Çalışma Ekonomisi ve Sosyal Politika \ 2-3
Faruk Taşçı, Fatih Kucur, Fatih Yaman, Ü. Serdar Serdaroğlu, Zeyneb Hafsa Orhan Bu kitap, ülkesi için vermiş olduğu sayısız eser ve yetiştirdiği öğrencilerle âdeta bir ekol yaratmış, "hocaların hocası" olarak bilinen merhum
Sabahattin Zaim Hoca ile ilgili olarak başta asistanlığını yapmış olan Doç, Dr. Faruk Taşçı olmak üzere çeşitli akademisyenler tarafından kaleme
alınmış çalışmalardan oluşmaktadır.
Yine asistanlığını yapmış olan Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Rektörü Prof, Dr, Sedat Murat'ın ifade ettiği üzere Hoca, pergelin sabit ayağı
olarak "Çalışma Ekonomisi" alanında Türkiye'de öncülük etmiş, pergelin hareketli ayağı olarak "İslam iktisadı" alanında yoğun çaba sarf etmiştir. Sabahattin Zaim, sadece rehber niteliğinde akademik metinler ortaya koymakla kalmamış, bizzat ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi hayatta İslam iktisadının uygulayıcılarını yetiştirmek için de uğraşmıştır. Sabahattin Zaim hakkında birçok eser kalem alınmıştır. Bu eserler,
Hoca'nın çeşitli yönlerini ele alan bir hüviyete sahiptir. Bu bakımdan eksik kalan ve bu kitabın bir nebze gidermeye çalıştığı nokta, Hoca'nın fikirleri ile ilgili akademik metinlerin eksikliğiydi. Elinizdeki kitap, bu noktada devreye girmektedir, zira Zaim'in görüşleri üzerine kaleme alınan metinlerden oluşmaktadır ve bu, Türkiye için ilktir. Başka bir ifadeyle, daha önceleri Zaim hakkında yazılanlar daha çok hatıraları paylaşma bağlamında iken bu kitap ile Zaim'in fikirleri ortaya konmaktadır ve müzakere edilmektedir.


Şevki Özgener Son yıllarda yönetime katılımın önem kazanması, toplumda imaj yaratma kaygısı ve hükümetlerin sosyal sorunlara dönük çıkardıkları yasal düzenlemeler, işletmeleri ekonomik faaliyetlerin sosyal sonuçlarını da düşünmeye zorlamıştır. Bu bağlamda tüm paydaşların hak ve sorumluluklarının gözetildiği ahlaki bir toplumun temel taşları; iş ahlakının araştırılması ve geliştirilmesiyle elde edilen bilgileri yayma, çevreyi dikkate alan sosyal sorumluluk anlayışını benimseme, yönetim kültürlerinin ahlaki temellerini güçlendirme ve iş ahlakı eğitimini bir norm olarak kabul eden iş yapma anlayışıdır. Dolayısıyla işletmelerde iş ahlakının kurumsallaşması, bilimsel çalışmaların desteklenmesi, iş dünyası ile akademik çevreler arasında diyalog ve iş birliği ortamının oluşturulması önem kazanmaktadır. Bu diyalog ve iş birliğinin sağlanması düşüncesinden hareketle hazırlanmış olan “İş Ahlakının Temelleri: Yönetsel Bir Yaklaşım” isimli çalışmada ahlak feslsefesi, iş ahlakı, işletmelerde ahlak yönetimi, değer yönetimi, kurumsallaşma, sosyal sorumluluk ve farklılıkların yönetimi konuları ele alınmaktadır.
Z. Mehmet Fırat, Derman Küçükaltan Bu eserin ilk bölümünde bağlılık kavramı; örgütsel ve mesleki olmak üzere iki başlık altında detaylı olarak ele alınarak kişisel ve örgütsel performansa etkisiyle irdelenmektedir. 20. yüzyılın son çeyreğinden itibaren bilimsel olarak incelenmeye başlanan ve gittikçe önemi artan tükenmişlik ise bu eserin ikinci temel kavramı olarak tüm nedenleri, sonuçları ve farklı değişkenlerle ilişkisiyle ikinci bölümün konusunu oluşturmaktadır. Son bölümde yer verilen, banka çalışanlarıyla yapılan bir uygulama çalışması ise bu iki kavramın sonuçlarını somut olarak okuyucuya sunmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda eser; akademisyenler, araştırmacılar, yöneticiler ve banka çalışanları başta olmak üzere iş hayatının tüm mensupları ile konu başlıklarına ilgi duyan tüm okurlara hitap etmektedir.
Alper Kılıçaslan, Mehmet Gönüler Bu kitapta, İş Hukuku, bireysel ve toplu olmak üzere iki bölümde anlatılmıştır. Bireysel İş Hukuku bölümünde; iş hukukunun doğuşu, gelişmesi, temel ilkeleri başta olmak üzere iş hukukuna özgü işçi, işveren, iş yeri gibi temel kavramlar yargı kararları ışığında akıcı bir tarzda ifade edilmiştir. Diğer taraftan iş sözleşmeleri, işçi ve işverenlerin karşılıklı borçları, yükümlülükleri, iş sözleşmelerinin sona ermesi, işçilerin izin ve tazminatları konuları örneklerle ele alınmıştır.
Toplu İş Hukuku bölümünde; sendikalar, toplu iş sözleşmeleri, grev ve lokavt konuları ele alınmak suretiyle çalışma yaşamının tüm kamuoyunu ilgilendiren kısımları detaylıca incelenmiştir.
Kitabın üçüncü bölümünde ise yine çalışma yaşamından bağımsız düşünülemeyen iş sağlığı ve güvenliği konusu irdelenmiştir. Bu bağlamda işçinin, işverenin ve devletin yükümlülükleri ve sorumlulukları ifade edilmiştir. Anlatımda sadelik ve anlaşılabilirlik konusuna özel önem verilmiştir.
İş Hukuku kitabımız; ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrenciler ile akademisyenler için bir başvuru kaynağıdır. Aynı zamanda çalışma hayatına ilgi duyan herkes için güvenilir bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır. Konuların anlatım sırası müfettişlik, uzmanlık, kaymakamlık, SMMM yeterlilik ve staj başlatma gibi sınavlara hazırlanan öğrenciler için uyumludur.

Tufan Öztürk, Hasan Alpay Heperkan Bu kitap, İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Ana Bilim Dalında tamamlanan “İş Kazalarına Etki Eden Faktörlerin Çok Değişkenli İstatistiksel Yöntemlerle Değerlendirilmesi” isimli doktora tezinden türetildi. Tezin genel okur ve araştırmacı kitlesiyle buluşabilmesi için bu kitapta sade bir dilin kullanımına özen gösterildi.
Kitabın ilk bölümünde lojistik regresyon analizi tanıtılarak matematiksel mantığı açıklandı. Ayrıca lojistik regresyon modelinin diğer regresyon modellerine kıyasla veri türlerine az seçici davranması ve model öncesi varsayımlarının sadeliği gibi avantajları sıralandı. İkinci bölümde; inşaat iş kazalarının araştırılmasının gerekliliği, araştırma izinlerinin alınma süreci, doğru veri toplama yöntemleri, verilerin değerlendirilme işlemleri ve ön analiz süreçleri anlatıldı. Üçüncü bölümde ise asıl lojistik regresyon modelinin kurulumu gerçekleştirildi. İş kazalarının tahmin edilmesi için iyi performans gösteren bu modelin sonuçlarına dayanarak örnek kaza senaryoları ve açıklayıcı ek modeller oluşturuldu.
Bu kitap; çalışma sahasının belirlenmesinden araştırma izinlerinin alınmasına, veri toplama sürecinden lojistik regresyon modelinin tamamlanmasına ve sonuçların raporlanmasına kadar tüm süreci adım adım açıklamaktadır.
Ayşe Arıcı, Umut Elbir, Taner Akbulut, Abdülmecit Nuredin Değerli Okuyucular,
Bu kitabın tamamlanması, iş sağlığı ve güvenliği alanında çalışanlar, işverenler ve iş sağlığı ve güvenliği uzmanları için önemli bir başvuru kaynağının ortaya çıkmasına vesile olmuştur. "İş Sağlığı ile Güvenli Çalışma Hayatı"; iş sağlığı ve güvenliği konusundaki bilinci artırmayı, iş yerlerindeki riskleri tanımayı ve daha güvenli çalışma koşulları yaratmayı amaçlayarak hazırlanmıştır.
İş sağlığı ve güvenliği, sadece yasal bir zorunluluk değil aynı zamanda iş dünyasının sürdürülebilirliği ve çalışanların sağlığı için kritik bir unsurdur. Kitap, bu alandaki bilincin artırılması ve uygulama düzeyinde pozitif değişimler yaratılması için tasarlanmıştır. Kitap boyunca ele alınan konular ve önerilen stratejiler, iş yerlerinde uygulandığında çalışanların sağlığını ve güvenliğini artırabilir.
İş sağlığı ve güvenliği uzmanları olarak, bu kitaptaki bilgileri iş dünyasına entegre ederek iş kazalarının önlenmesine ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine katkıda bulunma şansına sahipsiniz. Tüm paydaşlara, iş sağlığı ve güvenliği konusundaki bu önemli çaba için teşekkür ediyoruz.
Sonuç̧ olarak, daha güvenli ve sağlıklı çalışma ortamları yaratma çabalarınızın, hem iş yerlerindeki çalışanların hem de toplumun genel sağlığına olumlu katkılar sağlayacağını unutmayın.
Kenan Ören Sanayi İnkılabı ile ortaya çıkan işçi sınıfının iş sağlığı ve güvenliği ilk zamanlar pek fazla önemsenmiyordu. Bu yüzden, ilk zamanlar tehlikeli işlerde çalışan işçilerden birçoğu ya meslek hastalıklarına duçar oluyor ya da iş kazaları sonucunda hayatlarını kaybediyordu. Çalışanların hayatı ve hayat kalitesi söz konusu olduğundan, iş sağlığı ve güvenliği alanında oldukça radikal önlemler alınmaya başlandı. Ancak uygulamalarda; bilhassa denetlemelerde arzu edilen standartlara bir türlü ulaşılamıyordu. Sadece 4857 Sayılı İş Kanunu’nda kısmi olarak yer verilen iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kriterler olması hedeflenen düzeye ulaşmaya yetmiyordu.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ihdas edilmesinden sonra çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusuna daha fazla önem verilmeye başlandı. Bu bağlamda gerek Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve gerekse Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) kriterlerine uygun bir şekilde üç önemli prensip esas alınarak iş sağlığı ve güvenliği konusu daha fazla önemsenmeye başlandı:
• İşçi sağlığının ve çalışma kapasitesinin korunması ve iyileştirilmesi,
• Çalışma ortamının ve iş uygulamalarının güvenli ve sağlığa yönelik olarak iyileştirilmesi,
• İş ve organizasyonun ve çalışma kültürünün sağlık ve güvenliği destekleyecek şekilde geliştirilmesi ve bu yapılırken olumlu bir sosyal ortamın ve problemsiz bir çalışmanın sağlanması ve böylece işletme veriminin arttırılması.
