İşletme ve İktisadi Bilimler \ 1-36
Meriç E. Bebitoğlu Mete Bey'in "go" tuşuna basmak yerine telefon ahizesine "Goo!" diye bağırması o yıllar için her ne kadar acayip ve komik olsa da aslında önemli bir ihtiyacı tanımlıyordu. Bugün sesli yanıt sistemiyle ortaya konan insan-makine birleşimi yapay zekâ tam da budur.
Akademi ile günlük yaşamdan kesitleri birleştiren bu kitap, bir teknoloji güzellemesi niteliği taşımıyor. Değişim, dijital dönüşüm ve sanallığın hayatımıza katacaklarını araştırırken gelecekte örgüt yapılarının nasıl olacağını, yönetim işlevlerinin nasıl değişeceğini ve sosyal medyada iletişim dâhil olmak üzere yeni dünya düzeninde sanal yönetimin işleyiş ve kurallarını ortaya koyuyor.
Sanal Yönetim ile başarılı olmanız dileğiyle...
Fatma Atıgan Günümüzde artık ilkokul çağından başlayarak öğretilmeye çalışılan bilgisayar kullanımı ve bununla ilintili olan on parmak klavye kullanımı hangi mesleği yaparsak yapalım, bize verim ve başarı getirecektir. Söz konusu amaçla yola çıkılarak hazırlanan bu kitapta, on parmak F klavye kullanma becerilerinin bireye kazandırılabilmesi için gerekli konulara yer verilmiştir.
On parmak klavye kullanmak ve hızlı yazı yazmak amacıyla edindiğiniz bu kitap; Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programlarında ve Adalet Meslek Yüksek Okullarında öğrenim gören öğrencilerin “Klavye Teknikleri” başlığı altında verilen derslerinde yardımcı bir nitelik taşımaktadır.
Kitap ayrıca, Adalet Bakanlığı'nın Kamu Personeli Seçme Sınavından “70 puan” alan adayların katılabilecekleri “zabıt kâtipliği” sınavlarında da başarılı olabilmeleri açısından müracaat edebileceği bir kitaptır. Gerek derslerde gerekse sınavlarda farklı standartlar kullanılsa da genel olarak performansınızı görmeniz ve ne kadar sürede ne kadar vuruş yaptığınızı belirleyebilmeniz açısından kitap sonunda hız hesaplamaları, yazım yanlışları ve genel puanlama cetvellerine de yer verilmiştir.
Fatma Atıgan Günümüzde artık ilkokul çağından başlayarak öğretilmeye çalışılan bilgisayar kullanımı ve bununla ilintili olan on parmak klavye kullanımı hangi mesleği yaparsak yapalım, bize verim ve başarı getirecektir. Söz konusu amaçla yola çıkılarak hazırlanan bu kitapta, on parmak F klavye kullanma becerilerinin bireye kazandırılabilmesi için gerekli konulara yer verilmiştir.
On parmak klavye kullanmak ve hızlı yazı yazmak amacıyla edindiğiniz bu kitap; Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programlarında ve Adalet Meslek Yüksek Okullarında öğrenim gören öğrencilerin “Klavye Teknikleri” başlığı altında verilen derslerinde yardımcı bir nitelik taşımaktadır.
Kitap ayrıca, Adalet Bakanlığı'nın Kamu Personeli Seçme Sınavından “70 puan” alan adayların katılabilecekleri “zabıt kâtipliği” sınavlarında da başarılı olabilmeleri açısından müracaat edebileceği bir kitaptır. Gerek derslerde gerekse sınavlarda farklı standartlar kullanılsa da genel olarak performansınızı görmeniz ve ne kadar sürede ne kadar vuruş yaptığınızı belirleyebilmeniz açısından kitap sonunda hız hesaplamaları, yazım yanlışları ve genel puanlama cetvellerine de yer verilmiştir.
Ahmet Günay, Ahmet Sait Özkul, Ali Murat Alparslan, Birsen Özalp, Dilruba İzgüden, Funda Kıran, Furkan Özkul, İnan Eryılmaz, Mehmet Ali Taş, Mehmet Özmen, Ömer Faruk Oktar, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Ramazan Erdem, Rukiye Çelik, Seher Yastıoğlu, Sema Polatcı Günümüzün yitiği, herkesin aradığı, peşinden koştuğu, uzakta olduğunu varsayarak ona varmak için kendi kendine yapay engeller ürettiği, ertelediği, göremediği “mutluluk” artık nice akademik çalışmanın gündeminde. Mutlu insanların başarılı olduğu, mutlu insanların daha fazla çaba gösterdiği ve mutlu insanların mutlu ettiği üzerine nice kanıt birikti. İş dünyasının içeriği çok çeşitli ve detaylı kanıtları görmesi ve bilmesi gerekiyor. Bu yüzden Dünyanın en iyi dergilerinde yayınlanan en güncel araştırma bulgularını hikâye tadında sunduğumuz “İş'te Mutluluk Araştırmaları” kitabının iş dünyasına önemli bir çerçeve sunacağını düşünüyoruz.
Ayrıca Türkiye'deki örgütsel davranış alanı akademisyenlerinin, bu alanda eğitim gören yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin; mutluluk literatüründeki araştırma makalelerini güncel olarak takip etmeleri ve üzerine tartışmalar yapmaları için bir zemin hazırlamış oluyoruz. Yine çeşitli akademik düzlemlere, konferanslara, seminerlere, irticali konuşmalara ve sohbetlere entelektüel nitelik kazandırmak adına önemli bir kaynak ortaya koyuyoruz.
Araştırma konu tasarımlarında çok zorlanan öğrencilerin, hatta kimi zaman araştırma konusu-fikri bulma noktasında akademik kısırlık yaşayan akademisyenlerin yeni araştırma makaleleri inceleyerek ufuklarının uzayacağına inanıyoruz.
Gopal K. Kanji Gopal K. Kanji'nin istatistiksel testlerle ilgili en çok satan eserinin genişletilmiş ve güncellenmiş bu üçüncü basımı, örnek veri kümeleriyle testlerin nasıl uygulanacağı ve ulaşılan bulguların nasıl yorumlanacağı konusunda bilgiler sunmakta olup; en yaygın kullanılan testleri kapsamaktadır.
Bu kitapta incelenen her bir test; amacı, kısıtları ve yönteme ilişkin ana hatlarıyla ele alınmış ve bir örnek üzerinden sayısal uygulaması yapılmıştır.
100 İstatistiksel Test kitabı, her düzeyde ve tüm disiplinlerde istatistiksel analiz yapanlar için vazgeçilmez bir rehberdir.
Büşra Karataşer 1914-1923 Arası İstanbul'un İaşesi ve İhtikâr Sorunu isimli çalışma,1914-1923 dönemi İstanbul'un iaşesi ve ihtikâr sorununun arşiv kaynaklarına dayalı bir incelemesidir. İaşe sorunu insanlık için her zaman önemli bir konu olmuştur. Özellikle savaş dönemlerinde iaşe sorununu çözmek en önemli konulardan birini teşkil etmiştir.
Bu çalışmada; iaşe sorunu, ihtikâr meselesi ve geçim sıkıntısının Birinci Dünya Savaşı’nda ve Mütareke Dönemi'nde ülke halkını nasıl etkilediği ve bu sorunlara karşı alınan önlemleri üç bölüm hâlinde incelenirken Başbakanlık Osmanlı Arşivi kaynaklarından ve dönem gazetelerinden derinlikli olarak faydalanılmıştır.
Nevzat Balıkçıoğlu Bir toplumdaki en büyük tüzel kişilik devletin kendisidir. Tüzel kişilik olmanın bir sonucu olarak devletler de tıpkı gerçek şahsiyetler gibi haklara sahip olabilir, borç ve alacak edinebilirler. Devlet, tüm kurumları ile içini dolduran kişilerden bağımsız olarak, bu borç ve alacakları ödeme yükümlülüğüne ve alacakları isteme hakkına sahip olur. Yani özetle borçlar ve alacaklar gerçek kişilere değil devletin tüzel kişiliğine ait olur. Ancak bu borçların alınıp alınmayacağına veya tersine gerçek kişilere ya da başka devletlere borç verilip verilmeyeceğine yönetici konumundaki gerçek insanlardan oluşan siyasi otorite yani hükümet karar verecektir. Borçların alınması hâlinde ne kadar ve hangi şartlarda alınacağı, ne zaman ödeneceği faizin ne kadar olacağı, taksit sayısının ne kadar olacağı bu süreç içerisinde ortaya çıkacak temel sorunlardır. Ayrıca alınacak olan borcun devletin ödeme gücünü aşıp aşmayacağına pek çok istatistiki bilgi devletin mali organlarından edinilerek karar verilir. Bütün bu problemler, aslında borç alıp veren gerçek kişilerin de gündelik hayatlarında karşılaşabilecekleri sorunlara benzer nitelikler taşımaktadır. Ancak devletin alabileceği borçların ölçeği gerçek kişilere kıyasla çok büyük olabileceğinden ülke içerisindeki pek çok mali ve ekonomik denge üzerinde değişik boyutlarda etkileri olacaktır. Örneğin devlete borç veren kişiler son derece güvenilir bir biçimde getiri elde ettikleri için ellerindeki parayı üretime yönlendirmek veya başkaca alternatif yatırım araçlarına aktarmak yerine sürekli olarak devletin borçlanma araçlarına yönelmeyi tercih edebilmekte hatta bunu alışkanlık haline getirebilmektirler. Fakat devlet borçlanmasından en çok etkilenen unsurlardan birisi hatta belki de en önemlisi enflasyondur. Enflasyon en basit tanımıyla piyasadaki birim mal başına düşen para fazlalığıdır. Devlet borçlanması ve enflasyon arasındaki ilişki kısaca şu şekilde özetlenebilir: Devlet borç aldığında hazineye piyasadan para çekmektedir. Böylece geçici de olsa anti enflasyonist bir baskı oluşmaktadır. Fakat devlet borcu geri öderken ödemeyi faiziyle birlikte yaptığı için piyasada tekrar para artışı olacaktır. Dolayısıyla kısa vadede enflasyonu düşüren borçlanma uzun vadede tersi bir sonuca yol açacaktır.
Bütün bunlar dikkate alındığında devlet borçlanmasının ülke ekonomisine etkilerinin ne olduğu ve enflasyonla aralarındaki ilişkinin sonuçlarının doğru anlaşılabilmesi için en azından belirli bir dönem aralığının resmi veriler esas alınarak incelenmesi gerekmektedir. Devlet borçlanmasının ne olduğu ve hangi koşullar altında gerçekleştiği konusunda teorik bilgileri de içeren bu eser, bir yüksek lisans tezi olarak hazırlansa da aynı zamanda bir kaynak kitap niteliği taşımaktadır.
