Coğrafya \ 1-2
Eray Alaca, Tercan Yıldırım Türk tarihinde modern anlamda bir öğretim programı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde hazırlanan 1869 tarihli “Maârif-i Umûmiyye Nizâmnâmesi” ile karşımıza çıkmaktadır. İlkokuldan liseye kadar tüm öğretim kurumlarına yönelik öğretim programları hazırlama süreci, Türkiye Cumhuriyeti Dönemi'nde de devam etmiştir. Bu öğretim programları içerisinde “coğrafya öğretim programları” önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü yaşanılan ülkenin başta fiziki, beşerî ve ekonomik özelliklerinin bilinmesi; uzak ve yakın ülkeler, komşu ülkelerle ilişkiler ve buna paralel olarak sınırların bilinmesi; farklı toplumların ve kültürlerin tanınması bağlamında dünyanın bir bütün olarak algılanması coğrafya dersi aracılığı ile olmaktadır. Dolayısı ile Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze coğrafya öğretiminin geçirdiği aşamaların görülmesinde bu kitap önemli yer tutmaktadır.
Eric Chaisson, Steve McMillan Astronomi, keşifleri ve araştırmalarıyla altın çağını yaşıyor. Yeni teknolojilerden ve kuramsal kavrayışlardan güç aldıkça evreni araştırmak daha önce hiç olmadığı kadar heyecan verici bir hâle geldi. Bu kitapta, günümüz astronomisinde bilinen gerçekler, gelişen fikirler ve öncü keşifler özenle seçilerek sunuluyor. Samanyolu'nda yıldızların oluşumu, evrenin en erken döneminden başlayarak gökadaların evrilmesi, uzayın derinliklerinde Güneş'e çok benzer yıldızların etrafında dolanan yeni gezegenler, tüm gizemli özellikleriyle kara delikler, evrenin hemen her yerinde saklı ve anlaşılması zor karanlık madde gibi başlıca konular uzak kozmik dünyaların gerektirdiği özenle anlatılıyor.
Astronomi: Bir Bakışta Evren kitabının hem sunumu görkemli hem de anlatımı öğrenmeyi teşvik edici ve kolay anlaşılabilir niteliktedir. Her konunun içeriği iki sayfayı geçmeyecek şekilde düzenlendiğinden ortaya çıkan kitap fazla kalın değildir. Bu modüler yaklaşım resimleri ve yazıları, görsel olarak çekici, kısa ama öz ve bilimsel olarak hatasız, âdeta bir dergi düzeniyle birleştirmektedir. Ortaya çıkan eser 21. yüzyıl astronomisinin özünü güzelce ve kolaylıkla öğretilebilir bir şekilde aktarabiliyor. Bilimin nasıl yapıldığı, evrenin nasıl işlediği ve astronomların bildiklerini nasıl öğrendikleri özenle açıklanıyor. Hem bilimsel araştırmanın temelindeki ilkelere hem de keşif sürecine dikkat çekiliyor.
Ön kapaktaki baloncukların her biri, sol altta hâlâ evrende yaşamın olduğunu bildiğimiz tek yer olan büyüleyici Dünya'dan başlayarak harika astronomi sahneleri içermektedir. Orta baloncuklarda, sırasıyla, şiddetli Güneş püskürtülerini ve Kartal Bulutsusu'ndaki yıldız oluşum bölgelerinin renkli yıldızlararası bulutları gösteriyor. Bunlardan ötede, milyonlarca ışıkyılı uzakta, milyarlarca yıldızdan meydana gelmiş Anten adlı bir çift gökadanın parçalanışı sergileniyor. Ön kapağın en tepesindeki baloncukta ise gerçekten uzak ve adları henüz konmamış gökadalar çok uzaktan ve çok geçmişten ışıldıyor.
Stephen P. Maran Gece gökyüzünü keşfedin.
Bir kırmızı dev ile bir beyaz cüce arasındaki farkı biliyor musunuz? Bu kolay anlaşılır rehber ile asteroidlerden karadeliklere kadar evrende büyük bir tura çıkacak, gece gökyüzüne nasıl bakacağınızı öğrenecek ve evrendeki muhteşem olayların gizemini yakalayacaksınız. Eğer ne aradığınızı bilirseniz gezegenleri, bulutsuları, yıldızları ve yıldız kümelerini, Samanyolu'nu, uzak galaksileri; bazen de bir kuyrukluyıldız, aurora veya patlayan bir yıldızı görebilirsiniz.
• Astronomi dünyasının kapılarını aralayın. Astronominin yalnızca profesyonellere değil, amatörlere de hitap eden bir etkinlik olduğunun farkına varın.
• Gökyüzünün gizemini keşfedin. Dürbünleri ve en gelişmişinden en basit düzeyde olanına kadar teleskopları kullanarak gökyüzünü nasıl gözleyeceğinizi öğrenin.
• Gezegenler, Yer, Güneş ve Ay… Gezegenler, Yer, Güneş ve Ay hakkında bildiklerinizden çok daha fazlasını keşfedin.
• Asteroidler, meteorlar, meteoroidler, galaksiler, karadelikler ve kuazarların çekimine kapılın. Evrenin sırlarını öğrenmeye ve Büyük Patlama'yı yeniden yaşamaya hazır olun.
Kitabı açın ve
• Gökyüzü gözlem etkinlikleri,
• Gökyüzünü gözlemek için gereken araçlar,
• Göktaşı yağmurları, asteroidler ve kuyrukluyıldızlar,
• Plüton ve gezegenler,
• Güneş, Ay ve tutulmalar,
• Yer dışı akıllı yaşam araştırmaları,
• Karadelikler ve Büyük Patlama hakkında bilgiler edinin.
İbrahim Öztuğ Bildirici Harita mühendisliği öğretim planında bulunan bilgisayar destekli harita yapımı dersinde kullanılmak üzere hazırlanmıştır. Bilgisayar destekli harita yapımı coğrafi bilgi sistemi alt yapısı üzerine bilgisayar destekli harita çizim ve tasarım konusunda temel bilgiler edindirmek mesleki yazılım kullanma becerisi kazanmak olarak belirlenmiştir.
Ömer Saya - Emrullah Güney Bitki Coğrafyası I, özellikle coğrafya, biyoloji, sosyal bilgiler, ilköğretim sınıf öğretmen adaylarının gereksinimi düşünülerek hazırlanmış bir ders kitabıdır. Ancak bu kitaptan, Ziraat, Orman ve Çevre Mühendisliği Fakülteleri, Biyoloji ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü öğrencilerinin de yararlanması mümkündür. Liselerde görevli coğrafya ve biyoloji öğretmenleri de kitabı kullanabilecektir. Kitap toplam altı bölüm olup konular öz-özet olarak işlenmiş, böylece bir yarıyıl içinde tüm konuların izlenmesi ve bitirilmesi gözetilmiştir. Her bölümün sonuna kitabı daha çekici duruma getiren ilginç okuma parçaları eklenmiştir. Dizinin ikinci kitabı olan “Bitki Coğrafyası II. Türkiye Bitki Coğrafyası” da hazırlanmaktadır. Böylece bir “set” ortaya çıkacak; Dünya genelinde ve Türkiye özelinde bitki coğrafyası konuları bütünüyle yayımlanmış olacaktır. Vejetasyon Coğrafyası, Flora adı altında birçok yayın olmakla birlikte, Bitki Coğrafyası I, konuları ele alışıyla seçkin bir kitap olma özelliği göstermektedir.
C. Barry Cox, Peter D. Moore, Richard J. Ladle Bu kitap, bugün yerkürede gördüğümüz yaşam örüntülerinin dünyanın iki büyük mühendisi tarafından nasıl oluşturulduğunu ortaya koyar: Bunlardan jeolojik mühendisler - levha tektoniği - yerküre üzerindeki yaşamın koşullarını değiştirmiş, biyolojik mühendisler - evrim - ise bu değişikliklere reaksiyon olarak yeni yaşamsal örüntüleri ve yeni yaşam formları oluşturarak yanıt vermiştir. Bu kitap, biyocoğrafik araştırmaların üç alanını kapsayan tek ders kitabı olmayı sürdürmektedir: kıtasal biyocoğrafya, ada biyocoğrafyası ve denizel biyocoğrafya.
40 yıldan daha fazla bir süre içinde sekiz başarılı basımı sayesinde, Biyocoğrafya: Ekolojik ve Evrimsel Bir Yaklaşım kitabı, konuları anlamak için gerekli olan ve çeşitli bilimsel disiplinlerin kapsamlı ve ayrıntılı araştırmalarını sağlamıştır. Bu ders kitabı, güncel araştırma tartışmalarıyla zenginleştirilmiş ve geliştirilmiştir. Bu nedenle temel biyolojide ve tarihsel biyocoğrafyada sağlam bir alt yapıya sahip olması nedeniyle övgüyü hak etmiştir.
Bu temel üzerine inşa edilen dokuzuncu basım, moleküler araştırma metotların yükselişi gibi son gelişmeleri içermekte ve dünyanın biyocoğrafya konusundaki anlayışımızı değiştiren araştırma ve tartışmaların detaylı bir keşfini sunmaktadır. Mevcut bölümleri güncellemesinin yanında, türlerin dağılışı üzerine veri toplamak ve birleştirmek için yeni teknikleri tartışan Richard Ladle tarafından yazılan koruma biyocoğrafyası üzerine yeni bir bölüm vardır.
ÖNCEKİ BASKILAR HAKKINDA DÜŞÜNCELER
“Öğrencilerin çekici ve erişilebilir olan birçok disiplini kavraması için belirli bir deneyim ve isteklilik arzusu gerektiren bir konuyu hazırlamalarından dolayı yazarları bir kez daha tebrik ediyorum… bu kitap öğrenciler için vazgeçilmez bir ders kitabı olmayı sürdürecektir”.
Dr. Malcolm Greenwood, Loughborough Üniversitesi, İngiltere.

