Mimarlık ve Tasarım \ 3-3
Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Gazi Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümünün 20. yılı anısına çıkarılan bu kitap; öğretim üyeleri ve yardımcılarının hazırlamış oldukları çalışmalardan oluşan bir derleme niteliğindedir. Kitapta yer alan çalışmalar yedi bölüm altında toplanmıştır. Bu bölümler; bölgesel gelişme, planlama, tasarım, mevzuat, ekoloji/çevre, kentsel koruma, yenileme, dönüşüm ve kentsel altyapı olarak sıralanmaktadır. Kitabın içeriği; yukarıda sayılan konu başlıkları altında şehir planlama disiplininde yirmi beş farklı çalışmadan oluşmaktadır. Kitabın, öncelikle Şehir Planlama alanında çalışma yapan araştırmacılara, kent yöneticilerine, sivil toplum kuruluşlarına ve özellikle Şehir Planlama öğrencilerine bir kaynak işlevi göreceği düşünülerek “Şehircilik Çalışmaları” başlığı altında toplanmıştır.

Ayşe Özdemir Şehirlerde yaşayan insan sayısı her geçen gün artmakta, kent yönetimleri giderek daha karmaşık ilişkiler yumağı hâline gelen kentlerde, yaşam kalitesini geliştirecek, enerji etkinliğini artıracak, iklim denetimini sağlayacak ve kentsel sürdürülebilirliğe katkı sunacak önlemlere yönelmektedir. Bahsedilen çerçevede yeşil cepheler son derece önemli ve işlevsel bir çözüm aracı olarak dikkat çekmektedir. Yeşil cepheler, kentsel yaşama alanlarının kısıtlarına rağmen, doğa ve insan buluşmasına olanak sunmaktadır.
O hâlde neden kentsel mekanlarda doğa ve insan buluşmasını, yeşil cepheler perspektifinde yeniden yorumlamayalım? Kentsel mekânlarda bina ölçeğinde yeşil cephelerin farklı işlevlerinden yararlanarak hem estetik hem fonksiyonel mekânların oluşturulmasına katkı sağlayabiliriz. Bu yaklaşımla kentsel mekânlarda karşılaştığımız çevresel, sosyal, psikolojik ve ekonomik çok yönlü sorunların doğal çözüm araçlarını hayata geçirebiliriz.
Şehirler, Binalar ve Doğa Tabanlı Çözümler kitabı; tırmanıcı bitkilerle yeşil cephelerin oluşturulmasının yararlarını, geliştirilen yaklaşımları ve teknikleri analiz ediyor. Yeşil cephelerin kentsel açık-yeşil alan sistemleri ve peyzaj düzenlemeleri açısından sunduğu potansiyelleri ortaya koyuyor.
Alessandro Carabia, Alim Koray Cengiz, Ebru Bingöl, Ebru Bingöl, Flavia Vanni, Luci Attala, S. Tuğçe Tezer The book TALE OF A RIVER CITY is as a collective work that aims to narrate the complex history between Antakya's inhabitants and the Asi River running through the city that has shaped Antakya's urban life and its reception for millennia. The book outlines the collaborative, interdisciplinary work of five researchers coming from different academic backgrounds ranging from anthropology, archaeology, art history, architecture, and city planning, and articulates stories merging into the flow of the Asi River from Antakya's foundation until today. The book adopts a historical narrative method, which will be expanded upon five chronologically ordered chapters employing a kaleidoscope of perspectives from diverse sources, including books, articles, travelers' notes, myths, drawings, maps, photographs to mediate understanding the changing urban-water relations in the historical context.

NEHİRLİ KENTİN ÖYKÜSÜ kitabı, Antakya sakinleri ile şehrin içinden geçen ve Antakya'nın kentsel yaşamını şekillendiren Asi Nehri'nin binlerce yıldır süren karmaşık tarihini anlatmayı amaçlayan kolektif bir çalışmadır. Kitap; antropoloji, arkeoloji, sanat tarihi, mimarlık ve şehir planlama gibi çok farklı akademik geçmişlerden gelen beş araştırmacının iş birlikçi ve disiplinler arası çalışmalarını bir araya getirmekte ve Antakya'nın kuruluşundan günümüze kadar Asi Nehri'nin suyuna karışan hikâyelerini özetlemektedir. Kitaplar, makaleler, gezgin notları, mitler, çizimler, haritalar ve fotoğraflardan oluşan çeşitli kaynakların farklı perspektiflerini bir araya getiren kronolojik olarak sıralı beş bölümden oluşan bu kitap; tarihsel anlatı yöntemini benimsemekte, zaman içerisinde değişen şehir-su ilişkilerini tarihsel bir bağlamdan anlamaya aracı olmaktadır.