Eric Tyson İş finansal geleceğinizi korumaya geldiğinde yapabileceğiniz en mantıklı şey, buna bir an önce başlamaktır. Bu pratik rehber 20'li yaşlarınızda sağlam bir finansal temel atmanız ve sonraki yıllarda mali durumunuzu güvence altına almanız için ihtiyacınız olan finansal tavsiyeleri içermektedir. Nasıl finansal bir altyapı oluşturacağınızı, gerçek hayatta parasal sorunların üstesinden nasıl geleceğinizi ve kariyeriniz boyunca gelirinizi nasıl artırabileceğinizi keşfedin.

Kitabı açın ve
• Birikim, bütçe planlama ve harcamayı akıllıca yapmayı öğrenin.
• Kredi notunu yükseltmenin yollarını keşfedin.
• Sahip olduğunuz geliri değerlendirin.
• Maddi ortaklıklar üzerine tüyoları keşfedin.
• En iyi sigortayı edinme konusunda önerileri dikkate alın.
Alper Tütünsatar, Bekir Çelik, Bora Süslü, Deniz Şahin Duran, Dilek Bulut, Duygu Duman, Elife Akiş, Filiz Daşkıran, Gonca Akgün Güngör, Gözde Müşerref Gezgüç Kaya, Hilmi Etci, Ilgın Barut, Mehmet Akyol, Mehmet Avcı, Merve Çelik Gönültaş, Namık Kemal Öztürk, Nur Çelik İlal, Nursen Vatansever Deviren, Özgür Balmumcu, Özlem Kırlı, Ramazan Ekinci, Selen Işık Maden, Semanur Soyyiğit, Semih Çağan, Serap Durukan Köse, Yusuf Tepeli, Zafer Koca İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl, her alanda hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Ekonomik ve siyasal alanlarda yaşanan bu hızlı değişim ve dönüşüm, içinde anlaşılması önemli konuları barındırmaktadır. Bu noktadan hareketle kitabımız, 2000 sonrası Türkiye'de yaşanan ekonomik ve politik dönüşümleri çeşitli başlıklar altında ele almıştır. Kitabımızın hem literatüre katkı sağlaması hem de ilgilenen araştırmacılar için faydalı bir kaynak olması umuduyla...
Adem Doğan, Adnan Oduncu, Alkan Soyak, Alper Aslan, Belgin Akçay, Bilge Köksel, Ertuğrul Yıldırım, Esra Siverekli, Ferhan Aydemir, Ferit Kula, Gökçe Maraş, H. Mahir Fisunoğlu, Hatice Erkekoğlu, Hayriye Atik, Jale Yalınpala Çokgezen, Kıvanç Halil Arıç, Levent Gökdemir, Lütfü Öztürk, Mahir Fisunoğlu, Mehmet Ali Bilginoğlu, Mehmet Şişman, Melike Atay Polat, Melike Kum, Metin Aydoğan, Metin Özdemir, Mevlüdiye Şimşek, Mine Yılmazer, Münevver Soyak, Nadir Eroğlu, Oğuz Öcal, Özge Buzdağlı, Pelin Gençoğlu, Seda Şengül, Suzan Ergün, Tayfur Bayat, Tuncay Çelik, Türkan Büyüknalban, Zeynep Öztürk Bu kitap, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın uygulandığı 2000'li yıllarda Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan yapısal dönüşümleri incelemektedir. Kitabın amacı, 2001 Krizi sonrasında başlatılan reform süreci sonucunda Türkiye ekonomisinde gerçekleşen yapısal değişmeleri detaylı bir şekilde ortaya koymaktır. Kitapta yer alan makalelerin bir kısmında konular ekonometrik ve istatistiksel yöntemlerle analiz edilmiş, bir kısmında ise istatistik verilerden yararlanılarak dinamik analizler yapılmıştır. Kitap, Türkiye ekonomisinde önemli yapısal reformların yapıldığı bir döneme ışık tutması bakımından önem arz etmektedir.
Kitap, altı bölümden oluşmaktadır: İlk bölüm, “Üretim, İstihdam, Yatırım ve Fiyatlar” başlığını taşımaktadır. İkinci bölüm, “Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Gelişme” konusuna ayrılmaktadır. Bu bölümde, ilk olarak ekonomik büyümede etkili olan faktörler ekonometrik yöntemler kullanılarak Türkiye üzerinde sınanmaktadır. Bölümde ikinci olarak, “Ekonomik Gelişme” olgusu Türkiye açısından incelenmektedir. Türkiye'nin 2000'li yıllarda gösterdiği göreli gelişme performansı, başta AB olmak üzere çeşitli ülkeler ve ülke grupları ile karşılaştırmalı olarak ortaya konmaya çalışılmaktadır. Üçüncü bölümde, “Sektörel Gelişmeler ve Politikalar” ele alınmaktadır. Bankacılık sektöründeki gelişmeler, enerji, sanayi ve teknoloji politikaları ile özelleştirme uygulamaları, bu bölümün başlıca konuları arasındadır. Dördüncü bölümde, Türkiye'nin dış ticaretindeki gelişmelerin analizi yer almaktadır. Beşinci bölüm, “Kamu Maliyesi ve Kamu Yönetiminde Gelişmeler” başlığını taşımaktadır. Mali saydamlık ve 2000'li yıllarda kamu mali yönetiminde sağlanan gelişmeler, bu bölümün ana konularıdır. Altıncı bölüm ise “Avrupa Birliği, Küreselleşme ve Kriz” konusuna ayrılmıştır. Kitabımız “Prof. Dr. Cihan Dura'nın Eserleri Üzerine Bir Bibliyografya Denemesi” çalışmasıyla tamamlanmaktadır.
William G. Castellano “Yeni Normal” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yeni dönem, çalışma hayatını kökten değiştiren yapısal dönüşümlere neden olmuştur. Küreselleşme, teknolojideki hızlı gelişmeler ve değişen işgücü yapısı, geleneksel insan kaynakları uygulamalarını yetersiz kılmaktadır. İş dünyasında başarı ve sürdürebilirlik ancak yeni yöntemleri araştırmak, uygulamak ve işgücü adanmışlığını sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu kitapta, 21. yüzyılda sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü yakalamak isteyen ve bunun için sahip oldukları işgücü adanmışlığı ve yetenek yönetimini önemseyen örgütler için birçok uygulamaya yer verilmiştir.
İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çalışmalarına devam eden pek çok değerli öğretim üyesisinin katkılarıyla Türkçeye kazandırılan bu eserin, akademisyenler, öğrenciler ve uygulamacılar için önemli bir referans olacağına inanıyoruz.
Hüseyin Yılmaz 21. yüzyıl girişimciliği; sürekli değişen ve gelişen teknolojilerin, yapıların, eğilimlerin, pazarların, bilgiye dayalı örgüt uygulamaları ve bilgi yönetimi stratejilerinin etkisi altında şekillenmektedir. Bugünün girişimcileri, işletmelerini ve karşılarına çıkan değişimleri bilgi odaklı davranış ve süreçlerle yönetmek durumundadır. 21. yüzyıl, girişimciler için zorlu ve heyecanlı rekabet koşullarını ortaya çıkarmaktadır. Günümüz şirketleri için bilgi aktifleri, bilgi girişimleri ve bilgi çalışanları önemli kavramlar hâline gelmiştir. İnternetin temel altyapısını oluşturan elektronik ticaret ortamı, bilgiye dayalı girişimciler için para kazandıran yeni iş modelleri geliştirilmesine, özgün değer yaratma yöntemlerinin keşfedilmesine ve bütün dünyadaki pazarlara hızla erişilmesi konusunda önemli olanaklar sunmaktadır. Bilgi faktörü, girişimcilerin iş kurmasında ve oluşturulan iş modeline ilişkin operasyonel faaliyetleri devam ettirmelerinde önemli bir entelektüel sermaye unsuru hâline dönüşmüştür. Bilgiye dayalı girişimciler, bilim ve teknoloji alanlarında üretilen bilgilerin ticari uygulamalara dönüştürülmesini sağlayan başarılı bireylerdir. Bilgiye dayalı girişimci davranışı; yeni teknolojilerin, ürünlerin, süreç ve bileşenlerin üniversiteler ve dış finansman kaynaklarıyla geliştirilmesi çabalarına odaklıdır. Günümüz girişimcilik alanının yeni sınırı, bilgiye dayalı girişimcilik davranışıdır. Bu davranışın parametreleri bu kitabın konuları olarak belirlenmiştir. Geleneksel girişimcilik uygulamalarının sürekli devlet teşvikleriyle ayakta kalmaya çabalayan cadde üstü işletmelerle sınırlanmış olduğu günümüz geleneksel girişimcilik gerçeği karşısında bu kitabın temel misyonu; bilgiye dayalı girişimcilik yaklaşımının teorik temelleriyle, süreçleriyle, stratejileriyle, davranış ve uygulama örnekleriyle işletmeler ve ekonomi için ortaya çıkan beklentileri karşılayabilecek özelliklere sahip olduğunun ortaya konulmasıdır. Bu misyon doğrultusunda kitapta; bilgiye dayalı girişimcilik sürecinin temel konu bileşenlerini oluşturan yüksek performanslı ekonominin şekillendiricisi olarak girişimcilik, bilgiye dayalı girişimcilik yaklaşımı, örgütsel öğrenme, öğrenen organizasyon modeli, entelektüel sermaye, bilginin uygulanması ve bilgi yönetimi, bilgiye dayalı organizasyonla değer yaratma, girişimcilik ekosistemi ve bilgiye dayalı girişimcilik etkileşimi, bilgiye dayalı girişimciliğin gelişim alanı olarak bilim ve teknoloji parkları, bilgiye dayalı girişimcilik modeli olarak üniversite ilişkili (spin-off) şirketler, bilgiye dayalı girişimcilik mimarisi olarak startup şirketler, bilgiye dayalı girişimciliğin kritik fonksiyonu olarak inovasyon ve bilgiye dayalı girişimciliğin performans parametresi olarak yapay zekâ şeklinde ele alınarak her konu hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler sunulmuştur. Kitap bu kapsamlı içeriğiyle; konuyla ilgili akademisyenler, araştırmacılar ve uygulayıcılar ile üniversitelerin önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde öğrenim gören öğrenciler için temel bir başvuru kaynağı ve ders kitabı özelliğindedir. Özellikle ülkemizdeki teknokent yöneticileri ve paydaşları ile üniversitelerde startup şirket kurmak isteyen genç girişimci adayları ve güçlü öğretim üyesi şirketi kurmak isteyen akademisyenler için bu alandaki benzersiz bir kılavuz özelliğini taşımaktadır.
