Psikoloji \ 7-19
Çınar KAYA, İbrahim DEMİRCİ, Ahmet AKIN, Hakan SARIÇAM, Cihan CAN, Abdullah AKIN, Recep UYSAL, Azmi Bayram İLBAY, Serhat ASLAN, Ümran AKIN, Süleyman DEMİR, Adem GÜNEŞ Elinizdeki bu kitap yaklaşık iki yıllık bir sürecin ürünü olarak, eğitimin çeşitli alanlarında kullanılan, Türkiye'de geliştirilmiş veya uyarlanmış yaklaşık 400 ölçme aracını içermektedir. Bu kitap sayesinde okuyucular, 22 farklı alana ayrılmış ölçme araçlarına ulaşma imkânı bulacak ve ölçeklerin psikometrik özelliklerini inceleyebileceklerdir. Ayrıca ölçülen kavramın tanıtımına ve örnek maddelerine ulaşabileceklerdir.
Kitabın, yararlı olması dileğiyle...
Ayşe Büşra Subaşı Yurtçu, Başak Çalık, Cengiz Alacacı, Çiğdem Kılıç, Emine Ayyıldız, Hande Arslan Çiftçi İbrahim Hakan Karataş, Ömer Avcı, Özcan Erkan Akgün, Yeşim Güleç Aslan, Zeynep Çiğdem Özcan Eğitimin en temel bileşenlerinden biri olan motivasyon, Türkçe alan yazında hak ettiği şekilde yerini bulmuş değildir. Bu kitapta, eğitimin olduğu tüm ortamlarda eksikliği hissedilen motivasyon konusu hem kuramsal olarak ele alınmış hem de nasıl uygulanabileceği tartışılmıştır. Üç bölümden müteşekkil kitabın ilk kısmında motivasyon kuramları irdelenirken, ikinci kısımda motivasyona gelişimsel olarak yaklaşılarak erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde motivasyon ele alınmıştır. Kitabın üçüncü kısmında ise öğrenme ve öğretme süreçlerinde motivasyona odaklanılarak özel eğitim, matematik eğitimi ve öğretmen motivasyonu konularına değinilmiştir.
Kendi alanlarında uzman olan akademisyenlerin kaleme aldığı bölümler gerek konuları ele alma tarzıyla gerekse de akademik dili itibarıyla daha ziyade araştırmacılara hitap etmektedir. Ancak motivasyon konusuna ilgi duyan ve bu konuda bilimsel çalışmalardan yararlanmak isteyen herkes için faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Samantha Garner Ruh sağlığı ve iyi oluş konusundaki artan araştırma, farkındalık ve uygulamalar göz önüne alındığında, bu kitabın alanda ihtiyaç duyulan bir boşluğu dolduracağını söylemek mümkündür.
Öğretmenler ve okullarda çalışan psikolojik danışmanlar için erişilebilir, rahatlıkla takip edilebilir bir kaynak olmasının yanı sıra bu kaynak kitap, öğretmenin duygusal özbakımına dikkat çekerek hem öğretmenin hem de çocuğun iyi oluşunu güçlendirmeyi amaçlamaktadır.
Okullarda sağlam başlangıçlar yapabilmek, bir bütün olarak tüm paydaşları ile okulun esenliğini sağlamak için farkındalık geliştirmek ve ruh sağlığı okuryazarlığını desteklemek üzere örnek uygulamalar içermesi kitabın en güçlü yanıdır. Akıcı dili ve mizahi unsurlara yer vermesi ise kitabın ruh sağlığına olumlu bakış açısının kanıtıdır.
Amerikan Eğitim Araştırmaları Birliği Amerikan Psikoloji Birliği Eğitim Ölçümleri Uluslararası Konseyi Sosyal bilimlerde ölçme yöntemleri ve ölçme için standartlar geliştirilmesi araştırmacılarca üzerinde çalışılan ve sürekli güncellenen bir alandır.
Eser alanda çalışan uzmanlarca bir komite oluşturularak standartlar, talimatlar raporlar ve ilkeler konusunda hassasiyetle hazırlanmıştır.
Test yapılandırma sürecinden başlayarak, geçerlilik güvenirlik gibi temel konuları da ele alarak nasıl test geliştirilir revizyon süreci nasıl yönetilir ayrıntılı biçimde anlatılmıştır.
Test kullanımında profesyonel standartlar danışmada test kullanımı, klinik ölçme, işe alım amaçlı ölçme ve değerlendirme ve aynı zamanda özel uygulamalarda (dil azınlıklarının ölçülmesi, engelli bireylerin ölçülmesi vb.) bilimsel ilkeler ışığında hazırlanan kitap dünyada yaygın olarak kullanılan bir başvuru kaynağıdır.
Erol Özçelik, Esra Keleş, Faik Özgür Karataş, Fırat Soylu, Göknur Kaplan, Kürşat Çağıltay, Mehmet Aygüneş, Selma Coecke, Yağmur Demir, Yeliz Tunga, Yılmaz Mutlu, Yurdagül Boğar Bu kitap, sinirbilim (nörobilim) ve eğitim bilim alanının kesişimi ile ortaya çıkan “eğitimsel sinirbilim” alanına yönelik hazırlanmıştır. Kitapta; temel öğrenme kuramları ve eğitimsel sinirbilim perspektifinden insan öğrenmesi, sinirbilim ve eğitimsel sinirbilimin tarihçesi, eğitimsel sinirbilim araştırma yöntemleri, eğitsel nöromitler, dikkat üzerine bilişsel psikoloji ve bilişsel sinirbilim bulguları, nörodilbilim verileri ışığında dil işlemleme ve dil edinimi süreci, matematiksel biliş ve eğitimsel sinirbilim ve nöroetik ve eğitime yansımaları gibi konular kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. Kitabın, eğitim alan yazınında yeni bir çalışma alanı olan “eğitimsel sinirbilim”in daha iyi tanınmasına katkı sağlaması ve yapılacak bilimsel araştırmalara öncülük etmesi dileğiyle.
Julie HAY, Sherwood Bu eserin çevirisine nasıl karar verdik? 24-26 Mayıs 2013'te İzmir'de katıldığımız çalıştayda Julie Hay'in özgün anlatımından, Transakiyonel Analiz (TA) alanındaki değerli bilgilerini yalın ve anlaşılır biçimde sunmasından çok etkilendik. Onun en önemli eserlerinden biri olan bu kitabı psikoloji, işletme, endüstri ve örgüt, insan kaynakları alanlarında çalışanlara, akademisyenlere, öğrencilere sunmanın çok yararlı olacağını düşündük.
Bu kitap, kendini tanımak ve anlamak isteyenlere; ego durumları ve yaşam örüntülerinin nasıl oluştuğunu, bugünkü yaşamlarımızı nasıl etkilediğini, nasıl psikolojik oyunlar oynadığımızı, oyunların avantaj ve dezavantajlarını açıklıyor. Özellikle iletişim sürecinde karşımızdakilere verdiğimiz ve aldığımız iletilerin, mesajların şifrelerini çözmemizde bizlere yardımcı oluyor.
Bu kitaptan, eğitim ortamlarında neler olduğunu, gruptan ve çalışma arkadaşlarımızdan nasıl etkilendiğimizi ve onları nasıl etkilediğimizi, yönetirken, yönetilirken, liderlik ederken neler yapıldığını, neler yaptığımızı ve iş ortamındaki çalışma sitillerimizi öğreniyoruz.
Ülkemizin insanlarının sağlık ve mutluluk içinde yaşamalarını; demokrasi ve barış ortamında hem kendilerini hem de diğer insanları mutlu edecek bilgilerle donanmalarını dileriz.
Doreen Rosenthal, Susan Moore Emeklilikten en iyi şekilde nasıl yararlanırsınız?
Emekliliğinizi nasıl planlamalısınız?
Emekliliğin güçlükleri nelerdir ve bunlarla nasıl başa çıkabilirsiniz?
“Emekliliğin Psikolojisi”, bu yaşam evresini, içerisinde; mücadeleyi, fırsatları, aksilikleri, hayal kırıklıklarını ve sıklıkla heyecanlandıran yeni başlangıçları içeren bir yolculukmuşçasına ele alıyor. Bu kitapta, emeklilikle birlikte yeni dostluklar, ilgi alanları ve hobiler inşa etme fırsatlarının yanında uzun süredir mevcut olanların yeniden nasıl değerlendirilebileceği, iş yaşamı sonrasındaki çevrede kendini yeniden yapılandırmanın nasıl olacağı gibi konular, pozitif bir yaklaşım güdülerek inceleniyor. Bununla birlikte, yeni hedefler ve amaçlar ortaya koyabilmenin önemi ve emeklilik öncesi planlama yapmanın kıymeti de vurgulanıyor. Emeklilik, önemli bir psikolojik büyüme ve gelişme evresi olabilir; “Emekliliğin Psikolojisi”, bu yaşam evresinin ne şekilde hayatın canlı ve aktif başlangıcının habercisi olabileceğini gösteriyor.
Ahmet Demirden, Buğra Sarı, Hakan Kıyıcı, Murat Tınas Terrorism studies are significant for a number of reasons. The findings can inform the policy and decision makers on multifac­eted levels, including evidence based policy, and prevention as well as rehabilitation programs. As it was observed, the following 9/11 ter­rorist attacks, states and communities tend to react ideological violence in an unstructured manner based on the common-sense perception of threats. As such, terrorism studies have considerably amplified with an objective of providing policy makers and practitioners with evidence based findings. Terrorism studies can also be described as a versatile field for collaboration among various fields, from international rela­tions to forensic psychology and public administration. In line with this understanding, the present book compromised of a number of multidisciplinary contemporary issues in terrorism studies, including (i) Anti-government extremism (AGE), (ii) Nexus between organized crime and terrorist groups, (iii) Exploitation of children by terrorist groups, (iv) Non-state actors in counter radicalization, and (v) International efforts of combatting terrorism in pandemic environment. The multidisciplinary perspective in the content of the book provides the reader with emerging issues in terrorism in a comparative framework.
