İşletme \ 1-24
Meriç E. Bebitoğlu Mete Bey'in "go" tuşuna basmak yerine telefon ahizesine "Goo!" diye bağırması o yıllar için her ne kadar acayip ve komik olsa da aslında önemli bir ihtiyacı tanımlıyordu. Bugün sesli yanıt sistemiyle ortaya konan insan-makine birleşimi yapay zekâ tam da budur.
Akademi ile günlük yaşamdan kesitleri birleştiren bu kitap, bir teknoloji güzellemesi niteliği taşımıyor. Değişim, dijital dönüşüm ve sanallığın hayatımıza katacaklarını araştırırken gelecekte örgüt yapılarının nasıl olacağını, yönetim işlevlerinin nasıl değişeceğini ve sosyal medyada iletişim dâhil olmak üzere yeni dünya düzeninde sanal yönetimin işleyiş ve kurallarını ortaya koyuyor.
Sanal Yönetim ile başarılı olmanız dileğiyle...
Fatma Atıgan Günümüzde artık ilkokul çağından başlayarak öğretilmeye çalışılan bilgisayar kullanımı ve bununla ilintili olan on parmak klavye kullanımı hangi mesleği yaparsak yapalım, bize verim ve başarı getirecektir. Söz konusu amaçla yola çıkılarak hazırlanan bu kitapta, on parmak F klavye kullanma becerilerinin bireye kazandırılabilmesi için gerekli konulara yer verilmiştir.
On parmak klavye kullanmak ve hızlı yazı yazmak amacıyla edindiğiniz bu kitap; Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programlarında ve Adalet Meslek Yüksek Okullarında öğrenim gören öğrencilerin “Klavye Teknikleri” başlığı altında verilen derslerinde yardımcı bir nitelik taşımaktadır.
Kitap ayrıca, Adalet Bakanlığı'nın Kamu Personeli Seçme Sınavından “70 puan” alan adayların katılabilecekleri “zabıt kâtipliği” sınavlarında da başarılı olabilmeleri açısından müracaat edebileceği bir kitaptır. Gerek derslerde gerekse sınavlarda farklı standartlar kullanılsa da genel olarak performansınızı görmeniz ve ne kadar sürede ne kadar vuruş yaptığınızı belirleyebilmeniz açısından kitap sonunda hız hesaplamaları, yazım yanlışları ve genel puanlama cetvellerine de yer verilmiştir.
Fatma Atıgan Günümüzde artık ilkokul çağından başlayarak öğretilmeye çalışılan bilgisayar kullanımı ve bununla ilintili olan on parmak klavye kullanımı hangi mesleği yaparsak yapalım, bize verim ve başarı getirecektir. Söz konusu amaçla yola çıkılarak hazırlanan bu kitapta, on parmak F klavye kullanma becerilerinin bireye kazandırılabilmesi için gerekli konulara yer verilmiştir.
On parmak klavye kullanmak ve hızlı yazı yazmak amacıyla edindiğiniz bu kitap; Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı, Tıbbi Dokümantasyon ve Sekreterlik Programlarında ve Adalet Meslek Yüksek Okullarında öğrenim gören öğrencilerin “Klavye Teknikleri” başlığı altında verilen derslerinde yardımcı bir nitelik taşımaktadır.
Kitap ayrıca, Adalet Bakanlığı'nın Kamu Personeli Seçme Sınavından “70 puan” alan adayların katılabilecekleri “zabıt kâtipliği” sınavlarında da başarılı olabilmeleri açısından müracaat edebileceği bir kitaptır. Gerek derslerde gerekse sınavlarda farklı standartlar kullanılsa da genel olarak performansınızı görmeniz ve ne kadar sürede ne kadar vuruş yaptığınızı belirleyebilmeniz açısından kitap sonunda hız hesaplamaları, yazım yanlışları ve genel puanlama cetvellerine de yer verilmiştir.
Ahmet Günay, Ahmet Sait Özkul, Ali Murat Alparslan, Birsen Özalp, Dilruba İzgüden, Funda Kıran, Furkan Özkul, İnan Eryılmaz, Mehmet Ali Taş, Mehmet Özmen, Ömer Faruk Oktar, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Ramazan Erdem, Rukiye Çelik, Seher Yastıoğlu, Sema Polatcı Günümüzün yitiği, herkesin aradığı, peşinden koştuğu, uzakta olduğunu varsayarak ona varmak için kendi kendine yapay engeller ürettiği, ertelediği, göremediği “mutluluk” artık nice akademik çalışmanın gündeminde. Mutlu insanların başarılı olduğu, mutlu insanların daha fazla çaba gösterdiği ve mutlu insanların mutlu ettiği üzerine nice kanıt birikti. İş dünyasının içeriği çok çeşitli ve detaylı kanıtları görmesi ve bilmesi gerekiyor. Bu yüzden Dünyanın en iyi dergilerinde yayınlanan en güncel araştırma bulgularını hikâye tadında sunduğumuz “İş'te Mutluluk Araştırmaları” kitabının iş dünyasına önemli bir çerçeve sunacağını düşünüyoruz.
Ayrıca Türkiye'deki örgütsel davranış alanı akademisyenlerinin, bu alanda eğitim gören yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin; mutluluk literatüründeki araştırma makalelerini güncel olarak takip etmeleri ve üzerine tartışmalar yapmaları için bir zemin hazırlamış oluyoruz. Yine çeşitli akademik düzlemlere, konferanslara, seminerlere, irticali konuşmalara ve sohbetlere entelektüel nitelik kazandırmak adına önemli bir kaynak ortaya koyuyoruz.
Araştırma konu tasarımlarında çok zorlanan öğrencilerin, hatta kimi zaman araştırma konusu-fikri bulma noktasında akademik kısırlık yaşayan akademisyenlerin yeni araştırma makaleleri inceleyerek ufuklarının uzayacağına inanıyoruz.
Eric Tyson İş finansal geleceğinizi korumaya geldiğinde yapabileceğiniz en mantıklı şey, buna bir an önce başlamaktır. Bu pratik rehber 20'li yaşlarınızda sağlam bir finansal temel atmanız ve sonraki yıllarda mali durumunuzu güvence altına almanız için ihtiyacınız olan finansal tavsiyeleri içermektedir. Nasıl finansal bir altyapı oluşturacağınızı, gerçek hayatta parasal sorunların üstesinden nasıl geleceğinizi ve kariyeriniz boyunca gelirinizi nasıl artırabileceğinizi keşfedin.

