İnsan Kaynakları Yönetimi \ 1-3
William G. Castellano “Yeni Normal” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yeni dönem, çalışma hayatını kökten değiştiren yapısal dönüşümlere neden olmuştur. Küreselleşme, teknolojideki hızlı gelişmeler ve değişen işgücü yapısı, geleneksel insan kaynakları uygulamalarını yetersiz kılmaktadır. İş dünyasında başarı ve sürdürebilirlik ancak yeni yöntemleri araştırmak, uygulamak ve işgücü adanmışlığını sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu kitapta, 21. yüzyılda sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü yakalamak isteyen ve bunun için sahip oldukları işgücü adanmışlığı ve yetenek yönetimini önemseyen örgütler için birçok uygulamaya yer verilmiştir.
İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çalışmalarına devam eden pek çok değerli öğretim üyesisinin katkılarıyla Türkçeye kazandırılan bu eserin, akademisyenler, öğrenciler ve uygulamacılar için önemli bir referans olacağına inanıyoruz.
Mehmet Akif Özer Çalışma hazırlık aşamalarıyla birlikte yaklaşık 3 yıllık bir çalışma sonucu hazırlanmıştır.
Çalışma hazırlanırken temel hareket noktası, özelikle lisans ve yüksek lisans derslerinde ve tez çalışmalarında böyle bir çalışmaya ihtiyaç duyulması olmuştur. Çalışma Gazi Ün. İİBF’de Kamu Yönetimi, Uluslararası İlişkiler, ÇEKO ve İşletme bölümlerinde okutulan İnsan Kaynakları Yönetimi, Yönetim Bilimi (I-II), Mahalli İdareler, Kamu Yönetiminde Yeni Yaklaşımlar ve Örgüt Yönetim Teorileri derslerinde ders kitabı ve yardımcı ders kitabı olarak okutulabilecek niteliktedir. Çünkü Çalışma kapsamındaki modern yönetim konuları, söz konusu derslerde belli dönemlerde mutlaka incelenmesi gerekmektedir. Ayrıca seminer ödevleri, yüksek lisans derslerinde verilen ödevler ve tez çalışmaları hazırlanırken, söz konusu modern yönetim konularını ele alan, derli toplu ve teorik çalışmalara büyük ihtiyaç duyulmaktadır.
Çalışmada ele alınan konular, alanında öne çıkmış yerli ve yabancı literatüre çok sayıda atıf yapılarak tamamen teorik olarak hazırlanmış ve herhangi bir alan araştırmasına yer verilmemiştir.
Çalışma bölümleri doğrudan çalışma sahibi tarafından yazılmıştır. Çalışmada herhangi bir şekilde başka birinin çalışmasına yer verilmemiştir.
Çalışma ortalama 25 ile 45 sayfadan oluşan toplam 15 bölümden oluşmaktadır. Bölümler:
1. Algılama Yönetimi
2. Bilgi Yönetimi
3. Çatışma Yönetimi
4. Değişim Yönetimi
5. İmaj Yönetimi
6. Kalite Yönetimi
7. Kariyer Yönetimi
8. Kriz Yönetimi
9. Performans Yönetimi
10. Risk Yönetimi
11. Strateji Yönetimi
12. Stres Yönetimi
13. Süreç Yönetimi
14. Vizyon Yönetimi
15. Zaman Yönetimi
Çalışmanın ele aldığı konular özellikle son yıllarda gerek gelişmiş ülkelerde gerekse ülkemiz gibi gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla tartışılan popüler modern yönetim konulardan oluşmaktadır.
Bu durum çalışmanın ülkemizdeki üniversitelerde, meslek yüksek okullarında ders kitabı ve yardımcı kaynak olarak okutulabileceğini göstermektedir. Çünkü mevcut literatürde bu tür konuları böylesine ayrıntılı ele alan ve öğrencinin anlayabileceği şekilde ortaya koyan derli toplu ve kapsayıcı başka bir kaynak bulunmamaktadır.
Çalışmanın yaygın bir okuyucu kitlesine hitap edeceği öngörülmektedir. Bunlar arasında en önemli kısmı gerek merkezde gerekse taşrada lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri, konularla ilgili araştırmacılar ve akademisyenler, tez, alan araştırması hazırlamak isteyenler ve kamu/özel sektör yöneticilerinden bu konulara ilgi duyanlardır. Ülkemizde gerek özel sektörde gerekse kamu sektöründe klasik yönetim anlayışından modern ve daha etkili yeni yönetim anlayışına geçiş sürecinde bu tür eserlere büyük ihtiyaç duyulmaktadır.

Mahmut Özgün Ülkemizde aile ilişkilerinin güçlü, ortaklık/paydaşlık kültürünün zayıf ve aile şirketlerinin ömrünün oldukça kısa olduğu bir gerçektir. Sermayedar birinci kuşak aile üyelerinin hızlı karar verebilmek, hızlı büyüyebilmek, fırsatları değerlendirebilmek için “işin başında” olmayı elzem gördüklerini ancak ikinci kuşakta stratejik iş birlikleri, satın almalar, birleşmeler doğrultusunda ileriye ve geriye doğru büyümeler, holdingleşme, halka arzlar nedeniyle şirketin kurumsallaşmasının hızlandığını ve ister istemez işin başında bizzat durmak düşüncesinden uzaklaştıklarını söyleyebiliriz.
Kurumsallaşmış bir aile şirketi yönetiminde asıl belirleyici olan kurallardır. Buna göre şirketin mülkiyeti, yönetici kadrosu ve denetleyiciler yazılı kural ve sınırlarla birbirinden ayrılmıştır. Şirket yöneticilerinin şirkete ve pay sahiplerine karşı doğrudan sorumlulukları ve hesap verme yükümlülükleri bulunmaktadır. Bununla birlikte şirket yöneticileri iş ve işlemlerini yaparken şeffaflık ilkesini göz önünde bulundurmalıdır.
Ailenin kurumsallaşmasının genellikle şirketin kurumsallaşmasının gerisinde kaldığını birinci kuşağın (kurucuların) vefatından sonra genellikle mirasçılar arasında aile şirketlerinin paylaşılması bir gerçektir. Bu gerçekten hareketle, aile şirketlerinin kurumsallaşmasının çok daha bütüncül bir perspektifle ele alınması ve öncelikle ailenin kurumsallaşması aşamasından başlaması ve bunu şirketin kurumsallaşması aşamasının izlemesidir.
Michael Armstrong(çeviri editötü Yonca Deniz Gürol) Yönetim kurulu düzeyinde İK temsilinin stratejik önemini vurguladığı ve İK stratejisinin her yönünün global iş stratejisine mükemmel bir şekilde nasıl bağlanması gerektiğini gösterdiği için insan kaynakları yöneticilerine büyük bir değer katacaktır.
Training Journal

Stratejik insan kaynakları yönetimi akademisyenler, danışmanlar ve uygulamacılar tarafından benzer şekilde ele alınmıştır. Bununla birlikte, insan kaynakları stratejisinin genel iş stratejisi ile entegrasyonu teoride uygulamaya göre daha kolaydır. Armstrong’un Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi El Kitabı, teori ve pratik arasında bir köprü kurarak hem insan kaynakları stratejilerini formüle etmek hem de bunları uygulamak için rehberlik eder.

Bu tamamen gözden geçirilmiş altıncı basım, İK stratejisinin geliştirilmesi ve uygulanması, bireysel performans stratejilerinin uygulanması ve kurumsal bir sosyal sorumluluk stratejisinin oluşturulması ve yürütülmesi konularındaki yeni bölümlerin yanı sıra uluslararası İKY stratejileri üzerine de tartışmalar içermektedir. Armstrong'un Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi El Kitabı örnek olay incelemeleri, kontrol listeleri ve pratik örneklerle dolu olup, olumlu ve verimli bir değişiklik gerçekleştirmek için karmaşık bir strateji uygulamaya koyan herkes için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Özlen Çetin Günümüzde işe alım, terfi, atama ve potansiyellerin keşfedilmesi aşamalarında kullanılan Değerlendirme ve Gelişim Merkezi (Assessment Center) uygulamalarına ilişkin bu kitap, insan kaynakları profesyonellerinin görüşlerinden hareketle, kişilik envanterleri ile değerlendirme merkezi uygulama sonuçları arasındaki ilişkiyi irdelemekte; değerlendirme ve gelişim merkezi uygulama süreçlerinin öncesi, uygulama sırası ve uygulama sonrası aşamaları ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır.
Dr. Özlen Çetin’in akademik birikimi ile bu alandaki sayılı değerlendiricide bulunan uygulama tecrübesini birleştirerek hazırladığı bu kitabının, değerlendirme ve gelişim merkezi uygulamasına başlamak isteyen ya da kendi kurumları bünyesinde böyle bir merkez kurmayı planlayan meslektaşlarım için çok faydalı bir kaynak olacağını düşünüyorum.
ONGUN CAN ÖZKAYA / Aselsan / Kariyer ve Yetenek Yönetimi Müdürü

“Doğru işe doğru çalışan” mottosu için yol haritasını olacağını düşündüğüm ve sadece insan kaynakları profesyonellerinin değil tüm insan yönetimi işlevini gerçekleştiren yönetim ekibinin başucu kitabı olması gereken bu çalışma için Dr. Özlen Çetin’e ve emeği geçen herkese teşekkür ederim.
BARIŞ GÜL / Faveo Danışmanlık / Genel Müdür

Sevgili Özlen Çetin’in birikim ve tecrübelerini paylaştığı bu kitabın, insan kaynakları sahasının ihtiyaçlarına çok güçlü bir ışık olacağına eminim. Yolu açık olsun.
MUSTAFA KODAZ / Bayer Türk/Saha Eğitim Müdürü

İş hayatı için kaynak niteliği taşıyan bu kitabın okuyucularına, değerlendirme merkezi uygulamalarının aslında korku ve stres dolu süreçler olmadığını, aksine kişinin kendisini keşfetme noktasında yol gösterici olduklarını gösteriyor.
ÖZGE KARVAN / Kahve Dünyası/İnsan Kaynakları Müdürü

İnsan kaynağına yapacağımız stratejik yatırım açısından, kurum için vazgeçilmez bir süreç olan değerlendirme merkezi uygulamaları her zaman kabul gören araçlardır. Çalışanların insan kaynakları departmanına bakış açılarını saygı ve kabul bakımından arttıran bu araç hakkındaki süreçlerin anlatıldığı bu kitabı, bir başucu kaynağı olarak görüyorum.
SEVİNÇ DURMUŞ / A&Y/İnsan Kaynakları Departman Yöneticisi

Dr. Özlen Çetin’i, değerlendirme merkezi danışmanlığı ve akademik uzmanlığın gücü ile uzun yıllardır biriktirdiği deneyimlerinden hareketle yazdığı bu kaynak eser için kutluyorum. Kitap, başta insan kaynakları profesyonelleri olmak üzere değerlendirme ve gelişim merkezi uygulamasına başlamak isteyen herkes için bir başucu kaynağı…
AYKUT BORA / Abora/İnsan Kaynakları Yönetim Danışmanlığı-Kurucu/Danışman
Aslan ŞENDOĞDU Bankacı olmayı mı düşünüyorsunuz? Ya da Bankacılık sektöründe çalışan olarak iş performansınızı artırmak mı istiyorsunuz? Elinizdeki kitabı okuyarak mevcut bilgi dağarcığınızı daha da geliştirebilirsiniz. Siz de iş hayatının yoğunluğunu, Thomas Edison'un dediği gibi “Hayatımda bir gün bile çalışmak zorunda kalmadım, her şey eğlenceydi” şeklinde, keyifli bir yolculuk olarak duyumsayabilirsiniz.
