Dünya Dilleri \ 1-2
E. Zeynep Günal, Emine İnanır, Hüseyin Kandemir, Lada Aksüt, Leyla Çiğdem Dalkılıç, Mariya Sunar, Nazan Coşkun, Onur Şahin, Pelin Esen, Tuğba Günör Cezalar, idamlar, aflar ve sansürlerle geçen sancılı bir dönem olmasına rağmen 19. yüzyılın Rusya'nın edebiyatına çok cömert davrandığı bir gerçektir. Ülkenin ulusal kimliğinin son aşamasını tamamladığı bu çağda, dünya çapında tanınan, eserleriyle klasikleşen ve sanatsal zarafetin doruğuna ulaşan pek çok şair ve yazar doğar. 19.yüzyılın Rus edebiyatının “Altın Çağ”ı olarak adlandırılmasının nedenlerinden biri budur. “Altın Kalemler” başlığını taşıyan bu ortak çalışma bir edebiyat tarihi ya da eser analizi değil, başyapıtlarının kısmen gölgesinde kalan seçkin Rus yazarlarının yaşam öykülerini; 19. yüzyılın tarihsel, sosyolojik ve edebi arka planıyla birlikte aileleri, çocuklukları, yazarlığa ilk adımları hem sanat hem de kişilik bakımından olgunlaşma süreçleri, isyanları, tutkuları, aşkları ve hemen her alandaki mücadeleleri çerçevesinde anlatabilme çabasıdır. Çalışma içinde yer alan her bölüm, akademisyen yazarın kendi üslubu ve kendi seçtiği bilgilerle oluşturulmuştur.
Nevzat Kalay İletişim ve ulaşım teknolojilerinin insanları hem mekânsal hem de kültürel olarak birbirine yaklaştırdığı günümüzde ortak bir iletişim platformu eğiliminde olan İngiliz dilinde iletişim kurabilmek önemli bir bireysel beceri hâline gelmiştir. Bilim ve teknolojiyi yakalayarak ve üreterek refah düzeyine ulaşmaya çalışan ülkemizde bu beceri daha da önemli hâle gelmektedir.
Bir dilden başka bir dile çeviri yapmak zaman zaman zor olabilmektedir. Ancak doğru rehber ve yönlendirme ile bu süreç daha kolay ve anlaşılır hâle gelebilir.
İnsanların düşüncelerini İngilizce olarak yazılı ve sözlü bir şekilde ifade edebilmesini ya da İngilizce olarak yazılanları ve konuşulanları Türkçeye çevirebilmesini kolaylaştırmaya yönelik olarak hazırlanan bu kitap, konuya ilgi duyan herkese faydalı olacaktır.
Ahmet Hamdi Can, Esat Ayyıldız, Harun Özel, İhsan Doğru, Mesut Köksoy, Muhammed Mahmut Olçun, Serkut Mustafa Dabbagh, Turgay Gökgöz, Yakup Göçemen, Zafer Ceylan İnsanlık tarihiyle neredeyse eş zamanlı olarak ortaya çıkan vatan mefhumu, hayatın her alanında kendini hissettirirken bu alanların önemli bir parçası olan edebiyatın da her zaman ilgi odağında yer almıştır. Arap coğrafyası, tarih sayfalarında vatan işgali ve bağımsızlık sorunu yaşayanlar arasında adı en çok anılan topraklardandır. Sömürgecilik, işgal ve ihtilallerin uzun süre boy gösterdiği bu toprakların edebiyatları, hiç şüphesiz vatanla ilgili sorunlara kayıtsız kalmamış, edebiyatçılar mücadelelerini yazın sahasında kalemleriyle vermişlerdir. Bu kitapta; Mısır, Suriye, Lübnan, Libya, Filistin, Cezayir ve Irak gibi ülkelerin edebiyatlarına vatan işgali ve bağımsızlık sorununun ve istiklal uğruna verilmiş olan mücadelelerin nasıl yansıdığını, alanında uzman on araştırmacının kaleminden dokuz ayrı başlık altında farklı isim ve eserler örnekleminde göreceksiniz.
Lars Johanson This volume deals with the typology of verbal aspect in the languages of Europe in a wide geographic sense, stretching from the Ural Mountains and the Caucasus to the western periphery. European languages include representatives of the Indo-European language family, several Turkic and Finno-Ugric languages, the Mongolic language Kalmyk, the Semitic language Maltese, the languages of the Caucasia, and Basque without relatives. These European languages show remarkably similar aspect types, which are described in Lars Johanson's insightful typological framework, originally applied for the description of the Turkish verbal system. The volume contains a comprehensive list of Lars Johanson's publications on aspect with special focus on Turkic languages.
Nevzat Kalay Basic Vocabulary is a vocabulary book for elementary to intermediate level learners of English. It is designed for both classroom and self-study use.

Basic Vocabulary
• Includes words from the New General Service List.
• Systematically presents the most common and important basic words.
• Presents collocations in which the target words are used.
• Offers a variety of activities to build vocabulary.
Salim Razı - Nalan Razı - Gülay Erdem - Nalan Bayraktar Balkır - Mustafa Tekin

Campus Grammar üniversite öğrencileri ve gençlere Avrupa Konseyi Dil Projesi “Common Erupean Framework” (CEF) A1 seviyesinde dil eğitimi vermeyi amaçlayan Campus Life kitabını bütünleyen bir çalışmadır. Konu başlıkları üniversite müfredatıyla uyumlu olan kitaptaki konular,karakterler Socrates programıyla Türkiye’yi ziyarete gelen öğrencilerden oluşmaktadır. Ziyaret ortamı Türk örencilerininkine benzer bir biçimde hazırlanarak İngilizcenin yüksek bir motivasyon ile öğrenilmesini sağlamaktadır. 20 modülden oluşan kitapta Workbook ve Tape Scripts mevcuttur.

Dinçay Köksal Campus Life A1 üniversite öğrencileri ve gençlere Avrupa Konseyi Dil Projesi “Common Eropean Framework” (CEF) A1 seviyesinde dil eğitimi vermeyi amaçlamaktadır. Konu başlıkları üniversite müfredatıyla uyumludur. Kitaptaki karakterler Socrates programıyla Türkiye’yi ziyarete gelen öğrencilerden oluşmaktadır. Ziyaret ortamı Türk örencilerininkine benzer bir biçimde hazırlanarak İngilizce’nin yüksek bir motivasyon ile öğrenilmesini sağlamaktadır. 20 modülden oluşan kitapta Workbook ve Tape Scripts mevcuttur.
Müge Gündüz Since the 1980s, CLT, which is based on communicative competence theories, has had an enormous effect on the field of L2 teaching and learning. British language education in the 80s was substantially influenced by the emergence and promotion of the ‘communicative approach’. Educators and applied linguists all shared a commitment to ‘language in use’, and to a view of ‘communicative competence’ as the ultimate objective of FL teaching. This book explores the language teaching and learning cultures in English and Turkish secondary schools in order to compare the communicative orientations of language classrooms in both contexts. Investigating communicative language teaching in language classrooms in England might provide interesting results, especially for educators and professionals in Turkey, who have been concerned with developing students' communicative skills.
Gürsel Aytaç Alman dilinde eser veren edebiyatların; Federal Alman, Demokratik Alman, Avusturya ve İsviçre edebiyatlarının önemli temsilcileri ve eserleriyle ele alındığı çalışmada, pluralist edebiyat tarihi metoduyla akımları, yazarları ve eserleri, tarihi, felsefi, sosyolojik, kültürel etmenlerin bileşkesi halinde yorumlanarak tanıtılmaya çalışılmıştır. Üniversitelerimizin Alman dili ve edebiyatı öğrencilerinden başka edebiyat meraklılarına da faydalı olacaktır.
Dinçay Köksal Bu kitap, yabancı diller bölümlerinde okutulan Çeviri derslerinde öğrencilerimize ve öğretmenlerimize tarih boyunca çeviri kuramlarının gelişmesine katkıda bulunan bilgin , düşünür, yazar ve bilim adamlarının çeviri konusundaki görüşlerini aktarmak, çevirinin kuramsal sorunlarını eşdeğerlik kavramı altında tartışarak bu konuda çözümler önermek, çeviri sürecinde yer alan işlemleri ve çeviri ürünü değerlendirmede dikkat edilmesi gereken özellikleri vurgulamak amacı ile yazılmıştır. Kitabın, ülkemizde çeviri alanında çalışan akademisyen, öğrenci ve araştırmacılara kaynak olacağı inancıyla sizlere sunuyoruz.