Aslı İcil Tuncer, Behiç Alp Aytekin, Can Pekin, Emine Nilüfer Özel, İçten Duygu Çallı, M. Umut Tuncer, Mehmet Özbek, Mustafa Aslan, Pelin Erdal Aytekin, Sefa Pala, Taner Kızılhan Temel tasarım kavramları, görsel iletişim tasarımının temel görsel alfabesini oluşturan
ve tanımlayan kavramlardır. Bu kavramlar sanat, tasarım ve zanaat üretimi eylem dünyalarının yapı taşları olarak da bilinmektedir. Bu kavramların teknik olarak öğrenilmesi ve nasıl uygulanacağının bilgisi bu bilgiyi edinen kişiyi metin temelli alfabeden farklı
bir alfabe bilgisi ile donatmakta ve teknik açıdan görsel dilin okuryazarı yapmaktadır. Dolayısı ile bu kavramlar, tasarımcı tanımı altında problem çözümleri üreten; grafik tasarımcı, mimar, endüstriyel tasarımcı, sanatçı, kullanıcı deneyimi uzmanı gibi etkileşim
ve deneyim ürünleri veren; çeşitli zaman-mekân uzamlarında farklı malzeme bilgileri
ile çalışan meslek insanları açısından bir ilk adım bilgisini taşımaktadır.
İlgili kavram setlerinin daha iyi anlaşılması ve öğrenilebilmesi adına, ulusal ve uluslararası literatürde görsel iletişim tasarımı ve sanat alanları temelli birçok kaynak kitap ve teknik bilgiyi aktaran yaklaşım biçimi bulunmaktadır. Ancak bu temel kavram setlerine farklı mesleki ve teorik disiplinlerden bir arada bir bakış şimdiye kadar ortaya konulmamıştır. Bu eser, işte bu temel argüman üzerinden yola çıkmaktadır: Temel tasarım kavramlarının çeşitli disiplinlerle, uygulama çözümleriyle, akademik teorilerle, kısacası hayat meşguliyeti ile olan ilişkisi merak edilmekte ve bu eser dâhilinde incelemesi yapılmaktadır. Bu yaklaşım biçiminin sağlayacağı disiplinlerarası bakışın tasarım eğitimi gören öğrencilere, profesyonel tasarımcılara, tasarım teorisi ve pratiği üzerine emek harcayan bilim insanlarına ve çok daha yaygın bir hedef kitleye, kavram setleri üzerinde farklı bir bakış açısı ve uygulama becerisi getireceği öngörülmektedir.
Taner Kızılhan, Barış Atiker, Mehmet Özbek, Pelin Erdal Aytekin, Behiç Alp Aytekin, M. Umut Tuncer, Çakır Aker, İçten Duygu Çallı, Yelda Yanat Bağcı Temel tasarım kavramlarının çeşitli disiplinlerle, uygulama çözümleriyle, akademik teorilerle kısacası hayat meşguliyeti ile olan ilişkisini merak ederek "Temel Tasarım Kavramlarını Disiplinlerarası Okumak" başlıklı projeyi hayata geçirmiştik. Bu çerçevede üç kitaplık serinin birinci kitabı olan "Temel Tasarım Kavramlarını Disiplinlerarası Okumak-I" adlı eser, yine Nobel Akademik Yayıncılık tarafından literatüre kazandırılmak üzere 2019 yılı Mart ayında yayınlandı. Seri bu ikinci kitap ile yoluna devam etmekte ve araştırma evrenini genişletmektedir. İkinci kitap, kavram setlerinin disiplinlerarası etkileşimi adına birinci kitabın temel çerçeveyi oluşturduğu yerden hareketle dokuz yeni kavramı ele almakta ve bu kavramları incelerken teorik tartışma yaklaşımını da biraz daha derinleştirmektedir.