A. Kadir Tuna Kurumsal yönetim, şirketin yönetimi ile yönetim kurulu, hissedarlar ve diğer pay sahipleri arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi olarak tanımlanmaktadır. Özellikle son yıllarda artan şirket skandalları ve krizler, şirketlerin kurumsal yapılarına ilişkin sorunların daha fazla tartışılmaya başlanmasını sağlamıştır. Bu çerçevede İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Örgütü, 1999 yılında üye ülkelerdeki şirketlere yol göstermesi amacıyla, Kurumsal Yönetim İlkeleri rehberini yayımlamıştır. Temelde halka açık şirketlere yönelik ilkelerden oluşan rehber zamanla tüm şirketleri ilgilendiren unsurları içermiştir.
Söz konusu ilkeler; adillik, sorumluluk, hesap verebilirlik ve şeffaflık unsurlarını içine alan hissedar haklarının korunması, yönetim kurulunun yapısı, paydaşlarla ilişkiler ve şeffaflık unsurlarından oluşmaktadır. Diğer taraftan, Basel Bankacılık Komitesi tarafından OECD ilkeleri referans alınarak 1999 yılında “Bankalarda Kurumsal Yönetim İlkeleri” yayımlanmıştır.
Bankalarda kurumsal yönetim, bankaların ekonomik sistemde üstlendikleri rol ve mevduat toplama imtiyazına sahip olmaları nedeniyle ayrı bir önem arz etmektedir. Bu nedenle Türk Bankacılık Sisteminde etkin kurumsal yönetimin uygulanması büyük önem taşımaktadır.
Bernard Roth, HarperBusiness Stanford Üniversitesindeki d.school kurucularından olan Bernard Roth, gerçekleşeceği konusunda umudumuzun olmadığı hedeflerimize ulaşmamız için bize, tasarımcı düşünme gücünü tanıtarak başarma alışkanlığını nasıl edinebileceğimizi anlatıyor.
Tek kelime ile bu kitap muhteşem.
Başarma Alışkanlığı, çağın gerektirdiği değişimi sağlamak için son zamanlarda kaleme alınan en yalın kitaplardan biri. Kolaylıkla ve sistemli bir şekilde değişimi ve dönüşümü sağlayarak kişideki kararlılığın ortaya çıkmasını hedefliyor ve başarıya giden yolun haritasını veriyor.
Sorunları, farklı bir strateji izleyerek yeni fikirlere dönüştürüyor; başarının, mutluluğun ve huzurun sürdürülebilir olmasını sağlayacak önemli bilgiler ve uygulamalar sunuyor.
Roth, hayatımızda farklı bir deneyim yaratıyor; tasarlanmış bir dizi tartışmayla, hikâye, öneri ve egzersizle başarı alışkanlığı oluşturuyor. Değişime ihtiyacı olan her bir kişinin, kurumun, yatırımcının ve girişimcinin rahatlıkla uygulayabileceği tasarım kaynakları sunuyor. Hepimizin içinde var olan, olumlu değişim için gereken gücü farkına vardırıp, uyandırmaya ve harekete geçirmeye yardımcı oluyor.
Bernard Roth, kendi içimizde oluşturduğumuz engelleri kaldırıp, kendimize güvenmemizi sağlıyor. Dikkatsizliklerimizi ve kayıplarımızı ortadan kaldıran metotlar öneriyor.
Mazeretleri bir tarafa koy...
Artık senin zamanın... Denemelisin... Yapmalısın...
İstediğin ne varsa vakit kaybetmeden harekete geç...
Başarılı, mutlu ve huzurlu ol... Haydi! Ne duruyorsun...
Onur Önel Bir sabah işe mutsuz gidilirken kaleme alınmaya başlanan bu kitap, o mutsuzluğun sebeplerinin gerçekçi bir yaklaşım ile incelenmesi neticesinde ortaya çıkmıştır.
Özel sektör işletmelerinde oluşan işleyiş sorunları incelendiğinde, sorunların kurumsallaşamamaktan ve işletmelerin kilit pozisyonlarında erdemsiz insanların istihdam edilmesinden kaynaklandığı görülecektir.
Sorunların içinden çıkılamaz bir hâl alacağı aşamaya göz göre göre gelindiği bu durumda artan verimsizlik durdurulamayacak ve işletme geri dönüşü mümkün olmayan tehlikeli bir noktaya doğru hızla ilerleyecektir. Bu, işletme için bir kırılma noktası olacak, işletme bu aşamadan sonra ne yaparsa yapsın kötüye gidişatı durduramayacaktır. Kısır döngüye ve ardından girdaba dönüşecek olan bu durum, nihayetinde kurumun işleyişini yutacaktır.
Tüm bunlar yaşanırken gerçeğin karşısında olan her unsur şüphesiz ki bu kötüye gidişatın destekçisi olacaktır. Bu sebeple işletmelerin çoğu 2. ve 3. nesilleri göremeden kepenk kapatmaktadır.
Bu kitap, ısrarla denenmiş ve başarısız olunmuş yöntemleri içermez. Konuları yaşanmışlıklarla ilişkilendirir ve örneklendirir.
Olayları, onlara ayna tutarak tarif etmesi ve farkındalık arttıran mesajlar vermesi bu kitabın farkıdır. Bu mesajlar aynı zamanda çalışanların söylemek isteyip de bir türlü ifade edemedikleri ya da ifade etmelerine olanak tanınmamış düşünce ve hislerini yansıtır. Verilen mesajların, sunulan çözüm yöntemlerinin istisnasız hepsinin gerçekçi, uygulanabilir ve hakkaniyete uygun sonuçlar içermesi hedeflenmiştir.
Günün sonunda ise kazanan; kurumların varlık sebebi olan “erdemli insanlar” ve “dünden daha doğru işler yapmak isteyen firma sahipleri” olacaktır.
Yaşanan gerçek durumlardan ve deneyimlerden esinlenilerek kaleme alınan bu kitap; mevcut çalışanlara destek, iş hayatına yeni başlayacaklara kaynakça, üst yönetimlere ise bir çıkış yolu olacaktır.
Asuman ÖZDEMİR Sosyal bir varlık olan insan, her şart ve koşulda toplanma ihtiyacı duymuştur. Bu iletişimin sağlandığı en iyi yoldur. Yönetimin en temel süreçlerinden biri olan toplantılar, belli sonuçlara ulaşmak için iki veya daha fazla insanın arasındaki bilgi, görüş ve fikir alışverişi olarak tanımlanır. Toplantılar, ortaya çıkan sorunu çözmek, ihtiyaç duyulan uzmanlık bilgisine ulaşmak, herhangi bir konuda ilgilileri bilgilendirmek, toplu karar almak, sorumluluğu anonimleştirmek veya çalışanların moralini yükseltmek gibi çeşitli nedenlerle düzenlenir. Ancak bir toplantıda yaşanan en yoğun duygular: huzursuzluk, aşırı can sıkıntısı, bıkkınlık ve "ben neden burdayım", "bir an önce bitse de gitsek" düşüncesidir. Ancak, örgütlerin belirleyecekleri ilkelere bağlı olarak oluşturdukları toplantı kültürleri, verimli toplantılar için ilk adım olacaktır.

Verimli, başarılı toplantılar için, bilgi ve deneyimlerin paylaşıldığı bu çalışma; yönetici, çalışan, öğretici, öğrenenler için önemli bir kaynak olacaktır.
Nuran ÖZTÜRK BAŞPINAR Örnek Olay Analizi Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Programında belki de en önemli derstir. Gerçek iş yaşamında karşılaşılan veya karşılaşılması muhtemel sorunlar, programda dört yarıyıl boyunca alınan diğer tüm derslerdeki teorik bilgiler yardımı ile bu derste ele alınır, incelenir ve çözüm yolları önerilir. Örneklerle hangi durumda, nasıl davranmanın, konuyu nasıl ele almanın en iyi yaklaşım olduğu pekiştirilmeye çalışılır.
Bu kitaptaki örnek olaylar Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı konusunda mesleki eğitim alanların öğrendikleri kuramsal bilgileri gerçek iş yaşamından alınan örnek kesitler üzerinde tartışarak pekiştirme yapabilmelerini, eğitimleri boyunca edindikleri bilgiler üzerinde düşünmelerini, yorum yapmalarını sağlamak için hazırlanmıştır. Bunun yanı sıra çeşitli örgütlerde Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı alanında yaşananları gözler önüne sererek, öğrencilerin bu konuda düşünmelerini, tartışmalarını ve kendilerince çözümler üretmelerini, eldeki bilgilere dayanarak çözüm önerileri üretmelerini, bunları farklı düşünen kişilere karşı savunmalarını ve gerektiğinde başkalarının düşüncelerinden de yararlanarak yeni düşünceler oluşturmalarını sağlamak ve büro çalışanlarının yaptıkları hataları belirleyerek, tartışmak ve çözüm yolları geliştirmek amacıyla kaleme alınmıştır.
Abdurrahman Baş Çalışan deneyimi kavramı, şirketlerin gündemine çoktan girmiş durumdadır. Günümüzün deneyim ekonomisinde liderler, çalışan deneyiminin iyiye gitmediği bir şirkette, müşteri deneyiminin iyileşmesinin mümkün olmadığının farkındalar.
Dünyada, Çalışan Deneyimi Global Başkanı atayan ilk şirket Airbnb oldu ve onu birçok büyük şirket takip etti. Türkiye'nin önde gelen şirketleri hem genel merkez hem de bölge yapılanmalarındaki farklı seviyelerde Çalışan Deneyimi Yöneticileri atamaya başladılar.
Bu kitap, tüm İnsan Kaynakları süreçlerinin deneyim odaklı olarak yeniden yapılandırılmasını öngören yeni bir İK Yönetimi Sistemi önermektedir. Yeni sistemin işleyişi, İşveren Markası, Yetenek Yönetimi, Performans Yönetimi, Kariyer Yönetimi, Yedekleme Planlaması, Kurumsal Akademi gibi kavramlar çerçevesinde hem iş yaşamından hem de literatürden en güncel örneklerle uygulamalı olarak anlatılmış, kitap boyunca yenilikçi bir “Çalışan Deneyimi Haritası” adım adım oluşturulmuştur.
Deneyim odaklı yeni İK Yönetimi, insanların pozitif deneyim ortamında akışta çalışmasını ve pozitif müşteri deneyimi yaratmasını amaçlar. Aynen bir sanatçının en iyi performansıyla sanatını icra ederken yaşadığı akış duygusuyla seyredenlerine de pozitif bir deneyim yaşatması gibi.
Bu yeni yaklaşım, çalışma yaşamlarımızı daha insani bir boyuta taşıyabileceğimizi müjdeliyor.
Asiye Ayben Çelik, Aysun Kapucugil İkiz, Bengü Sevil Oflaç, Canan Muter Şengül, Duygu Seçkin Halaç, Evrim Mayatürk Akyol, H. Şebnem Seçer, Hatice Özkoç, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Olca Sürgevil Dalkılıç, Pelin Tuaç Çalışan anne olmak ne demek? Anne olmak ve annelik sorumluluklarını yerine getirmek, çalışan olmak ve çalışma yaşamının gerekliliklerini karşılamak… Bu iki kimlik boyutu birbirinden ayrı mı düşünülmeli, yoksa bütünleştirilebilir mi? Kimdir çalışan anneler? Nasıl çalışıyorlar? Nasıl annelik yapıyorlar? Nelere ihtiyaç duyuyorlar? Annelikleriyle çalışma yaşamını nasıl bütünleştiriyorlar, bir kimlik olarak anneliklerinden ve/veya çalışan rollerinden hangisine sahip çıkıyorlar? Çalışma yaşamında ayrımcılığa uğruyor mu anneler? İşletmelerde, kurumlarda çalışan anneler için destek mekanizmaları var mı? İnsan kaynakları politikaları aracılığıyla çalışan annelere neler sunulabilir, onların karşılaştıkları zorluklara nasıl destek olunabilir? Çalışan annelerin sahip oldukları yasal haklar neler? Türkiye ve dünya istatistikleri, çalışan annelerle ilgili hangi çarpıcı gerçekleri sunuyor ve hangi gerçekler rakamlara dökülmüyor? Yönetim bilimleri alanı kadınları ve/veya anneleri dikkate alıyor mu, yoksa onlarsız bir bilim mi inşa ediyor? Annelikleriyle birlikte, çalışma yaşamında yer almaktan vazgeçen anneler, potansiyellerini yeni girişimler kurma yolunda nasıl kullanıyor? Peki anneler yaratıcılık potansiyellerini hangi alanlarda, nasıl ve ne şekilde kullanıyor? Yeni nesillerin yaratıcılıklarına nasıl katkı veriyor?
