Şehir ve Bölge Planlama \ 1-2
Nevin Turgut Gültekin 19. yüzyıl ortasından itibaren ilgili yazında Batılılaşma olarak da tanımlanan dönemde Anadolu kentlerinde, çok sayıda ve farklı boyutlardaki iç ve dış etmenlerle, bu döneme değin durağan olduğu bilinen kentsel mekân yeniden biçimlenmeye başlamıştır. Bu süreçte, kentte yer almaya başlayan yeni işlev alanları, kentin strüktürünü, mekânsal kurgusunu değiştirmiştir. Ancak, Anadolu'da ikincil demir yolu hatları kurulamadığı için kervan yollarıyla demir yolu vazgeçilmez bir biçimde birbirlerini tamamlamış ve eski ticaret yolu üzerindeki yerleşimler, yerel ya da bölgesel pazar niteliğini genellikle korumuşlar hatta ticaret kapasiteleri artmıştır. Bu gelişmede, nüfus artışıyla birlikte sosyal tabakalaşmada farklılaşma ortaya çıkmışsa da konut ve dokusunun önceki dönemdeki niteliklerine belirgin bir biçimde yansımamıştır. Ayaş ve Beypazarı'ndaki geleneksel doku, bu konuda belirgin örnekler olarak bu kitapta incelenmektedir. Bu ele kapsamda Ayaş ve Beypazarı'nda günümüzde var olan geleneksel konut ve dokusunun yerleşim özellikleri ile özgün fiziksel, mekânsal nitelikleri de belirlenmiştir.
Bekir Parlak, Çiğdem Sema Sırma, Doğa Dinemis Aman, Duygu Gökce, Ecem Dağlı, Emre Söylemez, Fatma Nur Şengül, Filiz Tufan Emini, Gizem Gür, Kemal Karayormuk, Mehmet Baki Bilik, Mehmet Duruel, Sabri Güngör, Samet Altunışık, Selin Özdemir, Senem Demirkıran, Sertaç Hopoğlu, Sevde Nur Yenipınar, Sibel Ecemiş Kılıç, Tayfun Salihoğlu, Umut Berker Sevilmiş, Yasemin Yavuz, Zübeyde Betül Pancar Doğal afetlerin sıklığı ve büyüklüğü giderek artmakta, ülkelerin yaşlanan altyapısı, kentsel alanların devamlı büyümesi ve bu büyümenin özellikle doğal yapıya ve değişen iklime uyum sağlamaması nedeniyle afetlerin etkileri daha şiddetli hâle gelmektedir. Bir toplumun gerek sosyoekonomik gerekse afet kaynaklı yaşadığı şoklar ve stres faktörlerinin zaman içerisinde şiddetlenmesi, toplumun ve kentlerin dayanıklılığının statik bir hedef olmaktan çıkıp eyleme yönelik ölçümlerin, amaçların, hedeflerin ve planlamanın sürekli olarak gözden geçirilmesini, toplumun her daim dirençli olması yönünde rotasının değiştirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Coğrafi durum, jeolojik ve topografik özellikler, iklim koşulları vb. nedenlere bağlı olarak gerçekleşen afetlerin istisnai büyüklüklerinin yanı sıra gerçekleşmeleri durumunda büyük ölçüde can kaybına, yapılı çevrenin tahribatına maruz kalmanın arkasında ne tür sebeplerin yer aldığının bilimsel açıdan tekrar gözden geçirilmesi; afetler ile baş edebilme kapasitesinin arttırılması, kentlerin gerek doğa gerek insan kaynaklı tehlikelere karşı dirençli biçimde gelişmesi, büyümesi; afetin doğrudan ve dolaylı etkilerinin ekonomik, sosyal ve çevresel zararlarının öngörülerek güvenli yerleşme alanları ile yapılaşmanın oluşturulması; afet önleme ve risk/zarar azaltma ve afet risk yönetimi, afetlerin sosyal-ekonomik-politik boyutları, afet sonrası örgütlenme ve tahliye konularında çalışmaların yaygınlaşması ve bu konuda multidisipliner yaklaşımla yapılan teorik çalışmaların uygulamaya yön verebilecek nitelikte yol haritasının oluşturulması bu kitabın amacını oluşturmaktadır. “Afete Dirençli Kentler ve Afet Yönetimi” kitabı yazarları, afet sorunsalına, multidisipliner yaklaşımın kapısını açan kapsamlı çalışmalar ile literatüre katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Ayda Yörükân Aile ve Konut Konusunda Fransız Mimarlarının Bugünkü Eğilimleri
Durmuş Gür, Cahit Karakök, Tunay Karakök Şehirle insan arasında karşılıklı bir ilişki söz konusudur. Öncelikle insanlar kendi duygu ve düşüncelerine uygun şehirler kurar. Sonra şehirler, kurulmalarında etkili olan duygu ve düşünceleri gelecek nesillere aktararak insanları etkiler. Belki de bu nedenle insanları tanımak istediğimizde ilk sorduğumuz sorulardan biri “Nerelisin?”dir. Sanki aynı şehirde yaşayanlar bir uzlaşma içindedir. Alışkanlıkları, davranışları ve yaşam biçimleri benzerdir. Çünkü insanlar, yaşadıkları şehirlerin kültürel dokusundan etkilendikleri gibi ekonomik ve sosyal yapısının yanında iklim koşullarından da etkilenmektedir. Bulundukları ortamın imkânlarından yararlanarak hayatlarını sürdüren insanlar, o çevrenin hayat standartlarıyla yetişir. Çevreden etkilenen insanların içinde bulundukları ortam, şehir ve insanlara karşı sorumluluk ve görevleri bulunmaktadır. Bu sorumlulukların en önemlisi; atalarından miras kalan, binlerce yıllık geçmişi olan şehri gelecek nesillere yaşanabilir bir yer olarak bırakma bilincidir. Kitap, bu sorumluluk bilincini taşıyanların üstün gayret ve çabaları sonucunda oluşturulmuş, 1800'lerden Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadarki süreçte, Devrek Ermenilerini çeşitli yönleriyle anlatan arşiv metinleri ve söyleşilerin vücut bulmuş şeklidir. Batı Karadeniz'in önemli bir geçmişe sahip yerleşimlerden olan Devrek'in tarihî ve kültürel mirasını aydınlatmak adına söyleşi, arşiv belgeleri ve bilimsel araştırmalara dayanan bu çalışma ile Devrek tarihi ve kültürü hakkında önemli bir literatür de ortaya çıkarmıştır. Söz konusu nüfusun sanattan edebiyata, tarihten ekonomiye uzanan geniş yelpazesinde Ermenilerin şehre olan katkılarıyla bölgeye olan etkileri yoğun çaba kapsamında sunulmuştur. Kent ya da bölgede sosyal sorumluluk düşüncesinin bir göstergesi olarak hazırlanan bu kitapla, Devrek tarihi, kültürü, ekonomisi ve sosyal yapısının aktarımı noktasında önemli bir boşluğu doldurmak ve toplumsal açıdan biz ve ben olmaktan çok tarih(imiz)e çeşitli açılardan farklı bir bakış açısı ön plana çıkartılmak istenmiştir.
Yıldız Aksoy Pandemi, şehirlerin geleneksel yapı taşlarını yeniden düşünmek için mükemmel bir fırsat sunmuştur. Önümüzdeki dönemlerde pandeminin bize gönderdiği mesajı toplumun gerçekten alıp almadığı görülecektir. Kentsel mekânların mevcut durumda nasıl algılandığı ve kullanıldığı, COVID-19 salgınına karşı kentlerde alınacak önlemlere bağlı olarak oldukça önemlidir. Bu kitapta, pandeminin şehirler üzerindeki etkilerini anlamak ve COVID-19 sonrası kentsel alanları yeniden düşünmemiz gerektiği konusu vurgulanmaya çalışılmıştır. Bugün düşündüklerimiz ve hepsinden önemlisi yaptıklarımız, yarının şehirlerini değiştirebilir, onları gelecekteki krizlerle yüzleşmede daha güvenli, daha kapsayıcı ve daha dirençli hâle getirebilir. Hem bireysel hem planlama ve tasarım meslek grupları olarak hem de karar vericiler olarak kentsel alanları planlama, iklim değişikliği, ulaşım ve sosyal mesafe açısından düşünmek ve mevcut alanları yeni normalimize göre planlamak ve tasarlamak zorundayız.
Abi Aghayere, Jason Vigil Çelik Yapıların Tasarım, Hesap ve Yapım Esasları (ÇYTHYE) Yönetmeliği ve Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği - Deprem Etkisi Altında Çelik Bina Taşıyıcı Sistemlerinin Tasarımı İçin Özel Kurallar Bölümü ile uyumlu
Yük ve Dayanım Katsayıları ile Tasarım (YDKT) yöntemine uygun örnekler
İnşaat Mühendisliği ve Mimarlık bölümleri için lisans ve lisansüstü seviyesindeki tüm Çelik Yapılar dersleri için ideal bir kaynak
Gerçekçi taşıyıcı sistem çizimleri, konu sonu problemleri ve çelik bina tasarımı projesi
Ahsen Karagöl, Ali Kılıç, Bora Yerliyurt, Emine Çoban Şahin, Ercan Koç, M. Doruk Özügül, Özgün Arın, Özlem Belir, Pınar Erkan Bursa, Sevda Duygu Kolbay, Yağmur Saluk İstanbul, yüzyıllardır devam eden bir mimari ve kentsel değişim içindedir. Geçmiş yüzyıllardan günümüze kadar dünyada eşine az rastlanır kapsam, hız ve yoğunlukta, sürekli değişmektedir. Bu süreçte rol oynayan aktörlerin ve dinamiklerin anlaşılması, hor kullanılan bu kıymetli şehrin devamlılığını sağlamak için elzemdir. Bu bakımdan bu kitap, küçük bir çabadır. Kentsel ve mimari açıdan değişimlere doğrudan odaklanan ender bir yayın olarak kitabın, literatüre katkı sunacağını düşünüyoruz.
Pan American Health Organization İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açan afetler; doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylardır. Çağlar boyunca toplumların en önemli problemlerinden birisi olarak normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkilemiştir.
