İşletme ve İktisadi Bilimler \ 27-35
Ömer Dinçer Günümüz işletmelerinin değişen çevre şartları karşısında ayakta kalabilmek için dengelerini sürekli değiştirmeleri ve yeni denge durumları için de hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Halbuki sanayi toplumu işletmelerinin belirli bir durumda denge kurmaları ve bunu muhafaza etmeleri yeterli olabiliyordu. Bu iki işletme türü arasındaki farklılık; iki tekerlekli ve tek tekerlekli bisikletlerde dengede durmaya çalışan akrobatların durumlarına benzetilebilir. Günümüz işletmeleri tek tekerlek üzerinde dengede durmaya çalışmaktadırlar. İşte stratejik yönetim, bu denge için yani sürekli yenilik yapmak ve rakiplerine karşı üstünlük kurmak için çabalayan işletmelere rehberlik eden bir kavramdır.
Stratejik yönetimi kendine konu edinen bu kitap ise üst kademe yöneticilerine, konuyla ilgilenen araştırmacılara ve öğrencilere yeni denge durumunu nasıl tanımlayacaklarını ve bunu nasıl daha sistematik hâle getireceklerini, uygulamada karşılaştıkları sorunlarını nasıl ve hangi yöntemlerle çözeceklerini öğretmeyi amaçlamaktadır.
Diğer yandan kitabın bu baskısında, strateji geliştirme sürecinin standart ve bir tek en iyi yolu olmadığını göstermek için stratejik yönetim düşüncesi ile ilgili tartışmalara da yer verilmiştir. 1960’lı yıllardan itibaren gelişen stratejik yönetim düşüncesini oluşturan düşünürler veya okullar, genel olarak tanıtılmaya çalışılmıştır. Mümkün olduğu kadar özet bir sunuluşla yer verilen düşünce ve görüşlerin, bu hâliyle bile önemli bir boşluğu dolduracağı kanaatini taşıyoruz. Nitekim işletmecilik dünyasındaki gelişmeler ve başarılar dikkatle incelenirse bu gelişme ve başarıların arka planlarında, yönetim düşünce ve teorilerinin gücü ile her zaman kendini geliştirme kapasitesi görülecektir. Bu açıdan söz konusu bölüm, bilinçli bir şekilde bu baskıya eklendi. Böylece konuyla ilgilenen araştırmacı ve bilim insanlarının dikkatini çekmiş ve stratejik yönetim kavramıyla ifade edecek olursak boş bir kovuk (niş) bulunduğunu hatırlatmış olmayı umuyoruz.
John A. Pearce II, Richard B. Robinson Jr. Stratejik yönetim alanında yapılan araştırmalar, kavramsal araç ve becerilere vurgu yapmaktadır. Pearce ve Robinson tarafından yazılan Stratejik Yönetim kitabı, akademisyen ve uygulamacılar tarafından stratejik yönetim alanında ortaya çıkan bütün önemli kavram ve araçlara açık bir şekilde yer vermektedir. Genişletilmiş ve geliştirilmiş 12. basımı ile stratejik yönetim alanında yararlanılabilecek en önemli kaynaklardan biri niteliğine kavuşmuş; yüksek bir akademik standart yakalanmıştır. Kitap, uzun bir zaman içerisinde lisans ve lisansüstü program yürütücü ve yararlanıcılarından gelen destek ve uyumlaştırma çalışmaları sonucu şekillenmiştir. Özellikle, okullardan sağlanan geri bildirimler sayesinde stratejik yönetim açısından pratik ve sistematik çözümler ortaya koymasıyla kullanışlı bir hâle kavuşmuştur. 12. basım, küçük ve büyük işletmeleri analiz eden 30 örnek olay içermektedir. Örnek olaylar arasında; yeni kurulan, sektör lideri, yerel pazarlara odaklanan ve küresel ölçekte faaliyet gösteren birçok işletme örneği bulunmaktadır. Bu işletmeler; hizmet, perakende, üretim, teknoloji gibi çok farklı sektörlerde faaliyet göstermektedir. Kitap, özellikle eğitmen ve öğrenciler tarafından kolay bir şekilde anlaşılabilecek ve yararlanılabilecek zengin bir içeriğe sahiptir.
Haluk Duman Geleneksel yönetim muhasebesinden farklı olarak Stratejik Yönetim Muhasebesi stratejik karar verebilmek için dış kaynaklı, finansal ve tarihi olmayan bilgiler içermektedir. Bu yönü ile Stratejik Yönetim Muhasebesi faaliyet tabanlı maliyetleme, hedef maliyetleme, marka değerleme, rekabetçi maliyet yönetimi, rakiplerin pozisyonunu izleme, kalite maliyetleme, stratejik fiyatlama, değer zinciri maliyetleme, müşteri kârlılık analizleri, müşteri muhasebesi vb. sistemleri içermektedir.
İşletmenin sahip olduğu en önemli varlık olan müşteriler, günümüz rekabet ortamında fayda-maliyet analizlerinde temel hareket noktası konumundadır. Çünkü pazarlama çabaları, satış ve dağıtım ile satış sonrası hizmetler; ürünlerin maliyetleri üzerinde olumsuz etki meydana getirmektedir. Satış ve hizmet artırıcı çabalara rağmen mal ve hizmetlerin kalite, özellik ve satış fiyatı üzerinde değişiklik yapma imkânı sınırlı olmaktadır.
Mehmet Naci Efe Girişimcilerin ve karar vericilerin günümüz pazar koşullarında karşılaşabilecekleri muhtemel güçlükler nelerdir ve bu zorluklara karşı hangi stratejiler izlenmelidir? VUCA dünyası nedir ve akademik dünyada yeterli çalışma var mıdır? Kitapta öncelikle VUCA dünyasında yol alan karar vericilerin önündeki sis perdesini aralamak ve iş karar vericilerin yoluna ışık tutmak istedik. Teknolojik gelişmeler, ekonomik istikrarsızlıklar, salgın hastalıklar derken iş dünyası sürekli yeni sınavlar vermeye çalışıyor. Organizasyonların başarıya ulaşabilmeleri için ezber bozan yönetim stratejileri geliştirmelerinin zorunlu hale geldiği de görülüyor. Tam da bu noktada dünya yazınındaki akademik çalışmaların taraması yapılarak; stratejik yönetim ve VUCA ilişkisine dair analiz yapılmış ve görülmüştür ki halen yeterli sayıda çalışma bulunmamaktadır. Bu kitap; iş dünyasına ve akademik dünyaya seslenmeyi hedefleyerek üretilmiştir. Gelişmelere ve değişime ayak uydurmak isteyen karar vericiler tarafından el kitabı olarak kullanılabileceği gibi, akademisyenler için de VUCA dünyasında yeni yönetim stratejileri sistemlerine yönelmeleri için yol haritası olacaktır.
Literatürde eskilerde kalan yönetim anlayışlarından, VUCA dünyasında merak uyandıracak yaklaşımlara doğru bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Açık ve öz karşılaştırmalı bilimsel verilerin yer aldığı bu kitabı keyifle okuyacağınıza inanıyoruz.

Murat YALÇINTAŞ Küçük ve orta boy işletmelerde yönetim, özellikle de işletmede alınan temel kararları belirleyen stratejik yönetim, büyük önem taşımaktadır. İşletmenin verimli ve etkin olması, büyüyerek rekabetçiliğini sürdürmesi, ancak başarılı bir stratejik yönetim uygulamasıyla olabilir. Ne yazık ki Türkiye'de, özellikle küçük işletmelerde, stratejik yönetim uygulamalarına pek fazla rastlanmamaktadır.
Bu kitap, KOBİ'lerdeki stratejik yönetim uygulamalarını hem teorik hem de pratik boyutlarıyla irdelemektedir. Kitaptaki konuların açıklanması ve örneklerin verilmesinde, akademik bilgi ve deneyimin yanı sıra, özel sektör işletmelerindeki üst düzey yöneticilik, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşundaki başkanlık ve ekonomi tabanlı sivil toplum örgütlerindeki yönetim kurulu üyeliği tecrübelerinden faydalanılmıştır. Böylece okura, konunun teorisini kavrayabileceği, Türkiye'deki örnek uygulamalardan ilham alabileceği ve de kendi kurumundaki tatbikatında yol gösterebilecek bir bakış açısı sunulmaya çalışılmıştır.
Abdurrahman Baş Stratejik çeviklik gerektiren VUCA dünyasında, şirketlerimizin yüksek performansla çalışması bir tercih değil artık bir zorunluluktur. Bunun için şirketlerimizdeki stratejik planlama, yıllık bütçe ve performans değerlendirme sistemlerinin entegre edilip yüksek performans üretmesi sağlanmalıdır.
Bu kitapta sunulan Kurumsal Performans Sistemi, bu amaçla tasarlanmıştır. Sistem, stratejik yönetim teknikleri ve stratejik liderlik uygulamalarından güç alan yapısıyla rekabette yüksek performansı hedefleyen şirketler için uygulamaya yönelik bir rehber olarak hazırlanmıştır.
Sistemin işleyişi; yaratılan örnek şirketin stratejik planı, finansal tabloları, bütçesi ve performans formları üzerinden anlatılmıştır. Gerçek hayatta başarılı olmuş uygulamalardan gelen bu şablonlar kullanılarak stratejik hedeflerden bireysel performans formlarına kadar finansal sisteme entegre, uçtan uca bir kurumsal performans sistemi uygulaması hayata geçirilebilir.
Ayrıca, bu entegre veri altyapısını kullanan iş zekâsı uygulamaları yardımıyla oluşturulacak yönetim bilgi ekranları, veriye dayalı hızlı karar alma ve çevik liderlik ortamı yaratacaktır.
Mehmet Bağış, Mahmut Hızıroğlu Stratejik Yönetimin Kaynaklara Dayalı Yaklaşımı, epistemolojik ve ontolojik temelde statik ve dinamik kaynaklara dayalı yaklaşım şeklinde bir ayrıma gidiyor. Bu ayrım çerçevesinde kitap, yaklaşımın ekonomi, sosyoloji ve psikoloji disiplinlerindeki bilgi kaynaklarını ve temellerini sorgulamaya yönelik bir tartışma yürütüyor. Stratejik olgulara bakışınızı ve bu olguları kavrayışınızı değiştirecek olan bu kitap, buzdağının görünen yüzü altındaki görünmeyen kavramları ortaya çıkararak sizleri disiplinlerarası bir yolculuğa çıkarıyor.
