Muhasebe \ 3-5
Metehan Ortakarpuz Küresel gelişmelerin dinamizmi, dış ticaret faaliyetleri, dövizli işlemler, gümrük uygulamaları, vergi yükümlülükleri ve bunlara ilişkin muhasebe işlemlerinde sürekli yenilenen ve koşullara göre modernize edilen mevzuat düzenlemelerini gerektirmektedir. Bu durum, ilgili süreçleri yönetenler için ulusal ve uluslararası gelişmeleri yakından takip etmeyi zorunlu kılmaktadır.
Bahsedilen gereklilikler çerçevesinde, hem pratikte faaliyette bulunanlar için, hem de teoride akademik camiaya güncel bir kaynak sunma amacıyla oluşturulmuş bu bilimsel kitap, uluslararası ticaret ve dövizli faaliyetler özelinde, yeni gelişmeleri ve bu alandaki muhasebe işlemlerini konu almaktadır.
Kitapta, dış ticaret, kambiyo, gümrük işlemleri, vergi ve KDV düzenlemeleri, güncel bilgilere ve mevzuata göre ele alınmış, konular bölümler halinde incelenmiştir. Her bölümde ilgili konunun muhasebe işlemlerine yönelik mevzuatı ve uygulama örneklerine yer verilmiştir.
Gönül İpek Alkan Küresel ekonomiye entegrasyonu sağlayan dış ticaret, ekonomideki üretim süreçlerini hem üretim hem de tüketim açısından etkiler. Bu bağlamda dış ticaret ekonomik kalkınmanın önemli dinamiklerinden biridir. Günümüzde bilgi ekonomisinin de gelişmesiyle hızlı bir ivme kazanan dış ticaret kurumsal işletmelerin yanı sıra bireysel tüketiciler tarafından kolaylıkla yapılabilmektedir.
Bu kitap; dış ticaret yapan uygulamacılara, eğitim alan öğrencilere ve eğitimcilere, dış ticaret işlemleri ve dış ticarette muhasebe uygulamaları konusunda güncel bilgi vermek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada, güncel mevzuata uygun örneklerle ve hesaplamalarla, dış ticarette muhasebe süreci detaylı olarak anlatılmıştır.
Güncel Uygulamalarla Dış Ticaret Muhasebesi kitabı sekiz bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, dış ticaretin ekonomiye etkilerine ve temel kavramlara yer verilmiştir. İkinci bölümde, dış ticaretin önemli aktörlerinden serbest bölgeler ayrıntılı olarak incelenerek serbest bölgeler ile ilgili güncel uygulamalar anlatılmıştır. Üçüncü bölümde dış ticarette kullanılan belgeler güncel mevzuata uygun olarak muhasebe kayıt örnekleriyle verilmiştir. Dördüncü bölüm, dış ticaretin uluslararası arenada işleyişini düzenleyen INCOTERMS’lere ayrılmış, dış ticarette teslim şekilleri güncel muhasebe kayıt örnekleriyle ayrıntılı olarak incelenmiştir. Beşinci bölüm, dış ticarette ödeme yöntemleri ve örnek uygulamalarla muhasebe kayıtlarından oluşmaktadır. Altıncı bölüm; ihracat, ihracat süreçleri, ihracatta gümrük işlemleri, ihraç kayıtlı satış, konsinye ihracat, bedelsiz ihracat ve hizmet ihracatı ilgili muhasebe kayıt örneklerini içermektedir. Bu bölümde ayrıca ihracat giderlerinin ürün bazında hesaplanmasına yönelik uygulamalara yer verilmiştir. Yedinci bölüm, uygulamada kullanılan ithalat işlemleri ve muhasebe kayıtlarına ayrılmıştır. Son bölümde, dış ticaret ile ilgili özel uygulamalar ve Gümrük Mevzuatına uygun olarak dahilde işleme rejimi, hariçte işleme, telafi edici vergi uygulamaları, transit ticaret, mahrece iade, antrepo rejimi, gümrük kontrolüaltında işleme konuları mevzuata uygun muhasebe kayıt örnekleriyle anlatılmıştır.
Arzu Özsözgün Çalışkan, Ayşenur Tarakcıoğlu Altınay, Beyhan Marşap, Bilge Leyli Demirel, Can Öztürk, Esra Atabay, Gül Yeşilçelebi, Gülnur Sultankhanova, H. Pınar Kaya, Mehmet Özbirecikli, Serap Sebahat Yanık, Seval Kardeş Selimoğlu, Süleyman Uyar, Şaban Uzay, Yıldız Ayanoğlu Güvence hizmetleri, bilgi kullanıcıları açısından bilginin kalitesini arttıran bağımsız profesyonel hizmetlerdir. Güvence hizmetlerinde sunulan bilginin bağımsız, dürüst ve tarafsız bir profesyonel kişi tarafından sunulması çok önemlidir. Bağımsızlık kavramının böyle büyük bir öneme sahip olmasının nedeni güvence hizmeti sonrasında sunulan bilginin daha değerli bir hâle gelmesini sağlamasındandır.
Güvence hizmetleri, bağımsız denetçiler (SMMM ve YMM ünvanlı) veya diğer çeşitli meslek uzmanları tarafından piyasada sunulan hizmetlerdir. Yıllardır bağımsız denetçiler, işletmelerin finansal olan veya olmayan bilgilerine ilişkin pek çok güvence hizmeti sunmaktadırlar. Güvence hizmetleri de bağımsız denetimde olduğu gibi uluslararası belli standartlara uyularak sunulması gereken hizmetlerdir. Bu standartlar, işin sunulmasındaki rehber olup kaliteli bir güvence hizmeti çalışmasının temelini oluşturur. Kitabımızda, güvence hizmetlerinin denetimine ilişkin standartlar temel alınarak her bir güvence hizmeti denetiminin süreci; planlama, kanıt toplanma ve raporlanma şeklinde örneklendirilerek açıklanmaktadır.
Ülkemizde güvence hizmetlerine yön veren yasal düzenlemeler incelendiğinde, kurumsal olarak düzenleyici (KGK, SPK, BDDK, EPDK gibi) otoritelere dayanan bir yapılanmanın varlığı görülmektedir. Söz konusu yapıda 3568 sayılı Kanun bir çerçeve kanun olup gerek düzenleyici kurumlar gerekse yeni yasal düzenlemeler (konkordato gibi) sonrası güvence hizmetlerine ilişkin düzenlemeler açısından temel kaynaktır.
Kitabımızda; güvence hizmetleri denetimine ilişkin standartların her bölümde uygulama örnekleriyle desteklenerek ayrı ayrı ele alınması nedeniyle konu daha iyi anlaşır ve uygulanabilir hâle getirilmiştir. Güvence hizmetleri kavramının ülkemizdeki yasal düzenlemeler ve Güvence Hizmetleri Standartları çerçevesinde, güvence hizmetleri sürecinin aşamalarının izlenerek ele alındığı kitabımız; muhasebe meslek mensuplarının/adaylarının ve muhasebe mesleğinde ilerlemek isteyen üniversite öğrencilerinin faydalanabilecekleri ve kolay anlayabilecekleri içeriğe sahiptir.
Cem Çetin Kuruluşlar, paydaşlarına bilgi vermek amacıyla raporlama yaparlar. Zaman içinde ekonomi ve iş dünyasındaki gelişmelerle birlikte, finansal raporların paydaşların bilgi ihtiyacını karşılamada yetersiz kalması üzerine kurumsal raporlama anlayışında dönüşüm yaşanmış; finansal ve finansal olmayan bilgilerin bütüncül bir şekilde raporlanması gündeme gelmiştir. Böylelikle kurumsal raporlama, temelinde entegre düşünce olan entegre raporlamaya doğru bir dönüşüm geçirmiştir. Bu bağlamda yeni raporlama modellerine yönelik güvence sağlamanın önemi ortaya çıkmıştır. Bu çalışmada öncelikle raporlama anlayışında yaşanan değişim ele alınmakta, ardından da yeni raporlama modellerinin hâlihazırda ulaştığı en son tür olan entegre raporlamaya yönelik bağımsız güvence üzerinde durulmaktadır. Araştırma bölümündeyse Türkiye'deki güvence olgusu; entegre rapor hazırlayanlar, danışmanlık hizmeti sunanlar ve güvence verenler olmak üzere sürecin üç aktörünün bakış açısıyla irdelenmektedir. Sürecin üç aktör grubunun yaklaşımını nitel araştırmanın fenomenoloji deseniyle ele alması, çalışmayı orijinal kılmaktadır. Çalışma, entegre raporlamaya yönelik güvenceye ilişkin standartların düzenleyici otoriteler tarafından belirlenmesi gerektiği, bağımsız güvence verecek ekibin farklı mesleki donanımlardaki üyelerden oluşmasının uygun olacağı, müzakere sürecinin yeniden ele alınarak güvenceye tabi kriterlerin “güvence veren” tarafından belirlenmesinin sağlanması gerektiği, makul güvenceye geçilebilmesi için kuruluşların bilgi üretim ve iletişim kalitesinin geliştirilmesinin önemli bir gereklilik olduğu, bağımsız güvence sağlayanların ve danışmanların kuruluşların iç denetçileriyle etkili bir iletişim kurmalarının önemli olduğu sonuçlarını ortaya koymuştur.
Cantürk Kayahan Sağlık sektörüne yönelik eğitim talebi her geçen gün hızlı bir biçimde artmaktadır. Eski bir sağlık çalışanı olarak böyle bir kitabı hazırlamadaki temel amacım; sağlık sektöründe doktor ve yardımcı sağlık personeli dışındaki idareci ya da yönetici pozisyonundaki kişilerin ya da adayların ve de tıbbi hizmet yöneticilerinin, hastane finansı konusundaki eksikliklerini gidermek ve hastane performansına nasıl daha iyi katkı yapabileceklerini gösterebilmektir. Çünkü finansal performans yönetimi; hastane yönetimine genel bir bakış sağlar ve sadece finans yöneticilerine değil, tüm yöneticilere sorumluluk yükler. Bunların yanında hastanelerin örgütsel yapıları içerisinde birden fazla meslek personelinin uyumlu çalışması; hasta sağlığı, hastane performansı ve ülke çıkarları açısından da ayrıca büyük önem arz eder.
Hastane yöneticilerinin hastane personeli üzerinde genel kabul görmesi, onların yetenek ve liyakatleri kadar uygulama aşamasındaki analitik zekâları ve çözümcü yaklaşımlarıyla olur. Yöneticiler, iyi ve başarılı bir hastane yönetmek istiyorlarsa kendilerini hastalar yerine koymalı ve kendilerine nasıl davranılmasını istiyorlarsa hastalara ve astlarına aynı şekilde davranmayı hayat felsefelerine yerleştirmelidirler. Böylece kurumsal hastane yönetimi anlayışı, en alttan en üste kadar her kademede özümsenebilir. Sonuç olarak kitap yazmak ve yazabilmek için konuyla ilgili ihtiyacı görmek gerekir. Öğrencinin neye ihtiyaç duyduğunu; neyi, neden öğrenmesi gerektiğini bilmelisiniz. Bu çalışmada hastanelerin finansal performans analizinde sıklıkla kullanılan “Veri Zarflama Modeli” adım adım uygulanmış ve öğrencilerin daha kolay uygulama yapabilmeleri için EK'te yol haritası oluşturulmuştur. Daha iyi bir gelecek için öğrencilerimizden ve akademisyen arkadaşlardan uygulanabilir ve teorik olarak da alana katkı yapacak çalışmaları bekliyoruz…
Bülent Yılmaz, Ender Güler, Murat Atik, Şaban Çelik, Tuğba Dölen, Yaşar Köse Küreselleşmenin hızla yaşandığı günümüzde havacılık sektörünün hem ülkemizde hem de dünyada önemi giderek artmaktadır. Finansal açıdan havacılık sektörü; büyük sermaye yatırımlarının yapıldığı, yerel ve uluslararası ölçekte yaşanan ekonomik, siyasi, sosyal, askerî vb. gelişmelerden eş zamanlı olarak etkilenen, yönetilmesi gereken birtakım riskleri bünyesinde bulunduran bir sektördür.