Ülkemizin jeolojik, topografik yapısı ve iklim özellikleri doğal afetlerin çok sık yaşanmasına neden olmaktadır. Özellikle, önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunmamız, gelişen bilim ve teknolojiye rağmen birçok tahribat ve zarara yol açmaktadır.
Afetler önemli bir halk sağlığı sorunudur çünkü sadece yiyecek, su, ilaç yokluğuna değil; sıcak, soğuk, kanserojen kimyasal maddelere, ruhsal etkilere maruz kalmaya neden olabildikleri için insan sağlığını olumsuz olarak etkilemektedir.
Bu kitabın afet konusunda çalışanlara yararlı bir kaynak kitap olması dileği ile herkese afetsiz bir yaşam diliyorum.
Aybegüm Güngördü Belbağ, Cihat Erbil, Oğuz Bilge Güngördü, Sedat Belbağ Günümüzde ülke ve şehirler, turistlerin yanı sıra yatırımları, işletmeleri, istihdamı, o ülke ya da şehirde yaşayacak sakinleri de çekmek için rekabet etmektedir. Bu rekabet üstünlüğünü sağlamada kullanılacak araçlar içerisinde ülke ve şehir markalama da yer almaktadır. Yöneticiler, tüm paydaşları da markalama sürecine katarak ülke ve şehir markalamayla vatandaşların ya da turistlerin zihnindeki olası negatif imajı, pozitife çevirebilecektir. Kitabın amacı, özellikle şehir markalamaya detaylı biçimde yer vermektir. Bu kitapta ulus ve şehir markalamaya girişe yer verildikten sonra ulus ve şehir markalamaya ait literatüre yer verilmekte, kapsayıcı ve katılımcı şehir markalamadan söz edilmekte, akıllı ve sürdürülebilir şehirler anlatılmakta, yerel yönetimler ve marka şehirlere yer verilmekte ve son bölümde Bartın şehrinin güçlü bir şehir markası olma potansiyelini inceleyen nitel bir çalışmaya yer verilmektedir. Kitaptaki anlatımlar, dünya şehirlerinden vakalarla desteklenmektedir. Bu kitabın ele aldığı konular, yerel yöneticilere şehirlerini daha çekici kılabilmeleri konusunda yol göstermekte ve disiplinler arası çalışmaları da teşvik etmektedir.
Ali Burak Aslan, Ali Gökmen, Aslı Altanlar, Ayşegül Kanbak, Betül Ertoy Sarıışık, Ceren Ercoşkun, Deniz Yardım, Esra Zengin Gengörü, İnci Gökmen, Selin Mutdoğan, Şeyda Bülbül, Şeyma Elif Dincer, Ümmügülsüm Dağlıoğlu, Zeliha Özel Mazlum, Zeynep Özdemir Petrole bağımlılıktan kaçıp dirençliliği teşvik etmeye, daha yerel, enerji etkin ve üretken yaşam tarzlarını benimsemeye geçiş sadece bir tercih değil; insanlık için gerekli bir yoldur. İklim değişikliği ve petrole bağımlılık, her ikisi birleşince, tek başına olduklarından daha büyük bir tehdit olmaktadır. En büyük arzumuz, bu tehditlere karşı bakış açımızı dönüştürmek ve ortaya çıkan sorunlarla nasıl başa çıkacağımızı öğrenmektir. Kent ve bölge planlama perspektifinde, Covid-19 salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı, yaşanan büyük depremler ve ekonomik krizden sonra gıda ve enerji krizine karşı yerelde dirençli çözümler bulmalıyız. Kentsel yaşam kalitesini artırmak için alternatif ekolojik yaşam tarzlarını benimsemeliyiz. İşlevsel karma kullanım, toplu taşımayı güçlendirme ve kamusal alanları düzenleme önem kazanmaktadır. Düşük karbonlu yerleşimlere geçişte, sürdürülebilir ulaşım ve yenilenebilir enerji desteklenmelidir. Ayrıca, döngüsel ekonomi ve yeşil mimari teşvik edilmelidir. Karbon azaltımı üzerine farkındalık ve eğitim çalışmaları da bu süreçte kritik rol oynamaktadır. “Düşük Karbonlu Yerleşmelere Geçiş” kitabı yazarları, iklim değişikliğine, petrol krizine karşı çok branşlı yaklaşımın kapısını açan kapsamlı çalışmalar ile Türkçe literatüre katkıda bulunmaktadır.
Eda Can, Göksenin İnalhan, Hülya Soydaş Çakır, Özlem Belir, Özlem Belir, Rana Kutlu Mimarlık, yapım faaliyetlerinin ötesinde aslında bir tasarlama teknikleri bütünü ve kendi özelinde sanat dalı olarak tanımlanmalıdır. Kullanıcıların temel gereksinimlerinin karşılanmasının yanı sıra insan hakları bağlamında her bireyin her hizmetten eşit koşullarla yararlanma hakkının kabulü ve bu koşullara erişimin temel noktasında mimarlığın dolayısıyla mimarın sorumluluğunun önemi yadsınamamaktadır. Bireyler her yaşam koşulunda, içinde bulundukları ve bulunmak isteyecekleri mekânlarda refah içinde, sağlıklı ve bağımsız olarak korkmadan, güven içinde yaşamak ihtiyacı duymaktadır. Evrensel Tasarım, mimarlık kavramı içinde insan çeşitliliğinin tasarım süreci boyunca ele alınması ve bu çeşitliliğin göz ardı edilmemesi ile sağlanabilecek bir olgu olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kitapta, mimarlık eğitimi içinde farklı alanlarda uzmanlaşmış akademisyenler tasarım kavramının içini doldurmak üzere somut veri ile Evrensel Tasarım ana teması altında mimari erişilebilirlik konusunu ele almışlardır. Kitap, Evrensel Tasarım alanında çalışan ve eğitim gören mimarların, şehir plancıların ve diğer tasarımcıların konuya daha geniş bir perspektiften bakmalarını sağlamak amacıyla atılan önemli bir adımdır.
Ahmet Ali Artun, Ali Kuru, Bilge Kağan Şakacı, Cenay Babaoğlu, Erkan Çakır, Esra Banu Sipahi, Hasan Alpay Karasoy, Hayriye Şengün, İhsan Korhan Başer, Levent Memiş, Mohamadan Abdulkasan, Murat Küçükşen, Murat Yaman, Nesrin Açıkgöz, Oğuzhan Erdoğan, Onur Kulaç, Ozan Yetkin, Özgür Vural, Recep Fedai, Tekin Avaner, Türken Çağlar, Yunus Düger, Zeliha Erol Bu kitabın kaleme alındığı günlerde ülkemizin dört bir yanında meydana gelen doğal felaketler, Türkiye’nin coğrafi açıdan taşımış olduğu afet risklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Elazığ merkezli 6,8 büyüklüğündeki depremde ve Van’ın Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketinde toplam 82 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, kamu politikaları açısından afet ve acil durum yönetiminin yanı sıra afetlere dirençli bir toplum oluşturabilmek için vatandaşlara verilmesi gereken afet eğitimlerinin önemine dair de kamuoyundaki farkındalığı arttırmıştır. Bu amaçla gerçekleştirilmesi elzem olan faaliyetlerden bir tanesi de bu çalışmanın odak noktasını oluşturan, afetlere bütüncül ve interdisipliner bir bakış açısıyla yaklaşılmasıdır. Bu kapsamda, özellikle afet ve acil durum yönetimi ile ilgili çeşitli disiplinlerin ortak yönleri çalışma içerisinde derinlemesine ele alınmıştır.
“Bizler, bilim insanları olarak afetlerde hiçbir vatandaşımızın zarar görmemesi için akademik katkı bağlamında kazanımlarımızı paylaşarak sunmaya çalışmaktayız. Kitabımızı, Elazığ depreminde ve Van’ın Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aziz anılarına armağan ediyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.”
Uğurcan Ayik Kentsel dönüşüm, projeleri 1999 Marmara Depremi'nden sonra gündemimizdeki yoğunluğunu artırmıştır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizdeki yapılar son yıllarda kentsel dönüşüm projelerine konu olmaktadır. Bu kitapta, bölgesi için önemli bir kent olan Gaziantep'in dönüşüm projelerine odaklanılmaktadır. Kitap kapsamında son üç yıldaki saha çalışmaları ile edinilen verilerin çıktıları okuyucuyla paylaşılarak tartışmaya açılmıştır. Ayrıca kitapta sadece dönüşüm uygulamaları ele alınmamakta aynı zamanda kentsel dönüşüm projelerinin bağlamlarından koparılmadan Türkiye'nin kentleşme sürecine etkilerine de ışık tutulmaktadır.
06 Şubat 2023 depremlerinden sonra kentsel dönüşüm projelerinin gündemimizde daha fazla yer edineceği aşikârdır. Böyle bir süreçte bu kitap geçmişten dersler almamız gerektiğini temel önerme olarak sunmaktadır. Bu açıdan kentsel dönüşüm projeleri, gelecek nesillere daha yaşanabilir kentler bırakılması görevini sürdürmektedir. Kitap, depremden en fazla etkilenen kentlerden olan Gaziantep'teki uygulamaların bundan sonra nasıl olması gerektiğine dair kıymetli okuyuculara, kent yöneticilerine önemli hatırlatmalar da yapmaktadır.
Turhan Yörükan Bu kitap, düşük standartlı konut ve yerleşme alanlarını fizik ve özellikle sosyal yönden incelemeyi amaçlayan birtakım araştırmaların sonuçlarını sunmanın yanında bu sonuçları teorik bir zemine oturtmaya ve konunun içerdiği metodolojik problemlere ağırlık vermeye çalışan bir kitaptır.
Kitabımız, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olarak ortaya çıkmış bulunan gecekondu problemini, işaret ettiğimiz üzere, sosyokültürel ağırlıklı olarak ele almakta; bir anlamda, düşük standartlı veya nizamî olmayan konut arzı, dolayısıyla konut açığı şeklinde ortaya çıkmış olan gecekondunun ve gecekondu bölgelerinin sosyokültürel özelliklerinin neler olduğunu göstermeye çalışmakta ve gecekondu bölgelerinin ve sefalet bölgesi olarak nitelendirdiğimiz slum bölgelerinin olumsuz yanlarının daha iyi anlaşılabilmesi için yapılması gerekli olan araştırmalara ışık tutmaktadır.