“Bu kitap biyocoğrafya biliminin geniş bir özetidir fakat detaylarla doludur… yeni referansları ve güncel gelişmeleri içermektedir. Denizel sistemler de dâhil olmak üzere çoğu büyük biyomları dengeli bir şekilde kapsaması gerçekten takdire şayandır”. Profesör George Robinson, Albany Suny, Amerika.
“Biyocoğrafyanın son baskısı biyocoğrafyanın geçmişinin ve ilgili bilimlerin ve biyocoğrafyadaki en son gelişmelerin nasıl sonuçlandığına mükemmel bir bakış açısı sunar”. Blumea, Haziran 2005.
“Biyocoğrafya üzerine mükemmel bir başlangıç kitabı… açık ve düzgün bir şekilde yazılmış, çok iyi yapılandırılmış ve etkili bir şekilde resimlenmiştir… bir kez daha söylemek gerekirse yazarlar klasik metinlerini çok başarılı bir şekilde canlandırmışlar ve bu kitabın gelecek yıllarda çok satan bir kitap olacağından eminim”. Martin Kent (Plymouth Üniversitesi).
Özlem Çakar Çelik Medya ve coğrafya ilişkisi, Türkiye'de henüz yeterince çalışılmamış bir konu alanıdır. Günümüz dünyasının önemli medyatik araçlarından olan film ve diziler, beşerî coğrafyanın sınırları içerisine dâhil edilmektedir. Film ve diziler, sadece eğlence aracı olarak düşünülemez. Coğrafya biliminin klasik konuları dışında olsa da gerçek dünyanın taklidi, temsili olmaları ve sınır tanımayan etkileri nedeniyle esasında sıra dışı bir çalışma alanı değildir. Film ve dizi alanı, değişen dünyanın güç ilişkilerinin ve küreselleşmenin etkisiyle çok olağan hatta konuyla ilgili literatürde belirtildiği gibi coğrafyacıların çalışması için haklı birçok gerekçeye sahip bir alandır.
Film ve diziler; mekân-zaman, yer-anlam ilişkisi ile coğrafyacıların dikkatini çekmiş olup hümanistik akım ve kültürel çalışmaların sonucu olarak coğrafya biliminin kapsamına girmiştir. Coğrafya eğitimi, şehir coğrafyası, kültürel coğrafya, ekonomik coğrafya, turizm coğrafyası gibi beşerî coğrafyanın alt alanlarıyla yakından ilgilidir. Coğrafi perspektiften oldukça geniş bir yelpazede çalışılabilecek olan film ve diziler kültürel, ekonomik, çevresel, toplumsal, (jeo)politik vb. etkileri ile bilim dünyası için önem arz etmektedir. Yabancı literatürde “film coğrafyası” gibi yeni bir alt alan olarak tartışılan ve çalışılan film-coğrafya ilişkisinin gelecekte daha güçlü bir coğrafi temelde devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun yanı sıra film ve TV yapımları gibi medyatik araçları inceleyen coğrafi araştırma merkezlerinin kurulabileceği beklentisi de ütopik değildir.
Bu kitapta; film ve dizilerle coğrafya bilimi arasındaki ilişkinin nasıl olduğu literatüre dayandırılarak tasvir edilmiş, film ve dizilerle coğrafyacıların neden ilgilenmesi gerektiği açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca film-turizm ilişkisine çoklu bir bakış açısıyla yaklaşılmış ve film turizminin genel özellikleri irdelenmiştir.
Çağrı Öztürk Demirbaş, Eyüp Artvinli, Fatih Aydın, Mücahit Coşkun, Nazan Karakaş Özür, Nazlı Gökçe, Raziye Çakıcıoğlu Oban, Yurdal Dikmenli İçinde bulunduğumuz dünyayı anlamak, yaşamda zaman ve mekân bağlamında kendimizi konumlandırmak coğrafi bilincin bir sonucudur. Coğrafi bilinç dünyayı, ülkesini, yakın çevresini doğal ve beşeri varlığıyla en iyi biçimde tanımayı, bu farkındalığın sayesinde de onu hem sahiplenmeyi hem de onu koruyarak ondan en iyi biçimde yararlanmayı sağlar. Ki korumak, planlamayı ve geleceği öngörerek düzenlemeyi de içinde barındırır. Coğrafi bilinç sahibi bireyler olabilmek bir yanıyla coğrafi bilgiyi diğer yanıyla da coğrafi becerileri kazanmaktan geçer. Kuşkusuz tutumlarımız, kimliğimiz ve değerlerimiz coğrafi bilinçle karar verme mekanizmamızı derinden etkiler. Coğrafi beceriler bir yanı ile de farklı tutum, değer ve kimlikteki bireylere; ötekini bilme, anlama ve sorgulama noktasında fırsat tanır. Coğrafya eğitiminde beceri kazanımı söz konusu olduğunda teorik bilgilere uygulamanın da eşlik etmesi bir zorunluluktur. Alan yazını incelendiğinde hem coğrafi becerilerin etkinlik ve uygulama örnekleriyle desteklenmemesi hem de coğrafi becerileri tek bir kitapta buluşturan detaylı bir yayımın bulunmaması kitabın hazırlanmasındaki dayanak noktalarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda kitap Coğrafya Dersi Öğretim Programı çerçevesinde programdaki sunuş sırasıyla ele alınmış, coğrafi becerileri konu edinen, sekiz bölümden oluşmaktadır.
Kanıtlarla bezeli otobiyografik bir anlatım sunan dünyanın hikâyesine eşlik edebilmek dileğiyle…
Ersin Güngördü Coğrafi mekân; yeryüzünde coğrafi şartlara bağlı olarak oluşan, birbirine benzemeyen, fiziki, beşeri, ekonomik olay ve özellikler ile birbirinden ayrılan sahalardır. Coğrafi mekânların doğru algılanıp avantaj ve dezavantajlarının ortaya konması ise, coğrafi algı sayesinde oluşur.
Mekânların avantajlarını, bu avantajların ülke insanının refah ve mutluluğuna sağlayacağı katkının derecesini göz önüne alarak o yeri planlamak ve kalkınma programlarına katmak coğrafyacının temel hedefidir. Bu mekânların dezavantajlarını da avantajlı duruma sokmak yine coğrafyacının işi olmalıdır.
Onun içindir ki coğrafyacı; bilgi, tecrübe, bilimsel düşünce, fiziki, beşeri ve ekonomik coğrafya kültürü ile bu işi en iyi yaparak ülke kalkınmasına hizmet eden kişidir. Coğrafyacı, neden, niçin, nerede sorularına cevap verebildiği için bu işin üstesinden gelmektedir.
Bir ülke için mekânı bilmek, tanımak, ondan yararlanmak, üretimi artırmak ve milli gelire katkıda bulunmak önemli bir faaliyettir. Bu kitap yukarıda belirtilen faaliyetlere cevap bulmak amacı ile hazırlanmıştır.
Mazlum Ar Aynı coğrafyayı paylaşarak yüzyıllardır bir arada yaşayan kültürel farklılıklar, politik bir varlık olmanın gereği olarak uzlaşı coğrafyalarını inşa etmenin gayreti içerisinde olmuşlardır. Eşitlik, saygı ve hoşgörü temelinde bireysel ve toplumsal kültürel çeşitliliği muhafaza eden ve geleceğe aktaran uzlaşı coğrafyaları her türlü türdeş, özcü ve homojen egemen yapıyı sorunsallaştırmaktadır. Böylece coğrafi aidiyetin, belleğin ve bir yere ait olma dürtüsünün kültürel formunu kurgulayıp doğal coğrafi semiyoloji temelinde sürdürülmesine aracılık etmektedir. Fakat siyasal aktörlerin, mekânı ve onunla özdeşleşen din, mezhep, etnisite, gelenek ve görenek gibi her türlü beşerî çokkültürlü olguyu (özellikle ulus devlet süreciyle birlikte) ideolojisin(d)e gömülü failler olarak tanımlayarak yeniden tasarlamaya çalışması, coğrafyanın uzlaşı kültürünü ortadan kaldırmakta ve çatışmanın coğrafyalarını ortaya çıkartmaktadır. Keza siyasal ideolojilerin çokkültürlü toplulukların eşit haysiyete dayalı yurttaşlık ve kültürel hak taleplerini görmezden gelerek saptamış oldukları subjektif kimlik tanımlamalarında yeniden konumlandırmaları da çatışma coğrafyalarını beslemektedir. Dahası coğrafi farklılığın ve bu farklılığa ait olan kültürel çeşitliliğin yok sayılarak mekâna dair söylemlerin geliştirilmesi ve böylece farklılıkların coğrafyalarına dair yeni mekânsal söylemlerin ortaya çıkması bireyi ve aidiyet duyduğu kültürel topluluğu kendiliğinden ve öznelliğinden soyutlamaktadır. Oysa önemli olan, postmodern dünyanın akışkan coğrafyasında çokkültürlü toplulukları ideolojik saiklere göre yeniden tanımlamaktan ziyade bir arada yaşamanın menbasına uygun olarak mekânsal, kültürel ve siyasal söylem/pratikleri hayata geçirmektir.
Barış Taş, Kerime Karabacak, M. Murat Kale, M. Tahsin Şahin, Murat Ataol, Murat Tanrıkulu, Mustafa Recep İrcan, Mutlu Yılmaz, Nazan Karakaş Özür, Neşe Duman, Okan Türkan, Rüya Bayar Çankırı, konumu itibarıyla Orta Anadolu ile Karadeniz bölgelerinin geçiş kuşağında bulunan bir ildir. Bu yönüyle Çankırı her iki bölgenin belirli karakteristik özelliklerini yansıtmaktadır. Çankırı'nın iki bölgenin geçiş sahasında bulunması gerek fiziki gerekse beşerî coğrafya özellikleri bakımından farklılıklar barındırmasına sebep olmaktadır. Eserde bu coğrafi çeşitlilik, farklı yönleriyle ortaya konulmuştur.