Richard G. Erskine, Janet P. Moursund, Rebecca L. Trautmann, Routledge Bu kitapta, İntegratif Terapinin nasıl yapıldığı uygulamalı vakalarla gösterilmekte ve örnek çalışmalardan sonra terapi süreci ve terapistin müdehaleleri ile ilgili analizler yapılmaktadır. Bir terapist olarak hangi ekolü uygularsanız uygulayın, Empatinin Ötesi’nden çok yararlanacağınızı umuyoruz.
Terapinin işlevi; durağan örüntü şablonunu, öz savunmaya yönelik temas bozulmasını ve sınırlandırılmış farkındalığı tersine çevirmektir. Terapistin var olma nedeni, danışanı gittikçe içsel ve dışsal olarak daha temaslı olmaya, durağanlaşmış şablon ve şemaları çözmeye ve farkındalık dışına itilmiş benlik parçalarını geri kazanmaya çağıracak bir ilişki sağlamakır. Elinizdeki kitabın, bu yolda terapistlere rehber olacağına inanıyoruz.
Ali Turan Barniç Bir işletmeyi, geleceğin markası yapan en önemli unsur insan kaynağıdır. Yani bir işletmenin en değerli varlığı çalışanlarıdır. İşletmeler, müşterilerin düşünce, duygu ve davranışlarına verdiği önemi, aynı şekilde çalışanlarına da göstermelidir. Böylece çalışanlar; olumlu düşünce, duygu ve davranışlarla müşterilere hizmet ederler.
Çalışanların yaptıkları işlerle ilgili düşünceleri, onların duygu ve davranışlarını da doğrudan etkilemektedir. Müşteriye olumlu düşüncelerle yaklaşan bir çalışan, olumlu davranışları da beraberinde getirmektedir. Ayrıca bu olumlu düşünceler, çalışanların olumlu duygularını da müşteriye yansıtmasını sağlar.
Müşterilerin bir işletmeden memnun bir şekilde ayrılması, çalışanların onlara hissettirdiği olumlu duygu ve davranışlara bağlıdır. Bu duygu ve davranışların kökeninde ise olumlu düşünceler vardır. Yani işletmeler, çalışanlarına olumlu düşünceler verebildiği sürece başarılı olabilmektedir. Çalışanların olumlu düşünceleri, onların duygu ve davranışlarını da bu yönde etkilemektedir.
John Sommers-Flanagan, Rita Sommers-Flanagan, Ümüt Arslan Boşanma, birçok açıdan zorlu bir süreçtir. Bu süreçte ebeveynler çocuklarını yaşadıkları zorluklardan korumak isterler ancak bu konudaki bilgi kaynakları sınırlıdır. Bu kitap; boşanma sürecinde ve sonrasında yaşanabilecek olumsuz durumlarda ebeveynlerin çocuklarına nasıl yaklaşabileceklerini, eski eşleriyle ortaya çıkabilecek sorunlarda nelere dikkat etmeleri gerektiğini ve çocuklarıyla iletişimlerindeki kritik noktaları işlemektedir. Kitap beş bölümden oluşmakta olup anne babaların hayalleri ile gerçekleri arasındaki farklara, kendi kendilerine nasıl yardım edebileceklerine, çocuklarını nasıl dinleyebileceklerine, eski eşleriyle nasıl sağlıklı bir iletişim kurabileceklerine ve bütün boşanma sürecinin çocukları genel olarak nasıl etkileyebileceğine ışık tutmaktadır. Bir uygulama kitabı olarak tasarlandığı için kritik zamanlarda neler yapabileceklerine dair anne babalara yön gösterecek çok sayıda etkinlik içermektedir. Adında içerdiği gibi çocuklarını seven anne babalar için en iyi boşanma kitabı olmaya adaydır. Aile danışmanlarına, psikolojik danışmanlara, psikologlara, okul psikolojik danışmanlarına ve boşanma davalarında çalışan uzmanlara yardımcı olacaktır.
Heidi Gerard Kaduson, Charles E. Schaefer “Bu kitap, çocuklarla yaptığı çalışmalarda çeşitlilik ve yaratıcılık arayan tüm klinik uzmanların kütüphanesinde yer almalıdır. En Popüler 101 Oyun Terapisi Tekniği terapistler için güçlü ve uygulanabilir resim, oyun, kukla ve grupla oyun tekniklerini sunmaktadır. Bu kitapta yer alan tekniklerin zenginliği, okuyuculara değerli bilgiler sunulduğunun garantisidir. Bu kitabı yüz bir kere destekliyorum.”
Janine S. Shelby, Phd. UCLA Psikiyatri Bölümü
“GERÇEKTEN de 101 popüler ve ANLAMLI oyun terapisi tekniği olabilir mi? Yanıt evet- editörler, katkıda bulunanların favori teknikleri arasından seçim yapmışlar. Bu teknikler, oyun terapistlerine temel yöntemleri farklı biçimlerde kullanmalarının yanı sıra yepyeni yönler sunmaktadır. Katkıda bulunanların yazdığı giriş ve gerekçe bölümleri, onları anlayabilmek adına okumaya değer. Okuyucular bu kitapla bilgilerini arttırıp, uygulama çalışmalarını genişletecekler.”
LOUISE Guerney, PhD Ulusal İlişki Geliştirme Enstitüsü
“Son yirmi yıldır oyun terapisi çocukların ve yetişkinlerin psikososyal iyileşmesini sağlayan ileri bir araç olarak tüm dünyada yaygınlaşmıştır. Kolay okunabilir ve eğlenceli bir kitap olan En Popüler 101 Oyun Terapisi Tekniği, danışmanlar ve akıl sağlığı uzmanları için terapötik yöntemlerin yer aldığı bir hazine sandığı gibi. Bu kitap, tek bir kapak altından oyun terapisi otoritelerinin yaratıcılıklarını ve keşiflerini bir araya topluyor. Her tekniğin gerekçesi ve uygulama tanımı vaka örnekleriyle destekleniyor. Anlatılan teknikler, okullarda ya da oyun terapisi odalarında yer alan basit malzemelerle kolaylıkla uygulanabilir. Öyküleme, resim, oyun, kukla, oyuncak, kum havuzu ya da grup çalışmalarına ilgisi olsun ya da olmasın tüm oyun terapistlerinin kendilerine katacağı örnekler yer alıyor. Klinik uzmanlar, bu kitabı, çocuklar ve ergenlerle yapılan klinik çalışmalarda oyun terapisinin teorik prensiplerini kolayca uygulayabilen bir kaynak olarak değerlendireceklerdir.”
Lo Ayrnard, Phd Psikoloji Profesörü, Annapolis'de Serbest Danışman
İbrahim Ethem Özgüven Psikoloji, insan davranışlarını inceleyen bir bilimdir. Endüstri psikolojisi, psikolojinin iş ortamına uygulanmasını ve çalışan kişilerin, iş veriminin, işe olan uyumunun ve iş doyumunun maksimum düzeye ulaştırılmasını amaçlar. 20. yüzyılın sonlarında, endüstride olan hızlı gelişim ve değişmeler, yeni teknolojiler ve artan rekabet koşulları, üretim ve yönetim biçiminde yenilikleri de beraberinde getirmiştir. Bu durum, çalışan insanların ve örgütlerin değişime ayak uydurmalarını ve yeniden yapılanmalarını zorunlu kılmış, insan kaynaklarının önemini, sosyal ve davranış bilimlerine olan gereksinimleri de artmıştır. Günümüzde endüstri psikolojisi, psikolojinin en çok rağbet gören alt dallarından biri durumuna gelmiştir.
Çalışma ve iş ortamındaki örgüt ve insan kaynaklarına ilişkin davranışları hem teorik hem de pratik boyutları ile inceleyen Endüstri Psikolojisi, Amerika’da 20. yüzyılın ikinci yarısında, üniversitelerin psikoloji ve işletme programlarında bir ders, sonra lisans ve daha sonra da lisans üstü uzmanlık ve doktora programları şeklinde bir gelişim göstermiştir. Endüstri psikolojisi de ülkemizde benzer bir gelişim izlemektedir.
Nursel Telman, Fatma Çam Kahraman, Duygu İrem Çam Bu kitap, özellikle İnsan Kaynaklarında görev yapan psikologların eleman seçimleri için “uygun yere uygun adam” prensibini esas alarak, bu seçimlerde kullanılacak gerekli psikoteknik test uygulamalarındaki “zihinsel ve bedensel becerileri”nin nasıl kullanılacağı konusunda bilgiler içermektedir.
Endüstri ve örgüt alanında “doğru yere doğru adam” seçilmesi hem çalışanın uygun becerileri sayesinde işin gereği gibi yapılmasını sağladığından hem de zihinsel ve bedensel becerileri ile uyumlu olması nedeniyle çalışana iş memnuniyeti getirdiğinden dolayı bir nevî “koruyucu hekimlik” içerdiğinin altını önemle çizmek gerekir.
Türkiye’de endüstri psikolojisini çok fazla bilmeyen olduğu gibi bir o kadar da psikoteknik kullanımını ve insana getirdiği koruyucu özellikleri bilmeyen vardır.
Türkiye ekonomisinin gelişmesinin iş hayatını yürüten yöneticilerin elinde olduğu dikkate alındığında, bu kitabın bütün yöneticilerimiz tarafından okunması ve bellenmesi gerektiği düşünülmekte ve önerilmektedir.
Suna Tevrüz İşletmelerde insan faktörünün giderek önem kazandığı bugünlerde Endüstri/Örgüt Psikolojisinin çalışma hayatındaki önemi gün geçtikçe artmaktadır. Çalışma hayatını incelerken hem teorik hem de pratik bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 1996 yılında Türk Psikologlar Derneği ve KalDer’in işbirliği ile hazırlanan “Endüstri ve Örgüt Psikolojisi” kitabının uzantısı niteliğinde “Endüstri ve Örgüt Psikolojisi II” olarak bu kitap piyasaya sürülmüş ve çalışan veya bu alana yönelmek isteyen uzmanlara yol göstermesi amacıyla hazırlanmıştır. Kitap içeriğine bakıldığında önemli konu başlıklarına göre bölümlere ayrıldığını görmekteyiz. Her bölümün içinde hakim olduğu konu ile ilgili makaleler bulunmaktadır. Bölümler içerisinde dikkat çeken ve önemi gün geçtikçe artan Endüstri/Örgüt Psikolojisinin toplumsal kültürünün yeri üzerine değerli çalışmalar aktarılmıştır. Yine işletme içi ve işletmeler arası rekabet konusu incelenmiş, toplum kültürüne ve değerlerine uygun olacak şekilde bu rekabetten yararlanmak amacıyla yapılan çeşitli araştırmalara yer verilmiştir. İşletmeler ve örgütler içerisindeki en önemli unsur olma özelliğine sahip insan faktörünün öneminin kavranması hızla artmaktadır. Bu doğrultuda bazı kavramlar ortaya çıkmış ve bu kavram üzerinden dikkat edilmesi gereken konular ayrı bir bölüm olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Geniş bir konu yelpazesine sahip bu kitap ile birlikte hem bu alanda çalışanlara hem de bu alana ilgi duyan ve gelecekte çalışmayı planlayanlara yararlanabilecekleri çok değerli bir kaynak sunulmaktadır.