Bu karmaşık konu, aynı zamanda, başka ülkelerde yapılmış birtakım çalışmalardan verdiğimiz örneklerle karşılaştırmalı bir incelemeye de tâbi tutulmuştur. Şehirleşme ve yerleşme tarihine katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.
Derya Çakır Aydın, Berivan Özbudak Akça, Aysun Aydın Öksüz, Bahar Aras Baylan, Berfin Eren Modern dünyanın var olma sebeplerinden biri de geleceğin merak edilip gelecek hakkında soru sorulmasıdır. Gelecek hakkındaki her soru manipülatif bir üretim süreci içermekte ve geleceğin zihinsel tasarımına yön vermektedir. Bugünün oluşmasını sağlayan şey; var olana getirilen eleştiriler, var olanı değiştirmek ya da geliştirmek için hayal edilenler ve bu hayalleri gerçeğe dönüştürmek için bulunan yollardır. Bugün kurulan düşler ve yapılan eleştiriler ise geleceği şekillendirecektir.
Bu bağlamda “GELECEK VE KENT” başlıklı kitapta asıl ele alınan konu, gelecek kavramını ve gelecekteki kentleri farklı bakış açılarıyla düşündürecek olan görüş ve değerlendirmeleri birleştirerek bir altlık oluşturmaktır. Bunu yaparken tabi ki günümüz kentlerinin içinde bulunduğu mekânsal koşullar ve problemler göz önünde bulundurulmuştur. Bu amaçla Dicle Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümlerine mensup öğretim elemanları ile öğrencileri tarafından “Diyarbakır & Trabzon Kentlerinde Gelecek İçin (Fütüristik) Yaşam Alanları Tasarlama ve Mekân İhtiyaçlarını Belirleme Atölye Çalışması” gerçekleştirilmiştir. Kitapta detaylarıyla anlatılan atölye sürecinde, tasarlama aşamasında farklı kültür ve bölgelerde yaşayan öğrencilerin çalışma alanlarında yaptıkları ortak çalışmalarla bir araya gelmeleri sağlanmıştır. Atölye konusu, günümüz kentlerinin içinde ya da sınırında bulunduğu mekânsal problemlerin 100 yıl sonraki biçiminin ne olabileceği sorusu üzerine kurgulanmıştır. Keyifle ve sabırla yaşanan bu deneyimi tüm tasarım camiasının görmesi dileği ile…
Murat Yakar, Atilla Karabacak, Şafak Fidan Harita harita türleri yeraltı ölçmeleri tünel ölçmeleri hidroğrafik ölçmeler deformasyonel ölçmeler endüstriyel ölçmeler küresel konumlama sistemleri içermektedir.
Sanem Soylu Yılmaz Sinop'ta bulunan Balatlar Kilisesi, Prof. Dr. Gülgün Köroğlu başkanlığında 2010 yılından beri yürütülmekte olan bilimsel arkeolojik kazılar ile gün ışığına çıkartılmaktadır. Arkeolojik kazılarla elde edilen buluntular, yapılar topluluğunun 5. yüzyıldan 20. yüzyıla değin kilise-manastır ve etrafının Hristiyan mezarlığı olarak kullanıldığını göstermektedir. Sinop Balatlar Kilisesi mezarlarından ortaya çıkarılan kazı malzemesi incelenerek Hristiyan mezar geleneklerinin yüzyıllar içerisindeki dönüşümünün anlaşılabilmesi açısından önemli olduğu düşünülen bir “örnek alan” çalışması yapılmıştır.
Ortodoks Hristiyanlığın ölümü kavrayışı, ölümün ve ölümden sonra yaşam fikrinin mezar geleneklerine yansıması, mezar örnekleri üzerinden değerlendirilmeye çalışılmıştır. Kitap, yazarın doktora tezinden üretilerek okuyucuya sunulmuştur.
Ferruh Yıldız Bugünün şehirlerindeki birçok problem; fakirlik, eşitsizlik, kirlilik, işsizlik, işe, mallara ve hizmetlere erişim zorlukları, toplumsal bağlılığın azlığı, konut ve diğer alanlardaki düşük kalite ile ilişkilidir. Öte yandan şehir planlamasının sosyal, ekonomik ve fiziksel çevreler ile şehirlerin işleyiş şekilleri üzerinde de etkisi bulunmaktadır.
Ülkemizde imar faaliyetlerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren 200'den fazla yasa, tüzük, yönetmelik mevcuttur. Dolayısıyla bu kadar fazla mevzuatın uygulayıcısı ve denetleyicisi olarak da ulusal ve bölgesel düzeyde 20'den fazla kuruluşun yetkisi vardır. İşte ülkemizde etkin bir planlama ve uygulama yapılamamasının temel nedenlerinden biri; mevcut planlama sisteminin, planlama ve uygulama kademeleri arasındaki yapısının oluşturduğu kurumsallaşamama, koordinasyon ve etkin denetimsizlik sorunudur.
Bu eserde; ülkemizdeki şehirleşme politikalarına paralel olarak nüfusun ihtiyaç duyduğu yeterli kalitede konut ve konut çevresinin üretilebilmesi için gerekli olan planlama, uygulama ve yasal dayanaklar verilmeye çalışılmıştır.
Ayda Yörükan, Turhan Yörükan Bu kitap, “Atina Anlaşması” denen şehircilik esasları ile aile ve konut konusunda Fransız mimarların ve konut yapımcıların görüşlerini bir araya getiren, insani açıdan şehirlerimize çeki düzen vermekte faydalı olacak olan iki önemli kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım Atina Anlaşması olarak bilinen Milletlerarası Modern Mimari Kongresi’nde alınan 95 şehircilik kararını açıklamalarıyla birlikte sunmaktadır. Aile ve Konut konusunda Fransız mimarların bugünkü eğilimleri adını taşıyan ikinci kısım ise ünlü bir şehir sosyologu olan Chombart de Lauwe ve arkadaşlarının bir dizi mülakat ile çeşitli öneri ve değerlendirmelerden oluşmaktadır. Şehirlerde yaşamak isteyen her insanın arayacağı olumlu şartları veciz ifadelerle vermekte olan bir bu kitap her meslekten şehirciye, mimarlara, sosyologlara, psikologlara, sağlık elemanlarına ve şehirleri yaşanılır bir hale getirmek isteyen Belediyelere sağlam bir görüş açısı kazandırmada yardımcı olacaktır.
Nail Ünsal İnşaat Mühendisleri İçin Jeoloji kitabı, 1991 yılından bu yana Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünde okuttuğum dersleri kapsamaktadır.
Jeolojinin uygulama alanında hızlı bir gelişme göstermesi, kita­bımızın bu dördüncü basımında yeni konuları işleme ve öğretme imkânı vermiştir. Jeoloji verilerinin İnşaat Mühendisliğinin Geoteknik, Deprem Mühendisliği ve Hidrolik anabilim dallarının farklı alanlarında kullanımının yaygınlaşması, jeolojinin önceki yıllara göre daha da hızlı gelişmesini sağlamıştır. Çağımızda gelişmiş ülkeler jeoloji bilimine gerekli önemi vermekte, buna bağlı olarak her türlü petrol, maden ve yeraltı suyu gibi servetlerini en iyi şekilde kullanmakta, bunun yanında üzerinde yaşadığı yeryüzeyini çok iyi tanıması sayesinde deprem, heyelan ve volkanlar gibi doğal afetlerden de en az zararla kurtulmayı başarmaktadır. Ülkemizin aktif bir fay hattında olmasından dolayı jeoloji biliminin çok daha iyi şekilde öğretilmesi gerekmektedir. Bu baskının son bölümlerinde özellikle mühendislik işlerine, jeolojik olayların etkisi açısından değerlendirilmesine yer verilmiştir.
Kitabımızın inşaat ve jeoloji mühendisliğinde araştırıcı, uygulayıcı olarak çalışan elemanlara ve özellikle geoteknik anabilim dalında yetişmek isteyen öğrencilere yararlı olduğunu görmek, bize zevk ve mutluluk verecektir.
H. Filiz Alkan Meshur, Fatih Eren, Hale Öncel İzmir’de bütünleşik afet yönetimi, akıllı şehir uygulamaları, platform şehirciliği, ulaşım politikaları ve lojistik, ikinci konut alanları, kentsel dönüşüm uygulamaları, sanayi alanları yer seçimi, gemi geri dönüşüm faaliyeti, yeraltı ve yerüstü su kaynakları, turizm alanları taşıma kapasitesi, tarihi kent merkezi, atık yönetimi, kırsal nüfus kaybı, yöresel ürünlerin sürdürülebilirliği, suç üreten mekanlar, kent ve kıyı ilişkisi gibi şehir ve bölge planlama disiplininin ilgi alanına giren konular kitapta detaylıca ele alınmaktadır. İzmir’in kentsel sorunlarının çözüm önerileri ile beraber tartışıldığı kitapta özgün ve ilgi çekici araştırma makaleleri yer almaktadır.

Gürol Banger e-Kent, tüm yerel yönetim hizmet ve faaliyetlerinde bilgi iletişim teknolojilerinin kullanımı, vatandaş ve işletmelere internet üzerinden etkin bir biçimde hizmet sunumu, kurum içi birimlerin bilgisayar ağları ile entegrasyonu ve ilgili dış birimlerle iletişimin sağlanmasıdır.
e-Kent sistemini oluşturan her ayrı proje, özel uzmanlık gerektiren projelerdir. Bu tür projelerde eksik bilgi ile yaklaşımlar yanlış tercihlere neden olacaklardır. Bu yüzden yöneticilerin en azından konu hakkında genel bir ön bilgiye sahip bulunmaları projenin başarısını doğrudan etkileyecektir. Elinizdeki kitap bu maksatla hazırlanmıştır.
