! Hafızanızı geliştirin ve o sinir bozucu “dilimin ucunda” olgusundan kurtulun.
 Mutlu düşüncelere sahip olun! Zihninizi mutlu ve sağlıklı tutmak için uzman tavsiyelerine uyun.
 Yeni baştan başlayın! Yeni beyin dostu beslenme ve hayat tarzı seçeneklerine alışın.
 Oyunlar başlasın! Zekâ oyunları, egzersizleri ve bulmacalarının bir özetine müptela olun.
Kitabı açın ve
 Kurgunun arkasındaki gerçekleri,
 Çocuklar ve 50 yaşın üzerindekiler için zihinsel zindelik egzersizlerini,
 Alışveriş listenizi ezberlemenin, yüzlerin isimlerini ve yol tariflerini hatırlamanın yollarını,
 Başarınızı nasıl görselleştirebileceğinizi,
 Sosyalleşmenin neden önemli olduğunu,
 Stres ve kaygıyla baş etme tekniklerini,
 Beslenme ve “beyin besinleri” hakkındaki tavsiyeleri,
 Kelime bulma bulmacalarını, sudoku bulmacalarını ve daha fazlasını inceleyin.
Osman Yazıcıoğlu, Oğuz Borat Eğer bir ekonomide belirli olan tek şey “belirsizlik” ise geri kalan tek rekabetçi güç bilgidir. Günümüzde ve gelecekte birçok problemin çözümünde bilginin gücü en önemli kaynak olarak görülmekte ve böyle kabul edilmektedir. Bilgi, insanların ve şirketlerin en güçlü ve en sadık varlıklarıdır. Bir gün her şeyinizi kaybedebilirsiniz. Ama bildikleriniz her zaman yanınızda olacaktır.
Bilginin doğru yönetilmesi, zaman kaybının önlenmesi ve verimliliğin artırılması gibi önemli konularda son derece faydalı sonuçların alınmasına yardımcı olur. Bilgi yönetiminde uygulama sistemleri çok önemli yere sahiptir. Bilgi uygulanmadan onun değeri bilinemez. Bu kitapta, bilgi yönetimine dair; bilgi elde etme, paylaşma, uygulama ile bilgi yönetim modelleri, teknolojileri ve stratejileri detaylı bir şekilde ele alınmıştır.
Betül Balkar, Sevilay Şahin Bilgi yönetiminin doğru ve etkili bir şekilde gerçekleştirilmesi, rekabet gücü sağlaması bakımından organizasyonlarda oldukça fazla önem verilen bir süreçtir. Elbette her organizasyonun misyon ve vizyonu birbirinden farklıdır. Aynı zamanda organizasyonların kendilerine özgü içsel ve dışsal özellikleri ve ihtiyaçları bulunmaktadır. Bu nedenle aynı veya benzer bir bilgi yönetimi sürecini işletmek her organizasyonda aynı çıktıları sağlamayacaktır. Organizasyon özellikleri doğrultusunda bilgi yönetimi sürecinin yapılandırılması kritik öneme sahiptir. Bilgiyi doğru yöneterek ve kullanarak öğrenen niteliğini güçlendirmesi gereken organizasyonlar arasında elbette okullar yer almaktadır. Okul yönetim süreçlerinde özellikle sosyal açıdan işlevsel bir bilgi yönetimi anlayışının ve modelinin benimsenmesi, yönetsel etkililiğin sağlanmasında katkı sağlayıcı bir role sahiptir.