Kitabı açın ve
• Birikim, bütçe planlama ve harcamayı akıllıca yapmayı öğrenin.
• Kredi notunu yükseltmenin yollarını keşfedin.
• Sahip olduğunuz geliri değerlendirin.
• Maddi ortaklıklar üzerine tüyoları keşfedin.
• En iyi sigortayı edinme konusunda önerileri dikkate alın.
William G. Castellano “Yeni Normal” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yeni dönem, çalışma hayatını kökten değiştiren yapısal dönüşümlere neden olmuştur. Küreselleşme, teknolojideki hızlı gelişmeler ve değişen işgücü yapısı, geleneksel insan kaynakları uygulamalarını yetersiz kılmaktadır. İş dünyasında başarı ve sürdürebilirlik ancak yeni yöntemleri araştırmak, uygulamak ve işgücü adanmışlığını sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu kitapta, 21. yüzyılda sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü yakalamak isteyen ve bunun için sahip oldukları işgücü adanmışlığı ve yetenek yönetimini önemseyen örgütler için birçok uygulamaya yer verilmiştir.
İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çalışmalarına devam eden pek çok değerli öğretim üyesisinin katkılarıyla Türkçeye kazandırılan bu eserin, akademisyenler, öğrenciler ve uygulamacılar için önemli bir referans olacağına inanıyoruz.
Hüseyin Yılmaz 21. yüzyıl girişimciliği; sürekli değişen ve gelişen teknolojilerin, yapıların, eğilimlerin, pazarların, bilgiye dayalı örgüt uygulamaları ve bilgi yönetimi stratejilerinin etkisi altında şekillenmektedir. Bugünün girişimcileri, işletmelerini ve karşılarına çıkan değişimleri bilgi odaklı davranış ve süreçlerle yönetmek durumundadır. 21. yüzyıl, girişimciler için zorlu ve heyecanlı rekabet koşullarını ortaya çıkarmaktadır. Günümüz şirketleri için bilgi aktifleri, bilgi girişimleri ve bilgi çalışanları önemli kavramlar hâline gelmiştir. İnternetin temel altyapısını oluşturan elektronik ticaret ortamı, bilgiye dayalı girişimciler için para kazandıran yeni iş modelleri geliştirilmesine, özgün değer yaratma yöntemlerinin keşfedilmesine ve bütün dünyadaki pazarlara hızla erişilmesi konusunda önemli olanaklar sunmaktadır. Bilgi faktörü, girişimcilerin iş kurmasında ve oluşturulan iş modeline ilişkin operasyonel faaliyetleri devam ettirmelerinde önemli bir entelektüel sermaye unsuru hâline dönüşmüştür. Bilgiye dayalı girişimciler, bilim ve teknoloji alanlarında üretilen bilgilerin ticari uygulamalara dönüştürülmesini sağlayan başarılı bireylerdir. Bilgiye dayalı girişimci davranışı; yeni teknolojilerin, ürünlerin, süreç ve bileşenlerin üniversiteler ve dış finansman kaynaklarıyla geliştirilmesi çabalarına odaklıdır. Günümüz girişimcilik alanının yeni sınırı, bilgiye dayalı girişimcilik davranışıdır. Bu davranışın parametreleri bu kitabın konuları olarak belirlenmiştir. Geleneksel girişimcilik uygulamalarının sürekli devlet teşvikleriyle ayakta kalmaya çabalayan cadde üstü işletmelerle sınırlanmış olduğu günümüz geleneksel girişimcilik gerçeği karşısında bu kitabın temel misyonu; bilgiye dayalı girişimcilik yaklaşımının teorik temelleriyle, süreçleriyle, stratejileriyle, davranış ve uygulama örnekleriyle işletmeler ve ekonomi için ortaya çıkan beklentileri karşılayabilecek özelliklere sahip olduğunun ortaya konulmasıdır. Bu misyon doğrultusunda kitapta; bilgiye dayalı girişimcilik sürecinin temel konu bileşenlerini oluşturan yüksek performanslı ekonominin şekillendiricisi olarak girişimcilik, bilgiye dayalı girişimcilik yaklaşımı, örgütsel öğrenme, öğrenen organizasyon modeli, entelektüel sermaye, bilginin uygulanması ve bilgi yönetimi, bilgiye dayalı organizasyonla değer yaratma, girişimcilik ekosistemi ve bilgiye dayalı girişimcilik etkileşimi, bilgiye dayalı girişimciliğin gelişim alanı olarak bilim ve teknoloji parkları, bilgiye dayalı girişimcilik modeli olarak üniversite ilişkili (spin-off) şirketler, bilgiye dayalı girişimcilik mimarisi olarak startup şirketler, bilgiye dayalı girişimciliğin kritik fonksiyonu olarak inovasyon ve bilgiye dayalı girişimciliğin performans parametresi olarak yapay zekâ şeklinde ele alınarak her konu hakkında oldukça ayrıntılı bilgiler sunulmuştur. Kitap bu kapsamlı içeriğiyle; konuyla ilgili akademisyenler, araştırmacılar ve uygulayıcılar ile üniversitelerin önlisans, lisans, yüksek lisans ve doktora düzeylerinde öğrenim gören öğrenciler için temel bir başvuru kaynağı ve ders kitabı özelliğindedir. Özellikle ülkemizdeki teknokent yöneticileri ve paydaşları ile üniversitelerde startup şirket kurmak isteyen genç girişimci adayları ve güçlü öğretim üyesi şirketi kurmak isteyen akademisyenler için bu alandaki benzersiz bir kılavuz özelliğini taşımaktadır.
Asuman Varlık, Ayhan Bayram, Betül Çal, Burcu Akkaya, Dilan Adiyan, Haluk Cebeci, Işıl Kellevezir, İnci Nur Durak, İpek Cebeci, Mehmet Akif Kara, Musa Genç, Nazik Çelikkanat Paslı, Onur Şeyranlıoğlu, Tahire Hüseyinli, Ufuk Pala 21. Yüzyılda Hizmet Sektörüne Yeni Bir Bakış, ülke ekonomileri üzerinde yarattığı değer ile öne çıkan hizmet sektöründe son dönemde yaşanan gelismelere Türkiye eksenli bir bakış açısı sunmaktadır. Kitaba konu olan gelişmeler arasında hizmet sektöründe inovasyon davranışı ve bu davranışın hizmet çeşitliliği üzerindeki etkisi, hizmet kalitesi ve hizmetlere duyulan tüketici güveni üzerinde yaşanan değişimler ile metaverse, QR kod, mobil uygulamalar gibi dijital dönüşüm kapsamında ele alınan gelişmeler yer almaktadır. Bu gelişmeler; turizm, gayrimenkul, kütüphanecilik hizmetleri, emlak, finans ve bankacılık hizmet alt dalları özelinde incelenmektedir. Tüketici temelli bir bakış açısının benimsendiği kitapta ele alınan konular, kavramsal ve ampirik çalışmalar ile açıklanmakta; Türkiye ve farklı coğrafyalardan örneklerle desteklenmektedir.
Abdulkadir Atar, Aren Haddeler, Arzu Kilitci Calayır, Aşkın Düşündere, Balkır Demirkan, Behlül Ersoy, Birant Yıldız, Erdem Kırkbeşoğlu, Erhan Ergüneş, Hakan Özcan, Hasan Meral, Hüseyin Akbulut, Kerem Erdoan, Melek Yıldız, Okan Utkueri, Osman Muhammed Bilgin, Özgür Akpınar, Selim Yazıcı, Semih Şaşgın, Yunus Emre Gürbüz, Zeynep Stefan, Zübeyir Ergenekon Dünya 21. yüzyılda önemli değişimlere sahne oldu. Tüketim alışkanlıklarımız, kariyer beklentimiz ve sosyal hayata bakışımız bir önceki yüzyıla göre oldukça farklı. Endüstri 4.0 olarak adlandırılan teknolojik devrim tüm endüstrilerde büyük bir dönüşüm dalgası yaratırken, sigorta sektöründe ise dönüşümün istenen ivmede olmadığını görüyoruz.
Türk sigorta sektörü, global sigortacılığın 21. yüzyıldaki dönüşümünde kendine has bir noktada duruyor. Gelişmekte olan sigorta pazarları arasında en düşük sigortalılık oranlarından birine sahip olması büyük bir handikap. Öte yandan genç nüfus yoğunluğunun ve yeni teknolojilere adaptasyonun yüksek olması da önemli bir avantaj. Bu noktada sektörün gelecek on yılda göstereceği performans, Türkiye'de sigortacılığın gelişiminde belirleyici olacaktır.
Peki, Türk sigorta sektörü 21. yüzyıla nasıl uyumlanabilir? İncelediğiniz kitapta işte bu önemli sorunun yanıtını vermeye çalıştık. Türk sigorta sektörünün dün ve bugün karşı karşıya olduğu, yarın karşılaşabileceği fırsat ve tehditleri bütüncül bir bakış açısı ile ele almaya özen gösterdik. Akademisyen, araştırmacı ve iş insanı 22 yazarın katılımıyla hazırladığımız bu kitabın 21. yüzyıldaki Türk sigorta sektörüne ışık tutmasını amaçlıyoruz.
Mehmet Akif Özer Çalışma hazırlık aşamalarıyla birlikte yaklaşık 3 yıllık bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.
Çalışma hazırlanırken temel hareket noktası, özelikle lisans ve yüksek lisans derslerinde ve tez çalışmalarında böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulması olmuştur. Çalışma Gazi Ün. İİBF’de Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, ÇEKO ve İşletme bölümlerinde okutulan İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Bilimi (I-II), Mahalli İdareler, Kamu Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar ve Örgüt Yönetim Teorileri derslerinde ders kitabı ve yardımcı ders kitabı olarak okutulabilecek niteliktedir. Çünkü Çalışma kapsamındaki modern yönetim konuları, söz konusu derslerde belli dönemlerde mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca seminer ödevleri, yüksek lisans derslerinde verilen ödevler ve tez çalışmaları hazırlanırken, söz konusu modern yönetim konularını ele alan, derli toplu ve teorik çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmada ele alınan konular, alanında öne çıkmış yerli ve yabancı literatüre çok sayıda atıf yapılarak tamamen teorik olarak hazırlanmış ve herhangi bir alan araştırmasına yer verilmemiştir.
Çalışma bölümleri doğrudan çalışma sahibi tarafından yazılmıştır. Çalışmada herhangi bir şekilde başka birinin çalışmasına yer verilmemiştir.
Çalışma ortalama 25 ile 45 sayfadan oluşan toplam 15 bölümden oluşmaktadır. Bölümler:
1. Algılama Yönetimi
2. Bilgi Yönetimi
3. Çatışma Yönetimi
4. Değişim Yönetimi
5. İmaj Yönetimi
6. Kalite Yönetimi
7. Kariyer Yönetimi
8. Kriz Yönetimi
9. Performans Yönetimi
10. Risk Yönetimi
11. Strateji Yönetimi
12. Stres Yönetimi
13. Süreç Yönetimi
14. Vizyon Yönetimi
15. Zaman Yönetimi
Çalışmanın ele aldığı konular özellikle son yıllarda gerek gelişmiş ülkelerde gerekse ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla tartışılan popüler modern yönetim konulardan oluşmaktadır.
Bu durum çalışmanın ülkemizdeki üniversitelerde, meslek yüksek okullarında ders kitabı ve yardımcı kaynak olarak okutulabileceğini göstermektedir. Çünkü mevcut literatürde bu tür konuları böylesine ayrıntılı ele alan ve öğrencinin anlayabileceği şekilde ortaya koyan derli toplu ve kapsayıcı başka bir kaynak bulunmamaktadır.
Çalışmanın yaygın bir okuyucu kitlesine hitap edeceği öngörülmektedir. Bunlar arasında en önemli kısmı gerek merkezde gerekse taşrada lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, konularla ilgili araştırmacılar ve akademisyenler, tez, alan araştırması hazırlamak isteyenler ve kamu/özel sektör yöneticilerinden bu konulara ilgi duyanlardır. Ülkemizde gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe klasik yönetim anlayışından modern ve daha etkili yeni yönetim anlayışına geçiş sürecinde bu tür eserlere büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