Annelik aslında, inşa edilen bir olgu mu? Anneliğin doğasına ve gerektirdiklerine ilişkin sorgulamalar ve annelerden beklentiler sürekli değişirken ortaya çıkan annelik endüstrisi, sunduğu birçok ürün ve hizmet ile aslında anneleri bir kısır döngü içerisinde bırakıyor olabilir mi? Anneler bu kısır döngüyü kendilerini ifade ederek aşabilirler mi? Mükemmel anne var mı? Annelik savaşları da ne? Blogların dünyasında annelik nasıl bir hâle bürünüyor? Anneler kendilerini ifade edecekleri platformlarda annelikleriyle, toplumun anneliklerine ilişkin dayatmalarıyla, tüketim alışkanlıklarıyla, politik koşullarla ilgili seslerini nasıl duyuruyorlar? Annelerin mücadelesi kimlerle? Anneler çalışma yaşamında mobbinge uğruyor mu? Annelik ve hamileliğe en kutsal gözle baktığını iddia eden insanlar, çalışma yaşamı söz konusu olduğunda farklı kılıklara mı bürünüyorlar? Anneler kendi öykülerinde neler anlatıyor? Annelik ve çalışan anne kavramlarına ne gibi anlamlar atfediyorlar? Anneler özel ve çalışma yaşamlarında nelere ihtiyaç duyuyorlar? Kurumlarda ne gibi uygulamalar görmek istiyorlar? Peki neler farklı
olabilir? ...
…ve biz daha iyiye ulaşmak için neleri değiştirebiliriz?
Tüm bu sorular bizi bu kitapta buluşturdu. Değiştirmeye önce farkındalık yaratarak başlayabileceğimize inandık. Kitabın her sayfasında, bu sorulara bilimsel veri ve bilgiler ışığında anlayan, sorgulayan, açıklayan ve bazen de eleştiren tarzlarla cevaplar bulmaya çalıştık.
Kendisine benzer soruları ve daha fazlasını soran ve sorduklarına
yanıt arayan tüm okuyuculara faydalı olması dileklerimizle…
Asiye Ayben Çelik, Aysu Göçer, Bengü Sevil Oflaç, Burcu Şentürk, Canan Muter Şengül, Duygu Seçkin Halaç, Ebru Tolay, Evrim Mayatürk Akyol, Funda Gülyüksel, Hatice Hicret Özkoç, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Olca Sürgevil Dalkılıç, Pelin Tuaç, Serap Özen, Şebnem Seçer Çalışan baba olmak ne demek? Baba olmak ve babalık sorumluluklarını yerine getirmek, çalışan olmak ve çalışma yaşamının gerekliliklerini karşılamak… Bu iki kimlik boyutu birbirinden ayrı mı düşünülmeli yoksa bütünleşik mi? Kimdir çalışan babalar? Nasıl çalışırlar veya neden çalışmazlar? Babaların çalışma veya çalışmama kararları neleri etkiler? Nasıl babalık yaparlar, yardıma ihtiyaç duyarlar mı? Babalıklarıyla çalışma yaşamını nasıl bütünleştirirler veya bütünleştirmelerine gerek yok mudur? Başka bir deyişle bu iki alan zaten hiç ayrı görülmemiş midir?
Çalışma yaşamında, sosyal yaşamda ve toplumun yargıları sebebiyle ayrımcılığa uğrar mı babalar? İşletmelerde, kurumlarda çalışan babalar için destek mekanizmaları var mı? Veya destek mekanizmalarına hiç gerek yok mu? İnsan kaynakları politikaları aracılığıyla çalışan babalara neler sunulabilir? Babaların çalışma yaşamında sahip oldukları yasal haklar nelerdir? Baba olmak, yönetim bilimiyle nasıl ilişkilendirilir? Babacan Yönetim nasıl bir yönetim tarzıdır, ülkemizde örnekleri var mıdır? Babalık ve girişimcilik alanı nasıl kesişir? Babaların yaratıcılık potansiyeli onlara neler yaptırabilir ve babalar yeni nesillerin yaratıcılıklarına nasıl katkı verir? Filmler babalıkla ilgili neler anlatır? Babaların da kendi aralarında güç farklılıkları var mıdır? Çocuklar, çocuk kitaplarından babaların çalışması veya çalışmaması hakkında neler okur, öğrenir ve hisseder?
Babalık toplumsal olarak inşa edilen bir olgu olabilir mi? Baba olunca çevrenin erkeğe bakış açısı farklılaşır mı, ya erkeğin kendisine bakış açısı? Erkekler baba olunca, depresyon yaşar mı? Baba olunca tüketim alışkanlıkları değişir mi ve tüketimle geçirilen zamanlar çocuklarla geçirilen en kıymetli anlar sanılabilir mi? Peki baba olmanın doğasına ve gerektirdiklerine ilişkin sorgulamalar hep aynı mı kalır veya hiç sorgulanmaz mı? Dünyada geleneksel babalık rollerinden yeni ve modern babalık rollerine doğru dönüşen değerler, ülkemizde yaygın mıdır? Yoksa ülkemizde babalık yapmak ve çocuklarıyla ilgilenmek erkek için bir seçim, kadın için bir zorunluluk olarak mı görülmektedir? Peki babalar kendi öykülerinde neler anlatır, özel ve çalışma yaşamlarında nelere ihtiyaç duyar? Kurumlarda ne gibi uygulamalar görmek ister? Neler farklı olabilir?...
Ve biz; daha eşitlikçi, toplumsal olarak belirlenmiş ve dengeli olmayan annelik ve babalık rollerinden uzaklaşmak, çocuk sahibi olmakla beraber eşlere düşen sorumlulukların dengeli dağıldığı toplumsal bir anlayış ve tutum değişikliğine ulaşmak için neleri değiştirebiliriz?
İşte tüm bu sorular bizi bu kitapta buluşturdu. Kendisine benzer soruları ve daha fazlasını soran ve sorduklarına yanıt arayan tüm okuyuculara faydalı olması dileklerimizle…
Olca SÜRGEVİL DALKILIÇ Her dönemde “çağımızın hastalığı” şeklinde dillerde olan “tükenmişlik sendromu”; günlük yaşamın içinde ve özellikle çalışma hayatında hemen herkesin kendisini içinde bulabileceği bir sorundur. Çoğu zaman iş hayatına büyük hayallerle ve ideallerle başlayan ve başarılı bireylerin; bir süre sonra farklı sebeplerle kendilerini duygusal açıdan yıpranmış hissetmeleri, daha önce duyarlı oldukları iş çevrelerine karşı ilgilerini kaybederek duyarsızlaşmaları ve kişisel başarı duygularında azalma hissetmeleri şeklinde belirtilerle tükenmişliği rapor ettikleri görülmektedir. Bu durum, onların performanslarının düşmesine, yaptıkları işe ve beraber çalıştıkları insanlara karşı saygılarını yitirmelerine, işlerine ve çalıştıkları yerlere karşı bağlılıklarını kaybetmelerine sebep olmaktadır.
Bireylerin psikolojileri, sosyal çevreleri ve hatta fiziksel sağlıkları üzerinde yıkıcı etkileri olan tükenmişlik; aynı zamanda işletme yöneticileri ve çalışanları açısından önemli bir işgücü kaybı yaratmaktadır. Bu nedenle üzerinde önemle durulması gereken, alınabilecek önlemlerin ve çözüm yollarının sadece bireylere bırakılamayacağı bir konu olarak düşünülmelidir.
Joseph P. FOLG ER, Marshall Scott POOL E, Randall K. STUTMAN Çatışma konusundaki çalışmaları güncelleyerek ve bugüne kadar yapılanları harmanlayarak sunan bu kitap, ayrıca uygulamaya giriş kitabı olarak da pratik bilgiler vermektedir. Elinizdeki kitabın yalnızca iletişim uzmanları için değil herkesin yararlanacağı bir kaynak olduğu görülmektedir. Belki de kitabın en genel ve temel mesajı; çatışma yaşanmasının kaçınılacak bir şey olmaması, üstelik problemlerin üstünün örtülmesinin sakıncalı olması, çatışmanın da bir çözüme doğru ilerlemek için gerekliliğidir. Yapıcı bir biçimde yönetildiği takdirde belki de çözülemeyecek bir sorun bile olmayacaktır. Bu mesajın bizim kültürümüz bakımından çarpıcı olması söz konusudur ama üzerinde düşünerek değerlendirmekte de yarar vardır. Bizler acaba hiçbir çatışma olmasın diye mi büyütüldük? Hiç çatışmadan yaşayabiliyor muyuz? Bu mümkün mü? Çatışıyorsak neden adını açıkça koyarak, oturup bunu birlikte çözmeye yönelmeyelim?
Tuğçe Ertem Eray Çatışmanın hem ortaya çıkışında hem de yönetimi ve çözümünde iletişimin önemi ve oynadığı rol, iletişim bilimlerinin de kavramı ele almasına neden olmaktadır. İletişim içerisinde bulunan hemen hemen herkesin çatışma süreci içerisinde bulunması söz konusu olabilmekte ve çatışmaların kaçınılmazlığı, yönetimini de zorunlu kılmaktadır. Çalışmada çatışma kavramından yola çıkılarak uluslararası literatürde çatışma ve halkla ilişkiler ilişkisine verilen önemin ulusal literatürde kendisine yer bulamaması ve Türkiye'de çatışmaların çözümünde halkla ilişkilerin önemine yeterince değinilmemesi sorunsalından hareket edilmektedir. Bu çerçevede, çatışma süreç modellerinden etkilenen kuramlardan bahsedilerek halkla ilişkiler alanında çatışmaların çözümüne yönelik çalışmalara yer verilmektedir. İlişki ve iletişim yönetimi bakışıyla kitapta, çatışma süreç modelleri içerisinde literatürde en fazla yer bulan Ortak Yönelim Teorisi, Oyun Teorisi, Olumsallık Teorisi ve Müzakere Yaklaşımları ile Karma Motifli Modellere değinilmektedir.
