Sosyal Bilgiler Öğretmenliği \ 1-2
Ahmet Yatkın, Bahadır Köksalan, Bedrettin Özmen, Devkan Kaleci, Dündar Yener, Erhan Yaylak, Erol Koçoğlu, Ezlam Susam, Fatıma Betül Demir, Fatih Mehmet Ciğerci, Gökhan Coşanay, Hasan Aydemir, Mahmut Bozkurt, Mert Şen, Merve Ünal, Munise Duran, Mustafa Yılmaz, Nazlı Nur Durak Kuru, Ömer Varol Palancıoğlu, Özcan Bayrak, Ramazan Özbek, Ramazan Ziya Yamaç, Servet Atik, Tuğrul Gökmen Şahin, Ufuk Erdoğan, Ülkü Ulukaya Öteleş, Yalçın Karalı, Zekai Ayık Bilim ve teknolojideki hızlı değişim hayatın hemen her alnında yeni beklentiler ve gereksinimleri zorunlu kılmıştır. 20. yüzyılda, bireylerin belli bilgi ve becerilere sahip olmaları yeterli görülürken dijital çağ olarak da adlandırılan 21. yüzyılda, bireylerin bu belli bilgi ve becerilerin ötesine geçip “21. yüzyıl becerileri” olarak adlandırılan becerilere sahip olmaları bir gereklilik olarak görülmektedir. Bu sayede bireyler, yüzyılımızda yaşanan baş döndürücü değişiklikler ve gelişmelere ayak uydurabilecek ve edindikleri yeni becerileri iş, sosyal ve günlük hayatlarına adapte edebileceklerdir.
Çağımızın eleştirel ve yaratıcı düşünen, iş birliği ve empati yapabilen, öz düzenleme, öz yeterlik, sorumluluk gibi becerilere sahip, bilgi, iletişim ve teknoloji okuryazarı, yenilikçi ve lider bir ruha sahip bireylerini yetiştirmenin yolu 21. yüzyılın gereksinimlerine cevap verecek eğitim sistemlerinden ve bu sistemler içinde en büyük aktörlerden olan öğretmenlerden geçmektedir. Bu çağın öğrencilerini yetiştirebilmeleri ve onlara rehberlik edebilmeleri için öğretmenlerin de öğrenciler için atfedilen becerilere sahip olmaları, kendilerini kişisel, sosyal ve mesleki alanlarda sürekli geliştirmeleri ve yenilemeleri gerekmektedir.
Bu kitap, yüzyılımızın öğretmenlerinin sahip olması gereken becerileri farklı başlıklar altında detaylı olarak ele almayı ve bu sayede de alana katkı getirmeyi amaçlamaktadır.
Nuri Yavuz Anadolu beyliklerinin, beylik ettikleri bölgelerde nasıl ortaya çıkmış olduklarını ve ne gibi faaliyetlerde bulunduklarını bu eserde görebileceksiniz.
Selçukluların Anadolu'yu fethettikleri sırada ve daha sonra Sultan Melikşah zamanında ve Cengiz Han'ın istilasını müteakip Anadolu'ya çeşitli tarihlerde yerleşen Oğuz yani Türkmen boylarının bir kısmı görülen lüzum üzerine Bizans ve Çukurova sınırlarına yerleştirilmişlerdir. Bu boylar uçlarda muhafız olarak Anadolu Selçuklularının batı ve Çukurova sınırlarını emniyet altına almışlardır. Anadolu Selçuklu Devleti'nin 1243 Kösedağ mağlubiyetinden sonra, Anadolu Selçuklu Devleti ani bir zaafa uğramış ve İlhanlılara vergi vermeye mecbur kalmıştır. Anadolu Selçuklu Devleti'nin bağımsızlığını kaybetmesi, uçta bulunan ve özellikle sınırlara yerleştirilmiş olan bazı Türkmen beyleri Anadolu idaresinin gerçekte Moğolların Anadolu valilerine geçtiğini ve Selçuklu sultanlarının gözden düştüklerini görmeleri üzerine yavaş yavaş devletleriyle münasebetlerini kesmeye başladılar.
Bu beylikler Germiyanoğulları, Eşrefoğulları, Hamidoğulları ve Menteşeoğulları beylikleridir. Çukurova'daki (Kilikya) küçük Ermeni Krallığı sınırına iskân edilen Karamanoğulları da buraları Ermenilere karşı savunmuştur. Kuzey Anadolu'da isimleri beyliklerine alem olan Süleyman Pervane ve Şemseddin Yaman Candar'ın beylikleri hizmetlerine karşılık Selçuklular ve İlhanlılar tarafından malikane tarzında kendilerine verilen yerlerde yani Sinop ve Kastamonu çevresinde kurulmuş ve faaliyet göstermişlerdir.
İlk zamanlarda Germiyan Beyliği'ne bağlı iken sonradan bağımsız olan ve Bizanslılardan Batı Anadolu'yu alarak beylik kuran Aydınoğulları, Saruhanoğulları ve Karesioğulları küçük fakat mevki ve durumları siyasetteki rolleri itibariyle önemli olan beyliklerdir.
Orta Anadolu'daki Eretna Beyliği ise İlhanlıların Anadolu'daki valiliğinin İlhanlılardan sonra bir devlet şeklinde ortaya çıkmasıdır. Doğu Anadolu'da XIV. yüzyıl sonlarında varlıklarını hissettiren Karakoyunlu ve Akkoyunlu devletleri de Timurluların istilasını müteakip, İran, Horasan, Irak-ı Arap, Irak-ı Acem ile Azerbaycan ve Anadolu'da birbiri ardına muazzam iki imparatorluk kuran Oğuz boylarıdır. Güneydoğu Anadolu'da XIV. yüzyıl ortalarında meydana çıkan Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları beylik kurmak suretiyle Kuzey Suriye'ye hâkim olan ve faaliyet gösteren iki Türk beyliğidir.
Salih Yılmaz, Yaşar Baytal, Sayim Türkman Kuşkusuz Atatürk ve Cumhuriyet tarihi ve inkılap tarihi ile ilgili çok sayıda yayın mevcuttur. Ancak Cumhuriyet tarihini kronolojik bir sıra ve detaylı anlatım tarzıyla ele alan yayın sayısı oldukça azdır. Bu kitap ile belgelere dayalı biçimde Türkiye Cumhuriyeti'nin siyasi ve sosyokültürel tarihini bütün yönüyle inceleme imkânına sahip olabilirsiniz. Eserde; Türkiye'de demokrasinin doğuşu, gelişimi ve Türk demokrasisinde meydana gelen aksamalarla ilgili bilgilere kolayca ulaşabileceğiniz gibi Türk modernleşme ve Batılılaşma tarihini de bulmanız mümkündür. Ayrıca Türkiye'nin sosyal ve kültürel tarihini özellikle eğitim tarihini bu eserden öğrenebilirsiniz. Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki eğitim politikalarına dair bilgiler ve diğer toplumsal olayların tarihî bilgisi detaylı olarak anlatılmıştır. Kısaca, bu eser toplumun tüm kesimlerine hitap eden akademik düzeyde ancak yalın bir dille yazılmış başucu kitabıdır.
Kitabın içeriği hazırlanırken sadece üniversitelerdeki T.C. inkılap tarihi ve tarih bölümlerinin programları değil; aynı zamanda hukuk fakültesi, iktisadi ve idari bilimler fakültesi (uluslararası ilişkiler, kamu yönetimi gibi bölümler) ders prog­ramları ve MEB ile YÖK'ün T.C. inkılap tarihi dersleri konusunda yaptığı en son program düzenlemeleri de dikkate alınmıştır. Buna bağlı olarak kitap; üniversitelerde başta Atatürk ilkeleri ve inkılap tarihi dersi olmak üzere Türk demokrasi tarihi, Batılılaşma tarihi, Türkiye tarihi, Tür­kiye Cumhuriyeti tarihi gibi derslerde de yardımcı ders kitabı olarak kullanılabilir.
Bu kitap, Başbakanlık Devlet Personel Başkanlığı, MEB ve YÖK'ün yaptığı sınav programları doğrultusunda (KPSS, ALES, DGS, Polis MYO, Askerî Okullar, MEB Müdür ve Müdür Yardımcılığı, İhtisas Sınavları, Yurtdışı Görevlendirme) en son güncellenmesi yapılmış iyi bir bilgi kaynağıdır.
Abdrasul İsakov, Ahmet Kanlıdere, Dinçer Koç, Erhan Aktaş, Giray Saynur Derman, Güljanat Kurmangalıyeva Ercilasun, İlyas Kemaloğlu, Konuralp Ercilasun, Mehmet Demiryürek, Murat Özkan, Nuri Kavak, Ömer Metin, Ramin Sadıgov, Sadık Müfit Bilge, Şenay Yanar Türk Dünyası, geçmişte olduğu gibi günümüzde de ilgi duyulan, dikkate alınması gereken ve ehemmiyetini koruyan bir gerçeklik olarak dünya gündeminde önemli bir yer teşkil etmektedir. Dünyanın ulaşım, enerji ve ticaret koridorunun merkezinde yer alarak uzunca bir süredir özellikle küresel güçlerin ilgi odağında olmuştur. Türk Dünyası'nı oluşturan topluluk ve halkların 19. yüzyıl ile 20. yüzyıl boyunca büyük bir bölümü esaret altında kalmıştır; hatta bugün bir kısmı hâlâ bağımsız bir hayat sürememekte, bununla birlikte millî ve dinî değerlerine sahip çıkarak öz kimliğini korumaktadır. Bu çerçevede biz de 4000 yıllık Türk tarihimizi ortaya koyan serimizin “Çağdaş Türk Dünyası” başlığını taşıyan bu üçüncü kitabıyla takriben 1850'lerden 2020'ye kadar Türkistan, Sibirya, İdil-Ural, Kırım, Kafkasya, İran, Balkanlar, Orta Doğu ve Kıbrıs'taki Türk varlığını incelediğimiz gibi Türkiye'nin yanı sıra dünyada söz sahibi ülkelerin Türk Dünyası'na yönelik siyasetlerini ve bu dünyayı nasıl algıladıklarını da ortaya koymaya çalıştık.
Kitap, özellikle üniversite öğrencilerine yönelik olarak hazırlansa da konuya ilgi duyan, temel düzeyde bilgi sahibi olmak isteyen ve dünya güç merkezlerinin Türk Dünyası'na yönelik yaklaşımlarını öğrenmek isteyenlerin de istifade edebileceği bir eser oldu. Faydalı olması dileğiyle…
Sefer Ada, Z. Nurdan Baysal, Senem Seda Şahenk Erkan Her birey bir çevrenin içinde doğmaktadır. Çevre, çok genel anlamı ile içinde yaşadığımız ortamı ifade etmektedir. İnsanın içinde doğduğu, yaşadığı, varlığını ve özelliğini fiziksel olarak algıladığı bu ortam fiziksel çevredir. Zaman içerisinde gerçekleştirilen insan çabaları bu bilgileri bir sistematiğe kavuşturmuş ve çevre bilimi denilen disipliner alanı oluşturmuştur. Çevre bilimi, canlıların birbiri ve fizikojeokimyasal çevreyle ilişkilerini ve etkileşimlerini konu edinmiştir.
