Edebiyat Araştırmaları \ 3-3
İsa Sarı Bu eserde, küçültme olgusu dilin çeşitli düzeylerindeki özellikleri göz önünde bulundurularak bütüncül bir yaklaşımla, farklı dil görünümleri ve türleri etrafında, Türkiye Türkçesi odağında ele alınmaya çalışılmıştır.
Küçültme olgusunun kaynakları, küçültmenin kategorik durumu, küçültmede bağlamın önemi, seslik değişimler/dönüşümler ve küçültme, diller arası etkileşimler ve küçültme gibi küçültmeyi doğrudan ilgilendiren temel konuların yanı sıra Türkçede küçültmenin nasıl işaretlendiği, hangi yöntemlerle gerçekleştirilip hangi sözcük türlerinde küçültme yapılabildiği, küçültmenin dil içi ve dil ötesi üst işlevlerinin neler olduğu, diğer dil mekanizmalarıyla ilişkisi ve küçültmede yeni eğilimler gibi pek çok husus bu çalışmanın odağında yer almaktadır.
Müberra Seydi Olumsuzluk, dilbilimde farklı dilbilimsel kategoriler temel alınarak, sentaktik ve semantik düzeylerde ele alınan bir konudur. Bu çalışmada, olumsuzluk kavramı verilerek kuramsal çerçeve çizilmiş, olumsuzluk literatüründeki konular karşılaştırmalı dil verileriyle örneklendirilerek genel olumsuzluk tipolojisi çıkarılmıştır. Bu tipoloji ile Türkçedeki olumsuzluk biçimleri tespit edilmeye çalışılmış ve elde edilen ilgili malzeme yorumlanmıştır. Türkçe için "tümcesel olumsuzluk” örneklem seçilmiş, tümcesel olumsuzluğu meydana getiren olumsuzluk ögeleri belirlenmiş, bu ögelerin birbiriyle etkileşimleri morfo-sentaktik ve semantik-pragmatik düzeylerdeki görünümleri verilerek incelenmiştir.
Brian Tomlinson Bu kitap, uygulamalı dilbilim alanında materyal geliştirmeyle ilgili güncel tartışma ve uygulamalara ilk odaklanan kitaptır. Bununla birlikte diğer alanların yanı sıra ikinci dil edinimi, kullanımbilim ve sözvarlığı gelişimine de odaklanmaktadır. Bu yeni yaklaşımla uygulamalı dilbilim kuramının / araştırmalarının ele aldığı iki ögeyi dil öğretimi için birbiriyle ilişkilendirmektedir.
Kitapta yer alan bölümlerinin her biri öncelikle ilgili teori ve ele almış olduğu konu alanıyla ilgili araştırma sonuçlarını sunmakta sonrasında ise materyal geliştirmeye dönük uygulanmalara değinmektedir. Her bir bölümde güncel teori ve araştırma sonuçları ele alınıp yorumlanarak, yayımlanmış çalışmalar ile yaklaşımlar arasındaki eşleşmeler analiz edilmekte ve sonrasında mevcut yaklaşımların materyal geliştirme uygulamalarına aktarılması örneklendirilerek sağlanmaktadır.
Bu kitap, hem materyal geliştirme alanında çalışan araştırmacılar için hem de uygulamalı dilbilim alanında çalışan araştırmacılar için temel kaynak konumundadır.
Brian Tomlinson, Birleşik Krallık'taki Leeds Metropolitan Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup ayrıca Japonya, Endonezya, Nijerya, Umman, Singapur, İngiltere, Vanuatu ve Zambiya'da çalışmış ve altmışın üzerinde ülkede sunumlar yapmıştır. Materyal Geliştirme Birliği'nin kurucusu ve başkanıdır. Materyal geliştirme, dil öğretimi ve edinimi konularında birçok makale ve kitap kaleme almıştır.
Aslı Aytaç Türk edebiyatı çalışmaları arasında kültüre dayalı araştırmalar önemli bir yer tutmaktadır. Bugüne kadar divan şiiri metinlerinin, özellikle de divanların, incelenmesiyle Osmanlı toplum ve kültür hayatına dair alana kazandırılan çok değerli çalışmalar yapılmıştır. Bunların bir kısmı müstakil olarak kültürel ve toplumsal yaşantıyı konu alırken bir kısmı da divan, seyahatnâme ya da mesnevi gibi edebî eserleri tetkik çalışmalarının bir bölümü hâlinde incelenmiştir. Çağının toplumsal hayatına ışık tutan tarihî bir belge olarak değerlendirilebilecek şehrengiz metinlerinin de toplumsal ve kültürel unsurlar yönünden değerlendirilmesinin edebiyatın yanı sıra sosyoloji, antropoloji, halk bilimi, psikoloji, tıp, tarih ve sanat tarihi gibi birçok alana yarar sağlayacağı düşüncesi, bu çalışmanın ilk adımının atılmasına vesile oldu. Şehrengiz metinleri; halkın günlük hayatı, yaşam biçimi ve sosyokültürel durumu hakkında bilgi veren tarihî vesikalardandır. Yazarının, üslubunda nispeten daha rahat olduğu, saraya kabul kaygısı gütmediği, bulunduğu çevreye dair gözlemlerini kişisel olarak aktardığı bu metinler hem özgün hem de tarihî, edebî, sosyal ve kültürel değeri yüksek kaynaklar arasında kabul edildiğinden alana şehrengiz türüyle ilgili toplumsal ve kültürel verilerin sınıflandırılıp derlendiği bir çalışma kazandırma çabası meydana geldi.
