İnsan Kaynakları Yönetimi \ 2-3
Tamer KEÇECİOĞLU, Ece KURTULUŞ Yetkinlik kavramı, insan kaynakları yönetiminin en temel ve bu ölçüde “gizemli” konusu olmuştur. Yetkinlik, insan kaynakları uygulamalarını belirleme açısından en devrimci çalışmadır. Operasyonel ve stratejik anlamda, tüm uygulamaların ve süreçlerin biçimlenmesine katkıda bulunmaktadır. Bu açıdan baktığımızda Türkçe yazılmış ilk eser olan bu yapıt akademisyenlere, öğrencilere ve uygulamacılara yararlı olacaktır.
Şenay Çaylan Bilgileri birçok yönden değerlendirme yeteneği olarak kabul edilen eleştirel düşünme becerisinin önemi, 21. yüzyılda hemen hemen tüm meslek grupları tarafından daha iyi anlaşılmaktadır. Bu araştırma ile, eleştirel düşünme becerisinin Türk istihdam dünyası için ne ifade ettiği ve çalışanlarda bu beceriye ne düzeyde rastlandığı ile ilgili bir farkındalık oluşturulması amaçlanmıştır. Araştırma, söz konusu becerinin istihdam tarafında geliştirilmesinde izlenen süreçlerin anlaşılması bakımından da ayrıca önem taşımaktadır.
Eleştirel düşünme becerisi bugünün iş dünyası tarafından “statükoyu değiştiren, çalışma şeklini ve şirket kültürünü mevcut alışkanlıkların dışına çıkaran” bir değer olarak görülmektedir.
Peki işletmeler tarafından “on üzerinden on kadar önemli” görülen “eleştirel düşünme becerisi” yeni mezun adaylarda ve/veya çalışanlarda istenilen seviyede midir?
Mine Afacan Fındıklı, Muhammet Fatih Şengüllendi, Ali İbrahim Balın Yönetim biliminin önceki dönemlerinde organizasyon yapılanmaları ağırlıklı olarak merkezî, hiyerarşik ve mekanik iken günümüzde sosyal sistem olarak kabul edilmektedir. Bu yönüyle, kuruluşlarından faaliyetlerinin sonlandırılmasına
-kapanışlarına- kadar geçen süreçte örgütler birer canlı organizma gibidirler. Onlar da tüm yaşayan organizmalar gibi doğar, büyür, olgunlaşır ve entropi sebebiyle varlıkları son bulur.

Kitabımızda, ekosistem kavramının başlangıcından iş ekosistemlerine kadar örgütlerin çevreleriyle olan ilişkileri ve karşılıklı etkileşimlerinden doğan yapılar incelenmeye çalışılmıştır. Ayrıca, iş ekosistemleri kavramının akademik dünyada ne ölçüde ilgi çektiğine yönelik çeşitli sektörlerde yapılmış araştırmaların sonuçları konunun teorik temelleri üzerinden tartışılmıştır. Son olarak, kitabın hazırlanma sürecinde dünyanın karşı karşıya kaldığı COVİD-19 pandemi krizinde meydana gelen gelişmelerin öne çıkan sektörleri nasıl etkilediği gözler önüne serilerek kriz döneminde beliren yeni ekosistemlere örnekler verilmiştir.

Günümüzün sürekli değişim odaklı ve belirsizlik içerisindeki rekabet ortamı, girişimcileri ve yöneticileri çevik, esnek ve iş birlikçi olmaya itmektedir. İşletmelerin hayatta kalabilmek için değer zincirlerine tüm paydaşlarını dâhil etmeleri, değerin yakalanması yerine değerin yaratılmasını hedeflemeleri yeni ve geniş kapsamlı iş modellerinin ortaya çıkışına temel teşkil etmektedir.
Açelya Telli Danışmaz, Ahmet Erkasap, Birkan Tapan, Burcu Yiğit, Gamze Aydın Toprak, Gamze Kutlu, Gökçe Sönmez, Harika Özkan, Meryem Turgut, Sevcan Fırın, Tuğçe Elbüken, Tuğçe Kumral Yürek, Günlük hayatımızda olduğu gibi iş hayatımızda da iyi ve kötü olmak üzere pek çok davranış ile karşı karşıya kalıyoruz. Editörün, kurumsal eğitimlerinden yola çıkarak projelendirdiği bu kitap, iş hayatının iyi ve kötü yanlarını yansıtan pek çok davranışa değinmektedir. Kitaptaki tüm bölümler bilimsel olarak ele alınmış olup, her bölümün sonunda örnek olay ve çalışma sorularına yer verilmiştir. Böylelikle bölümlerin örnek olay uygulamaları ile desteklenmesi konuların uygulamaya yönelik tarafının da görülmesi bakımından değerlidir.
Bu kitabın; Örgütsel Miyopi, Çalışan Yıpranması, Yeşil Örgütsel Davranış, İş Yeri Yalnızlığı, Mobbing, Tükenmişlik Sendromu, Örgütsel Kıskançlık, Örgütsel Vatandaşlık Davranışı, Örgüt Kültürü, Örgütsel Güven gibi iş hayatının pozitif ve negatif yanını vurgulayan başlıkları ile birlikte hem akademiye hem de iş dünyasındaki profesyonellere katkı sunacağı düşünülmektedir. Bu değerli kitabı okuyacak olan akademisyen, öğrenci ve iş dünyasındaki profesyonellere şimdiden keyifli okumalar dileğiyle...
Zeynep Oktuğ İş yaşamı herkes için farklı anlamlar barındırsa da çalışanların birçoğu iş yerindeki stresli ortamdan, zorlayıcı koşullardan söz eder. İşin birey tarafından nasıl algılandığı çeşitli etkenlere bağlıdır. Yaş, kıdem, deneyim gibi unsurların yanı sıra bireysel özellikler de önemli roller üstlenir. İşe yüklenen anlam yıllar içinde değişse de iş yaşamının yıpratıcı yanlarıyla hiç karşılaşmamak pek mümkün görünmemektedir.
Bireyin yaşam olaylarını algılayış biçimi, düşünce ve duygularının ne yönde gelişeceğinin en önemli belirleyicisidir. İş yaşamının bazen stresli bazen de keyifli olarak algılanması son derece doğaldır. Stresli ya da keyifli olarak algılanmasını sağlayan unsurlar üzerinde çalışmak ise bireyin bakış açısının hangi koşullarda değişiklik gösterebileceğine ışık tutar. Zorlayıcı iş deneyimlerinin, geliştirici deneyimler olarak görülmesi mümkündür. Ancak bireylerin alıştıkları biçimde düşünmeleri otomatik olarak gerçekleşir. Çoğu zaman farkında dahi olmazlar. Bu yüzden düşünce alışkanlıklarını değiştirmek zordur.
Mizah, alışılagelmiş düşünme biçimlerini sorgulamak ve bireyin iyi oluşuna olumsuz yansıyanları değiştirmek için önemli bir kaynaktır. Mizahi bakış açısını yaşamın her anında ve her alanında sürdürmek mümkün olmaz. Ancak mizah, iş yeri gibi zorlayıcı koşulların var olabileceği ortamlarda, bireyin iyi oluşunu koruyucu ve geliştirici bir unsur olarak işlev gösterebilir. Bu kitap, mizahın çalışma yaşamında hangi koşullarda ve ne şekilde etkili olabileceğinin belirlenmesine katkı sağlamayı hedeflemekte, aynı zamanda mizahın çalışan tutumlarıyla ve örgütsel sonuçlarla ilişkisini ortaya koyarak, yapıcı yönde kullanıldığı takdirde iş yerinde verimliliği artıran bir unsur olabileceğinin altını çizmektedir.
Ahmet Erkuş, Ebru Günlü Küçükaltan, Engin Deniz Eriş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Sinem Ergun, Olcay Bige Aşkun, Pınar Süral Özer Bu kitap, her insanın yaşamının en az bir döneminde bir şekilde deneyimlediği, ne olduğunu bildiği ancak tanımlamakta güçlük çektiği, bugün bireysel bir sorun olmanın ötesine geçerek toplumsal boyutta bir soruna dönüşmüş yalnızlık olgusuna odaklanıyor.
İnsanlık tarihi boyunca felsefeden sanata izlerini sürebileceğimiz, pek çok farklı disiplinden araştırmalara konu olan ve son dönemde özellikle örgütsel davranış alanında da artan oranda ilgi gören yalnızlığın örgütlü ortamda farklı görünümlerini çok yönlü tartışmaya duyulan gereksinim bu kitabın yazarlarını bir araya getiren itici güçtür.
Amaç, yalnızlığa bugüne kadar üzerinde odaklanılmamış farklı pencerelerden bakarak iş yerinde yalnızlık olgusuna ilişkin alan yazındaki boşlukların doldurulması için güçlü bir zemin yaratabilmek olduğu kadar iş yaşamında konumu ne olursa olsun yalnızlık deneyimleyenlere bu deneyimde yalnız olmadıklarını anımsatarak yaşadıkları sıkıntıyı bir nebze olsun hafifletebilmektir.