Yukarıda verilen kriterlerin optimal bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi için çeşitli kategorilerde iş sağlığı ve güvenliği uzmanları yetiştirilmeye başlandı.
Bu kitap, hem çalışanların sağlığını ve güvenliğini teminat altına almak hem de iş yerinin verimliliğini artırmak için 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na uygun bir şekilde, yukarıda sayılan kriterlerin en doğru şekilde uygulanması ve denetlenmesi metotlarını sade bir şekilde sunmaktadır.
Birol Taş İş sağlığı ve güvenliği, çalışma hayatının en temel unsurlarından biridir. Çalışanların, iş kazaları ve meslek hastalıklarından korunmasını sağlayarak hem iş verimliliğinin artırılması hem de sosyal adaletin sağlanması için vazgeçilmezdir. Bu alandaki gelişmeler, sadece bireysel düzeyde değil aynı zamanda toplumsal refah ve sürdürülebilir kalkınma açısından da büyük önem taşımaktadır.
İleriye yönelik bu bilinçle çalışanların sağlıklarını korumak ve güvenli bir çalışma ortamı oluşturmak, hem işverenler hem de çalışanlar açısından ortak bir sorumluluk hâline gelmiştir. Sağlıklı ve güvenli çalışma ortamlarının oluşturulması, aynı zamanda iş kazalarının ve meslek hastalıklarının azaltılmasını sağlayarak iş dünyasında daha sürdürülebilir bir gelişme ortamı yaratmaktadır.
Bu kitap, en güncel bilgilerle, iş sağlığı ve güvenliği alanında hem teorik bilgi hem de pratik uygulamalar konusunda yol gösterici olmayı amaçlamaktadır. Amacımız, iş dünyasında sağlıklı ve güvenli bir çalışma ortamının oluşturulmasına katkı sağlamak ve bu alanda farkındalık oluşturmaktır.
Bu kitabın, gerek iş sağlığı ve güvenliği kültürünün gelişmesine ve iş yerlerinde daha güvenli çalışma ortamlarının oluşturulmasına gerekse üniversitelerimizde okutulmakta olan iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili derslere de katkı sağlayacağına inanılmaktadır.
İmran Aslan İş sağlığı ve güvenliğine, bir zorunluluk ve yük olarak değil bir fayda ve vicdani bir kavram olarak bakmak gerekir. Bu kitaptaki bilgiler, alanında uzman, farklı bilgi ve deneyimlere sahip akademisyen ve profesyoneller tarafından hazırlanarak değişik alanlardaki konular hakkında kavramsal bilgi ve çalışmaları sunarak konuya ilgisi olan herkesle paylaşılması amaçlanmıştır. Kitap, çok farklı kaynaklardan, tezler, saha örnekleri, yönetmelik ve mevzuatlar, makaleler, raporlar, kitaplar, bildiriler ve internet kaynakları dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bu kitapta sahaya yönelik belirli sektörlerdeki önemli tehlikeler ve riskler tanıtılmıştır. Bu kitabın ilk kısmında sektörlere yönelik risk değerlendirmesi, sağlık gözetimi, acil durum ve kriz yönetimi, büyük endüstriyel yangınlar, ergonomik risk faktörleri, iş ekipmanlarında, etiketleme ve kilitleme sistemleri ve ekranlı araçlarla çalışmalarda iş sağlığı ve güvenliği konuları anlatıldı. Kitabın ikinci kısmında, yer altı (maden, tünel, metro, depo vb.), petrol ve doğalgaz depo nakliye ve alt yapı, tersaneler, eğitim kurumları, katı atık, mevsimlik işler, hayvancılık, süt ve süt ürünleri imalatı, lojistik, deniz çalışmaları ve metal sektöründeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları ve risk faktörleri anlatıldı. Bu konular, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini destekleyici ve sahadaki uygulamaların daha iyi kavranmasını sağlayacak şekilde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilenen herkes için bu alanda yardımcı kaynak olarak hazırlanmıştır.
Ebru Senemtaşı Ünal, Fatih Mehmet Ateş, Gülbey Karataş, Hakan Erdoğan, Hakiye Aslan, İmran Aslan, Muhammed Nurullah Acar, Mustafa Yağımlı, Nadir Savaş Öter, Pınar Baykan, Sümeyye Başarlı, Yaver Saka, Zeynep Akşit, Zeynep Özmen İş sağlığı ve güvenliği sadece çalışma hayatında değil hayatın tüm aşamalarında dikkate alınması gereken bir kavramdır. Kazalar sadece iş hayatında değil ayrıca normal yaşam süreçlerinde de meydana gelmektedir. İş sağlığı ve güvenliğinin bir yaşam felsefesi hâline gelmesi ve bu alandaki eğitimlerin erken dönemde başlanması gerektiği aşikârdır. “Bana ve onlara birşey olmaz.” düşüncesinden uzaklaşarak işverenlerin, uzman ve çalışanların kendilerine düşen gerekli sorumlulukları yerine getirmeleri gerekir. Kitap; saha örnekleri, yönetmelik ve mevzuatlar, makaleler, raporlar, kitaplar, bildiriler, internet kaynakları vb. dikkate alınarak hazırlanmıştır. Konular; tablolar, grafikler, şekiller ve görsellerden faydalanılarak daha iyi anlaşılabilmeleri için detaylı anlatılmıştır. Her bir bölümün içeriği iş sağlığı ve güvenliğine kaynak olacak şekilde sektörler ile ilgili yönetmelikler, iş kazası istatistikleri, tehlikeler ve riskler, meslek hastalıkları, risk değerlendirmeleri ve alınması gereken önlemler ve önerilerden oluşmaktadır.
Bu kitap; iş sağlığı ve güvenliği genel bilgileri ve maden sektörü, inşaat ve kazı işleri, kamu sektörü ve belediyeler, elektrik işleri, sağlık sektörü, tekstil sektörü, tarım sektörü, gıda sektörü, üretim sektörü, kimya ve ilaç sektörü, hizmet sektörü ve işveren-alt işveren hukuki ilişkisi bölümlerinden oluşmaktadır. Bu konular, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini destekleyerek sahadaki uygulamaların kavranmasını sağlayacak şekilde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilenen herkes için yardımcı kaynak olması amacıyla hazırlanmıştır.
Selahattin Kanten “İş sağlığı ve güvenliği” ya da alan yazındaki önceki yaygın kullanımı ile “iş güvenliği ve işgören sağlığı” disiplini, işgücünün çalışma ortamındaki risklerden/tehlikelerden korunmasına ilişkin politika ve uygulamalardan oluşmaktadır. Klasik bir yaklaşımla ifade etmek gerekirse, işgücünün çalışma ortamında fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak; bununla beraber, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşumunu önlemek, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) disiplininin temel amacını oluşturmaktadır. Çağdaş İSG yaklaşımı, ulusal ve örgütsel düzeyde yürütülecek politika ve uygulamalardan ibaret bir sisteme odaklanmaktadır. Böylesine bir sistemin temel amacı, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlayan koşul, risk ve tehlikelerin önleyici ve proaktif bir yaklaşımla belirlenmesiyle beraber, işgücünün etkili bir şekilde korunmasına yönelik ulusal ve örgütsel mekanizmaların bir sistem çerçevesinde işleyişinin sağlanmasıdır. Kitabımız bu temel amaç çerçevesinde ulusal ve örgütsel İSG sisteminin işleyişine ve çağdaş İSG uygulamalarına odaklanmaktadır. Üniversitelerimizin ön lisans, lisans ve lisansüstü programları için temel ders kaynağı olarak hazırlanan kitabımızın, uygulamacılara da yararlı olması amaçlanmıştır.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi: Ulusal ve Örgütsel Bağlam
• İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Süreci: Türkiye Örneği
• Çalışma Koşulları ve Tehlikeler
• Psikososyal Riskler ve Tehlikeler
• İş Stresi ve Tükenmişlik
• İş Kazaları
• Meslek Hastalıkları
• İş Kazalarını ve Meslek Hastalıklarını Önleme Yaklaşımları
• Güvenli Davranışlar
• İş Güvenliği Kültürü
• Ergonomi
• İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi
• İş Sağlığı ve Güvenliğinde Risk Yönetimi
Akbey Elçi, Güfte Caner Akın, Nükte Topraksever, Pınar Yesilgöz, Tufan Öztürk, Zeynep Feride Olcay Teknolojinin her geçen gün gelişmesi üretimin miktarını, kalitesini ve hızını artırmaya devam ediyor. Tüketici ise ürüne ait özelliklerdeki bu ivmeli artışın sürekliliğini bekliyor. Üretici daha fazla ürünü tüketiciye sunarken tüketici de buna bağlı olarak konfor alanını genişletiyor. Fakat tüm dünyada üretim süreci içinde ter dökerek yer alan çalışanların sağlık ve güvenlik durumu gün geçtikçe kötüye gidiyor. Örneğin; dünyada hâlâ her yıl yaklaşık 300 milyon çalışan iş kazası geçiriyor, bunların 3 milyondan fazlası hayatını kaybediyor ve milyonlarcası engelli kalıyor. Elbette bu olumsuz tabloyu etkileyen sayısız faktör var. İşyerlerindeki fiziksel risk faktörleri de bunların en önemlileri arasında yer alıyor. Bu nedenle kitabımızda iş sağlığı ve güvenliğinde fiziksel risk faktörlerini ele aldık. Bu süreçte her bir risk faktörünün; özelliklerini, insan vücudu üzerindeki olumsuz etkilerini, iş yerindeki kaynaklarını ve yok edilme yöntemlerini araştırdık. Bu kitaptaki emeğin; çalışanlarımızın akşamları sağlıklı ve mutlu bir şekilde evlerine dönebilmelerine bir nebze de olsa katkı sağlaması temennisiyle...
Ahmet Hizal, Cem Ayden, Erkan Yüksel, İbrahim Görücü, Mümtaz Korkutan, Nihat Akbıyık, Selim Gündüz, Yusuf Aydın, Zekeriya Sezgin Her ülkenin gelişimi için endüstrileşme şart ancak endüstrileşirken çevre ve çalışan sağlığı ve güvenliği de göz ardı edilmemelidir. İş sağlığı ve güvenliği sadece yasalarla ve değişik kanuni uygulamalar ile sağlanamaz, bu konuda toplumsal mutabakat şarttır ve bu bağlamda yapılacak çalışmalardan ilki toplumda iş sağlığı ve güvenliği kültürünü geliştirmektir. Bu bağlamda bu kitabın kurgulanmasındaki temel amaç; kamuoyunu İSG konusunda bilinçlendirmek, İSG kültürünün artırılmasına katkı sunmak ve İSG ile ilgili çalışmalara kaynak teşkil edebilecek bir bilimsel eser ortaya koymaktır.