Duygu Hıdıroğlu Yenilikçi girişim başlatma oranları incelendiğinde, kadın ile erkek girişimciler arasında belirgin bir farkın olduğu gözlenmektedir. Bu farkı ortaya çıkaran en büyük etkenlerden birinin ise fırsat eşitsizliği olduğunu söylemek mümkündür. Dolayısıyla kadınlar ile erkekler arasında fırsat eşitliği sağlandığında kadınların yenilikçi girişimde bulunma oranlarının ciddi şekilde artması beklenmektedir. Bu çalışmanın amacı, finansal gelişmişliğin fırsat eşitliği sağlamada etkin olup olmadığını anlamaktır. Dolayısıyla bu amaç doğrultusunda, çalışmada, yenilikçi girişimcilik faaliyetlerini etkileyen birçok mikro ve makro düzeyde dinamik arasında bir girişimcinin harekete geçmesinde etkili olduğu düşünülen finansal gelişmişlik dinamikleri üzerinde durulmuştur. Böylelikle bu finansal gelişmişlik göstergelerinin cinsiyet ile yenilikçi girişimcilik arasındaki ilişkide düzenleyicilik rolleri test edilmektedir. Bu çalışmanın kapsamında, finansal gelişmişliğin fırsat eşitliği sağlamak suretiyle yenilikçi girişimciler arasında kadınların oranını arttıracağı öngörülmektedir. Küresel Girişimcilik Monitörü 'nün (GEM) anketine katılan Toplam Erken Aşama Girişim Aktivitesi (TEA) sınıfına giren girişimler, çalışmanın örneklemini oluşturmaktadır. Örneklem, 2007-2013 yıllarını kapsamakta ve 87 ülkeden 92.947 birey düzeyinde veri içermektedir. Bu çerçevede geliştirilen hipotezler, karışık etkili lojistik regresyon yöntemiyle test edilmiştir. Analizler neticesinde beklenenle paralel sonuçlara ulaşılmıştır. Regresyon sonuçları, finansal gelişmişliğin ve gelişmişliği belirlediği düşünülen finansal etkinlik ve finansal güvenilirlik dinamiklerinin kadınların yenilikçi girişimcilik başlatmalarına katkılarının önemli derecede etkili olduğu neticesini ortaya koymuştur.
Özetle çalışma, ekonomilerin büyümesinde engel teşkil eden yenilikçi girişimcilik oranlarının az olması durumu ve kadın erkek arasındaki fırsat eşitsizliğinden kaynaklı kadınların yenilikçi girişimciliğinin erkeklerden düşük olması probleminin çözümü için gerek okuyuculara gerekse politika yapıcılara yol gösterebilecek önemli bulgulara yer veren önemli bir bilimsel kaynak niteliğindedir.
Zeyneb Hafsa Orhan İslam iktisadındaki uygulama ve kurumlarla ilgili olarak okuyucunun sorularına pratik, kısa ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin ilk kitabı olan bu eserde; dünyada İslami bankacılık, ülkemizde katılım bankacılığı olarak bilinen sistemin temellerine dair bilgiler genelden özele olacak şekilde 40 soru etrafında teorik bir derinlikten ziyade her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir formatta verilmiştir.
Bu kitaptaki 40 soru belirlenirken hem katılım bankacılığını anlamaya dair olası tüm veçhelerin dâhil edilmesi hem de bu zamana kadar konuya dair yöneltilen sorularla kişisel ve toplumsal tecrübelerin dikkate alınmasına önem verilmiştir. Sorulara verilen cevapların hazırlanması sırasında ise hocalardan ve yazılı materyallerden edinilen bilgilerin yanı ura sektörde çalışanlarla, katılım bankacılığıyla irtibatı olan özellikle bireysel müşterilerin tecrübe, düşünce ve kaygıları dikkate alınmıştır. Okuyucuyu yormamak adına her bir cevap için en fazla 400-500 kelimelik bir açıklama yapılmıştır. Açıklamaların daha iyi anlaşılabilmesi için de uygun görülen yerlerde şekil ve figürlerden yararlanılmıştır. Kitabı mevcut literatürden ayıran temel özelliği ise hitap ettiği kesimin daha geniş olmasıdır.
İsmail Cebeci İslam iktisadı ile ilişkili uygulama ya da kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına kısa, pratik ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin yedinci kitabı olan bu eserde murabaha konusu çeşitli yönleriyle 40 soru etrafında ele alınıyor.
Murâbaha akdi, 1970'li yıllardan bu yana dünyanın farklı ülkelerinde faaliyet göstermekte olan faizsiz bankacılık sektöründe en çok uygulanan ve faizsiz işleyişin yönünü büyük oranda belirleyen sözleşme türüdür. Bu bağlamda, bu tür bir işlemin tarihsel gelişimini, geçirdiği merhaleleri,
taşıdığı problemli noktaları ve tartışmaları incelemek İslam iktisadı ve özellikle modern akitler alanında okuyucuya önemli bir altyapı kazandıracaktır. Ele alınan sorular sadece murabahanın pratik yönlerine odaklanmaktan ziyade, işlemin arka planını da çok yönlü olarak ortaya koymayı hedeflemektedir. Bu itibarla kitabın muhtevası konunun teknik, fıkhi, hukuki, iktisadi ve fikrî yönlerini de içermektedir.
Servet Bayındır İslam iktisadı ile ilişkili uygulama ya da kurumlarla ilgili okuyucunun sorularına kısa, pratik ve nitelikli cevapların verildiği kitaplardan oluşan 40 Soruda Bilinmesi Gerekenler dizisinin altıncı kitabı olan bu eserde, sukök ve borsa konusu çeşitli yönleriyle 40 soru etrafında ele alınıyor.
Geleneksel menkul kıymetleştirmenin özel bir yöntemi olan sukûk ve borsa işlemleri, çağımızın en önemli finansal mühendislik konularındandır. Mesele güncel olduğu gibi oldukça da girift, kapsamlı ve değişkendir. Bu nedenle kitap, akıcı ve sade dili ile bu iki konuyu her seviyeden insanın anlayabileceği güncel bir çerçevede sunmaktadır. Kitabın benzerlerine göre en önemli özelliği, konuyu sadece tasvirî
ve teknik açıdan incelemeyip bunlara ilaveten fıkhî açıdan eleştiriye tabi tutmasıdır.
Işın Çelebi Ekonomide ve işletme sürecinde özellikle sorunlu dönemlerde ve zor zamanlarda stratejik yönetim ve değişim anlayışı içinde sistematik düşünmek, etkin ve verimli bir yönetim sağlamak önemlidir.
Bu ilkeler çerçevesinde çalışmalarınızı yürütürken üç insan tipi ile karşılaşırsınız:
1. Düşünen, yeni fikirler üreten ve çalışmayı sevenler. Karınca gibi çalışan, sorumluluk sahibi insanlardır.
Bu gruptakiler er ya da geç başarılı olurlar.
2. Yapılan işten, projeden kendilerine pay çıkaranlar ve bununla övünenler.
Bu gruba dahil olanlar; hayatı kolay yaşayan, kopya çeken ve benmerkezci insanlardır.
3. La Fontaine'in “Ağustos Böceği ile Karınca” örneğinde olduğu gibi hazıra konmaya alışmış, çok laf, az iş yapan kulisçilerdir.
Bu gruptakiler; iş yapmadan, yapılan çalışmaların kendilerine ait olduğunu, ne kadar vazgeçilmez ve önemli olduklarını sık sık anlatan kişilerdir.
Ben, kitabımı birinci gruba dahil insanların görüşüne sunmak için hazırladım. Diğer gruptakiler de çalışmamdan yararlanırlarsa memnun olurum.
Hayri KOZANOĞLU Teknolojik gelişmeler baş döndürücü bir hızla gündelik yaşamımızı değiştiriyor. “Akıllı telefonların” bulunmadığı bir dünyayı düşleyemiyoruz bile. Hemen her gün önümüze “yapay zeka”, “Endüstri 4.0”, “blockchain”, “paylaşım ekonomisi” gibi yeni kavramlar çıkıyor. Bazen bunları anlamakta, anlamlandırmakta zorlanıyoruz. Çoğu zaman da göz açıp kapatana kadar teknoloji ile ilgili bilgilerimizin ve becerilerimizin günün gerisinde kaldığını şaşkınlıkla fark ediyoruz. “Teknolojik Gelişmeler ve Hayatımız” çalışması, teknolojinin gerek işleyişini gerekse de ekonomik ve toplumsal sonuçlarını 50 soruda yanıtlamaya çalışıyor. Böylelikle meraklı okuyucuya insanlığın geldiği teknolojik aşamayı güncel ve canlı örneklerle aktarmayı amaçlıyor.
Nil Kula 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu I. ve II. Kitap Hükümleri Uyarınca Ticaret Hukuku kitabında Türk Ticaret Hukuku'nun asıl kaynağı olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun I. ve II. Kitap hükümleri ile güncel Yargıtay kararları ve başlıca ticaret hukuku doktrini çerçevesinde; Ticari İşletme, Tacir, Ticaret Sicili, Ticaret Unvanı ve İşletme Adı, Haksız Rekabet, Ticari Defterler, Cari Hesap ve Acentelik konuları incelenmiş, ilgili kanunun Ticaret Şirketlerine ilişkin genel hükümleri ile Anonim, Limited, Komandit ve Kollektif şirketlere dair özel hükümleri, işbu şirketlerin; nitelikleri ve kuruluşları, ortakları arasındaki ilişkiler, organları, üçüncü kişilerle olan ilişkileri ve sona ermeleri gibi alt başlıklar altında değerlendirilmiştir.
Esra Tarlan Demirbaş İtalya'da 17. yüzyılda ilk uygulama örnekleri görülen hayat sigortacılığı, 20. yüzyılın sonlarına doğru Türkiye'ye gelmiştir. Ülkemizde uygulanmaya başlanmasıyla birlikte, hayat sigortası poliçelerinin pazarlanması, hizmet pazarlaması için 1990'ların başında oldukça güncel bir konu olmuştur. Bahsi geçen yıllarda tüketicilerin hayat sigorta poliçesi ürününü seçerken karar verme yöntemlerini, poliçeleri seçme ve satın alma davranışlarını ve pazarda yeni görülen bu ürünle ilgili bilgi seviyelerini gösteren ampirik araştırma sonuçlarının da yer aldığı bu kitabın ilk bölümlerinde, hizmet pazarlaması ve sigorta hizmetlerinin pazarlanması konuları da detaylıca incelenmiştir. Kitabın, hizmet pazarlaması ve sigorta hizmetlerinin pazarlanması konularının yanı sıra hayat sigortacılığının yeni görülmeye başlanacağı az gelişmiş ve/veya orta alt gelişmiş ülkeler için de yol gösterici olacağı düşünülmektedir.
Life insurance products which emerged in Italy in the 17th century, appeared in Türkiye towards the end of the 20th century. Accordingly, the marketing of life insurance services became a hot topic for service marketing, in the early 1990's. Findings of the empirical research on consumers' decision-making process of life insurance services that was conducted in those years, take place in this book besides the conceptual study on the marketing of services and life insurance services. This book is not only a valuable source for the development of Turkish life insurance sector, but also a valuable guide for countries where life insurance products would emerge.
Ali Erhan Zalluhoğlu, Deniz Yalçıntaş, Didem Demir, Duygu Gür, Eda Yaşa Özeltürkay, Elif Üstündağlı Erten, Esra Akay, Hakan Okay, Hazal Ezgi Özbek, Mehmet Akif Çakırer, Meltem Canoglu, Murat Gülmez, N. Çiğdem Uluç, Nida Palabıyık, Saadet Sağtaş, Safa Kocademir, Sezen Bozyiğit, Suzan Oğuz, Tuğçe Ezgi Soyaltın, Zeki Yüksekbilgili Kariyerine satıcı olarak başlamış ve de hala zaman zaman kendini satıcı olarak tanımlamaktan gurur duyan biri olarak A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabını çok kıymetli buluyorum. Satış, belli bir süreci takip ettiğinizde sonuçları öngörülebilir bir bilim olmasına rağmen, genellikle kişilerle ve kişilik özellikleri ile ilişkilendirilir. Böyle olunca da toplum nezdinde hep yanlış algılanır. İyi satıcı sizi kandırmaz, ihtiyacınız olmayanı yapmanız için sizi ikna etmez. İyi satıcı, ihtiyaç ile istek/arzu arasındaki farkı daha iyi anlayabilmenize ve de buna göre karar vermenize yardımcı olur. Zira iyi satıcı, bir kereye mahsus satış diye bir şey olmadığını, her satışın uzun dönem için yapılan bir güven yatırımı olduğunu çok iyi bilir. Umarım A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabı Türkiye'de satışı bilim olarak tartışmaya başlamak ve de iyi satıcılar geliştirmek için yol gösterici olur.
Azmi Gümüşlüoğlu
Ferrero TIPA Bölge Direktörü & Türkiye Genel Müdürü

Kaliteli mal veya hizmet üretimi, satışta süreklilik ve stabilite için çok önemlidir. Ancak ondan daha önemlisi ürünü (mal veya hizmet) doğru söylem ve eylemlerle desteklemek, pazarlamaktır. Hatta bir ürün veya hizmetin alımı veya satımında beden dili kelimelerden daha etkindir diyebilirim. O sebeple A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabında bir firma sahibinin, satışçının veya bir pazarlamacının bilmesi gereken her konuya eksiksiz ve usta kalemlerce yer verilmiş olduğu muhakkaktır.
Çetin Öztürk
Novi Medya Merkezi A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı

A'dan Z'ye Satış ve Satış Yönetimi kitabı, satış ve pazarlama alanına deneyimli ve uzman akademisyenlerin adeta imbikten süzerek derledikleri, tecrübe ve pratik bilgilerle bezenmiş harika bir başvuru kitabı olmuş. Ülkemizdeki bu alandaki akademik başvuru kaynağı boşluğunu doldurmaya katkı yapacak ve satış mesleğine ilgi duyan her yaştan gençlere ışık olacaktır.

Kemal Gül
Pladis – Ülker Gelişen Pazarlar Bölge Başkanı
Cengiz Samur Asıl mesele finansal alanda tamahkâr, muhteris, kazanma uğruna her yolu kendine mübah gören fert tipidir. Başarılı olduğunda elde edeceği kazanç kendisinin hakkı mıdır? Hiç düşünmez. Bu fert Makyavelist tipin finansal alandaki resminden başkası değildir. Kâh yatırımcı kâh fon talep eden kılığındadır. Kabarcık ve çöküşe giden yolun yapı taşlarını döşer. Ponziler suçlu da bir koyup beş alma zihniyetiyle hareket edenler suçsuz mudur?
Finansal kabarcık “aktif fiyatının büyük bir değişme sergilemesi ve kendi içsel (temel) değerinden önemli derecede sapması”dır. Pozitif-negatif kabarcık olarak ikiye ayrılabilir. Fiyat yükselmiş, aktifin içsel değerini muayyen derecede aşmış ise “pozitif kabarcık"tan, eğer fiyat hızla düşmüş, bir aktif fiyatı çöküşü yaşanmış ise “negatif kabarcık”tan söz edilir. Pozitif kabarcık, kabarcığın teşekkülüne; negatif kabarcık, kabarcığın patlamasına işaret eder.
Ampirik olarak kabarcık aktif fiyatının kendi içsel değerinden en az %25 sapması, kabarcık patlaması (negatif kabarcık) ise cari fiyatın aktifin içsel değerinin en az %20 altına düşmesi olarak kabul edilebilir.
A5 ülkeleri 1997 Asya Krizi'nin kalbindeki ülkelerdir. 1929 Çöküşü gelişmiş ülkeler açısından ne ise 1997 Asya Krizi gelişmekte olan ülkeler açısından odur.
Eser bir sacayağı üzerine oturuyor: Kabarcık teorileri, A5 ülkelerinde kabarcık tecrübeleri ve politika teklifleri. Kabarcık teorileri çerçevesinde Etkin Piyasa Hipotezinden Davranışsal Finans Kabarcık perspektifine kadar yapı taşı durumundaki teoriler ele alınıp tartışılıyor.
İkinci ayağını A5 ülkelerinde kabarcık tecrübeleri oluşturuyor: 1990-2016 dönemi ve yıllar açısından kabarcık patlaması vakaları, bu vakaların makroekonomik zeminde büyüme, ekonomik daralma ve kümülatif reel maliyet üzerine tesirleri ele alınıyor. Ayrıca kabarcıkların teşekkülü, sebepleri üzerinde duruluyor. Kabarcıklara makro yaklaşım penceresinden bakılıyor.
Üçüncü ayağını hem kabarcık patlaması hem de kabarcık teşekkülü karşısında politikalar meydana getiriyor. Esas pozitif kabarcık ile karşı karşıya iken ne yapılması gerektiği üzerinde durulup tartışılıyor.
Cevabı aranan bazı sorular: Realitede finansal kabarcık var mı? Negatif kabarcık büyük bir makroekonomik maliyet doğurmakta mı? Pozitif kabarcık ülke ekonomisinde tahribat meydana getirir mi? Kabarcık patladığında ne yapmalı? Pozitif kabarcığa seyirci mi kalmalı?
“Semadaki cisimlerin hareketlerini hesaplayabilirim,
ancak insanların deliliklerini hesaplayamam!...”
Isaac Newton
(Güney Denizi Kabarcığında (1720) büyük bir servet kaybettiğinde)
Fahri Erenel, Ebru Caymaz Afetlerle mücadelede, özellikle de ülkemizde afet denilince akla ilk gelen deprem sonrası arama ve kurtarma çalışmalarında ilk 72 saat “Altın Saatler” olarak adlandırılır. Araştırmalar, ilk 30 dakikada hayatta kalma oranı %93 iken, bu oranın 3. günde %33’e, 5. günde ise %7’ye kadar indiğini göstermektedir. İlk 72 saati çok iyi değerlendirebilmek için afet yönetiminin ilk iki aşaması olan “Risk ve Zarar Azaltma” ile “Hazırlık” aşamasını çok iyi değerlendirmek ve planlamak gerekmektedir.
Kitap, özellikle ilk iki aşamaya yönelik çalışmalara katkı sağlamak maksadıyla afet ve acil durum yönetimi konusunda akademik ve uygulama boyutunda tecrübe sahibi iki yazar tarafından kaleme alınmıştır. İçeriğinde güncel yaklaşımlara yer verilmek suretiyle kitabın; bu alanlarda yöneticilik ve eğiticilik yapanlara, uzmanlara, eğitim alanlara, planlama birimlerinde çalışanlara, kamu ve özel sektör ayrımı gözetilmeksizin farkındalık sağlaması hedeflenmiştir.
Ruknettin Kumkale Elinizdeki sözlük; vergi, ekonomi ve muhasebe konularının birbirleri ile iç içe yaşamasına karşın, sadece muhasebeyi ilgilendiren terimlerin toplandığı ilk ve tek yayındır. Bu ilk yayının ilk basımı 2000 yılında Muhasebe Sözlüğü adıyla yayınlanmıştı.