İnsan bilgi ve kültür birikimine dayalı olarak, doğal çevresinde bulduğu yeraltı ve yerüstü zenginliklerini kullanarak yapay bir çevre oluşturmuştur ve bunu kullanmaya devam etmektedir. Bilindiği gibi çevredeki çeşitli faktör, değer ve öğelerin oluşumu binlerce yıllık bir birikim ve değişim sonucu ortaya çıkmaktadır. İnsanların değişik yollarla çevreye müdahale ettikleri zaman mevcut doğal denge bozulmakta ve bunun sonucunda telafisi kısa zamanda mümkün olmayan kirlilikler oluşmaktadır. Çevreyi etkileyebilecek birçok insan davranışı, içinde bulunduğu kültür tarafından yeniden üretilebildiğinden, söz konusu yeniden üretmeye ve çevreye verilen zarara karşı koyabilecek etkili bir yol olarak eğitimden yararlanılabilir.
Yaşadığımız Dünya göz göre göre daha fazla kirlenmektedir. Yaşadığımız dönemde çevreyle ilgili sorunların kaynağı bir tek faktörden değil birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Sorunun çözümü ise oldukça zor görünmektedir. Çevrenin doğal hâli ile korunması geldiğimiz noktada derin düşünmeye gereksinim doğurmaktadır. Oldukça zorlu olan bu süreçte kendimize sormamız gereken “Ben bu sorunun çözümü için ne yapabilirim?” sorusudur. Sorun çok büyük olsa da her birey kendi açısından bu soruya verilebilecek birçok cevap oluşturabilecektir. Bu kitap bizim sorumlu yazarlar olarak bu soruya verdiğimiz cevaplardan sadece birisinin ürünüdür. Kitap, yazarların çevre ile ilgili duyarlılıklarından hareketle kaleme alınmıştır ve çevrenin korunması için bilgi sağlamanın yanında bilinç oluşturmak da umulmaktadır.
Bu amaçla bu kitapta; çevre ile ilgili temel kavramlar, değişkenler, eğitim türü ve basamaklarına göre çevre eğitimi, ders kitaplarında çevre eğitimi ilk konulardır. Ayrıca kitapta; çevre ile ilgili yasal temellere, çeşitli konu ve sorunlara, ulusal ve uluslararası kuruluşlara, çeşitli proje ve etkinliklere, özel/önemli günlere ve çevre konusunda yapılan makale ve lisansüstü tez özetlerinden örneklere yer verilmiştir.
Mevlüt TÜRK Yeşil pazarlama uygulamalarında, “ürünlerin çevreci özelliklerini abartarak pazarlamak” yerine (yeşil boyama), çevreci bir anlayışın bütünüyle benimsenerek uygulanması; tüketicilerde çevre bilincini geliştirici çabalara önem verilmesi; orta ve uzun vadede yeşil ürün talebinin büyümesine katkı sağlayacak ve firmalar da bundan yarar sağlayacaklardır. Diğer taraftan, toplumda bu şekilde çevre bilincinin gelişmesiyle, toplum hem kamunun hem de özel sektörün uygulamalarının denetçisi olacaktır. Yani örgütlü ve tepkili bir toplum olma yolunda daha hızlı mesafe alınması mümkün olacaktır. Yasaların uygulanması, kamu görevlilerinin ve denetçilerinin tutumuna ve insafına bırakılmamış olacak, sorunu içselleştiren bireyler ve toplum bu konudaki tepkilerini hemen ortaya koyacaktır. Çevreyi koruma ve geliştirme düşüncesi bir hayat tarzı haline gelecek ve tüketicilerin çevreyi kirletici davranışları da azalacaktır. Öte yandan, kirletenler karşılarında, yasalardan ve kamu görevlilerinden önce toplumu göreceklerdir. Ayrıca, “kirleten öder” kuralı çerçevesinde yapılan bazı pervasızlıkların da önüne geçilebilecektir. Tüketicinin satın alma davranışı ve oy kullanma hakkı sebebiyle, genel ve yerel yönetimlere ve firmalara karşı kullanabileceği çok önemli bir yaptırım gücü vardır. Bu gücün farkına varan herkes, onun çevresini kirletmemeye özen gösterecektir.
Bu çalışmada; çevrenin korunması ve geliştirilmesinde, sadece yasal düzenlemelerin ve kamu gücüne dayalı bir koruma anlayışının yeterli olmadığının; bunların yanı sıra toplumda çevre bilincinin geliştirilmesinin ve bu bağlamda da işletmelerin çevreye karşı sosyal sorumluluk bilinci ile hareket etmelerinin; ayrıca, pazarlama faaliyet ve uygulamalarında çevreci pazarlama anlayışı yoluyla, tüketicilerde çevre bilincinin gelişmesine katkı sağlamalarının önemi ve gerekliliği vurgulanmıştır.
Rıfat Miser İnsan yaşamının temeli öğrenmedir; insan, yaşadıklarından öğrenir, öğrendikleriyle yaşar. Bu nedenle, hangi konuyu ele alıyor olursa olsun, insanın öğrenmesine yönelik bütün eğitim programları önemli, gerekli ve değerlidir. Ancak çevre eğitimi programları bunun da ötesinde, yaşamsaldır.
Çevre eğitimi, insanın doğal çevresiyle uyum içinde yaşamayı öğrenmesini konu edinir. Bunu bilmemesi, becerememesi kendisi dâhil tüm canlıların yaşamını yok olma tehlikesiyle karşı karşıya bırakmaktadır; nesli tükenen türler bu tehlikenin habercisidir.
Çevre eğitimi, insanların çevreye ilişkin bilgi ve anlayışının gelişmesinde, çevreye yönelik sorumluluk hissi ve tutumlarının oluşmasında gerçekten anlamlı bir rol oynar fakat çevre eğitiminin etkisinin olması gerektiği kadar başat veya başarılı olduğunu söylemek olası değildir. Bunun nedenlerinden biri çevre eğitimi programlarının henüz çevreci düşünme ve eylem üzerinde istenilen ölçüde etkili olabilecek yetkinlikte olmamasıdır. Bu nedenle, ‘çevre eğitiminin etkisinin nasıl artırılabileceği,’ üzerinde önemle durulması gereken bir konudur.
Kitabın ülkemizde çevre eğitimine yönelik kuramsal çalışmalara ve çevre eğitimi uygulamalarına katkı sağlayacağı; ülkemizde çevre eğitimi alanının gelişimine yönelik çabalara temel olacağı umulmaktadır.
Kemal GÖRMEZ Bir bilgenin “Tabiatın insanoğlundan intikamı” diye tanımladığı ekolojik sorunlar, bugün insanoğlunun karşılaştığı temel sorunlar arasındadır.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren insanlığı tehdit eden sorunlardan biri hâline gelen çevre sorunları, kökü çok eskilere uzanmasına rağmen, genelde Sanayi Devrimi’nin sonucunda hissedilir hâle gelmiştir. O zamandan bu yana da sürekli artarak büyük boyutlara ulaşmıştır. Son yıllarda geliştirilen tedbirlere rağmen henüz pek çok insan gelecekten ümitli değildir. Önceleri sadece kirlenme olarak algılanan ve gün geçtikçe toplumsal hayatın bütün alanlarını kapsayan bu sorun üzerinde tartışma ve araştırmalar gittikçe yoğunlaşmaktadır.
Bu kitap, esas olarak öğrencilerin ekoloji ve çevre sorunları ile ilgili kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla yazılmıştır.
Sultanberk Halmatov-Medera Halmatov Son zamanlarda çocuklara yönelik işlenen suçlarda artış olduğu bir gerçektir. Kazaya veya ihmale bağlı çocuk ölümleri hakkında medyada sık sık haberler yer almaktadır. Bu haberler incelendiğinde birçoğunun önlenebilir olduğu görülmektedir. Bugün çocuklar daha önce hiçbir zaman maruz kalmadıkları kadar tehlikelerle karşı karşıya kalmaktadırlar.
Çocuklar, güvenlik bakımından yetişkinlere göre her anlamda daha savunmasız durumdadırlar. Bu nedenle, çocukların güvenliğinin sağlanması için çocuklara bu konuda eğitim verilmesi önemlidir. Çocukların küçük yaşlarda bazı tehlikelere karşı bilinçlendirilmesinin ve olası tehlikelerden uzak durma becerilerinin kazandırılmasının birçok çocuk ölümünün önüne geçmeye yardımcı olacağı düşünülmektedir.
Kitapta velilere ve öğretmenlere yönelik önemli bilgiler bulunmaktadır. Ayrıca 6-11 yaş çocukların gelişim özelliklerine göre geliştirilmiş ders programları mevcuttur. Programın nihai amacı;
çocuğu olası tehlikeler konusunda bilinçlendirmek,
tehlikeleri önceden tahmin edebilmeyi,
tehlikelerden uzaklaşmayı,
tehlike anında uygun davranışları sergileyebilmeyi öğretmektir.
Peter Haugen Dünya tarihinde kişisel rehberiniz şimdi güncellendi!
Dünya tarihine dair daha fazla bilginiz olmasını mı istiyorsunuz, bu özlü rehber dünyayı bugünkü haline getiren tüm önemli oyuncuları ve olayları ayrıntılarıyla açık bir biçimde izah ediyor. İnsanlık tarihinin bütününü ele alan bu kapsamlı kaynak, yirmi birinci yüzyıldaki dünyanın nasıl vücuda geldiği hususunda size bir fikir vererek, dinden bilime, oradan sanata ve savaşa kadar her alandaki önemli gelişmelere ışık tutuyor.
Geçmişle bağlantı kurmaya başlayın Neandertaller ile karşılaşır, Homer’e yönelir, Atlantis’i yükseltir ve Firavunları mumyayla korurken çağlara ad verin.
Sayılarla güç kazanın eski medeniyetlerden bugünün küresel topluluğuna kadar gelen büyümenin izlerini sürün ve toplumları başarıya veya başarısızlığa götüren faktörleri keşfedin.
Düşüncenin etkisini keşfedin dinin çıkışı, felsefenin kökleri, bilimin gelişimi ve hislerimiz ve inançlarımızın bizi nasıl sürekli olarak yeniden tanımladığını anlamaya çalışın.

Savaşın küresel sonuçlarını anlayın Grekler ve Romalılar ile ata binerek, süvarilerle birlikte silahlanarak, hendek kazarak, insanların modern savaşlar başlatmada tuttukları yolları izleyin.
Önderler ve düzeni sarsanlarla; büyük liderler, cesur devrimciler, acımasız titanlar ve adı duyulmamış kahramanlarla tanışın.
Yirmi birinci yüzyılın önemli olaylarını; 11 Eylül ile Afganistan ve Irak savaşları, iklim değişikliği, Katrina Kasırgası ve Çin, Hindistan ve Brezilya’nın ekonomik yükselişini inceleyin.
Kitabı açın ve
• Tarihin detaylı bir değerlendirmesini
• Dünya dinlerinin gelişimini
• İncil’den Haklar Bildirisi’ne kadar başlıca tarihi belgelerin değerlendirmesini
• Yazının ve resmin icadını
• Dünyayı kökten değiştiren bilimsel gelişmeleri
• Dünyayı değiştiren insanların ve dünyanın değiştirdiği insanların özlü biyografilerini
• Dünya geçmişindeki unutulmaz on tarihi inceleyin.
İrfan Çağlar - Sabiha Kılıç İletişim; sosyal evrende ilişkiler sisteminin temel bağlantı köprülerinden birisi ve belki de en önemlisidir. İletişim sayesinde insanlar kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebildikleri gibi, öteki konumunda bulunanların da duygu ve düşüncelerini anlayabilmektedirler.
