Coğrafya \ 2-2
M. Mustafa Önal Ölçme Bilgisi - Arazi Ölçmeleri - Topoğrafya, yapı ile ilgili her türlü projelere esas olacak şekilde kadastro çalışmaları, imar planları ve inşaat uygulamalarında geniş bir şekilde uygulanmaktadır.
Hazırlanan bu kitap, büyük bir kitleye hitap edecek şekilde hem bir öğrenci ders kitabı hem de uygulama yapacaklara yardımcı kitap olarak düşünülmüştür. Özellikle Ölçme Bilgisi dersini okuyan her seviyedeki teknik okulların ve teknisyen seviyesindeki elemanların, konuları rahatlıkla anlayabilmesi amacıyla açıklamaların mümkün olduğunca basit ve açık olmasına gerekli özen gösterilmiştir. Konularla ilgili yeterli sayısal örnekler verilmiştir.
Kitapta anlatılan konuların rahatlıkla anlaşılmasını ve tüm okuyuculara faydalı olmasını ümit ediyorum.
K. Mert Çubukçu Bu kitabın yazılış nedeni; başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimler olarak tanımlanabilecek alanlarda yaygınlıkla kullanılan klasik istatistik ve mekânsal istatistik yöntemlerinin yalın bir dil ve dört işlem ile sınırlı aritmetik bilgisi ile okuyucuya sunulmasıdır. Kitap yazılırken 80'i aşkın yabancı kaynaktan yararlanılmış ve her teknik son derece sade bir dille anlatılmıştır. Anlatılan tekniklerin uygulamada rahatlıkla kullanılabilmesine yönelik olarak kitap kapsamındaki her yöntem hiçbir basamak atlanmadan çözülmüş sayısal örneklerle desteklenmiştir. Bu örneklerin çözümü için hiçbir özel bilgisayar yazılımı gerekmemektedir.
Kitabın hedef kitlesinin bir bölümünü başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimlerde öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenciler oluşturmaktadır. Kitaptaki örneklerin tamamı “mekân” odaklıdır ve hedef kitlenin ilgi alanına uygun olarak kurgulanmıştır. Ayrıca, mekânsal analizlerin işlendiği sosyal, fen ve beşeri bilimlerde okutulan dersler için de bu kitap, potansiyel kaynak kitap niteliğindedir. Yazımında kullanılan sade dil ve hiçbir basamak atlanmadan aktarılan sayısal örnekler sayesinde bu kitap, üniversiteden yıllar önce mezun olmuş, kamu ve özel sektörde mekânsal ve istatistiksel analizler üreten uygulamacılar için de aranan ve özlenen bir başvuru kitabı olacaktır.
Kitap, klasik istatistik yöntemlerinin mekânsal analizlere yönelik olarak yeniden ele alındığı alan olan “mekânsal istatistik” açısından da Türkiye'de bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Kitapta aktarılan “mekânsal istatistik” yöntemlerinin tamamına yakını coğrafi bilgi sistemlerine yönelik yazılımların standart parçaları haline gelmişse de, bu yöntemlerin anlatıldığı Türkçe bir kitap yayımlanmamıştır. Dolayısıyla bu kitap, bu alanda sıklıkla kullanılan yöntemleri, kullanıcıları için bir “kara kutu” olmaktan çıkartma gayesini de taşımaktadır.
Ali Ekber Gülersoy, Betül Tansel, Elvan Melek Ertürk, Gökhan Gürdal, Handan Belivermiş, Hasan İçen, Mehmet Ali Toprak, Mehmet Zeydin Yıldız, Muhammet Öksüz, Nurettin Özgen Psikocoğrafya, hibrit bir alanı temsil eder. Başta psikoloji ve coğrafya olmak üzere çeşitli disiplinlerin tematik alanları arasında gelişen duygu ve düşüncelerin mekânsal bağlamını odağına alır. Mekânın insan ruhuna yönelik izdüşümlerini keşfetmek için, harita, pusula veya sırt çantasına ihtiyaç duyulmaz. Psikocoğrafyacıların ihtiyaç duyduğu şey mekânı deneyimleme merakıdır. Yaşama dair en bilinmedik tenha alanlarda ya da kentsel mekânlarda kalabalıklar arasında kaybolmaktır. Doğayı ve özelikle kentsel mekânı deneyimlemek, hissetmek ve yeniden keşfetmektir. Psikocoğrafyacı, kenti deneyimlerken, yaşadığı an üzerinden mekâna yüklediği duygu yüklü anlamlarla ’yer’i üretir ve böylelikle kente dair deneyim, yürümenin hikâyesi ile iç içe geçer. Günümüzde, kent mekânlarının aşırı büyümesi, güvenlik bariyerleri, özel mülkiyet alanları ve yoğun araç trafiği gibi olumsuzluklardan dolayı çoğu zaman kentte yürümenin romantik bir eylem olarak düşünülmeye başlandığı söylenebilir. Dolayısıyla bir psikocoğrafya pratiği olarak kenti yeniden keşfetmek için kente akmak ve sürüklenmek, kentin tüm alanları için mümkün olmayabilir. Sınırlandırılmış, budanmış bir kent yürüyüş pratiği ile psikocoğrafyacı yönlendirilmiş bir figür olarak ayrıntıları görmeye, hissetmeye ve anlamlandırmaya başlar. Tali sokaklardaki bir bakırcı ustasının ritimli çekiç seslerinden, içsel isyanı yansıtan duvar yazılarına ve kent meydanında haykıran kitlelerin duygu yüklü anlamlarla ritim oluşturduğu bir manzarada psikocoğrafya, yer ve duyguyu bütünleştirerek anı hafızaya kaydeder.
Angela L. Coe Doğadaki saha çalışmalarında, Yerkabuğu şekillerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini ve çalışma yöntemlerini açıklayan ve inceleyen Saha Jeolojisi Çalışma Yöntemleri kitabı, jeoloji, jeofizik ve maden gibi yerbilimlerinin farklı disiplinlerinin yanı sıra malzeme, maden, inşaat, çevre ve coğrafya gibi bilim dalları için de temel kaynak niteliğindedir. Yerküremiz, aralarında sürekli etkileşim ve iletişim olan jeosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosfer alt sistemlerin bütününden oluşur. Dünya'mızda meydana gelen iç ve dış olaylar bu alt sistemlerin etkileşimi ve sürekli bir döngünün sonucunda meydana gelirler. Sıklıkla çevresel ve yaşamsal sorunlara neden olan sel, çığ, deprem, heyelan, volkanik patlamalar gibi olağan doğa olaylarının sahada gözlenmesi, görsel ve kolay anlaşılır olarak şekil ve fotoğraflar ile sergilenmesi önemlidir. Saha çalışmaları; volkanik püskürmelerin tahmini, sedimanter kayaçlar içerisindeki geçmiş iklim değişikliği kayıtlarının dönemlerini anlamak, dağ oluşum süreçlerinin anlamını çözmek veya mineral kaynaklarının yerini bulmak için Yerküre süreçlerini anlamamıza önemli katkı sağlayacaktır.
