Çalışma Ekonomisi \ 2-2
Sharan B. Merriam Son çeyrek yüzyılda, nitel araştırma yöntemlerini konu edinen birçok makale ve kitap yazılmıştır. Bir başka ifadeyle -güncel bir paradigma olarak- nitel araştırma akademik çevrelerde giderek önem kazanmaya başlamıştır. Yeniden gözden geçirilmiş ve yayıma hazırlanan bu klâsik kitap; nitel araştırmaların desenlenmesi, verilerin toplaması, analiz edilmesi ve raporlanması hususunda başta akademisyenler olmak üzere bütün araştırmacılar için bilgiler veren bir başucu kaynağı niteliğindedir. Diğer yandan nitel araştırma paradigmasının teorik ve felsefî temelleriyle ilgili okuyucuya farklı bakış açıları kazandırması bakımından dikkate değer bir çalışmadır.
Özetle, bu kitapta, nitel araştırma hakkında aradığınız her şeyi öz ve anlaşılır bir şekilde bulabilirsiniz. Ayrıca, bu eser, yüksek lisans, doktora tez çalışmaları yapan öğrenciler ile araştırma projeleri hazırlayanlar için bir rehber niteliği taşımaktadır.
Donald L. Anderson ÖRGÜT GELİŞTİRME

Örgüt Geliştirme kişisel, takım ve örgüt düzeyindeki değişimleri yönlendirme konusunda öğrencilerin, yöneticilerin, değişim uzmanlarının ve uygulayıcıların ilgisine sunulmuş rehber bir kitaptır. Donald L. Anderson, klasik örgüt geliştirme teknikleri ile günümüze uygun ve farklı örgüt kademelerinde uygulanabilecek müdahaleleri anlatırken örgüt geliştirme etiği ile ilgili tartışmalara da yer vermektedir. Temel içeriği ve süreçleri izleyen bölümlerin sonundaki vaka incelemeleri ve örnek olay çalışmaları da öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaya aktarabilmelerine yardımcı olmaktadır. Küreselleşmenin arttığı, teknolojilerin hızla değiştiği, ekonomik baskıların ve çalışanların beklentilerinin arttığı günümüzün rekabetçi çevrelerinde bu kitap, yararlı bir araç olacaktır.

Kitabın Temel Özellikleri
• Örgüt geliştirme sürecinin her aşaması detaylı şekilde açıklanmaktadır: giriş, sözleşme/kontrat, veri toplama, teşhis ve geri bildirim, müdahaleler ve değerlendirme.
• Hem geleneksel örgüt geliştirme uygulamaları hem de değişime uyumlu yeni stratejilerin uygulanabilmesi için teori, araştırmalar ve danışmanlık teknikleri açıklanmaktadır.
• Özel işletmeler, kamu kurumları, eğitim ve sağlık örgütleri gibi çalışma ortamlarında örgüt geliştirme uygulamalarının yararları gösterilmektedir.
• En iyi örgüt geliştirme pratiklerinin (kişisel, takım ve örgüt düzeyinde müdahalelerle) gerçek dünyada uygulanmasına ilişkin yönlendirmeler yapılmaktadır.
• Örnek olay incelemeleri ve vaka çalışmaları aracılığıyla öğrencilerin örgüt geliştirme kavramlarını analiz etmeleri, uygulamaları ve tartışmaları sağlanmaktadır.
• Konularla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için ek okuma önerileri sunulmaktadır.

Örgüt Geliştirme: Örgütsel Değişime Yön Veren Süreç kitabı işletme ve yönetim alanında; örgüt geliştirme, örgütsel değişim, liderlik ve örgütsel değişim gibi derslerde kullanılabilir.
Ahmet Erkasap, Beliz Ülgen, Çağrı Acarol, Emel Güler Yılmaz, Esra Atilla Bal, Gözde Yılmaz, Hatice Toruntay, Mehmet Sağlam, Murat Yolsal, Nurgül Keleş Tayşir, Türker Tuğsal Çağdaş yönetim yaklaşımlarını takip eden, uygulayan tüm örgütlerde; en değerli varlık olarak gösterilen insanın bilgisi, yetenekleri ve tecrübesinin yanı sıra duygularının da dikkate alınması ve bu duyguların doğru algılanıp yönetilmesi, örgütlerin varlıklarını başarıyla sürdürmelerinde son derece etkilidir.
“Örgüt Yönetiminde Duygular” kitabında, hem iş hayatına hem de akademik hayata katkı sağlamak ve duygular konusunda farkındalık yaratabilmek amaçlarıyla yönetim sürecinde ortaya çıkabilecek duygulara ilişkin bilgiler, okuyucularla paylaşılmaktadır.
Henry MINTZBERG, Pearson Örgütler ve Yapıları, örgüt ve yönetim politikası alanında klasik eserler arasında gösterilmekte olup en temel kaynaklardan biridir. Yazarı Henry Mintzberg, Harvard Business Review tarafından dünyanın en etkili 50 yönetim düşünürü arasında gösterilmektedir. Bu eser, alanda akademik çalışmalar yapacaklar için bir başvuru kaynağı niteliğindedir. Kitap, ayrıca örgütleri analiz etmede çok faydalı analitik inceleme araçları sunmaktadır. Türkçede yönetim, liderlik ve örgütsel davranış alanında birçok kaynak yayımlanmış ve çevrilmiş olmasına karşın bu çalışmalar, ya teorik bir perspektiften yoksun ya da tamamen pratik uygulamalara odaklanmaktadır. Bu kitap, hem teorik bilgiye ihtiyaç duyanlar hem de pratik olarak örgütlerin nasıl çalıştığını anlamak isteyen herkese yeterince kavramsal ve teknik bilgi sağlamaktadır. Kitap, örgüt ve yönetimi yeni öğrenmeye başlayanlarla, kendini bu konuda yeterli hissedenlere ve kendini akademik olarak oldukça yetkin hissedenlere de okudukça farklı bakış açıları kazandırabilecek bir kaynaktır. Örgüt ve yönetim alanında Türkçe yayımlanan en önemli birkaç kaynak arasında rahatlıkla gösterilebilir çünkü bu alanda önemli bir ihtiyacı karşılamaktadır.
Bu kitap, örgüt yapısının çözümlenmesi üzerine derin bir teorik bilgi içermekte olup söz konusu yapılara ait bilgileri oldukça yalın bir şekilde, çizimler, şekiller, akışlar ve örneklerle anlatmaktadır. Yazar, bu kitapta örgütlere yönelik basit yapı, makine bürokrasisi, profesyonel bürokrasi, bölümlenmiş biçim, esnek yapı ve sonuç beşgeni olarak adlandırılan farklı türdeki yapılardan bahsetmektedir. Buna ek olarak bu örgüt yapıları arasında farklı ihtiyaç ve baskılar altında ortaya çıkabilecek melez yapıları da açıklamaktadır. Bu kitap, söz konusu yapıları koordinasyon mekanizmaları, iletişim sistemleri, uzmanlaşma, davranışın biçimlenmesi, eğitim ve doktrinleme, birimlerin oluşumu, birimlerin büyüklüğü, karar, planlama ve kontrol mekanizmaları aracılığıyla; örgütün yaşı, büyüklüğü, çevresi gibi durumsal faktörler bağlamında detaylı bir biçimde açıklamaktadır. Bu açıdan özellikle işletme, kamu yönetimi, eğitim yönetimi, endüstri mühendisliği, sağlık idaresi, insan kaynakları alanlarında yararlı olabilecek bir kaynaktır. Kısaca organizasyonlar ile ilgili her alanda; kamu ve özel sektör çalışanları, akademisyenler, lisans ve lisansüstü düzeyde eğitim alan öğrenciler, yaşadıkları toplumda yer alan kurumların yapısı ve işleyişini merak eden ve anlamak isteyen kişiler için faydalı olabilecek bir eserdir.