Yaklaşım biçimimizin getireceği disiplinlerarası bütünlüğün, temel tasarım eğitimini uygulama bilgisi ile birleştirip eğitim gören öğrenciler, tasarımcılar ve daha yaygın bir hedef kitle için çok farklı bir bakış açısı ve kuvvet getireceği, projenin başından itibaren öngörülen temel motivasyondur. Bu teorik disiplinlerarası bakışın, temel tasarım kavram­larının ne kadar derinlikli bir matematiğe, ilişkiler bütününe ve uygulama temeline sahip olduğunun anlaşılması açısından önemli olduğu düşünülmektedir.
A. Elif Posos Devrani, Ardan Ergüven, Barış Atiker, Ece Vitrinel, Hasip Pektaş, Hatice Öz Pektaş, M. Emir Fidan, Mehmet Özbek, Nazlı Eda Noyan, Pelin Erdal Aytekin, Tuba Uğraş Temel tasarım kavramlarının çeşitli disiplinlerle, uygulama çözümleriyle, akademik teorilerle; kısacası hayat meşguliyeti ile olan ilişkisini merak eden "Temel Tasarım Kavramlarını Disiplinlerarası Okumak" başlıklı projenin üçüncü kitabı elinizdedir. Serinin son eseri, ilk iki kitabın temel çerçeveyi oluşturup ilerlettiği noktadan yaklaşımı devralarak, on yeni havram setini tartışmaya açmaktadır.
Eserde, serinin teorik tartışma zemininin en geniş sınırlarına ulaştığı ve disiplinlerarası bağlantılara dair anlam arayışının derinleştiği bir içerik sunulmaktadır. Bu noktada eserde yer alan kimi bölüm ve içeriklerin, belki de literatürde ilk kez ortaya konulan yaklaşımlar dahilinde incelendiği düşünülmektedir. Bu durum, "düşünce ve bilgi üretimine dair yeni yaklaşımlar" ekseninde her üç hitabın da temel motivasyon kaynağını ve üretim biçimini meydana getirmektedir.
Yaklaşım biçiminin getireceği disiplinlerarası bütünlüğün, temel tasarım eğitimini uygulama bilgisi ile birleştirip eğitim gören öğrenciler, tasarımcılar ve daha yaygın bir hedef kitle için çok Farklı bir bakış açısı ve kuvvet getireceği, projenin başından itibaren beklenen en önemli katkılardan biri olarak gündemdedir. Bu teorik disiplinlerarası bakışın, temel tasarım kavramlarının ne kadar derinlikli bir matematiğe, ilişkiler bütününe ve uygulama temeline sahip olduğunun anlaşılması açısından önemli olduğu düşünülerek, serinin son eseri beğenilerinize sunulmaktadır...
Semiha Sultan Tekkanat Birleşmiş Milletler (BM), gelecek nesiller için sürdürülebilir bir çevre inşa etmek amacıyla küresel düzlemde bir eylem çağrısı yapmıştır. 2015 yılında gerçekleştirilen BM Genel Kurulunda 193 ülke lideri, 17 evrensel amaç ve 169 hedef etrafında birleşerek “2030 Sürdürülebilir Kalkınma Gündemi'ni kabul etmiştir. 17 başlık altında toplanan Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları'nı (SKA); yoksulluğa son; açlığa son; sağlık ve kaliteli yaşam; nitelikli eğitim; toplumsal cinsiyet eşitliği; temiz su ve sanitasyon; erişilebilir ve temiz enerji; insana yakışır iş ve ekonomik büyüme; sanayi, yenilikçilik ve altyapı; eşitsizliklerin azaltılması; sürdürülebilir şehirler ve topluluklar; sorumlu üretim ve tüketim; iklim eylemi; sudaki yaşam; karasal yaşam; barış, adalet ve güçlü kurumlar; amaçlar için ortaklıklar başlıkları oluşturmaktadır.
SKA'ların önemsenmesi ve gerçekleştirilmesi kapsamında ülkeler, ekonomik durumlarına ve gelişmişlik düzeylerine bağlı olarak farklı duyarlılığa sahip olup bu kapsamda “Türkiye'deki uygulama sürecinde komuta gücüne sahip olan merkezî yönetim ve yerel yönetim ile teori sürecinde farklı sektörlere ve bilim dallarına hizmet eden akademi çevresinin SKA'lara verdikleri önem ve farkındalık boyutlarının ne durumda olduğu” sorunsalı, irdelenmesi gereken bir konu olarak ortaya çıkmaktadır.
