Organizasyon \ 2-4
Selahattin Kanten “İş sağlığı ve güvenliği” ya da alan yazındaki önceki yaygın kullanımı ile “iş güvenliği ve işgören sağlığı” disiplini, işgücünün çalışma ortamındaki risklerden/tehlikelerden korunmasına ilişkin politika ve uygulamalardan oluşmaktadır. Klasik bir yaklaşımla ifade etmek gerekirse, işgücünün çalışma ortamında fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak; bununla beraber, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşumunu önlemek, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) disiplininin temel amacını oluşturmaktadır. Çağdaş İSG yaklaşımı, ulusal ve örgütsel düzeyde yürütülecek politika ve uygulamalardan ibaret bir sisteme odaklanmaktadır. Böylesine bir sistemin temel amacı, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlayan koşul, risk ve tehlikelerin önleyici ve proaktif bir yaklaşımla belirlenmesiyle beraber, işgücünün etkili bir şekilde korunmasına yönelik ulusal ve örgütsel mekanizmaların bir sistem çerçevesinde işleyişinin sağlanmasıdır. Kitabımız bu temel amaç çerçevesinde ulusal ve örgütsel İSG sisteminin işleyişine ve çağdaş İSG uygulamalarına odaklanmaktadır. Üniversitelerimizin ön lisans, lisans ve lisansüstü programları için temel ders kaynağı olarak hazırlanan kitabımızın, uygulamacılara da yararlı olması amaçlanmıştır.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi: Ulusal ve Örgütsel Bağlam
• İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Süreci: Türkiye Örneği
• Çalışma Koşulları ve Tehlikeler
• Psikososyal Riskler ve Tehlikeler
• İş Stresi ve Tükenmişlik
• İş Kazaları
• Meslek Hastalıkları
• İş Kazalarını ve Meslek Hastalıklarını Önleme Yaklaşımları
• Güvenli Davranışlar
• İş Güvenliği Kültürü
• Ergonomi
• İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi
• İş Sağlığı ve Güvenliğinde Risk Yönetimi
Güler Tozkoparan 21. yüzyılın iş dünyası, önceki yüzyıllara göre çok daha rekabetçi, daha hızlı, daha dinamik ve teknoloji ile daha iç içedir. Yaşanan hızlı ve keskin gelişmeler, işletmeleri ve çalışanlarını da etkilemekte, önceleri daha çok bireysel stresten söz edilirken günümüzde yoğun şekilde hem bireysel hem de örgütsel stresten söz edilmektedir. İş yaşamındaki stresi anlatan örgütsel stres kavramı, özellikle de hastalıklar, devamsızlıklar, verimsizlik, düşük performans, iş doyumsuzluğu, tükenmişlik ve iş gücü devrinin yol açtığı maliyetler nedeniyle sadece işletmeleri değil, çalışanları ve çalışanların ailelerini de etkileyen, bireysel, örgütsel ve toplumsal düzeyde önemli sonuçlar doğuran bir olgu hâline gelmiştir.
Stresin, iyi yönetildiğinde harekete geçirici ve motive edici etkisi nedeniyle davranış ve sonuçlara olumlu yansımaları söz konusu olurken iyi yönetilemediğinde ise tam tersi bir etkisi ortaya çıkmaktadır. Bu kritik dengede, bireylerin stresi tolere etme düzeyleri önemli olduğu kadar işletmelerin stresle mücadele konusunda aldığı önlemlerin de büyük rolü vardır. Ancak uygulamada, ne yazık ki yöneticilerin çoğu, stres kaynaklarını ya görmezden gelmekte ya bu stres kaynaklarının hiç farkına varamamakta ya da çok geç farkına varmakta, farkına vardığında ise önlem alma konusunda geç kalmaktadırlar. Stresle mücadele konusunda geç kalınmasının maliyetinin ise çok yüksek olduğu, yapılan araştırmalarla da kanıtlanmış durumdadır. Bu nedenle öncelikle stres kaynaklarının tanınması, konuyla ilgili önlem alınmasında anahtar rol oynamaktadır. Böylece, “sivrisineklerle uğraşmak yerine bataklığı kurutmak” metaforunda olduğu gibi görünen sebeplere değil, kaynağa yönelik önlemler alınarak yaşanan sıkıntıların giderilmesi daha akılcı ve kalıcı olacaktır. Bu doğrultuda çalışmada, öncelikle stres olgusu açıklandıktan sonra, stres kaynaklarının neler olduğu, sonuçları ve stresin azaltılması konusunda yardımcı olacak yöntem ve teknikler detaylı şekilde anlatılmıştır.
Ünsal Sığrı • Gerçek lider, mutlaka büyük işler başaran değil insanların büyük işler başarmasını sağlayan kişidir.
• Küçük insanlar, kişileri; normal insanlar, olayları; büyük insanlar, fikirleri.
• İstediğinizi elde edemediğiniz anda, elde ettiğiniz şey tecrübedir.
• Cevapların hepsini öğrendiğiniz zaman, sorular değişmiş olur.
• Kaynaklarınızı genişletemiyorsanız ufuklarınızı genişletin.
• İyi bir konuşma, gerektiği kadar ve kısa olmalıdır.
• Değişim, bir slogandan, bir cümleden ya da bir kitaptan dolayı gerçekleşmez, eylem ile gerçekleşir.
• Gözlerinizi hedefinizden ayırırsanız engelleri görmeye başlarsınız.
• Başarılı insanlar, problemleri kabullenir, onlara çözüm bulurlar. Başarısızlar, çözümleri kabullenir, problem bulurlar.
• Birisine güvenmiyorsanız onunla çalışmayın, çalışıyorsanız güvenin.
• Kendilerine ait hiçbir hayali olmayanlar, sizinkileri de göremezler.
• Ne zaman karşıma çok zor gözüken bir problem çıksa aklıma hep, kolay olmadan önce her şeyin ne kadar zor gözüktüğünü getiririm.
• Bir insanın sahip olabileceği en büyük hazine, tutkuyla yaptığı bir iş için para ödeniyor olmasıdır.
Hale Eda Akduru Kıskançlık, uzun vadede hem bireylere hem de örgütlere zarar verebilen, örgütsel işleyişi sekteye uğratan, çoğu zaman verimsizlik, motivasyon düşüklüğü, huzursuzluk ve çatışmalara neden olabilen bir kavramdır. İnsanlık tarihi boyunca varlığını sürdüren bu güçlü duygunun doğru yönetilmesi için kişilerin kıskançlık davranışlarının arkasında yatan temel nedenlerin anlaşılması gerekmektedir.
Bu kitapta, negatif örgütsel davranışların bir türü olarak kıskançlık kavramı, kuramsal temelleri, bireylerde kıskançlık duygusunun oluşumuna neden olan faktörler, bir kıskançlık türü olarak iş yeri kıskançlığı ve başa çıkma yöntemleri anlatılmıştır.
Ayrıca bilgi üretmekle sorumlu olan akademik örgütlerde iş yeri kıskançlığı metaforunun varlığına, sebeplerine, hangi şekillerde göründüğüne, yarattığı neticelere, bireysel ve örgütsel anlamda akademik kıskançlığı önlemeye yönelik önerilere yönelik yapılan bir araştırmanın sonuçları da paylaşılmıştır.
Abdullah Yılmaz, Alptekin Develi, Cihat Erbil, Ebru Ertürk, Ebru Gökalp, Engin Deniz Eriş, Hande Ulukapı Yılmaz, Meral Çalış Duman, Müge Klein, N. Öykü İyigün, Selma Kılıç Kırılmaz, Serdar Çakan, Tuğba Karaboğa, Zehranur Sanioğlu Tanış Bu eser, işletmelerin tüm yapı ve süreçlerini gözden geçirmelerini sağlayan dijitalleşme ve dijital dönüşüm sürecini farklı boyutlarıyla ele alma amacıyla ortaya çıkmıştır. Ülkemizin birbirinden güzide on iki farklı üniversitesinden, alanlarında ve özellikle dijitalleşme ile dijital dönüşüm konularında yetkin on dört bilim insanının imzasını attığı eserde; dijitalleşme ve dijital dönüşümün temelleri, e-iş ve akıllı işletmeler, dijital dönüşüm ve yönetimi, dijital dönüşümün işletme yapı ve süreçlerine yansımaları arasında yer alan DAO'lar, dijital liderlik, dijital girişimcilik ve dijital sermaye kavramları ile değişen çalışma yaşamı bağlamında dijital insan kaynakları yönetimi, dijital kariyer ve yönetimi, dijital çalışma şekilleri, çalışma yaşamının geleceği, diğer yandan dijital olgunluk ve sürdürülebilirlik, siber güvenlik ve son olarak eleştirel yönetim çalışmaları perspektifinden dijitalleşme başlıkları ele alınmıştır.
Eserin; işletme ve yönetim organizasyon literatürüne, lisans ve lisansüstü düzeyinde eğitim gören öğrencilere, kamu ve özel sektör temsilci ve yöneticilerine ve konuya ilgi duyan okuyucularına faydalı olması umulmaktadır.
O.C. Ferrell - Geoffrey A. Hirt - Linda Ferrell, McGrawHill Alanın temel kavramlarını verirken girişimcilikten, işletme yönetimine, iş etiğinden, yönetimin doğasına, örgüt kültürü ve yapısına, sosyal ağlardan, pazarlama ve finansal sistemlere kadar birçok konuya değinen bu kapsamlı kitap, 16 bölümden ve 6 ana kısımdan oluşuyor. İlk kısımda, 'değişen dünyada işletme' kapsamında okuyucular temel ekonomik bilgileri, iş etiğinin önemini ve küresel ticareti ilgilendiren üç önemli bölüm bulacaklar. İki bölümden oluşan ikinci kısım, iş kurmak ve büyütmek isteyenlerin yararlanacağı önemli bilgiler içeriyor. Yönetimin temelleri, örgüt teorisi temelleri, üretim ve işlemler yönetimi üçüncü kısımda yer alıyor. İnsan kaynakları ile ilgili iki bölüm ve pazarlama alanını irdeleyen üç bölüm dördüncü ve beşinci kısımların konularını oluşturuyor ve son olarak altıncı kısım; finans, muhasebe ve sermaye piyasaları konularına değinirken okuyuculara güncel bilgiler aktarıyor.
Her bölümün sonunda yer alan kariyer öğütleri ile öğrencileri ayrıca işletme alanında değişik kariyer imkânları ile de tanıştırmayı amaçlayan İŞLETME, özellikle 4. basımında çeşitli yenilikler eklenerek ve güncellemeler yapılarak örnekler ve yeni uygulamalar ile daha da zenginleştirilmiştir.