İlhami Sığırcı Çevirinin doğuşu en az dillerin doğuşu ve farklılaşması kadar insanı büyülemiştir. İlk yazının bulunması, alfabenin nasıl oluştuğu insanlığın hep ilgisini çekmiştir. İlk dilin nasıl doğduğu, binlerce dilin nasıl çoğaldığı ve insanlığın tek bir dili kullanamaması sorusu ise hâlen önemini yitirmemiştir.
Bütün bunlar arasında insanın konuşması, yazmaya başlaması ve dillerin çoğalması beraberinde çeviri ve yorum sorunlarını getirmiştir. Bundan sonra artık çeviri nasıl yapılıyor, niçin yapılıyor, çevirmek olası mıdır, çeviride anlam nasıl oluşuyor, metnin anlamı nerede, çeviride neyi çeviriyoruz, çevirideki yoruma bilimsel bir yöntem sunulabilir mi soruları başlangıçtan itibaren hep sorulagelmiştir.
Bütün dünya dillerinden hareketle Âdem’in diline, kök dile ya da kusursuz dile yeniden çeviriler yoluyla erişilebilir mi, diller arasındaki farklılıklar aşılabilir mi, bütün dillerin dili olacak ortak bir dil, dillerin üst dili yaratılabilir mi, gelecekte insanlık Babil’de yaşanmış olan dillerin çoğalmasını tersinden yaşayabilir mi? Bütün bu sorulara verilen yanıtlar, bu çalışmanın ana eksenini oluşturmaktadır. Çeviri Felsefesi adlı bu çalışma hem çeviri yapmanın düşünsel arka planını anlamak isteyen okurlar için hem de çevirinin nasıl yapılması ve kusursuz çeviriye nasıl ulaşılacağı konusunda düşünenler için bir başvuru kaynağı niteliği taşıyor.
Emrah Eriş, Esra Uluşahin, İhsan Doğru, Mustafa Dolmacı, Nesrin Şevik, Ümit Gedik, Yeşim (Sönmez) Dinçkan, Yonca Gül Uğurlu Çeviri olgusu, günümüz bilim dünyasında her disiplinin gelişim, iletişim, etkileşim adına çalışmalarında başvurduğu çok boyutlu bir alandır. Bu çok boyutluluk ise beraberinde kuramsal ve kavramsal bağlamda karmaşıklığı getirir. Çeviribilimsel çalışmalarda ele alınan kuramların birbirinden ayrıştığı ya da benzeştiği hususları, sorunsal ve çözümsel bağlamda ortaya konan pratikleri okurun mukayeseli okuma yaparak zihninde netleştirmesi amacıyla geliştirilen bu kitapta; kültürel kuramlardan feminist çeviri, çeviride metinlerarasılık, çevirmen görünürlüğü/görünmezliği, metin türleri, skopos kuramı, çeviride dilbilimsel kuram ve eşdeğerlik gibi çeviribilim çalışmalarında sıklıkla ele alınan temel kuramlardan yedi farklı kuram üzerine yedi farklı çalışma yer almaktadır. Uygulama alanlarıyla da somutlaştırılan bu çalışmalar, çeviribilim ile ilgilenenlere ve çevirmenlere hem kuramsal bağlamda bilgi vermekte hem kuramların uygulanmasına dönük örnekler içermekte hem de çevirmenlere yöntemsel açıdan fikir sunmaktadır.

Alev Yemenici, Emrah Eriş, Esra Uluşahin, İhsan Doğru, Mustafa Dolmacı, Nursen Durdağı, Okan Arslan, Onur Duman, Serhan Dindar, Ümit Gedik, Yeşim (Sönmez) Dinçkan, Yonca Gül Uğurlu “Dil, gönlü yüzdüren gemidir. Toplumun da gönlü var; toplumun gönlünün adı da kültürdür.” diyen Oktay Sinanoğlu, kültürün toplumun temeli olduğunu vurgular. “Kültür her şeyi okuyup unuttuktan sonra aklınızda kalanlardır.” diyen André Gide, kültürün bir toplumun kimliği, yaşayış ve düşünme tarzı olduğunun altını çizer. “Güvendikleri bir şeyleri var. Bu güvendikleri şeyin adına ne diyorlardı? Ona kültür diyorlar; onları keçi çobanlarından ayırt eden şeymiş bu.” sözüyle Nietzsche, kültürün özgünlüğüne dem vurur. “Kültürün ilk basamağı, ana dilini iyi konuşmak ve iyi yazmaktır.” tümcesi ile Peyami Safa, kültür-dil ilişkisinin altını çizer. “İnsan için kültür, vücut için ekmek kadar lazımdır.” diyen Cicero da hem birey için hem toplum için kültürün hayati önem taşıdığını anlatır. “Memleketimizi, toplumumuzu gerçek hedefe, mutluluğa eriştirmek için iki orduya ihtiyaç vardır; biri vatanın hayatını kurtaran asker ordusu, diğeri milletin geleceğini yoğuran kültür ordusu.” diyen ulu önderimiz Atatürk ise kültürün her çağda toplumsal gelişim için yapı taşı olduğunu öğütler.
Günümüz toplumunda kültür, gerek akademik gerek günlük yaşamda hemen hemen herkesin zikrettiği, başvurduğu bir olgudur. Bu çalışmanın amacı, çeviri-kültür ilişkisini, çevirmen kimliğini, yazılı ve sözlü çeviride kültürel boyutu, çeviride kültürel unsurların aktarımında yaşanan zorlukları, çevirinin kültürel benzerlikleri, farklılıkları ortaya koymada etkili bir kültür tanıtım aracı olduğunu göstermektir. Çeviride kültürün öneminden bahsedilen ve çevirinin kültürel boyutuna dikkat çekilerek kültürel perspektiften ele alınan bu kitabın; çeviribilime, yazılı ve sözlü çeviriyle ve çeviribilimle ilgilenen herkese katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Caner Çetiner, Mehmet Dudar Canlı, Mehtap Aral, Mustafa Dolmacı, Nazan Müge Uysal, Nazan Müge Uysal, Özgür Şen Bartan, Selim Ozan Çekçi, Sinem Sancaktaroğlu Bozkurt, Ulvican Yazar, Yonca Gül Uğurlu, Zekeriya Hamamcı, Zeynep Başer Günümüz çeviri sektörüne çevirmen adaylarının alanına hâkim profesyoneller olarak girebilmeleri için çevirmen edinçleri, çeviri teknolojileri, sözlü çeviri, yazılı çeviri ve çeviride kaliteyi arttırmanın yolları üzerine hem kuramsal hem uygulamalı çalışmaların yanı sıra süreç odaklı çeviriye ruhdilbilimin katkıları, yazın çevirisi, alt yazı çevirisi ve web sitesi yerelleştirmesindeki kültürel unsurların çevirileri için kullanılabilecek çeviri stratejilerini ele alan iki kısım ve on bölümden oluşan Çevirmen Eğitiminde Güncel Yaklaşımlar ve Uygulamalar başlıklı bu kitabın, çeviribilim araştırmacıları, sözlü ve yazılı çevirmenler, çeviri editörleri ve çevirmen adayları için çeviri edimine her düzeyde ışık tutan bir eser olmasını ve çeviribilim üzerine yeni çalışmalara ufuk açmasını umut ediyoruz.

In this book titled Current Approaches and Practices in Translator and Interpreter Training, theoretical and practical approaches to topics including translator and interpreter competences, translation technologies, ways to increase translation quality as well as contributions of psycholinguistics to process-oriented translation, strategies to be used for translation of cultural items in literary translation, subtitle translation, and website localization, and contributions of Translation Studies to Applied Linguistics are presented in 10 chapters divided into two main parts. We hope that this book will shed light on translation and interpreting competences for those dealing with the act of translation at any level besides paving the way for further research on Translation Studies.