Ahmet Melih Eyitmiş, Ahmet Uslu, Alper Doğan, Cem Şen, Ethem Merdan, Filiz Demir, Harika Özkan, Hüseyin Karagöz, İnci Fatma Doğan, Korhan Arun, Merve Paçacı, Murat Karaben, Olcay Okun, Özden İbrahimağaoğlu, Salih Yeşil, Saniye Yıldırım Özmutlu, Serkan Ada, Sibel Aydemir, Sümeyra Ceyhan, Yüksel Mavi “Dijital çağ” olarak ifade edilen içinde bulunulan çağla beraber yönetim alanında dijitalleşmenin nasıl gerçekleştirileceği ve yönetim stratejilerinin nasıl uygulanacağı merak uyandırmaktadır. Rekabet ortamının yoğun olduğu günümüzde rakiplerin gerisinde kalmamak ve başarıyı elde etmek için yönetim kademesinde yer alanların problemleri tespit edebilmesi ve çözüm sunabilmesi dijitalleşme ile daha hızlı ve etkin olmaktadır. Bu bağlamda “Dijital Çağda Yönetim Üzerine Güncel Konular ve Araştırmalar” kitabı, birçok alanda yaşanan ve hatta hızlanan dijitalleşmenin yönetim alanındaki yansımalarını ele alarak okurlarla paylaşmayı hedeflemektedir. Bu kitap kapsamında yönetimde güncel konular, dijitalleşme ekseninde birçok başlıkta ele alınmaktadır:

• Dijital Çağda Bilgi ve Bilgi Yönetimi
• Dijital Çağ, Dijital Kültür
• Dijitalleşme ve İş Tatmini
• Dijital Çağda Yönetimde Yeni Bir Anlayış: Dijital İkiz Entegrasyonu
• Dijital Girişimcilik
• Dijital Çağda Liderliğe Yeni Bir Bakış: Dijital Liderlik
• Metaverse ve İşletme Yönetiminin Geleceği
• Dijital Çağda Vergi Yönetimi
• Maliyet Liderliği Çöküyor mu?
• Dijitalleşmenin Karanlık Yüzü: Teknostres
• Sosyal Medya Yönetimi
• Dijitalleşen Örgütlerde Sanal Kaytarma
• Uzaktan Çalışma Uygulamalarının Avantaj ve Dezavantajlarının Belirlenmesinde Çağrı Merkezi Çalışanları Örneği
• İşletmelerde Dijital Dönüşümün Bir Yönetim Fonksiyonu Olan Lojistik Yeteneklere Etkisi
• İnsan Kaynakları Yönetiminde E-Öğrenme Sistemlerinin Kullanımı: Çok Uluslu Bir Firma Örneği
Ali Bakın, Alp Par, Cemal Yüksel, Emir Kaan Cengiz, Esra Gül Koçyiğit, Fulya Oduncu, İnanç Atılgan, İncilay Yıldız, Melis Soyer, Merve Nur Barun Endüstri 4.0 devrimi ile ortaya çıkan dijitalleşme, dijital dönüşümü de beraberinde getirmiştir. Özellikle dijital teknolojilerin etkisiyle işletmeler, dijital dönüşümü gerçekleştirmek durumunda kalmışlardır. Günümüzde, dijital dönüşüme ayak uyduramayan işletmeler, rakiplerine göre başarısız sayılmaktadırlar. Müşteriler de dijital dönüşümü gerçekleştiren işletmeleri tercih etmektedirler. Bunun sebebi, dijital dönüşümün, müşterinin her türlü ihtiyaç ve beklentilerine kısa sürede cevap vermesidir. Ancak sadece işletmelerde değil birçok alanda da dijital dönüşümün etkileri ortaya çıkmaktadır.
İş hayatı dâhil olmak üzere işletmelerden bağımsız perspektifleri de ayrı ayrı ve detaylı biçimde ele aldığımız bu kitap, dijital dönüşümün hem işletmeler de hem de farklı alanlarda nasıl uygulandığını, özelliklerini ve örneklerini bizlere açıklamaktadır. Bu da kitabın özgünlüğünü ve farkını göstermektedir.
Arif Çetin, Binnur Gürül, Deniz Sönmez, Esma Görkem Ersoy, İpek Krom, Mehmet Sinan Tam, Mesut Öztırak, Meysure Evren Çelik Sütiçer, Mutlu Gülsev Yağız, Salih Güney, Selma Kalkavan, Simge Selvitopu Akyel, Umut Hulusi İnan, Vildan Bayram, Yusuf Karaşin Çağdaş organizasyonlar için temel bir olgu olan dijital dönüşüm odaklı insan kaynakları yönetimi, hızlı bir değişim ve gelişim süreci içerisinde olup değişen koşullara ve beklentilere uyum sağlamaya çalışmaktadır. Özünde akıl, bilim ve insanlık idealini barındıran gelecek odaklı dijital insan kaynakları yönetimi perspektifi kapsamında insan odaklı ve yönetim açısından yepyeni kavramlar ve görüşler ortaya çıkmıştır. Sürekli gelişim arayışında olan özgür bir varlık olarak çağdaş insanın kaliteli yaşamı, çok yönlü dijital iletişim yetkinliklerinin etkin, verimli ve sürdürülebilir kullanımı ile sağlanabilir. Bu bağlamda dijital insan kaynakları yönetim sisteminin temelinde yatan dinamik gelişim ivmesi araştırma, öğrenme, bilgi ve deneyim paylaşımı sürecinden geçmektedir. Dijital İnsan Kaynakları Yönetimi başlıklı bu kapsamlı kitap, dijitalleşme ve insan kaynakları konularıyla karşılaşan öğrencilerin ve uzmanların konuyla ilgili güncel kavram, bilgi ve gelişmeleri daha iyi öğrenmelerini ve özümsemelerini sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Büyük bir titizlikle yazılan ve yayınlanan kitap; akademisyenler, araştırmacılar, yöneticiler, lisansüstü öğrenciler ve bahsi geçen konulara ilgi duyanlar için faydalı bir yol haritası olacaktır.
Mesut Öztırak Dijital çağın hızla değişen dünyasında işletmelerin başarıya ulaşabilmeleri ve rekabet avantajı elde edebilmeleri için dijital performans yönetimi, kaçınılmaz bir unsurdur. Dijital Perspektifte Performans Yönetimi, dijital dönüşümün önemini vurgulayarak işletmelerin dijital performanslarını yönetmeleri için kapsamlı bir rehber niteliğindedir. Bu kitap; işletme yöneticileri, insan kaynakları yöneticileri/uzmanları, dijital pazarlama uzmanları, veri analistleri ve dijital dönüşüm süreçlerinde yer alan tüm profesyoneller için uygun bir kaynaktır. Akademisyenler, öğrenciler, dijital performans yönetimi konusunda bilgi sahibi olmak ve işletmelerin dijital dönüşüm stratejilerine katkıda bulunmak isteyen herkes, bu eserden yararlanabilir.
Prof. Dr. Adem ÖĞÜT, Yrd. Doç. Dr. Ayşe KOCABACAK Kişilik yapınıza uygun bir meslek mi seçmek istiyorsunuz?
"İşte aradığım kişi!" diyerek işe aldığınız çalışanınız işe uygun çıkmadı mı?
Emek verdiğiniz personeliniz bir süre sonra işini terk mi etti?
Astronomik bedeller ödeyerek kullandığınız işe alım testleri beklentilerinizi karşılamadı mı?

Öyleyse bu kitabı okumalısınız!
Doğru İşe Doğru İnsan;

kişilik tipolojilerini ve iş yaşamına etkilerini,
psikometrik ölçüm ve testler hakkında çarpıcı bilgi ve örnekleri,
insan kaynakları seçim ve yerleştirme sürecinde psikometrik ölçümün önemli boyutlarını,
dünyaca ünlü Beş Faktör Kişilik Modeli'ne dayanan envanterlere ilişkin bilgileri,
adayların işe alım testlerine ilişkin bilmeleri gereken püf noktalarını,
başarılı şirketlerin işe alım süreçlerinden örnekleri

içermektedir.
Doğru İşe Doğru İnsan, işverenler, işe alım sürecini yöneten insan kaynakları profesyonelleri ve akademisyenleri ile kariyer seçiminde kararsız olan üniversite gençliğinin ilgiyle okuyacağı bir kitaptır.
Rıza Demir Ekonomik krizler; doğrudan ve türev etkileri ve neden oldukları çevresel belirsizliklerle işletmeler için kontrolü güç bir faktördür. Özellikle son yıllarda mali, iktisadi, toplumsal, siyasal veya sağlık sorunları temelinde gelişen ekonomik krizler; reel sektörü ve işletmeleri farklı düzeylerde etkilemektedir. Hiç kuşkusuz söz konusu etkilenme düzeyi kriz yönetiminin başarısına göre şekillenecektir.
Ekonomik krizlerin işletmeler üzerinde etkili olduğu alanlardan biri de insan kaynakları yönetimidir. Bir ekonomik kriz sürecinde yaşanan zorlukların, işletmelerde çalışanların etkin bir şekilde yönetilmesini amaçlayan işlev ve faaliyetlerin büyük bir kısmını etkilediği; krizle etkin mücadele edebilmek amacıyla izlenen tasarruf politikaları kapsamında çalışanların bir kısmının işten çıkarıldığı, daha az güvence sağlayan esnek çalışma seçeneklerinin tercih edildiği, eğitim faaliyetlerinin azaltıldığı ve ücretlerin dondurulduğu görülmektedir. Ekonomik krizlerin insan kaynakları yönetimi üzerindeki olumsuz etkileri yanında insan kaynakları yönetiminin krizden kaynaklanan belirsizlik yönetimine vereceği katkı da oldukça önemlidir. Etkin bir insan kaynakları yönetimi ile ekonomik kriz sürecinde çalışanların motivasyonlarının korunmasına destek olunması, krizle mücadelede örgütsel çevikliğin oluşmasına katkı verilmesi, kriz sürecinde ve sonrasında piyasalarda ortaya çıkabilecek birtakım fırsatların değerlendirebilmesi için ihtiyaç duyulacak nitelikli işgücünün sevk ve idaresi söz konusu olabilir.
Çalışmada üzerinde önemle durulan husus, ekonomik krizlerin insan kaynakları yönetimine etkilerini ortaya koyarak ekonomik krizlerle mücadelede ve krizin sağlayacağı fırsatların değerlendirilmesinde doğru önceliklerle hazırlanmış insan kaynakları yönetimi politika ve uygulamalarının neler olması gerektiğidir. Krizlerin niteliklerinin farklı olması; sosyal, ekonomik, bölgesel ve sektörel farklılıklara göre etkilerin değişiklik göstermesi insan kaynaklarının da çok dinamik bir anlayışla yönetimini zorunlu kılmaktadır. Çalışmada insan kaynakları yönetimi, işlevleri, ekonomik kriz kavramı ve yaşanan bazı ekonomik krizler üzerinde durulduktan sonra bu krizlerin işletmelere, işgücü piyasalarına ve özellikle insan kaynakları yönetimine etkileri incelenmiş; ekonomik krizlerle mücadelede önemli insan kaynakları yönetimi politika ve uygulamaları üzerinde durulmuştur. Çalışmada ayrıca ülkemizde ekonomik krizler ve bu krizlerin Türkiye'de insan kaynakları yönetimine etkileri; daha önce yapılmış araştırmaların ve insan kaynakları yönetici ve uzmanları kapsamında gerçekleştirilen bir araştırmanın sonuçları bağlamında ele alınmaya çalışılmıştır.
Ali Turan Barniç Bir işletmeyi, geleceğin markası yapan en önemli unsur insan kaynağıdır. Yani bir işletmenin en değerli varlığı çalışanlarıdır. İşletmeler, müşterilerin düşünce, duygu ve davranışlarına verdiği önemi, aynı şekilde çalışanlarına da göstermelidir. Böylece çalışanlar; olumlu düşünce, duygu ve davranışlarla müşterilere hizmet ederler.
Çalışanların yaptıkları işlerle ilgili düşünceleri, onların duygu ve davranışlarını da doğrudan etkilemektedir. Müşteriye olumlu düşüncelerle yaklaşan bir çalışan, olumlu davranışları da beraberinde getirmektedir. Ayrıca bu olumlu düşünceler, çalışanların olumlu duygularını da müşteriye yansıtmasını sağlar.
Müşterilerin bir işletmeden memnun bir şekilde ayrılması, çalışanların onlara hissettirdiği olumlu duygu ve davranışlara bağlıdır. Bu duygu ve davranışların kökeninde ise olumlu düşünceler vardır. Yani işletmeler, çalışanlarına olumlu düşünceler verebildiği sürece başarılı olabilmektedir. Çalışanların olumlu düşünceleri, onların duygu ve davranışlarını da bu yönde etkilemektedir.