Alper Karavardar, Arif Çilek, Burcu Akkaya, Gülşah Karavardar, İbrahim Atiksoy, Onur Şeyranlıoğlu, Sonay Akar, Tülin Nal Karademir, Yusuf Aker İşletmelerin rekabet ettiği çevrenin giderek daha hızlı bir biçimde değişimi, işletmeleri değişen koşullara daha dinamik tepkiler üreterek sürekli değişen strateji ve faaliyetler üretmeye zorlamaktadır. Günümüz iş dünyası, doğal ekosistemlere benzer bir şekilde, organizasyonların hayatta kalmak için birbirleriyle rekabet içinde olduğu bir mücadele sahası durumundadır. İşletmeler, tıpkı vahşi doğadaki bitki ve hayvanlar gibi bir başarı ve hayatta kalma mücadelesi içindedir. Sanıldığının aksine bu mücadele, en büyüğün, en güçlünün veya en zekinin hayatta kaldığı bir yarış olmayıp gerçekte dinamik iş hayatına en fazla uyum sağlayanın kazanacağı bir mücadeledir. İşletmeler açısından bakıldığında, ancak sürekli evrilen, iş dünyasına en iyi şekilde uyum sağlayan organizasyonlar hayatta kalabilir. Bir organizasyonun içinde bulunduğu ortama uyum başarısı her şeyden önce en önemli kaynak olan beşerî sermayeye bağlıdır. Bu bağlamda, işletmenin içinde bulunduğu gerçekliği kavrayamayan profesyoneller en önemli engeldir. Bu kitap, bu zorunluluğun bir sonucu olarak işletme bilimini ve işletme eğitimini etkileyen güncel konu başlıklarını ele alarak, bu konuların tartışılmasını hedeflemektedir. Kitapta, işletme bilimini oluşturan tüm ana bilim dallarına yönelik güncel gelişmeler ele alınmıştır. Kitap, başta bu konularla ilgilenen öğrenciler, bilim insanları ile profesyoneller olmak üzere tüm okuyuculara yeni bakış açıları sunulmaya çalışılmıştır. Tüm okuyuculara ve insanlığa faydalı olması temennisiyle…
Alper Karavardar, Ayşegül Yalçın Özyurt, Burcu Divarcı Güney, Gülşah Karavardar, Harun Karadağ, Hülya Köse, Melis Kırımlıoğlu, Muhammet Yüksel, Şifa Kırhasanoğlu, Yusuf Aker Rekabet, iş dünyasının bir gerçeğidir. İşletmeler açısından iş dünyasında hayatta kalabilme değişimlere hızlı yanıtlar verilebilmesiyle mümkündür. Etkin bir piyasa sistemi içinde işletmeler sürekli bir mücadele süreci içindedir. İşletmeler diğer ekonomik birimlere karşı rekabet üstünlüğü sağlamak mecburiyetindedir. Günümüz iş dünyasında ünlü filozof Herakleitos'un "Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir." sözü hâlen geçerliliğini korumaktadır. İş dünyasında önemli olan güçlü olmak değil, değişimi doğru bir biçimde yönetmek, yani değişen koşullara hızlıca uyum sağlayabilmektir. İnsan sürekli bir değişim içinde gelişmekte, evrilmektedir. Ticari hayatın temel ögesi insan olduğu için örgütler de tıpkı diğer canlı organizmalar gibi dönüşüm içerisindedir. Örgütler değişimi kucaklayarak değişen pazar koşullarına yanıt verebilirler. İşletme disiplini ilhamını iş dünyasından alır. İş dünyası, işletme disiplinine öncülük eder. İşletmeler gibi işletme disiplininin de sürekli değişen koşullar karşısında kendisini yenilemesi gerekmektedir. Akademinin, iş dünyasının beklentilerine cevap verebilmesi için iş dünyasının güncel sorunlarına ilişkin kavrayışlar geliştirmesi bir zorunluluktur. İşletme bilimini etkileyen güncel meselelerin ele alınması hem eğitim müfredatının güncellenerek iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine hem de iş dünyasındaki uygulayıcıların rekabet avantajı elde etmelerine katkı sağlayacaktır. Kitapta, işletme disiplinindeki güncel konular ele alınarak, bu konular ışığında öğrencilere, akademisyenlere ve uygulayıcılara farklı bakış açıları kazandırılması hedeflenmiştir. İşletme disiplini başlığı altında yer alan farklı bilim dallarına yönelik çalışmaların yer aldığı bu kitabın tüm okuyuculara ve insanlığa faydalı olması dileğiyle…
Vasfi Haftacı İşletme adı verilen ekonomik ve teknik birimler, sonsuz nitelikteki insan gereksinimlerini giderecek mal ve hizmetlerin üretim ve pazarlamasını kaynakların sınırlı olması nedeniyle sürekli olarak gerçekleştirirler. Faaliyet gösterdikleri sektör ve hukuki yapıları başta olmak üzere çeşitli şekillerde ortaya çıkan işletmeler, kuruluşundan yönetimine kadar çeşitli işlevleri; kâr elde etmek, topluma hizmet, süreklilik, büyüme ve sorumluluk gibi amaçlar doğrultusunda yerine getirirler. Yönetim işlevleri doğrultusunda planlama, örgütleme, yöneltme ve uyumlaştırmayı kapsayan yürütme ile denetleme işlevini karşılamak durumunda olan işletmeler, yürüttükleri faaliyetler çerçevesinde temel işlev olarak üretim ve pazarlamanın yanında destekleyici nitelikte muhasebe-finansman, insan kaynakları gibi işlevleri de yerine getirirler.
Sosyal sistemde gördüğü önemli işlevler bağlamında işletmeler, gerçekleştirdikleri faaliyetler ile tüm toplumu etkilerler. İşletmelerin gerçekleştirdiği bu faaliyetlerin ortaya çıkardığı işletmecilik anlayışı, teknoloji, iletişim ve ulaşımda ortaya çıkan baş döndürücü değişikliklerin sürekli olarak gelişme gösterdiği bir dünyada işletme bilimini dinamik özelliklere sahip bir alan hâline getirmiştir. Bu nedenle işletmelerin iyi ya da kötü yönetilmesinde işletmecilik bilgisinin özel bir önemi ve rolü vardır.
İşletme Bilimine Giriş adıyla sunulan bu kitapta işletme ile ilgili alanlarda öğretim gören bugünün öğrencisi ve geleceğin yöneticisi olacak olan kişilere işletme ile ilgili ilke, politika ve yöntemlere ilişkin konularda bilgi ve yön vermek, yol göstermek amaçlanmıştır.
Muammer Doğan Trabzon Lisesinden mezun olduktan sonra lisans öğrenimini Ankara Üniversitesinde, master ve doktora öğrenimlerini de ABD’de tamamlamıştır. Türkiye’ye dönüşünde 1975 yılında Ege Üniversitesi, İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi Üretim Bölümünde Dr. Asistan olarak göreve başlayan Muammer Doğan, 1981 yılında “İşletme Ekonomisi” bilim dalında “Doçent” ve 1989 yılında “Üretim Yönetimi ve Pazarlama” Anabilim Dalında “Profesör” olmuştur. 1975 yılından itibaren EÜ ve DEÜ’nün çeşitli birimlerinde lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde İşletmecilik, İşletme Ekonomisi ve Yönetimi, Üretim Yönetimi ve İşletmelerde Karar Verme Teknikleri derslerini vermiştir. 1987-1988 ve 1997-1998 yıllarında iki kez kazandığı Fulbright burslarıyla ABD, University of Florida’da 2 yıl süreli misafir profesör olarak akademik çalışmalarını sürdürmüştür.
Doğan’ın “İşletmelerde Karar Verme Teknikleri” ve ilk baskısı 1982 yılında gerçekleşen “İşletme Ekonomisi ve Yönetimi” adlı tek adla yayınlanmış iki kitabı “Reklamcılığın Türkiye’nin Ekonomik Gelişmesi ve Verimlilik Üzerindeki Etkileri” ve “Türkiye’de Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler ve Uygulanan Ekonomik, Mali ve Sosyal Politikaların Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeler Açısından Değerlendirilmesi: Sorunlar ve Çözüm Önerileri” adlı iki adet ortak eseri, değişik bilimsel dergi ve yayınlarda çıkmış birçok makale, araştırma ve inceleme yayınları bulunmaktadır.
Prof. Dr. Muammer Doğan, Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde 1989-1998 ve 2001-2004 yılları arasında İşletme Bölüm Başkanlığı, 1990-1996 yılları arasında Dekan Yardımcılığı görevlerini üstlenmiştir. Hâlen İşletme Bölümünde Öğretim Üyeliği görevini yürüten Muammer Doğan evli ve 2 çocuk babasıdır.
İşletme Ekonomisi ve Yönetimi adlı bu eserde kuruluşundan işleyişine kadar işletmecilik kapsamına giren tüm konular, yeni bir yaklaşımla, özellikle 2000'li yıllarda gerek literatürdeki gelişmeler gerekse iş dünyasındaki yeni uygulamalar dikkatle değerlendirilerek hazırlanmıştır. Eserde çağdaş işletmecilik alanında uluslararası nitelik kazanmış en son kavramlar, bilgiler, ilkeler, teknikler ve stratejiler sistematik bir şekilde incelenmiştir. Özellikle işletmeciliğin temel konuları ve kavramları, işletmenin kurulması faaliyetleri, yönetim, üretim, pazarlama ve finans fonksiyonları ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Eser, programlarında işletme, işletme ekonomisi, işletme yönetimi, yönetim ve organizasyon, üretim, pazarlama ve finansman gibi derslerin yer aldığı İktisadi ve İdari Bilimler Fakülteleri, İşletme ve Mühendislik Fakülteleri ve Meslek Yüksekokulları öğrencilerine yönelik bir referans kaynağı niteliğindedir.
Gülay Budak, Gönül Budak Faaliyet alanı ve ölçek (büyüklük) farkı gözetmeksizin tüm işletmeler ve kurumlar açısından yönetim olgusu, evrensel bir nitelik taşımaktadır. Yönetim olgusunun önemi, örgütlerin amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak konuları kapsamasından gelmektedir. Kuşkusuz, yöneticinin etkinliği, bilimsel bir içeriğe sahip konularda bilimsel bilgi ve tecrübeye sahip olmaya devam ettikçe artmaktadır. Böylece yöneticiler, örgütün kıt kaynaklarını, etkili ve verimli bir biçimde kullanarak örgütü hedeflerine ulaştırmaktadır.
Yöneticilik mesleğinin en zor yanı, “insanı yönetmek”tir. Beklentileri, gereksinmeleri ve yetkinlikleri sürekli olarak değişen insan, giderek daha da karmaşıklaşan bir kaynak olarak yöneticileri farklı yönetim arayışlarına yöneltmektedir.
Yönetim, oldukça hızlı değişen ve gelişen bir bilim alanıdır. Bir yandan yeni kavramlar, teknikler, modeller ve kuramlar yönetim alanına kazandırılırken diğer yandan bir dönem doğruluğu ve geçerliliği savunulan birçok kuram eleştirilere uğrayarak devre dışı kalabilmekte ya da dönüşüme uğrayabilmektedir.
İşletme Yönetimi kitabımız, işletmecilik dalında eğitim gören lisans, yüksek lisans ve doktora programlarındaki öğrencilerin, aynı zamanda, iş dünyasının değişik kademelerinde görev yapan yöneticilerin ve yönetici adaylarının bilgi birikimlerine katkı sağlayacak birçok güncel konuyu kapsamaktadır.