Vedat M. İNCE Turizm dünyasında yaygın olarak kullanılan ortak yabancı dillerden birisi de Almancadır. Bu nedenle, ülkemizde turizm sektöründe Almanca bilmek bir ayrıcalık konumundadır. Bu kitap, turizm sektöründe çalışacak kişilerin Almancayı daha verimli kullanabilmesi amacıyla hazırlanmıştır. 12 üniteden oluşan bu kitap, A1 yani “Anfänger” düzeyinden başlamaktadır. Konular, sektörün beklentilerine hitap ettiği gibi İKMEP (İnsan Kaynaklarının Mesleki Eğitim Yoluyla Geliştirilmesi Projesi) içeriklerini de kapsamaktadır.
Muğla Üniversitesi Milas Sıtkı Koçman MYO'daki 10 yıllık ders deneyimlerimize göre şekillendirdiğimiz bu kitabın en önemli özellikleri şunlardır:
1. Ağırlık noktasını konuşma kalıpları, kelime hazinesi ve temel diyaloglar oluşturmaktadır.
2. Görselleri hem sınıf içinde hem sınıf dışındaki faaliyetlerde öğretim elemanına ve öğrencilere yardımcı olacak ve yükünü hafifletecek niteliktedir.
3. Konu anlatımları ve yönergeler Türkçe açıklamalarla birlikte verilmiştir.
4. Kelime hazinesi, Almanca konuşan bir turist karşısında ihtiyacı karşılayacak zenginliktedir.
5. Dil bilgisinin ağır konuları yerine daha temel konulara yer verilmiş, detaya girilmemiştir.
Turizm branşında eğitim veren fakülte, meslek okulu ve meslek yüksekokullarındaki Almanca derslerinde kullanılabilecek olan bu ders kitabıyla amacımız, öğrencilerimize ihtiyaç duyacakları konuşma kalıpları, kelime hazinesi ve dil bilgisi becerilerini kazandırmaktır.
Bir başka amacımız da yabancı dil öğrenmenin bir kabus değil, ehil eğitimciler, istekli öğrenciler ve uygun ders kitabıyla bir eğlence olabildiğini göstermektir.
Tolga Gündoğdu Es ist höchste Zeit, auch im Bereich der universitären Lehre auf das digitale Zeitalter zu reagieren und konkrete Änderungen ins Leben zu rufen, mit denen das angehende schulische und universitäre Lehrpersonal auf die Herausforderungen des 21. Jahrhunderts kompetenzorientiert vorbereitet werden kann. Am effektivsten ist es, wenn man bereits während der LehrerInnenausbildung an Hochschulen damit beginnt, bestimmte zukunftsorientierte Kompetenzen zu vermitteln.
Denn es ist inzwischen unumstritten, dass die neue Generation der Jugendlichen und Kinder anders liest, schreibt, spricht und lernt. Sie erwarten und bevorzugen eine besondere Art und Weise der Wissensdarbietung, die sich so nah wie möglich ihrer Lebenswelt anpasst. Je größer die Distanz zur nun überwiegend digital gestalteten Lebenswelt der jungen Generation ist, desto schwieriger scheint es, ihr neues Wissen zu unterbereiten.
Vor diesem Hintergrund beschreibt dieses Buch aufbauend auf dem ‚digital storytelling'-Ansatz, die Entwicklung einer methodischen Herangehensweise, mit der eine erfolgreiche und gewinnbringende Vermittlung digitaler und mediendidaktischer Kompetenzen erreicht werden kann. Gemäß dieser Zielsetzung werden praktische Hinweise zur Schulung notwendiger digitaler Kompetenzen des 21. Jahrhunderts präsentiert und situationsorientiert mit konkreten Beispielen bereichert, wobei der ‚digital storytelling'-Ansatz als roter Faden der Methodik fungiert.
Das Werk richtet sich insbesondere an Lehrbeauftragte, DozentInnen und TrainerInnen, die für die Ausbildung und Vorbereitung von FremdsprachenlehrerInnen verantwortlich sind.
Saman Hashemipour Discrimination is Evil: Essays on Literary Masterpieces is a collection of essays about gender and racial discrimination. A broad range of literary works helps to discuss the evilness of discrimination in every aspect. William Shakespeare, Mark Twain, Henry James, Harper Lee, Elif Shafak, Ahmet Ümit, Muriel Maufroy, and Saideh Ghods are British, American, Turkish, and Persian authors whose works are discussed. Othello, The Merchant of Venice, The Adventures of Huckleberry Finn, The Turn of the Screw, To Kill a Mockingbird, Forty Rules of Love, The Dervish Gate, Rumi's Daughter, and Kimya Khatoon are studied through different perspectives that transcend literary approaches to cite equality of rights among sexes and races.
Arzu Çevirgen, Burcu Şimşek, Kübra Kangüleç Coşkun, Kübra Vural Özbey, Özden Dere, Özlem Özmen Akdoğan, Ulaş Özgün, Zeynep Z. Atayurt Fenge Edebiyat ve Kültürde Korkunun 8 Hâli başlıklı bu kitap, "Korku nedir?", "Korku insan yaşantısını nasıl etkiler?" gibi sorulara cevap bulmak amacıyla edebî ve kültürel metin incelemesi yapan bir çalışmadır. Farklı yüzyıllardan seçilmiş örneklere ışık tutan yazılar, korku izleği çerçevesinde okuru aydınlatıcı ve düşündürücü niteliktedir. Geniş bir yelpazede ele alınan metin incelemeleri, korkunun değişmekte olan hâllerini okura sunarken okur ve metin yazarı arasında köprü kurulmasına da aracılık eder. Her biri nitelikli akademik değer taşıyan yazılar, bir duygulanım türü olan korkunun bazı bireysel ve toplumsal durumlarda kaçınılmaz olduğunu ve çoğunlukla üzerinde düşünülmesi gereken durumlara yol açtığını gözler önüne serer.
A. Deniz Bozer, A. Pelin Şahin Tekinalp, Aslı Değirmenci Altın, Aytül Özüm, Canan Koca, Emine Seda Çağlayan Mazanoğlu, Gonca Gökalp Alpaslan, Hande Seber, İmren Yelmiş, Merve Sarı, Metin Yüksel, Nazile Kalaycı, Nurten Birlik, Özge Özbek Akıman, Özlem Aydın Öztürk, Pınar Taşdelen Bu kitapta; Türkiye'nin çeşitli üniversitelerinin farklı disiplinlerinden araştırmacılar, yalnızlık konusunda düşünce ve incelemelerini paylaşmaktadırlar. Yalnızlık, kimileri için bir tercih kimileri içinse bir sorun olmuştur ve içinde bulunulan bu günlerde hem toplumsal hem de bireysel açıdan farklı zeminlerde dile getirilen bir durum olmaya devam etmektedir. Bu kitap; edebiyattan felsefeye, tarihten spor bilimlerine yalnızlık izleğinin ifade bulduğu konuları okura sunmaktadır. Yalnızlığın 16 hâliyle ilgili bu yazılar; yalnızlığın ne olduğu, nasıl yaşandığı gibi sorulara cevap arayan incelemelerdir. yalnızlık nedir, nasıl yaşanır sorularına cevap arayan incelemelerdir. Her yazıda yalnızlık tanımı ve yaşantısı konusunda okur, kendine ait veya yaşadığımız dünyaya ait bulgular ve sorular bulacaktır. Son iki yıldır salgın sebebiyle çoğu insan yalnızlığı olabilecek tüm boyutlarıyla yaşadı ve yaşamaktadır. Bu kitap, bu bağlamda okura güncel yaşantısı ile ilgili de pek çok fikir sunmaktadır. Yalnızlığınız sadece bu kitabı okurken gereken ve hissedeceğiniz yalnızlık olsun.
Vedat Martin İNCE Günümüzde, dünyada yaygın olarak kullanılan ortak yabancı dillerden birisi de Almancadır. Türkiye’ye her yıl milyonlarca Alman veya yabancı dili Almanca olan turist gelmektedir. Bu nedenle, ülkemizde Almanca bilmek bir ayrıcalık konumundadır; ancak buna rağmen bu ihtiyacın karşılanabileceği eğitim kurumlarında, yerli imkânlar ile üretilmiş eğitim malzemesi yok denecek kadar az ve olanlar da temel iletişim amacıyla kullanılmasını öğretmek açısından çok yetersizdir. İşte bu nedenle “Eisberg” adlı kitap hazırlanmıştır.
