Endüstri ve Örgüt Psikolojisi \ 2-2
Ahmet Kaya, Arzu Uğurlu Kara, Cahit Çağlın, Edip Doğan, Emine Karakaplan Özer, Erman Kılınç, Ferhat Uğurlu, Fuat Korkmazer, Gökhan Kenek, İbrahim Yalçın, İnan Kaynak, Kadir Aktaş, Mehtap Çakmak Barsbay, Meral Çalış Duman, Metin Işık, Metin Söylemez, Mevlüt Karadağ, Mustafa Doruk Mutlu, Nursel Tokgöz, Osman Benk, Vedat Almalı Bu kitapta, klasik bir örgütsel davranış kitabında yer alan konulara ulaşamayacağınız konusunda sizleri uyarmalıyız çünkü bu eserin amacı alanyazında daha önce çokça ele alınan konuları tekrarlamak değildir. Tam aksine örgütsel davranışın pek de anılmayan karanlık yüzüne ışık tutmaktır. Kitabın bu şekilde tasarlanmasının nedeni ise organizasyonlarda liderlik, güç, motivasyon, örgüt kültürü gibi konuların önemi kadar ayrımcılık, sessizlik, sinizm, dedikodu, intikam, zorbalık ve yalnızlık gibi konuların yıkıcı etkisinin de ne kadar önemli olabileceğine dikkat çekmektir. Bir diğer nedeni ise basmakalıp bir şekilde verimliliğe odaklanıp “sözde” insan davranışlarını odağa alan, özde ise organizasyonların verimliliğini merkeze alan yaklaşımlara bir alternatif oluşturabilmektir.
Stephen P. Robbins, Timothy A. Judge Bir filozof “Çözebileceğin düğümü kesme.” der.
Bu kitap, işletme adını verdiğimiz örgütlerin etkin ve verimli bir şekilde amaçlarına ulaşabilmesi için gerekli üretim faktörleri içinde yer alan en önemli kaynak olan insan kaynağının iyi yönetilmesi,
ilişkilerin düğüm olmadan, olduğunda da kesmeden, kırmadan nasıl daha iyi hâle getirilebileceği konusunda
yöneticilere rehber olmayı
amaçlamaktadır.
İlknur Özalp Türetgen İş stresi, Örgütsel Psikolojinin temel konularından biri olmakla birlikte, bu alandaki araştırmaların bir kısmına dair pek çok eleştiri yöneltilmiştir. Söz konusu eleştirilerden biri de iş stresinin ölçümüne yönelik­tir; mevcut ölçüm araçlarının geçerlikleri, kapsamları ve ölçüm yöntemleri açısından sınırlılığa sahip olduğu vurgulanmıştır. İş Stresi Bataryası, Türkiye’de bu eksiklikleri gidermeyi hedeflemiş bir ölçüm aracıdır ve içinde stres kaynakları, bireysel, durumsal ve zorlanma değişkenlerinin yer aldığı 14 ölçeği barındırmaktadır. Bu kitabın amacı ise bu bataryadaki örgütsel tutum ve algıları ele alan 7 ölçeği tanıtmak ve uygulamacılara yönelik bir el kitabı sunmaktır.
Bu kitapta, bu ölçeklerin tanıtılmasının yanı sıra iş stresi alanındaki temel teorilerle stresin yol açtığı zorlanmalardan ve iş stresi sürecinde rol oynayan örgütsel bazı değişkenlerden söz edilerek alana dair güncel bilgilerin kısa bir derlemesi de yapılmıştır. Ardından İş Stresi Bataryası’nın geliştiril­mesi için yürütülen iki araştırmaya yer verilerek ölçeklerin geliştirilme süreci ve elde edilen psikometrik bulgular özetlenmiştir. Bu araçların araştırmacı ve uygulamacılar tarafından kullanılmasının iş stresi alanındaki araştırmaları zenginleştirmesi ve örgütsel müdahalelerin geliştirilmesi için fayda sağlaması umulmaktadır.