Kitabın, alandaki bilim insanlarına yeni araştırmalar için taze bakış açıları kazandırmanın ötesinde iş dünyasının önemli açmazlarından biri olan yalnızlığa bireysel ve kurumsal düzeyde iyileştirici etkiler yaratmaya katkı vermesi beklenmektedir.
Bu doğrultuda alanında uzman yedi akademisyen kaleme aldıkları her biri birbirinden bağımsız ancak birbirini bütünleyen bölümlerden oluşan eser ile okuyucularının yalnızlıklarına dokunarak, onları iş yaşamındaki deneyimleri üzerine düşünmeye davet ediyor ve iş yerinde yalnızlığı öncelikli gördükleri boyutlarda tartışmaya açıyor.
Alper Karavardar, Ayşegül Yalçın Özyurt, Burcu Divarcı Güney, Gülşah Karavardar, Harun Karadağ, Hülya Köse, Melis Kırımlıoğlu, Muhammet Yüksel, Şifa Kırhasanoğlu, Yusuf Aker Rekabet, iş dünyasının bir gerçeğidir. İşletmeler açısından iş dünyasında hayatta kalabilme değişimlere hızlı yanıtlar verilebilmesiyle mümkündür. Etkin bir piyasa sistemi içinde işletmeler sürekli bir mücadele süreci içindedir. İşletmeler diğer ekonomik birimlere karşı rekabet üstünlüğü sağlamak mecburiyetindedir. Günümüz iş dünyasında ünlü filozof Herakleitos'un "Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir." sözü hâlen geçerliliğini korumaktadır. İş dünyasında önemli olan güçlü olmak değil, değişimi doğru bir biçimde yönetmek, yani değişen koşullara hızlıca uyum sağlayabilmektir. İnsan sürekli bir değişim içinde gelişmekte, evrilmektedir. Ticari hayatın temel ögesi insan olduğu için örgütler de tıpkı diğer canlı organizmalar gibi dönüşüm içerisindedir. Örgütler değişimi kucaklayarak değişen pazar koşullarına yanıt verebilirler. İşletme disiplini ilhamını iş dünyasından alır. İş dünyası, işletme disiplinine öncülük eder. İşletmeler gibi işletme disiplininin de sürekli değişen koşullar karşısında kendisini yenilemesi gerekmektedir. Akademinin, iş dünyasının beklentilerine cevap verebilmesi için iş dünyasının güncel sorunlarına ilişkin kavrayışlar geliştirmesi bir zorunluluktur. İşletme bilimini etkileyen güncel meselelerin ele alınması hem eğitim müfredatının güncellenerek iş dünyasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağının yetiştirilmesine hem de iş dünyasındaki uygulayıcıların rekabet avantajı elde etmelerine katkı sağlayacaktır. Kitapta, işletme disiplinindeki güncel konular ele alınarak, bu konular ışığında öğrencilere, akademisyenlere ve uygulayıcılara farklı bakış açıları kazandırılması hedeflenmiştir. İşletme disiplini başlığı altında yer alan farklı bilim dallarına yönelik çalışmaların yer aldığı bu kitabın tüm okuyuculara ve insanlığa faydalı olması dileğiyle…
Ali Şahin Örnek İbn-i Haldun'a zamanı sormuşlar:
Bekleyince yavaşlar,
Gecikince hızlanır,
Üzülünce can yakar,
Mutlu olunca
kısalır,
Acı çekince bitmek
bilmez,
Sıkılınca uzar
demiş...
Aydın Çivilidağ, Şerife Durmaz İnsan yaşamında iki karar hayatidir; kariyer kararı ve evlilik. Yaşamımızın yaklaşık üçte ikisini çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, kariyer kararımızın bizi mutlu ya da mutsuz edebileceği gerçeğiyle karşılaşırız. Aynı zamanda aktif iş yaşamında da bireyler çeşitli nedenlerle kariyer sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla insanın tüm yaşamını etkileyebilen iş yaşamında bireylere doğru ve gerçekçi kariyer kararı verme ve kariyer sorunlarıyla başa çıkmada kariyer danışmanlık süreci destek sağlama misyonuna sahiptir. Kariyer danışmanlığı, kariyer bilgisi ve terapötik becerileri bir arada barındıran etkileşimli bir yardım ilişkisidir.
Bu kitapta; iş yaşamıyla ilgili bazı temel konulara değinildikten sonra kariyer kavramı, kariyer danışmanlığı tarihsel süreci, kariyer teorileri, ergen bireylerde ve aktif iş yaşamında kariyer danışmanlığı ele alınmış, vaka örneklerine yer verilmiş ve son bölümde kariyer danışmanlığı ile ilgili etik açıklamalar yapılmıştır. Kitap, çalışma psikolojisi ve iş yaşamıyla ilgili olan tüm profesyonellere, öğrencilere ve okuyuculara yönelik hazırlanmıştır.
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.
H. Meltem Ferendeci Özgödek Bu kitap, hemen herkesin yaşamında yer alan ve üzerinde kafa yorulan kariyer kavramını farklı boyutları ile ele almaktadır. Sadece kuramsal boyutu ile değil aynı zamanda uygulamadaki örnekler ile hem akademik hem sektörel çevrenin ilgi duyacağı şekilde kaleme alınmıştır.
Kitabın ilk Endüstri Devrimi ve onu takip eden diğerleriyle günümüze değin kariyerin hangi şekillerde ele alındığını anlatan kısmı sonrasında, kariyer kuramcıları ve farklı kuram çalışmaları, kronolojik bir sıra ile aktarılarak geleneksel ve çağdaş kariyer yaklaşımları arasındaki fark irdelenmiştir.
Salgın dönemlerindeki kariyer yaklaşımlarının incelenmesi ve devamında Kariyer.net'in desteği ile elde edilen 5271 ilan verisinin taranıp bulguların kariyer kuramları çerçevesinde değerlendirilmesi, kuram ile iş yaşamı arasındaki bağlar, karşılaştırmalar ve yeni yaklaşımlara ışık tutacak değerlendirmeler kitabın öne çıkan farklılıklarındandır.




Donna Yena Kariyer yönetimi becerilerinizi geliştirmeyi hedefleyen bu kitap, gizil güçlerinizi ortaya çıkarmanızı, kendi potansiyelinizi ortaya koymanızı ve onlarca öz geçmiş arasında sizin öz geçmişinizin öne çıkmasını sağlayacak ipuçlarını içermektedir. Bu kitapta yer alan alıştırmalar, kariyer hedeflerinizi gözden geçirerek yeni kariyer hedefleri belirlemenize de yardımcı olacaktır.
Berat Çiçek İnsanların hayatlarını idame ettirebilmeleri için çalışması, bunun için de yeteneklerine, hayallerine, ideallerine uygun iş fırsatlarını kovalaması gerekmektedir. Etkin bir kariyer yönetimi bu iş fırsatlarına ulaşmada bireylere avantaj sağlamaktadır. Bu bilinçle yazılan bu eserde, kariyer çok yönlü düşünülerek ele alınmıştır. Bu bağlamda kitapta, bireylerin meslek tercihlerini yapabilmeleri için kendilerini ve iş dünyasını tanımalarını sağlamaya yönelik bilgilerin kazandırılmasının yanı sıra insan kaynakları profesyonellerinin ve akademisyenlerin kariyer konusunda ihtiyaç duyduğu teorik ve uygulamaya dönük bilgilerin sunulması amaçlanmıştır.
Akyay Uygur, Azize Hassan Bu kitap; başta kariyer kavramı olmak üzere kariyer yönetimi, planlaması, geliştirme ve özgeçmiş yazma konularında ayrıntılı ve kapsamlı bir yayın olma özelliği taşımaktadır. Kariyer, bir örgütte ya da profesyonel hiyerarşide ilerleme anlamına gelmektedir. Bu ilerleme sürekli olarak bilgi, deneyim ve yetenek kazanılması ile gerçekleşmektedir. Bununla birlikte kariyer bireyin ailesini, boş zaman uğraşlarını ve toplumsal etkinliklerini de kapsamaktadır. Kariyer seçiminde sosyal geçmiş, kişilik gelişimi, bireysel beklentiler ve toplumsal etkiler önemlidir. Kariyer basamaklarının gelişiminde kariyer haritaları, kariyer merkezleri, iş zenginleştirme, kariyer danışmanlığı, eğitim ve geliştirme programları yer almaktadır. İş ve özel yaşam açısından çok önemli bir nitelik taşıyan kariyer konusundaki bu eser; kamuoyu, akademisyenler ve öğrencilerin ilgi, araştırma ve çalışmalarına sunulmaktadır.
Dori Finley Dennison, Melvin R. Weber Bu kitap, konaklama sektöründe stratejik insan kaynakları yönetimine yönelik bir iklim oluşturmak ve bir taraftan geleneksel insan kaynakları fonksiyonlarını bu örgütsel iklim içinde incelerken; diğer taraftan da konaklama sektörü yöneticilerinin etkin bir insan kaynakları programı uygulayabilmeleri için ihtiyaç duydukları birikim ve becerileri ortaya koymak amacıyla yayımlanmıştır.
