İşletme ve İktisadi Bilimler \ 29-35
Cemil Teke Tükettiğimiz mal ve hizmetleri üreten ve bizlere ulaşmasını sağlayan tüm kişi ve kuruluşlar, ihtiyaçlarını temin ya da kâr etmek amacıyla bilerek ya da bilmeyerek ticari matematik metotlarını kullanmaktadırlar. Para değeri olan ve rakamla ifade edilebilen her yerde matematik kullanılmaktadır. Bizler, son tüketici olarak alışverişlerimizde maddi ihtiyaçlarımızı temin ederken, hafızadan bu metotları kullanırız fakat işletme yöneticileri işletmelerinde planlama, üretim, kayıt, pazarlama ve kontrol faaliyetlerini etkin bir şekilde yürütebilmek amacıyla söz konusu uygulamalı matematik yöntemlerini kullanırlar.
Birçok dersin ve yaşadığımız ekonomik olayların temeli, ticari matematik konularına dayanmaktadır. Bu derslerdeki konuların daha kolay anlaşılabilmesi ticari matematik konularının iyi kavranmasına bağlıdır. Ticari matematik doğru, hızlı ve analitik düşünebilmenizi, doğru işlem yapabilmenizi, doğru kararlar verebilmenizi ve sağlıklı sonuçlara ulaşmanızı sağlayacaktır.
Kitap hazırlanırken açık, net ve anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Her konu bol örnekle açıklanmış, bölüm sonlarında çözümlü karışık örnekler sunulmuş, öğrencilerin ve kullanıcıların konuyu daha iyi kavrayabilmeleri için çözümlü örneklerin benzerlerine konu sonlarında yer verilerek öğrencilerin kendilerini sınamalarına imkân sağlanmıştır. Kitap, tüm özellikleriyle öğrencilere ve uygulayıcılara yararlı olacaktır.
Hilmi Kırlıoğlu, Şuayyip Doğuş Demirci Sigorta işlemlerinin karmaşıklığı, sigorta şirketlerinin sayısının artması, sigortalanmayla ilgili bilincin artması, bazı branşlarda sigorta yaptırmanın zorunlu olması sektöre olan ilgiyi arttırmıştır. Sektörün yapısı itibariyle de gelir gider dengesinin diğer sektörlere göre farklı işlemesi, sigorta sektöründe gelirlerin, ortaya çıkabilecek hasarlara karşılık şirketlerde karşılık olarak tutulması, sektörün muhasebe sisteminin birikim muhasebesi(deposit accounting) olarak çalışmaya zorlamıştır. Bu gelişmeler sigorta işlemlerinin raporlanması konusunu daha karmaşık hale getirmiş, bu konuda detaylı düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Sigorta sektörünün finansal raporlama konusundaki ihtiyaçlarını gidermeye yönelik olarak Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu tarafından TFRS 4: Sigorta Sözleşmeleri standardı yayımlanmıştır. Standart, sigorta sektörüne özgü hazırlanmış tek standart olup sektöre özgü raporlamayla ilgili kurallar getirmiştir.
TFRS 4:Sigorta Sözleşmeleri standardı 2005 yılında yayınlanmış olmasına rağmen standardın uygulamasına ilişkin sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu kitap bu konudaki eksiklikleri gidermek amacıyla hazırlanmış olup standart hükümlerinin finansal raporlara etkisi ayrıntılı olarak incelenmiştir. Kitapta aynı zamanda sigorta şirketlerinin TMS/TFRS'leri uygulamaları durumunda finansal tablolarında ortaya çıkacak farklılıklar bir sigorta şirketinin finansal tablolarının TMS/ TFRS'lere göre yeniden düzenlenmesi yoluyla ortaya konulmuştur.
Kitabın konuyla ilgilenen gerek sektör çalışanlarına gerekse de akademisyenlere faydalı olması dileğiyle.. .
Gonca Reyhan Akkartal In the last decades, logistics and supply chain management have been the indispensable part of trade. By globalization, supply chains and logistic operations multiplied their importance. There have been many factors affecting logistics today. Not only the operational part but also the planning part has diversified areas. As a matter of fact technology helped the logistics industry too much. Although purchasing and many other transactions can be made via internet, goods must be delivery by the last mile. Finance, warehousing, procurement, management, organization, recycling and transportation of goods and services are parts of logistics and they have many sub-branches.
Ahmet Diken İşletmeler, bir yandan minimum maliyetle maksimum kar elde etmeye çalışırken ; diğer yandan acımasız rekabet koşullarında rakiplerine karşı üstün konuma gelebilmek, kar maksimizasyonu elde edebilmek ve sürekli piyasada kalabilme uğraşı vermektedirler.
Işte işletmelerimiz, bu hedeflerini gerçekleştirebilmek için, japon firmalarının sihirli gücü olan toplam kalite yönetim sistemine eğilimleri, bu sistemi anlamaları ve uygulamaları gerekmektedir.
Toplam kalite yönetimi, üst, orta ve alt yönetim gurubu tarafından sahip çıkılan ve önderlik edilen, müşterilerin ihtiyaçlarını en düşük maliyette ilk kez ve sürekli karşılayan ve işletmede herkesin ilgilendiği bir konu şeklinde tanımlanabilir.
Toplam kalite yönetimi sadece sanayi işletmelerde değil, aynı zamanda hizmet işletmelerinde de uygulanabilen ve firmaya değer katan bir yönetimi sistemidir. Ülkemiz ekonomisinde en az sanayi işletmeleri kadar önemli olan hizmet işletmeleri için de TKY’den yararlanılabilir.
Ahmet YATKIN Toplam Kalite Yönetimi; “Müşteri tatmininin artırılması ve maliyetlerin düşürülmesine yardımcı olan insan odaklı bir yönetim olarak“ tanımlanabilir. Bu çalışmada, bilimsel ve işlevsel olarak Toplam kalite yönetimi ile ilgili temel değerler ve uygulamalar analiz edilerek, daha hızlı hareket edebilen, doğru kararlar alıp doğru uygulamalar ortaya koyabilen, dinamik ve esnek bir yapıya sahip, ihtiyaç ve beklentileri karşılayabilen, vatandaş merkezli bir yönetim anlayışı ortaya koymak hedeflenmiştir.
Çalışma, Toplam Kalite Yönetimi kavramını, unsurlarını açıklamak, toplam kalite yönetimine geçiş aşamalarının neler olduğunu tanımlamak, uygulamanın sağlayacağı yararları ortaya koymak üzere kurgulanmıştır.
Çalışmanın, araştırma yapan uzmanlara, her kademe yöneticilerimize ve bu alanda eğitim alan öğrencilerimize yardımcı ve kaynak olması temennilerimle…
Said Kıngır Günümüzde işletmelerin ayakta kalabilmeleri, müşterilerine, arzuladıkları kalite ve maliyet ile cevap vermelerine bağlıdır. İnsan unsurunu önemseyen bakış açısına sahip Toplam Kalite Yönetimi’nin literatürde yerini aldığı aşikârdır. Toplam Kalite Yönetimi mantalitesine sahip işletmelerin uzun vadede amaçlarına ulaşabileceklerini söylemek mümkündür. TKY felsefesi üst yönetimden en alt kademe iş görenine kadar, ham madde tedarikçilerinden müşterilere kadar, konuyla ilgili herkesin katılımını gerektiren modern anlayışı yansıtan bir yaklaşımdır.
Bu kitapta; toplam kalite yönetimi, başta Meslek Yüksekokul öğrencilerine olmak üzere özellikle yönetici ve işletmeci pozisyonunda çalışanlara daha doğrusu herkese yararlı olabilecek şekilde ele alınmıştır. Bu kitabın konuyla ilgilenenlere yararlı olması en büyük dileğimizdir.
David L. Goetsch, Stanley B. Davis Kalite arayışı gerek üretim gerekse hizmet alanında faaliyet gösteren işletmeler için kaçınılmaz hale gelmiştir. Pek çok işletme hem pazarda bir yer edinmek ya da yerini sağlamlaştırmak, hem de kendi iş yapma şeklini ve sistemini iyileştirmek için kaliteyle ilişkili uygulamalara bünyesinde yer vermektedir. Bu konuda 1950'li yıllarda Dr. W. Edwards Deming tarafından ortaya atılan ve o zamandan bugüne işletmecilik ve yönetim alanında ortaya çıkan pek çok yeni kavramı bünyesine katarak genişleyen Toplam Kalite Yönetimi, kalite arayışında olan işletmelerin yararlandıkları en önemli yaklaşım olmuştur. Toplam Kalite Yönetimi tek başına bir uygulama olmaktan çok içerisinde pek çok uygulama aracını barındıran bir yönetim düşüncesidir. Bu kitabın amacı kalite konusuna yeni başlayanlar için Toplam Kalite Yönetimi düşüncesini nasıl yerleştirebileceklerine, bu yolda yararlanılan kavramları ve araçları nasıl kullanabileceklerine yönelik bir anlayış kazandırmak olduğu kadar, kalite konusunda çalışan profesyonellere de mevcut uygulamalarını iyileştirmekte kullanabilecekleri ipuçları sunmak ve kalite uygulamalarında kolaylıkla gözden kaçabilen konulara dikkatlerini çekerek daha kaliteli bir örgüte, dolayısıyla da daha yüksek bir rekabet gücüne ulaşabilmeleri konusunda yol göstermektir. Bu amaç doğrultusunda kitapta kalitenin anlamına, kapsamına, felsefesine yer verildiği kadar Toplam Kalite Yönetimi içerisinde daha kaliteli bir ürüne, hizmete ve örgüt sistemine ulaşmak ve bunu da sürekli iyileştirmek için kullanılabilecek olan araçlara da değinilmiştir.
Kenan Özden Eklenen yeni 5 bölümle 14 bölüm ve 2 ekten oluşan bu kitap, yazarın iş ve akademik yaşamındaki deneyim, birikim ve araştırmaları çerçevesinde 2 temel amaca yönelik olarak hazırlanmıştır. İlk amaç; devlet, kamu kuruluşları, belediyeler ve her türlü işletme ve örgütlerin yöneticilerine krize yönelik olarak organizasyon bütünü ve bölümleri bakımından yararlanacakları ve uygulayacakları model, stratejiler, politikalar ve önlemler konusunda bir başvuru kılavuzu ve el kitabı sağlamaktır. İkinci amaç ise üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler, iletişim, siyasal bilimler ve başta Endüstri Mühendisliği bölümleri olmak üzere mühendislik bilimleri fakülteleri öğrencilerine; çalışma yaşamlarında küresel, ülkesel ya da örgütsel etkenlerle birçok kez karşılaşacakları ve örgütsel ya da bireysel anlamda etkilenecekleri krizlerin, kriz öncesinde, kriz sürecinde ve sonrasında etkin ve verimli bir biçimde yönetilmesiyle ilgili bilgileri, model ve yaklaşımları akademik anlamda öğrenebilecekleri ders kitabı veya yardımcı ders kitabı olanağını sunmaktır.