Aydın Çivilidağ Bu kitap; hangi alanda, hangi örgütsel yapıda çalışırsa çalışsın herkesin, kendi iş yaşamından izler bulabileceği bilimsel nitelikli bir eserdir. İster beyaz yakalı olarak adlandırılan CEO veya yönetici konumundaki bir profesyonel olun, ister en alt düzeyde beden gücüyle, el emeğiyle çalışan mavi yakalı bir emekçi olun kitabı okudukça kendinize ait yaşantılar bulabileceksiniz. Kitabı okuduğunuzda iş yaşamıyla, örgütsel süreçlerle ilgili bilginizi geliştirirken aynı zamanda “Ben bunu yaşamıştım.” “Bu durumla ben de karşılaştım.” ya da “Böyle bir durumda ben ne yapardım?” gibi değerlendirmeler yapabileceksiniz.
Kitapta; iş yaşamında sıklıkla karşılaşılan ve örgütsel yapılarda terörize edici durum olarak adlandırılan “İş yerinde psikolojik taciz (mobbing), “İş stresi”, “Örgütsel zehirlenme (örgütsel toksisite)”, “Örgütlerde çatışma” gibi güncel konuların yanı sıra “liderlik, kişilik, motivasyon, iş doyumu, örgütsel adalet, kayırmacılık (favoritizm), nepotizm, açığa çıkarma (whistleblowing) ve iş yaşamında etik” konularına da yer verilmiştir.
Kitap; içerdiği başlıklar bakımından endüstri ve örgüt psikolojisinin yanı sıra, yönetim bilimi, işletme, çalışma ekonomisi, insan kaynakları alanlarında ve insanla çalışan tüm profesyonelleri de kapsamaktadır. Ömrümüzün 30-40 yılını çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, iş yaşamında bizleri etkileyen unsurları bilmemiz ve bilinçlenmemiz son derece önemli ve gereklidir. Bu kitap akademik, bilimsel bir çalışma olmakla birlikte her düzey çalışana kaynaklık edecek şekilde kapsamlı literatür taraması yapılarak oluşturulmuş, özgün bir eserdir.
Nursel Telman - Ülfet Uzunkoca Türkiye alan yazında ilk ve tek örnek olarak yayın hayatına geçen ilk ölçek kitabının (Endüstri Örgüt Psikolojisi Alanında Kullanılan Ölçekler El Kitabı) ardından, bilim dünyasının iş ve yönetim dünyasını hızlı bir şekilde şekillendirmesi, paralelinde akademisyenlerin de değişen gereksinimleri göz önünde bulundurarak yeni ölçek geliştirme ve uyarlamaları sonucu, serinin ikinci kitabı Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ve İlişkili Alanlarda Kullanılan Ölçekler Başvuru Kitabı oluşturulmuştur.
İlk seride olduğu gibi kitap; alanla ilgili yeni ölçekler, E/Ö Psikolojisi, Örgütsel Davranış, Davranış Bilimleri, Yönetim ve Organizasyon ve ilgili diğer dallarda yüksek lisans, doktora ve ileri düzey akademik çalışmalar yapanların ihtiyacını duyacağı ölçek bilgilerini, orijinal kaynakları ile birlikte, Türkiye’de gerçekleştirilen geçerlilik ve güvenilirlik çalışmalarını içermektedir.
İlk kitaptan farklı olarak ölçeklerin tamamı, yazarların Endüstri ve Örgüt Psikolojisi kullanımına ilişkin görüşleriyle birlikte verilmiştir. Böylece alanla ilgili çalışan araştırmacı ve akademisyenlerin yanında, ölçeklerin, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında; sahada, yani bilfiil işletme ortamında, ilgili insan kaynakları profesyonelleri ve konusunda uzman kişiler tarafından da kullanılabilir olması sağlanmıştır.
Ronald E. Riggio Geçtiğimiz yüzyıl, endüstrileşme sürecinin bir tarihini sunar. Üretim tarzındaki değişim, çalışan sınıfının doğuşu ve fabrikalarda yaşanan sorunlar bu yüzyılın ilk yarısına damga vurmuştur. Üretim örgütlerinde ve daha sonraları yaygınlaşan hizmet örgütlerinde, çalışanlar ve örgütlerin yönetimi arasında büyük bir mücadele sahnelenmiştir. Bir yanda örgütlerin amaçlarını başarmaları, çalışanların daha çok gayret göstermelerine bağlıyken öte yanda çalışanların kişisel amaçlarını başarmaları, gelirleri, fiziksel ve ruhsal sağlıkları örgütlerin sundukları koşullara bağlıdır. Her iki tarafın da amaçlarını başarmaları örgüt ve çalışan arasında uyum olmasını gerektirir.
Endüstri ve örgüt psikolojisi çalışanlar; bulma, seçme, yerleştirme, eğitme, performans değerlendirme gibi uygulamalarla örgütün beklentileriyle çalışanların özelliklerini uyumlaştırmaya destek sağlar. Örgüt yapısı; motivasyon, iletişim, gruplar ve liderlik gibi örgütsel süreçlerle çalışanların beklentileriyle örgütün yapı ve süreçlerini uyumlaştırmaya destek sağlar. Ayrıca örgütlerdeki ortak yaşamın bir sonucu olan olumlu ve olumsuz tutum ve davranışların anlaşılmasına katkıda bulunur. Bu kitap; örgütün insani unsuruna, emek faktörüne odaklanarak hem örgütlerin başarısı hem de çalışanların tatmini ile olumlu bir çalışma ortamı oluşturmak için gerekli bakış açısı ve yöntemleri sunmaktadır.
Duysal Aşkun Çelik, Nursel Telman Endüstri/Örgüt Psikolojisi Alanında Kullanılan Ölçekler El Kitabı, psikolojinin günümüzde popülaritesi oldukça yükselen alt dallarından biri olan “Endüstri/Örgüt Psikolojisi Ölçekleri”ni içeren bir başvuru kaynağı olarak Türkiye alanyazınında ilk ve tek örnek olarak yayın hayatına geçmiş ve 2. basımına ulaşmıştır.
Özellikle alandaki araştırmacıların ihtiyaçlarına cevap verebilmek için kaleme alınan bu kitap; Endüstri/Örgüt Psikolojisi, Örgütsel Davranış, Davranış Bilimleri, Yönetim Organizasyon ve ilgili diğer dallarda yüksek lisans, doktora ve ileri düzey akademik çalışmalar yapan meslektaşlarımızın ihtiyaç duyabileceği, alana ait önemli ve temel kavramları ölçen ölçek bilgileri, orijinal kaynakları ile birlikte Türkiye'de gerçekleştirilen geçerlilik ve güvenilirlik çalışmalarını içermektedir.
Kitaptaki ölçek bilgileri, her bir kavrama ait kuramsal bir giriş yapıldıktan sonra verilmekte, dolayısıyla tez yazma aşamasına geçmekte olan öğrenciler ya da araştırma konusu arayan akademisyenler için yararlı bir başvuru kaynağı olma özelliği taşımaktadır.
Kitabın ana bölümleri; Endüstri/Örgüt Psikolojisi Alanı, İş Yaşamında Birey, İş Yaşamında Birey ve İş, İş Yaşamında Birey ve Örgüt ve son olarak da İş Yaşamında Birey ve Lider olarak sıralanmaktadır. Söz konusu bölümler, ilgili ana başlıklara duyulan akademik ilgi doğrultusunda öğrenci ve akademisyenlere yararlı bir kılavuz olması amacıyla oluşturulmuştur.
Fulya Temel, Ayşe B. Aksoy Ergenlik dönemi, gelişimin en hızlı olduğu dönemlerden birisidir. Bu dönemde birey bedensel, zihinsel, sosyal-duygusal değişimlerle karşı karşıyadır. Tüm bu değişiklikleri bir arada yaşamak zorunda kalan ergen, dönemi başarı ile tamamlamak için çevresindeki yetişkin ve akranların desteğine gereksinim duymaktadır. Anne-babalar, diğer aile bireyleri ve ergenin okul çevresindeki yetişkinler ergenle iletişim kurarken kendi ergenlik dönemlerini hatırlamalı ve onu bu çerçeve içerisinde değerlendirmelidirler.
Kathryn Geldart, David Geldard, Sage İnsanoğlunun hayat serüveninde belki de en fazla zorlandığı evre ergenlik evresidir çünkü bu evrede yavaş yavaş çocukluktan çıkıp yetişkinliğe geçiş yapmakta olan bir birey, artık ne çocuktur ne de tam anlamıyla bir yetişkindir. Bu evre sadece ergenler için değil aynı zamanda ergenlik çağında çocuğu olan anne babalar, ergen öğrencileri olan öğretmenler ve hatta ergenlerle çalışan psikolojik danışmanlar için de oldukça zorludur.
Bu nedenle ergenler ve gençlerle çalışan psikolojik danışmanların bu evrenin doğasını iyi tanımaları, ergenlerin ve gençlerin karşı karşıya kalabilecekleri temel zorlukları iyi bilmeleri ve bu özel gruba yardım ederken hangi teknik ve stratejileri kullanmaları gerektiği konusunda iyi yetişmiş olmaları gerekir.
