Eğitim Yönetimi ve Denetimi \ 3-7
Abdurrahman Ekinci, Abdurrahman İlğan, Ali Gökalp, Aydan Ordu, Ceren Mutluer, Çetin Toraman, Deniz Gülmez, Duygu Şallı, Hasan Fehmi Özdemir, Murat Tekin, Münevver Çetin, Müslim Alanoğlu, Nedim Özdemir, Osman Aktan, Ömer Seyfettin Sevinç, Servet Üztemur, Sevim Bezen, Ümit Çağatay, Zülfü Demirtaş Bilimsel bilgiye ulaşmanın önemli motivasyonlarından biri, merak ve anlamlandırma dürtüsüdür. İnsanoğlu fıtratı gereği anlama, sorgulama ve yeniden tanımlama çabası ile hareket eder. Bu yönüyle bilimsel araştırma çabasını, bireyin; kendisini, çevresinde vuku bulan olayları ve dış dünyayı anlama ve anlamlandırma çabasına yönelik sistematik eylemleri olarak ifade etmek mümkündür.
Bu bakımdan belirli yöntemsel süreçlere dayalı olarak geçerliliği test ve kabul edilmiş sistemli bilgiler bütünü ve “entelektüel bir etkinlik çıktısı” olarak tanımlanabilecek olan bilimsel bilginin; eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, her türlü gelişmenin ve kalkınmanın en kritik ve itici gücü olduğu, kabul gören bir gerçektir. Bu bağlamda bilimsel anlayış ile kalkınmayı sağlayan bilimsel üretim düzeyi arasında pozitif bir korelasyon olduğunu ifade etmek mümkündür. Bilimsel düşünme ve değerlendirme becerisi gelişmemiş bireylerden oluşan toplumsal kesimlerin; veri temelli, akıl ve sağduyuya dayalı çözümler geliştirmesi beklenemez. Bu durumun, toplumsal çatışmalar, bölünmeler ve karşıtlıklar üzerinden beşerî ve sosyal sermayenin tükenişine yol açan bir süreci doğurması kuvvetle muhtemeldir.
Sağlıklı bir toplum açısından her bireyin temel düzeyde düşünme ve araştırma becerilerine sahip olması ve aklın öncülüğünde, bilim ve veri temelli bir yaklaşımla olay ve olguları değerlendirmesi, hayati öneme sahiptir. Özellikle eğitimcilerin bu bağlamda sahip olacağı yeterliklerin, toplumun geleceğini belirleyecek nesillerin yetişmesi açısından kritik bir değere sahip olduğunu ifade etmek mümkündür.
Bu kitap, yukarıda ifade edilen temel hususlara dayalı olarak öncelikle eğitimciler olmak üzere bilimsel araştırmaya ilgi duyan bireyleri hedef alarak hazırlanmıştır. Bu bakımdan kitabın, lisans ve lisansüstü öğrenciler başta olmak üzere araştırma sürecine ilişkin yeterliklerini geliştirmek isteyen hizmet içindeki öğretmenler ve tüm araştırmacı adayları için bir başlangıç ve başvuru kaynağı olarak önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektir.
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Ayşen Bakioğlu - Tamer Kurt Demokrasi, vatandaşlık ve vatanseverlik konuları farklı toplum ve kültürlerde değişik şekillerde algılanmaktadır. Yeni ortaya çıkan eğilimler ve küresel gelişmeler toplumu etki altına almaktadır. Siyasî ve ekonomik dalgalanmalar, büyük devletlerin güç dengesini kendi lehlerine çevirme gayretleri, Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerindeki karışıklıklar, terör ve bunlardan kaynaklı göçler, mülteci sorunları gibi faktörlerin günümüzde ve yakın gelecekte demokrasi, vatandaşlık ve vatanseverlik eğitiminin şekillenmesi üzerinde etkili rol oynayacağı öngörülmektedir.
Demokrasi, vatandaşlık ve vatanseverlik eğitiminde; öğrencilerin ailelerine, ülkelerine, topluma karşı sorumluluk sahibi olmaları ve ülkelerinin geleceğinin şekillendirilmesinde alacakları rolleri anlamaları sağlanmaktadır. Demokrasi eğitimi, vatandaşlık eğitimi, vatanseverlik eğitimi; birbirleriyle bağlantılı ve iç içe konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün öğrencilerin ve öğretmen adaylarının ilköğretimden başlayarak yükseköğretime kadar vatandaşlık eğitimi alması önem taşımaktadır. Her kademedeki her branştaki müfredat içerisinde bu kavramların birlikte ele alınması, bu amaçla, tüm eğitim programlarının içeriği ve öğrenme-öğretme sürecinin bu kavramların birlikte ele alınarak eğitimine uygun hale getirilmesi ve demokratik okul kültürünün oluşturulması önem kazanmaktadır. Öğretmenlerin vatanseverlik eğitimi kapsamında, öğrencilerin kişisel özelliklerinin, yaşadıkları sosyal çevredeki inanış ve normların, öğretim materyallerinin, yazılı ve görsel basında verilen mesajların, vatanseverlik algısının gelişimine yansıdığını bilerek hareket etmeleri ve gerekli önlemleri almaları gerekmektedir.
Ahmet Durmaz, Ali Duran, Ali Yakar, Bahar Yakut Özek, Besim Can Zırh, Betül Bulut Şahin, Davut Sarıtaş, Emin Tamer Yenen, Erdem Oklay, Fatih Mutlu Özbilen, Fatma Başarır, Fikriye Kanatlı Öztürk, Hale Kızılcık, İrem Namlı Altıntaş, Mehmet Özcan, Nur Ütkür, Seda Ata, Seda Okur, Selçuk Yusuf Arslan, Sevda Dolapçıoğlu, Sümeyye Konuk, Yeliz Bolat Türkiye’nin eğitim sisteminin arzu edilen düzeye gelmesi uzun ve emek isteyen bir süreçtir. Bu süreçte birçok paydaşın önemli görevleri vardır. Eğitim sisteminin paydaşları; politikacılar, akademisyenler, eğitim yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrenciler olarak sıralanabilir. Sistemin yönünü bilimsel anlamda çizecek olan kişilerin akademisyenler; bu yönün yasal anlamda varlığının oluşturulmasında politikacılar; sahada sistemin güçlü ve verimli olmasında eğitim yöneticileri ve öğretmenler önemli rollere sahiptirler. Bu bağlamda eğitim sisteminin verimli ve güçlü bir duruma gelmesinde birden fazla paydaşın ortak çabası gereklidir.
Yukarıdaki düşünceler ışığında ortak çalışmaların bilim temelli yapılması, sistemi istenilen noktaya ulaştıracaktır. Bu kapsamda eylem araştırmaları sadece bir yöntem kitabı değil aynı zamanda paydaşların uyumlu bir şekilde çalışmasında bilimsel bir yol göstericidir. Eserin başta akademisyenler, lisansüstü araştırmacılar ve öğretmenler olmak üzere eğitim sistemindeki tüm paydaşlara, özellikle program geliştirme çalışmalarına faydalı olması temennimizdir.
Aykut Karahan, Aziz Teke, Bünyamin Han, Cemal Tatlı, Ceyda Aydos, Çiğdem Çelik Şahin, Gizem Engin, Göksu Çiçekli Koç, Harun Reşit Yel, Hasan Aykut Karaboğa, Hüseyin Miraç Pektaş, İpek Saralar-Aras, Mehmet Ali Kalyon, Muhammet Ü. Öztabak, Murat Polat, Nejdet Çelik, Orhan Karamustafaoğlu, Özlem Üzümcü, Seda Şahin, Tuğba Karaboğa, Yaşar Dilber Bugün hayatın her noktasını etkilemeye başlayan “Metaverse”, “Yapay Zekâ”, “Dijitalleşme”, “Uzaktan Eğitim”, “Eğitim 4.0”, “Alfa Kuşak”, “Z Kuşağı” gibi gerçekliklerden bahsedilmektedir. Bahsi geçen konularla birlikte insanlığın “Dijital Çağ” olarak adlandırılan yeni bir dönemi yaşamaya başladığı düşünülmektedir. Elbette insan hayatının her köşesini etkileyen böylesine bir dönüşümün eğitim ve eğitimin yapı taşları olan okullar ve eğitim öğretim faaliyetleri üzerinde de önemli etkileri olması kaçınılmazdır. Öte yandan her dönemin olduğu gibi bahsi geçen bu dönemin de kendine has bir ruhu vardır. Bu bağlamda bu dönemi nev-i şahsına münhasır karakteriyle, ruhuyla anlayabilmek önem arz etmektedir. Bu noktada dijital çağın ve bu dönemin öğrencilerini oluşturan kuşakların öğretim faaliyetleri de değişikliğe uğramaktadır.
Ahmet Kurnaz, Ali Arslan, Bayram Gökbulut, Birsen Güneri, Buket Kısaç, Cevat Eker, Derya Orhan Göksun, Esen Turan Özpolat, Hakkı Kontaş, Hasan Meydan, Kerim Karabacak, Muhammet Özdemir, Murat İnce, Okan Bilgin, Özgür Murat Çolakoğlu, Özlem Kuuk Eğitimin niteliğini arttırmaya dönük birçok yaklaşım bulunmaktadır. Bilimin ve teknolojinin hızla gelişmesiyle, eğitim alanındaki bu yaklaşımlara sürekli olarak yenileri eklenmektedir. Bu kitap; öğretmen adaylarının, öğretmenlerin ve eğitim uzmanlarının ülkemizde ve dünyada eğitim alanında ortaya çıkan güncel konuları ve yeni yaklaşımları takip edebilmeleri için onlara önemli bir kaynak özelliği taşımaktadır.