1. Kitabın ağırlık noktasını konuşma kalıpları, kelime hazinesi ve temel diyaloglar oluşturmaktadır. Bunların yanında dil bilgisi de ihmal edilmemiştir.
2. Görsel malzemeler hem sınıf içinde hem sınıf dışındaki faaliyetlerde öğretim elemanlarına ve öğrencilere yardımcı olacak ve onların yükünü hafifletecektir.
3. Konu anlatımları ve yönergeler, Türkçe açıklamalarla birlikte verilmiştir.
4. Kelime hazinesi, temel ihtiyacı karşılayacak kelimelerden oluşmaktadır.
5. Dil bilgisinin ağır konuları yerine, daha temel konulara yer verilmiş; detaya girilmemiştir.
Hakan Göçmen Serinin 3. kitabı olan
“SPactivities – Advanced”, ileri seviyedeki öğrencilerin İngilizce konuşma becerilerini geliştirmeye yönelik aktiviteleri içermektedir. Bu kitapta ileri düzeye gelmiş öğrencilerin, dil bilgisel olarak zaten çok fazla eksiği olmadığı varsayılarak, konuların içeriğinde ilk iki kitabın aksine herhangi bir dil bilgisel odak noktası bulunmamaktadır. Bunun yerine aktiviteler tamamen “dilde akıcılığa” yöneliktir. Seçilen konu başlıkları müzik, sinema, internet, spor, eğlence, eğitim vb. üzerinde konuşulabilecek birçok konudan oluşmakta ve konuların herkese hitap etmesi sayesinde öğrencilerin ders içi katılımını oldukça artırmaktadır. Kitapta ayrıca “Idioms and Expressions” başlığı altında İngilizcede günlük hayatta sürekli kullanılan deyimler ve ifadeler açıklamalı ve örnekli olarak ayrı bir bölüm halinde yer almaktadır.
Konuşma becerileri üzerine hiçbir kaynağın yazılmadığı ülkemizde tüm seviyeler üzerine hazırlanmış tek kaynak olan “SPactivities” serisinin her kitabı, sınıf içi motivasyonu yükseltmek ve İngilizce derslerini eğlenceli ve dinamik bir atmosfere dönüştürmek isteyen öğretmenlere kesinlikle önerilir.

SPactivities offers:
A simple well-organized format
A varied range of classroom activities for practising oral English

SPactivities includes:
Lots of engaging and interesting topics which draw students into a variety of diverse subjects ranging from “Movies” to “Hobbies”, including “Social Issues”
A list of everyday idioms and expressions with clear definitions and examples

SPactivities is recommended for:
More advanced english language learners who want to develope conversation skills and improve fluency
English teachers who want to raise general learner motivation and make the English language classroom a fun and dynamic place
Emrah Atasoy “In this book, Emrah Atasoy traces the protagonists of three important but neglected twentieth century dystopias, as they move from innocence (ignorance) regarding the worlds in which they live to an awareness (knowledge) of how they are oppressed. In doing so he reveals the utopian potential of dystopian narratives, demonstrating that while knowledge and understanding are not enough to overcome oppression, they are necessary for hope.”
Lyman Tower Sargent, Professor Emeritus of Political Science, University of Missouri-St. Louis, USA.
“Emrah Atasoy’s study combines a thorough overview of the development of the dystopian genre with an original and impressive close reading of three significant novels. By examining the journey motif and certain binary oppositions that are characteristic of the genre and of its totalitarian societies, Atasoy demonstrates the protagonists’ understanding of the manipulative nature of the system. Such epistemological warfare allows them to move from institutionalized ignorance to ‘experience and the possibility of utopian hope.’”
Raffaella Baccolini, Professor of English Literature and Gender Studies, University of Bologna, Italy.
“Emrah Atasoy’s book makes an important contribution to the field of literary dystopian studies. Drawing on an impressive body of knowledge and research, this work offers a valuable overview of the subject. The chapter on Anthony Burgess is an exemplary piece of work, with a detailed discussion of the theology which underpins The Wanting Seed. Everyone who takes a serious interest in dystopian literature will want to read this book.”
Andrew Biswell, Professor of Modern Literature, Manchester Metropolitan University, UK.

This book focuses on the transition from innocence and ignorance to experience and knowledge in dystopian fiction, revealing that truth and knowledge in Katharine Burdekin's Swastika Night, Anthony Burgess's The Wanting Seed, and P. D. James's The Children of Men are fictional constructs. These critical dystopias show characters' journeys from ignorance to experience as a process of epistemological warfare. The protagonists' initial ignorance is shattered through various symbolic transformations, increasing the utopian undertone within these examples of critical dystopia. The open-ended structure of these texts reinforces the hope of the utopian impulses and of revisionary epistemologies that might lead to more just, meritocratic societies.
Fatma Kimsesiz This book serves as a guide for English teachers who teach at the pre-school and primary school levels, for preservice teachers who will teach English to young learners after graduation, and for bilingual parents who want to review pedagogical sources and practical samples, particularly for following an effective route in teaching English to young learners. The book introduces key concepts through definitions, explanations, and theoretical information with implementable and accessible activities and samples that can broaden the limits of classroom learning. Literally, the book presents general information about theoretical considerations relevant to the nature of language, syllabus design for English lessons and commonly used methods in teaching English to young learners with practical samples. Plus, techniques, principles, and materials needed to develop language skills in foreign language teaching and to improve vocabulary are focused. Exploring how to teach grammar in a comprehensible and remarkable way, classroom management, assessment techniques and the relationship between the language and culture in teaching English to young learners are also addressed. Last but not least, the book aims to encourage language teachers to consider interesting ways to make their classroom more colourful when teaching English as a foreign language to young learners.
Nevzat Kalay Focus on Phrasal Verbs is a reference and practice book for intermediate and advanced level learners of English who want to improve their knowledge of phrasal verbs in English. The book contains a large number of phrasal verbs essential for examinations such as YDS, YÖKDİL, YDT, TOEFL, and IELTS.
Key features:
• Comprehensive coverage of phrasal verbs
• Turkish translations of sample sentences
• Consolidation in numerous tests
• Ideal for self-study or classroom use
Esra Şölentaş, Hakan Saraç, Kamile Sinem Küçük, Kübra Çağlıyan Şakar, Mehtap Yılmaz, Muhammed Taşkesenligil, Olga Nikolayevna Grigoryeva, Onur Aydın, Pınar Turan Özdemir, Reşat Şakar, Selin Tekeli, Svetlana Stomatova Gelenek, görenek, inanç ve kaideler kültür kavramının önemli ve vazgeçilmez unsurlarındandır. Kültürel bir miras olarak geleneklerin ait olduğu toplum üzerinde büyük bir etkisi vardır. Kadim bir millet olarak Rusların da, kökleri çok eskilere dayanan ve buna da sıkı bir şekilde bağlı oldukları güçlü bir gelenek yapısı bulunmaktadır.
Köklü Türk-Rus ilişkilerinin XXI. yüzyılda daha pozitif bir ivme kazandığı günümüzde, Rus milletini gelenekleriyle daha yakından tanımak amacıyla hazırlanan bu kitapta; Rusların doğum, ölüm, düğün, giyim-kuşam, yeme-içme vb. gibi gelenekleriyle Maslenitsa, Paskalya gibi dinî ve millî bayramlarına dair bilgiler ele alınmakta, ayrıca Rus mitolojisi, Rus aile yapısı, Ruslarda dostluk kavramı, selamlaşma gelenekleri, Rusların batıl inançları gibi gelenekle ilgili birçok kültürel ögeye de yer verilmektedir.
Bu kitap, ülkemizde Rus kültürü alanındaki büyük bir boşluğu doldurarak hem ders kitabı olarak hem de karşılaştırmalı kültürel çalışmalar yapan araştırmacıların yararlanabileceği bir kaynak niteliğindedir.