Bu kitap, havacılık sektöründeki finansal riskleri ve buna ilişkin muhasebe uygulamalarını içeren altı bölümden oluşmaktadır. Bölüm yazarları kendi alanlarında yetkin akademisyenler olup yazdıkları bölümlerde kendi konularını güncel gelişmeler ışığında bilimsel olarak değerlendirmişlerdir.
Kitabın, havacılık alanı ile ilgili bilimsel çalışmalara ve havacılık sektöründe yer alan personele faydalı olması dileğiyle...
M. Yılmaz İçerli İşletmelerin kalite uygunluğunu sağlamak için katlandıkları kalite maliyetleri genel olarak; önleme, ölçme değerleme, içsel başarısızlık ve dışsal başarısızlık olmak üzere dört grupta incelenmektedir.
Kalite maliyetlerine ilişkin literatürün incelenmesi sonucunda hurda imha yöntemi ile başarısızlık maliyetlerinin önlenmesine ilişkin bir kalite maliyet kalemine rastlanmamaktadır. Uygulama yapılan işletmenin koşulları gözden geçirildiğinde hurda imha yönteminin çok önemli bir önleme maliyeti kalemi olduğu görülmektedir. Hurda imhası yapılarak işletmede kötü niyetli çalışanların yaratacağı içsel başarısızlık maliyeti önlenebilecek bir özellik taşımaktadır.
Kitapta, işletmelerde ortaya çıkan üretim kayıpları kalite maliyetleri ile ilişkilendirilerek hurda imha yöntemi ile birçok sanayi işletmesinde özellikle montaja dayalı sektörlerde ortaya çıkan kâr kaybının nasıl önlenebileceği incelenmiştir.
Kezban Şimşek İç kontrol, kurumsal yönetim ve risk yönetim süreçlerine ilişkin değerlendirmeleri ile iç denetim, işletme amaçlarının başarılmasında işletme yöneticilerinin en önemli aracıdır. Kurumsal yönetim ve risk yönetim süreçlerinde başarının sağlanmasının işletmeler için arz ettiği önem göz önünde bulundurulduğunda, iç denetimin işletmelerde sunmuş olduğu güvence ve danışmanlık hizmetleri ile son derece önemli bir rol oynadığını söylemek mümkündür. İşletmelerin iç denetim faaliyetlerinde kaliteyi sağlamaya odaklanmaları ve iç denetimde kaliteyi sağlamak amacıyla Uluslararası İç Denetim Standartlarına uyumları, iç denetimden beklenen katma değeri yaratmak bakımından gereklidir.
Bu kitapta, iç denetime ilişkin kavramsal çerçeve Uluslararası İç Denetim Standartları kapsamında ayrıntılı olarak ele alınmıştır. iç kontrol, kurumsal yönetim ve kurumsal risk yönetimi konuları kitapta ayrı başlıklar altında incelenmekte ve İç Denetim ile ilişkileri araştırılmaktadır. iç denetim ve kurumsal yönetim rapor örnekleri yazar tarafından ayrı ayrı hazırlanarak araştırmacılara rehber olması amacıyla kitaba konulmuştur.
Furkan Yıldırım İç kontrol sistemi, muhasebe bilgi sistemleri çerçevesinde görülse de esasında bu çerçevenin dışına taşan, örgütün tümünde örgüt üyelerinin eğitimi, kalite kontrolü, üretim ve örgüt yöneticilerinin değerlendirilmesi gibi süreçleri de ölçümleyen bir sistemdir. Otel işletmeleri birçok hizmet unsurunu bir arada bulunduran çok yönlü işletmelerdir. Otel işletmelerinin hizmet işletmesi statüsünde olması, akademik çalışmalarda oldukça büyük bir yer edinmesine sebep olmuştur. Çalışmada, otel işletmelerinde iç kontrol sisteminin örgüt kültürü ve kurumsallaşma durumlarına olan etkisinde örgüt kültürünün aracılık rolü belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışmanın bağımsız değişkeni çok boyutlu olduğu için çalışmada Yapısal Eşitlik Modellemesi (YEM) yöntemi kullanılmıştır. Çalışma kapsamında öncelikle çalışmada yer alan iç kontrol, örgüt kültürü ve kurumsallaşma ölçekleri faktörlerine ilişkin DFA (Doğrulayıcı Faktör Analizi) uygulanarak boyutlar arası ilişkiler ölçülmüştür. Daha sonra yapısal model kurularak araştırmanın problem sorusu kapsamında analiz gerçekleştirilmiştir. Aynı zamanda anket çalışmasında yer verilen demografik sorulara ilişkin tanımlayıcı analizler gerçekleştirilmiş ve demografik değişkenlerle iç kontrol, örgüt kültürü ve kurumsallaşma boyutları arasındaki ilişki test edilmiştir. Yapılan analiz sonucunda iç kontrol sisteminin örgüt kültürü ve kurumsallaşmayı etkilediği ve bu ilişkide örgüt kültürünün tam aracı rol oynadığı görülmüştür. Çalışma modelinin, alan yazında konu ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalar arasındaki boşluğu doldurması ve alana katkı sağlaması beklenmektedir.
Afşin Şahin İktisat bilimi, optimum kaynak dağılımını ele alması bakımından, finans ve bankacılık alanları ile yakından ilişkilidir ve küresel krizleri takiben çemberlerinin kesiştikleri bölgeler gün geçtikte genişlemektedir. Tartışılan bu konularda, kimi zaman küçük parçalardan yola çıkılarak büyük resim görülmeye çalışılmıştır. Ağaçlar detaylı analiz edilmiş, uygulama deneyimleri okuyucularla paylaşılmıştır. Bazen de büyük bir parçadan yola çıkılarak küçük parçalara doğru seyahat edilmiştir. Yeri geldikçe okurla konuşma biçiminde ilerlenmiş, ancak yorum ve düşüncelerin bilimsel gerçeklik ve kaynaklarla desteklenmesine titizlikle önem verilmiştir. Kitap, üretim, tüketim, yatırım, dış ticaret, enflasyon gibi temel makro iktisadi konular ile başlamakta; parasal ekonomi, merkez bankacılığı, finans ve bankacılık konularındaki çeşitli yorum ve değerlendirmelerle tamamlanmaktadır. Bu kitap, üniversite öğrencilerine, iş hayatında çalışanlara ve kendini bu alanlarda geliştirmek isteyenlere hitap eden pek çok konuyu içermektedir.
Ömer Faruk Tekdoğan Modern finansın temeli diyebileceğimiz kısmi rezerv sistemi, zayıf yapısı, ekonomik istikrarsızlıklarda oynadığı rol ve oluşturduğu sorunlar nedeniyle geçmişten günümüze tartışma konusu olmuştur. Para arzının büyük kısmının kaydi olarak oluşmasını sağlayan faiz eksenli bu sistem,
ekonomik hayatı sarıp sarmalayan bir makro-ribâ sistemine yol açmıştır. Bu sisteme bir alternatif olarak geliştirilen tam rezerv sistemi ise pratikte kendine yer edinememiştir. İslâm iktisadı açısından bakıldığında mevcut sistemin ribâ eksenli olması ve adaletsiz bir kaynak dağılımına sebep olması, ortaya konan alternatiflerin bu gözle değerlendirilmesi ihtiyacını doğurmuştur. Kısmi rezerv sistemi, ticari bankaların ve merkez bankalarının gerektiğinde yeterli likiditeyi sağlayacaklarına dair güvene dayalı olarak yürümektedir ve dolayısıyla özü itibariyle finansal krizlere
karşı zayıf ve kırılgandır. Bu bakımdan; kitapta, kısmi rezerv bankacılığının keşfedilmesiyle ekonomilerde ortaya çıkardığı ileri sürülen sorunlar irdelenmiş, tam rezerv bankacılığının uygulanabilirliği ve çözüm için ne kadar yeterli olduğu incelenmiş ve İslâm iktisadı açısından her iki sistemin de uygunluk ve sakıncaları tartışılmıştır. Ayrıca, ajan temelli bir simülasyon modeli kullanılarak her iki bankacılık sisteminin ekonomik istikrar üzerindeki etkisi mukayese edilmiştir.
Mabid Ali Al-Jarhi, Osamah Al Rawashdeh, Muhammed Iqbal Anjum, Toseef Azid, Servet Bayındır, Muhammet Fatih Canbaz, M. Kemalettin Çonkar, Abdullah Durmuş, Ekrem Erdem, H. Mehmet Günay, Hichem Hamza, Khoutem Ben Jedidia, M. Fahim Khan, Kadir Kızıltepe, Muhammad Azeem Qureshi, Fatih Yardımcıoğlu Kur’an’da ve hadis literatüründe ribâ olarak adlandırılan şey(ler)in katiyetle yasaklanmış olduğu konusunda Müslümanlar aksi yönde görüşlerine pek rastlanmamıştır. Tartışmaların ana eksenini ; ribânın tanımı, türleri, yasağın hikmeti ve kapsamı, günümüzdeki modern finans uygulamalarının ribâ yasağı açısından değerlendirilmesi, mevcut İslamî finansta ribânın yeri ve ribâ içermeyen alternatif finansal ürünlerin nasıl geliştirileceği gibi konular oluşturmaktadır.
Elinizdeki bu kitap temelde günümüz iktisadi problemlerinde yer aldığı düşünülen pek çok sosyal, siyasal ve iktisadi soruna yol açan faiz konusunu odağa almaktadır. Bu bağlamda kitapta, kavramdan uygulamaya faizin birçok açıdan incelendiği makaleler yer almaktadır. Söz konusu metinler genelden özele ; Kur’an-ı Kerim’de ribâ ayetlerinin kademeli nüzulü, faizin eylemsel ve sonuç odaklı tanımlanması önerisi, literatürdeki faiz teorilerinin mukayesesi, literatürde faizle ilintili olarak en sık anılan teori olan paranın zaman değerinin İslamî açıdan değerlendirilmesi, alternatif bir bakış açısıyla faizi bir piyasa aksaklığı olarak açıklayan bir görüş ortaya konması, günümüz İslam finansındaki murâbaha ve faiz ilişkisi, kitle fonlamasından hareketle faizsiz yatırım ürünleri geliştirme önerisi gibi konularla ilgilidir.
İsmail Cebeci Murabaha akdi, faizsiz finans sistemi içinde en çok uygulanan ve en fazla tartışılan işlemlerden biridir. Faizsiz bankacılığın başladığı 1970'li yıllardan bu yana devam eden süreçte özellikle fıkıh ve iktisat alanı olmak üzere pek çok ilmî disiplinin ilgi alanına giren murabaha konusu, reel sektör için önemli olmasının yanı sıra akademik camianın da sürekli ilgisini çeken bir konu olmuştur. Böyle bir akdin tarihsel gelişimini ele almak, geçirdiği merhaleleri takip etmek ve taşıdığı problemli noktalar hakkındaki tartışmaları incelemek bu çalışmanın ana gayesidir.