Ferhan Kuyucak Şengür Havaalanları, hava taşımacılığının kalbidir. 21. yüzyılın havaalanları, temel kamu işletmeciliği anlayışı ile yönetilen altyapı hizmeti sunucuları olmaktan çıkarak tüm paydaşları için emniyetli, güvenli, verimli ve düzenli hizmet sunan, 24 saat yaşayan, hareketli yaşam alanlarına ve intermodal ulaştırma merkezlerine dönüşmektedir. Bu dönüşüm, 21. yüzyılın dinamikleri ile hareket eden bir havaalanı işletmeciliğini gerektirmektedir. 21.Yüzyılda Havaalanı İşletmeciliği kitabı, havaalanını yönetsel açıdan ele alırken geçmişten günümüze ve geleceğe havaalanı işletmeciliğini irdelemektedir.
Kitap, akademiden ve havacılık sektöründen okuyucuların bilgi birikimine katkıda bulunmanın yanı sıra havacılığa ilgi duyan ve bu konuda bilgi biriktirmek isteyenlere de yol gösterici olmayı hedeflemektedir.
Kitabın gözden geçirilmiş bu ikinci basımının okuyucusuna, Türk havacılık sektörüne ve Türkçe alanyazına katkı sağlaması dileği ile…

Asuman Varlık, Ayhan Bayram, Betül Çal, Burcu Akkaya, Dilan Adiyan, Haluk Cebeci, Işıl Kellevezir, İnci Nur Durak, İpek Cebeci, Mehmet Akif Kara, Musa Genç, Nazik Çelikkanat Paslı, Onur Şeyranlıoğlu, Tahire Hüseyinli, Ufuk Pala 21. Yüzyılda Hizmet Sektörüne Yeni Bir Bakış, ülke ekonomileri üzerinde yarattığı değer ile öne çıkan hizmet sektöründe son dönemde yaşanan gelismelere Türkiye eksenli bir bakış açısı sunmaktadır. Kitaba konu olan gelişmeler arasında hizmet sektöründe inovasyon davranışı ve bu davranışın hizmet çeşitliliği üzerindeki etkisi, hizmet kalitesi ve hizmetlere duyulan tüketici güveni üzerinde yaşanan değişimler ile metaverse, QR kod, mobil uygulamalar gibi dijital dönüşüm kapsamında ele alınan gelişmeler yer almaktadır. Bu gelişmeler; turizm, gayrimenkul, kütüphanecilik hizmetleri, emlak, finans ve bankacılık hizmet alt dalları özelinde incelenmektedir. Tüketici temelli bir bakış açısının benimsendiği kitapta ele alınan konular, kavramsal ve ampirik çalışmalar ile açıklanmakta; Türkiye ve farklı coğrafyalardan örneklerle desteklenmektedir.
Akif Kemal Koç, Alper Uzun, Arman Zafer Yalçın, Aydın Aktay, Ayhan Koçkaya, Aysun Yılmaztürk, Barış Şentuna, Elif Gün, Fahri Çakı, Gökçe Bayrakçeken Tüzel, Hakkı Çetin, Hasan Hüseyin Akkaş, İpek Akpınar, Kaan Kapan, Kumru Türköz, Murat Erdem, Musa Gök, Mustafa Kemal Şan, Mürsel Sabancı, Oğuzhan Özkan, Osman Aydoğan, Osman Tekir, Ömer Faruk Biçen, Ruşen Keleş, Savaş Zafer Şahin, Selver Özözen Kahraman, Sema Çetinkaya, Suat Kolukırık, Şerif Öner, Tuğba Elçin Bozkurt, Yasemin Hayta, Yonca Altındal, Zeynep Ceylan Gezer, Ziynet Bahadır Kalkınma, ulus devletle birlikte önem kazanan ve bugüne kadar etkisi kesintisiz devam eden büyülü bir kavram olarak görülebilir. Tarihsel süreç içinde çeşitli eleştirilere maruz kalsa da Batı’nın entelektüel hokkabazlıkları kimsenin zıddıyla (gerikalmışlık) anılmak istemeyeceği kalkınma kavramını ilave başka kavramlarla daha da karmaşık hâle getirmiştir. Oyun devam etmektedir. Kendi isteği dışında gelişen alternatif yaklaşımlardan ürken Batı, bu ideoloji yüklü kavrama yönelik sorgulayıcı çabaların ürettiği alternatif kavramları kendi söyleminin içinde eriterek etkisizleştirme marifetini de gösterebilmektedir. Bu durum, yaklaşık bir asırdır tüm dünyanın en önemli hedefi hâline gelen kalkınma söyleminin mütemadiyen gözden geçirilmesini ve gerekirse kendi toplumsal çıkarlarımız çerçevesinde yeniden inşa edilmesini zorunlu kılmaktadır. Kuşkusuz amaç, toplum olarak kendimize mazeretler üretmek ya da günah keçileri icat ederek rahatlamak değildir. Aksine amaç, konuyu bütüncül, çok boyutlu, sorgulayıcı ama soğukkanlı bir şekilde tartışmak, düşünsel konfor alanımızın dışına çıkarak uyanık bir zihinle (ferasetle) kalkınma söyleminin ötesine geçmenin yollarını araştırmaktır.
Bu kitap, kalkınmaya “yeni bir bakış” değil “yeniden bir bakış” denemesidir. Her denemenin yenilikle sonuçlanmadığı ama yeniliklerin ancak denemelerle ortaya çıktığı kabulünden yola çıkan kitap, 6 kısım/ana başlık içinde toplam 29 bölümden oluşmaktadır. Türkiye’nin farklı üniversite ve kurumlarında görev alan ve farklı disiplinlere mensup 34 akademisyenin katkılarıyla oluşan kitabın kısa sürede araştırmacılar, eğitimciler ve genel okuyucu kitlesi için temel bir başvuru kaynağı olarak benimseneceği beklenmektedir.
Abdulkadir Atar, Aren Haddeler, Arzu Kilitci Calayır, Aşkın Düşündere, Balkır Demirkan, Behlül Ersoy, Birant Yıldız, Erdem Kırkbeşoğlu, Erhan Ergüneş, Hakan Özcan, Hasan Meral, Hüseyin Akbulut, Kerem Erdoan, Melek Yıldız, Okan Utkueri, Osman Muhammed Bilgin, Özgür Akpınar, Selim Yazıcı, Semih Şaşgın, Yunus Emre Gürbüz, Zeynep Stefan, Zübeyir Ergenekon Dünya 21. yüzyılda önemli değişimlere sahne oldu. Tüketim alışkanlıklarımız, kariyer beklentimiz ve sosyal hayata bakışımız bir önceki yüzyıla göre oldukça farklı. Endüstri 4.0 olarak adlandırılan teknolojik devrim tüm endüstrilerde büyük bir dönüşüm dalgası yaratırken, sigorta sektöründe ise dönüşümün istenen ivmede olmadığını görüyoruz.
Türk sigorta sektörü, global sigortacılığın 21. yüzyıldaki dönüşümünde kendine has bir noktada duruyor. Gelişmekte olan sigorta pazarları arasında en düşük sigortalılık oranlarından birine sahip olması büyük bir handikap. Öte yandan genç nüfus yoğunluğunun ve yeni teknolojilere adaptasyonun yüksek olması da önemli bir avantaj. Bu noktada sektörün gelecek on yılda göstereceği performans, Türkiye'de sigortacılığın gelişiminde belirleyici olacaktır.
Peki, Türk sigorta sektörü 21. yüzyıla nasıl uyumlanabilir? İncelediğiniz kitapta işte bu önemli sorunun yanıtını vermeye çalıştık. Türk sigorta sektörünün dün ve bugün karşı karşıya olduğu, yarın karşılaşabileceği fırsat ve tehditleri bütüncül bir bakış açısı ile ele almaya özen gösterdik. Akademisyen, araştırmacı ve iş insanı 22 yazarın katılımıyla hazırladığımız bu kitabın 21. yüzyıldaki Türk sigorta sektörüne ışık tutmasını amaçlıyoruz.
Mehmet Akif Özer Çalışma hazırlık aşamalarıyla birlikte yaklaşık 3 yıllık bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.
Çalışma hazırlanırken temel hareket noktası, özelikle lisans ve yüksek lisans derslerinde ve tez çalışmalarında böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulması olmuştur. Çalışma Gazi Ün. İİBF’de Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, ÇEKO ve İşletme bölümlerinde okutulan İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Bilimi (I-II), Mahalli İdareler, Kamu Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar ve Örgüt Yönetim Teorileri derslerinde ders kitabı ve yardımcı ders kitabı olarak okutulabilecek niteliktedir. Çünkü Çalışma kapsamındaki modern yönetim konuları, söz konusu derslerde belli dönemlerde mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca seminer ödevleri, yüksek lisans derslerinde verilen ödevler ve tez çalışmaları hazırlanırken, söz konusu modern yönetim konularını ele alan, derli toplu ve teorik çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmada ele alınan konular, alanında öne çıkmış yerli ve yabancı literatüre çok sayıda atıf yapılarak tamamen teorik olarak hazırlanmış ve herhangi bir alan araştırmasına yer verilmemiştir.
Çalışma bölümleri doğrudan çalışma sahibi tarafından yazılmıştır. Çalışmada herhangi bir şekilde başka birinin çalışmasına yer verilmemiştir.
Çalışma ortalama 25 ile 45 sayfadan oluşan toplam 15 bölümden oluşmaktadır. Bölümler:
1. Algılama Yönetimi
2. Bilgi Yönetimi
3. Çatışma Yönetimi
4. Değişim Yönetimi
5. İmaj Yönetimi
6. Kalite Yönetimi
7. Kariyer Yönetimi
8. Kriz Yönetimi
9. Performans Yönetimi
10. Risk Yönetimi
11. Strateji Yönetimi
12. Stres Yönetimi
13. Süreç Yönetimi
14. Vizyon Yönetimi
15. Zaman Yönetimi
Çalışmanın ele aldığı konular özellikle son yıllarda gerek gelişmiş ülkelerde gerekse ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla tartışılan popüler modern yönetim konulardan oluşmaktadır.
Bu durum çalışmanın ülkemizdeki üniversitelerde, meslek yüksek okullarında ders kitabı ve yardımcı kaynak olarak okutulabileceğini göstermektedir. Çünkü mevcut literatürde bu tür konuları böylesine ayrıntılı ele alan ve öğrencinin anlayabileceği şekilde ortaya koyan derli toplu ve kapsayıcı başka bir kaynak bulunmamaktadır.