Nilüfer Rüzgar İşletmeler, ülke ekonomilerinin vazgeçilmez temel ögeleri olmalarının yanı sıra aktif oldukları şehirde ve ülkede katma değer yaratarak hem yerel hem de ulusal kalkınmada büyük rol oynamaktadırlar. Yönetim ise başkaları vasıtasıyla iş yapma sanatıdır. Bu noktada, örgütleme ile ilgili birtakım zorluklar ortaya çıkmakta ve çözüm beklemektedir. Takım çalışmasına yatkınlık, tatmin düzeyinin yüksekliği, motivasyon düzeyinin yüksekliği, işletme içerisindeki stresörler gibi birçok etken, işletmenin yönetimini zorlaştırmaktadır.
On beş bölümden oluşan bu kitabın amacı, işletme yöneticilerine ve yönetici adaylarına yol göstermenin yanında hem akademisyenlere hem de öğrencilere güncel bir kaynak sağlamaktır. Kitapta işletme ve yönetim ile ilgili temel kavramlar ve yönetime ilişkin güncel teorilerin yanı sıra son dönemlerde literatürde yer alan çağdaş örgütsel davranış kuramlarına da yer verilmiştir. Bu bağlamda sadece akademisyenlere ve öğrencilere değil, iş dünyasındaki profesyonellere de katkı sağlaması beklenmektedir.
Can Aydın Günümüzde bilgi ve iletişim teknolojilerinin hızlı yükselişi ile hemen her alanda bilgi sistemlerinin kullanıldığını görmekteyiz. İşletmeler, iş süreçlerinde bilgi sistemlerini sadece kullanmak yerine bu sistemlerin üretilmesi konusunda da adımlar atmaktadır. Bu adımların atılmasında programlama becerisi hayati bir öneme sahiptir. Veri analizi ve yapay zekâ çalışmaları son yıllarda teorik ortamdan çıkarak birçok işletme probleminin çözümünde kullanılmaktayken sosyal bilimler alanında özellikle işletme, iktisat, maliye ve yönetim bilişim sistemleri bölümlerinde okuyan öğrencilerin gelişen şartlara ayak uydurmak hem de mevcut problemlerini çözmek için programlama eğitim almaları zorunlu hâle gelmiştir.
Hızla gelişen teknoloji dünyasında, aklınıza gelen bir yazılım fikrinin başkaları tarafından gerçekleştirilmesi 30 gün ile sınırlıdır. Yani sadece fikrin düşünülmesi değil hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilmesi de gerekmektedir. Bu kitap, programlama eğitimini kolay ve hızlı bir şekilde, sosyal bilimler alanında yer alan öğrencilere işletme problemlerinin çözümünü örneklerle açıklayarak anlatmakta; Python programlama dilinin kullanım alanları olan web sayfası tasarımından veri analizine, makine öğrenmesinden derin öğrenme alanına kadar geniş bir yelpazede uygulama geliştirilmesine imkân vermektedir. Hiçbir programlama eğitimi almamış birisinin bile Python dilini kullanarak bir uygulama geliştirmesi için bu kitaptaki teorik bilgileri öğrenip uygulamaları tekrarlaması yeterlidir.
Sedat Bostan, Eyyüp Yıldız RİSK YÖNETİRSENİZ, KRİZ YÖNETMEK ZORUNDA KALMAZSINIZ!
İşletme ve kamu kurumlarında ortaya çıkabilecek iş güvenliği sorunlarına karşı önceden tedbirler alarak riskleri yönetmek ve acil durumlara karşı hazırlıklı olmak, günümüz işletme yönetimi anlayışının esaslarından biridir. Ülkemizde iş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler etkin olarak yakın zamanda yapılmış olmakla birlikte, yürürlüğü halen tartışılmaktadır. Hâlbuki her yıl işletmelerde çok miktarda iş kazasıyla birlikte mal ve can kaybı yaşanmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle iş güvenliği ile ilgili gelişmiş bazı ülkelerde ve ülkemizde risk yönetiminin kısa tarihçesini vererek bir kültür oluşturmaya ve mukayese yapmaya imkân tanıyoruz. Kurumsal risk yönetiminin, risk analizinin ve raporlanmasının nasıl yapılacağını bir örnek üzerinden açıklıyoruz. Devamında bir acil durum planı örneği ile yapılması gereken kurumsal risk yönetimi planlamasını gösteriyoruz. Önemli olanın bilmekten öte uygulamak olduğuna işaret ediyoruz.
Bir bilimsel araştırmanın sonucu olan bu çalışmayla, bir tek yöneticide bile iş güvenliğinin risk yönetimi anlayışıyla yönetilmesine katkı sağlamayı büyük bir kazanç sayıyoruz.
Çünkü;
“Risk yönetirseniz, kriz yönetmek zorunda kalmazsınız!”
A. Kadir Varoğlu, Ahmet Anıl Karapolatgil, Ahu Ergen, Ayben Koy, Belgin Aydıntan, Berat Birfin Bir, Berk Toyata, Cem Harun Meydan, Demet Varoğlu, Didem Rodoplu Şahin, Ela Özkan Canbolat, Erman M. Demir, Esra Kahya Özyirmidokuz, Gözde Candemir, Gülberk Gültekin Salman, Gülcan Çağıl, Handan Akkaş, Hatice Necla Keleş, Hülya Soytürk, Hüseyin Selimler, İlker Yıldırım, İrge Şener, K. Selçuk Tuzcuoğlu, Kumru Uyar, M. Şebnem Ensari, Melisa Erdilek Karabay, Meral Elçi, Özge Gökbulut Özdemir, Özgür Akpınar, Sefa Mete, Sultan Gedik Göçer, Vildan Durmaz, Yasemin Çiçekçisoy, Yavuz Ercil Tarih boyunca, salgın hastalıkların adları ve etki alanları farklı olsa da büyük toplumsal yıkımlara neden olan küresel salgınların ekonomik, siyasi ve sosyal etkileri olmuştur. 2020 yılı başından itibaren dünya genelinde tüm insanların deneyimlediği Covid-19 pandemisi yaşamın her alanını etkilemiş; elbette iş dünyasını da önemli biçimde değiştirmiştir. Bu pandemi işletmelerdeki çalışanlardan küresel piyasalara kadar geniş çaplı etkileri olan bir salgın olarak kabul edilmektedir. Salgın döneminde önlem amacıyla ortaya çıkan mevcut düzenlemeler geçici bir süreç gibi algılansa da salgın sonrası belirsizliklerin dünya geneli için yeni bir düzen ve sistem anlamına geldiği tartışılmaktadır. Bu nedenle, “yeni normal” olarak tanımlanan söz konusu süreçte, işletmeleri, iş dünyasını ve çalışanları nelerin beklediğinin ortaya konulması ile bu krizin özellikle organizasyonel işlevler üzerindeki etkisini kapsamlı bir çerçevede anlamak önemlidir. Bu doğrultuda, kitabın misyonu, pandeminin ortaya çıkardığı değişimi ve bu değişime sürdürülebilirlik gayesiyle adapte olmak zorunda kalan işletmelerin uygulamalarının incelenmesi yanında, salgın öncesi mevcut olan yeni teknolojilerin ve paradigmaların işletmeler üzerindeki etkilerini de işlevler bazında ortaya koymaktır. Bu kapsamda, kitapta; strateji, örgüt teorisi, insan kaynakları, pazarlama ve finans konularında uzman değerli akademisyenler ile sektör uygulamalarına vakıf uzmanların görüşlerine yer verilmiştir.
Dilaver Tengilimoğlu, Yüksel Öztürk Çağımızın popüler mesleklerinden biri hâline gelen halkla ilişkiler mesleği gerek kâr amacı güden işletmelerde gerekse kâr amacı gütmeyen örgütlerde, organizasyon şemaları içeresinde daha fazla yer almaya başlamıştır. Halkla ilişkiler, işletmeler ile toplumun birbirlerini daha yakından anlamalarına/tanımalarına imkân sağlayarak sağlıklı ve sürdürülebilir bir ilişki kurumalarında yardımcı olmaktadır. Bu çalışmada, halkla ilişkiler konusunda temel teorik bilgi ve yöntemler yanında çağdaş halkla ilişkiler işlevleri ve örnek olaylara yer verilmiştir. Bu kapsamda; halkla ilişkiler ile ilgili kavram ve ilkeler, halkla ilişkiler araçları, iletişim, lobicilik, imaj, sponsorluk, tanıma, tanıtma, kriz yönetiminde halkla ilişkiler ve itibar yönetimi kavramları üzerinde durulmuştur.
Salih Güney Yönetim ve organizasyon kitabı, işletmelerin iç ve dış süreçlerine yönelik temel faaliyetler dikkate alınarak yazılmıştır.
Kitap; akademisyenlerin, araştırmacıların, öğrencilerin, işletme sahiplerinin, yöneticilerin ve çalışanların ihtiyacı olan bilgiler temel alınarak ve sistematik bir yazım tekniği izlenerek yazılmıştır. Kitapta mümkün olduğunca sade bir anlatım tercih edilmiştir. Bunun sebebi, kitabı herkesin rahatlıkla okuyup anlamasını sağlamaktır.
Aysun Atagan Çetin, Ebru Onurlubaş, Ebru Z. Boyacıoğlu, Elif Betül Yalçı, Emel Gönenç Güler, Emel Yıldız, F. Pervin Bilir, Fatma Yılmaz, İlke Oruç, İlknur Kumkale, İlknur Taştan Boz, Kadriye Ay, Nilüfer Serinikli, Özden İbrahimağaoğlu, Seyhan Bilir Güler, Sumru Kaleli On altı kadın akademisyen tarafından yazılan bu kitapta, kadının çalışma yaşamına dair çok şey bulacaksınız. Kitapta; genel olarak çalışan kadınların iş yaşamında farklı alanlara girebilme zorlukları, girebilenlerin orada kalabilme gayretlerinin yanı sıra yorulmadan devam eden çok azının da yönetim kademelerinde yer alabilme mücadelesi hakkında değişik bilgilere yer verildi.
Kadının İş Yaşamı ve Etik’te, iş yerinde var olmaya çalışan kadının aynı zamanda kendisine yüklenen toplumsal cinsiyet rollerini oynamak zorunda kalması, siyasette yoluna konulan bariyerler, medyada görselliğinin kullanılması gibi kadının güçlendirilmesinin önündeki engellere yer verilmekte; bunun yanında kadının girişimciliği, sürdürülebilir kalkınmadaki rolü, olimpiyatlardaki madalyaları ve bu başlıkların etik açıdan değerlendirmeleri ele alınmaktadır.
Kısacası bu kitabı okuyanlar, bundan sonra “kadın” konusuna biraz daha farklı bakacaklar...