Ayşen Temel Eğinli, Bektaş Sarı, Berkant Yılmaz, Burcu Yaman Akyar, Didem Özşenler, Erdem Geçit, Murat Çelik, Nahit Erdem Köker, Nevzat İnan, Özen Okat, Sevgi Akça Güleş, Zöhre Akyol Tüketmek nedir? Tüketimin kendine özgü psikolojik dinamikleri nelerdir? Tüketim davranışlarının psikolojik temellerini açıklamada hangi kuramlar yol gösterici olabilir? Tüketim davranışı ve karar süreçleri ile ilgili güncel tartışmalar nelerdir? Tüketerek mutlu olmak mümkün müdür? Tüketme eyleminin psikolojik tetikleyicileri ve bu eylemden etkilenen psikolojik süreçler nelerdir? Bu soruların yanıtları, tüketme eylemini anlamak ve bu eyleme yön vermek isteyen pek çok kişi ve kurum için oldukça değerlidir. Bu kitabın temel amacı; pazarlama iletişimi çalışmalarına yön veren tüketim süreçlerini psikolojik dinamikleriyle açıklayarak tüketme eylemini, nedenleri ve nasılları ile birlikte derinlemesine ele almak, okuyucuya gerek teorik altyapısıyla gerekse de güncel tartışmalar çerçevesinde zengin bir içerik sunmaktır.
Menderes Kandemir Pozitif psikoloji, insan doğasını ve birey davranışlarını tanımlamaya, insan davranışlarının hastalıklı ve olumsuz yönlerinin ana kaynağını ortaya çıkarmakla meşgul olan psikolojiye bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Psikolojinin yeni çocuğu olarak ifade edilebileceği söylenen pozitif psikoloji, bireylerin olumsuz ve sorunlu yanlarından çok olumlu ve güçlü özelliklerine, aynı zamanda erdemlerine odaklanan bir yaklaşım izlemiştir. Bundan dolayı geleneksel psikolojinin kullanmış olduğu hastalık modeline karşılık olarak sağlık modelini temel almıştır.
Dünyanın hızla değişen ekonomik, toplumsal, siyasi ve kültürel yapısı insanların hayata dair bakış açılarını ve beklentilerini büyük ölçüde etkilemektedir. Dünya tüm canlılar için bir yaşam barınağıdır, bu barınağı da değerli kılan insandır. İnsanın bu zamanda ayakta kalabileceği tek yer bu gezegendir. Hepimiz, üzerinde yaşadığımız bu gezegeni koruma ve gözetme sorumluluğuna sahip bireyleriz. Bizler yaşadığımız sürece hayata daha pozitif bakabilmeyi, başarılı ve mutlu olmak için pozitif düşüncenin ne kadar gerekli olduğunu bilen, zihnimizin, bedenimizin ve ruhumuzun negatif düşüncelerle istila edilmesine izin vermeyen güçlü kişileriz. Bizler, hem kendimiz hem çevremiz hem de koca evren için daha pozitif olmamız gerektiğini bilen mutluluğu kendi içimizde üreten varlıklarız.
Nursel TELMAN, Levent ÖNEN, Mürşide ÖZGELDİ İş yaşamında iş sağlığı ve güvenliği konusu özellikle bunun insan boyutu, günümüzde ön planda olan konulardan biridir. İş yaşamının insan boyutu herkesi ilgilendiriyor. İş, dediğimiz zaman, her ortamda her konumda, yaşadığımız çevre içinde el attığımız her aktivite içinde, bulunduğumuz çevre ve düşünebileceğimiz veya düşünemeyeceğimiz boyutlarda içinde bulunduğumuz veya bulunabileceğimiz her çevre şartları nedeniyle herkesi ilgilendiren bir konudur.