Okul yönetim süreçlerinde bilginin doğru kullanımının sağlanması, sadece okul yönetim süreçlerinde değil eğitim ve öğretim süreçlerinin niteliğinde de gelişim elde edilmesine hizmet etmektedir. Bu nedenle okul yönetim süreçlerinde, bilgi yönetiminin nasıl işletilebileceğinin ve bu süreçlerde kullanılabilecek nitelikte ve özellikle sosyal yönü güçlü modellerin bilinirliğinin sağlanması, okulların bilgi yönetimi sürecine etkili bir şekilde adapte olmasına yardımcı olabilecektir. Bu kitapta, bilgi yönetimi süreci ile birlikte bilgi yönetiminde kullanılabilecek modeller açıklanmakta ve okullarda bilgi yönetiminin yerine dair genel bir çerçeve sunulmaktadır. Kitapta sunulan bilgi yönetimi süreci ve modelleri, bilgi yönetiminin sosyal yönünü de ön plana çıkarması bakımından, okullarda bilgi yönetiminin uygulanmasına yönelik bir anlayış oluşturabilecektir.
Karel Lambert - Gordon G. Brıttan Bilim felsefesinde yer alan günümüz gelişmeleri, 19. Yüzyıl sonlarına doğru ve 20. Yüzyıl başında meydana gelen bilim ve matematikteki bir dizi devrimsel gelişme tarafından hızlandırılmış ve yönlendirilmiştir. Bunların içinde en çok dikkati çekenler, Newton'un fizik kuramının (Einstein'ın Görelik Kuramı ve Kuantum Kuramı ile farklı biçimlerde ve farklı boyutlarda) çöküşü ve yer değiştirmesi, matematik için yeni temellerin ileri sürülmesi, matematiksel mantığın doğal bir sonuç olarak ortaya çıkması, mekanik biyolojinin doğuşu ve davranış bilimleri ile sosyal bilimlerin ortaya çıkışıdır. İngiliz şair John Donne'un “her şey paramparça, tüm ahenk gitmiş, tek kalan araç-gereç ve ilişki” dediği 16. ve 17. Yüzyıllardaki devrimsel gelişmelerin hızlandırdığı entelektüel kriz kadar yıkıcı olmasa da, bu gelişmeler, dönemin kültürel yapısı üzerinde derin bir etki yaratmış ve filozofları bilimsel bilginin kuruluşunu, bilimsel açıklamanın doğasını ve dünyanın bilimsel tasvirinin yeterliliğini yeniden incelemeye zorlamışlardır.
Karel Lambert ve Gordon Brittan'ın hazırladığı Bilim Felsefesine Giriş başlıklı bu kitapta yukarıda sıralanan gelişmeler ışığında, bilim felsefesinin açıklama, kuram, indirgeme vb. kavramları irdelenmekte ve bilim felsefesinin çağın temel sorunlarıyla ne denli yakından ilişki olduğu tezini özlü bir biçimde okuyucuya aktarmaktadır.
Sevim Tekeli, Esin Kâhya, Melek Dosay, Remzi Demir, Hüseyin Topdemir, Yavuz Unat, Ayten Koç Aydın Bilim tarihi, bilimsel bilginin gelişim sürecini inceleyen bir araştırma etkinliğidir ve tarihî bilgilerden yararlanarak bilimsel kuramların çeşitli dönemlerde doğuşu ve yayılışını, bilginlerin düşünce biçimlerini ve toplumsal kurumların gelişim sürecine etkilerini, felsefe, din ve sanat gibi diğer düşünsel etkinliklerle karşılıklı ilişkilerini, teknik bilginin oluşumundaki yerini, bireylerin günlük yaşamlarındaki değerini ve önemini sorgulayarak bilimsel etkinliği bütün yönleriyle tanımaya ve tanıtmaya çalışır.
Türe Tunçbay Nesiller boyunca benimsenerek halkımıza mal olmuş “Dedesi koruk yemiş, torununun dişi kamaşmış.” atasözü, genetik biliminin özünü ifade etmektedir. Genetik gibi kültür de her toplumda doğal olarak kuşaktan kuşağa aktarılır. Aynı dönemde yaşayan bireyler, ortak özellikler geliştirip gittikçe birbirlerine benzerler. Kişisel farklılıklar gittikçe azalır, toplum içinde etkileşim kolaylaşır ve sonuçta sınırlı görüşleri olan bir toplum ortaya çıkar. Gelenekler ve töreler, her ne kadar etkileriyle insanlara koruyucu bir ortam sağlasalar da oluşturdukları baskılarla bireyin toplum içinde farklılaşmasını ve kişiliğinin gelişmesini kısıtlarlar. Geleneksel akraba evliliklerindeki tutum da bunun en canlı örneklerinden biridir.