Abdulkerim Karadeniz, Adem Taşdemir, Bahadır Gülbahar, Dilber Polat, Emre Sönmez, Enes Demirel, Fırat Çöplü, Firdevs Savi Çakar, Hacer Tekerci, Hamza Yakar, Harun Alpar Canatan, Hasan Bakırcı, Hasan Dilek, Hatice Bilgin, İlhami Kaya, Kürşat Efe, Mehmet Fatih Öçal, Mehmet Özcan, Meray İşlek, Mesut Gün, Murat Akarsu, Mustafa Kılınç, Nuri Baloğlu, Okan Kuzu, Rafet Aydın, Remzi Can, Sadık Yüksel Sıvacı, Tezcan Kartal, Ümit Demiral, Yasemin Kuzu, Yılmaz Kara, Zeki Öğdem, Zuhal İnce “Eğitim, refah anında bir süs, felaket sırasında bir sığınaktır”.
Aristoteles

Neden mi eğitim? Zira dünyayı değiştiren ve değiştirecek olan bilgi ve becerileri kazanmanın yoludur. Toplumsal gelişme, kalkınma eğitimle gerçekleşir. Yetenekli bireyler, eğitimle keşfedilip geliştirilir. Yaşamak, hayatta kalmaktan çok daha fazlasıdır. Daha yüksek bir yaşam standardının yanı sıra insanlar arasında daha iyi bir anlayış ve kişisel tatminin anahtarı da eğitimdir. Eğitim ayrıca medeniyetin oluşup gelişmesine en fazla tesir eden sosyal kurumdur. Modern toplumun eğitim üzerine kurulu olduğunu söylemek, insanlığın gelişimini eğitime atfetmek mümkündür. Eğitime yatırım yapmak, küresel ısınma ve salgın hastalıklar gibi dünyanın karşı karşıya olduğu büyük tehditler hakkında farkındalık ve çözüm potansiyeli de yaratır. Görüldüğü üzere eğitimin sorunlarına eğilmek, büyük bir toplumsal sorumluluktur. “Eğitimde Güncel Sorunlar Üzerine” adlı bu kolektif çalışma, işte bu sorumluluk gereği hazırlanmıştır. Elbette kitapta ele alınanlar dışında eğitim dünyamızla ilgili güncel birçok başka mesele bulunmaktadır. Ancak kitabın sınırlılıkları dolayısıyla tespit edilebilen bütün sorunlar üzerinde durmak imkân dâhilinde olmamıştır. Bu sebeple editör ve yazarların görece daha önemli gördüğü güncel sorunlar saptanmış ve bunların çerçevesi çizilmiştir. Asıl maksadımız, ülkemizde eğitimle ilgili hâlihazırda ciddi sorunların olduğuna dikkat çekmek ve bunlara yönelmeyi sağlamaktır.
Faydalı olması dileğiyle…
Ali Güngör Eğitim, toplumların değişime ayak uydurabilmeleri, bilgi çağındaki yenileşmelere uyum sağlayabilmeleri açısından önemli bir rehberdir. Eğitim sistemlerinin de yaşamın her alanında etkisini gösteren değişim ve yenileşmelerde, değişimi takip eden değil değişimi yöneten ve yönlendiren bir yapıda olması gerekmektedir. Günümüz ekonomik sistemlerinde her alanda olduğu gibi eğitim sektöründe de bir yarış vardır. Bu nedenle küresel rekabet ortamında varlığımızı sürdürebilmemiz için eğitimde kalite ve akreditasyon kavramlarının içeriğini, anlamını ve önemini iyi kavramamız gerekmektedir. Özel sektörün eğitimdeki payı her yıl biraz daha artmaktadır. Eğitim hizmeti alanlar açısından da akreditasyon bir güven ve tercih nedeni olacaktır. Eğitim kurumları bu pazar payından daha fazla kapmak için fark yaratmak durumundadırlar.
Bu kitapta; kalite ve akreditasyon kavramları, eğitim ile ilgili uluslararası akreditasyon ve değerlendirme kurum ve kuruluşları, ilk ve ortaöğretimdeki toplam kalite uygulamaları, okul gelişim projelerinin uluslararası ve ülkemizdeki uygulamaları değerlendirilmiştir. Eğitimde kalite ve akreditasyon kavramları tüm eğitim paydaşları boyutuyla değerlendirilerek eğitimde başarı için bir yol haritası oluşturulmuştur. Ülkemizde hemen herkesin birtakım değerlendirmelerde bulunduğu eğitimde, eğitim çalışanı olarak nasıl fark yaratırız? Bu sorunun cevabını aramak isteyen tüm eğitim paydaşlarının faydalanabileceği bir kaynak kitap niteliğindedir.

Bir yıl sonrasını düşünüyorsan tohum ek,
Ağaç dik on yıl sonrası ise tasarladığın,
Ama yüz yıl sonrası ise düşündüğün, halkı eğit.
Bir kez ürün verir ekersen tohum,
Bir kez ağaç dikersen on kez ürün verir.
Yüz kez olur bu ürün eğitirsen halkı.
Balık verirsen bir kez doyurursun halkı,
Öğretirsen balık tutmasını hep doyar karnı.

Kuan-Tzu (Çinli ozan)
(M.Ö. 1000)
Ayşen BAKİOĞLU Okulların çağdaş bir düzeye gelebilmesi için yöneticilerin ve öğretmenlerin yaşadıkları güçlükleri, uzman ve bu konuda deneyimli bireylerle paylaşıp çözüm aramaları gerekmektedir. Okul yöneticileri ve öğretmenlerin, göreve atandıktan sonra yaşadıkları zorlukları daha çok diğer yöneticilerden veya kendi okullarındaki meslektaşlarından sorup öğrendikleri ve birbirlerine gayriresmî olarak mentorlukta bulundukları bilinmektedir. Mentorluk, el yordamıyla yön bulmaktan veya problem yaratmayan bir çözümü uygulamaktan daha ilerisini vaadeden bir kavram olarak görünmektedir. Yeni göreve başlamış öğretmenlerin mesleklerinin ilk yıllarında okuldaki uygulamalardaki durumu görüp, gerçek şoku yaşadıkları ve bunu gidermek için güvenilir bir mentora ihtiyaç duydukları ve çoğu kez bu ihtiyacı gideremeyerek deneme-yanılmayla veya arkadaşlarını taklit ederek kendi öğretmenlik repertuvarlarını oluşturdukları bilinmektedir.
'Mentorluk', profesyonel eğitim ve rehberlik amacıyla kurulan kişisel bir ilişki olarak tanımlanmaktadır. Başarılı bir mentorluk ilişkisi, mentor ve hizmetalanın çeşitli aşama ve evrelerden geçtiği dinamik bir süreçtir. Mentorluğun önemli bir fonksiyonu hizmetalanlara, problemlere uzman çözümler bulan otonom profesyoneller olmalarında yardımcı olmaktır.
Mentorluk etkileşim gerektirmekte, mentorlar hizmetalanlarla olan ilişkilerini karşılıklı güven, saygı ve profesyonelliğe dayalı olarak inşa etmek ve sürdürmek durumundadırlar. Bu tür davranışlar, mentorların hizmetalanların fikir ve ihtiyaçlarını tam anlamıyla anlayabilecekleri ve hizmetalanları deneyimlerini dürüst bir şekilde paylaşmaları konusunda teşvik edebilecekleri bir ortam oluşturur. Okullar müdürlerin profesyonel gelişimi için öğrenme fırsatı sunan yerler olarak kabul edildiğinde, müdürlerin etkileşim sürecinde sadece mentorlarına değil aynı zamanda meslektaşlarına da güvenme ihtiyacında oldukları ortaya çıkmaktadır. Etkin liderleri, kendileri ve başkalarına olan inanç ve güvenleri yönlendirmektedir. Etkin mentorluk uygulamaları yeni öğretmenin “kendi profesyonel bilgisini inşa etmesine” yardımcı olmak gibi önemli bir işlevi de yerine getirmektedir.
Ayşe Büşra Subaşı Yurtçu, Başak Çalık, Cengiz Alacacı, Çiğdem Kılıç, Emine Ayyıldız, Hande Arslan Çiftçi İbrahim Hakan Karataş, Ömer Avcı, Özcan Erkan Akgün, Yeşim Güleç Aslan, Zeynep Çiğdem Özcan Eğitimin en temel bileşenlerinden biri olan motivasyon, Türkçe alan yazında hak ettiği şekilde yerini bulmuş değildir. Bu kitapta, eğitimin olduğu tüm ortamlarda eksikliği hissedilen motivasyon konusu hem kuramsal olarak ele alınmış hem de nasıl uygulanabileceği tartışılmıştır. Üç bölümden müteşekkil kitabın ilk kısmında motivasyon kuramları irdelenirken, ikinci kısımda motivasyona gelişimsel olarak yaklaşılarak erken çocukluk, okul dönemi, ergenlik ve yetişkinlik dönemlerinde motivasyon ele alınmıştır. Kitabın üçüncü kısmında ise öğrenme ve öğretme süreçlerinde motivasyona odaklanılarak özel eğitim, matematik eğitimi ve öğretmen motivasyonu konularına değinilmiştir.
Kendi alanlarında uzman olan akademisyenlerin kaleme aldığı bölümler gerek konuları ele alma tarzıyla gerekse de akademik dili itibarıyla daha ziyade araştırmacılara hitap etmektedir. Ancak motivasyon konusuna ilgi duyan ve bu konuda bilimsel çalışmalardan yararlanmak isteyen herkes için faydalı olabileceği düşünülmektedir.
Sadık Kartal Türk eğitim sisteminde öğretmenin hizmet öncesi yetiştirilmesi politikaları hep tartışıla gelmiştir. Ancak, bir o kadar önemli olan konu da eğitim çalışanın göreve başladıktan sonra okul denilen örgütsel ortama uyumu için yapılan çalışmaların yeterliliğidir. Çünkü eğitim iş göreninin göreve başladıktan sonra örgüte bağlılığı, gerekli motivasyonu edinmesi, yaptığı işten doyum sağlaması ve de okulun dolayısı ile eğitim öğretim sisteminde var olan değer, tutum ve normları kabullenmesi oldukça önemlidir. Bunlar ise, örgütsel sosyalleşme çalışmaları ile mümkündür.