Züleyha Sayın Türkiye'de son yıllarda örgütlerin yönetimi konusunda kurumsal yönetim, yeniden yapılanma, örgütsel performans ve çalışan niteliğinin yükselmesi gibi örgütsel kapasiteyi ve performansı artırmaya yönelik değişimler ve gelişmeler yaşanmıştır. Kâr amacı gütmeyen örgütler için de geçerli olan bu değişimler, günümüzde bu tür örgütlerin kaynakların etkin yönetilmesi, yönetim ve yapılanma, gönüllülere ulaşma, kamu ile ilişkiler, iş birlikleri gibi birçok sorun ve meydan okuma ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Bu çalışma ile birlikte kâr amacı gütmeyen örgütlerde değişim konusu ele alınmıştır. Bu bağlamda kitap, kâr amacı gütmeyen bir örgütte değişimi sağlayan çevresel ve örgütsel faktörleri yakın tarihimizin önemli örneklerinden biri olan, büyüklüğü, kapasitesi ve 150 yılı aşkın geçmişi ile Türk Kızılay örnek olayı üzerinden incelemiştir.
Alpaslan Doğan Taşımacılık, toplumların yaşamsal fonksiyonlarından birisidir. Yolcu taşımacılığı, olabilecek en büyük sorumluğu üstlenmeyi gerektirir çünkü en kutsal olgu olan “can” taşımaktadır. Böylesine büyük bir sorumluluğun yerine getirilmesi ancak yüksek düzeyde liyakat ve mesleki bilgi ile mümkün olabilir ki bu gereklilik kitabın amacını teşkil etmekte, meslek erbapları ve ilgililerin bilgi, liyakat ve mesleki becerilerinin gelişimine katkı sağlamaya yönelik temel bir kaynak olmayı hedeflemektedir.
Bu kitap, kara yolu yolcu taşımacılığı faaliyetlerine ilişkin yasal düzenlemeler, operasyon, maliyet analizleri, fiyatlandırma, müşteri ilişkileri, yönetim gibi önemli tüm hususları etraflıca konu edinmiştir. Kara yolu yolcu taşımacılık faaliyetleri olan tarifeli yolcu taşımacılığı, turizm taşımacılığı, acente işletmeciliği, terminal işletmeciliği, uluslararası ve ulusal alanlarda ayrı ayrı olmak üzere ele alınmıştır.
Yolcu taşımacılığı faaliyetlerinde bulunan yönetici ve çalışanların, akademisyen ve öğrencilerin, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yönetici mesleki yeterli­lik (ÜDY ve ODY) sınavlarına hazırlanan adayların ihtiyaç duyabilecekleri detayda, güncel mevzuat hükümlerine göre hazırlanmış olan kitap; kara yolu yolcu taşımacılığı ile ilgili tüm faaliyetleri ayrı ayrı olmak üzere; Yurt içi ve uluslararası mecralarda yapılan bütün kara yolu yolcu taşımacılığı faaliyetleri için, mevzuat ve teknik hususları, uygulama ve cezaları, sektörel ve akademik bilgileri bir araya getirmiştir.
Ertuğrul Köse Karar verme, alternatifler arasından seçim yapmaktır. Karar verme, yöneticilerin kişiler arası roller ve bilgi paylaşımı gibi temel fonksiyonlarından biridir. Rekabetin kendini iyice hissettirdiği günümüzde, yöneticilerin aldığı kararlar hem bireysel hem de şirket performansı üzerinde yansıma bulmaktadır. Yöneticiler tarafından yerinde alınan isabetli kararlar kuruma değer olarak dönmekte, yanlış kararlar ise işletmeleri batma noktasına kadar götürebilmektedir.
Yöneticilerin kendilerinden beklenen performansı gösterememelerindeki asıl nedenin onların sağlıklı düşünme ve doğru karar verme uygulamalarındaki yetersizlikleri olduğu öteden beri bilinmektedir. Karar verme yetersizliklerinin yol açtığı maliyet ve işletmelere verdiği zararların finansal etkileri dikkate alındığında milyarlarca lirayı bulduğu söylenebilir. Ancak bu tür tam bir ölçüm yapılamadığından yaşanan sorunun büyüklüğü tam olarak tanımlanamamaktadır.

İşletmeler “karar verme yetkinliği” konusundaki yetersizliği gidermeye yönelik olarak yöneticilerin eğitimlerine, kendilerini geliştirmelerine ve çok yönlü düşünen bireyler haline gelmeleri için deneyim kazandırma uygulamalarına ağırlık vermektedirler. Bu uygulamaların onların yetkinliklerini ne ölçüde arttırıp iş performansına yansıttığı bir soru işareti olarak hâlâ girişimcilerin ve iş sahiplerinin zihnini meşgul etmektedir.

Bu kitapta alan yazındaki kuramsal ve amprik çalışmalar göz önünde bulundurularak yöneticilerin karar verme yetkinlikleri ile yönetsel performans sonuçları arasındaki ilişkiler irdelenmektedir. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için öncelikle karar verme ve performansla ilgili kavramlar ele alınmış, ardından da karar verme yetkinliği ve yönetsel performans kavramsal yapıları arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Her iki kavramsal yapı alan yazın çerçevesinde incelenmiş ve araştırmacılar tarafından ne tür araştırmalara konu edildikleri gözden geçirilmiştir. Araştırma bulguları karar verme yetkinliği ile yönetsel performans arasında anlamlı bir ilişki olduğuna işaret etmektedir. Kitabın yöneticilere, işletmelere ve araştırmacılara katkı yapması beklenmektedir.
Aykut Bedük İşletme literatürüne kazandırılan “Karşılaştırmalı İşletme-Yönetim Terimleri Sözlüğü” alanında var olan boşluğu önemli ölçüde doldurabilecek bir eser niteliğindedir. Özellikle ALES ve KPSS sınavlarına hazırlanan İşletme, İktisat, Kamu yönetimi Uluslararası ilişkiler, Pazarlama ve benzeri programlarda okuyan ya da bu programlardan mezun olmuş olan ön lisans ve lisans öğrencileri için aynı zamanda yüksek lisans, doktora sınavlarına girecekler için de önemli bir başvuru kaynağıdır.
İ. Pelin Dündar Ekonomik yapıyı değerlendirebilmek ve anlamlandırabilmek; ekonominin yapı taşı olan işletmelere karşı duyarsız kalmamak suretiyle mümkündür. İşletmelerin davranış ve eğilimlerine yönelik doğru çıkarsamaları yapabilmek ise en başta işletme ile ilgili temel kavramların, yöntemlerin öğrenilmesini ve işletme fonksiyonlarına ilişkin birtakım bilgilerin edinilmesini gerektirmektedir.
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi Basın Ekonomisi ve İşletmeciliği Anabilim dalı başkanı Prof. Dr. İ. Pelin Dündar'ın hazırladığı bu kitap, ekonomik yapıda meydana gelen farklılaşmaların analizini daha sağlıklı olarak yapabilmek ve işletme olgusuna genel bir bakış açısı oluşturmak mantığı ile hazırlanmış bulunmaktadır.
Ahmet Fidan, Çağla Özgen, Duygu Topal Yıldırım, Hilal Öztürk, Melike Sercan Sevimli, Nesibe Manav, Seval Aksoy Kürü, Tugay Ülkü, Zafer Saygılı Başlıca kişilik teorilerinden modern araştırmalara, "Kişilikte Güncel Çalışmalar", kişilik psikolojisinin derinliklerine dalmak isteyenler için benzersiz bir kaynaktır. Bu kapsamlı kitap, alanın önde gelen uzmanlarının katkılarıyla şekillenen, son derece detaylı bir bakış sunar.
Kitap, psikolojik teorilerin temellerinden başlayarak, kişilik psikolojisinin gelişimini ve çağdaş perspektifleri ele alır. Okuyucular, kişilik yapısını anlama, gelişimini etkileyen faktörleri keşfetme ve farklı kişilik tipleri üzerinde derinlemesine düşünme fırsatı bulacaklar.
Alanındaki en yeni araştırmalara dayanan "Kişilikte Güncel Çalışmalar", karmaşık konuları anlaşılır bir dille aktarırken, örnek vakalar ve interaktif öğrenme araçlarıyla okuyucuyu etkilemeyi hedefler. Her bir bölüm, okuyucuların kişilik psikolojisinin çeşitli yönlerini anlamalarına ve derinlemesine düşünmelerine olanak tanıyan interaktif sorular ve uygulamalı örneklerle zenginleştirilmiştir.
Bu kitap, öğrenciler için harika bir kaynak olmasının yanı sıra, psikoloji alanında çalışan profesyonellerin de güncel bilgiye erişimini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. "Kişilikte Güncel Çalışmalar", kişilik psikolojisinin karmaşıklığını keşfetmek isteyen herkes için vazgeçilmez bir rehberdir.


Nevzat ERASLAN Turizm, dünyamızda her geçen yıl gelişen, büyüyen bir hizmet endüstrisidir. Konaklama işletmelerin, gelir getiren diğer yan departmanlarının işleyebilmesi; oda satışında gösterilen başarıya bağlıdır. Çünkü konuk tesiste kaldığı sürece işletme içerisinde bu mekânlarda harcama yapacaktır. Konaklama işletmelerinde ön büronun en önemli işlevi oda satışı yapmak ve satışları artırmaktır. Bu yüzden ön büro personeli konuk psikolojisini çok iyi analiz etmeli ve hangi odayı kaça satacağını çok iyi bilmelidir. Oda satışı sanıldığı gibi sadece konuğun işletmeye gelip oda talep etmesi ve odayı olduğu gibi kabul ederek odaya yerleşmesi anlamına gelmez.
Günümüzde gelişen teknoloji sayesinde, artan arz talep dengelerine bağlı olarak konaklama işletmelerinde de otomasyona geçme zorunluluğu doğmuştur.
Bu işletmelerinde kendine özgü tanımları, kavramları ve kısaltmaları vardır. Turizm sektöründe, konaklama hizmetleri eğitimini almış personelin, standart bilgi ve becerinin yanı sıra, konaklama sektöründeki konuk tipleri ve davranışları ile konukla birebir ilişkilerde uyulacak ilkeler ve konuk sorunlarına çözüm bulma yeteneğine de sahip olabilmelidir. Sağlıklı ilişkiler kurabilen, dikkat edilmesi gereken kuralları bilen ve uygulayan insan, toplum tarafından sevilen, saygı duyulan birisidir.
Bu kitap turizm eğitimi veren yüksekokullarda okutulan; Ön Büro Hizmetleri, Ön Büroda Oda İşlemleri, Ön Büroda Vardiya İşlemleri, Ön Büroda Konuk Giriş-Çıkış İşlemleri, Ön Büroda Raporlama İşlemleri, Ön Büro Yönetimi, Konukla İletişim, Turizmde Bilgi Teknolojileri, Getiri Yönetimi, Müşteri Yönetimi ve Bütçeleme derslerine kaynaktır.
