Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği \ 2-2
Murat Güneşdoğdu, Yeliz Üstel Aydın Türkçe sözcük bilgisi testlerinden oluşan bu kitap; ileri düzey (C1-C2) Türkçe söz varlığı bilgisini ölçmek için tasarlanmıştır. Eser; ileri düzey bir söz varlığı kitabı olmasıyla, seçilen ögelerin ifadesinde kullanılan dille, oluşturulan özgün cümlelerin gündelik hayatımıza dair incelikli ipuçları içermesiyle ve içindeki soru tiplerinin farklılığıyla ülkemizde bir ilk olma özelliğine sahiptir. Tamamı özgün cümle ve sorulardan oluşan çoktan seçmeli 20 testlik bölümde, 1000 soru yer almaktadır. Ayrıca kitapta eş ve zıt anlamlı sözcüklerden oluşan 200 soruluk bölüm, 25'er soruluk hata saptama ve cümle tamamlama bölümleri, değişik etkinliklerden oluşan şipşak testlerin yanı sıra sözlükçe ve başvuru bölümleri de yer almaktadır. Kitap; kişisel sohbetlerden haber diline, çarşı pazar alışverişinden resmî işlemlere kadar uzanan geniş bir yelpazede çok çeşitli bir söz varlığı ağıyla örülmüştür. Alanında bir ilk olan bu çalışmanın hedef kitlesi öncelikle formal bir dil öğrenimi sürecindeki C1 ve C2 öğrenirleridir. Ancak Türkçeyi yabancı/ikinci dil olarak öğrenmiş ve hâlihazırda herhangi bir formal öğrenme sürecine dâhil olmayan yaşam boyu dil öğrenirleri de ulaşılmak istenen gruptadır. Özetle kitabın Türkçe ve dil eğitimi üzerine çalışan öğretim üyelerine ve araştırmacılara, Türkçeyi yabancı dil olarak, ikinci dil olarak ve Türk soylu vatandaşlara öğreten eğitimcilere, Türkçe eğitimi alanındaki lisans ve lisansüstü öğrencilerine, yabancı dil eğitimi alanında çalışanlara ve Türkçeye gönül veren herkese çok yararlı bir kaynak olacağı şüphesizdir.
Levent Doğan Bu çalışma, Türkiye’de yaşayan tanınmış Uygur şairi ve bilim adamı Sultan Mahmut Kaşgarlı’nın eserlerini Türkiye’deki edebiyatseverlere tanıtmak için hazırlanmıştır. Bu genel gaye içerisinde Kaşgarlı’nın şiirleri ana hatlarıyla modern Uygur Türkçesinin gramerini yansıtmaktadır. Çalışma, eserin sözlüğünü içermesiyle üniversitelerimizin Türk Dili ve Edebiyatı ile Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatı bölümlerinde okutulan Uygur Türkçesi derslerinde de kullanılabilecektir.



Sen ikki kitenin altun kövrügi

İstanbol, İstanbol bagri gül şeher

Köz tiksem hösninge hayacanlirim

Akidu deryadek ahşam, her seher.

(Güzel İstanbol şiirinden)
Kayhan Şahan Türk şiiri; sözlü dönemlerden, bilinen yazılı kaynaklarına ve çağdaş şiire gelene dek dünya edebiyatları ile boy ölçüşebilecek, hatta üstünlüğünü ortaya koyabilecek felsefi ve estetik donanıma sahiptir. Bu düşüncenin kanıtlarından biri Şiirde Derin Yapı Metafor / Modern Türk Şiiri Üzerine Bir İnceleme kitabında dile getirilen husustur. Şiir, bir dünya kurar. Yeni dünyaların mayası kavramlardır. Şair kelimeleri yalnızca ait olduğu dilden değil dünyadaki tüm dillerden toplar. Kelimelere kendi şiir evreninde bir kavram alanı oluşturur. İşte metafor; yaratılan yeni şiir evrenindeki bu kavramların yaratım haritalarını ortaya çıkarır. Dolayısıyla bir şairin hayatı, şiirin şekil özellikleri gibi yüzeysel verilerden bizi kurtarıp âdeta şiirin genlerini okumamızı sağlar. Yüzyıllar ve şairler arasında değişen tek şey kavramların alanlarıdır. Bu değişim önceki ve sonraki ile mesafeleri belirler. Kavram alanlarının ve haritaların değişen, dönüşen yönlerinin tespiti; dönemlerin, akımların birbirinden ayrılma noktalarıdır. Kavram, kavram alanı, bu alanların haritalanması -metafor üzerine yapılacak çalışmalar; kısa vadede tek tek şairler üzerine, uzun vadede tüm şiir tarihimize bambaşka bir bakış açısı kazandıracaktır. Şiirde Derin Yapı Metafor kitabı modern Türk şiirinin kavramsal haritalarını ortaya koymakta ve kavram kümelerinin nasıl oluştuğunun izlerini sürmektedir. Şiirlerin arka plânında yatan kişisel, felsefi, ontolojik, ideolojik yapılar ile toplumsal, ilkel, deneyimsel ortak hafızanın gözler önüne serilmesi görevini metaforlar aracılığıyla üstlenmektedir. Şiirin kapılarını açacak anahtarlardan biri olan metafor, sizi şiirin dünyasında yeni bir bakış açısına taşıyacak.