İşte hem kuram hem de uygulamada engin deneyime sahip Kathryn Geldard ve David Geldard tarafından kaleme alına bu kitap, ergenler ve gençlerle çalışan okul psikolojik danışmanları, psikologlar ve psikiyatristlerin ihtiyaçlarına göre hazırlanmıştır. Kuşkusuz kitabın, anılan mesleklere hazırlanan öğrenciler için de bir başvuru kitabı olduğu gözden kaçırılmamalıdır.
Kitapta, gençlerin ihtiyaçlarına yanıt verecek beceri ve stratejilere ayrıntılı bir biçimde yer verilmiş, bu beceri ve stratejiler örneklerle zenginleştirilmiştir. Her bölümün sonunda yer alan "Önemli Noktalar" o bölümde yer alan konuları sade bir biçimde özetlemektedir. Kitapta ayrıca, gençlerle çalışan danışmanlar için etik konulara da yer verilmiştir.
Hakan Coşkunol, Hande Çelikay Söyler, Meryem Karaaziz Bağımlılık; sağlıklarını olumsuz yönde etkilemesine, sosyal yaşamlarına zarar vermesine rağmen insanların belirli bir takıntılı durumu yinelemeye yönelik engellenemeyen bir istek duymaları ve bunu sürdürmeye devam etmeleridir. Günümüzde çocuk ve gençlerde de en az yetişkinler kadar madde bağımlılığı sorunları ciddi şekilde ön plana çıkmaktadır. Alkol, ergen beyninde kalıcı ve ciddi gelişimsel bozukluklara yol açabilmektedir. Bu hasarların başında psikoz, şizofreni gibi ağır psikiyatrik hastalıklar gelmektedir. Özellikle çocukluk ve ergenlik dönemi gibi önemli bir süreçte erken alkol kullanılmaya başlanmasının, biyopsikososyal (biyolojik, ruhsal ve sosyal) alanda olumsuz ve ciddi hasarlara yol açan toplumsal bir sorun olduğu görülmektedir. Bu çalışmada; çocuk ve ergenlerin alkol bağımlılıkları, risk faktörleri, yaşayabilecekleri sorunlar ve tedavi yaklaşımları ile alakalı aileler ve sağlık çalışanlarına yaklaşım önerileri getirmek amaçlanmaktadır. Kitap kapsamında ergenlik döneminde alkol kullanım sorunu yaşayan bireyler ile görüşmeler yapılmıştır. Görüşmelerin bazılarında bağımlı yakınlarının neler yaşadıklarına da yer verilmiştir.
M.Siyabend Kaya, Taşkın Yıldırım "Beni kimse anlamıyor!" mottosu, neredeyse her ergenin, üzerine basa basa vurguladığı bir mottodur. Peki ama gerçekte durum nedir? Bu bir ergen ben merkezciliğinin mi ifadesidir yoksa toplumsal bir gerçek midir? Ergenlik dönemi, stresli ve fırtınalı bir dönemdir. Bu fırtınalı dönemde ergenlere ihtiyaç duydukları desteği vermek, sağlıklı bir kişilik oluşumu için son derece önemlidir. İhtiyaç duyulan bu desteğin sağlanması ise en başından muhattabı olunan grubu ve bu grubun sorunlarını anlamaktan geçer. En temelde bu eser, ergenlerin bu süreci sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için öncelikle anlaşılmaları gerektiği varsayımı üzerine kurulmuştur. Bu anlamda ergenlerin sorunlarının neler olduğu/olabileceği veliler, öğretmenler ve yine ergenlerin bakış açılarından incelenmiş, benzerlikler ve farklılıklar “doğrudan alıntılar” şeklinde verilmiştir.
Okan Bilgin, Mustafa Koç Kendine özgü kural, ilke ve varsayımları ile problem odaklı yaklaşımlardan ayrılan “Çözüm Odaklı Kısa Süreli Psikolojik Danışma”; sahip olduğu yeni bakış açısı ve teknikleriyle özellikle son yirmi yılda az bilinen ve yaygın olmayan bir terapötik yaklaşımdan birçok ülkede kullanılmaya başlanan bir yaklaşıma evrilmiştir. Okullarda, psikolojik danışma merkezlerinde, sosyal hizmetler alanında, hastanelerde danışmanlar tarafından uygulanmaya ve etkileri araştırmacılar tarafından sınanmaya başlanan çözüm odaklı danışma yaklaşımının danışanlar üzerinde birçok farklı alanda olumlu etkiye sahip olduğu görülmektedir. Bu kitaba konu olan çözüm odaklı kısa süreli yaklaşıma dayalı özgüven geliştirme programı, okullarda görev yapan psikolojik danışmanlar tarafından rahatlıkla kullanılabilecek niteliktedir ve programda yer alan etkinlikler, ergenlerle kolaylıkla çalışılabilecek özelliktedir. Kitabın kuramsal ve uygulama açısından orijinal, güncel, işlevsel olduğu ve psikolojik danışma ve özgüven konusu ile ilgili olarak çalışan uzmanlara yardımcı olacağı düşünülmektedir. Alana katkı sunması dileğiyle...
John W. SANTROCK, McGraw-Hill John Santrock’un Ergenlik kitabı, alanındaki en kapsamlı kitaplardan biridir. Ergenlik kitabında Santrock’un bu dönemi oldukça ayrıntılı bir şekilde ele alması, Amerika Birleşik Devletleri’ndeki ergenliğin farklı alanlarındaki önde gelen uzmanlar tarafından kitabın beğenilmesini ve bu konuda temel bir kitap olarak kabul görmesini sağlamıştır.
13 bölümden oluşan kitapta, ergenlikle ilgili kuramsal açıklamaların yanı sıra ergenliğin farklı alanlarında yapılmış araştırmaları da bulabilirsiniz.
Seda Erzi Bu kitap, ilişkileri bozma, yıpratma ya da istediğini elde etme amacıyla, çeşitli taktikleri (dedikodu çıkarma, dışlama vb.) kullanarak uygulanan ilişkisel saldırganlığı incelemektedir. Daha çok ergenlikle birlikte rastlamaya başladığımız “ilişkisel saldırganlık”, örtük yapısı bakımından diğer saldırganlık türlerine kıyasla daha az aşina olunan bir kavram olabilir. Dolayısıyla bu kitapta ilişkisel saldırganlığın nasıl ve neden oluştuğuna ilişkin sorular, yanıtlanmaya çalışılmıştır. Biyolojik açıklamalara, bireysel farklılıklara ve kişilik özelliklerine, ahlak gelişimi ile ilgili unsurlara ve aile, akranlar, arkadaşları içeren sosyalizasyon süreçlerine değinilerek, ergenlik ve yetişkinlik yıllarında ilişkisel saldırganlığın meydana gelişi anlatılmıştır. Bu kitabın, alanda öğrenim görmeye devam eden ya da tez çalışmaları yürüten öğrencilere, akademisyenlere, alanda çalışan rehberlik öğretmenlerine, ergenlerle ve yetişkinlerle çalışan terapistlere kısacası psikolojiye ilgi duyan, ilişkisel saldırganlığı merak eden ve anlamak isteyen herkese yönelik olmasına çalışılmıştır. İlişkisel saldırganlıkla bağlantılı olan diğer saldırganlık türlerine, aynı zamanda zorbalığa yer veren bu kitabın faydalı bir kaynak işlevi görmesi temenni edilmektedir.
Betül Aydın Ergenlik yılları bireyin hayata hazırlandığı, kendini tanımaya ve dönemsel zorluklarla başa çıkmaya çalıştığı zaman dilimidir. Ergenin sosyal ilişkilerini düzenleyebilmesi, sorumluluklarına sahip çıkması, duygu durumu problemleriyle baş etmesi ve kariyeri ile ilgili önemli çabalar göstermesi gerekmektedir.
Bu kitap, ergenlerin bu yönlerini geliştirici yaşam becerileriyle ilgili çalışmalar sunmaktadır. Özgüven, güvenli davranış sergileme, yaratılıcığı ortaya koyma, stresle başa çıkabilme, sorumluluk alabilme ve öfke ile baş etme gibi yönlerde ergenlerle çalışmak isteyenlere kılavuzluk edebilecek yarı yapılandırılmış grup çalışmalarını içermektedir.
Eylem Özten Özsoy, Bedia Kalemzer Karaca “DEHB çocukluktan başlayarak var olsa da klinik bir durum olarak karşımıza çıkıp çıkmayacağı; kişinin bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim özelliklerine, içinde büyüdüğü ev ve okul ortamlarına ve değişik noktalarda yaptığı hayat seçimlerine bağlıdır. Özellikle gençlik ve sonrasında ilk kez farkına varıldığı durumlarda, yıllar içinde kişinin gelişiminin hangi alanlarını ne kadar ve nasıl etkilemiş olduğu DEHB’nin gidiş yönünün belirleyicisidir. Elinizdeki kitabın konuya ilişkin temel birçok bilgiyi anlaşılır biçimde aktarması yanı sıra DEHB’nin doğrudan yetişkin yaşama yansımalarını ve düşünüş tarzından romantik ilişkilere kadar olan alanlardaki etkilerini de ele almış olması en ayırıcı özelliği. Kitabı okuyanlar, DEHB’den ibaret olmayan yaşamlarını değerlendirebilecekleri birçok ipucu bulacaklar”.
Dr. Yankı Yazgan
Hiperaktif Çocuk Okulda kitabının yazarı
Ahmet Oktan, Ahmet Talimciler, Aslı Karamollaoğlu Favaro, Canan Uluyağcı, Gülgün Meşe, Güliz Gülçin Güzelgün, Huriye Kuruoğlu, Lale Kabadayı, Mehmet Oğulcan Turan, Nesrin Kula Demir, Nevin Yıldırım Koyuncu, Zühal Çetin Özkan Erkeklerin yarattıkları ve kendilerini egemen kıldıkları hegemonik ortam, zamanla geri dönerek kendilerini ezmeye başlamıştır. Ezilen erkek ise kendi ezikliğini örtbas etmek için kadını daha çok ezmeye çalışmıştır. Günümüz erkeği, bir yandan yeni yaşam tarzının getirdiği beklentiler, öte yandan yüzyıllardır devam eden “erkek olma” kriterleri arasında sıkışıp kalmış gibidir. Toplumsal vicdanı olan bazı erkekler, yaşanan bu sıkışmışlığın farkında. Pek çok erkek ise değişimin farkında olmayıp kadın-erkek eşitliği konusunun gündeme gelmesinin ve yıllardır sürdürdükleri iktidarın sarsılmasının yegâne sebebinin yine kadınlar olduğunu düşündükleri için sözel ve/veya fiziksel şiddetin dozunu artırmaktadır. Öyle görünüyor ki erkek kimliği üzerine düşünmedikçe şiddet hikâyeleri dinlemeye, okumaya ve yazmaya devam edeceğiz. Şiddeti üreten ve uygulayan zalim rolündeki temel aktör olan erkeklere dayatılan kimliğin ciddi bir şekilde yeniden sorgulanması ve bu bağlamda, değişen şartlara göre yeniden kurgulanması gerekmektedir.