Gülen Özdemir Kitapta öncelikle örgütlenme kavramı ele alınarak kooperatifçilikle ilgili temel kavramlar ve ilkeler açıklanmıştır. Dünyada ve Türkiye'de kooperatifçilik, kooperatif işletmeciliği, tarım kooperatifleri incelenen diğer başlıklardır. Daha sonra ülkemizde daha önce diğer kooperatifçilik kitaplarında ele alınmayan ancak dünyada önemi giderek artan insan kaynakları ve örgütsel bağlılık konuları kooperatifçilik açısından irdelenmiştir. Burada yazarın bizzat araştırmalarından ve dünyadaki bu konudaki kaynaklardan yararlanılarak değişik yaklaşım getirilmiştir.
Kooperatifçilik dersi ziraat fakülteleri tarım ekonomisi bölümlerinde zorunlu olarak okutulmakta, ayrıca iktisat fakültelerinin işletme bölümlerinde de anabilim dalı olarak yer almakta ve seçmeli ders olarak okutulmaktadır. Ayrıca yüksek lisans ve doktorada da bu ders seçilmektedir. Ülkemizde iki yıllık ön lisans eğitiminde kooperatifçilik bölümleri de bu kitaptan yararlanabilirler.
Kooperatifçilik ülkemizde ekonomik alanda son derece önemli olup, çok değişik kesimlerde uygulama olanağı bulan bir alandır.
Tüm bu nedenlerle Kooperatifçilik kitabı hem öğrencilere hem de uygulamada bu konuya ilgi duyanlara rehber ve kaynak kitap olacaktır.
Minâ Özevren Kurum kimliği, yönetimin temel konularından biri olduğu için bu kitap, bir kurumu yöneten veya yönetecek her seviyedeki insan için yazılmıştır. Bu bir ders kitabı değil bir uygulama kitabıdır. Kitabı okurken hem bilgilenecek hem de adım adım kurumunuzun kimliğini belirleyebileceksiniz.
Kitapta; kurum kimliğinin ne olduğunu ve nasıl belirleneceğini, kurum kimliğine uygun örgüt yapısının nasıl düzenleneceğini, kurum kimliğine ve tarihsel süreçlere bakarak kurumun plan ve projelerinin nasıl yapılacağını öğreneceksiniz.
Kurum kimliği; kurumun imajını arttırır. İmajı artan işletme daha kalifiye eleman alabilir. Kurum kimliği sayesinde çalışanlarının bilinçliliği ve kendine güveni, motivasyonu ve aidiyet hissi artar. Çünkü insanlar, imajı ve tanınırlığı artan kurumlarla iş yapmak isterler. Bu durum da kurumun imajını, pazar payını ve kârlılığını dolayısıyla hisse senetlerinin değerini arttırır.
Siz de başarılı bir yönetici olarak tanınırsınız!
Necmiye Tülin İrge Dünyanın iklim krizi gerçeği, küreselleşme, yoğun rekabet koşulları vb. pek çok zorlukla karşı karşıya olduğu günümüzde insanlığın temel değerlerini hatırlamak zorunlu hâle gelmiştir. Kişiler ve kurumlar etik değerlere uygun davrandıkları sürece çevrelerinde saygınlık kazanmakta ve rekabette öne çıkmaktadır. Bu nedenle toplumların, işletmelerin ve devlet kurumlarının hem bireysel hem de kurumsal başarı ve mutluluk açısından önemli bir değer olan itibar ve itibar yönetimi gibi soyut kavramlara gereken ilgi ve özen göstermelerinin ve bu yönde bir yönetim anlayışı geliştirmelerinin önemi artmıştır.
Kurumsal itibar yönetimi, finansal ve stratejik hedeflere ulaşmak, hissedarlar, müşteriler, çalışanlar vb. tüm paydaşlardan olumlu tepki almak, kuruluşun itibarının oluşmasını ve korunmasını sağlamak için gerekli faaliyetlerde bulunmak olarak ifade edilebilir. Kazanılan itibarın geçici ve yüzeysel değil kalıcı ve sürdürülebilir olması açısından itibarı kazanmak kadar korumak da önemlidir çünkü kaybedildiğinde tekrar kazanılması çok zordur. Bu nedenle, itibar özenle ve sabırla yönetilmesi gereken uzun soluklu stratejik bir süreç olarak düşünülmelidir.
Bu kitap farklı sektörlerde çalışan her düzeyde yöneticiler, kurum çalışanları, akademisyenler, lisansüstü eğitim yapanlar, sivil toplum örgütleri ve konuya ilgi duyan herkes için hem teorik hem de pratik açıdan yararlı olacağı düşünce ve temennisi ile hazırlanmıştır.
Seda Kayapalı Yıldırım Değişken rekabet unsurlarının yer aldığı gelişmekte olan pazarlarda kurumlar, sürdürülebilir rekabet avantajı kazanabilmek için farklı arayışlara yönelmektedir. Son zamanlarda yabancı yazında bu arayışlar içerisinde en çok dikkat çeken konulardan birisi “kurumsal itibar” kavramı olarak karşımıza çıkmaktadır. Yapılan birçok araştırma, kurumların da tıpkı bireyler gibi itibar sahibi olduğunu göstermektedir. Kurumların itibarları, en genel anlamda, paydaş algılarının somut hâlini ifade etmektedir. Kurumlar bu algıyı; belirledikleri amaç ve hedefleriyle, gerçekleştirdikleri faaliyetleriyle, yarattıkları değer algısıyla ve rekabetteki prestijli etkileriyle sağlarlar. Aynı zamanda kurumsal itibar, yönetim tarafından öncelikli olarak ele alınması ve doğru yönetilmesi gereken bir süreçtir. Esasında kurumsal itibar yönetimi, daha çok paydaşlar nezdinde kurumun olumlu itibarının sağlanması ve yönetilmesidir. Kurumsal itibarın ve onun yönetiminin teorik olarak ele alındığı ve öneminin detaylı olarak açıklandığı bu kitap ile okuyucularda konuya yönelik farkındalık oluşması amaçlanmıştır. Ayrıca kitabın ikinci kısmında, son yıllarda özelleştirilen Şeker Fabrikalarında yapılan alan araştırması ile elde edilen bulgular doğrultusunda sunulan sonuç ve önerilerle, kurumlar için büyük önem arz eden kurumsal itibar ve kurumsal itibar yönetimi hakkında faydalı somut bilgiler sunulmaktadır.
Dilek Yılmaz, Merve Gerçek Baş döndürücü bir hızla değişen çalkantılı, belirsiz ve karmaşık iş dünyasında ayakta kalmaya çalışan örgütler, birbirleriyle kıyasıya rekabet etmeye çalışmaktadırlar. Bu eser, türbülans şartlarındaki günümüz iş çevresinde örgütlerin varlığını yalnızca bir defalığına değil sürekli olarak tehdit eden tüm zorluklar ve sınamalar karşısında nasıl ayakta kalınabileceğine ve sürdürülebilir performans elde edilebileceğine yönelik yol gösterici bir kavram olan “örgütsel rezilyans” konusunu ele almaktadır. Örgütsel rezilyans, bir örgütün karşılaşabileceği olumsuzluklarla gerektiğinde mevcut durumu koruyarak gerektiğinde ise değişimden korkmadan radikal kararlar alarak mücadele etmesi için elinde bulunan tüm kaynakları kullanma becerisi ve süreci olarak ifade edilmektedir. Eserde, örgütsel rezilyans çerçevesinde örgütlerin hem olağan dışı büyük çaplı hem de günlük rutin prosedürleri ilgilendiren krizlere yanıt verebilmek için neler yapabileceği birey, grup, lider ve örgüt düzeyinde derinlemesine ele alınmıştır. Bu eserin, rekabetin çetin olduğu iş çevrelerinde faaliyet gösteren kurumlarda çalışanlar ve her kademeden yöneticiler için olduğu gibi endüstri mühendisliği, işletme, iktisat, örgüt psikolojisi gibi alanlarda çalışan akademisyenler, lisans ve lisansüstü öğrencileri için de faydası olacağı düşünülmektedir.
A. Tuğba Karabulut, Aslı Aybars, Ayşe Atılgan Sarıdoğan, Duygu Celayir, Gürol Baloğlu, Hasan Türedi, Hüseyin Öcal, M. Hanifi Ayboğa, Mehtap Öner, Özlem Ayaz Arda, Pınar Başar, Sabri Öz, Seçil Taştan, Tuğçe Aslan Kurumsal yönetim; kurumsal yatırımcıların gücü ve işletmelerin toplum üzerindeki etkisi arttıkça, kamuoyunun ilgisini çeken bir konu hâline gelmiştir. İşletmelerin sürdürülebilir başarılarında öne çıkan unsurlar arasında, etkin kurumsal yönetim ile risk yönetimi bulunmaktadır. Son dönemlerde kurumsal yönetim, sürdürülebilir değer açısından işletmeleri yakından ilgilendiren bir konu hâline gelmiştir. Toplum ile işletmeler arasındaki ilişkiler geliştikçe, kurumsal yönetim kavramı ve ilkeleri de daha fazla tartışılmaya başlanmıştır.
Sürdürülebilir işletmeler ve sürdürülebilir değer için işletmelerin risklerini sistematik bir biçimde izleyerek yönetmeleri gerekmektedir. Risk yönetimi, kurumsal yönetimin kilit unsurlarından biri olduğu gibi stratejik yönetimin de önemli bir parçasıdır. Bugün kurumsal yönetimin risk yönetimi üzerinde etkisi olduğu konusunda artan bir farkındalık bulunmaktadır. Dünya çapında pek çok büyük işletmenin artık mevcut olmadığı, bu işletmelerin risk yönetimi ve kontrolün temel kurallarını ihmal ettikleri için başarısız olduğu bir gerçektir. Kurumsal yönetimde etkinliğin sağlanabilmesi ve iyi yönetişim uygulamalarının oluşturulması açısından, etkin ve güvenilir risk yönetimi uygulamalarının işletme içerisine yerleştirilmesi önemlidir. Bu çalışma, kurumsal yönetim ve risk yönetimi süreçlerini hem teorik hem de uygulamalarla birlikte ayrıntılı bir şekilde ele almış ve okuyucular için önemli bir kaynak sunmuştur.
Recai Coşkun, Ali Taş, Umut Sanem Çitçi Bu kitap, Türkiye'de boşluğu hissedilen küreselleşme ve uluslararası işletmecilik alanında temel bir eser olmayı amaçlıyor. Kitabın tasarımında öncelikle lisans, lisansüstü öğrenciler ile uygulayıcıların beklentilerinin karşılanması arzu edildi. İçeriği oluşturulurken hem temel konulara yer verildi hem de alandaki güncel gelişmelere değinildi. Anlatımda akışı bozmadan metin içlerine gerçek hayattan alınmış okuma parçaları yerleştirildi. Kullanılan dilin açık ve anlaşılabilir olmasına titizlik gösterildi. Kitapta çeviri kokan cümlelerin yer almamasına dikkat edildi.