Çalışmanın yaygın bir okuyucu kitlesine hitap edeceği öngörülmektedir. Bunlar arasında en önemli kısmı gerek merkezde gerekse taşrada lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, konularla ilgili araştırmacılar ve akademisyenler, tez, alan araştırması hazırlamak isteyenler ve kamu/özel sektör yöneticilerinden bu konulara ilgi duyanlardır. Ülkemizde gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe klasik yönetim anlayışından modern ve daha etkili yeni yönetim anlayışına geçiş sürecinde bu tür eserlere büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

Duygu Hıdıroğlu Yenilikçi girişim başlatma oranları incelendiğinde, kadın ile erkek girişimciler arasında belirgin bir farkın olduğu gözlenmektedir. Bu farkı ortaya çıkaran en büyük etkenlerden birinin ise fırsat eşitsizliği olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla kadınlar ile erkekler arasında fırsat eşitliği sağlandığında kadınların yenilikçi girişimde bulunma oranlarının ciddi şekilde artması beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, finansal gelişmişliğin fırsat eşitliği sağlamada etkin olup olmadığını anlamaktır. Dolayısıyla bu amaç doğrultusunda, çalışmada, yenilikçi girişimcilik faaliyetlerini etkileyen birçok mikro ve makro düzeyde dinamik arasında bir girişimcinin harekete geçmesinde etkili olduğu düşünülen finansal gelişmişlik dinamikleri üzerinde durulmuştur. Böylelikle bu finansal gelişmişlik göstergelerinin cinsiyet ile yenilikçi girişimcilik arasındaki ilişkide düzenleyicilik rolleri test edilmektedir. Bu çalışmanın kapsamında, finansal gelişmişliğin fırsat eşitliği sağlamak suretiyle yenilikçi girişimciler arasında kadınların oranını arttıracağı öngörülmektedir. Küresel Girişimcilik Monitörü 'nün (GEM) anketine katılan Toplam Erken Aşama Girişim Aktivitesi (TEA) sınıfına giren girişimler, çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Örneklem, 2007-2013 yıllarını kapsamakta ve 87 ülkeden 92.947 birey düzeyinde veri içermektedir. Bu çerçevede geliştirilen hipotezler, karışık etkili lojistik regresyon yöntemiyle test edilmiştir. Analizler neticesinde beklenenle paralel sonuçlara ulaşılmıştır. Regresyon sonuçları, finansal gelişmişliğin ve gelişmişliği belirlediği düşünülen finansal etkinlik ve finansal güvenilirlik dinamiklerinin kadınların yenilikçi girişimcilik başlatmalarına katkılarının önemli derecede etkili olduğu neticesini ortaya koymuştur.
Özetle çalışma, ekonomilerin büyümesinde engel teşkil eden yenilikçi girişimcilik oranlarının az olması durumu ve kadın erkek arasındaki fırsat eşitsizliğinden kaynaklı kadınların yenilikçi girişimciliğinin erkeklerden düşük olması probleminin çözümü için gerek okuyuculara gerekse politika yapıcılara yol gösterebilecek önemli bulgulara yer veren önemli bir bilimsel kaynak niteliğindedir.
Abdullah Kahraman İslam iktisadı ile ilişkili uygulama ya da kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına kısa, pratik ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin sekizinci kitabı olan bu eserde faiz konusu çeşitli yönleriyle 40 soru etrafında ele alınıyor. Allah'ın (c.c.) insanlığa gönderdiği evrensel mesajın temel konularından biri faiz/ribâ yasağıdır. Zira faiz, dinî, ahlâki, toplumsal, ekonomik açılardan pek çok zararı, mefsedeti ve kötülüğü beraberinde getiren bir uygulamadır. Kitap böylesine önemli bir konuyu bir bütün olarak ele almış; tarihinden uygulanışına ve etrafında oluşan sistem ve söylemlere kadar geniş bir alanı kapsamıştır.
Zeyneb Hafsa Orhan İslam iktisadındaki uygulama ve kurumlarla ilgili olarak okuyucunun sorularına pratik, kısa ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin ilk kitabı olan bu eserde; dünyada İslami bankacılık, ülkemizde katılım bankacılığı olarak bilinen sistemin temellerine dair bilgiler genelden özele olacak şekilde 40 soru etrafında teorik bir derinlikten ziyade her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir formatta verilmiştir.
Bu kitaptaki 40 soru belirlenirken hem katılım bankacılığını anlamaya dair olası tüm veçhelerin dâhil edilmesi hem de bu zamana kadar konuya dair yöneltilen sorularla kişisel ve toplumsal tecrübelerin dikkate alınmasına önem verilmiştir. Sorulara verilen cevapların hazırlanması sırasında ise hocalardan ve yazılı materyallerden edinilen bilgilerin yanı ura sektörde çalışanlarla, katılım bankacılığıyla irtibatı olan özellikle bireysel müşterilerin tecrübe, düşünce ve kaygıları dikkate alınmıştır. Okuyucuyu yormamak adına her bir cevap için en fazla 400-500 kelimelik bir açıklama yapılmıştır. Açıklamaların daha iyi anlaşılabilmesi için de uygun görülen yerlerde şekil ve figürlerden yararlanılmıştır. Kitabı mevcut literatürden ayıran temel özelliği ise hitap ettiği kesimin daha geniş olmasıdır.
İsmail Cebeci İslam iktisadı ile ilişkili uygulama ya da kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına kısa, pratik ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin yedinci kitabı olan bu eserde murabaha konusu çeşitli yönleriyle 40 soru etrafında ele alınıyor.
Murâbaha akdi, 1970'li yıllardan bu yana dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet göstermekte olan faizsiz bankacılık sektöründe en çok uygulanan ve faizsiz işleyişin yönünü büyük oranda belirleyen sözleşme türüdür. Bu bağlamda, bu tür bir işlemin tarihsel gelişimini, geçirdiği merhaleleri,
taşıdığı problemli noktaları ve tartışmaları incelemek İslam iktisadı ve özellikle modern akitler alanında okuyucuya önemli bir altyapı kazandıracaktır. Ele alınan sorular sadece murabahanın pratik yönlerine odaklanmaktan ziyade, işlemin arka planını da çok yönlü olarak ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu itibarla kitabın muhtevası konunun teknik, fıkhi, hukuki, iktisadi ve fikrî yönlerini de içermektedir.
Servet Bayındır İslam iktisadı ile ilişkili uygulama ya da kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına kısa, pratik ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin altıncı kitabı olan bu eserde, sukök ve borsa konusu çeşitli yönleriyle 40 soru etrafında ele alınıyor.
Geleneksel menkul kıymetleştirmenin özel bir yöntemi olan sukûk ve borsa işlemleri, çağımızın en önemli finansal mühendislik konularındandır. Mesele güncel olduğu gibi oldukça da girift, kapsamlı ve değişkendir. Bu nedenle kitap, akıcı ve sade dili ile bu iki konuyu her seviyeden insanın anlayabileceği güncel bir çerçevede sunmaktadır. Kitabın benzerlerine göre en önemli özelliği, konuyu sadece tasvirî
ve teknik açıdan incelemeyip bunlara ilaveten fıkhî açıdan eleştiriye tabi tutmasıdır.
Işın Çelebi Ekonomide ve işletme sürecinde özellikle sorunlu dönemlerde ve zor zamanlarda stratejik yönetim ve değişim anlayışı içinde sistematik düşünmek, etkin ve verimli bir yönetim sağlamak önemlidir.
Bu ilkeler çerçevesinde çalışmalarınızı yürütürken üç insan tipi ile karşılaşırsınız:
1. Düşünen, yeni fikirler üreten ve çalışmayı sevenler. Karınca gibi çalışan, sorumluluk sahibi insanlardır.
Bu gruptakiler er ya da geç başarılı olurlar.
2. Yapılan işten, projeden kendilerine pay çıkaranlar ve bununla övünenler.
Bu gruba dahil olanlar; hayatı kolay yaşayan, kopya çeken ve benmerkezci insanlardır.
3. La Fontaine'in “Ağustos Böceği ile Karınca” örneğinde olduğu gibi hazıra konmaya alışmış, çok laf, az iş yapan kulisçilerdir.
Bu gruptakiler; iş yapmadan, yapılan çalışmaların kendilerine ait olduğunu, ne kadar vazgeçilmez ve önemli olduklarını sık sık anlatan kişilerdir.
Ben, kitabımı birinci gruba dahil insanların görüşüne sunmak için hazırladım. Diğer gruptakiler de çalışmamdan yararlanırlarsa memnun olurum.
Işın Çelebi 50 Soruda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kitabını hazırlarken, 17 temel başlığı uzman arkadaşlarımla incelediğimde bu başlıkların Dünya'nın temel problemleri olduğunu ve gün geçtikçe büyüdüklerini gördüm.
Birleşmiş Milletler’in belirlediği bu 17 başlığın her biri, aynı zamanda globalleşmenin yarattığı derin problemlerdir.
Son zamanlarda yaşanan iklim olayları, karbon salınımın dönüşü olmayan düzeylere ulaşması, sıcaklık seviyesinin değişimi, küresel ısı artışı ve buzulların erimesi konuları, çözüm ve önerileri ile birlikte ele alınmıştır.
Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri yeni hastalıklara yol açıyor.
İklim değişikliği ve küresel ısınma sorunu çözülemiyor. Tam tersine gittikçe büyüyor.
Küresel ısınma nedeniyle tarımda üretimin azalması sonucu kişi başına düşen yerel üretim miktarı ve gelir, hızla düşüyor. Bu nedenle büyük göçler, bölgesel savaşlar yaşanıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma konusundaki düşünce ve çözüm önerilerimizi, görüşlerinize sunuyoruz.
Hayri KOZANOĞLU Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla gündelik yaşamımızı değiştiriyor. “Akıllı telefonların” bulunmadığı bir dünyayı düşleyemiyoruz bile. Hemen her gün önümüze “yapay zeka”, “Endüstri 4.0”, “blockchain”, “paylaşım ekonomisi” gibi yeni kavramlar çıkıyor. Bazen bunları anlamakta, anlamlandırmakta zorlanıyoruz. Çoğu zaman da göz açıp kapatana kadar teknoloji ile ilgili bilgilerimizin ve becerilerimizin günün gerisinde kaldığını şaşkınlıkla fark ediyoruz. “Teknolojik Gelişmeler ve Hayatımız” çalışması, teknolojinin gerek işleyişini gerekse de ekonomik ve toplumsal sonuçlarını 50 soruda yanıtlamaya çalışıyor. Böylelikle meraklı okuyucuya insanlığın geldiği teknolojik aşamayı güncel ve canlı örneklerle aktarmayı amaçlıyor.
Nil Kula 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu I. ve II. Kitap Hükümleri Uyarınca Ticaret Hukuku kitabında Türk Ticaret Hukuku'nun asıl kaynağı olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun I. ve II. Kitap hükümleri ile güncel Yargıtay kararları ve başlıca ticaret hukuku doktrini çerçevesinde; Ticari İşletme, Tacir, Ticaret Sicili, Ticaret Unvanı ve İşletme Adı, Haksız Rekabet, Ticari Defterler, Cari Hesap ve Acentelik konuları incelenmiş, ilgili kanunun Ticaret Şirketlerine ilişkin genel hükümleri ile Anonim, Limited, Komandit ve Kollektif şirketlere dair özel hükümleri, işbu şirketlerin; nitelikleri ve kuruluşları, ortakları arasındaki ilişkiler, organları, üçüncü kişilerle olan ilişkileri ve sona ermeleri gibi alt başlıklar altında değerlendirilmiştir.