Suna Tevrüz İşletmelerde insan faktörünün giderek önem kazandığı bugünlerde Endüstri/Örgüt Psikolojisinin çalışma hayatındaki önemi gün geçtikçe artmaktadır. Çalışma hayatını incelerken hem teorik hem de pratik bir yaklaşım benimsenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda 1996 yılında Türk Psikologlar Derneği ve KalDer’in işbirliği ile hazırlanan “Endüstri ve Örgüt Psikolojisi” kitabının uzantısı niteliğinde “Endüstri ve Örgüt Psikolojisi II” olarak bu kitap piyasaya sürülmüş ve çalışan veya bu alana yönelmek isteyen uzmanlara yol göstermesi amacıyla hazırlanmıştır. Kitap içeriğine bakıldığında önemli konu başlıklarına göre bölümlere ayrıldığını görmekteyiz. Her bölümün içinde hakim olduğu konu ile ilgili makaleler bulunmaktadır. Bölümler içerisinde dikkat çeken ve önemi gün geçtikçe artan Endüstri/Örgüt Psikolojisinin toplumsal kültürünün yeri üzerine değerli çalışmalar aktarılmıştır. Yine işletme içi ve işletmeler arası rekabet konusu incelenmiş, toplum kültürüne ve değerlerine uygun olacak şekilde bu rekabetten yararlanmak amacıyla yapılan çeşitli araştırmalara yer verilmiştir. İşletmeler ve örgütler içerisindeki en önemli unsur olma özelliğine sahip insan faktörünün öneminin kavranması hızla artmaktadır. Bu doğrultuda bazı kavramlar ortaya çıkmış ve bu kavram üzerinden dikkat edilmesi gereken konular ayrı bir bölüm olarak karşımıza çıkarılmaktadır. Geniş bir konu yelpazesine sahip bu kitap ile birlikte hem bu alanda çalışanlara hem de bu alana ilgi duyan ve gelecekte çalışmayı planlayanlara yararlanabilecekleri çok değerli bir kaynak sunulmaktadır.
Nursel Telman - Ülfet Uzunkoca Türkiye alan yazında ilk ve tek örnek olarak yayın hayatına geçen ilk ölçek kitabının (Endüstri Örgüt Psikolojisi Alanında Kullanılan Ölçekler El Kitabı) ardından, bilim dünyasının iş ve yönetim dünyasını hızlı bir şekilde şekillendirmesi, paralelinde akademisyenlerin de değişen gereksinimleri göz önünde bulundurarak yeni ölçek geliştirme ve uyarlamaları sonucu, serinin ikinci kitabı Endüstri ve Örgüt Psikolojisi ve İlişkili Alanlarda Kullanılan Ölçekler Başvuru Kitabı oluşturulmuştur.
İlk seride olduğu gibi kitap; alanla ilgili yeni ölçekler, E/Ö Psikolojisi, Örgütsel Davranış, Davranış Bilimleri, Yönetim ve Organizasyon ve ilgili diğer dallarda yüksek lisans, doktora ve ileri düzey akademik çalışmalar yapanların ihtiyacını duyacağı ölçek bilgilerini, orijinal kaynakları ile birlikte, Türkiye’de gerçekleştirilen geçerlilik ve güvenilirlik çalışmalarını içermektedir.
İlk kitaptan farklı olarak ölçeklerin tamamı, yazarların Endüstri ve Örgüt Psikolojisi kullanımına ilişkin görüşleriyle birlikte verilmiştir. Böylece alanla ilgili çalışan araştırmacı ve akademisyenlerin yanında, ölçeklerin, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi alanında; sahada, yani bilfiil işletme ortamında, ilgili insan kaynakları profesyonelleri ve konusunda uzman kişiler tarafından da kullanılabilir olması sağlanmıştır.
Kadriye Övgü Çakmak Otluoğlu Kariyerimizi; kişiliğimiz, ilgi alanlarımız, yetenek ve becerilerimiz doğrultusunda kendimiz mi seçiyoruz? Yoksa kariyer seçimlerimiz, doğduğumuz ve büyüdüğümüz aile, sahip olduğumuz ya da olamadığımız eğitim fırsatları ile çoktan sınırlandırılmış mı? Çalıştığımız işletmelerin, kariyerimizdeki sorumluluğu ne ve bu sorumluluk azalıyor mu? Gittikçe karmaşıklaşan çalışma koşullarından kariyerimiz de kendi payına düşeni alıyor mu? Bu gibi soruların cevaplarını, başta psikoloji olmak üzere sosyoloji ve işletme disiplinlerinde bulmaya çalışabiliriz. Kişisel, örgütsel ve toplumsal pek çok farklı değişkenden etkilenen kariyer, tek bir disiplinin bakış açısına sığdırılamayacak çok boyutlu bir olgudur. Bu kitabın ortaya çıkış amacı da farklı disiplinlerden gelen kariyer kuramlarını birlikte ele alarak bu farklı disiplinleri birbirine biraz olsun yaklaştırma motivasyonundan geçmektedir. Söz konusu motivasyon doğrultusunda kitabın ilk iki bölümü, kariyer literatüründe ağırlığı en çok hissedilen mesleki psikolojideki özellik-faktör kuramları ile gelişimsel kariyer kuramlarına ayrılmıştır. Üçüncü bölümde ise sosyolojik kariyer kuramlarına yer verilmiştir. Dördüncü bölümde, yirmi birinci yüzyılın gerçeklerini açıklama amacıyla yola çıkan postmodern kariyer kuramları açıklanmıştır. Beşinci ve son bölümde ise işletme disiplininde kariyer olgusunun nasıl ele alındığı irdelenmiştir.
Ali Ekşi, Asena Altın Gülova, Asmin Kavas Bilgiç, Ayça İzmirlioğlu, Barış Öztuna, Bekir Parlak, Celal Tolgay, Dilek Eser, Güliz Müge Akpınar, Gülşen Sarı Gerşil, Işıl Kellevezir, İnan Eryılmaz, Kamil Orhan, Özlem Çakır, Sevgi Tokgöz Güneş, Sinem Utanır Altay, Yakup Özkaya, Zerrin Toprak Karaman Gelecek Ne Getirecek? Tüm Yönleriyle Toplum 5.0, başlıklı bu yeni kitabımız, son yıllarda önem kazanan ancak anlamsal içeriğinin henüz tam anlaşılmadığı "Toplum 5.0" kavramına çok yönlü açıklık getirmeyi hedeflemektedir. İçerik olarak disiplinler arası hazırlanmış olup uzmanlarımızca özellikle merak edilen ve gelecekte daha da önem kazanacak konular işlenmiştir. Toplum 5.0 ekseninde “Gelecek Ne Getirecek?” sorusu ile merak uyandırarak, bazı seçilmiş konuların günümüz ve gelecekte alabileceği yönü sorgulayarak, okuyucuyu bu konularda düşünmeye davet etmektedir. Akıllı Toplum sürecine geçiş olarak da yorumlanan, "dijital toplum" faaliyetlerinin esasen bilgi üretme ile de yakın ilgisini görmek gerekir. Bu bağlamda uzmanlarımız toplumda robotlaşma sürecinin yarattığı korku etkisiyle, akıllı teknoloji kullanma faaliyetlerini, bir tehdit değil ancak bir fırsat ve üzerinde çalışıldığı takdirde toplumsal güçlü yan olarak görmektedir. Akademik bir emek ürünü olan kitabımızın bilgi üretme yönünde okuyucularımızı teşvik ederek örgütsel bilgelik yolunda yeni bir bakış açısı geliştirmesi, toplumsal yaşamın ilgili alanlarında yol göstericilikte faydalı olmasını dileriz.
Aysel Ökten Taş, Ayşegül Gökalp Kutlu, Buket Özdemir Dal, Derya Demirdizen Çevik, Itır Aladağ Görentaş, Rauf Kesici, Senem Kurt Topuz, Seyran Gürsoy Çuhadar, Sidar Çınar
Barış Bostancı, Benan Kurt Yılmaz, Buket Kılıç, Cansu Ceviz Doğrar, Cansu Erol, Ebru Tolay, Ela Burcu Uçel, Evrim Mayatürk Akyol, F. Nazlı Sayğan Yağız, Ferhat Ağçay, Füsun Toros, İlkay Güleryüz, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Okan Ernur, Olca Sürgevil Dalkılıç, Oytun Boran Sezgin, Sahra Sayğan Tunçay, Yıldız Tenteriz GÜNCEL İK kitabı, insan kaynakları yönetimi alanı ile güncel ve farklı bakış açılarını bütünleştirme çabasının bir sonucudur. Klasik uygulamalardan elde edilen bilgi birikiminin yanında dijital çağa ve Covid-19 pandemisi gibi değişimlere ayak uydurabilmek için yeni yaklaşımları ele alan bu kitap; insan kaynakları yönetimi uygulamalarına pozitif, etik, eşit ve insancıl bir açıdan bakmaktadır. İnsan kaynakları yönetimi alanında kendilerini geliştirmek isteyen öğrenciler, akademisyenler ve uzmanların keyifle okuması dileğiyle...
Abdullah Türk, Ayşegül Düzgün, Beyza Erer, Burcu Alan, Deniz Yıldız, Ebru Ertürk, Emine Nihan Cici Karaboğa, Esra Kızıloğlu, F. Burcu Demir, Fatma Korkmaz, İlknur Çevik Tekin, Mehmet Akif Çini, Menekşe Şahin, Meral Erdirençelebi, Murat Ayar, Özge Gül, Pınar Erdoğan, Polathan Küsbeci, Yavuz Kağan Yasım, Zümrüt Hatice Şekkeli Dijital ve teknolojik gelişmelerin hızla artmasıyla birlikte karmaşıklaşan küresel rekabet ortamında insan kaynakları yönetimi (İKY), her daim kendini yenilemek zorundadır. Endüstri 4.0, büyük veri, nesnelerin interneti, robotik süreç otomasyonu, yapay zekâ, 4G ve 5G gibi uygulamaların beraberinde getirdiği güncel ve teknolojik gelişmeler sayesinde yeni yetenekler kazanan çalışanların performans değerleme ve ücret belirlemesinde, eğitim ve kariyer planlamalarında bazı değişiklikler yapılmaktadır. Tüm üretim ilişkilerini ve tüketici davranışlarını kökten değiştiren dijital teknolojinin, değişen işgücü piyasalarına uygun yetkinlik ve yeteneğe sahip insan kaynaklarına ihtiyacı vardır. Küreselleşme, hızla gelişen teknoloji ve dinamik piyasalar tarafından yönlendirilen örgütler, maddi sermaye yerine çoklu çalışma becerisine sahip çalışanlara ve entelektüel sermayeye daha fazla değer vermekte ve örgütsel-çevresel değişimlere uyum gösteren çalışanlar ile çalışmak istemektedirler. Eski paradigma ve teknolojiler yerine insan merkezli inovasyona ve dijital dönüşüm tabanlı insan kaynağına sahip örgütlerin rekabet avantajı sağlayacağı açıktır. Bu kitap, güncel ve teknolojik gelişmeler ışığında değişen insan kaynakları yönetimine yeni bir boyut kazandırmayı amaçlamaktadır. Blokzincir, Dijital İşgücü, Dijital Liderlik, Eğitim ve Geliştirme, İK 4.0, İş Becerikliliği, İş Rotasyonu, İş-Yaşam Dengesi, İşveren Markası, İzlenim Yönetimi, Kariyer Yönetimi, Kuşakların Yönetimi, Öz-Yeterlilik, Personel Güçlendirme, Pozitif Psikolojik Sermaye, Robotik Süreç Otomasyonu, Sosyal Sorumluluk, Şeffaf Ödüllendirme, Zaman Yönetimi bölümlerinden oluşan kitabın hem çalışma hayatına hem de akademi dünyasına faydalı olması beklenmektedir.