Bu amaçlar çerçevesinde kitapta, tüm işletme ve organizasyonların kolayca kendilerine uyarlayabilecekleri şekilde krizi algılamaları, krizi yönetme organlarını kurmaları ve başta finansal ve ekonomik krizler olmak üzere karşılaşılan krizleri işletme/organizasyon bütünü ve departmanlar temelinde sistemli bir yaklaşımla aşma yönünde krizin şiddetine göre alacakları sıralanmış önlemleri de içeren bir yaklaşım izlenmiştir. İşletme bütünü, bölümleri, fonksiyonları, birimleri ve çalışanlarıyla tüm organizasyonu birtakım kurul ve takımlar aracılığıyla yönetim süreçlerine sokarak, toplam yönetimin içinde ve tamamlayıcısı anlayışıyla krizi yönetmeyi temel alan “Toplam Kriz Yönetimi Yaklaşımı” benimsenmiştir. Bu yaklaşımın bir gereği olarak krizin öncesinde ve sonrasında krizin yönetilmesiyle ilgili stratejiler, politikalar, araçlar ve önlemler, işletme/organizasyon bütünü ve Finansman, Pazarlama-Satış, Üretim, İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler işlev ve bölümleri açısından ayrı ayrı incelenmiştir. İş yaşamındaki krizlere yönelik uygulamalar, departmanlara göre yapılan farklı anketler ve alan çalışmalarıyla ölçülmeye çalışılmış, anket soruları ve yanıtların analizleri tablolar yardımıyla kitapta ayrı bölümler hâlinde verilmiştir.
KİTABIN BÖLÜMLERİ: Kriz Kavramı, Krize Yol Açan Etmenler ve Kriz Süreci / Sürdürülebilir Performans ve Verimlilik / Genel Olarak Kriz Yönetimi / Toplam Kriz Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Finansal Yönetim / Toplam Kriz Yönetiminde Pazarlama ve Satış Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Halkla İlişkiler Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Üretim ve İşlemler Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Yönetimi / Kriz Yönetiminde Üretim Yönetimi Stratejileri ve Politikalarının Kullanılmasıyla İlgili İmalat Firmalarında Bir Alan Araştırması / Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Yönetimi Stratejileri ve Politikalarının Kullanılmasıyla İlgili Bir Alan Araştırması / Bişkek'teki KOBİ'lerde Kriz Yönetimi ve Kriz Yönetiminde Pazarlama ve Halkla İlişkiler Fonksiyonlarının Yeri ve Önemi / Küresel Krizin Girişimciliğe Etkileri: Bişkek ve Ankara'da Faaliyet Gösteren KOBİ'ler Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma / Kırgızistan'da Yaşanan “Mart 2005 Halk Devrimi” ve Krizde İki Türk Firması Örneği. EKLER: Stratejik Finansal Analiz Planlaması / Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği.
Nuran Öztürk Başpınar - Nuray Keskin Tarih boyunca yapılagelen toplantılar kişilerin bir araya gelerek belli konularda görüşmelerine olanak vermiştir. Toplantılar, katılımcıların bir sorunun çözümü için katkıda bulunmasına ve politikalar önermesine olanak sağlar.
Toplantılar yöneticilerin en etkin yöneltme aracı ve yönetim biliminin temel taşıdır. Yapılan araştırmalar iş yaşamında çalışanların kariyerleri geliştikçe daha çok toplantıya katıldığını göstermektedir. Buna göre bazı yöneticiler günlük çalışma saatlerinin onda dokuzunu toplantılarda geçirmektedir. Bu nedenle etkin ve verimli bir toplantı düzenlemenin ilkeleri mutlaka öğrenilmelidir. Üstelik diğer toplantı türlerinin yanı sıra kriz değerlendirme toplantıları yönetimde ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Çünkü krizi aşmak için gerçekleştirilecek toplantılarda kullanılacak bilgi ve iletişim teknolojisi araçları, örgütlerin karşılaştıkları krizleri fırsata dönüştürebilmelerinde önemli bir rol oynar.
Başarılı toplantı yönetimi ilkelerinin benimsenmesini hedefleyen bu eser, gerçek iş yaşamı izleriyle dolu örnek olayları içermekte ve öğrenilenleri pekiştirme fırsatı da sunmaktadır.
Sadık Kartal İnsanlar sosyal birer varlık olarak bildiklerini birbirleriyle paylaşma, ortak karar alma, plan yapma, fikir alışverişinde bulunma gibi çok değişik amaçlarla bir araya gelirler. Toplanmak örgütlerde daha çok hissedilen bir durumdur. Toplantı demokratik değer ve kurallara uygun davranışlara önem vermenin ve sergilemenin zeminini de sunar. Katılanların ortak bilgi, deneyim, yargı ve fikirleri toplantılarda oluşur. Sonuçta katılımcılar kendilerine değer verildiğini düşünürler ve üzerlerine düşen görevleri daha iyi yaparlar.
Toplantılar yöneticinin kullandığı bir yönetme aracı ve yönetimin temel ögelerinden birisidir de. Toplanmanın bir organizatörü, planlayıcısı, yönlendiricisi ve katılımcıları vardır. Bu kitabın amacı daha çok iş yerlerinde, resmî/özel kurumlarda yapılan toplantıların nasıl olması gerektiği ile ilgili toplantı yöneticisine kılavuzluk yapmaktır.
Deniz KAĞNICIOĞLU Toplu pazarlık günümüzde devletin mevzuat yoluyla oluşturduğu hukuki çerçeve içinde, işçi ve işverenlerin çalışma hayatının kurallarını, kendi iradeleri ve güçleri ile yapacakları pazarlıklarla belirlemelerini esas almaktadır. Toplu pazarlığın dayandığı temel felsefe, işçi ve işveren taraflarının serbest ve gönüllü biçimde bir araya gelmesi ve pazarlık masasında çıkarlarının temsil edilmesidir. Bu niteliğiyle toplu pazarlık, endüstriyel demokrasinin en önemli araçlarından biri olmaktadır.
Toplu pazarlık endüstri ilişkileri sisteminde hem bir sorun çözme ve kural yapma geleneği oluşturmakta hem de taraflar ve toplum için çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Toplu pazarlığın oluşturduğu barışçıl çalışma ortamı ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimini desteklemektedir.
Çalışma yaşamında son yıllarda meydana gelen gelişmeler, sosyal tarafların ilişkilerinde ve çalışma yaşamının kurallarının belirlendiği kolektif mekanizmalarda çok önemli değişimler yaratmıştır. Ancak toplu pazarlık değişen ekonomik, sosyal, siyasi koşullara ve teknolojik yapıdaki değişime hızla uyum sağlayabilen dinamik bir süreçtir. İşletmelerin varlığını sürdürmesinde, işçilerin haklarının korunmasında ve çalışma hayatının temel sorunlarının çözülmesinde toplu pazarlığın rolü artarak devam edecektir.
Aysun Aydın, Canan Asal Ulus, Çağla Ünlütürk, Çiğdem Görgün Akgül, Demet Özmen Yılmaz, Didem Semerci, Fatma Mumcu Küçükçaylı, Gönül Yüce Akıncı, Gülbiye Yenimahalleli Yaşar, Hatice Doğan, Işıl Özden Çıtır, İlkay Üremiş Kiril, Merter Akıncı, Nihan Ciğerci Ulukan, Pınar Sökülmez Kaya, Rabia Büşra Erafşar, Sebiha Kablay, Seda Dönmez, Şenay Eray Sarıtaş, Tuba Acar Erdol, Tuğba Kontaş Azaklı Kadın; özel ve kamusal alanda bulunduğu ortama değer katan, ilişkilerin sürdürülmesinde bir nevi tutkal görevi gören ancak hak ettiği değeri pek çok toplumda göremeyen bir varlıktır. Ataerkil örüntüler, kadının toplum içinde genellikle özel alanda kalmasına neden olurken kapitalist üretim ilişkileri bunu beslemektedir. Toplumda yaygınlaşan radikal düşünce tarzları da kadının “gölge varlık” olmasına, toplumsal yaşamda yeteri kadar temsil edilmemesine ve statüsünün güçsüzleşmesine neden olmaktadır.
Cumhuriyet rejimi; cinsiyet ayrımcılığına karşı mücadele ve kadının insan haklarına yönelik etkili politikalar geliştirilmesi açısından önemli adımlar atılmasına vesile olmuş, kadının hukuksal, sosyal ve ekonomik pek çok hak edinmesinde önemli rol oynamıştır. Ancak yasalarla eşitlik sağlansa da fırsat eşitliğinin tam olarak sağlanamaması ve her geçen gün artan kadına yönelik şiddet olayları pek çok alanda kadınların sorunlarının devam etmesine neden olmaktadır.
Bu kitap; kadınların toplumsal yaşamda yer aldığı alanları ele almakta, "Kadın nerede?" diye sorgularken aslında kadının toplumsal yaşamın her alanında olduğuna dikkat çekmekte ve bu alanlarda kadınların yaşadıkları sorunlara odaklanmaktadır.
Randall COLLINS, Michael MAKOWSKY, Mc Grew Hill McGraw Hill Yayınevi tarafından ilk kez 1972 yılında basılan ve sekizinci basımı 2010'da çıkarılan Collins ve Makowsky'nin hazırladığı bu eser, modern toplumun oluşmasına katkıda bulunan ve bugün de önemini koruyan düşünürler konusunda karmaşık bir dil kullanılmadan büyük bir titizlik ve incelikle öykü tadında hazırlanmıştır. 19. yüzyıldan çağdaşımız olan düşünürlere kadar yaşam öykülerinin yanı sıra kavramsal düşüncelerini yaşanmış büyük dönüşümlerle birleştirerek günümüze kadar ustalıkla dokuyan bu eser, sosyal bilimlerin her alanında kullanılabilir bir özelliğe sahiptir. Özellikle hem temel hem de yardımcı kitap olarak sosyal/sosyolojik teori, sosyal düşünce tarihi, sosyoloji tarihi ve sosyolojiye giriş derslerinde rahatlıkla kullanılabileceği gibi 19. ve 20. yüzyılı anlamak isteyen özgür okuyucular için de iyi bir kaynak kitap olabilir.
Toplumun Keşfi, bu alanda yazılan diğer eserlere kıyasla kısa ve kapsamlı bir kitap özelliğinde olup lisans ve lisansüstü çalışmalarda öğrencilere rahatlıkla okutulabilir.
Murat Duzgun Logistics comprises the movement of products such as raw materials, spare parts and finished goods from the place of origin to the place of consumption. The increasingly intense global competitiveness and interdependence of world trade, as well as the requirements of their own operational and functional differences are making it harder for companies to survive in the international markets, and force them to act more carefully, plan in advance, and differenciate themselves from the other competitors.