Emine Yılmaz, Nurettin Demir, İsa Sarı Elinizdeki kitapta Talat Tekin’in Türk dili, edebiyatı ve kültürü araştırmalarına katkısı özgün yazılarda anlaşılmaya ve anlatılmaya çalışılmıştır. Kitabın birinci bölümünde, kronolojik sırayla Altay dillerinden günümüz Türk dillerine uzanan hususlarda yazdıkları üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde ise eleştiri, Türk dillerini adlandırma ve sınıflandırma sorunu, yazım, dil devrimi, edebiyat, dilbilim, dilbilgisinin alt alanları, sözlükçülük gibi konulara odaklanılmıştır.
Yazılar, Talat Tekin’den önce alandaki araştırma durumunun belirlenmesi, Talat Tekin’in konuya katkılarının ayrıntılı değerlendirilmesi ve sonrasının özetlenmesi biçiminde tasarlanmıştır. Makalelerin tamamında Talat Tekin’in çalışmalarındaki motivasyon, kullandığı ölçütler, ulaştığı bulgular, sonuçlar, sonrasına etkisi eleştirel bir okumadan geçirilmeye çalışılmıştır. Kitap, bir Türk dili uzmanının çalışmalarını bütün olarak anlama yönünde ilk denemedir. Talat Tekin’in araştırmaları ekseninde bir Türk dili tarihi olarak da okunabilir.
Saadettin Yıldız Edebiyat tarihimizde, sosyal ve siyasal şartları en fazla dikkate alınması gereken dönem, Tanzimat Dönemi’dir. Aydınların Avrupa’ya gösterdikleri bağlılık da, muhalefet de bu edebiyatın şekillenmesinde pay sahibidir. O devrin şiirini, romanını, tiyatrosunu doğru anlamak için yaklaşık iki yüz yıllık tarihimizi, özellikle de sosyal tarihimizi irdelemek gerekir. Bu kitapta, işte bu ihtiyaca, ders kitabının sınırlarını zorlamadan cevap verilmeye çalışılmıştır. Öğrencilerin örnek metinleri okuyup anlamada güçlük çektikleri gözlendiğinden, kitabın sonuna küçük bir sözlük de eklenmiştir. Çalışma, Tanzimat Dönemi Edebiyatı konusunda araştırma yapan araştırmacı, akademisyen ve okullarında bu ders öğrencilere faydalı olacaktır.
Mustafa Uluçay Edebiyat tarihimizde manzumeleri, nesirleri ve fikirleriyle önemli bir yere sahip olan Mehmet Âkif, aynı zamanda dil ve üslûp yönüyle de dikkat çeken bir şair ve nâsirdir. Servetifünun edebiyatının doğurduğu sunî ve çetrefil bir dilden yeni edebiyatımızın gerçek ve yaşayan Türkçesine geçiş süreci içinde önemli bir yeri bulunan Âkif, eserleriyle en temiz ve en tabii Türkçenin güzel örneklerini vermiştir
Âkif “Ne tasannu bilirim, çünkü ne sanatkârım” der. Bu hem bir hakikatin, hem de tevazunun ifadesidir. Hakikatin ifadesidir, çünkü Âkif'in şiirlerinde tasannu yoktur; şiirlerini sanat yapmak için de söylememiştir. Tevazunun ifadesidir, çünkü sehl-i mümteni örneği olan öyle mısraları vardır ki onları söyleyebilmek için gerçek bir sanatkâr olmak gerektir.
Bu kitap, Mehmet Âkif'in eserlerindeki dil ve üslûp özelliklerini kapsamlı bir şekilde ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Bu gayeyle, Âkif'in Safahat'ı başta olmak üzere, Sıratımüstakim ve Sebilürreşat dergilerindeki makaleleri, tefsir yazıları, hitabeleri, tercümeleri ve bir kısmı neşredilen Kuran Meali, yani manzum ve mensur bütün eserleri gözden geçirilmiş; onun dil ve üslûp özelliklerini en iyi yansıtan metinler tespit ve tahlil edilmiştir.
Denilebilir ki Âkif; zevk inceliği, gönül hassasiyeti, fikir derinliği ve hayal yüksekliği bakımından Türk edebiyatında harikulade denecek derecede edebî bir kudreti haizdir. Lisanı sade, ifadesi selis, üslûbu canlı bir şair ve nâsirdir.