Nuri TORTOP, M. Akif ÖZER Halkla ilişkiler, günümüz dünyasında kamu yönetimlerinin ve özel sektör işletmelerinin en önemli yönetim fonksiyonlarından biri haline geldi. Küresel dünyada yönetime katılmanın, hedef kitleye ulaşmanın ve algıda fark yaratmanın yolu halkla ilişkilerden geçmektedir. İletişim teknolojisinde yaşanan devrim niteliğindeki gelişmeler örgütlerin hem yapısını hem de yönetim usullerini değiştirmiş halkla ilişkileri yönetim aygıtının vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir. Üniversite dünyamızın duayen isimlerinden Nuri Tortop'un öğrencileri ve halkla ilişkiler görevini üstlenmiş çalışanlar için yol gösterici bir kaynak olarak hazırladığı bu çalışma, dünyada ve Türkiye'de Halkla İlişkiler uygulamalarını anlatıyor.
Hüseyin Zennun Beyatlı Hastane ve Sağlık İşletmeleri Yönetimi, hastane ve sağlık işletmeleri ile ilgili temel bilgiler kapsamında öncelikle Mezopotamya, Mısır, Hint, Çin, Helen, Roma ve Türklerde sağlık ve hastanelerin tarihçesi hakkında bilgiler içermektedir.
Sağlık ve hastane sistemleri açıklanırken Türkiye'nin sağlık ve hastane sistemi ele alınmıştır. Bu kapsamda sağlık ve hastane ile ilgili temel bilgiler yönetim, sağlık yönetimi, hastane yönetimi, sağlık idarecisinin meslek tanımı, hastane yöneticisinde bulunması gereken özellikler ve hastane yöneticisinin görev yetki ve sorumlulukları, hastane ve hastane işletmeciliği, sağlık hizmetlerinin özellikleri, hastanelerin sınıflandırılması, sağlık işletmelerinin fonksiyonları incelenmektedir.
Bu çalışmada, hasta yatağı, hasta yatırma, hasta günü, yatak işgal yüzdesi, poliklinik sayısı, ameliyat sayısı, enfeksiyon ölüm oranı gibi hastane işletmeciliğinde ana prensipleri açıklanırken poliklinikler, dâhilî ve haricî klinikler, acil servis, acil kodlar, ameliyathane, fizik tedavi ve rehabilitasyon, eczane, kan bankası, hemşirelik yani hasta bakım hizmetleri vb. tıbbi fonksiyonlar, tedaviye muvafakat, hasta ziyaretleri, hastanelerde hijyen kuralları, enfeksiyonun hastaneye giriş yolları, enfeksiyonun önlenmesi ve dezenfeksiyon, enfeksiyon kontrol komitesi, hastane konseyi, sağlık kurulları gibi hastane komiteleri hakkında açıklamalar yapılmıştır.
Mesleki tecrübe ve uygulamaların ışığında hastanelerde mali fonksiyonlar, idari ve mesleki teftiş, insan kaynakları ve performans yönetimi, nöbet işleri, hastane bilgi yönetim sistemleri, tıbbi arşiv yönetimi, ev idaresi hizmetleri ve temizlik işleri, mutfak hizmetleri, teknik hizmetler, çamaşırhane hizmetleri, ayniyat hizmetleri ve depolama, evrak işleri, iş ve iş yeri sağlığı, gasilhane ve otopsi hizmetleri hakkında bilgiler aktarılmıştır.
Hastanelerin inşasında idari esaslar ele alınırken, hastane istatistikleri, nüfus istatistikleri, morbidite, coğrafi ve jeolojik durumlar, sağlık politikaları vb. hastane ihtiyacına etki eden faktörler ele alınmıştır.
Bu çalışmanın literatüre ve mesleki tecrübeye dayalı bilgilerle sahasında oluşan bilgi birikimine katkı verici ve sağlık yönetimi öğrencilerine kaynak teşkil edeceği düşüncesindeyiz.
Ata Kafadar, Can Burak Nalbantoğlu, Devrim Gün, Fevzi Kemal Çilingir, Murat Sefa Kansoy, Mustafa Kaya, Savaş Selahattin Ateş, Seçil Ulufer Kansoy, Tuğçe Çopur, Tuncel Öz, Vildan Durmaz Havacılık sektörü, karmaşık ve yüksek düzeyde teknolojik bir endüstridir ve başarılı bir şekilde işlemesi için nitelikli insan kaynaklarına büyük ölçüde ihtiyaç duyar. Havacılıkta insan kaynakları yönetimi; uygun personel seçimi, eğitimi ve sürdürülebilir bir şekilde işe alım süreçlerini içererek sektörün işleyişinde önemli bir rol oynar. Ayrıca havacılık işletmelerinin güvenlik gereksinimlerini ve regülasyonlarını karşılayabilmeleri için personelin sürekli gelişimini destekler. Bu kitap, havacılık sektöründe insan kaynaklarının etkili bir şekilde yönetilmesinin temelini, stratejik ve operasyonel önemini açıklamaktadır.
Havacılıkta İnsan Kaynakları Yönetimi kitabı, hem havacılık sektörünün içinde farklı alanlarda görev yapan profesyonellerin hem de sivil havacılık alanında üniversitelerde görev yapan değerli akademisyenlerin katkılarıyla hazırlanmıştır. Amacımız; havacılık sektöründe kariyer yapmayı hedefleyen öğrencilere, havacılık işletmelerinin insan kaynakları departmanlarında görev yapmak isteyenlere, bu alanda kendisini geliştirmeyi düşünenlere, havacılıkla ilgili araştırmalar yapan akademisyenlere ve sektörün insan kaynakları uygulamalarını incelemek isteyen, havacılığa gönül veren herkese önemli bir referans kaynağı sunmaktır.
Münevver Bayar İnsan kaynakları yönetimi, çalışanların davranışlarını, tutumlarını ve performansını etkileyen politikaları, uygulamaları ve sistemleri ifade etmektedir. Birçok işletme, insan kaynakları yönetimine başvurmakta ve insan kaynakları yönetimi de işletmelerin hayatta kalmasını, etkinliğini ve rekabet gücünü belirlemede önemli bir rol oynamaktadır. Etkili İKY uygulamaları, çalışanları ve müşteri memnuniyetini, yaratıcılığı, inovasyonu, üretkenliği artırmakta ve işletmelerde olumlu bir itibarın geliştirilmesine katkıda bulunarak işletme performansını artırmaktadır.
Günümüzde işletmeler, nitelikli personeli en yüksek memnuniyet seviyesinde tutmak durumundadırlar. Çalışma ortamlarını tatmin edici ve hoşa gidecek bir şekilde yapılandırılmamış işletmeler, nitelikli personeli ellerinde tutma konusunda zorlanacaklardır. Özellikle iş yerine ve çalışma şartlarına alışmakla meşgul olan yeni istihdam edilmiş personelin işine profesyonel bir bakış açısı ile bakması oldukça güçtür. İşe alım sürecinde karşılaşılan bu tür sorunları azaltmak ve çalışanların performansında olumlu değişiklikler yapmak için işletmeler, eğitim ve geliştirme programlarına önem vermek zorundadırlar.
Motivasyon, güdüleme terimi ile eş anlamlıdır. Örgütte çalışan bireylerin olası ihtiyaçlarının yeterli düzeyde tatmini ile sonuçlanacağı bir iş ortamı yaratarak bireyin kendisinden beklenilen davranışı yapmak üzere harekete geçmesi için etkilenmesi ve isteklenmesi sürecidir. Bu kitapta, insan kaynakları yönetiminde önemli bir rol oynayan hizmet içi eğitim ve motivasyon unsurları ile bu unsurlarla çalışan performansı arasındaki ilişki ortaya konulmaya çalışmıştır. Kitabın, akademisyenler, öğrenciler ve insan kaynakları yönetimi alanına ilgi duyan tüm okuyuculara bilgi kaynağı olacağını umut ediyorum.
M. Fatih Çınar, Vehbi Doğan Bilgi kuvvettir. Hukuk bilgisi insanı özgürleştiren bir kuvvettir.
Hukuk kuralları; toplumsal yaşamın içindeki özgürlükleri, hakları ve yükümlülükleri kısaca bir insanın doğumundan ölümüne kadar ve hatta ölümünden sonraki maddi ve manevi varlığını düzenleyen bir özelliğe sahiptir. Hukuk kurallarının bu kapsayıcılığı onun her birey tarafından bilinir olmasını gerekli kılmaktadır.
Hukuk kurallarının nasıl okunması, anlaşılması ve yorumlanması gerektiğini bilmek isteyen bilinçli bireyin kolayca anlayabileceği bir kaynak oluşturulması bu kitabın temel amacıdır. Kitapta, anlaşılması güç teknik terimlerden kaçınılmaya ve çok nadir karşılaşılan detay bilgilere boğulmadan yeterli seviyede hukuk bilgisinin sunulmasına çalışılmıştır. Konular, bazı noktalarda görseller ve tablolar ile desteklenmiş; teorik anlatımla yetinilmeyerek örnek olay, örnek hukuk kuralları verilmek suretiyle pekiştirilmiştir.
Kitap, hukuk konusunda analitik bilgiler edinmek isteyen tüm ilgililere hitap etmekle birlikte lisans ve ön lisans öğrencileri için genel hukuk bilgisi, temel hukuk, hukukun temel kavramları, hukuka giriş gibi çeşitli isimler altında müfredatlara dâhil edilmiş başlangıç seviyesindeki hukuk derslerine de kaynak olmaya uygun bir eserdir.
Kitabın, okurlarımızın bilgi, fikir ve karar dünyasında yeni ufuklar açacak faydalı etkiler yapacağını umuyoruz.
Banu Gever, Betül Gürler, Duygu Kızıldağ, Ece Kuzulu, Meryem Aybas, Sevgi Elmas Atay Gündeme geldiği ilk yıllardan beri bir evrim mi yoksa gerçek bir devrim mi olduğu tartışılan ve Endüstri 4.0 olarak da adlandırılan Dördüncü Sanayi Devrimi, işletmelerin pek çok fonksiyonunu etkilediği gibi İnsan Kaynakları Yönetimini (İKY) de dikkat çekici ölçüde etkilemiştir. Bu bilimsel çalışma, Endüstri 4.0'ın İKY fonksiyonlarına etkisine odaklanarak okuyucularına İKY'ye modern bir bakış açısı sunmayı amaçlamaktadır. Kitap; İnsan Kaynakları Planlaması ve Seçimi, Performans Değerlendirme ve Ödüllendirme, Eğitim Yönetimi ve Kariyer Geliştirme, İnsan Kaynakları Yönetiminin Davranışsal Boyutu, Çalışma İlişkileri, İş Sağlığı ve Güvenliği, Uluslararası İnsan Kaynakları Yönetimi, Endüstri 4.0'ın İnsan Kaynakları Yönetimine Etkisi ve İnsan Kaynakları Yönetimine Eleştirel Bakış bölümlerinden oluşmaktadır. İKY 4.0: İnsan Kaynakları Yönetimine Modern Bir Bakış kitabı, lisans ve lisansüstü öğrencilerinin günümüz İKY uygulamalarını öğrenmelerini sağlamak, İKY uygulayıcılarının Endüstri 4.0 ve getirdiklerinin alanı nasıl etkilediğini görmelerine ışık tutmak amacı ile hazırlanmıştır.