“Örgütlerin Yapılanması konusundaki kitabımın Türkçeye çevrilmiş olmasına çok memnun oldum. Türkiye gibi enerjisi yüksek bir ülkede bu konunun canlı olduğunu bilmek çok güzel.”
Henry Mintzberg
Cleghorn Yönetim Profesörü
McGill Üniversitesi
Nuran Varışlı Ekonominin çekirdeğini işletme, işletmenin çekirdeğini ise insan oluşturmaktadır. İnsan sosyal bir varlık olarak yaşadığı çevrenin kültürel ve sosyal yapısından çok fazla etkilenir. İşletmeler; insana değer vererek davranış bilimlerinin ortaya koyduğu bulgulardan faydalanarak, işletmede çalışan kişilerin en etkin ve en verimli şekilde çalışmasını, işte istekli ve mutlu olmalarını sağlamaktadır.
İşletme yapısının iyi olması, tek başına işletme başarısı için yeterli değildir. İşletmelerin yaşamlarını devam ettirebilmesi ve gelişmesi kişisel amaçlar ve işletme amaçların uyumu ile mümkündür. Hizmet sektörlerinde çalışanların hizmet ettikleri işletmeye olan inançları ve işletmenin gelişmesine yapacakları katkıları rekabet gücü üzerinde önemli etkiler doğurmaktadır.
Özellikle kültürel yapımız bağlamında düşünüldüğünde, kendilerine çeşitli imkânlar sunan işletmelerine koşulsuz bir bağlılık ve sadakat hisseden kişiler, değişim ilişkisi içerisinde işletme tarafından korunmayı beklerler. Bu korunma hissi sağlanıyorsa çalışan işinden ve iş ortamından beklentilerinin yeterince karşılandığı algısına sahip olacak ve bu işinden tatmin olması sonucu oluşacaktır. Yaptığı işe karşı yüksek seviyede iş tatmini yaşayan çalışan, çalışmakta olduğu işletmeye karşı yüksek seviyede duygusal bağlılığa sahip olacak ve kendi isteği ile örgütte kalmayı sürdürecektir.
Bu kitapta, örgütsel bağlılık ve iş tatmininin işten ayrılma niyetine etkisinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu doğrultuda, görüşlerin çeşitli yönleriyle ve birbirleriyle ilişkileri açısından ele alındığı ve kapsamlı bir şekilde tartışıldığı bu kitabın ülkemiz eğitim sisteminin bu alandaki problemlerine ışık tutacağı, bu alana ilgi duyan tüm iş insanları, akademisyen ve öğrencilere katkı sağlayacağı umulmaktadır.
Steven L. McShane - Mary Ann Von Glinow, McGraw Hill Türkçe yazında “Örgütsel Davranış” alanında eserler olmakla birlikte; disiplinler arası anlatım ve güncel örnekler ile birlikte teori ve pratiği bütünsel bir şekilde sunan çalışmaya pek de rastlanmamaktadır. Prof. Dr. Steven L. Shane ile Prof. Dr. Mary Ann Von Glinow`un Örgütsel Davranış kitabı; bölümlerin düzenlenmesi, anlatım biçimi, klasik ve güncel kavram ve kuramlar, bunların günlük çalışma hayatına nasıl yansıdığına dair örnekler, okuyucuyu içeriğe hazırlayan soru ve kazanımlar ile birlikte Türkçe yazına önemli bir katkı sağlayacaktır. “Örgütsel Davranış” disiplinini; bilgi ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelerin çalışma hayatına etkileri, takım çalışması, uluslararası araştırmalar, örnek olaylar, güncel örnekler ve tartışmalar ile ele alan bu kitabın hem akademisyenlere hem lisans ve lisansüstü öğrencilere hem de merak eden herkese faydalı olması dileğiyle…
Azize Ergeneli Örgütsel davranış, örgütlerin etkili bir biçimde yönetilebilmesi için örgütte görev alan kişilerin gerek birey olarak gerekse grup üyesi olarak davranışlarını anlamaktır. Davranışları ve sebeplerini anlamak, yöneticilere bireylerin gelecekteki davranışlarını tahmin etmek, onları örgütün hedefleri doğrultusunda yönlendirebilmek ve kontrol edebilmek imkânını vermesi sebebiyle önemlidir. Bu kitap, yönetici adayı olan kişiler için hem teorik bilgi sunmak hem de pratikte yapılabileceklere ilişkin yol göstermek üzere yazılmış ancak tamamen tükenmiş olan Örgüt ve İnsan isimli kitabın geliştirilmesi ile hazırlanmıştır.
Bu amaçla, kitap iki kısımdan oluşmaktadır: Örgüt ve birey. Örgüt kısmında örgüt tanımı yapılarak bir sosyo-teknik sistem olarak örgütün tanımlanmasını gerektiren çalışmalara yer verilmiş, örgüt, çevre ve teknoloji ile örgüt yapısı arasındaki etkileşimden ve bunun çalışan bireylerle ilişkilerinden söz edilmiştir.
Birey kısmında ise öncelikle, örgütte çalışan biri olarak kişiyi özel yapan bireysel farklılıklar ele alınmıştır. Bireyin kişilik özelliklerinin oluşumu ve bunu etkileyen unsurlar, kişiliği üzerinde önemli bir etkisi olan öğrenme süreci, öğrendiklerinin tutumları üzerindeki etkisi ve bunların algılamasını nasıl şekillendirdiği, nihayetinde davranışlarına nelerin sebep olduğu açıklanmaya çalışılmıştır.
Birey bir grup üyesi olarak tek başına olduğundan daha farklı davranabilmektedir. Örgütlerde çalışanlar en az bir iş grubu içinde yer almak zorunda olduklarından, bireyin grup içindeki davranışları anlatılmaya çalışılmış böylece yönetici olacak kişilere grup üyesi olarak bireyleri nasıl yönetmeleri gerektiğine ilişkin teorik ve pratik bilgiler verilmiştir. Bu kısımda yönetici adaylarına sağlıklı bir iletişim kurmak, çalışanları doğru biçimde motive edebilmek, onlara etkili bir biçimde liderlik etmek, yaşadıkları çatışmaların ve stresin nedenlerini anlatmak ve bununla nasıl baş edebileceklerine ilişkin bilgiler aktarılmaya çalışılmıştır.
Nihat Aytürk Bu kitabın amacı, işletmelerde ve kamu kurumlarında görev alacak olan yükseköğrenim öğrencilerini yönetim pozisyonlarına en iyi şekilde hazırlamak; bu örgütlerde çalışan yöneticilerin ve yönetici adaylarının bilgi ve becerilerini geliştirerek başarılı olmalarını sağlamaktır.