Sözlüğü hazırlarken şu düşüncelerle yola çıktık:

XXI. yüzyılın başlarında artık; ekonomi, muhasebe, hukuk, sigorta konularındaki çalışmalar birbirinin içine girmiştir. Ayrıca muhasebe; iş dünyasının, sosyal güvenlik konularının, Avrupa Topluluğu ile münasebetlerin, gümrük, dış ticaret, kambiyo, sigorta, para piyasaları, sermaye piyasaları gibi yelpazedeki çalışmaların konuşulduğu bir bilim dalı haline gelmiştir. Günümüzde artık muhasebe ile ilgili bir kavramı dile getirmeyen kişi hemen hemen kalmamıştır. Bu açıdan, sözlüğü hazırlamaya başladığımız zamanki düşüncemiz, sözlükten herkesin yararlanmasına olanak sağlamak şeklindeydi. Konuya bu açıdan yaklaşarak muhasebe faaliyetleri içinde geçen terimleri sözlük kapsamına almaya çaba gösterdik.

Terimlerin açıklanmasında Türk Dil Kurumu sözlüğünden; kavram eski dilden kaynaklanarak geliyorsa Osmanlıca Lügat'ten yararlandık. Ayrıca günlük konuşma dilimizde anlamını bilerek veya bilmeyerek sürekli kullandığımız kelimelerin sözlük, yasa ve kullanım anlamlarını da açıklamaya çalıştık.