Yerkabuğu'nu oluşturan temel kayaç grupları, oluşum koşulları ve dağılımları farklı fiziksel ve kimyasal özellikler sunarlar. Jeolojinin temel konularından biri olan ve yerkürenin kabuk kesimini oluşturan magmatik, metamorfik ve sedimanter kayaları inceleyen kayaç bilimi fizik, kimya ve matematik gibi temel bilimleri kullanarak kayaçların oluşum koşullarını açıklar. Kayaç grupları, kendilerine özgü deformasyon yapıları ve petrografik dokuları ile diğer gruplardan kolayca ayırt edilebilir. Bu kayaçlar; Yerküre'de dağ oluşumu, deformasyon, başkalaşım ve yapısal jeoloji konularını anlamakta anahtar rol oynarlar. Bütün bu olayların sahada gözlenmesi ve değişik aletler ile birbirleri olan ilişkilerinin saha teknikleri ile saptanması son derece önemlidir. Kitap, Yeryüzü şekilleri ve olaylarının gelişim ve çevresel etkilerini güncel şekil ve fotoğraflarla destekleyerek özgün ve bilimsel nitelikte hazırlanmıştır. Bu kitap, Yerküre'yi jeolojinin temel kavramlarına odaklanarak incelemekte ve jeolojinin ana konularını çalışılmış örneklerle açıklamaktadır. Levha Tektoniği teorisi ile sismik olaylar ve yanardağ etkinlikleri, dağ oluşumu ve dağılımları gibi jeolojik süreçler günümüzde jeoloji haritaları, blok diyagramlar şekiller ile açıklanır. Bu kitap, bütün bu jeolojik olaylar sonucunda meydana gelen yeryüzü şekilleri verilerinin derlenmesi, ölçülmesi, haritalanması ve blok diyagramlarının nasıl yapıldığını anlatmaktadır.
Saha Jeolojisi Çalışma Yöntemleri kitabı; içinde yaşadığımız gezegenimizi daha iyi anlamak ve onunla birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenmek için temel başvuru kitabı olarak, ilgilenenlerin yararlanmasına sunulmuştur. Yerbilimleriyle uğraşan, araştıran ve doğayı sevenlere eşsiz bir kaynak niteliğindedir.
Okan Yaşar Bu kitap; Ekonomik Coğrafyanın bir alt disiplini olan Sanayi Coğrafyası çerçevesinde Türkiye imalat sanayinin sektörel incelemesini, güncel veriler ışığında kaleme alan özgün ve bilimsel bir çalışmadır. Eserde, Sanayi Coğrafyası perspektifinden Türkiye'de sanayinin kuruluş yerini belirleyen faktörler, sanayinin kuruluşu ve gelişimi, imalat sanayinin yapısı ve özellikleri, sektörel bazda coğrafi dağılışı ve bazı imalat sektörlerde görülen kümelenme ve kümelenme eğilimleri ele alınmaktadır. Ardından Türkiye'de imalat sanayii; dokuz ana sektör kapsamında, 38 alt sektör bazında Sanayi Coğrafyası metodolojisi çerçevesinde değerlendirilmektedir. İmalat sanayii alt sektörleri; sektörün tanımı ve kapsamı, tarihçesi, hammadde temini, sektörün gelişimi ve üretim, coğrafi dağılış ve kümelenme, ihracat ve ithalat durumu, yaşanan sorunlar ve öneriler çerçevesinde yedi alt başlıkta analiz edilmektedir. Bu çalışma ile Türkiye'de imalat sanayii alt sektörleri, temel göstergeler çerçevesinde analiz edilerek her bir sektör için iyileştirme ve geliştirme çalışmalarında kullanılabilecek bir envanter ve öneriler dizisi, Sanayi Coğrafyasının araştırma ilkeleri temel alınmak suretiyle ortaya konulmuştur.
Bu kitabın, başta Eğitim Fakültelerinin Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı ile Sosyal Bilgiler Eğitimi Anabilim Dalı lisans programları, Edebiyat Fakültesi ile İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesinin Coğrafya bölümleri lisans programlarında öğrenimlerini sürdüren öğrenciler; aynı programlara ait lisansüstü düzeyde öğrenimlerine devam eden öğrenciler; çeşitli disiplinlerde Türkiye İmalat Sanayii dersini alan öğrenciler; bu alanda bilimsel çalışmalar yapan araştırmacılar ve akademisyenler için kaynak eser olması beklenmektedir.
Colin FLINT, Peter J. TAYLOR, Pearson Çok hızlı değişen günümüz dünyasında süreklilik ve süreksizlikleri anlaşılır kılmak, sağlam bir odak noktası ile birlikte esneklik de gerektiriyor. ColinFlint ve Peter J. Taylor entelektüel açıklık, titizlik ve vizyonlarıyla bu entelektüel gerekliliği karşılayacak bir metin ortaya koyuyorlar. Flint ve Taylor, küresel düzeyde deneyimlediğimiz değişimleri dünya-sistemleri çerçevesinde bir teorik bağlama yerleştirerek, politik şiddetten terörizme, çevre felaketlerinden emperyalizme, ekonomik eşitsizliklerden dışlayıcı ve köktenci milliyetçi ve dini politikalara, toplumsal cinsiyetten kentlerin küresel politikalara etkisine kadar çok sayıda sorunu doğrudan ele alıyor ve bizlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Siyasi Coğrafya: Dünya-ekonomisi, Ulus-devlet ve Yerellik, başta uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, siyasi coğrafya ve ilişkili alanlarda çalışanlar ve öğrenciler olmak üzere dünya politikasının işleyişini geleneksel ve alışılmış bakış açılarından farklı bir tarihsel ve coğrafi çerçevede anlamlandırmaya çalışan herkese temel bir metin sunmaktadır.