Vildan Koçoğlu Gündoğdu Bir şey söylediğimizde sadece bir şey söylemekle kalmayız, bunun yanı sıra başka şeyler de yapmış oluruz. Bununla birlikte, her zaman yaptığımız şeyler için bir şey söyleme zorunluluğumuz yoktur. Ancak bazı şeyleri yapabilmemiz için bir şey söyleme zorunluluğumuz vardır. Örneğin, hiçbir söz etmeden tahminde bulunabiliriz ancak bir şey söylemeden söz veremeyiz. Bu durumda bazı edimlerin yerine getirilebilmesi için söz gerekmektedir. Belirli kurallar ve özel koşulların dâhil olmasıyla konuşan ve dinleyen arasında çok özel ilişkiler sunan söz edimleri kuramı bu konuyu ele alır ve edimler arasındaki farklılıkların da anlaşılmasını sağlar. Bu çalışmada, Güney Sibirya Türk lehçelerinden Tuva Türkçesindeki edimsöz edimleri, bahsedilen kuram çerçevesinde ele alınmıştır.
Coşkun Ak Atatürk’ün Türkçeyi tabii yola koyma uğrundaki direktifleri ve hayatının son üç yılında geceli gündüzlü çalışıp çalıştırarak, Türkçeyi, söylediği çıkmazdan kurtarmak için sarf ettiği çaba, ayrı bir milli destandır. Hemen her alanda olduğu gibi dil konusunda da büyük hedefler koyan Ata’nın çizdiği yolda emin adımlarla hedefe yürümek, ilkelerinin bekçiliğini yapmak, her türlü engeli aşarak onun bu ülküsünü de en ideal seviyesine taşımak hepimizin görevi olmalıdır. Türkçenin bilim dili olarak sadeleşmesi, millileşmesi ve zenginleşmesi durdurulamaz. Milletimizin çağdaş medeniyet dilleri seviyesinde bir kültür ve düşünüş diline sahip olması ve bu dilin her an daha milli bir lisan karakteriyle zenginleşip güzelleşmesi, ulusal kazançların en büyüğü olacaktır.
Başak Uysal, Duygu Uçgun, Gamze Delioğlu, Hasan Bağcı, Mehmet Kurudayığolu, Müzeyyen Altunbay, Namık Kemal Şahbaz, Öykü Mercan, Ülker Şen, Zehra Nur Bayındır Yükseköğretim Kurulu (YÖK), 1981 yılında çıkarılan 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile tüm yükseköğretimden sorumlu tek kuruluş olmuştur. YÖK, ön lisans ve lisans programlarının öğrenci girişi, sınav ve değerlendirme esasları ve mezuniyet şartları ile müfredatına ilişkin usul ve esasları çıkardığı yönetmeliklerle düzenlemektedir. Bu kapsamda üniversitelerin eğitim fakültelerinde yürütülen öğretmen yetiştirme lisans programları da YÖK'ün belirlediği içerikle yürütülmektedir. YÖK, 80'li yıllardan günümüze kadar öğretmen yetiştirme lisans programlarıyla ilgili olarak 1997, 2007 ve 2018 yıllarında yeniden düzenleme çalışmaları yapmıştır. Kitabımıza konu olan ve üniversitelerin eğitim fakültelerinde zorunlu ders statüsüyle otuz yılı aşkın bir süredir okutulan Türk Dili dersleri için de birtakım düzenlemeler yapılmıştır. 2018 yılında Türkçe I: Yazılı Anlatım dersinin adı Türk Dili 1 olmuş ve aynı zamanda ders içeriğinde güncelleme yapılmıştır. Elinizdeki Türk Dili 1 kitabı güncel içeriğe uygun olarak hazırlanmıştır.
Kitap on bir bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yazının tarihî serüveni, yazı dili ve özellikleri; ikinci bölümde yazım kuralları ve noktalama işaretleri; üçüncü bölümde yazılı ve sözlü anlatımın özellik, benzerlik ve farklılıkları; dördüncü bölümde paragraf, paragraf türleri; beşinci bölümde düşünceyi geliştirme yolları; altıncı bölümde metin, metin yapısı ve metnin yapısal özellikleri; yedinci bölümde metin merkezli metinsellik ölçütleri ve kullanıcı merkezli metinsellik ölçütleri; sekizinci bölümde metin yazma sürecinin aşamaları; dokuzuncu bölümde anlatım biçimleri; onuncu bölümde anlatım bozukluğuna sebep olan faktörler; on birinci bölümde ise yazılı anlatımı ölçme ve değerlendirme konuları ele alınmıştır.