Kitapta yer alan aşağıdaki konular yönetim bilimi ve kamu yönetimi uzmanı olan yazarın, Türkiye'de ve Fransa'da 15 yıllık yöneticilik ve yönetim danışmanlığı görevleri; akademik kurumlarda yönetim alanında 20 yıllık öğretim görevliliği bilgi ve birikimi sonucunda, üniversitelerde okutulan Örgütsel Davranış ders programına uygun biçimde, bilimsel kaynaklara dayalı olarak hazırlanmış, uygulamaya yönelik örnekler ve örnek olaylarla açıklanmıştır.
• Örgütsel Davranışa Giriş
• Örgütlerde Birey ve Grup Davranışları
• Örgütsel Davranışta İnsan İlişkileri ve Davranış Biçimleri
• Örgütsel Yönetim ve Liderlik
• Örgütsel Protokol ve İtibar Yönetimi
• Örgütsel Güç Yönetimi ve Politika
• Örgütsel Ekip Çalışması ve Ekip Yönetimi
• Örgütsel Sorun Çözme ve Karar Verme
• Örgütsel Zaman Yönetimi
• Örgütsel Kültür ve Örgüt İklimi
• Örgütsel Etik
• Örgütsel Motivasyon
• Örgütsel İletişim
• Örgütsel Çatışma
• Örgütsel Değişme ve Örgüt Geliştirme
• Örgütsel Mobing (Psikolojik Taciz)
• Örgütsel Stres ve Stres Yönetimi
• Örgütsel Davranışta Çağdaş Yaklaşımlar
• Örgütlerde İş Başvurusu ve Başarılı İş Görüşmesi
Stephan Robbins, Timothy A. Judge Çalışma ve iş yaşamıyla ilgili olan, bu konularda bilgisini artırmak, konulara bakış açısını genişletmek ve uygulamalarını analiz edip geliştirmek isteyen herkesin yararlanabileceği bu kitap, dört ana başlık altında toplanmıştır. Giriş başlıklı birinci bölümde, "örgütsel davranış" kavramı genel hatlarıyla ele alınmış; ilgili olduğu diğer alanlar ile ilişkisi irdelenirken, aynı zamanda kavramıı bekleyen zorluklar ve fırsatlara yer verilmiştir. İkinci bölüm, birey konusuna odaklanmıştır. Davranışın oluşmasında etkili olan algılar, duygular, tutumlar, kişilik ve değerler ile öğrenme ve motivasyon gibi bireysel süreçler ele alınarak konular derinlemesine incelenmiştir. Üçüncü bölüm ise grubun birey davranışına olan etkisi ve grup davranışlarına ayrılmıştır. İletişim, liderlik, çatışma ile güç ve politikalar bu bölümde incelenmiştir. Dördüncü ve son bölüm olan örgüt sistemi bölümünde ise örgüt yapısının temelleri, örgüt kültürü, insan kaynakları politikaları ve uygulamaları ile örgütsel değişim ve stres konuları işlenmiştir.
Kapsamlı örnek olaylarla zenginleştirilen kitap, her bölümde yer alan uygulama soruları, konuyla ilgili güncel yazılar, uygulamalar ve örnek olaylar ile farklı görüşlere yer veren kıyaslama yazılarını içermektedir.
Uluslararası uygulamaların da yer aldığı bu kapsamlı kitap, hem öğrencilere hem de konuyla ilgili herkese yararlı bir kaynak olacaktır.
Hanifi Demir Sağlık sektörü, kuşkusuz insan sağlığına dayalı hayati bir öneme sahip hizmet sektörüdür.
Sağlık hizmetlerinin sahip olduğu bu önem, hızlı bir değişim yaşamaktadır. Bu değişime ayak uydurabilmek için organizasyonun sahip olduğu kültürün etkisi her geçen gün artmaktadır. Diğer hizmet sektörlerinde olduğu gibi sağlık hizmeti sunumunda da aktif rol çoğunlukla çalışanlar üzerindedir. Çalışanların sahip olduğu ve devam ettirdiği kültür algısı aynı zamanda organizasyonlarına bağlılık ve performanslarını da etkilemektedir. Bu yönüyle gerek yönetim kademesinde görevli bulunanlar gerekse de yönetim alanında çalışma yapan akademisyenler, öğrenciler ve yönetim alanında bulunan yönetici adayları için organizasyon kültürünü anlama, bağlılık ve performans kavramlarına yoğunlaşma ve bu kavramlar arasındaki ilişkiyi daha net görebilmek adına bu kitap, yol gösterici bir özellik taşımaktadır.
İlknur Özalp Türetgen İş stresi, Örgütsel Psikolojinin temel konularından biri olmakla birlikte, bu alandaki araştırmaların bir kısmına dair pek çok eleştiri yöneltilmiştir. Söz konusu eleştirilerden biri de iş stresinin ölçümüne yönelik­tir; mevcut ölçüm araçlarının geçerlikleri, kapsamları ve ölçüm yöntemleri açısından sınırlılığa sahip olduğu vurgulanmıştır. İş Stresi Bataryası, Türkiye’de bu eksiklikleri gidermeyi hedeflemiş bir ölçüm aracıdır ve içinde stres kaynakları, bireysel, durumsal ve zorlanma değişkenlerinin yer aldığı 14 ölçeği barındırmaktadır. Bu kitabın amacı ise bu bataryadaki örgütsel tutum ve algıları ele alan 7 ölçeği tanıtmak ve uygulamacılara yönelik bir el kitabı sunmaktır.
Bu kitapta, bu ölçeklerin tanıtılmasının yanı sıra iş stresi alanındaki temel teorilerle stresin yol açtığı zorlanmalardan ve iş stresi sürecinde rol oynayan örgütsel bazı değişkenlerden söz edilerek alana dair güncel bilgilerin kısa bir derlemesi de yapılmıştır. Ardından İş Stresi Bataryası’nın geliştiril­mesi için yürütülen iki araştırmaya yer verilerek ölçeklerin geliştirilme süreci ve elde edilen psikometrik bulgular özetlenmiştir. Bu araçların araştırmacı ve uygulamacılar tarafından kullanılmasının iş stresi alanındaki araştırmaları zenginleştirmesi ve örgütsel müdahalelerin geliştirilmesi için fayda sağlaması umulmaktadır.
Ayfer Şahin, Fulya Bayraktar, Hüsniye Örs, Hüsnü Yücekaya, Levent Bayraktar, Orhan Kurtoğlu, Ramazan Adıbelli, Kâzım Ceylan Elinizdeki bu eser, Ahîlik hakkında farklı disiplinlerin yaklaşımları ve metodolojileri ile kaleme alınmış olan müstakil çalışmalardan oluşmaktadır. Birinci bölümde Ahîliğin Oluşumu, Kapsamı ve Etkileri ele alınmakta, Değerler Ekseninde Ahîliği Yeniden Düşünmek başlıklı ikinci bölümde ise, üretim ve tüketim ilişkilerinin olanca hızıyla değiştiği, postmodern denebilecek bu çağda Ahîliğin kültürel, ekonomik, etik ve felsefî açılardan insanlığa sunabileceği alternatifler olup olmadığı irdelenmektedir.