Therefore, they need to diversify in order to survive at the market and retain their customers. In order to do that, firms need to find or create innovations and models which will allow them to gain comparative advantage and could be applied in the trade process. In this conjuncture, Turkey's need for innovation and new models has become an increasingly important issue, as it would allow the country to increase its foreign trade volumes. This will ensure that Turkish companies achieve superiority and competitive advantage both domestically and internationally, enable sustainable economic growth, and eventually allow Turkey to occupy its worty place among the most developed world economies.
The aim of this work is to create a methodology that would allow Turkey to identify and evaluate its best logictics options, and enable improvement and growth in the sector of foreign trade. In this framework, the main objective is to increase the business volume of the companies which have foreign trade operations in Africa and to bring out a model suggestion which will support them in the creation of the right long- and short-run strategies.
Halilibrahim Gökgöz, Tuğrul Kandemir İnsanlık tarihinin ilk dönemlerinde insanlar, avcılık ve toplayıcılık yaparak ihtiyaç duydukları ürünleri kendileri temin etmişlerdir. Herhangi bir paraya gerek duyulmayan bu dönem sonrasında nüfusun artmasıyla yeni ihtiyaçlar doğmuş ve topluluklar arası alışverişi zorunlu kılmıştır. İnsanlar ve topluluklar ilk alışverişlerini trampa ve takas yöntemleriyle yapmışlardır. Nüfusun ve alışverişlere konu olan ürünlerin sayısının artması takasta güçlüklere sebep olmuş ve bir değişim aracının kullanımı zorunlu hâle gelmiştir. Teknolojinin gelişimine paralel olarak topluluklar arası ticaret, iletişim ve ulaşım imkânları geliştikçe de yeni değişim araçlarına ihtiyaç duyularak para ve paranın yeni formları ortaya çıkmıştır. Yenilikler ve teknolojik gelişmeler para ve parasal sistemin, paranın yeni formları ise başka birçok yeniliğin temellerinin atılmasına sebep olmuş, böylece küreselleşme ile birlikte ekonomiler arası entegrasyon artmıştır. Ayrıca yaşanan küresel ekonomik krizler, finansal piyasalarda yeni finansal kurum ve ürünlerin gelişmesine ve bilinirliğinin artmasına zemin oluşturmuştur. Geleneksel finansal varlıklara güvenin azaldığı 2008 finansal kriz sürecinde ilk blokzincir ürünü ve ilk kripto para olan bitcoin, yeni bir finansal ürün olarak ortaya çıkmıştır. Blokzincir teknolojisi, adını ilk kez Bitcoin'le duyursa da sonraki dönemlerde teknolojik gelişmelere paralel olarak birçok farklı alan ve sektörde kullanılmıştır. Kripto paraların kullanım alanı ve bilinirliği yaygınlaşırken finansal sistemle olan entegrasyonu da her geçen gün artmaktadır. Mart 2023 tarihi itibariyle kripto varlıkların sayısı 22 bini aşarken piyasa değeri 1 trilyon doların üzerindedir.
Kurban Ünlüönen, Ahmet Tayfun, Arzu Kılıçlar Turizm Ekonomisi kitabı; turizm fakültesi, turizm işletmeciliği ve otelcilik yüksekokulu ve meslek yüksekokullarının ilgili bölümlerindeki öğrenci ve akademisyenlerin bu konudaki kaynak eksikliklerini gidermek, ileride hazırlanacak benzer konudaki çalışmalara kaynaklık etmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu ihtiyacı karşılayacağı düşünülen çalışmada; ekonomi ile ilgili temel kavramlar, turizm ve turist kavramları, sektör ve turizm sektörü, turizm talebi, turizm arzı, turizm piyasası, turizm sektöründe firma dengesi, turizmde tüketici dengesi, turizmin moneter (parasal) karakterli ekonomik etkileri, turizmin reel karakterli ekonomik etkileri, paranın kıymetindeki değişmelerin turizme etkileri, turizmde talep tahmini, turizm gelirleri ve sızıntı, Türkiye ekonomisinde turizm başlıklı konular on dört bölüm altında derinlemesine incelenmiş ve kitap, öğrencilerin anlayabileceği sade bir dille kaleme alınmıştır.
Abdullah Ülkü, Cihangir Kasapoğlu, Hande Uyar Oğuz, Hasibe Yazıt, Hülya Eraslan, Mahmut Barakazı, Mehmet Fatih Kayran, Salim İbiş, Seyit Ahmet Solmaz, Yeliz Solmaz Bir ülkenin uluslararası turizm pazarında istediği pozisyonu elde edebilmesi, en başta o ülkede faaliyet gösteren turizm işletmelerinin etkinliği ile mümkün olabilecektir. Turizm işletmelerinin tüketiciler ile arasındaki köprü ise ancak pazarlama iletişimi araçları ile sağlanabilmektedir. Pazarlama iletişimi karması veya diğer bir deyişle tutundurma karması ögeleri, turizm alanında üretilen ürün ve hizmetler ile destinasyonların tüketicilerin zihninde yer etmesi ve doğru şekilde konumlandırılmasında önemli bir rol üstlenmektedir. Bu açıdan hem turistik destinasyonlar hem de turizm işletmeleri tarafından pazarlama iletişimi araçlarının bütünleşik bir mantıkla ve entegre bir biçimde kullanılması gerekmektedir.
Pazarlama iletişimi karmasında yer alan araçların her birinin ayrı ayrı fonksiyonları olmakla birlikte tüm bu ögelerin ortak amacının turizm ürününün doğru bir biçimde tanıtılması, potansiyel talebin uyarılması ve nihai olarak satışların artırılması olduğu ifade edilebilir. Aynı zamanda hedef kitleler üzerinde pozitif bir imaj yaratılması ve bunun sürdürülebilir kılınması da pazarlama iletişiminin diğer amaçları arasında sayılabilir.
Stephen J. Page Turizm, Türkiye'nin gündemini sürekli meşgul eden önemli konu başlıklarından biridir. Turizm bir yandan uluslararası ilişkiler, dış ticaret, küresel siyaset gibi ana konuların bir bileşeni olarak en üst düzey temasların gündemini oluşturmakta; diğer yandan da ülkeleri ve insanları ekonomik, kültürel, sosyal, çevresel, politik bakımlardan derinden etkilemeye devam etmektedir. 20. yüzyılda, önceki asırlarla mukayese edilemez derecede hızlanan ve kolaylaşan insan hareketliliği günümüzde temel insani haklardan biri olarak benimsenmiştir. Turizm, Türkiye gibi dünyada en çok ziyaret edilen ülkeler liginde en üst sıraları hedefleyen bir ülkede daha iyi anlaşılmalıdır. Teori ve uygulaması ile turizmi temel düzeyde tanıtmak bu kitabın temel amacıdır. On iki bölümden oluşan bu kitap; turizmin önemini, tarihini, geleceğini, insanların seyahate ilgilerini, endüstriyel katmanlarını (ulaştırma, konaklama, tur operatörlüğü-seyahat acenteliği, çekim merkezleri ve etkinlikler), işletmeciliğini, kamusal yönlerini ve ziyaretçilerin yönetimini açıklamaktadır.
Bu kitap; Türkçe eğitim veren kurumlarda Turizme Giriş, Temel/Genel Turizm, Turizm Endüstrisine Giriş, Turizm İşletmeciliği, Turizmin Temelleri gibi isimler altında verilen derslerde temel kaynak olarak kullanılabilecek niteliktedir. Sa-dece öğrenciler için değil, turizm olgusunu ve endüstrisini tanımak isteyen herkesin başucu eseri olarak kullanabileceği bir kaynaktır. Bunlarla birlikte kitap, turizm uygulayıcılarının (yatırımcı ve işletmecilerin) ve kamuda turizmle ilgili karar vericilerin bilgi gereksinimlerini karşılamak gibi bir amaç da taşımaktadır.
Murat Gümüş, Burcu Öksüz Kurumların itibarları stratejik bir önem taşımaktadır. Rakiplerinden farklılaşmak ve başarılı olmak isteyen bir kurum, itibarını korumak, geliştirmek ve yöneterek sürdürülebilir kılmak zorundadır. Bunun için sabırlı, tutarlı olmak ve sürekli çaba göstermek gerekmektedir.
Bu yapıt, insanlık tarihi için çok eski, kurumlar için yeni sayılabilecek ya da önemi yeni anlaşılan itibar olgusunu ele almaktadır. Bir kurumun toplam çekiciliğini belirleyen geçmişteki davranışlara ve gelecekteki beklentilere ilişkin algısal betimleme olarak kurumsal itibar, “damlaya damlaya göl” oluşumunun bilinçli yönetimini ifade etmektedir. Bu bağlamda, çalışmada, turizm işletmeleri açısından kurumsal itibarın önemi ve etkileri irdelenmektedir.
Necdet Hacıoğlu Dünyada ve Türkiye’de uluslararası turizm talebi hızla artmaktadır. Turizm sektörünün temel ögesini insan oluşturmaktadır. Sosyo-ekonomik bir olay olan turizm, hizmet endüstrisini oluşturan sektörlerden birisidir. İşletmeler tarafından “Üretilen her mal ve hizmet kolayca satılır.” tezi artık geçerli değildir. Bu nedenle turizm işletmeleri, öncelikle turistlerin talep ettikleri, onların ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri ve hizmetleri sunmak zorundadırlar. Turizm pazarlamasında ürün veya hizmetin piyasa ile uyumlu olması gerekir. Üretilen hizmetler en iyi ve etkin dağıtım kanalları kullanılarak tüketicilere ulaştırılmalıdır.
Turizm pazarlaması bir süreçtir. Turistik ürün üretimi, piyasası ve dağıtım sistemi ile başlayan bu süreç, tanıtma-tutundurma, pazarlama araştırması ile ulusal ve uluslararası düzeyde devam eder. Ülkeleri ve işletmeleri çok yakından ilgilendiren turizm olayı için turizm pazarlama politikaları belirlemek gerekmektedir. Dünyada çok hızlı bir rekabet sürecinin yaşandığı turizm sektöründe pazarlamayı iyi bilmeyen ve modern pazarlama tekniklerini uygulamayan işletmelerin yaşam süreleri kısalmaktadır.
Selma Meydan Uygur Dünya turizmindeki hızlı gelişim ülkeler arasında global rekabetin artmasına ve rekabet avantajının kazanılmasına yönelik turizm pazarlama stratejilerinin geliştirilmesine yol açmıştır.
Bu kitap, genel pazarlama ilke ve uygulamalarını temel alarak, turizm işletmelerinin sunduğu ürünün hizmet ağırlıklı olması nedeniyle hizmetlerin ve turizm hizmetinin anlaşılabilmesi ve etkili bir şekilde pazarlanabilmesi için kaynak olarak hazırlanmıştır. Pazarlama ve ilgili kavramların tanımlanması ve pazarlama anlayışındaki gelişmeler, hizmet ve turizm hizmetinin kendine has özellikleri ve pazarlama anlayışındaki farklılıklar, turizm pazarlama çevresi, stratejik planlama ve pazarlama planlaması, pazarlama bilgi sistemi ve pazarlama araştırmaları, turistik tüketici satın alma davranışları, pazar bölümleme, hedefleme verilerine yönelik pazarlama karması elemanı olarak, ürün, fiyat, dağıtım, tutundurma, fiziksel çevre, katılımcılar ve süreç yönetimi ele alınmış, ayrıca doğrudan pazarlama ve elektronik ortamda pazarlama konuları da açıklanmıştır.