Kitabımızın eğitime katkı sağlaması temennisiyle…
Başak Uysal, Bayram BAŞ, Demet Kardaş, Duygu Uçgun, Emine Ulu Aslan, Emrah Boylu, Gülnur Aydın, Haşan Bağcı, İlknur Killioğlu, K. Kaan Büyükikiz, Kürşat Kaya, Mehmet Kurudayığolu, Müzeyyen Altunbay, Namık Kemal Şahbaz, Tazegül DEMİR Atalay, Ülker şen Yüksek Öğretim Kurulu, 2018 yılında lisans programlarında yaptığı güncelleme ile üniversitelerde 21. yüzyılın ihtiyaç duyduğu becerilere sahip bireylerin yetişmesini hedeflemiştir. Kitabımıza konu olan ve üniversitelerin eğitim fakültelerinde zorunlu ders statüsüyle otuz yılı aşkın bir süredir okutulan Türk Dili dersleri için de birtakım düzenlemeler yapılmıştır. 2018 yılında Türkçe II: Sözlü Anlatım dersinin adı Türk Dili 2 olmuş ve ders içeriği, akademik yazı/yazma temelinde şekillendirilmiştir. Akademik yazma; uzmanlık, bilimsel ve nesnel bakış gerektirmesi, araştırmaya ve raporlaştırmaya dayanması, kendine özgü bölümlerinin ve yazma kurallarının olması, özel okuyucu kitlesine hitap etmesi gibi özellikleri ile diğer yazma türlerinden ayrılmaktadır. Bu sebeple bilime, topluma katkı sağlayacak araştırmacıların, araştırmacı adaylarının akademik yazma alanında beceri ve yetkinliğe sahip olması önemlidir. On üç bölümden oluşan kitap, akademik yazma yolculuğuna başlamış araştırmacılara eşlik etmek amacıyla, alan uzmanlarınca özenle hazırlanmıştır.
Kitabımızın eğitime katkı sağlaması temennisiyle…
Arthur Lumley DAVIDS Türkçe ile ilgili yabancıların yazdığı gramer kitapları, araştırmacıların sürekli ilgi odağı olmuştur: Grammaire Turque, Elemens de la Langue Turque, Gramatica Turca gibi. Bunların dışında yazılmış olanlar da vardır elbette. Çevirisini yaptığımız 1832 tarihli A Grammar of the Turkish Language (Türk Dili Grameri) benzer kitaplardan biridir. Arthur Lumley Davids'in A Grammar of the Turkish Language (Türk Dili Grameri), “Giriş, Türk Dili Grameri, Söz Varlığı, Diyaloglar ve Ekler” olmak üzere dört bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde; Türk tarihi ile ilgili önemli, ancak doğruluğu tartışılır bilgiler mevcuttur. Bu bölümde, Türkoloji'yle (dil, edebiyat, tarih, eğitim gibi) ilgili tarihi bilgilerin yoğun olarak bulunduğu açıklamalar vardır. Giriş bölümünün sonunda ise Arthur Lumley Davids, eserinin “diplomatların ülkesine karşı sorumluluğunu yerine getirmede, gezginlerin merakını gidermede ya da tüccarlara yardımcı olacağını” ifade etmiştir. Bu düşünce, Türk Dili Grameri'nin genel bir Türkoloji kitabı olma özelliğinin yanında, yabancılara Türkçe öğretimi alanında da yazılan tarihi bir çalışma olduğunu gösterir.
Nurettin DEMİR, Emine YILMAZ Bu kitap üniversitelerdeki Türk Dili, Yazılı ve Sözlü Anlatım derslerinde kullanılmak üzere hazırlanmıştır. Ancak kitabın dil ve edebiyat konularına ilgi duyan genel okuyucunun da güvenle başvurabileceği bir yayın olmasına özen gösterilmiştir.
Dil bölümünde, dil bilgisi öğretiminden çok, dil kültürü kazandırmaya dönük bir anlayış hakimdir. Konular, orta öğretimde kuralcı anlayışla verilenlerin tekrarı olacak biçimde değil, çağdaş dilbilim anlayışıyla mevcut bilginin üzerine yenilerini ekleyecek şekilde işlenmiş, okunabilir metinler halinde sunulmuştur. Çağdaş bilimsel verilere uygun bir dil tanımı, dil içindeki doğal çeşitlenmeler, dilin işlevleri, dilin kökeni tartışmaları, kısa dil tarihi, Türkçenin akrabalık ilişkileri, Türklerin kullandığı yazı sistemleri gibi genel kültürün bir parçası olan konulara, Türkçe bir ders kitabında, en son araştırmalar ışığında, ilk defa sistemli bir biçimde yer verilmiştir. Yazılı ve sözlü anlatım bölümleri de öğrencinin her gün karşılaştığı yazılı ve sözlü anlatım örneklerini daha iyi anlamasına dönük bir mantıkla kaleme alınmıştır.
Tevfik Sütçü Türk edebiyatında Tanzimat'tan sonra önemli bir yer tutmasına rağmen toplu olarak “vatan” ve “vatanseverlik” konuları etrafında yayımlanan eserler hakkında, bu kavramları müstakil olarak inceleyen makaleler dışında dönemi kuşatıcı kapsamlı araştırmalar yapılmamıştır.