Türkiye'deki uygulamada "üretim desteği" ve "kurumsal ve bireysel finansman desteği" olarak bilinen murâbahanın diğer işlemlere göre daha geniş ölçekli ve günümüzde en yaygın şekilde kullanılan işlem olması, diğer yatırım-finansman modelleriyle ortak meselelere sahip olmasının yanı sıra kendine has pek çok farklı problem noktası içermesi, modern dönemde en çok tartışılan işlem olma niteliği taşıması ve klasik bir akdin nasıl modernize edildiğini göstermesi, bu akdi önemli hâle getiren etkenlerdendir. Murâbahayı fıkhî, iktisadi, sosyal vb. çeşitli yönleriyle eleştirel ve bütüncül bir bakış açısıyla ele almayı ve mevcut literatürden hareketle modern İslam iktisadı problemlerindeki akıl yürütme ve hüküm üretme faaliyetlerinin gidişatını ortaya koymayı hedefleyen bu çalışma, bu yönüyle literatürde önemli bir boşluğu doldurmaya adaydır.
Angelo M. Venardos Bu çalışma, İslâmî finansın dünyada yakaladığı İvme sonucu karşılaştığı problemleri ele alan güncel bir kitaptır. Küresel finansal kriz ve kredi daralması, dikkatleri ciddi bir şekilde İslâmî finans sektörünün yaşama kabiliyetine ve sürdürülebilirliğine çekti. Bu anlamda zorluklar olsa da aşılmayacak seviyede değildir. 2020 yılına kadar İslâmî finans sektörünün dünya çapında beklenen büyümesinin takribi olarak %15 olacağı tahmin edilmektedir, fakat bu büyüme oranının aşılması sürpriz olmayacaktır. İslâmî finans sektörü, yeni kurulmuş olup hızla büyümektedir, bu nedenle de konvansiyonel finansmana yönelik güçlü ve sürdürülebilir bir alternatif oluşturma potansiyeline sahiptir. Bunun mümkün kılınması için yakından izlenmesi ve bu alanda yol gösterici çalışmaların yapılması gerekmektedir. Bu kitap böyle bir amaç doğrultusunda hazırlanmıştır.
Bu alanda önemli çalışmalara imza atmış olan Dr. Angelo Venardos, İslâmî finans sektöründe tanınmış ve uygulama anlamında önemli pozisyonlarda bulunan isimlerin katkılarıyla bu çalışmanın oluşturulmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu anlamda katkı sağlayanlar arasında sektörde önde gelen avukatlar, bankacılar, düzenleyiciler ve muhasebeciler yer almaktadır. Bu kişiler günlük olarak teoriyi eyleme dönüştürmekte ve sektördeki gelişmeleri yakından takip etmektedirler. Literatürde, sektördeki güncel meseleler üzerine eğilen çok az çalışına bulunmaktadır. Elinizdeki çalışma, akademisyenlere, öğrencilere, sektörde çalışanlara ve bunlar dışında konu hakkında güncel durum
nedir ve sektör nereye doğru evriliyor gibi sorulara ilgi duyan herkese faydalı olacaktır.
Ersan Özgür İslâmi Finans - Türkiye İçin Küresel Strateji İstanbul İslâmi Finans Merkezi adlı bu kitapta; İslâmi finans ile ilgili terminolojiden tarihî akışına, uluslararası kuruluşlardan mevcut uygulamalara kadar hem Türkiye hem de dünya ekonomisinde İslâmi finansın yeri belirlenmeye çalışılmaktadır. Tarihî akış içerisinde durum değerlendirmesi yapılarak İslâmi finansın dünü anlatılmakta ve bugüne yansımaları şeffaf bir şekilde ele alınmaktadır. Tarihî belgelere ve verilere dayalı bir aktarım ile nesnel bir bakış açısı ile bilgilere yer verilmektedir.
Türkiye ekonomisi yönünden tarihî gelişim içinde; para vakıflarından katılım bankacılığına, İslâmi açıdan meşru olup olmadığı hususundaki tartışmalarından, Çivicizade'nin Rumeli kazaskerliği yaptığı sırada Ebussuud Efendi'nin risalesine reddiyesini padişaha arz etmesi neticesinde kararname düzenlenerek yasaklanmasına ve sonra başka bir kararname ile serbest bırakılmasına, muamele-i şer'iyye konusunda oran sınırlayan fermanlardan günümüzde katılım bankalarının katılım kârı oranlarına kadar tarihî belgelere dayalı bilgilerin yanı sıra katılım bankası uygulaması, sukûk işlemleri ve tekâfül sigortacılığı hakkında bugün İslâmi finans alanında yapılan düzenlemelere değin kapsamlı bilgilerin derlendiği bir çalışma sunulmaktadır.
Bu kitapta, İslâmi finans hakkında genel bilgiler verilmenin yanı sıra değişen paradigma ve Türkiye için küresel strateji önerisi geliştirmek suretiyle “İstanbul İslâmi Finans Merkezi” önerisi yönünden imkânların neler olduğu ve bu projenin gerçekleştirilebilmesi için neler yapılması gerektiği hususunda önerilere ve değerlendirmelere yer verilmektedir.
Abdulkadir Bilen, Ahmet Vecdi Can, Ayhan Yatbaz, Dursun keleş, Hüseyin Elgıreybi, Kadir Gökoğlan, Kayhan Ahmetoğulları, Kudbeddin Şeker, Murat Kırkağaç, Mustafa Beybur, Nazan güngör Karyağdı, Nurcan Kostak, Özgür Özkan, Selçuk Bakan, Serpil Sumer İslami finansal kurumlar, işlemlerini faizsiz olarak yürüten finansal kurumlardır.
İslami finansal kurumların çeşitli faaliyet ve uygulamalarını konu alan çalışmalardan oluşan bu eserde, aynı zamanda başlıca İslami finansal kurumlardan olan katılım bankalarına ilişkin verilere yoğunlaşılmıştır. Her biri ayrı ayrı özenle hazırlanmış bu eserin bölüm çalışmalarında kutsal kitapların finans ve muhasebeye olan bakış açılarına değinilmiştir. İslami finansal kurumlar için geliştirilen muhasebe standartları, İslami finansal kurumların denetimi, bu kurumların kârlılıklarının ölçülmesi gibi konular yine eserde yer alan çalışmalardandır. Bir ihtiyaç ve talep üzerine ortaya çıkan İslami finans sisteminin temel uygulama alanı olan İslami finansal kurumları ve bu kurumların işleyişlerini konu edinen bu eserin ilgili alan yazına katkı sağlaması eserin önemli bir hedefidir.
Bu hedefe ulaşmak dileğiyle…
Osman Okka, Hasan Kazak Günümüzde İslâmî finans sektörünün hızlı gelişmesi ve İslâmî fonların 3 trilyon dolara yaklaşması sebebiyle bu alana ilgi giderek artmış, bir taraftan bu alandaki yayınlar artarken diğer taraftan İslâmî finansal kurumlar da önemli ölçüde kurumsal hâle gelmiştir. Tüm bu gelişmeler yaşanırken İslâmî finansın para ve sermaye piyasalarında faaliyet gösteren kurumlarla birlikte firmalara dönük yönü -yani ulusal ve uluslararası firmalara yani adi, kollektif, komandit, limited, anonim, holding şirketlere uygulanması konusundaki çalışmalar- nispeten geri kalmıştır. İşte bu kitap, bu ihtiyacı karşılamak üzere, finansal yönetimin neredeyse tüm alanları kapsayacak şekilde ve konvansiyonel finansla mukayeseli bir şekilde hazırlanmıştır. Bu sebeple kitap, orta üst seviyede (intermediate upper) bir yapıya sahiptir.

Kitapta, İslâm hukuku çerçevesinde İslâmî finansmanla ilgili finans konularının temel prensipleri belirli bir bütünlük içerisinde sistematize edilmiş şekilde konvansiyonel finansla mukayeseli olarak ortaya konularak okuyucuya sunulmuş ve İslâmî finansın net ve açık olarak gerçek hayatta firmaların faaliyetlerinin bütün alanlarında nasıl uygulayabilecekleri ayrıntılı olarak gösterilmiştir. Böylece kitaptan okuyucunun, sayısal ve analitik bir yöntemle finansal düşünebilen ve firmanın finansal problemlerini İslâm’a uygun politikalar üreterek çözebilen yapıda bir bilgi kazanımı hedeflenmiştir. 22. bölümde yer alan İslâmî finansa ait örnek olaylar yani vaka analizleri kitaba ayrı bir boyut kazandırmıştır.
Osman Okka, Hasan Kazak, H. Basri Alım (B-1) İslâmî Finansal Yönetim: Sistem ve Uygulama (Konvansiyonel Finansla Mukayeseli) isimli serinin ilk kitabında; İslâmî finansın ne olduğu, bu konudaki İslâmî kurallar dikkate alınarak günümüzdeki modern firmalarda (adi, kollektif, komandit, limited, anonim, holding şirketlerde) uygulanış şekli konvansiyonel firmalarla mukayeseli olarak incelenmişti. Rasyonel hareket ve davranış, konvansiyonel finansta da İslâmî finansta da değişmez. Her şahıs veya şirket optimal (en iyisi) olma konusunda hareket etmeye, kazanmaya, verimli hareket etmeye çalışır; farklı olan, İslâmî finansçının ve yöneticinin İslâm'a göre yasaklanan ve etik olmayan kuralları da dikkate alarak hareket etmesi ve başarılı olmak zorunda olmasıdır. Bilindiği gibi konvansiyonel firmalar; İslâm'a göre haram sayılan her türlü faizli, aldatıcı, ahlak bozucu, defolu, tağşişli, hak gaspına sebebiyet veren, topluma zararlı vb. faaliyetlerde bulunmazlarsa İslâmî firmaya dönüşürler. İslâmî firmalar da İslâm'ın haram ve yasaklarını nazara almadan faaliyetlerini yürütüyorlarsa bunlar da konvansiyonel firmalara dönüşürler. Firmalar arasındaki geçiş bu kadar basittir. Eğer İslâmî bir firma faaliyetlerinde harama girmişse öncelikle bunları önlemeye ve dönemin sonunda da oluşan haram gelirleri firmadan uzaklaştırmaya çalışır. Hatalara düşmemek için İslâmî finansal yönetici hem konvansiyonel finansın hem de İslâmî finansın kurallarını bilmek ve isabetle uygulamak zorundadır.
Aşırı rekabetin ve yüksek sermaye maliyetinin hâkim olduğu günümüzün ekonomik sisteminde; finansal yöneticilerin problemlerini ve İslâmî finansın rolünü doğru bir şekilde anlayabilmek, sonrasında firmayla ilgili isabetli finansal kararlar alabilmek için gerçek hayattan alınmış ve örnek olay (vaka) hâline getirilmiş finansal yönetim problemlerini yakından görmeleri ve bu problemler üzerinde çözümler üretmeleri gerekir. Bu örnek olaylar (vakalar); okurlarımızın kendilerini firmanın sanal ortamında görerek finansal yönetim problemlerinin içerisine derinlemesine nüfuz edebilmeleri, İslâmî kurallar çerçevesinde alternatif çözümler üretebilmeleri ve doğru karar alabilme yeteneklerini geliştirebilmelerini sağlamak üzere hazırlanmıştır. Kitap, finansçılar ve finansçı olmak isteyenlerle birlikte firma yöneticileri için bir finansman simülatörü görevini görmektedir. 50 örnek olayı (vakayı) kapsayan (B-2) İslâmî Finansal Yönetim Örnek Olayları ve Örnek Çözümleri (Vaka Analizleri) isimli bu kitabın, sizlere faydalı olacağını ümit etmekteyiz.