Konaklama İşletmelerinde Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi kitabı üç kısma ayrılmıştır. Kısım 1’de konaklama sektöründe uygulanan stratejik insan kaynakları yönetimi işlenmektedir. Kısım 2’de insan kaynakları yönetiminin geleneksel fonksiyonları konuları yer almaktadır. Kısım 3’te ise insan kaynakları yönetiminde başarılı olabilmek için gereken beceriler işlenmiştir. On iki bölümden oluşan bu kitabın her bölümünde, konaklama yöneticiliği için gereken bilgilerin yanı sıra, bu bilgilerin kullanılabilmesi için gereken becerilerin ve yeteneklerin geliştirilebilmesine yönelik uygulamalar bulunmaktadır.
Kitabın konaklama sektörü uygulamalarına yer vermesi ve beceri kazandırması açılarından önemli bir boşluğu dolduracağı; kitabın akademik öğrenimin yanı sıra, konaklama sektöründe yönetici ve çalışanlar için de faydalı olacağı düşünülmektedir.
Mustafa Aslan, Mübeyyen Tepe Küçükoğlu, Doğan Uzun, Şayan Berber, Duygu Hıdıroğlu, Serdar Çakan, Caner Günaydın, Ayhan Aksu, Edanur Çelik, Fatih Yaman, Ayhan Bayram, S. Öznur Sakınç, Fatma Temelli, Bilgehan Tekin, Ufuk Karadavut, Neslihan Özdemir, Hüseyin Şenerol, Yusuf Yıldırım, Halil Özcan Özdemir, Ufuk Karadavut, Demet Çakıroğlu, Kürşad Özkaynar, Cihan Tınaztepe, Özlem Şenlik, Kriz; söylemesi kolay ama tecrübe etmesi zor ve hatta acı bir olgu. Krizler sadece iş hayatına has bir olgu da değildir. Sağlıktan siyasete, eğitimden evliliğe hayatın her alanında krizler yaşanmaktadır. Bazı krizler az hasar bırakırken bazıları çok büyük travmalara sebep olabilmektedir. İyi yöneten örgütler ise yaşanan krizlerden büyüyerek çıkmaktadırlar.
Tüm ülkelerin ve hayatların birbirlerine daha çok bağlı olmaya başladığı günümüz dünyasında, artık krizin sadece kendi bölgemizde, ülkemizde ya da işletmemizde olması gerekmemektedir. Dünyanın herhangi bir yerinde, herhangi bir sebepten dolayı ortaya çıkan bir kriz, tüm dünyayı etkileyebilmektedir. Krizi fırsata çevirmek ise tümüyle ona hazırlıklı olma ve onu yönetme ile ilgili bir olgudur.
Kriz ve Yönetimi kitabı, hem kriz hem de kriz yönetim sürecinin anlaşılması ve yönetilmesi hususunda bir başvuru kaynağı olmaya adaydır.
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
Ayşe Nihan Arıbaş, Ayşegül Düzgün, Bayram İlter, Çiğdem Çakır, Ebru Özer Topaloğlu, Erol Tekin, Esin Bengü Ceran, Esra Ulukök, Ethem Merdan, Makbule Hürmet Çetinel, Mustafa Şeker, Oğuz Demirel, Seval Aksoy Kürü, Tuba Aydın Güngör, Tuğçe Şimşek, Ufuk Karadavut, Uyum Elitok, Vural Akar, Yavuz Elitok Krizlerin hiç ortaya çıkmadığı bir dünyanın mümkün olmaması nedeniyle hiç beklenmedik bir anda işletmelerin çeşitli krizlerle karşı karşıya kalma ihtimali çok yüksektir. Krizlerle baş edebilmede en önemli faktörlerin başında kriz yönetme becerisine sahip bir lider gelmektedir. Öyle ki herhangi bir tür krizle karşı karşıya kalan lider, krizi nasıl yöneteceği ya da krizle nasıl baş edebileceği noktasında bilgi sahibi değil ise kriz anında paniğe kapılacak ve bu durum da krizi başarılı bir şekilde yönetememesi ile sonuçlanacaktır. Hâlbuki krize karşı hazırlık yapmış, kriz yönetim planını oluşturmuş, kriz yönetim ekibini kurmuş bir lider ise söz konusu kriz durumu ile daha kolay bir şekilde baş edebilecek hatta belki de kriz durumunu işletme adına fırsata dönüştürecektir. Kriz durumunda herhangi bir liderlik tarzının en doğru olacağını söylemek mümkün olmamakla birlikte bu kitap, çeşitli liderlik tarzları ile kriz yönetimi arasındaki ilişkileri sunarak işletme üst düzey yöneticilerine ve akademi dünyasına yol göstermeyi amaç edinmektedir. Bu amaç çerçevesinde kitapta; kriz yönetimi ile kriz yönetiminde stratejik, vizyoner, paternalist, karizmatik, hizmetkâr, otantik, transformasyonel, katılımcı, etik, otokratik, girişimci, eğitici, dijital, manevi, demokratik, sinerjik, kriz liderliği ve politik liderliğin etkilerinden söz edilmiştir.
Rukiye Can Yalçın, Pınar Fayganoğlu Kriz, neredeyse bireysel düzeyde insanların birbirine bağlı ve bağımlı olduğu yeni dünya düzeninde, bir ihtimal olmaktan öte kaçınılmaz bir olgu hâline gelmiştir. Dünyanın herhangi bir yerinde, farklı bir düzeyde ya da konuda yaşanan bir krizin, zincirleme bir reaksiyon ile tüm insanlığı etkileyerek tehdit edebileceği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımıza çıkmaktadır. Böyle bir sistem içerisinde de toplumların krizleri önleme çalışmalarından öte krizin doğasını anlama ve olumsuz etkilerini en aza indirebilme çabasına girecekleri açıktır.
Bu kitap öncelikle krizleri ve gelişimlerini ortaya koymak, ardından kriz yönetimine yön verebilecek farklı unsurları incelemek maksadıyla kaleme alınmıştır. Risk ve risk yönetimi, kriz ve kriz yönetimi, krizler ile liderlik, iletişim, devlet, insan kaynakları yönetimi ve lojistik ilişkileri bölümlerinden oluşan kitabın, alan yazına katkı sağlaması dileğimizle…
Güler İslamoğlu Bu kitap; hatalar ve olumsuzluklar üzerine odaklanıp bunları cezalandırmak yoluyla düzeltmek yerine, pozitif psikoloji yaklaşımı doğrultusunda, olumlu davranışları teşvik edip bunları güçlendirmenin çok daha uygun ve yerinde olduğu inancıyla girişilen bir çalışmanın ürünüdür. Çalışmaya tutkunluk, örgütsel vatandaşlık, güven eğilimi vb. gibi bazı davranışların ve yaşantıların kurumlar açısından olumlu sonuçlarını sergilediği gibi insan ilişkileri açısından da ışık tutan bilgiler içermektedir.
Mehmet Polat, Ali Şahin Kapasite ve kapasite geliştirmenin bireysel, kurumsal ve çevresel olmak üzere üç farklı boyutta ele alınması konusunda fikir birliği vardır. Bireysel düzeyde, kapasite unsurları bilgi, nitelikler ve becerileri içerebilir; kurumsal düzeyde fiziksel varlıklar (tesisler, ekipman ve malzeme) ve finansal sermaye, liderlik, örgütsel stratejiler, yönetim ve iş bilgisi ve örgütsel oluşumu ile çevre/ toplum düzeyinde, piyasa ekonomisi, hukuk sistemleri hatta sosyal gelenekler çerçevesini de içermektedir.
Boray Uğraş Saydamlık, hesap verebilirlik, sorumluluk, eşitlik ve adalet, katılımcılık/yayılım ilkelerinin birleşiminden oluşan kurumsal yönetim kavramı iş dünyasında ve akademik çevrelerde günümüzde de merak uyandırmaktadır. Keyfi yönetim anlayışından kurallara dayalı yönetim anlayışına geçiş niteliği gereği organizasyonlarda düşük maliyetli bir sermaye yapısı, insana yaraşır bir çalışma ortamı, paydaş çıkarlarının uyumlaştırılmasını sağlamaktadır. İyi yönetim (good corporate governance) kaliteli bir iş çevresi, sağlam bir organizasyon yapısı kurmayı kolaylaştırmaktadır.
Bu kitapta, okuyucularımıza kurumsal yönetim ilkelerinin kadın istihdamına etkileri test edilerek açıklanmaktadır. Ataerkil müesses nizamın kadın istihdamına etkileri kurumsallaşma ve kurumsal yönetim ilkeleri açısından değerlendirilmiştir. Araştırmamızda ilginç bulgulara ulaşılmıştır. Kitabın özgün değeri, Türkiye'de kurumsal yönetim pratiğine ilk kez kadın istihdamı açısından yaklaşması ve yazında yoğunlaşan şirket performansı araştırmalarının dışına çıkmasıdır. Ataerkil iş ilişkilerinin kurumsallaşma süreci ile kurumsal yönetim ilkelerine yansımaları ayrıca değerlendirilmiştir.