Ahîlik sadece bir esnaf örgütü değil, bir insanlık mektebidir. Bir insanlık idealidir. Ahîlikte insanlık için değer üretmek esastır. Bugün tüketim çağında, böyle bir üretim fikrini yeniden ele almaya bir davet olarak da okunabilecek bu eser, Ahîliğin temsil ettiği değerlerin tarihin belirli bir döneminde ve belirli bir coğrafyasında sınırlı kalmadığını ve çağlar üstü bir umut olduğunu hatırlatmaktadır.
Nisan Nur Çakır Temel Mevcut çalışma küreselleşmenin olumsuzluklarına yüksek yaşam kalitesi ile alternatif çözümler sunmayı amaçlayan sakin kentlerin çalışma yaşam kalitesindeki yansımasının nasıl olduğu sorusu ile doğurmuştur. Mega kentlerin hızlanması ve iş olanaklarının artması bu kentlere olan talebi arttırmış ve trafik sorunları, çevre tahribatı, iş stresi gibi hem çalışma hem de yaşam kalitesini olumsuz etkileyen sonuçlara neden olmuştur. Bu noktadan hareketle, bu ivmeye çözüm sunan ve daha yüksek bir yaşam kalitesine ulaşmayı hedefleyen Cittaslow felsefesinin çalışma hayatı kalitesine etkisini incelemek gerekmektedir. Öyle ki çalışma yaşam kalitesi bireyin genel iyilik hâlini ifade eder ve çalışanların tüm sosyal, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlar.
Buradan hareketle çalışma, 3 ana bölüm çerçevesinde oluşturulmuştur. Birinci bölümde, yavaşlık felsefesi ve Cittaslow konularına; ikinci bölümde çalışma yaşamı kalitesine; son bölümde ise saha araştırmasına yer verilmiştir. Bu çalışmanın ana araştırma sorusu sakin şehirlerdeki çalışanların çalışma yaşamının kalitesine ilişkin görüşleridir. Bu konu literatürde daha önce incelenmediği için çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yöntem ve derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında Marmara ve Ege Bölgelerindeki 6 Cittaslow'da (Vize, Yenipazar, Taraklı, Akyaka, Yenipazar, Seferihisar), 38 katılımcı ile görüşme yapılmıştır.
Bu çalışmanın, sonuçları itibari ile geleceğe ışık tutması; telaşlı hayatlardan sıyrılarak tatlı bir sakinlikle çalışma hayatını iyileştirmesi umudunun okurları heyecanlandırması dileğiyle...
Serap Palaz 2012 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen İSG profesyonelleri çalıştırma zorunluluğu bu mesleğe olan talebi artırmış ve son yıllarda bu alanda istihdam açığını karşılamak ve İSG uzmanı yetiştirmek üzere üniversitelerin meslek yüksekokulları ve lisansüstü programlarında iş sağlığı ve güvenliği programları açılmıştır. Her ne kadar İş Sağlığı ve Güvenliği kanununda, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip Bakanlık ve ilgili kuruluşlarında çalışma hayatını denetleyen müfettişler ile mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanların iş güvenliği uzmanı olabileceği ifade edilse de piyasada bu vasıflara sahip yeterli sayıda eleman bulunmaması uygulamada sıkıntılar yaratmıştır. 2015 tarihinde yapılan yeni bir düzenleme ile Yükseköğretim Kanununun 5'inci maddesinin 1. fıkrasında yasal düzenlemeye gidilerek, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre iş güvenliği uzmanı olabilecek mezunları yetiştiren fakültelerin ders programlarına "İş Sağlığı ve Güvenliği" zorunlu ders olarak eklenmiştir.
Son zamanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği dersi, sadece İSG profesyonelleri yetiştiren önlisans, lisans ve lisansüstü programlarda değil özellikle üniversitelerin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümleri başta olmak üzere İktisadi ve İdari Bilimler, Uygulamalı Bilimler, Turizm ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinde de yoğun ilgi görmektedir. Son dönemlerde özellikle İSG uzmanlık sınavına yönelik, iş sağlığı ve güvenliğini hukuki ve teknik yönden ele alan çok değerli eserler olmasına rağmen, özellikle sosyal bilimlerde İSG derslerinde okutulmak üzere öğrencilerin takip edebileceği kapsamlı ve sistematik bir kitabın olmaması, bu çalışmanın hazırlanmasını gündeme getirmiştir. Bu çalışmada, iş sağlığı ve güvenliği konuları daha çok sosyal yönden ele alınarak sistematik bir şekilde tüm boyutları ile etraflıca anlatılmaya çalışılmıştır.
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Kavramsal Çerçevesi
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Uluslararası Kaynakları
İş Sağlığı ve Güvenliği Teorileri
İş Sağlığı ve Güvenliği İstatistikleri
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarafları ve Sorumlulukları
İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Hukuki Sonuçları
İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü
Bir İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunu Olan Psikolojik Taciz ve Yıldırma
Karoshi ve Karojisatsu
Salih Güney Bu kitap, günümüzde ilgi çeken sosyal psikoloji konularını ele alıp incelemektedir. Konular her kesimden insanın rahat okuyup anlayacağı bir anlatım dili ile yazılmaya çalışılmıştır. Tüm yüksekokul ve üniversite (hatta yüksek lisans ve doktora) öğrencilerinin sosyal psikoloji alanında bilmesi gereken, bildikçe onları düşünmeye zorlayan temel bilgileri içermektedir. Bu nedenle kitap kapsamlı ve ülke kültürüne uyumlu bir özelliğe sahiptir. Kitabı öğrencilerin yanında grup içinde insanları tanımak isteyenlere ve yönetim kademelerinde yer alacaklara tavsiye ediyoruz. Kitabın içeriğinde yer alan bilgiler, çeşitli kaynaklar taranarak ve belli bilimsel kriterlere dayanarak yorumlanmış ve bir değerlendirmesi yapılmıştır. Kitap çalışmasına başladığımızda bu alanda çalışma yapan ya da bu alana yakın olan çok sayıda bilim adamından görüş almaya çalıştık. Onların görüş ve önerileri doğrultusunda kitaba şekil vermeye çalıştık. Bazen eleştirdiler, bazen hatalarımızı düzeltiler. Bazen de ünite eklememizi tavsiye ederek bizi yazmaya teşvik ettiler. Sosyal psikoloji kitabını yazmaya çalıştık. Elimizden geldiğince en iyisini yapmaya gayret ettik. Ancak hatalarımız mutlaka vardır. Okuyanlar bize geri dönüş yaparsa çok mutlu oluruz. Her türlü eleştiriye ve bize iletilen hatalara hoşgörü ile yaklaşırız. Okuyuculardan gelecek olan olumlu ya da olumsuz eleştiriler daha iyisini yazmak içir bize güç verecektir
John J. Macionis Sosyoloji öğrenmek; toplumu, toplumları ve kendimizi anlamaktır. Öyle bir çağda yaşıyoruz ki insanların çoğu, özellikle ekonomik gelecekleri konusunda kaygılı. Toplumu oluşturan kurumlar ve sosyal sorunlar hakkında bilgi edinerek çözümler üretmemiz kolaylaşır. Sosyoloji, toplumun bütün birimlerinde artan bir hızla gerçekleşen sosyal değişmeyi de yansıtır. Kısaca dünyayı daha iyi algılamak, işleyişini anlamak için bu eser, hem bilgilendirici hem de eğlencelidir.