Eser, genel anlamda Çankırı iliyle ilgili tanımlayıcı düzeyde incelemelerde bulunsa da bazı bölümlerde sorun ve çözüm odaklı bir perspektif geliştirmektedir. Çankırı ilinin; yeryüzü şekilleri, doğal afetler ve iklim gibi doğal unsurlarının yanında idari bölünüşteki değişiklikler, kültürel yapı, tarım, hayvancılık, sanayi, eğitim, arazi örtüsü ve tarihi coğrafya özellikleri eserde bölümler hâlinde kaleme alınmıştır. Bu bağlamda kitap, 10 bölümden oluşmaktadır. İlk üç bölüm Çankırı ilinin doğal coğrafya unsurlarını ele alırken son yedi bölüm beşerî coğrafya unsurlarını incelemiştir.
Barış Taş, Güney Ortaç, M. Murat Kale, Murat Ataol, Mustafa Recep İrcan, Nazan Karakaş Özür, Neşe Duman, Okan Türkan, Tevfik Erkal Anadolu bozkırının kuzeyinde, Orta Anadolu'nun batıya ve kuzeye açıldığı önemli bir kavşak noktasında yer alan Çankırı, doğal ortam özelikleri tesirinde şekillenen kendine özgü beşerî özellikler taşımaktadır. İki bölge arasında geçiş özellikleri sunan Çankırı ilinin coğrafi perspektifi oldukça geniş olup coğrafi bakış açısı ile ele alınabilecek birçok farklı çalışma alanı sunmaktadır. 2020 yılında okuyucu ile buluşan “Çankırı Şehir Coğrafyası” ve 2021 yılında okuyucu ile bulaşan “Çankırı Coğrafya Araştırmaları” isimli eserler, farklı kesimler tarafından büyük övgü ile karşılanmış olup söz konusu eserler Çankırı'ya özgü coğrafi ögeleri ele alan başucu kaynakları arasında yerlerini almıştır. Önceki çalışmalardan aldığımız olumlu geri bildirimler ile pekişen motivasyonun itici gücü, bizleri Çankırı odaklı yeni bir eser sunmaya teşvik etmiştir.
Eser gerek Çankırı'ya özgü zenginlikleri okuyucu ile buluşturmak gerekse il genelindeki farklı sorunlara coğrafi bakış açısı ile çözüm üretme amaçları taşımaktadır. Kitap, sekiz bölümden oluşmaktadır. İlk dört bölümde Çankırı ilinin doğal coğrafya unsurları ele alınırken son dört bölümde beşerî coğrafya unsurları incelenmiştir.
Barış Taş, Bekir Gökmen, M. Murat Kale, Murat Ataol, Nazan Karakaş Özür, Neşe Duman, Okan Türkan Anadolu bozkırının kuzey sınırında, bozkır formasyonu tarafından çevrelenmiş bir alanda, Kızılırmak Nehri'nin önemli kollarından biri olan Acı Çay tarafından şekillendirilen vadi tabanında gelişim gösteren Çankırı şehri; tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış önemli merkezlerden biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Coğrafi perspektifte, sadece kalabalık insan kitlelerinin bir arada yaşadığı niceliksel bir mekân olma özelliği taşımayan şehir kavramı, aynı zamanda insanın yaşadığı doğal çevre ile etkileşiminin en üst düzeyde olduğu, tarihsel bir kimliğe sahip olan, toplumsal ve ekonomik karmaşık süreçlerin bir arada geliştiği bir mekân olma özelliği taşımaktadır.
Bu eser, Çankırı şehri üzerine coğrafya disiplinin penceresinden bakan, alanında uzman kişilerce hazırlanmış ilk eser olma özelliğini taşımaktadır. Eserde, Çankırı şehrinin hem doğal hem de beşeri yönden çeşitli niteliklerinin incelenerek okuyucuya sunulması hedeflenmiştir. Bu kapsamda hazırlanmış olan ve Çankırı Şehir Coğrafyası adını taşıyan bu eser dokuz bölümden oluşmaktadır. İlk beş bölüm, şehrin doğal coğrafya unsurlarını ele alırken son dört bölüm, beşeri coğrafya unsurlarını ele almaktadır.
Özer Çınar Gelişen teknoloji, endüstrileşme ve nüfus artışı ile birlikte bu denge sürekli bozularak çevre kirliliğinin önemli boyutlarda artmasına neden olmaktadır. Çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden bazıları ülkelerin gelişmelerine dayalı kalkınmanın temel unsurlarını oluşturan tarım, sanayi, ulaşım, turizm ve enerji sektörleridir. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çevre kirliliği sorunları, toplumun yeterli duyarlılık göstermemesi nedeniyle her geçen gün artmaktadır. Çevre kirliliğinden kaynaklanan sorunların çözümü yine dengeyi bozmada başrol oynayan insanların alacağı önlemler ile mümkün olacaktır. Bu sorunların tanımlanması ve sorunların kontrolü konusundaki çalışmalara mütevazı bir katkı sağlamak üzere hazırlanan bu eser 5 ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; su kirliliği, toprak kirliliği, katı ve tehlikeli atıklar, hava kirliliği ve küresel ısınma ve iklim değişikliği olarak sıralanmıştır. Her bölümde, sorunlar hakkında detaylı bilgi verildikten sonra bu sorunların çözümüne yönelik metotlar tartışılmıştır.
P. Aarne VESILIND - Susan M. MORGAN - Lauren G. HEINE Çevre mühendisliği, disiplinler arası bir bilim ve mühendislik dalıdır. Bu yüzden çevre mühendisliğinin içinde barındırdığı sorular ve problemler oldukça karmaşık görülebilir. Ancak, başlıca kimya, biyoloji ve inşaat bilimlerinden yararlanan çevre mühendisliğinin esas olarak hangi konularla ilgilendiği anlaşıldığında ilgili soru ve problemlerin çok da fazla karmaşık olmadığı görülecektir. Çevre mühendisliğini ilgilendiren başlıca konular Çevre Mühendisliğine Giriş kitabında yer almaktadır. Çevre mühendisliği ile ilgili sorunların anlaşılması ve uygun çözüm önerilerinin sunulabilmesi için konuların iyi anlaşılmış olması ve çözüme yönelik yapılacak mühendislik hesaplamalarının doğru ve güvenilir olması gerekir.
Çevre Mühendisliğine Giriş kitabı için yardımcı eğitim materyali olarak hazırlanan bu kitapta, ana kitap içinde yer alan tartışma sorularının cevapları ve problemlerin çözümleri yer almaktadır. Kitap gerek eğitim gerekse uygulamada çalışan mühendisler için son derece yararlı olabilecek örnekler sunmaktadır. Birçok çevre sorununun mühendislik çözümü gerektirdiği dikkate alındığında bu örneklerin değeri daha iyi anlaşılacaktır.
Oğuz Özdemir, Mehmet Erdoğan, Naim Uzun, Yasin Eren, Rasim Önder, Ahmet Özsoy, İbrahim Üçgül, Ufuk Elibüyük, Aysel Aydın Kocaeren, M. Yunus Pamukoğlu Gün geçtikçe kirlenen ve nüfusu artan dünyamızda en önemli sorunlardan biri çevresel sorunlardır. Bu sorunlara çözümler üretmek günümüz dünyasında kaçınılmaz hale gelmiştir. Özellikle son yıllarda çevreyle ilgili devlet politikalarında ve teknolojik gelişmelerde, enerji sektöründeki çevreyi kirleten faktörlerin önüne geçebilmek için temiz ve yeşil enerji olarak bilinen "yenilenebilir enerji"ye yönelim söz konusudur.Bu alanda yeni teknolojiler ve ürünler kullanıl maktadır. Rüzgâr türbinleri, güneş panelleri vb. gibi...
Devlet politikaları ve teknolojik gelişmelerin yanında eğitim alanında da bireylerin küçük yaşlardan itibaren özellikle insan kaynaklı çevre kirlenmelerinin önüne geçebilmek için bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Çevre eğitimi okul öncesi dönemden başlayarak yükseköğretim dönemi dâhil ve hatta hayat boyu devam etmesi gereken bir eğitimdir. Bu kitapta bu amaçla yükseköğretimseviyesindeki öğrencilere çevre bilincinin aktarılması hedeflenmektedir.
Genel olarak çevreyle ilgili yapılması gerekenler, çevreyle ilgili teknolojik atilımlar, eğitim penceresinden çevre bilincinin aktarılması, enerji ve türleri ile birlikte üretimi ve tüketimi konusunda merak edilenlerin okuyuculara sunulması amacıyla bu kitap hazırlanmıştır. Çevre ve enerji hakkında detaylı bilgiler içeren bu kitabın; özellikle üniversitelerde öğrenim gören öğrencilere yararlı olacağı, çevre konularını içeren dersler için bir kaynakve akademik çalışmalar yapan lisansüstü öğrenciler için ise iyi bir rehber olacağı düşünülmektedir.
Çevreyle ilgili hazırlanan bu kitapla öğrenim gören bireylerin edindikleri bilgileri çevreleriyle (aile, arkadaş, eğitim ortamı ve sosyal paylaşım alanlarıjpaylaşmaları ve bütün olarak toplumun çevre ve enerji kaynakları konusunda bilinçlenmesinin yaygınlaştırılması hedeflenmektedir.