A. Selami Sargut, Cem Şafak Çukur, Deniz Börü, Deniz N. Şahin, Doruk Uysal Irak, Ebru Günlü, H. Canan Sümer, Ömer Aytaç, Ramazan Erdem, Tuncer Asunakutlu, Zehra Şahin, Zeynep Aycan Eser örgüt ve yönetim alanında yaygın olan kuramsal altyapıyı ve pratik çalışma alanlarını kültürel bakış açısıyla sunmaktadır. Kültürün kendine özgü dokusunun yansımaları tüm çalışmalarda olduğu gibi yönetsel ve örgütsel çalışmalar alanında da kendini göstermektedir. İşletme, psikoloji, sosyoloji gibi farklı alanlardan akademisyenlerin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan kitap disiplinler arası bir eser olma özelliği taşımaktadır. Her biri kendi alanında uzman ve kültürel özgünlüğe hâkim akademisyenlerin ortak çalışması eser uzun zaman alan emekler sonunda okuyucusuyla buluşmuştur.
Cemal Öztürk Yönetim Bilimi, zamanla, “İşletme Yönetimi” ve “Kamu Yönetimi” diye ayrılmışsa da son dönemde bu iki bilimin bazı açılardan yeniden birbirlerine yaklaştıkları gözlemlenmektedir. Bu bağlamda her iki yönetim için de elzem bir konu ve varılması hedeflenen bir olgu olarak “liderlik” Kamu Yönetiminde kendisini “Lider Yönetici” olarak açığa vurmaktadır.
Liderlik; son yıllarda içeride ve dışarıda, işletme yönetiminin yanında kamu yönetiminde, okullarda/okul dışında, merkezi ve yerel yöneticiler/önderler/liderler arasında, küreselleşen ve hızlı değişim ve gelişim içerisinde olan başta yönetim, çalışanlar, öğrenci ve akademisyenler, kendini kişisel olarak geliştirmek isteyenler olmak üzere hemen hemen herkeste ilgi ve merak uyandırmaktadır. Kitabımızın bu kişilere bilgi ve vizyon katkısında bulunacağı değerlendirilmektedir.
Kamu Yönetiminde lider yöneticiye ulaşma gayesine bir basamak olma hedefinde olan çalışmamızda: Örgüt ve Yönetim; Yetki, Güç, Otorite, Hiyerarşi ve Emir; Liderlik, Yönetici, Lider Yönetici, Kamuda Liderlik Önündeki Engeller başlıklı ana bölümler yer almaktadır.
Emel Bahar Bilgi teknolojileri, iş dünyasında bilgi transferini hızla gerçekleştirecek zeminler oluşturmuş; kâğıtlardan arındırılmış sanal ofisler sayesinde yazışmalar elektronik ortamda üretilir, imzalanır ve hedef alıcılara iletilir hâle gelmiştir. Her ne kadar iletişimin görsel-işitsel yöntemlerle yapılması yaygınlık kazansa da yazılı iletişim, iş dünyasındaki önemini ve ağırlığını hâlâ hissettirmektedir. Kitabımız, yazışma eğitimi alan, iş hayatında yazışma yapan, yazışmayla ilgilenen herkes için faydalı olması amacıyla güncel yönetmelik çerçevesinde hazırlanmış ve bütün yazışma türleri, bol yazışma örnekleri sunularak açıklanmaya çalışılmıştır. Kitabın içeriğinde, iletişim, yazılı iletişim, yazışma teknikleri ve yazma süreci, resmî yazışmalar, iş (ticari) yazıları, özel yazışmalar, elektronik yazışmalar (EBYS), formlar, rapor hazırlama teknikleri ve belge işlemleri gibi bölümler yer almaktadır.
Ali Murat Alparslan, Seher Yastıoğlu, Mehmet Ali Taş Pragmatizm akımının önerdiği yolda yürüyerek oluşturulan bu eser, doğrudan sahanın sesine kulak vererek sistematik bir derleme ile sunulan, günümüz yöneticilerinin çalışanlarını nasıl mutlu edebileceklerine dair açık bir reçete niteliğindedir. Bu reçete; işyeri mutluluğunun ne anlama geldiği, çalışanları mutlu ve mutsuz eden yönetici davranışları, çalışanları mutlu eden geri bildirimlerin özellikleri ve doğrudan geribildirim söylemleri (kelime ve cümleler) ve arzu edilen yönetici erdemlerine dair 2000 kişinin üzerinde yapılan ve keşifsel nitelik taşıyan araştırmalar ile oluşturulmuştur. Bu yüzden sahadaki yöneticilere katkısı oldukça güncel gerçekler üzerinedir. Bu çalışmanın oldukça önemli bir katkısı da çalışan mutluluğu/ıyi oluşu üzerine araştırma yapan/yapmayı düşünen araştırmacılaradır. Keşifsel bir bakış açısına sahip olan araştırmalarımız; önemli boyutlandırmalar, modellemeler ve isimlendirmeler oluşturmuştur. Tüm bu bulgular, nicel araştırmalarla; nice yeni modellemelere, ölçek geliştirme çalışmalarına ve teorik zeminlere altyapı niteliğindedir.
Bu yüzden eserin güncel olarak sahanın nabzı ile, teorik bir zemin dahilinde, sistematik boyutlandırmalar üretmesi, hem sahaya hem de akademik araştırmalara somut katkılar sunmaktadır. Mutluluğun performanstan öte insan için, insanlık için üretilmesi ve paylaşılması dileği ile...
Selim Coşkun - Hakan Dulkadiroğlu Performans yönetimi, kamu sektörü ve özel sektörün vazgeçemediği önemli bir insan kaynakları uygulamasıdır. İyi kurgulanmış ve işleyen bir performans yönetim sistemi; çalışanlar ve memurların liyakatlerine göre atanmasına, motivasyonları ile iş tatminlerinin artmasına ve yetiştirilmelerine imkan sağlayacaktır. Performans yönetim sistemini başarılı bir şekilde uygulayan kurumlar da daha başarılı bir şekilde hedeflerine ulaşabileceklerdir.
Kurumlar, performansın önemi ve faydaları konusunda genellikle hemfikir olmakla birlikte kurumlarda iyi bir performans yönetim sisteminin nasıl kurulacağı konusunda yeterince yol gösterici kaynak bulunmamaktadır. Elinizdeki bu kitap, özellikle performans yönetim sistemi kurmak isteyen kamu kurumlarının ihtiyacını karşılamak üzere, yazarlarının teorik ve pratik bilgilerini harmanlayarak hazırladığı bir çalışmadır.
Füsun Toros Rekabetin küresel düzeyde olduğu günümüz iş dünyasında, en son teknolojiler satın alınabilir veya taklit edilebilir ancak çalışanların yetenekleri taklit edilemez.
İşletmelerin en değerli, en yaratıcı ve en dinamik kaynağı insan kaynağıdır. İnsanın zihinsel gücü, yaratıcılığı ve enerjisi olmadan işletmeler sürdürülebilir olamaz.
Bu değerli insan kaynağının etkin ve verimli kullanılması, işletme performansı için kritik derecede önemlidir. Bu unsur işletmelere sadece bir rekabet avantajı kazandırmakla kalmaz, aynı zamanda temel bir yetenek de katar.
Bu sebeple işletmeler, doğru adayı seçmek, geliştirmek ve tutundurmak için çaba harcamalıdır.
Yazarın akademik çalışmaları ve iş yaşamındaki tecrübeleriyle hazırladığı bu kitap, yetenek yönetiminin kariyer gelişimi üzerine etkilerini anlamada ve çalışanların örgütsel bağlılığını arttırmada yol gösterici olacaktır.
Ahmet Erkasap, Beliz Ülgen, Çağrı Acarol, Emel Güler Yılmaz, Esra Atilla Bal, Gözde Yılmaz, Hatice Toruntay, Mehmet Sağlam, Murat Yolsal, Nurgül Keleş Tayşir, Türker Tuğsal Çağdaş yönetim yaklaşımlarını takip eden, uygulayan tüm örgütlerde; en değerli varlık olarak gösterilen insanın bilgisi, yetenekleri ve tecrübesinin yanı sıra duygularının da dikkate alınması ve bu duyguların doğru algılanıp yönetilmesi, örgütlerin varlıklarını başarıyla sürdürmelerinde son derece etkilidir.
“Örgüt Yönetiminde Duygular” kitabında, hem iş hayatına hem de akademik hayata katkı sağlamak ve duygular konusunda farkındalık yaratabilmek amaçlarıyla yönetim sürecinde ortaya çıkabilecek duygulara ilişkin bilgiler, okuyucularla paylaşılmaktadır.