İnsanların ilişki dünyalarındaki ortak bağlantı aracı olan iletişimin etkinleştirilmesi, ortak yaşam alanını daha da anlamlı hâle getirecektir. Bağlantı işlevinin kuvveden fiile dönüşmesine katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma; kavramların tanımlanması, iletişim modellerinin anlaşılması, iletişim sürecinin daha iyi algılanması, iletişimde bilgi teknolojilerinin rolünün kavranması gibi değişik boyutları içermektedir.
İletişimin temel işlevleri; bilgilendirme, denetleme, yönlendirme, bilgi ve becerileri iletme, eğitme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma, sorun çözüp kaygıları azaltma, eğlendirme, uyarma ve gerekli rolleri üstlenme olarak sıralanabilir.
İletişim, kişiler arası duygu ve düşünce alışverişine dayanan kültürel bir süreçtir.
A. Pınar Vural, Ayhan Öztürk, Belma Doğan Güngen, Cem Gökçen, Fatih Dağdelen, Gülis Kavadar, İdris Kaya, İsmet Melek, Murat Güntel, Pınar Karadeniz, Selenay Yücel, Sevda Dolapçıoğlu Eğitim alanında yaşanan değişimlerin hızlı yükselişi, öğrenme konuları üzerinde farklı disiplin bakış açılarına ihtiyaç duyulmasını ortaya çıkarmıştır. Değişim; anne-baba ve eğitimcilerin bazı konularda çözüm yolu bulmak için zorlanmalarına neden olmuştur. Ayrıca öğretmenler pandemi döneminden sonra öğrenme sorunlarının farklılaştığı üzerine görüş bildirmektedir. Tüm bu ihtiyaçlardan dolayı bu kitapta, farklı disiplinlerden gönüllü birçok uzman, bir araya gelerek eğitim konuları üzerine çözüm önerilerini, görüşlerini ve tecrübelerini sunmuşlardır. Kitap, öğrenme konuları içerisinde en çok ihtiyaç duyulan konuların neler olduğu üzerine öğretmen ve öğrencilerden görüş alınarak oluşturulan başlıkları kapsamaktadır. Kitabın amacı, bu öğrenme konularını birden fazla uzman hekim ve eğitimcinin iş birliği ile değerlendirmektir. Ayrıca eğitim fakülteleri öğretmenlik uygulamaları dersi için fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Anne, baba ve eğitimcilerin iyi nesil yetiştirme gücünü artırmak üzere yazılan bu kitabın “çocuklara” fayda sağlaması dileğiyle...
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Ahmet Doğanay, Ahmet Öztürk, Ayşegül Pehlivan Yılmaz, Cemil Cahit Yeşilbursa, Erdi Erdoğan, Fatih Öztürk, Gamze Sabancı, Hamza Yakar, Hatice Türe, Hayati Adalar, Hüseyin Karaaslan, İlker Kutlay, Kadir Can Erbudak, Mahmut Bozkurt, Muhammed Akıncı, Murat Ekiçi, Mutlu Kürümlüoğlu, Nurdan Karaman, Orkun Şen, Önder Eryılmaz, Özge Bıkmaz Bilgen, Sercan Bursa, Serdar Malkoç, Uğur Canpolat, Uğur Gezer, Volkan Civelek Bu kitap, sosyal bilgiler öğretimini yansıtıcı sorgulama yaklaşımı etrafında düşünmeyi; sosyal bilgileri, çocuğun hayatıyla bütünleştirmeyi önermektedir. Öğrenme alanı çerçevesinde yer alan kazanımların yaşam temelli senaryolarla sınıf ortamına nasıl taşınabileceğine dönük bakış açısı sunarak bu kitap, sosyal bilgiler öğretimine bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.
Bu kitapta; öğretmenlere ve öğretmenlik yolundaki paydaşlara, yaşam temelli senaryolar oluşturma ve uygulama sürecinde takip edilebilecek bir şablon sunulmuştur. Her bir öğrenme alanı için ortak olan bu şablonu kullanarak dersin temel aşamaları özetlenebilir, grubun ve çalışma ortamının özelliklerine göre değişiklik yapabilir, alternatif senaryolar incelenebilir/hazırlanabilir, uygulama esnasında dikkat edilecek noktalar tekrar değerlendirilebilir. Öte yandan ilgili şablon kullanıldığında öğrencilerin konuyu farklı disiplinlerle ve gerçek yaşamla ilişkilendirerek özgün bir bakış açısı geliştirmesi sağlanabilir. İlişkilendirme, öğrencilerin mevcut toplumsal yaşama katılmasına katkı sağladığı kadar konuyu derinlemesine araştırmasına ve yeni bağlantılar keşfetmesine de olanak tanıyabilir. Böylece sınıf ortamında başlayan öğrenme yolculuğu, öğrencinin hayatına hitap eden ve onu topluma gerçek anlamda hazırlayan bir deneyime dönüşebilir.
Semiha Yüksek Usta, Fatma Tezel Şahin Kitap, erken çocukluk dönemi için yaş faktörü sebebiyle mesafeli durulan sosyal bilimler (tarih, coğrafya ve ekonomi) alanının tam da bu yaş grubu için neden uygun olduğunu yalın bir içerik bilgisi ile anlatıyor. Okuyucuya, çocukların ailelerini bir market alışverişinde gözlemlediklerinde aslında ekonomi; navigasyon gibi bir konumlandırma aracını kullanırken veya adres sorarken gözlemlediklerinde coğrafya; ailesinin eski bir fotoğrafında onların da çocuk olduğunu gördüklerinde ise tarih ile karşılaşmış olduğunu ve bunların ne kadar da hayatın içinde olduğunu gösteriyor. Erken çocukluk döneminde etkili tarih, coğrafya ve ekonomi çalışmaları yapabilmek için eğitim ortamlarının düzenlenmesinden eğitim materyallerinin seçimine, uygulanabilir etkinlik örneklerinden aile katılım önerilerine geniş bir yelpazede okul öncesi öğretmenlerine, sınıf öğretmenlerine, sosyal bilgiler öğretmenlerine ve öğretmen adaylarına, ayrıca anne babalara farklı bir kaynak sağlıyor.
Tekin Çelikkaya, Alaattin Arıkan, Elif Aladağ, Yusuf İnel, Abdullah İsmet Ünal, Sercan Bursa, Arcan Aydemir, Zafer Çakmak, Turan Kaçar, Abdulkadir Uzunöz, İlknur Toy, Seher Yarar Kaptan, Aslıhan Alyıldız Uğurlu, Hacer Dolanbay, Zekeriya Fatih İneç, İlhan Turan, Serpil Ersoy, Hanifi Şekerci, Şenol Mail Pala, Seda Önger, Durdane Öztürk, Tekin Çelikkaya John Dewey'in “Bugünün çocuklarını dünün yöntemleri ile eğitirsek yarınlarından çalarız.” sözü bu kitabın yazılışının temel nedenini oluşturmaktadır. Bu eserde yazılan yaklaşımların/modellerin pek çoğu ya bir makalede ya da bir tez çalışmasında kullanılmış olduğu için okuyucu kitlesinin dikkatini çok fazla çekmemiş olabilir. Bundan dolayı kitabın, ilgili alanda önemli bir boşluğu dolduracağı kanaatindeyim. Yaklaşımların/modellerin, okuyucuların daha fazla dikkatini çekebilmesi açısından toplu olarak bu kitapta olması okuyucular için büyük kolaylık sağlayacaktır. Bu yaklaşımların/modellerin eserde ele alınmasındaki temel amaç, tekdüze klasik yöntem ve teknikler yerine içerisinde birçok alternatif strateji, yöntem ve tekniğin uygulanmasına imkân vererek konuları araştıran, sorgulayan, toplumsal sorunlara eleştirel bir bakış açısıyla yaklaşan, toplumda bir problemi çözmek için uygun verileri kullanarak bağımsız ve doğru karar verebilme yeteneğine sahip bireyler yetiştirilmesine katkı sağlamaktır. Alternatif eğitim modelleri/yaklaşımları, akademik çıktıların yanında toplumsal yaşam becerilerine de odaklanmaktadır.
Hazırlanan bu eser başta sosyal bilgiler eğitimi alanı olmak üzere öğretmenlere, akademisyenlere, lisans ve lisansüstü programlarında öğrenim gören öğrencilere ve konuyla ilgilenen tüm okuyuculara yol gösterici niteliğinde önemli bir kaynak olup eserin, sunduğu zengin içerik ve uygulama örnekleri ile alana fayda sağlayacağını ümit ediyorum.
Ali Altıkulaç, Aylin Karakuş, Ayşegül Nihan Erol Şahin, Ayşegül Tural, Banu Çulha Özbaş, Barış Kaya, Burcu Duman, Büşra Işıksal, Canan Akyol, Cemil Cahit Yeşilbursa, Çağrınur Sağ, Ercenk Hamarat, Filiz Arzu Yalın, Hatice Kara Erol, Kadir Can Erbudak, Kubilay Yazıcı, M. Talha Özalp, Melike Faiz, Mihraç Kulu, Mizgin Sevgi, Murat Tartuk, Nadire Emel Akhan, Osman Sabancı, Ömür Kızıl, Papatya Demir, Salih Uslu, Seda Samuk, Selahattin Kaymakcı, Selda Şan, Serpil Demirezen, Şafak Oğuz, Şükran Geçgel, Tuğçe Gamze İşçi John Dewey’in “Tüm gerçek öğrenme, deneyim yoluyla gerçekleşir.” sözünden hareketle oluşturulan Etkinlik Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi kitabı, 4-7. sınıf sosyal bilgiler dersi öğretim programındaki tüm öğrenme alanlarını kapsamaktadır. Bu kitapta, kuramsal bilgiden ziyade uygulamaya önem verilmiş ve öğretmenlerin derslerinde “İlgili kazanımla ilişkili acaba nasıl bir etkinlik yaptırabilirim?” düşüncesine çözüm olarak her kazanımla ilgili etkinlikler tasarlanmıştır. Öğretmenlerin gerek sınıf içi gerekse sınıf dışı ortamlarda kullanabilecekleri etkinlik örnekleri, öğrencilerin öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarına olanak sağlayacaktır. Kitapta tüm öğrenme alanlarındaki her kazanımla ilgili etkinlik örnekleri yer almaktadır. Bu sayede öğretmenler, bir öğrenme alanına başladıklarında o öğrenme alanının tamamında etkinlikleri kullanarak derslerini işleyebilirler. Etkinliklerin hazır ürün olması, öğretmenlerin derslerde bu etkinlikleri rahatça kullanmalarına olanak sağlayacaktır.