Kitapta bir yandan küresel gelişmelere dikkat çekilirken diğer yandan yerel ve Türkiye eksenli bir bakış açısı benimsendi. Yerel ve ulusal olan anlaşılmadan uluslararası ve küresel olanın anlaşılması mümkün değildir. Örnekler verilirken, gerçek hayattan uygulamalar tartışılırken Türkiye ile ilgili olanlara ağırlık verildi. Çünkü artık Türkiye birçok alanda uluslararası ve küresel ölçekte işletmeye ev sahipliği yapıyor. Dahası, çok sayıda Türk şirketi küresel ölçekte faaliyetlerde bulunuyor, dünya genelinde tanınıyor.
Kitabın; alanın gelişimine katkı sunması, öncülük etmesi ve muhataplarının dünyayı daha iyi okumalarına yardımcı olması umut edilmektedir.
Ramazan Erturgut Bu eser, yazarın lojistik alanında yaklaşık 21 yıllık çalışma deneyimi yanında yurtdışında bulunduğu süre zarfında yaptığı araştırmalar sonucu ortaya çıkan, kıvamlı bir bilgi birikimini ortaya koymayı amaçlamıştır. Kitapta, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi ile ilgili kavram, ilke ve karakteristikler, sistematik bir akışla sunulmuştur. Bununla birlikte, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetiminin yol alımını etkileyen güncel konular ile araştırmalara yön veren yeni eğilimlerin sınıflandırılmasına ilgi duyulmuştur. Bu kitap ayrıca bilimsel bir disiplin olarak Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetiminin diğer disiplinler ile ilişkilerini, çoğunluğu bu alanda önde gelen bilimsel dergilerden yapılan atıflar ile destekleyerek sınıflandırmakta, bu suretle ulusal yazında eksikliği hissedilen bir boşluğu doldurmaya katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Kitap muhteviyatında, işletme ve kurum ölçeğindeki lojistik faaliyetler, kapsamlı bir içerik ile sunulmuş, ayrıca global normlu lojistik yönetimi, lojistik strateji, lojistik performans yönetimi, lojistik eğitimi, lojistik ve tedarik zincirinin yapısal problemleri ile Türkiye'de Lojistik Yönetimi konuları ayrı birer bölüm olarak ele alınmıştır. Çalışmada ayrıca, konu ile ilgilenenlerin istifadesine sunulmak üzere her iki alanda da temel terimleri içeren, “Açıklamalı Lojistik ve Uluslararası Ticaret Terimleri Sözlüğü” ile “Incoterms 2010” eklentilerine yer verilmiştir. Bu yönüyle eserin, Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi ile ilişkili, eğiten ve eğitilenler ile alandaki bilimci ve uygulamacılar için de kaynak bir eser olabileceği değerlendirilmektedir.
Bu kitabın yazımı sırasında yazar, TÜBİTAK tarafından BİDEP 2219 Programı kapsamında desteklenmiştir.
Bülent Akkoyun In this study, which emerged after scientific research, it is explained the skills sought in employees and managers with change management and modern management techniques in the business world that has evolved with the influence of global problems. Then, data, method and results of field research conducted to embody the information, media and technology skills, technological system usability and the impact network, path and degrees of technology acceptance that affect the productivity of enterprises to achieve their ultimate goals are presented. In the period of the study, the economies of the countries experienced contractions due to both the global migration problem and Covid-19 and faced the most destructive effect of the last few centuries. Countries experiencing social trauma, have had to close their borders for a long time and had to go to the highest level of alert for crisis management. In other words, countries in economic, social and cultural difficulties have seen pessimistic days, civilized, developed and democratic appearance in peace and tranquility period was removed, strict rules came into play, cities were looted and places were set on fire while protests were exhibited, democracies were shelved and people were unemployed due to businesses being closed for a long time…
Ferika ÖZER SARI Yazar bu eseri; gün geçtikçe önemi daha da artan marinalar ve marina işletmeciliği alanındaki yazına katkıda bulunması; marina ve yat işletmeciliği, turizm işletmeciliği ve konu ile ilgili diğer bölümlerde okuyan öğrencilerle bu sektörde faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara temel bir kaynak oluşturması amacıyla hazırlamıştır.
Kitabın birinci bölümünde marina işletmeleri tanımlanmaya ve daha yakından tanınmaya, marina işletmelerinin temel yapıları ve bu yapıların işlevleri açıklanmaya çalışılmıştır. İkinci bölümde, marinaların farklı kriterlere göre sınıflandırmalarına yer verilmiş, yurt içi ve yurt dışındaki marinaların genel profili ile değişik ülkelerdeki marina derecelendirme sistemlerine örnekler verilmiştir. Üçüncü bölümde, marina işletmelerinin yönetim ve organizasyon yapısı incelenirken dünyada ve Türkiye'deki durumlarına genel bir bakış yapılmıştır. Dördüncü bölümde ise marinalarda hizmet kalitesi kavramına, bu kavramın neden önemli olduğuna ve bu kavrama şekil veren faktörlere dair açıklamalara yer verilmiştir.
D. Zafer İnkaya, E. Funda İnkaya Horoz Dağınıklığın dışında yalınlığı bulun. Uyumsuzluktan uyumu bulun. Fırsatlar, zorlukların tam ortasındadır.
Albert Einstein

BOL GÖRSELLİ, BASİT, ANLAŞILIR BİR ORGANİZASYON YÖNETİMİ REHBERİ

insan kaynaklan profesyonellerinden yöneticilere öğrencilerden, tüm çalışanlara; organizasyonun bir bütün olarak, daha verimli çalışması için nasıl tasarlanabileceğinin ipuçları!

Biliyor musunuz?

Bir organizasyonun en önemli unsurları nelerdir?

Bir bölümü yönetebilmek için en uygun ast sayısı nedir?
Organizasyon şemasını ilk kim çizmiş?
Dünyada kurulmuş ilk bilinen şirket hangisi?
İş yeri dedikodularına yılda ne kadar saat harcıyoruz?
Nizâmülmülk yetki devri için ne dedi?

Hadi, daha fazlasını da gelin birlikte keşfedelim!
Emel Bahar Dünyanın küreselleşerek tek bir pazar hâline gelmesi, artan toplumsal duyarlılık, insan haklarına verilen önemin artması, çevre kirliliğinin tehlikeli boyutlara ulaşması, müşteri ve işgörenlerin istek ve beklentilerinin yükselmesi gibi nedenler iş dünyasında iş ve meslek etiği kavramlarını her zaman olduğundan daha önemli hâle getirmiştir.
Öte yandan makineleşme ve kitlesel üretim, piyasada ürün çeşitlerinin ve benzer ürünlerin artmasına yol açmış, rekabet avantajı elde edebilmenin enstrümanları değişmiş, toplumsal bilincin ve duyarlılığın da artması işletmeleri, ekonomik birimler olduğu kadar sosyal birimler olmaya yöneltmiştir. İşletmeler -paydaşları nazarında- itibarlarını ve marka değerlerini yükseltebilme gayreti içindedirler. Bunun için de yöneticiler, etik davranış ilkeleri geliştirmek ve sosyal sorumluluklarını yerine getirmek konusunda ciddi adımlar atmaya zorlanmaktadırlar.
Toplumdaki beşerî sermayenin sadece teknik açıdan değil etik açıdan da kaliteli hâle getirilmesi önemlidir. Bu nedenlerle etik bilinci geliştirmek ve yerleştirmek adına kurum ve kuruluşlarca etik eğitime, üniversitelerin öğretim programlarında da etik derslerine yer verilmeye başlanmıştır.
Bu amaçla hazırlanmış olan kitabımızın ilk bölümünde etik ve ahlak kavramları irdelenmiş, ikinci bölümde etik kuralları, sistemleri, düzeyleri ve etik davranışa yer verilmiştir. Üçüncü bölümde meslek etiği konusu detaylı incelenmiş, sonraki bölümde mesleki yozlaşma ve etik dışı davranış sonuçları, son bölümde ise etik konusu işletme fonksiyonları açısından ele alınmış ve işletmelerin sosyal sorumluluk çalışmalarına yer verilmiştir.
Kitabın etik davranışa ve etik bilinçlenmeye katkı sağlamasını diliyoruz.
Beyza Gültekin, Üzeyir Kement Geçmişi oldukça eskilere dayanan müşteri ilişkileri yönetimi, günümüzde de oldukça dikkat çekici bir alandır. Buna rağmen, ülkemizde konuya ilişkin akademik çalışmalar sınırlıdır. Dolayısıyla bu kitap, müşteri ilişkileri yönetimi kapsamındaki kavramları ayrıntılı biçimde açıklanması ve bu kavramların bir arada verilmesi ile literatüre ve uygulayıcılara katkıda bulunmaktadır. Sir Winston Churchill'in "Ne kadar geriye bakabilirseniz, o kadar ileriyi görebilirsiniz" ifadesinde belirttiği gibi, konu ile ilgili geçmişte yapılan araştırmalardan yararlandık.
Bu araştırmalara göre, müşteri ilişkileri yönetimi, pazarlama anlayışlarından ilişki pazarlaması ile bağlantılıdır. Bu nedenle, bu kitapta öncelikle pazarlama anlayışları ve bu anlayışlardan ilişki pazarlaması ayrıntılı biçimde ele alınmaktadır. Daha sonra, müşteri ilişkileri yönetimi kapsamındaki tatmin, sadakat, değer, deneyim, veri tabanı ve ölçümün yanı sıra etik ve yasal konular gibi temel kavramlar da açıklanmaktadır. Ele alınan kavramlar, uygulamadaki örnekleri ile sunulmaktadır.
Aydın Usta Psikososyolojik yönetim, organizasyon içerisinde ortaya çıkan sosyal davranışların psikolojik olarak incelenmesini esas alan bir yönetim yaklaşımıdır; organizasyon kavramı ise bazen düzenlenmiş bir aktivite, bazen referans bir çerçeve, bazen de kurum (sistem) anlamına gelmektedir. Bu kavramsal anlamları ile birlikte organizasyon, belirlenen amaçları gerçekleştirmek için yararlanılan önemli bir araçtır ve mali-fiziki-insani olmak üzere üç tür kaynağa sahiptir. Bir araç olarak nitelendirilen organizasyonu yönetim işletmektedir. Bir anlamda organizasyon ve yönetim iç içedir. Bir başka deyimle organizasyon bir yapı (iş bölümü ve eşgüdüm birlikteliği), yönetim de onu çalıştıran bir güçtür. Yönetimin en önemli unsuru ise insandır. Çünkü organizasyonun başarısı yürütülen faaliyetlerin etkili ve verimli kılınmasına bağlıdır.
Bu kitaptaki konular genel bir yaklaşımla ele alınmış olup, organizasyon türleri arasında herhangi bir ayırım yapılmamıştır. Yani sunulan bilgiler her türlü organizasyon türü için geçerlidir. Çünkü çalışan olarak her insan organizasyonlarda benzer psikososyolojik etmenlerin etkisi altındadır. Bu bağlamda kitabın amacı, biyopsikososyal özelliklere sahip olan iş gören veya yöneticinin organizasyon içerisinde nasıl davranması gerektiğini ortaya koymaktır.