Ceylan Özdemir, Eda H. Tan Metreş, Emine Karabacak Kündem, Esra Elmacıoğlu, Esra Şölentaş, Gülhanım Bihter Yetkin, Güneş Sütcü, İmge Alpay, Mehmet Fırat Aramacı, Mehmet Özberk, Meliha Oskay Gökalp, Nuray Dönmez, Nurgül Özdemir, Onur Aydın, Orçun Alpay, Rabiye Özberk, Sevgi Ilıca, Svetlana Stomatova, Yasemin Gürsoy, Bütün dünyaca bilinen klasik edebiyat mirasından bir takım izler taşımasına rağmen XXI. yüzyıl Rus edebiyatının geleneksel edebiyattan oldukça farklı, kendine özgü bir yapısı vardır. Hızına yetişilemeyen modern yaşam, gelişen teknoloji ve küreselleşme gibi etkenler, günümüz okurunun beklentisine paralel olarak edebiyatı farklı bir boyuta taşımaktadır. Gerçekliğin göreceli hale geldiği, bilimkurgunun, postmodernizmin, yeraltı, postavangart ve popüler edebiyatın iç içe geçtiği XXI. yüzyıl Rus edebiyatında absürt ve agresif gerçeklik, kaotik, akışkan, tuhaf, eksik ve bazen de dağınık bağlantılarla okuyucuya sunulur.
Çok katmanlı alt metinleriyle, göreceli gerçeklik algısıyla, günlük yaşamın felsefi çıkarımlarıyla yepyeni eğilimlere kucak açan çağdaş edebiyatın çok yönlü, bol ödüllü ve en genç yazarları bu kitapta bir araya getirildi. XXI. yüzyıl Rus edebiyatının ülkemizde yeni yeni tanınmaya başlanan ya da henüz adı bile duyulmamış dinamik yazarları seçilerek öne çıkan birer eserinin Türk okuruna tanıtılması amaçlandı. Çağdaş edebiyatın oluşum temellerinin genel ama detaylı bir incelemesinin ele alındığı giriş yazısının ardından Arina Obuh'tan Vladimir Sorokin'e, Alisa Ganiyeva'dan Guzel Yahina'ya, Platon Besedin'den Dmitri Gluhovski'ye kadar günümüz Rus edebiyatına damgasını vuran genç yazarların modern ve sarsıcı sanatıyla buluşacaksınız bu kitapta…
İsmail Güleç, Engin Ömeroğlu Kültür etkileşimi (kültür aktarımı) bağlamında yabancılara Türkçe öğretimi konusunu bütünsel olarak ele alan ilk kitap özelliğine sahip Yabancılara Türkçe Öğretiminde Kültür Etkileşimi, alanda ciddi bir boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Kitap, sekiz bölümden oluşmakta ve her bölümde işlenen konuya ait teorik bilgiler verildikten sonra o konuyla ilgili kullanılabilecek teknolojik materyaller, otantik öğrenimle ilgili örnekler, oyunlar, şarkılar, filmler gibi uygulama örnekleri yer almaktadır. Bütün bu uygulamaların, dersi veren öğretmenlere kültür etkileşimi konusunda iyi birer model olacağı düşünülmektedir.