Ali Altıkulaç, Aylin Karakuş, Ayşegül Nihan Erol Şahin, Ayşegül Tural, Banu Çulha Özbaş, Barış Kaya, Burcu Duman, Büşra Işıksal, Canan Akyol, Ercenk Hamarat, Filiz Arzu Yalın, Hatice Kara Erol, İzel Kaya, Kadir Can Erbudak, Kubilay Yazıcı, Melike Faiz, Mihraç Kulu, Murat Tartuk, Nadire Emel Akhan, Osman Sabancı, Ömür Kızıl, Pakize Hayta, Papatya Demir, Salih Uslu, Seda Samuk, Selahattin Kaymakcı, Selda Şan, Serpil DEMİREZEN, Şeyda MARANCI, Şükran GEÇGEL, Tuğba TURGUT, Tuğçe Gamze İŞÇİ, John Dewey’in “Tüm gerçek öğrenme, deneyim yoluyla gerçekleşir.” sözünden hareketle oluşturulan Etkinlik Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi kitabı, 4-7. sınıf sosyal bilgiler dersi öğretim programındaki tüm öğrenme alanlarını kapsamaktadır. Bu kitapta, kuramsal bilgiden ziyade uygulamaya önem verilmiş ve öğretmenlerin derslerinde “İlgili kazanımla ilişkili acaba nasıl bir etkinlik yaptırabilirim?” düşüncesine çözüm olarak her kazanımla ilgili etkinlikler tasarlanmıştır. Öğretmenlerin gerek sınıf içi gerekse sınıf dışı ortamlarda kullanabilecekleri etkinlik örnekleri, öğrencilerin öğrenme sürecine aktif olarak katılmalarına olanak sağlayacaktır. Kitapta tüm öğrenme alanlarındaki her kazanımla ilgili etkinlik örnekleri yer almaktadır. Bu sayede öğretmenler, bir öğrenme alanına başladıklarında o öğrenme alanının tamamında etkinlikleri kullanarak derslerini işleyebilirler. Etkinliklerin hazır ürün olması, öğretmenlerin derslerde bu etkinlikleri rahatça kullanmalarına olanak sağlayacaktır.
Ali Ekber Gülersoy, Atilla Karataş, Hilmi Demirkaya, Mehmet Akif Ceylan, Mustafa Girgin, Mustafa Sağdıç, Selahi Coşkun, Süleyman Elmacı Genel Fiziki Coğrafya, üniversitelerin sosyal bilgiler, coğrafya ve sınıf öğretmenliği programları ile coğrafya bölümü öğrencilerine yönelik bir ders kitabı olarak hazırlanmıştır. Kitabın kapsamı Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen Genel Fiziki Coğrafya dersinin müfredat programına uygun şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca kitap içeriğinin belirlenmesinde coğrafyanın kendine özgü bilim sistematiği de dikkate alınmıştır. Tüm bilimlerin sentezi ve anası olarak nitelenen coğrafya bilimi, fiziki ve beşeri coğrafya olmak üzere iki ana bilim dalından oluşmaktadır. Dolayısıyla bu kitap, coğrafyanın doğrudan mekân (yeryüzü) ile ilgili temel konularını kapsamakta, yaşadığımız dünyanın doğal yapısını ve etkileşimlerini daha yakından tanımamıza katkı sağlamaktadır.
Kitap, sekiz bölüme ve çok sayıda alt başlığa ayrılmıştır. Birinci bölümde coğrafyanın tanımı, konusu, gelişimi ve bilim kimliği kazanma süreçleri; ikinci bölümde Evren, Güneş Sistemi ve Dünya; üçüncü bölümde yeryüzünün şekillenmesi, bu süreçte etkili olan faktörler ve başlıca topografyalar; dördüncü bölümde iklim bilimi, Dünya atmosferi ve iklim sistemi konuları üzerinde durulmuştur. Beşinci bölümde sular coğrafyası, yeraltı ve yerüstü sularının dağılışı, özellikleri ve etkileri; altıncı bölümde toprağın oluşumu, çeşitleri, dağılışı ve toprak sorunları; yedinci bölümde bitkilerin sınıflandırılması yetişme ortamlarının şartları ve yeryüzünde dağılışları ele alınmıştır. Sekizinci ve son bölümde ise harita bilgisinin çeşitli konularına oldukça ayrıntılı düzeyde; haritalar, grafikler, diyagramlar ve coğrafi bilgi sistemleri bağlamında temas edilmiştir.
Kitapta işlenen konular sade ve anlaşılır bir dille anlatılmıştır. Konuların daha iyi anlaşılması bakımından okuma parçası, not, uyarı vb.nin yanı sıra çok sayıda şekil, harita, fotoğraf, grafik, tablo gibi görsel malzemenin verilmesine de gayret edilmiştir.
Akif Akkuş Genel Fiziki Coğrafya isimli bu kitap, Üniversitelerimizin Coğrafya Bölümlerine, Sosyal Bilgiler ve Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dallarına devam etmekte olan öğrencilerin istifade edeceği kaynak ve yardımcı ders kitabı olarak hazırlanmıştır.
Coğrafyanın en temel konuları olan Fiziki Coğrafya, detaya kaçılmadan ele alınmış ve kolay kavramaya yönelik olarak takdim edilmiştir.
Rüştü Ilgar Bu kitapta ülkemiz ve dünya genelindeki benzer eserlerde kullanılan ana temalara sadık kalınmıştır. Eser hazırlanırken çok sayıda ülkede işlenen benzer içerikli Genel Fiziki Coğrafya derslerine uyum gözetilmiştir. Çünkü ECTS Label ve ders içeriklerine bağlı denklik için, Ects kapsamınca 8 bölümden oluşan ve 16 haftaya yayılabilecek en fazla 60 krediden 2 veya 3 kredilik bir derse uyarlanmıştır. Bu eser bir ders kitabı, aynı zamanda başvuru kitabı veya tercih edilmiş bir Genel Fiziki Coğrafya veya Yer Bilimleri kitabına yardımcı kitap olarak hazırlanmıştır. Verilerin güncel olmasına özen gösterilmiştir. Genel Fiziki Coğrafya ve Yer Bilimleri temalı bu eser başta Coğrafya olmak üzere Sosyal Bilgiler, Fen Bilgisi, Biyoloji, Jeoloji, Sınıf Öğretmenliği bölümlerine ders kitabı olarak katkı sunması, ayrıca doçentlik, kamu personeli vb. sınavlara hazırlanma sürecine de bir destek niteliğinde olması hedeflenmiştir. Eserde anlaşılması güç karmaşık konular sadeleştirilmeye çalışılmış gereksiz verbalizmden kaçınılmıştır. Konu bütünlüğüne sadık kalınıp daha kolay bilgiye erişileceği düşüncesiyle, renkli baskı ve çift sütün şeklinde sayfa tasarımına gidilmiştir.
Şuana kadar yayınlanmış çok sayıdaki Fiziki Coğrafyaya ait eseler incelenmeye alınmış “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile ilgili uluslararası mevzuat kapsamında "Kullanım Koşulları" dahilinde uygulamalara ve içeriklere, bilgilere, telif haklarına tabi çalışmalara, maddi ve fikri mülkiyet haklarına saygılı olacak biçimde alıntı yapılarak bu eser neşredilmiştir.

Ahsen Yüksek, Atilla Karataş, Hasan Özdemir, Hülya Caner, Hüseyin Turoğlu, Nurten Günal, T. Ahmet Ertek, Zahide Acar Deniz Coğrafya kavramının genel çerçevesi içerisinde bir “ortam” tanımı yapmak gerekirse canlı ve cansız varlıkların bir arada bulunduğu, birbirleriyle enerji ve madde alışverişi şeklinde iletişim hâlinde olduğu ortamlar ve bu ortamların yeryüzü üzerindeki dağılışı akla gelmelidir.
İnsan - ortam ya da insan – çevre etkileşiminde temel çıkış noktasının ne olması gerektiği konusu bugün bile bir tartışma konusudur. Çünkü insanoğlu, günümüzde etkisi giderek artan bir şekilde bulunduğu ortamın fiziki özelliklerini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirebilmektedir. Yerleşim alanlarının açılması için gerektiğinde tepeler, akarsu vadileri yok edilebilmekte ya da doğal yüzey örtüsü kaldırılarak (ormanların kesilmesi, barajlar yapılarak büyük su kütlelerinin oluşturulması gibi) yeryüzü – atmosfer arasındaki enerji alışverişini, dolayısıyla lokal iklimleri değiştirilmektedirler.
İnsan her ne kadar lokal alanlarda yüzeyi değiştirerek bazı çevresel değişimlere neden olsa da yine de yerleşmenin ve insan faaliyetlerinin sınırını belirleyen unsurlar fiziki coğrafya unsurlarıdır. Okyanus ve denizler gibi büyük su kütleleri, dağların belli bir seviyeden sonraki üst kesimleri (coğrafi enleme bağlı olarak değişebilmektedir), çöl alanları temel sınırlayıcı faktörler olmakla birlikte akarsu ve deniz kenarları ile verimli ovaların bulunduğu alanlar genel çekim merkezleri olmuştur.
Coğrafya bu kavramlar üzerinden kendi ekollerini geliştirmiştir. 1850'li yıllarda ortaya çıkan akımda yer alan coğrafyacılar, insan faaliyetlerini fiziki coğrafya unsurlarının etkilediği, başka bir ifade ile insanı fiziki çevrenin ya da ortamın şekillendirdiği yorumuna dayalı olarak “çevreci determinizm”i geliştirmişlerdir. Buna karşılık daha sonraki yıllarda ise ortamın insana sunduğu imkânların nasıl kullanılacağını yine insanların belirleyebileceğinin savunulduğu “possibilizm” yorumu geliştirilmiştir.
Bu kitapta bu tartışmaların temelinde olan ortam, mekân ya da yeryüzü diye tanımladığımız ve dünyamızı oluşturan tüm temel bileşenlerin, dağların, ovaların, platoların, okyanuslar ve denizlerin ve kuşkusuz atmosferin genel yapısı ve özellikleri ile onların birbirleriyle olan etkileşimleri ele alınmış, açık ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Ahmet Fidan, Ahmet Vedat Koçal, Ayşem Biriz Karaçay, Bekir Halhalli, Canan Şeyma Demir, Damla Mursül, Hatice Kübra Canpolat, İsa Uslu, Meltem Yıldırım Başoğlu Soğuk Savaş sonrasında totaliter rejimlerin liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi karşısında çözülüşleri ile yeni bir özgürlük çağı olarak sunulan neoliberalizmin, çok geçmeden içine girdiği derin ekonomik kriz, küresel ve sosyal eşitsizlik, işsizlik, kitlesel yoksulluk, yerel, bölgesel ve ülkeler arası çatışmalar, iklim krizi gibi yan etkileriyle de birleşerek geniş kitlelerin başka ülkelerde çare aramak üzere ülkelerini terk etmelerine neden oluyor.
Coğrafi bakımdan uluslararasılığın sınırlarını aşıp küreselleşen, süre bakımından anavatandan geçici ayrılışı ifade etmekten çıkıp kalıcılaşan, sayısal bakımdan, insanlık tarihinde neredeyse hiç görülmemiş boyutlara ulaşarak kitleselleşen, hukuksal bakımdan düzensizleşen güncel göç hareketleri, toplumsal, politik, bürokratik, entelektüel ve medyatik kamuoylarının olduğu gibi, akademik çevrelerin de yoğun ilgi alanlarından birini oluşturuyor.
Hâl böyle iken, uluslararası göç, Türkiye Sosyal Bilimler akademisinde ancak Suriye iç savaşı sürecinde milyonlarca insanın ülkeye sığınmasıyla kayda değer bir ilginin konusu olmaya başlamıştır. Sığınmacılara yönelik düzenleme, politika ve uygulamalar, toplumlar arası uyum sorunları gibi yeni deneyimler, çoğunluğu alan araştırmalarından oluşan yayınların konularını oluşturmaktadır. Özellikle göçmen nüfus tartışmaları ve kültürel farklılaşmalar, yer yer çatışmaya varan sosyal gerilimler, akademinin göç konusuna ilgisine duyulan gerekliliği ve ihtiyacı göstermektedir. Elinizdeki kitap, bu gerekliliğe ve ihtiyaca karşılık sunma çabası ile okura sunulmaktadır.