Organizasyonun hangi bölümünde çalışıyor olursa olsun insan unsuru, yetenekleri ile organizasyona katkı sağlamaktadır. Çalışan insanın yeteneklerinden azami miktarda yararlanmak ise yönetim becerilerini, dolayısıyla farklı yöntem ve tekniklerin uygulanmasını gerektirmektedir. Bu anlayış çerçevesinde, kitapta, farklı psikososyolojik yönetim uygulamaları, çalışan insanın ruhsal ve sosyal yönü ile ilişkilendirilerek sunulmaktadır.
Donald L. Anderson ÖRGÜT GELİŞTİRME

Örgüt Geliştirme kişisel, takım ve örgüt düzeyindeki değişimleri yönlendirme konusunda öğrencilerin, yöneticilerin, değişim uzmanlarının ve uygulayıcıların ilgisine sunulmuş rehber bir kitaptır. Donald L. Anderson, klasik örgüt geliştirme teknikleri ile günümüze uygun ve farklı örgüt kademelerinde uygulanabilecek müdahaleleri anlatırken örgüt geliştirme etiği ile ilgili tartışmalara da yer vermektedir. Temel içeriği ve süreçleri izleyen bölümlerin sonundaki vaka incelemeleri ve örnek olay çalışmaları da öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaya aktarabilmelerine yardımcı olmaktadır. Küreselleşmenin arttığı, teknolojilerin hızla değiştiği, ekonomik baskıların ve çalışanların beklentilerinin arttığı günümüzün rekabetçi çevrelerinde bu kitap, yararlı bir araç olacaktır.

Kitabın Temel Özellikleri
• Örgüt geliştirme sürecinin her aşaması detaylı şekilde açıklanmaktadır: giriş, sözleşme/kontrat, veri toplama, teşhis ve geri bildirim, müdahaleler ve değerlendirme.
• Hem geleneksel örgüt geliştirme uygulamaları hem de değişime uyumlu yeni stratejilerin uygulanabilmesi için teori, araştırmalar ve danışmanlık teknikleri açıklanmaktadır.
• Özel işletmeler, kamu kurumları, eğitim ve sağlık örgütleri gibi çalışma ortamlarında örgüt geliştirme uygulamalarının yararları gösterilmektedir.
• En iyi örgüt geliştirme pratiklerinin (kişisel, takım ve örgüt düzeyinde müdahalelerle) gerçek dünyada uygulanmasına ilişkin yönlendirmeler yapılmaktadır.
• Örnek olay incelemeleri ve vaka çalışmaları aracılığıyla öğrencilerin örgüt geliştirme kavramlarını analiz etmeleri, uygulamaları ve tartışmaları sağlanmaktadır.
• Konularla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için ek okuma önerileri sunulmaktadır.

Örgüt Geliştirme: Örgütsel Değişime Yön Veren Süreç kitabı işletme ve yönetim alanında; örgüt geliştirme, örgütsel değişim, liderlik ve örgütsel değişim gibi derslerde kullanılabilir.
Fuat Çelikel Toplumların ekonomik, sosyal ve politik gelişimlerine etki eden, örgütlerin oluşumu, verimlilik ve etkinliklerinde en önemli yere sahip olan faktörlerden birisi de beşerî sermaye olarak ifade edilen insandır.
İşletmelerin, çalışanları ve çevresi arasındaki ilişkileri belirleyen, çalışanlar ile işletmeler arasındaki iletişimi düzenleyen, işletmelerin kişiliğini ve karakterini oluşturan kavram örgüt iklimi; faaliyetlerini yürütürken görev tanımlarında yer almayan, işletme tarafından ödüllendirilmeyi beklemeden gönüllü, etkili ve verimli bir çalışmaya dayalı, zorunluluğu olmayan, ihmali durumunda ceza gerektirmeyen, çoğunlukla kişisel tercihlerin sonucu olarak ortaya konulan çalışan davranışları örgütsel vatandaşlık davranışı; iş yaşamındaki yaşlıların, engellilerin, kadınların ve bazı toplumsal grupların, kariyer basamaklarındaki ilerlemelerini önleyen, görünmeyen, algısal ve örgütsel engelleri ise cam tavan olarak karşımıza çıkmaktadır.
Tavan, yukarı çıkmaya engel olmayı, cam ise işlerlikte olmayanı ancak hissedilen algıyı temsil etmekte, görünmez ve resmî olmayan bir engeli ifade etmektedir.
Bu kitapta; günümüz çalışma koşullarındaki örgüt iklimi ve örgütsel vatandaşlık davranışı açısından çalışanlar üzerindeki cam tavan algısı incelenmiş olup kavramlara yönelik fikir ve öneriler sunulmuştur.
John McAuley, Joanne Duberley, Phil Johnson Örgütlerle ilgili yazılmış çok sayıdaki geleneksel kitaptan oldukça farklı olarak … konuyla son derece ilgili bir metin. (Henrik B. Sørensen, Aarhus Üniversitesi, Danimarka)
Yazım tarzı oldukça açık ve özlü ve ayrıca tüm bölümler boyunca da tutarlı. Özellikle ana dili İngilizce olmayanlar için iyi yazılmış bir kitap. (Dr. Melissa Tyler, Essex İşletme Fakültesi, Birleşik Krallık)
Bu kitabın mükemmelliği, muazzam bir çalışma alanını mantıklı ancak akademik açıdan da titiz bir biçimde detaylandırmaya yönelik derinliği ve çabasıdır. Takdire şayan. (Dr. Paul McGrath, Smurfit İşletme Fakültesi, Dublin Üniversitesi, İrlanda)

Kökenlerinden bugünkü tartışmalara kadar örgüt kuramını inceleyen yazarlar, okuyucuları çeşitli bakış açıları arasındaki eleştirel bir diyaloğa dâhil olmaya özendirmektedirler. Örgütleri sağduyuya dayalı bir biçimde ele alma (ve yönetme) biçimine hem zemin oluşturan hem de bu tarza meydan okuyan çeşitli örgüt kuramlarını kullanan bu yeni baskının amacı, yirmi birinci yüzyıl örgütleri için Örgüt Kuramı'nı oluşturan ve derinlikli meydan okumalar sağlayan çeşitli kuramlar ve bakış açıları ile ilgili açık bir biçimde yapılandırılmış ve ilginç olan keşifler sağlamaktır.
Şayet örgüt kuramının ne olduğunu ve neden önemli olduğunu, onun günümüz örgütü üzerindeki etkisinin ne olduğunu ve ne tür meydan okumalar ortaya çıkarttığını, öte yandan ne tür çözümler sunduğunu öğrenmeniz gerekiyorsa, bu kitap tam size göre. Alandaki kuramsal gelişmelere odaklanan yeni bölümler ile tamamen revize edilen ve güncellenen bu yeni baskı, okuyuculara kolaylık sağlayan zengin bir dizi pedagojik özellik içermektedir. Bu özelliklerden bazıları:
•Kişisel ve grup düzeyinde düşünmeye sevk eden Dur ve Düşün kutucukları
•Önde gelen düşünürlerin kısa hayat hikâyeleri
•Lehman Brothers, İngiliz Jeoloji Araştırması ve Microsoft gibi örgütlerle ilgili örnek olaylar
•Temel kuramları tanıtan ve özetleyen Fikirler ve Bakış Açıları kutucukları
•Örgüt kuramı ile işletme yönetimi arasındaki ilişkiye dair daha geniş bir kapsam
Bu kitap, örgüt kuramı ile analiz ve tasarımın programlarının temel bir parçası durumunda olduğu lisans son sınıf öğrencileri ile lisansüstü öğrenciler uygun bir kitaptır. Bu kitap ayrıca işletme yönetimi ile örgütsel davranış konularında dersler alan öğrencilerin de ilgisini çekebilir.
Artür Yetvart Mumcu, Ata Özdemirci, Bekir Alper Yıldırım, Çiğdem Kaya, Deniz Börü, Ece Zeybek Yılmaz, Göksel Ataman, Hakkı Okan Yeloğlu, Hava Yaşbay Kobal, Hazal Duman Alptekin, Hızır Konuk, Kübra Şimşek Demirbağ, Murat Kasımoğlu, Nilgün Karataş Gümüştaş, Olcay Bige Aşkun, Orkun Demirbağ, Seçil Bülbül, Server Sevil Akyürek, Sevcan Pınar, Uğur Yozgat, Umut Koç, Yusuf Avcı Örgüt kuramları, örgütlerin yaşamımızdaki rollerini anlamamızda ve algılamamızda bizlere yardımcı olan bilimsel gerçeklere dayanan yapı taşlarıdır. Epistemolojik ve ontolojik bağlamda gelişim göstermesi ve sistemler içinde kanıksanması için uzun emeklere ve büyük bilimsel araştırma birikimlerine ihtiyaç duyan bu kuramlar dinamikliğini de sürdürmektedir. Analiz birimleri ve düzeyleri “örgütler” olan bu kuramlar, çevrede gerçekleşen direkt veya dolaylı değişimlerden etkilenip sürekli gelişime ve kendilerini geliştirmeye de ihtiyaç duyarlar. Böylesi bir gelişimi izleyebilmek ve okuyuculara daha geniş bir bakış açısı kazandırmak amacıyla tasarlanan bu kitapta, kuramların temel varsayımlarından ve argümanlarından başlayarak son 10 yıldaki gelişmeler doğrultusunda kronolojik bir inceleme gerçekleştirilmiştir. Örgütler üzerinde son dönemde etkili olan olaylar ve durumları tanımlayan kavramlar farklı örgüt kuramları kapsamında tespit edilerek ilgili yazına katkı sağlamaya çalışılmıştır.
Bireylerin, bireylerin oluşturduğu örgütlerin ve hatta örgütlerin oluşturdukları toplulukların gelişimindeki öneminden yola çıkarak örgüt kuramları çalışmalarının sürekli ve sistematik bir şekilde gerçekleşme gerekliliği önemini hâlâ korumaktadır. Bu amaca hizmet eden ve kuramların ilgili örnek olaylarla desteklendiği kitabın alana katkı yapacağı beklentisi yüksektir.