Kitapta, kente yönelik projeleri planlayacak kent yöneticilerine doğru bir ön bilgi verebilmek maksadıyla temel bilgiler aktarılmakta, bu konuda bir ufkun oluşmasına yardımcı olma hedefi izlenmektedir. Bir taraftan kamu yönetimi ve sosyal bilimci, diğer taraftan bilgi ve iletişim teknolojisini içeren iki ayrı görev disiplininin aynı bir konunun içinde yer alması ve bu farklılığın esasen birbirine benzememesi konunun önemini göstermektedir. Kitap iki ana bölümden oluşmaktadır.
a. Kent ve Yönetim: Bu bölümde kent ve kent yönetimi, sosyal bilimci ve kamu yönetimi tanımlarıyla açıklanmış, yaşanan sorunlar üzerinde durularak gereken temel bilgiler aktarılmıştır.
b. Kent Bilgi Sisteminin Esasları ve Uygulamalar: Yerel nitelikli kamu hizmetlerinin görülmesinde belediye birimleri ile eşgüdümlü olarak çalışan diğer kamu kuruluşları arasında, coğrafi bilgi sisteminin kurulması ile bütünleşmenin sağlanması ve hizmetlerin daha sağlıklı yöntemlerle ve kısa sürede verilmesi fonksiyonları bilgi iletişim teknolojisi esaslarına göre açıklanmış, temel bilgiler verilmiş ve bazı alanlarda sistem tasarım örnekleri verilmiştir.
Aynur Erdoğan Coşkun, Ayşen Şatıroğlu, Betül Kızıltepe, Büşra Turan Tüylüoğlu, Elif Altundere, Mehmet Ali Akyurt, Melek Kırtıl, Merve Ayar Yılmaz, Murat Şentürk, Nursen Tekgöz, Salih Ünüvar, Şefika Aydın, Yusuf Adıgüzel "Antik kentler, orta çağ kentleri ve modern kentler, kapitalist ülkelerdeki kentler, sosyalist ülkelerdeki kentler ve Üçüncü Dünya ülkelerindeki kentler; işte bunların hepsi geniş entelektüel çerçevemizde yer alıyordu. Bunların sonucunda ortaya çıkan kentsel sosyoloji aklınıza gelen her şey olabilirdi; eğer bunun kentlerde meydana geldiğini görebildiyseniz, o zaman kentsel sosyoloji literatürünün herhangi bir yerinde tartışıldığını da görebilirdiniz." Saunders, R (2013). Sosyal teori: Kentsel sosyoloji (S. Doğru Getir, Çev.). ideal Kültür Yayıncılık.
Kentin inşası ve kentlerin neredeyse dünyanın her köşesine yayılması tüm zamanların en başarılı insan yaratımlarından biri olmuştur. Bugüne
kadar pek çok açıdan tartışılmış, farklı disiplinlerle ilişkilendirilmiş ve üzerine yazılmış zengin bir literatür bulunan kent ve kent çalışmaları hakkında bir sınıflandırma yapmak oldukça zor olsa da bu kitabın çerçevesi nüfus biliminden kentleşme olgusuna, kır pratiklerinden gecekondulaşma sürecine, toplumsal hareketlilikten göç çalışmalarına kadar geniş bir perspektifle ve aşamalı olarak geliştirildi.
Kent Çalışmalarına Giriş, bugün hâlâ önemini koruyan ve gündemden düşmeyen kent, kirve göç konularına adım adım yaklaşarak geçmişin ve
günümüzün dinamiklerini aydınlatmayı amaçlıyor. Hem kent çalışmalarına ilgi duyanların hem de uzmanların başvurabileceği bu eser, bir
başlangıç kitabı olması ve akademik bağlamda bütünlük oluşturması açısından önem arz ediyor.
Fatma Ökde Gelişen ve değişen dünya düzeni ile birlikte şekillenen kent hayatı, beraberinde yeni ihtiyaçlar ve beklentiler getirmektedir. Yaşanan gelişmelere ve sürece ayak uydurmak durumunda kalan kentlerin ve toplumun beklentilerini karşılamak için kentsel dönüşüm uygulamaları yaygınlaşmakta ve bugün tüm dünya kentlerinde güncelliği koruyan konular arasında yer almaktadır. Kentsel alanlarda yaygınlaşan yenileme ve dönüşüm uygulamalarının temel amaçları arasında kentsel yaşam kalitesinin artırılması yer almaktadır. Bu kapsamda, kitapta kentsel dönüşüm ve kentsel yaşam kalitesi kavramlarına ilişkin tanımlamaların ardından, bu kavramlara ilişkin tüm boyutlar (ekonomik, fiziksel, sosyal, çevresel) ele alınarak kentsel yaşam kalitesine ilişkin göstergeler belirlenmiştir. Belirlenen bu göstergeler, alan araştırması için seçilen Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Proje Alanını kapsayan altı mahallede yaşayanlar üzerinde incelenerek sosyal hayatlarında ve yaşam alanlarında meydana gelen farklılıklar, dönüşüm öncesi ve sonrası karşılaştırılmasıyla tespit edilmiştir. Araştırma ile kentsel dönüşümle değişen yaşam çevresinin alan kullanıcıları olan kiracı ve hak sahiplerinin memnuniyeti, kentsel dönüşüm uygulamalarından neler bekledikleri, yapılan dönüşümün yaşadıkları alanı ve yaşam kalitelerini nasıl etkilediği ayrıntılı şekilde değerlendirilerek toplumsal algı ölçülmüştür.
Ahmet Faik Oktay KENTSEL DÖNÜŞÜM VE ARABULUCULUK
“Kazanmak İçin İki Büyük Fırsat”
“Avukat ve Arabulucu Ahmet Faik Oktay’ın bu kitabı sayesinde Kentsel Dönüşüm ve
Arabuluculuk hakkında aradığınız bilgilere ulaşmak için yüzlerce sayfa arasında kaybolmayacak, sizin için önemli olmayan bilgileri okumakla zaman kaybetmeyeceksiniz. Tecrübeli bir hukukçu olan Oktay, en önemli ve kritik bilgilerin özünü bu eserde sizin için bir araya getirdi.”
1-Kentsel Dönüşüm
• Daha sağlıklı, daha huzurlu, daha mutlu bir yaşam alanına kavuşmak istiyormusunuz?
• Kentsel dönüşüm kapsamında bunlara nasıl ulaşabileceğinizi merak ediyormusunuz?
• Eviniz veya işyeriniz kentsel dönüşüm kapsamına girdiğinde ne yapacaksınız?
• Kentsel dönüşüm sürecinin önünü açabilecek veya sürecin önünü tıkayabilecek hak ve imkânlar konusunda ne kadar bilgi sahibisiniz?
• Kentsel dönüşüm kapsamında ne gibi maddi destek ve avantajlardan yararlanabileceğinizi biliyor musunuz?
2-Arabuluculuk
• Hukuki uyuşmazlıklarınızı çok kısa sürede kolayca sona erdirmek ve kendi çözümünüzü kendiniz üretmek mi istiyorsunuz?
• Hukuki uyuşmazlığınız çözülürken, ortaya koyduğunuz tüm bilgilerin gizli kalmasını mı istiyorsunuz?
• Davalarınızın yıllarca sürmesinden ve sürekli masraf yapmaktan sıkıldınız mı? Zamandan ve masraftan tasarruf etmek mi istiyorsunuz?
• Hukuki uyuşmazlıkları, karşı taraf ile dostane ve yaratıcı çözümler üretmek suretiyle anlaşarak çözmek, ilişkiyi sürdürmek ve hatta kuvvetlendirmek mi istiyorsunuz?
• Tüm bunları Arabuluculuk yoluyla sağlayabileceğinizi ve hukuki uyuşmazlığınızın anlaşma ile sonuçlanması durumunda, mahkeme kararı niteliğinde bir belgeye sahip olabileceğinizi biliyor musunuz?
Bu kitap her iki konuda da sizler için pratik bir kılavuz olacak. Akıcı üslubu ve konuları anlamayı kolaylaştıran sistematiği ile aklınızdaki birçok soruya cevap bulabileceğiniz bu eseri, keyifle okuyacaksınız.
Zeynep Peker Bu kitap, Şehir ve Bölge Planlama bölümünde öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenciler ve kentsel ekonomiye ilgi duyanlar için ders kitabı ve temel başvuru kaynağı olarak hazırlanmıştır. İktisat, Kamu Yönetimi, İşletme ve Coğrafya bölümü öğrencileri açısından yardımcı kaynak niteliği taşımaktadır.
2006 yılından günümüze değin Kentsel Ekonomik Analiz ve Şehir Ekonomisi I adlarıyla verilen lisans dersleri kapsamında hazırlanan ders notlarının geliştirilmesiyle ortaya çıkan bu kitapta; mikroekonomi kavramları ve ekonomik analize dayalı olarak “Kentler neden vardır? Kentler nasıl büyür? Kentler sistemi nasıl çalışır? Kentsel arazi nasıl dağıtılır? İşletmeler pazarı nasıl paylaşır? Hanehalkları nerede yer seçer? İşletmeler nerede yer seçer?” soruları yanıtlanmaktadır.
Kitabın yazımında konuların açık ve anlaşılır kılınması adına yer yer basit ders anlatım dili benimsenmiş olmakla birlikte yapılan aktarımlar grafik diliyle de desteklenmiştir.
Burcu İmren Güzel, Bülent Uçele, Gamze Özer, Hülagü Kaplan, Leyla Alkan Gökler, Mehmet Nazım Özer, Mehmet Tunçer, Mine Özdemir, Özge Yalçıner Ercoşkun, Perihan Kiper …Eğitime olumlu katkı sunma yanı sıra, dilimizde planlama yazınında önemli bir eksikliği gidereceğini düşündüğüm bu yapıtlardan biri daha, “Kentsel Tasarım” konusundaki bu kitap.