Eğitimde örgütsel sosyalleşme ile ilgili bu kitap “ilköğretim okulu yönetici ve öğretmenlerin örgütsel sosyalleşme düzeyi” adlı doktora tezinin bir bölümü esas olarak hazırlanmıştır. Kitap beş bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde “örgütsel sosyalleşme kavramı”, ikinci bölümde “örgütsel sosyalleşme süreçleri”, üçüncü bölümde “örgütsel sosyalleşme belirtileri ve sonuçları”, dördüncü bölümde “eğitim örgütlerinde örgütsel sosyalleşme konuları ele alınmıştır. Beşimde bölümde ise ilköğretim okulu yönetici ve öğretmenlerinin örgütsel sosyalleşme düzeyleri ile ilgili bir araştırmaya yer verilmiştir.
Ayşen BAKİOĞLU - Aylin KİRİŞÇİ SARIKAYA Özelleştirme ve piyasa mekanizmaları, oldukça karmaşık bir yapıda eğitimi etkilemekte ve dönüştürmektedir. Özelleştirme politikaları; sadece çağımızın küresel trendi olduğu için değil, artısı ve eksisi derinlemesine düşünülerek, yol açabileceği olumsuzlukların önüne geçilerek, alternatifleri göz önüne alınarak ve eğitimin gerçek felsefelerinden ödün vermeyerek oluşturulmalıdır. Eğitimde özelleştirme konusundaki eğitim politikalarına, piyasa mekanizmaları, kamu-özel işbirliği alanındaki ampirik çalışmalar ve uzman görüşleri ışık tutmalı, bilimsel çerçeveler içinde kararlar alınmalıdır.
Ahmet Faruk Levent, Banu Ergen, Bayram Bozkurt, Cansu Çabuk, Derya Bayram, Ezgi Dede, Fatma Avcı, Feride Öksüz Gül, Halil Altındağ, İbrahim Hakan Karataş, İlayda Ardakoç, Kürşad Kültür, Mevlüt Kara, Münübe Yılmaz, Özlem Özbey Demir, Simel Parlak, Taner Atmaca, Tuğçe Bulut Boz Eğitimde özerklik kavramı, özerkliğin eğitim alanındaki bağlamını, kapsamını, amacını ve uygulamasını ifade etmektedir. Eğitim alanında özerklik bireyin öğrenme hakkı, yeteneği ve tercihinden eğitim sistemlerinin yapılandırılmasına kadar geniş bir yelpazede değerlendirilmesi gereken bir kavramdır. Bu kapsamda, öğrenen özerkliği, öğretmen özerkliği, müfredat özerkliği, okul özerkliği, finansal özerklik, akademik özerklik, yönetsel özerklik gibi eğitimin hemen hemen bütün alanları ile ilgilidir.
Eğitimde özerklik, sonuçları tam olarak kestirilemediği için temkinli ve çoğu zaman da şüpheyle yaklaşılan bir kavram olmaktadır. Bu tedirginliklere hak vermeyi gerektiren onlarca siyasi, sosyal ve politik gelişme örneği bir çırpıda verilebilir. Diğer taraftan eğitim sistemlerinin geleneksel formlarının sebep olduğu maliyet, verimlilik kaybı, etkisizlik, eşitsizlik ve bunların yol açtığı okula ve eğitime yönelik sorgulamalar ve okul terkleri eğitimde özerklik kavramını ön yargılardan uzak olarak etraflıca ve bağlamsal unsurları göz ardı etmeden tartışmaya ihtiyacımız olduğunu göstermektedir.
Ahmet İlhan Şen, Arzu Küçük, Demet Baran Bulut, Gürhan Bebek, Hakan Şevki Ayvacı, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Nazlı Ülker Hançer, Özlem Oktay, Serkan Sevim
Ahmet Kılıç Örgüt üyeleri sosyal kurumlarda görevlerini yaparken iş hayatlarını etkileyen birçok sorunla karşı karşıya kalabilirler. Bu sorunlar bazen kurumdaki kişilerden bazen de bireyin kendisinden kaynaklanabilir. Çalışan her örgüt üyesi gibi öğretmenler de çalıştıkları okullarda yaşanılan olaylardan doğrudan ya da dolaylı olarak etkilenmektedir. Özellikle okul yöneticilerinin adil olmayan davranışları, öğretmenlerin meslekleri ve mesleki yeterlilikleri hakkında bazı sorgulamalarda ve çıkarımlarda bulunmalarına neden olabilmektedir. Bu durum da öğretmenlerin öznel iyi oluşlarına yansımaktadır. Kendini mutsuz hisseden öğretmenler mesleklerinin itibarsızlaştığını düşünmekte, işe bağlılıkları zayıflamakta, verimli çalışmaları düşmekte ve daha da kötüsü işten ayrılma niyetinde olmaktadırlar. Bu nedenle eğitimde öğretmenlerin adalet algısının, mesleki hayatlarını mutlu geçirmelerinde ve kurumlarına bağlılıklarında önemli bir etken olduğu söylenebilir. Yapılan bu araştırmada; eğitimin temel unsurlarından olan adalet, öznel iyi oluş ve işten ayrılma niyeti kavramları derinlemesine incelenerek günümüz eğitim sorunlarıyla ilişkilendirilmiştir.
Ahmet Göçen, Ali Cülha, Aydın Söylemez, Bayram Bozkurt, Bekir Yeşilyurt, Büşra Söylemez, Fatih Bozbayındır, Halil Atlı, Halil Karadaş, M. Akın Bulut, Mahire Aslan, Mehmet Üstüner, Mevlüt Kara, Oğuzhan Bozoğlu, Ömer Faruk Ak, Ramazan Atasoy, Sedat Alev, Seyfettin Abdurrezzak, Tuba Özpolat Atlı, Ümit Doğan, Zeynep Sav Yeni girilen milenyumdan bu yana yaşanan ekonomik krizler, sosyal ikilemler, zorunlu göçler ve Covid-19 salgını gibi afetler, liderliğe ilişkin çalışmaları derinden etkilemiştir. Bu durumlar yanında teknolojinin çok hızlı gelişmesi tartışılagelen liderlik stilleri açısından yeni yorumların doğmasına ve yeni liderlik anlayışlarının belirmesine yol açmıştır.
Yeni normalde eğitim ve yönetim süreçleri özellikle küresel salgın nedeniyle fiziksel mekânlardan çok çevrim içi ortamlarda sunulmaya ve yapılandırılmaya başlanmıştır. Dünya; farklı şekillerde ortaya çıkan salgın, savaş, yoksulluk gibi krizlere karşı sürdürülebilir anlayış ile etkin bir yönetim gösterecek teknoloji okuryazarı, çevik, dayanıklı, adil, anlam odaklı ve kapsayıcı özelliklere sahip liderlere ihtiyaç duymaktadır. Kitapta bölümler hâlinde verilen farklı liderlik yaklaşımları içerisinde okul liderlerinin yeni normale ilişkin farkında olması ve okula yansıtması beklenen davranışlar odağa alınmıştır. İlgili tüm liderlik yaklaşımları mümkün olduğunca yukarıda bahsi geçen gelişmeler ışığında açıklanmaya çalışılmıştır.
Brent DAVIES, Barbara J. DAVIES, Sage 'Brent ve Barbara Davies okullarda personel geliştirilmesine yönelik bir yeni 21. yüzyıl paradigması sunmuştur. Onlar çeşitliliği, kişiselleştirmeyi, etik olmayı ve paylaşılan sorumluluğu desteklemektdir. Zor zamanlarımızda, ihtiyaç duyduğumuz büyük okulları tanımlayan yaratıcılık, yenilik ve okul personelinin uyumunu sağlamak için bu kitabı okumamız gerekecektir. Biz yeteneğin ve her çocuğun potansiyelinin geliştirilmesinin gerekli olduğunu biliyoruz. Şimdi ihtiyaçlarımızın okul personeliyle aynı olduğunu kabül etmeliyiz. Bu kitap, okullarımızın sürekli gelişimini sağlama kapasitesinin nasıl kurabileceğini göstermektedir.
LizReid, Başkan, Uzman Okullar ve Akademiler Tröstü
Yetenek yönetimi başarılı örgütlerin geliştirilmesinde önemli bir faktördür. Okullarımızın geleceğe yönlendirilmesi ve liderlik yapabilmesi için örgütler nitelikli personelden oluşan 'yetenek havuzları' geliştirme ihtiyacı duymaktadır.
Bu kitap, liderlere örgütlerinde yetenek yönetimi fikirlerini uygulayabilmelerine yönelik yapı ve kavramları açıklamaktadır. Yazarlar okullarda derinlemesine liderliği kurmak ve yüksek bir performansa sahip öğrenme ortamları oluşturmak gibi stratejik amaçların nasıl gerçekleştirileceği ve yetenek yönetimi üzerine odaklanmaktadır.
Yeniden şekillenen okulların ve liderlik rollerini ve sorumluluklarını yerine getirecek yetenekli bireylerin nasıl geliştirileceği gösterilirken yazarlar;
- Okulunuzdaki yetenekli bireylerin tanımlanması
- Okulunuzdaki yetenekli bireylerin ve liderlerin geliştirilmesi
- Okulda bir yetenek kültürü oluşturulması konularına odaklanmaktadır.
Bu kitap, okulun dönüşüm ihtiyaçlarını karşılayacak yenilikçi ve hayal gücü kuvvetli liderler geliştirilmesi güçlüğü ile karşılaşan okullar için çok önemlidir. Ayrıca bu kitap, İngiltere'de ve diğer ülkelerde eğitim örgütlerinde görev yapan okul müdürleri, uzman liderler, okul işletme yöneticileri ve lider olmaya aday öğretmenler için faydalı olacaktır.