İş Sağlığı ve Güvenliğine Genel Bakış isimli eser gerek ön lisans gerek lisans gerekse yüksek lisans seviyesindeki öğrencileri için İSG uzmanlık adayları ve A-B-C İSG uzmanları için başvuru kaynağı niteliğinde bir kitaptır, ayrıca bu konuda kendisini geliştirmek isteyen herkese faydalı olabilecek bir çalışma içeriğini kapsamaktadır.
Ömer Gültekin Yükseköğrenim öncesi eğitim müfredatlarında iş sağlığı ve güvenliği alanı ile ilgili herhangi bir içerik bulunmadığından, üniversitelerin ilgili bölümlerinde öğrenim göreceklere, alanın temel bilgileri ile mezuniyet sonrasında görev ve sorumluluklarının aktarılması önem arz etmektedir.
Kitap; iş sağlığı ve güvenliği alanında yer alan kavramlar, amaç ve kapsamı ile görev ve sorumlulukların farkında olunmasına, alanda yer alan diğer konulara bakış açısının geliştirilmesine ve yapılacak görev konumundan bakılarak görevin anlaşılmasına ve merak uyandırmasına katkı sağlayacaktır. İş sağlığı ve güvenliği alanının sadece eğitim öğrenim kademesinde değil, iş hayatında görev, yetki ve sorumlulukları konusunda iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri için de bir rehber niteliğindedir.
Ayrıca bu alandaki öğretim elemanları ile araştırmacılara kaynak olması ve iş sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı sunması beklenmektedir.
Hüseyin Erol 4857 ve 6331 sayılı iş Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde getirilen ve ülkemiz için çok yeni olan bu yükümlülüğün en önemli ayağını oluşturan “Yönetim Planlaması, Kontrol Sistemleri, Ölçüm Planlamaları, inceleme ve Denetim metodolojileri” konusunu ele alınıp incelenmiştir. iş sağlığı ve güvenliği kapsamına giren işletmelere kılavuz niteliğinde kullanabilece ğine inandığımız bu kitabı kazandırmış olmaktan mutluluk duymaktayım.
Aşkın Keser, Selver Yıldız Bağdoğan Bu kitapta, bireyin yaşadığı iş stresi tüm yönleriyle ele alınmaya çalışılmıştır. İş stresi kaynakları, geleneksel ve güncel iş stresi kaynakları şeklinde açıklanmıştır. Bu ayrım, çalışmamızı diğer çalışmalardan ayıran önemli bir özelliktir. Evden çalışmanın sebep olduğu stres faktörleri, iş stresinin birey ve örgüt üzerindeki etkileri ve mücadele biçimleri de anlatılmaya çalışılmıştır. Kitap aynı zamanda iş yaşamındaki strese yönelik farkındalık oluşturma hedefini gütmektedir. Kitapta yer alan öneriler, bireylerin farklılıkları da göz önünde bulundurularak çeşitlendirilmeye çalışılmıştır.
“Stresle yaşamak gerek.” gerçeğinden yola çıkarak kitabın okuyuculara katkı sağlaması dileğimizle...
Kenan Ören Bu kitap, İş ve Sosyal Güvenlik alanında yapılan en son değişiklikler ile güncelleşmiş haliyle hazırlanmış ve örnek olaylarla desteklenmiş bir kitaptır. İşçinin gerek bireysel ve gerekse toplu iş ilişkileri ve bu ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ve hak ihlâllerinin halli için gerekli kanunlar, örnek uygulamalar ve bazı Yargıtay kararlarıyla takviye edilmiş bu kitap, sadece işçiler için değil aynı zamanda onlarla ilintili tüm toplum için gerekli olan önemli bilgileri içermektedir. Bu bağlamda işçinin ihbar ve kıdem tazminatı, iş güvencesi çerçevesinde işe iade davası, işsizlik sigortası gibi hayatî önem taşıyan faktörler örnek uygulamalarla birlikte sunulmaya çalışılmıştır. Şurası iyi bilinmelidir ki, bir “İş Sözleşmesi (Hizmet Akdi)” ile çalışan ve “işçi” statüsü taşıyan her bireyin bu kitaptan alacağı ve faydalanacağı çok önemli dersler bulunmaktadır. Diğer taraftan, her bir İşçinin, bilhassa iş sözleşmesinin sona erdirilmesinden kaynaklanan haklarını elde edebilmesi için, öncelikle bu haklardan hakkıyla haberdar olması gerekmektedir. İşte bu kitap, işçinin gerek iş hukuku bağlamında ve gerekse sosyal güvenlik bağlamında mevcut olan haklarını ayrıntılarıyla takdim eden etkin bir kitap haline getirilmeye çalışılmış bir kitaptır.
Zeynep Oktuğ İş yaşamı herkes için farklı anlamlar barındırsa da çalışanların birçoğu iş yerindeki stresli ortamdan, zorlayıcı koşullardan söz eder. İşin birey tarafından nasıl algılandığı çeşitli etkenlere bağlıdır. Yaş, kıdem, deneyim gibi unsurların yanı sıra bireysel özellikler de önemli roller üstlenir. İşe yüklenen anlam yıllar içinde değişse de iş yaşamının yıpratıcı yanlarıyla hiç karşılaşmamak pek mümkün görünmemektedir.
Bireyin yaşam olaylarını algılayış biçimi, düşünce ve duygularının ne yönde gelişeceğinin en önemli belirleyicisidir. İş yaşamının bazen stresli bazen de keyifli olarak algılanması son derece doğaldır. Stresli ya da keyifli olarak algılanmasını sağlayan unsurlar üzerinde çalışmak ise bireyin bakış açısının hangi koşullarda değişiklik gösterebileceğine ışık tutar. Zorlayıcı iş deneyimlerinin, geliştirici deneyimler olarak görülmesi mümkündür. Ancak bireylerin alıştıkları biçimde düşünmeleri otomatik olarak gerçekleşir. Çoğu zaman farkında dahi olmazlar. Bu yüzden düşünce alışkanlıklarını değiştirmek zordur.
Mizah, alışılagelmiş düşünme biçimlerini sorgulamak ve bireyin iyi oluşuna olumsuz yansıyanları değiştirmek için önemli bir kaynaktır. Mizahi bakış açısını yaşamın her anında ve her alanında sürdürmek mümkün olmaz. Ancak mizah, iş yeri gibi zorlayıcı koşulların var olabileceği ortamlarda, bireyin iyi oluşunu koruyucu ve geliştirici bir unsur olarak işlev gösterebilir. Bu kitap, mizahın çalışma yaşamında hangi koşullarda ve ne şekilde etkili olabileceğinin belirlenmesine katkı sağlamayı hedeflemekte, aynı zamanda mizahın çalışan tutumlarıyla ve örgütsel sonuçlarla ilişkisini ortaya koyarak, yapıcı yönde kullanıldığı takdirde iş yerinde verimliliği artıran bir unsur olabileceğinin altını çizmektedir.
Ahmet Erkuş, Ebru Günlü Küçükaltan, Engin Deniz Eriş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Sinem Ergun, Olcay Bige Aşkun, Pınar Süral Özer Bu kitap, her insanın yaşamının en az bir döneminde bir şekilde deneyimlediği, ne olduğunu bildiği ancak tanımlamakta güçlük çektiği, bugün bireysel bir sorun olmanın ötesine geçerek toplumsal boyutta bir soruna dönüşmüş yalnızlık olgusuna odaklanıyor.
İnsanlık tarihi boyunca felsefeden sanata izlerini sürebileceğimiz, pek çok farklı disiplinden araştırmalara konu olan ve son dönemde özellikle örgütsel davranış alanında da artan oranda ilgi gören yalnızlığın örgütlü ortamda farklı görünümlerini çok yönlü tartışmaya duyulan gereksinim bu kitabın yazarlarını bir araya getiren itici güçtür.
Amaç, yalnızlığa bugüne kadar üzerinde odaklanılmamış farklı pencerelerden bakarak iş yerinde yalnızlık olgusuna ilişkin alan yazındaki boşlukların doldurulması için güçlü bir zemin yaratabilmek olduğu kadar iş yaşamında konumu ne olursa olsun yalnızlık deneyimleyenlere bu deneyimde yalnız olmadıklarını anımsatarak yaşadıkları sıkıntıyı bir nebze olsun hafifletebilmektir.
Kitabın, alandaki bilim insanlarına yeni araştırmalar için taze bakış açıları kazandırmanın ötesinde iş dünyasının önemli açmazlarından biri olan yalnızlığa bireysel ve kurumsal düzeyde iyileştirici etkiler yaratmaya katkı vermesi beklenmektedir.
Bu doğrultuda alanında uzman yedi akademisyen kaleme aldıkları her biri birbirinden bağımsız ancak birbirini bütünleyen bölümlerden oluşan eser ile okuyucularının yalnızlıklarına dokunarak, onları iş yaşamındaki deneyimleri üzerine düşünmeye davet ediyor ve iş yerinde yalnızlığı öncelikli gördükleri boyutlarda tartışmaya açıyor.
O.C. Ferrell - Geoffrey A. Hirt - Linda Ferrell, McGrawHill Alanın temel kavramlarını verirken girişimcilikten, işletme yönetimine, iş etiğinden, yönetimin doğasına, örgüt kültürü ve yapısına, sosyal ağlardan, pazarlama ve finansal sistemlere kadar birçok konuya değinen bu kapsamlı kitap, 16 bölümden ve 6 ana kısımdan oluşuyor. İlk kısımda, 'değişen dünyada işletme' kapsamında okuyucular temel ekonomik bilgileri, iş etiğinin önemini ve küresel ticareti ilgilendiren üç önemli bölüm bulacaklar. İki bölümden oluşan ikinci kısım, iş kurmak ve büyütmek isteyenlerin yararlanacağı önemli bilgiler içeriyor. Yönetimin temelleri, örgüt teorisi temelleri, üretim ve işlemler yönetimi üçüncü kısımda yer alıyor. İnsan kaynakları ile ilgili iki bölüm ve pazarlama alanını irdeleyen üç bölüm dördüncü ve beşinci kısımların konularını oluşturuyor ve son olarak altıncı kısım; finans, muhasebe ve sermaye piyasaları konularına değinirken okuyuculara güncel bilgiler aktarıyor.
Her bölümün sonunda yer alan kariyer öğütleri ile öğrencileri ayrıca işletme alanında değişik kariyer imkânları ile de tanıştırmayı amaçlayan İŞLETME, özellikle 4. basımında çeşitli yenilikler eklenerek ve güncellemeler yapılarak örnekler ve yeni uygulamalar ile daha da zenginleştirilmiştir.