Muhammad Ayub İslamî finans alanında son yıllarda küresel düzeyde giderek devam eden çalışmalar önemli bir kilometre taşının geçildiğini ortaya koymaktadır. Alandaki bu gelişmelerle birlikte bankacılar, ticaret camiası, sanayiciler, şer’i konularda çalışan âlimler ve halk, İslamî finansın ne olduğunu, özelliklerinin ne olduğunu ve nasıl çalıştığını bilmeye ihtiyaç duymaktadır.

Elinizdeki kitap, İslamî bankacılık ve finans kuruluşlarının felsefesini, modellerini, araçlarını ve faaliyetlerini anlamak isteyen lisans ve lisansüstü öğrenciler, bankacılar ve diğer herkes için ders kitabı vazifesi görecek şekilde hazırlanmıştır. İslamî finansın hem teorisini hem pratik yönlerini kapsayan bu kitap, İslamî finansın temelini oluşturan İslamî ekonomisini, İslamî finans ilkelerini, İslam ticaret hukukunun temel özelliklerini, İslamî finansal kurumlar tarafından benimsenecek usulleri, ürünleri ve İslamî finans kurumları tarafından uygulanacak prosedürleri, finansal sistemin ve ekonominin gelişmesinde İslamî finans sisteminin oynayabileceği rolleri içermektedir. Ayrıca kitap, İslamî finans kurumlarının kullandığı ya da çeşitli müşterilere fon sağlamak için benimseyebilecekleri temel modellerin, şer’i kurallara uygunluğunu sağlayabilmek üzere yapılan tartışmaları da kapsamaktadır. Ekonominin çeşitli sektörlerini finanse eden İslamî bankaların mevduat ve fon yönetimini kapsayan pratik ve operasyonel yönleri, risk yönetimi, muhasebe uygulaması ve İslamî mali piyasaların ve araçların işleyişi derinlemesine tartışılmıştır.

Harun Şencal, İsa Yılmaz, Hakan Kalkavan, Adem Levent, Erhan Akkaş, Abdurrahman Yazıcı, Cem Korkut, Mervan Selçuk, Mücahit Özdemir, Hakan Aslan, Abdullah Talha Genç, Murat Yaş Körfez İşbirliği Konseyi üyesi ülkeler doğal kaynak gelirleri sayesinde küresel finansal sistem
içerisinde önemli bir yere sahiptir. Modern İslami finans sektörünün gelişimi de bu ülkelerin
yükselmeye başladığı 1970'li yıllara karşılık gelmektedir. Günümüze gelindiğinde ise Körfez ülkeleri toplam İslami finans sektörünün yaklaşık yüzde 42'sine sahiptir. Dolayısıyla bu ülkelerin ekonomik, yapısal ve ideolojik dönüşümleri aynı zamanda İslami finans sektörünü de etkilemektedir. Buradan hareketle, bu kitap bölgenin İslami finans gelişimini ve büyüklüğünü tetikleyen temel faktörleri ve bu gelişim içerisinde petrol gelirlerinin yanı sıra siyasi tercihlerin payını politik ekonomi çerçevesinde tarihsel kırılmalara vurgu yaparak incelemeyi hedeflemektedir. Bu kapsamda, son dönemlerde yükselen ilgiye sahip Körfez ülkeleri ve İslami finans sektörüne yönelik teori ve uygulamayı içeren bu kapsamlı çalışma okuyucuya katkı sunacaktır.
Muhammet Erkam Bakacak Bu kitap, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartlan Kurumu tarafından yayımlanmış olan Faizsiz Finans Muhasebe Standartları ile Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları arasındaki benzerlik ve farklılıkları faizsiz fon kullandırım yöntemleri açısından incelemek amacıyla yazılmıştır. Bu minvalde Türkiye’deki faizsiz finans alanında faaliyetlerini sürdürmekte olan kurumların fon kullandırım usullerine (murabaha, müşâreke, mudârebe, selem, istisna, icâre) ilişkin uygulama esasları ile bu esaslar doğrultusunda oluşması gereken muhasebe kayıtları incelenmiş, elde edilen bulgular Türkiye Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartları (TMS/TFRS) uygulamaları ile karşılaştırılarak, Faizsiz Finans Muhasebe Standartlarına (FFMS) uyum için yapılması gerekli düzenlemeler belirtilmiştir. Çalışma sonucunda muhasebeleştirme işlemlerine ilişkin temel prensiplerin her iki standart setinde de benzerlik gösterdiği, diğer taraftan muhasebe kayıtları arasındaki ayrışmaların temelinde gerçekleşen işlemlerin biçim ve öz açısından farklı değerlendirilmelerinin, değer ölçüm uygulamalarındaki farklılıkların, paranın zaman değeri ile ilgili görüş farklılıklarının ve sermaye benzeri hesaplar ile ilgili değerlendirme farklılıklarının bulunduğu tespit edilmiştir.
Bilal Soysal Bir İslâmî finans kuruluşunun varlığını sürdürmesi ve büyümesi için bütün paydaşların kuruluşa güvenini artırmaya yönelik bir kurumsal yönetim anlayışı benimsemesi elzemdir. Etkin bir kurumsal yönetim, İslâmî finans kuruluşunun Fıkhi ilke ve kurallara uyumsuzluk riskini yönetmesi, sağlıklı şekilde büyümesi ve bütün paydaşların menfaatlerini hakkıyla gözetmesi için gereklidir. Bu bağlamda İslâmî
finans kuruluşlarında kurumsal yönetimin önemli bir parçası, faaliyetlerin fıkhi ilke ve kurallara uyumunu sağlamaya yönelik etkin bir "Fıkhi Uygunluk Yönetim Sistemidir. Bu kitap, İslami finans kuruluşlarında Fıkhi Uygunluk Yönetim Sistemini literatür ve uluslararası standartlar çerçevesinde detaylı olarak anlatmakta, ülkelerin konuya ilişkin yaklaşımlarını yasal düzenlemeler bağlamında yansıtmakta ve Türkiye'nin diğer ülkelere kıyasla durumunu ortaya koymaktadır.
Ahmet Oğuz Akgüneş, Bahadır Fatih Yıldırım, Bilgehan Tekin, Ebru Demirci, Eyyüp Ensari Şahin, İbrahim Erem Şahin, M. Kemalettin Çonkar, Mehmet Bükey, Muhammet Fatih Canbaz, Nevzat Tetik, Nurullah Altıntaş, Oktay Özkan, Onur Seyranlıoğlu, Recep Çakar, Soner Akkoç, Tahsin Galip Tekin, Tolga Türkölmez, Yavuz Türkan İnsanlık tarihinin belki de en hızlı dönüşümlerinin yaşandığı günümüzde karşı karşıya kaldığımız sorunlar; halihazırdaki kazanımların korunması ile kapsayıcı ve sürdürülebilir büyüme ve kalkınma sürecinin sağlanması için yeni normal, sistem ve düzen arayışlarını tetiklemektedir. Sosyoekonomik ve politik alanlar başta olmak üzere hemen her sahada gerçekleşen bu arayışlar; eskinin yeniden anlaşılması, yeninin tekraren keşfi ve eski-yeni arasındaki etkileşimin incelenmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. İktisadi açıdan; bu arayışların sonucu olarak yeni ekonomik sistem tartışmaları hareketlenmekte, eski sistemlerin yerini neyin alacağı, yeni düzenin nasıl işleyeceği ve bu yeni normalde bilinen iktisadi aktörlerin rollerinin nasıl tanımlanacağı sorunsalları -objektif ve normatif olarak- sorgulanmaktadır. Bu kapsamda sergilenen gayretlerden biri de sahip olduğu birikim, özgünlük ve tutarlılık bakımından en zengin olan İslami İktisat ve Finans kapsamında yapılan çalışmalardır ve dünya genelinde bu çalışmaların etkisi/yankısı her geçen gün daha da artmakta ve genişlemektedir.
Bu etkiye/yankıya destek olmak maksadıyla kör hakem süreci işletilerek girişilen bu kitap, iktisadi düşünce ve sistemler açısından turnusol kâğıdı fonksiyonu gören faiz konusu incelenerek başlamaktadır. Faiz konusunun ardından sırasıyla zekât, devlet, dayanışma kurumları ve katılım bankaları konularındaki bölümler yer almaktadır. İslami Finans kapsamında; finansman modelleri, blokzincir teknolojisi, davranışsal finans ve yatırım vekaleti konuları incelenmekte ve devamında ekonomi-finans ilişkisine dair uygulamalı çalışmalara yer verilmektedir. Böylece genelde insanlığın özelde de Türkiye'nin içinde bulunduğu sistematik darboğaz ve açmazlardan kurtulma çabasına ve İslami İktisat ve Finans kapsamında eskinin anlaşılması, yeninin keşfi ve eski-yeni etkileşiminin irdelenmesi amaçlarına katkıda bulunulmaya çalışılmıştır.
Şehmus Aydın Küreselliğin, değişimin ve bilgi teknolojilerinin yaygın bir şekilde kullanılmasıyla dünyanın herhangi bir yerinde oluşması muhtemel bir finansal krizin bütün dünyayı etkisi altına alması kaçınılmaz hâle gelmiştir. 2008 Küresel Finans Krizi’nin oluşmasında aşırı risk içeren türev ürünlerinin etkisi, ampirik çalışmalarla tespit edilmiştir. Mevcut konvansiyonel finansal sisteme özellikle taşıdığı riskler yönüyle alternatif sistemler arayışına gidilmiştir. Bu risklerin bertaraf edilebilmesi için birtakım yeni düzenlemeler ve ilkeler oluşturulmaktadır. Bundan hareketle İslami finansın muhafazakâr, daha itidalli ve reel ekonomiyle daha fazla entegre olma potansiyeli taşıması yönüyle mevcut konvansiyonel finansa alternatif olabileceği veya çözüm olarak sunabileceği birtakım prensiplerinin olduğu düşünülmektedir. Bu bağlamda Türkiye'de ve dünyada mevcut İslami endekslerin risk profili yönüyle konvansiyonel endekslerden daha güvenli yatırım imkânı sunup sunmadığı konusu önem kazanmaktadır. Bu çalışmada; Türkiye ve dünya sermaye piyasalarında işlem gören İslami endekslerin, konvansiyonel endekslere kıyasla risk profili yönüyle bir alternatif olup olmadıkları incelendi. Çalışmanın; krizlerin sistematik bir hâl aldığı günümüzde ampirik bulgular ve tespitler sunacağı düşünülmektedir.
Kitabın; risk, risk yönetimi, risk ölçüm yöntemleri, İslami açıdan risk ve İslami finans alanlarına ilgi duyan araştırmacı ve akademisyenler için kayda değer bir ihtiyacı karşılayacağı düşünülmektedir. Özellikle İslami açıdan risk ile ilgili önemli çalışmalara kapı aralaması temenni edilmektedir.