Öyle bir çağda yaşıyoruz ki eğitim, hızla ilerleyerek evrensel boyutlara ulaşmakta; uygarlık düzeyini yükseltmek isteyen toplumlar da bilimde eşitlik ve süreklilik sağlayabilen eğitim sistemini kabul etmekte ve uygulamaktadırlar. Ülke içinde bölgesel ayırımlar yapılmadığı gibi cinsiyet ayırımı da yapılmaksızın eğitim sistemini kabul edip uygulamaktadırlar.
Ülkemizin bazı bölgelerinde ise evrensel düzeyde bilgi edinme olanakları gelişmediğinden toplumumuz, gelişmiş ülkelerdeki gibi bilgileri paylaşamamış ve benimseyememiştir. Oysa biliyoruz ki sorunlarımızın çözümü ancak eğitim ve bilgiyle sağlanabilir. Ülkemizde hâlâ kadınların eğitim düzeyinin düşük olduğu, okuma yazma bilmeyen kadın oranının yüksek bulunduğu bir gerçektir. Kadınların eğitim almasının ise akraba evliliklerinin azalmasında önemi bilinmektedir. Kadınlar ve kızlarımızın kendileriyle ilgili kararlarını verebilecek düzeye ulaşmaları da ancak eğitimle gerçekleşebilir.
Bu kitap bahsi geçen eğitime katkıda bulunmak amacıyla kaleme alınmıştır. Bilim yolunda ilerlemeye faydalı olması dileğiyle…
Niyazi Karasar İlk yazım ve basımı 1986 yılında yapılan kitap, 2016 yılında yeniden yazıldı. Gerçek hayatın karar süreçlerinde etkili oldukları gözlenen bütün algısal iradeler bilimsel ilgi alanına dâhil edildi. Böylece hayatı bir bütün olarak anlama, açıklama ve kontrolde yaşanan bilimsel araştırma sınırlıklarının kaldırılması ya da hafifletilmesi amaçlandı.
Kitapta, birinci kesimde “Bilimsel İrade Algı Çerçevesi” ve “Araştırma Eğitimi”; ikinci kesimde araştırma probleminin tanımlanmasından rapor hazırlamaya kadar olan “Araştırma Süreçleri” temel kavram, ilke ve teknikleri ile bir bütün hâlinde sunulmaya çalışıldı. Bu şekli ile, kitabın hemen her alanda ve her düzeyde, araştırmaya ilgi duyanların, seçerek yararlanabilecekleri bir kaynak olması amaçlandı.
Rapor hazırlamanın ayrıntıları, Yazarın aynı algı çerçevesiyle hazırladığı ikinci yazım ile birlikte yirmi birinci basımı yapılan “Araştırma ve Yayın Etiği” ilaveli “Araştırmalarda Rapor Hazırlama” kitabında verildi.
Remzi Kıncal, Çavuş Şahin, Erdoğan Köse, Rüştü Yeşil, Salih Zeki Genç, Arif Özerbaş, Hasan Hüseyin Özkan, Hüseyin Hüsnü Bahar, Ramazan Özbek Araştırmanın temel amacı; tanımlamak, açıklamak ve keşfetmektir. Günümüz toplumlarında bu konulardaki ihtiyaç giderek artmaktadır. Bilimsel araştırmaya daha çok kaynak ayıran toplumlar, daha fazla ön plandadır. Dolayısıyla, bilgi toplumunun insanını yetiştirecek olan öğretmen adaylarının da bilimsel araştırmaya ilişkin gerekli yeterliliklere sahip olmaları bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan kitap, hem sosyal bilimler hem de fen bilimleri alanlarında öğrenim gören öğrencilere, bilimsel araştırma yeterliliklerini kazandırmayı amaçlamaktadır.