Yazarlar kitapta, “Ekonomi, sosyoloji ve psikoloji disiplinleri, Kaynaklara Dayalı Yaklaşım’ın temellerine nasıl katkı yapmıştır?” sorusuna cevap arıyorlar. Ve bu arayış çerçevesinde Kaynaklara Dayalı Yaklaşım’ın sürdürülebilir rekabet avantajı olgusuna daha iyi açıklama getirebilmesi için gelecek araştırmalarla ilgili önerilerde bulunuyorlar.
Vildan Bayram Stratejik yönetimde, işletme ve yönetim fonksiyonları gerçekleştirilirken, bilgi sistemleri kullanılarak verilerin toplanması, işletmelere zaman ve maliyet avantajı sağlamaktadır. Gerçek ve doğru bilgiyle sağlıklı kararlar verilebilmekte, aksi takdirde verilen yanlış kararlar işletmelerin yaşamını riske atmaktadır. Kitapta; stratejik yönetimde işletme ve yönetim bilgi sistemlerinin rolü, önemi, uygulamaları ve sorunları çok yönlü biçimde ele alınmaya çalışılırken işletme fonksiyonlarında bilgi sistemlerinin kullanımı derinlemesine incelenmeye ve sunulmaya çalışılmıştır.
"Stratejik Yönetimde İşletme ve Yönetim Bilgi Sistemleri" başlıklı bu kapsamlı kitap; dijitalleşme, stratejik yönetim, bilgi sistemleri, üretim, insan kaynakları, muhasebe, pazarlama, gibi konularla karşılaşan öğrencilerin ve uzmanların konuyla ilgili güncel kavramları, bilgileri ve gelişmeleri daha iyi öğrenmelerini ve özümsemelerini sağlayacaktır. Ayrıca yapay zekâ, öğrenen/otonom robotlar, nesnelerin interneti (IoT), uygulamaları, bilgi sistemleri güvenliği ve bilişim etiği konularında önemli bir kaynak kitap niteliğindedir. Büyük bir titizlikle yazılan ve yayınlanan orijinal kitap; akademisyenler, araştırmacılar, yöneticiler, lisansüstü öğrenciler ve bahsi geçen konulara ilgi duyanlar için bilinç uyandırıcı özde çok faydalı bir yol haritası olacaktır.
Alptekin Develi, Altuğ Çağatay, Ersin Irk, Hakan Kaçak, Hülya Saotay, İsmail Alici, Liridon Kryeziu, Mahmut Akbolat, Mehmet Bağış, Mesut Ardıç, Osman Akarsu Volkan Karaca Temel amacı firmalar arasındaki farklılıkların nedenini ortaya koymak olan stratejik yönetim, 1960-1980 arasındaki planlama merkezli dönemin ardından özellikle 1980'li yıllardan sonra büyük bir hızla gelişen bir disiplindir. Günümüzde artan rekabet ve çevresel değişim hızının artması gibi nedenler stratejik yönetimin önemini arttırmaktadır. Stratejik yönetim ile ilgili Türkçe literatüre katkı sağlamak amacıyla yazılan bu kitap, dokuz bölümden oluşmaktadır. Kitapta hem ampirik hem teorik araştırmalar yer almaktadır. Stratejiye Dair Seçki Yazılar II kitabı, bir devam kitabı niteliğinde olup stratejik yönetim disiplinde araştırmalarını sürdüren araştırmacılar tarafından kaleme alınmıştır.
Allen Elkin Stresin hayatınızda negatif bir etkisi olmasından sıkıldınız mı?
Stres Yönetimi for Dummies, vücudunuz ve zihninize stresle düzgünce baş etmeyi öğretme üzerine size güvenilir, süre sınırlı rehberlik sunar. Sizi kırmızı çizgiye getiren aşk, iş, aile, mali durum veya kanıtlanmış başka bir şey olsa da bu güncellenmiş basım Stres Yönetimi for Dummies hayatınızdaki stres tetikleyicilerini belirlemenize ve onları yok etmenize yardımcı olacak.
• Stresli misiniz? Stresin ne olduğu ve sizi zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak nasıl etkileyebileceğiyle ilgili bütün gerçekleri öğrenin.
• Kurtulun! Stresin fiziksel belirtilerine nasıl yaklaşacağınızı, zihninizi dinginleştireceğinizi ve strese yol açabilen günlük meselelerle baş edeceğinizi öğrenin.
• Stresten kurtulmanın sırları! Potansiyel olarak stresli durumlarda olduğunuzda düşünme biçiminizde değişiklikler yapmak gibi hayatınızdaki stres düzeyini azaltmada kullanabileceğiniz teknikleri keşfedin.
• Gerçek dünyada mücadele edin! Esneme hareketleri yapmak, bir hobiyle vakit geçirmek gibi daha az stresli bir hayat yaşamanıza yardım edecek evde ve işte edinebileceğiniz günlük alışkanlıklar edinin.
Kitabı açın ve
• Stresin nereden kaynaklandığını ve bununla nasıl başa çıkacağınızı anlamanıza yardımcı olacak çeşitli bireysel değerlendirmeleri,
• Kas geriliminden kurtulma ve zihninizi dinginleştirme tavsiyelerini,
• Zaman yönetimi, öfke, iş yeri stresi ve daha fazlasıyla baş etmek için tavsiyeleri,
• Doğru beslenmenin, egzersiz yapmanın ve uykunun önemini,
• Düşünmenin sizi nasıl strese soktuğunu,
• On büyük stres kaynağını inceleyin.
Agâh Başdeğirmen, Ali Şimşek, Berk Küçükaltan, Elif Gilanlı, Ferhat Baş, Gökhan Turan, H. Handan Öztemiz, K. Kaan Göncü, Muhammet Atalay, Necdet Özçakar, Rasih Boztepe, Tülin Mercan Bu kitap tedarik zinciri yönetimi ile karar verme arasındaki ilişkinin ÇKKV teknikleri ile açığa çıkarılması için kaleme alınmıştır. Birçoğunun tedarik zinciri alanına vakıf olduğu değerli yazarların uzun süre çalışmaları sonucunda ortaya çıkarılan bu kitap, tedarik zinciri yönetimi kapsamında değerlendirilen birbirinden farklı konu uygulamalarının subjektif ağırlıklandırma temelli ÇKKV yöntemleri ile nasıl uygulanacağını anlatmaktadır. Kitapta birinci bölüm hariç tüm bölümlerde kullanılan veriler uzman görüşü alınarak oluşturulmuş gerçek verilerdir.
Kitapta sırasıyla ÇKKV, ASS, AHP, BULANIK FUCOM, DEMATEL, FUCOM, LBWA, MACBETH, SIMOS ve SWARA yöntemleri ayrıntılı olarak açıklanmış ve yöntemlerin uygulama adımları verilmiştir. Kitapta yöntemlerin yanı sıra bölüm konuları da literatüre dayandırılarak anlatılmıştır. Kitabın bu alandaki öğrencilere, araştırmacılara, akademisyenlere ve ilgi duyan herkese katkı sağlaması dileğiyle...


Meriç E. Bebitoğlu Bringing together sections from academic and professional business life in various dimensions, this book aims to contribute to today's digitalization and virtualization needs. While investigating what the concepts of change, digital transformation, and virtuality will add to our lives, the author predicts the features of the organizational structures and the direction of the management functions to evolve in the future. The book also reveals the functioning and rules of virtual management in the new normal, including communication on social media.
While the book contains unique case studies from daily business life for academics, it also leaves the doors of the academy ajar for professionals in business life. This interesting unification aims to be beneficial to the readers.
Wishing you success with Virtual Management…
Abdullah Korkmaz, Ahmet Akgün, Alper Özhan, Alperen Şahin, Arezoo Sadat Hedayati, Birivan Bayden, Burcu M. Çekmecelioğlu, Cem Hakan Öztunalı, Cemre Tamer, Ceyhan Bahadır Karataş, Enes Anık, Ertan Tamer, Ezel Cafrak, Fulden Djellal, Funda Ulusoy, Gamze Çakmakcı, Hakan Özsoy, Harun Kerçek, İlknur Benk, İrem Türkeri, Ömer Faruk Patan, Öykü Kılıç, Remzi Mehmet Dalgıç, Şevket Cenk Özengin, Zeynep Ok The very high initial costs in various areas put users at a loss in the long run when the system is not sustainable. In this respect, the importance of taking into account the maintenance costs is becoming an increasingly important issue in investments. Even if investments made without forward planning bring profits in the short term, the possible harms they can cause to the environment and people in the long run have only just begun to be discussed. The increase in awareness with globalization has also developed the sense of obligation to leave a better world to future generations. Sustainability, which is a very general concept, deals with different arguments in different fields. In the chapters of this book, the elements of sustainability are discussed in as many different areas as possible. It is aimed to shed light on the sustainability elements discussed for different occupational groups from social sciences to natural sciences.

Chapter Authors of the book:

Abdullah Korkmaz
Ahmet Akgün
Alper Özhan
Alperen Şahin
Arezoo Sadat Hedayati
Birivan Bayden
Burcu M. Çekmecelioğlu
Cem Hakan Öztunalı
Cemre Tamer
Ceyhan Bahadır Karataş
Enes Anık
Ertan Tamer
Ezel Cafrak
Fulden Djellal
Funda Ulusoy
Gamze Çakmakcı
Hakan Özsoy
Harun Kerçek
İlknur Benk
İrem Türkeri
Ömer Faruk Patan
Öykü Kılıç
Remzi Mehmet Dalgıç
Şevket Cenk Özengin
Zeynep Ok
Ahmet Can Şenlik, F. Burcu Demir, Habibe Güngör, Haydar Baki Dogan, Hülya Ateşoğlu, Kağan Cenk Mızrak, Kübra Nur Uzuntaş, Marymagdaline Enowmbi Tarkang, Serdar Kızılcan, Sinem Sönmez, Yasemin Durmaz, Yuliia Sapiga Dear Readers,
One of the most important ideas of the twenty-first century is sustainability at the human, social, and global levels. As a result, sustainability terminology has captured the attention of almost every industry and academic institution. The concept of sustainability and its applications are examined by valuable academicians from various fields in this book titled "Sustainability Management and Sustainable Business Models." The aviation industry is divided into four sections, each of which has significant direct and indirect effects on human and environmental health.