Mazlum Ar, Mehdi Pekedis, Murat Dinç, Müslüm Reyhanoğulları, Nurettin Özgen, Sami Zümrüt, Sedat Benek, Selim Bozdoğan, Sevgi Erdem, Süleyman Cengiz Ege İnsanlık tarihi, çok boyutlu siyasal mücadeleler tarihidir. Amaç, iktidar olmak ve ilgili tüm varsılları kontrol altında tutarak konforlu bir yaşam sürdürmektir. Marksist teorisyenler de kısmen bu veçhe üzerinden toplumların tarihini sınıf mücadelelerinin tarihi olarak tanımlar. İktidar olmanın nimetlerinden yararlanan sermaye sınıfı, artı değer kazanımını sürdürmek için emek gücüne ve toplumsal tüketim döngüsüne ihtiyaç duyar. Çünkü toplum, sermaye sınıfı tarafından bir tüketim borsası olarak görülür. Bu düşünsel kurulum zamanla tüm eylem ve düşünsel pratiklere sirayet ederek sıradanlaşabilmektedir. Zira iktidarlar, ideolojik kurulumunu sürdürmek için, yapılandırılmış bir topluma ihtiyaç duyarlar ve bu durum genellikle kültür kavramıyla tecessüm eder. Toplumun kültürel kodlarını şekillendiren ideolojiler, Althusser'in tanımıyla "bireyleri özne olarak çağırır". Kültürel norm ve değerlerle kodlanan, toplum ve özne olarak çağrılan birey, ideolojik kurulumların failleri olarak işlev görürler. Böylelikle toplumun temel normlarından sayılan din ve inançlardan etnik ve ulusal geleneklere, toplumsal kimlik ve temsiliyet formlarından birlikte yaşamayı olanaklı kılan radikal demokrasilere kadar tüm yapısal kurulumlar iktidar tarafından tanzim edilir. Fakat bu ideolojik kurulumlar, genellikle "biz-onlar", "dost-düşman" gibi karşıtlıklar ve aygıt olarak kullanılan sosyal kimlikler üzerinden yürütülmektedir. Oysa elzem olan, tarihin saklı tuttuğu bu ideolojik kurulumları ters yüz etmektir. Baskılanan ve yok sayılan kimliklere alan açmak ve temsili çoğulculuğa dayalı çokkültürcülük politikalarını hayata geçirmek, en makul gerekliliklerdendir.
Tevfik Erkal, Barış Taş Yeryüzü, insanın her türlü faaliyetini gerçekleştirdiği doğal ortam durumundadır. Doğal ortam; nüfus artışı, kültürel ve teknolojik gelişmelerle birlikte insan tarafından yoğun biçimde kullanılmaktadır. Bu nedenle yeryüzü, farklı kullanım yöntemleri nedeniyle insan baskısı altındadır. Yerşekilleri bilimi olarak tanımlanan jeomorfolojinin önemli araştırma konularından biri de uygulamalı jeomorfolojidir. Yerşekillerinin insan ve faaliyetleri üzerindeki etkilerini ve sonuçlarını çok yönlü olarak inceleyen uygulamalı jeomorfoloji gün geçtikçe önem kazanan akademik araştırma alanı durumundadır. Özellikle insan-doğal ortam etkileşimi kapsamında yapılan mekânsal planlamalarda uygulamalı jeomorfoloji araştırmaları dünya genelinde önem kazanmaya başlamıştır.
Bu eserde, zamanla değişen yeryüzünün insan ve faaliyetlerine etkileri farklı bakış açılarıyla, dünya ve Türkiye özelinde örneklerle ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu kitap, mekânsal planlama çalışmalarında ve uygulamalı jeomorfoloji konusunda araştırma yapacak bilim insanlarına katkı sağlayacak bir eser özelliği taşımaktadır.
Mevlüt Güllü, Ömer Gökberk Narin Dengeleme Hesabı hakkında olan bu kitap; Harita, Jeodezi ve Fotogrametri, Geomatik Mühendisliği bölümlerinin lisans programında okutulan Dengeleme Hesabı I, II, Jeodezik Ağ Tasarımı, Hatalar Bilgisi ve İstatistik dersleri ile Harita ve Kadastro ön lisans programlarında okutulan Dengeleme I ve Hata Bilgisi dersleri için öğrencilere kaynak kitap olarak hazırlanmıştır. Kitap içerisindeki soru çözümleri, öğrenciler tarafından daha anlaşılır olması için açık bir şekilde yapılmıştır. Kitaptaki soru çözümlerinin ve konu anlatımlarının rahatlıkla anlaşılmasını ve tüm okuyucularımıza faydalı olmasını diliyoruz.
“Ne ilim vardır ki olsun sonu; ne insan vardır ki olmasın kusuru.” Pîrî Reis
“Benim kadar sürekli ve yoğun bir şekilde matematik üzerinde düşünen herkes, benim buluşlarımı ortaya koyabilir.” Carl Friedrich Gauss
Pan American Health Organization İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açan afetler; doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylardır. Çağlar boyunca toplumların en önemli problemlerinden birisi olarak normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkilemiştir.
Ülkemizin jeolojik, topografik yapısı ve iklim özellikleri doğal afetlerin çok sık yaşanmasına neden olmaktadır. Özellikle, önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunmamız, gelişen bilim ve teknolojiye rağmen birçok tahribat ve zarara yol açmaktadır.
Afetler önemli bir halk sağlığı sorunudur çünkü sadece yiyecek, su, ilaç yokluğuna değil; sıcak, soğuk, kanserojen kimyasal maddelere, ruhsal etkilere maruz kalmaya neden olabildikleri için insan sağlığını olumsuz olarak etkilemektedir.
Bu kitabın afet konusunda çalışanlara yararlı bir kaynak kitap olması dileği ile herkese afetsiz bir yaşam diliyorum.
İsmet Akova İnsanın bütün ihtiyaçlarının karşılanmasında ve onun daha yüksek bir yaşam düzeyine ulaştırılmasında enerji, kendisine en çok gereksinme duyulan madde özelliğini taşımaktadır. Ekonomik açıdan bakıldığında enerjinin, tüm üretim sistemlerinin işleyişinde temel girdi olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bu önemi nedeniyle enerji, tarih boyunca insanın bütün ekonomik faaliyetlerinde çeşitli kaynaklardan sağlanarak kullanılmış, bilinçli veya tesadüfi olarak elde edilmiş olmasına bakılmaksızın, insanlık tarihinin her döneminde enerji kaynakları dikkatleri daima üzerinde toplamıştır.
İnsanoğlu kendisi için gerekli olan enerjiyi, farklı zamanlarda, değişik kaynaklardan sağlama olanağını daima bulmuş ve bilinen yaşam süresi içinde, enerji yetmezliği gibi herhangi bir sorunla karşılaşmadan, faaliyetlerini sürdürmede birçok farklı kaynakdan yararlanmıştır. Kömür, petrol ve doğalgaz gibi kaynaklar ihtiyaç duyulan enerjinin temin edilmesinde ağırlıklı olarak kullanılmakta ve bu maddelerden yararlanma, rezervleri tükenene kadar devam edecek gibi görünmesine rağmen, insanlığın artan enerji talebinin karşılanabilmesi için de alternative enerji kaynakları arayışı devam etmektedir. İçinde yaşadığımız çağdaki çalışmalar, her maddenin bünyesinde potansiyel olarak bulunan enerjinin irdelenmesine yönelik olmayıp, günün teknolojik ve ekonomik şartlarına uygun olarak, çeşitli maddelerden nasıl elde edilebileceği noktasında yoğunluk kazanmaktadır.
Günümüzde enerjinin taşıdığı büyük önem nedeniyle, enerji kaynaklarına sahip olmak, sahip olmak mümkün değilse bile, enerji üreten ülkeler ile enerji tüketen ülkeler arasında gerçekleşen uluslararası ticaretinde söz sahibi olabilmek için, açık veya gizli bir mücadele içine girilmesi; enerji savaşlarının yaşanmış olması, anlaşmalar veya anlaşmazlıkların ortaya çıkmış olması enerjinin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Gelişmiş ülkelerin gelişmişlik düzeylerini koruyabilmeleri, gelişmekte olan ülkelerin ise gelişme isteklerinde başarılı olabilmeleri, enerjiye olan taleplerinin karşılanmasıyla mümkün olacağının düşünülmesi, günümüzde olduğu gibi gelecekte de onun aranan bir madde olmasını sağlamaya devam edecektir.
Theo Koupelis Ana dalı bilim olmayanlar da göz önünde bulundurularak tasarlanmış olan Evreni Anlama Serüveni, Yedinci Baskı, astronomiye kapsamlı ve anlaşılabilir bir giriş sunmakta, öğrencileri Güneş sisteminden ötesine doğru heyecan verici bir yolculuğa çıkarmaktadır. Yazar, bu hızlı gelişen alandaki son gelişmeleri de dikkate alarak, astronomideki tarihi ve modern teorileri açıklamakta ve bilimin nasıl işlediğini açık bir dille ortaya koymaktadır. Yazarın öğrenci dostu yazım şekli ve temiz açıklamaları, öğrencilere önce Güneş sistemimizi ardından yıldızlar ve uzak galaksileri tanıtmaktadır. Pedagojik açıklamalar öğrencilere kritik düşünme ve temel sebep sonuç ilişkileri kurma konularında da motive etmektedir.