Nevzat Kalay


Bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği günümüzde çevirinin önemi gün geçtikçe daha da artmaktadır. Bu önemi yakalayabilecek yeterlilikte çeviri yapabilmek ise hem iş hem de eğitim hayatımızda gelişimimizin dinamosu olacaktır. Bu doğrultuda iyi çeviri yapabilmek için her şeyden önce iki dilin yapısının ve özellikle de kültürünün çok iyi bilinmesi gerekir. Buradan hareketle çeviriye bir kültür meselesi olarak bakmak sanırım yanlış olmayacaktır.


 


Bu çeviri sözlüğünde sosyal bilimlerde yaygın olarak kullanılan kelime ve özelliklede kelime gruplarına yer verilmiştir. Bu sözlük ile kullanıma sunulan kelime ve kelime grupları dilin yapısını yansıtmanın yanında dilin ait olduğu kültürü de yansıtmakta, kullanıcılara sağlıklı çevirilerin yapılabileceği uygun bir zemin hazırlamaktadır. Uzun yılların birikimi olan bu sözlükten sadece çeviri ile ilgilenenler değil İngilizceyle uğraşan herkes faydalanabilir.

Sema Koçlu Teknolojinin hızla yol kat etmesi küreselleşmeyi beraberinde getirerek dünyadaki gelişmelerden haberdar olabilmeyi ön plana çıkarmıştır. Haber ajansları ve uluslararası medya kuruluşları (çok dilli kanallar) bu noktada önemli rol oynamaktadır. Farklı dillerin konuşulduğu dünyamızda, haber üretiminde haber çevirileri karşımıza çıkmaktadır. Her çeviri türünde olduğu gibi haber çevirilerinde de birtakım etkenler metin içeriklerinin değişmesine sebep olabilmektedir. Bu çalışmada, uluslararası medya organlarında çeviri sürecini ve rolünü anlayabilmek için birkaç aşamadan oluşan bir yol izlenmiştir. Önce medya kavramına tarihsel bir bakış atılmıştır. Ardından önemli birkaç uluslararası medya organı tanıtılmıştır ve bunların ikisiyle mülakat gerçekleştirilmiştir. Bunlara ek olarak sonraki aşamalarda haber analizinde yardımcı olacağı düşünülen medya ve iletişim kuramları ve çeviribilim kuramları tanıtılmış ve karşılaştırılmıştır. Bunlardan elde edilen sorular ise çeviri alanında eğitim almış, almaya devam eden ve çeviri eğitimi verilen üniversitelerde görev alan Y ve Z kuşağı haber tüketicilerine bir anket çalışması ile yöneltilmiştir. Bunların hepsinden elde edilen sonuçlar ise belli bir haberin farklı dillerdeki sunuluşlarının betimsel analizinde kullanılmıştır.
Bu çalışmada nitel ve nicel araştırma yöntemleri içeren bütünsel bir yaklaşım benimsenmiştir. Yarı yapılandırılmış mülakat tekniğinin kullanılması, betimsel bir analizin gerçekleştirilmesi ve anket sonuçlarının analizi için SPSS programından faydalanılması, çalışmanın karma bir yöntemle ele alındığının bir göstergesidir.
Victoria Bilge Yılmaz In the world swarming with such issues like wars, ecological disasters, and lack of fresh water, famine, child labour and death, gender hierarchies, and serial murderer viruses, maybe the only thing that helps people endure and survive is humour. Humour is an indispensable element of a human life. It is, indeed, some kind of a cure for human beings' survival in a desolate world replete with grand issues that harm people psychologically and spiritually.
Being aware of humour's potential strength to change people's mood, ancient Greek philosophers, literary critics, poets and writers from all ages conceptualised and employed humour in their works. The aim of this study is to provide a brief overview of the concept of humour throughout ages from ancient eras to the modern day. Furthermore, it provides some examples of literary works from English and Russian literature and scrutinises various tools and functions of humour in these works.
A versatile poet of the Restoration period and an heir to Milton's talents, John Dryden (1631-1700) exhibits his confidence in an employment of humour in his works. Dryden draws political portraits through his refined technique and supreme control of verses.
Russian literature cannot be defined without Anton Chekhov (1860-1904), an unfortunate doctor with a great talent to produce short stories and plays. Although Chekhov's plays have become milestones in realist theatre in the West, his most memorable contribution to Russian literature was his prose fiction. Despite the framework of social issues in his short stories, Chekhov appears to entertain readers by his unprecedented ability to convey his sense of humour.
Goaded by the restricted condition of denigrated women in her community and throughout the world, Virginia Woolf (1882-1941) addresses the whole world by aspiring to represent women's voices. Despite the pervading hue of feminism and depression in her works, Woolf sometimes includes a breath of humour in some of her works.
Tülay Dağoğlu The Pre-Raphaelite Brotherhood, banded in 1848 by a group of exuberant young painters and poets, swam against the tides of the standard teachings of the Royal Academy, thereby receiving the epithet of Victorian Avant-Garde. Their paintings' intense focus on nature and painstakingly studied details in vivid colours distinguish them as being notably Pre-Raphaelite. The Bible, Medieval romances, Arthurian stories, Chaucer, and Shakespeare are just a few of the canonical literature that inspired their ideas, and the female figures they portrayed on their canvases. It should be acknowledged, nonetheless, that their affinity to modern poetry was unquestionably the source of their avant-garde energy. Providing a pluralistic narrative through the combination of text and image, the female figures are means to their expression of demythologizing the Victorian identity of woman.
Through an interaction between key textual and visual narratives, Tülay Dağoğlu provides a critical and explorative interpretation of the prevalent theme of woman in art and text, particularly in the nineteenth century. The selection of visual and textual texts is justified by the recognition of conceptual image treatments as well as by the shifting attitudes toward women in Victorian culture: the symbol of female excellence, the woman in shadow, the madwoman, the fallen woman, and the femme fatale.
Arzu Özyön Introduction to Comparative Literature: A Guide for Literature Students, written having considered the difficulties and the needs of literature students in this relatively new field in Turkey, focuses on a variety of topics ranging from the History of Comparative Literature in Turkey, Europe and America, and its schools to the fields of study of Comparative Literature including source and influence studies, intertextuality, imagology, and translation studies. In the light of Goethe's idea of Weltliteratur, and adopting a holistic approach in accordance with the all-embracing nature of Comparative Literature itself, this book aims to deal with Comparative Literature studies not only in Europe and America, but also in Turkey. With the hope that it will contribute to the Academic World.
Arzu Cebe İbranicede fiiller, dil yapısının omurgasını teşkil etmekle birlikte dildeki söz varlığının oluşumunda da büyük rol oynamaktadır. Fiiller, kendine has bir sisteme sahiptir. Bu sistemin temelini toplam yedi çatı oluşturur. Dilde var olan her fiil önce çatı, sonra zaman ve kişi kategorilerine uygun çekimlenir; kendi ismini veya eylemin adını, zarfını ve mastarını üretir.
İbranicede fiil yapısı ile birlikte Türkçeden tamamen farklı yapıya sahip olan söz dizimi kurallarına da yer verilen bu çalışma, on iki bölümden oluşmaktadır. Her bölümde, ele alınan çatının düzenli ve düzensiz fiilleri ayrı alt başlıklarda ele alınmış; hem düzenli hem de düzensiz fiillerin çekimlerine, kök, emir ve mastar durumlarına yer verilmiştir. Düzensiz fiiller de ilk, ikinci ve üçüncü ünsüzünden dolayı düzensiz fiiller olarak ele alınmış, istisna fiillere de ayrıca değinilmiştir.
Çalışmada fiil+fiil kullanım şekilleri kapsamında İbranicede en çok kullanılan yardımcı fiillere, zaman çekimlerine, kök, emir ve mastar durumlarına da ayrıntılı olarak yer verilmiştir. Ele alınan bir diğer konu, fiillerden oluşan isimler veya eylemin adı olarak nitelendirilen sözcüklerdir. Bununla birlikte İbranice söz dizimi kuralları da ana hatlarıyla anlatılmıştır.
Akademik düzeyde öğretim tecrübesine, araştırmalara ve alanında uzman yazarların yayınlarına dayanarak özenle hazırlanan bu kitap, hem İbranice dil bilgisi alanında çalışmalarını yürütecek araştırmacılara hem de İbranice akademik düzeyde bilgi sahibi olmak isteyenlere fayda sağlayacaktır.