Tarık Demir Sosyal bilimler alanında ortaya konulan çalışmalarda çoğunlukla tarih ve coğrafya disiplinlerine ait bulguların birbirinden bağımsız ve ilintisiz bir şekilde kullanıldığı ve yine bu iki disiplinin kesişim noktasını oluşturan siyasi coğrafya konusuna gerekli ve yeterli ilginin gösterilmediği müşahede edilmektedir. Tarih ve coğrafya disiplinlerine ait bulguların birbirleriyle ilişkilendirilmek suretiyle analiz edildiği bu monografik çalışmada, sıra dışı sınır konusu coğrafi fragmanlar üzerinden incelenmiştir. Bu çerçevede, uluslararası ilişkiler tarihinde önemli yer teşkil etmiş olan ve/veya teşkil eden otuz iki adet coğrafi fragman örneği, siyasi coğrafya ışığında jeopolitik perspektiften analiz edilmiştir. Uç topraklar, koridorlar, kıstaklar ve bölünmüş adalar şeklinde dört kategoride gruplandırılan bu coğrafi fragman örnekleri aynı zamanda tarihsel açıdan da incelemeye tabi tutulmuştur. Çalışmada Alaska, Caprivi, Wakhan, Tenasserim ve Transnistria uç toprakları; Petsamo, Zengezur, Danzig, Antofagasta, Dobruca, Kongo, Amazon, Eritre, Adriyatik, Eilat, Akabe, Ege, Trieste, Neum-Klek, Siliguri ve Gansu koridorları; Kra, Panama, Orta ve Doğu Avrupa ile Perekop kıstakları; Yeni Gine, Borneo, Éire, Timor, Ateş Toprakları, Hispaniola ve Kıbrıs adaları incelenmiştir.
Mehmet Bozkoyun, Numan Ertaş, İrfan Baytar Bu kitapta; Şanlıurfa ilinin bitkisel üretimi, hayvansal üretimi ve ildeki kırsal kalkınma faaliyetleri irdelenmektedir. Şanlıurfa ili; doğal ve beşerî kaynaklar açısından zengin bir potansiyele sahiptir. Çalışmada, ilin sahip olduğu bu mevcut potansiyel incelenerek bitkisel ve hayvansal üretimin zamansal değişimi ve mekânsal dağılışı ele alınmıştır. Günümüzde dünya nüfusunun artışıyla birlikte gıda talebi artarken gıda arzı kimi zaman sekteye uğrayabilmektedir. Nitekim kriz, savaş ve pandemi gibi toplumsal sorunlar, gıda arzını daha da zorlaşmaktadır. Bu durum kırsal alan potansiyelinin yüksek olduğu ülkelerin, bölgelerin ve illerin önemini daha da arttırmaktadır.
Şanlıurfa ili de bu potansiyelin yüksek olduğu iller arasında yer almaktadır. Bu nedenle kitapta, ilin bitkisel ve hayvansal üretim potansiyeli irdelenerek kırsal kalkınma çerçevesinde yapılan faaliyetler üzerinde durulmuştur.
Alpaslan Aliağaoğlu, Abdullah Uğur Şehirler, bünyelerinde barındırdıkları yoğun nüfusla birlikte merkezî konumları ile ürettikleri mal ve hizmetlerin çeşitli olması nedeniyle çevresindeki nüfusu da kendilerine bağlayarak, dünyadaki nüfusun çok büyük bir bölümünü doğrudan ya da dolaylı olarak etkilerler. Bu nedenle şehirler, doğası gereği kompleks ve hızla değişen bir yapıya sahiptirler. Bu yüzden şehirlerin planlanması zor, sorunları da fazla ve çeşitli olmaktadır. 1990’lardan itibaren gittikçe etkisini artıran küreselleşme de şehirlerin bu yapısını daha da karmaşık hâle getirmiştir.
Şehirlerin sorunlarının çözümü ve sağlıklı bir şehir gelişiminin sağlanması ancak şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesiyle mümkündür. Eldeki bu çalışma, uzun bir geçmişe ve hızlı bir değişime sahip olan şehri ve bunu konu alan şehir coğrafyası konularını güncellemeyi ve şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Fahri APAYDIN Günümüz dünya ekonomi sisteminde şehirlerin üstlendiği misyon daha da gelişmekte ve ülkelerin kalkınmasında şehirlere önemli görevler yüklenmektedir. Buna bağlı olarak ülkelerin önde gelen şehirleri arasında, turizmden ve ulusal ve uluslararası yatırımlardan daha fazla pay alma konusunda yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Bu rekabet daha fazla kaynak elde etme, başka yerlerdeki iş yerlerinin şehirlere taşınması, daha fazla yatırım çekme, daha fazla ziyaretçi çekme ve hatta daha fazla yerleşimci çekme alanlarında yoğun olarak görülmektedir. Bu yoğun rekabet ve insanların, paranın ve ürünlerin ülkeler ve şehirler arasında serbestçe dolaşabilmesi, şehirleri daha cazip yerleşim birimleri haline getirerek yukarıda sayılan unsurların gerçekleştirilmesinin yanında, yerli halkın şehirden ayrılmaması için tatmin ve mutlu edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda şehir yöneticilerinin, şehre değer katmada önemli rolü olan pazarlama ilke ve yöntemlerinden daha fazla yararlandıkları görülmektedir.
Bu kitap, pazarlama biliminin geliştirdiği ilkelerin ve yöntemlerin şehir pazarlamasında ve şehirlerin markalaştırılmasında nasıl uygulanabileceğini incelemektedir. Bu amaçlinsanların bir şehre yatırım, şehri ziyaret etme ya da yerleşme kararı alırken geçirdikleri karar verme süreçleri incelenmektedir. Kitapta ayrıca şehirlerin pazarlanmasında uygulanabilecek stratejik pazarlama planlamasına değinilmektedir. Buna ilave olarak şehrin stratejik imaj yönetiminin nasıl etkin bir şekilde yapılabileceği de analiz edilmektedir. Kitapta ayrıca, şehirlerin insanlarla kurdukları iletişim biçimleri, iletişimde kullandıkları araçlar ve bunların planlanması anlatılmaktadır. Dünya ekonomilerinde yaşanan değişiklikler şehirler için yeni fırsatlar doğururken bir taraftan da tehditler yaratmaktadır. Şehirlerin yönetiminde etkili olan kişilerin rekabetçi bir ortamda ortaya çıkan yeni fırsatları ve tehditleri nasıl yönetebilecekleri de kitapta analiz edilmektedir. Bir hizmet endüstrisi olan turizmin şehirlerin pazarlanmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle kitapta aynı zamanda turizmle ilgili gelişmekte olan bazı trendlere ve gelişmelere de değinilmektedir. Şehirlerin markalaşmasına ve pazarlanmasına şehirlerde düzenlenen kültürel faaliyetlerin nasıl katkıda bulunduğu ve bazı şehirlilik kavramları ve onların şehir pazarlamasındaki rolleri de kitapta incelenen konular arasındadır.