Elinizdeki kitapta, Tanzimat döneminden Mondros Mütarekesi'nin imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihine kadar yayımlandığı tespit edilen gazete ve dergilerin koleksiyonları taranmış ve bunlardan elde edilen sayısı yüzlerle ifade edilecek “vatan” ve “vatanseverlik” konulu yazı ve şiirlerle, farklı edebî türlerde yayımlanan kitap hâlindeki eserler incelenmiştir. Araştırmanın kapsadığı seksen yıllık devrede “vatan” ve “vatanseverlik” konusunun dramatik türlerden tiyatro, roman ve hikâyelerde, makalelere oranla daha az işlendiği fark edilecektir. Ayrıca Tanzimat Devri Edebiyatındaki eserlerde görülen “vatan” ve “vatanseverlik” konusuna, az veya uzak bir ihtimalle de olsa kaynaklık edebileceği veya kavramların farklı kullanılmış olabileceği varsayımıyla Tanzimat öncesi edebiyatında, hem klâsik edebiyat sahasında hem de Türk halk edebiyatı sahasında “vatan” ve “vatanseverlik” konusunun ne şekilde işlendiği gösterilmiştir.
Mehmet Aça, Mehmet Ali Yolcu, Mustafa Aça, Abonoz Küçük Türkiye’deki halk edebiyatı araştırmaları, yüz yılı aşkın bir geçmişe sahiptir. Ziya Gökalp, M. Fuad Köprülü, Rıza Tevfik gibi isimler sayesinde bilimsel bir görünüm kazanan halk kültürü ve edebiyatına yönelik ilgi, bir sonraki kuşağın temsilcileri olan Pertev Naili Boratav, Tahir Alangu, Şükrü Elçin, İlhan Başgöz, Mehmet Kaplan gibi isimler üzerinden önemli sonuçları doğurmuş; Umay Günay, Saim Sakaoğlu, Dursun Yıldırım, Bilge Seyidoğlu ve Fikret Türkmen gibi isimler sayesinde önemli eserlerin yazılmasına ve çok sayıda öğrencinin yetişmesine vesile olmuştur. Saydığımız isimlerin yetiştirdiği öğrencilerin ellerinde daha da gelişen halk edebiyatı araştırmaları, günümüzde sosyal bilimlerin diğer disiplinleri de göz önünde tutularak sürdürülmeye çalışılmaktadır.
Türkiye'deki üniversitelerin Türk Dili ve Edebiyatı, Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi, Türkçe Eğitimi, Halkbilimi, Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları gibi bölüm ve anabilim dallarında lisans ve lisansüstü düzeyde eğitimi verilen halk edebiyatı, kendi içerisinde “anonim halk edebiyatı”, “âşık edebiyatı” ve “tekke-tasavvuf edebiyatı” olmak üzere üçe gruba ayrılmaktadır. Oldukça geniş bir kapsama sahip olan Türk halk edebiyatının eğitimi, çok sayıda kaynağa başvurmayı gerektirmektedir. Öğrencinin, hem halk edebiyatının kapsamı hakkında bilgi sahibi olabilmesi hem de bu çok sayıdaki zengin kaynağa hazırlanabilmesi için elinizdeki kitap gibi kitaplara da ihtiyacı vardır. Elinizdeki kitap, üniversitelerin Eğitim Fakültelerinin Türkçe Eğitimi Anabilim Dallarında okutulan halk edebiyatı derslerinin güncel müfredatı esas alınarak hazırlanmıştır.
Adile Yılmaz, Ayşe Derya Eskimen, Ayşe Yücel Çetin, Halil İbrahim Şahin, İhsan Kalenderoğlu, İsmet Çetin, Onur Alp Kayabaşı, Satı Kumartaşlıoğlu Halk edebiyatı, ortak bilincin ürünü olan, bu özelliğinden dolayı toplumların bir arada yaşama iradesi sergilemelerini sağlayan ve varlığını sürekli kılan geniş bir edebiyat alanıdır. Evren ve evrende var olmanın sırrını arayan insanoğlunun düşünce dünyasını ifade eden; insanlığın bilinmezler evreninin hikâyesini aktaran mitik anlatılardan, ferdî zevk ve ızdıraplarına varıncaya kadar her alanda ustalıkla yaratılan edebî veriler, genel olarak halk edebiyatı denilen geniş alan içinde anlamlandırılmaktadır.
Halk edebiyatı kavramı içinde evrenin yaratılışından varlıkların yaratılışına, varlığın dönüşüm ve oluşum hikâyelerinin anlatıldığı mitik anlatılardan yaşanılan zamanda kolektif bilinçle üretilen edebî verilere kadar olan zengin bir edebî alanın varlığı söz konusudur. İnanç merkezli söz sanatlarından eğlence merkezli verilere, bebeklik çağının okşamalık sözlerinden kaybedilenlerin arkasından yakılan ağıtlara varıncaya kadar tarihin ve tarihî-kültürel coğrafyanın, yaşanılan hayatın her alanında varlığını sürdüren halk edebiyatı, bir yandan ferdî bellekte saklanıp aktarılırken, bir taraftan da toplum belleğinde varlığını devam ettirmek suretiyle Türk toplumunun ortak kimlik çevresinde toplanmasına da katkı sağlamaktadır.