Eray Alaca, Tercan Yıldırım Türkiye'de 1926 yılından itibaren “toplu eğitim” anlayışının bir yansıması olarak ilkokul öğretim programlarında “Hayat Bilgisi” dersi yer almaktadır. Diğer dersler ile de ilişkili olan “Hayat Bilgisi” dersinde öğrenciler hayata hazırlanmakta teorik ve pratik bilgiler öğrenmektedir. Ders kapsamında geçmişin bilinmesi, bugünün anlaşılması ve geleceğin şekillenmesi, birey olma ve vatandaşlık bilincinin kazandırılması, vatan ve millet sevgisinin kazandırılması başta olmak üzere birçok alanda öğrencilerin hayata hazırlanması sağlanmaktadır. Bu yönü ile değerlendirildiğinde ilkokulun ilk üç yılında verilen “Hayat Bilgisi” dersinin geçirdiği aşamaların görülmesinde bu çalışma önemli yer tutmaktadır. Çalışmada Türkiye'de “Hayat Bilgisi” öğretiminde tarihsel süreç içerisinde yaşanan değişim ve dönüşüm gösterilmekle birlikte programlar arasında karşılaştırma imkânı da sunulmaktadır.
Adem BELDAĞ, Alper YONTAR. Ayşe MENTİŞ TAŞ, Elif ALADAĞ, Halil İbrahim SAĞLAM, Handan DEVECİ, Mehmet GÜLTEKİN, Şengül S. ANAGÜN, Tuba ÇENGELCİ KÖSE, Z. Nurdan BAYSAL, Zeynep KILIÇ Çocuklara iyi bir vatandaş olmak için gerekli temel bilgi, beceri, davranış ve alışkanlıkları kazandırarak onu milli ahlak anlayışına uygun olarak yetiştirmeyi amaçlayan ilköğretimde, çocukları bu amaca ulaştırmada yararlanılan derslerden biri kuşkusuz Hayat Bilgisidir.
Hayat Bilgisi, toplu öğretim yaklaşımına dayalı olarak oluşturulmuş, çocuklara yaşamla ilgili temel beceri ve alışkanlıklar kazandıran, çocukların kendilerini ve çevresini tanımasına yardım eden ve çocuğun çok yönlü gelişmesini sağlayan bir yaşam dersidir. Daha yalın bir anlatımla Hayat Bilgisi dersi, çocuğun kendisine, ailesine, çevresindeki diğer insanlara, yasalara ve devlete karşı temel görev ve sorumluluklarının neler olduğunu öğreterek topluma etkili biçimde uyum sağlamasını, onların kendilerini tanımalarını ve kişisel olarak kendilerini geliştirmelerini öngörmektedir. Öte yandan Hayat Bilgisi, bir yandan mihver ders olarak diğer derslerin kendisi etrafında ve ekseninde işlenmesine katkıda bulunurken, diğer yandan Fen Bilimleri ve Sosyal Bilgiler derslerine temel oluşturmaktadır.
Hayat bilgisi dersinde öğrencinin içinde yaşadığı toplumla uyum içinde olmasını sağlayıcı bilgi, beceri ve tutumlar kazanması ve kendi kişisel niteliklerini geliştirmesi için öğretmenlerin,Hayat Bilgisi öğretimi konusunda iyi yetişmiş olmaları gerekmektedir. Bu kapsamda öğretmenlerin istekli olması, planlı çalışması, öğrenme ortamını iyi düzenlemesi ve öğrenilenleri uygun yöntem ve tekniklerle değerlendirmesi gerekmektedir. Ayrıca, öğretmenin öğrenci özelliklerini iyi tanıması, çevre koşullarını ve okulun eğitsel olanaklarını iyi bilmesi beklenmektedir.
Hayat Bilgisi Öğretimi adını verdiğimiz kitabımızda, hayat bilgisi öğretimiyle ilgili temel bilgi ve becerilere yer verilmiştir. Kitapta sözü edilen konular kapsamlı bir biçimde ele alınmış; kuramsal bilgilerin uygulamaya dönüştürülebilmesi için konular olabildiğince örneklendirilerek verilmiştir. Amacımız hayat bilgisi öğretimini tüm boyutları ile sizlere tanıtmak ve edinilen bilgileri uygulamaya dönüştürmenize katkı sağlamaktadır.
Kitabın, öğretmenlere,öğretmen adaylarına ve alanda akademik çalışma yapanlara katkıda bulunacağını ümit ediyoruz.
Cavit Binbaşıoğlu Hayat bilgisi dersi, toplu öğretim adı verilen bir öğretim sisteminin temelinde / merkezinde yer alır. Bu dersin amacı öğrencinin çevresine etkin ve başarılı uyumunu sağlamak, öğrenciye bilgiden çok, eğitimsel davranışlar kazandırmaktır. Hayat Bilgisi Öğretimi, hayat bilgisi dersinin bu amaca ulaşması için eğitimcilere yol gösteriyor. İlköğretimde hayat bilgisi dersinin klasik uygulamalarına alternatif proje planları örnekleyen kitap aktif öğrenmenin çocuk düşüncesine uygunluğunu kanıtlayan bilimsel deliller de sunuyor. Ders için önerdiği öğretim yöntemleriyle aktif öğrenmeye imkân tanıyan sınıf ortamları oluşturmayı kolaylaştırıyor. Hayat bilgisi dersi öğrencilerine bir misyon sunan kitap hayat bilgisi dersinin öğretimi için öğrenci, okul, çevre üçgeninde tüm unsurların kullanımı kolaylaştıracak ilkeler ışığında on bölümde incelenmiştir. Hayat Bilgisi’nin içerikleri, öğretim ilkeleri, öğretim yöntemleri, proje ve planlar gibi öğreticinin her yönden faydalanabileceği bir kaynaktır.
Adife Demirtaş, Aliye Erdem, Aydın Kızılaslan, Aysun Çete, Ayşegül Avşar Tuncay, Ayşegül Oğuz Namdar, Bircan Keleş, Burcu Sezginsoy Şeker, Deniz Altıntaş, Emine Seda Koç, Fatma Eren Şenol, Filiz Tuba Dikkartın Övez, Gizem Tabaru Örnek, Gözde Gül, İkbal Yetişir, Kaan Batı, Kenan Çete, Kerim Ünal, Kubilay Kayabaşı, Neslihan Uçaroğlu, Nihal Yıldız Yılmaz, Nurcan İn, Sefa Avcı, Ümit İzgi Onbaşılı Öğretmen ve öğrenci profilinin hızla değiştiği gerçeği, eğitim sistemlerimizi doğrudan etkilemektedir. 21. yüzyıl becerilerine sahip öğrenciler, gelişen teknolojiye uyum sağlayabilen öğretmenler günümüz eğitim sistemleri içerisinde daha aktif ve anlamlı öğrenme çevreleri oluşturmaktadır. Bu kitapta, teknolojiyi eğitime entegre etmeyi hedefleyen etkinlik örnekleri ile öğretmen ve öğrencilerimize kazanımlara uygun Web 2.0 uygulamaları hazırlamayı hedefledik.
Alanında uzman ve deneyimli bir kadro ile uzun çalışmalar sonucunda hazırlanan kitabımızda; 2018 yılında güncellenen ilkokul dersleri programlarına yönelik uygulama örneklerinden oluşan etkinlikler, kazanımlara uygun Web 2.0 araçlarıyla desteklenerek yer almaktadır. Özellikle sınıf öğretmenliği bölümünde okuyan öğrencilerin ve sınıf öğretmenlerinin derslerinde Web 2.0 araçlarından nasıl yararlanabileceklerini farklı dersler (Hayat Bilgisi, Sosyal Bilgiler, Fen Bilimleri, Türkçe, Matematik, Kaynaştırma, İngilizce, Drama, Görsel Sanatlar, Beden Eğitimi ve Oyun) kapsamında değerlendirdik. Etkinliklerde kullanılan Web 2.0 araçları hakkında kısa bilgilendirme yapılmış ve derste nasıl kullanılabileceği açıklamalar ve görsellerle desteklenerek anlatılmıştır. Bu bağlamda kitapta, okuyucuların yararlanabilmesi amacıyla 87 farklı Web 2.0 aracı, bu Web 2.0 araçlarıyla desteklenmiş 96 etkinlik ve öğretmenlere rehber olabilmesi amacıyla Web 2.0 araçları kullanılarak yapılmış 9 eTwinning projesi yer almaktadır. Kitaptaki tüm etkinlikler, erişim kolaylığı sağlamak adına QR kod ile desteklenmiştir.
Keyifli okumalar, verimli uygulamalar dileriz.
Ayça Kartal, Celal Boyraz, Ceren Çevik Kansu, Durdane Öztürk, Edip Tut, Emine Karasu Avcı, Filiz Zayimoğlu Öztürk, Furkan Altunay, Gülşah Şeker, Hamza Yakar, Hıdır Karaduman, Hüseyin Mertol, Melike Faiz, Okan Yetişensoy, Serpil Recepoğlu, Veysel Dağdemir, Yaşar Çelik Ülkemizi ve dünyayı ilgilendiren her yaşam öyküsünün içinde mutlaka sosyal bilgilerin yeri vardır. Yaşama ayna tutan işte bu yaşam öyküleri belki de insanlığın varlığını devam ettirebilmesindeki en büyük dayanaklardır. Sosyal Bilgiler dersi, toplum bilincinin ve farkındalığının artırılmasında ilkokul 4. sınıftan itibaren örgün eğitim kapsamında okutulan en önemli derslerden biridir. Bu dersin farklı disiplinleri barındırması; pek çok farklı strateji, yöntem ve tekniğin bir arada kullanılabilme kolaylığını sağlamaktadır. Günümüz şartları düşünüldüğünde öğrenci ve öğretmen adaylarının toplumun ihtiyaçları doğrultusunda yetiştirilmesi hiç kolay değildir. Donanımlı ve nitelikli insan gücünün oluşmasında disiplinler ötesi çalışmalar oldukça önemlidir. Bununla birlikte günümüz eğitim anlayışına uygun, birey ve gerçek yaşam odaklı öğretim uygulamaları öğretim sürecini zenginleştirerek etkili kılmak adına bu aşamada anahtar bir role sahiptir. Bu düşünceden hareketle toplamda 15 farklı bölümden oluşan bu eser; başta sınıf öğretmenlerine ve sosyal bilgiler öğretmenlerine, sınıf öğretmeni ve sosyal bilgiler öğretmen adaylarına ve bu alanlarda çalışan araştırmacılara, sosyal bilgiler öğretimi alan yazınına ve sosyal bilgileri yaşamının bir parçası olarak gören tüm okuyuculara yol gösterici olması temennisiyle ortaya çıkmıştır.