Gamze Öksüz Kökleri Çarlık Rusyası'na dayanan bir ceza sistemi olsa da zamanla Sovyet Ceza Hukuku'nun ayrılmaz bir parçası hâline gelen, aynı zamanda Stalin'in sanayileşme politikalarına bedava iş gücü sağlayan ve o dönemde Gulag adını alan zorunlu çalışma kampları, sıra dışı hayatların yaşandığı yerlerdir. Ağır fiziksel çalışma şartlarının yanı sıra yetersiz beslenme, Sibirya soğuğuna dayanıksız iş kıyafetleri, dayak, aşağılanma, fiziksel ve psikolojik şiddet, sonu gelmez hastalıklar ve kurşuna dizilme tehditlerinin arasından sağ ve hâlâ “insan” olarak kurtulmayı başaran sanatçıların anı, deneyim ve görgü tanıklıklarından oluşan kamp edebiyatının en büyük temsilcilerinden biri de Şalamov'dur. Yazar, Kolıma Öyküleri'nde insanlık dışı kamp yaşamının gerçeklerini gereksiz detaylara girmeden, psikolojik çözümlemeler yapmadan, tıpkı kamp yaşamının kendisi gibi acımasız ve ölümcül darbelerle anlatır okuyucuya. Öykülerden birinde de ifade ettiği gibi;
“Kamp, duygusallıktan hoşlanmaz, uzun ve gereksiz ön söz ve açıklamalardan hoşlanmaz, hiçbir yaklaşımdan hoşlanmaz”.
Orçun Alpay Postmodernizm, hem kavram hem de sanat açısından “tam söylenmemişlik” durumunu yansıtır. Bu duruma eşlik eden biçim ve biçemdeki yıkıcı dönüşümle yaratılan kaos, postmodernizmin değişmez yaşam ve ifade alanını oluşturur. Bu kitap, çokça tartışılan bu meseleyi ele almaya çalışırken öncelikle bu yumağın ilk ilmeğine yani kavramsal karmaşaya ve tarihsel-felsefi açıdan Aydınlanma Çağı'na uzanan köklerine yöneliyor.
Kitapta; postyapısalcılardan kültürbilimcilere, sosyologlardan göstergebilimcilere kadar onlarca bilim insanı ve düşünürün görüşleriyle şekillenen kuramsal tartışmalar ışığında postmodernizmi mimari, tiyatro, sinema gibi alanlardan Pop-Art ve anti-Sovyet versiyonu Sots-Art'a vardırarak daha ziyade belirgin bir şekilde varlığının hissedildiği edebiyat üzerinde yoğunlaşılıyor. Beat Kuşağı ve Tel Quel gibi postmodernist toplulukların yükseldiği Batı edebiyatının yanı sıra 1980 sonrası Türk edebiyatında da akımın izlerinin görülmeye başlanması ve ardından postmodernizmin Rus edebiyatındaki yansımaları noktasında Venedikt Yerofeyev, Andrey Bitov, Saşa Sokolov, Vladimir Sorokin ve Viktor Pelevin gibi kült Rus yazarların yaşamları, sanatları ve seçilmiş eserlerinin analizleri postmodernizme özgü teknikler aracılığıyla ortaya konularak aynı zamanda kaosun nasıl yaratıma dönüşeceği sorusunun da yanıtı aranıyor.
Hasan Sebuktekin Alanında en kapsamcı çalışma denilebilecek bu eser, Almanca ve Türkçe’deki gerçek ve rivayet zamanları, edebi metinler içinde güncel biçimleriyle, tümden gelim yöntem, bilimsel veri ve kaynaklara, gözlem, bilgi ve deneyimlere dayalı olarak, özellikle bu konudaki zıtlıkları ortaya çıkarmak üzere incelemek ve sistematik bir düzene sokmak amacındadır. Bunun yanında kiplerin üslup ve felsefi boyutları da titizlikle ele alınmıştır.
Müjdat Kayayerli YÖKDİL, YDS, YKS, yurtdışı eğitim, banka ve yeterlilik sınavlarına (Almanca) girecek adaylar ile Almanca Öğretmenliği ve Alman Dili ve Edebiyatı bölümü öğrencileri için hazırlanmış gramer ve çeviri kaynağı olan bu kitapta;
• Türkçe açıklamalı Almanca gramer kuralları,
• Çeviri yapmaya yönelik Almanca cümle çeşitleri,
• Almancadaki fiiller ve zamanların kullanılışı,
• Örneklerle açıklanmış Almanca gramer yapısı,
• Almanca-Türkçe, Türkçe-Almanca cümle alıştırmaları,
• Testler, sınavlar ve alıştırmalarla Türkçe-Almanca karşılaştırmalı cümle yapıları,
• Cümlelerin sıralanışı ile sistematik cümle öğretimi,
• Bağlaçların Türkçe karşılıkları ve yan cümleler,
• Almanca-Türkçe sözlük kullanımı ile dilbilim ve dilbilgisi terimler sözlüğü yer almaktadır.
Ayşegül Angı, Ebru Ak, Caner Çetiner, Seda Taş İlmek, Burak Özsöz, Nazan Müge Uysal, Burcu Yaman, Sevcan Yılmaz Kutlay Farklı sözlü ve yazılı söylem türleri, barındırdıkları farklı özellikler ve şifrelerle çözümlenmeyi bekleyen birer kara kutu gibidir âdeta. Ancak uygun çözümlemeleri bilimsel bir perspektiften yapabilmek için belirli ilke ve yöntemlerin bizlere yol göstermesi gerekir. Çeşitli söylem türlerini ve farklı kuramsal bakış açılarını bir araya getiren birleştirici yönüyle bu eser, çeviri odaklı söylem / metin çözümlemesi konusunda bilgi sahibi olmak isteyenler için kuram ve uygulamayı bir araya getiren faydalı bir kaynak olma amacını taşımaktadır.
“Kuramdan Uygulamaya Çeviri Odaklı Çözümlemeler” başlıklı bu kitapta, sekiz yazar tarafından kaleme alınmış çeviri odaklı çözümleme örnekleri yer almaktadır. Kitabımız; roman, masal, şiir ve sinema gibi türlerin yanı sıra şirket kuruluş sözleşmeleri, popüler bilim metinleri ve diyalog çevirisi söylemi gibi çeviri odaklı çözümleme açısından daha az irdelenmiş söylem türlerini de kapsamaktadır.
Different discourse types are like black boxes waiting to be deciphered with different features and signs they involve. However, in order to make appropriate analyses from a scientific perspective, we need the guidance of certain principles and methods. This book, with its unifying aspect bringing different theoretical perspectives together, aims to serve as a useful resource that bridges the gap between theory and practice for those wishing to read up on translation-oriented analysis of different discourse / text types.
“Translation-Oriented Analyses from Theory to Practice” covers examples of translation-oriented analyses penned by eight authors. In addition to examining genres such as novel, fairy tale, poetry, and cinema, the book also presents chapters discussing how to explore some of the discourse types that have been less examined in translation-oriented analysis, like association of articles, popular science texts, and dialogue interpreting discourse based on different theoretical principles and methods.
Ahmet Tamer Günümüzde konuşulmamasına rağmen eski dünyanın önemli bir dili olan Latince, bilim camiasında yaygın şekilde kullanılmakta ve canlılar dünyasında keşfedilen türlere hâlâ bu dilde isimlendirmeler yapılmaktadır. Bu sebeple temel bilimler için Latince âdeta bir mihenk taşı gibidir. Bugün İngilizcenin bilim dili olması gibi eski dünyada da Latince bilim dili olmuş, özellikle biyoloji, tıp, eczacılıkta dersler ve eserler bu dilde verilmiştir. Yalnızca bu alanlar için değil Avrupa dilleri kökenlerini Latince'den aldıkları için Latince, yabancı dil eğitimi açısından önem arz etmektedir. Bu kitap; biyoloji, tıp, fen, coğrafya, eczacılık ve hatta sosyal bilimler ile uğraşanlar, eğitim fakültelerinde okuyan ve çalışanlar için gerekli ve önemli bir kaynak olacaktır.