İş sağlığı ve güvenliği, İnsanın beyin yapısının kimyasal boyutunu, çalışma sistemini, her bölgesini , düşünce boyutunda ulaşabileceği her yerini ilgilendiriyor. Bu bağlamda baktığımız zaman iş sağlığı ve güvenliği herkesi her zaman, her ortamda, her koşulda, her organizasyonda yakından etki alanı içine alabiliyor.
İş sağlığı ve iş güvenliği kapsamı itibariyle, insanı birey olarak, iş ortamının bir elemanı olarak, bir ülke vatandaşı olarak ve geleceğin örneklemini oluşturması nedeniyle, globalleşen dünyada herkesin herkesle ilgi alanı içinde yakından ilgilendiriyor.
Bu Kitap okunduğu zaman görülecektir ki, insanı ilgilendiren veya insanın olduğu her yeri ilgilendiren iş sağlığı ve iş güvenliği kadar kapsamlı hiçbir alan yoktur. Alanın deneyimli bir uzmanı olarak, varlık olarak insanın gelişmişlik düzeyi, sahip olacağı bu alan bilgileri çerçevesinde yaşamın her noktasındaki davranışları, bakış açısı, değer yargıları, düşünce biçimi, dikkat potansiyeli , örnek olma özelliği insanı insan yapan varlığına pozitif etkisi olacağının altını çizmek isterim.
Öznur Gülen Ertosun 2010 yılından sonra popülerlik kazanmaya başlayan ve duygusal dayanıklılık, umut, iyimserlik, öz etkinlik kapasitelerinin sinerjik bütününü ifade eden (pozitif) psikolojik sermaye, literatürde olduğu gibi iş dünyasında da ilgi çekmeye başlayan bir kavram hâline gelmiştir. Ekonomik, beşeri ve sosyal sermayeden sonra sermaye kavramını bir adım daha öteye taşıyan psikolojik sermaye bireysel ve örgütsel kazanımlarda ampirik olarak ispatlanmış olumlu etkiye sahiptir. Bunu yanısıra zekâ, kişilik gibi bireysel özelliklerden farklı olarak eğitim geliştirme çalışmaları ile daha üst seviyelere taşınması mümkün olması bu kavramı özellikle insan kaynakları alanında önemli bir değişken hâline getirmiştir.
Popüler kişisel gelişim çalışmalarından farklı olarak, Luthans ve çalışma arkadaşlarının tasarladığı ortalama 2 saatlik eğitimlerle bile geliştirilebilir olduğu bilimsel olarak kabul görmüştür. Bu çalışma kapsamında verilen eğitimler, metodolojik açıdan güçlü ve kontrollü deneysel tasarımlarla test edilmiş; bulgular açısından uluslararası çalışmalar ile paralel sonuçlara ulaşılmıştır.
Bu kitabın amacı, size bu akademik yolculuğu anlatmanın yanı sıra ampirik olarak pozitif psikolojik sermayenin etkileşim içinde olduğu önemli değişkenler hakkında da öneriler sunmaktır.
Kitap, içerik ve anlatım itibariyle lisans ve üstü düzeyde öğrencileri hedef almakla beraber iş hayatından da ilgili kişilerin faydalanabileceği şekilde tasarlanmıştır.
Mete Han Gür Sezgi, 80'lerde bilim dünyasının radarına girdi. Araştırmalar yöneticilerin başarılarının %80 “sezgi”ye borçlu olduğunu gösterince bu ilgi giderek âdeta bir tsunami dalgasına dönüştü vehem organizasyonların farklı bölümlerine hem de farklı sektörlere yayıldı. Organizasyonlarda sezgiye olan ilgi; “yönetimde sezgi”, “girişimci sezgisi”, “stratejik planlamada sezgi”, “risk yönetiminde sezgi”, “satışta sezgi”, “pazarlamada sezgi”, “insan kaynaklarında sezgi”, “proje yönetiminde sezgi”, “süreç kontrolünde sezgi”, “kalite kontrolünde sezgi”, “üretimde sezgi”, “robotics, AI ve sezgi”, “araştırmacı sezgisi” konularına odaklanan araştırmalarla derinlik ve uygulanabilirlik kazandı. Diğer taraftan bu çalışmalar, tıptan hukuka, finanstan mühendisliğe birçok sektöre yayıldı. Bu araştırmaların ortak paydası temel sezgi teori ve kavramları, ortak hedefi ise sezginin eğitilerek daha güvenli ve verimli bir hâle getirilmesiydi. Sezgi, önümüzdeki dönemde hem işe alımlarda hem de kariyer basamaklarında yükselirken aranan bir beceri olarak öne çıkmaktadır.
