Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi \ 2-8
Ahmet Benzer Yazma becerisini geliştirmenin en başında yazı yazmak gelir. Kitapta, size pek çok sebeple yazı yazdıracağız. Bunu yaparken ilk önce yazı yazma hızınızı düşünme hızınızla uyumlu hâle getirmeye çalışacağız. Bunun için 6 tane etkinlikle karşılaşacaksınız. Yazma sürecini birlikte çalışacağız ve yazının en önemli parçası olan okuyucu hakkında bilgi sahibi olacaksınız. Böylece düşüncelerinizi farklı stratejilerle yazıya aktarmanızı sağlayacağız. Kitapta; not alma stratejilerini, metin türlerini ve dijital yazı yazma çeşitlerini tanıma fırsatı bulacaksınız. Günlük hayatınızda ihtiyacınız olan dilekçe, e-posta veya WhatsApp gibi birbirinden farklı araçlar ile çeşitli amaçlar için yazı yazarken dikkat etmeniz gereken pek çok bilgiyi yine kitapta bulacaksınız.
Ortaokul ve lise öğrencileri için TÜBİTAK projelerini yazarken başvurabilecekleri kapsamlı bir kılavuzumuz var. Akademik dil bölümünü okuyup proje bölümüne geçerek kendi başınıza projelerinizi yazabileceksiniz.
Yazı yazarken sık sık noktalama, yazım, kelime türleri ve cümle gibi teknik bilgilere ihtiyaç duyacaksınız. Bu bilgiler, düşüncelerinizi daha etkili daha anlaşılır daha sade yazıya geçirmenizde sizlere yardımcı olacak.
Kitapta benim için en önemli olan bölümü sona sakladım. Kitabın yazarı olarak yazma konusunda en zayıf olduğum noktalardan biri, güzel yazıdır. Sizin de yazınız kötü ise güzel yazı bölümüne giderek karekodları taratıp çalışma yapraklarından çıktı alabilir ve yazınızı güzelleştirebilirsiniz.
Sultanberk Halmatov-Medera Halmatov Son zamanlarda çocuklara yönelik işlenen suçlarda artış olduğu bir gerçektir. Kazaya veya ihmale bağlı çocuk ölümleri hakkında medyada sık sık haberler yer almaktadır. Bu haberler incelendiğinde birçoğunun önlenebilir olduğu görülmektedir. Bugün çocuklar daha önce hiçbir zaman maruz kalmadıkları kadar tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Çocuklar, güvenlik bakımından yetişkinlere göre her anlamda daha savunmasız durumdadırlar. Bu nedenle, çocukların güvenliğinin sağlanması için çocuklara bu konuda eğitim verilmesi önemlidir. Çocukların küçük yaşlarda bazı tehlikelere karşı bilinçlendirilmesinin ve olası tehlikelerden uzak durma becerilerinin kazandırılmasının birçok çocuk ölümünün önüne geçmeye yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Kitapta velilere ve öğretmenlere yönelik önemli bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca 6-11 yaş çocukların gelişim özelliklerine göre geliştirilmiş ders programları mevcuttur. Programın nihai amacı;
çocuğu olası tehlikeler konusunda bilinçlendirmek,
tehlikeleri önceden tahmin edebilmeyi,
tehlikelerden uzaklaşmayı,
tehlike anında uygun davranışları sergileyebilmeyi öğretmektir.
Ahmet Aycan, Ahmet Başkan, Belma Haznedar, Cihat Burak Korkmaz, Efecan Karagöl, Emine Akyüz, Emrah Boylu, Erdost Özkan, Esra Nur Tiryaki, Ezgi inal, Feyza Altınkamış, Gül Deniz Demirel Aydemir, Gürkan Moralı, Haluk Güngör, İrem Bayraktar, İsmail Çakır, Mehmet Ali Akıncı, Mehmet Emre Çelik, Muhammet Hüseyin Yazıcı, Mustafa Durmuş, Önder Çangal, Önder Çangal, Perihan Gülce Özkaya, Rifat Ramazan Berk, Serdar Başutku, Tarık Demir, Tuba Demirkol, Umut Başar Türkçe öğrenmeye olan ilgi yetişkin bireylerde olduğu gibi çocuklarda da kendisini göstermekte; dünyanın farklı coğrafyalarında Yunus Emre Enstitüsü ve Türkiye Maarif Vakfı, Türkiye’de ise üniversitelerin dil öğretim merkezleri ve özel kurslar aracılığıyla çocuklara Türkçe öğretilmektedir. Yunus Emre Enstitüsünün “Tercihim Türkçe” projesi sayesinde yurt dışında, Suriye'de meydana gelen karışıklıklar sonrası Suriyeli çocukların Türkiye’ye göç etmek zorunda kalması ile yurt içinde çocuklara Türkçe öğretimi önem kazanmıştır. Çocuklara Türkçe öğretimi süreçlerini standart hâle getirmek, mevcut sorunları ortaya koymak ve çözüm önerileri geliştirmek için birtakım bilimsel çalışmaların gerçekleştirilmesi ve dünyada çocuklara yabancı ve ikinci dil öğretimi süreçlerinin nasıl ele alındığının incelenmesi önemli bir gereklilik olarak dikkat çekmektedir. Uzun bir araştırma süresi sonunda hazırlanmasına karar verilen “Çocuklara Türkçe Öğretimi” kitabı, çocuklara dil öğretimi alanında çalışmış farklı disiplinlerden uzmanların doğrudan bölüm yazarlığı şeklinde veya dolaylı yollardan destekleriyle yayıma hazırlanmış akademik bir kitaptır. Bu çalışmada “Çocuklara Türkçe Öğretimi” başlığı ile kastedilen Türkçenin yabancı ve ikinci dil olarak çocuklara öğretimi, iki dilli çocuklara Türkçe öğretimi ve Türk soylu çocuklara Türkçe öğretimi alanlarıdır. Kitap; kuramsal yaklaşım, beceri ve uygulama olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. Bu yönüyle “Çocuklara Türkçe Öğretimi” meselesinin hem teorik hem de pratikte ele alınması, ayrıca kitapta dünyadaki çocuklara Türkçe öğretimi uygulamalarına değinilmesi amaçlanmıştır. Hazırlanan kitabın alanda çalışan akademisyenlere bir farkındalık kazandırması, Türkiye’de ve Türkiye dışında Türkçenin yabancı/ikinci dil olarak çocuklara öğretimi süreçlerine katkı sağlaması ve gerçekleştirilecek benzer çalışmalara yol gösterici olması beklenmektedir.
Mazlum Ar, Mehdi Pekedis, Murat Dinç, Müslüm Reyhanoğulları, Nurettin Özgen, Sami Zümrüt, Sedat Benek, Selim Bozdoğan, Sevgi Erdem, Süleyman Cengiz Ege İnsanlık tarihi, çok boyutlu siyasal mücadeleler tarihidir. Amaç, iktidar olmak ve ilgili tüm varsılları kontrol altında tutarak konforlu bir yaşam sürdürmektir. Marksist teorisyenler de kısmen bu veçhe üzerinden toplumların tarihini sınıf mücadelelerinin tarihi olarak tanımlar. İktidar olmanın nimetlerinden yararlanan sermaye sınıfı, artı değer kazanımını sürdürmek için emek gücüne ve toplumsal tüketim döngüsüne ihtiyaç duyar. Çünkü toplum, sermaye sınıfı tarafından bir tüketim borsası olarak görülür. Bu düşünsel kurulum zamanla tüm eylem ve düşünsel pratiklere sirayet ederek sıradanlaşabilmektedir. Zira iktidarlar, ideolojik kurulumunu sürdürmek için, yapılandırılmış bir topluma ihtiyaç duyarlar ve bu durum genellikle kültür kavramıyla tecessüm eder. Toplumun kültürel kodlarını şekillendiren ideolojiler, Althusser'in tanımıyla "bireyleri özne olarak çağırır". Kültürel norm ve değerlerle kodlanan, toplum ve özne olarak çağrılan birey, ideolojik kurulumların failleri olarak işlev görürler. Böylelikle toplumun temel normlarından sayılan din ve inançlardan etnik ve ulusal geleneklere, toplumsal kimlik ve temsiliyet formlarından birlikte yaşamayı olanaklı kılan radikal demokrasilere kadar tüm yapısal kurulumlar iktidar tarafından tanzim edilir. Fakat bu ideolojik kurulumlar, genellikle "biz-onlar", "dost-düşman" gibi karşıtlıklar ve aygıt olarak kullanılan sosyal kimlikler üzerinden yürütülmektedir. Oysa elzem olan, tarihin saklı tuttuğu bu ideolojik kurulumları ters yüz etmektir. Baskılanan ve yok sayılan kimliklere alan açmak ve temsili çoğulculuğa dayalı çokkültürcülük politikalarını hayata geçirmek, en makul gerekliliklerdendir.
Sultan Tulu Dede Korkut Kitabı (DKK) üzerine filolojik alanda yapılan araştırmalar, çoğunlukla daha önceki araştırmacılar tarafından yanlış okunduğu düşünülen sözcüklerin yorumlanması, onarılması veya yazıcı hatalarının tespit edilmesi gibi metnin doğruya en yakın okunuşuna ve yeniden kurulmasına yöneliktir. Bu tür çalışmalar, eserin hatalardan arındırılmış ve kusursuza en yakın şeklinin tasarlanması/kurulması bakımından gereklidir; böylelikle, metnin yazıldığı dönemin, dili, folkloru ve edebiyatı ile ilgili pek çok konu aydınlatılabilir. Ancak bunların dil içi veya sözlü çevirilerinin yapılması da önemlidir.
Eski Anadolu Türkçesi döneminin dil özelliklerini yansıtan bu kitapta, hikâyeler/boylar, şimdiye dek genellikle sadeleştirilerek ya da serbest çeviri yöntemi ile Türkçeye çevirilmişti. DKK'nın telif eser olması nedeniyle çalışmada hikâyeler/boylar ve soylamaların (sonradan Günbed-i Kâvus veya Türkmensahra el yazması da eklenerek) -yazıcıların dil üslubuna fazla, müdahale etmeden- sözlü çevirisi verilmiştir. Hikâyeler/boylar ve soylamalar bu yönüyle ilk sözlü çeviri çalışması olarak görülebilir.
Kitabın çevirisi öncelikle, DKK'nın Dresden nüshasının orijinal Arap harfli nüshası esasında hazırlanmıştır. Yeri geldikçe eserin Vatikan nüshasından da faydalanılmıştır. DKK'nın Günbed-i Kâvus ya da Türkmensahra olarak adlandırılan yeni bir elyazması keşfedilir. 2019 yılının Haziran ayında, bu elyazma üzerine önemli çalışmalar yayımlandı. Burada bunlardan, ayrıca daha sonraki Azerbaycan ve İran'da yayımlanan çalışmalardan da faydalanılmıştır. Yeni bulunan Günbed el yazması, Dresden nüshasındaki eksikliklerin ve anlaşılmazlıkların giderilmesi bakımından önem taşır. Bu bakımdan bu kitap, Dede Korkut araştırmacıları için güncel bir kaynak niteliği taşımaktadır. Ayrıca yazar daha önceki araştırmacıların okumalarını, yorumlarını ve çözüm önerilerini de dikkate alarak eserin bütün olarak anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır.
Dede Korkut Kitabı'nın bu çeviri eserinde yazar -piyasadaki popüler yayınların çoğundan farklı olarak- kendi okuma, anlamlandırma ve yorumları ile de Dede Korkut Oğuznâmesi araştırmalarına yeni katkı sunmaktadır. Eserin bu hâliyle bütün Dede Korkut araştırmacılarına ve öğrencilerine yararlı olacağı düşünülmüştür.
Seyithan Altaş Öğrenim çağımızın her döneminde genel bir tarih dersi olarak gördüğünüz “Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi” dersi Türk devrimini hazırlayan gelişmelerden oluşmaktadır. Ancak bu genel bir tarih anlayışı dışında daha da geniş bir mana ifade etmektedir. Çünkü Türk devrimi, emperyalizme ve onun içerideki işbirlikçilerine karşı verilmiş bir mücadele olduğu kadar bir çağdaşlaşma hareketidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen bu hareket Doğu halkları arasında olduğu kadar Batıda da en geniş yankıları ve övgüleri almıştır. Bağımsızlık savaşının kazanılmasıyla Türk devrimini tamamlayan çağdaşlaşma hareketleri ile de bir toplumun kaderi feodal bir yapıdan ileri, çağdaş bir yapıya doğru geliştirilmiştir.
“Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi” dersinin amacı, geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizin her bakımdan gelişmelerini sağlamak, Türk çağdaşlaşma devriminin çeşitli aşamalarını dün, bugün ve yarın anlayışı içinde kavramak, daha da ileriye götürmelerini sağlamak olacaktır. Geçmişte yaşananların geleceğe sağlam bir temel olacağı bilincine bu dersle ulaşacağız. Umarım bu kitabın bu bilince ve sağlam bir düşünce yapısına sahip olmak bakımından Türk gençlerine katkısı olur.
Seyithan Altaş Öğrenim çağımızın her döneminde genel bir tarih dersi olarak gördüğünüz “Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi” dersi Türk devrimini hazırlayan gelişmelerden oluşmaktadır. Ancak bu genel bir tarih anlayışı dışında daha da geniş bir mana ifade etmektedir. Çünkü Türk devrimi, emperyalizme ve onun içerideki işbirlikçilerine karşı verilmiş bir mücadele olduğu kadar bir çağdaşlaşma hareketidir. Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde gerçekleştirilen bu hareket Doğu halkları arasında olduğu kadar Batıda da en geniş yankıları ve övgüleri almıştır. Bağımsızlık savaşının kazanılmasıyla Türk devrimini tamamlayan çağdaşlaşma hareketleri ile de bir toplumun kaderi feodal bir yapıdan ileri, çağdaş bir yapıya doğru geliştirilmiştir.
“Atatürk İlkeleri ve Devrim Tarihi” dersinin amacı, geleceğimizin güvencesi olan gençlerimizin her bakımdan gelişmelerini sağlamak, Türk çağdaşlaşma devriminin çeşitli aşamalarını dün, bugün ve yarın anlayışı içinde kavramak, daha da ileriye götürmelerini sağlamak olacaktır. Geçmişte yaşananların geleceğe sağlam bir temel olacağı bilincine bu dersle ulaşacağız. Umarım bu kitabın bu bilince ve sağlam bir düşünce yapısına sahip olmak bakımından Türk gençlerine katkısı olur.
Duygu Eroğlu Çopur “Dili kurallı kullanmak etkili iletişimin anahtarıdır.”
Çağın gereği olarak dijital teknolojilerin öğrenme ortamlarında ve materyallerinde kullanılması, pek çok duyuya aynı anda seslenen çoklu ortam araçlarından yararlanılması ilgi çekiciliği artırmakta ve kalıcılığın sağlanmasında etkili olmaktadır. Dijital öyküleme ve dijital öykünün dil bilgisi kavramlarını kural ezberleterek değil, sezdirme ve uygulama yoluyla vermede etkili olacağı düşünülmektedir. İçinde bulunulan çağın gereği olarak teknolojiyle eğitimi bütünleştirmek, öğrencilerin çağın gereklerine uygun becerilere sahip olması önemlidir. Bu becerilerin kazandırılması için de Türkçe Dersi Öğretim Programının öngördüğü şekilde çoklu medya araçları -video, ses, bilgisayar gibi- olarak adlandırılan bilgi ve iletişim teknolojilerinin öğrenim ortam- larında etkin biçimde kullanımını önemlidir. Eğitimde, 21. yüzyıl becerilerini geliştirecek nitelikte teknolojik gelişmelere uygun yöntem ve tekniklerin kullanıması kaçınılmazdır. Bu bağlamda, dijital öykü; resim, müzik, ses kaydı, video vb. çoklu medya araçlarının kullanması ile teknolojinin öğrenim ortamları ile birleştirilmesine etki eden ve 21. yüzyıl becerilerinin pek çoğunu kapsayan araçlardan biridir. Bu çalışmamın metin temelli olarak dil bilgisi konularının sezdirilmesinde çağdaş bir metin anlayışı ve yöntem olarak alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Türkçe ders kitaplarında yer alan dinleme metinleri gibi dijital öyküler ve dijital öykü şeklinde tasarlanmış etkinliklere de ders kitaplarında yer verilebileceği öngörülmektedir.
Nesrin Bayraktar Bu kitap, özellikle Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri için hazırlanmış bir giriş kitabıdır. Burada tarih içinde Dil Bilimini bu güne getiren çalışmalar, Dil Biliminin çalışma alanları, önemli Dil Bilimciler ve Dil Bilimi bakış açıları ele alınmıştır. Dil Biliminin temel kavramları irdelenirken hayatın içinden, Türk dilinden ve Türk edebiyatından örneklere yer verilmiştir. Böylece Dil Bilimine bir giriş yapmak, Dil Bilimini anlamlı ve ulaşılabilir hâle getirmek amaçlanmıştır.
Bilginer ONAN Alanında ilk olma özelliğini taşıyan bu eser; dil öğretiminin bilimsel alanını belirleyen kavram ve terimleri tespit edip bir araya getirmek amacıyla kaleme alınmıştır. Kitapta, 500’e yakın terim ve kavram alfabetik sıra ile açıklanıp yorumlanmıştır. Yapılan açıklamalarda genel olarak ansiklopedik bir üslup takip edilmiştir. Birbiriyle ilgili terim ve kavramlar, yapılan açıklamaların sonunda özellikle belirtilmiştir. Kavram ve terimlerin belirlenmesinde ana dili eğitimi, yabancı dil öğretimi, dil bilimi, eğitim-öğretim ilke ve yöntemleri, özel öğretim yöntemleri, öğrenme psikolojisi, iki dillilik, iletişim, metin bilgisi, beyin, bellek, dil hastalıkları, okuma eğitimi, konuşma eğitimi, yazma eğitimi, dinleme eğitimi, ilk okuma yazma öğretimi vb. alanlarda yazılmış kaynaklar taranmış; tespit edilen terimler belirli bir elemeye tabi tutularak kitaba dâhil edilmiştir. Kavram ve terimlerin seçiminde; akademik çalışmalardaki yaygınlıkları, lisans ve lisansüstü düzeydeki kullanım sıklıkları göz önüne alınmıştır.
Türkçe öğretmenliği, sınıf öğretmenliği, yabancı dil öğretmenliği, özel eğitim ve eğitim bilimleri alanında öğrenim gören öğretmen adayları ve öğretmenler için hazırlanan bu kitap, filoloji bölümlerinden mezun olup dil eğitimi alanında lisansüstü eğitim görmek isteyen adaylara ve özellikle de bu alanda çalışma yapan değerli akademisyenlere yararlı olacaktır.
Ahmet Akkaya, Aslı Fişekcioğlu, Asuman Akay Ahmed, Bekir İnce, Celile Eren Ökten, Dursun Köse, Ece Pirim, Fatma Bölükbaş Kaya, Fatma Nur Kabay, Füsun Saraç, İbrahim Doyumğaç, Mehmet Yalçın Yılmaz, Mesut Gün, Mustafa Altun, Nuray Karakaya, Ömer Tuğrul Kara, Özlem Yılmaz, Şükran Dilidüzgün, Yasemin Bayyurt Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi alanında son dönemlerde yapılan çok sayıda araştırma, Türkçe öğrenme konusunda oldukça büyük bir ilgiden kaynaklanmaktadır. Bu konudaki ilgi ve merak; Türkiye açısından siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda olumlu sonuçlara katkı sağlamaktadır. Bu denli önemli ve olumlu işlevleri olan Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde bazı sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bir dilin ana dili olarak öğretilmesi ile yabancı dil olarak öğretilmesi arasında bulunan yöntem, yaklaşım, strateji ve teknik bağlamdaki farklılıklar, süreçte yaşanan sıkıntıların en önemli sebepleri arasında sayılabilir.
Alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanan bu başvuru kitabının özelliği Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde Diller İçin Avrupa Ortak Öneriler Çerçevesi (2013) bağlamında öğrenciyi “dil kullanıcısı” olarak tanımlamasıdır. Kitap; öğretmenlerin Türkçeyi yabancı dil olarak öğrenen öğrencilerin dil kullanıcısı olma sürecinde ihtiyaçlarını belirleyebilmeleri, uygun yöntem, yaklaşım, strateji ve teknikleri kullanabilmeleri, bu bağlamda öğretim materyallerini hazırlayabilmeleri amacıyla yedi bölümden oluşmaktadır.
İlk bölümde; dil kullanıcısı tanımlanarak, dil kullanıcısı çeşitliliği durumunun kullanılacak yöntem, strateji ve teknikleri de etkilediği belirtilmiştir. Ayrıca geçici koruma kapsamındaki Suriyeliler'e yönelik Türkçe öğretimi konusuna yer verilmiştir. İkinci bölümde; dört dil becerisi dil kullanıcısı bağlamında incelenmiştir. Aynı bölümde yazma etkinlikleriyle edimbilimsel yetkinliği geliştirmeye yönelik uygulamalar da yer almıştır. Üçüncü bölümde ise dil kullanıcısının eylem odaklı yaklaşım doğrultusunda desteklenmesi bağlamında drama, teknoloji ve kitle iletişim araçları aracılığıyla Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi konusu ele alınmıştır. Dördüncü bölümde ise metin türleri, bildirişim durumlarından hareketle kelime öğretimi konusu incelenmiştir. Beşinci bölümde; Türkçenin yabancı dil olarak öğretiminde yazınsal metinlerin taşıdığı kültürel içerik, dil-kültür-edebiyat bağlamında sefaretname örnekleri üzerinden değerlendirilmiştir. Öğretim sürecini oluşturan en önemli aşamalardan biri olan ölçme-değerlendirme ise dil kullanıcısı bağlamında altıncı bölümde araştırma konusu olarak ele alınmıştır. Ayrıca son bölümde yabancı dil olarak Türkçe öğretimi üzerine yeni yaklaşımlar incelenerek konuyla ilgili düşünce ve önerilere yer verilmiştir.
Abdurrahman Güzel, Ayşe Yücel Çetin, Halil Çeltik, İsmet Çetin, Musa Çifci, Abdulkerim Karadeniz, Aliye Uslu Üstten, Mustafa Türkyılmaz, Remzi Can, Salim Pilav, Ayşe Derya Eskimen, Halide Gamze İnce Yakar, Hilmi Demiral, Yasemin Uzun Yaratılan ve yaşanılan kültürel alanın ifade aracı olan dil, aynı zamanda kâinatın algılanması, yorumlanması ve şekillenmesi anlamlarına da gelir. Hayatı anlamlandıran dil, yaşanılanlardan aldığı unsurları kurmaca bir dünyaya taşır. Bu kurmaca dünyada hayattan kopuk olmayan bir âlem yaratılır ve bu âlemi ifade eden eserler ortaya çıkar. Bunlar kimi zaman şiir, kimi zaman hikâye biçiminde görülür. Bu da dilin anlaşma vasıtası olmasının yanında eser yaratmada bir araç olduğu anlamlarını taşır. Milletlerin ses ve söz dünyası olan dil ve dil ile yaratılan eserler, milletlerin varlığının teminatı olduğu gibi, tarihî bilgi ve tecrübelerinin de ifadesidir.
Kitap, dil ve edebiyat öğretiminde kullanılan veya kullanılması gerekli olan metot ve teknikleri içermektedir. Türkiye'de sık kullanılan yöntem ve tekniklerin yanı sıra Batı dünyasında kullanılan yöntem, yaklaşım ve teknikler de bu çalışmada yer almaktadır. Türkçe ve Türk edebiyatı öğretiminin tarihî akışı, günümüzdeki durumu; dil ve edebiyat öğretimiyle ilgili yaklaşımlar, uygulamalı konu anlatımı, planlama, ölçme ve değerlendirmeyle ilgili bilgilere yer verilmiştir.