Ersin Güngördü Hayat Bilgisi dersi, çocuğun çeşitli nedenlerle gelişmesine yardım eder, mevcut bilgilerini tamamlamaya, sistemleştirmeye ve yeni bilgi ve beceriler kazandırmaya geniş imkân ve fırsatlar hazırlar. Onun içindir ki bu dersin İlköğretimin birinci kademesinde önemli bir yeri vardır. Kitapta, İlköğretimde okulların 1.2.3. sınıflarında okutulan Hayat Bilgisi dersi ile 4.5.6.7. sınıflarında okutulan Sosyal Bilgiler dersinin öğretiminde uygulanacak metot ve teknikler ile kullanılacak araç ve gereçlerin neler olduğu yer almaktadır. Bu çalışmanın, ilköğretim kademesindeki tüm öğretmen ve öğrencilere faydalı olacağına inanıyoruz.
Ali Ahmetbeyoğlu, Altay Tayfun Özcan, Erhan Aktaş, Hayrettin İhsan Erkoç, Hikmet Demirci, Konuralp Ercilasun, Murat Öztürk, Mustafa Kalkan, Münevver Ebru Zeren, Osman Karatay, Osman Karatay, Tilla Deniz Baykuzu, Üçler Bulduk Dört bin yıllık Türk tarihinin önemli bir safhasını teşkil eden İslam öncesi Türk tarihi günümüzde sürekli artan bir ilgiye mazhar olmaktadır. Bunu hem akademik hem de popüler açıdan rahatlıkla iddia etmek mümkündür. Evlerin adresleri olduğu gibi insanların da adresleri vardır ve bu adresleri atalarıdır. Diğer uluslar gibi Türk ulusu da nereden geldiğini, atalarının kimler olduğunu hep merak etmiş, bu nedenden ötürü bu konuya eğilen eserlere de ciddi bir ilgi oluşmuştur. Geleceğin öğretmenleri olacak üniversite öğrencilerinin de bu konuya ilgi duymamaları mümkün değildir. Bu çalışma, hem doğru bilgiyi vermek hem de ilgilenenleri doğru kaynaklara yönlendirmek amacıyla yapılmıştır. Dönemi ele alan literatürde, isim ve terimlerin yazılışı ve okunuşu konusunda tam bir birliktelik olmasa da bu tartışma ve karmaşa en aza indirilmeye gayret edilmiştir. Zevkle okunması dileğiyle…
Ali Aktan Kitabın konusu, İslam dininin doğuş ve yayılış tarihidir. Hz. Peygamber, getirmiş olduğu dinin bütün Arap Yarımadası'na yayıldığını görme mutluluğuna erişmiştir. Onun vefatını izleyen yüz yıl içerisinde ise İslam devleti, tek merkezden idare edilen en büyük siyasi sınırlarına ulaşmıştır.
Kitabın giriş bölümünde, İslam tarihinin temel kaynakları tanıtıldıktan sonra, İslam öncesi Arap tarihi hakkında özlü bilgiler verilmiştir. Birinci ve ikinci bölümler, Hz. Peygamber'in hayatına ayrılmıştır. Bu bölümlerdeki ana başlıklar belirlenirken klasik siyer kitaplarında olduğu gibi kronoloji değil, konu bütünlüğü esas alınmıştır. Dört Halife Dönemi ve Emevîler ise ayrı birer bölüm olarak düzenlenmiştir. Türklerin kitleler hâlinde İslam'a girdikleri Abbasîler Dönemi'ne ise bu çalışmada yer verilmemiştir. Esasen tarih bölümü öğrencileri için hazırlanmış olan böyle bir eserde buna gerek görülmemiştir. Çünkü “İlk Müslüman Türk Devletleri Tarihi” gibi bazı derslerde, Türk tarihiyle ilgili olduğu ölçüde Abbasîlerden de söz edilmektedir.
Bu kitaptaki bilgiler, ilk defa burada ortaya atılmış değildir. Temel kaynakların yanı sıra, bu konuda yerli ve yabancı birçok araştırmacının yazdığı eserlerde daha fazlasını bulmak mümkündür. Bununla birlikte çok geniş bir zaman ve mekânı ilgilendiren bu bilgilerin tamamı belli bir hacim içinde sunulmuştur. Verilen bilgilerle yetinmek istemeyenler, dipnotlarda ve kaynakçada isimleri verilen eserlerden başlayarak başka kaynaklara da başvurabilirler. Bu kitap, bir ders kitabı olarak tasarlanıp hazırlanmış olmasına karşın, ele aldığı konu bakımından her kesimden okuyucuya hitap edecek mahiyettedir.
Adnan Demircan İslâm Medeniyeti insanlık tarihinin en büyük ve etkili medeniyetlerinden biridir. İnsanlığın sahip olduğu birikim ve kazanımların ortaya çıkışında İslâm Medeniyeti’nin önemli payı vardır. Bilindiği gibi bilgi ve hikmet insanlığın ortak malıdır. Müslümanlar da dünyanın en önemli medeniyetlerinden birisini kurdukları dönemde bilgi ve hikmetin korunmasına ve gelişmesine önemli katkılarda bulunmuşlardır.
Allah’ın son elçisi Hz. Muhammed’in (s.a.v.) Mekke’de Hira Mağarası’ndan başlattığı medeniyet yürüyüşü günümüze kadar devam etmekte İslâm, insanlık için önemini korumaktadır. Bu sebeple geçmişte İslâm Medeniyeti’ne mensup milletlerin ve kurdukları devletlerin tarihini öğrenmek bugünü anlamak için önem arz etmektedir.
İslâm’ın doğduğu coğrafyadan ve dönemden başlayarak Osmanlılar dönemine kadar yaklaşık yedi asırlık dönemin ele alındığı kitapta hem siyasî tarih hem de medeniyet ve kültür tarihi açısından önemli olaylar ve olgular ele alınmıştır.
Siyasî ve bölgesel durum dikkate alınarak yapılan tasnifte siyasî tarihi ele alınan her dönemin sonunda medeniyet tarihi; toplum, siyaset, yönetim, adalet, ekonomi, maliye, eğitim, ilim ve kültür, mimari ve sanat, din gibi belli başlı konular çerçevesinde değerlendirilmiştir. Böylece İslâm Tarihi’nin sadece hanedanlar tarihinden ve savaşlardan ibaret olmadığı sosyal hayat, ilim ve kültür açısından da önemli gelişmelerin yaşandığı vurgulanmıştır.
Tekin Çelikkaya Hedeflenen değerlerin çocuklara nasıl kazandırılacağına ilişkin temel bir yaklaşım ve ortak çerçeve taslak öğretim programlarında yer almamaktadır. Hepimiz özellikle çocukluk ve gençlik yılları başta olmak üzere hayatımızın her kesiminde farklı şekillerde de olsa nasihatlerle karşı karşıya kalmışızdır. Büyüklerden yapılması ve yapılmaması gerekenleri dinlemişizdir. Bazen bunlar sadece nasihat şeklinde olurken bazen de masallar, tarihî hikâyeler ya da kurgusal hikâyeler şeklinde olurdu. Değer eğitimi, doğru ve etkili bir şekilde yapıldığı zaman bireyin gelişimine önemli katkıları olmaktadır. “Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin.” atasözünden hareketle sadece telkin yolu ile değerler eğitimi etkili olmamakta, buna ilaveten diğer yaklaşımların da doğru bir şekilde kullanılması ile değerler içselleştirilip davranışlara dönüştürülmelidir. Yanlış ve sistemsiz yapıldığında ise mutsuzluk ve sorun kaynağı olabilmektedir.
Üstad Necil Fazıl’ın “Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan mızrak utansın! / Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! / Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!” dizelerinde ifade ettiği gibi bizler tohumu ekmekle mükellefiz. Çocuklarımızın zihinlerini sadece akademik bilgilerle doldurmayıp bu bilgilerin yanında gönüllerini de gerekli değerlerle donatıp onların ahlaklı birer fert olarak yetişmeleri için gereken çabayı göstermeliyiz.
Abdullah Cevdet Kırıkçı, Ahmet Durmaz, Canan Tunç Şahin, Çağrı Öztürk Demirbaş, Davut Gürel, Erdal Yıldırım, Fatih Öztürk, Fatma Torun, Hatice Türe, Hüseyin Mertol, Naci Kaan Yıldırım, Nazike Karagözoğlu, Saliha Cevher, Ünal Şimşek, Yavuz Akbaş, Zafer İbrahimoğlu, Zeynep Taşyürek Günümüzün eğitim anlayışında, hangi alan olursa olsun, o alanla ilgili temel bazı bilgileri “bilmek”ten ziyade bildiğiniz şeyleri eyleme dönüştürerek onu “sergilemek” ve nihayetinde davranışa dönüştürmek daha önemlidir. Çünkü, bilgi toplumunun mensupları olarak bizler, bilgiye ulaşmada herhangi bir sorunla karşı karşıya değiliz. Fakat bu çağda önemli olan, bilgilerin beceriye dönüştürülmesidir. Bu yüzden çağımızın anahtar kavramı olan “beceri”, bilinenin kalıcılığına atıf yapan ve bireyde davranışa dönüşen eylem veya onun somut göstergesidir. Sosyal bilgiler öğretimi de ilköğretim düzeyinden yükseköğretime kadar bireyleri, yaşadıkları dünyada “etkin vatandaş olabilme” amacına yönelten ve içerisinde beceri eğitiminin her geçen gün önemli hâle geldiği bir alandır. Özellikle ilköğretim düzeyinde vurgulanan etkin vatandaşlık, aslında pasif vatandaşlığın zıddıdır. Yani dünyadaki ve yereldeki olay ve olgulara maruz kalan bireyler değil, çevresinden başlayarak dünyayı etkileyen vatandaşlar yetiştirmek bu dersin hedefleri arasındadır.
Son yıllarda, ilköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar sosyal bilgiler öğretim programlarında yapılan güncellemelerin gerekçelerinden biri olarak “çağın getirdiği yeni becerileri bireylere kazandırmak” vurgusu dikkat çekmektedir. Bu çabanın bir gereği olarak ilköğretim programına birçok yeni beceri eklenmiştir. Benzer şekilde, sosyal bilgiler lisans programına da birçok zorunlu ve seçmeli dersler eklenmiştir. Bu gerekçelerden hareketle beceri eğitimini hedefleyen bu kitap; zengin içeriği dolayısıyla alana özgü beceriler, düşünme becerileri alt başlıkları altında toplamda 14 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-I” ve okuryazarlık becerileri ve sosyal beceriler alt başlıkları altında toplamda 13 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-II” olarak yayımlanmıştır.
İnsan zihninin emeği olan her bilginin, yararlı eylemlere dönüşmesi umuduyla…
Abdulkerim Karadeniz, Abdullah Gökdemir, Eray Alaca, Hacer Dolanbay, Hamza Yakar, Hilal Mert, Murat Bayram Yılar, Murat Tarhan, Nadire Emel Akhan, Nilüfer Köşker, Selma Güleç, Tekin Çelikkaya, Tercan Yıldırım Günümüzün eğitim anlayışında, hangi alan olursa olsun, o alanla ilgili temel bazı bilgileri “bilmek”ten ziyade bildiğiniz şeyleri eyleme dönüştürerek onu “sergilemek” ve nihayetinde davranışa dönüştürmek daha önemlidir. Çünkü, bilgi toplumunun mensupları olarak bizler, bilgiye ulaşmada herhangi bir sorunla karşı karşıya değiliz. Fakat bu çağda önemli olan, bilgilerin beceriye dönüştürülmesidir. Bu yüzden çağımızın anahtar kavramı olan “beceri”, bilinenin kalıcılığına atıf yapan ve bireyde davranışa dönüşen eylem veya onun somut göstergesidir. Sosyal bilgiler öğretimi de ilköğretim düzeyinden yükseköğretime kadar bireyleri, yaşadıkları dünyada “etkin vatandaş olabilme” amacına yönelten ve içerisinde beceri eğitiminin her geçen gün önemli hâle geldiği bir alandır. Özellikle ilköğretim düzeyinde vurgulanan etkin vatandaşlık, aslında pasif vatandaşlığın zıddıdır. Yani dünyadaki ve yereldeki olay ve olgulara maruz kalan bireyler değil, çevresinden başlayarak dünyayı etkileyen vatandaşlar yetiştirmek bu dersin hedefleri arasındadır.