Cevat İnal, Ali Erdi, Ferruh Yıldız Ülkemizde değişik amaçlar için farklı ölçeklerde haritalar üretilmektedir. Bu haritalar yeryüzüne dayalı her türlü projelendirme ve uygulamalarda değişik meslek elemanları tarafından kullanılmaktadır. Harita sektörünün haricindeki teknik elemanların, kullandıkları bu haritaların üretilmesi ile ilgili teknik esasları ve uygulama projelerini kendilerinin yapabilmeleri için, konu ile basit ölçme tekniklerini bilmeleri ve uygulayabilmeleri gerekir. Bu eser, özellikle harita sektörünün dışındaki inşaat, mimarlık, şehir ve bölge planlama, jeoloji, maden, çevre, ziraat gibi sektörlerde çalışan teknik elemanların topografya ile ilgili problemlerinde bir başvuru kaynağı olabilecek nitelikte hazırlanmıştır. Bunun yanında, harita-kadastro sektörünün topografik ölçmelerle ilgili temel konularına da eserde yer verilmiştir.
Cengiz Demir, Aydın Çevirgen Bu çalışmada, turizm ve rekreasyon faaliyetlerinin çevreye olumlu etkiler bırakabilmesi için yapılması gerekenler, sürdürülebilir gelişme yaklaşımıyla ele alınmıştır. Yani, bize atalarımızdan kalan çevre mirasının korunup geliştirilerek gelecek nesillere aktarılması, kitaptaki bölümlerin özünü oluşturmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde boş zaman, rekreasyon ve turizm arasındaki ilişki, doğal alanların sınıflandırılması ve milli parkların bu sınıflandırma içindeki yeri ve önemi ele alınmıştır. İkinci bölümde, turizm endüstrisinde gelişme eğilimleri ve çevre yönetimi konularına yer verilmiştir. Üçüncü bölümde, sürdürülebilir gelişme ve turizm arasındaki ilişki incelenmiştir. Son bölümde ise turizm ve çevre etkileşimi konuları ele alınmıştır. Bu kitap, turizm ve çevre eğitimi alan öğrencilere, akademisyenlere ve çevreye duyarlı sektör çalışanlarına yararlı olacak bir çalışmadır.
Füsun Baykal, Güven Şahin ve , İsmet Akova, Mehmet Akif Ceylan, Mehmet Bayartan, Mesut Doğan, Mustafa Kahraman, Muzaffer Bakırcı, Nuran Taşlıgil, Özlem Sertkaya Doğan, Selma Akay Ertürk, Süheyla Balcı Akova, Süheyla Üçışık Erbilen Türkiye gibi dinamik bir ülkenin hemen her alanda kısa sürede hızlı bir değişim ve de dönüşüm içinde olması, araştırmacıların da bu hıza ayak uydurmasını gerektirmektedir. Gerek araştırmanın kendisi gerekse araştırma sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması ancak bu değişime paralel hareketle mümkündür. Coğrafya’nın araştırma konuları içerisinde Beşeri ve İktisadi Coğrafya’'nın tüm alt başlıkları en değişken konuları kapsamaktadır. Nüfus, enerji, tarım, madenler ve siyasi gelişmeler gibi çoğu husus kısa sürede büyük değişimler gösterebilmektedir. Bu da söz konusu alanlarda araştırma yapanların sürekli güncelin peşinde olmasını gerektirmektedir. Günceli takip ederken de geçmişte olan durumla bağlantı kurularak kronolojik gelişimin izahı ayrıca önem arz etmektedir. Türkiye’nin bu anlamda her türlü beşeri ve iktisadi hususta irdelenmesi ülkenin mevcut durumu ve geleceğe yönelik yapılması gerekenler noktasında temel bilgileri sağlamaktadır. Bu çalışma da bir nevi Türkiye’nin fotoğrafını öğrencilere ve araştırmacılara sunmaktadır.
“Türkiye Beşeri ve İktisadi Coğrafyası” başlığıyla ortaya konulan bu eser geniş bir akademisyen kitlesi ile uzun soluklu bir sürecin sonunda ortaya konmuş, en güncel verilerle hazırlanmıştır. Eserde toplam 12 bölüm bulunmakta olup Türkiye Nüfus Coğrafyası, Türkiye Yerleşme Coğrafyası, Türkiye Tarihi Coğrafyası, Türkiye İdari Coğrafyası, Türkiye’nin Siyasi Coğrafyası, Türkiye’'nin Tarım Coğrafyası, Türkiye’nin Sanayi Coğrafyası, Türkiye Turizm Coğrafyası, Türkiye Enerji Coğrafyası, Türkiye’nin Maden Coğrafyası, Türkiye’nin Ulaşım Coğrafyası ve Türkiye’nin Ticaret Coğrafyası konularını içermektedir. Çalışma ortaya konarken üniversitelerin Coğrafya Bölümleri ile Ortaöğretim Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümleri öğrencilerine Türkiye Beşeri ve İktisadi Coğrafyası kapsamında verilmesi gereken temel hususlar göz önüne alınarak hareket edilmiştir. Bununla birlikte çalışmanın kapsamı düşünüldüğünde Türkiye iktisadi hayatıyla alakalı araştırma yapanlara ve konuyla alakalı diğer akademik birimlere referans niteliğinde olabileceğini de belirtmek isteriz.

Ömer SAYA - Emrullah GÜNEY Coğrafya, botanik, sınıf öğretmenliği dallarında öğrenim gören üniversitelilerin ve lise
öğretmenlerinin gereksinimleri dikkate alınarak hazırlanan bu yayın, dizinin ikinci kitabıdır.
Ülkemiz bitki örtüsü, büyük bir özgünlük, korunması gereken bir varsıllık sergiler. İzmir'den Iğdır'a; Anamur'dan Sinop'a; Kırklareli'nden Hakkari'ye; Datça'dan Hopa'ya yapılacak bir yolculuk bize bu konuda fikir verebilir. Maki ve garig topluluklarından bozkır bitkilerine; kızılçam ormanlarından tuzlu bataklıklara değin, Avrasya'nın tüm bitki örtüsü, yükselti basamaklarına göre çeşitli ağaçlar, otlar, çalılar, göz önüne serilir.
Türkiyemiz relikt (kalıntı) ve endemik (yerli, yalnız oraya özgü) bitkiler açısından da üstün özelliklere sahiptir.
Ancak, turizmde ortaya çıkan gelişmeler, kentleşme, konut sitelerinin çoğalması, çayların
susuzlaşması, akarsuların akmaz olması, her koya HES yapma isteği, barajlar ve ortaya çıkan yapay göller, sanayi tesislerinin büyümesi, ulaşımın kolaylaşması için özellikle kara yollarının genişletilmesi zorunluluğu, orman ve anız yangınları, her ile havalimanı yapma isteği, kıyılarda liman ve petrol damıtmevleri, depolar...doğal bitki örtüsüne zarar vermekte; sonuçta birçok bitki ortadan çekilmektedir.