Ahmet Akçay, Betül Keray Dinçel, Bünyamin Sarikaya, Erhan Akın, Ersoy Topuzkanamış, Fatih Can, Hatice Altunkaya, Mehmet Nuri Kardaş, Mesut Gün, Mustafa Sait Kıymaz, Oğuzhan Sevim, Serpil Özdemir Dil becerileri arasında ilk edinileni dinlemedir. Anne karnında dış dünyanın duyumu ile kullanılmaya başlanan dinleme, dili algılamanın ve iletişim kurmanın temelidir. Günlük yaşamda en sık kullanılan ve diğer dil becerilerinin kazanılmasında büyük rol oynayan dinleme yetisi, bu özellikleriyle diğerlerinden ayrılmaktadır. Ayrıca iyi bir yazar, iyi bir okuyucu ve iyi bir konuşmacı olmanın anahtarı, etkili dinleme becerisine sahip olmaktır.
Eğitim sistemimizin çıktılarından biri, öğrenenlerin aktif bir dinleyici niteliği kazanarak dinlediklerini/ izlediklerini anlayabilen bireyler olmalarıdır. Bu doğrultuda hazırlanan eser, dinleme becerisini tüm boyutlarıyla ele alarak hem kuramsal hem de uygulama bağlamında tanıtmayı hedeflemektedir. Aynı zamanda eser, ihmal edilen bir beceri olmasına karşın, dinlemenin geliştirilebilir olduğuna dair ipuçlarını yakalamanıza ve iyi bir dinleyici olmak için gereken özellikleri kazanmanıza yardımcı olacaktır.
Abdulvahit Çakır, Aliye Genç, Ana-Maria Panțu, Başak Uysal, Bülent Okay, Ece Dillioğlu, Fatma Ahsen Turan, Filiz Çölmekçioğlu, Hasan Güneş, Hatice Köroğlu Türközü, İbrahim Kelağa Ahmet, Makbule Sabziyeva, Mariia Talianova Eren, Melahat Pars, Melek Gedik, Mustafa Sarper Alap, Nazan Tutaş, Necdet Yaşar Bayatlı, Neriman Hasan, Nihal Kalkan Yağcı, Nisa Harika Güzel Köşker, Okan Haluk Akbay, Ömer Aksoy, Pamuk Nurdan Gümüştepe, Perihan Yalçın, Seda Köycü, Şengül Demirel, Tolga Dillioğlu, Ülker Şen, Z. Görkem Duran Gültekin Doğu'dan Batıya Masalın Serüveni: Dünya Masalları; Çin'den Hindistan'a, Türkiye'den Norveç'e bu geniş coğrafyadaki masalların muhteşem dünyasına kapı aralamaktadır. Masallar, kültürel bir aktarımdır. Mensubu olduğu kültürün değer yargılarını, estetik ve bedii zevkini masalların içinde bulabiliriz. Kökü mazide olan masallar, aynı zamanda bir gelecek planlayıcısıdır. Masallar, anlatının içinde bir hayat dersi saklar. Dinleyicisine veya okuyucusuna alması gerekli olan nasihati o büyüleyici üslubu içinde verir. Başarı, umut, gayret, engelleri aşma arzusu empoze ettiğinden dolayı âdeta bir kişisel gelişim eğitimidir.
Fatma Ahsen Turan
Sedat Maden Drama, ana dili ve yabancı dil kullanımında gerekli olan becerileri öğrencilere kazandırmada etkin bir yöntemdir. Zira dramanın temel dil becerilerinin ve dil bilgisi kurallarının öğretimine katkı sağladığına dair araştırma sonuçlarına alanyazından ulaşılabilmektedir.
Drama sürecinde birey, günlük hayatın hemen her anında ne şekilde iletişime geçebileceğini, örnek olay ve durumlarda yaşar ve öğrenir. Bu nedenle drama, bir iletişim sanatı olarak da değerlendirilmektedir. Belirli bir araç gerece, ortama, metne bağlı kalınmaması ve yaşamdan kesitler içinde sunumların yapılması dramanın bilgi, beceri ve alışkanlıkları kalıcı şekilde kazandırmasını beraberinde getirmektedir. Tüm bu gerekçeler dramanın dil öğretimi sürecinde, özel olarak da Türkçenin öğretiminde faydalı bir yöntem olduğunu göstermektedir.
Dramanın dil öğretiminde kullanımı ile ilgili kuram ve uygulamaya yönelik içeriğe sahip olan eserde; drama kavramı ve dramanın yöntem olarak kullanımına dair temel bilgilere, yurt içi ve yurt dışındaki tarihî gelişimine, dramanın oyun, tiyatro, yaratıcılık ile ilişkisine, dil ve çocuk gelişimi açısından niteliklerine, drama sürecinde yararlanılacak tekniklere, drama sürecinin aşamalarına, dil öğretiminde kullanılmasına, Türkçe öğretmeninin drama lideri olarak rollerine ve sahip olması gereken öz yeterliklere, yapılandırmacılık ve aktif öğrenme açısından dramanın doğasına, Türkçe öğretiminde drama yönteminin kullanımıyla ilgili yaşanan sorunlara ayrıca örnek senaryo / etkinliklere yer verilmiştir.
Antoine Galland 17. yüzyılda Osmanlı Devleti'ne gelen Antoine Galland, Binbir Gece Masalları tercümesi ile tanınmıştır. Üzerinde bilimsel çalışma yapılmasını bekleyen üç çok dilli sözlüğü ve bu kitapta incelenen Durûb-ı Emsâl-i Türkî'si Fransa Millî Kütüphanesinde kayıtlıdır. Bu çalışmalar, 17. yüzyıl Osmanlı Türkçesinin söz varlığı açısından oldukça önem teşkil eder. Durûb-ı Emsâl-i Türkî'de çoğunluğu Arapça ve Türkçe, onlara göre çok daha az olmak üzere Farsça, atasözü, deyim ve kalıp ifadeler vb. öncelikle Arap ve Osmanlı Türkçesi alfabeleri ile yazılmış, altlarına da Fransızca tercümeleri yapılmıştır. Eser, sözlüklerin aksine bir müsvedde defteri görünümündedir. Bu sebeple Galland'ın defteri sonradan temize çekeceğini düşünmek mantıklı gelmektedir. Antoine Galland, sözlükleri ile ilgili bir ön araştırma veya öğrenme amaçlı/kendi kişisel gelişimi için bu defteri tutmuş olabilir. Bu çalışmada Durûb-ı Emsâl-i Türkî üç bölümde incelenmiştir. Prof. Dr. Ayten Er tarafından “Antoine Galland'ın Hayatı ve Eserleri”, Doç. Dr. Erdinç Doğru tarafından “Arapça Atasözleri ve Kaynakları” ve tarafımdan ise “Durûb-ı Emsâl-i Türkî ve Türkçe Kaynakları” başlıklı bölümler yazılmıştır. Durûb-ı Emsâl-i Türkî'nin çeviri yazılı metni ve tıpkıbasımı da kitabın sonuna eklenmiştir. Editör ve bölüm yazarları olarak bu kitap ile Türk dili ve kültürüne hizmet etmenin mutluluğunu tatmaktayız. Bu kitabın başka çalışmalar için kaynak teşkil etmesini ve Durûb-ı Emsâl-i Türkî'den yeni çalışmalar üretilmesini dileriz.
Abdulkadir Kırbaş, Ahmet Karadoğan, Ayşegül Kayar, Bahadır Gücüyeter, Bayram Arici, Bekir Gökçe, Beytullah Karagöz, Bünyamin Sarıkaya, Dilek Ünveren Kapanadze, Elif Atalay, Erhan Şen, Fatih Torun, Fatih Veyis, Fettah Kuzu, Fetullah Uyumaz, Hüseyin Öztürk, İbrahim Doyumğaç, İzzet Şeref, Lokman Turan, Mehmet Nuri Kardaş, Mustafa Kaya, Nur Hümeyra Özdemir Erem, Nurullah Aydın, Oğuzhan Sevim, Oğuzhan Sevim, Reşat Coşkun, Yusuf Söylemez Farklı coğrafya ve ülkelerle birlikte algılanan dünya edebiyatı, zamanla ya da mekânla sınırlandırılamayacak kadar çok sesli bir yapıya sahiptir. Her toplum ya da millet kendi edebî yeteneği ölçüsünde bu yapıya katkı sunar. Bu yapıda farklı zamanlarda ya da coğrafyalarda yaşamış insanların duygularının, düşüncelerinin, dünyaya bakışlarının, kendi varoluşlarını ifade etme biçimlerinin millî ve yerel özelliklerle şekillenerek evrenselleştiği görülür.
Millî edebiyatlar, belirli toplumlara hitap ederken dünya edebiyatı insanlığa hitap eder; tüm insanlığın ortak mirasıdır. Dünya edebiyatı denildiğinde hangi yazar ve eserlerin öncelikli olarak ele alınması gerektiği konusu tartışmaya açıkken burada önemli olan dili, dini ve milliyeti her ne olursa olsun salt bir insan olarak bu yazar ve eserlerden ne duyduğumuz ve hissettiğimizdir. Hangi milletten olursa olsun, duyguların dili ortaktır.
Dünya Edebiyatı Araştırmaları adlı bu eserde, ilk örneklerinden günümüze kadar dünya edebiyatı ve dünya klasikleri genel olarak tanıtıldıktan sonra edebiyat akımları ile ilgili bilgi verilmiş; Rus, Fransız, İngiliz, Yunan, Latin, Alman, Amerikan, İspanyol, İtalyan, İskandinav, Çin, Arap, Fars, Hint, Türk ve Japon edebiyatları örneklendirilerek ele alınmıştır. Eserin son bölümünde ise hem Doğu hem de Batı edebiyatından seçilen klasik eserler, çağdaş tahlil yöntemleri ışığında analiz edilmeye çalışılmıştır. Bu yönüyle eserin dünya edebiyatına ilgi duyan araştırmacılara ve sanatseverlere önemli bir kaynak teşkil edeceği düşünülmektedir.
Peter Haugen Dünya tarihinde kişisel rehberiniz şimdi güncellendi!
Dünya tarihine dair daha fazla bilginiz olmasını mı istiyorsunuz, bu özlü rehber dünyayı bugünkü haline getiren tüm önemli oyuncuları ve olayları ayrıntılarıyla açık bir biçimde izah ediyor. İnsanlık tarihinin bütününü ele alan bu kapsamlı kaynak, yirmi birinci yüzyıldaki dünyanın nasıl vücuda geldiği hususunda size bir fikir vererek, dinden bilime, oradan sanata ve savaşa kadar her alandaki önemli gelişmelere ışık tutuyor.
Geçmişle bağlantı kurmaya başlayın Neandertaller ile karşılaşır, Homer’e yönelir, Atlantis’i yükseltir ve Firavunları mumyayla korurken çağlara ad verin.
Sayılarla güç kazanın eski medeniyetlerden bugünün küresel topluluğuna kadar gelen büyümenin izlerini sürün ve toplumları başarıya veya başarısızlığa götüren faktörleri keşfedin.
Düşüncenin etkisini keşfedin dinin çıkışı, felsefenin kökleri, bilimin gelişimi ve hislerimiz ve inançlarımızın bizi nasıl sürekli olarak yeniden tanımladığını anlamaya çalışın.

Savaşın küresel sonuçlarını anlayın Grekler ve Romalılar ile ata binerek, süvarilerle birlikte silahlanarak, hendek kazarak, insanların modern savaşlar başlatmada tuttukları yolları izleyin.
Önderler ve düzeni sarsanlarla; büyük liderler, cesur devrimciler, acımasız titanlar ve adı duyulmamış kahramanlarla tanışın.
Yirmi birinci yüzyılın önemli olaylarını; 11 Eylül ile Afganistan ve Irak savaşları, iklim değişikliği, Katrina Kasırgası ve Çin, Hindistan ve Brezilya’nın ekonomik yükselişini inceleyin.
Kitabı açın ve
• Tarihin detaylı bir değerlendirmesini
• Dünya dinlerinin gelişimini
• İncil’den Haklar Bildirisi’ne kadar başlıca tarihi belgelerin değerlendirmesini
• Yazının ve resmin icadını
• Dünyayı kökten değiştiren bilimsel gelişmeleri
• Dünyayı değiştiren insanların ve dünyanın değiştirdiği insanların özlü biyografilerini
• Dünya geçmişindeki unutulmaz on tarihi inceleyin.