Beynin Beyni Sezgi serisinin ilk iki kitabı, sezgi biliminin temel teori ve kavramlarını veriyor. Sezginin; altı milyon yıllık geçmişi olan insan türüne, altmış bin yıl önce ortaya çıkan bilincin olmadığı dönemlerde nasıl yol gösterdiğini anlatıyor. Sezgi Nasıl Çalışır, Ölçülür, Eğitilir? sezginin temel mekanizmalarını (alışkanlıklar, heuristikler, örüntü tanıma ve örtük öğrenme) gerçek öykülerle anlatıyor, sezgisel zekâyı irdeliyor ve sezgi eğitiminin yol haritasını veriyor.
Kitap; yöneticilerin profesyonellerin, akademisyenlerin, kişisel gelişimle ilgilenenlerin hizmetine sunulur.
Eylem Bayrakçı, Murat Kayalar Bu kitapta; bir organizasyonda gerçekleşen etik dışı, kanun dışı ve/veya gayrimeşru eylem ve uygulamaların, bu uygulamaları düzeltme veya önleme gücü ve yetkisine sahip, organizasyon içindeki veya dışındaki kişi veya kurumlara bildirilmesini ifade eden ifşa (whistleblowing) davranışı üç ayrı alanda görev yapan katılımcıların bakış açılarıyla değerlendirilmiştir.
Kitabın ilk bölümünde, ifşa davranışının kavramsal incelemesi yapılmış ve ifşa ile ilgili mümkün olabildiğince detaylı ve geniş bilgi verilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde; araştırma alanları olan sağlık çalışanları, akademisyenler ve banka çalışanlarının ifşa davranışlarına ve bu alanlarda ifşa ile ilgili daha önce yapılan çalışmalara ve araştırma sonuçlarına yer verilmiştir. Kitabın araştırma bölümünde; çalışma grubunu oluşturan sağlık çalışanları, akademisyenler ve banka çalışanlarının ifşa davranışı ile ilgili görüşlerine ve bu görüşlerden elde edilen bulgulara yer verilmiştir. Katılımcıların bakış açılarıyla ifşa davranışı derinlemesine ve bütüncül bakış açısıyla değerlendirilmeye çalışılmış ve bulgular literatür bağlamında kategoriler hâlinde sunulmuştur. Ayrıca, elde edilen bulgulardan yola çıkılarak ifşa süreci ifade edilmiş ve uygulayıcılara ve araştırmacılara katkı sağlayabilme düşüncesiyle öneri ve görüşlere yer verilmiştir.
Michael R. Solomon “Müşterilerimizi bir partiye davetli misafirler olarak görüyoruz ve biz de ev sahipleriyiz. Müşteri deneyiminin önemli her yönünü daha iyi hâle getirmek bizim her gün yaptığımız işimizdir.”
(Jeff Bezos)
Günümüz pazarında, modern tüketici profili hızla değişmekte ve marka kalabalıklığı her geçen gün artmaktadır. Bu noktada, tüketicilerin duygusal, zihinsel ve davranışsal tepkilerini derinlemesine anlamak ve gerekli yenilikleri pazarlama stratejileri ile hayata geçirmek gerekmektedir. Tüketici davranışı sadece satın alma eylemi ile ilgili değildir. Satın almak kadar sahip olmak ya da olmamak da önemlidir ve bu nedenle incelemeye değerdir. Bunun yanında “dijital dünya”da da ortaya çıkan gelişmeler dikkate alınarak dijital alandaki davranışlar da araştırılmalı ve izlenmelidir.