Ali Murat Alparslan, Ayşegül Karaeminoğulları, Eylem Şimşek, Fulya Aydınlı Kulak, Gürkan Akdağ, Güven Ordun,Hakkı Aktaş, Murat Yaşlıoğlu, Murat Yeşiltaş, Nil Selenay Erden, Özcan Zorlu, Pelin Kanten, Selahattin Kanten Faaliyet alanı ne olursa olsun tüm örgütlerde yönetim uğraşının en önemli boyutlarından birisi şüphesiz “insandır”. İnsanın örgütsel yaşamdaki vazgeçilemez konumu ile birlikte, insan davranışlarının tüm süreçler ve sonuçlar üzerindeki etkileri doğrultusunda yönetim biliminin ilgi alanı gün geçtikçe genişlemektedir. Örgütsel yaşamda etkili olan insan davranışlarının tanımlanması ve belirli değişkenlerle olan ilişkilerinin açıklanması üzerine gerçekleştirilen çalışmaların sonucunda giderek gelişen örgütsel davranış yazını, araştırmacı ve uygulamacılara önemli açılımlar sunmaktadır. Günümüz çalışma yaşamında önem kazanan pozitif ve negatif yönlü davranışları bir bütün olarak ele alma düşüncesinden yola çıkarak hazırlanan kitabımız; farklı üniversitelerde görev yapan bir grup öğretim üyesinin ortak çalışmasının ürünüdür. Örgütlerde Davranışın Aydınlık ve Karanlık Yüzü isimli bu eser, güncel ve geniş içeriğiyle uygulamacılara, araştırmacılara ve öğrencilere mesleki katkılar sağlamayı amaçlamaktadır.
Halit Keskin, Ali Ekber Akgün, Süreyya Yılmaz Günlük hayatın akışında en önemli belirleyici faktör olan duygular örgütlerin işleyişinde de hiç kuşkusuz kritik bir role sahiptir. İş hayatında duygulara dair olumsuz bir algı yaratan, “duyguları işe karıştırmamak gerektiği” tavsiyesi artık geçerliliğini yitirmiş bir düşünce biçimidir. Duygusallık akılcılığın karşıtı olarak görülmemelidir. Örgütsel hayatın merkezinde yer alan ve örgüt üyelerinin bireysel duygularını olduğu kadar örgütlerin duygusal hayatını da kolektif bir düzeyde şekillendiren duyguların akıllıca yönetilmesi gerekmektedir. Şunu unutmamak gerekir ki değişime karşı olan direnç çoğunlukla duygusal kökenli olduğundan, duyguları akıllıca yönetmeyi öğrenmeden kişisel ve örgütsel değişimi gerçekleştirmek mümkün olamaz. O hâlde duyguları anlamayı ve akıllıca yönetmeyi öğrenmek gerekmektedir.
Örgütsel hayatta duyguların rolünü anlamaya yönelik araştırmalar son yıllarda artış göstermektedir. Bu araştırmalar; duygu, duygusal zekâ, sosyal zekâ ve duygusal yetenekler gibi kavramları açıklamaya ve bu kavramların önemini ortaya çıkarmaya odaklanmaktadır. Duygusal yetenek, “örgüt çalışanlarının duygularını sezme, anlama, gözlemleme, düzenleme, kullanma ve onları örgütsel rutinlerde ve yapılarda ortaya çıkarma yeteneği” olarak tanımlanmaktadır. Bireysel düzeyde bir kavram olarak beliren duygusal yetenek; sosyal ilişkiler, etkileşimler, paylaşılan tecrübeler ve interaktif örgütsel süreçler sayesinde örgütsel düzeye taşınır. Örgütlerde duygusal yetenek yaklaşımı, örgütlerin çalışanlarını nasıl cesaretlendireceğini, güçlendireceğini ve örgütsel bağlılıklarını sağlayacağını açıklamaktadır.
Örgütlerin farklı kişiliklere sahip çalışanlarının davranışlarını ortak örgütsel amaçlar doğrultusunda akıllıca yönetme becerisi, diğer yeteneklerini de daha etkili kullanmalarını ve sürdürülebilir rekabet üstünlüğü elde etmelerini sağlamaktadır. Ancak örgütler için önemli bir sürdürülebilir rekabet üstünlüğü sağlayan duygusal yeteneklerin örgütsel hayattaki yapısını, özelliklerini ve etkilerini anlamaya yönelik bir kaynak bulunmamaktadır. Bu noktada Örgütlerde Duygusal Yetenekler kitabımız, duyguların kolektif olarak vuku bulduğu ve akılcı düşüncelerle bir arada var olmasının kaçınılmaz olduğu örgütsel hayatta, duyguların akıllıca yönetimini sağlayan duygusal yeteneklerin önemini vurgulayarak ulusal yazında önemli bir boşluğu doldurmaktadır. Bunun yanı sıra, insanoğlunun kalıtsal doğasının bir parçası olan duyguların asla göz ardı edilmemesi gereken iş hayatında, yöneticiler ve örgüt çalışanlarının örgütsel kararlarını verirken, stratejilerini oluştururken ve günlük örgütsel faaliyetlerini yürütürken faydalanabilecekleri teorik ve pratik bir bilgi kaynağıdır.
Gazanfer ERBAŞLAR Elinizdeki kitap, İnsan Kaynakları Yönetimi, Endüstri/Örgüt Psikolojisi ve Örgütsel Davranış disiplinleri çerçevesinde bireylerin, iş yaşamlarına özgü davranış örüntülerini incelemek, bu örüntüleri tanıtmak ve sorunlara çözüm önerileri üretebilmek amacıyla hazırlanmıştır.
Altı bölümden oluşan bu çalışmamın, bir iş yasamı olan ya da aktif olarak iş yaşamında yer almaya hazırlanan herkese yararlı olacağına ve onların kişisel gelişimine katkı sağlayacağına inanıyorum.
Ancak çalışmamın, yalnızca bir ders kitabı olarak değil, İnsan Kaynakları Yönetimi alanında uzman ya da yönetici olarak çalışan profesyonellerin iş ortamlarındaki uygulamalarında yararlanabilecekleri kitap olma amacını da taşıdığını söylemeliyim.
Stephan Robbins, Timothy A. Judge Çalışma ve iş yaşamıyla ilgili olan, bu konularda bilgisini artırmak, konulara bakış açısını genişletmek ve uygulamalarını analiz edip geliştirmek isteyen herkesin yararlanabileceği bu kitap, dört ana başlık altında toplanmıştır. Giriş başlıklı birinci bölümde, "örgütsel davranış" kavramı genel hatlarıyla ele alınmış; ilgili olduğu diğer alanlar ile ilişkisi irdelenirken, aynı zamanda kavramıı bekleyen zorluklar ve fırsatlara yer verilmiştir. İkinci bölüm, birey konusuna odaklanmıştır. Davranışın oluşmasında etkili olan algılar, duygular, tutumlar, kişilik ve değerler ile öğrenme ve motivasyon gibi bireysel süreçler ele alınarak konular derinlemesine incelenmiştir. Üçüncü bölüm ise grubun birey davranışına olan etkisi ve grup davranışlarına ayrılmıştır. İletişim, liderlik, çatışma ile güç ve politikalar bu bölümde incelenmiştir. Dördüncü ve son bölüm olan örgüt sistemi bölümünde ise örgüt yapısının temelleri, örgüt kültürü, insan kaynakları politikaları ve uygulamaları ile örgütsel değişim ve stres konuları işlenmiştir.
Kapsamlı örnek olaylarla zenginleştirilen kitap, her bölümde yer alan uygulama soruları, konuyla ilgili güncel yazılar, uygulamalar ve örnek olaylar ile farklı görüşlere yer veren kıyaslama yazılarını içermektedir.
Uluslararası uygulamaların da yer aldığı bu kapsamlı kitap, hem öğrencilere hem de konuyla ilgili herkese yararlı bir kaynak olacaktır.
Ahmet Burhan Cakıcı, Daimi Kocak, Edib Ali Pehlivanlı, Elif Alar Erkal, Fatma Merve Kuşoğlu, Gokhan Kerse, Mesut Soyalın, Muhammet Ali Celebi, Mustafa Babadağ, Seda Kızıl, Serkan Naktiyok, Taner Dalgın, Ulku Hilal Celik, Zişan Duygu Alioğulları Bu kitapta; Örgütsel Destek, Psikolojik Sermaye, İşe Bağlanma, Örgütsel Özdeşleşme, Örgütsel Bilgelik, Öğrenilmiş Güçlülük, Çalışan Sesliliği, İş Yeri Maneviyatı, İşe Gömülmüşlük, İş Yerinde Mutluluk, Örgütsel Erdemlilik, İş Yeri Arkadaşlığı ve Örgütsel Affedicilik konuları ele alınmış ve bu kavramların ne anlama geldiği, hangi teoriler bağlamında açıklanabileceği, boyutları, öncüllerinin ve ardıllarının neler olduğu ve bu kavramlarla ilgili geliştirilen ölçeklerin neler olduğu derinlemesine incelenmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda kitabın; bu alanda araştırma yapmayı planlayan araştırmacılara, bu konulara ilgi duyan kişilere ve iş yaşamının içinde yer alarak bu davranışları gözlemleyen ve bu davranışları daha iyi anlamak isteyen yöneticilere ve çalışanlara kılavuz niteliğinde bir kaynak olması amaçlanmaktadır.
Metin Yenigün Bu eser, Üniversitelerin Özel Güvenlik ve Koruma Bölümü öğrencileri, Özel Güvenlik Personeli ve Özel Güvenlik ile ilgili uzmanlaşmak isteyenler için rehber olma niteliğindedir. Özel Güvenlik sektöründe yer alan işyeri ve işveren için hazırlanan bu eserde; Özel Güvenliğin günümüzdeki konumu, etkileri, hukuki dayanakları toplumsal bakış açısı ile aktarılmıştır. Kamu hukuku ve özel hukuk açısından Genel Kolluk ve Özel Kolluk kavramları mukayese edilerek Özel Güvenliğin şu anki yeri tespit edilmeye ve vurgulanmaya çalışılmıştır.