Kitap, eğitim-öğretim amaçlarına göre şekillenmiş yönüyle lisans ve ön lisans öğrencilerine kaynak kitap olma özelliğinin yanı sıra konuyla ilgili bilgi almak isteyen tüm öğrenciler ve sektör paydaşları açısından da uygun bir kaynak niteliğindedir.
Önder Met Bu kitabı yazmaya sevk eden en önemli faktör, ülkemizde, turizm fakülte ve yüksekokullarında turizm işletmelerine uygun bir finans kitabının olmamasıdır. Bu nedenle bu kitabı yazma amacı, turizm işletmelerinde başarılı bir yönetici ve girişimci olmak için gerekli olan finansal yönetim kavram ve araçlarını anlaşılır bir şekilde açıklayan pratik bir kitap sunmaktır.
Kitabın kapsamının belirlenmesinde turizm işletmeleri yöneticilerinin finans bilgisi ihtiyacı göz önünde tutulmuştur. Uygulamada yöneticilerin karşılaşmadığı konular kapsam dışı tutulurken, turizm işletmelerine özel finans konularına yer verilmiştir. Mümkün olduğu kadar teknik dilden ve sayısal içerikten uzak bir tarzla, öğrencilerin konuları kolayca anlayabileceği şekilde kaleme alınan kitapta, konuların anlaşılması bol alıştırma örnekleri ile desteklenmiştir.
Birincil hedef kitlesi turizm fakültelerinde ve yüksekokullarında eğitim alan ön lisans ve lisans öğrencileri olan kitap, lisansüstü programlarında eğitim alan öğrenciler tarafından da yardımcı bir kaynak olarak kullanılabilir. Kitap aynı zamanda hâlen sektörde çalışmakta olan ve kariyer basamaklarında yükselmek isteyen bireylere de hitap etmektedir.
H. Andaç Demirtaş Madran Bu kitap; sosyal psikoloji, siyaset bilimi, pazarlama ve iletişim bilimlerinin en çok ilgi gören konuları arasında yer alan sosyal etki, tutum değişimi ve ikna konularını ele almaktadır.
Gerek halkla ilişkiler gerek reklamcılık ve gerekse kitle iletişim çalışmaları açısından son derece önemli bir konu olan “sosyal etki ve ikna”, bunların yanında sigara ve madde bağımlılığı, eğitimde fırsat eşitsizlikleri, trafik kurallarına uymama gibi toplumsal sorunlarla baş etme çabaları açısından da büyük önem taşımaktadır.
Günlük hayatta da iknanın ayrı bir yeri bulunmaktadır; aralıksız olarak aile üyelerini, arkadaşlarımızı, karşı cinsi, işverenimizi ikna etme çabası içindeyizdir.
Hem bireysel hem toplumsal hem de küresel bir öneme sahip olan bu konu, bu kitapta, temel kavramların ayrıntılı bir şekilde tanımlanması, geleneksel ve çağdaş kuramsal yaklaşımların irdelenmesi ve güncel araştırma bulguları doğrultusunda uygulamaya dönük ipuçlarının verilmesi yoluyla işlenmektedir.
Ülfet İşçi Dijital iletişim teknolojilerindeki gelişmeler, günlük hayatımızın gittikçe önemli bir parçası olurken iletişim biçimleri ve dinamiğini de esaslı bir şekilde değiştirmiştir. Bu teknolojik ve sosyal bileşenli inovatif gelişim; pazarlama araştırmaları açısından tüketiciler ve üreticiler arasında yeni iletişim imkânları ortaya çıkarırken ürün, hizmet ve firmalara yönelik klasik WOM (Word-of-Mouth) iletişimini de köklü bir şekilde değiştirerek eWOM (electronic Word-of-Mouth) iletişimine dönüştürmüştür. Öyle ki tüketiciler artık pasif konumdan kendi enformasyon ve tecrübelerini her an paylaşabildikleri ve iletişim içeriklerini de değiştirebildikleri aktif düzenleyici (prosumer) konumuna geçmişlerdir.

İnteraktif temelli bu teknolojik gelişim, ürün ve hizmetlere yönelik değerlendirme, yorum ve şikâyet sitelerinin de ortaya çıkmasında en önemli etmendir. Bu bağlamda şikâyet formları da radikal bir şekilde değişmiş ve günümüzde neWOM (negative electronic Word-of-Mouth) en önemli şikâyet araçlarından biri hâline gelmiştir. Çalışmada neWOM, tüketici şikâyet davranışı bağlamında online bağımsız şikâyet sitelerinde tüketiciler tarafından ifade edilen şikâyetler olarak ele alınmakta ve bu doğrultuda şikâyet mesajlarını okuyarak değerlendiren tüketicilere odaklanılmaktadır.

Gerek yetkin teorik çerçevesi gerekse deneysel tasarıma dayalı metoduyla özgün bir araştırmanın ürünü olan bu eser, finansal ve performans riski içeren neWOM algısının eWOM kredibilitesi, satın alma niyeti ve eWOM iletimi üzerindeki etkilerini Türkiye'de otomotiv sektöründe Düzenleyici Odak Teorisi bağlamında inceleyen ilk çalışma olma özelliğini taşımaktadır.
Filiz Eroğlu Gelecekte dünyaya hangi tüketici hâkim olacak? Benzersizliğini deneyimleyen mi aynılaşan mı? Bu soru, üretim sektörünün gelecek stratejilerini ve planlarını şekillendirmesi kadar toplumla ilgili tasarrufu olanların da öngörülerini etkileyecek önemli bir konuyu işaret etmektedir. Tüketicilerin benzersizlik teorisi; bireylerin hissettiği benzersizlik ihtiyacını eşsiz, nadir, kişiselleştirilmiş ürünler ve deneyimler kullanarak tüketim davranışları yoluyla giderdiğini önermektedir ve benzersizlik arzusu aslında uzun zamandır hayatımızda olsa da pazarlama çabaları ile özellikle son yıllarda tüketicilere daha fazla hissettirilmeye başlanmıştır. Öte yandan benzersiz olmayı istediğini söyleyip hem gruba, modaya, trendlere uymanın rahatlığını yaşayan hem de sosyal ağlar ve internet yoluyla maruz kaldığı etkileşim neticesinde birbirine benzeyen, aynılaşan bir tüketici yığını göze çarpmaktadır. Tüketicilerin benzersizlik ihtiyacına çözüm olarak üretim sektörü "kişiselleştirme" hamlesini yapmış, tamamen benzersiz olmaktan biraz farklılaşmaya kadar farklı derecelerde benzersizlik ihtiyacını karşılayan ürünleri arz etmek için teknoloji ve dijitalleşmeyi yoğun şekilde kullanmaya başlamıştır. Peki, benzersiz olma savaşı veren tüketici üstün gelebilecek midir? Benzersizliğini yaşayabilecek midir? Kitap, bu sorulara yanıt bulmak için tüketicilerin benzersizlik ihtiyacını, gruba uyma davranışını ve üretim sektörünün üstlendiği rolü, endüstri devrimleri öncesinden ele alarak masaya yatırmaktadır. Mevcut bilimsel çalışmalara yer verilirken sorulan sorulara yönelik araştırmalar da yapılmış, bulgular tartışılmıştır.
Ayfer Karayel, Betül Yılmaz , Cansu Tor Kadıoğlu, Cihat Kartal, Çiğdem Uludağ Güler, Deniz Zeren, Fatih Bilici, Gamze Akçay, Gözde Mert, Gültekin Cem Çiftçibaşı, Hacettepe Üniversitesi, Halil Pak, İnci Erdoğan Tarakçı, Mehmet Akif Çakırer, Naime Şimşek Yüksekbilgili, Özcan Pektaş, Serkan Akgün, Serkan İnam, Sezen Bozyiğit, Süreyya Karsu, Yakup Güzel, Zeki Yüksekbilgili Bu kitap, tüketici davranışlarını hem kuramsal hem de uygulamaya ışık tutmaya çalışarak inceleyen bir yayın. Ek olarak kitabın sonunda yer alan “Sözlük” ünitesi, bu konuda büyük bir boşluğu dolduracak. Kitap, tüketici davranışları sorunlarına bilimsel bir açıdan yaklaşılan, sade bir dil ile yazılmış bir kaynak niteliğinde. Konuların en yalın hâlleri ile sunulması ve örneklerle zenginleştirilmesi dikkat çekici. Kuşkusuz bu çalışma, tüm bu özellikleri ile pazarlamayı öğrenme yolunda olan öğrenciler için bir başvuru kitabı olacak niteliktedir. Başta bu yararlı kitabın içeriğini oluşturan ve geniş bir katılımı sağlayan editörler olmak üzere katkıda bulunan herkesi kutlar ve başarılarının devamını dilerim.
Prof. Dr. Yavuz ODABAŞI, Anadolu Üniversitesi, Emekli Öğretim Üyesi
“Tüketici davranışı”, pazarlama bilim disiplini içinde yer alan en karmaşık konulardan bir tanesidir. Pazarlama akademisyenleri konuyu her yönüyle incelemeyi sürdürüp satın almanın en ince ayrıntılarını irdelemeye devam ediyorlar. Editörlüğünü Öğr. Gör. Mehmet Akif Çakırer ve Doç. Dr. Sezer Bozyiğit'in yaptığı “Tüketici Davranışları” kitabı, konuyla ilgili çok sayıda değerli akademisyenin her biri güncel kaynaklarla yazılmış çeşitli bölümlerden oluşan önemli bir başucu kitabı olarak bizlere ulaştı. Konuyla ilgili akademisyen ve uygulamacılar için son derece yararlı bir kaynak. Hem editörleri hem de yazarları gönülden kutlarım.
Prof. Dr. İbrahim KIRCOVA, Yıldız Teknik Üniversitesi
Tüketim asıl olarak mahalle baskısını kullanıyor. Bunun temeli de “Dünyanın geri kalanının yaptığını yapmaz veya aldığını almazsak kendimizi dışlanmış hissedeceğimiz.” argümanına dayanıyor. Fark o kadar açık ki ötekiler tarafından “görünebilen” insan ile tuvaletteki “görünmez” insan arasındaki fark gibi bu. Nasıl desek, aynı insan değil. Neden değil? İşte burada davranış bilimleri devreye giriyor... Karar bilimi. Neden öyle düşünüyoruz? Neden öyle davranıyoruz? Verdiğiniz kararların arkasındaki gerçek motivasyon ne? Akıllı insanlar neden aptalca hatalar yapar? “Bilmiyorlar, ama yapıyorlar.” Karl Marks'ın Kapital'de dile getirdiği bu söylem, ideoloji tanımının yıllar boyunca en önemli aydınlatıcılarından oldu. Bugün için; “Düşünmüyorlar, sadece alıyorlar”, desek... Bakalım neden böyle oluyor, bu değerli çok yazarlı, çok bakışlı çalışmayı okuyup öğrenelim...