Bu kitap, üniversite öğrencilerine hitap etmekle birlikte sosyolojiyle ilgilenen herkesin bir şeyler bulabileceği bir eserdir. Eğer aktif bir sosyoloji öğrencisi ve sosyolojik düşünce tasarımcısı olmak istiyorsanız, bu kitap sizin için çok iyi bir başlangıç olacaktır.
David M. Newman Newman'ın da vurguladığı gibi, toplumu insanlar inşa eder. Toplum, bizden kopuk ve çok uzağımızda olmayıp aksine yanı başımızdadır. Günlük hayatımızın her bir detayında, toplumu gözlemleyebiliriz. Toplumu biz insanlar inşa ederiz. Sonra da toplumun bizim eserimiz olduğunu unutup onun görkemli yapısı altında hayatımızı sürdürürüz.
Nasıl ki toplum bireyleri şekillendiriyor ve onların hayatına yön veriyorsa; bireyler de toplumu planlamada, korumada, geliştirmede ve toplumsal sorunların çözümünde aktif ve belirleyici rol oynar. Bu kitapta, ırk ve etnisite temelli olaylardan, tüketim çılgınlığına; siber gelinlerden, tek ebeveynli ailelere; medyanın hayatımızdaki manipülatif gücünden, çok uluslu şirketlerin küresel gücüne kadar, hayatın her yönünden güncel ve zengin örneklerle karşılaşacaksınız. Irk, sosyal sınıf ve toplumsal cinsiyet ile ilgili olguların, günlük hayatımıza etkileri konusunda aydınlanırken belki sizler de sıkıntı ve ıstırap duyacaksınız.
Sosyoloji, son yaşanan küresel ekonomik krizin bireysel, toplumsal ve küresel etkilerinden Arap Baharına (?!) ve Mısır'daki olaylara; Madagaskar yerlilerinin kültürel geleneklerinden, Facebook'taki “ayrılık habercisi” uygulamasına kadar, ilginç ve çarpıcı örneklerle yaşadığınız gerçekliğin kapılarını sizlere aralamakta; günlük hayattaki en küçük deneyimlerimizin bile toplum denilen gerçeklikle yakından ilişkili olduğunu, etkili bir şekilde ifade etmeyi hedeflemektedir.
Okuyucuya, sosyolojik bir bakış açısı kazandırma görevini, hakkıyla yerine getireceği düşünülen bu kitap, yalnızca kitabın kaleme alındığı Amerikan toplumuna ilişkin değil; küresel düzeydeki toplumsal, ekonomik ve siyasal olaylarla ilgili olarak da zengin ve güncel bilgiler ile istatistiki veriler içermektedir. Çok boyutlu ve karmaşık toplumsal gerçekliği, anlaşılır bir dil ve üslup ile okuyucuya anlatan, son derece faydalı ve eşine az rastlanan bu eseri okurken en az, çevirisini yaparken benim aldığım kadar keyif alacağınızı düşünüyorum.
Sebiha Kablay, Çiğdem Görgün Akgül, Muhammed Onur Çöpoğlu, Gülten Çakmak, Mehmet Kocal, Murat Cem Demir Türkiye'de üniversite-toplum ilişkileri üzerine odaklanan güncel literatür, daha çok üniversitelerin kentlere yaptığı ekonomik katkılar üzerine odaklanmakta, bu katkılar ise öğrencilerin gelir ve harcama ilişkileri üzerinden ölçülmektedir. Ülkemizde özellikle son on beş yılda her ile bir üniversite açılmasına yönelik proje, üniversitelerin kente ne gibi katkılarının olduğunu bilimsel olarak inceleyen çalışmaların da sayıca artmasına neden olmuştur. Buna karşın yükseköğretim kurumlarının genişlemesinin sosyal etkisine dair çok az araştırma bulunmaktadır. Bu kitap, üniversitenin kente sadece ekonomik katkı sağlamadığını aynı zamanda kurulduğu toprağı ve mekânı soylulaştırma ve öğrencileştirmedeki rolünü Ordu Üniversitesi özelinde ele almaktadır. Üniversite öğrencilerinin kentin yapısını değiştirme yönündeki etkisi incelenirken gözden kaçmaması gereken diğer bir konu ise üniversite öğrencilerinin yoksullaşmasıdır. Kitapta, soylulaştırmanın madalyonun sadece bir yüzü olduğu, diğer yüzünde ise öğrencilerin yoksullaşmasının yer aldığı ortaya konulmaktadır.
Nihat Erdoğmuş Kişiler açısından kariyer; değerler, ilgiler, kişilik ve yetkinlikler ile içinde bulunduğu zamanı ve gelecek yılları dikkate alarak yeniden anlamlandırma gereken bir olgudur. Kariyer kavramını belli bir zaman diliminde bir kere seçim yapılan bir olgu yerine hayat boyu devam eden bir süreç olarak ele almak gerekmektedir. Bu süreç değişik evrelerden oluşan, her evresinde kişiyi yönlendiren farklı güdülerin olduğu ve zaman içinde değişim geçiren bir niteliğe sahiptir. Kariyer birbiriyle etkileşim halinde ve dengeli götürülmesi gereken dışsal ve içsel unsurları içerir. Kariyerin ekonomik ve sosyal getirisi dışsal (objektif), kariyerinde bulunduğu yerden memnuniyet ve iç huzur ise içsel (sübjektif) yönünü gösterir. Bu unsurların ağırlığı kişilere göre belli ölçüde değişmekle beraber bu ikisinin dengeli yürütülmesi hem kişisel üretkenliğin devamını hem de kişisel tatmini getirecektir. Kariyer kişiler için hayattaki diğer rolleri ve sorumlulukları bakımından da doğru konumlandırılması ve dengeli yürütülmesi gereken bir olgudur. Kariyer kişilerin daha fazla sorumluluk aldığı ve buna göre tercihlerde bulunduğu, aynı zamanda toplumsal yapı ve kuramların ise destekleyici ve kolaylaştırıcı olduğu bir ortamda daha sağlıklı geliştiği görülmektedir.
Deniz KAĞNICIOĞLU Toplu pazarlık günümüzde devletin mevzuat yoluyla oluşturduğu hukuki çerçeve içinde, işçi ve işverenlerin çalışma hayatının kurallarını, kendi iradeleri ve güçleri ile yapacakları pazarlıklarla belirlemelerini esas almaktadır. Toplu pazarlığın dayandığı temel felsefe, işçi ve işveren taraflarının serbest ve gönüllü biçimde bir araya gelmesi ve pazarlık masasında çıkarlarının temsil edilmesidir. Bu niteliğiyle toplu pazarlık, endüstriyel demokrasinin en önemli araçlarından biri olmaktadır.
Toplu pazarlık endüstri ilişkileri sisteminde hem bir sorun çözme ve kural yapma geleneği oluşturmakta hem de taraflar ve toplum için çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Toplu pazarlığın oluşturduğu barışçıl çalışma ortamı ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimini desteklemektedir.