…Kentsel mekân oluşumunda, süregelen yeni yapılanmada izlenen 'kişilik yoksunluğu', bellek mekanlarının yitirilmesiyle sürekli değişen, değiştirilen “Kentgörünüm” sorunsalları ile belirginleşen; mekanı, tanımlı-anlamlı 'özgün yer'e dönüştürmede, değerleri korunmuş, kimlikli-kişilikli kentsel mekan üretimi için “Kentsel tasarım”ın gerekliliğini ortaya koyan bu yapıtlarda, kentli insan ve toplumun sağlığı, mutluluğu ve “Yaşanılabilirlik” için, kentsel mekan kalitesinin iyileştirilmesinin önemi vurgulanmaktadır. Prof. Dr. S. Güven Bilsel (Önsözden)
Tüzin Baycan, Pınar Deniz, Fatma Doğruel, Mahmut Tekçe Bu kitap, farklı alanlarda çalışan araştırmacıların kentsel ve bölgesel gelişme ve mekân sorununu el aldıkları ortak bir çabayı yansıtmaktadır. Bu ortak çabanın, her bilim dalının kendi içinde kalma sorununu aşmaya küçük de olsa bir katkı sağlayabilmesi amaçlanmıştır.
Kitabın bölümleri, okumayı ilginç kılacak şekilde birbirini izleyen bir sıralama ile verildi ve okuyucunun odaklanarak okuyabilmesi için makaleler üç ayrı kısım altında gruplandırıldı. Birinci kısımda bölgesel kalkınma dinamiklerine ve bölgesel gelişmişlik farklılıkları ile ilgili konulara odaklanan bölümlere yer verildi. Kentsel sistemlerin değişim ve dönüşüm sorunları ikinci kısımda toplandı. Son kısımda yer alan bölümler ise sektörel gelişme ile çevresel ve mekânsal yansımalarını içeren konuları kapsadı. Kitabın; şehir ve bölge planlama, iktisat, sosyoloji, coğrafya, siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerden araştırmacılar için değerli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Muzaffer Kahveci Global Konum Belirleme Sistemi (GPS) 20’nci yüzyılın, yaşantımızın her alanına girmiş en önemli teknolojik gelişmelerinden biri olarak düşünülebilir. Uydu sistemlerinin bilimsel, navigasyon ve askeri amaçlı kullanımlara getirdiği sınırsız olanaklar ve büyük ekonomik getirisi teknolojik olarak gelişmiş diğer ülkeleri de kendi uydu sistemlerini kurmaya yöneltmiştir. Bu bağlamda Rusya GLONASS, Avrupa Birliği (AB) Galileo, Çin Beidou/Compass, Hindistan GAGAN ve Japonya ise QZSS uydu programını gerçekleştirmiş ve geliştirmeye devam etmektedirler. Böylece, mevcut tüm uydu sistemleri ile diferansiyel sistemlerin (WAAS, EGNOS, SBAS vb.) tamamına Global Uydu Navigasyon Sistemleri (GNSS) adı verilmiştir. Uydularla konum belirleme sistemlerine ilave olarak diferansiyel sistemlerin (SBAS, CORS vb.) de faaliyete geçmesiyle kullanıcıların gerçek zamanlı kinematik uygulamalardan yararlanması olanağı önemli ölçüde artmıştır. Bu gelişmelerden en önemlisi ise artık nokta ve oturum bazlı ölçüm yapılan GNSS noktalarının yerini 7 gün 24 saat sürekli ve aktif şekilde en basit konfigürasyonda koordinat düzeltmeleri yayınlayabilen sabit GNSS ağlarının (CORS) almış olmasıdır. Günümüzde, LBS (Location Based Services), IoT (Internet of Things), Büyük Veri (Big Data), e-Sağlık, e-Ulaşım, Akıllı şehirler, AR (Augmented Reality) gibi gelecek vadeden teknolojilere bakıldığında hepsinin alt yapı teknolojisinin GNSS olduğu görülecektir. Kitapta SBAS uydu sistemleri ile CORS ağlarına yönelik son gelişmeler ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.

Konum belirleme uydu sistemlerindeki bu gelişmeleri yakından takip eden bir yazar olarak bütün temennim ve beklentim ülkemizin de bu hızlı gelişmelerin dışında kalmaması için Türkiye’de de en kısa sürede bir Ulusal Uzay Merkezinin kurularak faaliyete geçirilmesi ve en azından bölgesel konum belirleme uyduları konusundaki çalışmalara bir an önce başlanmasıdır.

Turhan Yörükân KONUT İHTİYAÇ TAHMİNİ KONUT TALEBİ VE KONUT PAZAR ANALİZİ - Kavramlar, Metotlar ve Yapılması Gereken Sosyal Araştırmalar
Alper Dündar, Belma Yön, Elvan Ada, Merve Kurt Kaptan, Merve Yücetürk, Orkunt Turgay, Salim İbiş, Selin Sıcakkan Özerden, Sezer Volkan Öztürk, Şennur Günay Aksoy, Tane Doğan, Volkan Erol Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan mekânın, insana özgü davranış, tutum gibi tüm niteliklerden etkilenerek gelişen, onun düşünce gücü ve becerisi ile ürettiği tüm birikimleri içine alan kültür kavramı ile olan kesişiminin, mimari ve sanatsal anlamının ötesinde gerek felsefi gerek toplum bilimsel gerekse tasarım kavramları çerçevesinde ortaya çıkan disiplinler arası etkileşimlerin zenginliği bu kitabın ortaya çıkış fikrini oluşturmaktadır.
Kaleme alınan metinlerde; tasarlanan mekânların iletişim unsuru olarak yaşamdaki yerleri, değişen ve dönüşen toplumların üretimi olan mekânların nasıl ve ne şekilde tüketildiği, bu tüketim ve üretim kültürünün insan psikolojisi ve algı üzerindeki etkileri irdelenmiş olup mekânın insan ve toplum tarafından üretilen, dönüşen ve kullanıcısının yaşamı ile biçimlenen kapsamının bir kez daha sorgulanması amaçlanmaktadır. Değerli hocalarımızın destek ve katkılarıyla hazırlanan Kültür ve Mekân Araştırmaları kitabı; mimarlık, iç mimarlık, kentsel tasarım, sinema, halkla ilişkiler ve iletişim, psikoloji, felsefe, pazarlama, gastronomi gibi farklı disiplinlerin bakış açılarının birbiri ile kesişen ve örtüşen birçok unsuru barındırdığına bir kez daha tanıklık edilmesine imkân sağlamaktadır.
Yazarları için keyifli ve heyecanlı bir yolculuk olan bu kitabın, okurlarında da aynı merakı uyandırması ve yeni bakış açıları sunması dileğiyle…
Ahmet Yusuf Yüksek, Alev Erkilet, Elif Merve Gürer, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Meryem Küçük, Ömür Nihal Karaarslan, Özlemnur Ataol-Akpınar, Rumeysa Çavuş, Yunus Çolak Kent, yalnızca mimarinin ya da planlama yaklaşımlarının ko­nusu olan bir gerçeklik değildir. Kentlere dönük her üretimi ya da mimar/plancı müdahalesini çeşitli toplumsal nedenler çerçevesinde anlamak ve toplumsal etki ve maliyetleri çerçe­vesinde değerlendirmek de gerekir. Bu açıdan bakıldığında, değerlerin analize katılması ayrı bir önem taşımaktadır. Ki­taptaki yazıların ana fikri, kentsel yaşamın kalitesinin yük­seltilmesi, toplumsal adalet, eşitlik ve katılımın artırılması, yoksulluğun azaltılması gibi pek çok konunun aynı zamanda insanca yaşamanın asgari gerekleri olduğu ve kentsel sorun­lara dair analizlerin eylemsel sonuçları bulunması gerektiği kabulüne yaslanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, kitapta yer alan makaleler hem toplumsal politika yapıcıların hem de kentin sakinleri olarak bizlerin bu konularda ne yapma­mız gerektiğine dair ipuçlarını da içinde barındırmaktadır.
Katkıda Bulunanlar
Alev Erkilet, Ahmet Yusuf Yüksek, Ömür Nihal Karaarslan, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Yunus Çolak, Meryem Kü­çük, Rumeysa Çavuş, Elif Merve Gürer, Özlemnur Ataol-Akpınar
Hikmet Kavruk Osmanlı'da kentsel yerleşimler, her biri sosyal ve idari bir bütün olarak gelişen mahallelerden oluşmaktaydı. Osmanlı mahallesi herkesin birbirini tanıyabileceği ve komşuluk hukukunu yaşayabileceği bir büyüklükte idi. Mahalle yerleşimi ve yönetimi, müteselsil kefalet sistemi ve müşterek sorumluluk esası üzerine kuruluydu. Bir mahalleye yerleşmek için iyi ahlak sahibi olmak yanında, o mahallede yerleşik bir ailenin kefilliği gerekmekteydi. Her bir mahalle kendi hizmetini kendisi görmek durumundaydı. Yönetsel olarak 1829 yılına kadar mahallenin dinî liderleri yetki sahibiyken, 1829 yılından itibaren yetki kurulan muhtarlık birimlerine geçmeye başlamıştır.
Cumhuriyet dönemi boyunca mahalle, kimlik sorunu yaşamaktaydı. Mahalle, yerel düzeyde bir yönetsel birim olsa da, bir yerel yönetim birimi değildir ve dolayısıyla tüzel kişiliği de yoktur. Muhtarlık, yetki ve statü olarak mahalleyi temsil etmekten uzaktır ve mahallenin hizmetinden ziyade, mahallede devletin işlerini görmektedir. Son dönemlerde mahalle yönetiminin zayıf bağlarla da olsa belediye ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Büyükşehirlerde mahalleler aşırı büyümüştür. Mahalle içinde sosyal dayanışmayı, komşuluğu teşvik edecek mekanizmalar oldukça azalmıştır. Kiracılık ve sık taşınma yaygınlaşmıştır. Sayıları hızla artmakta olan ve sakinlerince yeterince sahiplenilemeyen mahallenin, muhtarlıklarınca da temsili ve yönetimi yetersiz kalmaktadır.
Bu kitapta, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde mahalle yerleşimi ve yönetiminin gelişimi işlenmekte, iki binli yıllarda mahallenin sorunları ve bu sorunlara karşı çözüm önerileri araştırılmaktadır.
Bilgehan Yılmaz Çakmak Zaman içinde biriken ve mekânla birlikte değişen insan hareketleri görünür ve hesaplanabilir veri haline gelebilir mi? Matematiksel bir değeri var mıdır? Ya da grafikle ifade edilebilir mi?