Erkeğin özgürleşmesinin, günümüz şartlarında olması gereken gerçek kimliğini sağlıklı yaşamasının yolu, şu andaki mahpusluğunun farkında olmasından geçiyor. Bu mahpusluk ise geleneksel değerlerin dayattığı erkek kimliği ile modernizmin dayattığı erkek kimliği arasında sıkışıp kalmış olmaktan kaynaklanıyor. Bu durumdan kurtulmanın yolu özgürleşmekten, özgürleşmenin yolu ise kişinin kendisiyle yüzleşmesinden geçiyor.
Tarık Solmuş İşte bilimsel araştırma sonuçlarından özgün denemelere erkek ve “erkeklik"…
Kadınlardan hangi açılardan ve neden farklıyız?
Kimiz, neyiz, kendimizden ve hayattan ne istiyoruz?
Gerçekten aşık olabiliyor ya da ilişki kurabiliyor muyuz? Örneğin hep “durup dururken” mi terk ediliyoruz?
Neden en çok biz aldatırken aldatılmaya da en çok biz öfkeleniyoruz?
Her erkek sanıldığı hatta sanılmak istendiği gibi bir tecavüzcü müdür?
Neden bizden olmayana, bizim gibi düşünmeyene tahammül edemiyoruz?
Tüm duygularımızla, travmalarımızla, kişiliğimizle, kendimizden kaçışmacalarımızla, aslında içimizdeki aynalarla yüzleşmekten korkumuzla biz; erkekler ve erkekliğimiz…
Kendini, benliğini, kişiliğini, kimliğini arayan erkekliğimiz…
Abdulhamit Kurupınar, Ayşegül Akıncı Coşgun, Ayşenur Aydın, Büşra Ergin, Büşra Ergin, Didem Türkoğlu, Egenur Uludağ, Emine Ela Şimşek, Esra Ergin, Gizem Eker, Hurşide Kübra Özkan Kunduracı, Mehmet Başaran, Melek Merve Yılmaz, Nur Banu Yiğit, Özge Metin Aslan, Özge Pınarcık Sakaryalı, Özlem Altındağ Kumaş, Vedat Bayraktar, Yakup Yıldırım Günümüzün globalleşen dünyasında çocukları ve çocukluğu anlamanın ve anlamlandırmanın zor olduğu bir süreç yaşanmaktadır. Uzun yıllar boyunca yapılan araştırmaların süzgecinden damıtılarak gelen bilgilerin bize yönelik en önemli yansıması, çocuğun ve çocukluğun nasıl anlaşılacağı üzerine olmuştur. Bireyin gelişiminin bütün yönleriyle eşsiz bir süreç olduğu ve bu sürecin içerisinde birçok farklı dengenin dikkate alınarak bireye en uygun yaklaşımın nasıl yapılacağı, bu anlama çabasının çıktılarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocuğun bütüncül olarak desteklenmesi, onun varoluş mücadelesinde yolunu aydınlatacak en parlak ışıklardan biri olacaktır. Yaşamın kritik evrelerini içinde barındıran gizemli bir hazine olarak nitelendirilebilecek erken çocukluk yıllarında çocuğun bütüncül olarak desteklenmesi, ona bu hazinenin kapılarını aralayacaktır. Bireyin hayatında bu denli öneme sahip bir dönemi anlamaya ve anlamlandırmaya yardımcı olabilecek bu eser, çocuğun bütün gelişim alanlarında süreç içerisinde nasıl bir serüven izleyebileceğini gözler önüne serecektir. Bu süreçte çocuk desteklenirken onun nasıl değerlendirileceği ve bu esnada dikkat edilmesi gereken hususlar da titizlikle okuyucuya sunulmuştur.
Bu kitabın, çocuğun gelişimine ve desteklenmesine yönelik anlama ve anlamlandırma çabalarına katkı sunması ve daha etkili bir gelişimsel değerlendirmenin nasıl yapılabileceğine rehberlik etmesi en büyük amacımız ve temennimizdir.
Büşra Şahan Aktan, Emine Ahmetoğlu, Ezgi Akşin Yavuz, Fatma Özge Ünsal, Gökçen İlhan Ildız, Hande Arslan Çiftçi, Hilal Çelik, Hilal İlknur Tunçeli, Merve Keser, Münevver Can Yaşar, Özgün Uyanık Aktulun, Şenay Bulut Pedük, Zeliha Yazıcı, Zeynep Kılıç, Zülifye Gül Ercan Erken çocukluk yılları; hızlı büyümenin, gelişmenin olduğu ve her gelişim alanında yaşam boyu sürecek öğrenmelerin gerçekleştiği ilk zamanlardır. Bu nedenle erken çocuklukta gelişimi anlamak, farklı gelişim alanlarında anne karnından itibaren insanın yaşam serüveninin ilk yıllarına yakından bakmayı sağlar. Bu da eğitimcilere, anne babalara ve eğitimci adaylarına çocukların neyi, neden, nasıl yaptıklarını anlamasında; çocuklara nasıl, ne şekilde, hangi yollarla destek olabileceklerine dair fikir geliştirmesinde; çocukları olduğu gibi kabul ederek kendi öğrenme potansiyelini en üst seviyesine çıkarmasında ona yardımcı olmalarının yollarını gösterir. Bu anlayışla bu kitap da erken çocukluk döneminde gelişimi, farklı gelişim alanları özelinde ve her bir gelişim alanının kuramsal alt yapısı ışığında incelemektedir.
Yıllar boyunca gelişimsel ilerlemeyi önemli gelişimsel özelliklere değinerek ifade eden bu kitap, gelişimi etkileyen unsurlara değinerek gelişim alanlarının birbirleri ile olan sıkı ilişkilerini de vurgulamaktadır. Tüm bunların nihayetinde kitap; gelişimin desteklenmesi için neler yapılabileceğine dair gelişim alanlarına özgü, çocukların kendi hızlarıyla öğrenmelerini gözeten ve öğrenme doğalarına müdahale etmeyen bir anlayışla, kendi potansiyellerini gerçekleştirmelerinde yaşam eşlikçisi olabilmenin çeşitli örneklerini paylaşmaktadır.
Jeffrey Trawick Smith Doğumdan sekiz yaşa kadar olan dönemi kapsayan erken çocukluk dönemi, çocuğun en hızlı geliştiği ve öğrendiği dönemdir. Çocuğun hangi yaşta ne tür gelişim özelliklerini gösterdiğini bilmek, gelişime etki eden faktörlerin neler olduğunu öğrenmek ve tüm bunlara göre çocukları doğru tanımak ve değerlendirmek önemlidir.
Erken Çocukluk Döneminde Gelişim: Çok Kültürlü Bir Bakış Açısı adlı bu kitap, doğumdan sekiz yaşa kadar olan çocukların yaş ve gelişim dönemlerini detaylı, anlaşılır ve açık bir şekilde anlatmaktadır. Her bir gelişim alanı (fiziksel, bilişsel, dil, sosyal/duygusal) hem kuramsal hem de örneklerle açıklanmaktadır. Aynı zamanda kitapta, çocukların gelişimlerinde farklılıkların altı çizilmekte; normal gelişim gösteren çocuklarla birlikte atipik davranış özellikleri gösteren çocukların gelişim özelliklerine de yer verilmektedir. Kitap, çok kültürlü bakış açılarını içermekte ve bu bağlamda farklı kültürlerde yapılan çalışmalara, vaka örneklerine ve araştırma sonuçlarına yer vermekte; gelişim alanlarını kültürel özelliklere ve bilimsel bulgulara göre tartışarak açıklamaktadır. Örneğin, dil gelişimi alanında; temel özelliklerle birlikte iki dilli çocukların dil gelişimi özelliklerine de değinilmektedir. Aynı şekilde normal gelişim gösteren çocukların yanı sıra özel gereksinimli çocukların gelişim özelliklerine de detaylı bir şekilde yer verilmektedir.
Kitabın; aileler, eğitimciler ve alan uzmanları tarafından çok okunan bir rehber kitap olması dileğiyle...
Oralie Mcafee, Deborah J. Leong Sınıf ortamlarında eğitim ve öğretim süreçlerinde gerçekleştirilen değerlendirmeler erken çocukluk dönemi öğrenme ve öğretme sürecinin en önemli unsurudur. Çocukların içinde bulundukları dönemdeki kapasiteleri ve gelişim düzeyleri hakkında bilgi sahibi olmak, gerçekleştirilecek deneyimlerde/etkinliklerde, çocukların güçlü yanlarını ortaya çıkarmaya olanak sağlayacak ve sürekli gelişim ve öğrenmelerini destekleyecek imkânlar sunacaktır.
Bu kitabın amacı; geleneksel değerlendirme yaklaşımlarından farklı olarak, sınıf temelli otantik değerlendirmelerin nasıl gerçekleştirileceğini ve bu tür değerlendirme süreçlerinde elde edilen bilgilerin çocukların öğrenmelerini destekleyici ve teşvik edici müfredat planlamalarında nasıl yorumlanıp, kullanılabileceğini sergilemektir. "Erken Çocukluk Döneminde Gelişim ve Öğrenmenin Değerlendirilmesi ve Desteklenmesi" kitabının beşinci basımında hızlı biçimde gelişmekte olan uygun değerlendirme kavramları, beklenen eğitimsel çıktılar, küçük çocukların gelişim ve öğrenme yolları ve erken çocukluk dönemi öğretmenlerinin değerlendirme çalışmalarındaki görev ve sorumlulukları çerçevesinde gözden geçirilmiş ve güncellenmiştir.