Bekir İnce, Burcu Öztürk, Demet Gülçiçek, Demet Kardaş, Elif Aktaş, Elif Aktaş Alanya, Elif Kır Cullen, Gökhan Kayır, Gözde Demirel, Gülşat Bican, Haluk Güngör, Hasan Hüseyin Mutlu, İnci İnce Erdoğdu, Mustafa Çakır, Öztürk Emiroğlu, Pınar Karataş, Salih Uçak, Şuheda Önal, Turgut Koçoğlu, Vedat Halitoğlu Yurt dışına çeşitli vesilelerle göç etmiş yurttaşlarımızın çocuklarına ana dili ve kültür öğretimi günümüzde zaruri bir ihtiyaç olmanın yanı sıra ulusal kimlik inşası, aidiyet bağı ve değer oluşturma itibarıyla da millî bir mesele olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi de her geçen gün önem kazanan hususlardan biridir. Bu kitap ile dünyanın birçok yerinde (Almanya, Belçika, Hollanda, İsviçre, İngiltere, İrlanda, Fransa, Danimarka, Hırvatistan, Gürcistan, Hindistan, İtalya, Romanya, Polonya, Bosna-Hersek, Rusya, İran, Çin Halk Cumhuriyeti) yürütülmekte olan Türkçe öğretimi faaliyetlerinin güncel durumu ortaya konmaya çalışılmıştır. İlgili ülkelerde öncelikle Türkçe eğitimi öğretimi faaliyetlerinin mevcut durumu ortaya konmuş, literatür taranarak ana dili, iki dillilik, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi faaliyetleri hakkında bilgi verilmiş ve ikinci dil/yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin güçlü ve zayıf yönleri ortaya konarak sorunların çözümü için geçerli olabilecek öneriler sunulmuştur. Çalışmayla birlikte yurt dışında ana dili öğretimi konusunda faaliyet gösteren ilgili resmî kurumlara (Millî Eğitim Bakanlığı, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüsü, Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı) bilimsel veri sağlanarak ana dili ve yabancı dil olarak Türkçe öğretim faaliyetlerinin niteliğinin artmasına katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Bahadır Gülden, Cem Erdem, Eser Kocaman Gürata, Ezgi İnal, Feyza Altınkamış, Gözde Demirel-Fakiroğlu, Gülnur Aydın, H. Özlen Avaroğlu, Hülya Sönmez, İsa Koyuncu, Kadir Kaplan, Mustafa Durmuş, Nezir Temur, Nuray Kayadibi, Ömer Özkan, Ramazan Eryılmaz, Sinem Doğan, Yaninka De Weirdt Bu çalışma, genel perspektifte dil politikalarını; özel perspektifte ise yabancı/ikinci dil olarak Türkçenin çeşitli ülkelerde öğretimine yönelik dil politikalarını ve Türkçe öğretim süreçlerini ele almaktadır. Kitap, on üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, dil politikalarının temel kavramlarına yer verilerek okurun dil politikalarına ait terimler hakkında bilgi sahibi olması amaçlanmıştır. İkinci bölümde, dil politikaları kapsamında Türkçenin öğretimi; üçüncü bölümde ise Türkçenin yabancı dil olarak öğretilmesi ele alınmıştır. Böylelikle okurların Türkçenin ana dili ve yabancı dil olarak öğretiminde dil politikalarına yönelik bilgi sahibi olmaları hedeflenmiştir. Dört ve beşinci bölümlerde, dil öğretim süreçlerinin uygulayıcısı konumundaki öğretmenlerle ilgili bilgilere ve öğretici eylemliliğine yönelik konular ele alınmıştır. Altıncı bölümden itibaren ise farklı ülkelerin yabancı dil öğretim politikaları ve bu politikalar doğrultusunda Türkçe öğretiminin genel durumları ele alınmıştır. Altıncı bölümde, Türk nüfusun en yoğun yaşadığı Avrupa ülkesi konumundaki Almanya'nın çok dilli yapısı ve yabancı dil olarak Türkçe öğretim süreci ele alınmıştır. Yedinci bölümde; Fransa'nın eğitim politikası çerçevesinde Türkçenin ana dili ve yabancı dil olarak öğretimi, Fransa'nın azınlık eğitimi politikası, etnokültürel çeşitlilik ve olası riskler değerlendirilmiştir. Sekizinci bölümde; Hollanda'nın dil politikaları, göçmen entegrasyon politikası ve bunların ışığında Hollanda'da Türkçenin öğretimi konuları irdelenmiştir. Dokuzuncu bölümde, Belçika'daki dil politikaları ve yabancı dil olarak dil öğretimi kapsamında Türkçe öğretimine yer verilmiştir. Onuncu bölümde, Yunanistan'ın yabancı dil öğretim politikaları ve Türkçe öğretimine yönelik bilgiler sunulmuştur. On birinci bölümde; Balkanlardaki Türkçe öğretimi süreci ve dil politikalarına yönelik Bulgaristan, Kosova, Kuzey Makedonya, Romanya, Moldova, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk'taki azınlıkların anayasal durumu, dil politikaları, azınlıkların ana dilde eğitimi ve bu bölgelerdeki Türkçe öğretim süreci ele alınmıştır. On ikinci bölümde, Polonya'daki Türkçe, Türk dili ve edebiyatı öğretim süreçleri, yabancı/ikinci dil öğretimi çerçevesinde işlenmiştir. On üçüncü bölümde ise Rusya'daki Türkoloji faaliyetleri ve Yunus Emre Enstitüsü ele alınmıştır. Kitapta çeşitli ülkelere yönelik dil politikalarını ve Türkçe öğretim sürecini ele alan yazarlarımız, söz konusu ülkelerde bulunmuş veya hâlâ bulunarak Türkçe öğretim faaliyetlerini yaşayarak tecrübe etmiş kişilerdir. Böylelikle kitapta sunulan bilgiler, doğrudan sahadan elde edilmiş ve ilgili ülkelerin hem dil politikalarına hem de Türkçe öğretimine yönelik panoraması ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Ahmet Mermer, Kemal Timur, Şahmurat Arık, Ünsal Yılmaz Yeşildal, Yavuz Bayram Bu kitap, edebiyatı farklı alanlarla doğrudan veya dolaylı olarak ilişkili bir bilim alanı olarak değerlendiren bir anlayışla hazırlanmıştır. Kitapta edebiyatla ilgili temel kavramlar, edebî eserlerin temel özellikleri, edebiyat kuramları, edebî akımlar, edebî dönemler, edebî topluluklar, nazım şekilleri, nazım türleri, edebî sanatlar gibi konulara yer verilmiştir.
Ne kadar karmaşık olsalar da konuların hazırlanmasında olabildiğince sade ve anlaşılır bir üslubun tercih edilmesine özen gösterilmiştir. Bu yönüyle kitabın, içerdiği konular bağlamında, okuyucusunun ayrıntılara boğulmaksızın temel bilgileri edinmesine ciddi katkılar sağlayacağı ümit edilmektedir.
Mehrali Calp Edebiyat Bilgi ve Kuramları I adını taşıyan bu eserde, edebiyat ve sanatın tanımı, işlevleri; edebi eser, edebiyat akımları, poetikalar ve bazı eleştiri okulları ele alınmıştır. Edebi akımlar kronolojik bir sıra içinde tanıtılmaya çalışılmış; edebiyat ve şiir sanatı ile ilgili farklı görüşler incelenmiştir. Bunlar arasında yer alan edebi eserlerin nitelikleri, şiir sanatı, edebiyat kuramına ait hususlar üzerinde durulmuştur.
Üzerinde durulan konulardan biri de edebiyat tarihidir. Her toplumun bir tarihi olduğu gibi bir de edebiyat tarihi vardır. Edebiyat tarihi, bir toplumun edebi eserlerde yaşayan tarihidir. Bu tarih, yüzyıllar boyunca o toplumun içinden çıkmış sanatkârların ayna tuttuğu maşeri vicdanın bir yansımasıdır. İnsanın duygu, düşünce ve hayallerine, ümit ve heyecanlarına ayna tutan edebi eserler, ortaya çıktıkları toplum dokusunu da yansıtırlar.
Bu kitapta, XII kısımdan itibaren bir dizi eleştiri “okulu” tanımlanmaktadır. Edebiyat kuramları kapsamında yansıtmacılık, anlatımcılık, Rus Biçimciliği, yeni eleştiri, yapısalcılık, yapı sökücülüğü, feminizm, psikanaliz, Marksizm ve yeni tarihçilik gibi kuramlar ele alınmıştır. Bu kuramsal akımların pek çok ortak noktası bulunmasına karşılık birbirlerine alternatif oluşturan kuramlar da var.
Edebî eserlerin üstün kılan özelliklerini kavrayabilmek, değerlerini anlayabilmek üretildikleri dönem hakkında bilgilenmekle olur. Edebiyat kuramı, edebi eserleri analiz etmek için izlenen sistemli bir yol olarak tanımlanabilir.
“Kuram nedir? Kuram bir tahmin ya da varsayım mıdır? Bir düşünüşün kuram olarak kabul edilmesi için o düşüncenin herkesçe kavranacak ölçüde anlaşılır olması mı, olmaması mı gerekir? Kuram belirli bir karmaşıklık içerisinde olmalı mıdır? Farklı düşünüş ve alternatif düşüncelerin araştırılması olarak kuram, edebiyat incelemelerinin varsayımlarını sorgulamalı mıdır?”; Yazan, okuyan varlık kimdir? Metinler hangi etki ve şartlar altında üretilmişlerdir?” gibi sorulara bu kitapta cevap aranmaktadır.
Mehrali Calp Edebiyat Bilgi ve Kuramları I adını taşıyan bu eserde, edebiyat ve sanatın tanımı, işlevleri; edebi eser, edebiyat akımları, poetikalar ve bazı eleştiri okulları ele alınmıştır. Edebi akımlar kronolojik bir sıra içinde tanıtılmaya çalışılmış; edebiyat ve şiir sanatı ile ilgili farklı görüşler incelenmiştir. Bunlar arasında yer alan edebi eserlerin nitelikleri, şiir sanatı, edebiyat kuramına ait hususlar üzerinde durulmuştur.
Üzerinde durulan konulardan biri de edebiyat tarihidir. Her toplumun bir tarihi olduğu gibi bir de edebiyat tarihi vardır. Edebiyat tarihi, bir toplumun edebi eserlerde yaşayan tarihidir. Bu tarih, yüzyıllar boyunca o toplumun içinden çıkmış sanatkârların ayna tuttuğu maşeri vicdanın bir yansımasıdır. İnsanın duygu, düşünce ve hayallerine, ümit ve heyecanlarına ayna tutan edebi eserler, ortaya çıktıkları toplum dokusunu da yansıtırlar.
Bu kitapta, XII kısımdan itibaren bir dizi eleştiri “okulu” tanımlanmaktadır. Edebiyat kuramları kapsamında yansıtmacılık, anlatımcılık, Rus Biçimciliği, yeni eleştiri, yapısalcılık, yapı sökücülüğü, feminizm, psikanaliz, Marksizm ve yeni tarihçilik gibi kuramlar ele alınmıştır. Bu kuramsal akımların pek çok ortak noktası bulunmasına karşılık birbirlerine alternatif oluşturan kuramlar da var.
Edebî eserlerin üstün kılan özelliklerini kavrayabilmek, değerlerini anlayabilmek üretildikleri dönem hakkında bilgilenmekle olur. Edebiyat kuramı, edebi eserleri analiz etmek için izlenen sistemli bir yol olarak tanımlanabilir.
“Kuram nedir? Kuram bir tahmin ya da varsayım mıdır? Bir düşünüşün kuram olarak kabul edilmesi için o düşüncenin herkesçe kavranacak ölçüde anlaşılır olması mı, olmaması mı gerekir? Kuram belirli bir karmaşıklık içerisinde olmalı mıdır? Farklı düşünüş ve alternatif düşüncelerin araştırılması olarak kuram, edebiyat incelemelerinin varsayımlarını sorgulamalı mıdır?”; Yazan, okuyan varlık kimdir? Metinler hangi etki ve şartlar altında üretilmişlerdir?” gibi sorulara bu kitapta cevap aranmaktadır.