Saim Kılıç – Ali Alp Şirketini bin bir zorlukla kuran ve büyüten Patron; ne zaman ki şirketinin yönetimini CEO/Genel Müdür olarak adlandırılan profesyonel bir yöneticiye devrediyor, işte o zaman sorunlar ortaya çıkmaya başlıyor. Çünkü atalarımızın söylediği “vekil asil gibidir” sözünün maalesef şirket yönetiminde her zaman geçerliliği bulunmuyor. Peki;
•CEO (vekil), neden Patron (asil) gibi olamıyor?
•Patron, şirketinin yönetimini bir CEO'ya devretmekten gerçekten korkmalı mı?
•CEO'ların sıklıkla rastlanan etik dışı davranışları nelerdir? Bu davranışları niçin ve ne zaman sergilerler?
•Patron, CEO'nun potansiyel yanlışlarından/etik dışı davranışlarından nasıl korunabilir?
•Şirketin yönetim sistemi ve Patron-CEO ilişkileri ne şekilde tasarlanırsa, şirket yönetiminde de “vekil asil gibidir” sözü geçerli olur?
Saim Kılıç ve Ali Alp'in kaleme aldığı “Patronun CEO'su” kitabı, bütün bu sorulara tarafsız bir bakış açısıyla, sade bir dille ve somut örneklerle cevap veriyor; patronun ideal CEO'sunun nasıl yaratılabileceğinin yollarını anlatıyor. Yılların tecrübesine ve gözlemlerine dayanan çok sayıda öneriyi de içeren bu kitap, hem patronlar hem de CEO'lar için kıymetli bir rehber niteliğinde...
Ayşen Temel Eğinli, Bektaş Sarı, Berkant Yılmaz, Burcu Yaman Akyar, Didem Özşenler, Erdem Geçit, Murat Çelik, Nahit Erdem Köker, Nevzat İnan, Özen Okat, Sevgi Akça Güleş, Zöhre Akyol Tüketmek nedir? Tüketimin kendine özgü psikolojik dinamikleri nelerdir? Tüketim davranışlarının psikolojik temellerini açıklamada hangi kuramlar yol gösterici olabilir? Tüketim davranışı ve karar süreçleri ile ilgili güncel tartışmalar nelerdir? Tüketerek mutlu olmak mümkün müdür? Tüketme eyleminin psikolojik tetikleyicileri ve bu eylemden etkilenen psikolojik süreçler nelerdir? Bu soruların yanıtları, tüketme eylemini anlamak ve bu eyleme yön vermek isteyen pek çok kişi ve kurum için oldukça değerlidir. Bu kitabın temel amacı; pazarlama iletişimi çalışmalarına yön veren tüketim süreçlerini psikolojik dinamikleriyle açıklayarak tüketme eylemini, nedenleri ve nasılları ile birlikte derinlemesine ele almak, okuyucuya gerek teorik altyapısıyla gerekse de güncel tartışmalar çerçevesinde zengin bir içerik sunmaktır.
Mesut Küçük Performans yönetimi ve buna bağlı olarak performans değerleme uygulamaları, günümüzde hem özel sektörde hem de kamu yönetiminde kurumsal başarının sağlanması noktasında en önemli konulardan biri olmuştur. Özellikle bu anlamda insan kaynağını kullanarak etkinliğin ve verimliliğin azami bir şekilde sağlanabilmesi aşamasında performansın ölçülmesi ve değerlendirilmesi, süreçle doğrudan ilintilidir. Yöneticilerin kurumsal anlamda önceliklerini belirledikten sonra stratejik düşünce ve hedefler doğrultusunda misyon ve vizyon amaçlarının gerçekleştirilmesi, insan kaynağının doğru bir şekilde kullanılması ve nihayetinde performansın değerlendirilmesiyle doğrudan ilişkilidir.
Bu kapsamda özellikle kurumsal performansın gerçekleştirilmesinde bireysel performansın payı yadsınamayacak kadar fazladır. Performans yönetim sisteminin önemli bir aşaması olan performans değerleme süreci, örgütsel amaçların gerçekleştirilmesinde kümülatif başarının bireysel başarıların toplamından öte bir olgu üzerine inşa edilmiştir. Bu bağlamda yeni kamu yönetimi anlayışının kamu yönetimi alanında ortaya koyduğu bu paradigma da organizasyonların misyon ve vizyonları doğrultusunda belirledikleri stratejik hedeflere, çalışanların bireysel performansı vasıtasıyla ulaşılabileceğini vurgulamıştır.
Altan Başaran Bu kitap size, Dördüncü Sanayi Devrimi ve koronavirüs (COVID-19) ile şekillenen bir dönemde proje bazlı örgütlerde insan kaynakları yönetiminin değişimine ilişkin farklı bir bakış açısı sunmaktadır.
Yenilik, teknoloji ve dijitalleşmenin övüldüğü bir çağın içinde bulunmaktayız. Bu değer yaratan imkânlar, çağımızı şekillendirerek teknolojiyle bütünleşmiş dijital bir dünya yaratmaktadır. İçinde bulunduğumuz bu teknoloji çağında ortaya çıkan Dördüncü Sanayi Devrimi, hayatımızı şekillendiren bir kavram olarak gelişmektedir.
Proje bazlı örgütlerde, projelerin doğası gereği var olan geçicilik ve belirsizlik, insan kaynakları süreçlerini etkilemektedir. Bu örgütlerde var olan değişkenlik ve belirsizliğin Dördüncü Sanayi Devrimi’yle birlikte yeni boyutları ortaya çıkmaktadır. Bu çerçevede yaşanan değişimin sınırları çizilerek insan kaynakları yönetiminin geleceğine ilişkin bir yol haritası sunulmaktadır. Kitap bu yönüyle insan kaynakları alanıyla ilgili uzmanlar için bir kılavuz olmayı hedeflemektedir.
Mehmet Oktay Gökaslan, Tuba Büyükbeşe Her sektörde olduğu gibi bankacılık sektöründe de rekabet vardır. Var olan bu rekabet ortamında bankalara rekabet üstünlüğü sağlayacak bir araç da örgütsel bağlılıktır. Çünkü örgütsel bağlılık ile eldeki mevcut kalifiye iş gücü korunarak hizmet kalitesinin yükseltilmesi sağlanır. Örgütüne bağlı bir çalışan her zaman için örgütüne avantaj kazandıracaktır. Bağlılık prososyal davranışlar başta olmak üzere güveni de olumlu etkileyen bir unsurdur. Kendi içinde örgütsel bağlılığı yüksek iş görenler istihdam eden bankalar ve diğer örgütlerin prestijlerinin artacağı düşünülürse, sektördeki tecrübeli, bilgili ve yetenekli iş gücünün de örgüt bünyesine alınmasına imkân sağlanır.
Bu kitapta örgütsel bağlılık ile beraber prososyal sessizlik, örgütsel güven ve algılanan örgütsel prestij kavramları Türkiye'deki bankacılar üzerinde incelenmiştir. Bu evren dâhilinde kolayda örneklem yöntemiyle örneklem olarak 529 banka çalışanına ulaşılmıştır. Araştırma verileri anket yöntemiyle toplanmıştır. Araştırma, uygulamalı, açıklayıcı ve kesitsel bir araştırmadır. Araştırmada nicel analiz yöntemi kullanılmıştır. Bu kapsamda çok değişkenli istatistiksel analizlerden faydalanılmıştır. Değişkenler arasındaki ilişkiler Yapısal Eşitlik Modeli ile incelenmiştir.
Öznur Gülen Ertosun 2010 yılından sonra popülerlik kazanmaya başlayan ve duygusal dayanıklılık, umut, iyimserlik, öz etkinlik kapasitelerinin sinerjik bütününü ifade eden (pozitif) psikolojik sermaye, literatürde olduğu gibi iş dünyasında da ilgi çekmeye başlayan bir kavram hâline gelmiştir. Ekonomik, beşeri ve sosyal sermayeden sonra sermaye kavramını bir adım daha öteye taşıyan psikolojik sermaye bireysel ve örgütsel kazanımlarda ampirik olarak ispatlanmış olumlu etkiye sahiptir. Bunu yanısıra zekâ, kişilik gibi bireysel özelliklerden farklı olarak eğitim geliştirme çalışmaları ile daha üst seviyelere taşınması mümkün olması bu kavramı özellikle insan kaynakları alanında önemli bir değişken hâline getirmiştir.
Popüler kişisel gelişim çalışmalarından farklı olarak, Luthans ve çalışma arkadaşlarının tasarladığı ortalama 2 saatlik eğitimlerle bile geliştirilebilir olduğu bilimsel olarak kabul görmüştür. Bu çalışma kapsamında verilen eğitimler, metodolojik açıdan güçlü ve kontrollü deneysel tasarımlarla test edilmiş; bulgular açısından uluslararası çalışmalar ile paralel sonuçlara ulaşılmıştır.
Bu kitabın amacı, size bu akademik yolculuğu anlatmanın yanı sıra ampirik olarak pozitif psikolojik sermayenin etkileşim içinde olduğu önemli değişkenler hakkında da öneriler sunmaktır.