Bu kapsamda, aşağıdaki konular ayrıntılı bir biçimde irdelenmektedir:
• Bilim ve araştırma kavramları
• Sosyal bilimlerde ve fen bilimlerinde araştırmanın temel özellikleri
• Nicel ve nitel araştırma yöntemleri
• Bilimsel araştırma basamakları
• Araştırma modelleri
• Veri toplama yolları
• Verilerin analizi
• Rapor yazma
• Araştırma sonuçlarının kullanımı
• İnternette bilimsel araştırma
Mahmut Kartal Bu kitap, bilimsel araştırma yapanların ihtiyaç duyacağı istatistiksel hipotez testlerini tanıtma, anlatma ve kullanım şekillerini gösterme amacını taşımaktadır.
Hangi durumda hangi istatistiksel testin kullanılabileceğini bilmek önemlidir. İstatistiksel hipotez testi tekniğinin hem eldeki verilere hem de hipoteze uygun olması gerekir. Test tekniği yanlış seçilirse veya uygun seçim yapılmasına rağmen uygulama şekli yanlış yapılırsa varılan sonuç güvenilir olmaz. Bu şekilde bir hata ile karşılaşmamak için hipotez testi tekniklerinin iyi bilinmesi gerekmektedir.
En yaygın kullanılan parametrik ve nonparametrik hipotez testleri örneklerle ve kolay anlaşılacak bir sadelikte bu kitapta sunulmuştur. Örneklerin her biri bir araştırma konusuna ışık tutacak niteliktedir.
Özellikle yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin faydalanacağı bir eserdir.
Mustafa Akdağ Kitabın amacı; araştırmacılara nicel verilerin analizinde uygun bir istatistiksel test seçebilme, seçilmiş olan testi doğru işlem adımlarını takip ederek uygulayabilme ve analiz sonuçlarını açıklayabilme, yorumlayabilme becerilerini kazandırmaktır. Kitabın içeriğinin oluşturulmasında buna dikkat edilmiştir. İstatistiksel test seçimi, veri analiz sürecinin ilk ve önemli bir basamağıdır. Seçilen testin uygulanması ve devamında yapılan yorumların geçerliliği ve güvenilirliği doğru test seçimine bağlıdır. Bu nedenle, test seçimi ilk bölüm olarak ele alınmıştır. Her bölümde, o testin tercih edilmesindeki özel koşullar açıklanmıştır. Kitapta, Eğitim Bilimleri alanında yaygın bir şekilde kullanıldığı düşünülen parametrik testler ve parametrik olmayan testlere yer verilmiştir. Testlerin örnek uygulamaları Eğitim Bilimleri alanında araştırma konusu olabilecek problem durumlarına dayandırılmış, bununla ilgili üretilen veriler üzerinden analizler SPSS-21 programında yapılmıştır. Analiz çıktıları açıklanmış, bu çıktıların araştırma raporunda yer alabilecek örnek tabloları oluşturulmuş ve veriler yorumlanmıştır.
Kitapta detaylı teorik bilgilerden kaçınılmış, verilen örnek uygulamalar açıklamalarla desteklenmiştir. Analiz adımları ve yapılan açıklamalarda, araştırmacının karşılaşabileceği olası güçlükler olabildiğince göz önünde bulundurulmuş, başka birinden yardım almadan “kendi işini kendin gör.” anlayışına hizmet edecek bir yol izlenmiştir. Eserin, genelde Sosyal Bilimler özelde Eğitim Bilimleri alanında çalışan akademisyenlere, lisansüstü eğitim çalışmaları yapan araştırmacılara faydalı olacağı ve mükemmellik arayışı içerisinde olan öğretmenlerimizin öğretim sürecinde araştırma yaparken karşılaştıkları sorunları aşmada kendilerine yol göstereceği umulmaktadır.