Özellikle kentsel politika üreticileri, uygulamacılar ve araştırmacılar için faydalı bir kaynak olma amacı taşıyan “Teoriden Pratiğe Sürdürülebilir Kalkınma ve Kentleşme” kitabının yazarları, sürdürülebilir kalkınma ve kentleşme sorunsalına multidisipliner yaklaşımın kapısını açan, teorik ve uygulama boyutlarını dikkate alan kapsamlı çalışmalar ile literatüre katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Cevat İnal, Ali Erdi, Ferruh Yıldız Ülkemizde değişik amaçlar için farklı ölçeklerde haritalar üretilmektedir. Bu haritalar yeryüzüne dayalı her türlü projelendirme ve uygulamalarda değişik meslek elemanları tarafından kullanılmaktadır. Harita sektörünün haricindeki teknik elemanların, kullandıkları bu haritaların üretilmesi ile ilgili teknik esasları ve uygulama projelerini kendilerinin yapabilmeleri için, konu ile basit ölçme tekniklerini bilmeleri ve uygulayabilmeleri gerekir. Bu eser, özellikle harita sektörünün dışındaki inşaat, mimarlık, şehir ve bölge planlama, jeoloji, maden, çevre, ziraat gibi sektörlerde çalışan teknik elemanların topografya ile ilgili problemlerinde bir başvuru kaynağı olabilecek nitelikte hazırlanmıştır. Bunun yanında, harita-kadastro sektörünün topografik ölçmelerle ilgili temel konularına da eserde yer verilmiştir.
Hale Demir Kayan Teknopark kavramı ile tanışmam, 2009 yılında Dicle Teknokent Yönetim ve Ar-Ge Binası'nın tasarım grubunda yer almam ve projesini çizmem için verilen görevlendirme ile oldu. Araştırmalar ile konunun ülkemizde çok yeni olduğunu ve çok az kaynakta yer aldığını görmek ilgimi çekmişti. "Türkiye'deki Teknoparklarda Kullanıcı Tercihleri ve Değerlendirme Ölçütlerinin Belirlenmesi" adlı yüksek lisans ve "Türkiye'deki Teknopark Binalarının Kullanım Sonrası Değerlendirilmesi: Kullanıcı Odaklı Bir Yaklaşımla Bina Performans Analizleri" adlı doktora tezlerim, Teknokent mimarisiyle ilgili ülkemizdeki ilk çalışmalardandır. Doktora tezimden türettiğim bu çalışmanın, teknopark mimarisi üzerine olabildiğince fazla parametreyi içermesi nedeniyle gelecekte üretilecek bu çevrelerin tasarımları için rehber niteliğinde kullanılabilecek ölçütler dizisi oluşturacağını düşünmekteyim.
Nihat Enver Ülger Ülkemizde kentleşme sorunsalı içerisinde arsa düzenlemelerinde hukuksal ve teknik olarak yeni düzenlemelere ve imar uygulama araçlarına gereksinmeler vardır. Yoğun yapılaşmalar, arsa düzenlemelerindeki uygulamaya ilişkin sorunlar, imar düzenlemelerinde kentin planlı ya da plansız yoğun yapılaşmış alanlardaki donatı standartlarının yükseltilmesi, ülkemizin bir gerçeği olan deprem riskine karşın önlem amacıyla yapılacak yenileme ve tamamen yıkım alanlarındaki yapı üretimi gereksinmesi; kentlerin dönüştürülmesi sürecini gündeme getirmektedir.
Sorun, bunun nasıl yapılacağına ilişkin imar uygulama araçlarının yasa anlamda belirlenmesi, parasal kaynakların sağlanması, yapılabilir, edilebilir imar planının hazırlanması, hazırlanan imar planının uygulanabilirliği; oluşacak yeni mülkiyetlerin dağıtımı ve bunların tapuya tescil işleminin gerçekleştirilmesidir. Bu bir süreçtir ve adı Kentsel Dönüşümdür.