Mustafa Bekmezci, Hasan Boztoprak Günümüzde gerek bireysel gerekse toplumsal edim ve düşünceler tarihin hiçbir döneminde yaşamadığı kadar büyük bir hız ve ivmeyle değişim göstermektedir. Başta teknolojik gelişmeler ve küreselleşme olmak üzere makro düzlemdeki çeşitli olgular da bu değişimi bir dönüşüme evirmekte ve paradigma kırılmalarını beraberinde getirmektedir. Öyle ki hem bireysel hem toplumsal hem de iş yaşamında davranış kalıplarının çok hızlı bir şekilde değiştiği gözlemlenmektedir. Etik algıları, düşünceler, davranışlar, tutumlar ve hatta duygular da bu değişimden etkilenmektedir. Özellikle bireysel ve toplumsal edimlerin kesişme noktası olan iş yaşamında bu değişim, daha belirgin ve belirleyici olmaktadır. Bu husus gerek örgüt bağlamında gerek grup bünyesinde gerekse bireysel mecrada vuku bulan düşünce, davranış ve tutumların araştırıldığı örgüt kültürü olgusunun önemini daha çok artırmaktadır. Bu eser, olgunun bu önemine istinaden günümüz örgütlerinin ve örgüt bünyesindeki insan unsurunun değişen koşullar bağlamında daha iyi anlaşılması için kaleme alınmıştır. Farklı bir yöntembilimsel yaklaşımla örgüt kültürü olgusu hem kavramsal hem kuramsal hem de görgül boyutuyla tahlil edilmiştir. Örgüt kültürü olgusuna ilişkin epistemolojik, ontolojik ve metodolojik sorgulamalardan hareket eden bu kitabın, alana ilgi duyan araştırmacılara ve uygulayıcılara faydalı olacağı değerlendirilmektedir.
Nurşen Aydın İnternet kullanımının tüm dünyada artışı ve dolayısıyla sosyal medya kullanımının yaygınlaşması ile birlikte sosyal ağ analizi de son yirmi yılda yeniden önem kazanmaya başlamıştır. Sosyal ağ analizi, ağ bakış açısı ile uygulanmaya başlanmış ve kullanılan teknikler genişlemiştir. Örgüt kültürü, yönetim yazınında yoğun ilgi görmüş ve yıllarca işletmelerde araştırmalar yapılmıştır. Örgüt kültürünün alt bileşenlerinden birisi olan yardımlaşma kültürü son yıllarda önem kazanmış ve işletmelerde giderek daha fazla incelenmeye başlanmıştır. Yardımlaşmanın, sağlık hizmetlerinin özelliklerinden dolayı sağlık kuruluşlarının yönetiminde ayrı bir önemi vardır.
Bu kitapta, kamu sağlık sisteminin farklı kademelerinde faaliyet gösteren üç sağlık kurumundaki çalışanların işe ilişkin yardımlaşma kültürü, sosyal ağ analizi yöntemiyle incelenmiştir. Sosyal ağ analizi birçok disiplinin ilgileneceği bir alandır. Bu nedenle konuyla ilgilenen her alandan akademisyen ve araştırmacılar yararlanabilir. Kitabın, örgüt kültürü, yardımlaşma kültürü, sosyal ağ analizi, işletme yönetimi, davranışsal yönetim ve sağlık yönetimi alanlarında çalışan akademisyenler başta olmak üzere her kademedeki yönetici ve politika belirleyicilere, sağlık yönetimi öğrencileri ve bu konulara ilgi duyan herkese faydalı olacağına inanıyorum.
Yunus Bıyık Kitapta öncelikle örgüt kültürü, yaratıcılık, yenilikçilik, kişi-örgüt uyumu ve örgütsel desteğin kuramsal çerçevesi detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Ardından örgüt kültürü, bireysel yaratıcılık, bireysel yenilikçilik, kişi-örgüt uyumu ve örgütsel destek değişkenlerinin her birinin diğer değişkenlerle olan ilişkilerinin ele alındığı araştırmalara yer verilmiştir. Bu ilişkilerde kişi-örgüt uyumunun ve örgütsel desteğin aracılık rolünü ele alan çalışmalara da değinilmiştir. Kitabın araştırma bölümünde ise örgüt kültürünün bireysel yaratıcılık ve yenilikçiliğe etkisinde kişi-örgüt uyumu ve örgütsel desteğin aracı rolü Türkiye'deki teknokent/teknopark çalışanları örnekleminde analiz edilmiştir. Araştırmanın, örgüt kültürünün bireysel yaratıcılık ve yenilikçiliğe etkisinde kişi-örgüt uyumu ve örgütsel desteğin aracı rolünün ortaya konduğu ilk çalışma olması nedeniyle literatüre katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte araştırmanın üniversiteler, araştırma kurumları ve sanayi kuruluşlarınca araştırma geliştirme, yenilikçilik ve girişimcilik üzerine faaliyetlerin yürütüldüğü teknokentler/ teknoparklar özelinde gerçekleştirilmesi de ayrı bir öneme sahiptir.
Sadegül Akbaba Altun Bu çalışma okullarının işlevlerini sağlıklı olarak sürdürmek isteyen okul yöneticileri ve bu konuda çalışmak isteyen akademisyenlere kaynak sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Ali Murat Alparslan, Ayşegül Karaeminoğulları, Eylem Şimşek, Fulya Aydınlı Kulak, Gürkan Akdağ, Güven Ordun,Hakkı Aktaş, Murat Yaşlıoğlu, Murat Yeşiltaş, Nil Selenay Erden, Özcan Zorlu, Pelin Kanten, Selahattin Kanten Faaliyet alanı ne olursa olsun tüm örgütlerde yönetim uğraşının en önemli boyutlarından birisi şüphesiz “insandır”. İnsanın örgütsel yaşamdaki vazgeçilemez konumu ile birlikte, insan davranışlarının tüm süreçler ve sonuçlar üzerindeki etkileri doğrultusunda yönetim biliminin ilgi alanı gün geçtikçe genişlemektedir. Örgütsel yaşamda etkili olan insan davranışlarının tanımlanması ve belirli değişkenlerle olan ilişkilerinin açıklanması üzerine gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda giderek gelişen örgütsel davranış yazını, araştırmacı ve uygulamacılara önemli açılımlar sunmaktadır. Günümüz çalışma yaşamında önem kazanan pozitif ve negatif yönlü davranışları bir bütün olarak ele alma düşüncesinden yola çıkarak hazırlanan kitabımız; farklı üniversitelerde görev yapan bir grup öğretim üyesinin ortak çalışmasının ürünüdür. Örgütlerde Davranışın Aydınlık ve Karanlık Yüzü isimli bu eser, güncel ve geniş içeriğiyle uygulamacılara, araştırmacılara ve öğrencilere mesleki katkılar sağlamayı amaçlamaktadır.
Alperen Şahin, Aslı Kaya, Aylin Atasoy, Bayram İlter, Burcu Batga Yurtsever, Coşkun Akça, Esra Akay, Esra Emül, Fatma Duman Öztürk, Gökhan Uludağ, H. Ebru Oydağ, Hasan Basri İpek, Hatice Özcan, Havva Değirmenci Tarakcı, İbrahim Yıkılmaz, Özgür Çark, Özlem Güncan Dijitalleşme veya sayısallaşma, ulaşılabilir bilgilerin herhangi bir bilgisayar tarafından okunabilecek şekilde dijital ortama aktarılması sürecine verilen addır. Dijitalleşme, teknolojik gelişmelerin insan yaşamına yansımasıyla ortaya çıkan bir süreçtir. Bu süreçte, analog olarak yürütülen işlemler ve faaliyetler, dijital ortama aktarılır ve dijital olarak yürütülür hâle gelir. Dijitalleşmenin ana amacı, işlemlerin daha hızlı ve etkili bir şekilde gerçekleştirilmesidir. Dijitalleşme, her alanda büyük bir etki yaratmaktadır. İş dünyasında, dijitalleşme sayesinde işletmeler daha hızlı ve daha verimli hâle gelir. İletişim, üretim, satış ve pazarlama süreçleri dijitalleştirilerek işletmelerin rekabet gücü artırılır.
Dijitalleşme sayesinde veri ve bilgi depolama ve paylaşma işlemleri daha kolay hâle gelir. Yapay zekâ ve büyük veri analizi gibi teknolojilerle, veriler daha hızlı ve doğru bir şekilde işlenir ve işletmelerin veri analizi yaparak daha iyi kararlar almalarına olanak sağlar, aynı zamanda yeni iş modelleri ve iş fırsatları yaratır.
Halit Keskin, Ali Ekber Akgün, Süreyya Yılmaz Günlük hayatın akışında en önemli belirleyici faktör olan duygular örgütlerin işleyişinde de hiç kuşkusuz kritik bir role sahiptir. İş hayatında duygulara dair olumsuz bir algı yaratan, “duyguları işe karıştırmamak gerektiği” tavsiyesi artık geçerliliğini yitirmiş bir düşünce biçimidir. Duygusallık akılcılığın karşıtı olarak görülmemelidir. Örgütsel hayatın merkezinde yer alan ve örgüt üyelerinin bireysel duygularını olduğu kadar örgütlerin duygusal hayatını da kolektif bir düzeyde şekillendiren duyguların akıllıca yönetilmesi gerekmektedir. Şunu unutmamak gerekir ki değişime karşı olan direnç çoğunlukla duygusal kökenli olduğundan, duyguları akıllıca yönetmeyi öğrenmeden kişisel ve örgütsel değişimi gerçekleştirmek mümkün olamaz. O hâlde duyguları anlamayı ve akıllıca yönetmeyi öğrenmek gerekmektedir.
Örgütsel hayatta duyguların rolünü anlamaya yönelik araştırmalar son yıllarda artış göstermektedir. Bu araştırmalar; duygu, duygusal zekâ, sosyal zekâ ve duygusal yetenekler gibi kavramları açıklamaya ve bu kavramların önemini ortaya çıkarmaya odaklanmaktadır. Duygusal yetenek, “örgüt çalışanlarının duygularını sezme, anlama, gözlemleme, düzenleme, kullanma ve onları örgütsel rutinlerde ve yapılarda ortaya çıkarma yeteneği” olarak tanımlanmaktadır. Bireysel düzeyde bir kavram olarak beliren duygusal yetenek; sosyal ilişkiler, etkileşimler, paylaşılan tecrübeler ve interaktif örgütsel süreçler sayesinde örgütsel düzeye taşınır. Örgütlerde duygusal yetenek yaklaşımı, örgütlerin çalışanlarını nasıl cesaretlendireceğini, güçlendireceğini ve örgütsel bağlılıklarını sağlayacağını açıklamaktadır.
Örgütlerin farklı kişiliklere sahip çalışanlarının davranışlarını ortak örgütsel amaçlar doğrultusunda akıllıca yönetme becerisi, diğer yeteneklerini de daha etkili kullanmalarını ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde etmelerini sağlamaktadır. Ancak örgütler için önemli bir sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlayan duygusal yeteneklerin örgütsel hayattaki yapısını, özelliklerini ve etkilerini anlamaya yönelik bir kaynak bulunmamaktadır. Bu noktada Örgütlerde Duygusal Yetenekler kitabımız, duyguların kolektif olarak vuku bulduğu ve akılcı düşüncelerle bir arada var olmasının kaçınılmaz olduğu örgütsel hayatta, duyguların akıllıca yönetimini sağlayan duygusal yeteneklerin önemini vurgulayarak ulusal yazında önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bunun yanı sıra, insanoğlunun kalıtsal doğasının bir parçası olan duyguların asla göz ardı edilmemesi gereken iş hayatında, yöneticiler ve örgüt çalışanlarının örgütsel kararlarını verirken, stratejilerini oluştururken ve günlük örgütsel faaliyetlerini yürütürken faydalanabilecekleri teorik ve pratik bir bilgi kaynağıdır.