İbrahim Han, Emine Narmanlı Han, Pınar Baykan, Mensur Albayrak, Zeynep Uzunoğlu, Ebru Senemtaşı Ünal, Gülbey Karataş Dünyanın varoluşundan itibaren ortamda bulunan radyoaktif maddeler, insanın da yaşama dâhil olmasıyla birlikte etkisini sürdürmeye devam etmiştir. Farkında olmadan radyasyonla iç içe yaşayan insan, bu tehlikeli maddenin maruziyetini on dokuzuncu yüzyılın son yıllarında anlamaya başlamıştır. Bununla birlikte radyasyonun faydalarını da keşfetmiş ve bu durum radyasyonun kullanım alanlarının genişlemesine yol açmıştır. Bu genişlemeyle birlikte tıp, tarım, endüstri, nükleer silah üretimi gibi birçok alanda radyoaktif madde üreten cihazların kullanımı da yaygınlaşmıştır. Bu yaygın kullanımın ortaya çıkaracağı maruziyetin giderilmesi için radyasyon güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla, radyasyonlu ortamlarda faaliyet gösteren her bir sektörde çalışanların, radyasyona karşı korunması, güvenliklerinin sağlanması ve tüm toplumun çeşitli sebeplerle maruz kaldığı radyasyon miktarının azaltılması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu kitapta, radyasyonlu ortamlarda radyasyona maruz kalma durumu olan çalışanların radyasyon güvenliğinin sağlanması adına gerekli bilgiler iş sağlığı ve güvenliği açısından ele alınmaktadır.
Kitap, radyasyonlu çalışma alanlarında radyasyondan koruma görevlileri için bir rehber, üniversitelerde radyasyon ve radyasyondan korunmaya yönelik yürütülen dersler için de kaynak niteliğindedir.
Gözde Genç “Başka bir ekonomi mümkün.” söylemi, kapitalizme alternatif yeni yol arayışları ile pekişmekte ve yeni alternatif ekonomi modelleri ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada, bu modeller tanımlanmakta ve örneklendirilmektedir. Alternatif ekonomi modellerinden birisi olan sosyal ve dayanışma ekonomileri ise sosyal girişimleri uygulamada bir araç olarak görülmektedir.
Sosyal girişimler farklı biçimlerde örgütlenmektedir. Bunlardan birisi de sosyal kooperatif biçiminde örgütlenen sosyal girişim modelidir. Kitapta, sosyal kooperatif biçiminde çalışan kadın kooperatiflerinden bazıları sosyal girişim olarak nitelendirilmekte ve bunlar “sosyal girişimci kadın kooperatifi” biçiminde ifade edilmektedir. Peki, tüm kadın kooperatifleri sosyal girişim midir? Kadın kooperatiflerinin tamamının idealize edilen biçimde örgütlen(e)mediği gerçeği, satır aralarında okunacaktır. Bu kitap, sosyal girişimci kadın kooperatiflerine yönelik belirleyici ve kapsamlı bir çalışma olmanın izlerini sürmektedir.
Sosyal girişimci kadın kooperatiflerinin “tabandan gelen kadın hareketleri” biçiminde olduğu söylenebilir. Benzer biçimde, kadının güçlenmesi de kadının kendi iradesini öne çıkarmakta; “güçlendirme” yaklaşımındaki gibi yukarıdan sağlanan bir eylemi ifade etmemektedir. Peki, sosyal girişimci kadın kooperatiflerinde kadın nasıl güçlenmektedir? Kadının güçlenmesinin çok boyutlu ve çok düzeyli doğası, sosyal girişimci kadın kooperatiflerinde nasıl sağlanmaktadır?
Bu kitapta; alternatif ekonomilerden sosyal girişimlere, sosyal kooperatiflerden kadın kooperatiflerine ve kadının güçlenmesi sürecine uzanan kapsamlı bir teorik çerçeve oluşturuldu. Alandan gelen seslerin duyulması için “çoklu durum çalışması” yapılarak pratikte neler yaşandığına bakıldı. Bu kitabın; akademisyen, lisansüstü öğrencileri, sosyal girişimciler, kadın kooperatifleri ortakları, kadın örgütlenmeleri, diğer uygulayıcılar ve bu alanlara ilgili herkese fayda sağlaması dileğiyle...
Aydın Çivilidağ, Şerife Durmaz İnsan yaşamında iki karar hayatidir; kariyer kararı ve evlilik. Yaşamımızın yaklaşık üçte ikisini çalışarak geçirdiğimizi düşünürsek, kariyer kararımızın bizi mutlu ya da mutsuz edebileceği gerçeğiyle karşılaşırız. Aynı zamanda aktif iş yaşamında da bireyler çeşitli nedenlerle kariyer sorunlarıyla karşı karşıya kalabilirler. Dolayısıyla insanın tüm yaşamını etkileyebilen iş yaşamında bireylere doğru ve gerçekçi kariyer kararı verme ve kariyer sorunlarıyla başa çıkmada kariyer danışmanlık süreci destek sağlama misyonuna sahiptir. Kariyer danışmanlığı, kariyer bilgisi ve terapötik becerileri bir arada barındıran etkileşimli bir yardım ilişkisidir.
Bu kitapta; iş yaşamıyla ilgili bazı temel konulara değinildikten sonra kariyer kavramı, kariyer danışmanlığı tarihsel süreci, kariyer teorileri, ergen bireylerde ve aktif iş yaşamında kariyer danışmanlığı ele alınmış, vaka örneklerine yer verilmiş ve son bölümde kariyer danışmanlığı ile ilgili etik açıklamalar yapılmıştır. Kitap, çalışma psikolojisi ve iş yaşamıyla ilgili olan tüm profesyonellere, öğrencilere ve okuyuculara yönelik hazırlanmıştır.
Spencer G. Niles - Jane Goodman - Mark Pope Bu kitap, kariyer danışması alanında çalışan veya çalışmalar yapmayı planlayan alan çalışanlarının kariyer psikolojik danışma sürecindeki uygulamalarını kolaylaştırmak amacıyla hazırlanmıştır. Bu anlamda bu kitap ile kariyer danışması alanı çatısı altında çalışmalar yapan herkese kariyer gelişim ve süreci ile ilgili değerlendirme ve uygulama bilgisi ve anlayışı kazandırmak hedeflenmektedir. Bu kitap çerçevesinde, kariyer danışması alanındaki temel kavramların ve birçok kuramın uygulamalarını inceleyebilme fırsatına erişilebilir. Her bölümde farklı kültürel oryantasyona sahip vakalar ele alınarak danışanların sundukları problemler ve bu problemlere psikolojik danışmanların yaklaşım biçimleri ile kullandıkları kuramsal bakış açısı çok kültürlülük bakış açısı da dikkate alınarak detaylı bir şekilde açıklanmıştır. Bu kitap, aynı zamanda hem ulusal hem de uluslararası platformda gerçekleştirilen çalışmalar hakkında bilgilendirme olanağı sunmaktadır.
Aylin Göztaş, Banu Küçüksaraç, Dilek Esen, Duygu Hıdıroğlu, Elif Tunalı Çalışkan, Eylin Aktaş, Hüseyin Gül, Kenan Demirel, Mehmet Akif Çakırer, Mehmet Mecek, Murat Esen, Nihat Aytürk, Özge Kocakula, Sevim Koçer Kariyer planlaması, kişinin kariyer hedeflerini belirlemek için kullandığı stratejiyi ve bu hedeflere ulaşmanın yollarını ifade eder. Bir kariyer planına sahip olmak, yalnızca iş yaşamında değil yaşamın her alanında başarılı olmak isteyen adaylar için kritik bir öneme sahiptir. Kariyer planlaması, adayın elde etmek istediği başarılara ulaşabilmesi için kariyer aşamalarının kapsamlı bir şekilde ele alınması ve yürütülmesi gereken çok aşamalı bir süreçtir. Kariyer planlaması ile aday, gelecekteki profesyonel yaşamı için alternatif yollar ve güzergâhlar üzerinde önceden düşünme şansına sahip olacak böylelikle kariyer yolculuğunu “senaryo temelli” kurgulayabilecektir. Üzerinde düşünülmüş bir kariyer planı hem sosyal yaşamı biçimlendirecek hem de mesleki gelecek için bir yol haritası sunacaktır. Böylelikle mevcut iş imkânları ile gelecekteki potansiyel kariyer olanakları hakkında bilinçli seçimler yapmak mümkün hâle gelebilecektir. Bu kitap, hem kariyer yolculuğunda mevcut olanakları görmek hem de gelecekteki potansiyel kariyer olanaklarını keşfetmek üzere bir rehber arayışında olan adaylara, akademisyenlere ve iş yaşamındaki profesyonellere yönelik konusunda uzman akademisyenlerin katkıları ile hazırlanmıştır. Her bölümde teorik bilgilerin yanı sıra gerçek kişilerin kariyer yolculuklarındaki başarı hikâyeleri, alanının uzmanları tarafından konuyla ilişkili adaylara yönelik verilmiş olan tavsiye niteliğindeki görüşler ve tüm bunların yanı sıra ilgili bölümde derinleşmek isteyen okuyuculara yönelik ek okuma önerileri ile birlikte film önerileri verilmiştir. Tüm okuyucular için faydalı bir rehber olması dileğiyle keyifli okumalar dileriz.
Donna Yena Kariyer yönetimi becerilerinizi geliştirmeyi hedefleyen bu kitap, gizil güçlerinizi ortaya çıkarmanızı, kendi potansiyelinizi ortaya koymanızı ve onlarca öz geçmiş arasında sizin öz geçmişinizin öne çıkmasını sağlayacak ipuçlarını içermektedir. Bu kitapta yer alan alıştırmalar, kariyer hedeflerinizi gözden geçirerek yeni kariyer hedefleri belirlemenize de yardımcı olacaktır.