Prof. Dr. Uğur BATI, İletişim Bilimleri ve Karar Bilimi Uzmanı
Ülkemizde ve dünyada ortaya çıkan değişimler birçok farklı alana olduğu gibi tüketici davranışlarına da doğrudan veya dolaylı olarak etki etmektedir. Ortaya çıkan değişimler karşısında tüketicilerin istek ve talepleri de farklılaşabilmektedir. Bu anlamda talep yaratmak ve talebi yönetmek için uğraşan pazarlama yöneticileri, rakipleri karşısında proaktif hareket etmelidirler. Proaktif hareket etmesini beklediğimiz geleceğin pazarlama yöneticilerinin yetişmesine katkı sağlayacak olan bu kitap, sadece pazarlama alanında öğrenim gören öğrencilere değil, alaylı olan veya farklı disiplinlerden gelip pazarlama alanında çalışan veya çalışacak kişilere de önemli bir bilgi birikimi sağlayacak ve perspektif açacak niteliktedir. Bu kitabın oluşumunda emeği geçen değerli editör arkadaşlarımızla birlikte, yazdıkları bölümlerle ilgili yazına değer katan genç akademisyenlerimizi de katkılarından dolayı kutlarım.
Prof. Dr. Erkan ÖZDEMİR, Uludağ Üniversitesi
Pazarlama biliminin odak noktasını oluşturan tüketici davranışları konusuna ilişkin teorik bilgilerin güncel örnekler ve vaka analizleriyle desteklendiği, titiz bir çalışmanın ürünü olan bu eseri, alana ilgi duyan herkesin keyifle okuyacağına eminim. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
Prof. Dr. Gülpınar KELEMCİ, Marmara Üniversitesi
Ali Karaman, Bülent Demirağ, İbrahim Halil Efendioğlu, Kazım Dağ, Serhat Fırat, Sinan Çavuşoğlu Tüketici davranışlarını anlamak ve tüketicilerin istek ve arzularına göre mal ve hizmet üretmek günümüz pazarlama anlayışının odak noktası olarak kabul edilmiştir. İlk çağlardan günümüze kadar ürün, satış ve modern pazarlama anlayışı gibi çeşitli aşamalardan geçen pazarlamanın, işletmelerin tüketici ve müşterileri ile iletişim kurmasını sağlayan en önemli fonksiyonlarından biri olarak işlev yaptığını söylemek mümkündür. Günümüzde büyük oranda artan ulusal ve uluslararası rekabet tüketiciyi ve bu tüketicinin satın alma davranışını etkileyen kültürel, sosyal, psikolojik ve kişisel faktörleri yakinen tanımak ve tüketicinin memnuniyeti için çalışmak büyük önem arz etmektedir. Çünkü kalbi kırılan ve memnun olmayan bir tüketiciyi tekrar müşteri olarak işletmeye kazandırabilmek oldukça zordur. Bu nedenle, eğer tüketiciler iyi tanınırsa onları memnun edecek mal ve hizmet üretmenin mümkün olabileceği düşünülmektedir. Bu amaç ile yazılan kitabın; hem işletmelere hem ders kitabı olarak ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrencilere ve hem de tüketici bilincini artırabilmek için müşteri ve tüketicilere yararlı olabileceği düşünülmektedir. Tüm okuyucularımıza ve insanlığa yararlı olması temennisiyle...
Michael R. Solomon “Müşterilerimizi bir partiye davetli misafirler olarak görüyoruz ve biz de ev sahipleriyiz. Müşteri deneyiminin önemli her yönünü daha iyi hâle getirmek bizim her gün yaptığımız işimizdir.”
(Jeff Bezos)
Günümüz pazarında, modern tüketici profili hızla değişmekte ve marka kalabalıklığı her geçen gün artmaktadır. Bu noktada, tüketicilerin duygusal, zihinsel ve davranışsal tepkilerini derinlemesine anlamak ve gerekli yenilikleri pazarlama stratejileri ile hayata geçirmek gerekmektedir. Tüketici davranışı sadece satın alma eylemi ile ilgili değildir. Satın almak kadar sahip olmak ya da olmamak da önemlidir ve bu nedenle incelemeye değerdir. Bunun yanında “dijital dünya”da da ortaya çıkan gelişmeler dikkate alınarak dijital alandaki davranışlar da araştırılmalı ve izlenmelidir.
20. yüzyılın son dönemleri ve 21. yüzyılın başlangıcından itibaren tüm ekonomik faaliyetlerin odak noktasında yer alan tüketiciler ve onların pazarlama ile ilgili kararları ve bu kararlara yönelik davranışlar daha dikkatli bir biçimde incelenmeye başlanmıştır. Michael R. Solomon tarafından 12 bölüm olarak kaleme alınmış Tüketici Davranışları kitabı, alanına önemli bir katkı sağlamaktadır. Tüketici davranışları ile ilgili olarak bütün psikolojik, sosyal ve durumsal faktörler ve birçok yeni kavram ve model açıklanmış ve uygulamadan birçok örneğe yer verilmiştir. Konu dizininde, birçoğu alanyazınında ilk defa yer alan yaklaşık iki bin beş yüz kavram bulunmaktadır. Kitap, hem akademik hem de sektörel kullanıcılara ışık tutacaktır.
Ayşe Aygün Özgöz, Cemal Gümüş, Dursun Yener, Emine Pınar Saygın, Gazal Cengiz, Gökçe Cebeci, Handan Özdemir, Kamer Ilgın Çakıroğlu, Makbule Civelek, Murat Bayat, Nihan Özgüven Tayfun, Selda Fındıklı, Serhat Ata, Yusuf Ozan Yıldırım, Zübeyir Çelik Her insanın tüketim yolculuğu dünyaya geldiği andan itibaren başlar. Her ne kadar yolculuğunun başlarında ihtiyaçlarının giderilmesi bakımından dışa bağımlı olsa da şartlar değiştiğinde direksiyonun başına kendisi geçecektir. Yolculuğu boyunca pek çok tecrübe edinecek, geçmişe dönük tasarruflarını geleceğe yönelik kazanımlara dönüştürme gayreti içerisinde olacaktır. Yaşamını devam ettirebilmesi, bir diğer deyişle tüketim yolculuğunu sürdürebilmesi için birtakım kaynaklara erişim imkânına sahip olması gerekmektedir.
İşte tam da bu noktada, yukarıda bir yolculuk metaforu ile ele alınan Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisi bağlamında bu kitap çalışmasının; tüketicilere, işletmelere ve tüketici alanında çalışmalar yapan araştırmacılara yol göstermesi amaçlanmaktadır. Kitapta yer alan güncel tüketici yaklaşımları çerçevesinde çağımız tüketicilerinin tutum ve davranışları pek çok açıdan kapsamlı bir şekilde alanında uzman akademisyenler tarafından ele alınmaktadır.
Ali Karaman, Ali Tehci, Bilge Villi, Bulut Dülek, Burak Yaprak, Cevat Söylemez, Çağlar Samsa, Davut Karaman, Didem Gamze Işıksal, Ece Özer Çizer, Elif Hasret Kumcu, Ersin Burnaz, Fadime Korkut, Faruk Güven, Fatma Demirağ, Figen Arslan Koçkaya, Gözde Özdemir Uçgun, Gülnil Aydın, Güneş Açelya Sipahi, Hamit Kahraman, Hasan Aksoy, Hasan Terzi, İbrahim Halil Efendioğlu, Mehmet Sedat İpar, Murat Fatih Tuna, Mustafa Şehirli, Onur Şaylan, Şerife Kazancı Sunaoğlu, Şirin Gizem Köse, Yasemin Toprak, Yusuf Ersoy Sokrates'ten akademinin kurucusu olarak kabul edilen Eflatun'a, Aristo'dan Yunus Emre'ye ve hatta Hobbes'a kadar farklı coğrafya ve kültürden çok sayıda düşünür, bireyin biliş ve bilme isteği üzerinde dururken esas biliş ve bilmenin de bireyin kendisini bilmek ile başladığını savunmaktadır. Buradan hareketle bir sanat, disiplin ve hatta bilim dalı olan pazarlama ile meşgul olan akademisyenler, profesyoneller ve bu alanda okumalar yapan bireyler için de pazarlamayı bilmek yahut anlamak bizzat insanın kendisini anlamak kadar önem taşımaktadır. Pazarlama bağlamında “tüketici” ya da “müşteri” olarak ele aldığımız bireylerin düşünme biçimleri, hisleri, karar süreçleri, çeşitli koşul ve şartlarda verdikleri tepkiler pazarlama araştırmacıları ve profesyonelleri açısından esasen temel ipuçlarıdır.
Tüketiciyi bilmek ve anlayabilmek için çeşitli sorulara cevap aramak, belki de en iyi yaklaşımlardan biridir. Bu kapsamda “Postmodernizm nedir?” sorusu başta olmak üzere “Postmodern çağın tüketicileri bilinen geleneksel tüketicilerden farklı mıdır?”, “Önceki dönemlerde önemsenmeyen birçok konu niçin günümüz insan ve toplum hayatının önemli birer başlığı hâline geldi?”, “Yeni girişimler, yeni markalar, yeni fikirler, yeni sistemler, yeni konular tüketici davranışları alanında ne kadar önem arz ediyor?”, “Tüketici davranışlarında metaverse uygulamalarının önemi nedir?”, “Hızlı teknolojik gelişmeler ne gibi sonuçlar doğurmaktadır?”, “Geleceğin pazarlama konuları arasında hangi konular önem kazanacak?” sorularını sormak gerektiği düşünülmektedir. Bu çalışmada, yirmi dört farklı üniversiteden otuz akademisyen bir araya gelerek tüketici davranışlarındaki bu ve buna benzer güncel sorulara yirmi sekiz konu başlığı altında detaylıca yanıt vermektedir.
Hatice Aydın Bir ülkenin tüketici için ifade ettiği anlam “tüketici hayranlığı” olarak karşımıza çıkmaktadır. Tüketicinin yabancı ülke hayranlığı onun karar verme sürecinde, yabancı menşeili ürünleri değerlendirme ve yeniden satın alma niyeti üzerinde önemli bir role sahiptir.
Günümüzde Türkiye'de yaşanan ekonomik değişimlere ve özellikle siyasi gelişmelere rağmen tüketiciler hala yabancı ülkeye duydukları hayranlıklarını, satın aldıkları yabancı markalarla/ürünlerle göstermekte, onları olumlu değerlendirmekte ve satın alma potansiyelini sürdürüp, korumaktadırlar.