Ömer SOLAK Vicdanlı bir öğretmen, sürekli yeni şeyler öğrenir, onları kendi bilgi dağarcığının bir parçası hâline getirir, bilgilerini yenileriyle güncel ve taze tutar, metotlarını sürekli yeniler ve sınıfına bu yeni bilgiler ve yeni öğretme metotları ile gider. Hiçbir zaman mevcut bilgileriyle yetinmez, eski bilgilerle sınırlamaz kendini, daima yeni şeylerin susuzluğunu çeker.
Türkiye'de edebi metin çözümleme yöntemleri, pek çok üniversitede lisans ve lisansüstü düzeyde ders olarak okutulmasına rağmen, konuyu kapsayıcı bir bakışla ele alan oldukça az sayıda kaynak vardır. Elinizdeki kitabın farklı bölümlerinde edebiyat biliminin farklı çalışma alanları gruplandırılarak tanıtılmıştır. Bu tanıtımda daha çok alanın metodolojik cephesine hâkim olan yaklaşımlara odaklanılmıştır. Bu bölümler okura çok yönlü bir perspektif kazandırmak amacıyla, kendi konusunu farklı tartışmalar ve bakış açıları ışığında ele almaya çalışmıştır.
Ertuğrul Aydın Edebiyat Teori ve İncelemeleri; edebiyat sosyolojisi, edebiyat-psikoloji ilişkisi, edebiyat tarihi, edebiyat / roman teorisi, karşılaştırmalı edebiyat, postmodernizm, küreselleşme ve edebiyat ilişkisi gibi konu ve kavramları mercek altına almaktadır. Kitap, Türk ve dünya edebiyatının öne çıkan kimi yazar ve eserlerini merkeze alan inceleme ve değerlendirmelerle metin-kurgu-oluşum ilişkisinden hareket ederek edebiyatın teorik, sosyolojik ve uygulama yönüne ışık tutmaktadır. Yapılan bu incelemeler; edebiyat tarihi, yazar biyografisi, kültür dinamikleri gibi düzlem ve kriterler doğrultusunda, edebiyat-sosyoloji, edebiyat sosyolojisi ve edebiyat metni inceleme yöntemlerini esas almaktadır. Hem üniversitede okuttuğumuz dersler hem de uluslararası sempozyum bildirileri ve makalelerden edindiğimiz tecrübeler ile edebiyatın teorik ve sosyolojik cephesine ilişkin bilgileri kapsayan bu kitap, edebiyat, eser ve okuyucu bağlantısını, örneklerle ortaya koymaya çalışmaktadır.
İrfan Çağlar - Sabiha Kılıç İletişim; sosyal evrende ilişkiler sisteminin temel bağlantı köprülerinden birisi ve belki de en önemlisidir. İletişim sayesinde insanlar kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebildikleri gibi, öteki konumunda bulunanların da duygu ve düşüncelerini anlayabilmektedirler.
İnsanların ilişki dünyalarındaki ortak bağlantı aracı olan iletişimin etkinleştirilmesi, ortak yaşam alanını daha da anlamlı hâle getirecektir. Bağlantı işlevinin kuvveden fiile dönüşmesine katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma; kavramların tanımlanması, iletişim modellerinin anlaşılması, iletişim sürecinin daha iyi algılanması, iletişimde bilgi teknolojilerinin rolünün kavranması gibi değişik boyutları içermektedir.
İletişimin temel işlevleri; bilgilendirme, denetleme, yönlendirme, bilgi ve becerileri iletme, eğitme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma, sorun çözüp kaygıları azaltma, eğlendirme, uyarma ve gerekli rolleri üstlenme olarak sıralanabilir.
İletişim, kişiler arası duygu ve düşünce alışverişine dayanan kültürel bir süreçtir.
Nurullah Çetin Eğitim Fakülteleri İçin Yeni Türk Edebiyatı –I adlı kitabımız, YÖK’ün Eğitim Fakültelerinde okutulmakta olan Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü / Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Programı / Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı / Türkçe Öğretmenliği Programı için belirlediği müfredata göre hazırlanmıştır. Buna göre bu kitapta Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı, Servet-i Fünun ve Fecr-i Ati Edebiyatları hakkında hem tarihî ve teknik bilgiler verilmiş hem de örnek metinler üzerinde uygulamalar yapılmıştır.
Nurullah Çetin, Kelime Erdal, Salim Durukoğlu Eğitim Fakülteleri İçin Yeni Türk Edebiyatı –II adlı kitabımız, YÖK’ün Eğitim Fakültelerinde okutulmakta olan Türkçe ve Sosyal Bilimler Eğitimi Bölümü / Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Programı / Türkçe Eğitimi Ana Bilim Dalı / Türkçe Öğretmenliği Programı için belirlediği müfredata göre hazırlanmıştır. Buna göre bu kitapta Millî Edebiyat ve Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı (1923-1950) hakkında hem tarihî ve teknik bilgiler verilmiş hem de örnek metinler üzerinde uygulamalar yapılmıştır.
Mustafa Gündüz Hafızası, tarihinde saklanan bilimin sıhhat derecesini yöntemi belirler. Tarih, bilimler hiyerarşisindeki mevziini kuvvetlendirmek için tarihyazımına, ürettiği verilerden daha çok önem verir. Eğitim, tarih ve sosyolojinin kesiştiği kavşakta anlam bulan eğitim tarihi, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bakir sahalardan biridir. Çok az topluma nasip olan özgün kurum, tecrübe ve eserlere sahip olmasına karşın, biriken sorunlar karşısında çözümsüzlük ve çaresizlik girdabında bunalan eğitim sisteminin temel krizlerinden biri, tarihine duyarsızlığıdır.
Eğitim Tarihinin Peşinde, Türkiye’de eğitim tarihçiliğinin tarihine yönelik özgün bir birikim sunarken, bu çok disiplinli sahanın avantajlarına, sınırlılıklarına ve temel meselelerine ışık tutarak, eğitimin tarihi, sosyal ve kültürel temelleriyle ilgilenenlere rehber olmayı denemektedir.
Bilimin katalizör güçlerinden biri, hasbi tenkittir. Eleştirisiz ortamda uzmanlıktan, ilmî derinlikten, yenilik cesaretinden ve meslekî etikten bahsetmek güçtür. Alanıyla ilgili tarihî birikim yanında, kitapların güvenirlik derecesini, niteliğini, zayıf ve güçlü yönlerini tefrik edip, kaynaklar arasında sınıflamalar yapabilmek her bilim adamından beklenen bir vasıftır. Bilimsel araştırmalarda yaratıcılığın filizlenmesi söz konusu yetkinlikte içkindir. Bu realiteye istinaden, elinizdeki kitap eğitimin tarihi, sosyal ve kültürel temellerine ilişkin güncel kitaplar üzerine serinkanlı ve uzun değerlendirmeler de sunmaktadır.
A. Pınar Vural, Ayhan Öztürk, Belma Doğan Güngen, Cem Gökçen, Fatih Dağdelen, Gülis Kavadar, İdris Kaya, İsmet Melek, Murat Güntel, Pınar Karadeniz, Selenay Yücel, Sevda Dolapçıoğlu Eğitim alanında yaşanan değişimlerin hızlı yükselişi, öğrenme konuları üzerinde farklı disiplin bakış açılarına ihtiyaç duyulmasını ortaya çıkarmıştır. Değişim; anne-baba ve eğitimcilerin bazı konularda çözüm yolu bulmak için zorlanmalarına neden olmuştur. Ayrıca öğretmenler pandemi döneminden sonra öğrenme sorunlarının farklılaştığı üzerine görüş bildirmektedir. Tüm bu ihtiyaçlardan dolayı bu kitapta, farklı disiplinlerden gönüllü birçok uzman, bir araya gelerek eğitim konuları üzerine çözüm önerilerini, görüşlerini ve tecrübelerini sunmuşlardır. Kitap, öğrenme konuları içerisinde en çok ihtiyaç duyulan konuların neler olduğu üzerine öğretmen ve öğrencilerden görüş alınarak oluşturulan başlıkları kapsamaktadır. Kitabın amacı, bu öğrenme konularını birden fazla uzman hekim ve eğitimcinin iş birliği ile değerlendirmektir. Ayrıca eğitim fakülteleri öğretmenlik uygulamaları dersi için fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Anne, baba ve eğitimcilerin iyi nesil yetiştirme gücünü artırmak üzere yazılan bu kitabın “çocuklara” fayda sağlaması dileğiyle...
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Ali Güngör, Celal Türer, Cemil Osmanoğlu, Hasan Meydan, Hümeyra Özturan, Macid Yılmaz, Muhammet Şevki Aydın, Safiye Kesgin, Umut Kaya Eğitim olgusuyla ilgili ahlaki meseleler üzerine düşünmenin tarihi oldukça eskidir. Gerek Batılı gerekse Doğulu düşünce çevrelerinde ahlak, siyaset, psikoloji, hukuk, felsefe vb. alanlarda yazılmış eserler incelenirse eğitim ve eğitimin ahlaki yönleri üzerine düşünmenin insanlıkla yaşıt kadim bir çaba olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bu çaba doğrultusunda eğitim-ahlak ilişkileri zaman zaman müstakil eserler düzeyinde ele alınmıştır. Bu tür eserlerde genel olarak eğitim adabı; özelde ise ilim, öğrenme, öğretme vb.nin değeri, öğretmen ve öğrencinin görev ve sorumlulukları, ulema-siyaset ilişkileri, ödül ve ceza, öğrenme adabı, velilere düşen görev ve sorumluluklar gibi özel alt temalar işlenmiştir. Hatta bu tür eserlerde soru sorma adabına varıncaya kadar birçok alt başlık bulmak mümkündür.
Eğitim-ahlak ilişkileri üzerine düşünme, günümüzde de gelişerek devam etmektedir. Bugün eğitimle ilgili ahlaki meseleler daha çok etik kavramı ekseninde işlenmektedir. Eğitim fakültelerinde "eğitimde ahlak ve etik" adlı derse yer verilmektedir. Adlandırma meselesi üzerinde düşünmeye devam etmekle birlikte, eğitimle ilgili ahlaki meselelerin eğitim gerçeğiyle öyle ya da böyle ilişkisi olan herkesin, her kesimin uzak duramayacağı hususlar olduğu açıktır. Bu çalışma; söz konusu hususların daha iyi anlaşılması, eğitimin etik boyutunun daha da iyileştirilmesi çabalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Pelin Piştav Akmeşe Toplum içinde anlamlı ve başarılı bir hayat sürmede iletişim temel bir rol oynar. Nitekim kendimizi ifade ettiğimiz oranda anlaşılabilir, istek ve arzularımızı gerçekleştirebiliriz. Bireysel farklılıklar, gereksinimler ve kişiye ait özellikler iletişim sürecini şekillendirmektedir. Doğum öncesi, sırası ve/veya sonrasında oluşan bir nedene bağlı işitme kaybı ile doğan, büyüyen işitme engelli ve sağır bireylerin; toplum içinde mutlu ve üretken bir hayatı sürdürme sürecinde aşmaları gereken en önemli engel iletişim sorunudur.
Doğuştan ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocuklara iletişim için gereken yolları öğretmek aileler, ilgili uzmanlar ve eğitimcilerin en temel önceliğidir. Erken dönemden itibaren işitsel-sözel eğitimle dili kazanamayacak olan grupta yer alan çocuklar ile erken tanı ve cihazlamayı takiben işitsel-sözel dil ile eğitim almaya başlayan çocuklara da ikinci bir dil olarak işaret dili öğretmek son derece önemli bir noktadır. Unutmamalıyız ki doğuştan ileri ve çok ileri derecede işitme kaybı olan çocukların ana dili işaret dilidir.
Türk İşaret Dili (TİD), Türkiye’deki sağır bireylerin kullandığı, görsel ve jestsel biçime dayalı olan en eski işaret dillerinden biridir. İşaret dilleri de konuşma dillerinin sunduğu benzer bilişsel ve sosyal işlevleri etkili bir biçimde yerine getirmektedir. Bu nedenle doğuştan ileri ve çok ileri derecede işitme kayıplı bebeklerin, yaşamın ilk yıllarında mevcut ihtiyaçlarını iletebilmesini ve daha fazla dil kavramı öğrenmeye devam edebilmesini sağlayan işaret dilinin, sözel dille birlikte sunulması çocuğun ana dilini temellerinin atılmasını sağlamaktadır.