K. Övgü Çakmak Otluoğlu Çok değil bundan otuz-otuz beş yıl öncesine kadar kişilerin, girdikleri işlerde emekli olana kadar çalışmaları beklenirdi. İş değiştirmeler, kişilerin çalışma yaşamlarıyla ilgili olumsuz giden bir şeylerin işaretiymiş gibi algılanır, sık iş değiştirenlere şüpheyle yaklaşılır ve istikrardan uzak oldukları düşünülürdü. Hâlbuki günümüzde hepimiz, hemen hemen her konuda istikrarsızlık ve belirsizliklerin hakim olduğu dinamik ve değişken koşullarla karşı karşıyayız. Bu belirsizliklerden, hem işletmeler hem de çalışanlar olarak payımıza düşeni alıyoruz. Örneğin; işletmeler, dünya çapında artan rekabet, ekonomik krizler, yavaşlayan büyüme oranları, hızla değişen müşteri talepleri gibi gelişmeler karşısında ayakta kalabilmek için geçmişe kıyasla çok daha rekabetçi ve çok daha esnek olmaya ihtiyaç duyuyorlar. Bu durum da işletmelerin, karşılaştıkları belirsizliklerle mücadele ederken çalışanlarına eskisi gibi uzun süreli istihdam ve iş güvencesi sunmalarını zorlaştırıyor. Çalışanların ise iş güvencesizliğini kanıksadıklarını ve bir kere çalışmaya başladıkları işlerinde bir ömür geçiremeyeceklerinin bilincinde olduklarını görüyoruz. Yine çalışanların, işlerinde uzun süre terfi almayı beklemektense yeni fırsatlara her daim açık olduklarını, tek bir işletmede kariyerlerini sürdürmektense farklı işletmelere geçtiklerini, hatta gerekirse uzmanlık alanları ve mesleklerinde bile değişikliğe gitmekten çekinmediklerini gözlemliyoruz. Başka bir deyişle, eskiden bir istikrarsızlık işareti olarak algılanan iş değiştirmelerin, artık çalışma yaşamının bir parçası hâline gelmesine şaşırmıyoruz. Bu bağlamda, geçmişte tek bir işletmede terfi ederek ilerleme ile özdeşleştirilen kariyer kavramının, geçerliliğini yitirdiği ve kariyere ilişkin kuralların günümüzde değişmekte olduğu gerçeği karşımıza çıkıyor. Tüm bunlar doğrultusunda; ilk olarak kariyerin ne anlama geldiğine odaklanan kitabımızda, geçmiş dönemlere hakim olan örgütsel kariyer olgusu üzerinde durularak kariyere ilişkin kuralların değişmesine neden olan faktörler ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Devamında yeni kariyer yaklaşımları olan sınırsız (boundaryless), bağımsız (protean), portföy (portfolio) ve şirket sonrası (post-corporate) kariyer kavramları irdelenmiştir. Ayrıca kariyer başarısı kavramı ele alınmıştır. Son olarak değişen kariyer kuralları çerçevesinde önem kazanan istihdam edilebilirlik (employability), ilişki ağları (network) kurma, kariyer öz yönetimi (career self-management) konuları üzerinde durulmuştur. Kitapta yer alan konuların, daha rahat anlaşılabilmesi için örnek olaylara başvurulmuş ve açıklamalarıyla birlikte okuyucuya sunulmuştur. Kariyer konusuyla ilgilenen akademisyenlere, öğrencilere ve kariyerleriyle ilgili farkındalık kazanmak isteyen çalışanlara yararlı bir kaynak olması temennisiyle...
Deniz Altay Taşcı Sosyal yardımları sosyal sigortalardan ayıran en önemli özellik, sosyal yardımların bireyleri en kısa sürede muhtaçlıktan kurtararak kendi kendilerine yeterli hâle gelmelerini sağlama amacı taşımasıdır. Türkiye'de sosyal yardımlar, primli sosyal güvenlik sistemlerinin tamamlayıcısı olarak düzenlenmiştir.
Türkiye'deki sosyal koruma sistemi öncelikli olarak çalışma ile ilişkili olup çalışan birey Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıt olarak prim ödemekte, bu sayede sosyal koruma kapsamına girerek sosyal risklere karşı korunmaktadır. İşsizlere aktif ve pasif istihdam politikaları uygulanmakta, kayıtlı olarak çalışmayan, aynı zamanda aktif ve pasif istihdam politikaları kapsamı dışında kalan bireyler için ise sosyal yardım programları bulunmaktadır. Sosyal yardım alanlar için de aktif istihdam politikaları uygulanmaya başlanmış olmakla birlikte kural olarak kayıt dışı çalışma bu uygulamaların dışında kalan kesimi ifade etmektedir. Ancak çalışmamızda yer aldığı üzere Türkiye'de sosyal yardım almakta iken kayıt dışı çalışan bir kesimin varlığı TÜİK istatistikleri analizinden anlaşılmaktadır. Söz konusu verilere uygulanan ki kare analizi sonuçları, öncelikle sosyal yardım alma ve kayıt dışı çalışma arasında bağımlı bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur. Sonrasında yapılan lojistik regresyon analizi ise sosyal yardım almakta olan hanede yer alan kayıt dışı çalışan bireylerin sosyal yardım alan hanede yer almamakla birlikte kayıt dışı çalışan bireylere arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermektedir.
Bu çalışma ile, kayıt dışı çalışırken sosyal yardım alınan hanede bulunma durumuna ait faktörler detaylandırılarak Türkiye'deki sosyal politika literatürünün, neoliberal politikalar bağlamında ulusal ve uluslararası sosyal politikanın sosyal hak kayıpları, esnek çalışma, güvencesizleşme, özelleştirme ve sendikasızlaştırma gibi unsurlarının elimine edildiği sosyal politika düzenlemelerinin yapılandırılması hedefi ile sosyal yardım alma durumuna neden olan piyasa koşullarını görmezden gelen yapısı yerine mevcut piyasa şartlarının insanları sosyal yardım almakta iken kayıt dışı çalışmaya iten piyasa düzenlemeleri irdelenerek sosyal yardım almakta olan bireylerin kayıt dışı işler yerine insana yakışır işlerde çalışmalarına yönelik olarak politika önerileri sunulmuştur.
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
A. Asuman Akdoğan, Aşkın Keser, Alptekin Develi, Ayşe Gökçen Kapusuz, Ceyda Taşçıoğlu, Çetin Bektaş, Deniz Dirik, Elif Baygın, Emre Gençay, Erkan Turan Demirel, Esra Kızıloğlu, Eylem Bayrakçı, Eylem Şimşek, Faruk Şahin, Fatih Sobacı, Funda Kıran, Gülten Gümüştekin, Hakkı Aktaş, Hakkı Okan Yeloğlu, Hande Ünüvar, Hasan Hüseyin Uzunbacak, Hüseyin Yılmaz, İfakat Atak, İlknur Çevik Tekin, İnan Eryılmaz, İrge Şener, Mehmet Biçer, Mehmet Dinç, Mihriban Cindiloğlu Demirer, Muhammet Saygın, Mustafa Bekmezci, Mustafa Canbek, Nazmiye Ülkü Pekkan, Onur Köksal, Osman Yalap, Özgür Demirtaş, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Pelin Kanten, Pınar Erdoğan, Selahattin Kanten, Selen Doğan, Sema Polatcı, Senay Yürür, Serap Kalfaoğlu, Soner Taslak, Şenay Karakuş Uysal, Tahir Akgemci, Tahsin Akçakanat, Tayfun Doğan, Tugay Ülkü, Tuğba Erhan, Utku Demirci Bu kitap, bir ölçek derleme kitabı değildir çünkü örgütsel davranış alanındaki ölçeklerin bir araya getirilmesinden çok daha fazlasını içermektedir. Yazarların deneyimleriyle harmanlanan teorik bilgiler, araştırmacılara özgün ve faydalı bir bakış açısı sunmaktadır. Her bir kavramla ilgili literatür özeti sunulduktan sonra kavramlara ilişkin geliştirilmiş olan toplam 161 ölçeğe yer verilmektedir. Her bir ölçeğin geliştirilme aşamasından örneklemine, geçerleme ve güvenilirlik çalışmalarına, kullanımı ve yorumlanmasına kadar gerekli olan tüm bilgiler büyük bir titizlikle anlatılmıştır. Ayrıca, farklı ölçeklerin birbirlerine göre üstün ve zayıf yönleri ile ölçeğin uygulanmasına yönelik öneriler de sunulmuştur. Amacımız, nicel bir çalışma yapacak olan araştırmacıya soru formunu sağlamak verine kuramsal temelinden, literatürdeki gelişmelerinden, ölçeklerinden, kaynakçasına kadar örgütsel davranış kavramları ile ilgili bir araştırma rehberi sunmaktır.
Daha nitelikli ve daha özgün bilimsel çalışmaların ortaya çıkmasında bir kilometre taşı olabilirsek ne mutlu bize
A. Banu Bıçakçı, Anne Linke,Ceren Altuntaş Vural, Duygu Türker, Emrah Koparan, Fırat Coşkun, Huriye Toker, İlker Yılmaz, Seçil Deren van het Hof, Sibel Hoştut, Stefan Jarolimek, Yeşim Çelik “Kurumsal Sosyal Sorumluluk her zaman önemliydi. Ancak yeni gelen nesillerin değer yargıları ve dünyayı, markaları algılayış biçimleri çok değişti. Çevresindeki dünyanın daha iyi bir yer olabilmesi için çalışan, fedakarlık yapan ve bu konuda hayal kuran bir nesilden söz ediyorum. Artık markaların kendilerine sokaktaki insanla birlikte düşünüp, çözmek üzere birlikte hareket edebilecekleri bir dert, ulaşılması gereken yüce bir amaç bulmaları neredeyse şart. Dünya değişti… İnsanlar değişiyor… Kurumsal Sosyal Sorumluluk anlayışının değişmemesi olanaksız. Bu kitap, yeni sorulara yeni cevaplar vererek kendi sorumluluğunu çok iyi yerine getiriyor."
Tuğbay Bilbay
CEO & CCO Manajans JWT

Gelecek nesillere daha yaşanılabilir bir dünya bırakma hedefine giden en akılcı yol olan sürdürülebilir kalkınmanın ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarda kurumsal sorumluluk bilincinden beslenmesi gerektiği editörler tarafından profesyonelce ele alınmış. Kurumsal Sosyal Sorumluluk kavramını tüm disiplinleriyle birlikte ve derinlemesine ele alan bu değerli kitabın bugüne kadar cevabı tam olarak verilememiş birçok konuya açıklık getireceğine inanıyorum. Bütün bu kapsayıcılığı ile okuyucuların hafıza payında oldukça değerli bir yere sahip olacağı ve gerek akademik çevre, gerekse iş dünyasının ihtiyaç duyduğunda başvuru yaptığı bir eser olacağı kanaatindeyim.

İlker Çelik
VİKO by Panasonic - Kurumsal İletişim ve Sosyal Sorumluluk Yöneticisi
Ümit Deniz İlhan Bu kitap, örgütsel bağlılık üzerinde önemli bir etkisi olduğu düşünülen çalışma değerlerinin kuşaklar bağlamında incelenmesini içermektedir. Kitabın, özellikle günümüz çalışma hayatının sayıca ağırlıklı aktörlerinden X ve Y Kuşağı çalışanlarının sahip oldukları çalışma değerleri açısından farklılıkları ile örgütsel bağlılıkları açısından farklılıklarını ortaya koymak olarak iki temel amacı bulunmaktadır. Böylece hangi çalışma değerlerinin örgütsel bağlılığı açıklamada önemli olduğunu yorumlayabilmek amaçlanmaktadır.