Kitap, yabancı ülke hayranlığının nedenlerine ve tüketim davranışına etkilerine değinmektedir. Bu yönüyle kitabın, işletmelerin tüketicilerin yabancı menşeili ürünlere yönelik değerlendirmelerinde hayranlığın etkisini anlamalarına yardımcı olması ve rekabet güçlerini arttırmalarında hangi strateji/leri geliştirmeleri gerektiği konusunda fikir vermesi beklenmektedir.
Engin Yücel Teknolojinin gelişmesi ve internetin yaygınlaşması ile birlikte küreselleşmenin hız kazanması, işletmeler kadar tüketicileri de etkilemiştir. Küreselleşme ile birlikte artan insan hareketliliği ve kitle iletişim araçlarının küresel düzeyde iletişimi daha etkin kılması sonucu kültürler arası sınırlar bulanıklaşmaya başlamıştır. Bireylerin yerel kültürlerine bağlılıkları azalırken küresel düzeyde bir tüketim anlayışının oluşumu söz konusudur. Tüketici pazarlarının özellikleri ve tüketicilerin satın alma davranışları değişmektedir. Farklı kültürlere sahip birey veya topluluklar, zaman ve mesafe kısıtlarından sıyrılarak ortak bir küresel tüketici kültürü ile birlikte küresel düzeyde tüketicilerin ve pazarların homojenliği artmıştır.
Küresel tüketici kültürünün gelişiminde etkili pek çok faktör olmakla birlikte ön plana çıkan en önemli unsurların başında demografik değişkenler gelmektedir. Cinsiyet, medeni durum, yaş gibi demografik değişkenlere göre küresel tüketici kültüründe ortaya çıkan farklılıkların değerlendirilmesi amacı doğrultusunda kitap, dört bölümden oluşmaktadır. Kitabın ilk bölümünde küreselleşme kavramı incelenmiştir. İkinci bölümde, küreselleşme ve pazarlama arasındaki ilişki, pazarlama karması elemanları üzerinden incelenmiştir. Üçüncü bölümde, küresel tüketici kültürü kavramı ve küresel tüketici kültürü kavramının boyutları incelenmiştir. Kitabın son bölümünde ise demografik değişkenlere göre küresel tüketici kültüründeki farklılaşmanın incelenmesi planlanmıştır. Çalışmanın bulgularının bu alanda yapılacak çalışmalara yol göstermesi ve literatüre katkı sunması beklenmektedir.
Brian M. Young “Bu kitap, tüketici psikolojisi teorilerini kökenleri ve bağlamları içinde ele alıyor ve ilgili kavramları tutarlı bir şekilde bir araya getiriyor. Argümanlar açık ve açıklayıcı örnekler ve kısa vakalarla destekleniyor. Kitap, çalışma alanı hakkında kapsamlı ve güncel bilgiler sunuyor.”
Profesör Kara Chan, Hong Kong Üniversitesi, Hong Kong

Bu kitap, tüketici psikolojisine -doğumdan yaşlılığa kadar tüm yaşam süresini kapsayan- benzersiz bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Çocukluk ve gençlik; tüketici araştırmalarının geri kalanından özel, farklı ve uzak alanlar olarak değil insanın gelişimine entegre alanlar olarak ele alınıyor. Tüketim; gruplar ve bireyler tarafından kullanım veya mülkiyet ve mülkiyete kadar devam eden bir süreç olarak görülür. Yazar, insanların doğal yaşam sürelerinin sahip oldukları şeylerle olan ilişkilerini nasıl etkilediğini, tercihlerin çocukluktan itibaren nasıl geliştiğini ve satın almalara yönelik motivasyonların çocukluktan yaşlılığa kadar nasıl değiştiğini tartışıyor. Bu kitap, çocukların reklamcılık ve pazarlama anlayışı, genç ve genç kimlikleri ve onların tüketim zevkleri de dâhil olmak üzere çocuk ve gençlik tüketimiyle ilgili en son bulguları ve teorileri bir araya getiriyor. Erikson'un yaşam evreleri boyunca ilerleyerek yetişkinliğe, orta yaş krizine ve daha yaşlı tüketicilerin mal varlıklarına ve mülkiyetine geçiyor. Bu disiplinler arası çalışma; psikoloji, işletme ve pazarlama alanlarındaki akademisyenlerin yanı sıra daha genel tüketicilerin de ilgisini çekecektir.

Aykut Yılmaz, Burçak Başak Yiğit, Derya Fatma Biçer, Didem Demir, Eda Kutlu, Gülay Keskin, Kürşad Özkaynar, Murat Toksarı, Ömer Sezai Aykaç, Remzi Altunışık, Seda Gökdemir Ekici, Selçuk Yasin Yıldız, Senem Ergan, Tarık Yolcu, Vildan Güneş Bu kitapta, geleneksel pazarlama yazınında yer alan çeşitli tüketici tipolojileri yanında iş dünyası ve toplumsal yaşamda ortaya çıkan değişiklikler ve gelişmeler ışığında öne çıkan güncel ve yeni tüketici tipolojilerinden bazıları ele alınmaktadır. Burada amaç, pazarlama ve tüketici davranışları yazınında yaygın olarak gündem bulan bu tüketici tipolojilerine yönelik daha fazla bilgi kaynağı sunarak araştırmacılara, akademisyenlere ve konuyla ilgilenenlere yol gösterici ve yardımcı olmaktır. İlgili bölümlerden de görüleceği üzere tüketim olgusu günümüz toplumunda önemli bir boşluğu doldurmakta ve toplumsal yaşamın şekillenmesinde kritik bir önem arz etmektedir. Bu kitapta ele alınan tüketici tipolojileri ve tüketim davranışları, tüketim olgusunu ve insan yaşamındaki yerini anlamak ve anlatmakta sadece belli bir kısma projeksiyon tutmaktadır. O sebeple burada yer alan bölümler tüketim olgusunun günümüzdeki önemini anlatmada bizlere ip uçları sunmaktadır.
Cansu Gökmen Köksal Son yıllarda çoğu sektörü etkileyen durgunluk, beraberinde değişen tüketici davranışı perakendecilik sektörünü zaman zaman zorlasa da tüketicilerin alışverişle olan bağlarının güçlü olduğunu görebiliriz. Özellikle gelişen teknoloji her geçen gün perakendecilik sektörünü yenilerken alışverişi “sadece alışveriş “olarak görmeyen tüketici için de AVM'lerin yeri hâlâ farklıdır. Bu dönüşüm sürecinde varlık göstermek isteyen perakendecilerin ise öncelikli amaçları elbette ki müşterilerle uzun süreli ilişkilerin kurulması olmuştur. Günümüzün rekabetçi ortamında, değişen ve istekleri günden güne farklılaşan müşterilerin sadakati ise ürün ve hizmetlerin ötesinde eşsiz deneyimlerin sunumuna bağlıdır. Bu bağlamda, müşterilerin alışveriş davranışlarının belirlenmesinde, sunulan deneyimlerin ve deneyimler sonucunda oluşan değerlerin katkısının önemli olduğu görülmektedir. Buradan hareketle kitap kapsamında geniş bir literatür sunularak Türk tüketicilerinin AVM'lerdeki deneyimlerinden elde ettikleri değerlerin, memnuniyetleri ile tutumsal ve davranışsal sadakatlerinde olan etkileri bulgular neticesinde tartışılmaktadır. Kitabın hem lisans hem de lisansüstü seviyesinde özellikle perakendecilik üzerine ve tüketici davranışına yönelik çalışmalar yapan araştırmacılara ve öğrencilere fayda sağlayacağına inanıyor ve okuyucularına keyifli okumalar diliyoruz.
Asiye Ayben Çelik, Canan Madran, Canan Muter Şengül, Çağla Dayanğan, Emet Gürel, Eyup Yünkül, Gülen Suna, Hatice Yurtsever, Hüseyin Güven, Kerem Madran, Lale Yakupoğlu, Merve Gündüz Cüre, Mümine Soytürk, Nilgün Seremet Kürklü, Özden Tepeköylü Öztürk, Pınar Pehlivan, Serpil Ünal Kestane, Sezen Bozyiğit, Sumeyra Duman, Volkan Yakın Tüketimin öznesi olmaktan, nesnesi olmaya evrildiği bir döneme şahitlik ediyor insanoğlu. Mutlu olmak için ya da sadece “olmak” için tüketmek, insanlığı mücadele edeceği başka sorunlarla yüzleştiriyor. Doğal kaynakların sınırsızmışçasına tüketilip verilen çevresel tahribatın dünyanın kritik eşiklerini aşmış olması, sorumlu tüketimi her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Böylesi bir dönemde, ihtiyaçlarımızı karşılamak üzere verdiğimiz tüketim kararlarının hem dünyamız hem de şahsımız adına optimal seçimler olabilmesi için bilgiyle temellendirilmesi ve sunulan bilgileri doğru okuma, anlama ve yorumlayabilme becerisine sahip olmak, diğer deyişle okuryazar olmak çok mühim. Bu bağlamda kitabımız, doğrudan tüketim kararlarımızla ilişkilendirebileceğimiz okuryazarlık türleri hakkında okuyucuyu bilgilendirmeyi amaçlıyor.
Farklı disiplinlerden çok kıymetli akademisyenlerin birlikte kaleme aldığı bu kitapla sağlıkla ilişkili mal ve hizmet tüketimine dair “sağlık, gıda, beslenme ve beden okuryazarlıkları”; çevre bilinçli, sorumlu tüketime dair “çevre, iklim ve sürdürülebilirlik okuryazarlıkları”; tasarruf ve harcamaların yönetimine dair finansal ürünlerle ilişkili olarak “finansal okuryazarlık”; işletmelerin pazarlama mesajlarını doğru değerlendirebilmek için medya okuryazarlığının bir uzantısı olan “reklam okuryazarlığı” ve ebeveynlerin hem kendileri, özellikle de çocukları için dijital oyun seçiminde doğru ve sağlıklı tercih yapabilmesine destek olacak “dijital oyun okuryazarlığına” dair bilgiye tek bir kaynakta erişebileceksiniz.
Her bölümde tüketimle ilgili yeni bir okuryazarlık türünü keşfedecek, kavramsal olarak irdeleyebilecek, literatürde gerçekleştirilen çalışmaları inceleyip Türkiye ve dünyadan iyi uygulama örneklerini görerek tüketim pratiklerinize yansıtabileceğiniz somut önerileri değerlendirebileceksiniz.
Artan tüketim okuryazarlığı ile ürün veya hizmet sağlayıcısı karşısında bilgi asimetrisinden kaynaklanan dezavantajlı konumu terk edip, gerekli bilinç ve farkındalığa sahip bir tüketiciye dönüşmek mümkün. Daha bilinçli tüketicilerin vereceği bilinçli tüketim kararlarıyla hem bireysel hem de toplumsal fayda sağlayıp daha yaşanabilir bir dünya için hep birlikte sorumluluk alabiliriz.