Bu kitapta ölçme ve değerlendirme olguları; çoğunlukla standart test, ölçek ve diğer ölçme araçlarının kullanımı ve bir oturumluk tanılama, seçme ve eleme uygulamalarına dayalı çalışmaların ağırlık verildiği geleneksel değerlendirme yaklaşımlarından farklı olarak ele alınmıştır. Kitap boyunca değerlendirme çalışmaları "gelişime yönelik çalışmalar" olarak ele alınmıştır.
Almıla Elif Altan, Aysun Turupcu, Durmuş Aslan, Elif Karslı Çalamak, Emel Çilingir Altıner, Emine Saraç, Esma Eroğlu, Fatma Özge Ünsal, Gamze Bilir Seyhan, İrem Gürgah Oğul, Melek Okur, Meltem Emen Parlatan, Mustafa Kale, Özge Ünlü, Selver Ongan Kuş, Seval Ördek İnceoğlu, Sevcan Yağan, Sibel Yoleri, Yaşare Aktaş Arnas, Yüksel Kantekin Atabay Bu kitap, çocuklarla ve çocuklar için çalışan tüm uzmanlara ulaşmak üzere hazırlanmıştır. Dünyanın farklı yerlerinde milyonlarca çocuk, gelişimlerini ve öğrenmelerini olumsuz etkileyecek risk faktörleriyle karşı karşıya kalmaktadır. Onları bu risk faktörlerinin etkisinden uzaklaştırılarak sahip olacakları koruyucu faktörlerin çoğaltılması, gelişim ve öğrenmelerini en üst düzeye çıkaracaktır. Kitabımızda, risk altındaki çocukların eğitimine kuramsal bir bakış sunulmuş; çocukların gelişimlerini etkileyen faktörlere, psikolojik sağlamlıklarına ve erken dönemde alınabilecek önlemlere yer verilmiştir. Her bir risk grubuna yönelik olarak çocukların yaşam koşulları, onların eğitiminde yapılabilecek iyileştirmeler ve daha önce yapılan müdahaleler detaylarıyla açıklanmıştır.
Margaret Kernan, Elly Sınger, Routledge Erken Çocukluk Eğitim ve Bakımında Akran İlişkileri, küçük çocukların ilişkileri konusunda yeni perspektifler ve araştırmaları bir araya getirmektedir. Kitap, çocuk hakları
ve onların esenliklerini; giderek artan sosyal hareketlilik ve göç, değişen aile yapıları ve iş hayatı ile küçük çocuklara yönelik eğitim ve bakım hizmetlerindeki yaygınlaşma
zemininde incelemektedir.
Farklı kültür, coğrafya ve disiplinden gelen yazarların katılımıyla hazırlanmış olan bu koleksiyon, eğitimcilerin, çocukların akran ilişkilerini nasıl desteklediklerini ve bunları nasıl sosyal ve bilişsel gelişim için bir temel olarak kullandıklarını göstermektedir. Tartışılan konular arasında:
• çatışma ve uzlaşma
• arkadaşlık ve oyun
• grup fenomeni
• bağımsızlık ve bağımlılık
• kimlik ve aidiyet
• akran ilişkileri ve engelli çocuklar
• yetişkinleri küçük çocukların ilişkilerine hazırlamak
yer almaktadır.
Bu kitap erken çocukluk bakım ve eğitimi ile ilgilenen, özellikle de bu konuları küresel ölçekte değerlendiren, akademisyenler, araştırmacılar ve öğrenciler için oldukça
yararlı olacaktır.
Margaret Krennan Hollanda'da Uluslararası Çocuk Gelişimi Girişimleri (ICDİ)'nin üst düzey program yöneticisidir.
Elly Singer Hollanda'da Utrecht Üniversitesi Gelişim Psikolojisi Bölümü'nde ve Amsterdam Üniversitesi Eğitim Fakültesinde doçent doktor olarak çalışmaktadır.
Beverly Otto Dil gelişiminin diğer gelişim alanları ile bütünleşen yönleri, özellikle erken çocukluk döneminde bu alanın kapsamlı olarak ele alınmasını gerektirmektedir. Bu bağlamda, yaşamın farklı dönemlerinde dil gelişimine özgü özelliklerin yanı sıra destekleyici yaklaşım ve uygulamaların çok boyutlu olarak ele alındığı bu kitapta; dil gelişimi, bebeklik döneminden erken okuryazarlık ve ilkokul yıllarına uzanan geniş bir zaman diliminde ve gelişimsel farklılıkları ve kültürel çeşitlilikleri içine alan kapsayıcı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ayrıca kitapta yer alan pek çok konunun Türkçenin yapısı bağlamında daha ayrıntılı bir şekilde ele alınabilmesi ve daha genişletilmiş bilgiye gereksinim duyan okuyucunun bu gereksiniminin karşılanması amacıyla, hemen her bölümde, konuyla ilgili okuma önerileri ve/veya açıklamalar ve örnekler dipnotlar şeklinde sunulmuştur. Kitabın ilk üç bölümü, dilin temel özelliklerine ve kuramsal temellerine odaklanmakla birlikte ilerleyen bölümlerde her bir gelişim dönemine özgü dil gelişimini destekleyici yaklaşımlar ve yöntemler ele alınmaktadır.
Hem kuramsal hem uygulamaya dönük bu yönüyle kitabın; alanda çalışan birçok uzmana gerek eğitsel gerek klinik ortamlarda katkı sağlamasını, çocuklara ve ailelerine destekleyici bir kaynak olmasını ümit ediyoruz.
Richard G. Erskine Bu kitapta, klinisyenler için çok değerli bilgiler bulunmaktadır. “Erken Dönem Duygu Karmaşası” açıklanırken yalnız “Borderline'ın” değil bütün bozuklukların, örüntülerin, kişilik stillerinin nasıl oluştuğuna ilişkin aydınlatıcı bilgiler okuyucuya sunulmaktadır.
“Erken Dönem Duygu Karmaşası” yüzünden duygularını düzenleyemeyen pek çok insan var. İnsanlar, çocukken vermiş oldukları kararların etkisi ile gösterdikleri tepkilerin farkında bile değiller. Çocukken verdikleri bugün işlevsiz olan kararlarla yaşamlarını ve ilişkilerini yönetmeye çalışıyorlar. Çocuklukta yaşanan karmaşa, bugünkü yaşamlarında da pek çok soruna neden oluyor.
Klinisyenler, bu kitaptaki “İntegratif Terapi” yaklaşımı ile “Erken Dönem Duygu Karmaşası” ile mücadele eden danışanlara derinlemesine nasıl psikoterapi yapıldığına; danışanların hayatlarında takıntı hâline gelmiş olan çocukluk çatışmalarını, ihmalleri ve travmaları çözmelerine nasıl yardımcı olunduğuna ilişkin vaka örneklerini bulabilirler.
Sizler (bir terapist ya da klinisyen olarak) hangi ekolü uygularsanız uygulayın, bu kitaptan çok yararlanacaksınız.
Hande Çelikay Söyler Esrar, dünyada en yaygın kötüye kullanılan yasa dışı maddedir. Kullanımı, çeşitli nörobilişsel bozukluklara yol açar; belli bir kelimenin veya belli bir hikâyenin belleğe geri çağrılarak aktarılmasını olumsuz yönde etkiler. Sorun, öğrenilerek kısa süre için bellekte tutulan bilgilerin geri çağrılması yani kısa süreli bellek ile ilişkilidir. Esrar ve türevlerini kullananlarda elli dakikadan daha fazla dikkat gerektiren görevlerin yerine getirilmesi esnasında uyanıklık ve dikkatin sürdürülmesinde sorunlar meydana gelir. Dozuna, kullanılış yoluna ve kullanan kişinin duyarlılığına göre özellikle dikkat gerektiren görevlerin yerine getirilmesi ile ilişkili performansı olumsuz yönde etkiler.
Sentetik kannabinoid (Jamaika, Bonzai) ilk olarak 1990'larda tıbbi amaçlı olarak laboratuvar ortamında üretilmiştir. Fakat sentetik kannabinoidler (SK) zaman içinde psikoaktif etkileri nedeniyle “yasal uyuşturucular” adı altında kullanılmaya başlanmış ve yaygınlaşmıştır. SK, kullananlarda farklı etkiler oluşturabilir. Bazı kişilerde aşırı sedasyon (uyuşukluk ve uyku hâli), kendinden geçme, hissizleşme ve zaman-mekân algısının bozulması gibi etkiler oluştururken bazı kişilerde şizofreniyi taklit eden aşırı hezeyanlar, ajitasyon, kendine ve çevresine zarar verme ve gerçeğe yakın hayaller görme gibi belirtiler ortaya çıkarabilir. Öte yandan SK kullanımı sonrası ani beyin kanamaları, kalp krizleri ve bunlara bağlı ölümler de görülmektedir.
Bu kitapta, esrar ve sentetik kannabinoidler ile ilgili temel bilgilerin yanı sıra bilişsel işlevlerde sebep oldukları kayıplar üzerinde durulmuştur.
Darlene Lancer Eş bağımlılık örüntülerini kırmaya yönelik güvenilir bir rehber
Eş bağımlılık döngüsü içinde takılıp kaldınız mı? Yalnız değilsiniz. Bu güvenilir ve hassas rehber içerisinde eş bağımlılığın belirtilerinin, nedenlerinin ve ilişki dinamiklerinin yanı sıra kesin bir şekilde iyileşmeyi sağlama yollarını keşfedeceksiniz. Eş bağımlılık örüntülerini kırmak ve hayatınızı geri kazanmak için şu andan daha uygun bir zaman olamaz.
• Eş bağımlılık ve iyileşme sürecinin temellerini keşfedin. Eş bağımlılığın ne olduğunu, eş bağımlılığın ve iyileşmenin aşamalarını, döngüyü kırmaya ve iyileşmeye başlamaya yönelik dört temel adımı öğrenin.
• Büyük bir atılım gerçekleştirin. Sizi nelerin eş bağımlı hâle getirdiğini keşfedin, yaralarınızı iyileştirin, kendinize özgü bir öz saygı ve sevgi geliştirmek için uğraşın.