Esra Tarlan Demirbaş İtalya'da 17. yüzyılda ilk uygulama örnekleri görülen hayat sigortacılığı, 20. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye'ye gelmiştir. Ülkemizde uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, hayat sigortası poliçelerinin pazarlanması, hizmet pazarlaması için 1990'ların başında oldukça güncel bir konu olmuştur. Bahsi geçen yıllarda tüketicilerin hayat sigorta poliçesi ürününü seçerken karar verme yöntemlerini, poliçeleri seçme ve satın alma davranışlarını ve pazarda yeni görülen bu ürünle ilgili bilgi seviyelerini gösteren ampirik araştırma sonuçlarının da yer aldığı bu kitabın ilk bölümlerinde, hizmet pazarlaması ve sigorta hizmetlerinin pazarlanması konuları da detaylıca incelenmiştir. Kitabın, hizmet pazarlaması ve sigorta hizmetlerinin pazarlanması konularının yanı sıra hayat sigortacılığının yeni görülmeye başlanacağı az gelişmiş ve/veya orta alt gelişmiş ülkeler için de yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
Life insurance products which emerged in Italy in the 17th century, appeared in Türkiye towards the end of the 20th century. Accordingly, the marketing of life insurance services became a hot topic for service marketing, in the early 1990's. Findings of the empirical research on consumers' decision-making process of life insurance services that was conducted in those years, take place in this book besides the conceptual study on the marketing of services and life insurance services. This book is not only a valuable source for the development of Turkish life insurance sector, but also a valuable guide for countries where life insurance products would emerge.
Ali Erhan Zalluhoğlu, Deniz Yalçıntaş, Didem Demir, Duygu Gür, Eda Yaşa Özeltürkay, Elif Üstündağlı Erten, Esra Akay, Hakan Okay, Hazal Ezgi Özbek, Mehmet Akif Çakırer, Meltem Canoglu, Murat Gülmez, N. Çiğdem Uluç, Nida Palabıyık, Saadet Sağtaş, Safa Kocademir, Sezen Bozyiğit, Suzan Oğuz, Tuğçe Ezgi Soyaltın, Zeki Yüksekbilgili Kariyerine satıcı olarak başlamış ve de hala zaman zaman kendini satıcı olarak tanımlamaktan gurur duyan biri olarak A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabını çok kıymetli buluyorum. Satış, belli bir süreci takip ettiğinizde sonuçları öngörülebilir bir bilim olmasına rağmen, genellikle kişilerle ve kişilik özellikleri ile ilişkilendirilir. Böyle olunca da toplum nezdinde hep yanlış algılanır. İyi satıcı sizi kandırmaz, ihtiyacınız olmayanı yapmanız için sizi ikna etmez. İyi satıcı, ihtiyaç ile istek/arzu arasındaki farkı daha iyi anlayabilmenize ve de buna göre karar vermenize yardımcı olur. Zira iyi satıcı, bir kereye mahsus satış diye bir şey olmadığını, her satışın uzun dönem için yapılan bir güven yatırımı olduğunu çok iyi bilir. Umarım A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabı Türkiye'de satışı bilim olarak tartışmaya başlamak ve de iyi satıcılar geliştirmek için yol gösterici olur.
Azmi Gümüşlüoğlu
Ferrero TIPA Bölge Direktörü & Türkiye Genel Müdürü

Kaliteli mal veya hizmet üretimi, satışta süreklilik ve stabilite için çok önemlidir. Ancak ondan daha önemlisi ürünü (mal veya hizmet) doğru söylem ve eylemlerle desteklemek, pazarlamaktır. Hatta bir ürün veya hizmetin alımı veya satımında beden dili kelimelerden daha etkindir diyebilirim. O sebeple A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabında bir firma sahibinin, satışçının veya bir pazarlamacının bilmesi gereken her konuya eksiksiz ve usta kalemlerce yer verilmiş olduğu muhakkaktır.
Çetin Öztürk
Novi Medya Merkezi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabı, satış ve pazarlama alanına deneyimli ve uzman akademisyenlerin adeta imbikten süzerek derledikleri, tecrübe ve pratik bilgilerle bezenmiş harika bir başvuru kitabı olmuş. Ülkemizdeki bu alandaki akademik başvuru kaynağı boşluğunu doldurmaya katkı yapacak ve satış mesleğine ilgi duyan her yaştan gençlere ışık olacaktır.

Kemal Gül
Pladis – Ülker Gelişen Pazarlar Bölge Başkanı
Cengiz Samur Asıl mesele finansal alanda tamahkâr, muhteris, kazanma uğruna her yolu kendine mübah gören fert tipidir. Başarılı olduğunda elde edeceği kazanç kendisinin hakkı mıdır? Hiç düşünmez. Bu fert Makyavelist tipin finansal alandaki resminden başkası değildir. Kâh yatırımcı kâh fon talep eden kılığındadır. Kabarcık ve çöküşe giden yolun yapı taşlarını döşer. Ponziler suçlu da bir koyup beş alma zihniyetiyle hareket edenler suçsuz mudur?
Finansal kabarcık “aktif fiyatının büyük bir değişme sergilemesi ve kendi içsel (temel) değerinden önemli derecede sapması”dır. Pozitif-negatif kabarcık olarak ikiye ayrılabilir. Fiyat yükselmiş, aktifin içsel değerini muayyen derecede aşmış ise “pozitif kabarcık"tan, eğer fiyat hızla düşmüş, bir aktif fiyatı çöküşü yaşanmış ise “negatif kabarcık”tan söz edilir. Pozitif kabarcık, kabarcığın teşekkülüne; negatif kabarcık, kabarcığın patlamasına işaret eder.
Ampirik olarak kabarcık aktif fiyatının kendi içsel değerinden en az %25 sapması, kabarcık patlaması (negatif kabarcık) ise cari fiyatın aktifin içsel değerinin en az %20 altına düşmesi olarak kabul edilebilir.
A5 ülkeleri 1997 Asya Krizi'nin kalbindeki ülkelerdir. 1929 Çöküşü gelişmiş ülkeler açısından ne ise 1997 Asya Krizi gelişmekte olan ülkeler açısından odur.
Eser bir sacayağı üzerine oturuyor: Kabarcık teorileri, A5 ülkelerinde kabarcık tecrübeleri ve politika teklifleri. Kabarcık teorileri çerçevesinde Etkin Piyasa Hipotezinden Davranışsal Finans Kabarcık perspektifine kadar yapı taşı durumundaki teoriler ele alınıp tartışılıyor.
İkinci ayağını A5 ülkelerinde kabarcık tecrübeleri oluşturuyor: 1990-2016 dönemi ve yıllar açısından kabarcık patlaması vakaları, bu vakaların makroekonomik zeminde büyüme, ekonomik daralma ve kümülatif reel maliyet üzerine tesirleri ele alınıyor. Ayrıca kabarcıkların teşekkülü, sebepleri üzerinde duruluyor. Kabarcıklara makro yaklaşım penceresinden bakılıyor.
Üçüncü ayağını hem kabarcık patlaması hem de kabarcık teşekkülü karşısında politikalar meydana getiriyor. Esas pozitif kabarcık ile karşı karşıya iken ne yapılması gerektiği üzerinde durulup tartışılıyor.
Cevabı aranan bazı sorular: Realitede finansal kabarcık var mı? Negatif kabarcık büyük bir makroekonomik maliyet doğurmakta mı? Pozitif kabarcık ülke ekonomisinde tahribat meydana getirir mi? Kabarcık patladığında ne yapmalı? Pozitif kabarcığa seyirci mi kalmalı?
“Semadaki cisimlerin hareketlerini hesaplayabilirim,
ancak insanların deliliklerini hesaplayamam!...”
Isaac Newton
(Güney Denizi Kabarcığında (1720) büyük bir servet kaybettiğinde)
Fahri Erenel, Ebru Caymaz Afetlerle mücadelede, özellikle de ülkemizde afet denilince akla ilk gelen deprem sonrası arama ve kurtarma çalışmalarında ilk 72 saat “Altın Saatler” olarak adlandırılır. Araştırmalar, ilk 30 dakikada hayatta kalma oranı %93 iken, bu oranın 3. günde %33’e, 5. günde ise %7’ye kadar indiğini göstermektedir. İlk 72 saati çok iyi değerlendirebilmek için afet yönetiminin ilk iki aşaması olan “Risk ve Zarar Azaltma” ile “Hazırlık” aşamasını çok iyi değerlendirmek ve planlamak gerekmektedir.
Kitap, özellikle ilk iki aşamaya yönelik çalışmalara katkı sağlamak maksadıyla afet ve acil durum yönetimi konusunda akademik ve uygulama boyutunda tecrübe sahibi iki yazar tarafından kaleme alınmıştır. İçeriğinde güncel yaklaşımlara yer verilmek suretiyle kitabın; bu alanlarda yöneticilik ve eğiticilik yapanlara, uzmanlara, eğitim alanlara, planlama birimlerinde çalışanlara, kamu ve özel sektör ayrımı gözetilmeksizin farkındalık sağlaması hedeflenmiştir.
Ruknettin Kumkale Elinizdeki sözlük; vergi, ekonomi ve muhasebe konularının birbirleri ile iç içe yaşamasına karşın, sadece muhasebeyi ilgilendiren terimlerin toplandığı ilk ve tek yayındır. Bu ilk yayının ilk basımı 2000 yılında Muhasebe Sözlüğü adıyla yayınlanmıştı.

Sözlüğü hazırlarken şu düşüncelerle yola çıktık:

XXI. yüzyılın başlarında artık; ekonomi, muhasebe, hukuk, sigorta konularındaki çalışmalar birbirinin içine girmiştir. Ayrıca muhasebe; iş dünyasının, sosyal güvenlik konularının, Avrupa Topluluğu ile münasebetlerin, gümrük, dış ticaret, kambiyo, sigorta, para piyasaları, sermaye piyasaları gibi yelpazedeki çalışmaların konuşulduğu bir bilim dalı haline gelmiştir. Günümüzde artık muhasebe ile ilgili bir kavramı dile getirmeyen kişi hemen hemen kalmamıştır. Bu açıdan, sözlüğü hazırlamaya başladığımız zamanki düşüncemiz, sözlükten herkesin yararlanmasına olanak sağlamak şeklindeydi. Konuya bu açıdan yaklaşarak muhasebe faaliyetleri içinde geçen terimleri sözlük kapsamına almaya çaba gösterdik.

Terimlerin açıklanmasında Türk Dil Kurumu sözlüğünden; kavram eski dilden kaynaklanarak geliyorsa Osmanlıca Lügat'ten yararlandık. Ayrıca günlük konuşma dilimizde anlamını bilerek veya bilmeyerek sürekli kullandığımız kelimelerin sözlük, yasa ve kullanım anlamlarını da açıklamaya çalıştık.