Yedinci Baskıda Yeni ya da Önemli Özellikler

 Her bölüme kritik düşünme ve problem çözme üzerine yeni alıştırmalar konmuştur.
 Anlaşılmayı arttırmak ve daha net olmak için matematiksel kısımlara örnek hesaplamalar konmuştur.
 Astronomideki son gelişmeler dikkate alınarak tüm kitapta yeni kısımlar eklenmiş var olan bazı kısımlar genişletilmiştir.


Öğrenci kaynakları

Starlinks isimli bir web sitesi http://physicalscience.jbpub.com/starlinks/7e konular ile ilgili, çalışma testleri, keşif linkleri, anime edilmiş kartlar, online terimler sözlüğü, bölümlerin ana konu başlıkları, astronomi olaylar takvimi ve takımyıldızlar rehberi gibi bölümler içermektedir. Bu web sitesi ayrıca Türkçeye çevirilmemiş olsa da konuyla ilgilenenler için önemli bir kaynak sunmaktadır.

Öğretim Görevlisi Kaynakları (Türkçeye Çevirilmemiştir)

 PowerPoint Ders Slide'ları
 PowerPoint Görüntü Bankası
 Test Bankası
 Öğretim Görevlisinin kılavuzu
 Animasyonlar ve daha fazlası
Ayşe Güllü, Fadime Zehra Polat, Gülbahar Kılıç, Hasibe Nur Tis, Mehmet İbrahim Güneş, Melek Kabadayı, Melek Kılıç, Naile Yarımağa, Nevroz Karateke, Sıdıka Nur Uyanık, Uğurcan Ayik, Zeynep Sude Yaşar Küreselleşen dünyada uluslararası öğrencilerin sayısındaki artışlar dikkat çekicidir. Türkiye’de uluslararası öğrenci hareketliliği zaman içerisinde artış göstermiş, özellikle son yıllarda uluslararası öğrencilerin yoğun şekilde tercih ettiği bir ülke konumuna ulaşmıştır. Bu süreçte uluslararası öğrencilere önemli imkânlar sunulsa da gerek ilgili literatür gerekse de gündelik hayata dair pratikler uluslararası öğrencilerin farklı sorunlarla karşılaşabildiğini göstermektedir. Bu sorunlar üst başlıkta uyum, dışlanma hissi gibi problemlerdir. Bu çalışma Gaziantep Üniversitesi örneğinden hareketle Afrikalı öğrencilerin mekân, toplum ve akademik deneyimlerini araştırmakta ayrıca ilgili literatürde tartışılan sorunsallıkların Gaziantep örneğinde belirip belirmediğini tartışmaya açmayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda çalışmada Gaziantep Üniversitesinde eğitim-öğretim faaliyetine devam eden farklı Afrikalı ülkelerine mensup öğrencilerle görüşmeler gerçekleştirilmiştir. Böylece mevcut durum analizi yapılmış ve sonraki araştırmalar için önemli bir veri kaynağı oluşturulmuştur.
Uğurcan Ayik Kentsel dönüşüm, projeleri 1999 Marmara Depremi'nden sonra gündemimizdeki yoğunluğunu artırmıştır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizdeki yapılar son yıllarda kentsel dönüşüm projelerine konu olmaktadır. Bu kitapta, bölgesi için önemli bir kent olan Gaziantep'in dönüşüm projelerine odaklanılmaktadır. Kitap kapsamında son üç yıldaki saha çalışmaları ile edinilen verilerin çıktıları okuyucuyla paylaşılarak tartışmaya açılmıştır. Ayrıca kitapta sadece dönüşüm uygulamaları ele alınmamakta aynı zamanda kentsel dönüşüm projelerinin bağlamlarından koparılmadan Türkiye'nin kentleşme sürecine etkilerine de ışık tutulmaktadır.
06 Şubat 2023 depremlerinden sonra kentsel dönüşüm projelerinin gündemimizde daha fazla yer edineceği aşikârdır. Böyle bir süreçte bu kitap geçmişten dersler almamız gerektiğini temel önerme olarak sunmaktadır. Bu açıdan kentsel dönüşüm projeleri, gelecek nesillere daha yaşanabilir kentler bırakılması görevini sürdürmektedir. Kitap, depremden en fazla etkilenen kentlerden olan Gaziantep'teki uygulamaların bundan sonra nasıl olması gerektiğine dair kıymetli okuyuculara, kent yöneticilerine önemli hatırlatmalar da yapmaktadır.
Ali Ekber Gülersoy, Atilla Karataş, Hilmi Demirkaya, Mehmet Akif Ceylan, Mustafa Girgin, Mustafa Sağdıç, Selahi Coşkun, Süleyman Elmacı Genel Fiziki Coğrafya, üniversitelerin sosyal bilgiler, coğrafya ve sınıf öğretmenliği programları ile coğrafya bölümü öğrencilerine yönelik bir ders kitabı olarak hazırlanmıştır. Kitabın kapsamı Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen Genel Fiziki Coğrafya dersinin müfredat programına uygun şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca kitap içeriğinin belirlenmesinde coğrafyanın kendine özgü bilim sistematiği de dikkate alınmıştır. Tüm bilimlerin sentezi ve anası olarak nitelenen coğrafya bilimi, fiziki ve beşeri coğrafya olmak üzere iki ana bilim dalından oluşmaktadır. Dolayısıyla bu kitap, coğrafyanın doğrudan mekân (yeryüzü) ile ilgili temel konularını kapsamakta, yaşadığımız dünyanın doğal yapısını ve etkileşimlerini daha yakından tanımamıza katkı sağlamaktadır.
Kitap, sekiz bölüme ve çok sayıda alt başlığa ayrılmıştır. Birinci bölümde coğrafyanın tanımı, konusu, gelişimi ve bilim kimliği kazanma süreçleri; ikinci bölümde Evren, Güneş Sistemi ve Dünya; üçüncü bölümde yeryüzünün şekillenmesi, bu süreçte etkili olan faktörler ve başlıca topografyalar; dördüncü bölümde iklim bilimi, Dünya atmosferi ve iklim sistemi konuları üzerinde durulmuştur. Beşinci bölümde sular coğrafyası, yeraltı ve yerüstü sularının dağılışı, özellikleri ve etkileri; altıncı bölümde toprağın oluşumu, çeşitleri, dağılışı ve toprak sorunları; yedinci bölümde bitkilerin sınıflandırılması yetişme ortamlarının şartları ve yeryüzünde dağılışları ele alınmıştır. Sekizinci ve son bölümde ise harita bilgisinin çeşitli konularına oldukça ayrıntılı düzeyde; haritalar, grafikler, diyagramlar ve coğrafi bilgi sistemleri bağlamında temas edilmiştir.
Kitapta işlenen konular sade ve anlaşılır bir dille anlatılmıştır. Konuların daha iyi anlaşılması bakımından okuma parçası, not, uyarı vb.nin yanı sıra çok sayıda şekil, harita, fotoğraf, grafik, tablo gibi görsel malzemenin verilmesine de gayret edilmiştir.
Rüştü Ilgar Bu kitapta ülkemiz ve dünya genelindeki benzer eserlerde kullanılan ana temalara sadık kalınmıştır. Eser hazırlanırken çok sayıda ülkede işlenen benzer içerikli Genel Fiziki Coğrafya derslerine uyum gözetilmiştir. Çünkü ECTS Label ve ders içeriklerine bağlı denklik için, Ects kapsamınca 8 bölümden oluşan ve 16 haftaya yayılabilecek en fazla 60 krediden 2 veya 3 kredilik bir derse uyarlanmıştır. Bu eser bir ders kitabı, aynı zamanda başvuru kitabı veya tercih edilmiş bir Genel Fiziki Coğrafya veya Yer Bilimleri kitabına yardımcı kitap olarak hazırlanmıştır. Verilerin güncel olmasına özen gösterilmiştir. Genel Fiziki Coğrafya ve Yer Bilimleri temalı bu eser başta Coğrafya olmak üzere Sosyal Bilgiler, Fen Bilgisi, Biyoloji, Jeoloji, Sınıf Öğretmenliği bölümlerine ders kitabı olarak katkı sunması, ayrıca doçentlik, kamu personeli vb. sınavlara hazırlanma sürecine de bir destek niteliğinde olması hedeflenmiştir. Eserde anlaşılması güç karmaşık konular sadeleştirilmeye çalışılmış gereksiz verbalizmden kaçınılmıştır. Konu bütünlüğüne sadık kalınıp daha kolay bilgiye erişileceği düşüncesiyle, renkli baskı ve çift sütün şeklinde sayfa tasarımına gidilmiştir.
Şuana kadar yayınlanmış çok sayıdaki Fiziki Coğrafyaya ait eseler incelenmeye alınmış “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile ilgili uluslararası mevzuat kapsamında "Kullanım Koşulları" dahilinde uygulamalara ve içeriklere, bilgilere, telif haklarına tabi çalışmalara, maddi ve fikri mülkiyet haklarına saygılı olacak biçimde alıntı yapılarak bu eser neşredilmiştir.

Ahsen Yüksek, Atilla Karataş, Hasan Özdemir, Hülya Caner, Hüseyin Turoğlu, Nurten Günal, T. Ahmet Ertek, Zahide Acar Deniz Coğrafya kavramının genel çerçevesi içerisinde bir “ortam” tanımı yapmak gerekirse canlı ve cansız varlıkların bir arada bulunduğu, birbirleriyle enerji ve madde alışverişi şeklinde iletişim hâlinde olduğu ortamlar ve bu ortamların yeryüzü üzerindeki dağılışı akla gelmelidir.
İnsan - ortam ya da insan – çevre etkileşiminde temel çıkış noktasının ne olması gerektiği konusu bugün bile bir tartışma konusudur. Çünkü insanoğlu, günümüzde etkisi giderek artan bir şekilde bulunduğu ortamın fiziki özelliklerini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirebilmektedir. Yerleşim alanlarının açılması için gerektiğinde tepeler, akarsu vadileri yok edilebilmekte ya da doğal yüzey örtüsü kaldırılarak (ormanların kesilmesi, barajlar yapılarak büyük su kütlelerinin oluşturulması gibi) yeryüzü – atmosfer arasındaki enerji alışverişini, dolayısıyla lokal iklimleri değiştirilmektedirler.
İnsan her ne kadar lokal alanlarda yüzeyi değiştirerek bazı çevresel değişimlere neden olsa da yine de yerleşmenin ve insan faaliyetlerinin sınırını belirleyen unsurlar fiziki coğrafya unsurlarıdır. Okyanus ve denizler gibi büyük su kütleleri, dağların belli bir seviyeden sonraki üst kesimleri (coğrafi enleme bağlı olarak değişebilmektedir), çöl alanları temel sınırlayıcı faktörler olmakla birlikte akarsu ve deniz kenarları ile verimli ovaların bulunduğu alanlar genel çekim merkezleri olmuştur.
Coğrafya bu kavramlar üzerinden kendi ekollerini geliştirmiştir. 1850'li yıllarda ortaya çıkan akımda yer alan coğrafyacılar, insan faaliyetlerini fiziki coğrafya unsurlarının etkilediği, başka bir ifade ile insanı fiziki çevrenin ya da ortamın şekillendirdiği yorumuna dayalı olarak “çevreci determinizm”i geliştirmişlerdir. Buna karşılık daha sonraki yıllarda ise ortamın insana sunduğu imkânların nasıl kullanılacağını yine insanların belirleyebileceğinin savunulduğu “possibilizm” yorumu geliştirilmiştir.
Bu kitapta bu tartışmaların temelinde olan ortam, mekân ya da yeryüzü diye tanımladığımız ve dünyamızı oluşturan tüm temel bileşenlerin, dağların, ovaların, platoların, okyanuslar ve denizlerin ve kuşkusuz atmosferin genel yapısı ve özellikleri ile onların birbirleriyle olan etkileşimleri ele alınmış, açık ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Akif Akkuş Genel Fiziki Coğrafya isimli bu kitap, Üniversitelerimizin Coğrafya Bölümlerine, Sosyal Bilgiler ve Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dallarına devam etmekte olan öğrencilerin istifade edeceği kaynak ve yardımcı ders kitabı olarak hazırlanmıştır.
Coğrafyanın en temel konuları olan Fiziki Coğrafya, detaya kaçılmadan ele alınmış ve kolay kavramaya yönelik olarak takdim edilmiştir.
Frederick K. Lutgens, Edward J. Tarbuck Evren'in başlangıcından günümüze dek geçen zaman dilimi içinde Dünya'mızın geçirmiş olduğu tüm aşamaları, Dünya sistem ve alt sistemlerinin fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklayan Genel Jeoloji Temel Kavramlar kitabı, jeoloji, jeofizik ve maden gibi yerbilimlerinin farklı disiplinlerinin yanı sıra malzeme, inşaat ve çevre gibi bilim dalları için de temel kaynak niteliğindedir. Jeoloji bir doğa bilimi olarak matematik, fizik, kimya ve biyolojinin etkileşiminden doğmuştur. Yer’in bileşimini, yapısını, topolojisini, gelişme süreçlerini ve tarihçesini inceleyen jeologlar, bu temel bilimlerin ilke ve kanunlarını kullanıyorlar. Yerküremiz, aralarında sürekli etkileşim ve iletişim olan jeosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosfer alt sistemlerin bütününden oluşur. Dünya’mızda meydana gelen iç ve dış olaylar bu alt sistemlerin etkileşimi ve sürekli bir döngünün sonucunda meydana gelirler. Sıklıkla çevre ve yaşamsal sorunlara neden olan sel, çığ, deprem, heyelan, volkanik patlamalar gibi olağan doğa olayları okuyucunun konuyu kavraması için görsel ve kolay anlaşılır şekil ve fotoğraflarla ve çok yalın bir dille anlatılıyor.
Bu kitap, Yerküre’yi jeolojinin temel kavramlarına odaklanarak inceliyor ve jeolojinin alt disiplinlerinin ana konularını ilgi çekici örneklerle açıklıyor. Ayrıca, Yeryüzü’nü şekillendiren iç ve dış süreçleri sistem kavramı içinde alarak birçok alt sistemin birbiriyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu gösteriyor. Geçmişte mitlere, dogmalara dayanan jeolojinin günümüzde kinematik bir teori olan Levha Tektoniği'ne uzanan gelişimi sonucunda, sismik ve yanardağ etkinlikleri, dağ oluşum süreçlerinin nedenleri ve Yeryüzü’nde dağılımlarının nasıl açıklandığı jeoloji haritaları, blok diyagramlar ve şekiller ile gösteriliyor. Bu eser, doğayı seven ve yerküremizdeki doğal olayları kavramak ve anlamak isteyenlere eşsiz bir kaynak oluşturacaktır.
Bilim adamlarının bitmek tükenmek bilmeyen çabaları sonucunda sahip olduğumuz mavi gezegeni şekillendiren süreçlerin nasıl ortaya konulduğu kitabın tümünde bir bütün olarak ele alınıyor. Kitap, Yerküre’nin tüm alt sistemlerini, olayların gelişim ve çevresel etkilerini güncel şekil ve fotoğraflarla tamamlayan özgün ve bilimsel nitelikte hazırlanmıştır. Yerbilimleri ile uğraşan, araştıran ve ilgi duyan geniş bir okuyucu kitlesi için eşsiz bir kaynak kitap olarak bu eserin önemli bir eksikliği gidereceği kuşkusuzdur. İçinde yaşadığımız mavi gezegenimizi daha iyi anlamak, korumak ve onunla birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenmek için bu temel başvuru kitabı, ilgilenenlerin yararlanmasına sunuluyor.
Emrullah GÜNEY Biz çevre, ortam diyoruz.Kafkasya'nın Türk bölgelerinde "etraf mühit" diyorlar.