Bir mimari mekânı üretmeden o mekânda oluşacak tahmini yaya hareketlerini görebilir miyiz?
Eğer soyut bir kavramı somutlaştırıp sayısal bilgi haline dönüştürebilirsek, kıyaslayabilir, arttırabilir ya da azaltabiliriz… Bu değişimlerde nelerin etkili olduğunu test edip mekânda düzenlemeler yapabilir, bu sayede değişen insan hareketlerini gözlemleyebiliriz.
Eğer zaman içinde biriken insan hareketlerini görünür çizgisel grafiklere dönüştürebilirsek, tüm alternatifleri bir arada görebilir baskın ya da yoğun olan izi çıkarabiliriz.
Eğer önceden tahmin edebilirsek yoğunlukları görebilir, sıkışmaları önceden fark eder, öneriler getirebiliriz.
İşte bu sorular ve yanıtları, mekânın üretiminin tespit edilebilir anlamları olduğunu, mekânın dizimsel bir bakış açısına sahip olduğunu ve her biçimsel düzenlemenin ve eylemin altında yatan sosyal bir sebep olduğunu göstermiştir.
Biz mimarlara kalan ise bu göstergeleri okumak, mekân-insan ilişkisini karşılıklı bir süreç olarak yorumlamak ve elde ettiğimiz anlamsal verileri somut bilimsel verilere dönüştürerek tekrar kullanılmasını sağlamaktır.
Bu kitabı okurken ve hatta sadece grafiklere bakarken bile mekânlar içinde hareket edecek ve değişimi hissedeceksiniz. İki uç noktada yer alan, soyut ve yorumlanabilir bilgilerin nasıl somut ve hesaplanabilir bilgiler haline dönüştüğünü izleyebileceksiniz. Matematiği kullanarak yorum yapabilmenin keyfine varabilmeniz dileğiyle…
Ayşe Özbil Torun, Devrim Çimen, Ebru Firidin Özgür, Hatice Ayataç, İdil Akyol Koçhan, Müge Akkar Ercan, Olgu Çalışkan, Özgür Bingöl, Şebnem Gökçen, Şevkiye Şence Türk, Tolga Ünlü, Tülin Selvi Ünlü Bu kitabın kurgulanmasında “kentsel tasarım”; kentsel mekânda niteliğin artırılmasını sağlayacak, mekâna ilişkin farklı disiplinlerin bir araya geldiği ve mekânın biçimlendirilmesi süreçlerinin tanımlandığı bir alan olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla kentsel tasarım belirli bir disiplinin egemenliğine alınmamakta, ortak katkılar ile Türkiye'de kentsel tasarım tartışmalarının geliştirilmesi, uygulama örneklerinin incelenmesi ve eleştirel bir yaklaşıma yönelik temel ilkelerin ortaya konması amaçlanmaktadır. Günümüzde Türkiye kentlerinin nitelik kaybının çok çeşitli nedenleri olmakla birlikte özellikle son dönemde imar anlayışının genelleştirici, tektipleştirici ve niceliksel yaklaşımı etkili olmuştur. Oysa kentsel tasarım, 1950'lerden itibaren bir disiplin olarak gelişmeye başlarken bu nitelik kaybının önüne geçmek için ortaya çıkmıştır. 1956 yılında yapılan konferansta kentsel tasarım üç temel özelliği ile tanımlanmıştır. İlki, kent planlamanın nitelikli mekânlar üretmeye yönelik bir boyutu olması, ikincisi disiplinler arası olması ve üçüncüsü proje elde etmenin bir aracı olmanın ötesinde süreç yönetimi gerektirmesi. Günümüze dek kentsel tasarım hem kuramsal hem de uygulama birikimi olarak sürekli gelişmiştir ve gelişmektedir. Kitap üç ana bölümde bu gelişimi Türkiye deneyimi ile buluşturmaktadır. İlk bölümde kentsel tasarım kuramına ilişkin tartışmalar ele alınmıştır; ikinci bölümde güncel yaklaşımlar kentsel morfoloji, kimlik, yürünebilirlik, sözlü tarih yöntemi, evrensel tasarım ve katılım tartışmaları üzerinden irdelenmiştir ve üçüncü bölümde Türkiye deneyimi mevzuat, yarışmalar ve bir uygulama projesi ile ele alınmıştır.
Nur Çamlıca Şendemir Tarihî yapılarını ve kültürel varlıklarını korumasındaki başarıları nedeniyle "Korumanın Başkenti", "Kendini Koruyan Kent", "Açık Hava Müzesi" gibi ünvanlarla anılan Safranbolu, UNESCO "Dünya Miras Listesi"nde yer almaktadır.
Türkiye'de ve dünyada tarihî kentlere bakıldığında, sahip oldukları farklı tarihî ve kültürel zenginlikleri korumak maksadıyla çevre sorunlarına karşı çözüm arayışı içerisinde oldukları görülmektedir.
Benzer sorunlarla karşı karşıya olan dünya miras kenti Safranbolu'nun, tarihî kent kimliğini sürdürebilmesi için yerel yönetimlerin, meslek sahiplerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun her kesimindeki insanların görüşlerinin alınmasına ve birlikte koordineli olarak çalışılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu kitap; Safranbolu'nun önemini geniş kitlelere yaymak, "yaşayarak korumanın" önemli örneklerinden biri olan Safranbolu ve diğer tarihî kentlerin daha iyi korunmalarına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Francis D.K. Ching Kırk yıldan uzun süredir, Mimarlık: Biçim, Mekân & Düzen hoş çizimleriyle temel mimari tasarım sözlüğüne klasik bir giriş olarak sunulmaktadır. Güncellenmiş ve gözden geçirilmiş Dördüncü Basım, mekân ve biçimin temel öğelerini ön plana çıkarmış ve bir mimari anlayışı tanıtmak için eleştirel düşünceyi teşvik etmek üzere tasarlanmıştır.
Mimarlık: Biçim, Mekân & Düzen karmaşık tasarım kavramlarını anlaşılır bir şekilde çözümler ve zorlu soyutlamaları yaşama geçirir. Kitap, biçim ve mekânın ışık, manzara, açıklıklar ve çevrelenme ile olan ilişkisini açıklar; mekân örgütlenmesi, dolaşım ilişkileri ve öğeleri ile orantı ve ölçeği keşfeder. Buna ek olarak metnin ayrıntılı çizimleri, kitapta sunulan kavramları sergiler ve kültürler ve çağlar boyunca mimarlığın temel öğeleri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarır.
Adnan Kaplan, Arzu Altuntaş, Aslı Korkut, Aysel Yavuz, Cengiz Acar, Doğa Dinemiş Aman, Ebru Bingöl, Ebru Erbaş Gürler, Esra Şentürk, Feran Aşur, Gizem Cengiz Gökçe, Gülbin Çetinkale Demirkan, Gülden Sandal Erzurumlu, Gülşen Aytaç, H. Selma Çelikyay, Habibe Acar, İsmet Akıncı, Mehmet Tunçer, Meltem Erdem Kaya, Murat E. Yazgan, Murat Özyavuz, Nihan Canbakal Ataoğlu, Pınar Bollukcu, Reva Şermet, Sebahat Açıksöz, Sima Pouya, Şevket Alp, Tevfik Hakan Altınçekiç, Tuğba Kiper, Yıldız Aksoy Mimarların ve şehir plancılarının eğitimi için ne kadar peyzaj mimarlığı bilgisi gereklidir? Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama müfredatlarında Peyzaj Mimarlığı ve Peyzaj Tasarım programlarına yönelik derslere ya hiç yer verilmediği ya da çok az yer verildiği görülmektedir. Bu da mimarlar ve şehir plancıların binalar ve onların arazileri, peyzajları ve çevre arasındaki karmaşık ilişkileri anlama konusundaki yeterliliklerini sınırlandırmaktadır. Peyzaj tasarımı ağırlıklı dersler, mimarların ve şehir plancıların eğitimleri için çok önemlidir. Doğal ve kültürel dokuyu araştırmak, tasarım teorileri ve farklı ölçeklerdeki yapısal ve bitkisel tasarım ilkelerini incelemek, bir peyzaj tasarım projesi ortaya koyabilmek için konuyu farklı açılardan ele almak, mevcut doğal, algısal, sosyal ve kültürel verilerin analiz ve sentezini iyi yapmak ve farklı meslek disiplinlerinin de sürece dâhil olmasını sağlayarak disiplinler arası bir çalışma yapmak gerekmektedir. Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama müfredatlarında Peyzaj Mimarlığı ve Peyzaj Tasarım programlarına yönelik derslere eğitim süreci içinde yer verebilmek için altyapının oluşturulması gerekmektedir.
Çok kıymetli hocalarımızın destek ve katkılarıyla hazırlanmış olan Mimarlıkta Peyzaj Tasarımı kitabı; Mimarlık öğrencilerine peyzaj tasarım ilkelerini kullanabilme, peyzaj-mekân organizasyonu ve peyzaj tasarımı-mimari tasarım ilişkisini kurabilme, peyzaj tasarımını etkileyen faktörleri irdeleyebilme ve küçük ölçekli bir peyzaj projesi hazırlayabilme becerisi kazandıracaktır.
Ahmet Mete Çilingirtürk, Alperen Manisalıgil, Berat Demir, Burcu Kocarık Gacar, Emre Ilıcalı, Fatma Heyecan GiritliFirdevs Ceren Cihan, Gökhan Güllü, Hasan Arda Burhan, İdris Sarısoy, Kubilay Erişlik, Müge Leyla Yıldız, Naciye Tuba Yılmaz Soydan, Nazlı Ece Bacaksız, Özlem Ergüt, Seda Ertürk, Selay Giray Yakut, Selçuk Koç, Sezgi Giray Küçük, Yeşim Reel Kentler; her geçen gün nüfusunun arttığı, sürekli toplumsal gelişimin yaşandığı yerleşimlerdir. Kentlerin; sosyal eşitsizlikler, kentsel suçlar, kötü çevre ve trafik sıkışıklığı gibi kentsel yaşam kalitesini baltalayan çeşitli sorunlarla karşı karşıya olduğu gerçeği giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu gerçeğe rağmen kentler; yüksek öğrenim, özel hizmetler ve çeşitli iş imkânları vb. alternatifler sundukları için kalkınmada hayati bir rol oynamaya devam etmektedir. Bu sebeple, kentlerdeki yaşam kalitesinin tespit edilmesi ve yükseltilmesi oldukça önem taşımaktadır. Kentlerin çok boyutlu yapısının irdelenmesi, farklı disiplinlerce ele alınması gereken bir durumdur. Bu kitapta, kentsel yaşam kalitesi kavramı, multidisipliner bakış açısı ile analiz edilmiştir. Farklı disiplinlerden (mimarlık, nicel karar yöntemleri, iktisat, çalışma ekonomisi, işletme, kamu yönetimi vb.) akademisyenler ve araştırmacılar tarafından yazılmış on iki bölümden oluşan bu kitapta; kentsel yaşam kalitesi kavramı ulusal ve uluslararası bağlamda teorik ve uygulamalı çalışmalarla incelenmiştir.