Kitap; Latin dilinin harfleri, vurgu ve okunuşlarıyla başlayıp Latince isimlerin cins, sayı ve durumları, isim çekimleri, etken ve edilgen çatıya göre fiillerin çekimleri, fiillerin kullanım özellikleri, zamanlar ve sıfatlar ile devam etmektedir. Bize pozitif bilimlerin kapısını açan Mustafa Kemal Atatürk'ün istediği gibi ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkması dileğiyle…
Tuğba Günör Lev Nikolayeviç Tolstoy, birçok edebiyatsever için kitleleri arkasında sürüklemeyi başarmış dünyaca ünlü bir yazardır. Ancak Tolstoy son nefesine kadar kendi doğrusunu aramış, sürüklemek yerine kendisi sürüklenmiştir. Ömrü boyunca insanlığa faydalı olma amacı güderek ahlaki açıdan insanın yetkinliği üzerine yoğunlaşmıştır. Gençlik yıllarında Batılı filozoflardan aldığı esini, ilerleyen yıllarında Budizm inancının temsilcisi Buda'dan, İslam inancının temsilcisi Hz. Muhammet'ten esinlendiği adaleti, eşitliği, sevgiyi ve fedakârlığı telkin eden düşüncelerle harmanlamıştır. Düşüncelerini, kendince en büyük savunusu olan kilisenin zincirlerinden koparıp Hristiyanlık inancıyla birleştirerek ahlak temellerine oturtmuştur. Bu yönüyle yazar kimliği kadar güçlü filozof yanını da ortaya koymayı başarır. Tolstoy'un bu düşünceleri tüm eserlerinde olduğu gibi romanlarında da net bir şekilde gözlemlenir. Yazarın tüm romanlarında ahlaki açıdan verdiği mesajlar, kahramanların karakterleri ve maceraları aracılığıyla sunulur. Bu çalışmada da yazarın düşüncelerinin romanlarındaki yansıması ve bu yansımanın düşünce yapısı ve savunularıyla olan paralelliği ile hiyerarşik sıralaması incelenmiştir.
Ersin Çetinkaya Dünyayı Marksist-Leninist ideoloji ile birlikte komünist bir düzende yeniden oluşturma süreci olarak Sovyet edebiyatında ortaya çıkan toplumsal gerçekçilik metodu, hem sanatta hem edebiyatta dönemin hükûmetinin siyasi ideolojisini yansıtabilmesi amacıyla oluşturulmuş suni/kanonik bir edebî metottur. Elli yedi yıl boyunca Sovyet edebiyatının temel edebî metodu olan toplumsal gerçekçilik metodu, var olduğu süre içerisinde SSCB'deki sanatla ilgili tüm alanlarda ana yönelim olarak kendisine yer bulur. Rejim her alanda etkin olmak istediği için yönlendirilmiş bir metot olarak ortaya çıkan toplumsal gerçekçilik, Rus edebiyatının yanı sıra diğer dünya edebiyatlarında da değerlendirme görür. Dünyadaki bütün edebiyat eleştirmenleri ve yazarları tarafından toplumsal gerçekçilik metodunun kurucusu olarak kabul edilen M. Gorkiy, metodu eserlerinde yoğun bir şekilde kullanarak dönem Rusya’sının alt tabaka insanlarının hayatlarını küçük insan izleği ve metodun halkçılık ilkesi üzerinden işler. Özellikle Sovyet eleştirmenler tarafından toplumsal gerçekçilik metodunun Türk edebiyatındaki temsilcisi olarak kabul edilen Sabahattin Ali, metodu ülkenin iç dinamiklerine göre şekillendirerek eserlerini oluşturur. Sabahattin Ali, toplumsal gerçekçilik metodunu halkçılık ilkesi üzerinden işleyerek dönem Türkiye'sinin Anadolu'daki küçük insanlarının sorunlarını dile getirmek maksadıyla kullanır. Hem M. Gorkiy hem de Sabahattin Ali, eserlerinin merkezine kendi ülkelerinin aşağı tabaka insanını yerleştirir, onların sesi olmaya çalışır ve düzenin daha iyi bir hâle gelmesi için çözüm önerileri sunarlar. Bu kitapta, yazarların çalışmalarındaki toplumsal gerçekçilik metodunun izlerini gösterebilmek için öykülerine başvurulmuş ve savunulan düşünceler öykülerden alınan örneklerle desteklenmiştir.
Derya Oruç In Memory and Dissonance in Shakespeares Selected Plays Derya Oruç draws on Endel Tulving’s episodic memory and Leon Festinger’s cognitive dissonance theories to apply a new perspective on Shakespeare’s most renowned plays Othello and Hamlet. She argues that several moments of indecisiveness through the process of decision-making are connected to the individual experiences of memory that are either from the past or concerned with future thinking.
Shakespeare’s protagonists Hamlet and Othello’s hesitant nature reveal inconsistencies that contrast with their accepted personas in the plays. While Hamlet’s constant conflict of ‘taking action’ and ‘ceasing to take action’ forms the basis of cognitive dissonance instances that are connected to his episodic memories, Othello’s cognitive dissonance
in connection to the racist ideology that was imposed upon him since childhood, surfaces with his marriage to Desdemona.. a Venetian senator’s daughter.
Nevzat Kalay Bu kitap, Türk öğrencilerin İngilizce Dil bilgisiyle ilgili karşılaştıkları problemlere pratik, bilgilendirici ve geniş kapsamlı çözümler sunan bir çalışmadır. Bu kitap, KPDS, ÜDS, YDSY ve TOEFL sınavlarına hazırlanan öğrenciler için hazırlanmıştır. Ayrıca bu kitaptan orta ve üst düzey ingilizce bilgisine sahip öğrenciler ve İngilizce öğretmenleri faydalanabilirler.
Saman Hashemipour National Notion Lives Out World Literature is a collection of essays on literature. Discussing genres of fiction and must-to-know literary terms with examples help literary fans to understand the core of literature. Discussing the history of novels in Turkish and drama plays in Persian helps the reader to have a conscious view of fiction in Turkey and Iran. Besides, comparative literature in Eastern universities and the value of literary works in world literature are discussed. A comparative method of investigation and psychological stance is applied to evaluate literary and critical works to realize the concept of national literature in the realm of world literature.
Olena Kozan Onomasyoloji (Yunanca: óνομασία (adlandırma, isimlendirme) ve λογος (söz, konuşma) ya da adlandırma bilimi, dilbilim çerçevesinde oluşan ve günümüzde bilimin bilişsel paradigmasının doğrultusunda gelişen araştırma alanlarından biridir. Adlandırma biliminin çıkış noktası gerçeklik- insan zihni - dil arasındaki etkileşimdir. Adlandırma bilimi gerek nesnel gerekse öznel gerçeklikteki nesnelerin, olguların ve olayların adlarının oluşum sürecinin yanı sıra adların nesne/olgu/olaylarla ilişkilendirme süreci üzerine de odaklanmaktadır.
Adlandırma kuramı çerçevesinde geliştirilen yaklaşım, dile yönelik bütünlükçü bir bakış açısını hedeflemektedir. Bu bağlamda hem art zamanlı hem de eş zamanlı bir inceleme yöntemi öngörülmektedir. Adlandırma kuramı çerçevesinde gerçeklik ile ilgili bilgilerin dil dizgesinde nasıl biçimlendirildiği sorusu ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda dil dizgesindeki adlandırma modellerinin araştırılması dile yönelik farklı bir bakış açısı sunmaktadır. Adlandırma kuramına dayanılarak bir dil dizgesindeki adlandırma modellerinin araştırılması, bu dilin “bilişsel yapısı”nın ortaya çıkarılmasını sağlayacaktır. Bu bilişsel yapı, başta dil tipolojisi olmak üzere dil araştırmalarındaki yaklaşımların bütünlük içinde ele alınması için bir çıkış noktası olabilir.
Bu kitapta, Rusya'da geliştirilen adlandırma kuramı Türkçede ilk kez tanıtılmıştır. Kitapta tanıtılan kuramsal bilgilerin Türkiye'de adlandırma biliminin gelişmesine katkıda bulunacağını, kitaptaki uygulamanın ise başta Rus dili olmak üzere diğer diller ile çalışan araştırmacıların ilgisini çekip farklı dillerdeki adlandırma modellerinin araştırılması için bir başlangıç noktası olacağını umuyoruz.