Toprak aşınımı (su ve rüzgâr erozyonu), ilkel ve yanlış tarım yöntemleri, verimsiz ve baskıcı hayvan yetiştirme çalışmaları ve bunlara bağlı olarak ilerleyen bitkisizleşme, doğal ortam yozlaşması da gündemdeki yerini koruyan sorunlardandır.
Kitapta, her bölüme okuma parçaları eklenmiştir. Özenle seçilen bu bölümler okuma isteğini
artıracak, konunun daha iyi öğrenilmesini sağlayacaktır.
Ahmet Ertek, Ali Meydan, Ali Yiğit, Arife Karadağ, Cemalettin Şahin, Hamza Akengin, İrfan Kaygalak, Levent Uncu, Meryem Hayır Kanat, Mustafa Sağdıç, Mutlu Yılmaz, Nuriye Garipağaoğlu, Selma Akay Ertürk, Yüksel Güçlü Türkiye Coğrafyası ve Jeopolitiği kitabında, Türkiye coğrafyası hakkındaki bütün konular güncel veriler ışığında, araştırılarak bir araya getirilmiştir. Derleme ve orijinal bilgilerin birlikte yer aldığı kitap, özellikle eğitim fakülteleri için kaynak kitap olarak tasarlanmıştır. Ayrıca kapsamının genişliği nedeniyle coğrafya bölümlerinde okutulan Türkiye fiziki ve beşerî coğrafyası derslerinde de kaynak olarak kullanılabilir. Ders kitabı olmasının yanı sıra, Türkiye coğrafyası hakkında bilgi sahibi olmak isteyen herkese hitap eden bir içeriğe sahiptir.
Kitapta; Türkiye'nin arazisinin oluşumundan iklimine, bitki örtüsünden akarsuyuna, toprağından doğal afetlerine kadar fiziki coğrafya konuları basit ve yalın bir dille anlatılmıştır. Bu fiziki koşullarda gelişen nüfus ve yerleşme özellikleri güncel veriler ile işlendikten sonra; ülke ekonomisini oluşturan tarım, madenler ve enerji kaynakları, sanayi, ulaşım, turizm ve ticaret konuları neden sonuç ilişkisiyle açıklanmış ve Türkiye'de görülen doğal ortam sorunları ele alınmıştır.
Emrullah Güney, Umut Güney Trakya'dan Nairi'ye, Karya'dan Pontos'a, Paflagonya'dan Pamfilya'ya, Misya'dan Kilikya'ya Anadolu'nun antik dönem bölgeleri... Ve içerde yer alanlar: Frigya, Galatya, Kapadokya...
Türkiyemizin geniş coğrafyasında her biri ayrı özelliklere sahip alanları bilmek, tanımak gerekiyor. Bu bölgelerde, Yunanistan'dan daha çok antik kent yer alıyor; İtalya'dan daha çok Roma beldesi bulunuyor. Agoralar, su kemerleri, yollar, tiyatrolar, tapınaklar... Dünyanın ilk plan üzerine kurulmuş beldeleriyle birer ürbanizasyon harikası bunlar. Yıkıntıları bile görkemli nice beldeler...
Tarihsel olaylar coğrafi mekânlarda ortaya çıktığı için bu kitaba "Türkiye Coğrafyasının Uygarlıkları" adı verildi. Yarımadalarımızda (Trakya ve Anadolu) yaşamanın bizler için özel bir anlamı vardır. Çünkü Asya'nın Ege Denizi'ne doğru sokulan yarımadası ile Avrupa'nın Asya'ya doğru uzanan yarımadası sıradan yereyler değildir. Daha doğru bir tanımla bu yarımadalar; birer kıta uzantısı değil, başlıbaşına birer anakaradır. Bu toprakları yurt olarak benimsemek, geçmişi bilmekle, kadim uygarlıkları tanımakla olanaklıdır.
Öğrencimize, öğretmenimize, turist rehberine, aydınımıza yararlı olması dileğimizdir.
Murat Yılmaz Bu kitapta; Türkiye'de nüfusun; gelişimi, demografik yapısı, sosyoekonomik ve sosyokültürel nitelikleri, göçü, dağılışı ile yoğunluğu ve yapılan projeksiyonlara göre gelecekteki durumu detaylı bir şekilde incelenmiştir. Nüfusun çeşitli nitelikleri ve coğrafi dağılışı-yoğunluğu incelenirken bölgesel farklılıklar üzerinde de durulmuş ve bu farklılık güncel verilere göre yaptığımız haritalarla mümkün mertebe görselleştirilmiştir. Kitapta ayrıca deprem, heyelan, sel ve çığ gibi doğal afetler ile küresel iklim değişimi gibi etkenlerin Türkiye nüfusuna, yakın geçmişteki ve günümüzdeki etkileri ile gelecekteki olası etkileri üzerinde de durulmuştur.
Konusu Türkiye'nin nüfus coğrafyası olan bu kitap, TÜİK'in güncel verileri ışığında nüfusun yapısı, çeşitli nitelikleri, hareketleri ve coğrafi dağılışını ele almaktadır. Yedi bölümden oluşan kitabın ilk bölümü Türkiye'nin Nüfus Gelişimi, ikinci bölümü Türkiye'nin Nüfus Yapısı, üçüncü bölümü Türkiye'de Nüfusun Sosyoekonomik ve Sosyokültürel Özellikleri, dördüncü bölümü Türkiye'de Nüfusun Dağılışı ve Yoğunluğu, beşinci bölümü Türkiye'de Göç, altıncı bölümü Doğal Afetler ile Küresel İklim Değişimi ve Türkiye Nüfusu, yedinci ve son bölümü ise Gelecekte Türkiye Nüfusu konularından oluşmaktadır.
Kitabın başta Coğrafya ve Coğrafya Öğretmenliği bölümleri olmak üzere Sosyoloji, Demografya, Gerontoloji, Sosyal Hizmet, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ve Sınıf öğretmenliği gibi farklı alanlarda araştırma yapan bilim insanlarına ve öğrenim gören lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine faydalı olması umuduyla...
Mehmet GÜRDAL Uygarlıklar köprüsü soylu Anadolu toprakları; 10 bin yıldır 15 farklı medeniyete yurt olmuş ve bu coğrafya üzerinde, geçmişte yaşamış olan insanların meydana getirdiği eşsiz antik kentlere ve Türk-İslam sanat eserlerine sahne olmuştur.