Biz , çevrenin, ortamın korunması diyoruz. Azerbaycan'da "etraf mühitinmühafizesi" deniliyor. Hep gündemde olan bir konudur "ortam"... Sağlık, beslenme, eğitim , güvenlik düşüncesinin hemen ardından gelir.Özellikle 1970'li yıllarda önem kazandı ortam düğümleri, çözüm yolları. Biz de Fırat Üniversitesi'nde 1980'lerde başladık çevre konularıyla ilgilenmeğe...Ve Dicle Üniversitesi'nde sürdürdük...
İçtiğimiz su, soluduğumuz hava, bizi besleyen ve giydiren toprak...Nelerle karşı karşıya? Sağlıksız kentleşme nedir,ses kirlenmesi, radyasyon... Floranın, faunanın korunması neden gerekli olmanın da ötesinde zorunludur? Doğal ortam kadar, tarihsel çevreyi korumak da bize düzen bir görev değil midir?

Genel Ortam Kirlenmesi adlı bu mütevazı eserde, dünya genelinde ve Türkiye özelinde çevre sorunları irdelenmiştir. Bu alanda kitabımız ilk eser değildir, elbet son eser de olmayacaktır. Liselerde görevli coğrafya öğretmenleri; ortaokul ve ilkokullarda ders veren sosyal bilgiler öğretmenleri kitabımızdan yararlanabilecektir. Asıl kitle, elbet, üniversitelerimizde görevli coğrafya, biyoloji, tarım, orman, çevre, peyzaj mimarlığı, mühendisliği, şehir ve bölge planlama alanında öğrenci yetiştiren fakültelerdeki meslektaşlarımızdır. Kitabımızı, Türkiye dışında Makedonya, Kıbrıs, Gagauz Türk Bölgesi, Suriye, Azerbaycan, İran, Orta Asya Türk devletleri, Irak üniversitelerinde de ders kitabı olarak değerlendirilebilecek, aydın insanlar da okuyabilecektir. Yararlı olması durumunda, sevincimiz, kıvancımız artacaktır...
Muzaffer Kahveci, Ferruh Yıldız Günümüzde GNSS yalnızca navigasyon ve askerî amaçlı değil günlük yaşantımızın hemen her aşamasında kullanılan bir sistem hâline gelmiştir. Ülke jeodezik nirengi ağlarının kurulması ve ülke datumunun (jeodezik koordinat sisteminin) belirlenmesi, depremlerin önceden tahmini, insansız hava araçları dâhil sivil ve askeri tüm kara, deniz ve hava araçlarının takibi, roket sistemlerinin navigasyonu, hassas tarım, karayolunu kullandığın kadar vergi öde sistemi, dağcılık, arama kurtarma, zaman transferi, arkeolojik kazılar, petrol arama, cep telefonları ve araç içi navigasyon gibi kullanımlar bugün GNSS'nin yoğun olarak kullanıldığı alanlara örnek olarak verilebilir. Günlük ve bilimsel yaşantımızın hemen her alanını oluşturan bu olanakları sağlayan GNSS teknolojisinin gerçek zamanlı ve üç boyutlu konum, hız ve zaman belirleme ile navigasyon yeteneklerine sahip olması, ülkeleri millî menfaatleri gereği kendi bölgesel ve/veya küresel uydu sistemlerini kurmaya zorlamaktadır. Bu zorunluluğun temelinde yatan ana düşünce ise ulusal egemenlik kavramıdır. Dolayısıyla, uzay çalışmalarını hedef edinmiş olan ülkemizin yerli ve millî güvenilir bir bölgesel konum ve zaman belirleme sistemine öncelikle sahip olmasının askerî, stratejik ve ekonomik olarak çok büyük önemi bulunmaktadır.
Bu eserde; GNSS ile ilgili teknik ve uygulamaya yönelik güncel ayrıntılı bilgiler ve Türkiye'de haritacılık mesleğinin öncülüğünde bugüne kadar gerçekleştirilmiş GPS/GNSS tabanlı bazı çalışmalar anlatılmaktadır. Bu bağlamda; Türkiye'de uzay ve GNSS ile ilgili faaliyet gösteren tüm disiplinler, kurum ve kuruluşlar için temel teknik bir kaynak oluşturulmaya çalışılmıştır.
Zerrin Kartal, Filiz Nurhan Ölmez Bulunduğumuz coğrafyada varlığımızı sürdürmek ve kimlikli bir ulus olarak yaşamak için geçmiş, günümüz ve gelecek arasında sosyal, kültürel, ekonomik, teknik ve bilimsel olarak bir bağ kurabilmek ön koşuldur. Bunu yapabilmek için de öncelikle kültürel değerlerimizi bilmek ve korumak gerekmektedir. İncesu, 1689 yılında idari açıdan Afyonkarahisar'a bağlı bir köy olarak yerleşime açılmış, 15 Mayıs 2004 tarihinde Isparta'nın Keçiborlu ilçesine bağlanmıştır. Kitabımıza konu olan İncesu köyü; kendine özgü yönleri ile dikkat çeken, geçmişten gelen kültürel değerlerini olabilecek en üst düzeyde korumuş örnek köylerden biridir. İncesu yerli halkının bir Türkmen oymağı olmasından dolayı halk kültürü oldukça zengin bir yapıya sahiptir. Orta Asya köklerinden süzülüp günümüze ulaşmış halk kültürünün temel taşları niteliğindeki âdetler gelenekler, görenekler, uygulamalar, kuttörenler, kısaca somut olmayan kültürel miras, bu zenginliği besleyen temel kaynaklardır. Bu çalışmanın amacı; İncesu halk kültürünü oluşturan ögeleri tüm yönleriyle ulaşılabilen birincil kaynaklardan derlemek, tespit etmek, yazılı bir metne dönüştürmek; bunların belgelenmesine, arşivlenmesine katkı sağlamak böylece halk kültürü ögelerinin yaşatılmasına, gelecek kuşaklara aktarılmasına, tanıtılmasına öncülük etmektir. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk'ün belirttiği gibi “...her milletin kendine mahsus an'anesi, kendine mahsus adetleri, kendine göre millî hususiyetleri vardır. Hiçbir millet aynen diğer bir milletin mukallididi olmamalıdır. Çünkü böylelikle millet ne taklit ettiği milletin aynı olabilir, ne de kendi milliyeti dahilinde kalabilir. Bunun neticesi şüphesiz hüsrandır.”
Richard John HUGGETT - Routledge Bu kitap, ülkemizde uzun zamandır ihtiyaç duyulan güncel bir temel jeomorfoloji kitabı eksikliğini giderebilmek amacıyla, son yıllarda uluslararası alanda öne çıkan birkaç jeomorfoloji kitabından biri olan ve jeomorfolojiye ilişkin tüm konuları, gelişmeleri ve tartışmaları sistematik olarak ele alan Richard John HUGGETT’ın Fundamentals of Geomorphology kitabının son (3.) basımının çevirisidir. Kitap içerik olarak, jeomorfolojinin doğasını, yeryüzü süreçlerini ve şekillerini, yeryüzünde farklı zaman dilimlerinde meydana gelen değişimleri ele almaktadır. Aynı zamanda kitapta araziler, jeomorfik süreçler ve insan etkileşimi üzerinde de durulmaktadır. Her bir konunun ele alınışında jeomorfik materyaller, süreçler ve bu süreçlerle ortaya çıkan şekiller birlikte değerlendirilmiştir. Kitap aynı zamanda jeomorfoloji alanındaki önemli konular ve tartışmalar üzerine de uyarıcı ve yeni bir bakış açısı sağlamaktadır.
Kitapta; “Yerşekilleri ve Arazilere Giriş”, “Yapı”, “Süreç ve Şekil” ana başlıkları altında toplam 15 bölüm ve iki ek yer almaktadır. Bu bölümler sırasıyla şunlardır: “Jeomorfoloji Nedir?”, “Süreç ve Yerşekline Giriş”, “Tarihsel Jeomorfolojiye Giriş”, “Jeomorfik Sistem”, “Levha Tektoniği ve İlişkili Yapısal Yerşekilleri”, “Volkanlar Çarpma Kraterleri Kıvrımlar ve Faylar”, “Ayrışma ve Arazi Şekilleri”, “Yamaçlar”, “Flüvyal Araziler”, “Glasyal ve Glasyoflüvyal Araziler”, “Periglasyal Araziler”, “Eoliyen Araziler”, “Kıyı Arazileri”, “Karst Arazileri ve Arazi Evrimi: Uzun Dönemli Jeomorfoloji”. Ek 1’de Jeolojik Zaman Çizelgesi, Ek 2’de ise Yaşlandırma Yöntemleri teknikleri ele alınmıştır. Yalın bir dille yazılmış olan kitap, lisans öğrencileri temel alınarak hazırlanmıştır. Her bir bölümde konunun önemini gözler önüne seren genel bir giriş, konu anlatımı, okuma parçası, bölüm özeti, deneme soruları ve konuyla ilgili okunabilecek kaynaklar yer almaktadır. Konu anlatımları ayrıca çizelgelerle desteklenmiştir. Ayrıca kitabın sonunda anahtar kelimelerden oluşan geniş bir sözlük ve zengin bir kaynakça da bulunmaktadır. Metin içerisine her bir konuya uygun olarak seçilmiş ve tamamı renkli olan 200’ün üzerinde fotoğraf ve şekil, okuyuculara önemli bir anlama kolaylığı sağlamaktadır.
Bu özellikleri ile dikkate alındığında, Jeomorfolojinin Temelleri isimli bu kitap, coğrafya disiplininin (fiziki coğrafyanın) temel araştırma alanlarından biri olan jeomorfoloji ile ilgili derslere temel bir kaynak olmasının ötesinde coğrafya öğretmenleri ve jeoloji başta olmak üzere jeomorfolojiye ilgi duyan diğer disiplinler için de temel bir başvuru eseri niteliğindedir.
Halil Zorer Volkanlar, yaşamın kaynaklarından biri olan toprağın ana materyalini oluşturur. Yaşamın dengesi olan iyi ve kötü, volkan dağlarının bulunduğu ortam koşullarında da bir aradadır. Yaşlı dünyamızın genç dağlarından biri olan Nemrut Dağı, Alp-Himalaya kıvrım dağ kuşağında, Doğu Anadolu Platosu üzerinde bulunan, jeolojik, jeomorfolojik, klimatolojik ve hidrografik özellikleri açısından en ilgi çekici volkan dağlarından birisidir. Nemrut Dağı aktif bir volkandır. Her aktif volkan gibi Nemrut Dağı da püskürme dönemlerinde çevresinde yaşayan binlerce insanı tehdit etmektedir. Olası bir volkanik faaliyetin etkisi ile meydana gelebilecek yaşamsal riskler, geçmiş dönem volkanik faaliyetlerin jeomorfolojik izleri sürülerek açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu kitap, ülkemizin en büyük kalderasına ve kaldera gölüne sahip Nemrut Volkan Dağı'nın neotektonik dönem jeomorfolojik gelişimini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Kuvaterner'de yaklaşık son altı yüz bin yıllık dönemdeki morfolojik gelişim süreçlerini ve çevresini jeomorfoloji açısından nasıl etkileyip değiştirdiğine vurgu yapmaktadır.
“Bu dağı aslında Kral Nemrut, adamlarına develerle taş taşıtarak yaptırmıştır. Sonra zirvesine çıkıp bir sandığın içine girmiş ve sandığa bağladığı kuşlar sayesinde göğe yükselmiştir. Geri döndüğünde yerlerin ve göklerin tanrısı olduğunu iddia etmiştir. Ancak tanrı buna kızmış ve bir taş yığını olan dağı yerin dibine göçertmiştir. Van Gölü bu olayın sonucu ortaya çıkmıştır. Develerle dağa taş taşıyan kafile ise taşa dönüştü­rülmüştür”.
(Evliya Çelebi, 1655)
Cansu Duman, Nuriye Garipağaoğlu Bir ortam bilimi olan ekolojinin coğrafya ile benzerlik ve farklılıklarının birleşiminden doğan coğrafi ekoloji, ortamı; doğal (iklim, jeoloji, jeomorfoloji, toprak, hidrografya, bitki örtüsü ve fauna), beşerî (nüfus, yerleşme, ekonomik faaliyetler) unsurlar ve ortam sorunlarıyla ele alıp dokusal mekân birimlerine ayırarak değerlendirir. Bu kitapta, Kuzey Ege Havzası'nın kuzeyinde bulunan Karamenderes Havzası'nın doğal ve beşerî ortam koşulları, coğrafi ekoloji bakış açısıyla değerlendirilerek dokusal mekân birimlerine ayrılmıştır. Havza; iklim, bitki örtüsü ve topografik özellikleri temel alınarak Akdeniz zonobiyomu ve orobiyom zonu olarak 2 ana biyoma ayrılmıştır. İki temel biyom içerisinde ana kaya, toprak, bitki örtüsü, hidroloji, fauna ve beşerî unsurlar bakımından diğerlerinden ayrılan 8 farklı mekân birimi belirlenmiştir. Havza ekosistemini bozmaya veya değiştirmeye yönelik doğal ve beşeri kaynaklı tehdit oluşturabilecek arazi kullanımı değişimi, orman yangını, kuraklık, erozyon, nüfus, kütle hareketleri, deprem, fırtına ve taşkın riski gibi ekolojik riskleri belirleyici analizlerle havzanın ekolojik risk modeli oluşturulmuştur. Kaz Dağı Orobiyomu, Araplar Boğazı Habitatı, Troya Antik Kenti Millî Parkı gibi havzada riskin yüksek olduğu, korunması gereken ekolojik bölgeler tespit edilerek öneriler sunulmuştur.
Kadir Seyhan, Nuri Başusta