Son yıllarda, ilköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar sosyal bilgiler öğretim programlarında yapılan güncellemelerin gerekçelerinden biri olarak “çağın getirdiği yeni becerileri bireylere kazandırmak” vurgusu dikkat çekmektedir. Bu çabanın bir gereği olarak ilköğretim programına birçok yeni beceri eklenmiştir. Benzer şekilde, sosyal bilgiler lisans programına da birçok zorunlu ve seçmeli dersler eklenmiştir. Bu gerekçelerden hareketle beceri eğitimini hedefleyen bu kitap; zengin içeriği dolayısıyla alana özgü beceriler, düşünme becerileri alt başlıkları altında toplamda 14 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-I” ve okuryazarlık becerileri ve sosyal beceriler alt başlıkları altında toplamda 13 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-II” olarak yayımlanmıştır.
İnsan zihninin emeği olan her bilginin, yararlı eylemlere dönüşmesi umuduyla…
Komisyon KPSS - Genel Kültür / VATANDAŞLIK Konu Anlatımı
Abdullah Cevdet Kırıkçı, Ali Haydar Akarsu, Davut Gürel, Elif Meral, Gökçe Kılıçoğlu, Gül Tuncel, Hatice Memişoğlu, Melehat Gezer, Melike Faiz, Saliha Cevher, Seher Yarar Kaptan, Tekin Çelikkaya, Hülya Karaçalı Taze, Yavuz Akbaş, Yavuz Değirmenci, Yılmaz Geçit, Zafer İbrahimoğlu Kavramlar düşüncelerimizin yapı taşları oldukları için herhangi bir bilim alanına yönelik bilgi, fikir ve görüşlerin temelini oluşturmaktadırlar. Sosyal bilgiler dersi öğretiminde de diğer derslerde olduğu gibi kavramlar başrole sahiptir. Çünkü sosyal bilgiler, sosyal bilimler topluluğundan edinilen konuların/verilerin, evrensel ve millî değerlerin, millî kültür unsurlarının bir potada eritilerek yaşadığı çevre ve topluma uyumlu olmasını sağlamak amacı ile öğrenciye kazandırılmaya çalışıldığı bir derstir. Çok boyutlu bir konu alanına sahip sosyal bilgiler dersi, öğrencileri farklı disiplinlere yönelik birçok olgusal bilgiyle yüz yüze getirmektedir. Dersin öğretiminde, bu olgusal bilgi/bilgi parçacıklarının, tekil, bağımsız, dağınık olarak değil; kavram ve genellemeler yoluyla sistemli ve organize edilmiş şekilde ele alınması, öğrencilerde anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlama ile üst düzey düşünce becerilerinin geliştirilmesi açısından oldukça önemlidir. Öğrenciler, temel kavramlara ilişkin doğru zihinsel şemaya sahip olmadan düşünce sistemlerini oluşturmakta zorluk yaşamaktadır. Kavramlar diğer alanlarda olduğu gibi sosyal bilgiler öğretiminin de kalbinde yer almaktadır. Kitabın çıkış noktası bu anlayışa dayanmaktadır.
Sosyal bilgiler dersine özgü kavramların etkili öğretimi, öğrencilerde kazandırılmak istenen düşünme, karar verme, problem çözme gibi becerileri, zengin içeriğinin anlamlı ve kalıcı bir şekilde öğrenilmesini sağlamada önemli bir yapı iskelesi oluşturmaktadır. Kavramlar ve bunlar arasındaki ilişkileri zihinde doğru yapılandırmak, yeni öğrenmeler, beceriler kazanmak/geliştirmek için uygun bir bilişsel zemin hazırlar. Bu kitapta etkili bir sosyal bilgiler öğretimi için kavramların öğretimi, öğrenimi ve bu amaçla işe koşulabilecek tekniklerle ilişkili teorik bilgiler ve farklı sınıf düzeylerine yönelik etkinlik örnekleri sunulmuştur.
Mehmet Zeki Aydın Sevgili Öğretmenler;
Değer Sandığı Okulda Değerler Eğitimi Materyalleri adını verdiğimiz seri çalışmamız, öğrencilerinize değerleri zevkle ve ilgiyle öğretebileceğiniz çeşitli uygulamalara sahiptir.
Bu set, eğitimcilerimize ilgi ve yeteneklerine göre etkinlik seçme imkânı sağlamaktadır. Ayrıca sette, eğitimcilerimizin, öğrencilerine fotokopi vererek uygulayabileceği birçok etkinlik yer almaktadır. Bu etkinlikleri, Drama, Yaşayarak Öğrenme, Klüp Etkinlikleri, Öykü, Kavram Açıklaması, Beyin Fırtınası, Röportaj Yapma, Gezi Gözlem, Materyal Üretme, Meslekler ve Değerler, Yaratıcı Yazma Etkinlikleri, Metafor, İstasyon, Jigsaw, Bilmece Bulmaca, Fıkra, Film Tavsiye /Yorum lama, Eğitsel Oyun, Örnek Olay, Şarkı, Şiir, Poster /Afiş, Proje Hazırlama, Resim Yorumlama, Karagöz ve Hacivat, Geleneklerimizde Değerlerimiz, Tekerleme, Mânilerde Atasözü ve Deyimlerde Değerler, Kitap Tavsiyeleri, Mevlana'dan, Nükte ve Örnek Kişilik olarak sıralayabiliriz.
Bu seri çalışma ile farkında olduğumuz ya da farkına varmadan uyguladığımız değer kalıplarını öğrencilerinize, size sunduğumuz materyal ve yöntemlerle öğrettiğinizde, onların farkındalıklarını arttıracak problem çözebilen, alternatif öneriler sunabilen, erdemli bireyler hâline gelmelerine yardımcı olacaksınız.
Çalışmamızda, öğrencilerin değer bilincini test etmelerine yardımcı olacak Ölçme Değerlendirme testleri yer almakta ayrıca eğitimde önemli bir payı olan ailelerin, eğitimin içine çekilmesini böylece öğrencilerin öğrendiği bilgileri evde de uygulayabilmesini amaçlayan Veli Mektubu ve Aile Katılımı bölümleri de bulunmaktadır.
Tercan Yıldırım, Eray Alaca Tarihsel süreç içerisinde vatandaşlık eğitimi, amaç ve içerik bağlamında birçok değişikliğe uğramıştır. Vatandaşlık eğitimi dersleri; vatandaş ile devlet arasındaki ilişkinin, birbirlerine karşı sorumluluklarının ve toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde temel hukuki bilgilerin de yer aldığı bir ders olmuştur. Bu çerçevede Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden günümüze kadar siyasal modernleşmenin temel öznesi olarak “vatandaş” kavramı, önemini korumuştur. Zira Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde yeni rejime yeni insan ve yeni toplum oluşturma çabaları da vatandaşlık bağı üzerine inşa edilmiştir. İlkokuldan itibaren “Musâhabât-ı Ahlâkiyye (Târihiyye, Sıhhiyye ve Medeniyye)” dersi ile başlayan vatandaşlık eğitimi süreci günümüzde “Demokrasi ve İnsan Hakları” dersi ile devam etmiştir. İdeolojik kaygılar ekseninde şekillenen vatandaşlık eğitiminin geçirdiği değişim ve dönüşümü ortaya çıkarmak, okuyuculara ve araştırmacılara bütüncül bir bakış açısı kazandırmak amacıyla bu eser hazırlanmıştır.
Mehmet Zeki AYDIN Değer Sandığı Okulda Değerler Eğitimi Materyalleri adını verdiğimiz seri çalışmamızda öğrencilerinize değerleri zevkle ve ilgiyle öğretebileceğiniz çeşitli başlıklar var.
Farkında olduğumuz ya da farkına varmadan uyguladığımız değer kalıplarını, size sunduğumuz bu materyal ve yöntemlerle öğrettiğinizde, öğrencilerimizin farkındalıklarını arttıracak, problem çözebilen, alternatif öneriler sunabilen, erdemli bireyler haline gelmelerine yardımcı olabileceksiniz.
Bu kitaplarımızda öğrencilerinize fotokopi vererek uygulayabileceğiniz birçok etkinlik bulacaksınız.
Eğitimcilerimize kendi ilgi ve yeteneklerine etkinlik çeşidi seçme imkânı sağlayan setimizde çeşitli başlıklar var. Bunları; Drama, Yaşayarak Öğrenme, Kulüp Etkinlikleri, Öykü, Kavram Açıklaması, Beyin Fırtınası, Röportaj Yapma, Gezi Gözlem, Materyal Üretme, Meslekler ve Değerler, Yaratıcı Yazma Etkinlikleri, Metafor, İstasyon, Jigsaw, Bilmece Bulmaca, Fıkra, Film Tavsiye/Yorumlama, Eğitsel Oyun, Örnek Olay, Şarkı, Şiir, Poster/Afiş, Proje Hazırlama, Resim Yorumlama, Karagöz ve Hacivat, Geleneklerimizde Değerlerimiz, Tekerleme, Mânilerde, Atasözü ve Deyimlerde Değerler, Kitap Tavsiyeleri, Mevlana’dan, Nükte ve Örnek Kişilik olarak sıralayabiliriz.
Ayrıca, Ölçme Değerlendirme testlerinin yanında Veli Mektubu ve Aile Katılımı bölümleri de yer almaktadır.
Mehmet Zeki Aydın Değerler Sandığı Okulda Değerler Eğitimi Materyalleri adını verdiğimiz seri çalışmamızda NAZİK OLMAK (NEZAKET) değerini öğretebileceğiniz çeşitli başlıklar var. Bu başlıkları kullanarak erdemli ve değerlerine saygılı bir nesil yetiştirmek sizlerin elinde. Farkında olduğumuz ya da farkına varmadan uyguladığımız değer kalıplarını, size sunduğumuz bu materyal ve yöntemlerle öğrettiğinizde, öğrencilerinizin farkındalıklarını artıracak; problem çözebilen, alternatif öneriler sunabilen, erdemli bireyler haline gelmelerine yardımcı olabileceksiniz. Öğrencilerimizin konuyu daha iyi kavrayabilmesi ve içselleştirebilmesi için Drama, Yaşayarak Öğrenme, Kulüp Etkinlikleri, Öykü, Kavram Açıklaması, Beyin Fırtınası, Röportaj Yapma, Gezi Gözlem, Materyal Üretme, Meslekler ve Değerler, Yaratıcı Yazma Etkinlikleri bulunmaktadır. Bu yöntemlerle düşünerek, rolünü oynayarak, gözlemleyerek ve yaşayarak öğrettiğimiz değerin önemini ve gerekliliğini anlayabilecekler. Yüzyıllardır bu değerleri taşıyan bir toplum olduğumuzu, köklerimizin değerlerle sulandığını ise Geleneklerimizde Değerlerimiz, Tekerleme, Mânilerde Değerler, Atasözü ve Deyimlerde Değerler, Mevlana'dan ve Örnek Kişilik başlıklarıyla gösterebileceksiniz. Öğrenilen değerimizi eğlenerek pekiştirmek için Bilmece Bulmaca, Fıkra, Film Tavsiye/Yorumlama, Eğitsel Oyun, Örnek Olay, Şarkı, Şiir, Poster/Afiş, Proje Hazırlama, Kitap Tavsiyeleri ve Etkinlikler bölümlerini kullanabileceksiniz. Ölçme Değerlendirme bölümümüz ile öğrencilerimiz, içlerine yerleşen değer bilincini test edebileceklerdir. Hepimizin bildiği gibi eğitimde başarı okuldaki tek taraflı bir çaba ile gerçekleşemez. Bu yüzden çalışmamıza Veli Mektubu ve Aile Katılımını da ekledik. Bu şekilde aileleri de verdiğimiz eğitimin içine çekerek, öğrettiğimiz bilgileri evlerinde de yaşamalarını sağlayabileceğiz.