Oğuz Han Aykut Günümüz koşullarında firmalar, satın almış oldukları ürün ya da hizmetlerde maddi veya manevi bir problem yaşayan ve problemin telafi edilmesine yönelik süreç ile ortaya çıkan sonucun yetersiz olduğunu düşünen, müşterilerin olumsuz davranışlarıyla çoğu kez karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum algısal açıdan adalet kavramıyla ilintili olmakla beraber, aynı zamanda müşteriler ihanete uğradıklarını da düşünmektedir. Bununla birlikte müşteriler firmalara karşı intikam arzuları beslemekte ve hatta onlara zarar vererek durumu eşitleme adına intikam davranışı sergileyebilmektedir. Bu nedenle müşteri intikam davranışının nasıl yönetilmesi gerektiğini ve sürecin işleyişini doğru bir şekilde anlamak firmaların geleceği, pazar payını koruma, sürdürülebilirlik ve rekabet avantajı sağlama noktasında oldukça önem ifade etmektedir. Bu kapsamda çalışmanın, müşterilerin hangi durumlarda ve neden adaletsizlik yaşadıklarını, adaletsizlik neticesinde ihanet algısı içerisine girdiklerini, intikam arzusu hissettiklerini ve intikam davranışı sergilediklerini göstermesi bakımından firmalara ve pazarlama yöneticilerine rehberlik edeceği düşünülmektedir.
Fadime Akbaş İster küçük ister orta ister büyük ölçekli olsun tüm şirketlerde amaç, kârlılığı arttırmaktır. Ayrıca şirketlerin nesilden nesile faaliyetlerini sürdürmesi istenir.
Bunun için;
• İsrafları görmek ve önlemek,
• Maliyetleri düşürmek,
• Doğru fiyat vererek rekabet edebilmek,
• Finans işlemlerini doğru yönetmek,
• Verimliliği arttırmak,
• Doğru yerde doğru zamanda doğru kişilerle birlikte yol almak gerekir.
Tüm bunları yapabilmek de etkin bir sistem kurarak bütçe yapmak; bu bütçeyi aylık, dönemlik, yıllık olarak takip etmek ve kontrolü elden bırakmamaktan geçer. Ürün maliyetini doğru hesaplayıp daha fazla kâr elde etmek isteyen ancak nereden ve nasıl başlamaları gerektiği konusunda yeterli deneyime sahip olmayan;
-İkinci nesil yöneticilere,
-Yönetici adaylarına,
-Yeni girişimcilere,
geleceklerini planlamak için bütçe hazırlamaktan çekinmiş ve hiç yapamamış KOBİ sahiplerine, bütçe hazırlama ve mali analiz konularında da destek olmak üzere başucu kitabı niteliğinde hazırlanan bu kitabın tüm okurlarına faydalı olması dileğiyle…
Beyza Gültekin, Cuma Ercan, Ertuğrul Mıhçıoğlu, Hatice Doğukanlı, İbrahim Halil Ekşi, Levent Şahin, Osman Sesliokuyucu, Yavuz Akçi, Zekayi Kaya Ülkeler, diğer ülkelerle gerek siyasi gerek ticari ve gerekse ekonomik ilişkiler içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda dış ticaret, mal ve hizmet ticaretini kapsamaktadır. Daha ucuz, daha hızlı ve daha kaliteli üretimin gerçekleşmesi rekabeti artırmış; yeni üreticilerin, yeni iş alanlarının yaratılmasına imkân vermiş ve bu durum ekonominin küreselleşmesine zemin hazırlamıştır. Küreselleşen ekonomi sayesinde piyasalara, müşterilere ve tedarikçilere ulaşmak daha da kolaylaşmıştır. Tüm bu gelişmeler, dış ticaretin öneminin de artmasına neden olmuştur.
Dış ticaret esnasında bir ürünün nasıl pazarlanabileceğinden başlayıp bu ticaretin muhasebeleştirilmesine kadar yaşanan süreci inceleyen bu çalışma, öğrencilerin ve eğitimcilerin yararlanabileceği teorik bir ders kitabı özelliği taşımasının yanı sıra dış ticareti “meslek” edinmeyi planlayan ya da bu konuda faaliyet gösteren firmaların daha etkin yöntemleri keşfedebilmeleri açısından da faydanabilecekleri pratik bir kaynaktır.
Fırat Coşkun Güçlü, Babür Kaan Şener, Mustafa Kocameşe Kitabın amacı, sürekli gelişen iç denetim mesleğinin uluslararası çerçevesini göz önünde bulundurarak iç denetimden etkilenen, denetleyen ve denetlenen taraflara, masanın her iki tarafında yer alanlara iç denetim uygulamasının teorisi ve uygulama pratikleri hakkında bilgi vermek, daha ideal ve doğru bir uygulamaya yönlendirmek, bilgi eksikliklerini gidermek ve yol göstermektir.
Kitap; iç denetim teorisi, uygulaması ve soru-cevap olmak üzere üç temel bölüm ve on üç başlıktan oluşmaktadır. İlk bölümde; iç denetim kavram ve yaklaşımları ile iç denetim standartları, iç denetim unsurları ve türlerine yer verilmiş; iç denetimin prosedürel ve organizasyonel yapısı ile iç denetimde verimlilik kısımlarına değinilmiştir. İkinci bölümde; iç denetim biriminin kurulması, denetim faaliyetlerinin planlanması ve iç denetimin gerçekleştirilmesi, örnek formatları ile birlikte detaylandırılmıştır. Son kısımda ise iç denetim faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik uygulamalar açıklanmıştır.
Uzun süreli bir emeğin sonucu olan ve iç denetim mesleğinin teorik çerçevesi yanında yıllar boyunca edindiğimiz uygulamaya yönelik tecrübelerimizi de paylaştığımız eserimizin; iç denetim alanında çalışan uygulamacılara, akademisyenlere ve konuya ilgi duyanlara faydalı olmasını dileriz.
M. Umer Chapra Adil Bir Para Sistemine Doğru, İslamî para sisteminin hedefleri, doğası ve işlevlerinin ele alındığı kapsamlı ve bütünleyici bir eserdir. Müslümanlar da dahil olmak üzere çoğu insan için, faizsiz ekonomi bir sırdır. Bu nedenle bir dizi soru sorulur. İslam'da faiz gerçekten yasaklandı mı, eğer öyleyse, bunun ardında yatan amaç nedir? Bir ekonomi faizsiz çalışabilir mi? Kaynak tahsisi, tasarruf ve sermaye oluşumunun, ekonomik istikrar ve büyüme üzerinde ne gibi etkiler vardır? Chapra, konuyla ilgili gizemleri ve bu konudaki bazı soruları kapsamlı bir ekonomik analiz yoluyla cevaplandırmaktadır. Faiz yasağının ardındaki mantığı ve tamamıyla adalet temelli bir İslam iktisadının güçlü yanlarını göstererek sorunları ortaya koymakta ve bunları çözmek için gerçekçi bir teklif vermektedir. Chapra ayrıca, ticari ve merkez bankalarının doğası ve faaliyetlerinde yapılması gereken değişiklikleri de ortaya koymaktadır. Kurulacak olan yardımcı kurumlar ve İslamî para ve bankacılık sistemini mümkün kılmak için geliştirilmesi gereken yeni para politikası araçlarını etkili bir şekilde sunmaktadır. Ancak, faizin kaldırılmasının islam'ın tek değeri olmadığını ve Müslüman ülkelerin siyasi kurumları olmadıkça ekonomilerinin dönüştürülemeyeceği ve sosyo-ekonomik adalet ile İslam'ın diğer önemli hedeflerinin tamamının gerçekleştirilemeyeceği uyarısında bulunmaktadır.
Şakir Şahin Dünyada küresel iklim değişikliği etkisinin giderek arttığı günümüzde çevre, doğal afetler, risk ve kriz yönetimi, afet ve acil durumlar, iş dünyası ve toplum hayatını yakından ilgilendirmektedir. Yaşanan doğal ve teknolojik afetler çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde sanayileşme, istihdam ve üretim ekonomisinin sürdürülebilmesi için afet riskleri azaltılmalıdır.
Afet ve Acil Durumlarda İş Sağlığı ve Güvenliği adlı bu kitapta afet ve acil durumların çalışma hayatı üzerindeki etkileri araştırılmış ve iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için yapılması gerekenler tüm yönleriyle ele alınmıştır. Güvenli bir çalışma ortamının tam olarak sağlanması için afet ve acil durumlarda nelerin yapılması gerektiği detaylı bir şekilde anlatılmıştır. İş hayatına ilişkin tüm yasal süreçler ele alınmış, düzenlemelerin afet ve acil durumlarla olan ilişkisi ortaya konulmuştur. Afet ve acil durumlarda risk yönetimi ve kriz yönetimin nasıl gerçekleştirileceği ve hayatta nasıl kalınacağı şekil ve akış şemaları anlatılmıştır. Aynı zamanda verilen bilgiler günlük hayatta da karşılaşılacak afet ve acil durumlarda nelerin yapılması gerektiği konusunda yardımcı olacaktır.
Ali Balkı, Cantürk Kayahan, Ceyda Kükrer Mutlu, Gökhan Demirtaş, Gülsüm Gürler Hazman, Halilibrahim Gökgöz, İhsan Cemil Demir, İsa Sağbaş, İsmail Ciğerci, Merve Malak, Mustafa Küçükilhan, Nahit Erdoğan, Nurten Daşkaya, Ozan Emre Aytemir, Rabia Tuğba Eğmir, Recep Kolukısa Yerel ekonomilerin ulusal ekonomiye olan katkıları ve devletin sosyal hedeflerini yerine getirmedeki rollerinin önemi her geçen gün artmaktadır. Bu çerçevede hazırlanan çeşitli sosyoekonomik raporlar ve bilimsel çalışmalar yerel ekonomiler için yol gösterici niteliktedir. Bu amaçla hazırlanan çalışmamızda; Afyonkarahisar'ın ekonomik faaliyetlerdeki yeri, ulusal ekonomiye olan sektörel katkıları, beşerî ve sosyal sermaye açısından verilen hizmetlerin değerlendirilmesi hedeflenmiştir.
İçerisinde 11 bölümün yer aldığı bu kitapta; yazarlar tarafından sosyoekonomik yapı, rekabet, dış ticaret, eğitim, sağlık, sosyal güvenlik, gelir dağılımı ve mali göstergelerin değerlendirilmesi yapılmıştır. Afyonkarahisar hakkında yapılan bu ekonomik ve sosyal araştırma gerek ekonomik gerekse sosyal gelişme potansiyeli yansıttığından geleceğe yönelik politika önerileri de içermektedir.
Çalışmanın; akademik araştırmacılara, sektör temsilcilerine, öğrencilere ve konuyla ilgilenen tüm paydaşlara faydalı olması dileğiyle...