Oğuz Han Aykut Günümüz koşullarında firmalar, satın almış oldukları ürün ya da hizmetlerde maddi veya manevi bir problem yaşayan ve problemin telafi edilmesine yönelik süreç ile ortaya çıkan sonucun yetersiz olduğunu düşünen, müşterilerin olumsuz davranışlarıyla çoğu kez karşı karşıya kalmaktadır. Bu durum algısal açıdan adalet kavramıyla ilintili olmakla beraber, aynı zamanda müşteriler ihanete uğradıklarını da düşünmektedir. Bununla birlikte müşteriler firmalara karşı intikam arzuları beslemekte ve hatta onlara zarar vererek durumu eşitleme adına intikam davranışı sergileyebilmektedir. Bu nedenle müşteri intikam davranışının nasıl yönetilmesi gerektiğini ve sürecin işleyişini doğru bir şekilde anlamak firmaların geleceği, pazar payını koruma, sürdürülebilirlik ve rekabet avantajı sağlama noktasında oldukça önem ifade etmektedir. Bu kapsamda çalışmanın, müşterilerin hangi durumlarda ve neden adaletsizlik yaşadıklarını, adaletsizlik neticesinde ihanet algısı içerisine girdiklerini, intikam arzusu hissettiklerini ve intikam davranışı sergilediklerini göstermesi bakımından firmalara ve pazarlama yöneticilerine rehberlik edeceği düşünülmektedir.
Fadime Akbaş İster küçük ister orta ister büyük ölçekli olsun tüm şirketlerde amaç, kârlılığı arttırmaktır. Ayrıca şirketlerin nesilden nesile faaliyetlerini sürdürmesi istenir.
Bunun için;
• İsrafları görmek ve önlemek,
• Maliyetleri düşürmek,
• Doğru fiyat vererek rekabet edebilmek,
• Finans işlemlerini doğru yönetmek,
• Verimliliği arttırmak,
• Doğru yerde doğru zamanda doğru kişilerle birlikte yol almak gerekir.
Tüm bunları yapabilmek de etkin bir sistem kurarak bütçe yapmak; bu bütçeyi aylık, dönemlik, yıllık olarak takip etmek ve kontrolü elden bırakmamaktan geçer. Ürün maliyetini doğru hesaplayıp daha fazla kâr elde etmek isteyen ancak nereden ve nasıl başlamaları gerektiği konusunda yeterli deneyime sahip olmayan;
-İkinci nesil yöneticilere,
-Yönetici adaylarına,
-Yeni girişimcilere,
geleceklerini planlamak için bütçe hazırlamaktan çekinmiş ve hiç yapamamış KOBİ sahiplerine, bütçe hazırlama ve mali analiz konularında da destek olmak üzere başucu kitabı niteliğinde hazırlanan bu kitabın tüm okurlarına faydalı olması dileğiyle…
Beyza Gültekin, Cuma Ercan, Ertuğrul Mıhçıoğlu, Hatice Doğukanlı, İbrahim Halil Ekşi, Levent Şahin, Osman Sesliokuyucu, Yavuz Akçi, Zekayi Kaya Ülkeler, diğer ülkelerle gerek siyasi gerek ticari ve gerekse ekonomik ilişkiler içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda dış ticaret, mal ve hizmet ticaretini kapsamaktadır. Daha ucuz, daha hızlı ve daha kaliteli üretimin gerçekleşmesi rekabeti artırmış; yeni üreticilerin, yeni iş alanlarının yaratılmasına imkân vermiş ve bu durum ekonominin küreselleşmesine zemin hazırlamıştır. Küreselleşen ekonomi sayesinde piyasalara, müşterilere ve tedarikçilere ulaşmak daha da kolaylaşmıştır. Tüm bu gelişmeler, dış ticaretin öneminin de artmasına neden olmuştur.
Dış ticaret esnasında bir ürünün nasıl pazarlanabileceğinden başlayıp bu ticaretin muhasebeleştirilmesine kadar yaşanan süreci inceleyen bu çalışma, öğrencilerin ve eğitimcilerin yararlanabileceği teorik bir ders kitabı özelliği taşımasının yanı sıra dış ticareti “meslek” edinmeyi planlayan ya da bu konuda faaliyet gösteren firmaların daha etkin yöntemleri keşfedebilmeleri açısından da faydanabilecekleri pratik bir kaynaktır.
Fırat Coşkun Güçlü, Babür Kaan Şener, Mustafa Kocameşe Kitabın amacı, sürekli gelişen iç denetim mesleğinin uluslararası çerçevesini göz önünde bulundurarak iç denetimden etkilenen, denetleyen ve denetlenen taraflara, masanın her iki tarafında yer alanlara iç denetim uygulamasının teorisi ve uygulama pratikleri hakkında bilgi vermek, daha ideal ve doğru bir uygulamaya yönlendirmek, bilgi eksikliklerini gidermek ve yol göstermektir.
Kitap; iç denetim teorisi, uygulaması ve soru-cevap olmak üzere üç temel bölüm ve on üç başlıktan oluşmaktadır. İlk bölümde; iç denetim kavram ve yaklaşımları ile iç denetim standartları, iç denetim unsurları ve türlerine yer verilmiş; iç denetimin prosedürel ve organizasyonel yapısı ile iç denetimde verimlilik kısımlarına değinilmiştir. İkinci bölümde; iç denetim biriminin kurulması, denetim faaliyetlerinin planlanması ve iç denetimin gerçekleştirilmesi, örnek formatları ile birlikte detaylandırılmıştır. Son kısımda ise iç denetim faaliyetlerinin geliştirilmesine yönelik uygulamalar açıklanmıştır.
Uzun süreli bir emeğin sonucu olan ve iç denetim mesleğinin teorik çerçevesi yanında yıllar boyunca edindiğimiz uygulamaya yönelik tecrübelerimizi de paylaştığımız eserimizin; iç denetim alanında çalışan uygulamacılara, akademisyenlere ve konuya ilgi duyanlara faydalı olmasını dileriz.
Cihat Kartal, Demet Özcan, Derya Yayman, Dilek Eren, Esma Ebru Şentürk, Gönen İlkar Dündar, Mehmet Ali Akkaya, Mehmet Bağış, Mesut Öztırak, Münevver Bayar, Necmiye Tülin İrge, Okan Güray Bülbül, Özge Demirkale, Serdar Çakan, Sibel Aybar, Simge Selvitopu, Tülay Yel, Umut H. İnan, Vasfi Kahya Bugün bizler, insanlığın dönüşümünü içeren yeni bir teknolojik devrime tanıklık ediyoruz. Sanayileşmenin gelişim yolculuğunda dördüncü kırılımı yaşadığımız bu süreci; “Dijital Devrim” olarak tanımlıyoruz. Baş döndürücü bir hızla dijitalleştiğimiz bu dönemde işletmeler için hayatta kalma reçetesi olarak teknolojik rekabete uyum sağlamak gösterilmektedir. Özellikle geleneksel yapıda inşa edilen aile işletmelerinin bu adaptasyonu edinmeleri çok kritik bir önem taşıyor. Nitekim bir ülke ekonomisinin %80'inden fazlası aile işletmelerinden oluşmaktadır. Dijitalleşmenin kazandırdığı hız ve esneklik, aile işletmelerinin yenidünya düzeninde sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde etmelerine yardımcı olmaktadır.
Bu kitapta farklı üniversitelerden akademisyenlerin kendi uzmanlık alanlarına bağlı olarak aile işletmelerinin dijital dönüşümü irdelenmektedir. Bu dönüşüme tümüyle adapte olmak üzere işletmelerin insan kaynaklarından finansal yönetime tüm temel fonksiyonlarının dijitalleşme yolunda nasıl şekil değiştirdikleri ele alınmaktadır. Bu yönüyle kitap, aile işletmelerine yol gösterici bir nitelik taşıyor. Diğer taraftan aile işletmeleri yazınına katkı sağlanması, kitabı akademik olarak zenginleştirmektedir. Bu kitap, aile işletmeleri için dijitalleşmenin anlamı üzerine ve uygulamaya konmak üzere farklı düzey ve konularda pek çok stratejiyi tartışan, zengin bir içerik sunmaktadır. Önemli olan husus, bu işletmelerin dijitalleşme doğrultusunda yeni stratejiler geliştirerek dijital devrime uyum sağlamasıdır.
A. Mohammed Abubakar, Aylin Atasoy, Benan Gök, Bülent Çizmeci, Cem Karayalçın, Deniz Zeren, Ebru Genç, Gülay Güler, Niyazi Gümüş, Osman Eminler, Özlem Şenlik, Remzi Reha Durucasu, Saadet Sağtaş, Selin Ögel Aydın, Süreyya Karsu Endüstri 4.0 olarak da ifade edilen bugünün dünyasında, dijital teknolojileri toplumsal ve iktisadi hayatın hemen hemen her noktasında görmekteyiz. Tedarikten üretime, insan kaynaklarından lojistiğe kadar pek çok işletme sürecinde olduğu gibi özellikle pazarlama, satış, dağıtım, tutundurma, halkla ilişkiler, marka ve itibar yönetimi, imaj gibi işletmenin müşteriye bakan yönleri yaşanan dijital dönüşümden en çok etkilenen süreçlerin başında gelmektedir. Bu süreçlerin akademik olarak değerlendirilmesi ise hem işletmeler hem de iktisadi yaşamın önemli figürlerinden biri olan aile işletmeleri için oldukça önemlidir. Bu nedenle alanında birbirinden değerli akademisyenler bir araya gelerek dijital dönüşümün pazarlama süreçlerine olan etkilerini aile işletmeleri özelinde değerlendirdikleri bu eseri siz değerli okuyucuların beğenisine ve istifadesine sunmuşlardır. İyi okumalar...
Özgür Çark, Gökben Bayramoğlu, Elif Hasdemir, Esin Ceylan, Ufuk Karadavut, Deniz Zeren, Nilüfer Kapukaya, Burcu Sarı, Gökhan Korkmaz, Ufuk Karadavut, Yaşar Akça, Gülten Demiral, Begüm Çimen, Taylan Tutkunca, Mustafa Aslan, Selda Özbey, Selda Fındıklı, Erkin Nevzat Güdelci Bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler sosyoteknik pek çok değişim ve dönüşümü beraberinde getirmiştir. Endüstri 4.0 paradigması ile birlikte bulut bilişim, yapay zekâ, nesnelerin interneti, yapay sinir ağları ve robotik gibi pek çok yeni nesil dijital teknolojiler iş dünyasında sahneye çıkmış; iş zekâsı, yapay sinir ağları, karanlık - insansız fabrikalar ve bulut ERP gibi ileri işletme uygulamalarının doğuşuna zemin hazırlamıştır.
1960'lı yıllarda başlayan ve bugün tüm sürati ile devam eden dijital dönüşümün bu baş döndürücü hızından dünya iktisadi hayatının en önemli figürlerinden biri olan aile işletmeleri de derinden etkilenmiştir. Türkiye'deki işletmelerin yaklaşık %95'ini oluşturan aile işletmelerinde bugün tedarikten pazarlamaya kadar tüm süreçlerin hızla dijitalleştiği görülmektedir.
Aile işletmelerinde dijital teknolojilerin etkisini ele alan üç kitaplık seriden ilki olan bu kitapta endüstri 4.0 ekosisteminde yer alan dijital teknolojiler ve bu teknolojilerin işletme süreçlerine etkileri, alanında yetkin bilim insanları tarafından ele alınmış; bilim camiası, aile işletmeleri ve sektör temsilcilerinin istifadesine sunulmuştur.
Ferudun Yayman Küreselleşen dünyamızda değişim ve gelişim hızı her geçen gün artmaktadır. Bu değişime ayak uyduramayan şirketlerin varlığını sürdürmesi mümkün değildir.
General Electric efsane CEO'su Jack Welch, “Bir kuruluşun değişim hızı, dış dünyanın değişim hızından düşük ise o kuruluşun sonu yakındır.” diyerek şirketlerin hayatta kalmalarının önemini vurgulamıştır.
Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de şirketlerin çoğunluğunu “aile şirketleri” oluşturmaktadır. Dünyada aile şirketlerinin oranı %65 iken Türkiye'de bu oran %95 civarındadır ve dünya ortalamasına göre oldukça yüksektir. Aile şirketlerinin yaşam ömürleriyle ilgili istatistiki veriler incelendiğinde sürdürülebilirliğin oldukça zayıf olduğu görülmektedir.
Ülkemizde aile şirketlerinin ortalama ömürleri 25-30 yıldır. Bunların ikinci nesile ulaşma oranı %30, üçüncü nesile ulaşma oranı %12, dördüncü nesile ulaşma oranı ise %3 civarındadır. Bu veriler bize, şirketlerimizin Kuşaklar arası devrinde problem yaşandığını ortaya koymaktadır. Buna karşın nesilden nesile yaşamını sürdüren şirketlerin ortak özellikleri ise, “kurumsallaşmış” olmalarıdır. Bu da bize aile şirketlerimizin varlıklarını sürdürebilmesi için kurumsallaşmanın kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.
İşletmelerin temel amaçları arasında kâr elde etmek, büyümek ve paydaşlarına değer yaratmak vardır. Burada bahsettiğimiz paydaşlar, sadece şirketin hissedarları değil; topluma hizmet bağlamında çalışanlar, müşteriler, tedarikçiler, yerel yönetimler ve kamu kuruluşlarını sayabiliriz. Ancak tüm bu paydaşlara değer üretebilmesi için işletmenin öncelikle varlığını sürdürebilmesi gerekir. Yani, işletmenin bütünleşik bir organizasyon olarak faaliyetleri “Sürdürülebilir” olmalıdır. Bir başka ifadeyle işletme planlı bir organizasyon yapısına sahip olmalıdır.
“Kurumsallaşma” tüm işletmeler için hayati bir önem taşımaktadır. İngiltere Başbakanı Churcill'in, ülke olarak içinde bulundukları dönemin koşullarını betimleyen “This is a matter of life or death!” diye ünlü bir sözü vardır. Evet, benzetmek gibi olmasın ama “kurumsallaşma” da işletmeler için tıpkı bu sözle ifade edildiği üzere “Bir ölüm kalım meselesidir”. Çünkü kurumsallaşma olmadan işletmelerin varlıklarını sürdürebilmeleri mümkün değildir.
Kitapta ayrıca kurumsallaşan şirketlerin başarılı olabilmeleri için “stratejik yönetim” ve “çağdaş liderlik” yöntemlerinin önemi, gerekliliği ve nasıl uygulanacağından bahsedilmektedir.
İlgilenenlere ve uygulayıcılara keyifli okumalar…
Mahmut Özgün Ülkemizde aile ilişkilerinin güçlü, ortaklık/paydaşlık kültürünün zayıf ve aile şirketlerinin ömrünün oldukça kısa olduğu bir gerçektir. Sermayedar birinci kuşak aile üyelerinin hızlı karar verebilmek, hızlı büyüyebilmek, fırsatları değerlendirebilmek için “işin başında” olmayı elzem gördüklerini ancak ikinci kuşakta stratejik iş birlikleri, satın almalar, birleşmeler doğrultusunda ileriye ve geriye doğru büyümeler, holdingleşme, halka arzlar nedeniyle şirketin kurumsallaşmasının hızlandığını ve ister istemez işin başında bizzat durmak düşüncesinden uzaklaştıklarını söyleyebiliriz.
Kurumsallaşmış bir aile şirketi yönetiminde asıl belirleyici olan kurallardır. Buna göre şirketin mülkiyeti, yönetici kadrosu ve denetleyiciler yazılı kural ve sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Şirket yöneticilerinin şirkete ve pay sahiplerine karşı doğrudan sorumlulukları ve hesap verme yükümlülükleri bulunmaktadır. Bununla birlikte şirket yöneticileri iş ve işlemlerini yaparken şeffaflık ilkesini göz önünde bulundurmalıdır.
Ailenin kurumsallaşmasının genellikle şirketin kurumsallaşmasının gerisinde kaldığını birinci kuşağın (kurucuların) vefatından sonra genellikle mirasçılar arasında aile şirketlerinin paylaşılması bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle, aile şirketlerinin kurumsallaşmasının çok daha bütüncül bir perspektifle ele alınması ve öncelikle ailenin kurumsallaşması aşamasından başlaması ve bunu şirketin kurumsallaşması aşamasının izlemesidir.
Arzu Şener, Ayfer Aydıner Boylu, Birgül Çiçek, Birgül Çiçek, Esna Betül Buğday, Gülay Günay, Hülya Öztop, M. Serhat Öztürk, Melike Aktaş Özdemir, Nihan Yılmaz, Selda Coşkuner Aktaş, Seval Güven, Sevde Yüksel, Sibel Erkal, Zeynep Çopur Aileyi toplumun en temel ve ayrıca bir tüketim ünitesi olarak tüm çalışmalarının odak noktasına koyan Aile ve Tüketici Bilimleri (ATB); kişi, aile, kurum ve dolayısıyla toplumun yerel, ulusal ve evrensel düzeyde arzulanan yaşam kalitesine ulaşmasını sağlamaya yardımcı olmak amacıyla çalışmalar yapmaktadır. Bu alanda çalışan aile ve tüketici ekonomistleri ise kişi ve ailelerin yaşam kalitesini yükselten, yetişkin eğitimi veren, tüketicinin korunmasına ve eğitimine yönelik çalışmalar yapan çeşitli kamu, özel kurum ve kuruluşlarda mesleklerini icra etmekte ve önemli roller üstlenmektedirler.
Bu kapsamda uluslararası bir bakış açısı ve geniş bir perspektifle Hacettepe Üniversitesi ATB öğretim elemanları tarafından “Aile ve Tüketici Bilimleri” kitabı hazırlanmıştır. Alanda önemli bir eksikliği tamamlayacak bu çalışmanın; araştırmacılara, ATB bölümü öğrencilerine ve mezunlarına bir rehber olacağı ve hem akademik hem de profesyonel çalışma hayatında kendilerine ışık tutacağı düşünülmektedir.
Kitapta yer alan konular şu şekilde sıralanabilir: Aile Kaynakları Yönetimi, Ailede Finansal Planlama ve Para İdaresi, Aile ve Konut, Kadın ve Aile, Engelli ve Aile, Ailelerde Gençler ve Yaşlılar, Ailede Kriz Olgusu, Göç ve Aile, Rol Dengesi: Aile ve İş Rolleri, Ailelerin Çevrenin Korunmasındaki Yeri ve Önemi, Ev Kazaları, Aile Yaşantısı Eğitimi, Finansal Okuryazarlık ve Finansal Eğitim, Tüketicinin Korunması ve Eğitimi.