İşitme engelli ya da sağır birey, hangi yaşta olursa olsun öncelik aile içi ve toplumsal yaşamdaki iletişim kurma sürecinin niteliğini desteklemektir. Elbette bu yolculuk, yalnız aile ve çocuğun katılımıyla değil, birçok paydaşın eşliğinde olacaktır. Unutmamalıyız ki işitme engelli ve sağır çocuklarımızın söyleyecek çok şeyi, anlatacak çok sözü vardır.
Üç milyona yakın sağır bireyin bulunduğu ülkemizde son yıllarda toplumda işaret dilini öğrenme çabası ve işaret dili üzerinde yapılan akademik çalışmaların sayısının hızla artması sevindirici bir ilerlemedir. Sağır ve işitme engelli bireylerin ulusal ve uluslararası her alanda akademiye ve hayata tam katılımlarının sağlanması açısından işaret dilinin doğru öğrenilmesi, öğretilmesi ve kullanımının yaygınlaştırılması önem arz etmektedir. Bu süreçte en önemli eksiklerden birisi materyal eksikliğidir. Türk İşaret Dili eğitimlerine destek sunmak amaçlı hazırlanan bu kitap, eğitim alanında bir ilk olma özelliği taşımaktadır. Kitabın özel eğitim öğretmenlerine, işitme engelliler öğretmenlerine, odyologlara, dil ve konuşma terapistlerine, odyoloji ve konuşma bozuklukları uzmanlarına, özel eğitim öğretmenliği, odyoloji, dil ve konuşma terapistliği lisans ve yüksek lisans öğrencilerine, TİD tercümanlarına, TİD öğrenmek isteyen ya da bu alanda akademik çalışma yapacak çok geniş bir kitleye, TİD’nin yaygınlaştırma çalışmalarına, işitme engelli ve sağırlar ile onların ailelerine katkıda bulunmasını umut ediyorum.
İsmet Akova İnsanın bütün ihtiyaçlarının karşılanmasında ve onun daha yüksek bir yaşam düzeyine ulaştırılmasında enerji, kendisine en çok gereksinme duyulan madde özelliğini taşımaktadır. Ekonomik açıdan bakıldığında enerjinin, tüm üretim sistemlerinin işleyişinde temel girdi olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bu önemi nedeniyle enerji, tarih boyunca insanın bütün ekonomik faaliyetlerinde çeşitli kaynaklardan sağlanarak kullanılmış, bilinçli veya tesadüfi olarak elde edilmiş olmasına bakılmaksızın, insanlık tarihinin her döneminde enerji kaynakları dikkatleri daima üzerinde toplamıştır.
İnsanoğlu kendisi için gerekli olan enerjiyi, farklı zamanlarda, değişik kaynaklardan sağlama olanağını daima bulmuş ve bilinen yaşam süresi içinde, enerji yetmezliği gibi herhangi bir sorunla karşılaşmadan, faaliyetlerini sürdürmede birçok farklı kaynakdan yararlanmıştır. Kömür, petrol ve doğalgaz gibi kaynaklar ihtiyaç duyulan enerjinin temin edilmesinde ağırlıklı olarak kullanılmakta ve bu maddelerden yararlanma, rezervleri tükenene kadar devam edecek gibi görünmesine rağmen, insanlığın artan enerji talebinin karşılanabilmesi için de alternative enerji kaynakları arayışı devam etmektedir. İçinde yaşadığımız çağdaki çalışmalar, her maddenin bünyesinde potansiyel olarak bulunan enerjinin irdelenmesine yönelik olmayıp, günün teknolojik ve ekonomik şartlarına uygun olarak, çeşitli maddelerden nasıl elde edilebileceği noktasında yoğunluk kazanmaktadır.
Günümüzde enerjinin taşıdığı büyük önem nedeniyle, enerji kaynaklarına sahip olmak, sahip olmak mümkün değilse bile, enerji üreten ülkeler ile enerji tüketen ülkeler arasında gerçekleşen uluslararası ticaretinde söz sahibi olabilmek için, açık veya gizli bir mücadele içine girilmesi; enerji savaşlarının yaşanmış olması, anlaşmalar veya anlaşmazlıkların ortaya çıkmış olması enerjinin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Gelişmiş ülkelerin gelişmişlik düzeylerini koruyabilmeleri, gelişmekte olan ülkelerin ise gelişme isteklerinde başarılı olabilmeleri, enerjiye olan taleplerinin karşılanmasıyla mümkün olacağının düşünülmesi, günümüzde olduğu gibi gelecekte de onun aranan bir madde olmasını sağlamaya devam edecektir.
Beverly Otto Dil gelişiminin diğer gelişim alanları ile bütünleşen yönleri, özellikle erken çocukluk döneminde bu alanın kapsamlı olarak ele alınmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda, yaşamın farklı dönemlerinde dil gelişimine özgü özelliklerin yanı sıra destekleyici yaklaşım ve uygulamaların çok boyutlu olarak ele alındığı bu kitapta; dil gelişimi, bebeklik döneminden erken okuryazarlık ve ilkokul yıllarına uzanan geniş bir zaman diliminde ve gelişimsel farklılıkları ve kültürel çeşitlilikleri içine alan kapsayıcı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ayrıca kitapta yer alan pek çok konunun Türkçenin yapısı bağlamında daha ayrıntılı bir şekilde ele alınabilmesi ve daha genişletilmiş bilgiye gereksinim duyan okuyucunun bu gereksiniminin karşılanması amacıyla, hemen her bölümde, konuyla ilgili okuma önerileri ve/veya açıklamalar ve örnekler dipnotlar şeklinde sunulmuştur. Kitabın ilk üç bölümü, dilin temel özelliklerine ve kuramsal temellerine odaklanmakla birlikte ilerleyen bölümlerde her bir gelişim dönemine özgü dil gelişimini destekleyici yaklaşımlar ve yöntemler ele alınmaktadır.
Hem kuramsal hem uygulamaya dönük bu yönüyle kitabın; alanda çalışan birçok uzmana gerek eğitsel gerek klinik ortamlarda katkı sağlamasını, çocuklara ve ailelerine destekleyici bir kaynak olmasını ümit ediyoruz.
Susan B. Neuman, David K. Dickinson Yapılan çalışmalar, farklı öğrenme deneyimlerine sahip çocukların başarılarını artırmayı hedefleyen uygulamaların ve politikaların artan önemine işaret etmekte, bu uygulamalar arasında erken okuryazarlık becerileri önemli yer tutmaktadır. Bu konuyu farklı boyutları ile ele alan Erken Okuryazarlık Araştırmaları El Kitabı, erken okuryazarlık becerilerinin kazanımına ilişkin çok yönlü bir bakış açısı ortaya koymaktadır. Bu kitapta, alanın önde gelen araştırmacıları tarafından gerçekleştirilmiş olan temel araştırmalara yer verilmiş; erken okuryazarlığın kavramsallaştırılması, erken okuryazarlık gelişiminin ögeleri, ev ortamı ve toplumun etkileri, okullaşmanın etkileri, okul öncesi dönemde erken okuryazarlık, destekleyici öğretim materyalleri ve sınıf uygulamalarının yanı sıra özel eğitim çabaları araştırma bulguları eşliğinde kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır.
Ahmet Yamaç, Asya Çetin, Ayşegül Deniz, Başak Gökcek, Halil Taş, Hatice Özaslan, Hatice Özata, Hilal Atlar, İpek Karlıdağ, Mine Koyuncu Şahin, Nihan Feyman Gök, Nursel Uyar Dalkılıç, Özge Cengiz, Özgül Polat, Sühendan Er, Yıldız Uzuner, Yusuf Özdemir, Zübeyde Zeynep Özen Tuncer, Okuma yazma becerisinin tüm bireyler için heyecan verici bir süreç olduğu söylenebilir. Formal okuma ve yazma öğretimi ilkokul birinci sınıfta başlamakla birlikte, okul öncesi dönemdeki çocukların çevrelerinde gördükleri sembollere, logolara, yazılı metinlere dikkat kesilip, “Burada ne yazıyor?” soruları ile karşılaşabilir, kendi isimlerini yazmayı denediklerini ya da bir hikâye kitabını okuyormuş gibi yaparak okumayı modellediklerini sıklıkla görebiliriz. Bu durum, okul öncesi dönemde ele alınması gereken “erken okuryazarlık (early literacy)” ve “gelişen okuryazarlık (emergent literacy)” kavramlarına dikkat çekmektedir.
Okul öncesi eğitimin temel amaçlarından biri, çocuğu ilkokula hazırlamaktır. Bu amaç doğrultusunda çocukların ilkokula başlamadan önce erken okuryazarlık becerileri edinmeleri, onların ilkokula hazırbulunuşlukları açısından önemli olduğu kadar okula uyum sürecini kolaylaştırmak ve okuma yazma öğrenme sürecine katkı sağlamak açısından da önem taşımaktadır.
Hem okul öncesi eğitim hem de ilkokul eğitimi açısından ortak ve önemli bir payda olduğu düşünülen “erken okuryazarlık eğitimi”nin ele alındığı bu kitapta yer alan konu başlıkları şunlardır:
• Okula Hazırbulunuşluk ve İlkokula Hazırlık
• Okuryazarlığa Bakış ve Erken Okuryazarlık
• Okul Öncesi Dönemde Dil Gelişimi ve Sözel Dil Becerileri
• Çocuklarda Okuma Becerilerinin Gelişimi
• Çocuklarda Yazı Farkındalığı Becerisinin Gelişimi ve İlk Okuma Yazmaya Hazırlık
• Erken Okuryazarlık Becerilerinin Kitaplar ile Desteklenmesi
• Erken Okuryazarlık Eğitiminde Teknoloji Entegrasyonu
• Okul Öncesi Eğitim Sınıflarında Okuryazarlık Çevresinin Oluşturulması
• Erken Okuryazarlık Becerilerinin Değerlendirilmesi
• Erken Çocukluk Eğitiminde Farklı Yaklaşımlar ve Erken Okuryazarlık
• Çift Dilli Çocuklarda Erken Okuryazarlık Gelişimi
• Özel Gereksinimli Çocuklarda Erken Okuryazarlık Gelişimi
• Erken Okuryazarlık Araştırmaları
• “Okuma Yazmaya Hazırlık” Etkinlikleri
Kitabın, başta sevgili çocuklar olmak üzere, araştırmacılara, okul öncesi öğretmenlerine/öğretmen adaylarına, sınıf öğretmenlerine/öğretmen adaylarına, ebeveynlere ve erken okuryazarlık serüvenini merak eden tüm okurlara katkı sunması dileklerimizle…
Melike Üzüm Batı Türkçesinin başlangıcı olarak kabul edilen Eski Anadolu Türkçesiyle yazılmış birçok eser bugün metin ve sözlük olarak yayımlanmış, incelenmeyi beklemektedir. Modern dilbilimin verilerini kullanarak Türk dilinin tarihi metinlerinin incelenmesi genel dilbilim ve Türkoloji için büyük önem taşımaktadır. Bu ihtiyaca yönelik, sunulan çalışmada kiplik kategorisi üzerine yapılan dillerarası teorik çalışmalar değerlendirilmiş, Eski Anadolu Türkçesinde kullanılan epistemik kiplik işaretleyicileri eserden hareketle ortaya konulmuştur.
Ayrıntılı bir inceleme yapılabilmesi için kiplik kategorisinin alt kategorisi epistemik kipliğe odaklanılmış ve incelenecek veri hacimli bir eser olan Kısas‑ı Enbiya ile sınırlandırılmıştır. Kısas‑ı Enbiya, Salebi'nin El‑keşf'ül beyan'an tefsiri'l‑kur'ân adlı eserinin 14. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen çevirisidir. Epistemik kiplik incelemesi için bu eserin seçilmesinde 14. yüzyıl Türkçesini yansıtan dini bir metin olması, olayları sıkça kaynak kişilerin ağzından diyaloglarla aktarması, tüm şahıs çekimlerini içeren ifadelerin yer alması, Tanrı'nın konuşturulması, din çerçevesinde farklı konulara yer vermesi vb. özellikler etkili olmuştur. Bu çalışmayla, tarihi metinlerde kullanılan dilin farklı yaklaşımlarla ele alınmasının gerekliliğine dikkat çekilmek istenmiştir.