İki bölüm ve on kesimden oluşan bu eserde, Anadolu'nun ''Prehistoryası'', ''Tarihi Çağları ve Uygarlıkları'' yanı sıra, Türkiye'nin bölgeler itibarıyla 81 ilin ''Turizm Varlıkları ve Özellikleri''ni; doğal, tarihi, kültürel, arkeolojik, mitolojik ve turistik açıdan akademik bir disiplin içinde ayrıntılı bir şekilde araştırmak, bölgesel haritalar ve toplam 113 adet renkli resim ile görsel olarak konuları her okur için daha da anlaşılır hâle getirmek başlıca amacımız olmuştur.
Ayrıca bu eser, Eğitim Fakültelerimizin ''Coğrafya Bölümleri''nin müfredat programlarına uygun olarak hazırlanmış ve önemli bir ihtiyacı karşılamayı amaçlamıştır.
Okurların talepleri üzerine genişletilmiş ikinci basımını gerçekleştirdiğimiz bu eserin; ülkemizde turizm eğitimi veren ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine, akademisyenlere, profesyonel turist rehberlerine, tur operatörlerine, seyahat acentelerine, Türkiye'yi gezip-görmek isteyen yerli ve yabancı ziyaretçilere ve ülkemizin ''Turizm Pazarlaması''nda etkin tanıtımına yararlı olmasını içtenlikle diliyorum.
Muammer Tuna Çevre sosyolojisi, sosyoloji bölümlerinde genellikle seçmeli ders olarak yaygın şekilde okutulmaktadır. Buna karşın Çevre sosyolojisinin sosyoloji disiplini içerisinde yaygın olarak kabul gördüğünü söylemek zordur. Bu alanda yer alan kişiler genellikle sonradan bu alanı seçmiş kişilerdir. Dolayısıyla çevre sosyolojisi alanında Türkçe yayınların sınırlı olduğunu söylemek abartı olmaz. Bu çalışma, işte bu noktadan hareketle, çevre sosyolojisi alanında bir kaynak kitap olması amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada bir yandan çevre sosyolojisinin teorik ve tarihsel temellerine değinilirken, diğer yandan bir çevre sosyolojisi araştırması olarak Türkiye’de çevreye ilişkin toplumsal eğilimler araştırılmış ve bu çalışma kapsamı içerisinde bulgular tartışmaya açılmıştır.
Ahmet Atasoy Yeryüzündeki bütün ekosistemlerin yaşam enerjisi mevcut su kaynaklarına bağlıdır. Ekosistemlerin tür çeşitliliği ve ekosistemlerdeki popülasyon yoğunluğunu belirleyen su kaynakları, insanların da en önemli temel ihtiyacıdır. Bir toplumun geleceği doğrudan temiz ve içilebilir su kaynaklarına bağlıdır. Bu nedenle doğal ve beşeri özellikleri araştırılarak, Türkiye’deki akarsu havzalarının ortaya konulması ve buna yönelik araştırmaların yapılması gerekmektedir. Doğal ortama uyumlu projelerin işleyişi havzaların sürdürülebilirliği açısından olumlu sonuçlar verdiği bilinen bir gerçektir. Türkiye Havzalar Atlası bu tür çalışmalara atlık oluşturacak bir nitelik taşımaktadır.
Emrullah GÜNEY Komşu Ülkeler Coğrafyası...Tamamı ya da bir bölümü Osmanlı Devleti'nin sınırları içinde kalan ülkeler...
Sınırdaş ya da sınır ötesi...Moldova'dan Kuveyt'e; Arnavut diyarından Azerbaycan'a... Tarihsel, toplumsal, ekonomik, siyasal bağlantılarımızın olduğu ülkeler.
Kitabımız başta Türkiye üniversitelerinde değerlendirilecek elbette. Sayıları 200'e yakın...Kıbrıs, Makedonya, Moldova-GagauzKomrat, İran Tebriz, Irak Kerkük, Suriye Bayır Bucak, Azerbaycan... Edebiyat - Eğitim fakülteleri yanında İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinde de ders kitabı olarak kullanılacak.
Bilgiler güncellendi, okuma parçaları özenle seçildi ve ortaya bu kitap çıktı.Yararlı olmasını diliyoruz...
Esen DURMUŞ, Ali YİĞİT Her ne kadar günümüzde azalmış olsa da çok eskiden beri nüfusun ve milli gelirin büyük bir bölümünün tarıma bağlı bulunduğu ülkemizde, hedeflerin saptanması ve gerçekleşmesinde tarımsal potansiyelin belirlenmesinin çok önemli bir yeri olduğu kuşkusuzdur. Tarımsal ürünlerin en iyi yetiştirme koşulu gösterdiği alanlarda ekilmesi, birim alandan daha fazla gelir elde edilmesi, ekonomik yöntemlerin ortaya konması ve dolayısıyla üretimle ilgili planlamaların daha sağlıklı yapılması gerekmektedir. Bunu yapabilmek için tarımsal bölgelerin yanında, bölge içinde ortaya çıkan lokal ünitelerin özelliklerinin de iyi açıklanması gerekmektedir. Tarımsal potansiyelin belirlenmesi ise bu alanların niteliklerinin tüm özelliklerinin ortaya konması ile mümkündür. Tarım alanlarının dağılışının özellikle topografya ile ilgili olduğunu, bu alanlarda yetişen ürünlerin çeşit ve miktarındaki değişikliklerinde iklim, hidrografya ve toprak özelliklerine bağımlılık gösterdiğini söyleyebiliriz. Bölge içinde yer yer meydana gelen topografik farklılıklar yani ovalık alanlar, havza tabanları, depresyonlar ve yükseltinin azaldığı yerde iklimin elverişliliği birçok farklı bölüm ve yörelerin oluşmasını sağlamıştır.