Abdullah Tanta, Ahmet Gülay, Ahmet Tokmak, Bahadır Namdar, Caner Özdemir, E. Özlem Yiğit, Engin Karahan, Ergün Tavşan, Esra Çapkınoğlu, Feride Ersoy, Gülgün Uzun, İhsan Metinnam, İlyas Kara, Merve Ataş, Nurbanu Şeren, Pervin Oya Taneri, Seval Akcan, Sevinç Kaçar, Tuğba Kafadar, Ümmühan Ormancı Değerler bireyi birey yapan önemli unsurlardır. Değerlerin öğretimi sürecinde okul dışı öğrenme ortamları zengin öğrenme ortamları sunması nedeniyle son yıllarda öğretim sürecinde kullanılan alanlar haline gelmiştir. Bu alanlar çok çeşitli olarak karşımıza çıkabilir. Okul dışı öğrenme ortamlarında ve özellikle de değerlerin öğretimi sürecinde drama etkin bir öğretim yöntemidir. Bu nedenle değerlerin öğretimi sürecinde farklı öğrenme ortamlarında drama kullanılmaktadır. Öğrencilere zengin bir öğrenme ortamı sunan okul dışı öğrenme ortamlarında değerlerin öğretimi sürecinde eğlenerek, etkin bir öğrenme fırsatı veren dramanın kullanımını konu alan bu kitap zengin bir içeriğe sahiptir. Bu kitabın eğitimcilere, öğrencilere, bilim insanlarına, genel okuyuculara faydalı olması dileğiyle…
Carol Seefeldt, Sharon Castle , Renee C. F alconer- Pearson Bu kitap; bugünün ve geleceğin öğretmenlerinin, okul öncesi ve ilköğretimin ilk yıllarındaki çocuklara sosyal bilgiler eğitimi konusunda güvenle rehberlik edebilmeleri için yazılmıştır. Ülkemizde okul öncesi dönemde; sosyal bilgiler eğitiminin içinde yer alan tarih, coğrafya, ekonomi, vatandaşlık bilgisi, küresel ve toplumsal bazı konular ihmal edilmektedir. Bunun yanı sıra bu konuların öğretimine, okul öncesi dönem çocuklarına eğitim vermeleri için yetiştirilen öğretmen adaylarının öğretim programlarında da yer verilmemektedir. Bu bağlamda bu kitabın, alandaki bu eksikliği gidermek için önemli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Kitapta; öğretmenlerin sosyal bilgilerde küçük çocuklar için kullanabileceği çok sayıda gelişime uygun etkinlik, görüş ve öneri yer almaktadır. Bu etkinlikler, Ulusal Sosyal Bilgiler Eğitimi Konseyi'nin (NCSS) on teması ve Küçük Çocukların Eğitimi Birliği'nin (NAEYC) standartları çerçevesinde sınırlandırılmıştır. Bunların dışında kitapta; bilim, sanat, okuma-yazma ve matematik de dâhil olmak üzere, programdaki diğer alanlara sosyal bilgileri entegre edecek ilginç ve mantıklı yollara da yer verilmiştir
Hasan Karaköse Öğrencilere önce ders notu olarak okutulan ve sonra basımı yapılan bu kitap, alanında ilk eser olması nedeni ile büyük ilgi görmüştür. Kitabın ilk basımı 2002 tarihinde yapılmış ve şu anda ise sekizinci basımı yapılmıştır. Kitap, Hristiyan Tarihi, Roma Tarihi, İslam Tarihi, Bizans Tarihi ve Türk İslam Tarihi konularında ders kitabı olma yanında bilimsel müracaat eseri olarak da kullanılabilme özelliğine sahiptir. Aynı zamanda kitabımız, siyasi tarih incelemesi yanında dönemlerin kültür tarihi ile ilgili olarak da önemli bilgiler içermektedir.
Zekeriya Bülbül Kitap hazırlanırken lisede tarih öğretmenliği yapacak olan öğretmen adayları dikkate alınmıştır. Tarih sadece siyasi olayların okutulduğu bir ders değildir. İncelemeye çalıştığımız devletin sosyal ve ekonomik yapısını da tanımamız gerekmektedir. Zaferleri kazanan ordunun arkasında mutlaka güçlü bir ekonomi bulunmaktadır. İyi bir teşkilatlanma olmadan herhangi bir konuda başarılı olmak söz konusu değildir. Bu düşünceden hareketle kitapta, Osmanlı devlet teşkilatını tanıtmaya çalıştık. Önce, devletinde idare merkezi olan saraylar, sarayda yaşayan, sarayın sahibi olan insanlar ve onlara hizmet edenler hakkında bilgiler verdik. Padişahı, devlet başkanı olarak her yönüyle tanıttık. Daha sonraki bölümlerde, Divan-ı Hümayun'a (merkezi teşkilat) yer verdik. Ayrıca, taşra teşkilatının yapılanması, askerî teşkilat, mali teşkilat, toprak idaresi, adalet teşkilatı hakkında da bilgiler verdik. Verilen bu bilgiler, Osmanlı Devleti'ni daha iyi tanımak isteyen okuyucular için yararlı bir kaynak olacaktır.
Asiye Günel, Aydın Kızılaslan, Betül Okcu, Cahit Şahin, Cüneyt Çapraz, Çiğdem Akkanat, Derya Boçkay, Hüseyin Mertol, Nisa Gökden Kaya, Onur E. Kocaöz, Pınar Özel, S. Levent Zorluoğlu, Yahya Çıkılı Özel eğitim kapsamına giren her bireyin bilgi seviyelerinin arttırılması ve eğitim-öğretimden maksimum düzeyde faydalanması açısından öğretimde uyarlamalar yapılması oldukça önemlidir. Ayrıca öğretimi gerçekleştirecek öğretmenlerin özel eğitim kapsamına giren öğrencilerin kim olduğu, nasıl öğrendikleri ve öğretimde nasıl uyarlamalar yapılması gerektiği hakkında geniş kapsamlı bilgi sahibi olması gerekmektedir. Okuyacağınız kitapta; özel eğitim kapsamına giren öğrenciler hakkında detaylı bilgiye ulaşabilecek, ayrıca “Bu öğrencilere fen ve sosyal bilgiler nasıl öğretilir?” sorusuna cevap bulabileceksiniz.
James S. Cangelosi “Öğrencilerinizin, planladığınız etkinliklere istekli bir şekilde yoğunlaşmasını nasıl sağlayabilir ve onlarla nasıl iş birliği yaparsınız?” Bu soru, Sınıf Yönetimi Stratejileri: Öğrencilerin İş Birliği Yapmalarını Sağlama ve Bu İş Birliğini Devam Ettirme (7. Baskı) kitabının cevap aradığı sorudur. James Cangelossi'nin yedinci baskı yapan kitabı, öğretmenlerin öğrencileri derslere ilgili olmaları ve odaklanmaları için başarılı bir şekilde kullandıkları sınıf yönetimi stratejileri ile ilgili bol miktarda bilgi içerir. Bu stratejiler, geniş öğretim tecrübeleri ile öğrenme teorisi, sosyal etkileşim, iletişim, gelişimsel psikoloji, çok kültürlü eğitim, davranışçı psikoloji, motivasyon, öğrencilerin etkinliklere yoğunlaşmaları ve şiddet önleme gibi konular temelinde hazırlanmıştır.
Sınıf yönetiminde kuram ile uygulamayı bütünleştiren, daha çok uygulamadan kurama giden bir yol izleyen James Cangelossi'nin bu kitabı, ülkemizde öğretmen adayları, öğretmenler ve akademisyenlere yol göstericidir. Bu kitap, üniversitede lisans ve yüksek lisans düzeyi dersler için tasarlanmış olup; öğretmen adaylarının ve öğretmenlik yapanların öğrencilerini iş birlikçi, ilgili ve prososyal davranışlara yönlendirebilmelerine yardımcı olabilmek hedeflenmiştir.
Murat Salur 21. yüzyılda, bireylerin yaşam tarzında, problemlerin genel yapısında, ulusların bireylerden beklentilerinde, pek çok kurum ve oluşumların mahiyetinde köklü değişimler yaşandığı görülmektedir. Bu değişimlerden etkilenen alanların başında ise eğitim gelmektedir zira eğitim dinamik bir yapıya sahiptir ve dolayısıyla zamanın ruhuna uygun, ulusların beklentilerine paralel, çağı ve gereklerini yakalayan bir anlayış ile daima yenilenmeli ve geliştirilmelidir. Günümüzde eğitim anlayışının temel misyonu; eleştiren, sorgulayan, bilgiye farklı kaynaklardan erişen, bu bilgileri yorumlayan, değerlendiren, sentezleyen ve yeniden üreten, olaylara farklı perspektiflerden bakan, dar kalıplardan sıyrılan, değişime ayak uyduran hatta değişime öncülük eden, ulusal değerlerinden kopmadan evrensel değerler ile bütünleşen, aktif, etkili ve girişimci bireyler yetiştirmektir. Tüm bu hedeflerin gerçekleşmesinde ise öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Bu çağın gerektirdiği temel bilgi, beceri ve değerlerin öğrencilere aktarılması; öğrenme-öğretme sürecinde çok sayıda öğretim yöntem ve tekniklerinin etkili bir şekilde kullanılmasına bağlıdır. Dolayısıyla öğretmenlerin öğrenme ortamında, tek bir öğretim yöntemine bağlı kalmamaları gerekmektedir. Gösteri yöntemi ise bu amaca matuf olarak çok sayıda teknik ve etkinlik barındırmaktadır. Bu bağlamda, öğrenme ortamını zenginleştiren, öğrencilerin ilgisini çeken, öğretmen-öğrenci ilişkisini geliştiren gösteri yönteminin öğretmenler tarafından uygulanmasının öğrencilerin tutum ve başarısını anlamlı ve olumlu yönde geliştireceği söylenebilir.
Bu eser; sosyal bilgiler öğretmenliği lisans programında yer alan “sosyal bilgiler öğretimi”, “öğretim ilke ve yöntemleri” ve “öğretim teknolojileri ve materyal tasarımı” ile ilgili dersler için kaynak bir eser niteliğindedir. Ayrıca 5, 6 ve 7. sınıf düzeylerinde öğretimi zenginleştirmek ve çeşitli teknik ve etkinlikler uygulamak isteyen sosyal bilgiler öğretmenleri için rehber niteliğindedir.