Yalçın Karagöz, Sait Bardakçı Bilimsel bir araştırmada doğru bilgiye ulaşmanın yolu, mümkün olduğunca hatasız verilerin toplanmasından geçmektedir. Bu ise ancak bilimsel yöntemler kullanılarak geliştirilmiş, güvenilir ve geçerli ölçme araçlarının kullanılmasıyla mümkündür. Bu kitapta, güvenilir ve geçerli bir ölçme aracının geliştirilme süreçlerinin ayrıntılı olarak ele alınması amaçlanmıştır.
Kitapta, nicel bilimsel araştırmalarda kullanılan ölçme araçları olan anketlerin, ölçeklerin ve testlerin geliştirilme süreçleri SPSS ve AMOS çözümlü örneklerle ayrıntılı olarak izah edilmiştir. Ölçeklerin sahip olması gereken güvenirlik ve geçerlik türlerine yönelik örneklerin çözümü ve yorumlanması, kolayca anlaşılabilecek bir sadelikte sunulmaya çalışılmıştır. Yabancı bir dilde geliştirilmiş olan bir ölçeğin Türkçeye uyarlanması aşamalarına da ayrıca yer verilmiştir. Son bölümde ise nitel bilimsel araştırmalarda kullanılan veri toplama yöntemleri, üstün ve zayıf yönleriyle birlikte ele alınmıştır.
Bu kitap, başta ölçek geliştirme çalışmaları olmak üzere bilimsel araştırmalar yapan araştırmacıların ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrencilerin faydalanabilecekleri bir eser niteliğindedir.
Shamash Alidina Hayatınızdaki dengeyi yeniden kurmak için bilinçli farkındalığı kullanın…
Anksiyete, depresyon veya elden ayaktan düşüren bir ağrıdan mı muzdaripsiniz? Bu kitabı elinize almanın nedeni her neyse doğru yolda olduğunuzdan emin olabilirsiniz! Bu kitapta bilinçli farkındalığın gergin sinirlerinizi yatıştırmanıza, stres ve acıyı azaltmanıza, zihninizi dikkat çelici düşüncelerden arındırmanıza nasıl yardımcı olabileceğini ve yaşam denen bu gizeme dair algınızı nasıl yeniden canlandırabildiğini göreceksiniz.
• Bilinçli farkındalığın mucizelerini izleyin! Bilinçli farkındalığın anlamını kavrayın, bilinçli farkındalık meditasyonuna bir göz atın ve bilinçli farkındalığın beden ve zihni nasıl iyileştirebileceğini görün.
• Derin bir nefes alın! Anksiyete, depresyon, bağımlılık, stres, öfke ve yorgunlukla mücadele etmek için bilinçli farkındalık meditasyonunu kullanın.
• Daha mutlu hâlinize giden yol! Bilinçli farkındalığı olumlu duygular yaratmak üzere uygulamaya dair faydalı ipuçları sayesinde, mutluluğa giden kendinize ait yolu açın.
• Şükür tutumu geliştirin! Tutumların sonuçları nasıl etkilediğini keşfedin ve bilinçli farkındalığı hayatınıza dâhil etmek üzere kendinizi hazırlamak için problem çözmenin ötesine bakın.
• Bilinçli farkındalığa “ben”i katın! İş yerinde, hareket hâlinde veya gündelik stres kaynaklarıyla boğuşurken kendi bilinçli farkındalık rutininizi oluşturmanın pratik yollarını bulun.
Kitabı açın ve
• Bilinçli farkındalığın size gerçekten yardımcı olabileceği doğru ve denenmiş yolları,
• Engellerle baş etmek ve dikkat çelicilerden kurtulmak için tavsiyeleri,
• Fiziksel acıyla baş etmek için bilinçli farkındalığı kullanmanın yollarını,
• Bilinçli farkındalığın çocuklara nasıl öğretileceğini,
• Hoş olmayan duygulara yanıt vermenin yapıcı yollarını,
• Düşüncelerin gerçekler olmadığını hatırlamanın önemini,
• Bilinçli farkındalığın yaratıcılığı nasıl artırabileceğini inceleyin.