"Sustainability Management and Sustainable Business Models" is an essential resource for navigating the complexities of sustainability management, whether you're an aspiring student or a seasoned professional. We are confident that you will find this book both informative and interesting, and we welcome your feedback.
We hope you enjoy reading this book as much as we enjoyed writing it.
Ali Çımat, Adnan Erdal Sosyal sorumluluk kavramı, bireylerin ve kurumların topluma karşı olan sorumluluklarını ifade etmekle beraber toplumsal huzurun temini ve devamlılığı için bireysel ya da kurumsal olarak oluşturulması gereken sorumlulukların yerine getirilmesi olarak ifade edilebilir.
Sosyal sorumluluk tamamen gönüllülük esasına göre yürütülmekte ve bireyleri iyilik yapmaya, hayırseverliğe teşvik etmeye, belirli bir konu hakkında insanları duyarlı davranmaya davet etmeye yöneliktir. Sosyal sorumluluk faaliyetleri ile toplumda var olan ya da olabilecek muhtemel olumsuz durumların minimize edilmesi veya tamamen ortadan kaldırılması mümkündür.
Kurumsal sosyal sorumluluk (KSS), birçok biçimde ortaya çıkabilmekte ve küçük şirket bile yerel bir gıda bankasına düşük düzeyde bir bağış yaparak sosyal değişimi etkileyebilmektedir. Dünyada uygulamaları sıkça görülen en yaygın KSS örneklerinden bazıları şunlardır: karbon ayak izini azaltmak, iş gücü politikalarının iyileştirilmesi, adil ticarete katılmak, çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık, hayırsever küresel bağışlar, topluluk ve sanal gönüllülük, çevreye fayda sağlayan kurumsal politikalar, sosyal ve çevreye duyarlı yatırımlar.
Kurumsal sosyal sorumluluk kavramının gelişimi, farklı ülke ve Türkiye uygulamalarını birçok örnekle ele alan bu çalışmanın, bireysel ve toplumsal sorunlarımızı azaltmayı, çözmeyi ve de bizleri daha medeni ve müreffeh bir toplum yapısına kavuşturmayı ilke edinmiş bütün ticari kurumlar ve ilgililer için yararlı ve teşvik edici olmasını dileriz.
Ahmet Kâhiloğulları, Arzu Uğurlu Kara, Ayça Avcı, Ayhan Demirci, Aziz Yurttaş, Beyhan Kılınçer, Burcu Selin Yılmaz, Esengül Salihoğlu, Fikret Bostan, Gökçe Manavgat, Gülşen Kırpık, Hakan Akın, Haktan Sevinç, İsmail Ukav, Merter Akıncı, Murat Güler, Mustafa Polat, Mustafa Torusdağ, Necmettin Çelik, Ozan Gülhan, Ömer Erkan Erdeve, Rıza Bayrak, Serhan Karaarslan, Zeynep Karaca Gelecek nesillerin ihtiyacı olan yaşamsal kaynakların, bugünden verimsiz, etkinlikten uzak ve gereksiz bir biçimde harcanmaması için iktisadi faaliyetlerin ve kalkınmaya yönelik esasların temelden ve yeniden düşünülmesi gerektiğini işaret eden sürdürülebilir kalkınma, bu kitabın temel konusunu oluşturmaktadır. Sürdürülebilir kalkınma konusunda farklı disiplinlerden yetkin yirmi beş akademisyen bir araya gelerek kalkınma sorununa bütünleşik ve kapsayıcı bir bakış açısı sağlamaya çalışmıştır.
Kalkınmaya, sürdürülebilir ve disiplinlerarası bir perspektifle yaklaşılan kitapta; sürdürülebilir kalkınma kavramı ekonomik, finansal, sektörel, bölgesel, yönetsel, sanatsal, psikolojik, bireysel, eğitim, işletmecilik, lojistik, örgütsel davranış, sağlık yönetimi disiplinleri kapsamında ele alınmıştır. Ayrıca, bu kitapla bireyden uluslararası düzeye kadar çok düzlemli bir yapıda kalkınma için alınması gereken tedbirler ve politika önerileri derli toplu olarak okuyucunun görüşüne sunulmaya çalışılmıştır.
Kitap, yazarları gibi kalkınma ile ilgili olan tüm insanlar için kaleme alınmıştır. Sağlık alanından kamu çalışanlarına, yöneticilerden alt düzey çalışanlara, şirketlerden sivil toplum kuruluşlarına, akademisyenlerden öğrencilere ve danışmanlara kadar kalkınma konusu ile ilgili tüm kişiler kitabı okumaya davetlidir.
İbrahim Akben, Bilal Mızrak Kentler, değişip geliştikçe kent hayatı da bu değişime ayak uydurarak farklılaşmaktadır. Bu gelişme ile eş zamanlı olarak kent sakinlerinin yeme-içme, barınma ve ulaşım gibi gereksinimlerinin karşılanması için bazı lojistik faaliyetler de gerçekleşmektedir. Kent içinde yük ve yolcu taşımacılığı, kentlerin önemli faaliyetlerinden biridir. Bu faaliyetlerin sayısı ve kapsamı genişledikçe bunlar zaman içerisinde büyüyen ve çözülmesi gereken bir problem hâaline gelmektedir.
Günümüz modern kentleri; kötü hava kalitesi, yeşil alanların eksikliği, aşırı nüfus yoğunluğu, betonlaşma, su kaynaklarının ve açık alanların yetersizliği gibi problemler ile karşı karşıyadır. Kentlerde, yük ve yolcu taşımacılığının durumunu iyileştirmek için sürdürülebilir kent lojistiği uygulamalarının vizyoner bir biçimde iyi planlaması gerekmektedir.
Kentsel lojistik, lojistiğin özel bir alanı olarak etkin bir şekilde kentlerde yaşamını sürdüren insanların hayat şartlarını kolaylaştırarak yaşam kalitesinin ve çevrenin sürdürülebilir bir şekilde belirli bir standartta olmasını hedeflemektedir. Kent lojistiğinin paydaşları olan kent sakinleri ve çevre üzerindeki olumsuz etkilerin en aza indirilmesi için iş birliğine dayalı bir yaklaşıma gereksinim duyulmaktadır.
Bu kitap, sürdürülebilir kent lojistiği alanındaki teorik bilgiler ve dünyadaki sürdürülebilir kent örnekleri ile bu alanda çalışan araştırmacılara akademik çalışmalar için önemli bir kaynak olmayı ve kentsel lojistik planlamacılarına ve uygulamacılarına bir perspektif kazandırmayı amaçlamaktadır.
Münevver Çetin - Semih Çayak Değişimlerin ve yeniliklerin çok hızlı bir şekilde yaşandığı günümüzde ekonomi, çevre, mimari ve ulaşım gibi çok farklı alanlarda sıklıkla kullanılmakta olan sürdürülebilirlik kavramı, liderlik alanında da giderek artan bir ilgi görmeye başlamıştır.
Liderliği farklı açılardan ele alarak inceleyen çok sayıda liderlik yaklaşımı bulunmaktadır. Ancak liderlik çok yönlü bir kavramdır ve örgütsel başarıyı sağlamak bu çok yönlü liderlik davranışlarını gerçekleştirmekle mümkündür. Bu bağlamda sürdürülebilir liderlik yaklaşımı daha önce ortaya atılan liderlik yaklaşımlarını reddetmediği gibi içerisinde bu yaklaşımlar ile ortak birçok ögeyi de barındırarak liderliği bütünsel bir yaklaşımla incelemektedir.
Sürdürülebilirlik, doğal kaynakları en etkili ve en verimli bir şekilde kullanmayı, geri dönüşümü sağlanan bu doğal kaynakları tekrar tekrar kullanabilmeyi, kısacası yenilenebilir bir anlayışı ifade etmektedir. Ayrıca kavram ile ifade edilmek istenen bir diğer anlam da uzun ömürlü olma, hemen sonu gelmemedir. Liderlik alanında ise sürdürülebilirlik, örgütsel değerleri daha ikna edici ve etkili bir şekilde sürdürme becerisidir. Dolayısıyla sürdürülebilir liderler, örgütlerini sürdürülebilir kılmak için ekonomik, sosyal, yönetsel ve kültürel açılardan sürdürülebilir olmak zorundadır. Aynı zamanda sürdürülebilir liderlik, örgütsel devamlılığın bir lidere bağlı olmadığı, liderliğin bir liderden diğerine geçtiği bir liderlik yaklaşımdır. Bu anlamda liderin kendi yerine gelecek kişileri yani ardıllarını yetiştirmesi ve böylece örgütsel devamlılığın sağlanması, sürdürülebilir liderlik yaklaşımının temel ilkelerindendir.
Kitapta, liderliğin gelişimi, liderlik teorileri, sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışı ve farklı alanlarda sürdürülebilirliğin kullanımı açıklandıktan sonra sürdürülebilir liderlik konusu derinlemesine incelenmiştir.
Sedat Belbağ Sürdürülebilirlik kavramı, insanlığın ihtiyaçları karşılanırken gerek doğayı gerekse gelecek nesilleri tehlikeye atmadan gerçekleştirilecek faaliyetleri devamlı kılma gerekliliğini ifade etmektedir. Sürdürülebilir üretim faaliyetleri ekonomik, çevresel ve sosyal faktörleri göz önünde bulundurarak tüketici ihtiyaçlarını en uygun şekilde karşılamayı amaçlamaktadır. Çevrenin korunumuna yönelik artan toplumsal ilgi ve yasal düzenlemeler, işletmeleri ürünlerin üretiminden kullanım sonrası bertaraf edilmesine kadar olan tüm süreçlerden sorumlu hâle getirmiştir.