Kıyısal ekosistem 10 milin altında balıkçılık aktivitesinin yoğun olarak gerçekleştiği verimli bir bölgedir. Bu nedenle bu bölgenin karakteristik özellikleri, burada yaşayan canlı organizmaların biyo-ekolojisi kadar önem arz etmektedir. Dolayısıyla hem ekosistemi hem de insanoğlunun hedef kitlesini yani canlı kaynakları ve avlanmalarını konu edinen Kıyısal Ekosistem adlı bu kitabın lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikle olduğuna inanmaktayız. Özellikle kültür balıkçılığının kıyısal ekosistemde meydana getireceği etkileri konu alan bölümü ile kitap, okuyucunun dikkatini çevresel değerlendirmeye odaklamayı amaç edinerek farklı bir tarz ortaya koymaktadır. Ayrıca coğrafi bilgi sistemleri, balıkçılık meteorolojisi ve kıyı alanları yönetimi gibi konulara da değinilerek, çalışma kapsamlı hale getirilmiştir. Son yıllarda özellikle deniz bilimleri, canlı kaynaklar, onların biyolojisi ve popülasyon dinamikleri ile ilgili yapıtlar hızla Türkçeye kazandırılmakta ve okuyucunun ihtiyacı bir nebze olsun giderilmektedir. Bu anlamda önemli bir mesafe alındığına da inanmaktayız. Bu kitabın da alanında bir boşluğu dolduracağına inancımız tamdır.

Hülya Keçeligil Kızılırmak Havzası, Anadolu’da önemli bir yer kaplar. Havza, özellikleri itibariyle tarih boyunca Anadolu’ya yerleşmiş topluluklar bakımından sosyal, siyasi ve ekonomik anlamda değer taşımıştır. Bu çalışmada, Kızılırmak Havzası’nın Orta Anadolu’dan başlayarak Karadeniz’e kadar uzanan kısmı, esasen sosyal ve ekonomik yapısı ile ele alınarak incelenmektedir. Çalışma; Alman bilim insanı ve seyyah Hermann von Flottwell’in “Aus dem Stromgebiet des Qyzyl-Yrmaq (Halys)” adlı araştırma-inceleme ve seyahatname tarzı eserini ana eksenine alarak konuyu, derinlemesine ve geniş bir yelpazede değerlendirme gayesini taşımaktadır. Bu çalışma esnasında, Seyahatname’de sözü edilen il, ilçe ve öteki yerleşim yerleri ile tarihî eserler bizzat gezilerek yazarın çalışmasının ruhu kavranmaya çalışılmıştır. Yazarın eserinin peşinden gidilerek kitabın orijinal nüshası, Almanya’nın Dortmund kentinde yer alan üniversite kütüphanesinde bulunup yakından incelenmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüzyılı içinde Anadolu’nun bir bölümünü dolaşan, araştıran ve Kızılırmak Havzası hakkında oldukça ayrıntılı bir eser hazırlayan Alman seyyah Hermann von Flottwell'in “Aus dem Stromgebiet des Qyzyl-Yrmaq (Halys)” isimli bu kitabı, bağlamından kopulmaksızın güncel bir bakış açısı ile ilk kez ele alınmış ve Kızılırmak Havzası hakkında coğrafi tarihsel bir kesit bilim insanlarına ve tarih tutkunu okurlara sunulmuştur.
Nahsan Yücedağ Bu çalışmada Türkiye'nin coğrafi özellikleri anlaşılır bir dille ve coğrafya dersinin vazgeçilmez aracı olan haritalarla anlatılmıştır. Kitabımızın amacı, KPSS'de coğrafya alanında adayların, soruları doğru şekilde yanıtlaması ve coğrafya hakkında temel bilgileri edinmesidir.
GÜNCEL TUİK VERİLERİNE GÖRE DÜZENLENMİŞ YENİ BASKIDIR.
Komisyon KPSS Lisans / Genel Yetenek - Genel Kültür 8 Deneme