Ekrem Süzen İnovasyon faaliyetlerine verilecek olan özen ile çalışanların yaratıcılıklarının geliştirilmesi desteklenerek yenilikçi faaliyetlere özendirilmeleri sağlanabilir. Bu süreçte yaratıcı bireyler tarafından ortaya konulan yeni süreç, ürün ve fikirler firma performansını arttırarak işletmeye önem kazandırılmasına yardımcı olacaktır. İnovasyonu amaç edinen şirketler; araştırmacı, risk alan ve fikirlerini denemeye cesur iş görenlerin baskı ve katı kuralların olmadığı, rahat, özgür düşünebildikleri, desteklendikleri ve sürekli öğrenebildikleri bir ortamda çalışmalarını sağlayarak inovasyon için gereken motivasyonu artırabilmektedir. Motivasyon ve inovasyonun birbirlerini karşılıklı olarak etkilediği düşüncesinden hareketle yaratıcı ve inovatif faaliyetleri gerçekleştiren iş görenlerin aynı zamanda motivasyonlarının arttığını ve bunun işletme performansını da arttırdığını söylemek mümkündür.
Gazanfer Erbaşlar Bu kitap;
İnsan Kaynakları Yönetimi alanında hem ders kitabı olarak öğrencilerin hem de kaynak kitap olarak işletmelerin kullanımına sunmak amacıyla hazırlanmıştır.
Son yıllarda Türkiye'deki işletmeler için İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) daha önemli bir işlev olarak görülmeye başlanmış ve İKY konusundaki akademik araştırmaların sayısı da artmıştır. Her ne kadar Türkiye'de birçok İKY kitabı bulunsa da, İKY ile ilgili konuları, güncel gelişmeleri içerir ve konuları sistematik bir şekilde ele alan, kavramsal bilgilerin yanı sıra araştırma sonuçlarına yer veren ve uygulamaya dayalı bilimsel eserlere olan ihtiyaç hâlâ önemini korumaktadır. Kitap, söz konusu ihtiyaca bir cevap niteliğinde olup İKY ile ilgili akademik çalışmalara ve uygulamaya katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Kitabı benzer kitaplardan ayıran özelliği, İKY ile ilgili konuları teorik, araştırma odaklı ve uygulamalı olarak ele almış olmasıdır.
Kolaylaştırılmış, araştırma ve uygulama anlayışı içerisinde, gerek kuramsal bilgiye gerekse uygulamaya odaklanarak “İnsan Kaynakları Yönetimi” dersine uygun olarak hazırlandığından ders esnasında kullanımı ve öğrencilerin konuyu anlaması kolaylaştırılmıştır.
Dilaver Tengilimoğlu, Pınar Erkal, Pınar Özdemir Karaca Dijital dönüşümün etkileri, işletmelerin her alanında olduğu gibi insan kaynakları yönetimi alanında da yaşanmaktadır. Günümüzde emek yoğun üretim, yerini akıllı robotlar ile üretime bırakırken işletmeler daha da dijital yapılara dönüşmektedir. Bu dönüşüm, insan kaynakları yönetimi birimlerindeki işleyişi de dijitalleştirmekte, e-İKY ve insan kaynakları yönetimi bilgi sistemlerinin önemi giderek artmaktadır. Uzun süreli ekip çalışmasının sonucunda hazırladığımız bu kitapta, insan kaynakları yönetiminin temel konuları ile birlikte günümüzdeki dijital dönüşümün insan kaynakları yönetimine etkileri ve güncel yaklaşımlar, ayrıntılı olarak okuyuculara aktarılmaktadır. Ayrıca kitapta, insan kaynakları yönetimi ile ilgili konular, örgütsel davranış alanı konularıyla bütünleştirilerek geniş perspektifte, örgütlerin en değerli kaynağı olan insan kaynağının davranışsal boyutu incelenmektedir. İnsan kaynakları yönetimi alanında yazılmış bu kitap, on yedi bölümden oluşmaktadır. Kitabın ilk bölümlerinde, temel insan kaynakları yönetimi işlevlerinin yanı sıra insan kaynakları yönetiminde yeni konulara yer verilmeye çalışılmıştır. İnsan kaynakları yönetimi konuları, örgütsel davranış konularıyla ilişkilendirilerek motivasyon teorileri, personel güçlendirme ve güncel konular incelenmiştir. Diğer bölümlerde, dijital dönüşümün insan kaynakları yönetimi alanına etkileri, endüstri 4.0 ve insan kaynakları yönetimi bilgi sistemi konuları, Covid-19 pandemisinin insan kaynakları yönetimine etkileri, e-İKY ve son bölümde; istihdam türleri, Türkiye'deki istihdam politikaları ve güncel iş gücü verilerine yer verilmiştir. Kitabın; insan kaynakları yönetimi dersi alan tüm öğrencilere, sektörde çalışan insan kaynakları uzmanlarına ve insan kaynakları yönetimi alanına ilgi duyan okuyuculara katkı sağlamasını diliyoruz.
Nuri TORTOP, Burhan AYKAÇ, Hüseyin YAYMAN, M. Akif ÖZER İnsan kaynakları yönetiminin gelişimini, çalışma alanlarını, sorunlarını ve çözüm yollarını ele alan bu çalışmamız, gerek kamu sektörü gerekse özel sektördeki teori ve uygulamaları kapsayacak şekilde on altı bölümden oluşmaktadır. Kısa sürede tükenen son baskının ardından, çalışmamızın yeni baskısında her bölüm sonuna; bölümün özeti, konuyla ilgili anahtar kavramlar, tartışma soruları, okuyuculara bilgilerini ölçme olanağı sunacak test soruları, bölüm kaynakçası, İKY ile ilgili web sayfaları ve okuma parçaları konulmuştur. Bu şekliyle oldukça kapsamlı sayılabilecek çalışma, fakültelerimizde okutulan İnsan Kaynakları Yönetimi dersinin içeriğine bağlı kalınarak hazırlanmıştır. Çalışmanın öğrencilerimize ve konu ile ilgilenen herkese yararlı olmasını dileriz.
Anıl Boz Semerci, Arzu İlsev, Azize Ergeneli, Burcu Kümbül Güler, Ç. Nehir Akşirin Borluk, Doğan Gözde Özgödek, Dr. Savaş Mutlu, H. Meltem Ferendeci Özgödek, Nurdan Atalay Odabaşı, Özge Tayfur Ekmekçi, Pınar Bayhan Karapınar, Selin Metin Camgöz Toplumsal gruplar arası ilişkilere dair bilimsel çalışmalar, sosyal bilimler içinde giderek yükselen bir araştırma alanı olsa da Türkiye'de -onca ağırlaşmış meseleye rağmen- olması gereken ilgiden ve nitelikten çok uzakta kalmıştır. Özellikle akademide katmerleşmiş sorunlara olan mesafe, konuya olan ilgisizlikten ziyade teknik çözümlemelerin getireceği ağır siyasi yüklerin ve hatta bedellerin göğüslenmesine dair duyulan tedirginlikle ilgili olmalıdır.
Bu çalışma, teknik olarak iki toplumsal grup arasındaki ihtilafın çözümlenmesine (conflict resolution) bir katkı olarak yola çıkmış bir doktora tezinin ürünüdür. Çalışmanın saha araştırmasının üzerinden geçen süre, çalışmanın kitaba dönüştürülmesinin anlamını eksiltmek bir yana, konunun bugün geldiği noktayı anlamak açısından daha anlamlı bir hâle getirmiştir.
Din temelli inançların toplumsal gruplara dair birçok sorunun önünde önemli bir bariyer olduğu yadsınamaz. “Ancak bu, hangi şartlarda geçerlidir? Her durumda sadece ortak inanç zemininin genişlemesi, bütün ihtilafları ve sorunları ortadan kaldırmaya yeter mi? İhtilaf çözümlemelerinde sadece hâkim alana değil dışarıda kalan alanlara da odaklanmak anlamlı mıdır?” gibi sorular, bir akademik çalışmanın alan çalışmasına dönüştü.
Salih Güney Tüm işletmeler için vazgeçilmez unsur insandır. Bu nedenle çalışanların seçimine, işe yerleştirilmesine, eğitimine, terfi ettirilmesine, değerlendirilmesine ve emekliliğine önem veren işletmeler iş yaşamında her zaman başarılı olmuştur.
İnsan kaynakları yönetimi kitabı, personelin işe alımından emekli edilinceye kadar geçen süreçlerde başarılı olmak isteyen kişi ya da kurumların başvuracakları bir kaynak niteliğindedir.
R. Wayne Mondy, Judy Bandy Mondy İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY), işletmelerde; planlama, seçme ve yerleştirme, eğitim ve geliştirme, performans değerleme, ücret ve diğer ödemeler yönetimi, kariyer yönetimi, iş ve işveren ilişkileri, sendikalarla ilişkiler, sağlık ve güvenlik konuları, yasalara uygunluğun gözetilmesi, iş analizi, stratejik planlama, işgücü çeşitliliği gibi çeşitli konularda stratejiler oluşturan ve uygulayan bir işlevdir.
İKY, hızla değişen teknolojiye paralel olarak her geçen gün kendini yenilemektedir. Dolayısıyla İKY ile ilgili tüm konuları, güncel gelişmeleri, yasal gereklilikler ile uluslararası İKY’yi de ele alan, kavramsal bilgilerin yanında çeşitli araştırma sonuçları ve örnek olaylara da yer veren bu eser, akademik çalışmalara ve İKY alanındaki uygulamalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Kitabı benzer kitaplardan ayıran özelliği, İKY ile ilgili konuları kuramsal, araştırma odaklı ve uygulamalı olarak ele almış olmasıdır. Bu doğrultuda, on dört bölümden oluşan kitapta, her bölüm sonrasında yer verilen bölüm özeti, konuyla ilgili anahtar kavramlar, tartışma soruları, okuyuculara bilgilerini ölçme olanağı sunan test soruları, örnek olaylar, bölüm kaynakçası ve İKY ile ilgili web sayfaları konuların özümsenmesine destek olmaktadır.
Abdurrahman Benli, Ali İhsan Balcı, Ali Şahin Örnek, Bora Yenihan, Bünyamin Bacak, Canan Öykü Dönmez Kara, Cenk Murat Koçoğlu, Ebru Kanyılmaz Polat, Emrah Özkul, Gonca Gezer Aydın, Gökçe Cerev, Hüseyin Erkul, İlknur Karaaslan, İlknur Taştan Boz, Levent Şahin, Murat Uzunparmak, Mustafa Kara, Neslihan Arslan, Niyazi Yılmaz, Oğuz Başol, Oğuz Diker, Orkun Göktepe, Özgür Topkaya, Pelin Kanten, Sarp Kumlu, Siyret Ayas Şarman, Suat Uğur, Tanju Çolakoğlu, Tuncay Yılmaz, Ufuk Özer, Umut Eroğlu, Yener Pazarcık, Yusuf Yiğit, Zeynep Sözcan Bir an için 2050 yılına gidelim. Dünyada savaşlar kalmamış. Her ülkede bolluk var. Gelir dağılımı sorunu yok, yoksulluk neredeyse son bulmuş. Ülkeler arasında sınırlar kaldırılmış. Kas gücü gerektiren tüm üretim aşamaları gerçek robotlarla yapılıyor. Hatta sanat eserlerini bile robotlar tasarlıyor. Yarım kalmış tüm senfoniler, romanlar, bilimsel eserler, filmler yapay zekâ sayesinde tamama erdiriliyor. Ölümsüzlük isteyen klonlanıyor.
Türkiye, Ay'da kolonisini kurmuş nadir ülkelerden. Uzay madenciliği sayesinde çevre sorunlarının üstesinden gelmiş küresel bir güç. Kendi blok zincirini oluşturmuş birkaç devletten biri. Dünya huzurlu bir gezegen. Nüfus bugünün yarısına inmiş.