Bu eserde, işletmelerin ekonomik, çevresel ve sosyal faktörleri dikkate alarak gerçekleştirdiği sürdürülebilir üretim ile ilgili temel bilgilerin sunulması amaçlanmaktadır. Sürdürülebilirlik kavramının ülkeler ve endüstriler için neden önemli olduğu detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Sürdürülebilir üretim faaliyetlerinin doğru bir şekilde uygulanmasını sağlayacak göstergeler belirtilmektedir. İşletmeler ürünlerini tekrardan ekonomiye kazandırırken çevresel kirliliğin azalmasına katkı sağlayan tamir, yeniden kullanım, yeniden üretim ve geri dönüşüm gibi sürdürülebilir üretim faaliyetleri güncel örnekler yardımıyla detaylı bir şekilde açıklanmaktadır. Sürdürülebilir üretim faaliyetlerinin otomotiv, havacılık ve elektrik-elektronik gibi çeşitli sektörlerdeki durumu detaylı olarak incelenmektedir. Son olarak, akademik çalışmalardan derlenerek hazırlanan örnek olaylar yardımıyla sürdürülebilir üretim faaliyetlerinin gerçek hayattaki işletmelerde nasıl uygulandığına dair bilgilere yer verilmektedir.
Tarkan Tunç “Öncelikle, zarar vermeyeceksin!” -Primum non nocere- ilkesi yeşilin temel yaşam felsefesidir. Hiç kimse, yaşama zarar vermeyi kendinde bir hak olarak görmemelidir. Yeşil, insanlığın güvenli geleceğine ilişkin verilmiş kapsamlı ve tutarlı bir cevaptır. İşletmeler açısından, çevrenin ve sosyal yaşamın özenle korunarak sürdürülmesini ifade eder. Bunu sağlamak üzere kaynaklarını koruyarak kullanır, yenilenebilir enerjiden yararlanır, emisyonlarını azaltır ve atıklarını değerlendiren kapalı döngü üretim sistemi kurmaya çalışırlar. İşletmeler bu anlayışı benimsediklerinde geleceği ıskalama risklerini azaltırlar.
Yeşil, ekonomik yönden kazançlı sosyal ve çevresel değerler yaratabilmenin adıdır. Bugün insanlığın karşı karşıya bulunduğu en büyük sorunlar kaynakların hızla tüketilmesi ve çevrenin geri döndürülemez biçimde kirletilmesidir. Çerçevesini sürdürülebilirlik anlayışının belirlediği yeşil yaklaşımlar, insanlığı tehdit eden devasa problemlere karşı tutarlı ve uygulanabilir bir çerçeve sunmaktadır. Bugün yaşanan sorunlar dün yapılan yanlışların bedelidir. Gelecek nesiller bugün yapılan yanlışların bedelini ödemek durumunda bırakılmamalıdır.
Kitap, işletmelerin doğayla, insanla ve parayla olan ilişkileri temelinde çevreyi, toplumu ve ekonomiyi nasıl konumlandırdıkları ile ilgilidir. Temel işletme fonksiyonlarına odaklanarak çevreye zarar veren geleneksel yöntemlerin yerine kullanılabilecek çevre dostu çözümleri araştırmaktadır. Bu kapsamda farklı sektörlerden yeşil iş uygulamaları incelenmekte, yönetimlerin sürdürülebilirlik anlayışlarının sahaya yansımaları bu faaliyetler üzerinden tartışılmaktadır. Ayrıca, yaşamın hâlen karşı karşıya bulunduğu devasa küresel sorunlara dikkat çekilmekte, bunların bertarafında işletmelere düşen sorumluluklar vurgulanmakta, yeşil yolculuklarında işletmelere yardımcı olacak enstrümanlar tanıtılmaktadır.
Dr. Tarkan Tunç
Münevver Çetin, Mesut Demirbilek Sistem içerisindeki birey, doğa, örgüt ve toplum dinamiklerinin canlılıklarını koruyabilmeleri, öncelikle bu canlı sistemlerin değişimin doğasına uygun olarak yeterince beslenmelerine bağlıdır. Örgütler açısından bu dinamizmi koruyacak doygunluğun sağlanması, kurumsal açıdan yaratıcılık ve yenilik süreçlerinin ve unsurlarının desteklenmesi ve kolaylaştırılması ile gerçekleşmektedir. Bu bağlamda örgüt liderlerinin, değişime yönelen, yaratıcılık ve inovasyonu temele alan ve değer yaratma motivasyonuna sahip bir yapıda girişimcilik yeterliklerine ve üretken liderlik potansiyeline sahip olmaları önem arz etmektedir. Aynı zamanda rekabet ortamında örgütsel varlığın sürdürülmesi ve örgütün yaşam dinamiklerinin korunması için liderlerin; kurumsal, ekonomik, çevresel ve sosyal boyutlarıyla sürdürülebilir yönetimi benimseyen davranış tarzıyla hareket etmeleri gerekmektedir.
Bu çerçevede ortaya konulan bu kitap; girişimcilik, girişimcilik özellikleri, yeterlikleri, sürdürülebilirlik, sürdürülebilir yönetim, üretkenlik ve üretken liderlik konu alanlarına, içerik alt boyutlarına, detaylarına, yapılan araştırmalara, aralarındaki ilişkilere odaklanmaktadır.
Zihinlerde yeni ufuklar açması dileğiyle…
Ali Erhan Zalluhoğlu, Anıl Savaş Kılıç, Aykan Candemir, Cem Duran, Cihat Karslı, Esra Bayhantopçu, Fatih Kiraz, Hande Arbak, Levent Arslan, Levent Sümer, Melik Ertuğrul, Özlem Nur Besler, Sefer Aydoğan, Ümit Deniz İlhan “Yeşile Davet…
Ekolojik ayak izleri, dünyayı tükenme noktasına getiren ve bugüne kadar 680 omurgalı hayvan türünün yok olmasına neden olan insanın çevreye verdiği yıkıcı etkiyi azaltmak ve sıfırlamak için hâlen bir ümidimizin var olduğunun haykırışıdır, bu kitap!
Silahlanma için 2019 yılında yaklaşık 2 trilyon doların hiç çekinmeden harcandığı ve çatışmalar yolu ile kaynakların hızla tüketildiği dünyanın, gelecek kuşaklara bırakılacaklar konusunda bir yol ayrımını tarif etmektedir, bu kitap!
Herhangi bir savaş veya çatışma olmaksızın her gün 30 bin çocuğun kıtlık ve önlenebilir hastalıklar nedeniyle öldüğü, 2,8 milyar insanın günlük 2 doların, 1,2 milyar insanın ise 1 doların altında yaşamaya çalıştığı ve 45 milyon insanın açlık sınırı altında olduğu dünyada, yeşil uygulamalar yolu ile daha barışçı, adaletli ve sürdürülebilir bir geleceğin hayal olmadığının yol göstericisidir, bu kitap!
Son 130 yılda küresel sıcaklıkların ortalama 0,85 derece arttığı, bu durumun devam etmesi halinde 80 yılda bu artışın 4 dereceye ulaşabileceği, yaşanmakta olan iklim değişikliğinin etkisi ile aşırı sıcaklık, su kıtlığı ve ekosistem hasarlarının yaşandığı dünyada hâlen geri dönüşün bilimsel açıdan mümkün olduğunun kanıtı niteliğindedir, bu kitap!
Bu çalışmada emeği geçenleri, gelecek kuşaklar saygıyla anacaklardır. Ellerinize sağlık…”
Belgin Bahar “…İşte şimdi bir beyaz sayfa var önümüzde. Hamuru etik olabilecek bu sayfada hangi iş modelleri gelecek için bizi umutlandıracak? Akademik çalışmalarını yakından takip ettiğim ve özellikle Bordeaux Üniversitesindeki doktora çalışmaları kapsamındaki araştırmaları ve makaleleri ile bu sorunun cevabına yoğunlaşmış olan Dr. Belgin Bahar, sürdürülebilirlik anlayışının içinden etik iş modellerine geçişin nasıl olabileceğine dair somut örneklere bu kitabında yer veriyor.
Sadece iş dünyasının değil, konuyla ilgili akademik çevrelerin ve özellikle çevre, insan hakları alanındaki yerli ve yabancı sivil toplum kuruluşlarının sayfalarını özenle çevireceğini düşündüğüm bu kitap için Dr. Belgin Bahar'a ne kadar teşekkür etsek az.”
Salim Kadıbeşegil (Sunuş yazısından)


21. yüzyılın rekabetçi dünyasında etik, işletmeler için bir seçenek ya da yasal bir zorunluluk olmanın ötesinde kurumsal bir öncelik hâline gelmelidir. Günümüzde çevreye olan olumsuz etkilerini göz ardı eden geleneksel iş modellerinin bırakılması gerektiği açıktır. Bu nedenle şirketlerin yönetim anlayışında köklü bir dönüşüm gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bu dönüşüm kâr maksimizasyonuyla beraber doğaya zarar minimizasyonunu içeren bir yapıda olmalıdır. Peki bu dönüşüm sürecinde şirket yöneticilerine ne gibi sorumluluklar düşüyor? Her geçen gün önem kazanan yenilikçi iş modelleri neler? Mevcut iş modellerine sürdürülebilirlik nasıl entegre olabilir? Elinizdeki bu kitapta bu sorulara yanıtlar sunmak amacıyla şirketlerde yeni bir paradigma olarak yerleşmeye başlayan etik ve sürdürülebilirlik odaklı yönetim uygulamaları ve yeni nesil iş modelleri ele alınmıştır. Ayrıca çeşitli markalardan güncel uygulama örneklerine yer verilmiştir.
Banu Sarıbay, Burcu Türkcan, Ebru Caymaz, Emre Bilgiç, Engin Deniz Eriş, Eylül Ece Demir, F. Volkan Akyön, Fahri Erenel, Gözde Kandemir- Çomoğlu, Halil Çakır - Pelin Volkan, Hilal Yüksel Maamer, Mazlum Cengiz, Gazal Cengiz, Mehmet Şentürk, Meltem Kutlu Gürsel, Onur Akkaya, Özlen Onurlu, Samet Yavuz, Selvi Nazlı Güvenç, Tülin Tunç Sürdürülebilirlik ve Toplumsal Dönüşüm adlı bu önemli kitap, çağımızın belirleyici konularından "sürdürülebilirlik" kavramını, birçok farklı açıdan ele alarak inceliyor. Türkiye özelinde özgün konuların yanı sıra global meselelere de değinen kitap; ekonomi, çevre, tarım, finans ve daha birçok alanda geniş bir bakış açısı sunuyor. Döngüsel ekonomi ve atık yönetiminden afetlerde kaos yönetimine, finansal manipülasyondan dijital teknolojilere, hukuki sorumluluklardan iklim değişikliği ve pandeminin etkilerine kadar birçok konuyu kapsayan bu kitap, okuyucularına sürdürülebilirlik konusunda kapsamlı bir anlayış kazandırmayı hedefliyor.