Çalışma yaşamında son yıllarda meydana gelen gelişmeler, sosyal tarafların ilişkilerinde ve çalışma yaşamının kurallarının belirlendiği kolektif mekanizmalarda çok önemli değişimler yaratmıştır. Ancak toplu pazarlık değişen ekonomik, sosyal, siyasi koşullara ve teknolojik yapıdaki değişime hızla uyum sağlayabilen dinamik bir süreçtir. İşletmelerin varlığını sürdürmesinde, işçilerin haklarının korunmasında ve çalışma hayatının temel sorunlarının çözülmesinde toplu pazarlığın rolü artarak devam edecektir.
A. Asuman Akdoğan, Ahmet Cevat Acar, Ahmet Günay, Anıl Boz Semerci, Azize Ergeneli, Azmi Yalçın, Deniz Elber Börü, Dursun Bingöl, Esengül İplik, Esra Aydın, Fatih Çetin, Fatma Nur İplik, H. Nejat Basım, İlker H. Çarıkçı, İpek Kalemci Tüzün, Kutay Özdemir, Onur Köksal, Rıza Demir, Rukiye Çelik, Selda Limon, Selen Doğan, Tina Shabsough, Umut Uyan, Zeyyat Sabuncuoğlu Kariyer planlaması ve yönetimi, bireyin kariyerine dair istenen sonuçları elde etmesi ve dolayısıyla hayatını olumlu etkilemesidir. Bireyin; kariyeriyle ilişkili olarak beklenen sonuçlar üzerinde nispeten kontrol kazanması ve bunu sürdürmesi kariyerini yönetmesidir. Hangi becerilere, yeteneklere ve eğilimlere sahip olduğunu; bunları hangi meslekte değerlendirebileceğini, ne kadar ilerleyeceğini ve profesyonel iş hayatında ne yapmak istediğini herkes düşünmüştür. Bu noktada profesyonel destek ya da bireysel planlama önemli hâle gelmektedir.
Bu kitap; örgütsel ve bireysel anlamda kariyer yönetimine dair ayrıntılı bir değerlendirmenin ürünüdür. Kariyer kavramının tarihî arka planı, kavramı çerçeveleyen majör teoriler, kariyer aşamalarına geleneksel ve çağdaş yaklaşım, kariyer planlaması, kariyer yönetimi, kariyer yaklaşımları, kariyer geliştirme yöntemleri, yaşam boyu kariyer, kariyer başarısı, bireysel kariyer planlaması, kariyer ve iş-aile ilişkisi, örgütlerde kariyer planlaması ve yönetimi, gelecekte kariyer yönetimi, kariyer yönetiminde güncel sorunlar ve dezavantajlı gruplarda kariyer yaklaşımları gibi birçok konuyu ayrıntılı ve güncel referanslarla inceleyen kitap; bireysel ve örgütsel anlamda başucu kaynağı niteliğindedir. Ayrıca yerli yazındaki diğer yayınlara nispeten oldukça kapsayıcı oluşuyla da yeterli ve güncel bir ders kitabı olacaktır.
Erkan T. Demirel - Mehmet Tikici - Canan Çetin Kan ve DNA yapıları birbirine çok benzeyen tek yumurta ikizlerinin bile parmak izleri birbiriyle aynı olmadığı gibi; birbirlerinden farklı şekillerde dünyaya gelen insanlar zamanla daha da farklılaşmaktadırlar. Farklılaşma, bir yandan bireylerin üyesi oldukları gruplarla diğer gruplar arasında mukayese yapabilmelerine olanak sağlarken, diğer yandan ayrımcılığa da yol açabilmektedir. Bunun en tipik örneği “cinsiyet farklılığının”, “kadına ilişkin negatif ayrımcılığa” dönüşmesinde yaşanmaktadır. Örneğin; “Havva ile Âdem’in cennetten kovulmasına neden olan yasak meyveyi yemeleri” konusunda bazı kaynaklarda; “şeytanın Âdem ile Havva’nın her ikisini birden kandırdığı ve bu yasak meyveyi ikisinin birlikte yedikleri” ifadesi yer alırken, diğer bazı kaynaklarda ise; “yasak meyveyi önce Havva’nın yediği ve Âdem’i de kandırarak kendi günahına ortak ettiği” ifade edilmektedir.
Bu anlayışın işletmelerde yansıması “Cam Tavan Sendromu” şeklinde ortaya çıkmıştır. “Önyargılar ve kalıplar tarafından yaratılan, kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına gelmelerini engelleyen görünmez, yapay engeller olarak” tanımlanan cam tavan çalışan kadınların, belirli aşamadan sonra yükselmelerini engelleyen bir faktör bir engeli tanımlamaktadır. Bu çalışmada; ırk, din, dil, kültür, cinsiyet, yaş vb. ölçütlere göre farklılıkları olan iş görenlere karşı Türk iş yaşamında uygulanan ayrımcılık türlerinin, ayrımcılığa bağlı olarak ortaya çıkan sorunların ve ayrımcılığın önlenmesine yönelik önerilerin irdelenmesi amaçlanmaktadır.
Ayşe Aylin Bayar, Bengi Yanık-İlhan, Deniz Erer, Çağatay Vişne, Elif Erer, Gözde Bozkurt, Gülçin Taşkıran, Hasan Sadık Tatlı, M. Burak Önemli, Melih Sefa Yavuz, Nebile Korucu-Gumüşoğlu, Nursel Aydıner-Avşar, Volkan Öngel, Yasin Çalışkan Türkiye’deki gençlerin en temel problemlerinden biri okuldan iş hayatına geçişlerinde yaşadıkları zorluklardır. İşgücü piyasalarına adım atmaya çalışan gençlerin işe geçişlerinin uzaması hem sosyal hem de ekonomik açıdan sorun teşkil etmektedir. Okuldan işe geçişlerin uzaması hatta iş hayatına geçişin gerçekleşememesi, bugünün işsiz gençlerinin ve gelecekteki işsiz yetişkinlerin nüfus içindeki payının artmasına neden olacaktır. Dolayısıyla, ülkenin en önemli kaynaklarından biri olan gençlerin işgücü piyasasındaki konumlarını incelemek şimdiki ve gelecekteki nesillere daha gelişmiş ve refah bir ülke bırakabilmek için atılacak adımları ön görebilmek adına büyük bir önem taşımaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye işgücü piyasasındaki gençleri ele alan bu çalışma, kapsamı ve içeriği ile işgücü piyasaları alanında çalışmaya başlayan araştırmacılar, öğrenciler ve konuya ilgi duyan okuyucular için önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Naim Göktaş Yeraltı Maden-İş Sendikası, Türkiye sendikal hareketinde egemen olan vesayetçi anlayışlardan kendisini sözü ve pratiğiyle ayırmayı başarmış ve madencilik sektöründe emsal nitelikte çalışmalar gerçekleştirmiş bir sendikal deneyimdir. Yeraltı Maden-İş, bulunduğu mücadeleci sendikal gelenek içerisinde dahi özgün yanlarıyla ayrı bir noktada değerlendirilmeyi hak etmektedir ancak pek çok benzer nitelikteki örnekte olduğu gibi üzerine yeterince çalışma yapılmamıştır.