Araştıran, sorgulayan tüm okuyuculara faydalı olması dileklerimizle…
Tunç Biçer Örgüt içerisinde, her bir çalışanın, ne denli değerli olduğu, örgütsel başarı ya da başarısızlığa kritik seviyelerde katkı sunma potansiyeli bulunduğu bilinmektedir. Liderlerin ise çalışanları etkileme potansiyeli göz önüne alındığında önemleri daha da artmaktadır. Örgütün bir liderden beklentisi, genel olarak örgüte olumlu katkılar sağlamasıdır. Fakat günümüzde görülme sıklığı pek de az olmayan olumsuz bir lider tipi olan toksik liderler ise örgütün beklentilerinin tam tersi yönde hareket etmekte ve bu süreç, örgütün hayatını kaybetmesine kadar uzanabilmektedir. Elbette bu süreç, çalışanlar üzerinde de onların özel hayatını bile negatif olarak etkileyen derin hasarlar bırakabilmektedir.
Bu kitapta, toksik davranışın ne olduğu ve toksik liderlik kavramı detaylı bir şekilde ele alındıktan sonra toksik liderin hem örgüte hem de çalışanlara yönelik olumsuz sonuçları üzerinde durulmuştur. Son olarak ise toksik liderle örgütün ve çalışanların nasıl mücadele etmesi gerektiği noktasında önerilerde bulunulmuştur. Aslında bu çalışmada, bir anlamda örgüt ve çalışanlara, toksik lideri nasıl tanıyacakları, onunla karşılaşmaları hâlinde ise nasıl hayatta kalacakları açıklanmıştır.
Ayda Gök, Bekir Tuncer, Bulut Dülek, Cemal Gümüş, Cihad Doğan, Faruk Güven ,Hale Çolakoğlu, Halil İbrahim Şengün, Hayriye Nur Başyazıcıoğlu, İbrahim Aydın, Meltem Canoğlu, Reha Saydan Bütünleşik pazarlama iletişimi; mesajların, alıcıların, mecraların birbirleriyle uyum içinde olmalarını sağlayarak örgütlerin pazar ile iletişim kurma biçimini yönetmektedir. Her biri pazarlamanın farklı bir ögesi olan uygulamaların, bütünleşik pazarlama iletişimi çatısı altında bir araya gelerek yarattığı ahenk, varlığını sürdürmek için kazanç elde etmesi gereken ticari işletmelere örgütsel hedeflerine ulaşmayı sağlamanın yanı sıra vadettiği kurumsal itibar ile markalaşma ideallerine giden yolda da destek olmaktadır.
Bu kitapta; bütünleşik pazarlama iletişimi ilişkili olduğu kavramlar ile ele alınmakta, uygulamaların koordinasyonuna dikkat çekilmektedir. Her biri kendi alanında değer yaratmak iddiasında olan farklı uygulamaların ayrı ayrı başlattığı serüvenin, bütünleşik pazarlama iletişiminin kapsayıcılığı ile bir araya geldiği günümüzde, bütünleşik pazarlama iletişimine dair bügüne kadar yazılanlar ile yazılmayanlar bu çalışmada okuruyla buluşmaktadır.
Ahmed Yusuf Sarıhan, Alperen Timuçin Sönmez, Ayşe Neslihan Dündar, Bekir Özkan, Fatih Koç, Furkan Türker Sarıcaoğlu, İbrahim Kürtül, İdil Yiğit, Melda Aslan, Mine Balcı, Muhammet Ali Tiltay, Ramazan Kurtoğlu, Selman Temiz, Sema Dalkılıç, Süleyman Alemdar, Timuçin Dalgıç, Tuğba Eyceyurt Batır, Tuğba Özbölük, Zehra İrem Yıldız Helal ve haram kavramları hemen hemen bütün toplumlarda, özellikle de Müslüman toplumlarda insanlığın var olduğu günden beri kullanılan kavramlardır. 20. yüzyılın sonlarına doğru gayrimüslim toplumlarda yaşayan Müslümanların helal et tüketme isteği ile helal ve haram kavramları gıdalar için de yoğun olarak kullanılmaya başlanmıştır. Dünya genelinde Müslüman sayısının giderek artması ve tüketicilerin helal gıda tüketimi ile ilgili olarak daha fazla bilinçlenmeleri hatta sadece Müslüman tüketicilerin değil helal ürünleri daha sağlıklı olarak değerlendiren gayrimüslim tüketicilerin de helal ürün tüketimine yönelmeleri neticesinde “helal tüketim”, üzerinde önemle durulması gereken bir konu hâline gelmiştir.
Helal tüketim çok farklı açılardan incelenebilen bir kavramdır. Buradan hareketle bu kitapta helal tüketim; “Helal Gıda”, “Helal Lojistik ve Küresel Tedarik Zincirindeki Yeri”, “Helal Turizm”, “Helal Kozmetik ve Kişisel Bakım Ürünleri”, “Helal İlaç ve Takviye Edici Gıdalar”, “İslamiyet'te Giysi Modası - Helal Moda”, “Helallik Açısından Gıda Katkı Maddeleri”, “Helallik Açısından Jelatin”, “Helal Gıda Sertifikası”, “Helal Ambalajlama ve Etiketleme”, “Helal Tüketim Pazarı”, “Helal Pazarlama ve Markalama”, “Tüketici Davranışları Açısından Helal Tüketim” ve “İslami Finans” olmak üzere on dört farklı bölümde tüm yönleriyle ele alınmıştır.
Kitap, helal tüketim konusunun kapsamlı bir şekilde ele alınması açısından literatüre ve bu alandaki boşluğun doldurulmasına önemli bir katkı sağlamaktadır.
Kitabın konuya ilgi duyan tüm okuyucular için faydalı olması temennisiyle…
Ali Kuzu, Güner Çöl Pek çok insan için hayatın önemli bir bölümü, iş ile aile ortamlarında geçmektedir. Günümüzde, çalışma sürelerinin uzaması, trafikte geçen vakit, kadın istihdamının artması ve evde de işle ilgili çalışmaların devam etmesi gibi sebeplerle işin eve, aile sorumluluklarının da işe yönelik müdahalesi giderek artmaktadır. Aile saadeti için yapılması gerekenler ile iş/kariyer için yapılması gerekenler, çoğu zaman insanları zorlamakta ve rol çatışması yaşamalarına sebep olmaktadır.
İş-aile çatışması, son dönemlerde sosyal bilimlerin pek çok alanından ilgi görmüş bir başlıktır. İş ve aile ortamları arasındaki dengenin sağlanması, hem iş hayatındaki başarı ve performans, hem de toplumsal huzurun sağlanması bakımından önemli görülmektedir.
Elinizdeki kitapta bu konu tüm yönleriyle ele alınarak çatışma türleri, çatışmanın sebepleri ve sonuçları ayrıntılı olarak incelenmiş, ayrıca çatışma ile başa çıkma yöntemleri üzerinde de durulmuştur.
Hiçbir çalışmanın kusursuz olamayacağının bilincinde olarak okuyucuların eleştirileri ve katkıları yolumuzu aydınlatacaktır.


A. Asuman Akdoğan, Ahmet Cevat Acar, Ahmet Günay, Anıl Boz Semerci, Azize Ergeneli, Azmi Yalçın, Deniz Elber Börü, Dursun Bingöl, Esengül İplik, Esra Aydın, Fatih Çetin, Fatma Nur İplik, H. Nejat Basım, İlker H. Çarıkçı, İpek Kalemci Tüzün, Kutay Özdemir, Onur Köksal, Rıza Demir, Rukiye Çelik, Selda Limon, Selen Doğan, Tina Shabsough, Umut Uyan, Zeyyat Sabuncuoğlu Kariyer planlaması ve yönetimi, bireyin kariyerine dair istenen sonuçları elde etmesi ve dolayısıyla hayatını olumlu etkilemesidir. Bireyin; kariyeriyle ilişkili olarak beklenen sonuçlar üzerinde nispeten kontrol kazanması ve bunu sürdürmesi kariyerini yönetmesidir. Hangi becerilere, yeteneklere ve eğilimlere sahip olduğunu; bunları hangi meslekte değerlendirebileceğini, ne kadar ilerleyeceğini ve profesyonel iş hayatında ne yapmak istediğini herkes düşünmüştür. Bu noktada profesyonel destek ya da bireysel planlama önemli hâle gelmektedir.
Bu kitap; örgütsel ve bireysel anlamda kariyer yönetimine dair ayrıntılı bir değerlendirmenin ürünüdür. Kariyer kavramının tarihî arka planı, kavramı çerçeveleyen majör teoriler, kariyer aşamalarına geleneksel ve çağdaş yaklaşım, kariyer planlaması, kariyer yönetimi, kariyer yaklaşımları, kariyer geliştirme yöntemleri, yaşam boyu kariyer, kariyer başarısı, bireysel kariyer planlaması, kariyer ve iş-aile ilişkisi, örgütlerde kariyer planlaması ve yönetimi, gelecekte kariyer yönetimi, kariyer yönetiminde güncel sorunlar ve dezavantajlı gruplarda kariyer yaklaşımları gibi birçok konuyu ayrıntılı ve güncel referanslarla inceleyen kitap; bireysel ve örgütsel anlamda başucu kaynağı niteliğindedir. Ayrıca yerli yazındaki diğer yayınlara nispeten oldukça kapsayıcı oluşuyla da yeterli ve güncel bir ders kitabı olacaktır.
Ali Erbaşı İnsanların hırsları, çevreye zarar vermeye ve çevreyi olabildiğince tahrip etmeye hızla devam etmektedir. İklimlerde önlenemeyen değişiklikler, artan tabiat olayları, daha çok kâr edebilmek için ucuz girdilere aşırı yönelim gibi çok çeşitli faktörler, çevreye verilen zararın boyutunu her geçen gün artırmaktadır. Ancak tüm olumsuzluklara rağmen çeşitli alanlarda çevreye zarar vermeyen yöntemler-deki arayış, az da olsa umut vericidir. Dünyada sera gazı salımının ve karbon ayak izinin her alanda azaltılmasına katkı sağlayacak ve bu sayede gelecek nesillere daha yaşanabilir yeşil bir dünya bırakabilmek için çaba sarf edecek iklimlerin oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Bu ihtiyacın odak noktasında yer alan birimlerden biri de işletmelerdir. Kitabın ortaya çıkarılmasındaki amaç, yeşil kavramını işletme bilimi bakışıyla kuramsal ve kavramsal açıdan tüm yönleriyle ele almaktır. Kitap, yeşil kavramı ile ilgilenen tüm bilim alanlarında öğrencilerin kaynak ihtiyacını işletme bilimi perspektifiyle karşılamayı, yeşil kavramını inceleme konusu yapan araştırmacılara referans olmayı, iş dünyasının farklı sektörlerindeki yöneticilerin yeşil uygu-lamalarına yön vermeyi mümkün kılmaktadır. Kitap, yeşil kavramına ve ilişkili alanlara ilgi duyan herkese fayda sağlayacak içerikleri barındırmaktadır.