Kitabın; Türkçe eğitimi alanında çalışan araştırmacılara, akademisyenlere, Türkçe öğretmenlerine, Eğitim fakültelerinin Türkçe bölümlerinde okuyan öğretmen adaylarına ve yabancılara faydalı olması dileği ve ümidiyle…

Fatih Sakallı Tanzimat Edebiyatı ile başlatıp günümüze kadar getirebileceğimiz “Yeni Türk Edebiyatı” kavramı, 150 yılı aşan ve edebiyatımızda birçok yeniliğin, oluşumun ortaya çıktığı bir süreci karşılar. Bu eser, Türkiye’deki Eğitim Fakültelerinde, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümlerindeki Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı ve Türkçe Eğitimi Anabilim Dalında okutulan Yeni Türk Edebiyatı I-II, Çağdaş Türk Edebiyatı, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı ve Edebiyat Fakültelerindeki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerinde okutulan Yeni Türk Edebiyatı I-VI vb. dersler için hazırlanmıştır. Yeni Türk Edebiyatı alanında akademik çalışmalar yapan genç akademisyen bir kadro tarafından hazırlanan kitapta; Tanzimat Edebiyatı, Ara Nesil Edebiyatı, Servet-i Fünûn Edebiyatı, Fecr-i Âti Edebiyatı, Milli Edebiyat, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı ve 1980 Sonrası Türk Edebiyatı şeklinde adlandırılan dönemler, roman, hikâye, şiir, tiyatro ve eleştiri gibi türler etrafında ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Dönemlerin siyasi, sosyal ve kültürel yapılarının da değerlendirildiği kitapta ilgili dönemlerin edebiyat anlayışları genel özellikleri ile verilmiş, dönemin sanatçıları, dönemlerine eserleri ile sağladıkları katkı, eserlerinin listesi, Türk Edebiyatı içerisindeki yeri ve önemi üzerinde durularak Tanzimat’tan günümüze kadar Yeni Türk Edebiyatı’nın gelişim seyri gösterilmeye çalışılmıştır. Üniversite öğrencileri ve modern edebiyatımıza ilgi duyanlar için hazırlanan kitabın ilgililerine faydalı olmasını diliyoruz.
Ertuğrul Aydın Yerküre ve Edebiyat'ta yer alan her bir yazı, ayrı dikkat ve çalışmanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Edebiyat, kültür ve sosyolojiye yaslanan bu metinlerin hazırlanma, araştırma ve yazılma aşamaları birbirinden farklı tarz ve izler taşımaktadır.
Yerküre ve Edebiyat; bilim, sanat, edebiyat, portre, temalar, türler, dergicilik tarihinden bilgiler ile çeşitli yazar notlarından oluşmaktadır. Kendi içinde alt başlık ve bölümlere ayrılan bu kitapta; bilim tarihi, edebiyat tarihi ve teorisi, küreselleşme, eğitim, basın tarihi ve güzel sanatlara ilişkin bilgilendirmeler yer almaktadır. İnceleme-deneme-makale türlerinin kimi zaman iç içe kimi zaman da yan yana yer aldığı bu bilgilendirme metinleri, kültür tarihine birer ışık ve ayna tutma görevi üstlenmektedirler.
Kitaptaki “Bilim-Sanat-Edebiyat” üst başlıklı metinler, makale-deneme-köşe yazısı, hatta eleştiri formuna yakın duran anlatımlardır. Bu metinlerde, genel bilgiden çok öncelikli ve merkezî esaslar üzerinde durulmuştur.
Mehmet Kırbıyık Tarih boyunca insan denilen muammanın sırrı hep merak edilegelmiş; insanoğlu bu yolda, ilim dışı, yarı veya tam İlmî sayılabilecek birçok faaliyetin içinde kendini bulmuştur. Genel olarak fîrâset ilmi özelde de kıyâfet ve sima ilmi (ilm-i kıyafet, ilm-i sîmâ ve fizyonomi) diye adlandırılan bedendeki / yüzdeki sabit özellikleri esas alan bilgiyle -anlık değişebilen beden dili değil- insan ruhunun beden elbisesiyle örtüldüğü anlayışından hareket edilmiş; onun suretinden siretini, zâhirinden bâtınî vasıflarını yani dış görünüşünden ahlâkını, karakterini, iç özelliklerini anlamaya, tespit etmeye çalışılmıştır. Ez-zâhir unvânü'l-bâtın yani dışın içi gösteren bir ayna olduğu anlayışından hareketle insan yüzü ve bedeninin karakteri de yansıttığı kabul edilegelmiştir.
Vücut yapısının ahlâkla, kişilikle ilişkisinin tam anlamıyla inkâr edilemez ve muhtemel oluşu ile yetinilmemiş; bu öğretinin ara sıra çekince kaydı düşülse bile kesinleştirilmesi / doğrulanması adına birçok çalışma yapılmış, bu çabayla ileri sürülenlerin ispatı yoluna girilmiştir. Bu tür faaliyetler, 'erken dönemlerde sihir ve falcılık’ gibi görülürken sonraları gizli ilimlerden bir şube ya da sanat, ilim / bilim diye adlandırılmış ve bunların 'muteberi olduğu iddia edilmiştir. Hatta zaman zaman ilgileri olmasa bile tarih boyunca saygı duyulan isimler bu çalışmalarla alakalı gösterilmiş, onların toplum nezdindeki güvenirlikleri, itibarları ve nüfuzları üzerinden söz konusu çalışmalara yönelik itirazlara peşinen cevap verilmek istenmiştir. Özellikle insan yüzünün 'konuşan suskun" olduğu ve onun ancak 'mahir gözleri marifetiyle okunabileceği, hatta fizyonomiyi ancak 'güzel yüzlülerim anlamlandırabileceği bile iddia edilmiş böylelikle bazen ‘fizyognomi tapınağı’na herkesin sokulması istenmemiştir.