İnsanlar mı? Doğmadan programlanıyorlar. Ağırlıklı olarak felsefeye, sanata, estetiğe vakit ayırıyorlar.
Bu kısa projeksiyonu gerçekçi bulmadınız mı? Siz istediniz, o zaman günümüze dönelim.
Aşağıdaki sorunları göğüslemeye hazır olun:
• İşin tasarımını temelden değiştiren yeni teknolojiler,
• İş yerinde yeni beklentiler ve değerler,
• İş gücü beceri açığı,
• Çalışan bağlılığının azaldığı iş yerleri,
• Uzun süreli hatta eğitimli işsizlerden oluşan nüfusun artışı,
• Demografik açıdan değişen iş gücü piyasası,
• İş dünyası için yeterli donanıma sahip olmayan genç bir nesil,
• Bölgesel ve kentsel bölünmelerle sıkıntılı bir ekonomik ve sosyal yapı.

Yazın zenginliğini gözeten bölüm yazar(lar)ı; kendi pencerelerinden iş dünyasını, İKY disiplini kapsamında ele almışlardır. Bir yandan insan kaynakları yönetiminin davranışsal boyutuna vurgu yapılırken öte yandan insan varlığının gelecek yönelimlerine küyerel yaklaşılmıştır. Sosyal medyadan toplanan, bazen durum tespiti veya bir soruna işaret eden bazen de güldüren/düşündüren ağ alıntıları kitap geneline serpiştirilmiştir. Ayrıca bölüm sonlarına yine sosyal medyadan ilgili videoların bağlantı ve kare kodları konulmuştur. Senaryolaştırılan veya gündelik hayattan seçilen örnek olaylarla ve film tavsiyeleriyle okuyucunun ilgisi canlı tutulmuştur.
Kitabın hedef kitlesi:
• İKY alanında lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim alan öğrenciler,
• İKY alanında çalışmalar yapan araştırmacılar ve akademisyenler,
• İK yöneticileri ve profesyonelleri,
• İKY alanına ilgi duyan çalışanlar ve her kademedeki yöneticilerdir.
• İyi okumalar...
Coşkun Akça, Derya Yüce, Enes Uğur Tohum, İbrahim Yalçın, Muhsin Halis, Onur Doğan, Ömer Karademir, Şükran Sırkıntıoğlu Yıldırım, Yavuz Demirel, Zeliha Seçkin Bu kitap, günümüz örgütlerinde İnsan Kaynakları Yönetimi kapsamına giren genel konular ile İnsan Kaynakları Yönetimi uygulamalarını etkileyen güncel konuları incelemektedir. Eserin, insan Kaynakları Yönetimi alanına son yıllarda meydana gelen değişimleri açıklayarak insan kaynakları Yönetimine olan bakış açımızı geliştireceğini düşünmekteyiz. İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) alanında önde gelen akademisyenler tarafından yazılan bu kitap, öğrencilere, akademisyenlere, sektör İKY yöneticilerine, çalışanlarına ve uygulayıcılara hem teorik hem de güncel İKY uygulamaları hakkında pratik bilgiler sunmaktadır. Kitabın içeriği iki ana temayı kapsamaktadır. Birincisi, İnsan Kaynakları Yönetimi ve Fonksiyonları ikinci ise İnsan Kaynakları Yönetimi uygulamalarında karşımıza çıkan güncel konular; nepotizm, patronaj, cam tavan sendromu, çalışan ilişkileri yönetimi, esnek çalışma, sosyal ağlar, yetenek yönetimi, bürokratik etkinsizlik, dijitalleşme, Endüstri 4.0, karanlık fabrikalar gibi konulara yer verilmiştir. Özellikle kitabın ikinci kısmı yayında olan diğer İnsan Kaynakları Yönetimi kitaplarından farklılık göstermektedir. Bu bağlamda kitap, farklı tasarımı ile daha ilgi çekici hale getirilerek, akademik çalışmalara ve İKY uygulamalarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Editör: Prof. Dr. Yavuz Demirel
Merve Gerçek Küreselleşme çerçevesinde yaşanan tüm değişimler, örgütsel yaşamın kurallarını sarsarak iş dünyasının aktörlerini yeni konular üzerine odaklanmaya yöneltmiştir. İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY) anlayışı, ekonomik, sosyal ve teknolojik etmenlere bağlı olarak sürekli bir değişim ve dönüşüm içindedir. Bu eserde; İKY felsefesinin geçmişine kısa bir bakışın ardından çalışan deneyimi, farklılıkların yönetimi ve kapsayıcılık, iş yerinde kuşaklar, eğlence, mutluluk, iyi oluş ve oyunlaştırma gibi güncel yaklaşımların yanı sıra Endüstri 4.0 ve dijitalleşmenin İKY üzerindeki etkilerine ilişkin detaylı açıklamalara yer verilmiştir. Son 10 yılda önemi giderek artan insan kaynakları analitiği ve bütün toplumları ilgilendiren çevresel sürdürülebilirlik bağlamında Yeşil İKY uygulamalarına da yer verilmiştir. Son bölümde ise eleştirel İKY çalışmalarına ek olarak İKY'yi gelecekte nelerin beklediğiyle ilgili öngörüler derlenmiştir. İKY'nin dünden bugüne geçirdiği değişimi en güncel konular açısından yakalamaya çalışan bu eserin, İKY alanında çalışanlar ve her kademeden yöneticiler için olduğu gibi işletme, iktisat, örgüt psikolojisi, endüstri mühendisliği gibi alanlarda çalışan akademisyenler, lisans ve lisansüstü öğrencileri için de faydalı olması umulmaktadır.
N. Aylin Ataay Saybaşılı Günümüzde insan kaynaklarının, insan kaynakları bölümlerinin ve insan kaynaklarının yönetimi (İKY) için benimsenen tüm uygulamaların şirkete katkılarını ölçmeye ve kanıtlamaya ihtiyaçları bulunmaktadır.
Özellikle hızla değişen dış çevre koşulları ve rekabet dinamikleri tüm işlevsel alanlarda olduğu gibi İKY alanında da insan kaynaklarına ve İKY uygulamalarına yapılan yatırımların ve harcamaların etkin bir şekilde ölçülmesi ve değerlendirilmesini zorunlu hâle getirmiştir. Etki ve etkinlik değerleme, İK bölümlerinin hesap verebilirliğini ve şeffaflığını arttırdığı gibi aynı zamanda İK uygulamaları ile ilgili etkisel karar alabilmelerine, insan kaynaklarının örgütsel sonuçlarına katkılarını ölçerek ve bu alandaki yatırımların geri dönüşlerini takip ederek gerek çalışanlara gerek üst yönetime ve gerekse de şirket hissedar ve dış paydaşlarına kanıtlayabilmelerine olanak sağlamaktadır.
İnsan kaynakları yönetiminin etki ve etkinliğinin ölçümünde kullanılan İKY metrikleri ve analitiklerini incelemek amacıyla hazırlanan bu kitapta, insan kaynakları ve İKY uygulamalarının stratejik önemi üzerinde durularak İKY uygulamalarının etki ve etkinliğinin ölçülmesi gerekliliği ve bu alandaki yaklaşımlar ve bulgular tartışılmış, ayrıca İKY ölçümünde kullanılan metriklerin ayrıntılı olarak incelenmesine odaklanılmıştır. İKY uygulamalarının neden ve nasıl ölçüldüğü konusuna açıklık getirilmeye çalışılırken aynı zamanda insan kaynakları yönetimi sistemlerinin şirket stratejileri ve firma performansına etkilerini yönetebilmek için kullanılan İKY dengeli başarı göstergesi yaklaşımı ayrıntılı olarak incelenmiştir. Ayrıca insan kaynakları yönetiminin etkinliği ve etkilerini tahmin etmek için kullanılan insan kaynakları yönetimi öngörücü analitiklerine de odaklanılmıştır.
Erman Türkmen Dünyada küçük veya büyük her gün yaklaşık 1.000.000 iş kazası meydana gelmekte ve bu nedenle yaklaşık 1.000 çalışan hayatını kaybetmektedir. Aynı şekilde, dünya üzerinde her gün yaklaşık 5.500 çalışan, işle ilgili hastalıklar nedeniyle hayatını kaybetmektedir. Ülkemizde de bir günde ortalama 172 iş kazası meydana gelmekte ve buna bağlı olarak yaklaşık beş çalışan hayatını kaybetmekte, yine yaklaşık altı çalışan da sürekli iş göremez hâle gelmekte, diğer bir ifade ile sakat kalmaktadır. Yaşanan bu can kayıplarının ve sakatlıkların hiçbir telafisi olamamakla birlikte, tüm bu iş kazaları ve meslek hastalıkları dünya genelindeki gayrisafi hasılanın yaklaşık % 4'lük bölümünü de alıp götürmektedir. Ayrıca bu tutar; buz dağının görünmeyen bölümü olarak ifade edilen dolaylı maliyetlerle daha da büyük rakamlara ulaşmakta ve işletmelerin kârlılıklarını, verimliliklerini, ülkelerin ekonomilerini, toplumsal refah ve huzuru etkileyen yegâne unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yönüyle bu alanda gerçekleştirilen araştırma ve çalışmalar, çalışanlar açısından önemli olduğu kadar işverenlere, ülke ekonomilerine, topluma ve dünyaya getireceği maliyet ve zararlar açısından da oldukça önemlidir. Bu bağlamda, insan kaynakları yönetiminin koruma fonksiyonu olarak da ifade edilen iş sağlığı ve güvenliği alanında dikkate alınan unsurların incelenmesinin oldukça önemli olduğu düşünülmüş ve kitap bu düşünce etrafında şekillenmiştir.
Bilal Çankır, Burcu Batga Yurtsever, Esin Ceylan Şaşmaz, Gökhan Gürler, Gülten Demiral, Meltem Arat, Murat Bolelli, Sercan Edinsel, Vasfi Kahya, Yıldız Tenteriz İnsan kaynakları yönetimi alanı, hızlı ve yapısal bir değişim sürecinden geçiyor. İş dünyasındaki değişimler ve teknolojik gelişmeler, insan kaynakları yönetiminin de dönüşmesini gerektiriyor. Artık insan kaynakları fonksiyonları yapay zekâ ile hem daha verimli hem de daha yüksek hizmet kalitesinde sunulabiliyor.
Yenilikçi teknolojilerden olan yapay zekâ alanındaki teknolojik gelişmeler, kurumun dönüşüm kabiliyeti doğrultusunda tüm bölüm ve fonksiyonlarda uygulamaya geçirilebilmektedir. Bu teknolojik gelişmelerin teori ve uygulama alanına yansıması son yıllarda hızlanmıştır. Dönüşümü başarıyla gerçekleştirebilen kurumlar, yeni değer katılmış süreç, çıktı ve sonuçları ile rekabette ayırt edici avantaj elde edebilmektedir. Bu başarının elde edilmesinde “e-iky” olarak kısaltılabilecek insan kaynakları yönetiminde yapay zekâ uygulamalarının, kuruma sağlayacağı stratejik ivmenin önemi büyüktür.
Bununla birlikte yapay zekânın insan kaynakları yönetiminde neden, nasıl ve ne sonuçlar planlanarak uygulanabileceği konusunda sayısı son yıllarda artmakla birlikte henüz yeterli akademik araştırma yapılmamıştır. Özellikle uygulamadan edinilen bilgilerle teorinin geliştirilmesine ihtiyaç bulunmaktadır. Bu çalışma ile bu açığın giderilmesi yönünde çaba sarf edilmiştir.
Kitap bölümlerinde; insan kaynakları yönetiminde yaşanan bu büyük dönüşüm, yapay zekâ penceresinden bakılarak çeşitli yönlerden ele alınmıştır. Tüm alan profesyonellerine yararlı olmasını diliyoruz.