Ahmet Doğan, Ahmet Gökbel, Fazıl Yozgat, Hüseyin Kurt, Hüseyin Öztürk, Rıfat İlhan Çelik Özü ve esası ahlak ve fazilet olan Ahilik, bu dünyada insanı “yaratılmışların en şereflisi” olarak görmek istemekte ve onun eğitiminde de bunu esas almaktadır. Sanat, gündüz iş yerlerinde usta-çırak ilişkisi ve kardeşlik ruhuna dayalı olarak ele alınmakta; ahlak eğitimi de akşamları Ahi zaviyelerinde verilmektedir. Ahilerin uyması gereken kuralları belirleyen eserlere Fütüvvetname denir. Arapça “fetâ” kelimesinden türetilen bir sıfat olan fütüvvet; yiğitlik, delikanlılık, cömertlik, fedakârlık ve diğerkâmlık (altruizm) gibi anlamlar taşıyan İslami bir kavramdır. Bu özelliklere sahip; Ahilik teşkilatı mensupları aklın ve bilimin ışığında dürüst, misafirperver, iyiliksever ve alçak gönüllü olmalıdırlar. Bugün insanlığın aradığı ve özlediği insan tipi de bu değil midir?
Ömer Demir İslam iktisadının temel kurum ve meselelerinin ele alındığı kitaplardan oluşan Cep Kitapları dizisinin ikinci kitabı olan bu eserde, ahlâk konusu teorik bir derinlikten ziyade her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir içerikte anlatılmaya çalışılmıştır. Ahlâk tüm insan topluluklarında var olan en temel konulardan biridir. Bütün ekonomik, sosyal ve kültürel sistemler bu temelin üzerine kurulur. Çünkü ahlâk, bireyin içgüdüsel isteklerini Uygun ve meşru sosyal kanallara sevk eden, toplum ile bir arada, karşılıklı dayanışma ve güven içinde yaşamayı mümkün kilon temel değer ve kurallar kümesidir. Elinizdeki eser, çok boyutlu ve çok yönlü biçimde ele alınabilecek olan ahlâkın insan hayatındaki yeri ve rolü, günümüz dünyasında insanı kuşatan en önemli ilişki ağlarının başında gelen ekonomi bağlamında ele almaktadır. Bu bakımdan eserin ilk bölümünde ahlâkın birlikte yaşam tecrübesindeki rolü, hukuk ve dinle ilişkisi, iş hayatına dair konularda ortaya çıkan farklılaşmaların gerekçeleri ele alınmakta, ikinci bölümde ise ekonomik hayatın yürütülmesinde ahlâkın rolü tartışılmakla, son olarak üçüncü bölümde de ekonominin piyasalaşması ve küreselleşmesinin ahlâk üzerindeki etkilerine değinilmektedir.
Erkut Akkartal This book explains with examples how the Analytical Hierarchy Process (AHP), one of the multi-criteria decision-making methods, contributes to the Logistics and Supply Chain decision processes. After the decision criteria are determined for the decisions to be made in the logistics processes, the alternatives are compared on the basis of criteria and the result is reached. Although numerical results are deterministic, person's experience, perception and company/individual selection policies also play a role in preference. The examples in the book are from the purchasing, warehousing and distribution legs of Logistics. Undoubtedly, the AHP method can be improved with fuzzy logic and other sophisticated methods, but here, examples are presented in the context of how a selection process can be transformed into an analytical thinking process in the simplest sense, and advanced techniques that can be used are left to the reader. It is aimed to keep in mind by reconsidering the theoretical dimension for each example. Each example is handled step-by-step and supported by detailed tables before the data is entered into the sofrware.

Contributors
Rima Canpolat, Ayşe İrem Erçetin, Büşra Ayşe Erşen, Melih Yeter, Ali Oğuzkan Toprakçı, Berke Çakmak, Berke Odabaş, Deniz Başaran, Simge Atlı, Burak Kulaksız, Bora Avcı, Görkem Göral, Su Kaya, İrem Çörüz, Nuri Berk Gül, Kutay Duru, Arıkan Aydınoğlu, Recep Taş, Özge Temur, Ceren Pala, Mehmet Emir Eser, Simay Koçak, Büşra Doğan, Canberk Sadullahoğlu, Oğulcan Yılmaz, Koray Bedir Küçük, Fatih Yiğithan Şentürk, Gaye Çiftçi, Onur Arlı, Melis Odabaş, Ali Haydar Yıldız, Özge Turan, Oğul Tan Atak, Özge Şenler, Cem Özel, Bora Bektaş, Ruhican Bilal, Uğur Onar, Aslıhan Sancak, Berke Alçık, İlke Yamaç, Kemal Gezici
Cihat Kartal, Demet Özcan, Derya Yayman, Dilek Eren, Esma Ebru Şentürk, Gönen İlkar Dündar, Mehmet Ali Akkaya, Mehmet Bağış, Mesut Öztırak, Münevver Bayar, Necmiye Tülin İrge, Okan Güray Bülbül, Özge Demirkale, Serdar Çakan, Sibel Aybar, Simge Selvitopu, Tülay Yel, Umut H. İnan, Vasfi Kahya Bugün bizler, insanlığın dönüşümünü içeren yeni bir teknolojik devrime tanıklık ediyoruz. Sanayileşmenin gelişim yolculuğunda dördüncü kırılımı yaşadığımız bu süreci; “Dijital Devrim” olarak tanımlıyoruz. Baş döndürücü bir hızla dijitalleştiğimiz bu dönemde işletmeler için hayatta kalma reçetesi olarak teknolojik rekabete uyum sağlamak gösterilmektedir. Özellikle geleneksel yapıda inşa edilen aile işletmelerinin bu adaptasyonu edinmeleri çok kritik bir önem taşıyor. Nitekim bir ülke ekonomisinin %80'inden fazlası aile işletmelerinden oluşmaktadır. Dijitalleşmenin kazandırdığı hız ve esneklik, aile işletmelerinin yenidünya düzeninde sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde etmelerine yardımcı olmaktadır.
Bu kitapta farklı üniversitelerden akademisyenlerin kendi uzmanlık alanlarına bağlı olarak aile işletmelerinin dijital dönüşümü irdelenmektedir. Bu dönüşüme tümüyle adapte olmak üzere işletmelerin insan kaynaklarından finansal yönetime tüm temel fonksiyonlarının dijitalleşme yolunda nasıl şekil değiştirdikleri ele alınmaktadır. Bu yönüyle kitap, aile işletmelerine yol gösterici bir nitelik taşıyor. Diğer taraftan aile işletmeleri yazınına katkı sağlanması, kitabı akademik olarak zenginleştirmektedir. Bu kitap, aile işletmeleri için dijitalleşmenin anlamı üzerine ve uygulamaya konmak üzere farklı düzey ve konularda pek çok stratejiyi tartışan, zengin bir içerik sunmaktadır. Önemli olan husus, bu işletmelerin dijitalleşme doğrultusunda yeni stratejiler geliştirerek dijital devrime uyum sağlamasıdır.
A. Mohammed Abubakar, Aylin Atasoy, Benan Gök, Bülent Çizmeci, Cem Karayalçın, Deniz Zeren, Ebru Genç, Gülay Güler, Niyazi Gümüş, Osman Eminler, Özlem Şenlik, Remzi Reha Durucasu, Saadet Sağtaş, Selin Ögel Aydın, Süreyya Karsu Endüstri 4.0 olarak da ifade edilen bugünün dünyasında, dijital teknolojileri toplumsal ve iktisadi hayatın hemen hemen her noktasında görmekteyiz. Tedarikten üretime, insan kaynaklarından lojistiğe kadar pek çok işletme sürecinde olduğu gibi özellikle pazarlama, satış, dağıtım, tutundurma, halkla ilişkiler, marka ve itibar yönetimi, imaj gibi işletmenin müşteriye bakan yönleri yaşanan dijital dönüşümden en çok etkilenen süreçlerin başında gelmektedir. Bu süreçlerin akademik olarak değerlendirilmesi ise hem işletmeler hem de iktisadi yaşamın önemli figürlerinden biri olan aile işletmeleri için oldukça önemlidir. Bu nedenle alanında birbirinden değerli akademisyenler bir araya gelerek dijital dönüşümün pazarlama süreçlerine olan etkilerini aile işletmeleri özelinde değerlendirdikleri bu eseri siz değerli okuyucuların beğenisine ve istifadesine sunmuşlardır. İyi okumalar...
Özgür Çark, Gökben Bayramoğlu, Elif Hasdemir, Esin Ceylan, Ufuk Karadavut, Deniz Zeren, Nilüfer Kapukaya, Burcu Sarı, Gökhan Korkmaz, Ufuk Karadavut, Yaşar Akça, Gülten Demiral, Begüm Çimen, Taylan Tutkunca, Mustafa Aslan, Selda Özbey, Selda Fındıklı, Erkin Nevzat Güdelci Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sosyoteknik pek çok değişim ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Endüstri 4.0 paradigması ile birlikte bulut bilişim, yapay zekâ, nesnelerin interneti, yapay sinir ağları ve robotik gibi pek çok yeni nesil dijital teknolojiler iş dünyasında sahneye çıkmış; iş zekâsı, yapay sinir ağları, karanlık - insansız fabrikalar ve bulut ERP gibi ileri işletme uygulamalarının doğuşuna zemin hazırlamıştır.
1960'lı yıllarda başlayan ve bugün tüm sürati ile devam eden dijital dönüşümün bu baş döndürücü hızından dünya iktisadi hayatının en önemli figürlerinden biri olan aile işletmeleri de derinden etkilenmiştir. Türkiye'deki işletmelerin yaklaşık %95'ini oluşturan aile işletmelerinde bugün tedarikten pazarlamaya kadar tüm süreçlerin hızla dijitalleştiği görülmektedir.
Aile işletmelerinde dijital teknolojilerin etkisini ele alan üç kitaplık seriden ilki olan bu kitapta endüstri 4.0 ekosisteminde yer alan dijital teknolojiler ve bu teknolojilerin işletme süreçlerine etkileri, alanında yetkin bilim insanları tarafından ele alınmış; bilim camiası, aile işletmeleri ve sektör temsilcilerinin istifadesine sunulmuştur.
Ferudun Yayman Küreselleşen dünyamızda değişim ve gelişim hızı her geçen gün artmaktadır. Bu değişime ayak uyduramayan şirketlerin varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
General Electric efsane CEO'su Jack Welch, “Bir kuruluşun değişim hızı, dış dünyanın değişim hızından düşük ise o kuruluşun sonu yakındır.” diyerek şirketlerin hayatta kalmalarının önemini vurgulamıştır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şirketlerin çoğunluğunu “aile şirketleri” oluşturmaktadır. Dünyada aile şirketlerinin oranı %65 iken Türkiye'de bu oran %95 civarındadır ve dünya ortalamasına göre oldukça yüksektir. Aile şirketlerinin yaşam ömürleriyle ilgili istatistiki veriler incelendiğinde sürdürülebilirliğin oldukça zayıf olduğu görülmektedir.