Semra Ünal, Sefer Ada Günümüzde tüm ülkeler kalkınmanın anahtarının eğitim olduğu görüşünde birleşmektedirler. Zaten eğitimin hedeflerinden biri de toplumu geleceğe hazırlamaktır. Bu da çocuk ve gençleri yetiştirmek, şekillendirmekle mümkün olacaktır. Eskiden beri bireylerin yetiştirilmesi söz konusu olunca ilk akla gelen meslek, öğretmenlik olmaktadır. Çünkü eğitim sistemini işletecek bireyleri eğitecek olan öğretmendir.
Bu durumda eğitim sisteminin başarısı, büyük ölçüde öğretmenin başarısına bağlıdır. Öğretmen yetiştirme konusu bilgi isteyen, hassas ve çok önemli bir konudur. Bu nedenle öğretmenin toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yetiştirilmesi ve geliştirilmesi bir zorunluluktur.
Bu kitabın, öğretmenlik mesleğini seçenler ve bu alanla ilgilenen herkese eğitim bilimleri ve öğretmenlik mesleğini çeşitli yönleriyle tanıtmak amacıyla hazırlanmış bir kaynak kitap olacağı düşünülmektedir.
Abbas Ertürk, Bahadır Gülbahar, Bilgen Kıral, Burcu Yavuz Tabak, Emine Önder, Ergün Recepoğlu, Erinç Karataş, Erol Ata, Kemal Öztemel, Mehmet Kemal Aydın, Melek Çakmak, Murat Bülbül, Mustafa Bayrakçı, Nazife Karadağ Nezahat Güçlü, Ömür Çoban Öznur Tulunay Ateş, Serçin Karataş Eğitime Giriş dersi, Eğitim Fakültelerinde okuyan öğrencilerin eğitimle ilgili temel kavramları, eğitimin; tarihî, felsefi, ekonomik, psikolojik, toplumsal, politik, hukuki ve teknolojik temelleri ile öğretmenlik mesleği hakkındaki temel bilgileri öğrendiği önemli bir giriş dersidir. Bu derste öğrenilen bilgiler, diğer eğitim bilimleri dersleri için bir temel oluşturmasının yanında öğretmenlik mesleği boyunca karşılaşılacak sorunların çözümünde önemli bakış açıları sağlayabilecek niteliktedir.
Eğitime Giriş kitabı; bu dersin önemi ve kapsamı dikkate alınarak alanlarında yetkin öğretim üyelerince önemli bir bilimsel kaynak kitap niteliğinde hazırlandı. Her bölümün başındaki hazırlık sorularıyla öğrencinin derse ilgisinin artırılması, bölüm sonundaki değerlendirme ve tartışma sorularıyla da konunun daha iyi özümsenmesi amaçlandı. Ayrıca en sonda yer alan okuma listesi de ileri okumalar için bir rehber niteliğindedir.
Atila Yıldırım, Aycan Çiçek Sağlam, H. Andaç Demirtaş Madran, Halil İbrahim Sağlam, İsmail Arslantaş, Levent Eraslan, Miraç Sağlam, Mustafa Cinoğlu, Seyithan Altaş, Şenay Sezgin Nartgün Bu kitap, YÖK tarafından belirlenen Eğitime Giriş dersinin tanımına uygun olarak hazırlanmıştır.
Eğitime giriş dersi; öğrencilerin, üniversite yaşantılarının hemen başında karşılaştıkları ilk ders olduğu için konuları rahatlıkla kavrayabilmeleri, öğretmenlik mesleğine yönelik olumlu tutum geliştirmeleri, üniversite yaşantısına ısınmaları açısından kitapta konular ele alınırken olabildiğince sade bir içerik tercih edilmiş, aşırı ayrıntılardan kaçınılmaya özen gösterilmiştir.
Eğitime giriş dersi, öğrencilerin bu dersten sonra alacakları birçok öğretmenlik meslek dersine (formasyon dersi) temel oluşturan bir ders niteliği taşımaktadır. Bu nedenle kitapta öncelikle eğitime ilişkin temel kavramlar sonra da Türk millî eğitim sisteminin yapısı ve öğretmen yetiştirme süreci ele alınmıştır. Ardından da sırasıyla eğitimin hukuki ve politik temelleri ile sosyal, felsefi, psikoloji, tarihî, ekonomik ve bilimsel temelleri üzerinde durulmuştur.
Kitabın bölümleri, farklı üniversitelerde görev yapan ilgili alanın uzmanı akademisyenler tarafından hazırlanmıştır.
Ali Çağatay Kılınç, Ayfer Sayın, Beyhan Zebun, Didem Koşar, Emre Er, Fatih Şahin, Filiz Evran Acar, Gülay Ekici, Hakan Dedeoğlu, Halûk Ünsal, Menderes Ünal, Mustafa Güçlü, Mustafa Polat, Mutlu Şen Akbulut, Nergiz Kardaş İşler, Oktay Akbaş, Serap Nur Duman, Serkan Koşar, Soner Mehmet Özdemir, Subhan Ekşioğlu, Şahin Oruç, Yusuf Sarıkaya, Zehra Sümeyye Ertem, Emre Sönmez Eğitim, bireyin mutluluğunu ve kendini tanımasını sağlamayı amaçlamaktadır. Eğitimin en önemli gücünü ise ÖĞRETMEN oluşturmaktadır. Öğretmenlik, ülkemizin geleceğini oluşturan bireyleri ve toplumu yetiştirmek gibi çok değerli bir misyona ve vizyona sahiptir. Bu kitap; geleceğimizin öğretmenlerine hem bilgi hem de sanat yönü olan öğretmenlik mesleğini hissettirmek, onları bilgilendirmek, analiz ettirip hayal ettirmek amacıyla kaleme alınmıştır ve özellikle öğretmen adaylarının; eğitimin temel konularını, millî eğitim sistemini ve öğretmenlik mesleğinin çeşitli boyutlarını öğrenmelerini sağlayacaktır.
Kitap; YÖK kur tanımına uygun olarak eğitimin temel kavramlarını, işlevlerini/amaçlarını, bir öğrenme ve öğretme ortamı olarak okul ve sınıfı, eğitimin (tarihî, toplumsal, psikolojik, politik, hukuki, felsefi, ekonomik) temellerini, eğitimde araştırma yöntemlerini, öğretmenlik mesleği ve öğretmen yetiştirmeyi, Türk eğitim sisteminin yapısını, eğitimde yeni yönelimleri kapsamaktadır. Ayrıca akademisyen, politikacı, yönetici, öğretmen, öğrenci ve araştırmacılar için 21. yüzyıl becerileri ve eğitim alanına yansımaları, eğitimde paydaşlar, eğitimde yetkinlikler ve değerler, eğitimde dijital teknolojiler, eğitimde okuryazarlıklar ve eğitimin geleceği konularını da içermektedir.
Bütün öğrencilere, öğretmenlere, akademisyenlere ve araştırmacılara faydalı olması dileğiyle…
Ali Arslan, Besime Arzu Akıncı, Canan Tunç Şahin, Cevat Eker, Cevdet Epçaçan, Elif Akdemir, Emre Ünlü, İlker Kösterelioğlu, Kerim Karabacak, Selda Polat Hüsrevşahi, Seyithan Demirdağ Eğitime Giriş kitabı, ekip çalışması ve özverili çalışma neticesinde ortaya çıkmış bir kitaptır. Özellikle eğitim fakültelerinde eğitim bilimine giriş dersi öğretimi için yazılmıştır. Kitap; öğretmen adaylarına öğretmenlik mesleğine ilişkin genel bir bakış açısı geliştirmek, öğretmenlik mesleğinin özelliklerini tanıtmak, öğretmenlik mesleği ile farklı alanlar arasındaki karşılıklı ilişkiyi kurabilmelerini sağlayabilmek amacıyla yazılmıştır.
Kitap, toplam on bir bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, eğitime ilişkin temel kavramlar ve bu kavramlar arasındaki ilişkiler ele alınmıştır. İkinci bölümde, öğretmenlik mesleğinin özellikleri ile millî eğitim sistemimiz incelenmiştir. Üçüncü bölümde, dünyada ve Türk toplumunda eğitimin nasıl bir gelişim izlediği ortaya konulmuştur. Dördüncü bölümde, eğitimi etkileyen felsefi yaklaşımlar ve bu etki neticesinde ortaya çıkan eğitim akımları ele alınmıştır. Beşinci bölümde, eğitimin toplum ve toplumsal kurumlarla ilişkisi ele alınmıştır. Altıncı bölümde, psikoloji akımlarının eğitime ilişkin görüşleri ve bu görüşler neticesinde ortaya çıkan etkili öğretmenlik becerileri açıklanmıştır. Yedinci bölümde, eğitimde bilimsel çalışma yöntemlerinin neler olduğu ve çalışmaların nasıl rapor edilebileceği ele alınmıştır. Sekizinci bölümde, eğitimin ekonomik yönü incelenirken dokuzuncu bölümde, eğitimin hukuki ve politik yönü incelenmiştir. Onuncu bölümde, teknolojik gelişmelerin eğitime yansımaları ele alınmıştır. Son bölüm olan on birinci bölümde ise eğitim alanında en son ortaya çıkan yaklaşımlar hakkında tanıtıcı bilgiler sunulmuştur.
Ayşegül Şeyihoğlu, Ali Arslan, Bayram Coştu, Fatih Camadan, İbrahim H. Kuğuoğlu, Mehmet Küçük, Osman Albayrak, Selami Yangın, Yılmaz Geçit, Yüksel Gündüz Bu kitap; öğretmen adaylarına, öğretmenlik mesleğinin temel özelliklerini ve özellikle de mesleğin temelini oluşturan eğitim bilimi alanını tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu bağlamda kitapta yer alan konular, belirtilen amaca ulaşabilmek için YÖK tarafından belirlenen yeni kur tanımına uygun olarak seçilmiştir. Kitap on bölümden oluşmuş ve her bölüm ülkemizin farklı üniversitelerinde görev yapan eğitim bilimleri ve alan eğitimcilerinin katkılarıyla hazırlanmıştır. Bu yapıtın, başta hizmet öncesi öğretmen eğitimi programlarında öğrenimlerine devam eden öğretmen adayları olmak üzere, hâlen çalışmakta olan öğretmenlere de faydalı olması arzu edilmektedir.