• Diğer insanlarla olan ilişkilerinizi iyileştirin. Akışına bırakmayı, sınır çekmeyi, gerçekliği kabul etmeyi, etkili bir şekilde iletişim kurmayı, çatışmalarla başa çıkmayı ve geriye dönüş durumları ile mücadele etmeyi öğrenin.
• İyileşmenizi destekleyecek stratejileri keşfedin. Her şeye rağmen yolunuza devam etmeyi ve iyileşmeyi sürdürmeyi, mutluluğunuzun peşinden gitmeyi, ihtiyacınız olduğunda yardım almayı ve 12 Adım programı çerçevesinde başarılı bir şekilde ilerlemeyi öğrenin.
• Kendinizi sevmeyi öğrenin. Kendinizi sevmenin yollarını keşfedin, hedefinizden şaşmamak için pratik günlük hatırlatıcılardan faydalanın ve önceliği kendinize verin.
Kitabı açın ve
• Eş bağımlılık yelpazesinde nerede olduğunuzu
• Eş bağımlılığın ve iyileşme sürecinin aşamalarını
• Eş bağımlılığın ilişkilerinizi nasıl etkilediğini
• Kendinizin ya da başkalarının davranış veya bağımlılıklarını inkâr etme türlerini
• Yardım ve destek bulabileceğiniz yerleri
• Kendinize dair nasıl farkındalık geliştireceğinizi ve gerçek benliğinizi nasıl keşfedeceğinizi
• Kendinizi ifade etmeye ve sınır koymaya ilişkin önerileri öğrenin.
Ahmet Dinç, Bayram Özer, Bünyamin Han, Cihat Yaşaroğlu, Eyüp Bozkurt, Faysal Özdaş, Hakkı Kalaycı, Hüseyin Fazlı Ergül, Mustafa Özmen, Mustafa Tekke, Rıza Korkmazgöz, Volkan Duran İnsanın değer sahibi olması ya da değer üretmesi, insanı insan yapan en büyük özelliklerinden biridir. İnsan, değerleri ile “insan” olur, insani özellikler sergiler. Bir insan olarak hayatı nasıl yaşayacağımızı, birden fazla seçenek karşısında nasıl tercihte bulunacağımızı veya neleri tercih edeceğimizi belirleyen temel unsurlardan biri olan değerler, hayatımızın her anında, her aşamasında devreye girmektedir. Hayata gözlerimizi açtığımız, ilk sosyalleşme ve eğitim ortamı olan aileden başlayarak okulda, günlük hayatta ve hatta medyada olmak üzere değerlerin etkisini görür veya hissederiz.
Bu kitap, hem Batı hem de Doğu kültüründe karşılığı olan, insana ait ve insani olan on iki değeri ele almaktadır. Ele alınan her bir değerin önemi, bireysel ve toplumsal işlevlerine değinilmiş ve değerin nasıl kazandırılacağına ilişkin genel bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Kitabın; değerler ile ilgili çalışmalar yapan araştırmacılara; nesilleri değerlere bağlı bir biçimde yetiştirmek isteyen ailelere, eğitimcilere; lisans ve lisansüstü öğrencilere; değerler alanına ilgi duyan tüm okurlara faydalı olacağı ve literatüre katkı sağlayacağı umut edilmekte ve beklenmektedir.
Gray D. Borich Gerek mevcut öğretmenler gerekse yeni yetişen öğretmen adaylarının, gündelik yaşamda, eğitim sistemlerinde ve teknolojik anlamda ortaya çıkan değişim ve dönüşümlere hazırlanması, yeni beceri ve yetilerle geleceğin öğretmeni olma konusunda kendilerini yenilenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum, öğretim temel becerilerinin yanında çağcıl gelişmelere uyum sağlamaya dönük yeni beceri alanlarını tanıma ve edinmeyi de gerektirmektedir.
Elimizde çevirisi bulunun “Etkili Öğretim Yöntemleri” kitabı, bu temel ilke çerçevesinde hazırlanmış, araştırma temelli bir öğretim kitabıdır. Yazar, öğretim sürecinin düzenlenmesinde uygulanacak stratejilerden, sınıfta öğrenmelerinin yönetimine; öğrencilerle kurulacak iletişime ilişkin stratejilerden, değerlendirme sürecinde kullanılacak yöntem ve stratejilere kadar öğrenme sürecinin önemli konu alanlarını uygulama temelli olarak açıklamaya çalışmıştır. Kitabın bu anlamda en önemli üstünlüğü teori ve uygulamayı bütünleştirirken, çağcıl gelişmeleri sürece yansıtmaya çalışmasıdır. Bu nedenle kitabın öğretmen adaylarının, gelecekte icra edecekleri mesleğe hazırlanmaları konusunda önemli beceriler kazanmalarında destek sağlama potansiyelinin yanında, hâlen mesleğini icra eden öğretmenlerin de kendilerini yenileme ve geliştirme için başvuracağı temel bir eser olacağı inancındayız.
İ. Volkan Gülüm, Gonca Soygüt Pekak Günümüzde sayısı giderek artan ve belli bir kuramsal alt yapıya dayanan veya birbirinden türetilen bir çok psikoterapi yaklaşımı doğmaktadır. Ancak hangi psikoterapi yaklaşımının diğerinden üstün olduğu henüz çözülememiştir. Yine de bazı terapistlerin diğer uygulamacılara göre daha etkili olduğu araştırmalarla gözler önüne serilmektedir. Psikoterapi yaklaşımlarını ana iki başlığa ayırdığımızda teknik yönelim ve ilişkisel yönelim olarak konumlandırabiliriz. Kitabın içerik yapısında ilişkisel bir psikoterapi yaklaşımı sunulmakta ve bu yönelimin arka planı tarihsel araştırmalarla desteklenmektedir. İki ana yapıya sahip olan bu kitabın ilk bölümünde terapötik ittifak ile ilgili nitel araştırmaların bilgileri sunulmaktadır. İkinci bölümde ise ilk bölümde bahsi geçen zengin çalışmaların bilgileri doğrultusunda uygulama örnekleri incelenmektedir. Ülkemizdeki psikoterapistlerin ilişkisel yönelim ve yaklaşımlarının incelendiği, terapi seansları arasındaki süreçlerin gözden geçirildiği, görüşmeler içerisindeki tıkanma anlarında kullandıkları tekniklerin incelendiği bir dizi psikoterapi araştırması yürütülerek hazırlanan bu kitap içeriği Türkiye’nin ilklerinden olma özelliğini taşımaktadır.
Penny Henderson, Jim Hollovvay, Anthea Miller Bir süpervizör olarak gelişim, öğrenme ve uygulama sürecini en iyi şekilde nasıl desteklersiniz?
Bu kitap, etkili uygulamalar için gerekli olan kuramsal, uygulamalı ve psikolojik temelle süpervizyon sürecine başlayan yardım mesleklerinde çalışanların tümünü donanımlı hâle getirmek üzere tasarlanmıştır. Kitap, süpervizyon alan bireyler ile güvene ve saygıya dayalı ilişkiyi nasıl kuracağınızdan, etkili geri bildirim vermeye ve süpervizyon oturumunu şekillendirmeye kadar bilmeniz gereken her şeyi kapsadığı için, duygusal anlamda zorlayıcı işlere girişenleri desteklemeniz ve cesaretlendirmeniz konusunda size yardım edecektir. Süpervizyon vermenin güçlükleri ve eğitim alanların değerlendirilmesinin yanı sıra yansıtıcı uygulama ve süpervizyonda etiğe de özellikle dikkat çekilmiştir. Yaratıcı yöntemler kullanmaya ve bilinç dışı süreçlerle çalışmaya yönelik yararlı öneriler ile öğrenme ve gelişimi desteklemek için kısa alıştırmalara kitap boyunca yer verilmiştir.
Özlü ve jargon kullanılmayan süpervizyonla ilgili giriş düzeyindeki bu kitap, süpervizyon eğitimi derslerindeki öğrencilerin yanı sıra sosyal ve sağlık bakımında, erken çocukluk dönemine yönelik hizmetlerde, psikolojide, koçluk ve her türlü terapideki yeni süpervizörler için idealdir.
“Bu kitap deneyimsiz danışmanlardan, daha deneyimli danışmanlara kadar her bir süpervizör için paha biçilemez ve temel bir araç olup süpervizyonun özünü oluşturan farklı bağlamlar ve roller ile cesaretlendirici yansıtmalara değinmiştir. İlginç bir şekilde yazılan bu kitap okuyucuyla konuşuyor ve vaka örnekleri ile bu kitabı canlı tutuyor. Bu kitap, kesinlikle sahip olunması gereken bir süpervizyon kitabı olarak yerini alacaktır.”
-Flávia Ribeiro, Birleşik Krallık Pen Green Merkezi, Corby, Northamptonshire'nde Öğretmen/Aile Çalışmacısı
“Bu kitabı çok sevdim. Hem yeni hem de deneyimli süpervizörler için çok iyi yapılandırılmış, kolaylıkla ulaşılabilir ve başlığından da anlaşıldığı gibi kullanışlı bir kitap. Özellikle, okuyucunun okuduklarını kendi deneyimlerine uygulamalarını teşvik eden ve onları mücadeleye davet eden düşünme noktalarını çok değerli buldum.”
-Robin Shohet, Supervison in the Helping Professons'nın ortak yazarı ve Passionate Supervision ile Supervision as Transformation'nın editörü
Edward. S. Kubany, Mari A. Mccaig, Janet R. Laconsay Şiddet içeren bir ilişkiyi sonlandırmanıza rağmen hâlâ bunun etkileri ile başa çıkmaya çalışıyorsanız bu kitapta sunduğumuz Travmadan İyileşme Teknikleri Programı iç huzurunuzu yeniden elde etmenizi sağlayabilir. Bilişsel Travma Terapisi olarak isimlendirilen ve klinik olarak etkisi kanıtlanmış olan alıştırmalar size suçluluk, öfke, depresyon, endişe ve stres konularında yardımcı olacaktır. Zihninizde dolaşmakta olan olumsuz düşünceleri ortadan kaldırarak onların yerine olumlu ve yapıcı ifadeler koymayı öğreneceksiniz. Programın devamında yaşamınız boyunca kaçmak zorunda olduğunuzu düşündüğünüz korkularla yüzleşmeniz için şiddet anımsatıcılarına kontrollü bir şekilde maruz bırakılma konusunda rehberlik alacaksınız. Program, kendinizin en güçlü savunucusu olmanıza yönelik tekniklerle başlamakta ve aynı tekniklerle sonlanmaktadır. Programın sonunda, hak ettiğiniz güvenli ve tatmin edici hayatı inşa etmeniz için tüm güce sahip olan bilgili, kendine güvenen bir kişi olacaksınız.