Komisyon KPSS Lise - Ön Lisans / Genel Yetenek - Genel Kültür 5 Deneme
Mehmet Özçelebi Değerli adaylar, KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) her sene eklenen yeni adaylarla birlikte bizler için aşılması güç bir engel olmaktadır. Bu yolda hareket eden ve iddiası olan bütün adaylar için uygun yayın desteğinin önemi daha da ön plana çıkmaktadır. KPSS’de genel kültür alanından coğrafya dersinde 18 soru gelmektedir. Bu kaynak MEB ders kitapları ve ÖSYM’nin sınav müfredatına uygun olarak hazırlanmıştır. Senin Coğrafyan isimli kitabımız özgün ve akademik bir konu anlatımına sahip sınava hazırlık aşamasında adayların sınav sırasında sürpriz yorumlar ve bilgiler içeren sorularla karşılaşmaması için titizlikle hazırlanmış ve başarınıza katkı sunmayı amaçlamıştır amaçlamıştır. Şunu unutmayalım ki bu sınavı kazanmak en ufak zorlukta pes etmekle değil, rahatımızı terk edip emek vermekle olacaktır. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle başarılar dilerim.
Ersin Güngördü

Liselerde coğrafya dersinin öğretilmesine yönelik, özel öğretim ders kitabı niteliği taşıyan bu eserde coğrafya dersi programı, öğretim yöntemleri ve örnek ders işlenişleri yer almaktadır. Eserin hazırlanışında; liselerde okutulan coğrafya derslerine ait üniteler, hedefler ve bu hedeflere uygun davranışlar, öğrenme-öğretme etkinlikleri, kullanılacak araç ve gereçler ileölçme ve değerlendirmeye deyer verilmiştir. Kitapta yer alan bölümler; Coğrafyanın konusu ve bölümleri, Türkiye'nin coğrafi bölgelerine giriş, Türkiye coğrafyası ve Türkiye'nin beşeri ve ekonomik coğrafyası şeklindedir.


Çalışma, Coğrafya'yı öğrenecek eğitimfakültesi öğrencilerine ve Coğrafya'yı öğretecek öğretmenleradaylarınave öğretmenlere faydalı olacak bir eserdir.

Ahmet Atasoy Marmara bölgesi atlası, bölgenin yapısal özelliklerini, fiziksel özelliklerini su kaynakları, iklimi, Toprağı ve doğal yaşamı gibi coğrafi özelliklerini detaylı bir şekilde sunmaktadır.
Atlas Marmara Bölgesi’nin yerleşme şekillerini, ekonomik yapısını, tarım alanlarını ve diğer ekonomik faaliyetlerin analiz edilmesi ekonomik planlama yapılması ve yatırım fırsatlarının belirlenmesi için niteliğini göstermektedir.
Steven A. Ackerman, John A. Knox “Meteoroloji: Atmosferimizi Anlamak”, diğer bir deyişle havayı, hava ve atmosfer olaylarını, iklimi ve atmosferik çevremizi anlamak adlı ve amaçlı bu kitap, meteoroloji konusunda lisans eğitimi alanlar ve anabilim dalı meteoroloji olmamasına rağmen temel meteoroloji, klimatoloji ve atmosferik çevre dersi alması gerekenler için hazırlanmış temel bir kitaptır. Kitap; gerçek dünya örnekleri, uygulamaları ve merak uyandırıcı anlatımıyla öğrencilere hitap etmektedir. Bu kitap, atmosferi nasıl gözleriz ve elde ettiğimiz bilgilerle atmosferik olayları nasıl açıklarız konusuna vurgu yapmaktadır. İlk bölümlerde hava olaylarının oluşumu ile birlikte basınç, sıcaklık, nem, bulut, yağış gibi temel değişkenler ele alınmış, meteoroloji haritaları ve gözlemlerine yönelik pratik bilgiler verilmiştir. Kitabın diğer bölümlerinde atmosfer-okyanus etkileşimi, şiddetli hava olayları ve küresel iklim değişikliği gibi temel, güncel hava ve iklim konuları üzerinde durulmuştur.
Sonuç olarak bu kitap ülkemizde uçak ve uzay bilimlerinden, coğrafya, çevre, ziraat/tarım, su ürünleri, orman, afet ve acil durum, denizcilik, havacılık, sivil havacılık ve yerbilimleri fakültelerine kadar, temel meteoroloji, atmosfer, atmosferik çevre ve iklim konularını öğrenmesi gereken tüm lisans öğrencilerine hitap eden ve konunun uzmanlarınca hazırlanıp Türkçeye çevrilmiş bir kaynaktır. Aynı zamanda bu kitap, ülkemizde sayıları her geçen gün artan havayı anlamak ve kendi hava tahminini yapmak isteyen meraklı, gönüllü ya da amatör meteorologlar, pilot, yelkenci, planörcü, yamaç paraşütçüsü, denizci, dalgıç, dağcı, mağaracılar ve çevreciler için de iyi bir kaynaktır.
Meteorolojiye ve/veya Klimatolojiye Giriş dersleri için kullanılabilecek bu kitap, ülkemizde TÜBA Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğüne uygun olarak hazırlanmış ilk kaynaklardan biridir. Ayrıca İnternet uygulamalarına yönlendirmesiyle öğrencilerin dünyaya açılması, sayısız bilgi kaynağından yararlanabilmesi ve öğrenmeye teşvik etmesi bakımından da benzerlerinden farklıdır. Bu kitap pedagojik yönü ile de bir çok ödüle layık görülmüştür.
Mücahit KARAOĞLU Günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası olan meteoroloji günlük hava tahminlerinden iklim olaylarına, ulaştırmadan bayındırlığa, sağlıktan tarıma, şehircilikten adalete kadar tüm hizmet birimleri ile doğrudan ilgilidir. Ulaştırma hizmetlerinin zamanında ve güvenli bir şekilde yapılması, şehircilik ve tarımda doğru planlamaların yapılması ve kaynak israfının önlenmesi, sağlık ve adalette etkili hizmetlerin verilebilmesi için meteorolojik çalışmalar çok önemlidir ve bu önem giderek daha iyi anlaşılmaya başlanmıştır. Meteorolojik destek alınmadan yapılan faaliyetlerde mutlaka bir eksiklik ve aksaklık ortaya çıkacaktır.
Günlük hayatımızda bu derece etkili olan meteoroloji sadece meteoroloji terimi ile bu hizmetleri kapsayamaz ve yapamaz. Hizmet verdiği birimlere göre kendisi de pek çok alt birimlere ayrılmıştır. İklim bilimini ifade eden klimatoloji coğrafyanın bir alt dalı olup meteoroloji bünyesinde de hizmet vermektedir ve uzun yıllar meteorolojik verilerini iklim bilgilerine dönüştürür. Zirai meteoroloji en doğru ve ekonomik tarımın yapılması için uğraş verir ve hem meteorolojik hem de klimatolojik verilerden yararlanır.
Üniversitelerimiz bünyesindeki ziraat fakültelerinin büyük bir bölümünde hâlâ meteoroloji ve/veya klimatoloji (iklim bilgisi) dersleri okutulmaktadır. Bu elbette yanlış değildir ama eksiktir. Tarım sektöründe görev alacak bir ziraat mühendisi meteoroloji ve iklim parametrelerini sadece soyut bir ifade olarak değil, aynı zamanda bunları nasıl kullanıp uygulayacağını da bilmelidir.
Bu amaca hizmet etmek gayesi ile hazırlanan bu kitapta meteoroloji, klimatoloji ve zirai meteorolojinin anlamı, önemi, çalışma alanı, birbiri ile ilişkileri anlatılarak tanıtılmaya gayret edilmiştir. Belli bölümlerin sonunda tamamlama sorularıyla konunun daha iyi anlaşılması amaçlanmıştır. Kitapta geçen bazı terimlerin daha iyi anlaşılması ve meteorolojide kullanılan bazı terimlerin anlaşılmasına yardımcı olmak amacıyla son kısma sözlük ve kolay kullanım için kitabın sonuna indeks konulmuştur. Başta, geleceğimiz olan öğrencilerimize ve diğer kullanıcılara faydalı olmasını dilerim.
Barış Taş, M.Murat Kale, Meryem Tuncer Dağlı, Muammer Çakır, Murat Ataol, Okan Türkan Orta Anadolu, Türkiye'nin yüz ölçümü bakımından en geniş ikinci bölgesi olup doğal ve beşerî özellikler dikkate alındığında benzer alanların fazla olduğu bir görünüm sunar. Ancak Orta Anadolu'nun belirli kesimlerinde bu görünümü farklı kılan yöreye özgü özellikler de bulunmaktadır. Bu eser, Orta Anadolu'nun doğal ve beşerî özelliklerini bütünsel olarak araştıran çalışmalar yerine belirli konu başlıkları üzerinden bölgenin farklı kesimlerini merkeze alan özgün çalışmalara yer vermektedir. Bu kapsamda eser, Orta Anadolu'nun belirli kesimleriyle ilgili doğal ve beşerî coğrafya özelliklerini ele alan bağımsız bölümlerden oluşmaktadır. Oldukça geniş bir bölge olan Orta Anadolu'nun kendine özgü coğrafi özelliklerini tek bir kitaba sığdırılabilmek mümkün olmadığından söz konusu bölgeyle ilgili çalışmaların bir seri biçiminde ilerleyen süreçte devam etmesi planlanmaktadır. Bu bağlamda Orta Anadolu Coğrafya Araştırmaları I eseri, içerdiği özgün çalışmalarla sahaya özgü yapılan araştırma serisinin okuyucu ile buluştuğu ilk eser olma özelliği taşımaktadır.
Tufan Karaaslan İlkçağlardan 21. Yüzyıla Ortadoğu önemli bir medeniyet ve kültür merkezi olmanın yanında pek çok sıcak savaşa sahne olmaya devam etmektedir. Bu çekişmelerin odak noktalarını ise bazen din mücadeleleri, bazen mezhep mücadeleleri, bazen ekonomik paylaşım zorlukları, bazen de kültür ve “hayat sahası” çekişmesi oluşturmaktadır.21. yüzyılın başlarında bu mücadeleler canlı olarak yaşanmaktadır. Bu nedenlerden dolayı Orta Doğu denen bölgenin çok kısa tarihi geçmişi, bugünkü devlet sınırlarının nasıl oluştuğu, bunlarla ilgili sorunlar, bölge ülkelerin kısa fiziki beşeri ekonomik coğrafya özellikleri kitapta tanıtılmaya çalışılmıştır. Kitabın bölge üzerine çalışan araştırmacılara, öğrencilere, bölgede yaşayan kişilere yararlı olacağı düşünülerek hazırlanmıştır.