Durmuş Kılıç Öğretmen yetiştiren eğitim kurumlarında okutulan bu eser, öğretmen eğitiminin temel kavram ve konularını tanıtmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu tanıtım ile öğretmen adayları, öğretmenler ve eğitimcilerin, eğitim bilimine daha fonksiyonel açıdan bakmaları sağlanmaya çalışılmıştır.
Konular, Yüksek Öğretim Kurulu tarafından belirlenen kur tanımına uygun olarak seçilmiştir. Bu tanımda; eğitimin temel kavramları, eğitimin diğer bilimlerle ilişkisi ve işlevleri (eğitimin felsefi, sosyal, hukuki, psikolojik, ekonomik, politik temelleri), eğitim biliminin tarihsel gelişimi yer almıştır. Bunun yanında, 21. yüzyılda eğitim biliminde yönelimler, eğitim biliminde araştırma yöntemleri, Türk milli eğitim sisteminin yapısı ve özellikleri, eğitim sisteminde öğretmenin rolü, öğretmenlik mesleğinin özellikleri, öğretmen yetiştirme alanındaki uygulamalar ve gelişmeleri de tanımı kapsamaktadır.
Ayrıca bu eserle, öğretmenlik mesleğine yönelik örnek olaylar verilerek öğretmenlik mesleğinin duygusal yönü ön plana çıkarılmaya çalışılmıştır.
Sefer Ada Tarihsel süreç içinde her toplum, hedeflediği gelişme ve öngördüğü istenilen değişmeyi gerçekleştirmek için kendine özgü bir eğitim sistemi ve modeli oluşturmaya çalışmıştır. Kimi toplumlar bunu gerçekleştirmiş, kimi toplumlar da bunu başarmanın gayreti içinde bulunmaya devam etmektedir. Bu kitabın temel amacı, Eğitim Bilimleri alanında belirleyici olan temel kavramların doğru bir şekilde ifade edilebilmesi için geniş bir kavramsal çerçeve ve anlayış kazandırmaya çalışmaktır. Bu kitapta; kavramsal çerçevenin yanında, eğitimin felsefi, psikolojik, ekonomik, politik, yasal, tarihsel temelleri de ele alınmıştır. Ayrıca, geleceğin eğitimi konusunda geniş bir ifadeye yer verilmiştir. Bu eser; öğretmen adayları ve öğretmenlere, pedagojinin ilkelerine uygun bir anlayış kazandırmak için iyi bir kaynaktır.
Abdurrahman Ekinci, Abdurrahman İlğan, Asiye Toker Gökçe, Ayşe Hilal Batı, Güneş Korkmaz, Hüseyin Çevik, Mehmet Tufan Yalçın, Nedim Özdemir, Osman Aktan, Ömer Seyfettin Sevinç, Sercan Bursa, Servet Üztemur, Şenol Orakcı, Şükran Tok, Türkay N. Tok, Yalın Kılıç Birey ve toplumların gelişiminde önemli bir rolü olan eğitim, geçmişten günümüze her toplumda öncelikli konular arasında yer almaktadır. Bu bağlamda bireyin ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda desteklenerek potansiyelinin açığa çıkarılması, ülkenin ihtiyaç duyduğu iş gücüne uygun bireylerin yetiştirilmesi amacıyla eğitim kurumları, eğitim programları ve özellikle öğretmenler önemli görevler üstlenmektedir. Bireyin yetişme sürecini aile ve çevre ile birlikte birçok informel faktör etkilemekle birlikte planlı formel eğitim süreci olan okuldaki öğretimin niteliği bireyin gelişiminde önemli bir dönemdir. Okuldaki öğretimin kalitesi de doğrudan öğretmenin kalitesi ile doğrudan ilişkilidir. Bu bağlamda öğretmenlerin hizmet öncesi eğitimleri, sahip olmaları gereken mesleki formasyonu kazanmaları açısından oldukça önemlidir.
Eğitime Giriş başlıklı bu kitap; öğretmen adaylarının hizmet öncesi öğretmenlik mesleğine temel oluşturacak, onların mesleğe hazır ve yetkin bir şekilde yetiştirilmesine katkı sağlayacak bir içerik ile hazırlanmıştır. Kitapta öğretmen adaylarına, eğitim ve eğitim bilimlerine ilişkin temel kavramlar; öğrenme ortamı olarak okulun amaç ve işlevleri; eğitimin sosyal, kültürel, ekonomik, politik, hukuki ve teknolojik temelleri; eğitimde bilimsel bilgi üretimi ve bilgiye erişim; dünyada öğretmenlik mesleği ve öğretmen yetiştirmede güncel eğilimler; geleceğin dünyasında eğitim ile ilgili yönelimler ile Türkiye'nin dünya ülkeleriyle eğitim performansının karşılaştırılmasına ilişkin oldukça güncel ve nitelikli bilgiler sunulmaktadır. Kitabın, eğitim fakültelerinde öğrenim gören öğretmen adayları, öğretmenlik mesleğine kaynak teşkil eden ve farklı fakültelerde öğrenimlerine devam eden veya mezun olup pedagojik formasyon dersleri alan, eğitim ve öğretmenlik mesleğine ilgi duyan herkes için yararlı ve başucu bir kaynak olması beklenmektedir.
Julie HAY, Sherwood Bu eserin çevirisine nasıl karar verdik? 24-26 Mayıs 2013'te İzmir'de katıldığımız çalıştayda Julie Hay'in özgün anlatımından, Transakiyonel Analiz (TA) alanındaki değerli bilgilerini yalın ve anlaşılır biçimde sunmasından çok etkilendik. Onun en önemli eserlerinden biri olan bu kitabı psikoloji, işletme, endüstri ve örgüt, insan kaynakları alanlarında çalışanlara, akademisyenlere, öğrencilere sunmanın çok yararlı olacağını düşündük.
Bu kitap, kendini tanımak ve anlamak isteyenlere; ego durumları ve yaşam örüntülerinin nasıl oluştuğunu, bugünkü yaşamlarımızı nasıl etkilediğini, nasıl psikolojik oyunlar oynadığımızı, oyunların avantaj ve dezavantajlarını açıklıyor. Özellikle iletişim sürecinde karşımızdakilere verdiğimiz ve aldığımız iletilerin, mesajların şifrelerini çözmemizde bizlere yardımcı oluyor.
Bu kitaptan, eğitim ortamlarında neler olduğunu, gruptan ve çalışma arkadaşlarımızdan nasıl etkilendiğimizi ve onları nasıl etkilediğimizi, yönetirken, yönetilirken, liderlik ederken neler yapıldığını, neler yaptığımızı ve iş ortamındaki çalışma sitillerimizi öğreniyoruz.
Ülkemizin insanlarının sağlık ve mutluluk içinde yaşamalarını; demokrasi ve barış ortamında hem kendilerini hem de diğer insanları mutlu edecek bilgilerle donanmalarını dileriz.
Halim Güner, A. Faruk Levent Bilim üretebilmek için üniversitelerin özerkliğe, bilim insanlarının akademik özgürlüğe sahip olması gerekir. Ancak bu özerklik, üniversitelerin etik ilkelerden ve hesap vermeden bağımsız olması anlamına gelmez. Aksine özerklik artıkça denetim ve kontrol mekanizmaları daha da çeşitlenmektedir. Akademik özgürlük ise hesap verebilirlik ve etik kurallara uyma gibi sorumlulukları bünyesinde barındırır. Akademik özgürlüğün temelinde etik normlar vardır ve etik değerlere uyulduğu sürece akademik özgürlükten söz edilebilir. Akademisyenler; yasalarda temel olan eşitlik ilkelerini ihmal etmeme, mesleğin gereği olarak hesap verebilir olma ve bilim etiğine bağlı kalma koşuluyla akademik özgürlüğün koruması altındadır.
Bu kitapta, etik ve hesap verebilirlik bağlamında akademik özgürlük konusu güncel araştırmalar, çağdaş tartışmalar ve geçmişteki gelişmeler göz önünde bulundurularak ele alınmaya çalışılmıştır. Kitapta her bir bölüm, teorik olarak ele alındığı gibi konu ile ilgili örneklere de yer verilmiştir.
Recep Tayfun Dünyanın diğer ucu ile iletişim kurabilen ve yaşananlardan anında haberdar olan insan, aynı binada oturan komşusunu tanımıyor olmasını doğal karşılamaktadır. Her gün yeni bir teknolojinin, insanlığın hizmetine sunulduğu günümüzde, yaşanan bu tür olumsuzluklar, etkili iletişimin üstlendiği rolün her zamankinden daha fazla ve artan bir biçimde önem kazandığını göstermektedir.
Anlatılanlar, son söz ya da kesin hükümler oluşturma iddiasından uzak, iletişim ve özellikle beden dili konusunda, her insanın sahip olduğu cevherin keşfine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Çevrenizdeki insanlarla iletişiminizde, olumlu ve farklı bir bakış açısına sahip olma yönünde yapacağı en ufak bir katkı, eserin amacına ulaşmasını sağlayacaktır.
Robert J. Marzano, Timothy Waters, Brian A. McNulty Robert J. Marzano, Timothy Waters ve Brian A. McNulty, okul liderliğinin öğrenci başarısı üzerine etkilerini gösteren bu kapsamlı çalışma ile okul liderlerinin, okulların yönetiminde ve büyük değişim girişimlerine eşlik eden stresli zamanlarda hangi uygulamaları nasıl kullanmaları gerektiğini anlatıyor.