Ülkemizde aile şirketlerinin ortalama ömürleri 25-30 yıldır. Bunların ikinci nesile ulaşma oranı %30, üçüncü nesile ulaşma oranı %12, dördüncü nesile ulaşma oranı ise %3 civarındadır. Bu veriler bize, şirketlerimizin Kuşaklar arası devrinde problem yaşandığını ortaya koymaktadır. Buna karşın nesilden nesile yaşamını sürdüren şirketlerin ortak özellikleri ise, “kurumsallaşmış” olmalarıdır. Bu da bize aile şirketlerimizin varlıklarını sürdürebilmesi için kurumsallaşmanın kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.
İşletmelerin temel amaçları arasında kâr elde etmek, büyümek ve paydaşlarına değer yaratmak vardır. Burada bahsettiğimiz paydaşlar, sadece şirketin hissedarları değil; topluma hizmet bağlamında çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, yerel yönetimler ve kamu kuruluşlarını sayabiliriz. Ancak tüm bu paydaşlara değer üretebilmesi için işletmenin öncelikle varlığını sürdürebilmesi gerekir. Yani, işletmenin bütünleşik bir organizasyon olarak faaliyetleri “Sürdürülebilir” olmalıdır. Bir başka ifadeyle işletme planlı bir organizasyon yapısına sahip olmalıdır.
“Kurumsallaşma” tüm işletmeler için hayati bir önem taşımaktadır. İngiltere Başbakanı Churcill'in, ülke olarak içinde bulundukları dönemin koşullarını betimleyen “This is a matter of life or death!” diye ünlü bir sözü vardır. Evet, benzetmek gibi olmasın ama “kurumsallaşma” da işletmeler için tıpkı bu sözle ifade edildiği üzere “Bir ölüm kalım meselesidir”. Çünkü kurumsallaşma olmadan işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri mümkün değildir.
Kitapta ayrıca kurumsallaşan şirketlerin başarılı olabilmeleri için “stratejik yönetim” ve “çağdaş liderlik” yöntemlerinin önemi, gerekliliği ve nasıl uygulanacağından bahsedilmektedir.
İlgilenenlere ve uygulayıcılara keyifli okumalar…
Mahmut Özgün Ülkemizde aile ilişkilerinin güçlü, ortaklık/paydaşlık kültürünün zayıf ve aile şirketlerinin ömrünün oldukça kısa olduğu bir gerçektir. Sermayedar birinci kuşak aile üyelerinin hızlı karar verebilmek, hızlı büyüyebilmek, fırsatları değerlendirebilmek için “işin başında” olmayı elzem gördüklerini ancak ikinci kuşakta stratejik iş birlikleri, satın almalar, birleşmeler doğrultusunda ileriye ve geriye doğru büyümeler, holdingleşme, halka arzlar nedeniyle şirketin kurumsallaşmasının hızlandığını ve ister istemez işin başında bizzat durmak düşüncesinden uzaklaştıklarını söyleyebiliriz.
Kurumsallaşmış bir aile şirketi yönetiminde asıl belirleyici olan kurallardır. Buna göre şirketin mülkiyeti, yönetici kadrosu ve denetleyiciler yazılı kural ve sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Şirket yöneticilerinin şirkete ve pay sahiplerine karşı doğrudan sorumlulukları ve hesap verme yükümlülükleri bulunmaktadır. Bununla birlikte şirket yöneticileri iş ve işlemlerini yaparken şeffaflık ilkesini göz önünde bulundurmalıdır.
Ailenin kurumsallaşmasının genellikle şirketin kurumsallaşmasının gerisinde kaldığını birinci kuşağın (kurucuların) vefatından sonra genellikle mirasçılar arasında aile şirketlerinin paylaşılması bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle, aile şirketlerinin kurumsallaşmasının çok daha bütüncül bir perspektifle ele alınması ve öncelikle ailenin kurumsallaşması aşamasından başlaması ve bunu şirketin kurumsallaşması aşamasının izlemesidir.
Arzu Şener, Ayfer Aydıner Boylu, Birgül Çiçek, Birgül Çiçek, Esna Betül Buğday, Gülay Günay, Hülya Öztop, M. Serhat Öztürk, Melike Aktaş Özdemir, Nihan Yılmaz, Selda Coşkuner Aktaş, Seval Güven, Sevde Yüksel, Sibel Erkal, Zeynep Çopur Aileyi toplumun en temel ve ayrıca bir tüketim ünitesi olarak tüm çalışmalarının odak noktasına koyan Aile ve Tüketici Bilimleri (ATB); kişi, aile, kurum ve dolayısıyla toplumun yerel, ulusal ve evrensel düzeyde arzulanan yaşam kalitesine ulaşmasını sağlamaya yardımcı olmak amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Bu alanda çalışan aile ve tüketici ekonomistleri ise kişi ve ailelerin yaşam kalitesini yükselten, yetişkin eğitimi veren, tüketicinin korunmasına ve eğitimine yönelik çalışmalar yapan çeşitli kamu, özel kurum ve kuruluşlarda mesleklerini icra etmekte ve önemli roller üstlenmektedirler.
Bu kapsamda uluslararası bir bakış açısı ve geniş bir perspektifle Hacettepe Üniversitesi ATB öğretim elemanları tarafından “Aile ve Tüketici Bilimleri” kitabı hazırlanmıştır. Alanda önemli bir eksikliği tamamlayacak bu çalışmanın; araştırmacılara, ATB bölümü öğrencilerine ve mezunlarına bir rehber olacağı ve hem akademik hem de profesyonel çalışma hayatında kendilerine ışık tutacağı düşünülmektedir.
Kitapta yer alan konular şu şekilde sıralanabilir: Aile Kaynakları Yönetimi, Ailede Finansal Planlama ve Para İdaresi, Aile ve Konut, Kadın ve Aile, Engelli ve Aile, Ailelerde Gençler ve Yaşlılar, Ailede Kriz Olgusu, Göç ve Aile, Rol Dengesi: Aile ve İş Rolleri, Ailelerin Çevrenin Korunmasındaki Yeri ve Önemi, Ev Kazaları, Aile Yaşantısı Eğitimi, Finansal Okuryazarlık ve Finansal Eğitim, Tüketicinin Korunması ve Eğitimi.
Bilal Kılıç The unprecedented expansion of civil aviation over the past three decades drives the demand for new employees (e.g., commanders, first officers, cabin crew, dispatchers, loadmasters, and technicians). The training of these employees plays a vital role regarding safety. Researchers have focused attention sharply on aviation safety and the resulting demand for qualified employees.
Learning from failures, accidents and incidents is the capability of an organization or individuals to obtain information and knowledge from past events and transfer these into measures and safety actions that will help avoid reoccurrences and improve safety in the related industry.
Aircraft Accident Investigation: Learning from Human and Organizational Factors provides a complete overview of the contributing factors to accidents and incidents in aviation and fundamentals of aircraft accident investigation. While the book in your hands may be used in the form of a reference source at universities in terms of its contents, it may also be used in the recurrent trainings of airlines as a supplementary source. It is also a source of reference that may be individually used by those who are interested in aviation for the purpose of learning about the investigation methods and causes of accidents that have been experienced.
Ünal Eryılmaz AK Parti Para ve Maliye Politikaları 2018-2023 adlı bu eser, Türkiye'nin son beş yıllık ekonomi politikalarını kapsamlı bir şekilde inceleyen bir kaynak olarak hazırlanmıştır. Kitap, COVID-19 salgını, döviz kuru dalgalanmaları, Rusya-Ukrayna Savaşı ve Maraş Depremi gibi önemli olayların yaşandığı bir dönemde gerek bu olaylara cevaben gerekse konjonktür dâhilinde ekonomi yönetimi tarafından alınan kararlara yer vermektedir. Bu dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilen ekonomik ve mali düzenlemeler, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) ve Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) gibi kurumların aldığı teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren kararlar, anlaşılabilir bir dilde ele alınmıştır.
Kitap, para ve maliye politikalarının kronolojik bir düzen içinde sunulmasıyla, bu süreçte alınan kararların ve uygulamaların izlenmesini kolaylaştırmayı amaçlamaktadır. Bu sayede, okuyucular, belirlenen dönemde hangi politika kararlarının alındığını, nasıl bir ekonomik ortamda hayata geçirildiğini ve bunların sonuçlarını doğrudan belgeleme fırsatına sahip olacaklardır. Kitap, ekonomik gelişmeleri ve düzenlemeleri takip etmek isteyen akademisyenler, ekonomistler, araştırmacılar ve genel okuyucular için değerli bir referans kaynağıdır. Bu almanak, resmî belgelerden hareketle hazırlanmış olup tarafsız ve nesnel bir sunum hedeflemektedir.
Ali Murat Alparslan, Arzu Yiğit, Aslı Metin, Ayşe İspirli, Dilek Kocabaş, Dilruba Uğurluoğlu, Durmuş Gökkaya, Elif Kaya, Erdal Eke, Hatice Güneş, Kevser Sezer Korucu, M. Hamdi Mücevher, Mehmet Özmen, Merve Kişi, Muazez Demir, Necla Yılmaz, Nezihe Tüfekci, Osman Şenol, Pınar Öke Karakaya, Ramazan Erdem, Ramazan Kaya, Rukiye Yorulmaz, Selin Eroymak, Selma Doğanalp Çoban, Seyhan Özdemir, Sümeyye Özmen Akademi denildiğinde diğer toplumsal kurumlara kıyasla elitist, saygın ve ayrıcalıklı bir örüntü, bu örüntünün içerisinde de somut bir yapı olarak üniversiteler akla gelmektedir. Üniversiteler, ortaya çıkışlarından bu yana bu “müstesna” vasfını korumakla birlikte son birkaç yüzyıldır etkili bir şekilde toplumsal gelişim ve değişimin merkezinde yer almışlardır. Günümüzde üniversitelere bu denli önem atfedilmesinin arkasında, bu kurumların insanın ilgili olduğu ve erişebileceği tüm alanlara dair bilgi üretme ve bu bilgiyi insanlar için kullanışlı hâle getirme potansiyeli bulunmaktadır. Bugünün üniversitelerinden; bilimsel araştırmalar yapması, öğrencilere eğitim ve öğretim aracılığıyla mesleki ve entelektüel beceriler kazandırması ve kendi sorumluluk alanıyla ilgili toplum yararına olacak faaliyetlerde bulunması beklenmektedir. Akademi için çizdiğimiz bu çerçeve, daha çok idealize edilmiş bir manzarayı yansıtmaktadır. Ancak bir de madalyonun diğer yüzü bulunmaktadır. Bu tarafta da yüzleşmemiz gereken gerçekler vardır.
Bu kitapta, yine ana caddelerden çıkarak Türkiye’de akademinin arka sokaklarında neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.