A. Berrak Köten, Ahmet Arslan, Ahmet Yılmaz Ata, Aydın Gürbüz, Ayşegül Ertuğrul, Dilek Tuğlu Dur, Hüseyin Demirhan, Melike Atay Polat, Merve Hamzaoğlu, Nazan Avcu, Nihal Yayla, Nur Esra Bekereci, Nurbay Sey, Serdar Öztürk, Suzan Ergün, Tuğçe Dallı 21. yy.ın en önemli sorunları hâline gelen küresel ısınma, su kaynaklarının azalması gibi iklim değişikliğine yol açan ekolojik sorunlar, içinde yaşadığımız doğanın dengesini önemli derecede bozmaktadır. Bu sorunların, bütün ekonomileri etkileyeceği ve gerekli önlemlerin alınmaması durumunda büyük çaplı insani krizlere yol açacağı kaçınılmaz bir gerçektir. Bu süreçte, iklim değişikliğine yol açan en önemli faktörün fosil yakıtların kullanımı olmasından dolayı, bozulan doğanın dengesini yeniden sağlayabilmek için yenilenebilir enerji kaynakları olan rüzgâr ve güneş enerjisi gibi kaynakların kullanımının önemi artmıştır. Bu süreç, yenilenebilir enerji kaynaklarının üretilmesi ve bu kaynakların finansman sorununu gündeme getirmiştir. Finans endüstrisi ise bu soruna yeşil finansal ürünler ile katılmıştır.
Diler Aslan “Hızlı değişime nasıl ayak uydurabilirim? Dijital dönüşümde nasıl başarılı olabilirim?” soruları gündemde. Bu soruların yanıtları bu kitapta derlenmiştir. “Süreç Temelli Yönetim” ile işinizi en ince ayrıntısına kadar takip edebilir, çeviklik kazanır ve proaktif olabilirsiniz. Ayrıca değişime sistemli bir şekilde ayak uydurabilir, rakiplerle yarışabilir konuma gelip aynı zamanda dijitalleşme için şart olan alt yapınızı da kurabilirsiniz.
Kitapta, yazarın deneyimleri ve dünyadaki güncel uygulamalar bir araya getirilerek; iş süreci yönetim sisteminizi kurma yolları, uygulamalı olarak açıklanmaktadır. İlk bölüm, süreç yönetimiyle ilgili temel bilgileri içermektedir. Bu bölümdeki bilgiler sayesinde, kuruluş takımların etkili ve verimli çalışması için bilgi temelli alt yapı kurulabilir. Kitap iş süreci yönetim sistemi yanında; kalite, risk, sürekli iyileştirmeye dayalı değişim ve proje yönetimi sistemlerinin süreç yaklaşımıyla kurulmasınıda açıklamaktadır. Hedeflenen sistem, ilgili bölümünde adım adım izlenerek kurulabilirken ardındaki bölüm ise o sistemle ilgili bilgileri içermektedir.
Yöneticiler; süreç otomasyonunda nasıl yol alabilirim? Dijital dönüşüme hazır mıyım? Konu alanı uzmanlarına nasıl karar vermeliyim? Hangi eğitimlere ağırlık vermeliyim? Kuruluşumun olgunluk düzeyini nasıl belirlemeliyim? Stratejik hedeflerimle süreç hedeflerimi nasıl ilişkilendirmeliyim? gibi sorulara yanıt bulabileceklerdir. Çalışanlar ise takımlarında başarılı olabilmek için bilgileri kazanırken, üniversite ögrencileride iş hayatlarında gerekli olan bilgileri kazanabileceklerdir.
Tüm iş sektörleri için geçerli olan “Süreç Temelli Yönetim” kitabı ile her kuruluşun ve gencin geleceğini yakalamasında yardımcı olması hedeflenmiştir.
Gonca Gül Özer Sosyal, politik ve kültürel anlamda çok geniş etkilere sahip olan sürrealizm felsefesi, moda endüstrisi üzerinde de etkilerini gösterir. Sürreal ideolojinin modayla olan etkileşimi, sanatsal boyutta algıda farklılık yaratırken ilerleyen süreçlerde ticari tasarım stillerinin oluşmasının önde gelen yapı taşlarından birini meydana getirmiştir. Sürrealist sanatçılar ile moda tasarımcıları arasındaki iş birlikleriyle başlayan bu etkileşim, günümüz çağdaş modacılarının modaya olan bakış açısını da değiştirerek moda alanında yeni ifade şekillerinin yolunu açar. Sanatsal kimliği yeniden şekillenen tasarımcının özgürleşmesiyle, markalaşma süreci ivme kazanır. Daha özgür ve daha yaratıcı tasarımların ortaya çıkışı, modanın yorumlanışı ve algılanışını da değiştirir. Sürrealist düşünce sistemi, zihinde ayırıcı algılamalar oluşturmasıyla, bireysel ve kurumsal markaları günümüz ticaret ortamında daha tercih edilir kılarak etkin bir markalaşma stratejisi yaratma sürecinde önemli bir konum elde etmiştir.
Abdullah Eravcı Son yıllarda, şehirlerin cazibesinin artırılmasına yönelik pazarlama güdümlü araştırma ve çalışmalar dikkat çekmektedir. 1970'lerden bu tarafa şehirlerin kamu yararına pazarlanabileceği fikri, 2000'li yıllardan sonra bir ürün gibi markalanarak pazarlanabileceği fikrine dönüşmüştür. Fikir, yerel yöneticilerin adaylık çalışmalarında “Bu şehri, marka şehir yapacağım.” şeklinde slogan olarak kullanılmaya başlanmıştır. Akademik çalışmaların yönü ile yerel yöneticilerin söylemleri şehir pazarlaması noktasında buluşmuştur. Bu noktada kitap, aşağıdaki konularda akademik araştırmalara ve yerel yöneticilerin çalışmalarına fayda sağlayacaktır:
• Şehir pazarlama stratejisi olarak şehir markalaması önemli bir stratejidir.
• Şehir, kamu ve özel sektörün sunduğu mal ve hizmetleriyle geniş bir ürün yelpazesine sahiptir.
• Şehir pazarlamasıyla oluşacak fayda ile şehir sakinlerinin mutluluğu arasında olumlu ilişki bir vardır.
• Şehir pazarlaması için şehir sakinlerinin memnuniyeti önemlidir.
• Şehir pazarlaması için şehir sakinleri başta olmak üzere yatırımcılar, girişimciler, ziyaretçiler, turistler ve öğrenciler gibi hedef kitlelerin ilgisini çekecek mal ve hizmetlerin marka değeri kazanması önemlidir.
Bu kitapta, şehir pazarlaması ve markalamasının hassas tarafı işlenmektedir. Şehir sakinlerinin mal ve hizmetlerdeki memnuniyeti diğer hedef kitlelere yansımaktadır. Şehir pazarlaması süreçlerine bütün paydaşlar dâhil edilmelidir. Sonuç olarak; literatür ve saha çalışmasına dayandırılan bu çalışma, akademisyenlere ve yerel yöneticilere şehir pazarlaması ve markalaması konusunda önemli fikirler verecektir.
Abdullah Eravcı Rekabetin ülkelerden ziyade şehirler arasında gerçekleştiği çağımızda, pazarlama stratejisiyle şehirleri ön plana çıkarmak ve bu yolda yeni yaklaşımları izlemek önemli bir ihtiyaçtır. Günümüzde şehirler; kaynaklarını kendileri üretmek, mevcut kaynaklarını daha etkili kullanmak, yaşanabilir mekânlar yaratmak, tüketicilerin fonksiyonel, sembolik ve duygusal ihtiyaçlarını karşılamak ve cazibe merkezleri oluşturmak durumundadır. Bunların gerçekleştirilebilmesi başarılı bir şekilde şehirlerin pazarlanmasına bağlıdır.
Şehir pazarlamasında öncelikle tüketici odaklı pazarlanabilir varlıkların doğru bir şekilde belirlenebilmesi için ontolojik sorgulamaya ve liderliğe ihtiyaç vardır. Lider veya yöneticinin işletmesi adına örgütünü pazarlama odaklı oluşturması, bütçe ve muhasebe işlemlerini sağlam tutması, nöropazarlama, halkla ilişkiler gibi yeni yaklaşımlardan yararlanması ve duruma göre tarım ve sanayi potansiyelinden yararlanması gerekmektedir.
Bu kitap, kısa bilgilerle şehir pazarlamasına ışık tutması amacıyla hazırlanmıştır. Her şehir coğrafyasına ve diğer özelliklerine göre özgündür. Bu nedenle pazarlama bağlamında her şehrin özgün çalışmaya ihtiyacı vardır.
Gonca Reyhan Akkartal Global ekonomilerde firmalar yeni gelişen rekabet koşulları altında hizmet ve pazarlama dışında artık tedarik zincirleriyle rekabet eden bir yapıya dönüştürülmüştür.
Bu kitapta Türkiye'de faaliyet gösteren firmaların tedarik zincirinde risk yönetimi olgunluk düzeyini belirlemek amaçlanmıştır. Belirlenen düzeyler doğrultusunda Türkiye ekonomisinde faaliyet gösteren, tedarik zincirinde risk yönetimi yapan şirketlerin; yetkinlik ve olgunluk düzeylerinin açığa çıkarılması ve böylelikle daha yukarı düzeylere ulaşmalarının sağlanması için önerilerde bulunulmasıdır.
Elde edilen bulgular sonucunda organizasyon yetkililerine firmalarının tedarik zinciri risk yönetiminde uyguladıkları mevcut durumun olgunluk modelindeki düzeyinden söz edilerek bundan sonraki düzeye ilerleyebilmeleri için eksiklikleri nasıl giderecekleri konusunda fikir sahibi olmaları amaçlanmıştır.