20. yüzyılın son dönemleri ve 21. yüzyılın başlangıcından itibaren tüm ekonomik faaliyetlerin odak noktasında yer alan tüketiciler ve onların pazarlama ile ilgili kararları ve bu kararlara yönelik davranışlar daha dikkatli bir biçimde incelenmeye başlanmıştır. Michael R. Solomon tarafından 12 bölüm olarak kaleme alınmış Tüketici Davranışları kitabı, alanına önemli bir katkı sağlamaktadır. Tüketici davranışları ile ilgili olarak bütün psikolojik, sosyal ve durumsal faktörler ve birçok yeni kavram ve model açıklanmış ve uygulamadan birçok örneğe yer verilmiştir. Konu dizininde, birçoğu alanyazınında ilk defa yer alan yaklaşık iki bin beş yüz kavram bulunmaktadır. Kitap, hem akademik hem de sektörel kullanıcılara ışık tutacaktır.
Brian M. Young “Bu kitap, tüketici psikolojisi teorilerini kökenleri ve bağlamları içinde ele alıyor ve ilgili kavramları tutarlı bir şekilde bir araya getiriyor. Argümanlar açık ve açıklayıcı örnekler ve kısa vakalarla destekleniyor. Kitap, çalışma alanı hakkında kapsamlı ve güncel bilgiler sunuyor.”
Profesör Kara Chan, Hong Kong Üniversitesi, Hong Kong

Bu kitap, tüketici psikolojisine -doğumdan yaşlılığa kadar tüm yaşam süresini kapsayan- benzersiz bir bakış açısıyla yaklaşıyor. Çocukluk ve gençlik; tüketici araştırmalarının geri kalanından özel, farklı ve uzak alanlar olarak değil insanın gelişimine entegre alanlar olarak ele alınıyor. Tüketim; gruplar ve bireyler tarafından kullanım veya mülkiyet ve mülkiyete kadar devam eden bir süreç olarak görülür. Yazar, insanların doğal yaşam sürelerinin sahip oldukları şeylerle olan ilişkilerini nasıl etkilediğini, tercihlerin çocukluktan itibaren nasıl geliştiğini ve satın almalara yönelik motivasyonların çocukluktan yaşlılığa kadar nasıl değiştiğini tartışıyor. Bu kitap, çocukların reklamcılık ve pazarlama anlayışı, genç ve genç kimlikleri ve onların tüketim zevkleri de dâhil olmak üzere çocuk ve gençlik tüketimiyle ilgili en son bulguları ve teorileri bir araya getiriyor. Erikson'un yaşam evreleri boyunca ilerleyerek yetişkinliğe, orta yaş krizine ve daha yaşlı tüketicilerin mal varlıklarına ve mülkiyetine geçiyor. Bu disiplinler arası çalışma; psikoloji, işletme ve pazarlama alanlarındaki akademisyenlerin yanı sıra daha genel tüketicilerin de ilgisini çekecektir.

Aysen Tokol Endüstri ilişkileri sosyal, siyasi ve ekonomik sistemin bir alt sistemi olup belli taraflar, belli çevreler, sistemi bağlayan bir ideoloji ve tarafların işyerindeki davranışlarını yönlendiren kurallar bütününden oluşmaktadır. Taraflar, çevre, ideoloji ve kurallar sistemin temel unsurlarını meydana getirmektedir.
Bu kitapta, Türk endüstri ilişkileri sistemi tarihsel bir süreç içinde sistemi etkileyen faktörler, sistemin tarafları, taraflar arasındaki ilişkiler yönünden ele alınmakta, ayrıntılı bir şekilde incelenmektedir. Temelde Cumhuriyet Öncesi Dönem ve Cumhuriyet Dönemi olarak iki ana bölümden oluşan kitap, Türk endüstri ilişkileri sistemini en fazla etkilediği düşünülen siyasi faktörler dikkate alınarak kendi içinde alt bölümlere ayrılmaktadır.