Ali Murat Alparslan, Arzu Yiğit, Aslı Metin, Ayşe İspirli, Dilek Kocabaş, Dilruba Uğurluoğlu, Durmuş Gökkaya, Elif Kaya, Erdal Eke, Hatice Güneş, Kevser Sezer Korucu, M. Hamdi Mücevher, Mehmet Özmen, Merve Kişi, Muazez Demir, Necla Yılmaz, Nezihe Tüfekci, Osman Şenol, Pınar Öke Karakaya, Ramazan Erdem, Ramazan Kaya, Rukiye Yorulmaz, Selin Eroymak, Selma Doğanalp Çoban, Seyhan Özdemir, Sümeyye Özmen Akademi denildiğinde diğer toplumsal kurumlara kıyasla elitist, saygın ve ayrıcalıklı bir örüntü, bu örüntünün içerisinde de somut bir yapı olarak üniversiteler akla gelmektedir. Üniversiteler, ortaya çıkışlarından bu yana bu “müstesna” vasfını korumakla birlikte son birkaç yüzyıldır etkili bir şekilde toplumsal gelişim ve değişimin merkezinde yer almışlardır. Günümüzde üniversitelere bu denli önem atfedilmesinin arkasında, bu kurumların insanın ilgili olduğu ve erişebileceği tüm alanlara dair bilgi üretme ve bu bilgiyi insanlar için kullanışlı hâle getirme potansiyeli bulunmaktadır. Bugünün üniversitelerinden; bilimsel araştırmalar yapması, öğrencilere eğitim ve öğretim aracılığıyla mesleki ve entelektüel beceriler kazandırması ve kendi sorumluluk alanıyla ilgili toplum yararına olacak faaliyetlerde bulunması beklenmektedir. Akademi için çizdiğimiz bu çerçeve, daha çok idealize edilmiş bir manzarayı yansıtmaktadır. Ancak bir de madalyonun diğer yüzü bulunmaktadır. Bu tarafta da yüzleşmemiz gereken gerçekler vardır.
Bu kitapta, yine ana caddelerden çıkarak Türkiye’de akademinin arka sokaklarında neler olup bittiğini anlamaya çalıştık.
McGraw-Hill Psikoloji alanında en güncel bilimsel bilgileri okuyucuya sunmayı hedefleyen bu kitap, her biri kendi alanında ve çeviri konusunda uzman olan psikologlar tarafından Türkçeye kazandırılmıştır.
Aklımın Aklı: PSİKOLOJİ kitabı; psikoloji biliminin temel konularını yalın, açık, net ve kolay anlaşılır şekilde okuyucuya aktarmasının yanı sıra renkli içeriği ile de son derece ilgi çekicidir. Okuyucu, kitabı ilk incelediği andan itibaren kitabın gerçek dünyadan örneklerle zenginleştirildiğini ve baştan sona etkileşimsel ve dinamik öğrenme yöntemlerinin etkin şekilde kullanıldığını fark edecektir. Kitapta içerik ve biçim dengesinin korunmasına özel bir duyarlılık gösterilmiştir.
Öğrenme alışkanlıklarının günümüzde değişmiş olması nedeniyle Aklımın Aklı: PSİKOLOJİ kitabında, "Ne?", "Neden?" "Nasıl?" ve "Ne zaman?" sorularına etkileyici şekilde yanıt verme hedeflenmiştir. Aynı zamanda, merakı, düşünmeyi ve yaratıcılığı destekleyen yeni öğretim yöntemlerinin kullanılmış olması özellikle öğrenciler için yararlı olacaktır. Öğrencilerin derse hazırlanma, derse katılma ve ders sonrası gözden geçirme etkinliklerinde kendi akıllarına bu kitabı eşlikçi kılmaları kitabın yapısı gereği kaçınılmaz görünmektedir.
Okuyucunun merak düzeyini yüksek tutmasının ötesinde onun kendi iç dünyasında ve sosyal çevresinde olup bitenleri anlamlandırmasını hedefleyen Aklımın Aklı: PSİKOLOJİ kitabının, satışa çıktığı tüm ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de psikoloji alanının en temel kaynaklarından biri olacağına inanıyorum.
Doç. Dr. Mithat Durak
Batuhan Buğra Akartepe İnsanoğlu girişmiş olduğu ticari ilişkilerde salın aldığı ürünlerin bedelini peşin olarak ödeyebildiği gibi borçlanma yoluyla vadeli olarak da ödeyebilmekledir. Günümüzde ticari ilişkilerin çoğunluğunun borçlanma yöntemiyle yapılması ve söz konusu borçların vadesinin uzun olması, alacaklı konumundaki kişi ya da kuramların nakit sorunu yaşamasına sebep olmaktadır. Alacaklı olan taraf, nakit ihtiyacını gidermek ve borçluların ödeme güçlüğü yaşaması sebebiyle maruz kaldığı zararı en iyi şekilde bertaraf etmek için borçludan tahsil edilmesini beklememizin söz konusu alacakları satmaktadır. Kitap, güncel ve toplumun büyük kesimini ilgilendiren bir mesele olması sebebiyle yaygın hâle gelmiş bu uygulamayı İslam hukuku açısından değerlendirmektedir. Ticari boyatır peşin ödemelere dayalı olmadan çıkıp büyük oranda borçlanma sureliyle yürütülmesinin sonucu olarak ekonomilerdeki borç miktarları artış göstermiştir. Ekonomik krizlerin ve diğer faktörlerin etkisiyle borçların geri ödenmesi konusunda sıkıntılar yaşanmış ve alacaklı tarafın zararı gündeme gelmiştir. Söz konusu bu zararı ortadan kaldırmak için çeşitli yöntemlere başvurulmuştur. Bu bağlamda faaliyet gösteren kuramlardan biri de alacağın temliki uygulamalarıyla ön plana
çıkan varlık yönetim şirketleridir. Varlık yönelim şirketlerinin icra ettiği alacağın temliki uygulamalarını konu edinen bu kitabın amacı, alacağın temliki konusundan ortaya konulan İslam hukuku ilkelerinin ve hükümlerin tespit edilmesi, uygulama alanında varlık yönelim şirketi faaliyetlerinin analiz edilmesi ve nihayet mevcut uygulamanın İslam hukuku ilkelerine göre değerlendirilmesidir.
Kitapta; Hanefî mezhebinin görüşleri esas atamakla birlikte alacak satımı işlemleriyle ilgili ortaya konulan görüşlerin sağlıklı bir şekilde değerlendirilebilmesi için Şafiî, Hanteli, Mâliki ve Zâhirî mezheplerine ait kaynaklar da incelenmiştir.
Serkan Deniz, Selva Staub, Mesut Çimen Altı sigma yaklaşımının 1980’li yıllara dayanan yakın bir geçmişi olmasına rağmen bugün farklı sektörlerde faaliyet gösteren büyük şirketlerce yaygın olarak kullanıldığı görülmektedir. Yaklaşımın sağlık sektörüne girişi yavaş ve geç olmuştur; ancak dünya örnekleri incelendiğinde sağlık kuruluşlarının yaklaşım ile önemli kazanımlar elde ettiği görülmektedir. Sağlık harcamalarında ve maliyetlerde yaşanan artış, sağlık sektörü için önemli bir sorun haline gelmiştir. Bu durum, sunulan hizmetlerin verimli hâle getirilmesi, kaynakların doğru kullanılması, değişkenliğin ve israfın önlenmesi gibi çalışmaları önemli hâle getirmiştir. Bu noktada sektörün başvurabileceği önemli araçlardan biri de altı sigma yaklaşımıdır.
Bu kitap, sağlık hizmetlerinde altı sigma örneklerine yer veren ülkemizdeki ilk kaynaklardan biri olma niteliğindedir. Kitapta; altı sigma yaklaşımı ile ilgili genel bilgilere, yararlarına, uygulanmasındaki kritik başarı faktörlerine, uygulanma aşamalarına, kullandığı araç ve tekniklere ve yaklaşım ile sağlık sektöründe sağlanan başarı örneklerine yer verilmiştir. Kitap; öğrencilere, araştırmacılara, akademisyenlere, uygulayıcılara, yöneticilere, girişimcilere, sağlık ve kalite konusuna ilgi duyanlara yararlı olacaktır.
Fatma Serab Onursal “Kesme Kaybı ve Stok Maliyetlerinin Optimizasyonuna Yönelik Bir Model Önerisi” isimli doktora tezi esas alınarak hazırlanan bu kitapta; ambalaj ve fonksiyonları ile ilgili temel bilgilere yer verilmekte, sektöre ilişkin özet bilgiler sunulmakta ve sektördeki hammadde firelerinin temel sebepleri özetlenerek problemler, endüstri mühendisliği bakış açısıyla tanımlanmaktadır. Kitap, kombinatoryal problemlerde en iyi çözümleri üreten sezgisel teknikler anlatılmakta ve onlardan biri olan parçacık sürü optimizasyonu algoritmasının genel yapısı, mantığı açıklanmaktadır.
Kitap, fireleri minimize etmek üzere Parçacık Sürü Optimizasyonu Algoritması kullanarak, bir işletmenin elinde bulundurması gereken hammadde stoklarının çeşit ve ölçülerini belirleyerek maliyetleri düşürmeye yönelik bir model önermektedir.
Kitapta yer alan bilgiler ve önerilen modelin; sektörde yer alan şirketlerin yanı sıra sektörün etkinlik ve verimliliğini artırma konusunda çalışan araştırmacılar, öğrenciler ve uygulamada çalışanlar için de yararlı olacağı düşünülmektedir.
Osman Okka Türkiye’de sözel finansal yönetim konusunda yayınlar olmasına karşılık sayısal finansal yönetim konusunda büyük bir eksiklik yaşanmaktadır. Bu eksikliği bir ölçüde gidermek için hazırlanan bu çalışma 1.300’den fazla çözümlü problemi içermekte ve finansın firmada canlı olarak yaşanmasını sağlamaya çalışmaktadır. Günümüzde üniversitelerimizdeki finansal yönetim eğitiminin, işin gereği, sözel değil sayısal olması gerekir. Pedagojik açıdan firma faaliyetleri içerisine giremeyen, finansal olayları analiz edip değerlendiremeyen, finansal politikaların belirlenmesinde etkin olamayan bir finans eğitiminin yeterli olmadığı da açıktır. Bu kitabın amacı; öğrenciye ve okuyucuya basite indirgenmiş finansal problemlerin nasıl çözüleceğini göstermek ve ilgili konuda yeterli finans bilgisini vermektir. Kitaptaki teorik bilgilerin temel seviyede olması amaçlanmışken, oldukça ileri seviyede olması düşünülmüş ve kitapta teorik bilgi yoğunlaştırılmıştır. Kitabın ikinci amacı Finansal Yönetim Örnek Olayları kitabına bir hazırlık yapmaktır. Kitabın sonunda problemlere ağırlık verilmiş ve sorular çözüldükten sonra öğrencinin kendisini test etmesi için farklı yönlendirme soruları da sorulmuştur.
Rauf Arıkan Anketler, sosyal konularda bilgi toplamak için yapılır. Konu ne olursa olsun bilginin kaynağı ve anketin muhatabı bireylerdir. Bilgi toplamanın anketler dışında da başka yolları mevcuttur: Deney, gözlem, kütüphane çalışması, örnek olay incelemesi vb. Ancak kısa zamanda güncel, az masraflı ve amaca uygun veriler toplayabilmek için çoğu zaman anket yöntemine başvurmaktan başka çare olmayabilir. Geleneksel anketlerde çok sayıda denek adı verilen bireyle görüşülür ve sınırlı sayıda soru sorulur. Derinlemesine anketlerde denek az sayıda olur fakat daha çok zaman alan ayrıntılı sorular sorulur ve görüşler alınır. Sorulan sorular bazen tamamen test şeklinde olur. Bazen de hem test hem de yorum soruları bir arada sorulur.
Anket yoluyla elde edilen bilgiler, fen bilimlerindeki ölçmeler gibi doğru olmaz, az veya çok hata içerir. Çünkü, algıları, tutumları, davranışları veya becerileri tam olarak ölçecek araçlarımız yoktur. Sayılan bu hususlar, bireylere, zamana ve mekâna göre değişkendir. Öğrencinin başarı ve yeteneğini, fertlerin beğeni ve tepkilerini, beklentilerini, toplumun hoşgörü düzeyini veya nefretini, insan haklarının düzeyini, adil rekabeti, piyasanın şeffaflığını, fakirliğin derecesini, hastadaki ağrının şiddetini, depremin derecesini ölçmek terazide domates tartmak gibi değildir.
Anket yoluyla hatası az olan veriler elde etmek için geçerli ve güvenilir bilgiler toplamak gerekir. Bunun için de iyi ölçme araçları geliştirmek ve çok sayıda denekle anket yapmak ve en yüz yüze görüşme, posta yoluyla bilgi isteme, telefonla bilgi alma, internet ortamından yararlanma gibi anket tekniklerinden birini seçmek gerekir. Bulguları genelleyebilmek için de işe olasılık (probabilite) dâhil edilmelidir. Yani, denekleri olasılıklı olarak örnekleme yoluyla seçmelidir. Araştırılan topluluğa tam sayım yapılabilecekse, örneklemeye gerek kalmaz.
Günümüzde kamu kurumları, üniversiteler, firmalar, bankalar, siyasi partiler, elçilikler, dernekler, ulusal ve uluslararası araştırma şirketleri çeşitli amaçlarla tekrar tekrar anket yapmaktadırlar. Hatası en az ve başarılı bir anket gerçekleştirebilmenin belki de ilk şartı, en uygun anket formu düzenleyebilmektir: Anket formunun tasarımı, soru sayısı, soru sırası ve soru tipi uygun anket formunun temel göstergeleridir. Bu kitapçığın amacı da bu göstergeleri inşa etmektir. Toplanan verileri, tablolar, grafikler, betimsel veya nedensel istatistiklerle analiz ederek anket çalışmamızı başarılı bir rapora, makaleye veya teze dönüştürerek amacımıza ulaşmış oluruz.
Christopher W. Moore Güncelleştirilmiş, Arabuluculuk Yazın Klasiği
Neredeyse 30 yıldan bu yana anlaşmazlık çözümü uygulayıcıları, üniversite öğretim elemanları ve öğrenciler alandaki en kapsamlı rehber olarak Arabuluculuk Süreci'ne başvurmaktadır. Arabuluculuk üzerine yazılmış en kapsamlı kitap olarak bu metin, anlaşmazlık çözümünün herhangi bir alanında—aile, toplum, istihdam, iş dünyası, çevre, kamu politikaları, çok-kültürlü veya uluslararası—çalışan yeni ve deneyimli anlaşmazlık çözüm uygulayıcıları için biçilmiş kaftandır. Bu kitap, uzmanlar için bir rehberdir ve dördüncü basım, alandaki gelişmelere ayak uyduracak şekilde genişletilmiş ve yenilenmiştir. Bu basım, arabuluculukta mükemmelliği sağlayacak ve anlaşmazlık yaşayanların kalıcı anlaşmalara varmalarına ve ilişkilerini sürdürmelerine yardımcı olacak yeni kaynaklar içermektedir.
• Arabuluculuk hizmeti sunma konusunda daha fazla bilgi ve en güncel yaklaşımlar
• Hem yaygın hem de özgün sorunlar için doğru stratejiyi seçme konusunda kapsamlı rehberlik
• Her türlü anlaşmazlıkla ilgili güncellenmiş yeni vakalar
• Gelişmekte olan kültürler arası ve uluslararası arabuluculuk alanı ve uygulamaları hakkında daha fazla bilgi
Rauf Arıkan Araştırma soru sormakla başlar. Bilgiye erişmek ve bilginin doğru kullanımı araştırmacının temel uğraşlarından biridir. Araştırma yapma ve sonuçlarını doğru yorumlamanın önemi günümüzde daha da artmıştır. Sekiz milyona yakın öğrencisi bulunan üniversitelerimizin başlıca görevi, araştırma yapmak ve bilimsel yöntemi yaygınlaştırmaktır. Deney, gözlem, anket ve kütüphane çalışması, bilimsel araştırma yöntemlerinin en yaygın olanlarıdır. Üniversitelerin yanında bankalar, siyasi partiler, firmalar, elçilikler, yerli ve yabancı kuruluşlarla pazarlama uzmanları her alanda araştırma faaliyetinde bulunmaktadır.
Fen ve teknoloji alanında yapılan araştırmalar kadar, insanlar, toplumlar ve örgütlerle ilgili araştırmalar da yaygınlaşmaktadır. Günümüzün öne çıkan konularından araştırma geliştirme faaliyetleri ve inovasyon olgusunun temelinde de araştırmacılık kapasitesi yer almaktadır. Sayıları 200'ü aşan Üniversitelerimizde her yıl 75 bin kadar master ve doktora tezi tamamlanmaktadır.
Bilgi çağında yaşıyoruz. Bilginin üretimi, yayılması ve kullanımı hız ve yaygınlık kazandığı için çağımıza bilgi çağı diyoruz. Diğer yandan, bilgi çağının bir sonucu da bilgi kirliliğinin ortaya çıkmış olmasıdır. Bilgi bombardımanı altında doğru ile yanlış bilgiyi, iyi niyetli ile sömürme niyetli bilgiyi birbirinden ayırt etmek zorlaşmıştır. Bu zorlukların çaresi bilimsel araştırmacılık eğitimini yaygınlaştırmaktır.
Elinizdeki bu kitap, öğrenen ve inceleme yapan tüm öğrencilere, gerçek ve güvenilir bilgi peşinde olan araştırmacılara, özellikle de akademik tez hazırlayan adaylara yöneliktir. Araştırma yöntemlerini tanıtan, veri kaynaklarını, veri toplamayı, anket yapmayı, örnekleme tekniklerini açıklayan; veri analizinin tablolar, grafikler ve istatistiksel araçlarla nasıl yapıldığını uygulamalı olarak gösteren; bir araştırma raporunun nasıl yazılması gerektiğini ve buna ilişkin bilimsel ve etik kuralların neler olduğunu anlatan bir eserdir.
Hüseyin Mert, Bülent Deniz Karahan, Ferhat Atın Değişim, yaşadığımız dünyanın önemli bir markası olmuştur. Değişim yönünde yaşanan gelişmeler, insanlar ve işletmeler için önemli olanaklar, fırsatlar yarattığı gibi bazı sorunları da beraberinde getirmiştir.
Bilimsel ve teknolojik alanda baş döndürücü hızla yaşanılan gelişmeler, işletmeler için temel sorun olarak rekabet sorununu öne çıkartmıştır. Rekabet koşullarında işletmeler, Ar-Ge faaliyetlerinin önemini anlamışlardır. Ar-Ge faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan verimlilik artışları ve maliyetlerdeki düşmeler, bir işletmenin ve toplumun ekonomik ve sosyal birçok amacının gerçekleşmesinde önemli bir unsur olmuştur. Bu çabalarda etkin, üretken ve yaratıcı bir biçimde faydalanan işletmeler ve ülkeler, rekabet koşullarında önemli bir güç elde etmişlerdir.
Ülkelerin büyüme ve kalkınma politikalarında, bilimsel ve teknolojik gelişmenin önemi giderek anlaşılmıştır. Bu yönüyle Ar-Ge faaliyetleri, işletmelerin sürekliliği ve hedeflerini gerçekleştirebilmelerinde önemli rolü nedeniyle devletler tarafından teşvik politikalarıyla önemli ölçüde desteklenmektedir.
Ar-Ge faaliyetlerinin ekonomik yaşantımızda giderek yoğunluk kazanması, Ar-Ge’yi “mali ve muhasebe boyutu”yla anlatan bu çalışmayı yapmaya bizleri yönlendirmiştir.
Alanında özgün olması itibariyle meslek mensuplarına, işletme yöneticilerine ve Ar-Ge çalışanlarına faydalı olması en büyük dileğimizdir.
Michael Armstrong(çeviri editötü Yonca Deniz Gürol) Yönetim kurulu düzeyinde İK temsilinin stratejik önemini vurguladığı ve İK stratejisinin her yönünün global iş stratejisine mükemmel bir şekilde nasıl bağlanması gerektiğini gösterdiği için insan kaynakları yöneticilerine büyük bir değer katacaktır.
Training Journal