İsmet Çetin Türk toplumunun yaşadığı geniş coğrafi alanda, farklı adlar, icracılar ve icra biçimleriyle görülen sözlü kültür unsurlarından olan hikâyeler, yaratıldığı ve yaşadığı dönemde “estetik” yaklaşımla kurgulanmış, söz ve yazı vasıtasıyla aktarılmış; aktarılırken değişmiş, yeni edebî yaratmalara kaynaklık etmiş edebî türlerdendir. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren sürekli ve süratli hareket hâlinde olan Türk topluluklarının yaşadığı sınırların genişliği, buna bağlı olarak yaşanılan hayat tarzı, edebî gelişim çizgisinin farklılığına neden olmuştur. Buna rağmen hikâyeler, Türk coğrafyasının değişik bölgelerinde yaşayan Türk gruplarının ortak anlatıları olmuştur. Bu kitap, Türk toplumunun ortak hafızasını oluşturan kültür unsurlarından halk hikâyeciliğinin Türkiye sahasındaki teşekkülü, gelişimi, icracıları, icra biçimi ve yapısı hakkında genel bilgileri içermektedir.
Nurullah Çetin Türk hikâyesi oldukça zengin bir birikime ve değere sahiptir. Bu kitapta hem hikâye türü ile ilgili kuramsal bilgi verilmiş hem de seçilen 32 Türk hikâyesi yeni bir yöntemle tahlil edilmiştir.
Nihal Çalışkan Bu çalışmada, yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretiminde kullanılmak üzere temel düzey olan A1 ve A2 için bir söz varlığı önerisinde bulunulmaktadır. Önerilen söz varlığının omurgasını, bu alanda kullanılan Türkçe öğretim setlerinin ders kitaplarında belli bir kullanım yaygınlığına ulaşan sözcükler oluşturmaktadır. Bunun yanı sıra Türkçe için belli başlı sözcük listelerinin ilk sıralarında ortaklaşan az sayıdaki sözcüğe de çalışmada yer verilmiştir. Yaygınlık kriteriyle tespit edilen sözcükler, Diller İçin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi ile uyumlanarak sözcüklerin ele alınabileceği düzeylere açıklık getirilmeye çalışılmıştır.
Söz varlığının tespitinde ortografik birim olarak sözcük esas alınmıştır. Sözcükler tür bakımından işaretlenip eş seslilik ve çokanlamlılık özellikleri dikkate alınarak listelenmiştir. Sözcük sınırlarını aşan birimler ise biçim birimsel birim (günümüzde), sözcüksel birim (tam gün), söz dizimsel birim (günde Xsayı Xsaat, dakika) ve söylem birimi (İyi günler!) başlıkları altında sıralanmıştır. Tespit edilen birimlerin tamamı, ilgili düzeye uygun cümlelerle örneklendirilmiştir.
Ahmet Benzer, Alpaslan Okur, Duygu Ak Başoğul, Esra Nur Tiryaki, Fulya Topçuoğlu Ünal, Gökçen Göçen, Gökhan Arı, M. Kürşad Yangil, Mehtap Özden, Mesut Gün, Muhammet Raşit Memiş, Nigar İpek Eğilmez, Nil Didem Şimşek, Ömer Kemiksiz, Yusuf Söylemez Ses bayrağımız “Türkçe”nin öğrenimi ve öğretimi hususunda yazılmış bu kitap, dilimize ve dilimizin öğrenim ve öğretimine verdiğimiz kıymetin önemli bir göstergesidir. Bu alanda yazılmış çok kıymetli baş ucu eserlerinin arasında özel bir yeri olacağına inandığımız bu ortak çalışma, on dört yazarın hazırladığı on iki bölümden oluşmaktadır.
Türkçe öğrenme ve öğretim yaklaşımlarının merkeze alındığı bu kitap, öğretmen adaylarına ve öğretmenlere, araştırmacılara ve konuyla ilgilenen herkese rehberlik edebilecek bir içerikle hazırlanmıştır. Kitapta, Türkçe öğrenmenin ve öğretmenin anlamı, amacı, temel ilkeleri, tarihçesiyle birlikte Türkçe öğretim programları, Türkçe öğrenme ve öğretim yaklaşımları, etkili Türkçe konularında çalışılmıştır. Öğrencilere ve öğretmenlere ilham vereceğini düşündüğümüz okuma, konuşma, yazma, dinleme ve dil bilgisi alanlarıyla ilgili sınıf içi uygulama örnekleri sunulmuştur. Ayrıca Türkçe öğretiminde karşılaşılan güncel sorunlara değinilmiş ve Türkçe öğretimine sosyal, kültürel ve ekonomiklik ilkesi açısından bakılmıştır.