Liderlik, insan odaklı bir sanattır. Eğitim kurumlarının lokomotifi diye­bileceğimiz yöneticiler, olumlu okul ikliminin mimarı olarak bulundukları ortamı etkileyerek öğrencilerin ve dolayısıyla okulun başarısında önemli bir rol oynamaktadırlar. Yazarlar tarafından 1970 yılından bu yana yürütülen 69 çalışmanın analizi ve 650'den fazla okul müdürü ile gerçekleştirilen bir anket çalışmasını temel alarak öğrenci başarısı üzerinde önemli etkileri olan 21 liderlik sorumluluğu listesi, okurlarla paylaşılmaktadır. Bir okula liderlik etmenin günlük zorluklarına karşı elde edilen bulguların uygulama öne­rileri olarak sunulduğu bu kitap, kullanışlı tavsiyeleri ve araştırmaları harmanlamaktadır.
Ufuk Erdoğan, Burhanettin Dönmez Okulların öğrencilerin performans çıktıları üzerinde bir fark yaratıp yaratmadığı sorusu, uzun yıllardır hem araştırmacıların hem de eğitim politikacılarının yanıt aradıkları önemli bir çalışma konusu hâline gelmiştir. Bu amaçla, 1980'li yıllardan itibaren yapılan çok sayıda araştırma, belirli özelliklere sahip okulların öğrencilerin performans çıktılarına önemli katkı sağladığını ortaya koymuştur. İlerleyen yıllarda ise öğrenci başarısı üzerinde olumlu etki gösteren özelliklere sahip bu okullar, etkili okul olarak adlandırılmıştır.
Etkili okul, sahip olduğu özellikler ile öğrencilerin kişisel özellikleri ve sosyoekonomik durumu gibi etmenlerden bağımsız olarak her bir öğrenciye nitelikli ve kaliteli eğitim sunan ve bu sayede dezavantajlı durumdaki öğrencilerin de yüksek başarı göstermesine katkı sağlayan okul olarak tanımlanmaktadır. Etkili okul özelliklerine sahip okullar, gelir dağılımındaki adaletsizliğe bağlı olarak ortaya çıkan okullar arasında akademik başarıdaki farklılıkların azaltmasında büyük bir öneme ve role sahiptirler.
Bu kitapta, etkili okul özellikleri arasında sayılan ve araştırmalarda öğrencilerin akademik başarıları üzerinde önemli etki gösterdiği belirlenen kolektif öğretmen yeterliği ve örgütsel vatandaşlık davranışı kavramları detaylı olarak ele alınmıştır. Bu kitabın kolektif öğretmen yeterliği ve örgütsel vatandaşlık davranışı konularında çalışan araştırmacılara ve bu kavramlar hakkında ayrıntılı bilgi edinmek isteyen lisansüstü öğrencilerine faydalı olacağı umulmaktadır.
Gray D. Borich Gerek mevcut öğretmenler gerekse yeni yetişen öğretmen adaylarının, gündelik yaşamda, eğitim sistemlerinde ve teknolojik anlamda ortaya çıkan değişim ve dönüşümlere hazırlanması, yeni beceri ve yetilerle geleceğin öğretmeni olma konusunda kendilerini yenilenmesi bir zorunluluk haline gelmiştir. Bu durum, öğretim temel becerilerinin yanında çağcıl gelişmelere uyum sağlamaya dönük yeni beceri alanlarını tanıma ve edinmeyi de gerektirmektedir.
Elimizde çevirisi bulunun “Etkili Öğretim Yöntemleri” kitabı, bu temel ilke çerçevesinde hazırlanmış, araştırma temelli bir öğretim kitabıdır. Yazar, öğretim sürecinin düzenlenmesinde uygulanacak stratejilerden, sınıfta öğrenmelerinin yönetimine; öğrencilerle kurulacak iletişime ilişkin stratejilerden, değerlendirme sürecinde kullanılacak yöntem ve stratejilere kadar öğrenme sürecinin önemli konu alanlarını uygulama temelli olarak açıklamaya çalışmıştır. Kitabın bu anlamda en önemli üstünlüğü teori ve uygulamayı bütünleştirirken, çağcıl gelişmeleri sürece yansıtmaya çalışmasıdır. Bu nedenle kitabın öğretmen adaylarının, gelecekte icra edecekleri mesleğe hazırlanmaları konusunda önemli beceriler kazanmalarında destek sağlama potansiyelinin yanında, hâlen mesleğini icra eden öğretmenlerin de kendilerini yenileme ve geliştirme için başvuracağı temel bir eser olacağı inancındayız.
Haridimos TSOUKAS, Robert CHIA Yaşamımız bir örgütün içinde başlar, çok sayıda örgütün içinde ya da etkisinde şekillenir ve yine bir örgütün içinde sonlanır. Sahip olduğumuz etkin ve verimli örgütlerin yaşam kalitemizi ve refah düzeyimizi yükselttiğini düşünecek olursak; nasıl bir yaşam sürdüreceğimizin, örgütlerle yakından ilişkisi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hayatımızın şekillenmesinde bu kadar önemli bir rolü olan örgütler ve bu örgütlere ilişkin bilgi, her yönüyle felsefi analize tabi tutulmayı hak etmektedir.
Felsefe ile örgüt teorisi arasında ilişki var mıdır? İlk bakışta çok küçük bir ilişkinin var olduğunu söylemek mümkünken, yakından bakıldığında çok sayıda bağlantının bulunduğu görülmektedir. Örgüt kuramlarını anlama ve örgütleri açıklama çabalarımızda metafizik bilgilerimizin süreçleri şuursuzca ve derinden etkilemekte olduğu, felsefe konusundaki çalışma ve analizlerle ortaya çıkmaktadır.
Felsefi akım önermelerinin örgüt teorileri ile ilişkisini konu alan bu kitap, felsefi analizlerin örgüt teori ve araştırmalarına katkısını okuyucuya sunmaktadır.
Necati Demir - Hüseyin Öztürk Bugüne kadar Kur'an'ın felsefesinin yapılamamış olduğu düşünülürse; niçin gerilerde kaldığımız kolayca anlaşılabilecektir. Felsefi kültür, mektebin temel taşıdır. Platon, akademiasının kapısına “geometri bilmeyen buradan içeri girmesin” cümlesini yazdırmıştı. Bugünün mektebinin kapısına ise; “felsefesi olmayan milletin mektebi olamaz” cümlesini yazmak gerekir. Milli mektebimiz, 16. Yüzyıldan sonra; Aristo mantığının kısır döngüsü içinde ruh feyzini yitiren ne medrese, ne de çeşitli kozmopolit unsurların bir karışımı olan bugünkü mekteptir.
Değerli düşünür Nurettin Topçu'nun deyimiyle Müslüman Türkün mektebi; maarif, metafizik ve ahlak ilkelerini Kur'an'dan alarak; Anadolu çocuğuna ruh serpen ve bununla yetinmeyip; insanlığın üç bin yıllık kültür ağacının yemişlerini toplayacak; evrensel bir ruh ve ahlak cihazı olacaktır. Bize göre; Kemal Tahir Devlet Ana'da, Necip Fazıl İdeolacya Örgüsünde, Cemil Meriç Bu Ülke'de, İdris Küçükömer Düzenin Yabancılaşması'nda hep bu kaybettiğimiz ruhu aramaktadır.
Felsefe derslerini, felsefe meraklılarının yanında; başta felsefe bölümü, ilahiyat fakültesi, sınıf öğretmenliği, psikolojik danışma ve rehberlik öğrencileri okumaktadır. Bu kitap, bu bölüm ve anabilim dallarının ders içerikleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Düşünen genç beyinlere faydalı olacağı umulur.
Pınar Özdemir Üniversiteler kuruldukları ilk yıllardan beri kültürel, sosyal ve ekonomik gelişmelerin beşiği olarak etraflarını aydınlatmış, zaman içinde yeni düşüncelerin filizlendiği, toplumlara yön veren araştırmaların yapıldığı, bilim ve teknoloji alanında ilklerin yaşandığı kurumlar hâline gelmişlerdir. Çevrelerini etkilerken kendileri de içinde bulundukları ortamın istek, beklenti ve ihtiyaçlarından etkilenen üniversitelerin gelişim sürecini farklı aşamalarda ele almak mümkündür. Bu çalışma, üniversitelerin ilk kuruldukları zamanlardan günümüze yaptıkları yolculuğun ayrıntılı biçimde incelenmesiyle başlamakta, daha sonra teknolojik gelişmelerin istihdam üzerindeki etkilerini ve işsizliği önlemede girişimciliğin rolünü irdeleyerek girişimci üniversiteleri enine boyuna masaya yatırmakta, girişimciliğin öğretilebilirliğini sorgulamaktadır. Türkiye'deki üniversiteleri üniversite-toplum etkileşimi açısından ele alarak devam eden çalışma, ülkemizde üniversitelerin gelişimine kısaca değindikten sonra üniversitelerimizde yaşanan sorunların bir özeti ile devam etmekte ve çözüm önerileri sunmaktadır. Geleceğin üniversitelerini şekillendirecek eğilimler ve Avrupa'da oluşmaya başlayan üniversite birlikleri ile devam eden eser, üniversite öğrencilerinin ideal bir üniversiteden beklentileri ile noktalanmaktadır.
Selahattin Turan, Ramazan Cansoy, Muhammet Emin Türkoğlu Bu kitap; gençlerin kendilerini keşfetme, tanıma, ifade etme ve doğuştan var olan potansiyellerinin ortaya çıkarılması ve temel liderlik becerilerinin geliştirilmesi için bir rehber niteliğindedir. Her genç kendine özgü bir dünyadır; delikanlıdır, hareketlidir ve arayış içindendir. Bu dinamik dönemde gencin kendisi ve ülkesi için doğru bir şekilde yönlendirilmesi gerekmektedir. Özge bir ifadeyle bu kitap, gençlerde liderlik becerilerinin geliştirilmesine dönük bir kılavuz olarak hazırlanmıştır.