Stratejik insan kaynakları yönetimi akademisyenler, danışmanlar ve uygulamacılar tarafından benzer şekilde ele alınmıştır. Bununla birlikte, insan kaynakları stratejisinin genel iş stratejisi ile entegrasyonu teoride uygulamaya göre daha kolaydır. Armstrong’un Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi El Kitabı, teori ve pratik arasında bir köprü kurarak hem insan kaynakları stratejilerini formüle etmek hem de bunları uygulamak için rehberlik eder.

Bu tamamen gözden geçirilmiş altıncı basım, İK stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması, bireysel performans stratejilerinin uygulanması ve kurumsal bir sosyal sorumluluk stratejisinin oluşturulması ve yürütülmesi konularındaki yeni bölümlerin yanı sıra uluslararası İKY stratejileri üzerine de tartışmalar içermektedir. Armstrong'un Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi El Kitabı örnek olay incelemeleri, kontrol listeleri ve pratik örneklerle dolu olup, olumlu ve verimli bir değişiklik gerçekleştirmek için karmaşık bir strateji uygulamaya koyan herkes için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Özlen Çetin Günümüzde işe alım, terfi, atama ve potansiyellerin keşfedilmesi aşamalarında kullanılan Değerlendirme ve Gelişim Merkezi (Assessment Center) uygulamalarına ilişkin bu kitap, insan kaynakları profesyonellerinin görüşlerinden hareketle, kişilik envanterleri ile değerlendirme merkezi uygulama sonuçları arasındaki ilişkiyi irdelemekte; değerlendirme ve gelişim merkezi uygulama süreçlerinin öncesi, uygulama sırası ve uygulama sonrası aşamaları ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır.
Dr. Özlen Çetin’in akademik birikimi ile bu alandaki sayılı değerlendiricide bulunan uygulama tecrübesini birleştirerek hazırladığı bu kitabının, değerlendirme ve gelişim merkezi uygulamasına başlamak isteyen ya da kendi kurumları bünyesinde böyle bir merkez kurmayı planlayan meslektaşlarım için çok faydalı bir kaynak olacağını düşünüyorum.
ONGUN CAN ÖZKAYA / Aselsan / Kariyer ve Yetenek Yönetimi Müdürü

“Doğru işe doğru çalışan” mottosu için yol haritasını olacağını düşündüğüm ve sadece insan kaynakları profesyonellerinin değil tüm insan yönetimi işlevini gerçekleştiren yönetim ekibinin başucu kitabı olması gereken bu çalışma için Dr. Özlen Çetin’e ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.
BARIŞ GÜL / Faveo Danışmanlık / Genel Müdür

Sevgili Özlen Çetin’in birikim ve tecrübelerini paylaştığı bu kitabın, insan kaynakları sahasının ihtiyaçlarına çok güçlü bir ışık olacağına eminim. Yolu açık olsun.
MUSTAFA KODAZ / Bayer Türk/Saha Eğitim Müdürü

İş hayatı için kaynak niteliği taşıyan bu kitabın okuyucularına, değerlendirme merkezi uygulamalarının aslında korku ve stres dolu süreçler olmadığını, aksine kişinin kendisini keşfetme noktasında yol gösterici olduklarını gösteriyor.
ÖZGE KARVAN / Kahve Dünyası/İnsan Kaynakları Müdürü

İnsan kaynağına yapacağımız stratejik yatırım açısından, kurum için vazgeçilmez bir süreç olan değerlendirme merkezi uygulamaları her zaman kabul gören araçlardır. Çalışanların insan kaynakları departmanına bakış açılarını saygı ve kabul bakımından arttıran bu araç hakkındaki süreçlerin anlatıldığı bu kitabı, bir başucu kaynağı olarak görüyorum.
SEVİNÇ DURMUŞ / A&Y/İnsan Kaynakları Departman Yöneticisi