O.C. Ferrell - Geoffrey A. Hirt - Linda Ferrell, McGrawHill Alanın temel kavramlarını verirken girişimcilikten, işletme yönetimine, iş etiğinden, yönetimin doğasına, örgüt kültürü ve yapısına, sosyal ağlardan, pazarlama ve finansal sistemlere kadar birçok konuya değinen bu kapsamlı kitap, 16 bölümden ve 6 ana kısımdan oluşuyor. İlk kısımda, 'değişen dünyada işletme' kapsamında okuyucular temel ekonomik bilgileri, iş etiğinin önemini ve küresel ticareti ilgilendiren üç önemli bölüm bulacaklar. İki bölümden oluşan ikinci kısım, iş kurmak ve büyütmek isteyenlerin yararlanacağı önemli bilgiler içeriyor. Yönetimin temelleri, örgüt teorisi temelleri, üretim ve işlemler yönetimi üçüncü kısımda yer alıyor. İnsan kaynakları ile ilgili iki bölüm ve pazarlama alanını irdeleyen üç bölüm dördüncü ve beşinci kısımların konularını oluşturuyor ve son olarak altıncı kısım; finans, muhasebe ve sermaye piyasaları konularına değinirken okuyuculara güncel bilgiler aktarıyor.
Her bölümün sonunda yer alan kariyer öğütleri ile öğrencileri ayrıca işletme alanında değişik kariyer imkânları ile de tanıştırmayı amaçlayan İŞLETME, özellikle 4. basımında çeşitli yenilikler eklenerek ve güncellemeler yapılarak örnekler ve yeni uygulamalar ile daha da zenginleştirilmiştir.
Vasfi Haftacı İşletme adı verilen ekonomik ve teknik birimler, sonsuz nitelikteki insan gereksinimlerini giderecek mal ve hizmetlerin üretim ve pazarlamasını kaynakların sınırlı olması nedeniyle sürekli olarak gerçekleştirirler. Faaliyet gösterdikleri sektör ve hukuki yapıları başta olmak üzere çeşitli şekillerde ortaya çıkan işletmeler, kuruluşundan yönetimine kadar çeşitli işlevleri; kâr elde etmek, topluma hizmet, süreklilik, büyüme ve sorumluluk gibi amaçlar doğrultusunda yerine getirirler. Yönetim işlevleri doğrultusunda planlama, örgütleme, yöneltme ve uyumlaştırmayı kapsayan yürütme ile denetleme işlevini karşılamak durumunda olan işletmeler, yürüttükleri faaliyetler çerçevesinde temel işlev olarak üretim ve pazarlamanın yanında destekleyici nitelikte muhasebe-finansman, insan kaynakları gibi işlevleri de yerine getirirler.
Sosyal sistemde gördüğü önemli işlevler bağlamında işletmeler, gerçekleştirdikleri faaliyetler ile tüm toplumu etkilerler. İşletmelerin gerçekleştirdiği bu faaliyetlerin ortaya çıkardığı işletmecilik anlayışı, teknoloji, iletişim ve ulaşımda ortaya çıkan baş döndürücü değişikliklerin sürekli olarak gelişme gösterdiği bir dünyada işletme bilimini dinamik özelliklere sahip bir alan hâline getirmiştir. Bu nedenle işletmelerin iyi ya da kötü yönetilmesinde işletmecilik bilgisinin özel bir önemi ve rolü vardır.
İşletme Bilimine Giriş adıyla sunulan bu kitapta işletme ile ilgili alanlarda öğretim gören bugünün öğrencisi ve geleceğin yöneticisi olacak olan kişilere işletme ile ilgili ilke, politika ve yöntemlere ilişkin konularda bilgi ve yön vermek, yol göstermek amaçlanmıştır.
A. Vecdi Can - Süleyman Uyar Türkiye'de denetim denince akla bağımsız denetim; bağımsız denetim denince de akla genellikle finansal tabloların denetimi gelmektedir. Halbuki muhasebe denetimi, uygunluk denetimi ve faaliyet denetimi gibi alanları da kapsayan geniş bir içeriğe sahiptir. Ancak bugün bağımsız denetim şirketlerince uygulamada ağırlıklı olarak yalnızca finansal tabloların denetlendiği görülmektedir. İşletmelerin faaliyetlerinin kârlılık, verimlilik ve etkinliği üzerine odaklanan faaliyet denetimi ise çok yaygın olarak kullanılmamaktadır. Faaliyet denetiminin çok yaygın olmayışı uygulama sürecinin zor olması ve bu konuda herhangi bir yasal zorunluluğun bulunmayışı ile açıklanabilir. Bu kitapta, muhasebe denetimi türlerinden biri kabul edilen faaliyet denetimi incelenmiştir. Konu, muhasebe bilimi açısından özellikle maliyet ve yönetim muhasebesi ile muhasebe denetimi ekseninde ele alınmıştır. Herhangi bir faaliyet denetimi kendi denetim amaç, süreç ve kapsamına uygun bir performans yönetim sisteminden yararlanmak durumundadır. Faaliyet denetimi sürecinde kendisinden yararlanılabilecek başlıca performans yönetim sistemleri de kitapta ele alınmıştır.
Mehmet Tursun Sanayi devrimleri, başta işletme olmak üzere birçok alanda etkili olmuştur. Günümüzde özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerindeki değişim, hayatın her alanında etkili olmaktadır. Bu değişim, ticari kurumları, sektörleri ve toplumu tüm yönleriyle etkilemekte ve değişime zorlamaktadır. İşletmeler, faaliyetlerini sürdürmek, rekabet edebilmek ve nihayetinde ayakta kalabilmek için bilgi ve iletişim teknolojilerinin getirdiği değişimi yakından takip etmek durumundadırlar. İşletmeler için bu değişim zorunluluğu, onları uluslararası boyutlarda ticaret yapmaya yöneltmiştir. Bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişimin sonucunda e-ticaret hacminde önemli artışlar olmuştur. E-ticaretin gelişmesiyle tüm dünya tüm işletmeler için bir pazar hâline gelmiştir. Bu durum, işletmeler arasında rekabeti bir üst seviyeye çıkarmıştır. Günümüzde işletmelere rekabet üstünlüğü başta olmak üzere birçok avantaj sağlayan önemli unsurlardan birisi de marka ve marka değeridir. Bu kitapta; markanın işletmeler için önemi, işletmelerin marka edinme süreçleri ve markanın muhasebeleştirilmesine yönelik teori ve uygulamalar yer almaktadır. Bu kapsamda hazırlanan kitap dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “İşletme Kavramı ve Çeşitleri”, ikinci bölümde “Değer Kavramı ve Firma Değeri”, üçüncü bölümde “Marka ve Marka Hesaplama Yöntemleri” ve dördüncü bölümde “Marka Değerinin Muhasebeleştirilmesi” başlığı altında konular, güncel literatürden faydalanılarak incelenmiştir.
Behlül Ersoy, Nurullah Uçkun Gelişmekte olan ekonomilerin bankacılık sektörü, bu ülkelerin finansal sistemlerinin de taşıyıcısı konumundadır. Bunun için uzak geçmişimizden günümüze doğru gelindiğinde küreselleşmenin etkisiyle daha sıklaşan ve tahribat gücü artan finansal krizlerin arkasında bankacılık sektörünün olması bir tesadüf değildir. Benzer krizlerin ortaya çıkmasını engellemek ve mikro düzeyde ilgili ülkelerin, makro düzeyde de küresel ekonominin sağlıklı bir büyümeyi yakalayabilmesi için bankacılık sektörünün performans ve kârlılığı çok önemlidir. Bunun yanında güçlü ve etkin bir bankacılık sektörü, finansal piyasaları derinleştirerek jeopolitik ve stratejik yatırımların artmasını da sağlamaktadır. Bu noktada bankacılık sektörü ayrıca ülkelerin politik güçlerini de besleyen en önemli sektörlerden biridir.
Bu kitapta, öncelikle jeopolitik risklerin banka performansı ve kârlılık göstergelerinden net faiz marjı üzerindeki etkisi değerlendirilmektedir. Böylece özellikle gelişmekte olan ülkelerde yönetilmesi çok zor olan banka net faiz marjları için başta banka yöneticileri olmak üzere diğer paydaşlara da karar verme aşamasında yardımcı olunması amaçlanmaktadır. Ayrıca kitapta incelemeye dâhil edilen ülkeler, ABD kumandasındaki Batı Bloğu karşısında hızla yükselen BRICS ekonomileri ve Türkiye'dir. Bu bağlamda kitabın ikincil amacı, jeopolitik teoriler ve modern tezler dikkate alınarak güncel bankacılık ve makroekonomik göstergeler ışığında BRICS ekonomilerinin ve Türkiye'nin dünyada yeni bir jeopolitik, stratejik ve ekonomik ağırlık merkezi olma olasılığını tartışmaya açmaktır.
Ayten Nahide Korkmaz, Serdar Budak İnsanlığın tarih sayfasında yer aldığı günden itibaren kadın ve erkek bir arada yaşamdaki rollerini belirlemeye çalışmaktadır. Çoğu zaman kadının konumunu alaşağı etmeye çalışan toplumsal normlar erkeği güçlü hale getirmiş, bu iki cinsin eşitliğinin yok olmasına neden olmuştur. Kadının ve emeğinin yok sayılması günümüze kadar süregelmiş, Mustafa Kemal ATATÜRK'ün kazandırdığı haklar ile Türk kadınlarını şanslı kılınmıştır. Bu çalışmada kadın emeğinin evrimsel süreci, toplumsal cinsiyet ve feminizm kavramları anlatılmıştır. Ekonomide kadının konumu tartışılmaya çalışılarak kadın kalkınma ile emek ekseninde bankacılık özelinde incelenmiştir. Ayrıca eserin bir bölümünde de belki de araştırmacılar için önem arz eden literatür araştırması kısmına geçilmiştir. Sözü edilen çalışmalar ulusal ve uluslararası makale(ler), tez(ler), bildiri(ler) ve rapor(lar) kategorilerinde yazar(lar), gözlem yeri (ulusal-uluslararası), kullanılan yöntem, değişkenler ve varılan sonuçlar kısımları ile sunulmaya çalışılmıştır. Eserin yazılış amacı kadın emeği ile ekonominin temel sektörel kalemlerinden olan banka karlılığı arasında bir ilişkinin olup olmadığı sorusuna yanıt aramaktır.
Ali Topakkaya, Atila Tuncer, Emel Bıçak, Harun Yalçın Mengüloğul, Jens Heiling, Marqués Berger, Mehmet Koçdemir, Mesut Hastürk, Metin Coşkun, Nazire Kont, Seval Selimoğlu, Thomas Müller, Volkan Artar, Yunus Elitaş Son yıllarda, küresel kamu sektörü standartlarının uyumlaştırılması ve ülkelerde uygulanmasına yönelik önemli çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda, Uluslararası Kamu Sektörü Muhasebe Standartları Kurulu (IPSASB), bazı temel alanlarda farklılık göstermesine karşın büyük ölçüde IFRS modelini takip ederek uluslararası kamu sektörü standartlarını yayımlamaktadır. Ülkemiz de bu uluslararası standartları referans alarak kamu sektörü muhasebesinin yasal zeminini oluşturmakta ve uyumlaştırma çerçevesinde hayata geçirmektedir. Kitabımız; uzman görüşleri ile bu alanda ülkemizdeki yayın boşluğunu dolduracak ve alanın uygulayıcıları, akademisyenler ve gelecekte bu alanda çalışmayı planlayan üniversite öğrencileri için kamu sektörü muhasebe standartlarının geçmişi, bugünü ve geleceği konusunda farkındalık yaratacak eksiksiz bir rehber niteliğindedir. Ayrıca okuyuculara, çok büyük öneme sahip kamu sektörüne ilişkin muhasebe standartları hakkındaki bilgi eksiğini gidermek açısından da gerekli katkıyı sağlayacaktır.