İşte bu kitabın hazırlanma nedeni; arsa düzenlemeleri ve kentsel dönüşüm uygulamaları için yasal dayanaklar ve uygulama örnekleri incelenerek ülkemize özgü, kabul edilebilir, yeni bir uygulama modeli önermek ve buna ilişkin ölçütler sunmaktır.

İÇİNDEKİLER
Giriş
1. Bölüm Kentsel Alan Kullanım Planlaması
Kentsel Alan Kullanım Planlaması Hazırlık Çalışmaları
Genel Anlamda Taşınmaz Mal Değerlemesi Ve Hukuksal Dayanak
İmar Planlama Sistemi
Taşınmaz Malları Edinme Yöntemleri
Türk İmar Tüzesini Ve İmar Uygulamalarını İyileştirici Önlemler Ve Öneriler
Dünyada Arsa Ve Arazi Uygulamaları
2. Bölüm Türkiye’de Kentsel Alan Düzenlemesi İmar Uygulamaları
Türkiye’de Arsa Ve Arazi Düzenlemesi
İmar Uygulamasının Değer Esaslı Yönteme Göre Yapılması
3. Bölüm Kentsel Dönüşüm; İmar Düzenlemelerinde Özel Uygulama
Kentsel Dönüşüm
4. Bölüm Bir Kentsel Dönüşüm Projesinin Hazırlık Çalışmaları
Bayrampaşa Uygulama Projesi Hakkında Genel Bilgi
Proje Hazırlık Çalışmaları
5. Bölüm Proje Uygulama Süreci
Taşınmaz Malların Mevcut Durumlarının Tespiti Ve Katılım Değerini Belirleme Süreci
Olası Dağıtım Senaryoları
Proje Alanına İlişkin Kentsel Tasarım Ve Dönüşüm Projelerinin Hazırlanma Süreci
Dağıtım Değerinin Belirlenmesi
6. Bölüm Değer Esaslı Yönteme Göre Yapılacak İmar – Kentsel Dönüşüm Uygulamalarında Katılım Ve Dağıtım Değerinin Belirlenmesine İlişkin Yeni Bir Model
Model Üzerine
Kentsel Dönüşüm Uygulaması Yapılacak Alanların Katılım Değerinin Belirlenmesi
İmar Planları Olan Alanlarda, Dağıtım Değerinin (Proje Değerlemesi) Belirlenmesi
18. Maddeye Göre Yapılacak İmar Uygulamalarında Katılım Değerinin Belirlenmesi İçin Geliştirilen Model
Kat Mülkiyeti Kanunu’na Göre Arsa Paylarının Değer Esaslı Yönteme Göre Belirlenmesi


Ayşe Akbulut Başar Kent planlama başta olmak üzere sosyal ve beşerî bilimler alanında sıkça karşılaşılan “katılım” problem alanı için TÜBİTAK tarafından desteklenen bu çalışma ile bilimsel bir yaklaşım sunulmuştur. “Katılımcı AHP-TOPSIS” yönteminin stratejik mekânsal planlama için uygulanabilirliği, çalışma alanı olan Niğde üzerinden yapılan araştırma ile ortaya konmuştur. Gelecek adına bilinmezlerin arttığı, küresel ve yerel koşulların hızla değiştiği bir ortamda kentlerin geleceğini düşünmek daha da mühim bir hâl almıştır. Sürdürülebilir gelişme hedeflerinde ilerleyen gelişmiş dünya ülkeleri, bu bilinmezlikleri geliştirdikleri esnek alanlar ile daha rahat göğüsleyebilmektedir. Gelişmekte olan ülkemizin orta ölçekli bir Orta Anadolu kenti olan Niğde için bu perspektiften bir bakışla senaryo bazlı stratejik mekânsal planları hazırlanmıştır. Katılımcı AHP-TOPSIS yöntemiyle kentin gelişimine yön veren kurumların seçimleri bir arada analiz edilerek ideale en yakın olan sonuca ulaşılmıştır.
Katılımı değerlendirme, yönetişimi sağlama, fikir ayrılıklarını asgari müşterekte buluşturma adına uygulanabilecek bu yöntem ve çizilen yol ile de Niğde'nin artık yakınından geçilen bir kent olma kaderinin değişmesi ümit edilmektedir.