Bu kitapta amaçlanan; Türkiye işçi sınıfı tarihinde kısa bir süre ömrü olan Yeraltı Maden-İş Sendikasını incelerken neden farklı bir deneyim olarak anılması gerektiğini ortaya koymaktır. Bu amaca ulaşmak üzere çalışma kapsamında Yeraltı Maden-İş'in faaliyet gösterdiği madencilik sektöründe maden işçilerinin durumu ve bu sektördeki sınıf mücadelesi, Yeraltı Maden-İş'e dair genel bilgiler ve sendikanın anlayışı, Yeraltı Maden-İş'in sendikal anlayışının somut olarak hayata geçtiği Yeni Çeltek maden ocaklarındaki işyeri örgütlülüğü ele alınmaktadır.
İbrahim Atilla ACAR, Filiz ALSAÇ, Mine Nur BOZDOĞAN, İsmail ÇİLOĞLU, Habip DEMİRHAN, Taylan KIYMAZ, Şaban KÜÇÜK, Mustafa SAKAL, Burcu KILINÇ SAVRUL, Elif Ayşe ŞAHİN, Özge UYSAL ŞAHİN, Mehmet TARAKCIOĞLU, Mustafa TEZEL Dünyanın ve Türkiye'nin hızla değişen dinamikleri çerçevesinde, bölgesel kalkınma politikaları ekseninde de bir dönüşüm süreci yaşanmakta; her geçen gün yeni teoriler, doktrinler, yaklaşımlar ortaya konulmakta ve alan giderek derinlik kazanmaktadır.
Günümüzde küresel ekonominin önemli aktörü konumundaki bölgelerin kavramsal boyutta içeriği de gelişmekte ve bölgeler, "yeni bölgeselcilik yaklaşımı" çerçevesinde bölgesel kalkınmanın itici gücü olarak önemli fonksiyonlar üstlenmektedir. "Sürdürülebilir bölgesel kalkınma" yönündeki eğilimle, bu alanda izlenen politikalar, politikaların amaçları ve araçları yeniden şekillendirilmekte ve alanın sosyal, kültürel ve çevresel boyutları da en az ekonomik boyutu kadar ön plana çıkmaktadır.
Farklı kesimlerden yazarları buluşturan bu çalışmanın amacı; iktisattan siyaset bilimine, maliyeden sosyolojiye, işletmeden bölge planlamaya kadar birçok disiplinin inceleme alanı kapsamında yer alan bu alanın teorik ve uygulama boyutlarıyla analiz edilebilmesini ve tartışılabilmesini sağlayabilecek yazınsal ortamı oluşturabilmek ve bölgesel kalkınmanın taşıdığı önemin büyüklüğü çerçevesinde, Türkiye'nin kalkınması açısından katkı sağlayabilecek noktalara dikkat çekerek bölgesel kalkınma politikalarının, özellikle kamu ve teşvik politikaları bağlamında etkinleştirilmesine yönelik öneriler geliştirebilmektir.
Deniz Kağnıcıoğlu, Yener Şişman, Taylan Akgül, Zeynep İlhan, Nil Belgin Boyacı Bu çalışmada, engelli istihdamı açısından kota yönteminin sorunlarının tespit edilerek çözüm önerileri getirilmesi amaçlanmıştır.
Çalışmanın özgün değeri; yasal olarak getirilen kotanın üzerinde engelli çalıştıran, bu anlamda da “iyi uygulama örneği” olarak nitelendirilebilecek işletmelerin yaklaşımlarındaki farklılıkları tespite yönelmesidir.
Öncelikle engellilerin çalışma yaşamında yer alabilmeleri doğrultusunda desteklenmesine ilişkin sosyal politikalar genel hatlarıyla incelenmiştir. Bu çerçevede engellilerin kendi işlerini kurmaları ile bağımlı statüler altında çalışma yaşamında yer alabilmeleri doğrultusunda korunması ve desteklenmesi konusu ele alınmıştır. Ayrıca engellilerin çalışma yaşamında yer alabilmeleri amacıyla kullanılan özel yöntemler olarak kota yöntemi, korumalı işyeri, destekli istihdam ve tahsis yöntemi detaylıca incelenmiştir.
Çalışmada, kota yönteminin Türkiye'de ve dünyada tarihsel gelişimi ele alınarak, Türkiye'deki uygulamaya ilişkin mevcut düzenlemeler ve sorunlar ayrıntılı şekilde değerlendirilmiştir.
Kota yönteminin eksikliklerinin tespit edilmesi ve engelli istihdamının arttırılması için politika önerileri oluşturulması amacıyla, Türkiye'de engelli kotası kapsamına giren işyerlerine İŞKUR desteği ile online olarak bir anket uygulanmıştır. Güvenilirlik Analizinin ardından yapılan uygulamada ankete 1054 işletme temsilcisi cevap vermiş, 1021 anket değerlendirmeye alınmıştır. Veri toplama aracı üzerindeki çalışmalarda t-testi ve Varyans Analizi kullanılmıştır. Anketin analizleri ise SPSS 21.0 üzerinden gerçekleştirilmiştir.
Kamil ALPTEKİN Türkiye'de sosyal hizmet eğitimi 1961 yılında Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı bünyesinde Sosyal Hizmetler Enstitüsü'ne bağlı olarak açılan Sosyal Hizmetler Akademisi ile başlamıştır. 2002 yılına gelindiğinde Başkent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi çatısı altında Sosyal Hizmet Bölümü açılmış, 2006 yılından itibaren ise bölüm sayıları her yıl artış göstermiştir. 2002 yılı itibariyle sadece iki tane olan bölüm sayısı, 2015 yılı Temmuz ayı itibariyle 36'sı aktif, 30''u pasif olmak üzere toplamda 66'ya yükselmiştir.
Ortaya çıkan tabloya sadece sayılar üzerinden bakıldığında bile Türkiye'de sosyal hizmet eğitiminde başlangıcından 2006 yılına kadar süren dönemde 'güdük'; 2006 yılı ve sonrasındaki dönemde ise 'kontrolsüz büyüme'nin hakim olduğu rahatlıkla söylenebilir. Sağlıksız olduğu her halinden belli olan bu tablonun ortaya çıkış nedenleri, yapısı itibariyle karmaşık olan eğitim sisteminin kendi iç ve dış sistemleriyle kurduğu veya kuramadığı etkileşim ağında saklıdır.
Elinizdeki bu kitapta Türkiye'de sosyal hizmet eğitiminin başlangıcından bugüne kadar geçirdiği süreçler ayrıntılı bir şekilde ele alınmış eğitimin geleceğine dair bazı saptamalarda bulunulmuştur. Kitapta 2006 yılı ve sonrasında kontrolsüz büyüme sonucunda pek çok sorunu bünyesinde barındıran sosyal hizmet eğitiminin sağlıklı bir şekilde yoluna devam edebilmesi için önerilere de yer verilmiştir.
İshak Torun Türkiye'nin siyasallaşmış dört temel sosyal sorunu vardır: laiklik, Kürtlük, Alevilik ve Gülen cemaati. Bu sorunlar dört kutuplaşmadan doğmaktadır: laik-antilaik kutuplaşması,
Türk-Kürt kutuplaşması, Alevi-Sünni kutuplaşması ve Gülen cemaati etrafında ortaya çıkan kutuplaşma. Bu kutuplaşmalar siyasallaşma potansiyelleriyle Türkiye'nin bir nevi toplumsal fay hatlarını oluşturmaktadırlar.