Kamu sektörü muhasebe standartlarına ilişkin uluslararası ve ulusal düzenleyici kuruluşların, yapıların, bugüne kadar yayınlanmış standartların ve standartlara ilişkin çalışmaların ele alındığı kitabımız; konuya ilgi duyan uygulamacıların, akademisyenlerin ve öğrencilerin kolay anlayacağı bir amaç gözetilerek kaleme alınmıştır. Kitabımız, bu alanda yazılmış ülkemizdeki ilk kitaptır. Kamu sektörü muhasebe standartlarının ulusal ve uluslararası genel bir bakışla ele alındığı 2 ana, 9 alt bölümden oluşan kitabın ilk bölümünde, kamu sektörü muhasebe standartlarının uluslararası boyutu; ikinci bölümünde ise ulusal boyutu ele alınarak dünden bugüne geçirdiği değişim ve gelişim ile gelecekte izleyeceği yol haritası ortaya konmaya çalışılmıştır. Kamu sektörü standartlarından bugüne kadar ülkemizde 30 adedi, Devlet Muhasebe Standartları Kurulu (DMSK) tarafından tamamlanmış ve Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Her bölümdeki konu anlatımları mümkün olduğu kadar açık, sade ve anlaşılır yapılmıştır. Ayrıca her bölümün, konunun duayenleri sayılan uluslararası uzmanlar, akademisyenler, standart yapıcı otorite olan DMSK üyeleri ve sekretaryasında görev alanlar tarafından kaleme alınması, konuyu daha anlaşılır hâle getirmiştir.
Ahmet Oğuz Koban, Atilla Saltukoğlu, Barış İnal, Bülent Topdemir, Duygu Celayir, Gencay Karakaya, Gürol Baloğlu, Hami Aydın, Hüseyin Öcal, Onur Kemal Yılmaz, Selim Yusuf Artar, Şükrü Mete Tepegöz, Yunus Özcan, Yüksel Pazarçeviren, İktisadi ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak işletme faaliyetlerinde ve yönetim süreçlerinde yaşanan dönüşüm, muhasebe ve denetim alanlarında değişen yaklaşımlara öncülük etmiştir. Söz konusu bu güncel yaklaşımların, hem özel sektör hem de kamu açısından uygulamalar ile ortaya konulması önem arz etmektedir. Kitapta, alandaki akademisyenler ve profesyoneller tarafından finansal muhasebe, denetim, maliyet muhasebesi, finansal analiz ve vergi denetiminde seçilmiş güncel konular örnekler ile ele alınmıştır. Bütçe hazırlama sürecinde çağdaş yaklaşımlar, denetim planlaması ve yapısal risk analizi, rekabet gücü açısından stratejik maliyet yönetimi, finansal yeniden yapılandırma, suç gelirlerinin aklanmasının önlenmesi, salgın hastalıkların finansal tablolara etkisi ve finansal okuryazarlık bu seçilmiş güncel konu başlıklarından bazılarını oluşturmaktadır.
Abdullah Özdemir, Akan Yanık, Cevahir Başdalan, Çağrı Köroğlu, Ece Armağan, Emre Akcagündüz, Esma Durukal, Gülşah Sezen Akar, Güven Deniz, Hakan Arslaner, Hayri Kemiksizoğlu, Hüseyin Şenkayas, Namık Kemal Öztürk, Onur Durukal, Özge Sivrioğlu, Seda Tapdık Blokzincir Teknolojisi son yıllarda giderek bilinen bir teknoloji hâline gelmekte olup “Bu teknoloji yaşamımızın hangi alanlarında kullanılabilir?” sorusunun cevabı, araştırmacıların gündemini meşgul etmektedir. “Kamu ve Özel Sektörde Blokzincir Teknolojisi” ismini taşıyan bu eser; giderek dijitalleşen dünyada blokzincir teknolojisinin sadece kripto paralarda kullanılmadığını, yaygın bilinenin aksine gelişime açık olan bu teknolojinin tüm dünyada hem kamu hem de özel sektörde kendine rahatlıkla kullanım alanı bulabileceğini ortaya koymaktadır. Eser, yönetim süreçlerinde blokzincir teknolojisinin varlığını nasıl geliştirebileceğini dünya örnekleriyle ortaya koyarak ilgililerine ilham kaynağı olmayı amaçlamaktadır. Blokzincir teknolojisinin kullanım alanlarına ilişkin Türkçe literatürdeki eksikliğin giderilmesi ve bu alanda çalışan araştırmacılara ve ilgililere katkı sunması dileğiyle…
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.
Zeyneb Hafsa Orhan İslâmî bankacılık fikri, faizsiz yapı ve kâr-zarar ortaklığı mekanizması olmak üzere iki temele dayanmaktadır. 196Cflı yıllardan beri mevcudiyetini sürdüren İslâmî bankalar, günümüz küresel finans piyasasının aktörlerinden biridir. Son 50 yılda, pek çok gelişme yaşanmıştır. Bunlardan biri, kâr-zarar ortaklığı enstrümanlarının yetersiz kullanımı ve kullanılsa bile sorgulanabilir uygulamalarının varlığıdır. Bu kitap; her şeyden önce mezkûr gelişmelerin, mudârebe ve müşâreke olan kâr-zarar ortaklığı enstrümanlarına mahsus oluşan ekstra risklerin bir sonucu olduğu varsayımı üzerine kurulmuştur. Kitabın amacı mudârebe ve müşâreke ile ilgili her türlü ekstra risk için analiz yapmaktır. Bu amacı gütmek üzere öncelikle mudârebe ve müşâreke enstrümanlarına yönelik mufassal bir bilgi verilecek akabinde İslâmî bankaların mevcut kâr-zarar ortaklığı uygulamaları analiz edilecek ve son olarak da asimetrik bilgi, kredi riski, getiri oranı riski ve geri çekme riski, risk tanıtımı, hesabı ve hafifletimi olan risk yönetim süreçleri yoluyla analiz edilmiştir. Bu kapsamda her risk türü (yeniden) tanımlanmış, risk faktörleri belirlenmiş, yeni hesaplama yaklaşımları sunulmuş, mudârebe ve müşâreke enstrümanları için risk hafifletim teknikleri ileri sürülmüştür.
Nazan Lila Ekonomik sistemin İslam dininde haram kılınmış olan faize dayalı bankacılık ile irtibatlı olarak yürümesi, İslam âlimlerini faizli bankacılık sistemine alternatif olabilecek faizsiz bir sistem arayışına sevk etmiştir. Bu çözüm arayışı neticesinde bugün dünyada "İslami bankacılık", Türkiye'de ise "katılım bankacılığı" diye isimlendirilen faizsiz bankacılık sistemi geliştirilmiştir. Bununla birlikte katılım bankalarının bazı işlemlerinin, İslam hukukunda var olan sözleşme teorisine ve sözleşmenin geçerliliği için gerekli görülen şartlara tamamıyla uygun olmaması, sisteme yönelik eleştiri ve tartışmaları do beraberinde getirmiştir.
İslam hukukunda, satım sözleşmesinde malın teslim alınması üzerinde özellikle durulmuş ve müşterinin salın aldığı malı teslim almadan önce satması konusunda birtakım sınırlamalar getirilmiştir.
Doktrinde tartışılan bu mesele, günümüzdeki katılım bankacılığı işlemleri çerçevesinde önem arz etmektedir. Uygulamada, katılım bankalarının fıkıh doktrininde öngörülen şekil ve şartlara aykırılık taşıyan birtakım işlemleri olduğu görülmekledir. Katılım bankalarının, kredi vermek amacıyla sıkça başvurduğu murabaha uygulamasında malı teslim almadan ve fatura, tapu gibi belgeleri kendi adına düzenletmeden müşteriye satması da bu aykırılıklar arasında yer almaktadır. Katılım bankalarının, malın teslim alınmasından kaynaklanan birtakım masrafları azaltmak amacıyla başvurduğu söz konusu uygulamalar, bazı âlimler tarafından İslam'da satım sözleşmesinin gereklerinden olan teslim alma unsurunu ihlal ettiği ve bankayı, diğer bankalar gibi sıradan bir finansör durumuna getirdiği gerekçesiyle eleştirilmiştir.
Kitapla; gayrimenkul ve menkul mallarda teslimin ne ile gerçekleşeceği, bankanın teslim için müşterisine vekâlet vermesinin caiz olup olmadığı, tapu ve ruhsat gibi kayıtların teslim yerine geçip geçmediği, teslim alınmayan mal üzerinde ne gibi tasarruflar yapılabileceği sorularına cevap aranmıştır. Ayrıca söz konusu probleme alternatif bir çözüm önerisi mahiyetinde olan bağlı kredi sözleşmesine değinilmiştir. Kitap bu anlamda, malın teslim alınması konusunda bir referans kaynak olmaya adaydır.
İlhami Akkum Kentlerin yeniden imar ve inşa sürecinde etkin rol oynayan “Kentsel Dönüşüm” projeleri alternatif finansal modellere ihtiyaç duymaktadır. Kentsel dönüşüme özgü risklerden kaynaklanan risk maliyetleri konvansiyonel yöntemlerle finansmanı zorlaştırmaktadır.
Sermaye Piyasası Kurulu mevzuatına göre yönetilen gayrimenkul yatırım fonları kentsel dönüşüm projelerine yatırım yapamamaktadırlar. Diğer yandan Blokzincir teknolojisi tek merkeze dayalı güven sistemlerindeki merkezi güven yapısını dağıtarak, bu sistemlerin daha verimli çalışmasını sağlamaktadır.
Yazar kentsel dönüşüm projelerinin geliştirme risklerinden kaynaklanan konvansiyonel finansman sorunlarına, Blokzincir tabanlı, kitlesel fonlama kaynaklı, yenilikçi ancak akıllı sözleşmeler aracılığıyla uygulanabilir bir gayrimenkul girişim sermayesi yatırım fonu modeli önermektedir.
Kentsel dönüşüm projeleri finansman ihtiyacını finansal ekosistemdeki para ve sermaye piyasalarından sağlamaktadır. Bu süreçte çeşitli modeller kullanılmaktadır.
Bilinen finansal olanakların yanı sıra, 2010 sonrasında Blokzincir tabanlı araçlar yeni finansman olanakları karşımıza çıkmıştır.
Yayılmasını Blokzincire borçlu olduğumuz Akıllı Sözleşmeler “güven” amaçlı aracı kurumlara duyulan ihtiyacı azaltmaktadır, daha az insan girdisine/takibine ihtiyaç duymasından dolayı daha düşük maliyetlidir.
Tezin konusunu oluşturan modelin bir SPK fonu olması öngörülmektedir. Yatırımcılardan temin edilecek fonların girişimciye aktarılması portföydeki gayrimenkulün fiziki tamamlanmasıyla mümasil olacak, projenin usulünce yönetilmesi yatırım komitesince risk yönetimi esaslarıyla sağlanacaktır.
Önerilen Gayrimenkul Girişim Sermayesi Kitle Yatırım Fonu Modeli ile ilgili tüm yapı Blokzincir üzerinde Akıllı Sözleşmelerle tasarlanacak, kurgulanacak, yapılacak, sürdürülecek, denetlenecektir.