Ömer Faruk Çolak, Aslan Yiğidim

Bu kitap devletin uyguladığı politikalar ile girişimci olmadığı halde banka patronluğuna soyunanların yarattığı kriz sonrası, işsiz kalan BANKACILARA ithaf edilmiştir.

Berrin Akbulut, M.Onursal Cin, Murat Aksan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Kabahatler Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, Adlî Sicil Kanunu, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu, Tanık Koruma Kanunu, Tebligat Kanunu, Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu, Bilirkişilik Kanunu, İnfaz Hakimliği Kanunu, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği, Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği, Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik, Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği
Aysen Tokol Endüstri ilişkileri sosyal, siyasi ve ekonomik sistemin bir alt sistemi olup belli taraflar, belli çevreler, sistemi bağlayan bir ideoloji ve tarafların işyerindeki davranışlarını yönlendiren kurallar bütününden oluşmaktadır. Taraflar, çevre, ideoloji ve kurallar sistemin temel unsurlarını meydana getirmektedir.
Bu kitapta, Türk endüstri ilişkileri sistemi tarihsel bir süreç içinde sistemi etkileyen faktörler, sistemin tarafları, taraflar arasındaki ilişkiler yönünden ele alınmakta, ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Temelde Cumhuriyet Öncesi Dönem ve Cumhuriyet Dönemi olarak iki ana bölümden oluşan kitap, Türk endüstri ilişkileri sistemini en fazla etkilediği düşünülen siyasi faktörler dikkate alınarak kendi içinde alt bölümlere ayrılmaktadır.
Kitabın, öğretim ve uygulama alanındaki ilgililere yararlı olacağına inanıyoruz.

İÇİNDEKİLER

I. CUMHURİYET ÖNCESİ DÖNEM
II. Meşrutiyet Öncesi (1908 Öncesi)
II. Meşrutiyet’ten I. Dünya Savaşı Sonrasına (1908-1918 Yılları Arası)
Kurtuluş Savaşı Yılları ( 1918-1923 Yılları Arası)

II. CUMHURİYET DÖNEMİ
Tek Parti Dönemi (1923-1946 Yılları Arası)
Çok Partili Dönem (1946-1960 Yılları Arası)
1960-1980 Dönemi
1980-1983 Ara Dönemi
1983 Sonrası
Yusuf Güney Bu kitapta neler okuyacaksınız?

• Türk Gümrük Tarihi: Ulaşılabilen En Eski Tarihî Belgelerde Gümrüklerimiz, Gümrük İdaresinin Tarih İçinde Kullandığı İsim ve Semboller,
• Günümüz Türk Gümrük İdaresinin Yapısı ve İşleyişi,
• Gümrük Uygulamalarının İktisat Politikasındaki Yeri,
• Türk Gümrük Sisteminin Temel Kaynakları: Gümrük Kanunu, Yönetmeliği ve Diğer Hukuki Düzenlemeler
• Türk Gümrük Rejimleri ve Diğer Gümrük İşlemleri
• Gümrük İşlemlerinin Temel Yapı Taşları: Tarife, Menşe, Kıymet, Beyan
• Türk Gümrük Vergilendirme Sistemi
• Türk Gümrük Sisteminin İthalat, İhracat ve Transit Yönlü İş Akışları
• Gümrük İşlemlerinin Kolaylaştırılması Uygulamaları,
• Türk Gümrük İdaresinin Bilgi İşlem Otomasyonu Uygulamaları,
• Türk Gümrük İdaresinin Diğer Kurumlarla ve Uluslararası Kuruluşlarla İlişkileri,
• Gümrük İşlemlerinde Karşılaşılan Güçlükler ve Kaçakçılıkla Mücadele
• Yabancı Ülkeler Gümrük Sistemi Örnekleri: ABD, AB, Rusya ve Azerbaycan Gümrük Sistemleri
• Kara, Hava, Demir Yolu ve Deniz Sınır Kapıları Gümrük İdareleri, Gümrüğü İlgilendiren Tüm Mevzuatın Listesi

Erkan T. Demirel - Mehmet Tikici - Canan Çetin Kan ve DNA yapıları birbirine çok benzeyen tek yumurta ikizlerinin bile parmak izleri birbiriyle aynı olmadığı gibi; birbirlerinden farklı şekillerde dünyaya gelen insanlar zamanla daha da farklılaşmaktadırlar. Farklılaşma, bir yandan bireylerin üyesi oldukları gruplarla diğer gruplar arasında mukayese yapabilmelerine olanak sağlarken, diğer yandan ayrımcılığa da yol açabilmektedir. Bunun en tipik örneği “cinsiyet farklılığının”, “kadına ilişkin negatif ayrımcılığa” dönüşmesinde yaşanmaktadır. Örneğin; “Havva ile Âdem’in cennetten kovulmasına neden olan yasak meyveyi yemeleri” konusunda bazı kaynaklarda; “şeytanın Âdem ile Havva’nın her ikisini birden kandırdığı ve bu yasak meyveyi ikisinin birlikte yedikleri” ifadesi yer alırken, diğer bazı kaynaklarda ise; “yasak meyveyi önce Havva’nın yediği ve Âdem’i de kandırarak kendi günahına ortak ettiği” ifade edilmektedir.
Bu anlayışın işletmelerde yansıması “Cam Tavan Sendromu” şeklinde ortaya çıkmıştır. “Önyargılar ve kalıplar tarafından yaratılan, kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına gelmelerini engelleyen görünmez, yapay engeller olarak” tanımlanan cam tavan çalışan kadınların, belirli aşamadan sonra yükselmelerini engelleyen bir faktör bir engeli tanımlamaktadır. Bu çalışmada; ırk, din, dil, kültür, cinsiyet, yaş vb. ölçütlere göre farklılıkları olan iş görenlere karşı Türk iş yaşamında uygulanan ayrımcılık türlerinin, ayrımcılığa bağlı olarak ortaya çıkan sorunların ve ayrımcılığın önlenmesine yönelik önerilerin irdelenmesi amaçlanmaktadır.
Kader Şahin, Ekrem Tatoğlu, Birol Karakurt, Kübra Mert, Tuğba Kaplan Türkiye'de baskın örgütsel form, 1960'lı yıllardan beri işletme gruplarıdır. Ülkemizde “holding” olarak isimlendirilen bu gruplar, sadece ekonomik alanda değil reklamları, sponsorlukları, bursları ve diğer faaliyetleri ile günlük yaşamda da sıklıkla karşımıza çıkmaktadır. Ulusal arenadaki bu baskınlıklarını uluslararası pazarlara da taşıyan Türk işletme grupları, doğrudan yabancı yatırım faaliyetleri ile oldukça başarılı bir tablo çizmektedir. Ancak bu derece görünür olmalarına rağmen alan yazında Türk işletme gruplarına dair yapılan çalışma sayısı oldukça sınırlıdır.
Bu çalışma; Kader Şahin'in yürütücülüğünde hazırlanan 215K261 numaralı ve “Türkiye'deki Holdinglerin Uluslararasılaşma Motivasyonlarının Lokasyon Seçimi Üzerindeki Etkisi: Gelişmekte Olan Ülkeler Açısından Bütünleştirici Bir Yaklaşım” adlı proje kapsamında TÜBİTAK 1001 Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı tarafından desteklenen araştırmanın bir çıktısıdır. Çok boyutlu olan çalışmada; Türk işletme gruplarını dış pazarlarda yatırım yapmaya yönlendiren motivasyonlar, bu motivasyonların işletme gruplarının lokasyon tercihlerini ne şekilde etkilediği ve bu ilişkide giriş stratejisinin ve kurumsal bağlamın moderatör etkisi bütüncül olarak incelenmektedir. Bu araştırmada, alan yazındaki tartışmalara bir katkı olarak gelişmekte olan ekonomi kökenli işletme gruplarının OLI Paradigması ve LLL Modeli açısından bütünleştirilmesi gerektiği belirtilmektedir. Çalışma bu bağlamda her iki paradigmanın bütünleştirilmesi çabasına teorik bir destek sağlamakla birlikte Türkiye'den çıkan dış yatırımların stratejileri açısından da pratik, sosyal ve ekonomik katkı sunmaktadır.
Tüm ilgililere faydalı olması dileğimizle...
Seher Yastıoğlu Yalnızca aklı ile değil aynı zamanda kalbiyle hareket eden “erdemli lider", sahip olduğu iyi karakteri ve erdemleri sayesinde ahlaki hedeflere yönelen, yüksek güven inşa eden, iyi olma ve iyilik yapmaya yönelik davranışlarıyla örnek teşkil eden, başkalarının aşkın bir amaca bağlanmasına yardımcı olan ve sonuç olarak tüm taraflar için refah ve değer yaratmayı optimize etmeye çalışan kişidir. Erdemli liderliği geliştirmenin yolu, iyi karakter özelliklerinin ve erdemlerin bizatihi sergilenmesinden ve alışkanlık hâline getirilmesinden geçer. Bu kitap, içerisinde detaylı şekilde sunulan bir dizi araştırma sonuçlarını dayanak alarak Türk kültürü bağlamında ve insanın iyi yanı olan erdemler temelinde yöneticiyi erdemli bir lider yapan özellikleri tespit etmeyi, Türk kültürüne özgü erdemli liderlik ölçeğini geliştirmeyi ve erdemli liderlik modelini ortaya koymayı amaç edinmiştir.
Türkiye bağlamında geliştirilen erdemli liderlik ölçeği ve erdemli liderlik modelinin, konuya ilgi duyan araştırmacılara kaynak niteliği taşıyacağı düşünülmektedir. Ayrıca modelde yer alan ve çalışan/insan odağı ve başarı/sorumluluk odağı olmak üzere iki temel boyutta ortaya konulan erdemli liderlik özellikleri, yöneticilerin erdemli bir lider olma yolunda hangi karakter güçlerine ve erdemlerine odaklanmaları gerektiği konusunda bir kılavuz olabilir.
Mehmet Arslan Devletin, ekonomik ve sosyal yapı içerisindeki görevine bağlı olarak izlenen vergi politikaları, değişen ve gelişen zaman seyri içerisinde farklı görünümler ortaya koymaktadır. Devlet, asli fonksiyonlarını yerine getirebilmek için önemli harcamalar yapmak, harcamalarını finanse edebilmek için de yeterli gelir kaynaklarını sağlamak durumundadır.
Kitap, bu yapı içerisindeki duruma göre şekillenmiş olan vergi sistemimizi ve bu sistemi oluşturan bütçe yapımızı esas alan temel nitelikteki vergiler üzerinde durmuştur.
Bu kapsamda vergiler; gelir, mülkiyet ve harcamalar üzerinden alınan üç ana bölümde ele alınmış, kanuni düzenlemeler ile uygulamadaki vergileme süreci ve işleyişi hakkında açıklamalara yer verilmiştir.