Hem uygulamacılar ve hem de çalışma psikolojisi literatürü için önemli bir kavram olan örgütsel bağlılık ancak kuşaklar arası çalışma değerleri farklılıklarının iyi anlaşılıp stratejik bir şekilde yönetilmesiyle sağlanacaktır. Bu noktada bir yanda insan kaynakları yöneticileri önderliğinde tüm yöneticilere bir yanda da iş yeri psikologları ile bu konular hakkında bilimsel araştırma yapan akademisyenlere hayli görev düşmektedir. Öyle ki bu paydaşların çalışma hayatında yer edinmeye başlayan Y Kuşağının ve hatta sonrasında gelecek olan Z Kuşağı­nın çalışmaya yönelik ihtiyaç, tutum ve değerlerinin anlaşılmaya çalışılması yö­nünde yapılacak olan araştırmalara öncelik vermeleri önem arz etmektedir. Daha da ötesi, sadece araştırmalara öncelik verme ile yetinmeyip araştırmalardan elde edilen bulguların yönetim politikası hâline getirilmesi yoluyla örgütsel bağlılığın arttırılmasını takip etmelidirler.
Dikkat çekmek gereken bir konu da ortaya çıkan farklılığın sadece kuşak olgusundan kaynaklanamayabileceği, aynı zamanda yaşam evrelerinin de bu farklılık üzerinde etkisi olabileceğidir. Yapıla­cak olan araştırmalarda ve araştırma bulgularını uygulamada bu ikili varsayım bir arada gözetilmeli, hem kuşak olgusunun hem de yaş olgusunun ortaya koyabile­ceği farklılıklar gözden kaçırılmamalıdır.
A. Selami Sargut, Cem Şafak Çukur, Deniz Börü, Deniz N. Şahin, Doruk Uysal Irak, Ebru Günlü, H. Canan Sümer, Ömer Aytaç, Ramazan Erdem, Tuncer Asunakutlu, Zehra Şahin, Zeynep Aycan Eser örgüt ve yönetim alanında yaygın olan kuramsal altyapıyı ve pratik çalışma alanlarını kültürel bakış açısıyla sunmaktadır. Kültürün kendine özgü dokusunun yansımaları tüm çalışmalarda olduğu gibi yönetsel ve örgütsel çalışmalar alanında da kendini göstermektedir. İşletme, psikoloji, sosyoloji gibi farklı alanlardan akademisyenlerin ortak çalışması sonucu ortaya çıkan kitap disiplinler arası bir eser olma özelliği taşımaktadır. Her biri kendi alanında uzman ve kültürel özgünlüğe hâkim akademisyenlerin ortak çalışması eser uzun zaman alan emekler sonunda okuyucusuyla buluşmuştur.
Yıldız KUZGUN İnsanın özünü gerçekleştirmesi, ekonomik özgürlüğünü kazanması ve toplumda saygın bir yer edinmesi için niteliklerine uygun bir meslek sahibi olması gerekir. Kişinin kendine uygun bir mesleği bulabilmesi çok küçük yaşlarda başlar. Bir yandan yeteneklerini, ilgilerini ve değerlerini tanıma, diğer yandan toplumdaki eğitim ve iş seçeneklerini araştırma çabaları ile sürer ve zaman zaman verilen kararlarla gerçekleşir.
Bilim ve teknolojideki hızlı değişim, tek bir meslekle ömrü tamamlama devrini kapatmış, insanların yaşamları boyunca en az üç meslek değiştirmek zorunda olacağı bir çalışma yaşamı yaratmıştır. Bu durumda insanlar ömür boyunca bir yandan niteliklerini değerlendirme ve geliştirme, bir yandan da yeni çalışma alanları bulma gereği duymaktadırlar.
Bu kitapta; okul öncesi dönemden başlayarak meslek yaşamının sonuna kadar bireylerin meslek seçme kararını vermelerini etkileyen etmenler ve bu konuda geliştirilmiş yardım teknikleri, araştırma bulguları ile desteklenerek açıklanmıştır.
Yaşam boyu meslek gelişimi anlayışı ile hazırlanan bu eserin, sadece meslek danışmanlığı alanında eğitim görenlere değil istihdam kurumlarında görevli meslek danışmanlarına, insan kaynakları alanında görev yapan elemanlara da yararlı olacağı umulmaktadır.
Ramazan Erdem, Kevser Sezer Korucu Sanayi Devrimi ile başlayan süreçte işe yüklenen anlam ve iş yapma biçimlerinde köklü değişimler meydana gelmiştir. Teknolojik gelişmelerin de etkisiyle iş, hiç olmadığı kadar hayatın merkezine yerleşmiş, bu da hayatın bütününde köklü dönüşümlere yol açmıştır. Modern insanın hayat hikâyesine bakacak olursak doğduktan hemen sonra ebeveyninin ileride ne iş yapacağı üzerine kafa yorup eğitimini ona göre programladığını, hayatının en verimli çağlarını bir işte çalışarak ya da kariyerinde ilerlemek için harcadığını, yaşlılık zamanlarını da çalıştığı işten emekli olmasıyla birlikte elde ettiği maddi imkânlarla geçirdiğini görürüz. Günümüzde hepimiz ister çalışmak için yaşayalım ister yaşamak için çalışalım, hayatımızı iş merkezli olarak tasarlamak durumunda kalmaktayız. Bugün “başarılı insan” denildiğinde, hayata dair görev ve sorumluluklarını tam olarak yerine getiren insandan öte iş yaşamında diğerlerinden farklı başarı öykülerine sahip, parlak kariyerli insanlar akla gelmektedir. Buna bağlı olarak mutluluk, huzur, tatmin gibi olumlu; stres, çatışma, tükenmişlik gibi olumsuz kavramları da işten bağımsız ele almak zorlaşmıştır. Anlaşılacağı üzere, hayatta her şeyin işe göre şekillendiği bir çağda yaşıyoruz.
İşle bu denli içli dışlı olmamız sebebiyle yaşadığımız birçok problemin kaynağı da iş merkezli olmaktadır. Bu kitapta modern insanın işle imtihanına dair problemler tartışılmaktadır. Bu kapsamda işte anlam kaybı, kariyerizmin sonuçları, hayatın iş tarafından istilası, monotonlaşan hayat, iş ve istihdamın modern köleliğe dönüşmesi, çalışanların dehümanizasyonu ve dijitalleşme ile birlikte ortaya çıkan yeni sorunlar gibi konular üzerinden modern iş yaşamı eleştirel bir perspektifle ele alınmıştır.
Cengiz Anık “Beyaz adam, Hak-İş’in de Hizmet İş’in de eline defalarca balta verdi. Her seferinde “Git, kes şu ormanı!” dedi. Israrla ve kararlılıkla “Hayır!” dedik. Biz derisine kızıllık yakıştırılan adamı hep anladık, doğru ve haklı bulduk. Bu yüzden biz de sürekli horlandık. Elindeki baltasıyla bütün gezegeni talan eden beyaz adamın değirmenine hiçbir vakit su taşımadık. Erdemden, ilkelerimizden asla taviz vermedik.”
Mahmut Arslan
Hak-İş Konfederasyonu Genel Başkanı

Sharan B. Merriam Son çeyrek yüzyılda, nitel araştırma yöntemlerini konu edinen birçok makale ve kitap yazılmıştır. Bir başka ifadeyle -güncel bir paradigma olarak- nitel araştırma akademik çevrelerde giderek önem kazanmaya başlamıştır. Yeniden gözden geçirilmiş ve yayıma hazırlanan bu klâsik kitap; nitel araştırmaların desenlenmesi, verilerin toplaması, analiz edilmesi ve raporlanması hususunda başta akademisyenler olmak üzere bütün araştırmacılar için bilgiler veren bir başucu kaynağı niteliğindedir. Diğer yandan nitel araştırma paradigmasının teorik ve felsefî temelleriyle ilgili okuyucuya farklı bakış açıları kazandırması bakımından dikkate değer bir çalışmadır.
Özetle, bu kitapta, nitel araştırma hakkında aradığınız her şeyi öz ve anlaşılır bir şekilde bulabilirsiniz. Ayrıca, bu eser, yüksek lisans, doktora tez çalışmaları yapan öğrenciler ile araştırma projeleri hazırlayanlar için bir rehber niteliği taşımaktadır.
Donald L. Anderson ÖRGÜT GELİŞTİRME

Örgüt Geliştirme kişisel, takım ve örgüt düzeyindeki değişimleri yönlendirme konusunda öğrencilerin, yöneticilerin, değişim uzmanlarının ve uygulayıcıların ilgisine sunulmuş rehber bir kitaptır. Donald L. Anderson, klasik örgüt geliştirme teknikleri ile günümüze uygun ve farklı örgüt kademelerinde uygulanabilecek müdahaleleri anlatırken örgüt geliştirme etiği ile ilgili tartışmalara da yer vermektedir. Temel içeriği ve süreçleri izleyen bölümlerin sonundaki vaka incelemeleri ve örnek olay çalışmaları da öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaya aktarabilmelerine yardımcı olmaktadır. Küreselleşmenin arttığı, teknolojilerin hızla değiştiği, ekonomik baskıların ve çalışanların beklentilerinin arttığı günümüzün rekabetçi çevrelerinde bu kitap, yararlı bir araç olacaktır.

Kitabın Temel Özellikleri
• Örgüt geliştirme sürecinin her aşaması detaylı şekilde açıklanmaktadır: giriş, sözleşme/kontrat, veri toplama, teşhis ve geri bildirim, müdahaleler ve değerlendirme.
• Hem geleneksel örgüt geliştirme uygulamaları hem de değişime uyumlu yeni stratejilerin uygulanabilmesi için teori, araştırmalar ve danışmanlık teknikleri açıklanmaktadır.
• Özel işletmeler, kamu kurumları, eğitim ve sağlık örgütleri gibi çalışma ortamlarında örgüt geliştirme uygulamalarının yararları gösterilmektedir.
• En iyi örgüt geliştirme pratiklerinin (kişisel, takım ve örgüt düzeyinde müdahalelerle) gerçek dünyada uygulanmasına ilişkin yönlendirmeler yapılmaktadır.
• Örnek olay incelemeleri ve vaka çalışmaları aracılığıyla öğrencilerin örgüt geliştirme kavramlarını analiz etmeleri, uygulamaları ve tartışmaları sağlanmaktadır.
• Konularla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için ek okuma önerileri sunulmaktadır.

Örgüt Geliştirme: Örgütsel Değişime Yön Veren Süreç kitabı işletme ve yönetim alanında; örgüt geliştirme, örgütsel değişim, liderlik ve örgütsel değişim gibi derslerde kullanılabilir.