Bu kitabın, eleştirel bir gözle okunması bir yana öğretmenler ve öğretmen adayları tarafından pratikte de sınanması dileğiyle…
Ahmet Akkaya, Ahmet Demirel, Ali Göçer, Ayşe Ateş, Esra Mert, Gıyasettin Aytaş, Hasan Kavruk, Hasan Kurnaz, Hatice Altunkaya, Kadir Kaplan, Mehmet Alver, Mesut Gün, Metin Elkatmış, Talat Aytan Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan en önemli iletişim aracıdır. Dilin etkili bir iletişim aracı olarak kullanılabilmesi için temel dil becerilerinin zamanında, doğru ve uygun bir biçimde kazanılması gerekir. Anne karnında başlayan dil edinimi okul çağında, özellikle anadili eğitimi dersleriyle sürdürülmektedir. Okullarımızda, Türkçe dersleriyle öğrencilerin okuma, yazma, konuşma ve dinleme becerilerinin geliştirilmesi planlanmakta; onların dilimizin imkân ve zenginliklerinin farkına vararak Türkçeyi etkili, doğru ve güzel kullanmaları hedeflenmektedir.
Elinizdeki kitap, müfredatı değişen Türkçe Öğretimi derslerindeki ihtiyacı karşılamak ve geleceğin öğretmen adaylarına Türkçe öğretiminin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili akademik bir bakış açısı kazandırmak için hazırlanmıştır.
İsa Sarı Bu eserde, küçültme olgusu dilin çeşitli düzeylerindeki özellikleri göz önünde bulundurularak bütüncül bir yaklaşımla, farklı dil görünümleri ve türleri etrafında, Türkiye Türkçesi odağında ele alınmaya çalışılmıştır.
Küçültme olgusunun kaynakları, küçültmenin kategorik durumu, küçültmede bağlamın önemi, seslik değişimler/dönüşümler ve küçültme, diller arası etkileşimler ve küçültme gibi küçültmeyi doğrudan ilgilendiren temel konuların yanı sıra Türkçede küçültmenin nasıl işaretlendiği, hangi yöntemlerle gerçekleştirilip hangi sözcük türlerinde küçültme yapılabildiği, küçültmenin dil içi ve dil ötesi üst işlevlerinin neler olduğu, diğer dil mekanizmalarıyla ilişkisi ve küçültmede yeni eğilimler gibi pek çok husus bu çalışmanın odağında yer almaktadır.
Müberra Seydi Olumsuzluk, dilbilimde farklı dilbilimsel kategoriler temel alınarak, sentaktik ve semantik düzeylerde ele alınan bir konudur. Bu çalışmada, olumsuzluk kavramı verilerek kuramsal çerçeve çizilmiş, olumsuzluk literatüründeki konular karşılaştırmalı dil verileriyle örneklendirilerek genel olumsuzluk tipolojisi çıkarılmıştır. Bu tipoloji ile Türkçedeki olumsuzluk biçimleri tespit edilmeye çalışılmış ve elde edilen ilgili malzeme yorumlanmıştır. Türkçe için "tümcesel olumsuzluk” örneklem seçilmiş, tümcesel olumsuzluğu meydana getiren olumsuzluk ögeleri belirlenmiş, bu ögelerin birbiriyle etkileşimleri morfo-sentaktik ve semantik-pragmatik düzeylerdeki görünümleri verilerek incelenmiştir.
Brian Tomlinson Bu kitap, uygulamalı dilbilim alanında materyal geliştirmeyle ilgili güncel tartışma ve uygulamalara ilk odaklanan kitaptır. Bununla birlikte diğer alanların yanı sıra ikinci dil edinimi, kullanımbilim ve sözvarlığı gelişimine de odaklanmaktadır. Bu yeni yaklaşımla uygulamalı dilbilim kuramının / araştırmalarının ele aldığı iki ögeyi dil öğretimi için birbiriyle ilişkilendirmektedir.
Kitapta yer alan bölümlerinin her biri öncelikle ilgili teori ve ele almış olduğu konu alanıyla ilgili araştırma sonuçlarını sunmakta sonrasında ise materyal geliştirmeye dönük uygulanmalara değinmektedir. Her bir bölümde güncel teori ve araştırma sonuçları ele alınıp yorumlanarak, yayımlanmış çalışmalar ile yaklaşımlar arasındaki eşleşmeler analiz edilmekte ve sonrasında mevcut yaklaşımların materyal geliştirme uygulamalarına aktarılması örneklendirilerek sağlanmaktadır.
Bu kitap, hem materyal geliştirme alanında çalışan araştırmacılar için hem de uygulamalı dilbilim alanında çalışan araştırmacılar için temel kaynak konumundadır.