Kitap kapsamında kentsel yaşam kalitesi ulusal ve uluslararası düzeyde analiz edilmiş, çeşitli kavramlar (sürdürülebilirlik, yaşam kalitesi göstergeleri vb.) ve aralarındaki ilişkiler irdelenmiş, belli özellikteki bireylerin (sosyal olarak dışlanmış topluluklar, eğitim için şehir dışından gelen öğrenciler vb.) yaşam kalitesine ve yaşam algısı farklılıklarına odaklanılmış; ayrıca akıllı şehirler, tarihî çevre, yavaş şehirler gibi farklı yapısal özellikteki mekânlarda kentsel yaşam kalitesi incelenmiştir. Özetle; araştırmacılara, kentsel yaşam kalitesi kavramının farklı boyutlarıyla değerlendirilmesi imkânı veren bu kitapta; kentlerdeki yaşam kalitesi kavramı çeşitli disiplinlerce ele alınarak tespit edilmeye çalışılmakta ve kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi için öneriler sunulmaktadır.
Murat Yakar, Fatma Bünyan Ünel, Lütfiye Kuşak Üçgen Şeklindeki Parsellerin Bölümü Bir Köşe Noktasından Bölüm Bir Kenar Üzerinden Verilen Bir Noktadan Doğru ile Bölüm Tabana Bağlı Doğru ile Bölüm Yüksekliğe Paralel Doğrularla Bölüm Dörtgen Şeklindeki Parsellerin Bölümü Verilen Bir Noktadan Geçen Doğru ile Bölüm Tabana Paralel Doğru ile Bölüm Çokgen Şeklindeki Parsellerin Bölümü Verilen Bir Noktadan Geçen Doğru ile Bölüm içermektedir.
Aslı Can Bu kitap; 1877-1956 yılları arasında yaşamış Alman mimar Paul Bonatz'ın Türkiye'de geçirdiği yıllara odaklanır. 1916, 1927 ve 1942 yıllarında muhtelif sebeplerle üç kez Türkiye'yi ziyaret eden olan mimar, 1943-1954 arasında ise ülkede yerleşik olarak yaşar. Bu metin, bir yandan Bonatz'ın Türkiye'deki ideolojik ve morfolojik üretimlerini ortaya koymaya çalışmak, diğer yandan söz konusu üretimlerin ülkenin mimarlık ortamında çarptığı yüzeyleri tespit edebilmek adına adı geçen yıllar ekseninde bir mimarlık tarihi okuması yapmayı dener. Bu iki paralel okuma, Bonatz'ın Türkiye ve Türkiye'deki mimarlık çevreleriyle kurduğu ilişkiyi doğru yorumlayabilmek adına oldukça kritiktir.
Bu çalışmanın ana fikri, Paul Bonatz'ın bir iktidar figürü olması üzerine kurulur. “Millî Mimari” söylemi bağlamında, Türkiye'ye geldiği andan itibaren muhtelif birçok yöntemle iktidarını pekiştiren Bonatz'ın kullandığı tüm mecralar yakından incelenir ve tüm detaylarıyla analiz edilir. Sürekli olarak birbirini üreten bir sarmal içerisinde kıvrılan söylem ve iktidar dahilinde Paul Bonatz'ın pozisyonu anlaşılmaya çalışılır.
Paul Bonatz'ın Türkiye Yılları adlı bu çalışma, Paul Bonatz'ın Türkiye'de geçirdiği yıllar üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri olma iddiasındadır. Aynı zamanda bir mimarlık tarihi anlatısı ortaya koymak suretiyle Bonatz'ın üretimlerinin altını doldurmaya çalışarak literatüre kendi konusu dâhilinde önemli bir katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Hüseyin Kurt - Fetullah Arık Bilindiği gibi Jeoloji Bilimi; Fizik, Kimya, Matematik ve Biyoloji ile birlikte beş temel bilimden biri olup Jeoloji Mühendisliği Jeoloji biliminin temel uygulama alanıdır. Jeoloji Mühendisliği başta ülke çapında mekânsal strateji planlarından başlayarak her ölçekte planlama için yerleşime uygunluk değerlendirmelerinde, yerleşime uygun olan inşa edilecek bina ve bina türü yapıların zeminleri ile karayolu, köprü, geçit, baraj, tünel vb. mühendislik yapılarının yerleşeceği zeminlerin ve geçeceği güzergâhın fiziksel parametrelerini ortaya koymayı hedefleyen saha ve laboratuvar çalışmalarını yapmaktadır. Öte yandan yapıların imalinde kullanılacak doğal yapı malzemeleri ile sanayi ve enerjinin temel hammaddeleri olan metalik maden, endüstriyel hammadde, enerji hammaddeleri, değerli ve yarı değerli taşlar, su, jeotermal, petrol, doğal gaz, kömür, vb. doğal kaynakların aranması, bulunması ve potansiyelinin belirlenmesinin yanısıra bu kaynakların üretimi esnasında ve sonrasında çevre ile etkileşimini araştırmaktadır. Jeoloji biliminin yukarıda özetlenen bu temel prensipleri, günlük hayatımızın pek çok alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak uygulamada bu gerçeklik bazen ihmal edilmekte ve jeoloji bilimi ne yazık ki sebebi yine jeolojik olan deprem, heyelan, sel, obruk, tsunami vb. felâketlerden sonra hatırlanmakta, bir süre yoğun tartışmalara konu olmakta ve yeni bir felâkete kadar da unutulup gitmektedir. Oysa felâketlerle başa çıkmanın en etkin yolu, onların nedenlerini iyi anlamak ve doğal jeolojik olaylar afete dönüşmeden gerekli önlemleri almaktır.
“Planlama, Yapı ve Çevre İçin Jeoloji” adı verilen bu eserde; planlama ve jeoloji ilişkisinin genel bir tanımından sonra, mekânsal planlama, yapı, çevre ve jeoloji ilişkisi, yerkabuğu hareketleri, yerkabuğunun yapıtaşları olan mineraller ve kayaçlarla onların kullanım alanları ve teknolojik özellikleri açıklanmıştır. Ülkemizin üzerinde bulunduğu coğrafyanın deprem kuşağında bulunması nedeniyle depremler, insan – tabiat kesişmesinde önleyemediğimiz doğa olaylarından volkanik faaliyetler ve heyelânlar ile hayatın en temel gereksinimlerinden biri olan sular ve neden oldukları afetler ayrı bölümler halinde verilmiştir. Ayrıca; doğal kaynaklar ve enerji kaynakları ile bunların kullanımı ve çevresel etkileri, hava ve çevre kirliliği, atıklar ve atık yönetimi konuları da aydınlatılmaya çalışılmıştır. Son bölümde ise planlama ve yapı üretim sürecinde jeolojik ve jeoteknik verilerin kullanılması ile ilgili temel prensipler verilmiş ve uygulama örnekleri anlatılmıştır.
K. Mert Çubukçu Bu kitabın yazılış nedeni, planlama disiplininde 1960'lı yıllardan itibaren geliştirilmeye başlanan ve artık klasikleşmiş sayısal yöntemlerin toplandığı bir kaynak yaratmaktır. Kitap yazılırken 100'e yakın yabancı kaynaktan yararlanılmış ve her teknik son derece sade bir dille anlatılmıştır. Uygulamada kullanılabilmesi için anlatılan her teknik için hiç bir basamak atlanmadan çözülmüş sayısal örnekler bulunmakta ve bu örneklerin çözümü için hiçbir özel bilgisayar yazılımı gerekmemektedir. Kitabın sade dili ve hiçbir basamak atlanmadan aktarılan sayısal örnekleri sayesinde bu kitap üniversiteden yıllar önce mezun olmuş ve planlama pratiği içindeki tüm şehir plancıları için aranan ve özlenen bir başvuru kitabı durumundadır. Beşinci basımı yapılan bu kitap; coğrafya, istatistik, ekonomi ve ekonometri dallarına ilgi duyan okuyucular tarafından ilgi ile karşılanmıştır.
K. Mert Çubukçu Bu kitabın yazılış nedeni; başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimler olarak tanımlanabilecek alanlarda yaygınlıkla kullanılan klasik istatistik ve mekânsal istatistik yöntemlerinin yalın bir dil ve dört işlem ile sınırlı aritmetik bilgisi ile okuyucuya sunulmasıdır. Kitap yazılırken 80'i aşkın yabancı kaynaktan yararlanılmış ve her teknik son derece sade bir dille anlatılmıştır. Anlatılan tekniklerin uygulamada rahatlıkla kullanılabilmesine yönelik olarak kitap kapsamındaki her yöntem hiçbir basamak atlanmadan çözülmüş sayısal örneklerle desteklenmiştir. Bu örneklerin çözümü için hiçbir özel bilgisayar yazılımı gerekmemektedir.
Kitabın hedef kitlesinin bir bölümünü başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimlerde öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenciler oluşturmaktadır. Kitaptaki örneklerin tamamı “mekân” odaklıdır ve hedef kitlenin ilgi alanına uygun olarak kurgulanmıştır. Ayrıca, mekânsal analizlerin işlendiği sosyal, fen ve beşeri bilimlerde okutulan dersler için de bu kitap, potansiyel kaynak kitap niteliğindedir. Yazımında kullanılan sade dil ve hiçbir basamak atlanmadan aktarılan sayısal örnekler sayesinde bu kitap, üniversiteden yıllar önce mezun olmuş, kamu ve özel sektörde mekânsal ve istatistiksel analizler üreten uygulamacılar için de aranan ve özlenen bir başvuru kitabı olacaktır.