Halit Keskin, Ali Ekber Akgün, İpek Koçoğlu Örgüt Teorisi kitabı, örgüt teorisi disiplinini okuyucuya tanıtmak, bu alandaki farklı bakış açılarını, konuları ve teorileri aktarmak ve bunları değerlendirebilecek bir altyapı oluşturmak amacıyla yazılmıştır. Kitapta, sosyal bilimlerde pozitivist yaklaşımla birlikte ortaya çıkan modernizmin örgüt teorisine ışık tuttuğu 19. yy.dan itibaren örgüt teorisinde postmodernist yaklaşımın hâkim olduğu 21. yy.a kadar örgüt teorisinin nasıl gelişim gösterdiğinin, örgüt teorisinin farklı zamanlarda hangi yaklaşımların hâkimiyeti altına girdiğinin, yaklaşımlar arası çatışmaların örgüt teorisine nasıl yansıdığının ve örgütleri anlama konusunda ne gibi zorluklar oluşturduğunun sistemli bir şekilde okuyucuya aktarılması amaçlanmıştır. Kitap, örgüt teorisinin nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini tarihsel bir bakış açısıyla açıklarken aynı zamanda toplumsal değişimin diğer bilim alanlarındaki gelişmelerle nasıl örtüştüğünü ve kronolojik olduğu kadar felsefi gelişimini de aydınlatmayı hedefler.
Örgüt teorisinin etkin bir biçimde öğrenilmesi için öncelikle alanın çeşitliliği ve karmaşık doğası kabul edilmelidir. Örgüt teorisini tek bir bakış açısına indirgemeye çalışmak yerine birçok paradigmanın farklı bakışları çerçevesinde incelemek ve zenginleştirmek gerekmektedir. Bu kitapta, örgüt teorisinin karmaşıklığı ve yönetim uygulamalarıyla olduğu kadar sosyal hayatla bağlantısı, birçok kitaptaki eş biçimli yaklaşımların bu alana getirdiği uyumlu ve tamamlayıcı açıklamaların ötesinde farklı yaklaşımların eleştirel ve farklılık yaratan değerlendirmeleri ile ortaya konmuştur. Örgüt teorisinde kalıpları yıkmak, tek bir paradigma esasına dayalı analizin önüne geçmek, tartışmaya ve eleştiriye açık, dönüşsel düşünceye uygun bir zemin hazırlamak ve paradigmalar üstü bir anlayışı cesaretlendirmek hedeflenmiştir. Nihai olarak, okuyucunun örgütü farklı bakış açıları çerçevesinde anlayabilmesi, eleştirel düşünebilmesi, örgüt teorisini mevcut düşünce kalıplarının ötesine taşıyabilmesi ve zenginleştirici teorik diyaloglar geliştirebilmesi beklenmektedir.
İdil Tamer Yönetim yazınında hazırlanan editörlü kitapların büyük bölümü, bir kavram etrafında çeşitli ilişkili konuların incelenmesi biçiminde yayımlanagelmiştir. Ortaya çıkan çalışmanın bütünlüğü açısından bir avantaj olarak görünen bu durum, başka bir açıdan da ele alınan konuların çeşitliliğini sınırlayan bir sonuç doğurabilmektedir.
Temelde işletme bilim dalının örgütsel davranış, insan kaynakları ve yönetim organizasyon ana bilim dallarını kapsayan bu derlemenin geniş bir yelpazede farklı konuları ele alması itibarıyla gerek akademisyenler ve işletme öğrencileri gerekse yönetim bilimine ilgi duyan okurlara faydalı olması dileğiyle…
Ahmet Erkasap, Beliz Ülgen, Çağrı Acarol, Emel Güler Yılmaz, Esra Atilla Bal, Gözde Yılmaz, Hatice Toruntay, Mehmet Sağlam, Murat Yolsal, Nurgül Keleş Tayşir, Türker Tuğsal Çağdaş yönetim yaklaşımlarını takip eden, uygulayan tüm örgütlerde; en değerli varlık olarak gösterilen insanın bilgisi, yetenekleri ve tecrübesinin yanı sıra duygularının da dikkate alınması ve bu duyguların doğru algılanıp yönetilmesi, örgütlerin varlıklarını başarıyla sürdürmelerinde son derece etkilidir.
“Örgüt Yönetiminde Duygular” kitabında, hem iş hayatına hem de akademik hayata katkı sağlamak ve duygular konusunda farkındalık yaratabilmek amaçlarıyla yönetim sürecinde ortaya çıkabilecek duygulara ilişkin bilgiler, okuyucularla paylaşılmaktadır.
Henry MINTZBERG, Pearson Örgütler ve Yapıları, örgüt ve yönetim politikası alanında klasik eserler arasında gösterilmekte olup en temel kaynaklardan biridir. Yazarı Henry Mintzberg, Harvard Business Review tarafından dünyanın en etkili 50 yönetim düşünürü arasında gösterilmektedir. Bu eser, alanda akademik çalışmalar yapacaklar için bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Kitap, ayrıca örgütleri analiz etmede çok faydalı analitik inceleme araçları sunmaktadır. Türkçede yönetim, liderlik ve örgütsel davranış alanında birçok kaynak yayımlanmış ve çevrilmiş olmasına karşın bu çalışmalar, ya teorik bir perspektiften yoksun ya da tamamen pratik uygulamalara odaklanmaktadır. Bu kitap, hem teorik bilgiye ihtiyaç duyanlar hem de pratik olarak örgütlerin nasıl çalıştığını anlamak isteyen herkese yeterince kavramsal ve teknik bilgi sağlamaktadır. Kitap, örgüt ve yönetimi yeni öğrenmeye başlayanlarla, kendini bu konuda yeterli hissedenlere ve kendini akademik olarak oldukça yetkin hissedenlere de okudukça farklı bakış açıları kazandırabilecek bir kaynaktır. Örgüt ve yönetim alanında Türkçe yayımlanan en önemli birkaç kaynak arasında rahatlıkla gösterilebilir çünkü bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.
Bu kitap, örgüt yapısının çözümlenmesi üzerine derin bir teorik bilgi içermekte olup söz konusu yapılara ait bilgileri oldukça yalın bir şekilde, çizimler, şekiller, akışlar ve örneklerle anlatmaktadır. Yazar, bu kitapta örgütlere yönelik basit yapı, makine bürokrasisi, profesyonel bürokrasi, bölümlenmiş biçim, esnek yapı ve sonuç beşgeni olarak adlandırılan farklı türdeki yapılardan bahsetmektedir. Buna ek olarak bu örgüt yapıları arasında farklı ihtiyaç ve baskılar altında ortaya çıkabilecek melez yapıları da açıklamaktadır. Bu kitap, söz konusu yapıları koordinasyon mekanizmaları, iletişim sistemleri, uzmanlaşma, davranışın biçimlenmesi, eğitim ve doktrinleme, birimlerin oluşumu, birimlerin büyüklüğü, karar, planlama ve kontrol mekanizmaları aracılığıyla; örgütün yaşı, büyüklüğü, çevresi gibi durumsal faktörler bağlamında detaylı bir biçimde açıklamaktadır. Bu açıdan özellikle işletme, kamu yönetimi, eğitim yönetimi, endüstri mühendisliği, sağlık idaresi, insan kaynakları alanlarında yararlı olabilecek bir kaynaktır. Kısaca organizasyonlar ile ilgili her alanda; kamu ve özel sektör çalışanları, akademisyenler, lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim alan öğrenciler, yaşadıkları toplumda yer alan kurumların yapısı ve işleyişini merak eden ve anlamak isteyen kişiler için faydalı olabilecek bir eserdir.
“Örgütlerin Yapılanması konusundaki kitabımın Türkçeye çevrilmiş olmasına çok memnun oldum. Türkiye gibi enerjisi yüksek bir ülkede bu konunun canlı olduğunu bilmek çok güzel.”
Henry Mintzberg
Cleghorn Yönetim Profesörü
McGill Üniversitesi
Nuran Varışlı Ekonominin çekirdeğini işletme, işletmenin çekirdeğini ise insan oluşturmaktadır. İnsan sosyal bir varlık olarak yaşadığı çevrenin kültürel ve sosyal yapısından çok fazla etkilenir. İşletmeler; insana değer vererek davranış bilimlerinin ortaya koyduğu bulgulardan faydalanarak, işletmede çalışan kişilerin en etkin ve en verimli şekilde çalışmasını, işte istekli ve mutlu olmalarını sağlamaktadır.
İşletme yapısının iyi olması, tek başına işletme başarısı için yeterli değildir. İşletmelerin yaşamlarını devam ettirebilmesi ve gelişmesi kişisel amaçlar ve işletme amaçların uyumu ile mümkündür. Hizmet sektörlerinde çalışanların hizmet ettikleri işletmeye olan inançları ve işletmenin gelişmesine yapacakları katkıları rekabet gücü üzerinde önemli etkiler doğurmaktadır.
Özellikle kültürel yapımız bağlamında düşünüldüğünde, kendilerine çeşitli imkânlar sunan işletmelerine koşulsuz bir bağlılık ve sadakat hisseden kişiler, değişim ilişkisi içerisinde işletme tarafından korunmayı beklerler. Bu korunma hissi sağlanıyorsa çalışan işinden ve iş ortamından beklentilerinin yeterince karşılandığı algısına sahip olacak ve bu işinden tatmin olması sonucu oluşacaktır. Yaptığı işe karşı yüksek seviyede iş tatmini yaşayan çalışan, çalışmakta olduğu işletmeye karşı yüksek seviyede duygusal bağlılığa sahip olacak ve kendi isteği ile örgütte kalmayı sürdürecektir.
Bu kitapta, örgütsel bağlılık ve iş tatmininin işten ayrılma niyetine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, görüşlerin çeşitli yönleriyle ve birbirleriyle ilişkileri açısından ele alındığı ve kapsamlı bir şekilde tartışıldığı bu kitabın ülkemiz eğitim sisteminin bu alandaki problemlerine ışık tutacağı, bu alana ilgi duyan tüm iş insanları, akademisyen ve öğrencilere katkı sağlayacağı umulmaktadır.