Bu amaçtan hareketle bir yöre ayrımı gerçekleştirmeye çalışılmıştır. Yöre ayrımında bitkisel üretim kriter olarak alınmıştır. Bitkisel üretimin seçilmesindeki amaç; ürünlerin toprak, iklim, hidrografya ve yeryüzü şekilleri gibi doğal özelliklerin yanında nüfus, yerleşme ve ekonomik aktivite gibi beşeri özelliklerin sonuçlarını en iyi şekilde yansıtmalarıdır. Ülkemizde yetiştirilen tarım ürünlerinin yetişme koşulları ayrıntılı bir şekilde incelemiştir. Bu ürünlerin anlansal dağılışları, ilçeler bazında tespit edilip Türkiye'de tarım yörelerinin belirlenmesi konusunda bir deneme yapmak amaçlanmıştır.üü

Nuran Taşlıgil, Güven Şahin Ulaşım; insan var olduğundan beri hayatının bir parçası olmuş, zaman içinde basit patikalardan devasa uçaklara değin çok geniş bir sektör ve sistemler yumağı hâline gelmiş bir faaliyet ve uygulama alanıdır. Tarım ile başlayan yerleşik düzen ve medeniyetin ilk adımları daha sonra madencilik, endüstriyel faaliyetler, turizm ve sosyal hayatla çeşitlenmiş olup tüm bunların ortak paydalarından birini ulaşım teşkil etmiştir. Başka bir ifadeyle arz-talep ilişkisinin en önemli bağlantısında “ulaşım” yer almaktadır. Pek çok bilim alanında inceleme konusu olan ulaştırma; coğrafya alanında da doğal, beşerî ve iktisadi bakımdan ayrı ayrı ve farklı noktalarıyla ele alınmaktadır. Doğal şartların ulaşıma olan etkisi yanı sıra ulaşımın da doğal ve beşerî çevreye olan etkisi, iktisadi bakımdan ulaşımın önemi ve de potansiyeli coğrafya disiplini içerisinde ele alınan başlı başına bir ihtisas sahasıdır.
Bu kitapta ilk olarak “ulaşım coğrafyası” temeli üzerinde durulmuş, sonrasında hava-kara-deniz ortamlarındaki ulaşım sistemleri ayrı ayrı ele alınmış, son olarak da alternatif ulaştırma sistemleri incelenmiştir. Her ne kadar coğrafya temelli bir çalışma olsa da gerektiği yerde konunun tarihî arka planına, Türkiye ölçeğindeki idari uygulamalara, politikalara ve konunun teknik yönlerinin anlaşılabilirliği açısından terminolojik açıklamalara da yer verilmiştir.
Kitabın; başta Coğrafya Bölümü ve Coğrafya Öğretmenliği bölümünden akademisyenlere, Ulaştırma Mühendisliği bölümünden araştırmacılara ve ilgili bölümlerin öğrencilerine faydalı olması gayesi güdülmüştür. Bununla birlikte ulaşım konusunun kapsama alanı göz önüne alınarak kitap; salt bir ders kitabı değil ilgili bakanlıklar, özel ve kamu kurumlarından yetkililer için de bir referans kitabı olacak şekilde hazırlanmıştır.
Ulaşım gibi hayati bir konuda, bu alana bir tuğla koyabilmiş olma ümidi ve dileğiyle…
Ali Ekber Gülersoy, Berkay Türkal, Ali Meydan, Ayşe Tosun, Nazlı Gökçe, Bülent Aksoy, Çağrı Öztürk Demirbaş, Elif Aladağ, Burcu Karaman, Eyüp Artvinli, Fatih Aydın, Osman Çepni, Fitnat Gürgil, Galip Öner, Hakan Önal, Leyla Dönmez, Mete Alım, Müslüm Altundaş, Muhammed Nafiz Hüdavendigar, Emin Atasoy, Selami Yangın, İlhan Turan, Sultan Baysan, Nevzat Gümüş, Taner Çifçi, Ufuk Karakuş, Yurdal Dikmenli, Hamza Yakar Günümüzde insan-mekân etkileşiminden dolayı ortaya çıkan doğal ve beşerî problemlerin temel kaynağı, insanın mekânla ilgili yetersiz ve onu çok fazla tanımayan uygulamalarıdır. Öyle ki Japonya'da meydana gelen 2011 Büyük Doğu Japonya Depremi'nden sonra Japonlar, bunun temel sebebinin Japonların mekâna ilişkin bilgilerindeki yetersizlik olduğunu vurgulamışlardır. İnsan-mekân etkileşimi konusunda geçmiş 30 yılda yaptıkları hatalardan birinin de lise coğrafya dersini zorunlu olmaktan çıkarıp seçmeli ders yapmaları olduğunu düşünerek 2022 yılından geçerli olmak üzere gelecekteki Japon neslinin aynı hatayı yapmaması ve insan-mekân etkileşimi ve ilişkilerini daha doğru bilgi ve temellere oturtabilmek adına lise coğrafya dersini tekrar zorunlu dersler arasına almışlardır. Kısaca gelişmiş ülkelerde coğrafya biliminin ve dersinin önemi, ülkemizdeki uygulamaların aksine giderek artmaktadır.
İşte bu kaynak eser, coğrafya eğitiminin ülkemizdeki farklı okul düzeylerinde bir nebze de olsa özellikle öğretmenlerin ihtiyacı olan sınıf içi uygulamaları kapsayacak şekilde geliştirildi. Kitabın bölümlerinde ele alınan her yeni yaklaşımda; yaklaşık %60 oranında teorik içeriğe, %40 oranında da öğretmenlerin sınıf içi uygulamaları nasıl yapacağına dair kazanım odaklı etkinliklere yer verilmiştir. Bu uygulamalar kitabın her bölümüyle ilgili olarak hem ilkokul hem ortaokul hem de lise düzeyinden örnekleri içermektedir. Ayrıca yeni neslin dijital yerli özellikleri ve öğrenme stillerinin teknoloji ile sıkı bağlantısı düşünüldüğünde, coğrafya eğitimini teknoloji ile entegre etmek kaçınılmaz bir zaruret olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle coğrafya eğitimi-eğitim teknolojisi ilişkisinden yola çıkılarak özellikle Uygulama Örnekleriyle Coğrafya Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar I kitabında yer alan bölümler teknolojiyle doğrudan ve dolaylı bağlantısı olan kitap bölümlerine ayrılmıştır. Uygulama Örnekleriyle Coğrafya Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar II kitabı ise eğitim yaklaşımları arasından coğrafya eğitiminde en iyi uygulanabilecek diğer öğrenci merkezli yöntemleri kapsamaktadır. Bu kapsamlı kitabın gerek akademide çalışan gerekse farklı okul düzeylerinde görev yapan coğrafya eğitimcileri, sosyal bilgiler eğitimcileri ve sınıf öğretmenleri ile bunların eğitim fakültelerinde okuyan lisans ve yüksek lisans öğrencilerine faydalı bir eser olması beklenmektedir.
Fuat İnce Evren nasıl doğdu? Nasıl gelişti? Nötron yıldızı nedir? Kara delik nedir? Kara madde nedir? Kara enerji nedir? Evreni nasıl bir son bekliyor?
Hafta neden 7 gündür? Antik Çağ’da Dünya'nın çapı nasıl ölçüldü? İslam bilimcilerin gökbilime katkıları neler olmuştur? Einstein'ın müthiş buluşları yanında hangi yanılmaları oldu?
Uydular neler yapar, neler yapamaz? Uydular evimizin içini görebilir mi? Bizi dinleyebilir mi? Uydular adres bulmamızı nasıl sağlıyor?