Cemil Teke Bireysel işletmelerin ve küçük sermayelerin büyüyen ekonomi ve artan nüfus karşısında yetersiz kalması, işletmelerin büyümesini ve faaliyet alanlarının genişlemesini gerektirmiştir. Bu durum kişilerin bir araya gelerek ortaklıklar kurmasını sağlamıştır. Böylece insanlar kendi amaçlarına ulaşmak ve toplumun ihtiyaçlarını karşılamak için ekonomik güçlerini birleştirerek büyük işletmeler kurmuşlardır.
İletişim ve teknoloji alanında yaşanan gelişmeler sonucunda ekonomik olarak ülkeler arasında sınırların kalkmış olması işletmeler için ulusal ve uluslararası rekabeti artırmaktadır. Bunun sonucunda da kişiler tek başına yapamayacakları işleri yapabilmek, sermayelerini güçlendirmek, sürekliliklerini sağlamak, günün gelişen teknolojik koşullarına ayak uydurmak ve sahiplerine ekonomik yarar sağlamak, oluşabilecek riskleri paylaşmak, ataerkil yönetim yerine yetenekli ve donanımlı yöneticilerden yararlanarak daha profesyonel bir yönetim anlayışı ile daha verimli yönetebilmek, yabancı kaynak finansmanı ile ticari anlamda daha fazla kaynak kullanmak amacıyla şirketleşmek zorunluluk hâlini almıştır.
Bu kitabın hazırlanmasındaki temel amaç; öğrencilerin ve okuyucuların teorik bilgilerini uygulanabilir hâle getirmektir. Şirketlerin kuruluşu, sermaye artırım ve azaltımı, kâr ve zararın dağıtılması, tasfiye işlemleri ve şirketlerin birleşmelerini beceriye dönüştürmek amacıyla uygulama ve çözümlere ağırlık verilmiştir.
Kitap uzun yıllar piyasa içerisinde olan birinin tecrübelerini yansıtarak ön lisans ve lisans öğrencilerine yönelik, öğrencilerin kolayca anlayabileceği bir dil ve sunumla bolca örnek kullanılarak kaynak eser niteliğinde hazırlanmıştır.
Kitabın, öğrencilere ve uygulayıcılara yararlı olması dileklerimle.
Şeref Kavak Şirket sayısındaki artış şirketler muhasebesi öğrenimine olan talebi artırmış ve şirketler muhasebesini muhasebecilik mesleğinin en önemli derslerinden biri haline getirmiştir. Bu çalışma meslek yüksekokulları öğrencilerine hitap etmekle birlikte, fakülte öğrencileri ve uygulayıcıların da ihtiyacına cevap verebilecek derinlikte hazırlanmıştır. Bu amaçla; mesleğe doğrudan hazırlanan öğrencilere, uygulayıcılara ve öğreticileri yardımcı olmak için, eserde mevzuatı ilgilendiren kısımlarda ilgili madde numaraları verilmeye çalışılmıştır. 1.1.2006 tarihinde itibaren yürürlüğe giren yeni 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’ndaki değişiklikler göz önünde bulundurulmuştur.
MESTEK serisi içerisinde yer alan kitapta, şirketlerin her birinin (özellikle uygulaması yaygın olan, kolektif, anonim ve limited şirketler) kuruluş, sermaye değişiklikleri, kâr-zarar dağıtımı ve tasfiye işlemleri olabildiği kadar detaylandırılarak örneklerle anlatılmıştır. Ayrıca niteliği ve çalışma sistemleri itibariyle farklılık arz eden holding, faktoring ve döviz alım-satımı yapan yetkili müesseseler gibi anonim şirketlerle ilgili temel bilgiler verilmiştir.

Başak Tanınmış Yücememiş, Handan Yolsal, İ. Özlem Koç, Ufuk Alkan-Dr. Canan Dağıdır, Sevan Kutlu, Sevim Şahin, Aclan Omağ, Güçlü Okay, M. Hayati Eriş Nakit kâr payı, yatırımcılar ve şirketler tarafından farklı bakış açılarıyla değerlendirilmektedir. Şirketler, pay senetlerinin piyasa değerini arttırmak veya en azından korumak amacıyla ortakların beklentilerini karşılamaya çalışır. Ortakların beklentileri; kâr payı elde etmek olabileceği gibi, pay senetlerini elinde tutarak piyasa değeri yükseldiğinde satıp sermaye kazancı elde etmek de olabilir.
Bu durumda hangi karar doğrudur?
Nakit kâr payı dağıtımı kararı mı kâr payının dağıtılmayarak şirket tarafından yatırımlarda kullanılma kararı mı?
Sonuçta nakit kâr payı dağıtılsa da dağıtılmasa da her iki taraf için, şirketin değerinin artması esastır. Kâr payının şirketin değerine yaptığı katkı, piyasadan piyasaya, şirketten şirkete, zamandan zamana, koşuldan koşula değişmektedir. Bu konuda tam anlamıyla tek bir fikir hem teorik hem de uygulama açısından bulunmamaktadır. Ayrıca şirketlerin kâr payı dağıtımında önemsedikleri faktörler yine her yapıya göre değişiklik göstermektedir.
Bu nedenle kâr payı dağıtımı hem yatırımcılar hem de şirketler için hâlâ belirsizliklerle ve henüz ortak bir çözüme ulaşmamış sonuçlarla doludur.
Kitapta yazarlar tarafından, kâr payına dair tüm konulardan söz edilerek kâr payı hem şirketler hem de bireysel yatırımcılar açısından geniş bir perspektiften araştırmalarla ortaya konmuştur.
Tamer Keçecioğlu
Selahaddin Şamil Fidan Takım öğrenmesi; takım üyelerinin kolektif olarak geri bildirim aramasını, denemesini, beklenmeyen sonuçları yansıtmasını ve hataları tartışmasını ifade eder. Takım öğrenmesini geliştirmeyi amaçlayan örgütlerin takım öğrenmesinin öncüllerini bilmesi gereklidir. Proje yönetimi literatüründe, takım üyelerinin ahlaki doğası, felsefi erdem etiği perspektifi bağlamında yeterli düzeyde çalışılmamıştır. Eser kapsamında Aristoteles'in temelini attığı ve Alasdair MacIntyre'nin günümüzde yeniden canlandırdığı felsefi erdem etiği perspektifinden, takım erdeminin kavramsallaştırılması sürecinde yararlanılmıştır. Takım erdemi, takım öğrenmesinin öncülü olarak çalışma kapsamında ele alınmıştır. Proje takımı literatüründe, proje takımlarının bilişsel ve duygusal yönleri önemli düzeyde dikkate alınırken takımların spiritüel doğası yeterli düzeyde çalışılmamıştır. Bu eksikliği tamamlamak amacıyla çalışma kapsamında birey düzeyindeki iş yeri spiritüalitesi takım düzeyinde ele alınmıştır. Ayrıca gerek birey düzeyindeki spiritüalitenin gerek takım düzeyinde spiritüalitenin nasıl geliştirileceği konusunda örgütsel karar vericiler yeterli bilgiye sahip değildir. Bu bağlamda, takım erdemi, takım spiritüalitesinin bir öncülü olarak çalışma kapsamına dâhil edilmiştir. Örgütsel davranış araştırmalarında, takım spiritüalitesinin bir süreç değişkeni olarak ele alınmasına yönelik gelecek araştırma önerileri dikkate alınarak takım erdemi ve takım öğrenmesi arasındaki ilişkide takım spiritüalitesi aracı değişken olarak ele alınmıştır. Böylece eser kapsamında, yazılım geliştirme takımlarında, takım erdemi ve takım öğrenmesi arasındaki ilişkide takım spiritüalitesinin aracı değişken rolü aydınlatılmıştır. Çalışma kapsamında, yöneticilere ve gelecek araştırmacılara anlamlı öneriler bulunmaktadır.
Sümeyya Altuntaş Takipteki alacaklar (NPL), faaliyetlerinde ağırlıklı olarak kredi ürünleri kullandıran bankaların temel sorunudur. Bankaların bu sorunla başa çıkmada almış oldukları en önemli tedbir, ihtiyatlı yönetim ilkesi gereği ayırmış oldukları özel karşılıklar olmaktadır. Ancak ne var ki bankalar tedbir almalarına rağmen sorunlu kredilerin iç işleyişlerinde ortaya çıkaracak olduğu problemleri önleyememektedirler. Finans literatüründe sorunlu kredilerin ortaya çıkış nedenleri sıklıkla ele alınan bir konu olmakla birlikte sorunlu kredilerde artış yaşayan sektörün finansal değişkenlerinin ne şekilde etkileneceği daha az araştırma konusu olmuştur. Sorunlu kredilerde artış yaşayan bankaların; kredi hacmi, kârlılık, gelir, sermaye rasyoları etkilenmektedir. Bu araştırmada takipteki alacakların Türk bankacılık sektörü finansal değişkenleri üzerindeki etkisi araştırılmıştır. Elde edilen bulgular ışığında takipteki alacakların ticari bankların gelir, kârlılık, sermaye rasyolarını etkilediği sonucuna ulaşılmış ve sonuç kısmında bu durum finansal açıdan yorumlanmıştır.
Gülbahar Atasever, Mehmet Avcı, Bora Süslü, Ali Çımat İktisat politikalarının talep yönüyle ele alındığı bu kitap; iktisat politikalarının amaçlarını, araçlarını ve teorik temellerini para, maliye ve uluslararası iktisat politikaları açısından ortaya koymaktadır. İktisat politikalarının hedefleri, uygulama süreci, uluslararası boyutu ele alınarak teknoloji ve iklim değişikliği gibi konular ile ilişkilendirilerek kapsamlı bir giriş yapılmıştır. Para ve maliye politikaları, iktisadi görüşler çerçevesinde ele alınarak günümüzdeki çeşitli uygulamalar açısından değerlendirilmiştir. Uluslararası iktisat politikası; iktisadi kalkınma, döviz kuru piyasaları, serbest ticaret ve korumacılık, uluslararası kuruluşlar gibi alt başlıklar ile desteklenmiştir. Akademisyenlerin ve iktisat alanında lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrencilerin yanı sıra iktisat alanına ilgi duyan herkesin yararlanabileceği bir kaynaktır.