Durmuş Ali Açıkel, Mustafa Altın, Atila Dorum İnsanlığın var oluşundan günümüze kadar canlıların ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla inşa edilen tesislerin yapımına, insanlığın ortadan kalkacağı güne kadar devam edilecektir. Bu inşa sürecinin her aşamasında da belli standartlarda ve kalitede yapı üretilebilmesi mevzusu yer alacaktır.
Günümüzde hissedilen standartlarda ve kalitede yapı üretilebilmesi için gerekli teknik elemanların, üniversitelerin ilgili bölümlerinde yetiştirilerek yeterli teknik eğitimin kendilerine verilebilmesi gerekir. Ülkemizde, bu eğitimin sağlanmasında kullanılan eserlerin, akademik çalışmalar bütününde çok değişik ve farklı alanlardan konuları içermesi; öğrencilerin ihtiyaç duydukları bilgileri tek bir kitapta bulabilme imkânını ortadan kaldırmaktadır. Elinizdeki eser, bu alanda ihtiyaç duyulan derli toplu kaynak kitap yetersizliğinden yola çıkılarak hazırlanmıştır.
Bu kapsamıyla kitap, Meslek Yüksekokulları İnşaat Programlarında okutulan Yapı Teknolojisi I ve II ders müfredatlarına ek olarak İnşaat Mühendisliği bölümlerinin yapı ve mimarlık bilgisi derslerinin müfredatına da uygundur. Bunun yanında kitap, piyasada inşaat işi ile uğraşan teknik elemanlara, yapı üretimi sırasında, teknik-şekilsel kılavuzluk yapabilecek bir eserdir.
Arya Biçen, Ayhan Bekleyen, Berfin Aydınalp, Berivan Özbudak Akça, Can Tuncay Akın, Dilan Kakdaş Ateş, Emine Ekinci Dağtekin, Fatma Meral Halifeoğlu, Furkan Aydın, Gizem Nur Özcan, Gülin Payaslı Oğuz, Hacı Abdullah Erdoğan, Hakan Demir, Hale Demir Kayan, Huriye Aslan, İdil Ayçam, Mehmet Cebe, Meltem Tekin Bayram, Merve İlhan, Mücahit Yıldırım, Nursen Işık, Serbülent Vural, Sevilay Akalp, Şakir Güler, Şefika Ergin Barınma ile başlayan mekân oluşturma süreci gerek özel gerek kamusal alan için kolektif belleğin yansımaları olarak devam etmiştir. Geçmiş zamanlarda yaşayan insanların medeniyetlerinin, inançlarının ve kültürlerinin yaşam akışında ortaya çıkan eylemleri, tasarım ürünlerini oluşturmaktadır. Mekân oluşturma süreci, barınma eylemi ile başlasa da zaman içerisinde giderek özelleşmiş ve her eylem için inşa edilen farklı kimlikler üstlenmiştir. Konut, gereksinimler ile birlikte özelleşerek ofis, hastane, kültür merkezi gibi mekânlara evrilmiştir. Binalar eskidikçe koruma kavramı gelişmiş, özel olanı geleceğe taşıma kaygısı ve kamusal alanda ortak zaman ve eylemi yürütme isteği baş göstermiştir. Böylece mimarlık; kent, bölge ve ülke ölçeğinde, mühendislik; sosyoloji, tarih, psikoloji gibi birçok farklı disiplinlerle ilişkilendirilmiştir. Bu kitap ise mimarlık disiplininde geçmiş ve günümüze dokunabilen “modern” ve "tarihî" kent ölçeğindeki yapılı çevreler üzerine çalışmalar sunmaktadır.
M. Rifat Sağlam Bu kitabın ana teması ve bu konudaki diğer yayınlara göre özgün olan kısmı, 5. Bölüm'de verilen İstanbul'daki gökdelenlere ait bilgilerdir. Araştırma Projesi sonucunda ele alınan yüksek yapılara ait, her yapıda aynı derecede olmasa da, yeterince bilgi ve belge bir araya getirildi. Elimizdeki bütün bilgileri yayınlamamız yer ve hacim açısından imkansız olduğundan, her bina için, belirli bir düzen içerisinde özet bilgiler verilmiştir. Yükseklik sırasına göre 27 gökdelene ait bilgileri bulacaksınız. Proje 2008 yılında bittiği için, bu tarihten sonra İstanbul'da yapılan yüksek yapılar bu kitapta bulunmamaktadır.