Kitabın, öğretim ve uygulama alanındaki ilgililere yararlı olacağına inanıyoruz.

İÇİNDEKİLER

I. CUMHURİYET ÖNCESİ DÖNEM
II. Meşrutiyet Öncesi (1908 Öncesi)
II. Meşrutiyet’ten I. Dünya Savaşı Sonrasına (1908-1918 Yılları Arası)
Kurtuluş Savaşı Yılları ( 1918-1923 Yılları Arası)

II. CUMHURİYET DÖNEMİ
Tek Parti Dönemi (1923-1946 Yılları Arası)
Çok Partili Dönem (1946-1960 Yılları Arası)
1960-1980 Dönemi
1980-1983 Ara Dönemi
1983 Sonrası
John R. Nofsinger Geleneksel finans teorileri, yatırımcıları “rasyonel” varsayması sebebi ile uzun bir süredir ciddi bir şekilde sorgulanmaktadır. Davranışsal finans, bireylerin kişisel çıkar ve iradelerinde her zaman rasyonel olmadıkları varsayımı ile “rasyonel insan” modeline meydan okumaktadır. Açıkçası davranışsal finans, bireylerin risk altında karar verirken gerçekte nasıl davrandıklarını ortaya koyma çabasındadır.
The Psychology of Investing, davranışsal finans alanında dikkat çeken ve sıklıkla yararlanılan kaynaklar arasındadır. Kitaptaki bölümler benzer şekilde oluşturulmuştur; önce psikolojik bir ön yargı tanımlanmış ve günlük davranışlarla bu ön yargı örneklendirilmiştir. Daha sonra, ön yargının yatırım kararları üzerindeki etkisi açıklanmıştır. En sonunda ise yatırımcıların gerçekten problemli yatırım davranışlarında bulunduğunu kanıtlamak için akademik çalışmalara yer verilmiştir. Kitabı özellikli kılan, anlatılan konuların daha önce yapılan çalışmalarla desteklenmesi, bölüm sonlarında özete ve çalışma sorularına yer verilmesidir. Ayrıca içeriğinin geniş ve anlatımının sade olması da davranışsal finans alanında çalışmak isteyenlere büyük kolaylık sağlamaktadır. Psikoloji ve finans ilişkisi, duygular ve yatırım kararları, sosyal etkileşim ve yatırım, davranışsal finansın portföy oluşumuna bakışı ve risk algılamaları kitabın dikkat çeken başlıkları arasındadır. Ayrıca kitabın bu baskısı,Mortgage krizindeki psikolojiyi de incelemesi bakımından önemli bir eksikliği gidermektedir.
Türkçe olarak yazılmış ya da Türkçeye çevrilmiş davranışsal finans alanındaki kitap sayısı düşünüldüğünde, bu kitabın literatürde önemli bir boşluğu gidermeye yardımcı olacağı kanısındayım. Kitabın tüm okurlarımız için yararlı olmasını dilerim.
Robert Schemel Yetişkin eğitimi, insan kaynakları, danışmanlık, yönetim eğitimi ve psikoloji ya da ilgili alanlarda çalışan uzmanların ihtiyaç ve amaçları doğrultusunda uygulayabilecekleri yönetim becerilerine dair teknik ve yöntemleri içeren kitap; uygulayıcılar için bir el kitabı niteliği taşımaktadır.
Kitabın amacı öncelikle yöneticilerin kendi otomatik düşünce kalıplarını ve varsayımlarını fark etmelerini sağlamak ve sonrasında yaratıcı çözüm önerileri bulmaları için bir yol haritası çizmelerine yardımcı olmaktır. İş yerinde çalışanların üretkenliğinin arttırılmasına yönelik kuramsal alt yapısının ardından uygulanabilir teknikleri tanıtan kitap, etkili bir lider olmayı hedefleyen herkesin kitaplığında bulunması gereken bir eserdir.