Kitap, gençlerde liderlik becerilerinin geliştirilmesine dönük dokuz modülden oluşmaktadır:
Birinci modül, liderliği anlamak;
İkinci modül, liderlik ve kendini tanıma;
Üçüncü modül, liderliğin yapı taşları;
Dördüncü modül, liderin davranışları;
Beşinci modül, hedef koyma ve ülkü sahibi olabilme;
Altıncı modül, sorun çözme ve karar verme becerileri;
Yedinci modül, iletişim becerileri;
Sekizinci modül, insani, millî ve özgün bir duruşa sahip olma;
Dokuzuncu modül, filmlerden liderlik.
Kitabın Ekler kısmında ise öğretmen için notlar, film değerlendirme soruları, okunabilecek ve liderlikle ilgili bazı kaynaklara yer verilmiştir.
Adem Solak Şiddetle Mücadele Vakfı, 27 ilde uygulanan bu büyük saha çalışmasıyla ”Ceza İnfaz Kurumlarında 12 bin ve liselerde okuyan 120 bin gence yüz yüze anket / mülakat uygulaması yoluyla ulaşarak” bütün zamanların en büyük “Gençlik ve Şiddet Raporu”nu ortaya koydu.
Onlarca bilim insanı ve yüzlerce uzmanla gerçekleştirilen bu raporda; gençlerin neden şiddete, suça, uyuşturucuya yöneldiğinin, nasıl mafyaya, çeteye, teröre katıldıklarının ve nasıl canlı bomba olduklarının apaçık nedenlerini bulacaksınız.
Tek tek bireylerin ve toplumun, bu bağlamda hangi risklerle karşı karşıya olduğunu ve ülkenin içinde bulunduğu sosyal riskleri önceden görmesi, bu bağlamda tedbirler alma fırsatı bulması ve daha da önemlisi, şiddetle/suçla mücadelenin daha etkin hâle gelebilmesi için devletten ve ilgili kurumlardan hizmet beklemesi her vatandaşın en doğal insan hakkıdır.
Bu bilimsel rapor, her bireyin hayat hakkının ne kadar değerli olduğunu ve aynı zamanda ne kadar risk altında olabildiğini en güncel gerçeklerle ortaya koyuyor.
“Bir devin can vermekten duyduğu acı, üzerine basıp çiğnediğimiz bir böceğin can vermekten duyduğu acıdan daha fazla değildir.”
İrfan ÇAĞLAR, Sabiha KILIÇ, Savaş MUTLU, Mustafa Emre ÇAĞLAR, Emrah AYDEMİR, Kübra Müge DALDAL Bu kitap, okuyucunun kafasında iletişim ile ilgili bilgi birikimi oluşturmak, onlara iletişim yeteneği kazandırmak ve onlarda empati duygusu oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır. Genel iletişim kitabını okuyan kişi; önce iletişimin sosyal evrende bir zorunluluk olduğunun farkına varacak ve kendisinin işletişim ile sosyalleşebileceğini öğrenebilecektir. Sosyalleşmenin temel harcı, iletişim ve karşılıklı etkileşimdir. Etkileşim; insanın kendisinin dışında da en az kendisinin varlığı kadar anlamlı bir dünyanın olduğunun farkına varmasını sağlayacaktır. Bu farkındalık büyük oranda iletişimle oluşturulabilir. Sosyal evrenin anlamlı dünya olarak sürdürülebilirliğinin iletişime ve empatiye bağlı olduğu ifade edilebilir. Bunu kavrayan birey, iletişime daha fazla önem verecek ve ihtiyaç duyduğu bu bilgileri söz konusu bu kitapla kazanabilecektir.
Duygu Şallı, Münevver Çetin Girişimcilik, risklerle örülü bir duvarın arkasındaki fırsatları görmektir.
Fırsatlara ulaşmak için tüm kaynakları en doğru biçimde kullanmaktır.
Keşfedilen fırsatlardan değer yaratmak için liderlikle harmanlanan bir akıl yürütme biçimidir.
Girişimcilik, bir yaşam biçimidir.
Girişimcilik, zihinleri eğitmektir.
Sadece kendi yolunu değil tüm yolları aydınlatmaktır.
Durmadan çalışmak, başarıya ulaşmadan vazgeçmemektir….
Daha binlerce kelimeyle farklı tanımlara dönüşebilecek olan girişimcilik kavramı, bu kitapta literatüre dayanarak farklı teori ve modeller çerçevesinden değerlendirilmiştir.
Kitap; literatür ışığında kavrama yönelik detaylı bir bilgi verirken girişimci bireylerin özellikleri ile kendinizi sorgulatabilir, girişimciliği geliştirme yolları hakkında düşünmeye teşvik edebilir.
Kitap; girişimciliği iş yaşam dengesi, motivasyon ve kontrol odağı kavramı ile birlikte değerlendirirken bütünsel bir resmin içerisine yerleştirdiği yükseköğretimde girişimcilik anlayışı ile okuyucuya girişimcilik süreçlerinin keşfini yaşatmayı hedefliyor.
Bahar Doğan, Banu Ergin, Dengeli Liderlik, Esra Yazıcı, Fatma Şehkar Fayda Kınık, Feride Öksüz Gül, Feride Öksüz Gül,, Gözde Türkmenoğlu, İsmail Karsantık, Münevver Çetin, Özge Hacıfazlıoğlu, Semih Çayak Günümüz koşullarında geleneksel liderlik kuramlarıyla birlikte bireysel ve toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilecek çağdaş liderlik kuram ve uygulamalarının önemi her geçen gün artmaktadır. Bu doğrultuda örgütlerin amaçlarına ulaşmalarını sağlayacak etkili liderlerin yetiştirilmesine daha fazla ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kitapta, belirtilen ihtiyacı karşılamaya yönelik olarak öncelikle geleneksel liderlik kuramları çerçevesinde bir temel oluşturulmakta; ardından dengeli liderlik, öğretmen liderliği, öğretimsel liderlik, hizmetkâr liderlik, toksik liderlik, kendi kendine liderlik ve yükseköğretimde akademik liderlikle ilgili bilgiler ve uygulama önerileri sunulmaktadır. Güncel tartışmalar ışığında kuramları uygulamaya dönüştürme açısından fikir verebilecek olan kitabın; her öğretmenin, yöneticinin ve politika yapıcının faydalanabileceği bir eser olarak alana katkı sağlaması beklenmektedir.
Erkan Göktaş Günümüzde, öğrencilerin sosyal ve kültürel çevresi ile bireysel öğrenme özelliklerini dikkate alan eğitim ve öğretim faaliyetlerinin başarılı olma şansı daha yüksektir. Eğitim etkinliklerinin uygulama alanı olan sınıfları yönetirken de bu gerçeği dikkate almak gerekir. Öğretmenlik mesleği, bilgi aktarmacılığından öte özel bir insani etkileşim becerisi gerektirmektedir. Etkili iletişim kurabilen öğretmenlerin, sınıf yönetimi de etkildir. Bu kitap, öğretmenlerin günümüz öğrenci, veli, yönetici ve okul çevresinin özelliklerini dikkate alarak sınıf yönetimini nasıl gerçekleştireceğini ele almaktadır. Bu konuda, araştırma bulgularına dayanan çeşitli öneriler sunmaktadır.
Yavuz Ercan Gül Orta Asya Türk cumhuriyetleri yaklaşık otuz yıllık bağımsızlık sürecinde SSCB'nin etkilerinden kurtulmaya çalışmalarıyla birlikte, kendi ulusal kimliklerini de kazanmak adına birçok reformlar yapmışlardır. Milli kimliğin oluşması süreci tüm Türk cumhuriyetlerinde devam ederken, bu cumhuriyetler arasındaki akraba ilişkileri de her alanda tesis edilmeye çalışılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti bu kardeş ülkelerle ilişkilerini artırmak adına eğitim alanında birçok yatırımlar yapmıştır. Bu yatırımlar artarak devam etmektedir. Özellikle eğitim alanında ortak hareket edilebilmesi için ülkelerin eğitim sistemlerinin bilinmesi gerekmektedir. Bu kitap Türk cumhuriyetleri arasındaki kardeşlik bağlarının güçlendirilmesine yarar sağlayacaktır.
Adem Solak
Süleyman Yılmaz Hayatın tam kıyısındayız;
Ne tamamen ortasında ne tamamen dışında,
Ne tamamen buraya ait ne tamamen yabancı…
Hayatın Kıyısında; yarım asrı aşkın ömrün, yaşanmış sosyal ve siyasal iklimden süzülen kronolojik bir hayat öyküsü. Keşmekeş bir coğrafyada, karmaşık düşüncelerin arasında yaşanmışlıkların detayı, belki ne bir eksik ne bir fazlası. Yaşanılan, öğrenilen ve tecrübelerle yazılanların size ulaşan tarihe not düşmüş hâli.
Her hayatın bir hikâyesi, her hikâyenin ise model bir aktörü vardır. Yaşananlar bir döngüdür, nöbetleşmedir âdeta; bazen hayat aktörü bazen de aktör hayatı yazar, akıp giden ömürde. Bazen aktör dalgasını geçer hayatla bazen de hayat dalgasını geçer aktörle. Böylece kardeşçesine birbirleriyle geçinip giderler.
. . .
Matematiksel bir tarifle denilir ki hayat aynen bir integral işlemi gibidir. Kısa ömürde yaşanmışlıkların toplamı, doğumla ölüm arasında biriktirdiklerimizin özetidir. Görünüşte uzun olsa da göz açıp kapayıncaya kadar geçen sayılı günlere, acı tatlı, sevinçli kederli, başarılı başarısız, şanslı talihsiz, yokuşlu inişli yaşanmış ve spektrumun her rengi sığdırılmıştır. Hayat, ya imkânlarla kurulan düzen içinde “ballı lokma tatlısı” veya imkânsızlıklarla sizi kuşatan ve çırpındıkça dikenleri canınızı acıtan fundalıklarla örülmüştür. Kimi arkasından iten bir elle yüksek zirvelere hızla ulaşırken kimi de önüne konulan bariyerlerle engelli parkuru aşmak zorundadır. Kimine altın kâsede şerbet sunarken kimisine de kızılcık şerbetini bile çok görür. Olsun, sonuçta o da yaşar, öteki de, o da ölür, öteki de...