Konu yüksek yapılar olunca, hem yüksek yapıları diğerlerinden ayıran özellikleri hem de okuyucuya bu alandaki temel bilgileri bu eserde vermek istedik.
Tuba Sarı Bu eser; kentin dokusuna, altyapısına veya uzak yakın çevresine, silüetine etki eden yüksek yapı estetiği ve imge arayışlarına değinirken bütünsel bir bakış hedefler. Konut mimarisindeki yüksek yapı eğilimi; küreselleşme, ekonomide dışa açılım, kentleşme, konut ve yerleşim politikaları çerçevesinde irdelenir. İstanbul konut mimarisindeki düşey yoğun yapılaşmaya olan eğilimin sadece mimari parametrelerle değil; aynı zamanda ülkenin küresel ağ ilişkileri içinde takındığı tavır ve ekonomik kalkınma planlarıyla da oldukça ilişkilidir. İstanbul'da önceleri Şişli-Maslak aksında yoğunlaşan ve çoğunluğunu iş merkezleri ve otellerin oluşturduğu yüksek yapılar son yıllarda konut tipolojilerinde de baskın hâle gelerek başka kentsel odaklar yaratır. Özellikle, İstanbul çağdaş konut mimarlığında son dönemde egemen olan yüksek yapı gerçeğine değinilmesi bu açıdan önemli görülmekte ve yapılan uygulamaların hem yerleşim kararları hem de mimari tasarım kriterleriyle nasıl bir kentsel öge ya da model oluşturduğuna değinilmesi hedeflenir. 2000 sonrası dönem konut mimarlığı açısından biçim ve imge arayışları bağlamında tek bir mimari stilin aksine farklılaşma ve imge arayışlarının arttığı çoğulculuk dönemine işaret eder. İstanbul metropoliten alanındaki düşey yoğun yapılaşmanın en simgesel örnekleri bu dönemde görülmekle birlikte; yükseklik ve ölçek iddiası, farklı biçim ve imge arayışları ile küresel ikonik olarak nitelendiren yeni bir mimari anlayışın geliştiği görülür.
Begüm Aylin Önder Bugüne kadar onlar hakkında milyonlarca haber, makale ve kitap yazıldı. Kimilerine göre mesafeli kimilerine göre ise teknolojinin esiriydiler.
Sahi kim bu bireyler?
Sınırların buharlaştığı, bilginin ise giderek özgürleştiği ve kontrolsüzce dolaşabildiği bağlantılı bir dünyada büyüyen bir kuşaktan bahsediyoruz; Z kuşağı! Namı diğer Dijital Yerliler! Elinizde tuttuğunuz bu akademik çalışma, teknolojiyi hayatın doğal seleksiyonu içinde doğal bir ihtiyaç olarak gören ve bilinenin aksine dünyayı değiştirebilecek güçleri olduğuna inanan ve bu konuda birbirinden farklı kaynaklara sahip, görsel birer öğrenici olarak karşımıza çıkan; fırsat eşitliği, adalet gibi konulara hassasiyet gösteren; ekosisteme duyarlı, aktivist ve görüşlerini sonuna kadar savunan, dünyanın en kalabalık nüfusunu oluşturan bu kuşağa yakın bir perspektiften bakıyor. Kuşağın sosyal sorunlara bakış açısını reklam tasarımları üzerinden bilişsel ve duygusal ilgilenimleri bağlamında ele alan çalışmada aynı zamanda uzman görüşlerine de yer veriliyor. Teknolojik yıkımların ardından değişen ve gün be gün yeniden yapılanan dünyada kendinden önceki kuşaklarla keskin çizgilerle ayrılan Z kuşağı konusu araştırma kapsamında tüm detayları ile ele alınıyor. Yapılan derinlemesine mülakat ve saha çalışmaları sonucunda eşitlik temasına bağlı grafik ürünler üreten bu çalışmanın iletişim, grafik ve reklam dünyasına yeni bir bakış açısı kazandıracak bulgular ile bezendiği düşünülüyor.