Kitap, içerik ve anlatım itibariyle lisans ve üstü düzeyde öğrencileri hedef almakla beraber iş hayatından da ilgili kişilerin faydalanabileceği şekilde tasarlanmıştır.
Dilaver Tengilimoğlu, Oğuz Işık, Mahmut Akbolat Emek ve teknoloji yoğun hizmet sunan sağlık işletmeleri, karmaşık bir yapıya sahiptir. Yoğun teknolojinin yanı sıra çok sayıda profesyonelin uyumlu bir şekilde çalıştırılmasını zorunlu kılan bu alan, aynı zamanda ülke kaynaklarının çok büyük bir kısmını da tüketmektedir. Bu nedenle, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sağlık kurumları işletmeciliğinin önemi her geçen gün artmaktadır. Buna paralel olarak sağlık yöneticilerinin temel işletmecilik bilgilerinin yanı sıra sağlık hizmetlerinde de özel bilgi ve beceri ile donatılması büyük önem arz etmektedir. Bu kitap, bu amaca yönelik olarak, gerek giderek artan sağlık yönetim programlarının gerekse sektörde hizmet sunan yönetici ve diğer profesyonellerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere hazırlanmıştır.
Mete Han Gür Sezgi, 80'lerde bilim dünyasının radarına girdi. Araştırmalar yöneticilerin başarılarının %80 “sezgi”ye borçlu olduğunu gösterince bu ilgi giderek âdeta bir tsunami dalgasına dönüştü vehem organizasyonların farklı bölümlerine hem de farklı sektörlere yayıldı. Organizasyonlarda sezgiye olan ilgi; “yönetimde sezgi”, “girişimci sezgisi”, “stratejik planlamada sezgi”, “risk yönetiminde sezgi”, “satışta sezgi”, “pazarlamada sezgi”, “insan kaynaklarında sezgi”, “proje yönetiminde sezgi”, “süreç kontrolünde sezgi”, “kalite kontrolünde sezgi”, “üretimde sezgi”, “robotics, AI ve sezgi”, “araştırmacı sezgisi” konularına odaklanan araştırmalarla derinlik ve uygulanabilirlik kazandı. Diğer taraftan bu çalışmalar, tıptan hukuka, finanstan mühendisliğe birçok sektöre yayıldı. Bu araştırmaların ortak paydası temel sezgi teori ve kavramları, ortak hedefi ise sezginin eğitilerek daha güvenli ve verimli bir hâle getirilmesiydi. Sezgi, önümüzdeki dönemde hem işe alımlarda hem de kariyer basamaklarında yükselirken aranan bir beceri olarak öne çıkmaktadır.
Beynin Beyni Sezgi serisinin ilk iki kitabı, sezgi biliminin temel teori ve kavramlarını veriyor. Sezginin; altı milyon yıllık geçmişi olan insan türüne, altmış bin yıl önce ortaya çıkan bilincin olmadığı dönemlerde nasıl yol gösterdiğini anlatıyor. Sezgi Nasıl Çalışır, Ölçülür, Eğitilir? sezginin temel mekanizmalarını (alışkanlıklar, heuristikler, örüntü tanıma ve örtük öğrenme) gerçek öykülerle anlatıyor, sezgisel zekâyı irdeliyor ve sezgi eğitiminin yol haritasını veriyor.
Kitap; yöneticilerin profesyonellerin, akademisyenlerin, kişisel gelişimle ilgilenenlerin hizmetine sunulur.
Ahmet Erkasap, Ahmet Hakan Özkan, Alper Tutcu, Aybike Elif Bolcan, Burak Dumlu, Burcu Özge Özaslan Çalışkan, Cafer Şafak Eyel, Çağla Demir, Didem Yıldız, Gönül Gül Ekşi, İ. Burçak Vatansever Durmaz, Mehmet Kuruşcu, Okan Yaşar, Serkan Gün, Sinan Gürcüoğlu, Turhan Moç, Yunus Zengin İnsan unsuru günümüz koşullarında işletmeler açısından sahip olunan en önemli değer ve sermaye kaynağı olarak değerlendirilmektedir. İşletmelerin stratejik amaçlarına ulaşabilmeleri ve bu amaçları sürdürülebilir kılmaları noktasında işletmede çalışan insanların sahip oldukları nitelikler işletmelerin bu stratejik amaçlarına ulaşabilmeleri hususunda oldukça önemli durumdadır. Bu nedenle, son yıllarda insan kaynakları yönetimine stratejik bir bakış açısı getirilmiş ve “stratejik insan kaynakları yönetimi” yaklaşımı ortaya çıkmıştır. Günümüz koşullarında giderek artan bir öneme sahip olan bu konuda araştırmalar her geçen gün artmakta ve gelişmektedir.
Bu kitapta söz konusu stratejik insan kaynakları yönetiminin güncel konularla olan ilişkileri uzman akademisyenler tarafından incelenmiş ve kaleme alınmıştır.
Açelya Telli Danışmaz, Burcu Özgül, Büşra Müceldili, Derya Cihan Öksüzoğlu, Ercan Karakeçe, Evrim Gemici, H. Tuba Başaran, Kübra Mertel, Merve Vural Allaham, Perlin Naz Cömert, Pınar Sarp, Tuğba Karaboğa, Yonca Gürol Günümüzde işletmelerin insan sermayeleri ve sahip oldukları kabiliyetler en önemli sürdürülebilir rekabet avantajı kaynağıdır. Bu sebeple,insan kaynaklarının yönetimine stratejik bir bakış açısıyla yaklaşmak üst düzey yöneticilerin ve akademisyenlerin ilgi odağı olmaya başlamıştır. Genç ve dinamik bir kadroyla hazırlanan bu kitapta temel İKY konuları stratejik bir bakış açısıyla ele alınarak insan kaynakları yönetiminin gelecekte nereye doğru gideceği anlatılmaktadır.
Bu kitabı alandaki diğer kitaplardan ayıran en önemli özelliği; insan kaynakları yönetimi stratejileriyle işletme stratejilerini başarılı bir şekilde entegre ederek çağdaş yaklaşımların stratejik insan kaynakları yönetimi alanındaki yansımalarını teorik bir bakış açısıyla ortaya koymasıdır. Bu bağlamda kitabın araştırmacılar, öğrenciler ve uygulayıcılar için kapsayıcı ve faydalı bir rehber olması öngörülmektedir.
On dört bölümden oluşan bu kitapta; insan kaynakları yönetiminin tarihsel gelişimi, değişen çevresi, stratejik niteliği, teorik temelleri, stratejik İK rolleri, İK profesyonellerinin mesleki yetkinlikleri, stratejik insan kaynakları yönetimi, örgütsel performans ilişkisi, yüksek performanslı iş sistemleri, motivasyon araçları, çalışan güçlendirme, örgütsel tasarım, kurumsal kültür ve değişim yönetimi gibi konuların yanı sıra stratejik yetenek yönetimi, globalleşme ve uluslararası insan kaynakları yönetimi, jenerasyonların yönetimi, iş gücü çeşitliliği, İK analitiği ve İK bilgi sistemleri gibi güncel konular da ele alınmıştır.
Abdurrahman Baş Stratejik çeviklik gerektiren VUCA dünyasında, şirketlerimizin yüksek performansla çalışması bir tercih değil artık bir zorunluluktur. Bunun için şirketlerimizdeki stratejik planlama, yıllık bütçe ve performans değerlendirme sistemlerinin entegre edilip yüksek performans üretmesi sağlanmalıdır.
Bu kitapta sunulan Kurumsal Performans Sistemi, bu amaçla tasarlanmıştır. Sistem, stratejik yönetim teknikleri ve stratejik liderlik uygulamalarından güç alan yapısıyla rekabette yüksek performansı hedefleyen şirketler için uygulamaya yönelik bir rehber olarak hazırlanmıştır.
Sistemin işleyişi; yaratılan örnek şirketin stratejik planı, finansal tabloları, bütçesi ve performans formları üzerinden anlatılmıştır. Gerçek hayatta başarılı olmuş uygulamalardan gelen bu şablonlar kullanılarak stratejik hedeflerden bireysel performans formlarına kadar finansal sisteme entegre, uçtan uca bir kurumsal performans sistemi uygulaması hayata geçirilebilir.
Ayrıca, bu entegre veri altyapısını kullanan iş zekâsı uygulamaları yardımıyla oluşturulacak yönetim bilgi ekranları, veriye dayalı hızlı karar alma ve çevik liderlik ortamı yaratacaktır.
Münevver Çetin - Semih Çayak Değişimlerin ve yeniliklerin çok hızlı bir şekilde yaşandığı günümüzde ekonomi, çevre, mimari ve ulaşım gibi çok farklı alanlarda sıklıkla kullanılmakta olan sürdürülebilirlik kavramı, liderlik alanında da giderek artan bir ilgi görmeye başlamıştır.