Bu dört sorun çok önemli olması sebebiyle diğer birçok sorun setine üst başlık olabiliyor veya onları kendi yörüngesine çekebiliyor. Mesela Türkiye'de eğitim konusu hep bu fay hatlarının etkisinde kalmış ve kendisi olarak ele alınamamıştır.
Kitap, siyaset sosyolojisi disiplini içinde yer alıp Türkiye'nin betimlenen güncel konularını liberal muhafazakârlık yaklaşımıyla analiz ediyor. Türkiye'nin güncel siyasi sorunlarına bu yaklaşımla bakmak isteyenlerin kitap okuma ihtiyacına karşılık geleceğini ummaktayız. Bu eser aynı zamanda Siyaset Sosyolojisi, Türkiye'nin Toplum Yapısı, Türkiye'nin Siyasi Yapısı, Türkiye'de Güncel Toplumsal Sorunlar ve Sivil Toplum Örgütleri gibi çeşitli dersler için kaynak ihtiyacına hitap etmektedir.
Jeffrey A. Gliner, George A. Morgan, Nancy L. Leech Bu kitap, nicel araştırma sürecine yönelik geliştirdiği bütüncül bakış açısı ile bir araştırmanın planlanması, projelendirilmesi, yürütülmesi, raporlanması ile araştırma bulgularının yorumlanması konularında oldukça öğreticidir. Dolayısı ile okurların bilimsel eserleri daha bilinçli şekilde incelemelerine olanak sağlamaktadır.
Bu bir istatistik kitabı değildir ve buna bağlı olarak içerikte formüllere çok az yer verilmiştir. Bunun yerine, hangi istatistiğin hangi durumlarda kullanılacağı ve çıkan sonuçların nasıl yorumlanacağına dair açıklamalarda bulunulmuştur. Bilimsel araştırma esnasında nelere dikkat edileceği hususunda ve bilimsel makalelerin nasıl değerlendirilebileceği noktasında kitabın azami faydayı sağlayacağı umulmaktadır. Bölümlerdeki somut örnekler ve araştırma soruları ile farklı disiplinlerdeki bilim insanlarının ihtiyaçlarına mümkün olduğunca hitap etmek amaçlanmıştır.
Öğrencilerin tutarsız terimler nedeniyle kafa karışıklığı yaşamaları sıklıkla şahit olunan bir durumdur. Kafa karışıklığının aşılabilmesi adına beş temel nicel araştırma yaklaşımı (deneysel, yarı deneysel, karşılaştırma türü, ilişkisel ve betimsel araştırma) mantıksal bütünlük içerisinde sunulmuştur. Sonrasında, araştırma yaklaşımlarından yola çıkılarak yeni bir desen sınıflandırmasına gidilmiştir. Bu sınıflandırmadan (gruplar arası desen, bireyler içi desen ve karma desen) doğru ve uygun istatistiğin belirlenmesinde yararlanılmıştır. Böylece, kişilerin araştırma sürecini kavramaları ve uygulama safhasına geçmeleri kolaylaşmıştır. Ayrıca, sayısız uygulama örneği, şemalar ve tablolar vasıtasıyla kitabın okurlara sağlayacağı katkı azami düzeye çıkartılmıştır. Kitap, her ne kadar nicel araştırma odaklı olsa da nitel araştırmanın önemi ve değerine de zaman zaman değinilmiştir.
Eğitim bilimleri, sağlık bilimleri, idari bilimler, ekonomi ve benzeri tüm alanlarda lisansüstü öğrenciler için araştırma ve/veya ders kitabı olarak tasarlanan bu eser, bölümlerin takibiyle alakalı esneklik sağlamaktadır. Bu yönüyle, aynı zamanda akademisyen ve diğer araştırmacılar için de faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Kitaba başlamadan evvel temel düzeyde istatistik ve yöntem bilgisine sahip olunması önerilmektedir.
Nursel Telman, Ülfet Uzunkoca, Deniz Çalış, Emine Sever, Yasemin Çulha Yönetici gelişiminde kullanılmak üzere tasarlanan oyunları içeren bu kitaptaki her bir oyun iş yönetiminde çeşitli becerileri açığa çıkarma ve geliştirme üzerine tasarlanmıştır. Oyunlardaki amaç, temsili yaşam içinde kişilere verilen amaç ve mesajların zihinde belletilmesi ve oyun sırasında edindikleri becerileri yaşamlarına transferini sağlamaktır.
Buradan hareketle, insan kaynakları profesyonellerine, eğitimcilere, danışmanlara, koçlara ve iş yeri uygulamalarında bunları kullanmak isteyenlere yönelik her biri simülatör olan oyunlar ayrıntılı uygulayıcı değerlendirme kılavuzları ile hazırlandı. Kılavuzlar ile uygulayıcılara oyunun ardında yatan felsefe ve yön gösterici açıklamalar iletilir. Bu kılavuzlar aracılığıyla katılımcıların oyunda verilmesi amaçlanan mesajları günlük yaşamlarına transferini sağlamaları hedeflenmiştir.
Kitap için özel tasarlanan oyunlardan dört tanesi antik dönem oyunları olup bu antik oyunlar yönetici gelişimi materyali olarak yönetim oyunlarına yazarlar tarafında uyarlandı. Diğer yirmi oyun ise 21. Yüzyıl yöneticilerinin en çok gereksinimini duyacakları becerilere odaklanarak yetkinlikler konusunda uzman olan yazarlar tarafından bu kitaba özel tasarlandı.
Kitap, aynı zamanda oyunun tarihsel sürecini de ele alarak antik çağlardan günümüze kadar oyunların insanın öğrenmesindeki rolüne de değinmektedir.
Stephen P. Robbins, David A. Decenzo, Mary Coulter Bu kitap, geleceğin yöneticileri olan öğrencilere, becerilerini pekiştirmek isteyen profesyonellere ve yenilenme gereksinimi hisseden deneyimli yöneticilere yönetimin satır başlarını bütüncül bir yaklaşımla sunmaktadır.
İş dünyasının gerçeklerinin yönetsel kavramlarla ilişkilendirilerek ele alınması, bunların günlük hayatta karşılaşan sorunları gidermede nasıl kullanılacağına değinilmesi kitabın işlevselliğini artırmaktadır. Medyada gündem oluşturan örnek olaylar, bölümlerin içerisine yerleştirilmiş olan resimli örnekler, uygulamalara ilişkin verilen istatistiksel bilgiler konuları anlaşılır kılmaktadır. Bölüm sonlarında verilen bölüm özeti ve bölüme ilişkin sorular, konuların özümsenmesine destek olmaktadır.
Kitabın son kısmında, anlatılan konulara ilişkin sunulan kişisel beceri düzeylerinin saptanmasına yönelik ölçeklerin okuyucuların kendilerini değerlendirmesine yardımcı olacağı düşünülmektedir. Okuyuculara yönelik hazırlanan zengin içerikli öneriler yönetim becerilerinin geliştirilmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Türkçe’ye çevrilirken, akıcı dili ve sürükleyiciliği özenle muhafaza edilmeye çalışılan Yönetimin Esasları, akademi dünyası açısından referans kitabı niteliği taşımakla birlikte, öğrenciler ve uygulamacılar için de önemli bir yol göstericidir.