Ceyda Özdemir Bu kitap; dünyada yeni bir finansman yöntemi olarak hızla gelişmekte olan kitle fonlamasını her yönüyle ele almakta ve çeşitli ülkelerdeki çalışmalarda ödüle ve paya dayalı kitle fonlaması modelleri için tespit edilmiş başarı faktörlerini kalite sinyalleri ve diğer faktörler şeklinde sınıflandırırken, paya dayalı modelde gerçekleştirilen ampirik bir çalışmanın sonuçları ışığında da kampanya başarısına ulaşmak isteyenler için çeşitli öneriler sunmaktadır.
Kitle fonlamasında girişimciler, projelerini dijital platformlar vasıtasıyla tanıtarak çok sayıda bireyden finansman sağlayabilmektedirler. Yöntem sayesinde yeni girişimlerin risk sermayesine ulaşmaları öncesindeki fonlama açığı kapatılabilmekte ve böylelikle girişimciler için projelerini gerçekleştirmek hayal olmaktan çıkmaktadır.
Dünyanın her alanda dijitalleşme ihtiyacında olduğu ve ekonomik gelişmişlik için yenilikçi ve sürdürülebilir girişimcilik konularının çokça tartışıldığı bu dönemde startuplara ve KOBİ'lere fon sağlayabilecek paya ve borçlanmaya dayalı modellerin de ülkemizde mevzuat değişiklikleriyle hayata geçirilmiş olması çok önemli bir gelişmedir.
Öte yandan girişimciliğin finansmanındaki bilgi asimetrisi probleminin paya dayalı modelde kampanya başarısı önündeki en önemli engel olduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle bilgi asimetrisini azaltan kalite sinyallerinin ve diğer başarı faktörlerinin bilinmesi girişimciler açısından olduğu kadar paya dayalı modelin ülkemizde gelişebilmesi açısından da oldukça büyük önem arz etmektedir.
Kitabın zengin içeriğiyle girişimciler, KOBİ'ler, kitle fonlaması platformlarını kurmak ve işletmek isteyenler, finans alanındaki profesyoneller ve akademisyenler gibi tüm ilgili taraflar için faydalı olması dileğiyle...
Volkan Demir KOBİ Yazıları isimli bu çalışma, Prof. Dr. Volkan Demir'in 2010 yılından itibaren çeşitli dergilerde genelde şirketlere özelde de KOBİ'lere faydalı olması amacıyla yazılan makalelerinin konular itibarıyla sistematik bir sıraya dizilmesi, güncellenmesi, ekleme ve çıkarmalarla daha da zenginleştirilmesi ile oluşturulmuştur.
Kitaptaki konularda akademik bilgiyle pratik bilgi harmanlanmış ve konuların okuyucu tarafından en iyi şekilde anlaşılmasına odaklanılmıştır.
Kitapta; KOBİ'lerin hukuki yapısının etkileri, stratejik yönetim, finansal muhasebe, şirket değerinin ölçümü, risk yönetimi, denetim, bilgi sistemleri yönetimi ve kadınların iş yaşamına daha etkin katılmasının gerekliliği gibi birçok farklı konu ele alınmıştır.
Kitabın amacı, ülkemizdeki KOBİ'lerin özellikle finansal ve buna bağlı yönetsel konularda farkındalıklarının artmasına ve onların sürdürülebilir olmalarına katkıda bulunmaktır.
KOBİ'lerin gelişmesi, faaliyetlerinin devam etmesi, nesilden nesile geçmesinin aynı zamanda sağlıklı bir ekonomik sistemin oluşmasına da büyük katkıda bulunacağına inanılmaktadır.
Hüseyin Mert, Bilalettin Topluk Konkordato; finansal yönden sorunlu işletmelerin eğer imkân varsa yaşatılabilmelerine olanak sağlanması amacıyla icra ve iflas kanununda yer verilmiş önemli bir düzenlemedir. Konkordato uygulamasının amacı; finansal yönden sorunlu işletmelerin borçlarının uzlaşmak yoluyla yeniden yapılandırılması ve böylelikle mümkünse işletmenin devamlılığının sağlanmasıdır.
Konkordato süreci, bu kitapta, mali boyutlarıyla incelenmiştir. Konunun mali boyutlarıyla açıklanmasında her başlık altında konuyu açıklayan uygulama ve örnek belgelere yer verilmesi yöntem olarak esas alınmıştır. Bu yaklaşımın uygulayıcılara pratikte önemli katkılar sağlayacağı inancındayız.
Hakan Çelenk, Yusuf Sungur Kooperatiflerin değişen ve gelişen yönüyle ele alındığı bu kitapta, günümüz kooperatifçilik anlayışının hangi noktaya geldiği, meydana gelen bu değişim ve gelişimin kavramsal çerçevesi, Yapı Kooperatifleri, Tüketim Kooperatifleri, yeni gelişen Elektrik Enerjisi Üretim ve Tüketim Kooperatifleri ile Sigorta Kooperatifleri işletme modelinin, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu, 6102 sayılı Yeni Türk Ticaret Kanunu, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu karşısındaki durumları, 6098 Borçlar Kanun ile Diğer Vergi Kanunları ve T.C. Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı'nca düzenlenmiş bulunan Yönetmelikler ve Genelgeler kapsamında, uygulamada karşılaşılan problemler ortaya konularak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda, Yapı Kooperatifleri, Sigorta Kooperatifleri, Tüketim Kooperatifleri ve diğer kooperatif türlerinde muhasebe sistemi Tek Düzen Hesap Planı çerçevesinde Muhasebe kayıtlarına ve dönem sonu işlemlerine yer verilmiştir.
Diğer taraftan Kooperatifçilik, Ziraat Fakülteleri'nin Tarım Ekonomisi bölümlerinde zorunlu ders olarak verilmekte olup İktisat ve İşletme Fakültelerindeyse bilim dalı olarak yer almaktadır. Bazı üniversitelerdeyse yüksek lisans ve doktora programları şeklinde yer almaktadır. Yaklaşık olarak 14 üniversitede Kooperatifçilik bölümü ön lisans eğitimi şeklinde verilmektedir. Kooperatifçilik kitabı öğrencilere eğitici bir kaynak, konuya ilgi duyanlara da bir rehber olmasının yanı sıra akademik çalışamalar yapanlarında önemli bir başvuru kaynağı olacaktır.
Sebahattin Karanlık Kooperatifler, kâr amacından uzak, karşılıklı dayanışma ilkesi içerisinde çalışan kuruluşlar olarak, ticaret şirketlerinden farklı bir yapıya sahip olduklarından incelenmeleri zaruri bir konum arz etmektedirler. Bu çerçevede hazırlana kitapta kooperatifçilik hakkında genel bilgiler verilerek bu kuruluşların daha yakından tanınmasına çalışılmış, ayrıca çeşitli kooperatiflerde günlük muhasebe kayıtları, dönem sonu işlemleri ve mali tabloların düzenlenmesi gibi konularda ayrıntılı bilgi ve örnekler verilmiştir. Bununla birlikte çalışma kooperatif muhasebesi konusunda yeni bilgi ve kaynaklara olan ihtiyacı karşılayarak kooperatif muhasebeciliğinin gelişimine katkı sağlamaya çalışmaktadır. Çalışma, konuyla ilgilenen herkese yardımcı olacaktır.
Turgay Geçer Kredi sistemi; kredi enformasyon sistemi, kredi derecelendirme sistemi, kredi kuruluşları, kredi sigorta sistemi, kredi türev piyasası ve kredi garanti programlarından oluşan bir sistemler bütünüdür. Kredi analizi, kredi sisteminin temel parçasıdır ve işletmelerin kredibilitelerinin tespitinde kullanılabilecek tek çözümdür. Bu kitap, kredi analizine farklı bir bakış açısı getirmeyi amaçlamaktadır. Kredi analizinin teorik çerçevesi akabinde finansal tabloların kredi analizine hazır hâle getirilmesi için gerekli düzeltme ve düzenleme işlemleri ele alınmaktadır. Kredi analizinde kullanılabilecek bir tool set sunulmakta, tek düzen hesap planında listelenen hesaplar esas alınarak geleneksel hesaplama yöntemleri yanı sıra yenilikçi hesaplama yöntemleri de incelenmektedir. Oran analizinin analizi yapılarak bir oranın karmaşık bir matris yapıdan oluşan çok boyutlu bir olgu olduğu ifade edilmektedir. Geleneksel oranlar ve önerilen yeni oranlar kitapta ele alınmaktadır. Finansal analizin yanı sıra kredi analizinin bir bileşeni olan kredi istihbaratı teknik olarak sunulmaktadır.
Adnan Güzel, Aslan Aydoğdı, Begüm Çimen, Beyhan Yaslıdağ, Ebru Aydoğan, Hülya Boydaş Hazar, Merve Paker, Osman Yılmaz, Selçuk Balı, Serkan Durmaz 2008 yılında “Satoshi Nakamoto” adını kullanan, bilinmeyen bir kişi veya grup tarafından icat edilmiş bir kripto para olan ve ilk defa 3 Ocak 2009 yılında aktif hâle getirilen Bitcoin ağı günümüze kadarki süreçte gerçekleşen değer hareketleri ile yoğun bir talep görmeye başlamıştır ve bu talep hızla devam etmektedir. Özellikle değerinde meydana gelen yükselmelerin hız kazanması bilinmezliklerin ve soru işaretlerinin çok olmasına rağmen kripto varlıklara olan ilginin artmasını engellememektedir. Geçen süre içerisinde kripto varlıklar çeşitlenerek artmakta ve bu artışlar beraberinde yeni platformlar, işlem yöntemleri, yasal düzenlemeler ile ilgili gereklilikleri de getirmektedir. Yasal düzenlemelerinin olmayışı ya da eksik oluşu konu ile ilgili bilinmezlikleri ve sorunları arttırırken zaman içerisinde fiyatlarında meydana gelen hareketler ise talep konusunda artışlara neden olmaktadır.
Kripto paralar öncülüğünde Bitcoin ile hayatımıza giren Blockchain teknolojisi ise günümüzde pek çok alanda kullanılmakta ve etkisini hızla arttırmaktadır. Zincirleme bir modelle inşa edilen, takip edilebilen ama kırılamayan Blockchain teknolojisi, bir merkeze bağlı olmaksızın işlem yapılmasına izin vermektedir. İşlemler direkt olarak alıcı ile satıcı arasında ve güvenli bir şekilde gerçekleştirilebilmektedir. Blockchain teknolojisi ile hesaptan hesaba aktarımı şifreler aracılığı ile gerçekleşen ve resmi otoriteler tarafından kontrol edilmeyen kripto paraların üretimi için büyük çaplı yatırımlar yapılmaktadır. Devletler de kripto para yapısını düzenlemek, yasal önlemler almak konularında çalışmalarda büyük ilerlemeler kaydetmektedirler. Bazı ülkelerde kripto paralar tanınarak ilgili yasal düzenlemelerin yapılmaları ön plana çıkartılırken bazı ülkelerde ise kripto paralar yasaklanmaktadır.
Tüm bu gelişmeler karşısında bilinen önemli bir durum ise kripto paraların gün geçtikçe daha fazla bilinmeye, tanınmaya ve talep görmeye bunlara bağlı olarak da kullanım alanları bulmaya çalışmakta olduğudur.