Liderliği farklı açılardan ele alarak inceleyen çok sayıda liderlik yaklaşımı bulunmaktadır. Ancak liderlik çok yönlü bir kavramdır ve örgütsel başarıyı sağlamak bu çok yönlü liderlik davranışlarını gerçekleştirmekle mümkündür. Bu bağlamda sürdürülebilir liderlik yaklaşımı daha önce ortaya atılan liderlik yaklaşımlarını reddetmediği gibi içerisinde bu yaklaşımlar ile ortak birçok ögeyi de barındırarak liderliği bütünsel bir yaklaşımla incelemektedir.
Sürdürülebilirlik, doğal kaynakları en etkili ve en verimli bir şekilde kullanmayı, geri dönüşümü sağlanan bu doğal kaynakları tekrar tekrar kullanabilmeyi, kısacası yenilenebilir bir anlayışı ifade etmektedir. Ayrıca kavram ile ifade edilmek istenen bir diğer anlam da uzun ömürlü olma, hemen sonu gelmemedir. Liderlik alanında ise sürdürülebilirlik, örgütsel değerleri daha ikna edici ve etkili bir şekilde sürdürme becerisidir. Dolayısıyla sürdürülebilir liderler, örgütlerini sürdürülebilir kılmak için ekonomik, sosyal, yönetsel ve kültürel açılardan sürdürülebilir olmak zorundadır. Aynı zamanda sürdürülebilir liderlik, örgütsel devamlılığın bir lidere bağlı olmadığı, liderliğin bir liderden diğerine geçtiği bir liderlik yaklaşımdır. Bu anlamda liderin kendi yerine gelecek kişileri yani ardıllarını yetiştirmesi ve böylece örgütsel devamlılığın sağlanması, sürdürülebilir liderlik yaklaşımının temel ilkelerindendir.
Kitapta, liderliğin gelişimi, liderlik teorileri, sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışı ve farklı alanlarda sürdürülebilirliğin kullanımı açıklandıktan sonra sürdürülebilir liderlik konusu derinlemesine incelenmiştir.
Nihat Erdoğmuş Kişiler açısından kariyer; değerler, ilgiler, kişilik ve yetkinlikler ile içinde bulunduğu zamanı ve gelecek yılları dikkate alarak yeniden anlamlandırma gereken bir olgudur. Kariyer kavramını belli bir zaman diliminde bir kere seçim yapılan bir olgu yerine hayat boyu devam eden bir süreç olarak ele almak gerekmektedir. Bu süreç değişik evrelerden oluşan, her evresinde kişiyi yönlendiren farklı güdülerin olduğu ve zaman içinde değişim geçiren bir niteliğe sahiptir. Kariyer birbiriyle etkileşim halinde ve dengeli götürülmesi gereken dışsal ve içsel unsurları içerir. Kariyerin ekonomik ve sosyal getirisi dışsal (objektif), kariyerinde bulunduğu yerden memnuniyet ve iç huzur ise içsel (sübjektif) yönünü gösterir. Bu unsurların ağırlığı kişilere göre belli ölçüde değişmekle beraber bu ikisinin dengeli yürütülmesi hem kişisel üretkenliğin devamını hem de kişisel tatmini getirecektir. Kariyer kişiler için hayattaki diğer rolleri ve sorumlulukları bakımından da doğru konumlandırılması ve dengeli yürütülmesi gereken bir olgudur. Kariyer kişilerin daha fazla sorumluluk aldığı ve buna göre tercihlerde bulunduğu, aynı zamanda toplumsal yapı ve kuramların ise destekleyici ve kolaylaştırıcı olduğu bir ortamda daha sağlıklı geliştiği görülmektedir.
Kenan Özden Eklenen yeni 5 bölümle 14 bölüm ve 2 ekten oluşan bu kitap, yazarın iş ve akademik yaşamındaki deneyim, birikim ve araştırmaları çerçevesinde 2 temel amaca yönelik olarak hazırlanmıştır. İlk amaç; devlet, kamu kuruluşları, belediyeler ve her türlü işletme ve örgütlerin yöneticilerine krize yönelik olarak organizasyon bütünü ve bölümleri bakımından yararlanacakları ve uygulayacakları model, stratejiler, politikalar ve önlemler konusunda bir başvuru kılavuzu ve el kitabı sağlamaktır. İkinci amaç ise üniversitelerin iktisadi ve idari bilimler, iletişim, siyasal bilimler ve başta Endüstri Mühendisliği bölümleri olmak üzere mühendislik bilimleri fakülteleri öğrencilerine; çalışma yaşamlarında küresel, ülkesel ya da örgütsel etkenlerle birçok kez karşılaşacakları ve örgütsel ya da bireysel anlamda etkilenecekleri krizlerin, kriz öncesinde, kriz sürecinde ve sonrasında etkin ve verimli bir biçimde yönetilmesiyle ilgili bilgileri, model ve yaklaşımları akademik anlamda öğrenebilecekleri ders kitabı veya yardımcı ders kitabı olanağını sunmaktır.
Bu amaçlar çerçevesinde kitapta, tüm işletme ve organizasyonların kolayca kendilerine uyarlayabilecekleri şekilde krizi algılamaları, krizi yönetme organlarını kurmaları ve başta finansal ve ekonomik krizler olmak üzere karşılaşılan krizleri işletme/organizasyon bütünü ve departmanlar temelinde sistemli bir yaklaşımla aşma yönünde krizin şiddetine göre alacakları sıralanmış önlemleri de içeren bir yaklaşım izlenmiştir. İşletme bütünü, bölümleri, fonksiyonları, birimleri ve çalışanlarıyla tüm organizasyonu birtakım kurul ve takımlar aracılığıyla yönetim süreçlerine sokarak, toplam yönetimin içinde ve tamamlayıcısı anlayışıyla krizi yönetmeyi temel alan “Toplam Kriz Yönetimi Yaklaşımı” benimsenmiştir. Bu yaklaşımın bir gereği olarak krizin öncesinde ve sonrasında krizin yönetilmesiyle ilgili stratejiler, politikalar, araçlar ve önlemler, işletme/organizasyon bütünü ve Finansman, Pazarlama-Satış, Üretim, İnsan Kaynakları ve Halkla İlişkiler işlev ve bölümleri açısından ayrı ayrı incelenmiştir. İş yaşamındaki krizlere yönelik uygulamalar, departmanlara göre yapılan farklı anketler ve alan çalışmalarıyla ölçülmeye çalışılmış, anket soruları ve yanıtların analizleri tablolar yardımıyla kitapta ayrı bölümler hâlinde verilmiştir.
KİTABIN BÖLÜMLERİ: Kriz Kavramı, Krize Yol Açan Etmenler ve Kriz Süreci / Sürdürülebilir Performans ve Verimlilik / Genel Olarak Kriz Yönetimi / Toplam Kriz Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Finansal Yönetim / Toplam Kriz Yönetiminde Pazarlama ve Satış Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Halkla İlişkiler Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde Üretim ve İşlemler Yönetimi / Toplam Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Yönetimi / Kriz Yönetiminde Üretim Yönetimi Stratejileri ve Politikalarının Kullanılmasıyla İlgili İmalat Firmalarında Bir Alan Araştırması / Kriz Yönetiminde İnsan Kaynakları Yönetimi Stratejileri ve Politikalarının Kullanılmasıyla İlgili Bir Alan Araştırması / Bişkek'teki KOBİ'lerde Kriz Yönetimi ve Kriz Yönetiminde Pazarlama ve Halkla İlişkiler Fonksiyonlarının Yeri ve Önemi / Küresel Krizin Girişimciliğe Etkileri: Bişkek ve Ankara'da Faaliyet Gösteren KOBİ'ler Üzerine Karşılaştırmalı Bir Araştırma / Kırgızistan'da Yaşanan “Mart 2005 Halk Devrimi” ve Krizde İki Türk Firması Örneği. EKLER: Stratejik Finansal Analiz Planlaması / Başbakanlık Kriz Yönetim Merkezi Yönetmeliği.
Nuran Öztürk Başpınar - Nuray Keskin Tarih boyunca yapılagelen toplantılar kişilerin bir araya gelerek belli konularda görüşmelerine olanak vermiştir. Toplantılar, katılımcıların bir sorunun çözümü için katkıda bulunmasına ve politikalar önermesine olanak sağlar.
Toplantılar yöneticilerin en etkin yöneltme aracı ve yönetim biliminin temel taşıdır. Yapılan araştırmalar iş yaşamında çalışanların kariyerleri geliştikçe daha çok toplantıya katıldığını göstermektedir. Buna göre bazı yöneticiler günlük çalışma saatlerinin onda dokuzunu toplantılarda geçirmektedir. Bu nedenle etkin ve verimli bir toplantı düzenlemenin ilkeleri mutlaka öğrenilmelidir. Üstelik diğer toplantı türlerinin yanı sıra kriz değerlendirme toplantıları yönetimde ayrı bir yere ve öneme sahiptir. Çünkü krizi aşmak için gerçekleştirilecek toplantılarda kullanılacak bilgi ve iletişim teknolojisi araçları, örgütlerin karşılaştıkları krizleri fırsata dönüştürebilmelerinde önemli bir rol oynar.
Başarılı toplantı yönetimi ilkelerinin benimsenmesini hedefleyen bu eser, gerçek iş yaşamı izleriyle dolu örnek olayları içermekte ve öğrenilenleri pekiştirme fırsatı da sunmaktadır.