• Kitaptaki çalışmaları tamamlayarak:
• Travmanın hayatınızdaki etkisini fark edebilirsiniz.
• Öfke, stres, utanç ve suçluluktan kurtulabilirsiniz.
• Şiddet içeren ilişkileri kurmanıza neden olan çekirdek inançlarınızı değiştirebilirsiniz.
• Korkularınızla yüzleşip üstesinden gelebilirsiniz.
• Çaresizlik duygusunu ortadan kaldırabilirsiniz.
• Potansiyel şiddet uygulayıcıları tanıyabilir ve bu kişilerle gelecekte bir ilişki kurmayı engelleyebilirsiniz.
Ev içi şiddetten kurtulmuş birçok kadın, fiziksel ve duygusal güvenliklerini elde ettikten çok sonra dahi Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) belirtilerini tecrübe etmektedir. Çalan bir telefon ya da kalabalık bir sokak, şiddet uygulayanla karşılaşma riskini taşımaktadır. Önem verdikleri kişiler, onlara çok uzak görünür ve önceden keyif aldıkları şeyler artık ne zevk ne de rahatlama sağlar. Uzun ve uykusuz geceler geçirirler.
Adem SOLAK, Enver SARI, Mahir ÖZKAN, Veysel SÖNMEZ
Kurtman Ersanlı, Melek Kalkan İnsan yaşamının önemli dönüm noktalarından olan evlilik, mutsuzluklarla sonlanmak için değil, birlikte varolmak için kurulmuyor mu? Amaçlanan sağlıklı varoluş ve mutluluğa ulaşmaya engel olan ne? Beklentilerimiz mi gerçekçi değil, yoksa amaca ulaşmak için izlenen yol ve yöntemlerde mi bir yanlışlık var? Ya da evlilik adı verilen birlikte varoluşa hazırlıkta mı?
Evliliklerin son yıllarda boşanmalarla sonuçlanması, bireylerin hem evlilik öncesinde hem de evlilik süresince desteklenmeye ihtiyacı olduğunu göstermektedir. Bireylerin gelecekteki olası sorunlar için hazırlanması ve bu sorunlar anlamlı duruma gelmeden çözme becerilerinin öğrenilmesi, olumsuz sonuçlar yaşanmadan ilişkinin sürmesi ve geliştirilmesi için önemlidir. Bu kitap sorunların kaynakları ile başa çıkmada ve ailenin uyum düzeyini yükseltmede verilebilecek destek ve yardımla ilgili bilgi ve uygulanabilir bir eğitim programı sunulmaktadır. Kuramsal ve uygulamalı olarak evlilik ilişkilerini geliştirmeye yönelik hazırlanan bu kitabın, mutlu evlilikler oluşturulmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Hatice Yalçın Aile kurma kararınızı ve aile ortamınızı bu kitap ile zevkli ve unutulmaz hâle getiriyoruz.
Aile kurarken, eş seçerken nelere dikkat etmelisiniz? Eş adayı, dört dörtlük olmalı mı? Aile kurarken bağlanma duygusu önemli mi? Aile kuracağınız kişide hangi özellikler olmalı? İdeal kadın ve erkek modeli, nişanlılık ve düğün dönemi, evliliğin düşmanları, aile içinde yapılması ve yapılmaması gereken davranışlar, ailede mutluluğun sırları, üçlü ilişkiler, "öteki kadın" ya da "öteki erkek", boşanmanın çocuklar üzerindeki etkisi, üvey anne-baba ve çocuk gibi konulara farklı bakış açısı kazanacaksınız.
Bu kitap ile daha aile kurarken yaşamınızda bilinçli kararlar almanızın kolaylaştığını görecek; mutluluğu keşfedecek, kendiniz ve aileniz için olumlu bir ortam oluşturarak zorluklarla başa çıkmayı öğreneceksiniz.
Elinizdeki bu rehber, unutulabilen yüzlerce detayı size hatırlatacak ve evliliğe, aileye dair her şeyin, hayalinizdeki gibi eksiksiz olmasını sağlayacak.
Bilinçli şekilde aile kurmaya ve mutlu bir evlilik sürdürmeye hazır mısınız?
Sağlam aile kurmanın sırları bu kitapta var.

Gökay Keldal, İbrahim Yıldırım, Özlem Haskan Avcı, Pınar Çağ, Seval Kızıldağ Şahin Evlilik öncesi psikolojik danışma, birinci basamak koruyucu-önleyici bir hizmet olarak değerlendirilmektedir. Evlilik öncesi, çiftler, kendi aralarında sorunlar yaşamadan önce yardım almak, birbirlerini yeterince tanımak ve evlilikleriyle ilgili isabetli kararlar vermek amacıyla bir psikolojik danışmana giderler. Bu nedenle, evlenmeden önce çiftlere ilişkilerini geliştirme ve güçlendirmeleri amacıyla psikolojik danışma hizmeti sunulur.
Evlilik Öncesi ve Psikolojik Danışma: Güncel Konular isimli kitap, çeşitli ihtiyaçları karşılamak amacıyla yazılmıştır. İlk olarak, bu kitap üniversitelerde ilgili derslerde kullanılmak üzere tasarlanmıştır. Evlilik öncesi psikolojik danışma alanına olan ilgi giderek artmaktadır, ve bu kitap bu derslerin müfredatında ders kitabı olarak kullanılabilir. İkinci olarak, ülkemizde bu konudaki birikmiş bilgiye vurgu yapma ve güçlendirme ihtiyacı bulunmaktadır. Üçüncü olarak ise evlilik öncesi psikolojik danışma konularının tümünü bir kitapta toplamak zordur. Bu nedenle gerek öğrenciler, gerek akademisyenler ve gerekse alan çalışanları bu kitapta farklı konularda buluşabilir ve bu kitaptan yararlanabilirler.
Evlilik Öncesi Psikolojik Danışma ve Güncel Konular isimli bu kitapta, beş yazar tarafından yazılmış on bölüm bulunmaktadır. Kitabın yazarları, özellikle kendi bölümlerinde özel akademik çalışmalara sahip kişilerdir. Yazarlar, evlilik öncesi psikolojik danışma konusunda teorik olarak donanımlı ve evlilik öncesi çiftlerle uygulama düzeyinde çalışmış ve çalışmalarını sürdürmekte olan kimselerdir.
Kitabın; yukarıdaki ihtiyaçların karşılanmasına böylece daha sağlıklı, istikrarlı evliliklerin kurulmasına, eğitim sistemimizin gelişmesine, evlilik öncesi psikolojik danışma alanının ülkemizde de gelişmesine katkı sağlayacağı değerlendirilmektedir.
Bülent Şen Bugün, toplumumuzda gerçekçi olmayan beklentilerle başlayan birçok evlilik bulunmaktadır. Toplumsal yaşamdaki değişikliklerle birlikte aile içi roller ve sorumluluklarda da değişiklikler olmaktadır. Bu nedenle günümüzde birçok aile, evlilik öncesi dönemden başlayarak danışmanlık hizmetlerine ihtiyaç duymaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki yükselişi önlenemeyen boşanma oranlarının azaltılması konusunda bugün en çok umut bağlanılan uygulamalardan birisi “Evlilik Öncesi Çift Eğitimi”dir. Küreselleşme, baş döndürücü teknolojik gelişmeler ve hızlı kentleşmenin olumsuzluklarından ülkemiz de payını almış ve güçlü aile yapısı sayesinde düşük olan boşanma oranları da hızla artmaya başlamıştır. Gelişmiş ülkelerde bu konuda çalan alarm zillerine kulaklarımızı tıkamayarak gerekli tedbirleri bugünden ve doğru uygulamalarla alınmasına katkıda bulunmak bilim insanının en önemli görevidir.
Hem bir akademisyen hem de uygulayıcı olan Yazarın bu kitabı; son zamanlarda gündemde olan ve birçok uzmanın ilgi alanına giren Aile Danışmanlığının, özellikle önleyici ve koruyucu çalışmalarında ihtiyaç duyulan önemli bir boşluğu; hem yurt dışı hem de yurt içi literatürü inceleyerek ve kendi uygulamalarını da ekleyerek; 600'den fazla kaynak gösterip, Aile Danışmanlığı ve meslek elemanı sertifikası alabilecek sosyal hizmet, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, çocuk gelişimi, okul öncesi öğretmenliği, aile ve tüketici bilimleri, sosyoloji, tıp gibi alanlarda; gerek eğitim alan üniversite öğrencilerine, aile danışmanlığı eğitimi alan mezunlarına, gerekse bu alanda araştırma ve uygulama yapacak akademisyen ve uygulayıcılara rehber olacaktır.
Yazarın eğitimine katılan nişanlı çiftlerin aşağıdaki sözleri eğitimin faydası hakkında fikir vermektedir.
“Evlilik Öncesi Çift Eğitimi aileler için gerçekten önemli bir konu. Bu eğitimi aldığım için kendimi çok şanslı buluyorum. Nişanlıma ve çocuğuma nasıl davranmam gerektiğini evlendikten sonra da nişanlımla daha çok mutlu olacağımı anladım ve öğrendim. Nişanlıma daha önce söyleyemediğim şeyleri söylemeye başladım ve iletişimimizi güçlendirdim. Korkularım, tereddütlerim kalktı ortadan. Türkiye'nin her yerinde uygulanması gerektiğini düşünüyorum. Teşekkürler.”
G. Ö. (kadın katılımcı)
“Modern dünyada yaşadığımız, gelişme ve değişme sürecinde bize rota oldu. Artık yürütmeye çalıştığımız bu geminin nerede su alacağını, nerede fırtınalarla karşılaşacağımızı daha iyi biliyoruz.”
C. Y. (erkek katılımcı)