Gülrû Bayraktar Edebiyat tarihi boyunca kaleme alınmış eserleri bütün incelikleriyle anlama isteği, edebiyatseverlerin ortak emelidir. Anlamanın yolu, eldeki eserin ilk örneğini (arketipini) bilmekten, tanımaktan geçer. Edebiyat tarihi içerisinde zamanda ne kadar geriye gidebilirsek günümüz eserlerinin ilk örnekleriyle karşılaşmamız o kadar mümkündür. Çoğu zaman dünya klasiği olarak kabul görmüş olan edebî eserlerin, bu ilk örneklerin mükemmel birer sanatsal harmanı olduğunu görebiliriz. Eğer Alman Edebiyatının klasiklerini yani Goethe, Schiller, Hesse, Brecht veya Schneider gibi isimlerin eserlerini, doğru çözümlemek veya idrak etmek istiyorsak beslendikleri öz kaynağa yolculuk etmeliyiz. Beslendikleri öz kaynak çoğunlukla Alman Orta Çağ Edebiyatının ilk yazılı örneklerine dayanmaktadır. Arzumuz o ki bu kitapla Alman Orta Çağ Edebiyatının bazı öncüleri, ortaya koydukları edebî eserlerle tanınsın ve çözümlenebilsin.
Hikmet Koraş, Fatma Açık, Zamira Öztürk Özbekistan'ın bağımsızlığını kazanmasından sonra Türkiye ile Özbekistan arasında çok yönlü ilişkiler kurulmuştur. Şüphesiz bu ilişkilerin en önemlisi kültürel ilişkilerdir. Kültürel ilişkiler her ne kadar hükûmetler tarafından kurulsa da akademisyenler ve aydın kişiler eliyle yürütülür. Bu ilişkiler, onların; ufkunun genişliği, bilgiyle desteklenen geleceği görme becerisi ve fedakârlığı ile gelişir.
Sözlük hazırlamak; bir dil veya bir dilin farklı bir yazı dilini bilmenin ötesinde, ele alınan coğrafyayı ve coğrafyanın tarihini iyi bilmeyi, coğrafyadaki sosyal ve siyasi gelişmeleri okuyup süzebilmeyi, sözlük bilimi ile ilgili gelişmeleri, özellikle de hazırlanacak sözlükle ilgili güncel yayınları okuma ve değerlendirmeyi gerektirir.
Özbek yazı dili, bugünkü Özbekistan Cumhuriyeti'nde kullanılan Türk yazı dilidir. Bu yazı dilinin kullanıldığı coğrafya, bütün Türk dünyasının önemli kültür merkezlerinin bulunduğu bir bölgedir. Dil, bir milletin bütün kültürel birikiminin toplamıdır. Milletin bütün değerleri, dil vasıtasıyla o yazı dilinin sözlüğüne yansımıştır. Bu manada sözlük, bir taraftan bu birikimi yansıtırken diğer taraftan dil ve dilin gelişimi hakkında da bilgi verir. Bu açıdan sözlük; tarihtir, bir hayat tarzının ifadesidir, toplumun aynasıdır.
Bu sözlüğün hazırlanması sözlük hazırlayanların yaklaşık yedi yıl gibi uzun zamanını almıştır. Diğer Türk yazı dilleriyle ilgili sözlükler hazırlanıp yayımlanmasına rağmen Özbek yazı dili ile ilgili bir genel sözlüğün olmaması, bu zahmeti ve yapılan fedakârlığı ifade etmek için yeterlidir. Sözlüğün bütün kullanıcılara faydalı olması dileğimizdir.
Murat Culduz Bu kitap, Covid-19 pandemisinin üniversitelerde yabancı dil öğretimine olan etkilerini, Türkiye’nin 7 bölgesinde bulunan devlet ve vakıf üniversitelerinde görev yapan yönetici ve öğretim görevlileri ile öğretim gören öğrencilerin perspektifinden sunmaktadır. Bu dönem, dünya genelinde eğitim kurumları için büyük bir zorluk ve değişim sürecini beraberinde getirmiştir. Üniversiteler, öğretim yöntemlerini, iletişim araçlarını ve öğrenci-öğretim elemanı etkileşimini yeniden düşünmek zorunda kalmışlardır.
Bu çalışmanın temel amacı, pandeminin getirdiği zorluklara ve fırsatlara odaklanmak ve bu süreçte üniversite yöneticileri, öğretim görevlileri ve öğrencilerin deneyimlerini yakından incelemektir. Her bir katılımcının paylaştığı deneyimler, bu zorlu dönemde yabancı dil öğretimi konusundaki mevcut uygulamaları ve gelecekteki yönergeleri tartışmak için önemli bir kaynak sunmaktadır.
Ali Şükrü Özbay, Zehra Gürsoy, Senem Doğan, Merve Aslankılıç The main audience for this book is expected to be language teaching professionals and EFL learners at different levels, although educators at all levels may find it useful. Over the last three decades, phraseology and the supremacy of multi-word combinations in various forms and labels have enjoyed a crucial role in understanding how the English language functions in terms of lexicality. The necessity of studying multi-word combinations has been advocated, and the inclusion of computational methods has been favoured by many leading linguistic specialists. Thus, this book is intended to introduce the lexical features of the English language to language teaching professionals and EFL learners worldwide through contextual examples. After a short introduction, the scope of the book is further extended to include English verbs with their most frequent complements. Each chapter offers literature connections related to phraseology, formulaic sequence, and lexical approach. Finally, a comprehensive list of multi-word combinations was added in the form of tables to support language teaching professionals and EFL learners inside and outside the classroom in their attempts to increase phraseological awareness.
Muhammed Fatih Gökmen Foreign (English) language teacher education has heretofore produced a plethora of theories, methods, procedures, and techniques, most of which are virtually based on a specific philosophical paradigm. In this vein, this book outlines and expatiates the cutting-edge pedagogy named as post-method pedagogy on the grounds of post-modern educational philosophy, the critiques imposed on the ‘method’ concept and the conventional teaching methods, complexity of the ELT profession, and the subjective role of ELT professionals - specifically language teachers. By virtue of the author’s three discretional rationales, the post-modern educational philosophy, theoretical postulations in post-method pedagogy, and the conducted pertinent research, the author orchestrated his own personal and professional ELT small-scale theory under the framework of four continuous teacher development, three post-method parameters, and the personal and professional qualities that ELT professionals might adopt.
Emre Bekir Güven İnsan ile anlatı arasındaki ilişki oldukça farklı boyutlarda ele alınabilir. İnsanın anlatıyı ürettiği gibi insan da bir anlatı süreci ve sonucu ile ortaya çıkmıştır. İnsanlık tarihinin her aşaması, anlatılar ile örülüdür.
Bu çalışma; anlatının günümüz dünyasındaki iki önemli boyutu olan roman ve film arasındaki ilişkiyi, postmodernizm çerçevesinde ortaya koymaktadır. Alman, Avusturya ve İsviçre edebiyatlarından seçilmiş romanların film uyarlamaları ile olan ilişkisini sorgulamaktadır. Koku (Das Parfum), Okuyucu (Der Vorleser), Uykunun Kardeşi (Schlafes Bruder) ve Agnes (Agnes) romanlarının, uyarlamaları ile olan ilişkisini irdelemektedir. Bu bağlamda, çalışmada salt bir roman-film ilişkisi değil, “postmodern” olarak nitelendirilebilecek söz konusu romanların uyarlanma sürecinde nelerden vazgeçildiği, hangi ögelerin eklenmek zorunda kalındığı ve postmodernizm çerçevesinde ne tür farklılıkların ortaya çıktığı ele alınmaktadır.
Medyalararası bir çalışma olarak bu kitapta; kaynak medya olarak roman, hedef medya olarak ise arasındaki ilişki ve bu ilişkinin postmodernizm ile olan bağı, derinlemesine irdelenmektedir.
Fatih Tekin Bu kitap, İngilizce kelime hazinesini geliştirmek için hazırlanmış bir çalışmadır.