Evet, hayatın tam kıyısındayız;
Ne tamamen ortasında ne tamamen dışında,
Ne tamamen buraya ait ne tamamen yabancı…
Şevki Özbilen, Muhammed Asıf Yoldaş Bu çalışma, hukuk fakülteleri dışında hukuk derslerini ön lisans ve lisans aşamalarında Hukuka Giriş, Genel Hukuk Bilgisi, Temel Hukuk ve Hukukun Temel Kavramları isimleri altında ders alan öğrencilerimiz için ders kitabı olarak hazırlanmıştır. Şüphesiz ki günümüzde bilimin hızla geliştiği modern çağda, hukuk da yaşayan bir bilim dalı olarak gelişmek ve gelişmesini sürdürmek zorundadır. Bu gelişmeler sürecinde, ders kitabı niteliğinde hazırlanan bu kitapta, Türkiye’de hukuk alanında yapılan yeni düzenlemeler ve değişiklikler göz önünde bulundurulmuştur. Bu bağlamda kitapta yer alan tüm konular yasalarımızda yapılan en son değişiklikleri de içermektedir. Ayrıca çalışma hazırlanırken mümkün olduğu kadar bütün konuları kapsamasına ve Hukukun Temel Kavramları konusunda öğrencilerimize yeterli bilginin sunulmasına çalışılmıştır.
Çalışmanın en zor yanı, kitap hazırlanırken uygulanacak yöntem ve hukuk konusuna yeni başlayan öğrencilerin en kolay şekilde anlayabileceği tarzda bir üslup kullanılmasının zorunluluğu olmuştur. Bilindiği gibi hukuk dili, Türkçeleştirilmemiş ve anlaşılması zor Osmanlıca, Arapça, Farsça karışımı bir dil kullanmaktadır ve günümüzde hukukçular henüz hukukun Türkçeleştirilmesine taraftar görünmemektedirler. Bu nedenle, bizi zorlayan ikinci husus da bir temel hukuk kitabı hazırlarken kavramların mümkün olduğu kadar Türkçeleştirilerek, öğrencinin en kolay anlayabileceği şekilde ifade edilmesi olmuştur. Birinci sınıfların ihtiyaçları göz önünde tutularak, kavram bütünlüğü ve anlatım kolaylığı sağlanmaya çalışılmıştır.
Hasan ÇELİKKAYA Yayın hayatına sunduğumuz bu kitap, yediden yetmişe herkesi ilgilendiren "huzur" konusunu "huzur eğitimi" adıyla ve "toplumda huzur, ailede huzur, kişide huzur" tasnifiyle bu alanda yapılmış ilk akademik çalışma özelli­ğini taşımaktadır. Çalışmada tamamen "tabiî (doğrudan) gözlem" metodu kullanılmış olup aktarılan olayların hepsi yaşanmış olaylardır; asla hayalî bir konu yoktur. Olayların yorumları tabiatıyla yazara aittir. Konular; ilâhiyatçı ve sosyolog gözüyle değerlendirilmiş olup pratik kaynaklı ve pratiğe yönelik olarak işlenmiştir.
Keza huzur olayının basit bir olay olmadığına; kişi kadar aileleri, toplumu ve dünya toplumlarını ilgilendirdiğine; bu konuda her kesime sorumluluklar düştüğüne; huzu­run sadece para ve şöhretle değil, aynı zamanda beden sağlığı kadar ruh sağlığıyla (ruhsal doyumla) da çok yakın ilişkisinin bulunduğuna dikkat çekilmiştir. Aktarılan bu tecrübeler neticesinde, kişisel huzurun baş düşmanı olan stresi yenmenin yolları da gösterilmiştir.
Kitapta aktarılan olayların; özellikle psikologlara, psikiyatristlere, psiko-terapi ve aile terapisi uygulayanlara, benzer konularda araştırma yapanlara, sağlam birer malzeme teşkil edeceğine inanmaktayız.
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Anlamak için de anlatmak için de anlaşmak için de vazgeçemediğimiz bir şey iletişim… Anladıklarımızı, anlattıklarımızı, anlaşmalarımızı sürdüren ve yanıtlayan kaçamadığımız bir döngü… Bizden bize, bizden size, sizden bize, kısaca insandan insana sürekli giden ve gelen bir yürüyen merdiven… Yaşamın temel bir taşı iletişim…
İletişimsizlikten yakındığımız, iletişimin önemli olduğunu fark ettiğimiz bugünlerde toplumdaki tüm bireylere yol gösteren bir kitap… İletişim becerilerinin neler olduğunun öğrenilmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda da kişilerin nerede hata yaptığını görebilmesine ışık tutuyor… Akıllara takılan şu sorulara yanıt oluyor:
Beni anlamıyorlar, kendimi anlatamıyorum, ne yapmalıyım?
Ben empati kurduğumu düşünüyorum, yoksa kurmuyor muyum?
Sürekli bir çatışma var aramızda, nasıl çözerim?
Grup çalışmalarında başarısızım, neden kendimi ifade edemiyorum?
Bir türlü ikna edemiyorum… Nasıl yapsam?
Ailede iletişim kopuk… Neden?
İş yerimde arkadaşlarımla iletişimim çok kötü, nasıl düzelir ki?
İyi bir dinleyici miyim?
Wendy Leeds-Hurwitz “Kişilerarası iletişimin entelektüel kaynaklarını ve ilgili sosyal yaklaşımları bir araya getiren ve ampirik araştırmaların sonuçlarındaki verimliliği ortaya koyan kapsamlı bir derleme… İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, sosyal bilimlerin yöntemleri ve amaçları üzerinde yapılan mevcut mütalaalara önemli bir katkı sağlamaktadır.”
Ian Angus, Simon Fraser Üniversitesi
“Bu kitap, bir mihenk noktasıdır. Bu kitaba destek veren mümtaz isimler, ortaya sosyal bilimler alanının yeniden ele alınmasını mümkün kılan bir eser çıkarmıştır… Bu kitap, kişilerarası ilişkiler araştırmalarında yol gösterici önemli bir çalışmadır.”
John Shotter, New Hampshire Üniversitesi
Çok eskiden resmî kurumlar, yayın kuruluşları ve yüz yüze iletişim vardı; bunlar iletişim çalışmalarının çekirdeğini oluşturan uygulamalardı. Ancak son zamanlarda, kişilerarası iletişim alanındaki araştırmalar, deneysel sosyal psikoloji ile çok sıkı bir uyum içindeki davranış biliminin hâkimiyeti altına girmiştir. Tam vaktinde yapılan bu teşvik edici çalışma, iletişimin güncelleşmesine yardım eden “sosyal yaklaşımlar”ı geniş bir bakış açısıyla inceleyerek eski modellerin sınırlarını tenkit etmektedir.
Kişilerarası iletişim çalışmalarındaki mevcut teorik yeniliklere eşsiz bir bakış açısı sağlayan İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, iletişim konusundaki bütün profesyonellerin ve öğrencilerin raflarında bulunması gereken bir kitaptır. Bu çalışma, özellikle iletişim teorisi, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim konularıyla ilgilenenler için çok değerli bir kaynaktır.
Aysel Aziz İletişim, insanın dünyada var olmasıyla başlayan, günümüze kadar gelen ve yarınlarımızda da devam edecek uzun bir süreç… Kişinin yaşamında ise, doğumuyla başlayan ve yaşamının sona ermesiyle biten bir olgu... Bu denli geniş sınırları olan bir konunun bir kitabın sayılı sayfalarında anlatılmasının da o denli zor olacağı açık! Ancak yine de belli sınırlamalar koyarak, bu uzun serüvenin önemli kısımları alınarak giriş bilgileri çerçevesinde okuyucuya aktarılmaya çalışıldı.
Bu tür sınırlama içerisinde iletişimin tanımından başlayarak, süreci, diğer disiplinlerle ilişkisi, iletişim türleri, işlevleri, modelleri gibi iletişim ile ilgili genel bilgilerden sonra iletişim türlerinden kişilerarası iletişim, kitlesel iletişim ve kitle iletişim araçları, haber ajansları, Türkiye’de iletişim ve kitlesel iletişimin tarihsel gelişimi, örgütsel iletişim, internet ve sosyal medya ilgili bilgilere yer verildi. Kitabın son iki bölümünde ise iletişimin topluma olan etkilerine ve yapılan iletişim araştırmalarına değinildi.
Giriş niteliğindeki bu bilgilerin her biri; başka akademisyenler, yazarlar, araştırmacılar tarafından ayrı başlıklar altında araştırılıyor, inceleniyor, yayınlanıyor. İletişime Giriş başlıklı bu kitabın amacı da bu tür çalışmalar hakkında ön hazırlık niteliğinde genel bir bilgi vermek, konularında derinleşmek isteyenleri bu tür çalışmalara yönlendirmektir.
Carolyn M. EVERTSON, Edmund T. EMMER, Pearson Yapılan araştırmalar, sınıfa yeni adım atan öğretmenlerin en çok ihtiyaç duydukları becerilerin genellikle “sınıf yönetimi becerileri” olduğunu ortaya koymaktadır.
Kitapta, “Sınıfları etkili yönetmek için hangi beceriler, yaklaşımlar ve stratejiler gereklidir?” sorusuna cevap aranmaktadır. Kitap birçok örnek olay, etkinlik ve pratik önerilerle; öğretmen adayları, öğretmenliğe yeni başlayanlar ve kendini geliştirmek isteyen öğretmenler için ideal bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
Yazarların 30 yılı aşkın çalışmaları ve 500'ün üzerinde sınıf gözlemi ile araştırmalarına dayalı olarak ortaya çıkan bu kitap, ABD'de en çok satan kitaplar arasındadır.