Dr. Özlen Çetin’i, değerlendirme merkezi danışmanlığı ve akademik uzmanlığın gücü ile uzun yıllardır biriktirdiği deneyimlerinden hareketle yazdığı bu kaynak eser için kutluyorum. Kitap, başta insan kaynakları profesyonelleri olmak üzere değerlendirme ve gelişim merkezi uygulamasına başlamak isteyen herkes için bir başucu kaynağı…
AYKUT BORA / Abora/İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanlığı-Kurucu/Danışman
Yüksel Akay Ünvan Avrupa Ekonomik Topluluğu, şimdiki adıyla Avrupa Birliği 1957'de Roma Anlaşması ile kurulmuştur. Belçika, Batı Almanya, Fransa, Hollanda, İtalya ve Lüksemburg kurucu ülkelerdir. AB'nin kuruluşundan itibaren başarılı bir gelişim göstermesi, başlangıçta topluluğa üye olmak istemeyen ülkelerin daha sonra üyelik başvurusunda bulunmalarına neden olmuştur. Özellikle 2000'li yıllarda AB bir taraftan genişlerken diğer taraftan da bütünleşme çabası içine girmiştir. Genişleme, o dönemde AB için en önemli fırsatlardan birisi olmuştur. Yeni üyelere bir istikrar ve refah bölgesi sunarken kıtanın barışçıl yollarla bütünleşmesinin daha ileriye gitmesi amaçlanmıştır.
Bu kitap, AB'ye üyelik süresinde etkili olan genel bir modele ulaşmak ve bu model üzerinden ileride aday olacak ülkelerin üyelik sürelerinin kısa ya da uzun süreceği konusunda karar verilmesine yardımcı olması açısından önem taşımaktadır. Çalışma kapsamında kullanılan bağımsız değişkenler uluslararası çalışmalarda kullanılan göstergeleri içermekte ve Kopenhag kriterlerine uygun bir nitelik taşımaktadır. Kitapta ayrıca koşullu lojistik regresyon çözümlemesi kullanılarak AB gibi gündemdeki bir konu için üye ülkelerin üyelik sürecinde etkili olan değişkenleri belirlemek amaçlanmıştır. Aday ülkelerin bu değişkenlere göre üye olma sürelerinin sekiz yıldan kısa sürmesi olasılıkları tahmin edilmiştir. Uygulama sonucu olarak Türkiye için üyeliğin sekiz yıldan kısa olduğu tespit edilmiştir.
Çalışmanın literatüre sağladığı katkıyla, konu ile ilgilenen okurlar ve araştırmacılar için bir başvuru kaynağı olması hedeflenmektedir.
Ahmet Seha Selek, Leyla Akgün Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Azerbaycan ekonomisinde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Katı devlet kontrollü, sosyalist ekonomiden piyasa ekonomisine geçen Azerbaycan'da özel sektörün gelişimi, bağımsız rekabet koşullarının oluşturulması, mülkiyet çeşitliliğinin artırılması ve uluslararası ticaretin geliştirilmesi yönünde önemli reformlar gerçekleştirilmiştir. Ülkeye yapılan yabancı yatırımların artmasıyla, piyasa ekonomisinin temel unsurlarından olan bağımsız denetimin geliştirilmesi zarureti ortaya çıkmıştır. Bağımsız denetimin gelişimi yönünde gerçekleştirilen en önemli çalışma, ülkedeki Ulusal Denetim Standartlarının Uluslararası Denetim Standartlarına geçişiyle yapılmıştır. Yabancı yatırımcıların finansal bilgi ihtiyacını karşılamak, ticari ilişkilerde şeffaflık ve güveni sağlamak için bağımsız denetimin Uluslararası Denetim Standartları çerçevesinde yürütülmesi büyük önem taşımaktadır. Kitapta öncelikle Azerbaycan’da uygulanan Ulusal Denetim Standartları incelenmiştir. Ardından Ulusal Denetim Standartlarının, Uluslararası Denetim Standartlarıyla uyumluluğunu değerlendirmek için karşılaştırması yapılmıştır.
Seval Kardeş Selimoğlu - Mehmet Özbirecikli - Şaban Uzay Bağımsız denetim (auditing); muhasebecinin hazırlamış olduğu finansal tablolara ilişkin yönetimin iddialarını araştıran ve böylece doğru ve güvenilir finansal bilgilerin ilgili kamuoyuna sunulmasına yardımcı olan önemli bir uzmanlık alanıdır. Bağımsız denetim; sermaye piyasasında kamuyu aydınlatma ilkesinin bir gereği olup, Türkiye'de Kamuya Yararlı İktisadi Kuruluşlar (KAYİK) yanı sıra her yıl yeniden belirlenen ölçütlerle ve Bakanlar Kurulu Kararı ile belirli büyüklükleri (satış hasılatı, aktif büyüklüğü, çalışan sayısı gibi) aşan sermaye şirketleri içinde yasal bir zorunluluktur. Türkiye'de bağımsız denetim, ilk düzenlemelerin yapıldığı 1987 yılından beri bilinmekteyse de geniş kesimlerin bağımsız denetimle tanışması 2011 yılında yayınlanan yeni Türk Ticaret Kanunu ile olmuştur.
Bağımsız denetim standartları denetçinin rehberi olup, kaliteli bir denetim çalışmasının altyapısını oluşturur. Kitabımızda denetim standartları esas alınarak bir denetim süreci; denetimi planlama, denetim programlarını gerçekleştirme ve sonuçları raporlama kısımlarına ayrılarak açıklanmaktadır. Ayrıca kitabımızda denetim ihtiyacının ortaya çıkışı, denetime yön veren ulusal ve uluslararası kurallar, hile denetimi konuları ile, eklerde; denetim standartları özeti, denetimin planlanması örneği sunulmuştur.
Kitabımız; bağımsız denetim uygulayıcıları yanında bağımsız denetçi olmak için sınavlara hazırlanan muhasebe meslek mensuplarına / adaylarına ve her biri geleceğin potansiyel bağımsız denetçi adayı olan ilgili üniversite öğrencilerine rehberlik edebilecek ve fayda sağlayabilecek bir içeriğe sahiptir.
Suat Kılıç Kitap kapsamında, işletmelerde uluslararası denetim standartları esas alınarak uygulanan bağımsız denetimin kurumsal yönetime etkisi değerlendirilmiştir. Bu çerçevede kurumsal yönetimi etkileyen temel denetim standartları değerlendirmeye alınmıştır. Belirlenmiş olan denetim standartlarının Borsa İstanbul Gelişen İşletmeler Pazarı'nda 2012 yılından itibaren işlem gören işletmelerde yapılan bağımsız denetim ile birlikte kurumsal yönetime etkisi araştırılmıştır. Özellikle kurumsal yönetim ile ilgili olduğu belirlenmiş denetim standartlarına yönelik olarak, çok ayrıntılı kavramsal bir araştırma yapılmıştır. Kurumsal yönetim gelişimini hedefleyen küçük ve orta boy işletmelerin, belirleyecekleri yol haritasına yönelik olarak öncelikle şeffaf bir denetim uygulamasına geçmesinin gerekliliği somut kavramlarla ortaya konulmuştur. Araştırmadan elde edilen sonuçların özellikle Türkiye'de uygulanan bağımsız denetime ve bununla birlikte işletmelerin kurumsal yönetim gelişimine katkı sağlaması hedeflenmiştir. Kitap içeriğinde kavramların hiyerarşik bir düzende anlatımı ve denetim-kurumsal yönetim etkileşiminin somut tespitler ile ortaya konulması; özellikle işletme yönetici adayları, denetim ve/veya işletme yönetimi üzerine eğitim alan, araştırma yapan kişiler açısından yararlı bir kaynak olarak değerlendirilebilir.
Mustafa Özseven, Akansel Yalçınkaya Bu eser, Türk sanayisinde hayata geçirilen yönetim uygulamalarının kökenlerini ve yayılımını kamu bursu ile yurt dışında eğitime gönderilen Promethe'lerin kariyer güzergâhlarını analiz ederek araştırmaktadır. Bu çalışma “bağlam” mefhumunun aktörlerin kariyer güzergâhlarındaki etkisini de konu almakta ve Türk sanayisindeki yönetim uygulamalarının yayılımını bu minvalde incelemektedir. Araştırmada yönetim uygulamalarının yayılımında bağlam ve aktörlerin etkileşiminin daha net ortaya konulabilmesi için 1930-1950 ve 1950-1970 olmak üzere iki ayrı dönemde eğitime gönderilen iki farklı nesil araştırmaya dâhil edilmiştir. Bu çalışmada, 1930-1950 döneminde Almanya ve Fransa başta olmak üzere daha çok Avrupa'daki ülkelere eğitime gönderilen nesil Promethe-1, 1950-1970 döneminde ABD ve İngiltere ağırlıklı olacak şekilde yurt dışında eğitime gönderilen nesil ise Promethe-2 olarak anılmaktadır. Bu doğrultuda Promethe-1 ve Promethe-2 nesillerinin kariyer güzergâhlarının kapsamlı bir karşılaştırması yapılarak araştırma bulgularına ulaşılmıştır. Bu boyutlarıyla çalışma, 1930-1980 yılları arasında Türk sanayisinde etkin olmuş yönetim uygulamalarının kökenlerini ve yayılımını bağlam ve aktörler özelinde ortaya koyabilmiştir.
Arzu Baloğlu Bu kitaba başlama nedenimiz, öncelikle ülkemizin özellikle çocuklarını daha sonra gençlerini yenilik peşinde koşan ve icat çıkaracak şekilde yetişmesi gereken bir nesil olmasına duyduğumuz inanç ve güvendir.
Bugünlerin çocukları, yeni tabiriyle Z kuşağı gençleri olarak eğitim görecekler. Kimi küçük yaştan itibaren iyi eğitim imkânları ile yetişiyor kimi ise son derece zor şartlarda okuyor veya okuyamıyor.
Bir çocuk icat çıkararak büyürse inanın hem kendisi hem ailesi ve yakınları için hep farklı ve yetenekli olarak ayırt edilecek, arzu ettiği imkânları yaşamak istediği hayatı daha kolay elde edebilecektir. O hâlde çocukları geleceğin araştırmacısı ve yenilikçisi olarak serbest bırakmak hatta sürekli teşvik etmek gerekir. Küçüklüğünde oyuncaklarını bile seçerken eğitici ve yönlendirici olmasına dikkat ediniz. Bu ana fikirden yola çıkarak, gerek ülkemizde gerekse dünyada farklılık yaratmış kâşif, vizyoner, araştırmacı ve fikir insanlarını örnekleyerek bu hedefin başlangıcını oluşturduk. Daha sonra ise merak ve araştırmaya yönelik ilgileri başlayan küçüklerin, sürekli arz ederek yenilik peşinde koşan bireylere evrilmesi adına, bunun pazar, teknoloji, ülkeler, teşvikler, fırsatlar açısından bakışını yine gerçek vakalarla anlatmaya çalıştık. Burada mümkün olduğunca örneklere yer verdik. Ve nasıl başarılı olunduğunu analiz etmeye çalıştık.
Son günlerde en çok konuşulan teknolojilerin yani yapay zekâ, robot, nesnelerin interneti gibi yeni teknolojilerin yaratıcılarının yine meraklı insanlar olduğunu ve bu ürünlerin araştırmacı bir zihinle üretildiğini özellikle vurguladık. Bunlar son teknolojik gelişmeler değildir, hiçbir zaman gelinen nokta da son olmayacaktır. Teknoloji sürekli yenilik ve evrilme hâlindedir.
Bu gibi teknolojilerin ve dünyaca tanınacak yeni ürün ve markaların yaratıcıları neden sizlerden biri olmasın! Aslında başarılı olmak için gereken her şey sizde yeterince var. O hâlde sizden beklentimiz, icat çıkararak büyüyünüz, büyütünüz ve çevreniz için rol model olunuz!