Merter Mert Bu çalışmanın birinci amacı, talep-kısıtlı büyümenin teorik olarak ne anlama geldiğini açıklamaktır. Çalışmanın ikinci amacı ise Türkiye’de 1980 sonrası dönem için doğal büyüme oranının gerçekleşen büyüme oranına olan duyarlılığını incelemektir. Tahmin sonuçlarına göre, Türkiye’de doğal büyüme oranı %4,5’tir. Ayrıca, doğal büyüme oranı, genişleme dönemlerinde yaklaşık olarak %64 oranında artmıştır. Böylece, Türkiye’de, doğal büyüme oranının içsel olduğu saptanmıştır. Nedensellik sınamalarına ilişkin sonuçlar, iktisadi büyümeden istihdama veya yatırıma doğru bir ilişki bulunduğunu göstermemektedir. Bu bulgu, doğal büyüme oranının içsel olmasının arkasında yatan nedenin istihdam ve yatırım dışında kalan unsur olan faktör verimliliği olduğunu ima etmektedir. Dolayısıyla, talep koşullarının iyileştirilmesi odaklı bir iktisat politikasının, faktör verimliliği artışına neden olabileceği tespitinde bulunulması mümkündür.
Neyran ORHUNBİLGE "Yazarın 6 kitaptan oluşan istatistik serisinde, istatistiğe giriş özelliği taşıyan ve istatistik temel kavramlarının, olasılık ve olasılık dağılımlarının geniş bir kesime hitap eden ve sade bir dille ele alındığı bu kitap, ilk baskısının tükenmesi ve yıllardır gelen yeni baskı talebi üzerine güncellenerek yeniden okurlara sunulmuştur.
İşlenen konular okuyucunun anlayabileceği yalın bir dille yazılmıştır. Her bir kavram ve yöntem için nasıl sorusunun yanı sıra, neden sorusunun da cevaplanması, konuya ilgi duyanların hangi durumda hangi yöntemi kullanabileceklerine daha kolay karar verebilmesine yardımcı olmaktadır. Kitapta yer alan çok sayıdaki özgün örnek ve detaylı çözümleri, konuların anlaşılmasında büyük kolaylık sağlamaktadır.
İstatistiğe ilgi duyan öğrenci, araştırmacı ve karar vericilerin başlangıçta mutlaka bu kitap veya aynı konuları içeren benzer bir kitaptan faydalanması ve tanımsal istatistiğin yanı sıra, olasılık ve olasılık dağılımları konularını iyi öğrenmesi gerekmektedir."
Arslan Zafer Gürler Tarım Ekonomisi ve Politikası, bir ders kitabı olmanın ötesinde, tarım ekonomisine ilgi duyan her okuyucunun yararlanabileceği bir başvuru kaynağıdır. Eser, genel yapısıyla, tarım ekonomisi ile ilgili konulara güncel ve geniş bir perspektiften bakmaktadır.
Ülkemizde, akademik ilerleme uğraşısı veren genç akademisyenler, genellikle tarım ekonomisinin çeşitli disiplinlere dağılmış bilgilerine ulaşmak için çok farklı literatür içinde çaresiz kalmaktadır. Özellikle yerli literatüre dayanan sınırlı kaynaktaki bilgiler ise genelde kalitatif yaklaşımlara yer vermektedir. “Tarım Ekonomisi ve Politikası” kitabı ile bu açığın ortadan kaldırılması amaçlanmıştır. Eser, kısmen tarım ekonomisi derslerinde, bir öğretim dönemini içeren ders kitabı olarak kullanılabileceği gibi, akademik aşamalarda, hemen her konuyu kapsayan yapısıyla yönlendirici bir görev de üstlenmiştir.
Bilgi dünyası dinamik bir hızla ilerlerken, bilgi kaynaklarının durağanlığı genç araştırmacıları yeterince motive etmeyecektir. Dolayısıyla, kantitatif yönü ağır basan Tarım Ekonomisi ve Politikası, içeriğinde birçok konuya yer verilirken, aşama aşama gösterilen grafiklerle, anlatımlar daha etkin hâle getirilmeye çalışılmıştır.
Üretici toprağa tohum atarken “kurda, kuşa ve daha sonra aşa” deyişini kullanır. Yani tarımsal üretim, doğadaki tüm canlı unsurları kapsar. Bu nedenle, ekolojik ekonomi yaklaşımından başlayarak tarım ekonomisinin iktisadi doktrinler içindeki yeri, tarım ekonomisi ilkeleri, üretim ekonomisi, gıda güvenliği, tarıma dayalı-bağlı işletmeler, organik tarım, tarımsal pazarlama ve politika gibi konulara da kitap içeriğinde yer verilmiştir.
Ziraat fakültelerinin tarım ekonomisi bölümlerinde olduğu kadar, bu konuyu eğitim müfredatlarına almış tüm akademik süjelerin ve lisansüstü eğitim aşamasındaki bireylerin Tarım Ekonomisi ve Politikası kitabından etkin şekilde yararlanacaklarına inanıyorum.
Cennet Oğuz, Zuhal Karakayacı Ülkelerin gelişmesi ve kalkınmasında araştırma geliştirme çalışmalarının büyük bir payı vardır. Günümüz teknolojisinin hızlı gelişimi bir çok alanda olduğu gibi tarım sektöründe de etkili olmaktadır. Kıt kaynakların etkili ve doğru kullanılabilmesi için tarımda teknolojinin kullanılması kaçınılmazdır. Teknolojinin temelinde ise bilimsel araştırmalar vardır. Tarım ekonomisi alanında çağdaş ve kaliteli eğitim vermek isteyen araştırmacılar için yararlı bir kaynak…
Bahattin Çetin, Tolga Tipi Gelişmiş ülkelerde sanayi ve hizmet sektörlerinde faaliyette bulunan işletmelerin yanı sıra tarım işletmelerinde de muhasebe işlem ve uygulamaları bir işletme fonksiyonu olarak büyük önem taşımaktadır.
İşletme yönetiminde sağladığı çok sayıda yarar nedeniyle özellikle pazar için üretimde bulunan, ihtisaslaşmış, sermaye yoğun üretim yapan tarım işletmeleri başta olmak üzere tüm tarım işletmeleri için Tarım Muhasebesi uygulamaları kaçınılması mümkün olmayan bir zorunluluk haline gelmiştir.
Tarım işletmelerinin muhasebe kayıtlarından elde edilen verilerle, işletme analizlerinin ve planlamalarının yapılması mümkün olmakta, bunların yanı sıra rasyonel ve başarılı tarım politikalarının oluşturulması da söz konusu olabilmektedir.
Kitabın, branş olarak ilgili öğrencilere, tarım işletmelerinde üretim dönemine ilişkin olarak ortaya çıkabilecek mali işlemlerin ve analitik değerlendirmelerin yapılmasına temel olacak verilerin kaydedilmesi ve yorumlanması açısından yardımcı olması amaçlanmaktadır. Bunun yanı sıra, günümüzün rekabet ortamında modern anlamda faaliyette bulunan tarım işletmelerinin yöneticilerinin de, alanında sınırlı sayıda yayın bulunması nedeniyle bu kitaptan yararlanabilecekleri düşünülmektedir.
Bahattin ÇETİN, Şule TURHAN Kitap, tarım sigortaları ve risk yönetimi ile ilgili konuları, ülkemiz ve yabancı ülkelerdeki tarihsel gelişimi çerçevesinde, teorik ve uygulamalı olarak ele almaktadır. Yeni Tarım Sigortaları Kanunu uygulamalarına yer veren eser, geçmiş uygulamaları da bünyesinde bulundurması nedeniyle karşılaştırma ve değerlendirmelere olanak sağlamaktadır.
Kitap, branşı nedeniyle ilgili öğrencilerin yanı sıra konuya ilişkin temel ve pratik bilgi edinmek isteyen üreticiler ve eksperler için de yararlı olacaktır.
Günay Keleş İçinde yaşadığımız yüzyılda, insan yaşamının varlığını devam ettirebilmesi için tüm dünyada tarım işletmeleri, giderek önem kazanmıştır. Tarımsal işletmelerin büyük ya da küçük ölçekte olmasının önemi kalmamış, sürdürülebilirlik ön plana çıkmıştır.
Birleşmiş Milletler’in 2014 yılını Uluslararası Aile Çiftçiliği Yılı ilan etmesi ile aile işletmelerinin yoksullukla mücadele ve gıda güvenliğindeki önemi tüm dünyada kabul görmüştür. Zira geleneksel gıda ürünlerinin korunmasına, dengeli ve yeterli beslenmeye, tarımsal biyoçeşitliliğin korunmasına ve kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasına yardımcı olan aile işletmeleri, FAO verilerine göre dünyadaki tüm tarımsal işletmelerin yaklaşık %98'ini oluşturmakta ve dünyadaki gıda üretiminin %80'ini gerçekleştirmektedir. Türkiye’de de 2018 TÜİK rakamlarına göre tarımsal işletmelerin yaklaşık olarak %80,7'si 100 dekardan küçük işletme büyüklük gruplarında yer almaktadır. Ancak dünyadaki bu tarımsal yapı, pek çok sorunu da beraberinde getirmektedir. Tarımın doğal koşullara bağlılığından kaynaklanan temel sorunların yanı sıra aile çiftçiliğinin üretim gelirlerinin giderleri karşılayamaması, fiyat oluşumunda etkilerinin olmaması, gençlerin aile çiftçiliğinden ayrılıp şehirlere göç etmeleri gibi nedenler konuya daha fazla özen gösterilmesini zorunlu kılmaktadır. Doğru politikaların üretilmesi, doğru sorunların belirlenmesine bağlıdır. Bu nedenle mikroekonomik düzeyde yapılan çalışmaların tarım sektörünü her yönü ile ortaya koyması, çağımızın gereği olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu bağlamda mikroekonomi kitaplarında bir ya da iki bölüm olarak yer alan ekonomi teorilerinin tarım sektöründeki yansımalarının tek bir kaynakta ele alınması kitabın hazırlanmasındaki temel yaklaşım olmuştur. Özellikle konuya ilişkin eğitim ve araştırmalara yeni başlayan lisans, yüksek lisans, doktora öğrencileri ile araştırmacılara bu önemli konuyu yeteri kadar bilgi ile ve basit bir anlatımla sunmak hedeflenmiştir. Konular verilen örnek çalışmalarla pekiştirilmiş ve konuların anlaşılması kolaylaştırılmıştır. Tarımsal konularda araştırmalar yapan kişilerin teori ile pratiği bir arada bulabilecekleri uygulamalı bir el kitabı niteliği taşıyan kitap, dört ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, ekonominin temel konuları ile ilgili olup giriş niteliğindedir. İkinci bölümde, mikroekonominin en önemli teorilerine yer verilmiştir. Üçüncü bölüm, tarımsal olayların mikroekonomik açıdan yorumlandığı çeşitli örnek olayların teorik açıdan şekillerle anlatımını içermektedir. Dördüncü ve son bölümde ise çeşitli tarımsal ürünlerin, mikro ölçekte araştırılması ile ortaya çıkan, pratik değeri olan çalışmalara yer verilmiştir.