Uzay hukuku nedir? Uzay politikaları nedir? Uzay savaşları ne demektir? Gidişat ne yönde? Türkiye uzay konusunda neler yaptı, neler yapamadı?
Uzay, ezelden beri insanlığı meşgul eden bir konu olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Uzay konusunda birçok dilde kitaplar yazılmışsa da uzay bilimleri tarihini, günümüz uzay teknolojilerini, hukukunu ve politikalarını tek bir kapak altında kapsayan bir kitap ne Türkçe ne de yabancı bir dilde bulunmaktadır. Hurafelerin başıboş dolaştığı bir alanda bu kitap; bilimsel, teknolojik ve politik gelişmeleri, herkesin anlayacağı bir dille anlatmaktadır.
Ali Ergin Gümüş 1945 yılında 51 olan Birleşmiş Milletler'deki üye devlet sayısı, 1964'te 104'e, 1978'de 150'nin üstüne çıkmıştır. BM'nin bugün (2018) ise ikisi gözlemci statüsünde olmak üzere 195 üyesi vardır. Henüz bağımsızlıkları tanınmamış sömürge ülkeler, yarı sömürgeler (kolektif yönetilen ülkeler), fiilen bağımsız olmalarına rağmen tanınmamış ülkeler veya kısmen tanınan diğer ülkelerle birlikte bu sayı günümüzde 250'yi bulur. Oysa I. Dünya Savaşı'nın başladığı yıl bu sayı sadece 57 idi. Öyle görülüyor ki gelecek yıllarda bağımsız ülkelerin sayısı hayli artacak.
Kuşkusuz “Ülkeler Coğrafyası” kitaplarında bu kadar fazla ülkenin tamamına ayrıntılı olarak yer vermek oldukça güçtür. Bu nedenle elinizdeki bu kitapta seçilmiş 74 ülkeye ait detaylı, 13 ülkeye ilişkin özet coğrafi bilgi verilmeye çalışılmıştır.
Kaleme aldığımız bu kitap, başta üniversitelerimizin Coğrafya Bölümleri ile Eğitim Fakültelerinin çeşitli bölümlerinde okutulmakta olan lisans dersleri için ders kitabı olması amacıyla hazırlanmıştır. Mümkün olduğunca, kıtaların fiziki ve sosyoekonomik özelliklerinin yanı sıra, o kıtada yer alan pek çok ülkenin de hem fiziki hem de beşeri coğrafyası ana çizgileri ile belirtilmeye çalışılmıştır. Ayrıca kitabın genişletilmiş bu baskısında ülkelere ait her türlü güncellemenin yanında ilk kez ülke isimlerinin etimolojilerine dipnotlar şeklinde yer verilmiş; ayrıca Avrupa Birliği tek bir ülke gibi, özetle de olsa kitapta yer almıştır. Kitabın son bölümünde ise dünyamızın “en”lerine ilişkin tablolar bulunmaktadır.
Ali İlhan, Belçim Öztürk, Emrah Tüncer, Gökhan Tekin, Hilal Peker-Dural, Mustafa Girgin, Müslüm Reyhanoğulları, Nevzat Gümüş, Nurettin Özgen, Önder Yayla, Öznur Akgiş İlhan, Sema Ekincek, Semra Günay Aktaş, Süleyman Cengiz Ege Yer kavramı, sınırları belirlenmiş bir fiziksel çevreyi, ortamı ya da bölgeyi tanımlamaktan çok ötesini ifade eder. Bireysel, grupsal veya toplumsal ölçekli deneyim ve etkileşimlerin ürünü olarak coğrafi ortama yönelik duygu yüklü anlamlarla derinlik kazanır. Diğer bir ifadeyle bir nesneye, çevreye, kimlik ya da kültürün temsil edildiği bir coğrafi ortama yönelik gelişen bireysel ya da toplumsal ölçekli aidiyet, bağlılık ve sahiplenme duygusudur. Bilişsel, duyuşsal ve çevresel örüntülerin kesişimi ile meydana gelen ve coğrafi bağlamı temsil eden yer ve duygu arasındaki etkileşim akışkan, değişen ve dinamik özellikler göstermektedir. Bu duygu yüklü anlamlar, hem bireysel hem de toplumsal ölçekte önemli bir psikolojik doyum, rahatlama ve güvenilir/güvenlikli bir yaşam alanı sağlar. Bir bebeğin/çocuğun annesinin kucağında huzur ve güven bulması, sıla özlemi çeken bir emekçinin yurduna, toprağına özlem duyması ya da demir parmaklıkların arkasına konulmuş bir devrimcinin memleketi için özgürlük mücadelesi vermesi de bir yer duygusudur.
Bülent Oruç İnsan, yerküreye benzer. Biri olmadığında diğeri anlamını yitirir. Her ikisinin de canlı kalabilmesi için yapısal özelliklerinin hassas ölçülerde gelişmesi, fizyolojik ve biyolojik gibi birçok yaşam dinamiklerinin kusursuzca işlemesi gerekir. İkisi de öfkelenir, ikisi de sakinleşir. Yerküre gibi insan da kırılır, sarsılır; hatta artçıları yıllarca sürebilir. Aslında yerkürenin, kendisine bahşedilen düzeni içinde insana sayısız hizmeti vardır. İnsanın yerküreye hizmeti ise kusursuz işleyişine müdahale etmeden ve onu gereğince anlayarak imar etmesidir. Peki, insan yerküreyi nasıl anlamalıdır? Öncelikle yerküre içinde olup biten dinamiklerin işleyişini bilmeli ve onun kendisine hizmet yollarını kavrarken aynı zamanda örneğin deprem gibi kendisini rahatsız eden unsurların kaynağını öğrenmelidir. Aslında insanı sarsılmasına neden olduğu için ürküten faylar önemli ve değerlidir. Fayların; manzarasına doyulmaz coğrafyaların şekillenmesinde, bereketli toprakların gelişiminde ve yeraltı zenginliklerinin birikiminde önemli katkıları vardır. Depremler insanlığın gerçeğidir; ancak afetler böyle olmamalıdır. Bu bağlamda yapı malzemelerini depreme dayanıklı üretmeli, barınacağı konutu zeminin izin verdiği ölçüde yapmalıdır. İnsanın yerküreyi bilmesi ve anlaması için yerbilimleri insana farklı konularda bilgi kapıları açar. İşte bu kitap, bir jeofizik mühendisi akademisyen tarafından böyle bir kapının aralanması için kaleme alınmıştır. Okuyucunun yalnızca bu kapıyı açmakla kalmayıp başka bilgi kapılarını da ardına kadar açması ümidiyle...