Atilla Batur, Muvaffak Eflatun, Ömer Özkan, Ümran Ay, Yavuz Bayram Bu kitap, eski Türk edebiyatı geleneğinin kuruluş döneminden olgunluk dönemine kadarki gelişimini örnek metinler eşliğinde ortaya koymaya odaklanmıştır. Bu amaçla eski Türk edebiyatıyla ilgili tarihsel süreç yanında, bu süreci temsil edecek örnek metinlere de yer verilmiştir. Tarihsel süreçle ilgili bölümleri; Doç. Dr. Muvaffak Eflatun, Prof. Dr. Atilla Batur ve Prof. Dr. Ömer Özkan hazırlamıştır. Örnek metinlerin şerhleri ise eski Türk edebiyatı geleneği çerçevesinde Doç. Dr. Ümran Ay, Prof. Dr. Yavuz Bayram ve Prof. Dr. Ömer Özkan tarafından yapılmıştır.
Kitap hazırlanırken, okuyucunun tarihsel sürecin karmaşasında boğulmamasına ve eski Türk edebiyatı metinlerinin anlaşılmaz gibi görünen dünyasında kaybolmamasına özen gösterilmiştir. Bunun için olabildiğince sade bir içerik, anlaşılır bir üslup ve gözlemlenebilir bir yöntem tercih edilmiştir. Nicelik telaşına düşmeksizin ve abartılı akademik değerlendirmelere kapılmaksızın eski Türk edebiyatının kuruluşundan olgunlaşma sürecine kadarki dönemi örnekleriyle ortaya koyan bu kitap okurlarının ilgisine sunulmuştur.
Kitapta şerhi yapılan gazeller, hem özgün alfabeleriyle eski harfli olarak hem de yeni harfli olarak verilmiştir. Ayrıca her beyitten sonra yaygın olarak bilinemeyeceği düşünülen kelimelerin anlamları verilmiş, ardından beytin günümüz Türkçesiyle düzyazıya dil içi aktarımı yapılmış ve nihayet beytin şerhine yer verilmiştir.
Ahmet Yenikale, Gülcan Alıcı, Kaplan Üstüner, Lütfi Alıcı, Mustafa Erdoğan, Muvaffak Eflatun, Şevkiye Kazan Nas, Yavuz Bayram Eski Türk Edebiyatı II (16.Yüzyıl) kitabı; giriş ve metin şerhleri olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. “16. Yüzyıl Klasik Türk Edebiyatı” başlığını taşıyan girişte; incelenen yüzyıl hakkında hem tarih hem de edebiyat tarihi bilgisi verilmiştir. Yüzyılın önemli edebî şahsiyetleri (Fuzûlî, Bâkî, Hayâlî Bey, Zâtî, Yahyâ Bey, Muhibbî, Edirneli Nazmî, Nev'î, Lâmiî, Bağdatlı Rûhî) ve bunları edebî açıdan temsil eden metinler, kitabın ikinci kısmında yer almıştır. Bu bölümde öncelikle, ele alınan şahsiyetlerin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiş; daha sonra seçilen metinler eski Türk edebiyatı geleneği çerçevesinde şerh edilmiştir. Metin şerhinden sonra her bölüme aynı şahsiyete ait iki örnek şiir ile seçme beyitler de ilave edilmiştir. Şerhi yapılan şiirler, hem özgün alfabeleriyle eski harfli olarak hem de yeni harfli olarak verilmiştir. Böylelikle metnin eski harfli olarak okunması imkânı da sağlanmıştır. Şiirler şerh edilirken her beyitten sonra yaygın olarak bilinemeyeceği düşünülen kelimelerin anlamları verilmiş, ardından beytin günümüz Türkçesiyle düzyazıya dil içi aktarımı yapılmış ve nihayet beytin şerhine yer verilmiştir. Kitap bu muhtevasıyla eski Türk edebiyatı alanında kaynak ve model olabilecek mahiyettedir.
Abdullah Aydın, Ahmet Mermer, Ahmet Serdar Erkan, Atilla Batur, İsrafil Babacan, Lokman Turan, Muvaffak Eflatun, Neslihan Koç Keskin, Ömer Özkan, Şevkiye Kazan Nas Eski Türk Edebiyatı III (17.Yüzyıl) kitabı; giriş ve metin şerhleri olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. “17. Yüzyıl Osmanlı Devleti'nin Tarihî, Siyasi ve Edebî Görüntüsüne Genel Bir Bakış” başlığını taşıyan girişte; incelenen yüzyıl hakkında hem tarih hem de edebiyat tarihi bilgisi verilmiştir. Yüzyılın önemli edebî şahsiyetleri ve onları edebî açıdan temsil eden metinler kitabın ikinci kısmında yer almıştır. Burada öncelikle ele alınan şahsiyetin hayatı, edebî kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiş, daha sonra seçilen metinlerin şerhlerine geçilmiştir. Şerhi yapılan metinler, hem özgün metnin doğru tespit edilebilmesi hem de örnek bir Osmanlı Türkçesi metni ortaya konulabilmesi bakımından özgün alfabeleriyle yani eski harfli olarak da verilmiştir. Eski harfli metnin hemen yanında yeni harfli metin de verilmiş, böylece her iki metin arasında bir karşılaştırma imkânı sağlanmıştır. Şerh yapılırken her beyitten sonra yaygın olarak bilinemeyeceği düşünülen kelimelerin anlamları verilmiş, ardından beytin günümüz Türkçesiyle düz yazıya dil içi aktarımı yapılmış ve nihayet beytin şerhine yer verilmiştir. Özel şahıs adlarından oluşan dizin de kitabın sonuna eklenmiştir.
Riza Tuncel Avcılık, toplayıcılıkla birlikte insanoğlunun en eski geçim faaliyetlerinden biridir. Bu araştırmanın konusu; temelde bir geçim faaliyeti olan, bunun yanı sıra ticaret metası, önemli bir yan ürün kaynağı, bir inanç uygulaması ve savaş provası olma gibi özellikler de gösteren eski Türk avcılık faaliyetinin dil merkezli olarak incelenmesidir.
Araştırmanın kapsamı, avcılık ve avcılığın karşılıklı olarak etkileşimde bulunduğu hayat alanlarıyla sınırlıdır. Çalışmada kullanılan kaynaklar ilk olarak eski Türk yazılı metinleri olup yazılı olmayan dönemler konusunda ise mit, destan gibi anlatılardan, eski Türkler tarafından yapıldığı düşünülen kaya resimlerinden, çeşitli sebeplerle eski Türklere dikkat etmiş, onlar hakkında bilgiler vermiş diğer toplumların yazdıklarından faydalanılmıştır. Çalışmada, eski Türk avcılığı bu genel çerçevede eylem-özne-yer-amaç-nesne (elde edilen ürün)-araç dizisi içinde ele alınıp incelenmiştir
Bu çalışma; eski Türk dönemi metinlerinden yola çıkarak Türk avcılığını tasvir etmek ve avcılık terimlerini belirlemektir. Araştırma, eski Türk hayatındaki avcılığın yerinin, av ve avcıyla ilgili genel terimlerin, avı yapılan hayvanların, avcılığın yapılış amaçları ve şekillerinin, avcılıkta kullanılan aletlerin, avcılıktan elde edilen yan ürünlerin ve bunların olası kullanım alanlarının belirlenmesini hedeflemektedir.
Elza Semedli Bu kitap, Eski Türkçeden günümüz Türkiye Türkçesi ve Azerbaycan Türkçesine uzanan tarihî değişme ve gelişme sürecinde basit fiillerdeki anlam olaylarını eş zamanlı ve art zamanlı anlam bilimi metotlarıyla inceleyen karşılaştırmalı bir çalışmadır.
Kitapta, basit fiillerin anlamsal sınıflandırma örneklerine yer verilerek yeni bir anlamsal sınıflandırma ortaya konulmuştur. Anlamsal sınıflandırma kelimenin anlam yapısı temel alınarak yapılmıştır. Basit fiillerdeki eş anlamlılık, eş adlılık, ikili kökler, çok anlamlılık ve zıt anlamlılık olayları eş zamanlı; anlam daralması, anlam genişlemesi ve başka anlama geçiş gibi anlam değişmeleri ise art zamanlı metotla araştırılmıştır. Basit fiillerin cümle içinde kullanımına dair hem tarihî metinlerden hem de günümüz Türkiye ve Azerbaycan Türkçelerinden örnekler verilmiştir.
Her iki lehçedeki basit fiillerin Eski Türkçedeki kullanımları, fonetik ve semantik değişiklikler etimolojik sözlüklere dayalı olarak örneklerle gösterilmiştir.
Kitapta, her iki Türk lehçesinin yazı dilinde kullanılan basit fiillerin anlam özellikleri, ortak ve farklı kullanımlarına dair örnekler de yer almaktadır.
Kitabın, Türk lehçelerinin karşılaştırmalı anlam bilimi çalışması olması bakımından Türkoloji alanına katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Aybala Çayır, Bilge Bağcı Ayrancı, Cansu Aksu Raffard, Demet Kardaş, Duygu Ak Başoğul, Esra Nur Tiryaki, Ezgi İnal, Halil Erdem Çocuk, Halilibrahim Kabadayı, Hatice Değirmenci Gündoğmuş, İlke Altuntaş Gürsoy, Kürşat Karasolak, Meral Doğru, Merve Müldür, Pınar Kanık Uysal, Serkan Furtun, Taşkın Soysal, Tuğba Yanpar Yelken, Yunus Emre Çekici, Zeliha Aydın Türkçe öğretimi alanı kendi içinde edebiyat, eğitim bilimleri, genel kültür, dilbilim gibi birçok alanla iç içedir. Bu alanların birçoğu Türkçe eğitimine kaynak teşkil ederken eğitim bilimleri, öğretimin nasıl yapılandırılacağı konusunda bir alt yapı sağlar. Bu nedenle eğitim bilimlerindeki ve özellikle öğrenme kuramlarındaki gelişmelerin Türkçe öğretiminde somutlaştırılmasının, Türkçe öğretiminin niteliğini yükselteceği düşünülmektedir.
Bu kitabın ortaya çıkış amacı, çağdaş kuram ve yaklaşımları uygulama temelli bir yöntem olarak Türkçe öğretimi alanında işe koşmaktır. Kitap içindeki ders planları ve etkinliklerle öğrenme ortamlarının zenginleştirilmesi hedeflenmiştir. Bu uygulamalarda yazarlar, her öğrencinin öğrenme ihtiyacının farklılığına dikkat çekmişlerdir. Böylece, sınıf öğretmenliği ilk okuma yazma öğretiminden ilkokulda yabancılara Türkçe öğretimine; ana dili Türkçe öğretiminden yabancı dil olarak Türkçe öğretimine kadar Türkçe öğretiminin her aşamasında çalışan veya öğrenim gören paydaşlara zengin bir içerik sunulmuştur. Kitabın bu içeriğiyle öğretmenlerin/öğretmen adaylarının kendilerini mesleğe hazırlamada ve geliştirmede, bu alanda çalışan bilim insanlarının farklı bakış açısı kazanmalarında temel eserlerden biri olacağı düşünülmektedir.
Ahmet Doğanay, Ahmet Öztürk, Ayşegül Pehlivan Yılmaz, Cemil Cahit Yeşilbursa, Erdi Erdoğan, Fatih Öztürk, Gamze Sabancı, Hamza Yakar, Hatice Türe, Hayati Adalar, Hüseyin Karaaslan, İlker Kutlay, Kadir Can Erbudak, Mahmut Bozkurt, Muhammed Akıncı, Murat Ekiçi, Mutlu Kürümlüoğlu, Nurdan Karaman, Orkun Şen, Önder Eryılmaz, Özge Bıkmaz Bilgen, Sercan Bursa, Serdar Malkoç, Uğur Canpolat, Uğur Gezer, Volkan Civelek Bu kitap, sosyal bilgiler öğretimini yansıtıcı sorgulama yaklaşımı etrafında düşünmeyi; sosyal bilgileri, çocuğun hayatıyla bütünleştirmeyi önermektedir. Öğrenme alanı çerçevesinde yer alan kazanımların yaşam temelli senaryolarla sınıf ortamına nasıl taşınabileceğine dönük bakış açısı sunarak bu kitap, sosyal bilgiler öğretimine bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.