Bertaç Şakir Şahin, Sabri Burak Arzova Faiz unsurunu finansman sürecinden çıkarıp kâr ve zarara katılımı esas alan faizsiz finansman araçları, bu özelliği ile dinî hassasiyetlere sahip kesimin tasarruflarını finansal sisteme dâhil etmeye imkân tanıması yanında bu hassasiyete sahip yatırımcıların ve iş insanlarının sadece geleneksel finansman yöntemlerine bağlı kalmamalarını da sağlamıştır.
Tarımda sulama, verimlilik vs. teknik konuların yanında yaşanan en önemli sorunlardan biri de hiç şüphesiz tarımın finansmanı konusudur. Bir yandan tarım sektörünün sahip olduğu karakteristik özellikler öte yandan tarımla uğraşan kesimin sosyoekonomik yapısı, geleneksel finansman yöntemlerine alternatif yöntemlerin kullanımına zemin hazırlamaktadır.
Ülkemizde katılım bankacılığının enstrüman sayısının azlığı ve tıpkı geleneksel bankacılık gibi mevduat yarışı içerisinde olması, faizsiz finansmanın yeni enstrümanlarının özellikle tarım alanında kullanımı için büyük bir fırsat doğurmuştur.
Bu kitap ile bu boşluğun doldurulması amaçlanmaktadır.
Hüseyin Ergun Stratejik ve hayati öneme sahip tarım sektörü, her geçen gün krediye bağımlı hâle gelmekte, üreticiler de kredi ve borçlanma enstrümanlarını sıkça kullanmaktadırlar. Harman dönemi olarak adlandırılan ve emtianın üretim sezonunu tanımlayan zaman dilimi, ürün bazında farklılık gösteriyor olsa da genellikle kısıtlı bir zamanı tanımlamaktadır. Bu zaman dilimi içerisinde üreticiler ürünlerini piyasaya getirerek ani bir arz fazlasına yol açmaktadır. Burada ana sorunlardan bir tanesi ürünlerin depolanması için yeterli alanların bulunmaması ve sağlıklı depo alternatiflerinin yeni yeni gelişiyor olmasıdır. Üretici açısından hızlı arz sonucunda pazara ürün sunulması; fiyatlarda istenilen seviyelerin yakalanamaması, değerinden düşük fiyata satılmak zorunda olunması gibi temel sorunlara ve buna bağlı olarak erken hasat etmeye veya kalite kayıplarına yol açmaktadır. Tüccar ve sanayici açısından sorun daha karışık bir hâl almaktadır. Tarımsal emtia ticareti yapan firmaların karşılaştıkları ana problem; kısıtlı bir süre zarfında pazara gelen ürünlerin finansmanı ve depolanması, finansman ve depolama nedeniyle oluşan ek maliyetler olmaktadır. Bu ek maliyetlerin günümüzde faiz ve türevlerini içeriyor olması, yatırımcıların yeni modellere olan ihtiyacını daha da artırmaktadır. Bunun yanı sıra tarımsal emtia ticareti ile doğrudan iştigal etmeyen yatırımcılar, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi tarımsal türevlerle yatırım yapamamakta, yapsa bile yüksek fâiz ve maliyetlerle karşılaşmaktadırlar.
Bahattin Çetin Tarım ve tarıma dayalı sanayi sektörlerinde işletmelerin giderek daha büyük ölçeklerle çalışmaya başlamalarının yanı sıra sınırlı üretim kaynak ve kapasitelerine karşın üretimin daha girdi yoğun yöntemlerle sürdürülmek zorunda olması, işletmecilerin finansal konularla ilişkilerinin ve gereksinmelerinin geçmiş yıllara nazaran daha da artmasına neden olmaktadır.
Tarımsal işletme yöneticileri geçmişe nazaran daha fazla karşılaştıkları finansal işlemleri ve bu bağlamda ortaya çıkan gelişmeleri sürekli izlemek, işletmelerini bu gelişmelere göre yönlendirmek ve yönetmek durumundadırlar.
Bu amacı gerçekleştirmeye yardımcı olmak üzere içeriği yeniden düzenlenen ve güncellenen bu yayın ile ölçekleri giderek daha büyük işletmeler hâline gelmekte olan tarım işletmelerinde veya tarımsal faaliyetlerle ilgili iş alanlarında çalışmaları söz konusu olan tarım eğitimi alan öğrencilerin tarım ve tarımsal faaliyetlerle ilgili temel finansman bilgilerini kazanmaları hedeflenmiştir.
Tarımsal işletmeciliğin temel konularından biri olarak önemi sürekli artan tarımsal finansmanla ilgili konuların bilinmesinin üretimin içerisinde bizzat bulunan üreticilere, işletmecilere ve çok geniş bir alanı kapsayan tarımsal faaliyetlerle ilgili iş alanlarında çalışanlara da pratikte yararlı olabileceği şüphesizdir.
İrfan Çağlar Son yıllarda yönetim literatüründe; felsefe, medeniyet ve kültür temelli çalışmaların sayısında bir artış gözleniyor. Bunun çeşitli sebepleri var. Küreselleşmenin temelini oluşturduğu bu gelişmelerin en önemli nedeni, küresel kaygıların tetiklediği öze dönüş ya da toplumların kendisini tanımlama ihtiyacıdır. Küresel şablona uygun çalışmalarla bazı gelişmeleri anlamak veya bazı sorunları çözmek artık mümkün görünmüyor.
Pür manada küresel orijinli yaklaşımlarla insanların beklentilerini anlamak ve onların ruh dünyalarına girmek zor. Çünkü dünya sadece küresel aktörlerin temsil edildiği coğrafyadan ibaret değil. Öte yandan dünyamızda var olan, hayatımızı ve ilişkiler sistemimizi derinden etkileyen ve bizi diğerlerine karşı farklı kılan bazı olgular söz konusu. Bunlar; felsefe, kültür ve medeniyet algısı olarak ifade edilebilir. Bu olguların bilinmesi, yönetsel fonksiyonların icrasını kolaylaştırdığı için önemlidir.
Söz konusu bu olguları bilmek ya da anlamak bize dünyanın otantik ve orijinal yaşantısına ait derin kotları kavrama yeteneğini de kazandıracaktır. Bahse konu bu yetenek, sinerjisinden yararlanılamayan saklı dünyanın keşfine ve yönetsel hedeflerin etkin bir şekilde icra edilmesine yardımcı olabilir. Böylece küresel yönelimli şablonlarla ulaşılamayan merkez dışı kültürlere ve hassasiyet alanlarına, özgün çalışmalarla daha kolay ulaşılabilir diye düşünüyorum. Aynı zamanda bu ulaşım imkânı bize, bizim dışımızdakilerle karşılıklı veya ortak bir dil üretme şansını da sağlayabilir.
Yunus Emre Aydınbaş İslam iktisadının temel kurum ve meselelerini teorik bir derinlikten ziyade her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir içerikte ele almayı amaçlayan Cep Kitapları dizisinin bu altıncı kitabında; İslam iktisadı araştırmacılarının ilgisine yeterince mazhar olamamış tasarruf meselesi sadece İktisadî açıdan değil içtimai, hukuki, ahlaki ve kültürel açılardan çok yönlü bir bakış açısıyla ele alınmıştır.
Eser, küçük hacmine rağmen tasarruf olgusu üzerinden İslam iktisadı çalışmalarının güncel durumunu gözler önüne sermekte, İslâmî ekonomide tasarruf olgusunun nasıl şekillenebileceği sorusu üzerinden oluşturduğu düşünce kavşağından İslam'ın ekonomi politiğine dair çıktığı mütevazı arayışa okuyucuyu da davet etmektedir.
Selen Utlu Koçdemir, Filiz Gölpek Dünyada ekonomik büyüme sürecinin ampirik olarak açıklanması konusu, fikir birliğine ulaşılamamış bir konudur. Zenginliğin yaratılması, dünyadaki çoğu insanın refahı için kritik öneme sahip olduğundan büyüme ekonomisindeki mevcut kargaşa sadece analitik bir ilgi konusu değil aynı zamanda pratik bir öneme sahip bir konudur. Sermaye birikiminin çıktı büyümesini yönlendirmedeki göreli rolü, büyüme analizindeki tartışmalardan birisini oluşturmaktadır. Bu; yatırım ve tasarruf, ekonomik büyüme oranını olumlu yönde etkilediği için belirleyicileri ve dinamikleri, iyi analiz edilmesi gereken önemli değişkenler hâline getirmektedir. 1980'de yayınlanan bir makalede Feldstein ve Horioka açık ekonomi makroekonomisindeki en büyük bulmacalardan birini ortaya koymuşlardır. Bulguları, sermaye hareketlerinin arttığı genel düşüncesi ile çeliştiğinden literatürde oldukça dikkat çekmiş, finansal serbestlik ve ticari açıklığa rağmen Feldstein ve Horioka'nın (1980) gelişmiş ülkeler arasında sermaye hareketsizliğine ilişkin iddiası, “bütün bulmacaların anası (the mother of all puzzles)” olarak bilinmeye başlamıştır. Bu bulmacayı açıklayabilmek için genişletilen model, yüksek ve orta yüksek gelirli ülkeler açısından ampirik olarak incelenmiştir.
Kitabın tüm okuyuculara yararlı olmasını temenni ederiz.