Brian Tomlinson, Birleşik Krallık'taki Leeds Metropolitan Üniversitesinde misafir öğretim üyesi olarak görev yapmakta olup ayrıca Japonya, Endonezya, Nijerya, Umman, Singapur, İngiltere, Vanuatu ve Zambiya'da çalışmış ve altmışın üzerinde ülkede sunumlar yapmıştır. Materyal Geliştirme Birliği'nin kurucusu ve başkanıdır. Materyal geliştirme, dil öğretimi ve edinimi konularında birçok makale ve kitap kaleme almıştır.
İsmail Güleç, Engin Ömeroğlu Kültür etkileşimi (kültür aktarımı) bağlamında yabancılara Türkçe öğretimi konusunu bütünsel olarak ele alan ilk kitap özelliğine sahip Yabancılara Türkçe Öğretiminde Kültür Etkileşimi, alanda ciddi bir boşluğu doldurmayı amaçlamaktadır.
Kitap, sekiz bölümden oluşmakta ve her bölümde işlenen konuya ait teorik bilgiler verildikten sonra o konuyla ilgili kullanılabilecek teknolojik materyaller, otantik öğrenimle ilgili örnekler, oyunlar, şarkılar, filmler gibi uygulama örnekleri yer almaktadır. Bütün bu uygulamaların, dersi veren öğretmenlere kültür etkileşimi konusunda iyi birer model olacağı düşünülmektedir.
Kitabın; Türkçe eğitimi alanında çalışan araştırmacılara, akademisyenlere, Türkçe öğretmenlerine, Eğitim fakültelerinin Türkçe bölümlerinde okuyan öğretmen adaylarına ve yabancılara faydalı olması dileği ve ümidiyle…

Mahfuz Zariç “-Edebiyatta da, sanatta da temel izlek insanın serüvenidir; insanî serüvendir. Bütün sorunlar bu temel izlek içinde yerli yerinde ve yeterince, insanın çevresinde, insanın doğal eylemleri olarak yer alır. Böyle olmadığında, insanî düzlemde verilemeyen, ele alınamayan her sorun, her tema yapay olarak kalır, sanat eserinin dokusuna gerçek bir insanî eylem olarak sinmez. İnandırıcı bulmadığımız budur işte, gerçekte hayatımızda olup olmadığı değil. Ben bunu yalnızca öykü ya da kısa öykü kuramı açısından değil, bütünüyle sanat kuramı açısından değerlendirebilir bir durum olarak görüyorum. Öyküden romana, şiirden tiyatroya, resimden müziğe, fotoğraftan sinemaya… bu bağın doğru kurulup kurulamadığına bakılmalı. Roman; hikaye, öykü, kısa öykü, kısa kısa öykü; klasik öykü, modern öykü, postmodern öykü… gibi tanımlamalar arasındaki ayrımlar neler olursa olsun, hepsi de temel dokusu, anlatı ögesi tahkiye olan edebiyat metinleridir.”
Fatih Sakallı Tanzimat Edebiyatı ile başlatıp günümüze kadar getirebileceğimiz “Yeni Türk Edebiyatı” kavramı, 150 yılı aşan ve edebiyatımızda birçok yeniliğin, oluşumun ortaya çıktığı bir süreci karşılar. Bu eser, Türkiye’deki Eğitim Fakültelerinde, Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümlerindeki Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı ve Türkçe Eğitimi Anabilim Dalında okutulan Yeni Türk Edebiyatı I-II, Çağdaş Türk Edebiyatı, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı ve Edebiyat Fakültelerindeki Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerinde okutulan Yeni Türk Edebiyatı I-VI vb. dersler için hazırlanmıştır. Yeni Türk Edebiyatı alanında akademik çalışmalar yapan genç akademisyen bir kadro tarafından hazırlanan kitapta; Tanzimat Edebiyatı, Ara Nesil Edebiyatı, Servet-i Fünûn Edebiyatı, Fecr-i Âti Edebiyatı, Milli Edebiyat, Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı ve 1980 Sonrası Türk Edebiyatı şeklinde adlandırılan dönemler, roman, hikâye, şiir, tiyatro ve eleştiri gibi türler etrafında ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Dönemlerin siyasi, sosyal ve kültürel yapılarının da değerlendirildiği kitapta ilgili dönemlerin edebiyat anlayışları genel özellikleri ile verilmiş, dönemin sanatçıları, dönemlerine eserleri ile sağladıkları katkı, eserlerinin listesi, Türk Edebiyatı içerisindeki yeri ve önemi üzerinde durularak Tanzimat’tan günümüze kadar Yeni Türk Edebiyatı’nın gelişim seyri gösterilmeye çalışılmıştır. Üniversite öğrencileri ve modern edebiyatımıza ilgi duyanlar için hazırlanan kitabın ilgililerine faydalı olmasını diliyoruz.