Bu çalışmada, Blockchain teknolojisinden başlayarak kripto paralar ile ilgili olarak konu ile ilgili olanların bilmeleri gereken başlıklara yer verilmiştir. Herhangi bir alım/satım yani işlem önerisi olmaksızın sadece konu ile ilgili genel anlamda bilgileri aktarıcı nitelikte bir çalışma olarak tasarlanmıştır.
Yararlı olması dileği ile…
İdil Özlem Koç 2000'li yıllarda yaşanan şirket skandalları, kurumların itibarlarının bir gecede yerle bir edilmesine neden olmuştur. Hem şirketler, hem sistem hem de paydaşlar maddi ve manevi zarar görmüştür. Bugün ise kurumsal yönetim artık bilinen ve istenen bir can simididir. Çünkü kurumsal yönetim sermayeyi temsil eden pay sahibi, yönetimi sağlayan yöneticiler, onların denetim ve gözetimini yapan yönetim kurulu ve komiteler ve onların faaliyetlerinin etkilerinin yansıdığı paydaşlar dörtgeninde gelişmektedir.
Kurumsal yönetim uygulamaları şirketlerde bir takım sistemlerin işlevinden ve onlara nasıl işlerlik kazandırılacağından bahsetmektedir. Böylece sistemin kendi kendini yönetebilir ve denetleyebilir bir kurgusu söz konusu olacaktır. Şirketleri şekillendirmek ve emniyetli hale getirmek, istikrarın teminatıdır. Bunların da kamuoyu ile paylaşılması ve her şeyde olduğu gibi, dürüstçe, şeffafça kamunun aydınlatılması gerekmektedir.
Kurumsal yönetim hem reel hem de finans sektöründe uygulanmalıdır. Risk odaklı olan, güvenin çok önemli ve bulaşıcılığın hızlı olduğu finans ve özellikle sigortacılık sektöründe, kurumsal yönetim ile istikrara kavuşulması ve piyasalarda güvenin yaygınlaşması, sigortacılık sektörünün alacağı payın büyümesini sağlayacaktır.
Sigortacılık sektöründe güçlü bir kurumsal yönetim için, hem içsel hem de dışsal tedbirlere (bileşenlere) gereksinim vardır. İçsel olanlar; şirketin kendi içinden kaynaklanan yönetim kurulu, risk yönetimi, iç denetim ve iç kontrol sistemleri ile tüm bunları denetim altında tutan komiteleri kapsamaktadır. Dışsal tedbirler ise, hem sigorta şirketlerini denetleyen hem de piyasaları izleyen dış denetim otoritesidir. Sektörde yüksek düzeyde şeffaflık ve hesap verebilirlik olabilmesi için her iki tedbire de gereksinim duyulmaktadır.
Doç. Dr. İ. Özlem Koç, “Kurumsal Yönetim ve Sigortacılık Sektörü” çalışmasında, kurumsal yönetime tüm yönleri ile değinirken, ayrıca sigortacılık sektöründe kurumsal yönetim uygulamalarından bahsetmektedir. Kitapta halka açık sigorta şirketleri de “zorunlu olmayan kurumsal yönetim ilkeleri” açısından analiz edilmiştir.
Ş. Gül Reis Pay senetlerinin likiditesi (hisse senedi likiditesi), sermaye yapısı kararları ve sermaye maliyeti açısından firmaları; getiri, varlık fiyatlaması ve portföy oluşturma konusunda yatırımcıları; etkinlik ve işlem maliyeti yönüyle de sermaye piyasalarını yakından ilgilendirmektedir. Kurumsal yatırımcı işlemleri dikkate alınarak hesaplanan likiditenin, firmaların finansal performansları ile pay senedi getirisine nasıl etki ettiği bu araştırmanın konusunu oluşturmaktadır. Araştırma bulgularının yatırımcılara, firmalara, sermaye piyasasına ve tüm araştırmacılara katkı sağlaması beklenmektedir.
Malik Sayan Globalleşme süreci ile birlikte biriken sermaye küresel bir hâl almaya ve serbestçe dolaşmaya başladı. Sermayenin kapalı alandan kurtularak ulusal sınırların dışına yayılmaya başlaması ile yaşanan süreçte, sermayenin önündeki tüm engeller kalktı. Bu engellerin ortadan kalkması ile birlikte 1990'lı yıllarda, dünya finans sektöründe küreselleşme ve şeffaflaşma sürecinin finansal teknik ve araçlarda yarattığı gelişim, yaşanan krizlere de farklı bir boyut kazandırdı. Bilgi teknolojilerindeki gelişmelerin finans sektörü üzerinde yarattığı etki, sermaye akımlarının hızlanmasını kolaylaştırdı. Aynı zamanda bu etki, krizlerin yaygınlaşmasında da hızlandırıcı bir rol oynadı. Dolayısıyla bir ülkede başlayan krizin hızla yayılarak diğer ülkelere sıçraması küreselleşmenin ürettiği doğal -olumsuz- sonuçlardan biri hâline geldi. Bu durumun en bariz örneği 2007 yılının ortalarında ABD'de gayrimenkul sektöründe yaşandı. Burada ortaya çıkan problemler, 2008 yılının sonlarına doğru büyük çaplı bir finansal krize dönüşerek Avrupa ülkeleri başta olmak üzere pek çok ekonomiyi derinden etkiledi. Finans piyasalarından sonra reel sektörü de etkisi altına alan kriz, makroekonomik göstergeleri şiddetli bir biçimde bozdu. Mortgage krizi olarak başlayan kriz, daha sonraları likidite krizine dönüşerek bankaların kendi faaliyetlerini döndürecek finansmanı bulamadıkları, bu nedenle oluşan güven problemi sonucu hiçbir kuruluşun diğer kuruluşlara borç vermediği bir niteliğe büründü. Hâl böyleyken, küresel kriz tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'deki bankacılık sistemini de etkiledi. Bu kitapta, Türkiye'deki -aynı düzenlemelere tabi olan ancak farklı çalışma prensiplerine sahip- mevduat ve katılım bankacılığından oluşan dual bankacılık sisteminin krizden nasıl etkilendiği açıklanmaya çalışılacaktır.
Özkan Şahin Ekonomik krizler, gerek akademisyenler gerekse finans kuruluşları tarafından en çok incelenen finans konularının başında gelmektedir. 1980'lerden sonra sayısının ve etkisinin artmasına karşın ekonomik krizler yeni bir olgu değildir. Bununla birlikte dünya ekonomisi tarihsel olarak incelendiğinde ekonomik krizlerin nedenlerinde ve yapısında belirli dönemler itibariyle değişiklikler görülmektedir. Günümüze kadar yaşanan ekonomik krizleri; 17. ve 18. yüzyılda genellikle kıtlık veya savaşlar nedeniyle yaşanan ekonomik krizler, 19. yüzyıl sonrası ve 20. yüzyılın ilk çeyreğinde devletlerin uygulamış olduğu yanlış ekonomik politikalar veya müdahalede geç kalması sonucu oluşan spekülatif ataklar nedeniyle yaşanan krizler ve 1980 sonrası liberalleşmenin getirdiği finans piyasaları kaynaklı krizler olarak genel bir sınıflandırmaya tabi tutmak mümkündür.
Her ne sebeple olursa olsun ekonomik krizler; makro açıdan devlet ekonomisinde, mikro açıdan ise firmalar ve hane halkının ekonomik ve sosyal yapısında tahribata neden olmaktadır. Tarihsel süreçte yaşanan her krizin çıkış nedenleri birbirinden farklı olmakla birlikte genel anlamda krizlere karşı önlem almak adına krizlerin sebeplerini doğru olarak belirlemek büyük önem taşımaktadır.
Bu amaçla kaleme alınan bu kitap iki ana bölümden oluşmaktadır. Krizlerin genel yapısı ve tarihinin açıklandığı birinci bölümün; güncel olarak krizler üzerine yapılan çalışmalar da ikinci bölümün ana temalarını oluşturmaktadır.
Krizler konusunu anlamak ve yönünü görmek isteyen okurlara bir kaynak olması dileğiyle…
Volkan Demir İşletmelerin lojistik hizmetlere talepleri gün geçtikçe artmakta, bu da işletmeleri lojistik faaliyetlerin maliyetlerinin hesaplanması ve yönetimi konusunda girişimlerde bulunmaya itmektedir. Girişimler uyarınca gerçekleşen lojistik yönetim sistemi uygulamalarında mamul aşamasından tüketim noktasına kadar planlama, yönetim, uygulama ve etkinlik kontrolü süreçlerinde bütünlük sağlanmaya çalışılmaktadır. Faaliyet tabanlı maliyetleme ile de bütünleştirici lojistik süreçlerinin performansı ve maliyetleri daha sağlıklı ölçülerek yönetimin karar verme fonksiyonuna katkıda bulunulmaktadır.


Lojistik Yönetim Sisteminde Maliyet Hesaplaması kitabı da bu kapsamda, lojistik yönetim sisteminin faaliyetlerini esas alarak faaliyet tabanlı maliyetleme modeli kurmaya çalışmaktadır. Bu doğrultuda çalışma; lojistik ile ilgili kavramsal açıklamalar, lojistik sistemi, tam zamanında üretim-yönetim felsefesi-kurumsal kaynak planlaması ve lojistik bağıntısı, lojistik yönetim sistemi maliyetlerinin hesaplanmasında faaliyet tabanlı maliyetleme ve son olarak da lojistik maliyetlerinin hesaplanmasına ilişkin uygulama başlıklarından oluşmaktadır. Konu ile ilgilenen herkese yarar sağlayacaktır.
Taner Biçer Ekonomik krizler iktisat biliminin üzerinde en çok tartıştığı konuların başında gelir. 1929 Dünya Ekonomik Buhranı'ndan sonra Cumhuriyet tarihimizde, 1946 yılından başlayarak 1990 yılına kadar çeşitli derinliklerde yedi defa ekonomik kriz yaşanmıştır. 1990 yılından sonra ise 1994, 2001, 2008, 2018 yıllarında dört defa daha ekonomik kriz yaşanmıştır. 2018 ekonomik krizi en uzun dönemli kriz olup hâlen devam etmektedir. Ortalama her 6-7 yılda bir yaşanan bu makroekonomik krizler, sektörleri ve sektörlerde faaliyet gösteren firmaların mali yapılarını değişik derecelerde etkilenmektedir.
Bu kitabı hazırlarken yararlanılan doktora tezinde; 1994-2001-2008 ve 2018 ekonomik krizlerinde en kritik makroekonomik göstergelerin, krize giriş aşamasında, krizin en derin noktasında ve krizden çıkış aşamasında nasıl davrandığı incelenmiş ve krizlerin ortak yönleri, krizlerin yapısal karakterleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Diğer yandan; makroekonomik krizler yaşanırken bundan doğrudan etkilenen sektörler arasında, ekonominin dinamosu olan imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaların konsolide mali tablolarından üretilen rasyolarının nasıl davrandığı incelenmiş ve makroekonomik krizlerden ne derecede etkilendikleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Kitabın sonuç bölümünde ise ülkemizde yaşanan makroekonomik krizlerin karakterleri, yapısal davranışları, ortak yönleri, derinlikleri ile bu makro ekonomik krizlerin bir tür izdüşümü olan imalat sanayinde faaliyet gösteren firmaların konsolide rasyolarının kriz ortamındaki davranışları açık ve net bir şekilde ortaya konulmuştur. Tüm okuyuculara faydalı olması dileğiyle...