Steven L. McShane - Mary Ann Von Glinow, McGraw Hill Türkçe yazında “Örgütsel Davranış” alanında eserler olmakla birlikte; disiplinler arası anlatım ve güncel örnekler ile birlikte teori ve pratiği bütünsel bir şekilde sunan çalışmaya pek de rastlanmamaktadır. Prof. Dr. Steven L. Shane ile Prof. Dr. Mary Ann Von Glinow`un Örgütsel Davranış kitabı; bölümlerin düzenlenmesi, anlatım biçimi, klasik ve güncel kavram ve kuramlar, bunların günlük çalışma hayatına nasıl yansıdığına dair örnekler, okuyucuyu içeriğe hazırlayan soru ve kazanımlar ile birlikte Türkçe yazına önemli bir katkı sağlayacaktır. “Örgütsel Davranış” disiplinini; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin çalışma hayatına etkileri, takım çalışması, uluslararası araştırmalar, örnek olaylar, güncel örnekler ve tartışmalar ile ele alan bu kitabın hem akademisyenlere hem lisans ve lisansüstü öğrencilere hem de merak eden herkese faydalı olması dileğiyle…
Azize Ergeneli Örgütsel davranış, örgütlerin etkili bir biçimde yönetilebilmesi için örgütte görev alan kişilerin gerek birey olarak gerekse grup üyesi olarak davranışlarını anlamaktır. Davranışları ve sebeplerini anlamak, yöneticilere bireylerin gelecekteki davranışlarını tahmin etmek, onları örgütün hedefleri doğrultusunda yönlendirebilmek ve kontrol edebilmek imkânını vermesi sebebiyle önemlidir. Bu kitap, yönetici adayı olan kişiler için hem teorik bilgi sunmak hem de pratikte yapılabileceklere ilişkin yol göstermek üzere yazılmış ancak tamamen tükenmiş olan Örgüt ve İnsan isimli kitabın geliştirilmesi ile hazırlanmıştır.
Bu amaçla, kitap iki kısımdan oluşmaktadır: Örgüt ve birey. Örgüt kısmında örgüt tanımı yapılarak bir sosyo-teknik sistem olarak örgütün tanımlanmasını gerektiren çalışmalara yer verilmiş, örgüt, çevre ve teknoloji ile örgüt yapısı arasındaki etkileşimden ve bunun çalışan bireylerle ilişkilerinden söz edilmiştir.
Birey kısmında ise öncelikle, örgütte çalışan biri olarak kişiyi özel yapan bireysel farklılıklar ele alınmıştır. Bireyin kişilik özelliklerinin oluşumu ve bunu etkileyen unsurlar, kişiliği üzerinde önemli bir etkisi olan öğrenme süreci, öğrendiklerinin tutumları üzerindeki etkisi ve bunların algılamasını nasıl şekillendirdiği, nihayetinde davranışlarına nelerin sebep olduğu açıklanmaya çalışılmıştır.
Birey bir grup üyesi olarak tek başına olduğundan daha farklı davranabilmektedir. Örgütlerde çalışanlar en az bir iş grubu içinde yer almak zorunda olduklarından, bireyin grup içindeki davranışları anlatılmaya çalışılmış böylece yönetici olacak kişilere grup üyesi olarak bireyleri nasıl yönetmeleri gerektiğine ilişkin teorik ve pratik bilgiler verilmiştir. Bu kısımda yönetici adaylarına sağlıklı bir iletişim kurmak, çalışanları doğru biçimde motive edebilmek, onlara etkili bir biçimde liderlik etmek, yaşadıkları çatışmaların ve stresin nedenlerini anlatmak ve bununla nasıl baş edebileceklerine ilişkin bilgiler aktarılmaya çalışılmıştır.
Nihat Aytürk Bu kitabın amacı, işletmelerde ve kamu kurumlarında görev alacak olan yükseköğrenim öğrencilerini yönetim pozisyonlarına en iyi şekilde hazırlamak; bu örgütlerde çalışan yöneticilerin ve yönetici adaylarının bilgi ve becerilerini geliştirerek başarılı olmalarını sağlamaktır.
Kitapta yer alan aşağıdaki konular yönetim bilimi ve kamu yönetimi uzmanı olan yazarın, Türkiye'de ve Fransa'da 15 yıllık yöneticilik ve yönetim danışmanlığı görevleri; akademik kurumlarda yönetim alanında 20 yıllık öğretim görevliliği bilgi ve birikimi sonucunda, üniversitelerde okutulan Örgütsel Davranış ders programına uygun biçimde, bilimsel kaynaklara dayalı olarak hazırlanmış, uygulamaya yönelik örnekler ve örnek olaylarla açıklanmıştır.
• Örgütsel Davranışa Giriş
• Örgütlerde Birey ve Grup Davranışları
• Örgütsel Davranışta İnsan İlişkileri ve Davranış Biçimleri
• Örgütsel Yönetim ve Liderlik
• Örgütsel Protokol ve İtibar Yönetimi
• Örgütsel Güç Yönetimi ve Politika
• Örgütsel Ekip Çalışması ve Ekip Yönetimi
• Örgütsel Sorun Çözme ve Karar Verme
• Örgütsel Zaman Yönetimi
• Örgütsel Kültür ve Örgüt İklimi
• Örgütsel Etik
• Örgütsel Motivasyon
• Örgütsel İletişim
• Örgütsel Çatışma
• Örgütsel Değişme ve Örgüt Geliştirme
• Örgütsel Mobing (Psikolojik Taciz)
• Örgütsel Stres ve Stres Yönetimi
• Örgütsel Davranışta Çağdaş Yaklaşımlar
• Örgütlerde İş Başvurusu ve Başarılı İş Görüşmesi
Stephan Robbins, Timothy A. Judge Çalışma ve iş yaşamıyla ilgili olan, bu konularda bilgisini artırmak, konulara bakış açısını genişletmek ve uygulamalarını analiz edip geliştirmek isteyen herkesin yararlanabileceği bu kitap, dört ana başlık altında toplanmıştır. Giriş başlıklı birinci bölümde, "örgütsel davranış" kavramı genel hatlarıyla ele alınmış; ilgili olduğu diğer alanlar ile ilişkisi irdelenirken, aynı zamanda kavramıı bekleyen zorluklar ve fırsatlara yer verilmiştir. İkinci bölüm, birey konusuna odaklanmıştır. Davranışın oluşmasında etkili olan algılar, duygular, tutumlar, kişilik ve değerler ile öğrenme ve motivasyon gibi bireysel süreçler ele alınarak konular derinlemesine incelenmiştir. Üçüncü bölüm ise grubun birey davranışına olan etkisi ve grup davranışlarına ayrılmıştır. İletişim, liderlik, çatışma ile güç ve politikalar bu bölümde incelenmiştir. Dördüncü ve son bölüm olan örgüt sistemi bölümünde ise örgüt yapısının temelleri, örgüt kültürü, insan kaynakları politikaları ve uygulamaları ile örgütsel değişim ve stres konuları işlenmiştir.
Kapsamlı örnek olaylarla zenginleştirilen kitap, her bölümde yer alan uygulama soruları, konuyla ilgili güncel yazılar, uygulamalar ve örnek olaylar ile farklı görüşlere yer veren kıyaslama yazılarını içermektedir.
Uluslararası uygulamaların da yer aldığı bu kapsamlı kitap, hem öğrencilere hem de konuyla ilgili herkese yararlı bir kaynak olacaktır.
Hanifi Demir Sağlık sektörü, kuşkusuz insan sağlığına dayalı hayati bir öneme sahip hizmet sektörüdür.
Sağlık hizmetlerinin sahip olduğu bu önem, hızlı bir değişim yaşamaktadır. Bu değişime ayak uydurabilmek için organizasyonun sahip olduğu kültürün etkisi her geçen gün artmaktadır. Diğer hizmet sektörlerinde olduğu gibi sağlık hizmeti sunumunda da aktif rol çoğunlukla çalışanlar üzerindedir. Çalışanların sahip olduğu ve devam ettirdiği kültür algısı aynı zamanda organizasyonlarına bağlılık ve performanslarını da etkilemektedir. Bu yönüyle gerek yönetim kademesinde görevli bulunanlar gerekse de yönetim alanında çalışma yapan akademisyenler, öğrenciler ve yönetim alanında bulunan yönetici adayları için organizasyon kültürünü anlama, bağlılık ve performans kavramlarına yoğunlaşma ve bu kavramlar arasındaki ilişkiyi daha net görebilmek adına bu kitap, yol gösterici bir özellik taşımaktadır.
İlknur Özalp Türetgen İş stresi, Örgütsel Psikolojinin temel konularından biri olmakla birlikte, bu alandaki araştırmaların bir kısmına dair pek çok eleştiri yöneltilmiştir. Söz konusu eleştirilerden biri de iş stresinin ölçümüne yönelik­tir; mevcut ölçüm araçlarının geçerlikleri, kapsamları ve ölçüm yöntemleri açısından sınırlılığa sahip olduğu vurgulanmıştır. İş Stresi Bataryası, Türkiye’de bu eksiklikleri gidermeyi hedeflemiş bir ölçüm aracıdır ve içinde stres kaynakları, bireysel, durumsal ve zorlanma değişkenlerinin yer aldığı 14 ölçeği barındırmaktadır. Bu kitabın amacı ise bu bataryadaki örgütsel tutum ve algıları ele alan 7 ölçeği tanıtmak ve uygulamacılara yönelik bir el kitabı sunmaktır.
Bu kitapta, bu ölçeklerin tanıtılmasının yanı sıra iş stresi alanındaki temel teorilerle stresin yol açtığı zorlanmalardan ve iş stresi sürecinde rol oynayan örgütsel bazı değişkenlerden söz edilerek alana dair güncel bilgilerin kısa bir derlemesi de yapılmıştır. Ardından İş Stresi Bataryası’nın geliştiril­mesi için yürütülen iki araştırmaya yer verilerek ölçeklerin geliştirilme süreci ve elde edilen psikometrik bulgular özetlenmiştir. Bu araçların araştırmacı ve uygulamacılar tarafından kullanılmasının iş stresi alanındaki araştırmaları zenginleştirmesi ve örgütsel müdahalelerin geliştirilmesi için fayda sağlaması umulmaktadır.
Ayfer Şahin, Fulya Bayraktar, Hüsniye Örs, Hüsnü Yücekaya, Levent Bayraktar, Orhan Kurtoğlu, Ramazan Adıbelli, Kâzım Ceylan Elinizdeki bu eser, Ahîlik hakkında farklı disiplinlerin yaklaşımları ve metodolojileri ile kaleme alınmış olan müstakil çalışmalardan oluşmaktadır. Birinci bölümde Ahîliğin Oluşumu, Kapsamı ve Etkileri ele alınmakta, Değerler Ekseninde Ahîliği Yeniden Düşünmek başlıklı ikinci bölümde ise, üretim ve tüketim ilişkilerinin olanca hızıyla değiştiği, postmodern denebilecek bu çağda Ahîliğin kültürel, ekonomik, etik ve felsefî açılardan insanlığa sunabileceği alternatifler olup olmadığı irdelenmektedir.
Ahîlik sadece bir esnaf örgütü değil, bir insanlık mektebidir. Bir insanlık idealidir. Ahîlikte insanlık için değer üretmek esastır. Bugün tüketim çağında, böyle bir üretim fikrini yeniden ele almaya bir davet olarak da okunabilecek bu eser, Ahîliğin temsil ettiği değerlerin tarihin belirli bir döneminde ve belirli bir coğrafyasında sınırlı kalmadığını ve çağlar üstü bir umut olduğunu hatırlatmaktadır.