Kitap, klasik istatistik yöntemlerinin mekânsal analizlere yönelik olarak yeniden ele alındığı alan olan “mekânsal istatistik” açısından da Türkiye'de bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Kitapta aktarılan “mekânsal istatistik” yöntemlerinin tamamına yakını coğrafi bilgi sistemlerine yönelik yazılımların standart parçaları haline gelmişse de, bu yöntemlerin anlatıldığı Türkçe bir kitap yayımlanmamıştır. Dolayısıyla bu kitap, bu alanda sıklıkla kullanılan yöntemleri, kullanıcıları için bir “kara kutu” olmaktan çıkartma gayesini de taşımaktadır.
Tansel TÜRKDOĞAN Bu kitap, bir sanat tarihi kitabı değildir. Kitap, sanat tarihi disiplini metodolojisi ile oluşturulmadığı gibi, sanatın tarihinin “resmi” kronolojisinden çok sanatın “öteki” dinamikleri çerçevesinde algılama pratiği olarak okunmalıdır. Modernizm'in eksik bıraktığı veya ısrarla görmezden geldiği gölge alanlara bakmaya çalışan, sanatı yüzyıllar boyu sadece belirli toplumsal dinamiklerle ve ağırlıklı olarak artistik dinamiklerle okuma ve ifade etme pratiğinin yerine, yeni bir okuma pratiği önerisi niteliği de taşımaktadır. Girilmesi yasak olan, ihmal edilen veya görmezden gelinen alanların, politikanın, ekonominin, sosyolojinin metodolojilerini kullanan, roller çalan, sorgulayıcı bir anlamda zorlayıcı hatta yapısökümcü ve bazen yıkıcı bir tavır ile sanatın seyrini anlama ve anlamlandırma çabasıdır bu kitap.
Bu okumalar bizi nereye götürür? Acaba 'Yeni bir Sanat Tarihi' buradan yola çıkılarak oluşturulabilir mi? Elinizdeki bu kitap, bu tartışma alanlarının, sorularının yanıtları üzerine düşünen bir çalışmadır.
Meltem Özkan Altınöz Modernin sanayileşme ile hayata geçen uluslararası hikâyesinin en iyi takip edildiği alanlardan bir tanesi mimarlık ve şehircilik tarihidir. Sanayi toplumlarının ihtiyaçlarına cevap vermek zorunda kalan mimarlık pratiği sanayileşmeyle birlikte kendi estetik tabularını yıkar. Birçok örnekte gelenekselci tavırlar bir yana bırakılarak yeni malzemeler ve formların peşine düşülür. Kitapta sanayileşen dünya, mimarlık alanında deneyimlenen yenilikler, sanayi ve modern mimarlık kültürünün Türkiye’ye transferi ele alınmaktadır. Ağır sanayi yatırımının hayata geçirilmesinde alınan uluslararası yardımlar incelenmekte, özellikle İngiltere-Türkiye yakınlaşması değerlendirilmektedir. Böylelikle okuyucuya sanayileşmenin Türkiye’ye bütüncül modernist bir yaklaşımın sonucu olarak, Karabük kent örnekleminde deneyimlendiği üzere, modern kent argümanları ve mimari kültürüyle birlikte geldiği aktarılmaktadır.
Hüseyin Benli SolidWorks en yaygın olarak kullanılan üç boyutlu katı modelleme yazılımıdır. SolidWorks temel olarak bir bilgisayar destekli tasarım (3D CAD) olmasının yanında üzerinde barındırdığı test ve modül sistemleri sayesinde pek çok sektörde kullanılan bir programdır. AutoCAD kullanıcılarının çoğu, iki boyuttan üç boyuta geçiş için SolidWorks'ü tercih etmiştir. Bunun sebebi AutoCAD dosyaları ile en uyumlu 3D CAD yazılımının SolidWorks olmasıdır. SolidWorks makina, mobilya, plastik/sac kalıpçılığı, otomasyon, mekatronik, endüstriyel ürün tasarımı gibi birçok alanda kullanılmaktadır. SolidWorks ile katı parça tasarımı, yüzey modelleme, montaj, sac metal tasarımı, katı modelden teknik resim görünüşleri çıkarma, katı model montaj parçalara animasyon yaptırma ve kalıp tasarımı gibi işlemler başarı ile yapılmaktadır. Birçok üniversite, meslek yüksekokulu ve teknik lisede eğitimi verilmektedir. Hazırlanan bu kitapta SolidWorks ile tekli üç boyut ve çoklu (montaj) parçaların çizimi detaylı ve ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Turhan Yörükân Şehir, Konut ve Mahremiyet’i oluşturan yazıların büyük bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış yazılardan seçme yapılarak sosyolojik ve sosyal psikolojik, daha belirgin bir ifade ile sosyolojik bir sosyal psikoloji görüş açısıyla şehirsel yapı, şehir yenilenmesi, kentsel dönüşüm ve yarattığı problemler, normsuzluk, suçluluk, nüfus yoğunluğu, şehirsel yozlaşma, şehir çevresinin bozulması, konut, konutta yoğunluk, beden ve ruh sağlığı, kişisel ve kamusal alan ile mahremiyet konularına; şehir ve konutlarda pek farkına varmadan yaşadığımız çeşitli problemlere dikkat çekmek ve halkımızı aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitabın yazarı Turhan Yörükân, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde eğitim görmüş, Felsefe Bölümü’nde Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın uhdesinde faaliyet gösteren İlim Tarihi Kürsüsü’nden 1950 yılında mezun olmuş ilk kişidir. Mezun olduğu yıl açılan asistanlık sınavını pekiyi derece ile kazanarak Psikoloji ve Pedagoji Kürsüsü’nde göreve başlamıştır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde psikoloji ve pedagoji, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde sosyoloji, sosyal psikoloji ve araştırma metodolojisi dersleri vermiştir. Edebiyat Fakültesinde bulunduğu sırada başladığı Yüksek Savunma Akademisi'ndeki konferanslarına İmar ve İskân Bakanlığında görev yaptığı dönemde de devam etmiştir. 47 yaşında emekliye ayrıldıktan sonra da ilmî çalışmalarını sürdürmüştür. Turhan Yörükân, otuzun üzerinde kitabın yazarı ve editörüdür. Bilimsel dergilerde yayımlanmış pek çok makalesi bulunmaktadır.
Nusret Şekerdağ Öncelikle, su alma yerinden alınan su, bir şehre isale boru hattı ile götürülür. Bu isale hattı ile su götürülürken, bazı yerlerde basıncı kırmak için maslak bazı yerlerde ise suyu yüksek bir kota yükseltmek için pompa ve şehre giriş yerlerinde de hazne gibi elemanlar inşa edilir. Hazneye gelen su buradan şehir şebekesine verilir. Şehir şebekesinden evlere su verilir ve bu su atık su olarak kanalizasyon sistemine geri döner.
Bu kitapta; su alma sistemlerinin boyutlandırılması ve projelendirilmesi, isale hattının hidrolik hesapları ve bu hattın boy ve en kesitleri çizilerek hattın üzerinde meydana gelen basınçların ve pompaların yer ve gücünün hesaplanması, su haznelerinin suyu nasıl dengeledikleri, kotları ve hazne hacmi miktarının ne olması gerektiği, hazneden sonra şebekeye giren suyun şebekedeki basınçları, şebeke borularının hesaplanması yapılmaktadır.
Ayrıca su, kullanıldıktan sonra şehir kanalizasyon sistemine verilir. Kanalizasyon sistemi nasıl döşenir? Hidrolik hesabı nasıl yapılır? Yağmur suyu kanallarının hesabı nasıl yapılır? Bütün bu hesapları, bu kitapta bütün ayrıntısıyla bulmak mümkündür. Ayrıca kitaba, uygulamalı gerçek bir örnek konulmuştur.
Kitabın, inşaat ve çevre mühendisleri için faydalı olacağını düşünüyoruz.
Burak Korkmazyürek, Burcu Onat, Burcu Uzun, Erkan Polat, Kemal Mert Çubukçu, Muhammed Özgür Oğuz, Yasemin Şentürk Gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, küresel iklim değişikliği ve doğal kaynakların hızla tükenmesi tehlikesi nedeniyle tehdit altındadır. Küresel enerji tüketiminin en az %60'ı kentlerde gerçekleşirken, tüketilen tüm kaynakların en az %30'undan inşaat sektörü sorumludur. Bu bağlamda, kentler ve toplumlar, üretim ve tüketim tarzlarında hızlı ve köklü bir değişim geçirme zorunluluğuyla karşı karşıyadır.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferanslarının (COP) yıllık raporları, küresel ısınmada geri dönülemez eşiğe çok yaklaşıldığının, devlet bürokrasilerinin hantallığının, kısa vadeli çıkar çatışmalarının gelecek nesillerin yaşama hakkını âdeta yok saydığının ispatı niteliğindedir. Buna karşın giderek gelişen sivil küresel iklim hareketinin daha da büyütülmesi ve tüm dünya toplumları geneline yaygınlaştırılması hayati önem kazanmaktadır; küresel iklim değişikliği ile başa çıkma mücadelesi sadece devlet yönetimlerinin inisiyatifine ve uluslararası ilişkilerin hantallığına bırakılamayacak kadar yaşamsal ve elzemdir.
Bu kitap, bu perspektifle çağrısı yapılan ve “Sürdürülebilir Kent Planlama Ekseninde” ekoloji, ekonomi, toplum üst temaları altında çeşitlenecek bir serinin başlangıcını oluşturan kolektif ve bilimsel bir eserdir. Tüm başvurular editoryal değerlendirme sürecinden geçmiş, kitapta yer alan her bir çalışma, bilim kurulu tarafından kör değerlendirme yöntemi ile kritik edilmiştir.
Yayının en önemli hedefi akademik bilginin, akademik mecranın ötesine taşınarak toplumun her kesiminin erişimine sunulmasıdır.