Bu kitapta; öğretmenlere ve öğretmenlik yolundaki paydaşlara, yaşam temelli senaryolar oluşturma ve uygulama sürecinde takip edilebilecek bir şablon sunulmuştur. Her bir öğrenme alanı için ortak olan bu şablonu kullanarak dersin temel aşamaları özetlenebilir, grubun ve çalışma ortamının özelliklerine göre değişiklik yapabilir, alternatif senaryolar incelenebilir/hazırlanabilir, uygulama esnasında dikkat edilecek noktalar tekrar değerlendirilebilir. Öte yandan ilgili şablon kullanıldığında öğrencilerin konuyu farklı disiplinlerle ve gerçek yaşamla ilişkilendirerek özgün bir bakış açısı geliştirmesi sağlanabilir. İlişkilendirme, öğrencilerin mevcut toplumsal yaşama katılmasına katkı sağladığı kadar konuyu derinlemesine araştırmasına ve yeni bağlantılar keşfetmesine de olanak tanıyabilir. Böylece sınıf ortamında başlayan öğrenme yolculuğu, öğrencinin hayatına hitap eden ve onu topluma gerçek anlamda hazırlayan bir deneyime dönüşebilir.
Semiha Yüksek Usta, Fatma Tezel Şahin Kitap, erken çocukluk dönemi için yaş faktörü sebebiyle mesafeli durulan sosyal bilimler (tarih, coğrafya ve ekonomi) alanının tam da bu yaş grubu için neden uygun olduğunu yalın bir içerik bilgisi ile anlatıyor. Okuyucuya, çocukların ailelerini bir market alışverişinde gözlemlediklerinde aslında ekonomi; navigasyon gibi bir konumlandırma aracını kullanırken veya adres sorarken gözlemlediklerinde coğrafya; ailesinin eski bir fotoğrafında onların da çocuk olduğunu gördüklerinde ise tarih ile karşılaşmış olduğunu ve bunların ne kadar da hayatın içinde olduğunu gösteriyor. Erken çocukluk döneminde etkili tarih, coğrafya ve ekonomi çalışmaları yapabilmek için eğitim ortamlarının düzenlenmesinden eğitim materyallerinin seçimine, uygulanabilir etkinlik örneklerinden aile katılım önerilerine geniş bir yelpazede okul öncesi öğretmenlerine, sınıf öğretmenlerine, sosyal bilgiler öğretmenlerine ve öğretmen adaylarına, ayrıca anne babalara farklı bir kaynak sağlıyor.
Tekin Çelikkaya, Alaattin Arıkan, Elif Aladağ, Yusuf İnel, Abdullah İsmet Ünal, Sercan Bursa, Arcan Aydemir, Zafer Çakmak, Turan Kaçar, Abdulkadir Uzunöz, İlknur Toy, Seher Yarar Kaptan, Aslıhan Alyıldız Uğurlu, Hacer Dolanbay, Zekeriya Fatih İneç, İlhan Turan, Serpil Ersoy, Hanifi Şekerci, Şenol Mail Pala, Seda Önger, Durdane Öztürk, Tekin Çelikkaya John Dewey'in “Bugünün çocuklarını dünün yöntemleri ile eğitirsek yarınlarından çalarız.” sözü bu kitabın yazılışının temel nedenini oluşturmaktadır. Bu eserde yazılan yaklaşımların/modellerin pek çoğu ya bir makalede ya da bir tez çalışmasında kullanılmış olduğu için okuyucu kitlesinin dikkatini çok fazla çekmemiş olabilir. Bundan dolayı kitabın, ilgili alanda önemli bir boşluğu dolduracağı kanaatindeyim. Yaklaşımların/modellerin, okuyucuların daha fazla dikkatini çekebilmesi açısından toplu olarak bu kitapta olması okuyucular için büyük kolaylık sağlayacaktır. Bu yaklaşımların/modellerin eserde ele alınmasındaki temel amaç, tekdüze klasik yöntem ve teknikler yerine içerisinde birçok alternatif strateji, yöntem ve tekniğin uygulanmasına imkân vererek konuları araştıran, sorgulayan, toplumsal sorunlara eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan, toplumda bir problemi çözmek için uygun verileri kullanarak bağımsız ve doğru karar verebilme yeteneğine sahip bireyler yetiştirilmesine katkı sağlamaktır. Alternatif eğitim modelleri/yaklaşımları, akademik çıktıların yanında toplumsal yaşam becerilerine de odaklanmaktadır.
Hazırlanan bu eser başta sosyal bilgiler eğitimi alanı olmak üzere öğretmenlere, akademisyenlere, lisans ve lisansüstü programlarında öğrenim gören öğrencilere ve konuyla ilgilenen tüm okuyuculara yol gösterici niteliğinde önemli bir kaynak olup eserin, sunduğu zengin içerik ve uygulama örnekleri ile alana fayda sağlayacağını ümit ediyorum.
Aslıhan Alyıldız Uğurlu, Ayşegül Oğuz Namdar, Berrin Genç Ersoy, Bilge Bağcı Ayrancı, Bircan Eyüp, Caner Özdemir, Demet Gülçiçek, Elif Aktaş, Elif Kır Cullen, Ezgi İnal, Fatma Kırmızı, Metin Akyüz, Özge Metin Aslan, Pınar Bulut, Tolga Erdoğan, Tülin Tümtürk Türkçenin ana dili ve yabancı dil olarak öğretiminde alternatif uygulamalar giderek önem kazanmaya başlamıştır. Drama, yaratıcı drama, eğitimde drama, eğitsel oyun ve tiyatro bir yaklaşım ya da öğretim yöntemi olarak Türkçe derslerinde sıklıkla kullanılmaktadır. Drama etkinlikleriyle çocuğun yaratıcılığını ve iletişim becerilerini geliştirerek insanlarla sağlıklı ilişki kurabilen, özgür düşünen, hoşgörülü, saygılı ve demokratik bireyler yetiştirmek amaçlanmaktadır. Drama ve tiyatronun Türkçe öğretiminde kullanımı, öğrencilere dinleme/izleme, konuşma, okuma ve yazma becerileri kapsamında yaşayarak öğrenme olanağı sunmaktadır. Ayrıca Türkçe Öğretim Programı'nda belirtilen kök değerlerin kazandırılmasında drama uygulamalarının etkin rolü bulunmaktadır.
On dört bölümden meydana gelen bu kitap, Türkçe öğretmenliği lisans programı için YÖK tarafından belirlenen zorunlu ders kapsamında yer alan “Türkçe Eğitiminde Drama ve Tiyatro Uygulamaları” ve meslek bilgisi seçmeli dersler kategorisinde yer alan “Eğitimde Drama” derslerinde kullanılacak temel bir kaynak/ders kitabı niteliği taşımaktadır. Bununla birlikte söz konusu kitapta uygulama/etkinlik örneklerine yer verilmesi de kitabın sadece lisans öğrencilerine değil öğretmenlere de yol gösterici bir kaynak olmasını sağlamaktadır. Kitabın yazar kadrosunun lisans ve lisansüstü düzeyde drama ve tiyatro dersini yürütmeleri ve drama liderliği eğitimine sahip olmaları, kitapta yer verilen uygulama ve etkinlik örneklerinin güçlü yönünü oluşturmaktadır. Türkçe eğitimi, Türk Dili ve Edebiyatı eğitimi, temel eğitim, okul öncesi eğitimi alanlarında çalışan akademisyenler, bilim insanı adayları, bağımsız araştırmacılar ve öğretmenler, bu kitabın hedef kitlesini oluşturmaktadır.
Ali Altıkulaç, Aylin Karakuş, Ayşegül Nihan Erol Şahin, Ayşegül Tural, Banu Çulha Özbaş, Barış Kaya, Burcu Duman, Büşra Işıksal, Canan Akyol, Cemil Cahit Yeşilbursa, Çağrınur Sağ, Ercenk Hamarat, Filiz Arzu Yalın, Hatice Kara Erol, Kadir Can Erbudak, Kubilay Yazıcı, M. Talha Özalp, Melike Faiz, Mihraç Kulu, Mizgin Sevgi, Murat Tartuk, Nadire Emel Akhan, Osman Sabancı, Ömür Kızıl, Papatya Demir, Salih Uslu, Seda Samuk, Selahattin Kaymakcı, Selda Şan, Serpil Demirezen, Şafak Oğuz, Şükran Geçgel, Tuğçe Gamze İşçi John Dewey’in “Tüm gerçek öğrenme, deneyim yoluyla gerçekleşir.” sözünden hareketle oluşturulan Etkinlik Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi kitabı, 4-7. sınıf sosyal bilgiler dersi öğretim programındaki tüm öğrenme alanlarını kapsamaktadır. Bu kitapta, kuramsal bilgiden ziyade uygulamaya önem verilmiş ve öğretmenlerin derslerinde “İlgili kazanımla ilişkili acaba nasıl bir etkinlik yaptırabilirim?” düşüncesine çözüm olarak her kazanımla ilgili etkinlikler tasarlanmıştır. Öğretmenlerin gerek sınıf içi gerekse sınıf dışı ortamlarda kullanabilecekleri etkinlik örnekleri, öğrencilerin öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarına olanak sağlayacaktır. Kitapta tüm öğrenme alanlarındaki her kazanımla ilgili etkinlik örnekleri yer almaktadır. Bu sayede öğretmenler, bir öğrenme alanına başladıklarında o öğrenme alanının tamamında etkinlikleri kullanarak derslerini işleyebilirler. Etkinliklerin hazır ürün olması, öğretmenlerin derslerde bu etkinlikleri rahatça kullanmalarına olanak sağlayacaktır.
Ali Altıkulaç, Aylin Karakuş, Ayşegül Nihan Erol Şahin, Ayşegül Tural, Banu Çulha Özbaş, Barış Kaya, Burcu Duman, Büşra Işıksal, Canan Akyol, Ercenk Hamarat, Filiz Arzu Yalın, Hatice Kara Erol, İzel Kaya, Kadir Can Erbudak, Kubilay Yazıcı, Melike Faiz, Mihraç Kulu, Murat Tartuk, Nadire Emel Akhan, Osman Sabancı, Ömür Kızıl, Pakize Hayta, Papatya Demir, Salih Uslu, Seda Samuk, Selahattin Kaymakcı, Selda Şan, Serpil DEMİREZEN, Şeyda MARANCI, Şükran GEÇGEL, Tuğba TURGUT, Tuğçe Gamze İŞÇİ, John Dewey’in “Tüm gerçek öğrenme, deneyim yoluyla gerçekleşir.” sözünden hareketle oluşturulan Etkinlik Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi kitabı, 4-7. sınıf sosyal bilgiler dersi öğretim programındaki tüm öğrenme alanlarını kapsamaktadır. Bu kitapta, kuramsal bilgiden ziyade uygulamaya önem verilmiş ve öğretmenlerin derslerinde “İlgili kazanımla ilişkili acaba nasıl bir etkinlik yaptırabilirim?” düşüncesine çözüm olarak her kazanımla ilgili etkinlikler tasarlanmıştır. Öğretmenlerin gerek sınıf içi gerekse sınıf dışı ortamlarda kullanabilecekleri etkinlik örnekleri, öğrencilerin öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarına olanak sağlayacaktır. Kitapta tüm öğrenme alanlarındaki her kazanımla ilgili etkinlik örnekleri yer almaktadır. Bu sayede öğretmenler, bir öğrenme alanına başladıklarında o öğrenme alanının tamamında etkinlikleri kullanarak derslerini işleyebilirler. Etkinliklerin hazır ürün olması, öğretmenlerin derslerde bu etkinlikleri rahatça kullanmalarına olanak sağlayacaktır.